You are on page 1of 16

_____________________________________________________________________________________

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 194-209

Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date Yayınlanma Tarihi / The Published Date
01.08.2016 12.10.2016

Dr. Burcu ŞENTÜRK


Ege Üniversitesi, İİBF, Işletme Bölümü
burcusentrk@gmail.com

TÜRKİYE’DE KADIN EMEĞİNE GENEL BİR BAKIŞ


Öz
Kadınları toplumsal hayatta güçlendirmek, özellikle de istihdamda kadın erkek
eşitliğinin sağlanması adına ülkeler ve kurumlar toplumsal cinsiyet eşitliğine dair
hedefler koymaktadır. Türkiye’de de gerek kamu ve özel kurumlarda gerekse
toplumsal hayatta cinsler arasındaki eşitliğin sağlanabilmesi yolunda çeşitli
kurumlar hedefler koymakta, yapılar geliştirmekte, özellikle kadınların istihdam
edilmesi ve işgücüne katılımlarının arttırılması için politikalar yapılmaktadır. Bu
çalışma Türkiye’deki emek piyasasının cinsiyetli yapısından yola çıkarak kadın
emeğinin görünüm biçimlerini tartışacak, politika yapıcılara yönelik çeşitli öneriler
getirmeye çalışacaktır. Çalışma kapsamında ücretli emek ve ücretsiz emek
arasındaki ilişkiye, kadın ve erkeklerin zaman kullanım biçimlerine, eğitimin emek
piyasası üzerindeki etkisine ve cinsiyete dayalı iş bölümüne değinilecektir.
Anahtar kelimeler: Kadın Emeği, İstihdam, İş Gücü.
Türkiye’de Kadın Emeğine Genel Bir Bakış

A GENERAL VIEW ON WOMEN’S LABOUR IN TURKEY


Abstract
States and institutions set agandas about gender equality in order to achieve men
and women equality in employment and empower women in social life. In Turkey
various institutions and public and private organizations set goals and engender
structures to ensure gender equality in social life and make policiesparticularly for
employment of women and their participation ot work force. Starting from the
gendered structure of the labour market in Turkey, this study will discuss the
features of women labour and attempts to bring in policy suggestions for policy
makers. In the context of this study, the relation between paid work and unpaid
work, time use of women and men, the affect of education on labour market and
gender based labour division will be mentioned.
Keywords: Female Labour, Employment, Labour Force.

Giriş
Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) verilerine göre günümüzde Türkiye’de
istihdama katılan kadın oranı 2016 yılı itibariyle %31’dir. Diğer ülkelerle 195
kıyaslandığında Türkiye’deki kadın istihdam oranının oldukça düşük olduğu
söylenebilir. Türkiye OECD ülkeleri arasında kadın istihdamının en düşük olduğu
ülkedir (OECD 2012). Türkiye’de kadınların %31’i istihdam edilirken, OECD
ülkelerinde kadın istihdam oranı ortalaması %57.2’dir. Kadın istihdamının da içinde
olduğu diğer küresel cinsiyet eşitliği verilerine göre de Türkiye’nin aşağı basamaklarda
yer aldığını görmek mümkündür. OECD ülkeleri arasında kadın istihdamının bu
durumuna ek olarak Türkiye, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) (2013)
tarafından hazırlanan insani gelişmişlik raporu Toplumsal Cinsiyet Eşitsizlik İndeksi’nde
187 ülke arasında 69. Sırada yer almakta yine benzer bir şekilde Dünya Ekonomik
Forumu 2013 Cinsiyet Ayrımcılığı Raporu’nda ise 136 ülke arasında 120. sırada yer
almaktadır. Bütün bunlar Türkiye’nin önünde cinsiyetler arası eşitsizliği kapatma, kadın
istihdamını arttırma ve kadına karşı şiddet ve ayrımcılığı bitirebilme mücadelesi
noktasında uzun bir süreç bulunduğuna işaret etmektedir.

Bu çalışmada Türkiye’de kadın emeğinin görünüm biçimleri üzerinde


durulacaktır. Yazı kapsamında kadınların çalıştıkları alanlar, sektörler ve çalışma
biçimleri tartışılmaya açılmakla birlikte kadınların istihdamının önündeki engeller de
analiz edilecektir.

Ücretli ve Ücretsiz Emek


Anaakım iktisadi terimler çerçevesinde çalışmak iktisadi bir değişim yaratmanın
bir parçası olarak ve piyasadaki değişim değeri üzerinden anlamlandırılır (Friedson
1990). Ancak değer yaratma anlamına gelen çalışmak bu kapsamdaki tanımlamalarla

The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 194-209
Türkiye’de Kadın Emeğine Genel Bir Bakış

sınırlanamaz zira piyasada değişim değeri olmayan, görünmeyen, katkısı hesaplanmayan


ya da katkısını hesaplayacak araçların henüz geliştirilmediği emek biçimleri vardır. Hane
içi emek dediğimiz ve aileyi fiziksel ve toplumsal olarak yeniden üreten emek biçimi bu
emek biçimlerinin başında gelmektedir.

Ücretli ve ücretsiz işin dünya genelinde cinsiyetlere dağılımına bakıldığında


kadınların zamanlarının önemli bir kısmının karşılığında hiçbir ücret almadıkları işlere
harcandığı erkeklerin ise kadınlara kıyasla zamanlarının çok az bir kısmını ücretsiz işlere
harcarken zamanlarının en önemli kısmını karşılığında ücret aldıkları işlere ayırdıkları
görülmektedir. Ücretli ve ücretsiz işin cinsiyetlere dağılımı ülkemizde de dünyadakine
benzer bir görünüm sergilemektedir. Ancak Türkiyeli kadınlar ve erkekler arasında
ücretli iş ve ücretsiz işe ayrılan zaman bakımından dünya ortalamasına göre büyük
farklılıklar olduğu görülmektedir. OECD ülkelerinin neredeyse hepsinde kadınlar en çok
yaptıkları iş olarak bakım işlerine erkeklerin en az iki katı zamanı harcamaktayken kadın
ve erkek arasında bu anlamda en büyük uçurum Japonya ve Türkiye’de görülmekte ve
bu ülkelerde kadınlar erkeklerin sırasıyla 6 ve 4 katı daha fazla zamanlarını bakım
işlerine harcamaktadırlar (OECD 2012 : 3).

