You are on page 1of 26

ZİHNİN KENDİNİ KORUMA YOLLARI

101 SAVUNMA

Jerome S. BLACKMAN

Çeviri:
Öznur Karakaş
Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 75
Zihnin Kendini Koruma Yolları: 101 Savunma
Jerome S. BLACKMAN
Özgün adı: How the Mind Shield Itself: 101 Defenses

Published in 2004 by Brunner-Routledge


Copyright © 2004 by Taylor & Francis Books, Inc.
Brunner-Routledge is an imprint of the Taylor & Francis Group.
İngilizce baskıdan çevirinin basımı için gerekli telif hakkı düzenlemeleri
The Marsh Agency Ltd. ile birlikte yapılmıştır.

ISBN 978-605-5241-39-1
Türkçe yayın hakları Psikoterapi Enstitüsü’ne aittir.

Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kıs-


men yayımlanamaz, kısmen de olsa çoğaltılamaz ve elektronik
ortamlarda yayımlanamaz.

Birinci baskı: Ekim 2012

Editör: Tahir Özakkaş


Çeviri: Öznur Karakaş
Yayıma hazırlayan: Sevgi Çorabatur & Menekşe Arık

Baskı: İklim Ofset


Nişanca Mah. Arpacı Hayrettin Sok. No:21 Eyüp/İstanbul
Tel: 0212 577 77 45
www.iklimmatbaa.com

PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIK ORG. VE


DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.
Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Caddesi No285
Darıca-İZMİT
Tel : 0262 653 6699 Fax : 0262 653 6698
Merkez: Bağdat Caddesi No: 540/8 Bostancı-İSTANBUL
Tel : 0216 464 3119 Fax : 0216 464 3102
www.psikoterapi.com - www.psikoterapi.org - www.hipnoz.com

ii
ZİHNİN KENDİNİ KORUMA YOLLARI
101 SAVUNMA

Jerome S. BLACKMAN

Editör:
Uz. Dr. Tahir ÖZAKKAŞ

Çeviri:
Öznur Karakaş
Sunuş

Psikoterapi Enstitüsü olarak, öncelikle ruh sağlığı profesyo-


nellerinin ya da ruh sağlığı ile ilgilenen kişilerin ihtiyaç duyacağı
teorik bilgileri ve pratik/uygulamaya yönelik deneyimleri
paylaşan özgün ve çeviri yayınlar ile literatüre katkıda bulunmayı
hedefliyoruz. Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları, Psikoterapi
Enstitüsü’nün çalışmaları kapsamında gerçekleş-tirilen atölye
çalışmaları, uluslararası konferanslar ve dünya literatüründen
seçkileri içermektedir.

Zihnin kendini korumak üzere geliştirdiği “101 Savunma”yı


bugüne kadar derlenmiş en kapsamlı halde biraraya getiren
Blackman, günlük değerlendirmelerde ve psikolojik rahatsızlıkla-
rın tedavisinde kullanılabilecek pratik tanımlar sunuyor. Her
bölümde rastlayacağınız pek çok ipucuyla hem öğrenciler hem
de deneyimli klinisyenler için mükemmel bir başvuru aracı olan
bu kitap, psikolojik savunmaların günlük yaşamda nasıl işlediğini
gösmek isteyen bütün kullanıcılara hitap ediyor.

Konuya ilgi duyan okuyucuların yanı sıra klinisyenler,


psikoterapistler ve araştırmacılar için başvuru kitabı niteliği
taşıyan bu yayını sizlerle buluşturmaktan kıvanç duyarız.

Tahir ÖZAKKAŞ

Psikoterapi Enstitüsü Başkanı

v
İÇİNDEKİLER
SUNUŞ V
ÖNSÖZ İX
TEŞEKKÜRLER XİV
GİRİŞ XV

—1—
SAVUNMALARA İLİŞKİN GENEL KAVRAMLAR ............................................ 1
—2—
PSİKOSEKSÜEL GELİŞİMİN ORAL, ANAL VE İLK GENİTAL
EVRELERİNDE ORTAYA ÇIKAN SAVUNMALAR.......................................... 29
—3—
GİZLİLİK EVRESİ, ERGENLİK DÖNEMİ SAVUNMALARI VE DİĞERLERİ ....... 74
—4—
PSİKOPATOLOJİNİN TEŞHİSİNDE YARARLANILAN SAVUNMALAR .......... 151
—5—
YORUMLAYICI TEKNİKLER...................................................................... 190
—6—
AYIRICI TANI VE TEDAVİ SEÇİMİ............................................................. 228
—7—
DESTEKLEYİCİ TERAPİ TEKNİKLERİ ......................................................... 237
—8—
İNTİHAR EĞİLİMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİNDE
YARARLANILAN SAVUNMALAR.............................................................. 246

