You are on page 1of 2

AVARiFÜ 'I-MAARiF

verirlerdi. Kürekçi ihtiyacı karşılandık­ nesi Hatice Turhan bir cami


Sultan ' ın
AVARIZ VAKFI
tan sonra kürekçi yerine bedel olarak yaptırmak istediğini öğrenen yetkililer,
para istenebilirdi. Avarız adı altında top- Bir köy veya mahalle halkının yarım kalan caminin ve semtin imarını
ödemekte güçlük çektikleri avilrız,
lanan vergide ise dört beş gerçek hane kürekçi bedeli ve diğer ihtiyaçlarına Sadrazam Köprülü Mehmed Paşa 'ya ar-
bir avarız hanesi sayılırdı. Bunlar avarız sarfedilmek üzere kurulmuş olan zetmiş , Köprülü, teklifi Valide Sultan'a
hanelerine dağıtılan vergiyi kendi arala- akar ve para vakfı . _j
bildirince Turhan Sultan razı olmuştu .
L
rında paytaşırlar ve öderlerdi. Ayrıca be- Şehrin en işlek ticaret merkezindeki ev-
del-i mükarf. bedel-i timar. nüzül. sür- Osmanlılar ' da örfi vergiler (tekitlif* -i lerinin istimtak edileceğini öğrenen ya-
sat asıl avarız yahut avarız tipi vergi çe- örfiyye) , başlangıçta nadiren ve çok cüzi hudiler, kendi avarız vakıflarından külli-
şitlerindendi. miktarlarda toplanırken giderek ihtiyaç- yetti bir miktar parayı Köprülü 'ye tak-
Osmanlı bütçelerinde ise avarız düzen- ların artması ve devlet hazinesinin bun- dim edip onu bu fikirden vazgeçirmeye
li olmayan gelirlerin (va ridat - ı gayr - ı mu- ları karşılayamaz hale gelmesi üzerine çalışmışlardı. Sadrazam bu teklifi şiddet­

karrere) başlıcalarını teşkil etmekteydi. daha sık aralıklarla ve artan miktarlarda le reddederek tekran halinde ön ayak
toptanır olmuştu . Bu vergileri ödemekte olanları idam etti receğini bildirmişti.
Bu tip vergilerin çoğu "avarız " adı altın­
da tahsil edilir ve bazı tahsil fermanla- güçlük çeken fakir halka akar veya para XIX ve XX. yüzyıllarda , bu tür vakıfla­
rında "bedel-i avarız" olarak da geçerdi.
olarak tahsis edilen vakıflardan yardım rın bünyesinde birikmiş olan paratarla

