Professional Documents
Culture Documents
Büyük Dolar Medceziri
Büyük Dolar Medceziri
Eylül 2015
Büyük Dolar Medceziri
ÖNSÖZ
İçinde bulunduğumuz ikinci küreselleşme dalgasının öncekinden temel
farklarından birisi, finansal sermayenin dünya üzerinde çok daha hızlı bir şekilde
hareket ediyor olmasıdır. Finansal sermayenin bu hızlı hareketi sermaye eksikliği olan
ve bu dış sermayeyi geri dönüşü yüksek olan alanlara doğru enstrümanlarla tahvil eden
ülkeler için önemli imkânlar sunarken bu kaynakları verimli kullanamayan ülkeler için
de bir tehdit haline gelebilmektedir. Bu ivmelenme aynı zamanda ülkelerin yaşadığı
krizlerin diğer ülkelere transfer hızı ve şiddetini de artırmaktadır. Büyük buhrandan
(1929) sonra dünyanın gördüğü en büyük kriz olan 2009 Amerika finansal krizinden en
fazla olumsuz etkilenen ülkelerin krizin başladığı ülke değil de yayıldığı ülkeler olması
bu açıdan önemli bir tespittir.
olarak belirleyen bizler ilk çalışma konumuzu; BÜYÜK DOLAR MEDCEZİRİ (ABD
Dolarında Yaşanan Genişleme ve Daralmanın Türkiye Ekonomisine Etkileri) olarak
belirledik. Bu çalışma marifetiyle, ABD Dolarında yaşanan genişleme döneminin
ülkemizi hangi kanallardan ne şekilde etkilediğini açıklamaya yönelik ve önümüzdeki
daralma (sıkılaşma) döneminde olası olumsuz etkileri bertaraf edebilmek için hangi
adımların atılması gerektiğine dair bir analiz yapmaya çalıştık.
Fatih TÜRKMEN
i
Büyük Dolar Medceziri
YAZARLAR
Ekrem Söyler
1985 yılında Nevşehir’de doğdu. İlk ve orta eğitimini 1991-2003 yılları arasında
Bursa’da tamamlamıştır. Bursa Anadolu Lisesi’ni 2003 yılında bitirmesinin ardından
Bilkent Üniversitesi İşletme Bölümü’nden 2007 yılında mezun olmuştur. Gazi
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Finansman Bölümünde yüksek lisans eğitimini ise
2013 yılında tamamlamıştır. Askerlik görevinin ardından 2008 yılında kısa bir süre
Türkiye İş Bankası A.Ş.’de uzman yardımcısı olarak çalışmıştır. Akabinde, Hazine
Müsteşarlığı Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü’nde Hazine Uzman Yardımcısı olarak
göreve başlamıştır. 2012 yılında hazırladığı “Uluslararası Para Sistemi Reformu
Kapsamında Uluslararası Rezerv Para Sistemi İncelemesi” konulu tezi ile “Hazine
Uzmanı” unvanını almaya hak kazanmıştır. Müsteşarlıktaki görevini 2011 yılından bu
yana Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdürlüğü G20 ve IMF ile İlişkiler Dairesi’nde Hazine
Uzmanı olarak sürdürmektedir. Evli olup, iyi derecede İngilizce ve orta düzeyde
Fransızca bilmektedir.
***
Hüseyin Sefa Çavdaroğlu
1979 Yılında İstanbul’da dünyaya geldi. 2001 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat
Fakültesinden mezun oldu. 2003 yılında Devlet Planlama Teşkilatında uzman yardımcısı
olarak göreve başladı. 2008 yılında “Türkiye Ekonomisinde Sektörler Arası Mali Fon
Akımları” isimli teziyle Planlama Uzmanlığına atandı. DPT’deki görevi esnasında çeşitli
birimlerde para politikası, fon akımları, büyüme, ekonominin genel dengesi ve enflasyon
konularında çalışmalar yürüttü. 2007-2011 yılları arasında KKTC Teknik Heyeti üyeliği
yaptı ve KKTC’nin makroekonomik reform politikalarının hazırlanmasına katkı verdi. Bu
süre zarfında Ekonomik İşbirliği Teşkilatının Ekonomik araştırma ve istatistik odak
noktası olarak görev yaptı. 9. ve 10. Kalkınma Planları, orta vadeli programlar ve yıllık
programlar gibi temel politika dokümanlarının büyüme ve mali piyasalara ilişkin
kısımlarının hazırlanmasında görev aldı. Pek çok uluslararası raporun hazırlıklarına
teknik katkı verdi ve uluslararası kuruluşlarla müzakerelerde görev aldı. 2013 yılında
Duke Üniversitesi Uygulamalı İktisat alanında yüksek lisansını tamamladı. 2014 yılından
itibaren Kalkınma Bakanlığında Mali Piyasalar ve İstanbul Finans Merkezi Dairesi
Başkanlığını yürüten Çavdaroğlu evli ve 1 çocuk babasıdır.
***
Halil Serdar Taşyürek
1981 yılında Ankara’da doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Mersin’de tamamladıktan sonra
2004 yılında Bilkent Üniversitesi İktisat Fakültesinden mezun oldu. 2004 – 2005 yılları
arasında yedek subay olarak askerlik görevini tamamlayan Halil Serdar Taşyürek, bir
süre çeşitli özel sektör kuruluşunda çalıştıktan sonra, 2007 yılında Dış Ticaret
Müsteşarlığı’nda uzman yardımcısı olarak görevine başladı. Bu süre zarfında, İthalat
Genel Müdürlüğü Sanayi Dairesi altında enerji, otomotiv ve kimya sektörlerine yönelik
ii
Büyük Dolar Medceziri
dış ticaret politikalarının geliştirilme süreçlerinde yer aldı. 2010 – 2012 yılları arasında
ABD’de Cornell Üniversitesinde “Türkiye – Güney Kore Serbest Ticaret Anlaşması’nın
Türk Otomotiv Sektörü Üzerinde Olası Etkileri” konulu tez çalışması ile Uluslararası
Kalkınma yüksek lisans derecesini alarak, Ekonomi Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü
Uluslararası İlişkiler Dairesinde Dış Ticaret Uzmanı olarak görevine devam etti. Başta
Avrupa Birliği, Dünya Ticaret Örgütü ve OECD gibi çok taraflı uluslararası kuruluşun
yanı sıra birçok ikili toplantı, müzakere ve görüşmelerde Ekonomi Bakanlığı delegesi
olarak yer alan Halil Serdar Taşyürek, halen Ekonomi Bakanlığı Bilgi işlem Dairesi
Başkanlığında Başkan Yardımcılığı görevini sürdürmektedir. Evli ve 2 çocuk babasıdır.
***
Sarper Şimşek
1981 yılında Ankara’da doğmuştur. İlk ve orta öğrenimini Ankara’da tamamlamıştır.
Ortadoğu Teknik Üniversitesi İktisat Bölümünden 2005 yılında mezun olmuştur. 2010-
2012 yılları arasında Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler Üniversitesi’nde (MGIMO)
Rus Ekonomisi ve Politikası üzerine yüksek lisans yapmıştır. Yüksek Lisans tezini
MGIMO Siyaset Bilimi Dekanı ve Kremlin’in Çin danışmanı olan Profesör Aleksei D.
Voskresenskiy yönetiminde “2008 Küresel Krizinin Rusya-Çin Stratejik İlişkilerine
Etkisi” üzerine hazırlamıştır. 2006 yılından itibaren T.C. Ekonomi Bakanlığı’nda
çalışmaktadır. Değişik zamanlarda Dış Ticaret Uzmanlığı, Şube Müdürlüğü ve Bakan
Danışmanlığı görevlerinde bulunmuştur. Uzmanlık alanları, Türkiye ve dünya
ekonomisi, Rus ekonomisi, Rus jeopolitiği, Orta Asya ekonomisi ve jeopolitiğidir.
İngilizce ve Rusça bilmektedir.
***
Seyit Yalçın
1981 yılında Ankara Şereflikoçhisar’da doğmuştur. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fen
Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümü ile İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat
Bölümlerinden mezun olmuştur. 2002-2010 yılları arasında eğitim sektöründe
çalıştıktan sonra 2011 yılında Devlet Planlama Teşkilatında uzman yardımcısı olarak
göreve başlamıştır. 2015 yılında “Türkiye’deki Üçüncü Basamak Kamu Hastanelerinin
Etkinliklerinin Ölçümü Ve Sağlık Tesislerinin Birlikte Kullanımının Değerlendirilmesi”
isimli teziyle Planlama Uzmanlığına atanmıştır. 10. Kalkınma Planı, orta vadeli
programlar ve yıllık programlar gibi temel politika dokümanlarının sağlık ve sosyal
güvenlik kısımlarının hazırlanmasında görev almıştır. Halen Kalkınma Bakanlığında
Planlama Uzmanı olarak çalışmakta olan Yalçın, evli ve bir çocuk babasıdır. İyi düzeyde
İngilizce bilmektedir.
iii
Büyük Dolar Medceziri
ÖZET
İktisat tarihi incelendiğinde, her gelişmekte olan ülke için kesin netice veren bir
ekonomik kalkınma modeli geliştirilemediği görülmektedir. Ülkelerin gelişme süreci
içinde yapısal reformların gerçekleştirilmesi ve bu yolla ekonomik sistemin daha verimli
çalışabilmesinin maliyetinin kimin tarafından üstleneceği meselesi çoğu zaman
çözülememiştir. Bu nedenle uzun dönemli iktisadi gelişmeler incelendiğinde, küresel
konjonktürün olumlu olduğu dönemlerde gelişmekte olan ülkeler kaynağa ulaşmış ve
hızlı büyümüş; kaynakların sınırlı olduğu dönemlerde ekonomik ve siyasi sorunlar baş
göstermiştir.
iv
Büyük Dolar Medceziri
Burada Türkiye’nin güçlü yanı finans sektörünün güçlü ve kaliteli bir sermaye
yapısına sahip olmasıdır. 2009 küresel krizinde finans sektörü ekonominin en iyi
performans gösteren ve krizin etkilerini azaltan alanı olmuştur. Dolardaki küresel
çekilme Türk finans sektörünü doğal olarak olumsuz etkileyecektir ancak burada bu
çekilmenin şiddeti hasarda belirleyici olacaktır.
Türk özel sektörü ise büyük ölçüde kur riski satın almıştır. Medcezirin “Git”
safhasında geri dönmeyen kredilerdeki artış, dış finansman zorlukları, yurtiçi kredi
koşullarında sıkılaşma ve kredi talebindeki düşüş, sermaye yeterliliğindeki düşüş ve
artan yükümlülükleri nedeniyle Türk finans kesiminin varlık kalitesinde ve karlılığında
bozulma görülmesi muhtemel görünmektedir.
v
Büyük Dolar Medceziri
Büyük Dolar Medceziri’nin “Gel” safhasında Türkiye’nin hem kamu hem özel
sektörünün dış borcu, ekonomik büyümesinden çok daha hızlı büyümüştür.
Kanaatimizce Türk ekonomisindeki en önemli kırılganlıklardan biri özellikle özel
sektörümüzün artan dış borcu, kur riski ve vade riskidir.
Tapering dönemi dış ticareti incelendiğinde, Tapering’in altın dâhil veya altın
hariç ihracatımızda ve ithalatımızda istatistiksel önemde bir etkide bulunmadığı tespit
edilmiştir. Bu dönemde TL ‘de değer kaybı yaşansa da diğer rakip ihracatçıların da para
birimlerinde benzer değer kayıpları yaşandığı için bu durum bir rekabet avantajına
dönüşmemiştir. Türkiye’nin ihracatındaki bu daralmanın gerek istatistiksel gerekse de
reel bazda devam edeceği düşünülmektedir.
