Professional Documents
Culture Documents
ZÂTÎ’NÎN LETÂYÎFÎ ٠
2 Mehmed. Çavuşoğla
ZÂTÎ’NİNLETÂYİFİ ٠ 3
Lâtife Bir gün Mevlânâ Keşfi elinde bir dest-mâl tutar, lâtif nakş
olmış, bu ducâ-güyunuza aydur: Mevlânâ Zâtı, şu dest-mâli temâşâ
eyle ye, ol alduğum hâtûn nakş eyledi. Bu sözi işidicek hemân bu beyti
didüm Beyit:
Lâtife işitdüm; bir gün Keşfi ayıtmış : Bir hâtûn aldum, şöyle
mâl-dârdur ki kâr-bân-sarâylar, hammâmlar yapmağa kâdirdür. Hemân
bu riıbâcîyi didüm RubâcI *: ،
Lâtife Bir gün Keşfi، dünyâyı terk itdüm, şöfı oldum, diyu illere
mâl üleşdürürdi; işidüp bu kıfayı didüm Kıfa:
Lâtife Bir gün yârân ile Ğalata cânibine seyre gitmelü olduk,
Keşfi dahi bile idi, ayıtdı : Hava ıssı, ancak, gidecegümüz cânibde bir
yârumuzun karlığı vardur, tekellüfümüz yokdur, hemân benümdür, ol
cânibe varalum ki harâret defi içün karluca şu içelüm, didi. Fakir işi
dicek hemân bu beyti didüm Beyit:
6 ١ Mehmed Çavuşoğlu
Lâtife Bir zemânda bir alay nâzükler ile bir mey-hânede muşâ-
habet iderdük, içlerinde bir zarif harif var; Topçı-zâde dirler, muttaşıl
bu zacıf ü nahife üleşür. Ben ayıtdum : Topçı-zâde, epsem ol, seni to-
nadunn. Ol ayıtdı: Benüm de murâdum seni söyletmekdür. Gördüm
ol böyle dir, bu beyti didüm Beyit: ,
Lâtife Bir at cân-bâzı oğlı var idi, Melek dirler idi, karşu görür
düm; gâh alaca, gâh ak ata binerdi. Bir gün ben fakire bulışı geldi;
bir al ata binmiş, bir iki lâtife eyledi, ayıtdı: Mevlânâ Zâti, beni beyit
diyüp tonatmalu olsan ne dirdüñ ? Hemân dem bu beyti didüm
Lâtife Boyacı Kara dirlerdi bir yüzi kara var idi, kendü nezâket
meydânında çeri, ammâ şakalı kaba idi. Nâzükler ol sakalı ona lâyık
görmezlerdi. Bu ducâ-güya ayıtdılar: Mevlânâ Zâti şu kişi sakalını
uzatmağı huy idindi, bir beyit diseñ ola ki hüyın keseydi. Ol dem bu
beyti didüm Beyit:
11 yarar : eyü M ■
؛ 31 ...
ZÂTÎ’NİN LETÂYİFİ 7
Lâtife Bursada, Çakşırcı Şeyhî dirlerdi, bir nâzük yâr var idi.
Bir uzun sakalı var idi, inüp t...gına irişmiş idi. Bir gün başçı dükkâ
nında paça yimiş, artan yağını sakalına sürmiş, çerâğ fetili gibi par
par yanar, ânı görüp bu beyti didüm Beyit:
Lâtife Bir gün Çakşırcı Şeyhî ile kaplucaya giderdük; Biz çık-
duk, ol çıkmaz, yüzüp yorur. Bir oğlancuğa ayıtduk : Şeyhîyi bilür
misin? Ayıtdı : Bilürin. Biz ayıtduk : Sana bir beyit ögretsek ana okı-
yı virsen ?.. Nola ? didi. Bu beyti ögretdük, vardı okıdı. Gördük, Şeyhî
gülerek çıka geldi. Beyit budur Beyit:
Lâtife Çakşırcı Şeyhînün şakalı uzun olduğı içün her kişi çaka
lından tolaşiırdı. Bir gün yârân ayıtdılar : Mevlânâ Zâtı sen de Şeyhı-
nün sakalına bir nesne di e. Ol dem bu beyti bedîhaten didüm Beyit:
Lâtife Bir zemânda eyü mürekkeb işler Memi nâm bir harîf var
idi.. Dükkânına mürekkeb almağa vârdum, Kır-i Har dirler bir kâtib
var îdi, ol da geldi. Hemân Memi kallpıp Kîr-i Hara koyu mürekkeb
virdi. Iljtiyârum kalmadı bu beyti didüm Beyit:
2 ؛İblis : Albız M ~
/ ' 32 ■ ’ /
8 Mehmed Çavuşoğlu
Lâtife Bir ak atum var idi, çok zemân idi benümle yâr idi. Bir
kelimâtı şîrîn, su^an-âferîn, zarîf harîf ayıtdı ki; mevlâna Zâtı senün
tavarun ne İmli ne tüli tavardur ? Umardı ki akdur, mülâyimdür diyem.
