Professional Documents
Culture Documents
Direniş Ve İtaat (Ruşen Çakır) PDF
Direniş Ve İtaat (Ruşen Çakır) PDF
Metis Yay›nlar›
‹pek Sokak 5, 34433 Beyo¤lu, ‹stanbul
e-posta: info@metiskitap.com
www.metiskitap.com
Yay›nevi Sertifika No: 10726
Direnifl ve ‹taat
‹ki ‹ktidar Aras›nda ‹slamc› Kad›n
(1980 Sonras› ‹slami Hareket I)
Ruflen Çak›r
© Ruflen Çak›r, 2000
© Metis Yay›nlar›, 2000
‹lk Bas›m: Kas›m 2000
ISBN: 975-342-295-4
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
RUfiEN ÇAKIR
D‹REN‹fi VE ‹TAAT
‹K‹ ‹KT‹DAR ARASINDA
‹SLAMCI KADIN
metis | siyahbeyaz
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
‹çindekiler
Sunufl .................................................................................................................. 9
Sunufl
Bu kitapla, bir gazeteci, bir solcu, bir insan olarak önemli bir eksi-
¤imi gidermek, yani vicdani bir sorumlulu¤u geç de olsa yerine
getirmek istiyorum. Ama de¤iflen ve bu kitab› eskisine göre daha
mümkün k›lan bütün koflullara ra¤men de¤iflmeyen çok önemli
bir nokta var: Bir erkek olarak, ne kadar u¤rafl›rsam u¤raflay›m ka-
d›nlar›n dünyas›n› önyarg›s›z bir flekilde aktarabilmemin müm-
kün olmad›¤›n›, kendimi ne kadar feminizme yak›n hissetsem de
feminist olamayaca¤›m› biliyorum.
Ruflen Çak›r
Ekim 2000, Moda
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
‹SLAM VE KADIN:
‹TAAT‹N MEfiRULAfiTIRILMASI
1. Her üç görüfl de, a¤›rl›kl› olarak erkekler veya "erkekleflmifl kad›nlar" tara-
f›ndan gelifltirildi. ‹slam-kad›n iliflkisini, ister ‹slam'›n içinden, ister d›fl›ndan ol-
sunlar, feminist veya feminizan bir flekilde de¤erlendirmek isteyen kad›nlar da bu
çerçevenin içinde kald›lar. Onlar, "kad›nlar›n durumunun iyilefltirilmesi"nin yeri-
ne "kad›n›n özgürleflimi" hedefini koyup erkek egemenli¤ine ve ataerkilli¤e aç›k-
ça savafl açmalar›yla kendilerini di¤erlerinden ay›rabildiler.
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
14 D‹REN‹fi VE ‹TAAT
4. Örnekler çok: Gülay P›narbafl›, Filiz Ergün, Afet Ilgaz, Nevval Sevindi,
Nazl› Il›cak, Oya Akgönenç...
5. Birçoklar›n›n yan› s›ra Ali Bulaç'›n "Feminist Bayanlar›n K›sa Akl›" yaz›s›
ve ona tepki olarak ‹slamc› kad›nlar taraf›ndan kaleme al›nan yaz›lara bak›labilir.
6. Fethullah Gülen baflta olmak üzere birçok cemaat liderinin, k›zlar›n baflla-
r›n› açmalar› için talimat / fetva verirken o k›zlar›n gelece¤inden çok kendi yap›-
lar›n›n gelece¤ini, yani sistemle iliflkilerini hesaba katt›klar› aç›kt›r.
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
‹SLAM VE KADIN 17
7. Nihayet bir kad›n ilahiyatç› bunlar› bilimsel ve derli toplu bir flekilde, en
önemlisi "kad›n bak›fl aç›s›yla" inceledi: Hidayet fiefkatli Tuksal, Kad›n Karfl›t›
Söylemin ‹slam Gelene¤indeki ‹zdüflümü, Kitabiyat, Ankara, 2000. Ayr›ca bak›n›z
Tuksal'la yapt›¤›m›z söylefli.
8. Cihan Aktafl, "Bac›dan Bayana", Birikim, Eylül 2000, s. 37.
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
18 D‹REN‹fi VE ‹TAAT
Kaç kifliydiniz?
lar›n düzenledi¤i bir sürü faaliyet var. Çok rahat arkadafl gruplar›
halinde oturuyorlar.
Özal, kendi aray›fl›nda sizin okuldan epey bir destek alm›flt› ga-
liba.
1990'da m›?
Aç›kça m›?
Erkek egemen fetvalara karfl› siz kad›n bak›fl aç›s›yla fetvalar ge-
lifltiriyormuflsunuz...
Maalesef öyle.
Çokefllilik Türkiye'ye özgü bir fley de¤il, bütün dünyada var. Ba-
t›'da belki cinsel özgürlük ad›na yaflan›yor bu. Erke¤in rahat oldu-
¤u, ekonomik gücü elinde bulundurdu¤u, kad›nlara ulaflma yolla-
r›n›n çok kolay oldu¤u ve bunlar›n ay›planmad›¤› bütün toplum-
larda çok yayg›n bir fley. Bat› toplumlar›nda çokeflli kad›nlar›n bi-
le ay›planmad›¤› görülebiliyor. Hatta tekefllili¤in insan› köreltti¤i-
ni iddia edenler ç›k›yor. Türkiye'de kad›nlar›n çokefllilikten, en
az›ndan gurur ve onurlar›n›n zedelenmesi aç›s›ndan çok zarar gör-
düklerini düflünüyorum. Ancak bir erke¤in baflka birisiyle birlikte
olmas›n› engellemenin yolu olmad›¤›n› da biliyorum. Böyle bir
durumla bafla ç›kabilmeleri için, ben kad›nlar›n hem maddi hem
de manevi aç›dan güçlendirilmesi tezini savunuyorum. Örne¤in
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
28 D‹REN‹fi VE ‹TAAT
slam çokefllili¤e izin verdi¤i için baz› genç k›zlar›m›zda bir rahat-
l›k var. Hele günümüzün köfle dönmeci zihniyetiyle yetiflmifl bir
genç k›z, niye fakir bir gençle evlenip s›k›nt› çeksin. Onun yerine,
olgunlaflm›fl, ruhu ve fizi¤i güzelleflmifl ve maddi sorunlar› olma-
yan erkekleri tercih ediyorlar. Bunlara, ikinci olman›n, tercih edil-
mifl olman›n gururu da ekleniyor.
Adam›n efli var, kurulu düzenini riske at›p onunla evlenmeyi göze
al›yor!
Hay›r, ikinci han›m e¤er güçlüyse yasal ba¤ da ona geçiyor. Ben-
ce zaten bafltan bunu planl›yorlar. Belki ilk baflta bunu söyleme
cesareti gösteremiyorlar ama zamanla durumu lehlerine çeviri-
yorlar.
Bu, bir hadise atfen ç›km›fl bir saptama. "Dininiz ve akl›n›z bu ka-
dar eksik oldu¤u halde, ak›ll›, olgun adamlar› bu kadar kolayca
bafltan ç›kar›yorsunuz" fleklinde bir hadis rivayeti bu. Bunun so-
nucunda "her kad›n potansiyel bir fitnedir ve düflünceleri fleytana
çok yak›nd›r" yorumlar› yap›l›yor. Zaten flu türden aç›klamalar da
yap›l›yor: "Asl›nda bir erkek için kad›n bir felakettir. Mal-mülk
ister, k›skançt›r; erke¤i ilimden, Allah'a ibadetten al›koyar; en kö-
tüsü bu kadar belal› oldu¤u halde erkek ondan vazgeçemez."