vi
Büyük Dolar Medceziri
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ............................................................................................................................................................... i
YAZARLAR ..................................................................................................................................................... ii
ÖZET ................................................................................................................................................................ iv
İÇİNDEKİLER ............................................................................................................................................. vii
TABLOLAR .................................................................................................................................................... ix
ŞEKİLLER........................................................................................................................................................ x
GRAFİKLER .................................................................................................................................................... x
KISALTMALAR ............................................................................................................................................ xi
GİRİŞ ................................................................................................................................................................. 1
1. DOLAR MEDCEZİRİ VE FİNANS SEKTÖRÜ ÜZERİNDEKİ OLASI ETKİLERİ .................. 12
1.1. Giriş ................................................................................................................................................... 12
1.2. Medcezirin Finans Sistemi Üzerindeki Olası Etkileri .................................................... 16
1.3. Bölüm Değerlendirmesi ve Politika Önerileri .................................................................. 22
2. BÜYÜK DOLAR MEDCEZİRİ VE KONUT BALONU ................................................................... 25
2.1. Varlık Balonları ve Konut Balonu .......................................................................................... 25
2.2. Türkiye’de Konut Fiyatlarının Analizi ................................................................................. 29
2.3. Bölüm Değerlendirmesi ve Politika Önerileri .................................................................. 33
3. BÜYÜK DOLAR MEDCEZİRİ VE HANE HALKI........................................................................... 35
3.1. Hane Halkı Borçluluğu ............................................................................................................... 35
3.2. Finans Dışı Sektörler .................................................................................................................. 39
3.3. Bölüm Değerlendirmesi ve Politika Önerileri .................................................................. 44
4. BÜYÜK DOLAR MEDCEZİRİ, EMTİA PİYASALARI VE TÜRKİYE’YE ETKİSİ .................. 45
4.1. Giriş: Fed Kararı Niçin Emtia Fiyatlarını Etkiler? ........................................................... 45
4.3. Fed Faizlerinin Emtia Piyasasını Etkileme Kanalları ..................................................... 46
4.4. Dünya Emtia Piyasası: Hâlâ Dış Ticaretin Ana Kalemi .................................................. 47
4.5. Emtia Fiyatları Düşüşünün Ülkemize Negatif Etkisi ...................................................... 50
4.5.1. Negatif Etkiye Bir Örnek Olarak Müteahhitlik Sektörü ............................................. 51
4.6. Bölüm Değerlendirmesi ve Politika Önerileri .................................................................. 53
5. BÜYÜK DOLAR MEDCEZİRİNİN DIŞ TİCARETE ETKİSİ ....................................................... 55
5.1. Giriş ................................................................................................................................................... 55
5.2. Dış Ticaretin Genel Görünümü ............................................................................................... 55
5.2.1. Dış Ticaret - İhracat................................................................................................................. 56
5.3. Kırılgan Beşli ................................................................................................................................. 57
vii
Büyük Dolar Medceziri
viii
Büyük Dolar Medceziri
TABLOLAR
Tablo 1. Türk Bankacılık Sisteminin Bilanço Kalemlerine İlişkin Seçilmiş Rasyolar (%) 16
Tablo 2. HFVve HFY’ye İlişkin Mukayeseler (Milyar TL, %)* ...................................................... 36
Tablo 3. Bankacılık Sektörü Türlerine Göre Krediler, 2002-2014 (Milyar TL, %).............. 36
Tablo 4. Kredilerin Ortalama Yıllık Reel Artış Oranı (%).............................................................. 37
Tablo 5. Finansal Net Değer ve İlişkili Bazı Göstergeler................................................................ 38
Tablo 6. Firmalara İlişkin Finansal Göstergeler ............................................................................... 39
Tablo 7. Faiz Karşılama Oranı Kıyaslaması (Zayıf Firmaların Tüm Firmalara Oranı, %) 41
Tablo 8. Faiz Karşılama Oranı Kıyaslaması (Riskli Borçların Tüm Borçlara Oranı, %) .... 42
Tablo 9. 2014 Yılında Küresel İthalatta Emtia Ürünlerinin Payı................................................ 48
Tablo 10. İhracatımızda İlk 25 Ülkenin Ekonomi Yapısına Göre Durumu (2014) .............. 49
Tablo 11. Mineral Yakıt İhracatçıları ve İhracatlarının Yapısı .................................................... 51
Tablo 12. Son 10 Yılda Yurtdışı Müteahhitlik Proje Hacmi .......................................................... 52
Tablo 13. Müteahhitlik Projelerinin Ülkelere Göre Dağılımı ....................................................... 52
Tablo 14. Dış Ticaretin Gelişimi (2010-2015)................................................................................... 56
Tablo 15. İhracat Rakamları, Milyar Dolar ......................................................................................... 60
Tablo 16. Altın Hariç İhracat Rakamları, Milyar Dolar .................................................................. 60
Tablo 17. İthalat Rakamları, Milyar Dolar........................................................................................... 61
Tablo 18. Döviz Cinsine Göre Dış Ticaret ............................................................................................ 63
Tablo 19. En Çok İhracat Yapılan Petrol Üreticisi Ülkeler (2013-2014)................................. 66
Tablo 20. En Çok İhracat Yapılan Petrol Üreticisi Ülkeler (2014-2015)................................. 66
ix
Büyük Dolar Medceziri
ŞEKİLLER
Şekil 1. Türkiye’nin Dış Borç Kompozisyonu ..................................................................................... 15
Şekil 2. Dolar Medceziri’nin Ekonomiyi Etkileme Kanalları ........................................................ 20
Şekil 3. Büyük Dolar Medceziri ve Konut Fiyatları Etkileşimi..................................................... 27
GRAFİKLER
Grafik 1. Fed Tarafından Uygulanan Federal Fonlama Oranı ve Beklentiler (Efektif) ...... 12
Grafik 2. Türkiye Dış Borç Stoku Döviz Dağılımı .............................................................................. 14
Grafik 3. Bankaların Yurt Dışından Sağladığı Kredi Borcu (Milyar Dolar) ............................. 18
Grafik 4. Yabancı Para Pozisyonu (Milyar TL) .................................................................................. 19
Grafik 5. Finansal Kesim Dışındaki Firmaların Döviz Varlık ve Yükümlülükleri ................. 20
Grafik 6. Küresel Konut Fiyatları Endeksi ........................................................................................... 29
Grafik 7. Türkiye Konut Fiyatları Endeksi (2010=100) ............................................................... 30
Grafik 8. Reidin Konut Fiyat Endeksi .................................................................................................... 31
Grafik 9. Seçilmiş ülkelerde Konut Fiyat/Kira Oranı Gelişimi (2010=100, 2015 Birinci
Çeyrek İtibarıyla)......................................................................................................................................... 31
Grafik 10. Seçilmiş ülkelerde Konut Fiyat/Gelir Oranlarının Gelişimi (2010=100, 2015 q1
itibarıyla) ......................................................................................................................................................... 32
Grafik 11. Seçilmiş Ülkelerde Son Bir Yıldaki Reel Konut Kredisi Büyümesi (2015 1.
Çeyrek) ............................................................................................................................................................. 33
Grafik 12. 2013 Yılı III. Çeyreği İtibarıyla Seçilmiş Ülkelerde Hane halkı Borçluluğunun
GSYH’ya Oranı (%) ....................................................................................................................................... 37
Grafik 13. Kurumsal Sektörlerin Finansal Net Değerleri (Milyar TL) ...................................... 40
Grafik 14. Kurdaki Değişmelerden Kaynaklı Kâr Kaybı (%) ........................................................ 43
x
Büyük Dolar Medceziri
KISALTMALAR
AB Avrupa Birliği
ABD Amerika Birleşik Devletleri
ARGE Araştırma Geliştirme
BAE Birleşik Arap Emirlikleri
BDDK Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
ESAGEV Ekonomik ve Sosyal Düşünce Araştırma-Geliştirme Vakfı
Fed Amerikan Merkez Bankası
FND Finansal Net Değer
GSYH Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla
HFV Hane halkının Finansal Varlıkları
HFY Hane halkının Finansal Yükümlülükleri
HHG Hane halkının Harcanabilir Geliri
ICR Faiz Karşılama Oranı
IIF Uluslararası Finans Enstitüsü
IMF Uluslararası Para Fonu
İMKB İstanbul Menkul Kıymet Borsası
KOBİ Küçük ve Orta Büyüklükte İşletme
OECD Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü
OPEC Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü
TCMB Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
TİM Türkiye İhracatçılar Meclisi
TOKİ Başbakanlık Toplu Konut İdaresi
TTIP Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı
TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu
TKFE Türkiye Konut Fiyat Endeksi
TL Türk Lirası
YP Yabancı Para
xi
Büyük Dolar Medceziri
GİRİŞ
Türkiye, ekonomik istikrara sahip midir? Ekonomi yönetiminin hedefi ve özel
sektör kuruluşlarının beklentisi bu soruyu olumlu yanıtlayabilmek ve istikrarlı bir
ekonomi sayesinde hesaplanabilir ve öngörülebilir bir gelecek planı yapabilmektir.
Ekonominin istikrara sahip olabilmesi için ise cari açık, enflasyon, büyüme, işsizlik ve
varlık fiyatları gibi göstergelerin olumlu seyretmesine yönelik para politikası, maliye
politikası ve finansal politika alanlarında sistematik, bütüncül ve tutarlı politikaların
geliştirilmesi ve uygulanması gerekir.
Ekonomik sistemde, yavaş gelişen ve doğal akışı içerisinde fazla dikkat çekmeyen
bazı anormalliklerin, sistemde iniş ve çıkışlara yol açtığı ve kronik problemler ortaya
çıkardığı görülmektedir. Denizlerde, Ay’ın çekimiyle meydana gelen gelgitleri andıran bu
yavaş değişim, denizin yükseldiği “Gel” safhasında görünmeyen ve suların çekildiği “Git”
safhasında aniden ortaya çıkan kayalıkların dev gemileri batırdığı gibi ekonomileri bir
anda dibe çekebilmektedir.
1
Büyük Dolar Medceziri
Çalışmanın ilk bölümünde, 2008 yılında ABD’de başlayan ve Avrupa’yı hızla saran
ekonomik krizden çıkmak için ABD’nin takip ettiği yol haritasıyla ortaya çıkan, Doların
“Gel” safhasından bahsedilmektedir. Sonraki bölümlerde ise sırasıyla bu yol haritasının
Türkiye’yi geçtiğimiz beş yılda nasıl etkilediği, önümüzdeki dönemde Doların “Git”
safhasının nasıl ortaya çıkacağı ve bu sürecin Türkiye’nin finans piyasalarına, konut
piyasalarına, hane halkına, emtia piyasalarına ve dış ticaretine muhtemel etkileri
tartışılmıştır. Çalışmanın sonuç bölümündeyse, Doların “Git” safhasının etkilerinin sert
ve yumuşak olması varsayımları altında alınması gereken politika önlemleri üzerinde
durulmuştur.
2008 yılının Eylül ayında ortaya çıkan küresel finansal kriz, merkez bankalarını
ekonomi arenasında eskisine göre daha merkezi bir noktaya taşımıştır. Söz konusu krize
kadar onlarca yıl boyunca merkez bankalarının pek çoğu “fiyat istikrarını” ana hedef
olarak belirlemiş ve bunu makro istikrarın bir gereği olarak kabul etmiştir. Bu kabul,
“enflasyon hedeflemesi”ni ortodoks bir para politikası çerçevesi haline getirmiş ve
“merkez bankalarının bağımsızlığı” operasyonel bir zorunluluk haline gelmiştir.
Elbette, “fiyat istikrarı” ana hedefi, tüm finansal sistemin istikrarı için tek başına
yeterli olamamaktadır. Fiyat istikrarı politikası, finansal istikrar denetimleri ve
politikaları ile desteklenmediği müddetçe, faizleri düşük seviyede tutacak, bu da yeterli
yatırım yapılmayan bir ekonomide fiyat balonları(varlık-konut) oluşması sonucunu
doğurabilecektir.
2
Büyük Dolar Medceziri
faktörler zaman içerisinde devamlı değişmektedir. 2009 yılında bu hedef yüzde 6,5
seviyesinin altı olarak belirlenmiştir.
Amerika, bu olağan üstü durumu olağan üstü önlemlerle aşma kararı almıştır. Fed
için böylece “fiyat istikrarı” politikasından ziyade “işsizlik oranının yüzde 6,5’e
indirilmesi” hedefi daha önemli hale gelmiştir. Bu hedefi gerçekleştirmek için seçilen iki
yöntem vardı: Ekonomiyi hareketlendirecek şekilde faiz oranlarını sıfıra yaklaştırmak
suretiyle insanları tüketime ve yatırıma teşvik etmek ve varlık alımı yoluyla “parasal
genişleme” ye gitmek.
Küresel krizin hemen öncesinde, 2008 yılı ortasında Fed efektif federal fonlama
oranı yüzde 2 seviyesinde olup düşüş eğilimindeydi4. Faizlerin bu kadar düşük olduğu
bir noktada, en önemli para politikası aracı olan faiz hadlerinin finansal varlıkların
fiyatlarını ve getirilerini etkileme ihtimali azalır. Böyle bir faiz oranı ile krize
yakalanılması para politikasını etkisiz hale getirebilir. Bu durumda, merkez bankasının
bilançosunu parasal genişleme ile genişletmesinden daha etkili bir para politikası aracı
2 Stibel J. (2014), “Why The Falling US Unemployment Rate Matters?”, Harvard Business Review,
https://hbr.org/2014/11/why-the-falling-u-s-unemployment-rate-matters
3 US Department of Commerce Bureau of Economic Analysis (2009), “2008 Fourth Quarter Grosss Domestic Product”,
http://www.bea.gov/newsreleases/national/gdp/2009/pdf/gdp408f.pdf
4 Federal Reserve Bank of St. Louis (2015), “Effective Federal Funds Rate 1954-2015”,
https://research.stlouisfed.org/fred2/series/FEDFUNDS
3
Büyük Dolar Medceziri
Böylesine bir parasal genişleme yaşanırken Fed, faizleri yüzde 0,25- 0,5 bandına
indirmiştir. Bu durum en kısa anlatımla, ABD kaynaklı ilave finansal varlıkların, getiriler
daha yüksek olduğu için gelişmekte olan ülkelerin sermaye piyasalarına ve
ekonomilerine giriş yapması ile sonuçlanmıştır.
Beklendiği üzere son yedi yılda trilyonlarca Dolar sermaye getirisi yüksek olan
ülkelere yönelmiştir. Bu süreçte yatırımcılar, Amerika’dan düşük maliyetlerle
borçlanarak, yüksek getirisi olan gelişmekte olan ülkelerde bu fonlarla yatırım yapıyor
ve elde ettiği getiri ile borcunu ödüyordu. Gelişmekte olan ülkelere sermaye girişi üç
kanaldan gerçekleşmiştir:
2. Borsalar: Parasal genişleme ve orijin ülkedeki düşük getiri ile hareketli hale gelen
sermaye, Türkiye dâhil pek çok gelişmekte olan ülkenin borsalarını tarihi yükselişlere
götürmüştür. Krizle birlikte, 2008 sonunda 26.864 seviyesinde olan IMKB-100 endeksi,
yaşanan ekonomik krize rağmen sermaye girişleriyle 2010 sonunda 66.004 seviyesine
yükselmiştir. Borsa kanalıyla gelen sermaye, borsada işlem gören şirketler açısından
önemli bir kaynak haline gelmiş ve ekonominin hemen her sektörüne geçiş yapmıştır.
5Bernanke B., Reinhart V. (2004), “Conducting Monetary Policy At Very-Low Short Term Interest Rates”, The
American Economic Review, s.85.
4
Büyük Dolar Medceziri
3. Emtia Piyasaları: Doların parasal genişlemesi hem emtia fiyatlarını hem de değerli
hale gelen emtia madenciliğine yapılan yatırımları artırmıştır. Afrika’dan, Hazar
Havzasına kadar hemen hemen tüm emtia zengini ülkelere yatırımlarda artış
görülmüştür. Yine bu dönemde Amerika, başta kaya gazı ve kaya petrolü olmak üzere
konvansiyonel olmayan tekniklere yatırımlar yapmıştır. Sonuç olarak bu dönemdeki
yatırımlar büyük üretim artışlarına yol açmış ve bu arz fazlasının da etkisiyle bugün
gözlediğimiz fiyat düşüşleri görülmeye başlamıştır.
Kısacası, Doların yayılması ile gelişmekte olan ülkelerde bir kredi genişlemesi
görülmüş; kimi ülkeler bu fonları üretime ve yatırıma dönüştürürken (örneğin emtia
zengini ülkeler) kimileri de tüketici kredilerine dönüştürmüştür.
