You are on page 1of 3

IRAK VE HORASAN SELÇUKLULARI TARİHİ

Büyük Selçuklu ve Abbasi devletlerinde vezirlik görevinde bulunmuş Enûşirvân


b.Halid Sultan Melikşah’ın tahta geçişinden (1072) Irak Selçuklu Sultanı Tuğrul b.
Muhammed’in ölümüne kadar (1134) geçen süre içinde meydana gelen olayları ihtiva eden
Fütûru zamâni’ṣ-ṣudûr ve ṣudûru zamâni’l-fütûr adında farsça bir eser yazmıştır. Bu eser daha
sonra Abbasi ve Eyyubi devletlerinde çeşitli görevlerde bulunmuş edip, tarihçi, kâtip
İmâdüddin el-İsfahânî tarafından bazı ilâvelerle birlikte Nuṣretü’l-fetre ve ʿusretü’l-fıtre adıyla
Arapça’ya tercüme edilmiştir. Daha sonra hakkında fazla bilgi bulunmayan ancak Eyyubi
döneminin edip ve tarihçilerinden olduğu bilinen Bündârî El İsfahani tarafından daha önceki
müelliflerin esere verdikleri isimlere nisbede bulunup kısaltarak Zübdetü’n-Nuṣra ve nuḫbetü’l-
ʿusra adıyla ihtisar etmiştir. Her üç müellifin ortak ürünü olan bu eser ilk defa Martin Theodor
Houtsma tarafından Tevârîḫu Âli Selcûḳ adı ile Leiden da 1889 neşredilmiştir. Daha sonra
Kıvâmüddin Burslan tarafından Oğuz Selçuklarının ilk devirlerine dair malumat kitabının ilk
kısmına İbni Esirden eklenerek 1943 yılında Irak ve Horasan Selçukluları Tarihi adıyla
Türkçe’ye çevrilmiştir.

Eseri neşreden Houtsmanın yazdığı önsüz esas alınarak müelliflerin hayatları üzerinden
eserin meydana geliş sürecine değinilecektir.

MÜELLİFLERİN HAYATLARI VE ESERİN MEYDANA GELİŞ SÜRECİ


Bu eser Büyük Selçuklu ve Abbasi veziri Enuşirvan b. Halid tarafından Fütûru
zamâni’ṣ-ṣudûr ve ṣudûru zamâni’l-fütûr ‫( فتور زمان الصدور و صدور زمان الفتور‬vezirler zamanın
fetreti ve fetret zamanının vezirleri) adıyla farsça kaleme alınmıştır. Müellif bu eserinde
Melikşah zamanından Tuğrul bin Muhammed'in ölümüne kadar geçen sürede meydana gelen
vakıaları konu edinmiştir. Eyyubi devrinden kâtip İmadüdd’in el İsfahani ise hatırat niteliğinde
görülebilecek Enuşirvanın eserini Nuṣretü’l-fetre ve ʿusretü’l-fıtre ‫نصرة الفترة و عصرة الفطرة‬
adıyla Arapçaya tercüme etmiştir. Selefinin değinmediği döneminin birçok teferruatını ona
ekledi, Eyyubi devrinden bir diğer kâtip Bündari ise muhteviyatını kısalttığı eserin adını da
kesrederek ve eserin arapça adına nisbe de ve kendi yaptığı fiile imada bulunarak Nusra'nın
özü, Nusra'dan şeçmeler manasına gelebilecek tarz da Zübdetü’n-Nuṣra ve nuḫbetü’l-ʿusra
‫ زبدة النصرة ونخبة العصرة‬adını verdi. Eseri neşreden Houtsma ilk iki müellifin şahsi hatıralarından
çokça bahsettiğini belirtir. Bündarinin eserde kısaltma yapmasının bu duruma bağlamak
mümkündür.