—EK 1— ŞİZOFRENİ: TEŞHİS KRİTERLERİNİN GELİŞİMİNİN TARİHÇESİ .. 269


—EK 2— TEŞHİS ESNASINDA DEĞERLENDİRİLEN EGO GÜÇLERİ............ 273
—EK 3— PSİKANALİTİK TEŞHİSTE GELİŞİMSEL UNSURLAR .................... 275
—EK 4— NESNE İLİŞKİLERİ KURAMININ KISA TARİHİ ............................ 279
—EK 5— BIZET’IN CARMEN’İ DİVAN’DA................................................ 283

—NOT— BİRKAÇ TEKZİP 291

KAYNAKLAR ........................................................................................... 295

YAZAR HAKKINDA .................................................................................. 311

vii
Önsöz

26 yaşındaki Steve karısıyla cinsel ilişki yaşayabilmek için


testesteron iğnesi almak istiyordu. İğneleri almak için geçerli bir
nedeni de vardı: birkaç ay önce hipofiz bezi ameliyatla alınmıştı1
ve horman yenileme tedavisi görüyordu.
O zamanlar Steve’in horman yenileme tedavisinin denetlen-
mesi ve düzenlenmesinden sorumlu olan hastanenin dahiliye
bölümünde staj yapıyordum. O zamanlar psikoloji ve savunmalar
hususunda pek bir bilgim yoktu; ama ziyaretlerimden birinde
Steve’le birkaç dakika yalnız kaldığımda testesteron iğnelerine
ihtiyaç duymasıyla ilgilendiğimden bahsettim. Karısına karşı
iktidarsızlığını testesteronun giderdiğinden bahsetti. Konuştukça
utancı azaldı ve cinsel sorunlarının sabah ereksiyonu veya mas-
türbasyon yapabilme yeteneğinin kaybını içerip içermediğini
sorarak onun cinsel geçmişine vakıf olabildim.
Bu noktafa Steve içini çekti. Odasını kapısına bir göz attı; ka-
pının kapalı olduğundan emin olduktan sonra şöyle söyledi:
“Madem açıkça konuşmaya başladık sana söylemem gereken bir
şey var. İşin aslı sadece karımla birlikte olmak için iğneye ihtiyaç
duyuyorum. Bir kız arkadaşım var ve onunla birlikte olmak için
iğneye ihtiyaç duymuyorum.”
Steve karısının hiçbir zaman sevişmekten zevk almadığından
yakındı. Evlendiklerinde bakireymiş. Şu anda iki yaşında olan

1
Steve kromofob adenom hastasıydı. Bu iyi huylu olmakla birlikte arsız bir
tümördür.

ix
oğullarının doğumundan beri nisbeten az birlikte olmaya başla-
mışlar. Ameliyatının sorunla pek de ilgili olmadığından bahsetti.
Karısını sevmesine rağmen, kadının da kendinden kaynaklandı-
ğını kabul ettiği bu sorunu çözmek için aklına başka bir yol gel-
mediğini söyledi. Karısıyla birlikte olmaktan keyif alabilmeyi çok
arzuladığını söyledi. Diğer yönlerden, örneğin hastalığını atlat-
ması için ona sunduğu destek açısından, son derece iyi bir eş
olduğundan bahsetti.

Bir sonraki gün yine benim vardiyamda Steve’in karısı yatakta


yanıbaşındaydı. Belli ki bu durum üzerine tartışıyorlardı. Kadın
cinsel isteksizliğini aşmak istediğinden bahsetti ve bu konuda
kimden yardım alabileceğini sordu. O anda bana süpervizörlük
eden dahiliye uzmanlarından biri onu başka bir meslektaşına
yönlendirdi.

Yıllar sonra psikiyatrik ve psikanalitik eğitimini tamamladı-


ğımda Steve’le etkileşimimde ne olduğunu açıklayabilecek du-
rumdaydım. Cinsel sorun yaşadığı diğer alanları sorarak, aslında
Steve’in kendi iktidarsızlığına dair kullandığı gerçeklerden ka-
çınma (yalan söyleme) (23)2 de dahil olmak üzere pek çok sa-
vunmayla “yüzleşmesini” sağlamıştım (5.bölüm). Yine bu savun-
malar arasında mantıksallaştırma (42) ve somutlaştırma (52) –
sorununun yalnızca tıbbi kökenli olduğunu düşünmek- da bu-
lunmaktaydı. Destekleyici bir yaklaşımla (7.bölüm) Steve’in bana
güvenmesini ve kendisine mahsus yanlış uyumlanma yönlü for-
masyonuyla (bkz. 1.bölüm) –karısından kaçınmak, suçluluktan
uzak durmak için ona yalan söylemek, kendi gerginliğini bastır-

2
Parantez içerisindeki rakamlar Tablo 2.1’de ve 2. ve 3.bölüm boyunca belir-
tilen savunma tanımlarına referans vermektedir.

x
mak ve cinsel arzularını başka birine yöneltmek- bana dönmesini
sağladım.

Diğer bir deyişle Steve metresiyle ilişkisinin gösterdiği üzere


testesteron iğneleri olmaksızın cinsel performans gösterebilece-
ğinin pekala farkındaydı. Ancak karısıyla cinsel ilişkiye girmek
için iğnelere ihtiyaç duyduğuna kendisini inandırmıştı; bu iğne-
ler Dumbo’nun sihirli tüyleri işlevini görüyordu (Aberson &
Englander, 1941).