Bu mışrâ'la cevâb virdüm Mısra' :
13 bek ؛Metinde “bekdür” şeklinde. Fakat vezin aksaklığını gidermek için “bek”
olarak düzelttim. ٠
33
Lâtife Bir zemânda Koçı Beg nâm bir 'aziz var idi, dört mülak-
kab kimesne anunla yâr idi. Biri za'ıf harîf idi; Na'nâ Çübı dirlerdi,
illâ yavuz kimesne idi. Biri bir dankazca harîf idi; Koç T..agı dirler
idi. Biri bir lep ş..d١ harîf idi; Fil B..ı dirler idi. Biri nâzük kimesne
idi; be-hey âdem diyu söylerdi, ol sebebden ana Âdem dirler idi. Bir
gün Fil B..ına Koç T..ağı incinmiş; bunı ben öldürin, yirin nice olursa
olsun] dimiş. Yârân ayıtmış : Ol bir büyük kimse, sen bir mikdârsız
harîf, anı nice yirsin? Ol da ayıtmış : Na'nâ Çöpi bana yoldaşlık ider,
ikimüz yirüz. Bunı mezkur Adem_ işitmiş, bu fi،le incinmiş. Koçı Bege
dahi bu kazıyye ma'lüm olmış, Ademe ayıtmış : Sen neye incinürsin,
anlar ne eylerlerse eylesünler ? Bunı fakir işitdüm, bu beyti didüm,
Koçı Bege okuyı virdüm, be-ğâyet hazz idüp bir kaftân virdi Beyit :
14 Savdılar : Şiirdiler M
34.
ا- 'Latife Şehr-i Iznlkde Kuyumcı-zade dir'ler bir zarif harif var idi;
yüzinde* çıbanlar çıkardı, şüreti çirkîn idi. iznkde olan çelebiler ana
üleşürler idi. Kimisi, yüri be cüdam gökçekler, 'dirdi;, kimisi, koy a şu
miskini, dirdi. .Bir gün çelebilerün biri buni gökçeklere katmak gerek"
dür- diyu üleşdi, bedîhî bu beyi ti. okudum ziyade'haz? itdiler Beyit:
' ZÂTÎ’NİNLETAYİFİ ٠ 11
Lâtife Bir gün Ferîdî bir ak kaftan geymis, ard etegi balçık
ojmis; yağmurlu gundi, gördüm, bu 'beyti didüm :
vilayetde - kabz u bast vardur. Bast oldug zemanda si؛ri Âb-I yayat
bigi dirsin, amma Kabz oldugun val it' b..lar yirsin.
Latife * Bir zemanda Leglek Seyyid dirler bir emir var 'idi,
manşıbına Kadi ؛arz virmis. Bir'kimse dafri var-idi, AİJİ yasan dirler-
di, anun manşıbına dahi ؛arz virmisler. ؛Arz getiirenler Kdiaskere
sunmıslar. Kâdî-؛asker efendi fal re adam göndermiş, vardum, du؛â
eylediim. Ayıtdı : Bir kaç kimsenün manşıbına dîları ؛arz virmis,
birini sen al. Ben dahi mezkur yasanla Leglegin manşıbın taleb itdiim.18 *20
18 divşiirmege : devşirmeğe M - '
18 “Allah selamet versin” veya “Allah da bunun giizel olduğunu teslim etsin”. ٠
20 “Evliyanın yüksek kemâllerinden ilki şiir, 'sonuncusu kimyadır".
