You are on page 1of 105

Christopher S.

Kilham

Türkçesi: Cem Şen


Tibet'in G ençlik İksiri
Gençlik, Sağlık, Enerji ve Uzun Yaşam İçin 5 Kadim Tibet Egzersizi
C h risto p h er S. Kilham

Th e Five Tibetans
Five D yn am ic Exercises for Health, Energy, and Personal Power
Ch ristop h er S. Kilham

Yayın Yönetmeni Cem Şen


Yazar Ch risto p h er S. Kilham
Türkçesi Cem Şen
Kapak Tasanmı Klan Kreatif
Baskı Idil Matbaacılık,
Emintaş Kazım Dinçol Sitesi, 81 /19
Topkapı / İstanbul
Tel: 212.6746678
Yayın Tarihi Şubat 2007
İletişim Adresi Narlıbahçe Sk. 19/1 Cağaloğlu,
İstanbul
Telefon 0 212 522 15 64 - 3 hat
Faks 0 212 522 15 85
E-mail iletisim@klankitap.com
Internet Sitesi www.klanyayinlari.com

© 1994 by Christopher S. Kilham Kütüphane Bilgi Kartı (CİP):


Christopher S. Kilham
Bu eserin tüm yayın haklan Akçalı Telif Tibet’in Gençlik Pınarı
Hakları Ajansı aracılığıyla Klan Yayınları­ 1. Sağlık 2. Ruhsal Gelişim 3 .'Egzersiz
na aittir. Hiçbir surette yayıncının izni ol­
m adan kullanılamaz. Yayıncının yazılı iz­ İstanbul, Klan Yayınları, 2007, 116 sayfa
ni İle, kaynak gösterilm ek suretiyle kulla­ ISBN: 978 -9 7 5 -6 3 8 8-8 1 -5
nılabilir.
İÇİNDEKİLER
Önsöz, 7

1. Bölüm: Tibet'in Gençlik İksiri Hakkında, 9

2. Bölüm: Enerji, Beden ve Zihin, 19

3. Bölüm: Çakralar, 27

4. Bölüm: Kundalini, 41

5. Bölüm: Solunum, 49

6. Bölüm: Beş Tibet Tekniği, 57

7. Bölüm: Nasıl, Ne Zaman ve Nerede Çalışılmalı?, 81

8. Bölüm: Yoganldra, 85

9. Bölüm: Kundalini Meditasyonu, 95

5
İlk kez, 1976 yılında keşfettiğim Tibet'in Gençlik İksiri eg­
zersizleri tüm yaşamımı değiştirdi. Şu anda, bu kitabı yaz­
ma fırsatını elde ederek, Tibet’in Gençlik İksiri egzersizle­
rini ve bu egzersizlerle ilişkili diğer yogacı yöntemleri ve
kavramları da sizlerle paylaşma fırsatı bulmuş oluyorum.

Bu çalışmaları keşfetmem, tanrının bir lütfundan başka


bir şey değildi. Böylesine olağanüstü bir yolculuğu önce­
den tasarlayacak kadar zeki olduğuma inanmıyorum. Bu
yolculuk için yogaya ve meditasyona büyük bir minnet du­
yuyorum. Bununla birlikte hayatım boyunca öğrendiğim
hiçbir yoga yöntemi Tibet’in Gençlik İksiri egzersizleri ka­
dar basit ve etkili olmadı.

Bu nedenle kadim yoga öğretisine duyduğum minneti


ifade edebilmemin tek yolu olarak bu bilgileri, elinizdeki
kitap aracılığıyla sizinle paylaşmak olacak. Umarım ki sîz­
ler de bu yöntemleri benim kadar zevkli ve etkileyici bu­
lacaksınız. Bu yöntemlerin, merakınızı uyandıracağını ve
bu sayede de onları denemek isteyeceğinizi umuyorum.
Size bol şans ve başarı dilerim.

7
T ib e t 'in G e n ç l i k iksiri
Hakkında

TİBET'İN GENÇLİK İKSİRİ İLE YAŞADIĞIM İLK DENEYİMLER

1976 yılında, California, Joshua Tree’deki ünlü bir inziva


merkezi olan Zihinfiziği Enstitüsü’ne sağlıklı yaşam çalış­
maları öğretmek için davet edildim. Çölün yüksek kesim­
lerinde, yarım dönümlük bir alanı kaplayan enstitü, hem
San Giorgonio hem de San Jacinto dağlarının manzarası­
na hakimdi ve dünyanın her yanından gelen macera tut­
kunlarının ve kaya tırmanışçılarının uğrak yeri olan Joshu-
a Tree Ulusal Anıtı’nm girişinde bulunuyordu. Joshua
Tree, akıl almaz bir güzelliğe, son derece canlı bir doğa­
ya, nefes kesici kaya oluşumlarına ve ruhsal bir güce sa­
hiptir. Burası, insanların kendilerini iyileştirmek ve can­
landırmak için sık sık geldikleri bir yerdir ve burada doğa­
nın görkemli enerjisi ile kendilerinden geçerler. Bütün bu
özellikİeri ile tahmin edeceğiniz gibi ruhsal çalışmalar ve
sağlık egzersizleri uygulamak için mükemmel bir mekan­
dır.

Zihinfiziği Enstitüsü, 1930’lu yıllarda Los Angeles’ta,


sıra dışı bir kaderin yardımıyla, 1920’li yıllarda, Tibet'te
ölümcül bir yara alan ve sığındığı manastırda üst düzey
bir Tibetli rahibin öğrencisi olarak dokuz ay boyunca ka­
9
lan Edwing Dingle adında bir coğrafyacı tarafından kurul­
muştur. Tibetli lama ile geçirdiği bu kısa zamanda, daha
sonraki yıllarda Zihinfizigi Enstitüsü’nün eğitim programı­
nın özünü oluşturacak bir dizi Tibet yoga solunumu ve eg­
zersizi öğrenmiştir. Öğrendiği ve zaman içinde Los Ange­
les’ta öğretmeye başladığı bu çalışmalar çok ünlü olmuş ve
zaman içinde Frank Lloyd Wright’m tasarımı ve yardımla­
rıyla Zihinfizigi ruhsal merkezini kurmuştur. Bu merkez,
onlarca yıl boyunca dünyanın her yanından gelen ruhsal
gelişim öğrencileri için bir tür Mekke’ye dönüşmüştür.

Ben enstitüye davet edildiğimde ise, altın çağlarında ol­


duğundan çok daha az sayıda öğrenci ağırlıyordu ve mer­
kezin küçük evlerinde çok az insan sürekli olarak kalıyor­
du. Bu merkezin sürekli sakinlerinden bir tanesi, yetmişli
yaşlarında olağanüstü bir kadın olan ve dünyanın büyük
guruları, mistikleri, bilgeleri, kahinleri, avatarları, azizleri
ve kutsal insanları ile sıra dışı deneyimler yaşamış Rochel-
le’di. Merakın, zekanın, olumlu yaklaşımların ve şüpheci­
liğin mükemmel bir karışımına sahip olan Rochelle, zama­
nının küçüklü büyüklü tüm ruhsal yolculuklarını denemiş­
ti ve gizli kabul edilen mantraların tamamına yakınını ve
bunların çoğu ile ilgili bilgileri biliyordu.

Benim kendini adamış bir yoga uygulayıcısı olduğumu


gördüğünde bana, Peter Kelder tarafından 1939 yılında
yayınlanmış olan “Beş Canlılık Ayini” adlı bir kitap verdi.
Kelder, kitabında, Himalayalar’daki bir manastırda bulu­
nan lamalar tarafından eğitilen bir İlgiliz albayının, kendi­
sine öğrettiği beş Tibet Yogası egzersizini anlatıyordu. Ki­

10
taba göre Beş Canlılık Ayini, bedeni güçlendirmekte, ener­
jiyi artırmakta, zihni ve bedeni yeniden düzenlemekte ve
yaşlanma sürecini yavaşlatmaktaydı.

Yıllardır yoga çalışan bir insan olarak pek çok yoga tek­
niğine alışkındım. Kelder’in anlattığı öyküyü okuduktan
sonra, kitabında anlattığı Beş Canlanma Ayinini de gün­
lük yoga çalışmalarıma ekledim. Bu yöntemlerin keşi ediliş
şekli, onların yalnızca bir grup ilgili batılı öğrenci ile pay­
laşılmasındaki romantizmi ve hepsinin ötesinde de yön­
temlerin kendisini sevmiştim. Aşina olduğum yoga egzer­
sizlerine benziyorlardı ama bununla birlikte günlük çalış­
malarımdaki herhangi bir egzersiz ile kanşmayacak kadar
da farklıydılar.

Bununla birlikte, Peter Kelder’in kitabında bahsettiği


Beş Ayin, Zihinfiziği Enstitüsü’nde öğretilen Tibet Yogası­
na inanılmaz derecede benziyordu. Kitapta, kahramanın
bu bilgileri öğrendiğini söylediği manastır ile ilgili açıkla­
maları okuduğumda, bu enstitüdeki çalışmalarla Beş
Ayin'in aynı kökten geldiğini düşünmeye başladım. Bu­
nunla birlikte “Beş Tibet Ayini” ismine bir türlü alışama­
dım. Bana nedense çizgi romanlarda kullanılan tarzda bir
isim gibi geliyordu ve bu nedrenle bu çalışmaları “Beş Ti­
bet Tekniği” olarak adlandırdım.

Beş Tibet Tekniğini iki yıl boyunca her gün uyguladık­


tan sonra, en sonunda, bu çalışmanın gerçekten de muci­
zevi etkilere sahip olan inanılmaz bir çalışma olduğunu
kabul ettim. Uygulaması uzun zaman alan yoga teknikle­
ri ile kıyaslandığında bir kaç dakika sürmelerine karşın et­

11
T ib e t'in G e n ç lik İksiri

kileri o kadar güçlüydü ki çalışmaları büyük bir hevesle


sürdürdüm. Elbette bu çalışmaların, Peter Kelder’m söyle­
diği gibi birer gençlik pınarı olup olmadıklarını ise gelecek
yıllarda öğreneceğim. Seksenlerime geldiğimde bu konu­
daki deneyimlerimi mutlaka bir kitap aracılığıyla sizinle
paylaşacağım. Şu ana kadar yaşadığım deneyimler ise ba­
na, bu çalışmaların gerçekten de insanın gücünü, enerjisi­
ni ve zihnninin keskinliğini büyük oranda arttırdığını ka­
nıtladılar. Bir şekilde zihin ve beden enerji sistemlerimi
açıp, daha önceki hiçbir yoga egzersizinde yaşamadığım
bir şekilde enerjimi dengelemeyi başarabildiler.

1978 yılı itibariyle, bütün yoga öğrencilerime Beş Tibet


Tekniği’ni öğretmeye başladım. O zamandan günümüze
kadar ise bu çalışmayı en azından birkaç yüz, büyük ola­
sılıkla da birkaç bin insanla paylaştım. 1985 yılında, yoga
terapisi ve beslenme üzerine yazdığım “Sağlığınızın So­
rumluluğunu Ü stlenin" adlı kitabıma bu çalışmaları da ek­
ledim. Daha sonraki bir kitabım olan “İçsel Güç: D o­
ğu 'dan ve Tibet 'ten Sırlar ” adlı kitabımda da bu çalışma­
lar bulunmaktadır. Elinizdeki kitap ise ağırlıklı olarak “Beş
Tibet Tekniği” üzerine dayalıdır; elbette bu uygulamalara
ek olarak, insanın enerji sistemi, çakralar ve kundalini me-
ditasyonu ile ilgili bilgiler de bulacak ve bu sayede çalış­
manızı eksiksiz bir hale getirebileceksiniz.

Beş Tibet Tekniği’nin köklerinin gerçekten de Tibet


olup olmadığını ne yazık ki hiçbir zaman bilemeyeceğiz.
Belki de Nepal’den ya da kuzey Hindistan’dan da gelmiş
olabilirler. Bunun yanıtını gerçekten bilmiyorum ve önem-

12
T ib e t 'in G e n ç lik ik s ir i H ak k ın da

semiyorum. Hikayede anlatıldığı kadarıyla bu çalışmalar


bir grup Tibetli lama tarafından bir İngiliz albayına akta­
rılmıştır ve bunun dışında elimizde başka hiçbir bilgi bu­
lunmamaktadır.

Yine de kişisel deneyimlerim aracılığıyla bu çalışmaların


Tibet kökenli olduklarına inandığımı söylemeliyim. Emin
olduğum şey ise hergün sadece on dakikanızı alacak olan
bu egzersizlerin hayatınızı olumlu yönde değiştireceğidir.

ÖNEMLİ BİR DEĞİŞİKLİK

Beş Tibet Tekniği’ni çalışmaya başladığımda bu teknikte


çok önemli bir iyileştirme yaptığımı söylemeliyim. Peter
ı Kelder’m kitabında anlatıldığı kadarıyla bu egezersizler ile
ilişkili herhangi bir nefes çalışması bulunmamaktadır. Bu­
nun ya bir hata ya da bilinçli olarak yapılmış bir şey oldu­
ğunu düşünüyorum. Yoğun yoga çalışmalarım ve araştır­
malarım sırasında bir kez bile belli bir nefes ile ilişkilendi-
rilmemiş bir çalışma görmedim. Hint, Tibet ve Çin yoga
uygulamalarının tamamında, mutlaka bütün hareketler
nefeslerle birlikte uygulanırlar. Nefes, yoga çalışmalarının
en önemli temelini oluşturmaktadır. Kelder’ın kitabında
nefes egzersizlerinin bulunmamasının nedeninin 1900’lü
yıllardaki bir anlayıştan kaynaklandığına inanıyorum. Bu
anlayışa göre bilginin tamamı inisiye olmamış bir insana
asla verilmemelidir. Bu tutum, dönemin tüm Teozofi ya
da okültist çalışmalarında görülmektedir. Hatta bir düze­
ye kadar bu tutum günümüzde de sürmektedir.

13
T ib e t ' in G e n ç lik İksiri

Bu bilgilerin eksik aktarılmasının nedeni, bir usta ya da


guru tarafından kişisel olarak eğitilmeyen insanların bu
yöntemler aracılığıyla kendilerine zarar vermelerinden en­
dişe edilmesi olarak gösterilmektedir. Daha da beteri, ini-
siye edilmiş uygulayıcıların oluşturduğu içsel çemberin kı­
rılması ve kendilerini bu bilgileri öğrenmek için ustalarına
adayan pek çok öğrencinin hakkının yenmesi korkusu da
vardı. Bu nedenle de genel halk kitlesine yoga uygulama­
larının tüm sırlarının öğretilmesinin, bu çalışmaların etki­
sini azaltacağı endişesi, bir takım can alıcı bilgilerin yal­
nızca kendini gurularma ya da ustalarına adamış insanla­
ra öğretilmesine neden olmuştur. Kendi adıma, bu yakla­
şımın yanlış yönlendirici olduğunu düşünüyorum.

İnancıma göre eğer elinde işe yarar ve geçerli bir bilgi


varsa, gerçek bir ustanın görevi ve sorumluluğu, bu bilgi­
yi, öğrenmek isteyenlere eksiksiz olarak aktarmaktır. Bu
tür bir bilginin, “kendini kanıtlaması gerekenleri” bekleye­
rek bir kenarda tutulmaması gerekir. Dahası, en ileri dü­
zey yoga tekniklerini bile insanlara açıkça aktarmanın çok
az bir tehlikesi vardır çünkü yöntemler ancak düzenli tek­
rarlandıklarında ve uzun dönemde kalıcı etkilerini göster­
meye başlarlar. Çalışmaları sürdürmek konusunda kararlı
olan insanlar bile zaman zaman bu konuda zorlanabilir­
ler. Samimi olmayan ve yoga yöntemlerini anlamayıp
onun kazandıracağı güçlerden faydalanmak yerine onları
sömürmeye kalkışanlar ise çoğu zaman hayal kırıklığına
uğrayıp çalışmalarını bırakmaktadırlar. Bu nedenle yalnız­
ca sağlık amaçlı ve doğru niyetlerle çalışan insanlar başa-

14
T ib e t 'in G e n ç lik İk s iri H ak k ın da

rıh olabilmektedirler. Sonuç olarak da yoga uygulamaları


konusunda bir tür doğal seçilim yaşanmaktadır. Sizin an­
layacağınız, insanlara bilginin tamamını aktarmakta her­
hangi bir sakınca bulunmamaktadır. Bütün yöntemleri
paylaşın ve hiçbirini kendinizde tutmayın. Düzenli ve sa­
bırla çalışanlar bir süre sonra mutlaka çalışmalarının ödü­
lünü alacaklardır. Düzenli çalışmayanlar ise başka şeylere
yönelecek ve kendilerini meşgul edecek başka uğraşlar bu­
lacaklardır.

Bu nedenle ya bir hata sonucu ya da bilinçli olarak bu


yöntemlerde eksik bırakılan kısmı, nefes düzenlemelerini
sizin için bu çalışmalara etkiledim; bu sayede çalışmaların
etkisi daha da güçlenmiş oldu. Daha sonradan, bu çalış­
maları kendi kitaplarına ekleyen diğer yazarların da benim
öğrettiğim şekliyle nefes egzersizlerini bu çalışmalarına
kattıklarını görmekten çok memnun oldum. Sizin anlaya­
cağınız, yirmi yılı aşkın bir süredir yoga uygulayan bir in­
san olarak, nefes egzersizlerinin,bu çalışmaları daha da et­
kili bir hale getirdiğine inanmak için her tür kanıta sahi­
bim.

YOGA GELENEĞİNİN KATKILARI

Hindistan ve Nepal ile Tibet’in kuzey bölgelerinde gelişen


engin yoga sistemi, binlerce yıllık bir geçmişe sahiptir. Za­
man içinde bu sistem tüm dünyaya yayılmıştır. Günümüz­
de ise neredeyse dünyanın her yerinde bir yoga okulu bu­
labilirsiniz. Yoga uygulamaları genellikle fiziksel egzersiz­

15
T ib e t 'in G e n ç lik İksiri

lerden, nefes egzersizlerinden ve meditasyondan oluşmak­


tadır. Bu üç alanda, insanın sağlığını, zihnini ve ruhsal ge­
lişimini artırmak için kullanılan binlerce yöntem bulun­
maktadır. Tüm yoga sistemleri arasında benzerlikler oldu­
ğu kadar farklılıklar da bulunmaktadır. Örneğin benim uy­
guladığım yoga, Kundalini, Tibet ve Çin yogasının bir sen­
tezidir. Bu da yaptığım çalışmaları zorlu ve aerobik bir ha­
le getirmekte ve bol miktarda güçlü nefes çalışmasını içer­
mektedir. Bu şekilde çalışmak benim hareketli doğama
çok uygun. Geleneksel Hatha Yoga ise, genel olarak stre­
sini azaltmak ve sağlıklarını iyi hale getirmek için yumu­
şak egzersizlerden hoşlanan insanlara daha uygundur. Bu­
nunla birlikte her yoga sisteminin kendine özgü erdemle­
ri ve avantajları vardır.

Diğer pek çok egzersizin aksine yoga, durağan değildir.


Onu uygulayan insana bağlı olarak zaman içinde evrimleş-
mekte ve değişmektedir. Kendini yoga çalışmalarına ada­
yan herkes zaman içinde kendine özgü bir stil yaratmak­
tadır. İki öğretmen birbirleriyle aynı yöntemler üzerinde
dursalar da bir şekilde bir tanesinin yöntemleri daha can­
lı, daha dinamik ve daha zengin görünebilir. Bunun nede­
ni yoga uygulamalarının tümüyle deneysel olması ve onu
uygulayan ve öğreten insandan bağımsız olarak ele alına­
mayacak olmasıdır.

Yoganın geliştiği binlerce yıl içinde, bazı yöntemlerin


sağlık üzerinde diğer yöntemlere oranla daha büyük etki­
lerinin bulunduğu görülmüştür. Bu yöntemleri ayrıntılı
olarak açıklayan pek çok yoga metni bulunmaktadır. Ken­

16
T ib e t ' in G e n ç lik İk s ir i H ak k ın da

di çalışmalarımda ağırlıklı olarak şu metinlerden yararlan­


dım: Siva Samhita, Goraksa Sataka, Hatha Yoga Pradipi-
ka ve Lama Kazi Dawa Samdup tarafından tercüme edilen
Tibet Yogası ve Gizli Öğretiler. Bu metilerin dili zaman za­
man anlaşılmayı zorlaştıracak kadar karışık, dini unsurlar­
la dolu, seramoni tanımlamaları ve kültürel anlayışlarla
dolu olmasına karşın, samimi bir yoga öğrencisi için vaz­
geçilmez birer bilgi kaynağıdırlar. Size bu kitap aracılığıy­
la aktardığım bilgilerin bir kısmı bu kaynaklardaki bilgiler­
den gelmektedir. Bu kitapta size aktardığım bilgileri, yıl­
lardır kişisel olarak uyguluyor ve öğretiyorum. Aksi halde,
bu yöntemlerin etkileri konusunda kefil olamazdım.

