You are on page 1of 222

Adem KORKMAZ

ADEM
KORKMAZ
5.BOYUTTA İNSAN

| Adem Korkmaz
2

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


3

Yazarı
Adem Korkmaz
5. Boyutta İnsan

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


4

5.Boyutta İnsan
Yazarı
Adem Korkmaz
Hicran Yayınları
6
Tefekkür Dizisi
4
Yayın Yönetmeni
İsmail Göktepe
Dizgi
Hülya Yıldızel
Düzeltme
Ha'tke Gül'er

Kapak Tasarım
Rumeyza Nurcan
Baskı
Hicran Dergisi
1.Baskı

Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi


Piri paşa Mah.Yıldırım Sok No:88/B Hasköy Beyoğlu İstanbul
Tel Fax: 0212 256 26 84 GSM: 0535 517 78 29
www.hicrandergisi.com hicrandergisi@hotmail.com
www.ademkorkmaz.com ademmkorkmaz@hotmail.com

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


5

Euzü billahi mineşşeytanirracim.

Bismillah ir Rahman ir Rahim.

Allah’ın rahmetinden uzak olan ve gazabına uğrayarak


dünyada ve ahirette helak olan şeytandan, Allah’a
sığınırım. Ruhuma karışıp benimle ahirette beden
olmasından Allah'a sığınırım.

Rahmân, Rahim, Allah'ın ismi ile başlıyorum.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


6

“Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi


bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak
üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. Andolsun,
birinci yaratılışı(nızı) biliyorsunuz.

O halde düşünseniz ya!.."

(Vakıa/60,61,62)

Buyurun kitap boyunca düşünmeye başlayalım.

"Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek" (?)

"Sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak


üzere" (?)

"Bilemeyeceğiniz şekilde"

Beden olarak düşünmeyin çünkü bedeni biliyoruz.

Bu işarete dikkat edin.

"İlk yaratılışı biliyorsunuz." (?)

Bütün hayatı dünyaya sıkıştıranlar ilk yaratılıştan bile


habersizken bu eseri nasıl anlayabilirler?

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


7

''Sadece ALLAH’A güvenin. Hiç kimse ALLAH kadar


güvene layık olamaz.'' (Ahzab/3)

''..Ey insanlar! Siz içinizdeki şeyleri açığa vursanız da,


gizleseniz de, Allah sizi onlardan dolayı hesaba çeker.''
(Düşüncelerinizden mesulsünüz.(?)) (Bakara/284)

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


8

Sunum
5. Boyutta İnsan isimli eserimizi yazmak için oldukça
uzun bir gayret ortaya koymaya çalıştım.

Rabbim bilir ama insanlara hiç görmedikleri,


duymadıkları, işitmedikleri bir şeyi anlatmak ne kadar
zor tahmin edemezsiniz.

Bir tek kelimeyi anlatabilmek için bazen kitap bile


yazmanız gerekiyor.

Kitabın adını '5. Boyutta İnsan' koydum ama esasında


4. boyutu anlatmaya çalışacağım.

Çünkü 4. boyutu anlamadan 5. boyutu anlayamayız ki!


Ve eseri okuduğunuzda 5. boyut bilgisinden sonra
İnsanın adının anılmadığını göreceksiniz.

Her ne kadar kitap, içeriği itibari ile 4. boyuttan


bahsetse de 4. boyutu anlayan insan, Ahiret konusunu
çok daha rahat anlayacaktır.

Ayrıca konusu itibariyle hazmedilmesi, sindirilmesi,


daha doğrusu anlaşılması oldukça zor bir eser olacağı
kanısındayım.

Bu yüzden şimdi arkanıza yaslanın, her ne iş


yapıyorsanız onu bırakın ve hayatınızın en büyük
yolculuğuna bırakın kendinizi...

Zorlu birkaç gün sizi bekliyor...

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


9

Boyut Nedir?
Sık sık boyut kavramı gündemimize oturmakta ve
insanlar tarafından telaffuz edilmektedir. Ama hala
halkımızın çok büyük bir kısmı boyut nedir, bunu
bilmemektedir.

Yani genellikle 3D sinema filmlerindeki 3 boyutlu


dünyadan bahsediliyor gibi algılamaktadırlar. Gelin
şimdi ansiklopedik bir bilgiyle tırnak içinde alıntı
yapayım. Boyut nedir bilmeyenler için rehber, bilenler
için ise hafıza tazeleme olsun.

"Bir, iki ve üç boyuttan sonra tıkanıyor, yani dört


boyutlu bir cisme örnek veremiyoruz. Bizim bildiğimiz
ve kafamızda canlandırabildiğimiz dünya üç boyuta
kadar çıkıyor. Daha yüksek boyutlu uzayları matematik
diliyle ifade edip hususiyetleri üzerinde kafa yorsak da,
bunu zihnimizde canlandırmamız oldukça zor.

Bu sınırlılığı 1880′lerde hikâyeleştiren Edwin A. Abbott,


Düz Ülke (Flatland) romanında iki boyutlu bir
dünya anlatır. Bu dünya, bir kâğıt sayfası gibi yassı ve
düz, yani iki boyutludur. Kare ve Daire Beyler bu
dünyanın sakinlerindendir. Bu yassı fertlerin
hareketleri, görmeleri, tasavvurları hep bu iki boyutlu
dünyayla sınırlıdır.

Meselâ Kare Bey, Daire’nin içini hiç görmemiştir, çünkü


görebilmesi için Daire’yi çevreleyen çemberin bir
yerinde açılma olması gerekir.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


10

Bir gün bu yassı, yani iki boyutlu dünyanın dışından üç


boyutlu bir Küre, Kare Beyle sohbete başlar. Küre,
Kare’ye üç boyutlu uzayı anlatmaya çalışır; fakat bir
türlü anlatamaz. Sonra Kare’ye bir fikir vermesi için
Küre, yavaşça Kare’nin iki boyutlu dünyasının bir
tarafından girip öbür tarafına geçer.

Suya batan bir top gibi, Küre iki boyutlu dünyada önce
bir nokta şeklinde görülür (düzleme temas noktası).
Sonra gittikçe büyüyen bir daire olur. Sonra tekrar
küçülmeye başlar ve bir noktaya indikten sonra
kaybolur. Kare, hayretler içinde kalsa da, üç boyutun
nasıl bir şey olduğunu kafasında canlandıramaz, tâ ki
bir şekilde hapsolduğu iki boyutlu dünyanın yukarısına
çıkıp o dünyanın bütün sakinlerini (yani daire vs. gibi
şekilleri) yukarıdan görünceye kadar."

Ve gariptir ki, 2 boyutlu dünyada yaşayanların 3.


boyutu gösterecek parmakları bile yoktur. Neye
benzediklerini tam olarak asla bilemezler.

Boyutlar konusuna eserimiz boyunca algı düzeyi ile


bakacağız. Zira gerçekte tüm boyutlar aynı anda
mevcuttur. Sorun şu ki bizler henüz farkında değiliz.

Bütün bu izahlardan sonra bile 4. boyut nedir sorusuna


tam olarak doğru bir cevap vermek oldukça zor
görünüyor. Ama sizin anlayacağınız ve benim
anlatabileceğim bir üslupla boyut hakkında en kestirme

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


11

ve en kolay yol ile şöyle diyebiliriz: Ön ve arka


yönler, sağ ve sol yönler, yukarı ve aşağı yönler.

Dolayısıyla içinde bulunduğumuz dünya âleminde


bütün boyutlar olmasına rağmen 3 tane boyutu
hissedip, algılayıp yaşamaktayız. Fakat bu; 4.boyut,
5.boyut veya 6.boyut yok anlamına gelmiyor. Bizim
anladığımız, algılama tarzımız ancak 3 boyutla kâfi
gelmekte, 3. boyutla yetinmektedir. Ve gerçekte
diğer boyutlarda da bize ait bir şeyler
bulunmaktadır.

İşte kitabımızın esas konusu ise İnsan bedeninin


3. boyuttan algılandığı gibi olmayışıdır.
Algıladığımız bedenimiz; yukarı ve aşağı yönlerde
uzunluğu ile, ön ve arkada bu uzunluğun kalınlığı ile,
sağ ve solda ise bedenin genişliği ile 3 boyutta da aynı
anda mevcuttur.

Bu yüzden biz boyut nedir dediğimizde, kendi


bedenimize bakıp daha rahat bir şekilde boyutun
tasvirini elde edebiliriz. İleri ve geri, sağ ve sol, yukarı
ve aşağı dediğimizde 3 boyutu da tanımlamış oluruz .

Bu tanımlama bedenimizin bildiğimiz tüm boyutlarda


yer kapladığını gösterir.

Esasında bütün varlığın, canlı olan her şeyin 4. boyutta


bizlerin görüp de henüz anlayamadığı bedenleri vardır.
Bu açıdan kesin olarak gördüğünüz hiç bir şey
göründüğü gibi değildir.

Tabir uygun olursa “devede kulak” bile olmaz.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


12

En ufak karıncadan, börtü böceğine kadar her


varlığın göremediğiniz 4. boyutta mevcudiyetleri
vardır.

Bu dünyada gördüğünüz ve bazen çirkin, gereksiz


bulduklarınız 4. boyuta göre inanılmaz özel varlıklar
olabilirler.

Ve aslında buradaki (dünyadaki) çalışmaları ile kendileri


(Batında Allah) oluşturmaktadırlar. 'İnsan Yaratılmadı'yı
okuyan dostlarımız işaret ettiğim manayı
anlayacaklardır.

Bir böceğe iyilik yapan aslında daha farklı bir şeye iyilik
yapmıştır. Zamanı gelince bunu anlayacaktır.

Yukarıda ifade ettiğim mana bizlerin algısındaki


yetersizlik üzerinedir. Zaten mevcut olan boyutları biz
henüz algılayamadık. Ve örneklere bakarken, eşyanın
şekli açısından değil algıdaki boyutları kavrama
yetisinin eksikliği açısından anlamaya çalışınız.

Parmak ucunuza 3. boyutun bilgisinden mahrum bir


halde "ben" dediğiniz bilincinizi versek ve bedeni
oradan yönetse, gözlerinizi güneş zannederdi...

Ayak parmaklarınızı kendine bir rakip olarak


görür ve kıskançlığın meydana getirdiği hal ile
aptal bir varlık olarak tanımlardı.

Beden üzerindeki kılları fırsat buldukça yakar değersiz


bir böcek olarak ve bazen ağaç olarak bile görebilirdi.

Parmak ucundaki 3. boyut bilgisinin olmadığı

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


13

bilincinize ne anlatırsak anlatalım, hor gördüğü,


işkence ettiği ve kızdığı şeylerin kendine ait
olduğunu asla kabul etmezdi.

Kabul etmesi ve hakikati anlaması için 3. boyut bilgisini


vermemiz gereklidir. İşte ölümle beraber geçeceğiniz
yerde 4. boyut bilgisi ile ciddi anlamda şok
olacaksınız...

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


14

Boyutlar
Şimdi insan bedeni şayet 2 boyutta yaşasaydı, uzunluk
bilgisi olmasaydı ki buna yukarı ve aşağı 3. boyut
diyoruz, o zaman genellikle uzun boylu, kısa boylu
gibi kavramlar tamamen hayatımızdan silinmiş bir
vaziyette olurdu; yani yukarı ve aşağı terimleri
olmadığı taktirde sadece ileri-geri, sağ ve sol
kavramları hayatımızda olurdu. İşte 3. boyut bilgisinden
mahrum olduğumuz taktirde, yani 2. boyut ve 1.
boyuta alışmış bir hayat sürdüğümüz taktirde, 3.
boyutun varlığı bizde hiçbir şekilde anlam bulamazdı ve
asla kavrayamazdık. Öte yandan bunu bilmemek bizim
boyumuzun uzamasına engel teşkil etmezdi.

4. boyutu anlatabilmem için 3. boyutla 2. boyutun


kesinlikle doğru bir şekilde kıyaslamasını yapmam
gerekiyor. Eğer size 2. boyutla 3. boyutu doğru bir
şekilde anlatabilirsem, 4. boyutu çok rahat bir
şekilde anlayabilirsiniz.

Ama mutlaka 2. boyutla 3. boyutun kıyaslamasını


yapmalı ve bunu doğru ifadelerle sunmalıyım. Çünkü
ülkemizde boyut konusunda çok fazla tanıtım olmadığı
gibi henüz bu kavramlara çok yabancı dostlarımız
mevcuttur. Bu yüzden bir hafızın ezber yaptığı gibi
boyut açıklamalarını başa sararak nakletmek
zorundayım. Kitabın özellikle bu bölümlerini sakin ve
acele etmeden, anlayarak okumalısınız.

İşte 2 boyutlu algı ile dünyamızda yaşayan varlıklar, 3.


boyutu asla anlayamazlar.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


15

Ve insanlardan hiçbir şekilde bilgileri yoktur. Bunun için


2 boyutlu bir dünyaya örnek vermem gerekirse; şu
anda baktığınız monitördeki dünya 2 boyutludur. Yani
bilgisayarınızda 2 boyut vardır; bütün dosyalar,
klasörler kendi dünyalarında 2. boyuttadırlar ve 3
boyutlu dünyanın bilgisini taşırlar, ancak bu bilgiyi 3.
boyuttakiler anlar. 2. boyuttakiler ne olduğunu
bilmeden sadece bilgisini taşırlar. Boyut kavramları
sizde daha rahat anlam bulmaya başladı ise
örneklerimize geçebiliriz.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


16

Tohumlar ve 2. Boyut
Bu örnek anlaşılmadığı taktirde bu eserle anlatmak
istediklerim anlaşılmaz. Ve kitapta yer alan birçok
konuda bu örneğe atıfta bulunacağımız için
anlaşılması çok önemlidir. Lütfen anlamadan
diğer konulara geçmeyiniz.

Bir çeşit süper bilinçli tohum kümesi düşünün.


Bunlar kullandıkları suya göre yaşadığımız
dünyada bitkiye, ağaca, meyveye ve hatta uçan
kuşa dönüşebilmektedir.

“O, sizi bir tek candan yaratandır.“ (Enam/98)

Tohumlar; hareketlerine göre sertlik kazanan ve bazen


bataklık olabilen toprağın birkaç santim altında
tamamen 2 boyuttan oluşan bir dünyada yaşıyorlar.
Dünyalarında İleri-geri, sağ ve sol var.

Bu iki boyut istikametinde gelişme gösteren,


kabukları hakkında tüm bilgilere vakıf olan ve bu
3 boyutlu dünyanın 2 boyutlu algısı ile yaşayan
varlıkları örneğimiz gereği tohumlar olarak
düşünelim.

Bu tohumlar, Allah’ın Cömert ve Adl olmasından


kaynaklı bir sebeple henüz ne tohumu olduklarını ne
kendileri biliyor ne de bizler biliyoruz. Bunun sebebi ise
tohumların özlerinin bilinçli olması nedeni ile suyu
kullanış şekilleri onların hangi ağaç olacaklarını
belirleyecektir.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


17

Öte yandan algıları 2. boyutu sezdiği için tohumların


hepsi birbirlerini aynı görmektedir. Küçük farklar olsa
da genel itibariyle tohumlar, aynı, insanların et ve
kemikten ibaret olması gibi, büyük oranda birbirlerine
benzemektedirler.

Kendi aralarında küçük dekorasyon farkları tabii ki


mevcut olacaktır. Çünkü 2 boyutlu dünya olduğu için
herkesin eni aynı olmayabilir veya çapı aynı olmayabilir.
İşte farklı, uzak, geri, sağ, sol gibi etkenler aynı
olmadığı için, bunların popüler olanları, ileri ve geri
mesafesi uzun olanları olabilir veya farklı farklı
devirlerde dar olanları daha popüler olabilir. Daha iyi
anlamanız için; spor bir vücut, yahut 90, 60, 90
popüler ölçüleri gibi bir takım kabuk beğenileri
mevcut olmuştur.

İşte bu tohumlar kendi dünyalarında, kendi yaptıkları


fiiller neticesinde hangi meyvenin tohumu olacaklarına,
hangi meyve ağacının veya sebzenin veya bitkinin
tohumu olacaklarına kendi yaptıkları fiiller
doğrultusunda karar verecektirler. Bu oluşumda ise
suyu nasıl kullandıkları üzerinedir her şey.

Zira onlar toprakla, bataklık karışımı bir yerdedirler.


Buna 3. boyut bilgisi ile ''çamur'' denmektedir.

''Sizi çamurdan yaratıp, sonra bir ecel koymuştur.


Belirli bir ecel de kendi katındadır. Böyle iken siz
hala kuşkulanıyorsunuz.'' (Enam/2)

Burada da yine Rahman’ın adil olmasından kaynaklanan


bir hal yaşanmaktadır. Zira Allah o kadar adildir ki 2

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


18

dünyalı bu tohumlara karşı, kendi dünyalarında, kendi


kararları ile ortaya koydukları fiiller neticesinde 3.
boyutta yer edinecektirler.

"Başınıza ne musibet gelirse, kendi elinizle


işledikleriniz yüzündendir." (Şura/30)

Tohumların var oldukları yerde su diye bir şey daha


vardır. 3 boyutu da algılayan insan için zaman neyse
bunlar için de su odur ve çok önemlidir. Su hayat
demektir tohumların yaşadığı 2 boyutlu âlemde. Çünkü
su, hayatlarının tam merkezindedir. Ne kadar önemli
ise o kadar önemsiz ve ne kadar üzücü ise o kadar
eğlencesi olan bir şeydir. 2 boyutlu tohumların
yaşadığı bu dünyada su o kadar değerlidir ki,
bütün hayatlarını suya göre entegre etmiş, suya
göre ayarlamışlardır. Ancak 3. boyut içinse çok temiz
bir kaynak suyuna gerek vardır. Buna bizim 3. boyutlu
dünyamızda ''Allah’ın Rahim oluşu'' denmektedir.

Tasvirini yaptığım dünya hepinizin aklına geldiği gibi


bizim dünyamızdır. İnsanla bağlantısına geçeceğiz.

Ancak bilindiği gibi yerküremizin çekirdeğinde dünya


yüzeyinde hiç kimsenin görmediği kadar bir ateş topu
mevcuttur. Bu ateş hareket kapasitesi ve
akışkanlığı ile suya benzeyen dehşet bir şeydir ve
adına lav demekteyiz.

Ve adına lav dediğimiz bu dehşet ateş hakkında 2


boyutlu yaşamı algılayan ve lav bilgisinden de mahrum
olan kara cahil tohumları uyarmamız gerekli. Ancak

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


19

lav’ın nereden yaklaştığını uyarmakta gerçekten acizlik


çekiyoruz. Çünkü anlamaları nerdeyse imkansız.
Zira aşağı kavramı yok. Aşağıyı gösteren parmak
bilgisi yok.

Aşağıdan yaklaşmakta olan tehlike her geçen gün


büyümektedir. Ateş ve aşağı bilgisinden mahrum
olan bu tohumların dünyasını anlatmaya devam
edelim.

3 Boyutlu Dünyada kullanılan “AN”, ”ZAMAN”


değerlendirildikçe zenginlik gelir. Nasıl ki maaş almak
için 30 gün/zaman/an gerekli ise ve bir otomobil almak
için gerekli parayı kazanmaya ne kadar
süre/zaman/an/gün/yıl çalışmak gerekli ise, 2 boyutlu
bu dünyada da suyu verimli kullanmak zenginlik
getirmektedir. Tabi ki suyun birçok çeşidi vardır. Ancak
özü koruyan kabukları ile suyun ilgisi olmadığı için
bu 2 boyutlu dünyada bütün sular aynı gibi
görünmektedir.

Bu tohumlar süper tohum olduğu için yapıları


nedeni ile oluşan hal gereği zilleri, kökleri aşağı
doğru hızlı bir büyüme gerçekleştirmektedir.
Ancak 2. boyut bilgisi ile yaşayan kabuk içindeki
tohum, toprak altındaki balçık deryasında aşağı
doğru gerçekleşen ziller ve kökler olarak 3.
boyutta ifade edilen açılımdan, hareketten
bilgisizdir.

Aşağıdan yaklaşmakta olan lav tehlikesi çamuru, ısısı


ile önce kayaya dönüştürecek sonra ise elmasa

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


20

dönüşen kayanın içindeki tohumun köklerini, zillerini


ebedi yakacaktır. Çamur içindeki kabuğun
hareketinin devam edeceği sanrısında, 2. boyut
bilgisi ile yaşamına devam eden tohumun
köklerinin yok oluşunu kayanın ısı karşısında
oluşturduğu yapı olan elmas önlerken, lavın ateşini
de kusursuzca köklere iletecektir.

İşte aşağı doğru çamurun da etkisi ile açılım


gerçekleştirmenin çok kolay olduğu 2 boyutlu dünyada
yaşayan tohumların dünyasında, bu tehlikeyi bildiren ve
bu tehlikeye karşı nasıl önlem almaları gerektiğini
söyleyen yapının bir adı vardır: DİN. Din; tohumlara,
onların anlayacağı dil ile bu tehlikeyi haber verir. Ayrıca
bazı kurallar koyar. Kesinlikle temiz su
kullanılmalıdır. Aksi halde tuzlu su kabuğu
kurutacak ve zayıf kalan öz çamurun etkisi ile
aşağı doğru çok daha hızlı ve erken bir büyüme
gerçekleştirecektir.

3. boyutta bu tohumların hangi bitki ya da hangi ağaç


olacağına 2. boyuttaki suyu doğru şekilde kullanmaları
ile karar verilmektedir. Ve bu da 3. boyut gerçekleri,
2. boyuta, onların anlayacağı yöntem ile Kutsal
kitaplar olarak, rehber olarak sunulmuştur.

Genel olarak özet ise; 2. boyutun varlıklarının ortaya


attığı fikirler, inanışlar, duruşlar, yaptıkları hareketler
neticesinde, neyin hangi ağacın tohumu olduğuna karar
verilmektedir. Bu durum ise 2. boyutta ''Sevap ve
Günah'' oalrak mana bulmaktadır. Suyu doğru
kullanmak sevap; israf etmek, çarçur etmek, çok acı

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


21

olan tuzlu su kullanmak ise günahtır. Sevap ile


yukarıya (cennete) günah ile de
aşağıya(cehenneme) ulaşılır.

Bu noktada şu izah iyi anlaşılmalı: Cennet veya


Cehennem kavramları aşağı yukarı kavramları gibidir.
Yani ileri geri manaları gibidir. Yani 4. boyut için aşağısı
Cehennem olarak tabir edilirken yukarısı da cennet
olarak tabir edilmiştir. Bu, anlatımda bir örnek ve
nitelemedir. Sizi kilitlemesin. Cennet ve cehennem 4.
boyut için 3. boyuttaki boyutsal özelliğin 2 zıt
istikameti; yukarı ve aşağı, sağ ve sol gibidir.

Bu noktanın mutlaka anlaşılmasını isteyerek


yineliyorum:

''Cennet ve Cehennem kavramları 4. boyut için iki zıt


yerdir.''

 3 boyutlu dünyada 1.ve 2. boyutun bilgisi ile


yukarı ve aşağı algısı da vardır.
 2 boyutlu dünyada ise 1. boyutun bilgisi ile sağ
ve sol algısı da vardır.
 1 boyutlu dünyada ileri ve geri algısı vardır.
 4 boyutlu alemde de 1., 2. ve 3. boyut bilgisi ile
Cennet ve Cehennem vardır.

İşte 2 boyutlu tohumların dünyasında böylesine bir hal,


böylesine bir yaşam vardır.
Çeşitli dinler gelir, çeşitli peygamberler gelir bunlara;
sürekli olarak 3. boyuttan bahseder.
Birçoğu inanmaz fakat gelen kutsal kitaplar bazen şöyle
derler tohumlara:

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


22

“Allah'ın size öğrettiği şekilde O'nu anın.”


(Allah’ın size öğrettiği şekilde kulanın suyu.)
(Bakara/239)

Tebliğ ediciler: ''Bakın şu an BİLİNCİNİZİN etrafındaki


kabuk sizin gerçek bedenleriniz değil, o yok olup
gidecek. Sizin gerçek bedeniniz temiz suyu kullanarak
dönüştürdüğüz şeylerdir. 3. boyutta hayat bulmakta, 3.
boyutta sizi beklemektedir.” diye sık sık uyarırlar.
Bugün bize: ''Sizi ahirette bir şeyler bekliyor.''
dedikleri gibi. İşte bu tohumlar yapıları itibariyle 3.
boyut bilgisinden tamamen mahrum oldukları için
sürekli olarak yukarıya veya aşağıya doğru açılım
gerçekleştirmektedirler. 2. boyut ve 3. boyut aynı anda
gerçekleşmektedir. Ancak 3. boyutu algılama
potansiyelleri olmadığı için dinlerin ortaya attığı
manaları anlamamaktadırlar. Bu yüzden
inanmayanlar kendilerini deniz suyuna bırakarak
çamurun da etkisi ile açılımı kökler ve ziller nispetinde
aşağı doğru yapmaktadırlar. Belki kısmen bir ıspanak
kadar yukarıda yer edinebilenler de olacaktır. Yine tatlı
suyu belirtilen anlarda alarak hangi ağaç olacaklarını
bile belirleyerek yukarı doğru açılım gerçekleştirenler
de mevcuttur.

"Neden acaba siz, sizi şekilden şekile sokarak


yaratan Allah’ın büyüklüğünü kabul
etmiyorsunuz?" (Nuh/13,14)

Öte yandan yukarı doğru gelişme gösteren ve


kendini kabuk zanneden ancak 3. boyutta ciddi

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


23

gelişim gösteren ihlaslı bir ceviz kendinden


bihaber, acaba benim yaptığım işler ne oluyor,
ben sevap alıyor muyum, ahirette beni ne
bekliyor diyerek 3. boyutu hep merak etmektedir.

Ayrıca 3. boyuta çok özel ağaca dönüşmek üzere olan,


fakat 3. boyutu algılama bilgisini henüz almamış
(ölmemiş), yani kabuk çürümemiş ceviz, armut veya
elma çekirdeği; 3. boyuttaki hallerden habersiz 2.
boyutta hayat sürerken, sık sık yer elması gibi aşağıya
uzanan çeşitli çalılar, otlar, kökler, ziller, havuçlar,
turplar tarafından düşmanca hareket görüp, kendilerini
bu çer çöple aynı keseye koyabilir ve yanlışlıkla isyan
batağına saplanmaları da mümkün olabilir. Eğer bu tip
çer çöpün içerisinde durmaya ve onlara uymaya
devam ederse 3. boyuttaki ağacı kurumaya
başlayıp, çer çöp çekirdeği boğarak açılımı
aşağıya bile çevirebilecektir.

İşte bu tohumlara peygamberleri vasıtasıyla 3. boyut


bilgisi sürekli verilir ve denir ki: ''Bakın temiz suya
ihtiyacınız var. Mevcut su lağım suyudur, tuzludur,
deniz suyudur, sizler denizin de ne olduğunu
bilmezsiniz, lağımın da..
Temiz su, kaynak suyu 2. boyutta bulunmaz. O su,
Alemlerin Rabbi olan Allah'tadır. Ve o çok Rahman'dır.
O’ndan temiz su istemelisiniz. Tek çareniz bütün varlığı
var eden Rahman olan Allah’a sığınmaktır.
Kara cahil 2 boyutlu tohumlar dünyası bir türlü
anlamak istemiyor. Ama içlerinde merhametli
olanlara ulaşmaya çalışıyor, temiz su, kaynak

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


24

suyu kullanmalarını istiyorsunuz. Rahmet sahibi


bütünün ve her türlü suyun sahibi yukarı açılım
gerçekleştirmek isteyenlere kaynak suyu vereceğini,
sürekli olarak kaynak suyu istenmesini söylüyor.

“Bana dua edin, duanıza cevap vereyim"


(Mü'min/60)

Zira yukarı çıkmak için kaynak suyuna gerek


vardır.
Kaynak suyun yegane sahibi ise her şeyin Maliki
olan HU'dur.
O'ndan kaynak suyu istenmelidir.

Ve kıyaslama yaparken ''3. boyut için, 2. boyutun


suyu Zaman'dır.'' ifademi yenilemem gereklidir.

''Öyle ise Beni anın ki Ben de sizi anayım. Ve


(Benden su isteyin ki ben de vereyim.)''
(Bakara/152)

2. boyutun halkına bunu anlatmak istiyorsunuz


fakat onlar sürekli işleri birbirine karıştırıyor.

Ve bunu görüp Rabbimizden kaynak suyu istemeleri için


bir çok yöntem öğretiyorsunuz. Zira kaynak suyu
istemeyenleri acı bir durum beklemektedir.

''Ne var ki: 'Andolsun ki cehennemi, cinlerle ve


insanlarla dolduracağım.' diye kesin bir söz
çıkmıştır benden." (Secde/13)

İşte bu mana ile ortaya çıkan korkunç gerçekten

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


25

kendinizi kurtarmanın tek yolu, O’nun tarafından


anılmaktan geçmektedir. 3. boyutta büyümeye devam
eden bir ağacın yüzde 90’ı sudur. Ve hatta insan
bedeninin dahi yüzde 90 civarı sudan oluşmaktadır.

Nasıl ki kaynak suyu çok önemli ve dönüştürülebiliyorsa


ve suyun dönüşmüş şekli 3. boyutta ağaç gövdesi
olarak görünüyorsa, 3. boyut için zaman da aynı
şekilde dönüşmektedir. Allah’ın anıldığı zamanlar; temiz
kaynak suyu iken, anılmadığı zamanlar ise o anki hale
göre lağım suyu, tuzlu su, çamaşır suyu, deniz suyu
gibi mana bulmaktadır.

Bütün bu izahların yanında 2. boyutun çamurunu doğru


bir şekilde toprak olarak tutmak gerekecektir.
Bin bir türlü yorgunluk ile elde ettiğiniz toprağı çok
fazla kurutmadan ve çok cıvıtmadan dengede tutarak
geçiş sürecine yani ölüme de hazırlanmak gerekecektir.
Çok fazla sertleşen toprağa karşı iş hayli zor
olabilecekken, çok yumuşayan toprak ise suyun da
etkisi ile aşağı doğru çökmeye neden olabilecektir.
Bu yüzden çevrenizdeki tohumların toprağına yardım
ederek destek alınabilmektedir.

Kendinizle birlikte onları da hazırlarsanız


açılımınız kolaylaşır, yukarı doğru bir açılım
gerçekleştirir ve 3. boyuttaki devasa anlamda
koskoca çınar ağacı, ceviz ağacı, nar ağacı
olabilirsiniz.. Ve belki de kimsenin bilmediği, ucu
bucağı olmayan ve her çeşit meyvenin olduğu bir
ağaç...
Her durumda da siz kabuk, yani beden değilsiniz

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


26

gerçeği karşımıza çıkmaktadır.

İşte 3. boyut bilgisinden tamamen mahrum olan bu


tohumlar, bazen bu peygamberlerle dalga geçer,
Kuran’a inanmaz, temiz su nedir, kaynak suyu nedir
bilmez ve maalesef büyümeyi aşağı istikamette, yani
adına cehennem dediğimiz yön doğrultusunda
gerçekleştirir ve 3. boyutta tamamen kaybeder.

Zira 3. boyuttakiler bilmektedirler ki, yerkürenin tam


merkezinde, çekirdeğinde “lav” vardır. İşte o çekirdeğe
ulaşan tohumlar ancak 3. boyut bilgisini elde ettikleri
zaman bir ayaklarının, zillerinin, köklerinin aslında lav
dediğimiz ateşten daha sert yakıcı bir volkana ulaştığını
anlayacaktırlar ama iş işten geçmiş olacaktır.

Zira tohumlar 2. boyutta iken 3. boyut bilgisinin sahibi


tarafından uyarılmalarına rağmen, Rahman’ın rahmeti
yanı başlarında olmasına rağmen, suyu
değerlendirmeyip, savurup sürekli aşağıya doğru
büyüyerek yaptıklarının neticesiyle karşılaşacaklardır.
Bir nevi kaderlerini kendileri yazmıştır.

“De ki; eğer duanız olmasa Rabbimin katında ne


ehemmiyetiniz var?" (Furkan/77)

İşte duası olmayanların, kaynak suyunu talep


etmeyenlerin, yahut gelen suyu doğru kullanmayanların
maalesef hiçbir ehemmiyeti olmayacaktır.

Kabuğun işlevini yitirmesi ile hakikat ortaya çıkacak ve


3. boyut bilgisiyle tanışan bilinçler müthiş bir şaşkınlığa
uğrayacaklardır.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


27

2. boyutta ünlü bir artist olan veya 2. boyutun çok


ünlü yazarı, bilim adamı, emrinde bir sürü eleman
çalıştıran fabrikatörü, falancası, filancası olan
tohumların; zamanı, Allah’ın dilediği gibi
kullanmamalarından dolayı, kaynak suyunu
almadıkları için ve hatta saçma bulup alaya
aldıkları için 3. boyutta ısırgan otu, firez, çer çöp
vs. olduğunu göreceksiniz..

Öte yandan 3. boyut için algısı açılan kişi; 2.


boyutta mütevazi, hiç sesi çıkmayan, hep iyilik
yapan, hiç böbürlenmeyen ve Rabbini sık sık anan
ve maalesef azgın, arsız 2. boyut tohumları
tarafından silik, zavallı olarak tanımlanıp, bir kere
bile adı anılmamış mümin kişilerin; her türlü
meyveyi verme kapasitesi olan, koskoca portakal,
çınar ağacı olduğunu ve hatta ucunun bucağının
görülmediği devasa bir varlık olduğunu
görecektir.

İşte bazıları da vardır ki 2. boyutta sürekli eziyet ettiği,


adam yerine koymadığı, parasız pulsuz olarak nitelediği
kişilerin 3. boyuttaki hallerini görünce utançlarından ne
yapacaklarını şaşıracaklardır. Buna benzer
tutumlarından dolayı ancak marul olarak kendini bulan
bu zavallı tohum; adam yerine koymadığı bu Mümin'i
muhteşem bir gökkuşağını andıran yaprakları ile sonu
görünmeyen bir ağaç olarak gördüğünde pişmanlığı ve
acısı ihtişamlı olacaktır.

Çünkü geriye dönüp tohum olma, suyu doğru kullanma


gibi bir şansı yok! Zira süreç tamamlandı.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


28

Yaratılma son buldu. Artık Allah ve Yarattıkları


var. Alem “Allah var başka bir şey yok” alemi
yerine Allah ve yarattıkları var alemine yani bir
üst boyuta geçmiştir.

"Siz cansız iken sizi dirilten Allah’ı nasıl inkâr


ediyorsunuz? Sonra sizleri öldürecek, sonra yine
diriltecektir. En sonunda O’na
döndürüleceksiniz.'' (Bakara/28)

İşte böylesine bir ciddi konu İnsanlığı beklemektedir.


Ayrıca bir yerlere kaçacağını zanneden dostlara
hatırlatmam gerek; bin bir türlü pişmanlık olsa da
biliyorsunuz ağaçlar yürüyemez arkadaşlar. Marullar,
kabaklar, ağaçlar hareket edemez; ağaçlar
yerlerindedir. Ne yaparlarsa fidanken yaparlar. Büyüme
tamamlandığı zaman maalesef ağaçta yeni bir yol, yeni
bir açılım gerçekleşmez. Ve ilerleyen satırlarda bu
konuya geleceğim. Hakikatte, insan da ancak bir ağaç
kadar hareket edebilir. Kendi yörüngesinde bir çeşit
hayat sürmektedir. Tohumlardan aşağı doğru açılım
gerçekleştirenler ise maalesef kaçtıkça batağa
saplanırlar..

İşte tohumların dünyasında, onlarda henüz 3. boyut


bilgisi yok iken dehşet şeyler olur. Kaynak suyunun
önemini ve kıymetini bilmeyen tohum, suyu doğru
kullanmadığı zaman ve yahut günde beş kez, altı kez,
yedi kez sudan istifade etmediği zaman 3. boyutta
büyüyemez. Öte yandan dışarıyı gözlemleyen bir

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


29

turp tohumu veya marulun ise, arka mahallede hor


gördüğü portakal çekirdeğini izlediğinden ve O’na
derin bir hayranlık duyduğundan hiç haberi dahi
olmayacaktır.

Bu yüzden insan doğası gereği, 4. boyut


bilgisinden mahrum olduğu için aynı 2. boyutta
yaşayan tohumların hali gibidir sevgili dostlar.

Zira tohumlar bütün bu bilgilerden yoksun oldukları için


3. boyutu asla kıyaslayamamış, anlayamamış ve büyük
kayıplar yaşamışlardır.

İşte Kuran da Resuller de Nebiler de hep bize 4.


boyutu/ahireti anlatmak, 4. boyuttaki/ahiretteki
durumumuzu, 4. boyuttaki halimizi bize izah etmek için
bin bir gayret göstermiş, çaba harcamış ve Allah Azze
ve Celle rahmetinden ötürü kutsal dediğimiz çok önemli
bilgi kaynağı kitaplarla yer yer insanlığı uyarmıştır. En
son Kur’an-ı Kerim bize bu bağlamda çok büyük bir
hediye, büyük bir rahmet olarak gelmiştir.

Bu eserde beni bu noktalara getiren de hikmetli


Kuran'dır.

“O, sizi bir tek candan yaratandır. Sizin bir karar


kılma (3. boyut) yeriniz, bir de emanet (4. boyut)
bırakılma yeriniz var. Biz anlayan bir toplum için
âyetleri ayrı ayrı açıklamışızdır.“ (Enam/98)

İşte onu doğru okumak, doğru değerlendirmek bizlere

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


30

müthiş katkılar sağlayacaktır. Bu yüzden 2. boyuttaki


tohumların gafleti gibi gafil olmamamız gerekmektedir.

Tohumların dünyasına farklı açılardan bakmaya


devam edelim.

2. boyuttaki bu tohumlar; 3. boyut bilgisinden


tamamen mahrum bir halde aradan yıllar, binlerce yıl
geçer ve bunlar bir çeşit teknolojiler elde ederler.
Devasa teleskoplar elde yapmaya başlarlar. İşte bu
elde ettikleri teleskoplarla 3. boyutun semalarını, ki 2.
boyuta göre 3. boyuttan görünen yukarıda yukarı
kavramı yoktur, ama düz bir bakışla çok uzakları
görmeye başlarlar..

Çünkü dünya gezegeninde de aslında yukarı


kavramı yoktur bilginiz olsun, rastgele bakarız
aşağı neredir, yukarı neredir, çıkın uzaya bakın.
Her yerin bir başka yer olma ihtimalinin olduğu,
kavranamaz bir boşluk ve bir takım parlak
yıldızlar, galaksiler görünmektedir.

İşte 2. boyuttaki bu varlıklar halleri itibariyle bir çeşit


teknolojiler geliştirip kibirli bir halde çok bildiklerini
zannederek dışarıyı anlamaya, daha doğrusu uzakları
çözmeye çalışırlar. Bir çeşit teleskoplarla 3. boyutun 2.
boyut cephesi ile algılanan bir ağacın meyvesini
görürler. Mesafenin çok uzak olması sürekli kargaşaya
neden olmaktadır. Zira meyvenin içindeki çekirdek
hiçbir şekilde akıllarına dahi gelmemektedir.

2 boyutlu algı ile portakal çekirdeği, izlediği


portakalın kendisi olabileceğine zerrece ihtimal

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


31

veremeyecektir. Zira bu düşünce uçuk kaçık, saçma


sapan, delice bir şey olacaktır. Ancak muhteşem bir
gerçektir. Öte yandan dışarıyı gözlemleyen bir
turp tohumunun veya marulun ise arka mahallede
hor gördüğü portakal çekirdeğini izlediğinden ve
O’na derin bir hayranlık duyduğundan hiç haberi
dahi olmayacaktır. Aptal bir kibirle oralara
yolculuk yapmak için milyar dolarlar
harcayacaktır..

Bu örnekle neyi anlatmaya çalıştığımı ufku geniş dostlar


anlamışlardır.

Şaşırdınız değil mi?

Bu muhteşem gerçek ilk kez bu eserde çok net ve


bir çok delil ile karşınıza çıkıyor.

Derin uzayda şeftali ağacının rengarenk meyvesine


bakıyorlar. Aslında o şeftali tohumu hemen yanı
başında. Tohumdan ziyade o şeftali ağacını yürüten,
yöneten, koordine eden beyin cevizin içinde, öz orada.
Oradaki özün inançları, davranışları, hareketleri,
fiilleri doğrultusunda yukarıdaki 3. boyuttaki
fidan şekil bulmakta, ağaç genişlemekte,
ilerlemekte ve büyümekte. Ancak bilinç, kabuğunda
olduğu için henüz bunu anlayamadı, keşfedemedi ve
hayatına yerleştiremedi, deneyimleyemedi.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


32

Bu insan için şuna benziyor: Küçük ceviz, kabuğunda


iken hem 2. boyutu (buna Allah’ın Rahman oluşu
diyoruz) hem de kaynak suyunu sahibinin çizdiği
hatlarda kullanarak dönüştürme işini yaptı ve 3.
boyutta ilerledi. (Buna Allah’ın Rahim oluşu diyoruz).
İkisi de beden olarak aynı anda gerçekleşti.