Halbuki realiteye bakt›¤›m›zda flunu görüyoruz. Bu tür yorum-
lar›n yap›ld›¤› dönemlerde kad›nlar s›k› s›k› örtünüyorlar. Erkek-
lerle görüflmüyorlar. Okumuyorlar. Evlerde yafl›yorlar. Cinsel aç›-
dan günah iflleyebilecekleri ortamlar zaten k›s›tlanm›fl durumda.
Yani hiçbir fley yapm›yorlar, ama hâlâ onlardan korkuluyor. Ne-
den? Çünkü onlar› "potansiyel fitne" olarak görüyorlar. "Yaz›
yazmay› ö¤retirsin, sevgilisine mektup yazar. Balkona b›rak›rs›n
kafl-göz iflareti yapar," diyerek korkuyorlar. Üstelik bu korkular›n›
hadis haline getirip, ölümünden as›rlar sonra Peygamber'e söyleti-
yorlar.
Çok etkisi var, ama ben ona yenilgi demiyorum. RP hayatla tan›flt›.
‹ktidara geldi¤i zaman birçok fleyi yapamayaca¤›n› zaten gördü.
‹ktidarda kalsayd› çok daha iyi olacakt›; neleri yap›p neleri yapa-
mayaca¤›n› herkes birlikte çok daha iyi görecekti, ama bu kadar› da
yetti. 28 fiubat süreci bence Türkiye için çok büyük bir talihsizlik.
Dindar kesim, tam da demokrasiye adapte olmak zorunda oldu¤u-
nu hissederken, bunu anlam›flken demokrasiye darbe vuruldu.
Gerçi demokrasiyi savunmak meflrulaflm›fl oldu ama çok fleyin de
önü kesilmifl oldu. Cemaatlerin etkisi gene güçlü, fakat partinin et-
kisi zay›f ve insanlar demokrasiye olan ihtiyaçlar›n› kavrad›lar.
Kendime bakacak olursam, ben yirmi y›ld›r baflörtüsü s›k›nt›-
s›n› yafl›yorum. Benim gibi s›k›nt› çeken baflka insanlar var; onla-
ra empati duymama, onlarla ilgilenmeme yol açt› bu yaflananlar.
Bunlar›n bir k›sm› cezaevinde, bir k›sm› marjinal görüfllere sahip,
baz›lar› eflcinsel, transseksüel, yani toplumun d›fllad›¤› insanlar...
Yani herkes bir flekilde ac› çekiyor. Ac›, yok say›lma, d›fllanma,
iteklenme bize mahsus de¤il. Polisin bir solcuya, bir travestiye in-
dirdi¤i her copun ac›s›n› paylaflabiliyorum. Böyle bir ortak alan
kazand›k, ama hâlâ flöyle bir handikap›m›z var: Biz zor da olsa bu
alanlara uzanmak zorunda oldu¤umuzu düflünüyoruz ancak yeter-
li duygusal ve zihinsel haz›rl›¤›m›z yok. Fakat mesela Kad›n›n
Statüsü Genel Müdürlü¤ü'nün bütün toplant›lar›na kat›lmaya çal›-
fl›yoruz. Kad›nla ilgili resmi ve sivil her türden toplant›ya kat›lma-
ya çal›fl›yoruz, ama insanlar bundan pek memnun olmuyorlar. "‹yi
ki geldiniz" filan demiyorlar. Sizi d›fllamaya, sözünüzü a¤z›n›za
t›kmaya çal›fl›yorlar.
Gonca Kurifl, biz müslümanlar›n resmi tavr›n› çok net ortaya ko-
yan bir örnektir. Kurifl'in kabul edildi¤i tek grup, Ercüment Öz-
kan'›n sa¤l›¤›nda ‹ktibas dergisi çevresiydi. Gonca onlar›n içinde
rahatça konuflup istedi¤ini söyleyebilen bir insand›. Ercüment Öz-
kan öldü¤ünde Gonca'n›n fikirleri biraz daha feministleflmiflti. Yi-
ne o grup içinde konuflmaya kalkt›¤›nda kendisini susturdular, ne-
redeyse kap› d›flar› ettiler. Gonca bunun üzerine daha aktif davran-
ma karar› ald›. "Bir sürü insan ‹slam'› yanl›fl tan›yor, kad›n konu-
sunda bir sürü fley yanl›fl anlat›l›yor. Ben bunlarla mücadele ede-
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
‹SLAM VE KADIN 37
Ama var.
Kad›n her türlü çevrede, farkl› fliddet türlerine maruz kal›yor. As-
l›nda tüm insanl›¤›n sorunu bu. Bat›'da kad›na yönelik fliddet yok
diyebilir miyiz? Kuran'daki dayak olay›n› baz›lar›n›n bu kadar
dillerine dolamalar› yine o sansasyon merak›yla ilgili bence. Evet
fliddeti lanetliyoruz, ama fliddet, baflka yol bilmeyen, baflka savun-
ma mekanizmalar›n› çal›flt›ramayan, bunun e¤itimini almam›fl in-
sanlar›n kulland›¤› bir dil. Bu, e¤itim ve terapiyle halledebilece¤i-
miz bir fley. Siz bu konuda hiçbir fley yapmay›p, sadece birilerine
sald›r›yorsunuz. Tamam bu tür fleylere ben de kat›lm›yorum, kat›l-
mam da mümkün de¤il, fakat fliddeti insan hayat›ndan silmek de
imkâns›z.
Dindar kad›n iki arada bir derede kalm›fl durumda. Sistem, örtülü
kad›nlar› yok say›p d›fllamaya bafllad›¤›ndan beri bizim kesimin
baz› erkekleri de yok saymaya bafllad›. Çünkü kad›nlar kendi ka-
riyerlerine ve görünürlüklerine zarar veren bir unsur olmaya bafl-
lad›. Eskiden bir kâr-zarar dengesi vard›. fiimdi denge bozuldu.
Bu anlamda ne ‹sa'ya ne Musa'ya yaranamayan bir kad›n kitlesi
var ortada. Bu asl›nda kadinlar› çok olgunlaflt›rd›, kendi ayaklar›
üstünde durman›n ne kadar gerekli oldu¤unu kavrad›lar. Eflleri ve-
ya dindar amirlerinin, sorun kendilerine bulaflt›¤› anda kendilerini
yaln›z ve devre d›fl› b›rakt›¤›n› hepsi gördü.
Meseleye kad›n›n geliflmesi ve güçlendirilmesi perspektifin-
den bakan kesimlere gelince, onlar›n yok saymaya cal›flt›klar› bu
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
‹SLAM VE KADIN 43
1. "‹slami feminist" nitelemesi bize ait, yoksa söz konusu yazarlar›n ço¤u bu
tamlamay› benimsemediklerini çeflitli vesilelerle belirttiler.
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
‹SLAM‹ HAREKETTE FEM‹N‹ZM TARTIfiMASI 47
‹slamc›lar ve Feministler
Feministlerin Bak›fl›
Nabi Avc›, Ahmet Çi¤dem, Erol Göka gibi baz› müslüman erkek-
ler bizi içtenlikle desteklediler, hatta yüreklendirdiler. Tart›flmala-
r›n ilk müsebbibi olan yaz›n›n sahibi Ali Bulaç susmay› seçerken,
‹smet Özel'den kad›nlar›n eksik dinlili¤ine dair beyanlar dinleme-
ye bafllad›k. Hep tekrarlanan, kad›nlar›n evlerde korunmas› gere-
ken çiçek, vazo falan gibi fleyler olduklar› fleklindeki söylemlerin
o günlerde iyiden iyiye yo¤unlaflt›¤›n› hat›rl›yorum. Bunlar d›fl›n-
da çok say›da okur mektubunda gördü¤ümüz tav›r ac›mas›zca
yarg›lamaktan ibaretti. Öyle ki bu mektuplarda müslümanl›¤›-
m›z sorgulan›yor, aln›m›z›n secde görüp görmedi¤i merak edili-
yordu. Bunlar›n gözünde biz nefsinin pefline düflmüfl sorumsuz
kad›nlard›k. Oysa aradan geçen y›llar, belki aralar›nda bu mektup-
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
‹SLAM‹ HAREKETTE FEM‹N‹ZM TARTIfiMASI 57
7. Laik feminist çevrelere hâkim olan "hem dindar hem feminist" olunamaya-
ca¤› mant›¤›, "hem dindar hem sosyalist" olunamayaca¤› mant›¤›n› hat›rlat›yor.