5
Büyük Dolar Medceziri
2009 yılında taşıt, konut, ihtiyaç ve diğer tüketim kredileri 43,7 Milyar Dolarken,
2013 sonunda kullandırılan bu tür kredilerin miktarı 91 Milyar Dolara ulaşmıştır. Böyle
bir kredi büyümesi, konut fiyatlarında tarihi bir artışa neden olmuş, 2010 sonunda 100
olan konut fiyat endeksi 4 yıl gibi kısa bir zamanda Mart 2015 itibarıyla İstanbul için
217, Ankara için 157, İzmir için 173 ve Türkiye geneli için 179 olmuştur6. Kısacası, son
yıllarda şehirlerimizde gördüğümüz inşaat sektörü büyümesinin ve fiyat artışının
arkasında yatan faktör bu tür kredilerin kontrolsüz büyümesi olmuştur. Böylece,
Türkiye’de bir varlık balonunun mevcudiyeti tartışılmaya başlanmıştır.
2009 Yılı Sonrası Türkiye’deki Özel Sektör ve Kamu Sektörü Dış Borçlanması
Büyük Dolar Medceziri’nin gel safhasında Türkiye’nin hem kamu hem de özel
sektörünün dış borcu, ülkenin ekonomik büyümesinden çok daha hızlı yükselmiştir.
2009 yılı başında kamu brüt dış borç stoku 78,3 Milyar Dolarken, 2014 sonunda
bu borç yüzde 50,3 artışla 117,7 Milyar Dolara ulaşmıştır. Bu dönemde daha da dikkat
çekici olanı özel sektör dış borcundaki artışlardır. 2009 yılı başında 188,5 Milyar Dolar
olan özel sektör brüt borç stoku sadece 6 yılda yüzde 50 artışla 282,2 Milyar Dolara
ulaşmıştır7. Bu gelişmenin en olumsuz yanı aynı dönemde milli gelirimizin sadece yüzde
9,4 oranında artış göstermesidir.
6
Büyük Dolar Medceziri
etme alışkanlığını tam olarak edinememiştir. Sonuç olarak, Türkiye’deki 2009 yılı
sonrası hızlı dış borçlanma nedeniyle ekonominin, özellikle bankacılık harici özel
sektörde daha belirgin olarak döviz kuru oynaklığına duyarlılığı artmaya
başlamıştır.
Diğer taraftan yine bu dönemde, dış borçlanmamız kısa vadeli borçlanma ağırlıklı
gerçekleşmiştir. Bu durum, yurt içi kredilerde bir “vade uyuşmazlığı” riskini yaratmış
ancak daha da kötüsü kısa vadeli borçların toplam borca oranı artmıştır. Bu durum
yakında gerçekleşecek Büyük Dolar Medceziri’nin “Git” safhasında dış borçların
döndürülmesinde zorluk yaşanması olasılığını ortaya çıkarmıştır. 2009 yılında, özel
sektör dış borçlarının yüzde 25,2’si kısa vadeli iken bu oran 2014 sonunda yüzde 40,9
gibi çok yüksek bir orana yükselmiştir.
2014’te yüzde 2,9 büyüyen Amerikan ekonomisi, bu ölçekte bir ekonomi için hiç
de fena sayılmayacak bu performansıyla ekonomik sorunlarını çözememiş Avrupa ve
Japonya’ya göre daha güçlü bir görünüm arz etmektedir. Henüz yüzde 2’lik enflasyon
hedefi yakalanamamış olsa da hedefe yaklaşılmıştır. ABD’de İşsizlik oranı yüzde 5,3’e
gerileyerek, Fed’in yüzde 6,5’lik hedefinin altına inilmiş; hatta Amerika için “doğal
işsizlik oranı” olarak kabul edilen yüzde 5,2- 5,5 bandına ulaşılmıştır.
8 Forbes (2012), “How Unconventional Oil and Gas Is Supercharging The US Economy”,
http://www.forbes.com/sites/energysource/2012/12/13/how-unconventional-oil-and-gas-is-
transforming-the-u-s-economy/
7
Büyük Dolar Medceziri
Merkez Bankalarının en güçlü aracı faiz oranlarıdır. Nitekim Fed’in faiz artırımı
sinyali vermesi bile cari açık veren, yüksek dış borç oranına sahip ülkelerin para
birimlerini zayıflatmıştır. Bu durum, gelişmekte olan pek çok ülke ile birlikte Türkiye’de
de risk primini ve faizleri yükseltmiş, ekonomiyi yavaşlatmış ve işsizlik oranlarını
yükseltmiştir.
8
Büyük Dolar Medceziri
9
Büyük Dolar Medceziri
Kısacası, ekonominin cari açık kaynaklı dış finansman ihtiyacı devam etmekte
olup 400 Milyar Doların üzerindeki dış borcun döndürülmesi, kur ve vade riskleri
nedeniyle zorlaşmış; üstelik yabancı sermayenin çıkış yapma riski daha da artmıştır.
Kısacası, Büyük Dolar Medceziri’nin git safhası, kredi daralması, artan kurlar ve
yükselen faizlerle kendini gösterecektir. Türkiye dış finansman ihtiyacı yüksek bir
ülkedir. Dış borçların vade yapısı ve yükselen kurlar en çok özel sektörü etkileyecek;
ardından kamu finansmanı, konut sektörü ve büyüme olumsuz yönde etkilenebilecektir.
Türkiye, cari açık, yüksek enflasyon ve kur-vade riski alınmış dış borçlanma
yapısı nedenleriyle sermaye çıkışlarına duyarlılığı yüksek bir ekonomidir. Büyük Dolar
Medceziri’nin git safhasının Türkiye’yi olumsuz yönde etkileyeceğini söylemek
mümkündür.
Aslında yaklaşık 100 yıldır Türkiye’de ve dünyada görülen tüm krizler Ludvig
Von Mises’ın şu sözünü haklı çıkarmıştır: “Kredi genişlemesi sonucu çöküş
kaçınılmazdır. Kriz ya kredilerin kapatılması ile çabuk gelecektir ya da ötelenecek ve
tüm ekonomik sistem bir felaket yaşayacaktır.”
10
Büyük Dolar Medceziri
Sonuç ve Vizyon
11
Büyük Dolar Medceziri
1.1. Giriş
Son yıllarda yaşanan kritik iktisadi olayların ardından ABD ekonomisi, her ne
kadar dalgalı bir seyir izlese de, sergilediği toparlanma performansı ve istihdam
oluşturma kabiliyetiyle birlikte 2006 yılından bu yana Fed tarafından gerçekleştirilmesi
beklenen ilk faiz artışına odaklanmış durumdadır.
12
Büyük Dolar Medceziri
ileri sürülmüştür. Hâlihazırda bu oranın trendin 100 baz puan altında 0-0,25 bandında seyretmesinin, 2015 yılında bir
yükselen piyasa ekonomisi krizinin görülmesi ihtimalini düşürdüğü ifade edilmiştir.
13 Sahay R., Arora V., Arvanitis T. v.d. (2014), “Emerging Market Volatility: Lessons From The Taper Tantrum”, IMF
13
Büyük Dolar Medceziri
“Kırılgan beşli” içerisinde Türkiye, Brezilya ve Güney Afrika ile birlikte, durağan
reform gündemi nedeniyle riskler karşısında daha kırılgan olarak addedilmektedir15. Bu
konuda Uluslararası Finans Enstitüsü tarafından yapılan bir çalışmada, Türkiye’nin,
Rusya ve Brezilya ile birlikte, (Fed’in parasal normalleşmesi gibi) bir risk şokunun
ardından varlık fiyatlarında gözlenecek değişimler karşısında en hassas ülke olacağına
işaret edilmektedir16.
Türkiye, yüksek cari işlemler açığı ile kısa vadeli dış borçlarından kaynaklanan ve
GSYH’sinın yüzde 25’inin üzerinde seyreden (ağırlıklı ABD Doları cinsinden) yıllık dış
finansman ihtiyacı varlığında, belirsiz bir dış ortamın getireceği dalgalı küresel sermaye
akımları karşısında kayda değer risklerle karşı karşıyadır.
14
Büyük Dolar Medceziri
Kısa vadeli Uzun vadeli Kısa vadeli Uzun vadeli Finansal Sektör Finansal Olmayan Sektör
18,2 milyar $ 95,1 milyar $ 290 milyon $ 1,8 milyar $ 166 milyar $ 111,4 milyar $
Tarihi gelişmeler ve mevcut yapısı ışığında, tüm güçlü yanlarına rağmen, Türk
bankacılık sektörünün Fed’in para musluklarını sıkması sürecinden büyük oranda
olumsuz etkileneceği ileri sürülebilir.
17Kara H., Özlü P., Ünalmış D. (2015), “Türkiye için Finansal Koşullar Endeksi”, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Çalışma Tebliği, No: 15/13.
15
Büyük Dolar Medceziri
Tablo 1. Türk Bankacılık Sisteminin Bilanço Kalemlerine İlişkin Seçilmiş Rasyolar (%)
2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004
Sermaye yeterlilik oranı 16,4 15,4 18,1 16,7 19,2 20,9 18,1 19,1 22,0 24,2 28,8
Öz kaynaklar/Toplam
11,8 11,3 13,4 11,9 13,4 13,3 11,7 13,1 12,0 13,5 15,0
Aktifler
Bilanço İçi Döviz
57,1 57,3 34,4 43,8 33,0 33,9 33,2 34,2 31,6 25,3 22,3
Pozisyonu/Öz kaynaklar
YP Aktifler/Toplam
35,2 34,7 30,7 30,7 26,1 27,2 31,0 28,8 33,8 32,3 36,8
Aktifler
YP Pasifler/Toplam
41,9 41,2 35,3 36,0 30,6 31,7 34,8 33,3 37,6 35,7 40,1
Pasifler
YP Aktifler/YP Pasifler 84,0 84,3 86,9 85,5 85,5 85,8 88,8 86,5 90,0 90,4 91,7
Toplam Mevduat/Toplam
56,0 57,7 59,3 60,2 63,9 63,5 64,2 63,6 64,5 63,9 64,4
Aktifler
Alınan Krediler/Toplam
12,3 12,1 10,0 10,9 9,7 8,8 11,1 10,5 11,7 11,0 9,0
Aktifler
Takipteki Krediler
(brüt)/Top. Krediler & 2,7 2,7 2,8 2,7 3,7 5,4 3,6 3,5 3,8 4,9 6,2
Alacaklar
Tüketici
Kredileri/Toplam 28,5 31,6 33,7 33,0 33,3 33,7 31,7 33,3 31,2 29,8 27,2
Krediler ve Alacaklar
Likit Aktifler / Toplam
27,6 28,5 31,3 30,9 32,8 33,0 26,6 37,1 39,6 39,9 37,4
Aktifler
Likit Aktifler/Kısa Vadeli
52,9 54,1 56,6 53,4 54,7 54,3 44,5 62,4 65,3 74,8 84,3
Yükümlülükler
YP Likit Aktifler/YP
33,5 35,8 37,8 30,4 27,8 32,2 33,1 42,1 48,7 48,1 49,3
Pasifler
Net Dönem Karı
1,3 1,4 1,7 1,6 2,2 2,4 1,8 2,6 2,3 1,4 2,1
(Zararı)/Toplam Aktifler
Net Dönem Karı
11,0 12,8 13,0 13,8 16,5 18,3 15,4 19,5 18,9 10,6 14,0
(Zararı)/Öz kaynaklar
Faiz Gelirleri/Faiz
193 212 194 184 204 200 158 159 161 176 178
Giderleri
Toplam Gelirler/Toplam
142 150 148 143 153 157 132 137 137 136 145
Giderler
Kaynak: BDDK, TBB
18 Sistemdeki geri dönmeyen krediler, kurumsal ve ticari kredilerden ziyade tüketici kredilerinden
kaynaklanmaktadır.
16
Büyük Dolar Medceziri
Küresel mali krizin ardından miktarı önemli ölçüde artan sıcak paranın etkisiyle
bankalar, bol miktarda ve ucuz olan toptan dış fonlama kullanımını artırmıştır.
Bankaların toptan fonlama piyasasından döviz cinsinden sağladığı finansman tutarının
son yıllarda hızlı bir artış göstermesinde, TL cinsinden kredilere yöneltilmek üzere ucuz
finansman sağlama güdüsü etkili olmuştur. Yüksek tutarda dış fonlama ile birlikte
sektör, büyük miktarda döviz cinsinden fonlamaya aracılık yapmıştır19.
19 2014 yıl sonu itibarıyla yabancı para cinsinden aktiflerin toplam bilanço içindeki payı % 35,2, yabancı para
cinsinden pasiflerin ise toplam bilanço içindeki payı % 41,9 seviyesindedir.
20 Alper K., Altunok F. ve Çapacıoğlu T. (2015), "ABD Merkez Bankası (Fed) Politikaları ve Bankacılık Sektörü Dış
17
Büyük Dolar Medceziri
seküritizasyon türleri üzerinde ise anlamlı bir etkinin yaşanmadığı çalışmanın diğer
bulgularıdır.
Kaynak: TCMB
Türk bankacılık sektörünün dış borcunun yüzde 53'ü kısa vadeli olup söz konusu
borcun önemli bir kısmı sürekli yenilenen ve vadesi 1 yıl olan sendikasyon kredilerinden
oluşmaktadır. Bankaların borçlarını finanse edebilmeleri yönünde hâlihazırda bir sıkıntı
gözlenmemektedir. Sektörde kredi ve mevduat alanında vade uyumsuzluğu
bulunmaktadır. Ancak bu durumun sürdürülebilirliği konusunda büyük bir sıkıntıyla
karşılaşılmamaktadır.
Dövize endeksli varlıklar da dâhil olmak üzere bankaların büyük ölçekli net döviz
açık pozisyonları bulunmamakta21, mevcut açık pozisyonların yaklaşık tamamı ise
riskten korunmuş (hedged) durumdadır. Türk bankacılık sektöründe açık pozisyona
geçmiş dönemlerde sıklıkla başvurulmuş, ancak son yıllarda bilanço içi hesaplardaki
açık, bilanço dışı işlemlerle dengelenmiş ve net genel pozisyon bu şekilde yasal sınırlar
içerisinde kalmıştır22. Geçmiş kriz tecrübeleri ile artan farkındalık düzeyi, yabancı para
pozisyona ilişkin düzenlemeler ve gelişen risk yönetim uygulamaları bankacılık
sektörünün maruz kaldığı kur riskini azaltıcı faktörler olmuştur23,24.
