Professional Documents
Culture Documents
100082
100082
GİRİŞ TARİHÇE
Halitozis, fetor oris veya fetor ex ore, fetid halitus, stinking Ağız kokusu binlerce yıldır insanların sorunu olmuştur. Ağız
mouth, fetor narium, bad breath olarak da adlandırılan ağız kokusu Eski Yunan ve Roma yazıtları kadar din kitaplarında
kokusu; hem kişiyi, hem de çevresindekileri rahatsız eden bile kendine yer bulmuştur. Günümüzden yaklaşık 2000 yıl
nefesteki kokudur. Burun yoluyla çıkarılan hava da halitozise önce Yahudilerin Talmud kitabında eşlerden birinde ağız ko-
dahildir. Oral malodor ise, özellikle ağız boşluğundan çıkan kusunun olmasının evliliği resmen sona erdirmek için bir se-
kokuyu tanımlamak için kullanılmıştır. bep olduğu yazılıdır (3). İslamiyet’te de ağız hijyenine önem
Hastalar ya kendileri ya da çevresindekilerin ikazı sonucu, verilmiş, diş temizliğinde misvak önerilmiş ve Peygamberi-
ağız kokusu için hekimlere başvururlar. Diş çürükleri ve peri- miz, soğan ve sarımsak gibi kokulu gıdaları yiyenlerin camiye
odontal hastalıklardan sonra, diş hekimlerine yapılan en sık gelmemelerini istemiştir. Halitozis araştırmalarının öncüsü
başvuru nedeni, halitozistir (1). Howe, bu semptomu 1874’de tanımlamış ve o zamandan be-
ri halitozis klinik bir entite olarak kabul edilmiştir (4).
Kısa ya da uzun süreli de olsa halitozisin etkilediği kişiler için 1934’de Fair ve Wells, osmoskop olarak adlandırılan bir cihaz
psikolojik ve sosyal açıdan büyük sıkıntılar söz konusu olabil- geliştirerek, subjektif ve semi kantitatif bir yolla koku dansi-
mektedir, hatta bu problemden ötürü sosyal ve bireysel izo- tesini ölçmeye başlamışlardır (4).
lasyonlar da görülebilmektedir (2). Ağız kokusu sosyal sorun-
lara yol açmasaydı, belki de hastalık olarak görülmeyecekti. 1940-50 arasında Fosdick ve arkadaşları, osmoskop kullana-
Bu nedenle günümüzde artık ağız hijyeni klinikleri dünyanın rak çok sayıda araştırmalar yapmışlar ve halitozisle ilgili de-
değişik bölgelerinde açılmaktadır. ğerli bilgiler ortaya koymuşlardır (4). Bu otörler, halitozisin
fizyolojik ve/veya patolojik sistemik sebeplere bağlı olabile-
Ağız kokusunun giderilmesinde kullanılan diş macunları, dil ceğini ortaya koymakla birlikte, ana sebebinin fizyolojik oldu-
temizleyicileri, sakızlar, gargaralar, pastilller, spreyler vb.ürün- ğunu ve bunun da oral kavite ile ilişkili olduğunu bildirmiş-
ler, milyarlarca dolarlık bir sanayinin gelişmesine sebep ol- lerdir (4). Son 35 yıl içinde, halitozisle ilgili bilgi birikimi gi-
muştur. 2000 yılında A.B.D.’de ağız hijyeni ve koku gidermek derek artmış, tükürükte ve nefeste uçucu sülfür bileşiklerinin
için yapılan harcamanın tutarı 4.8 milyar dolardır (1). (USB) direkt ölçümü geliştirilmiş, kokunun kaynakları ve se-
Bu yazıda, ağız kokusu probleminin tanıtımı ve tedavi yolları- bepleri daha net olarak ortaya konabilmiştir. Ağız kokusunu
nı gözden geçirmek amaçlanmıştır. gidermede İtalya’da maydanoz, Irak’ta karanfil, Tayland’da
199
guami meyvesinin kabukları, Çin’de yumurta kabukları gibi lerinde yerleşen besin artıkları ve bakterilere bağlı olarak ge-
günümüzde de kullanılan ve artık halk ilaçları olarak adlandı- lişen spesifik bir ağız kokusu izlenebilmektedir. Orta yaş gru-
rılan ilaçlar kullanılmaktadır. Pistacia lentiscus ağacından ve- bundaki bireylerde özellikle sabahları şiddetli bir ağız koku-
ya sakız ağacından elde edilen reçine de, binlerce yıldır bu su görülmektedir. İleri yaş gruplarında ise kullanılan protez-
amaçla Akdeniz ülkelerinde kullanılmıştır (1). ler, tükürüğün akışkanlığını yitirmesi ve sistemik hastalıklara
bağlı olarak ağız kokusu gelişmektedir (2). Ağız kokusundan
EPİDEMİYOLOJİ şikayetçi olan kişilerin yaklaşık %25 kadarında ise gerçekte,
Halotizisin prevalansını genel popülasyonda araştıran pek az ağız kokusu bulunmamaktadır (halitofobi) (6).