* Bu lâtîfe Âşık ؟elebi Tezkiresinde biraz farklı olarak aynen geçer.
36
ZÂTÎ’NİN LETÂ.YİFİ 13
çün bunı işitdi, ne hoşça beyit olur didi. Gördüm şicrden şafâlu, ben
ayıtdum : Muharrem Çelebi sana bir gazel disem bârı. Ol ayıtdı: Kat
ma karma olmasa, lıayâl-i !}âş.olsa, şimdiki şâ'irlerün şicri hep katma
karmadur. Ben ayıtdum : Be-hey begüm, nice idelüm, katmayınca olmaz.
Ol gonça bu sözi işidicek bülbül gibi söylerken gül gibi kızardı ve
gonça gibi dem-beste oldı.
Lâtife Bir zemânda Mevlânâ Vişâlı îstanbula geldi. Ben fakır ü
hakire bulışup ayıtdı: Cümle şicr diyen şu'arânun eşcârın gördüm,
sende kâbiliyyet cümleden ziyâde, kelimâtun güşâde, yetişsen üstâda,
belâğat !}umından içsen bâde, eşcâr-ı dil-güşâda, elfâz-ı cân-fezâda
nazirün olmazdı. Gel e sana feşâhat u belâgatı bildüreyin, didi. Ben
ayıtdum : Mevlânâ Visali sen bana mucallim olma, ben tek turur kimse
degülin, zîrâ kimi olursa hicv iderin. Üstâdunun gidi g..ini s..em dir
ler. Vişâlı bu sözi işidicek şuyı çeltüge akıtmış gölcük gibi kurıyı kaldı.
Lâtife Bir zemânda bir sîmîn-beden şîrln-sul}en dellâk var idi,
hüsn ü melahat anunla yâr idi, adın işiden soyunur tıraş olürdı, nâm٠ı
şerifi Derviş Huseyn idi, hammâmma varan şöfîleri halvete koyardı.
Bir gün hammâmma vardum, kîsesini yuyup pak eyledi, ayıtdı: Mevlânâ
. 38
14 Mehmed Çavuşoğlu
Lâtife Amasiyyelü bir şâ'ire var idi, Mihri Hâtûn dirlerdi, Istan-
bulda olurdı, karımış gitmiş ere varmamışdı, bâkire idi. Paşa Çele
bi dirler bir cazîz var idi ؛Ebü Eyyüb-ı Enşârî medresesinün müderrisi
idi, bir gün Mihri Hâtünı istemiş ki ala, hatun idine. Öl dahi kâyil ol
mamış. Ben dahi işitdüm, bu kıt'ayı didüm Kıfa:
ZÂTÎ’NÎNLETÂYİFİ 15
yoğm, depesi gök ala, dibi kızıl ala; torusı arşlan başına benzer, dibi
eşek s..ine. Çün oğlan bunu işitdi bir l؛aç şeftâlü virdi.
Lâtife Bir zemânda bir kaç cazız yaran cemc olup cayş u cişret
iderdük. Bunlarun biri Memi Çelebi dirler bir merdüm-zâde; müdâm
elinde bâde, halk-ı cihan ana üftâde, kameti serv-i azade, gönli gül
gibi güşâde idi. Ve ol meclisde bir bî-dil yolında ölmeğe mahal, ğar-
râ güzel var idi, adı Piri; cümle câlem esiri, cihâna gelmemiş nazıri.
Ana Memi Çelebi ziyâde üleşdi, be-ğâyet bî-huzür eyledi. Ben ayıtdum:
Memi Çelebi sen ziyâde yinisin, senün g.. üne bir ağır taş aşayduk,
amma aşacağumuz taş ak olaydı. Çün bunı Memi Çelebi işitdi, incinmek
suretin gösterdi. Ben ayıtdum : Memi Çelebi incinme, hatâ itmişin, inen
yini degülsin, bir ağırca ağaç aşmak da olurmış. Çün bu lâtifeyi işit
di, gül gibi gülmege başladı.
