You are on page 1of 20

BROKERLERİ İLGİLENDİREN PROF. DR.

TEKİN MEMİŞ
BEYKENT ÜNİVERSİTESİ
HUKUKİ SORUNLAR HUKUK FAKÜLTESİ
KONKORDATO
• Konkordato mühleti verilmesinin en önemli sonuçlarından birisi, mühlet içerisinde
borçluya karşı, kural olarak icra ve iflas takibi yapılamaması ve mühlet
verilmesinden önce başlatılmış olan takiplere de devam edilememesidir. (m. 289/1)
Yeni takip yapma ve derdest takipleri devam ettirme yasağının kapsamı içerisine,
yapılan yasal değişiklikle, konkordatonun başarı ile gerçekleştirilebilmesinin önünde
bir engel olarak görülmesi sebebiyle, 6183 sayılı Âmme Alacaklarının Tahsil Usûlüne
Dair Kanun’a göre yürütülen takipler de, dâhil edilmiştir. Önceden başlamış takipler
mühlet kararı ile kanundan dolayı kendiliğinden durur ve bundan sonra da yeni icra
veya iflas takibi başlatılamaz. Bu yasak takip talebinin alınmasına engel değildir.
İcra müdürünün takip talebini alması fakat bundan sonraki takip işlemlerine
girişilmemesi gerekir.
• İcra ve İflas Kanunu’muzun 51. maddesinin ikinci fıkrasında, konkordato mühleti
içinde, borçluya karşı hiç bir icra takip işleminin yapılamayacağının açıkça belirtilmiş
olmasına rağmen, özellikle, Yargıtay’ın bu konudaki tutumunun da etkisiyle,
doktrindeki hâkim eğilimin aksine, ihtiyatî haciz, hukuki niteliği itibarıyla bir icra takip
işlemi olarak algılanmadığı için, konkordato mühleti içerisinde icra edilmesine olanak
veriliyordu. Yeni getirilen yasal düzenleme ile, bu konudaki tereddütleri gidermek
amacıyla, konkordato mühleti içerisinde ihtiyatî haciz kararının uygulanamayacağı
açıkça vurgulanmıştır. Ayrıca, borçlunun işletmesinin faaliyetlerinin kesintiye
uğratılmadan yürütülmesine uygun ortam sağlanmıştır.
SİGORTA SÖZLEŞMELERİ İÇİN ÖZEL BİR DÜZENLEME BULUNMAKTA MIDIR?