21 Bilanço dışı yabancı para pozisyonu 124 Milyar TL fazla, bilanço içi yabancı para pozisyonu 127 Milyar TL açık
pozisyonda olup yabancı para net pozisyonu 3,1 Milyar TL açık pozisyondadır.
22 Türk bankacılık sektörü genellikle bilanço içinde açık (kısa) pozisyon taşımakta, bilanço dışında türev işlemlerle
olmamasına karşın, sadece kur artış ve azalışlarından dolayı bu kalemlerin paylarında dalgalanmalar
gözlenebilmektedir.
18
Büyük Dolar Medceziri
Kaynak: BDDK
Türk bankacılık sistemi genel olarak iyi performans sergilemekte olup sistem
genelinde kayda değer bir döviz pozisyonu açığı bulunmamaktadır. Diğer yandan, döviz
bolluğu neticesinde normal koşullarda borçlanabileceği miktarın ötesinde borç temin
eden göreceli küçük ve zayıf bankaların, Dolar Medceziri’nin “Git” safhasında daha
büyük likidite kısıtlarıyla ve kredi riskiyle karşılaşacağı ve böylelikle kırılganlıklarının
daha belirgin hale gelebileceği değerlendirilmektedir. Bu durum şüphesiz, finansal
sistem istikrarı açısından yakinen izlenmesi gerekecek bir risk unsurudur.
19
Büyük Dolar Medceziri
Kaynak: TCMB
25 Deniz Yatırım (2015) tarafından gerçekleştirilen bir çalışma, döviz bazlı bilançoya sahip olmayan birçok önde gelen
şirketin döviz pozisyonlarındaki açık dolayısıyla yükselen Dolar karşısında önemli maruziyete sahip olduğunu
göstermektedir.
20
Büyük Dolar Medceziri
karşısında son dönemde borç / harcanabilir gelir oranında kayda değer artış
yaşanmıştır. Hane halkı borçlarının önemli bir kısmı konut kredisinden kaynaklanmakta
olup, bu krediler teminat ile elde edilmektedir. Ancak, ekonomik aktivitedeki düşüş ile
birlikte işsizlik oranındaki artış, harcanabilir gelir seviyesindeki düşüş ve konut
fiyatlarındaki düşüş, bankacılık sisteminin kredi riskinde artışa yol açacaktır. Kredi kartı
kaynaklı kredi kullanımları makro ihtiyati tedbirler aracılığıyla kontrol altında
tutulabilecek olup, konut ve ihtiyaç kredilerine ilişkin geri dönmeyen krediler oranında
büyük artışlar gözlemlenebilecektir.
2013 yılı yaz aylarında yaşanan sıkılaşma krizi, Türk bankacılık sistemi açısından
aslında bir prova niteliği taşıdı. Bu süreçte, yaygın şirket iflasları gözlemlenmemesinin
yanı sıra geri dönmeyen krediler oranında Türk Lirasında yaşanacak değer kayıplarına
ve faiz artışına rağmen ciddi artış yaşanmamış olup, bankacılık sektörü beklenenden
daha iyi bir performans göstermiştir. Ancak sıkılaşma krizinin patlak vermesinden
günümüze kadar geçen süredeki döviz kurundaki değer kaybı, döviz kuru riskine
yönelik tamponları azaltmıştır.
Büyük Dolar Medceziri, spekülâsyondan ziyade reel bir faiz artışı ve beraberinde
güçlenecek ABD Dolarıyla birlikte, Türkiye’ye yönelik sınır ötesi bankacılık akımlarını
daha olumsuz etkileyecektir. Dış finansman koşullarındaki sıkılaşma ve iç talepteki
daralmanın etkisiyle küresel mali krizin ardından yaşanan yüksek kredi genişlemesi
ortamının ardından kredi hacminde gözlemlenecek düşüş, önemli riskleri beraberinde
getirecektir.
Ekonomik büyümedeki hızlı bir düşüş, döviz kurundaki değer kaybı ve faiz
artışıyla birlikte üretimi ve istihdamı azaltacağı gibi, kredi talebini düşürecek ve -2008
krizinde olduğu gibi- geri dönmeyen kredilerde artışa yol açacaktır.
21
Büyük Dolar Medceziri
Faiz oranları ve döviz kuru seviyelerindeki artış ile dış finansman koşulları ve
miktarındaki sıkılaşma, artan döviz ve kredi riskiyle birlikte bankaların sermaye
yeterlilik oranlarını olumsuz etkileyecektir.
Güçlü sermaye yapısı, düşük geri dönmeyen krediler oranı ve sağlam denetim
mekanizmaları karşısında, sınır ötesi sermaye akımlarında yaşanabilecek bir daralma ile
birlikte küresel likiditede gözlenebilecek bir sıkılaşma şüphesiz Türk bankacılık
sisteminin gelecek rotasında Dolar Medceziri’nin “Gel” safhasında görülmeyen
kayalıkları ortaya çıkaracaktır.
22
Büyük Dolar Medceziri
Başta Fed olmak üzere önde gelen merkez bankalarının ilerleyen süreçte izleyecekleri
para politikaları için kamuoyuyla daha açık ve öngörülebilir iletişim stratejisi izlemesi
yönünde ikili ve çok taraflı lobi faaliyetlerinde bulunulmalıdır. G-20 platformu
kapsamında bu yönde verilen taahhütlerin yinelenmesi ve gerçekleştirilmesi
sağlanmalıdır.
Fed faiz artırımına kadarki süreçte mümkün olduğu sürece TCMB net döviz rezervleri
sterilize edilmiş müdahaleler yoluyla artırılmalı ve sadece aşırı dalgalanmaların olumsuz
etkilerini gidermek amacıyla döviz rezervlerinden satışlar yapılmalıdır. Ayrıca, rezerv
para birimi sahibi olanlar başta olmak üzere diğer merkez bankaları ile ikili takas
(swap) hatları oluşturulmasına çalışılmalıdır. Öte yandan, küresel finansal güvenlik
ağlarının güçlendirilmesine yönelik uluslararası işbirliğinin önemi çok taraflı
platformlarda güçlü bir şekilde dile getirilmelidir.
İlave makro ihtiyati politika olarak döviz cinsinden fonlamanın yavaşlatılması için
döviz cinsinden yükümlülüklere vergi uygulanması, ihtiyaç kredilerine ilişkin borç/gelir
sınırı konulması seçenekleri düşünülebilecektir. Ayrıca, finansal kesim dışındaki
27 Örneğin, Güney Kore’nin uyguladığı makro ihtiyati istikrar vergisi, döviz cinsinden türev pozisyonlarına tavan
uygulanması, Yeni Zelanda’nın izlediği çekirdek fonlama oranı ve Peru’nun tüm döviz cinsinden yükümlülüklere daha
fazla zorunlu karşılık ayrılması, net açık pozisyona sınır getirilmesi ve döviz cinsinden türev pozisyonlarına tavan
uygulanması gibi politika eylemlerinin uygulanması göz önünde bulundurulabilir.
23
Büyük Dolar Medceziri
24
Büyük Dolar Medceziri
Varlık balonları genellikle bir parasal genişleme sonrasında artan risk iştahıyla
beslenip geleceğe yönelik abartılı olumlu beklentilerle şişmekte ve tersine dönen
ekonomik görünüm ve fiyatların irrasyonel seviyelere gelmiş olduğuna dair yaygın
kanının oluşmasıyla patlamaktadır. Patlama sonrasında oluşan olumsuz hava, bozulan
beklentilerle birlikte bu defa tam tersine bir etki yapmakta ve fiyatlar uzun dönemli
seyrinin çok altına düşebilmektedir. Varlık fiyatlarındaki bu çöküş tüketim ve büyüme
gibi diğer ekonomik değişkenleri de olumsuz etkileyebilmekte ve bölgesel hatta küresel
ekonomik krizlere zemin hazırlayabilmektedir.
Hane halkının sahip olduğu servetin değerinin tüketim kararları üzerinde önemli
bir etkiye sahip olduğu pek çok ekonomist tarafından kabul edilmektedir. Diğer bir
ifadeyle, hane halkı gelirindeki değişimlerden bağımsız olarak finansal varlıkların veya
konut varlıklarının değerindeki bir artış, bu varlıkların sahibi hane halklarının tüketim
düzeylerini artırmakta, varlık fiyatlarındaki düşüş ise tüketimi düşürmektedir. Konut
fiyatlarındaki artışlar, aynı zamanda, bir varlığın piyasa fiyatı ile ikame bedeli arasındaki
25
Büyük Dolar Medceziri
ilişkiyi ifade eden Tobin q etkisi kanalıyla konut yatırımlarını artırmakta, yine konut
fiyatlarındaki düşüşler ise yatırımları düşürmektedir. Buna ek olarak balonların oluşma
sebebi olan parasal genişleme ve düşük faiz oranları maliyet kanalıyla da yatırımları
artırmaktadır. Bu çerçevede, varlık fiyatları ile büyüme arasında tüketim kanalından bir
ilişki mevcut iken, konut fiyatları ile büyüme arasında hem tüketim hem de yatırım
kanalından bir ilişkiden bahsedilebilir (Bkz. Şekil 3).
26
Büyük Dolar Medceziri
Portföy Doğrudan
Yatırımları Yatırımlar
Konut Talebi
Konut
Fiyatları
Yatırım Tüketim
Milli Gelir
1990’lı yıllarda Güney Doğu Asya ülkelerinin büyük kısmı Dolara endeksli sabit
kur rejimi uygulamaktaydı. 1996 yılında Fed faiz artırımlarına başlayınca Dolardaki
değer kazancı sonucu bu ülkeler rekabet güçlerini önemli ölçüde kaybederek o zamana
dek elde ettikleri ucuz finansman olanaklarından mahrum kalmışlardır. Borç
28 28Güler M. H. (2012), “Housing Wealth Effects Mechanism and the Monetary Policy Transmission in Turkey”,
Doktora Yeterlilik Tezi.
27
Büyük Dolar Medceziri
1997-1998 Güney Doğu Asya krizinin yanı sıra 2007-2008 küresel ekonomik
krizini ortaya çıkaran en önemli nedenlerden biri olarak da ABD’de oluşan konut
balonunun patlaması gösterilmektedir. Özellikle 1990’lı yılların sonlarından itibaren
düşük faiz oranları ve yüksek küresel büyümeyle ABD’de konut fiyatları önemli ölçüde
artış göstermiştir. Konut balonunun oluşmasında Güney Doğu Asya krizinde olduğu gibi
banka kredilerindeki artış ve özellikle yüksek riskli sub-prime konut finansmanının
yaygınlaşması önemli rol oynamıştır. Asya krizinden farklı olarak ABD’de sub-prime
dâhil olmak üzere konut finansmanına dayalı türev ürünler bankacılık aktiflerinin
önemli bir bölümünü oluşturmaktaydı. 2007 yılında konut balonunun patlaması elindeki
aktiflerin büyük bölümü konuta duyarlı olan finans kesimini de etkilemiş ve kriz hızla bu
aktiflerin ihraç edildiği ve zor duruma düşen bankaların etkileşimde olduğu diğer
ülkelere de yayılmıştır. Krizin hızlı yayılmasının bir nedeni de artan finansal
serbestleşme ve küreselleşmeyle birlikte 2007 krizi öncesinde konut fiyatlarının
gelişmiş ülkelerde giderek daha fazla birlikte hareket etmesi ve birbirinden faklı
coğrafyalardaki ülkelerde oluşan balonların eş zamanlı olarak patlaması olmuştur.
29 Yuksel, E, “ Konut Balonu: Oluşum, Dinamikler Ve Türkiye İncelemesi”, Planlama Uzmanlığı Tezi, 2015
28
Büyük Dolar Medceziri
Kaynak: IMF
TKFE’ye göre 2010 yılından itibaren konut fiyatları sürekli olarak artış göstermiş
ve fiyatlar Ocak 2010 ile Nisan 2015 arasında yüzde 88 oranında artmıştır (Bkz. Grafik
7). Uzun dönemli trendi görecek uzunlukta veri olmamakla birlikte, seviyeden bağımsız
29
Büyük Dolar Medceziri
Kaynak: TCMB
Türkiye’de konut fiyatlarının gelişimini gösteren bir diğer endeks, Reidin Konut
Fiyatları Endeksidir. Reidin gayrimenkul bilgi sistemi tarafından derlenen endeks
Türkiye için daha uzun bir veri seti sunmaktadır. Bu endeks sektör yayınları, ilanlar ve
emlak ofislerinden derlenen verilerle hesaplanmaktadır. Reidin Konut Fiyat Endeksinde
de 2010 sonrasında TCMB TKFE’ye benzer bir trend görülmektedir (Bkz. Grafik 8).
Reidin endeksinin gösterdiği bir diğer durum da 2008 krizinin ardından konut
fiyatlarında bir miktar düzeltme görüldüğü ancak 2012 yılından itibaren fiyatların kriz
öncesi dönemin üzerine çıkarak artmaya devam ettiğidir.
30
Büyük Dolar Medceziri
Grafik 9. Seçilmiş ülkelerde Konut Fiyat/Kira Oranı Gelişimi (2010=100, 2015 Birinci Çeyrek
İtibarıyla)
Kaynak: OECD
Konut fiyatlarının rasyonelliğini test etmek için kullanılan bir başka araç ise
fiyat/gelir oranıdır. Bu oran bireylerin sahip oldukları konutun piyasa değerinin ile cari
31
Büyük Dolar Medceziri
Grafik 10. Seçilmiş ülkelerde Konut Fiyat/Gelir Oranlarının Gelişimi (2010=100, 2015 q1
itibarıyla)
Yukarıda anlatıldığı üzere konut balonlarını besleyen bir başka unsur konut
kredisi tutarlarında görülen artışlardır. Seçilmiş ülkelerde 2015 yılı ilk çeyreği itibarıyla
reel konut kredisi büyümesi hesaplandığında Türkiye’nin yüzde 13,9’luk artışla en fazla
artış yaşanan ülkelerden birisi olduğu görülmektedir (Bkz. Grafik 11). Konut kredisi
tutarlarındaki artış bir yandan mali sistemin konuta duyarlılığını artırırken diğer
taraftan konut stoku içinde ipotekli konut sayısında bir artışa neden olmaktadır. Bu
çerçevede konut kredilerinin hızlı artması hem konut fiyatlarında bir çöküşün boyutunu
hem de yayılma potansiyelini artırabilmektedir.