Hane içi emek ev işleri, çocuk bakımı işgücü maliyetini düşürmesi, devleti sosyal
yatırım harcamalarından kurtarması, kadın ucuz işgücü olarak piyasada var etmesi ve
böylece kar oranlarının yüksek tutulması ve kar havuzunun büyümesine yol açarak
196
birikim sürecini hızlandırması ölçüsünde iktisadi açıdan büyük önem taşır (Toksöz
2011). Türkiye piyasa şartlarına göre yapılan hesaplamalar, ev kadınları ev içi emekleri
için ücret alsa örneğin yemek, temizlik, eşe, çocuğa, komşuya, arkadaşa psikolojik
danışmanlık, çocuk bakımı) için aylık 15 bin 840 TL; Haftalık olarak yapılan ütü,
çamaşır, ikram hazırlama, eğitim gibi işlerden aylık 827 TL ödenmesi gerektiğini
göstermektedir (TUIK 2014). Tüm bu işler karşılığında para alınmayan ve
yapılmadığında görünen işlerdir ve görünmeyen emek olarak adlandırılır. Anketler
sonucu hane içi ödenmeyen emeğin ülkelerin GSYH ‘sinde %20-%60 arasında bir artış
sağladığı açığa çıkmıştır (Toksöz 2011). Benzer bir şekilde Kasnakoğlu ve Dayıoğlu’nun
yaptığı bir çalışma (2002: 73-96), hane içi üretim değerinin gayrîsafi millî hâsıla
içerisindeki payının kullanılan üç farklı hesaplama yöntemiyle %34 ile %52 arasında
değiştiğini ortaya koymuştur

Tablo 1. Türkiye’de Cinsiyetlere Göre Ücretli ve Ücretsiz Emeğe Ayrılan Günlük


Zaman

Ücretsiz İş (dakika) Ücretli İş (dakika) Toplam (dakika)


Kadın 376,7 123,6 500,3
Erkek 116.4 360.3 476,7
Kaynak: OECD Zaman Kullanım datalarından derlenmiştir,
https://www.oecd.org/gender/data/balancingpaidworkunpaidworkandleisure.htm

Emek piyasasında ücretli bir işte çalışan ve çalışmayan erkek ve kadınların zaman
kullanım farklılıklarına bakıldığında ise ücretli ve ücretsiz emeğin cinsiyetlere
dağılımına yönelik verileri zenginleştiren bir tablo karşımıza çıkmaktadır. Tablo 2’de
daha ayrıntılı görülebileceği üzere çalışmayan kadınlar çalışan kadınlara göre

The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 194-209
Türkiye’de Kadın Emeğine Genel Bir Bakış

beklenileceği üzere hane halkı ve ailenin bakımına daha çok vakit ayırırken çalışan
kadınlar da uykudan sonra en çok bu tür işlere vakit ayırmaktadırlar. Ücretli ve ücretsiz
emeğe ayrılan vaktin cinsiyetle yakından alakasını daha net gösteren nokta ise çalışan
kadın ve çalışmayan erkek arasında hane halkı ve aile bakımı işlerine ayrılan zaman
arasındaki derin farklılıktır. Çalışan kadınlar bu tür bakım işlerine gün içinde ortalama 3
saat 31 dakika ayırırken bu süre çalışmayan erkekler için 1 saat 5 dakikaya düşmektedir.
Çalışmayan kadınlardan farklı olarak çalışmayan erkeklerin uyku dışında en çok zaman
ayırdıkları faaliyet TV izleme, radyo ve müzik dinleme vb. gibi boş zaman
faaliyetleridir.

Çalışan Çalışmayan Çalışan Çalışmayan


Erkek Erkek Kadın Kadın
Yemek ve diğer kişisel bakım 02:45 02:53 02:37 02:47
İstihdam* 06:25 00:22 04:32 00:04
Eğitim 00:04 01:05 00:07 00:34
Hanehalkı ve aile bakımı 00:46 01:07 03:31 04:59
Gönüllü işler ve toplantılar 00:26 00:58 00:32 01:03
Sosyal yaşam ve eğlence 01:28 02:33 01:28 02:09
Spor ve doğa sporları 00:08 00:24 00:04 00:05
Hobiler ve oyunlar 00:19 00:43 00:08 00:08 197
TV izleme, radyo ve müzik
01:55 03:14 01:36 02:29
dinleme, vb..
Ulaşım ve belirlenmemiş zaman
01:29 01:08 01:05 00:40
kullanımı
Uyku 08:11 09:27 08:15 08:58
Toplam 24:00 24:00 24:00 24:00
Tablo 2: Kadın ve Erkeklerin Zaman Kullanımı

Kaynak, TUİK 2015, http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1009

*İstihdam faaliyeti başlığı işte geçirilen zamana ek olarak iş arama gibi istihdama ilişkin diğer faaliyetleri de
içermektedir. Bu doğrultuda çalışmayan kişilerin iş arama ile ilgili yaptıkları faaliyetler de burada
kapsanmaktadır.