Yoga yalnızca sağlığınızı güçlendirmek ve aydınlanma­


ya ulaşmanıza yardımcı olmak için değil aynı zamanda eğ­
lenmeniz için de vardır. Bu çalışmalar, duyularınızı kes­
kinleştirir ve hayattan daha fazla zevk almanızı sağlar.
Eğer izin verirseniz bu etkiler tüm yaşamınızı olumlu bir
şekilde doldururlar. Büyük bir zevk kaynağına ve mutlu­
luğa dönüşebilirler. Yemeğin tadını daha çok almanızı sağ7
larlar. Seksten daha fazla keyif almanıza yardımcı olurlar.
Solunumunuzu daha zengin ve zevkli hale getirirler. Da­
hası, mizah duygunuzu geliştirirler. Bu nedenle kendinizi
bu çalışmalara adayıp, çoğumuzun içinde bulunduğu için­
den çıkılmazmış gibi görünen durumlara karşı mizah dolu
bir anlayış geliştirip zihninizin berraklığını koruyabilirsi­
niz. Hepimiz bir şekilde karmanın çarkına bağlı olarak ya­
şıyor, kendi sanrısal gerçekliğimizi tekrar tekrar yaşayıp
duruyor ve gerçekliğe kaçamak bir bakış atarak gerçek hu­

17
T ib e t 'in G en ç lik İksiri

zura ve mutluluğa ulaşmaya çalışıyoruz. Bu durum aynı


zamanda hem komik hem de çıldırtıcı bir şekilde güç, za­
man zamansa üzücü olabilir. Dahası bu yaşam, elinizdeki
tek oyundur.

Yoga, yaşamanın meydan okuyuculuğuyla keyifle başa


çıkmanıza yardımcı olacaktır. Pek çok şart karşısında
ayaklarınızın daha sağlam bir şekilde yere bastığını hisse­
deceksiniz. Bedeninizi ve zihninizi yaşam ateşiyle doldu­
racak ve hem dengeyi hem de bilgeliği bulacaksınız. Eli­
nizdeki kitap; bedeninizi güçlendirmek, sağlığınızı iyileş­
tirmek, enerjinizi artırmak, konsantrasyonunuzu daha
keskin bir hale getirmek, inanılmaz bir güce ve derin bir
meditasyonun sağladığı huzura ulaşmak için ihtiyaç duy­
duğunuz araçları içermektedir. Bu öğretileri öğrenmek için
Himalayalarda münzevi bir hayat yaşamanız gerekmez.
Herhangi bir kısıtlama olmadan hepimiz bu çalışmalara
ulaşabiliriz; tam da olması gerektiği gibi.

18
Enerji, B e d e n v e Zihin

İnsanlar, bedenlenmiş varlıklardır; yani bir bedenin içinde


i yaşamaktadırlar. Elbette ki bedenlerimizden oluşmuyoruz
Atna yaşam söz konusu olduğunda bedenlerimizden ayrıl­
m a m ız mümkün değildir. Ölümlü bedenimizden kurtul­
d u k ta n sonra bedensiz olarak yaşamayı sürdüreceğimiz
[başka bir aşama var olabilir; ama insanoğlu, bedenlenmiş
P>ir varlıktır ve bu da yaşamın en temel ve en basit gerçek­
li.terinden bir tanesidir,
pî*
W Bazı çılgınca nedenlerle, bedenlenmiş olmanın basit
r.

; gerçeği çoğu insan tarafından göz ardı edilir. Belki de, be­
den tarafından tanımlanan gerçeklikten kaçmanın olanak-
Sizlığı insanların bu gerçek karşısında bir tür inkara yönel­
melerine neden olabilmektedir. Bazı sözüm ona “ruhsal”
İnsanlar, bedenin pek bir önemi olmadığından bahsetmek­
tedirler. Bu insanlar bedeni göz ardı etmekte, hatta beden
üzerinde çalışmayı soylu bir amaca yakışmayan kaba bir
hedef olarak kabul edip, yalnızca zihnin bakış açısını kul­
lanarak ruhun, gelişimine yönelmektedirler. Yine de bu
arayışlarını bedenlerinin içinde yapmaktadırlar. Bir bede­
ne sahip olmadan deneyimlerini nasıl yaşayacaklarını çok
merak ediyorum. Bize anlatılanlar doğruysa, trilyonlarca
bedenlenmemiş ruh, evrimleşebilmek için bedenlenmeyi
beklemektedirler. 19
Elbette bu durumun tam karşısında, yalnızca bedenden
oluştuğumuzu ve tüm varoluşumuzun kan, deri, kemikler
ve saçlar gibi parçaların akıllıca bir araya getirilmesinden
başka bir şey olmadığını düşünenler de vardır. Bu insan­
lar bilinci tümüyle göz ardı etmektedirler çünkü bilincimi­
zi mikroskop altında inceleyememektedirler. Buna karşın
düşünceler, duygular ve bilgelik gibi bir çok faydalı şey
mikroskop altında incelenememektedir. Peki onları mik­
roskop altında inceleyemiyor olmamız bunların bulunma­
dığı anlamına mı gelmektedir? Elbette ki hayır. Yalnızca
kendi yarattığımız bir araç aracılığıyla neyin gerçek neyin
gerçek dışı olduğuna karar verebileceğimizi nasıl düşüne­
biliriz? Bu, gerçek bir çılgınlık.

Bu iki aşırı ucun arasında ise, hem bedenden hem de


zihinden oluştuğumuz ve bunların birbirlerinden ayrıla­
mayacakları gerçeği bulunmaktadır. İşte, insanın enerji
sistemini anlamamızı sağlayan şey bu anlayıştır. İnsanın
enerji sistemi, beden ve zihin bütünlüğünün yarattığı
enerjik bir tabakadır. Bu yapı, sistem içinde sistemden
oluşmaktadır ve sistemin her bir parçası organlarımız ka­
dar gerçek olsa da fiziksel değildir. İnsanın enerji sistemi,
yapısal ve tasarımsal açıdan tüm bedenimizi küçük ve bü­
yük hatlar boyunca dolaşan sinir sistemimize benzemekte­
dir. Sinir sisteminin ana hatlarının yoğunlaştığı bölgeler,
sinir ağları olarak adlandırılmaktadır. Bunların insanın
enerji sistemindeki karşılıkları ise Çakralar, yani yoğunlaş­
mış enerji bölgeleridir. Sinir sistemi, bedenin sağlıklı işle­
yebilmesi için trilyonlarca uyarıcı ile ilgilenirken, insanın

20
enerji sistemi evrensel zekanın kaynağı ile insan bedeni
arasındaki ilişkiyi kurmaktadır. Sinir sisteminin aksine in­
sanın enerji sistemi, bedenin sınırlarının ötesine uzanmak­
tadır. Bedenimizi bir tür enerji alanı olarak kaplayan ve
bazı insanların görebildiği aura, bu sistemin bir parçası­
dır.

İnsanın enerji sistemi, tüm bedeni kaplayan bir ağdır.


Bu sistem bedeni güçlendirmekte ve enerji ile doldurmak­
ta, zihni canlanndırmakta, bedenin üzerinde yükseldiği
enerji temelini oluşturmaktadır. Bu sistem, tüm yaşamın
üzerinden aktığı ağdır.

Çoğu insan için yaptığım bu açıklamanın bir fartaziden


başka bir şey değilmiş gibi göründüğünü biliyorum. Eğer
insanın enerji sistemi diye bir şey varsa niçin kimse bunun
farkında değildir? Aslına bakarsanız, sürekli olarak insa­
nın enerji sisteminin işleyişinden faydalanmaktayız ama
onun bu işleyişi, yaşamımızın her alanı ile o kadar bütün­
leşmiştir ki, günlük yaşam içinde bu işleyişin farkında ol­
mayız. Bu durum, varoluşumunuzun bir çok işlevi için ge-
çerlidir. Örneğin çoğu insan dalağını ya da hipotalamusu-
nu da bilinçli olarak fark etmemektedir. Buna karşın bu
organlar günlük çalışmasını sürdürmektedirler. Bedenimi­
zin parçalarını yalnızca bu parçaların işleyişinde bir bo­
zukluk olduğunda farklı belirtiler şeklinde hissederiz.

İnsanın enerji sistemi sürekli olarak çalışmasına ve bizi


tüm yaşamın ve zekanın kaynağı ile ilişkili tutmasına kar­
şın onu bilinçli olarak hissedebilmek için bir anlamda vol­
tajını artırmamız gerekmektedir. İşte tam bu nokktada

21
T ib e t 'in G e n ç lik İksiri

devreye yoga, ta i chi chuan ve diğer méditatif uygulama­


lar girmektedir. Bu beden ve zihin uygulamaları aracılığıy­
la, insanın enerji sistemi daha büyük miktarlarda enerji ta­
şımaya başlamaktadır. Bunu başardığımızda ise bedeni­
mizdeki enerji akışını hissetmek kolaylaşmaktadır. Zaman
içinde, hem enerji akışını hem de duyularımızı, enerji sis­
temimizi yüksek bir düzeyde algılayabilecek kadar geliştir­
mek mümkündür. Bunun sonucunda ise enerji sistemimiz
dokunulabilir, duyulabilir ve görülebilir bir hale gelmekte­
dir.

Kendi bedenimdeki enerji sistemi ile ilgili ilk deneyimi­


mi sizinle paylaşmak istiyorum. 1971 yılında, yogaya yeni
başlamış hevesli bir ybgi adayı olarak bulduğum her kita­
bı okuyor, günde iki kez düzenli bir şekilde yoga ve me-
ditasyon uyguluyordum. Her gece yatağa gitmeden önce,
bu kitabın 9. Bölüm’ünde açıkladığım Nad Yoga çalışma­
sını yapıyordum. Nad Yoga, tüm bedeni dolaşan ve genel­
likle sağ kulağın yakınlarındaki bir alanı dinleyerek işitile-
bilen enerji akışını dinleme çalışmasıdır. Hemen hemen
her akşam çalışmamı aynı şekilde yapıyordum. Yatağa gi­
riyor, sırt üstü dümdüz yatıyor ve dikkatli bir şekilde sesi
dinlemeye başlıyordum. Yarım saat kadar sonra çalışmamı
bitiriyor ve uykuya dalıyordum,

Bir gece, her zaman olduğu gibi yatağa yatıp çalışma­


mı uygulamaya başladım. İlk başlarda farklı olan herhan­
gi bir durum hissetmedim. Fakat kısa bir süre sonra sesin
düzeyi artmaya başladı ve adeta bir senfoni dinliyormu-
şum gibi farklı sesler gittikçe yükseldi. Bir uğultu duymak

22
E n e r j i, Beden ve Z ih in

yerine düzinelerce farklı sesin uyumlu bir şekilde yükselip


alçaldıklarını duydum. Sesin berraklığı ve düzeyi artmaya
başladıkça, tüm bedenimi saran yumuşak bir uğultu duy­
dum; adeta bedenimdeki tüm moleküller derin bir uyku­
dan uyanmış ve neşeyle dans ediyorlardı. Sesin düzeyi art­
tıkça bedenimdeki titreşim duygusu da artmaya başladı.

Dakikalar boyunca süren bu ses ve duygu deneyimi bir


aşamaya ulaştığında gerçekten de çok güçlendi. Aniden,
adeta yatak odamdan bir tren geçiyormuş gibi, ayak ta­
banlarımdan başımın üstüne doğru güçlü bir ses ve titre­
şim aktı. Bedenimdeki duyarlılıklar, yumuşak bir uğultu­
dan yoğun bir titreşime dönüştü; her bir hücrem büyük
bir enerji ile doluydu. Omurgamın merkezinde güçlü bir
akış oluştu. Adeta içi boş bir tüptüm ve içimden bir ener­
ji patlaması akıyordu. Güçlü ses ve titreşimlere, bedenim­
den yayılan canlı renkler eşlik etti. Altın rengi, sarı, kırmı­
zı, mavi, mor ve gümüş rengi ışıklar bedenimin yukarısı­
na doğru yükseldi ve bunları net bir şekilde görmeye baş­
ladım. Adeta içimde bir tür Çin Yeni Yıl kutlaması oluyor
ve binlerce havai fişek patlıyor gibiydi.

Birkaç dakika sonra ses, duygu, ışık ve renk karışımı sa­


kinleşmeye başladı. Kendimi yükselmiş, esrik ve sıradışı
bir şekilde canlı hissediyordum.

Hayatımda ilk kez insanın enerji sistemi ile karşılaşıyor­


dum ve kundalini enerjisinin bedenimdeki işlevine ilk kez
tanık oluyordum; bu deneyimi yaşamamın nedeni yoga
çalışmalarımdı. Bu deneyimin herhangi bir uyuşturucu ya
da sanrılandırıcı madde ile yaşanmadığına dikkatinizi çe­

23
T i b e t ' i n G e n ç lik İksiri

kerim. Bütün bunlar yalnızca düzenli bir şekilde çalışma­


larımı uygulamamın bir sonucuydu.

Bu öyküyü anlatmamın nedeni sizi etkilemek değil,


enerji sisteminizi duyabileceğinizi, görebileceğinizi ya da
hissedebileceğinizi söylerken size hayali bir şeyden bahset­
mediğimi anlatabilmekti. İnsanın enerji sistemi, ölçüleme­
yecek kadar zengin boyutlara bir geçiş kapısıdır. Burası,
saf enerji, güç, ses ve ışıkla dolu bir tür manzaradır. Ay­
rıca mistiklerin ve yogilerin oyun alanı da işte tam burası­
dır. Dahası seyahat etmek için heyecan verici ama bir yan­
dan da ürkütücü bir alandır. Yoga çalışmaları aracılığıyla
yalnızca sanrılandıncı maddeler aracılığıyla yaşayabilece­
ğiniz türdren bir takım deneyimler yaşamakla kalmaz ay­
nı zamanda bedeninizdeki enerji üzerinde bilinçli bir kon­
trol kazanmayı da öğrenebilirsiniz. Bu da, çaba sarf etme­
ye değecek bir hedeftir.

Üzerlerinde çalışıncaya kadar ne kadar çok şeyin sizin


için ulaşılmaz olduğunu düşünün. Örneğin hayatı boyun­
ca koşmamış bir insana birkaç kilometre koşmak olanak­
sızmış gibi görünebilir. Fakat aynı insan zaman içinde, ça­
lışarak kilometrelerce mesafeyi uçarcasına kat edebilir. El­
de edilemez olan şeyler genellikle, biraz çaba sarf ettikten
sonra ulaşılabilir hale gelirler. Müzik notalarını okumak
da aynı şeydir. İlk başta size karşınızdaki sayfada yazılı
olanlar anlamsız şekiller gibi görünürler. Fakat zaman
içinde sembollere alıştığınızda, sayfanın üzerindeki müzi­
ği duymaya başlarsınız. Ya da meditasyonu düşünün. İlk
başta meditason yapmaya çalışmak sizin için bir türlü ka­

24
E n e r j i, Bed en ve Z ih in

fanızı toparlayamadığmız sıkıcı bir deneyim olabilir. Zi­


hinsel sessizliğe ulaşmak adeta bir fantezidir. Bununla bir­
likte zaman içinde kişi, düşünce süreçlerini sakinleştirme­
yi öğrenir ve meditasyon, saf zihnin kıpırtısız gölüne dö­
nüşür. Elbette bunun oluşması da zaman alacaktır.

İnsanın enerji sistemi iki şekilde işler. Bir yandan için­


den enerjinin ve zekanın aktığı bu sistem bizi yaşar halde
tutar. Diğer yandan ise, bedenimizin hayatta kalmak için
ihtiyaç duymayacağı kadar büyük, hatta sınırsız bir enerji
boyutunun içimizde akmasını sağlar. İnsanın enerji siste­
mi ile oynayabilir, zihninizi ve duyularınızı bu enerji akı­
şının üzerine odaklayarak onun üzerinde denetim kazana­
bilirsiniz. Zamanla, bedeninizin ve zihninizin sınırlarını
aşarak bu akışın kaynağına doğru yolculuğa çıkabilecek
hale gelirsiniz. Ben buna, “enerji ile sörf yapmak” diyo­
rum. İnsan bu durumu kendi kelimeleri ile tanımlayabilir;
çağlar boyunca tüm bilgeler ve mistikler bunu yapmışlar­
dır.

Eğer yalnızca insanın enerji sistemi üzerinde okur ve


konuşursanız sizin için soyut bir şey olarak kalır. Fakat,
bu kitapta anlatılanlara benzer bir takım çalışmaları uygu­
lamaya başlarsanız, insanın enerji sistemi deneyimleyebi-
leceğiniz bir gerçekliğe dönüşür. Bunun üzerine, içinizde
akan zeki yaşam enerjisinin derinliklerini keşfe çıkabilirsi­
niz.

25
Çakralar

Daha önceki bölümde de açıklandığı gibi, insanın enerji


sisteminde yoğunlaşmış enerji alanları, çakralar olarak ad­
landırılmaktadırlar. İnsan bedeninde ve zihninde, örneğin
akupunktur kanalları gibi enerjinin yoğunlaştığı pek çok
alan bulunmasına karşın, yedi çakra temel enerji merkezi­
miz ve enerjinin bedenin geri kalanına dağıtıldığı ana
enerji ağlarıdır. Omurgamız boyunca yer alan bu çakralar-
dan her biri belli organlarımızla, salgıbezlerimizle ve sinir
ağlarımızla ilişkilidir. Aynı zamanda her çakra, belli bir bi­
linç durumu ile ilişkilidir.

Yedi çakra, tıpkı organlarımız, salgı bezlerimiz ve bede­


nimizdeki diğer sistemler gibi bir arada çalışmaktadırlar.
Tıpkı bedenimizi oluşturan bu fiziksel bölümler gibi çak­
ralar da zayıflayıp güçlenebilmekte, dengeli ya da denge­
siz olabilmektedirler. Tıpkı masajın gergin bir adaleyi ra­
hatlatması ya da doğru besinin salgıbezlerimizin doğru iş­
lemesine katkıda bulunması gibi, çakralanmız da Beş Ti­
bet Tekniği aracılığıyla mükemmel hale getirilebilirler. Bu
nedenle Beş Tibet Tekniği’ni çalışmamızın temel nedeni,
bu çalışmaların çakralarımızı en mükemmel işlevlerine ge­
tirecek, uyumlu ve dengeli bir şekilde çalışmalarını sağla­
yacak etkiye sahip olmalarıdır. Peki çakralarımızın en mü­
kemmel şekilde işlemesini sağlamayı
27 niçin istiyoruz? Çün­
T ib e t 'in G en ç lik İksiri

kü, insanın enerji sistemi düzgün işlediğinde insanın be­


deni ve zihni de ssağlıklı, canlı ve dengeli olabilmektedir.
Çakralara ulaşmak, bir tür hayali macera değildir. Çakra-
larımızm işlevi, kim olduğumuz ve yaşamı nasıl deneyim-
lediğimizi belirleyen her tür işlevimizi etkilemektedirler.

ÜÇ TEMEL ENERJİ KANALI


Çakralarımız, omurgamız boyunca sıralanmaktadır ve ida,
pingala ve sushumna olarak adlandırılan üç temel enerji
kanalı ile ilişki içindedir. Genellikle sanskrit isimleri, in­
sanlar bunları söylerken zorlandıkları için kullanmamama
karşın, bu üç kanal için kullanılan başka bir isim bulun­
madığından bu isimleri kullanıyorum. Bu kanallar, omur­
gamızın dibinden başımızın tepesine doğru uzanmakta,
enerjiyi bir çakradan diğerine aktarmaktadır. Merkezi ka­
nal, sushumna, omurganın tam olarak enerji karşıtıdır ve
insanın tüm enerji sistemini yöneten ana enerji hattıdır.
Kundalini enerjisi, sushumna boyunca hareket ederek be­
deni ve zihni aydınlatmaktadır. (Kundalini enerjisini bir
sonraki bölümde inceleyeceğiz.)

