You are on page 1of 166

T.C.

MARMARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İLÂHİYAT ANABİLİM DALI
İSLÂM TARİHİ ve SANATLARI BİLİM DALI

BOSNA’DA OSMANLI DÖNEMİ


SELÂTİN CAMİLERİ

Yüksek Lisans Tezi

MİRSAD KALAJDZİC

İstanbul, 2006
T.C.
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İLÂHİYAT ANABİLİM DALI
İSLÂM TARİHİ ve SANATLARI BİLİM DALI

BOSNA’DA OSMANLI DÖNEMİ


SELÂTİN CAMİLERİ

Yüksek Lisans Tezi

MİRSAD KALAJDZIC

Danışman: PROF. DR. MUHİTTİN SERİN

İstanbul, 2006
İÇİNDEKİLER

KISALTMALAR ………………………………………………………………….. III


FOTOĞRAFLAR, PLANLAR, KİTABELER…………………………………... IV-VII
ÖNSÖZ………………………………………………………………………….….. VIII

1. GİRİŞ…………………………………………………………………………….. 1
2. GENEL BİLGİLER
2.1 Camiler ………………………………………………………………….. 4
2.2 Türbeler ……………………………………………………………..…... 4
2.3 Medrese, Şadırvan ve Saat Kuleleri …………………………………..… 4
2.4 Köprüler ……………………………………………………………..….. 4
3. BOSNA’DA OSMANLI DÖNEMİ SELÂTİN CAMİLERİ
3.1. AKHİSAR ve SULTAN BAYEZİD (II) CAMİİ………………..……… 5
3.2. BANALUKA ve SULTAN SÜLEYMAN CAMİİ………………..…… 7
3.3. BİHAÇ ve FETHİYE CAMİİ……………………………………..……. 10
3.4. BİYELİNA ve CAMİLERİ …………………………………….……… 13
3.5. BLAGAJ ve BLAGAJ’DAKİ SULTAN CAMİLERİ ……………….… 18
3.6. BOSANSKA KOSTAYNİÇA ve SULTAN ABDÜLAZİZ CAMİİ….... 22
3.7. BOSANSKA GRADİŞKA ve SULTAN ABDÜLAZİZ CAMİİ ……… 24
3.8. BOSANSKI ŞAMAÇ ve SULTAN ABDULAZİZ CAMİİ …………… 26
3.9. BUGOYNO ve SULTAN AHMED CAMİİ …………………………… 27
3.10. DOBOY ve SULTAN SELİM CAMİİ ……………………………….. 30
3.11. DONYİVAKIF ve SULTAN SÜLEYMAN CAMİİ …………………. 32
3.12. FOÇA ve BAYEZİD (II) CAMİİ …………………………………….. 35
3.13. GRADAÇAÇ ve SULTAN MEHMED HAN CAMİİ………………... 40
3.14. İZVORNİK ve SELÂTİN CAMİLERİ ………………………………. 43
3.15. KNEJİNA ve SULTAN SELİM CAMİİ ……………………………... 46
3.16. KOTOR VAROŞ ve FÂTİH SULTAN MEHMED CAMİİ …………. 48
3.17. KULENVAKFI ve SULTAN AHMED CAMİİ ……………………… 50
3.18. MOSTAR ve YAVUZ SULTAN SELİM MESCİDİ ………………… 54
3.19. NEVESİN ve SULTAN BAYEZİD (II) CAMİİ ……………………... 58
3.20. ORAŞYE ve SULTAN ABDÜLAZİZ CAMİİ ……………………..... 61
3.21. PRİYEDOR ve SULTAN MAHMUD (I) CAMİİ ………………….... 62
3.22. ROGATICA ve SULTAN SELİM (II) CAMİİ ………………………. 65
3.23. SARAYBOSNA ve FÂTİH SULTAN MEHMED CAMİİ…………… 68
3.24. USTULÇE ve SULTAN SELİM CAMİİ …………………………….. 76
3.25. TRAVNİK’TEKİ ÂBİDELER ve BAYEZİD (II) CAMİİ……………. 81
3.26. TREBİNYE ve SULTAN AHMED CAMİİ ………………………….. 84
3.27. VİŞEGRAD ve SULTAN SÜLEYMAN CAMİİ ……………………. 87
3.28. VLASENİCA ve CAMİLERİ ………………………………………… 89
3.29. VRANDUK ve FÂTİH SULTAN MEHMED CAMİİ ……………… 93
3.30. YAYÇE ve SULTAN SÜLEYMAN CAMİİ ………………………… 95
3.31. ZENİÇA ve SULTAN AHMED CAMİİ ……………………………... 97
BİBLİYOGRAFYA ……………………………………………………………..… 100
RESİMLER
KISALTMALAR

BBA, TD Başbakanlık Arşivi, Tapu Defter

BIH Bosna i Hercegovina

OIZ Odbor Islamske Zajednice

IZ-e Islamske Zajednice

IVZ-e Islamske Vjerske Zajednice

POF Prilozi za orjentalnu filologiju

BZK Bošnjačka Zajednica Kulture

GZM Glasnik Zemaljskog Muzeja

Arhiv KVMP Arhiv Kotarskog Vakufsko-Mearifskog Povjerenstva

cm. Santimetar

m. Metar

ef. Efendija

DİA Diyanet İslam Ansiklopedisi

Glasnik VIS-a Glasnik Vrhovnog Islamskog Starješinstva

SMK Sidžil Mostarskog Kadije

F. Fotoğraf

P. Plan

Kit. Kitâbe

s. Sayfa

bk. Bakınız

c. Cilt

bs. Baskı, basım

AVPM Arhiv Vakufskog Povjerenstva Mostara

GSND Glasnik Skopskog Naučnog Društva


FOTOĞRAFLAR, PLANLAR, KİTABELER

Fotoğraf 1 - Akhisar Kalesi’nin duvar kalıntıları


Fotoğraf 2 - Banaluka Camii’nin nehir tarafında kalan duvar
Fotoğraf 3 - Bihaç Fethiye Camii’nin sol dış cephesi ve mezarları
Fotoğraf 4 - Bihaç Fethiye Camii’nin girişi
Fotoğraf 5 - mihrabı
Fotoğraf 6 - minberi
Fotoğraf 7 - penceresi
Fotoğraf 8 - genel görünüşü
Fotoğraf 9 - minaresi
Fotoğraf 10 - mahfilleri
Fotoğraf 11 - Biyelina Sultan Süleyman Camii’nin bugünkü durumu
Fotoğraf 12 - giriş kapısı
Fotoğraf 13 - mihrabı
Fotoğraf 14 - mahfili
Fotoğraf 15 - minaresi
Fotoğraf 16 - Brezovo Polye Aziziye Camii’nin kalıntıları
Fotoğraf.17 - Biyelina S. Süleyman Camii’nin kıble duvarı ve eski caminin kalıntıları
Fotoğraf 18 - Brezovo Polye Aziziye Camii’nin minaresinin kalıntıları
Fotoğraf 19 - Blagay Fâtih Sultan Mehmed Camii’nin yıkıldıktan sonraki hali
Fotoğraf 20 - Blagay Sultan Süleyman Camii ve etrafındaki mezarlar
Fotoğraf 21 - Blagay Sultan Süleyman Camii’nin müezzin mahfili
Fotoğraf 22 - giriş kapısı ve son cemaat yeri
Fotoğraf 23 - mihrap ve minber
Fotoğraf 24 - Yenilenen Bosanska Kostayniça Aziziye Camii iç kısmından
Fotoğraf 25 - Yenilenen Bosanska Kostayniça Aziziye Camii’nin Müezzin mahfili
Fotoğraf 26 - Bosanska Kostayniça Aziziye Camii ve çevresi
Fotoğraf 27 - Bosanska Gradişka Sultan Süleyman Camii’nin ön cephesi
Fotoğraf 28 - mahfili
Fotoğraf 29 - kubbesi
Fotoğraf 30 - minaresi
Fotoğraf 31 - eski hali
Fotoğraf 32 - Bosanski Şamaç Aziziye Camii’nin eski hali
Fotoğraf 33 - Yenilenen Bosanski Şamaç Aziziye Camii’nin üstten görünüşü
Fotoğraf 34 - Yenilenmiş Bugoyno Sultan Ahmed II Camii ve giriş cephesi
Fotoğraf 35 - Yenilenmiş Bugoyno Sultan Ahmed II Camii’nin giriş kapısı
Fotoğraf 36 - mihrabı
Fotoğraf 37 - giriş kemeri
Fotoğraf 38 - minberi
Fotoğraf 39 - 1995 yılındaki hali
Fotoğraf 40 - iç kubbesi
Fotoğraf 41 - kubbe süslemesi
Fotoğraf 42 - Bugoyno Sultan Ahmed II Camii’nin çevresindeki mezarlar
Fotoğraf 43 - Doboy Sultan Selim Camii’nin yıkıldıktan sonraki yeri
Fotoğraf 44 - Donivakıf Sultan Süleyman Camii’nin eski minaresi
Fotoğraf 45 - Yenilenmiş Donivakıf Sultan Süleyman Camii’nin minberi
Fotoğraf 46 - mahfili
Fotoğraf 47 - Yenilenmiş Donivakıf Sultan Süleyman Camii ve çevresi
Fotoğraf 48 - Foça Sultan Bayezid II Camii’nin yıkıldıktan sonraki yeri
Fotoğraf 49 - Foça Sultan Bayezid II Camii’nin mahalleye çıkan merdivenleri
Fotoğraf 50 - harim altı duvarı
Fotoğraf 51 - eski hali (Ayverdi’den)
Fotoğraf.52 - Gradaçaç Fatih S. M. Camii’nin yerinde yapılan Hüseyniye Camii (İbid)
Fotoğraf 53 - Gradaçaç Hüseyin Kaptan Kulesi’nin ön cephesi (İbid)
Fotoğraf 54 - Gradaçaç Hüseyin Kaptan Kulesi’nin arka cephesi (İbid)
Fotoğraf 55 - Gradaçaç Saat Kulesi (İbid)
Fotoğraf 56 - İzvornik Fatih Sultan Mehmed Camii’nin yıkıldıktan sonraki yeri
Fotoğraf 57 - İzvornik Kalesi’nin duvarı
Fotoğraf 58 - İzvornik Sultan Süleyman Camii’nin yıkıldıktan sonraki yeri
Fotoğraf 59 - Knejina Sultan Selim Camii’nin duvar kalıntıları
Fotoğraf 60 - yıkılmadan önceki durumu (Mujezinoviç’ten)
Fotoğraf 61 - Kotor Varoş Fâtih Sultan Mehmed Camii
Fotoğraf 62 - duvar cephesi bugünkü durumu
Fotoğraf 63 - mihrabı
Fotoğraf 64 - mihrabının üstü
Fotoğraf 65 - minaresi bugünkü durumu
Fotoğraf 66 - kıble duvarı bugünkü durumu
Fotoğraf 67 - Kulenvakıf Sultan Ahmed Camii’nin girişi
Fotoğraf 68 - yan cepheden görünüşü
Fotoğraf 69 - dıştan görünüşü
Fotoğraf 70 - minaresinin demir kalıntıları
Fotoğraf 71 - Yenilenmiş Mostar Yavuz Sultan Selim Mescidi
Fotoğraf 72 - Yenilenmiş Mostar Y. S. Selim Mescidi’nin girişi ve son cemaat mahalli
Fotoğraf 73 - Mostar Yavuz Sultan Selim Mescidi’nin mihrap ve minberi
Fotoğraf 74 - bir penceresi
Fotoğraf 75 - ezan taşı
Fotoğraf 76 - köprü tarafından görünümü
Fotoğraf 77 - 1992-95 savaşından sonraki durumu
Fotoğraf 78 - Nevesin Sultan Bayezid II Camii’nin yıkıldıktan sonraki yeri
Fotoğraf 79 - Nevesin Sultan Bayezid II Camii’nin eski dış görünüşü
Fotoğraf 80 - Nevesin vakıf binası
Fotoğraf 81 - Nevesin Saat Kulesi (Medzlisu IZ-e Mostar 2005. godine)
Fotoğraf 82 - Yenilenmiş Oraşye Aziziye Camii ve haremi
Fotoğraf 83 - Yenilenmiş Oraşye Aziziye Camii’nin mahfile çıkan merdiveni
Fotoğraf 84 - Oraşye Aziziye Camii’nin minaresi
Fotoğraf 85 - kıble tarafı ve mezarlar
Fotoğraf 86 - Yıkılmış olan Priyedor Sultan Mahmud Camii yeri
Fotoğraf 87 - Priyedor Sultan Mahmud Camii hazîresindeki mezar taşları
Fotoğraf 88 - Rogatiça Sultan Selim II Camii’nin yıkıldıktan sonraki yeri
Fotoğraf 89 - Rogatiça Sultan Selim II Camii’nin giriş yolu
Fotoğraf 90 - Saraybosna Hünkâr Camii
Fotoğraf 91 - Saraybosna Hünkâr Camii’nin harim girişi
Fotoğraf 92 - mihrabı
Fotoğraf 93 - minberi
Fotoğraf 94 - kürsüsü
Fotoğraf 95 - hünkar köşesi
Fotoğraf 96 - minaresi
Fotoğraf 97 - yan cephesi
Fotoğraf 98 - hariminin sağ tarafı
Fotoğraf 99 - Saraybosna Hünkâr Camii’nin şadrvanı
Fotoğraf 100 - haziresi
Fotoğraf 101 - Harimindeki türbe duvarı
Fotoğraf 102 - hamamı
Fotoğraf 103 - Ustulçe Sultan Selim Camii
Fotoğraf 104 - Ustulçe Sultan Selim Camii hareminin giriş kapısı
Fotoğraf 105 - Ustulçe Sultan Selim Camii’nin son cemaat yeri
Fotoğraf 106 - minaresi
Fotoğraf 107 - şadrvanı
Fotoğraf 108 - minaresindeki motifler
Fotoğraf 109 - etrafındaki mezar taşları
Fotoğraf 110 - harem çevresi
Fotoğraf 111 - yan cephesi ve kıble duvarı
Fotoğraf 112 - Travnik Sultan Bayezid II Camii’nin yıkıldıktan sonra yeri
Fotoğraf 113 - yıkıldıktan sonraki yeri
Fotoğraf 114 - minaresi
Fotoğraf 115 - Travnik Kalesi
Fotoğraf 116 - Trebinye Sultan Ahmed III Camii’nin yeri
Fotoğraf 117 - Trebinye Sultan Ahmed III Camii ve minare taşları
Fotoğraf 118 - harem girişi eski halinde bir görüntü (Ayverdi’den)
Fotoğraf 119 - Trebinye Trebişniça nehri ve vakıf binası
Fotoğraf 120 - Trebinye Trebişniça nehri ve köprüsü
Fotoğraf 121 - Yenilenen Vişegrad Dobrun Sultan Süleyman Camii’nin minaresi
Fotoğraf 122 - Vişegrad Dobrun Sultan Süleyman Camii ve çevresi
Fotoğraf 123 - Vlaseniça Fâtih Sultan Mehmed Camii’nin yeri
Fotoğraf 124 - Vlaseniça Kuşlat Fâtih Sultan Mehmed Camii’nin duvar kalıntısı
Fotoğraf 125 - giriş ve dış cephe kalıntıları
Fotoğraf 126 - mihrabı
Fotoğraf 127 - bulunduğu yer
Fotoğraf 128 - yan duvarı
Fotoğraf 129 - Vranduk Fâtih Sultan Mehmed Camii
Fotoğraf 130 - Vranduk Fâtih Sultan Mehmed Camii’nin mihrap ve minberi
Fotoğraf 131 - mahfili
Fotoğraf 132 - giriş ve yan duvarı
Fotoğraf 133 - Vranduk Kalesi
Fotoğraf 134 - Vranduk’ta bir çeşme
Fotoğraf 135 - Yayçe Sultan Süleyman Camii’nin dış cephesi
Fotoğraf 136 - kapısı ve üst pencereleri
Fotoğraf 137 - içi
Fotoğraf 138 - mihrabı
Fotoğraf 139 - minaresi
Fotoğraf 140 - yan kapısı
Fotoğraf 141 - girişi ve ön cephesi
Fotoğraf 142 - Yenilenmiş Zeniça Sultan Ahmed Camii
Fotoğraf 143 - Yenilenmiş Zeniça Sultan Ahmed Camii’nin girişi ve son cemaat yeri
Fotoğraf 144 - Zeniça Sultan Ahmed Camii’nin minberi
Fotoğraf 145 - arka ve yan mahfilleri
Fotoğraf 146 - son cemaat yeri
Fotoğraf 147- şadrvanı
Fotoğraf 148- eski halinin görünüşü (Ayverdi’den)
Fotoğraf 149 - Zeniça Sultan Ahmed Camii’nin hazîresindeki mezarlar

Plan 1 - Bihaç Süleymaniye Camii’nin planı (Ayverdi’den)


Plan 2 - Blagay Sultan Süleyman Camii’nin planı (Ayverdi’den)
Plan 3 - Bugoyno Sultan Ahmed II Camii’nin planı (Ayverdi’den)
Plan 4 - Foça Sultan Bayezid II Camii’nin planı (Ayverdi’den)
Plan 5 - Knejina Sultan Selim Camii’nin planı (Ayverdi’den)
Plan 6 - Saraybosna Hünkar Camii’nin planı (Ayverdi’den)
Plan 7 - Ustulçe Sultan Selim Camii’nin planı (Ayverdi’den)

Kitabe 1 - Akhisar Camii’nin kitâbesi (Mujezinoviç’ten)


Kitabe 2 - Bihaç Fethiye Camii’nin girişindeki Tecdîd kitâbesi
Kitabe 3 - Bihaç Fethiye Camii’nin minaresindeki kitâbesi
Kitabe 4 - Biyelina Sultan Süleyman Camii’nin kitâbesi
Kitabe 5 - Blagay Sultan Süleyman Camii’nin kitâbesi
Kitabe 6 - Bugoyno Sultan Ahmed II Camii’nin kitâbesi
Kitabe 7 - Mostar Yavuz Sultan Selim Mescidi’nin kitâbesi
Kitabe 8 - Saraybosna Hünkâr Camii’nin kitâbesi
Kitabe 9 - Ustulçe Sultan Selim Camii’nin kitâbeleri
Kitabe 10 - Türkçe kitâbesi
Kitabe 11 - Arapça kitâbesi
Kitabe 12 - Boşnakça kitâbesi
Kitabe 13 - Zeniça Sultan Ahmed Camii’nin kitâbesi
ÖNSÖZ

Bosna-Hersek halkının varlığını sürdürebilmeleri gerçeği sadece maddî tezahürlerle


değil, bunların ardında yatan sosyal ve kültürel temellerle karşımıza çıkmaktadır. Bosna’daki
şehirlere ve onların mânevî iklimlerine şekil veren, Doğu ve Batı’daki büyük medeniyet
tecrübelerinin birikimleri olmuştur. Bosna-Hersek şehirleri, bu tecrübe ve geleneklerin bütün
canlılığı ileyaşandığı yerlerdir.
Bosna-Hersek’te tarihî ve kültürel eserler insanlarla iç içe olmuş ve bundan da ortak
bir kültür ortaya çıkmıştır. Batılılar bu yörenin tabii ve tarihi güzellikleri üzerinde yeni yeni
durmaya başladılar.
Osmanlı hâkimiyetinde yüzyıllar boyunca Bosna-Hersek’te insanlık adına inşa edilen
abideler, medeni gelişmeler uzun zaman görmezden gelinmek istenmiştir. Bu yüzden bu
çalışmada konu olan selâtin camilerin yanı sıra, camilerin bulunduğu şehirlerin bazı
özellikleri de incelenmiştir.
Bosna-Hersek müslüman halkının varlığını sürdürebilmesi sahip olduğu bu maddi ve
manevi değerlerin korunması ve gelecek nesillere aktarılmasına bağlıdır.
Öncelikle çalışmamı yöneten danışman hocam Prof. Dr. Muhittin Serin başta olmak
üzere, derslerinden yararlandığım değerli hocalarıma, çalışmalarım esnasında birçok maddî
mânevî ilgi ve yardımlarından istifade ettiğim ilim ehli ve idareci dostlarıma teşekkürlerimi
arzederim. Ayrıca bu çalışmanın maddî ve mânevî külfetlerinden yeterince nasibini almış
bulunan anne ve babama, eşime ve çocuklarıma da teşekkür borçlu olduğumu belirtmem
gerekir.

İstanbul, 2006 Mirsad KALAJDZIC


1. GİRİŞ

Bosna-Hersek’te bulunan camiler ve diğer mimari eserler konusunda değişik kaynaklarda


bilgiler yer almaktadır.
Bunların ilki Evliya Çelebi’nin ünlü Seyahatname’sidir. Seyahatname esasında bir
inceleme, sanat ve mimarlık kitabı olmamasına rağmen tarihi yapılara ilişkin verdiği bilgiler ve
gözlemleri ile bize ışık tutmaktadır. Evliya Çelebi’nin kendisi Bosnayı iki defa (1660 ve
1664’de) gezmiştir 1 . Tamamen yok olmuş bazı eserlerden ancak onun sayesinde haberdar
olmaktayız.
İkincisi ise Ekrem Hakkı Ayverdi’nin Avrupa’daki Osmanlı Mimâri Eserleri adlı eseridir.
Özellikle Yugoslavya’da komünist dönemde böyle bir çalışmayı yapmak gerçekten çok zor idi.
Dönemin kendine has pek zor şartlarına rağmen kendisi Bosna-Hersek’teki şehirlerin hepsini,
kasabaların çoğunu ve köylerin ise bir kısmını tek tek gezerek mimari eserleri incelemiş ve
müstesna eserini meydana getirmiştir. Bosna-Hersek’te ve tüm Balkanlar’da şimdiye kadar
ortaya konan en güzel çalışma budur. Bosnalı sanat tarihçileri de bu alanda geniş ve güzel
çalışmalar yapmışlardır. Bunlar arasında Salih Sidki Muvekit, Muhamed Enverkadiç ve Mehmed
Muyezinoviç’i anabiliriz.
Bu yapılan çalışmaları incelerken, Bosnadaki kubbeli camiler ile minaresi ahşaptan olan
camiler üzerinde yapılmış ayrı ve hususi çalışmalar da gördüm. Lakin muhtelif çalışmalar
arasında Bosna’da Osmanlı döneminde yapılan selâtîn camileri üzerinde duran ayrı bir çalışma
yoktu.
Keza 1992-1995 seneleri arasında Bosna’da çok şiddetli bir savaş oldu ve gerek camilerin
gerekse diğer mimari eserlerin çoğu yok edildi. Bu sebepler çerçevesinde selâtin camiler
merkezde olmak üzere yiten ve kalan camilerin bir anlamda envanterine ihtiyaç vardı. Bu sebeble
Bosna’da Osmanlı Dönemi Selâtin Camilerini incelemeye teşebbüs ettim.
Daha önce yıkılan ve bu yüzden artık mevcut olmayan camiler konusunda malesef pek az
bilgi bulabildim. Bu husus yaptığım araştırmanın önemli bir eksiğini teşkil etmektedir. Bununla
birlikte böylesi camilerden bu çalışmada söz etmekten de geri kalmadım. Onları anmış olmamın
cisimleri yitmiş olsa da isimlerini yaşatacağını ve başka araştırmacıları da onlar hakkındaki
bilgilere karşı duyarlı hale getireceğini ümit ediyorum.

1
Evliya Çelebi, Seyahatname, V-VI, İstanbul 1315.

1
Bu araştırmada önce konumla ilgili yazılı kaynakları aradım ve o kaynaklardaki bilgileri
derledim. Bilahare her cami için ayrı bir dosya açtım ve kaynaklardan derlediğim bilgileri belirli
bir düzen içinde ilgili dosyalara aktardım. Böylece ilgilendiğim camilere ilişkin kaydi bilgilere
sahipoldum.
Bundan sonra sıra camileri yerinde tesbit ve müşahede ile bu bilgileri güncellemeye geldi.
Bunun için camilerin bulundukları şehir, kasaba ve köylere hatta bazan da dağ başlarında kalmış
gayrimeskun mahallere seyahatlerde bulundum.
Camilere varınca yapabildiğim kadar bol fotoğraf çektim. Daha sonra bu fotoğrafları tek
tek inceleyerek hem kaydi bilgilerle karşılaştırma yapmaya elverişli olanlarını hem de yeni hale
delalet edenlerini ayırarak tasnif ettim. Bazı camilerde ölçüler aldım, bazılarının kitabe
estampajlarını yaptım.
Tez konumu kapsayan 35 cami dağınık olup 31 şehirde bulunmakta idi. Onları incelemek
için tüm Bosnayı gezmek gerekli idi. Bunu yaptım. Fakat camilerin bazılarının inşaatları devam
ediyordu ve bu yüzden onları bir kaç kez ziyaret etmek gereği doğdu. Ancak zaman ve bütçe
kısıtları yüzünden inşası devam edenlerin hepsini tekrar ziyaret mümkün olmadı. Keza ziyaret
edilen camilere her zaman inceleme, fotograf alma ve şifahi bilgi toplamak için en elverişli
zamanlarda varmak mümkün olmuyordu. Bazan elverişsiz hava şartları metruk cami
yıkıntılarında gezinmeyi tehlikeli kılıyor, bazan da harp harabesi durumunda bulunan camilerin
içinde inceleme yapmak mayın ve benzeri kalıntılar dolayısıyla hayati tehlike taşıyordu.
Bütün bu şartlara rağmen ismen bilindiği halde araştırma dışı bırakılmış cami olmadı.
Mamafih gayrimevsuk kaynaklara göre eskiden Kluç, Glamoç, Srebreniça, Mrkoniç Grad,
Bosanski Petrovac şehirlerinde de selâtin camiler bulunduğu varidse de bunlarla ilgili mevsuk
bilgilere erişemediğimden, bunlar için ayrı bir araştırma yapmaya teşebbüs etmedim.
İncelememin özünü tarihi seyrini dikkate almakla birlikte bu camilerin şimdiki halleri
oluşturmaktadır.

2
2. GENEL BİLGİLER

Avrupa’nın güneydoğusunda yer alan Bosna-Hersek, Adriyatik denizine Neum ve Klek


şehirleriyle açılır. Bosna-Hersek’in yüzölçümü 51,129 km2’dir. Sınırlarının uzunluğu karada
762,5 km., nehir üzerinde 751 km., deniz kıyısında 23.5 km. ile toplam 1,537 kilometredir.
Bosna-Hersek’in sınırları, komşuları Hırvatistan ile 931 km., Sırbistan ile 357 km., Karadağ
ile 249 km. uzunluktadır.
Yüzey şekilleri bakımından farklılıklar gösteren Bosna-Hersek, genel olarak engebelidir.
Topraklarının % 85’i deniz seviyesinin 200 m. üstündedir. İklim genelde ılıman, karasal ve
belli bir kesimde de Akdeniz iklimi hâkimdir. Nehirlerin birçoğu (Una, Vrbas, Bosna ve Drina) Sava
nehriyle birleşir. Neretva ise Adriyatik denizine dökülür. 2
4.364.574 (1991) insanın yaşadığı Bosna-Hersek, Boşnak (% 48), Sırp (% 37.1), Hırvat (%
14.3) ve diğerleri (% 0.5) olmak üzere belli başlı üç etnik gruptan oluşmaktadır. Etnik gruplar
1992-1995 savaşı öncesine kadar şehirlerde karışık, köylerde ise ayrı yaşamaktaydı. Savaş,
Bosna-Hersek’in demografik yapısını tamamen değiştirmiştir. Gerek şehir gerekse köylerde
konutların % 75’i yıkılmıştır. Bosna-Hersek’in başşehri Saraybosna’dır, diğer meşhur şehirleri
ise Banaluka, Zeniça, Tuzla, Mostar, Bihaç ve Brçko’dur.
Bosna-Hersek’te vakıf kayıtları Osmanlı mülkî teşkilâtına göre yapıldığından, ilgili
yerlerin bugünkü yeni isimlerini bulmak gerekmektedir. Bu yüzden birçok yer adının başında
“küçük, büyük, aşağı, yukarı, yeni, eski” gibi sıfatlar görülmektedir. Bosna paşalığına bağlı
bölgeler, mimari eserlerin en çok korunduğu yerlerdir. Bu bölgedeki eserler Osmanlı
döneminden kalmadır.
Evliya Çelebi) 3 , şehir ve kasabaları ziyaretinde Bosna-Hersek’te yaklaşık 600 cami, 350
mescid, 490 mektep, 100 medrese, 200 han, 50 hamam, 45 türbe, 40 tekke, 35 kervansaray, 90
imaret, 25 saat kulesi, 100 köprü ve birkaç bin dükkân bulunduğunu belirtmektedir.
Bosna-Hersek Diyaneti istatistiklerine göre 1992 savaşına kadar ülkede 1114 cami, 557
mescid, 15 tekke, 172 türbe, 401 gasilhane, 754 imam lojmanı ve 90 diyanet ofisi olmak üzere
toplam 3013 dinî mahiyetli yapı vardı. 4 1992-1995 yılları arasındaki savaşta 1092’si Sırplar,
189’u Hırvatlar tarafından toplam 1281 eser yıkılmıştır. 509 eser de çeşitli derecelerde zarar
görmüştür (Sırp 405, Hırvat 104). 5 1995-2002 yılları arasında Bosna-Hersek’te 285 cami
onarılmıştır (2003’te 46, 2004’te 66, 2005 Eylül ortasına kadar 57). Bunlar arasında, 2005 yılı
istatistiklerine göre 1219 cami, 597 mescid, 1704 mektep (Kur’an kursu) 30 tekke, 835 gasilhane
ve 829 imam lojmanı bulunmaktadır. Şu anda 325 cami, 133 mescid, 145 gasilhane ve 123
imam lojmanının inşası devam etmektedir. 6
Bosnalı müslümanlar tarihî yapıları korumak ve kurtarmakta olağan üstü bir gayret
gösterip, önemli bir kısmını onarmak suretiyle muhafaza edebilmişlerdir. En çok korunabilen
eserler Osmanlı klasik döneminde yapılmış olanlardır.

2
Grupa autora, Atlas Islamskog svijeta-Udruženje Ilmije IZ-e BIH, Sarajevo 2003, s. 465.
3
Evliya Çelebi, Seyahatname, V, VI, İstanbul 1315.
4
Vjersko prosvjetna služba Rijaseta IZ-e Bosne i Hercegovine za 1991 godinu (Heyet, Bosna Hersek Diyaneti Din
Eğitimi Bölümü Raporu, Sarajevo 1991).
5
İbid.
6
Vjersko prosvjetna služba Rijaseta IZ-e Bosne i Hercegovine za 2005 godinu (Heyet, Bosna Hersek Diyaneti Din
Eğitimi Bölümü Raporu, Sarajevo 2005).

3
Selâtin camileri dışında Bosna-Hersek’te yapılan en önemli eserler şunlardır:
2.1. Camiler
Bosna camileri a) kubbeli ve taş minareli camiler, b) dört vecihli üçgen çatılı taş
minareli camiler, c) dört vecihli üçgen çatılı ahşap minareli camiler olmak üzere üç tarzdadır.
Bosna-Hersek’te Osmanlı zamanında birçok cami inşa edilmiştir. Bunlar arasında,
Saraybosna’da Çekrçi (1526), Ali Paşa (1561), Ferhad Bey (1562) ve Çareva (Hünkâr) camileri;
Travnik’te Yenicami (1549); Foça’da Alaca Camii (1550; 1992 yılında Sırplar tarafından yok edilmiştir);
Mostar’da Karagöz Bey (1557) ve Koski Mehmed Paşa (1612); Maglaj’da Yûsuf Paşa Camii
(1560); Poçitelj’de Hacı Ali (1563); Çajniçe’de Sinan Bey Camii (1570; 1992’de Sırplar tarafından
tamamen yıkılmıştır) ve Banaluka’da Defterdar (1594; 1993 yılında yine Sırplar tarafından tamamen
yıkılmıştır) camileri yer almaktadır. Kubbe ve yarım kubbeleriyle daha farklı mimaride olan
Saraybosna’daki Gazi Hüsrev Bey (1530) ve Banaluka’daki Ferhad Paşa (Ferhadije) (1583; 1993
Sırplar tarafından yıkılmıştır) camileri de bunlar arasındadır.

2.2. Türbeler
Yapı olarak kubbeli camilere benzeyen kapalı ve açık türbeler de inşa edilmiştir. Kapalı
türbeler içinde en meşhuru Saraybosna’da Gazi Hüsrev Bey ve Murad Bey, Banaluka’da
Ferhad bey, Çayniçe’de ve Zivornik’te Hasan Kayimi türbeleridir. Yanları açık olanlar
Saraybosna’da Sarajevo Alifakovaç ve Sinan Bey Tekkesi yanında bulunanlardır.
2.3. Medrese, Şadırvan ve Saat Kuleleri
1537’de Saraybosna’da yapılan Gazi Hüsrev Bey Medresesi en meşhurudur. Bu medrese
kesintisiz olarak günümüze kadar eğitimini sürdürmüştür. Bosna-Hersek’teki diğer büyük
medreselerin eğitimi, komünist yönetim döneminde elli yıl boyunca yasaklanmış, 1992–1995
yılları arasında tekrar açılmışlardır. Diğerleri de Tuzla Behram Bey, Mostar Karagöz Bey,
Travnik Elçi İbrâhim Paşa, Bihaç Camaluddin Efendi Çauşeviç ve Visoko Osman Efendi
Recoviç medreseleridir.
Bosna-Hersek’te en güzel yapılan şadırvanlardan Gazi Hüsrev Bey Camii’nin, Mostar
Karagöz ve Koski Mehmed Paşa harimlerinde, Çayniçe Sinan Bey’in (şu an mevcut olmayan) ve
Yayçe Esmâ Sultan Camii hariminde olanlardır. Saat kulelerinden de Saraybosna, Banaluka,
Stolac, Prusac, Yayçe, Travnik ve Donyivakıf en önemlileridir.
2.4. Köprüler
XVI. yüzyılda Osmanlı klasik döneminde yapılan köprüler büyük varlık göstermektedir.
Mostar’daki köprü, nehri bir kemerle tutmaktadır. Vişegrad’da Drina üzerinde olan köprü aynı
ölçüdeki kemerlerle yapılmıştır. Köprü yapımında ağırlıklı olarak belirli bir mimari tarz
uygulanmadığı için, her mimar kendi tarzını uygulamıştır. Bosna-Hersek’te Osmanlılar
zamanında yapılan en meşhur köprülerden Vişegradlı Sokollu Mehmed Paşa, Mostar Köprüsü,
Sarajevo Keçi Köprüsü, Jepa ve Trebinye’deki Arslanagiç de sayılabilir.
Araştırmamızı özellikle Bosna’da Osmanlı döneminde yapılan selâtin camileri konusu
üzerinde yoğunlaştırdık. Ayrıca camilerin bulunduğu şehirler hakkında kısa ve konumuzla
bağlantılı olarak Türkçe ve Boşnakça kaynaklardan istifade ederek bilgi vermeye çalıştık.
Aynı zamanda yerinde inceleme yapıp camilerin günümüzdeki durumlarını tespit etmeye ve
görüntüler almaya çalıştık.

4
3. BOSNA’DA OSMANLI DÖNEMİ SELÂTİN CAMİLERİ

3.1. AKHİSAR ve SULTAN BAYEZİD (II) CAMİİ

3.1.1. Akhisar

Akhisar (bugün Prusaç) Vitorog dağının yükselmeye başladığı kesiminde, nal biçiminde bir
yerleşim yeridir. Sahip olduğu tarihî eserler geçmişe ait önemli ipuçları vermektedir. 7 Kale ve
duvarları yapılmadan önceki adı Prense idi. Bu adı, alt tarafında akan Prense nehrinden
almıştır. Şehir duvarları yapıldıktan sonra beyaza boyandığı için, Osmanlılar bu şehri Akşehir
diye de adlandırmıştır. Akhisar, birçok Ortaçağ yerleşim biriminde olduğu gibi önem kaybına
uğrarken, şehir duvarları da yıkılmaya yüz tutmuş, böylece şehir Akhisar yerine Prusaç olarak
anılmaya başlamıştır.

Evliyâ Çelebi, yalçın sivri bir kaya üstündeki kalenin 300 neferlik muhafızı, topları ve
bol cephanesinin bulunduğunu ve her akşam mehter vurulduğunu yazar. Ayrıca Sadrazam
Melek Ahmed Paşa’nın kaleyi tamir ettirdiğini, zira şehrin Adriyatik sahillerinden gelen
Venedikli haydutların geçebileceği bir boğazda bulunduğu için mühim bir serhat kasabası
olduğunu kaydeder. Fâtih Sultan Mehmed tarafından fethedilen şehir, bir müddet sonra tekrar
elden çıkmıştır. Ancak Yavuz Sultan Selim zamanında Gazi Hüsrev Bey tarafından kesin
olarak fethedilmiştir. Kanûnî Sultan Süleyman devrinde Kilis sancağına bir voyvodalık olarak
tahrir edilmiştir. 8 Yirmi yedi yıl Bosna sancak beyliği yapan Gazi Hüsrev Bey Prusaç’ta değil
Sarajevo’da medfundur.
Akhisar’da Hünkâr Camii dışında seksen tane kale-eri evi bulunduğunu da
öğrenmekteyiz. Burası, Osmanlı döneminde 5-6000 nüfuslu pek çok âbidesiyle önemli bir
kasaba iken, günümüzde bir köy statüsündedir.

3.1.2. Akhisar’daki Tarihî Eserler

Handan Ağa Camii. Handan Ağa’nın 1026 (1617) yılında yaptırdığı cami, içten içe
10,75 x 10 m. ebadında harimiyle, 3,77 m. derinliğinde revakı, yanları kapalı, ortası dört direk
üstüne kemerli, çatılı bir yapıdır. Ahşap kubbe inşasında güzel nisbetler bulunmuş, dilim
köşeleri iki yerinde kırılarak kubbe havası meydana getirilmiş ve üstüne güzel bir göbek
oturtulmuştur.

Şeyh Hasan Kâfî Camii. Bosna ve çevresinde muteber bir kişi olarak tanınan Hasan
Kâfî Efendi, Pruşçak Halvetî tarikatı şeyhi olup aynı zamanda Akhisar’da kadılık yapmıştır.
Şeyh Hasan Kâfî Camii basit, ince duvarlı, bugün Marsilya kiremidi kaplı, ahşap çatılı,
derinliğine 10,75 m., genişliğine 7,40 m. ebadında bir harim ile 2,60 metrelik sonradan ilâve
edilmiş son cemaat yerinden mürekkeptir. Minare, ahşaptan yapılmış ve sağ tarafta çatının
üstüne oturtulmuştur. Caminin içi ve dışı tamamen sıvalıdır.

Malkoç Bey Camii. XIX. yüzyılın başında yapılan Alap Beyi Malkoç Bey Camii, ahşap
minareli yan yüzde altlı üstlü dörder pencereli ve kiremit örtülüdür.

7
Džemal Hamidović, Prusac i njegove znamenitosti, Sarajevo 1939, s. 5.
8
Derviş Mehmed Zıllı, Evliya Çelebi, Seyahatnâme, İstanbul 1315, V, s. 444-446.

5
Yan tarafında mektep vardır. Prusaç kasabasında sekiz cami vardır fakat Tepecik, Varoş,
Ratkoviç ve Sultan Bayezid (II) camileri günümüze kadar ulaşmamıştır.

Bunlardan en dikkat çekeni taş minareli olan Haydar Çehâyî Camii’dir. Caminin dışında
Şeyh Hasan Kâfî Medresesi, Tekkesi, Dârülhadisi, İmareti, Hanı ve Türbesi mevcuttur.

Akhisar Saat Kulesi. Kalenin hemen altında tepesi görülen saat kulesi tam kare değildir;
ebatları 3,80 metreden 4 metreye kadar değişir ve yukarıya doğru daralır; üstü de Evliya
Çelebi’nin “şindire” dediği tahta ile kaplı, altta bir şakulî düz kısımdan sonra sivri bir
külâhçıkla örtülmüştür.

Ayvaz Dede Türbesi. Kerametleri dilden dile aktarılan Sarı Saltuk ile alâkası bulunan,
İslâmiyet’in neşri için çalışan, üstelik 6 km. mesafeden kasabaya su getirmiş olan bu zatın
türbesi, Şeyh Hasan Kâfî tarafından Handan Ağa Camii yakınında, hemen hemen 1.5 asır
sonra yaptırılmıştır. 9 Bugünkü türbe 60 cm. duvarlı, her tarafı sıvalı, içten 4,30 x 4,10 m.
ebadında, galveniz saç örtülü basit bir binadır. Dört penceresi ve bir kapısı vardır.

3.1.3. Sultan Bayezid (II) Camii

Akhisar’da Sultan Bayezid (1481-1512) veya Hünkâr Camii olarak bilinen cami kale
içindeydi (bk. F. 1). Bugün birkaç kale duvarı ve yanında bir saat kulesi kalmıştır. 10 Hasan Kâfî
Türbesi’nde muhafaza edilen kitâbesine göre, 1601-1602 yılları arasında Hünkar Camii Hasan
Kâfî tarafından tamir ettirilmiştir (bk. Kit. 1). 1530-1540 yılları arasında 1532’ye kadar Mevlânâ
Musa, 1537’ye kadar Receb Efendi, 1540 yılına kadar Muslihuddin Efendi imamlık yapmıştır.
Akhisar’daki imam tahsisatı 1689 akçe idi. Bu meblağ Bosna sancağında Travnik’ten sonra en
yüksek rakamdır.

Üsküp nahiyesine bağlı olan Gorni Skirt ve Neretva nahiyesine bağlı olan Strogir köyleri
Akhisar tımarı içinde yer alıyordu. 11 Sultan Bayezid Camii’nin yapısı kuzey-güney
istikametinde yerleşiktir. Bazı rivayetlere göre cami daha önce kilise idi. Đoko Mazalić’e göre
bu istikamet, caminin daha önce kilise olmadığını gösterir. Çünkü Ortaçağ’da kiliseler hep
doğu-batı istikametinde inşa edilirdi. Bu durum caminin daha başka bir binadan çevrilmiş
olabileceğini gösterir. 12 Taşa hakkedilmiş 130 x 44 cm. kitâbe caminin giriş kapısı üzerinde
yer alıyordu. Cami yıkıldıktan sonra kitâbesi Hasan Kâfî Türbesi’ne nakledilmiştir. Sultan
Bayezid Camii kitâbesinin metin istinsahı (bk. Kit. 1):

Bi emr-i Sultân Bâyezîd Han tâbe serâh vaz‘-ı


İskender Paşa el-merhûm, sene 892
Tecdîd-i el-kâdî Hasan el-Akhisârî, sene 1010

9
Hivzija Hasandedić, “Povijest Seonice i njenih porodica”Glasnik Vrhovnog Islamskog Starješinstva, III, Sarajevo
1952, s. 125.
10
Evliya Çelebi, Seyahatnâme, VIII, s. 242.
11
Aladin Husić, “O Imamskoj službi u tvrđavama Bosanskog Sandžaka u 15. i prvoj polovini 16. vijeka”, Mualim
1/2000, nr. 4, Sarajevo 2000, s. 97.
12
Đoko Mazalić, “Biograd-Prusac”, GZM u Sarajevu 1951, s. 179-180.

6
3.2. BANALUKA ve SULTAN SÜLEYMAN CAMİİ

3.2.1. Banaluka
Bosna'nın kuzeyinde Sava'nın bir kolu olan Vrbas (Vırbas) nehrinin iki kıyısında yer alan
Banaluka, denizden 156 m. yüksekliktedir. Osmanlı kaynaklarında Banaluka şeklinde yazılan
Banja Luka (Banyaluka) adının nereden geldiği kesin olarak bilinmemektedir.
Bosna kralları döneminde küçük bir kale olan Banaluka, Güney Bosna’nın Türkler
tarafından fethinden sonra (1463) teşekkül eden Jajce’ye (Yaytse) bağlanmıştır. Mimar-mühendis
Alija Bejtiç, Osmanlı dönemine (XVI-XVII. yüzyıl) dair yayımladığı makalede, küçük bir kale ve
yerleşim yeri ve kaplıcadan ibaret olan şehrin, XVI. yüzyılın sonlarında başlayan gelişmesini,
Gornji (Yukarı) ve Donji (Aşağı) varoşları ile takriben 7 km. civarındaki uzak bir mahalle olan
Yeniköy’ü (Novosel) ayrıntılı bir şekilde anlatmaktadır. 13
XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren gelişmeye başlayan Banaluka’da, Bosna sancak
beyi Sofu Mehmed Paşa’nın bir cami inşa ettirmesi, söz konusu gelişmeyi daha da
hızlandırmıştır. Kanûnî Sultan Süleyman devrinin sonlarına doğru yapılan bir tahrire göre,
Yukarı Şehir adı verilen kısımda dokuz mahalle teşekkül etmiş ve tamamı müslüman olmak
üzere 1200 civarında nüfus; varoşlarda 165 müslüman, 200 gayri müslim aile yaşıyordu. 14
Burada Sofu Mehmed Paşa Camii’nden başka Kanûnî Sultan Süleyman adına yaptırılan
Hünkâr (Careva) Camii de yer almaktaydı.
Banaluka 1563 yılında Bosna valisinin, 1574’te de sancak beyinin ikametgâhı idi. 1583’te
Sokollu Ferhad Paşa’nın beylerbeyi tayin edilmesinden sonra, 1639 yılına kadar vilâyet
merkezi olarak kalmıştır. 15 Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa’nın akrabası olan Ferhad Paşa,
şehrin gelişmesine büyük katkı sağlamıştır. Tarihçi Peçevî’ye göre Ferhad Paşa, 1575’te esir
aldığı Avusturyalı Graf Engelbert Auersperg’ten elde ettiği 30.000 duka fidye ile,
Banaluka’nın en büyük camisi olan Ferhâdiye Camii’ni yaptırmıştır. 1661 yılında burayı
ziyaret eden Evliya Çelebi de, Ferhad Paşa’nın birçok eser inşa ettirdiğini kaydeder.
Evliya Çelebi’ye göre Banaluka iki kale, kırk beş mahalle, 3700 ev, kırk beş cami, birçok
medrese ve hamam, on bir mektep, 300 dükkân, üç ahşap köprü ve yetmiş mesireye sahip
mâmur ve müreffeh bir şehirdi. 16 Ayrıca verimli topraklarından bol miktarda mahsul elde
edildiğini, demirciliğin geliştiğini ve külünk, balta, saban demiri gibi aletlerin yapıldığını
belirtir.
4 Eylül 1688 tarihinde kısa bir müddet Avusturyalılar tarafından işgal edilen Banaluka,
1737 savaşında Prens von Hildburghausen tarafından muhasara edildiyse de, 4 Ağustos 1737
savaşıyla Bosna Valisi Hekimoğlu Ali Paşa tarafından kurtarılmıştır. 17 Bu tarihten itibaren
şehir sükûnet içinde gelişmeye devam etmiş ve 1851’den itibaren altı Bosna sancağından biri
olmuştur.
14 Ağustos 1878 tarihinde Bosna’nın Avusturya tarafından işgal edilmesi üzerine
Banaluka 31 Temmuz’da teslim olmuş ve 1918’de Yugoslavya’ya verilinceye kadar da
Avusturya’nın idaresinde kalmıştır.

13
Alija Bejtić, “Banja Luka pod turskom vladavinom”, Naše starine I, Sarajevo 1953, s. 103.
14
BA, TD, nr. 435, s. 401.
15
Fehim Bajraktareviç, “Banaluka”, İslâm Ansiklopedisi, II, İstanbul 1979, s. 299.
16
Evliya Çelebi, Seyahatnâme, V (1315), s. 504-508.
17
Ömer Efendi, Târîh-i Bosna der Zamân-i Hakîmzâde Ali Paşa, İstanbul 1876, s. 21-52.

7
1929’da Yugoslavya’yı dokuz bölgeye ayıran idarî taksimata göre Banaluka, Vrbas
banlığının merkezi olmuştur. 1931 yılında yaklaşık 21.177 müslüman yaşamaktaydı. Bu
yıllarda Banaluka’da yirmi yedi cami, üç eski medresenin birleşmesinden meydana gelen
büyük bir medrese, müftülük, bir şer‘iyye mahkemesi ve mahallî evkaf meclisi bulunuyordu.
Doğal bir güzelliğe sahip olan Banaluka, iktisadî bakımdan önemli bir konuma sahiptir. Kültür
merkezi olması itibariyle de çeşitli okulları ve bir de tiyatrosu vardır.
1969’daki büyük deprem eski şehrin yıkılmasına yol açtıysa da, birçok İslâmî eser 1992
yılına kadar gelmiştir. Bunların arasında Defterdar Hasan Efendi’nin yaptırdığı Arnavudiye
Camii (1003/1594-95), Ayardı Mehmed Paşa Camii (1005 / 1596), Behram Efendi Camii, Gazanfer
Bey Camii ve Türbesi ile Ferhad Paşa Külliyesi dikkate değer eserlerdir. 18 Ayrıca şehirde
1992-1995 yılları arasındaki savaşa kadar bazı medrese, mektep, zâviye, hamam, kervansaray,
çeşme, türbe, kabir ve benzeri yapılar da mevcuttu. Ancak bunlardan hiçbiri günümüze
gelememiştir.
3.2.2. Sultan Süleyman Camii

Gornji Şeher Çarşısı’nda bulunan Sultan Süleyman (Careva) Camii vakıf kayıtlarında
Hünkâriye adıyla anılmaktadır. 19 Saraybosna üzerine yaptığı araştırmaları ile tanınan Mehmed
Mujezinoviç eserinde, caminin tecdit kitâbesini ve içinde bulunan hüsn-i hat nümunelerini
göstermektedir. 20 Bunların içinde en eski tamir kitâbesi Elçi İbrâhim Paşa’ya aittir.
Sultan Süleyman Camii, başka camilerin inşa edilmesi üzerine, Eski Camii adıyla
anılmaya başlamıştır. 1101 (1688) yılında şehrin Avusturyalılar tarafından istilâsı sırasında
camiyi yaktıkları rivayet edilmektedir. Mehmed Mujezinoviç, 1116 yılını tamir tarihi olarak
kabul edilmesi gerektiğini ifade etmektedir.
Caminin 1146 (1733) yılında Bosna Valisi Muhsinzâde Abdullah Paşa tarafından ihya
edildiği, 1240’ta da (1824-25) Evrenoszâde Selim Sırrı Paşa tarafından tamir edildiği
kitâbesinden anlaşılmaktadır. Hünkâr Camii hımış duvarlı, ahşap minarelidir. Câmi-i Hünkâr
veya Sultan (Careva) mahallesinin merkezi olup Sutori suyunun Vrbas nehrine karıştığı yere
kadar devam etmektedir (bk. F. 2). Banaluka’nın ilk çarşısı da Hünkâr Camii’nin etrafında
teşekkül etmiştir.
Sultan Süleyman Camii II. Dünya Savaşı’ndan sonra yıkılmıştır. Caminin iç ölçüsü 10 x
11,30 m. olup minaresi ahşap, minber ve kürsüsü taştan, mahfili ise ahşaptır. Kâğıt üzerine 46
x 65 cm. ebadında nesih yazıyla yazılan ikinci kitâbe, caminin içinde muhafaza edilmektedir. 21

18
Feridun Emecen, “Banaluka”, TDV İslâm Ansiklopedisi, V, İstanbul 1992, s. 51.
19
Ev. K. K. 758, Def. 74, s. 757.
20
Mehmed Mujezinović, Islamska Epigrafika BIH, Knjiga II, Sarajevo 1977, s. 193.
21
İbid.

