You are on page 1of 11

İŞ PLANLAMASI

İş planı sadece bir belge olmayıp bir firmanın başarılı olabilmek için
yapması gereken bir dizi yönetsel karardan oluşmaktadır. İş planlaması da bu
planın hazırlanması ve karar verme sürecidir.
İş planı bir firmaya çeşitli iç yararlar sağlar. Birincisi, firmanın işlemlerinin
zayıf ve güçlü yanlarının görülmesine imkan sağlayarak performansı
iyileştirebilir. İkincisi, iş planı yönetime ve personele firmanın performansına ve
önceliklerine ilişkin en temel beklentileri iletir. Üçüncüsü, iş planı bölümler
arasında koordinasyonu sağlar. Son olarak da iş planı ve bunu geliştirme süreci
, bir firmanın kilit personelini eğitmek ve motive etmek için kullanabilir. İş planı
çerçevesinde personelin kavrayış ve katılım düzeyi arttıkça motivasyon düzeyi
de yükselecektir.
İş planının ayı zamanda firmanın önemli dış gruplarla olan ilişkilerinde de
çeşitli kullanımları vardır. Birincisi, bu kesimleri firmanın hedefleri, yapısı ve
performansı konusunda bilgilendirmek için kullanılabilir. İkinci olarak, iş planı
bireysel ya da kurumsal dış yatırımcılardan fon etmede kullanılabilir. İş planı
ayrıca planlanmış eylemleri iletmeye yarar.
Her iş planı belli temel konuları kapsar. Bunlar firmanın beş temel
stratejisi şeklinde ele alınabilir.
1. Pazar stratejisi
2. Üretim / hizmet stratejisi
3. Araştırma ve geliştirme stratejisi
4. Organizasyon ve yönetim stratejisi
5. Mali (finans) stratejisi
Her hangi bir iş planının başlıca unsurları bu stratejilerin
açıklanmasından ibarettir. Bu beş strateji, şirket yönetiminin etkili bir iş
planlaması sürecinin parçası olarak hangi alanlarda geleceğe yönelik kararlar
alacağını belirler. Her bir strateji diğerleriyle sıkı sıkıya ilişkilidir ve iş planının
başarısı açısından bu ilişkinin tutarlı olması yaşamsal önem taşır.
Firma, geliştireceği Pazar stratejisiyle ürün ya da hizmetin cirosuna ve
satış fiyatlarına ilişkin öngörüler hazırlayabilir. Gerçekçi satış ve ciro

1
öngörülerinde bulunabilmek, iş planlaması sürecinin başarısı açısından kritik bir
öneme sahiptir. Üretim stratejisi, ürün ya da hizmeti satış ve ciro hedeflerine
ulaşacak düzeyde üretmenin kaça malolacağının cevabını verir.
AR-GE ‘nin çabaları yeni ürün planlayıp sunmaktan mevcut ürün ya da
hizmetleri çeşitli şekillerde iyileştirmeye kadar değişebilir. Organizasyon ve
yönetim stratejisi ile firma başlıca iş stratejilerini nasıl uygulayacağını
kararlaştırır.
Mali strateji hangi yatırım ya da giderlerin yapılabileceği sorusunu
yanıtlar. Bu nedenle mali stratejinin geliştirilmesi iş planındaki diğer stratejilerin
geliştirilmesi süreciyle karşılıklı etkileşim içindedir.
Buraya kadar açıkladığımız stratejiler için yürütme planları hazırlanır ve
somut hedeflere nasıl ulaşılacağı bu planlarda yer alır. Yürütme planlarında yer
alan hedef ve stratejiler birbiriyle tutarlı ve birbirini destekleyici olması gerekir.
Bu iş planını etkili kılan en önemli unsur, planı firmanın işlemlerini
yönetmek için kullanmada ne kadar ciddi ve istekli olunduğudur. İş planı
olmadan çalışan birçok firma bu dönemde “planlamaya daha erken başlasaydık,
başlangıçta birçok yanlıştan kaçınabilirdik” deme noktasına gelmişlerdir. İş planı
bir işletmenin bütününü kapsamaktadır. Bir firmada sadece bütçenin
hazırlanması ya da işletme sahibinin tek başına herşeyi yapmaya kalkışması
veya bilmesi “yaşamsal öneme sahip stratejik hataların” yapılmasına engel
olmayacaktır. Bir iş planlama danışmanı şöyle demektedir; “Plan yazma işini
ciddiye alırsanız bunun sadece bazı şeyleri kağıda dökmekten ibaret
olmadığını, sizi çeşitli araştırmalara yönelttiğini, çıkış yolları bulmaya
özendirdiğini görürsünüz. Bunun vardığı yer de başarıdır.”