Biraz sakinleşmeniz ve okuduklarınızı sindirmeniz için


burada Allah’ın hem Rahman hem Rahim oluşu
hakkında birkaç satır düşmem lazımdır.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


33

Rahman (Dünya) Rahim (Ahiret) Anda


İnsanlar çok alıştıkları için çevrelerindeki muhteşem
şeyleri göremezler. Bir bardak suya ulaşmak muhteşem
iken onu bedenden çıkarmak yine bir o kadar
muhteşemdir. Bu akışta herhangi bir aksama
olduğunda hayat diye bir şey kalmaz.

İşte insan bu akışa kendisinin ulaştığını sanır. Bedeni


bir fabrika gibi akşam yemeğini sindirme mücadelesi
verirken "ben" duygusunun bunlardan hiç haberi
yoktur. Rahatı yerinde yeni yiyecek ve içeceklerin
şeklini planlar.

İnsanoğlunun benzer şekilde muhteşem bin bir türlü


halini Allah'ın Rahman oluşu organize eder.

Nankör insanların aklı öyle sığdır ki, çevresindeki


muhteşem olayları et parçası midenin, yahut et parçası
beynin yaptığını veya et parçası dilin tat aldığını
zannederek teşekkür ve şükürden mahrum kalır. Bütün
marifeti kendine yükler.

Mümin, İslam ve Müslüman olmanın güzelliği burada


başlar. Zira insan sadece bu dünyada değil beden yapısı
ile Ahirette de vardır.

Ahiret/4. Boyut buradayken yaşanır. Şükredenler ve


besmele çekenler bu hareketleri ile Allah'ı anarlar. Ve
tabii ki Allah da onları anar.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


34

Zira esas gaye Allah'ın anmasına yöneliktir.

Zaten namazdan oruca kadar tüm hesap Allah'ın


anmasına göredir.

“Öyleyse siz beni anın; Ben de sizi anayım"


(Bakara/152)

Allah'ın onları anması ile; ahiretteki/4. boyuttaki,


aslında şimdiki bedenlerinden hiç ayrılmayan ancak et
gözle göremedikleri, kelimelerden, düşüncelerden ve
niyetlerden oluşan bedenlerine yani sizin anlayacağız dil
ile ruhlarına Rahim esması tecelli eder.

Rahman ve Rahim oluşu aynı anda gerçekleşmiş olur.

Mümin kabuk olan bedenini terk edince buradan


gönderdiğini bulur ve göz yaşı içinde, hayretler içinde
şükretmeye devam eder..

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


35

Yıldızlar Ve İnsanlar
Düşünün bir sineği bile boş yere yaratmayan, bir
sineğin kanadının bile bir hikmetini yaratan Allah Azze
ve Celle, dünya gibi kat kat büyük toprakları olan
büyük devasa yerleri boş yere mi yarattı?

Ayrıca nasıl ki aslında enerji deposu olan bir mandalina


elimizde katı bir oyuncak, turuncu çocuk topu gibi
görünüyorsa, 4. boyut ta gerçek şekli ile saf enerji
hali ile okunmaktadır. Ve insanın beyni bu
dönüştürmenin motorudur. 3. boyutun manalarını
4. boyuta göre tercüme etmektedir. Keza 4.
boyutun manalarını da 3. boyutun dili ile
yorumlamaktadır.

Ve beyin diye isim koymam anlamanız içindir. “Allah de


ötesini bırak” prensibi gereği kesinlikle her şeyi sürekli
olarak yaratan Rahman ve Rahim olan Aziz Allah’tır.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


36

Balon Adam
Sınırsızca esneyebilen ancak havasızken sıradan olan
bir balon hayal edin.

Bu balonun şişirilen, hava basılan ağız kısmını


yuvarlak değil de insan bedeni olarak kurgulayın.

Bu balonun, içine sürekli hava aldığını hayal edin.

İnsanın beden yapısına yüzde yüz uyumlu bu balonun


ağız kısmı ile sürekli içine hava alan arka kısmı
arasında, boyun diyebileceğimiz bir uzunluk ve o
uzunluğun peşi sıra 3. boyut algısına göre, çok ötelerde
yuvarlak bir vücut görmek mümkündür.

Balonun ağzı 3. boyutta iken gövdesi tam anlaşılır


şekli ile 4. boyuttadır.

Ancak balon 3. boyuttan dışarıya bakmak istedikçe


esasında çok uzaklarda bir gezegen, bir yıldız, bir
galaksi görünür.

4. boyut için bir çeşit enerji ve en yakın tarif ile


kuantum bir yapı olan beden, 3. boyutta toprak,
su, buz, ateş vb. olarak yorumlanır.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


37

Mandalina Nasıl Görünür?


Mandalina 4. boyutta ışınsal bir enerji olarak
görünürken 3. boyutta turuncu, yuvarlak, elle tutulan
bir şey olarak karşımıza çıkar. Mandalinanın veya
toprağın ne olduğu gerçeğini değiştirmez.

Ancak nasıl göründüğü gerçeğini değiştirir.

Öz aynı olsa da yapı tamamen farklıdır.

İşte bu farkı 3. boyuttaki kişi değerlendiremez. 4.


boyut için sevimli bir koyunun ruhu/enerjisi bir
insan ruhu ile bütünleşmiş büyük bir mertebe
almışken 3. boyut için acımasız bir insan
tarafından yenmiş olarak gözükür.

Siz küçük ceylana bakmaya kıyamazsınız, lakin


timsahın ruhu ile bütünleşmesi lazımdır. Çünkü
timsahın ruhunda öğrenilmesi gerekenler vardır. Ve
timsah yavru ceylanın kabuğunu kırarak bu güzelliği
verir. 4. boyut için bu berekettir. Çünkü ceylanın ruhu
da, timsahın ruhu da yeni bir zenginlik elde etmiştir.

Bu, 4. boyut için ortada bereket, ihtişam, nimet ve


güzellik olarak okunurken, 3. boyut için sistemin
acımasızlığı ve merhametsizliği olarak okunur.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


38

Ruhun ne olduğunu bilmediğimiz gibi boyutları da


hiç bilmiyoruz. Bu sebeple Kuran rahmet olarak
karşımıza çıkmakta ve Subhan Allah çizgisine
davet etmektedir. Çünkü Ruh dediğimiz yapı için
buradan gönderdiği vardır. Buradan neye inanırsa
onu bulmaktadır.

Hakikatte buradan gördüğünüz uzay 3. boyuttan


4. boyuttaki ağacımıza gönderdiğimiz kodların 3.
boyuttan algılanış şeklidir. Ve uzay dediğimiz yapı
bilgi ile ruh denizidir.

İnsan bedenini yani kabuğu yıpratan durumlar 4.


boyutta gerçekleşen açılımlardır.

Zaman’ın gençlikle, ihtiyarlıkla alakası yoktur.


Ama buna rağmen zaman üzerinden hesap
yaparlar. Ve hatta kilo almanın bile sebebi yer
çekimidir. Ve yer çekimi müthiş sırlar saklıyor. Üzerinde
tefekkür etmek lazımdır.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


39

4. Boyutta Yer Çekimi Nedir?

Yer çekimi balon örneğimizde ifade ettiğimiz


ağızla gövde arasındaki boyundur. Dünya üzerinde
gördüğünüz tüm canlıların durumu aynıdır.

Yer çekimi o kadar etkilidir ki düşünceleriniz, fikirleriniz


ve inançlarınız yer çekimi tarafından çok sıkı bir şekilde
4. boyuta aktarılır.

Tohumların büyümesi gibi..

Zaman bitince göreceğiniz yere gönderilir.

3. boyuttan galaksi, yıldız, gezegen gibi görünen


devasa yapılar insan ruhlarıdır.

Rüyalarımızda anlamadığımız bir alemin bilgilerini insan


beyni en yakın ve en iyi şekli ile tercüme eder.

İşte beni yine bu noktaya getiren başka önemli bir delili


sizlerle paylaşıyorum.

Altını çizdiğim manalara dikkat ederek konuyu


okuyunuz.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


40

Yusuf (a.s) ve Rüyası


Hz. Yusuf, Kur'an-ı Kerim'de adı geçen
peygamberlerden birisi olup, Hz. Yakub'un oğludur.
Nesebi Hz. İbrahim'e kadar varır.

Kur'an-ı Kerim'de kendi adını taşıyan bir sure vardır.


Tamamı 111 ayet olan bu surenin 98 ayeti (4-101) Hz.
Yusuf'tan bahseder. Bu ayetlerde anlatıldığına göre Hz.
Yusuf'un hayat hikayesi özetle şöyledir:

Hz. Yusuf'un on bir tane erkek kardeşi vardı. Yusuf


fevkalade güzel ve son derece zeki idi. Babaları Hz.
Yakub en çok Hz. Yusuf'u seviyordu. Bu sevgiyi
ağabeyleri kıskanıyorlardı.

Yusuf (a.s) bir gece rüyasında on bir yıldızın, güneş


ve ayın kendisine secde ettiklerini gördü. Bu rüyayı
babasına anlattı. Babası rüyanın, Hz. Yusuf'un büyük
bir adam olacağına işaret olduğunu anladı ve Hz.
Yusuf'a rüyasını ağabeylerine anlatmamasını
tembihledi. Ancak, ağabeyleri bundan haberdar oldular
ve Hz. Yusuf'u öldürüp bir yere atmayı planladılar.
Babalarından izin alarak, gezip eğlenmek bahanesiyle
Hz. Yusuf'u alıp kırlara götürdüler. Onu bir kuyuya
attılar, gömleğini de kana bulayarak, "Yusuf'u kurt
kaptı" diye babalarına yalan söylediler.

Kuyunun yanından geçmekten olan bir kafile Yusuf'u


buldu ve köle olarak satmak üzere alıp, Mısır'a
götürdüler. Orada az bir fiyatla onu Azîz'e (maliye
bakanı) sattılar.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


41

Aziz'in hanımı Hz. Yusuf'a göz koydu. Onu kendisiyle


beraber olmaya çağırdı. Yusuf (a.s) bunu kabul
etmeyince, ona iftira edip kocasına şikayet etti ve
hapse attırdı.

Hz. Yusuf senelerce hapiste kaldı. Orada hükümdarın


şerbetçisi ve aşçısı ile tanıştı. Onlara gördükleri
rüyaların yorumunu yaptı. Birisinin, kurtulup efendisinin
hizmetine devam edeceğini, diğerinin ise öldürüleceğini
söyledi. Sonunda dediği çıktı. Hz. Yusuf kurtulandan,
kendisini efendisinin yanında anmasını istedi.

Hükümdar bir gece rüyasında yedi zayıf ineğin yedi


semiz ineği yediğini ve yedi yeşil başakla yedi kuru
başak gördü. Bu rüyanın yorumunu yaptırmak istedi.
Hz. Yusuf'un rüya yorumu yaptığını öğrendi ve onu
hapisten çıkarıp, rüyasını anlattı. Hz. Yusuf, yedi sene
bolluk olacağını, peşinden gelen yedi senenin ise kıtlıkla
geçeceğini söyledi. Bunun üzerine hükümdar, Hz.
Yusuf'u maliye bakanlığına getirdi. Yusuf (a.s) bolluk
yıllarında bütün ambarları zahire ile doldurttu; kıtlık
yılları gelince bu zahireyi halka dağıtmaya başladı. Aynı
kıtlık, Hz. Yusuf'un babasının memleketi olan Kenan
diyarında da yaşandı.

Yusuf (a.s)'un kardeşleri de zahire almak için iki kez


Kenan ilinden Mısır'a geldi. Sonunda Yusuf (a.s)
kardeşlerine kendini tanıttı ve onları affettiğini
belirterek, "Bugün azarlanacak değilsiniz, Allah sizi
bağışlar, o merhametlilerin merhametlisidir"

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


42

(Yusuf/92) dedi. Yusuf (a.s); babası, annesi ve


kardeşlerinin tamamını Mısır'a davet etti.

Ailesi Mısır'a vardığında Yusuf (a.s) anne ve babasını


tahta oturttu; diğer on bir kardeşi ise Hz. Yusuf'un
önünde eğildiler. O zaman Yusuf (a.s): "Babacığım,
işte bu vaktiyle gördüğüm rüyanın çıkışıdır.
Rabbim onu gerçekleştirdi. Şeytan benimle
kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni
hapisten çıkaran, sizi çölden getiren Rabbim,
bana pek çok iyiliklerde bulundu. Doğrusu
Rabbim, dilediğine lütufkardır. O şüphesiz,
bilendir, hakimdir." (Yusuf/100) dedi. Bir süre
sonra Yakub (a.s) vefat etti. Yusuf (a.s), Allah Teala'ya
şöyle münacatta bulundu: "Rabbim, bana hükümdarlık
verdin, rüyaların yorumunu öğrettin. Ey göklerin ve
yerin yaratanı! Dünya ve ahirette koruyanım sensin!
Benim canımı, Müslüman olarak al! Ve beni iyilere kat!"
(Yusuf/101). Yusuf (a.s)'un hayat hikayesi Kur'an-ı
Kerim'de "Ahsenü'l-Kasas, Kıssaların en güzeli"
ünvanını aldı. Pek çok olayları içeren bu hayat hikayesi
için Allah Teala şöyle buyurdu: ''Andolsun ki, Yusuf
ve kardeşlerinin olayında, soranlara nice ibretler
vardır." (Yusuf/7)

Dostlarımız bilir, çok zaman rüya yorumlama


konusunda oldukça yoğun gayretlerim olmuştur.

Sevgili peygamberimizin (s.a.v.) işaret ettiği mana


doğrultusunda insanlar uykudadır. Zaten uykudayız şu
anda ve yıldızlar görüyoruz. Rüyada 4. boyutun bilgisini
bize 3. boyut gerçeği ile yıldız gibi manalarla beynimiz

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


43

yorumlamaktadır.

Yukarıda, Kuran'da anlatılan kıssada bahsedilen rüyayı


irdelerseniz ilk merhalede yıldız, ay ve güneş secde
ediyor.

“İlk yaratılışı (aşamayı, karar kılma yerini)


bildiniz. Düşünüp ibret almanız gerekmez mi?"
(Vakıa/62)

İkinci merhalede ise yıldızlar olarak görünen


kardeşleri secde ediyor. Bu da bize Rabbimiz bilir
ancak tefekkür açısından aslında ilk merhalede
olduğumuzu, bu dünyadan görünen ve yıldız gibi, güneş
gibi algılanan şeylerin insanlarla alakalı olduğunu
gösteriyor.

Bir takım itirazlar olacaktır. Ve biraz sonra size


nakledeceğim mevzu sizi bir daha derinden sarsacaktır.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


44

Güneşimiz ve Allah Resulü


Biliyorum ortaya koyduklarımız ve sizlere anlamanız
için baskı yaptığım şeyleri direk kabul etmeniz hayli
zor. Ancak her şeyinde hikmet olan Rahman ve
Rahim olan Yüce Rabbimiz, Allah, boş yere hiçbir
şeyi yaratmamıştır.

Devasa uzay ve devasa yerler buradan göründüğü ve


algılandığı gibi değildir.

4 boyutlu algıları olan birinin sayısız eli vardır.


3. Boyutta saçlarını taradığı gibi beden üzerinden tüm
organlara hakimdir.
Bedenindeki tüm organları tüm açıları ile görür,
hisseder.
İşin garip tarafı ise şuurlu olduğu kesinleşen
bakterilerle konuşabilir.
Ve bakteriler için işler hayli karışır..
Onların dili ile anlatmadığınızda hiçbir şey anlamazlar.
4. boyutu algılayan biri kendi kendini bir kaç saniyede
ameliyat bile edebilir.
Öte yandan 3. boyut bilgisi olmayan 2. boyutta
yaşayanlar, yukarıyı veya aşağıyı gösterecek
parmakları olmasına rağmen, bu algının yokluğundan
dolayı hiçbir yeri gösteremezler.
İşin sorunlu tarafı sizin parmağınızı bile çözemezler.
Kitap boyunca anlatmaya çalıştığım ve 4. boyut diye
bahsettiğim yer kuşkusuz Ahirettir.
Konuların anlaşılması için ilk 3 boyut üzerinden
giderken 4. boyut kelimesini kullanmak
anlaşılmayı kolaylaştırmaktadır.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


45

İşte anlatması bu kadar zor olan bir zamanda geçen,


sevgili Peygamberimizin (s.a.v.), Annemiz Ayşe ile bir
konuşmasına yer veriyorum..

Öyle bir gece ki gecelerin en güzeli...


Güzelliği O'ndan gelen...
Hz. Aişe'nin dizlerine yaslamıştı mübarek başını...
Gökyüzünü ve birbirinden parlak yıldızları
seyrediyorlardı...
Biraz sonra Hz. Aişe'nin gözyaşlarının yüzüne
damladığını fark etmişti...
... -Niçin ağlıyorsun ya Aişe dedi...
Dedi ki: ''En sevgilinin sevgilisi''...
-Ya Rasulallah, bir Ay'a bakıyorum bir de sizin
yüzünüze, sizin yüzünüz Ay'dan daha parlak!..
Ve cevap verdi Güllerin Efendisi...
-Bilmez misin ya Aişe Ay, nurunu benden alır...

Bunun dışında aşağıda yer verdiğim konu da çok


yaygındır ve bu güne kadar konuyu mecaz almayan,
okuduğu gibi yorumlayan ve buna bir çok delil sunan ilk
eser bu kitaptır.

Buna göre Cebrail (a.s), Efendimiz (s.a.v)’in, Câbir b.


Abdillah (r.a)’a hitaben,

“Allah’ın yarattığı ilk şey, senin peygamberinin


nurudur ey Câbir” şeklindeki sözünü hayretle
karşılayınca ona kaç yaşında olduğunu sorar.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


46

O şöyle cevap verir: “Bilmiyorum ey Allah’ın Resulü.


Ancak (bildiğim şu ki), dördüncü perdede, 70 bin yılda
bir kere doğan bir yıldız var ve ben o yıldızı 70 bin kere
gördüm.”

Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v): “Rabbimin izzetine


yemin olsun ki, işte ben o yıldızım” buyurur.
(Kaynak:Ebu'l-Hasan el-Laknavi, el-Asaru'l-Merfu)

Ki bu yıldızın, dünya üzerindeki tüm yaşamın güneş


üzerinden foto sentezle dönüştüğü ve ayın da nurunu
güneşten aldığı hesaba katılırsa, değişik bir mana
bulması söz konusudur. Ve bize ulaşan bu bilgilerin her
ne kadar değişeceği göz önünde bulunsa da insan–
yıldız ilişkisini anlatan bu manalar dikkate alınmaya
değerdir.

Ve sindirmesi zor olsa da Kainat içinde güneş gibi bir


yıldızın veya Hz.Aişe annemize “-Bilmez misin ya
Aişe Ay, nurunu benden alır...” demesi de bizi
doğrular niteliktedir. Güneşin veya güneşin
beslendiği başka bir yapının Allah Resulünün ruhu
olması muhtemeldir.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


47

Boyut, Su ve Zaman
2. boyut izahında kullandığımız su tanımlaması 3.
boyut için zamandır. Zira balıklar için su neyse,
insanlar için de zaman odur. İnsan bir ev alabilmek için
hesaplayın kaç gününü feda etmek zorundadır. Yahut
en iyisinden bir otomobil alabilmek için kaç gün
çalışmak zorundadır.

Ve sizler ne kadar zaman verirseniz akşam


televizyonlarda yayınlanan diziler o kadar popülerdir.
Zaman insanların bir türlü kadrini, kıymetini
bilmedikleri çok önemli bir şeydir. Bir şeyleri elde
etmek için kullandıkları kredidir zaman. Yahut hayat
dediğimiz deryada yüzen gemilerinin yakıtıdır zaman.

Çok kıymetli ve muhteşem bir şey olmasına rağmen bir


türlü doğru kullanılmamaktadır. Ve hatta bu gün
belgesel yapımcılarının bile gözünden kaçan muhteşem
bir yapıdır zaman. O kadar sığ alınmıştır ki; içinde
yolculuk yapılabilme ihtimali üzerinde binlerce
eser yazılmıştır.

İnsanların ihtiyarlıkları veya gençlikleri ile zamanın


hiçbir alakası yoktur. Daha önce de vurguladığım gibi
insan kabuğu olan beden üzerindeki etkinin tek nedeni
yer çekimidir. Ve yer çekimi o kadar kuvvetli bir şeydir
ki; tüm fikirlerinizi, düşüncelerinizi, niyetlerinizi ve
kelimelerinizi bile kuvvetlice çeker. Ve balon
örneğindeki 4. boyutta yer alan sınırsız yapınızın içine
sizin tetiklemenizle/üretmenizle üfler. 3. boyutta
toprak/mandalina gibi görünen bu yapı 4. boyutta

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


48

kuantum/c vitamini olan enerji gibi algılanır.


Hakikati ise 5. boyutta anlaşılır. Ancak 3. ve 4. boyut
için en yakın oluşlar ve kelimeler sizlerin kolayca
anlamanız açısından tarafımdan seçilmektedir.

İnsanın 3 boyutlu algısı kadar, bu çekimin yüzey


üzerinde son bulduğunu zannederler.

Öte yandan kelimeler ve düşünceler bir dağ kadar


büyük kütlelere sahiptirler. Ancak 3. boyutta bu asla
anlaşılamaz. Kafanızdan geçen ve düşünceleriniz olarak
size lanse edilen şeyler Allah’ın alim olması ile 5.
boyuttan rızık olarak aldığınız nimetlerdir.

''Onlar, dünya hayatının görünen yüzünü bilirler.


Ahiretten ise, onlar tamamen gafildirler.'' (Rûm
/7)

Bu eseri de maalesef çok az sayıda insan


anlayacak ve bilecektir.

Öyle ki her şeyin yegane sahibi Allah’tır. Bu noktada bu


eseri yazdıranın Allah olduğunu söylediğimde bu 3.
boyuttaki kabuğu içine hapsolmuş kişiler tarafından
''Adem KORKMAZ’ a Allah kitap yazdırıyormuş! Vahiy
alıyormuş.'' gibi çok uç bir noktada anlaşılırken, ben
yazdım, bana ait dediğimde ise biraz hikmeti
anlayanlar, Allah’a ait olanı sahiplendi. Adem Korkmaz
nankördür, hırsızdır olarak bile algılayacaktır. İşte insan
boyutu, ara boyut, 5. boyut gibi bakışlarda herkes farklı
olarak, bilgi seviyelerinde yorum yaparlar. Ve herkes

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


49

kendi katında haklıdır. Ancak kelimeler farklıdır. Ve


kaos başlar.. Bu yüzden karmaşa bitmez.

Bütün bu karmaşalara son vermek için Enam-91:


”Allah de, ötesini bırak.” prensibi gereklidir.
Ancak bu prensip hayata ilim vasıtası ile girebilir.
Diğer türlü içinden itiraz ile dilin Allah der ancak gönlün
bırakmaz. Ve kendi dünyanızda Allah’ı yargılamaya ve
yaptığınız iyiliği farklı bir anlam ile başa kakmaya
başlarsınız. Zaten bu eserin yazılış gayelerinden biri, bu
ayetin kitabın okurlarının hayatına tecelli etmesine
katkı sağmaktır.

Bu noktada 5. boyut konusunda bir takım düşünceler


oluşabilir. Ancak 4. boyutu sizlere izah edemeden 5.
boyut kelimesini kullandığımda iş iyice çığırından çıkar
ve bir çok okurumuz bu noktada bocalar durur. Öte
yandan boyutlar için verdiğimiz örnekleri ve
nitelemeleri, 3. boyut bilgisi ile en yakın kelimeleri
seçerek anlatmaya çalışıyorum. Aksi halde akıl sürekli
olarak bir takım ışınsal ve dalgasal yapı tasavvur
edecektir.

Ancak lav diye bildiğimiz sıvı yapının hareketi ile


su dediğimiz kaynağın hareketi ve yer tutuşu,
şekil alış vaziyeti aynıdır. Ancak dehşet farklar
vardır. Bu farkları gözünüzün önünde
canlandırınız.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


50

Verilen örneklerin genel olarak işleyişini hesaba katarak


olaylara bakınız. Gidilen yollar ve yapılan kıyaslamalar
gerçekten mevzuları anlaşılmaz kılabilir.

Nihayetinde bu alemde İnsan’ın yolcu olduğunu bilmesi


gereklidir. Zira: ''Yolcu, vatanına gitmeyi isteyen,
yoldan geçen kimse demektir.'' Dünyada insan,
efendisi tarafından bir ihtiyacını görmek üzere bir
başka beldeye gönderilen köleye benzer. Bu
kölenin yapması gereken, ne için gönderilmişse o işi bir
an önce yapmasıdır.”

Biraz kafanızın dağılması ve Allah’ın alim oluşu ile


nasıl bağ kurarız bunu boyut kavramından
uzaklaşarak daha farklı kelimelerle, kısa birkaç
satırla izah etmeye çalışalım.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


51

Hatırlamak ve Unutmak
İnsanı hayata bağlayan şey hatırlamasıdır. Hatırlamak
ve unutmak, Allah'ın sisteminde çok önemli iki şeydir.
Hatırlamak Allah'ın Alim esması ile aramızdaki bağlantı
kablosu, unutmak ise düğme dersem anlaşılmaya
yaklaşabilirim. O kadar önemlidir ki..

Mesela kapı dışında son model en pahalısından


otomobiliniz olduğunu hatırlamazsanız yoktur.
Gözünüzün önünde paramparça etseler bile
umursamazsınız.

Bütün ilimler ve var zannetme gibi kavrayışlar esasında


Allah'ın Alim olması ile Rahman olan Allah'a ait
şeylerdir.

Allah'ın varlığı ile var olan Alim esmasının işaret ettiği


bir çeşit bilgi havuzudur. Bu havuzdan neyi isterseniz
onu alıyorsunuz. Ve havuzun en değerli hazinesi ise
Allah'ın ayetine göre onun zikridir.

”Allah’ı anmak en büyük şeydir! Allah


Yaptıklarınızı bilir.” (Ankebut/45)

O’nun anılmasıdır. Ki bu şekilde siz de anılın.

''Öyle ise Beni anın ki Ben de sizi anayım.''


(Bakara/152)

Ömrünü bir çeşit spor takımlarının peşinde, sağcı,


solcu, şucu bucu ile geçirmiş, cemaat kavgaları ile
hırsını almış birinin, bunların yanında daha iyi ev, daha

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


52

iyi araba peşinde koşulan bir hayat ile Allah'ın


hazinesinden en gereksiz şeyleri aldığı için ebediyete
nasıl gideceğini düşünün artık..?

Ben varım demek için bile hatırlamaya ihtiyacınız var.

Hatırladığınız sürece var olanlar, unuttuğunuzda hiç


yaşanmamış gibidir. Hatırlamadığınızda siz yoksunuz
demektir. Uykuda iken bu örnek çok aşikardır.

Hatırlamak sizi var eden şeydir.

Uyku esnasında hatırlama kavramı geçici olarak saf dışı


kalır. Aslında uyumaya çalışırken bile hatırlama (bilme)
kablosunu koparmaya çalışıyorsunuzdur.

Konu çok taze ve ilk kez bizim işaret ettiğimiz bir


konudur.

Çok gayret gösterip, yüce kitabı okumaya başlarsanız


idrakiniz genişler.

Çünkü siz beden değilsiniz..

İnsanlar genelde bu noktadan sonra kopuyorlar.


(Anlamıyorlar.) Bu alemde Allah'ın Alim olması ile bu
hatırlama bağlantısı sürekliliğini ve olabildiğince
zenginliğini korumaktadır.

Ancak ölümle beraber bu dünyada Allah'ın Alim


olmasından kaynaklı aldığınız/aradığınız bilgiyle ve
ancak o bilgiye bağlı bir hatırlama işlemi ile
karşılaşacaksınız.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


53

Şöyle izah edeyim.

Bağlantı düğmelerinin kablolarını değiştirsek


kendinizi Hz. İbrahim (a.s.) bile
sanabilirsiniz/olabilirsiniz. Vel hasıl dünyada
gelmiş geçmiş kim varsa o olabilirsiniz. Bu
imkanınız varken siz aptal bir futbolcu veya bir
şarkıcı olma derdindesiniz.

Bu ifadeler Mümin kardeşlerime düşünmeleri için ortaya


koyduğum satırlardır.

Bizim unutmak ve hatırlamak üzerine tefekkürümüz


tamamlandığında daha geniş bir bakış açısını kitap
içerisinde sık sık vurguladığımı göreceksiniz. Bu konu
anlaşıldığı taktirde reenkarnasyon kavramından cinlere
kadar bir çok şeyi sıra ile çözeceklerdir..

Anlayanlara selam olsun...

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


54

Zamanı Gösteren İşaretler


Gerçek saadeti elde etmenin yolu da zamanı doğru
kullanmaktır. Zamanı doğru kullanmak bir berekettir.

Dolayısıyla müminlerin, dünyadaki bütün insanların işi


zamanla alakalıdır. Bu nasıl oluyor, şöyle anlatalım: Su
ne? Suyu nasıl kullanırız? Yıkanırız, temizleniriz,
birtakım bir şeyler yaparız. Örneği hatırlayınız. 2.
boyuttakiler temiz suyu yukarı doğru açılım
gerçekleştirmek için dönüştürmüştü.

Dolayısıyla zaman da biz insanlar için buna benzer bir


şeydir. Çünkü 4. boyut bilgisi bizlerde olmadığı için
zamanın ne olduğunu tam olarak idrak edip
kavrayamıyoruz. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’e göre
dünyadaki en büyük iş Allah’ın zikridir.

”Allah’ı anmak en büyük şeydir! Allah


Yaptıklarınızı bilir.” (Ankebut/45)

Peki insanlar zamanla ne yapar, bir de ona bakalım.

Zamanla her şeyini yaparlar sevgili dostlar. Şimdi


zaman su gibi bir şeydir dedik ya. Yani 2. boyutta su
neyse 3. boyutta da aslında zaman o. Hani her şeyi
dönüştürüyoruz ya çeşitli hallere, şekillere, işte zamanı
da aslında biz dönüştürüyoruz. Zamanı 4. boyutta
bizimle alakalı bir şeylere dönüştürüyoruz.

Nasıl oluyor buna geleceğim şimdi.

Zamanı bir şeylere dönüştürüyoruz. Düşünün, elma

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


55

yersiniz. Elmanın posasını atar, özünü beyniniz


vasıtasıyla birtakım enerjiye dönüştürürsünüz ve bu
genelde daha rahat anlayacağınız bir dili kullanmam
gerekirse, siz elmayı yedikten sonra elma bedeninizden
parmağınız olur, kulağınız olur, gözünüz olur.

Gözünüzle gördüğünüz dünyadaki gıdalar, kabuğumuzu


yani bedeni takviye ve tedarik eder. Güç verir.

İçinde olup da gözle göremediğiniz “zaman” 4.


boyuttaki sizin bedeninizin, kuantum yapısını
oluşturan bir çeşit gıdasıdır.

Müthiş bir gıda. Yani nasıl ki kaynak suyunu özümseyen


tohum 3. boyuttaki bedenini devasa bir varlığa, yani 2.
boyuttaki bedenine göre devasa bir varlığa, bir ağaca,
yaprağa, müthiş güzelliklere dönüştürüyorsa; zaman da
müminler için, insanlar için 4. boyutta, daha doğrusu
adına ahiret dediğimiz yerde sizler için dönüştürülüyor.
Sizler için kuantum bir yapıya/başka bir şeye
dönüşüyor. (?)

Buna asırlardır 'ruh' adını vermişlerdir. Ancak


bedene indirgenen ruh tabiri kabuk gibi algılanarak bir
çok hakikat perdelenmiştir.

Ve su örneğinde olduğu gibi su ile çay da, kahve de


yapılır. Her ikisi de sudan olsa da tatları çok farklıdır.
Örneği çoğaltabiliriz.

Zaman aslında su gibidir ve bu konuda bir iddia daha


ortaya atabilirim. Suya dikkat edin, dünyada su biterse
zaman da biter. Aslında su ile yerçekiminin henüz

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


56

anlayamadığımız bir bağlantısı var. Hatta balon


yapıdaki insan örneğimizi hatırlarsanız yer çekimine
karşı su sanki bir çeşit süzgeç görevi üstleniyor
diyebiliriz. Zira abdest dediğimiz kavram ile,
oluşturduğumuz negatif yapının 4. boyutta
gelişen ruhumuza iletilmesini engelliyor. Ve
negatif yapı aşağı doğru bir açılım yapmaktadır. Bugün
adına Cehennem dediğimiz yöne doğru. Tohumların
aşağı doğru gelişimini hatırlayın.

İşte bu kadar kıymetli bir şey insan diline ve


kelimelerine o kadar sinmiştir ki, görmemek neredeyse
imkansız. Ayrıca sadece Türkçede değil, bütün dillerdeki
biraz sonra vurgulayacağım kelimelerin içinde “an’a''
işaret vardır. Tabi ki milletlerin kültürleri doğrultusunda
oluşan mana ile hep göz önündedir.

Israrla dikkat çekilmektedir.

İşte o kelimelerden çok önemli bazıları. Ve parantez ile


kısaca benim tarafımdan nasıl okunuyor buna da
değineceğim.

RahmAN: Allah’ın anıldığı ve rahmete dönüşmüş 4.


boyut/ahirette Rahim olarak yansımış anlardır.

Enfal 45: ''Ve Allah'ı çok anın ki başarıya erişesiniz.''

ŞeytAN: İçinde televizyon dizileri, dedikodular,


gereksiz dünya işleri, particilik, spor takımları bulunan,
velhasıl Allah’ın anılmadığı, hatırlanmadığı 4.
boyut/ahiret için gazaba dönüşmüş, pişmanlığa
dönüşmüş anlardır.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


57

Munafikun 9: ”Ey İman Edenler! Sizi, mallarınız ve


çocuklarınız Allah'ı anmaktan alıkoymasın; böyle
olanlar hüsrana uğrayanlardır.”

Haşr 19: ”Allah'ı unutup da (anmayan), Allah'ın da


kendilerini kendilerine unutturduğu kimseler gibi
olmayın; onlar, yoldan çıkmış kimselerdir.”

KurAN: ZamAN’ı 4. boyut/Ahiret için nasıl


tasarlamamız ve nasıl kurmamız gerektiğini öğreten
muhteşem bir zamAN rehberi.. Kaderi yazarken
bakmamız gereken Aliy, Azim olan Allah tarafından
rahmet olarak insanlığa hediye edilmiş kitap.

Bakara 239: ”Allah'ın size öğrettiği şekilde O'nu


anın.”

Araf 171: "Size verdiğimi (Kitabı) kuvvetle tutun


ve içinde olanı hatırlayın ki korunasınız" dedik.

İnsAN: 3. boyutta adı ins olup 4. boyutta İnsan olma


şerefini kazanan mahluk. Doğru “AN” lar varsa
bahtiyar, yanlış “AN” lar varsa bedbaht varlık.

İbrahim 7: ''Hatırlayın ki Rabbiniz size; Eğer


şükrederseniz (doğru an) elbette size (nimetimi)
artıracağım ve eğer nankörlük (yanlış an)
ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir!''

Rahman 55: ''Ey cin ve ins cemaati! Eğer göklerin


ve yerin çevrelerinden çıkıp gitmeye gücünüz
yeterse hemen çıkıp gidiniz. Halbuki, bir kuvvet
olmadıkça siz çıkıp gidemezsiniz."

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


58

Rahman süresinde Arapça orijinal kelime olarak ayette


ins olarak belirtilen bu varlık, bütün zamanını tüketmiş
ve artık an kalmamış, yahut henüz an’ı almamış
insANdır. Üzerinde düşünmenizi önerim.

CAN: Zamanın dönüşmüş şeklinden oluşan ruhun diğer


adı. Ayrıca bazı Kuran alimlerimiz cin ile can aynı şeydir
demişlerdir.

İmAN: Büyük rehber KurAN’ın kurduğu ölçü ile zamanın


değerlendirilişidir. Ve KurAN’ın kurguladığı zamanı
kabullenerek elde edilmiş zamandır.

Ra'd 28: ''Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah'ı


anmakla mutmain olur.''

MüslümAN: Allah’ın rab oluşu ile terbiye edilmiş


zamanın sahibidir. Berrak, pırıl pırıl bir anların sahibidir.
Yusuf (a.s)'un elde etmek istediği kusursuz temizlikteki
anlardır.

Yusuf Suresi 101: ”Göklerin ve yerin Yaratıcısı,


dünyada ve ahirette benim velim Sensin.
MüslümAN olarak benim hayatıma son ver ve beni
salihlerin arasına kat. “

DüşmAN: Allah’ın zikrini yapacağın zamanı engelleyen


şeydir. Zaman’ı Allah’ı anarak dönüştürmene engel olan
ve bu zamanı elinden almak için çaba sarf eden
şeylerdir. Dikkat edin Televizyonlar zaman hırsızı ciddi
bir düşmandır.

Mücâdele 19: ”Şeytan onları etkisi altına aldı da

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


59

kendilerine Allah'ı anmayı unutturdu. İşte onlar


şeytanın yandaşlarıdır.”

UyAN: Zamanın ne olduğunu, kadrini, kıymetini


anlamaktır. Ve böylelikle şeytanlı zamanları terk
etmektir.

Mücâdele 19: ”..Allah'ı anmayı unutturdu. İşte


onlar şeytanın yandaşlarıdır.”

TAN: Seher’in en yakın olduğu, karanlığın bitmek üzere


olduğu andır. Bu tanımlamayı “şey” ile birlikte okuyun
ve tefekkürü artırın diye verdim.(?)

EzAN: Değerli vakitleri bildiren duyuru. Mutlaka Fatiha


ile dua edilmeli.

Zaman ve AN Kavramları sizi çok boğmasın. Konuya


kaldığımız yerden devam edeceğiz. Bize zamanın ne
kadar kıymetli olduğunu öğreten sevgili
peygamberimizin zamanına gidip onun evlilikleri
hakkında birkaç kelam edelim. Dikkatinizi biraz
dağıtalım ki geri döndüğünüzde daha tecrübeli bir zihin
ile devam edelim.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


60

Peygamberimizin Evlilikleri
Simsiyah bir cehalet hala dünyanın üzerinde. Afrika'da
bazı kabileler için özürlü, hasta çocukların köpek
yavrusu kadar bile değeri maalesef yok. Anadolu'da
çobanların köpekleri dişi yavru yaptığında bu hoş
karşılanmaz; bu yüzden ovaya, şehre başı boş
bırakırlar. Hatta kedi yavrularına bile bu akıbeti
yaşatırlar.

İşte Anadolu'da bu hayvanlara gösterilen tutumdan


daha feci bir hal ile Afrika'da bazı kabilelerde çocuklar,
uğursuz nitelenerek gömülmektedirler. Bu konuda web
sitem üzerinden videolarda belgesellere denk
gelebilirsiniz.

