Professional Documents
Culture Documents
Kati Hal
Kati Hal
A. OZANSOY
22.05.2016 A.Ozansoy, 2016 1
Bölüm 5: Katı Hal Fiziği ve Uygulamalar
1.Kristaller
2.Katılarda bağlanma
3.Katıların Bant teorisi
4.Metal, Yalıtkan ve Yarıiletkenlerde Elektriksel İletim
5.Metallerin Serbest Elektron Teorisi
6.Yarıiletken Aygıtlar
7.Süperiletkenler
• Atom, iyon veya moleküllerin belli bir düzen içerisinde 3- boyutlu tekrarlandığı
katılara “kristal” denir. Kristallerin en önemli özelliği uzun erimli düzenin
varlığıdır. Kristali ele aldığımızda gerek dış görünüşte gerekse atomların
yerleşiminde bir simetri vardır. Bu nedenle gazlarda kristal özellik gözlenmez.
Kristal yapıya sahip katıların çok azı tek kristalden oluşmuştur. Çoğu kristal ise
çok kristallidir (polikristal). Bunlar kristalit adı verilen çok sayıda küçük
kristalden oluşmuştur.
• Kristallerdeki kadar belirgin bir düzenin olmadığı katılara da “amorf (şekilsiz)”
katılar denir. Bu katıları; çok yüksek bir viskozluğu olan aşırı soğutulmuş sıvılar
olarak düşünülebilirler. Cam, zift ve plastiklerin çoğu amorf katılara örnektir.
Amorf katılarda ise kısa erimli bir düzen görülmektedir. Amorf bir katıdaki
bağların sağlamlığı, uzun erimli bir düzen olmadığı için birbirinden farklıdır.
Amorf bir katı ısıtıldığında zayıf bağlar daha düşük sıcaklıklarda kırılır ve
böylece katı yavaş yavaş yumuşar. Kristal bir katıda ise tüm bağlar aynı anda
kırılır ve erime ani olarak başlar.
Mükemmel bir kristal, kütle ve yükün bir dağılımını içeren, yapısal bir birimin
özdeş olarak tekrarlanmasından oluşur. Tekrarlanan yapısal birime « birim
hücre » denir, kristali oluşturan en küçük birimdir.
Mümkün en küçük hacimli hücreye ilkel hücre denir. Bir örgü noktasına en yakın
komşu noktaları birleştiren çizgiler çizilip, bu çizgilere dik çizgiler çizildiğinde en
küçük kapalı alan Wigner-Seitz hücresi olarak adlandırılır ve merkezinde bir örgü
noktası yer alır.
dU ke m 1
2
0 B r0
dr m
e2 1
U (r0 ) U o k (1
r0 m)
1. İyonik katılar genelde kristaldir. Çünkü iyonları bir arada düzenli bir sıra içinde
daha etkin bir biçimde tutabiliriz.
2. Zayıf elektriksel iletkendirler, çünkü çevrede serbest elektron yoktur.
3. Yüksek buharlaşma sıcaklığına sahiptirler.
4. Polar sıvılar içinde iyi çözünürler.
5. Görünür ışığa saydamdırlar.
6.Kızılötesi ışınımı soğururlar. (İyonların denge konumu etrafında titreştiği
frekanslarda)
Metalik bağlar, genel olarak, iyonik ve kovalent bağlardan daha zayıftır. Atomlar
ya da + iyonlar bir elektron bulutuna batmış gibi bulunurlar. Böylece + iyonlar
bütün komşularına, aralarındaki elektronlar aracılığıyla eşit şekilde bağlanmış olur.
Bu elektron bulutu, genelde metallerin en dış yörüngelerindeki elektronlardan
oluşur. Bir metal içinde böyle serbestçe hareket edebilen çok sayıda elektron
vardır. Metal yapıya, pozitif iyonların « elektron gazı » ile çevrili olduğu bir yapı
olarak bakılabilir.
Metal iyonlarının elektron gazı içinde bulunduğu düşüncesi ilk kez 1902 de Drude
tarafından ortaya atılmıştır.
Buraya kadar anlatılan katıların hiç biri ayrık moleküllerden oluşmamıştı. Moleküller
birbirine kuvvet uygulayarak bağlanıp, katıları oluşturabilirler. Moleküler katılar,
genelde moleküllerin elektrik dipol momentlerine bağlı olan daha zayıf kuvvetlerle bir
arada bulunurlar. Moleküller arasındaki bu kuvvet, molekülü bir arada tutan iç
kuvvetlerden daha zayıftır. Bu nedenle bir molekül, moleküler bir katı içinde kendi
özelliğini kaybetmez.
Hidrojen atomu içeren bazı moleküllerde hidrojen bağı denilen özel bir bağlanma türü oluşur.
Önceden incelenen bağlanma türleri dışında yeni bir tür olmasa da ilgi çekici özel bir durumdur. Bir
moleküldeki pozitif yük merkezi ile diğer moleküldeki negatif yük merkezinin etkileşmesi sonucu açığa
çıkar.
H2O molekülleri arasındaki etkileşmeyi açıklamada hidrojen bağı önemlidir. H2O molekülündeki 2
kovalent bağda, H atomu elektronları O atomuna daha yakın dağılmışlardır. O atomu çevresinde
elektronlar simetrik dağılmamıştır, bazı bölgelerde bulunma olasılığı daha fazladır, sanki bir düzgün
dörtyüzlünün köşelerinde dışarı doğru daha fazla bulunurlar. H atomları bu köşelerin ikisinde
bulunurlar, buralarda da pozitif yük olasılığı fazladır. Böylece bir H2O molekülü diğer 4 tane diğer H2O
molekülü ile hidrojen bağı kurabilir.
