You are on page 1of 4

Sosyal Becerilerin Ölçülmesi

SOSYOMETRİ

İlköğretim çağı, akran ilişkilerinin çocuğun yaşamında kritik bir öneme sahip olduğu yıllardır. İlköğretimin
ilk yıllarından itibaren arkadaş beğenisi önem kazanmaya başlamakta, 9 – 10 yaşından itibaren bu beğeni
güçlü bir ihtiyaca dönüşmektedir. Akran ilişkileri, çocukların kişilik gelişimleri üzerinde birçok olumlu
etkiye sahiptir. Çocuklar kurdukları ilişkiler içerisinde kendileri ile ilgili geribildirim almakta ve böylelikle
kendilerine yönelik algıları etkilenmektedir. Bunun yanında çocuklar, atılganlık, çatışma çözümü, saygı
kazanma yolları ve öfkeyi kontrol etme gibi birçok beceriyi akranlarıyla kurdukları ilişkiler aracılığıyla
öğrenmektedir. Sosyal beceriler de özellikle bu güç eşitliğine dayalı ilişkiler içerisinde öğrenilmektedir.

Çocukların akran ilişkilerinin değerlendirilmesine yönelik başlıca üç yaklaşım olduğu görülmektedir. Bunlar
akran sosyometrik ölçümleri, öğretmen ve ebeveyn değerlendirmeleri ve davranışsal gözlemlerdir.
Çocukların akran ilişkilerini değerlendirmede bilgi kaynağı olarak akranlar tercih edildiğinde,
değerlendirmeler çoğunlukla sosyometri tekniği aracılığıyla yapılmaktadır. Çocukların akran ilişkilerini
değerlendirmede sosyometrik teknikleri kullanmanın çok uzun bir tarihi vardır. (Baş ve Siyez, 2011, ss.
44).

Sosyometri, 1921-1925 yılları arasında Avrupa’da J. L. Moreno taraf›ndan biçimlendirilen bir tekniktir.
Ancak asıl gelişlimini ve yaygınlaflmasını 1925-1950 yılları arasında ABD’de endüstri alanında yapılan
çalışmalarla sağladı. Ülkemizde ise 1950’lerin sonuna doğru Nurettin fiazi Kösemihal’in Moreno’nun
kitabını Türkçe’ye çevirmesiyle birlikte tanınmaya başlandı. Sosyometrinin bir anabilim dalı olarak Türk
üniversitelerinin sosyoloji kürsülerinde yer alması Prof. Dr. Nihat Nirun’un önerisiyle YÖK çerçevesinde,
1981’den itibaren gerçekleşmişltir. Sosyometri araştırma teknikleri daha çok eğitim fakültelerinde,
psikiyatri ve psikolojik danışma birimlerince kullanılıyor. Sosyometri bir grup psikolojisini ve grup içi
ilişkileri anlamada kullanılan bir tekniktir. (Özkan, 2006, ss. 257-258) Sosyometrik teknikler, kısaca belli bir
grubun üyeleri arasındaki kişilerarası çekim ölçekleri olarak tanımlanmaktadır.

En sık olarak kullanılan sosyometrik değerlendirme tekniği akran isimlendirme/aday göstermelerine


dayalı tekniktir. Bu teknikte, bir sınıftaki Akranları Tarafından Kabul Gören ve Görmeyen İlköğretim Okulu
Öğrencilerinin çocuklardan, verilen belli bir kritere göre bir ya da daha çok sınıf arkadaşını seçmesi
istenmektedir. Çocukların sosyometrik statüleri, verilen kritere göre aldıkları isimlendirme sayıları üzerine
temellenmektedir. Sosyometrik statüler genellikle popüler, reddedilen, ihmal edilen, tartışmalı ve
ortalama olarak sınıflandırılmaktadır. (Baş ve Siyez, 2011, ss. 44-45).