İşte böyle zamanlarda, cehaletleri bu kadar şiddetli


olan bir zamanda İslam teşrif etmiştir.
Arabistan'da ve dünyanın bir çok yerinde insanlar
için kız çocukları ve kadınlar bugün Anadolu'da
köpek ve kediler neyse oydu. Yani o kadar
değersizdi ki bir köylünün ahırındaki inekler
kadar bile kıymeti yoktu. Bu, orta çağın sonuna
kadar müşrik toplumlarda devam etti.
Bir baba öldüğünde kadınları çocuklarına miras
kalır, paylaşırlardı.
Kadın kız doğurduğunda ve 3 yaşına geldiğinde,
diri diri toprağa gömerlerdi. Çünkü eğrelti idi.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


61

İşte böylesine bir zamanda akıllı, yakışıklı, genç, zeki


bir delikanlı olan Hz Muhammed (s.a.v.) kendisinden 15
yaş büyük annemiz Hz. Hatice ile evlilik yaptı. Ve bir
zaman sonra bu sefer de kendinden yaşça daha küçük
Hz. Ayşe annemizle evlenecekti. İnsanlar kendilerini
beden zannederek şeytanın da kışkırtması ile müthiş
gerçeklerden perdeleniyorlar. İnsan beden değildir. Ve
yaş konusu yer çekimi ile ilgilidir. İnsan çok daha
özeldir. Bu yüzden bedensel özellikleri algılayarak
hakikatlerden perdelenirler. Bedenler üzerinden hesap
yapanlar iftiralara kurban giderken, gelenek dini ile
gelen Kuran dışı kaynakların ortaya attığı iğrenç
iftiraları sahiplenip daha beterini hayata lanse edenler
de maalesef mevcut.
Bu yüzden Kuran'a sımsıkı sarılın ayeti aklımıza tecelli
etmek zorundadır. Ve Kuran ise evlilik yaşını Reşit
olma, Karar verme yetisi olarak belirlemiştir. Bugünki
yasalarda insanın Anne ve Baba'nın korumasından
çıkma yaşı ve oy kullanma yaşı olan 18 'i; reşit olma,
karar verme yetisinin kesinlik kazandığı zaman olarak
belirlemişlerdir. Ülkeye göre yaşlarda farklılık oluşsa da
Reşit olma ve Karar verme yetisinin hakim olduğu evre
mutlak çizgidir. Öyle ki Kuran bu reşit olayı için
Peygamberlik verdiği insanlardan bahsederken: ''Reşit
olduğunda peygamberilik verdik.'' diyerek ayrıca kendi
içinde reşit kelimesinden kastın ne olduğunu vurgular.
Yine böylesi bir zamanda, kadının alınıp satıldığı ve
cinsiyeti kadın olanların yaşama hakkının alınıp diri diri
gömüldüğü bir zamanda ve herkesin 20-30 ve
şaşıracaksınız 40 tane kadını olduğu zamanda, bu genç
insan Hz. Muhammed (s.a.v.) ancak bir kadınla
annemiz Hz. Hatice ile evli idi. Annemizin vefatından
sonra peygamberimizin (s.a.v.) evlilikleri oldu.
Annemizin, vefatından sonra bütün zenginliği bugün

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


62

size bu dinin ve bu yazıların ulaşması için İslam


yolunda harcanmıştır. O kadar ki Hz. Muhammed
(s.a.v) açlıktan karnına taş bağlamış ve daha nice
zorluklar, sıkıntılar çekmiştir. Bazı iftiracıların bu
noktaları görmemeleri ilginçtir.
Düşünün bütün servetini İslam için harcamış ve bir gün
akşam eve geldiğinde Hz. Ayşe annemize:

-Sabah yiyecek bir şeyler var mı Ayşe?


-Yok ya Allah Resulü!
-O zaman oruç tutalım ya Ayşe.. demiştir.

Evde yiyeceği olmayan ve ilk eşi Hz. Hatice annemizden


kalan bütün birikimi bu yolda harcayan, yetmez gibi
çok değerli arkadaşı Ebu Bekir’in de bütün servetini, o
kadar ki; mescide giderken giyebileceği elbise
bulamayacak kadar bir şey bırakmadan bu yolda sarf
eden Allah Resulünün evlilikleri sık sık gündeme
getirilir.Malum birtakım ateist, agnostik vb. çevrelerin
usta teknik ve manevralarıdır.
Gelin şimdi kadınların konusuna bir bakalım, ki mevcut
siyasi şartlar, savaşlar sonrası dul kalan kadınların
sahiplenilmesi gibi şeyleri hepiniz okudunuz. Fakat şu
nokta gözden kaçmaktadır. Sadece Hz. Muhammed
(s.a.v.)' in değil, o devirde yaşayan tüm
erkeklerin onlarca eşi bulunmaktadır. Bugün
Anadolu'da bir ahır dolusu ineği olan insanların ülkesini
bir zaman sonra Hindistan'da ineğe tapan bir halk işgal
edip ele geçirse ve aradan ineklerin dokunulmadığı
1500 yıl geçse bu ahırlarda inek besleyen, onları sağan,
kesen insanlar için her şeyi söylerlerdi. Örnekten kasıt,
değişen kültür anlayışıdır. Kölelik kavramı bile henüz
yeni kalktı. Köleliğin de sınıfları, grupları, en aşağısı gibi
çeşitliliği vardı.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


63

İslam yeni bir din. Kadının hayvandan daha aşağı


sayıldığı müşriklerle evlenmeleri ve hayatlarını devam
ettirmeleri diye bir şey söz konusu değil. Mevcut
zamanın gereksinimlerini bilmeyen, bugün 14 yaşından
itibaren başlayan ve ahlaklı ise 30 yaşına kadar devam
eden, adını flört koydukları, bu 16 yıllık süreç içerisinde
de onlarca birliktelik ve yaşanan halleri normal
karşılayan, kavrayışı kıt nasipsizleri rahatsız
etmektedir.
Çeşitli savaşlarda, bir çok kadının sahibi olan
sahabelerin şehit olması ile ortada kalan mü’min
sahabe kadınlar, bu gün bir kedi yavrusunun yahut
köpek yavrusunun bakıma ne kadar ihtiyacı varsa o
gün de kadınların desteklenmeye ve sahip çıkılmaya o
kadar çok ihtiyacı vardı.

Zira sahipsiz kadın bugünki sokak köpeği kadar


bile değerli değildi. Bırakın 1500 yıl önceyi daha
ortaçağ sonları, batılıların kadınlara bakışını
gösteren ilanına bakın. Belgeleri ile bu ve benzer
ilanlar isbatlıdır. İlan şu şekilde: ''Atım kayboldu;
bulana 5 (lira) İngiliz lirası.'' Birkaç gün sonra
aynı adamın evden kaçan karısı için verdiği ilânsa
şöyledir: ''Karım kayboldu, bulup getirene 4
(kuruş) şilin.''

İşte kadının bu kadar aşağılık ve değersiz olduğu bir


toplumda kim müşrik ailelerde kalmak ister ki? Hangi
kadın İslam’ın verdiği değeri görüp müşrik toplumlarda
hayatını sürdürmeye devam eder?

Tabii ki etmez. Bu açıdan aslında İslam; gariban,


fakirler, köleler ve kadınlar tarafından daha çok tercih
edilmekteydi.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


64

İşte kadının durumu böyle iken ve Hz. Muhammed


(s.a.v)'e mahsus olmayan, sahabelerin ve müşriklerin
de çok evlilik yaptığını görüyoruz. Yani bu toplumsal ve
kültürel bir olaydır. Daha düne kadarki geçmişimiz bu
tip evliliklerle doludur.

Ama kör ve nasipsizlerin buradan, bu kültürden


cımbızla Hz. Muhammed (s.a.v)'i çekmeleri ve onun
görülmesi gereken, emin olması gibi nice faziletli işleri
dururken bunu ön plana çıkartmaları aslında yine
kendilerinin nasipsizliğini göstermektedir.

Ve hepsinden ötesi Hz. Muhammed (s.a.v)'i bir insan


olarak görmemektedirler. İnsan, doğası gereği nasıl
yemek yerse, erkek de fıtratı gereği kadınlara ilgi
duymak zorundadır.

Bunu helal kılmak için yüzyıllardır süregelen


evlilik denilen hayat ortaklığı kavramı vardır.
Evlilik, hayat ortaklığıdır. İşte helal, yani rıza alınarak
topluma duyurularak yapılan bu işe evlilik denir.

Sadece peygamberimiz değil, o devirde dünyadaki tüm


erkekler imkanları doğrultusunda, bugün Anadolu'da
ahır dolusu ineği olan köylü gibi kadın sahibi idiler.
Oysa peygamberimiz, o şanslı kadınlar olan
Annelerimiz ile hayatını birleştirmiş ve ortak
olmuştur. Bu olay da zamanın, Arabistan’ın ve
dünyanın geri kalanının kölelik kavramı gibi genel
kültürü idi.

Kadınlar müminlerin annesi olmak gibi bir unvanı


almıştır. Ve olay baştan sona özel hayattır. 1400 yıl
önceki bir aile babası olan bir insanın özel hayatıdır. O
ne kadar anlatmışsa o kadar bilinir. Ötesindeki
olumsuz yorumlar çok iğrençtir.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


65

İşte bunlardan biri olan Zeyd ibn Harise (r.a)'nin


boşanmasından sonra, O’nun eşi ile evlenmesidir.
Özellikle bel altı edebiyatçıları ahlaksızca hikayeler
vızırdayarak genç beyinleri İslam’ı anlamadan kaçırma
yoluna gitmektedirler.

“Hani sen Allah’ın kendisine nimet verdiği, senin


de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun
kimseye “Eşini nikâhında tut (onu boşama) ve
Allah’tan sakın” diyordun. İçinde, Allah’ın ortaya
çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan
çekiniyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah
daha lâyıktı. Zeyd, eşinden yana isteğini yerine
getirince (eşini boşayınca), onu seninle
evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine
getirdiklerinde (onları boşadıklarında),
evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda
mü’minlere bir zorluk olmasın. Allah’ın emri
mutlaka yerine getirilmiştir..” (Ahzap/37)

Kuran müthiş bir kitaptır. Zalimleri kendine


yaklaştırmaz. İşte Ahzap Süresi 37. ayet bunlardan
biridir. Kuran bu kainata ve adını sonsuzluk
koyduğumuz bütün zamanlara hükmeder. Kuran’ı
değerlendirirken zamanımızdaki birkaç bin yıla göre
değil, bütün alemlere göre değerlendirmemiz
gerekmektedir. Bir zaman gelecek müminler yetim,
öksüz ve bakıma muhtaç çocukları büyütecekler,
evlendirecekler ve bazıları bunları boşayacak.

Siz de hayatı ortak kurgulamak isteyebileceksiniz. Buna


mecbur kalabileceksiniz. Zaten Ahzap 37'de Müminler
için bir töre kaldırılmıştır. Bu da bir erkeğin evlenmesi
yasak olan mahrem diye vurguladığımız listesinden 1.
derece akraba dışında kalan tüm statüleri iptal etmiştir.
Yani bir erkek, kız kardeşi ile, annesi ile, annesinin

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


66

kardeşi, babasının kardeşi ile, yeğenleri ve


evladının eşi ile evlenemez. Geriye reşit olmuş,
şartlar oluşmuş, rıza doğmuş durumlarda tüm
kadınlarla evlilik, yani hayat ortaklığı yapılabilir.
Olay bu kadar net iken ayeti bir yerlere çekmek,
iftiralara ortak olmak tehlikelidir.

Çünkü Dünya Yeryüzü Değil ve Mümin için her şey yeni


başlıyor. Siz her şeyin bu dünyada olup bittiğini mi
sanıyorsunuz? Kuran varoluşun %100'üne inmişken ve
biz insanlar varoluşun ancak %2'sini biliyorken, nasıl
her şey bu kadar diyebiliriz? Ve nasıl %2 ile anlamaya
çalışırız?

İslam’ın amaçlarından biri bütün dünyayı içindekilerle


verseler de dönüp bakmayacak adamlar yetiştirmektir.
İyi de neden? Bu kişiler ne yapacak? İşte bel altı
edebiyatçıları buna cennet’te şaraplar, gelsin huriler
olarak açıklamışlardır. Oysa müminler için 'halifelik'
dediğimiz, yeryüzüne varis olma konusu vardır. Ve bu
yaşanacaktır. Bu yaşanırkenki farklı konular daha önce
zaten toplumlarda yaşanmıştır. Daha şiddetli hali ile
yaşandığında HAYAT ortaklığı gerekli olabilecektir.

Bu yüzden “Kur'an'ı biz indirdik, elbette onu yine


biz koruyacagiz.” (Hicr/9) ayetine müsaade
edeceğiz ve gönlümüze tecelli edecek.

Bir başka ayet ise şudur:

“Ey peygamber, mehirlerini vermiş bulunduğun


eşlerini ve ALLAH'ın sana bağışladığı elinin
altındakileri, seninle birlikte göç eden amcanın
kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve
teyzelerinin kızlarını sana helal kılmışısızdır.
Ayrıca, peygamber dilerse, kendisini inananlara
değil sadece peygambere mehirsiz olarak hibe

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


67

eden birisiyle nikahlanabilir. Biz, eşleri ve


ellerinin altında bulunanlar hakkında üzerlerine
yüklediğimiz sorumlulukları bildirmiştik ki güç bir
duruma düşmeyesin. ALLAH Bağışlayandır,
Rahimdir.” (Ahzab/50)

Ayet helal kılınanları yazdığı halde değişik manalarda


algılanabiliyor. Örneğin; bir erkeğe şöyle desek: ''Sana
dünyadaki 1.dereceden akraban olmayan tüm kadınlar
helaldir.''

Bu ifade sanki bütün kadınları kendine eş yap


olarak anlaşılmasıyla algı konusunda sıkıntı
oluşturmaktadır.

Bir erkeğe asansördeki kadınlar sana helaldir


derseniz, şu manaya gelir: Asansördeki
bayanlarla dilersen evlilik yapabilirsin. Ayette
nebiye Mehirsiz evlikte bir serbestlik var. Mehirsiz
manası mevcut. Mehir güven için ortaya konan bir
şeydir. Peygamber zaten insani mertebe
bakımından en üstün yerdedir. Bu açıdan güven
kavramını konuşmak bile yersizdir. Diğer
müslüman olan bizler için mehirsiz evlilik
yapamaz manası da mevcuttur.

Bütün bunların yanında kadının aslında bir nimet


olduğunu ve bugün toplumsal şartlanmaların ortaya
koyduğu baskı ile tek evliliğin kutsandığını, buna
rağmen toplumun büyük çoğunluğunda zinanın
engellenemediğini görüyoruz.

Yöntem helal olduğu taktirde, rıza da varsa hiç kimse


birden fazla evliliğe itiraz edemez. Ayrıca
Hz.Muhammed (s.a.v.) bir insandı ve erkekti. Helal yol

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


68

ile bu özgürlüğünü ortaya koydu. Aradan geçen


yüzlerce yıldan sonra, dünyada değişen mozaik,
kültürel yapı ve daha bir çok unsur ortada iken ve
bunların da yanında kendini beden olarak görüyorken
benzer ayetler kişiyi Kuran'a yaklaştırmaz.

Allah bilir ama her şeyinde hikmet olan Alemlerin Rabbi


Allah’ın bu ayetlerle bir çok kişiyi Kuran'dan ve
böylelikle zikirden uzaklaştırdığını seziyorum. ” Allah
kimi dilerse onu şaşırtır, dilediği kimseyi de doğru
yola iletir.” (Enam/39)

İşte yukarıdaki ayetler aslında bazen Kuran’ı bazı


kişilerden saklayabiliyor. Zira her şeyinde hikmet
olan Allah pek yüce, pek Kaviyydir. Cebbardır;
öyle ki dilerse Kuran’ı yeniden yazar. Ve bunu hiç
kimse kavrayamaz.

Bütün mesele her şeyinde hikmet olan Allah’a


güvenmektir. Allah’a güveniyorsan geriye teslim
olmak kalır. Zira hayatın %100’üne
(SONSUZLUĞA) inmiş Kuran’ı %000000,1’e
(?1400 yıla) göre değerlendirmek ne kadar
cahilce olur.

Bu sebeple hayatın sahibine güvenmeliyiz.


Kaderimizi bu dünyada yazdığımızı bilerek emanetin ne
olduğunu düşünüp, emaneti tanıma gayretinde
olmalıyız.

Aksi halde emanetin ne olduğunu bilmeyen nasıl


teslim edecek...?

Şeytan hep başkalarını gösterir ve insan'ın


cevabını bulması gereken çok acil ve daha önemli
soruları varken, maalesef kişinin dikkatini,
hakikati perdelen oyalayıcı konulara yönlendirir..

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


69

Ruh Nedir Ne Kadar Biliriz


Anlayabildiğim kadarı ile Kur’an da izah edilen ruh ile
insanın yapısında bulunan bilinç(ruh) aynı şey değildir.

Kelime yetersizliği insan ruhu deyip olayı


kapatmıştır.
Ve bu karmaşaya neden olmaktadır.

İnsanın yapısında bulunan ruh manası ile


Kuran'da anlatılan ruh birbirinden çok uzak ve
farklı şeylerdir. Bu nokta iyi anlaşılmalı.

Çünkü :"De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir. Size


ancak az bir bilgi verilmiştir."İsra/85

Burada ifade edilen ruh kuranda şöyle anlatılmıştır:

Bakara/87:"Meryem oğlu İsa'ya da mucizeler


verdik. Ve onu, Ruhu'l-Kudüs ile
destekledik."(İnsan ruhu ile olsaydı insanla
destekledik olurdu.)
"Melekler ve Ruh, oraya, miktarı ellibin yıl olan
bir günde yükselip çıkar." Me’âric/ 4
Mücadele 22 :"İşte onların kalbine Allah, iman
yazmış ve katından bir ruh ile onları
desteklemiştir."(Allah'ın katında ki ruhu bilemiyoruz)
Kadir 4 :"O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve
Ruh, her iş için iner dururlar." (Bilemediğimiz ruh
kadir gecesi bir takım işler için iniyor.?)
"Onu Ruhu'l-emin indirdi."Şu’arâ 193 (Mealciler
parantez ile Cebrail yazmışlardır.Yine insan ruhu yoktur
burada.)

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


70

Meryem/71:"Derken, biz ona ruhumuzu


gönderdik de o, kendisine tastamam bir insan
şeklinde göründü." (Ruh dünya dili ile insan şeklinde
görünebiliyor.)

İşte bizlerin hakkında Kuranda bildirilen kadar


bildiğimiz RUH ayetlerde olduğu gibi anlatılmıştır. Bu
ruh ile insana atfettiğimiz ruhun alakası yoktur.

İsra/85:"Sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki: Ruh,


Rabbimin emrindendir. Size ancak az bir bilgi
verilmiştir."

Bu ayeti insan ruhu ile ilişkilendirmek yanlıştır.Zira


yukarıda ki ayetlerde Rabbimizin emrinde olan Ruh dan
bahsedilmiştir. Ve hakkında pek az bir bilgiye
sahibiz.

Bu açıdan ara sıra satırlarımızın arasına sıkıştırdığımız


insan bilincini (ruhunu) izah ederken İsra 85 ile bize
cevap veren dostlarımızın yukarıda ki ve daha fazlası
ise Kuran da ki Ruhu pek az hali ile tanımaları
gerekmektedir.

Öte yandan ilgili ayetin Yahudiler için söylendiği de


ifade edilir.Ama bana göre bu zorlama bir anlatımdır.
Yorumdur..
Çünkü Kuranda anlatılan ruh hakkında pek az şey
biliyoruz.Öte yandan insan ruhu (bilinci)
hakkında bize göre çok şey biliyoruz..

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


71

Reenkarnasyon ve İnsan
İnsanın doğumu ile başlayan ön yargıları o’nu öyle
sarar ki bir türlü kurtulamaz.Kendini beden
zannetme üzerine olan bu bağı koparmak
imkânsıza yakın bir zordur. Etrafında cereyan eden
tüm olayları buna göre değerlendirir.Ve bir süre sonra
konu inanç kavramına gelir.

İşte bu noktadan sonra dünya üzerinde yaklaşık


olarak 1 milyar kişi tarafından kabul gören
Reenkarnasyon gibi bir muamma üzerinde birkaç
kelam etmem gerekecek.
Türkçe anlamı yeniden dirilmek olan bu kavramı herkes
kendine göre yorumlamaktadır. Doğrusu nedir desek
karşımıza on tane birbirine zır,farklı bakış açısı
çıkar.Bunlardan birine göre reenkarnasyon da
ruh’un ulaşmak istediği en yüksek makam
ilahlıktır.(Bu tanımı onlardan daha farklı gruplara
sorsak yakın olmak,temiz olmak gibi farklı açılara
sevimli yönlere çekerler.)
Her dinden kendilerine delil bulurlar.İşte Kuran’ı
Kerimde elde ettikleri delil şu ayettir;
“Derler ki: "Rabbimiz! Bizi iki kere öldürdün ve iki
kere dirilttin. Artık günahlarımızı itiraf ettik.
Şimdi çıkış için bir yol var mı?" Mü’min / 11
Oysa dikkat edin ayette daha önceki ölümlerini bilen ve
günah işlediklerini itiraf eden insanlardan
bahsedilmektedir.
Oysa;“Reenkarnasyon, yani başka bir deyişle
yeniden dünyaya gelme, gizemci ve ruhsal bir
olaydır. Ölen birinin ruhunun başka bir vücutta
yeniden hayat bulacağı inancı dünyanın en eski ve
yaygın inançlarındandır. Bu inanca göre ruh 2
kere veya birkaç kere doğar ve önceki hayatını
hatırlamaz.”

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


72

İfadeleri ile bir reenkarnasyon tanımı vardır.

Ayet net bir şekilde kendini bilen,hatırlayan ve af


isteyen insanlardan bahsederken reenkarnasyonda
unutma vardır.Sorumluk yoktur.Af dilemek
yoktur.Bağışlama yoktur. Ve İslam da
unuttuğunda,hatırlamadığında sorumlu
olmazsın.Bu açıdan günah ortadan kalkar.

İlgili ayet kesinlikle bir delil teşkil etmemektedir.


Bu izahların yanında Reenkarnasyon inancına delil teşkil
ettiği sanılan hipnoz ise çok sıkıntılı bir muammadır.

Çünkü insan beden değildir. Her uzvun kendine ait


görevleri vardır.Göz görür,dil tatar ve konuşur. Burun
koku alır. Burunu konuşturup dil’e koku aldıramazsınız.

Kolektif bilinç veya insanlığın ortak hafızası dediğimiz


bir havuzdan varlık sürekli olarak yayın alır.Ve bu
yayını değerlendiren “ben” kendini sürekli olarak
geliştirir.Merhameti öğrenir,sevgiyi,şefkati ve
aşkı..Ancak dil uzvu ise "ben"in kontrolü dışında
bu havuzdan gelen bilgileri görevi icabı
değerlendirir.Ve bizler tarafından konuşuluyor olarak
OKUnur.

İslam bütün bu hazların kaynağını ve yaratıcısını


Allah olarak anlatmıştır. Farklı isimlerle ve
manalarla her inanç grubu bu olaya değişik
isimler vermişlerdir.

İnsan bedeni “ben” için bir gemidir. Bu gemi ile dünyayı


deneyimler.Ve Allah muhteşem bir şekilde insan’a
yaratılışını ayrıca göstermektedir.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


73

İnsan Yaratılmadı kitabımızı okuyanlar anlayacaktır.İşte


bazen “Ruh” bazen “Bilinç” dediğimiz bu yapı
bilgi,görgü,ahlak,niyet ve inançlar doğrulusunda gelişim
gösterir.Pişer kıvama erer. Zaten ihtiyarlık,gençlik gibi
konular zamanla alakalı değil yer çekimi ile alakalıdır.

Yerçekiminin baskın gücü karşısında çok direnemeyen


bu beden gemisi “ruh” yani “ben” pişince saf dışı kalır.
Kendi kurguladığı dünyasında yaşmaya yelken açar.

İşte hipnoz sırasında “ben” bedenin hakimiyetinden


uzaklaşır.Uykuda olduğu gibi beden ve uzuvlar kontrol
dışı hallere girer. Sadece hipnozda değil çok insan uyku
esnasında da genellikle saçma sapan şeylerden
bahseder konuşurlar. Ve hatta dünya üzerinde hiç
kimsenin bilmediği dillerde bile sayıklarlar. İnanın bazı
insanlar vardır ki hiç bilmediği halde uykusunda
İbranice konuşmaktadır. Buna tıp Literatür’ü
“Sayıklama” demiştir.

İnsan bedeninde ki her uzuv sadece “ben”in değil işlevi


ile ilgili her türlü komuta cevap vermektedir.Yani dilinizi
başka birine ameliyat ile nakletseler tat ve konuşma
işlevini yerine getirir.Bütün azalarınız için aynı şey
geçerlidir.

Bu açıdan siz dil değilsiniz,göz,kaş,et,kemik yani beden


değilsiniz. Ve bu içerde ki özel ve hassas muhteşem bir
siz bulunmaktadır. Bu siz değişim değil gelişim
gösterir. Bunu biraz açarsak; Matematik de 1- den
100- e kadar sayabilen ilkokul 1.sınıf öğrencisi
üniversiteye geldiğinde sonsuza kadar sayma
kapasitesi elde eder.Değişim 1.sınıfda iken okul
değiştirmek gibidir.Gelişim ise üniverseteye ve

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


74

hatta hayata girmek anlamı taşır. Dünya


üzerindeki durum farklı bedenler birinci sınıfa
gidenin sürekli okul değiştirmesi gibidir.Ve bu
durum İslamın ahiret tanımlamasına aykırıdır.

İşte bedeni komuta eden ve bedenle bu dünyayı


deneyimleyen “ben”in gelişimi sossuza kadar
sayacak kapasiteye ulaşmaya yöneliktir.Ve
unutmaz.Unuttuğunda gelişim değil değişim olur.

Öte yandan Reenkarnasyon’un da haklı olduğu yönler


vardır. Bir kuş gübresi toprağa düşer,topraktan
buğdaya hayat verir.Buğday ekmek olur.Ekmeği bir
fare yer.Fareyi kedi yer.Kediyi kurt yer.Vahşi kurdu aç
sırtlanlar parçalar.Sırtlanların gübresi yeniden toprakla
buluşur ve otlara hayat verir.Otları inekler yer.İneği
insan bedeni yer. Ve insan ölünce bedeni yeniden
toprak olur. Bu süreç dünya üzerinde sürekli olarak
devam eder.Ve bütün bunlar bedenle ilgili şeylerdir.

Ve siz beden değilsiniz.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


75

Kuantum Ruh ve İnanç


Boyut kavramlarını bir çok örnekle anlatmaya çalıştım.
Yıldızlarla insan arasındaki bağlantıya işaret etmenin
sebebini ise bu başlık ile daha kolay anlayacaksınız. Siz
kuantum bir yapıdan oluşan, eskilerin adına ruh dediği
bir varlık oluşturuyorsunuz. Bu yapınız dünyadan yani
3. boyuttan yıldız olarak anılmakta ve
gözlemlenmektedir.

“Kuantum kuramına göre varlık bir enerji


alanından türer ve kendisi de yoğunlaşmış
enerjidir. Varlık enerji ise, enerjinin dönüşüp
değiştiği gibi değişir ve dönüşür. Enerji kapalı bir
hacim içinde korunur. Yani, sabit kalır. Ama canlı
veya cansız tüm var olanlar çevreleri ile etkileşim
içinde olduklarından asla kapalı değildirler.
Kuantum kuramı için kesin sınırları olan, belli bir
yer kaplayan ve durağan bir varlık tanımı yoktur.
Enerji sürekli dönüştüğü için varlıklar da sürekli
değişim ve dönüşüm içindedirler. Bu durum
özellikle insan için geçerlidir. İnsan çevresi ile
sürekli etkileşen bir varlık olduğundan açık bir
yapısı vardır.”

İşte bu açık yapı, sürekli dönüşen enerji; insanın


inanması, fikirleri, düşünceleri ve niyeti ile alakalıdır.
Yönlendirme, elden geçirme ve şekil vermenin mümkün
olduğu bir etkileşimdir. Şöyle düşünün 4. boyutta
mandalinanın kuantum yapısına inanarak
müdahale edebiliyorsunuz. Yani mandalina
inanırsanız elmaya dönüşebiliyor.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


76

Bu 4. boyut için çok kolay iken 3. boyut için imkansız


bir şey gibidir. Çünkü kuantum yapıyı tam olarak
çözüp, nasıl müdahale edeceğimizi bilemediğimiz için
imkansız gibi durmaktadır. Ancak imkansız olan
görüntüsünün ve yapısının değişmesidir. İmkanlı
olansa tadının elmaya dönüşmesidir.

Siz kişiyi mandalina yerken görseniz de kişi esasında


inandığı için elma yediğini zannetmektedir. Ve tat
konusunda elma yemektedir.

Ayrıca bu konuda, çok çalışarak, farklı doğa üstü diye


tanımlanan işler yapabilen insanlar hakkında yığınla
haber gezmektedir.

İşte inanç doğrultusunda, 4. Boyutta İnsan için en


yakın ifade olan Kuantum bir Ruh meydana
gelmektedir. Kişi ahirete her şeyi, inanarak kendi
göndermektedir.

Ayrıca 5. boyuta göre bütün eşyanın şekli aynı ve


tek olarak görünürken, 3. boyutta bu, inanç ile
törpülenip, 4. boyutta mana ve şekil bulmaktadır.

Lütfen satırları anlamadan geçmeyin. Sakin bir şekilde


idrak ederek ilerleyiniz.

İşte bu ruh, balon adam örneğinde olduğu gibi kuantum


dediğimiz şekil gereği, inandığı konular üzerinden
sınırsıza doğru bir şişme gerçekleşir. 3. boyutta
sıradan bir şey olan mana, kelimeye dökülünce bir dağ
kadar gerçekte kütlesi olabilir. Ancak bu kütleyi 3.
boyutun taşıması mümkün değildir.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


77

Nasıl ki muhteşem bir malikanenin tapusu olan bir A4


ölçüsündeki kağıt cebe girmesine karşın, malikane yapı
itibarı ile binlerce metrekarelik alana sığması mümkün
değildir.

İşte bu 3 boyutlu dünya üzerinde fikirlerimiz,


kelimelerimiz, düşüncelerimiz, inançlarımız 4.
boyutun tapusudur. Ve sürekli olarak aldığımız
yer 5. boyuttur. Allahın katındandır.

Mesela "Lâ ilâhe İllallah" kelimesini zikretmenin,


inanmanın faziletini Allah'ın Resulü şöyle açıklıyor:
"Kulun yaptığı her iyilik kıyamet günü teraziye konur.
Yalnız "Lâ ilâhe İllallah" kelimesi konmaz. Eğer onu
koysalar, yedi kat gökten, yerden ve onun
içindekilerden ağır gelir. " Hadis-i Şerif (Taberani) İşte
hadiste ifade edilen ''Lâ ilâhe İllallah" kelimesinin
oluşturduğu mana bu kadar büyük ve ağır bir kütleye
sahipken, dünya üzerindeki her türlü fikir, düşünce,
inanç ve kelimelerin bir çeşit manaları ve kütleleri
mevcuttur. Yer çekimi esas bunlar üzerinde aklın
alamayacağı şekilde etkilidir. Ve balon adam
örneğinde olduğu gibi 4. boyuttaki/ahiretteki size
yansıtır.

3. boyutta gördüğünüz ve yaptığınız her şey 4. boyut


için zaman verip satın aldığınız şeylerin tapusudur.

İşte Kuran burada devreye girerek neyin kıymetli,


neyin kıymetsiz olduğunu bildiriyor. Çok net ifade
ile Allah’ın anıldığı an ve diğer An’lar...

Resulullah (s.a.v): “Allah’ı zikreden kimse dışında

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


78

herkes susamış bir halde ölür.”

Buraya kadar anlaşıldı ise Rahman olan Allah'ın rahmeti


nedir buna değinelim. Ve lütfen anlayarak ilerleyiniz.
Çünkü çoğu konularda manaların kapsamlı bir şekilde
anlaşılması için beyindeki çift lopların aynı anda
çalışması gerekli olmaktadır. Daha önceden konular
üzerinde tefekkür yapanlar kolayca kavrayacaklardır.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


79

ALLAH
Bu ismi, bu manayı anlatmama imkan yoktur. Dünya
üzerinde eli kalem tutan ne kadar insan varsa bir araya
toplasınız ve yaz demeye başlasanız, sonsuz ömür
verseniz asla bitiremezlerdi.

Durum böyle iken benim gibi kıytırık bir kalem erbabı


böyle bir başlığı koyarak hadsizlik etmiştir..

O Allah öyle bir Allah ki;

“Rabbimin sözleri(ni yazmak) için deniz


mürekkep olsa ve yardım için bir benzerini (bir o
kadarını) dahi getirsek, Rabbimin sözleri
tükenmeden önce, elbette deniz tükeniverirdi."
(Kehf/109)

"Eğer yeryüzündeki ağaçlar hep kalem olsa, deniz


de arkasından yedi deniz daha kendisine destek
olduğu halde mürekkep olsa, yine de Allah'ın
kelimeleri yazmakla tükenmez. Şüphesiz ki Allah
çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. "
(Lokman/27)

Çok güçlü, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah;


defalarca merhametli olduğunu, salih amellerde
bulunan, merhametli kullarının refaha ereceğini
vurgulamış ve insanların bir konu hakkında söz
verdiğini hatırlatmıştır. Bu, çok meşhur kalubela
diye isim verip Rahman olan’a 'Rabbimizsin!'
dediğimiz andır.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


80

“..Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” demişti. Onlar


da, “Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin)”
demişlerdi.." (A'râf/172)

Ve yukardaki ifade edilen yüceler yücesi Allah’ı


hakkı ile idrak etmek insan için mümkün değildir.
İnsan hangi kelimeyi, hangi sözü kullanırsa kullansın
Subhan Allah demedikçe şirk halini yaşar. Ve Subhan
Allah ise Kuran’ın anlattığı ve Allah resulünün 99
adı ile tanırsanız kurtulabilirsiniz dediği, en alt
sınır çizgi ile Rabbul Alemin olan Allah’ı
tanımaktır.

"...ALLAH’ı hakkıyla idrâk edemediler." (Hac/74)

İşte bu ölçü İslam dininin kesin bir çizgisidir. Bu mutlak


çizgiye insan ne kadar yaklaşırsa Ahiret’i o kadar
bahtiyar olmaktadır.

5. boyuttaki durumu ile gözünüzün gördüğü her


şey Allah’a aittir. Dünyada farklı, ahirette farklı olarak
zikredilse dahi esas ve öz olan 5. boyut ve üstleri için
Mülk her daim Allah’ındır. Bu durum insanların katında
başka isimlerle, başkalarına ait gibi görünmektedir.

Mandalina 4. boyutta, 3. boyutta, 5. boyutta ve tüm


boyutlarda aynı anda varlığı ile mevcuttur. Her boyut
onu farklı algılar. Değişik isimler verir.

İşte kişi mandalinaya bakarken; 3. boyut için bilgi ve


algı yetersizliği nedeni ile o mandalina gibi algılanırken,
4. boyutta bir çeşit kuantum enerji olarak görünür ve
daha üst boyutlarda bilginin artması ile algılanışı

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


81

değişir. Ve şu meşhur ayeti böylelikle anlar:

"Doğu da batı da ALLAH'ındır. Nereye yönelirseniz


ALLAH'ın yüzü oradadır. ALLAH her şeyi kuşatan
ve her şeyi bilendir." (Bakara/115)

Ve kişi nereye dönerse dönsün mutlaka Allah’ın vechini


görür. Ancak bulunduğu boyut nedeni ile eşyayı
çözemez. Ve bu kişi algısının eksikliği nedeni ile
mandalinayı ilah edindiğinde Allah’ın cisim olarak
değil isim olarak MANDALİNA ismini ilah edinmiş
ve Subhan Allah demeyerek şirke düşmüştür.

Ve Allah’ın rahmet olarak sunduğu kitabı Kuran


bilgisinden mahrum olarak mandalina ismini ilah olarak
kabul etmenin mutlak getirisini 4. boyutta yaşayacaktır.

Konu Allah’ın Rezzak adını ilah edinip diğerlerini


inkar etmek gibidir. Bütün bu durumlarda Rahman
olan Allah için bir ihtiyaç, bir gereksinim söz konusu
değildir. Bütün mesele insanın kendisi ile ilgilidir.

Zira aslında kim neye taparsa tapsın, neyi ilah edinirse


edinsin zaten orada Allah’ın olduğu ifade edilmiştir.

"Gözünüzü açın! Göklerde kim var yerde kim varsa


Allah'ındır! Allah'ın yanında başka şeylere yalvaranlar,
ortak koştuklarına uymuyorlar/Allah'ın yanında
ortaklara yalvaranlar neyin ardı sıra gidiyorlar? Onlar
sadece sanıya uyuyorlar ve onlar sadece
saçmalıyorlar." (Yunus/66)

Çünkü Allah ilah kavramından bile beridir. Öte yandan

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


82

Kuran kesin bir ifade ile ilah olarak Rabbimizi


tanıtmaktadır. Ve ''O’na iman ettik.'' diyenleri imtihan
edeceğini vurgulamaktadır.

"Bu Kur'an; kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak


tek ilah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri
düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara bir
bildiridir." (İbrahim/52)

“Hâzâ belâgun lin nâsi ve li yunzerû bihî ve li ya’lemû


ennemâ HUVE İLAHUN vâhidun ve li yezzekkere ûlul
elbâb.”

Ayette, birazcık Arapça bilenler anlarlar, kesin bir ifade


ile Lâ manası ve kelimesi olmadan HUVE İLAHUN
kavramı vardır. Yani O ilahınızdır. Benzer şekilde
onlarca ayet mevcuttur. Bu konuda kelime-i tevhidin
ilahlık kavramını ret ettiği söylenemez.

İşte bu noktadan sonra Kuran ne anlatmaya


çalışıyor sorusunun cevabı netleşebilir.

Allah; İnsanların bir ilah’ı olduğunu vurgulamıştır.


Ancak Allah’ın hangi ismini seçip seçmeme
konusunda insanları özgür bırakmıştır. Şayet öyle
olmasa bu kadar çok din dünyada olmazdı.

Hindulardan, Budistlere, Yahudilerden, Hiristiyanlara,


Mecusilerden, yıldızlara tapanlara varıncaya kadar
herkes tek olan özde Allah’ın farklı farklı tecellilerinden
birini kendilerine ilah edinmektedirler. Kim neye
inanırsa inansın, kim neyi kabul ederse etsin 5. veya 6.
boyuta göre Allahın bir ismini, tecellisini kabul etmiştir.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


83

Yani rahman olan varken, ilahlık hiç kimsenin haddine


değildir. Ateistlerden Agnostiklere kadar herkes
varoluşuna bir anlam yükleyerek Allah’ın vasfını bir
isme, bir manaya vermektedirler.

Bu hareketleri kesin olarak Kuran’a göre şirktir. Ve


bunun çok ağır bedelleri vardır.

Bir daha ifade etmeliyim. Diğer dinler; Allah’ın bir çok


adından biri ile inanç oluşturup, Allah’ın sadece Rahman
oluşunu kabul edip, Alim, Gaffar gibi bir çok diğer
özelliklerini ret etmektedirler.

Bu konudaki ayetler şunlardır:

Bakara 115: ''Nereye yönelirseniz ALLAH'ın yüzü


oradadır.''

Hadid 3: “Evvel, âhir, zâhir (görünen) ve bâtın


O’dur. O her şeyi bilir”

Enfâl 17: "Attığında sen atmadın, atan ALLAH`tı!"

Kaf: 16: ''Biz ona (İnsana) şahdamarından daha


yakınız.''

Hud: 56: "Hiç bir canlı yoktur ki yeryüzünde,


Rabbim alnında çekip götürmesin!"

İnsanın, ne yaparsa yapsın Allah’ı Kuran’ın dışındaki


kaynaklarla doğru bir şekilde tanıması mümkün
değildir.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


84

Olayı biraz daha anlaşılır kılayım:

Dünya üzerindeki bütün dinlerin ilahlarını ve kişilerin


var oluşlarına yükledikleri anlamları kıyaslayınız.

Hiçbir ilah anlayışı Kuran’ın anlattığı Allah kadar büyük


değildir. Bakın anlayışlardan bahsediyorum. Bu nokta
çok iyi anlaşılmalı. Yani cisimlere gitmeyin. Kişilerin
kendilerine ilah olarak seçtikleri şeyler Allah’ın Kahhar
olan adını seçmeleri gibidir. Ve bu açıdan Allah’ı en
iyi ve en geniş olarak sunan rahmet kitabı
Kuran'dır. En az 99 isimle de bir mananın, bir
yüceliğin adı çizilmiştir.

Allah öyle Rahmandır ki İnsanlara şöyle demektedir:

''İlah ancak Allah'tır. Ve Allah kuluna kulun dilediğini


verir.'' Yani kul Allah’ı nasıl tanımlarsa tanımladığı
isim ve o ismin özellikleri ile tecelli eder. Ve kul
bunun getirisini mutlaka yaşar.

Düşünün Kahhar olarak inanıp kabul ettiğinizde


diğer vasıflarını kabul etmediğiniz yani
inanmadığınız için Kahhar oluşunu göreceksiniz.

Bu eşyanın kuralıdır. Örnek Allah’ın taş adını ilah


kabul ettiğinizde ve tecelli gerçekleştiğinde
taştan topraklık veya su gibi farklı özellikler
bulamazsınız.

Bu sünnetullah’a aykırıdır. Bu konuda Kuran’ın


çizgileri vardır.

"Allah'ın sünnetinde bir değişiklik bulamazsın."

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


85

(Fetih/23)

Bu noktaya kadar konu mutlaka anlaşılmalı. Şayet


kavrayamadıysanız lütfen sakince konunun üzerinden
bir daha gidiniz.

İşte daha önceki ''İnsan Henüz Yaratılmadı'' isimli


eserimizde vurguladığımız bir gerçek olan Dünyanın
kalubela olabileceği ve burada herkesin kendi dili ile
“Evet Rabbimizsin!” dediğini hatırlayınız.

Burada iman eden tüm insanlar için, Kutsal kelimesi ile


isimlendirilen kitaplar hep bu yönde kişileri uyarmaya
çalışmıştır.