Malatya'da radikal ‹slamc› bir radyoda, canl› yay›nda "dindarlar da sosyalist ola-
bilir" demifltim ve küçük çapl› bir infiale sebep olmufltum; hatta genç bir ‹slamc›
radyonun ç›k›fl›nda öfkeli bir flekilde "kan›t›n var m›?" diye hesap sormaya kalk-
m›flt›. Ayn› cümleyi ‹stanbul Bilar'daki bir panelde sarfetti¤imde solcu bir dinleyi-
ci, herkesin duyaca¤› bir flekilde küfrederek salonu terk etti. Panel yöneticisi de
hiç sesini ç›karmayarak onunla ayn› duygular› paylaflt›¤›n› göstermifl oldu.
8. ‹slami harekette kad›n›n bac› konumunun ayr›nt›l› ve sistematik bir özelefl-
tirisi için bak›n›z Cihan Aktafl, "Bac›dan Bayana", Birikim, say› 137, Eylül 2000.
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
‹SLAM‹ HAREKETTE FEM‹N‹ZM TARTIfiMASI 63
Neden Türban?
Olay›n insan haklar› boyutu, uzun bir süre, –herhalde daha 28 fiu-
bat sürecine epey vakit oldu¤u, yani ‹slamc›lar "demokrasi, hak ve
özgürlükler, sivil toplum" gibi de¤erleri henüz keflfetmemifl olduk-
lar› için– ihmal edildi. Ancak devletin ve YÖK'ün ifli s›k› tutmas›n›n
ard›ndan davan›n kaybedilece¤inin sezilmesiyle birlikte kimi ‹s-
lamc› kad›nlar, türban› esas olarak bir insan haklar› sorunu olarak
ortaya koymaya çal›flt›lar. Bu yolla ‹slamc› olmayan kesimleri de
davalar›na sahip ç›kmaya ça¤›rd›lar. Sorunun Avrupa ‹nsan Hakla-
r› Mahkemesi'ne tafl›nmas›nda da ayn› yaklafl›m etkili oldu. ‹nsan
haklar› boyutunun bu flekilde öne ç›kar›lmas›, türban›n dinsel ve si-
yasal meflruiyetinin geri plana at›lmas› ister istemez, kendileri gibi
olmayanlar›n hak ve özgürlüklerini savunma, gerekirse bu u¤urda
mücadele verme zorunluklar›n› da beraberinde getirdi.9
Tabii bu zorunlu¤a tüm ‹slamc›lar›n uydu¤u söylenemez. Hat-
ta türban üzerinden "herkesin" hak ve özgürlüklerini savunma
noktas›na gelen ‹slamc›lar›n say›s›n›n hayli düflük oldu¤u, yine de
bu az say›n›n bile geleneksel ‹slami camiada infiale yol açt›¤›
aç›kt›r. Örne¤in tesettürlü baz› kad›nlar›n Cumartesi annelerine
destek vermesi, baz› ‹slamc› kad›n yazarlar›n F tipi cezaevlerine
karfl› direnen devrimcileri övmesi kimi üst düzey cemaat yönetici-
lerinin tüylerini diken diken etmeye yetmifltir.
"Ötekinin hakk›" söz konusu oldu¤unda nedense en çok "mini
etek" örne¤i verildi. ‹lk bafllarda medyan›n "ya mini etek?" soru-
suna kaçamak karfl›l›klar veren türbanl›lar, kendi sorunlar›n›n iyi-
ce çözümsüz bir hal almas›yla "isteyen mini etek giysin, isteyen
bafl›n› örtsün" demeye bafllad›lar. Ama olaya "radikal ‹slamc›"
perspektiften bakan Macide Göç gibi kifliler hâlâ bu tür bir ço¤ul-
cu anlay›fl›n kabul edilemeyece¤ini savunuyorlar: "Baflörtüsü vah-
yi bir emirken, kapitalist tüketim kültürünün üretti¤i mini etek va-
hiy karfl›t› bir ifsad halidir. Baflörtüsü insan haklar› içinde de¤er-
15. Nurcan K›t›r, a.g.e., s. 223. 16. fierife Kat›rc›, a.g.e., s. 207.
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
B‹R ÖZGÜRLEfiME ‹MKÂNI OLARAK TÜRBAN 77
*
"Bizim Eczac›l›k günümüz vard›, 14 May›s. O gün çeflitli yar›fl-
malar vard›. On gün süreyle kütüphaneye gidip yar›flmalara haz›r-
lanm›flt›m. Son gitti¤im gün okul sekreteri de oradayd›. Kütüpha-
ne görevlisine, bunlar› kesinlikle kütüphaneye sokmayacaks›n,
dedi. Yafll› bir bayan vard›, kütüphane görevlisi. K›z›m ne olursun
aç bafl›n› gir, yaz›n› tamamla, dedi. Bak kütüphanede kimse yok.
Hakk›n zayi olmas›n."17
*
"Babam flöyle demiflti: Git, Taksim'den pösteke gibi bir peruk al,
tak, görsünler saçsa iflte bu da saç. Önemli olan saç›n görünmesi
de¤ildi. Zorla baflörtüyü ç›karmak. Ç›kard›ktan sonra saç›m da
görülse olur. Derslere, laboratuvarlara bir alt s›n›fta devam etmek
zorunda kald›m. Hem örtüsünü aç›p devam edenlerle, hem alt s›-
n›fla diyalo¤um eski haline, o tabi haline dönmedi. Daha sonradan
da onlara bunu hat›rlatt›m. Siz de çok fley kazanmad›n›z dedim.
Çok bozuldular. Onlar da vaktinde okulu tamamlayamad›lar. Ve
bu ezikli¤i de her zaman hissettiler. Fakat onlar›n tavr› bize daha
çok zaman kaybettirdi. Sonradan solcu bir arkadafl sormufltu. ‹ki
tür müslümanl›k m› var, siz de o komik peruklar› tak›p devam et-
seydiniz, bir y›l kaybetmeyecektiniz. Piflman m›s›n›z? Hay›r, de-
dim. Bunun için bir y›l›m feda olsun. Tebrik edip gitti."18
*
"O aralar hep Ankebut suresini okuyordum. Dünya zevklerinin
geçici oldu¤unu, bafl›m› açsam bile bunun hesab›n› veremeyece-
¤imi yazd›m. O arada ifl ar›yordum. Hiç olmazsa maddi olarak
yük olmayay›m diye. Bu meseleler beni o kadar meflgul ediyordu
ki, difl için doktora gitmifltim. Morfin a¤›r gelince bay›lm›fl›m."19
*
"Lise II'nin bafl›nda hemen s›k›flt›rmaya bafllad›lar. De¤iflik gö-
rüfllü ö¤retmenler geldi. Onlar›n bask›s›yla birlikte bir Arapça ö¤-
retmenimiz vard›, Mekke'de okumufl, kendisi kadrolu de¤ildi. Bi-
ze tesettürün öneminden söz ediyor, ona lay›k olmak gerekti¤ini
tavsiye ediyordu. Hüseyin Hask›r›fl, hemen sakal›n› kesti. Bize de
"Ben sakal›m› kestim, siz de bafl›n›z› açacaks›n›z," dedi. Biz kabul
etmedik. Arapça derslerine bizi almad›. Biz de mescidde oturduk.