32
Büyük Dolar Medceziri
Grafik 11. Seçilmiş Ülkelerde Son Bir Yıldaki Reel Konut Kredisi Büyümesi (2015 1. Çeyrek)
33
Büyük Dolar Medceziri
34
Büyük Dolar Medceziri
2000’li yıllarda Türkiye’de kredi hacmi geçmişe oranla çok hızlı bir artış
göstermiş; ticari kredilerden daha çok tüketici kredileri ön plana çıkmış ve ticari
kredilerin ağırlığı devam etse de tüketici kredilerinin toplam krediler içerisindeki payı
giderek artmıştır. Tüketici kredilerinin GSYH’ye oranında son on yılda hızlı bir artış
trendi mevcuttur. 2012 yılı sonrasında ekonomik büyümede yaşanan yavaşlamaya
rağmen, ekonominin genel dinamiklerinin aksine bu artış trendinin devam etmesi dikkat
çekicidir.
2013 yılında tüketici kredilerinin artış hızını kontrol altına alarak cari açığın
azaltılması ve fonların üretken yatırımlara yönlendirilmesi amacıyla bir dizi makro
ihtiyati tedbir alınmıştır.32 Alınan bu önlemlerin etkisiyle 2013 yılında yüzde 14,1 olan
tüketici kredilerinin GSYH’ye oranı 2014 yılı sonu itibarıyla yüzde 13,2’ye gerilemiştir.
30 Hane halkı Yükümlülüğü, bankalar ve tüketici finansman şirketlerince kullandırılan krediler (tahsili gecikmiş
alacaklar, TGA, dâhil) ile kredi kartı bakiyelerinden (TGA dâhil) oluşmaktadır.
31 Hane halkı yükümlülüklerinin % 90’ın üzerindeki kısmı bankalardan alınan tüketici kredilerinden, kalan kısmıysa
Uzmanlık Tezi.
35
Büyük Dolar Medceziri
2002-2013 yılları arasında toplam kredi hacmi sabit fiyatlarla 8,7 katına, tüketici
kredilerinin hacmi 19,9 katına çıkmıştır. Konut kredilerindeki genişleme ise çok daha
çarpıcıdır. Söz konusu yıllar arasında konut kredileri 95,3 katına çıkmıştır. 2002 yılında
kredilere erişim imkânı oldukça kısıtlı olduğundan, erişim imkânlarının artışıyla birlikte
hem ticari kredilerde, hem de hane halkının kullandığı tüketici kredilerinde çarpıcı
düzeyde yüksek artış oranları görülmüştür (Bkz. Tablo 3).
36
Büyük Dolar Medceziri
oranlar yıllık ortalama yüzde 18,6 ve yüzde 17,4 olarak gerçekleşmiştir. Tüketici
kredileri içerisinde özellikle konut kredilerindeki artış dikkat çekicidir (Bkz. Tablo 4).
Grafik 12. 2013 Yılı III. Çeyreği İtibarıyla Seçilmiş Ülkelerde Hane halkı Borçluluğunun
GSYH’ya Oranı (%)
33Hane halkı Varlıkları = Tasarruf Mevduatı + Döviz Tevdiat Hesabı + Dolaşımdaki Para+ DİBS+ Eurobond + Hisse
Senetleri + Repo + Emek. Yat. Fonları + Yatırım Fonları (Aralık 2006’dan itibaren).
37
Büyük Dolar Medceziri
Ülkeye bir bütün olarak bakıp değerlendirme yaptığımızda bu oranlar çok riskli
görünmemektedir. Yükümlülükler artarken varlıklar da artmaktadır. Ancak varlıkları
artan kişilerle yükümlülükleri artan kişilerin örtüşme oranındaki yükseklik, olası bir şok
halinde etkilenme düzeyinin ne kadar yüksek olacağının asıl belirleyicisi olacaktır.
Ekonomi açısından önem arz eden bir diğer gösterge, hane halkının finansal
varlık ve yükümlülükleri arasındaki fark olarak tanımlanan “finansal net değer”
(FND)’dir. Hane halkı genellikle birçok ülkede pozitif finansal net değer üreterek, diğer
kurumsal sektörlerin kullanımlarına fon sunmaktadır. Bu nedenle hane halkının
yarattığı finansal net değerin yüksek olması, ülkedeki diğer kurumsal sektörlerin
yurtdışı kaynaklara olan bağımlılığının azaldığını ifade eder.
Tablo 5’te, hane halkı FND’sinin, hem GSYH’ya hem de HHG’ye oran olarak 2009
yılından itibaren azalma eğilimine girdiği görülmektedir. Toplam ekonominin fon
ihtiyacının karşılanmasında hane halkının rolünün giderek azalması karşılığında,
dış âlem tasarrufları giderek artan bir role sahip olmaya başlamıştır.
34Yüksel, E. (2015), “Konut Balonu: Oluşum, Dinamikler ve Türkiye İncelemesi”, Kalkınma Bakanlığı Planlama
Uzmanlığı Tezi.
38
Büyük Dolar Medceziri
Diğer yandan, 2011 yılından itibaren firmaların kısa vadeli borçlarını kısa vadeli
döviz varlıklarıyla karşılayamaz duruma gelmiş olması da ayrıca dikkate değer bir risk
unsurudur Bu durumda 2009 yılında firmaların döviz gelirine bakılmaksızın bankadan
yabancı para cinsinden kredi kullanabilme olanağının getirilmesi de etkili olmuştur.
39
Büyük Dolar Medceziri
Kaynak: TCMB
Borç yükündeki artışla birlikte söz konusu borcun giderek daha yüksek
oranda dış âlemden fon kullanımıyla finanse edilmesi; özel sektörün, dış âlemden
döviz girişinde yaşanacak gerileme karşısındaki kırılganlığının giderek artmasına
neden olmaktadır.
Konuya ilişkin olarak IMF tarafından 19 adet gelişmekte olan ülke36 ekonomisini
temsilen seçilen ve varlıkları söz konusu ülkelerin toplam GSYH‘sının yaklaşık yüzde
75’ini oluşturan yaklaşık 15.000 firma örneklem alınarak bir “duyarlılık analizi testi”
yapılmıştır. Söz konusu analizde “faiz karşılama oranı” 37(interest coverage ratio, ICR),
2’den küçük olan firmalar “zayıf firma” olarak tasnif edilmiştir. Türkiye için faiz
karşılama oranı 1’den küçük olan firma oranı yüzde 25, 1 ile 2 arasında olan firma oranı
yüzde 13 olup “zayıf firmaların tüm firmalar içindeki payı yüzde 38’dir. Bu oran
36 Arjantin, Brezilya, Bulgaristan, Çin, Endonezya, Filipinler, Güney Afrika, Hindistan, Kolombiya, Macaristan, Malezya,
Meksika, Peru, Polonya, Romanya, Şili, Rusya, Tayland, Türkiye.
37 ICR = (Firmanın brüt kârı)/ (Firmanın borç faiz giderleri).
Firma Brüt Kârı, firmaların vergiler, faiz giderleri, yıpranma ve amortisman ödemeleri yapmadan önceki kârıdır.
40
Büyük Dolar Medceziri
Tablo 7. Faiz Karşılama Oranı Kıyaslaması (Zayıf Firmaların Tüm Firmalara Oranı, %)
Test sonrası
1 ve altı 1-2 arası 2-3 arası
ICR<2
Filipinler 9,4 2,8 7,6 21,7
Tayland 15,5 4,8 7,1 28,4
Meksika 9,0 9,0 9,0 28,7
Endonezya 11,0 6,9 8,5 28,8
Güney Afrika 17,6 4,3 6,0 29,6
Kolombiya 12,0 2,0 6,0 30,0
Malezya 22,2 5,6 4,5 34,0
Şili 17,3 5,5 8,7 35,0
Çin 16,6 8,1 9,3 36,9
Rusya 21,2 7,9 5,9 37,9
Polonya 27,7 6,3 5,0 42,0
Brezilya 22,7 12,0 13,3 50,8
Hindistan 21,3 14,1 15,2 54,2
Türkiye 25,2 13,0 16,0 58,8
Arjantin 28,8 16,2 14,4 63,1
Kaynak: IMF (2014), Küresel Finansal İstikrar Raporu, s.30.
38Duyarlılık analizi testinde, örneklemdeki firmaların brüt karlarının yüzde 25 azaldığı ve faiz giderlerinin yüzde 25
arttığı varsayılmıştır.
41
Büyük Dolar Medceziri
Tablo 8. Faiz Karşılama Oranı Kıyaslaması (Riskli Borçların Tüm Borçlara Oranı, %)
Test sonrası
1 ve altı 1-2 arası 2-3 arası
ICR<2
Rusya 6,5 6,4 1,9 16,3
Şili 9,1 3,8 3,9 17,6
Tayland 5,9 6,1 12,3 24,6
Malezya 6,8 3,8 11,6 24,8
Kolombiya 1,9 0,1 4,1 24,9
Meksika 0,6 23,0 2,4 26,3
Polonya 13,4 11,0 4,3 32,6
Arjantin 17,8 10,7 15,3 44,7
Hindistan 13,5 14,7 14,1 46,3
Endonezya 3,4 35,7 6,1 46,8
Çin 12,7 10,7 18,0 46,9
Brezilya 7,0 12,5 25,3 47,0
Güney Afrika 14,6 5,4 6,4 47,4
Filipinler 1,0 11,0 35,5 48,3
Türkiye 6,4 9,6 31,0 52,5
Kaynak: IMF (2014), Küresel Finansal İstikrar Raporu, s.30.
Türkiye’de finans dışı özel sektörün döviz açık pozisyonunun giderek artmakta
olduğunu daha önce ifade etmiştik (Bkz. Tablo 6). Söz konusu firmaların döviz açık
pozisyonu GSYH’ya oran olarak 2009-2014 yılları arasında yüzde 11,4’ten yüzde 22,6’ya
yükselmiştir. Nominal olarak ise açık 71 Milyar Dolardan, 179 Milyar Dolara
yükselmiştir. Bu durum kurdaki olası sert değişmelerde ülkenin kırılganlığını artıran bir
husus olarak ön plana çıkmaktadır.
42
Büyük Dolar Medceziri
2015 yılının Ağustos ayı itibarıyla, IMF tarafından yapılan duyarlılık testlerinde
öngörülen senaryolar büyük ölçüde gerçekleşmiş durumdadır. Ancak döviz kurunda son
bir yılda gerçekleşen oynama sonrası firmaların son durumunu gösteren bir çalışma
henüz mevcut değildir.
40Hedging, yapılan bir sözleşme ile belirlenen bir tarihte ve belirlenen fiyattan döviz alım garantisi sağlayan bir
mekanizmadır.
43
Büyük Dolar Medceziri
Son yıllarda hem hane halkı hem de finansal olmayan firmalar sektörlerinin
üstlendikleri finansal risklerin artmaya başladığı görülmektedir. Bu risklerin birikmeye
devam etmesinin; dışsal bir şoka maruz kalınması durumunda, Türkiye ekonomisine
bazı olumsuz yansımaları olabilecektir. Dolayısıyla, risklerin azaltılması için hane halkı
ve firmalar üzerindeki finansal yükleri azaltmaya, tasarruflarını ve finansal okuryazarlık
düzeylerini artırmaya yönelik politikaların hayata geçirilmesi önem arz etmektedir.
Bunlara ilave olarak, makro ihtiyati tedbirler vasıtasıyla kredi kaynaklarının tüketim
finansmanından ziyade üretken sektörlere sevk edilmesi yoluyla finansal istikrarın
güçlendirilmesi amaçlanmalıdır. Böylece, ekonominin işleyişinde önemli rolleri bulunan
bu sektörler dışsal şoklara karşı daha dayanıklı hale gelecek, toplam ekonominin de dış
kaynaklara olan bağımlılığı azalacaktır.
44
Büyük Dolar Medceziri
Emtia41 piyasasında Soğuk Savaş sonrası dönemde daha belirgin olmak üzere,
arz-talep dengesi dışındaki faktörlerin, özellikle de “beklentilerin” fiyatlar üzerindeki
etkisi artış göstermektedir. OPEC’e göre günlük petrol alım satım işlemlerinin yüzde
9’undan azı gerçek arz ve talebe karşılık gelmekte ve geriye kalan işlemler
spekülatörlerce gerçekleştirilmektedir42. Çoğu iş gününde bu alım satımın ancak yüzde
1’i ile 3’ü hatta daha azı gerçek alım satıma karşılık gelmektedir43. Diğer bir ifadeyle,
dünyanın hacim olarak en çok alınıp satılan malı olan petrolün, en azından kısa vadeli
fiyatı, beklentiler ve dolayısıyla spekülatörler tarafından belirlenmektedir. Gıda piyasası
dışında hemen hemen tüm emtia piyasalarında aynı durum görülmektedir.
Kısacası 90’lı yıllarda başta emeklilik fonları olmak üzere finansal yeni
enstrümanların devreye girmesi ve finansal küreselleşmenin hızlanmasıyla emtia
piyasalarında fiyatlar arz-talep dengesinden ziyade beklentiler tarafından belirlenmeye
başlamıştır. Böyle bir yapıda, Fed’in parasal genişleme veya faiz artırımı gibi kararları
“beklentiler kanalıyla” tıpkı borsaları etkilediği gibi emtia piyasalarını da etkiler duruma
gelmiştir. Bu nedenle, 2013 yılında Fed’in parasal genişlemeyi yavaşlatmaya başlaması
ve 2015 yılının ilk yarısında da Fed’in faiz artışı beklentileri emtia piyasasını derinden
etkilemiştir ve etkilemeye devam edecektir.
2010 yılından itibaren AB, ABD ve Japonya gibi ana ekonomilerde iktisadi
toparlanma gerçekleşmemiş ve tabi olarak petrole olan talepte düşüşler kaydedilmiş
41 Arapça bir kelime olan “emtia”, ticarete konu mallar anlamına gelmektedir.
42 OPEC (2015), “Gambling on Oil: The Price of the Market Pays”,
http://www.opec.org/opec_web/en/press_room/3007.htm
43 Paul (K), “What Determines Oil Prices”
http://www.investopedia.com/articles/economics/08/determining-oil-prices.asp
44 Dünya Bankası (2015), “Emtia Piyasalarına Bakış Raporu” (Nisan 2015), s.9.
45
Büyük Dolar Medceziri
olmasına rağmen emtia piyasalarında fiyat artışları gelmiştir. Burada dönüm noktası
Fed’in parasal genişleme ve faiz indirimi kararlarının aynı anda gelmesi olmuştur.