Şekil; Kaynak [9]’ dan alınmıştır.
1. Çok sayıda atom, bir katı oluşturmak üzere bir araya getirildiğinde
izole atomların ayrık enerji seviyelerini, atomlar arasındaki
etkileşmeler bantlara yayarlar.
2. Bantların özelliklerini, izole atomların özellikleri ve katıdaki
atomların dengedeki ayrılmaları belirler.
3. Katıların özellikleri, bantların doluluğu, bantlar arası boşluklar ve
Fermi enerjisinin bağıl yerleşimi ile belirlenir.
T > 0 K için EF
sıcaklıkla çok
fazla
değişmez,
ancak 3p
durumu
tamamen boş
değidir.
Yarı dolu bir bant ve T=0 K’ de Fermi-Dirac
dağılımı
Bant yapısı yalıtkanlara benzer ancak enerji aralığı çok daha küçüktür. T=0 K’ de bütün
elektronlar değerlik bandındadır ve iletim bandında hiçbir elektron yoktur. Normal sıcaklıklarda
(oda sıcaklığı) bu malzemelerin iletkenliği artar. Enerji aralığının küçük olması ve Fermi
enerjisinin hemen hemen bu aralığın ortasında bulunması nedeniyle, fazla sayıda elektron iletim
bandına uyarılır.
1. Yarı iletkenlerin elektriksel iletkenliği sıcaklığa bağlıdır, sıcaklık artışı iletkenliği arıtır (ya da
özdirenci düşürür). Bu durum, sıcaklık artışı ile iletkenlikleri azalan iletkenlerle tamamen terstir.
2. Yarıiletkenlerde hem pozitif hem de negatif yük taşıyıcıları vardır. Bir elektron değerlik
bandından iletim bandına geçtiğinde arkasında bir boşluk bırakır. Buna deşik (hole) denir. Elektronu
eksik olan bu deşik pozitif bir yük gibi görünür. Yarıiletkene bir elektrik alan uyguladığımızda bu
deşiklerin hareketi elektron hareketinin tersi yönde gözlenir. Bu nedenle bir yarıiletkende akıma
a) İletim bandındaki (-) yüklü elektronlar ve b) değerlik bandındaki (+) yüklü deşikler katkıda
bulunur.
Bu yarıiletkenlere saf (özden) yarıiletkenler denir.
3. Safsızlıklar katılarak iletkenlik artırılabilir.
D) Katkılı Yarıiletkenler:
Bilinen özellikteki safsızlıklar, kontrollü miktarlarda yarıiletkenlere katılırsa,
yarıiletkenin iletkenliği artar. Bu yarıiletkenlere katkılı yarıiletkenler , safsızlık katma
işine de aşılama (katkılama) denir. Bunlar iki çeşit olabilir:
- Safsızlığın iletim bandına ilave elektron katkısında bulunduğu yarıiletkenler
- Safsızlığın değerlik bandına ilave deşik katkısında buluduğu yarıiletkenler
Silisyum (Si) ya da germanyum (Ge) gibi 4 değerlik elektronuna sahip atomları ele
alalım. Her Si ya da Ge, her biri ile bir elektronu ortak paylaştığı 4 tane komşusu ile
kovalent bağ yapar.
Si ya da Ge
atomu
elektron
Kovalent
bağ
I I 0 (e eV / kT 1)
6.2. Fotodiyot:
Yarıiletken lazer
Tersine olarak, değerlik bandındaki bir elektron bir foton soğurarak arkasında bir
deşik bırakır ve iletim bandına yükselir. Bu ilkeye göre çalışan bir aygıt fotovoltaik
güneş pilleridir.
6.3. Eklem Transistör
pnp ya da npn olmak üzere 2 tipi vardır. Bir tipteki yarıiletken tabakalar arasına diğer
tipten ince bir yarıiletken tabaka koyulmuştur. İki tipin de çalışma prensibi aynıdır.
Burada sadece pnp tipini anlatmak yeterlidir.
Dış tabakalardan biri yayıcı (emitör),diğeri toplayıcı (kollektör) olarak adlandırılır.
Aradaki diğer tipten yarıiletkenin oluşturduğu dar bölgeye baz (taban) denir. Bu
şekillenime göre iki eklem oluşur: 1) Yayıcı-baz arasında 2) Baz- toplayıcı arasında
Yayıcı, toplayıcıya göre daha yüksek potansiyelde olacak şekilde, bir üreteç yardımıyla
bir gerilim uygulansın. (Şekilde Vec ile sağlanır) Buna göre 1. Eklem (yayıcı-baz eklemi)
düz beslemede, 2. Eklem (baz-toplayıcı eklemi) ters beslemededir. Yayıcı-baz
ekleminden geçen hareketli deşikler akımı sağlar. Bu deşikler baz-toplayıcı ekleminin
uçları arasında hızlanarak Ie akımını oluştururlar.
Transistör düz beslemeli ise,
toplayıcı (çıkış) akımı (Ic), baz (giriş)
akımı(Ib) ile doğrudan orantılıdr.
Böylece transistör akım yükseltici
olarak çalışır.
Ic =Ib
22.05.2016
A.Ozansoy, 2016 37