Steve’in kendisini savunmalarıyla yüzleştirme çabama verdiği


olumlu yanıt kendi çelişklerini itiraf etmesini sağladı. Hayatının
geri kalanında testesteron iğneleri alıp cinsel haz için yıkıcı evli-
lik dışı ilişkilere bağımlı olmaktansa, o ve karısı psikolojik sorun-
larına yüzlerini döndü ve evlillik müessesesi içinde cinsellikten
keyif alma yeteneklerine mani olan çelişkileri çözdüler.

Otuz yıl sonra Dok. C bana şunu sordu: “Gerçekten böyle bir
şey söyler miydin? Bu çok saldırgan değil mi?” diye sordu. O za-
manlar Portsmouth, VA’da Deniz Kuvvetleri Tıp Merkezinde
psikoloji stajını tamamlamak üzere olan bir teğmendi. Derste
değerlendirme esnasında askerden kaçmak için intihara teşebbüs
ettiği hususunda yalan söyleyen birine “bana kalırsa bana karşı
dürüst değilsiniz. Size destek olmam için beni manipüle etmeye
çalışıyorsunuz. Yani siz de bana terapistiniz gibi davranmıyorsu-
nuz; yaptığınız şey aslında beni kullanmaya çalışmak,” minvalin-
de bir şeyler söylenebileceğini açıklamıştım.

Dr. C bu müdahalelerin ne kadar “saldırgan” olduğundan bah-


sedince ben de yalan söylemenin (23) ve değersizleştirmenin (50)
savunma olduğunu söyledim. Önerdiğim gibi (bkz. 5.bölüm) Dr.
C bu savunmalarla yüzleşseydi, belki de bir denizci bunları kul-
landığını kabul eder ve sonrasında kaçındığı çelişkileri üzerine

xi
düşünmeye başlardı. Diğer bir deyişle, gizliden gizliye “AKİ” (As-
kerden Kaçmak İsteme) bazı stajyerlerin durumu baş belası ol-
maktan çıkıp dinamik psikoterapi vasıtasıyla tedavi edilebilirdi.
Ayrıca savunmalarla yüzleşme teşhis koyma sürecine de yardımcı
olabilmektedir: Psikopatik (antisosyal) vakalar muhtemelen ya-
lan söylemeye devam edecek ciddi psikotik vakalar da muhteme-
len niyetlerini sorgulama cüretini gösterdiği için Dr. C’ye sözlü
saldırıda bulunacaktır.

Her halükarda Dr. C kullanıldığı için işinden nefret etmesine


mani olabilir; en azından edilgence (62) orada oturmayı bırakıp
denizcinin onu korkutmasına (83) izin verebilir. Dr. C önerimi
beğendi ve bazı AKİ vakaları üzerinde savunmalarla yüzleşme
yöntemini kullanmaktan mutluluk duyduğunu; zaman zaman da
tedavi edilebilir vakalarla karşılaştığını söyledi. Bazen empatik
olmakla edilgen olmayı denk tuttuğunu; değerlendirdiği veya
tedavi ettiği insanlara karşı görüşlerini doğrudan söylediğinde
suçluluk duyduğunu ifade etti.

İnsan zihni, kişinin hoşa gitmeyen duyguların farkına varma-


sını önleyen mekanizmalar yaratma konusunda inanılmaz bir
kapasiteye sahiptir. Bu mekanizmalar genellikle farklı kılıklara
bürünür ve kişinin farkındalığı dışında işler. Savunmaların sinsi
niteliği nedeniyle, bu savunmaların açığa çıkarılması ve verebile-
cekleri potansiyel zararların anlaşılması faydalı olabilmektedir.
Örneğin, sevdiği birine karşı öfkesini kabul edemeyen kişi, onun
yerine, yoğun şekilde kendinden nefret edebilir. Bu kişi ağır dep-
resyon şikayetiyle hastaneye geldiğinde, kendine saldırma (15)
şeklindeki savunma faaliyetini tartışabilme fırsatı, bir intihar
girişimini veya kendine zarar verecek başka davranışları önleme-
de son derece faydalı olabilir.

xii
Savunmaların anlaşılması yaşamda karşılaşılan başka durum-
larda da değerlidir. Bir gencin azımsama (75) veya korkuyu ara-
ma (44) davranışının farkına varılması, çocuklarını tehlikeli faali-
yetlerden uzaklaştırmaya çalışan ebeveynlere faydalı olabilir. Bir
rakibin büyüklenmeciliğini (63) anlamak, bir yöneticiye rekabetçi
iş ortamında avantaj sağlayabilir. İnkar (6) ve mantıksallaştırma-
nın (42) yüzleştirilmesi, sevdikleri birinin alkol sorunu yüzünden
endişelenen aile bireyleri için önemlidir. Kayıp nesne ile özdeşi-
min (37) ayırt edilmesi, yas tutan bir akrabayı avuturken yardımcı
olur. En az diğerleri kadar önemli olan bir başka durum da, bir
aşk ilişkisinde uzaklaşma/kaçınma (61) mekanizmalarının tespit
edilmesinin, bir kişinin uzun ve mutlu evlilik için gereken sada-
kat ve sürekliliğe meyilli olmadığına dair size ipuçları verebilme-
sidir.