Türkiye’deki zaman kullanım istatistikleri ve küresel ölçekte derlenmiş ücretli ve


ücretsiz emeğe ayrılan zamana dair veriler en temelde kadınların ücret getirmeyen işlerde
yoğunlaşırken erkeklerin karşılığında ücret verilmeyen işlere neredeyse hiç vakit
harcamadıklarını gösteriyor. Bu veriler ikinci olarak kadınların hane dışında gelir
getirici şekilde çalışmasının onları hane içindeki yeniden üretim işlerinden
kurtaramadığını ve yaşamlarına çifte iş yükü verdiğini gösteriyor.

Toplumsal Cinsiyet de tıpkı tüm toplumsal değerler, kurallar ya da genel yapıntılar


gibi, toplumsallaşma yoluyla yeniden üretilir ve kuşaktan kuşağa aktarılır.
Toplumsallaşma belli başlı fikirlere, duygulanımlara ilişkin davranış kalıplarının
oluşması, bir anlamda birey ile çevresinin işbirliğinin bir sonucudur. Cinsiyete dayalı iş
bölümü, toplumsallaşmanın temel uğraklarından birini teşkil etmektedir. Bu iş bölümü

The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 194-209
Türkiye’de Kadın Emeğine Genel Bir Bakış

ile birlikte iş tipleri ve alanları insan kategorilerine bölüştürülür ve belirli iş tipleri belirli
insan tipleri ile örtüşmeye, belirli işlerin belirli insan tipleri tarafından yapılması toplum
tarafından kanıksanmaya başlar. İş tiplerinin insan kategorilerine bölüştürülmesi ve bu
bölüşüm sonraki faaliyetleri de dönüştürebildiği noktada toplumsallaşır ve artık farklı
cinsler için farklı iş tipleri ve alanları belirlenir (Dedeoğlu 2000, Connell 1998: 141).
Cinsiyetçi iş bölümü hiç şüphe yok ki, cinsiyetin toplum içinde şekillendiği ilişkilerden
kaynaklanır ve vücut bulması tarihsel ve toplumsal dinamiklerle mümkündür (Kergoat
2009:10). Cinsiyetçi iş bölümü ile kadın ve erkeğin bulundukları iş alanları ve
faaliyetleri ve toplum içindeki fonksiyonları arasındaki derin farklılıklar doğalmış gibi
görünür (Fougeyrollas-Schwebel 2009:159). Bu “doğallıkta” erkekler üretim alanındaki
faaliyetlerde yer alırken kadınlar ise üretimi mümkün kılan yeniden üretim alanında ve
çoğunlukla karşılığı ölçülmeyen/alınmayan faaliyetlerde konumlanırlar. Kergoat’ın da
ifade ettiği gibi, cinsiyetçi iş bölümünün sonucu olarak farklı cinsiyetlerin farklı birincil
faaliyet alanları oluşur ve oluşan bu farklılıklar birbirlerine hiyerarşiktir ve bu hiyerarşi
içinde yüksek toplumsal artı değer taşıyan işleri kontrolleri altına alırlar (2009:10).

Toplumsal cinsiyetlendirilmiş iş bölümü gereği ‘’kadın işi’’ olarak kodlanan ev içi


emeğin karşılığında ücret verilmemesi çeşitli maliyetlerin azalmasını beraberinde getirir.
Kadınların ödenmeyen bu emekleri işverenlerin yanı sıra devlet hizmetlerini sübvanse
etmekte, sosyal devlet harcamalarını ve bu doğrultuda devletin bakım hizmetlerine
ayıracağı bütçenin daha düşük tutulmasına imkan sağlamaktadır. Yapılan çalışmalar 198
hane içi ödenmeyen emeğin ülkelerin GSYH ‘sinde %20-%60 arasında bir artış
sağladığını ortaya koymaktadır (Toksöz 2011). Aynı şekilde bu ücretsiz emek biçimi
makro düzeyde ücret fonunu azaltır ve kar havuzunun büyümesine yol açarak birikim
sürecini hızlandırır. Öte yandan erkeğin ücretin düşük tutulabilmesine de imkan verir ve
kadın ucuz işgücü olarak piyasada yer alır böylece kar oranları yüksek kalır.

Cinsiyete Dayalı İş Bölümü


Kadınlar ve erkeklerin eğitildikleri alanlar birbirlerinden farklılaştıkça farklı alanlarda ve
disiplinlerde ustalaşır, beceri kazanırlar. Bu durum farklı cinsiyetlerin farklı şekillerde
istihdam edilmelerini beraberinde getirir ve cinsiyete dayalı işbölümünün güçlü bir
kısıtlama sistemi olarak işlev görmesine sebep olur (Connell 1998:142). Cinsiyetçi iş
bölümü hane içindeki işleri kadınların doğal işiymiş gibi göstermenin ötesine geçer ve
ücretli işte çalışan kadınların da hane içindeki işlerin uzantısı olan işlerde
yoğunlaşmalarına, bu tür işlerin eğitiminin verildiği okullara devam etmesini beraberinde
getirir.

Yükseköğretimde yer alan kadın sayısının erkeklere kıyasla çok daha hızlı artış
gösterdiği yerlerde dahi kadınların yüksek eğitim alan tercihlerinin, erkeklerinkinden
farklı olmayı sürdürdüğü gözlemlenmektedir. Örneğin Türkiye yükseköğretiminde kadın
ve erkek öğrencilerin tercih ettikleri alanlara bakıldığında üretim alanıyla yakından
ilişkili olan faaliyet ve iş kollarına yönelik eğitimin verildiği üniversite bölümlerinde
daha çok erkek öğrenci yer alırken yeniden üretim ve bakım faaliyetlerine yönelik
eğitimin içerildiği bölümlerde ise daha fazla kadın öğrenci bulunması bu durumu
göstermektedir (Tablo 4).