Faizlerin düşük olduğu bir ortamda emtia ciddi bir spekülatif yatırım aracı haline
gelmiş; ekonomik toparlanma gelmediği halde petrolün varil fiyatı yeniden 100 Doları
geçmiştir. Aynı zamanda, ucuz kredi imkânının bol olduğu bu yıllarda pahalı yatırımlar
olan madencilik yatırımlarına ciddi kaynaklar ayrılabilmiş ve önümüzdeki yılların “arz
fazlası sorununun” temelleri atılmıştır.
Dünya ekonomisinin son elli yıllık serencamına göz gezdirdiğimizde şöyle bir
tarihi eğilim dikkat çekmektedir: Düşen faiz oranları (enflasyondan arındırılmış)
1970’lerde, 2002-2004 ve 2007-2008 yıllarında reel emtia fiyatlarını artırmış;
1980’lerdeki faiz artışları ise emtia fiyatlarını düşürmüştür45. 2009 sonrası dünyada
ciddi bir küresel büyüme olmadığı halde emtia fiyatlarını tarihi zirvelerine taşıyan
neden nasıl faizlerin rekor düşük seviyelerde olmasıysa (bir de Dolar ve kredi
genişlemesi), orta vadede emtia fiyatlarını düşürecek faktör de yine Fed’in vereceği faiz
artışı kararıdır. Nitekim, 2014’ün son çeyreğinden bu yana başta petrol olmak üzere tüm
emtia fiyatlarını düşüren en temel faktör bu beklenti olmuştur.
1) İlk ve belki de en önemli kanal, Fed’in faiz artırım ve kredi daralması kararlarının
dünya ekonomisini reel olarak yavaşlatması ve reel emtia talebinin düşmesidir (talep
etkisi).
3) Doların, Fed’in faiz artış kararı sonrası değerinin artması sonucu, uluslararası
piyasalarda Dolar ile işlem gören emtianın- ki emtianın büyük çoğunluğu Dolar
cinsinden işlem görür- Dolar cinsinden değeri düşecektir (parite etkisi).
4) Yükselen faiz beklentisi depolanabilen (altın ve petrol gibi) emtianın kısa vadeli
çıkarılma hızlarını artırır, çünkü talep yarın daha düşük olacaktır. Üreticiler bir an önce
46
Büyük Dolar Medceziri
fiyatlar yüksekken daha fazla üretmek ister, bu durum fiyatları düşürür (kısa vadeli arz
etkisi).
5) Orta vadede yüksek faiz, stok maliyetlerini artırır. Bu nedenle stok miktarları
düşürülür. Stoku azaltmak üretimi daha da düşürmeyi gerektirir (stok etkisi).
Buraya kadar tarihi olarak faizlerin arttığı bir dönemde emtia fiyatlarındaki
gerilemeyi ve bu gerilemenin temel nedenlerini açıkladık. Türkiye’ye emtia fiyatları
düşüşünün nasıl etkisi olacağını anlamak için dünya emtia piyasasının boyutlarını ve
bölgemiz için ne ifade ettiğini anlamak için daha yakından incelemekte fayda
bulunmaktadır.
Tablo 9’da görüldüğü gibi, dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 36’sına tekabül eden
kısmı ham veya çok az işlenmiş emtiadır. Bu ürünlerin çok büyük bir bölümü dünya
piyasalarında Dolar ile işlem gördüğünden Doların değerini etkileyecek her şey bu
ürünlerin fiyatını, dolayısıyla bu ürünleri ihraç ve ithal eden ülkelerin dış ticaretini
ve milli gelirini etkileyecektir.
47
Büyük Dolar Medceziri
Emtianın dünya ticaretinde böylesine yüksek bir pay elde etmesinde emtia
fiyatlarının uzunca bir süre yüksek gitmesinin de etkisi bulunmaktadır.
19. yüzyılın sonlarından itibaren küresel talep etkisiyle emtia fiyatları üç uzun
dönem süper-döngü yaşamıştır. Halen içinde bulunduğumuz ve yirmi sekiz yıldır süren
emtia süper-döngüsü ise Çin’in hızlı büyümesinden kaynaklanmıştır47. Aslında son
döngünün son beş yılında Dolar Medceziri’nin de etkisi olduğu söylenebilir. Zira, Fed’in
genişleyici para politikası ve düşük faiz uygulaması pek çok fonu emtia piyasasına
yönlendirmiştir.
Bitmekte olan son emtia süper döngüsü döneminde emtia zengini ülkelerin para
birimleri devamlı değerlenmiş, bu durum söz konusu ülkelerin sanayi ürünlerinin
47 Ocampo J.A., Bilge E. (2013), “The Global Implications of Falling Commodity Prices”, Project Syndicate.
48 Emtia süper döngüleri, uzun yıllar boyunca emtia fiyatlarında görülen yükseliş dönemidir (commodity süper
cycles). Bu durumun zıddına da büyük emtia çöküşü denilmektedir (Great commodity depression). Emtia döngüleri,
diğer ürünlere göre fiyat yükseliş ve çöküşlerinin daha uzun vadeye yayıldığı dalgalanmalardır.
49 The Economist (2015), “The Loss of El Dorado” (Haziran 2015).
48
Büyük Dolar Medceziri
Hollanda Hastalığı terimi, 1977 yılında The Economist dergisi tarafından ortaya
atılmış bir kavramdır50. Buna göre, 1959 yılında Hollanda’nın kuzeyinde büyük doğal
gaz rezervleri bulunması sonrası Hollanda’da sanayi üretimi olumsuz etkilenmiştir. Her
dönem ekonomilerde görülen Hollanda Hastalığının mekanizmasına göre, gelirin ve
karın yüksek olduğu yeni sektör, yeni yatırımlar almaktayken sanayi sektörü bu
durumdan olumsuz etkilenmekte; yüksek gelir ve ihracat yerel paranın değerlenmesi ile
sonuçlanmakta ve sanayi sektörünün rekabetçilik gücünü ikinci defa düşürmektedir.
Tablo 10. İhracatımızda İlk 25 Ülkenin Ekonomi Yapısına Göre Durumu (2014)
İhracat Toplam İhracatımızdaki Payı
ÜLKE
(Milyar Dolar) (%)
Avrupa 60,5 38,4
Kaynak Zengini Ülkeler 42,9 27,2
Diğer Ülkeler 12,2 7,7
Kaynak: Trademap
49
Büyük Dolar Medceziri
yoğunlaşmıştır. Böylece 2014 yılında 157,7 Milyar Dolarlık ihracat miktarına ulaşan
Türkiye ihracatını daha geniş bir tabana yaymıştır.
Ancak emtia süper döngüsünün biterek, Fed faiz artışı ile emtia zengini ülke
ekonomilerinin zarar göreceği bir ortamda Türkiye’nin mevcut ihracat yapısıyla
bazı zorluklar yaşayacağı görülmektedir.
Türkiye emtia kaynakları açısından fakir bir ülkedir. Bu ürünleri ithal etmek
zorunda olan Türkiye için emtia fiyatlarının düşmesi ithalat yükündeki bir düşüş
manasına gelmektedir. Ancak aynı oranda cari açıkta bir düşüş söz konusu olmayacaktır.
Çünkü emtia fiyatlarının gerilemesiyle çevremizdeki emtia zengini ülkelerin milli
gelirlerinde yaşanacak düşme nedeniyle, söz konusu ülkelere mal ve hizmet ihracatımız
düşecek, bu ülkelerden Türkiye’ye işçi gelirleri ve sermaye transferleri azalacaktır.
Çevre ülkelerin emtia zengini olması Türkiye için bir şans olarak
değerlendirilebilir. Diğer yandan Türkiye, üretim kapasitesini çevredeki emtia zengini
ancak sanayi fakiri ülkelere mal ve hizmet ihracatına dönüştürebildiği müddetçe gelir
elde edecektir. Çevre ülkelerden Rusya hem enerji hem de metal zenginidir. Ortadoğu,
Orta Asya, Kafkaslar ve Kuzey Afrika ülkeleri de enerji zengini ülkelerdir. Tablo 11’de
çevremizdeki en büyük 15 mineral yakıt ihracatçısı ülkenin, ihracat miktarları ile
mineral yakıtların bu ülkelerin ihracatları içindeki payları yer almaktadır.
50
Büyük Dolar Medceziri
Haziran 2015
51
Ekonomi Bakanlığı, Yurtdışı Müteahhitlik ve Teknik Müşavirlik Hizmetleri Genel Notu, Temmuz 2015,
52
www.ekonomi.gov.tr
51
Büyük Dolar Medceziri
Türk müteahhitleri son 10 yılda yıllık ortalama 23,8 Milyar Dolarlık müteahhitlik projesi
kazanmış; bu yolla ülkeye kar ve işçi gelirleri transferleri yapılmıştır. Türk
müteahhitlerin ihale kazandığı coğrafyalarda büyük ölçüde Türk yapı malzemeleri
kullanılmış, bu durum ihale kazanılan ülkelere yönelik ihracatımızın ana motoru
olmuştur.
Tablo 13’te Türk müteahhitlik sektörü tarafından iş alınan ülkeler yer almaktadır.
Bu ülkelerin ortak özelliğinin emtia zengini ülkeler olduğu söylenebilir. Fed faiz artış
kararı sonrasında küresel emtia piyasalarındaki yaşanması beklenen fiyat
düşüşlerinin tabloda yer alan ülkelerdeki milli geliri, müteahhitlik projesi sayısını
ve bu kanaldan bu ülkelere yönelik ihracatımızı olumsuz etkileyebileceği
öngörülmektedir.
52
Büyük Dolar Medceziri
Emtia fiyatları, faiz artışından; talep etkisi, portföy etkisi, parite etkisi, kısa vadeli
arz etkisi ve stok etkisi gibi nedenlerle negatif etkilenecektir. Emtia zengini çevre
ülkelerde bu negatif etki daha belirgin olarak hissedilecektir. Zira bu ülkelerin
ekonomileri emtia fiyatlarına büyük ölçüde bağımlı olup, son emtia süper döngüsü
döneminde de bu bağımlılığı azaltacak yapısal bir dönüşüm yaşanmamıştır.
1. Yeni Pazarlar: Doların geri çekilmesi ile bitecek emtia süper döngüsü sonrasında
“yakın ve bölge ülkeler” stratejisi kapsamında açılım yaptığımız ülkeler uzunca bir süre
Türkiye ihracatının itici gücü olamayacaktır. Mevcut ihracat yapısı tıkanmış olup
önümüzdeki dönemde, dünyanın en büyük ithalat pazarı olan Amerikan pazarına
yönelik bir ihracat stratejisi benimsenerek ülkemiz üreticisinin pazar çeşitlendirmesini
sağlayacak ihracat adımları atılmalıdır.
53
Büyük Dolar Medceziri
54
Büyük Dolar Medceziri
5.1. Giriş
2014 yılında ihracat bir önceki yıla oranla yüzde 3,8 oranında artarak 157,6
Milyar Dolar olarak gerçekleşirken, ithalat yüzde 3,77 oranında bir gerilemeyle 242,2
Milyar Dolar olmuştur. 2014 yılı dış ticaret açığı 84,5 Milyar Dolardır. Söz konusu rakam
2013 yılı dış ticaret açığına göre yüzde 15,4’lük bir azalışa tekabül etmektedir. 2014
yılında ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 65,1 seviyesindedir. 2015 yılı ilk 6 aylık
rakamlar itibarıyla incelendiğinde, ihracatın yüzde 8,2 oranında azalarak 73,5 Milyar
Dolar, ithalatın ise yüzde 11 oranında bir düşüşle 106,7 Milyar Dolar olarak gerçekleştiği
görülmektedir (Bkz. Tablo 14).
55
Büyük Dolar Medceziri
56
Büyük Dolar Medceziri
Morgan Stanley tarafından ortaya atılan “kırılgan beşli” tanımı zaman zaman yeni
ülkeleri içerisine alarak genişlese de Brezilya, Endonezya, Hindistan, Güney Afrika ve
Türkiye’den oluşmaktadır. Tabiri caizse Dolar Medceziri’nin sonuçlarından en çok
etkileneceği öngörülen bu beş ülkenin, Doların piyasalardan geri dönüşü sonrasında dış
ticaretlerinin ve ihracat pazarlarının nasıl bir dönüşüm geçirmekte olduğunu incelemek
gerekmektedir.
5.3.1. Brezilya
Brezilya’nın 2012 yılında 242,6 Milyar Dolar olan ihracatının 2013 yılında 242,2
Milyar Dolara, 2014 yılında ise 225,1 Milyar Dolara düştüğü görülmektedir. Söz konusu
düşüş yüzde 7 oranında bir daralmaya tekabül etmektedir. 2015 yılının ilk çeyreğinde
ise Brezilya’nın ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 14 daralarak 42,8
Milyar Dolar seviyesinde gerçekleşmiştir.53
Güney Afrika, 2012 yılında 98,9 Milyar Dolar, 2013 yılında 95,1 Milyar Dolar
ihracat gerçekleştirirken, bu rakam 2014 yılında 2013 yılına göre yüzde 4,7 oranında
azalarak 90,6 Milyar Dolar olmuştur.54
53 Trademap verileridir.
54 Trademap verileridir.
57
Büyük Dolar Medceziri
dışında Botsvana, Namibya gibi bölge ülkeleri olduğu görülmektedir. Güney Afrika
ihracat verileri incelendiğinde ihracatta yaşanan düşüşün çok büyük bölümün Çin’e
gerçekleştirilen ihracatın daralmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. 2013 yılında
Çin’e gerçekleştirilen 12 Milyar Dolarlık ihracat 2014 yılında 8,6 Milyar Dolara
düşmüştür.
İhracatında en çok azalma yaşanan ürün grubu ise Brezilya da olduğu gibi “metal
cevheri”dir.