Klinik durumlarda, savunmalardan yanlış kişiye veya yanlış


zamanda bahsetmenin yarardan çok zararı dokunabilir. O da
savunmaları bulabilirseniz, zira çoğu zaman bilinçdışındadırlar.
Terapötik bir biçimde müdahale etmekse daha bile ürkütücü
olabilmektedir.

Bu kitapta savunma yönlü edimlerin ortaya çıkması, özellikle-


ri ve nedenlerine dair bir çerçeve sundum ve kimlerin yorumlayı-
cı tekniklerle tedavi edilmesi kimlerin edilmemesine ilişkin fark-
lılaştırıcı teşhise dair bir bölüm de ekledim. Kullanılan patolojik
savunmaları açımlamanın yollarını içeren bir kısım da bulun-
maktadır. Savunmaların nasıl sıfırlanacağına ve belirtilen teknik-
ler çerçevesinde destekleyici veya yorumlayıcı müdahaleler üze-
rine ayrı bölümler de bulunmaktadır. Son olarak, intihar meylini
değerlendirmek için kullanılan diğer tekniklerin yanı sıra savun-
malarla yüzleştirme yönteminin nasıl kullanılabileceğini göster-
mek üzere bir bölüm daha ekledim.

xiii
Teşekkürler

Bu kitap son 28 yıldır derslerine girmekten keyif aldığım; el


yazmalarımı tek bir elde toplamam hususunda beni yüreklendi-
ren farklı disiplinlerden öğrencilerime adanmıştır. Umarım baş-
kaları da bu kitabın savunmaların teşhis ve tedavi aşamalarında
nasıl kullanılabileceğine dair görüşler içeren okuyucu dostu bir
kaynak olduğunu düşünür.

Zihne dair diğer pek çok önemli fikirde olduğu gibi Sigmund
Freud daha 1894 (!)’te savunmalardan bahseden ilk kişi olmuştur.
Ancak kızı Anna Freud çığır açan Ego ve Savunma Mekanizmaları
(1936) isimli çalışmasında tedavi ettiği yetişkinler ve çocuklardan
elde ettiği mekanizmalara dayanarak ilk defa savunmaların liste-
sini sunmuştur. İnsan Uyumlanmasının Dinamikleri (1946) isimli
eserlerinde aşağı yukarı 25 savunmaya dair son derece kapsamlı
bir derleme sunan Percival ve Symond’a da teşekkür borçluyum.
Kolombiya Öğretmen Kolejindeki öğrencilerinden savunmalara
dair bir yığın örnek ve yorum elde etmiştir.

El yazmalarımın düzenlenmesinde sundukları eleştiriler ve


düzeltiler için Madrid/İspanya’ya psikanalist olarak çalışan M.D.
Cecilio Paniagua’ya; New York Freud Cemiyeti’nde psikanalist
olan L.C.S.W. Janet L. Schiff’e, Doğu Virginia Tıp Fakültesi’nde
Psikoloji Stajyer Eğitimi’nin yöneticisi Ph.D. William R.
Goldman’a, Portsmouth Deniz Kuvvetleri Tıp Merkezi’nde Çocuk
Psikiyatrisi bölümü başkanı M.D Steve Brasington’a; Brunner-
Routledge’dan Dr. George Zimmar’a, Büro müdürüm Jean
Broughton’a, karım Susan’a ve oğlum Theodore’a teşekkür ede-
rim.

xiv
Giriş

Savunma terimi, zihnin hisleri bilincin dışında tutma yönte-


mini anlatır.3 Terapistlerin tedavi ettikleri insanların hislerini
anlamaya çalıştığını herkes bilir. Ama uygulamada, hislerin anla-
şılması her zaman insanların sorunlarını aşmasına yetmemekte-
dir. Bilinçdışı savunmaların insanları hoşa gitmeyen hislerinin
farkına varmaktan neden ve nasıl alıkoyduğunun da açıklanması
gerekmektedir. Gerçekte, duygusal güçlüklerin çoğu, bir araya
gelmiş birtakım sorunlu savunma ve duygulanımlardan kaynak-
lanır.

İnsanlar, patolojik savunma mekanizmaları ve hislerine dair


yeterli içgörü edinerek mantıksız davranışlarının, semptomları-
nın ve tavırlarının anlam ve kökenlerini daha net şekilde anlaya-
bilirler. Bu bilgi genellikle acı verici psikiyatrik semptomları (ör-
neğin, depresyon ve fobiler) beraberinde getirir ve insanların
yaşamlarında sağlıklı değişiklikler yapmalarına olanak sağlar.