The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 194-209
Türkiye’de Kadın Emeğine Genel Bir Bakış

TABLO 4. Cinsiyetlere Göre Üniversite Bölüm Tercihleri

ÜNİVERSİTE BÖLÜMLERİ KADIN ÖĞRENCİ ORANI(%)


Maden Mühendisliği 13,56
Makine Mühendisliği 11,13
Elektrik- Elektronik Mühendisliği 19,12
Okul Öncesi Eğitim 99,67
Hemşirelik 99,67
Ebelik 99,93
İlköğretim Öğretmenliği 62,04
Nakış Öğretmenliği 99,67
Teknik Meslekler Öğretmenliği1 1,89
Sosyal Hizmetler 71,67
Kaynak: ÖSYM 2013 verilerinden derlenmiştir

Kadınların ve erkeklerin farklı mesleklerin eğitimlerini almalarının yanı sıra iş


piyasalarının işleyişini etkileyen “iş kuyrukları” da kadın ve erkeklerin birbirlerinde
farklı iş ve sektörlerde yoğunlaşmalarını beraberinde getirir. Piyasadaki mevcut işlerin
paylaşımında iş ve meslek kuyrukları bulunmaktadır ve bunlar sırasıyla işverenlerin
işçileri ve işçilerin de meslekleri bir hiyerarşi içinde sıralamasıyla alakalıdır (Reskin
2001:719-720).
199
İş verenlerin iş piyasasındaki davranışlarına kabaca bakıldığında çeşitli
vasıflarıyla iş kuyruğunda en önde bulunan işçiyi istihdam etmeye yöneldikleri
görülmektedir. Bunun karşılığında ise işçiler ücret, çalışma koşulları, toplumsal prestij
ve benzeri gibi kriterlerle oluşan meslekler kuyruğundaki en iyi pozisyonları edinmeye
yönelirler. İşçilerin iş kuyruğunda edinecekleri konum ile ilişkili olarak işverenler
çalışanları elbette potansiyel verimliliklerine göre sıralarlar ancak içine cinsiyetin dahil
olduğu kişisel özellikler de işçilerin işverenler tarafından değerlendirilmelerinde göz
önünde tutulmaktadır. Halihazırda piyasada arz edilen işlere daha kolay erişebildikleri
ve herkes tarafından daha çok istenen prestijli işler üzerinde daha çok kontrol
kurabildikleri ölçüde erkek işçiler kadın işçilerin istihdamını etkiler ve istenmeyen işleri
terk ederek kontrol edebilirler (Reskin, 2001, s. 730). Bu doğrultuda, değişen piyasa
koşullarına göre daha az kazanç getiren alanlardan erkeklerin çekildiğini ve bu alanların
sıradaki kadınlar tarafından doldurulduğunu öne sürer (Şentürk 2015b). Cinsiyete dayalı
iş kuyruğu kavramının Türkiye’deki emek piyasasında kadınların ve erkeklerin konum
alışlarını şekillendirdiği söylenebilir. Şekil 1’de gösterildiği üzere kadınlar, kendileriyle
aynı düzeyde eğitim düzeyine sahip olan erkeklere göre daha az ücret getiren işlerde
çalışmaktadır. Bu durum her eğitim düzeyi için geçerlidir. Kadınlar ve erkekler
arasındaki bu ücret farklılığı benzer eğitim düzeyleri gerektiren meslekler ve işler
arasında yüksek getirili olanların daha çok erkekler tarafından yerine getirildiğini
göstermektedir.

1
Bu kategorideki bölümler Kalıpçılık Öğretmenliği, Otomotiv Öğretmenliği, Elektrik Öğretmenliği,
Mekatronik Öğretmenliği, Talaşlı Üretim Öğretmenliği, Metal Öğretmenliği’ni kapsamaktadır.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 194-209
Türkiye’de Kadın Emeğine Genel Bir Bakış

Şekil 1: Eğitim Düzeyine Göre Yıllık Brüt Ücret (TL)

Kaynak: TUİK 2015, Kazanç Yapısı Araştırmasından Derlenmiştir

200
TUİK Kazanç Yapısı Araştırması’na dayanılarak hazırlanan Şekil 2 ise emek
piyasasında benzer aynı ve/veya benzer meslek gruplarında yer alan kadın ve erkeklerin
ücret farklılıklarına yer verilmiştir. Türkiye’de her meslek grubundaki kadınlar, aynı
meslek grubundaki erkeklere oranla daha az ücret almaktadır.

Şekil 2

The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 194-209
Türkiye’de Kadın Emeğine Genel Bir Bakış

Kaynak: TUİK Kazanç Yapısı Araştırmasından derlenmiştir.

Kadın İstihdamı Önündeki Engeller


Pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de akademisyenler ve kurumlar tarafından
kadın istihdamının önündeki engeller araşıtrılmaktatır. Türkiye’de bu yönde geliştirilen
çalışmalara bakıldığında ise kadınların işgücüne katılamamaları ve istihdamda eksik
kalmalarının temel nedenleri olarak formel eğitim ve işe dair beceri eksikliklerinin,
yaygın ve erişilebilir kamusal bakım hizmetlerindeki eksiliklerin, hane içindeki ve
istihdam piyasasındaki cinsiyetçi iş bölümünün ve kadın emeği üzerinde büyük kontrol
kurakn ataerkil toplumsal yapının kadınların istihdam edilmelerinde belli başlı en büyük
engelleri teşkil ettiği söylenebilir (Göksel 2013,Şentürk 2015a, İlkkaracan, 2012, Kılıç
ve Öztürk, 2014, Üçler ve Kızılkaya 2014)

Eğitim Düzeyi
Bu sayılan faktörlerden ilk olan eğitime baktığımızda, eğitim hayatının ilk
basamaklarından itibaren Türkiye’de kadınların erkekler kadar eğitim fırsatlarından eşit
ölçüde yararlanamadıklarını görmek mümkündür. Örneğin Türkiye’de 2014 yılında 25
ve daha yukarı yaşta olan ve okuma yazma bilmeyen toplam nüfus oranı %5,6 iken bu
oran erkeklerde %1,8, kadınlarda %9,2’dir (TUİK 2016). Yani kabaca 25 ve daha yukarı
yaştaki her 10 kadından biri okuryazar değildir. Diğer eğitim seviyelerinin cinsiyetlere 201
göre gösterimi Tablo 5’te verilmiştir:

Tablo: 5 Kadın ve Erkeklerin Eğitim Seviyesi

Eğitim Seviyesi Kadın (%) Erkek (%)


Okur-Yazar Olmayan 9,2 1,8
Bir öğrenim kurumundan mezun 9,0 3,7
olmayan
İlkokul 36,6 27,9
İlköğretim 9,3 14,0
Ortaokul ve Dengi 6,1 9,4
Lise ve Dengi 15,0 23,2
Yüksekokul ve Fakülte 11,7 16,2
Yüksek Lisans 1,0 1,5
Doktora 0,3 0,4
Bilinmeyen 1,7 1,8
TOPLAM 99,9 99,9
Kaynak: TUİK Toplumsal Yapı ve Cinsiyet İstatistikleri, 2016.

Eğitim ve kadın istihdamı üzerine yapılan çeşitli araştırmalar eğitimin erkeklerin


işgücüne katılmalarında ve istihdam edilmelerinde çok önemli bir faktör olarak ortaya
çıkmasa bile kadının işgücü piyasasındaki yerini, istihdam biçimini şekillendiren başlıca
etmenler arasında yer almaktadır (İnce, 2010, İlkkaracan, 2012, Healy vd. 2005, Şentürk
2015a). Tam bu noktada Türkiye’deki kadınların iş gücüne katılımları, istihdamda yer
almaları ve eğitim seviyeleri arasındaki ilişkiye bakmakta fayda vardır. Şekil 3 kadınların

The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 194-209
Türkiye’de Kadın Emeğine Genel Bir Bakış

ve erkeklerin eğitim durumlarına göre işgücüne katılım oranlarını Şekil 4 ise istihdam
edilme oranlarını karşılaştırmaya imkan verecek şekilde göstermektedir.

Şekil 3: Eğitim Durumuna Göre İş Gücüne Katılım Oranları (%)

202

Kaynak: TUİK İşgücü İstatistikleri, 2016

Şekil 4: Eğitim Durumuna Göre İstihdam Oranları (%)

Kaynak: TUİK İşgücü İstatistikleri, 2016

Bu iki şekil birlikte değerlendirildiğinde ilk göze çarpan eğitim seviyesi


yükseldikçe erkekler ve kadınların işgücüne katılımlarının ve istihdam edilme oranlarının
artıyor olmasıdır. Pek çok işlevinin yanı sıra kişilere belirli beceriler kazandıran eğitimin

The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 194-209
Türkiye’de Kadın Emeğine Genel Bir Bakış

kişilerin iş ve emek piyasasında iş bulma şansını arttırması, işgücüne katılımlarını


kolaylaştırması elbette beklenmedik değildir. Ancak bu iki tablo eğitimin kadınlar ve
erkekler üzerindeki etkisine dair farklı verileri de görmemizi mümkün kılmaktadır.
Eğitim seviyesi erkeklerde sadece okur yazar olmayan erkekler ve diğerleri arasında
işgücüne ve istihdama katılımda belirgin bir farklılık göstermektedir. Diğer durumlar için
ise eğitim seviyesi ile erkeklerin işgücüne ve istihdama katılımları arasında doğru orantı
olduğu ancak ilk seviye sonrasında dramatik değişimlerin olmadığı açıkça görülmektedir.
Kadınların işgücüne ve istihdama katılımlarında ise kırılımların yaşandığı eğitim
seviyeleri erkeklerde olduğundan oldukça farklıdır. Okur yazar olmayanlar erkeklerde
olduğu gibi kadınlar da da hem işgücüne hem de istihdama en az katılan gruptur ancak
kadınların lise altı eğitim almaları işgücüne ve istihdama katılma oranlarını erkeklerinki
kadar arttırmamaktadır. Öte yandan üniversite eğitimi kadınların işgücüne ve istihdama
katılım şanslarına büyük etki yapmakta, lise mezunu kadınlara göre üniversite mezunu
kadınlar iki kat daha fazla işgücüne katılmakta ve istihdam edilmektedir. Eğitim
seviyeleri ve ücretli bir işte çalışma, iş gücüne katılma arasındaki ilişkiye cinsiyetleri
kıyaslayarak yaklaşan bu veriler aynı zamanda meslek ve teknik eğitimin önemini
hatırlatmakta ve bu tür bir eğitimin hem kadınlar hem de erkeklerin emek piyasasındaki
şanslarını arttırdığını göstermektedir.

Hane İçi Emek


203
Kadınların istihdamının önündeki engeller aşılmaya çalışılırken kadınların iş
gücüne katılamama sebeplerine bakmak faydalı olacaktır. Şekil 5 ve Şekil 6’da
gösterildiği üzere kadınların ve erkeklerin işgücüne katılmama sebepleri arasındaki
farklılık göze çarpmaktadır. Kadınların büyük çoğunluğu (%57) ev işleriyle meşgul
olduğu gerekçesiyle iş gücüne katılamadıklarını belirtmişlerdir. TUİK’in yaptığı bu
araştırmada işgücüne katılmayan 8417 erkekten hiçbiri ev işleriyle meşgul olma
durumunu iş gücüne katılmaları önünde bir engel olarak belirtmemişlerdir. Bu
çalışmanın daha önceki sayfalarında tartışıldığı gibi toplumsal cinsiyet rollerinin en
büyük dayanağı olan cinsiyetçi iş bölümü kadınların ve erkeklerin yaptıkları işleri
birbirinden ayırarak kadınlara düşen ve karşılığında herhangi bir ücret alamadıkları ev
işleri, piyasada ücretli bir iş arayabilme şanslarını büyük oranda engellemektedir.
Örneğin Türkiye’de hanelerdeki küçük çocukların bakımını %89,6 oranında anneler
üstlenmektedir. 0-5 yaş grubunda çocukların yaşadığı hanelerde çocuk bakımını %89,6
oranında anneler üstlenirken %1,5’ini babalar üstlenmektedir. Çocukların %2,4’ünün
bakımı kreşler tarafından sağlanmaktadır (TUİK 2012).

