You are on page 1of 39

OSMANLI KÜLTÜR TARiHiNiN

. . .
BILINMEYENLERI
SahıslardanEserlere, .
'
Kurumlardan Kimliklere~

!smail E. Erü nsal



OSMANU KÜlliİR. TARİHİNİN BİI.İNMEYENl.ERİ
Şa.lıulardan Eserlere,
K.urwnla.rcbn Ki.m.Likleıe
llnWJ E. .Erü.nsal

TIIIIAŞ YAYtNI.ARll3727
Knlıür Tarihi Diıisi 117

mtrOR
F"ıliz Dığıroğlu
Zeynep Bcrkaş

KAI'AK FOTOCRAfl
Meriç Kancm, Cumba Creative Office.
Y:ı.rclımlan lçin Denlıler Klrnbevi'nden Turgay Erol'a teşekkür ederiz.

KAl'AK TASARlM
R.avza Kwlruğ

ı. BASKI
IUsım 2014,1sanbul

2. BASKI
Oak 2019,lscınbul

ISBN
ISBN 97~179S-7
rıı ıı R1~11ım1 ID Illiilli
a b7eeoso'il'en997
Tlı>IAŞ YAYIN1.ARl

Caploğlu, Alemdar Mahallesi,


Alayk~~kü Caddesi, No: 5, Fatih/llcınbul
Telefon: (0212) 511 24 24

timas.conı.u
timas@tinus.com.u
OO 0 dmasyayüıgrubu

Kiilcür Balwılığı Yayıncılık


Serı:iflka No: 12364

BASKI VE dı:r
Çınar Matbaacılık
Y"uıyıl Mah. Maıbaacılar Cad. No:34
Bağcılar 1 İstanbul
Tdefon: (0212) 628 96 00
Mııbaa xrtilib. No: 12683

YAYlN HAK1AJU
O Eserin her h2kkı ~malı olarak
Tım~ Basım Tıcaıec ve SanayiAnonim Şirketi'ne aittir.
İzinsiz yayınlan~u. Kaynak gösterilerek alına yapılabUir.

,.
İSMAİL E. ERÜNSAL

1 Man 1945'te Erzincan'ın Kemaliye ilçesinde doğdu. 1968'de İstanbul Yüksek İslam
Ensritüsü'nü, 1969'da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyan
Bölümü'nü biiirdCMeydan yayınevmin yayınıladığı Meydan Lanmsu: Biiyük Liigat ve An-
siklopedi'sinin yayin kurulunda çalışo. 1974 Yih9da doktora eğitimi için İngiltere'ye gitti.
Edinburgh Üniyersitesi'nde J. R. Walsh'ın danışmanlığında Taci-zade Cafer Çelebi üzerine
1977 yılında doktorasını tamamladı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kütüphanecilrk
Bölümü' nde 1977-1990 yılları arasuida öğretim üyesi olarak görev yapn. 1982 yılında do-
çent, 1988'de profesör oldu. 1990-2006 yılları arasında Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat
Fakültesi Arşivcilrk Bölümü Başkanlığı'nı yürüttü.

1984-1995 yıllannda Tıirk Dil Kurumu Bilim Kurulu üyeliği, 1992-1994 yıllannda Başbakanlık
Osmanlı Arşivleri Danışma Kurulu üyeliğinde bulunmuştur. 1995'te Tıirk Tarih Kurumu
Bilim Kurulu üyesi olan İsmail E. Erünsal, 1991 yılında TtirkTarih Kurumu Ödülü'nü, 2011
yılında Tıirk kültürü alanındaki araştırma ve yayınları nedeniyle Elginkan Vakfi Türk Kültürü
Araştırma Ödülü'nü ve Osmanlılarda Sahajlık ve Sahafor kitabıyla Eskader Araştırma Ödülü
ile Tıirkiye Yazarlar Birliği Araştırma Ödülü' nü ve Necip Fazı! Kısakürek Araştırma Ödülü'nü
almıştır. 1983 yılından beri İstanbul'da yayımlanmakta olan TDV Islam An.siklopedisi'nin
yöneriminde görev almıştır. Halen İSAM Kütüphanesi'nin ilmi danışmanlığının yanı sıra
İsranbul29 Mayıs Üniversitesi'nde de görev yapmaktadır. TDV İslam Araştırmaları Merkezi
(İSAM) rarafından yayımlanmakta olan İslôm A1'1Z[tırma!arı Dergisi ve Osmanlı Arllftlrma!an
dergisinin yayın ~rulu üyesidir. Ayrıca Hukuk TarihiArtlftımıalan dergisinin yayın kurulu
üyesi olup İngilizce, FrailSlzca, Arapça ve Farsça bilmektedir. Yazarın daha önce TİMAŞ'tan
Osmanlılarda Sahajlık ve Sahaflar. (2013), Osmanlı Kiiltiir Tarihinin Bilinmeyenleri (2014)
ve Osmanlılarda Kiitüplıaneler ve Kiitıiphanecilik (20 15), Orta Çağ ls!am Dünyasmda Kitap
ve Kiitıiphdne (2018) isimli eserleri yayı.ırılanmıştır.
İÇİNDEKİLER

Önsöz .................. .................. ....................~ .................................. 9

İkinci Baskıya Önsöz ..................... ...................... ........ ................ . 15

Fatih Sultan Mehmed:


Entelektüel Bir Sultamn Ponresi, İlgi Duyduğu Konular,
Kitaplar ve Kurduğu Kütüphaneler.......... ........ .....'........................ . 17

Fetihten Sonra İstanbul'da Kurulan tık Vakıf Kütüphanesi


ve Fatih'in Şeyh Me h med Geylani'ye Ve rdiği Temlikname .......... ..... 55

Osmanlılarda Kadınlar Ne Okuyordu


(XVI-XVII. Asırlar) ...................... ......................... ..... ............. ...... 69

Osmanlı Mahkemelerinde Şahitler:


Şulıüdü'I - 'Udiilden Şulıadü'I-Hale Geçiş ...... ."................................... 95

Tereke Kayıtlarına Göre Bursa'da Sahafiık·.. .................................. 151

Tereke Kayıtlarına Göre Osmanlı Medrese Talebelerinin


Okuduğu Kitaplar (XVll-XX. Yüzyıllar) . ...................................... 173

Vakfiyeleri lşığında Balkanlar'daki Sıbyan Mekteplerinin


Karakteristik Özellikleri .............. : ... ..... ...................................... 205

XVI. Asra Ait Üç Kataloğun lşığında Osmanlı Kütüphanecilerinin


Kataloglama Problemlerine Çözüm Arayışlan ........................... .'... 219

Fethedilen Arap Ülkelerindeki Vakıf Kütüphaneleri


Osmanlılar Tarafından Yagmalandı nu? ................ ....................... 235

Şehid Ali Paşa'nın İstanbul'da Kurduğu Kütüphaneler


ve Kitaplanmn Müsaderesi Dolayısıyla Osmanlılara
Yöneltilen Bağnazlık Suçlaması. ..... ........................... .................. 281 ·

Il. Abdülhamid Dönemi Türk Kütüphaneciliği ve Kütüphaneleri. .. 291

Lehistan Kralı II. Ogüst'e Gönderilen


Bir Elçinin Raporu (1713) ............ .............................................. 313

Osmanlı Münevverinin Evli ya Çelebi'ye Bakışı. ........... .......... ....... 329


Bir Osmanlı Kadısının .Günlügü:
Sadreddin-zade Telhisi Mustafa Efendi ve Ceridesi. ...................... 34 7

Aşkt Mustafa Efendi ve Medine


Tarihine Dair Eseri ..................................................................... 359

Seyfullah Ağa'nın Viyana Elçiliği


ve Sefaretnlime'si ....................................................................... 375

XV-XVI. Asır Bayrami Melamtliği İçin


Yeni Bir Kay~.ak: Abdurrahman el-Askerr'nin
Mir'atii'I-Işk Adlı Eseri ................................................................ 407

Mir'dtl1'1-Işk'm
XVI. Asır Bayramr Melamfliği İçin önemi
ve Eserde Yer Alan Melamrlik Esaslan ......................................... 429

Şeyh Vefli ve Vakıfları Hakkında Yeni Bir Belge ............................ 451

Molla Lütfi Zındıklık İthamıyla mı Oldüruldü? ............................ 4 75

lındıklar ve Mülhidler: XV-XVl. Asır Osmanlı Zendeka


ve ilha.d Tarihine Bir Katkı ......................................................... 497

Yeni Bir Kaynağın Işığmda Samuncu Baba ................................... 535


. .
Kazasker Ruznamçeleri ve Nuruosmaniye Kütüphanesi'nde
Bulunan Bazı Ruznamçeler ......................................................... 559

Tanzimat Sonrası 0si1_1anlı Vakıf Kütüphanelerinin Islahı


Çalışmalarında Mısır'ın Bu Konudaki Tecrübesinden Yararlanma
Teşebbüsleri .........................................·.......................... :.......... 597

İslam Dünyasmda Bir Kütüphane Türü Olarak


Darü'l-İlimlerin Ortaya Çıkışı ..................................................... 605

Evkaf Nazırı Hammade-zade Halil Harndi Paşa'nın


İstanbul'da Mevcut Vakıf Kütılphanelerinin Islahı
ve Bir Mekanda Toplanması Konusundaki Ç~lışmalan .................. 615
"

Merhum Annem ve Babamın


Aziz Hatıra/anna
ÖNSÖZ

Bu kitabı oluşturan makaleler 1980-2014 arasında bazı dergilerde


1

ve armağan kitaplarda yayınlanmıştır. Eski Türk Edebiyatı ve Osmanlı


kütüphaneleriyle ilgilimakalelerimin bir kısmını dahaönce kitaplaştırmıştım.
Bu ciltte yayınlanan makalelerin önemli bir kısmı ise zikrettiğim iki
konuyla ilgili çalışmalarım sırasında tespit ettiğim ve ilm1 çalışmalara katkı
sağlayabileceğini düşündüğüm, daha önce bilinmeyen belgeleri ve kültür
tarihimizle ilgili bazı ilginç konuları işleme~tedir. Bu belgeleri doğru bir
şekilde aktarmaya, tahlil etmeye ve konuya katkısını göstermeye çalıştım.

Kitapta yer alan makalelerd,en üçünün ise benim için ayrı bir önemi
vardır. Her üc, makalede Osmanlıların maruz kaldıkları. haksız itharnları
çürücmeye gayret ettim. Şehit Ali Paşa' nın İstanbul'da ~urduğu kütüphaneler
ve kitaplarının müsaderesiyle ilgili makalede, bu müsadereyi mümkün
kılmak. için verilmiş fetva doiayısıyla literatürde yaygın bir şekilde yer alan
Osmanlıların bağnazlıklarıyla ilgili ithamın, mezkur fetvanın yanlış şddlde
yorurnlanmasından kaynaklandığını göstermey~ çalıştım. Arap dünyasında
el y~ması eserlerle ilgili çalışmalar yapan araştırmacıların hemen hemen
ittifakla ülkelerindeki vakıf kütüphanelerinin <?smanlılarca y~ğ~alandığı
şeklindeki suçlamalarının ne kadar yersiz ve temelsiz olduğıınu, genellikle
kendi .yazdıklarım . kullanarak . "Fethedilen Arap Ülkelerindeki Vakıf
Kütüphaneleri Osmanlılarca Yağmalandı mı?" başlıklı makalede işledim.
Molla Lütfi'nin zındık olduğu için öldürüldüğü görüşu, o dönemin hukuk
sistemini ve ulemasını bir zan altında bırakmaktaydı. Bu konuya farklı bir
açıdan bakıp-bakamayacağımızı bazı yeni bilgileri de kullanarak "Molla
Lütfi: Zındıklık İtharnıyla mı Öldürüldü?" adlı makalede konuyla ilgili
araştırmacıların dikkatine sundum.
lO - İS.t-.1AİL E. ERÜNSAL -

Makaleleri toplu halde yayınlamanın en önemli yararı, şüphesiz ki


ulaşılması güç veya sadece alanın uzmanlarının takip edebildiği dergilerde
yayınlanan çalışmaları daha geniş bir okuyucu kiclesinüı istifadesine
sunabilme im.kanıdır. Genellikle dergi makaleleri akademik çevre içerisinde
kalmakta ve yayınlanmasından bir süre sonra unutulmaya başlanılmaktadır.
Bunun neticesinde akademik çalışmalar topluma mal olmamakta ve ortaya
konulan çalışmalarla tashih edilen yanlış bilgi ve kanaader yapılan yayınlarda
tekrarlanmaya devam edilmektedir.
Makaleleri toplu halde yayınlamanın diğer bir faydası da bir
araştırmacının bu makalelerde ortaya koyduğu yeni belgeleri, fıkirleri ve
yorumları gündernde tutabilmesidir. Bir manada araştırmacının malını
sahiplene?ilmesidir. Bizim öğrenciliğirnizde bazı Avrupa ülkelerindeki pek
tanınmayan dergilerde çıkan makalelerden yararlanarak, hatta tercüme ederek
kitap ve makale üreten/türeten hocalardan bahsedilirdi. Günümüzde bu
daha da yaygınlaşu ve ülkernizdeki dergilerde yayınlanan makaleleri kaynak
göstererek veya gösterıneyerek sadece belli bir puan almak maksadıyla yayın
yapan araştırmacılar (!) türedi. Bu tür uygulamaları yapanların büyük bir
kısmı yaptıkları işin bilincinde oldukları için suiistimallerini büyük bir
ustalıkla gizleyebilmektedirler. Maalesef siz de tapulu arazinizde gecekondu
yapanları çaresizlik içinde izlemek durumunda kalmaktasınız.
Özellikle de son yıllarda uzman olmadıkları konularda "derleme"
yoluyla "akademik" makale üreten araşurmacılar, daha doğrusu devşirrnenler
çoğaldı. Zaman zaman bir makaleyi okurken ben bunu bir yerd~n hatırlıyorum
dediğiniz anlar olmuştur. Sonradan sizin daha önce yazdığınız bir makalenin,
farklı anlatımla kaleme alınmış dipnodarınızm da bir bölümü çırpıştırılarak
vücuda getirilmiş yeni bir versiyonuyla karşı karşıya bulunduğunuzu fark
ediyorswiuz. İlim ahlakının oluşrnadığı, ilim ortarnının mevcut olmadığı bir
toplumda yapacağınız fazla bir şey olmamakta ve itiraz ettiğinizde rahatlıkla
"ben de aynı kaynakları gördüm" şeklinde bir cevap alabilmekte~iniz.
Burada önemli olan bir araştırmacının üzerinde çalışuğı bir konuda yayın
yaprnasıdır. 1 Bu tür bir makale akademik makale olur ve unvan vermelerde