• Öncelikle İİK’da sözleşmelerin konkordato süresinden nasıl etkileneceğine ilişkin hükme değinmemiz gerekir:
• Kesin mühletin sözleşmeler bakımından sonuçları:
• (2) Madde 296- (Değişik: 28/2/2018-7101/24 md.) Sözleşmenin karşı tarafının konkordato projesinden
etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın, borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz
eden sözleşmelerde yer alıp da borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil
edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel hâle getireceğine ilişkin hükümler, borçlunun
konkordato yoluna başvurması durumunda uygulanmaz. Sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmasa dahi
sözleşme, borçlunun konkordatoya başvurduğu gerekçesiyle sona erdirilemez.
• Borçlu, tarafı olduğu ve konkordatonun amacına ulaşmasını engelleyen sürekli borç ilişkilerini, komiserin uygun
görüşü ve mahkemenin onayıyla herhangi bir zamanda sona erecek şekilde feshedebilir. Bu çerçevede ödenmesi
gereken tazminat, konkordato projesine tabi olur. Hizmet sözleşmelerinin feshine ilişkin özel hükümler saklıdır.
• Görüleceği üzere sözleşmelere konkordato ilan edilmesinin sözleşmeye
aykırılık teşkil edeceğine ilişkin ya da borcun muaccel hale geleceğine ilişkin
sözleşme hükümleri uygulanmaz (Fıkra 1). Bu hüküm, bu türden sözleşme
şartlarının yazılmamış sayılacağına ilişkin bir düzenlemedir. Yani diğer bir
deyişle konkordato sürecinin sözleşmeleri olumsuz etkilemesinden borçlu
korunmak istenmektedir. Sözleşmeler, konkordato ilan edilmesi ile de sona
erdirilemez.
• Maddede yer alan 2. Fıkrada ise yine borçlu korunarak konkordatonun
amacını engelleyen sürekli sözleşme ilişkilerinin komiserin uygun görüşü ve
mahkemenin onayı ile herhangi bir zamanda sona erecek şekilde
feshedilebilmesine de imkân tanınmıştır. Bu olağanüstü bir fesih hakkıdır.
• İİK’da yer alan bu düzenlemenin sigorta hukukuna olan etkisi incelenirken Türk
Ticaret Kanunu’nda yer alan düzenlemelere de bakılmalıdır. Bu durumda
genel hüküm özel hüküm ilişkisine dikkat edilmelidir.
TTK. MADDE 1413-
• (1) Sigortacının, konkordato ilan etmesi, ilgili sigorta dalına ilişkin ruhsatının iptâl
edilmesi veya sözleşme yapma yetkisinin kaldırılması gibi hâllerde; sigorta ettiren,
bu olguları öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde sigorta sözleşmesini feshedebilir.
• (2) Primlerin tamamını ödememişken sigorta ettiren konkordato ilan etmişse,
sigortacı, bunu öğrendiği tarihten itibaren, bir aylık bildirim süresine uyarak, sigorta
sözleşmesini feshedebilir.
• (3) Zorunlu sigortalar ile prim ödemesinden muaf hâle gelmiş can sigortalarına ikinci
fıkra uygulanmaz.’’
• İİK.m. 296 hükmü, konkordatonun sözleşmelere etkisini genel düzenleyen bir
hüküm olduğunda buna karşın TTK.m. 1413 hükmünün ise özel bir hüküm
olduğunda şüphe bulunmamaktadır. TTK.m. 1413 hükmü, İİK.m. 296 ile
kaldırılmadığına göre konkordato ilanında sigorta sözleşmelerine ilişkin
hususlarda uygulama alanı bulacaktır. Bu kapsamda madde metni
incelendiğinde ikili bir ayrımın yapıldığı görülmektedir.
ZORUNLU OLMAYAN SİGORTLARDA

• Zorunlu olmayan sigortalarda sigortacının konkordato ilanını öğrendiği


tarihten itibaren bir ay içinde bir aylık bildirim süresine uyularak sigorta
sözleşmesi feshedilebilir. Eğer sigorta ettiren primleri ödemiş ise sigortacı bu
hakkı kullanamaz.
• Burada belirtmemiz gereken diğer husus ise, sigorta primlerinin ödenmemesi
halinde de sigortacının on günlük süre ve nitelikli ihtarname ile sigorta
sözleşmesini fesih imkânı bulunduğudur (TTK.m. 1434/3). TTK.m. 1413 hükmü
sigortacıya bir seçenek bahşetmektedir.
ZORUNLU SİGORTALARDA

• Zorunlu sigortalarda kanun koyucunun koruduğu menfaat ise çoğunlukla kamu


menfaati ya da zarar gören üçüncü kişilerdir. Bu hallerde sigortacının TTK.m.
1413 hükmüne dayanarak sigorta sözleşmesini fesih imkânı bulunmamaktadır.
Buna karşın sigortacının prim ödenmemesi halinde diğer süre vererek fesih
imkanını kullanabilmesi mümkündür (TTK.m. 1434/3).
• Bu hükümlerle birlikte konkordato ilan etmiş borçluya karşı sigortacının elinde
iki seçenek bulunur. Ya TTK.m. 1413 hükmü ile bir aylık süre vererek sigorta
sözleşmesini feshedecek ya da TTK.m. 1434/3 hükmüne göre prim ödemede
temerrüde düşürerek sözleşmeyi feshedecektir.
• Prim ödemede temerrüde düşen sigorta ettirene karşı sigortacının fesih
hakkının saklı olduğunu belirtmemiz gerekir.
• Ancak nakliyat poliçelerinde sözleşmenin akdi ile birlikte sigortacının sigorta taşıma
borcu da başlar. Bu nedenle nakliyat poliçelerinde sözleşmenin akdi ile birlikte prim
de muaccel hale gelir. Bu durumda TTK.m. 1434/3 hükmünden nakliyat poliçelerinde
sözleşmenin yapıldığı andan hemen sonra yararlanılabilir. Yani ihtar çekip on günlük
süre verilebilir. Tabii ki nakliyat poliçelerinde bu süre uzun bir süredir. Bu nedenle bu
tür poliçelerde sözleşmenin yapıldığı anda primin alınması esas olmalıdır.
• Konkordato ilan etmiş birinin hiç prim ödemediği hallerde zaten sigorta himayesi de
başlamayacaktır. Bu gibi hallerde prim 3 ay boyunca ödenmez ise bu durumda
sigorta sözleşmesinden cayılmış sayılacaktır.
BROKERİN KONUMU