Yine bir siyer hocam›z siz bafl›n›z› aç›n, ben gözlerimi kapatarak
ders anlataca¤›m, dedi. Biz yine açmad›k, bir arkadafl soru sordu,
hoca da döndü bakt›. O zaman biz bafl›m›z› açsayd›k bize baka-
cakt›n›z, dedik. Utand›, bize ›srarl› davranmaktan vazgeçti. S›n›f-
ta 6 kifli kald›k örtülü. Bir gün biz yine gazetelere gitmifltik. O gün
bafl›n› en önce açan kiflilere üç gün uzaklaflt›rma cezas› gelmifl.
Çok k›zd›lar. Devaml› bizi s›n›f› bölmekle suçluyorlard›. Aram›za
nifak girmiflti. Bütün bu olaylar 1982'nin ilk ay› içinde oldu. Daha
sonra Milli Güvenlik dersine bir asker geldi. As›l Milli Güvenlik
Hocam›z albayd›, dindard›. K›z› da bizim okulda ö¤renciydi. 80
ihtilalinde tutukland›. Daha sonra k›z› da okulu b›rakt›, ba¤lant›-
m›z koptu. Çok iyi bir insand›. Bizimle sohbet eder, bizi çok se-
verdi. Efli aç›kt›, k›z›n› dindar yetifltirmek istiyordu ama olmad›,
yeni gelen Milli Güvenlik hocas› yüzbafl›yd›. ‹lk ders hepimiz ör-
tülüydük, iki s›n›f bir aradayd›k. Kap›dan bakt› uygun k›yafet gi-
yin, dedi. Baz›lar› açt›, biz açmad›k. Bizi d›flar› ç›kard›, numarala-
r›m›z› ald›. 10 Kas›m töreninde, ateist ö¤retmenler zevkten dört
köfleydi. Gelen müfettifllerle sohbet ederdi. Di¤er s›n›flara bak›n
böyle çok güzel oluyorsunuz, derdi."20
*
"Her y›l, tam befl y›l boyunca Milli E¤itimin açt›¤› ö¤retmenlik s›-
navlar›na girdim. ‹ki defa kazand›m da, fakat gidece¤im yerde bu
problemle tek bafl›ma bafledebilir miyim emin olamad›¤›m için gi-
¤›m karar için bu gün hâlâ kendi kendimi sorguluyor derin bir
üzüntü duyuyorum. Sizlerin de dualar›yla Yüce Rabbim (c.c) in-
flaallah bizi affeder.
Okula geri döndük. ‹stediklerini yapt›k. Ama hâlâ hoflnut de-
¤illerdi. Her f›rsatta yine bize hakaret ediyor, tahrik ediyor hiçbir
fley yapamasa bizi d›fllayarak psikolojik bask› alt›nda tutarak, ders-
lerimizden baflar›s›z k›lmaya çal›fl›yorlard›.
Her fleye ra¤men baflar›l› olmam›z ve s›n›flar› tak›nt›s›z geç-
memiz onlar› ç›ld›rt›yordu. Ne yapsalar olmuyordu. Hele baz› zor
derslerde, aç›k arkadafllar›n bilemediklerini bize sormalar› onlar›
tahammül edilemez hale getiriyordu."26
*
"O gün kural› tam uygulama iddias›nda idiler, bu yüzden kravat
kontrolü de yap›l›yordu. Ama onun kolay› vard›, içeri kravatl› gi-
ren ö¤renciler, kravatlar›n› pencereden arkadafllar›na uzat›yorlar,
onlar da böyle içeri giriyorlard›. Bunu görmüyor muydu idare, ta-
bii ki evet, as›l amac›n ne oldu¤unu zaten onlar da biz de biliyor-
duk."27
*
"Yasak ilk ç›kt›¤›nda 2. s›n›ftayd›k. Eczac›l›k Fakültesinde. Baba-
s› imam olan arkadafllar›n ço¤u bafl›n› açt›. Onlar bafllar›n› açarak
fedakârl›k ettiklerini, ... hizmet etmek için açt›klar›n› söylüyorlar-
d›. Acaba hata m› ediyorum, ailem beni buraya göndermifl, her
türlü masraf› yapm›fl. Art›k ö¤retim hayat›m›n bitti¤ini düflünü-
yordum. E¤er Allah bana bunu nasip edecekse on y›l sonra da ol-
sa bitirece¤im. Bir sürü eylem vs. yap›yorduk, ama bundan her-
hangi bir beklentim yoktu. Bizi imtihanlara alm›yorlard›. Baz› ar-
kadafllar›m›z açarak nifak yaratmasa ve bizi zay›flatmasa daha
farkl› olurdu. Çünkü onlar imaj›m›z› zedeliyordu. Meydanda bek-
lerken bizi gören hocalar soruyordu: Di¤er arkadafllar açt›, siz ne
26. Zübeyde Tezcan, a.g.e., s. 260. 27. Ayfle Sula, a.g.e., s. 269.
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
84 D‹REN‹fi VE ‹TAAT
28. Hediye Aktafl, a.g.e., s. 271. 29. Ayfle Do¤u, a.g.e., s. 274.
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
B‹R ÖZGÜRLEfiME ‹MKÂNI OLARAK TÜRBAN 85
"Her taraftan çok yönlü bir bask› alt›nda idik. Birinci s›n›ftan bir
arkadafl›m›z›n babas› ta Gaziantep'ten kalk›p gelmifl, k›z›n› bafl›n›
açarak s›nava girmeye zorluyordu. Ona 'Ya bafl›n› aç›p s›nava gi-
rersin, ya da eve döneriz ve evde oturursun,' diyordu. Biz de k›z-
g›nl›¤›ndan nasibimizi ald›k. K›z›na baflörtüsünü açmamas› konu-
sunda bask› yapmamam›z› söyledi. Gerçekten ac› dakikalard›.
Hepimiz a¤l›yor, yapacak bir fley bulam›yorduk. Sonunda babas›
arkadafl›m›z› zorla s›nava sokmay› baflard›."34
TÜRBANIN DÖNÜfiÜMÜ
2. Geçmiflte ayn› aileler genç k›zlar›na uygun bir k›yafet bulmakta epey zor-
lan›yorlard›. Türban öncesinde yegâne alternatif çarflaft› ki bunun do¤urdu¤u
"modernlik d›fl›" görünüm ve toplumdan "gönüllü tecrit" hali, baz› tarikatlar d›-
fl›nda pek tercih edilmiyordu. Türban›n hem modernli¤i, hem muhafazakârl›¤›
içermesi bu bak›mdan imdada yetiflti.
3. Nazife fiiflman, Kamusal Alanda Baflörtülüler, F. K. Barbaroso¤lu ile Söy-
lefli, ‹z Yay›nc›l›k, ‹stanbul, 2000, s. 87.