ı Son zamanlarda bazı araştırmacıların veya devşirmerılerin büyük bir beceriyle (!)
üzerinde hiçbir bilimsel araştırma yapmadlldan "kuruluş dönemi kütüphaneleri':
"XVII-XVIII. asır kütüphaneleri~ "Tanzimat dönemi kütüphaneleri': "Ortadoğu kütüp-
haneleri" ve hatta "yazma eserler': "Ortaçağdaki ilk üniversiteler~ "'smarılı ıninya­
türü" gibi, her biri yıllarca çalışmayı gerektiren konularda büyük bir maharetle
- OSMAN LI KÜLTÜR TARİHİNİN BİLİNMEYENLERİ- II

değerlendirilebilir. Yoksa okuma yazması olan, okuduğunu anlayan ve eli


kalem tutan bir kimse hukuk tarihi üzerine de, iktisat tarihi üzerine de,
siyasi tarih üzerine de hatta kültür tarihi üzerine de "derleme" makaleler
yazabilir. Ancak bu makaleler yeni bir yorum getirmediği, konunun eksik
olan bir yönünü aydınlatmadığı için bilimsel dergilerde yer almaz ve akademik
yükseltilmelerde de dikkate alınmazlar. "
Anca.f bir de usul bilmedikleri için bu yola baş vuran araştırmacılar
vardır. Bu kitapta yer alan bir makalemde belirttiğim gibi ilmi araştırmalar
bir bayrak yarışına benzer. Okuyucu bizim bayrağı hangi merhaleden alıp
hangi merhaleye ulaştırdığımızı, eserirnizi okuduğunda açıkça görebilmelidir.
İlmi araştırmalarda her ne kadar "nereden buldun" yasa haline gelmemişse
de geÇmişte emeği geçenlerin hakkı verilmeli, bayrağı nereden alıp nereye
kadar taşıdıkları açıkça belirtilmelidir. Maalesef bu uygulama son yirmi yıldır
oldukça azalmıştır. Daha önce yapılmış çalişmalar kullanılarak, daha doğrusu
ustalıkla yağmalanarak üretilen makalelerin, ait olduğu bilim dalına katkısıru,
hangi problemlere çözüm getirdiğini, konunun uzmanı olmayan <?kuyucular
anlayamamakta ve çoğu kere yanlış bir kanaate sahip olabilmektedirler.
Herhangi bir konuda bilimsel bir makale yazacak bir araştırmacının
"söyleyecek bir şeyi" olmalıdır. İlim ahlakı, söyleyecek şeye ulaşana kadar
yararlandığıniz ~şilere _ haklarını teslim etmenizi gerektirir. Bu yüzden
makaldere "bu konuda şu araştırmacılar yaptıkları yayınlarda şu hususları
ortaya koydular. Beri de bulduğum belge ve bilgilerle konuya şöyle bir katkıda
bulunacağım veya farklı bir yorum getireceğim" şeklinde birkaç cümleyle .
başlanılması gerekir. Tabii· buradaki en önemli problem bilimsel makal~yle
derleme makalenin birbirine karıştırılmasıdır. Üzülerek söylemek gerekir ki
günümüzde akademik dergilerde çıkan makalelerin büyük bir çoğunluğu
derleme makaledir ve işle~Üen bazı konuların başlangıcı Hz. Adem' e kadar
götürülebilmektedir.
Yine son dönemlerde bilimsel makale yazımında kasıtlı olar* değil
de usul bilmernekten kaynaklanan yanlış bir uygulamanın yaygınlaştığıru

derleme yoluyla, bilimsel makaleler(!) kaleme aldıklarını görüyoruz. Buradaki en


önemli problem bilimsel olduğunu iddia eden dergilerin, sahalarında uzman (!)
hakemlerinin gerçek uzman olmamalan ve böyle çalışmaların yayınma cevaz verme-
leridir. Son olarak Zeren Tanındı Hanım'ın üzerinde yıllarca çalıştığı cilt sanatıyla
ilgili kitap ve makalelerinin yiİıe aynı devşirmenlerce bir makalede nasıl yağmalan­
dığını görünce içimden bu bilimsel derginin hakemlerine saygılarımı sunmak geldi.
I2 - İSMAİL E. ERÜNSAL-

görmekteyiz. Bilindiği gibi herhangi bir konuda bir araşurmacı tarafından


ilk defa ortaya konulan yeni bir bilgi, belge, yorum ve görüş daha sonraki
araştırmalarda kullanılmış olsa bile muhakkak bu ilk araştırmacı kaynak
olarak gösterilmelidir.2 Sezar'ın hakkını Sezar'a vermek gerekir. Ancak son
dönemlerde bu usule riayet edilmediği aynı kaynağı kullanan araştırmacılardan
birinin gelişi güzel referans olarak verildiğini görmekteyiz. Bu konudaki
güzel bir örnel<benüiı yapoğun oir·yayınla ilgilidir. 1990 yılında bulauğiı.m
ve mevcut tek nüshası kütüphanemde olan Bayram! Mela.mtliği ile ilgili
bir kaynağa dayanarak Ptr Ali Aksaray!, Oğlan Şeyh hadisesi ve Bayram!
Melamtliği konusunda o güne kadar bilinmeyen bilgileri ortaya koymuş ve
yanlış bilinen bazı bilgileri de tashih ermiş cim. 3 Daha sonra bir meslektaşım bu
makaleden aldığı bilgileri büyük bir titizlikle beni de gerekli yerlerde kaynak
vererek bir çalışmasında yayım.ladı. 4 Müteakip yıllarda bazı araşrumacılar,
bahis mevzu olan kaynağı, ayrıca kitap olarak da yayınlamış5 olmama rağmen,
beni aradan çıkararak bahsettiğim arkadaşı veya ondan bu bilgileri alıp da
kullanan meslektaşlarımızı referans olarak vermeye başladılar. Akademik
çalışmalarda bu tür bir uygulama son derecede yanlışur. Ancak şunu da
belirtmek gerekir ki bu yanlışa düşmernek için konuyla ilgili literatürü
dikkarlice takip etmek ve salıayı da iyi bilmek gerekir. Dergilerin hakem
heyederi de "görsel" değil de gerçek olmalıdır. Maalesef bunun da bugün
Türk ilim hayan için bir hayal olduğu görülmektedir.
Bu kitapta yer alan makalelerin çoğu, yayınlandıkları şekliyle
değil, çeşidi ilavelerle güncelleşcirilerek sunulmaktadır. ~aatime göre

2 Molla Lütfi ile ilgili literatürde Molla Lütfi'nin Sinan Paşa ile olan yalanlığından
bahsedilinekteyse de bu yalanlığın nereden kayniliandığı konusunda bir bilgi veril-
memekteydi. 926 (1520) tarihli Ayasofya Vakıflarının Mukataa Defteri'ni (Atatürk
. Kitaplığı, Mc. 64, s. 230) okurken burada Molla Lütfi'nin Sinan Paşa'nın kardeşi Yakup
Paşa'nın kızıyla evli olduğıına dair bir kayıt gördüm ve bu kaydı yayınladım. Daha
soma birçok araştırmacı bu bilgiyi herhangi bir referans göstermeden "bilindiği gibi
Molla Lütfi, Sinan Paşa'nın kardeşinin kızıyla evlidir" şeklinde vermeye başladı ve
benim yüzlerce sayfalık bir defteri okuyarak bulduğum kayıt da genel geçer bir bilgi
haline dönüştü.
3 "Abdurrahman el-Askeris Miratü'l- 'Işk: A New Source for the Mel3.m.i Movement in
the Ottoman Empire during the lSth and 16th Centuries': Wiener Zeitschrift for die
Kunde Des Morgenlandes, 83. cilt, Wien 1993, s. 95-115.
4 Reşat Öngöreıi, "Şeriatin Kestiği Parmak: Kanfull Sultan Süleyman Devrinde idam
Edilen Tarikat Şeyhleri'; İlnıi Araştırmalar Dergisi, c. I/1, İstanbull996.
s İsmail E. Erünsal, XV-XVI. Asır Bayrami-Meldmiliği'ııin Kaynaklarından Abdurrahman
el-Askeri'nin Miratü'l-Işk'ı, Türk Tarih Kurumu, Ankara 2003.
- OSMANLI KOLTÜR TARİHİNİN BİLİNMEYENLERİ- 13

müdliflerinin sağlıklannda yapılan toplu makale neşirlerinde.güncelleştirme


işlemi okuyuculan doğru bilgilendirme hususunda daha faydalı olmaktadır.

Bu kitapta yer alan makalelerin ük yazımında olduğu gibi, kitap


haline getirilmesinde de birçok meslektaşırnın yardımını gördüm. Burada
özellikle değerli meslektaşım Bilgin Aydın' ı zikretmeliyim. Çalışmanun her
~

aşamasında önemli katkılarda bulundu. İmla ve tashih işlerini her zaman


olduğu gibi. Nurettin Albayrak ve Mustafa Birol Ülker, tarihierin çevirim ve
kontrol işlerin:i de Ekrem Tak üstlendi. Kenan Yıldız gerektiğinde belgeleri
kontrol etti. Mustafa Oğuz'un belgelerle ilgili tecrübesinden her zarnıpı
yararlandım. Kitabın baskıya hazırlanmasında Ended3oztürk ve Oğuz Kallek,
birkaç makalemin, yazıldığı tarihte Arapça metinlerinirı yazılmasında ve sayfa
düzenlenmesinde Coşkun Yıldırımtürk yardım<:ı oldular. Hepsine teşekkür
ederim. Aynı konuda yardımlarını gördüğüm merhum Muhammed Aruçi
ve Yücel Dağlı'yı da rahmeele anıyorum.
Bu kitabın oluşmasında büyük katkısı olan Tirnaş Yayınları. Tarih
Kitaplığı Yayın Yônetmeni Adem Koçal Bey'e, metıiin redaksiyon ve kontrol
işlemlerini büyük bir titizlikle gerçekleştiren Filiz Dığıroğlu ve Zeynep Berktaş
Hanırnlara da teşekkür etmek isterim.
Son olarak da bu kitabı kendilerine ithaf ettiğim, yetişmemde büyük
payları olan ve hayatıının her döneminde beİıi destekleyen babam Cemi!
Erünsal'ı ve arınem Naciye Erünsal'ı bu vesileyle rahmeele aruyorum. Nur
içinde yatsınlar.

İsmail E. Erünsal
İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi, Bağlarbaşı
İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ

Eserin elinizdeki II. baskısında 7 yeni makale, yer almaktadır. Ayrıca


da bazı eski makalelerde de düzelrmeler ve ilaveler ·yapılmıştır. I. baskının
önsözünde beliettiğim gibi hemen hemen hiçbir makalemi müteakip
yayınlarda, eski haliyle yayınlamadım. Bazılarına küçük ilaveler, bazılarında da
köklü değişiklikler yaptım. Çünkü çalışılan ~onularda son sözü söylemek hiçbir
zaman mümkün değildir. Endülüslü edip ve şili Ebu'l-Beka er-Rundfnin ·
(ö. 684/1285) dediği gibi " Her şey tamamlmdı denildiğinde eksiklikleri
ortaya çıkmaya başlar." Eserinizin henüz matbaa safhasındayken eksik ve
kusurlarını farkermeye başlarsınız. Çünkü gerekli ünvarılara ulaştım deyip
çalışmalarınıza son vermediyseniz daha evvel yayın yaptığıniz konularda her
zaman yeni bilgilere ulaşmaruz, eksiklikleri tamamlamanız hatta yarılışlarınızı
bile düzelrmeniz mümkündür. Hatta bazen önce yazdı.klarınızı tamamen
değiştirmeniz bile gerekebilir. Ayrıca aynı konuda başkalarınca da dikkate
alınması gereken çalışmalar yapılmış olabilir. Bu yüzden müelliflerinin
sağlıklarında yapılan toplu makale neşirlerinde güncelleştirme işlemi,
okuyucuları doğru bilgilendirme hususunda oldukça faydalı olqıaktad.ır
Kanaatime göre bu sebeple toplu makale neşirlerinde, en azından literatür
g~cellemesi yapılmalıdır.

Bu kitapta yer aları makalelerim için de aynısı vakidir. Makaldere


elden geldiğince ilaveler ~e düzelemeler yapılmıştır. Ancak her nedense
birçok araştırmacı sizin yakın zamanda yayınladığınız makalenizi değil de
aynı makalenin 15-20 yıl evvel yayınlanmış şeklini kullanmaktadır. Bu
yüzden burada şunu belirtmek istiyorum: burada yayınlarıarı makalelerin
eski versiyonları hükümsüzdür.
· Bu baskıya ekiediğim 7 makaleden ikisi Osmanlılarda okuma kültürü
ile ilgilidir. Bu konuda son zamanlarda bazı çalışmalar yapılmaya başlanmıştır.
ı6 - İSMAİL E. ERÜNSAL-

Ancak daha işin başlangıç safhasındayız. Biri Bilgin Aydın'la olmak üzere bu
konuda hazırladığını her iki makale de1 deneme mahiyetindedir. Allah izin
verirse ileriki yıllarda bu konuda. başka çalışmalar da yapmayı planlıyorum.
Birinci baskıda bu eserüı hazırlanışında katkıda bulunan arkadaşlara
ettiğim teşekkürü burada da tekrarlıyor ve ayrıca iki baskı arasında geçen
süre zarfında vefat eden Nurettin Al bayrak kardeşimi de rahme tle anıyorum.