Avarız nakit olarak alınır, nüzül ve sür-


edilirdi. Akarların yıllık gelirinden. para- bunların idaresinin, devlet tarafından
ların ise işletilmesiyle elde edilen karın ­ alınan bir kararla kamu hizmeti gören
sat ise buğday, un, yağ şeklinde ayni
dan yardım yapılır, böylece ana kayna- kurumlara tahsis edildiği görülmekte-
olarak tahsil edilirdi. Avarız vergisi fev-
ğa dokunulmamış olurdu. dir. Nitekim 1292 ' de (1875) Maarif Ne-
kalade vergilerdendi ve genellikle savaş
zamanlarında ihtiyaç duyulduğu takdir-
Bu nevi vakıflar başlangıçta doğrudan zareti ' nin çıkardığı talimatnarnede bu
doğruya avarız* vergisi ve örfi tekalifin paraların sıbyan ve ibtidai mektepleri-
de toplanırdı. Fakat ardarda yapılan sa-
karşıtanmasına tahsis edilmekteydi. An- nin ihtiyaçlarına sarfedilmesine karar
vaşlar bu vergiyi de normal vergiler ha-
cak adı geçen vergilerin halktan toplan- verilmişti. Aynı şekilde değişik tarihler-
line getirmiştir. 828 milyon akçelik 1692
ması uygulamasının eski önemini kay- de bu vakıflardan Hilaliahmer gibi resmi
yılı bütçesinde avarız vergisinin payı 188
betmesi üzerine. bu maksatla kurulmuş hayır kurumlarına da para tahsis edil-
milyon akçe idi. Milyarı aşan 171 S büt-
olan vakıfların gelirlerinin de köy veya diği görülmektedir. Cumhuriyet döne-
çesinde ise bunun payı 134 milyona ka-
mahalle heyetleri kararıyla uygun yerle- minde ise 1930 t arihli belediye kanunu-
dar düştü. Bu sırada tahsil edilen "im-
re sarfedilmesi usulü getirilmiştir . Nite- nun 11 O. maddesi gereğince avarız va-
dad-ı seferiyye" vergisi bu payın düşme­
kim bu şekilde elde edilen gelir halkın kıfları belediyelere intikal ettirilmişti r .
sinde rol oynamış olmalıdır. Avarız ver-
karşılaştığı yangın , deprem, su baskını, BİB LİYOGRAFYA :
gisi Tanzimat'la birlikte kaldırılmıştır .
salgın hastalık gibi afetlerle fakir, dul ve Düstur, Üçüncü tertib, istan bul 1931, V, 336;
Bazı hayır sahipleri ta rafından kendi yetimlerin ihtiyaçlarına , kimsesiz kızla­ Ömer Hilmi Efendi. itha.fü 'l ·ahlaf f i a hka mi'l-
mahalleleri halkını bu vergi yükünden rın evlendirilmesine. sahipsiz cenazeterin euk a{, istanbul 1307, s. 10, 84 (md . 36, 18 1):
kurtarmak için avarız vakıfları kurulmuş ­ masraflarının karşıtanmasına ve iş haya- Osman Nuri Ergin, Tü rkiye 'de Şehirei liğin Tari-
hi inkişafı, istanbul 1936, s. 27, 28, 108 ; Tür-
tur. Vakıf gelirleri avarıza tahsis edilir, tına atılanların sermaye ihtiyacına sarfe-
k iye Maarif Tarih i, lll, 896 ·897; Bilmen, Ka-
gelir yetmediği zaman verginin geri ka- dildiği gibi ayrıca su yolu, kaldırım, sıb­
mus, IV, 294 ; Hüseyin Hatemi, Meden i Huk u k
lan kısmını mahalle halkı kendi araların ­ yan mektebi tamiri gibi amme hizmetleri Tüze lkiş ile ri, istanbul 1979, 1, 384, 740-741 ;
da payiaşarak öderlerdi. Vergi konma- için de kullanılmaktaydı. Böylece zaman- Nazif Öztürk. Menşe f ve Tarih i Ge liş imi A çı ­
dığı zamanlar ise vakfın geliri kamu ya- la değişik bir mahiyet kazanan avarız s ından Vak ıfla r, Ankara 1983, s. 85·87; Ah-