Sushumna’nm ve diğer iki enerji kanalı olan ida ve pin­


gala’nın kaynaklandığı yer omurgamızın alt kısmı, yani ilk
çakramızın bulunduğu yerdir. İda, merkezi kanalın solun­
da, pingala ise sağında bulunmaktadır. Bu iki kanal yuka­
rıya doğru hareket ederler ve her çakranın bulunduğu
alanda birbirleri ile buluşurlar. Bu kanalların fiziksel kar­
şılığı, omurganın yanlarından yukarıya doğru yükselen

28
Yedi çakra. İnsanın enerji sistem indeki
yo ğu n laşm ış g ü ç girdapları.

29
T ib e t'in G e n ç lik İksiri

ganglionik sinir zincirleridir. Ida, sol burun deliği, pinga-


la ise sağ burun deliği ile ilişkilidir. Doğası gereği ay özel­
likleri içeren ida, güneş doğasına sahip olan pingala ile
dengelenir. İlginçtir ki, tıp biliminin sembolü de bu üç ka­
nalı resmetmektedir. Bir asanın çevresine dolanmış iki yı­
lan ve tepede bir kanat ile resmedilen bu simge, bilincin
alt çakralardan üst çakralara yükselmesini göstermektedir.
Aynı zamanda, asanın üst kısmındaki kanatlar, iki taç
yapraklı üçüncü gözü yani, bilgelik gözünü ifade etmekte­
dir.

Tibetin Gençlik Pınarı’nı oluşturan Beş Tibet Tekniği,


ida ve pingalanm güneş ve ay güçlerini dengelemekte, yo­
ğunlaştırılmış enerji akışının merkezi kanal sushumna’da
hareket etmesini sağlamaktadır. Egzersizlerden her biri,
farklı omurga boyunca uzanan sinir ağlarını ve salgı bez­
lerini, aynı zamanda omurgayı da denetlemektedir. Beş
Tibet Tekniği sırasında oluşan fiziksel zorlanma ve sinir
sistemi uyarılması, sinir ağlarında ve temel enerji yolların­
daki enerji hareketinin hızlanmasını sağlamaktadır. Za­
man içinde bedende ve zihinde, enerji açısından bir artış
oluşmaktadır. Bu sayede yalnızca bu egzersizleri uygula­
mak kolaylaşmaz aynı zamanda çalışma sayesinde yaratı­
lan enerji de artmaya başlar. Merkezi kanaldaki enerji akı­
şı yumuşak bir hal alır, tıkanıklıkların büyük bir kısmı or­
tadan kalkar. Bu sürecin sonucunda fiziksel sağlıkta ve
canlılıkta artış olur, zihin daha güçlü bir hale gelir ve ki­
şi, daha derin meditasyon düzeylerine daha kolay bir şe­
kilde ulaşmaya başlar.

30
Çakrala r

YEDİ ÇAKRA
İLK ÇAK RA
İlk çakra, omurganızın alt kısmında, apışaranızda, anüsü­
nüz ile cinsel organlarınızın tam ortasında bulunur. Bu
merkezde akan enerji yoğun, canlı ve güçlüdür. Bu çakra,
insanın en temel hayatta kalma güdüleri ile ilişkilidir. Ha­
yatta kalma güdüsü genetik yapımıza kazınmış durumda­
dır. Bilincimizin temelini bu güdü oluşturmaktadır. İnsan
beyninin en eski bölümü, sürüngen beyni, temel olarak
hayatta kalma güdümüzü destekler. Bu ilk çakra, beden
sistemlerimizi tıpkı sürüngen beyni gibi etkiler. Nasıl ki ilk
çakra omurganın temeli ise, >bu çakranm etkileri de tüm
bilincimizin temelini oluşturmaktadır.

İlk çakranm temel işlevleri: Hayatta kalma, güç, yaşamsal


enerjinin üretilmesi, boşaltım.

İlişkide bulunduğu organlar: Kalın bağırsak ve rektum.

İlişkide bulunduğu salgı bezleri: Adrenalin bezleri.

İlişkide olduğu temel sinir ağı: Kuyruk sokumu ve şakral


sinir ağı.

Sanskrit ismi: Muladhara.

İKİNCİ ÇAKRA
Omurgada, üreme organlarının yakınında bulunan ikinci
çakra, temel olarak yaratıcılık ile ilişkilidir. Yaratıcılık ken­
dini pek çok farklı şekilde gösterir ve pek çok işlevin te­
melinde bulunur. İnsan yaratıcılığının en temel eylemi
üreme olduğu için, ikinci çakra üremeyi ve yenilenmeyi

31
T ib e t 'in G e n ç lik İksiri

idare eden cinsel enerji merkezidir. Cinsel enerji, insanın


her tür kişisel dışa vurumunun altındaki temel enerji­
dir. Bu, yaratıcı bir enerjidir ve basit düzeyde cinsel ey­
lemlerin ötesine uzanıp, düşünce, duygu, davranış, hatta
giyim tarzı gibi alanlarda kendini gösterir. Cinsel enerji
aynı zamanda, sanat, müzik, moda, hatta mimari ve oto­
motiv tasarımını bile etkiler. Bu enerji, her yana yayılan
bir güçtür.

Cinsel orgazm, hem bir biyolojik doyum hem de aşkın


bir deneyimdir. Cinsel orgazm çok arzulanan bir durum­
dur çünkü kişi bu süreçte, kısa bir süre için de olsa zaman­
sızlığı deneyimler. Aynı zamansızlık, mistik deneyimlerde
de görülür ve başarılı şamanik ayinlerin temelini oluştu­
rur. İkinci çakra son derece aktif bir merkezdir ve buradan
yayılan enerji hemen hemen yaptığımız her işe yayılır. Bu­
rası, hem temel yaratıcılığımız hem de aşkın bilinç durum­
ları için temel oluşturmaktadır.

ikinci çakranın temel işlevleri: Yaratıcılık, üreme, cinsel iş­


levler, canlılığın artması.

İlişkide bulunduğu organlar: Kaim bağırsak, mesane, böb­


rekler ve üreme organları.

İlişkide bulunduğu salgı bezleri: Üreme organları.

İlişkide olduğu temel sinir ağı: Prostat sinir ağı (erkek) ve


rahim-vajina sinir ağı (kadın).

Sanskrit ismi: Svadhisthana.

32
Çakralar

ÜÇÜNCÜ ÇAKRA

Üçüncü çakra, solar pleksüste bulunur ve burası bireysel


benliğin merkezidir. Bilincin bireyselleşmesi, temel hayat­
ta kalma güdülerimizin ötesine ulaşır ve kişinin kendini
eşsiz bir birey olarak hissetmesini sağlar. Bu nedenle
üçüncü çakra, bilincin bireyselleşmesi için var olan bir
enerji girdabıdır. Aynı zamanda kişisel güç duygusu ve
irade de burası tarafından yönetilir. Bu çakra, kişinin ken­
dini ifade etmesini, kişisel güç ve kararlılığını göstermesi­
ni sağlar ve bizi hayatta karşılaşacağımız zorluklara ve
meydan okumalara hazırlar. Bu merkez inanılmaz derece­
de güçlü olabilir ve kişisel karizma ile ilişkilidir,

Üçüncü çakranın temel işlevleri: İrade, kişisel güç, sindi­


rim ve besinlerin dağılımı.

İlişkide bulunduğu organlar: Karaciğer, dalak, mide ve in­


ce bağırsaklar.

İlişkide bulunduğu salgı bezleri: Pankreas.

İlişkide olduğu temel sinir ağı: Solar pleksüs.

Sanskrit ismi: Manipura.

DÖ RDÜ N CÜ ÇAKRA

Dördüncü çakra, göğüs kafesinin ortası hizasında, omur­


gada bulunur ve hem sevgi hem de şefkatin yuvasıdır. İn­
sanın bilincinin benmerkezli anlayıştan dünyanın tamamı
ile ilişkiye geçmesini sağlayacak şekilde genişlediği yer bu­

33
T ib e t 'in G e n ç lik İksiri

rasıdır. Üstteki üç çakra ile alttaki üç çakramn tam ara­


sında bulunduğu için, bilincin alt seviyelerden üst seviye­
lere geçişini belirler. Bu merkezde akan enerji, kişinin ha­
yatta kalma güdülerinin ötesine geçerek başkalarını dü­
şünmeye yönelmesini sağlar. Yaratıcılığın ve farkındalığın
yüksek aşamalarına ulaşmak için, kişinin bilinçli olarak
dördüncü çakrayı “geçmesi” gerekir.

Dördüncü çakramn temel işlevleri: Sevgi, şefkat, bağışık­


lık, kalp, akciğerler ve solunum sistemi.

İlişkide bulunduğu organlar: Kalp ve akciğerler.

İlişkide bulunduğu salgı bezleri: Timüs.

İlişkide olduğu temel sinir ağı: Kardiak pleksüs.

Sanskrit ismi: Anahata.

BEŞİNCİ ÇAKRA
Beşinci çakra, boğazın merkezinin hizasında omurgada
bulunmaktadır. Bu çakra, daha yüksek bir iletişim, yaratı­
cılık ve kişisel ifade için gerekli olan işlevleri yönetir. Bu
çakramn gücü, en net olarak konuşma sırasında hissedilir;
ki bu işlev, belki de insan davranışları içinde etkili işlev­
dir. Bu çakra iyi geliştiğinde, kişi büyük bir güç ve ikna
edicilikle konuşur. Yaratıcı işlevlerimizin tümü, içimizin
derinliklerinden ifade ettiğimiz bir şeyi içermektedir. Be­
şinci çakra güçlü olduğunda, bu tür ifadeler dramatik,
güçlü ve etkileyici olabilir. Bu çakra o kadar büyük bir güç
içermektedir ki, bu gücü açığa çıkardığı zaman bir tür bü­
yü yaratma etkisine sahip olur.

34
Çakra la r

Beşinci çakranın temel işlevleri: Yüksek bir yaratıcılık ve


iletişim.

İlişkide bulunduğu organlar: Ses telleri.

İlişkide bulunduğu salgı bezleri: Tiroid.

İlişkide olduğu temel sinir ağı: Gırtlak pleksüsü.

Sanskrit ismi: Visuddha.

A L T IN C I Ç A K R A

Altıncı çakra, burun gerisinde, kaşların merkezi hizasında


beynin ortasında bulunur. Aynı zamanda üçüncü göz ya
da bilgelik gözü olarak da bilinen bu çakra yüksek zeka­
nın ve durugörünün merkezidir. Üçüncü göz, sezgilerin,
bilgelik tarafından yönlendirilen iç görünün ve herhangi
bir durumda rol oynayan görünmez güçler ile ilgili anlayı­
şın temelidir. Kişinin üçüncü gözü “açık” olduğunda, geç­
mişi ve geleceği görebilir. Bu yeteneğe sahip olan insanlar
gerçek medyumlardır. Altıncı çakra ile ilişkili yüksek zeka
her yana yayılır ve son derece duyarlıdır. Açık bir üçüncü
göz, arzu edilen olumlu ve üretken sonuçların yaratılma­
sını sağlar.

A ltına çakranın temel işlevleri: Yüksek zeka, durugörü,


sezgi, duru işiti.

İlişkide bulunduğu organlar: Beyin.

İlişkide bulunduğu salgı bezleri: Hipofiz.

İlişkide olduğu temel sinir ağı: Kavernus pleksüs.

Sanskrit ismi: Ajna.


35
T ib e t'in C e n ç I i k İksiri

YEDİNCİ (¡AKRA
Başın tepe noktasında bulunan yedinci çakra, kozmik bi­
lincin, mutlak farkındalığm ve evrenin temel yaratıcı gücü
ile bütünleşmenin merkezidir. Bu bağlantı, koşulsuz bir
tamlık, eksiksiz bir özgürlük, bilgelik, enerji, içgörü ve ne­
şe hissetmemizi sağlar. Yedinci çakra uyandırıldığmda ki­
şi, evrensel bilincin insanoğlunun doğal bilinç durumu ol­
duğunu anlar. Bu tür bir uyanma genellikle yoğun bir
arınmanın, içsel saflaşmanın ve ruhsal çalışmanın sonu­
cunda gerçekleşir; bununla birlikte, evrensel bilinç ya da
aydınlanma, zeka yardımı ile anlaşılamaz ve insan bu du­
ruma ulaşmamızı sağlayacak kesin yöntemlerden bahsede­
mez. Aslına bakarsanız aydınlanma, zihinsel düşünce sü­
recinin oldukça dışında ve ötesinde bir durumdur. Bu du­
rum yalnızca doğrudan deneyim aracılığı ile anlaşılabilir.

Yedinci çakranın temel işlevleri: Evrensel bilinçlilik.

İlişkide bulunduğu organlar: Beyin.

İlişkide bulunduğu salgı bezleri: Epiiiz.

İlişkide olduğu temel sinir ağı: Kavernus pleksüs.

Sanskrit ismi: Sahasrara.

36
Ç a k ra la r

Ç A K R A P S İK O L O J İS İ

Çakralar, insanın enerji sisteminde bulunmakta ve temel


hayatta kalma güdümüzden genişlemiş bir farkındalığa ka­
dar bir çok bireysel etkinin dengelenmesini sağlamaktadır­
lar. Bu nedenle de normal işlevlerinin yanı sıra, kişinin
zihninin yapısının da belirlenmesini sağlamaktadırlar.
Kendi düşüncelerimizin, eğilimlerimizin, algılamalarımı­
zın, arzularımızın ve eylemlerimizin üzerinde düşünerek,
bedenimizdeki hangi çakranm aktif olduğunu belirleyebi­
liriz. Ayrıca, bedenimizdeki gizli güçleri de tam kapasitey­
le kullanmanın yollarını bulabiliriz.

Örneğin, kişisel tutkularının peşinden giden ve karşılaş­


tığı fırsatları gelişimi için kullanırken diğer şeylerle pek az
ilgilenen bir insan ağırlıklı olarak üçüncü çakranın etkisi
altındadır. Bir çakranm güçlü olması kesinlikle kötü bir
şey değildir. Bu durumda da insanın kendisi ile ilgilenme­
si kötü değildir ama eğer başka etkilere kendini kapatırsa
o zaman olumsuz bir durum yaratmış olur. Bu tür bir in­
sanın zihinsel olarak daha dengeli hale gelmesi ve çakra-
mn etkisini dengelemesi için başkalarına yardımcı olmaya
çalışması çok iyi bir yöntemdir. Bu kesinlikle mistik ya da
ezoterik bir şey değildir. Eğer yalnızca kendinizle ilgilenir­
seniz, bu durumda başkaları için bir şeyler yapmanız ener­
jinizi ve dikkatinizi korumak için iyi bir şey olacaktır. Tam
tersi olarak, kendini yalnızca başkalarına adayan bir insan
da dördüncü çakrasını fazla kullanan bir insan “tipidir”;
böyle bir insan sürekli verir ve insanları çok sever.

Alt çakraları tarafından baskın bir şekilde yönetilen bir

37
T ib e t ' in G e n ç lik İksiri

insan aynı zamanda üst çakraları tarafından da etkilenebi­


lir. Kendilerini güç çılgınlığına kaptırmış ve yüksek çakra-
ların aşırı işlediğinin göstergesi olan bir takım paranormal
ve okült yetenekleri olan bazı gurular bulunmaktadır; fa­
kat bu insanlar alt çakralarını kullanarak işlemekte ve güç­
lerini kandırmak ve diğer insantar üzerinde hakimiyet kur­
mak için kullanmaktadırlar. Sakın bu yeteneklere aldan­
mayın: bir takım paranormal yeteneklere sahip olması, o
insanın üst çakraiarın etkisiyle işleyen dürüst ve eksiksiz
bir insan olduğu anlamına gelmez. Oysa tam bir insana
baktığınızda, Zen ustalarının söylediği gibi, “Aşikar olana
bakmalıyız”. Eğer bu insan, aynı zamanda sevgi dolu, na­
zik, neşeli ve kişisel bir kazanç kaygısına kapılmadan baş­
kalarının yardımına koşuyorsa o zaman, tam ve olgun bir
insan olduğunu düşünebilirsiniz. Eğer ruhsal gelişim hede­
finiz varsa böyle bir insan bulmaya çalışın. Bir insan yal­
nızca özel bir şekilde giyiniyor, ezoterik bir şeyler söylü­
yor ve bazı mantralar tekrarlıyor diye bu insanın tam ve
sizin ruhsal gelişiminizle ilgilenen bir insan olduğunu dü­
şünmeyin.

Çakra psikolojisi, kendinizi anlamak için çok önemli


araçlardan bir tanesidir. Eğer içimizdeki bilgiye dürüst bir
şekilde ulaşabilirsek, zayıf olan yanlarımızın üzerinde ça­
lışabilir ya da bizi yoracak kadar aşırı olan yönlerimizi sa-
kinleştirebiliriz. Eğer kendi temel ihtiyaçlarınızı göz ardı
edecek kadar başka insanların iyiliği peşinde koşan bir in­
sansanız (dördüncü çakradaki aşırı işlevin göstergesi) bu
durumda, temel hayatta kalma güdülerinizin üzerinde ça­

38
Çakra la r

lışabilirsiniz. Her şey bir yana, eğer olabilecek en iyi şekil­


de başkalarına yardımcı olmak istiyorsanız, sağlıklı olma­
nız gerekmektedir. Aksi takdirde, başkalarına hizmet et­
me göreviniz kısa ömürlü olacaktır. Eğer dengeli bir hayat
yaşamak istiyor ama kendinizi sürekli olarak cinsel dürtü­
lerini tatmin etmenin peşinde koşan bir seks delisi gibi his­
sediyorsanız (güçlü bir ikinci çakra), o zaman kendinizi
başkalarının hizmetine ya da sosyal hizmete biraz daha
adayarak bu dürtüyü aşmayı deneyebilirsiniz. Bazı insan­
lar kendilerini, kendilerine özgü eterik bir dünyada bula­
bilirler (fazla çalışan üçüncü göz çakrası); bu insanlar ken-
dinlerini fiziksel dünyaya bağlamakta zorlanmaktadrilar.
Böyle bir insan fiziksel çalışma sayesinde bu tür bir çakra
dengesizliğini iyileştirebilir.

9. Bölüm’de anlatılan çakra meditasyonları, çakralarda


ki enerjileri dengelemek için son derece faydalıdır. Fakat
tek başına meditasyon yapmak bedendeki enerjiyi denge­
lemek için yeterli değildir. Buna ek olarak kişinin dengesi­
ni bulması için kendi kendini gözlem çok önemlidir ve fi­
ziksel hareket yaşamsal öneme sahiptir. Eğer ayaklarınızı
yere daha sağlam basmak istiyorsanız çakra meditasyönu
işinize yarayacaktır. Bununla birlikte, meditasyonun, ke­
sinlikle özel fiziksel ve zihinsel çalışmalarla dengelenmesi
gerekmektedir. Başka kelimelerle ifade edersek, çakra me-
ditasyonu tek başına, kişisel dengesizliklerinizi bir çırpıda
ortadan kaldırıverecek mistik bir çözüm değildir. Meditas­
yon, kişisel gözlem ve fiziksel eylem bir araya geldiğinde,
kişilik sorunlarının çözülmesine büyük öranda katkıda bu­

39
T ib e t'in G e n ç lik iksiri

lunacaktır.

Çakra dengesizliklerinin sınırsız çeşidi bulunmaktadır


ve hemen herkesin şöyle ya da böyle bir dengesizliği bu­
lunmaktadır. Çakranın etkileri tüm bedene ve zihne yayıl­
makta ve kişiliğimizi oluşturdukları için üzerimizdeki etki­
leri son derece güçlü olmaktadır. Mükemmel bir denge ka­
zanmak büyük bir çabayı gerektirebilir. Dahası, kendimi­
ze dürüst bir şekilde ulaşmak son derece zordur; çünkü
biz insanların kendimizi kandırmak konusunda büyük bir
becerimiz bulunmaktadır. Bu nedenle de dengeyi kurmak
çoğu zaman oldukça güç bir hedeftir. Bu çaba güçlü bir
karakteri, inanılmaz bir canlılığı, daha büyük bir farkında-
lığa güven duymayı ve meditasyon çalışmalarının sonu­
cunda ulaşılan zihinsel berraklığı gerektirir. Bu çabamızda
çakralarm gözlemlenmesi, kendi değerimizi samimi bir şe­
kilde değerlendirerek, kişisel dengemize ve uyumumuza
doğru giden yolumuzu aydınlatabilir.