Savunmalar sonsuzdur–benim belirttiğim 101 taneden ibaret


değildir. İki büyük psikanalitik kuramcı olan Anna Freud ve
Charles Brenner, neredeyse her şeyin bir savunma olabileceğini
vurgulamışlardır. Başka yöne bakmak bir savunma olabilir. Birine

3
1.bölümde de belirtildiği üzere savunmalar diğer zihinsel işlevlerin de
bilinç dışına taşınmasına (ego zayıflıkları, istekler ve diğer savunmalar gibi)
hatta zihinsel ajanların (kendilik imgesi ve süper ego gibi) da gelişmesine
neden olabilirler. Ancak esas itibariyle duygulara (affect) karşı işlediği haliy-
le savunmalara bakarak işe koyulmak daha kolay ve daha pratik olacaktır
çünkü sezgiye dayalı terapötik çalışmaların çoğu bu noktaya odaklanır.

xv
bağırmak savunma olabilir. Golf oynamak bir savunma olabilir.
Para biriktirmek de öyle. En azından, bu etkinliklerin tümü için-
de savunma barındırıyor olabilir. Hangi zihinsel etkinlik veya
davranış olursa olsun, eğer sizi hoşa gitmeyen duygularınızı de-
ne-yimlemekten alıkoyuyorsa, savunma niteliği taşıyor demektir.

Hoşa giden veya gitmeyen duygular olabilir. Genel olarak,


yanlış uyumlanmış savunmalarla birlikte gelen sorunlara yol
açan, hoşa gitmeyen duygulardır. Daha belirgin olarak, hoşa
gitmeyen duygulanımları tanımlarken iki bileşenden bahse-
deriz:

hoşa gitmeyen bir duyumsama artı kötü bir şey olacağı


(“anksiyete”) veya olduğu (“depresif duygulanım”) dü-
şüncesi (C.Brenner, 1982a).

Buradan hareketle savunma tanımını açacak olursak:

Savunmalar, kural olarak, hoşa gitmeyen duygulanımların


bazı bileşen(ler)ini – düşünceyi, duyumsamayı veya ikisini
birden – bilinçli farkındalık düzeyinden kaldıran zihinsel iş-
lemlerdir.

Tanısal olarak, bu duygulanım ve savunma kavramlarını, ör-


neğin bir randevu gibi hatırlanması önemli olan birşeyin unu-
tulmasını açıklamada kullanırız. Düşünce içeriği bilincin dışına
çıkarılmıştır. Bir saat sonra bir şey hafızanızı “dürttüğünde” ha-
tırlayabilirsiniz; o zaman da o insanla zaten buluşmak istemedi-
ğinizi fark edersiniz. Bir başka deyişle, düşünce içeriği (duygula-
nımın bir parçası) depolanmıştır ve bellekten geri çağrılabilmek-
tedir. Fakat zihniniz hatırlamanın nahoşluğundan (duygulanımın
diğer parçası) sizi kurtarmak için düşünceyi kapalı konuma ge-
tirmiştir.

xvi
Bu durum bir elektrik devresine benzetilebilir – akım potansi-
yeli var, ampul sağlam, devrede hasar yok. Ancak devreyi kesen
bir düğmeye basıldığından ampul yanmıyordur. Düğme bilinçli
savunma olurdu – “Bunu aklımdan çıkaracağım” veya “Oraya
gitmek istemiyorum!” Eğer düğmeye bilinçli niyetiniz olmaksızın
basılmışsa, bilinçdışı bir savunmanız var demektir.

Bilinçdışı savunmalar da daha çok şalter gibi işler. Akım fazla


geldiğinde, güç fazlası şalteri attırır, bu da devreyi keser ve ışık
söner. Benzer biçimde, duygulanım yoğunluğu (öfke, anksiyete,
depresyon, suçluluk gibi duygular) zihnin işleyişini eritme riski
taşıdığında, zihinde bir şalter atar: bazı duygular bilinç dışına
atılır: unutulur. Şalterin atması gibi bu tür bir unutma da otoma-
tik olarak meydana gelir.

Tanısal olarak, ampulde asli kusurlar olabileceğini de göz


önüne almamız gerekir. Bunu onarma girişimleri, sorunlu unsur-
larıyla birlikte, en iyi ihtimalle kararsızca yanıp sönen (şizofreni-
de olduğu gibi) hassas dengeli bir ampule yol açar. Kişinin kendi
çabalarıyla ampulü veya tellerdeki sorunları onarmaya çalışması
(gerçeklik testindeki bir kırılma sonrasında gerçekliği yeniden
yapılandırma (78) savunması gibi) kısa devrelere (hezeyanlara)
yol açabilir.

Farklı birtakım hastalarda – borderline kişilik örgütlenmesi


olanlarda (Kernberg, 1975) –devreler bağlı, ampul ve güç kaynağı
hasarsız, ancak tellerin bağlantısı yüksek akımda tellerin erime-
sini veya şalterin atmasını önleyecek kadar güçlü değil gibidir.
Devredeki zayıflığın sebebi, kronik olarak yüksek akım gelme-
sinden kaynaklı ısı olabilir, tıpkı çocuk tacizi kurbanı bazı yetiş-
kinlerin büyüme evrelerinin büyük bölümünde kronik anksiyete
ve öfke patlamalarıyla duygulanım yönetim “devreleri”nin hasar

xvii
görmüş olması gibi. Sonuç olarak, güç dalgalanmaları sırasında,
tel bağlantıları düşük ayarda olan devre aşırı yüklenerek şalteri
attıracaktır. Borderline kişilik yapısındaki yetişkinlerde, bu du-
rum, sınırlı duygulanım toleranslarının savunmaya geçme eğili-
mine yol açmasıyla benzerlik göstermektedir.