çalışma vardır. Bunun en önemli sebebi, halitozis tanısında
kullanılacak objektif ya da subjektif, uluslararası kabul gör- TASNİF
müş standart kriterlerin bulunmayışıdır (2). Yapılan çalışma- I. GERÇEK HALİTOZİS
larda, halitozis prevalansı %15 ile %50 arasında değişmekte-
Ağız kokusunun, organoleptik veya kimyasal olarak tanınabil-
dir (5,6). Yetişkinlerin en az %50’sinde hayatlarının bir döne-
diği gerçek bir problemdir. Sosyal olarak kabul edilebilir sevi-
minde özellikle sabah kalktıktan sonra, sosyal olarak kabul
yenin üzerinde belirgin bir ağız kokusu söz konusudur. İkiye
edilemeyecek derecede ağız kokusu vardır (5).
ayrılır:
Miyazaki ve arkadaşlarının (7) Japonya’da 2672 kişi üzerinde
a) Fizyolojik halitozis
yaptıkları bir çalışmada (uçucu sülfür bileşiklerinin solunum
havasında ölçülmesi suretiyle), halitozis prevalansı %6-23 bu- Halitozise yol açabilecek spesifik ya da patolojik bir durum
lunmuştur. söz konusu değildir. Kötü koku, oral kavitedeki pütrifikasyo-
na bağlıdır. Kaynak esas olarak dilin posteriorudur. Sabah ko-
Liu ve arkadaşlarının Çin toplumunda yaptıkları araştırmada,
kusu (morning breath) olarak da adlandırılan bu durum, sağ-
halitozis prevalansı %27.5 olarak bulunmuştur (8).
lıktan ziyade kozmetik bir problemdir. Etkili bir ağız hijyeni-
Al-Ansari ve arkadaşları; 1551 Kuveyt’li hastada yaptıkları ça- ne derhal cevap verebilen tipte ağız kokusudur. Vejeteryan-
lışmada hastaların kendilerinin fark ettikleri halitozis preva- larda, fazla et yiyen kişilere göre halitozis daha az görülür.
lansını %23.3 olarak bulmuşlardır (9). Buradaki halitozisle Çünkü sebzelerde proteinlerin yıkım ürünleri çok azdır (29).
ilişkili olan en güçlü faktör, günde 1’den daha seyrek olarak Ancak soğan, sarımsak, turp gibi odoriferöz yiyecekler ve ba-
diş fırçası kullanımı bulunmuştur. İlişkili diğer faktörler ola- zı baharatlar da nefesi olumsuz etkiler. Bunun sebebi, bu tip
rak da gastrointestinal hastalıklar, kronik sinüzit, ileri yaş, ka- gıdaların ağız kokusuna yol açan bakterilerin ürettiği uçucu
dın cinsiyeti ve düşük eğitim seviyesi bulunmuştur. sülfür bileşiklerini kendi yapılarında taşımalarıdır. Kahve, asi-
A.B.D.’de 60 yaş üzeri bireylerin dahil edildiği bir çalışmada, dik ortama yol açarak ağız kokusuna neden olabilir. Asidik or-
olguların %24’ü halitozisten şikayetçi olmuşlardır (2). Yine tamda bakteriler daha çabuk ürerler. Alkolün dokuları dehid-
A.B.D.’de diş hekimlerinin %41’inin haftada 6 veya daha faz- rate etme özelliği vardır. Bu nedenle ağız kuruluğuna ve do-
la sayıda kronik olarak halitozisten şikayetçi olan hasta mu- layısıyla halitozise yol açar. Menstrüasyon dönemlerinde de
ayene ettikleri tespit edilmiştir (2). A.B.D.’de erkeklerin yak- muhtemelen hormonal değişikliklere bağlı olarak halitozis
laşık %50’sinin, kadınların ise %60’ının kozmetik ağız spreyi görülebilir (22). Sigara, doğrudan veya yol açtığı diş ve dişeti
kullandıkları belirtilmektedir. hastalıkları nedeni ile halitozis sebebidir. Sigara dumanı, USB
içerir. Aşırı sigara, kıllı dile yol açar; bu da tütün kokusunun
Al-Ansari’nin çalışması (9) dışında, erkekler ve kadınlar ara- ve gıda artıklarının tutulmasına yol açar. Sadece sigaraya bağ-
sında halitozis insidansı açısından anlamlı bir fark bulunma- lı ağız kokusu 24 saat sürer (23). Yaegaki ve arkadaşlarının ça-
mıştır. Ancak kadınların halitozis için daha fazla tedavi aldık- lışmasında; dil sırtının USB’nin oluşumundan sorumlu pri-
ları belirtilmektedir (2). mer kaynak olduğu bildirilmiş ve dil sırtındaki pasın temiz-
Yaşla birlikte ağız kokusunun yoğunluğunda bir artış olmak- lenmesinin USB oluşumunu azalttığı ortaya konulmuştur
tadır. Ayrıca farklı yaş gruplarının spesifik ağız kokuları bulu- (31). Kaizu ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada, halitozisin
nabilmektedir. Örneğin 2-5 yaş arası çocuklarda, tonsil kript- azaltılması amacıyla hastalar diş fırçalama, dil pasının temiz-
GG 201
saptamak mümkündür (2). İn vitro bir çalışmada, inkübe edi- Dilin özellikle posterior sırtında ve papillalar arasındaki ölü
len tükürükte, mikrofloranın gr (+) den, gr (-) anerobik flora- boşlukları dolduran debrisler ve bununla artan anaerobik
ya doğru kaymasıyla birlikte halitozise yol açan komponentle- bakteriler kötü koku sebebi olabilir (12). Dil pası; deskuame
rin oluştuğu gösterilmiştir. Halitozis, ağızda bulunan bakterile- epitel hücreleri, kan hücreleri ve bakterilerden oluşur. Dil sır-
rin H2S içerikli ürünlerinden ortaya çıkmaktadır (10). Sindirimi tında bir epitel hücresine 100’den fazla bakteri tutunurken,
ağızda başlayan proteinler, ayrıca müküs, kan, diğer sekresyon bu sayı ağzın diğer kısımlarında 25’tir (2). Dil sırtı, morfolo-
ve doku artıklarına ait parçalanma ürünleri, ağızda özellikle jik olarak birçok fissür ve mukozal papillalardan oluşan dü-
Fusobacterium actinomyces gibi gr (-) bakterilerce parçalana- zensiz bir yapıya sahiptir. Bu fissür ve kriptler, mikroorganiz-
rak ortamdan uzaklaştırılırlar ve patojen mikroorganizmaların maları, tükürük akımından koruyan ve düşük oksijen düzey-
kolonizasyonu da bu yolla önlenmiş olur. leri ile anareobik bakterilerin üremesini kolaylaştıran bir or-
tam oluşturmaktadırlar. Dil sırtından halitozise yol açan bak-
İyi ağız hijyenine sahip bireylerde H2S üreten bakteri popü-
teriler izole edilebilmektedir. Tüm bu faktörler dil pasını, ha-
lasyonu azınlıkta iken, kötü ağız hijyeni sonucu;
litozise yol açan bileşiklerin oluşumu açısından ideal bir mik-
- Porphyromonas gingivalis roortam haline getirmektedir (2).
