You are on page 1of 2

Kalpsiz sağlık!

PaylaşTwitleA+a-
Eklenme Tarihi09.03.2019 - 8:15-Güncellenme Tarihi09.03.2019 - 8:15

Melih Aşık»Açık Pencerem.asik@milliyet.com.trTüm Yazıları


Kalbinde teklemeler hisseden bir gazeteci arkadaşımız SGK anlaşmalı bir özel
hastaneye başvurmuş. Ameliyat olacaksın, demişler. SGK kalp ve kanser hastalarının
ameliyat masraflarını ödüyor. Ancak stent, kapakçık gibi ithal malzemelerde fark istiyor.
Gazeteci arkadaşımız “Ciddi paralar isteniyor” dedi telefonda.
Sebebine gelince... Döviz kurunun gerçek değeri ile ilaç ya da tıbbi malzeme ithal eden
ithalatçıya devletin uyguladığı kur hayli farklı. Aradaki fark şu sıralar yüzde 50’ye yakın.
İthalatçı, bir kalp kapakçığına üreticisinden iki bin euro (yaklaşık 12 bin 500 lira)
ödeyerek alıyorsa buna devletin verdiği para 6 bin lira civarında. Durum böyle olunca
kapakçığı kullanan hastaneler aradaki farkı hastasından talep ediyor. Bir hastane yetkilisi
rakam verdi:

“Örneğin bir kalp kapakçığınızın değişmesi için sizden yaklaşık 5 bin lira para
istenir. İki kapakçık değişmesi gerekiyorsa rakam 10 bine çıkar. Stent başına
istenen fark, tahmini bin 500 liradır. Eğer kalp pili takılması gerekiyorsa, bu
durumda 3 ile 5 bin lira arası farkı cebinizden ödemeniz gerekir.”

Pek çok SGK’lı vatandaş bu farkları ödeyemez. Ne yapmalı? Devlet başka yerlerden
kısıp bu hayati ödemelere para ayırmalı. En azından aradaki farkların taksite bağlanması
düşünülebilir.

Bir çözüm getirmek şart...

Doğru kararlar!

İş dünyasının önder isimlerinden Bülent Eczacıbaşı’nın bir röportajda “doğru karar


alma”üzerine söyledikleri dikkatimizi çekti. Diyor ki Bülent Bey:

“Doğru karar almanın tek koşulu var: Açık bir tartışma ortamı. Hataların hepsine
dönüp bakarım, hepsinde istisnasız bir şey var: Yeterince tartışılmamıştır.
Herkesin fikri alınmamıştır. Konu basit zannedilmiştir. Fakat bazen insanlar
içlerinden geçenleri açıklıkla söyleyemiyor veya söylemiyorlar. Patronun ne
düşündüğüne bakıyor, onu hissetmeye çalışıyorlar.”

Demek ki... Sağlıklı karar alacaksanız, önce özgür tartışma ortamı yaratacaksınız...
Herkesin fikrini alacaksınız... Katılımcılar içlerinden geçeni özgürce söyleyebilecekler.
Ona göre karar vereceksiniz!

TEZ

1 Mart tezkeresinin reddinin 16. yıl dönümünde Ankara’da yapılan yemekli toplantıyı
yazdık. Bu gurur gecesine 2003 yılında tezkereye ret oyu veren yaklaşık 60 CHP’li
milletvekili katıldı. Katılamayanlar özür mesajı gönderdiler. İlginçtir. Kemal
Kılıçdaroğlu tezkereye ret oyu verenler arasında olduğu halde davet edilmesine rağmen
bu toplantıya katılmadı. Bir özür mesajı da göndermedi. Kılıçdaroğlu geçen yıllarda
yapılan toplantılara da katılmamıştı. Bir CHP’li dostumuz akla gelen soruyu sordu:

- Acaba o gün tezkereye ret oyu verdiğine sonradan pişman mı oldu?

AKBAY

Bir zamanlar Günaydın gazetesinde birlikte çalıştığımız Ertuğrul Akbay, beklenmedik bir
anda aramızdan ayrıldı. Sözcü’nün sahibi Burak Akbay’ın babası, gazetenin ağabeyiydi.
Yaşamayı seven, uzun yaşamanın sırlarını araştıran hatta bu konuda bir de kitap yazmış
bir arkadaşımızdı. Doktorlar ölümüne çoklu organ yetmezliği teşhisini koydular. Kuşkusuz
Sözcü’ye açılan davalar, oğlu hakkındaki yakalama emri, torunlarından ayrı kalışı gibi
etkenler de rol oynadı bu acı sonun hazırlanmasında. Oğlunun dün cenazede
bulunamayışı apayrı bir dramdı. Ailesi ve Sözcü gazetesi çalışanları başta olmak üzere
tüm sevenlerine başsağlığı diliyoruz...

MUHTAR

Ankara’da Tekke Mahallesi muhtar adayı Selahattin Şimşek sloganlarını otomobilin


camına yazmış, sokak sokak dolaşıyor. Muhtar adayı, kafiyeli sloganların etkili olacağını
düşünmüş olmalı ki cama şunları yazmış:

“Başın düşerse dara

Muhtar Selattin’i ara”

Diğer slogan da şöyle:

“Tin tin tin

Muhtar Selattin”

Sloganların olumlu etkisi olur mu dersiniz?

You might also like