8
‫ ﺻَﺎﺣﺐ ﺷَﺮف ﻋﺎﻟﻴﻤﻘﺎم ﭘﺎﺷﺎى ﻣﻤﺪوح اﻻﻧﺎم‬Sâhib-i şeref-i âlî makâm paşa-yı memduhu'l-enâm
‫ى ﺳَﻠﻴﻢ ﭘﺎﺷﺎ ﺑﻨَﺎم‬
ّ ‫ داور ﻣﺤﻤﻮد اﻟﻜﺮام ﺳﺮ‬Dâver-i mahmudü'l-kirâm Sırrı Selim Paşa be-nâm

‫ﺳُﻠﻄﺎن ﺳُﻠﻴﻤﺎن ﺟَﺎﻣﻌﻚ ﺗﻌﻤﻴﺮا اﻳﺘﺪى ﻳُﻤﻨﻠﻪ‬ Sultân Süleyman câmi‘in ta‘mîr etdi yümnile
‫دﺳﺘﻮر هﻤﻨﺎّم ﺷﺮﻳﻒ ﺳﺮّى اوﻟﺴﻮن ﺑﻜﺎم‬ Düstûr-i hemnâm şerif sırrı olsun bekâm

‫ ﺻّﺪﻳﻖ ﺻَﺪوق وَﺑﺮ وﻓﺎ ﻓﺎروق داد ﻋُﺜﻤﺎن ﺣﻴﺎ‬Sıddîk-i sâdduk ve birr-i vefâ Fârûk dâd Osmân hayâ
‫ ﺣﻴ َﺪر وﻏﺎ ﻋﻠﻢ اﺷﻨﺎ هﻢ ﺧﻴﺮﺧﻮاﻩ ﺧﺎص وﻋَﺎم‬Haydar-i vegâ ‘ilm-âşinâ hem hayr-hâh-i hâss ü ‘âmm

‫ ﻋُﻤﺮﻳﻦ ﺧﺪا ﻣﺰداد اﻳﺪﻩ اﻗﺒﺎل اﻳﻠﻪ دِاﺷﺎد اﻳﺪﻩ‬Ömrin Hudâ müzdâd ide ikbâl ile dilşâd ide
‫ اﻋﺪاﺳﻰ ﺑﺮﺑﺎد اﻳﺪﻩ ﺑﺪﺧﻮا هﺎرﻳﻦ ﻗﻴﻞ اﻧﻌﺎم‬A‘dâsı berbâd ide bedhâhların kıl in‘âm

‫ ﺑﺮ ﻣﺼﺮع ﺗﺎرﻳﺨﻨﻰ َآ ْﻨ ِﺪ ْم دوﺷﺮدم اي ﻧَﻈﻴﻒ‬Ber mısra‘ tarihini kendim düşürdüm ey Nazîf


‫ ﻧَﻮﺟﺎﻣﻌﻰ اﻳﺘﺪى ﺳﻠﻴﻢ ﭘﺎﺷﺎء ﻣﺤﻮد اﻧﺎم‬Nev‘ câmi‘i etdi Selim Paşa-i mahhûd enâm

Tarihî eserleri incelemek ve fotoğraflarını çekmek için Banaluka’ya gittiğimizde (Haziran


2005) caminin, köprü bahanesiyle yıktırıldığını (Tito döneminde), arsasının bir bölümünün boş
olduğunu, bir bölümünün de kahvehane olarak işletildiğine şahit olduk. Caminin Vrbas nehri
tarafındaki duvarının bir kısmı, sağlam bir vaziyette dururken, sedir taşından yapılmış olan
duvar otlarla kaplıydı. Caminin haremi Vrbas nehrine kadar uzanmaktadır.

9
3.3. BİHAÇ ve FETHİYE CAMİİ

3.3.1. Bihaç

Bihaç (Bihać), Banaluka’nın 100 km. batısında, Bosna-Hersek ile Hırvatistan sınırına
yakın bir serhat şehridir. 22 Gerek tabiat güzellikleri ve gerekse tarihî özellikleriyle ilginç bir
bölgedir. Una nehrinin iki yakasında gelişmiştir. Hırvatistan, Klyuç (Ključ) ve Petrovats
(Petrovač) yayı ve Adriya denizi ile Tuna nehrini birbirine bağlayan Salone kıyısından Sicilya
boylarına kadar uzanan yol, Una nehri boyunca devam etmektedir. Günümüzde, bu yolun
kaldırım taşları hâlâ mevcuttur.

XIX. yüzyılın sonlarında ve XX. yüzyılın ortalarında Bihaç’ta arkeolojik kazılar


yapılmış, bazı belge ve bilgilere ulaşılmıştır. Burada ilk defa açılan müzede (Lapidarija), eski
döneme ait eserler sergilenmekteyken, II. Dünya Savaşı’nda müttefik savaş uçakları tarafından
bombalanmıştır. Müze ile birlikte medrese, Sveti Ante Katolik kilisesi, birçok resmî kurum ve
iş yeri yok olmuştur.

Tarım ve toprak ürünlerinin yanı sıra, zanaatkârlık ve madencilik yörenin ana gelir
kaynağını oluşturmaktadır. 23 Hıristiyanlar, hüküm sürdükleri XVI. yüzyılda büyük zulüm ve
kötülükler yapmıştır, bu durum Türkler’in 19 Haziran 1592 tarihinde Bihaç’a girmeleriyle son
bulmuştur. 24 Tarihçiler Hasan Paşa’nın çok akıllı bir kumandan olduğunu yazar. Şehre
girişinde güzel sözler sarfederek Bihaç halkının ve o güne kadar sultana düşman olan
askerlerin gönlünü fethetmiştir.

XVI. yüzyılın sonlarında Bosna paşalığına Hasan Paşa Predojeviç getirilmiştir. Hasan
Paşa başarılı bir ordu kumandanı olarak, kendinden önceki Sokollu Mehmed Paşa, Malkoç
Bey ve diğerleri gibi ün salmıştır.

Osmanlılar Bihaç’ta birçok cami ve mektep yaptırmıştır. Etrafında iş merkezleri, kamu


kurum ve kuruluşları inşa edilen camiler, bir mabet olmanın yanında, mahalle halkının bir
kültür merkezi durumundaydı. 25 Türkçe kayıtlardan birçok eserin mevcudiyetini öğrenmemize
rağmen, Bihaç ve çevresindeki tarihî eserlerden günümüze çok az eser kalmıştır.

3.3.2. Fethiye Camii

Bihaç’ta kiliseden bozma tek kubbeli bir mâbettir (bk. P.1). Kesme taştan yapılmış olup 22
x 11,50 m. ebadında ve 10,5 m. yüksekliktedir (bk. F. 3-10). Kapısının üstünde gotik bir tahfif
kemeri varsa da, asıl kapı basık kemerli olup Osmanlı tarzındadır (bk. F. 4). Caminin sağ
duvarında, tam kilise penceresi nisbetinde (bk. F. 7), yerden 2,5 m. yüksekliğinde ve 4 m.
boyunda iki pencereyle, bunlarla nispet edilemeyecek kadar küçük bir üçüncü, ayrıca ön ve
arkada yuvarlak pencere vardır. Sol duvarda ise hiç pencere yoktur.

22
Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimârî Eserleri: Yugoslavya, II, 3. Kitap, İstanbul 1981, s. 57.
23
Esad Pašalić, Kulturna istorija BIH (Rimsko doba), Sarajevo 1966, s. 212.
24
Radoslav Lopašić, Bihać i Bihaćka Krajina, I. Izdanje, Zagreb 1943, s. 61.
25
Medžida Bećirbegović, Prosvjetni objekti islamske kulture, Sarajevo 1974, s. 249.

10
Cami kapısının alt kemeri ve duvarlardaki taş işçiliği ve saçak silmesi, eski devir
Osmanlı tarzındadır, taşlar sanki perdahlanmış gibi yağlı kalem denilen usulle tesviye
edilmiştir. Mihrap duvarında üstündeki pencereden başka sonradan kapatıldığı hissini veren
birer pencere izi vardır.

Ön cephede biri kapı üstünde, biri solda iki kemer yastığı kalıntısı vardır; bu da cephede
kemerli bir revak olduğunu gösterir; soldaki yastığın bir mukabili de sağda bulunmaktaydı.
Şimdi onun yerinde minare vardır. Minare 22 m. yüksekliğindedir (bk. F. 9). Caminin
hazîresinde, buraların hâlâ “dârülcihad” olarak görüldüğüne işaret eden XIX. yüzyıla ait, fes
ve kılıç resmi taşıyan bir kabir taşı vardır. Onun yanında da, 1994’te seyir halindeki
helikopteri bir Sırp füzesiyle düşürülen Bosna Hersek Dışişleri Bakan İrfan Ljubljankic’in
(Lyublyankiç) mezarı bulunmaktadır (bk. F. 3).

Bihaç’ın fethinden önce Fethiye (Fethije) Camii, Sen Anton Kilisesi iken fetihten sonra
1592 yılında camiye dönüştürülmüştür. Fethiye Camii Jajce ve Zvornik’te de vardır.
Bihaç’taki Fethiye Camii XIV. yüzyılda inşa edilmiştir.

Caminin ilk orijinal hali restorasyon sırasında değiştirilmiştir. Kilise Kulesi, minare
olarak 1863 yılına kadar kullanılmaktaydı, yıkılıp yerine ince minare yapılınca bu özelliğini
kaybetmiştir. Minaredeki kitâbe tamir tarihini göstermektedir. 1894 yılında camide tâdilât
yapılmıştır. Caminin hazîresinde bulunan mezarlar Bihaç’ın ileri gelenlerinin mezarlarıdır.
Mezar taşları caminin yer döşemesinde kullanıldığı için günümüze kadar gelmiştir. Bu Mezar
kitabeleri Saraybosna Müzesi’nde bulunmaktadırlar. Mezar taşlarının en eski tarihlisi 1519
yılına aitken, en yenisi de 1566 yılına ait Nikole Farkošić’in (Farkoşiç) mezarı üstündekidir.” 26

Fethiye Camii’nde iki kitâbe vardır. Birisi caminin girişinde 1312 (1894) yılına ait, diğeri
ise minarenin alt kısmındaki taş üstünde 1,60 x 0,90 m. büyüklüğünde çok güzel bir ta‘likle
yazılmış kitâbedir (bk. Kit. 3). Alt kısmında daha küçük bir mermer üzerinde yazılmış tarih de
mevcutur.

Minarenin kitâbesi

Ser âmed-i sülâle-i celîle-i Âl-i Osmân ve hâmî-yi ahkâm-ı dîn, âmir-i
büldân Sultân Abdulazîz Hân efendimiz hazretlerinin sâye-i
müberrâtvâye-i mülûkânelerinde, işbu minâre-i şerîfe müceddeden inşâ ve
câmi‘-i münîf ta‘mîr ve ihyâ buyurularak, misâli mesbûk olmayan âsâr-i
‘umrâniyyeden biri bu eserdir.

26
Dr. Ćiro Truhelka, ''Sredovječni spomenici Bosanske hrvatske'', Hrvatsko kolo, XXIII, Zagreb 1942, s. 26.

11
90 x 60 cm. ebadındaki mermer taşa celî sülüsle yazılmıştır: 1280 (1863) yılı, yazan Aciz
Hilmi, Bihaç kaymakamı.

Yâ Fettâh fî sene 1280 [1863]. Yâ Bâkî


Harrarahu el-‘âciz Hilmî kâim-mekâm-i Bihke

Fethiye Camii’nin giriş kapısındaki kitâbe

Küçük mermer plakanın üzeri sülüsle yazılan kitâbe şöyledir (bk. Kit. 2):

Yâ Fettâh!
Eşedd-i ihtiyâc ile muhtâc-ı ta‘mîr iken
işbu câmi‘-i şerîfin i‘âne-i nakdiyye-i hükümet
ve mu‘âvenet-i ahâlî-yi cemâ‘at ile
sakfını tecdîd derununu kâmilen nakş
vü tezyîn ile ta‘mîr buldu hüsn-i hitâm
sene 1312 [1894]. 27

27
Mehmed Mujezinović, Islamska epigrafika Bosne i Hercegovine, Knjiga III, Sarajevo, 1982, s. 63.

12
3.4. BİYELİNA ve CAMİLERİ

3.4.1. Biyelina
Bosna-Hersek’in kuzeydoğusunda yer alan Biyelina (Bijelina), Semberija bölgesinde,
Sava ve Drina nehirlerinin yanı başında, bölgenin tarım ürünlerinin ticaret ve ihracatı ile
ünlüdür. Türkler’in burayı fethiyle ilgili bilgi olmadığı gibi, ondan öncesi de bilinmemektedir.
Biyelina şehri veya bölgesi, Türk tarihi kaynaklarında, ilk defa 1437 (1438) yılına ait
akıncıların bölgedeki fetih hareketi vesilesiyle söz konusu edilir.28 Ardından 1466 yılına ait bir
Dubrovnik kaynağı, Biyelina’da Dubrovnikli bir tüccarın soyulduğundan bahsetmektedir.
Genel kanaat, Türkler’in 1512’de Teoçak ve Srebrenik hisarlarını ele geçirmesi ve dolayısıyla
Srebrenik banlığının düşmesiyle, bölgeyi kesin hâkimiyetlerine aldıkları şeklindedir.
Sava nehrine kadar Zvornik sancağı ile birlikte bölgenin ilk nüfus sayımı 1533
Nisanında tamamlanmıştır. 29 Aynı yıl, Biyelina nahiyesi de, ilk olarak Zvornik sancak beyinin
mülkü olarak zikredilmektedir. Dolayısıyla Mirkovac, Çukujeviçi, Grm, Selişte, Çetvrtkovişte
köylerinin adı geçmektedir. Fakat Biyelina’nın adı zikredilmemektedir.
1634 yılına ait Tuzla Sicil Defteri’nde Biyelina kadılık merkezi olarak geçmektedir. 30
Burası ileri dönem Türk kaynaklarında Biyelina kasabası veya kadılığı olarak anılmaktadır.
1664 yılında Biyelina’dan geçen Evliya Çelebi de şehri böyle adlandırmaktadır. Bu kadılığa
Biyelina’nın sekiz nahiyesi ile Teoçak ve Koraj da dahil edilmiştir. 31
Biyelina nahiyesinin kuzeybatısında, uzun zamandır hakkında bilgi bulunmayan bir
hisar yer almaktaydı. Hisar, Una nehri kıyısındaki Yenişehir’den (Novi na Uni) farklı olarak
Sava nehrinin kıyısındaki Novi Kalesi’dir (Kal‘a-i Novi). Lukavac ırmağının sağ tarafında
hemen Sava nehrine birleştiği yerdedir. Burası, Sava nehrinde sadece karakol hizmeti gören
tuğladan yapılmış küçük bir kale idi ve diğer hisarlarda olduğu gibi herhangi bir idarî merkez
değildi. Türkler’in Sava nehrinin sağ yakasına hâkim olmasından hemen sonra inşa edilmiştir.
Timarlarının XVI. yüzyılda Biyelina dışındaki çevre nahiyelerde bulunduğu on iki dâimî
muhafızdan oluşan küçük bir birliği vardı. Zira o, yukarıda belirtildiği gibi Zvornik sancak
beyinin hası olma özelliğine sahipti. Viyana savaşında Avusturya ordusu tarafından yıkıldı.
Halkın “Nakiç’in kulesi” olarak andığı enkaz, bugün de durmaktadır. 32
Biyelina’da İslâm’ın yayılmasını, İslâmî kültür ve eğitim müesseselerinin inşası
izlemiştir. Öncelikle müslümanların yerleşim yerlerinde camiler inşa edildi. Bu eserlerin çoğu
başlangıçtan itibaren Osmanlı mimari stiline göre yapılmıştı. Kalıcı eserler, kuru iklim ve taş
(ocağı) zenginliğine sahip yerlerde ortaya çıkarken, ovalarda çoğunlukla ağaç, kerpiç nâdir
olarak da pişmiş topraktan yapılmaktaydı.
Osmanlılar’ın bölgeden ayrılmasıyla Biyelina’nın ve çevre semtlerin Boşnak halkı en
büyük zulüm ve felâketi 1992-1995 savaşında yaşamıştır. Sayısız cinayet dışında Biyelina
yakınlarındaki Batkoviç semtinde, savaş boyunca Boşnaklar’ın işkenceden geçirildiği tüyler
ürpertici toplama kampı yer almaktaydı.

28
Neşrî, Kitâb-i Cihannümâ, II, Ankara 1957, s. 626-627.
29
BBA, TD, nr. 173, fo.16. Zvornik, s. 31-32.
30
Tuzlanski sidžil prema Hazimu Šabanoviću, Bosanski pašaluk, Naučno društvo NR BIH, Sarajevo 1959, s. 53.
31
BBA, TD, nr. .260, fo. 208-219.
32
Adem Handžić, “Postanak i razvitak Bijeljine u XVI. vijeku”, POF. Sv. XII-XIII, Sarajevo 1965, s. 57-59.

13
Biyelina’da Sultan Süleyman Camii dışında, 1776 yılında Banja’da bir cami inşa
edilmiş, ardından 1839-40 yılında Mehmed Vecîhî Paşa Camii ve 1875-76’da da Salihbegoviç
Camii yapılmıştır.
Biyelina civarında Janja (1767), Atmaçiçi (1793 öncesi; Şeyh Sâlih Halife adlı biri inşa
ettirmiştir) camileri ile Brezovo Polje’de Aziziye (1862) diye bilinen Sultan Abdülaziz Camii ve
halkın bizzat yaptırdığı Koraj’daki mescid (1825) inşa edilmiştir. 33

3.4.2. SULTAN SÜLEYMAN (veya ATİK) CAMİİ


Şehir merkezinde yer almaktadır. Cami kesme taştan, minare ise tuğladan yapılmıştır.
“Atik” olan adından da anlaşıldığı üzere Biyelina’nın en eski camisidir. Caminin yanı başında
bir hamam yer almaktadır. Avusturya ordusunun 1716 yılındaki saldırısında hem cami hem de
hamam büyük zarar görmüştür.
Atik Camii, Bosna’nın en güzel ve ferah camileri arasında yer alır ki, iç boyutları
14,9’ye 10,2 iken, dış duvar kalınlığı da 1 metredir. Caminin dış uzunluğu 19,5 metredir.
1992-95 savaşında tamamen yıkılmıştır. Savaştan sonra, orijinal ölçülerde iki şerefeli
minaresiyle cami yeniden inşa edilmiştir (bk. F. 11-15). Caminin tek giriş kapısı vardır. Ön giriş
cephesine bakan avlusunda son savaşta yıkılan eski cami ve minaresinin enkazına ait kalıntılar
yer almaktadır (bk. F. 17). Caminin ön cephesinde ikişer, yanlardan ise üç çift penceresi vardır.
Mihrap yenilenmiş (bk. F. 13), fakat minber ve kürsü henüz yapılmamıştır. Caminin imamı
Samir Camiç Efendi’nin belirttiğine göre minber ağaçtan yapılacak ve sağ köşeye
yerleştirilecektir.
Bu caminin orijinal kitâbesi ve vakıfnâmesi korunamamıştır. Sadece Kanûnî Sultan
Süleyman (1520-1566) döneminde yapıldığı bilgisi mevcuttur. Bilindiği üzere birçok cami ile
diğer hayrat ve yapılar (hamam, tekke, mektep, medrese) Rumeli’de de sultanların vakfı olarak inşa
edilir ve onların adıyla anılırdı. Hisarlardaki camiler, sultanların camileriydi ve görevlilerine
“müstahfiz” denirdi.
1548 yılı nüfus sayımına göre Çetvrtkovişte, diğer yerlerin aksine mensup olunan bir
cami adıyla anılmayan ve imam ya da müezzin gibi herhangi bir din görevlisiyle
zikredilmeyen bir cemaate sahipti. Buna göre buradaki Süleymaniye Camii 1548 yılından
hemen sonra, yani XVI. yüzyıl ortalarında inşa edilmiş olmalıdır. Bu yıldan, Kanûnî Sultan
Süleyman’ın öldüğü 1566’ya kadar Zvornik sancağında hiçbir sayım yapılmadığından caminin
inşa tarihini kesin olarak teyit edememekteyiz. Daha sonraki ayrıntılı nüfus ve mal sayımı
ancak 1600 yılında yapılmıştır, bu sayımda caminin imamı olarak Abdurrahman ve müezzini
olarak da Ali oğlu Kürt ismi geçmektedir. 34
Caminin tarihi hakkındaki kesin bilgi, giriş kapısı üzerindeki Osmanlıca kitâbesinde
1992-95 savaşına kadar yer alıyordu, fakat cami ile birlikte Sırplar tarafından yok edilmiştir.
Savaşın ardından caminin yeniden inşası ile geç onarımını içeren kitâbesi tekrar asılmıştır (bk.
Kit. 4). Cami, birkaç kitâbe değiştirmiştir.

İşbu tecdîd-i câmi‘-i şerîfi Sultân Süleymân


sene 1311

33
ANU BIH 221, Ankara Vakıflar Arşivi, Yevmiye defterleri, B harfi altında (Biyelina).
34
TK, TD. nr. 23, fo. 321-322, 1604.

14
Biyelina, Bosna sancağının serhat boyunda yer aldığı için XVII. yüzyıl sonlarıyla
XVIII. yüzyıl süresince birkaç defa savaşın içinde yer almış ve Avusturya’nın saldırılarına
maruz kalmıştır. 1683-1699 yılları arasında Osmanlı’nın Viyana önlerine dayandığı savaşta
Avusturya ordusu, Sava nehrinin sağ kıyısındaki Biyelina Novi ile Brçko’ya ait iki kaleyi
yıktırmıştır.
Süleymaniye Camii’nin hasar görüp onarılmış olması ihtimal dahilindedir. Ardından
1718 Pasarofça ile 1739 Belgrad anlaşmaları arasındaki dönemde yirmi küsur yıl boyunca
Sava nehrinin sağ kıyısındaki dar şerit, Biyelina ile birlikte Avusturya’nın elinde kalmış ve
Süleymaniye de, o dönemde Katolik kilisesi olarak hizmet görmüştür. 1893 yılında, Bosna’da
bir ilk olan iki şerefeli minaresi yapılıncaya kadar daha kaç defa onarım gördüğü
bilinmemektedir.
Sultanın Biyelina’daki vakıflarının memur maaşları için, Kanije’deki imparatorluk
çiftliklerinin geliri vakfedilmiştir. Türkler, Kanije’yi her ne kadar Viyana savaşında kaybetmiş
olsalar da, XVIII ve XIX. yüzyıla ait vakıf kayıtları, bilgileri bir defterden diğerine aktarırken
halen daha Kanije’deki imparatorluk çiftliklerini, yani mukataaları saymaktadır. Memurların
sayısı belli, onların yevmiyesi, yevmiyelerinin ödendiği gelir kaynaklarına dair kayıtlar
mevcuttur. Bu camide imam-hatiplik görevinin el değiştirdiğine dair bir örnekte: “Merhum
Sultan Süleyman Han’ın vakfiyesi (Allah’ın rahmeti üzerine olsun ve günahlarını bağışlasın),
Kanije’deki mukataa gelirinden, imamlık hizmeti için 10, hatiplik hizmeti için de kezâ 10 akçe
günlük maaşla geçimini sağlayan, Zvornik sancağında, Biyelina kadılığında, Biyelina
kasabasının merkezinde arkasından evlât bırakmamış olan caminin imam hatibi Yahyâ Halife
vefat etmiştir. Kadı İbrâhim Efendi’nin teklifiyle boşalan göreve Sâlih Halife atanmış olup 25
Zilhicce 1177 (25 Haziran 1764 ) günü beratı kendisine takdim edilmiştir.” 35 şeklinde açıklama
vardır.
Bu kayıttan, aşağıda adları geçen din görevlilerinin bulunduğu anlaşılmaktadır: İmam-
hatip, vâiz, sübyan muallimi, esas müezzin, yardımcı müezzin, ferrâş ve mütevelli. Eğer yeterli
niteliğe sahipse genellikle babanın görevini oğul devralırdı. Memurun yeteneklerine bağlı
olarak çoğu defa bazı görevler tek kişide birleştirilirdi.
XVIII. yüzyılın ikinci yarısı ile XIX. yüzyılın ilk yarısında imam ve hatibin maaşı, her
biri ayrı olmak üzere günlük 10’ar akçe idi ve bu görev çoğunlukla tek kişi tarafından yerine
getirilirdi. İmam-hatiplerden adları geçenler: Yahyâ Halife (1760-1764), Sâlih Halife (1764-1784),
Sâlih’in oğlu Hüseyin Halife (1784-1800), Hüseyin’in oğlu Mehmed Halife (1800-1825), ardından
Mehmed’in oğlu Hüseyin Halife (1825’den itibaren). Yukarıda adı geçen Sâlih Halife, 1764’ten
1776’ya kadar vâizlik görevini de üstlenmiştir. Aynı şekilde oğlu Hüseyin Halife de, 1784’den
1800’e dek imam, hatip ve vâizlik görevlerini üzerine almıştır. Vâizlerin günlük yevmiyesi 15
akçe iken, sübyan muallimlerinin yevmiyesi sadece 5 akçe idi. Bu görev için maaş çok düşük
olduğu için genellikle ya imam-hatiplik ya da vâizlik göreviyle birleştirilirdi. 36
Esas müezzinin günlük yevmiyesi 8 akçe iken yardımcısı ya 7 veya 6 akçe alırdı.
Ferrâşın günlük yevmiyesi 5 akçeydi. Aydınlatma ve cami halıları için günlük 16 akçe pay
ayrılırdı ve bu görev genellikle imam efendiye verilirdi. 37
Vakfın XVIII. yüzyılın ikinci yarısındaki yıllık bütün giderleri aşağıdaki gibidir: İmam
ve hatibin maaşı için 7300, vâiz için 5475, birinci müezzin için 2920, ikinci müezzin için
2370, muallim için 1825, ferrâş için 1825 ve aydınlatma ve cami halıları için de 5840 akçe...
Toplam yıllık gider 25.175 akçedir.

35
Ankara Vakıflar Arşivi, Yevmiye defterleri, B harfi altında.
36
İbid.
37
İbid.

15
Bu cami dışında, Biyelina veya yakın çevresinde başka camiler de bulunuyordu. Yanja,
Atmaçiçi, Brezovo Polje ve Koraj camilerinde olduğu gibi, cami defterlerinde bazı
memurlarının adları da kaydedilmiştir. 38

3.4.3. BREZOVO POLYE’DE SULTAN ABDÜLAZİZ (veya AZİZİYE) CAMİİ


Cami, Biyelina ile Brçko şehirleri arasında Brezovo Polje semtinde ve Savska
caddesinde yer almaktadır. 1862 yılında Sultan Abdülaziz döneminde (1861-1876) yapılmıştır.
Bu bölgede söz konusu dönemde Aziziye Camii’nin yapılması tarihî şartların bir sonucudur.
1862’de Brezovo Polye’ye, Sırbistan’dan 116’sı Ujitse, 148’si Şabaç ve 31’i de Sokol’dan
olmak üzere 295 müslüman aile göç etmiştir. Sırbistan’dan gelen mültecilerin büyük
çoğunluğu Bosna-Hersek’e sığınıyor, en çok da Sava nehrinin güney kıyısına, Brçko, Oraşje,
Biyelina, Bosanski Şamaç, Bosanski Brod ve Bosanska Kostajniça kentlerine yerleşiyorlardı.
Yeni göç edilen yerlerde dinî yapılara ihtiyaç arttığından, Osmanlı’nın büyük kriz
dönemlerinde bile camiler inşa edilmiştir. Brezovo Polye’deki Aziziye Camii 1862’de,
Oraşje’deki 1863’te, Bosanska Kostajniça’daki Aziziye de 1864’de yapılmıştır.
Brezovo Polye’deki Aziziye Camii, son cemaat yeri ve taş minaresiyle birlikte merkezî
kubbeli cami tipine girmektedir. Cami küçük bir semtin merkezinde mimari bir özelliğe
sahiptir. Aziziye Camii, Bosna-Hersek’te barok stili etkisinin Osmanlı mimarisi üzerinde
oldukça belirgin izlerini taşıyan tek camidir. 39 Camiye açık sofadan giriliyordu. Aziziye
Camii’nin boyutları, son cemaat yeriyle birlikte (sofa) 14,50’ye 18,50 metredir. Sadece iç
mekânın alanı 14,50’ye 14,50 m., duvarları masif, 1,40 ilâ 2 m. kalınlıkta ve sıva ile kaplıdır.
Merkezî gövde üzerinde, sekizgen biçimdeki duvara dayanan kubbe yükselmektedir.
Caminin yüksekliği döşemeden kubbe merkez çapına kadar 17 metredir. Ana gövdesi
üzerindeki pencereleri olağan dışı yüksektir (1 m. genişliğe karşılık 3 m. yükseklikte). Pencereler,
yandan üçer ve giriş mihrap cephesinden de üçer olmak üzere tek sıra halinde dizilmektedir.
Mihrap, taşıyıcı özellikteki ana kolonlar arasına yerleştirilmiştir. Mihrap süslemesi iki
sıra halinde çevrelenmiştir.
Çerçevenin üst kısmını tek sıra halinde dizili, stilize edilmiş goncalarla taçlar
süslemektedir. Süslemenin iç alanı yatay çizgilerle dört bölüme ayrılmıştır. Mihrap
süslemesinin üst kısmını yarım daire biçimindeki yay süslemektedir.
Ağaç minber, dar alanına kıyasla birbirine uyumlu parçalarla zengin biçimde dekore
edilmiştir. Minber, giriş kısmı, merdiven ve uç noktadan oluşmaktadır. Mihrabın sol yanında
mütevazi bir şekilde dekore edilmiş kürsü yer almaktadır. Caminin iç kısmı 32 x 32 cm.
çapında, 45 derece açıyla yerleştirilmiş, düzgün kesilmiş taş plakalarla kaplanmıştır.
Ağaç mahfil 2,5 m. genişliğindeki kuzeydoğu duvarının bütün iç kısmı boyunca
uzanmaktadır. Mahfile, minareye çıkılan merdivenlerin üzerinden girilmektedir. Cami
girişinin hemen üzerinde bulunan mahfilin merkez kısmı (müezzin yeri), mahfilin sağ ve sol
yanına nazaran dört basamak daha büyüktür. Taş minare cami girişinin sağında, güneybatı
duvarının bitişiğinde yer almaktadır. Kuzey Bosna’nın bir taş ocağından getirilmiş kumlu
topraktan yapılmış, beton kullanılmamıştır. Minareye giriş ise caminin iç kısmındandır.
Minarenin küpü sekizgen, gövdesi ise onaltıgendir. Minare, “alem”i hariç 30 m. yüksekliğe
sahiptir. Caminin şerefesi 19,5 m. yüksekliktedir. Sekizgen şerefenin parmaklığı, geometrik
motiflerle süslü işlenmiş demirdendir. Minarenin yüksekliği tavanın başlangıcına dek 24,60
metredir.
38
İbid.
39
Mehmed Mujezinović, Islamska Epigrafika Bosne i Hercegovine, Knjiga II, Sarajevo 1977, s. 164.

16
II. Dünya Savaşı sırasında camiye, top mermileri isabet etmiş, minare yarısına kadar
yıkılmıştır, kubbesi de büyük zarar görmüştür. II. Dünya Savaşı sonrasında mâbet Anıtlar
Yüksek Kurulu’nun koruması altına alınmıştır. Caminin onarımı yaklaşık on yıl sürmüştür
(1964-1974). Çalışmalar halkın yanı sıra Bosna-Hersek Kültürel Tarihi ve Doğal Zenginliği
Koruma Kurumu denetiminde gerçekleştirilmiştir. Kurum uzmanlarının caminin yenilenmesi
çalışmalarını denetledikleri, direktif ve görüşleriyle yönlendirdikleri görülmektedir.
Yapının restorasyonu hakkında dokümantasyon mevcut değildir. Betondan yapılmış
olan minare basamakları hariç onarım aynı malzemeyle yerine getirilmiştir. Bunun yanında
restorasyon ekibinin iddiasına göre, ek hasarların ortaya çıktığı ana gövdeyi sağlamlaştırmak
için beton kiriş eklenmiştir. Aziziye Camii, Bosna-Hersek’te barok stilinde yapılmış yegâne
camidir. Aziziye Camii 8 Eylül 1974’de yeniden açılmış ve o tarihten bu yana bir daha onarım
görmemiştir. 40
Aziziye Camii’nin yanında, XIX. yüzyıldan başlayıp farklı dönemlere uzanan içinde
çok sayıda mezar taşının bulunduğu cami hazîresi yer almaktadır. Bunların arasında 26 Eylül
1902 tarihli, demirlerle çevrilmiş, Sırbistan Şabaç sürgünü Mustafa Ağa Hacegriç’in ince
işlenmiş mezar başlığı göze çarpmaktadır.
Aziziye Camii, 1992 yazında Sırplar tarafından mayınlanmış ve tamamen yıkılmıştır.
Hemen hemen caminin bütün enkazı ortadan kaldırılmış ve bilinmeyen bir yere nakledilmiştir.
Brezovo Polye sakinleri, caminin yeniden inşası için inisiyatif başlatmıştır. Burayı ziyaretimiz
sırasında çektiğimiz fotoğraflarda görüldüğü üzere, alan temizlenmiş, orijinal temellere kazma
vurulmuş, bulunabilen kalıntılar cami alanına taşınmış (bk. F. 16), az sayıdaki minare kalıntısı
kayıt altına alınmıştır (bk. F. 18). Cami yanındaki mezarlık da hasar görmüştür.

40
Ibid.

17
3.5. BLAGAJ ve BLAGAJ’DAKİ SULTAN CAMİLERİ

3.5.1. Blagaj
Mostar’dan 12 km. uzaklıkta deniz seviyesinden 39 m. yükseklikte, Ortaçağ’da Buna
nehri üzerinde kurulmuş küçük bir şehirdir. İkliminin güzelliği, suyunun bolluğu, topraklarının
verimliliği, otlaklarının çokluğu, yerleşim yeri olmasında önemli bir faktördür. Roma
İmparatorluğu’nun saldırıları karşısında, yerli halkın V ve VI. yüzyıllarda göç etmesinden
sonra, buralara Slavlar yerleştirilmiştir.

Hersek’in oğlu Stjepan’ın (Ahmed) İstanbul’da bulunması ve bu sırada müslüman olması,


Müslümanlığın Blagaj’a Osmanlı fethinden önce gelmesini sağlamıştır. Bu arada değişik
tarikatlara mensup dervişler, seyyahlar, tüccarlar ve elçiler Hersek bölgesini ziyaret
etmişlerdir. İlk gelenler Bektaşî babaları olmuştur. XIII. yüzyılda Blagaj’a gelen Sarı Saltuk’a
halk büyük saygı göstermiş ve 1470’te ilk zâviyeyi kurmuşlardır.

Osmanlılar Blagaj’ı 3 Haziran 1466 tarihinde fethetmiştir. 1469 tarihli tahrir


defterlerinde buralar “Hersek vilâyeti” olarak tanımlanmaktadır. Blagaj’ın Osmanlılar’ın eline
geçmesi ve kadı tayiniyle birlikte kısa zamanda ticarî hayat canlanmıştır. Tekke çevresinde
yaşayan halk Bektaşîlik’ten önemli ölçüde etkilendiği için zâviye yeniden yapılmıştır. XVI.
yüzyılın sonundan itibaren Bektaşîlik zayıflarken, Halvetîlik güçlenmeye başlamış, XVIII.
yüzyılın ortalarına kadar Halvetîler zâviyeyi onarıp genişletmişlerdir.

Osmanlı döneminde Blagaj önemli bir merkezken, zamanla Mostar öne çıkmıştır. Fethi
takip eden yıllarda camilerin yanı sıra önemli eserler inşa edilmiştir. İlk camiler kalenin içinde
yer alırken, daha sonra yerleşim kale çevresinde gelişmiştir. Mahallelere camileri yaptıranların
adları verilmiştir. 41

Evliya Çelebi Seyahatnâme’sinde Adriyatik sahilindeki Kotor’dan Blagaj’a binbir


güçlükle geldiğini anlatır. Hersekoğlu Ahmed Bey (Paşa) babasının yanından kaçıp
Müslümanlığı kabul ettikten sonra bizzat Fâtih Sultan Mehmed’le birlikte kaleyi
fethetmişlerdir. Evliya Çelebi, kalenin subaşılık olduğunu, elli hisar eri tarafından beklendiğini
ve Mostar müftüsüne arpalık olarak tahsis edildiğini, kalenin kızıl kayalar üstünde badem
şeklinde ve balık sırtı gibi sivri burunlu bir yerde yapıldığını kaydetmektedir. Kalenin beş
kulesinin yanı sıra, bir de iç kalesinin bulunduğunu, bunların da surlarla çevrili olduğunu
belirtir. Kalede on beş boş evin, bir küçük caminin ve sarnıçların olduğunu, ayrıca kale
erlerinin varoşta ikamet ettiklerini kaydeder. 42

Blagaj’da beş mahalle, 450 ev, beş cami, bir medrese, bir tekke, iki han, bir hamam ve
taştan yapılmış iki köprü bulunmaktadır. 43 Tarihî eserler bakımından Blagaj, Bosna-Hersek’in
diğer şehirlerinden daha ön plandadır. 1841’e kadar yedi cami, bir tekke, bir türbe, iki mektep,
bir medrese, bir hamam, iki han, üç misafirhane ve iki köprü inşa edilmiştir.

41
Dr. Ćiro Truhelka, Studije o podrijetlu, Zagreb 1991, s. 11.
42
Evliya Çelebi, Seyahatnâme, VI, s. 424.
43
Mehmed Mujezinović, Islamska epigrafika Bosne i Hercegovine, Knjiga III, Sarajevo 1982, s. 313-314.

18
Günümüzde Blagaj, Buna nehri kenarında bulunan tekke sebebiyle çok meşhurdur.
Mostar’a gelenler tekkeyi mutlaka ziyaret ederler. 1851’de İstanbul’dan Hacı Mehmed Hindî,
tekkeye şeyh olarak atanmıştır. Şeyhin ricası üzerine Latas Ömer Paşa tekkeyi yeniden imar
edercesine tamir etmiştir. XX. yüzyılın ilk yarısında tekkenin son şeyhi vefat etmiş ve II.
Dünya Savaşı’ndan sonra tekkeye ve tekkenin bütün mal varlığına devlet el koymuştur.
Tekkede bulunan el yazmalar, tarihî silâhlar, müzik enstrümanları kaybolmuştur. 1974’te
tekkenin üzerine bir kaya parçasının düşmesi bahane edilerek devlet tarafından yıktırılmış,
sadece dört duvar kalmıştır. Bosna Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından tamiri yapılan tekkede,
1977 yılından beri yılda bir kere sembolik olarak mevlit okutulmakta ve her ay Nakşibendî
zikri yapılmaktadır. 44

1992 yılına kadar Blagaj’da Sultan Süleyman Camii’nin yanı sıra iki kilise
bulunmaktaydı. Günümüzde, papazlar cemaatleriyle birlikte Blagaj’ı terkettikleri için kiliseler
harap vaziyettedir. Blagaj’da, bugün mevcut olmayan Fâtih Sultan Mehmed Camii ve halen
Sultan Süleyman Camii bulunmaktadır.
3.5.2. Fâtih Sultan Mehmed Camii

Hersek bölgesinde yapılan ilk eserlerden biridir. Şehir Osmanlılar’ın eline geçtikten
sonra kale görevlileri için yapılmıştır. Kalenin ana kapısı 10 m. sağda yer almaktadır. Minaresi
bulunmayan cami 8,30 x 5,30 m. ölçülerinde ve kırık kesme taştan yapılmıştır. 1 m.
yüksekliğe kadar dört duvarı ve küçük mihrabı, kalenin içinde hâlâ durmaktadır.

1520’de cami imamı Mahmud Fakih, görevi münasebetiyle Nevesin’e bağlı Biograd
köyü timar gelirinden 1670 akçe almaktaydı. 45 Sâlih Bey’in oğlu Mehmed 1698’de bu camide
müezzinlik yapmış, 1732 yılında müezzinlik görevi kardeşi Mehmed Bey’e geçmiştir. 46
1763’te de caminin müezzinliğini Hasan Bey isimli bir zat yapmıştır. 1763’te Hasan Bey’in
vefatından sonra müezzinlik yapan İbrâhim ve Osman beylere, Vranyeviç (Vranjević) timarı
bölüştürülmüştür. 47 Kalenin terkedildiği 1835’e kadar bu cami ibadete açıktı. Bugün mevcut
değildir (bk. F. 19).

3.5.3. Sultan Süleyman Camii

Sultan Süleyman Camii (Kanûnî, Hünkâr), Buna nehrinin kıyısında Blagaj’ın merkezinde
yer almaktadır. Cami kare şeklinde olup, iç ölçüleri 11 x 11 metredir (bk. P. 2). Taş minareli
güzel bir camidir (bk. F. 20). Süslü olmayan mihrabı, taş minberi (bk. F. 23), mahfili ve on yedi
tane alt sıra penceresiyle sivri uçlar eklenmiş hissini vermektedir. Kezâ orta kısımda bir beden
duvarında, bir kasnakta iki üstlük ve birbirine yakın iki pencere yapılması da orta kütleye,
daha ehemmiyetli bir görünüm kazandırmaktadır. Kıble ve mihrap duvarları ile sağda ikişer
altlık olduğu halde sol duvar sağırdır. Yalnız birbirine yakın üstlükler vardır. Alt pencereler
bozulmadan kalmış, söve ve topuzlu parmaklarını muhafaza etmektedir. Üstlüklerde iç alçı
pencere yoktur; dışlar ise ahşap sabit doğramadır. Caminin birkaç defa tamir gördüğü
kaynaklarda zikredilmektedir.

44
Senad Mičijević, Blagaj Bosna i Hercegovina, Mostar 2004, s. 78.
45
Evliyâ Çelebi, Seyahatnâme, VI, s. 424.
46
Tapu Tahrir Defteri, nr. 96, s. 117-118.
47
SBS, nr. 297, 1., vr. 6a, nr. AT XXI/1025, 1., vr. 57a.

19
Son senelerde Sultan Süleyman Camii’nin çatısı su almaya başlamıştır. Blagaj’da cuma
ve bayram namazını kılmak için başka cami olmadığı için bu caminin ana kubbesinin
değiştirilmesi için izin istenmiştir. 2 Cemâziyelâhir 1176 (1763) tarihinde Muhsinzâde Mehmed
Paşa kendi buyruğu ile caminin kubbesinin onarılmasına izin vermiştir. Tamir için 154.650
akçe harcanmıştır. 48

Cami kâgir ve kubbeli idi. 1892 yılı itibariyle, sekiz dilimli içten ve dıştan sekiz köşeli
bir ahşap kubbe ve çatı ile örtülüdür. İki satırdan oluşan kitâbesi tamir sırasında kaybolmuştur.
İmam Yûsuf Efendi kitâbeyi tekrar yazmış ve üç satır daha ilâve etmiştir (bk. Kit. 5). Kitâbenin
altına yazılmış on satırlık bozuk ifadeli Türkçe bir kitâbede tamir keyfiyeti belirtilmektedir.

60 x 70 ebadında, güzel olmayan celî sülüs karakterinde, beş satır Türkçe olarak taşa
hakkedilmiş aşağıdaki ibareler yer almaktadır (bk. Kit. 5):

Şehinşâh-î cihân-bânî Süleymân-ı Kânûnî


Dokuz yüz yirmi altıda bu binayı edip inşâ (926)
Mürûr-ı zamân ile hedme erdi, kıldı ihyâ lutf eyledi
Hükümetle Bilagay-ı ehâlî eyledi ta‘mîr bu ma‘bedi
Bin üç yüz onuncuda bu ta‘mîr hitâma erdi

Bu caminin imamı Yûsuf Hasbi çıkardı bu tarih.

Cami tamir sırasında şerefeden itibaren yenilenmiş, kubbe yerine ahşap çatı yapılmıştır.
Revakın direkleri ahşap olup pabuçları daha çok başlığa benzemektedir. Muhtemelen revak
mermer direkli idi ve başlıkları taban yerine kullanıldı. Revakın kubbeli olduğunu dair bir
işarete rastlanmamaktadır. Yalnız bir bozulma olduğu muhakkaktır; o kadar ki, yan duvarların
camiye bitişik tarafı uçlarından 15’er cm. fazladır, yani duvarların kalınlığı aynı değildir.

Ana kubbe Akhisar’daki Handan Ağa Camii’nin ahşap kubbesine benzetilebilir. Cami
bugün sıvalı ise de açıkta kalmış yerlerinden gayet güzel işlenmiş kesme taşlı cepheler kendini
göstermektedir (bk. F. 20-23). Minare tamamen kesme taştandır; gövdesi kalındır; petek ona göre
ince olduğundan şerefe altını sadece yukarıya doğru az meyilli düz satırlarla yapmak kabil
olmuştur. Minarenin şerefe ve peteği de yeni tamir edilmiştir.

Cami haremi dört köşelidir, fakat dışarıdan bakınca sekiz köşeli gibi bir intiba
vermektedir (bk. P. 2). Bunun sebebi kasnağın çok yüksek ve beden yüksekliğinin aşağı yukarı
% 40’ına yakın olması ve pencerelerin tek sıra bırakılıp, tuhaf bir tarzda dağıtılmış
bulunmasındandır.

Cami görevlilerine, cami vakfının yanı sıra, devlet ve Blagaj kadılığından toplanan
Çingene cizyesinden olmak üzere üç yerden maaş verilmektedir. 49 Caminin vakıf mütevelli
heyeti, halka nakit kredi sağlamış ve kredilere de yıllık % 11 faiz uygulamıştır. 1766 yılı
itibariyle Blagajlı dokuz kişinin vakfa borçlu olduğu tespit edilmiştir. 1774’te vakfın nakit
parası 47.361 akçe, faizi ise 5206 akçe idi.50

48
SBS, nr. 60, 1., vr. 3b, vr. 12a.
49
SBS, nr. 58, 1., vr. 83a.
50
Hamdija Mulić, “Uspomena u narodu”, Osvit Br.66, Mostar 1904, s. 4.

20
Sultan Süleyman Camii’nde görev yapan imam ve müezzinler: Hüseyin Efendi Beşo
(imam, 1698), Hacı Ömer Efendi (hatip, 1702), Hasan Efendi (imam, 1728-1733), Yûsuf Efendi (imam,
1766), Sûfî Mehmed Efendi (imam, 1766-1777), Şeyh Ebûbekir (imam, 1781-1788), İshak Çelebiya
51
(müezzin, 1702), Hasan Çelebiya (müezzin, 1733), Osman (vâiz, 1729).

Sultan Süleyman Camii’nin tapusu Blagaj Belediyesi kütüğünde (nr. 198, 6/17) 1928
metrekare haremi ile beraber kayıtlıdır. Günümüzde Blagaj’da ayakta kalan tek camidir.

Blagaj kadısı İsmâil Efendi 2400 akçeyi vakfa bağışlamış ve bu paranın geliriyle
ramazan ayında Blagaj Hünkâr Camii’ne üç adet kandil alınmasını istemiştir. 1774’e kadar bu
vakfın mütevelli heyeti başkanı Yûsuf Sipahiya vakfın harcamalarını yerine getirmiştir.
1774’ten sonra vakıf mütevelli başkanlığını Zülfikar Paşa Kovaçeviç yapmıştır. 52

Blagaj’da Cemâziyelâhir 1200 (1786) tarihinde, Veliyyüddin Ağa’nın oğlu Hacı Sâlih
Leho, Buna nehri üzerinde kalan üç küçük değirmeni vakfa bağışlamıştır. Gelirinden her yıl
kendisi için bir hatim okunmasını ve Hünkâr Camii’nde iki kandil yakılmasını; ayrıca vakıf
mütevellisi, oğlu Hasan Beyefendi’yi; vakıf nâzırı da oğlu Mehmed’i mütevelli heyetinde
görevlendirilmelerini vasiyet etmiştir. Hem kendileri hem de sülâlesi ömür boyu mütevelli
heyeti görevini sürdürmüştür. 53

1790 Krujnalı Hasan Bey’in oğlu Abdülmü’min Zaklan, vakfa 18 groşa ve onun
soyundan gelenler için Sultan Süleyman Camii’nde her ramazan iki kandil yakılmasını vasiyet
etmiştir. 54

1811 yılında Abdullah oğlu Zülfikar Efendi, Buna nehri kenarındaki evini ve meyve
bahçesini vakfa bağışlamış, vefatından sonra oğulları Mehmed ve Mustafa’nın bu evde oturup
vakfı yönetmelerini vasiyet etmiştir. Blagaj Hünkâr Camii için her sene birer mukavva mumu
(3,5 okka değerinde) ve üçer İhlâs sûresini okumalarını da oğullarına vasiyet etmiştir. Onun
soyundan gelenlerin vefatından sonra, mahallede oturanların şeriata uygun olarak vakfı
yönetmelerini ve onun gelirinden faydalanmalarını istemiştir. 55
Sultan Süleyman Camii’nin günümüze kadar sağlam kalmasında Blagajlılar’ın gayreti
büyüktür. 1992-1995 yılları arasındaki savaşta, Sırplar ve Hırvatlar Blagaj’da büyük yıkım
yapmışlardır. Caminin dışındaki şehitliğin büyüklüğü saldırıların dehşetini göstermektedir.
Şehitliğin dışında Hünkâr Camii’nin yanındaki küçük mezarlıkta Camide hizmet etmiş imam
ve diğer görevlilerin kabirleri bulunmaktadır.

51
SBS, nr. 57, 1., vr. 53b.
52
SBS, nr. 57, 1., vr. 15b, nr. 58, 1., vr. 37a.
53
SBS, nr. 55, 1., vr. 7b.
54
SBS, nr. 58, 1., vr 37a.
55
SBS, nr. 60, 1., vr 81a.

21
3.6. BOSANSKA KOSTAYNİÇA ve SULTAN ABDÜLAZİZ CAMİİ

3.6.1. Bosanska Kostayniça


Bosna-Hersek’in kuzeybatısında Una nehrinin sağ kıyısında, Bosanski Novi-Bosanska
Dubiça yolunun üzerinde küçük bir şehirdir. Yüzölçümü 132 km2’dir. 56 Adı Kostayniça
olarak, “Kesten (kestane) kelimesinden gelmektedir. Çünkü Una nehrinin her iki tarafı kestane
ağacı bakımından çok zengindir.” 1555’te Osmanlılar tarafından fethedilen kasaba XVII.
yüzyılda epeyce gelişmiştir. 1562’de Bosanska Kostayniça, Kostayniça nahiyelerinin merkezi
idi. XVII. yüzyılın ortasında Kostayniça kadılığı kurulmuştur. Bu kadılık daha sonra Kozaraç
kasabasına geçmiş Baki Kostayniça olarak anılmıştır. 1862’den sonra Sırbistan Valyevo,
Şabaç ve en çok Ujiçeden gelen müslümanların bir bölümü buraya yerleşmiştir. Kasabada
Sokollu Gazi Ferhad Paşa’nın bir hamamı olduğu vakıf cetvelinden anlaşılmaktadır, fakat
günümüzde hamam mevcut değildir. 57
3.6.2. Sultan Abdülaziz Camii
1864’te Bosanska Kostayniça kasabasında Sultan Abdülaziz tarafından güzel ve geniş
çatılı olarak inşa edilen cami, 1992–1995 savaşında Sırplar tarafından yıkılmıştır. Sırplar
caminin imamı Ramiz Alyoviç’i esir alıp, esir kampında dört ay tutmuşlar ve hastalığının
ağırlaşması üzerine kamptan çıkarılmıştır. 58
1992-95 savaşından sonra, daha önce Kostayniça’da yaşayan Boşnaklar’ın birçoğu
buraya geri dönmüşlerdir. 3 Ağustos 2003 tarihindeki temel atma merasiminde de ifade
edildiği gibi Aziziye Camii aynı yerde ve aynı büyüklükte 20,50 x 17,50 m., çatılı ve kiremitli
olarak yeniden inşa edilmektedir (bk. F. 24-26).
Namaz kılınan mekân bölmesiz yekpâredir. Çift mahfil çok büyük ve betondan
yapılmıştır (bk. 6. 2-5). Mahfil aynı zamanda hem caminin giriş duvarına, hem de kıble duvarına
kadar uzatılmıştır. Yan taraftaki mahfiller üç ayak üzerinde, üç kemerle bağlıdır. Cami giriş
duvarındaki mahfil dört ayak, üç kemer ve dört yarım kemer üzerine oturtulmuştur (bk. F. 25).
Mahfillere cami içinden çift merdivenle çıkılır. Cami, kıble duvarı tarafında iki sıra dörder
pencere, yan taraftaki duvarlarda iki sıra altışar, giriş duvarlarında iki sıra beşer, toplam otuz
pencere ile aydınlatılmıştır.
Caminin girişi, beş sıra çift ayak üç kemerle bağlı olup sanki Medine’deki Mescid-i
Nebevî’nin küçük bir numunesi gibidir. İtikâf ve sohbet için büyük bir oda yapılmıştır. Sol
tarafta hanımlar, sağ tarafında erkekler için bir abdesthane, Kur’an kursu ve gasilhane
bulunmaktadır.