İsmail E. Erünsal

ı İsmail E. Erfuısal-BUgin Aydın, "Tereke Kayıtlaona Göre OsmanlıMedrese Talebelerinin


Okuduğu Kitaplar (XVTI-XX. Yıizyıllar). Bir Deneme~ Osmanlı Medreseleri Sempozyumu
(Eğitim-Yönetim ve Finans), Sakarya4-5 Mayıs 2017; İsmail E. Erünsal, "Osmanlılarda
Kaclınlar Ne Okuyordu (XVI-XVTI. Asırlar)': İlk defa bu kitabin içinde yayınlanmak-
tadır. ·
OSMANLlLARDA KADINLAR NE OKUYORDU
(XVI-XVII. ASIRLAR)*

Bu makalenin başlığının "Kadınlar okuyar muydu veya okuyabiliyor


muydu?" olmasının daha uygun olacağı kanaatindeyim. Kadınların ne tür
eserler okuduğunu tespit edebilmek için önce her kesimden kadınların, ne
tür bir eğitim alabildiklerini ve ne derecede bir okuma yazma yeteneğini
kazandıklarını tartışmak gerekir. Osmanlılar, kadınların eğitimiyle ilgili olarak,
İslam Dünyasında kadınların eğitim ve öğrenimi konusunda XV. asra kadar
takip edilen usullerden farklı bir yol takip etmişlerdir. Bilindiği gibi Orta Çağ
İslam dünyasında kadınlar eğitim ve öğretim faaliyetlerine belli bir ölçüde
katılmaktaydılar. Hz. Peygamber ~öneminden itibaren hanımlar da öğretim
faaliyetinin içinde yer almakta• ve özellikle de hadis rivayetinde önemli bir
rol oynamaktaydılar. 2 Öyle anlaşılıyor ki sonraki asırlarda da erkekler yanında
kadınlar da, bir yakınlarının refakatinde ilim meclislerine devam ederek
okunan kitabın riva.yet ve okutma hakkını alıyor ve bu kitapları okutarak icazet
vermekteydiler.3 İbn 'Asakir (ö. 571/11 76) Tarihü Dımaşk adlı eserinde ders

* İlk defa bu kitapta yayınlanmaktadır.


ı Leila Ahmed, Women and Gender in Islam. Histarical Roots ofa Modern D~bate, Yale
University Press, 1992, s. 72.
2 Nusrettin Bolelli, Kadınların Hadis !lmihdeki Yeri (Hicri II.- V. Asır), yayınlanrnamış
doktora tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbull991, s. 220-224; Salih YusufMa'tuk,
Cühudu'l-Mer'e fi Rivayeti'l-Hadis, Beyrut 1997; Asma Say.e ed, Women and The
Transmission of Religious Knowledge in Islam, Cambridge University Press, 2013;
Jonathan P. Berkey, "Women and Islamic Education in the Marnluk Period; Women
in Middle Eastern History: Shifting Boundaries in Sex and Gender, yay. haz. Nikki
Keddie and Beth Baron, New Haven, 1991, s. 143-157
3 Abdullah b. Muhammed el-Kündüri, Hututü'l-ulema mine'l-karni'l-htimis ile'l-iişir
hicri: nemdzic ve es'ile, Darü'l-Beşairi'l-İslamiyye, Beyrut, 2014, s. 553; Selahaddin
el-Müneccid, "İcazatu's-Sema' fi'l-Mahtıltati'l-Kadime", Mece/letü'l-Ma'hedi'l-
MahtCttilti'l-1\.rabi, c. I/2, s. 236; Stefan Lederffas'in Muhammad el-Savvas/ Me'mün
es-Sağarci, Mu'cemü's-semiiiW'd-Dimaşklya. Les certificats d'audition a Damas.
- İSMAİL E. ERÜNSAL-

aldığı
1.300 civarındaki hacası arasında bir kısmı da muhaddis olan yaklaşık
80 hanım hocasının da isimlerini vermekcedir. 4 Tabakar kitaplarında çok
sayıda ilimle uğraşan hanımların biyografıleri bulunmaktadır. Biyografi yazarı
Sehavi (ö. 1497) Dav'u'L-Lami' adlı eserinin bir cildini kadınlara ayırmıştır.
Ancak XVI. asırdan itibaren rabakat kitaplarında yer alan kadınların sayısında
büyük bir düşüş meydana geldiği gözlenmektedir.5
Osmanlı dünyasında kadınların bu tür faaliyetlerine rasclanmamaktadır.
Sanıyorum ki bu durum dinden değil de Osmaq.lıların benimsediideri hayat
tarzından kaynaklanmaktadır. Osmanlılarda, erkek ve kız çocukları 5-6
yaşına gelince eğitim için mahailelerdeki, v:tlaflar vasıtasıyla idare edilen
sıbyan rnekceplerine gönderiliyor ve bu rnekceplerde oğlanlar ve kızlar belli
bir öğrenim görüyorlardı. Çocukların ilk öğrenimlerini aldıkları bu kurumlar
hakkındaki bilgilerimiz oldukça sınırlıdır. Sıbyan rnekceplerinin ne zaman
ortaya çıktıkları, öğretim programları, eğitim süreleri, karma eğitim yapıp
yapmadıkları ve organizasyonlanyla ilgili bilgilerimiz, vakfıyelerde zikredilen
birkaç husus dışında, malesef çoğu kere tahmine dayanmaktadır.
Sıbyan rnekceplerinde okuma yazma öğretHip öğretilmediği konusunda •
da araştırmacılar farklı görüşler ileri sürmektedirler. Araştırmacıların bir
kısmı öğretildiği bir lasmı da öğretilmediği kanaatindedirler. Bu hususu
mesklıt geçen araştırmacılar da vardır. Aslında uzun bir ömre ve geniş bir
coğrafyaya sahip bir imparatorlukta bu tür konularda "evet" v~ya "hayır"
demek oldukça güçtür. Merkezi bir idareye bağlı olmayan bu kurumların
çalışma biçimlerinde tek düzelilik beklememek gerekir. Her. bölgede ve her
döne~de farklı uygulamalar olabilir. Ancak programiarına bakıldığında
sıbyan rnekceplerinin genel olarak XIX. asra kadar okuma ve yazma öğretimini
' ·- içermediği görülmektedir.

550-750/1155-1349, c. I, Damascus 1996, s. 19, 21, 149,225,263,287,289-292,307,


309, 310-316, 318-320, 338, 342, 345, 348-349, 388, 462-468, 621; Muhammed b.
'Azzı.iz, Buyutiitu'l-Hadls ft-Dıınaşk, Dımaşk, 2004, s. 35-297; Konrad Hirschler, The
Written World in the Medieval Arabic Land. A S~cial and Cu/tura/ History ofReading
Practices, Edinburgh University Press, 2012, s. 45-46; Nagihan Emiroğlu, "Kadınların
Hadis Okuttuğu Mekan.lar: el-caıniü'l-Muzafferi Örneği': islam Araştırmaları Dergisi,
no. 37, İSA.Nl, İstanbul2017, s. 43-65.
4 N. Bolelli, a:g.t., s. 223-224; Muhammet Yılmaz, İbn Hacer'in Hocaları Bağlamında
Kadın Hadisçiler, Ankara 2008; İbn Hacer ve Süyuti'nin hocaları arasında da hanım­
lar bulunmaktaydı. Leila Ahmed, a.g.e., s. 113.
5 Arnina Elbendary, Croıvds and Sııltans: Urban Protest in La te Medieval Egypt mı d Syria,
Cairo 2015, s. 85.
- OSMANLI KÜLTÜR TARİHİNİN BiLiNMEYENLERI- 71

Vakfiyelerdeki kayıtlardan anlaşıldığına göre sıbyan mekteplerindeki


derslerin ağırlığını, rnekrehin bulunduğu bölgedeki caminin imamı ve
müezzininin verdikleri Kur'an okuma dersleriyle, yine aynı hocaların sözlü
olarak anlatıp ezberlettikleri ilmihal bilgileri oluşturuyordu. Birçok sıbyan
mektebinin vakfiyesinde, öğrencilerin Kuran öğreniminde kullandıklan
cüzleri kopye edebilmeleri için harflerin yazılıŞını öğreten hac mu~iminin
bulunduğu da belirtilmiştir.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi kız çocuklarının erkek çocuklarıyla birlikte
aynı mektebe devam edip etmedikleri ve aynı sınıfı paylaşıp paylaşmadıkları
da tartışmalıdır. Vakfiyelerdeki kayıtların hemen hem_en çoğu erkek öğrenciler
göz önünde bulundurularak düzenlenmiştir. Ancak Fatih dönerninden itibaren
erkeklerle birlikte kız öğrencilerin de sıbyan rnekceplerinde öğrenim gördüğünü
belirten bazı ifadelere rastlanmaktadır. Bu dönem müelliflerinden Ali b.
Hüseyin el-Amasi'nin 857/1453 tarihinde kaleme aldıği Tarikü'l-Edeb adlı
eserde kızlarla erkeklerin sınıftaki oturma düzeni şöyle belirtilir:

Ve qahi eger mektebde kızcağu.zlar olsa anlar ayruca bir tarafa oturalar veyahud
oğlancuklarun uşacuklarına yakın oruralar ve büyük oğlanlarun yanına oturmayalar
ve anlarunla söyleşdürmeyeler. Meger ki yanlışların soralar.6

Görüldüğü gibi Arnasi kız ve erkeklerin aynı mekanı paylaşınası


durumunda iki cins arasında ilitilatı önlemek için alınacak tedbirlerden
söz etmektedir. Yakın oturma zarureti olduğunda da kızların küçük yaştaki
erkek çocukların yakınında oturmalarını öğüclemektedir. Ancak Arnasi'nin
eserinin diğer bölümler~nde/tamamında çocukların eğitimini erkek çocuklar
(oğlancuklar) üzerinden anlatması sıbyan mekteplerindeki erkek çocuklarının
ön planda olduğunu gösrerir. 7
Nadir de olsa bazı v~yelerde kız çocuklarından da bahsedilmektedir.
Mesela Mirahor İlyas Bey'in 910/1505 tarihli vaktiyesinde "erkek ve kız
müslüman çocukları" ifadesi geçmektedir.8 Mora muhassılı ve muhafızı .A!:uner ·

6 Mehmet Şeker, Fiitih Devri Osmanlı Müelliflerinden Ali b. Hüseyin ei-Amilsi ve Tariku'l-
Edebi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 2002, s. 128. .
7 Mesela Arnasi "Fi Beyani Edebi Sıbyani'l-Mekteb" bölümüne "Mektebhane oğlanları
üstadına ne ve cilıle hizmet ve itaat ide anı bildürür" şeklinde erkek çocukları ön plana
çıkararak başlar. Arnasi bütün örnekleri "oğlan" çocuk üzerinden vermektedir. A.g.e.,
s. 134.
8 VG:t.IA. 747, s. 331.
72 - JSMAİL E. ERÜNSAL-

Paşa'nın Trapoliçe'de babası şehid Osman Paşa'nın yaptırdığı ciminin yanında


ihdas ettiği sıbyan mektebinin Safer 1164/0cak ı 751 r~ihli vakfıyesinde
de kız ve erkek öğrencilerden sıbyan ve sabiyyetan şeklinde bahsedilir.9
Şebsefa Fatıma Kadın'ın Zeyrek Yokuşu civarında yaptırdığı mekteple
ilgili vakıf kaydıyla I. Abdülhamid'in şehzade Sı.iltan Mehmed Efendi ve
validesi Hümaşah Kadın için Emirgan Camii avlusunda yaptırdığı rnekrehin
ı 203/1788 tarihli vakfiyesinde, erkek çocuklardan sabi, kız çocuklarından
ise sabiyye şeklinde söz edilmektedir. 10
Diğer bazı vakfiyelerde ise erkek çocuklarından oğlancık şeklinde
bahsedilir. Eldeki kayıtlardan hareketle karma eğitim vardı veya yoktu şeklinde
bir genelierne yapmak mümkün değildir. Fakat bölgelere ve dönemlere göre
farklı uygulamalar olduğu kanaatindeyim.

Kanaatime göre önemli yerleşim bölgelerinde kızlara mahsus sıbyan '


rnekcepleri de bulunmaktaydı. Bazı vakfiyelerden sadece kız öğrencilere mahsus
sıbyan rnekceplerinin bulunduğunu ve bu rnekceplerde "muallimelerin" görev
yaptıklarını öğreniyoruz. Mesela el-Hac Ahmed Ağa b. Hamza Ağa'nın karısı
Ayşe Harun'un Atina'da kurduğu rnekrehin Gurre-i Şaban 1177/4 Şubat •
1764 tarihli vakfıyesinde mektep personelinin ücretlerinden bahsedilirken
"mekreb-i merkumun muallimesi olan haruna yevm! sekiz akçe ve halifesi olan
hatuna yevm! dört akçe verilüp" denilcliğine göre bu rnekcep kız çocuklarına
tahsis edilmişti. 11
Muallimelerin evlerinde kız çocuklarına eğitim verdiklerine dair
kayıtlar da mevcuttur. Muhtemelen kızların eğitimleri çoğunlukla bu tür
mekanlarda gerçekleştirilmekreydi. Kız ve erkek öğrenciler, aynı çan altında
öğrenim gördükleri bazı mekteplerde, erkek ve kadın hocalardan ayrı ayrı
, ders almakta olmalılar ki yukarıda bahsettiğimizAhmer Paşa'nın vakfıyesinde
· muallim ve muallimelerden söz edilmektedir. 12 Büyük şehirlerdeki kızlara
mahsus sıbyan rnekcepleri İmparatorluğun son dönemlerine kadar varlıklarını
sürdürmüşlerdir. 13

9 VGMA. 626, s. 433.


10 VGMA. 637, s. 48-126.
ıı VG.MA. 626, s. 648.
12 VGMA. 626, s. 433.
13 Kızlar için tahsis edilen sıbyan mekteplerinin isimleri Ahmet Galitekin'in hazırladığı
şu eserde bulunabilir: Osmanlı Kaynaklarına Göre İstanbul. Cami, Tekke, Medrese,
- OSMANLI KÜLTÜR TARİHİNİN BlLİNMEYENLERİ- 73