5.3.3. Endonezya
Endonezya, 2012 yılında 190 Milyar Dolar, 2013 yılında 182,5 Milyar Dolar, 2014
yılında ise 176,3 Milyar Dolar ihracat gerçekleştirmiştir. Endonezya ihracatı 2014
yılında 2013 yılına göre yüzde 3,4 oranında daralmıştır.55
Ürün bazında Endonezya tarafından dünyaya ihraç edilen ilk 5 ürün; “mineral
yakıtlar”, “hayvansal yağlar” , “elektronik eşya”, “kauçuk” ve “makine ve cihazlar” olup,
bu kalemlerden “mineral yakıtlar” ve “kauçuk” ihracatında büyük oranda daralma
yaşanırken, diğer kalemlerde ihracat performansı yaklaşık olarak aynı kalmıştır.
5.3.4. Hindistan
Hindistan, 2012 yılında 289 Milyar Dolar, 2013 yılında 336,7 Milyar Dolar, 2014
yılında ise 317,5 Milyar Dolar ihracat gerçekleştirmiştir. Bu verilere göre 2014 yılı
ihracat daralması yüzde 6 civarındadır. 2015 yılı ilk çeyrekte ise ihracat bir önceki yılın
aynı dönemine göre yüzde 15,6 daralarak 69,9 Milyar Dolar olarak gerçekleşmiştir.56
Hindistan’ın ihracatı içerisindeki en yüksek paya sahip beş ülke; ABD, BAE, Çin,
Hong Kong ve Suudi Arabistan’dır. Söz konusu beş ülkeden ikisinin petrol üreticisi ülke
55 Trademap verileridir.
56 Trademap verileridir.
58
Büyük Dolar Medceziri
BAE ve Suudi Arabistan oluşu dikkat çekicidir. Petrol fiyatlarındaki büyük düşüşlerin bu
ülkelerin alım güçlerinde bir düşüş yaratacağı ve bu pazarlarda talep daralmalarına yol
açacağı değerlendirilmektedir. Nitekim ülkemiz ihracatı açısından da büyük önem
taşıyan bu iki ülkenin rakamları incelendiğinde 2015 yılının ilk çeyreğinde
Hindistan’dan Suudi Arabistana’a gerçekleştirilen ihracatın yaklaşık yüzde 45 oranında
azaldığı görülmektedir. BAE ihracatı ise aynı kalmıştır.
Ürün bazında bakıldığında Hindistan’ın özellikle 2015 yılı ilk çeyreğinde yaşadığı
ihracat daralmasının ardında “mineral yakıtlar” ihracatında yaşanan daralmanın olduğu
anlaşılmaktadır. Hindistan tarafından en çok ihraç edilen ikinci kalem olan “mineral
yakıtlar” ihracatında bu dönemde yüzde 50 oranında bir düşüş yaşanmıştır.
Diğer taraftan, Türkiye’nin ihracat yapısının hem ülke profili hem de ürün yapısı
açılarından oldukça karmaşık bir yapı taşıdığından bu değerlendirmeyi yapmak daha
güçtür. Ülkemiz ihracatı içerisinde son dönemde büyük ulusal ve uluslararası krizler
yaşayan Irak ve Rusya’nın kapladığı yer, yine petrol üreticisi ülkelerden BAE, İran, Suudi
Arabistan, Libya’nın ağırlığı, ihracatta yaşanan daralmayı yalnızca döviz kuru veya buna
bağlı finansman sorunlarıyla ilişkilendirmeyi olanaksız kılmaktadır.
59
Büyük Dolar Medceziri
Yine, son dönemde ihracat rakamları içerisinde yer alan ve ihracat miktarını
manipüle ettiği söylenen altın ihracatının bu rakamlardan hariç tutulması ile
yapılan çalışmada, söz konusu paralellik bozulmamış, Tapering döneminin Türkiye
ihracat kalemleri üzerinde somut bir etkisi gözlemlenmemiştir.
60
Büyük Dolar Medceziri
Aynı dönem ithalatı için de benzer bir durum söz konusudur. İthalat rakamları
açısından da, tapering döneminin en azından istatistiksel olarak bir etkisi
görünmemektedir.
TL’nin Dolar karşısında bu kadar değer kaybettiği bir dönemde Türk dış
ticaretinde özellikle ihracatta yaşanan bu daralma ilgi çekicidir. Normal şartlarda, bir
ülke parasının başka bir para karşısında değer kaybetmesi durumunda beklenen o
ülkenin ithalatının azalması ve ihracatının artmasıdır.
Teoride Marshall – Lerner koşulu gereği yerli paranın yabancı paralar karşısında
değer kaybettiği durumlarda kısa dönemde J-eğrisi etkisi nedeniyle ticaret dengesi
olumsuz etkilense de belli bir süre sonra gerek ucuzlayan ihraç mallara olan dış talep
gerekse tüketicilerin, pahalılaşan ithal mal ve hizmetler yerine yerel mal ve hizmetlere
yönelmesi gibi nedenlerle dış ticaret dengesinin olumlu etkilenmesi beklenmektedir.
61
Büyük Dolar Medceziri
TL’nin Dolar karşısında yaşadığı değer kaybı ile ihracat arasındaki ilişki
irdelenirken, daha önceki yıllarda yaşanan yurtiçi krizler ve neticesinde TL’nin
yaşadığı değer kaybı dönemlerinden ziyade, küresel finans piyasalarında yaşanan
daralma ve kaynak kıtlığının yol açtığı kriz dönemlerine bakmanın daha faydalı
olacağı düşünülmektedir.
Bu amaçla 2009 yılı küresel ekonomik krizinin Türkiye’nin dış ticaretine ne gibi
etkilerinin olduğuna bakarak başlamak ve söz konusu rakamları güncel gelişmelerle
kıyaslamak yararlı olacaktır.
2009 yılında, ihracatımızın bir önceki yıla oranla yüzde 22,6 oranında azaldığı
görülmektedir. Sektörler itibarıyla en çok ihracat gerçekleştirilen sektörlerin tamamında
bugünküne benzer bir tablo vardır. Otomotiv sektörü ihracatında yüzde 33, makine
sektörü ihracatında yüzde 20, demir çelik ihracatında yüzde 48, tekstil ürünleri
ihracatında yüzde 11 oranlarında gerileme yaşanmıştır. Hemen hemen tüm sektörlerde
ihracatımız azalmış yalnızca altın ihracatında yüzde 10 kadar bir artış gerçekleşmiştir.
Altın hariç değerlendirme yapıldığında ise düşüşün çok daha büyük boyutlarda olduğu
görülmektedir.
O halde, 2015 ilk 6 ayı itibarıyla dış ticaretimizin genel seyrinin 2009 yılı ile
büyük ölçüde paralellik gösterdiği söylenebilir. Bu açıdan, TL’nin gerek Dolar gerekse
Avro karşısında değer kaybetmesine rağmen dış ticaret rakamlarının bu şekilde
seyretmesi, yaşanan sürecin yalnızca kura odaklanarak analiz edilmemesi gerektiğinin
altını çizmektedir.
62
Büyük Dolar Medceziri
Toplam 151.803 100 251.661 100 157.715 100 242.224 100 73.512 100 106.746 100
Kaynak: TÜİK
Öte yandan, dış ticaret dinamiklerini yalnızca döviz kuru ve özellikle Dolar – Türk
Lirası üzerinden değerlendirmek yanıltıcı olabilir. Tablodaki rakamlardan anlaşılacağı
üzere Türkiye özellikle ihracatının büyük bir bölümünü Avro ile ve Avro bölgesine
gerçekleştirmektedir. Bu nedenle Avro Bölgesi ekonomilerindeki yavaşlama, Avro’nun
değer kaybı ve ihraç edilen ürünler içinde yüksek teknoloji ve katma değerli ürün
payının düşük olması gibi hususlar, Rusya ve Türkiye’nin Ortadoğu’da yaşadıkları
sorunların etkisiyle birleştiğinde; Türk Lirasının Dolar karşısında değer kaybetmesi
sonucunda ithalatın pahalılaşarak düşmesi, ihracatın ise görece ucuzlayarak artması
beklentilerinin gerçekleşmeyeceği, gerçekleşse dahi Dolar kurunun dış ticaret
üzerindeki etkilerinin kısıtlı kalacağı anlamına gelmektedir.
63
Büyük Dolar Medceziri
TİM verilerine göre; 2015 yılının ilk 6 ayında, AB-28’e ihracatımız Dolar bazında
2014 yılının ilk ayına kıyasla yüzde 12,5 düşerek 30,1 Milyar Dolara gerilemişken, aynı
dönemde ihracatı Avro’yu baz alarak incelediğimizde söz konusu rakamın 2014 yılının
ilk altı ayına göre yüzde 7,3 artış gösterdiği ve 26,9 Milyar Avro olarak gerçekleştiği
görülmektedir.
Belli başlı Avrupa ülkeleri için yapılan incelemede, benzer şekilde; Almanya’ya
ihracatımızın Dolar bazında 2015 yılı ilk 6 ayında geçen senenin aynı dönemine oranla
yüzde 14,9 azaldığı (7,5 Milyar Dolardan 6,4 Milyar Dolara) görülürken aynı dönem ve
aynı rakamlar Avro bazında incelendiğinde ihracatımız yüzde 4,5 artmıştır. (5,4 Milyar
Avrodan 5,7 Milyar Avroya) İngiltere’ye ihracatımız ise Dolar bazında yüzde 5,7
düşerken sterlin bazında yüzde 3,2 artış göstermiştir.
57
TÜİK verileridir.
64
Büyük Dolar Medceziri
2014 yılında 84,5 Milyar Dolar olan dış ticaret açığının 54,9 Milyar Dolarlık
kısmının enerji ithalatından (ham petrol, benzin, fuel-oil, doğal gaz, kömür, elektrik)
kaynaklandığı görülmektedir.
Ham petrol ithalatının dış ticaret açığımız ve ithalat içindeki payının yüksekliği
dikkate alındığında, ham petrol varil fiyatlarında yaşanan değişimlerin ithalatımız ve dış
ticaret açığımız üzerinde önemli etkisi bulunduğu görülmektedir. Hammadde
niteliğindeki bu ürünlerin ikame edilebilirliğinin ve dolayısıyla talebin fiyat esnekliğinin
düşük olması nedeniyle bu ürünlerin ithalat maliyeti birim fiyatlarına paralel olarak
artmaktadır. Bir başka deyişle, ham petrol varil fiyatları ile ithalatımızın genel seyri
arasında bir ilişki olduğu söylenebilir.
2013 yılında bir önceki yıla göre değer olarak yüzde 7,3 ve miktar olarak yüzde
4,7 oranında azalan ham petrol ithalatı, 2014 yılında bir önceki yıla göre değer olarak
yüzde 13,9 miktar olarak da yüzde 5,8 oranında azalmıştır. Değer bazında yaşanan
azalmanın, miktar bazında yaşanan azalmaya oranla daha büyük olması, bize ham petrol
ithal fiyatlarında yaşanan bir düşüşü işaret etmektedir. Nitekim 2014 yılı Ocak-Haziran
döneminde 57,2 Milyon varil ham petrol ithalatına karşın yaklaşık 6,2 Milyar Dolar
ödenirken, 2015 yılının aynı döneminde 82,3 Milyon varil için ödenen miktar 4,7 Milyar
Dolar seviyesine gerilemiştir. Bahse konu rakamlar ham petrol ithal birim fiyatlarında
yaşanan düşüşün en önemli ispatıdır.
65
Büyük Dolar Medceziri
Değer Değer
SIRA ÜLKE Pay (%) Pay (%) (%)
(Milyon Dolar) (Milyon Dolar)
Genel Toplam 151.803 100 157.715 100 4
Liste Toplamı 34.016 22 30.501 19 -10
1 Irak 11.949 8 10.896 7 10
2 Rusya Federasyonu 6.964 5 5.946 4 1
3 B.A.E. 4.966 3 4.663 3 17
4 İran 4.193 3 3.888 2 -58
5 Suudi Arabistan 3.191 2 3.048 2 -13
6 Libya 2.753 2 2.060 1 17
Kaynak:TÜİK
Rusya, Irak, Suudi Arabistan, İran, Libya ve BAE’nin en çok ihracat yaptığımız petrol
üreticisi ülkeler olarak ön plana çıktığından, bu ülkelerin alım gücünde yaşanacak
değişimlerin ihracatımıza yansımalarını değerlendirmek önem arz etmektedir. 2014
yılında bu ülkelere toplam ihracatımız 2013 yılına göre yüzde 10 düşerek 30,5 Milyar
Dolar olurken, 2015 yılı Ocak – Haziran döneminde söz konusu rakam, 2014 yılının aynı
dönemine göre yüzde 8 oranında azalarak 73,5 Milyar Dolar olarak gerçekleşmiştir (Bkz.
Tablo 19 ve Tablo 20).
Değer Değer
SIRA ÜLKE Pay(%) Pay (%) (%)
(Milyon Dolar) (Milyon Dolar)
Genel Toplam 80.067 100 73.512 100 -8
Liste Toplamı 15.741 20 13.752 19 -13
1 Irak 5.845 7 4.465 6 - 24
2 B.A.E. 2.608 3 2.841 4 9
3 Suudi Arabistan 1.558 2 1.898 3 22
4 İran 1.452 2 1.894 3 30
5 Rusya Federasyonu 2.960 4 1.836 2 -38
6 Libya 1.318 2 818 1 -38
Kaynak:TÜİK
66
Büyük Dolar Medceziri
Doların TL karşısında değer kazanması neticesinde ABD alım gücü artarken, Türk
alım gücü ise görece avantaj kaybı yaşamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak Türkiye-
ABD dış ticaretinde Türkiye’nin ABD’den ithalatının azalması, ABD’ye ihracatının ise
artması beklenmektedir. Nitekim, 2015 yılının ilk altı aylık döneminde ABD’den ithalat
bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8 oranında azalmıştır. Bu dönemde ABD’ye
ihracatın yüzde 6 oranında arttığı görülmektedir.
Öte yandan, ABD’nin ihracatımız içerisindeki payının yüzde 4 olduğu göz önünde
bulundurulduğunda, TL’nin Dolar karşısında yaşadığı değer kaybı ve buna bağlı olarak
ihracatta kazanacağımız rekabet avantajının dış ticaretimiz üzerinde etkileri sınırlı
kalacaktır.
Söz konusu olan dünyanın en büyük pazarı olduğundan özellikle ticari anlamda
bu pazardaki payımızın büyütülmesi gerektiği açıktır. Bu doğrultuda her ne kadar
Ekonomi Bakanlığı bünyesinde pazara giriş stratejileri üretilse de özellikle ürün
standartları ve lojistik sıkıntılar çözülmedikçe ülkemizin ABD pazarından aldığı payın en
azından kısa dönemde artması beklenmemektedir.