- Tannerella forsythia Azalmış tükürük akımı, ağzın kendi kendini temizleme meka-
- Prevotella intermedia nizmasının ortadan kalkmasına ve ağız florasının, gr (-)’e doğ-
ru kaymasına neden olur ve ağız kokusu oluşur. Ağız kurulu-
- Prevotella nigrescens
ğuna yol açmak suretiyle ağız kokusuna sebep olabilen ve
- Treponema denticola Tablo 1’de bahsedilen sebepler arasında ilaçlar da yer almak-
- Bacteriodes forsythus gibi periodontal patojenlerin sayı- tadır. İlaçlar içinde en çok kemoterapötikler, antihistaminik-
sında ve USB miktarında artış gözlenmiştir (25). ler, antidepresanlar, antipsikotikler, antihipertansifler, antiko-
linerjikler, diüretikler ve narkotikler ağız kokmasına yol aç-
Halitozise yol açan başlıca uçucu sülfür bileşikleri; hidrojen maktadırlar (13).
sülfit (H2S), metil merkaptan (CH3S4) ve dimetil sülfit’tir
(C2H6S). Bu bileşikler; sistein ve metionin gibi aminoasitlerin Candida albicans, normal florada yüksek oranda bulunur. Çe-
parçalanması sonucu ortama salınırlar (26). Tablo 2’de ağızda şitli lokal ve sistemik etkenlerle doku içine invaze olarak has-
bulunan bakterilerce üretilen maddeler ve bunlara ait koku talık oluşturur (özellikle immünsüprese kişilerde ve uzun sü-
reli antibiyotik kullananlarda). Candidal enfeksiyonlar, bozuk
tipleri görülmektedir.
tatlı ve çürük meyve kokusu benzeri kokulara sebep olurlar.
Kötü ağız hijyeni nedeniyle dişler üzerinde kalan gıda artıkla-
Oral kavitenin benign veya malign tümörlerinde görülebilen
rının veya tedavi gerektiren çürüklerin, dental apselerin, ağız
ağız kokusunun nedeni; sekonder enfeksiyonlar, nekrotik
kokusuna yol açtıkları bilinmektedir. Periodontal dokularda
dokular, kanamalar ve gıda artıklarının çürüme ve gaz oluşu-
görülen doku yıkımları, ülserasyon ve nekrozlar, gr (-) bakte-
muna yol açmasıdır.
riler için uygun besi alanlarıdır (11).
Burun ve paranazal sinüs hastalıkları, halitozis sebepleri için-
de %5’lik bir paya sahiptirler. Bu hastalıklar, enflamasyon ve
Tablo 2. A¤›zda bulunan bakterilerce üretilen mad- artmış mukus sekresyonuna yol açarak, ağız kokusu sebebi
deler ve kokular› olabilirler (postnazal akıntı). Nazal obstrüksiyon da ağız solu-
Madde ad› Koku tipi numuna yol açarak, ağız hijyenini bozabilir (14).
Hidrojen sülfit Çürük yumurta kokusu
Burunda veya orofarinkste mevcut yabancı cisimler; enfla-
Metil merkaptan Feçes kokusu
masyona, sekonder enfeksiyon ve nefeste kötü kokuya sebep
Skatole Feçes kokusu
olabilmektedir. Birçok yabancı cisim kazara burun içine kaç-
Cadaverin Lefl kokusu
mış ve uzun süre ihmal edilip kalmış olabilir. Özellikle çocuk-
Putresin Çürümüfl et kokusu
lar ve zihinsel engelli hastaların değerlendirilmesinde yaban-
‹sovalerik asit Terli ayak kokusu
cı cisimler unutulmamalıdır.
Gastrointestinal sistemin herhangi bir yerinde pıhtı ya da ka- Bazı parazit ve larvaları (Ascaris lymbricoides, Trichuris tric-
nın mevcudiyeti, kanın bozulmasına bağlı olarak halitozise hura) akciğerlerden geçerler ve enfeksiyona yol açarlar. Pa-
yol açabilir. Öyleyse GİS kanamasına yol açan tüm durumlar- razitozlar bağırsaktaki gaz miktarını artırırlar. A.B.D.’de yapı-
da halitozis ortaya çıkabilmektedir (35). lan bir çalışmada halitozisli çocuklarda paraziter enfestasyon
oranı %19 olarak bulunmuştur (1). Bir başka çalışmada ise
Peptik ülser etyopatogenezinde önemli bir role sahip olan parazitozlu 28 çocuğun %64’ünde mabendazol tedavisi ile
Helikobacter pilori (Hp)’nin de ağız kokusuna sebep olabi- halitozis kaybolmuştur (36).