Enuşirvan Sultan Berkiyaruk ve Muhammed'in veziri olan Nizam-ül Mülk'ün oğlu


Müeyyid-ül Mülk sayesinde Selçuklu hanedanın devlet hizmetinde göreve başlasa da O'nun
taht ve güç mücadelesi sırasında ortadan kaldırılması ile vazifesinden ayrılıp, Basra'ya geçerek
üç yıl orada kaldı. Sultan Muhammed eski veziri Müeyyid’in dostu Enuşirvanı sarayına çağırıp,
Ona maliye nazırlığı görevini verip birçok üst düzey devlet ricalinin resmi teamüle uygun
görüşebildiği vakitlerde onu kendisine çok yakın tuttu. Bu durum birçok kıskançlığa ve tuzağa
sebebiyet verse de Enuşirvan bunlardan kurtulmayı bildi. İsmaili hareketi sebebi ile üst düzey
devlet ricali arasında ya bir ismaili fedaisinin kılıcına kurban gitme ya da rakipleri tarafından
sultana çekiştirilip katledilme korkusunun kol gezdiği zamanda Enuşirvan askeri müfettişlik
görevinde bulunuyordu. Sultanın av zevki için gösterdiği itinayı devlet işlerine memur seçerken
göstermediğini bildiren Enuşirvan, Sultan Muhammed tarafından vezir naibliği makamına
getirildi. Her ne kadar Enuşirvan bu vazifeyi istemese de kabule mecbur kaldı. Bu sırada vezirin
el çektirilmesi ile devlet memurlarının meramlarını Sultan’a arz etme ve Vezir tayin olununcaya
kadar vekâleten memleketi idare etme vazifesi üzerine kaldı. Bu arada eseri arapçaya çeviren
İmadüdd’in isfahaninin amcası olan, dönemin nüfuzlu kimselerinden olan Aziz-üd –Din lakaplı
El –Aziz ile ile Enuşirvan arasındaki münasabetten bahsetmek gerek. Şöyle ki, Müstevfi
görevinde bulunan El Aziz döneminde nüfuzlu bir kimseydi. Birçok hayır hasenat işi yapmasına
rağmen makam hırsı olan birisi idi. El Aziz 1222 yılında Şemsül Mülk vezirlik makamında iken
nufüzunu kullanarak Sultandan Enuşirvan aleyhine bir ferman alıp onu gözden düşürdüğü gibi
ertesi yıl Şemsül Mülk katledilmesi hadisesinde başrolde idi. Büyük bir nüfuz ve hırsa sahip
olan El Aziz, mes’uliyetinden uzak dururak nüfuzunu kullanmayı düşündüğü vezirlik makamını
kendisine minnettar kalacağını düşündüğünü Dergeziniye yükledi. Her ne kadar Sultan
Mahmud’a Enuşirvanı çekiştirerek ona vazifeler yükletse de El Aziz kendi kazdığı kuyuya
düştü ve Dergezini tarafından katlettirildi. Bu süreçte Enuşirvan vefat yılını 1136 kadar başta
halife Müsterşid ve Sultan Mesud’un vezirliklerini üstlendi. Çağdaşları tarafından sahip olduğu
nezaket ve dindarlığı ile anılan Enuşirvan 1136 yılında vefat etti ve Kufeye gömüldü.