İŞ ANALİZİ
İş analizi, işletmelerde personel yönetimi ve daha sonra da insan
kaynakları bölümlerinin kurulması ile, bu bölüme verilen bir görev haline
gelmiştir. Önceleri bölüm yetkililerinin informel yollarla, deneyimleri ile elde
ettikleri bilgiyi kaynak olarak kullanan iş analizi, daha sonraları insan kaynakları
bölümünün insan unsurunu ilgilendiren tüm konularda yaptığı çalışmalardan

2
birisi olmuş, diğer insan kaynakları işlevlerinin yerine getirilmesinde de önemli
bir araç haline gelmiştir.
İnsanlara yönelik sorunları çözmek için, işlerin ayrıntısıyla tanınması
gerektiğinden; iş analizleri, insan kaynakları yönetiminin bir bilgi kaynağı haline
gelmiştir
İş analizi farklı kaynaklarda; "işi oluşturan ödev ve görevlerin
tanımlanması için işle ilgili bilgilerin toplandığı bir süreç" "insan kaynakları ve
diğer yönetim fonksiyonlarının kullanması için iş ile ilgili bilgilerin toplanması,
analiz edilmesi ve sentezlenmesi işlemi" ya da işlerin çeşitli yönlerinin
tanımlanması ve kaydedilmesi ve işin yerine getirilmesi için gerekli olan
becerilerin ve diğer gereksinimlerin belirlenmesi süreci";"her bir işin özelliğini ve
o işin yapıldığı çevre şartlarını gözlem ve inceleme yoluyla belirleme ve bunlarla
ilgili bilgileri kaydetme işlemi" olarak tanımlanmaktadır.
İş analizi, işi kolaylaştırmak ve yapılışı için daha ekonomik yöntemler
geliştirme amacı taşıyan metot etütlerinden ve işin ne kadar zamanda
yapılacağını belirlemek için yapılan iş ölçümlerinden oluşmaktadır. İşler
hakkında bilgi sağlamanın yollarından birisi olan iş analizi, metot olarak üç
temel bölüme ayırmıştır: Göreve dayalı, niteliğe dayalı ve davranışa dayalı.
Göreve dayalı iş analizi; bireylerin veriler, insanlar ve yerler ile ilgili çalışan
fonksiyonlarına bakmalarını gerektirmektedir. Niteliğe dayalı iş analizi; işin
gerektirdiği yetenek, ilgi ve fiziksel emek konularına odaklanmaktadır.
Davranışa dayalı iş analizi yaklaşımı ise; çalışanların insanlar ya da veriler ile
ilgili olarak yerine getireceği işlevler ile ilgilenmektedir.
İş Analizi ve Yönetim Yaklaşımları
İş analizi çalışmaları, uzun yıllardan bu yana farklı yönetim yaklaşımları
içerisinde çalışma sistemleri ile ilgili olarak daha fazla ya da daha farklı bilgi
toplayarak uygulanan bir gelişme göstermiştir. Başlangıç dönemlerinde (1880-
1940) gerçekleştirilen uygulamalarda, mevcut işin analizine odaklanma söz
konusuydu. Neticede, mevcut işlerin analizi, hareket ekonomisi prensipleri gibi
çalışma sistemleri ile ilgili prensip ve yasaların gelişimine neden olmuştur. İş
analizi ile ilgili son yaklaşımlar, geleceğin ideal çalışma sistemlerinin
oluşturulması ve geliştirilmesi için, geçmişteki araştırmaların sonuçlarını