Kız çocuklarının ne kadarının sıbyan rnekceplerine devam ettiğini


bilemiyoruz. Aslında cevaplanması gereken soru, Osmanlı döneminde kız
ve erkek çocuklarının devarn edebileceği yeterli sayıda sıbyalı mektebi olup
olmadığıdır. Mesela İstanbul'daki sıbyan rnekceplerinin sayısı bu şehirdeki
mevcut çocuklar için yeterli olabiliyor muydu? Evliya Çelebi'nin mübalağalı
rakamlarını bir kenara bırakırsak, İstanbul'da çeşitli tarihlerde yapılan
sayımlarda tespit çdil~n sıbyan mektebi sayısının 400'den az olduğunu
görürüz. ı <ı. Sıbyan rnekceplerinin öğrenci kapasitesinin 20-40 arasında
olduğıı dikkate alınacak olunursa, müslüman nüfusu 200-300 bin arasında
değişen bir şehire, zikrettiğirniz sayıdaki sıbyan mektebinin ne derecede yeterli
1
olabileceğini düşünmek gerekir. Ancak kurumsallaşmış mekteplerin yarunda
mahalle aralarında herhangi bir vakfa bağlı olmayan benzeri mekanların
bulunduğunu da göz ardı etmemek gerekir. Kız çocuklarının ne kadarının
sıbyan mektebine devam ettiğini bilemesek de şunu kesin olarak söyleyebiliriz
ki devarn edenler de genellikle okuma yazma öğrenemiyorlardı. Tabii ki bazı
dönemlerde ve bazı bölgelerde bunun istisnaları vardı.
Osmanlı döneminde okuma yazma, sıbyan rnekceplerinden sonra
devam edilen medreselerde öğretilmekteydi. Sıbyan rnekrehinden sonra erkek
çocuklarına açık olan medrese yolu15 kız çocuklarına kapalıydı. Osmanlı
toplumunun kız çocuklarının öğretimi için sağladığı imicinlar oldukça sınırlı
olduğundan belli bir merhaledeiı sonra kız çocuklarının öğretimi tamamen
ailelerin sorurnluluğuna girmekteydi.
Okuma yazmanın öğrenilmesi/öğretilmesiyle ailelerin ekonomik
durumlarının doğrudan irtibatlı olduğu görülmektedir. Çünkü kız çocuklarının
okuma ve yazma öğrenebilmeleri için özel ders almaları gerekme.kreydi. Bu
da kırsal kesimdeki halk için hem ekonomik bakımdan hem de çocukların

Mekteb, Tiirbe, Hamam, Kütüphane, Matbaa, Mahalle ve Seliitin İmaretleri, işaret


Yayınları, İstanbul2003, s. 873-945.
14 Turgut Kut, "istanbul sıbyan Mektepleriyle İlgili Bir Vesika': Journal ofTurkish Studies/
Türklük Bilgisi Araştırmaları, c. 2, Harvard University Printing Office, 1978, s. 56.
15 İstanbul dışındaki bölgelerde, XIX. asra kadar hem yeterli sayıda medrese olmaması,
hem de ailelerin çocuklarının iş gücünden yararlanma zarureti, erkek çocuklarının
medrese öğrenimine yönelmesini belli bir ölçüde etkilemiştir. Anc3k yine de şunu
belirtrnek gerekir ki kırsal kesimdeki bir çocuğun ilerieyebilmesi ve sosyal bir statü
kazanabilmesi için tek yol medreseye intisap etmekti. Hangi sosyal tabakadan geldiği
belirtilmemekle birlikte İstanbul medreselerinde Anadolu menşeli çok sayıda öğren­
ciye rastlanmaktadır.
74 - İSMAİL E. ERÜNSAL-

üretime karkılarının önemli oluşu dolayısıyla gerçekleştirilemiyordu.


Şehirlerde ise, özellikle de İstanbul'da, maddi durumu iyi olan ticaret erbabının
kız çocuklarıyla, ilmiye mensuplarının 16 ve bürokratların kız çocuklarının özel
eğitim alma şansları bulunmaktaydı. Terekelerde çok az sayıda rastladığımız
Mushaf ve dua kitapları dışında kitap sahibi olan kadınların hemen hemen
hepsinin yüksek dereceli ilmiye mensuplarının, bürokratların veya servet
sahibi ağaların kızlan.:veya hanımları olması da buna işaret etmektedir. Mesela
terekesinde Muhammediye ve Envarü'l-Aşıkin bulunan ve 241.600 akçelik
bir servete sa,hip olan Havva Hanım'ın babası defterdar, kocası ise ağadır. 17
Terekesinde 7 Türkçe kitap b.ulunan Ayşe Harun'un babası ağa, damadı
sadrazam, kardeşi ise reisülküttaptır. Ayşe Harun okuma yanında, yazma
da biliyor olmalı ki sahip olduğu eşyalar arasında biri gümüş olmak üzere
üç yazı takımı vardır. 18 Terekesinde Mushaf yanında Muhammediye ve bir
Türkçe kitap bulunan Fatıma Harun'un kocası ağa, akrabalarından biri
Selanik valisidir. 19 Değerli mushaflara ve bazı Türkçe kitaplar yanında Taberi
Tarihi gibi nadir biresere de sahip olan Saliha Harun'un babası ağadır 've
recekesinde de sadefkari rahle ve devat bulunmaktadır. 20 1.308.281 akçe
gibi önemli bir servete sahip olan Hatice Hanım'ın da babası ağa, kocası ise
Fatih Camii evkafı mütevellisidir. Tere~esinde de hediyesi 5005 akçe olan bir
mushaf ile Muhammediye ve Birgili Risdlesi adlı eserler vardı. 21 Bu dönemde
yaşadığı tespit edilebilen birkaç hanım şair de statü bakımından bu sayılan
kadınlar gibidir. 22

16 XVI. asır müellillerinden Abdüllatifb. Durmuş el-Karamani, Cenab-ı Hakk'ın kendi-


sine nasip ettiği hanımlarından birinin bu tür bir eğitimi nasıl aldığını şöyle belirtir:
Anlardan [hanunlarından] birisi eben 'an cedd ulema sUsilesinden vak.i' olup ve
ataları hizmetinde bazı 'ulCım tahsil eylemiş imiş. Ç~ bizüro yav,umuza vak.i'
oldılar ehadisten ve tefasirden hayli 'ulıim istifade eylediler. Ş ol mertebede kim
mürninler haturılarından siliha haturılar gelüp anlardan nasihat taleb eylerlerdi.
Anlar dahi ba'zı kitabdan ba'zı hıfzından nasihat iderdi:' Adab-ı Mendzil, Selim
Ağa Kütüphanesi, Hüdiii Bölümü 290, s. lb (Beni bu kaynaktan haberdar eden
meslekdaşım Hayati Develi'ye teşekkür ederim.)
17 KA. 13, s. 40a.
ıs KA. 17, s. 43b-44a.
19 KA. 73. s. 55a.
20 ŞS. İstanbul (TSA) 242, s. Oll9 jpg.
21 ŞS. İstanbul (TSA) 259, s. 197b.
22 Didem Havlioğlu, "On the mangins and benveen the lines: Ottoman women poets
from the fifteenth to the twentieth centuries': Turkish Historical Review, no. 1 (2010),
s. 25-54.
- OSMAN LI KÜLTÜR TARİHİNİN BİLİNMEYENLERİ- 75

Ancak bir şekilde okumayı öğrenen kadınların hepsinin yazmayı


da öğrendiklerini söyleyemeyiz. Zira yazma belli bir derecede Arapça sarf
ve nahiv bilgisine sahip olmayı gerektiriyordu. Ayrıca kadınların yazmayı.
öğrendiklerinde bu kabiliyederini kullanacakları bir alan olmaması da bu yönde
çaba gösterıneyi gerekli kılmıyordu. Kitap sahibi kadınların terekelerinde yazı

malzemelerine nadiren rasdanması da bu görüşü desteklemektedir. Mesela
terekesinde Türkçe risale bulunan Saliha Hatun b. Abdullah'ın,23 gramerle

ilgili 6 kitaba sahip Saraylı Rahime Hatun'un, 24 terekesinde Muhammediye
yanında. bir de Türkçe kitap bulunan AmiQe Harun' un, 25 İmadü'L-İslam ve
Muhammediye yanında adları belirtilmeyen 36 Türkg~ kitaba sahip. olan Rabia
Harun' un26 sahip oldukları eşya arasında herhangi bir yazı malzemesi yoktur.
Buna mukabil Aişe Hatun br. Molla Ferruh'un,27 Rabia Hatun'un, 28 Aişe
Harun be. Sefer Ağa'nın, 29 Saliha Hatun b. Mehmed Efendi'nin30 terekelerinde
çeşidi türden yazı takımlarına rastlanması, bu kadınları yazı yazmayı da bilen
istisna.l grup arasında saymamızı mümkün kılmaktadır.
Burada sorulması gereken diğer soru da Osmanlı toplumunda XVI-
XVII. yüzyıllarda okuma yazma öğrenmenin, kadınlar için ne derecede
gerekli olduğudur. Sıbyan rnekrehinden din! bilgileri alan kız çocukları, kısa
bir süre ailenin işlerine yardımcı . olduktan sonra evlenerek yeni bir hayata
başlıyorlardı. Okumayı öğrenmeleri için itici bir güç yoktu. Halka hitap
eden kitapların hiçbiri, kadınlar gÖz önünde bulundurularak veya sadece
kadınlara hitap ermek için yaztlmamışa. Bu tür kitaplarla kadınları eğitmek
ve yönlendirmek için bir gayretin de olduğu görülmemektedir. Böyle bir
ihtiyaç duyulmaması dolayısıyla kadınların okuma yazma öğrenmesi için
bir çaba harcanmamaktaydı. Şunu da belirtmek gerekir ki okuma yazma
bilmemeleri kadınl.arın cahil kaldıkları anlamına gelmez. Mustafa Gündüz'ün
ifade ettiği gibi "sözlü kültürün çok yaygın olduğu, bütün kültür ve bilgi
23 KA. 14, s. 29a.
24 KA. 17, s. 116b.
25 KA. 22, s. 218b.
26 Mülga Beledi Kassamlığı 25, s. 48b.
27 "Gümüş devat, dirheıni 60, 600 akçe': KA. 2, s. 10a
28 "Sade piştahta 170; Sim devat 1495': KA. 7, s. 70b. Rabia Hatun'un Evasıt-ı Zilkade
1082/Şubat 1672 tarihli terekesinde 20 ve ll O akçe değer biçilen iki gurup evrak-ı
perişanla 76 3kçe değerindeki iki mecmua da olması, birtalam şeyler ·yazdığını da
gösterir.
29 "Devat 1.000; demir devat 400; sim devat 1.500': KA. 17, 43b-44b.
30 "Sadefkari ralıle 900; sadefkan devat. 200. ŞS. İstanbul (TSA) 242, s. Ol19 jpg.
- İSMAİL E. ERüNSAL -

aktarurunın sözle yapıldığı bir ortamda okuma yazma bilmemen~n doğrudan


cehalecle bağdaştırılması da mantıklı bir izah değildir ve.tam anlamıyla
modern dönemin anakronizmidir."31 Bilgi aktanınının sözlü olarak yapılması
sadece Osmanlı'ya mahsus olmayıp evtenseldir.32
Sıbyan mektebine giden kadınlar Kur' an, Kur' an surderinden oluşan
Enam ve d_!!aların der1endiği Evradl~ı _ok~ayı öğrendiklerin4en? birçcı~un
terekesinde her üç kitaba da sıklıkla rastlanır. Sadece okuma bilenlerin
.
terekelerinde, Muhammediye, Env!ırii.'l-Aşıkin, Mevlid ve Birgili Risalesi
. gibi
kitaplar da yer almaktadır.
Osmanlı döneminde kadınlara sunulan eğitim ve öğretim imkanları
ve bu süreçte okuma yazma öğrenip öğrenmediklerini tartıştıktan sonra şu
soruyu cevaplandırmak gerekir: Kadınlar arasında bir şekilde okuma yazma
öğrenenler, Kur'an-ı Kerim ve Enarn dışında ne tür kirapiara sahiptiler ve hangi
kitapları okuyorlardı. Malesef bu konuda bize yardırncı olacak tek kaynak
tereke kayıtlarını ihtiva eden Şer' i Sicillerdir. Bu konuda yararlanabileceğiroiz
başka herhangi bir kaynak bulunmamaktadır. Çeşitli mahkemelere. ait sicil
defterlerinde ölen kimselerin geride bıraktıkları eşyanın kaydedildiği tereke
kayıtlarının33 önemli bir bölümü de kadınlara aittir. Şimdiye kadar kad:niarın
sahip oldukları kitapları tespit için yapılan çalışmalar tereke verilerine
dayanmaktadır. Bu kayıtlar incelendiğinde kitap sahibi kadınların harıgi
kitaplara sahip oldukları görülebilmektedir.
Ancak tereke kayıtlarının kullanılmasında,
terekelerin özellikleri
dikkate alınmalı ve bazı noktalara dikkat edilmelidir.34 Bu noktalardan

31 Mustafa Gündüz, Osmanlıaa Eğitim. Bilim ve Kültür, Ankara 2016, s. 346. Süreyya
', Faroqhi, "ama Osmanlı kadınının kültürünü sadece ağızdan öğrendiğini varsaymak
da işi fazla basitleştiTmek olur. Dini kitaplar okuyan ve bu kitapların içeriği üzerine
konuşabilen kadınların sayısı akla gelebilecekten çok daha fazlaydı" demekteyse de bu
sonuca nasıl vardığına dair bir açıklama getirmemektedir. Bkz: Osmanlı Kültürü ve
Gündelik Yaşam, Ortaçağdan Yirminci YUzyıla, çev. ElifKılıç. Tarih Vakfı Yurt Yayınları
1997, s. 128.
32 William Albert Graham, Beyond the written word: oral aspects ofscripture in t/ıe history
of religion, Cambridge University Press 1993, s. 40-41.
33 Tereke kayıtlarıyla ilgili neşriyatı tespit eden kapsamlı bir çalışma için bkz: Orlin Sabev,
"Osmanlı Toplumsal Tarihi İçin Değerli Kaynak Teşkil Eden Tereke ve Muhallefat
Kayıtları': Osmanlı Coğrafyası Kültürel Mirasının Yönetimi ve Tapu Arşivlerinin Rolü
Uluslararası Kongresi, 21-23 Kasım 2012, c. I, İstanbul2013, s. 259-272.
34 Bu hususla ilgili literatür için bkz. Demetris Papastamatiou, Wealth Distribution, Social
Stratification and Material Culture in aıı Ottoman Metropolis. Thessaloniki According
- OSMANLI KÜLTÜR TARİHİNİN BİLİNMEYENLERİ- 77