vakfı daha sonra "avarız akçesi " ve "ava-


met Akgündüz, islam Hu kuk unda ve Osma nlı
rarına kullanılırdı. Avarız vergisinin kal-
Ta tb ikatında Vak ıf Müessesesi, Ankara 1988,
dırılması ile vakfın geliri mahalle ihti- rız sandığı " olarak da adlandı rı lmıştır.
s. 215· 218; Osman Turan, "Selçuk D evri V ak-
yaçları için kullanılmaya devam etmiş , Müslim ve gayri müslimlerin karışık tiy eleri I: Şemse d din Altun -Aba, V akfiyyesi
nihayet 1930'da bu da belediyelere dev- olarak oturdukları mahalle veya köyler- ve Hay atı ", TTK Belleten, Xl / 42 (1947), s. 208-
redilm i ştir (daha ge n iş bi lgi için bk. AVA- de ava rız va kfı her iki zümrenin de iht i- 209 ; ömer Lütfi Bar kan, "Avarız" , iA, ll, 18-
19; R. Ekrem Koçu, "Avarız Sandıkları" , ist.A,
RIZ VAKFI). ya çl arına sarfedilir, vakfı ya p a nı n müs-
lll, 1343 ·1 344.
BİBLİYOGRAFYA: lüman veya gayri müslim olması buna ~ ME HMET İPŞİRLİ
Balya badra Kadı Sicili, Bibliotheque Nationa· tesir etmezdi (Ö. Hilmi Efendi, md. 181).
le, Su pp!., Turc., nr. 69; Lutfi Paşa, Asa{name, Avarız vakfı şeklinde bazı müessese-
istanbul 1326, s. 24 ; Mustafa Nüri Paşa . Neta· AVARİFÜ'l- MAARiF
ler gayri müslimler arasında da kurul-
yicü 'l· uuk üat, istanbul 1327, I, 66; ll, 101; Ab· ( J)....JI u.; ~)
durrahman Vefik, Te kil lif Kauaidi, istanbul 1328· muş ve ortak ihtiyaçları için kullanılmış­
30, s. 69 ·99, 182, 295; Osman Nuri Ergin, Tü r· tır. Nitekim bu konuda dikkate değer Sünni sufiliğin tanınmış temsilcilerinden
k iye 'de Şehireiliğ in Ta rihi ink işa{ı, istanbul bir örneğe XVII. yüzyılda rastlanmakta- Şehitbeddin es -Sühreverdi'nin
1936, s. 27, 108; B. Mc. Gowan, " Osmanlı Ava- (ö. 632 / 1234)
dır. lll. Mehmed'in annesi Safiye Sultan
rız - Nüzül Teşekkülü, 1600-1830", TTK Bild i· tasawufa dair eseri.
tarafından XVI. yüzyılın sonlarında inşa­ L _j
riler, VIII ( 198 1). ll, 1327 ·1391 ; Ahmet Taba-
koğlu . Gerileme Dönemin e Girerken Osma nlı sına başlanan Eminönü Yenicami'nin in-
Ma liyes i, istanbul 1985, s. 153·161 ; Nejat Gö- şaatı lll. Mehmed'in ölümü üzerine ya- Eserinin önsözünde Allah ' ın zihnine ih-
yünç. "Hane D eyimi Hakkında" , TD, sy. 32 rım yüzyıldan fazla bir süre öylece kal- san ettiği her şeyi O'nun armağanı ola-
(1979), s. 33 1·348; Ömer Lütfi Barkan. "Ava-
mış, daha sonra 1660 yangını bu semti rak gördüğünü söyleyen Sühreverdi, en
rız", iA, ll, 13·19. r:i:l
M HALİL SA Hİ LL İ OGLU harabeye çevirmişti. lV. Mehmed'in an- büyük ilahi lutfun "avarifü'l-maarif" ya -

~09
AVARiFÜ'I-MAARiF