3
kullanmaya dayandırılmaktadır. Günümüzde, yürütülen modern iş analizi
yaklaşımı, özellikle, "iş tasarımı" amaçlı olarak yürütülmektedir.
İş analizi kavramındaki bu gelişmelerin tam olarak anlaşılabilmesi için
konu ile ilgili gelişmelerin bilinmesi gerekir. İş analizi çalışmalarında bilimsel
metotların uygulaması Fredrick W. Taylor' la başlamıştır. 1880'li yılların
başlarında Taylor, iş görenlerin becerilerini artırmak amacı ile iş analizi
çalışmalarına başlamıştır. İşi analiz etmeye ve geliştirmeye yönelik bu girişimler,
Taylor tarafından "Bilimsel Yönetim Yaklaşımı" olarak adlandırılmıştır. Taylor bu
yaklaşımının temelini, bir iş görenin yaptığı işin temel bölümlere ayrılması ve
işin yapılmasında etkili olmayan hareketlerin belirlenerek elimine edilmesi
oluşturmaktaydı. Taylor yaklaşımının bir sonraki aşaması, işin başarılması için
gereken hareketlerin birkaç tecrübeli iş gören tarafından nasıl
gerçekleştirildiğinin saptanması ve bu hareketlerin aldığı zamana bağlı olarak,
bu hareketlerin gerçekleştirilmesi için gerekli olan en hızlı ve en iyi metodu
seçmekti. Aynı zamanda, bu analizlerle gecikme, kesilme, kazalar ve fiziksel
dinlenme için gereken zaman süreleri belirleme çalışmaları da yapılmıştır.
Taylor'un çalışması, görevlerin başarılmasında kullanılan materyal, donanım ve
araçlara odaklanmıştır. Taylor'un bu çalışması, iş analizi kavramının, zaman
etüdü olarak bilinen kısmının başlangıcıdır. Taylor'un üzerinde çalıştığı bu
yöntem sayesinde aynı zamanda, düşük personel maliyetleriyle birlikte yüksek
performanslı personel için yüksek ücret sağlama amaçları da gerçekleştirilmiştir.
Bilimsel yönetimin kurucusu olan Taylor'a göre; etkin bir yönetim, gerekli
görevlerin analizi, bireylerin en güçlü niteliklerinin belirlenmesi ve görev
gereklerinin insan yetenekleri ile eşleştirilmesi yolu ile iş dağılımlarının
yapılandırılması sonucu gerçekleşecektir. İş analizinin temelini oluşturan bu
yaklaşım ile birlikte, mevcut işlerin analizine yönelik bir yaklaşım gelişmiştir. Bu
dönemde Gilbreth'lerin yaptıkları çalışmalar, hareket etütleri ve bir işin
yapılabilmesi için en etkin yolun araştırılması konuları gündeme gelmiştir.
Hareket ve mikro-hareket çalışma kavramları, Frank Gilbreth ve eşi
Lillian tarafından geliştirilmiştir. F. Gilbreth' in insanların işleri kendilerine özgü
yöntemlerle gerçekleştirdiği geleneksel usuller yerine; gözlem ve araştırmaları
ile bir görevi yapmanın en iyi metodunu bulmaya yönlendirmiştir. Gilbreth, hangi

4
hareketlerin en kolay ve en az yorucu olduğunu belirlemeye çalışan, hareket
etüdü çalışmasına önem vermiştir. Gilbreth' in ilk araştırmaları, resimlerle
desteklenmiştir. Ancak, Gilbreth'in asıl katkısı, analiz tekniklerinde hareketli
resim kamerası kullanana kadar ortaya çıkmamıştır. Hareketli film tekniği
kullanan ilk mikro-hareket analizi çalışma tekniği, bay ve bayan Gilbreth' e aittir .
Konaklama işletmelerinde iş analizi ile ilgili çalışmalar ilk kez E. Statler
tarafından yapılmıştır. Sanayi işletmelerinde olduğu gibi, yönetim bilincinin
gelişmesi işletmelerin büyümesiyle gerçekleşmeye başlamıştır. Statler küçük
çaptaki işletmesini, orta sınıf müşterilerin kaliteli hizmet beklentisini karşılamak
üzere ulusal piyasaya hitap eden bir otel zinciri haline dönüştürmüştür. Statler'in
işletmeleri büyüdükçe personel sayısı da artmıştır. İlk defa merkezileştirilmiş
kurmay organizasyonların Statler otellerinde başladığı söylenebilir. Ayrıca, otel
zinciri için iş standartları geliştiren ilk konaklama işletmesi yine Statler'dir. Daha
sonraki yıllarda Taylor ve Gilbreth tarafından geliştirilen hareket ve zaman etüdü
1948 yılında Şikago'nun Sherman otelinde oda temizliğinde zamandan ve
işgücünden tasarruf amacıyla kullanılmıştır. Hareket ve zaman etüdü, daha
sonraki yıllarda yemek fiyatlarının saptanmasında ve servis yapılmasında
Vernon-Gordon Stouffer kardeşler kendi restoranlarında uygulamışlardır.
Takip eden yıllar, adı geçen yaklaşımların, mevcut işlere uygulanması
çabaları devam ederken, bu zaman diliminde, özellikle, üretim sektöründe iş
görenlerin verimliliklerinin arttığı gözlenmiştir. İş araştırmasına artarak devam
eden bu ilgi, daha iyi düzenlenmiş ve daha gelişmiş tekniklerin ortaya çıkmasına
neden olmuş ve iş geliştirme programları ilerledikçe, görevlerin yapısı da
değişmeye başlamıştır. Bu değişimin yakalanması için, işgörenler görevlerini
spesifik yöntemlerle yapacak şekilde eğitilmişlerdir. Sonuçta, görevler ve
yöntemler daha standart hale gelmeye başlarken, buna bağlı olarak daha fazla
uzmanlaşma ortaya çıkmıştır. Klasik Yönetim yaklaşımının hakim olduğu bu
dönem, işin tamamen mekanik bir olgu olduğu, uzmanlaşma, işbölümü,
standartlaşma, bölümlere ayırma ilkelerinin önemli olduğu, ancak insan
yaratıcılığının ihmal edildiği görüş çerçevesinde yapılan araştırmalarla
karakterize edilmiştir. Geleneksel anlayış ile iş analizi, mevcut işlerin analiz
edilmesi ve iyileştirilmesi amacına yönelik olarak yapılırken; son dönemde iş

