Professional Documents
Culture Documents
SINIF
DERS NOTLARI
BURAK NARİN
I. TARİH İÇİNDE TÜRK EDEBİYATI
* Edebiyat tarihi, edebi eserlerle o eserleri yaratanları
Edebiyat-Tarih İlişkisi sosyal çevresiyle beraber inceler. Böylece atalarımızın
* Her edebî metnin, içinde oluştuğu tarihî bir dönem vardır duygu, düşünce ve sanat anlayışları hakkında bize bilgi
ve edebî metinlerin hepsinde bu tarihî dönemlerin izlerini aktarır. Bir başka deyişle edebiyat tarihi
görmek mümkündür. Edebî metinlerin temasını tarihî ……………………………………………………………
dönemler etkiler, bu eserleri doğru yorumlayabilmek için o ……………………………………………………………
dönemin tarihî olaylarını iyi bilmek gerekir. Bazı edebî ………………………………………. bir bilim dalıdır.
metinler, oluştuğu dönemin izlerini taşırken, bazıları da
konusunu tamamen tarihî gerçeklerden alabilir. Bu tür
metinler, tarihe ışık tutabilir, tarih bilimine kaynaklık * Edebiyat tarihi aracılığıyla değişik çağlardaki kültür
edebilir. birikimimizi tanırız. Toplumların düşünce yapılarını,
dünya görüşlerini öğreniriz. Bütün bu bilgiler bir edebiyat
eserinin değerlendirilmesinde bize yol gösterir.
*Edebiyat tarihi,…………………………………………… Ülkemizde Batılı anlamda edebiyat tarihi çalışmaları
…………………………………………………………… Tanzimat döneminde başlar. Bu alandaki ilk kapsamlı
…………………………………… bilim dalıdır. Edebiyat çalışma …………………’nün 1928 yılında yayımladığı
tarihinin amacı, edebî eseri incelemektir. Bu bağlamda “Edebiyat Tarihi” adlı eserdir. Ayrıca Ahmet Hamdi
onun amacı sanatsaldır. Oysa tarih için önemli olan Tanpınar, Agâh Sırrı Levent, Nihat Sami Banarlı, Vasfi
bilgidir ve bu sanatsal bir nitelik taşımayabilir. Edebiyat Mahir Kocatürk bu konuda önemli araştırmalar
tarihi için edebî eserin kendisi önemliyken, tarih için yapmışlardır.
eserden elde edilecek bilgi önemlidir.
*Tarih, geçmiş dönemlerdeki olayları, savaşları,
uygarlıkları belgelere dayanarak, yer ve zaman göstererek * Tarihçi ve edebiyat tarihçisi ……….. üzerinde çalışır;
inceleyen bilim dalıdır. Edebiyat tarihi ise ama aynı yöntemi kullanmakla birlikte, uygulamada
……………………………………………………….…… birbirlerinden ayrılır. Tarihçinin üzerinde çalıştığı geçmiş,
…………… çıkarır. ………………………………………………………….tur.
Edebiyat tarihçisinin konusu olan geçmiş ise
………………………………………………………….dir.
*Tarihin incelediği olay sona ermiştir, ancak edebiyat
tarihinin incelediği eserin etkisi ………………….dir. * Tarihçi, kişiler üzerinde …………………… oranında
Bir başka deyişle edebiyat tarihi ulusumuzun dururken; edebiyat tarihçisi,……………………………….
başlangıcından günümüze kadar üretilen edebi eserleri ……………………... üzerinde durur.
tarihsel gelişim çizgisi içerisinde incelerken, o dönemin
kültür ve sanat anlayışına bağlı kalır. Kişisel zevk ve * Tarihçi, incelediği eserlerdeki kişisel görüşleri bir yana
heyecanını bir ölçüt olarak ele almaz. bırakmak zorundayken, edebiyat tarihçisi
……………………………………………………………
…………………………………………………..Edebiyat
tarihçisi, sanatçının özelliklerini ve onun incelediği çağın
dilini, zevkini, edebî karakterini inceler. Bu bağlamda
sanatçının özelliklerini ve çağdaşlarından
ayrıldığı noktaları saptar. Edebî eserlere yönelik
araştırmalar yapar.
* Tarih, …………………………………… inceler. Çevre,
kültür, ekonomi, güzel sanatlar gibi insanı ilgilendiren her
şey onun ilgi alanına girer. Edebiyat tarihinin konusu ise
……………………………………………………………
……………………….dir.
Yükselen bir nakaratın büyüyen velvelesi,
Süleymaniye’de Bayram Sabahı Nice tuğlarla karışmış nice bin at yelesi!
Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede Gördüm ön safta oturmuş nefer esvaplı biri
Bir mehâbetli sabah oldu Süleymâniye`de Dinliyor vecd ile tekrar alınan Tekbîr`i
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati, Ne kadar saf idi sîmâsı bu mü`min neferin!
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi Kimdi? Bânisi mi, mîmârı mı ulvî eserin?
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan, Taa Malazgirt ovasından yürüyen Türkoğlu
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan. Bu nefer miydi? Derin gözleri yaşlarla dolu,
Gecenin bitmeye yüz tuttuğu andan beridir, Yüzü dünyâda yiğit yüzlerinin en güzeli,
Duyulan gökte kanat, yerde ayak sesleridir. Çok büyük bir iş görmekle yorulmuş belli;
Bir geliş var!.. Ne mübârek, ne garîb âlem bu!.. Hem büyük yurdu kuran hem koruyan kudretimiz
Hava boydan boya binlerce hayâletle dolu... Her zaman varlığımız, hem kanımız hem etimiz;
Her ufuktan bu geliş eski seferlerdendir; Vatanın hem yaşayan vârisi hem sâhibi o,
O seferlerle açılmış nice yerlerdendir. Görünür halka bu günlerde teselli gibi o,
Bu sükûnette karıştıkça karanlıkla ışık Hem bu toprakta bugün, bizde kalan her yerde,
Yürüyor, durmadan, insan ve hayâlet karışık; Hem de çoktan beri kaybettiğimiz yerlerde.
Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya,
Giriyor, birbiri ardınca, ilâhî yapıya. Karşı dağlarda tutuşmuş gibi gül bahçeleri,
Tanrının mâbedi her bir tarafından doluyor, Koyu bir kırmızılık gökten ayırmakta yeri.
Bu saatlerde Süleymâniye târih oluyor. Gökte top sesleri var, belli, derinden derine;
Belki yüzlerce şehir sesleniyor birbirine.
Ordu-milletlerin en çok döğüşen, en sarpı Çok yakından mı bu sesler, çok uzaklardan mı?
Adamış sevdiği Allah`ına bir böyle yapı. Üsküdar`dan mı? Hisar`dan mı? Kavaklar`dan mı?
En güzel mâbedi olsun diye en son dînin Bursa`dan, Konya`dan, İzmir`den, uzaktan uzağa,
Budur öz şekli hayâl ettiği mîmârînin. Çarpıyor birbiri ardınca o dağdan bu dağa;
Görebilsin diye sonsuzluğu her yerden iyi, Şimdi her merhaleden, taa Bâyezîd`den, Van`dan,
Seçmiş İstanbul`un ufkunda bu kudsî tepeyi; Aynı top sesleri birbir geliyor her yandan.
Taşımış harcını gâzîleri, serdârıyle, Ne kadar duygulu, engin ve mübârek bu seher!
Taşı yenmiş nice bin işçisi, mîmâriyle. Kadın erkek ve çocuk, gönlü dolanlar, yer yer,
Hür ve engin vatanın hem gece, hem gündüzüne, Dinliyor hepsi büyük hâtırâlar rüzgârını,
Uhrevî bir kapı açmış buradan gökyüzüne, Çaldıran topları ardınca Mohaç toplarını.
Taa ki geçsin ezelî rahmete ruh orduları..
Bir neferdir, bu zafer mâbedinin mîmârı. Gökte top sesleri, bir bir, nerelerden geliyor?
Mutlaka her biri bir başka zaferden geliyor:
Ulu mâbed! Seni ancak bu sabah anlıyorum; Kosova`dan, Niğbolu`dan, Varna`dan, İstanbul`dan..
Ben de bir vârisin olmakla bugün mağrûrum; Anıyor her biri bir vak`ayı heybetle bu an;
Bir zaman hendeseden âbide zannettimdi; Belgrad`dan mı? Budin, Eğri ve Uyvar`dan mı?
Kubben altında bu cumhûra bakarken şimdi, Son hudutlarda yücelmiş sıra dağlardan mı?
Senelerden beri rüyâda görüp özlediğim
Cedlerin mağfiret iklîmine girmiş gibiyim. Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?
Dili bir, gönlü bir, îmânî bir insan yığını Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!..
Görüyor varlığının bir yere toplandığını; Adalar`dan mı? Tunus`dan m, Cezayir`den mi?