Caminin etrafında Boşnaklar’a ait evler vardır (bk. F. 26). Buraya Sırbistan’nın Ujiçe
şehrinden müslümanlar gelip yerleştikleri için Ujiçe denmektedir. Minaresi çok büyük ve sekiz
köşelidir. Mihrap duvarın içindedir, minber ve kürsü ise hâlâ yapılmamıştır. Caminin
karşısında Bosna Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Kostayniça sorumluları için vakıf binası
bulunmakta ve ofislerin dışında, Kostayniça imamının lojmanı yer almaktadır.

56
Htp/bs. Wikipedia. Org/Bosanska Kostajnica
57
Alija Bejtić, “Banja Luka pod turskom vladavinom”, Naše Starine I, Sarajevo 1953, s. 98.
58
Muharem Omerdić, Prilozi izučavanju genocida nad Bošnjacima (1992-1995), Sarajevo 1999, s. 37.

22
Kostayniça şehrinde ismi Karaula arkası olan bir mezarlık vardır. 59 Mezarlığın içinde
çok yüksek biçimde Bihaç Krayna’ya ait bazı mezar taşları vardı. Bu mezar taşları da Sırplar
tarafından yok edilmiştir. Caminin kitâbesi mevcut değildir.

59
Mehmed Mujezinović, Islamska Epigrafika Bosne i Hercegovine, Knjiga III, Sarajevo 1982, s. 47.

23
3.7. BOSANSKA GRADİŞKA ve SULTAN ABDÜLAZİZ CAMİİ

3.7.1. Bosanska Gradişka


Bosna Hersek’in kuzeybatısında Sava nehri kıyısında, Liyevçe ve Potkozarye ovalarını
da kapsayan 762 km2 büyüklüğündeki aynı adı taşıyan vilâyetin merkezidir. Kuzeyinde yine
Sava nehri üzerinde bulunan Hırvatistan’ın Nova Gradişka ve Novska, doğuda Srbaç, güneyde
Laktaşi ve Banaluka, batı ve güneybatıda Bosanska Dubiça ve Priyedor şehirleriyle aynı sınırı
paylaşır. Deniz seviyesinden 92 m. yüksekliktedir.
Osmanlılar burayı 1535-1537 yılları arasında fethetmiştir. Styepan Berislaviç Ağa,
Osmanlı tarafına geçmiş, Osmanlılar da, ağayı bulunduğu yerde idareci olarak bırakmışlardır.
1535’te Bosanska Gradişka’yı tamamen almak için Bosna sancak beyi Gazi Hüsrev Bey
harekât başlatmış; harekâtta Styepan Berislaviç de yer almıştır. Aralarında anlaşmazlık
olduğundan Styepan Berislaviç kaçmış, kısa zamanda Gazi Hüsrev Bey’in askerleri Styepan
Berislaviç’e bağlı Kobaş, Brod, Bosanska Gradişka ve etrafındaki yerleri almıştır.
Bosanska Gradişka’ya bağlı Cernik adlı yerleşim merkezinde yoğun bir şekilde halk
müslüman olmuştur. Zagreb piskoposuna göre 40.000 Katolik aile İslâm’a seçmiştir. 60 1878
yılında Avusturyalılar gelinceye kadar Osmanlı hükümranlığı devam etmiştir. Bosanska
Gradişka adı bazen Kradişka olarak da geçer. Evliya Çelebi burada boyu bin adım olan bir
kale, sekiz cami, on sekiz mescid bulunduğunu kaydeder. 61 Kaptan, kaledeki Hünkâr ve Hacı
Bekir camilerinin meşhur olduğunu zikretmekle iktifa etmektedir. 62
Ekrem Hakkı Ayverdi’nin ifadesine göre ise durum şöyledir: “Bugün pek perişan olan
kasabada bir tek mescid kaldığını gördük. 1934 senesinde 5000 kadar nüfus vardı.” 63 1992
senesine kadar şehirde 18.000, etrafındaki köylerle beraber burada 62.000 kişi yaşamaktaydı.
Son yıllara kadar Bosanska Gradişka ve etrafında on cami ve bir mescid vardı. 64 1992-1995
savaşında Bosanska Gradişka’da ne kadar tarihî eser varsa Sırplar hepsini yok etmişlerdir.
Savaştan sonra Boşnaklar’ın birçoğu geri dönüp, evlerinin yanı sıra camileri de yeniden inşa
etmeye başlamışlardır. 65
3.7.2. Sultan Abdülaziz Camii
Bosanska Gradişka’ya bağlı Orahova köyündedir. Brezovopolye, Bosanski Şamaç,
Oraşye, Bosanska Kostayniça gibi diğer yerlerde bulunan Aziziye camileri gibi bu da
Sırbistan’dan gelen muhacirler için yapılmıştır. Cami dört yönlü ve üçgen çatılı olup çatısı
kiremitle örtülüdür (bk. F. 31). Minaresi ahşap ve çatıdan yükselmektedir. 27 Mart 1993
tarihinde cami Sırplar tarafından tamamen yıkılmıştır.

60
Mehmed Mujezinović, Islamska Epigrafika Bosne i Hercegovine, Knjiga III, Sarajevo 1982, s. 36.
61
Evliya Çelebi, V, s. 509.
62
Kâmusü'l-a‘lâm, V, s. 3258.
63
Ekrem Hakkı Ayverdi, Vakıflar Dergisi, III. sayıdan ayrı basım, Ankara 1957, s. 66.
64
Muharem Omerdić, Prilozi izučavanju genocida nad Bošnjacima (1992-1995), Sarajevo 1999, s. 36-37.
65
İbid.

24
Bu cami dışında 25 Mart 1993 tarihinde Tekiyska, 11 Kasım 1992’de Rovine, 2 Şubat
1993’te Liskovaç, 25 Mart 199’te 3 Obradovaç, 26 Mart 1993’te Dubrave I, 28 Mart 1993’te
Dubrave II, 27 Mart 1993’te Haluşka, 28 Mart 1993’te Çikule camileri ve 11 Kasım 1992’de
Çatrnya Mescidi de Sırplar tarafından tamamen yok edilmişlerdir. 66
2002’de Aziziye Camii tekrar yapıldı ve açılışı 2003’te gerçekleştirildi. Bugünkü cami
12,70 x 9,60 m. kubbeli ve daha büyüktür (bk. F. 27). Kıble duvarında iki sıra iki pencere, yan
taraflarında dörder pencere vardır. Minber ve mihrap ahşaptır. Mahfil beton, korkulukları
ahşaptandır (bk. F. 28). Minare betondan ve çok yüksek olarak yapılmıştır (bk. F. 30). Caminin
son cemaat mahalli yoktur. Ancak giriş kapısı önünde iki sütunlu betondan oldukça geniş ve
üstü bakır kaplı küçük bir kubbe bulunan yağmurluk veya gölgelik vardır (bk. F. 29). Pencereler
dar ve birbirine yakın ama yerden başlayıp tavana kadar devam etmektedir. Minaresinin ilk
şerefesi çatı hizasında bulunmaktadır (bk. F. 30). Minareye geçiş cami içinden ve bu şerefe
üzerindendir. Caminin eskiden kalma kitâbesi bulunmadığı gibi yenisinde de kitâbe yoktur.

66
İbid.

25
3.8. BOSANSKI ŞAMAÇ ve SULTAN ABDULAZİZ CAMİİ

3.8.1. Bosanski Şamaç


Bosna nehrinin, Sava nehrine giriş noktasında Bosanska Posavina’da (Bosna Posavina ovası)
yer almaktadır. Kaynaklarda ilk defa 1725 yılında Lukaçev Şanac olarak bahsedilmektedir. 67
1718-1739 yılları arası Avusturya’ya bağlı olan Bosanki Şamaç, şehir özelliğini ilk olarak
1863’te kazanmıştır. Sırbistan’dan göç eden müslümanlar buraya yerleşmişlerdir. Şehrin ilk
planını da Muvakkit Sâlih Efendi yapmıştır.
Osmanlılar burayı 1878 yılında fethedip, adını Yukarı Aziziye (Gornya Aziziya) olarak
değiştirmişlerdir. 1879’da Bosanski Şamaç’ta 242 hanede 955 kişi yaşamaktaydı. 68 1883
yılında postane ve telgraf, 1885 senesinde de ilkokul açılmıştır. Bosanskı Şamaç Bosna’nın en
son kurulan şehirlerinden biridir. Deniz seviyesinden sadece 86 m. yüksektir. Burası en çok
Belgrad, Niş ve Şabaç’tan muhacir almıştır. Sılatina, Crkvina, Obradovaç ve Kruşkovo Polye
buraya bağlı en eski köylerdir. Posavina ovasının verimli toprakları üzerine kurulduğu için
tüccar şehir olarak anılır. Şehrin merkezinde 5500, köylerle beraber toplam 33.000 kişi
yaşamaktadır.
Bosanski Şamaç’ta yaşayan Boşnaklar, 1992-95 savaşında Sırplar’dan büyük zülüm
görmüş ve şehri terketmek zorunda kalmışlardır. Savaştan sonra Boşnaklar’ın bir kısmı tekrar
buraya dönmüşlerdir.
3.8.2. Sultan Abdülaziz Camii
1866 yılında Sultan Abdülaziz adına Abdülkerim’in oğlu Mîr Ahmed Efendi tarafından
inşa edilmiştir. Cami şehir merkezinde ve şehir parkının yakınında yer almaktadır. Mîr Ahmed
Belgrad’dan gelmiş ve bu cami için kendi malının üçte birini bağışlamıştır. Şamaç’taki cami
Oraşye’deki Aziziye Camii’ne çok benzemektedir. Sadece Oraşye Aziziye Camii’nden daha
küçüktür. Cami binası taş ve tuğladan yapılmıştır (bk. F. 32). Caminin içi Oraşye Aziziye
Camii’nin içine çok benzemektedir. Caminin mahfili altı ahşap direk üzerinde örtülmüştür.
Caminin etrafında mezar taşı yoktu.
1992-1995 savaş zamanında Sırplar tarafından yıkılmıştır. Savaştan sonra buraya dönen
Boşnaklar evleriyle birlikte cami inşaatını tekrar başlatmışlardır. Yeni yapılan cami eskisinden
daha büyüktür. Camilerle beraber mektep (Kur’an kursu), ofisler, dükkânlar, imam ve müezzin
lojmanları, çay ocağı, depo, büyük toplantı salonu, erkek ve hanım abdeshanesi, şadırvan ve
cami haremin bir bölümünü kapalı olarak yapmışlardır. Eski camiden hiçbir iz kalmamıştır.
Yeni yapılan caminin projesi tamamen modern ve Arap usulüdür (bk. F. 33). Burası sadece cami
değil, bir İslâm kültür merkezidir.
Bosanski Şamaç İslâm Kültür Merkezi toplam 430 m2’lik kapalı mekânlardan
oluşmaktadır. Caminin yeri 98 m2, mahfili 35 m2, mektep 60 m2, erkek abdeshanesi girişle
beraber 36 m2, hanımlara mahsus abdeshane girişiyle beraber 18 m2’dir. Cami, İslâm Kültür
Merkezi’nin tam ortasında yer almaktadır (bk. F. 33.). Mihrap duvarın içindedir. Minber ve
kürsü hâlâ yapılmamış, minaresi ise bitmemiştir. Yeni yapılan cami beton ve tuğladandır.
Proje Hüseyin ve Mehmed Dropiç tarafından çizilmiştir. Tuzla’daki Ambiyent firması,
caminin imar projesini hazırlanmıştır.

67
Mehmed Mujezinović, Islamska Epigrafika Bosne i Hercegovine Knjiga II, Sarajevo 1977, s. 165.
68
Grga Abramović www.bosanskisamac.net/Historija BosSamca.htm

26
3.9. BUGOYNO ve SULTAN AHMED CAMİİ

3.9.1. Bugoyno

Gorni Vrbas (Virbas) ovası, Vrbas nehrinin üst tarafında ve Bosna-Hersek Devleti’nin
merkezinde yer almaktadır. Saraybosna (Sarajevo), Banaluka ve Mostar’a yaklaşık aynı
uzaklıkta ve Üsküp ovasında bulunmaktadır. Deniz seviyesinden 570 m. yükseklikte,
yüzölçümü 361 km2’dir. Burada Kalin ve Rudina dağları bulunmaktadır.

Ortaçağ’da Üsküp ovası, bugünkü Bugoyno Gorni ve Doni vakıflarının yerleri Bosna-
Hersek’in bir parçası sayılıyordu. Ortaçağ şehirleri buralarda kurulmuş ve Bosna kralları
zaman zaman buralarda oturmuştur. 1406’da Ostoya Kralı Vesela Straja da burada kalmıştır. 69

Osmanlılar 1463 yılında bölgeyi kısmen fethederken, tam kontrolünü 1503’te


sağlayabilmişlerdir. Osmanlılar’ın gelişiyle yeni bir sosyal ve iktisadî hayat başlamıştır. Üsküp
nahiyesi Bosna sancağına bağlı iken, 1537’den sonra Kliz sancağına bağlanmıştır. Üsküp
ovasında yapılan on iki kale, buraların Osmanlılar için ne kadar önemli olduğunu
göstermektedir. 1694’te Sultan II. Ahmed adına caminin yapılmasıyla birlikte bir mahalle
oluşturulmuştur. 1830 yılında Bugoyno, Akhisar’ın bir mahallesiydi. 70

Osmanlı döneminde halkın büyük bir kısmı eğitim görmüştür. Devlet İstatistik
Kurumu’nun yaptığı bir araştırmaya göre 1870 yılında Bosna-Hersek’te 850 mektep, 1876’da
da kırk üç medrese mevcuttur. 71 Sultan Ahmed Camii’nin hemen yanında Kositereviça
Medresesi yer almaktadır. Medereseyi Kupresli Halil Bey Kositeroviç yaptırmıştır. 72

1918’de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Bosna-Hersek’ten çekildikten sonra Sırp-


Hırvat ve Sloven Krallığı ve 1929’dan sonra da Yugoslavya Krallığı yönetiminde kalmıştır. 73

II. Dünya Savaşı’nda harabeye dönen şehir, yavaş yavaş güçlü bir sanayi ve özellikle
ordu sanayisiyle modern bir şehir hüviyeti kazanmıştır. 1991’de yapılan nüfus sayımına göre
Bugoyno’da 46.889 kişi; 19.697 (% 42.0) Boşnak, 16.031 (% 34,2) Hırvat, 8.673 (% 18,5) Sırp ve
diğerleri 2.488 (% 5,3) yaşamaktaydı.

1992-1995 yılları arasındaki savaşta pek çok insan şehit olmuştur. Sanayi, kültür ve
eğitim kurumları da büyük zarar görmüştür. Savaştan sonra eserlerin tamirine ve yenilerinin
yapılmasına başlanmış, Bugoyno şehir merkezinde yeni bir cami ve Cevhere Bint el-İbrâhim
Kültür Merkezi inşa edilmiştir. Prenses Cevhere’nin yaptırdığı cami ve İslâm Kültür Merkezi
14 Eylül 2004 tarihinde hizmete açılmıştır. Erkeklerin namaz kıldığı bölümünün uzunluğu 25
m., eni de 35 m., mahfildeki hanımlara ait kısım ise bunun yarısı kadardır. Mescidin dışında
imam ve müezzin odaları, abdesthane, kütüphane, yabancı dil laboratuvarı, anfitiyatr, 289
koltuklu seminer ve kongre salonu, yirmi iki kişi kapasiteli altı derslik, öğretmen odası,
bilgisayar odası, çocuk yuvası (kreş), üç adet lojman ve terzihane bulunmaktadır.

69
Mirsad Bušatlija, Povijest Bugojna I, Travnik 2001, s. 18.
70
Ibid, s. 124.
71
Grupa autora, Islam i Muslimani u Bosni i Hercegovini, Sarajevo 1977, s. 69.
72
Mehmed Handžić, Teme iz opće i kulturne historije, Izabrana djela Mehmeda Handžića, Knjiga II, Sarajevo
1999, s. 241.
73
Mitar Papić, Školstvo u Bosni i Hercegovini 1918-1941, Sarajevo 1984, s. 27.

27
3.9.2. Sultan Ahmed Camii

1105 (1694) yılında yapılan Sultan Ahmed (II) Camii uzun zaman Bugoyno’nun tek
camisi idi. 74 Şehrin kuruluşu ve genişlemesinde caminin önemli rolü olmuştur (bk. F. 34). Çok
sayıda tamir ve onarım görmüştür (bk. F. 34-42). İlk bina taşlı dörtgen şeklinde 15 x 13,5 m.
ebadında, duvarı da 1 m. genişliğindeydi (bk. P. 3). Şehrin genişlemesiyle birlikte cami de
genişletildi. Girişteki duvara 4 m. boyunda mahfil eklendi. Mahfili tutan altı adet direk, namaz
kılınacak yer de 60 m2 daha genişletildi. Direkleri dört altıgen kemerle bağlı 1,90 m.
genişliğinde, açık mavi renkle boyalı, arabesk ve değişik motiflerle süslenmiştir.

Camiye ikinci ek XIX. yüzyılın sonunda yapılmıştır. Son cemaat yeri genişletilmiş ve
cami ile bütünlük sağlanmıştır. Caminin uzunluğu 23,5 m. olarak ölçülmüştür. Yeni yapılan
bölümünün üstünde mektep, itikâf odası ve kütüphane yapılmıştır (bk. F. 39). I ve II. Dünya
savaşları arasında imamlık, vâizlik ve müderrislik görevleri Abdullah Efendi Mustaybegoviç
tarafından yerine getirilmiştir. Yardımcıları Mustafa Kulagiç ve müezzin Haşim Şupiç
beylerdi. 75 Cami hareminin içinde mekteb-i ibtidâiyye de vardı. Öğretmenlik görevini
Abdullah Efendi Mustaybegoviç ve Recep Efendi Hegiç yerine getirmiştir. 76

1956 yılında caminin iç kısmı tamamen tamir edilmiştir. Tavan, çatı iç ve dış boyası,
minare şerefesi aynı yılda yapılmıştır. 77 Bugünkü haline 1966-1977 yılları arasında
getirilmiştir. Ahşap mahfil yıkılarak yerine daha farklı beton mahfil konulmuştur. Cami
girişinin üstteki mahfil yan duvarları, ön kıble duvarına kadar uzatılmıştır. Mahfillerle birlikte
36 m. daha büyütülmüştür. Aynı zamanda eski ahşap tavan çıkarılıp, sekizgen 5,30 m.
genişliğinde betonlu kubbe yapılmıştır (bk. F. 40). Yeni yapılan tavan kubbesini tutan beş direk,
duvarın içine konulmuştur. Uç duvarlara konulan yeni mahfillerle Sultan Ahmed Camii
Bosna-Hersek’in ender yapılardandır. Ahşaplı mahfil trabzanları demirden yapılmıştır. Giriş
duvarının pencerelerinin kapatılması caminin biraz karanlık kalmasına sebep olmuştur. Kıble
duvarında iki sıra dörder pencere ile yan tarafı birinci sıra üçer, ikinci sıra dörder pencereyle
aydınlatılmıştır. Caminin motifleri eski güzelliklerini yitirmiştir (bk. F. 41).

Camide iki taçkapı mevcuttur: Ana taçkapı cami ile iki yüzyıl önce, diğeri de daha sonra
yapılmıştır. İç taçkapı üzerinde sonradan hakkedilmiş bir kitâbesi vardır (bk. Kit. 6).

Sultân Ahmed Hân-ı Sânî


Berâ-yi Hudâ bu câmi‘i bânî
sene 1105

Caminin mihrabı değişik renklerle süslü taştan yapılmıştır (bk. F. 36). Mihrabın sağ
tarafında ahşap minber 1997’de konmuştur 78 (bk. F. 38). Ahşap minberin yerinde daha önce
kesme taştan yapılmış bir minber vardı, 1992-1995 savaşında çok büyük zarar gördü. Caminin
kürsüsü 1x1 m, 1992’den önce ahşaptan yapılmış, minaresi de aynı savaşta Sırplar ve Hırvatlar
tarafından tamamen yıkılmıştır. Camiye otuz altı değişik füze ve top mermisi isabet etmiştir.

74
Sultan Ahmed Camii’nin kitâbesi.
75
Arhiv KVMP u Bugojnu, Iskaz o imamu i muallimima na području imameta u Bugojnu 1937 godine.
76
Arhiv KVMP u Bugojnu, Iskaz o mektebi ibtidaijjama 1929 godine.
77
Hafiz Elvir Duranović, ''Sultan Ahmedova džamija u Bugojnu'', Godišnjak, Bugojno 2005, s. 267.
78
Minberi Bugoynolu olan Alibegoviç İliyaz ustadır.

28
Eski minarenin yerine 1997’de, 47 m. yüksekliğinde tamamen betondan yeni bir
minare yapılmıştır 79 (bk. F. 34). 1942 yılında caminin yanına yapılan şadırvan 80 1996’da
yıkılarak yerine 1997’de yeni ve modern bir abdesthane inşa edilmiştir.

79
Jepali olan Süleyman Bilaloviç minareyi yapmıştır.
80
Arhiv KVMP u Bugojnu, Izvještaj o gradnji šadrvana pred džamijom u Bugojnu 1942 godine.

29
3.10. DOBOY ve SULTAN SELİM CAMİİ

3.10.1. Doboy
Spreça’nın Bosna nehrine kavuştuğu noktadadır. Demir ve karayollarıyla Saraybosna,
Banaluka ve Tuzla’ya bağlanır. Şehrin adı ilk defa Doboy (Doboj) olarak 1415’te geçmektedir.
Osmanlılar 1415 yılında Macarlar’ı Doboy’da mağlûp etmiştir. Doboy Kalesi’nin inşası XIV.
yüzyılın ilk yıllarına rastlar. Kale, Eski Doboy Kalesi ve Osmanlı zamanında yapılan olmak
üzere iki kısımdır.
Osnanlılar, Doboy’u alınca kaleyi tamir edip, doğu kısmına dörtgen şeklinde küçük bir
kale ilâve etmişlerdir. En büyük değişiklik kuzeybatı kısmında top yerleştirmek için
yapılmıştır. Doboy şehrinin gelişmesi kale etrafında başlamıştır. Doboy Kalesi, Ortaçağ’da
Bosna, Usora ve Spreça ovasından geçen karayollarını kontrol etmek için yapılmıştır. Doboy
1516’da Brod kadılığına bağlı idi. 1566’dan önce Teşan kadılığı açılmış ve Doboy bu kadılığa
bağlanmıştır. 81 1 Ağustos 1878 tarihinde Avusturya, Doboy’u işgal etti.
Ekrem Hakkı Ayverdi “Buradan ancak gece geçebildik” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Doboy namda iki yer vardır. İkisi de Bosna nehri üzerindedir. Biri cenupta Saraybosna’nın 35
km. yukarısında, diğeri şimalde Tuzla-Derbend yolu üzerinde ve Derbend’in 30. km.
cenubundadır. Hamdi Kreşevlyakoviç Bey’in, Tuzla Kalesi’nin inşasından evvel mahkûmların
buranın kalesine gönderildiklerini söylemesine nazaran, şimaldeki olduğu şüpheden varestedir.
Brod kadılığına merbuttur.” 82
Avusturyalılar Doboy’da, I. Dünya Savaşı’nda 1915 ve 1916 senelerinde 45.000 kişilik
esir kampı kurmuşlardır. I ve II. Dünya savaşları arasında Doboy’da çok büyük işçi grevleri
olmuştur. Grevciler de özellikle demiryolu çalışanlarıdır. 83
1992-1995 savaşına kadar Doboy’un içinde iki cami, beş mescid, sekiz eski mektep
(Kur’an kursu) binası, altı gasilhane, köylerinde yirmi cami ve on sekiz imam lojmanı
bulunmaktaydı. 84 Son savaşa kadar Doboy’un başimamı bugünkü Banaluka müftüsü Edhem
Efendi Çamciç idi.
Günümüzde Doboy’da kale duvarından başka eski dönemlere ait eser kalmamıştır.
Sırplar hem şehrin içindeki hem dışındaki bütün camileri yıkmışlardır. Savaş sebebiyle
Doboy’u terketmek zorunda kalan Boşnaklar’ın bugüne kadar ancak üçte biri geri
dönebilmiştir. Sırplar bir kısım Boşnak taşınmazlarına el koyduğundan bunların geri
alınabilmesi için mahkemelerde birçok dava beklemektedir.
3.10.2. Sultan Selim Camii
Sultan Selim zamanında yapılmıştır, ancak hangi Sultan Selim olduğu -I. Selim mi (1512-
1520), II. Selim mi (1566-1574)- bilinmemektedir. Cami hakkında çok az bilgi vardır. Caminin
ne zaman hizmet dışı kaldığı ve ne zaman ve nasıl yıkıldığı bilinmemektedir (bk. F. 43).
Etrafında mezarlık yoktur.

81
Hazim Šabanović, Bosanski pašaluk, Naučno društvo Bosne i Hercegovine, Sarajevo 1959, s. 26.
82
Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri: Yugoslavya, İstanbul 1981, s. 109.
83
Ismet Bekrić, www. Doboj, com. Istorija, s. 1-3.
84
Salih Smajlović, “Odbor Islamske zajednice Doboj”, Islamska misao 1978/79 br. 3, Sarajevo 1978, s. 24.

30
Giriş kapısının üzerinde Arapça olarak nesih hatla yazılmış şöyle bir kitâbenin mevcut
olduğu Muyezinoviç eserinde zikrediyor: 85

Doboy Sultan Selim Camii kitâbesi

‫ن اﻟﻤﺴﺎﺟﺪاﻟﻠّﻪ ﻓﻼﺗﺪﻋﻮاﻣﻊ اﻟﻠّﻪ اﺣﺪ‬


ّ ‫وا‬
‫ﻗﺪﺑﻨىﻬﺬﻩ اﻟﺴﻠﻴﻤﻴﻪ اﻟﺠﻤﻊ اﻟﺸﺮّﻳﻔﻪ‬
١٩٠٦ ‫ﻓﻰ اﻟﺴﻨﻪ ﻓﺮﻧﻜﻰ‬
١٣٢٥ ‫اﻟﻬﺠﺮى‬

Ve inne'l-mesâcide lillâhi fe lâ ted‘û ma‘allâhi ehaden


Kad bena hâzihi’s-Selimiyye el-câmi eş-şerîfe
fi's-sene Frengî 1906
el-hicrî 1325

85
Mehmed Mujezinović, Islamska Epigrafika Bosne i Hercegovine, Knjiga II, Sarajevo 1977, s. 234.

31
3.11. DONYİVAKIF ve SULTAN SÜLEYMAN CAMİİ

3.11.1. Donyivakıf
Vrbas nehrinin kıyısında deniz seviyesinden 516 m. yükseklikte ve Akhisar’ın (Prusac)
kuzeyinde küçük bir şehirdir. Eskiden Akhisar’a göre çok küçük bir yerleşim merkezi iken,
günümüzde Akhisar bir köy, Donyivakıf ise bir kasaba haline gelmiştir. Tarihte birer
kasaba büyüklüğünde olan bugünkü Akhisar ve Oboraç köyleri bugünkü Donyivakıf
Belediyesi sınırları içinde yer almaktadır.
Bu bölgeye önce İllirler, sonra Romalılar, VI ve VII. yüzyıllarda Slavlar, daha sonra
da Macarlar gelmişlerdir. XVI. yüzyılda da Osmanlılar gelmiş ve Donyivakıf’ın kuruluşu
Osmanlılar’la birlikte olmuştur. Donyivakıf başlangıçta Klis sancağına bağlı idi, tarihte
değişik adlarla anılmıştır: Vakfıkebîr, Vakfızîr, Üsküpvakfı, Aşağıüsküp (Makedonya Üsküp’ü
ile alâkası yoktur), Novosel. Bugünkü adı Donyivakıf’tır.

Evliya Çelebi’nin Seyahatnâme’sinde Üsküpyevakfı diye geçmektedir: Yolculuğu


Saraybosna’dan Livno’ya planladık. Livno’ya giderken Oboraç üzerinden batıya doğru
Üsküpyevakıf’a geldik. Bosna sancağında, bu kasabadan daha büyüğü yoktu.
Üsküpyevakfı Bosna paşalığının hassıdır ve kasabayı paşanın subaşısı idare etmektedir.
Pek çok cami, tekke, mektep, han, hamam ve 2000 kiremit çatılı ev bulunmaktadır. Halkı
misafirperver mücahit gazilerdir. Donyivakıf yeni bir şehir olmasına rağmen burada epeyce
cami ve mimari eser vardır.
Malkoç İbrâhim Bey (Başcami) Camii. Donyivakıf’ta yapılan ilk camidir. Cami 1572
yılı, Vrbas nehrinin kıyısında İbrâhim Bey Malkoç tarafından yapılmıştır. 86 Asıl cami
dıştan dışa 10,65 x 12,45 m. ebadında kubbeli bir camidir. Fakat caminin üç tarafında da alt
üst pencereleri birleştirilerek dışarıdan görünüşte kilise penceresi haline sokulmuş, yine de
içten bu izlenimi verememişlerdir. Zira pencere kiliselerde olduğu gibi birkaç metre
yukarıdan başlamıyor, yerden yüksekliği azdır. Bu akıl almaz müdahale bir de 3 m.
derinliğinde beş yuvarlak kemerli silme yastıklı bir revak ile tamamlanmıştır. Bu arada
direkleri pahlı yapmaktan kendilerini alamamışlardır. Son cemaat kubbesi ve camii
tamamen sıvalıdır.
Minare eskidir, on gözü açıkta olan on iki kenarlıdır. Şerefe altına yapraklar
dizilmiştir. 1904 yılında cami yenilenmiştir. Mimarbaşının bir hıristiyan olduğu şüphesi
doğmaktadır ki, camiyi kubbeli bir Avrupa kilisesine benzetmeye çalışmıştır. 1992 yılında
Sırplar camiyi yıktılar. Malkoç İbrâhim Bey Camii 1995’ten sonra aslına sadık kalınarak
tekrar yapılmıştır.
Balagiyina (Ak-Bijela) Camii. Osman Kikiç sokağında ahşap minareli bir cami idi.
Mujezinoviç bu eserin mevcut olmadığını kaydetmektedir. 87
Düzoğlu-Duziç Camii. Vrbas nehrinin kıyısında Travnik-Yayçe yolu üzerindedir. Bu
kasabanın modasına uygun olarak yapılabilen yine yerden tavana kadar pencereli, ahşap
minareli, kâgir duvarlı bir camidir.

86
Mehmed Mujezinović, Islamska Epigrafika BIH, Knjiga II, Sarajevo 1977, s. 279-280.
87
İbid, s. 290.

32
Hacı Yusuf Camii. Kesme taş minareli, 90 cm., kâgir duvarlı olan bu cami, büyük
tâdilâta uğramış ve kapalı bir son cemaat yeri eklenmiştir. Tavan sıvalıdır. Dış ölçüsü 10,20
x 10,85 m., ilâve son cemaat mahalli ile beraber 15,45 metreyi bulmaktadır. Son cemaat
yeri iki katlı olup altı ve üstü Kur’an dershanesi vazifesi görmektedir. Mahfilin direk
başlıkları güzel işlemelidir. Caminin kapısı XVI. yüzyıl nisbetlerine göre basıktır.
Minarenin hem mahfilden hem de alt köşeden kapısı vardır.
Mehmed Kukaviç Paşa, Mîralem Mehmed Paşa, Mühürdar Hasan Ağa, Mustafa b.
Ahmed Ağa camileri günümüzde mevcut değildir. Camiler dışında Vrbas nehri üzerinde
beş köprü, Malkoçoğlu Ömer Bey Zâviyesi ve Kervansarayı, türbeler, mektepler, kule ve
saat kulesi bulunmaktaydı. 88 1995 savaşından sonra sadece köprüler ve saat kulesi ayakta
kalabilmiştir.
Saat Kulesi. XVIII. yüzyılda yapıldığı biliniyorsa da bânisi mechuldür. 1917’den
beri çalışmamaktadır. 1720’de döktürülen çanı Saraybosna Müzesi’nde muhafaza
edilmektedir. 1957 yılında, Hamdi Bey kulenin tamir edildiğini ve çanın yerine konacağını
kaydetmeyteydi. 89 Kule 3,25 x 3,25 m. ölçüsünde 10 m. yüksekliktedir. Saat kulenin
etrafında ilkbaharın birinci günü her yıl “sultan-mevlit proğramı” düzenlemektedir.
Proğrama birkaç bin insan katılmaktadır.
3.11.2. Sultan Süleyman Camii
Travnik’ten Donyivakıf’a giderken Oboraç’ta Sultan Süleyman adı taşıyan bir cami
yapılmıştır. Bosna Valisi Evrenoszâde Şerif Sırrı Selim Paşa tarafından Travnik müftüsü Hamid
Efendi eliyle ihyâ edilmiştir. Yedi beytlik uzun bir kitâbe bu bilgiyi vermektedir. Kitâbenin aslı
bir süre Saraybosna Şarkiyat Enstitüsü’nde konunmakta iken sonra kaybolmuştur. Tamir tarihi
1240’tır (1824-1825).

‫ﺑﻮ ﻣﻌﺒﺪ ﺧﺎﻧﻪ ﺳﻠﻈﺎن ﺳﻠﻴﻤﺎﻧﻰ ﻗﻴﻠﻮپ ﺗﻌﻤﻴﺮ‬


‫ﺷﺮﻳﻒ ﺳﺮّى ﺳﻠﻴﻢ ﭘﺎﺷﺎى ﻏﺎزى اورﻧﻮﺳﺰادﻩ‬

‫ﻣـﻮﻓﻖ اﻳﻠـﻴﻪ اول ﺧﺎﻟﻖ ﺑﻴﭽﻮن اﻣﻮرﻧﺪﻩ‬


‫وﻳﺮﻩ اﺟـﺮ ﻣﺜـﻮﺑﺎﺗﻦ ﺣـﻖ ﻓﺮدوس اﻋﻼدﻩ‬

‫ﺧﺮاﺑﻪ ﻣﺸـﺮف اوﻟﻤﺸﻜﻦ ﻳﻜﻴﺪن اﻳﻠﻴﻮپ اﺣﻴﺎ‬


‫ﻓﺮﺣـﻴﺎب اﻳﻠﺪى روح ﺳـﻠﻴﻤﺎن ﺧﺎﻧﻰ ﻋﻘﺒﺎدﻩ‬

‫ﺟﻬﺎﻧﺪﻩ ﺑﺬل ﺧﻴﺮا ﻳﺘﻤﻜﺪﻩ دراول اﺻﻒ دوران‬


‫آﻪ دﺳﺖ ﺟﻮد ﻧﻴﻚ ﺷﺮ ﻣﻨﺪﻩ ﺳﻴﺪرﺑﺎى وادﻧﺎدﻩ‬

88
İbid, s. 289.
89
Hamdija Kreševljaković, “Sahat-kule u Bosni i Hercegovini”, Naše Starine IV, Sarajevo 1957, s. 31.

33
‫ب ﻋﺰّت وﻧﺎم ﺷﺮف ﺑﻮﻟﺴﻮن‬
ّ ‫ﺟﻬﺎﻧﺪﻩ دوردآﭽﻪ ﻳﺎ ر‬
‫ﺑﻼﺗﻌـﺪاد ﺧـﻴـﺮﻩ ﺑﺎدى او ﻟﺴﻮن روى دﻧﻴﺎدﻩ‬

‫ﺗﺮاوﻧﻴـﻚ ﻣﻔﺘﻴﺴﻰ ﺣـﺎﻣﺪ اﻓﻨـﺪى ﺑﻮدﻻﻟﺘﻠﻪ‬


‫اﻳـﻜﻴـﻮزﻗـــﺮق ﺳﻨﻪ ﺳﻨـﺪﻩ اوﻟﻮب ﺁﺑﺎدﻩ‬

‫آﻞ اى واﻗﻒ دﻋﺎى ﺧﻴﺮﻳﻠﻪ ﺑﺴﻂ اﻳﻠﻴﻪ ﺗﺎﻣﺘﺎرﻳﺦ‬


‫اوﻟﻪ ﻣﻘﺒـﻮل ﺣﺴﻨﺎﺗﻰ ﺑﻮﻟﻮب اﺟﺮ واﻋﻼدﻩ‬
1240 ‫ﺳﻨﻪ‬

Bu ma‘bedhâne-i Sultan Süleymânı kılıp ta‘mîr


Şerîf Sırrı Selim Paşa-yı Gâzî Evrenoszade
Muvaffak eyleye ol Hâlik-i bîçun umurunda.
Vere ecr ü mesubâtın Hakk Firdevs-i a‘lâda.
Harabe müşrif olmuşken yeniden eyleyip ihya,
Ferahyâb eyledi ruh-i Süleymân hânı ‘ukbâda.
Cihande bezl-i hayr etmekdedir ol âsaf-ı devrân
Ki, dest-i cudinin şerminde sidir bay û ednâda
Cihânda durdukça yâ Rab ‘izzet ü nâm şeref bulsun,
Bilâ ta‘dâd hayra bâdî olsun ruy-i dünyada.
Travnik müftüsü Hâmid Efendi bu delâletle
İkiyüzkırk senesinde olup âbâde
Gel ey vâkıf duâ-yı hayriyle bast eyleye tâm tarih
Ola makbul hasenâtı bulup ecr ü a‘lâda. Sene 1240.

1992 yılında savaş sırasında cami Sırplar tarafından yıkıldığı için 1995’ten sonra
farklı şekilde tekrar yapılmıştır (bk. F. 47). Cami kubbeli olup tuğladan yapılmıştır ve
duvarları 35 cm. kalınlığındadır. Kubbesi kumlu mebran ile (schingle veya şindra) kaplıdır 90
(bk. F. 47). Cami çok aydınlıktır. Kıble duvarında üstte yedi, alta mihrabın sağında iki,
solunda da iki penceresi vardır. Yan duvarlarında ise altlı üstlü iki sıra altışar pencere
mevcuttur. Mihrap kıble duvarının içine gömülmüştür. Minber ise sağda köşeye tam bitişik
ve ahşaptandır (bk. F. 45). Mahfıli iki direk üzerinde betondan yapılmış olan iç balkonun ön
tarafında yer alan yarım ay şeklinde bir çıkıntı şeklindedir (bk. F. 46). Caminin içi çok
temizdir.
Caminin tek girişi vardır, o da yol tarafındadır. İçeri girer girmez hemen solda
abdesthane, sağda mahfile çıkan merdiven bulunmaktadır. Son cemaat yerinin üstü, üç
küçük kubbe ile örtülerek ana kubbe ile âhenk sağlamıştır. Minaresinin enkazı
hazîresindedir (bk. F. 44).
Caminin etrafında mezarlık bulunmaktadır. 1951 senesinden beri müezzinliğini
Galesiç Hamdo yapmaktadır. Nisan 2006 tarihinde G. Hamdo ile görüşüp fotoğraf çektik.

90
Bosna’da kubbesi böyle bir malzeme ile kaplı bundan başka bir cami görmedim. Kubbeler esasen bakırla
kaplanmaktadır. Muhtemelen kaynak kıtlığı bu sonuca yol açmış olmalıdır.

34
3.12. FOÇA ve BAYEZİD (II) CAMİİ

3.12.1. Foça
Saraybosna’nın doğuya doğru 50 km. güneyinde, Çehotina’nın Drina nehrine karıştığı
mevkide kurulmuştur. Nehrin sağ kıyısında Foça şehri olup, sol tarafındaki bağ ve bahçeler
bütün kıyıyı kaplamaktadır. Nehir Vişegrad’dan geçtikten sonra, kuzeyde Sava’ya karışır.
Foça Bosna-Hersek, Sırbistan ve Karadağ sınırında, Zelengora dağının ve Sutyska nehrinin
yakınında, deniz seviyesinden 385 m. yükseklikte turistik bir yerleşimdir.

Evliya Çelebi 91 şehrin Hersek paşasının hassı bir voyvodalık olduğunu, müftüsünden
yeniçeri serdarına kadar bütün erkânın tam olduğunu yazar. Foça’nın yetmiş yedi nahiyesi, on
sekiz mahallesi vardır. Bunların onu müslüman, yedisi Sırp, Bulgar, Latin, bir de yahudi
mahallesi bulunmaktadır. Bağlık bahçelik 2166 ev arasında, sipahi halifesi Kadızâde Mustafa,
Beyko, Başı Açık, Serdar sarayları, 540 dükkân vardır. Şehirde on yedi cami ve mescid, on
dört mektep, altı medrese, sekiz tekke, sekiz hamam, dokuz han, iki imaret, bir mahkeme, bir
namazgâh, bir kule, iki köprü bulunmaktadır. 92
1465’te Osmanlılar tarafından fethedilmiştir. 1470’te Hersek bölgesi Bosna sancağından
ayrılıp yeni Hersek sancağı kurulmuş ve sancağın başına Hamza Bey getirilmiştir. 93 Sancak
merkezi olmadan önce mütesellim, alay beyleri ve âyan tarafından idare ediliyordu.
Kaynaklarda mimari konulardan önce sanatçıları, sanat eserleri ve özellikle insan
ilişkileri anlatılmaktadır. Esnaf ve halkın birbirini ziyaret ettiği, içlerinde yardıma muhtaç
olanlara yardım ettikleri kayıtlarda yer almaktadır. 94
Foça’nın imarı ve genişlemesi 1751-1752 yılına kadar sürmüştür. Bu yıllarda aslen
Foçalı olan Mehmed Paşa Kukaviça, Foça’nın son imarında cami, saat kulesi, mektep,
medrese, han, hamam, sebil, Çehotina ve Drina nehirlerinin üstünde köprüler yaptırmıştır. 95
1992 yılına kadar Foça, “bulutların altında açık bir müze” olarak anılırdı. 1992-1995 savaşında
Foça’da yaşayan Boşnaklar’a Sırp ve Karadağlılar çok büyük zulüm yaptılar. Söz konusu
savaşta yirmi iki cami, on üç mektep (Kur’an kursu), yedi türbe, on imam lojmanı ve bir tekke
yıkılmıştır. 96 Foça’da, İslâm’ı hatırlatan tek bir eser kalmamıştır.
Alaca-Hasan Nezir Camii. Çehotina nehrinin sağ sahilinde, köprünün karşısında, orta
büyüklükte güzel bir cami idi. Ali Beytiç’in verdiği mimari ölçülerden, harimin 11,30 x 11,23
m. olduğu görülüyor. Duvar 1,12 m., kubbe yüksekliği tepeye kadar 19,85 metredir. Minare 36
m. yüksekliğinde ve 120 basamaklıdır. Bosnalı mimar ve yazar Ali Beytiç minareyi uzun
bulur. 97
Mermer sütun başlıkları alt sıranın köşelerinde üçer badem, üstlerinde birer köşe
bademle yapılmış olup oldukça basittir. Pirinç bir çemberle sütuna bağlıdır. Tabanda yine
çember altında dik pahlı bir halka ve bir kavaldan mürekkep silme ile dört köşe kaideye oturur.
Bunun köşelerinde de birer yaprak bulunmaktadır.

91
Evliya Çelebi, Seyâhatnâme, VI, s. 430-435.
92
Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri, II, İstanbul 1981, s. 114.
93
Safet Bašagić, Kratka uputa u prošlost Bosne i Hercegovine, Sarajevo 1900, s. 105.
94
İbid, s. 115.
95
Alija Bejtić, Bosanski namjesnik Mehmed-paša Kukavica i njegove zadužbine u Bosni, Sarajevo 1958, s. 9.
96
Faruk Muftić, Ranjeni grad Foča: sve džamije su porušene, Sarajevo 2003, s. 5.
97
Alija Bejtić, “Povijest i umjetnost Foče na Drini”, Naše Starine III, Sarajevo 1956, s. 58-60.

35
Caminin giriş kapısı basık kemerlidir. Kapının iç çerçevesi de dıştaki gibidir. Kubbesi
yarım kürelere oturmaktadır; yarım kubbelerde mûtat olan kabartma kemer yoktur. Bunlarda
iki sıralı büyük boyda yaprak dizgisinden sonra yarım kubbenin uçlarında meydana çıkan
küçük çıkıntı çok daha büyük bir yaprakla bağlanmış, köşe ise kubbenin hemen üzengisinden
başlayıp yandaki yaprakların ortasına girer, sekiz sıra yalnız bademden mürekkep bir köşelikle
kubbenin üç köşe çıkıntısı göğüslenmiştir.
Alaca Camii’nin tezyinatının ve bunların üzerindeki sıva tabakalarının kaldırılıp
asıllarının meydana çıkarılmasını Kaymakoviç (Kajmakovic) anlatmaktadır. 98 Yazar, caminin
mimarını anmakta ve ilginç tezyinatının, yani kalemlerin birinci katı horasan ve ikinci katın
keten elyafıyla teçhiz edilmiş kireç ve tezyinatın rûmî ve hatâî olduğunu yazmaktadır. Alaca
Camii (Hasan Nezir Camii) bu topraklarda doğup yetişmiş, Slav asıllı şahıslar tarafından tesis ve
inşa edilen eserlerden biridir.
Mermer mahfili, sekiz köşe dört direğe dayalıdır. Sütunların başlıkları bir yaprak ve iki
badem sırasından oluşur. Başlıklar üstünde bir asaba ve bir kavaldan çıkarılmış mermerden
güzel bir silme, onun da üstünde yıldız ve altı köşeden mürekkep oyma kafes bir korkuluk yer
almaktadır. Direkler arasında mûtat olan parmaklık yoktur ve mahfil, cami döşemesinden
ancak 5-6 cm. yüksektir. Şadırvan mermerden yapılmış ve yuvarlaktı. Caminin etrafında
Hasan Nezir’in kabri, Hasan Nezir’in oğlu İbrâhim Bey’in türbesi ve ayrıca cami hazîresinde
pek çok kabir taşı vardır. Alaca Camii 1992-1995 savaşında, Foça’daki diğer türbe, mezarlık
ve camiler gibi Sırplar tarafından yıkılmıştır.
Atik Ali Paşa (Musluk) Camii. Çehotina nehrinin sağ sahilinde Aşağı Şehir’de, 1546
senesinde Atik Ali Paşa tarafından yaptırılmıştır. Ancak Ekrem Hakkı Ayverdi’ye göre bu kişi
başka bir Ali Paşa, belki de Semiz-Kalın Ali Paşa’dır. 99 Bu konudaki bilgilerde kesinlik
yoktur.
Cami içten içe 10,65 m. genişlikte, 9,80 m. uzunluğunda çatılı, derin ahşap revaklı bir
yapıdır. Birçok Bosna camisinde olduğu gibi, müezzin mahfili sağ taraftadır; minaresi kesme
taştan olup on iki kenarlıdır. Alt ve üstte sekizer penceresi vardır. Caminin tek olan kapısı
yüksek ve güzeldir. Alt pencerelerin kemer aynaları açık olmayıp hendesî bir kafesle
örtülüdür. Revaktaki üst pencerelerde kafesler vardır ve bütün yüzler sıvalıdır. 1992-1995
yıllarındaki savaşta yıkılan cami, daha sonra tekrar yapıldı. Bugün Foça’nın tek camisidir.

Câfer Efendi Camii. 1600 yılında yapılan cami, Çehotina’nın Drina nehrine karışırken
meydana getirdiği deltada, Orta Kol (Ortakol) denilen mahallede idi. Bu isim, bulunduğu yerin
özelliğinden dolayı “ortadaki kol” mânasına da gelmektedir. 1943 bombardımanında yıkılmış
ve bir daha yapılmamıştır. 100
Defterdar Memi Şah Camii. 1569’da yapıldığı tahmin edilen cami, Drina’ya inen yol
üstündedir. 11,15 x 10,95 m. ebadındadır. Minaresi kesme taştandır. Caminin ağaç oyma işleri
çok güzeldir. Mem Şah’ın kabri 1585 tarihlidir.
Dev Süleyman Bey (Devova) Camii. 1633-34 yılları arasında yapılan cami, Çehotina
nehrinin sağ kıyısındadır. Minaresi kesme taştan, duvarları 75 cm. kalınlığında kerpiçten 8,55
x 8,25 m. iç ebadındadır.

98
Zdravko Kajmaković, “Konzervatorsko-restauratorski radovi na ornomentima Aladže džamije u Foči”, Naše
Starine VII, Sarajevo 1960, s. 113-128.
99
Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri, II, 3. Kitab, İstanbul 1981, s. 126.
100
Mehmed Mujezinović, Islamska Epigrafika Bosne i Hercegovine II, Sarajevo 1977, s. 26.