leceği tartışılmaktadır. Ancak bu konu halen netlik kazanma-
mıştır. Hp, USB üretimini artırabilmektedir. Bir çalışmada Tablo 1’de halitozise yol açan çeşitli sistemik hastalıklar bildi-
Hp’nin glossit ve halitozisle ilişkili olduğu bildirilmiştir. Bir di- rilmiştir. Bazı sistemik hastalıklardan ortaya çıkan ağız koku-
ğer çalışmada ise halitozisi olan 75 hasta ve halitozisi olma- sunun özellikleri de Tablo 3’de yer almaktadır.
yan 251 non-dispeptik hasta arasında Hp bakımından fark Trimetilaminüri; karaciğerde trametilaminoksit sentezi esna-
bulunmamıştır (17-19). Hp eradikasyon tedavisi verilenlerin sında ortaya çıkan metabolik bir bozukluktur (4). Asıl sebebi,
yaklaşık olarak %50-60 kadarında, halitozisin azaldığı bildiril- flavinin azlığı ya da yokluğudur ki bu durumda da ağır bir ba-
miştir (27,28). Serin ve arkadaşlarının çalışmasında (32), Hp lık kokusu şeklinde, halitozis ortaya çıkar.
GG 203
Diyabetes mellitus, keton cisimciklerin birikimine ve solu- de güvendikleri bir aile üyesini ya da arkadaşını da götürme-
numla atılmasına yol açar. Bu koku tipik bir koku olup, ase- lidirler. Eşlik eden kişi, kokunun gerçekten fark edilip edil-
ton kokusunu andırır. Ayrıca diyabet ve diğer insülin direnci- mediğini, yoğunluğunu ve tedavi sonrası iyileşme durumunu
ne yol açan durumlarda vücut sekresyonlarında, başta tükü- hekime anlatmalıdır.
rük olmak üzere azalma görülür ki, bu ağız kuruluğu da hali- Halitozis bazı günler daha belirgin olabilir, hatta gün içinde
tozise katkıda bulunur (35). bile değişiklikler gösterebilir. Bu durum akılda bulundurul-
Vücudun herhangi bir yerindeki tümöral lezyonlarda ise nek- malıdır.
rotik proçese bağlı olarak oluşan uçucu gazların soluk havası Hekime gidecek olan hasta; randevu saatinden en az 3 saat
ile atılması sonucu, kötü ağız kokusu ortaya çıkar (4). önce yeme içmeyi kesmeli, sakız vb. şeyler çiğnememeli, diş
Özellikle over kanserlerinde ve diğer bazı malignitelerin (ma- temizliği yapmamalı, sigarayı en az 1 gün önceden bırakmalı-
lign melanoma, akciğer kanseri, meme kanseri) erken tanı- dır. Hasta ağız gargarası, parfüm, deodorant, dudak boyası
sında eğitilmiş köpeklerden ve elektronik burunlardan fayda- kullanmamalı, son 1 ay içinde antibiyotik kullanmamış olma-
lanarak yapılmış olan çalışmalar (47-51) mevcut olup, bu ko- lıdır. Çünkü, antibiyotikler genellikle geçici de olsa ağız koku-
nu daha çok araştırılmaya ve irdelenmeye muhtaçtır. sunu, bakterileri yok etmek suretiyle giderilirler (6). Hasta-
nın değerlendirilmesinde ayrıntılı bir anamnezin büyük öne-
İçeriğinde nitrat, kloral hidrat, iodin ve alkol bulunan ilaçlar,
mi vardır.
ağız kokusu ve tat alma bozukluklarına yol açabilirler. Ayrıca
antihistaminikler, antipsikotikler, antidepresanlar, omepra- Hastadan ve yakınından kokunun durumu hakkında bilgi al-
zol, antihipertansifler, antikolinerjikler, diüretikler ve narko- dıktan sonra, ağız kokusuna yol açabilecek problemlere ilişkin
tik grubu ilaçlar da ağız kuruluğuna yol açabilirler. sorular, en muhtemel sebeplerden başlanarak sorulmalıdır.
Stres altındaki bireylerde tükürük sekresyonundaki azalmay- Hastanın ağız hijyenini ne şekilde, ne sıklıkla uyguladığı, bes-
la beraber, dolaylı olarak halitozis ortaya çıkabilir. Ayrıca stre- lenme alışkanlıkları (diyet içeriği, alkol, sigara ve diğer odori-
sin ağız ve diş sağlığını da olumsuz etkilediği bilinmektedir. feröz gıdaların tüketimi), ağız-burun-boğazla ilgili hastalıkla-
ra ilişkin semptomlar, ilaç alışkanlığı, eşlik eden tanısı konul-
Bazı hastalar başkalarının fark etmediği ağız kokusundan şi-
muş hastalıklar, akciğer, özofagus ve mide ile ilişkili semp-
kayetçi olabilirler (halitofobi). Bazen bu inanç o kadar kuv-
tomlar, geçirilmiş otolaringolojik cerrahi ve özellikle çocuk-
vetli olur ki, hayatlarını olumsuz yönde etkiler, depressif bir
larda ve mental retardasyonu olanlarda, yabancı cisim yutul-
hal alırlar ve hatta intiharı bile düşünürler. Bu hayali halitozis,
ması ya da buruna sokulup sokulmadığı soruşturulmalıdır.