Büyük Allah`ı anarken bir ağızdan herkes Hür ufuklarda donanmış iki yüz pâre gemi
Nice bin dalgalı Tekbîr oluyor tek bir ses; Yeni doğmus aya baktıkları yerden geliyor;
O mübârek gemiler hangi seherden geliyor?
Ulu mâbedde karıştım vatanın birliğine. Coğrafi değişim
Çok şükür Allaha, gördüm, bu saatlerde yine
Yaşayanlarla beraber bulunan ervâhı.
1. Din Değişikliği
Doludur gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı. * İslamiyet’in kabul edilmesinden önce de Türklerin
*Nibelungen (Alman)
*Beowulf (İngiliz)
*İgor (Rus)
2)
3) Türk destanlarının belli başlı niteliklerini görmeye
4) çalıştığımızda karşımıza çoğu kez: kadın kişiliğinde
odaklanmış bir güzellik ve yiğitliğin tarihin her
5) döneminde baş üstünde tutulması, atın ve bozkurdun
insana sadık bir yoldaş olması, kurdun ana, baba ve
Doğal Destan ve Yapay Destan Arasındaki hatta tanrı olması, yurt kabul edilen coğrafyanın
5)
Alp Tipi * Türk destanlarında Alp her zaman atlıdır. Bu yaşantı
* Alp; kahraman, yiğit, cesur anlamlarında bir Türk düşüncesine "Türk çadırda doğar, at üstünde
sözcüktür. Eski Türklerin yiğitlerine bu adı ölür." yargısını yerleştirmiştir.
vermelerinin ilk koşulu yiğitlik, cesurluk, kişisel * Alp kişi savaşa genellikle yalnız girmekle birlikte
üstünlük, kahramanlık ve asalettir. yanında her zaman kırk yoldaşı bulunur. Alp ilk atışta
* Garipname'ye göre; "Alp" kişide sağlam yürek, pazu düşmanı vurur ve yenilmez.
kuvveti, gayret, iyi bir at, özel bir giysi, iyi bir kılıç, * Türk destanlarında alpler insanî; fakat hanımları
süngü, yay ve kader birliği ettiği iyi bir arkadaş olmak ruhanî bir özellik taşır. Bu nedenle genellikle Alplerin
üzere dokuz şey gereklidir. Oğuz Kağan Destanı'nda bu hanımları, Tanrı tarafından gönderilmiş kutsal
tipin en idealine rastlanmaktadır. İslâmiyetten sonraki kadınlardır. Alpler eşlerini hep kahraman, mücadeleci
Türk destanlarında bu tip, "Alp-Eren" tipine ve yiğit kadınlardan seçerler.
dönüşmüştür. Fuad Köprülü, İslâmiyetin etkisinden
sonraki Türk alplerine Gazi adını vermektedir. Bilge Tipi
* Kişilikleri ve davranışları ile bir ülkünün peşinde Eski Türklerde topluma manevi liderlik yapan, toplumu
olan Alpler, kişisel tutkuların üstünde topluma mal yönlendiren, çağını aydınlatan, verdiği öğütleri ve
olmuş kişilerdir. Alpler, hareketli, sosyal yaşamın öğütlü sözleriyle yaşamlarından sonra dahi dilden dile
zorunlu bir sonucu olarak hareket unsurunun esas dolaşan kişiler vardır. Aksakallı ifadesi ile de
alındığı güçlü erlik duygusu dediğimiz değerlerle belirlenen bu kişiler bilge tiplerdir.
bütünleşirler. Bu kişiler fiziksel olduğu kadar, ruhsal * Türk destanlarında kağanların, yanlarında genellikle
açıdan da derin bir kişiliğe sahiptir. O, halkının öz bilge vezirler bulundurmaları ve verecekleri önemli
gücünü sembolize eder. Mücadelesi uğruna geri kararlarda bilgelerin bilgilerine başvurmaları bilgeliğin
çekilme, kaçma, yılma gibi davranışlar göstermez. önemine inanılmış olmasının en belirgin işaretidir.
* Türklerdeki göçebe yaşam tarzı hareketli ve aktif * Türklerin şaman ve kam geleneğinin devamını
olmayı gerektirmektedir. Bu nedenle, Türk hatırlatan Korkut Ata profili, yaşlı, töreleri yürüten,
destanlarında kadın ve erkeği ile akıncı, avcı tipler doğa üstü ve doğa olayları arasındaki ilişkileri
daima ön plana çıkmış ve alplık geleneği sürüp düzenleyen bir tiptir. Dede Korkut hem maddi, hem
gitmiştir. Türk destanlarında görülen alp tipi, genel manevi alanlardaki yiğitlikleriyle alperen tipinin Türk
olarak manevi bir güce ve Tanrı'ya inanmakta, kuvvet, kültüründeki ilk temsilcisi ve örneğidir. Dede Korkut
kudret, başarı insanoğluna Tanrı'nın bir vergisi olarak akıl, maneviyat, ululuk yönleriyle maddi gücün manevi
kabul edilmektedir. Oğuz Kağan'ın "Gök Tanrı'ya güç ile bütünleştiği bir simge değerdir. Dede Korkut
borcumu ödedim." deyişi bu inanışın ifadesidir. Hikâyeleri onun bilge tipi etrafında şekillenmiştir.
* Türkler İslamiyet’i kabul edip yerleşik hayata
geçince alplık, Battal Gazi, Danişment Gazi, Saltuk Kadın Tipi
Buğra Han gibi Anadolu'yu Türkleştirmek ve * Türk destanlarında kadın bazen evin reisliğini
İslamlaştırmak için mücadele eden kahramanlarla Alp- üstlenir ve erkeğinin en büyük destekçisidir. O da
Eren biçiminde devam etmiştir. gerektiğinde erkeği ile ata binip ava gider ve her türlü
*Alp, doğuştan olgun ve güçlü doğar. Ancak tehlike karşısında uyanık olur. Erkek kahraman kadar
kahramanlar on beş yaşına geldiklerinde Alplık yiğitlik özelliklerine sahiptir.
göstermeyle ilgili olaylar ortaya çıkar. Çocuk, bir * Kadının destanlardaki yeri sosyal hayattaki üstün
yiğitlik göstermedikten sonra ad alamaz. Alp, mevkiinin aynıdır. Analık görevi, Türkler arasında
çocukluğunda normal çocuklardan farklı davranışlar kadına büyük değer kazandırmış, onu ilâhî bir varlık
sergiler. konumuna sokmuştur.
B. Türk Destanlarında Motifler *Türkler arasında atın gücünün Tanrı tarafından
verildiğine inanılırdı. Destanlarda kahramanların en
a. Işık Motifi büyük yardımcısı atıdır. At destanlarda tıpkı kahraman
*Destanların büyük kahramanları ve onların gibi olağanüstü özelliklere sahiptir. Kahraman atı
evlenecekleri kadınlar çok defa kutsal bir ışıktan olmadan hiçbir iş beceremez. Âdetâ, destanlarda
doğarlar. Yaratılış destanındaki zaferin ve mağlubiyetin gerçek sahibi attır.
*Türklerin İslâmiyet'ten önce bağlı bulundukları * Atından uzak kalmış olan kahraman, gücünü-
Şamanizm'de uçmak ifadesi ile belirlenen sonsuz kuvvetini ve cesaretini kaybeder, sıradan bir insan
mutluluk ülkesi, cennet bir ışık dünyasıdır. Şamanizme haline düşer.
göre yerden on yedi kat göğe doğru gidildikçe * Destan kahramanlarının atları; Oğuz Kağan-Alaca
aydınlanan bir ışık dünyası bulunmaktadır. At, Köroğlu-Kırat, Battal Gazi-Aşkar biçiminde
Uygurların benimsediği Işık dini de denilen sahipleri ile birlikte anılırlar.
Maniheizmin tanrısı da ışık tanrısıdır. Bütün eski Türk
inanışlarında ışık hep ön plandadır. d. Rüya Motifi
* İslâmiyetin kabulünden sonraki destanlarda da bu * Rüyalar destan kahramanlarının hareket tarzlarının
motif çok önemsenmiş, destan kahramanlarının daima tayinine ve gelecekteki olaylardan haberdar olmalarına
yüzleri nurlu ve dolun aydan daha parlak olarak tasvir yaraması bakımından destanlarda önemli bir yer tutar.
edilmiştir.
e. Kurt (Gökbörü) Motifi
b. Ağaç Motifi * Destanlarda kurt Türk'ün hayat ve savaş gücünün bir
* Türk destanlarında ağaç, özellikle çınar ya da kayın simgesi olarak belirtilmiştir.
gündelik hayattan alınarak kutsallık kazandırılmış ve Şamanizm inancını yaşayan Türkler arasında kurt
böylece ağaca olağanüstü bir özellik verilmiştir. yaşam ve savaş gücünün önemli bir işaretidir. Çevik,
* İslâmiyetten önceki destanlarda rastladığımız bu hareketli ve güçlü bir hayvan olduğu için çeşitli
kutsal ağaç motifi İslâmiyetin kabulünden sonra da dönemlerde kimi Türk boylarının bayrak ve
ağaç sevgisi olarak ileri düzeyde tutulmuştur. Yaş flamalarına sembol olarak geçmiştir.
kesen baş keser gibi halk söylemleri ile de ağaçlara
zarar verilmesi engellenmeye çalışılmıştır. f. Kırklar Motifi
* Türklerin önem verdiği, ona kutsal bir nitelik
c. At Motifi kazandırdıkları sayıların başında kırk gelmektedir.