5
analizi kavramı geleceğe yönelik iş tasarımlarının yapılması ve stratejik
gelişmelerin planlanması amacı ile kullanılmaya başlanmıştır. Başlangıçta
çalışanları birer makine olarak ele aldığı konusunda eleştirilmiş olsa da,
çalışanların yapmaları gereken işleri ayrıntıları ile bilmelerini sağlayan ve sahip
olmaları gereken nitelikleri onlara göstererek gelişmeleri için bir yol çizmelerine
yardımcı olan iş analizi, F.W.Taylor'un da klasik yönetim anlayışı içinde
eleştirilmesine neden olmuştur.
Görüldüğü gibi, bilimsel yönetimin ilkeleri olan; işlerin sistematik
yöntemlerle incelenmesi, çalışanların bilimsel yöntemlerle seçilmesi ve eğitim
programlarının hazırlanması için iş analizi çalışmalarına ihtiyaç duyulmaktadır.
Zaman etütlerinin temelini atan Taylor ve hareket ve zaman etütlerinin gelişimini
sağlayan Frank ve Lillian Gilbreth klasik yönetim yaklaşımının öncüleri arasında
yer almaktadır. Bilimsel yönetim yaklaşımı içinde yer alan standartlaştırmanın
gerçekleştirilebilmesi için, işlerin onları oluşturan tüm görev ve sorumluluklar ile
birlikte tanımlanması gerekmektedir. Ancak işler tümüyle tanımlandıktan sonra
standart işler, görevler ve sorumluluklar belirlemek mümkün olacaktır.
İşlerin, sorumlulukların ve görevlerin bu şekilde birbirinden ayrılması, yönetim
süreci yaklaşımında da önemli bir unsurdur. İş bölümü, yetki ve sorumluluk
dağıtımı, disiplin, kumanda ve yönetim birliğinin sağlanması, iyi bir ödüllendirme
sistemi, merkezcilik, kademe zincirinin oluşturulması, düzen, adil ve eşit
davranma, personelin devamlılığı, inisiyatif alma gibi konularda çalışanlar için
aksamayan bir sistem yaratılması işlerin ve sorumlulukların açık bir şekilde
tanımlanması gerekmektedir; burada da iş analizinden yaralanılması
sözkonusudur.
Bürokratik organizasyonların oluşturulabilmesi için de benzer bir
yaklaşımla; örgüt üyelerinin rol tanımlarının yapılması, kuralların belirlenmesi,
hiyerarşik yapının kurularak çalışanların kime bağlı olduklarının ve kimler
üzerinde yetki sahibi olduklarının belirlenmesi için iş analizinin kullanılması
gerekir. Dolayısıyla, iş analizinin klasik yönetim yaklaşımı içinde önemli bir
yönetim aracı olduğu söylenebilir.
Daha sonraki yıllarda (1950-1960), kabul gören Neo-Klasik Yönetim
yaklaşımında da bilimsel inceleme ve araştırmalara dayalı iş analizi