Ve bu açıdan Kuran Allah’ı, Ahirette en az zararla


kurtulacağımız şekli ile anlatan gerçekten
muazzam bir kitaptır. Kıymetini bilene..

''İnsanlar (sadece) “İman ettik” diyerek,


sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar?
Andolsun, onlardan öncekileri sınadık; Allah,
gerçekten doğruları da bilmekte ve gerçekten
yalancıları da bilmektedir. (Ankebut/1,4)

Ayette inananlar değil, insanlar ifadesi vardır. İşte


şimdi sınanma konusuna geçelim. Ve bu konuya
geçmeden önce şirk bu dünyada nelere sebebiyet verir
inceleyelim.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


86

Şirk Deyip Geçmeyin


Şirkin her türlüsü her iki alemde de insanı mahveder.
Zaten bugün insanlığın başındaki belaların da nedeni
şirktir. Esasında Allah'ın; O'nu bulmamız, O'na
ulaşmamız için verdiği duyguların, O'ndan gayrısına
kaymasının, O'na ulaşmamız için verilen duyguyu başka
şeylerde kullanmanın ve NETİCESİNİ yaşamanın
adıdır şirk. Daha anlaşılır bir mana ile ihanetin
adıdır Şirk!.. Ortak bulmanın adıdır şirk.

Ve Şirk deyince üzerinde düşünmeden geçmeyin.


Çünkü en büyük tehlikedir. Zira ya Allah'a
ulaşmak var, yahut gayrısına. Üçüncü bir yol yok.
Aslında ikinci bir yol dahi yoktur. Lâkin sizin
alayacağınız dile indirgenmiştir. Zira Allah hem
Kahhar hem Rahim'dir. Allah'ın hem serinliği
vardır,hem ateşi.

Ahiret için bu kadar büyük tehlike arzeden böylesi bir


şey dünyaya neler yapar kısaca bakalım;

Rabbi Para olanlar; parası olmayanları pek


sevmezler, itibar etmezler, sevgi beslemezler, doğal
olarak küçük görürler ve nihayetinde kibirin,
kıskançlığın, gıybetin tam merkezinde rableri olan para
ile yaşam sürerler. Çevrelerindeki insanlara para için
herşeyi yapar ve yaptırırlar. Bu duygu öyle güçlüdür ki
parayı elde edemediklerinde kendilerini de sevmezler.

Rabbi makam olanlar içinse makamsızlar ayak


takımıdır.

Gereksiz, böcek gibi bir şeydirler. Hatta köle kadar bile


yokturlar. Nihayetinde makamı olmayan ailelerin
çocuklarını bile küçümserler. Bütün dünyaları makam

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


87

üzerinedir. Bu gayret içerisinde dünya hayatlarını heder


eder tüketirler. Makam sahibi olmak veya makam
sahibine yakın durmak için akıl almaz şeyler
yapabilirler. Amaçlarına ulaşamayanlar ise bunalıma
girerek ve bazen kendilerini böcek gibi bir şey görerek
ciddi sorunlar yaşarlar.

Rabbi şöhret olanlar ise, şan ve şöhret üzerine bir


çizgi çeker ve bu çizginin etrafında değer yargıları
oluştururlar. Bizler gibi şöhretsiz insanlar ağzı ile kuş
tutsa çektiği çizgiye uzak olduğu için değersiz ve
önemsiz kalır. Hatta bu çizginin uzağındakiler sadece
numaradır, sayıdırlar. Bir kaç milyon insanın ölmesi bile
ilgisini çekmez. Çünkü önemli olan çektiği çizgiye olan
mesafedir. Bu yüzden çizginin merkezinde olmak ve bu
merkezdekilere yakınlık elde etmek için herşeyi yapar.
Ulaşamayanlar da bir çeşit kaybolmuşluk duygusu ile
perişan olurlar.

Rabbi şehvet ve tutku olanlar için bütün hesaplar


buna göredir. Arkadaşlık ilişkilerinden çalışma
ortamlarına kadar Rableri olan şehvetin rızasını
gözetirler. Hatta facebook gibi ortamlarda şehvetlerinin
onayladığı kişilerle saatlerce hiç alaksız sohbete
katlanırlar. Bununla da yetinmez, şekilden şekile
girerler. Rableri şehvet olanların samimiyetlerini
kendileri dahil hiç kimse bilemez. Ve şehvetin olmadığı
hiç bir etkinlik dikkatlerini çekmez, çok sıkıcı gelir. Bu
bağımlıkları onları asla doğru düşündürmez. Buna
rağmen şehvetlerinin 4 dakikalık rızası uğruna ömür
boyu zindana atılmayı göze alabilirler. Şehvetin rızasına
ulaşamayanlar ise ciddi sapkınlıklara düşebilirler.
Abartılı makyajlar, saçma sapan estetik operasyonları
gibi akıl almaz, gereksiz gizli huylar bile taşıyabilirler.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


88

Başaramadıklarında bir çeşit acayip bunalım ile belki de


psikologlarda soluğu alırlar.

Bu sıralama o kadar uzar ki yazının mesajını bile


unutursunuz.

Sonuç olarak Allah'a bu dünyada ulaşamayan, maalesef


yukarıdaki hastalıklardan, tövbe etmemişse/Allah'a
yönelmemişse, ölünce de kurtulamaz. Bu durum şirki
Allah'ın affetmemesi olarak vurgulanmıştır. Zira
dünyada çok merkezi (!) yerde çok değerli bir arsayı
kapatmaya veya müşteri bulmaya konsantre olmuş,
Rabbi para olan bir iş adamına, gel sana galaksi
vereyim deseniz de asla sizi dikkate almayacaktır.

Maalesef kendi aç gözlülüğünün kurbanı olacaktır.


Zira galaksi nedir, merkezi yerde mi, alıcısı var
mı, piyasası nasıl gibi bir yığın vesvese kişiyi
hakikatlerden perdeleyecektir. Sözde sağlamcılık
yaparak elindekini korumak adına Allah'a ulaşması için
verilen duyguları paraya yönlendirdiği ve arsanın da
para kazandıracağını bildiği için şirkinin neticesi olarak
galaksi teklifinizi reddeder. Zira kişi Allah'a ulaştığında
şirki son bulur. Ve o kişiye bütün kainatı teklif etseniz
bile saptıramazsınız. Allah der ötesini bırakır. Zaten
islamın amaçlarından biri şirksiz bireyler
yetiştirmektir.

Rahman ve Rahim olan Allah'a sığınıp şirkin her türlüsü


için çok içten, ısrarla dua etmekden ve merhametli
olmaktan başka çaremiz yoktur.
Kuran’ın bizim dikkatimize sunduğu müthiş bir mana
mevcuttur. Ve bu mana şudur:

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


89

''LÂ İLÂHE İLLALLAH" Rahmettir

O Allah öyle bir Allahtır ki; İnsanlara ilahlarını bile


seçme özgürlüğü vermiştir. Kim nasıl inanırsa ve neyi
kendine ilah edinirse ebedi olarak O' nun kulu olacaktır.

Ancak Rahman oluşundan kaynaklanan rahmet


sebebi ile de "LÂ İLÂHE İLLALLAH" hediyesi
bizleri bulmuştur.
Allahtan gayrı bir ilahın olması söz konusu değildir.
Kim neyi ilah edinirse edinsin orada Allah vardır.

İnsanın zannı var diye taş ilah olmaz.


İçeriye mana yönü ile işaret vardır.
Paranın kulu ile Allah'ın kulu bir midir?
İnsan'ın kulu ile Allah'ın kulu bir midir?..

İlah'ınız ne kadar büyükse siz de o kadar büyük


olursunuz.

İlah demekse tutku ile bağlanıp, uğruna her şeyi


feda edebileceğiniz, gözü kara bir muhabbetle
bağlandığınız, bir genç kızın hayranı olduğu
Tarkan'ı gördüğündeki gibi çılgınlığı
göstereceğiniz şeylerdir İlah.

Kişinin ilahı futbolcu ise ancak gol aşkı ile yanan seyirci
olur. Kişinin İlahı mal, mülk, otomobilse ancak
otomobilin tamircisi olur. Kişinin ilahı şeyhi olursa
ancak onun halifesi, hizmetçisi olur.

Örnekleri daha net bir çizgiye çekersek, Bulgaristan


Başbakanı'nın temsilcisi ile ABD başkan'ının temsilcisi
bir midir?

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


90

Bu sıralamayı uzatmak mümkündür.

Bütün mesele sizinle ilgilidir. Yoksa taşın veya paranın


yahut başka şeylerin ilah olup olmaması ile alakalı
değildir.
Bütün mesele sizin neyin kulu olacağınız ve neye kulluk
edeceğiniz üzerinedir. Şirk insanın kendisi için beladır.
Yoksa bir Tanrıyı kızdırmanın neticesi üzerine gelen bir
bela değildir.

Ve işte bu açıdan şirksiz iman edenler için "LÂ


İLÂHE İLLALLAH" rahmettir.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


91

İmtihan ve Şirk
İşte yukarıdaki her iki konu başlığı ile biraz sonra daha
detaylı ifade edeceğim konuya sizleri ısındırmak
istedim. Artık biraz daha aklınıza yatmış olarak, konuyu
sindirmiş olacağınızı umuyorum. Böylece biraz daha
anlamaya yaklaştınız.
Ankebut 1: ''İnsanlar (sadece) “İman ettik”
diyerek, sınanmadan bırakılacaklarını mı
sandılar?''

Bu dünyada herkes kendi hali ile ve aklı ile Allah’ın bir


ismini, sıfatını veya bir yöndeki vechini kendine ilah
edinerek sorumlu oldu. Bu manayı çokları
sindiremeyecek ve kaldıramayacaktır ancak sabırlı olup
okumaya devam ediniz.

Hindulardan, Hristiyanlara kadar herkes kendine en


uygun ilah’ı seçmekte. Bütün seçtikleri Allah’ın ayrı ayrı
isim ve manaları, yani vechidir. Bunun hakikatte boyut
örnekleri ile nasıl olduğunu vurgulamıştım.

İşte Hristiyanlar ölümle beraber, yani yaratılış


tamamlanınca verdikleri söz gereği imtihana tabi
olacaklar. Kuran Allah’ın rahmet yüzünü ilah
edinmemizi önerirken Hristiyanlar ‘O’na oğul vererek,
‘O’nu insan makamına indirgemişlerdir. Ve İnsan ilah
olursa nasıl olur düşünün bakalım. Nasıl ki taşı ilah
kabul etmek ve toprağı inkar etmek taşın özelliğini
değiştirmezse, maalesef Hristiyanlar “iman ettik”
sözüne nispeten imtihan olacak ve çoğunluğu
kaybedecektir. Zira bir taş gibi insanın da
geleneksel bir doğası vardır. Ve bu doğa tarih

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


92

boyunca halkına neler yapmış defalarca


göstermiştir.

Züntikam olan Allah muhteşem bir final


hazırlamıştır. Bu olay İslam kültüründe kabir
hayatı, berzah hayatı gibi betimlenmiştir. Zaman
kavramının ne olduğunu vurguladık zaten. Zaman
dışı bir imtihan gerçekleşecektir. Yer çekiminin
etkilerini zaman’a vererek hesap gibi acayip bir hal
oluşturup trilyon yıl gibi saçmalıklarla uğraşmaktayız.
Yani iş çok farklı olmaktadır.

Kabir hayatı dediğimiz 4. boyutta yaşanan bu hal


kişinin kendi eli ile gerçekleşmektedir.

"Başınıza ne musibet gelirse, kendi elinizle


işledikleriniz yüzündendir." (Şura/30)

Çünkü kişi ineği kendine ilah edindiğinde bunun nasıl


bir şey olduğunu çok feci bir şekilde yaşayarak, isyan
edip imtihanı kaybedecektir. Zira en küçük serçeden
kartala kadar her yerde hazır ve nazır olan isimlerinden
biri Şehid olan rabbimiz var karşımızda. Şehid şahit
gibi manalar taşısa da muhteşem bir ifade ile ”Her an
her yerde, hazır ve nazır” manası taşımaktadır.

İşte Allah’ı ilah kabul etmeyen ne kadar düşünce, ekol


varsa asla baş edemeyecekleri ve kazanamayacakları
bir imtihan onları beklemektedir..

Düşünsenize bir insanı ilah kabul etmenin getirisini..


Dünya üzerindeki mükemmel düzeni her daim ayakta
tutup, yaratılışı devam ettireni görmeyip, ondan

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


93

gayrısını görmenin neticesi olarak maalesef kişi


bunun getirisini yaşar. Bu dünyada ilah edindiği
varlığı orada karşısında ilah olarak bulur. Ve
büyük sancı, ıstırap başlar. Çünkü burada
mükemmel olan yüz hatları bile orda karışık olur;
gözü arkasında, bazen görüp, bazen kör, kulağı
ayağının altında ve ancak bir ineğin zekası
nispetinde inanmanın ve şirk koşmanın sonucu ile
kafasında oluşturduğu tanrı, bu kişiye ilahlık
yapar.

Bu dünyada Rahman olan Allah’ın inanılmaz, muhteşem


düzenine öyle hasret kalır ki! İş işten geçmiştir. Ve
bazen adına cehennem dediğimiz kabus başlar. Kişi bu
ilahı kendi yaratmıştır. Ve ne ile imtihan olacağını kendi
belirlemiştir.

Maide 46-47:"İncil ehli Allah'ın onda indirdiği


ile hükmetsin. Allah'ın indirdiği ile
hükmetmeyenler fasıkların ta kendileridir.
(Ey Muhammed!) Sana da o Kitab'ı (Kur'an'ı)
hak, önündeki kitapları doğrulayıcı, onları
gözetici olarak indirdik. Artık Allah'ın
indirdiği ile aralarında hükmet ve sana gelen
haktan ayrılıp ta onların arzularına uyma.
Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol
koyduk. Eğer Allah dileseydi elbette sizi tek
bir ümmet yapardı. Fakat verdiği şeylerde sizi
imtihan etmek için ümmetlere (?) ayırdı. Öyle
ise iyiliklerde yarışın. Hepinizin dönüşü

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


94

Allah'adır. O zaman anlaşmazlığa düşmüş


olduğunuz şeyleri size bildirecektir. "

"Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol


koyduk. Eğer Allah dileseydi elbette sizi tek
bir ümmet yapardı. Fakat verdiği şeylerde sizi
imtihan etmek için ümmetlere ayırdı."(?)

Her kes için bir model,bir yol koyan Allah bunu


şuanda yaratıyor.Herkes beğendiği bir dini kabul
ediyor.Orta da yanlış yok! Eğer Rahman dileseydi
tabi ki tek bir ümmet olurdu.Ancak buradan
aldıklarınızla sizi imtihan etmek için bir kolaylık
olarak ümmetlere ayırdığını söylüyor..

Ve Allah’ın Şehid olması, Kahhar olması ile


Musavvir oluşu insanın zannı ölçüsünde bu kişinin
oluşturduğu vasıflardaki ilah olarak bu kişiyi
imtihan eder.

Örnek;

İnsan Allah’ı bir sistem olarak tanırsa ve bu


sistemden rahmeti ve merhameti kaldırdığında
göçtüğü alemde aynen inandığı gibi bir şey
bulacaktır. Ve iş hayli zorlaşacak. Merhametin
olmadığı, laftan anlamayan muhteşem bir makine
ile başı belaya girecek!

Veya Vahdeti Vücud inancı ile göçtüğü alemde


hiçbir yere adım atmayacak, utancından

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


95

kıpırdayamayacaktır. Bütün bu kurguları


çoğaltmak kesinlikle mümkündür.

Kuran’ın anlattığı Allah’ı esmalarla öğrenerek


baktığımızda, Subhan Allah çizgisinin dışındaki
her duruşun final noktası çok sıkıntılı duruyor.

Rabbim hepimizin yardımcısı olsun!

Sonuçta muhteşem bir durum karşımıza çıkmaktadır.


Kul er ya da geç anlayacaktır ki bütün başına
açtıkları kendi yüzündendir. Ve anlayacaktır ki
Allah hiç kimseye zulmetmez.

Bu satırları okuyanlar artık aşağıdaki ayetin nasıl


kusursuzca yaşandığını anlamış olmalılar. Aksi halde
yeniden anlayarak konuları okuyunuz.

"Başınıza ne musibet gelirse, kendi elinizle


işledikleriniz yüzündendir.'' (Şura/30)

Bu olayların, kuantum dediğimiz ve kitabımızın da


konusu olan boyut konuları ile işleyişini anlatmam
uygundur.

Kitap boyunca sürekli olarak insanların 4. boyutta bir


açılım gerçekleştirdiğini ifade etmiştim. Bu konuyu
netleştirelim şimdi..

"Her nefes alışımızda ciğerlerimize yarım Litre temiz


hava dolar: böylece Günde 12,000 litre hava tüketiriz,
yani, Havanın litresi 1,29 gram geldiğine göre, 15
kilogramdan fazla.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


96

Hava renksiz, tatsız ve kokusuz olduğu için, varlığını,


rüzgâr biçiminde esmedikçe, hiç belli etmez."

Bir günde 12 bin litre hava tüketmek ve bunu yaparken


havadan hiç bir şey eksilmemesi çevremizde
gerçekleşen sayısız olağanüstü işlerden birinin her gün
içimizde gerçekleşirken hiç bir şekilde görmeyip fark
etmemek başka önemli gözden kaçanların olduğunu
gösteriyor..

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


97

İnsanın Ağacı Olan Ruh


İnsanlar genelde ruhlarını bedenleri gibi
zannetmektedirler. Bu büyük bir yanılgıdır. Zira insan
bedeni, tohum örneğimizde vurguladığımız gibi 3
boyutlu dünyayı algılayan bir tohumun kabuğudur. Ve
bu kabuk 4. boyuttaki ağaç sebebi ile yıpranmaktadır.

''Sizi çamurdan yaratıp, sonra bir ecel koymuştur.


Belirli bir ecel de kendi katındadır. Böyle iken siz
hala kuşkulanıyorsunuz." (Enam/2)

İşte çamurdan yaratılan bedenimizin bir eceli bir de


ruhumuzun eceli vardır. İnsan ruhu tohum örneğimizde
vurguladığımız 4. boyutta sürekli gelişen bir ağaç
gibidir. Herkesin Rahman olan Rabbimizi anması
nispetinde gelişim gösteren ancak 3. boyuttakiler
tarafından fark edilmeyen bedenleri mevcuttur.

Ve bu bedenler kuantum bir yapıdan AN’ın


değerlendirilmesi ile açılım yapılmaktadır. Yani
büyümektedirler.

Bu açıdan sevgili peygamberimiz (s.a.v.) bu noktayı


şöyle belirtmiştir: ”Dünya ahiretin tarlasıdır, ne
ekerseniz onu biçeceksiniz.”

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


98

Nasıl ki insanın, 3 boyutlu dünyamızda


algıladığımız bedeninin yüzde 90’ını su
oluşturmakta ise, 4. boyuttaki bedenimiz de
kelimelerle, fikirlerle, düşünce ve niyetlerle
dönüştürülerek biriktirilen anlardan
oluşmaktadır. Ve bu beden’e ne gönderirsek onu
bulacağız.

Bu bazen Allah’ın isimlerini düşünerek geçirdiğimiz


dakikalardan olur, bazen de namaz için ayırdığımız
yaklaşık 40 dakikalık anlardan oluşur. Bütün anların
yegane gayesi Rabbimiz olan Allah’ı anmak üzerinedir.
Rabbimizi andığımız zaman dilimlerini 4. boyuttaki,
adına 'ruh' dediğimiz bedenimize, dünyamıza
göndeririz. Kuantum bir yapı olarak algıladığımız bu
ruhun özelliği inanma üzerine kurulu oluşundandır.

Yani bir şeyi yapmasak bile çok istediğimizde o an


geleceğe yani ağacımıza/4. boyuta din kültürü dili ile
Ahiret’e gönderilmiştir.

"Her insan, geleceğe ne gönderdiğine baksın."


(Haşr/18)

Bu yüzden şirksiz inanmak hayati bir önem


taşımaktadır. Çünkü kabuğun yani bedenimizin
iflasından sonra gönderdiklerimizi bulacağız. Eğer
Kuran’ın ifade ettiği en az 99 ismi ile bir Allah’ı tanırsak
bu, ağacımızı inanılmaz bir şekilde dönüştürecektir.
Aksi halde kim ne kadar Allah’ı tanıyorsa o kadar
bulacaktır.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


99

"Her insan geleceğe ne gönderdiğini, geride ne


bıraktığını bilecek." (İnfitar/5)

Ahiret ve bu dünya aynı anda gelişmektedir. Bu


dünyadan yıldız veya galaksi gibi görünen yapılar 4.
boyut için düşsel bir ruhtur. Nasıl ki 3. boyutta toprak
olarak gördüğümüz şey 4. boyutta bir takım ışınsal yapı
olarak görünüyorsa, dünya üzerinden görünen o sayısız
yıldız, galaksi gibi şeyler de balon insan örneğinde
olduğu gibi, bu dünya üzerindeki gelmiş, geçmiş tüm
canlıların buradan gönderdikleri ile oluşturdukları bir
alemdir.

İşte bu alem inandığımız ve elde ettiğimiz ilimle


şekillenmektedir. Yaptığımız zikirle dönüşen zaman
neye inanıyorsak kuantum yapı gereği bize onu
hazırlamaktadır.

Bu alemde başarılı bir duruş sergileyen ve eğitimini en


iyi derece ile tamamlayan müminler için Halifelik
dediğimiz muazzam bir emanet söz konusudur.

Bir çok İslam alemi bu halifelik kavramının içini


dolduramamış ve açıklayamamışlardır. Ayrıca bir
devlet memuru olmak için yıllarca eğitim gören
insan Halife olmak için de Rabbimiz tarafından
şirksiz bir hayata davet edilerek eğitilmektedir.

"Rabbin meleklere, ben yeryüzünde mutlaka bir


halife yaratacağım demişti." (Bakara/30)

Eğitim sonunda şirksiz inanmayı başarabilen; Allah’tan


aldığı ile, kendi kelimeleri ve zikirleri ile zamanı

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


100

dönüştürmesi neticesinde oluşan ve binlerce dünyası


olan bir galaksiye 4. boyuta hakim bir şekilde halifelik
yapacaktır.

Bu dünyadan galaksi gibi algılandığı için uzay konulu


kelimeleri kullanmak zorundayım. Ancak Allah’a vekil
olmak, Allah’a halife olmak ancak şirksiz inananlar
içindir. Bu kişilerin ruhları kuantum bir yapı iken algıları
dilerse 3. boyutlu bir dünyada diledikleri kişi olarak
yaşamlarını sürdürebilirler.

İnsanlar şirksiz inanırlarsa bu dünya üzerinde


gördükleri tüm yüzleri Allah esasında halife dediğimiz
yaratılış amacı için bu insanlara öğretmek adına
yaratmaktadır. Bu kişiler gördükleri hiçbir yüzü,
duydukları hiçbir sözü asla kaybetmeden 4. boyuttaki
kuantum yapılarına bilinç dışı gönderebilmektedir. Buna
bazıları hafıza demektedir

4. boyuttaki kuantum yapıyı parçalayarak 3. boyuta


insan bedeni olarak yansıtmanız mümkündür. İşte bu
bedenlere yüz vermek istediğinizde, bu 3 boyutlu
dünyada eğitim esnasında gördüğünüz yüzlerden
dilediğinizi verebilecek ve hatta halife dediğimiz siz
gömlek gibi kullanabileceksiniz. Bütün bunları 4. boyutu
algılayan biri bu dünya üzerinde gerçekleştirebilir. Ve
çok basittir.

İşte şirksiz iman edenler için bu olay son imtihandır da


diyebiliriz. Bu yüzden insanlara 'inandıkları vardır'
derken 4. boyuttaki ağacın büyüyüşünü
kastetmekteyim.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


101

Bu izahlarda çok sıkıntılı manalar vardır. Ancak başka


türlü anlatmam mümkün görünmüyor. Bu yüzen bu ip
uçlarını kendi dünyanızda değerlendirip elekten
geçirmeniz uygundur.

Bu noktada Namaz konusuna değinmeden


edemeyeceğim. Çünkü namaz şirksiz inanmaya bizi
götüren çok önemli bir şeydir. Zamanı doğru bir şekilde
kullanmaya ısrarla teşvik vardır. Ve anmak başka dilde
olmaz. Allah’ı anmak ana dildedir.

Bu anma esnasında İslam, Allah’ı en gelişmiş bir bilgi


ile insanlara hatırlatmaktadır. Oruçtan, namaza,
zekattan, sadakaya kadar yegane hedef Allah’ın
hatırlanması üzerinedir ki Allah da bizleri hatırlasın.

İşte bu noktada uzun yıllar bir türlü cevap veremediğim


ana dilde ibadet konusu hakkında birkaç satır fikir
beyan etmem sizleri daha net bir çizgiye getirecektir.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


102

Türkçe Zikir ve Türkçe İbadet

İmam Hatip Lisesi yıllarım boyunca kafamı karıştıran


ve bir türlü cevap bulamadığım gibi hocalarımın
doyurucu ve ikna edici bir cevap da veremediği bir konu
aradan geçen yıllar sonrasında cevap buldu.
Bu konu benim kadar hepinizin kafasına takılmıştır.
İşte bugün 5. Boyutta İnsan isimli okuduğunuz kitapta
bu konu Rabbime şükürler olsun açıldı.
Ve bununla beraber tüm konular tespih taneleri gibi
geldi.
Hiç kimsenin itiraz edemeyeceği kanısındayım.
İslam'da Rahman’ın adı olan Allah ismi hariç her şeyin
Türkçe yapılabileceğini söylüyorum.
Yıllardır çeşitli kurallar ve kaideler bilerek veya
bilmeyerek Müslümanlara sunuldu.
Kimi başardı kimi başaramadı.
Dini kaidelerin toplumsal bazda tek bir amacı vardır.
Doğadaki olayların tek amacı vardır.
Hatta etrafınızda cereyan eden olayların bile
amacı aynıdır.
Yağan yağmurdan, kardan tutun da toprak
kaymasından, depreme kadar; rengarenk
kuşlardan, yılanlara ve balıklara kadar her şeyin
bir tek amacı vardır. Etrafınızda cereyan eden
olaylar, hastalığınız, açlığınız, yoksulluğunuz,
zenginliğiniz, dostlarınız ve çocuklarınız..
Bu amaç insanla ilgilidir.
Bu amaç ALLAH’I hatırlatmaktır.
Şu an gözlerinizin ve algılarınızın size sunduğu
onca şeyin nedeni, sizin Allah’ı anmanız içindir.
Gökten yağan birbirine benzemeyen kar
tanelerine bakarak, bu eşsizlik karşısında

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


103

Yaratanı düşüneceksiniz.
Göreceksiniz ki; yağmur dünyaya belli bir miktarla
yağar. Ölçümlere göre, dünyadan bir saniyede 16
milyon ton su buharlaşmaktadır. Bir yılda bu miktar
505 trilyon tona ulaşır. Yine her yıl Dünya'ya aynı
miktarda yani 505 trilyon ton yağmur yağar. İşin ilginç
yanı bu miktar her yıl aynıdır, hiç değişmez. Ve daha
onlarca sebep size sürekli olarak Allah’ı
hatırlatacak.
Bütün çevresel olaylar yetmez gibi Kuran baştan
sona anmaya davet etmektedir.
''Allah’ı anmak en büyük şeydir!..'' (Ankebut/45)
''O halde Allah'ın nimetlerini hatırlayın ki kurtuluşa
eresiniz.'' (Araf/69)
Daha çok sayıda ayet bu noktaya işaret
etmektedir. Tüm gaye anmaya, hatırlamaya
yöneliktir.
İşte bu noktadan sonra ikinci bir pencereden bakışa
ihtiyaç duyulmaktadır.
Çünkü insanlar bütün bu işleri Allah’a tapınma
mertebesine taşımış, bazıları daha farklı manalar
yüklemiş ve konu anlaşılmaz haller almıştır.
Kuran ise şayet kul Allah’ı anarsa Allah’ın da kulu
anacağını hiç tartışmasız vurgulamıştır.
Ayet şöyledir: ''Öyle ise Beni anın ki Ben de sizi
anayım.'' (Bakara/152)
İşte esas mesele ve mutlak mesele ve bekli de
hakkında on kadar kitap yazılabilecek ayet:
''Öyle ise Beni anın ki Ben de sizi anayım. Bana
şükredin ve Beni inkâr etmeyin.'' (Bakara/152)
İşte ibadetlerin, iyiliklerin ve hatta aklınıza ne gelirse

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


104

her şeyin arka planındaki gerçek!


Şeytanın gözden kaçırdığı müthiş hakikat.
Kitapta çok sık vurguladığım ve genişçe izah ettiğim
üzere zaman su gibi kullanılan bir şeydir. Su veya
okyanus 2 boyutlu dünyada neyse zaman algısı da 3
boyutlu dünyada odur.
Su nasıl ki bedenimizin 4/3'dür. İşte zaman da 4.
boyuttaki bedeninizin gıdasıdır.
Siz Allah’ı anarak zamanı dönüştürürsünüz. 4. boyutta
kelimeler, fikirler ve düşüncelerden oluşan kuantum
bir varlığınız mevcuttur. Ve bu varlık zamanın
dönüşmüş şeklinden oluşmaktadır.
Mesela 2 boyutlu bir dünyada yaşayan küçük
yuvarlak cevizi tasavvur ediniz. Cevizin toprağa
ekildiğini hayal ediniz. Diyorsunuz ki cevize:
''Dünya ahiretin tarlasıdır. Bu suyu doğru kullan.
Ne ekersen onu biçeceksin.''
Zavallı ceviz ahirette/3. boyutta kendinden bağımsız bir
şeyler hayal edip bir türlü taşları yerine oturtamıyor.
Oysa cevizin 3. boyutta kendinden hiç ayrılmayan
bir dünyası vardır. 3. boyutta yaşayanlar buna
ağaç demektedirler.. (?)
Daha önceki kitaplarımızda insanın yaratılma sürecinin
tamamlanmadığını, aşama aşama durumların devam
ettiğini ve bu dünya hayatının da aşamalardan biri
olduğunu vurgulamıştım.
İşte küçük, yuvarlık ceviz; suyu doğru kullanırsa
devasa bir ağaca ve her çeşitten meyveye ve daha nice
şeylere dönüşebilmektedir. Ceviz kendini kabuk
zannederek gerçek kendinden yani ağaçtan bilgisiz
olduğu gibi belki de milyarlarca insan bu bilgiden
mahrum bir şekilde kendilerini beden yani kabuk

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


105

zannederek 4. boyutta dönüştürdükleri zamandan


bihaber hayat sürüyorlar.
İşte bütün mesele insanın Allah’ı anması ile ilgilidir.
Ahirette kullanmak üzere sürekli olarak an biriktirir,
dönüştürürsünüz. Suyla çay da yapılır, kahve de yapılır.
Allah'ı andığınız an ne kadar çok ise o kadar cennet
vardır..
(Konular hakkında çok fazla bilgi kitapta verilmiştir.)
İşte Allah’ı anmak her şeydir. Zira asıl gaye ise
Allah’ın kulu anmasıdır. Yoksa Allah’a yağcılık,
hoşafçılık vb.. konular değildir din.
4. boyutta cevizin ağacı gibi düşünceleriniz, fikirleriniz,
kelimelerinizden oluşan kuantum varlığınız için, 4.
boyutun yapısı itibarı ile 3. boyutun yukarı-aşağı
tanımlaması gibi 4. boyutta cennet ve cehennem
tanımlaması bulunmaktadır.
Şehvet vb. tutkularla heder ettiğiniz zaman bugün
kontrolsüz gıdaların fazla kiloya neden olup sağa
ve sola genişleme olduğu gibi 4. boyutta da
cehenneme doğru açılım gerçekleşir.
(Konular hakkında kitapta detaylar ve çok fazla
açıklama mevcuttur.)
İşte namaz yani salat “O”nu anmak ve “O”na
ulaşmaktır ki böylece O bize ulaşsın. Nasıl ki ceviz
ağacının budanmaya, bakıma, GÜNEŞ GÖRMEYE
ihtiyacı varsa, ahiret dediğimiz 4. boyutta bizlerin de
bakıma ve ilgiye ihtiyacı var. İnsan zamanı Allah’ı
anarak dönüştürüp Allah’ın rahim oluşunu doyasıya
yaşar.
İşte bütün mesele Allah’ı anmak üzerinedir.
Şimdi etrafına bak! İğneden ipliğe incele. Seni
neler Allah'ı anmaktan uzaklaştırıyorsa oradan

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


106

veba varmış gibi kaç! Aksi halde başın beladadır.


İşte ibadetler; dünya hayatına dalıp, araba, ev, yat,
kat, makam peşinde koşan insanlara Allah’ı hatırlatmak
üzerine kural olarak konmuştur. Zira Allah’ın anılmadığı
namaz olmamıştır, yahut oruç veya sadaka, zekat...
Allah’ın anılmadığı anlarla yapılan işleri Kur’an riya,
kibir, gösteriş olarak zaten betimlemiştir.

Öte yandan kişi matematik kitabını okurken Allah’ı


anıyorsa, diğeri Kuran'ın Arapçasını okuyup aklı başka
yerlerdeyse Allah’ı anmayan Kuran okumuyordur.
Kuran’ın en büyük etkisi Allah’ı hatırlatmasıdır. Ve en
faziletli iş Kuran’ın mealini okumaktır.
İşte konu başlığımız burada cevap buluyor. İnsanlar
Arapça bilmedikleri taktirde, dilleri okurken akılları biraz
sonra başlayacak dizide, yahut maaşındaki prim
artışında veya çocuğun okul masrafında olacaktır.
Maalesef bundan kaçış yoktur. Ya Arapça öğrenerek
yaklaşmalı, ki bu hayli zordur, ya da geriye tek yol
kalıyor; ibadet dilinin Türkçe olmasıdır.
Bu konuda bütün mesele Allah’ı anmaktır, ki kitap
boyunca bu konulara sık sık vurgu yaptım. İnsan Allah’ı
anarak zamanı dönüştürüyor, ki buna su örneğini
verdim. Kaynar su ile serin su bir değildir.
İnsan, Allah’ın adı hariç, O’nu andığı sürece hangi dili
konuştuğunun asla önemi yoktur. Mesele zamanı
dönüştürmektir.
Kişi namaz esnasında Fatiha’nın Türkçesi ile zamanı
müthiş bir şeye dönüştürebilir.
Yeter ki vesveseye düşmesin.
"Andolsun ki Kuran’ı öğüt olsun diye

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


107

kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?''


(Kamer/17) İnsan anlamaz ise nasıl öğüt alacak?..
''Biz, onu anlayasınız diye, Arapça bir Kur'an
olarak indirdik." (Yusuf/2) Anlamak vurgusuna
dikkat.
"Bu indirip, hükümlerini kesinleştirdiğimiz
suredir. Öğüt alasınız diye onda apaçık ayetler
indirdik." (Nur/1)
"Doğrusu bu Kur'an sana ve ümmetine bir
öğüttür, ondan sorumlu tutulacaksınız."
(Zuhruf/44)
Bütün mesele Allah’ın kulu anmasıdır. İşte insan,
zamanı anarak dönüştürür. Ve bu yüzden hangi
kelimeyi, hangi dili kullandığınızın zerrece önemi
yoktur. Yeter ki Rabbimizin Adı Allah’ı hatırlayın,
anın.
Esmalarla da zikretmek aynı şeydir. Kişi isimlerin
manası ile birlikte mutlaka ama mutlaka Allah
adını zikrederse, amaç fazlası ile hasıl olur.
Mesela Kaviyy; Zaafa ve Zayıflığa uğramayan, çok
güçlü Allah! demektir.
Türkçe olarak anlayarak ve algılayarak zikretmek
aynı sonucu verir.
Aynı hedefe ulaştırır.
Öyle yürekten Allah diyenler vardır ki bütün esmalar ile
zikretmiş gibi olurlar. İşte siz kelimeler üzerindeki
manalar ile rabbimizi anarsanız o andığınız zaman sizin
olur. Çay bir kelime ise, su bir zamandır. Bu açıdan
bütün duaların ve salavatların ve daha bütün kuralların
yegane amacı Allah’ı hatırlatmaktır. Zaman çok
değerlidir. Bu açıdan Allah’ı anarak dönüştürdüğünüzde,
4. boyuttaki düşünceleriniz ve kelimeleriniz ve

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


108

fikirlerinizden oluşan varlığınız, cennet yönüne doğru


açılım gerçekleştirir.
(Kitabımızı tümden okuyunca ciddi anlamda
İslam’ı anlama adına fikirlerinizde devrim
meydana gelecektir.)
Allah öyle Rahmandır ki, O’nu hatırlamanız için
gördüğünüz her şeyi yaratmış ve size yakın
kılmıştır. Arka planda Rahim esmasını kulun
yaşaması vardır.
Sonuç olarak Allah’ı anabiliyorsanız, ibadetin
veya zikrin hangi dilini kullanırsanız kullanın...
''Hac ibadetlerinizi bitirince, babalarınızı andığınız gibi,
hatta ondan daha kuvvetli bir şekilde Allah'ı anın.''
(Bakara/200)
''Sayılı günlerde Allah'ı anın.'' (Bakara/203)
''Allah'ın size öğrettiği şekilde O'nu anın.''
(Bakara/239)
''..Ve üzerine Allah'ın adını anın.'' (Maide/4)
''..Allah'ın ismini anınız.'' (Hac/36)
Bir de şu ayet üzerinde düşünün: "Onlar her daim
namazdadırlar." (Mearic/23) Ayette devam vurgusu
gözden kaçmasın.

Bu konudan sonra, bütün bu bilgileri idrak ettikten


sonra, Allah’ın bir isminden, bir özelliğinden bahsetmek
istiyorum. Özellikle konumuza devam edeceğiz. Ancak
bu ismi bilip, bu isimle rabbimize dua etmeyi ve onu
anmayı ihmal etmeyiniz.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


109

Allah'ın FALİKUL İSBAH İsmi


''Şüphesiz Allah, taneyi ve çekirdeği yarıp
filizlendirendir. Ölüden diriyi çıkarır. Diriden de ölüyü
çıkarandır. İşte budur Allah! Peki (O’ndan) nasıl
çevriliyorsunuz?" (Enam/95)

"O, karanlığı yarıp sabahı çıkarandır. Geceyi


dinlenme zamanı, güneşi ve ayı da ince birer hesap
ölçüsü kıldı. Bütün bunlar mutlak güç sahibinin,
hakkıyla bilenin takdiridir (ölçüp biçmesidir).
(Enam/96)

FALİKUL İSBAH: Tan yerini ağartan/yaran.


(Enam/96)

FALİKUL HANNİ VE'N-NEVA: Çekirdeği Yarıp


Filizlendiren. (Enam/95)

Allahın bu Falikul işareti ile başlayan ismi esma el


hüsna kitapçıklarında ve izahatların da bulunmaz. İbni
Abbas: ''Falik yaratmaktır.'' derken başkaları da
''yarmaktır'' demiştir. Şöyle izahı mümkündür; bir
çekirdeği yarıp ondan faydalı ve yararlı şey çıkartan iki
manayı da bir noktada birleştirmektedir.
Tan yerini ağartan, sabahı getiren, karanlığı kovan gibi
anlamları vardır. Aynı zamanda 5 tane ismi mana yönü
ile kapsamaktadır. Karanlık cahillikle eş değerdir.
Cahilliği ancak bilgelik ve irade kovalar. Bu da Allah'ın
Alim esması ile Murid esmasını yani bilge ve iradeyi
görürüz. Çekirdeği yarıp yararlı şeyler yaratması yani
hayat vermesi ise Hayy yani hayat veren oluşunu
hatırlarız. Bu esmalar Kadir oluşu ile çekirdeğe hayat
verirken, aydınlatması ile de Nur tecelli eder..

FALİKUL işareti ile başlayan Falikul İsbah Esması;


Hayy, Kaviy, Alim, Murid ve Nur isimlerini

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


110

kendinde toplar.
Bu esmayı cehaletten kurtulmak için dua ederken
zikrediniz.
Anlaması ve idraki zor şeyleri okurken bu esma ile
Allahı zikretmek ve yardım talep etmek işleri
kolaylaştırır. Derslerini anlamayan çocuklara bu esmayı
manası ile öğretiniz.
Özellikle faydasız ilmin ve karanlığın kol gezdiği sabaha
hasret kaldığımız ve fitnenin her yeri kuşattığı
günümüzde şu şekilde ısrarla dua etmeliyiz:

''Ey FALİKUL İSBAH (Karanlıkları kovalayan, tan


yerini ağartan) Rahman ve Rahim olan Allahım!
Bu karanlıkları kaldır. Hayatımı aydınlat.
İşlerimi kolaylaştır ve cehaletimi gider. Amin.