İmadüddin Isfahani
Kâtip İmaddüddin Isfahani 1125 doğumludur ve ailesi İsfahan’ın yerlilerinden olup, aile
fetlerinden kâtiplik vazifesi başta olmak üzere birçok mertebede görev alanlar olmuştur. Aile
Isfahan dışında arazilere sahip iken dönemin siyasi çekişmleri nedeniyle birçok eziyet ve
sıkıntıya maruz kalmışlardır. Babası nüfuzunu kullanarak oğlunu 1139 yılında Bağdat’a
götürdü. Burada 1148 yılına kadar eğitim alan İmadüddin 1 yıl Muslda bulundu daha sonra
1154 yılına kadar İsfahanda kaldı. Bağdata döndükten sonra Abbasi veziri tarafından 1157
yılında naiblik görevine tayin edildi.1163-65 yılları arasında Divanda görev aldı. Bir ara hapse
düşen Müellifimiz daha sonra Nurettin Zengi’nin âlimlere değer verdiğini öğrenip Dımaşk’a
geçti 1167 yılında. Zengi ile tanışıp başta Divanı İnşa başkanlığı olmak üzere çeşitli resmi
görevlerde bulundu. 1171 yılında Mahmud Zengi’nin ölümü üzerine görevinden azledilen
İmadüddin Bağdat2a dönmeyi karar verdiği sırada Selaattin Eyyubi’nin Şam’a geldiğini
öğrenip orada kalmaya karar verdi. Nitekim Selahattin Eyyubi ile tanışma fırsatı bulabilen
İmadddüddin Kadı Fazıl’ın aracılığıyla Divanı İnşa başkan yardımcısı oldu. Daha sonra
Eyyubi’nin sır kâtibi görevine getirildi 1177 yılındaki Kudüs fethi seferi hariç bütün seferlerde
Selahaddi’in yanında yer aldı.1193 yılında O’nun ölümü ile tekrar gözden düştü ve
makamlarından azledildi.1200 yılına kadar Şam’da kalıp medreselerde ders İmadüddin ertesi
yıl vefat etti. Dönemini meşhur kâtiplerinden olan İmadüddin aynı zamanda edebi bir kişiliğe
sahiptir. Günümüze ulaşan ve ulaşamayan edebi eserleri vardır. Arapça ve Farsça yılında gayet
iyi bilen İmadüddin dili gayet edebi ve ağırdır. Nurettin Mahmud Zengi ve Selahaddin Eyyubi
gibi önemli iki komutan ve devlet adamının yanında bulunma imkânını bulan İmaddüddin
eserleri dönemin tarihini ilk elden sağlam şekilde aksettirir. Konumuz açısından önem arz eden
çalışması Enûşirvân b. Halid Sultan Melikşah’ın tahta geçişinden (1072) Irak Selçuklu Sultanı
Tuğrul b. Muhammed’in ölümüne kadar (1134) geçen süre içinde meydana gelen olayları ihtiva
eden Fütûru zamâni’ṣ-ṣudûr ve ṣudûru zamâni’l-fütûr adında farsça eserini çevirmiştir. Başta
tarafına Selçuklu tarihi ile ilgili malumatları ekleyip, kendi zamanındaki İran-Irak Selçuklu ile
ilgili olayları ilave ettiği Nuṣretü’l-fetre ve ʿusretü’l-fıtre adlı eseridir. Houtsma ya göre
İmaddüddin orijinal nüshası bulunmayan Enuşirvanın eserinde ekleme ve çıkarmalarda
bulunmuştur.

Eseri, hakkında çok fazla bilgi sahibi olunmamakla birlikte, 1190 Isfahan doğumlu
olduğu ve 1217 yılında Dımaşka yerleştiği ve 1245 yılında orada öldüğü düşünülen Bündari El
İsfahani tarafından Zübdetü’n-Nuṣra ve nuḫbetü’l-ʿusra adıyla ihtisar edilmiştir. Bündari metne
sadık kalırken metinde yer alan edebi nitelikteki malumatları çıkarıp gerekli bilgilere yer
vermiştir. Üç müellefin bir bakıma ortak çalışması olan eser Büyük Selçuklu ve Irak Selçukları
tarihinin en önemli kaynak eserlerindendir.

Martin Theodor Houtsma tarafından Tevârîḫu Âli Selcûḳ adı ile Leiden da 1889
neşredilmiş ve daha sonra Kıvâmüddin Burslan tarafından Oğuz Selçuklarının ilk devirlerine
dair malumat kitabın ilk kısmına İbni Esirden eklenerek 1943 yılında Irak ve Horasan
Selçukluları Tarihi adıyla Türkçe’ye çevrilmiştir. Eser; Oğuzlar ilk devirleri ile ilgili İbnül
Esir’den alınan malumat ile başlayıp Selçuklu sultanları özelinde meydana gelen önemli
olayları zikreder ve Harezm şahların Selçuklu ülkesini istila etmesi vakıasını zikrederek, İbni
Haldun dan çok evvel devletlerin ömrünün sanki yaklaşık 140 yıldan ibaret olduğuna ifadesiyle
son bulur.

Kaynakça
Irak ve Horasan Selçukluları Tarihi Kıvameddin Burslan, TTK, Ankara, 2006 s. 9-42, 267 -
268-269
İnternet Siteleri
https://islamansiklopedisi.org.tr/imaduddin-el-isfahani
https://islamansiklopedisi.org.tr/enusirvan-b-halid
https://islamansiklopedisi.org.tr/bundari

You might also like