36
Ekrem Hakkı Ayverdi’ye göre, tarihte bu unvanla anılan Süleyman isminde iki zat
bilinmektedir. Biri Budin Beylerbeyi Dev Süleyman Paşa olup hicrî 1008 yılına kadar bu
vazifede bulunmuştur. Arada otuz beş yıl fark olduğu için caminin bânisi bu zat olamaz. Bir de
bahriye ümerâsından Dev Süleyman Paşa vardır. 101 Hicrî 1095’lerde vefat etmiştir. Bu zat
sonradan paşa olmuştur. Sicil kayıtları dikkate alındığında, hizmet ettikten elli yıl sonra vefat
etmiş olabilir. Cami şimdi mevcut değildir.
Fatma Sultan Camii. Çehotina nehrinin sol ve Drina nehrinin sağ kıyısında Orta Kol’da
bulunmaktaydı. Hımış duvarlı minaresi taştandı. 1873’te tamir edilmek üzere idarenin ayırdığı
2300 guruşa, ahali de 2122 guruş katkıda bulunmuş, fakat bunlar onarım için yeterli
olmamıştır. Daha sonra caminin sağ tarafındaki duvarın içinde bulunan para ile tamir
edilmiştir. 1943 bombardımanında tamamen yıkılmıştır. Cami bugün mevcut değildir.
Kadı Osman Efendi (Şeyh) Camii. Çehotina’nın sol kıyısına yakın ve hemen köprünün
karşısındadır. Halk arasında Şeyh Camii demekte ise de, adının nereden geldiği
bilinmemektedir. Caminin yarısı, gayet itina ile yapılmış kesme taştan olduğu halde, diğer
kısmı kerpiçtir. Kapı ve mihrap solda olup kesme taştandır. Caminin ebadı 11,50 x 7,55
metredir. Mihrap stalaktitle süslenmiştir. Minberi ise tamamen mermer oymadır. 102 Dört
direğe istinat eden revakları ahşaptır. Soldaki minarenin tamamı kesme taştan ve çok
yüksektir. Küp kısmında kabartma bulunan basit baklavalar vardır. Kapısının yaşmağı beş sıra
stalaktitlidir. Etrafı güzel çerçeveyle çevrilmiş yüksek bir eserdir. Cami bugün mevcut
değildir.
Mehmed Paşa Kukaviç (Kukavice) Camii. Çehotina nehrinin sol kıyısındaki Yukarı
Çarşı’da, Foça’nın ikinci kubbeli ve XVIII. yüzyıl sonuna doğru yapılmış en yeni camisidir.
Bina tamemen kesme taştandır. Minaresi oldukça yüksektir. Revaklar on direğe müstenit, çatı
ahşaptır. İç ölçüleri 9,05 x 9,05 metredir. Üç sıra penceresi vardır. Duvarlar ve kasnak kesme
taştandır. Caminin en büyük özelliği, bir medrese ile yekvücut olarak yapılmış olmasıdır. Biri
7 x 5 metrelik dershane olmak üzere, on iki hücreden mürekkep ahşap bir medrese, cami
avlusunun cami hizasına kadar sağ ve solunu tutmaktadır. İki kolun arasındaki batı yüzünü bir
duvar kaplamakta, cami yanına doğru iki taraftan birer geçit bırakılmıştır.
Kukaviç ismi için birbirini tutmayan iki mâna verilmektedir: “Guguk kuşu” ve “çengel”.
Mehmed Kukaviç Ağa, I. Mahmud zamanında kapıcıbaşı, sonra çavuşbaşı vazifesi görmüştür.
Çavuşbaşılığı ve hacı olduğu da kitâbeden anlaşılıyordu. Bundan sonra devlet onu
Avusturya’nın kışkırtmalarından doğan hoşnutsuzlukları gidermek için Bosna’ya “özel
memur” olarak görevlendirdi. İki defa Bosna valisi oldu ve daha sonra Girit’e gönderildi,
orada şehid edildi (1761).
Mehmed Paşa, 15 Zilkade 1171 (21 Temmuz 1758) tarihli vakfiyesiyle, o zamana kadar
yaptırdığı hayratı vakfetmektedir. Vakfiyeden öğrenildiğine göre Foça, Gorajde, Priyepolye,
Saraybosna, Visoko, Travnik şehirleriyle Vitez, Slimena köylerinde altı cami, bir medrese,
dört mektep, beş köprü, bir sebil, dört çeşme, üç kervansaray, bir hamam inşa ettirmiştir.
1759’da bir vakıf şerhiyle, bir medrese, iki saat kulesi, bir hamam, bir tekke vakıf ve ilâve
ediliyor. Bugün cami ve medrese mevcut değildir.
Mustafa Paşa Camii. Çehotina nehrinin sağ kıyısında, ahşap köprünün karşısında, kâgir
duvarlı, kesme taş minareli, dıştan 12,15 m. ebadında tam murabba ve duvar kalınlığı 88
santimetredir. Son cemaat mahalli 5,10 m. derinliğinde, sekiz ahşap direğe oturan bir çatı ile
örtülüdür. Caminin sekiz penceresi vardır. Minare sağ taraftadır. Cami 1947’lerde yıkılmıştır.

101
Mehmed Süreyyâ, Sicill-i Osmânî, III, s. 68.
102
Mehmed Mujezinovic, Islamska Epigrafika Bosne i Hercegovine, Knjiga II, Sarajevo 1977, s. 48-49.

37
Bunların dışında Emîr Mehmed Ağa, Hacı Mustafa (Pilav), Hacı Osman Bey (Čečo), Hacı
Pîrî-Şeyh Pîrî, Hamza Bey, İmam Hacı Sefer ve Ali Çuhadar camileri de bulunmaktaydı.
Camilerin birçoğunun mektep, medrese, imaret, hamam, tekke, türbe ve hanı da vardı.
Mehmed Kukaviç Paşa’nın Saat Kulesi. vakfiyesinden anlaşıldığına göre paşanın cami
ile birlikte yaptırdığı saat kulesi, 3,20 x 3,20 m. ebadında ve 20 m. yükseklikteydi. Kule moloz
taşlardan yapılmış, köşelerde kaba yontma taş kullanılmıştır. Küçük bir kapısı vardır.
Kaynaklarda, 1844 yılında tamir edilip saat ve çanın müzeye kaldırılarak yeni bir saat
konduğunu ve 1954’te tekrar elden geçirildiği belirtiliyor. Çan üzerindeki tarih 1637’yi
göstermektedir. Bugün kulede saat mevcut değildir.
3.12.2. Bayezid (II) Camii
Pazarişte’nin üstündeki tepede, Hünkâr (Careva) mahallesinde yer almaktadır. 103 II.
Bayezid zamanında devlet hazinesinden yaptırıldığı için Hünkâr Camii adını almıştır.
Kitâbesine göre 906’da (1500) inşa edilmiştir. Cami merkezî bir yerdedir.
Cami, Drina ile Çehotina nehirlerinin birleştiği üçgenin ortasında ve tepede idi. Plan
olarak uzun bir ebada sahipti (bk. P. 4). Cami çatılı ve kiremit örtülüdür (bk. F. 51), minaresi sağ
taraftadır. 104 Evliya Çelebi, ahşap kubbeli ve kurşun örtülü demektedir. 105 Caminin iç ölçüleri
10,25 x 19 metredir. Mermer mihrap stalaktitlerle süslenmiştir. Minber de mermerdendir.
Mahfil, sekiz köşeli dokuz ayak üzerindedir. Dört kenarında ikişer altlık ve yalnız
yanlardakinin ortalarına birer üstlük pencere açılmıştır. Üst pencereler sivri kemerlidir.
Bunların kaideleri yapraklarla süslenmiş mermerdir; başlıkları ahşap stalaktitlidir.
Revak direkleri cami duvarından daha alçak tutulmuş, bu suretle yine Foça’da benzerini
gördüğümüz gibi saçak daha aşağı sarkmış durumdadır. Bu geniş saçağı tutmak üzere de
payandalar konmuştur. Mahfil direklerinin arası düz ahşap parmaklıklarla çevrilmiştir. Kapı
oldukça yüksektir. Minare on iki köşe olup, tamamen kesme taştan ve pek zarif ve
mütenasiptir. Taştan yapılan 32 m. yükseklikteki minare Foça’nın her tarafından rahatlıkla
görülebilmektedir. Minareye giriş mahfildendir. Şerefe altı bir yaprak gibi açılan taşkın bir
çıkıntıyla temin edilmiş, her kenarına bir renkli taş kakma oturtulmuştur. Külâh bileziğinde
renkli taşlar vardır.
Caminin güney tarafında gasilhane, abdesthane, depo ve Bosna Diyanet İşleri
Başkanlığı’nın Foça görevlilerinin çalıştığı ofisler mevcuttu. Önünde iki tane cenaze taşı vardı.
Sultan Bayezid Camii Foça’nın merkezî camisiydi. Bayram namazları 1000’den fazla
cemaatle kılınıyordu. Foça’da başka camilerin de olmasına rağmen bu sayı azımsanamayacak
bir rakamdı. Mübarek gece ve günlerdeki programlar bu camide yapılıyor, aynı zamanda da
hacca gidecek hacı adayları bu caminin önünden uğurlanıyordu.
II. Dünya Savaşı’nda Sırp ve Karadağlılar tarafından değerli eşyalar alındıktan sonra
cami ve çevresindeki binalar ateşe verilmiştir. Savaştan sonra cami, Foça’daki diğer camilerle
birlikte tamirat gördü. 106 1992 yılı ramazanında minarede yeşil ay yıldızlı bayrak asılıydı. 107
Sırplar bayrağa ateş açıp toplumu provoke ettiler. Ramazan bayramının üçüncü günü Foça’nın
etrafındaki tepelerden şehre ateş açtılar.

103
Faruk Muftić, Ranjeni grad Foča: sve džamije su porušene, Sarajevo 2003, s. 5.
104
Aydın Yüksel, Osmanlı Mimarı II. Bayezid ve Yavuz Selim Devri, İstanbul 1983, s. 136.
105
Evliya Çelebi, Seyahatnâme, IV, s. 431.
106
Faruk Muftić, Foča 1470-1996 neprolazna ljepota, Sarajevo 1997, s. 113.
107
Bosna Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bayrağı yeşil ay yıldızlıdır; Diyanet yasasına göre de mübarek günler ve
geceler asılı olma mecburiyeti vardı.

38
Foça Sırbistan ve Karadağ’ın sınırına çok yakın olduğu için yerli Sırplar’a her türlü
yardım yapılmaktaydı. Sırplar Foça’ya girdikten sonra Sultan Bayezid Camii’ni ateşe verdiler.
Cami, minare ve mezar taşlarını da bilinmeyen bir yere götürdüler (bk. F. 48).
II. Bayezid’in kızı Fatma Hanım’ın ve diğer Foçalı meşhur kişilerin mezar taşlarını da
yine bilinmeyen bir yere götürdüler. Cami haremini de 2002 yılına kadar çöplük olarak
kullandılar. Günümüzde cami hareminde sadece birkaç adet çam ağacı kalmıştır. 2005
Nisanında Foça’ya gittiğimizde buraların fotoğraflarını çektim.

Kapı üstünde 60 x 90 m. ebadında mermer üzerine kabartma celî sülüs olan kitâbe metni
dört satır olup Arapça’dır. Bazı yerlerde eksik olduğu görülen “elif”ler, kanaatimizce, hattatın
bir “elif”i iki kelimede birden kullanmasından doğmaktadır. İkinci satırda “parantez” ( ) içine
alınan “elif”, her iki kelimeye de aittir. Yine üçüncü satırdaki “elif”, “dal” ve “sin” harflerini
kesmemiş, dördüncü satırdaki “elif” de “hâze” ve “el-câmi‘” kelimelerinden ikisi için birden
kullanılmıştır. Kitâbenin tarihi, hem rakamla, hem de tarih mısraı ile 906’yı (1500/01)
vermektedir. 108 Giriş kapısının üzerinde Arapça olarak celi sülüs yazılmış bir kitâbenin olduğu
kayıtlarda mevcuttur, kitâbe metni yazılı bir kaynaktan alınmış olup ilgili bölümde yer
almaktadır.

‫واﻟﻴﻮم اﻻﺧﺮ واﻗﺎم اﻟﺼﻼة‬ ‫ا ﱠﻧﻤﺎ ﻳﻌﻤـﺮ ﻣﺴَﺎﺟﺪَاﻟﻠّ ِﻪ ﻣﻦ اﻣﻦ ﺑﺎﻟﻠّﻪ‬


‫ﻓﻰ زﻣﻦ ﺑﺎﻳﺰﻳﺪ وﻟﻰ ﻣﻌﻠﻰ اﻻﺳﻼم‬ ‫ﻰ هﺬا اﻟﻤﺴﺠﺪﻓﻰ اﻋﻠﻰ اﻟﻤﻘﺎم‬
َ ‫ﺑﻨ‬
‫ﺟﻌﻞ اﻟﻠّﻪ ﻣﺄواﻩ وﻣﺜﻮاﻩ داراﻟﺴﻼم َوﻟِﻤﻦ ﻗﺎم وﺻﻠﻰ ﻓﻴﻬﺎ ﻣﻊ اﻻﻣﺎم‬
‫ﺗﺎرﻳﺦ هﺬاﻟﺠﺎ ﻣﻊ اﻟﺸﺮﻳﻒ واﻟﻤﻘﺎم ﻳﺎﻋﺒﺎداﻟﻠّﻪ ﺳﻼم ﻋﻠﻴﻜﻢ ﻃﺒﺘﻢ‬
٩٠٦

İnnemâ ya‘muru mesâcidellâhi men âmene bi'llâhi


Ve'l-yevmi'l-âhiri ve ekâme's-salâte
Büniye hâza'l-mescid fî a‘le'l-mekâm
Fî zemeni Bâyezid Velî mu‘alla’l-İslâm
Ce‘alellâhu me’vâhu ve mesvâhu dâru’s-selam
Ve li men kâme ve sallâ fihâ me‘a'l-imâm
Târîh hâza’l-câmi‘i'ş-şerif ve'l-mekâm
Yâ ‘ibâde'llâh selâmün aleyküm tıbtüm
906

108
Aydın Yüksel, Osmanlı Mi‘mârîsinde II. Bâyezid-Yavuz Selim Devri (886-926/1481-1520), İstanbul 1983, s.
137.

39
3.13. GRADAÇAÇ ve SULTAN MEHMED HAN CAMİİ

3.13.1. Gradaçaç
Tuzla’nın 45 km. kuzeyindedir. Deniz seviyesinden 129 m. yüksektedir, nüfusu
13.000’dir. Mayeviça ve Trebava dağları arasında, Gradaşnica nehri üzerinde kurulmuştur.
Tarihte ilk defa Gradaçaç olarak 18 Eylül 1461 yılından itibaren anılmaya başladı. 109 Osmanlı
Devleti sınırlarının Sava nehrine kadar gerilemesinden sonra önem kazanmıştır.
Gradaçaç Fâtih Sultan Mehmed tarafından fethedilmiş, fakat bir sene sonra elden
çıkmıştır. XVI. yüzyılın başında Fîruz Bey tarafından tekrar geri alınmıştır. Gradaçaç,
Karlofça Anlaşması’ndan sonra Sava nehri sınırının muhafazasında akıncı karargâhı olmuştur.
1701’de palanka olan şehir, 1710’da kaptanlığın (kapetan) merkezi haline geldi. Şehrin
genişlemesinde ve insanların eğitiminde kaptanların büyük emeği vardır. Kaptanlar
Gradaşçeviç ailesinden gelmektedir. Mehmed Kaptan, Gradaçaç Kalesi’ni 1765’te başlayıp
1821 senesinde tamamlamıştır. Buradaki medreseler Osman ve Murad kaptanlar zamanında
yapılmıştır. 1839’da da Hüseyniye Camii’nin yanında bir kütüphane inşa edilmiştir.
Kaptanların kitaba ilgi duymaları, Gradaçaç’ı şarkiyat alanında yazılan kitapların küçük bir
merkezi haline getirmiştir. 110
Gradaçaç’da her dönemde müslümanlar çoğunluktaydı. 1785’te 111, XIX. yüzyıl
ortalarında 350 müslüman hânesinin bulunduğu şehirde, kırk dükkân, iki han, iki medrese ve
kale dışında üç cami daha vardı. 111 XIX. yüzyılda Fâtih Sultan Mehmed Camii’nin dışında
dört cami daha vardı. Bunlar Cedîd, Bukovaça, Hüseyniye ve Sviraç camileridir. 112 Her
caminin yanında bir de mektep bulunmaktaydı.
Cedîd Camii. Saraybosna vakıf kayıtlarına göre Hacı Rauf Bey Camii de denmektedir.
Kâgir minareli, ahşap çatılı bir camidir. 113
Bukovaça Camii. Caminin iç ebadı 6,50 x 5,50 m., hımış duvarlı ufak bir camidir.
Minare ahşaptan yapılmıştır. Caminin önünde 2 m. genişliğinde ortaları şişkin dört direğe
oturan bir sundurma, içinde de 2,25 m. derinliğinde bir mahfil bulunmakta ve minareye
sundurmadan çıkılmaktadır.
Hüseyin Kaptan-Hüseyniye Camii. Osmanlı düzeninin ve İslâm’ın üstünlüğünün en
samimi savunucusu ve bu yüzden Tanzimat Fermanı’nı kabul etmeyerek devlete karşı gelen
Hüseyin Kaptan tarafından inşa edilmiştir. Yerinde bir adlandırma ile bu zata, Bosna Ejderi de
derler. Gradaçaç’ta onun, babasının ve ailesinin birçok eseri vardır. 1827’de yaptırdığı
Hüseyniye Camii dış surlara bitişik ve iç kaleden 40-50 m. kadar mesafededir. Dış surlar
bugün mevcut değildir.
Cami, içten içe 11,15 x 11,30 m. ebadındadır (bk. F. 52). Duvarların kalınlığı 1,30
metredir. Kürevî köşeliklere oturur. Kubbe yüksekliği 16, minareninki 25 metredir.114

109
Muhamed Hadžijahić i Teufik Imamović, Gradačac i okolina (nacrt za monografiju), Gradačac 1960, s. 11.
110
Hamdija Kreševljaković, “Gradačac u prošlosti”, Front Slobode, Tuzla 1953, s. 10.
111
Ejub Kavazović, Iz vjerskog i vjersko prosvjetnog života muslimana u Gradačcu, Gradačac 1974, s. 3-4.
112
İbid, s. 4.
113
İbid, s. 5.
114
Džemal Čelić, “Arhitektura Gradačca i restauratorski zahvat na Kuli Husejin Kapetana Gradaščevića”, Naše
Starine II, Sarajevo 1954, s. 167-173.

40
Mihrap yaşmağı stalaktit kademeler taklit edilerek sekiz sıra dişle yapılmıştır. Minber,
kürsü ve mahfil ahşap oyma, kapısı demirdendir. Ahşap mahfili kıble duvarı boyunca, iki
sırada on iki direğe dayanır; sağ tarafta ilâve bir çıkıntı vardır.
Mahfil direklerinin ortaları şişkin, iki ucu incecik olup çifter çifter konmuştur. Revak
direkleri sekiz köşedir. Başlık tablaları yüksek, köşeleri bademlidir. Başlıktan epeyce aşağı
konan simit kaidenin yukarısında olan çift halka nispeti bozmaktadır.
Camide sekiz altlık, altı üstlük ve kürevî köşelikler arasında bir sıra daha ikişerden altı,
kasnağın her yüzünde sekiz pencere vardır. Kapı demirden, minare tuğladandır. Minareye
oluklu denemezse de, sayabildiğimiz yirmi dar yüzün köşelerinde pek ince fitiller vardır.
Caminin sağında üstü ve yanları kapalı bir şadırvan mevcuttur. Caminin avlusunda, 6 x 6 m.
ebadında, evvelce kubbeli, şimdi çatılı olan Fâzıl Paşa Şerifoviç Kütüphanesi bulunmaktadır.
Bu kütüphane Saraybosna mütesellimi Fâzıl Paşa tarafından yaptırılmış ve 1893’te
kapatılmıştır. 115
Sviraç Camii. Kaledeki Sultan Mehmed Han Camii’nden sonra en eski camidir. XIX.
yüzyıl başında Osman Kaptan, caminin avlusunda iki katlı medrese yaptırmıştır. Bu durum
caminin daha önce mevcut olduğunu ifade etmektedir. Medrese 1947 senesine kadar açıktı.
Osman Kaptan’nın oğlu Murad Kaptan, ikinci defa Murâdiye Medresesi’ni yaptırmıştır.
Medrese iki katlı idi. Bazı vesikalara göre 1913 senesinde kadar açıktır.
Saat Kulesi. Hüseyin Kaptan tarafından 1824-1825 yılları arasında yaptırılmıştır. Kaba
yontma kesme taştan, 5,50 x 5,50 m. ebadında, 21,50 m. yüksekliktedir (bk. 13. 4). Pencere ve
kapı kemerleri tam dairedir. Güzel, heybetli bir eserdir.116 1923’te bir hanımın vasiyeti üzerine
kuleye yeni bir saat kondu ve 1942 yılına kadar çalışmaktaydı. 117
Hüseyin Kaptan Kulesi ve yıkılmış olan eski kule. Burada iki kule vardı, eskisi iki
katlı ve kasabanın kenarında idi ve 1850’de terkedilmiştir. Hüseyin Kaptan Kulesi hem kule,
hem ocaktır (bk. F. 55). Asıl kule üç tarafından, her katta dörder odayı ve kullanma yerlerini
içeren iki kat bina ile sarılmıştır. Binanın ölçüsü 15,50 x 12,50 m. olup 200 m2’yi bulmaktadır.
Kule arka cepheden 2,5 m. kadar taşmaktadır (bk. F. 54). Bütün kuleler taş iken, bu kule tuğla
ile yapılmış ve Bosna’da bu malzeme ile yapılan ilk kuledir.
13.2. Sultan Mehmed Han Camii
Kalenin içinde olup adı ilk defa 1711 yılına ait bir kayıtta geçmektedir. Sultan Mehmed
Han adının, Fâtih Sultan Mehmed’e delâlet ettiği söylenemez. Çünkü Fâtih zamanında kasaba
sadece bir sene elde kalmıştır. Ancak Osmanlı Devleti gibi imarcı bir devlet, ufak da olsa bir
cami yapabilir. Cami eğer Fâtih tarafından yapılmamışsa, III. Mehmed veya IV. Mehmed’e
aittir. 118
Sultan Mehmed Han Camii, timarı Sokonahiye ve Graçanica kadılığına bağlı bir köyde
bulunmaktadır. Caminin hatibi de Mehmed Halife idi. Onun vefatından sonra hatiplik görevini
13 Zilkade 1139 (2 Temmuz 1727) tarihinde Hasan Halife devralmıştır. 1803-04 yılında kaledeki
cami hâlâ ayaktaydı. İmamlık görevini de Mustafa Bey’in oğlu Hüseyin Bey yapmakta;
Hüseyin Bey’e görevi için Gorna ve Dona (Yukarı ve aşağı) Zelina timar olarak verilmiştir. 119

115
İbid, s. 135.
116
Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri: Yugoslavya, II, İstanbul 1981, s. 167.
117
Hamdiya Kreševljaković, “Sahat-kule u Bosni i Hercegovini”, Naše Starine IV, Sarajevo 1957, s. 31.
118
Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimarı Eserleri, Yugoslavya, II, Istanbul 1981, s. 165.
119
Ejub Kavazović, za odbor IZ-e Gradačac, Gradačac 1974, s. 5.

41
Kaledeki Sultan Mehmed Han Camii, muhtemelen kalenin tâdili sırasında tamamen
yok edildi. Kalenin tâdilâtını da yapan Hüseyin Kaptan, caminin yerine 1826’da Hüseyniye
Camii’ni yaptırmıştır 120 (bk. F. 52).

120
Mehmed Mujezinović, Islamska Epigrafika Bosne i Hercegovine, Knjiga II, Sarajevo 1977, s. 170.

42
3.14. İZVORNİK ve SELÂTİN CAMİLERİ

3.14.1. İzvornik
Drina nehri kıyısındaki şehir, Sırbistan sınırına çok yakındır. Doğa ve iklim şartları,
verimli topraklara sahip ovası, ormanlarla kaplı zengin dağları, temiz su kaynakları ve
nehirleri, insanlara daha iyi şartlarda yaşama imkânı sağlamaktadır. İzvornik oldukça stratejik
bir mevkide olduğu için çok zor günler geçirmiştir. Bosna-Hersek ve Avrupa’nın en eski
şehirler arasında yer alır. 121
İzvornik adını nereden aldığı konusunda birkaç rivayet vardır. Zvono Slav dillerinde
“çan”, Zvonik “çan kulesi” anlamına gelmektedir. Eskiden burada bir kilise bulunması
sebebiyle Zvonik ismi Zvornik olarak ad değiştirmiştir. İzvor Slav dillerinde “kaynak”
anlamına gelmektedir. Burada bol miktarda kaynak suyu olduğundan İzvornik ismini almıştır.
Osmanlılar da bu adı kullanmıştır.
Osmanlılar’ın İzvornik’i 1460 yılında fethettiği tahmin edilmektedir. 122 Bosna
alındıktan sonra, önce üç sancak kurulmuştur. Bosna sancağı (1463), Hersek sancağı (1470) ve
İzvornik sancağı (1480). İzvornik sancağının kurulması, stratejik olarak alınan yerlerin
korunması ve yenilerinin alınması amacını taşımaktaydı. 123 İzvornik sancağının kuruluşundan
itibaren 1851’e kadar sancak merkezi, şehrin merkezindeydi. Bu yıldan sonra sancağın
merkezi Tuzla’ya, eski adı olan İzvornik sancağı adıyla nakledilmiştir. Sancak konağı önceleri
kalenin içinde, daha sonra kalenin altındaki Hrid mevkiindeydi.
İzvornik sancağı kadılıklardan ve nahiyelerden oluşmaktadır. XVI. yüzyılda İzvornik
sancağına bağlı sekiz kadılık mevcuttu. Bunlar Srebrenik, İzvornik, Şabaç, Krupa, Tuzla,
Graçaniça ve Biyelina idi. Otuz bir nahiyeden yirmi biri Bosna tarafında, onu da Sırbistan
tarafındaydı. 124 XVI. yüzyılın ortasından 1835’e kadar Bosna’da kaptanlıklar (kapetanya, “askerî
125
birim”) açılmıştır. İzvornik kaptan beyleri, Fidahiç ailesinden gelmektedir. Bu yüzyılda
İzvornik’te camiler, mescidler, tekkeler, misafirhaneler, mektepler, hamamlar, çeşmeler
yapılmıştır. Osmanlılar’ın son döneminde Bosna-Hersek’te on büyük şehirden biriydi.
Bosna’da büyük şehir olabilmek için 5000 ilâ 10.000 arasında nüfusa sahip olmak
gerekiyordu.
Evliya Çelebi İzvornik’e 1664’te gitmiştir. Şehremâtinin 674 adet gibi büyük miktarda
timara sahip olduğunu söyler. On sekiz kazası bulunan şehir, sefer esnasında 2000 asker
çıkarırdı. Burayı Fâtih Sultan Mehmed fethetmiştir. Şehirde on sekiz cami, sekiz tekke, bir
hamam, üç han, yedi mektep, üç medrese, sekiz mescid ve on sekiz mahalle mevcuttu. Kalesi
kızıl kayalar üstünde, son derece sarp bir tepededir (bk.F. 57). Hiçbir taraftan havalesi yoktur. İç
kalesinin şark tarafında iki merdiveni vardır. Kale, XV. yüzyıl başında bilinmekteydi. Burası
XV. asırda ve sonrasında büyük önem taşımaktaydı. Kasaba sur ve burçlarla birbirine
bağlanmış bir bütün halinde, 407 m. rakımındaki iç kale ile birleşiyordu.

121
Dr. Irma Čremošnik, Zvorničko područje u starom i ranom srednjem vijeku (neobjavljeni rukopis-basilmadigi),
s. 1.
122
Dr. Adem Handžić, “Zvornik u drugoj polovini XV i u XVI vijeku”, Godišnjak društva istoričara BIH, Godina
XVIII, Sarajevo 1970, s. 142.
123
İbid, s. 143.
124
Dr. Adem Handžić, Tuzla i njena okolina u XVI vijeku, Sarajevo 1975, s. 51-52.
125
Hamdija Kreševljaković, Kapetanije u Bosni i Hercegovini, Sarajevo 1980, s. 11-16.

43
Osmanlılar kaleyi genişleterek Bala ve Zır (Yukarı ve Aşağı) adıyla iki kale meydana
getirmişlerdi. İzvornik 1464’te Macarlar, 1688, 1717 ve 1737 yıllarında Avusturyalılar
tarafından kuşatılmıştır. Birinci Macar kuşatması girişimi, Mathias Corvin tarafından
yapılmıştır. Kral Corvin, Yayçe’yi aldıktan sonra burayı kuşattı. Fakat Bosna sancak beyi
Minnetoğlu Mehmed Bey 500 fedâi askeri Mihaloğlu İskender Bey kumandasında yardıma
gönderdi. Bunu haber alan kale erleri moral buldu; Macarlar da bu kuvveti görünce
kuşatmadan vazgeçip kaçtılar. Avusturyalılar 1688’de kısa bir müddet burayı işgal ettiler.
1838’e kadar kalede seksen beş top bulunuyordu ve kale çok sağlam bir haldeydi. Ancak
1878’den sonra Türkler buradan çekildi, 1918’de de Avusturyalılar da terketti.
İzvornik 1878’de Avusturya, 1918’de Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı ve 1945’te de
Yugoslavya’nın bir parçası haline geldi. 1991’de yapılan bir istatistiğe göre İzvornik’te
köylerle beraber 81.111 kişi yaşamaktaydı. Bu nüfusun % 59.40’ı Boşnak, % 38’i Sırp ve %
2.60 diğerlerinden oluşmaktaydı. Şehirde 8942 Boşnak, 4281 Sırp ve 1437 diğerleri olmak
üzere toplam 14.584 kişi yaşamaktaydı. 126 1992 yılının ilkbaharında burası tarihinin en acı
günlerini yaşadı. Boşnaklar’ın birçoğu şehri terketti, etmeyenler de Sırplar tarafından şehit
edildiler. Evler, camiler ve diğer eserler yok edildi. 1995 savaşından sonra İzvornik ve
etrafındaki köylere dönüş başladı. Şimdiye kadar çevre köylerde on cami inşa edildi. Şehrin
içinde de sadece bir cami yapılabilmiştir.

3.14.2. FÂTİH SULTAN MEHMED CAMİİ


Osmanlı hâkimiyeti altına girmesine müteakip İzvornik’in yukarı kalesinde de Fâtih
Sultan Mehmed adına bir cami yaptırılmış, çevresinde de caminin adıyla ilk mahalle
oluşmuştur. İzvornik’te müslüman yerleşimin kentsel gelişimi de tam burada başlamıştır. Bu
mahalle ilk defa 1604 tarihli İzvornik Sancağı Tahrir Defteri’nde zikredilmektedir: Kal‘a-i
mezbûrda Sultan Mehmed Han Camii cemaati...
Evliya Çelebi İzvornik camilerini tasvir ederken, Ebülfeth Sultan Mehmed Camii’ni
diğerlerinden ayrı tutup, bu caminin muhteşem olduğunu belirtir: Ez cümle cânib-i şimâlde
hünkâr kapısının iç yüzünde Ebülfeth Sultan Mehmed Han Camii, kurşunlu tavan kubbe cami
kadîmdir ki kıble kapısının atebe-i ulyâsı üzere tarihi budur:

‫ﺻَﺎﺣﺐ اﻟﺨﻴﺮات اﺑﻮاﻟﻔﺘﺢ ﻋﺰﻳﺰ‬


‫ﻗﺪﺑـﻨﻰ هـﺬا ﻻﺟـﻞ اﻟﻌـﺎﺑﺪﻳﻦ‬
Sâhibü’l-hayrât Ebü’l-feth ‘azîz
Kad benâ hâza’l-ecelli'l-‘âbidîn

‫ﻣﻌﺒـﺪاﻟﻌﺸﺎق داراﻟﺴﺎﺟﺪﻳﻦ‬

Ma‘bedü'l-‘uşşâk dâre’s-sâcidîn

II. Selim devrinde tamir gören 127 caminin tam olarak ne zaman yıkıldığı
bilinmemektedir, günümüzde bir iz bile kalmamıştır (bk. F. 56).

126
Mehmed Hudović, Zvornik slike i bilješke iz prošlosti, Sarajevo 2000, s. 56.
127
Ekrem Hakki Ayverdi, Avrupa’da Osmanli Mimârî Eserleri, Yugoslavya , II, 3. Kitab, İstanbul 1981, s. 78.

44
3.14.3. SULTAN SÜLEYMAN CAMİİ
İzvornik’te Kanûnî Sultan Süleyman, Fethiye adıyla bir cami inşa ettirmiştir. Yukarıda
söz konusu edilen on sekiz camiden başka üç medrese, hamam, hanlar da mevcuttu.
Saraybosnalı âlim Hâmid Haci Begiç’ten aldığımız bilgiye göre, aşağıdaki Fethiye Camii
bakımlı idi... Burası XVI. yüzyılda Katolik kilisesinden camiye çevrilmiştir. Osmanlılar
değiştirmemişler, sadece caminin batı girişini kapatmışlar, girişi kuzey tarafından açmışlardır.
Kaledeki cami burayı savunan askerler için yapılmıştır. Cami, kalenin dışında inşa
edilmiş ve evleriyle birlikte şehrin kuruluşunu başlatmıştır. 128
Camiyi 1878 yılından sonra Avusturyalılar birkaç defa kiliseye çevirmek istemişler,
fakat bu isteklerini yerine getirememişlerdir. II. Dünya Savaşı’ndan sonra cami yıkılmış ve
buraya ait malzemeler başka bir yapının inşaatında kullanılmıştır (bk. F. 58).

128
Dr. Mustafa Imamović , “Historija Bošnjaka”, BZK Preporod , Sarajevo 1997. s. 187.

45
3.15. KNEJİNA ve SULTAN SELİM CAMİİ

3.15.1. Knejina
Knejina köyü Bioştica nehri kıyısında Sokolac’a 12 km., Olova’ya 26 km. mesafededir.
İlk defa 1468–1469 tarihli Bosna sancağı tapu defterinde bahsedilen kayda göre, Knejina köyü
Pavle vilâyetine bağlı Uzgur oğlu Mustafa Bey’in hası idi. Köyde on üç hıristiyan hane ve iki
mücerret 129 , 1516’da ise on sekiz müslüman hane ve iki hıristiyan aile yaşamaktaydı. 130
1516’dan sonra kasaba olan Knejina’da cami, çarşı, mektep, pazar yeri, han ve
kervansaray mevcuttu. 131 Bir hamamın mevcudiyeti de tespit edilmiştir. 132
1655 yılında Bosnalı Biskup (başpapaz) Mareviç Roma’ya gönderdiği raporda 300 ev,
1500 nüfus, birkaç mahalle, dört cami, iki mektep, hamam ve mahkemeyi zikretmektedir. 133
Knejina’da meydana gelen yangın sebebiyle, XVIII. yüzyılın başında kasaba özelliğini
kaybetmiş, Osmanlılar çekilinceye kadar da köy olarak kalmıştır. Avusturyalılar girdikten yedi
yıl sonra burada kırk beş evde 199 nüfus yaşamaktaydı. 134 XVII. yüzyıldan XIX. yüzyıl
ortalarına kadar kadılık, Birac ve Knejina olmak üzere iki nahiyeden oluşmaktadır. 1992 yılı
itibariyle Knejina’da sadece Sultan Selim Camii kalmıştır.

3.15.2. Sultan Selim Camii


8,20 x 8,20 m. iç ebadında, 103–111 cm. kalınlığında duvarları sekiz köşe kasnaklı 16
m. yüksekliğinde kesme taştan yapılmış, kubbeli bir camidir. Kitâbesi olmadığı için hangi
Sultan Selim’e ait olduğu bilinmiyorsa da, II. Sultan Selim olması (1566-1574) muhtemeldir.
XVIII. yüzyılda yanmış ve daha sonra kubbesi ahşap olarak yeniden yapılmıştır. Eski minaresi
taştan, ince, yüksek ve güzel bir görünüme sahipti. Üst kısmı yıkıldığı için 1937’de küçük bir
külâh yapılmıştır. Minarenin peteği yerine, külâhlı bir şerefe yapılmıştır. 135 Şerefe altı bir
bilezik üstünde iki sıra yaprak, iki sıra da istalaktitle süslenmiştir. 136 Her yüzde ikişer üstlük,
ortada birer de üçüncü sıra pencere bulunmakta, ayrıca kasnağın her dalında da birer pencere
bulunmaktadır. Cami son yüzyılda yapılan tamirde tamamen sıvanmış, kesme taş olarak yalnız
minare kalmıştır (bk. F. 60).
Kurşunla örtülü kubbenin kurşunu bir paşa tarafından yerinden sökülmüş ve silâh
mermisi olarak kullanılmıştır. 137 Saraybosna’daki birkaç camiden yine kurşunlar
çıkarılmıştır. 138 Caminin yetmiş yıl kubbesiz kaldıktan sonra Glasinaclı Şahinpaşiç, şahsî
gayretiyle ahşapla örtmüştür.

129
İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Muallim Cevdet, nr. 0-76
130
İstanbul Başbakanlık Arşivi, Tapu Defter, nr. 56 (kopyası Saraybosna Şarkiyat Enstitüsü Ktp., nr. 63, fotoğraf
60).
131
Adem Handžić, “Značaj Muafijeta u razvitku gradskih naselja u Bosni u XVI. vijeku”, Jugoslovenski istorijski
časopis, Sarajevo 1974 nr. 1-2, s. 63.
132
Hamdija Kreševljaković, Banje u Bosni i Hercegovini (1462-1916) II. Popravljeno i prošireno izdanje, Sarajevo
1952, s. 113.
133
E. Fermendžin, Acta Bosnae, Zagrabiae 1892, s. 477.
134
Hazim Šabanović, Bosanski pašaluk, Sarajevo 1959, s. 135 i 201.
135
H.Hasan Ljubunčić, “Kulturno-Istorijski spomenici-vlasništvo IVZ”, Glasnik IZ-e BIH III, Sarajevo 1953, s.
275.
136
Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimârî Eserleri: Yugoslavya, II, 3. Kitap, İstanbul 1981, s. 208.
137
Alija Bejtić, ''Knežina i knežinska nahija u historiji i likovnom stvaralaštvu'', POF, sv. XXVI.1976, Sarajevo
1978, s. 65.
138
Gligor Stanojević, Dalmacija u doba morejskog rata 1684-1699, Beograd 1962, s. 47.

46
Son cemaat yerinde kubbe olup olmadığı anlaşılamadığı gibi kemer başlangıçları da
görünmemektedir. Onun yerinde oluklu saç kaplı bir sundurma vardır. Derinliği 4 metredir.
Taçkapının kemeri iki değişik beyaz ve yeşil taştan yapılmıştır. Yeşil taş halk arasında su taşı
olarak bilinmektedir. Aynı zamanda pencere söveleri de bu taştan yapılmıştır. Yeşil taşın
Vlasenica şehrinin Rayiçi köyünden çıkarıldığı bilinmektedir. 1643’te yapılan Musa Paşa’nın
camisi tamamen bu taştan yapılmıştır.
Knejina Camii’nin mihrabının alt sırası mükemmel stalaktitli yaşmak, üstündeki tacı ve
etrafındaki çerçevesiyle güzel bir eserdir. Kürsü klasik usulde ahşaptan yapılmıştır. Ahşap
malzemenin ne kadar sağlam ve dayanıklı olduğu, 1992 senesinde caminin yıkılışına kadar
hiçbir şekilde deforme olmamasından anlaşılmaktadır. İlk sırada yapılan pencere demirleri
orijinaldir. Çok eskimiş olmalarına rağmen demirler oksitlenmemiştir. Cami kapısının iki
kanadı da masif olup yıkılışına kadar bozulmadan orijinal olarak kalmıştır.
1906’da bir kere tamir görmüştür. Bu bilgiyi sıva üzerine yazılmış Arapça kitâbeden
öğreniyoruz. Binanın esas kitâbesi düşmüştür; onun yerine sarı zemin üzerine kırmızı boya ile
iki satırlık bir tamir kitâbesi yazılmıştır. 139

‫ﺻﺎﺣﺐ اﻟﺨﻴﺮات واﻟﺤﺴﻨﺎت ﺟﺎﻣﻌﺎﻟﺒ ّﺮ واﻟﺒﺮآﺎت‬


٩٥٥ ‫اﻟﺴّﻠﻄﺎن اﻟﻐﺎزى ﺳﻠﻴﻢ ﺧﺎن ﺳـﻨﻪ‬
‫َﻓ ُﻌﻤّﺮ هﺬا اﻟﻤﺴﺠﺪ اﻟﺸﺮﻳﻒ ﺑﺎﻣﺤﺎﻧﺔ رﺣﻞ اﻻﺳﻼﻣﻴّﻪ‬
١٣٢٢ ‫واﻟﻮﻗﻒ ﻓىﺴـﻨﻪ‬

Sahibü’'l-hayrât ve'l-hasenât câmi‘u'l-birri ve'l-berekât


es-sultân el Gâzî Selîm Hân. Sene 955
fe ‘ummir hâza'l-mescidi'ş-şerîf bi mihâneti ehli'l-islamiyye
ve'l-vakf fi sene 1322.

Sultan Selim Camii, II. Dünya Savaşı’ndan sonra Devlet Koruma Kurumu tarafından
tamir edilmiştir. Kubbenin ahşap örtüsü çıkarılıp daha önceki kurşunlu örtüsü tekrar yerine
konmuştur. Ağırlık kuleleri betondan yapılmış ve ahşap pencerenin kanatları yenilenmiştir.
Onarım, 1969-1970 yıllarında Bosna-Hersek hükümeti tarafından gerçekleştirilmiştir. Avluda
başlıksız dört direk üstünde, küçük sivri külâhlı bir türbe vardı. Taşında yazı yoktur. Fakat bir
yüzünde kılıç, diğerinde ok ve yay, birinde de topuz resmi bulunmaktadır.
II. Selim devrinde tamir gören 140 caminin tam olarak ne zaman yıkıldığı
bilinmemektedir (bk. F. 59), ancak günümüze ondan bir iz bile kalmamıştır.
Caminin yanındaki mezarlıkta XV ve XVI. yüzyıldan kalan değişik kabirler vardır.
Caminin karşısından Knejak nehri geçmekte, ırmak üzerindeki bir kayaya hakkedilmiş Arapça
bir yazı bulunmaktadır. Yazıların parçaları ve bazı bölümleri yok edilmiş, sadece “Allah
Teâlâ” ve “mübarek” kelimeleri durmaktadır. Daha önce burada şu ifadenin de yer aldığı
söylenmektedir: “Su çok, Ekmek yok.”

139
Mehmed Mujezinović, Islamska Epigrafika Bosne i Hercegovine, II. Kitab, Sarajevo 1977, s. 106.
140
Ekrem Hakki Ayverdi, Avrupa’da Osmanli Mimari Eserleri, Yugoslavya , II, 3. kitab, İstanbul 1981, s. 208.

47
3.16. KOTOR VAROŞ ve FÂTİH SULTAN MEHMED CAMİİ

3.16.1. Kotor Varoş


Vrbanya nehri üzerinde, eski ve oldukça stratejik bir yerleşim yeridir. Osmanlılar 1519
yılında fethedip Kotor şehrine yerleşmişlerdir, daha sonra da Varoş meydana gelmiştir. Şehrin
büyümesiyle birlikte Kotor Varoş olarak anılmaya başlamıştır. Şehrin Katolik Kotor, Osmanlı
Kotor, Çepak, Slatina ve Varoş mahalleleri vardır. Kotor Varoş adı ilk defa 1889 yılında
Avusturya hâkimiyetinde iken anılmaktadır. 1 Aralık 1918 tarihinden itibaren burası Sırp-
Hırvat-Sloven Krallığı’na, 1945’ten sonra da Yugoslavya’ya bağlanmıştır.

Kotor Varoş’ta Fâtih Sultan Mehmed, Çarşı (Donyavaroş) ve Gorniavaroş olmak üzere üç
cami vardır. Şehrin dış kısmında ise Hanifiçi, Hırvçani, Vırbyanaçı, Ravne, Veçiçi, Gariçi,
Şiprage, Hadrovçi, Vraniçi camileri mevcuttur. 141
Çarşı Camii
Kotor Varoş’un bir tepesinde, kimin tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmeyen ahşap
minareli küçük bir camidir.
Gornya Varoş Cami
II. Dünya Savaşı başlamadan önce, eski Gornya Varoş Camii yıkılmıştı. Onun hemen
karşısına yeni bir cami yapıldı. Caminin çevresinde bulunan kabristandaki mezar taşlarının
birçoğu yenidir. Caminin 5 km. ötesinde ahşaptan yapılmış küçük bir türbe vardır. Türbenin
kimin tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmemektedir.
Halktan şifahî olarak edinilen bilgilere göre burada üç şehit kardeş yatmaktadır. Bir
savaşta aynı anda şehit oldukları söyleniyor. Her yıl mayıs ayının ikinci haftasının ortasında,
burada bir dua programı yapılmaktadır. 142 Cami 1992-1995 savaşında Sırplar tarafından
tamamen yıkılmıştır.
3.16.2. Fâtih Sultan Mehmed Camii
Eski Fâtih Sultan Mehmed Camii Kotor’da yer almaktadır. Küçük ve basit olarak inşa
edilen caminin duvarları taş ve pencere kenarları tuğladan yapılmıştır (bk. F. 62). Kıble
duvarında iki sıra ikişer, yan tarafları iki sıra üçer pencere ile aydınlatılmıştır (bk. F. 66). Daha
önce ahşap iken XX. yüzyılın ortalarında betondan yapılan minare, caminin sağında yıkık bir
vaziyettedir (bk. F.65).
Son cemaat yeri betondan yapılan caminin mihrabı taştan ve orijinaldir, ancak Sırplar
mihrabın içine haç işareti kazımışlardır (bk. F. 63-64). Caminin etrafı çok bakımsız olduğundan,
resim almakta oldukça zorluk çektik. 1992-1995 savaşında cami Sırplar tarafından tamamen
yakılmış, geriye sadece duvarlar kalmıştır.
Cami tepede ve eski Kotor şehrinin olduğu yerdedir. Günümüzde, caminin yakınında
bulunan evler hıristiyanlara aittir. 1992-95 savaşından sonra Kotorlu Boşnaklar’ın bir kısmı
buraya geri dönmüşler ve ancak bir cami yapılabilmişlerdir. Caminin üst tarafında, eski Kotor
Kalesi’nin izleri mevcuttur. Halk arasındaki bir söylentiye göre, cami üç defa yapılmış ve her
seferinde de kale duvarlarının üstünden aşağı yıkılmıştır. 143

141
Salih Smajlović, “Odbor IZ-e Kotor Varoš”, Preporod br. 10, Sarajevo 1985, s. 7.
142
Mehmed Mujezinović, Islamska Epigrafika Bosne i Hercegovine, Knjiga III, Sarajevo 1982, s. 33.
143
İbid, s. 32.

48
Kapının üstünde taşa hakkedilmiş birkaç tane farklı tarih yazılıdır. 1248 (1832) ve 1366
(1946 / 1947) yılları, herhalde tamirat yıllarını göstermektedir. Kitâbe olmadığı için de yapılış
tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Caminin çevresinde mezarlık yoktur.

49
3.17. KULENVAKFI ve SULTAN AHMED CAMİİ
3.17.1. Kulenvakfı
Bihaç’ın 40 km. güneyinde denizden 305 m. yükseklikte Una nehri çıkışında, birbirine
çok yakın tepelerin bulunduğu bir kanyon içinde kurulmuştur. Şehir surlarının kalıntıları
günümüzde de mevcut olup 1885 yılında yapılan çelik köprü de halen ayaktadır.
Kulenvakfı’nın tarihi hakkında ayrıntılı bilgiye sahip değiliz. Ancak Petrovac Kotor ve
çevresinde (Ostrovica, Boriçevac, Oraşac, Pırkosi ve diğerleri) ortaya çıkarılan bronz ve demir
eşyaların çok eski zamanlardan kaldığı tespit edilmiştir. Bulgular şehrin Roma zamanında da
boş olmadığını göstermektedir. 144 Osmanlılar buraları 1523 yılında fethettikten sonra,
Kulenvakfı’nı kurmuşlar Havala Kale, Oraşac şehri, Çovka ve Prkosi üzerinde kaleler
yapmışlardır.
1935’te Kulenvakfı’nda 261 hane, 1656 müslüman nüfus ve bir Katolik aile vardı. 145
Burada Ortodokslar çoğunlukta, Katolikler ise azınlıktaydı. Sultan Ahmed Camii ve Mektebi,
H. Osman Haraççı Bey Vakfı, Ortodoks kilisesi (inşası 1892) ve ilkokul (açılışı 1880) belli başlı
yapılardır.
Şehir küçük bir yerde kurulmuş olmasına rağmen, çarşısı ve ticarî hayatıyla canlılık
göstermektedir. Nehirler üzerinde çok sayıda değirmen kurulmuştur. Una nehrinin sağında
Havala tepesinin üzerinde aynı ismi taşıyan surlar yapılmış, onun karşısında da çok eskiden
kalan Ostrovica surları bulunmaktadır.
Çoğunluğu müslüman olan Ostravica köyünün bir camisi ve mescidi vardır. Köyün üst
kısmında eski Ostrovica şehrinin, uzunluğu 117 m. genişliği 83 m. olan duvarların ne zaman
yapıldığı bilinmemektedir. Yuvarlak kalenin tabya ve baş duvarını Ugaritler inşa etmişlerdir.
“U” şeklindeki tabya ve şehrin diğer bölümünü de Sultan Ahmed yaptırmıştır.
Şehir Türkler zamanında onarılıp genişletilmiştir. Birinci genişletme Sultan Ahmed
zamanında yapılmıştır. Kulenvakfı’ndaki camiler onun ismiyle anılmaktadır. Ancak camilerin
hangi Sultan Ahmed zamanında yapıldığı bilinmemektedir. Bununla birlikte III. Sultan Ahmed
zamanında (1703-1730) yapıldığı tahmin edilmektedir.
Kulenvakfı Bosna’nın en güzel şehirlerinden biridir. Una nehrinin güney tarafı insan
eliyle kazılmış bir kanal görünümündedir. Şehir duvarlarla çevrilmiştir, günümüzde duvarların
izlerine rastlanmaktadır. Bu küçük şehir üzerinde dört kapı ve Doğu Horiça ile Batı
Çemaloviça tabyaları vardır. Bugünkü büyük köprü eskiden de aynı yerdeydi. Eskiden
köprünün iki tarafında direkler üzerinde dükkân ve evler vardı. Cami önündeki küçük köprü de
tıpkı kale girişindeki köprü gibi kaldırılıp indirilebiliyordu. 1893 yılında Avusturyalılar şehre
girince duvarları ve köprünün iki tarafında bulunan binaları yıktılar.
Kulenvakfı halkı, Türkler Lika’yı kaybedince buraya yerleşmeye başlamışlardır. Şehre
ilk gelen Cugumoviç ailesinin olduğu bilinmektedir. Esas yerleşim XVII. yüzyılın sonu ile
XVIII. yüzyılın başına rastlamaktadır.

144
Vejsil Ćurčić, “Starine iz okoline Bosanskog Petrovca”, Glasnik zemaljskog muzeja, Sarajevo 1902, s. 229-255.
145
Hamdija Kreševljaković, ''Kulen-Vakuf'', Narodna Uzdanica, IV 1936, Sarajevo 1935, s. 116.