Çocuklarda ve ergenlerde sosyal kaygı ölçeği

Kaygı, tehdit edilen, meydan okunan bir ortamda, bireyin kendisini yetersiz görmesidir. Birey yüz yüze
geldiği bu durum süresince, kişisel yetersizliklerinin, arzu edilmeyen sonuçları üzerinde odaklaşır. Karacan,
Şenol ve Şener’e (1996) göre, bir çok nedenden dolayı kişi kendini kaygılı hissedebilir. Kaygıya yol açan
uyarı, sosyal bir ortamda utanmaya neden olduğunda, sosyal kaygı üzerinde durulmalıdır. Sosyal kaygı,
toplum içinde konuşma, yemek yeme, birileriyle tanıştırılma gibi bir ya da genel olarak hemen tüm sosyal
ortamlardan kaçınma şeklinde ortaya çıkmaktadır. Kişi böyle durumlarda, başkaları tarafından dikkatle
izlendiği ve incel enip değerlendirildi ği duygusu içindedir .(Erkan 2002, ss. 121) DSM-IV’ de ise sosyal
kaygı (fobi) “ tanımadık insanlarla karşılaştığı ya da başkalarının gözünün üzerinde olabileceği , bir ya da
birden fazla toplumsal ya da bir eylemi gerçekleştirdiği durumdan belirgin ve sürekli bir korku duyma. Kişi,
küçük duruma düşeceği ya da utanç duyacağı bir biçimde davranacağından korkar ( ya da anksiyete
belirtileri gösterir ). Kişi, korkusunun aşırı ya da anlamsız olduğunu bilir. Korkulan toplumsal ya da bir
eylemin gerçekleştirildiği durumlardan kaçınılır ya da yoğun kaygı, sıkıntı ile bunlara katlanılır. Kaçınma,
toplumsal ya da bir eylemin gerçekleştirildiği durumdan sıkıntı duyma, kişinin olağan günlük işlerini,
mesleki ya da eğitimle ilgili işlevselliğini, toplumsal etkinliklerini ya da ilişkilerini bozar...” şeklinde
tanımlanmaktadır (DSM-IV, 1994, s. 176-177)

Sosyal kaygıyı, diğer kaygılardan farklı yapan özellik, hayali veya gerçek ortamlarda, kişiler arası
değerlendirmenin olması ya da olma olasılığının bulunmasıdır. Bu nedenle sosyal kaygı, “değerlendirilme
kaygısı” olarak da isimlendirilebilir. Sosyal kaygı, yalnız kişinin başkaları tarafından nasıl algılandığı ve
değerlendirildiği ile ilgili olarak oluşmaz, aynı zamanda değerlendirilme olasılığının varlığı da buna neden
olmaktadır. Sosyal kaygılı bireyler, başkalarından sosyal onay alma ile yoğun bir şekilde ilgilenmektedirler.

Başkaları tarafından kabul edilme ve onaylanma ihtiyacı yüksek olan kişilerin sosyal kaygı düzeyleri, kabul
edilme ihtiyacı daha düşük olan bireylere göre, daha yüksek olmaktadır. (Erkan 2002, ss. 121-122). Çocuk
ve Ergenlerde Sosyal Kaygının Değerlendirilmesi Çocuk ve ergenlerde sosyal kaygııyı değerlendirmek için;
yapılandırılmış ya da yarı yapılandırılmış görüşmelerden, gözleme dayalı değerlendirmelerden ve öz
bildirim ölçeklerinden yararlanılmaktadır. Sosyal kaygısı olan çocuk ve ergenlerden yaşadıkları olumsuz
değerlendirilme korkusu, tanıdık olmayan kişilerle etkileşimden huzursuzluk duyma ve kaçınma
davranışları nedeniyle, yapılandırılmış görüşme yoluyla bilgi almak zor olabilmektedir.