The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 194-209
Türkiye’de Kadın Emeğine Genel Bir Bakış

Şekil 5: Kadınların İşgücüne Dahil Olmama Sebepleri

Kaynak: TUİK Toplumsal Yapı ve Cinsiyet verilerinden derlenmiştir.

Şekil 6: Erkeklerin İşgücüne Dahil Olmama Sebepleri

204

Kaynak: TUİK Toplumsal Yapı ve Cinsiyet verilerinden derlenmiştir.

Küresel ekonomiye entegre olan ulusal emek piyasalarının dönüşümü içinde


yüksek vasıflı olmayan, ama uysal, itaatkâr ve genellikle sendikalaşma eğilimi düşük
kadın işçi kullanma imkânlarından kaynaklanan talep artmıştır. Buna karşılık erkek
işçilerin istihdam düşüşü ve güvencesizliğinden kaynaklanan gelir kayıplarını telafi
amacıyla, kadın işgücü arzı da yükselmiştir. Ne var ki, bu durum, bakım açığını daha da
derinleştirmiştir. Yapılan çeşitli araştırmalar kadınların çocuk ve hasta bakımı
faaliyetlerine erişimlerinin kısıtlı olması nedeniyle iş gücüne katılamadıkları, iş
arayamadıkları, iş bulma durumlarında ise çalışamadıklarını kaydetmiştir (Şentürk
2015a, TUİK 2016).

Kadınların Ücretli Bir İşte Çalışmasına Yönelik Tutumlar


Hanedeki çocukların, yaşlıların ve hastaların bakımı, ev işleri, gerekli eğitim ve beceriden
yoksunluk gibi etmenler kadınların çalışma yaşamına katılmasında engeldir. Bunların olmadığı
durumlarda bile kadınların hane üyelerinin ya da toplumun kadınların çalışmasına yönelik
negatif tutumları yüzünden işgücüne katılamadığı durumlar yaşanmakta, toplumların ataerkil

The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 194-209
Türkiye’de Kadın Emeğine Genel Bir Bakış

değerleri kadınların ücretli gelir getiren işlerde çalışabilmelerini olumsuz olarak etkilemektedir.
Kadınların otonomiye dair artan istekleri onların işgücüne katılmalarında en büyük
motivasyonu sağlamakta (İlkaracan 2012) ancak öte taraftan kadınların çalışmasına yönelik
olumsuz değerler kadınların işgücüne katılmaları önünde engel oluşturabilmektedir. Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın 2011 yılında gerçekleştirdiği Türkiye’de Aile Yapısı
Araştırması’nda (TAYA) katılımcılara kadınların çalışmalarını uygun bulup bulmadıkları
sorulmuştur. Bu soruya kadın katılımcıların %91’i erkek katılımcıların %74’ü olmak üzere
ortalamada %82’si olumlu cevap vermiştir (Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2013:266)2.
Kadınların çalışmasına olumlu yaklaşımın cinsiyetlere göre değiştiğini ortaya koyan bu çalışma
aynı zamanda medeni durum, sosyo-ekonomik seviye, eğitim durumu ve yaşanılan yerin de
kadınların çalışmasına tavrı belirlediğini göstermektedir. Kısaca söylenecek olursa bekarlar ve
boşanmışlar evlilere göre, yüksek eğitimliler düşük eğitimlilere göre, yüksek gelir grupları
düşük gelir gruplarına göre ve kentte yaşayanlar kırda yaşayanlara göre kadınların çalışmasına
yönelik daha olumlu tutum sergilemektedir. Türkiye’de kadınların çalışma yaşamına
katılımlarına dair tutumlara yönelik yapılan bazı araştırmalar bu sonuçları desteklemekte
bazıları ise daha farklı boyutların da bu tutumun belirlenmesinde etkili olduğunu öne
sürmektedir. Kuzgun ve Sevim’in (2004) çalışması eğitim düzeyi yükseldikçe kadının
çalışmasına karşı olumlu tutumların arttığını ama aynı zamanda dini yönelim düzeyi ile kadının
çalışmasına karşı olumlu tutum arasında ters yönde ve zayıf bir ilişkinin söz konusu olduğunu
göstermektedir. Araştırmasında gecekondulu kadın emeğine yer veren Şentürk (2015a) ise
kırdan göçenlerin kentte kalma sürelerinin kadınların ücretli bir işte çalışmalarına dair olumlu 205
tutum geliştirilmesine katkıda bulunduğunu söylemektedir.

Tablo 6, TAYA’da kadınların çalışmasına yönelik olumsuz tutum sergileyenlerin bu


tutumlarının çeşitli sebeplerini göstermektedir. Tablo’dan da anlaşılacağı gibi kadının ücretli bir
işte çalışmasına olumsuz yaklaşanların önemli bir kısmı kadının birincil görevinin çocuk
yetiştirme ve ev işi olduğunu ifade etmektedirler. Katılımcılar olumsuz tutumlarının sebeplerini
açıklarken geleneksel cinsiyet rolleri ve cinsiyetçi iş bölümüne değinmişlerdir. Kadınlardan
beklenen bu işler ve geleneksel toplumsal cinsiyet rollerinin fazlasıyla benimsemesi kadınların
daha önce tartışıldığı gibi iş gücüne katılımlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Kadın Statüsü
Genel Müdürlüğü (2010) tarafından 2010 yılında gerçekleştirilen bir araştırma bu noktaya
değinmekte ve Türkiye’de kadınların çalışma hayatından uzak durmalarının ardında yatan temel
nedenlerin çocuk bakımının aksaması, ev düzeninin bozulması ve işyerinde yabancı erkeklerle
bir arada olmanın olumsuz algılanması olduğu belirtmiştir. Tüm bunlar ücretli bir işte
çalışmayan ve iş aramayan kadınların işgücüne dahil olmalarını engellerken ücretli bir işte
çalışan kadınların ise ev işleri, hane halkı bakımı ile iş yaşamı arasında yoğun bir çatışma
yaşamasına sebep olmaktadır.