sosyal ve iktisadi tarihi ilgilendiren konuları bir kenara bırakacak olursa;k,


burada bizi ilgilendiren birinci husus terekelerdeki kitap listelerinin, tereke
sahibinin bıraktığı kitapların hepsini ihtiva edip etmediği ve kitap is~erinin
tespitinde ne derecede titiz davranıldığıdır. İkinci h ':ls us ise, okuma kültürü
ile ilgili istatistiki bir tablo çizrneğe çalışiyorsak, ellıİı.izdeki te~~k~l~rin kadın
nüfusunun yüzde kaçıru temsil ettiğinin tespitidir. 35 Özellikle ikinci soruya
tatmin edici bir cevap bulabilmek, demogiafık araştırmaların yoİduğu
dola~sıyla'mümkün değildir. Bu yüzden, bir kanaat belirtirken genelierne
yapma yerine, sadece elimizde mevcut malzemeden bir sonuç çıkardığımızın
bilinclııde olmamız gerekmektedir. İlk soruya is,e yapılan uygulamalara
bakarak cevap bulmak mümkündür. Bu konuda gözüroe çarpan birkaç .husus
şöyledir: kitap listelerinin tespitinde şeklen bir birlik temiıi edilmişse de,36
kitap isimlerinin doğru olarak tespiti tamamen listeyi hazırlayan lcltibin
insiyatifine kalmıştır. Medrese öğrenimi görmüş lcltipler, İslami ilirolerin
çeşitli dallarındaki önemli eserlerin isimlerini tespitte oldukça b~arılıdırlar. Bu
tür eserlerin maddi değerleri de yüksek olduğundan bu konuda oldukça titiz
davranılroıştır. Terekelerde maddi değeri düşük kitaplar ise, 10-1 5'i, "alayı"
b~lığı altında, isimleri zikredilmeden toplu olarak verilmiştir. Türkçe halk
hikayeleri için de aynı uygulama yapılniış bu tür eserler ya "alayı" başlığıyla
verilen kitapların arasına konulmuş veya sekiz-onu "Türki kütüb", "Türki
Resail" başlı'ğı altında sıralanmıştır. Ancak burada şunu da belirtelim ki az da
olsa bu tür uygulamalann dışına çıkan bazı katipler ucuz kitapların isimlerini
titizlikle tek tek tespit etmişler ve bu listeler halk tarafindan okunan kitap~arı
tespitte son derecede yararlı olrouştur. 37

to the Probate lnventories of the Muslim Court (1761-1770), The lsis Press, Istanbul
2017, s. SS, dipnot S. Ayrıca bkz. Dror Ze'evi, "The Use of Ottoman Shari'a Court
Records as a Source for Middle Eastem Social History: A Reappraisal~ Islamic Law
and Society, c. S/1 (1998), s. 35-:_S6.
35 Demetris Papastamatiou'nun bu konuda naklettiği görüşler oldukça abartılıdır.
36 Kitap listeleri genellikle terekenin baş tarafında yer almaktadır. Eğer t~rekede mushaf
varsa listenin başına konulmaktadır. Genellikle şer'i ilimlere ait eseriere listenin ilk
sıralarında yer verilmektedir. Ancakkitap list~lerinin terekenin ortasında ve sonunda
yer aldığı örnekler de vardır.
37 Mesela bkz. Edirne ŞS. 58, s. 49b; Edirne ŞS. 78, s. 57b; ŞS. Kısmet-i Askeriyye 6,
s. 142a-143b.
- İSMAIL E. ERÜNSAL-

Bazı sakıncalarına rağmen yine de tereke defı:erleri, Andre Rayınond'un


da belirttiği gibi, müslüman toplumların çeşitÜ yönlerini istatistiki olarak
ortaya koymak için elimizdeki en önemli kaynaktır. 38
Osmanlı döneminde kadınların kitap sahipüğini, tereke kayı tlarından
yararlanılarak ele alan birkaç çalışma yapılmışnr. Bu çalışmalarda ortaya
konulan kitap sahibi kadınların oranı, bölgelere göre farklılıklar göstermektedir.
Mesela XVfi. asra-.Ut Galata s icillerindeki kadın terekelerinde, Mushaf da
dahil olmak üzere çok az kitaba rasclanmaktadır. Meredith Quirın, bu döneme
ait tespit ediği 320 kadın terekesinden 19'unda (%6) kitap bulunduğunu
söylemektedir. Bu kadınlardanda sadece 3'ü Kur'an dışında bir kiraba sahiptir.
Bunlardan biri Saray İnıarnı olan kocasından kendisine miras yoluyla 24
kitap intikal eden Rukiye Hatundur.39 Nisa Oktem'in, 18. yüzyıl Galata
Sicilieri'nde tespit ettiği kitap sahibi 59 kişiden de sadece biri kaclındır. 40
Üsküdar'da da bu oran düşüktür. XVII. asra ait tespit edilen Üsküdar
kadılığı kadın terekelerinden sadece 10'unda kitap vardır ve bu kitapların
hemen hepsi de Mushafur.41 Sait Öztürk'ün İstanbul Mahkemesi'nin 17. asra
ait 6 sicill üzerine yapağı incelemelere göre, ?~ asra ait tespit edilen 1000
terekenin 241 'inde kitap bulunmaktadır. Terekesinde kitap bulunanların
31'i kadın (%13), 208'i erkektir (%87). Erkekler içerisinde kitap sahibi
erke~eri n oranı %28, kadınlar içinde kitap sahibi olan kadınların oranı
ise %12'dir. 42 Demetris Papasramatiou, XVIll. yüzyılın ikinci yansına ait 8
Selanik Sicillni incelemiş ve bu şehirdeki kitap sahibi kadınların oranının,
diğer kitap salıipierine nispecle %8 olduğunu orraya koymuşrur.43 Meropi

38 Andre Raymond, Reflections on Research in the History of the Arab City During the
Ottoman Period: (Sixteenth-Eighteenth Centuries) or Jean Sauvaget Revisited': Text
and cantext in Islamic societies {Giorgio Levi Della Vida Conference (16. : 1999: Los
Angeles)}, yay. haz. by Irene A. Bierman, AfafLutfi aı~Sayyid Marsot, Reading: Ithaca
Press, 2004, s. 41-42.
39 KA. 4, s. 4lb. Meredith Moss Quinn, Books and Their Readers in Seventeenth-Century
Istanbul, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Harvard University 2018, s. 90-91. Bu tereke-
nin sonundaki 1O kitap, bu sayıyı 34'e yükseltmektedir.
40 XVIII. Yılzyıl (1701-1779) Galata Terekelerine Göre OsmanMlaKitap Kiiltiirü, Y"uksek
Lisans TeZi Marmara Üniversitesi, İstanbul, 2017, s. 16.
41 Esra Muhacir, XVTI. Yüzyılda Osküdartla Kitap Kiiltürü, Yayınlanmamış Y"uksek Lisans
Tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul2013, s. 16.
42 Askeri Kassama Ait Onyedinci Asır !stanbul Tereke Defterleri (Sosyo-Ekonomik Tahlil),
Osmanlı Araştırmaları Vakfı, İstanbull995, s.l74.
43 Wealth Distribbution, Social Stratification and Material Culture in an Ottoman
Metropolis. Thessaloniki According to the Probate Inventories of the Muslim Court
(1761 -1770), The Isis Press, Istanbul2017, s. 188.
- OSMAN LI KÜLTÜR TAR1H1NIN BİLİNMEYENLERI- 79

Anasrassiadou, XIX. asır Selanik sicilieri üzerinde yapnğı çalışmada bu o~


%ı4.8 olarak tespit etmiştir; Bu döneme ait 835 terekeden sadece 54'ü kitap
ihtiva etmektedir ve bu 54 kişiden de sadece 8'i kadındır. 44
Asım Zubcevic'in tespitine göre, Bosna'da kitap sahibi kadınların
oranı oldukça yüksektir. Zubcevic, ll ı 8- ı244/ı 707- ı 828 yılları arasında
..
tespit ettiği 4.376 terekenin 1.236'sının kitap ihtiva ettiğini ve bunlardan
308'inin yani %27.86'sının kadınlara ait olduğunu söylemektedir. Bosna

sicillerinde kadınlara ait terekelerin sayısının ı.52ı olduğu dikkate alınacak;
olursa, kitap sahibi olan kadınlarm oranının da %20.25 gibi oldukça yüksek
bir oran olduğu görülecektir. 45 Bu oran bazı araşnrmalarda tespit edileliğine
göre, Sofya'da da (ı671-1833) oldukça yüksektir (%22.35). 4GŞam'da (1686-
ı 7ı 7) ise çok düşük bir oranla karşılaşıyoruz. (%.3.85) 47

Bu çalışmada, ŞS. Kısmet-i Askeriye, Mülga Beledi Kassarnlığı ve


İstanbul Mahkemelerinin (TSA) XVI ve XVII. asra ait ı 09 defteri taranarak
tespit edilen 2262 kadtn eetekesinden kitap ihtiva eden 2 ı 5'i incelenmiştir.
Kitap ihtiva eden kadın recekelerinin o tanının yekun kadm terekesine nispecle
%9.5 olduğu görÜlmüştür. Bu oran Sait Öztürk'ün İstanbul için tespit ettiği
sonuca göre bir miktar düşüktür.
İncelenen kac4n terekelerinden mushaf sahipligiyle ilgili ilginç bir
sonuç ortaya çıkmaktadır. "Osmanlı döneminde her evde bir mushaf ve
En'am bulunmaktaydı" şeklindeki yaygın kanaatin aksine, mushaf sahibi
aile sayısının oldukça düşük olduğunu söyleyebiliriz. XVI-XVII. yüzyıla
ait tespit ettiğimiz2262 kadın cerekesinin ı 98'inde mushaf vardır ve bu da
mevcut kadın terekelerinin %8,8'ini oluşturmaktadır.
Taranan terekelerde, bir mushafa sahip olan kadınların sayısının
erkeklere göre daha fazla olduğu görülmektedir. Bir mushafa sahip olma
oranının kadınlarda erkeklere kıyasla daha yüksek oluşunu kadınların
erkeklere göre daha dindar olmalarıyla açıklayabilir miyiz? Her ne lci.dar
Batı'da XV-XVIII. asırlarda, kadınların erkeklere göre daha dindar ve dini

44 "Des defunts hors du commune: les possesseures de livres dans les inventaires apres
deces musulmans de Salonique': Turcica no. 32 (2000), s. 203, 206. .
45 Book Ownership in Ottoman Sarajevo, Doktora Tezi, Leiden University. 2015, s. 162.
46 Orlin Sabev, uPrivate book collections in Ottoman Sofia, 1671-1833 {Preliıninary
Notes)'; Etudes Balkaniques, no. 1 (2003), s. 34-82.
47 Colette Establet, Jean-Paul Pascual, "Les Livres des gens aDamas vers 1700'; Revue
des mandes musulmanset de la Mediterranee, no. 87-88 (1999), s. 147.
8o - iSMAlL E. ERÜNSAL-

veeibelerini yerine getirmekte daha titiz olduklarına dair yaygın bir kanaat
varsa da, 48 Osmanlı döneminde aynı hususun geçerli olup olmadığını
bilemiyoruz. Zira bu konuda Osmanlı dönemi için yapılmış dikkate değer
bir çalışina ve kabul görmüş bir görüş bulunmamaktadır. Muhakkak ki
dindarlıkla mushaf sahibi olma arasında bir irtibat mevcumı. Ancak, mushaf
salıipliğini tamamen dindarlıkla izah ermeyip bu konudaki örf ve adederin
payını da· dikkate·almak·gerekir. -Zir~ bugün bile mushaf, evlenen kızların
çeyizinde yer almaya devam etmektedir. Diğer taraftan fakiriere dağrtılmak
üzere belli sayılarda mushaf dağıtılması için yapılan vasiyederin de mushaf
sahiplik orarunı artırmada önemli bir faktör olduğunu unutmamak gerekir.
Nitekim XVI. asırdan başlıyarak müteakip asırlarda giderek artan sayıda
mushaf dağıtılmasıyla- ilgili vasiyederin yapıldığı görülmektedir. 49

48 Conrad Haçkett vdgr, The Gender Gap in Religion Araund the World. Women are
generally more religious than men, particularly among Christians, Pew Research Center,
2016.
49 Tespit ettiğim bazı kayıtlar şöyledir:
ı Mushaf: KA. ll, s. 3Ib; Mülga Beledi Kassarnlığı 8, s. 43a; Mülga Beledi Kassarnlığı
16, s. 12a
2 Mushaf. KA. 1S8, s. lOlb; KA. 163, s. 96a; KA. 166, s. 60b; KA. 248, s. 2a; KA. 380,
s. 102a,; KA. 436, s. 89b; KA. 1243, s. 49b; ŞS. İstanbul (TSA) 261, s. 090 jpg.
3 Mushaf: KA. 140, s. la; KA. 202, s. llSa; Mülga Beledi !Çassamlığı ll, s. 2a.
4 Mushaf: KA. 27, s. 34a; KA. 141, s. 8lb; KA. 193, s. 96b; ŞS. İstanbul (TSA) 283,
s. OS2jpg.
S Mushaf KA. 19, s. 164a;KA. 31, s. 79a; KA. 47, s. 76b; KA. SS, s. 77b; KA. 14S, s. 43b;
KA. 149, s. 45b; KA. -163, s. 55a; ŞS. İstanbul (TSA) 331, s. 077jpg; ŞS. İstanbul (TSA)
336, s. 33b.
6 Mushaf KA. 28, s. 30b.
7 Mushaf. KA. 126, s. 90b; ŞS. İstanbul (TSA) 327, s. 021 jpg.
8 Mushaf KA. 1528, s. 27b; ŞS. İstanbul (TSA) 334, s. 9b.
9 Mushaf KA. 2S, s. SSb.
10 Mushaf. KA. 2i, s. 26a; KA. 61. s. 2la; KA. 69, s. 56b; KA. 94, s. lOOb; KA.142, s. 91b;
KA. 204, s. 21a; ŞS. İstanbul (TSA) 327, s. 021 jpg; ŞS. İstanbul (TSA) 328, s. 015 jpg.
l l Mushaf: KA. 47, s. 40a.
12 Mushaf. KA. 28, s. 54b.
15 Mushaf: KA. 28, s. SSb; KA. 6S, s. 80b; ŞS. İstanbul (TSA) 332, s. 76b.
17 Mushaf: KA. 162, s. 100b-10Ia.
26 Mushaf: KA. 61. s. 62a.
30 Mııshaf KA. 28, s. 102a.
7S Mushaf: KA. 17, s, 46b.
- OSMANLI KÜLTÜR TARIHININ BlLİNMEYENLERİ - 8ı

Birkaç Mushaf saun alınıp ihtiyacı olanlara ve talebdere verilmesini


isteyen kimselerin yanında oldukça çok sayıda Mushaf alınması için vasiyet
eden hayır sahipleri de vardır. Tespit edilen vasiyeclerde, dağıtılması istenilen
mushaf sayısı I 'den başlayıp 200' e kadar çıkmaktadır. Elhac Mehmed
Ağa'nın 20 N. 1104 (26 Mayıs 1693) tarihli muhallefat kaydında "talebe-i
ulumdan muhtac olanlara" verilen 75 MushafiÇin 52.855 akçe tahsisedildiği
görülmektedir. 50 29 ·Ca. ı275 (4 Ocak ı859) tarihinde ölen Miskyağcı
Mehmed Şilir Efendi, ı 00 Mushaf, 51 15 Zilhicce 1 143 (19 Haziran 173 ı)
tarihinde terekesi tespit edilen İpekçi el-Hac Hüseyin b. el-Hac Mehrned de
200 mushaf5 2 alınıp dağıolmasını vasiyet et.mi.ştir. ,
Herhalde servetlerine göre fakir ve orta halli diye tarumlayacağımız
kadınların birçoğunun terekesinden bir mushaf çıkmasını, diğer taraftan
1.458.489,53 1.314.311,54 1.440.469,55 1.495.41656 1.202.07257 ve 505.79058
gibi önemli miktarda servet sahibi kadınların terekesinde ise mushaf
bulunmamasını da mushaf dağıtımıyla ilgili vasiyeclerle izah etmek mümkün
olabilecektir. 59 Aksi halde fakir ve orta halli kadınların daha dindar oldukları,
zengin kadınların ise dini duyguları zayıf olduğu için mushaf sahibi olmaya pek
önem vermedikleri gibi bir sonuç çıkabilir ki bu, oldukça yanlış bir yaklaşımdır.