4. "Bugün 80'li y›llara göre baflörtülü k›zlar›n say›s› artt›. Ancak baflörtüsünün
kimlik olarak alg›lan›fl› o y›llara göre zay›flad›. O y›llarda örtünenler niçin örtün-
düklerini ve örtülerinin nelere mal oldu¤unu biliyorlar, zulüm karfl›s›nda mücade-
le ediyorlard›. Bugün ise bir baflörtülünün kapitalist, Kemalist, laik olmas› yad›r-
ganacak bir durum olarak görülmeyebiliyor. Örne¤in An›tkabir'e çelenk koymaya
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
TÜRBANIN DÖNÜfiÜMÜ 93
7. A.g.e., s. 78.
8. Okuyucu, kitap için yapt›¤›m befl ayr› röportajda da "s›n›f meselesi"nin ge-
nifl yer tuttu¤unu fark edecektir. Bunun için bir çaba sarfetmedi¤imi, konufltu¤um
befl kiflinin de bu konuda hayli duyarl› oldu¤unu belirtmek isterim.
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
TÜRBANIN DÖNÜfiÜMÜ 95
Dökülenler ve kalanlar
Son Eylemler
Döneklerin Sorumlulu¤u
Ama hâlâ müslüman olduklar›, yani dinden ç›kmad›klar› için kimse onlara dönek
filan demiyor. Ya bu tan›m› siyasi literatürden tamamen ç›karal›m, ya da bu türden
flahsiyetlere de gönül rahatl›¤›yla "dönek" diyelim.
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
4. Merve Kavakç› olay›, bafll› bafl›na genifl bir inceleme ve tart›flma gerektiri-
yor. Kavakç›, RP Han›m Komisyonlar›'nda piflmifl biri de¤ildi; Erbakan taraf›n-
dan paraflütle indirildi. Örtüsü d›fl›nda –ki onun da epey fl›k oldu¤u biliniyor–
ABD'de yaflam›fl olmas›, e¤itimi, dil bilmesi gibi özellikleri onu FP taban›ndan
çok "Beyaz Türklere" yak›nlaflt›r›yordu. Merve'nin seçilmesi örtülü kad›nlarda
baflta büyük bir sevinç ve coflku yaratt›. Kendisine ç›kart›lan engellerse bu kesi-
min devlete ve kurumlar›na olan ba¤l›l›¤›n› bir ölçüde zedeledi. Ancak Merve'nin
Amerikan vatandafl› oldu¤unun ve bunu gizledi¤inin anlafl›lmas›yla kafalar iyice
kar›flt›. Sonunda Merve Kavakç›, Türkiye'deki örtülü kad›nlar›n simgesi haline
geldi. Bunu ne kadar hak etti¤i tart›fl›l›r.
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
108 D‹REN‹fi VE ‹TAAT
"Hikmetli Sessizlik"
Bunu söyleyemem, çünkü lider Erbakan ile taban aras›nda çok de-
¤iflik bir iletiflim vard›, hâlâ daha öyle. Sadece konuflma, sözler
de¤il, durufl, bak›fl, ima... Taban, Hoca'n›n gözlerine bakt›¤›nda ne
istedi¤ini anl›yordu. Liderle birlikte taban da flekil al›yordu. Buna
hep hayret etmiflimdir. Partinin uygulamaya koydu¤u yeni bir po-
litikaya bile k›sa zamanda adapte olabilen bir taban söz konusu.
Siyasi duyarl›¤› art›r›lm›fl bir taban olmas›ndan kaynaklan›yor ola-
bilir.
‹flin içinde belki biraz kadercilik var. Biraz da dini itici güçle siya-
setin içinde varolmakla ilgili bir fley. Dini içsellefltirmekle, din ile
siyaseti birlikte alg›lamakla ilgili. Bunun tamamen kad›nlar›n si-
yaseti alg›lamas›yla ilgili bir sorun oldu¤unu düflünüyorum. Ken-
dini dindar olarak tan›mlayan ve sokaklarda siyaset yapmas› ak›l-
lardan bile geçmeyen bir zümreden bahsediyoruz. Kamusal alana
ç›k›fllar› de¤il, evden d›flar› ç›k›fllar› bile çok s›k› kurallara ba¤lan-
m›fl kad›nlardan. Bu arada, RP'nin söylemi içindeki adalet, yol-
suzlu¤a son, rüflvete hay›r, eflitlik ve s›n›f elefltirisi gibi bahislerin
dini karfl›l›klar›n› hissetmek de hoflumuza gidiyordu. Böylece si-
yaset, biz kad›nlar›n elinde hay›rl› bir ifle dönüflüyordu. Bütün bu
katk›lar, hayat› yeni tan›mayla ilgili tecrübesizlikler, dini içsellik-
le beslenen bir tür sessizli¤e dönüflebiliyordu.
Önce bir idol gibi ortaya ç›kan kad›nlar oldu. Bunlar çok takdir
gördü, di¤er k›zlar ve kad›nlar da o takdir edilen kad›nlara benze-
meye çal›flt›. Bu her zaman, her yerde böyle olmufltur. Mesela flim-
di k›zlar Merve Kavakç› gibi giyinmeye, onun okudu¤u okullara
gitmeye çal›fl›yorlar. RP döneminde de d›flar›da görünür olan bir
kad›n grubu vard› ve bunlar kocalardan da, kad›nlardan da onay
ald›. Özellikle ikinci dalga genç k›zlar bunlara benzemeye çal›flt›.
Han›m komisyonlar›n› kuran bu ilk grubun kad›nlar› tahsil yap-
maya çal›flan, söyleyecek sözü olan kad›nlar. Mesela bir toplant›-
da bir foto¤rafç› foto¤raf çekmek istedi¤inde yüzünü kapayan çar-
flafl› kad›nlar zamanla yurt meselelerinden, ekonomiden konufl-
maya bafllad›lar. Bu çok k›sa bir zamanda oldu. 1990 ile 1995 ara-
s›ndaki sürede politize olup dönüfltüler.
Onay›n s›n›r› nereye kadard›? Belli bir yerden sonra "ötesi yok"
diyorlar m›yd›?
Evet ama buna RP karar vermedi, oray› biz kad›nlar bu hale getir-
mifltik.
Siyaset, zaten yap›s› gere¤i erkek do¤as›yla iç içe: Bir güç savafl›,
nemalar›n paylafl›lmas›. Bu sadece siyasi iktidarlar›n ve paran›n
de¤il her türlü gücün paylaflt›r›lmas›. Bu savaflta insanlar çok flef-
faf, niyetler ortada ve bir satranç tahtas› gibi siyaset ve çok erkek-
çe. Belki de bu iktidar savafl› içinde olmad›¤›m›z için gettomuz
daha yumuflak, daha kad›ns›, daha insaniydi.
Genel bir sorun var, dindar kad›n da, olmayan da ayn› sorunu ya-
fl›yor.
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
116 D‹REN‹fi VE ‹TAAT
Son dönemde fazla laf› edilen çokefllilik olay› var dindar kesim-
de?
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
‹SLAMCI KADIN GETTOLARI 117
Baz› genç k›zlar›n, evli erkeklerin ikinci efli olmay› tercih ettikle-
ri söyleniyor.
Hay›r, böyle bir fleye tan›k olmad›m, ama iyi gitmedi¤i için evli-
liklerini bitirmek isteyenler var elbette.
l›k sorunu kalmam›fl durumda. Benim için ne de¤iflti? Yani bir ge-
ce arkadafl›n›z›n Amerikal› oldu¤unu ö¤reniyorsunuz, ertesi gün
yine Türk oluyor. Vatandafll›k kavram›n›n ne kadar sanal bir fley
oldu¤unu düflünüyorsunuz.
Bunda tek unsur ailesi de¤il. ‹yi bir e¤itim görmüfl olmas›, Ameri-
ka'da okumufl olmas› flu anki konjonktürde puan getirici fleyler.