50
Türkçe kaynaklarda XVII. yüzyılda Kulenvakfı’nın adı Cisrikebîr olarak geçmektedir.
1791 yılına ait bir defterde de sınır kalelerinin isimleri Ostrovica, Havala, Oraşac, Palanka,
Çovka ve Cisrikebîr olarak anılmaktadır.
Aynı yıla kadar Mahmud Paşa Kulenoviç palankası olarak da bilinen bu yerde Mahmud
Paşa bir cami inşa etmiş ve büyük bir vakfıyeyi camiye bağışlamıştır. Kadı defterlerinde
Cisrikebîr’in Bosna paşalığına, Klis sancağı ve Novosel kadılığına bağlı olduğu
anlaşılmaktadır. 146
1836 senesinden itibaren Kulenvakfı’nda müsellim ve kadı oturmaya başlamıştır. İlk
müsellim olan Süleyman Bey’i görevden alan Latas Ömer Paşa, iş başına geldikten sonra
Kulenvakfı Novosel nahiyesinin en önemli şehri haline gelmiş ve 1867 senesine kadar da öyle
kalmıştır. 1867’de yönetim Petrovac şehrine geçmiş ve Kulenvakfı ikinci planda kalmıştır.
16 Haziran 1903 tarihinde Kulenvakfı’nda, gece yarısından sonra büyük bir yangın
çıkmış, çarşıyla birlikte doksan altı binanın tamamı yanmıştır. Cami de büyük zarar görmüş ve
daha sonra onarılmıştır. Anlatıldığına göre vakıfta 136 yıl önce de buna benzer bir yangın
meydana gelmiştir. Birkaç defa da Una nehrinin suları altında kalmıştır. Bir vakıf sözünde‚
vakfın sonunun yangın veya selden geleceği ifade edilir.
Vakıf halkının misafir severliği, tatlı dili gibi özelliklerinin yanı sıra eğitim seviyelerin
yüksekliği mesel gibi anlatılmaktadır. Burada çok sayıda âlim ve aydın yetişmiştir.
Kulenvakfı’ndan günümüze yangın ve savaşlar yüzünden epigrafik hiçbir eser
kalmamıştır. Son savaş (1992-1995) öncesinde Sultan Ahmed Camii’nde 1838 yılından kalma
bir kitâbe vardır. Burada daha önce Mahmud Paşa Kulenoviç Camii vardı. Çok sayıdaki
mezardan Havala Dizdarı İsmâil Bey Kulonoviç Türbesi de yok olmuştur. 1992-1995
savaşında Kulenvakfı çok büyük zarar görmüş, birçok tarihî eser yok edilmiştir. Buradan
sürülen insanlar, savaştan sonra tekrar dönüp kendi evleriyle birlikte tarihî yerleri tamir veya
yeniden inşa etmişlerdir.
3.17.2. Sultan Ahmed Camii
Muhtemelen Sultan III. Ahmed (1703-1730) zamanında yapılmıştır. Değişik bir mimari
yapısı vardır. Altında dükkân ve dört taraflı geçişler mevcuttur. Camiye taştan yapılmış bir
merdivenle çıkılmaktadır. Yerleşim alanı 12 x 17 metredir.
Kendisiyle görüştüğüm müezzin Muyo Hasanagiç, caminin yakın tarihte beş defa
yıkıldığını anlattı. Beşinci onarım aynı stil ve ölçüde yapılmıştır. II. Dünya Savaşı’nda
harabeye dönen caminin, savaştan sonra duvarları tuğla ile inşa edilmiştir.
1992-1995 savaşında cami tekrar yıkılmıştır. Savaştan sonra duvarlar tuğla ve giriş
kısmındaki merdiven de betondan yapılmıştır (bk. F. 67). Caminin ön tarafını altlı üstlü iki sıra
ikişer pencere, yan tarafını da iki sıra üçer pencere aydınlatmaktadır (bk. F. 68-69). Caminin
içinde iki sıra ikişer direk mevcuttur. Mihrap cami inşasında kullanılan tuğladan yapılmıştır.
Minber halen yapılmamıştır. Alt kısmında eskiden olduğu gibi altı adet dükkân bulunmaktadır.
Caminin yeri vakfın bulunduğu eski yerin tam merkezinde olup etrafında herhangi bir
duvar veya mezarlık yoktur. Alt kısmındaki geçitte bulunan taşta, Franyo Yosib zamanında
tamir gördüğüne dair bir kitâbe mevcuttur. Kitâbede şöyle deniyor:

146
St. Novaković, ''Hadži Kalfa ili Ćatib Ćelebija'', Spomenik srpske kraljevske akademije XVIII stoljeća, s. 84.

51
‫هﺮﺳﻚ ﺗﺤﺖ ﻟﻮاى ﻋﻠﻮﺷﺎﻧﻚ ﺷﻮآﺘﻠﻮ وﻗﺪرﺗﻠﻮ‬
‫ﻓﺮاﻧﺲ ﻳﻮزف اول ﺣﻀﺮﺗﻠﺮﻳﻨﻦ ﻣﻠﻮآﺎﻧﻪ ﻟﺮﻧﺪﻩ‬
‫ﻓﻰ ﺗﻠﻚ اﻟﺴﻨﻪ ﺑﻨﺎو ﺧﺘﺎم اوﻟﺪى‬
Hersek taht-ı livâ-yı ulüvv-i şânın şevketlü ve kudretlü
Franz Yozif-i evvel hazretlerinin mülûkânelerinde
fî tilke’s- sene binâ ve hitâm oldu

Caminin müezzinlik görevini 150 seneden fazla Çehiç ailesi yerine getirmiştir. 147
1935’te müezzin olan Mahmud Çehiç kırk sekiz yıl bu camide görev yapmıştır. Ondan önce
amcası Hasan on beş, babası Began on beş, dedesi Mahmud otuz yıl; büyükbabası aynı görevi
sürdürürken Ostravica’yı almak için Hasan Ağa Pekçi saldırısında şehid oldu. Günümüzde
imamlık görevini İzzet Efendi Rekanoviç yürütmektedir.
Girişteki taş üstünde duran 1,15 x 0,70 m. ebadındaki kitâbe 1992-1995 savaşına kadar
yerindeydi. Cami ile birlikte kitâbe de savaşta yok edildi. Kitâbe Türkçe manzum olarak yirmi
dört beyit halinde celî sülüs hatla yazılmış olduğunu Mehmed Mujezinoviç aynen şöyle tesbit
edebilmiştir. 148

Hısn-i cisr-i kebîri cevher olan câmi‘-i zîbâ ‫ﺣﺼــﻦ ﺟﺴــﺮ آﺒﻴﺮى ﺟﻮهﺮاوﻻن ﺟﺎﻣﻊ زﻳﺒﺎ‬
Merhum Sultan Ahmed Han eser ve kıla müceddeden binâ ‫ﻣﺮﺣﻮم ﺳﻠﻄﺎن اﺣﻤﺪ ﺧﺎن اﺛﺮ وﻗﻴﻠﻪ ﻣﺠﺪداﺑﻨﺎ‬

Nîce sâl eyyâm-ı devrine olunup evkâf-ı heme edâ ‫ﻧﻴﺠﻪ ﺳﺎل اﻳﺎم دروﻧﻪ اوﻟﻨـﻮب اوﻗﺎف ﺧﻤﻪ ادا‬
On yedi tarihinde ihrâkdan ahşâb binâsı olunmuş fedâ ‫اوﻧﻴﺪى ﺗﺎرﻳﺨﻨﺪﻩ اﺧﺮاﻗﺪن اﺣﺸﺎب ﺑﻨﺎﺳﻲ اوﻟﻤﺶ‬
‫ﻓﺪا‬
Bu sâl çâk-ber dîvâr ile minâresi durub harâb
Ehl-i muharremden olundu ...... ecr-i .... ‫ﺑﻮ ﺳﺎل ﭼﺎآﺒﺮدﻳﻮار اﻳﻠﻪ ﻣﻨﺎرﺳﻲ دورب ﺧﺮاب‬
‫اﺟﺮاوﻧﻮ‬ ‫اهﻞ ﻣﺤﺮﻣﺪﻩ اﻟﻨﺪى‬
Bu sâl-i ferah efzâda istirhâb olunub geldi cevab
Ta‘mîr ve ihyâsına olundu irâde-i seniyye mürâb ‫ﺑﻮ ﺳﺎل ﻓﺮح اﻓﺰادﻩ اﺳﺘﺮﺣﺎب اوﻟﻨﻮب آﻠﺪى‬
‫ﺟﻮاب‬
Devletlü Vecihi Muhammed Paşa’dan oldu ihsân-ı hâcât ‫ﺗﻌﻤﻴﺮ واﺣﻴﺎﺳﻨﻪ اوﻟﻨﺪى ارادۀ ﺴﻨﻴﮥ ﻣﺮاب‬
Fettâh-ı mutlak-ı âl-i cenâb müyesser kıldı bu hayr-ı hasenât
‫دوﻟﺘﻠﻮ وﺟﻴﻬﻰ ﻣﺤﻤﺪ ﭘﺎﺷﺎدن اوﻟﺪىﺎﺣﺴﺎن‬

147
Hamdija Kreševljaković, Kulen Vakuf-Narodna Uzdanica IV 1936, Sarajevo 1935, s. 137.
148
Mehmed Mujezinović, Islamska Epigrafika Bosne i Hercegovine, Knjiga III, Sarajevo 1982, s. 92.

52
Câmi‘-i latîfde oluna Hak envâ‘-ı ibâdât, tâ‘ât ‫ﺟﺎﻣﻊ ﻟﻄﻴﻔﺪﻩ اوﻟﻨﻪ ﺣﻖ اﻧﻮاع ﻋﺒﺎدات ﻃﺎﻋﺎت‬
Zât-i pâkine her gün yazılır sevâb-ı bîgâyât ‫ذات ﭘﺎآﻨﻪ هﺮ آﻮن ﻳﺎزﻳﻠﻮر ﺛﻮاب ﺑﻴﻐﺎﻳﺎت‬

Bihamdi’llâh ber vech-i sühûlet oldu binâsı tekmîl ‫ﻣﺤﻤﺪاﷲ ﺑﺮوﺟﻪ ﺳﻬﻮﻟﺖ اوﻟﺪى ﺑﻨﺎﺳﻰ ﺗﻜﻤﻴﻞ‬
Vücûd-ı mes‘ûduna mübârek olsun bu sevâb-ı cemîl ‫وﺟﻮد ﻣﺴﻌﻮدﻳﻨﻪ ﻣﺒﺎرك اوﻟﺴﻮن ﺑﻮ ﺛﻮاب ﺟﻤﻴﻞ‬

Dediler kim bulunmuş hîn-i binâda müslim ile kâdî ‫دﻳﺪﻳﻠﺮ آﻢ ﺑﻮ ﻟﻨﻤﺶ ﺣﻴﻦ ﺑﻨﺎدﻩ ﻣﺴﻠﻢ اﻳﻠﻪ ﻗﺎض‬
Safha-i tâşa isimleri kaydolsun ola Hak râzı ‫ﺻﻔﺣﮥ ﻃﺎﺷﻪ اﺳﻤﻠﺮى ﻗﻴﻞ اوﻟﺴﻮن اوﻟﻪ ﺣﻖ راﺿﻰ‬

Bevvâbînden Mûsâ Ağa ..... el-Hâc ‫اﻟﺤﺎج‬ ‫ﺑﻮاﺑﻴﻦ دن ﻣﻮﺳﻰ اﻏﺎ‬


İhyâsına oldu sebeb hem etdi güzel himmet-i âlî ‫اﺣﻴﺎ ﺳﻨﻪ او ﻟﺪى ﺳﺒﺐ هﻢ اﻳﺘﺪى آﻮزل هﻤﺖ ﻋﺎﻟﻰ‬

Dahî kâdî-yi beled şerây oldu Ahmed Nazîf ‫اﺣﻤﺪ‬ ‫دﺧﻰ ﻗﺎﺿﻰ ﺑﻠﺪﺷﺮاى اوﻟﺪى‬
Yevm-i cezâda cümle ile görsün rahmeti ez Rabbi'l-Latîf ‫ﻧﻈﻴﻒ‬
‫ﻳﻮم ﺟﺰادﻩ ﺟﻤﻠﻪ اﻳﻠﻪ آﻮرﺳﻮن رﺣﻤﺘﻰ ازرب‬
Hem tarihine kalb yümn bakıla ey tekmîl ‫اﻟﻠﻄﻴﻒ‬
Nazîf’den geldi nidâ oldu câmi‘ ra‘nâ
‫هﻢ ﺗﺎرﻳﺨﻨﻪ ﻗﻠﺐ ﻳﻤﻦ ﺑﺎﻗﻴﻠﻪ اى ﺗﻜﻤﻴﻞ‬
Mâşâallâh sene 1254 ‫ﻧﻈﻴﻔﺪن آﻠﺪى ﻧﺪا اوﻟﺪى ﺟﺎ ﻣﻊ رﻋﻨﺎ‬

53
3.18. MOSTAR ve YAVUZ SULTAN SELİM MESCİDİ

3.18.1. Mostar
Bosna-Hersek’in başşehri Saraybosna’nın (Sarajevo) 162 km. güneybatısında deniz
seviyesinden 59 m. yükseklikte, Saraybosna’yı Adriya denizi kıyısına bağlayan önemli yol
üzerinde, Hum tepesi ile Velej dağının arasında kalan Neretva nehrinin iki tarafında yer
almaktadır. Bosna-Hersek’in Saraybosna’dan sonra ikinci önemli şehri olan Mostar’ın
tarihi çok eskilere gitmez. Şehrin şimdi bulunduğu yer, Roma devrindeki Hum Devleti’nin
bir parçası idi. 149
Neretva nehrinin sol kıyısında, eski ahşap ve zincirli köprü etrafında kurulan Mostar,
1440’ta Saint Sava Dukası Stefan Vukçiç Kosaça (Stefan Vukčić Kosača) tarafından
kurulmuştur. 150 Mostar, Boşnakça ve diğer Slav dillerinde “köprü” anlamına gelmektedir
(most: köprü). Buraya Mostići, Mostar ve daha doğru olarak Mostari (köprücüler)
denilmiştir. 151 Evliya Çelebi de Mostar’ın “köprülü şehir” mânasına geldiğini belirtir. 152
Hum bölgesi XV. yüzyılın ortalarından itibaren Hersek adıyla anılmaya başlamıştır.
Osmanlılar döneminde Hersek bölgesi değişik zamanlarda ticaret, kültür, eğitim ve
siyaset merkezi olarak ön plana çıkmıştır. Mostar dün olduğu gibi bugün de Saraybosna ile
Ploçe arasındaki hayatî bağlantıyı sağlamaktadır. Osmanlılar XV. yüzyılın sonunda Hersek
bölgesini fethettikten sonra, Mostar’da yerleşim daha da yoğunlaşmıştır. Hersek’in merkezi
Blagaj’ın yerini Mostar alınca burası bir askerî ve ticarî merkez olmuştur.
Mostar’ın Türkler’in eline geçişi muhtemelen Bosna sancak beyi İsa İshakoviç eliyle
1468’de gerçekleşmiştir. 153 Buranın ilk defa 1469’da Mostar adıyla anıldığına şahit
oluyoruz. 154 Kaynaklarda Mostar Nahi veya Köprühisarı olarak kaydedilmektedir. Mostar
1522–1530 yılları arasında geçici olarak Hersek sancağının merkezi idi. 155
Tarihte geçirdiği sel ve yangın gibi âfetlerin dışında, 1802-1814 yılları arasında
mahallî güçlerin hâkimiyet alanı için mücadelelere sahne olmuştur. Avusturya işgali
arefesinde de işgale direnmek isteyenlerle, bu işgale taraftar olanlar arasında kanlı iç
çatışmalar yaşanmıştır. Neticede şehir 1878’de direnişsiz olarak Avusturya’nın eline
geçmiştir. 156
Mostar, Avusturya-Macaristan idaresinin sona ermesinin ardından kurulan, önceleri
Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı ve daha sonra Krallık Yugoslavyası adıyla bilinen devletin
toprakları içinde yer aldı. 1929’da merkezi Split (Dalmaçya) olan Primorje eyaletine
bağlandı.

149
Vjekoslav Klajić, Povijest Bosne, Zagreb 1882, s. 23.
150
Muhamed Aruçi, Mostar, DİA, XXX, İstanbul, 2005, s. 296.
151
Ibid, s. 295-296.
152
Evliya Çelebi, Seyahatnâme, VI, 481.
153
Dr. Mihajlo Dinić, “Zemlje hercega Svetoga Save”, Glas SKA, CLXXXII, Beograd 1940, s. 250.
154
Hazim Šabanović, Bosanski pašaluk, Sarajevo 1959, s. 142.
155
Dr. Safvet-beg Bašagić, Kratka uputa u prošlost Bosne i Hercegovine, Sarajevo 1901, s. 105, 184.
156
Hivzija Hasandedić, Mustafa Sidki ef. Karabeg, mostarski muftija od 1857 do 1878 i okupacija Mostara,
Sarajevo 1944, s. 29.

54
II. Dünya Savaşı döneminde (1941-1945) Almanya ve İtalya’nın iş birlikçisi olarak
kurulan Bağımsız Hırvatistan Devleti’ne dahil oldu ve Hırvat unsurunun etkisi altında
kaldı. Bu savaşın ardından kurulan Tito Yugoslavyası devrinde (1945-1990) altı
cumhuriyetten biri olan Bosna-Hersek Sosyalist Cumhuriyeti içinde Hersek bölgesine ait
bir idarî birimin merkezi haline getirildi.
Osmanlı döneminden günümüze gelen en eski kadı siciline göre Mostar şehri yirmi
dört mahalleden oluşmaktaydı. Bunlardan yirmi ikisi kurucularının adıyla anılan camiler
etrafında oluşmuştur: Karagöz Bey, Koski Mehmed Paşa, Nasuh Ağa Vuçyakoviça,
Keyvan Kâhya, İbrâhim Ağa Şariç, Rûznâmeçeci İbrâhim Efendi, Köse Yahyâ Hoca, Sevri
Hasan, Tabakhâne, Sinan Paşa, Nezir Ağa, Hacı Memi, Hacı Ahmed Lakişiç, Hacı Bâlî,
Hüseyin Hoca, Derviş Paşa Bayezidagiç, Fâtıma Kadın, Kâhya Mehmed, Hâfız Havâce,
Ali Havâce, Tere Yahyâ ve Kotla camileridir.
Mostar altın çağını XVI. yüzyılda yaşamıştır. Pek çok vakıf kurmuş olan Mehmed
Karagöz Bey, Nasuh Ağa Vuçyakoviç, Derviş Paşa Bayezidagiç Mostar’da yaşamış, birçok
cami, köprü, kültür ve ticaret merkezi inşa ederek şehrin gelişmesine öncülük etmişlerdir.
Mostar’ı 1074 (1664) yazında ziyaret ettğinde çok sıcak bulan Evliya Çelebi, şehirde
elli üç mahalle, 350 dükkân, kırk beş cami ve mescid, kaygan taştan yapılmış, üzeri kiremit
örtülü 3040 kadar kâgir evden söz etmektedir. Ev sayısı hakkında verdiği rakam abartılıdır.
Ancak bu sıralarda şehrin fizikî açıdan gelişmiş olduğu da bir gerçektir. Mostar’ın Neretva
nehrinin sol kıyısında çarşı, tabakhâne, on dokuz su değirmeni, iki hamam ve medreseler
bulunmaktadır. 157 Fransız seyyah Paullet, Mostar’ın XVII. yüzyıldaki iktisadî durumu
hakkında bilgi verirken, otuz yedi camisinin bulunduğunu kaydeder. Camilerin çoğu
mektep, medrese, dârülkurrâ ve dârülhadîsten oluşan birer külliye idi. Mostar’da birçok
âlim ve siyaset adamı yetişmiştir.
Mostar’daki tarihî eserlerin kitâbelerinin yerli hattat ve sanatkârlar tarafından
yazıldığı ve işlendiği çeşitli kaynaklarda belirtilmektedir. Karagöz Bey Camii’nin, beyaz
taş üzerine celî sülüs hatla hakkedilmiş kitâbesi bu örneklerden biridir.
1992–1995’te Sırp ve Hırvatlar’la müslümanlar arasında yapılan savaşta şehir
düşmemiş fakat harap olmuştur. Camilerin tamamına yakını yıkılmış veya harabeye
dönmüştür. Günümüzde bütün camiler tamir edilmiş durumdadır. Eski camilerin aslına
uygun olarak restore edilmesi veya yeniden yapılması, Mostar müftüsü Seyyid Efendiya
Smaykiç’in büyük özverisiyle tamamlanmıştır.
Mostar’ın günümüze ulaşan tarihî eserleri arasında özellikle Mostar Köprüsü (1557-
1566), Mostar Kalesi, Nasuh Ağa Camii (XVI. yüzyılın ortaları), Karagöz Bey Camii ve
Medresesi (965/1558), Keyvan Kâhya Camii ve Medresesi (960/1533), Koski Mehmed Paşa
Camii ve Medresesi (1026/1617), Yavuz Sultan Selim Mescidi (1512-1520) mimari bakımdan
önemli eserlerdir.
3.18.2. Yavuz Sultan Selim Mescidi
Neretva nehri kenarında, eski köprü yanına, Yavuz Sultan Selim zamanında (1512-
1520) sultan adına bir mescid inşa edilmiştir. Çok tamir gördüğü için ilk hali kaybolan
mescidin nasıl bir yapı özelliğine sahip olduğu tam olarak bilinmemektedir.

157
Evliya Çelebi, Seyahatnâme, VI, 483-486.

55
Pek çok kaynakta, mescidin Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırıldığı kaydedilirken
sadece Evliya Çelebi, Sultan Süleyman tarafından yaptırıldığını bildirmektedir. 158
1593 senesinde Derviş Paşa vakfiyesinde, sultanın mescidi olarak kayıtlıdır.
Gerçekten Mostar’da sultan adına yapılan tek cami idi. Dört Mostar köyünden gelen onluk
geliri mescid görevlileri için kullanılıyordu. Dobrç onluğu imam için, Hrasna müezzin için,
Polog ferraş için ve Vihoviça kayyım içindi.
Osmanlı zamanında mescidin tamiri devlet tarafından yapılmaktaydı. Bu âdeti, daha
sonra Avusturya da devam ettirmiş ve ayrıca imama yıllık 270 forinta maaş vermiştir. 159 En
son olarak 1882 tarihinde tamamen tamir edildiğini, giriş kapısındaki kitâbeden
öğrenmekteyiz. Bu kitâbe Hersek Müzesi’ndeydi. 1992’deki savaş başlamadan önce kitâbe
tekrar mescide kondu. Fakat kitâbe de mescid de savaşta tamamen yok edildi. 160
Eski köprünün ve kulelerinin tabii bir parçası olan mescidin tarihî değeri ve önemi
vardır. Eski köprünün, uzun zaman bu mescidin minaresi olarak kullanıldığı bilinmektedir.
Çünkü köprünün güney tarafındaki özel bir taşın üzerinden ezan okunmaktaydı (bk. F. 75).
1949’da yıktırılan Sinan Paşa Camii müstesna, mescid bugün için Hersek bölgesindeki
tarihî eserlerin en eskisidir.
Yavuz Sultan Selim Mescidi’nin bulunduğu yere 1902’de Avusturya hükümeti
tarafından taş minareli, kubbeli bir cami yapılmak istendi. Bunun için bir kenarı 8-10 m.
olan kare biçiminde bir tabana oturan‚ giriş üstünde üç kubbesi olan, sağ duvar tarafında 25
m. yükseklikte taş minaresi bulunan bir proje öngörülmüştü. 161 13 Mayıs 1902’de Bosna
hükümeti 75 959/1 yazısı ile 7500 kron para ayırarak Yavuz Sultan Selim Mescidi’ni
projede olduğu gibi yeniden yapılacağı kararını almıştı. 162 Daha sonra bu proje
uygulanmadı. 1932’de kapanan mescid hâlâ ibadete açılamamıştır.
1992-1995 savaşında köprüyle beraber yıkılmış (bk. F. 77), 2004 yılında UNESCO
önderliğinde aslına uygun olarak köprüyle birlikte tekrar yapılmıştır. Ancak UNESCO
köprünün üzerine ezan taşının konmasına müsaade etmemiştir. Günümüzde mescid sanat
ve kültürel etkinlikler için kullanılmaktadır (bk. F. 71).
Yeniden tamir edilmiş olan giriş kapısının üstündeki 1882 tarihli kitâbede (60 x 30 cm.)
Türkçe olarak taşa hakkedilmiş celî sülüs hattıyla aşağıdaki ibare yer almaktadır (bk. Kit. 7):

Bi emr câmi‘ yapıldı Sultân Yavuz Selîm Hân hayrat[ı]nâ


harâb iken el-hâc Muhammed mu‘ammer eyledi sâhib-i hayrâtın
himmeti ilâ yevmi'd-deverân meşkurâ lehû sene 1300

Çatılı olan mescidin iç ölçüleri pek küçüktür (kapıdan mihraba 8,82, genişliği ise 6,5 ve duvar
kalınğı 0,7 metredir). Mihrap kıble duvarı içinde gömülüdür (bk. F. 73). Minber mihraba çok
yakın ve ahşaptır (bk. f. 73).

158
İbid, s. 465.
159
AVPM, akt broj 268/1899.
160
Hivzija Hasandedić, Spomenici kulture turskog doba u Mostaru, II dopunjeno izdanje, Mostar 2005, s. 64.
161
Bu proje 1900. senesinde mühendis Dragutin Kohle tarafından hazırlanmış ve Hersek Müzesi’nde
bulunmaktadır.
162
AVPM, akt broj 258/1903.

56
Yine pek küçük olan müezzin mahfili, mescide girer girmez sağ tarafta ahşaptan ve
merdivenli bir yükselti üzerindedir. Kıble duvarında bir tane mihrabın solunda bir tane de
minberin sağında insan boyunu aşmayan pencere vardır (bk. F. 74).
Aynı şekilde giriş kapısının sağ ve solunda birer tane ve sağ duvar üzerinde ise üç
tane pencere bulunmaktadır (bk. F. 72). Sol duvar ise sağır olup penceresi yoktur. Mescidin
tavanı ve tabanı da aynı ahşap malzemeden yapılmıştır.
Mostar’daki tarihî değer taşıyan mimari eserler, Kamu Koruma Kurumu (Zavod za
zaštitu spomenika kulture u Mostaru) tarafından takip edilmekte ve gerekli hizmetleri
yapılmaktadır. 163

163
Hivzija Hasndedić, “Sultan Selim Javuzov mesdžid u Mostaru”, Glasnik VIS-a, nr. 1-2, Sarajevo 1963, s. 60-
62.

57
3.19. NEVESİN ve SULTAN BAYEZİD (II) CAMİİ

3.19.1. Nevesin
Mostar şehir merkezine 36 km. uzaklıkta bulunan Nevesin (Nevesinje, Nevesinye),
Velej (Velež) dağı eteklerinde kurulu ormanlarla kaplı dağlık bir yerleşim merkezidir.
Osmanlı dönemindeki Nevesin hakkında ilk ayrıntılı bilgileri veren Evliya Çelebi,
geniş ve yeşilliklerle kaplı, bağ ve bahçeler içinde 1500 evin bulunduğunu kaydetmektedir.
Hazim Šabanović (Şabanoviç) ve Mehmed Mujezinović’e (Mujezinoviç) göre bu rakam
abartılıdır. 164 Dördü müslüman ikisi hıristiyan altı mahallenin bulunduğu Nevesin’de bir
cami, iki medrese, altı mektep, bir imaret, üç tekke, geniş bir han, bir hamam, bir de
dârülkurrâ vardı. Evliya Çelebi burada, Sultan Bayezid, Veli Ağa ve Kadı Sinan Efendi
camilerinin bulunduğunu bildirmektedir.
1992-1995 Sırp-Hırvat işgaline kadar Nevesin’de üç caminin yanı sıra, II. Dünya
Savaşı sırasında yıkılan ve Ramoviç Vakıf Camii olarak anılan dördüncü bir cami daha
vardı. Birçok yapı, özellikle de mezar taşları yok edilmiştir. Mostarlılar için Nevesin bir
mesire durumundadır. İklimi Hersek bölgesinin birçok yerine kıyasla daha serin, yaz
sıcaklarında dinlenmek için çok elverişlidir. Şehrin üzerinden Mostar, Gacko (Gatsko),
Konjic (Konyits) ve Stolac (Ustulçe) istikametine doğru yol alınır.
1992-1995 Sırp-Hırvat işgaline kadar Nevesin’de, Nevesinye, Julya (Žulja), Biyenya
(Bijenja), Sopilya (Sopilja), Klyuna (Kljuna) ve Kruşevlyani (Kruševljani) camileri vardı. Her ne
kadar dâimî imam bulunduracak kadar yeterli cemaate sahip olmasa da, Ocak’ta da cuma
namazı kılınıyordu. Julya Camii’ni cemaati dağıldığı için dâimî bir imama sahip değildi. 165
Nevesin, şimdi olduğu gibi eskiden de Hersek şartlarına göre tam bir ulemâ merkeziydi.
Meşhur Boşnak şairi Safvet Beg Başagiç de Nevesinlidir.
Osmanlı döneminde Nevesin, her yıl ihale yoluyla hizmeti kiraya verilen, dönemin
posta hizmetini gören Menzilhâne’ye de sahipti. 1186 (1772) yılında bu görevi açık arttırma
ile bir yıllığına 354 kuruş karşılığında Abdullah Ağa Çelebiç devraldı. Nevesin, yörenin
tanınmış simalarının kendi aralarında seçtikleri “âyan”lara da sahipti. Onlar, hükümet
nezdinde halkı temsil eder ve kadılık makamının da istişare heyetini oluştururlardı.
Mostarlı hayır sever Rûznâmçeci İbrâhim Efendi’nin kardeşi Nevesinli Ali Kâfî
Efendi, Sultan Bayezid Camii hareminin sol yanına dârülhadis ve dârülkurrâ yaptırmıştır.
Bunlarının faaliyetinin ne zaman son bulduğu ve yapıların ne zaman yıkıldığı
bilinmemektedir.
1991 nüfus sayımına göre belediye sınırları içinde 14.448 kişi yaşıyordu. Nüfusun %
74’ünü Sırplar (10.711), % 22.95’ini (3313) Boşnaklar, % 1.46’sını (210) Hırvatlar ve %
1,47’sini de (214) diğer halklar oluşturmaktaydı. II. Dünya Savaşı’ndan önce çok farklı bir
etnik yapıya sahip olan Nevesin’de Sırp olmayan halka büyük kıyım yapılmıştır.

164
Mehmed Mujezinović, Islamska epigrafika BIH, Knjiga III, Sarajevo 1982, s. 345.
165
Bajro Perva, ''Preduzeta akcija za vraćanje džamija u vlasništvo Islamske zajednice'', Preporod, nr. 13,
Sarajevo 1985, s. 6.

58
Sırp Çetnikleri’nin merkezi durumundaki Nevesin, Miloşeviç’in (Milošević) Bosna-
Hersek’te yaptığı kıyımlar için de bir merkez olmuştur. Tek taraflı ilân ettikleri Nevesin
Sırp Belediyesi, Nisan 1991’de Hersek “Sırp Özerk Bölgesi”ne katılma kararı almıştır.
Nevesin’de eski Yugoslavya Halk Ordusu (JNA) sadece askerî tesisleri değil, posta, sağlık
ocağı, okul ve fabrika gibi sivil kurumları da işgal etmiş, Sırp olmayan aileler de evlerinden
sürmüştür.
Nevesin’de birçok tarihî eser yıkılmıştır: Careva (Tsareva) Hünkâr, Hacı Veliyyüddin
Dugaliç, Çuçkova (Čučkova) camileri, Katolik kilisesi ile İslâm kültürüne ait dinî eserler.
Ayrıca Klyune, Kruşevlyani, Sopilya, Donya Biyenya, Ocak (Odžak) ve Julya köylerindeki
camilerle Luka, Borovçiçi (Borovčići), Presjeka, Lakat, Hruşta (Hrušta), Kruşevlyani, Gornya
Biyenya (Gornja Bijenja), Postolyani (Postoljani), Bakraçuşa (Bakračuša) ve Rabina köylerindeki
mektepler... 166

3.19.2. Sultan Bayezid Camii

Nevesin’in batı kesiminde yer alan Sultan Bayezid Camii, hayır sever ve dindar bir
padişah olan ve bu yüzden “Velî” diye anılan II. Bayezid (1481-1512) adına, yakın çevresine
hâkim yüksekçe bir plato üzerinde kurulmuştur (bk. F. 79). Hersek bölgesinde, Türkler
tarafından yapılmış en eski ve en büyük camidir. Taş minaresiyle buraya gelen herkesin
dikkatini çekmektedir. Sultan Bayezid Türk topraklarının birçok yerinde olduğu gibi
Nevesin’de de eğitimle ilgili ve çeşitli sosyal amaçlı müesseseler kurmuştur. 167
Cami ilk inşa edildiğinde küçüktü, kubbesi kurşunla kaplıydı. Evliya Çelebi’nin
belirttiğine göre, caminin mütevellilerinden biri 986’da (1578) genişleterek, içerisinde
altıgen kemer inşa etmiş, sofalardaki kubbeleri yıkmış ve kemer kubbelerinin benzerlerini
yapmıştır. Cami yepyeni bir çehreye bürünmüş ve daha büyük bir görünüm kazanmıştır. Bu
adaptasyon çalışması sırasında giriş kapısının üzerindeki kitâbesi kaybolmuştur. Evliya
Çelebi mihrap, minber, mahfil ve kürsüsünün olağan üstü sanatkârane bir biçimde
yapıldığını kaydetmektedir.
Sağ duvarına bitişik vaziyette yaklaşık 20 m. yüksekliğindeki minaresi kesme taştan
yapılmıştır. Giriş kapısı üzerindeki silik yazıyla yazılmış kitâbelerin birinden, 1304 (1886)
yılında birtakım adaptasyonların uygulandığını ve bu sırada minarenin inşa edildiğini
öğreniyoruz.
Camide Hüseyin Efendi (1767), Sâlih Hoca Bajgoriç (1769), Abdullah Efendi (1770);
ayrıca Kolakoviç ailesi mensupları; İbrâhim Efendi (1743), Süleyman Efendi (1769), Ömer
Efendi (1770), Abdullah oğlu Muharrem Efendi (1877) ve Muharrem Efendi (1925) gibi
imam-hatip ve vâizler görev yapmışlardır.
Yukarıda zikredilen görevlilerin dışında Hünkâr mahallesinde (Carska mahala),
takriben 1770’li yıllarda Mehmed Efendi ile Derviş Çelebiç Efendi, Vâiz Efendi ile Sâlih
Srebro Efendi’nin bu cami veya medreselerde görev ifa ettikleri kaydedilmektedir. 168
Cami mektep, medrese, imaret (aşevi) ve şadırvan gibi unsurlardan oluşmaktadır.
1664 yılında Nevesin’i ziyaret eden Evliya Çelebi, Hünkâr Medresesi’nin seçkin bir eğitim
kurumu (dârüttahsîl) olduğunu belirtmektedir.

166
Salko Šendro, ''Genocid nad Bošnjacima Nevesinja’92'', Kabes, nr. 8, Mostar 1996, s. 62-66.
167
Şemseddin Sâmi, Kamûsü’l-a‘lâm, İstanbul 1899, II, s. 78.
168
SNK, Sidžil mostarskog kadije (SMK), V-62, 1 i 107 b, s. 1, 9 i 10.

59
Şadırvanın suyu, hamam için olduğu gibi Yezdoş (Jezdoš) tatlı su kaynağından
gelmektedir. “Hünkârın mektebi” olarak da anılan mektep, caminin yanında ayrı bir binada
1945’e kadar hizmet vermiştir (bk. F. 80). 169 Medrese, imaret ve şadırvanın ne zaman
yıkıldığı bilinmemektedir.
Vakıf sahibi, bu külliyenin ihtiyaçlarının karşılanması için, çarşıda birçok dükkânı
akar bırakmış, fakat vakfedilen bu gayri menkullerle ilgili herhangi bir vakıfnâme tespit
edilememiştir. 1770 yılında Yûsuf Hoca adında bir zat, geliri temgid veya temcid (sabah
ezanı sonrası minareden okunan bir dua) için tahsis edilmiş olan 4500 akçeyi bu caminin vakfına
borçlanmıştır. 170
Caminin önünde, güzel işlenmiş mezar taşları ve kitâbelerin bulunduğu küçük bir
avlu yer alıyordu. Avluda hicrî 1267’de vefat eden Dâvud Bey’in oğlu Lutfullah Bey
Recepaşiç-Başagiç’in kabrini işaret eden bir mezar taşı vardı. Bu kişi, halk arasında Baş
Ağa diye anılan Dr. Safvet Beg Başagiç’in dedesidir. 171
Cami giriş kapısının üzerinde siyah mürekkeple beyaz badana üzerine aşağıdaki
metin yer almaktadır:

‫ﻳﺎﻣﻔﺘّﺢ اﻻﺑﻮاب اﻓﺘّﺢ ﻟﻨﺎ ﺧﻴﺮ اﻟﺒﺎب‬


‫ هﺠﺮﻳﻪ‬١٢٠٤ ‫ﺗﺎرﻳﺦ ﺳﻨﻪ‬
‫ﻣﻦ ﻟﻪ اﻟﻌﺰّواﻟﺸﺮف‬

Yâ müfettiha'l-ebvâb iftah lenâ hayra'l-bâb


Tarih sene 1204 hicriyye
men lehu'l-‘izz ve'ş-şeref.

1992-1995 savaşında Sultan Bayezid Camii yıkılmış ve yerinde hiçbir iz


bırakılmamıştır (bk F. 78).

169
Hivzija Hasandedić, Muslimanska baština u istočnoj Hercegovini, Sarajevo 1990, s. 133.
170
Şemsedin Sâmi, Kamûs-ı Türkî, İstanbul 1900, s. 437, SNK, s. 11.
171
Hamdija Kreševljaković, “Život dr. Safvet-bega Bašagića”, Novi Behar, Sarajevo 1934, nr. 19-21, s. 273.

60
3.20. ORAŞYE ve SULTAN ABDÜLAZİZ CAMİİ

3.20.1. Oraşye

Bosna-Hersek’in kuzeydoğusunun en uç noktasında, Sava nehrinin kenarında yer


almaktadır. Oraşye’de yerleşim 1830-1867 yılları arasında başladı. 1862-1867 yılları
arasında Sırplar, müslümanları Ujiçe, Şabaç, Sokol ve Belgrad şehirlerden zor kullanarak
çıkartmışlardır. Buradan göç etmek zorunda kalan müslümanlar, Bosna’nın Yukarı ve Altı
Aziziye (Bosanski Şamaç ve Oraşye) beldelerine yerleşmişlerdir.
1991 yılı itibariyle şehirde, % 55’ini Boşnaklar’ın oluşturduğu 3400 nüfus
yaşamaktaydı. Köylerle beraber toplam 28.367 olan nüfusun, % 75’ini Hırvatlar, % 15’ini
Sırplar, % 6.7’sini Boşnaklar, % 2.2’sini Yugoslavlar ve % 1.1’ini de diğerleri
oluşturuyordu. Hırvatlar tarafından yıkılan Sava nehri üzerindeki Jupanya Köprüsü, Bosna-
Hersek’i Hırvatistan’a bağlamaktaydı. Köprü 2001 yılında tekrar yapılmıştır.

3.20.2. Sultan Abdülaziz Camii


1863 yılında Sultan Abdülaziz adına şehrin merkezinde inşa edilmiştir. Taş ve
tuğladan yapılan cami, 16 x 16 m. iç ebadındadır (bk. F. 82). Günümüzde çok bakımlı hale
getirilen caminin mihrabı orijinaldir ve taştan yapılmıştır. Minber, caminin sağ köşesinde
ve sağlam bir vaziyettedir. Ahşaptan yapılmış olan kürsü ise, caminin sol köşesinde ve
minber kadar sağlamdır. Caminin kıble duvarında iki sıra, ikişer pencere yer almaktadır.
Alttaki pencereler sivri kemerlidir. Tavan yeni malzemelerle kapatılmış (köpük) durumdadır.
Caminin yan duvarı, iki sıra ve aynı orandaki üçer pencere ile aydınlatılmıştır. Mahfil biraz
yüksekte ve altı adet masif direk üzerine oturtulmuştur (bk. F. 83). Taştan yapılmış olan
minare kalın ve tek şerefelidir (bk. F. 84).
Son cemaat yeri altı adet tuğladan yapılmış direkler üzerine oturtulmuş, ayrıca
kemerlerle bağlanmıştır. Caminin haremi çok geniş olup, girişi üç ayrı taraftandır. Haremin
sağ köşesinde imam lojmanı bulunmaktadır. Kıble duvarının önünde dört adet mezar vardır
(bk. F. 85). Peygamberimizin sakal-ı şerifi de burada korunmaktadır. Kadir gecesinde
mevlit programı bittikten sonra, cemaat sakal-ı şerifi ziyaret etmektedir.
Abdülaziz Camii’nde, Ujiçeli Salih Bey’in oğlu İbrâhim Bey’in yazdığı (Şevval 1248)
el yazması bir Kur’an-ı Kerim vardır. 172 Caminin etrafındaki mezarlıkta, Belgrad’dan
getirilen mezarlar da bulunmaktadır. Bunlar arasında, Biogradlı Abdülkerim Ağa’nın oğlu
Bayram Bey (1869), Biogradlı Mustafa’nın oğlu Hacı Bekir Efendi (1870), Biogradlı Ahmed
Zaim Bey’in kızı (isim okunmuyor 1878), Kasım Bey’in kızı Biogradlı Bayram Ağa’nın hanımı
Hâlide Hanım (1878) ve Biogradlı Abdülkerim Ağa’nın oğlu Hacı İbrâhim Edhem Bey’in
de (1878) mezarları vardır. Kabirlerin mezar taşları mermerden yapılmıştır. Giriş kapısının
üstünde bir âyet-i kerîme ve caminin adının yanı sıra yapılış tarihi yazılıdır.

172
Mehmed Mujezinović, Islamska epigrafika Bosne i Hercegovine, Knjiga II, Sarajevo 1977, s. 167.

61
3.21. PRİYEDOR ve SULTAN MAHMUD (I) CAMİİ

3.21.1. Priyedor

Bosna-Hersek’in kuzeybatısında Sana ve Gomyenitsa nehirlerinin kıyısında


tepecikler üstünde kurulu bir şehirdir. Tepelerin üstündeki Kozara dağı aynı adı taşıyan
Kozara ovasına inmektedir. Deniz seviyesinden yüksekliği 135 m. olan şehrin yüzölçümü
834 km2’dir. Günümüzde Priyedor’da 94,096 kişi yaşamaktadır (% 48’i şehirde, % 52’si
köylerde).

Osmanlılar’dan önce burada hıristiyanlar ve Bogomiller yaşamaktaydı. Hıristiyanların


çoğu burayı terketmiş, kalanlar da Bogomiller’le beraber İslâmiyet’i kabul etmişlerdir.
Osmanlı döneminde müslüman çoğunluk şehrin merkezinde, hıristiyanlar köylerde
yaşıyordu. XIX. yüzyılda yapılan reformlarla hıristiyanlar şehirlere göç etmeye
başlamışlar, 1878’de Avusturya, Bosna-Hersek’i aldıktan sonra göçler daha da
yoğunlaşmış ve şehirde yaşayan gayri müslimler sayısı çoğalmıştır. 173

Şehir, Viyana Kuşatması dönemine rastlayan 1683-1699 yılları arasında kurulmuştur.


Lika’da yaşayan müslümanlar buraya göç etmişler ve daha sonra oluşturulacak olan
Priyedor şehrinin ilk kurucuları olmuşlardır. Şehrin bulunduğu yerde Lug ormanı vardı.
Belirtildiğine göre buraya göç esnasında ilk gelen Udbina ağası Hacı Paşo isimli zattır.
Daha sonra gelenler Hacıpaşiç veya Paşiç soyadını almışlardır. Hacıpaşiç’in oğlu Hacı
Şâban Priyedor idaresi kurulduktan sonra kapetan adını almıştır. Oğlu İbrâhim ve torunu
Mehmed beylerin kapetanlık görevi 1835’e kadar devam etmiştir. 174

Priyedor, kuruluşundan itibaren 1699’a kadar Kostaynica kadılığına bağlı iken, daha
sonra kadılık merkezi Kozarac şehrine geçmiştir. XIX. yüzyılın ortasında da kadılık
merkezi Priyedor’a taşınmıştır. Priyedor çarşısında pek çok esnaf ticarethane açılmış ve
1873’te Priyedor kadılığında 280 dükkân, on beş mağaza ve depoların yanı sıra, dört tane
de han bulunmaktaydı. 175

1873’te Priyedor’da 1279 erkek ve 536 kız öğrencinin okuduğu yirmi dört mektep,
188 erkek ve 141 kız öğrencinin okuduğu yedi hıristiyan okulu bulunmaktaydı. Masiften
yapılmış Rüşdiye Medresesi bir katlı ve pencereleri binanın ön tarafına, çarşı camisinin
girişine bakıyordu. I. Dünya Savaşı’ndan sonra medrese yıkılmıştır. 176

Priyedor’da demiryolu inşasına oldukça erken başlandı. Dünyada ilk demiryolu


1825’te İngiltere’de açılmış ve diğer Avrupa ülkelerine yayılmıştır. Osmanlılar döneminde
Balkanlar’da kurulan ilk demiryolu Banaluka-Priyedor-Dobrlyin güzergâhındaydı.

173
Husref Hadžialagić, Prijedor ni Kozarac, Rijeka 2002, s.9-10-
174
Hasan Škapur, ''Nekoliko podataka o Prijedoru i okolini'', Zbornik, 1962, Banja Luka 1962, s. 110.
175
Hamdija Kreševljaković, Kapetanija u BIH, Sarajevo 1980, s. 176.
176
Hasan Škapur, ''Komunikacija u bosanskoj krajini u XIX. Vijeku'', Zbornik, 63/64, Banja Luka 1964, s. 78.

62
1991’de yapılan nüfus sayımına göre Priyedor’da 49.454 Boşnak (% 44.0), 47.745
Sırp (% 42.5), 6300 Hırvat (% 5.6), Yugoslav 6371 (% 5.7) ve 2600 (% 2.2) diğerleri
yaşıyordu.

1992-1995 yılları arasında Priyedor tarihinin en büyük katliamı yaşandı. Sırp


olmayan insanları yakalayıp öldürdüler, kalanları Manyaça ve Omarska hapishanelerine
koydular. Priyedor ve çevresindeki camilerin tamamını mezarlıklarıyla birlikte yıktılar. Bu
bölgede İslâm mimarisinin izlerinin tamamen yok ettiler.

Salnâmede, I. Mahmud veya şehir camisinin dışında on bir caminin yanı sıra bir
medresenin, mektep ve hanların, iki köprünün bulunduğu kaydedilmektedir. 177 Günümüzde
mevcut olmayan köprülerin birisi 160, diğeri 94 adım genişliğindeydi. 178

3.21.2. Sultan Mahmud (I) Camii


Priyedor’un en merkezî yerinde Sultan Mahmud veya diğer ismiyle Şehir Camii
bulunmaktadır. Girişindeki kitâbeden, caminin kale içinde olduğunu öğreniyoruz. İç
ölçüleri 10,35 x 8,5 m. olan caminin duvarları taştan olup 90 cm. kalınlığındadır. Mahfil,
minber, kürsü ve trabzan ahşaptan yapılmış, mihrapta ise motifler vardır.
Cami, dışarıdan bakılınca ince ve uzun minaresiyle muhteşem bir eserdir. Hareminde
yaklaşık elli adet büyük ve süslü Krayna usulü mezar taşı vardır. Mezar taşlarının ikisinin
üstünde, ustaların isimleri yazılıdır. Oldukça estetik görünümlü mezar Agan Çayiç’e aittir.
Taşın üstündeki yazıda şu ifadeler yer almaktadır:

‫اﻟﻤﺮﺣﻮم‬
‫اﻟﺤﺎج اﻏﺎن اﺑﻦ‬
‫اﻟﺤﺎج ﻣﺤﺮم ﭼﺎﻳﻚ‬
‫روح اﻳﭽﻮن اﻟﻔﺎﺗﺤﻪ‬
١٢٨٢ ‫ﺳﻨﻪ‬
‫ ﺐ‬١٥ ‫ﻔﻰ‬
‫ﻋﻤﻞ ﺑﻬﻜﻪ ﻧﻰ ﻋﺜﻤﺎن‬
‫زوﻟﻴﻜﻚ‬

el-Merhûm el-hâc Agân ibnü'l-hâc Muharrem Çâyîk ruhu için el-Fâtiha


sene 1282 fi 15 (Rece)b ‘Amel-i Bihkenî Osmân
Zulik

İkinci mezar taşı ise Priyedor’un son idarecisi Mehmed Bey’in oğlu Hüseyin Bey
Kapetanoviça aittir. Bu mezar taşı da hem büyük hem de oldukça süslüdür. Taşın üstünde
Çelenka fes, diğer tarafta keski bulunmaktadır.

177
Salnâme-i Vilayet-i Bosna, Millet Kütüphanesi, kısım:A.E. Selname, İstanbul 1290/8.
178
İbid.

63
1992-1995 savaşında Sırplar camiyi mezarlıklarıyla birlikte yıkmışlardır (bk. F. 86).
Caminin yerini ziyaret ettiğimizde bir köşesinde yeni yapılan bir gasilhane ve birkaç mezar
taşı kalmıştır (bk. F. 87). Bu gün mevcut olmayan kitâbenin metni şöyledir:

‫ﺻﺎﺣﺐ اﻟﺨﻴﺮات واﻟﺤﺴﻨﺎت ﺳﻠﻄﺎن ﻣﺤﻤﻮد ﺧﺎن‬


‫ﺧـﻠّﺪ اﻟﻠّﻪ ﺧـﻼﻓﺘﻪ اﻟﻰ اﻧﺘﻬﺎء اﻟﺪوران‬
‫ﺳﻨﻪ ﺳﺘﻴﻦ وﻣﺎﺋﻪ واﻟﻒ ﻓﻰ ﺷﻌﺒﺎن‬

Sâhibü'l-hayrât ve'l-hasenât Sultân Mahmûd Hân


hallede'llâhu hilâfetehu ilâ intihâi'd-devrân
sene sittîn ve mie ve elf fî Şa‘bân. 1160.

64
3.22. ROGATICA ve SULTAN SELİM (II) CAMİİ

3.22.1. Rogatica

Güneydoğu Bosna’da Rakitnica nehrinin iki yakasında ve deniz seviyesinden 520 m.


yükseklikte yer almaktadır. Vişegrad’ın 20 km. doğusunda Saraybosna yolu üzerindedir.
Çevresinde Gorajde, Rudo, Vişegrad, Srebreniça, Vlaseniça, Han Pijesak, Sokolaç ve Pale
şehirleri bulunmaktadır. Arazisinin % 20’si deniz seviyesinden 500 m., % 80’i 800-1900
m. yüksekliktedir. En büyük yükseltiler Devetak, Sjemeç ve Tmor dağlarıdır. 179 Yıllık
ortalama sıcaklık 11 °C’dir. Bölge dağ ve ormanlarla kaplı olduğu için küçükbaş hayvan
besiciliği yapılmaktadır.
Rogatica’nın tarihi milât öncesinden günümüze kadar uzanan çok eski bir geçmişe
sahiptir. Şehrin adı Osmanlılar’dan önce Rogatica idi. 1463’te Osmanlılar Rogatica’yı
aldıktan sonra, bölgenin yöneticiliğine İsa Bey oğlu Mehmed Çelebi’yi getirmişlerdir.
Şehir ve bölgenin onun zamanındaki gelişmesine atfen şehre Çelebipazar denmeye
başlamıştır. XV. yüzyılda Rogatica’da İslâmlaşma başlamış ve pek az hıristiyan kalmıştır.
Devlet yönetiminde birçok Rogaticalı’ya yüksek mevkilerde görev verilmiştir. Sinan Paşa
Boroviniç büyük vezir rütbesine ulaşmış 1517’de Kahire kuşatmasında şehit olmuştur. Ali
Paşa Semiz Praçiç yeniçeri ağası, Rumeli beylerbeyi, Mısır valisi ve büyük vezir olmuş ve
1564’te vefat etmiştir. Sokollu Mehmed Paşa bunların en ünlülerindendir.

Viyana Kuşatması’ndan sonra Budin, Dalmaçya ve Slavonya gibi değişik bölgelerden


insanlar Rogatica’ya göç etmişlerdir. Özellikle Sırplar’ın Osmanlılar’a karşı giriştikleri
harekât neticesinde 1803-1813 tarihinden 1863’e kadar Sırbistan ve Karadağ’dan
Rogatica’ya kaçan birçok müslüman aile olmuştur.

II. Dünya Savaşı’ndan sonra Rogatica’da büyük bir demografik değişiklik meydana
gelmiştir. Birçok eski ve köklü aile Sırp baskısı sebebiyle Saraybosna’ya göç etmiştir.
1992’ye kadar şehirde 8916, köylerde 13.062 olmak üzere toplam 21.978 nüfus vardı.
Rogatica’ya bağlı otuz iki Boşnak, otuz bir Sırp ve elli altı karışık köy vardı.

XVI. yüzyılın başında Rogatica’da Voyvoda Sinan tarafından ilk cami ve mahalle
tesis edilmiştir. Mahalle bugün de aynı adla anılmaktadır. 180 1528-1558 yılları arasında
ikinci cami ve mahalle, Graçaniça adıyla Voyvoda Sinan’nın oğlu Oruç Ağa tarafından
tesis edilmiştir. 1558’de Arnavudiye adıyla üçüncü cami, mahalle, mektep ve hamamla
birlikte, İlyas Beyzâde oğlu Hüseyin Bey tarafından yaptırılmıştır. Sultan Selim Camii ise,
devlet tarafından yaklaşık 1571’de inşa edilmiş ve etrafındaki yerleşim yerleri de Hünkâr
mahallesi adıyla anılmıştır. 181 Bu mahallede üç cami daha yaptırılmıştır. 1571’de
Şücâüddin Efendi çarşı merkezinde zengin vakıflı bir cami inşa ettirmiştir. Serhâdiye ve
Serdâriye camileri 1871 civarında yapılan camilerdendir. 182

179
Mustafa Fejzić, Svjetlost i tama Rogatičke historije, Zenica 2002, s.19.
180
Alija Nametak, “Karađoz beg i njegovo doba”, Novi Behar, VII, Sarajevo 1933, s. 115-119.
181
İbid, s.119.
182
H.Hasan Ljubunčić, “Kulturno-Istorijski spomenici-vlasništvo IVZ”, Glasnik IZ-e BIH, III, Sarajevo 1952, s.
272.