“olfactory reference sendrom” adı verilen psikiyatrik bir du-
rumdur ve hasta kendisinden kaynaklı kötü bir koku olduğu- II. FİZİK MUAYENE
na inanmaktadır (21). Ancak bu olgularda, bir kemosensorial Fizyolojik halitozis ve halitofobi ekarte edildikten sonra, fizik
disfonksiyon olduğu ve bu hastaların, kokuya neden olan muayeneye geçilir. Çok dikkatli bir oral ve otolaringolojik
USB’leri (eşik değerler altında bile olsalar) kolayca algılayabil- muayene yapılır. Ağız kokusunun nedeninin, %90 oranında
dikleri ileri sürülmektedir (24). Bu hastalar; asosyaldirler, ağız içinden kaynaklandığı düşünüldüğünde, muayenenin
toplum içine girmeye çekinirler, devamlı olarak bu hayali ko- önemi daha da artar. Özellikle subgingival ve proksimal böl-
kuyu giderecek bir takım faaliyetlerde bulunurlar. Genellikle gede önemlidir. Kenarlar, sarkmalar, sızdıran kaplamalar ve
ağızları kapalıdır. Bu durum intihara bile yol açabilen tedavi- periodontal cepler, çürümeye neden olan anaerobik bakteri-
si zor bir sorundur, kadınlarda daha sık görülür. yel aktivite açısından primer bölgelerdir. Protezler ve damak-
larla temas yerleri incelenmelidir.
HALİTOZİSLİ HASTAYA YAKLAŞIM
Oral hijyeni ve diş sağlığı iyi, sağlıklı periodontinumu olanlar-
I. ANAMNEZ
da, her ne kadar dil sırtının ön kısmı genellikle iyi koksa da,
Ağız kokusundan yakınan kişiler, bu sorunlarını çok kere ob- kokunun asıl nedeni, dilin arka kısmı, yani dil kökü olabilir.
jektif olarak değerlendirmede zorluk çekerler. Bu yüzden bu Bu bölge dil basacağı ile kazınarak incelenebilir. Çoğu olguda
tür hastalar bu sorun için hekime giderlerken, beraberlerin- dil basacağında sarımsı bir materyal birikir. Bu materyal ge-
GG 205
2. Kimyasal dedeksiyon yöntemleri bir tripsin substratı olan BANA ile muamele edilince, renkli
bir bileşik olan arginin hidrolaz enzimini açığa çıkarırlar. Böy-
a) Gaz kromatografisi: 1970’li yıllarda Tonzetich ve arka-
lece bakteri varlığı kanıtlanır. Pozitif BANA testi ile halitozis
daşları tarafından geliştirilen bir yöntemdir (39). Ekspire edi-
arasında istatistiki anlamlılık vardır. Bu test, 5-10 dk.süren bir
len havadaki uçucu sülfür bileşiklerinin ölçümü için oldukça
yöntem ile (BANA Test, Ora Tec, Manassas, VA/USA), muaye-
hassas fotometrik dedektörler içeren bir cihaz geliştirilmiştir.
ne koltuğunda bile yapılabilecek hale gelmiştir (1,2).
Bu cihazın kullanımı için özel bir personel gerekmektedir, ay-
rıca uğraştırıcı ve pahalı bir yöntemdir. Bu yüzden klinik pra- Yukarıda anlatılan yöntemlere rağmen, klinisyenler değişik
tikte yer bulamamıştır. kokuları ayırt etmek için hala burunlarına güvenirler. Bu ko-
kular arasında genellikle periodontal cep ve interdental cep-
b) Halimeter: 1991’de Rosenberg ve arkadaşları tarafından
lerden kaynaklanan periodontal tip koku; dil kökünden ge-
geliştirilip, literatüre sunulmuştur (40). Bu cihaz soluk hava-
len koku, protez kokusu, karakteristik nazal koku ve sigara
sındaki sülfür içeriklerini saptamakta ve halitozisin tanı ve te- içenlerin ağız kokusu yer alır. Çalışma ve tecrübeyle, bu ko-
davisinde önemli rol oynamaktadır (Interscan Corp, Chats- kular değişik kombinasyonlarda bile olsa ayırt edilebilir.
worth CA/USA). Ağız kokusuna yol açan gaz komponentleri-
ni, milyarda bir hasasiyetle (parts per billion) cinsinden sap- Halitozisli bir kişinin müracaat edeceği ilk yer, diş hekimi ve
tamaktadır. Ucuz olması, taşınabilirliği ve kullanımının kolay mümkünse oral diagnoz uzmanı olmalıdır. Anamnez, muaye-
oluşu avantajlarıdır. Ancak uçucu sülfür bileşiklerini, spesifik ne ve ağız kokusu ölçümlerinden sonra şayet ağız içinde ko-
olarak ayırt edememesi, en önemli dezavantajıdır (2). kuya neden olan bir olay yoksa, etyolojiyi aydınlatmak için
diş hekimi, hastayı diğer branşlarla da konsülte etmelidir.
c) Koku sensörleri (elektronik burun): Halitozisi değer- Bunlar arasında sırasıyla KBB, göğüs hastalıkları, diyet bölü-
lendirmek için son dönemlerde geliştirilen bir aygıttır. Ta- mü, gastroenteroloji önceliklidir. Gerekirse romatoloji, en-
nımlanamayan uçucu gazların klasifikasyonunda kullanılmak dokrinoloji, hematoloji konsültasyonları da istenmelidir. Bu
üzere tasarlanmıştır. Dragonieri ve arkadaşlarının çalışmasın- branşlar yoksa iç hastalıkları konsültasyonu yapılabilir. Gere-
da (44), 13 malign plevral mezotelyomalı hastanın, soluk ha- ken olgularda psikiyatri konsültasyonu da istenmelidir.
vasındaki uçucu organik bileşikleri, ayırt eden bir elektronik
Ağız dışında, halitozisi araştırmak için kullanılan tetkiklerin
burun (Cyranase 320) kullanılarak, bu cihazın tanı değeri test
bazıları şunlardır: Tam kan sayımı, sedimentasyon, rutin bi-
edilmiş ve kontrol grubuyla kıyaslandığında bu cihazın ma-
yokimya analizi, tam idrar, akciğer grafisi, Water’s grafisi, in-
lign plevral mezotelyoma için diagnostik değerinin yüksek
ternal nazofaringeal grafi, siyalografi, boğaz kültürü, üst GİS
olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Başka malignitelerde de fay- endoskopisi, Hp testleri, gerekirse bilgisayarlı tomografi (pa-
dalı bulunmuştur (47). ranazal, nazofarenks, toraks).