100 Mushaf. KA. 1735, s. 94a.


200 Mushaf: KA. 63, s. 16a-b.
so KA. 17, s. 46b.
sı KA. 1735, s. 94a.
sı KA. 63, s. 16a-b.
53 KA. 94, s. 39b.
54 KA. ll3, s. 47a.
55 KA. 145, s. Ila-b.
56 KA. 154, s. 33b.
57 KA. 166, s. 117b.
58 KA. 104, s. 36b.
59 Mesela serveti on bin-yirmi bin akçe olan ve bu serveti de genellikle ev eşyaları ve
alacağı miliirden gelecek gelirden oluşan bir ev hanımı, genellikle h ediyesi 1.000-1.200
akçe olarak tespit edilen bu mushafları, dini duyguları ne kadar kuvvetli- olursa olsun,
hayatı boyunca bir arada göremeyeceği 1.000 akçeyi vererek alabilir miydi? Hatta
10.000 akçenin altında birvarlığı olan hanımlar, 600-700 akçe gibi bir miktan mushaf
alırnma tahsis edebilirler miydi? 3.845 akçelik bir servete sahip Hoşneva Hatun'un
600, (KA. 5, s. 100a (Z. 1071). 7.283 akçelik bir servete sahip Havva Hatunun 720,
(KA. 56, s. 61b (B. 1142)) 6.990 akçelik bir servete sahip Afife Hatun'un 600, (KA. 96,
s. 17a (ZA. 1159)) 3.705 akçelik bir serveti olan diğer bir Afife hatun'un da 480 al<çe
değerinde bir mushafa sahip oluşunu (KA. 127, s. 13b (R. 1164). dini duygularının
kuvvetli oluşuyla açıklayalıilir miyiz?
- İSMAİL E. ERÜNSAL-

Kadınların sahip oldukları mushafların fı.yatları birbirinden çok


farklıdır. 60, 60 100,61 111,62 120,63 140,64 150,65 170,66 199,67200,68 210,69
230/0 240,71 260,72 akçe değerinde mushaflar bulunduğu gibi 24.000/3
16.000/ 4 6.00075 akçe gibi oldukça yüksek değer biçilen mushaflar da vardır.
Muhakkak ki mushaf fiyatlarıyla sahip ol~an servet arasında bir irtibat
vardır. Alt gelir düzeyindeki kimselerin terekelerindeki mushaf fıyatları
genellikle çok-düşüktür. -Bazı .fakir-kadınların terekelerinde çıkan -yüksek
fiyatlı mushaflar herhalde vasiyet yoluyla edinilmiş olmalıdır. Yoksa 11.592
akçelik bir se.cvece sahip olan bir kimsenin 2.000 akçe değerindeki bir mushafa
sahip olmasıl6 düşünülemez. .
Terekesinde kitap bulunan 216 kadından 198'i bir mushafa sahiptir.
Bu kadınlardan 165'inin terekesinde sadece mushaf vardır. Birden fazla
mushaf sahibi olan kadınlar da vardır. Mesela Aişe Harun b. Molla Ferruh'la,n

60 Üsküdar ŞS. 299, s. 49b.


61 KA. 17, s. 116b.
62 KA. 13, s. 36b
63 KA. 2, s. 4a.
64 ŞS. İstanbul (TSA) 2S9, s. 66a.
65 KA. 1, s. 39b; Mülga Beledi Kassamlığı 13, s. 69a; Mülga Beledi Kassamlığı 22, s. 2b;
Mülga Beledi Kassamlığı 28, s. lb.
66 Mülga Beledi Kassamlığı 29.
67 Üsküdar ŞS. 236, s. Sa.
68 KA. 4, lb; KA. S, s. 114a; KA. 16, s. IS3b; Mülga Beledi Kassamlığı 1, s. 34a; Üsküdar
ŞS. 273, s 3Sb; Mülga Beledi Kassamlığı 17, s. S8b; Mülga Beledi Kassamlığı 22, 13a;
KA. 18, s. 86a; ŞS. İstanbul (TSA). 213, s. lb; ŞS. İstanbul (TSA). 213, s."11a; ŞS. İstanbul
(TS.(\.) 213, s. S2a; ŞS. İstanbul (TSA) 22S, s. 038 jpg; ŞS. İstanbul (TSA) 230, s. 10 jpg;
ŞS. İstanbul (TSA) 237, s. 036 jpg;ŞS. İstanbul (TSA) 2S8, s. 079jpg; ŞS. İstanbul (TSA)
267, s. 72b. .
·--- 69 ŞS. İstanbul (TSA) 247, s. 02S jpg.
70 Mülga Beledi Kassamlığı 8, s. 30a.
n KA. 13, s. S2b; ŞS. İstanbul (TSA) ıso, s. 092; ŞS. İstanbul (TSA) 2SO, s. 092; ŞS. İstanbul
(TSA) 261, s. 080 jpg.
72 KA. 16, s. 78b.
73 KA. 17, 43b-44b.
74 KA. 17, 12la.
75 ŞS. İstanbul (TSA) 242, s. 0119 jpg.
76 Mülga Beledi Kassamlığı 3, s. 71b. 14.862 akçe serveti olan Fatıma Hatun'un ~.000
akçe (Mülga Beledi Kassamlığı24, s. 6la.), 9.731 akçelik bir serveti olan Rukiye Hatun'un
SOO akçe ((Mülga Beledi Kassaınlığı 6, s. 9a), 6.330 akçe serveti olan Ayşe Hatun'un
da 6SS akçe (ŞS. İstanbul (TSA) 227, s. 12b) değerinde birer mushafları vardır.
77 KA. 2, s. ıoa
- OSMANLI KÜLTÜR TARİHİNİN BİLİNMEYENLERI -

Saliha Harun'un78 ve Hibetullah Harun'un79 recekesinde 3, Aişe Harun'un~0


2 mushafbulunmakta, 16 kadının recekesinde ise Mushafbulunmama.ktadır.
Mushaf ve En'arndan başka lcitaplara sahip olan kadınlar8 ı
Evli,
Kitap Kitapların
isim Dul, Serveti Tarih
Sayısı değeri
Be kar
Saliha Hatun E 7 yok 10.684 L 1002
Şah Huban 'Hatun
B 12 88 42.928 RA. 1011
bt. Sinan
Aişe Hatun bt. Molla
E 7 6.400 540.326 CA. 1025
Ferruh
Kamer Hatun bt.
E 1 130 2.602 C. 1027
s·elman Beg
Ümmühani Hatun B 3 760 S. 1046
Mihrimah Hatun E 11 1.260 225.000 N. 1058
Aişe bt. el-Hac Abdi E 1 20 20.185 R. 1077
Fatıma bt. Mehmed E 3 2.925 11.592 ZA. 1077
Aişe bt. Ahmed E 3 400 226.352 Ş. 1081
Hatice Hatun bt.
E 2 330 24.292 R. 1081
Hasan
Ayşe Hatun bt.
E 1 400 88.350 L. 1082
Ramazan
Rabia Hatun E 5 1.786 47.329 ZA. 1082
Raziye Hatun D 2 1.740 6154 M. 1083
Fatıma bt. Abdullah E 1 50 23.000 S. 1083
Ümmühani Hatun
E 3 1020 94.830 R. 1084
bt. Mustafa
........ 4 1.300 677.729 B. 1088
Saliha Hatun bt.
E 8 18.200 2.033.360 Ş. 1092
Mehmed Efendi
Aişe b. ismail E 1 16 21.368 Ş. 1093.
ismihan Hatun E 2 60 87.230 M. 1097
Hava bt. Hüseyin
E 3 810 28.269 CA. 1097
b. Ali
Hava bt. Hüseyin E 2 765 38.269 CA. 1097

78 ŞS. İstanbul (TSA) 242, s. 0119 jpg.


79 ŞS. İstanbul (TSA) 264, s. 157b.
80 ŞS.lstanbul (TSA) 265, s. 108a
81 Evrak-ı perişan kitap sayısına dahil edilmemiş, fiyatı kitap değerine dahil olunmuştur.
Alayı kütüb, sayı verilmişse kitap sayisına dahil edilmiştir. Ancak kitap sayısı yoksa ı
kitap olarak kabul edilmiştir. Bu dönemde belirtilen değerler akçe hesabıyladır.
- İSM/ı.İL E. ERÜNSAL-

Evli,
Kitap Kitapların
isim Dul, Serveti Tarih
Sayı sı değeri
Bekar
Aişe
Hatun bt.
E 2 570 86.759 M. 1097
Mansur Efendi
Safiye Hatun bt. Ali 8 14 2.200 1i 0.185 B. 1098
Hawa Hanım -·-bt.- - - -- - - - ...
Defterdar Mehmed E 3 2.100 241.600 B. 1099
Efendi
Saliha Hatun·bt.
E 2 930 106.962 R. 1101
Abdullah
Emetullah Hatun bt.
E 1 15 170.963 8.1101
el-Hac Ahmed
Şerife Hatice Hatun
E 1 50 44.527 C. 1102
bt. Abdübaki Efendi
Hava Hatun E 2 550 59.527 Ş. 1102
Ayşe Hatun bt.
E 8 25.200 587.135 Ş. 1104
Sefer Ağa
Saliha Hatun E 1 100 guruş 49.963 L 1104
Saraylı Rahime
E 8 432 50.602 L 1104
Ha tu n
Aişe Hatun bt.
E 2 1280 192.710 CA. 1104
Mehmed
ismihan bt. Ahmed B 3 680 39.955 C. 1104
Rabia Hatun bt. el-
B 38 1.482 11.280 Z. 1104
Hac Osman
Aişe Hatun E 2 500 11.993 M. 1105
Fatıma Hatun bt.
E 3 620 79.740 M. 1105
Kasım
· i)mmühani Hatun
B 28 29.450 92.212 ZA. 1105
bt. Süleyman Ağa
Hatice Hanım bt. 1. 308.
E 3 6.655 C. 1107
Nuh Ağa 281
Hibetutlah Hatun E 5 6365 661.317 S. 1108

Saliha Hanım E 2 3.905 39.100 C. 1108

Şerife Saliha Hatun E 4 1.400 32.275 RA. 1110


- OSMANLI KÜLTÜR TARİHİNİN BİLİNMEYENLERİ -

Mushaf ve Enam'dan başka kitaplarasahip olan kadınların sayısı 41'dir ·


ki bu da kitap sahibi kadınların %19'una tekabül eder.
16- 17. asırlara iit kadın terekelerinde mushaf dışında geçen kitaplar
ve geçtikleri tereke sayısına ait tablo şöyledir:

KAÇ TEREKEDE
KiTAP iSiMLERi
GEÇTiGi
Muhammediye 18
Enam 10
Mevlüd 5
Evrad .' 4
Envarü 'l-Aşıkln 4
Gülistan 2
Hilye-i Şe rif 3
Birgili 2
Ouaname. Ebu's-Su'Gd 2
inşa 2
Ed'iye 1
Taberi Tarihi 1
Divan-ı Hafız 1
Gencine- i Raz 1
Şehname Tercümesi 1
imadü'L-islam 1
Şir' atü'l-islam 1
Şurutu 's-Salat 1
Kısas-ı Enbiya 1
Tabira t 1
Kör Müftü Fetvas ı 1
Müntehab 1 .
Behcetü't-Tevarih 1
Va kı'at- ı Kirmanl 1
.Tı bba Müteallik Risale ı
Nesa'ihü'l-MülGk 1
Kitap 5
Tercüme-i Vikaye - 1
Dibace Şe rh i 1
Hikmetname 1
Pe nd- i Attar ı
Halebi 1
ihya-i UlGm 1
86 - İSMAİL E. ERÜNSAL-

iSiMLERi BELiRTiLMEYEN
ESERLER
Risale/Türkl Risale 4
Türki kütüb 55
Türki Mecmua 6
Nahve müteallik kitab 6
kitaplar 5
Mushaftan sonra ilk sırayı Gelibolulu Yazıcızade Mehmed Bican'ın
(ö. 857/14S3) Muhammediye adlı eseri almaktadır. 82 "Eskiden hemen her
evde bir Muhammediye nüshasının mevcudiyeti" şeklindeki ifade83 oldukça
mübalağalı olmakla bi~Ukte, Muhammediye o,kuma meclislerinde en çok
okunup dinlenilen kitapnr. Mevlid gibimakamlada okunup dinlenmiştir. 84
Vakfiyelerde Muhammediye'yi cimilerde okuyan Muhammediye-hanlada ilgili
kayıtlara da rastlanmakradır. 85 Bu döneme ait kadın terekelerinde fıyatları

82 Eser, Aınil Çelebioğlu tarafından neşredilmiştir: Muhammediye, 2 c. Milli Eğitim


Bakanlığı Yayınları, Ankara 1996. Eserin muhtevası ve kaynakları için bkz: Tobias
Heinzelmann, PopuHi.re religiöse Literatur und Buchk-ul.tur im Osmanisehen Reich:
eine Stuclie zur Nutzung der Werke der Brüder Yazıcıoğlu, Ergon-Verlag, Wtirzburg
2015; Carlos Grenier, "The Yazıcıoğlu Brothers and The Textual Genealogies of Ottoman
Islam': Turcica no. 49, (2018), s. 37-59. ·
83 Amil Çelebioğlu, Mııhaminediye, c. I, Milli Eğitim Basımevi, İsto.nbull996, s. 185.
84 Heinzelmann, a.g.e., 316-320.
85 Mustafa Kara, "XIV ve XV. Yüzyıllarda Osmanlı Toplumunu Besleyen Türkçe Kitaplar':
Uludağ Oniversitesi İlahiyat Fakiiltesi Dergisi (1999), s. 45. (29-58). Kaçaniidi Mehmed ·
Paşa'nın Üsküp'teki camiinin Ş ab an 1O17 tarihli vaktiyesinde bu koniıda şöyle"bir kayıt
· bulunmaktadır: ·
Yevmi. iki akçe vazife ile yevm-i isneyn vi yevm-i hamisde ba'de's-salati'l-asr bir hoş­
avfı.z kirnesne Muhammediye nam kitabı okuya.