65
Hüseyin Bey’in yaptırdığı Arnavudiye Camii, Karadağ ordusunun 1914’te buraları
işgali sırasında yanmış ve yalnız minaresi kalmış ve daha sonra bina yeniden yapılmıştır.
Çarşı Camii diye anılan Şücâüddin Camii de aynı yıl içinde yanmış, onun da yalnız
minaresi kalmış, cami kısmı çatılı olarak yeniden yapılmıştır; minaresi stalaktitli, renkli
taşlarla müzeyyen ve pek zarifti.

Mahalle ve camilerle beraber mektepler, medreseler, hanlar, hamamlar,


kervansaraylar, dükkânlar ve köprüler de yapılmıştır. İlyas Bey’in oğlu Hüseyin Bey’in
1553’ten evvel yapılmış bir hanı ve Praça nehri kenarında halen temelleri görülen ahşap
büyük bir köprüsü olduğu bilinmektedir. 183 Köprülerden en meşhuru XVI. yüzyılda yapılan
Jepa Köprüsü’dür. 184

1992 yılı Haziran-Ağustos ayları arasında Rogatica ve çevresi tamamen Sırplar’ın


eline geçmiş, on yedi tane cami yıktırılarak ortadan kaldırılmıştır. Boşnaklar’ın evlerinden
de önce değerli eşyalar alınmış, sonra da evler yakılmıştır. 1995 savaşından sonra pek az
Boşnak geri dönebilmiştir. Günümüzde, Türkiye tarafından Rogatica’da bir cami,
abdestahane, gasilhane, şadırvan ve imam lojmanı yaptırılmaktadır.
3.22.2. Sultan Selim (II) Camii

Sultan II. Selim’in yaptırdığı (1571-1572) cami günümüzde mevcut değildir (bk. F. 88).
Çatılı ve taş minareli cami, Careva veya Hünkâr Camii olarak da bilinirdi. Şehrin güneybatı
tarafında Hırid tepesinin eteğinde yer almaktaydı. Caminin birkaç kapıdan girişi vardı.
İçinde sıva üzerinde renkli 2,55 x 1,5 m. ebadında Ayasofya Camii’nin resmi vardı. 185

II. Dünya Savaşı’nda Sırplar tarafından önce ateşe verilmiş, sonra da yıktırılmıştır
(1943), fakat bir daha yaptırılmamıştır. Caminin yanındaki mezarlıkta birkaç mezar taşı
kalmıştır (bk. F. 88-89). Ana girişi üzerinde 1943’e kadar kitâbesi varken, o yıl camiyle
birlikte kitâbe de kaybolmuştur. Kitâbenin sadece metni kalmıştır. 186 Türkçe dört beyitten
oluşan kitâbe, güzel celî sülüs hattıyla yazılmıştır.

‫ﺳُﻠﻄﺎن ﺳﻠﻴﻢ ﺧَﺎن ُﺑﻮ دَارى رﺣﻤﺘﻰ‬


‫أﻳﻠﺪى أﺣﻴﺎَآﻪ ﺑُﻮ در راﻩ دﻳـﻦ‬
‫ﺴـﻼم‬‫ﻣَﺠﻤﻊ ﻓﺎﺿﻞ اوﻻ دار اﻟ ﱠ‬
‫ﺣَـﻘّــﻪ ﺗﺴـــﺒﻴﺢ أﻳﺪﻩ داﻳﻢ ﺳﺎﺟﺪِﻳﻦ‬
‫روﺷَـﻦ اُوﻻذِآـﺮﺣـ ّﻘــﻴﻠﻪ ﻣُــﺪَام‬
‫ﺧﺪاﻳﻪ زاهﺪﻳﻦ‬ ُ ‫آﺴـﺐ أﻳﺪ َﻩ ﻗُــــﺮﺑﺖ‬
‫ﺟَـﺎﻣﻌـﻚ ﺑُﻮﻳﻠﻪ َد ِد ْم ﺗَﺎرﻳﺨـﻨﻰ‬
‫ﻋـﺎﺑﺪﻳﻦ‬
َ ‫ن‬
ْ ‫ﻲ رَﺣْـﻤَﺔ ﻣــﻜَﺎ‬ِ ‫َﻣﻠﺠَــ‬

183
Alija Bejtić, Spomenici Osmanlijske Arhitekture u Bosni i Hercegovini, Sarajevo 1953, s. 272-276.
184
İbid, s. 274.
185
Mehmed Mujezinović, Islamska epigrafika BIH, kniga II, Sarajevo 1977, s. 96.
186
H. Mehmed Handžić, Saraybosna Gazi Hüsrev Bey Ktp., nr. 2650.

66
Sultân Selîm Hân bu dâr-ı rahmeti
Eyledi ihyâ ki budur râh-ı dîn
Mecme‘-i fâzıl ola bu dârus-selâm
Hakka tesbîh ede dâyim sâcidîn
Ruşen ola zikr-i hakkıyla müdâm
Kesb ede kurbet-i hudâya zâhidîn
Câmiin böyle dedim târihini
Melce-i rahmet mekân-ı ‘âbidîn

Caminin kitâbesi 980 (1572) tarihini tutmaktadır. Tarih mısraının başında “melceî”
şeklinde yazılan kelimenin doğrusu aynı okunuştaki “melce-i”dir; yani Farsça kaideyle
muzaftır, imlâ yanlıştır. Ancak ebced ile tarih hesabını kolay tutturabilmek için imlâ
zorlanmaktadır. Birinci mısrada Farsça kaideyle terkip olan “dâr-ı rahmet” ibaresindeki iki
kelime arasına konan “y” harfi ise mazeretsiz yanlış ve fazladır. 187

187
Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri: Yugoslavya, İstanbul 1981, s. 103.

67
3.23. SARAYBOSNA ve FÂTİH SULTAN MEHMED CAMİİ

3.23.1. Saraybosna
Bosna-Hersek'in başşehri olan Saraybosna (Sarajevo), etrafı dağlarla çevrili ve arazisi
sulak olduğu için yerleşime çok uygundur. Bosna nehri Saraybosna ovasının
güneybatısında İgman dağından çıkmaktadır. Diğer küçük nehir ve ırmaklar Milyaçka,
Jelyeznica, Dobrinya ve Zuyevina Bosna nehrine karışırlar. Saraybosna dağlarının
yüksekliği 1500-2000 m., tepeler 700-900 m. arasındadır. Ova deniz seviyesinden 500 m.
yüksekliktedir. İklimi çok serttir, yazları çok sıcak, kışları ise çok soğuktur. Gündüz ve
gece sıcaklık farkı oldukça büyüktür.
Bosna eyaletinin merkezi olan bu büyük belde Bursa, Edirne, Üsküp gibi tam
mânasıyla yeni baştan yapılmış bir Osmanlı şehridir. Yerinde, Vrhbosna isminde adı
bilinmeyen bir palanka varken, Osmanlılar döneminin ilk yarım asrında, pek çok cami, han,
hamam, medrese, köprü, bedesten yapılmıştır.
Adını, yakınındaki Bosna nehrinden almakta olup, fethi müteakip henüz sancak
beyliği merkezi iken yapılan Bey Sarayı’ndan dolayı buraya “saray” ismi eklenerek
Saraybosna şeklinde anılmaya başlamıştır. Bazen Bosnasarayı da denir; Boşnakça’da adı
Sarajevo’dur.
Osmanlılar tarafından 840’ta (1436) fethedildikten sonra Bosna, sancak beyinin
merkezi oldu; 991’de de (1583) Bosna beylerbeyine, resmî merkez vazifesi görmeye
başladı. 188 Bununla beraber valiler, önce Travnik’te, 1588’den sonra Banyaluka’da kalır ve
şehri senede bir defa resmî olarak ziyaret ederlerdi. 1851’den 1878’ya kadar valiler bu
şehirde ikamet ettiler. 1878’de Avusturya’nın işgaline uğradı; 1918’de Yugoslavya’ya
verildi.
İlk sancak beyi, Konyic’de iskân edilen Tatarlar’ın reisi Minet Bey’in oğlu Mehmed
Bey olmuştur. 189 İkincisi Üsküp’te büyük hayratı olan İshak Beyzâde İsa Bey’dir (ö.
190
1469’dan sonra). İlk beylerbeyi 991’de (1583) Sokollu Ferhad Paşa olmuştur. Evliya Çelebi,
Fâtih Sultan Mehmed devrinde Hersek ve İzvornik’ten sonra, buranın fethedilip şimdiki
Hünkâr Camii’nin yerinde bir saray inşa edildiğini, adının da ondan geldiğini bildirdikten
sonra, kalesinin küçük olduğunu, içinde Ebülfeth Mehmed Han Camii’nin bulunduğunu ve
XVII. yüzyılda sadrazamlardan Melek Ahmed Paşa’nın Bosna beylerbeyiliği esnasında bu
kaleyi tamir ettiğini bildirmektedir. 191
17.000 hanenin bulunduğu şehir 400 mahalleden oluşur (onu Sırp ve Bulgar, ikisi yahudi,
390’ı müslüman). Oldukça geniş olan Paşa Sarayı’nın yanı sıra Defterdar Musli Efendi,
Serdefterdar Musli Paşa sarayları meşhurdur. Cuma namazı kılınan 77 camisi ve 100 de
mescidi vardır. Birçok medresenin yanı sıra sekiz dârülkurrâ, on dârülhadis, 180 sıbyan
mektebi mevcuttur. 192

188
Palletier, a.e., s.24.
189
Hammer, Devle-i Osmâniyye Tarihi, İstanbul 1329, trc. Mehmed Ata, III, 82 ve sicil, IV, 515.
190
Glisa Elezović, Turski spomenici, Glasnik Skopskog naučnog društva, Skoplje 1927, s. 24.
191
Evliya Çelebi, Seyahatnâme, V, s. 427.
192
İbid, s. 427.

68
Evliya Çelebi şehirde kırk yedi tekke olduğunu, bunların içinde Mevlevî Tekkesi’nin,
Milyacka nehri kenarında cennet gibi bir yer olup 79-80 hücresi, semâhanesi, dârü’l-itâmı
bulunduğunu, ayrıca Misafir Şeyh, Abdülkâdir-i Geylânî, Halvetî, İbrâhim Efendi
tekkelerini zikreder. Sürekli akan 110 çeşmesi, 300’den fazla sebilhânesi vardır; Ferhad
Paşa, Hüsrev Paşa, Murad Paşa, Gazi İsa Bey sebilleri en meşhurlarıdır. Beş tane çarşı
hamamı vardır, en güzeli de Hünkâr Hamamı’dır; 670’ten fazla mükellef konak hamamı
vardır. Yolculara aş dağıtılan üç kervansaray mevcuttur. Yirmi üç adet kale gibi tüccar
hanının bulunduğu şehirde Hacı Beşir ve Hacı Nezir hanları meşhurdur. Sekiz tane de
bekâr hanı vardır. 1080 adet dükkânı olup, ahşap örtülüdür; bedesteni kâgirdir. Milyacka
nehri üzerinde yedi köprü vardır; Hünkâr Köprüsü alçak, fakat uzundur.

69
Kronolojik Olarak Saraybosna Şehrinin Âbideleri
ESERİN ADI İNŞA TARİHİ ESERİN ADI İNŞA TARİHİ
Hicri Miladi Hicri Miladi
1 Hünkâr Camii (Eski cami, Ebülfeth camii) 858 1454 51 Nasuh Bey Mescidi 960? 1552?
2 Yahya Paşa Cami II. Bayezidin damadı 878 1484 52 Hacı Hasan Mescidi 961 1553
3 Kerunî Hacı Hüseyin Mescidi 878 1473 53 Davud Çelebi Mescidi 961 1553
4 Sancak Beyi Yakub Paşa Mescidi 897 1491 54 Peşiman Hacı Hüseyin Mescidi 962 1554
5 Ayas Paşa Mescidi 897 1474 55 Bozacı Cami 963 1555
6 Mimar Sinan Mescidi 902 1496 56 Kebir Hacı Ahmed Mescidi 964 1556
7 Şeyh Ferruh Mescidi 905 1499 57 Hacı Hubyar Ağa Mescidi 964 1556
8 Bâlî-Zâde Hacı Mehmed Mescidi 906 1500 58 Kara Ferhad Cami 965 1557
9 Haci Abdü’l-halim Ağa Mescidi 910 1504 59 Hacı Memi Mescidi 965 1557
10 Gazi Bâlî Bey Mescidi 912 1506 60 Hacı İdris Mescidi 965 1557
11 Üsküdârî Ahmed Çelebi 912 1506 61 Haci Turhan Mescidi 966 1558
12 Kasab-Zâde Hacı İbrahim Mescidi 921 1515 62 İvlakovalı Hacı Mehmed Mescidi 966 1558
13 Mustafa Bey Cami 924 1518 63 Tüccar Hacı İbrahim Mescidi 966 1558
14 Gazi İsa Bey oğlu Mehmed Bey Cami 926 1520 64 Kadı Hasan Efendi Brdo Cami 968 1560
15 Hasan Pehlivan Mescidi 928 1521 65 Gazi Ali Paşa Cami 968 1560
16 Sarac İsmail 928 1521 66 Hacı Turhan Mescidi 968 1560
17 Topal Hacı Mescidi 930 1523 67 Ferhad Paşa Cami 969 1561
18 Zağarcı Mescidi 931 1524 68 Kazanî Hacı Ali Mescidi 969 1561
19 Hoca Kemalü’d-din Mescidi 931 1524 69 Sahtiyancı Hacı Mahmud 970 1562
20 Müderris Molla Mehmed 931 1524 70 Hacı Seyyid Cami 971 1563
21 Abdü’l-halife 931 1524 71 Nalçacı Hacı Osman 972 1564
22 Paçacı Hacı Nasuh Cami 931 1524 72 Müftü Süleyman Efendi Mescidi 973 1565
23 Çekrekçi Cami 933 1526 73 Oruc Pehlivan 973 1565
24 Gazi Husrev Bey Cami 937 1530 74 Hacı Timur Han Mescidi 974 1566
25 Nebrdilo Hacı Ali 939 1532 75 Hacı Sinan Mescidi 974 1566
26 Kemal Bey Mescidi 940 1533 76 Durakçı Hacı Ahmed Mescidi 982 1574
27 Terzibaşı Sinan Mescidi 941 1534 77 Hıtrî Süleyman 986 1578
28 Tokmo-Zâde Hacı Ali 941 1534 78 Kadı Bâlî Efendi Mescidi 988 1580
29 Kulin Hacı Bâlî 941 1534 79 Hoca-Zâde Haci Ahmed Cami 1000 1592
30 Kalın Hacı Ali Ağa Mescidi 942 1535 80 Özengi-Zâde Hacı İbrahim 1000 1591
31 Kartal Hacı Mahmud Cami 945 1538 81 Hacı İsa Mescidi 1040 1630
32 Çuhacı Hacı Süleyman Mescidi 946 1539 82 Cano-Zâde Hacı Mehmed 1040 1630
33 Sinan Vojvoda Hatunu Mescid 947 1540 83 Rogo-Zâde Mescidi 1098 1686
34 Sagrıcı Hacı Mahmud Mescidi 948 1541 84 Ak Cami 1109 1697
35 Hacı Yahya Mescidi 950 1543 85 Baş Çarşı Cami ? ?
36 Keçeci Hacı Sinan Mescidi 951 1544 86 Şeyh Bagdadi XVI. asır ? ?
37 Bekir Hacı Ali Baba 951 1544 87 Odabaşı Hacı İbrahim ? ?
38 Hacı Cafer 951 1544 88 Dayanlı Hacı İbrahim Mescidi XV. yy ? ?
39 Tavil Hacı Mustafa Mescidi 952 1545 89 Şeyh Müslihü’d-din Mescidi ? ?
40 Peltek Hüsamü’d-din 953 1546 90 Mokro-Zâde Sinan Vojvoda Mescidi ? ?
41 Kâtıb Kasım 953 1546 91 Sağır Hacı Mahmud Mescidi ? ?
42 Küçük Kâtib Muhyi’d-din Mescidi 955 1548 92 Köse Sinan Cami ? ?
43 Sağır Hacı Ali 956 1549 93 Saraç Hacı Ali Cami XVI.yy ? ?
44 Yağcı-Zâde Hacı Ahmed 956 1550 94 Sarac Hacı Haydar ? ?
45 Haraccı Haci Mustafa Mescidi 957 1550 95 Tutî Baba camilerdir ? ?
46 İplikçi Sinan Mescidi 957 1550
47 Abd-i Cedid Mescidi 958 1551
48 Ermagancı Sinan 958 1551
49 Aşık Memi 959 1551
50 Çoban Hasan Voyvoda Mescidi 960 1552

70
Bunların en eskisi Hünkâr Camii’dir. Tarihleri tespit edilemeyenlerin ilki Baş
Çarşı 193 ve sonuncusu da Tûtî Baba camilerdir. 194
Bu cami ve mescidlerin çoğu çatılıdır; bazısı ahşap, bazısı taştan minarelidir;
ahşap çatı özelliği ortak olduğundan her birinde ayrı ayrı gösterilmiştir. Bugün
Saraybosna’nın en meşhur camileri Gazi Hüsrev Bey, Baş Çarşı, Ferhadiye, Hünkâr ve
Ali Paşa camileridir.
Ali Paşa Cami ve Türbesi
XVI. yüzyılın başında, ortasından Koşevo deresinin geçtiği yer, Ali Paşa
Camii’nin yapımı ile Ali Paşa mahallesi adını aldı. Araştırmacı Mujezinoviç, Ali
Paşa’nın Budin beylerbeyi olduğunu kaydeder. 195 Caminin 1560’ta inşa edildiğinden,
bânisinin o tarihlere yakın zamanda iki defa Budin beylerbeyi olan Hâdım Ali Paşa’nın
da olması muhtemeldir.
Caminin iç hacmi 9,44 x 9,50 metredir; kubbesi iki taraftan gelen tonozların
kesişmesinden meydana gelen köşeliklere oturur; Bosna camilerinin çoğunda olduğu
gibi, müselles bir sarkma ve altında stalaktitli bir takoz yerleştirilmiştir. Duvar kalınlığı
1,08 m. olup, sekiz altlık, altı üstlük ve üç adet de üç sıra pencere vardır. Kasnak her
cephesinde birer penceresi olan sekiz köşedir. Minare, cami gibi taştan yapılmıştır.
Şerefe keskin köşeli stalaktitlerle süslüdür. Caminin sağında, içte iki katlı ve üç
mermer direğe oturan bir mahfille, solda düz ayak bir maksûre vardır; minareye
mahfilin iki katından ayrı ayrı kapı bulunmaktadır. Revak oldukça endamlı ve zariftir.
Cami, küçücük kaba yonma kesme taş sıraları ile yapılmıştır.
Ali Paşa Türbesi 3 m. ebadında, yüksek bir kaide üstüne oturtulmuş, ufak
bademlerle süslü başlıklar ve mermer sütunlara basan bir kubbeye sahiptir. Yazısı
yoktur burada yattığı da söylenemez.
Hoca Durak Camii
1528 yılından önce yapılan caminin bânisi Hoca Durak, 1541 tarihli Sicil
Defteri’nde merhum olarak zikredilmektedir. 196 Baş Çarşı’nın sınırında ve buranın en
belli başlı âbidesidir. Çarşının sıkışık yerinde olduğundan avlusu dar tutulmuştur. Son
zamanlarda itina ile tamir edilmiş, ihata duvarı yenilenmiş, özellikle bir müddet çatı ile
örtülü bulunan revakın kubbeleri yapılmıştır. Kubbe çapı 9,25 m., duvarlar 1,15
metredir. Fakat endam ve tenasüp kusursuzdur; minare yine yüksektir; külâha kadar
28,40 m. boyu vardır. Kubbe yüksekliği 15,50 metredir.
Bina tamamen kesme taştan ve itina ile inşa edilmiştir. Caminin sekiz altılık, altı
üstlük ve üçüncü sıra penceresi vardır. Kasnak sekiz köşeli olup duvar gövdesi
kasnağın orta kenarı genişliğinde yüksek tutulmuş, köşeler ufak birer kademeyle
düşürülerek, camiye güzel bir görünüm kazandırılmıştır. Kasnağın her yüzünde bir
pencere vardır. Asıl gövde ve minare gayet muntazam ve kalın kesme taştandır; revak
kemerleri ve yüzleri ufak kaba yonmaya yakın bir ebattadır. Başlıklar baklavalıdır.

193
Šeyh Sejfuddin Kemura, “Sarajevske džamıje i druge javne zgrade Turske dobi”, Glasnik zemaljskog
muzeja u Bosni i Hercegovini, Sarajevo 1911, XXIII, s. 175.
194
Mehmed Mujezinović, “Turski natpisi u Sarajevu iz XVI vijeka”, POF i istoriju Jugoslovenskih
Naroda pod Turskom vladavinom, III, IV, Sarajevo 1952/53, s. 96-97.
195
Mehmed Mujezinović, Islamska Epigrafika bosne i Hercegovine, I, Sarajevo 1974, s. 400-408.
196
İbid, s. 277-278.

71
Minare on altı köşeli olup kaidenin yüzlerine kemerli kitâbeler işlenmiştir. Şerefe
altı stalaktitsizdir. Bir kepçe ile gövdeden taşırılmış ve bir kavalla bitirilmiştir. Küpün
üstünde ve şerefe kepçesinin altında birer simit olup birinin üstüne, diğerinin altına
kırımızı taşla lâleler kazılmıştır. Mihrap yaşmağı sekiz sıra stalaktitlidir. Minber çok
yüksek değildir. Mahfil stalaktitli başlıkları olan ikişer sütuna oturur ve iki taraflıdır.
Mahfilin merdiveni soldadır.
Ferhadiye Camii
Evropa Oteli’nin arkasına cami duvarları ve revak kemerlerinin tamamının 12-15
santimetrelik pek ince, kaba yonma ve geniş derzli taşlarla örülmüş olması, caminin
lâyık olduğu mertebeyi gölgelemekte, ilk bakışta binanın tuğladan yapıldığı izlenimi
hâsıl olmaktadır. Kesme taştan yapılan minare mükemmeldir. Baklavalı küpü çok kısa
olmakla beraber, kaide ve gövde yine ince taştan, fakat ince derzlidir, şerefe altı bir
simit ve bir kepçeden ibarettir. Revak direkleri mermerdendir, başlıklar baklavalıdır.
Cami içten içe 11,20 x 10,90 m. ebadındadır. Derinliğinin 30 cm. bir fazlalığı
vardır. Kubbe iki duvardan gelen karşılıklı iki tonozla meydana getirilmiş kemerli
köşeliklere oturur; iki tonozun fasl-ı müşterek üç köşe bir dilimle bağlanmış, dilimin
alt çıkıntısı altı sıra stalaktitli takoza oturtulmuştur. Minber oldukça basit ve tamamen
mermerden yapılmıştır. Tek taraflı mahfilin bütünü mermerden olup sekiz köşe beş
mermer direğe oturur. Başlıklar sivri baklavalı olup, direk araları dilimli mermer
levhalarla bağlanmıştır. Merdiven, kıble duvarı içinde bırakılan bir çıkıntıya oturarak
mahfile çıkar. Korkuluklar nefis oyma mermerdir. Cami sekiz altlık, altı üstlük ve
bunların ortasında üçüncü sıra pencere ile ışık alır.
Gazi Hüsrev Bey Külliyesi
Bütün Bosna-Hersek müslümanlarının yanı sıra, bir Slav eseri addedilerek Bosna
hıristiyanları dahi, bu külliyeyi kutsal sayarlar. Gazi Hüsrev Bey Külliyesi, yeni
kurulan bir şehrin ölçüleri, yerin müsaadesi, şahsî imkânlarına göre toplumsal hayatın
muhtaç olduğu bütün bina çeşitlerini içermektedir. Caminin medresesi, çarşısı, ticaret
hanı, hankahı, imareti, türbeleri, hamamı, ilk inşa devrinden sonra mütevellilerin
gayretiyle ilâve edilen bir saat kulesi, dört ticaret hanı bulunmaktadır. Şehrin en önemli
binası olan Gazi Hüsrev Bey Camii, tam bir Türk muhiti teşkil eden çarşının ortasında
II. Bayezid’in kızı Selçuk Sultan ile Ferhad Bey’in oğlu olan Hüsrev Bey’in ikinci defa
Bosna sancak beyliği zamanında (937 / 1530) yapılmıştır.
Gazi Hüsrev Bey Camii, Çemberlitaş’taki Atik Ali Paşa Camii’ne
benzemektedir. Merkezî bir kubbe ile, önde yarım kubbeli bir mihrap hücresi vardır.
Kubbeler arasında fark önemsizdir. Cami tamamen kesme taştandır. Minare çok
yüksek, şerefe altı bir çanaktan ibarettir. Kıble duvarında dört pencere vardır ve bir
tarafta sol iki pencerenin ortasında Avusturya zamanında ihdas edilmiş bir dış mihrap
bulunmaktadır. Caminin en güzel kısmı olan revaklar, Avusturyalılar tarafından
bozulmuş ve muhdes mihraba at nalı bir Arap kemeri oturtulmuştu. 197

197
Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimarı Eserleri:Yugoslavya, II, 3. Kitap, İstanbul 1981, s.
346.

72
Mihrap yaşmağı yedi sıra stalaktitlidir. Çerçevesi sıvama estampaj kalemlerle
örtülmüştür. Minber mermerden oyma korkuluklu, güzel kabartma göbekli ve
mükemmeldir. Camide girişin sağında iki katlı bir mahfil ile solda bir, kanatlarda
birerden toplam üç maksûre vardır.
Medrese. Cami kapısının karşısında güzel, zarif kapalı avlulu bir medresedir.
Medrese Gazi Hüsrev Bey tarafından yapılmıştır. 6,75 x 6,50 m. iç ölçüsünde kubbeli
bir dershane ile genişlikleri umumiyetle 2,97 m., derinlikleri 2,84-2,89 m. olan on iki
hücreden mürekkeptir. Dershane, tam kapı mihverinde olmayıp sola doğru kaydırılmış,
bu suretle kazanılan yerden arka bahçeye geçit verilmiştir. Her hücrenin dışarıya bir
penceresi vardır. Yalnız on iki odada da pencere ikişer tanedir. Hücre kubbeleri
kasnaksızdır, dershaneninki ise sağırdır. Sekiz köşe bacalar çok yüksek olup iki renk
taş sırasıyla yapılmıştır. Revaklar kubbeli olup mermer direklere oturur. Başlıkları
baklavalıdır. Baklavaların köşede olanları badem şeklinde kabarıktır. Ortada fıskıyeli
bir şadırvan-havuz vardır. Bina 1537-1538 yıllarında kesme taştan yapılmıştır. Bu
medrese lise seviyesinde bir okuldur. 1968’de medresenin yanına büyük bir bina
eklenmiş ve eğitim tamamen bu ek binada devam etmektedir.
Kütüphane. Gazi Hüsrev Bey’in yaptırdığı ilk kütüphaneden eser yoktur;
kütüphane 1994 yılına kadar Hünkâr Camii önündeki ilâve binalara nakledilmiş ve
Gazi Hüsrev Bey’in adını taşımaktadır. Kütüphanede 6456 yazma, 9000 basma ile 84
adet Bosna kadı sicili ve defteri, 400 vakfiye, 3500 müteferrik vesika mevcuttur.
Kütüphane, bugün geçici olarak Gazi Hüsrev Bey Medresesi’nin kız bölümünün
yanındaki binadadır. Çok geniş ve modern yeni binanın inşaatı, caminin tam karşısında
devam etmektedir.
Hankah. İnce uzun bir bina olan hankah-tekke on beş hücreden mürekkeptir.
Pencereleri avluya bakan binada, hücrelerin kapıları, ikişer hücrenin arasına konan dar
dehlizlere açılmaktaydı, yani derviş bir aralıktan hücresine girebilirdi.
On beş hücre olan ocaklı semahâne kapının solunda bulunmakta ve dört
pencereyle aydınlatılmaktaydı. Külliyenin içinde mektebi, zâviyesi, imareti, hamamı,
saat kulesi, türbeleri ve çarşısı da bulunmaktadır.
3.23.2. Fâtih Sultan Mehmed Camii
Eskicami, Hünkâr Camii, Ebülfeth Camii de denilen Fâtih Sultan Mehmed
Camii, 858’de (1454) Bosna sancak beyliğine tayin edilen İshak Bey’in oğlu Gazi İsa
Bey tarafından 862’de (1458) kâgir olarak yaptırılmıştır. 1463 yılında Saraybosna’yı
ziyaret eden Fâtih Sultan Mehmed’in takdirini kazandığını anlayınca, kabulünü rica
etmiş ve bu suretle Hünkâr Camii adını almıştır (bk. P. 6).
1560’ta bir çete baskınında yanan bu caminin, Bosna şer‘î sicillerindeki bir keşif
hüccetine göre 1565’te ihyasına başlanıp bir yıl sonra tamamlanmıştır. Caminin
yanması üzerine, 1570 yılında kubbeli olarak inşa edilmiştir (bk. F. 90). Bugünkü
kubbeli caminin içten içe genişliği 13 x 13 metredir; minberi, mihrabı ve iki kürsüsü
taştandır (bk. F. 92-94). Kubbe sekiz köşe kasnağa oturmakta ve her kenarında bir
pencere vardır. Caminin kubbesi köşelerde duvar yüzlerini takip eden tonozların
kesiştiği köşeye, müselles bir sarkma ve alt çıkıntısını duvarlara beş sıra stalaktitli
takozlarla temin eden sekiz köşe bir kaideye oturmaktadır (bk. F. 95).

73
Kıble duvarı önündeki asıl revak ise düz tavan ve çatılıdır. Yapılan bu ilâvede de
büyük dikkat ve itina gösterilmiş, mükemmel stalaktitli başlıklar kullanılmış olmakla
beraber, asıl cami ile bir bütünlük arzetmekten uzaktır (bk. F. 90-102). Hazîreyi
gizlemeyecek şekilde, fakat üstü de kubbeli bir parmaklık vazifesi görmekten ileri
gitmemektedir. 198
Revak böyle olduğu gibi, yana eklenen alçak cenahlar da ne cami harimine, ne
de dış görünüşüne bir şey ekleyebilmiştir. Bu yüzden yan taraftaki iki sıra pencere
kapatılmış, biri de kapı olarak bırakılmıştır.
Hekimoğlu Ali Paşa’nın divan efendisi Akovalı Osman Şehdî Efendi 1173’te
(1579) bir kütüphane eklemiş, 1265’te (1848) Şerîfîzâde Mehmed Fâzıl Paşa ilâveler
yaptırmış, 1853’te de muvakkithâne, imam ve müezzin odaları ve şadırvan inşa
edilmiştir. Hazîresinde Şeyh İbrâhim Bistrigî (ö. 1075), yeniçeri ağası Bosnalı Abdullah
Ağa (ö. 1105), Vali Bosnalı Muharrem Paşa (ö. 1076) medfundur 199 (bk. F. 101).
Cami avlu kapısından iki kubbe altında geçilip cami haremine girilir; girişin sağ
ve solunda bölmelerle ayrılmış dörder kubbeli iki kol vardır; bunlardan sağdaki büyük
kubbe Cemâat-i İslâmiyye’nin merkezidir; kütüphane ikiye bölünerek, alt kat ve sol
kolun cephesindeki iki oda ile beraber kitap mahzeni, üstü okuma yeri vazifesine tahsis
edilmiştir (bk. F. 91,98). Girişten köfeki taşından yollarla ayrılmış kakma çakıl döşeli
avluya gidilir; caminin esas revakı üçlü iken, yanlara birer kemer ilâvesiyle
genişletilmiş ve bunlara saplanmak üzere üçer kubbeli yan revaklar ilâve edilmiştir. 200
Şeyh Seyfeddin Kemura’nın, Fâzıl Paşa’nın yaptığı ilâvelerden bahsetmesi
bunlar olsa gerekir. Eski revakların yanı sıra yenileri de stalaktit başlıklı mermer
direklere oturur; yanları açık bir sütun manzumesine diğer hiçbir camide rastlanmaz.
Minare sağ kanadın içinde boğulmuş gibidir. Biraz yüksek, fakat kalınlık ve yüksekliği
mütenasip minaresinin şerefesi üç sıra stalaktitlidir (bk. F. 96).
Cami kürevî müselles alîkalara oturan sekiz pencereli, yüksek kasnak üstünde, tek
kubbeyle örtülmüştür. Alîkaların üstleri, hariçte müsellesî mâil sofalarla örtülmüştür.
Minber mermerden oyma, güzel kapılı ve külâhlıdır; mihrap yine mermerden gayet
boylu, kuvvetli ve stalaktitli bir eserdir. Mahfilin dört köşe direklerinin üstüne sepet
kulpu kemerler oturtulmuştur. Direklerin yalnız yanlarında iki sıra oyma stalaktit vardır;
yüz tarafı düzdür. Camide altta on, ikinci sırada sekiz pencere varken, ikinci sıradakilerin
yanlarda olanları örtüldüğünden içeriye bir kasvet çökmüştür. Üçüncü sırada
pencerelerin, mihrap üstündeki yuvarlak olmak üzere, dördü açıktır. Alçı pencere ve
kalemleri bozulmuştur. Caminin kapısı esas hatları bakımından bozulmamış, yalnız kapı
kanatları empire üslûbunda doğramalarla değiştirilmiştir. Kapı üstünde 1262 (1845) tarihli
(148 x 74 cm.) sekiz beyitlik bir tamir kitâbesi vardır ve Türkçe’dir. Güzel ta‘lik hatla
mermere hakkedilmiştir (bk. Kit. 8).

198
İbid, s. 362.
199
Kemura-Zâde Seyfü’d-din Fehmi bin Ali, Saray Bosna’da Ebniy-i Hayriyenin musavver tarihi, T.O.M.
cüz 12, s. 774.
200
Ekrem Hakkı Ayverdi, Yugoslavya’da Türk Abideleri ve Vakıfları, Ankara 1957, s. 47 (Vakıflar
Dergisi, 3. sayıdan ayrıbasım).

74
Hazret-i‘Abdulmecîd Hân muktedâ-yi dîn olup
Oldu mihrâb hilâfetinde imâm-ı müslimîn
Tab‘ıdır kandîl-i cud ve zâtıdır nur-i kerem
Cami-i dehrin eder her cânın ruşen terin
Kubbe-i ikbâline olmuş ‘alem mühr-i münir
Olalı üç menâr-ı şevketi çerh berin
Câmi‘i Fâtih Muhammed Hân Seraybosnada
Yapdırıp olmuştu sonra her yeri hedme karîn
Kıldı ihyâ lutf edip hayrât-ı cedd-i emcedin
Eyledi bu ma‘bedi tecdîd ol şâh-ı güzîn
Tâ nemâze bunda oldukca cemâ ‘at saff-zede
Ceyş-i nasrîn eylesin te’bîd Hakk tâ yevm-i dîn
Tâk bâbına eylesin ta‘lik zuyur-i bendesi
Bu iki tarihim etdi kân nazmı cevherin
Şâh-ı ‘âlem eyledi tecdîd fatih ma‘bedin
Etdi ‘ibâdân mülk-i Bosnayı hayr-ı nevîn
Sene 1264

Cami, Şeyh Seyfeddin Efendi’nin işaret ettiği üzere tamamen XVI. yüzyıl
yapısıdır; ilk binasından eser kalmamıştır. Hünkâr Camii’nin müştemilâtı olarak baş
tarafta belirtilen medrese, mektep, hamam vb. günümüzde mevcut değildir. Yalnız
hazîre pek geniş ve zengindir (bk. F. 100). Hazîrede de pek çok eski kabir vardır.

75
3.24. USTULÇE ve SULTAN SELİM CAMİİ

3.24.1. Ustulçe
Mostar’ın 25 km. güneyinde kurulan şehir, yumuşak iklimi, bol su kaynakları ve
bitki örtüsü, Adriyatik sahili ve Balkanlar’la bağlantısı, benzeri ender görülen kültürel
devamlılığı ile varlığını muhafaza ekmektedir. 201
İslâm’ın etkisi, bölgenin Osmanlı Devleti’ne resmen bağlandığı 1465 yılı
öncelerine dayanmaktadır. Bu düşüncemize, bölgede İslâm’ın en eski devirlerinden
kalan birçok mezar taşı kümesi de tanıklık etmektedir. Bu işaretler doğrudan steçaklar
üzerinde izini devam ettirmekte ve mezar başlıklarında aynen Gorica, Nekuk, Predolje,
Hodovo, Milaviçi, ve Bitunja “steçak” mezar anıtlarında yer alan semboller yer
almaktadır. Prevorac’daki şehitlerin mezar taşları ise “Bosançica” denilen eski Bosna
alfabesiyle yazılmıştır.
Ustulçe (Stolac), Osmanlı Devleti’nin hâkimiyetine girmesiyle, günümüzde de
izlerini devam ettiren şehir kimliğini ve mimari özelliğini kazanmıştır. Hızlı bir şekilde
ekonomik ve kültürel gelişme başlamıştır. Köprüler, değirmenler, tabhâneler (deri
işleme), bentler ve sulama sistemleri yapılmıştır. Vidoş Kalesi yenilenip genişletilmiştir.
Çeşitli bina ve su kuyularının yanı sıra beş tane de cami inşa edilmiştir. Altmışı aşkın
vakıf kurulmuştur. Hamam, birçok mektep ve medrese yapılmıştır.
Ustulçe ve çevresinin İslâm epigrafi eserleri de, genel kültür yapısına paralel
olarak zengindir. Her ne kadar Ustulçe’deki mezar başlıklarının çoğu yok edilmiş olsa
da, artakalanlar, kasabanın kültür hayatının zenginliğini ortaya koymaktadır.
Ustulçe Kalesi, kalıntılarının bugün dahi görülebildiği, Bregava ırmağının sol
kıyısında, Ustulçe antik kenti tepesinin eteğinde kurulmuştur. Yazılı kaynaklarda kale,
geçen asrın başlarından itibaren Vidoşki adıyla bilinmektedir. Bu adı bugün Bregava
diye anılan Videştica veya Vidova Rijeka ırmağından almaktadır. 202 Radimlje nehrinin
üzerinden geçtiği Ustulçe ovasının kuzeydeki küçük bölümü de, yine Vidova ovası
adını almaktadır. Kent, 2 m. yüksekliğinde kalın duvarlarla birbirine bağlanmış yedi
adet dikdörtgen kuleye sahiptir. Ardından cephane kulesi, cami, birkaç su kuyusu ve
çok sayıda ev bulunmaktadır. Burada dizdar, kaptan, kale muhafızları ile onların
aileleri oturmaktadır. Burası,- geçen yüzyılın başlarına kadar Hersek bölgesindeki en
geniş şehirdir. 203
Vidoş kaptanlığı 1706’dan önce kurulmuş ve başlangıçta Ustulçe kadılığını da
kapsamaktaydı. Buranın ilk tanınmış kaptan ağaları Şariç sülâlesindendir. 1750’den
sonra ise, kaptanlık Rıdvanpaşazâde (Rizvanbegoviç) ailesine geçmiştir. Ustulçe’de,
bütün adlî ve idarî yönetim, 1835 yılında kaptanlığın lağvedilmesine kadar bu iki aile
üyelerinin elinde devam etmiştir.
Osmanlı döneminde Ustulçe’de beş cami inşa edildi. Sultan Selim (Hünkâr) Camii
(1519), Hacı Salih Buro Camii (Ali Paşa Rıdvanpaşazâde; 1732, 1812), Hacı Ali Hacısâlihoviç
Camii (1735), İsmâil Kaptan Şariç Camii (1741, 1762). Evliya Çelebi 1664 yılında burada

201
Mehmed Mujezinović, Islamska Epigrafika Bosne i Hercegovine, Knjiga III, Sarajevo 1982, s. 364.
202
Ćiro Truhelka, Tursko-Slovjenski spomenici dubrovačke arhive, Sarajevo GZM 1911, s. 450.
203
Hamdija Kapidžić, “Stolac u XVIII vijeku”, Kalendar Gajret 1941, s. 127.

76
minaresiz üç mescid daha gördüğünü yazmıştır ki, nerede oldukları ve ne zaman
yıkıldıklarına dair kesin bilgi yoktur. 204
Ustulçe’de camilerin yanı sıra yedi sübyan mektebi, rüşdiye, medrese,
kıraathane, saat kulesi, birkaç konak, dükkân, küçük değirmen ve çarşı bulunmaktaydı.
Sübyan mektepleri, Hünkâr Camii olarak anılan Sultan Selim Camii, Hacı Ali
Hacısâlihoviç Camii ve İsmâil Kaptan Şariç Camii’nin yanında yer alırken, diğer üç
sübyan mektebi, Begovina’da Rıdvanpaşazâdeler’in, Zagrad mahallesinde Yûsuf
Dervoz’un ve çarşıda da İbrâhim Ağa Şariç’in evlerinde faaliyet gösteriyordu. Bu altı
karma sübyan mektebinin dışında, Sünbülzâde (Sumbuliç) Medresesi’nde eğitimin sona
ermesinden sonra kızlar mektebi faaliyetteydi.
Ustulçe’de ilk mekteb-i ibtidâî 1894’te açıldı. Bu mektep, Hünkâr Camii’nin
yakınında inşa edilmiş ayrı bir binada eğitim verdi. Rüşdiyeler Bosna-Hersek’te, din
eğitimiyle beraber fen derslerinin verildiği alt düzeydeki orta öğretim kurumlarıdır. Bu
okulların mezunları, kâtiplik ve diğer alt seviyedeki memurluk görevleri için yeterli
eğitimi almaktaydı.
Ustulçe’de geçen yüzyılın ilk yarısında, hamam ile Hacı Sâlihoviç Camii’ne
uzak olmayan bir binanın zemin katında faaliyet gösteren bir medrese açıldı. Yaşlı
Ustulçeliler, onu, âlimleriyle meşhur Sünbülzâdeler’den birinin kurduğunu
söylemektedir. Ustulçe’de bu aileden kimse kalmadı. Hiç kimse ana tarafından dahi
olsun, bir tek Sünbülzâde neslinin devam ettiğini hatırlamıyor. 205
1664 yılında inşa edilen Saat Kulesi, Hünkâr Camii’nin 50 m. kadar doğusunda
eski kıraathane binasının bitişiğine kurulmuştur. Saat Kulesi, I. Dünya Savaşı öncesine
kadar çalışmaktaydı. Avusturya-Macaristan güçleri, üzerindeki çanı kaldırıp onu savaş
malzemesi olarak kullanmıştır. Saat Kulesi, II. Dünya Savaşı öncesinde yıkılmıştır. 206
Ustulçe’de Türkler’in yönetimi döneminde, her bir yolcunun ücret ödemeksizin
iâşe ve ibâte hizmeti gördüğü birkaç misafirhane bulunmaktaydı. Şehirde bilinen ilk
misafirhaneyi 1700’lü yıllarda Silâhdar Hüseyin Paşa açmıştır. Begovina mahallesinde
Rıdvapaşazâdeler’in (Rizvanbegoviçler) finanse ettiği beş ayrı misafirhane çalışmaktaydı.
Uzinoviç mahallesinde Behmen, Mahmud Kaya (Mahmud Çehayiç) ve Şariç ailelerine ait
üç adet ve bir Zagrad mahallesinde Pajin konak (Pajo’nun konağı) vardı.
Türk yönetimi döneminde, Ustulçe’de doğal bitki ve merhemlerle insanları
tedavi eden “halk hekimleri” hizmet vermekteydi. Ustulçe’nin ilk tanınmış halk hekimi
XVIII. yüzyıl ortalarında yaşayan, yaraları iyileştirmesiyle ünlü Mehmed
Hacırecepzâde’dir (Hadziredzepoviç). Ustulçe ve çevre kadılıklarındaki müslüman halkın
talebi üzerine kendisine 1762’de padişah beratıyla müslüman yaralıları tedavi
edebileceğine dair belge verilmiştir. Padişah beratı şöyledir:
“Ljubinje, Nevesin ve Blagaj kadılıkları, çetecilerin sık sık tecavüz ve soygun
yaptıkları yerlerdir. Müslümanlar bunlarla sürekli savaşmakta ve bazıları ağır şekilde
yaralanmakta ve hayatî tehlikeye maruz kalmaktadır. Ustulçe kasabasında yaraları
iyileştirmede kendini yetiştirmiş ve bu özellikleri atasından devralan Mehmed
Hacırecepoviç yaşamaktadır. Mehmed’in raporuna ilişkin, diğer nâibin ve padişah
hekimbaşının tezkeresiyle, adı geçen kadılıklarda başcerrahlığa atandığına dair yeni
204
Evliya Celebi, Putopis-preveo Hazim Šabanović, Sarajevo 1967, s. 414.
205
Hivzija Hasandedić, “Islamski spomenici u Stocu”, Islamska misao, nr. 34, Sarajevo 1981, s. 36.
206
Hamdija Kreševljaković, “Sahat-kule u Bosni i Hercegovini”, Naše starine IV, Sarajevo 1957, s. 26.

77
beratla kendisine yetki verilmiştir. Bu hizmeti yerine getirmekle yükümlüdür ve bu
konuda da kimse kendini engelleyemeyecek ve görevinden alıkoyamayacaktır.” 207
Ustulçe’de en büyük üç vakfa sahip olan Silâhdar Hüseyin Paşa, İsmâil Kaptan
Şariç ve Ali Paşa Rizvanbegoviç, burada birçok dükkân, değirmen ve diğer akarları
inşa ettiler. Bunları da, kendi kurdukları vakıfların hayatiyetini devam ettirebilmeleri
için yaptılar.
Ustulçe’de Osmanlı döneminde içinde ticaret, zenaat ve el emeği işçiliğin
yapıldığı 150-200 dükkân inşa edilmiştir. XVIII. yüzyıl kaynaklarında, ticarî faaliyet
için Gabela, Dubrovnik hatta Kahire’ye kadar giden Ustulçeli tüccarlardan da
bahsedilmektedir.
Yine Ustulçe, Türkler döneminde, şehrin meydanı olan Hünkâr Çarşısı’na da
(suki sultani) sahipti. Burada, İstanbul’dan gelen buyruk ve fermanlar tellâllar aracılığı
halka duyurulur, ihaleler yapılır; menkul ve gayri menkuller satışa çıkarılır, askerler
savaşa çağrılır ve diğer işler görülürdü.
Dükkân ve imalâthaneler yanında, 1700 yılı civarında Silâhdar Hüseyin Paşa’nın
yaptırdığı umumi hamam da vardı. Ustulçe, her zaman yeterli sayıda dinlendirilmiş at
bulunduran ulak veya tatarların uzun ve yorucu yolculuklarında nöbetleşe değiştikleri
menzilhane adı verilen posta hizmetine de sahipti.
Osmanlılar döneminde, Ustulçe’de her mahalleye dağılmış 350’yi aşkın bina inşa
edilmiştir. Bu binalardan bir kısmı özellikle Begovina’dakiler, 1992-95 savaşına kadar
korunabilmiştir. Begovina’daki binaların iç kısımları, kendine özgü diğer özellikleriyle
birlikte zengin ağaç işlemeli, dış kısımları ise sokağa dönük köşelere sahipti.
Bregava ırmağı üzerinde yörenin vakıf sahiplerinin yaptırdığı, birden beşe kadar
sayıda kemeri ile birkaç taş köprü de inşa edilmiştir. Bunlardan biri, beş kemeriyle
Bregava’yı aşan ve Begovina’yı Gül Hanım’ın evi mevkiine (Djul hanumina kuça)
bağlayan taş köprüdür ki, Rıdvanpaşazâde ailesi yaptırmıştır. Bu köprülerden bazıları
bugün dahi sadece yaya geçişi için değil, kısmen araç trafiği için de hizmet
vermektedir. 208
1992-1995 savaşında Ustulçe büyük zarar görmüştür. Şehir ve çevresinde
bulunan on bir caminin tamamı yıkılmıştır. Boşnaklar’ın büyük bir kesimi
katledilirken, bir kısmı da Hersek’te, Hırvat toplama kapmalarında çeşitli işkencelere
maruz kaldı ya da evlerinde sürüldü. Binalar yağmalandı, yakılıp yıkıldı. Bosna-
Hersek’te Sırplar’ın yaptığı zulmü, Ustulçe’de Hırvatlar yaptı. Dünkü Hırvat
komşuları, Boşnak halka karşı soykırım uygularken, ortak şehirlerine de “urbicid”
dediğimiz yıkım uyguladılar. Savaşın bitmesinin ardından Boşnaklar evlerine döndü.
Yakılan, yıkılan, yok edilen dinî, kültürel, ve diğer yapılarını onarmaya başladılar.
3.24.2. Sultan Selim Camii
Hürkâr Camii olarak da bilinen ve Yavuz Sultan Selim tarafından 920 (1514)
yılında kesme taştan yapılan Sultan Selim Camii’nin çatısı sonradan yenilenmiştir. İç
ölçüleri yaklaşık olarak 9,20 x 16,40 m., duvar kalınlığı 90 santimetredir (bk. P. 7).
Ustulçe’nin en geniş camisidir (bk. F. 103). Son cemaat yeri, yan duvarları uzayarak

207
Blagay Kadı Sicili, nr. 58, lost 10 a. Sarayevo Sarkiyat Enstitüsü'nde orijinal bulunmaktadır.
208
Džemal Čelić i Mehmed Mujezinović, Stari mostovi u Bosni i Hercegovini, Sarajevo 1969, s. 217-226.

78
çatıya destek olmuştur (bk. F. 105, 111). Ahşap saçağı sekiz ahşap direk tutmaktadır.
Sekiz alt, mahfillere açılan iki üst penceresi vardır. Sağda ve solda dörder direğe
oturan iki mahfili bulunmaktadır. Sol mahfile revaktan bir merdivenle, diğerine
içeriden çıkılmaktadır. Üç adet de dolap yeri vardır. İç yükseklik 4,72 m. gibi basık bir
ölçüdedir. Mihrap ve minber basittir. 26 m. yükseklikteki minarenin kesme taştan, çok
kenarlı bir kaide ve gövdesi vardır (bk. F. 106). Şerefe altında lâleden süsler mevcuttur
(bk. F. 108). Pabuç dik üçgenli, küple pabucun birleşme yerinde sivri kemerler
mevcuttur. 209
Halk arasındaki rivayetlere göre Yavuz Sultan Selim’in fermanı üzerine Stolaç’ta
bir kubbeli cami yapılmak üzere para yollanmıştır. Caminin inşası için Korçula’dan, o
dönemin en meşhur kesme taş ustaları getirilmiş, ustalarla anlaşıldıktan sonra paranın
yarısı verilmiş, fakat ustalar ortadan kaybolmuştur. Bir rivayete göre Karadağ’a bir
rivayete göre de Dubrovnik’e kaçmışlardır. Parayı yollayan makam, bunu haber alınca,
yetkilileri uyarmış ve kalan para ile caminin tamamlanması emrini vermiştir. 210
Cami 1992-1995 savaşında Hırvatlar tarafından yıkılmıştır. Savaştan sonra aynı
usul ve malzeme ile tekrar yapılmıştır. Sadece çatı eskiden kiremit iken şimdi taştandır
(bk. F. 103-104). Cami harimi taş duvarla çevrilidir (bk. F. 109). Harimin üç, caminin bir
girişi vardır (bk. F. 104). Camide birtakım semboller yer almaktadır. Stolaçlılar
bunlardan gururla söz ederler. Camide toplam on dokuz direk vardır. Son cemaat
mahalli duvarında on dokuz ağaç resmi bulunmaktadır (bk. F. 105). Minarenin bir
kemerinde kabartma Dâvut peygamber mührü ve stilize çiçek desenleri vardır (bk. F.
108). Caminin üç tarafında da mezarlık vardır (bk. F. 109). Hırvatlar mezarlıkları da
yıkmışlar, cami taşlarıyla beraber mezar taşlarını yok etmişlerdir. Mezar taşlarının
çoğu granitten ve sekiz köşeli idi. Bazılarının boyu 2 metreden yüksekti.
Savaştan sonra Boşnaklar şehre geri dönmek istemişlerse de, Hırvatlar bir türlü
izin vermemişlerdir. 22 Ağustos 2001 tarihinde Boşnaklar şehre girip cami hariminde
temizlik çalışmasına başlamışlardır. Caminin özellikle el yazması yönünden zengin
olan kütüphanesi de yok edilmiştir. Kilimler Split ve diğer Hırvatistan şehirlerinde
satılmıştır. Cami ile ilgili yazılı kaynaklar dışındaki bilgileri, Mart 2005 yılında Bosna
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Stolaç sorumlusu Amer Medan Bey’den aldım.
Kapıda üç kitâbe vardır (bk. Kit. 9). Birisi celî ta‘lik hattıyla sekiz beyit halinde
Türkçe olup 1203 (1788) tarihini taşımaktadır (bk. F. 10).