40
Kundalini

Yoga boyutunun tamamında, Gopi Krisha tarafından,


“tüm dehanın kaynağı” olarak adlandırılan ilksel enerji
kundaliniden daha fazla yanlış anlaşılan, peşinde koşulan,
tapılan, korkulan ve hatalı yorumlanan bir şey bulunma­
maktadır.

İnsanın enerji sistemi, yaşam enerjisinin içimizde aktığı


bir tür devredir. Bu enerji, chi, ki, biyoenerji ve güç gibi
pek çok isimle anılır. Onun için kullanılan terimler kültü­
re, geleneğe, öğretmene ve lisana göre farklılıklar göster­
mektedir ama kendinden bahsedilen enerji, aynı enerjidir.
Ben, yaşamsal enerjiyi kundalini olarak adlandırmayı ter­
cih ediyorum çünkü yoga dilinin bu enerjiyi şu ana kadar
gördüklerimden çok daha iyi tanımladığına inanıyorum.

Kundalini kelimesi merak, korku ve şüphe uyandırmak­


tadır. Popüler edebiyatta bu enerjinin renkli ve zaman za­
man da ürkütücü yanlarından bahsedip temel özelliklerin­
den bahsedilmediği için çoğu zaman yanlış anlaşılmakta­
dır. Kundalini, bedenimizdeki temel yaşamsal enerjidir ve
Mutlak olanın bedenimizdeki küçük bir parçasını oluştu­
rur. Bu enerjiden bazen “yılan gücü” olarak bahsedilir ve
omurganın çevresine dolanmış bir yılan olarak resmedilir.

Aslında kundalini, insanın beyninde bulunan ve çakra-


41
T ib e t'in G en ç lik İksiri

ları harekete geçiren güçtür; genellikle ilk olarak, omurga­


nın alt kısmında bulunan birinci çakrada hissedilir. Siva
Sam hita’da Siva, bu durumu şu kelimelerle anlatır: “Da­
maktan aşağıya doğru sushumna uzanır ve apışarasındaki
Muladhara (ilk çakra) ile buluşur...” (121. kıta). Ardından
124. kıtada şunları söyler: "İşte sushumna’nın oluşturdu­
ğu bu kanalda onun içsel gücü olan kundalini vardır.”
Kundalini, mistik yılan değildir; temel fizyobiyolojik güç­
tür. Bu güç, bedeni ve zihni canlandırır, güçlendirir ve ha­
rekete geçirir.

Kundalini daima aktiftir. İnsanın tüm enerji sistemine


yakıt sağlar ve yaşamsal gücün bedenimizi kesintisiz bir
şekilde dolaşmasına olanak tanır. Çoğu insanda, kundali-
ninin bu hareketi son derece düşük bir seviyededir ama
hareketini asla durdurmaz. Eğer kundaliniyi akan bir su
ile kıyaslarsak, çoğu insanın bedeninde bu su, tıpkı bir
bahçe hortumundan yavaşça akan suya benzerken, tü­
müyle açığa çıkan kundalini gücü tıpkı Niagara Şelalesi’ne
benzer. Kundalininin potansiyelleri hayal edilemeyecek
kadar büyük ve güçlüdür.

Yoga çalışmaları, insanın enerji sistemini oluşturan ka­


nalları güçlendirir ve bedeni, güçlendirilmiş olan kundali­
ni akışına hazırlar. Beden ve zihin, yoga çalışmaları saye­
sinde daha iyi bir şekilde hazırlandığında kişi, daha büyük
miktarda kundalini akışını kaldırabilir hale gelir. Zihin da­
ha güçlü bir şekilde yoğunlaşabilir hale geldiğinde, daha
fazla enerji de harekete geçmeye başlar. Kısaca, bu süreç
bu şekilde işler.

42
k unda I ini

Kundalini, pek çok farklı şekilde uyandırılabilir. Bazen


yavaş yavaş uyanır ve hem zihinde hem de bedende yavaş
yavaş artan bir canlılık yaratır. Bazen de kademeli olarak
harekete geçer ve bu durumda, bir anda omurgadan yu­
karıya yükselen ılık enerjik bir akış gibi etkilerle hissedilir.
Yoga ve meditasyon çalışan insanlar arasında bu tür duy­
gular son derece yaygındır. Bununla birlikte zaman zaman
kundalini aniden, önceden haber vermeden de harekete
geçebilir ve yoğunluğu dayanılması güç olacak kadar faz­
la olabilir. Bu durumda kundalini, omurgadan yukarıya
doğru adeta şimşek çakması gibi, yoğun bir ısıyla birlikte
yükselir ve çakralarda adeta dinamit patlamasını andırır
patlamalar yaratabilir. Bu tür bir deneyim ürkütücü olabi­
lir ve işte kundalini ile ilgili olarak anlatılan ürkütücü hi­
kayeler de buradan kaynaklanmaktadır.

Eğer düzenli bir şekilde yoga ve meditasyon çalışıyor­


sanız, bu durumda kundalinin bedeninizdeki artışına ol­
dukça doğru bir şekilde hazırlanıyor olacaksınız. Oldukça
hazır olacaksınız diyorum çünkü kundalini gibi olağanüs­
tü bir şeye asla tam olarak hazır olamazsınız. Bu enerji, en
iyi eğitim görmüş insanlan bile şaşırtmaktadır. Bu konuda
yapabileceğiniz en iyi şey, kundalini içinizde akmaya baş­
ladığında ona teslim olmaktır. Onunla savaşmayın çünkü
kundalini, o ana kadar deneyimlediğiniz her şeyden daha
güçlü olacaktır.

Kundalinin uyanması, pek çok yönü olan bir süreç­


tir. Başka kelimelerle ifade edersek, kundalini enerjisini
daha güçlü uyandırmak için pek çok şey yapabilirsiniz

43
T ib e t'in G en ç lik İksiri

ama buna karşın onun ne zaman ya da ne şekilde uyana­


cağını belirleyemezsiniz. Kundalini, temel fizyobiyolojik
güç olarak herkesin şöyle ya da böyle, çoğu zaman da ani
bir ilham ya da orgazm anında deneyimlediği bir şeydir.
Renkli düşlere kapıldığımız, dünyanın özellikle zengin ve
güçlü olduğunu hissettiğimiz zamanlarda kundalini devre­
de demektir.

Eğitimle, kundalini akışı için kapasitenizi artırabilir ve


içinizdeki kundalini gücünü daha büyük miktarda akması
için uyarabilirsiniz. Beş Tibet Tekniği’ni ve 9. Bölüm’de
anlatılan meditasyonları uygulayarak güvenli bir şekilde
bu amaca ulaşabilirsiniz. Bu çalışmalar sayesinde çakrala-
rmız ve temel enerji kanallarınız daha canlı bir hale gele­
cek ve içlerindeki enerji akışı güçlenirken her gün biraz
daha açılacaklardır. Yoga ve meditasyon çalışmak için du­
yulan istek de kundaliniden kaynaklanmaktadır. Bu güç,
bizi ilerlemeye, bedenimizi arındırmaya ve zihnimizi güç­
lendirmeye cesaretlendirir. Kundalini akışı artmaya başla­
dığında bedenimizde ve zihnimizde pek çok değişiklik
olur. Kendinizi daha güçlü ve canlı hissedersiniz ve duyu­
larınız daha keskinleşir. Bu çalışmaların sonucunda duyu­
larımın daha önceden hiç olmadığı kadar güçlendiğini his­
sediyorum. Duyularımız, çakralarımızdan kaynaklanır ve
bu nedenle de bedenimizdeki kundalini akışı güçlendiğin­
de bedenimizdeki sistemlerin tümü güçlenir. Yemekler da­
ha lezzetli hale gelir, kokular keskinleşir, renkler canlanır,
dokunuş daha duyarlı hale gelir, müzik daha akustik du­
yulur vs. Bütün bunların sonucu olarak da dünya, daha

44
k u n d a I in i

canlı ve daha keyifli bir yer olur.

Artan kundalini akışı aynı zamanda sizin günlük ener­


jinizi de artırır. İnsanların bir kısmı, yoga çalışmalarına ilk
başladıklarında her zaman olduğundan daha fazla uyurlar
çünkü bedenlerinde bir takım temel fiziksel ve enerjik de­
ğişimler oluşmaktadır. Zaman geçtikçe beden, normalinde
olduğundan daha az uykuya ihtiyaç duyar. Genel olarak,
zorlayıcı zihinsel görevleri eskiden olduğu gibi tükenme­
den daha uzun süreler yapabilir hale geldiğinizi göreceksi­
niz. Bunlara ek olarak, daha enerjik olmanız gerektiğinde
böyle bir enerjiyi açığa çıkarabildiğinizi fark edeceksiniz.

Artan enerji akışı, uyku düzeninizi de değiştirecek­


tir. Büyük olasılıkla daha az uyumanıza ek olarak rüyala­
rınız daha canlı hatta kehanet taşıyan rüyalar olabilir. Me-
ditasyon, rüyaların bilinçli olmasını yani rüya gördüğünü­
zün bilincinde olmanızı sağlar.

Genellikle kundalininin hareketine eşlik eden somatik


bir takım deneyimler yaşanır ve bu deneyimler içinde en
bilineni omurganın temelindeki ısınmadır. Bu duygu ol­
dukça keyifli olabilir; hatta bazen sıcak bir şeyin üzerinde
oturuyormuşsunuz gibi bir duyguya kapılabilirsiniz. Bu
duyguya çoğu zaman güçlü cinsel arzular eşlik eder.

Kundaliniyi ilk deneyimlediğim zamanlarda en çok dik­


katimi çeken şeylerden bir tanesi omurgamda yükselen bir
enerji akışı ve çoğu zaman buna eşlik eden ısı ve renkler­
deki canlılıktı. Bir anlamda içsel bir ışık deneyimliyor-
dum. Yine sıkça hissettiğim şey içimde yükselen bir neşe

45
T ib e t 'in G e n ç lik İksiri

duyusu, genişleme, denge ve sakinlikti. Bu çok güzel bir


duyguydu. Böyle bir şey deneyimlediğinizde yapmanız ge­
reken şey, dikkatinizi yoğunlaytırmak, meditasyon yap­
mak ve bu deneyimin boşa akıp gitmesine izin vermemek­
tir. Bu sayede, zihinsel olarak kundalini enerjisi ile daha
güçlü bir ilişki kurarak, zihinsel berraklık, yaşama karşı
canlı ve hevesli bir yaklaşım gibi olumlu etkileri kalıcı ha­
le getirebilirsiniz. Çoğu kundalini deneyimi kısa sürmesi­
ne karşın, bazen uzun da sürebilirler. Bir keresinde altı
hafta boyunca artan kundalini akışı hissetmiştim. Bu süre
boyunca ılımlı bir şekilde beslendim, az uyudum, bol bol
yoga ve meditasyon yaptım ve derin bir mutluluk düzeyin­
de kaldım.

Dr Lee Sannella, Kundalini D eneyim i adlı kitabında


şunları söylemektedir: “Kundalini süreci, tıpkı derin medi-
tasyonlar gibi, bilinç altına yığılıp kalmış olan çökeltileri
çalkalar ve kişinin bu malzemeleri istediği gibi incelemesi­
ni sağlar. ” Uyanan kundalini enerjisinin bilinç altı tortula­
rı harekete geçirdiği doğrudur. Kundalini meditasyonu uy­
gularken, zaman zaman pek de hoş olmayan anılarla kar­
şılaştığınızı fark edebilirsiniz. Böyle bir deneyim yaşadığı­
nızda, açığa çıkan duruma yapışıp kalmayın. Bunun yeri­
ne, enerjinin içinizde yavaş yavaş yükselmesine izin verin
ve olumsuz düşüncelerin, duyguların ve duyarlılıkların
adeta rüzgarda savrulan bulutlar gibi dağılmalarına izin
verin. Hindular bu durumu, eski karmanın yakılması ola­
rak adlandırırlar. Bu sayede belki de pek çok yaşam bo­
yunca oluşturulmuş olan ruhsal çöplerden arınılır. Zihin­

46
k a n d ilin i

sel bir arınmadan geçmeden kundalininin tümüyle uyan-


dırılması mümkün değildir. Bunun nedeni hepimizin kor­
kularımızın, yanlış algılamalarımızın ve başa çıkmamız ge­
reken zihinsel acılarımızın olmasıdır. Kundalini, saf bilinç-
liliğin ve enerjinin bir ifadesi olduğu için bütün bunları ha­
rekete geçirir. Tıpkı, karanlık bir mağarayı aydınlatan güç­
lü bir ışığa benzer. Eğer mağarada yarasalar ya da eski ke­
mikler varsa bunlar da gün ışığına çıkarlar. Herkesin kur­
tulması gereken zihinsel çamuru vardır ve kundalini akışı
güçlenmeye başladığında bunlarla karşılaşırız.

Kundalini, içimizdeki temel yaşamsal güçtür. Bu an­


lamda kundalininin bir kişinin içinde açığa çıkması, o ki­
şinin çabalarına bağlıdır. Eğer Beş Tibet Tekniği’ni ve 9.
Bölüm'de anlatılan kundalini meditasyonunu çalışırsa­
nız, içinizde büyük oranda uykuda olan kundalini enerji­
sini uyandırabilir ve bu sayede farkındalıktan ve deneyim­
den oluşan canlı ve ışıl ışıl bir dünyaya adım atabilirsiniz.

47
Solunum, insan yaşamı için yaşamsal öneme sahiptir. So­
lunum basit ve otomatik bir işlevdir. Doğduğumuz an iti­
bariyle solumaya başlar ve solumayı bıraktığımızda ölü­
rüz. Bu kadar basittir. Biz insanlar çok yönlü ve kolay
uyum sağlayan varlıklarız. Uzun süreler boyunca yemek
yemeden yaşayabiliriz; bu konuda Gandi ve benzeri kah­
ramanlar vardır. Su içmeden de birkaç gün boyunca yaşa­
yabiliriz. Pizza yemeden, film izlemeden, otomobil kullan­
madan hatta seks yapmadan uzun süreler boyunca idare
edebiliriz. Japonya’da Hiei Dağı rahipleri (aynı zamanda
“koşan rahipler” olarak da bilinirler çünkü her gün 52 mil
koşarlar), dokuz gün boyunca yemek yemeden, su içme­
den ve uyumadan çalışabilirler. Bu durumu, “mutlak
oruç” olarak adlandırırlar. (Bunu sakın denemeyin!) Bura­
da anlatmaya çalıştığım şey, yaşam için önem taşıyan pek
çok şeyi yapmadan uzun süre yaşayabileceğimizdir. Bu­
nunla birlikte, soluk almadan çok daha kısa bir süre yaşa­
yabilir; eğer bu süreyi uzatırsanız ölümlü bedeninizden
kurtulursunuz.

Solunum, her tür beslenme türünün en temel biçimini


oluşturun. Soluk aldığımızda, hücrelerimizin ihtiyaç duy-
guduğu oksijen ve diğer gazların karışımını içimize çeke­
riz. Aynı zamanda içimize prana olarak adlandırılan görü­

49
T ib e t ' in G e n ç lik İksiri

lemez bir enerjiyi de çekeriz. Tıpkı oksijenin hücrelerimi­


zi beslemesi gibi prana da insanın enerji sistemlerini bes­
ler. Solunum doğal ve basit bir işlev olmasına karşın, bel­
li sonuçlar elde etmek için düzenlenebilir. Solunum saye­
sinde alman prana, tüm enerji sistemimizi güçlendirmek
ve arındırmak için yönlendirilebilir. Bu nedenle de beden
ve zihin kökenli tüm uygulamalarda, yogadan savaş sanat­
larına kadar solunum teknikleri kullanılır. Bazı yoga me­
tinlerinde eğer solunumunuz üzerinde ustalaşırsanız kade­
rinizin denetimini de elinize geçireceğinizden bahsedilir.
Bu belki de biraz abartılı bir ifade olabilir ama solunumu­
nuzun üzerinde ustalaştığınızda bedeninizin ve zihninizin
denetimini büyük oranda elinize geçirdiğiniz de doğru­
dur.

Bu bölümde size doğru solunum biçiminden bahsede­


ceğim; bu sayede Beş Tibet Tekniği’nin etkilerinin daha da
arttığını göreceksiniz. Lütfen solunum çalışmasını, size
anlatıldığı şekilde dikkatli bir biçimde uygulamaya özen
gösterin. İnsanlar bazen belli çalışmaları daha yoğun yap­
mak ister ve kendilerine önerildiğinden daha fazla çalışır­
lar. Solunum egzersizleri söz konusu olduğunda bu pek
akıllıca bir yaklaşım değildir. Eğer beş yüz tane şnavl çek­
mek ya da yirmi kilometre koşmak istiyorsanız kendinizi
istediğiniz gibi yorabilirsiniz. Fakat asla solunum egzersiz­
lerini aşırı uygulamayın. En basit solunum teknikleri bile
inanılmaz derecede güçlü olabilirler. Solunum her zaman
yaptığımız doğal bir şey olduğu için zorlu solunum egzer­
sizlerinin herhangi bir olumsuz sonuç yaratmayacağını dü­

50
solunum

şünebilirsiniz ama bu, doğru değildir. Solunum egzersizle­


rini gerektiğinden fazla yaptığınızda kendinize zarar vere­
bilirsiniz. Yoga ve solunum egzersizlerinde ilerlemenin en
iyi yolu, bu çalışmaları yavaş yavaş ve dikkatli bir şekilde
artırmaktır.

Pranayama, ya da solunum bilimi üzerinde çalışmaya


başladığınızda pek çok değişim gerçekleşmeye başlar. Be­
deniniz toksinlerinden arınma sürecini başlatır ve karaci­
ğerinizde, böbreklerinizde, barsaklarınızda, derinizde bi­
rikmiş olan toksinler yavaş yavaş atılır. İlk başlarda prana­
yama çalışırken sanki zihniniz bulanıyormuş gibi hissede­
bilirsiniz; bunun nedeni beyninizdeki oksijenin artması­
dır. Fakat bu bulanıklık yalnızca oksijen artışından kay­
naklanmaz. Solunum egzersizleri sayesinde, enerji sistemi­
nizdeki tıkanıklıkları da temizlemeye başlarsınız. Çakra-
lardaki ve enerji kanallarındaki tıkanıklıklar solunum eg­
zersizleri sırasında açılmaya başlar. Enerji sistemi daha
güçlenmeye başladıkça hafiflediğimizi hissederiz. Zaman
zaman adeta bedeninizdeki bütün hücreleriniz bir ışıkla
dans ediyormuş gibi hissedebilirsiniz.

Eğer bilinen tüm evrenin enerji ve ışıktan oluştuğunu


hesaba katarsanız bunun anlamlı olduğunu göreceksi­
niz. Madde gerçekte katı değildir; enerjinin yoğunlaşmış
ve ağırlaşmış bir halidir. Bedeninizi oluşturan her bir ato­
mik parçacık, boşlukta asılı bir şekilde büyük bir hızla
dans etmektedir. “Hafiflemek”, ağırlığın azalması anlamı­
na gelmemekte, bedeninize daha fazla ışık çektiğiniz anla­
mına gelmektedir. Düzenli solunum ve meditasyon uygu­

51
T ib e t'in G en çli k İksiri

lamaları aracılığıyla, enerji sisteminize daha saf, daha ber­


rak, beyaz bir ışık çeker ve çakralarınızı kelimenin gerçek
anlamında aydınlatırsınız.

Solunum, başlı başına bir yoga uygulamasıdır ve yüz­


lerce farklı pranayama tekniği bulunmaktadır. Bu kitabın
amacı yoganın tüm özelliklerini anlatmak olmadığı için,
Beş Tibet Tekniği ile ilişkili üç solunum tekniğinden bah­
sedeceğim. Bunlardan ilki normal solunum; İkincisi uzun
ve derin solunum; üçüncüsü ise Tibet uygulamalarının he­
men ardından kullanılacak solunumdur. Mide bulantısını
ve krampları engellemek, enerjinin beden sistemlerinizde
daha rahat dolaşmasını sağlamak için solunum teknikle­
rini boş bir mide ile uygulayın.