Son olarak, analistlerin “nevrotik” olarak tanımladığı kişilerde


devrenin içindeki her şey sağlamdır, ancak şalter yıllar önce baş-
ka bir devreden oraya getirilmiş ve artık gereksizdir. O zaman-
dan beri tellerin bağlantısı gelişmiş ve çocukluktaki halinden
daha güçlüdür, ama gerçek, güncel bir aşırı yükleme riski olmasa
bile eski şalter atabilmektedir.

Terapistin işi, devrelerdeki sorunun türünü belirlemektir.


Sonrasında ya ampulü yeniden yapılandırır, tel bağlantısını güç-
lendirir, yeni şalterler sağlarız ya da, nevroz durumunda, sorunlu
ve gereksiz şalterleri bularak yetişkinin ihtiyaçlarıyla daha ger-
çekçi biçimde orantılı yeni düğmelerin yerleştirilmesine olanak
sağlarız.

İşleri daha da karmaşık hale getiren, bazı ruh sağlığı sorunla-


rının temelde savunmalardan değil, zihnin başka bölümlerindeki
işlev yetersizliğinden kaynaklanmasıdır. Örneğin, insanların his-
leri onlara fazla gelip düşüncelerini düzenleme ve odaklanma
yeteneklerini eritebilir. Odaklanma ve düzenleme gibi işlevlerin
aşınmasına sebep olan savunmalar değildir (istisnası için bkz.
savunma olarak benlik gerilemesi [28]). Ama insan gerçekten
nefret ettiği ve hocanın kendisiyle alay ettiği bir derse geç kalı-
yorsa, muhtemelen dersten kaçıyor, hatta belki de suçluluk duy-
gularını savunmacı bir biçimde yatıştırmak için cezaya davetiye
çıkarıyordur (41).

xviii
Birini tedavi ederken yaygın savunmalara aşina olmanın fay-
dası vardır, böylece, öncelikle, onları bulabilirsiniz. Sonrasınday-
sa, sorunlu savunmaların nasıl çalıştığını açıklama (dinamik te-
rapi- bkz.5.bölüm) veya yeni savunmalar önerme (destekleyici
terapi bkz.7.bölüm) yönünde kararlar vermeniz gerekecektir.
Savunmacı etkinliği neyin tetiklediğini bilmenin de faydası var-
dır. Bunu da 1.bölümde açıklayacağız.

xix
xx
—1—
SAVUNMALARA İLİŞKİN
GENEL KAVRAMLAR

Savunma ve hoşa gitmeyen duygulanım tanımlarını tekrar


özetleyelim. Sonrasında savunmaların bir dizi özelliklerini ve
işlevlerini anlatmaya geçebiliriz.

SAVUNMALARIN VE HOŞA GİTMEYEN


DUYGULANIMIN TANIMI

Savunmalar, hoşa gitmeyen duygulanımın bileşenlerini bilinç-


li farkındalıktan uzaklaştıran zihinsel işlemlerdir.

Hoşa gitmeyen duygulanımın içine kaygı, depresyon ve öfke


girer. Kaygıyı oluşturan, hoşa gitmeyen bir duyumsama artı kötü
bir şey olacağı düşüncesidir. Depresif duygulanım, hoşa gitmeyen
bir duyumsama artı olmuş olan kötü bir şeye dair bir düşünceden
oluşur (C.Brenner, 1982a). Öfke ise, hoşa gitmeyen bir duyum-
sama artı birine veya bir şeye zarar verme düşüncesinden oluşur
(C.Brenner, kişisel iletişim, 1990). Bu duygulanımların her birini
oluşturan düşüncenin kapsamı o güne kadarki herhangi bir geli-
şimsel evredeki algı veya anılardan gelebileceği gibi gerçekliğe ya
da hayale dayalı veya gerçek-hayal karışımı olabilir.
SAVUNMALARIN TETİKLEYİCİLERİ

Normal veya “Ortalama Öngörülebilir” İnsanlar


(Hartmann, 1939)

Normal insanlarda (E.Jones, 1942), çok yoğun bir duygulanım


zihnin düşünme, düzenleme ve odaklanma işlevlerini eritme
(veya aşırı gelme) riski taşıyabilir. Freud (1926), benliğin düşün-
me, düzenleme ve odaklanma işlevlerini engelleyen duygulanım-
ları, daha teknik olarak, “travmatik” diye adlandırmıştır
(Hartmann, 1939).