Gücümüz ve idrarımız yettiğince izaha çalıştık.


Kusurlarımız mutlaka vardır..

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


111

İnsan ve Yörüngesi
Sürekli kafamı kurcalayan ve bir türlü ucunu
yakalayamadığım ve hala tam olarak aynı anda
göremediğim bir konuyu şimdi size açacağım.

İstanbul istikametinden Kayseri’ye giderken otobüse


baktım ve Dünya’nın uzaydaki yeri gibi konuları
düşündüm. “Milyonlarca ton ağırlığındaki yıldızlar,
gezegenler, galaksiler ve galaksi kümeleri uzay içinde
müthiş bir süratle hareket ederler. Üzerinde
yaşadığımız Dünya saatte 1670 km hızla kendi
ekseni etrafında, 108.000 km hızla güneşin etrafında
döner. Güneş sisteminin galaksi merkezi
etrafındaki dönüş sürati saatte 720.000 km iken,
Samanyolu Galaksisi'nin uzaydaki hızı saatte
950.000 km'dir. Durmaksızın devam eden hareket
öylesine yoğundur ki, Dünya ve Güneş Sistemi her sene
bir önceki sene bulunduğu yerden 500 milyon kilometre
uzakta bulunur.

İşte biz de son derece astronomik hızlarda hareket


eden bu gök cisimlerinden birinde yaşamımızı
sürdürüyoruz. Üstelik üzerinde bulunduğumuz Dünya
tüm evrenle kıyaslanınca son derece küçük ve sıradan
kalır.

Bu inanılmaz dengeler, aslında dünya üzerindeki


hayatın pamuk ipliğine bağlı olduğunu ortaya
koymaktadır. Bana göre ise inanılmaz bir çizgidir bu.
Gök cisimlerinin hareket ettikleri yörüngelerdeki
milimetrik değişimler, kaymalar çok önemli sonuçlar
doğurabilir. Hatta öyle ki, Dünya üzerinde yaşamak
mümkün olmayabilir. Dünya üzerinde yaşamak!

“İnsan ise dünyanın dönüş hızını dahi hissetmeden(?)

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


112

çok kararlı ve güvenli bir sistemin içinde


yaşarmışçasına hayatını sürdürür.”

Bazı insanlar bu anlatılanları fazla düşünmezler;


düşünmedikleri için de gerçekte ne derece olağanüstü
koşullarda hayat sürdürdüklerini fark edemezler. İçinde
yaşadığımız evrenin belli bir amaçla var edilmiş
olduğunun kendileri için ne kadar önemli olduğunu
bilmezler. Bu dünyada neden bulunduklarını, bu kadar
hassas dengenin evrende nasıl oluştuğunu merak bile
etmeden yaşayabilirler.”

Konunun en başına dönüş yaptığımızda aslında


Kayseri'nin bana getirildiğini hissettim. Zira saatte
1670 km, düşünen biri için korkunç bir hızdır. Bu hızda
giden bir şey üzerinde daha hızlı gitmediğiniz sürece
hiçbir yere hareket edemezsiniz. Ancak kendi
ekseninizde dolaşır durursunuz.

Bir an, içinde bulunduğum otobüsün aslında hareket


etmediği, saatte 1670 km hız yapan dünyanın ve bu
hızla oluşan yer çekiminin etkisinden kurtulmak adına
direndiği zannındaydım. Çünkü otobüs direnç
gösterirken yerçekiminden ve bu hızdan 10 saat kadar
kendimi koruduğumda, Kayseri'nin bana geldiğini
görüyorum. İlginçtir. Bu direnci bıraktığımda, bu sefer
benim hareketim ve talebim olmadan Dünyanın, oluşan
yer çekimi ile beni aslında yine bir çivi gibi yere
mıhlamış olduğunu tasavvur ediyorum.

Konu hakkında bir çok makale, belgesel, bilimsel video


aramama rağmen size verdiğim bilgiler dışında pek bir
şeye denk gelmedim. Tüm bu anlattıklarımı kafanızda
canlandırmanız için çift loblarınızın aynı anda çalışması
gerekmektedir. Aksi halde 1670 Km hız ile hem kendi
ekseninde hem uzayda giden bir şeyin içinde bu akışı

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


113

hissetmeden durmak, direnmek pek mümkün


görünmüyor. Ve gidiyorum, yürüyorum zannederken
sadece yer çekimine ve bu hıza karşı bir çeşit direnç
göstermekteyiz.

Bir örnek vereyim. Bir an için yer çekiminden


kurtulduğunuzu düşünün. Aslında sadece yer
çekiminden kurtulup yerinizde sabit olmanıza rağmen
dönüş devam ettiği için tüm hareket edenler tarafından
uçuyor ve hareket ediyor görünürsünüz. Oysa hareket
eden seyirciler ve dünyadır.

Kuşlar da, gemiler de aslında yer çekimine karşı bir


çeşit direnç sağlayarak dünyanın hareketi ile hareket
eden bizler tarafından uçuyor, yüzüyor veya gidiyor
olarak algılanmaktadır. Bilimsel olarak, aklın
kavrayacağı şekli ile giden dünyanın hızına takılmış
bizlerizdir.

Bu nokta sanıyorum anlaşıldı. Nasıl ki bedenlerimiz bir


yere gitmek istediğinde aslında orası bize gelir. Siz
akışa çok küçük sabit olduğunuz yerde bir kanat çırpma
kadar müdahale ederek mekanın kendinize gelmesini
sağlarsınız.

İnsanın ayağına sadece mekanlar gelmez. Aslında


istemesine bağlı olarak rızık da benzer şekilde sunulur.
İnsan’a sadece yürekten istemek kalır. Makam, mevki,
şan, şöhret, eş, dost, aile ve geri kalan her şey istemesi
nispetinde kişiye Allah tarafından verilir. Sadece
istemesini bilmek yeterli. Buna dua diyoruz. Ve 3.
boyuttan bu, kişiler kendi yapıyor gibi görünür. Kuşların
aslında uçmadığını düşününüz.

Bu durumda insanı bir kez daha 4. boyuttaki ağacına


bağlı bir tohum çizgisine çeker ve galaksilerle,
yıldızlarla bir ortak noktası daha oluşur.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


114

İnsan hakikatte bir yörüngededir. Kendi ekseninde


bazı hareketler yapmak dışında yörünge dışına
çıkamaz. Uzayda izlediğimiz gezegenler gibi mutlaka bir
eksene bağlı kalmak zorundadır.

Bu noktaya kadar konuları mutlaka sindirmeniz


gereklidir. Boyutlara ve burçlara geçmeden önce
konumuzun dışında gibi görünse de işaret ettiği
manalarla aynı yere gelen bazı makalelere yer vermek
istiyorum. Ayrıca ölüm azabı hakkında mutlaka bilmeniz
gereken konular bulunmaktadır.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


115

Ölüm Azabı ve Ölüm Anında Olanlar


Ölüm azabının belki de en şiddetlisi maalesef şöhret ve
makam sahibi insanları bulur...

Onlar ölünce her yer bir çalkalanır ve bu kişiler bu


alemdekiler tarafından öldü sanılıyor.

Öldü öylece kabire geçti. Maalesef işler buradan


göründüğü gibi kolay değil..
Hayır, hayır kesinlikle hayır..
Kişilerin ölümünde ve duruşunda hikmet aramak
gerekir. Kavga etmeden kendi duruşumuza bakmak
gereklidir..

Belki bu şekilde ibret alır kendimizi düzeltiriz.

Bilmelisin ki sevgili dost kabir azabı, ölüm azabı


diye tasvir edilen hakikatler çok dehşettir.

Yine bilmelisin ki öldüğünü bilen kişiye elinde


değneklerle ıstırap çektirecek bir yapı, sünnetullah da
mevcut değildir..

Zaten Kuran'a göre de herkes kendi eli ile


yaptıklarının neticesini yaşar.

Çok sevdiğiniz veya nefret ettiğiniz haber sunucusu


yahut sanatçı veya ünlü kişilik bulunduğu makamı,
mevkii, şanı, şöhreti, başarıyı ve maddi imkanları elde
etmek için ömür harcar.

Çok çalışmak zorundadır.


Kazanılması bu kadar zor olan şeyleri terketmek yine
bir o kadar zordur.

Çok sevdiğiniz veya nefret ettiğiniz bu kişi; size göre

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


116

bir çırpıda vefat etti gibi görünür. Bir de bunun


O'na göresi vardır.

Bilmelisin ki dostum bu dünyaya ait şeylerle ahirete


geçemezsin. Bu dünyaya (3. boyuta) ait tutkularla
ahireti (4. boyut) algılayamazsın.

Bütün sahip olduklarını terk etmelisin. Bunu ya aklın


başındayken gönüllü yaparsın, yahut son bir ders
olarak Rabbin/öğretmenin zorla yaptırır.

Sahip olduğun hiç bir şey gerçekte göründüğü gibi


değildir. 3. boyutta yoktur. Ancak daha tehlikeli 4.
boyutta yer almaktadır.
Var sandıkların deneme yurdu olan bu dünyada eşyayı
öğrenmen için ve büyük imtihana hazırlık için karşına
çıkartılan ve şükretmen gereken, gerçeğin bilgisini
taşıyan sanrılardan ibarettir.

Maalesef özünde Allah olmayan yoklar; mevki,


şan, şöhret, başarı, zenginlik adı ile ruhunu ve
zamanı kirleten putlardır.

Bu duyguları terketmek bedeni terketmek gibi


değildir.

Çevrenizdeki yahut medyadaki başarılı, şöhretli


ve daha bir çok vasıflı insan size göre ölmüştür.

Ancak kendilerine göre hastaneden taburcu olmuş, bir


şekilde yaşamını sürdürdüklerini zannetmektedirler..

Bu söylemlerim size çok garip geldi değil mi?


Hayır garip gelmesin ve anlattığım asla mecaz
değildir.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


117

Ölüm azabındaki insan; dünyasında sıra ile önce


makamını, sonra şöhretini, sonra parasını, vel
hasıl bu dünyaya ait neleri varsa hepsini
kazandığı gibi bin bir türlü zorlukla kaybetmek
zorundadır.

Bu aleme geldiği gibi gitmek zorundadır.

Ve bu süreç maalesef çok ağır ve zorlu işleyecektir.

Çünkü kazanırken verdiği uğraşın daha fazlasını ortaya


koymak zorundadır..

Şöhret, zenginlik ve makam gibi dünyaya ait


şeylere malik olmanın cazibesini hiç kimse kolay
kolay terk edemez.
Bu olaylar ölüm azabı olarak zaten betimlenmiştir.
Kendine göre 20-30 yıl ve belki daha uzun süren
bir hal ile elindekileri tek tek kaybetmenin acısını
yaşayacaktır.
İşten atılacak, rakipleri onu alt edecek, parasını
kaybedecek, hapse atılacak ve daha nice
sıkıntıları karşısında bulacaktır..

Taa ki öldüğünü anlayana kadar!

"Benim" iddiasından bir şekilde vazgeçene kadar


yaşamı devam eder.
Nasr süresinin çok önemli olduğunu ve an gelir
nerede olduğunuzu anlamadığınız bir durumla
karşılaşırsanız okuyunuz dediğimi hatırlayın.
Kişi neredeyim sorusunu düşünüp cevap ararken
dünyasında, Nasr süresini okusun!
Umalım ki OKU diyeni ciddiye alsın!

Öldüğünü bilen birine ne kabir azabı, ne de ölüm

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


118

azabı bir şey yapmaz. "Zaten öldüm çok da tın"


deyimi meşhur bir sokak sözüdür.

Bu yüzden şöhret gibi, makam gibi şeylerin sahibi


olanlar için işler hayli zordur.
Artık Onlara faydanız olmaz.
Kendinizi hazırlayın.
Kazandıklarınız tek tek elinizden alınacak. Tüm itibarınız
yerle yeksan olacak.
Ne kadar değer verdiğiniz şey varsa en iğrenç
şekilde sizden uzaklaşacak.
Bütün biriktirdiğiniz parayı tapıyorcasına sevdiğiniz
evladınız çarçur edip pavyonlarda yiyecek!
Korktuğunuz herşey iğrenç senaryolarla başınıza
gelecek!
Zerrece itibarınız kalmayacak..
Ve bütün bunlar olurken yaşıyorum
zannedeceksiniz..
Benim dediğiniz, bana ait dediğiniz herşeyden
vazgeçmelisiniz.

Ve sevgili dostum ilk kez ölüm azabı nedir soruna


doğru cevabı buldun.

Kendini hazırla..

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


119

30 Kitap Okumaya Denk Yazı


En baştan beri anlatmaya çalışıyorum. Belki kitapla ilgili
kısa bir özet olacak ama makaleyi yeni bir tekrar olarak
ele alınız.

Bilmelisin ki dostum bazen bir kaç satır yazı okumak 30


kitap okumaya denktir. Umalım ki bu yazı da
onlardan olsun.

Kişi herşeyi kendi eliyle yapar. Ahirette sürekli


gelişen bir siz bulunmaktadır. Bu siz; şimdiki sizle
aynı anda gelişmekte olan baştan sona kadar
kuantum bir yapıdan oluşmaktadır.

Bu muhteşem oluş ahirete geçtiğimizde son bulacaktır


ve o gün kul artık yaratılmıştır.

"Neden acaba siz, sizi şekilden şekile sokarak


yaratan Allah’ın büyüklüğünü kabul
etmiyorsunuz?" (Nuh/13,14)

Bu süreçte İnsan kendi eliyle yaptıklarının


sonucunu yaşayacaktır.

Zira kuantum kelimesi ile ahireti birleştirenler için


müthiş hakikatler açığa çıkacaktır.

İslamda Allah'ı hatırlatan herşey sevaptır. Bu, bu


kadar basittir. Çünkü hatırladığın anlar senindir. Arka
planda Allah'ın sizi anması yatmaktadır.

Siz O'nu andığınızda O da sizi anar. "Beni anın ki ben


de sizi anayım." (Bakara/152) İbadetlerin bütün
amacı Allah'ın kulu anmasına yöneliktir. Kul
anmalı ki Allah da kulu ansın.

Kuantum yapıya göre neye nasıl inanırsan o olur.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


120

Dersen ki İsa İlah'ın oğlu! Evet öyle olur ve çağlar


boyu bir insana kulluk etmenin ağır kederini
yaşarsın.

Dersen ki İnekler ilahdır. Evet bu inancın ahiret


dediğimiz 4. boyutta yaşanır. Şekil bulur..

Dersen ki Allah bir sistemdir veya


sistemde merhamet yok! Evet kurduğun sistemde
zerre kadar merhamet olmaz, gerçekten çok ağır
şartlar oluşur ve bunu, yarattığın sen de yaşarsın.

"Başınıza ne musibet gelirse, kendi elinizle


işledikleriniz yüzündendir." (Şura/30)

Desen ki ilah yok. Her şey tesadüf! Evet öyle olur ve


gerçekten düzensiz, kontrolsüz ve dehşet bir şeyi çağlar
boyu karşında bulursun.

Bu kadar nettir ve her şey bu kadar basittir. Neye


inanır, neyi tasavvur edersen onu bulacaksın!

Oysa yapılması gereken tek şey gayb için ve Hakk


için SubhanAllah demektir. 99 ismi ile bir Allah
tanımak en kazançlı olma noktasıdır.
Allah hiç kimseye zulmetmez.
Yukarıda anlatmak istediğim konu hakkında bir çok
kitap yazılabilir. Zaten bu eserde sıkça vurguladım.

Anlatmak istediğim manalar anlaşırsa İnsan’ın


düşünce ve inanç dünyasında yer alan bütün
manalar netleşir ve fitne son bulur.

İnşallah

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


121

İslam ve İbadetler Hakkında


Kuran'ın ana gayelerinden biri kulun Allah'ı anmasına
sebep olmasıdır. Kul Allah'ı andığında Allah da kulu
anar.
İslam da ki A'dan Z'ye tek amaç eser boyunca da
gördüğünüz gibi budur.
İslami kaynakların, yığınla kitapların ve daha nice
eserlerin anlatmak istediği bir bilgidir bu.
Namazdan, zekata, oruçtan güzel ahlaka kadar
tüm amaç Allah'ın anılmasıdır ki böylece Allah da kulu
ansın.
Allah'ı hatırlatmayan şeylerin İslamla ilgisi
yoktur.
Konu bu kadar basittir.
Bir şey sevap mı, günah mı diye sorduğunuzda
cevap şudur. Allah'ı hatırlatan her şey Allah'ın da
sizi hatırlamasına vesile olur ve Allah Velidir. Onu
hatırlayanlar Allah'ın veli olmasını doyasıya
yaşar. "Siz beni anın ben de sizi anayım" ayetini
hatırlayınız.
Kulun 4. boyuttaki (diğer alem) bedeni 3.
boyuttaki (bu dünya) anma neticesi ile Allah'ın
veli oluşunu yaşar.
Ve ilerlemesini cennet istikametinde yapar.
Zaten günah dediğimiz konu da içinde bulunduğumuz
yer çekimi kanunu gibi bizi sürekli aşağıya bağlayan bir
hal gibidir.
Allah'ın yardımı olmadığı taktirde bundan hiç kimse
kurtulamaz.
Bu bir kanundur.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


122

Cennet veya Cehennem kavramları aşağı yukarı


kavramları gibidir. Yani ileri geri manaları gibidir.
4. boyut için aşağı Cehennem olarak tabir
edilirken yukarı da cennet olarak tabir edilmiştir.

Bu anlatım da bir örnek ve nitelemedir. Sizi


kitlemesin.

Cennet ve cehennem 4. boyut için, 3. boyuttaki


boyutsal özelliğin 2 zıttı istikameti yukarı, aşağı, sağ,
sol gibidir.

İşte insan 4. boyuttaki açılımını yer çekimi


kanunu nedeni ile bugün çok uzun saçlı birinin
saçlarının aşağıya doğru büyümesi gibi mecburen
cehennem istikametine doğru yapmaktadır.
Ve bu günah diye adlandırılmıştır.

İşte Allah'ı andığınızda Allah da sizi anar ve Allah


velidir. Veli oluşu tecelli eder.

Kul O'nu anarak, onun yardımı ile bu dünyada


iken Cennete doğru açılım gerçekleştirir.

Kul Rabbini secdede andığında kendi evinde, tam


yörüngesinde yani yuvasında Allah'ı anmıştır.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


123

Bu sefer Allah'ın Veli oluşundan çok daha belirgin


Rahim oluşu kulu 4. boyutta muazzam açılımlara
götürür.

Bu yüzden secde çok kıymetlidir ve kul mutlaka hergün


secdede Fatiha süresi ile Rabbini anmalıdır ki buna
Rahman olan Allah'ın değil, kulun ihtiyacı vardır.
Daha eski bir dil ile çok sevaptır.

Secde yuvaya dönüştür. Secdede kulun algısı 3.


boyutta değildir. Sebebi ise kul aslında yere değil
kabuğa ait olan kafatasındaki alna secde etmiş ve
algılarını 2. boyuta çekmiştir. Bu noktada ne olduğu ve
neden durup düşünmek gerektiği hakkında Oruç ve 4.
Boyut başlıklı konumuzu okuyunuz.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


124

Allah En Mükemmel Öğretmendir


Kuran okuyanlar bilir. Sık sık ve çok kez tekrar eden ve
meali şu şekilde olan ifadeler vardır: "Kesinlikle O'na
döndürüleceksiniz." (Kasas/70)
Henüz Rabbimizin yani öğretmenimizin bu ayetine
muhattap değiliz.
Çünkü kendimizi "O" sanarcasına Ondayız..
Tabir uygunsa anne karnındaki bebek gibiyiz.
Ve O öyle bir öğretmen ki bize şahdamarımızdan daha
yakın. "Çünkü Biz ona şahdamarından daha
yakınız." (Kaf/16)

An gelir öğrenci mezun olur, o zaman araya algılamaya


göre değişen mesafeler girer. Kimi 50 bin yıl der, kimi
1000 yıl. Bütün bu sayılar kişilerin eğitim seviyesine
göre değişir.

Rabb demek ise öğretmen demektir.


O öyle bir öğretmendir ki, "O dilemeden siz
dileyemezsiniz."
O öyle bir öğretmendir ki, taşı attığınızda size ben
atıyorum hissi verir.
Ve o öyle mükemmel bir öğretmendir ki, öğrencinin hiç
bir mazereti olamaz.

O öyle bir öğretmendir ki, eğitim sırasında


''Kendilerine bir iyilik dokunsa "Bu Allah’tan"
diyenler, başlarına bir kötülük gelince de "Bu
başkasındandır" diyenlere "Hepsi Allah’tandır."
(Nisa/78) derken artık öğrenci olmayan mezunlara
şöyle demektedir:
"Sana ne iyilik gelirse Allah’tandır, sana ne
kötülük dokunursa kendindendir. " (Nisa/79)

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


125

Kitabımızın geçmiş sayfalarında insanların kendi


seçtikleri ilah anlayışından ötürü başlarına bela
aldıklarını vurgulamıştık. Bu ölçü ile yorumlamaya
ayrıca gayret gösteriniz.

Öte yandan dersi cehenneme yolculuk olan öğrenciler


ise Nisa/78'i görüp Nisa/79'DAN PERDELENMEYE devam
etmektedir. Yahut aksi yönde Nisa 79'u görüp 78'i
görmemeye perdelenmektedir..

İyi de öğretmen neyi öğretiyor? Diploma alanlar ne


yapıyor? Gelsin cennet, huriler, şaraplar mı? Yani
herşey bunun için mi? Hayır kesinlikle hayır. Rabbim
(Öğretmenim) ders kitabım Kuran'da buna cevap
veriyor.

''Rabbin meleklere, ben yeryüzünde mutlaka bir


halife yaratacağım demişti." (Bakara/30)

Ve okuduğunuz bu eser boyunca Halife gibi bir


kavramın söz konusu olduğunu vurguladık. Lütfen
üzerinde tefekkür ediniz.

Arayın bu cevabı...

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


126

Sübhane Rabbiye’l-A’lâ Tesbihi


"Tesbih et Rabbinin A'la (yüce) ismini." (A'lâ/1)
Bazı esma tanımlamalarında Allah'ın Alâ diye ismi
vardır diye yazılmışsa da bazı alimlerimiz daha farklı
mana vermişlerdir.
Bana göre ise Alâ diye bir adı vardır. Bu MÜTEAL
olarak da bazen zikredilir. Onun Alâ olması mekan,
mesafe ve zaman kavramından ayrıdır. Zaten o bütün
bunlardan münezzehtir.
Ayrıca isimleri anlama kapasitemiz, matematik
dendiğinde birden ona kadar saymayı zanneden
ilk okul 1.sınıf öğrencisi gibidir. Oysa matematik
oldukça geniş ve hayatı saran bir nitelemedir.
Onu anarken, salat ederken, ruku esnasında
"Sübhane Rabbiye’l-Azim" ile tesbih yaparken
secdede "Sübhane Rabbiye’l-A’lâ" demekteyiz.

Secde çok hasas bir yerdir. Allah'ın Settar (gizleyen


örten) oluşuna denk gelen Sübhane Rabbiye’l-A’lâ
zikriniz eğer hazırsanız sizi başka bir boyuta (Miraca)
geçirebilir/yükseltebilir.

Hergün 300 kez "Sübhane Rabbiye’l-A’lâ " ve


''Sübhane Rabbiye’l-Azim'' zikrini yapmak ancak 5
dakikanızı alacaktır.
Fırsat buldukça Sübhane Rabbiye’l-A’lâ demeyi ihmal
etmeyiniz.
Anlamı ise "Büyük olan (A'lâ olan) Rabbim her
türlü kusurdan uzaktır/münezzehtir."

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


127

Oruç ve 4. Boyut
İnsan algısını bilince aktaran ve buna 3. boyut bilgisi ile
beyin dediğimiz yapı sürekli olarak enerji
harcamaktadır. Bildiğim kadarı ile gıdalardan temin
ettiğimiz enerjinin yüzde yirmisi beynimiz tarafından
kullanılmaktadır. Hiçbir iş yapılmasa bile, beynin
tükettiği bu enerji yüzünden insanların gıda alması
gereklidir. Bu da çok zaman yer çekiminin oluşturduğu
etki ile kilo yapmaktadır.

Ve ne garip ki kilolarımızın bile sebebi yer çekimidir.

İşte oruçlu insanın 4. boyuttaki ağacına bakım


yapılması, budanması, fazla gübre almışsa bunun
dengeye oturtulması gibi işleri vardır.

Oruçlu kişi niyet doğrultusunda Rahman'ın


organizasyonunda hareket eden beyne bu izni verir.
Niyet güvendir. Ve kişi artık gıdaları tüketmekle
uğraşmak yerine 4. boyuttaki bedenle uğraşır. O beden
ramazan dediğimiz değerli zamanı Allah’ı oruç
süresince anarak, dönüştürerek dinginlik ve
güzellik katar. Ramazan ayı da özel bir zamandır ve
bu zamanda Allah’ın anılması ile 4. boyutta her gün için
Cehennem dediğimiz yönden insanı Dünya ile Güneş
arasındaki mesafe kadar uzaklaştırır.

Peygamberimiz (s.a.v.): ”Bir kimse Allah rızası


için bir gün oruç tutarsa, bu gün sebebiyle
Cehennem ile arası yetmiş yıllık yol kadar
uzaklaştırılır.” buyurmuştur.

Her hafta Perşembe zamanlarını dönüştürmek sizde


inanılmaz etkilere neden olur. Mutlaka en azından ara
sıra oruç tutmayı ihmal etmeyin. Hem bu dünyada yer
alan bedeniniz rahat eder hem ahiretteki varlığınız..

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


128

Birilerine oruç açtıran kişi de o kişinin dönüştürdüğü,


Allah’ı andığı zamana ortak olmuştur. Bu açıdan iyilik
yapma fırsatını kaçırmayınız.

Zaten kitap boyunca vermeye çalıştığım bu bilgilerin


amacı okurlara karşılıksız iyilik yapma gücünü
iletebilmektir.

İnsan için namaz esnasında secdede iken de oruçlu iken


olan şeyler olur. Secde esnasında Fatiha süresini
anlamını düşünerek okuyunuz.

Ve zikirlerde sayı belirtenlerin aslında zaman belirttiğini


biliniz. Saat kavramı, dakika kavramı dünya için yeni
şeylerdir. Oysa 1400 yıl evvel saat ve dakika
kavramı yoktu. Bu yüzden sayı ile yine zamana işaret
vardır. Ayrıca sayı ile de ifade yetersizdir. Mutlaka
inanarak söylenmelidir. İnanmadan papağan gibi
tekrarlar yerine inanarak ihlasla tekrar önem arzeder.

Zavallı insanların her yanları düşman dolu. Herkes


insanın elindeki en değerli zamanı çalmak ve insanı
hüsrana uğratmak için bilerek veya bilmeyerek savaş
veriyor. Ömrünü bu dünyaya adamış ve Allah’ı
anmadan geçirilmiş zaman kadar başa bela zaman var
mıdır?

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


129

Şu anda bile milyonlar televizyonlar tarafından


katlediliyor. Elinize yüzlerce sayfası olan bir kitap
alıyorsunuz. İçinde binlerce kelime var ama Allah yok!
Ne kadar bahtsız bir toplum içinde yaşadığınızı bilin ve
tir tir titreyin. Görün ki Cehennemi ins ve cinlerle
dolduracağım sözü nasıl gerçekleşiyor. Şirk içinde
yarattıkları oluşumda, kaybetmeye mecbur bir hal
ile dünya üzerinde yaşamlarına devam ediyorlar.

Dostum bu kadar bilgi hala sende karşılıksız iyilik


yapma duygusu oluşturmadı ise bu eseri okumana
gerek yoktur. Bir işine yaramamışsa sağda solda,
ucundan berisinden kırparak milletin zamanını çalarak
sırtına yük alırsın. Kapat sayfayı.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


130

Namaz ve 4. Boyut
İnsan için en değerli hazine namaz için ayırdığı süredir.
Kişiye hadi Allah’ı düşün desen birkaç saniye
odaklanmadan sonra akıl başka yere kayacaktır. Bu
yüzden Allah’ın bize öğrettiği gibi O’nun belirlediği
zamanlarda dua ile O'nu anarak (tohumlar için verdiğim
örneği hatırlayın) zamanı en yararlı bir şekilde
kullanmalıyız.

"Ve yakîn sana gelinceye kadar Rabbine salat


(an) et." (Hicr/99)

Hani kişi ölürken gideceği yeri görür derler ya, işte 4.


boyuttaki bedeni görene kadar sıkıca ve bolca namaza
sarılmalıyız. Bütün amaç Allah’ın bizi anmasına
yöneliktir. Ve daha ötede Arş’ı Ala’nın yörüngesine
girmekle ilgilidir iş. Yörünge konusuna başka bir
başlıkla döneceğim.

İşte namaz Allah’ın bize anlattığı yol ile O'nu anma


şeklidir.
''Allah'ın size öğrettiği şekilde(zamanlarda) O'nu
anın.'' (Bakara/239)

Ve mutlaka sıkı bir şekilde yolculuğu başlatarak


dualarımıza şu 7 kelimeyi eklemeliyiz: ''Rabbim
ölmeden önce sana ulaşmayı nasip et!''

Hangi zamanlar işaret edilmiş ve mealciler namaz diye


tercüme etmiş bunun için hikmetli Kuran’a bakıyoruz:

''Namazlara ve orta namaza devam edin. Allah'a


saygı ve bağlılık içinde namaz kılın.'' (Bakara/238)
''Gündüzün iki ucunda, gecenin de ilk saatlerinde

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


131

namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri (günahları) giderir.


Bu, öğüt almak isteyenlere bir hatırlatmadır.''
(Hûd/114)
''Gündüzün güneş dönüp gecenin karanlığı
bastırıncaya kadar (belli vakitlerde) namaz kıl; bir
de sabah namazını. Çünkü sabah namazı şahitlidir.''
(İsrâ/78)
''Gecenin bir kısmında uyanarak, sana mahsus bir
nafile olmak üzere namaz kıl. (Böylece) Rabbinin, seni,
övgüye değer bir makama göndereceğini umabilirsin.''
(İsrâ/79)
''Birazı hariç, geceleri kalk namaz kıl.''
(Müzzemmil/2)

Garip ama 7 tane altı çizik zaman ortaya çıktı. Eskiden


kuşluk namazı olduğunu dedelerinize ve ninelerinize
sorduğunuzda anlatacaktır. Ayrıca Vitir yani gece
namazının ise zorluk olmasın diye yatsıya bağlandığını
da hatırlatmalıyım. Netice olarak;
Sabah+Kuşluk+Öğle+İkindi+Akşam+Yatsı+ Vitir= 7
Vakitle karşılaşıyoruz. Fatiha’nın 7 ayet olması, göklerin
7 kat olması bana sanki 7 boyut var gibi görünüyor.
Rabbimiz bilir. Hepsi onun katındadır. Bütün
yaptıklarımız O’na yakın olmak adına bir tefekkür ve
ilmi çalışmadır.

Ezanı işittiğinizde duaya ve Fatiha'ya sarılın. Bu vakitler


Allah’ın öğrettiği ve değerlendirilmesi gereken
zamanlardır. Zaten örneklerimizde bir çok kez
vurguladık. Cemaat ile namaz kılmak çok daha
üstündür. Zira cemaatte kaç kişi varsa o kadar çok
zaman hanenize yani ruhunuza, 4. boyuttaki size yansır

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


132

ve orada açılım gerçekleşir. Bu konuda cemaatle namaz


kılmanın üstünlüğü bir çok kez vurgulanmıştır. Namaz
süresi 15 dakika ise ve cemaatte kaç kişi varsa onunla
15 dakikayı çarpın, ne kadar zaman kazandığınızı
görün. Bu yüzden Cuma namazları berekettir. Bir
cemaatte bazen binlerce kişi olabilmektedir. Keşke
bayan kardeşlerimiz de bundan istifade etse.

Salat için hiçbir şekilde mani yoktur

Allah’ı anmanın engeli olur mu? Bu yüzden O’nu nasıl


anabiliyorsanız öylece anın..

”Rabbini sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle,


kendi kendine, ürpertiyle, yalvara yalvara ve için
için zikret. Gaflete kapılanlardan olma.”
(Araf/205)

Bütün bunların yanında 'Dua ve Tefekkür'


kitabımızda 'Nasıl dua etmeliyiz?' hakkında bazı
kelamlarımız olmuştur. O kısa yazıyı hafıza
tazelemek için ve öneminden dolayı buraya da
eklemek istiyorum.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


133

Önemli Bir Dua Yöntemi


Hani genelde yabancı film ve dizilerde denk gelirsiniz ve
şöyle başlar:

Sevgili günlük! ..
Lütfen eğer müminlerdenseniz bu tavsiyemi ihmal
etmeyin. Her gece başınızı yastığa koyduğunuzda bir
günlüğe yazar gibi Rahman ve Rahim olan Allah ile
türkçe konuşun.

Gün içerisindeki karşılaştığınız olaylardan bahsedin.

Yapmasam iyi idi dediğiniz hatalarınızı itiraf edip


bir daha yapmamayı ve bağışlanmayı dileyin.
Sorunun nasıl başladığını dillendirip çözüm için
verdiğiniz çabalardan bahsedin.

Neyi bilmiyorsanız bilmediğinizi ve öğrenmek


istediğinizi ve bunu öğretmesini söyleyiniz..

"O"nun hakkında yanlış düşünüp, yanlış şeyler


söylediyseniz bunları bağışlamasını ve doğru
olanları öğretmesini isteyiniz.
Uzaklarda bir yerde değil size sizden daha yakın
olan Allah'a seslendiğinizi bilerek mırıldanın..

Kısaca Sevgili Rahman ve Rahim olan Rabbim diye


başlayın..
Dilinizin sürtmesinden korkmadan, merasimden,
şekilcilikten, edebiyat özentisinden, ezbercilikten
tamamen uzak en yalın ve saf hali ile
düşüncelerinizi dillendirin..

Allah bilir ama bu dua bir gece namazı kılmak kadar ve


daha fazla sizi Rahman'a yakın kılacaktır.
"De ki; eğer duanız olmasa Rabbimin katında ne

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


134

ehemmiyetiniz var." (Furkan/77)

Lütfen bu şekildeki duayı hem siz yapın, hem


dostlarınıza/ÇOCUKLARINIZA tavsiye edin.. "O"
Nasip ederse bir süre sonra gece olmasını dört gözle
bekleyeceksiniz.. Ve hatta günde beş kez günlüğe
yazmak için koşacaksınız..

Ses tonunuz ise düşünmek ve çok yüksek ses yerine


hafif bir mırıldanma ile olsun. "Rabbini sabah akşam,
yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine,
ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret.
Gaflete kapılanlardan olma." (Araf/205)

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


135

Burçlar ve Bir Sır


Kitap boyunca insan ile yıldızların, gezegenlerin ve
galaksilerin bağlantısı olduğunu ve bunu algılayışımızda
sorun oluştuğunu ifade etmiştim.

Biraz sonra okuyacağınız konuları hayatınızda ilk


kez duyacak olabilirsiniz fakat doğru
anlamadığınız taktirde adına şirk dediğimiz
durumların tam merkezinde kalacağınızı da
belirtmem gerekir.

Bu konuyu anlayanlar yüzlerce yıldır tartışılan


burçlar ve burçlara göre insan özellikleri
mevzularını bir çırpıda anlayacak ve çok
şaşıracaklardır. Israrla bu sırrı sizlerle paylaşmak
istedim. Biliyorsam bir hikmeti vardır ve doğru
anlatırsam insanlarda oluşan büyük bir yanlış anlamayı
düzeltirim düşüncesi ile yazmaya karar verdim.

“Burç, insanın doğum anında Güneş'in hangi


pozisyonda olduğunu gösteren göksel bir alanın
sembolik ifadesidir. Eğer doğduğunuz noktadan
gökyüzüne, Güneş’e doğru hayali bir çizgi çizer ve
bu çizgiyi sonsuza doğru uzatırsanız, bu çizginin
bir burca ulaştığını görürsünüz.”

İnsanın gerçekte bir yörüngede olduğu söylediğimi


hatırlayın. Esasında yörüngede olan insanın yıldızıdır.
Her insanın çabasına ve gayretine göre balon örneği ile
bahsettiğim sınırsız yapı genişleme göstererek 4.
boyutta anlam bulurken 3. boyutta ise yıldız/gezegen
gibi görünür. Toprağın 4. boyut yorumu ile 3. boyut
yorumu çok farklıdır. Bu fark toprağın ne olduğunu
değiştirmez.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


136

Hakikatin işleyişi aslında çok farklı olsa da doğru


anlaşılmadığı taktirde sıkıntı oluşturacak bir yöntem ile
3. boyut dilini kullanarak uzay dediğimiz yerlerde ne
oluyor anlatmaya çalışayım ama mutlaka 3. boyut dilini
kullandığımı ve esasında 4. boyut için her daim Allah’ın
huzurunda olduğumuzu asla aklınızdan çıkartmayın.

3. boyut dili ile; kainatın tam merkezinde bir Arşı Ala


vardır. Sayısız galaksiler, sayısız yıldızlar ve sayısız
güneşler daimi bir yörüngede Arş çevresinde
dönmektedirler. Hiçbir insan aklının alamayacağı kadar
muazzam olan bu tavaf kabedeki gibi 7şer tur ile
aralıksız devam etmektedir.

Her tur 4. boyutun izahı ile bin yıldır. Ve her yaratılmış


şuurlu bir varlık üçüncü boyutta yıldız, gezegen gibi
görünmektedir. Ve dünya üzerindeki insan Allah’ın
ilminde sorumlu olmak üzere eşyayı öğrenip bir ağaç
gibi şekillenmekte ve aynı zamanda güneş gibi de
büyümektedir.

İşte insan için hakikatte içerisi, dışarı; dışarısı da


içeridir ve insanın etrafı zamanını katleden düşmanlarla
doludur. Dünyadaki kısacık ve sorunlu hayatla baş
edemeyenler, mümin olmayı başaramayanlar ne
kaçırdıklarından bilgisizdirler.

Bu anlattığım mevzular 4. boyut için çok farklı


işlemektedir. Bütün bu izahlarda Rahman olan
Allah’ın zatı yönünde bir mana oluşturmayın. Zira
akıl kapasitemiz doğru anlamaya müsait değildir.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


137

Ve aslında şu anda hem de şimdi Kuantum vb.


ifadelerle çok popüler olan bilim ve bu bilim eşliğinde
ilerleyen Tasavvuf henüz Allah’ın yarattığı insan’ı
keşfetti. Bu keşif öylesine mükemmel ki İnsan
olabileceğini kabul edemiyorlar. Böylesine mükemmel
bir İnsan’ın yaratılıyor olduğuna şahitlik etmek müthiş
bir duygu.

Daha derinde Rahman olan rabbimizin Halife yarattığını


görmek gerçekten bizleri titretiyor, haşyete düşürüyor
ve bu bilgiyi bizim dilimizle size ulaştırıyor. Bu benim
gibi zavallı, bu dünyada kıyıda köşede kalmış,
kabuğuna sıkışmış biri için muhteşem bir nimet.

Şükrümü nasıl ifade edeceğimi bilemiyorum.

İşte 3. boyut dili ile Arş’ı Ala’nın yörüngesindeki


Rahman’a yakın kullar sınırsız uzayda bir galaksi gibi
görünürken dünyada da bazen peygamber, bazen
evliya ve bazen veli olarak isimlendirilmişlerdir. Bu
akışın kontrolü Rabbimiz Allah’a aittir. Annenizin sizi
doğurduğunu görüp beni Annem yarattı demek ne
kadar bela ise, bu akışta Rahmanın yaptığını
başka bir şeylere yüklemek 4. boyuttaki
ruhunuzu/ağacınızı/yıldızınızı şirkin sardığı pis
su ile kirletmek ve bu kirin getirisini de yaşamak
anlamına gelecektir.

Bu konuyu özellikle kitabın son sayfalarına bıraktım. O


kadar önemli konular varken yanlış anlaşılıp bu
durumdan nemalanan da maalesef bunun bedelini çok
ağır bir şekilde ödeyecektir.

Dünyayı düşünün Güneşin yörüngesindedir. Ay ise


Dünyanın yörüngesindedir. Bu 3. boyuttan sanki dünya
ayı evirip çeviriyor gibi gözükse de ilk aşamada güneş
ve güneşin çekim gücü bilgisinden mahrum

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


138

olduğumuzu gösterir. Güneş dünyayı görünmez iplerle


sarmıştır. Buna bizler yörünge demekteyiz ve dünya
üzerinden de uydumuz Ay’ı etkisi altına almıştır. Ancak
4. boyut itibariyle iş çok farklıdır.