2
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı aynı araştırmayı 2006 yılında da gerçekleştirmiş olup, aynı soru
katılımcılara yöneltilmiştir. 2006 yılında bu ifadeyi erkekler arasında %77 kadınlar arasında ise %90
kabul görerek ortalamada %84 uygun bulunmuştur. (TAYA 2013: 266)

The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 194-209
Türkiye’de Kadın Emeğine Genel Bir Bakış

Tablo 6: Cinsiyete Göre Kadınların Çalışmasını Uygun Bulmama Sebepleri

İFADELER KATILMA ORANLARI


Türkiye Erkek Kadın

Çalışma Ortamları Kadın için güvenli değil 18,3 18,6 17,5


Kadının Asli görevi çocuk bakımı ve ev işleridir 58,6 58,2 59,6
Gelenek göreneklerimize aykırı 9,9 9,9 9,9
Çalışan Kadınların çocukları mağdur oluyor 7,8 8,0 7,1
Bir işte çalışmak kadını yıpratır 2,6 2,4 3,1
Diğer 3,2 3,2 2,9
Toplam 100 100 100
Kaynak: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, 2011 Türkiye’de Aile Yapısı Araştırması, s.285

Sonuç
Türkiye’de kadınlar erkeklere göre her meslek grubunda ve eğitim seviyesinde
ortalama olarak daha düşük ücret almakta, daha esnek ve güvencesiz işlerde çalışmakta ve
aynı zamanda çalıştıkları işlerde yönetici konumuna gelememektedir. Kadınlar, hane içi
rollerinin uzantısı olarak görülebilecek ve yine yuva işi diyebileceğimiz ev işi çocuk bakımı
ve duygusal emeğe zaman ayırabilecekleri işlerde yoğunlaşmaktadırlar. Kreş, anaokulu gibi
çocuk bakımı hizmetlerinin daha ulaşılabilir hale getirilmesi, yaşlı ve hasta bakımına 206
yönelik kamusal hizmetlerin yaygınlaştırılması kadınların bakım emeğine harcadığı vakti
azaltacak ve onların işgücüne katılımlarını kolaylaştıracaktır.

Hane içindeki cinsiyetçi iş bölümü ve aynı zamanda bu iş bölümü ile karşılıklı


ilişkili olan geleneksel toplumsal cinsiyet rollerinin benimsenmesi kadınların işgücüne
katılımlarını zorlaştırmaktadır. Günümüzde cinsler arası farkın yüksek olduğu Türkiye’de
bile kadınlar kamusal hayata önemli oranda dahil olmakta, iş yaşamına katılımları günden
güne artmaktadır. Ancak bu durumda bile maruz kalınan cinsiyete dayalı iş bölümü
yaptıkları işi, çalışma biçimlerini ve koşullarını şekillendirmekte ve kaynaklara erişim
konusunda erkeklerle aynı pozisyonlarda olmaları mümkün olmamaktadır (Şentürk 2015b).
Bu noktada eğitim hayatının ilk yıllarından itibaren çocuklara toplumsal cinsiyet eşitliği
yönünde derslerin verilmesi, evlenecek çiftlere bu yönde bildirimler yapılması toplumun
değerlerini daha eşitlikçi bir aile hayatının yaşanmasına doğru evriltebilir. Aynı şekilde
erkeklerin hanedeki bakım ve ev işlerini daha çok paylaşmalarını sağlayacak teşvik
mekanizmaları da bu olumsuz değerlerin pratikte dönüşümünü beraber getirecektir.

Bununla birlikte kadınların ücretli bir işte çalışmasının ve işgücüne dahil


olmasının önünde erkeklere göre çok daha büyük engeller bulunmaktadır. Erkeklere göre
kadınların eğitim düzeyleri daha düşüktür ve bu durum onların iş gücüne dahil olmasında
olumsuz etki yapmaktadır. Eğitim durumuna göre işgücüne katılım oranı incelendiğinde,
kadınların eğitim seviyesi yükseldikçe işgücüne daha fazla katıldıkları görüldü. Özellikle
üniversite eğitimi ve mesleki eğitim kadınların işgücüne katılmalarında ve istihdam
edilmelerinde çok önemli bir katkı sağlamaktadır. Bu durum göz önünde bulundurularak kız

The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 194-209
Türkiye’de Kadın Emeğine Genel Bir Bakış

çocuklarının okullaşması yönünde teşvik politikalarının uygulanması ve aynı zamanda kız


çocuklarının okullarını bırakmalarını engelleyici politikaların uygulanması gerekmektedir.