VGMA. 633, s. 21.


El-Hac Osman Ağa, Ayasofya Camü'nde 6 akçe yevmiyeli bir mukri-i Muhammediye
görevi ilidas etmiştir. Bkz. VGMA. 581, s. ll. Harputlu Hacı Mustafa Dayı, Muharrem
993 tarihli vaktiyesiyle Sare Hatun Mescicli'nde Muhammediye okuyacak bir kimseye
her sene dört kuruş tayin etmiştir. Bkz. VGMA. 581, s. 145. Çöteli-zade el-Hac Ahmed
Ağa da aynı camideki "Mııhammediye kıraat eden efendiye" yıllık yirmi kuruş ücret
tahsis etmiştir. Bkz. VGMA. 582, s. 409. Mehmed Murad Efendi, 1262 tarihli vak.fi-
yesinde, Fatih Çarşanba'daki Darü'l-Mesnevi'de her sene Muharrem'in 9. günü "Yazıcı­
zade Efeneli'nin Muhammediye ismiyle müsemma buyıırdukları kitabındaki mersiye-
yi hiib-elban bir zata kıraat itdürülüp kari-i mı.ima-ileyhe nema vegalle-i merkuroe-
den otuz kuruş" verilmesini istemektedir. Bkz. VGMA. 581, s. 410. Erzincan'da el-Hac
Mustafa Efeneli yaptırmış olduğu caminin Ramazan 995 tarihli vaktiyesinde, caminin
hatibinin pazartesi ve perşenbe günleri ikindi namazından sonra Kitab-ı
- OSl'vlANLI KÜLTÜR TARİHİNİN BİLİNMEYENLERİ-

genellikle 200-750 akçe arasında değişen 18 Muhammediye mevcuttur. 8~


Muhammediye, bu dönem kadı n terekelerinde yer alan mushaf, Enam ve
Evrad dışı kitapların (137 aded) o/ol3,l'ini oluşturmaktadır.
Konusunun Hz. Peygamber oluşu ve meclislerde okunup dinleneo
kitapların da en başında gelmesi dolayısıyla Muhammediye Osmanlı
coğrafyasında son derecede yaygınlaşmıştır. 87 "Yiliıız Anadol u ve Balkanlar'da
değil Maveraünnehr, Kırım, Kazan ve Başkırt Türkleri arasında da geniş
şöhrec kaz~mış, nerede ise mukaddes bir kitap olarak telakki edilmiş ve
yazarı hakkında ruhani menkıbeler o1uşmuşrur.''88 Evliya Çelebi Rılm'da
Muhammediye'nin "muteber bir kitab-ı müstetab" _.olduğunu söyledikten
sonra Tokat'ın "ekseriye cümle halkının Envarii.1-dşıktn'i ve Muhammediye
kitabını hıfzen tilavet eniklerinl, Kastamonu'da da niçe bin sıbyan Kitab-ı
Mıthammediye hafızınm bulunduğunu, Ankara halkının binlercesinin
de Muhammediye'yi hıfz ettiklerini, Ankara'nın Beypazarı kazasında da
"yedi yüzden mütecaviz hafız-ı Kurra ve huffaz-ı Kitab-ı Muhammediye
bulunduğunu", 89 Kayseri'nin de "hu.f.F.i.z-ı kirab-ı Muhammediye'sinin gayet
çok olduğunu" 90 nakleder. Evliya Çelebi, Bolu ulemasının da Muhammediye

Muhammediye'den bir miktarını yüksek sesle okumasını ve karşı.İığında da günlük bir


akçe ücret almasını şart kılmıştır. B~. VGMA. 591, s. 159.
86 KA. 2, s. 10a; KA. 7, s. 5la; KA. 7, s. 70b; KA. 7, s. lllb; KA. 13, s. 40a; KA. 9, s. 89a;
Mülga Beledi Kassamlığı 3, s. 7lb; Mülga Beledi Kassarnlığı 25, s. 48b; ŞS. İstanbul
(TSA). 191, 6b; ŞS. İstanbul (TSA) 227, s. 85a; ŞS. İstanbul (TSA) 242, s. 0119 jpg; ŞS.
İstanbul (TSA) 247, s. oııo jpg; ŞS. İstanbul (TSA) 257, s. 35a; şs. Istanbul (TSA) 257,
99a; ŞS. İstanbul (TSA) 258, s. 079jpg; ŞS. İstanbul (TSA) 259, s. 197b; ŞS. İstanbul
(TSA) 264, s. 157b; ŞS. İstanbul (TSA) 265, s. 0136jpg.
87 Mıtlıamnıediye'nin kütüphanelerdeki nüshaları için bkz. Tobias Heinıelmann, a.g..e.
s. 379-448. Heinzelmann, 16-17. asırlarda istinsah edilmiş 136 nüsha tespit etmiştir.
Bu rakam eserin ne derecede yaygın oluşu hakkında bir fikir vermektedir.
88 Hatice Arpa~ [Kelp~tin], Osmanlı Halkmm Geleneksel İsldm Anlayışı, EnsarNeşriyat,
2. Baskı, İstanbul 2006, s. 28. Evliya Çelebi, Muhammediye kitabının Orta Asya'da
yaygın oluşunu şu menkıbe'ye bağlar:
Yazıcızade Mehmed Çelebi, telif ettiği Muhammediye'yi müridierine vererek "varın,
bu bizim te'lifimüz Horasan erenleri ve Belh erenleri ve Buhara erenlerine hediyye
götürünüz kim tilavet idüp aşk-i d.ilsuzları terakki bulsun" diyü kitabını Horasan
diyarında Hoca Ahmed-i Yesevi Hazretleri'nin lialifelerinden Şeyh Taki hazretlerine
Muhammediye kitabın tapşırırlar... Andan Şeyh Taki Hazretleri, Yazıcızade'ye hayır
dualar idüp Muhammediye kitabın niçe yüz hulefalarına yazdırup Belh ü Buhara
aşıklarına bedaya gönderürler. Anuniçün ila haze'l-an Buhara'da kitabı çok tilavet
olunur. c. V. s. 153-154.
89 Seyahatnil me, c. II, s. 213, 229, c. V, s. 33 ve 154.
90 Seyalıatniime, c. m. s. 100.
88 - İSMAİL E. ERÜNSAL -

kitabını tilavet ettiklerini söylemektedir.91 XVI. asırda Bursa'da yaygın olan


kitaplada ilgili bir araşurmada terekelerde 20 adet Muhammediye olduğu
tespit edümiştir. Bu Muhammediyelerden dördünün sahibi kadındır. 92
Muhammediye' nirı yaygın oluşunda okuma meclislerinde en çok
okunan kitap oluşunun önemli bir payı vardır. Gibb, özellikle eğitim
düzeyi düşük yaşlı hanımların, varlıklı bir hanımın evinde akdettikleri
meclislerde, aralarındaı-ı-en bilgili olanın okuduğu Mıehammediye'yi başlan
örtülü ve abdestli olarak huşu içinde dinlediklerini nakleder. 93 Evliya Çelebi,
Gelibolu kadınlannın Kur'an'dan ziyade Yazıcıoğlu Mehemmed Efendi'nin
Muhammediye kitabını hıf2 ettiklerini söylemektedir.94
Evliya Çelebi, Muhammediye'nin
. müellif
. nüshasını Yazıcızade'nin
türbesinde defalarca ziyaret edip okuduğunu söylemektedir.95 1124 (1712)
yılında Manisa kadılığına tayin edilen Telhlsi-zade Mustafa Efendi'nin
Cer!de'sine96 düştüğü bir nottan öğrendiğimize göre, Telhlsi-zade Gelibolu'dan
geçerken bu türbeye uğranuş ve burada müdlif nüshası olan Muhammediye'yi
görmüştür:

Ramazan başı Pazar 1124

... Gelibolu önüne lenger-endaz olup ol anda ~ra huruc ve Yazıcı Efendi
Hazrederi rurbe-i şerifelerine vanlup merkad-i münevverlerinde ba'de'd-du'a
nüsha-i musannif ki meşhur-ı alemdür li'llahfl-hamd ziyarederi müyesser
olunup...97

Yukarıda belirttiğimiz gibi Muhammediye fiyatları genellikle 200-750


akçe arasında değişmektedir. Ancak 100,98 12099 akçe gibi çok düşük fiyata
91 Seyahah1iime, c. Il, s. 85.
92 A. İhsan Karataş, XVI. Yüzyılda Bursa'da Yaygm Olan Kitaplar, Tuksek Lisans Tezi,
Uludağ Üniversitesi, 1995, s. 50, 92.
93 E.]. W Gibb, A History ofOttoman Poetry, c. I, E. J. W. Gibb M.e morial, London 1958,
s.405.
94 Evliya Çelebi Derviş Mehemmed Zılli, Evliyel Çelebi Seyahatnamesi, yay. haz. Yücel
Dağlı, Seyit Ali Kahraman, İbrahim Sezgin, c. V, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul2001,
s. ısı.
95 Seyahatnilme, c. V, s. 154.
96 Ceride ve yazan için bkz: İsmail E. Erünsal, uTelhisi-zade Mustafa Efendi Ceridesi",
Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi II, İzmir 1984, s. 37-42.
97 BOA. Kepeci 7500, s. 32.
98 ŞS. İstanbul (TSA). 191, 6b.
99 ŞS. İstanbul (TSA) 247, s. 0110 jpg.
- OSMANLI KÜLTÜR TARİHİNİN BİLİNMEYENLERİ -

sarılmış Muhammediyeler yanında yüksek fiyat biçilmiş Muhammediyeler de


. .
vardır. Mesela zengin bir aileye mensup Saliha Harun'un terekesinde 2.000
akçe,' 00 Saliha Hanım ibneti'l-Ali Paşa'run terekesinde 2105 akçe,-1°1 kocası
Fatih Camii evkafı mütevellisi olan Hatice Hanım'ın terekesinde102 1050
akçe değer biçilen Muhammediye nüshaları mevcuttur.
Listede ikinci sırada 5 nüshayla Süleyman Çelebi'nin Mevlid adlı
eseri gelmektedir. Orta Çağ İslam dünyasında olduğu gibi 103 Osmanlılarda
da, kandilierde ve doğum, ölüm, sünnet ve düğün gibi çeşitli vesilelerle
okunduğu dikkate alınacak olunursa Mevlidin ikinci sırada gelmesi normal
gözükmektedir. Küçük hacirnli bir kitap olduğu_ndan Mevlidin fiyatları
oldukça düşüktür. 104
Dön kadının
terekesinde Mehmed Bkan' ın küçük kardeşi Ahined
Bican'ın Envdrü'l-dşıktn adlı eseri vardır. Ahmed Bkan, ağabeyinin Meğdribü'z­
zamdn adlı ArapÇa eserini muhrevasını genişleterek serbest bir şekilde
Türkçeye nesir olarak çevirmiştir. ı o; Üç terekede hem Envari/l-dşıktn, hem
de Muhammediye bulunmaktadır. Muhammediye türü bir kitap olan Envdrü'l-
!işıktn, kadınlar tarafından daha az tercih edilmiştir. Muhammediye'nin
Envarin-!işıktn'e göre daha fazla tercih edilişinde manzurn oluşu dolayısıyla
kolay okunmasının bir rolü olmalıdır.
Bu tabloda dikkat çeken diğer husus da Osmanlılarda yaygın olarak
okunduğu söylenen Birgivi Mehmed Efendi'nin (ö. 98111573) Risale-i Birgivt,
Vasiyetndme, Birgili, Birgili Risdlesi gibi isimlerle arulan ilmihal kitabının, 106
dönernin kadın terekelerinin sadece 2'sinde yer almasıdır. 107 Buna mukabil
aynı döneme ait erkek terekelerinin 37'sinde Birgili mevcuttur. 108 18. a5rın

100 ŞS. İstanbul (TSA) 242, s. 0119 jpg.