Ve 3. boyut algısı ile bile. Güneş de başka bir


yörüngede dönmektedir ve bu Arş-ı Ala'ya kadar devam
eder. Ancak bu anlattığım çok sıkıntılı 3. boyut
düzeyinde en yakın algı metodudur. Gerçekten doğru
anlaşılmadığında iş saçma sapan yerlere gider ve çok
üzülürüm.

''Burçlar takımyıldızlardır. Horoskop olarak çizdiğimiz


göksel haritada ise 360 derecelik tam daire üzerinde,
yaklaşık 30'ar derecelik 12 bölümdürler.

Sıralamada Koç burcu ilk burç olarak kabul edilir.


Bunun nedeni ilkbahar noktasında bulunmasıdır.
Takvimimiz 4 önemli döngüyü kabul eder. Bunlardan
her biri bir ekinokstur. İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış
ekinoksları bütün yılı 4 parçaya böler ve 3’er burcun
içinde gruplandığı 4 farklı yapı ile karşılaşırız. Her 3
burç mevsimlerinin döngülerini taşır. Koç burcu 21
Mart’ta gündüz ve gecenin eşit olduğu ve günlerin
uzamaya başladığı zaman başlar. Sembolik olarak
günün geceyi yendiği bir zamandır. Güneş'in yaşam için
çok önemli bir kaynak olduğunu düşünürsek, bunu
önemsememek mümkün değil.”

Öte yandan Güneş bile başka bir burcun tesiri


altındadır.

Ve burçlar konusunda biraz sonra izah edeceğim


mananın anlaşılması için kısa bir alıntı ekleyeceğim:

“Tam doğum anınızda Güneşin Zodyak'a göre Koç,


Boğa, İkizler, vs. gibi belirli bir burçta aldığı pozisyon,

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


139

astronomlar tarafından hesaplanır. Bunun adı astrolojik


takvimdir. Güneş, her yıl aynı zamanda Zodyak'ın
hemen hemen aynı burcunda yer alır.

Böylece siz, fazlaca hesaba gerek kalmadan hangi


burçtan olduğunuzu ve dolayısıyla yaşamınızı
etkileyecek kişilik özelliklerinizin neler olduğunu
önceden tahmin edebilirsiniz.

Elbette bu, yazgınızı ön görmek anlamına gelmez.


Birçok kişi hepsi birbirinden farklı olan insanların nasıl
olup da on iki kategoriye sokulabileceğini sorarak
astrolojiye inanmazlar.

Ama tıpatıp olmasa da insanların, burçlarındaki kişilik


özelliklerini az ya da çok taşıdıkları gözlenebilir. Tüm
gezegenlerin doğum anınızda gökyüzündeki konumu,
sizin doğum haritanızdır.”

İşte burç yorumlarının tutmamasının ve bir çok insan


tarafından sıklıkla reddedilmesinin nedeni sürekli
değişik olmasından kaynaklanmaktadır.

Mesela çok değerli bir mümin salih ameller noktasında


4. boyuttaki varlığını arş‘a yakınlaştırdığında direkt
olarak kendi burcundaki tüm insanları etkiler. Çünkü
arş’ın yörüngesindeki bu kişi Mümin olmayı başarmış ve
Allah’ın öğrettiği şekil ile artık yakın elde etmiştir. Yakın
elde eden kişi arşın yörüngesine girerek kendisinin bu
konuda bir yönlendirmesi olmadan kendi burcundaki
kişileri etkiler. Ve bütün tasarruf Allah'dadır.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


140

Bu kul mümindir ve müminler velidirler. İşte bu durum


değişik yorumlanmış, müminin kendi
dünyasındaki/galaksisindeki Süleyman a.s gibi halifelik
yaptığı yerler karıştırılmıştır; işler sarpa sarmış ve her
kafadan bir ses çıkmaktadır. Oysa Kuran “Allah de
ötesini bırak'' demiştir.

Ancak fitnelere son vermek adına bu bilgiyi paylaşmayı


uygun buldum. Bütün mesele yine içeri ile ilgili ve
dışarıya içeriden gitmek zorundayız.

Her burç grubunun Allah’a en fazla yakınlık etmiş kişisi


kendi burcundaki kişileri etkiler. O kişinin ruh hali ve
bazı karakter özellikleri kendi burcunda olan kişilerde
izlenir ve bu sürekli olarak değişim gösterir. Bu konuda
bir kalıp yoktur. Zaten tartışmaların nedeni de bu
olabilir.

Allah’ın bulutları rüzgarla sürüp yağmur yağdırması gibi


bir şeydir mevzu. Bunun dışında insan ruhunu ölmeden
yani 4. boyut bilgisi yüklenmeden asla bilinçli olarak
şekillendiremez. Ancak kendi cennetinde Kuran’ın
ifadesi ile her dilediğine güç yetirecektir.

Bunun nasıl işlediğini zaten vurguladık. Bu


dünyadaki tek gayemiz olan şirksiz bir yaşam ile ''Allah
de ötesini bırak'' deyip gönül rahatlığı ile salih amel
yarışını yapmalıyız.

Kitap boyunca bunu anlatmaya çalışıyorum.

Ancak kişi bu mesajı almaz ve dünyayı etkileme


konusunda bir çeşit ruh haline bürünüp Allah’ın
kudretinden rol çalma havalarına girerse, yıllarca
elde ettiği güzel şeyleri çirkine çevirir ve
hayatının en büyük hatasını yapar.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


141

Ölümle gittiği yerde kendisinin vasfı neyse o kadar aciz


ve zavallı bir ilah bulur ve zavallının hiçbir şeye gücü
yetmez. Bir solucan gibi yardım bekler. İşte şirkin
getirisi. Kitap boyunca ayetlerle bunu anlatıyorum
zaten fakat hala kuantum diye bahsettiğimiz ruhun oluş
şeklini kavrayamayanlar kitabı baştan başlayarak
sakince lütfen yeniden okusunlar. Kuantum kelimesi ile
işaret ettiğim mananın çok yetersiz kaldığını ve bunu
anlaşılır olmaya en yakın konu olduğu için ele aldığımı
biliniz.

S.A.V buyurdu ki: "Dünya ahiretin tarlasıdır." ve


tarlaya ne ekiyorsan onu biçeceksin.

Kur'an diyor ki:

"Rahman olan Allah'ı anmayı görmezlikten gelene,


yanından hiç ayrılmayacak bir şeytanı arkadaş veririz.
Şüphesiz onlar bunları yoldan alıkoyarlar, bunlar da
doğru yola eriştiklerini sanırlar."

"Sonunda bize gelince arkadaşına: "Keşke benimle


senin aranda doğu ile batı arasındaki kadar uzaklık
olsaydı, sen ne kötü bir arkadaşmışsın!" der.
Pişmanlığın bugün size bir faydası olmaz, zira haksızlık
etmişsiniz, şimdi azabda birleşiniz." (Zuhruf/36,39)

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


142

Hallacı Mansur'un Durumu


Haddimiz olmayarak kıt aklımızla şu an itibari ile
buradan görünen şekli ile izah etmeye çalışalım.
Güneşi bilmeyenler ışığı gece parıl parıl parlayan ay ve
yıldızların ürettiğini zannederler.

Aslında ışıkları olmasa onların varlığını bile


bilmeyeceğiz.
İnsanlar bunu anlamayabilir. (2,5 yaşındaki tatlı kız
çocuğunun bile ışığı başka bir var sayesindedir. Ne
mutlu bunu bakarken anlayanlara)
Öte yandan ay ve yıldızlar çok iyi biliyorlar ki
bilinmelerinin nedeni güneş...
Aksi yönde iddialar varlığı Firavun olma yoluna
götürebilir. Eser boyunca bu işleyişin nasıl
olduğunu bir çok kez vurguladım.

Güneş'e mesafesi yaklaşan varlık başlangıçta çok parlak


durur! Bu parlaklık yakınlık artıkça isim değişikliği
yoluna gider.
Kendi fiziki varlığı kaybolurken bunu hissedemez.
Başka bir varlığın yani güneşin direkt etkisine
girer.

Bazı iyi niyetli kişilerin Mehdilik iddiası ile ortaya


çıkmalarının nedeni Mehdi frekansına/yıldızına
yakınlaşmalarındandır. Yaptıkları iyi bir iş, bir
hayır, bir zikir arşa giden yolda hız kazandırmış
ve o Mehdi yıldızının yörüngesi nedeni ile
kendilerine o frekansın özetini yüklemişlerdir.
Bunu, uydumuz Ay’ın kendini dünya zannetmesi gibi
düşün. Dünya'nın, güneşi ekseninde tuttuğunu
zannetmesi gibi bakın konuya.
İşte örneğimizde varlığın yakınlaşma ile güneşe

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


143

teslim ettiği şey aslında bedenidir. Ama büyük bir


hataya düşerek ruhunu teslim ettiği sanrısına
kapılır.

Çünkü bedensizlik kavramı varlıkta/3. boyutta mevcut


değildir.

Doğası gereği, üzerine vazife değilken,


yapmaması gerekirken, bilinç 3. boyutta iken,
bedensizliğin oluşturduğu kaos nedeni ile
Güneş'in vücudunu sahiplenir.

Ruh ise Güneş'in varlığına çok yaklaşması nedeni ile


kişiliğini kaybederek Güneş zannında eğlenir. Bu
kendini çok tatlı bir uykuya teslim etmeye benzer. Tam
uyuyacakken gerçeği öğrense de artık uykunun naif
tadı onu içine çeker..

Bu durum ateşe yaklaşan herkesi ateşin yakması


gibidir.

Kendini mecburen Güneş zanneder. Bedeni yok


olduğu için bunu hem kendine hem gayrısına
açıkça isbat edebilir.

Bu duruşun neticesinin ne olacağını niyeti ve inançları


belirleyecektir. Bu noktadan sonra bir fikir beyan etmek
bizleri yanlışa sevk edebilir. Ortada aşk varsa bizlere
susmak düşer.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


144

Putlara Dikkat
Dünya hayatının tuzakları sizi Kuran'dan alıkoymasın.
Eğer ölümden çok korkuyorsanız sebebini mutlaka
bulun ve ortadan kaldırın.

İşte dünya hayatına sıkıca sarılanlar için ayetler:

''Kafir olanlar için dünya hayatı cazip kılındı.''


(Bakara/212)
''Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen ve
dünya hayatının aldattığı kimseleri (bir tarafa)
bırak!'' (En’âm/70)
''Bizimle karşılaşmayı ummayan ve dünya
hayatından hoşnut olup ona bağlananların ve
ayetlerimizden habersiz bulunanların, işte
bunların kazandıklarına karşılık varacakları yer
cehennemdir. '' (Yunus/7,8)

''Dünya hayatı onları aldattı ve kafir olduklarına


dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler.''
(Enam/130)
''Onlar dünya hayatıyla şımardılar.'' (Ra’d/26)
''Sakın, kendilerini denemek için onlardan bir
kesimi faydalandırdığımız dünya hayatının
çekiciliğine gözlerini dikme!'' (Tâ-Hâ 131)
''Bilin ki, Allah'ın verdiği söz gerçektir. Sakın
dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, Allah'ın
affına güvendirerek sizi kandırmasın.''
(Lokman/33)
''Onun için sen bizi anmaktan yüz çeviren ve
dünya hayatından başka bir şey istemeyen
kimselere yüz verme.'' (Necm/29)

Dünyaya ait putları olanlar için genel olarak ölmek bir

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


145

şey değildir de Fenerbahçe şampiyon olacak mı


olmayacak mı dadır endişe..

Sımsıkı bağlandığı partiyi düşünür durur. Acaba iktidara


gelecek mi? Sırf bu yüzden ölmek istemez.

 Kişiyi, bankadaki zekatını vermediği parasını


harcamadan ölmek çok korkutur.

 Öte yandan emekli olmuştur ki hayat garantidir.


Asla ölmek istemez! Ömrü boyunca emekliliğe
güvendiği kadar Allah'a güvenmemiş bir hal ile
bağlanır hayata.. En çok da emekliler sever
hayatı.

 Başka bir şey ise 'Evlat sevgisidir'. Öldükten


sonra çocuğuna kim bakacaktır. Yaşarken
çocuğunu kendisinin beslediğini zanneder.
Aslında sorun gizli şirkten kaynaklanmaktadır.
Evladını merak eder. Dert eder. Doğası gereği
Allah'a güvenmez.

 Sevdiği kızın veya erkeğin bedenini düşünür aşk


taklidi yapan şahıs. Bedendeki et ve kemik onu
dünyaya sımsıkı bağlar.

 Çok sevdiği diziyi hesaba katar. Sezon finali,


bilmem kaçıncı bölümü gibi acayip meraklardan
bağlanır dünyaya.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


146

 Makamı vardır. Adını bizler için yazması bile zor


olan bir kurumun müdürüdür. Unvanları vardır,
şanı, şöhreti vardır. İyi maaşı vardır. Bu kişiler
de ölümden nefret eder.

 Sosyal ağlarda çok popülerdir, kendisine hayran


bir çok arkadaşı vardır. Öksürse bile herkes
beğeniyor ,onu kusursuz görüyordur. Bu kişi de
profilini asla kaybetmek istemez. Hatta şarjı
bitmeyen, internet bağlantısı olan laptopla
kabirde sonsuza dek yatmaya hazırdır.

 Başka bir korku ise İslam diye bir şey duymuştur


ama sadece bu vardır. Çok korkarlar..

 Namaz kılmayanlar, oruç tutmayanlar,


haramzadeler de dünya hayatına sımsıkı
bağlanmışlardır.

 Bazı cahil cesurlar vardır. Onlar ise


korkmuyorum taklidini öyle ustaca yaparlar
ki ölümden korkmadıklarını sanırlar..

 Kirada oturmayıp kendi evinde yaşayanlar,


dertleri tasaları olmayanlar, mal mülk sahibi
olanlar, sıhhatleri iyi olanlar da ölümden pek
korkarlar.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


147

Malesef bu sıralama uzar gider. "Bedevîler «inandık»


dediler. De ki: Siz iman etmediniz ama «İslâm
olduk.» deyin. Henüz iman kalplerinize
yerleşmedi.." (Hucurat/14)

Velhasıl başınıza gelen musibetler ve sıkıntılar sizi


dünya hayatından soğutur. Her şeyi dengede tutmak
zorundayız. Kuran okumayı engelleyen, ahiret için
çalışma yapmaya fırsat vermeyen, Allah'a ulaşmayı
engelleyen tüm her şey puttur..
Ayrıca ölüm azabı konulu yazımızı okuyanlar
anlayacaktır ki kişi bu putlardan kurtulmadan 4. boyuta
geçemeyecektir. Geldiğimiz gibi gitmek vardır ve
maalesef büyük bir çoğunluğun henüz iman
kalbine yerleşmedi.

Putsuz bir hayat yaşamanız dileği ile..

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


148

Başkaları Siz Olabilir


Eğer hiç kimse isen herkes olabilirsin anlamına geliyor.
Zira kendini beden kabul etmediğinde şeklini
göremediğimiz bir bilinç ortaya çıkıyor. Bu bilinç ise
bilgiye muhtaç bir varlık ve bilgi ise kesin olarak Alim
olan Allah’a ait. Her türlü duygularımızın kaynağı O'dur.
Merhametten sevgiye kadar... Hatta gıdaların tatlarına
varıncaya kadar Rezzak oluşu ile O'na aittir.
Bütün bu yazdıklarımı bilim farklı bir dil ile ifade
etmektedir.

"Unutma" kavramı ise bilginin frenidir. Eğer unutma


olmasaydı yemek gibi müthiş birşey değersiz olurdu. İlk
karşılaştığımız proplemin getiriside bizi gerçekten
insanlıktan çıkartırdı.

Bu durumda "Unutmak" çok özel bir nimet ve


hayatla ilgili önemli sırlar içeriyor.

Unutmak insanlığa öylesine bir tecelli ediyor ki..


Bu yüzden mütevazilik ve şükür tavsiye edilmiştir.
Birilerinin zalimliğini, birilerinin sıkıntılı ve kötü
durumlarını gördüğünüzde yahut cehaletini
sezdiğimizde;
-Rabbim bana o hali yaşatmadığın, beni öyle
kılmadığın için sana şükürler olsun! duası edilmeli
ve asla böbürlenmemek, kibirlenmemek, bir çeşit
havalara girmemek gerekir.

Zira Allah'ı ve Adil oluşunu maalesef insancıklar


henüz tanımıyor. Eser boyunca muhteşem yapının
nasıl işlediği hakkındaki tefekkürlerimiz sizleri
gerçekten sarsmıyorsa ne diyebilirim ki?

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


149

Beni anlamayanlar için şöyle anlatayım;

Televizyonlarda, gazetelerde yahut çevrenizde şahit


olduğunuz ve iğrenç bulduğunuz havadisler var ya!
Hani hırsızlık, tecavüz, katillik gibi en alçak olaylar..

Hatta bir çeşit insan durumları; sümüklü bir burun,


orantısız bir yüz, size göre kalitesiz bir meslek, tam bir
çapulcu olarak düşünüp,canları cehenneme dediğiniz ve
hakareti haketmiş olarak gördüğünüz kişiler..

Allah adına bu cürümleri işleyenlerek, küfrederek ceza


verdiğiniz kişiler var ya,
İşte o kişi veya kişiler siz olabilirsiniz diyorum..
Düz okuyun, gerçekten siz olabilirsiniz.
Çünkü Allah kişiyi Hakim koltuğuna oturtup, kişiye
yaşadıklarını unutturarak, kişiyi kendisine yargılatıp,
kendi kararıyla kişiyi adına cehennem dediğimiz
ortamlara gönderebilir.
Kişi hatırladığında söyleyecek tek söz bulamaz!
İşte muhteşem bir hikmet!

Bugün hakaret edip cehenneme layık gördüğüz


grupların bireyleri unuttuğunuz siz olabilirsiniz. Cahil
yobaz gördüğünüz kişi de siz olabilirsiniz.

Kemalist yahut şeriatçı ve daha nice şuan izlediğiniz


kişiler siz olabilirsiniz.

Hatta Filistin’i bombalayan İsrail başbakanı veya bir


haber sitesinde, hakkında iğrenç bir suç işlediği yazılan
kişi.. Birkaç satır yorumla kendi gideceğiniz yeri
hazırlamış olabilirsiniz.

Bütün bunlardan Allah'a sığınırım.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


150

Bu sebeple doğru yolda olmadığını düşündüğünüz


kişiler için hidayet ve yardım istemek akıllıca bir
harekettir.

Özellikle bizi hiç ilgilendirmeyen, konuşmamız etki


yapmayacak konularda mutlaka hayırlı tarafından bakıp
insanların iyiliğini istemeliyiz.

Çünkü "O" kişi siz olabilirsiniz!..

Şeytan Haris adında bir melek iken bu anlattıklarımı


aynen yaşamıştır

Konu kısaca şöyle: Şeytan Haris adında bir melek iken


cennetin duvarında bir isim görür ve o ismin yaptığı
isyanları, günahları okur!
Şaşkınlık içinde o kişiye öylesine lanet eder ki.. Onu
düşünce dünyasında ebedi cehenneme mahkum eder
ve bir zaman gelir o duvarda gördüğü ismin kendine ait
olduğunu farkeder!

Hiç birimiz Allah'ı hakkı ile tanımıyor bilmiyoruz!..

O yüzden merhamet edin, anlayış gösterin, hoş görün,


şükredin diye hem kendi nefsime hem sizlere tavsiyeler
yazmaktayım. Hele kuantum yapısı ile düşünce ve
fikirlerinizden oluşan bir siz, sizi beklerken çok dikkat
etmelisiniz.

"Allah'ı unutan ve bu yüzden Allah'ın da onlara


kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın.
Onlar yoldan çıkan kimselerdir." (Haşr/9)

''Ey insanlar! Siz içinizdeki şeyleri açığa vursanız

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


151

da, gizleseniz de, Allah sizi onlardan dolayı


hesaba çeker. (Düşüncelerinizden mesulsünüz.)''
(Bakara/284)
Düşüncelerinizi temizlemek adına ve tefekkür dünyanızı
genişletmek için eserin bu bölümüne bazı notlar
düşmek istiyorum.

Konuya geri döneceğiz.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


152

Bütün Hastalığın Sorumlusu Kibirdir

İnsana ait duyguları terk etmek gerçekten zordur.


İçlerinden biri var ki kalınlaştıkça ince görünür. Kendini
gizler ve diğer bütün duyguları o yönetir.

En çok birilerini bağışlayacak ve hak etmeyen birilerine


hakkınızı helal edecek olduğunuzda kendini belli eder.

Bu duygu müthiş ihtişamı ile KİBİR diye ifade edilmiştir.


Bu yüzden aşağıdaki duayı ara sıra edelim:

''Ey tevazunun yaratıcısı Hafız olan Rahman ve


Rahim Rabbim, beni ve sevdiklerimi kibirden koru
ve varsa kibirden arındır.''

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


153

Kuran Müslümanlığı
"Elif Lâm Râ. Bu Kur’an; âyetleri, hüküm ve
hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakkıyla
haberdar olan Allah tarafından muhkem (eksiksiz,
sağlam ve açık) kılınmış, sonra da Allah’tan
başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayrı ayrı
açıklanmış bir kitaptır.” (Hud/1,2)

Demek ki Kuran dışı açıklama yapan kaynaklara uymak


Allah’tan başkasına kulluk etmek manasına gelebilir!..

Ayet üzerinde lütfen tefekkür ediniz.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


154

İyi Geçinmenin Püf Noktası


Aslında hiç kimse geçinemez; herkesin sıkıntıları,
problemleri, takıntıları mevcuttur.

Bu yüzden kimseye imrenmeyin.

Bütün bunların aşmanın yolu affetmek ve anlayış


göstermektir.

İyi geçinmenin püf noktası bağışlamaktır.

Evli çiftlere duyurulur.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


155

Tuzaklar
Bir yerlerde birikmiş paranız yoksa, arabanız, eviniz de
yoksa buna rağmen bankalara, şuraya, buraya borçlu
iseniz..

Bu borçlar yüzünden İslami duruşunuz sekteye


uğramasın.

Zira rızkı veren Allah'tır.

Allah'ın verdiği rızkı sizden çalmak için tuzak


kurmuşlardır.

Bu tuzağın amacı da arka planda sizi bunalıma sokup,


tefekkürünüzü engelleyip Allah'ı anma işini elinizden
almaktır.

Daha da ötesinde yalan ve dolanla sizi de kendileri gibi


yapmak ve değerli zamanı boş şeyler peşinde
harcatmak, böylece daha acımasız olmaya davet
etmektir.
Ve bu plan çok zaman hedefine ulaşır.
Sakın bu tuzaklara kapılmayın.
“Şeytan sizi fakir olacaksınız diye korkutur, sizi
cimriliğe ve çirkin şeylere teşvik eder. Allah ise
kendi katından bir af ve lütuf vaat buyurur.
Allah'ın ihsanı geniştir, her şeyi hakkıyla bilir.”
(Bakara/268)

Dua etmenize engel olmasın.

Dini yaşamınızı, vesveseye düşmeden duru bir hal ile


devam ettirin.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


156

Kartal mı, İnek mi ?


Beğenmediğiniz ve hor gördüğünüz İnek bütün varlığı
ile insanoğluna hizmet ederken, imrendiğiniz Kartal
oldukça hain, kendisi için yaşayıp,, insanlığa hiç bir
katkı sağlamayan bencil, egoist bir hayvandır..

Sorsanız ki Kartal mı olmak istersin, İnek mi ?


Yüzde 99'un kartal olmak isterim dediği bir dünyada
yaşadığınızı bilin!..

Eğer geri kalan yüzde birdenseniz ve bunu yürekten,


ihlasla onaylıyorsanız; tüm yaşamınızla çevrenizdekilere
bir inek gibi her şekilde katkı sağlıyorsanız gerçekten
cennetliksiniz!
Gerçekten müthiş bir insansınız!

Hayırlı olsun..

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


157

Bakterilerle İletişim

"Allah dileseydi mutlaka hepinizi bir tek ümmet yapardı,


fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola eriştirir
ve herhalde hepiniz, bütün yaptıklarınızdan sorumlu
olacaksınız." (Nahl/93)
Esasında Rahmanın yardımı olmasa hiç kimse doğru
yolu bulamazdı. Yani yığınlar sapkınlık içerisinde yaşam
sürmeye devam edip yaptıkları ile yüzleşecek ve lağım
çukuruna (Cehenneme) gidecekti. Herkese yaptığı
vardır. Lakin Rahman insanlığın işaret ettiği mekana ve
zamana tabi tanrı kavramından münezzehtir.

Vücudumuzdaki şuurlu bakterilerle iletişim kurmaya


çalışsak bizi ne kadar anlarlar? Onlara bedenden çıkış
yolları göstersek, bedenin kurallarını vurgulasak; ter ile
çıkma yolu, göz yaşı ile çıkma yolu, dışkı ve sidik kanalı
ile çıkma yolu! Ve çıktıktan sonraki varış yerleri..

Terle çıkanı göğe yükselme ve bulutlarla gezme ve


yağmur olma gibi fırsatlar beklerken bağırsılık yolundan
gideni ise lağım çukurları beklemektedir..
Sistemin sahibi bizim anlayacağımız dil ile bunu
anlatmaktadır ve bu kesinlikle "aşama aşama"
olacaktır..
Ayrıca ilk aşamayı görüp bütün sistemi ilk aşmaya göre
değerlendirmek doğru değildir.
Lağıma ulaşana oraya nasıl vardığını soracaklar, yahut
bulutlara ulaşana yine soracaklar.. Tüm bu sorma
olayını hesaba çekme gibi algılamak kişiye göre
değişir..
Rahman'a ve sisteme bakışımızdaki cehalet perdesi
olduğu sürece devamlı olarak bir şeyleri suçlayacağız.
Esasında anlayışımızı genişletmeli ve cahilliğimizi
gidermeliyiz..

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


158

Taklitten Kurtulmak
Kuran'ı Kerim okumayanların hiç sancıları yoktur.
Zira başkaları onların yerine okumuştur.
Bu gruplara göre dosdoğru olmak demek düz bir çizgi
çekip bu çizgiyle aynı hizaya gelen ayetleri alıp, zıttı
yönde bir çok izahı bulunan ve sahih olmayan hadislerle
destekleyerek inanç kurgulamaktır.

Çektikleri çizginin çok dışında yer alan ayetleri ve işaret


edilen manaları hiç görmezler bile..
Şeyhleri, hocaları, liderleri, takip ettikleri onların yerine
düşünmüştür.
İçleri rahat bir şekilde yaşamlarını sürdürür ve bu
insanların yılmaz birer savunucusu olurlar.

Oysa yaklaşmakta olan fırtınada saman çöpü gibi


olacaklardır.

Kişi bütün gerçekliği ile, bütün yönleri ile zamanı


varken Kuran ile yüzleşmek zorundadır.
Bu yüzleşmeyi yapmayanlar taklitçi olup olmadıklarını
asla bilemezler.
Bu dünyada bu yüzleşmeyi yapmayanlar ölümle
beraber geçtikleri yerde asla yapamayacaklardır.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


159

Hakikatlerin Kapanışı
İşte sevgili dostum anlatmaya çalıştığım manalar yüz
binlerce insanın arayıp da ulaşamadığı ve Allah’ın
vermediği muazzam bir nimettir ve anlatmaya
çalıştığım öyle bir sorunun cevabıdır ki ancak o soru
yanlarında olanlar tarafından anlaşılan kıymetli bir
hazinedir.

Sevgililer sevgilisi Allah Resulü ve onun yolundan


gidenler zamanı doğru değerlendirmek için bir çok
yöntem ortaya koymuşlar ve bunları tatbik etmişlerdir.
Bütün yöntemlerin yegane ve biricik amacı Allah’ın
anılmasına, hatırlanmasına yöneliktir. Bu işlem
hakikat olan ruhunuzun yapı taşıdır. Çünkü ruhunuz;
fikirleriniz, düşünceleriniz, niyetleriniz,
inançlarınız doğrultusunda şekillenmektedir.
Allah’ın muhteşem ilmi ile kul bunu kendi yapmaktadır.
Allah’ın övülmeye, zikire, tapılmaya hiçbir şekilde
ihtiyacı söz konusu bile değildir. Bütün ihtiyacı olan
zavallılar biz insanlarız. Her boyutta farklı anılan Allah
inancının yegane davası da kişinin çıtasını
yükseltmektir.
Allah’ı ne kadar tanırsa gittiğinde O’nu öyle bulacaktır.
Her yerde hazır, nazır ve şehit olan Allah’tan kabı kadar
alanlar kaplarına bakarak, Allah’ı bu ölçüde
değerlendirerek hayatlarının en büyük hatalarını
yapmaktadırlar.
Çünkü okyanusun kıyılarına gelip suya kabını daldırıp,
bütün suyu kabındaki kadar zanneden ve bu zannın
doğrultusunda gittiği alemde doldurduğunu bulan kişiler
maalesef büyük bir hüsran yaşayacaklardır. Kişi şirki
nedeni ile kendine göre ölçtüğünü bulacaktır.

İşte dünya üzerindeki gördüğünü değerlendirme,

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


160

yaşadığını yorumla ile; fikirleri, düşünceleri ve niyetleri


ile sahip oldukları din eşliğinde bu okyanusun kıyısına
gelenler buradan ahiret dediğimiz/4. boyuttaki
ağacına/kabına/gezegenine yer çekiminin de gücü ile
sürekli olarak göndermektedir.

Kim nasıl bilirse, ne gönderirse öyle bulacak ve bulduğu


ile yüzleşecektir.
Bunun bedelini maalesef kendi ödeyecektir.
Bütün rızkı kendi kazandığı düşüncesi ile şirke giren biri
kuantum ruhuna bu inançla bir sistem yerleştirir ve
bununla yüzleşir. Netice çok bellidir.
İstisnalar olur mu bilemeyiz.

Ancak Allah iyilik yapanların gayretlerinin boşa


gitmeyeceğini vurgulamıştır.

Kuran’ın çevresinde müthiş bir kalkan bulunmaktadır.


Öyle ki kalın olan hiçbir şey O’ndaki manaya
dokunamaz. Bu yüzden zalimlik yapanlar O’nu anlamayı
ummasınlar. Çünkü o zırhı geçmek için merhametin
yörüngesine girip yıkanmak, temizlenmek gereklidir.
“Kitaba temiz olmayanlar dokunamaz” derken kesin
bir bilgi mevcuttur. Ayet; dokunmasın, dokunmayın
demiyor, dokunamaz diyor. Yani bir emir yok .Bir
kesin ifade var.

Dünya'da isim verdiğiniz her kelimenin bir yıldızı vardır.


Her duygunun bir gezegeni ve yörüngesi vardır.
Şehvet,
şöhret, aşk, makam, ihtiras, haset, kibir gibi her
yapının sizin anlayacağınız dil ile bir gezegeni vardır.
Güneş gibi, Venüs gibi..

İnsanın 4. boyutta ışınsal/kuantum manalar gibi geçiş

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


161

yapan fikirlerinden, düşüncelerinden, niyet ve


inançlarından oluşan yapısı bu dünya üzerinden bir çeşit
gezegen ve yıldız gibi görünür.
İşte yıldızın/ruhun Kuran’ı rehber etmediğinde mutlaka
bunlardan birinin yörüngesine girer.

Arşı-Ala'ya istiva eden Rahman’a yakınlık elde


etmek gibi muhteşem bir şeyi erteleyerek ağır
bedellerini öderiz.
İyilik yapmak, infak etmek gibi erdemlerin arka
planında ruhunuz için doğru yörüngede olma çabası söz
konusudur.
Sizin için küçük görünen şeyler hakikatte çok büyük
ciddi bir tehlike arz etmektedir ve bu tehlike ruhunuzu
önce yörüngesine, sonra içine alarak yutar.
Cehennem diye tarif ettiğimiz dehşet bir durum ortaya
çıkar.
Bütün bunlar bizim katımızda bu isimlerle anılırken her
boyutta görünüşü farklıdır.
Zengin içerikli bir çok örnek vermekteyim. Siz beden
değilsiniz, anlamanız gerek. Yıldız da değilsiniz. 3.
boyuttaki gözler için bu şekilde algılanmaktasınız.
Başka bir açı sunayım; ruhunuz sonsuz uzayda bir
yörüngede 5 tane uydunuzla yer almaktadır. Bu uydular
beş duyu organınız olarak size lanse edilmektedir.

Bu uydularınız vasıtası ile arşa istiva eden,


Rahman'dan yapılan yayınları yorumlamaktasınız
ve bu 5 duyunuzla aldığınız tüm yayınların sahibi,
maliki Allah’tır.
Bu bilgi her boyutta farklı anlatılır fakat hepsi
eksiktir, sorunludur. Bu yüzden Kuran Subhan Allah
çizgisine davet etmektedir.

Ruhunuz her an Allah tarafından ve hikmeti ancak

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


162

Allah’ın bildiği sebeple, yaratılan başka şeylerin


yörüngesine kapılabilir.
Her şey bir şekilde hem kendi ekseninde, hem başka
bir şeyin yörüngesindedir ve bu sürekli olarak
genişleyerek Arş’ı Ala’ya kadar uzanır.
Bu izah 3 boyutlu algı ile tercüme edilişidir. Tam
hakikati anlatmak mümkün değildir ve sadece örnek
olarak kalmalıdır.
Zira bu noktadan sonra kurcalamak şeytanın ekmeğine
yağ sürmek olur.
Çok değerli olan zamanını çaldırırsın.

Dünya üzerinde gördüğün bütün canlıların 4. boyutta


varlıkları vardır ve her kişi buradan gönderdiğini
bulacaktır. Bu buluş kişiye göre değişmektedir.

Hiç uyanmayan biri çöl gibi bir yerde yaşam sürdüğü


zannına devam edecektir.
İçinde bulunduğu, suyun olmadığı dehşet kurak ve
çöllerden oluşan dünyayı; kendi inanış ve fikirleri,
düşünceleri, niyetleri ile Allah’ın muhteşem yaratma
bilgisi sayesinde oluşturduğunu asla bilemeyecektir.
Bu oluşumdan sorumlu olacağını ve bunun hesabını
mutlaka Aziz Allah’a vereceğini de tefekkür ediniz.
Öte yandan Halife olan kişi ise 4. boyut bilgisine hakim
bir şekilde 3. boyutta yaşam sürebilecektir. Şehit
olacaktır. Kuantum bir yapı ile her an her yerde, hazır
ve nazır olabilecektir. Bu dünyada gördüğü tüm yüzleri
bir ressam gibi çizebilecek ve Allah’ın hay ismi ile
tezahür gerçekleştirecektir.

Her yerde Rahman’ı gören için izlediği sinema


yapımları bile müthiş bir bereket olacakken,
diğerleri içinse zombilerle dolu, iğrenç bir dünya
olarak yer edinecektir.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


163

Özellikle fuhuş ve göz zinası ile dönüştürülen zaman


ruhumuzu şehvetin yörüngesinde bırakacaktır.
Öte yandan her yerde Rahman’ı idrak eden için ise
durum Şeytan’ını Müslüman etmiş olarak yorumlanır.
Ancak hayat inişli çıkışlıdır. Bir hafta şeytanı
Müslüman olan kişinin başka hafta şeytanlığı
devam edebilir. Bu yüzden kutsama tehlikelidir.

Filimlerde bile bir çeşit zenginlik elde etmek böylelikle


mümkündür.
İşte mümin için ahir zamanda olmanın, başarılı olursa,
bereketi buna benzer şeylerdir.

Ayrıca ahir zaman olarak ifade edilebilen bugünki kadar


çok zaman düşmanı/hırsızı/azılı şeytanı dünya
görmemiştir.

Doğru kullanılmayan;

İnternet/TV/Radyo/Gazete/Diziler/ Müthiş bir zaman


katilidir ve Deccal’ın/Şeytan’ın insanların çok değerli
zamanlarını çalarak yerine ıstırap yüklü çirkin zamanlar
koymak için kullandığı araçlardır.

Beden üzerine hesap yapanlar anlattığım


şeylerden hiçbir şey anlamazlar.

Ve bütün bu anlatmaya çalıştıklarım sizin yani 3.


boyutu algılayanların kolayca anlayacağı türden
kolaylaştırılmış ve bu boyutun anlayışına indirgenmiş
kelimelerden ibarettir.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


164

İşte bu kavram kargaşası Allah’ı anmaya davet eden


Kuran’ı iyi niyet adına bugün bu hale getirmiştir.
Youtube gibi siteler ve televizyonlar üzerinde muhterem
hoca efendiler her türlü fetva verirken, zıttı yönünde
başka bir muhterem hocanın da fetva verdiğini görmek
mümkündür.

Ben hangi fetvayı verirsem vereyim mutlaka bir


mezhebin safında kendimi bulurken, farkında olmadan
da karşı tarafa cephe almış olacağım.
Karmaşa had safhaya gelmiş durumda.
Ancak bu eseri okuyanlar için artık karmaşa ve kaos
sona ermiştir.

Hiç kimsenin itiraz edemeyeceği şekilde İbadetlerin


amacının Allah’ı anmak olduğunu bir çok delille ortaya
koymaktayız..

Yani şöyle bir soru kurgulayın:


-Hocam çiçekli baş örtüsü takmak uygun mu?

Eğer başörtüsü onu görenlere Allah’ı hatırlatıyorsa bu


müthiş olumlu bir şeydir. Ancak şehvete ve benzer
duygulara neden oluyorsa ciddi sıkıntı vardır. Zira
zaman dediğimiz an ruhumuzda, canımızda
istemediğimiz bir manaya sebebiyet verecektir. Bulaşık
suyu ile pınar suyu bir midir? Mümin kadın,
çevresindekilerin zamanı kirli bir şekilde
dönüştürmelerine engel olarak Allah’ın rahmetini
üzerine çekecektir ve etrafındakilere bu duruşu ile
Rahman’ı hatırlatacak böylece cemaat ile kılınan
namazlardaki gibi hatırlattığı anların sahibi olacaktır.
“İyiliğe sebep olan yapmış gibidir.” Bütün mesele
Allah’ın hatırlanması üzerinedir. Böylece Allah da
hatırlayanı hatırlar.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


165

İşte bu cevap İslami konulardaki her şeyi


kapsamaktadır. Bunun dışındaki kavga, iftira, dedikodu
gibi şeyler sizin biricik hazineniz zamanı olumsuz
değerlendirmenize ve böylelikle kaybetmenize yönelik
şeytan tarafından tezgahlanmış oyunlardır.

Özde her şey bu kadar basittir ama maalesef öyle bir


hale gelmiş ki, kavgalar sebebi ile insanlar Allah’ı
anmaz olmuşlar.
Allah’ı isimleri ile gücümüz yettiğince etrafımıza
duyurup, O’nu herkese tanıtma gayretinde olmalıyız ki
elde edilen güzel zamanlar katlanarak hanemize
yazılsın.

İnsanların çoğunluğu bulunduğu boyut şekli ile Subhan


Allah kavramına iman etmediği için Kuran’a bir çizgi
çeker ve bu çizginin dışında kalan ayetlere, manalara
kör kalır.
Bu çizgiyi bir takım uydurma hadislerle destekleyip
çizginin dışından gayrısını görmez ve iş küfre kadar
uzanabilir.

Kitap boyunca izah ettiğim sırlar bu kişileri Subhan


Allah çizgisine çekmediğinde şeyhlerinin, üstatlarının
yıldızını aramaya başlarlar. Yıldızın parlaklığına
hayranlık duyarak ,arkasındaki mutlak hakikati ve
mutlak nuru görmeyerek kendilerini mahvederler ve
ben bu uyarıyı yaptım diye onlarca cahil vb. ithamlarla
karşılaşırım.
Velhâsıl bu kişiler hakikati anlamak istemezler.

Dikkat edin sabah yakını bir insanı uyandırmaya


çalıştırdığınızda sizi gerçekten sevmez. Çünkü
uyku tatlıdır. Bu tadı ellerinden aldığınızı
düşünürler ve uyanana kadar sizden nefret ederler.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


166

"..Bu insanlara ne oluyor ki hakikati anlamaya


yanaşmıyorlar!?" (Nisa/78)

Uyanmaları lazımdır.
Çünkü adına cehennem dediğimiz bir ateş
yaklaşmaktadır.
Konu hakkında izahlarımız devam edecek ancak bazı
notlarımız üzerinde tefekkür etmeniz size fayda
sağlayacaktır.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


167

Gerçek Seni Uyandırır


''Kim seni bütünüyle, koşulsuzca kabul ederse
değişmeye başlarsın. Onun kabulü sana böyle bir
cesaret verir. Olduğun gibi kabul edilmen seni
bütünleştirir, seni kendine güvenli kılar, seni kendin gibi
hissettirir. O zaman beklentileri yerine getirmene gerek
yoktur, sen olabilirsin. Bu yüzden sevgi bu kadar
besleyicidir.''
(Osho)
Bunu yapabilmek için elinde olan bir yol söyleyeceğim.
Hayatında var olan her şeyi sadece 21 gün koşulsuz
kabul et.
Zorla da olsa gülmeye çalış.
21 gün içerisinde hiç kimseye sıkıntını ve üzüntünü
bildirme.
Kusursuz bir ahlakı yaşa.
Hiç bir şeye kızma.
Kabul etmenin getirisini yaşa.
Başarabilirsen cesaretin zirve yapar.
Başarabilirsen bütünleşirsin.