Lâtife Bir gün Keşfi germ oldı, dört yüz bı-nazîr ğazelüm var
didi. Ben ayıtdum : Dört yüz ğazelüm didügün, kim bilür ne yigrenci
nesnelerdür, bana on dâne ser-âmed gazel getür ş..ayın dört yüzüne.
Lâtife Bir zemânda Ferruhı ile Vefâ-zâdede olurduk. Gündüzin
şâyim olur, gice ekâbir evine varurdı. Ben ayıtdum : Ey Ferruhı, lıöş
hasis harîfsin, akça harcanmamağ içün gündüz oruç tutarsın, gice ekâ
bir evine gidersin. Ferruhı ayıtdı: Mevlânâ Zâtı, çün oruç tutduğumı
hıssetümden tutarsın; giceler şabâha değin namâz kılurın, benüm namâ-
zumdan ğayrı babamun oğlancukdan beri yüz yigirmi yaşma dek kıla
cağı namazı bile kıldum, ana ne dirsin ? didi. Ben ayıtdum : Ol da
ziyâde hıssetündendür ki; baban ölicek kimseye ıskât-ı şalât virmeye-
yin, mâlı bana kalsun dirsin. Bunı Ferrulıî işitdi, şol kadar güldi ki
vasfa kabil degül. . _
Lâtife Bir zemânda bir tırâşi güzel dellâk-i bî-nazîr, cemâli mâh-ı
münır, görenler olur esîr, Yusuf nâm ğulâmı var idi. Kul idi amma
Mışr-ı hüsnün pâdişâhı, güzeller anun sipahi idi. Hammâmma vardu-
ğumuzca tatlu tatlu suya düşmiş şeker gibi ezilürdük. Bir güzel siyâh
perçemi var idi bil bekler yol başardı. Bende çekmiş bağlamış, başı
üzerinde turur. Ben ayıtdum : Yusufçuğum, yazuk, bu perçem ne ğünâh
eyledi bağlarsın, benüm boynuma bendin gider, hem ne ğarrâ perçem
olur, cömri uzun olsun, didüm• Ayıtdı : Mevlânâ Zâtı, eğer begendünse
sana aşlayalum. Ben ayıtdum: Yusufçuğum, eğer yanunda aşlamak
câyizse, ard cânibinden lûtf eyle ben aşların. Çün bu cevâbı Yusuf
işitdi, âferîn didi.
Lâtife Bir zemânda gözleri şaşı bir harîf var idi, Şaşı Bali dir-
40
dîvâna iletdüm, cAlî Paşa merhum vezir-i a'zam idi, okıyu virdüm.
Defter-dâra ayıtdı : Bizüm Monlâ Zatîye bir mâ٠î şöf cübbe vir, bir
yüzi ^ızıl iskerlet çuk:a olsun. Defter-dâr ayıtdı : Şâirlere şöf cübbe
virilmez, monlâlara virürler. Ben ayıtdum : Işde Paşa Hazretleri Monlâ
Zâtı diyu yorur, bunlarun şehâdetiyle bir şehir almak olur, degül cüb
be. Defter-dâr ayıtdı : Bunlar sana monlâ didükleri bir gözsüz harîfe
gözlüce dimek gibidür, nakız ile tacbîr iderler, yohsa monlâ degülsin.
Ben ayıtdum : Niçün monlâ degülin, Edirneye, Bursaya, Istanbula kâdî
nâyibi olmak elümden gelür. Defter-dâr ayıtdı : Sana bir su’âl ideyin,
cevâba kâdirsen monlâsın. Ben ayıtdum : Höş. Ferâyizün bir müşkil
yirinden su^âl itdi; gördüm bildügüm yir degül, yüri büyük kazıyye di
düm. Defter-dâra cAlî Paşa ayıtdı : Çelebi, monlâlik mıAarrer oldı,
cübbeyi vir. Bir lâtif şöf cübbe virdiler.