Bu nedenle öz bildirime dayalı ölçeklerden yararlanmak değerlendirmede önemli bir yöntemdir. Her ne
kadar değerlendirme araçları bir klinik görüşmenin yerini alamasa ve tanı koyma amacıyla kullanılamasa
da, büyük grupları tarama, tanısal kararı destekleme, araştırma ve tedavi planını oluşturma amacıyla bu
araçlara sıklıkla başvurulmaktadır.Çocuklarda sosyal korkuları değerlendirmek amacıyla ilk ölçek
çalışmasını La Greca ve arkadaşları (1988) gerçekleştirmişlerdir. Çocuklar için Sosyal Kaygı Ölçeği- ÇSKÖ
(Social Anxiety Scale for Children-SASC) olarak bilinen bu ilk ölçek iki alt boyuttan olu şan bir araçtır.
ÇSKÖ'nin psikometrik özelliklerine dair ümit verici sonuçlara ulaşılmakla birlikte daha detaylandırılması
gerektiği fikrine de varılmıştır.

Ölçeğin dört maddeden oluþan sosyal kaçınma ve huzursuzluk duyma alt boyutunda yer alan
maddelerden üçünün yeni ya da tanıdık olmayan yaşıtlara ilişkin sosyal kaçınma ve ketlenmeyi içermesi
bir sınırlılık olarak kabul edilmiştir. DSM III-R (Amerikan Psikiyatri Birliği 1987) tanı sınıflamasına göre,
sosyal kaygıya özgü sosyal kaçınma ve ketlenmenin tanıdık insanların yanında bile yaşanıyor olması ölçütü
de dikkate alınarak ölçeğin sosyal kaçınma ve huzursuzluk duyma alt boyutuna madde eklenmesine karar
verilmiştir. Genel durumlarda sosyal kaçınma ve huzursuzluk duymaya işaret eden maddelerin de
eklenmesiyle ölçeğin SASCR olarak bilinen gözden geçirilmiş formu oluşturulmuştur.

Bu haliyle sözü edilen eksiklik giderilerek çocuklarda sosyal kaçınma ve ketlenmenin doğası üzerine daha
doğru bir kavramsal ayrım yapıldığı düşünülmüştür. (Aydın ve Sütçü, 2007, ss. 80-81).

Problem Tarama Envanteri

Neden ve ne zaman kullanılmalı?


Öğrencilerin yaşadıkları sorunları, gereksinimlerini belirlemek ve öğrencilere yardımcı olmak amacıyla
hazırlanmış soru listeleridir. Bu listelerle öğrencilerin, sağlık ve kişilik problemlerini, okul, ev, aile, meslek,
gelecek ve toplumsal ilişkilerinde yaşadıkları problemler ortaya çıkarılır. Çözüm yollarını bulmak amacıyla
gerekli olan rehberlik uygulamalarının planlanmasını sağlanır. Öğrencilerin de kendi problemlerinin, istek
ve ihtiyaçlarının farkına varmalarına yardımcı olur.

UCLA Yalnızlık Ölçeği

Amacı: Tek alt boyut ve 20 maddeden oluşan bu test bireylerin yalnızlık seviyelerini ölçmeyi amaçlar.

Kimlere uygulanır?: Test genç yetişkinlere ve yetişkinlere uygulanabilir.

Kimler uygulayabilir ve nasıl uygulanır?: Testin uygulanabilmesi için herhangi bir uzmanlık gerekmez. Ben
bu durumu HİÇ Yaşamadım (1) Ben bu durumu NADİREN Yaşarım (2) Ben bu durumu BAZAN Yaşarım (3)
Ben bu durumu SIK SIK Yaşarım (4) seçeneklerinden uygun olanı bireylerin işaretlemeleri istenir.

Nasıl yorumlanır ve değerlendirilir? : 1,4,5,6,8,10,15,16,20, sorularda 1 için 4 puan, 2 için 3 puan, 3 için 2
puan ve son olarak 4 için ise 1 puan verilir. Diğer sorularda ise tam tersi şeklinde puanlama yapılır. Testten
alınabilecek en yüksek puan 80 en düşük puan ise 20 olup puanın artması yalnızlık duygusunun da
arttığına işaret eder.