* Türk destanlarında ve diğer sözlü anlatı ürünlerinin * Oğuz Kağan Destanı'nda Oğuz kırk günde yürür, kırk
hemen hepsinde at, önemli bir konuma sahiptir. Bunun günde konuşur, Kaf Dağı'nın etrafını kırk günde
temelinde Türk halkının göçebe kültürünün büyük dolaşır, verdiği şölende kırk kulaç yüksekliğinde direk
etkisi bulunmaktadır. Devenin Arap için önemi ne ise diktirir ve kırk masa hazırlatır.
atın da Türk için önemi odur. * Dede Korkut, Manas, Battal Gazi, Danişment Gazi ve
* Destanlardaki alp kişi destan içindeki kaderini sahibi diğer destanlarda ise kırk motifi kahramanın etrafında
bulunduğu atla birlikte yaşar. Destan kahramanının bir kuvvet haline gelen kırk alp veya kırk ereni ifade
yanında yer alan at, bütün Türk destan rivayetlerinde eden bir kavramdır. Her destan kahramanının arkasında
olağanüstü özelliklere sahip olarak su ruhundan türer. ona bağlı kırk alp ya da ereni vardır. Bunlar
Türkler, atların denizden çıkan, dağdan inen ya da hareketlerinde bir bütün halindedirler. Birlikte yaşar,
gökten, rüzgârdan, mağaradan gelen kutsal aygırlardan birlikte savaşırlar
türediğine de inanırlardı.
g. Geyik Motifi ders alacağını düşünmüşlerdir. Göktürklerden sonra
Türk kültüründe kutsal olarak bilinen hayvanlardan biri Uygurlar bu geleneği devam ettirmişlerdir.
de geyiktir. Kimi Türk destanlarında rastlanan geyik * Bu yazıtlar bulundukları yerlere göre dört grupta
motifi kutsal özelliğini korumaktadır. Bu nedenle toplanır: ……………, …………., …………… ve
Anadolu'nun çeşitli yerlerinde geyik avlamanın ………………. bengü taşları. Bunlar içinde
uğursuzluk, hatta felaket getireceğine inanılır. Geyiğin Moğolistan’da bulunan Göktürklere ait
kutsallığı nedeniyle geyik boynuzunun kimi evlerde ……………………. ve Uygurlara ait
uğur için duvara asıldığı bilinmektedir. ………………….. önemlidir. Bu dönemi Göktürk ve
Uygur dönemi eserleri olarak iki grupta inceleyebiliriz:
h. Ok ve Yay Motifi
İlkel çağlarda Türk toplum hayatının en etkili savaş 3. 1. Orhun (Göktürk) Yazıtları
silahı olan ok ve yay da Türk toplum geleneğinde * Orhun Yazıtları (Göktürk Abideleri), Göktürklerin
giderek savaş silahı olmanın üstünde hukuki bir sembol ünlü hükümdarı ………………… devrinden kalma,
olma özelliği de kazanmıştır. Bu anlayış zamanla daha yazılı, dikilitaşlardır. ……………., …………………
da genişleyerek siyasi bir anlama yükseltilmiştir. ve ……………… adına dikilen bu anıtlar konu ve dil
Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey'in tuğrası ok ve yaydan bakımından önemli eserlerdir. Abidelerin yazarı
meydana getirildiği gibi yine Tuğrul Bey'in yaptırdığı ……………………’dir.
bir caminin mihrabında ok ve yay motifi işlenmiştir. * ………………….. tarihi ile ilgili bilgiler içermekte
Hukuki ve siyasi bir sembol özelliği taşıyan ok ve yay olup …………… türündedir. Türk tarihi, Türk
motifi bu anlamı Türk destan geleneğindeki değerinden toplumunun yaşam biçimi, dünya görüşü ile ilgili
almıştır ki en yaygın ve etkili şekli ile Oğuz bilgiler içerir.
Destanı'nda görülür. Uluğ Türk'ün rüyası bunun * Orhun Yazıtları,……………………………………..
işaretidir. ………………………. Günümüzün birçok sözcüğü,
Destanlarda ok ve yay unsuru daha çok destan ilk haliyle bu yapıtlardadır. Bu manâda ………………,
kahramanının hüner ve maharetini sergilemek için bir ………………………. ve ……………… geçtiği ilk
vasıta olarak değer kazanır. Bu nedenle ok ve yay Türkçe metindir.
destan kahramanlarının kişiliğini değerlendiren milli
bir motiftir. Biçim Özellikleri
* …………….., ……………….. ve ………………
3. Yazılı Edebiyat olmak üzere 3 bölümden oluşan kitabelerin bir yüzü
* Bu dönem …………….. ve …………. dönemi …………… ya da ………….. alfabeyle, bir yüzü
eserlerini kapsar. Mezar taşlarından oluşan kitabeler ile ………… yazılmıştır. Kitabeleri 1893’te …………. ve
Uygur hanlıklarından kalan ve daha çok ……….. ile ………………………… çözmüştür. Bizde ise
………. dinlerine ait eserler vardır. …………………………, …………………….,
* Yazıtlara ………………….. da denmekte olup ebedî, …………………., ……………………….. bu yazıtlar
sonsuz taş demektir. Özellikle kağanların ve devletin üzerine çalışmışlardır.
ileri gelenlerinin ölümünden sonra, onlar adına bir anıt * Orhun Abidelerinin yazıldığı Göktürk ya da Runik
yaptırmak, Göktürklerde bir gelenek hâlini almıştır. alfabe 38 harflidir. Bu alfabede 4 sesli, 9 birleşik, 25 de
Diktirilen taşlar üzerine kağanlar istediklerini yazmış, sessiz harf bulunmaktadır. Bu alfabe, Türklerin ulusal
bütün milletin ona göre davranmasını istemişlerdir. alfabesidir. Göktürk yazısı sağdan sola, yukarıdan
Kağanlar, bu sözlerin taşlar üzerinde ebedî olarak aşağıya doğru bitiştirilmeden yazılır. Sözcükleri
kalacağını ve Türk milletinin sonsuza kadar bunlardan ayırmak için genellikle iki nokta konur.
* Kül Tigin ve Bilge Kağan anıtlarında metinler, içinde bulunduğu olayları sade ve sanatsız bir şekilde,
yukarıdan aşağıya doğru yazılmış ve satırlar sağdan halk diliyle anlatmıştır. Olayları sözü uzatmadan, ana
sola doğru dizilmiştir. Göktürk alfabesi, büyük ünlü çizgileriyle vermiş; yeri geldikçe milletin ders alması
(sesli) uyumu dikkate alınarak düzenlenmiş bir için öğütlerde bulunmuştur. Zaman zaman atasözlerine
alfabedir. ve deyimlere başvurmuştur.
* Türk hitabet sanatının en önemli örneği olan bu
yazıtların bugünkü düzyazıya örnek olacak bir cümle b. Kültigin Anıtı: 732’de Türk kağanı Kültigin için
yapısı; duru, açık, yalın, destansı bir söyleyişi vardır. Yollug Tigin tarafından yazılmıştır. Anıtta kağanın
Dil, yabancı etkilerden uzaktır. ölümü ve adına düzenlenen yas töreni anlatılmıştır.
XI. – XII. Yüzyıllarda İslamiyet ve Türk Kültürü edebiyatlarıyla tanışan edebiyatçılarımız, gerek İran,
gerekse Arap edebiyatlarındaki şekil ve içeriği Türk
*Türkler, Müslümanlarla ilk defa Hz. Ömer’in edebiyatına taşımışlardır. Türk sanatçıları, ilk önceleri
halifeliği sırasında (634-644) yapılan fetihler sırasında Arap ve İran edebiyatlarında çok yaygın olan bazı
karşılaşmışlardır. 751 yılında Talas Savaşı’nda, eserleri tekrar yazma yoluna gitmişler; ancak zaman
Türklerin, Çinlilere karşı Müslümanlarla aynı safta yer içinde içerik ve üslup yönünden özgün ve üstün eserler
Türklerle Müslümanlar arasında VII. yüzyılın * Edebiyat, İslamiyet’ten önceki sözlü kültürün devamı
ortalarından, 10. yüzyılın sonlarına kadar devam eden olan Halk edebiyatı, İslam düşüncesiyle yoğrulmuş,
askerî, siyasî ve ticari ilişkiler, Türklerin büyük bir İslam’ın daha çok etkisinde kalan Divan edebiyatıyla
çoğunluğunun İslam dinini tanıyıp kabul etmesini birlikte gelişmeye devam etmiştir.