Artık gerçek sen olmaya başlarsın.


Seni ancak sen; koşulsuzca, kaşına, gözüne, kilona,
boyuna, huyuna aldırış etmeden şükrünü yaşayabilirsen
kabul etmiş olursun..

21 gün karşılaştığın her şeyi yaratana ve yaratmaya


devam edene teşekkür et..

Böylece gerçek seni O'ndan aldığına şahit olursun..


Bu alış senenin geri kalan günlerine huzur güneşi
olarak doğar..

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


168

Allah İsteyen için Ne Kadar Yakındır?


''Allah kullarına şah damarından daha yakındır.''
(Kaf/16)
''Allah ile aralarına aracılar koyan ve Allah’ı uzak ilah
ilan edenler yalancı kafirlerdir.'' (Zümer/3)
''Allah her dua edene icabet eder tüm kullarına eşit
yakınlıktadır.'' (Bakara/186)
''Allah ile kulları arasında protokol oluşturup, çeşitli
isimler altında yaklaştırıcılar varsaymak tam bir
küfürdür.'' (Maide/73)

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


169

Bir Tesbit
“Hala anlayamadınız değil mi?
Önemli olan haklı ya da haksız olmak değil.
Kavganın kazananı yoktur.
Ya kaybedersiniz ya da daha çok kaybedersiniz.
Önemli olan kalp kırmamak.

Önemli olan yargılamadan, karşılıksız sevebilmek ve


iyilik yapabilmek. Haklı bile olunsa özür dileyecek kadar
asil olmak, bilge olmaktır.

Egonuzu kontrol edemediğiniz sürece, o sizi kontrol


etmeye devam edecek.
Böyle olduğu sürece tüm dünya sizin bile olsa asla
mutlu olamazsınız.“ A.E

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


170

Sizden Sizedir
Anlaşılabilen üst boyuttan bakabildiğimizde şu ilginç
gerçeği görebiliyoruz.
Bu satırlarda dahil paylaşım yaptığınız ve başkalarının
görmesini istediğiniz, başkalarında tespit ettiğinizi
zannettiğiniz, eksiklikler ve noksanlık olarak
gördükleriniz kesin olarak sizinle ilgilidir.

Yani derinlerde bir türlü sesini duyamadığınız gerçek


sizin size duyurmak istediği şeylerdir.
Yani sizden size gelmektedir..
"Herkes kendindekini görür." ifadesinin işaret ettiği
muhteva çok daha geniştir.

Bunu bilimsel olarak da ispat etmek mümkündür.


Şimdi bu bilgiden sonra neleri gözden kaçırmışsınız
anlamak için sizden gayrısının duyması için paylaştığınız
şeyleri görünen yanı ve zıttı ile sakince objektif olarak
değerlendirmeye çalışın.
Bu kitabı sizin kadar ben de yeniden ve yeniden,
gözden neler kaçmış diyerek, anlamaya gayret ederek
okumaya devam edeceğim.
Sadi'nin şu tespiti kayda değerdir: ''Düşünceli insanlar
dünyadan götürecekleri her şeyi yanlarına alırlar, alçak
adamlarsa mallarını hasretle arkalarında bırakırlar.''

Anlatılana göre Hz. Hüseyin (r.a) bir gün aile fertlerine


şu soruyu sormuştur: "Rabbim sizlerden razı olsun,
ancak siz ondan razı mısınız?"

Allah'tan nasıl razı olunur? Gerçek anlamda kimler


Rabbinden ve verdiklerinden, yaşattıklarından razı?

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


171

Doğunca Ne Olacaksın?
"Tanıdığım en güzel insanlar yenilgiyi, acıyı, mücadeleyi
ve kaybı yaşamış olan ve diplerden çıkış yolunu
kendileri bulmuş olan insanlardır. Bu kişiler yaşama
karşı geliştirdikleri kendine has takdir, direniş, duyarlılık
ve anlayışla; şefkat, nezaket, bilgelik ve derin sevgiden
kaynaklanan bir ilgi ve sorumlulukla doludurlar. Güzel
insanlar öylece ortaya çıkmazlar, Onlar oluşurlar"

Yani bu başıma gelenlerden yoruldum demeyi


kesmelisin artık!

Çünkü sen muhteşem olacaksın!

Cenap Şahabettin'e göre fikir değiştirebilenler fikirlerin


sahibi iken, değiştirmeyenler kölesidir. Bu açıdan
fikirlerinizin kölesi olmayın. Yeniliklere açık olun.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


172

Dünya'nın Zıttı (?)


"..Haksızlık edenler (Zalimler), hangi dönüşe
(DÜNYADAKİ HALLERİN ZITTINA)
döndürüleceklerini yakında bileceklerdir."
(Şuara/227)

Her şey zıttı ile bilinir. Esasında bu dünya üzerinde


yaşayan hiç kimse henüz Dünya'nın zıttını görmedi!
Sevimli hayvanlar yerine azgın zorlu dehşet saçan
varlıklar!
Tertemiz billur sular yerine irin ve salya sümükten
oluşan iğrenç sular!
Masmavi serin sular taşıyan beyaz bulutlu gök yerine
simsiyah asit taşıyan bulutları olan gökler!
Yüzlerce çeşit leziz meyveler yerine adına zakkum
dedikleri tiksindirici tadı ile hayal bile edemeyeceğiz
iğrençlikte yiyecek!

Simasında simetri olup, eli yüzü düzgün insanlar yerine


dili karnına kadar uzamış, dişi damağını yarmış, derisi
kavlamış çirkin insanlar..
Adem ile Havva'nın Cennetten atılmış olmasının suçunu
ben çekiyorum diyen insan yerine Cennetten
kovulduğunu ve Ona anlatılan, cennetten çıkarılan
Adem hikayesinin baş kahramanının kendisi
olduğunu öğrenmiş insan!
Bu liste uzayıp gidecek.
Hala sende bir anlam bulmuyorsa bu satırlar ve
umursamıyorsan; zalimliğe, haksızlık etmeye, kibirli
yaşamaya, aç gözlülüğe ve parayı putlaştırmaya devam
edebilirsin. Oturduğun yörünge nedeni ile bir süre sonra
bedelini ödeyeceksin.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


173

Fırsata Dönüştürdüğümüz Din Anlayışı


Ah be dostum!
Artık fark et!
Yığınla milyonlar çaresizliklerini fırsata dönüştürmüş
kendi dünyalarında kibirle hayat sürmekteler!
-İmtihan!
Neyin imtihanı be güzel kardeşim!
Ben o dediğine çaresizlik diyorum!
Sen tek tuşa basarak kimsenin haberi olmadan çok
ihtiyacın varken ve bir çok kişiden bu eksiklikten dolayı
hakarete uğrarken, 1 milyar doları çalma imkanın
varken, çalmadığında imtihan diyebilirsin..
Çok dindar olduğunu söyleyen zevat bile Çeçenistan’a
yahut Filistin’e yardım etmek mazereti ile kendini
kandırıp mutlaka çalardı.
Yahut ihtiyacı oldukça çalardı.

Yasalar, kanunlar, çaresizlik insanları kitlemiş durumda!


Paraları yok, fırsatları yok!
Gücü yetmiyor! Gücü yetse kim bilir neler yapardı!
Bu çaresizliği fırsata dönüştürüp, imtihan ve Allah için
yaptığını düşünen; bu duruşla da Müslümanlığı yerine
getirdiği zannıyla yaşayan; bir cennet hayali ile Allah’ı
tanımaktan ve gerçek dinden mahrum kalan milyonlar,
şeytanların rehberliğinde çok hazin bir yere doğru
yolculuk yapmakta!

Lütfen Rabbim bizi ihlaslı kıl!


Kendini kandıranlardan eyleme!
Cahillikten muhafaza et!
Ve Fatiha’da müjdelediğin iyilerin yanında et!

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


174

Biliyor musunuz? Bir tefekkür


Aşağıdaki vurguladığım manalar 3. boyut, yani insan
algısı ile betimlenmiştir.

Biliyor musunuz? Güneş dünyadan bihaberdir. Yani tüm


dünyaya içindekilerle birlikte hayat vermeye aracı
olduğundan zerrece haberi yoktur..

Kuşlardan insanlara böceklerden bitkilere kadar tüm


yaşam Güneş'e bağlı iken bundan Güneşin haberinin
olmaması ne ilginçtir ve biz bunları biliyorken Güneşin
bizi bilmeyip kendini değerlendirmeye başladığında
şöyle düşündüğünü duyar gibiyim:
-Neye yarıyorum ki? Boş yere yaratılmışım! Benden
evrende tirilyonlarca var! Bir işe yaramıyorum! Ölsem
kimsenin haberi olmaz! Hiç kıymetim yok! Değersizim!..

İşte değerli dostum And olsun sen de Güneş gibisin!


Var olman o kadar gerekli ki nelere nasıl hayat
verdiğinden şu anda haberin yok!

Bazı varlıklar için çok değerlisin! Çok özelsin! Hayatın


kıymetli!
Moralini bozma, neşeni yitirme! İsyan etme! Namazı,
abdestlerini ve nafile orucu ihmal etme! İyilik yapmayı
ve sabrı elden bırakma!.. Zamanı gelince bu gerçekleri
deneyimleyecek ve göz yaşı içinde Rabbine Hamdi
senalarda bulunacaksın! Sadece sabırlı ol! Zamanı
doğru değerlendir..

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


175

Ah Merhamet!
Herkes kendindekini okur.

Bu satırlar dahil olmak üzere varlıktaki bütün ilim,


bütün yazılar, satırlar; denizlerin mürekkep ve
ağaçların kalem olup yaza yaza bitiremeyeceği Azim,
Aziz ve Alim olan Allah'ındır.

Okuduğunuz kitaptan, duyduğunuz müziğe kadar her


şeyin sahibi "O"dur. Mutlaka gördüğünüz başarıların ve
sevdiğiniz şeylerin hakikatinde sahibinin kim olduğunu
bilerek doğru bir şekilde hayranlık duyunuz.

Eğer hayatı okumanızda ve duyduğunuz hayranlıkta


Rahman, Latif, Habir ve Metin olan Allah yoksa
içinizdeki cehennemi okuyorsunuz demektir. Kitap
boyunca size hep bunun nasıl olduğunu anlattığımı
hatırlayın.

Bu durumda şu an okuduğunuz satırların verdiği


mesaja kalbiniz kapalıdır. Büyük ihtimalle hiç bir şey
anlamamış veya tam anlayacakken birileri engel olmuş
olacaktır.

Akıbetiniz bir türlü dilimize alamadığımız, köre körsün


demediğimiz, topala topalsın demediğimiz gibi bir
durumdur. Bu halde olanlara da açıktan körsün
diyemem! Çünkü geri tepmesi muhaldir.

Kesin bir gerçek var ki zalimler asla iflah olmayacaktır..

Tüm varlığımızla Rahman’ı tanıyıp, O’nu tanıtıp,


merhamete yönelmeli ve çevremizi merhamete
davet etmeliyiz..

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


176

Kötü ve İyi
Bilmelisin ki dünyada değişmez kurallar vardır. Bir kural
vardır ki oldukça ilginçtir..

Kısaca izah edersem; bir kişi ne kadar iyi insan ise,


etrafında o kadar kötü kişi veya kişiler vardır.

İnsanlığın Babası Hz.Adem (a.s.)'in yanında kurnazlığı


ve hainliği ile ünlü İblis dururken, Hz.İbrahim(a.s.)’in
yanında kalbi mühürlü putperest babası ve Nemrut yer
almıştı. Musa (a.s)'nın yanında da dillere destan zulmü
ile Firavun bulunmuştu. Bu sıralama uzayıp gideceği
için son olarak insanlığın efendisinin yanında ise
maalesef akrabası, baba yarısı diye ifade ettiğimiz
amcaları olmuştu.

Tabloyu iyi inceleyin.

O çok sevdiğiniz ve yaşayan olarak alemde en üstün,


EN İYİ İNSAN zannettiğiniz kişilerin uzaklarına değil
hemen yanlarında bakın. (Hayali oluşturdukları saçma
sapan evhamlarından ortaya çıkan klasik ve yapmacık
kötülerden bahsetmiyorum...) Ebu Leheb gibi, Firavun
gibi zalim kötüler yanlarında var mı?

Eğer şeyhiniz, hocanız, efendiniz, üstadınız,


öğretmeniniz size göre dünyanın en iyi insanı ise
mutlaka yanında dünyanın en kötü insanı olmak
zorundadır.

Eğer bu yoksa, O kişinin dünyanın en iyi insanı


olduğu PALAVRADIR.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


177

Kur'an Çok Açık ve Nettir


Esasında adına Dünya dediğimiz bu alem için anlama
metodu okunduğu gibi olmasıdır.
Bazı dostlarımız ısrarla okunduğu gibi olduğunu kabul
etmez ve parantez içindeki kavramlara koşar.
Bu şuna benzer: ''2+2=?'' ile karşılaşan matematik
dahisi cevabın 4 olacağını asla kabul etmez. Daha
doğrusu edemez.
Çünkü herkes onun 4 olacağını bilir.
O herkes değildir!
Bu düşüncedeki dostumuza kibir öyle gizli yaklaşır ki
kendini tevazu gibi sunar.
Başlar ayeti yorumlamaya. Bunu akıl adına yaptığı
izleniminin yanı sıra Allah adına da yapar.
2+2'nin sonucu ile baştaki ikiyi çarpar, 8 Sayısına
ulaşır. Bu sefer 8'i ondaki 2 ile çarpar 16 rakamını
bulur. Bu sefer 16 rakamı ile bir de baştaki 2 ile çarpar.
Ulaştığı 32 'yi ilk sonucunda i 8 ile çarpar...

Bu işlem uzar gider. Bütün bu işlemi yapan ve buna


tanıklık eden kişiler öylesine hayran kalırlar ki!
Mucizedir bu! Demekten kendilerini alamazlar. Bütün
bu hesaplamalar yapılırken çok açık ve net olan 2+2
toplamının sonucu olan 4 gözden kaçar.

Kuran’ın verdiği mesaja maalesef ısrarla kulak


tıkanmaktadır ve şeytan kaynaklı olan bu hal maalesef
bir çoklarını sağır ve kör etmektedir.
Oysa dünya hayatı yani zaman manevi açıdan gerçek
bir nimettir. Kuranı (İhlas Süresi'ni ve Ayetel Kürsi'yi)
hergün bolca okuyor/manaları yönünde düşünüyor
olduğumuz sürece bunu değerlendiriyoruz demektir.
Rahman bizleri de hakikati görenlerden eylesin!

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


178

Allah’ın Rahmetinin İşaretleri


Namaz kılmak, oruç tutmak, iyilik yapmak, MERHAMET
etmek gibi amellerin karşılığı olarak cenneti almış
olmayız. Zira bu alemde yaptığımız hiç bir şey bize
cenneti alamaz.

İlla ki Allah'ın rahmeti gereklidir.

Üzerimizde bulunan oruç, namaz, iyilik yapmak, zikir ve


Merhamet gibi unsurlar bizlere rahmet edildiğinin
işaretidir.

Bu kelamdan sonra üzerinde bu işaretleri taşımayanlar


durumlarını acilen kontrol etmelidir.
Bu tanımlamalar sizlerin anlayacağı üslup ile izah
edilmiştir.
Kitabımızın bir çok sayfasında bu işleyiş hakkında bir
çok örnek sunduğumu hatırlayınız.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


179

Aşk’a Giriş
Allah'a inanıp da "O"na şiddetli bir aşk duymayan kalbi
Şeytan kandırmıştır.

O kalp Allah'a inandığını zannediyordur.

İnsan nasıl olur da gördüğü her şeyi Müsavvir oluşu ile


şekillendireni merak etmez?

Nasıl olur da yediği gıdaları Rezzak oluşu ile


tatlandırana hayranlık ve aşk duymaz?

Bütün bunları bilip de hala kalbinde putlar


taşıyanları ise gerçekten anlamıyorum...

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


180

Her Şeye Rağmen


İyiliği, hoş görüyü, ibadeti, güler yüzü, sadakayı,zekatı
ve daha nice ahiret için güzellikleri YAPMA
MÜCADELESİNİ bırakıp SUBHANALLAH kavramından
bihaber Allah'a ve Rahman'a vasıflar sınırı koyan,
vasıflara yüklemeye çalışanlar kaybettikleri şeylerin
farkına bile varmadan diğer aleme göçecekler.
"Sabredip, mücadeleye devam ederek, kendinizi
eğitip sıkıntılara katlanarak, kötülüğe engel olup
iyilik yaparak, namazları kılarak Allah’tan medet
umun, size arka çıkmasını isteyin. Bunlar, tam bir
teslimiyetle Allah’a imanın, kulluk ve itaatin
şuuruna erip saygılı davrananların dışındakilere
ağır gelen kulluk görevleridir." (Bakara/45)
Maalesef kendi elleri ile kendilerine kıyacaklar.

"Bu Kuran; kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak tek


ilah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri düşünüp öğüt
alsınlar diye insanlara bir bildiridir." (İbrahim/52)

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


181

Esas Soru Bilmek Nedir ?


Hikâyeye göre "Kızılderililer, Karayıp Adalarındaki yerli
Amerikan Kızılderililer Columbus’un gemilerinin
yanaştığını gördükleri zaman onları hiçbir şekilde
görememiş. Çünkü daha önce gördükleri hiçbir şeye
benzemiyormuş ve görememişler.

Columbus’un donanması Karayiplere vardığı zaman


hiçbir yerli gemileri göremedi, ufukta var olmalarına
rağmen.

Gemileri göremeyişlerinin nedeni beyinlerinde


yelkenlilerin var olduğuna dair bir bilgi ya da deneyim
bulunmamasıydı.

Bu yüzden bakan, okyanusta dalgalanmalar olduğunu


fark eder. Fakat hiç gemi görmez.

Sonuca ne sebep oluyor diye merak etmeye başlar.


Böylece her gün çıkıp bakar, bakar ve bakar ve belli bir
zaman sonra gemileri görebilir. Bir kez gemileri
gördüğü zaman gemilerin orada var olduğunu herkese
anlatır. Çünkü herkes ona inanmıştır ve güvenmiştir,
onlar da görürler."

İşte sürekli zikrettiğimiz gibi gören göz değildir!


İnsanlar bilmediğini göremezler.

Kitap boyunca yanımızda olup da göremediğimiz şeyleri


izah etmeye gayret gösterdim.

Görmek bilmektir...
Esas soru ise, O halde bilmek nedir?

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


182

Hikmet Aramak
Zalim bir adam kendisine ait yüzlerce koyunu var
zannediyordu. Öte yandan tüm köylü de o adam gibi
düşünüyordu. Adam ticaret adına koyunlara özel çoban
ayarlıyor, yiyeceklerini tedarik ediyor, ilaçlarını
ayarlıyor ve yavru kuzuları anneleri olan koyunlarla
birlikte hayata hazırlıyordu. Adamın kafasındaki hesaba
göre adam ticaret yapıyor ve zenginleşiyordu..
Ahiret veya zekat gibi kavramlardan nefret eden bu
gaddar adam dünyadaki en zor iş olan koyunlara bakım
konusunda ömrünün çoğunu harcamıştı. Nihayet yaşı
60 olduğunda vefat etti.
Tüm köylü ve çevresi o adamı yüzlerce koyunun sahibi
olarak görmüş ve Allah'ın nasıl olup da böylesine bir
adama nimet vermiş olduğuna şaşıyorlardı.
Başka bir hesaba göre ise o adam belki de zalimliğin
bedeli olarak koyunlara ve koyun köpeklerine kölelik
yani çağdaş isimle hizmetçilik yapmıştı. Esasında
hayvanlar o adamın sahibi idi.
Bizlere ibret almak düşerse bu mecaz olarak
algılamanız gereken hikayede size anlatmaya
çalıştığım; karşılaştığınız olaylar hakkında peşin hüküm
vermeden, ön yargısız düşünmeniz gerektiğidir..
Durduğunuz yeri kontrol etmeniz gereklidir.
Sahibi olduğunuzu zannettiğiniz mallar sizin sahibiniz
olabilir.
Herkesin hesabı varsa Rahman'ın da istisnasız herkes
ve herşey hakkında hesabı vardır. O'na güvenin!..
Zalimliğin her çeşidinden uzak durun.
"Ve sabret, çünkü Allah, gerçekten de iyilik
edenlerin ecrini zâyi etmez." (Hud/115)

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


183

Oruç Hakkında Bir Tefekkür


Rahman bilir ama anlayabildiğimiz kadarı ile oruç çok
önemlidir.
Bir savaştır esasında!..
Hasta olan ölmek pahasına, gazi olmak pahasına
tutmaya çalışmalıdır.
Ölürse de zararı yoktur! Zaten herkes ölecek! Önemli
olan ne için ve ne yaparken öldüğümüzdür.
Oruç için ölmek ve oruç şehidi olmak her kula nasip
olmaz...
Bu savaşı daha doğrusu savaş provasını burada
yapmayan ölümden sonraki cennete yolculuk sırasında
açlıkla geçecek binlerce yılda çaresizlik içinde pişmanlık
içinde karnı iğrenç gıdalarla dolu bir halde bedelini
maalesef ödeyecektir çünkü Rahman kimseye
zulmetmez! Kul kendine zulmeder!.. Bütün bu izaha
rağmen tutamayanlardansanız tutanlara iftar
yaptırabilirsiniz!..
Burada yaptığınız her şeyin diğer alemde bir
karşılığı olduğunu ve kaderinizi yazdığınızı
unutmayın.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


184

Müminlerin Bazı Özellikleri


Onlar - " Yolda Kalmışlara Yardım ederler . " Bakara /
177
Onlar - " İnsanların Kusurlarını Affederler . " Ali İmran /
134
Onlar - " Yalnızca Allah'a Dayanıp Güvenirler . "
Mücadele / 10
Onlar - " Yeryüzünde Alçak Gönüllü Olarak Yürürler . "
Furkan / 63
Onlar - " Yoksulluk Yüzünden Evlatlarını Öldürmezler . "
En'am / 151
Onlar - " Hakk'ı Bile Bile Gizlemezler . " Bakara / 42
Onlar - " İnananlara ' Sen Mü'min Değilsin ' Demezler."
Nisa / 94
Onlar - " Namuslarını ( Irzlarını ) Korurlar . " Mü'minun
/5
Onlar - " Anne Ve Babalarına Öf Bile Demezler . " İsra /
23
Onlar - " Kötü Zandan Ve Gıybetten Kaçınırlar . "
Hucurat / 12
Onlar - " Ahidlerine ( Sözlerine ) Sadıktırlar . "
Mü'minun / 8
Onlar - " Zekatlarını Hakkıyla Verirler . " Bakara / 177
Onlar - " Mü'minlere Karşı Alçak Gönüllüdürler . " Maide
/ 54
Onlar - " Darlıkta Ve Bollukta Da İnfak Ederler . " Ali
İmran / 134
Onlar - " Gerçekten Felaha Kavuşanlardır . " Mu'minun
/1
Onlar - " Allah'ın Ayetlerini Az Bir Menfaatle
Değiştirmezler . " Ali İmran / 199
Onlar - " Rasullerden Hiç Birini Birinden Ayırt Etmezler
." Bakara / 136
Onlar - " Allah'ın Adı Anıldığı Zaman Kalpleri Ürperir . "

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


185

Enfal / 2
Onlar - " Allah'a Asla Şirk Koşmazlar . " Furkan / 68
Onlar - " ( Her Türlü ) Zinaya Asla Yaklaşmazlar . "
Furkan / 68
Onlar - " Namazlarını Huşu İçinde Ve Dosdoğru Kılarlar
. " Mü'minun / 2
Onlar - " Boş Şeylerden Tümüyle Yüz Çevirirler . "
Mü'minun / 3
Onlar - " Mallarıyla Ve Canlarıyla Cihad Ederler . "
Tevbe / 20
Onlar - " Cahillerle Asla Tartışmazlar . " Furkan / 63
Onlar - " Kınayıcının Kınamasından Hiç Bir Zaman
Korkmazlar . " Maide / 54
Onlar - " Emanetlerine İhanet Etmezler . " Mu'minun /
8
Onlar - " Söz Verdiklerinde Sözünde Dururlar ." Bakara
/ 177

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


186

Miraç Hakkında Bilmeniz Gerekenler


Miraç; Arapçada merdiven, yukarı çıkmak, yükselmek
anlamlarını dile getirir.

İslam'da Hz. Muhammed (s.a.v)'in yükselişini anlatır.

Bu yükselişi madde aleminde göğe çıkmak olarak


anlaşılmasın. Zira döndüğünde yatağı hala sıcaktı.

Mekansızlık boyutuna/4. boyuttaki varlığı ile/Ruhu ile


yaptığı içsel yolculuğun mekana muhtaç kelimelerle
anlatılışıdır.

Biz de zaten kitap boyunca benzer bir şey anlatmaya


çalışıyoruz.

Müminlerin namaz kılmalarındaki nihai hedef bu


yükselişi gerçekleştirmek ve doğru yörüngeye
ulaşmaktır.

Bu gece Kuran'da İsra (Yükseliş) Süresi'nde


zikredilmiştir.

Bu geceye yükseliş gecesi dersek doğru söylemiş


oluruz.

Allah'ın hepimize miracı yaşatması dileği ile..

Kuran'da şu şekilde bahsedilmiştir:

“Ayetlerimizden bir kısmını göstermek için kulunu


bir gece Mescid-i Haram'dan alıp çevresini
mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren
Allah’ın şanı ne yücedir. Şüphesiz ki O her şeyi
hakkıyla işiten, her şeyi hakkıyla görendir.”
(İsra/1)

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


187

Yükseliş (Miraç) Kandili hediyeniz aşağıda, hayırlı olsun.

Denmiştir ki: "Gece ve gündüz 1000 defa Ayetel Kürsiyi


40 gün okuyana ruhani alem kapısı açılır. Melekler
ziyaretine gelir. Tüm sırlara vakıf olmaya başlar. İstek
ve arzuları gerçekleşir. Resulullah (s.a.v.) Efendimizi
rüyasında görme şerefine erer."

Bizde deriz ki İşte burada izah edilen 40 güne bedel bir


gecedir bu gece...

Samimi bir yürek ile, anlamını bilerek, bütün başlarda


besmele ile bu ayet (Taa Kursi'ye kadar uzanan
merdiven Ayet-el Kursi) 1000 kez (Bin adım)/bir zaman
dilimi/ zikredilirse kabınız kadar Ruhani alem kapısı
açılır.

Ve belki doğru yörüngeye geçersiniz.

İnşa Allah!..

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


188

Bağımlılıklardan Kurtulmak
Bir gün adamın biri zamanının bilge kişilerinden birini
ziyarete gelmiş ve ona şu soruyu sormuş:

“Önyargılarımdan ve bağımlılıklarımdan nasıl


kurtulabilirim?”

Bilge kişi ona cevap vermek yerine ayağa kalkmış ve


yakında bulunan bir sütuna kollarını dolayarak
bağırmaya başlamış ''Beni bu sütundan kurtarın!!!''

Adam şaşkınlıkla bakarak, bilge kişinin deli olduğunu


düşünmüş ve ona şöyle demiş: ''Neden böyle
yapıyorsun? Ben senin akıllı birisi olduğunu düşünerek
ruhsal bir soru sormaya geldim ama görüyorum ki sen
salağın tekisin, sütunu sen tutuyorsun, sütun seni
tutmuyor! Bırak gitsin!''

Bilge, sütunu bırakmış ve şöyle demiş:

“Bu söylediğini gerçekten derinlemesine anlayabilirsen,


kendi cevabını vermiş olacaksın. Bağımlılıkların seni
tutmuyor, sen onları tutuyorsun! Bırak gitsin!”

Kendini değiştirmeli insan. Yaşananlara bakış açısını


değiştirmeli. Özeleştiri yapabilmeli kendine. Önce
kendini yargılayabilmeli. Sonrasını BIRAK GİTSİN…"

Önyargısız olan kişiler yaşama farklı gözle bakabilen


kişilerdir...

Kalemimizi Boyut meselemize yeniden çevirelim. Bu


kadar teneffüs yeter sanırım.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


189

4. Boyut, Yörünge ve Tasavvuf


Bu eser; sorusu olan, anlamaya çalışan değerli
kardeşlerimin tüm sorularına şimdilik cevap
vermektedir. Tasavvuf; her yerde kusursuzca var edeni
görüp, razı bir hayat sürüp, zamanı en iyi şekilde
değerlendirme yoludur. İşte bunu en güzel ve halis kalp
ile gerçekleştirenler ne bahtiyardırlar. Kaplarını
genişletip Allah’ı Kuran’ın anlattığı kadarı ile bilip dünya
gurbetindeki insanlar arasından zamanı en iyi
değerlendiren gurbetçilerdir. Otuz yıl önce yurt dışına
çıkan ve zengin olup dönen gurbetçilerimiz gibidirler.
Bu açıdan şu an dünya üzerindeki en esaslı yollardan
biridir.

Ancak bunu bilen şeytan en sinsi oyunlarını yine en


değerli yer olan bu yollara kurar.

Allah, şöyle dedi: “Sen o bilinen vakte (kıyamet


gününe) kadar mühlet verilenlerdensin.”
(Sad/80,81)

Benzer Hicr süresinde yer alan ayetlerde de


gördüğümüz üzere şeytan kıyamet gününe kadar,
bilinen vakite kadar insanla birliktedir.

İnsanın kıyametten önce 4. boyutta bir hayatı söz


konusudur. Bu hayat berzah, kabir gibi anlatılmıştır
fakat gerçekten bu zaman ve yer kavramları çok
zikredilmesine rağmen ciddi bir bilgisizliğimiz vardır.

Dünya/Kabir/Berzah/Araf/Ahiret/Mahşer/Kıyamet gibi
zamanlar söz konusudur ki her biri ayrı boyut olabilir.
Ancak bu sıralamada kıyametin yeri önemlidir. Adını
bile anmadığımız daha nice şeyler vardır.

Maalesef Abd-ul-Kadir Geylani gibi güneşlerin

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


190

arkasından gidenlere durumları izah etmekten konu bizi


bekleyen şeyleri konuşmaya gelmemiştir.

Kıyametin dürülmesine kadar görevi olan Şeytan Allah’ı


anmaktan perdelemek adına dikkati “Gavs” gibi
kavramlarla kişiler üzerine çekerek bizlerin cahil
kalmasını ve elimizdeki kıymetli zamanı çalmayı
dilemektedir.

Nasibi olanlar oradaki tuzaktan da geçer. Ancak çok


fazla kişi orada takılır kalır. 3. boyut bilgisinin getirdiği
şartlanma ile çok ince titreşimlerin olduğu yollardaki
mana anlaşılmaz bir yöne kayar ve dilinde bir duaya
dönüşür:

“Yetiş YA GAVS – I – AZAM” (En büyük yardımcı)


Bunu yazmaktan Allah’a sığınırım. Birileri işi hemen 4.
boyuttan okumak isteyebilir. Ancak bir sırrı bilmek
başkadır, yaşamak başkadır. Zira kuantum ruh kavramı
ile Allah'tan alıp oluşturduğunuz dünyada bütün bu
dualar, haller karşılık bulur ve bundan sorumlu
olursunuz. Ciddi bedeller ödenebilir. Zamanı Allah’ı
anarak değerlendirmeniz gerekirken önemli bir kısmını
başka bir insanı anarak geçirmenize neden olur.

İşte bu yoldakileri bekleyen mana kargaşaları sıkıntıya


ve Rahman'dan perdelenmeye sebebiyet verebilir.
Geylani'e güneş derken güneşin de başka bir
yörüngede olduğunu idrak etmek lazımdır.

Çünkü ilim öyle özeldir ki insanların; elinde olmayarak


ruhlarının yörüngeye girmesi ile bunu kendilerine
sunanlara karşı ön kabul oluştururlar. Bu mevzuyu
kutsama olarak isimlendirebiliriz.

Bu kitabı okurken satırların sahibine verdiği bilgileri


görüp derin bir hayranlık duyabilirsiniz. Bu insan

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


191

doğasının ürünüdür. Ancak marifet Allah’ı görmektedir.

Allah’ı gördüğünde Ruha/Ahirete/4. boyutta


ağaca/Rahim isminin manası ile rahmet yağar.

Bu da dönüştürdüğün zamanın orada şekil bulmasıdır.


Bu yüzden ibadet konuları için vurguladığım konu her
alanda geçerlidir. Bütün ana tema Allah’ı
anımsamak, hatırlamak ile ilgilidir. Gaye Allah’ın
sizi anması ve Rahim oluşunu doyasıya yaşamaktır.

Bunun işleyişi de AN ile birleşen fikirlerinizin,


düşüncelerinizin, niyetinizin, inançlarınızın yer
çekiminin de katkısı ile 4. boyutta yer edinmesidir.

Önümüzdeki yıllarda bu eserin de Tasavvuf çevrelerinde


konuşulmaya başlaması ile; boyutlar, yıldızlar ve insan
ilişkisi ile ilgili olarak konuşmalar ve tefekkürlerde artış
olacaktır. Bilim alanındaki yürekli insanlar bu konuları
irdeleyecek, belgeseller ortaya koyacaklardır. Yıldızın
adı ile yeni kelimeler dilimize girecektir.

İnsan uyurken rüya esnasında kitap boyunca izah


ettiğim kuantum yapıdan oluşan bu ruhu yaşar.

Bu açık şekli ile rüyalarda oluşur. Fikirlerden,


niyetlerden, düşüncelerden ve inançlardan oluşan bu
yapıda, dünya üzerinden elde ettiği elmaya ait bilgiler
olduğu için rüyada iken ortada elma olmadığı halde
gerçekten elma yenir. Rezzak adı ile haz yaşanır.

Eğer dünya hayatı tecrübesinde elmanın limon gibi tadı


olduğuna iman etse idi rüya esnasında elma yediğini
görüp limonun tadı ile yüzleşecekti.

İşte rüyadaki yaşanan bu bilgiler dünya hayatımızda


deneyimlediğimiz inançlar, kelimeler, fikirler ve

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


192

düşüncelerdir. Bu yüzden elma hakkında şirk koşarak


elde edilen inancın getirisi olan elmadan limon tadı
alma durumu mutlaka yaşanacaktır ve geri düzelme
şansımız yoktur. Değiştirmeli ve en faydalı hali ile
elmanın ne olduğunu bilmeliyiz. İşte bu dünya
hayatındaki ruh dediğimiz yapının oluşumu ve şirke
girdiğinde karşılaşacağı durum. Allah’ı Kuran’ın
anlattığı gibi ilah edinmeyenlerin hali dumandır. Zira
gerçek hayat ölümden sonra başlayacak ve tövbe kapısı
kapanacaktır.

Bir daha tövbe etme düzeltme şansı söz konusu


değildir. İnsan Yaratılmadı isimli eserde vurguladığım
gibi ölünce imtihan diye betimlenen durum bitmiyor.
Kıyametin kopmasına kadar süreç işlemektedir.
Gözünüzle yıldızların, galaksilerin, kainatın
dürüldüğünü görmediğiniz sürece sorumluluk
devam etmektedir. Başka bu durumu sizlere nasıl
anlatabilirim ki?

Herkes çalışmasının neticesine erecektir.

İşte Kuantum Ruh diye anlatmaya çalıştığım gerçek


varlığınız/ağacınız/ruhunuz buradan sürekli olarak fikir
ve düşünce gibi şeyler gönderilerek yaratılmaktadır.
Gönderdiklerimiz 4. boyutta bir çok çeşit programların
kodları gibi görünürken 3. boyutta ise toprak, taş,
deniz, ateş, yanardağ gibi gezegeni, galaksiyi oluşturan
yapılar olarak görünmektedir.

Mesela benim mesleğim Web tasarımıdır. Bana göre


kodlardan oluşan şu anda gezdiğiniz web sitesi size
düzgün yapılı, şık bir tasarımdan oluşan bir hatıra
defteri gibidir.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


193

Hangisi doğrudur?

İşte 3. boyuttan sizin niyetleriniz, fikirleriniz,


düşünceleriniz ftp programı aracı ile hostinge
gönderilen kodlar gibi 4. boyuttaki ruhunuzu/hostinge
gönderilmektedir.

Hostinge/4. Boyuta gönderilen kodlar/fikir, düşünce,


niyet, kelimeler 3. boyuttan dünya gibi bir gezegen/şık
bir web sitesi, fotoğraf, hatıra defteri gibi
görünmektedir.

Bu, işleyişin nasıl olduğunu anlattığım bir çok örnekten


biridir. İşte bu yüzden bizim Allah’ın en güzel isimlerine
ihtiyacımız vardır. Öte yandan “Ne yana dönersen onun
vechini görürsün” Evvel, ahir, zahir, batın O'dur”
açıklamalarının manası gereği bütün isimler O'nundur.
Bütün kodlar O'nundur. Ama siz gider sınırlı bir ilaha
inanırsanız bundan sorumlu olur ve kaybedersiniz. Bu
izahım okunduğu gibi üç beş kelime ancak 3. boyutun
çokluk kavramına göre sayısız yıllar demektir.

Allah’a bizim bu yüzden ihtiyacımız var. Kitapta sürekli


bu konuya değiniyorum zaten.

İşte bu yıldızlar, gezegenler, galaksiler sürekli olarak


Rahman’ın istiva ettiği Arş’ı Ala yörüngesinde dönerler.
Ancak onlar genelde çevrelerinde 5 adet
Dünyamızdaki Ay'a benzer uyduları/duyu
organları ile sizlerin ruhu, hakikatleri olarak bunu
yaparlar. Bu konuda normal insan kabuğu olan
bedenin bile kendi ekseni dışında hareket edemediğini,
bir yörüngede gitmiş olduğunu daha önceki satırlarda
ifade ettiğimi hatırlayın.

Tüm anlattıklarım 4. boyutta sizden hiç ayrılmayan


balon örneğindeki sınırsız yapıdaki bedeniniz olarak

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


194

fikirleriniz, düşünceleriniz, inançlarınız ve niyetleriniz


ile oluşan ağacınızdır.

3. boyut için arada boşluk var gibi, uzak gibi


görünmekte ve anlam kargaşasına neden olmaktadır.
Oysa bir milim dahi boşluk yoktur. Bu bilgide 4. boyut
için böyledir. Ancak 5. boyuttan sonra insanın bir adı
olduğunu zannetmiyorum.

Velhasıl dünya üzerinde hayat süren bizler kıyas


yapacak kadar dahi bilgin değiliz. Çok ciddi
bilgisizliğimiz ve ön yargılarımız mevcuttur.

Milliyeti ile böbürlenmeyi, kibirlenmeyi başaran insana


bir yıldız, bir gezegen, bir galaksi olduğunu bir çok delil
ile ortaya koymam mümkün görünmüyor.

Büyük ihtimalle anlaşılmayacak. İnsan Yaratılmadı


isimli kitapta olduğu gibi üç beş arkadaş bu özel
bilgilerin sahibi olacak.

İşte dünyanın böylesine barbar olduğu bir durumda


Tasavvuf imdada yetişmektedir. Ancak hazinenin
peşinde şeytanın da olduğu hesaba katılmalıdır.

Mevlana ise bu alanda herkesçe bilinen bir


dahidir. İşte bu eseri okuyan dostlarımız
Mevlana’nın neden ellerini açıp da döndüğünü ilk
kez bu kadar net anlamış oldular.

Mevlana bunu bir türlü izah edemedi.Zira yıldızları


kandil bilen bir toplum için doğru kelimeyi bulması
mümkün değildi.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


195

Kabe, İnsan ve 4. Boyut


Dünyanın ekvatorundaki bir noktanın dönüş hızı
saniyede 467 metredir yani bu noktada koltuğunda
oturan biri zaten bu hızla hareket etmektedir.

Dünyamız Güneş'in etrafında daireye yakın eliptik bir


yörüngede dönerken hızı saniyede 30 kilometredir.

İşte bu akış da hac zamanı olan kurban bayramı


zamanlarında, dünya burada adını zikredemeyeceğim
anlayamadığımız bir alana yaklaştığında hacca giden
insan kabe de dönerken yıldızı da yörünge denemeler
yapar..

Kabe de senenin ancak belirli bir zamanında ruh ile


bilinç bir bütün olup aynı hareketleri yaparak ortaya
muhteşem bir serenomi çıkar.

Mümin ölümü ile ruhunu bulduğunda bu deneyimin


neden gerekli olduğunu kavrar.

