You are on page 1of 2

Değerli Konuklar,

Büyük Atatürk’ün eseri, bir büyük devrim ve milletimize eşsiz bir armağan olan
Cumhuriyeti, ilanının 85. yılında birlikte kutlamanın mutluluk, coşku ve heyecanı
içindeyiz.

Türkiye için sadece bir yönetim şekli değil, aynı zamanda tarihimizin en kapsamlı
çağdaşlaşma hamlesi olan Cumhuriyet, getirdiği çağdaş açılımlarla Türk insanının
ufkunu genişletmiş, ekonomik, sosyal ve siyasal hayatımız görülmemiş bir dinamizm
kazanmıştır.

Cumhuriyeti ayakta tutan yegane kuvvet; milletin kendisidir. Türk milleti, Cumhuriyeti
benimsemiş ve bütün değerlerine sımsıkı sarılmıştır.

Cumhuriyetimizin temel hedefi; görevlerini yerine getiren, haklarını kullanabilen,


özgüveni gelişmiş, üretken bireyleri topluma kazandırmak olmuştur.

Devlet halkın devletidir, üstün irade ve her türlü yönetim yetkisinin kaynağı millet
iradesidir. Büyük Atatürk’ün ortaya koyduğu “Egemenlik, kayıtsız, şartsız milletindir”
ilkesi, Devletin ve rejimin temelini oluşturmaktadır.

Bütün bunların teminatı; Cumhuriyettir.

Cumhuriyetin verdiği güç sayesinde Türkiye Cumhuriyeti; uluslararası camiada


önemli bir yere sahip olmuş, bölgesindeki gelişmelerde aktif rol oynamış, “yurtta ve
dünyada barış” düsturuyla iç ve dış tehditleri bertaraf etmesini bilmiştir. İleri
medeniyet yolunda hızlı ve kararlı adımlarla ilerleyen ülkemiz, dünyanın sayılı
ülkelerinden biri olmaya namzettir.

Ülkemiz, üzerinde bulunduğu coğrafya itibarı ile politik, stratejik ve ekonomik bir
cazibeye sahiptir. Bu nedenledir ki; binlerce yıldır bu topraklarda aynı bayrak altında
yaşayan insanlar üzerinde hep plan üstüne plan yapılmış, oyun içinde oyun
oynanmıştır. Ancak, tek yürek olmuş milletimiz sayesinde bu oyunlar boşa
çıkarılmıştır. Bundan sonra yapılacak planlar da bozulmaya mahkumdur.

“Ne mutlu Türk’üm diyene” ifadesi ile bu toprakları yurt edinmiş bütün insanları
kucaklayan bir millet kavramını bizlere öğreten Büyük Atatürk’ün izinden her zaman
yürümeye devam edeceğiz.

Bizler, Cumhuriyeti korudukça Cumhuriyetimizin nice yıldönümleri huzur ve mutluluk


içinde kutlanacaktır. Türk insanı bu günlere nasıl geldiğini unutmayacak ve
şanlı geçmişini koruyarak aydınlık geleceğine sımsıkı sarılmaya devam edecektir.

Türkiye Cumhuriyeti, önünde uzanan aydınlık yolda, emin adımlarla ilerlemeye


devam edecek, benimsediği evrensel ilkeleri muhafaza ederek, uygar dünyanın
onurlu bir üyesi olmak için verdiği kararlı mücadeleyi sürdürecektir.
Herkesin Cumhuriyet Bayramını kutluyor; Cumhuriyetimizin kurucusu büyük Atatürk,
aziz şehitlerimiz ve gazilerimizin manevi huzurlarında saygıyla eğilirken, hepinize
saygılar sunuyorum.

Sayın Müdürüm, Değerli Arkadaşlar, Sevgili Öğrenciler,

Batı dillerinde cumhuriyetin karşılığı, milletin kendisini yönetmesi anlamına gelir. Cumhuriyet
rejiminde iki unsur çok önemlidir:
A-İdare edilenler.
B-İdare edenler.

Bu iki unsurun sahip olması gereken özelliklerin başında dürüstlük gelir.


Atatürk’ün zamanımızdan yaklaşık yüz yıl önce cumhuriyet için söyledikleri bugün hala bazı batı
ülkelerinin elde etmeye çalıştığı düşüncelerdir. O söylediklerini bilimsel temellere oturtmamış olsaydı,
bu kadar zaman sonra düşünceleri hala güncelliğini koruyabilir miydi?
29 Ekim 1923 günü ilan edilen cumhuriyetin alt yapısını Atatürk aşama aşama hazırlamıştır.
Atatürk’e göre sadece cumhuriyete sahip olmak yeterli değildir. Ona layık olmak da gereklidir. Bunun
içinde gereken yol gene eğitimden geçiyor.
Hürriyet ve bağımsızlığın kıymetini, erdemli, özverili, çalışkan gençler, savaş alanlarında şehit düşenler
kadar iyi bilirler. Bağımsızlık; hürriyet, cumhuriyet bundan böyle savaşarak değil, bunların değerini
bilerek korunacaktır.
Konuşmama Atatürk’ün cumhuriyet kavramıyla ilgili çarpıcı bir anısıyla son vermek istiyorum:
Atatürk, Mudanya yolu ile Bursa’ya gidiyordu. Kalabalık bir halk kitlesi iskelede etrafını çevirmişti. Bir
kadının elinde bir kâğıtla Atatürk’e yaklaştığı görüldü. İhtiyar, zayıf bir kadındı. Ata’nın yolunu keserek
titrek bir sesle:
—Beni tanıdın mı oğul? Dedi. Ben sizin Selanik’te komşunuzdum. Bir oğlum var. Devlet demir yollarına
girmek istiyor. Siz onu alsınlar dediniz. Fakat müdür dinlemedi. Oğlumu yine işe almamış. Ne olur bir
kerede siz söyleseniz.
Atatürk’ün çelik bakışlı gözleri samimiyetle parladı. Elleriyle geniş jestler yaparak ve yüksek sesle:
—Oğlunu almadılar mı? Dedi. Ben tavsiye ettiğim halde mi almadılar? Ne kadar iyi olmuş… İşte
cumhuriyet böyle anlaşılacak…
Kadın kalabalığın içinde kaybolmuştu. Ve Atatürk adeta kendinden geçmiş bir sesle:
—İşte cumhuriyetten beklediğimiz netice… Diyordu.

Nice 29 Ekimlere… Bayramınız kutlu olsun!

Ömer KARTAL
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

You might also like