ni marifet lutufları olduğunu ifade eder. likat* yazılan cAvarif'i Muhibbüddin Ah- dilmektedir. Eser son olarak H. Kamil
Sühreverdi eserini, aslında şeriata uy- med b. Abdullah kısaltmıştır. Yılmaz ve İrfan Gündüz tarafından Ta-
gun olan süfiliğin esaslarını açık bir şe­ CA varifü 1-ma carif birkaç defa Fars- savvufun Esasları adıyla tercüme edil-
kilde ortaya koymak ve bunları savun- ça'ya tercüme edilmiştir. Ahmed Nezir, miştir (İ stanb ul 1989) . H. Wilberforce Clar-
mak gayesiyle yazdığım söyleyerek o de- Bahaeddin Zekeriyya Mültanrnin mürid- ke ~varifü'l-macarif'i Farsça'sını esas
virde gerçek safllerin azaldığını , sahte Ierinden Kasım DavOd tarafından yapı­ alarak ingilizce'ye tercüme etmiş (Lon-
safllerin her tarafı istila ettiğini, bu yüz- lan tercümenin cAvarif'in en eski tercü- don 189 ı ; New York 1970), eser R. Gram-
den sOfiliğin mahiyetini bilmeyenlerde mesi olduğunu, bu tercümenin müelli- lich tarafından Almanca'ya da çevrilmiş­
tasawufa ve mutasawıflara karşı olum- fin vefatından on sene sonra (takriben tir (Wiesbaden ı 978).
suz bir kanaat hasıl olduğunu, birçok 1244) yapıldığını söyler. 66S'te (1267) BİBLİYOGRAFYA :
kimsenin onları beğenmediğini ve tu- İsmail b. Abdülmü'min Ebu MansOr Ma- Sühreverdl, 'Avari{ü'l·ma 'arif, Beyrut 1966;
tumlarını reddettiğini belirtir. Bu şekil­ şede ' nin yaptığı tercüme neşredilmiştir a.e. (nşr. Kasım Ensari, tre. Maşade) , Tahran
de hareket edenler sOfiliği birtakım me- 1985, Mukaddime, s. 33-66; Lamii, Nefehtit
(nşr. Kasım Ensari, Tahran 1985). izzed-
Tercümesi, s. 529; Keş{ü 'z-zunün, ll, 1177;
rasim ve şekillerden (adab ve erkan) iba- din Muhammed b. Ali Kaşanfnin Mişbd­ Hediyyetü'l·'arifin, ı , 158, 730, 755-756; lia·
ret sanmaktadır. SOfiler hakkındaki bu l'Ju'l-hidaye ve mittahu'l-kifaye adlı hu'l-meknün, ll, 129; Brockeımann, GAL, ı,
yanlış kanaati ortadan kaldırmak için on- tercümesi ise iki defa basılmıştır (nşr. 569 ; Suppl., ı, 788-789 ; ll, 310; Abdüıhay eı­
ları gerçek mahiyetleriyle tanıtmak ge- Haseni. eş-Şel<:afetü'l·İslamiyye fi'l-Hind, Dı·
Celal Hümai, Haydarabad ı 29 ı ; Tahran
maşk 1403/ 1983, s. 188-189; Abdüıhafiz F. eı­
rektiğini düşünen ve böylece eserinin ya- 1325 hş.). Zahirüddin Abdurrahman b. Kareni, "'Avarifü'l-ma'arif", Mecelletü 'l-Ezher,
zılış gayesini açıklayan Sühreverdi, bu Ali Buzgüş da ~varif'i Farsça'ya tercü- LVı /2, Kahire 1403/1983, s. 307-312.
bakımdan kendisinden ewel aynı şeyle­ me etmiştir. Sadreddin Cüneyd b. Fazlul-
ri söylemiş olan Serrac, Kuşeyri ve Hüc- lah-ı Sirazi'nin tercümesi :?eylü'l- ma ca-
Iii SüLEYMAN ULUDAG