Tanaka ve arkadaşları, halitozisi organoleptik testle saptan- Halitozisli hastaya yaklaşım özetini içeren algoritma Şekil
mış 49 hasta ve 29 sağlıklı kontrol grubunda elektronik bur- 1’de gösterilmiştir.
nu kullanarak yaptıkları araştırmada, bu cihazın halitozisin
klinik değerlendirilmesinde faydalı olabileceği sonucuna var- TEDAVİ
mışlardır (45).
Yukarıda bahsedilen araştırmalar sonucunda halitozisin sebe-
d) BANA (Benzoly-DL-Arginine-Naphtylamide) testi: bi bulunursa, öncelikle sebep ortadan kaldırılmalıdır. Tanı ve
Bu test aslında bir ayıraç kartıdır. Tükürük örnekleri veya di- tedavi kriterlerine tam olarak uyulduğunda, başarı oranı %91
lin kazınması sonrasında elde edilen depozitler üzerine uy- olarak bildirilmiştir (4). Halitozis tedavisinde başarıya ulaşa-
gulanan bir bantta oluşan renk değişikliklerine bağlı olarak, bilmek için;
ağız kokusuna yol açan mikroorganizmaların ve ürettikleri - Bakteri yükünü azaltmak,
enzimlerin ortamda bulunup bulunmadığını göstermektedir.
Özellikle Treponema denticola, Porphyromonas gingivalis - Koku yapıcı gıdaların alımını azaltmak,
ve Bacteriodes forsythus gibi başlıca üç bakterinin saptanma- - USB’nin uçucu olmayan bileşiklere dönüşünü sağlamak
sı önemlidir. Proteolitik bu bakteriler, organizmada sentetik ve kötü kokuyu maskelemek, gerekmektedir.
Anamnez
Organoleptik testler
Halimeter
Bana test
Gastroskopi
Miyazaki ve arkadaşları, halitozisin terapötik yaklaşımı için düzenli temizlenmesi, çürük dişlerin tedavisi, gerekiyor-
halitozisi 5 kategoriye ayırıp, bunlara karşılık gelen tedavi sa çekimi, gingival hastalıkların tedavisi ve oral hijyen ku-
önerilerini belirlemişlerdir (Tablo 5) (41). rallarının uygulanması ile (yemek sonrası dil ve dişlerin
fırçalanması, yatmadan önce diş ipi de kullanılması, oral
Fizyolojik halitoziste kategori 1, oral patolojik halitoziste kate-
gargaraların kullanımı) ağız kokusunu ortadan kaldırabi-
gori 1 ve 2, pseudohalitoziste kategori 1 ve 4, ağız dışı patolo-
lir. Bazı diş hekimleri periodontitin önlenmesi ve tedavi-
jik halitoziste kategori 3, halitofobide kategori 5 geçerlidir.
sinde E ve C vitamini, selenyum, koenzim Q10 ve folik
Genel Öneriler asit önerirler (1).
- Patolojik olan ve olmayan ağız kokusu, genellikle patolo- - Diş hekimi tarafından aksi söylenmedikçe, protezler ge-
jik durumun ortadan kaldırılması ve oral hijyenin sağlan- celeri antiseptik bir solüsyonda bekletilmeli, köprülerin
ması ile düzelir. Periodontal ceplerin yok edilmesi, gıda alt yüzü, günde en az bir kez, ara yüz fırçası ile temizlen-
birikimine yol açan yerlerin düzeltilmesi, diş taşlarının melidir.
GG 207
Tablo 5. Tedavi ihtiyaçlar›na göre halitozis kategorizasyonu
Kategori Tan›mlama
1 Halitozis hakk›nda hastan›n bilgilendirilmesi ve oral hijyenin sa¤lanmas› için e¤itim verilmesi
2 Oral profilaksi, profesyonel a¤›z temizli¤i ve baflta periodontal hastal›klar olmak üzere oral hastal›klar›n tedavisi
3 Hastan›n gerekli görülen t›p uzmanlar› ile konsülte edilmesi
4 Hastaya muayene bulgular›n›n izah edilmesi, daha ileri seviyede profesyonel öneriler ve e¤itim verilmesi ve hastan›n
güven duymas›n›n sa¤lanmas›
5 Hastan›n psikologa veya psikiyatriste gönderilmesi
- Dilin mekanik temizliği, günlük yapılan oral hijyen işlem- maları azaltarak, ağız kokusunu azaltır. Antibiyotik bırakıl-
leri ve ağız kokusunun tedavisi açısından önemlidir. Dil dıktan sonra ağız kokusu tekrarlar. Faydası kısa süreli oldu-
sırtı, yumuşak kıl demetli fırça ile, dili tahriş etmeden na- ğundan, yan etki profilleri ve maliyet kavramı da göz önüne
zikçe fırçalanmalıdır. Genellikle 5-15 fırça darbesi yeterli- alındığında, bazı özel durumlar dışında önerilmemektedir.
dir. Dil temizliği için özel olarak hazırlanmış dil kazıyıcıla- - Hastanın her ne maksatla olursa olsun, kullandığı tüm
rı da vardır. Araştırmalara göre daha ilk dil fırçalanmasın- ilaçlar gözden geçirilmeli ve özellikle ağız kuruluğuna yol
dan sonra, dildeki pas tabakasının büyük bir kısmı kaldı- açanlar değiştirilmelidir.