Yine gözyaşı içinde Rabbine teşekkür eder. Mevlana


bu keşfi gönül aleminde yapmış ve ruhuna bağlı
kalmayı deneyimlemek, aynı akışı yakalamak
adına bu çalışmayı ortaya koymuş olabilir.

Bunları hissederek siz de ara sıra dönmeyi deneyin.


Özellikle “kurban bayramı” olarak belirtilen zaman
yaklaştığında bir de siz dönün ve şaşırın.

''Oysa göklerde ve yerde kim varsa ister istemez


kendileri de gölgeleri de sabah akşam Allah'a
secde ederler.'' (Rad/15)

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


196

Esmalar ve 4. Boyut
Bu konuda Dua ve Tefekkür isimli eserde boyut
kavramlarına girmeden esmaları nasıl öğrenmeli ve ne
yapmalıyız diye ifade etmiştim.

Esmalar müminler için önem teşkil etmektedir. Mümin


için bu dünyada gördüğü her yüz,(sima,çehre) kuantum
ruhuna bir portatif olarak gönderilmektedir. İzlediği
filmlerde gördüğü yüzlerden, sosyal ağlarda gördüğü
insan çehrelerine kadar tümünü bu alemden kendi
dünyasına göndermektedir.

Şehit esması hakkında eserde birkaç kez açıklama


yaptım. Her an, her yerde, hazır ve nazır.

İşte bu durum müminler için 4. boyutta


gerçekleşecektir.

Ancak 3. boyut algısı için bu konu bedenimize hakim


olmak gibidir. İnsan bedeninin aynı anda her
yerindedir.En ücra yerlerine kadar beden yüzeyinde ki
hareketleri algılar.

Allah’ın halife yaratacağım dediği kullardan olabilecek


müminler için esmaları bilmek ve esmalar ile Allah’ı
anmak, zikredilen ismin manası yönünde yayınları
tercüme eden bir uyduya kavuşmak demektir. Bu uydu
Rahman’ın istiva ettiği/edeceği Arşı Ala'dan kesintisiz
yayın alır ve yorumlar. Her esma için bir uydu demek,
her isimle Rahman’ı anmak demektir. Esmalarda
belirtilen sayı zaman için kullanılmıştır. Saatin olmadığı
zamanlarda, zamanın ölçümü adına sayı belirtilmiştir.
Bu açıdan Allah’ı daha iyi tanımak ve her gün 4-5 farklı
ismi ile O’na dua etmek inanılmaz değerlidir. Ayrıca
bizim bir çalışmamız var. Site üzerinde Allah’ın isimleri
katalog olarak basılmaya uygun hale getirip manaları

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


197

ile birlikte kolayca öğrenilecek şekilde sunum yaptım.

Bazı değerli dostlar sayısı 10 bini bulan rakamlarda


baskı yaptırdı. Bunu dağıtıyoruz. Buna benzer iyilik
yapılmamış o kadar alan var ki! Tebliğ yapmak, Allah’ın
adını yaymak için tam anlamı ile bakir topraklar
mevcut. Bu mümin için gerçekten büyük fırsat.

Bulunduğun illerde, camilerde Cuma günlerini bu


kataloğu dağıtmakla geçiriniz. Bir isim öğrenip çıtasını
yükselten her yıldızın itme gücü sizi Rahman’ın istiva
ettiği arşa biraz daha yaklaştırır. Bu güç kartopu gibi
büyüyerek gidebilir.

İşte herkese çalıştığı vardır.

Kimse ahirette bir şey bulamayacak. Kim ne gönderirse


onu bulacak. Eserde sık sık farklı örneklerle bunu
anlatmaya çalışıyorum. İşte dua ve Allah'ın isimlerini
manaları ile öğrenip öğretmek zengin olmaktır.

''Kim zerre ağırlığınca bir hayır yaparsa, onu


görecektir.'' Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük
yapıyorsa ,onu görecektir." (Zilzal/7,8)

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


198

Kur’an – ı Anlamak ve Cinler


"Kur'an okuduğun zaman seninle ahirete
inanmayanların arasına görünmez bir perde
çekeriz.Ve kalblerinin üzerine, Kur'ân'ı
anlamalarına engel perdeler geçiririz ve
kulaklarına bir ağırlık veririz. Rabbini Kur'ân'da
bir tek olarak andığın zaman da ürkerek
arkalarına döner kaçarlar." İsra 45-46

Yani Kur’an'ın işaret ettiği manaları ortaya


koyduğunuzda anlamayanlar için görünmez bir perde
söz konusu..Ağzınızla kuş tutsanız anlamıyorlar..

Mesela diyoruz ki ;

İblis kıyamet saatine kadar izinlidir. Ölseniz dahi yer ve


göklerin dürüldüğünü görmedikçe kim ne derse desin
sorumluluklarınızı ertelemeyin.
Diyoruz ki öldüğünüzde cinleri göreceksiniz.
Öldüğünüzde bir takım canlılar "Allah" yoktu!
Diyebilecek.

Gerçekten uzunca bir süre bu sorgulamayı kendinize


yapabileceksiniz.

Ve bu dünyada göremediğiniz cinler var ya işte


orda göreceksiniz..

Milyarlarca insan onları başlangıçta melek zannedecek.


Ve insanların ekseriyetini kandırabilecekler. Bir çok
insan onlara sığınacak.

Onlara sığınanların ortak özellikleri hiç biri


Felak,Nas,Ayetel Kursi gibi ayetleri ve sureleri
okumayan kişilerdir.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


199

İlk tehlike cinler.Felak,Nas Ayetel Kursi gibi tavsiye


edilen okumaları manalarını düşünerek sık,sık
okuyun.Orda arayacaksınız..Okuduklarınızı
arayacaksınız.Orda yeni bir okumadan ziyade bur da
okuduklarınız mevcut.

İblis zaten cinlerdendir.

İsra 62: İblis(Şeytan) Dediki"Şu benden asâletli,


şerefli kıldığını görüyor musun? Yemin ederim ki,
eğer beni kıyamete kadar yaşatırsan, pek azı
dışında, onun neslini kendi buyruğum altına
alacağım, onları kendime bağlayacağım.' dedi."

Bakın bu noktaya dikkat;Kıyamete Kadar...

(Arapça tartışmasız Kıyame olarak geçer..)

Siz ölseniz dahi kıyamet'e şahit olmadığınız


sürece iblis size musallat olmak için izin istiyor.

İsra 63 de ise;"Allah buyurdu ki: «Haydi defol!


Onlardan her kim sana uyarsa, biliniz ki
cehennem de sizin cezanızdır, hem de mükemmel
bir ceza!"

Bu yüzden ölüm sonrası için hazırlık yapıyoruz.


Bizim Kurandan anladığımıza göre cinler bu dünya
değiller.

Kuran cinleri göremeyeceğimizi söylemez dedikçe bizi


cinni sanan akıl sahiplerini anlamak mümkün değil.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


200

Zora geldikçe ortaçağ papazları gibi


karşısındakini suçlamaktalar..
Bizleri cinni ilan edip akşama kadar cinden korunma
adına cini zikreden akıl sahipleri (!) ..

Cini zikretmeye ayıracağın zamanın bir kısmını Kuranı


anlamaya ayırsan daha isabetli olabilecek..

"Ben onları (İblis ve soyunu ve cinleri) ne


göklerin ve yerin yaratılışına, ne de kendilerinin
yaratılışına şahit tuttum. Saptıranları da hiçbir
zaman yardımcı edinmiş değilim." 18/51
(Kehf Suresi iblis ve soyundan bahseden ayetlere
beraber sure gelen ayet)

Ayeti tekrar ediyorum.

Üstüne basarak özenle düşün üzerinde..

"Ben onları (İblis ve soyunu ve cinleri) ne göklerin ve


yerin yaratılışına, ne de kendilerinin yaratılışına
şahit tuttum."

Cinler yaratılışa asla şahit olamıyor.


Bilemiyor..
Ancak insanın şahit olduğunu görmekteyiz.
"Andolsun, birinci yaratılışı(nızı) biliyorsunuz. O

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


201

halde düşünseniz ya!.." Vakıa/62

Bu dünyada cin arayanları tefekküre davet ediyorum..


Zaten İnsan yaratılmadı isimli eserimizde konu
hakkında geniş detaylar verdik.

"Andolsun, birinci yaratılışı(nızı) biliyorsunuz. O


halde düşünseniz ya!.." Vakıa/62

Rabbim gönlümüz aç. Kuranla aramıza perde koyma!

Ve bize doğru düşünmeyi öğret.

Bize yardım edenlere yardım

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


202

4. Boyut ve Cinler
Cinler için güvenilir alimlerimiz İnsandan önce
yeryüzünde bulunan canlılar tarifi yapmışlardır.

4. boyutta herkesin kendi dünyasında göreceği cinler


mutlaka olacaktır ve 4. boyut yeryüzüdür. Ancak
Kuran’ın anlattığı açık ca görünen bir cin tarifinin dışına
çıkıp Allah’ın mükemmel olarak nitelediği dünyamızı
kirletemeyiz.

Ancak Cin ve Can aynı şeydir diyen alimlerimiz aslında


CAN kelimesi ile zamana atıfta bulunmuş olabilirler.

İnsan için büyük imtihan ölümle başlayacaktır ve


sonsuz diye ifade ettiğimiz çok büyük bir süreç
içerisinde cinleri dünya üzerinde bir yere oturtamadık.
Ancak Dünya kainatta yok gibidir.

Yok gibi olan bir yerde cin aramak hayli zor olmaktadır.

Ayrıca Şeytan’a ait bazı vasıfları Cin’e yüklemek de işi


iyice karmaşaya sokmaktadır. Biraz kurcalasak
Şeytan’ın kendini gizlemek adına ortaya Cinleri sürmüş
olduğunu görebiliriz.

Çünkü Şeytan gerçek sinsi bir düşmandır.

Arapça bir kelime olan Cin ifadesinin anlamını biraz


zorladığımızda; gözle görülemeyen canlılar olarak bir
mana çıkmaktadır. Elmalılı Hamdi Yazır, gözle
görülemeyen olarak manalandırmıştır.

5 duyu ve 3 boyut algısı ile anlayamadığımız cin


meselesi hakkında şu ayet üzerinde düşünmenizi
öneririm:

"Bir de tuttular Allâh’a Cinleri (gizli mahlûkları) ortak

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


203

koştular, halbuki O onları yarattı, bundan başka O'na


oğullar ve kızlar saçmaladılar, ne dediklerini bildikleri
yok, onun zatı sübhanîsi semavât ve yerin mübdii, ona
veled nasıl tasavvur edilir ki bir eşi bulunmak mümkün
değil, O her şeyi yaratmış ve her şeye alim." (Enam/
100,101)

Bu açıdan Allah’a doğru sözlüdür ve doğru sözlü olan


Allah; İnsan’ı eşrefi mahlukat olarak ifade etmiştir.

“Yani en şerefli, yaratılmış en üstün varlık”

Tutun ki bu gibi tanımlamalar bile bu kitabın, insanların


ruhu yıldızlar, gezegenler ve galaksilerdir tezini ayrıca
destekliyor.

Eşrefi Mahlukat olan İnsan’a Şeytan bir sürü tuzak


kurar. İmanı saptırmak, kendini küçük görmek, beden
göstermek adına her işi yapar. Ancak bunu yaparken
dikkati cinler üzerine yöneltir.

Çok sinsi ve kurnaz bir taktik.

İnsan Yaratılmadı isimli eserde okuyanlar bilecektir.

Merak edenler oradan daha detaylı baksın lütfen.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


204

4. Boyut ve Reenkarnasyon
Bütün kişilikler, hatıralar ve duyguların kaynağı
Allah’tır; insan beden değildir.

Beden olmayan insan üzerinden bir takım hipnozları


delil olarak almak Kuran’ın içinde zaman olan bu
dünyaya geri dönüşün mümkün olmadığı işaretine
aykırıdır.

Dünya üzerinde elde edilen ve yaşanılan bütün bilgiler


Allah’ın Alim olması sebebi ile O'nun ilim havuzundadır.

Bir beden hipnoza uğratılarak bilinç uyutulur. Dil ise


insanın Allah’tan aldığını tercüme eden, insanın
uydularından biridir. 3. boyut için dil gibi görünse de
hakiki yapısı insan ruhunun uydusudur.

İşte Rahman’ın istiva ettiği Arş'tan kesintisiz gelen


yayınları alarak size cevap verir.

İnsan bilinci dünya üzerindeki et ve kemikten oluşan


bedenin dilini kullanmadığında, Allah’ın ilim havuzunda
bunu Kuran 'vahyetmek' olarak izah etmiştir. Bu açıdan
Rahman’ın istiva ettiği Arş’tan gelen yayın, vahiy dilde
tercüme olur ve daha önce yaşamış bir bilgiyi okur ve
bu kayıtlar insan bedeninin dilinden hipnozcuya ulaşır.

Bu durumda insanı beden zanneden kişiler kanar. Sizin


bilincinizi “ben” duygunuzu alsak bir kediye yerleştirsek
kedi mi olursunuz? Yahut başka bir insanın bedenine
koysak.. Sizin bilinciniz bilme yolu ile mükemmel bir
dünyada, çok güvenilir sularda bilgi ile yaratılıyor ve
eşyayı öğreniyor.

Zaten 4. boyutu bilen bir yapıya hakim olabilen, asıl


varlığının farkında olan ve Halifelik dediğimiz Allah’ı

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


205

temsil makamındaki kişi Hz. Süleyman veya Hz. Davut


örneği gibi yapacak.

Çünkü bu iki kişi de Kuran’a göre halifedir. Daha arka


planda ise Rahman’ın istiva ettiği Arş'tan gelen 'vahiy'
dediğimiz yayındır. Orada bile Allah vardır. Diğer türlü
yaşamın olması zaten imkansızdır. Mutlak güç olmadan
olması söz konusu değildir.

İşte Halife dediğimiz tanımlamalardan bir kısmına yer


verip esas konuya dönelim:

''Ey Davud! Biz seni yeryüzünde halife yaptık. O halde


insanlar arasında adaletle hükmet. Heva ve hevese
uyma, sonra bu seni Allah'ın yolundan saptırır. Doğrusu
Allah'ın yolundan sapanlara, hesap gününü
unutmalarına karşılık çetin bir azap vardır." (Sâd/ 26)

"..Kulumuz Davud'u, o kuvvet sahibi zatı hatırla. O, hep


Allah'a yönelirdi." (Sad/17)

''Andolsun, Davud'a tarafımızdan bir üstünlük verdik.


"Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber tesbih edin"
dedik. Ona demiri yumuşattık.” (Sebe/10)

Reenkarnasyona Kuran’a rağmen dünya üzerinde


yaşanan bir olaymış gibi inanç, fikir, niyet oluşturan kişi
maalesef gittiği yerde aynen O’nu bulacak ve O'nunla
imtihan olup ilk fırsatta isyan ederek kaybedecektir.
Çünkü Kuran bütün yolların hüsrana ulaştığını
vurgulamaktadır.

Zira kişi oluşturduğu dünyasına reenkarnasyonu koydu.


Arkası kesilmeyen bir zülüm o kişiyi boğacaktır. Öldüğü
zannı ile kah böcek olacak, kah sinek.. Mevcut bilinci
kendi oluşturduğunun getirisi olarak mahlukatı sürekli
deneyecek ve bu durum büyük bir azaba dönüşecektir.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


206

Zira sürekli başa dönmek, durmadan kah köpek olarak


gelmek, kah özürlü gelmek gibi kendi kurguladığı
inançla yüzleşerek en sonunda isyan bayrağını çekecek
ve burada verdiği sözü tutamayacak çok ağır bir şekilde
bedelini ödemek zorunda kalacaktır.

Bütün bunları kendi eli ile yapmıştır ve Kuran’ın Allah’ını


sıfatları ile bilmekten başka bütün yollar karanlığa
çıkarken ancak secde ederek bilenleri, kabul edenleri
Allah karanlıktan Nur’a ulaştıracaktır.

''Allah, inananların dostudur, onları


karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlere
gelince, onların dostları da tağuttur, onları
aydınlıktan alıp karanlığa götürür. İşte bunlar
cehennemliklerdir. Onlar orada devamlı kalırlar.”
(Bakara/257)

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


207

Kim Olmak İstiyorsun?


İşte sevgili dostum, bu bilgilerden sonra Allah’ın ilminde
olmamızdan dolayı ve bu bilginin sana gelmesinden
ötürü bunu değerlendirmelisin.

Allah’ın muhteşem bir yaratma sanatı mevcut. O en


kusursuz yaratan. O’nda zerrece kusur görmek
mümkün değildir.

İşte Allah’ın ilminde olduğumuz için tövben


geçerlidir.O’nun ilminde olduğumuzu bilmemiz bizi daha
çok duaya yöneltmeli.

Zira bütün ihtişamı ile meydan okuyan ayetleri görünce


insanın eli ayağına dolaşıyor.

''Rabbiniz dedi ki: Bana dua edin, size icabet


edeyim..” (Mü'min/60)

Böylesine muhteşem bir meydan okuma ortada


iken kişi bunu değerlendirmediği için dünyadan
gittiği alemlerde ebedi hüsranlık ve pişmanlık
içinde yaşayacaktır.

Ayrıca kitap boyunca Allah tarafından her


düşüldüğünüzün, her fikrinizin, her niyetinizin ve her
duanızın size nasıl verildiğini anlatıyorum.

Buna delil olması için rüyaya giden elma bilgisinin,


ortada elma yok iken yaşandığını ifade ettim. Yani
rüyada gördüklerinizi bu alemde Allah'tan alıyorsunuz.
Onların tümü sizi oluşturuyor. Ruhunuz dediğimiz yapıyı
oluşturuyor.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


208

Böylesine mükemmel bir esneme, genişleme ve


kaplarımızı doldurma şansını sonsuza dek ele
geçiremeyeceğiz. Ömründe dünya üzerinde elma
görmeyen birinin rüyasında elma görmesi veya tatması
mümkün değildir.

Bu durumda, zamanın ne kadar kıymetli olduğu ortada


iken kavgalarla,cemaatler arası hesaplaşmalarla Allah’ın
anılmadığı zamanları yanımıza alarak kendi
isteklerimizle başımıza dert alıyoruz.

Allah’ın hiç birimize ihtiyacı söz konusu değildir.


Tapınılmaya, bizim tarafımızdan övülmeye ve insanca
ne kadar bakış varsa tümünden münezzehtir. Bütün
mesele bizimle ilgilidir.

Önümüzdeki üç beş yıla kadar Kuantum


kavramının biraz farklı bir betimleme ile aslında
4. boyutun yasası olduğunu daha net
anlayacaklar. Zira bu eserle rüyalara gönderdiğimiz
şeyleri nasıl daha sonra yaşadığımız konusuna en yakın
cevap kuantumdur. Beyin diye adlandırdığımız organ
Rahman’ın İstiva ettiği Arş'tan sürekli olarak gelen
yayını tercüme eden bir çeşit yapıdır ve Kuran bunu
Allah’ın bal arısına bile 'vahyi' olarak vurgulamıştır.

“De ki; eğer duanız olmasa Rabbimin katında ne


ehemmiyetiniz var." (Furkan/77)

Allah böylesine muazzam, böylesine ihtişamlı ve


böylesine muhteşem bir zenginliğin tüm kapılarını
açmış, tüm hazinelerini sunmuş ve ne alırsanız
alın demiştir. Ancak sahneye çıkıp sirk gösterisi sunan
şeytanı izlemek için heybeni doldurman gereken bütün
zamanı israf ediyorsun ve sürekli olarak, sonsuza dek

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


209

bu hazinede şeytanın sirk gösterisini izleyeceğini


sanıyorsun.

''Sonunda şeytan ona vesvese verdi. Dedi ki: ‘Ey


Âdem! Sana sonsuzluk ağacını ve hiç bitmeyecek
bir saltanatı göstereyim mi?'' (Taha/116,120)

Futbolcu olmak istiyorsun, sirk gösterisi yapan şeytana


çırak durup sen de soytarı olmak istiyorsun. Siyasi
partilerle, ölmüş bir takım adamlarla, elinde mikrofon
bir çeşit şarkılarla, sürekli gösteri yapan şeytan senin
açılan hazineleri almanı engelliyor. Eline bazen bir kukla
alıp ismini değiştirip kah cin oluyor, kah vampir oluyor,
kah zombi oluyor. Velhasıl her türlü başarıyı gösteriyor.

Ben seni uyarmaya çalıştıkça, bir uykucunun


uyandırana kızıp, bağırıp çağırması gibi bana
kızıyorsun.

Bu hazine odası kapanacak. Kilitler vurulacak ve


ne aldıysan O’nu bulacak, onunla yaşacaksın..

İşte bu hazineden kim olmak istiyorsan “O”


olabilirsin. Bu konuda 'dua et vereyim' diyen
yüceler yücesi Allah’ın Rahmetini görmen
gereklidir.

Çok iste İbrahim ol! Çok iste Musa.. Ve belki


Meryem! Ve Hatta İsa..

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


210

Her şey olman mümkün!

Dostum her şey senin duana bağlı! Bu kadar değerli


şeyi korumak, iyi değerlendirmek zorundasın!
Zira her yanın hırsız dolu! Her yanın tuzak ve her yanın
düşman!
Uyan dostum Uyan.
Şeytan her yeri panayır alanına çevirmiş.
Artık sonsuz zaman yalanları ile seni kandırmasına izin
verme! Zaman nedir neye yarar gibi kitapta defalarca
izah ettim. Senin en değerli hazinenin yağmalanmasına
fırsat verme!

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


211

Bir Animasyon Senaryosu


Bu konuda imkanları olan ve bu eseri okuyan
arkadaşlardan bir ricamdır.

Salih amel dediğimiz faaliyetleri ortaya koymak


başkalarına yardımcı olmaktır. Şeytanın avucunun
içinde keskin bir uykuya dalmış mümin adayı, güzeller
güzeli insanları uyandırmak ve onlara kapasiteleri kadar
Allah’ı tanıtmak, Rahmanla tanıştırmak İlah’ı
Kelimetullah olarak anlatılan en büyük hizmetlerden
biridir.

İnternet teknolojisini doğru kullanmak ve bir video


yapmak ile bizden önceki zamanlarda yaşamış çok
özendiğiniz bir alimin elde ettiği başarının yüzlerce
katını hanenize yazabilirsiniz.

Çünkü birkaç hafta içinde milyonlara ulaşmak mümkün.


10 milyon insanın izlediği bir video 10 milyon dakika
anlamına gelir ve kitap boyunca zamanın değerini izah
ettik.

İşte biraz önce, hazine odasına giren kişilere iblisin sirk


kurup hazine odasına gelenlere hiçbir şey aldırmadan
elleri boş bir şekilde gidişini resimleyip, animasyona
çevirebilecek dostlara iyilik tavsiyemdir. Çok fazla kişi
tarafından izlenecektir. Bu da çok değerli zaman
kazanmak demektir.

Diğer senaryomuz ise balon adamlar üzerinedir.


Balonun ağız kısmı ezanı duydukça secdeye yönelir ve
Allah’ı anar.

Rahman’ın istiva ettiği Arş'tan tam ezan saatleri


gönderilen zaman nimetini Allah’ı anarak ahiretteki
dünyasına güzellikler gönderdiği tasvir edilir.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


212

Bu işleyişlerin hem mantık çerçevesinde hem ayetler


eşliğinde hayata akışını izah ettim.

Öte yandan diğer kişi ne secde eder, ne rüku! Akan


vahiyleri kullanmaz ve balon pörsür. Aşağı doğru
yerküredeki lav denizine doğru yavaş yavaş çekilir.

Ayrıca bu iki balon adamı ara sıra bir araya getirip cırcır
böceği ve karınca hikayesindeki diyalog temaya göre
düzenleyerek animasyon sonlandırılır.

Mesaj nettir. Allah’ı anmak üzerinedir. Bazı ayetlerle


kişilere yaptıkları vardır, vurgulanır.

Bu animasyona kaynak olarak bu eser gösterilir. Bu


kadar önemli cevap heder olmamış olur. Kişi daha
detaylı ve geniş bir açı ile gerçeklere hakim olur ve
artık şeytanın düzeni yıkılır. Zaman Rahman’a dönüşür.

“Mallarını Allah yolunda infak edenler, sonra infak


ettikleri şeyin peşinden başa kakmayan ve eziyet
vermeyenlerin ecirleri Rableri katındadır, onlara
korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.”
(Bakara/262)

İşte bu animasyon veya artık daha iyi bir yol bulursanız


yüz binlerce kişinin dikkatini çekecek bu çalışmayı ben
yapmadan elinizi çabuk tutun siz yapın/yaptırın.

“Onlar iyilikte yarışırlar” ayeti tam gönlümüze tecelli


eder ve bu muhteşemdir.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


213

İki Yol Var! Ya Rahman’a Ya Şeytan’a


Tefekkür anlamında yazı yazmaya başlamadan
önce roman, şiir, eleştirel makaleler yazmakta
idim. Ve İHL mezunu olmama rağmen dini
yaşamak adına dalgalı bir hayat verdi Allah.

Tövbe ettiğim günahlarım bugün aklıma geldikçe;


Kuyruğunu bacak arasına alan zavallı bir köpekçik gibi
saklanacak köşe, bucak bakıyor ve gizlenecek yer
bulamıyorum.

Hayatım normale döndüğünde kibir, böbürlenme,


kendini bir şey sanma gibi yörüngelerden
uzaklaştığıma şahit oldum.

Hidayet gelmeden önce kız çocuğunu diri diri gömen ve


bunun ıstırabını hayat boyu yaşamış Hz.Ömer(a.s.) gibi
bir kalp nasıl elde edilirin bir cevabı idi bu.

Eğer günahlarım olmasa idi; Allah korusun bu kitapları


kendi aklımın yazdığını zannedecek, bunu sık sık ima
edecek ve fırsat buldukça başa kakacaktım.

Günahlarım olmasa idi ücretsiz versem bile teşekkür


bekleyecektim.

Oysa Rahman’a şükürler olsun hiç kimseden teşekkür


bile beklemiyorum. Çünkü buna değmem! Aksine ben
teşekkür ederim. Zaman’ınızı verdiniz. Bu benim için en
büyük kazançtır.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


214

İşte bu ruh halindeki yapım tefekkür konulu bu eserler


öncesinde; kaleme aldığım yüzlerce şiiri ve makaleyi,
romanları kolayca yayından kaldırmama sebebiyet
verdi. Zira 16-26 yaş aralığında kaleme aldığım
eserlerin bir bölümünün anı doğru kullanma kaygısı
adına mana yönü ile Şeytan’a ulaşma tehlikesi
mevcuttur. Bu sebeple fırsat buldukça yönünü
Rahman’a çevirebildiğim şiirleri yeniden sunacağım.

Yukarıda anlatmaya çalıştığım konu Faydalı ilim Zararlı


ilim konusunda yaptığım tercihlerin ne olacağı ile
ilgilidir.

İçinde Allah’ı hatırlatmayan her türlü yol, ilim


faydasızdır. Tövbe eşliğinde, özellikle insanların
zamanlarını alacak hizmetlerinizin, işlerinizin size ne
kazandırdığını gözetleyiniz.

Kesin olarak bu alemde iki yol dışında 3. bir yol yoktur.

Yollar ya Nur’a ulaşır, ya karanlığa.. 3. bir yol yok.

Bu dünyada iyiler ve kötüler vardır. Üçüncü bir


tanımlama çelişkiye neden olacağı için asla doğru
çizgiye oturmaz.

İşte böyle bir dünyada bütün işlerimizde


ayıracağımız zaman, bizleri ya Rahman’a ulaştırır
yahut Şeytan’a.

Şeytan ve İnsana düşmanlığı konusunda verdiğim


bu bilginin hakikatinin çok farklı olduğunu ancak
bu dünyadaki en doğru anlaşılacak şeklinin bu tür
bir izah olduğunu biliniz.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


215

Sonuç Olarak

Evet sevgili dost, 3. boyutta her şeyin adı farklı iken 4.


boyut hali ile bir takım gezegenler olarak
algılanmaktadır.

Senin ruhun bir zaman sonra ya cennet yahut


cehennemin olacaktır.

Şehvet, şöhret, haysiyet gibi kavramların yapısı vardır.

Kuran'daki tüm ayetler Allah’ın kulları gibidir. Hepsinin


bir şuuru ve yapısı vardır.

Bir boyut vardır ki orada herşey ve herkes aynı


gözükür.

Bir başka boyut vardır ki herkes ve herşey bir


birine düşman gözükür.

Hangisine baksan şaşırırsın!

Kimin haklı kimin haksız olduğunu, neyin doğru neyin


yanlış olduğunu Allah'tan başka bir varlığın bilmesinin
imkanı yoktur.

"..Ancak Allah size imanı sevdirdi, onu


kalplerinizde süsleyip çekici kıldı." (Hucurat/7)

Allah; imanı bir bereket ve güzellik olarak bize sevdirdi


ve çekici kıldı. Öte yandan Allah’ın katında her huy
farklıdır.

Şu anda size uzaydaki yıldızlar aynı gözüküyor değil


mi? Oysa hiç sevmediğiniz Z partisinin mensuplarının
ruhları olabilir. Yahut kibir duygularını yayan ve
yörüngesine çekecek insan ruhu arayan bir çeşit alem
olabilir.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


216

İşte tüm bu izahlar sonuç olarak bize Subhan Allah


demeyi öğretiyor. Tüm bu yorumlarım bilinmeli ki
İslam’ın temel esaslarına, kurallarına veyahut inanış
biçimine hiçbir şekilde ters düşmeyip bir sesli
düşünmedir ve daha cesaret edip de yazamadığım,
belki de yazamayacağım konular vardır.

Kitap bir eksik varsa yazılır. Yani söylenmemiş sözler


varsa insanlığa en kısa kelimelerle sunulur.

Neredeyse hiç kimsenin kitap okumadığı zamanımızda


bir iki satırla derdini en iyi anlatan ayakta kalacak ve
meramını anlatacaktır.

Belki de onlarca kitap olacak konuları en net, en


kestirme ve en kolay örnek ve yöntemle size
aktarmaya gayret gösterdim.

Eğer bir cemaatim olsaydı ve geçimimi sağladığım sizler


gibi normal bir işim olmasaydı her ay biraz da ihya ile
harmanlar bilgiyi sulandırır bir kitap çıkartır cemaat
mensuplarıma satardım.

Bununla yetinmezdim, çünkü “Allah verdiği nimeti


üzerinde görmek ister” fikri ile faize bulaşır; son
model otomobiller, havuzlu villalar alırdım.

Sonra bunların borcunu ödemek için kırk takla atmak,


sirkte görev almak gerekirdi.

Çünkü girdiğin hazine odasında şeytanın seyircilerini


görünce yanına bir tezgah da ben açayım derdine
giriyorsunuz.

Çünkü şeytan sirki öyle süslemiş ki insancıklar ilk


gördüğünde 4 yaşındaki çocuklar gibi heyecanlanıyor.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


217

Bir süre hayran hayran izleyip sonra ise sirkte görev


alıp içinden çıkılmaz bir dünyada zenginleştiğini
zannederek yoksullaşmaktalar.

Şeytan’ın sirkinin ne olduğunu tüm dostlarımız


anlamıştır umuyorum.

İşte Alemlerin Rabbi olan Allah’a şükürler olsun ki


bedenimin dili ile bize bu hakikatleri açtı.

Rabbim bilir ama artık yeni bir kitap yazmama gerek


kalmaz inşallah. Sessizce şöhret, makam, para gibi
belalara bulaşmadan bu dünyayı terk etme müjdesini
alabilirsek yeterlidir.

Bu eserle yüz binlerce soruya cevap verdiğimizi


düşünüyorum.

En az din bilgisi olan ve bu eseri anlayarak okuyan bir


kişinin bile; ilahiyatçı bir prof. hocadan, fetva bilgisi
almaya gerek duymayacak kadar Kuran'dan istifade
edeceğini ve Allah’ı hatırlamak üzere kurgulanan bir
dünyada olduğumuz gerçeği ile net bir şekilde İslami
meselelerde olaylara vakıf olacağını ve şüpheye yer
kalmadan hakikati anlayacağını düşünüyorum.

Şahid olun ki Adem KORKMAZ Mümin olma gayreti


doğrultusunda elinden gelenin en iyisini ortaya
koymaya çalıştı.

Hatalar, kusurlar, yanlışlarımız mutlaka vardır ve bana


göre olmalı. Zira kusursuz bir 'ben’i taşıyabilmem
mümkün değildir.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


218

Tefekkür amaçlı ortaya konmuştur. Geri adım


atmam ve her şeyi yanlış anladım demem muhaldir.

Bu sebeple asla kutsamadan eseri okuyunuz.Ve


anlattıklarımın tümünü sizin idrak düzeyinize,3.boyuta
çektiğimi hesaba katara SUBHANALLAH çizgisi ile
değerlendiriniz. Size lazım olanı alın. Arının bal
yapmak için gösterdiği gayret gibi titiz bir çaba sarf
edin ve sözün en güzeline uyun.

"Onlar ki, sözü dinler ve en güzeline uyarlar. İşte


onlar Allah'ın kendilerini hidayete erdirdikleridir
ve onlar akıl sahipleridir." (Zümer/18)

İnsanların yüreğinde, gönlünde Allah vardır.

Kuran müminlerin bunu anlaması gerektiğini


vurgular.Ve insanlar bir birlerini severken sevilen
Allah’tır.Kişi bunu fark ederse bahtiyar olur.Zira Allah'ın
olmadığı yer söz konusu değildir.Bunu fark eden ebedi
olarak sevdiğinden uzak kalmaz.

Çünkü Allah her şeyi kuşatmış her zerreye hakim


olmuştur.Allah'dan ayrı kalmak diye bir şey söz konusu
değildir.

Ancak "zan" ve "inanç" yönü ile fark edemeyerek ayrı


kalınır..

"Nefisleriniz (Yüreğiniz de) de. Hâlâ bakıp


görmeyecek misiniz?" Kuran 51/21

Siz yinede affetmeye devam edin."..Yinede onları


affet.Allah ihsan edenleri sever"Maide 13

Yani affetmek en güzel ihsandır..

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


219

Allah affedenleri sevmektedir..

Sevilmek için affetmeliyiz..

Allah’ın Selameti sizinle olsun! Ve Arş'a İstiva eden


Rahman sizlere güzellikler versin.

Sevgi ile..
Adem KORKMAZ
www.ademkorkmaz.com
ademmkorkmaz@hotmail.com

Fatiha;

Allah’ın rahmetinden uzak olan ve gazabına uğrayarak


dünyada ve ahirette helak olan şeytandan, Allah’a
sığınırım. Ruhuma karışıp benimle Ahirette beden
olmasından Allah'a sığınırım.

Rahmân, Rahim, Allah'ın ismi ile Bitiriyorum.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


220

Adem Korkmaz Kimdir


Adem Korkmaz 1979 Kayseri doğumludur. Aynı zamanda İstanbul'da
yaşamaktadır. En büyük amacı mü’min olarak yaşayıp mü'min olarak hayata
gözlerini yummaktır. Bütün çalışmaları bu amaca yöneliktir.

Adem Korkmaz’ın kitap yazma çalışmalarının hiçbir ticari gayesi yoktur.


Ziyaretçi çoğaltmak,ünlü olmak, cemaati sevindirmek veya üzmek, tepki
çekmek, taraftar toplamak, gözden düşmek, göze girmek ve bir takım
liderlerin/adamların/vb. rızasını aramak gibi amacı da yoktur.
Tek gayesi Kur’an okumak ve anladıklarını paylaşarak Allah'ın
rızasını aramaktır.
Ortaya koydukları bir çeşit sesli düşünmedir. Mana yönü ile yıllarca sonra
gelen neslin anlayacağı türden bilgilerdir. Kuran mealini sorgulayarak
okumayanlar, soruları olmayanlar Adem Korkmaz'ı anlamazlar.

Ezbercilerin moralini bozar, anlamazlar.


Ortaya koydukları özgün ve daha önce söylenmemiş manalardır.
Adem Kokmaz'a göre daha önce söylenmiş bir şey mahremini
yitirmiştir. Bu yüzden tekrar etmek manayı bozar.

Değersiz dünya hayatına tapan, onu bunu kutsayan kişiler ve samirileri


olanlar Adem Korkmaz'ı anlamazlar.

Adem Korkmaz'a göre herkes haklıdır ancak eksiklikler vardır.Genel olarak


hayatı sorgulamaya ve tefekküre davet etmektedir. Kuran'ı yazanı değil,
yazılanı aramaya davet etmektedir. SubhanAllah çizgisine davet
etmektedir.
Gelenek dininin mensupları tarafından kutsamak için bir arayışa girenlere
göre değildir.
Ne bu site ne kitapları ne de Adem Korkmaz!
Hataları ile kusurları ile vasat bir insan/kul kabul edenlere göredir. Yüce,
efendi, ulu birilerini arayanlara göre değildir ve olmayacaktır.

Bu konuda en net hali ile bilginin ulaşmasından yanadır.Kelimelerle


oynayıp, sığ manaları çok kelime katıp derinleştirdiğini düşünerek kitapların
sayfa sayısını artırıp sevenlerine satmak gibi bir derdi yoktur ve
olmayacaktır. Yazılarında ve kitaplarında (".") kullanmadan yazdığı her şey
Allah'ın hediyesi olup vasat bir kul Adem Korkmaz imzası taşımaktadır. "Bir
büyük ulu, her dediği doğru KUTSANMIŞ şahıs azam
Ulemaya/Gavsa/Hocaya/Üstada yahut "büyük efendi büyük Şeyh'e"
ait değildir.

Bu şu anlama geliyor. Sorgulanabilir. Ret edilebilir. Kabul


edilmeyebilir. Alternatif yollar düşünülebilir. Tefekkür edilebilir.

Tüm yayınlarını ücretsiz okur, dinler, bilgisayarınıza indirebilir, çoğaltabilir


bireysel veya toplumsal iletişim araçlarıyla, internet üzerinden veya her
yoldan kaynak göstererek çevrenizle paylaşabilirsiniz.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


221

Tefekkür Konulu Adem Korkmaz Eserleri

 Dünya Yeryüzü Değil/İnsan Yaratılmadı

 Kitap bir çeşit sesli düşünmedir.Birtakım eksikliklerde


mevcuttur.Mana yönü ile ateistlik gibi bir çok fikrin
oluşmasına sebebiyet verecek kaynakların önünü
tıkamaktadır. Kuran mealini sorgulayarak okumayanların
bu kitap işine yaramaz.Kitapla ilgili okuyucu görüşleri

 "Hayatımı sarsan 2.eser oldu." Mehmet .Ş. H.

 "Yıllardır her türlü kitabı okudum araştırdım ama bunun


gibi mükemmelini görmedim."N. A.

 "O kadar çok soruma cevap buldum ki Artık Müslüman


olduğuma eminim.." Y. Kutlu

 "Bütün İslam alemini ve hatta Hıristiyan alemini dahi


birleştirecek tek eser."Sümeyye M.

 "Bu kitap seçilmiş çok az şanslı kişiye


ulaşacaktır.Bunlardan biri olduğum için çok mutluyum.."
M.Şeyma K.
 Yarım Kalan Dua
 Gençlere okuma alışkanlığı katabilecek bir gençlik
romanıdır.Ayrıca bir not:Kitabın matbaa baskısı Meneviş
yayınları tarafından yapılarak okuyucuya buluşturuldu.
Kitabın tarafıma verilen yüzde 10 telifi ise İHH ya
bağışlandı.
 Okur Yorumu;"SELAMÜNALEYKÜM ALLAH SİZDEN AHIR
ZAMANA KADAR RAZI OLSUN İLKEZ BİR KİTABI SONUNA
GETİRDİM VE BU ACİZ YAŞLAR BENDEN HABERSİZ BENİ
TERK ETTİVE EPEYDİR AĞLAYAMADIĞIM İÇİN
BUNALIMDAYDIM SAĞOLUN BİRAZ DA OLSA İÇİMİ
YIKADINIZ ALLAH HEP YANINIZDA VE YARDIMCINIZ
OLSUN."

 Dua ve Tefekkür
o Dünyada ki en hikmetli ve en değerli işlerden
biri Kuran ve mealini okumaktır.Bu dünyayı
değerli kılan "O" Dilemeden siz dileyemezsiniz"
hükmünün olmasıdır.İşte Kuran aslında bir
başka özelliği de dua rehberi
olmasıdır.Peygamberlerin,Salih
kulların,meleklerin nasıl dua ettiğini
vurgular.İşte bu eserde Kuranda ki dualarla
bütünleşmek nasıl olur en kısa ve en net
yöntemle izah edilmeye çalışılmıştır.

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ


222

5.BOYUTTA İNSAN | ADEM KORKMAZ

You might also like