* Toplumda meydana gelen inanca bağlı değişiklikler edebiyat ortaya çıkmıştır. Kendine özgü nitelikleri ve
sosyal hayatı bütünüyle etkiler, değiştirir. Pagan kurallarıyla ………………… adını verdiğimiz
inanışı, Şamanizm ve Gök tanrı inancı Türklerin ilk dönemin oluşumu 13. yüzyıla kadar gelir. Daha sonra
dinî inancını oluşturuyordu. Türklerin İslamiyet’i kabul bu edebiyat anlayışı 19. yüzyıla kadar etkin bir şekilde
İslamiyet’le 10. yüzyıldan 19. yüzyılın sonlarına kadar * Öte yandan, İslamiyet’ten önceki Sözlü Edebiyat
etkisini devam ettiren yeni bir medeniyet ve kültür Dönemi, İslam kültürünün etkisiyle içeriğinde küçük
yerleşik hayata geçmişlerdir. Yerleşik hayata geçince gelişimini sürdürür. Yani, bir anlamda “Halk
de dünyaca tanınan şehirler ve kültür merkezlen Edebiyatı” dediğimiz edebiyat, İslamiyet’ten önceki
kurmuşlardır. Bilim, sanat, edebiyat, sosyal hayat, edebiyatımızın İslam uygarlığı altındaki yeni şeklidir.
devlet sistemi gibi alanlarda büyük ilerlemeler Oysa “Divan Edebiyatı” tamamen dinin etkisiyle
* Bir yaşam biçimi olarak kabul edilen İslam dini, * İslamiyet öncesi ve İslami kültürün iç içe olduğu
meydana getirdiği gibi kültürün önemli bir yansıması * Arap ve Fars edebiyatında kullanılan nazım şekilleri
olan edebî ürünlerde de yeni şekillenmelere zemin ile eserler verilmeye başlanır, nazım birimi dörtlük ve
İslamî birikim vardır. Arap, İran ve Türk şairleri, işte sözcükler girmiştir.
bu malzemeyi farklı dil, güzellik ve sanat anlayışlarıyla * Hece ölçüsüyle beraber ………… ölçüsü de
Hikmetler:
Dünya mening digenler cihân malın alganlar
Kergez kuş dik boluban ol haramga batmışlar
Günümüz Türkçesi
Dünya benim diyenler, cihan malını olanlar
Kerkes kuş gibi olup, o harama batmışlar
* İslami Dönem Türk Edebiyatı, …………………… etmelerinden sonra oluşmuş bir edebiyattır. Bundan
kadar sürmüştür. 9. yüzyıldan sonra İslamiyet’i kabul dolayı din, Allah, peygamber, tasavvuf vb. konular bu
eden Türklerin toplum yapılarında köklü değişmeler edebiyatta önemli bir yer tutar. Divan şairleri,
olmuştur. Klasik edebiyat (Divan edebiyatı), asıl çoğunlukla medrese kültürüyle yetişmiştir. Divan
gelişimini Anadolu’da sürdürmüştür. Klasik edebiyatın şairlerinin işlediği en önemli konuların başında ……
13. yüzyılda ……………… ile başladığı kabul gelir. Şiirlerde çoğunlukla ……. ve ………….. aşkı
* Halk Edebiyatı, İslamiyet’ten önceki ………………. aşk olarak nitelenen aşk da ele alınır. Ancak mecazi aşk
geleneğini sürdürmüştür. İslamiyet’in kabulünden da çoğunlukla Allah aşkına (ilahi aşk) dönüşür. Divan
sonra dinî-tasavvufi nitelikleriyle Orta Asya’da edebiyatında şiire, düzyazıdan daha çok önem
…………………’nin yanında yetişen dervişlerin, verilmiştir. Ancak bu, divan edebiyatında nesir
Anadolu’ya gelmesiyle 13. yüzyılda başlayarak ilk olmadığı anlamına gelmemelidir. Çünkü divan
dinî-tasavvufi ürünler verilmeye başlar. 15. yüzyıldan edebiyatında nesir alanında da eserler verilmiştir.
6. Tuyuğ
3. Murabba * Türklerin divan edebiyatına kazandırdığı, düşünsel ve
* Özellikle ……………… ve ….. olmak üzere her felsefi konularla ilgili olarak yazılan bir nazım şeklidir.
konuda yazılabilen divan şiiri nazım şeklidir. Uyak düzeni “aaxa” şeklindedir.
* Dörder dizelik bentlerden oluşan nazım şeklidir. * Halk edebiyatında maninin, divan edebiyatında ise
Uyak düzeni ………………………. şeklindedir. Bazen rubainin karşılığı olarak görülür. Rubaide olduğu gibi
dördüncü mısralar ……….. olabilir. Bazı murabbalarda düşünce ağırlıklı konular işlenir.
birinci dörtlüğün son dizesi, diğer dörtlüklerde tekrar * Rubai gibi tek dörtlükten oluşan tuyuğ, aruzun sadece
eder, yani nakarat şeklindedir. “fâilâtün, fâilâtün, fâilün” kalıbıyla yazılır.
* Tanzimat dönemi sanatçısı Namık Kemal, murabba * Divan edebiyatında ……………………… bu türün
nazım şeklinin edebiyatımızdaki en önemli ismidir. en önemli şairidir.
Divan-ı Kebîr
13. – 19. yy. Divan Şiiri Sanatçıları Mevlana’nın çeşitli konularda söylediği şiirlerin
tamamı bu divanda yer almaktadır. Eserin dili
13. Yüzyıl
Farsçadır, içinde az sayıda Arapça, Türkçe ve Rumca
* Divanı yoktur. Selçuklu Şehnamesi adlı bir mesnevisi gelenlerine öğüt vermek, kendisine sorulan dinî ve ilmî
Ahmedî (1334-1413)
Nesimî (1369-1417)
* 14. yüzyılda en çok eser vermiş sanatçı olan Ahmedî
* Nesimî sâdece yaşadığı asrın değil, bütün Türk
aynı zamanda ………. sahibi ilk kişidir.
edebiyatının da en usta şairlerindendir. Türkçe ve
* Kaside ve gazellerinin yanında birçok konuda eser
Farsça ile mesneviler, gazeller, rubailer ve tuyuglar
vermiş, özellikle mesnevilerinde bilimsel ve kültürel
yazmıştır.
konuları işlemiştir. Türkçeyi iyi kullanan, nazım
* İlâhî aşkın verdiği heyecanla yazdığı Türkçe
tekniğine hâkim kudretli bir sanatkârdır.
şiirlerinde ahenkli ve çok düzgün bir dil görülür. Bu
şiirlerde Hurûfi inancının izleri de açıkça görülmekle
beraber Fuzuli gibi büyük bir şâir üzerinde etkili * Dokuzlar köyüne giderken, köyün eski sahiplerinin
olmuştur. saldırısına uğramış ve bu durumu padişaha
* Türkçe ve Farsça olmak üzere iki divânı vardır. …………… adlı mesnevi tarzında kaleme aldığı
Türkçe şiirlerinde Nesimi, Farsça şiirlerinde Hüseynî hicviyesi ile anlatmıştır. Çelebi Sultan Mehmet’e
mahlasını kullanmıştır. sunulmuş 126 beyitlik bu mesnevi, Türk mizah ve hiciv
* Nesimî, ……………… edebiyatı tarihinde felsefî edebiyatının şaheserlerindendir. Eser, ince alay ve
şiirin temelini atmış; güzel ve mükemmel eserlerin nükteleri içerir. Şair, eserde yük taşımakta pek çok
sanatkârı olarak büyük şöhret bulmuştur. Onun sıkıntılar çeken bir eşeği ele alarak semiz bir öküz gibi
şiirlerinde tasavvufî ve Hurufîliğe ait fikirler, zamanın olmaya çalışan bu eşeğin başına gelenleri anlatır.
hakim ideolojisine karşı yöneltilmiştir. Öküzlerin rahatına ve boynuzuna imrenen eşek,
* Allah-insan fikrini ileri süren şairin bütün eserleri, sonunda kulaklarından da olur.
insan hakkında yazılmış şiirlerden ibarettir. Nesimî, * İnsan hakları, ilahî ve beşeri adalet gibi konularda
insanı Tanrılaştırarak veya Tanrı’yı insanlaştırarak yergi dolu şiirler yazmıştır. Tasavvufi bir kişilik
Ortaçağ hayatının beşerî ilişkilerine karşı gelmekteydi. olmasına ve tasavvuf eğitimi almış olmasına rağmen
“Kâmil insan”a derin sevgi besleyerek onu eserlerinde tasavvufi öğeler bulunmamaktadır.
ilâhileştiriyordu. Cisim ve can sahibi olan insanın Eserleri: Harname, Hüsrev ü Şîrîn
dünya ve kâinata sığmamasını, onun aklî ve manevî
Ahmed Paşa (1426-1497)
büyüklüğünde görüyordu.