Lâtife 'Ali Paşa merhum bir gün ben fakır ü haldrün bir kaç
dâne gazelin görmiş, höş gelmiş, niçün bize gelmez dimiş- İşitdüm, bir
kaç dâne gazel yazdum, dîvânına varup şundum. Şikâyet kâğıdı şandı,
yazıcıya virdi. İbrâhîm Paşa oğlı cîsâ Beg yanında otururdı, ayıtdı:
Sultânum bu monlâ Zâtîdür, size gazeller getürmiş. Beni dalji Paşa
görmemişdi, yüzüme bakdi; ayıtdı : Zâtî güzelce degülmiş. Ammâ ken٣
düzinden çirkin-şekil yoğ idi. Ben ayıtdum : Sultânum; yiğit yigidün
âyinesidür. Paşa çün bunı işitdi, kahkaha ile güldi. Gazelleri aldı vâfir
bahşiş eyledi.
[”] Bu lâtife dahi Âşık Çelebi tezkiresinde Zâtî maddesinde, farklı olarak. Zâtî’nin
ağzından rîvâyet olunmaktadır.
42 Mehmed Çavuşoğlu
Lâtîfe Bir gün Bursada bir gara dil-berle kab lucaya giderken
bir-nice ؛avretlere uğraduk 01 dil-ber zen-bare idi. ؛avretleri goricek
ayıtdı: satuluk yarma yak u ,gonlegünüz var mi? ziyade muadumdur.
Aralarından bir mütekellime ayıtdı : Sizün oyma yaka çıkalı biziim
yarma yakalarumuza kimse bakmaz oldı.
Lâtîfe Bir gün ؛Alî Paşa merhum kapucı göndermiş, ben fal.؛îr ü
hakiri istemiş.' Vardum gördüm; Paşa B..! dirler bir harf var idi,
anunla şatranc oynar. Paşa beni gördiigi gibi ayıtdı : Mevlana Zâtı,
beniim halümden senün haberün yoldur, bunadum b. .؛umla oynarın.
Ben ayıtdum : Sultanum, b.. ufiuzla oynaduguz kayırmaz, tek önegü-
luk itmen, ta؛lım idenlerun ta)؛îmin tutun, sizi Paşa B..1 yenmesün,
onegiiyi b. .1 ؛yefier dirler. Paşa bu latfeyi işidicek ziyade güldi.
Lâtife Bir şa؛ir var idi. Benli Hasan dirlerdi, mahlası Ahi idi.
Hüsrfev ü .Şîrîne nazire kaşd. İtmiş. Bir gün bir n.âzük ol didügi kitab-
dan bir haber getirdi, gördüm, ben ayıtdum : Söz yok. Ol yar varup
Ahiye ayıtmış : SenUn didüg'ün kitabi Ztî beğenmedi. Ahi dahi bize
selam virmez oldı. Bu kıtayı didüm, gonderdüm Kifa:
baban ziyade nadan imi? ؛eger nadan 'olmayaydı senin aduni Emrullah
k azdı. Ol ayeti bilmez midi ? Ayıtdı: Nice ayetdiir ? Ben ayıtdum:
ضوال، ناكن اااشsana meful dimi? yohsa mef'fil olaca^un bilür 26
midi? ؟iin bum Emrullah İşitdi bî-îhtiyâr olup giilmege başladı,
AÇIKLAMALAR
EKLEME
Enveri'(?) hakkında :
Seni ey Enberi şiirler İ؟re kimse billahi
Eger hayr الeger serden C'aceb anar mi ahlarsın
Sen anlaruh arasında ya b.. sm yâ hö bir itsin
Seni kim başdı kokarsın seni.- kim üzdi çınlarsın M
[39] Yazmada (،aşık) kelimesinin bulunduö'u yer boş bırakılmıştır. Vezni tamamla
mak için ben ilâve ettim.
zâtî'nînletAyîfİ 51
BİBLİYOGRAFYA
iyografik Eserler:
— Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmânî, İstanbul, 1311
— Mehmed Tahir, OsmanlI Müellifleri, İstanbul, 1333
— Taçköprülü-zâde, §akâyık-ı nu'mâniye (Mecdi tercemesi),
c. I, İstanbul, 1261