virfye benzemektedir. rif if tercemeti 'l- cAvarif adını taşır. Ab-


CAvarifü'l-ma cari! altmış üç bölüm- dullah b. Sa'deddin el-Medeni ile Zey- AVARIAR
den meydana gelir. Bu bölümlerde yer nüddin el-Hafi cAvarif'e haşiye yazmış­ Dağıstanve Azerbaycan'da yaşayan
alan bilgilerin çoğu daha önce aynı ko- lardır. Kasım b. Kutluboğa cAvarif'teki L
müslüman bir kavim. _j
nuda yazılan eserlerden bazan genişle­ hadisleri tahric* etmiştir. Eser İran ve
tilerek, bazan da kısaltılarak aktarılmak­ Hindistan' daki Sühreverdiyye tarikatı Sovyetler Birliği'nin ittifak cumhuri-
la birlikte esere orüinallik kazandıran hu- mensupları tarafından defalarca şerh ve yetlerinden Rus Sovyet Federe Sosyalist
suslar da bulunmaktadır: bunlar eserin tercüme edilmişse de bunların hiçbiri Cumhuriyeti'ne dahil Dağıstan Muhtar
tasawuf tarihinde önemli bir yer tutma- tam tercüme değildir. Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin dağlık
sını sağlamıştır. VI-IX. bölümlerde sOn- Zeyniyye tarikatı şeyhlerinden Bigalı yöresinde (Sulak nehrinin kolları olan Koysu
ler, Melametiler, Kalenderiler ve bunlara Hacı Ahmed b. Seydi'nin Türkçe tercü- Andi, Koysu Avar ve Kara Koysu havzalarında)
özenenter hakkında verilen bilgiler, da- mesi 14S8'de tamamlanmıştır. cAvari- ve Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhu-
ha sonra başta Cami olmak üzere belli fü'l-ma carif'i aynen ve üstübunu koru- riyeti'nin kuzey kısmında yaşamaktadır­
başlı mutasawıf yazarlar tarafından ay- yarak tercüme ettiğini, metinde geçen lar. Şafii mezhebine mensup olan Avar-
nen tekrarlanmıştır. Tekke hayatını dü- ayetleri Tefsfr-i Kebir, Keşşaf, Teysir, lar'ın 1979'da nüfusları 483.000 idi. Bu
zenleyen esaslar daha önce EbO Said-i Ha~a'i~u't-tefsir, Te'vilat-ı Necmiyye, Avar zümresi, tarihte önemli bir rol oy-
Ebü'I-Hayr (ö 440 / 1049) tarafından or- el-Mecalim ve'l- cuyun gibi tefsirlere namış olan Avar Hakanlığı ' nı (558-805)
taya konulmakla birlikte belli bir düzen dayanarak açıkladığını söyleyen müter- kuranların torunları kabul edilmektedir.
içinde ilk olarak cAvarifü 'l- macarif'te cim, hadisleri izah ederken de Meşari~ Avarlar. Hunzah platosunun kuzeyin-
açıklanmıştır. Eserin bu özelliği, tekke ve MeşabilJ ile Buhari ve Müslim şerh­ deki Maarulal ve güneydeki aşiretlerin
(ribat) müessesesinin gelişmesi ve çalış­ lerine başvurduğunu ifade eder. Metin- birleşmesinden meydana gelen Bagau-
ma tarzının belli esaslara bağlanması ba- de geçen şiirler Farsça'ya ve Türkçe'ye lal olmak üzere iki ana grupta toplan-
kımından büyük önem taşır. tercüme edilmiş, eserin Farsça tercü- maktadır. Doğuda Kazi - Kumuklar, ba-
İhya 'ü culumi'd-din'in kenarında (Ka- mesinden da faydalanılarak metin ge- tıda ise Çeçenler' le komşudurlar. İslami­
hire ı 289) ve ekinde (Beyrut 1983) birkaç nişletilmiştir. Bu tercümenin Bursa Es- yet'in Hunzah'a Emir EbO Müslim tara-
defa basılan CAvarifü'l-ma cari! müsta- ki Yazma ve Basma Eserler Kütüphane- fından yayıldığına dair bir rivayet mev-
kil olarak da yayımlanmıştır (Beyrut 1966, si'ndeki (Genel, nr. 1443) nüshası 918'de cut ise de gerçekte EbO Müslim Dağıs­
ı 973). Eserin ilk yarısı Abdülhalim Mah- ( 1512) istinsah edilmiş olup büyük boy tan'a gitmemiştir. Buna karşılık Şeyh
mud ve Mahmud eş-Şerif tarafından tah- 515 varak tutmaktadır. cAvarifü'l-maca- Ebu Mesleme'nin Xl. yüzyılda burada bir
kikli olarak neşredilmiştir (Ka hi re ı 971 ). rif'in Arapça metninin okunmasına Süh- süre faaliyette bulunduğu tahmin edil-
cAvarifü'l-macarif Ali b. Ahmed el-Me- reverdiyye'nin Anadolu'daki bir kolu olan mektedir. Ülkenin tamamen islamlaşma­
haimi tarafından cAvarifü'l-leta'it, Ali Zeyniler ayrı bir önem vermişlerdir. Bu sı, 1558-1606 yılları arasındaki kısa Os-
b. Burhaneddin el -Halebi tarafından el- husus Zeynüddin el-Hafi'nin Merzifonlu manlı hakimiyeti dönemine rastlar. Avar
Latfi can CAvarifi'l-macarif adıyla şerhe­ Şeyh Abdürrahim-i Rumi'ye verdiği ica- Hanlığı da bu devirden sonra teşekkül
dilmiştiL ez-Zevarif adlı eserin ise şa­ zetnamede de ifade edilmektedir. Kay- etmiştir. Avaristan'da izlerine bugün
rihi belli değildir. Gfsüdıraz eseri Arap- naklarda ayrıca. Arifi adlı bir kişi ile Ka- de rastlanan Nakşibendi tarikatı xvııı.
ça şerhetmiş ve bu şerh Farsça'ya çevril- ni'-i Rumi diye anılan Ahmed b. Abdul- yüzyılın ilk yarısından itibaren yayılma­
miştir. Seyyid Şerif el-Cürcani ve imam lah Bursevi'nin (ö. 1643) Şerefü'l-müluk ya başlamıştır. Ağustos 1917'de Andi '-
RabbanT tarafından ayrı ayrı üzerine ta'- adlı Türkçe bir tercümesi olduğu kayde- de (Avaristan) toplanan Dağıstantı alimler

110

You might also like