39 yaşındaki Bayan AB, evlilik sorunları nedeniyle benim-


le tedavi görüyordu. Kocasının ebeveyn yatak odasındaki
banyonun ecza dolabında marihuana sakladığını fark et-
tiğini söyledi. 13 ve 15 yaşlarındaki çocukları uyuyana ka-
dar öfkesini baskıladı (bilinçli olarak düşüncesinin dışına
itti) ve sonrasında çeşitli endişelerini eşine anlattı: eşinin
sağlığından, çocukların refahından, tutuklanması veya
yargılanmasından, kafası iyiyken aptalca şeyler yapma-
sından, elaleme rezil olmaktan endişeleniyordu. Ayrıca
çocuklara ahlaki ve yasal açıdan kötü örnek olmasına da
karşı çıkıyordu. Kocası ot çekmeye hakkı olduğunu savu-
nunca, “kendini kaybetti”. Ağlamaya başladı ama kendine
hakim oldu.

Ertesi gün öğle vakti ön bahçe için dükkandan çiçek alır-


ken Bay AB cep telefonundan aradı. Evde bekliyordu. Ço-
cuklar okuldayken “ateşli bir sevişme randevusu” için bu-
luşacaklardı. Kadın tamamen unutmuştu ve eşini hayal
kırıklığına uğrattığı için suçlu hissetti.

2 101 SAVUNMA
Bu durumda, Bayan AB önce öfkesini (bilinçli olarak) baskıla-
dı (31), ama eşi kendisinin endişelerine karşı makul olmayan bir
tepki verince, öfkesi ve depresyonu yoğunluktan “travmatik” hale
geldi. Daha sonra farkında olmadan birtakım başka savunmaları
uyguladı. “Ateşli sevişme randevusunu” bastırdı (25); bu, hem
öfkesini yatıştırdı hem de ifadesini sağladı (uzlaşma yaratma).
Yansıtmalı özdeşim (4) kullanarak isteklerini dikkate almayan
eşine kızgınlığını yatıştırmak için eşinde de kızgınlık yarattı. Eşi-
nin kendisine yaptığını ona yaparak (isteklerini hiçe sayarak)
saldırganla özdeşim (35) kurdu. Eşinin cinsel teklifini reddederek
ilgisini dişil unsurlara (bahçe çiçeklerine) kaydırdı (19) ve sembo-
lik olarak dişiliğini yeniden doğruladı. Böylece eşinin endişelerini
gözardı etmesinden duyduğu aşağılanmayı bastırdı (25). Ayrıca
evliliğe ilişkin bunalım hislerini de yalıttı (13) (üstünü örttü).

Eşiyle randevusunu unutmanın ve çiçeklere odaklanmanın


besbelli yukarıdaki anlamlara geldiğine işaret edince eşine duy-
duğu öfke ve kendi suçluluk duygusunun daha fazla farkına var-
dı. Öfke ve suçluluk arasında yaşadığı çatışma nedeniyle eşi ken-
disiyle tartışırken edilgen (62) kalmıştı. Birkaç gün sonraki takip
seansında, eşinin yasadışı ve kendine zarar veren madde kulla-
nımında inat etmesi yüzünden öfkeli hissettiğini ve evliliklerine
dair hevesinin kırıldığını eşine açıkladığını anlattı. Yaptığı yüzleş-
tirme eşinin de, özellikle genç çocukları üzerindeki potansiyel
etkisi bakımından, inadını gözden geçirmesini sağlamıştı. Eşi
özür diledi ve marihuanayı attı.

Savunmalara İlişkin Genel Kavramlar 3


Psikoz & Borderline Kişilik
Öte yandan, psikoz veya borderline kişiliğe sahip insanlarda
hafif duygulanımlar bile benliğin işlevlerini eritebilir. Bu hasta-
lıklarda, en başta, benliğin bir gücü olan duygulanım toleransı
(Kernberg, 1975) asgari düzeydedir.
25 yaşındaki Bay DB, çocukluğu boyunca annesi tarafından
aşırı derecede ihmal edilmişti. Abilerinin onu dövmesine
izin veriyordu. Ayrıca lise üçüncü sınıftayken ergenlik ça-
ğındaki kız kardeşinin fuhuş yaptığına tanıklık etmişti. 15
yaşından beri fazla içki içiyordu. Bütün bu etkenler
(abilerine karşı bunaltıcı öfke, kızkardeşinin cinsel etkinlik-
lerini görmekten kaynaklanan aşırı cinsel uyarılması, ergen-
liği boyunca alkol kullanımının duygulanımını köreltmesi ve
benlik gücünün gelişimini engellemesi) Bay DB’nin duygu-
lanım toleransının ciddi şekilde zayıflamasına yol açmıştır.

Şimdi yüksek lisansını yaparken fazladan ödev verildiğinde


o kadar öfkeleniyordu ki odaklanıp düşüncelerini toplaya-
mıyordu (bütünleştiremiyordu). Ders çalışamıyordu. Bunal-
tıcı öfke ve depresif duygulanımla baş edebilmek için, sa-
vunmacı bir şekilde, yüksek lisans yapmasını teşvik eden kız
arkadaşını suçluyordu (yansıtmalı suçlama) (5). Ayrıca bü-
yüklenmecilik (63) geliştiriyor (hocayı haksızlık yaptığı için
şikayet etmeyi düşünüyor) ve içki içiyordu (savunma olarak
madde kullanımı) (69).