NORMAL SOLUNUM

Bağdaş kurarak ya da bir sandalyeye rahat bir şekilde otu­


run. Omurganızı dik tutarak kendinizi kasmadan düz du­
run. Omuzlarınızı ve göğsünüzü gevşetin. Avuçlarınızdan
bir tanesini karnınıza koyun ve bu sayede solunum çalış­
ması sırasında neler olduğunu gözlemleyin. Bu şekilde so­
lumaya alıştığınızda artık elinizi karnınıza koymanıza ge­
rek kalmayacak.

Burnunuzdan hafif bir soluk alıp karnınızı havayla dol­


durun ve bu sayede karnınızın dışarıya doğru genişleme­
sini sağlayın. Ardından karnınızı gevşeterek burnunuzdan
ya da ağzınızdan soluk verin. Bu şekilde solurken göğüs

52
solunum

kafesinizin hiç hareket etmemesi gerekmektedir. Sizin an­


layacağınız, bu solunum çalışması sırasında tıpkı bir balo­
nu şişirir gibisiniz, burnunuzdan soluk aldığınızda karnı­
nız dışarıya doğru genişleyecektir. Burnunuzdan ya da ağ­
zınızdan soluk verirken ise karnınız içeriye doğru çekile­
cek ya da sönecektir. Her ne kadar çok basit görünse de
bu, temel solunum çalışmasıdır; bu nedenle bu çalışmayı
pek çok kereler tekrarlayabilirsiniz. Bu yöntemi kullana­
rak, iki dakika boyunca yumuşak, rahat bir şekilde solu­
yun.

Bu solunum yöntemi, oldukça rahat ve gevşemiş bir şe­


kilde solumanızı sağladığı için gün boyunca bu şekilde so­
lumaya çalışın. Bu solunum sırasında zaman zaman farklı
bir solunum yöntemine kaydığınızı ve soluk alırken karnı­
nızı içeriye doğru çektiğinizi fark edebilirsiniz. Bu, sıkça
rastlanan bir durumdur. Solunum alışkanlıklarınızı değiş­
tirmek genellikle biraz zaman alır; bu nedenle sabırlı
olun. Doğru bir şekilde solumayı öğrenmek zaman ve
emek gerektirmesine karşın sonuçta elde edilen faydalar
inanılmazdır.

Lütfen, n e zaman aklınıza gelse daima burnunuzdan


solumayı anımsayın. Ağzınızdan solumak, doğal solunum
sürecine zarar verir, hasta ve sinirli olmanıza, baş dön­
mesi, sinirlilik ve diğer duygusal sorunları yaşamanıza ne­
den olabilir.

53
T ib e t' in G e n ç lik İksiri

UZUN ve DERİN SOLUNUM

Bu solunum türü, normal solunuma benzer, yalnızca nor­


mal solunuma göre daha derindir. Bu solunumu çalışmak
için, rahat bir şekilde oturup bir avcunuzu karnınıza, di­
ğer avcunuzu ise göğüs kafesinizin ortasına koyun. Fakat
ellerinizi yalnızca öğrenme sürecinde bu şekilde kullana­
caksınız daha ileride buna ihtiyacınız olmayacak. Soluk
alırken, havayı burnunuzdan çekin ve tıpkı normal solu­
numda olduğu gibi karnınızı doldurun; ancak bu kez so­
luk almayı sürdürüp akciğerlerinizin üst kısmını da hava
ile doldurun. Bu sayede göğüs kafesiniz de genişleyecek­
tir. Ardından yumuşak bir şekilde burnunuzdan ya da ağ­
zınızdan soluk verin.

Bu solunumu, rahat ve doğru bir şekilde yapabilir hale


gelinceye kadar tekrarlayın. Uzun, derin solunum tıpkı bir
bardağı suyla doldurmaya benzer; bardağa su doldurur­
ken, su ilk olarak bardağın alt kısmını doldurur. Solunum
da aynı şekilde işler; bedeninizin üst kısmından gelir ama
ilk olarak akciğerlerin alt kısmını ardından da üst kısmını
doldurur. Her gün birkaç dakika boyunca bu şekilde, ra­
hat ve doğal bir şekilde solumaya alışıncaya kadar çalışın.

Stresinizi kontrol alma ihtiyacı duyduğunuzda (yemek


yedikten hemen sonra olmamak şartıyla), dik bir bir şekil­
de oturun, uzun ve derin bir şekilde soluyup, her soluk ve­
rişinizde stresin bedeninizden akıp gitmesine izin ve­
rin. Bu şekilde solumak, kelimenin gerçek anlamında geri­
limin bedeninizi terk etmesini, kendinizi sakin, rahat ve
canlı hissetmenizi sağlayacaktır.

54
solunum

ARALIKLI SOLUNUM

Bu solunum yöntemini, her Tibet uygulamasının ardından


yalnızca iki kez tekrarlayacaksınız. Bu, egzersizin önemli
bir parçasını oluşturduğu için bu yöntemi çalışmaya biraz
zaman ayırın.

Ayakta dik durarak ellerinizi belinize koyun. Havayı


burnunuzdan çekerek uzun, tam ve derin bir soluk alın.
Dudaklarınızda, “O ” şeklinde küçük bir aralık oluşturarak
ağzınızdan soluk verin.

Bu solunum tekniğini de öğrendiğinize göre artık Beş


Tibet Tekniği’ni öğrenmeye hazırsınız.

55
Beş Tibet Tekniği

- ■

Uzun bir giriş ve hazırlıktan sonra işte Beş Tibet Tekni­


ği'ne ulaştık. Bildiğiniz gibi Beş Tibet Uygulaması, çakra-
lardaki enerji akışını artırır ve bunun sonucunda sinirleri,
organları ve salgı bezlerini güçlendirir. Bu egzersizler aynı
zamanda temel kas gruplarını güçlendirip, bedeninizi da­
ha dayanıklı hale getirir. Egzersizlere alıştığınızda, çalış­
manın tamamını uygulamanız, beş ile altı dakikanızı ala­
caktır.

Beş Tibet Tekniği’nin her birinin ideal olarak 21 kez


tekrarlanması gerekmektedir. İlginçtir ki 21 tekrardan da­
ha fazla çalışmanın herhangi bir anlamı yoktur; çünkü ar­
zu edilen etkilerin tamamı yalnızca 21 tekrar ile elde edi­
lebilir. Daha fazla tekrar yapmanın herhangi bir zararı ol­
madığını kendi araştırmalarıma dayanarak söyleyebilirim
ama herhangi bir faydası da bulunmamaktadır. Çoğu in­
sanın bu tekrar sayısına ulaşması zaman alır; bu nedenle
çalışmaya başladığınızda hemen bu kadar tekrar yapamaz­
sanız endişelenmeyin. Genellikle çalışmaya yeni başlayan
bir insanın her tekniği 21 kez tekrarlayabilir hale gelmesi
bir ayını almaktadır.

Başlangıçta, her gün on ya da yirmi tekrar yaparak baş­


layabilirsiniz. Egzersizde kendi hızınızda ilerleyin. Bunun­
57
T ib e t'in G e n ç lik İksiri

la birlikte çalışmayı ne kadar tekrar yaparsanız yapın mut­


laka faydasını göreceksiniz. Zaman konusunda endişelen­
meden hergün çalışmayı deneyin. Her tekniği 21 tekrar
yapamasanız bile yavaş yavaş bu tekrar sayısına ulaşırken
kendinizi daha güçlü ve enerjik hissedeceksiniz.

Doğru bir şekilde çalıştığınıza emin olmak için her eg­


zersiz ile ilgili açıklamaları dikkatli bir şekilde okuyun ve
resimlerden faydalanın. Beş Tibet Tekniği, bu kitapta doğ­
ru bir şekilde açıklanmaktadır; bu nedenle kitaptaki resim-
leden ve anlatılanlardan faydalanabilirsiniz.

58
B e j T ib e t T ekn iği

1. Tibet Tekniği
Ellerinizi yana doğru uzatarak dik bir şekilde ayakta du­
run (1. Resim). Parmaklarınızı birleştirin; avuçlarınız açık
olsun ve aşağıya baksın. Kollarınızı bu şekilde tutarak sa­
at yönünde, yani soldan sağa doğru dönmeye başlayın. Bu
şekilde 21 kez dönmeye çalışın. Ancak kendi hızınızda
ilerleyin ve dilerseniz daha az sayıda tekrarla başlayın.

Dönmeyi bitirdiğinizde ayaklarınızı birleştirin ve elleri­


nizi belinize koyun (2. Resim). Burnunuzdan derin, tam
bir soluk alın. Ardından ağzınızı “O ” şeklinde aralayarak
soluk verin. İkinci Tibet Tekniği'ne geçmeden önce bu şe­
kilde iki kez soluk alıp verin.

Bu egzersizi ilk uyguladığınızda biraz baş dönmesi his­


sedebilirsiniz. Dikkatli olun ve kendinizi zorlamayın. Bu
egzersiz orta kulaktaki denge merkezinizin gelişmesini
sağlayacaktır. Düzenli olarak çalıştığınızda baş dönmeniz
zaman içinde ortadan kalkacak, çok daha rahat ve akıcı
bir şekilde, hatta hızla dönebileceksiniz. Bu, mevlevilerin
dönüş hareketleri ile aynıdır ve dervişler saatler boyunca
bu şekilde dönebilmektedirler.

59
1. RESİM: Kollarınızı yanlara açarak ayakta durun. Parmaklarınızı
airleştirin; avuçlarınız açık olsun ve yere baksın. Bu duruşunuzu
coruyarak, saat yönünde yani soldan sağa doğru dönerek tam bir
ur atın. Dilerseniz 3 tekrar ile başlayıp her hafta 2 tekrar arttırarak
î1 tekrara kadar çıkabilir ya da bedeniniz buna uygunsa 21 tekrar
le başlayabilirsiniz.

60
2. RESİM: Dönme hareketini bitirdiğinizde, ellerinizi belinize
koyarak ayakta durun. Burnunuzdan derin bir nefes alm.
Ardından, dudaklarınızla minik bir "O" oluşturarak, ağzınızdan
nefes verin. 2. Egzersize geçmeden önce bu şekilde iki kez nefes
alıp verin.

61
Tibet' in Gençlik İksiri

2. Tibet t e k n i ğ i
Bir battaniyenin ya da örtünün üzerine sırt üstü yatın. Ba­
caklarınızı tümüyle uzatın ve bilekleriniz birbirlerine do­
kunur durumda olsun. Kollarınızı bedeninizin yanlarında
uzatın ve avuçlarınız yere değsin (3. Resim). Burnunuzdan
soluk alırken bacaklarınızı, yer ile doksan derece açı oluş­
turacak şekilde havaya kaldırmaya başlayın ve eş zamanlı
olarak başınızı kaldırın ve çenenizi göğsünüze yaklaştırın
(4. Resim). Bu hareketlerin tamamını, tek bir yumuşak ha­
reket oluşturacak şekilde yapmalısınız. Ayak parmakları­
nız göğü işaret etsin; belinizin yerde kalmasına özen gös­
terin.

Burnunuzdan ya da ağzınızdan soluk verirken aynı za­


manda bacaklarınızı ve başınızı başlangıç pozisyonuna
döndürün; yani tümüyle yere indirin. Soluk alırken bacak­
larınızı ve başınızı kaldırıp, soluk verirken bacaklarınızı ve
başınızı yere indirerek bu tekniği 21 tekrara kadar çıkarın.

Bitirdiğinizde, ellerinizi belinize koyup ayakta durun


(2. Resim). Burnunuzdan derin, tam bir soluk alın. Ardın­
dan ağzınızı “O ” şeklinde aralayarak soluk verin/

62
63
Beş T ib e t Te kn iği

3. RESİM: Sırt üstü yere uzanın. Bacaklarınız tümüyle uzatılmış, ayak bilekleriniz rahat ve topuklarınız birbirine
değer durumda olsun. Ellerinizi, avuçlarınız yerde olacak şekilde bedeninizin yanında tutun.
64
T ib e t ' in G e n ç li k İk s ir i

4. RESİM: Burnunuzdan nefes alarak bacaklarınızı doksan dereceyi biraz geçecek şekilde yukarıya kaldırmaya
başlayın. Eş zamanlı olarak, başınızı yerden kaldırıp çenenizi göğsünüze yaklaştırın.
Beş Ti bet Tekniği

3. Tibet Tekniği
Dizlerinizin üzerinde yerde durun. Bacaklarınızın
arasında 10 cm kadar bir aralık olsun. Ellerinizi
kalçalarınızın altında, bacaklarınızın arkasına koyun.
Sırtınızı dik tutun ve çenenizi göğsünüze yaklaştırın (5.
Resim).

Burnunuzdan soluk alırken belinizden geriye doğru


eğilin. Başınızı mümkün olduğunca geriye yatırın (6.
Resim). Geriye eğilirken ellerinizden güç alın. Ardından
burnunuzdan ya da ağzınızdan soluk verirken başlangıç
pozisyonunuza geri dönün. Bu tekniğin tamamını kesinti­
siz bir şekilde 21 tekrar çalışın.

Bitirdiğinizde, ellerinizi belinize koyup ayakta durun


(2. Resim). Burnunuzdan derin, tam bir soluk alın. Ardın­
dan ağzınızı “O ” şeklinde aralayarak soluk verin.

65
T i b e t ' i n G e n ç li k iksiri

5. RESİM: Dizlerinizin üzerinde durun. Ayak parmaklarınızın


dibindeki çıkıntıların üzerinde yere basın. Dizlerinizin arasında on,
on beş santimetre kadar bir açıklık olsun. Avuçlarınızı,
kalçalarınızın biraz altına, baldırlarınıza koyun. Omurganızı düz
tutarak çenenizi göğsünüze dayayın.

66
6. RESİM: Burnunuzdan nefes alın ve belinizden geriye doğru
kaykılın. Omurganızı ve bedeninizin herhangi bir bölümünü
rahatsız etmeden başınızı atabildiğiniz kadar geriye atın.

67
Tibet' in Gençlik İksiri

4. Tibet Tekniği
Bacaklarınızı öne uzatarak dik bir şekilde oturun. Avuçla­
rınızı, kalçalarınızın yakınında yere koyun. Ellerinizin po­
zisyonu çok önemlidir; tam olarak kalçanızın yakınlarında
yerde olmalıdır. Çenenizi göğsünüze yaklaştırın (7. Re­
sim).

Burnunuzdan soluk almaya başladığınızda, dizlerinizi


kırıp kalçalarınızı yukarıya kaldırın ve ayaklarınızı yere ba­
sarken başınızı geriye atın (8. Resim). Bu hareketin sonu­
cunda, bedeninizin üst kısmı yere paralel olurken kolları­
nız ve bacaklarınız yere dik olacaktır. Başlangıç pozisyo­
nunuza geri dönerken burnunuzdan ya da ağzınızdan so­
luk verin. Bu hareketi kesintisiz olarak 21 kez tekrarla­
yın. Ayaklarınızın kaymasına izin vermeyin. Tüm egzersiz
boyunca bacaklarınızın konumunu değiştirmemeye çalı­
şın. Aynı zamanda dirseklerinizi de kırmamaksınız; hare­
keti omuzlarınızdan güç alarak yapmalısınız.

Çalışmayı tamamladığınızda, ellerinizi belinize koyup


ayakta durun (2. Resim). Burnunuzdan derin, tam bir so­
luk alın. Ardından ağzınızı “O ” şeklinde aralayarak soluk
verin.

68
69
7. RESİM: Bacaklarınızı ileriye uzatarak yere oturun. Avuçlarınızı, kalçalarınızın yakınlarında yere koyun. Ellerinizin
bulunduğu konum çok önemlidir; tam olarak kalçanızın yakınlarında olmalılardır. Çenenizi göğsünüze değdirin.
70
8. RESİM: Burnunuzdan nefes alın ve eş zamanlı olarak başınızı geriye atıp kalçanızı yukarıya doğru kaldırırken
ayak tabanlarınızı yere basın.
Seş Ti bet Tekniği

5. Tibet Tekniği
Çalışmanın başlangıcında avuçlarınızın ve ayaklarınızın
üzerinde durun. Hem ellerinizin hem de ayaklarınızın ara­
sında, yaklaşık olarak 50 cm kadar bir açıklık olsun. Başı­
nızı geriye kaykılmış tutun (9. Resim). Kollarınızı ve ba­
caklarınızı düz tutarak, burnunuzdan soluk almaya başla­
yın ve çenenizi göğsünüze yaklaştırırken kalçalarınızı yu­
karıya kaldırın ve bu şekilde mükemmel bir üçgen oluştu­
run (10. Resim). Burnunuzdan ya da ağzınızdan soluk ve­
rirken başlangıç pozisyonunuza geri dönün. Avuçlarınız
ve ayaklarınız haricinde bütün egzersiz boyunca bedeni­
niz havada olacak. Ayrıca kollarınızı ve bacaklarınızı hep
düz tutmalısınız. Bu hareketin tamamını 21 kez kesintisiz
bir şekilde tekrarlamaya çalışın.

Çalışmayı tamamladığınızda, ellerinizi belinize koyup


ayakta durun (2. Resim). Burnunuzdan derin, tam bir so­
luk alın. Ardından ağzınızı “O ” şeklinde aralayarak soluk
verin.

Beş egzersizin tamamını çalışmayı bitirdiğinizde, sırt


üstü uzanın ve birkaç dakika boyunca gevşeyin. Solunu­
munuzun rahat ve yumuşak olmasına izin verin. Bedeni­
nizdeki duyarlılıkları izleyin.

71
72
•TÎÎSti;'
T i b e t ' i n C e ift);ik İ k s i r i

9. RESİM: Bu egzersize başlarken, bedeninizi avuçlarınızın ve ayaklarınızın üzerinde taşıyacaksınız. Hem ellerinizin
hem de ayaklarınızın arasında yaklaşık olarak elli - almış santimetre kadar aralık olsun. Başınızı geriye yatırın.
73
B e ş TI frfeİ'Îe k n i ğ i

10. RESİM: Kollarınızı ve bacaklarınızı düz tutarak burnunuzdan nefes almaya başlayın ve aynı zamanda kalçanızı
yukarıya kaldırırken çenenizi göğsünüze indirin. Bu sayede bedeninizle mükemmel bir üçgen oluşturacaksınız.
Tibet' in Gençlik İksiri

BEŞ TİBET TEKNİĞİNE BİR DESTEK

Peter Kelder’a göre, Beş Tibet Tekniği, tamamı bekarlık


yemini etmiş rahiplerden oluşan bir manastırdan gelmek­
tedir. Bekarlık, manastır hayatında genel geçer bir uygula­
madır; en azından klasik bir kuraldır. Buna karşın pek çok
manastırda kurallara aykırı cinsel bir takım kaçamaklar
yapıldığı da bilinmektedir. Bunun nedeni herkesin aynı
zamanda cinsel bir kimliğe sahip olmasıdır. Bununla bir­
likte çoğu insan için bekarlık, başka insanlar için hayal kı­
rıklığı yaratabilecek kadar zorlu bir disiplindir.

Pek çok din ve ruhsal gelenek, cinselliği “daha yüksek”


ruhsal amaçlar için bir engel olarak kabul etmektedir. Bu
öğretiler, tetin verdiği zevkler uğruna ruhsal ilhamdan
uzaklaşıldığını iddia etmektedirler. Bu nedenle de rahip ve
rahibelerin, cinsellikten kesinlikle uzak durmaları beklen­
mektedir. Bu durumun, gizli kapaklı ilişkilere yol açtığı
pek çok kaynakta açıklanmaktadır. İnsanların fiziksel te­
mastan uzak yaşamamaları gerekir. Eğer cinsellik açık ve
özgür olmazsa, o zaman gizli kapaklı ve bozulmuş bir hal
alabilir.

Cinselliğin, ruhsallığa engel oluşturduğu inananının


ötesinde, bazı öğretiler cinsel sıvıların yitirilmesinin ya­
şamsal enerjiyi azalttığını söylemektedirler. Bununla, er­
keklerin cinsel birleşme sırasından boşalmasından ve ka­
dınların cinsel birleşme sırasında salgıladıkları sıvılardan
bahsedilmektedir.