Yani Merve'nin seçimi s›radan bir seçim de¤ildi. Merve'nin Ame-
rikan vatandafl› ç›kmas›yla hepimizin gizli gizli ne kadar da milli-
yetçi oldu¤umuz ortaya ç›kt›. Ne kadar da Türkmüflüz, birdenbire
Merve'ye Türk efl arand›: Türk olacak, genç olacak, iyi biri ola-
cak!
Eraslan: Solcu olsun, sa¤c› olsun hepimizi eziyor. Çok feci bir fle-
kilde eziyor. Bir ç›k›fl yolu bulmak zorunday›z. Belki de demokra-
si o ezilmemeyi sa¤lamak için gerekli.
4. "‹slamc›l›k dalgas› içinde ön plana ç›kan kimi erkekler bile, baflörtüsü ört-
meyen k›zlarla evlenmeyi tercih etmeye bafllad›lar. Derken, ara dönemlere özgü
ara davran›fl biçimleri, befly›ld›zl› otel tart›flmalar›yla birlikte ‹slamc› gündemi ifl-
gal etti; k›rk yafl sendromlar›, gizli imam nikâhlar›, çöküfl devri psikozlar›." Cihan
Aktafl, "Bac›dan Bayana", Birikim, say› 137, Eylül 2000, s. 44.
5. Elif H. Toros, "Hayat, Hikâyeler ve Suskunlu¤a Dair", Osmanl›'dan... için-
de, s. 203.
6. Nazife fiiflman, Kamusal Alanda Baflörtülüler, F. K. Barbaroso¤lu ile Söy-
lefli, ‹z Yay›nc›l›k, ‹stanbul, 2000, s. 64.
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
ALLAH'IN ERKE⁄E VERD‹⁄‹ RUHSAT 127
‹slami kesim uzun bir süre zengin ve fl›mar›k k›zlar›n, yoksul ama
gururlu ‹slamc› gençlere afl›k olup örtünmesini anlatan "hidayet
romanlar›" ile "galibiyet" duygusunu tatmin ediyordu. fiimdiyse
"ma¤lubiyet itiraflar›" revaçta. Bunlar›n en popülerlerinden biri
Ahmet Kekeç'in üç bask› yapan, Ya¤murdan Sonra8 adl› roman›.
28 fiubat fonunda geçen roman›n kahraman›, tam da Cihan Aktafl
ve Elif Toros'un betimledi¤i gibi 40 yafl›ndaki Murat. Evli, çocuk-
suz. Yay›nc›l›k yapm›fl, hakk›nda dava aç›lm›fl. fiimdi k›rtasiyeci-
lik yap›yor. ‹slamc›, ama pek namaz k›lm›yor. Evinde s›k›l›yor.
Efli Rana'dan s›k›l›yor. ‹flinde s›k›l›yor. Aktüalite kendisini s›kt›¤›
için dünyayla da pek ilgilenmiyor. ‹lgisini ve aflk›n› üvey k›zkar-
defli Hülya ve 68'li profesör bir baban›n k›sa saçl›, flizofreni teda-
Ça¤›r›yorlar da m› ç›km›yorsunuz?
Sizin bir yaz›n›z› on y›l önce kitab›ma alm›flt›m: "Genç k›zlar dik-
kat, ‹slam›n nikâh›n› suistimal edenler var." fiimdiyse daha çok
evli kad›nlar›n kocalar›na dikkat etmesini istiyorsunuz galiba.
Öyle de¤il. O söylemimde de¤iflen bir fley yok. Gene nikâh suisti-
mal ediliyor. Tabii kad›n›n, k›z›n aptal›ndan faydalan›yorlar. Al-
datan da aptald›r asl›nda, çünkü kendisini de aldat›r. Her iki taraf
için de insan onurunun kayb› geçerli burada. Kad›nlar› Kad›nlar
da Eziyor roman›mda "kad›nlar, kocalar›n›za dikkat" demiyorum.
Diyorum ki, her alanda kad›nlar kad›nlar› eziyor. Sizin ilk düflma-
n›n›z, erkek oldu¤unuz için, kad›n olmaz. ‹lk etapta sizi bir baflka
erkek k›skan›r. Kad›n› da kad›n k›skan›r. ‹lk tepki beylerden gel-
mez. Önce han›m arkadafl› onu k›skan›r ve ezmeye çal›fl›r. Bir de
roman›mda ›srarla üzerinde durdu¤um, son zamanlarda çok moda
olan evli erkeklere âfl›k olma modas› var. Neymifl efendim, "elim-
de de¤il" diyorlar. Bu söz bana çok insanl›k d›fl› geliyor. Baflkas›-
na ait bir insana âfl›k oluyorsunuz ve o kad›n›n elinden onu çalma-
ya çal›fl›yorsunuz.
Hay›r s›r›tan bir art›fl yok, bilhassa azalma var. Benim konum za-
ten iki evlilik de¤il. Adam›n kafas›nda evlilik yok bile, ama kad›n
ona âfl›k oldu¤u için adam› bafltan ç›kar›yor. Adam›n han›m›n› hiç
düflünmüyor. Bunu söylerken ‹slami kesim filan diye ayr›m yap-
m›yorum.
Nas›l yap›l›yor?
Tatil köyleri ‹slam'›n yasak etmedi¤i bir fley, ama baz›lar› ifli 盤-
r›ndan ç›kard›. Tatil Peygamber Efendimizin de yapt›¤›, insan›n
ihtiyac› olan bir fleydir. Ama tatili dinsizlik panay›r›na çevirme-
mek, ‹slam'a uygun yapmak gerekiyor. Benim böyle bir projem
oldu¤u için bana da laf atanlar oluyor. Ben hem tahsilimizi, hem
tatilimizi yapal›m istiyordum. Benimki farkl› bir fleydi. Kad›n-er-
kek kar›fl›k, laubali bir manzara görünüyor flimdi baz› tatil köyle-
rinde. Ama bunlar az›nl›kta. ‹slami kesimin ço¤unlu¤u bu de¤il,
ekranda görünen de¤il.
Nedir bu flok?
Siz mi az›nl›ktas›n›z?
Demek ki.
Niçin ayr›l›yormufl?
Roman›n›zda s›¤›nma evi olgusu var. Bu ciddi bir sorun de¤il mi?
Hepsi erkek...
Konufluluyor tabii, kiflilikli bir tav›r. Ben baz› alanlarda iyi bir
gözlemci oldu¤uma inan›yorum. Türkiye'de yaflanan her fley akl›-
m›z erdi¤ince bizi ilgilendirir. Mesela ekonomi konusundan anla-
mam, iyi bir gözlemci de¤ilimdir. Ama sosyal konular› tabii ki ta-
kip ediyorum. O kadar meflhur ve mükemmel bir sese sahip oldu-
¤u söylenen bir insan›n program›nda dansöze ihtiyac› olmas› siz-
ce mümkün bir fley mi? Yanl›fl burada bafll›yor. ‹brahim Tatl›ses
hayran› aileler, dansöz oldu¤u için izleyemiyor. Olay›n kad›n-er-
kek boyutu da ilgi uyand›r›yor tabii. Mesela Reha Muhtar'›n prog-
ram›nda konufltu. "O anad›r, evinin kad›n›d›r," dedi. Halbuki ka-
d›n kocas›ndan veya sevgilisinden ana oldu¤u için ilgi görmek is-
temez, kendi oldu¤u için ilgi görmek ister. Yani hiçbir kad›n kabul
etmez bunu. "Sen çocuklar›m›n anas›s›n, bafl›m›n tac›s›n..." Hay›r.
Onun efli, sevdi¤i kifli oldu¤u için onun taraf›ndan önemsenmek
ister.