* Ahmed Paşa, devrinde …………………. unvanını
Eserleri:
almış, …………… ile ………………yi gelenek hâline
Türkçe ve Farsça Divan, Mukaddimetü’l-Hakâyık
getirmiştir.
Gülşehrî * Ağır bir dili olan şair, dini ve tasavvufi konulardan
* “Kuşların Dili” anlamına gelen ………………… adlı çok, din dışı konularda şiirler söylemiş, aruzu başarılı
eseri, Feridüddîn Attar’ın aynı adlı eserinin Türkçeye bir şekilde kullanmıştır.
tercümesidir. Gülşehri, konunun ana çerçevesine sadık * Fatih Sultan Mehmet’e yazdığı “………, ………..”,
kalarak Attar’ın pek çok hikâyesini kullanmamış, Cem Sultan’a yazdığı “benefşe, ab” redifli kasideleri
Kelile ve Dimne ile Kabusnâme’den hikâyeler almıştır. ünlüdür.
Eserde çeşitli türlerden kuşların Hüdhüd kuşunun *Ayrıca “………………………………………………
liderliğinde, padişahları olan Simurg kuşunu aramaları …” nakaratlı murabbası çok beğenilmiş ve bu esere
anlatılır. Çeşitli maceralardan sonra kuşlar, Simurg’a nazireler söylenmiştir. Şiirlerini ………‘ında bir araya
ulaşır. Sembolik olarak kuşlar insanları; Hüdhüd aklı; getirmiştir.
Simurg ise Allah’ı simgeler. Bu yönüyle eser, temsili Subh-dem cevlân edip tâvûs-i zerrîn-per güneş
Bûstânına sipihrin verdi zib ü fer güneş
yani alegorik bir özellik gösterir.
Eserleri: Mantıku’t Tayr (Farsçadan çevrilmiş, Necati Beg
alegorik, tasavvufi bir mesnevi), Felekname. * Meşhur …………… redifli gazelini yazan Necâtî,
şiirleriyle kısa sürede tanınmıştır. Fatih’e sunduğu
15.Yüzyıl
“şitaiye” ve “bahariye” kasideleri ve gazelleriyle
Şeyhî (1371-1431) padişahın takdirini kazanarak divan kâtibi olmuştur.
* Şiirlerinde bol miktarda deyim ve atasözü kullanan
* Hekim Sinan adıyla da anılan sanatçı, hekimliğiyle
şair, Daha çok mersiye ve gazelleri ile tanınmıştır.
de övülmektedir. Şeyhî hekimlikteki yeteneğini Çelebi
* Döneminde ………………. olarak anılan şairin
Sultan Mehmet’i tedavi etmekle kanıtlamıştır.
bugüne gelen tek eseri Divan’ıdır.
Süleyman Çelebi (1346-1422) Şehzade Mustafa Mersiyesi ile Şah u Geda mesnevi-
* ………………………………. adlı mesnevisiyle siyle tanınır.
tanınmış ve sevilmiştir. Günümüzde de sevilen bu Bağdatlı Rûhî (?-1605)
mesnevi Hz. Muhammet’in doğumunu anlatır ve * Bağdatlı Ruhi’nin en ünlü eseri ………………..
…………… adıyla bilinir. isimli 17 bentlik manzumesidir. Bu eser, asırlarca
beğenilerek okunmuş, Tanzimat döneminde ………….
ve ……………….. bu esere nazire yazmıştır. Şair bu
Ali Şîr Nevaî (1441-1501)
şiirde, devrinin kusurlu ve eksik yanlarını, din ve ahlak
* Ali Şîr Nevâî, Türkçeyi yüksek bir sanat dili halinde
sahasındaki ikiyüzlülüğü, kötülükleri işlemiştir. Bu
işlemeye çalışan, bu görüşü savunan ve Türk diline
eseriyle o, ………………… ilk şairi olarak
değer kazandıran üstün bir bilgin ve devlet adamıdır.
adlandırılabilir.
* Ali Şîr Nevâî’nin eserleri hem yazıldıkları devirde,
hem de daha sonra bütün Türk dünyasında zevkle Fuzûlî (1495-1556)
okunmuş, pek çok ünlü Türk şairi onu örnek almış, ona * Bilindiği kadarıyla onun hayatı Kerbelâ, Hille, Necef
övgü yazmıştır. ve Bağdat’ta geçmiştir. Arapça ve Farsçayı bu dillerde
* …………………………. sahibi olan ilk sanatçı, kusursuz eser yazabilecek ve şiir söyleyebilecek
şiirlerini Çağatay Türkçesi ve Farsçayla yazmıştır. derecede öğrenmiştir. Fuzûlî, Kanunî Bağdat’ı
* Kaşgarlı Mahmut’tan sonra Türk diline en büyük fethedince, padişaha kasideler takdim etmiş, ayrıca
hizmet eden kişi olarak tanınan Ali Şîr Nevâî, Bağdat seferine katılan şairlerden Hayalî Bey ve
………………………….. adlı kitabında Türkçe ile Taşlıcalı Yahya Bey’le de tanışmıştır.
Farsçayı karşılaştırarak pek çok yerde Türkçenin * Kanunî daha Bağdat’tan ayrılmadan Fuzûlî’ye maaş
üstünlüğünü savunmuştur. Ali Şîr Nevâî, bu kitabını bağlanacağına dair söz verilmiş, fakat sonradan bu
Türkçe’yi bırakarak eserlerini Farsça verenlere ithafen maaş gündelik 9 akçe gibi onun azımsadığı bir
yazmıştır. miktardan ibaret kalmış, bunu üzerine şair ünlü
* Anadolu dışında, Çağatay sahasında eser vermiş din …………sini kaleme alarak memnuniyetsizliğini dile
dışı divan şairidir. getirmiştir.
Eserleri: Divan (dört tane), Muhakemet-ül * Âlim bir şair olan Fuzûlî şiir hakkındaki görüşlerini
Lugateyn (Türkçenin Farsçadan üstün olduğu Türkçe divanının önsözünde “………………
savunulur.), Mecalisü’n Nefais (ilk tezkire), Mizan’ül ………………………………………………............”
Evzan (Aruz vezniyle ilgili teorik bir eser) sözleriyle dile getirmiştir.
* Fuzûlî aşkı, ıstırabı, dünyevî zevk ve zenginliklerin
Türk edebiyatının en parlak olduğu dönemdir. ve sanat gücüyle ifade etmiştir. Bu yönüyle o,
edebiyat ve sanat alanındaki çalışmalar da eklenmiştir. * Fuzûlî, …………..deki derinlik, samimiyet, hissîlik
Divan şiiri, taklit dönemini aşarak kendi üstatlarını ve lirizme mukabil ………………de fikir ve söz
Anadolu’da ise ……. bu yüzyılın en önemli * Fuzûlî kasideler de yazmakla birlikte en çok, ……..
temsilcileridir. Ayrıca bu dönemde Zatî, Bağdatlı Ruhî, türünde şiirler yazmıştır. O, aşk duygularının en iyi,
Taşlıcalı Yahya
Eserleri: Eserleri: Divan, Fezail-i Cihad (Arapçadan tercüme),
Arapça Divan, Farsça Divan, Türkçe Divan, Leylâ vü Fezail-i Mekke (Arapçadan tercüme), Hadis-i Erbain
Mecnûn, Beng ü Bade, Hadîs-i Erbain Tercümesi, Tercümesi.
Sohbetü’l-Esmâr, Hadîkatü’s-Süedâ, Mektuplar, Heft-
Hazan Gazeli
câm (Sâkinâme), Rind ü Zâhid, Sıhhat u Maraz,
Enîsü’l-Kalb (Kaside) Nâm u nişâne kalmadı fasl-ı bahardan
Düşdi çemende berg-i dıraht itibârdan
Habs-i hevâda koyma fuzûlî-sıfat esîr Eşcâr-ı bâg hırka-i tecrîde girdiler
Yâ Rab hidâyet eyle tarîk-i fenâ mana Bâd-ı hazân çemende el aldı çenârdan
dereceye çıkan divan edebiyatı bu yüzyılda büyük bir Şikâyetname’si, Veysi ve Nergisi’nin münşeatları süslü
B. Divan Nesri
Halk Edebiyatının Genel Özellikleri
* Divan edebiyatında düz yazıya ……. denilmiştir.
* Şiirler, çoğu zaman saz eşliğinde söylenir.
Düz yazılar …………. adı verilen kitaplarda
………….. olarak şiir söyleyen âşıklar, şiirleri için bir
toplanmıştır.
ön hazırlık yapmazlar. Bu yüzden de şiirlerinde derin a. Anonim Halk Edebiyatı Şiiri
bir anlam, kusursuz bir biçim görülmez.