Bir sonraki egzersiz, Beş Tibet Tekniği’ne bu anlamda

74
Beş Ti bet Tekniği

katkıda bulunmakta, cinsel enerjinin yitirilmesini engelle­


meye çalışmaktadır. Tibetlilere göre bu çalışma, bekar in­
sanların cinsel arzularını denetlemelerine, boşalmayı de­
netim altına alabileceklerine ve cinsel enerjiyi omurgaları
boyunca yükselterek ruhsal enerjiye dönüştürmelerine yar­
dımcı olabilmektedir. Kendi adıma, bekarlığı tavsiye etme­
diğimi söylememe izin verin. Eğer cinsellikten uzak duru­
yorsanız ve bu yaşam tarzı sizin için uygunsa, o zaman bu
egzersiz gerilimin azalmasına ve üretilen enerjiyi çok daha
iyi bir şekilde kullanmanıza yardımcı olacaktır. Cinsel ola­
rak faal olan çoğumuz için bu egzersizi, cinsel salgıbezle-
rimizi güçlendirmek için kullanılabilecek bir teknik olarak
ekledim. Bazı erkekler bu egzersizin boşalmalarını dene­
tim altına almalarına yardımcı olduğunu ve daha uzun sü­
re boyunca sevişmelerini sağladığını fark edeceklerdir. Kı­
saca, cinsellikten uzak durun ya da durmayın bu egzersi­
zin faydalarını göreceksiniz.

Çevirmenin Notu: 6. Tibet tekniğinde anlatılan solunum egzersizi, sıra­


dan çalışmalar arasına gizlenmiş ileri düzey çalışmalardan bir tanesidir.
Pek çok gelenekte bu çalışmanın çeşitlemelerini bulmak mümkündür.
Bununla birlikte bu solunum çalışması, enerjinin bedende büyük miktar­
da üretilmesini sağlamaktadır. O nedenle size, eğer yüksek tansiyonunuz
ya da beyniniz ile ilgili bir sorununuz varsa veya yakın zamannda mide ya
da karın bölgenizden bir ameliyat geçirdiyseniz, özellikle de hamileyseniz
bu solunum çalışmasını uygulamadan önce durumunuzun normale dön­
mesini beklemenizi tavsiye ederim. Ayrıca bu solunum çalışması, cinsel
enerjinizin artmasına neden olabilir. Eğer çalışmayı, bir tür afrodizyak ola­
rak kullanmaya kalkarsanız kendinize ve sağlığınıza zarar verebileceğinizi
unutmayın. Bu nedenle eğer ruhsal anlamda ilerlemek ya da daha ileri
düzey çalışmalar yapmak istiyorsanız bir uzmandan yardım almanızı tav­
siye ederim.
75
Tibet' in Gençlik İksiri

6. Tibet Tekniği
Ayakta durup ellerinizi belinize koyun ve ayaklarınızın
arasında 10 cm kadar bir açıklık olmasına dikkat edin (11.
Resim). Bu pozisyonda burnunuzdan uzun, derin ve tam
bir soluk alın. Ardından ağzınızla “O ” şeklinde küçük bir
aralık oluşturarak soluk verin. Soluk verirken ellerinizi
dizlerinize koyarak öne doğru eğilin (12. Resim).

Öne eğildiğiniz bu pozisyonda akciğerlerinizdeki hava­


nın tamanım boşaltın ve karnınızı iyice içeriye çekerek,
sırtınıza yapıştırın. Soluk vermiş ve karnınızı içeriye çek­
miş şekilde dururken, ellerinizi belinize koyup doğrularak
başlangıç pozisyonunuza dönün (13. Resim). Birkaç sani­
ye bu şekilde soluğunuzu tutarak durun. Ardından uzun,
derin ve yavaş bir soluk alarak gevşeyin.

Bu solunum egzersizini en fazla üç kez tekrarlayın. Ça­


lışmayı tamamladığınızda, ellerinizi belinize koyup ayakta
durun (2. Resim). Burnunuzdan derin, tam bir soluk
alın. Ardından ağzınızı “O ” şeklinde aralayarak soluk ve­
rin.

76
Beş T f b ^ f e k n i ğ i

11. RESİM: Elleriniz kalçanızda ve ayaklarınızın arasında on beş -


yirmi santimetre aralık olacak şekilde ayakta durun. Bu duruşta,
burnunuzdan derin, uzun ve rahat bir soluk alın. Ardından dudak­
larınızla minik bir "O" oluşturarak ağzınızdan nefes verin.

77
12. RESİM: Nefes verirken, ellerinizi dizlerinize dayayarak öne
doğru eğilin. Bu duruşta, bedeninizdeki havanın tamamını, mide
kaslarınızı içeriye doğru çekerek dışarıya atın. Karnınız sırtınıza
yapışmış halde olsun.

78
13. RESİM: Nefes vermiş halde ve karnınız içeri çekili olarak
doğrulun ve ellerinizi belinize koyun. Bir kaç saniye boyunca
nefesinizi tutmayı sürdürün. Ardından uzun, yumuşak, yavaş ve
rahat bir soluk alın.

79
7. Bölüm
Nasıl, Ne Z a m a n ve

V\ J»1
%l ‘t
Nül
'
*#
r

N e re d e Ç a l ı ş ı l m a l ı ?
Bu bölümün kısa bir versiyonu, “Beş Tibet Tekniğini, her
zaman her yerde çalışabilirsiniz. Bu şekilde çalışarak çok
yararlı şeyler kazanacaksınız,” olarak adlandırılabilirdi.
Bu, doğru. Yine de çalışmanızı daha kolay, daha rahat ve
enerjik hale getirecek bazı ipuçları bulunmaktadır.
ÇALIŞMA SAATİ

Beş Tibet Tekniği'ni günün herhangi bir saatinde uygula­


yabilirsiniz ama genel olarak sabah kahvaltıdan önce ve
akşam yatmadan önce uygulamanızı tavsiye ederim. Ken­
di adıma bu çalışmaları, sabahlan duş aldıktan sonra uy­
gulamayı seviyorum çünkü bu sayede gün boyunca kendi­
mi enerjik hissetmemi sağlıyorlar. Beş Tibet Tekniği’ni ge­
celeri çalışmak genellikle daha iyi uyumanızı ve uyku sü­
renizi azaltmanızı sağlayabilir. Bununla birlikte bazı in­
sanlar, bu çalışmaları uyguladıktan sonra çok enerjik hale
geldiklerini ve bütün gece koyunları saydıklarını da söyle­
mektedirler. Bu konuda kendi deneyiminizden faydalan­
manızı tavsiye ederim. Eğer kendinizi bu çalışmalara ada­
mak isterseniz o zaman hem sabah hem de akşam çalış­
malısınız.

81
Tibet' in Gençlik İksiri

TEM İZLİK GERÇEKTEN DE KUTSALLAŞMAK MIDIR?

Temizliğin, kutsallık için gerekli olup olmadığı tartışılabi­


lir bir konudur; bununla birlikte Beş Tibet Tekniği’ni te­
miz bir bedenle uygulamak iyi bir fikir olabilir. Kendi adı­
ma çalışmaya başlamadan önce duş almayı tercih ediyo­
rum; ama bazı insanlar çalışma sırasında terledikleri için
çalıştıktan sonra duş almayı tercih ediyorlar. En azından
çalışmaya hazırlanmak için elinizi ve yüzünüzü yıkayabi­
lirsiniz.

Eğer öncesinde kendinizi temizleyerek hazırlanırsanız


yoga egzersizlerinizin çok daha özel bir hale geldiğini his­
sedebilirsiniz. Bu aynı zamanda dikkatinizi, çalışmanıza
biraz daha yoğunlaştırmanıza yardımcı olacaktır. Ne de
olsa, kendinizi çalışmaya uygun bir zihinsel duruma getir­
mek çalışmanızın daha kaliteli bir hale gelmesine yadımcı
olabilir.

BOŞ MİDEYLE ÇALIŞMAK

Beş Tibet Tekniği’ni yemekten en azından üç saat sonra


çalışın. Eğer dolu bir mideyle çalışırsanız mideniz bulana­
bilir. Eğer mideniz yemekle dolu olursa, kan ve enerji do­
laşımının büyük bir kısmı sindirim sisteminde yoğunlaşa­
caktır. Oysa yoga çalışmaları sırasında, kanın ve enerjinin
bedeninizde serbestçe dolaşmasını sağlamalısınız.

82
nasıl, ne zaman ve nerede çalışılmalı

ISI

Fırsatınız olduğunda, ne soğuk ne de sıcak olan ve iyi ha­


valandırılmış bir mekanda çalışın.

GİYİM

İdeal olarak pamuklu kumaştan yapılmış ve bedeninizi sık­


mayan bir giysi giyin. Üzerinizde fazla giysi olmaması da­
ha iyidir. Üzerinizde daha az giysi olması hareketlerinizin
daha rahat ve özgür olmasını sağlar.

NEREDE ÇALIŞMALI

Eğer mümkünse, yalnızca yoga çalışmalarınız için kullana­


cağınız bir alan ayırın. Eğer böyle bir şey mümkün değil­
se bu d urumda, egzersiz yaptığınız mekanı düzenli ve te­
miz tutmaya çalışın. Sert bir zemin üzerinde çalışmaktan-
sa bir halı ya da battaniye üzerinde çalışmak daha iyidir.

M İNNET

Elinizden geldiğince, yoga çalışmanızın özel bir an olma­


sına özen gösterin. Çalışmanıza karşı minnettar bir tavır
geliştirmeye çalışın. Ne de olsa bu egzersizler, sağlığınız
ve esenliğiniz için büyük faydalar sağlamaktadır. Bu an­
lamda Beş Tibet Tekniği, büyük bir saygı ve özenle yak­
laşmanız gereken bir hazinedir. Nazik ve minnettar bir ta­
vır takınarak, bu çalışmalardan elde edeceğiniz kazancı
büyük oranda artırabilirsiniz.

83
Tibet' in Gençlik İksiri

Diğer pek çok egzersizin ya da kişisel amacın aksine Beş


Tibet Tekniği’nin çalışılması için herhangi bir araca, dona­
nıma, belli bir iklim koşuluna ya da herhangi bir insana
ihtiyaç yoktur. Bu bölümde anlatılan birkaç talimata uya­
rak bu çalışmaları kolayca yapabildiğinizi ve yararlarını
hemen görmeye başladığınızı fark edeceksiniz.

84
8. Bölüm
Yoganidra
_ _

î * «s

Yoga çalışmalarında öğrenilmesi gereken en önemli tek­


niklerden bir tanesi de derin gevşeme sanatıdır. Stres ile
başa çıkma teknikleri ya da gevşeme teknikleri üzerinde
eğitim gören insanlar için gevşeme başlı başına bir amaç­
tır. Bir yogi için ise derin gevşeme hem kendi başına
önemli bir yetenek hem de bilinçli uyku, kendini iyileştir­
me ya da bilinmeyeni araştırma gibi büyük amaçlara kapı
aralayan bir beceridir. Bu yeteneklerin tamamının kayna­
ğında derin gevşeme çalışması bulunur ve bu tekniklerin
tamamı yoganidra olarak adlandırılan bir sürecin parçala­
rıdır. Yogacı uyku olarak da bilinen yoganidra, belli ko­
mutlar aracılığıyla bedendeki enerji sistemi ve evrensel
enerji okyanusu üzerinde belli bir denetim kazanma yön­
temidir.

DERİN GEVŞEME

Yoganidra'nın en temel anahtarı, derin ve etkili bir şekil­


de gevşemektir. Yirmi yıldır yoga öğreten bir insan olarak,
gevşeme kadar basit bir şeyin ne kadar zor olabildiğini bi­
liyorum. Yoga öğrenmeye gelen insanların ne kadar yerin­

85
Tibet' in Gençlik iksiri

de duramayan, asabi, gergin ve gevşemeleri gerekirken en­


dişeleri ile meşgul olduklarını görürüm. Gevşemek, her ne
kadar istemli bir süreç olsa da, denetimi bırakmayı, teslim
olmayı gerektirir. Bir yandan gevşeyip bir yandan da sıkı
bir denetimi sürdüremezsiniz; ama istemli bir şekilde gev­
şeyerek bir yandan da adeta bedeniniz uykuya sürükleni-
yormuş gibi hissederken bir yandan da bilincinizin canlılı­
ğını koruyabilirsiniz. Derin gevşeme, belli bir düzeyde gü­
venmeyi gerektirir. Gerilimin bedeninizi terk etmesine is­
tekli olmalı ve bunun sorucunda herhangi bir zarar gör­
meyeceğinizi kabul etmelisiniz.

Gevşeme egzersizine başlamak için şunları yapın:


Sırtüstü yere uzanın ve ayaklarınızın arasında 40 cm kadar
açıklık olsun. Kollarınızı, avuçlarınız havaya bakar şekilde
ve ellerinizi bedeninizden 30 cm kadar uzakta tutarak ser­
bestçe yere bırakın (14. Şekil). Gözlerinizi kapatın. Üşü­
mediğinize ve giysilerinizin sizi sıkmadığına emin olun. Bu
pozisyonda uzun, derin ve rahat soluklar almaya başlayın.
Her soluk verişinizde, bedeninizin daha da gevşemesine,
adeta yerçekiminin etkisiyle yere batmasına izin verin.

Birkaç dakika sonra, kademeli olarak gevşemeye başla­


yabilirsiniz. Dikkatinizi ayaklarınıza yönlendirin. Yavaş ve
yumuşak bir şekilde solurken, ayaklarınızı mümkün oldu­
ğunca net bir şekilde hissetmeye çalışın. Soluk alıp verir­
ken, ayaklarınızdaki bütün gerilimin akmasına izin verin.
Daha sonra dikkatinizi bacaklarınızın alt kısmına yönlen­
dirin. Her soluk verişinizde, bacaklarınızın alt kısmındaki
adalelerin tümüyle gevşediğini hissedin. Bu işlemi dizleri-

86
87
14. RESİM: Ölü pozisyonunda derin gevşeme. Ayaklarınızı açıp, kollarınızı bedeninizden uzakta serbestçe yere
bırakarak sırt üstü yatın. Gözlerinizi kapatın. Uzun ve derin soluklar alın. Her soluk verişinizde, bedeninizin daha
da gevşemesine, adeta yerçekiminin etkisiyle yere batmasına izin verin.
T ib e t ' in G e n ç lik İksiri

niz, bacaklarınızın üst kısmı, Kaıçanız, beliniz, karnınızın


alt kısmı, karnınızın orta kısmı, sırtınız, göğsünüz, kolla­
rınızın üst kısmı, ön kollarınız, elleriniz, enseniz ve yüzü­
nüz için tekrarlayın. Bedeninizin herhangi bir bölümü
üzerinde istediğiniz kadar zaman harcayın ve dikkatinizin
tamamının bu bölgeye yayılmasına izin verin. Eğer yavaş,
dikkatli ve kademeli bir şekilde ilerlerseniz, ne kadar de­
rin bir şekilde gevşediğinize şaşıracaksınız.

Kademeli bir şekilde bedeninizin tümünü gevşettiğiniz­


de, solunumunuzun mümkün olduğunca yumuşak ve ra­
hat bir hal almasına izin verin. Ardından dikkatinizi gev­
şek ve rahat bir şekilde solunumunuza yönlendirin. Yoğun
bir dikkat harcamayın; yalnızca mümkün olan en rahat ve
zorlamasız şekilde solunumunuzu izleyin. İlk başlarda bu­
nu başarmakta zorlanabilirsiniz; fakat zamanla bunu ko­
layca başarabildiğinizi göreceksiniz.

Bu noktada uykuya sürüklenebilirsiniz. Uykuya dalma­


nızda herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. Pek çok in­
san gevşeme egzersizinin, gece kolayca uyumak için ol­
dukça faydalı olduğunu belirtmektedir. Özellikle gergin
bir insansanız, ilk başlarda gevşeyip uykuya dalmak, yo-
ganidra çalışmasından en önemli beklentiniz olabilir. Bir
sonraki adıma geçmeden önce en azından bir ya da iki ay
boyunca bu gevşeme tekniğini çalışın.

88
y o g â n ld r a

BİLİNÇLİ UYKU

Yoganidra’mn bir sonraki aşaması, ilk aşamasından biraz


daha zordur. Bu aşamada da tıpkı ilk aşamada olduğu gi­
bi gevşeme sürecinin tamamım uygulayacaksınız ama tüm
süreç boyunca bilincinizi keskin ve uyanık tutmaya çalışa­
caksınız. Bunu başarmak ilk başlarda bir hayli zordur çün­
kü insanlar yatıp gevşediklerinde bu durumu uyku ile öz­
deşleştirirler. Bu nedenle bu aşamada iradenizi kullanma­
nız gerekmektedir. Bedeninizin çözünmeye başladığını
hissederken bir yandan da içinizde uyanık olan yanınızı,
bilincinizin uyumayan kısmını korumaya çalışmalısınız.

Eğer derin bir gevşemeye ulaşır ve bir yandan da zih­


ninizi uyanık tutarsanız, er ya da geç, bedeninizin uyudu­
ğunu ama bilincinizin tümüyle uyanık olduğunu keşfede­
ceksiniz! Bunu çok komik bir şekilde keşfetmiştim. Sırt üs­
tü yatarak uyuduğumda zaman zaman hafifçe horladığım
için, ilk kez olarak bilincim uyanık ama bedenim uykuday­
ken, orada sakin sakin durup horlamamı dinledim.

Bilinçli bir şekilde uyumak, istemsiz işlevlerimiz üzerin­


de istem kazanmaya başlamamızın önemli aşamalarından
bir tanesidir. Eğer yoga çalışmalarınızı derinleştirirseniz,
zaman içinde tansiyonunuzu, beyin dalgalarınızı, kalp
atışlarınızı ve bedeninizin diğer bazı istemsiz işlevlerinizi
istemli bir şekilde denetleyebildiğinizi fark edeceksiniz. Bu
sistemleri bilinçli bir şekilde denetleyebilmek yaşamı uza­
tan ve enerjiyi artıran bir takım yararlar sağlar. Bilinçli bir
şekilde uyuma yeteneğini geliştirmek, yoganidra’nın diğer

89
T ib e t' in G e n ç lik iksiri

aşamalarına geçmeniz için ön şarttır. Bu çalışmada usta­


laşmanız aylarınızı alabilir ama eğer kendinizi çalışmaya
adarsanız, zaman içinde bilinciniz gevşemiş bir méditatif
düzeydeyken bedeninizin uyuduğunu ve on beş, yirmi da­
kika sonra uyandığınızda, sanki uyumuş ve ardından me-
ditasyon yapmışsınız gibi tümüyle dinlenmiş ve canlanmış
bir halde olduğunuzu göreceksiniz.

KENDİ KENDİNE İYİLEŞME

Bilincinizin tümüyle uyanık, bedeninizin tümüyle gevşe­


miş olduğu bir düzeye ulaştığınızda, artık kendinizi iyileş­
tirmeye hazırsınız demektir. Bu durumla ilgili şöyle bir söz
vardır: “Eğer hissedebiliyorsanız, hareket de ettirebilirsi­
niz.” Kendinizi iyileştirmenin en temel ilkesi de budur.
Diyelim ki burnunuzun tıkanıklığı ve boğazınızdaki ağrı
sizi rahatsız ediyor. Daha önceden tanımlandığı gibi ken­
dinizi derin bir gevşeme durumuna ulaştırın ve dikkatini­
zi sinüslerinize ve boğazınıza yönlendirip burada ne his­
settiğinizi yakından inceleyin. Bu alanı tam olarak hisse­
debilmek için biraz zaman harcayın. Ardından, herhangi
bir zorlamada bulunmadan basit bir şekilde bu alanların
normal ve sağlıklı işlevlerine dönmesini isteyin. İradenizi
iyileşmeye yönlendirmek, tek başına iyileşmenin gerçek­
leşmesini sağlayacaktır. Ardından herhangi bir şeyi zorla­
madan yalnızca buradaki duyarlılıkları izleyin.

İşte burada, bedendeki enerji akışı üzerinde denetim


kazanmaya başlarsınız. Eğer derin bir gevşeme düzeyine

90
yo gan ıd ra

ulaşırsanız, o zaman yalnızca iradenizi yönlendirerek


enerji akışını düzenleyebilir ve sağlığınızı yeniden kazana­
bilirsiniz. Bu size çok basit görünebilir; ama aslına bakar­
sanız gerçekten de basittir. Bununla birlikte basit olması
kolay olduğu anlamına gelmemektedir. İlk olarak tümüyle
gevşemiş bir durumda olmanız gerekir aksi takdirde bu
yöntemi denemeniz bir işinize yaramayacaktır. O kadar
gevşemiş olmalısınız ki, zihinsel iradenizi ya da iyileşme­
nizi engelleyecek herhangi bir gerilim kalmamalı. Her şey
bir yana sağlık durumu, dinamik bir enerji, denge ve can­
lılık durumudur. Yalnızca hastalıklardan arınmış olmak
değil aynı zamanda esenlik içinde olmaktır. Pekçok başa­
rılı yoginin anladığı şeylerden bir tanesi de, yoğunlaşmış
bir zihin aracılığıyla bedenin sağlık durumunun etkilene-
i
bilecek olmasıdır. Yoganidra çalışmasını sağlık amaçlı ola­
rak düzgün bir şekilde uyguladığınızda, hastalık ve agn
zamanlannda sağlığınızı olumlu yönde geliştirebildiğinizi
göreceksiniz. Belki kendinizi tümüyle iyileştiremeyebilirsi-
niz ama her şekilde durumunuz daha iyileşecektir. İşin sır­
rı düzenli çalışmadadır. Eğer kendinizi eğitmek için za­
man harcarsanız, kendinizi ne kadar etkili bir şekilde iyi­
leştirdiğinize şaşıracaksınız. Bu, olağanüstü bir kendini
iyileştirme yeteneğidir.