rılmakta ve bakterilerin sayısı önemli derecede azalmak-
tadır. Dil kokusunu önlemek için, dilin en çok kokan, Ağız gargaraları
ama en zor ulaşılabilen bölümünün arka kısmı olduğu - Ağızdaki mikroorganizmaları azaltmak ve/veya USB’yi
unutulmadan, nazik ve etkili bir biçimde fırçalamalıdır. nötralize etmek, böylece kokuyu gidermek maksadıyla
Ciddi öğürtü refleksi olan hastalar bile, birkaç gün içinde çok sayıda preparat kullanılmaktadır (43).
alışmaktadırlar. Dişlerin fırçalanması ağız kokusunu %25, - Ağız solüsyonları ve gargaralar için en ideal kullanım za-
dilin temizlenmesi %75, her ikisinin birlikte uygulanması, manı yatmadan öncedir. Bunun sebebi, tükürük aktivite-
%85 oranında azaltmaktadır (1,42). Dili fırçalarken, diş sinin ve yıkama işleminin uyku sırasında azalması sebe-
macunu kullanılması fayda oranını artırır. biyle solüsyon ve gargara artıklarının ağızda daha uzun
- Ağız kuruluğuna mani olmak için, kısa aralıklarla sık sık süre kalarak etki göstermesidir.
su içilmelidir. - İçeriğinde alkol bulunduran solüsyonlar ve gargaraların
- Yemeklerden sonra şekersiz, naneli, karanfilli sakızlar kullanımı önerilmemektedir. Neden olarak alkol, dokula-
önerilebilir. Sakız çiğnemek, sadece tükürük miktarını ar- rın dehidrate olmasını sağlamakta ve tedavi edilmek iste-
tırmakla kalmaz, dil ve yanak hareketleri ile de bakteri sa- nen ağız kokusu daha da kötüye gidebilmektedir.
yısının azalmasına yardımcı olur. Sakız, gıda artıklarının - %0.2’lik klorheksidin (geniş spektrumlu antimikrobiyal)
taşınması ve uzaklaştırılması ile oral kavitenin temizlen- içerikli gargaraların ekspirasyon havasındaki USB’yi orga-
mesini sağlar. Uzakdoğu’da Antep fıstığı ağacının sakızı noleptik ve kimyasal ölçümlerde %50 oranında azalttığı
çiğnenerek ağız kokusu azaltılmaktadır. Temporomandi- gösterilmiştir (43). Bu ilaç, tedavide altın standart garga-
büler eklemi aşındırmamak için, bir kerede çiğneme sü- ra olmakla birlikte bazı yan etkileri olabilmektedir (tat al-
resi 15 dakikayı aşmamalıdır (1). ma bozukluğu, dilde yanma hissi, gingival ağrı).
- Sigara ve alkol yasaklanmalı, baharatlar, çay-kahve ve süt - Esansiyel yağlar: Thymol, mentol, eucolyptol ve metil sa-
tüketimi de azaltılmalıdır. lisilatın hidro-alkol solüsyonları kullanılmaktadır.
- Odoriferöz gıdalardan mümkün olduğunca uzak durul- - Triclosan: Anti-USB etki gösterir.
malıdır.
- Cetylpyridinium chloride: Zayıf etkilidir.
- Fiber tüketilmeli, sağlıklı bir kahvaltı ihmal edilmemelidir. - Çinko: USB prekürsörlerinin thiol gruplarını okside ede-
- Antibiyotik kullanımı, ağızdaki USB üreten mikroorganiz- rek etkilidir.
GG 209
KAYNAKLAR
1. Güngör A, Cıncık H, Çekin E, Cunda H. Ağız kokusu, GATA Ayın Kitabı, 24. Falcão DP, Vieira CN, Batista de Amorim RF. Breaking paradigms: a new
66; 2005, GATA Basımevi. definition for halitosis in the context of pseudo-halitosis and halitopho-
2. Birkent H, Şölen H. Halitozis. Türkiye Klinikleri J Surg Med Sci, 2005 / bia. J Breath Res 2012;6:017105.
1 (11). 25. Tanaka M, Yamamoto Y, Kubaniwa M, et al. Contribution of periodon-
3. Köşger HH, Yeler H. Halitozis. Cumhuriyet Üniversitesi Diş Hekimliği tal pathogens on tongue dorsa analyzed with real time PCR to oral ma-
Fakültesi Dergisi; 2003;6:2. lodor. Microbec Infect 2004;6:1078-83.
4. Dal Rio AC, Nicola EM, Teixeira AR. Halitosis-an assessment protocol 26. Amano S, Kashimune S, Kurihara E, et al. The assesment of menthyl
proposal. Braz J Otorhinolaryngol 2007;73:835-42. mercaptan, an important clinical marker for the diagnosis of oral malo-
5. Cortelli JR, Barbarosa M, Westphal M. Halitosis: a review of associated dor. J Dent 2004;32;555-9.
factors and therapeutic approach. Braz Oral Res 2008;22(Supp 1):44- 27. Hashi K, Yamano Y, Mitsunaga A, et al. Gastrointestinal diseases and ha-
54. litosis: association of gastric Helicobacter pylori infection. Int Dent J
6. Rosenberg M. Bad breath. Up To Date 2012; 20.3. 2002;52(Suppl3):207-11.
7. Miyazaki H, Sahao S, Katoh Y, Takehora T. Correlation between volati- 28. Lee H, Kho HS, Chong JW, et al. Volatile sulfur compaints produced by
le sulphur compaunds and certain oral health measurements in the ge- Helicobacter pylori. J Clin Gastroenterol 2006;40:421-6.
neral population. J Periodontol 1995;66;679-84. 29. Kasap E, Zeybel M, Yüceyar H. Halitosis (Ağız Kokusu). Güncel Gastro-
8. Liu XN, Shinada K, Chan XC, et al. Oral malodor-related parameters in enteroloji 2009;13:72-6.
the Chinese general population. J Clin Periodontol 2006;33;31-6. 30. Mc Namara TF, Alexander JF, Lee M. The role of microorganisms in the
9. Al-Ansari JM, Boodai H, Al-Sumait N, et al. Factors associated with self- production of oral malodur. Oral Surg Oral Med Oral Pathol 1972;34:41-
reported halitozis in Kuwaiti paintens. J Dent 2006;34;444-9. 8.