* Nazım birimi olarak ………… kullanılır. Ancak çok 1. Mani
az da olsa ………….. ve ………….. üçlü, beşli * Anonim halk şiirinin ………….. nazım biçimidir.
söyleyişler görülür. …… heceli ……... dizeden oluşur. Uyak düzeni
* Aruzla şiir yazanlar olmakla birlikte kullanılan asıl ……… şeklindedir.
ölçü …….. ölçüsüdür. En çok …., ……, ……. kalıplar * Manilerin ilk iki dizesi ………………….. ya da
kullanılmıştır. …………………………….. için söylenir. Bunlara
* Şiirler, “…………..” ya da “……” denen şairlerce, …………. dizeler denir. Temel duygu ve düşünce
………….. adı verilen bir sazla söylenmekte olup ……….. dizede ortaya çıkar.
…………………… dil kullanılır. * Başlıca konusu ….. olmakla birlikte her türlü konuda
* Nazım şekli olarak ……, ……., ………, ……, da söylenmiştir.
………... vs. kullanılır ve şiirlerde başlık yoktur, * Maniler, Divan edebiyatındaki ………un karşılığıdır.
biçimiyle adlandırılır.
Ah o beni o beni Şu dağlar olmasaydı
* Konu olarak …., ……, ……, ……., …………,
Kâkül örtmüş o beni Çiçeği solmasaydı
……….., …………………. işlenmiştir. Ben yârimi unutmam Ölüm Allah’ın emri
Unutsa da o beni Ayrılık olmasaydı
* Halk şairlerinin hayat hikâyeleri ve şiirleri ……. adı
verilen eserlerde toplanmıştır.
2. Ninni
* Halk edebiyatı üç kola ayrılır:
* Türk halk kültüründe “ninni” anonim halk şiiri ürünü
olup çocuklar emzirilir veya uyutulurken söylenen
Anonim Halk Edebiyatı
yahut söylendiği varsayılan manzumelere verilen addır.
* Tarihsel olarak da, Dîvânu Lugâti’t-Türk’te “ninni”
Halk tarafından uzun dönemler sonunda oluşmuş,
karşılığı olarak ……………… ifadesi kullanılmaktadır.
halkın ortak malı olan ürünlerden oluşan bir
Bu kullanım Türkçede bilinen en eski kullanımdır.
edebiyattır. Her eseri bir sanatkâr, şair vb. ortaya
koyduğu gibi anonim edebiyata ait olan nazım
3. Türkü
biçimlerini de bir ilk söyleyen vardır, ama zamanla ilk
* Anonim halk şiiri nazım biçimlerinden türkü, diğer
söyleyen unutulmuş ve halkın beğenisinde yaşamaya
halk şiiri ürünlerinden …….leriyle ayrılır. Söyleyeni
başlamış olan bu eserler anonimleşmiştir.
belli olan türküler de vardır.
* Halk edebiyatının en zengin alanı olan türküler,
Anonim Halk Edebiyatının Özellikleri
Anadolu halkının bütün acıları ve sevinçleriyle birlikte
* ……………………………… ürünlerden oluşmuştur.
derdini, neşesini, dünya görüşünü yansıtır.
* ………, ….., ………., ………., ………………,
* Türkü iki bölümden oluşur: Birinci bölüm asıl
…………. ve …………..; …………, ………….. ve
sözlerin bulunduğu bölümdür ki buna ……. adı verilir.
………… gibi halk oyunları bu dönemin başlıca
İkinci bölüm ise bentlerin sonunda yinelenen
ürünleridir.
………..tır. Bu bölüme ……….. ya da ………… da
* Anonim ürünlerde ……………………….. dil
denir ve bunlar kendi aralarında kafiyelenir.
kullanılmıştır.
* Türküler, hece ölçüsünün her kalıbıyla söylenir. Daha
* Şiirler; ……. ölçüsüyle, genellikle ……. ve ………
çok, ……., …….., ……... hece ölçüleri kullanılır.
uyaklar kullanılarak dörtlüklerle söylenmiştir.
* Halk arasında heyecan uyandıran olaylarla ilgili
yakılan türküler bestelenir, zamanla yurdun her
köşesine yayılır. Türkü, bölgelere, konularına,
ezgilerine göre değişik isimler alır. Buna göre ………………….… ” gibi ……………. bölümleri
türkünün; …….., ………, ………. gibi türleri vardır. vardır. Masalın tekerleme bölümüyle başlaması
okuyucuyu olağanüstü olaylara hazırlama amaçlıdır.
4. Destan Masallarda ile fabllarda birbirine benzemekte olup
* En az …… dörtlükten başlayıp ……… dörtlük ikisinde de zaman belirsizdir ve ilahi anlatıcı vardır.
sayısına sahiptir. Ancak fabllarda her zaman ………………………..
* Kafiye örgüsü: aaab, cccb, dddb ….; abab,cccb, dddb kahramanken masallarda her zaman ………………
…; abxb, dddb, eeeb …; aaaa, bbba, ccca … şeklindeki kahramanlar bulunmaz.
…….. tipi kafiye örgülerinden herhangi birisidir. * Türk edebiyatında …………… masalları oldukça
sevilmiştir. Türk edebiyatında, Pertev Nail Boratav (Az
b. Anonim Halk Edebiyatı Nesri Gittik Uz Gittik) ve Eflatun Cem Güney (Evvel Zaman
içinde) masal derlemeleriyle ünlüdürler.
1. Halk Hikâyeleri
* Nazım ile nesrin iç içe olduğu ürünlerden olan halk 3. Bilmece
hikâyeleri, ………. dönemimin sonlarına doğru çıkmış Çeşitli varlıkları, soru yoluyla ipuçları vererek
eserlerdir. Halk hikâyelerinde destanlara göre buldurmaya yönelik eserlerdir. Bilmecelere, divan
……………… daha az yer verilir. Halk hikâyelerinde edebiyatında ………. adı verilir.
kişiler destanlara göre ………………… .
…………………., Türk edebiyatında destandan halk 4. Fıkra
hikâyeciliğine geçişin ilk ürünleridir. * Gerçeklerden hareketle bir mesaj vermeye çalışan
* ……………. tarafından veya …. eşliğinde âşıklarca mizah ve eleştiri unsurlarının bulunduğu mensur kısa
anlatılır. Gerçeklere dayanmakla birlikte hayali hikâyelerdir.
olağanüstü olaylara ve kişilere de rastlanır. * 13. yüzyılda yaşamış olan ………………….’nın
* Ağırlıklı olarak aşk hikâyelerini içerir: ……………., fıkraları halk nesrimiz açısından oldukça önemli
………………, …………….., ………………... ürünlerdir.
Kahramanlık hikâyeleri de vardır: …………., 5. Efsane
……………….. Tarihle, kişilerle, dini olaylarla ilgili halkın ürettiği
sözlü hikâyelerdir.
2. Masal
* ……………. özellikler taşıyan masalların temelinde b. Dini-Tasavvufi Halk Şiiri
eğitici bir işlev vardır ve amacı insanları iyiye, güzele,
doğruya yöneltmektir. Her zaman iyiler, haklılar 1. İlahi
kazanır kötüler, haksızlar kaybeder. * İlahi, Allah’ı övmek, O’na dua etmek ve en büyük
* Masallarda zaman ve yer ……………….. Masal aşkın Allah aşkı olduğunu belirtmek amacıyla yazılmış
kahramanları: …………., …………., ……………., makamla okunan dini tasavvufi halk edebiyatı nazım
…………, ……….., …………… vb.dir. Masalların şeklidir.
mekânı Kaf Dağı, Yedi Derya Adası, Maçin gibi hayali * İlahiler tarikatlara göre değişik isimler alır.
masal ülkeleridir. Masallarda olay bilinmeyen bir Mevlevilerde ……., Bektaşilerde ………, Alevilerde
zamanda geçer. ………………… Gülşenilerde ………, Halvetilerde
* Genellikle ……… geçmiş zaman ekleri kullanılan ……….. adını alır.
masalların “………………………..”, “…………… * Kendine özgü bir ezgiyle okunan ilahiler hem
………….…………………….”,“………………….. ………., hem ……….. biçiminde ve hem hece hem de
aruz ölçüsüyle yazılmıştır. Özellikle hece ölçüsünde 7, şiirlerdir. Kaygusuz Abdal, edebiyatımızdaki önemli
8 ve 11‘li kalıplar tercih edilir ve 3-7 dörtlükten oluşur. şathiye şairlerindendir.
* İlahi denince akla ilk gelen ……………….. olup Yücelerden yüce gördüm
Erbapsın sen koca Tanrı
şiirlerini halkın anlayabileceği sade bir dille yazmıştır.