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
ALLAH'IN ERKE⁄E VERD‹⁄‹ RUHSAT 143
‹SLAMCI KADIN:
‹K‹ KERE HÜKMEN MA⁄LUP
C‹HAN AKTAfi: Bu bir süreç ifli; k›saca aç›klamak pek kolay de¤il.
Kiflisel süreçlerden, sosyal süreçlerden ve tabii bunlar›n çak›flt›¤›
alanlardan söz etmemiz gerekiyor. Benim ilk gençli¤im 1970'li
y›llarda geçti. Çok zorlu, çat›flmalarla, karfl›tl›klarla dolu bir dö-
nemdi. Kimlik aray›fllar› dönemiydi. Yat›l› okul ö¤rencisiydim ve
köken olarak Anadolulu, Do¤ulu olmak, ayr›ca dini de¤erlere sa-
hip ç›kmak, mesela Allah'a inanmak ve mesela yemek duas›n›n
içeri¤i, hatta be¤endi¤iniz renkler, flark›lar, flark›c›lar, filmler bile,
yat›l› okul ortam›nda zorunlu bir flekilde bir safta bulunmay› ge-
rektiriyordu. Allah'a inand›¤›m için, Solcular›n aras›nda olamaya-
ca¤›ma göre, kendimi ülkücü say›yordum, ama içten içe bununla
yetinemeyece¤imi de biliyordum. Anti-emperyalisttim, büyük bir
medeniyetin varisi say›yordum kendimi; dolay›s›yla tarihimin ve
yerli sayd›¤›m de¤erlerin, emperyalizmin uflaklar› veya kand›r›l-
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
146 D‹REN‹fi VE ‹TAAT
yere oturtmak için özel bir çal›flma içine girmek zorunda kal›yor-
dunuz, çünkü hiçbir fley haz›r de¤ildi. Kiflisel aray›fllar›m ve kimi
zaman raslant›larla elde etti¤im ‹slami verilerle toplumdaki ‹sla-
mi alg›lar birbirleriyle uyuflmuyordu, müslümanlar›n müslüman
kad›n alg›lar› ve müslüman kad›n kimli¤ini karalayanlar›n görüfl-
leri tezat teflkil ediyordu. Bir de dayatmalar vard›. ‹yi müslüman
olacaksan, flunlara flunlara sorgusuz sualsiz itaat etmelisin. Mo-
dern olmak için flöyle yaflamal›, flöyle görünmelisin... Mimarl›k
ö¤renimimim yan› s›ra ‹slamiyet'i ö¤renmeye çal›fl›yordum. Ga-
zetelerde, dergilerde kendi sorular›m› tart›flt›¤›m yaz›lar yaz›yor-
dum. Tabii ki müslüman olarak ‹slami dünya görüflünü benimsi-
yordum, ama modern e¤itim görmüfl ve modernli¤i baz› bak›mlar-
dan içsellefltirmifl bir genç k›z olarak, "‹slam'da kad›n" kitaplar›-
n›n sundu¤u bilgilerle hayat aras›ndaki boflluk üzerine düflünüyor-
dum.
"Yoksa ben iyi bir müslüman de¤il miyim?" diye sorman›za yol
açabiliyordu. Kendinizi e¤ip büküyorsunuz, olmuyor. Kuflak ola-
rak yaflad›¤›m›z bu s›k›flt›r›lma hissi, ‹slami bilgilenme ve bilinç-
lenme, e¤itim ve ö¤retim alan›nda toplum olarak yaflad›¤›m›z sos-
yal ve kültürel kopukluklardan, bu kopukluklar›n yol açt›¤› kültü-
rel floklardan kaynaklan›yor.
1980'de Yeni Devir'de yazmaya bafllad›m. ‹ki tarafl› bir elefltiri ge-
lifltiriyordum. Bir yanda sistemin, hâkim ideolojinin oluflturmaya
çal›flt›¤› bir kad›n modeli vard› ve tüm kad›nlara, bir tür kurtulufl
için bu modelin veya flablonun içine yerleflmeleri, neredeyse kesin
ve "kutsay›c›", ayn› zamanda da alternatifleri, öteki modelleri suç-
layan ve yarg›layan bir dille emrediliyordu. Di¤er tarafta kitaplar-
da ve vaazlarda ‹slam'da kad›n›n olmas› gerekti¤i iddia edilen bir
kad›n tipi vard›. Her ikisi de bana yabanc› geliyordu ve bence
elefltiriyi hakediyorlard›. Beni esas rahats›z eden kendi sesinden
yoksunluk, tekseslilik, özgünlükten yoksun ve aktarmac› model-
lerle dayatmac›l›kt›. Hem geleneksel, hem de modern ve ça¤dafl
görüntülerin arkas›na gizlenen köle ve cariye ruhunu sorguluyor-
dum. Daha ilk yaz›lar›mdan itibaren, kendi ayaklar› üzerinde du-
rabilen, Allah karfl›s›nda "kutsal emaneti", yani bilinçli olabilme-
yi üstlenmifl, birey olabilen kad›n› savundum, tart›flt›m ve iflledim.
¤›nda yazan, öne ç›kan kad›n say›s› çok fazla de¤il. Baflörtüsü ha-
reketinden çok say›da yeni ayd›n›n ç›kaca¤›n› tahmin ediyor-
dum, olmad›. Yoksa ç›kt›lar da biz mi göremiyoruz? Y›llar önce
yazanlar›n d›fl›nda birkaç yeni isim var. Hatta y›llar önce yazan-
lar›n baz›lar› da geri çekilmifl durumda.
Evet öyle bir sessizlik var. Kendini ifade ihtiyac› var ve yaz›n›n
bunun için bir araç olarak kullan›lmas›nda, dedi¤iniz gibi bir s›-
n›rl›l›k söz konusu. Ancak bu s›n›rl›l›k Türkiye'de sadece ‹slami
kesime has de¤il. Biliyorsunuz, sosyal demokrat partiler her za-
man kotalar koyarak kad›nlar›n siyasetteki oran›n› yükseltmeye
çal›fl›rlar. Mecliste kad›n milletvekili say›s› yüzde kaç acaba? Tür-
kiye'nin genel görünüflü böyle. Ayr›ca ‹slami kesimde kad›nlar›n
geleneksel olarak kendilerini ifade etmeleri, yaz› yoluyla kamusal
alana kat›lmalar› önünde iki tür engel var. Birincisi, edebi kamu
böyle bir fleye haz›r de¤il, di¤er taraftan "acaba yaz›yla nereye ka-
dar kendimizi üretebiliriz, nereye kadar kendimizi ifade edebili-
riz," sorular›, tereddütlere yol aç›yor. Çok büyük bir fedakârl›k
söz konusu ve maddi-manevi karfl›l›klar› yok. ‹kinci engel ise ‹s-
lam'› daha iyi yaflama, ameli (praksis) olarak daha iyi bir müslü-
man olma kayg›s›yla ilgili. Hayat› daha iyi, yani daha sorumlu bir
müslüman olarak yaflama kayg›s›nda eyleme dönük etkinlikler
yüceltilirken, –özellikle son yirmi y›lda a¤›rl›kl› olarak izlenebile-
ce¤i gibi– bir eylem olarak görülmeyebilen yaz› ve sanatsal etkin-
likler ikinci plana düflürülmektedir. Oysa estetik hayat›n do¤ru bir
flekilde anlafl›lmas› ve yaflanmas› bir yetkinli¤i, olgunlaflmay› tem-
sil eder. Rad suresinin 17. ayet-i kerimesinde geçti¤i gibi: Köpük
da¤›l›r gider, halka fayda verecek fleyse yerinde kal›r.