Cenâb-ı Hazret-i Sultân Selîm Fâtih-i Mısr'ın


Mürûr-i ezmine ile olduğu muhtâc-ı ta‘mîre
Yüzünden bozulmuşken cami‘-i ra‘nâ-i husn-i üslûb
Yine tecdîd ve terfi‘i görüldü cümleye mergûb
Li vechillâh erbâb-ı müberrât eyledi termîm
Zehî sûret-perver sâde oldu bu makâm nûr

209
İ. Aydın Yüksel, Osmanlı Mimarisinde II. Bayezid Yavuz Selim devri (886-926/1481-1520), V. İstanbul
1983. s. 454.
210
Hivzija Hasandedić, “Islamski spomenici u Stocu”, Islamska misao, nr.34, Sarajevo 1981, s. 36.

79
Kime olduysa feyz-i Hak ve tevfîk-i Hudâ mashûb
Keennehû giydi bir sebâ-yı sa‘îd, bir nigâr-ı hûb
Kıyâb-ı i‘tilâsı zirve-i iclâda merfu‘
No’la reşk-âver olsa hüsn-i tarh-ı beyt-i ma‘mûre
Esâs-ı iktibâsı ‘arsa ihlâsda mansûb
Perr-i tâvus-i cennetden sahne-i hârûb
Onun ta‘mîrine vehbi edenler bezll-i makdûru
Yine Sultân Selîm’in ‘ahd nev ta‘mîrine târîh Ucûrât-ı cezîl
defter-i haşre ola mektûb
Ucûrât-ı cezîl defter-i haşre ola mektûb
Zehî ta‘mîr câmi‘-i mu‘allâ buldu nevâ üslûb
Sene 1203
Diğeri Arapça celî sülüs olup taş üzerine yeniden yazılmış veya sadece boyası
yenilenmiştir (bk. Kit. 11). Bu kitâbedeki tarih 925’tir. Ancak Ekrem Hakkı Ayverdi bu
kitâbenin pek soluk ve tarihinin 920 olduğunu yazmaktadır. 211

Kad rufi‘a hâze'l-mescidi'l-hunkârî


fî vakti Sultân Selîm Hân
gâlib-i Mısr sene 925

Son kitâbe ise yine bir taş üzerinde Boşnakça olup nesih hatla (Bosançiça) yazılmış
yeni bir kitâbedir (bk. Kit. 12). Caminin güzel ve küçük bir de şadırvanı mevcuttur (bk. F.
107).

Rebîülevvel u 1414 godine sruşena ye ova


camiya nyezina çelyad Poçela ye 3 Cumâdeluhrâ
nyezinu Ponovnu gradnyu ezan uçenye i
klanyanye zasvyetlili su onu uçeç
12 Cumâdeluhrâ 1323
1414 senesinde cami yıkıldı.
Caminin çocukları 3 Cumâdeluhrâda yeniden inşaya başladılar.
Ezan okumayla namaz kılmayla onu nurlandırdılar.
12 Cumâdeluhrâ 1423

211
Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimări Eserleri, Yugoslavya, II, İstanbul 1981, s. 481.

80
3.25. TRAVNİK’TEKİ ÂBİDELER ve BAYEZİD (II) CAMİİ
3.25.1. Travnik
Laşva nehrinin kanarında kalenin batısında yer almaktadır. Bosna
beylerbeyiliğinin Banaluka’dan sonra ikinci merkezidir. 1639’dan, 2 Haziran 1832
tarihine kadar iki asır boyunca Bosna-Hersek eyaletinin merkezi olmuştur. Travnik
idarî birim olarak kalmış, ticaret bakımından gelişmemiştir. Bu yüzden nüfus
artmamış, şehirde camiden çok, türbeler yer almıştır.

Evliya Çelebi şehri fazla tedkik etmemiş, küçük bir kalesi (bk. F. 115), on bir
mahallesi, 2000 kâgir evi, on yedi cami ve mescidi, mektepleri, çarşı içinde bir hanı ve
bir hamamı olduğunu yazmakla yetinmiştir. 212 Salnâmede ise, Evliya Çelebi’nin
bildirdikleri de dahil olmak üzere dört cami ve mescid, dört medrese, bir rüşdiye, elli
mektep ve altmış dokuz han bulunduğunu belirtilmektedir. Şehirde, sağda saat
kulesinin üstünde hisar, kulenin solunda Süleyman Paşa Camii, hisar içinde Fâtih
Camii ve solda dik ahşap çatılı bir cami ile Yenicami bulunmaktadır. Evler
umumiyetle çok dik çatılı, kaygan taşıyla örtülüdür.

Yenicami (Hasan Ağa Cami). Kubbeli, tokça fakat mevzun minareli ve şehrin üst
kısmında bulunmaktadır. 9,70 x 9,70 m. iç ölçüsünde, 90 cm. moloz duvarlı bir
camidir. Kubbe kürevî köşeliklere oturur. Köşelikler altında çıkan tavancık beş sıra
stalaktit takozla aşağıya bağlanmıştır. Her cephede üç sıra kasnakta dört pencere
vardır. Altta sekiz, üstte beş, üçüncü sırada üç pencere bulunmaktadır.

Caminin revakı duvarla kapatılıp mektep yapılmış, bununla beraber direk


başlıklarının baklavalı olduğu görülür. Caminin mihrabı temiz ve mütenasip bir
eserdir. Minber oyma korkuluklu, mermerden yapılmıştır. 1550’de yapılan caminin
arka köşesinde baklava başlıklı sekiz sütüna oturan tek kubbeli türbede, 1780-1784’te
Bosna Valisi Abdullah Paşa medfundur. 213

Hacı Ali Camii. Çarşıda bulunan cami, 1758’de Kukavica Mehmed Paşa, ikinci
Bosna valiği sırasında ve 1758’de yandığından Hasan Paşazâde Hacı Ali yenilemiş,
bundan sonra da onun adıyla anılmıştır. 214 Kısmen kesme taş, kısmen sıvalı, kâgir
duvarlı, kesme taş minarelidir. Kapının önünde at nalı şeklinde iki kemerli bir ahşap
son cemaat sundurması bulunmaktadır, çatı kaygan taşla örtülüdür. Yanındaki çeşmeyi
Kukavica Mehmed Paşa yaptırmış ve suyunu Başpınar denilen yerden getirtmiştir. Bu
zatın Travnik’te bir bedesteni de bulunmaktadır.

Süleyman Paşa Camii. Caminin yerinde evvelce Gazi Ağa isminde birinin XVI.
yüzyılda yaptırdığı bir mâbet vardı. 1757’de Bosna Valisi Kâmil Ahmed Paşa 215
tarafından yenilemiş ve 1815’te yanması üzerine de Bosna Valisi Süleyman Paşa
yeniden yaptırmıştır. Cephesindeki rengârenk güzel kalemlerden dolayı Alaca Camii
de denmektedir. Mihrap ana yol üzerinde, medhal arka tarafta daha yüksek bir
yerdedir.

212
Evliya Çelebi, Seyahatnâme, V, s. 442.
213
Mehmed Süreyyâ, Sicill-i Osmânî, III, s. 387.
214
Alija Bejtić, “Podaci za kulturnu povijest vezirskog grada Travnika”, Naše Starine II, Sarajevo 1954, s.
158.
215
Bu zat Sopa Salan namıyla mâruftur; bir rivayette Ahmed Kâmil şeklinde de anılır; Sicill-i Osmânî, I,
257.

81
İki tarafı merdivenle 3,5 m. genişliğinde caminin hariminden, çok daha geniş bir
son cemaat dehlizine girilir, yine iki tarafı merdivenlerle üst mahfile çıkılır. Caminin iç
genişliği 15, derinliği 16 metredir. Üç tarafında ahşap mahfeller bulunmaktadır, altlı,
üstlü on yedişer pencereyle çok aydınlıktır; çatısı kiremitle örtülü ve geniş saçaklıdır.
Kesme taş minaresi mütenasip ve mevzun olup soldadır.

Caminin sağ tarafı on iki, mihrap cepesi sekiz sütüna oturur, bunlar bir tanesi
pahlı dört köşe, diğeri yuvarlak olmak üzere birbirini takip eder. Köşelerde pahsız dört
köşe sütun olup hepsi de yekpâre taştandır. Bu sütunların altında ve caminin solunda,
minarenin yanında, sıra sıra dükkânlar, en içeride de Travnik’in ikinci bedesteni
bulunmaktadır. Bedesten içten içe 8 x 12 m. ebadında ve bir kapısı mihrap, diğeri
medhal merdiveni altındadır. Caminin alt pencereleri köfeki söveli ve parmaklıklı,
üstler kemerlidir. Caminin asıl hususiyeti ise, bütün cephenin rûmîler, servi gibi ağaç
motifleri, madalyon ve sularla rengârenk tezyin edilmiş bulunmasıdır.

Varoş Camii. Avusturyalılar Bosnalılar’a şirin görünmek için yaptıklarından


Avusturya Camii de denir. Osmanlı mimarisinin asaletiyle, fakat bozuk bir şekilde
yapılmıştır. Kukavica Mehmed Paşa’nın ve Muhsinzâde Mehmed Paşa’nın iki
medresesinin dışında, Elçi İbrâhim Paşa’nın medrese (hicrî 1117) ve kütüphanesi inşa
edilmiştir.

Saat Kuleleri. Travnik’te iki tane saat kulesi vardır. Musallâdaki saat XVIII.
yüzyılın ilk yarısında yapılmıştır. 1803’ten beri çalışmamakta ve saat yalnız bir
yüzdedir. 216 Kukavica Mehmed Paşa Saat Kulesi, Yukarı Çarşı’da Ali Bey Cami’nin
yanındaki kulededir. Bu kule 1233’te (1817-1818) Süleyman Paşa tarafından
yaptırılmıştır. 217

Köprüler. Laşva deresi üzerinde 6,60, 3,80 metrelik iki gözden mürekkep basit
bir köprüdür. Çarşı Köprüsü kemerler kesme taştan, alınlar kaba yontmadandır. Bütünü
üstten 18 metreyi bulmaktadır. Yol genişliği 4,70 metredir; altı beton, üstü demir
korkuluğu pek çirkin durmaktadır. Hendek Köprüsü alt kalenin hendeği aşan biri 3 m.
kadar, diğeri çok küçük iki gözlü köprüdür.

Paşa Sarayı. Yukarı Çarşı’nın arkasında iki katlı bir saray yavrusu olan konağın
cephesi 35 m., derinliği 20,5 m. idi. Selâmlık ve harem kısımlarından mürekkepti. Her
iki tarafta da birer taşlık bulunuyordu.

Bütün eski konaklarda olduğu gibi, mutfak dışarıda bulunuyordu. Haremin alt
katında yedi, üstünde dokuz, selâmlıkta altı veya yedi oda bulunmaktaydı. 218

Travnik’te önemli kişileri barındıran birkaç türbe bulunmaktadır. Bosna Valisi


Perişan Mustafa Paşa Türbesi. Ana yol üstünde Süleyman Paşa Camii’nin
yakınındadır; keskin köşeli baklavalarla süslü başlıklı altı sütün üstüne, altı köşe planlı,
açık bir kubbedir; vefat tarihinin 1215 (1800) olduğu bilinmektedir. 219

216
Hamdija Kreševljaković, “Saat Kule”, Naše starine, IV, Sarajevo 1957, s. 28.
217
İbid, s. 28.
218
Hamdija Kreševljaković, “Saraji ili Dvori Bosanskih Namjesnika”, Naše starine, IV, Sarajevo 1957. s.
13-22.
219
Alija Bejtić, “Careva džamija i njen vakuf u Travniku”, Glasnik, X, IVZ-e BIH, Sarajevo 1942, s. 5.

82
Muhsinzâde Abdullah ve Hâfız Celâleddin Paşaların Türbesi. Birinciye yakın
bir yerde, ana yol üstünde olup dikdörtgen planlıdır; baklava başlıklı sekiz mermer
sütuna müstenit dairevî kemerlerle bağlanmıştır. Sağdaki kabir Celâl, soldaki Abdullah
paşalara aittir; Vezîriâzam Muhsinzâde Abdullah Paşa’nın vefatı 1151 (1738)
yılındadır. Celâl Paşa İzvornikli olup 1813’te Bosna valisi olmuş, iki sene sonra
azledilmiş, vefatına kadar (1823) burada ikamet etmiştir. 220 Bu iki türbe arasında
birtakım yaprak süsleriyle süslü kâgir bir çeşme vardır.

Türbelerden başka Bosna Valisi Defterdârî Silâhtar Abdullah Paşa’nın 1200


(1785), Celâleddin Paşa tarafından idam edilen Şeyh İlhâmî’nin, 1230 (1814) ve
civarında birçok kadı ve müftü medfun olan Travnikli Şeyh Mehmed ve karısının
(XVIII. yüzyıl) ve Livno kaptan ve mütesselimi Firdevs kaptanın (1257 / 1841) türbeleri
bulunmaktadır.

3.25.2. Bayezid (II) Camii

Kalenin kuzeybatı tarafına düşen alt kısmında, ikinci bölmenin hemen içinde
bugün yalnız minaresi ve temelleri kalmış bir haldedir (bk. F. 112-114). Bir tarafın temeli
95, minare tarafı 80 cm. olup, aralarında 6,60 x 11,90 metrelik bir mesafe vardır. 221
Minare kale suruyla bir yüzdedir ve cami sahasının hemen hemen ortasındadır.
Minarenin kapısı temel seviyesinden 3,40 m. yükseklikte kaldığına göre, cami içindeki
bir mahfilden çıkılmaktadır. Minare kapısı içeridendir (bk. F. 114). Gövde yuvarlak,
şerefe altı taştan kademelidir. 222 Minarenin bulunduğu surdan aşağısı oldukça sarptır.
Bu sebeple sur duvarı, bu cihette pek kalın değildir ve cami ile arasında 1,5 m. mesafe
vardır. Minareye örtülen kurşun yerinden çıkmaktadır.

1992-1995 savaşında minare ve kaleye füze ve top mermileri isabet etmiştir.


1995’ten sonra kalenin restorasyonu başladı ve devam etmektedir. İstanbul
Başbakanlık Arşivi’nde Kâmil Kepeci Tasnifi’nde (Tapu Tahrir Defteri, nr. 211) 1139
tarihinde yapılmış bir Fâtih Camii görünmektedir. Bugün Ebülfeth ismiyle böyle bir
cami yoktur.

Behiye Zlatar Travnik’te inşa edilen ilk caminin de Fâtih Sultan Mehmed Camii
olduğunu zikretmektedir. 223 Bayezid (II) Camii’nin aynısı olması veya Fâtih Camii’nin
yerine Bayezid Camii’nin yapılmış olması mümkündur.

220
Sicill-i Osmânî, II, 556.
221
Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimarî Eserleri Yugoslavya, II, İstanbul 1981, s. 436.
222
İ. Aydın Yüksel, Osmanlı Mimarisinde II. Bayezid Yavuz Selim Devri (886-926/1481-1520), V,
İstanbul 1983 s. 390.
223
Behiye Zlatar, “Bosna Hersek’te Fatih Camileri”, Mostar Aylık Medeniyet-Kültür-Aktüalite Dergisi,
sayı 6, Ağustos 2005, Istanbul 2005, s. 46.

83
3.26. TREBİNYE ve SULTAN AHMED CAMİİ

3.26.1. Trebinye
Dubrovnik’in 20 km. doğusunda, Trebişnica nehri kenarında küçük bir şehir olup
çok önemli bir kavşak noktasıdır. Dubrovnik ve Boka Kotorska’dan gelen yollar,
Bosna’ya ve Sırbistan’a ulaşır. Bu bölgede X. yüzyılda Trebinye dışında hisarı olan
birkaç şehir daha vardı. Trebinye Kalesi üçgen şeklindeydi. XII. yüzyılın ikinci
yarısından 1377 yılına kadar Trebinye, Nemyaniça Devleti’ne bağlı kaldı. Daha sonra
Bosna Devleti’ne bağlandı. Osmanlı döneminin ilk iki yüzyılında (1466-1687 arası)
Trebinye bölgesinin merkezi, bugün artık bir köy olan Novi idi. Vaktiyle nahiye, Novi
ve Trebinye’den meydana geliyordu. Osmanlılar Novi yerine Trebinye’yi merkez
yaptılar. Trebinye daha sonra kaptanlık merkezi de oldu. 224
İlk defa 1470 senesinde Rumeli eyaletinde Hersek sancağı beyi Hamza Bey’den
bahsedilmektedir. Hersek bölgesi bu sancağa 1580’e kadar bağlı kalmıştır. Bu senede
Hersek de dahil olmak üzere bazı sancaklar Rumeli ve Budin eyaletinden çıkarılarak
yeni kurulan Bosna eyaletine bağlanmıştır. Hersek sancağı Bosna eyaletine 1833
senesine kadar bağlı kalmıştır. 1833’te kurulan Hersek paşalığına Ali Ridvanbegoviç
getirilmiştir. Trebinye bu bölgenin askerî merkezi olmuştur. 1721’de dış kale ve
hendek yapılmıştır. Kale girişinde hendek üzerinde bir de asma köprü yapılmıştır.
Hendek 1932’ye kadar mevcuttu. 1878 senesine kadar kale girişinde yer alan taşa
hakkedilmiş tarihî kitâbe, aynı yıl içindeki Avusturya işgalinden sonra kaybolmuştur.
Burada cami ve tarihî bina azdır, fakat Yugoslav dönemi idaresinin dört elle
sarıldığı ve göz bebeği gibi koruduğu bir köprü vardır. Bir bendin altında kalma
tehlikesi söz konusu olunca, tek tek, taş taş sökerek, yeni bir temel yaparak 3,50 km.
batıda, büyük önem taşıyan Aslan Ağa Köprüsü’nü yeniden inşa etmişlerdir. Arslan
Ağa Köprüsü dört gözlü, muhteşem bir eser olup büyük açıklıkları 20 metreyi aşmakta,
seyretmeye doyulamayacak bir manzara arzetmektedir. 225 Köprü 1570-1574 yılları
arasında ve tamamen kesme taşla kaplanmış, içi kâgirle beton gibi doldurulmuştur.
Burada boyu 108 m., eni 6 arşın olan bir köprü daha vardı. 1876’daki isyan sırasında
yok olmuştur. 226
Kale ve Saat Kulesi. Kasabanın kalesi Osmanlılar tarafından yapılmıştır. 227
1878’e kadar müslümanlarda kalan kalenin meşhur kuleleri Hükümet, Hacı Hasan,
Saraçoğlu ve Hacı İsmâil adlarını taşıyordu. Sâlihzâde ve Canzâde tabyaları da
meşhurdur. 228
Kale içinde sağ arka tarafta bir eve yapışmış duran saat kulesini Resulbeyzâde
Osman Kaptan yaptırmıştır. 3,70 x 3,70 m. ebadında 15 m. yüksekliğindedir.
Tamamen XIX. asır rokoko-rokay üslûbunda ve 1917’den beri çalışmamaktadır.

224
Hamdija Kreševljaković i Hamdija Kapidžić, Stari hercegovački gradovi, Sarajevo 1954, s. 15-16.
225
Alija Beytić, “Spomenici Osmanlijske arhitekture u Bosni i Hercegovini”, POF III-IV, Sarajevo
1952/53, s.274.
226
Mehmed Mujezinović-Džemal Čelić, Stari mostovi u Bosni i Hercegovini, Sarajevo 1969, s. 250.
227
Hamdija Kreševljaković i H. Kapidžić, “Stari hercegovački gradovi”, Naše starine II, Sarajevo 1954, s.
15.
228
Hamdija Kreševljaković, “Sahat-kule u Bosni i Hercegovini”, Nase Starine IV, Sarajevo 1957, s. 26.

84
Resulbeyzâde Osman Paşa (Osman Paşa Resulbegoviç) Camii. Duvarları bir hat
üzerine olmayan, sağ duvarında üç yerde, solda iki kırık bulunan dört köşesi de
gönyesiz ve güzellikten mahrum bir camidir. Kıble duvarının iç genişliği 12 m.,
mihrap duvarında 11,50 metredir. Derinliği mihverde 13 m. kadardır. Kıble duvarında
iki altlık, sağ duvarda iki alt, iki üstlük, mihrap duvarında da yine iki alt, iki üstlük, sol
duvarda ise birer pencere vardır. Tavan tekne şeklindedir. Minare sağ duvarın ortalık
yerine sanki kazara oturuvermiş gibidir. Bina ile hiçbir bağlantısı yoktur. Revak “T”
şeklinde veya gönye, yığma ayaklara oturur. Aralarını bağlayan kemerler memelidir.
Resul Bey Konağı. Nehrin üzerinde aşağı yukarı 70 x 110 m., yanı 7700 m2 bir
saha üzerine avlular, bahçeler, hizmet yerleri, asıl konak ve hizmetkârlar için bir
daireden meydana gelen büyük bir kaptan konağıdır. Kapısının üstünde kemer
anahtarında 1188 (1774-1775) tarihi, iki tarafında hilâl ve sağında bir kılıç resmi vardır.
Kapı kesme taştandır. En üstünde diş diş su (şeklinde süsleme) vardır. Asıl konak Osmanlı
üslûbunun ferah, iç açıcı nispetlerinde inşa edilmiştir. Üst pencereler kemerlidir.
Tavanlar oldukça zarif çıtalarla süslenmiş, divanhaneye birbirinden farklı genişlikte üç
kenar sudan sonra, ortaya bir tekne tavan oturtulmuştur. Konak binası 1992 senesinde
Sırplar tarafından yıkılmıştır.
II. Dünya Savaşı ve özellikle 1992-1995 savaşı sırasında Trebinye’de yaşayan
Boşnaklar, Sırplar tarafından büyük zulüm görmüşlerdir. Sırplar gerek İslâmî gerek
kültürel her türlü mimariyi yok etmişlerdir. Savaştan sonra Trebinye halkı geri
dönmeye başlamış ve kendi evlerinin yanı sıra dinî ve kültürel eserleri de tamire
girişmişlerdir. Bu çerçevede yukarıda adı geçen Resulbeyzâde Osman Paşa Camii
yeniden inşa edilmiştir.
3.26.2. Sultan Ahmed Camii
III. Ahmed adına yapılmış çatılı, kesme taştan, basit minareli bir camidir. Cami
şehir merkezinde olup şehrin içinden geçen Trebişniça nehrine çok yakındır (bk. F. 118-
2
120). Etrafındaki küçük mezarlıkla beraber 188 m ’dir. Cami 1719’da Resulbeyzâde
Osman Paşa tarafından III. Ahmed adına yaptırılmıştır. Bu sebeple Bosna’daki pek çok
serhat camisi gibi Hünkâr Camii diye de anılmaktadır. İnşası için Dubrovnik’ten
ustalar getirtilmiştir. Dubrovnik Arşivi’nde 1719’da yazılmış bir mektup yer
almaktadır. Mektupta cami inşası için iki usta arandığından söz edilmektedir. Bir
görüşe göre bu cami, Trebinye’de cami kalmadığından mecburen ve Sırplar’ın XVII.
yüzyılın sonunda, son zamanlara kadar mevcut olan Poliç’te yıktıkları caminin
taşlarıyla yapılmıştır. 229
Cami aslında 4 m. yükseklikte 8,50 m. iç ebadında basit bir mahalle mescididir.
Altta altı penceresi vardır. Üstlerde gelişi güzel mazgal gibi delikler açılmıştır. 12 m.
yüksekliği olan minareye içten bir merdivenle çıkılmaktadır. Daha önceki 2 metrelik
bir sundurması biraz derinleştirilmiştir. Şerefenin korkuluğunun içinde, 1132 (1720)
tarihi vardır ki, III. Ahmed devrine delâlet etmektedir. 230
Caminin üç imamı bilinmektedir. 1 Cemâziyelevvel 1284 (6 Eylül 1867) tarihli
Trebinye Kadı Sicili’ne göre cami serhat boyunda kalmıştır ve vakfı yoktur. Onun için
imama, Süleyman halifenin oğlu Ömer Efendi’ye, gümrük geliri üzerinden devletten
yılda 21,5 groşa (Alman parası) ve 50 riyal (?) maaş tahsis edilmiştir.

229
Mustafa Busuladžić, “Osman-paša Resulbegović”, Kalendar Gajret, Sarajevo 1938, s. 280.
230
Mehmed Kreševljaković, Islamska Epigrafika BIH, Knjiga III, Sarajevo 1982, s. 358.

85
Caminin son imamları Hâfız Smayil Efendi Çatoviç ve Zülfikar Efendi Sadoviç
idiler. Hünkâr Camii, I. Dünya Savaşı’na kadar açık kalmış ve 1918’de kapanmıştır
(bk. F. 118). Trebinye Diyanet İşleri Başkanlığı (Odbor İZ-e) daha sonra burayı restore
etmiş ve uzun zaman mektep (Kur’an kursu) olarak kullanılmıştır. 231 Kıble duvarının
önünde küçük ve eski bir mezarlık vardır. Bugün bundan bir eser kalmamıştır (bk. F.
116). Fakat harap vaziyette tek bir mezar seçilmektedir. Bu mezar hakkında iki rivayet
vardır. İlkine göre, kabir ezan okurken düşüp ölen bir müezzine aittir. Diğer rivayete
göre Sırplar’ın vaktiyle Poliç’teki camide yaptıkları katliamdan yaralı kurtulup buraya
eriştiğinde ölen birine aittir. Mezarlık içinde eski ve büyük iki ıhlamur ağacı vardır.
Cami 1976’da tamir görmüştür. 232 1992-1995 savaşında Sırplar tarafından tamamen
yıkılmıştır. Caminin olduğu yerde minare ve duvar taşlarından çok az miktarda (sadece
yarım kamyonet dolduracak kadar) taş kalmıştır. Bunların fotoğrafı ek bölümde verildi (bk. F.
117).

231
Hivzija Hasandedić, Muslimanska baština u istočnoj Hercegovini, Sarajevo 1990, s. 236-237.
232
İbid, s. 237.

86
3.27. VİŞEGRAD ve SULTAN SÜLEYMAN CAMİİ

3.27.1.Vişegrad
Bosna-Hersek’in güneydoğusunda yer alan Vişgrad’ı Osmanlılar 1462’de
fethetmiştir. 1462-1565 yılları arasında Vişegrad kadılık merkezi olup, Knejina ve
Glasinac kasabaları buraya bağlı idi. Saraybosna’nın 128 km. doğusunda Sırbistan
sınırına yakındır. Şehirde Osmanlılar’dan kalan tarihî eserler vardır. Vişegrad’dan
hemen sonra Sırbistan sınırına girer girmez, sanki buralarda Osmanlılar hiçbir eser
bırakmamış gibi, bütün tarihî eserler yok edilmiştir, meselâ Ujiçe’deki otuz camiden
numunelik bir eser dahi kalmamıştır.

Evliya Çelebi Vişegrad’ın Hersek sancağına tâbi müsellem ve muaf (her nevi
vergiden affolunmuş) kaza olduğunu, Sokollu Mehmed Paşa mütevellisinin şehrin hâkimi
mevkiinde bulunduğunu, Drina nehrinin kenarında yumurta biçiminde bir tümsek
üstünde beş köşeli, yetmiş kale eri olan bir hisarının mevcut olduğunu yazmaktadır.
Kalenin içinde küçük bir cami, varoşunda 700 ev, “dilküşâ” bir cami, 10.000 atı alacak
kadar geniş bir han, 300 dükkân, latif bir hamam ve çeşmeler vardır. 233
Drina üzerindeki köprü, insanı hayrette bırakan güzellik ve azamete sahiptir.
Köprü akıntısı sert Drina nehri üzerinde pek heybetli bir manzara arzetmektedir; bir
tanesi diğerlerine nazaran küçük olmak üzere on bir gözü vardır; orta gözün iki ayak
arasındaki aydınlığı 14,79 m., alçak su seviyesinden döşeme üstüne yüksekliği 15,39
metredir; diğer gözler 11,5-13,5 m. arasında değişmekte olup, sondaki diğerlerine
nazaran küçük, ancak 5,20 metredir; köprünün bütün uzunluğu 179, yan kol 120,
genişlik 4,30 metredir. Sokollu Mehmed Paşa adına Mimar Sinan’ın yaptığı köprü
Tezkiretü’l-ebniye’de de zikredilmektedir.234 Köprü tamamen kesme taştan yapılmıştır;
korkuluklar da dolu taş levhalardandır. Köprünün sağlamlığı Bosna-Hersek havzasında
bir darbımesel halini almıştır. Köprünün yapımına başlama ve bitiş kitâbesi yoktur; biri
Nihâdî 235 diğeri Hâdî tarafından yazılan iki ayrı tarih manzumesi vardır, her ikisi de
köprünün yapılışını 985 (1577) olarak göstermektedir.
Sokollu Mehmed Paşa’nın doğmuş olduğu Vişegrad civarındaki Rudo’da kurşun
örtülü ve 1806 ihtilâlinde tahribata uğrayan bir camisi, mektebi, misafirhanesi, imareti,
bir su kemeri, kervansarayı, temmeleri kısmen görünen hamamı ve bir su hazinesi
1806 ihtilâlinde yanan birçok dükkânı bulunduğu bildirilmektedir.

Vişegrad’da eski mimari tarzda Gazanfer Bey Camii (diğer adı Atik Camii)
bulunmaktadır; bina kiremitle örtülü, minaresi taştır. 236 Atik Camii dendiğine göre, en
eskisi budur.
Cami 7,20 x 8,70 m. iç ölçüsünde, 82 cm. duvarlı, sekiz adet uzun sivri pencereli,
harimi hiç de sevimli olmayan yepyeni bir binadır. 2005 yılında caminin açılışı yapıldı
ve Vişegrad’ın tek camisidir. Burada daha önce bulunan eserlerden Hacı İbrâhim, 237
233
Evliyâ Çelebi, Seyâhatnâme, V, s. 542.
234
Ahmed Refik, Mi‘mar Sinan, İstanbul 1931, s. 70.
235
Nihâdî Prizrenli bir şairdir; Bosna kadısı olmuştur, Sicil, IV, 596.
236
Sulejman Kemura, “Kulturno-Istorijski spomenici-vlasništvo Islamske Zajednice”, Glasnik IVZ-e BIH
IV, Sarajevo 1953, s. 372.
237
BBA, Kâmil Kepeci Tasnifi, s. 82.

87
Hünkâr, Kale ve Ridvan Ağa camileri, 238 1992 yılına kadar Vişegrad’a bağlı Jlijeb
(1550), Drinska (1895), Orahoviça (1566), Medyeda (1991) ve Vlahoviçe (1550) camileridir.
1992-1995 savaşında Sırplar tarafından hepsi yıkıldı. 239 Hacı Memi Mektebi, Vişegrad
Medresesi, Sokolu Mehmed Paşa İmareti ve Kervansarayı, Gazi Hasan Paşa Hamamı
ve Çeşmesi 240 artık mevcut değildir. Vişegrad kazasında, yukarı Dobrun’da Sultan
Süleyman Camii vardır. Dobrun da Vişegrad gibi XV. yüzyılda Pavloviç ailesinin
mülkü idi.

3.27.2. Sultan Süleyman Camii


Evliya Çelebi, Dobrun Kalesi’nin yalçın kaya üzerinde ve havaleleri, yani
içerinin seviyesinden yüksek yerler bulunmakla beraber, bu havaleyi iki büyük burcun
karşıladığını yazmaktadır. Evliya Çelebi’nin rivayetine göre, kaleyi Hersekoğlu
Ahmed Paşa fethetmiştir. Aşağı varoşta 150 ev olduğuna göre, o zaman da çok küçük
bir yerdi. Evliya Çelebi, Sultan Süleyman Camii’nin harabeye yüz tuttuğunu ve Melek
Ahmed Paşa tarafından yenilenerek imar olduğunu bildirmektedir. Ahmed Paşa,
camilerle beraber birkaç dükkân da inşa etmiştir. Minaresi eski, gövdesi kalın ve
kiremit örtülüdür. Sırbistan’dan Bosna’ya girer girmez bir tepecik üzerindeki cami,
hemen göze çarpmaktadır.
1992-1995 savaşında Sırplar camiyi yıktılar ve caminin yakınında, önceleri
küçük olan kiliseyi çok büyük bir şekilde yeniden yaptılar. 2005’te, yukarıda
bahsedilen Atik Camii’nin açılışında Dobrun’daki Sultan Süleyman Camii için çok
büyük miktarda para toplanmıştır. Caminin açılışına katıldığımız için burada verilen
bilgileri birinci elden temin ettik.
Caminin hemen karşısında Musallâ Mezarlığı bulunmaktadır. Burada yaklaşık
yirmi adet eski mezar taşı bulunmaktadır. Bir taşın üzerinde Allah, Muhammed, Ebû
Bekir, Ömer, Osman ve Ali Arapça olarak yazılıdır. Bugüne kadar Bosna’nın herhangi
bir yerinde böyle mezar taşına rastlamadık. Ayrıca burada bir Türbe de vardır. 241
Caminin yapımına Nisan 2005 tarihinde yeniden başlandı ve bugün binanın kaba
inşaatı bitmiş durumdadır. Duvarları tuğla, çatı dörtlü kiremitle örtülmüştür (bk. F. 122).
Ebadı 10 x 12 metredir. Mihrap tuğla, minber ve kürsü ahşap, mahfil betondur.
Binanın dört tarafında ikişer pencere bulunmaktadır. Giriş kapısı ahşaptır. Minare tek
şerefeli ve 20 m. yükseklikte, camiden ayrı olarak yapılmıştır (bk. F. 121). Son cemaat
yerinin direkleri ahşaptır. Cami inşaatı halen devam etmekte olup, Bosna Diyanet işleri
Başkanlığı’nın planlamasına göre, açılışı 02 Eylül 2006 tarihinde gerçekleşecektir.

238
İbid, s. 82.
239
Muharem Omerdić, Prilozi izučavanju genocida nad Bošnjacima (1992-1995), Sarajevo 1999, s. 148.
240
BBA, Kâmil Kepeci Tasnifi, s. 82.
241
Mehmed Mujezinović, Islamska epigrafika Bosne i Hercegovine, Knjiga II, Sarajevo 1977, s. 122.

88
3.28. VLASENİCA ve CAMİLERİ

3.28.1. Vlasenica
Vlasenica (Vlasenitsa), Doğu Bosna’da Javor dağının kuzeydoğusunda
Saraybosna’ya giden yolların kesişme noktasında yer alır. XV. yüzyılın ortalarında
Türkler’in eline geçti. Aynı yıllarda Biraç ile birlikte Knežina kadılığına bağlı olan
Vlasenica kasabası kaynaklarda ilk defa geçmektedir. Vlasenica, zaman içinde Biraç’ın
rolünü üstlenmeye başladı. Biraç, esasen Vlasenica varoşunu da kapsayan ve Yukarı
Biraç (Gornji Birač) ve Aşağı Biraç (Donji Birač) olarak ikiye ayrılan daha geniş bir alanı
kapsamaktaydı. Yukarı Biraç, genellikle Jadar ırmağının orta kesimini kapsarken,
Aşağı Biraç, Drinyaça (Drinjača) ırmağının aktığı bölgenin orta kesimini içine
almaktadır.
Vlasenica hakkında yerel yöneticiler döneminden kalan yazılı kaynaklar yoksa
da, bugünkü Vlasenica’nın Türkler’in fethinden daha önce kurulduğu bilinmektedir.
XVIII. yüzyıl ortalarında çıkan yangın Knejina’yı tamamen yok etmiş, geriye Selmiye
(veya Selimiye) Camii ile başka bir caminin taş minaresi kalmış ve kadılık merkezi de
Vlasenica’ya nakledilmiştir. Vlasenica, kadılık makamı dışında âyan ve serdarlara da
sahipti; bunlardan ilki, Vlasenica’yı Bosna beylerbeyiliğinin merkezi Travnik’teki
Âyan Meclisi’nde temsil ederken, diğeri bu kadılıktaki yeniçerilerin askerî
komutanıydı. Âyan ve serdarlık hizmetleri, Sultan II. Mahmud’un reform hareketiyle
lağvedildi. 1878 yılına kadar Vlasenica’da sadece Boşnaklar ve Sırplar yaşamaktaydı.
1879 ve 1885 yıllarındaki nüfus aşağıdaki gibidir:

1879 yılında 330 hanede 1885 yılında 413 hanede

Müslüman 1374 Müslüman 1394

Ortodoks 258 Ortodoks 488

Yahudi 8 Katolik 36

Toplam 1640 Yahudi 36

Grekokatolik 1

Toplam 1955

89
1921’e gelindiğinde 438 hanede 427 aile bulunurken, nüfus 1766 kişiye düşmüştü.
Buna göre hane sayısı 1879’dan 1921’e kadar 108 hane artarken, nüfus sayısı sadece 136
kişi artıyordu. Bunun sebebi göçler, işsizlik ve I. Dünya Savaşı idi.
1878 yılına kadar yapılan mimari eserler hakkında kesin bilgi olmamakla beraber,
Avusturya işgali öncesinde daha fazlaydı. Vlasenica’da Fâtih Camii’nin yanında Çarşı
Camii (Čaršijska Džamija) diğer adı Hayriye Camii (Hajrija Džamija), mekteb-i ibtidâî ve
medrese bulunuyordu.
Hayriye Camii’nin mihrabının yaklaşık 10 m. önünde, II. Dünya Savaşı’na kadar, taş,
kerpiç ve ağaçtan yapılmış 4 x 4 m. büyüklüğünde bir türbe yer alıyordu. Halk inanışına
göre, Vlasenica’nın fethinden hemen önce şehit düşen, Fâtih Sultan Mehmed’in seçkin bir
askeri medfundur. II. Dünya Savaşı’ndan sonra türbenin bulunduğu yere şehrin İslâm
Cemaati Meclisi, 3 x 3 m. büyüklüğünde kesme taştan bir duvar örmüştür.
Vlasenica’da görev yapan kadılar, Rogaticalı Mustafa Şteta (Šteta) Efendi (Vlasenica’da
vefat etti), Daha sonra Yüksek Şeriat Mahkemesi hâkimliğine getirilen Saraybosnalı
Muhammed Muyagiç (Mujagić) Efendi, Brçkolu Sâlih Haciergiç (Hadžiergić) Efendi, İsmâil
Efendi, Saraybosnalı Muhammed İmamoviç Efendi, Avusturya işgali döneminde bölge
reisi olan Tuzlalı Ahmed Çokiç (Čokić) Efendi ile kadıların sonuncusu olan Korajlı Mustafa
Abdurahmanoviç Efendi’dir.
Vlasenica’da, bir bölümünün misafirhane olarak kullanıldığı genişçe bir han da vardı.
Hanın bu bölümünde yolcular geceleri kalıyor ve kendilerine yemek ikram ediliyordu.
Geçen yüzyılın ortalarında bu han Süleyman Salaharoviç Efendi’ye ait iken, onun
1894’deki vefatı üzerine miras yoluyla Kadiç sülâlesine geçti. 242
4 Eylül 1862’de Osmanlı ile garantör ülkeler İngiltere, Rusya, Fransa, Avusturya,
Prusya ve İtalya ile varılan İstanbul Konferansı sonuçlarına göre müslüman halk
Sırbistan’dan ve dolayısıyla Belgrad’dan göç etmek zorunda kaldı.

Sokol ve Ujitse surlarının yıkımı üzerine de Tihiç (Tihić), Durmiç (Durmić),


Çorhasanoviç (Ćorhasanović) ve diğer birçok müslüman aile Drina nehrinin öte yakasındaki
Vlasenica’ya hicret etti. Vlasenica’da bulunan camilerin en önemlisi Fâtih Sultan Mehmed
Camii’dir.

3.28.2. FÂTİH SULTAN MEHMED CAMİİ


Orta büyüklükte bir yapı olan caminin minaresi ağaçtı. İki girişi vardı. Ağaç işlemeli
kubbesi dikkat çekiciydi. 1942’de yıkıma uğradı ve bir daha da onarılamadı (bk. F. 123).
60 x 22 cm. büyüklüğündeki taş mermer üzerinde bir beyit kazılıdır. Yazı metnini,
tam ortadan Allah lafzını kaba bir biçimde silinmiş altıgen ikiye bölmektedir. Yazı
metniyle levha, cami yıkıntılarından 1952’de çıkarılmıştır. Üç parçaya bölünen yazı metni
kısmen zarar görmüştür.

242
Hamdija Kreševljaković, Hanovi i Kervansaraji u Bosni i Hercegovini, Sarajevo 1957, s. 107.

90
Hayrât-ı sultân Kıl şefaat Muhammed bu cami‘-
Muhammed Han i şehîrine sâhib Aga … ve
Allah
‘aleyhi'r-rahme Hüseyin Efendi ve Hasan ve
ve'lgufrân Sâlih Aga gufira lehû.

Caminin yanı başında birkaç mezar taşı ile küçük bir mezarlık ve yanında yöre
sakinlerinin, bir şehide ait olduğu söyledikleri türbe yer alıyordu. Türbe yıkılmış ve bugüne
kadar etrafı demirle çevrilmiş olduğu halde, sadece üç mezar taşı korunabilmiştir. Mezar
taşlarının üzerinde hiçbir yazı olmadığı gibi herhangi bir sanat değeri de yoktur.
Hazîresinde caminin imam-hatibi Tuzlalı Hacı İbrâhim Efendi medfundur. 1310 (1892/92)
yılında vefat etmiştir. 243 Müezzinin minareye çıkamadığı günlerde ezan okumak için
yapılan bir “ezan taşı” da bugüne kadar korunmuştur.
Caminin tanınmış imamları: Mustafa Çurta Efendi, Hüseyin Demiroviç Efendi, Hâfız
Seyfo Mehanoviç Efendi, Hâfız Mustafa Suşiç Efendi’dir. Hâfız Seyfo Mehanoviç Efendi
hıfzını ve ilköğrenimini Vlasenica’da, medreseyi Saraybosna’daki Gazi Hüsrev Bey
Medresesi’nde, yüksek öğrenimini de İstanbul’da yaptığı belirtilmektedir. Vlasenica’da
kendi evinde 1941’de öldürülmüştür.
Hâfız Mustafa Suşiç Efendi, 1890’de Vlasenica’da doğdu. Dinî eğitimini ve hıfzını,
iki dünya savaş arasında imam ve muallim olarak görev yaptığı yerde tamamladı. II. Dünya
Savaşı’nda Kuzeydoğu Bosna’daki Tuzla şehrine hicret etti, 1965 yılındaki emekliliğine
kadar Alaca Camii’nin imamlığını yaptı. 8 Ocak 1967 tarihinde vefat etti ve Tuzla’da Boriç
244
(Borić) Mezarlığı’na defnedildi.

Fâtih Sultan Mehmed Camii adıyla ikinci bir cami de, bugün sadece harabeleri
bulunan Kuşlat Kalesi’ndedir.
3.28.3. KUŞLAT FÂTİH SULTAN MEHMED CAMİİ
Zvornik’in güneyinde, Jadar ve Drinyaça ırmaklarının kesiştiği noktada, Bratunac ve
Vlasenica yolu üzerinde, yaklaşık 100 m. yüksekliğindeki bugün dahi ulaşılması zor bir
kayalığın üzerine yerleşmiş Ortaçağ şehri Kuşlat’ın izleri görülmektedir (bk. F. 127). Kuşlat
Kalesi ile ilgili ilk kayda 1345’te rastlanmaktadır. Kuşlat’ın alt kesiminde Kuşlat Meydanı
bulunuyordu ki, 1369 yılına ait tarih kaynaklarından burada önemli bir ticaret merkezinin
olduğu anlaşılmaktadır.

243
Mehmed Mujezinović, Islamska epigrafika BIH, Knjiga II, Sarajevo 1977, s. 143-4.
244
Hifzija Suljkić, “Objekti islamske kulture u Vlasenici”, Islamska misao 1989, nr. 124, Sarajevo 1989, s. 38.

91
Osmanlılar Kuşlat’ı 1463 yılında fethetmiş ve buraya kendi garnizonlarını
yerleştirmişlerdir. Evliya Çelebi’ye göre Fâtih Sultan Mehmed Camii’nin, içerisinde inşa
edildiği bir Ortaçağ şehri olan Kuşlat’ın kalıntıları mevcuttur. Kuşlat’taki camiden,
1657’de buradan geçmiş olan Fransız seyyah Quiqclet de bahsetmektedir. 245
Türkler, Kuşlat’ı fethettikten sonra askerî birliklerini yerleştirmiş ve 1476-78 yılında,
ilk kayıtlarına rastlanan nahiyeyi kurmuşlardır.
Kuşlat’ta 1992-1995 savaşına kadar surların dışında 6,50 x 6,50 m. büyüklüğünde
oldukça yüksek ve büyük ahşap tavana ve küçük ahşap bir minareye sahip cami
bulunmaktaydı. Cami savaş sırasında önce yakıldı (bk. F. 124-128), ardından yakın ve uzak
çevresindeki birçok cami ile aynı kaderi paylaşarak yerle bir edildi.
Kuşlat’tan aşağıya doğru inerken, Pahlyeviçi’nin (Pahljevići) altında (cami ile aynı kaderi
paylaşan köy) Podkuşlat (Podkušlat - Kuşlataltı) semtinin izlerine rastlamaktadır. Semtin üst
yanında eski mezarlık bulunmaktadır. Sarık işlenmiş iki mezar taşının her ikisinde 1161
(1748) yılı yer alırken, üçüncüsünde 1178 (1764) yılı ve küçük bir kılıç ile en‘am duası
bulunmaktadır. Bunların dışında toprağa gömülmüş birçok mezar başlığı bulunmaktadır.

Kuşlat'ta üzerinde kılıç sûreti bulunan mezar taşının çizimi

245
Mehmed Mujezinović, Islamska epigrafika BIH, Knjiga II, Sarajevo 1977, s. 138.

92
3.29. VRANDUK ve FÂTİH SULTAN MEHMED CAMİİ

3.29.1. Vranduk
Zenica’nın 10 km. batısında, Doboy yolu üzerinde, Bosna nehrinin geçtiği kayalıklar
üzerinde kurulmuştur. Vranduk’un iki binyıllık bir tarihi vardır. Birçok seyahatnâme ve
belgede, Bosna’nın en ilginç ve sağlam şehri idi. Vranduk’a çoğu zaman Bosna’nın kapısı
denirdi. Çünkü dünyanın değişik yerlerinden gelen yabancılar uzun yüzyıllar boyunca
kendilerini ancak orada koruyabiliyorlardı. Tarihî kayıtlara göre Vranduk’u ele geçiren
Bosna’ya da rahatça girebilmiştir.
Osmanlılar Vranduk’u 1463-1878 yılları arasında önemli bir askerî merkez yapmış ve
bir şehir özelliği kazandırmışlardır. Yönetim merkezi, esnaf kuruluşları, Fâtih Sultan
Mehmed Camii, mektep ve çeşme gibi önemli eserler meydana getirmişlerdir. 1852’ye
kadar Vranduk’u askerî dizdar yönetmiştir. Değişik kaynaklarda Vranduk dizdarı olarak
Osman Ağa’nın oğlu Ali Ağa (1678), Fetullah Ağa (1740), Beçir Ağa (1744), Hacı Mehmed
Ağa (1825-1835) ve Bekir Bey (1840) görev yapmıştır. 246
Bosna’nın geçmişinde çok önemli bir yer tutan Vranduk, şehir ve kale olarak bugün
de önemini korumaktadır. Birçok saldırı ve yıkıma rağmen ayakta kalabilmiştir. 247
29.2. Vranduk’ta Kale ve Fâtih Sultan Mehmed Camii
Kale, Zenica’nın 10 km. kuzeyinde altı köşe bir burç, bir kapı kulesi, oldukça uzun
mazgallı seğirdim yollu sur ile çevrilmiştir (bk. F. 133). Avlu içinde Fâtih Sultan Mehmed
Camii bulunmaktadır (bk. F. 129-132).
Kaynaklarda hem Sultan Mehmed hem de Hünkâr Camii olarak geçmektedir. Kalede
askerî birliğin (1468 veya 1469) başında, aynı zamanda imamlık da yapan Muhyiddin İmam
isminde bir zat bulunmaktaydı. İmama diğer görevlilerle birlikte Podgorica Brod
nahiyesinde Babine ve Tırşçe köyleri timar olarak verilmiştir. Cami, Fâtih Sultan Mehmed
zamanında yapıldığı için, imamlık görevi kesintisiz olarak devam etmiş ve imamın maaşı,
çoğu zaman aynen askerî kurumlardaki gibi peşin ödenmiştir.
1516 yılında İsmâil Bey imamlığa getirilmiş, 4 Receb 940 - 2 Şâban 941 (19 ocak 1534
- 05 şubat 1535) tarihleri arasındaki kısa bir süre istisna tutulursa, 1540’a devam etmiştir. O
zamandan itibaren kendisine Bukovçina köyü bağlı kalmış ve geliri değişmeden 1600 akçe
olarak devam etmiştir. 248
Bosna Valisi Silâhdar Abdullah Paşa’nın çıkardığı bir berattan anlaşıldığına göre,
Muharrem 1195 (28 Aralık 1780 – 26 Ocak 1781) tarihinde Vranduk’taki Has Camii için Brod
nahiyesinden Ali Halife’yi imam ve hatip olarak görevlendirmiştir. Bu belge Vranduk
İmamoviç ailesinde korunmaktadır, İmamoviç ailesinden pek çok kişi imamlık görevi
yapmıştır.

246
Hamdija Kreševljaković, “Stari bosanski gradovi”, Naše starine, Sarajevo 1953, s. 20.
247
Salih Jalimam, Vrijeme, Zenica, 2004, s. 13.
248
Aladin Husić, “O imamskoj službi u tvrđavama bosanskog sandžaka u 15. i prvoj polovini
16. vijeka”, Muallim I/2000, nr. 4, Sarajevo 2000, s. 95.

93
Bosna’da ilk yapılan camiler arasında olup, 1463-1481 yılları arasında Fâtih Sultan
Mehmed adına yapılmıştır. 249 Caminin mimarisi çok basittir, kiremitli üçgen çatısının
ortasından ahşap minaresi yükselmektedir (bk F. 132). Dar bir sokak üzerindedir ve öbür
kenarı yardır. Çevresinde bahçe ve mezarlık bulunmamaktadır.
Caminin iç mekânı çok küçüktür. Üst katta mahfille birlikte alan biraz
genişlemektedir. Minber ve mihrabı ahşap olup mimari değeri yoktur (bk. F. 126). Camiye
kıble istikametindeki yoldan birkaç basamak inildikten sonra küçük bir kapıdan
girilmektedir. Günümüzde beş vakit namaz kılınan ve varlığını devam ettiren tek camidir.
Kalenin bütünlüğünün bir parçasını teşkil etmektedir. Kalenin altında meyve ağaçlı yeşil
alanlar, özellikle kiraz ağaçları bulunmaktadır.