KAYNAKLAR
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, 2011 Türkiye’de Aile Yapısı Araştırması

Bora, Aksu (2005) Kadınların Sınıfı, İstanbul: İletişim Yayınları

Connell, R. (1998). Toplumsal cinsiyet ve iktidar: Toplum, kişi ve cinsel politika. İstanbul:
Ayrıntı Yayınları.
Çağatay, N. ve Özler, Ş. (1995). “Feminization of the Labor Force : The Effects of Long-
and Structural Adjustment Term Development” World Development, 23 (11):
1883–94.
Dedeoğlu, Saniye. (2000). “Toplumsal cinsiyet rolleri açısından Türkiye’de aile ve kadın
emeği”. Toplum ve Bilim, 86, 139-170.
Devlet İstatistik Enstitüsü (1999). Ücretler Gelir ve Gelir Dağılımları. Ankara.
Friedson, E. 1990 “Labors of Love in Theory and Practice: A prospectus” K.Erikson /edit)
in The nature of work Yale University Press. New Haven
Fougeyrollas- Schwebel, D. (2009). “Ev emeği”, H. Hirata vd. (der.) Eleştirel feminizm
sözlüğü içinde, ss. 159-165. İstanbul: Kanat Yayınları.
207
Keig, 2016 Çalışma Yaşamında Kadınlar Forum
Elson,Diana. (1995) “Male bias in macro economics:the case of strutural adjustment” in
ed.Diana, E., Male Bias in The Development Process, Manchester: Manchester
University Press.

Erman,Tahire (2001). The Politics of Squatter (Gecekondu) Studies in Turkey:The


Changing Representations of Rural Migrants in the Academic Discourse. Urban
Studies, Vol.38, No7, pp.983-1002.

İlkkaracan, İpek.( 2012). “Why so Few Women in the Labor Market in Turkey?” Feminist
Economics 18 (1): 1–37.

İnce, M. 2010. “How the Education Affects Female Labor Force? Empirical Evidence from
Turkey.” Procedia - Social and Behavioral Sciences 2 (2): 634–39.

Göksel, İ. (2013). “Female labor force participation in Turkey: The role of conservatism”
Women's Studies International Forum 41: 45-54

Healy, G. 2005. “Academic Employment and Gender: A Turkish Challenge to Vertical Sex
Segregation.” European Journal of Industrial Relations 11 (2): 247–64.
doi:10.1177/0959680105053966.

Kasnakoğlu, Z. ve Dayıoğlu, M. (2002). Measuring The Value of Home Production in


Turkey. içinde T. Bulutay, (Der.) The Developments in National Accounts.
Ankara:Turkstat

Kılıç, D, ve S Öztürk. 2014. “Türkiye’de Kadınların İşgücüne Katılımı Önündeki Engeller


ve Çözüm Yolları: Bir Ampirik Uygulama.” Amme İdaresi Dergisi, 107–30.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 194-209
Türkiye’de Kadın Emeğine Genel Bir Bakış

KSGM (T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü), (2010). Türkiye’de kadının
durumu. Araştırma Raporu. Ankara.

Kuzgun, Yıldız ve Sevim, Seher. A. (2004). “Kadınların çalışmasına karşı tutum ve dini
yönelim arasındaki ilişki”. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi,
37(1), 14-27. Moser,O.N.C. (1992). Adjustment from Below:Low Incime Women,
Time and Triple Role in Guayaquil, Equador in Women and Adjustment Policies in
the Third World London:The Macmillan Press

Oecd (2014a) Time use for work, care and other day-to-day activities,
http://www.oecd.org/els/family/LMF2_5_Time_use_of_work_and_care.pdf
(Erişim Tarihi: 25.04.2015)

- (2014b) Gender Data Portal, Time use across the world,


http://www.oecd.org/gender/data/balancingpaidworkunpaidworkandleisure.htm
(Erişim Tarihi 26.04.2015)

-(2012), Employment and labour markets: Key tables from Oecd


http://www.oecdilibrary.org/employment/employment-rate-of-women_20752342-
table5 (Erişim Tarihi 06.05.2015)

Ösym (2013), Öğretim Alanlarina Göre Lisans Düzeyindeki Öğrenci Sayilari,


http://www.osym.gov.tr/belge/1-19213/2012-2013-ogretim-yili-yuksekogretim-
istatistikleri.html [Erişim Tarihi 30.07.2016]
208
Petrol-İş Yıllığı 95-96 .(1996)

Reskin, Barbara. F. (2001). “Labor markets as queues: a structural approach to changing


occupational sex composition”. American Sociological Review, 52(2), 195-210.

Şentürk, Burcu. (2015a) Bu Çamuru Beraber Çiğnedik: Bir Gecekondu Mahallesi Hikayesi,
İletişim Yayınları: İstanbul .

Şentürk, Burcu. (2015b) “Çokuz Ama Yokuz: Türkiye’deki Akademisyen Kadınlar Üzerine
Bir Analiz”, Vira Verita, (2015/2), 1-22.

T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı. (2011), 2011 Türkiye Aile Yapısı Araştırması,
Ankara. http://ailetoplum.aile.gov.tr/data/544f6ddd369dc328a057d01c/taya2011.pdf
[Erişim Tarihi: 31.07.2016]

Toksöz, Gülay (2011;) Kalkınmada Kadın Emeği, İstanbul: Varlık Yayınları

Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK)

-2016, İstatistiklerle Kadın, 2015, Haber Bülteni.

-2016b, İşgücü İstatistikleri, http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=21570


[Erişim Tarihi 31.07.2016]

-2015 Zaman Kullanımı http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1009

-2014 Kazanç Yapısı Araştırması

Toplumsal Yapı ve Cinsiyet, http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1068 [Erişim


Tarihi: 29.07.2016]

The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 194-209
Türkiye’de Kadın Emeğine Genel Bir Bakış

2012) İstatistiklerle Kadın, http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13458 [Erişim


Tarihi : 01.08.2016]

Undp, (2013). http://hdr.undp.org/en/content/table-4-gender-inequality-index

Üçler, Gülbahar ve Kızılkaya Oktay (2014). “Kadın İstihdamının Boşanma Ve Doğurganlık


Üzerine Etkileri: Türkiye Üzerine Bölgesel Panel Veri Analizi, Akademik Sosyal
Araştırmalar Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 2/2, s. 28-43.

209

The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 31, Ekim 2016, s. 194-209

You might also like