Bir diğer önemli husus ise Doların, tüm para birimlerine karşı değer kazandığı
gerçeğidir. Bu durumda, ABD ile ticaret yapan tüm ülkeler bu avantajdan
faydalanacağından, Dolar dönüşünün Türkiye – ABD ihracatında etkisinin sınırlı olacağı
düşünülmektedir.
Sonuç olarak, TL’de Dolar karşısında yaşanan değer kaybı ihracatımızda bir artışa
sebep olmadığı gibi bu dönemde ihracatımızda büyük bir daralma yaşanmıştır. Söz
konusu durum, 2009 yılında yaşanan küresel ekonomik kriz dönemindekine
benzerlik göstermektedir. Ayrıca, Doların tüm para birimleri karşısında değer
67
Büyük Dolar Medceziri
kazandığını göz önünde bulundurmak, konuya yalnızca TL’nin Dolar karşısında devalüe
olması şeklinde yaklaşmamak daha gerçekçi bir yaklaşım olacaktır.
68
Büyük Dolar Medceziri
Mevcut durumda, ihracata yönelik destekler, hali hazırda ihracat yapmakta olan
ya da ihracat yapabilecek kapasiteye ulaşmış firmalara verilmektedir. Daha verimli
ihracat yapmak veya ihracat yapabilme kapasitesi kazandırmaktan ziyade, ihracat yapan
firmaların yaşadıkları sorunları gidermek ve finansman ihtiyaçlarına çare olmak üzere
tasarlanmış destekler bulunmaktadır.
Ülkemizin ihracatı yapısal olarak her geçen gün kötüye gitmektedir. Yapısal
sorunların başında üretim yapısının bozulması ve üretimde ithalat bağımlılığının
artması gelmektedir. Üretimdeki ithalat bağımlılığının artması da gerek ekonomik
açıdan gerekse stratejik açıdan yakından takip edilmesi gereken bir durumdur. En
büyük risk bir yandan belli sektörlerde ihracatımızı artırırken diğer tarafta yerli
üreticinin rekabet gücünü kaybetmesi, üretim yeteneğinin yitirilmesi ve ihracat
pazarlarında bugün yaşanan benzer sorunlar karşısında kapanan işyerleri ve istihdamda
azalışın ortaya çıkmasıdır.
69
Büyük Dolar Medceziri
70
Büyük Dolar Medceziri
Tüm gelişmekte olan ülkeler gibi Türkiye de, son beş yılda gerçekleşen Dolar
akımının ekonomiyi büyütücü yönde bir rüzgâr sağlamasından istifade etmiştir. Her ne
kadar ABD ekonomisinde faizler tedrici yükselecek olsa da bahse konu kaynak çıkışı
Türk ekonomisini de nispeten olumsuz etkileyecektir. Faiz artışının yaklaştığı 2015
yılının ilk 7 ayında Türk Lirasının hızlı değer kaybı ve Borsa’daki kayıplar bu negatif
etkinin gözle görülür unsurlarından birkaçı olmuştur.
Türkiye, milli gelirinin yüzde 25’inin üzerinde seyreden ve ağırlık ABD Doları
cinsinden yıllık dış finansman ihtiyacı olan bir ülke olarak, belirsiz bir dış ortamın
getireceği küresel sermaye akımları karşısında bazı kayda değer risklerle karşı karşıya
kalmaya devam etmektedir. Yapılan analizler, Türkiye ekonomisine ilişkin finansal
koşullardaki değişimlerde tarihsel olarak dış konjonktürün daha önemli bir rol
oynadığına işaret etmektedir.
Burada Türkiye’nin güçlü yanı finans sektörünün güçlü ve kaliteli bir sermaye
yapısına sahip olmasıdır. 2009 küresel krizinde finans sektörü ekonominin en iyi
performans gösteren ve krizin etkilerini azaltan alanı olmuştur. Dolardaki küresel
71
Büyük Dolar Medceziri
çekilme Türk finans sektörünü doğal olarak olumsuz etkileyecektir ancak burada bu
çekilmenin şiddeti hasarda belirleyici olacaktır. Çünkü finans sektörünün güçlü
yanlarına rağmen özel sektörün kısa vadeli 111 Milyar Dolarlık dış borcu ve 180 Milyar
Dolarlık finansal kesim dışı net döviz pozisyonu açığı vardır. Bankalar, finansal olmayan
firmalara yüksek miktarlarda döviz cinsi kredi sağlamıştır. Tüm bunlar genel olarak
Türk ekonomisinin kur riski aldığını göstermektedir.
Tüm bu bilgiler ışığında Türk finans sektörünün, Büyük Dolar Medceziri’nin sınır
ötesi sermaye imkânlarının azaldığı “Git” safhasından, dövizdeki değerlenme, faiz
artışları (yurtdışı piyasalarda) ve yerel ekonomideki daralma nedenleriyle olumsuz
etkileneceğini ancak bu etkinin büyüklüğünün, Fed’in yaratacağı küresel etkinin şiddeti
ile doğru orantılı olacağını söylemek mümkündür. Bu gelişmelerin yaşanması
durumunda, geri dönmeyen kredilerdeki artış, dış finansman zorlukları, yurtiçi kredi
koşullarında sıkılaşma ve kredi talebindeki düşüş, sermaye yeterliliğindeki düşüş ve
artan yükümlülükleri nedeniyle Türk finans kesiminin varlık kalitesinde ve kârlılığında
bozulma görülmesi muhtemel görünmektedir.
Türkiye’de konut balonunun varlığı konusu kesin değildir. Her şeyden önce
Türkiye’de konut fiyatlarına ilişkin endeksler oldukça sınırlı olup veriler uzun dönemli
analizler yapılmasına imkân verecek kadar geriye gitmemektedir. Uygun ve güvenilir
Türkiye Konut Fiyat Endeksi, Merkez Bankası tarafından 2010 yılından itibaren
derlenmektedir. Bu endekse göre Ocak 2010-Nisan 2015 arasında konut fiyatları yüzde
88 artış kaydetmiştir. Bu kadar kısa süredeki böylesine bir artış Türkiye’de bir konut
balonu ve fiyat dengesizliği olabileceğine ilişkin bir takım sinyaller vermektedir.
72
Büyük Dolar Medceziri
Konut fiyatlarının rasyonelliğini test etmek için kullanılan bir başka araç ise
fiyat/gelir oranıdır. 2010 yılından itibaren konut fiyatlarının gelire göre daha hızlı
arttığı görülmektedir. Reel konut kredisi genişlemesinde de Türkiye OECD ülkeleri
içinde en fazla artış yaşanan ülkelerden birisidir.
73
Büyük Dolar Medceziri
sektörün 2009 yılında yüzde 11,4 olan net döviz pozisyon açığının milli gelire oranını,
2014 yılında yüzde 22,6’ya yükseltmiştir.
Büyük Dolar Medceziri’nin “Gel” safhasında Türkiye’nin hem kamu hem özel
sektörünün dış borcu, ekonomik büyümesinden çok daha hızlı büyümüştür.
Kanaatimizce Türk ekonomisindeki en önemli kırılganlıklardan biri özellikle özel
sektörümüzün artan dış borcu, kur riski ve vade riskidir.
Emtia zengini bir bölgede yaşayan Türkiye, emtia zengini çevresiyle ticaret
yapmakta, dış ticaretin haricinde başta müteahhitlik ve turizm gibi kanallarla gelir elde
etmektedir. Geçmişte Avrupa ekonomisindeki dalgalanmaları emtia zengini ülkelerde
elde ettiği gelirlerle dengeleyen Türkiye’nin önümüzdeki dönemde bu kanalları
kullanması zorlaşacaktır. Kısacası enerji faturasındaki hafiflemeye rağmen Türkiye, kısa
ve orta vadede emtia piyasasındaki gelişmelerden de olumlu etkilenmeyebilir.
74
Büyük Dolar Medceziri
2015 yılının ilk 6 ayındaki ihracat ve ithalat gerilemesinde ise asıl etkili
faktörlerin “parite etkisi” ve “petrol fiyatları” etkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Türkiye’nin ihracatındaki bu daralmanın gerek istatistiksel gerekse de reel bazda devam
edeceği düşünülmektedir. Daha önce Avrupa pazarında daralma görüldüğü dönemlerde
dengeleyici bir unsur olmuş Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya ihracatımız da petrol
fiyatlarındaki düşüşten sonra zorlanmaya başlamıştır.
Politika Önerileri
1. Yapısal Reform: Dünyadaki tüm ekonomiler gibi Türk ekonomisi de doğal gelişim
mecrasında vakti geldiğinde yapı değiştirmek zorundadır. Türk ekonomisinin son 10-15
yılda sürdürdüğü büyüme modeli de sınırlarına ulaşmak üzeredir. Hâlihazırdaki yapı
hane halkının tasarruf üretme kapasitesinde, cari açıkta, inovasyona dayalı yatırımlarda
ve büyümede bazı zorlanmalar yaşamaya başlamıştır. Bu kapsamda, tüm kesimleri ikna
edecek ve etkili sonuçlarıyla ekonomiyi yeniden dönüştürecek bir yapısal reform
75
Büyük Dolar Medceziri
çalışmasına başlanmasının kısa vadede dahi olumlu algı yaratılması yoluyla faydalı
olacağı düşünülmektedir.
2. Kamu Maliyesi: Son dönemde kamu mali disiplini ile Türkiye pek çok gelişmekte olan
ülkeye göre daha iyi performans sergilemiş bu durum Türk ekonomisinin bir gücü
haline gelmiştir. Büyük Dolar Medceziri sürecinde mali disiplinden taviz verilmemesi
büyük önem taşımaktadır.
76
Büyük Dolar Medceziri
kesiminden konut sektörüne kadar ekonominin tüm alanlarının sağlıklı gelişimi için bu
reforma ihtiyaç duyulmaktadır.
9. Yeni Pazarlar: Doların geri çekilmesi ile bitecek emtia süper döngüsü ile açılım
yaptığımız yakın ve bölge ülkeler uzunca bir süre Türkiye ihracatının itici gücü
olamayacaktır. Mevcut ihracat yapısı tıkanmış olup önümüzdeki dönemde yapılması
gerekenlerden biri dünyanın en büyük ithalat pazarı olan Amerikan pazarını
hedeflemektir. Bu pazara yönelik ihracat stratejisi benimsenerek ülkemiz üreticisinin
pazar çeşitlendirmesini sağlayacak ihracat adımları atılmasının olumlu sonuçlar
doğuracağı düşünülmektedir.
12. İhracat Destekleri: Mevcut ihracat destekleri, hâlihazırda ihracat yapmakta olan ya
da ihracat yapabilecek kapasiteye ulaşmış firmalara verilmektedir. Daha verimli ihracat
yapmak veya ihracat yapabilmek kapasitesi kazandırmaktan ziyade, ihracat yapan
firmaların sorunlarını gidermek, finansman ihtiyaçlarına çare olmak üzere tasarlanmış
destekler bulunmaktadır. Bu dönemde gerek ihracat daralmasından etkilenen firmalara
gerekse öncesinde ihracat odaklı desteklerden faydalanamayacak şekilde kurumsal ve
organizasyonel yapıya haiz olmayan firmalara yapısal dönüşüm gerçekleştirerek yeni
oluşan rekabet şartlarına uyum sağlama adına yeni nesil destek programlarını içerecek
bir mekanizma oluşturulmasının büyük yarar sağlayacağı değerlendirilmektedir.
77
Büyük Dolar Medceziri
KAYNAKÇA
Alper K., Altunok F. ve Çapacıoğlu T. (2015), "ABD Merkez Bankası (Fed) Politikaları ve
Bankacılık Sektörü Dış Borçlanması", TCMB Ekonomi Notları.
American Petroleum Institute (2014), “The State of American Energy”, s.2
http://www.api.org/~/media/Files/Policy/SOAE-2013/SOAE-Report-2013.pdf
Bahmani-Oskooee, M. and F. Niroomand (1998), “Long-Run Price Elasticities and the
Marshall-Lerner Condition Revisited,” Economics Letters, 61(1), s. 101-109.
Bernanke B., Reinhart V. (2004), “Conducting Monetary Policy At Very-Low Short Term
Interest Rates”, The American Economic Review, s.85.
Bloomberg HT (2015), “Yükselen Dolar karşısında en zayıf ve en güçlü Türk şirketleri”,
http://www.businessht.com.tr/piyasalar/haber/1119652-sirketlerde-kur-riski-
bilancosu.
Demirezen, Ö.(2015),” Türkiye’de Türleri İtibarıyla Kredilerin Özel Tüketim
Harcamalarına Etkisi”, Kalkınma Bakanlığı Planlama Uzmanlık Tezi.
Dünya Bankası (2015), “Emtia Piyasalarına Bakış Raporu” (Nisan 2015), s.9.
Ekonomi Bakanlığı (2015), “Yurtdışı Müteahhitlik ve Teknik Müşavirlik Hizmetleri Genel
Notu” (Temmuz 2015), www.ekonomi.gov.tr
Federal Reserve Bank of St. Louis (2015), “Effective Federal Funds Rate 1954-2015”,
https://research.stlouisfed.org/fred2/series/FEDFUNDS
Federal Reserve Board of Governers, “What are the Federal Reserve’s Objectives in
Conducting Monetary Policy?”, http://www.federalreserve.gov/faqs/money_12848.htm
Financial Times (2015), “Optimists see end for Brazil Currency slide”,
http://www.ft.com/cms/s/0/92136f40-c6fd-11e4-8e1f-
00144feab7de.html#ixzz3ZHA1Nrle
Forbes (2012), “How Unconventional Oil and Gas Is Supercharging The US Economy”,
http://www.forbes.com/sites/energysource/2012/12/13/how-unconventional-oil-
and-gas-is-transforming-the-u-s-economy/
Güler M. H. (2012), “Housing Wealth Effects Mechanism and the Monetary Policy
Transmission in Turkey”, Doktora Yeterlilik Tezi.
Institute of International Finance (IIF) (2015), “Capital Flows to Emerging Markets”,
https://www.iif.com/publication/capital-flows/january-2015-capital-flows-emerging-
markets
IIF (2015), “Which EMs Would Suffer from a Risk Shock”
https://www.iif.com/printpdf/9264
78
Büyük Dolar Medceziri
79