Âlem okur kelam ile
Halkın içinden biri olduğu için halk tarafından çok Sen okursun hece Tanrı
sevilmiştir ve dili halkın dilidir:
5. Nefes
Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni Nefes, dini temellere bağlı âşık edebiyatı nazım
Ben yanarım dün ü günü
şekillerinden ilahilerin ……………….. âşıklarınca
Bana seni gerek seni
yazılanlarına denir. Konusu genellikle tasavvuftaki
2. Nutuk vahdet-i vücud, tarikat kurallarıyla ilgilidir.
Tekkelerde pirlerin, mürşitlerin tarikata yeni giren c. Âşık Tarzı Halk Şiiri
dervişlere tarikat derecelerini, adabını öğretici * Halkın …….. dediği saz şairleri tarafından
mahiyette söyledikleri şiirlerdir. Şekil yönünde oluşturulmuştur. İslamiyet’ten önceki ……….ın, âşık
koşmaya benzeyen nutuk, 11 ‘li hece ölçüsüyle adını alması, sözlü edebiyatımızın devamlılığının
söylenir. 7’li ya da 8’li heceyle yazılmış olanları da göstergesidir.
vardır. Bu türün edebiyatımızdaki en büyük ismi * Genellikle okuma yazma bilmeyen âşıklar
……………………’dır. …………….. ilişkisiyle köylerde, şehirlerde veya
Evliyadan gelen kelam asker ocaklarında yetişmişlerdir.
Okunan Kur’an değil mi
* Aşk, toplumsal olaylar, doğa güzellikleri işlenen
Gerçek Veli’nin sözleri
Sûre-i Rahman değil mi başlıca konular olup şiirler dörtlüklerle, hece ölçüsüyle
ve daha çok yarım uyaklı olarak söylenmiştir. ………..,
3. Devriye
…………, ……….., nazım şekilleri kullanılmıştır.
* ………………………. anlatan tasavvufi şiirlerdir.
* Âşık edebiyatında, halkın konuştuğu sade bir Türkçe
Vakti gelen ruh maddî âleme iner. Önce cansız
kullanılmıştır. ………………………… de divan
varlıklara, sonra bitkilere, hayvana, insana en sonra da
edebiyatının etkisinde kalmış, beyitlerle, aruz ölçüsüyle
insan-ı kâmile geçer. Oradan da Allah’a döner ve
ve divan edebiyatı nazım şekilleri ve Arapça – Farsça
onunla birleşir. Bu inişe nüzûl; Allah’a dönüşe de
sözcükleri kullanarak şiirler yazmışlardır.
hurûç denir. İşte bu inişi ve çıkışı anlatan
şiirlere devriye denir.
1. Koşma
* Felsefi bir konuyu işlediğinden anlaşılması zordur.
* Halk edebiyatında en çok kullanılan nazım biçimi
11’li hece ölçüsüyle söylenir. Bu bakımdan ilahi ile
olup genellikle hece ölçüsünün ……… kalıbıyla üç
benzerlik gösterir.
veya beş dörtlük arasında söylenir. İlk dörtlüğün kafiye
Katre idim ummanlara karıştım
örgüsü xaxa ya da aaab biçiminde olur. Diğer
Kaç bulandım kaç duruldum kim bilir?
Devre edip âlemleri dolaştım dörtlüklerin ilk üç dizesi kendi arasında kafiyelenir,
Bir sanata kaç sarıldım kim bilir
dördüncü dize birinci dörtlüğün son dizesiyle
kafiyelenir. Yani cccb, dddb…
4. Şathiye
İnançlardan ……….. bir dille söz eder gibi yazılan
Eğer benim ile gitmek dilersen
şiirlerdir. Şathiyeler, tasavvuf akımına mensup Eğlen güzel yaz olsun da gidelim
Bizim iller kıraçlıdır açılmaz
şairlerce söylenmiş ya da yazılmış, tasavvufi inançları
Yollar çamur kurusun da gidelim
anlatan, anlaşılması yorumlanmasına bağlı olan
Karacaoğlan der ki buna ne fayda
Hiç rağbet kalmadı yoksula bayda Dörtlük sayısı üç ile beş arasında değişir. Uyak düzeni
Bu ayda olmazsa gelecek ayda
koşma gibidir, (abab. cccb, dddb…)
On bir ayın birisinde gidelim
(Karacaoğlan) İncecikten bir kar yağar
Tozar Elif Elif diye
Deli gönül abdal olmuş
* Konularına göre koşmalar şu şekildedir:
Gezer Elif Elif diye
(Karacaoğlan)
a. Güzelleme: Aşk, hasret, ayrılık, doğa sevgisi gibi
3. Varsağı
lirik konuları işleyen koşmalardır. İslamiyet öncesi
* Güney Anadolu bölgesinde yaşayan Varsak
Türk edebiyatında karşılığı ………tur.
Türklerinin özel bir ezgiyle söyledikleri türkülerden
gelişmiş bir biçimdir. Hecenin 8’li kalıbıyla söylenen
Evvel sen de yücelerden uçardın
koçaklama tarzı şiirlerdir. Dörtlük sayısı ve uyak
Şimdi enginlere mi indin gönül
Derya deniz dağ taş demez aşardın düzeni koşmayla aynıdır.
Kara menzilini aldın mı gönül
* Her yönüyle koşma ya da semaiye benzeyen
(Karacaoğlan)
varsağılar, onlardan ilk dörtlükte kullanılan
b. Taşlama: Bir kişi olay ya da durumu eleştiren ……………………… gibi ünlemlerle ayrılır. Halk
koşmalardır. Divan edebiyatındaki karşılığı edebiyatında en çok varsağı söylemiş şair
……………dir. ………………..’dır.
Ormanda büyüyen adam azgını Bre ağalar bre beyler
Çarşıda pazarda insan beğenmez Ölmeden bir dem sürelim
Medrese kaçkını softa bozgunu Gözümüze kara toprak
Selam vermeğe dervişan beğenmez Dolmadan bir dem sürelim
(Kazak Abdal)
Halk Edebiyatı Sanatçıları
c. Koçaklama: Coşkun ve yiğitçe bir üslupla savaş ve
kahramanlık konularını anlatan, savaşları tasvir eden 13. Yüzyıl
koşmalardır.
Yunus Emre
Yiğitler silkinip ata binende
Derelerden boz kurtlara ün olur * Şiirlerine ve hayatı hakkında yazılıp anlatılagelenlere
Yiğit olan döne döne döğüşür
göre; iyi bir eğitim görmüştür. ……………….’nin
Kötüler kavgadan kaçar dön olur
(Köroğlu) dergâhında tasavvuf terbiyesinden geçmiştir. Halkı
aydınlatmak amacıyla diyar diyar dolaşmıştır.
d. Ağıt: Bir kimsenin ölümü üzerine duyulan acıları
* Yunus, Türk edebiyatının en büyük şairlerinden
anlatmak amacıyla söylenen ölü çıkan evlerde, matem
biridir. Kendisinden sonra gelen pek çok şairi
toplantılarında okunup ağlanılan şiirlerdir. Ağıtın
etkilemiştir. Kullandığı Türkçe, işlediği temalar,
İslamiyet öncesi Türk edebiyatında karşılığı ………..,
şiirindeki sadelik ve yalınlık, onun ne denli büyük bir
divan edebiyatında karşılığı ise …………..dir.
şair olduğunu ispat etmeye yeter.
Can evimden vurdu felek neyleyim
Şiirlerini ………’ında toplanmıştır. Ayrıca …………..
Ben ağlarım çelik teller iniler
Ben almadım toprak aldı koynuna ……….. adında bir mesnevisi vardır.
Yârim diye bülbül diller iniler
(Dadaloğlu)
14. Yüzyıl
2. Semai
Hacı Bayram-ı Veli
Daha çok sevgi, doğa, güzellik gibi konuların işlendiği
nazım şekli olup hece ölçüsünün …… kalıbıyla yazılır. Daha çok tasavvufi kişiliğiyle tanınan Hacı Bayram-ı
Veli’nin günümüze ulaşmış aruzla iki, heceyle üç şiiri,
bir de ona ait olduğu şüpheli olan Türkçe mensur Edebiyatının etkisinden uzak kalmıştır. Güneydoğu
mektubu bulunmaktadır. Anadolu insanının o çağdaki günlük konuşma diliyle
yazmıştır. Yöresel sözcükleri ise yoğun bir biçimde
15. Yüzyıl
kullanmıştır. Deyimler ve benzetmelerle halk şiirinde
Kaygusuz Abdal kendine özgü bir şiir evreni kurmuştur. Bu da onun
şiirine ayrı bir renk katmıştır.
* Abdal Musa’nın müridi olan Kaygusuz Abdal
şathiye, devriyye ve nutuklarıyla tanınmıştır.