10. Pratten J, Pasu M, Jackson G, et al. Modelling oral malodour in a longi- 31. Yaegaki K, Sanada K. Biochemical and clinical factors influencing oral
tudinal study. Arch Oral Biol 2003;48:737-43. malodor in periodontol patients. J Periodontol 1992;63:783-9.
11. LiebanaJ, Castillo AM, Alvarez M. Periodontal diseases: Microbiological 32. Kaizu T, Tsunoda M, Aoki H, Kimura K. Analysis of volatile sulphur com-
considerations. Med Oral Patol Oral Cir Bucal 2004;(9 Suppl):32-91, 75- pounds in mouth air by gas chromatography. Bull Tokyo Dent Coll
82. 1978;19:43-52.
12. Pedrazzi V, Sato S, de Mattos Mda G, et al. Tongue-cleanary methods: a 33. Serin E, Gümürdülü Y, Kayaselçuk F, et al. Halitosis in patients with He-
comparative clinical trial employing a tootbrush and a tongue scraper. licobacter pylori-positive non-ulcer dyspepsia; an indication for eradi-
J Periodontol 2004;75:1009-12. cation therapy? Eur J Intern Med 2003;14:45-8.
13. Astor FC, Hanft KL, Cloron JO. Xerostomia: a prevalent condition in the 34. Marshall B, Howat AJ, Wright PA. Oral fluid antibody detection in the di-
elderly. Ear Nose Throat J 1999;78:476-9. agnosis of Helicobacter pylori infection. J Med Microbiol 1999;48:1043-
14. Lanza DC. Diagnosis of chronic rhinosinusitis. Ann Otol Rhinol Lary- 6.
ngol Suppl 2004;93:10-4. 35. Van Steenberghe D. Breath malodor a step-by-step approach. Quintes-
15. Darrow DH, Siemens C. Indications for tonsillectomy and adenoidec- sence Books 1st ed. Copenhagen 2004.
tomy. Laryngoscope 2002;112(8 Ptz Suppl 100):6-10. 36. Rocha EM, Carvalho CR, Saad MJ, Velloso LA. The influence of ageing
16. De Vault KR. Should upper gastrointestinal endoscopy to part of the on the insülin signalling system in rat lacrimal and salivary glands. Acta
evaluation for supraesophageal symptoms of GERD? Am J Gastroente- Ophthalmol Scand 2003;81:639-45.
rol 2004;99:1427-9. 37. Ermis B, Aslan T, Beder L, Unalacak M. A randomized placebo control-
17. Kinberg S, Stein M, Zion N, Shaoul R. The gastrointestinal aspects of ha- led trial of mebendazole for halitosis. Arch Pediatr Adolesc Med
litosis. Can J Gastroenterol 2010;24:552-6. 2002;156:995-6.
18. Adler I, Denninghoff VC, Alvarez MI, et al. Helicobacter pylori associa- 38. Greenman J, Duffield J, Spencer P, et al. Study on the organoleptic in-
ted with glossitis and halitosis. Helicobacter 2005;10:312-7. tensity scale for measuring oral malodor. J Dent Res 2004;83:81-5.
19. Suzuki N, Yoneda M, Naito T, et al. Detection of Helicobacter pylori 39. Tonzetich J. Production and origin of oral malodor: A review of mecha-
DNA in the saliva of patients complaining of halitosis. J Med Microbiol nisms and methods of analysis. J Periodontol 1977;48:13-20.
2008;57:1553-9. 40. Rosenberg M, Kulkarni GV, Bosy A, McCulloch CA. Reproducibility and
20. Van den Velde S, Nevens F, Van Hee P, et al. GC-MS analysis of breath sensitivity of oral malodor measurements with a portable sulphide mo-
odor compounds in liver patients. J Chromatogr B Analyt Technol Bio- nitor. J Dent Res 1991;70:1436-40.
med Life Sci 2008;875:344-8. 41. Miyazaki H, Arao M, Okamura K. Tentative classification of halitosis pa-
21. Phillips KA, Menard W. Olfactory reference syndrome: demographic tients and its treatment needs. Niigata Dent J 1999; 29:11-5.
and clinical features of imagined body odor. Gen Hosp Psychiatry 42. Pedrazzi V, Sato S, de Mattos Mda G, et al. Tongue cleaning methods a
2011;33:398-406. comperative clinical trial employing a tootbrush and a tongue scraper.
22. Attia EL, Marshall KG. Halitosis. Can Med Assoc J 1982;126:1281-5. J Periodontol 2004;75:1009-12.
23. Kida IA, Manyori C, Masalu JR. Prevalance and correlates of perceived 43. Sreenivasan PK, Gittins E. Effects of low dose chlorhexidine mouthrin-
oral malodor among adolescents in Temeke district, Dar es Salaam. East ses on oral bacteria and salivary microflora including those producing
Afr J Public Health 2010;7:49-53. hydrogen sulfide. Oral Microbiol Immunol 2004;19:309-13.
GG 211
spadis