Rol oynama

Sosyal beceriler, bireyin toplumsal yaşamda kabul görmesini ve çevreye uyum sağlamasını
kolaylaştırmaktadır. Çevreye uyum sağlayan bireyler; başkalarıyla sağlıklı ilişkiler kurabilirler, işbirliği
içerisinde çalışabilirler, başkalarının haklarına ve duygularına saygı duyabilirler, kendisi için uygun olmayan
istekleri geri çevirebilirler ve gerektiğinde başkalarından yardım isteyebilirler. Dolayısıyla bireylerin mutlu,
kendisiyle barışık, hedeflerini doğru tayin edebilen kişiler olmaları ve bu yolda çıkabilecek engellerle başa
çıkabilmeleri için duygusal ve sosyal becerilere katkı sağlayacak tutum ve davranışların sergileneceği
eğitim ortamlarının ve programlarının gerekliliği kaçınılmaz görünmektedir.Bu ortamlardan ve
programlardan biri de yaratıcı drama uygulamalarıdır.

“Yaratıcı dramanın genel amacı, çocukların, ergenlerin ve gençlerin canlandırmalar yoluyla gerçek dünya
ile kurgusal dünya arasında gidip gelmelerini olanaklı kılarak, bir bilinçlenme ve kültürlenme süreci
içerisinde, her alanda yaratıcı, kendine yetebilen, kendini tanıyan, çevresiyle iletişim kurabilen ve bunu
geliştirebilen, ifade gücü ve biçimleri artmış, imgesel düşünebilen, estetik kaygı, demokratik tutum ve
davranışları gelişmiş bireyler yetiştirmektir” Yaratıcı dramada etkileşim, sosyal ilişkilerin güçlenmesine
yardımcı olur. Üstündağ’a (1998) göre yaratıcı dramanın hedeflerinden biri de “kendine güven duyma ve
karar verme becerileri kazanmadır. Kendine güven duyma, yaratıcı drama süreçleri ile sağlanabilir.
Doğaçlamalar buna iyi bir örnek olarak verilebilir, çünkü doğaçlamalarda doğru ve yanlış yoktur. Bu durum
da bireyde yanlış yapma korkusunu ortadan kaldırabilmektedir. Bu korkunun olmaması, bireyin
yaratıcılığını ortaya koymasını ve geliştirmesini sağlayan bir özellik taşımaktadır.

Problem Tarama Listeleri (b.t). 10 Mayıs 2018,


http://mebk12.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/45/03/353203/dosyalar/2015_10/13105924_problem_tara
ma_envanteri.doc

Özkan, A. (2006) Sosyometrinin Türkiye Tarihi. Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, 6(11), 251-268.

Baş, A. U. ve Siyez D. M. (2011) Akranları Tarafından Kabul Gören ve Görmeyen İlköğretim Okulu
Öğrencilerin Akran İlişkilerine Yönelik Algılarının İncelenmesi. Türk Eğitim Bilimleri Dergisi Kış, 9(1), 43-70.

Sosyometri Uygulama Örnekleri (b.t). 10 Mayıs 2018,


https://orgm.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_08/07232804_SOSYOMETRY.pdf

(1994). DSM-IV Tanı Ölçütleri Başvuru Elkitabı (Çev. E. Köroğlu), 4. Baskı, Ankara, Hekimler Yayın Birliği.

Erkan, Z. (2002) Sosyal Kaygı Düzeyi Yüksek ve Düşük Ergenlerin Ana Baba Tutumlarına İlişkin Nitel Bir
Çalışma. M.E Üniversitesi, 10(10), 120-133.

Aydın , A. ve Sütçü, S. (2007) Ergenler İçin Sosyal Kaygı Ölçeğinin (ESKÖ) Geçerlik ve Güvenirliğinin
İncelenmesi. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 14(2), 79-89.

Soykan, C., Özgüven, H. D., & Gençöz, T. (2003). Liebowitz Social Anxiety Scale: The Turkish version.
Psychological Reports, 93(3 Pt 2), 1059-1069.

U.C.L.A. Yalnızlık Ölçeği (b.t). 10 Mayıs 2018, http://guncelpsikoloji.net/dokuman/u-c-l-a-yalnizlik-olcegi/

Abacı, S., Tepeli, K. ve Erbay F. (2015) Yaratıcı Drama Eğitiminin Ergenlerin Sosyal Becerilerine Etkisi.
Yaratıcı Drama Dergisi, 10(2), 191-200.

You might also like