Bu olumsuzluklara ra¤men yine de kitaplar yaz›lmad› de¤il;
çok yaz›ld› da, bas›lm›yor veya yeteri kadar duyulmuyor. Hatta
1990'larda ‹slami kesimde kad›n yazarlar›n hikâye gibi türlerde
eserler vermeleri dikkat çekiciydi bence. Hâkim medya bu kad›n
yazarlara çok fazla yer vermiyor, edebiyat konusunda zaten tek
yanl› bir sunum var. ‹slami kesim di¤er kesimlerde olup bitenleri
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
‹SLAMCI KADIN: ‹K‹ KERE HÜKMEN MA⁄LUP 151
Ayn› yo¤unlukta olmasa bile vard›r. Toplumda kad›n ile erke¤e bi-
çilen rolle alakal› bir oluflum bu. Erkekler seçebilir, de¤ifltirebilir,
hata yapsa bile affedilebilir, hayat›n› yeni bafltan kurabilir... Bofla-
nan erkek yeniden evlenip ikinci bir hayata bafllar, ama kad›n bu-
nu yapamaz, çocuklar›n› b›rakmaz çünkü. Kad›n›n do¤ru karar
verebilmesi, seçici olmas› çok daha özel bir çaba gerektiriyor. ‹flte
bu yüzden kad›n her zaman s›k› s›k›ya kendi ayaklar› üzerinde du-
rabilece¤i flekilde kendini donatmal›, diye tekrarl›yorum. Hiçbir
zaman varl›¤›n› baflka birine endeksleyerek varolabilece¤ini dü-
flünmemeli. Bu, ataerkil toplumlardan modern toplumlara geçiflle
de alakal› bir olgu. Geleneksel toplumlarda hiyerarflik iliflkiler
vard›r, yani insan teki kurulu bir yap›n›n içinde bir hücre gibi yer
alarak varl›¤›n› tamamlar. Ama art›k birey olarak varolarak ifle
bafllamak gerekiyor. Birey, yani düflünen, akleden, seçen, ba¤lan-
may› bilen, mesuliyet sahibi, müdrik insan.
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
156 D‹REN‹fi VE ‹TAAT
‹slamileflme sürecini yeni bir dünya, vicdanl› ve adil bir dünya öz-
lemiyle yaflad›k. ‹lerlemenin ve geliflmenin, ça¤dafll›¤›n ve mede-
nili¤in görüntülere, kendini inkâra ve afla¤›lamaya, yerli olan her
fleyden tiksinti duymaya ba¤land›¤› bir paradigmaya duydu¤u-
muz tepkiyle, kimlik tan›mlamas› ihtiyac›yla, ‹slamiyet'i ö¤ren-
meye ve yaflamaya çal›flt›k. Tecrübemiz bir flok halinin büyülen-
meleri ve iddialar› kadar sars›nt›lar›n›, çarp›lmalar›n›, savrulmala-
r›n› da kaps›yor. Müslüman olarak yaflamak istiyorduk, ‹slam'a
ba¤l›yd›k; kendimizi bir tarihsel süreklilik içinde hissetsek bile,
Türkiye co¤rafyas›na has "Harf Devrimi" gibi nedenlerle bilgisiz
hissediyorduk. Dini bilgimizin ve perspektifimizin yetersizli¤i
yüzünden belki, tepkisel bir ruh haliyle, bütün felsefi ve sosyal
idelojileri, ö¤renme ve anlama gere¤i duymadan reddediyorduk.
Freud'u, Marx'›, Darwin'i, feminizmi... Derinlerden gelen bir aç-
l›kla f›k›h külliyat›na, tercüme kitaplara dald›k. Önümüze gelen
bilgileri Allah r›zas› için, daha takval› bir yaflant› ad›na hayat›m›-
za yerlefltirmeye çal›flt›k. Bu anlamda yüzy›llar›n müslümanl›¤›na
has çeflitli çeliflkileri de olan tecrübeyi kendi yaflant›m›za s›¤d›r-
maya kalk›flm›fl olduk. Geçmifl yüzy›llara ait yaflant›lar›, kabulleri
biz modern e¤itim alm›fl, farkl› bir zaman diliminde ve farkl› me-
kânlarda yaflayan müslümanlar olarak özümseyebilece¤imizi san-
d›k, bunun için çabalad›k, bu nedenle bazan yanl›fll›klar yapt›k.
Bunun olabilir ve olamaz yönleri vard›, bunlar› kavrad›k.
Yine yaz›yorum. Bizde uzun ömürlü dergi pek yok. Y›llard›r yay›-
n›n› sürdürmeyi baflaran Dergah dergisi var mesela, orada hikâye-
lerim, yaz›lar›m yay›mlan›yor zaten.
Aflk her zaman mümkün ve zaten bilindi¤i gibi, aflk "her fleye ra¤-
men" geliflir, engellerden yasaklardan beslenir.
ne olarak kullan›l›r; bazan bir k›l›f, örtü, maske olarak da... Dava
ve aflk ikilemi, flu en eski, en çok oynanan trajedi yani...
Uzun süredir kol k›r›l›r yen içinde mant›¤›yla içe at›lan fleyler ya-
vafl yavafl dillendirilmeye bafllad› sanki.
Hikâye, roman bizim için henüz yeni anlat› türleri. Kad›n›n yaz-
mas› da çok yayg›n de¤il. Özellikle daha dindar kesimler için bu
çok yeni bir fley. Müslüman kad›n yazarlar mahremiyet de¤erine
önem vererek anlat›lar›n› oluflturuyorlar. Bu nedenle kamusal
alanda oldu¤u gibi edebiyatta da mahremiyetin yeniden tan›mlan-
mas›nda belirleyici bir rolleri var.
de¤il, kara para ve israf suç, yani haram. Bugün bulundu¤um nok-
tada bir müslüman›n iman›n›n ancak maddi ve konumsal s›navlar-
da gösterdi¤i baflar›ya ba¤l› oldu¤unu düflünüyorum. ‹nand›¤›n
gibi yaflamazsan, yaflad›¤›n gibi inanmaya bafllars›n. Esas olarak
takva sahibi müslümanlar›n gösteriflçi tüketimden kaç›nmalar›
beklenir. ‹slam'›n bu ba¤lamdaki ilkeleri çok aç›k ve belirleyici
oldu¤u için, müslümanlar›n sosyal adaletten, adil bir düzenden,
medine-i faz›la aray›fl›ndan yana çizgileri de bütün s›n›fsal olu-
flumlar aras›nda belirleyici olmaya devam edecektir.
Yayg›nlaflan Yasak
Ülke içinde türbanl› ö¤renci kabul eden bir avuç vak›f üniversite-
sinden baflka kurum kalmad›. "‹slami" iddial› özel ö¤renim ku-
rumlar›n ço¤u da, "kraldan çok kralc›l›k" yap›p hem ö¤renci, hem
ö¤retmen / ö¤renim görevlisi olarak baflörtülülere kap›lar›n› ala-
bildi¤ine kapatm›fl durumdalar.3
Yasak art›k üniversitelerle s›n›rl› de¤il, imam hatip liseleri ve
özel dersanelere kadar geniflletildi. Art›k yaln›zca ö¤renciler ya-
sak ma¤duru de¤il. Örne¤in Ekim 2000'de çocuk yurtlar› ve krefl-
lerinde çal›flanlar›n örtünmesi yasakland›. ‹lk bak›flta önemsiz gö-
rünen bu yasak ‹slami kesimi çok derinden etkilemeye aday, çün-
kü baz› cemaatlerin bu alana özel olarak el att›klar›, ayr›ca devlet-
te görev alamayan çok say›da üniversite mezunu kad›n›n da çocuk
Kaynakça
—
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir
Yazar ve Yayıncı tarafından telif hakları
serbest bırakılmış eserdir