91
T ib e t'in G en ç lik İksiri

BİLİNMEYENİ ARAŞTIRMAK

Gevşemenin, bilinçli uykunun ve kendinizi iyileştirmenin


ötesinde de bilinmeyen bulunmaktadır. Bu konuda söyle­
yebileceğim çok fazla bir şey yok. Hepimiz normallik ile
tanımlanan bir dünyada yaşıyor ve tüm dünyanın belli bir
şekilde işlediğini ve bazı şeyleri önceden bilebileceğimizi
varsayıyoruz. Bu durum, büyük ölçüde doğrudur. Otlar
büyürler ve mor değil yeşildirler; güneş her gün gökyü­
zünde belirir ve kaybolur. Bu anlamda, yaşam ile ilgili ba­
zı şeyleri önceden bilebiliriz ama bilinebilen şeyler tüm
çevremizi saran gizemi maskelerler.

Yoganidra’mn tüm aşamalarını öğrendikten sonra, ön­


ceden kestirilemeyen şeyleri deneyimlemeye hazır olursu­
nuz; fakat bu deneyimler tümüyle size aittir. Kendi dene­
yimlerim aracılığıyla, oldukça garip mekanları ziyaret etti­
ğimi söyleyebilirim; elbette bunlar gerçekten de birer “me­
kansa”. Mavi ve turuncu ışıklarla kuşatıldım, garip varlık­
larla karşılaştım, DNA’nın içinde dolaştım ve tanımla­
makta zorlandığım bir takım yolculuklar yaptım. Uzay
boşluğunda karanlık bir hiçlikten galaksilerin yaratılması­
na tanık oldum ve adeta milyarlarca yıllık bir süreci daki­
kalar içinde izledim.

Yoganidra düzeyindeki maceraların anahtarı, kendinizi


teslim edebilme yeteneğinde yatar. Buna karşın, ne kadar
gevşemiş olursanız olun; kendinizi bir anda karanlık bir
tünel boyunca yoğun bir ışığa doğru ilerlerken bulursanız
biraz gerginleşebilirsiniz. Bu, elbette anlaşılabilir bir şey­

92
y o g a n id r a

dir. O anda, bu tür maceraların size uygun olmadığına ka­


rar verebilirsiniz. Bununla birlikte eğer merakınız ve ma­
cera tutkunuz korkunuza baskın gelirse, bu durumda ken­
dinizi serbest bırakmak daha ileriye ulaşmak için en gerek­
li olan tutumdur. Kendi adıma ben bu tür zorlu deneyim­
lere, evrenin arkadaşça bir yer olduğunu düşünerek çık­
tım. Gerçekten de öyle. Elbette bir takım tehlikeler de bu­
lunmaktadır. Yine de evren, genel olarak destekleyicidir
ve düşmanlıktan uzak bir mekandır. Bunu bilmenin insa­
na çok faydası olmaktadır.

Yoga edebiyatı bu tür deneyimlerin anlatıldığı alıntılar­


la doludur ama anlatılar deneyimin kendisi değildir. Hari­
ta, arazinin kendisi değildir. Eğer izin verirseniz başınıza
neler geleceği ve nerelere gideceğiniz tümüyle kendinizin
bulması gereken bir şeydir. Eğer düzenli olarak yoganidra
çalışırsanız, kendi içsel uzayınızda yaşayacağınız pek çok
olağanüstü maceraya elinizden geldiğince hazırlanmış ola­
caksınız. Pek çok paralel gerçekliğin ve uykuda, uyanıkken
ya da rüya görürken karşılaştığımızdan çok daha sayısız
boyutun, varlığın ve düzeyin bulunduğu devasa bir evren­
de yaşıyoruz. Bu evrende yaşadığınıza göre biraz dışarıya
çıkıp bunları ziyaret edebilirsiniz.

93
Artık kullanılmaktan eskimiş ama bir şeklide gerçekliğin­
den bir şey kaybetmemiş bir ifadeyi kullanarak ben de,
gerçek meditasyonun, sandığınız şeyden biraz farklı oldu­
ğunu söyleyeceğim. Meditasyon; düşüncelerimizin, uya­
nıkken, uykudayken ya da rüya görürken deneyimlediği-
miz düzeylerin ötesinde bir şeydir. Bununla birlikte kişi,
bir yandan günlük uğraşları içinde olurken bir yandan me­
ditasyon durumunda olabilir. Meditasyon son derece doğ­
rudan bir deneyim olmasına karşın, meditasyon süreci yal­
nızca uygulama sırasında açığa çıkan bir takım gizemleri
içerir. Herkes, hemen şu anda oturup fneditasyon yapabi­
lir. Yine de meditasyon, adeta midyenin içindeki bir kum
tanesinin zaman içinde bir inciye dönüşmesi gibi, yaşam
boyu geliştirilecek bir şeydir. Meditasyon deneyimi, keli­
menin gerçek anlamında negatif ve pozitif, bilinen ve bi­
linmeyen arasındaki bir noktadadır. Bir çalışma, bir teknik
olarak başlar ve zaman içinde var olan hiçbir şeyden ayrı­
lamayacak bir düzeye dönüşür. Kesinlikle bu dünyaya ait­
tir ama aynı zamanda başka dünyaların kapılarını da ara­
lar. Meditasyon hem bir yöntemdir hem de varlığın her
yana yayılmasıdır.

Farklı ruhsal öğretilerden kaynaklanan yüzlerce farklı


meditasyon türü bulunmaktadır. Bütün farklı çeşitlemele­

95
T ib e t 'in G e n ç lik İksiri

rine karşın meditasyon bilinci keskinleştirme, farkındalığı


genişletme ve içsel bir uyum sağlama yöntemidir. Tek ve
değişmez bir meditasyon tekniği yoktur; bunun yerine
farklı çalışmalar farklı bireyler için daha uygundur. Daha­
sı, bu yöntemlerin tamamına yakını, onlar üzerinde za­
man ve emek harcayan insanın pek çok yarar görmesini
sağlamaktadır. Meditasyon söz konusu olduğunda, düzen­
li çalışmak kaçınılmazdır. Sizin anlayacağınız bu çalışma,
çantada keklik değildir. Herhangi bir meditasyon türünün
gücünü ve değerini anlamak enerji, yoğunlaşma ve düzen­
li çalışma gerektirir. Meditasyon, yalnızca düzenli uygu­
landığında ödülendirilmenizi sağlar.

Okült edebiyat, meditasyon ile ilgili bir çok gerçek dışı


vaatte bulunmakta, ölümlü bedeninizden sıyrılacağmızı,
başka gezegenlere gideceğinizi, meleklerle buluşacağınızı
söylemektedir. Bunların gerçek dışı olduğunu söylemek is­
temiyorum ama herhangi bir beklentinin meditasyon uy­
gulamasına zarar vereceğini, çünkü beklentilerin zihinsel
açıdan engel oluşturduğunu söylemek istiyorum. Buna
karşılık gerçek bir meditasyon uygulamasında zihin, mü­
kemmel bir ayna gibidir; kendine ait herhangi bir görün­
tüyü sahiplenmez ve karşısına çıkanları yalnızca yansı­
tır. Meditasyon uygulaması sayesinde içinde bulunduğu­
nuz ânı yaşamaya başlar, burada ve bu anda olursu­
nuz. Meditasyonun bol miktarda enerji açığa çıkarabilece­
ği doğrudur ve bu enerji sıradışı bilinç düzeylerinin ve de­
neyimlerin yaratılmasını sağlayabilir. Fakat gelişmiş bir
farkındalık durumuna ulaşmanın tek yolu beklentilerden

96
k u n d alin im ed itasyo n u

ve önyargılardan kurtulmaktır, Bunu başarmak, tavsiye et­


mekten daha zordur.

Meditasyon, düşünme süreçlerinden oldukça farklı­


dır. Düşünme süreci sırasında zihinde pek çok simge bu­
lunur. Meditasyon sırasında ise, soyutlama ya da sembol­
lerin ötesinde, saf bilinçliliğin derin havuzuna dalarız. Me­
ditasyon sırasında açığa çıkan yüksek enerji ve görüntüler,
bunları umarak değil zihnin arınması sonucunda elde edi­
lir. Bu durum belli bir ikilem içermektedir. Düşünceleri ve
soyutlamaları askıya almak, zekanın ve enerjinin sonsuz
ağından bir takım deneyimlerin kendiliğinden doğmasına
olanak tanır. Bu deneyimler her ne kadar ilginç ve çekici
olsalar da, yalnızca daha fazla malzemeden ve görüntü­
den başka bir şey değillerdir. Bunların hiçbirinin kendi
başlarına bir özellikleri ya da önemleri bulunmamakta­
dır. Sizin anlayacağınız bu tür deneyimler kesinlikle medi-
tasyonun nihai ürünleri değildir. Meditasyonun gerçek ya­
rarı, berrak ve pırıl pırıl bir zihne ulaşmaktır.

Bir arkadaşım bir zamanlar uzun ve yoğun bir meditas­


yon inzivasına katılmıştı. İnzivanın ilk bir kaç haftasında
sıradışı ve güçlü deneyimler yaşadı. Adeta boşlukta süzü-
lüyormuş gibi, bedeni bir gezegen boyutlarında genişliyor-
muş gibi ve adeta var olan her şeyi kavrıyormuş gibi his­
setti. Zaman zaman bedenini terk ettiğini ya da büyük bir
enerjinin omurgasından yukarıya yükseldiğini hissetti. Ya­
şadığı deneyimlerden o kadar etkilendi ki sonunda öğret­
menine gidip deneyimlediği şeyleri büyük bir hevesle ona
anlattı. Arkadaşım, yaşadığı deneyimleri anlatmayı bitirdi­

97
T ib e t 'in G e n ç lik İksiri

ğinde öğretmeni sevecen ve sıcak bir gülümsemeyle ona


bakıp, “Merak etme, hepsi geçecek,” dedi. İşte meditas-
yon deneyiminin gerçek değeri budur. Bu tür deneyimler
tıpkı yol işaretlerini andırırlar. Bunlar amaç değil yalnızca
manzaranın parçalarıdırlar. Kesinlikle ilginçtirler ama ça­
lışmamız bunlardan oluşmamaktadır. Önemli olan tek
şey, berrak ve saf bir zihindir.

Meditasyonun gerçek yararlarını görebilmek için her-


gün çalışın ve acele etmeyin. Meditasyon çalışmak için ne
kadar zaman ayırırsanız ayırın, bu zamanın telefonla, ko­
nuşmayla ya da başka dışsal etkenlerle bölünmemesine
özen gösterin. Zaten sizi meşgul edecek pek çok içsel et­
kenle karşılaşacak ve berrak bir zihne ulaşmak için bunlar­
la mücadele edeceksiniz. İlk başlarda, boş bir mideyle me­
ditasyon yapmanın daha kolay olduğnu göreceksiniz. Bu­
nun nedeni yemek yedikten sonra kan dolaşımının sindi­
rim sistemine yoğunlaşması ve dikkati yoğunlaştırmanın
zorlaşmasıdır. Herhangi bir zaman meditasyon yapabile­
cek olmanıza karşın, sabah kalktıktan sonra ve akşamları
yatmadan önce meditasyon yapmanın daha kolay olduğu­
nu göreceksiniz.

Tıpkı yoga çalışmalarında olduğu gibi meditasyon sıra­


sında da rahat bir giysi giyin ve huzurlu bir çalışma me­
kanı seçin. Eğer bir fırsatınız varsa doğada meditasyon
yapmaya çalışın. Doğa, meditasyonun niteliğini çok artırır
çünkü hepimiz doğadan geliyoruz ve onun bir parçası­
yız. Meditasyon yaptığınız alanı temiz, düzenli ve çekici
bir hale getirin. Eğer böyle bir olanağınız Varsa yalnızca

98
k u n d a lin i m e d i t a syonu

meditasyon için ayırdığınız bir alana sahip olun; küçük bir


oda ya da köşe bile bu iş için yeterlidir. Bu mekanı onur­
landıracak bir tutum geliştirin. Burada çiçekler bulundu­
run. Meditasyon mekanınızın özel bir yer olduğuna ikna
olun.

Biraz ileride, kundalini meditasyonunu ayrıntılı bir şe­


kilde açıklayacağım. Bu çalışmalardan her biri enerji siste­
minizdeki kanalları açacak, kundalini akışını serbest hale
getirecektir. Kundalini meditasyonu, enerji akışındaki tı­
kanıklıkları ortadan kaldırır, zihnin şu ana odaklanmak
için ihtiyaç duyduğu büyük enerjiye sahip olmasını sağ­
lar. Her ne kadar bir takım fantastik deneyim yaşasanız da
meditasyonun amacının bu olmadığını unutmayın. Bunun
yerine amacınız dikkatinizi, zihninizin keskin, berrak,
uyanık ve canlı olduğu şu ana odaklanmasını sağlamaya
yönlendirmektir. Meditasyon, şu anı tam olarak yaşama­
mızı sağlar; başka bir amacı yoktur.

Bu bölümde dört tane meditasyon yöntemi anlatılmak­


tadır; çalışmalardan her biri bir diğerinin üzeride yüksel­
mektedir. Size tavsiyem, ikinci çalışmayı ilkinin üzerine
eklemeden önce en az bir ay boyunca ilk yöntemi çalışma-
nızdır. Ardından İkinciyi ekleyerek yaptığınız çalışmayı en
az bir ay boyunca yaptıktan sonra üçüncü çalışmayı ekle­
yin. Dördüncü çalışmayı eklemeden önce ve bir ay ilk üç
çalışmayı uygulayın. Acele etmenin ve tüm yöntemleri ilk
seferde denemeye kalkışmanın size kazandıracağı bir şey
yoktur, asıl önemli olan doğru çalışmayı öğrenmektir ve
bu da zaman alır.

99
T i b e t ' i n G e n ç lik iksiri

ÇAKRA MEDİTASYONU

Bu çalışma ile kundâlini meditasyonuna başlıyoruz. Bu ça­


lışmayı doğru bir şekilde uygulamak yarım saatinizi alır;
ancak eğer kendinizi rahat hissediyorsanız daha uzun sü­
re çalışmanızda sakmça yoktur.

Bacaklarımızı çaprazlayarak rahat bir şekilde oturun. En


ideal olanı tam lotus oturuşudur ama bu genel olarak ço­
ğu insan için rahat bir oturuş değildir. Bu nedenle, omur­
ganızı dik tutmanızı sağlayacak herhangi bir oturuş işinizi
görür. Kalçanızın altına küçük bir yastık yerleştirerek
f
omurganızın daha rahat bir şekilde dik kalmasına yardım­
cı olabilirsiniz. Ellerinizi serbestçe dizlerinizin üzerine ko­
yun. Gözlerinizi ve ağzınızı kapalı tutun. Dilinizin ucunu,
üst dişlerinizin biraz gerisinde damağınıza dayayın.

Bu pozisyonda burnunuzdan bir kaç dakika boyunca


rahat ve düzenli şekilde soluyun. Bu sırada, omurganızı
dik tutmayı sürdürürken bedeninizdeki gerilimİşrin akarak
uzaklaşmalarına izin verin. Omuzlarınızı, karnınızı ve yüz
kaslarınızı gevşetin. Solurken, zihninizin sakinleşmesine
izin verin. Bu meditasyon boyunca en önemli anahtar, so-
lunumunuzdur. Derin soluklar almanız gerekmiyor ama
soluklarınızın düzenli ve yumuşak olmasına, normal solu­
numdan biraz daha derin olmasına özen gösterin.Tüm
meditasyon boyunca bu şekilde solumayı sürdürün.

Ardından dikkatinizi, apışaranızda, üreme organları­


nızla anüsünüzün tam arasında bulunan ilk çakra, mulad-
hara’ya yönlendirin. Düzenli ve yumuşak bir şekilde solu­

100
k u n d a lin i m e d ita syo n u

mayı sürdürürken, dikkatinizi üç dakika kadar burada tu­


tun. Her solukta, doğrudan doğruya bu enerji merkezini­
ze doğru soluduğunuzu hayal edin. Bedeninizdeki bu nok­
tayı elinizden geldiğince hissetmeye çalışın. Fakat bu sıra­
da tümüyle gevşeyerek, bedeninizde herhangi bir gerilim
yaratılmamasını garanti altına alın.

Dikkatinizi buradan, omurganızın alt kısmında, cinsel


organlarınızın seviyesinde bulunan ikinci çakra, svadhist-
hana’ya yönlendirin. Yumuşak bir şekilde solumayı sürdü­
rürken, dikkatinizi üç dakika kadar burada tutun. Yine,
solurken sanki bu merkeze doğru soluyormuşsunuz gibi
hissedin. Elinizden geldiğince bedeninizdeki bu noktayı
hissetmeye çalışın.

Bir sonraki noktanız, omurganızın üzerinde, solar plek-


süsünüzün ya da diyaframınızın hizasında bulunan üçün­
cü çakra, manipura olacak. Yumuşak bir şekilde solumayı
sürdürüren, dikkatinizi üç dakika kadar burada tutun. So­
lurken sanki bu merkeze doğru ve bu merkezden soluyor­
muşsunuz gibi hissedin. Elinizden geldiğince bedeninizde­
ki bu noktayı hissetmeye çalışın.

Ardından, göğsünüzün tam ortası hizasında, omurga­


nızın üzerinde bulunan dördüncü çakra, anahata’ya odak­
lanın. Yumuşak bir şekilde solumayı sürdürüren, dikkati­
nizi üç dakika kadar burada tutun. Solurken sanki bu mer­
keze doğru ve bu merkezden soluyormuşsunuz gibi hisse­
din. Elinizden geldiğince bedeninizdeki bu noktayı hisset­
meye çalışın.

101
T ib e t 'in G e n ç lik İksiri

Şimdi, dikkatinizi, gırtlağınızın tam karşısında, omur­


ganızın üzerinde bulunan beşinci çakra, visuddha’ya yön­
lendirin. Yumuşak bir şekilde solumayı sürdürürken, dik­
katinizi üç dakika kadar burada tutun. Solurken sanki bu
merkeze doğru ve bu merkezden soluyormuşsunuz gibi
hissedin. Elinizden geldiğince bedeninizdeki bu noktayı
hissetmeye çalışın.

Sırada, burun kökünüzün hemen üzerinde, kaşlarınızın


arasında bulunan, üçüncü gözünüz ya da altıncı çakra, aj-
na var. Yumuşak bir şekilde solumayı sürdürürken, dikka­
tinizi üç dakika kadar burada tutun. Solurken sanki bu
merkeze doğru ve bu merkezden soluyormuşsunuz gibi
hissedin. Elinizden geldiğince bedeninizdeki bu noktayı
hissetmeye çalışın.

Dikkatinizi üçüncü gözünüzden, başınızın tepesinde


bulunan yedinci çakra, sahasrara’ya yönlendirin. Yumu­
şak bir şekilde solumayı sürdürüren, dikkatinizi üç dakika
kadar burada tutun. Solurken sanki bu merkeze doğru ve
bu merkezden soluyormuşsunuz gibi hissedin. Adeta bu
noktadan bir enerji işiyormuş gibi, elinizden geldiğince
bedeninizdeki bu noktayı hissetmeye çalışın.

Başınızın tepe noktasındaki yedinci çakradan sonra


dikkatinizi bedeninizin çevresindeki boşluğa ya da auranı-
za yönlendirin. Aura, bedeninizi her yöne doğru kuşatan
bir tür enerji kalkanıdır. Her soluk alış ve verişinizle, be­
deninizin en azından otuz santimetre kadar çevresine ya­
yılan auranızm daha yoğun enerji ile dolduğunu hissedin.
Elinizden geldiğince çevrenizdeki bu boşluğu hissetmeye

102
kund alln im ed itasyo n u

çalışın.