Türk Ticaret
Kanunu

Sigortacılık Borçlar Kanunu


Kanunu
+Yönetmelik
BROKER + Tüketici
Kanunu

Hukuk
Muhakemeleri
Kanunu
ŞİRKET-BROKER İLİŞKİLERİ

• 1. Taraflar arasındaki ilişkilerde sözleşmenin adı değil içeriği önem kazanır.


• Bu nedenle bir broker ile bir sigorta şirketi arasındaki ilişki süreklilik arz ediyor ise rekabet yasağı gibi
sözleşme şartları varsa, bu durumda ortada brokerlik sözleşmesi değil, acentelik sözleşmesi vardır.
• 2. Taraflar arasında bağlılık yoksa bile var olan sözleşmeye aykırılık halinde genel hükümler uygulanır.
• 3. Şirket ve broker arasındaki sözleşmelerde kullanılan genel işlem şartları mahiyetindeki şartların geçerliliği
sorgulanmalıdır. Akdin mahiyetine aykırı ya da haksız bir dağılım öngören sözleşme hükümleri geçersizdir.
• 4. Taraflardan birinin ispat hakkını ortadan kaldıran delil sözleşmeleri geçersizdir (HMK.m.193/2).
• 5. Broker defterlerinin delil niteliği (HMK.m.222).
• Eski dönem sözleşmeleri de dahil olmak üzere, Kanunlar yürürlüğe girdiği için
brokerlik sözleşmelerinde bulunan bu tür sözleşme şartları yeni Kanunlar
çerçevesinde değerlendirilmelidir.
• Yine sözleşme hükümlerini sadece taraflardan birine değiştirme hakkı tanıyan
sözleşme şartları da geçersizdir (BK.m.24).
• Haksız ve adil olmayan dağılımlar öngören sözleşme hükümleri ayrıca
TTK.m.551-f’e göre haksız rekabet olarak nitelendirilmelidir.
SİMSARLIK SÖZLEŞMESİ

• A. Tanımı ve şekli
• MADDE 520- Simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme
kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği
ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir.
• Simsarlık sözleşmesine, kural olarak vekâlete ilişkin hükümler uygulanır.
• Taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça
geçerli olmaz.
VEKALET SÖZLEŞMESİNDEN….

• 2. Şahsen ifa, sadakat ve özen gösterme


• a. Genel olarak
• MADDE 506- Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği
veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
• Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle
yürütmekle yükümlüdür.
• Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri
üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.
• b. İşin üçüncü kişiye gördürülmesi hâlinde
• MADDE 507- Vekil, yetkisi dışına çıkarak işi başkasına gördürdüğünde, onun
fiilinden kendisi yapmış gibi sorumludur.
• Vekil başkasına vekâlet vermeye yetkili ise, sadece seçmede ve talimat
vermede gerekli özeni göstermekle yükümlüdür.
• Vekâlet veren, her iki durumda da vekilin kendi yerine koyduğu kişiye karşı
sahip olduğu hakları, doğrudan doğruya o kişiye karşı ileri sürebilir.
• 3. Hesap verme
• MADDE 508- Vekil, vekâlet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını
vermek ve vekâletle ilişkili olarak aldıklarını vekâlet verene vermekle
yükümlüdür.
• Vekil, vekâlet verene tesliminde geciktiği paranın faizini de ödemekle
yükümlüdür.
•SABRINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER

You might also like