Bir başka deyişle, duygulanım toleransındaki (benlik) hasarı


nedeniyle, fazladan ödev verilmesi gibi normatif bir stres altında
öfkeden boğulacak hale geliyordu. Ardından da (benliğin) odak-
lanma ve bütünleştirme işlevlerindeki bozulmasını deneyimle-
mekten doğan utancını dindirmek için patolojik savunmalar dev-
reye giriyordu.

4 101 SAVUNMA
Nevrotik Hastalık

Nevrotik hastalıkları (fobiler, konversiyonlar, panik, takıntı-


lar, zorlanımlar, bazı dürtüsellikler, bazı bunalımlar) olan insan-
larda benlik gücü yeterli olabilir. Fakat duygulanımın yoğunluğu
düşük olsa bile, küçük bir duygulanım sinyal etkisi gösterir
(Freud, 1926; C.Brenner, 1982a). Bu sinyal duygulanımı kişiye,
genellikle bilinçsiz olarak, gerçekten boğucu duygulanım hisset-
tikleri önceki durumları hatırlatan durumlardaki savunmaları
tetikler.

24 yaşındaki Renée panik halindeydi. Kendisini kaygılandı-


ranın ne olduğunu düşündüğünde, son zamanlardaki çocuk
sahibi olma isteğine gidiyordu. Kocasına söylemeye korku-
yordu, çünkü başka çocuk sahibi olmama konusunda an-
laşmışlardı. Ayrıca Renée eşinin gelirine “bağımlı” olmak is-
temiyordu. Gençken babasına harçlık için nasıl yalvarmak
zorunda kaldığını ve bunun hiç hoşuna gitmediğini anlattı.

Eşinin de babası kadar cimri davranmasını beklediğine işa-


ret ettim. Renée, bunun kendisine karşı hep cömert dav-
ranmış eşine dair haksız bir tanım olacağını fark etti. Kısa
bir psikoterapi (birkaç ay) sonrasında Renée çocuk konusu-
nu eşine açtı ve eşi bu fikri heyecan ve mutlulukla karşıladı.
(Bu vakanın daha ayrıntılı anlatımı için bkz. Blackman,
2001, ss.174-177.)

Renée, eşiyle aktarım (79) temelli bir kaygıdan kendini koru-


mak için ketumluk (59), kaçınma (61) ve sözde bağımsızlık (72)
savunmalarını kullanıyordu. Bir başka deyişle, sinyal işlevi gören
kaygısı kendi içinde boğucu olmasa da patolojik savunmaları
ortaya çıkarmıştı.

Savunmalara İlişkin Genel Kavramlar 5


BİLİNÇLİ VE BİLİNÇSİZ SAVUNMALAR

Duygulanımların engellenmesi nefes alıp vermek gibidir. İn-


sanlar genellikle düzenlemenin (bilinçdışı savunma) farkında
değildirler ama düzenlemeyi kasıtlı olarak denetim altına alabi-
lirler (bilinçli savunma). Aslında savunmalar bilinçli ve bilinçdışı
olarak işler; insanlar onları kasıtlı olarak veya farkında olmadan
kullanabilirler.

Analitik sınıflandırmada, bir savunmanın bilinçli ve bilinçdışı


kullanımı arasındaki ayrım bazen farklı terimler kullanılarak
yapılır. Örneğin, baskılama (31) kasıtlı unutmayı anlatırken bas-
tırma (25) bilinçdışı unutma anlamına gelir. Benzer biçimde,
saptırma (23) kasıtlı yalan söylemek anlamına gelirken boşluk
doldurma (24) kişinin farkındalığı dışında gerçeklerin çarpıtılma-
sı demektir. Bayan AB (yukarıda) başlangıçta öfkesini baskılamış,
sonrasındaysa eşinden ayrılma yönündeki öfke duygularını bas-
tırmıştı.

TEMEL VE YAN SAVUNMALAR

Yetişkinlerde birincil savunma mekanizmaları genellikle bas-


tırma (25) ve (duygulanımı) yalıtma (13) şeklindedir. C.Brenner’a
(1982a) göre, bütün duygulanımların iki bileşeni vardır: duyum-
samalar ve düşünceler. Duyumsamalar hoşa giden ve hoşa gitme-
yen, düşüncelerse bilinçli ve bilinçdışı şeklinde olabilir. Bastırma
terimi, kişinin zihninin (bir duygulanımın) düşünce içeriğini
otomatik olarak bilinç dışına atması durumunu anlatır. Yalıtma
ise zihnin düşünceyi olmasa bile duyumsamayı farkındalık dışına
atması durumunu anlatır. Diğer savunmacı işlemler, genellikle,
bastırma, yalıtma veya ikisini birden destekleyen yardımcı sa-
vunmalardır. Kernberg (1975) bu genel kurala istisna getirerek

6 101 SAVUNMA

You might also like