101 ŞS. İstanbul (TSA) 265, s. Ol36jpg.
102 ŞS. İstanbul (TSA) 259, s. 197b
103 Marion Holınes Katz, The Birth ofthe Proplıet Muhammad, Devotional piety in Sunni
Islam, Routledge, London 2007, s. 72.
104 40 akçe: KA. 16, s. 202b; 20 akçe: ŞS. İstanbul (TSA) 227, s. 85a; 30 akçe: ŞS. İstanbul
(TSA) 230, s. 030 jpg; 16 akçe:- ŞS. İstanbul (TSA) 243, s. 24a; 40 akçe: ŞS. İstanbul
(TSA) 247, s. Oll O jpg.
105 Geniş bilgi için bkz. Mustafa Uzun, "Envaru'l-Aşıkin'; DİA. Xl, s. 259.
106 Geniş bilgi için bkz. Ahmet Turan Aslan, "Vasiyetname': DİA. c. 42, s. 556.
107 ŞS. İstanbul (TSA) 258, s. 069jpg; ŞS. İstanbul (TSA) 259, s. 197b.
108 Bu verileri değerlendirirken sicillerdeki erkek terekelerinin kadm terekelerine nazaran
oldukça çok olduğunu ve erkeklerin de kitap sahipliliğinde mesleklerinin önemli bir
payı olduğu göz önünde bulundurulınalıdır.
90 - İSMAiL E. ERÜNSAL-

ilk yarısında kadınların sahip oldukları Bil-gili sayısı artarak 13'e çıkmaktadır.
Bu sayı aynı döneme ait Kısmet-i Askeriye'deki erkek terekelerinde 58'dir. ıo9
Birgili'nin kullanımının 18. asrın başlarında her iki cins arasında da
yaygınlaştığı görülmektedir.
Tabloda kadın terekelerindeki kitaplarda az da olsa bir çeşitlilik
görülmektedir. ilmihal türünde İmddü'l-İslam, Şir'atü'l-İslam, Şurutu's-Salat,
Tercüme-i Vikaye ve Birgili giordint kitaplar yanında tarihi ve edebi eserler
mevcuttur. 3 aded Farsça Gülistan ve ·Hafiz Divanıda dikkat çekmektedir.
XVIII. asrın' ilk yarısına ait kadın terekelerinde, bu döneme ait terekelerde
mevcut olan ne Gülistan, Hafiz Divanı gibi Farsça eserlere, ne de Gencine-i
Raz, Kısas-ı Enbiya, Behcetii.'t-Tevarih, Taberi Tm·ihi ve Nesdihii.1-Müluk gibi
tarihi ve edebi eseriere rastlanır. Bu asır erkek terekelerinde sıklıkla rastlanan
Yusuf u Züleyha mesnevisinin kadın terekelerinde bulunmayışı da dikkat
çekrnektedir. Kadın terekelerinde Leyla vü Mecnun ve Hii.srev ü Şirin gibi
eserler de yoktur.
Kadın terekelerinde, mushaf, enam ve diğer diru kitaplar yanında mutad
olmayan bazı jcitaplara da rastlaJl!llaktadır. Mesela Saraylı Rahime Harun'un
cerekesinde nahve müteallik 6 kitap, 110 Mihrimalı Harun'un terekesinde
swüs hattıyla yazılmış ve 720 akçe değer biçilen bir Şehname Tercümesi 111
vardır. Safiye Harun b. Ali'nin terekesinde Tıbba müteallik bir risale yanında
Behcetü't-Tevarih mevcuttur. 11 2 Emetullah Harun'un terekesindeki 15 akçe
değer biçilen Hikmetname küçük bir risale olmalıdır. 1 13 Şerife Hatice Harun'un
terekesinde Risale-i Nesa'ihü1-Mii.lı"tk adlı bir eser vardır. 114
Kitap sahibi kadınlardan dokuzunun diğer hemcinslerinden farklı bir
yönleri vardır. Terekeleri kitap bakımından çeşitlilik gösteren bu kadınlardan
hepsi de bekardır. Ümmühani Hatun bir ağa kızıdır ve terekesindeki 4 kirabın
değeri 29.450 akçedir. Bu kitapları Ümmühani Hatun okumak için almış
olabileceği gibi babasından miras· kalmış da olabilir. JJ5 Rabia bt. el-Hac

109 Mülga Beledi Kassamlığı ve İstanbul Şer'i Sicilieri'ndeki erkeklere ait terekeler de
taranırsa bu sayının önemli ölç.i.ide artacağını düşünüyorum.
ııo KA. 17, s. ll6b.
ııı . KA. 4, s. ısa.

· 112 ŞS. İstanbul (TSA) 247, s. Oll O jpg.


113 ŞS. İstanbul (TSA) 252, s. 09jpg.
114 ŞS. İstanbul (TSA) 254, s. 0106 jpg~
llS ŞS. İstanbul (TSA) 258, s. 091 jpg.
- OSMANLI KÜLTÜR TARİHİNİN B1LINMEYENLER1- 91

Osman' ın mal varlığının sadece ı ı .280 akçe oluşu oldukça fakir olduğunu.
göstermektedir. ı ı 6 Servetinden ı 482 akçeyi okuma zevkini tatmin etmek
için ayırmış olması uzak bir ihtimal olarak gözükmektedir. Terekesinde
halkın dinlemeye rağbet ettiği Muhammediye ve İmadü'l-İslttm yanında 36
tane Türkçe kitap olması da ayrıca dikkati çekmektedir. Muhtemelen Rabia
Harun bu kitapları okuma meclislerinde okum"ak.taydı. Şah Huban Harun

.
da, terekesindeki 12 adet Türki kitabı aynı maksacla kullanmış olabilir. ı ı?
..
Terekesinde Gencine-i Rdz ve Gülistan gibi kitaplar bulunan Ummühani
Harun'un belli bir eğitim düzeyine sahip olduğu anl~ılıyor. 118 110.185 akçelik
servetinden zengin bir aileye mensup olduğu anlaşıl_an Safiye Hacun b. Ali
de iyi bir eğitim görmüş bir hanım olmalıdır. Terekesinde Gülistan ve Hafiz
divanı gibi Farsça eserler yanında Mevlid, Muhammediye, tarihi eserler ve bir
fetva kicabıyla obba müteallik bir risale de vardır. 119 İsmihan, bt. Ahmed'in
terekesinde bir mushafbulunmamaktadır. ı 20 Terekesindeki bir evrad kitabı,
Muhammediye ve Envarü'l-Aşıkin adlı eserleri, Rabia Harun gibi, okuma
meclislerinde kullanmak için almış olabilir mi?
Kadınların sahip oldukları kitaplar bazı terekelerde isimleri
zikredilmeden Türki kütüb, Türki Risale, Türki Mecmua şeklinde belirtilerek
geçilmiştir. Bunların kesin olarak hangi eserler olduğunu bilmek mümkün
değildir. Ancak fıyatlarından hareketle bunları~ halkın okuduğu küçük
risaleler olduğu tahmini yürücülebilir. Mihrimalı Harun'un recekesindeki 4
Türki mecmuanın değeri 70 akçedir. ı 2 ı Rabia Hacun'un 36 Türki kitabına
502 akçe değer biçilmiştir. ın Aişe b. el-HacAbdi'nin eetekesindeki Mecmua-i
Türki'nin değeri 20 akçedir. 123 Gürcan Hacun b. Receb'in sayısı belirtilmeyen
Türki resail 70, iki mecmua da 20 ve 60 akçeye satılmıştır. 124 Şah Huban
Harun'un recekesindeki 12 adet olduğu belirtilen Türki kitapların değeri
88 akçedir. ıı 5 Fiyatları 30-50 akçe arasında değişen bu tür kitapların

116 Mülga Beledi Kassamlığı 25, s. 48b.


117 KA. ı, s. 99a.
ııs KA. 3, s. ıob.
119 şs. İstanbul (TSA) 247, s. oııo jpg.
120 ŞS. İstanbul (TSA) 257, 99a.
121 KA. 4, s. lSa
122 Mülga Beledi Kassamlığı 25, s. 48b.
123 Mülga Beledi Kassamlığ1 3, s. 52a
124 ŞS. İstanbul.(TSA) 252, s. 089jpg/89a.
125 KA. ı, s. 99a.
- İSMAİL E. ERÜNSAL -

isimleri Edirneli sahhaf Ahmet Hoca b. Abdullah126 ileAhmed Efendi'nin127


terekelerinde verilmiştir. Muhtemelen kadın terekelerinde adları Türki kütüb/
resail/mecmua şeklinde zikredilen bu eserler, bahsettiğimiz terekelerdeki
eserlerden bazıları olabilir. Bazı kayıtlardan anladığımıza göre yukarıda
bahsettiğimiz iki sahhaf gibi diğer bazı sahaHar da ticari faaliyetlerini bu tür
eserlerin satışı ve muhtemelen de üretimi 128 üzerinde yoğunlaştırmışlardı.
15 Rebiü'l-evvel fı54 tarfhl.Tbir-tereke kaydında, mahzeninde 90.000 akçe
değerinde kii.tii.b-i Hikayat, yani hikaye kitapları bulunan bir salıaftan söz
edilmektedir: Dükkandaki büt?n kitapların değerinin 106.022 akçe olduğu
göz önüne alınacak olunursa bu sahafın ticaretini, tamamen hikaye kitapları
üzerinden yürüttüğü anlaşılır. 129
XVII. asra ait değerlendirmeye almadığımız bir kadın terekesi
bulunmaktadır. Aişe Harun b. Rıdvan Efendi'nin terekesinde hemen hemen-
tamamı dini ilimlerle ilgili 90 civarında kitap vardır. 130 Bu kitaplar Aişe
Harun'a çok büyük ihtimalle babasından miras kalmıştır. Zira bir hanımın
bu tür kitapları okuması veya koleksiyon oluşturmak için toplaması pek
mümkün gözükmemektedir.

126 Edirne ŞS. 58, s. 49b. Sahhaf Alunet Hoca'nm terekesindeki kitaplar şunlardır:
. .
Fiitiivvet-niime, Papazniime" ve Şeyh Attiir,Biirım Reşid, Leyla Mecnun, Maktel-i Hüseyin,
Hikaye-i ElfLeyl, Hiisrev ü Şirin, Vasf-z İstanbul, Kesik Baş, Tezkiretii'l-Evliya, Semek·
niime, Menalab-ı Evliya, Danişmend Gazi, Şahniime, Tevarih-i Sarı Saltuk, Kırk Vezir
Hikayesi, Hikaye-i Kelile, Ebu Müslim, İskender-name, Firıız Şah, Gerden-keşan, Ahmed
Zemci, Kerb Gazi, Envarü'l-iışzkiıı, Siyer-i Şerif, Anter-name, Seyyid Battal ı•e Hamza-
name.
127 ŞS. Kısmet-i Askeriyye 6, s. 142a-143b. Meredith Quin bu terekeyişu makalede ince-
leırilş: ("On yedinci yüzyıl İstanbulCia ucuza okumalar:· Eski metin/ere yeni bağlamlar:
Osmanlı türkçesi metin çalışmaları, yay. haz. Hatice Aynur v.dgr. Turkuaz Yayınevi,
'~ İstanbul, 2015, s. 146-169) ve daha sonra da doktora tezinde (Books and Their Readers
in Seventeenth-Ceııtury Istanbul, Harvard University, 2016, s. 132-143) etraflı bir
şekilde ele almış ve tahlil etmiştir. Terekedeki kitaplar şunlardır:
Hamza-name, Bedi'name, Fütilhu'ş-Şanı, Gerden-keşan, Süleyman-name, İskender­
name, Kahramaıı-name, ElJLeylen, Gurbe-name, Şehnanıe, Ebu Miislim, Siyer-i Kebir,
Seyyid Battal, Hilşenk-name, Camasb-name, Leta'if, Firıız Şah, Tevarih-i Taberi, Siyer-i
N ebi.
128 Bu kitapların 30-40 akçe gibi standart bir fiyattan satılmaları ve bazı sahaf dü.kkanlannda
da çok sayıda bulunmaları, seri olarak üretildiklerini gösterir.
129 ŞS. İstanbul (TSA). 346, s. 38a. Edirne'de Sahaf Receb Efendi'nin sattığı kitapların da
büyük kısmını hikaye kitapları ol~turmaktadır. Receb Efendi'nin satılan kitaplarından
9.180 akçe gelir elde edilmiştir. Bu miktarw 7.380 akçesi, adları belirtilmeyen 246
hikaye kitabının satışından gelmiştir. bkz: Edirne ŞS. 60, s. 26b.
130 ŞS. İstanbul (TSA). 202, s. 46a.
- OSMANU KOLTÜR TARIHJNJN BİLİNMEYENLER1- 93

Sonuç olarak, idari, mali, askeri, ilmi vs. alanlarda varlık göster-.
melerinin sosyo-kültürel olarak beklenmiyor oluşu dolayısıyla okuma yazma
bilmelerinin kadınlara sağlayacağı pratik sonuçlar söz konusu değildi. Mektep
vakfıyelerinde dahi kız çocuklan ikinci planda yer almaktaydı . Ayrıca,
okuma yazmanın öğrenildiği bir eğitim kurumu olan medresdere gidemeyen
kadınların eğitim amacıyla gittikleri tek yer olan ve temel dini bilgilerin
verildiği sıbyan mekteplerinde de okuma yazma öğrenmek de zaten pek

mümkün değildi.
Okuma ve yazma birbiri ile paralel olarak öğretilmemekteydi.
Varlıkları arasında kitaplar bulunmasına karşılık yazımalzemesi yer almayan
kadınlara ait terekelerden anlaşıldığına göre, bazı kadınların okumayı
bilmelerine rağmen yazı yazma konusunda aynı durum söz konusu değildi.
Kız çocukları için okuma yazmayı öğrenmenin tek yolu muallimelerin
yanında özel ders almaktan geçiyordu ve o da, ailenin maddi zenginlik
seviyesi ve sosyal statüsü ile doğrudan irtibatlıydı. Özellikle taşra ve kırsal
bölgelerde kız çocuklarının okuma yazma eğitimi almaları. bu nedenden
dolayı rastlanan bir durum değildi. Terekelerinde kitap bulunan kadınlar,
genellikle yüksek bürokratların, ilmiye mensuplarının veya servet sahibi
kimselerin yakınlarıydılar.
Her evde bir Mushaf ve Enam bulunduğu şeklindeki öneernenin
yanlışlığı da mevcut terekelere bakıldığında onaya çıkmaktadır. XVI-XVII.
yüzyıla ait tespit ettiğimiz 2262 kadın terekesinden sadece 198'inde (o/o.8,8)
mushaf vardır. XVI-XVII. asra .ait kadın terekelerinde rasladığımız mushaf,
Enam ve evrad dışındaki kitapların arasında en başta Muhammediye, Mevlid
ve Envarü'l-~zktn gibi çeşitli merasimlerde ve okuma meclislerinde okunan
kitaplar gelmekte, bu tür kitapları ilmihalle ilgili Birgili, Dıtaname gibi
eserler birkaç nüshayla takip etmekte<Ür. Fakat bu esederin, meclislerde
okunan kitaplara oranla sayıları oldukça düşüktür. Kadın terekelerinde
Muhammediyehin çok sayıda olmasında muhakkak ki bu eserin meclislerde
okunmasmın önemli bir payı vardır. Terekelerinde, Muhammediye ile birlikte
Mevlid, Envarü'l-~ıktn gibi yine çeşitli meclislerde okunan kitapların
bulunduğu kadınlar kanaatime göre okuma işini meslek edinmişlerdi.

Kadınlara :llt terekelerdeki kitaplara baktığımızda, kadınların zevk


almak veya bir şeyler öğrenmek maksadıyla değil de dini saiklerle kitap
edindiklerini görüyoruz. Birkaç örneği istisna tutacak olursak Mushaf, enam
94 - İSMA.İL E. ERÜNSAL-

dışında genellikle Muhammediye, Mevlid ve Envarü1-A.şıktn gibi kitaplara


sahip olmaları da bunu göstermektedir. Buna mukabil aynı dönemdeki erkek
terekelerinde çok sayıda cönk, divanlar, tarihler, Leyla vü Mecmin, Yusuf u
Züleyha ve Hüsrev ü Şirin gibi mesneviler, ilmihaller, menakıbnarneler
bulunmaktadır.

You might also like