Aziz Mahmut Hüdai
* Aruzla yazdığı şiirlerden oluşan bir divanı, cönklerde
Dinî-tasavvufi şiirin önemli temsilcilerinden biri
ve mecmualarda bulunan heceyle yazılmış nefesleri,
sayılır. Manzum ve mensur yirmi üç kadar eseri vardır.
dolaba sorduğu sorudan ve onun cevabından
Azîz Mahmûd Hüdâyî, insanların Ehl-i sünnet
oluşan …………….’si, ……………… adlı mensur
îtikâdında bulunmaları ve ibâdetlerini doğru yapmaları
risalesi vardır.
için pek çok eser yazmıştır. Bu eserlerden bâzıları
16. Yüzyıl şunlardır: Nefâis-ül-Mecâlis, Tecelliyât, Dîvân-ı
İlâhiyât, Habbet-ül-Muhabbe, Necât-ül-Garîk,
Köroğlu
Tarîkatnâme, Tezâkir-i Hüdâyî… Ayrıca sanatçının
Ünlü bir destana konu olmuş bir halk kahramanıdır. Bu
Divan’ı yayımlanmıştır.
isimde 16. yüzyılda yaşamış bir halk şairi de vardır.
Ama tarihî kişiliği bilinemeyen asıl Köroğlu, 17.
Âşık Ömer
yüzyılda Bolu havalisinde yaşamış, sonradan ünü bütün
Anadolu’ya yayılmıştır. Babası da Bolu Beyi Âşık Ömer, yüzyıllar boyunca yetişmiş bütün saz
tarafından gözlerine mil çektirilerek cezalandırıldığı şairlerimizin hem en ünlüsü hem de en çok şiir
için Köroğlu diye tanınmıştır. Zulme karşı ayaklanarak bırakmış olanıdır. Edebî kişiliği divan ve halk şiirinin
halkın hakkını koruması, onu destansı bir kahraman ortak etkileri altında geliştikçe bir yandan aruzla nazım
hâline getirmiştir. tekniği kusurlu, hayalleri aşınmış da olsa tevhit, naat,
kaside, gazel vb. yazmış, bir yandan da asıl ün
Pir Sultan Abdal
kazandığı koşma, semai, varsağı ve destanlar meydana
getirmiştir. Özellikle koşma ve semaide başarılıdır.
* Pir Sultan Abdal, ………………… geleneğinde yedi
Şiirleri Âşık Ömer Divanı’nda toplanmıştır.
büyük ozandan biri kabul edilir. Pir Sultan Abdal’ın
yaşamı etrafında da, diğer birçok halkın sevgilisi olmuş
Kayıkçı Kul Mustafa
değerler gibi değişik söylenceler oluşmuş, yaşamı
gerçek ırasından uzaklaşarak, halkın düşlediği ya da Bağdat kuşatmasında ölen Genç Osman adında bir yiğit
yakıştırdığı şekilde yaygınlaşmıştır. üzerine söylediği, şiirlerinin en ünlülerinden sayılır.
* Divan edebiyatının etkisinde kalmadan, sözlü Kusurlu bir nazım tekniği kullanan şairin, tamamen
edebiyatın birikimlerinden yararlanarak kendine özgü halk zevkine bağlı, sade ve doğal söyleyişi, başlıca
duru bir dil oluşturmuştur. Şiirlerinde coşkun bir lirizm özelliğini oluşturur. Kayıkçı Kul Mustafa, şiirlerinin
vardır. yalınlığı ve içtenliğiyle geniş etki bırakmış, ozanları da
bir ölçüde etki altına alabilmiştir.
17. Yüzyıl
Karacaoğlan
19. Yüzyıl
İbrahim Hakkı, ünlü eseri ………………’de çağının
jeolojiden astronomiye, fizyolojiden psikolojiye kadar Dadaloğlu
pek çok alandaki bilgilerini bir araya getirmeye
* 19. yüzyılın öteki halk şairleri divan şiiri etkisinden
çalışmıştır. 1757’de tamamlanan eser, yalın ve halkın
kurtulamadıkları hâlde. Dadaloğlu şehir hayatından
anlayabileceği bir dilde yazılmış ve yazarın söylediğine
uzakta bulunduğu için yalnız kendi çevresinin duygu
göre, 400 kitaptan yararlanılmıştır. Bu kitapta ilk defa
ve düşüncelerini dile getirmiş, dolayısıyla Divan
bir âlim tarafından güneş sistemi anlatılmıştır.
şiirinin etkilerini şiirine taşımamıştır.
Gevheri
* Devlet, zaman zaman isyan eden Türkmen boylarının
Çağdaşı Âşık Ömer gibi adı yalnız saz şairleri arasında
göçebelikten çıkarılıp köylere yerleştirilmeleri için
değil, 19. yüzyıl sonlarına kadar klasik edebiyat
harekete geçmiş, Gâvur dağlarındaki (Toroslar)
çevrelerinde de sık sık anılmış, okunmuş olan Gevheri,
Türkmenler ise bu karara karşı ayaklanmış, Osmanlı
hece ile koşmalar, türküler, aruzla divan ve müstezatlar
Devleti, bu ayaklanmayı bastırınca Dadaloğlu’nun
yazmıştır. Gevherî’nin kişiliğini halk şiirlerinde
aşiretini Sivas’ın köylerinden birine yerleştirmiştir.
aramak gerekir. Koşma ve türkülerinde de yer yer
yabancı kelime ve tamlamalar, divan mazmunları
Erzurumlu Emrah
kullanması, onun samimi duyuşlarının yine de güzel ve
yerli biçim ve ifadelerle verilmesine engel olamamıştır. Saz şairleri içinde divan şiirini en iyi bilenlerden biri
olan Erzurumlu Emrah, aruzla yazdığı gazel, murabba,
Dertli
muhammes ve müseddeslerinde bu kültürünü açıkça
* Geçimini âşık kahvelerinde saz çalıp şiir söyleyerek belli eder. Hece ile yazılmış tasavvuf üzerine şiirleri
sağlamıştır. İstanbul, Konya ve Mısır’da bulunmuştur. var ise de asıl kişiliği, âşık tarzı koşma ve semailerinde
Ankara’da vefat etmiştir. Döneminin en ünlü görülür. Ölümü hakkında kesin bir tarih yoktur.
âşıklarından olan Dertli, birçok çırak yetiştiren son
Seyrani
ustalardan biridir.
* Divan, halk ve tekke edebiyatlarındaki geniş kültürü
Sultan Abdülmecid döneminde İstanbul’da yedi yıl
sayesinde daha sağlığında yaygın bir şöhret kazanmış,
kalmıştır. Âşık kahvehanelerinde, konaklarda ve hatta
divanı taş baskısıyla birçok defa basılmıştır. Fuzuli,
sarayda çalıp söylemiştir. Âşık ve Divan tarzı şiirler
Âşık Ömer, Gevheri gibi şairlerin etkilerini taşıyan
yazmış, sistemin aksayan yönlerini hicvetmiştir. Beşeri
Dertli, çağının öbür saz şairleri gibi aruzla gazeller,
duyguları sağlam bir dil ve içten bir anlatımla
divanlar, kalenderiler yazmıştır. Aruzla yazdığı
şiirleştirmiştir.
şiirlerde kusurlu bir nazım tekniği kullandığı için
Geleneksel Türk Halk Tiyatrosu
başarılı olamamıştır.
Karagöz
* …………………, ……………….. olarak da bilinen
Karagöz oyunlarının piri, Şeyh Küşteri kabul
edildiğinden Karagöz meydanına da
……………………. adı da verilmiştir.
* İki temel tip vardır. …………., sıradan halkı temsil
eder. İzleyicileri güldüren asıl tiptir. ………….,
okumuş, kendini beğenmiş sınıfı temsil eder.
* Ermeni, Rum, Yahudi, Çelebi, Beberuhi, Külhanbeyi,
Bekri Mustafa, Zenne gibi yardımcı tipler de yer alır.
Oyundaki farklı tipler Osmanlı’nın diğer topluluklarını
temsil eder.
* Karagöz oyunlarında oyunu Hacivat açar ve semai
söyleyerek perdeye çıkar. Başlangıç, muhavere, fasıl ve
bitiş bölümleri vardır. Asıl bölüm “fasıl”dır.
Orta Oyunu
* Açık bir alanda ortada oynanan bir oyundur. Bu
nedenle “orta oyunu” adını alır. Bu oyuna “kol oyunu,
meydan oyunu” adları da verilir.
* Konu ve tipler bakımından Karagöz’le yakınlık
gösterir. İki ana tip vardır. ……….., Hacivat’a;
……….. ise Karagöz’ e benzer. Ana tiplerin dışında
Balama, Frenk, Zenne, Çelebi, Arnavut, Yahudi,
Denyo (abdal), Acem tipleri de görülür.
* Başlangıç, muhavere, fasıl ve bitiş bölümleri vardır.
Orta oyununda asıl oyun “fasıl” bölümünde sergilenir.
* Oyunun dekoru ……………. denilen bezsiz bir
paravandan ve dükkân denilen iki katlı bir kafesten
oluşur. Ev, dükkân veya iş yeri olarak kullanılır.
Meddah
* Tek kişilik bir oyun olan meddahın temeli İslam
öncesi Türk kültürüne kadar uzanır ve bütün kişileri
meddahın kendisi canlandırır.
* Meddah, oyunda bir ………., ……….. ve
………..dan yararlanır