Dikkatinizi tüm çakralara ve ardından auranıza yönlen­


dirdikten sonra sakince oturun, yumuşak ve düzenli bir
şekilde soluyun ve tüm bedeninizin bu çalışma aracılığıy­
la yaratılan enerjiyi özümsemesine izin verin. Zihninizin
elinizden geldiğince sakin ve huzurlu bir hal almasını sağ­
layın. Hiçbir şey beklemeyin ve özel bir deneyim yaratma­
ya çalışmayın. Bunun yerine, elinizden geldiğince içinde
bulunduğunuz ânı, bedeninizin duruşunu, bedeninize gi­
rip çıkan havayı, çevrenizdeki kokuları ve sesleri hissedin.
Olup biten her şeyi tam bir farkındalıkla hissedin ama
bunlardan hiç birine takılıp kalmayın. Ortaya çıkan her
düşüncenin ya da olgunun, herhangi bir çaba sarf etme­
den, ya da onlara tutunmaya çalışmadan gelmelerine ve
gitmelerine izin verin. Çalışmanızı böyle bir farkındalık
durumu içinde tamamlayın.

Çalışmayı bitirmeye karar verdiğinizde, uzun ve derin


birkaç soluk alın. Ellerinizi güçlü bir şekilde birbirine sür­
tün ve ardından tüm yüzünüze, adeta yüzünüzü yıkıyor-
muşsunuz gibi masaj yapın. Ardından yavaşça gözlerinizi
açın ve yeniden hareket etmeden önce kendinize bir iki
dakika zaman tanıyın.

Bu meditasyon çalışması, çakra sistemini açar ve enerji


ile dolmasına yardımcı olur. Başarılı olmak için dikkati yo­
ğunlaştırmak, bir yandan da düzenli ve yumuşak bir şekil­
de solumak önemlidir. Elinizden geldiğince her çakra üze­
rinde, dikkatinizi kesintisiz bir şekilde yoğunlaştırmayı de­
nemelisiniz. Dikkatinizin, üzerinde çalıştığınız çakradan

103
T ib e t ' in G en ç lik İksiri

uzaklaşmasına izin vermeyin. Eğer zihninizin dağıldığını


hissederseniz yeniden üzerinde çalıştığınız çakraya odak­
lanın. Acele etmeyin. Her enerji merkezini canlı bir şekil­
de hissetmek için zaman harcayın. Zaman içinde, bedeni­
nizdeki bu bölgeleri ve orada akan enerjiyi rahatça hisse­
debildiğinizi fark edeceksiniz.

GÜMÜŞ KORDON MEDİTASYONU

Çakra meditasyonu üzerinde en az bir ay kadar çalıştıktan


sonra, çalışmanıza gümüş kordon meditasyonunu ekleye­
bilirsiniz. Yogilerin azizi Siva’nm edebi metinlerinden bir
tanesi olan Vigyana Bhairava Tantra'da, bu meditasyon ile
ilgili bir açıklama bulunmaktadır. Gümüş kordon, merke­
zi enerji kanalı, sushumna’dır ve bu kanal omurganın için­
den geçer. Merkezi kanal, omurganın, enerji bedenindeki
karşılığıdır ve kundalini buradan akmaktadır.

Bir önceki meditasyonda olduğu gibi, bacaklarınızı çap-


razlayarak, gözlerinizi kapalı, sırtınızı dik tutup, dilinizin
ucunuzu damağınıza dayayarak oturun. Ellerinizi rahatça
dizlerinizin üzerine yerleştirin. Solunumunuz yumuşak ve
düzenli olsun. İlk önce çakralar ve aura üzerinde meditas­
yon yaparak başlayın. Çakra meditasyonunu tamamladık­
tan sonra, kuyruksokumunuzdan ensenizin üst kısmına
kadar tüm dikkatinizi omurganıza yönlendirin. Biraz za­
man harcayıp, tıpkı bedeninizin herhangi bir bölümünü
hissederken yaptığınız gibi tüm omurganızı hissetmeye ça­
lışın.

104
k u n d alln im e d itas y o n u

Birkaç dakika sonra, uzun gümüş bir kordonun omur­


ganızın tam merkezinden yukarıya doğru uzadığını hayal
edin. Gümüş kordonun merkezi canlı, kızıl bir renkten
oluşmaktadır. Tıpkı ortasında kırmızı bir enerji hattı bulu­
nan gümüşle kaplı bir kordon gibi. Her soluğunuzla, gü­
müş kordonun parlak kırmızı merkezine daha da odakla­
nın. Bu kordonun kuyruksokumunuzdan omurganızın en
üst kısmına kadar uzandığını hissedin. Omurganızı canlı
bir şekilde hissedin. Bütün dikkatiniz buraya yoğunlaşsın.

İlk başlarda bu meditasyon size çok basitmiş gibi gele­


bilir. Aslına bakarsanız oldukça güçlüdür ve dikkatinizi
iyice odaklamanızı gerektirir. Bu şekilde çalışmayı sürdür­
düğünüzde, kundalini enerjisi bu kordon aracılığıyla akıp
tüm çakralarınızı doldurur. Ardından, önceleri yavaş ya­
vaş, fakat bir süre sonra hızla genişlemeye başlarsınız.
Tüm boşluğu kuşattığınızı ya da kapladığınızı hissetmek
sıkça karşılaşılan bir durumdur. Elbette daha önceden de
söylediğim gibi bu tür hisler ya da deneyimler meditasyo-
nun asıl amacı değildir. Bu tür deneyimler etkileyici olma­
larına karşın geçicidirler. Yine de genişleme ya da yayılma
duygusu bu çalışmada karşılaşılan bir durum olduğu için
buna hazırlıklı olmaksınız. Aynı zamanda sınırsız enerji
akışını bedeninize çektiğiniz duygusuna da kapılabilirsi­
niz.

Bu çalışmayı istediğiniz kadar sürdürün ama kendinizi


tüketmeyin. Kendinizi, rahat hissettiğiniz sınırın birazcık
ötesine kadar zorlamak iyidir; burada dikkatinizin sınırla­
rında oynama şansı bulursunuz.

105
T i b e t ' i n G e n ç lik İksiri

NAD YOGA MEDİTASYONU

Artık çakra meditasyonunu ve gümüş kordon meditasyo-


nunu çalışmış durumdasınız. Bir sonraki adım Nad Yoga
çalışması. Eğer size tavsiye ettiğim gibi çalıştıysanız bu
aşamada bol miktarda enerjiniz olmalı. Eğer meditasyon
çalışmak için bu kadar uzun bir zamanınız yoksa bu yön­
temi tek başına da çalışabilirsiniz.

Meditasyonun doğal bir sonucu olarak pek çok durumu


deneyimleyeceksiniz. Bunlardan bir tanesi de nada, ya da
ses akışıdır. Nada, titreşimsel bir akış, her şeyi kaplayan
bir tür ses akıntısıdır. Büyük olasılıkla ses akışı ile ilk ola­
rak meditasyon sırasında karşılaşacaksınız çünkü bu sıra­
da duyularınız oldukça keskinleşmiş olacak. Nada ile kar­
şılaşmanız duyma duyusu aracılığıyla olacak. Ses akışı,
yüzlerce, belki de binlerce farklı sesten oluşmasına karşın,
ilk başta bir tek belirgin ses işitebilirsiniz.

Nada en iyi şekilde sessiz ve sakin bir ortamda işitile­


bilir. Eğer çakra ve gümüş kordon meditasyonlarım sakin
bir ortamda çalışıyorsanız, başınızın içinde, sağ kulağını­
zın yakınlarında hafif bir uğultu hissediyor olabilirsiniz.
Bu, kanın pompalanma sesi değildir; kan akışı bu kadar
yüksek bir ses yaratmaz. Aynı zamanda bu sesi, vertigo
hastalığında duyulan uğultu ile de karıştırmamaksınız.
İşittiğiniz şey, sonsuzluğun sade ve temiz sesidir.

Çakra ve gümüş kordon meditasyonlarınm ardından


oturmayı sürdürebilir ya da yatabilirsiniz. Her iki durum­
da da önemli olan zihninizi canlı ve uyanık tutmaktır çün­

106
k u n d a lln i m e d it a s y o n u

kü bu yöntemde iyi bir konsantrasyon yeteneğine sahip ol­


manız gerekmektedir. Bu çalışmada uykuya dalmak, arzu
edilen bir durum değildir. Eğer çalışmayı yatarak uygulu-
yorsanız yastık kullanmayın. Sırtüstü yatıp bacaklarınızı
ayırın ve ellerinizi, avuçlarınız yukarıya bakacak şekilde
rahatça yanlara uzatın. Gözlerinizi ve ağzınızı kapatın ve
dilinizin ucunu damağınızda tutun. Elinizden geldiğince
gevşeyin. Bu çalışmanın karanlık ve sessiz bir mekanda
yapılması iyidir. Çalışma için en iyi zamanlar gecenin geç
saatleri ya da sabahın erken saatleridir çünkü ortam nis­
peten daha sessizdir. Eğer çevreden gelen seslere engel
olamıyorsanız kulak tıkacı kullanabilirsiniz.

Bütün dikkatinizi başınızın içine yönlendirin ve dikkat­


li bir şekilde dinleyin. Dikkatinizi özellikle başınızın sağ
tarafına, iç kulağınıza doğru yönlendirin. Burada bir ses
duyacaksınız. Bu ses biraz kulak çınlamasını ya da hafif
bir vızıltıyı andırabilir. Her ne işitiyor olursanız olun tüm
dikkatinizi yönlendirerek dinleyin. Adeta yan odada ko­
nuşan birini duymaya çalışıyor gibi olmalısınız.

Sesi dinlemeyi sürdürdüğünüzde, sesin gücü artacak ve


birden fazla ses duymaya başlayacaksınız. Bazen o kadar
fazla sesi aynı anda işitmeye başlarsınız ki ilk duyduğunuz
ses kaybolabilir. Bunda bir sorun yoktur. Sesler gittikçe
güçlenirken içlerinden bir tanesini seçin ve onun üzerine
yoğunlaşın. Hangisini seçtiğinizin önemi yoktur; önemli
olan bir ses seçmeniz ve dikkatinizi ona yönlendirmeniz-
dir. Bu sese, adeta senfoni dinlerken belli bir sese odak­
landığınız gibi odaklanın. Ses gittikçe artıp tüm bedenini­

107
T ib e t'in G e n ç lik İksiri

ze yayılabilir. Büyük bir dikkatle dinlemeyi sürdürürken


dinlemekte olduğunuz ses başka bir şeye, çok daha arı bir
sese dönüşebilir. Dikkatinizi sesin üzerinde tutmayı sür­
dürün.

İşittiğiniz pek çok ses olabilir ve bunlardan bazıları çan


sesini, flüt sesini, su akışını, vızıltıyı, dalgaların sesini, cır-
cırböceğini ya da kuşları andırabilir. Sesi dinlemeyi sürdü­
rürken anlaşılması daha zor sesler de işitebilirsiniz. Bu­
nunla birlikte, ne olursa olsun dikkatinizi ilk seçtiğiniz ses­
te tutmanız önemlidir; aksi takdirde sesler bir anda kay­
bolabilir.

Sıva Sam hita’da*, yogilerin efendisi Siva, ses akışını ve


meditasyonunu şöyle tanımlamaktadır:

İlk ses, tıpkı balın etkisindeki bir arının vızıltı­


sını andırır. Ardından bir flütü, sonra bir har­
pı; bundan sonra, kademeli olarak yoga çalışa­
rak, dünyanın karanlığının yok edicisinin sesi­
ni, çanların ya da zillerin çalması şeklinde işi­
tirsiniz; ardından ses, tıpkı bir gök gürlemesi­
ni andırır. Kişi, dikkatinin tamamını eksiksiz
olarak bu sese yönlendirdiğinde, korkularını
aştığında, kendini o sesin içinde bulur.

Yoginin zihni bu ses ile tam ilişkiye geçtiğinde,


dışarıdaki her şeyi unutur ve bu ses tarafından
kuşatılır.

k Rai Bahadur Srisa Chandra Vasu, The Siva Samhita (Yeni Delhi, Oriental
3ooks Reprint Corporation, 1979).
108
k u n d a lin i m e d it a s y o n u

Bu yoga çalışması sayesinde üç niteliği de aş­


mayı başarır (iyi, kötü ve ayrım yapmak); ve
bütün düzeylerden özgürleşerek, chidakas’a
ulaşır (her yana yayılan zeka).

Ses akışı üzerine odaklandığınızda, dikkatiniz ilk olarak


sesin üzerine, ardından yavaş yavaş sesin kaynağına yöne­
lir. Çalışmanızı sürdürdüğünüzde, zaman içinde sesle o
kadar bütünleşirsiniz ki, sesin nerede başladığını ve ken­
dinizin nerede bittiğinizi anlamakta zorlanırsınız. Kendi­
nizi pek çok farklı bilinç durumlarının ve genişlemiş bir al­
gının içinde bulabilirsiniz. Unutmayın; yapmanız gereken
şey enerjinizi serbest bırakmak ve içinde bulunduğunuz
âna odaklanmaktır. Bir takım deneyimler, ne kadar ilginç
olurlarsa olsunlar, gelecek ve gideceklerdir.

Nada deneyimi, herhangi bir deneyime benzemez. Ses


akışını dinlemenin neye benzediğini anlamanın tek yolu
çalışmaktır. Başka bir yöntem işe yaramayacaktır. İşittiği­
niz sesler, şu ana kadar işittiklerinize benzemeyecek. Tüm
benliğinizin ses titreşimleri ile yıkandığını hissetmek, hari­
kulade ve sıradışı bir deneyim olacaktır. Bu yöntemde ba­
şarıya ulaşmanın sırrı-, tıpkı tüm yöntemlerde olduğu gibi,
sabırlı olmak ve düzenli bir şekilde çalışmaktır. Seslerin
son derece kaygan olduğunu fark edeceksiniz. Zaman za­
man gelecek ve gidecek, değişecek, zayıflayacak ve bazen
de gürleyecekler.

Ses akışı meditasyonunu en azından on beş dakika bo­

109
T ib e t 'in G e n ç lik İksiri

yunca çalışın. Daha uzun süre çalışmak daha iyidir çünkü


yoğunlaşma ve uyanık kalma becerinizi biraz zorlamanız
iyidir. Çalışmayı tamamladıktan sonra birkaç dakika din­
lenin.

Zihin tıpkı yılan gibidir; nadayı duyduğunda


hareket etme becerisini unutup olduğu yerde
kalakalır. *

NAD YOGA ve MERKEZİ KANAL

Bu kundalini meditasyonunun son adımı, tüm yöntemleri


birleştirmektir. Çakra ve gümüş kordon meditasyonlarını
tamamladıktan sonra oturmayı sürdürün ve ses akışı me-
ditasyonuna başlayın. Birkaç dakika boyunca çalıştıktan
sonra, eşzamanlı olarak zihninizi omurganızın içinden
yükselen merkezi kanala yönlendirin. Gümüş kordonu ha­
yal etmenize gerek yoktur, yalnızca bir yandan ses akışını
dinlerken bir yandan da omurganızdan yükselen merkezi
kanalınızı hissetmeniz yeterlidir. Ses akışını dikkatli bir şe­
kilde dinlerken bir yandan da merkezi kanalınızı hisse­
din. Her ikisini de yapabildiğinizi göreceksiniz.

Meditasyonda yeterli deneyim kazandığınızı ve dikkati­


nizin tamamını çalışmanıza yönlendirebildiginizi varsaya­
rak bu şekilde çalışmayı son derece sıradışı bulacağınızı
söyleyebilirim. Ses akışını dinlemek, tüm enerjinin ve ze­
* Pancham Sinh, The Hatta Yoga Pradipika (Yeni Delhi: Oriental Books
Reprint Corporation, 1980).
110
k u n d a lini m e d i t a sy onu

kanın kaynağı ile bağlantıya geçmenize olanak tanırken,


dikkatinizi merkezi kanala yönlendirmeniz aynı zamanda
enerji sisteminizin merkezinize de odaklanmanızı sağlar.
İki yöntemin bu şekilde birleştirilmlesi son derece güçlü
sonuçlar yaratır. Bu yöntem sayesinde büyük miktarda
enerjiyi açığa çıkarabilir ve bu enerjiyi benliğinizde dolaş-
tırabilirsiniz. Onbeş dakika boyunca bu şekilde çalışın;
eğer yapabilirseniz süreyi biraz daha artırın. Bu şekilde ça­
lışarak zaman içinde, evrensel enerji kaynağından kolayca
enerji çekebileceğinizi fark edeceksiniz.

BURADAN NEREYE GİDECEKSİNİZ?

Uzaktan bir dağın görüntüsü inanılmaz güzeldir; ama ra­


hat olduğunuz alanı terk edip o dağın zirvesinde bulun­
manın bambaşka bir güzelliği vardır. Aynı şekilde, Beş Ti­
bet Tekniği, farklı meditasyonlar hakkında bir şeyler oku­
mak, zihin ve bedenin enerji akışı ve insanın potansiyelle­
rinin sınırsızlığı hakkında düşünmek de son derece ilginç­
tir. Buna karşın, bu kitapta anlatılan yöntemleri çalışmak
bambaşka bir şeydir. Güç ile ilgili yogacı çalışmaları oku­
mak tıpkı güzel bir manzarayı izlemeye benzer. Bu çalış­
maları yaşamınızın bir parçası yapıncaya kadar yalnızca
değişen manzarayı izlemekten başka bir şey yapmazsınız.

Bu kitapta anlatılan yöntemlerin ilginizi çektiğini düşü­


nüyorsanız onları uygulamaya başlayın. Çalışmaya başla­
mak için bir guru ya da bir aşram bulmanıza gerek yok­

111
T ib e t'in G e n ç lik İksiri

tur. Kitaptaki açıklamaları dikkatli bir şekilde okuyup, ça­


lışmaları adım adım uygulayarak onları yaşamınızın bir
parçası haline getirin. Bu yöntemleri okumak eğlencelidir
ama onları uygulamak canlandırıcı ve aydınlatıcıdır. Beş
Tibet Tekniği, kolayca bulamayacağınız kadar etkili bir
uygulamadır. Oldukça kısa bir sürede ve çok az çaba ge­
rektirerek pek çok fayda sunar. Bu egzersizler, kundalini
çalışmaları ile birleştiğinde, hayatınızı kelimenin gerçek
anlamında değiştirebilecek kadar güçlü bir yoga çalışması­
na sahip olmanızı sağlarlar.

YÖNTEMİN ÖTESİ

Daha önceden de söylediğim gibi, farklı kundalini medi-


tasyonu çalışmaları yapmanın amacı bir sürü sıradışı dene­
yim yaşamak değil, mümkün olduğunca fazla enerji yara­
tarak, bilincinizi şu ana odaklamak ve şu anı tam farkm-
dalıkla ve canlılıkla deneyimlemektir. Eğer burada anlatı­
lan yöntemleri azimli bir şekilde çalışırsanız büyük bir
enerji yaratıp kundaliniyi serbest bırakabilir ve bu enerjiyi
tüm beden ve zihin sistemlerinizde dolaştırabilirsiniz. Me-
ditasyon çalışmaları aracılığıyla, var olan tek zaman olan
şu ana odaklanabilecek kadar güçlü bir dikkat geliştirecek­
siniz. Yaşayabileceğimiz tek zaman şu an ve yaşabileceği­
miz tek mekan burasıdır. Hiç kimse dünde ya da yarında
yaşamayı başaramaz; hepimiz yalnızca şu anda yaşayabi­
liriz. Enerjimizi ve dikkatimizi yoğun bir şekilde şu ana
yönlendirerek tam anlamıyla farkında olabiliriz. Bu şekil­

112
k u n d alin im ed itasyo n u

de, yöntemin ötesine geçebilirsiniz. Bu aşamada artık tek­


nik yoktur; yalnızca varolmak vardır. Yoganın bütün tek­
nikleri, solunum çalışmaları, yoğunlaşma yöntemleri, eg­
zersizler, hepsi de bizi en sonunda yapılacak, elde edile­
cek, peşinden koşulacak bir şeyin olmadığı, yalnızca bura­
da ve bu anda bulunmanın yeterli olduğu bir düzeye ulaş­
tıracaklardır.

113

You might also like