249
Hamdija Kreševljaković, “Hadži Alijagin vakuf u Vranduku”, Narodna uzdanica 1944, Sarajevo, 1943, s.
32-36.

94
3.30. YAYÇE ve SULTAN SÜLEYMAN CAMİİ

3.30.1. Yayçe
Banaluka’nın kuzeyinde ve Travnik yolu üzerinde Vrbas ve Pliva nehirlerinin
birleştiği yerdedir. Yüzölçümü 350 km2’dir ve Bosna’nın ortasında yer almaktadır.
Merkezinden 5. km uzaklıkta Büyük ve Küçük Pliva göleri bulunmaktadır. Şehrin etrafı
dağ ve ormanlarla çevrilidir.

Yayçe Katolik Bosna krallarının son pâyitahtı olmuştur. Yaye (Jaje) Boşnakça’ta
“yumurta” demektir. Kalenin bulunduğu tepe yassı ve yumurtaya benzemekte olduğu için
adının buradan gelmiş olması muhtemeldir.

Şehri Fâtih Sultan Mehmed almışsa da, Macarlar’ın akını neticesinde epeyce zaman
ellerinde kalmış, nihayet hicrî 930’larda Gazi Hüsrev Bey tarafından fethedilmiştir. Fetih
müjdesini Kanûnî Sultan Süleyman’a götüren de Hüsam Kaptan olmuştur. Kaptana
mükâfat olarak dizdarlık verilmiştir. Türbesi de buradadır. 250

Evliya Çelebi, kalenin üç köşesi olup iki kapısı bulunduğunu, iki nehrin kenarındaki
kayalardan minare yüksekliğinden, şiddetle akan suların çevirdiği değirmenler olduğunu
kaydeder. Evliya Çelebi zamanında kuzeye bakan surlar yıkılmıştır. Kale sınır içinde 1000
ev, büyük kiliseden bozma Kanûnî Süleyman Camii, Melek Ahmed Paşa Camii, medrese,
mektep ve hamam, iç kalede harap bir saray ile bir mescid bulunduğunu belirtir. Pliva
deresi üzerinde büyük bir ahşap köprü olduğunu, karşısındaki varoşta 500 reâyâ evi,
Vrbas’ın karşı sahilinde de 300 kadar evin bulunduğu ikinci bir varoşun mevcut olduğunu
ilâve eder. Şehir toplam 1800 hanedir. Hıristiyanlar ihanetlerinden dolayı kalenin içine
alınmazlardı. Burada Fâtih Sultan Mehmed Camii imamı Ali Efendi, Şeyh Mustafa Efendi,
o sıralarda vefat eden Sergüzeşt risâlesi yazarı Vâizzâde Hürrem Çelebi ve kalenin fethinde
ilk dizdar Hüsam Kaptan türbeleri vardır. 251

Dizdar Hüsam Ağa Camii. Dıştan dışa 6,40 x 5,65 m. ebadında minaresiz, üstü tahta
kiremitli, dik bir çatıyla örtülüdür. Camiyi, kalenin ilk dizdarı Hüsam Ağa XVI. yüzyılda
yaptırmıştır. Birkaç kere onarım görmüştür. 252

Esmâ Sultan Camii. Bosna valiliği de yapmış olan Sadrazam Muhsinzâde Mehmed
Paşa’nın hanımı ve III. Ahmed’in kızı Esmâ Sultan’ın 1753’te yaptırdığı güzel bir camidir.
Kesme taştan bedenli sekiz pencereyi muhtevî, kasnaklı, kubbeli, son cemaat yeri ahşap
çatılı, şehrin en güzel ve kubbeli tek camisidir. Kürevî köşeliklere oturan tek kubbeyle
örtülüdür. İç ebadı 9,50 x 10 m. olup duvarlar 1,15 metredir. Son cemaat yeri üç kubbeli,
derinliği 4 metredir. Sağ duvarıyla beraber, kıble ve mihrap duvarlarında altlı üstlü iki sıra
pencere ve sağ duvarla, mihrap duvarında üçüncü sırada birer penceresi bulunmaktadır. Sol
duvarda ise iki altlık ve bir tepelik bulunmaktadır. Kasnakta da sekizinci pencere açılmıştır.
İç kısmın her tarafı sıvalı idi. Mihrap çok yüksek ve mermerden yapılmıştı. 1992-1995
savaşında cami çok büyük zarar görmüştür. Günümüzde yapım ve onarımı devam
etmektedir.

250
Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimârî Eserleri Yugoslavya, II, İstanbul 1981, s. 516.
251
Evliya Çelebi, Seyahatnâme, V, s. 501-503.
252
Mehmed Mujezinović, Islamska Epigrafika BIH, knjıga II, Sarajevo 1977, s. 271-272.

95
Hacı Muharem Bey Camii. Başka bir adı da Şamlı Camii’dir. Dik çatılı revakı ve
minaresi ahşaptır. Dıştan dışa 8,20 x 9,50 m. ebadında ve son cemaat yerinin derinliği 4
metredir. Revak sekiz direğe oturmaktadır. İç mahfil iki direk üstündedir. Camide alt sırada
iki, üste sağda bir, solda iki pencere vardır.

Haddan Camii. Haddan “demirciler” demektir. Duvarları taştan, harimde beş büyük,
son cemaat yerine daha ufak üç pencere, kemerli dairevî ve üstlerinde Avrupaî silmeler
bulunan, minaresiz, garip bir camidir. 253

Sinan Bey Camii. 5 x 5,55 m. ebadında, duvar kalınlığı 70 cm., tahta kiremitli ve
ahşap minarelidir. Sağda üç, mihrap duvarında iki pencere, içten pek basık bir kubbesi
vardır. Ahşap minare çatının ortasından çıkar. 3,30 m. derinliğinde bir ahşap revakı da
bulunmaktadır. Mahallinde buna Okiç ismi de veriliyor.

Ramazan Bey Camii. Kalenin Travnik kapısına yakın olan cami 10 x 10 m.


ölçüsünde ahşap minareli, kapısı kesme taştandır. Hazîresinde mühim kişilerin kabirleri
vardır. 254

Yayçe şehrinde cami ve mescid dışında Melek Ahmed Paşa’nın medresesi, mektebi,
tekkesi, hanı ve hamamı, Hacı Şerife Hanım Çeşmesi, saat kulesi, misafirhane, üç küprü ve
beş tane türbe bulunmaktadır. 255

3.30.2. Sultan Süleyman Camii

Evliya Çelebi, kiliseden bozma olduğunu yazmaktadır. Ayrıca Başbakanlık


Arşivi’nde de (Kâmil Kepeci, Bosna-Hersek, s. 82, tarih 1117, nr. 20545) kayıtlıdır. Osmanlılar bu
kiliseyi 1528’de camiye çevirmişlerdir (bk. F. 135). Camiye çevrilirken duvarları yaklaşık 2
m. kadar yükseltilmiştir (bk. F. 136). Binanın dört bir tarafını dolaşan üstüste sekiz sıra farklı
taş, bunu açıkça göstermektedir. Minare olarak kullanılan çan kulesi de (sveti luka) halen
ayaktadır (bk. F. 139). Ancak hemen yol kenarında meyilli bir alan üzerindeki caminin ne
damı ne de kapıları kalmıştır. Taş duvarları da otlar bürümüştür (bk. F. 137). Birkaç küçük
penceresi taşla örülmüş, bazılarında da demir parmaklıklar vardır. Duvarlarının halinden ve
mihrabın zeminden muayyen bir yükseklikte olmasından dolayı, binanın vaktiyle bir
bodruma sahip olduğu anlaşılmakta ve bu hal bazılarına göre onun pek eski bir Bogomil
kilisesi olduğuna delâlet etmektedir (bk. F. 138).

Yayçe’de 1833 yılında büyük bir yangın meydana gelmiş ve cami büyük zarar
görmüştür. 256 Yangından sonra sadece dört duvar tamir edilmiş ve bu haliyle devlet
tarafından korumaya alınmıştır. Katolikler Avusturya yönetimine tekrar kilise olarak
yapılması için başvurdukları için, tekrar cami olarak yapılmasına dönemin Avusturya
Devleti izin vermemiştir. Bu yüzden cami halen harap vaziyettedir. Bu bilgiler günümüz
Yayçe şehri imamı Râmiz Efendi Beçiroviç’ten alınmıştır. Girişi ana yoldan olan caminin
kapısı tektir (bk. F. 140-141). Bina kesme taştantan yapılmıştır. Mihrap taşlı duvarın içine
yerleştirilmiştir.

253
İbid, s. 276.
254
İbid, s. 269.
255
Džemal Čelić i Mehmed Mujezinović, “Stari mostovi u Bosni i Hercegovini”, Biblioteka Kulturno Naslijeđe
BIH, Sarajevo 1969, s. 130-131.
256
İbid, s. 259.

96
3.31. ZENİÇA ve SULTAN AHMED CAMİİ

3.31.1. Zeniça
Bosna nehri üzerinde düşük ve orta düzeyde yükseltiler arasında deniz seviyesinden
316 m. yükseklikte yer almaktadır. 257 Kışları çok soğuktur, yazları çok sıcak, nem oranı
yüksektir. Zeniça’nın etrafı Laşva ve Babişniça gibi Bosna nehrine katılan birçok küçük
akarsu ile kuşatılmıştır. Şehrin kuruluşu ve aldığı adla ilgili birkaç rivayet vardır. Slav
dillerinde Zenica “göz bebeği” demektir. Zeniça ovanın merkezinde olduğu için bu adı
almıştır. 258 Zeniça, ad olarak 1436 senesinde geçmektedir.
Osmanlılar Zeniça’yı 1463’te fethedip Brod nahiyesinin merkezi yapmışlardır. 259
1616’da Brod vilâyetine Bobovaç, Laşva, Brod, Lepeniça, Maglay ve Ozren yerleşim
merkezleri bağlı idi. Abdiya’nın oğlu Hacı Meni, Zeniça’da mescid ve imam lojmanı inşa
etmiş ve bu hayratlar için 10.000 akçe vakfetmiştir. 260 XVII. yüzyılın ilk yarısında
Zeniça’da kadılığın var olduğunu öğrenmekteyiz. 1649’da Ahmed Paşa, Zeniça kadısına
bir “buyurtu” yollamıştır. Buyurtuda, papazlar tarafından kiliselerde yardım toplanması
esnasında, kadının buralarda bir gözlemci bulundurması talep edilmektedir. 261 XVII.
yüzyılın ortasında Zeniça Merkez Camii ile beraber çarşı da kurulmuştur. XVII. yüzyılın
sonunda ve XVIII. yüzyılın başında Macaristan ve Slavonya’dan, aralarında Budapeşteli
bir “kadı”nın da bulunduğu bazı müslüman muhacirler Zeniça’ya gelmişlerdir. 262 1865’te
Travnik kaza, Zeniça nahiye olmuş ve Osmanlılar ayrılıncaya kadar da böyle kalmıştır. 263
Osmanlılar Zeniça’da camiler, mektepler, medreseler, hanlar, hamamlar, imaretler,
kervansaraylar, misafirhaneler, köprüler, çeşmeler ve saat kuleleri inşa etmişlerdir.
Osmanlılar zamanında şehir merkezinde, içinde kaymakam ve kadının makamlarının
bulunduğu bir konak vardı. 1891’de Avusturyalılar döneminde konak binası ilâvelerle
genişletilmiştir. Bu bina günümüzde Zeniça müftülüğü olarak kullanılmaktadır.
Camiler
Seymen Camii. Çarşıdan Musallâ’ya giderken eski Zeniça mıntıkasında yer
almaktadır. Büyük ve sağlam bir yapıdır. Kimin tarafından ve ne zaman yapıldığı
bilinmemektedir. Zeniça’daki en eski camidir. İsminden dolayı bir asker tarafından
yaptırıldığı düşünülmektedir. 264
Seymen (Seymenska) Camii’nin minaresinde taşa hakkedilmiş küçük harflerle
yazılmış, bu cami ile ilgili değil de Çarşı Camii’nin (Sultan Ahmed Camii) tamiriyle ilgili bir
kitâbe vardır. Kitâbede tamirin 912 (1506-1507) yılında yapıldığı belirtilmektedir. Seymen
Camii’nin yanında küçük bir mezarlık vardır.

257
Kemal Hrelja, Zenica i njena okolina, Sarajevo 1957, s. 5.
258
Dušan Popović, Varoš zenica sa okolinom, Sarajevo 1892, s. 154.
259
Mehmed Mujezinović, Islamska Epigrafika Bosne i Hercegovine, Knjiga II, Sarajevo 1977, s. 427 (Bu
kaynak Brod hakkında yazarken Boşnakça değil de bizâtihî bir defa “nahiye” bir defa da “vilâyet” kelimesini
kullandığından biz de bir ayırıma gidemedik)
260
Arhiv Gazi Husrevbegove biblioteke, Kadića hronika, Knjiga II, s. 32.
261
Antun Knežević, Carsko-turski namjesnici u Bosni i Hercegovini (1463-1878), Senj 1887, s. 44.
262
Miloš Bjelovitić, Zenica i njena okolina, Ekonomskogeografska studija, Sarajevo 1968, s. 54.
263
Ahmed Aličić, Uređenje bosanskog ejaleta od 1789 do 1878. godine, Sarajevo 1983, s. 121.
264
Džemal Salispahić, Spomenici islamske kulture u Zenici s posebnim osvrtom na rad i ulogu Sultan-
Ahmedove džamije, Zenica 1982, s. 20.

97
Koçevska camii. Küçük bir camidir. Dört yönlü üçgen çatısı vardır. Minaresi
taştandır. Son cemaat yeri sonradan kapatılmış ve caminin aslî şekli gölgelenmiştir.
Kitâbesi olmadığı için kimin tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Caminin
üç tarafında (kıble, sağ ve sol) yirmi kadar kabirden meydana gelen küçük bir mezarlık vardır.
Yalinska Camii. Bosna nehrinin sol kıyısında Yalı (Yaliyska) mahallesinde yer
almaktadır. Küçük bir cami olup minaresi ahşaptır. Son cemaat yeri de ahşapla
kapatılmıştır. Kimin tarafından ve ne zaman yaptırıldığı bilinmeyen caminin etrafında
büyük bir mezarlık vardır. Halk arasındaki rivayetlere göre cami ve kabristan takriben 400
seneliktir.
Osman Çelebi Camii. Muhtemelen 1675’ten önce yapılmıştır. Bu bilgiyi, caminin
etrafındaki bir mezar taşındaki yazıya istinaden veriyoruz. Osman Çelebi (Potoçka) Camii,
basit yapıda küçük ve minaresi ahşaptan bir yapıdır. Etrafında, mezar taşları güzel olan
birkaç kabir vardır.
Musallâ Camii. Bosna nehrinin sağ tarafında XVI. yüzyılda büyük mezarlığın kıble
yönünde yer almaktadır. Musallâ’nın yanından geçen yolun öbür tarafında başka bir yeni
mezarlık ve içinde bir türbe bulunmaktadır.
Ensar Camii. 1995 yılından sonra tamamen yeni olarak Küveyt tarafından Arap
tarzında yaptırılmıştır. Saraybosna’dan gelirken Bosna nehrinin sağında, sitelerin
bulunduğu bir mahalde Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yapılan başka bir caminin inşaatı
da devam etmektedir.
31.2. Sultan Ahmed Camii
Zeniça’da korunabilmiş en önemli Osmanlı eseridir. Aslında hangi sultana ait olduğu
belli değildir. Yalnız taçkapı kemerinin nispetlerine ve üstündeki mübalağalı sivri taca
bakılırsa, XVIII. yüzyıl yapısı olduğu söylenebilir. Bu da, III. Ahmed devrine tesadüf
etmektedir. 265 Rivayete göre caminin bulunduğu yerde daha önce de başka bir cami vardı.
1697’de Evgen Savoyski (Avusturyalı bir kumandan) askerleriyle şehirden geçerken bu camiyi
de ateşe vermiştir. Daha sonra III. Ahmed (1703-1731) tarafından tamir edilmiş veya yeniden
yapılmıştır (bk. F. 148).
Sultan Ahmed Camii’nin (Çarşı Camii) iç ebadı 11,85 x 11,85 m. olup, duvarları 70 cm.
kalınlığındadır. Oldukça geniş, güzel ve çatılı bir camidir (bk. F. 142-149). Minaresi on iki
köşe kaideli ve kesme taştandır, şerefe altında dişler vardır. Minare ifrat derecesinde
yüksektir. Caminin sağında üç, mihrap duvarında ve solda dörder, kıble duvarında iki
altlık, toplam on üç, üstte ise on dört penceresi vardır. Cami mahfili ahşap ve nal
şeklindedir. İç mahfil 2,60 m., iki yan mahfil 2 m. genişliğindedir (bk. F. 145). Revak
direkleri son zamanlarda betondan yapılmıştır. Üstleri ahşap kemerlidir. Taçkapısı epeyce
iddialı ve itinalıdır. Minareye revak altından çıkılmaktadır.
Cami hâlâ çok iyi durumdadır. Cemaat mahalli yekpâre olup herhangi bir mimari
elemanla bölünmemiştir. Mihrap orijinaldir, ancak üstü boyanmıştır. Minber ve kürsü
ahşaptır (bk. F. 144). Günümüzde cami yerden ısıtılmaktadır. Üç tarafında mezarlık
bulunmaktadır (bk. F. 149). Bahçesinde güzel bir şadırvanı olan caminin tek girişi olup, kapı
üzerinde Türkçe, celî sülüs hatla yazılmış beş beyitten oluşan kitâbesi mevcuttur (bk. Kit.
13).

265
Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri: Yugoslavya, II, 3. Kitap, İstanbul 1981, s. 525.

98
Hamdullâh ol şeh-i keşver kuşâ-yi nîknâm
Yanî ‘Abdülazîz Hân mâye-i hüsn-i nizâm
Cedd-i a‘lâsı şehinşâh-ı mu‘azzam Ahmedin
Cami‘in tecdîd ile yapdırdı bu ‘âl-i mekâm
Böyle bir tarz-ı bedî‘ ve böyle resm-i dilnişîn
Feyz-i hakkıyla lubâb görmemiş çeşm-i enâm
Hak te‘âla eylesin bâni-i sâhib-i şevketin
Duyur efzâ-yı hilâfet ‘adl ü dâd ile mudâm
Dâ‘î-i mahsus hâzim söyledi târih tâm
Ahmediye verdi revnâk ehl-i îmâna temâm
sene 1288
Ketebehû İzeniçeli Sâlih Hamza

99
BİBLİYOGRAFYA

Adem Handžić, “O formiranju nekih gr adskih naselja u Bosni u XVI stoljeću”, Prilozi, br.
XXV, Sarajevo 1977.
Adem Handžić, “Bosanski namjesnik Hekim-oglu Ali-paša”, Prilozi za orjentalnu filologiju i
istoriju jugoslovenskih naroda pod turskom vlašću, Sarajevo 1955.
Adem Handžić, O gradskom stanovništvu u Bosni u XVI stoljeću, Sarajevo 1980.
Adem Handžić, “Postanak i razvitak Bijeljine u XVI. vijeku”, POF., Sv. XII-XIII, Sarajevo
1965.
Adem Handžić, Tuzla i njena okolina u XVI vijeku, Sarajevo 1975.
Adem Handžić, “Značaj Muafijeta u razvitku gradskih naselja u Bosni u XVI. vijeku”,
Jugoslovenski istorijski časopis, br. 1-2, Sarajevo 1974.
Adem Handžić, “Zvornik u drugoj polovini XV i u XVI vijeku”, Godišnjak društva istoričara
BIH, Godina XVIII, Sarajevo, 1970.
Ahmed Aličić, Uređenje bosanskog ejaleta od 1789 do 1878. godine, Sarajevo 1983.
Ahmed Refik, Mi’mar Sinan, İstanbul 1931.
Aladin Husić,“O imamskoj službi u tvrđavama bosanskog sandžaka u 15. i prvoj polovini 16.
vijeka”, Muallim, I, br. 4, Sarajevo 2000.
Alija Bejtić, “Banja Luka pod turskom vladavinom”, Naše starine, br. I, Sarajevo 1953.
Alija Bejtić, Bosanski namjesnik Mehmed-paša Kukavica i njegove zadužbine u Bosni,
Sarajevo 1958.
Alija Bejtić,“ Knežina i knežinska nahija u historiji i likovnom stvaralaštvu”, POF,
sv.XXVI.1976, Sarajevo 1978.
Alija Bejtić,“ Povijest i umjetnost Foče na Drini, Naše Starine, br. III, Sarajevo 1956.
Alija Bejtić,“ Spomenici Osmanlijske arhitekture u Bosni i Hercegovini”, POF, br. III-IV,
Sarajevo 1952/53.
Ankara Vakıflar Arşivi Yevmiye defterleri, B harf altında (Biyelina).
Antun Knežević, Carsko-turski namjesnici u Bosni i Hercegovini (1463-1878), Senj 1887.
Arhiv Gazi Husrevbegove biblioteke, Kadića hronika, Knjiga II.
Arhiv KVMP u Bugojnu, Iskaz o imamu i muallimima na području imameta u Bugojnu,
Bugojno 1937.
Arhiv KVMP u Bugojnu, Iskaz o mektebi ibtidaijjama, Bugojno, Bugojno 1929.
Arhiv KVMP u Bugojnu, Izvještaj o gradnji šadrvana pred džamijom u Bugojnu, Bugojno
1942.
Bajro Perva, “Preduzeta akcija za vraćanje džamija u vlasništvo Islamske zajednice”,
Preporod, br. 13, Sarajevo 1985.
BBA, Kâmil Kepeci Tasnifi.
Behiye Zlatar,“ Bosna Hersek’te Fatih Camileri”, Mostar aylık medeniyet-kültür-aktüalite
dergisi, sayı 6, Ağustos 2005, İstanbul 2005.
Blagay Kadi sicil, nr. 58, lost 10 a. Sarayevo Sarkiyat Enstutusu orjinal bulunmaktadır.
Džemal Čelić i Mehmed Mujezinović, Stari mostovi u Bosni i Hercegovini, Sarajevo 1969.
Ćiro Truhelka, “Sredovječni spomenici Bosanske hrvatske”, Hrvatsko kolo, br. XXIII, Zagreb
1942.
Ćiro Truhelka, Studije o podrijetlu, Zagreb 1991.
Ćiro Truhelka,“ Tursko-Slovjenski spomenici dubrovačke arhive”, GZM, Sarajevo 1911.
Derviş Mehmed Zıllı,“ Evliyâ Çelebi”, Seyahatnâme, İstanbul 1315 (h).
Desanka Kovačević Konjić, Naselja srednjovjekovne bosanske države, Sarjevo 1978.
Đoko Mazalić, “Biograd-Prusac”, GZM, Sarajevo 1951.
Dušan Popović, Varoš Zenica sa okolinom, Sarajevo 1892.

100
Džemal Hamidović, Prusac i njegove znamenitosti, Sarajevo 1939.
Džemal Salispahić, Spomenici islamske kulture u Zenici s posebnim osvrtom na rad i ulogu
Sultan-Ahmedove džamije, Zenica 1982.
E. Fermendžin, Acta Bosnae, Zagrabiae 1892.
Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimâri Eserleri Yugoslavya, II. cilt, III. kitab,
Istanbul 1981.
Ekrem Hakkı Ayverdi, ,“Yugoslavya’da Türk Âbideleri ve Vakıfları”, Vakıflar Dergisi, sayı
III’ten ayrı basım, Ankara 1957.
Esad Pašalić, Kulturna istorija BIH Rimsko doba, Sarajevo 1966.
Evliya Celebi, preveo, Hazim Šabanović, Putopis, Sarajevo 1967.
Faruk Muftić, Foča 1470-1996 neprolazna ljepota, Sarajevo 1997.
Faruk Muftić, Ranjeni grad Foča: sve džamije su porušene, Sarajevo 2003.
Fehim Bajraktareviç, “Banaluka”, İslâm Ansiklopedisi, II, İstanbul 1979.
Feridun Emecen, “Banaluka”, TDV İslâm Ansiklopedisi, V, İstanbul 1992.
Hasan Ljubunčić, “Kulturno-Istorijski spomenici-vlasništvo IVZ”, Glasnik br. II-V, IVZ-e
BIH, Sarajevo 1951-1953.
Gligor Stanojević, Dalmacija u doba morejskog rata 1684-1699, Beograd 1962.
Gliša Elezović,“ Iz posmrtnih rukopisa Ahmet Dževdet-paše”, Prilozi za orjentalnu filologiju
i istoriju jugoslovenskih naroda pod turskom vladavinom, Srajevo 1952.
Gliša Elezović,“Turski spomenici”, Glasnik Skopskog naučnog društva, Skoplje 1927.
Grupa autora, Islam i Muslimani u Bosni i Hercegovini, Sarajevo 1977.
Ejub Kavazović, Odbor IZ-e Gradačac, Gradačac 1974.
Hamdija Kapidžić,“ Stolac u XVIII vijeku”, Kalendar Gajret, Sarajevo 1941.
Hamdija Kreševljaković i Hamdija Kapidžić, Stari hercegovački gradovi, Sarajevo 1954.
Hamdija Kreševljaković, Banje u Bosni i Hercegovini (1462-1916) II. Popravljeno i prošireno
izdanje, Sarajevo 1952.
Hamdija Kreševljaković, “Gradačac u prošlosti”, Front Slobode, Tuzla 1953.
Hamdija Kreševljaković,“ Hadži Alijagin vakuf u Vranduku”, Narodna Uzdanica, Sarajevo
1943.
Hamdija Kreševljaković, Hanovi i Kervansaraji u Bosni i Hercegovini, Sarajevo 1957.
Hamdija Kreševljaković, Kapetanije u Bosni i Hercegovini, Sarajevo 1980.
Hamdija Kreševljaković, “Kulen Vakuf”, Narodna Uzdanica, br. IV, 1936, Sarajevo 1935.
Hamdija Kreševljaković, “Sahat-kule u Bosni i Hercegovini”, Naše Starine, br. IV, Sarajevo
1957.
Hamdija Kreševljaković, “Saraji ili Dvori Bosanskih Namjesnika”, Naše Starine, br. III,
Sarajevo 1956.
Hamdija Kreševljaković, “Stari bosanski gradovi”, Naše Starine, Sarajevo 1953.
Hamdija Kreševljaković, “Život Safvet-bega Bašagića”, Novi Behar, br. 19-21, Sarajevo
1934.
Hammer, “Devle-i Osmâniyye târihi”, Mehmed Ata tercemesi, III, 82 ve sicil, IV, 515,
İstanbul 1329.
Hasan Škapur, “Komunikacija u bosanskoj krajini u XIX. vijeku”, Zbornik, br. 63/64, Banja
Luka 1964.
Hazim Šabanović, Bosanski pašaluk, Sarajevo 1959.
Elvir Duranović, “Sultan Ahmedova džamija u Bugojnu”, Godišnjak, Bugojno 2005.
Hifzija Suljkić,“Objekti Islamske kulture u Vlasenici”, Islamska misao, br. 124, Sarajevo
1989.
Hivzija Hasandedić, “Islamski spomenici u Stocu”, Islamska misao, br.34, Sarajevo 1981.
Hivzija Hasandedić, Muslimanska baština u istočnoj Hercegovini, Sarajevo 1990.

101
Hivzija Hasandedić, Mustafa Sidki ef. Karabeg, mostarski muftija od 1857 do 1878 i
okupacija Mostara, Sarajevo 1944.
Hivzija Hasandedić, Spomenici kulture turskog doba u Mostaru, II dopunjeno izdanje, Mostar
2005.
Hivzija Hasndedić, “Sultan Selim Javuzov mesdžid u Mostaru”, Glasnik, VIS-a br. 1-2,
Sarajevo 1963.
Husref Hadžialagić, Prijedor ni Kozarac, Rijeka 2002.
Husref Redžić, Studije o islamskoj arhitektonskoj baštini, Sarajevo 1983.
Irma Čremošnik, Zvorničko područje u starom i ranom srednjem vijeku (neobjavljeni rukopis-
basilmadigi).
İ. Aydın Yüksel, Osmanlı Mimarisinde II. Bayezid Yavuz Selim Devri (886-926/1481-1520) V.
İstanbul 1983.
İstanbul Başbakanlık Arşivi, Tapu defteri, nr. 56. (kopyası Saravevo Şarkiyat Enstitüsü, nr. 63
fo. 60).
J. Tanović, “Jedan interesantan tip”, Gajret Kalendar za 1335/1915, Zagreb 1915.
Kâmusü'l-a‘lâm, I-V, İstanbul
Kemal Hrelja, Zenica i njena okolina, Sarajevo 1957.
M. Cevdet Yazmaları, Sumarni defter Bosanskog Sandžaka iz 1468-1469, İstanbul Belediyesi
Atatürk Kitaplığı, nr. 0-76, fo. 17 r, İstanbul 1469.
M. Dinić, Srpske zemlje u srednjem veku, Beograd 1978.
Mustafa Imamović, “Historija Bošnjaka”, BZK Preporod , Sarajevo 1997.
Marko Vego, Iz istorije srednjovjekovne BIH, Sarajevo 1980.
Marko Vego, Naselja bosanske srednjovjekovne države, Sarajevo, 1957.
Medžida Bećirbegović, Prosvjetni objekti islamske kulture, Sarajevo 1974.
Mehmed Handžić, Teme iz opće i kulturne historije, Izabrana djela Mehmeda Handžića,
Knjiga II, Sarajevo 1999.
Mehmed Hudović, Zvornik slike i bilješke iz prošlosti, Sarajevo 2000.
Mehmed Mujezinović, Islamska Epigrafika Bosne i Hercegovine, I, Sarajevo 1974.
Mehmed Mujezinović, Islamska epigrafika BIH, Knjiga II, Sarajevo 1977.
Mehmed Mujezinović, Islamska Epigrafika BIH, Knjiga III, Sarajevo 1982.
Mehmed Mujezinović, “Turski natpisi u Sarajevu iz XVI vijeka”, POF i Istoriju
Jugoslovenskih Naroda pod Turskom vladavinom, br. III, IV, Sarajevo 1952/53.
Mehmed Süreyyâ, Sicill-i Osmânî, III, Westmead 1971 (tıpkıbasım).
Mihajlo Dinić, “Zemlje hercega Svetoga Save”, Glas SKA, CLXXXII, Beograd 1940.
Miloš Bjelovitić, «Zenica i njena okolina», Ekonomskogeografska studija, Sarajevo 1968.
Mirsad Bušatlija, Povijest Bugojna, I, Travnik 2001.
Mitar Papić, Školstvo u Bosni i Hercegovini 1918-1941, Sarajevo 1984.
Muhamed Aruçi, “Mostar”, DİA, XXX, İstanbul 2005.
Muhamed Hadžijahić ve Teufik Imamović, Gradačac i okolina (nacrt za monografiju), Gradačac
1960.
Muharem Omerdić, Prilozi izučavanju genocida nad Bošnjacima (1992-1995), Sarajevo 1999.
Mustafa Busuladžić, “Osman-paša Resulbegović”, Kalendar Gajret, Sarajevo 1938.
Mustafa Fejzić, Svjetlost i tama Rogatičke historije, Zenica 2002.
Nedim Filipović, Napomene o islamizaciji u BIH u XV. vijeku, Sarajevo 1970.
Neşrî, Kitâb-ı Cihannümâ, II, Ankara 1957.
Ömer Efendi, Târîh-i Bosna der zamân-i Hakîmzâde Ali Paşa, İstanbul 1876.
Pasko Vasa-efendija, Bosna i Hercegovina za vrijeme misije Dževdet efendije (Cvjetko Popović
preveo), Sarajevo 1958.
Pavao Anđelić, O teritorijalnopolitičkoj organizaciji Srednjovjekovne Bosne, Sarajevo 1982.
Radoslav Lopašić, Bihać i Bihaćka Krajina, I. Izdanje, Zagreb 1943.

102
Safet Bašagić, Kratka uputa u prošlost Bosne i Hercegovine, Sarajevo 1900.
Salih Jalimam, Vrijeme, Zenica 2004.
Salih Smajlović, “Odbor Islamske Zajednice Doboj” Islamska misao, 1978/79 br. 3, Sarajevo
1978.
Salih Smajlović, “Odbor Islamske Zajednice Kotor Varoš”, Preporod, br. 10, Sarajevo 1985.
Salko Šendro, “Genocid nad Bošnjacima Nevesinja’92”, Kabes, br. 8, Mostar, 1996.
Salnâme-i Vilâyet-i Bosna, Millet Kütüphanesi, kısım: A.E. Salnâme, İstanbul 1290/8.
Senad Mičijević, Blagaj Bosna i Hercegovina, Mostar 2004.
Šeyh Sejfuddin Kemura, “Sarajevske džamıje i druge javne zgrade Turske dobi”, Glasnik
zemaljskog muzeja u Bosni i Hercegovini, XXIII, Sarajevo 1911.
SNK, Sidžil mostarskog kadije (SMK), V-62, 1 i 107.
Şemseddin Sâmi, Kâmûsü'l-a'lâm, II, İstanbul 1899.
Şemseddin Sâmi, Kâmûs-i Türkî, İstanbul 1900.
Tapu Tahrir Defteri, nr. 91, s.162, İstanbul Başbakanlık Arşivi.
Vasa Ćubrilović, “Simpozij o Vlasima (diskusije)”, ANU BIH Radovi, Knjiga LXXIII, knj. 22,
Sarajevo 1983.
Vejsil Ćurčić, “Starine iz okoline Bosanskog Petrovca”, Glasnik zemaljskog muzeja, Sarajevo,
1902.
Vjekoslav Klajić, Povijest Bosne, Zagreb 1882.
Zdravko Kajmaković, “Konzervatorsko-restauratorski radovi na ornomentima Aladže džamije
u Foči”, Naše Starine, br. VII, Sarajevo 1960.
Živko Franjić, Povijest Bihaća (od najstarijih vremena do 1878), Bihać 1999.

103
Fotoğraf 1. Akhisar Kalesi’nin duvar kalıntıları

Fotoğraf 2. Banaluka Camii’nin nehir tarafında kalan duvar

Fotoğraf 3. Bihaç Fethiye Camii’nin sol dış cephesi ve mezarları


Fotoğraf 4. Bihaç Fethiye Camii’nin girişi Fotoğraf 5 Bihaç Fethiye Camii’nin mihrabı

Fotoğraf 6. Bihaç Fethiye Camii’nin minberi Fotoğraf 7. Bihaç Fethiye Camii’nin penceresi
Fotoğraf 8. Bihaç Fethiye Camii genel görünüşü Fotoğraf 9. Bihaç Fethiye Camii’nin minaresi

Fotoğraf 10. Bihaç Fethiye Camii’nin mahfilleri


Fotoğraf 11. Biyelina Sultan Süleyman Fotoğraf 12. Biyelina Sultan Süleyman
Camii’nin bugünkü durumu Camii’nin giriş kapısı

Fotoğraf 13. Biyelina Sultan Süleyman Fotoğraf 14. Biyelina Sultan Süleyman
Camii’nin mihrabı Camii’nin mahfili
Fotoğraf 15. Biyelina Sultan Süleyman Fotoğraf 16. Brezovo Polye Aziziye Camii’nin kalıntıları
Camii’nin minaresi

Fotoğraf.17. Biyelina Sultan Süleyman Camii’nin kıble duvarı ve eski caminin kalıntıları
Fotoğraf 18. Brezovo Polye Aziziye Camii’nin Fotoğraf 19. Blagay Fâtih Sultan Mehmed
minaresinin kalıntıları Camii’nin yıkıldıktan sonraki hali

Fotoğraf 20. Blagay Sultan Süleyman Camii Fotoğraf 21. Blagay Sultan Süleyman Camii’nin
ve etrafındaki mezarlar müezzin mahfili
Fotoğraf 22. Blagay Sultan Süleyman Camii’nin giriş kapısı ve son cemaat yeri

Fotoğraf 23. Blagay Sultan Süleyman Camii’nin mihrap ve minber


Fotoğraf 24. Yenilenen Bosanska Kostayniça Fotoğraf 25. Yenilenen Bosanska Kostayniça
Aziziye Camii iç kısmından Aziziye Camii’nin Müezzin mahfili

Fotoğraf 26. Bosanska Kostayniça Aziziye Camii ve çevresi


Fotoğraf 27. Bosanska Gradişka Sultan Süleyman Camii’nin ön cephesi

Fotoğraf 28. Bosanska Gradişka Sultan Süleyman Fotoğraf 29. Bosanska Gradişka Sultan Süleyman
Camii’nin mahfili Camii’nin kubbesi
Fotoğraf 30. Bosanska Gradişka Sultan Süleyman Fotoğraf 31. Bosanska Gradişka Sultan Süleyman
Camii’nin minaresi Camii’nin eski hali

Fotoğraf 32. Bosanski Şamaç Aziziye Camii’nin Fotoğraf 33. Yenilenen Bosanski Şamaç Aziziye
eski hali Camii’nin üstten görünüşü
Fotoğraf 34. Yenilenmiş Bugoyno Sultan Ahmed II Fotoğraf 35. Yenilenmiş Bugoyno Sultan Ahmed II
Camii ve giriş cephesi Camii’nin giriş kapısı

Fotoğraf 36. Yenilenmiş Bugoyno Sultan Ahmed II Fotoğraf 37. Yenilenmiş Bugoyno Sultan Ahmed II
Camii’nin mihrabı Camii’nin giriş kemeri
Fotoğraf 38. Yenilenmiş Bugoyno Sultan Ahmed II Fotoğraf 39. Yenilenmiş Bugoyno Sultan Ahmed II
Camii’nin minberi Camii’nin 1995 yılındaki hali

Fotoğraf 40. Yenilenmiş Bugoyno Sultan Ahmed II Fotoğraf 41. Yenilenmiş Bugoyno Sultan Ahmed II
Camii’nin iç kubbesi Camii’nin kubbe süslemesi
Fotoğraf 42. Bugoyno Sultan Ahmed II Fotoğraf 43. Doboy Sultan Selim Camii’nin
Camii’nin çevresindeki mezarlar yıkıldıktan sonraki yeri

Fotoğraf 44. Donivakıf Sultan Süleyman Fotoğraf 45. Yenilenmiş Donivakıf Sultan Süleyman
Camii’nin eski minaresi Camii’nin minberi

Fotoğraf 46. Yenilenmiş Donivakıf Sultan Süleym


Camii’nin mahfili
Fotoğraf 47. Yenilenmiş Donivakıf Sultan Süleyman Camii ve çevresi

Fotoğraf 48. Foça Sultan Bayezid II Fotoğraf 49. Foça Sultan Bayezid II
Camii’nin yıkıldıktan sonraki yeri Camii’nin mahalleye çıkan merdivenleri
Fotoğraf 50. Foça Sultan Bayezid II Fotoğraf 51. Foça Sultan Bayezid II Camii’nin eski hali
Camii’nin harim altı duvarı ( Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri:
Yugoslavya, Cild II, 3. Kitap, İstanbul 1981, s. 135).

Fotoğraf.52. Gradaçaç Fatih Sultan Mehmed Fotoğraf 53. Gradaçaç Hüseyin Kaptan Kulesi’nin
Camii’nin yerinde yapılan Hüseyniye Camii ön cephesi (İbid, s. 141).
(Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri:
Yugoslavya, Cild II, 3. Kitap, İstanbul 1981, s. 139).
Fotoğraf 54. Gradaçaç Hüseyin Kaptan Fotoğraf 55. Gradaçaç Saat Kulesi
Kulesi’nin arka cephesi (İbid, s. 140).
(Ekrem Hakkı Ayverdi Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri:
Yugoslavya, Cild II, 3. Kitap İstanbul 1981, s. 141).

Fotoğraf 56. İzvornik Fatih Sultan Mehmed Fotoğraf 57. İzvornik Kalesi’nin duvarı
Camii’nin yıkıldıktan sonraki yeri
Fotoğraf 58. İzvornik Sultan Süleyman
Camii’nin yıkıldıktan sonraki yeri

Fotoğraf 59. Knejina Sultan Selim Camii’nin Fotoğraf 60. Knejina Sultan Selim
duvar kalıntıları Camii’nin yıkılmadan önceki durumu
(Mehmed Mujezinović, Islamska Epigrafika BIH,
Knjiga II, Sarajevo 1977, s. 107).
Fotoğraf 61. Kotor Varoş Fâtih Sultan Mehmed Camii Fotoğraf 62. Kotor Varoş Fâtih Sultan Mehmed
Camii’nin duvar cephesi bugünkü durumu

Fotoğraf 63. Kotor Varoş Fâtih Sultan Mehmed Fotoğraf 64. Kotor Varoş Fâtih Sultan Mehmed
Camii’nin mihrabı Camii’nin mihrabının üstü
Fotoğraf 65. Kotor Varoş Fâtih Sultan Mehmed Fotoğraf 66. Kotor Varoş Fâtih Sultan Mehmed
Camii’nin minaresi bugünkü durumu Camii’nin kıble duvarı bugünkü durumu

Fotoğraf 67. Kulenvakıf Sultan Ahmed Fotoğraf 68. Kulenvakıf Sultan Ahmed
Camii’nin girişi Camii’nin yan cepheden görünüşü
Fotoğraf 69. Kulenvakıf Sultan Ahmed Fotoğraf 70. Kulenvakıf Sultan Ahmed
Camii’nin dıştan görünüşü Camii’nin minaresinin demir kalıntıları

Fotoğraf 71. Yenilenmiş Mostar Yavuz Sultan Selim Fotoğraf 72. Yenilenmiş Mostar Yavuz Sultan Selim
Mescidi Mescidi’nin girişi ve son cemaat mahalli
Fotoğraf 73. Mostar Yavuz Sultan Selim Fotoğraf 74. Mostar Yavuz Sultan Selim
Mescidi’nin mihrap ve minberi Mescidi’nin bir penceresi

Fotoğraf 75. Mostar Yavuz Sultan Selim Fotoğraf 76. Mostar Yavuz Sultan Selim
Mescidi’nin ezan taşı Mescidi’nin köprü tarafından görünümü
Fotoğraf 77. Mostar Yavuz Sultan Selim Mescidi’nin 1992-95 savaşından sonraki durumu

Fotoğraf 78. Nevesin Sultan Bayezid II Fotoğraf 79. Nevesin Sultan Bayezid II
Camii’nin yıkıldıktan sonraki yeri Camii’nin eski dış görünüşü
Fotoğraf 80. Nevesin vakıf binası Fotoğraf 81. Nevesin Saat Kulesi
(Preslikano sa slike koja se nalazi u
Medzlisu IZ-e Mostar 2005. godine).

Fotoğraf 82. Yenilenmiş Oraşye Aziziye Camii ve haremi


Fotoğraf 83. Yenilenmiş Oraşye Aziziye Camii’nin Fotoğraf 84. Oraşye Aziziye Camii’nin minaresi
mahfile çıkan merdiveni

Fotoğraf 85. Oraşye Aziziye Camii’nin Fotoğraf 86. Yıkılmış olan Priyedor Sultan Mahmud
kıble tarafı ve mezarlar Camii yeri
Fotoğraf 87. Priyedor Sultan Mahmud Camii Fotoğraf 88. Rogatiça Sultan Selim II
hazîresindeki mezar taşları Camii’nin yıkıldıktan sonraki yeri

Fotoğraf 89. Rogatiça Sultan Selim II


Camii’nin giriş yolu
Fotoğraf 90. Saraybosna Hünkâr Camii

Fotoğraf 91. Saraybosna Hünkâr Camii’nin Fotoğraf 92. Saraybosna Hünkâr Camii’nin mihrabı
harim girişi
Fotoğraf 93. Saraybosna Hünkâr Camii’nin minberi Fotoğraf 94. Saraybosna Hünkâr Camii’nin kürsüsü

Fotoğraf 95. Saraybosna Hünkâr Camii’nin Fotoğraf 96. Saraybosna Hünkâr Camii’nin
hünkar köşesi minaresi
Fotoğraf 97. Saraybosna Hünkâr Camii’nin yan cephesi Fotoğraf 98. Saraybosna Hünkâr Camii’nin
hariminin sağ tarafı

Fotoğraf 99. Saraybosna Hünkâr Camii’nin Fotoğraf 100. Saraybosna Hünkâr Camii’nin
şadrvanı haziresi
Fotoğraf 101. Saraybosna Hünkâr Camii’nin
Harimindeki türbe duvarı

Fotoğraf 102. Saraybosna Hünkâr Camii’nin hamamı


Fotoğraf 103. Ustulçe Sultan Selim Camii Fotoğraf 104. Ustulçe Sultan Selim
Camii hareminin giriş kapısı

Fotoğraf 105. Ustulçe Sultan Selim Fotoğraf 106. Ustulçe Sultan Selim
Camii’nin son cemaat yeri Camii’nin minaresi
Fotoğraf 107. Ustulçe Sultan Selim Fotoğraf 108. Ustulçe Sultan Selim
Camii’nin şadrvanı Camii’nin minaresindeki motifler

Fotoğraf 109. Ustulçe Sultan Selim Fotoğraf 110. Ustulçe Sultan Selim
Camii’nin etrafındaki mezar taşları Camii’nin harem çevresi
Fotoğraf 111. Ustulçe Sultan Selim Camii’nin yan cephesi ve kıble duvarı

Fotoğraf 112. Travnik Sultan Bayezid II Fotoğraf 113. Travnik Sultan Bayezid II
Camii’nin yıkıldıktan sonra yeri Camii’nin yıkıldıktan sonraki yeri
Fotoğraf 114. Travnik Sultan Bayezid II Fotoğraf 115. Travnik Kalesi
Camii’nin minaresi

Fotoğraf 116. Trebinye Sultan Ahmed III Fotoğraf 117. Trebinye Sultan Ahmed III
Camii’nin yeri Camii ve minare taşları
Fotoğraf 118. Trebinye Sultan Ahmed II Fotoğraf 119. Trebinye Trebişniça nehri
Camii ve harem girişi eski halinde bir görüntü ve vakıf binası
(Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri:
Yugoslavya, Cild II, 3. Kitap, İstanbul 1981, s. 453).

Fotoğraf 120. Trebinye Trebişniça nehri Fotoğraf 121. Yenilenen Vişegrad Dobrun
ve köprüsü Sultan Süleyman Camii’nin minaresi
Fotoğraf 122. Vişegrad Dobrun Sultan Süleyman Camii ve çevresi

Fotoğraf 123. Vlaseniça Fâtih Sultan Fotoğraf 124. Vlaseniça Kuşlat Fâtih Sultan Mehmed
Mehmed Camii’nin yeri Camii’nin duvar kalıntısı
Fotoğraf 125. Vlaseniça Kuşlat Fâtih Sultan Mehmed Fotoğraf 126. Vlaseniça Kuşlat Fâtih Sultan
Camii’nin giriş ve dış cephe kalıntıları Mehmed Camii’nin mihrabı

Fotoğraf 127. Vlaseniça Kuşlat Fâtih Sultan Mehmed Fotoğraf 128. Vlaseniça Kuşlat Fâtih Sultan
Camii’nin bulunduğu yer Mehmed Camii’nin yan duvarı
Fotoğraf 129. Vranduk Fâtih Sultan Mehmed Camii

Fotoğraf 130. Vranduk Fâtih Sultan Mehmed Fotoğraf 131. Vranduk Fâtih Sultan
Camii’nin mihrap ve minberi Mehmed Camii’nin mahfili
Fotoğraf 132. Vranduk Fâtih Sultan Mehmed Fotoğraf 133. Vranduk Kalesi
Camii’nin giriş ve yan duvarı

Fotoğraf 134. Vranduk’ta bir çeşme


Fotoğraf 135. Yayçe Sultan Süleyman Fotoğraf 136. Yayçe Sultan Süleyman
Camii’nin dış cephesi Camii’nin kapısı ve üst pencereleri

Fotoğraf 137. Yayçe Sultan Süleyman Fotoğraf 138. Yayçe Sultan Süleyman
Camii’nin içi Camii’nin mihrabı
Fotoğraf 139. Yayçe Sultan Süleyman Fotoğraf 140. Yayçe Sultan Süleyman
Camii’nin minaresi Camii’nin yan kapısı

Fotoğraf 141. Yayçe Sultan Süleyman Camii’nin girişi ve ön cephesi


Fotoğraf 142. Yenilenmiş Zeniça Sultan Ahmed Fotoğraf 143. Yenilenmiş Zeniça Sultan Ahmed
Camii Camii’nin girişi ve son cemaat yeri

Fotoğraf 144. Zeniça Sultan Ahmed Fotoğraf 145. Zeniça Sultan Ahmed
Camii’nin minberi Camii’nin arka ve yan mahfilleri
Fotoğraf 146. Zeniça Sultan Ahmed Fotoğraf 147. Zeniça Sultan Ahmed
Camii’nin son cemaat yeri Camii’nin şadrvanı

Fotoğraf 148. Zeniça Sultan Ahmed Fotoğraf 149. Zeniça Sultan Ahmed
Camii’nin eski halinin görünüşü Camii’nin hazîresindeki mezarlar
(Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimâri
Eserleri Yugoslavya II Cild, 3. Kitab, İstanbul
1981, s. 507).
Plan 1. Bihaç Süleymaniye Camii’nin planı (Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimâri
Eserleri Yugoslavya, II. Cild, 3. Kitab, İstanbul 1981, s. 57).

Plan 2. Blagay Sultan Süleyman Camii’nin planı (Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimâri
Eserleri Yugoslavya, II. Cild, 3. Kitab, İstanbul 1981, s. 62).
Plan 3. Bugoyno Sultan Ahmed II Camii’nin planı (Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimâri
Eserleri Yugoslavya, II. Cild, 3. Kitab, İstanbul 1981, s. 75).

Plan 4. Foça Sultan Bayezid II Camii’nin planı (Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimâri
Eserleri Yugoslavya, II. Cild, 3. Kitab, İstanbul 1981, s. 128).
Plan 5. Knejina Sultan Selim Camii’nin planı (Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimâri
Eserleri Yugoslavya, II. Cild, 3. Kitab, İstanbul 1981, s. 208).

Plan 6. Saraybosna Hünkar Camii’nin planı (Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimâri
Eserleri Yugoslavya, II. Cild, 3. Kitab, İstanbul 1981, s. 360).
Plan 7. Ustulçe Sultan Selim Camii’nin planı (Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı
Mimâri Eserleri Yugoslavya, II. Cild, 3. Kitab, İstanbul 1981, s. 481).
Kitâbe 1. Akhisar Camii’nin kitâbesi (Mehmed Mujezinović, Islamska Epigrafika Bosne i Hercegovine,
Knjiga II, Sarajevo 1977, s. 294).

Kitâbe 2. Bihaç Fethiye Camii’nin girişindeki Tecdîd kitâbesi


Kitâbe 3. Bihaç Fethiye Camii’nin minaresindeki kitâbesi

Kitâbe 4. Biyelina Sultan Süleyman Camii’nin kitâbesi


Kitâbe 5. Blagay Sultan Süleyman Camii’nin kitâbesi

Kitâbe 6. Bugoyno Sultan Ahmed II Camii’nin kitâbesi


Kitâbe 7. Mostar Yavuz Sultan Selim Mescidi’nin kitâbesi

Kitâbe 8. Saraybosna Hünkâr Camii’nin kitâbesi


Kitâbe 9. Ustulçe Sultan Selim Camii’nin kitâbeleri
Kitâbe 10. Ustulçe Sultan Selim Camii’nin Türkçe kitâbesi

Kitâbe 11. Ustulçe Sultan Selim Camii’nin Arapça kitâbesi


Kitâbe 12. Ustulçe Sultan Selim Camii’nin Boşnakça kitâbesi

Kitâbe 13. Zeniça Sultan Ahmed Camii’nin kitâbesi

You might also like