6
çalışmalarının olması dikkat çekicidir. Bu dönemde yapılan iş analizi
çalışmalarında iş bölümü, standartlaşma ve uzmanlaşmaya önem verildiği,
ancak işbölümünün iş tatminini azaltıcı yöndeki etkisi göz önüne alınarak bu
dönemde "iş genişletilmesi", "rotasyon", "iş zenginleştirmesi" eğiliminin ortaya
çıktığı görülmüştür. Yine, bu dönemde, iş analizi çalışmalarından işlem ve
görevlerin birleştirilmesi amacıyla yararlanıldığı, ayrıca iş analizleri
çalışmalarına katılımcı bir yaklaşımın geldiği de izlenmektedir. Daha önceki
dönemlerde, iş planlaması, iş tasarımı çalışmalarına bölüm yöneticilerinin
katılmadığı, çalışanların konuyla ilgili görüşlerinin alınmadığı ve bu eylemin salt
üst yönetimin kararı ile yürütüldüğü bilinmektedir. Ancak, bu dönemle birlikte bu
çalışmalara bölüm yöneticileri ve çalışanların da görüş bildirerek yeni iş
tasarımına katkı vermeye başladıkları ve işlerin fonksiyonel yapılanmadan çok,
"ürün" ya da "alan" ölçütüne göre bir arada toplanmasına doğru değişimin
başlamış olması dikkat çekicidir.
Neo-klasik yönetim yaklaşımı da, bilimsel yönetimin ilkelerine dayandığı
için iş analizi kavramını ele alan bir yaklaşımdır. Bu dönemde bilimsel inceleme
ve araştırmalara dayalı iş analizi çalışmalarının gerçekleştirilmesi, insan
unsurunun ele alınması ile yakından ilgilidir. İnsanı temel alan bu yaklaşımda,
işi oluşturan görevlerin belirlenmesinin yanı sıra bu görevlerin çalışanların
tatmini ile ilişkileri araştırılmaktadır.
Klasik yönetim yaklaşımında olduğu gibi, iş analizi neo-klasik yönetim
yaklaşımında da rasyonellik, etkinlik ve verimlilik konusu önemli bir yer tutmuş,
ancak bunlara ek olarak iş tatmini ve çalışanların geliştirilmesi konuları da ele
alınmıştır. 1970'li yıllar ve daha sonraları 1980'lerde modern yönetim
yaklaşımları ve bunların uzantısı olarak gelişen yeni yönetim yaklaşımları ve
araçları içinde iş analizi süreçlerin yeniden tasarlanması amacı ile kullanılmaya
başlanmıştır.
Daha sonra Modern Teoriye geçiş döneminde (1950-1970),
organizasyonların birbirleriyle ilişkili ve karşılıklı bağımlı alt-sistemlerden oluşan
bir bütün olarak ele alınması, organizasyon yapı ve süreçlerini etkileyen durum
ve koşulların her işletme için değişik olabileceği, zihinsel ve teknolojik dönüşüm

7
sürecine bağlı olarak bilgi üretiminin ve bilgi akışına yönelik analizlerin etkili
olduğu görülmektedir.
1980 yılından sonra ortaya çıkan gelişmeler ise, beraberinde bilgi işleme
teknolojisi, insani değerler, kişilik, kalite, grup çalışması, sürekli gelişme gibi
kavramları getirmiştir. Bu dönemde, organizasyonların tüm faaliyetleri rekabet
ve müşteri tatmini üzerine yoğunlaşmıştır. Ayrıca, bu yaklaşım kapsamında,
işletmelerin hedeflerine ulaşabilmesi için uygulanmakta oldukları tüm iş yapma
usulleri, teknikleri ve düşünce tarzlarının "süreç odaklı" olarak yürütülmesine,
insanların fiziksel ve zihinsel tepkileri hakkında belirlemeler yapmayı amaçlayan
araştırmalar yapılmaya başlanmıştır. Bu dönemde, işlerin yeniden
tanımlanması, tasarlanması ve süreçler halinde gruplandırılması çalışmalarında
iş analizi bilgilerine ihtiyaç duyulduğu gerçeği yeniden gündeme gelmeye
başlamıştır. Çünkü, günümüzde yeniden yapılanma bağlamında sık sık
gündeme gelen süreç odaklı değişimlerin yapılabilmesi için işletmelerde yapılan
faaliyetlerle ilgili analizlerin ya da en azından mevcut durumun saptanmasına
yönelik analizlerin yapılması gerekmektedir. Örneğin, işletmelerin bilgi ve
beceriler, yönetim sistemleri, fiziksel sistemler ve değerler boyutlarındaki
yeteneklerinin tanımlanması, süreçlerin oluşturulması ve süreçler dışında
kalacak işlerin saptanması sırasında bu tür analizlerin kullanılması gündeme
gelmiştir.
Başlangıç yıllarında iş ve görevlerin tanımlanması, işbölümü ve
fonksiyonel bölümlendirmelere gidilmesi, işlerle ilgili standartların oluşturulması
ve uzmanlaşma amacıyla yapılan iş analizi çalışmaları günümüzde, işlerin
fonksiyonel sınırlardan çıkartılması, iş süreçlerinin yalın hale getirilmesi, işlerin
yeniden yapılandırılması amacıyla yeniden güncel konular arasında yer almaya
başlamıştır.
Modern anlamda iş analizi, işin mevcut iş ve yeni iş olmak üzere iki
durum ve ya koşulu olduğunu varsayar. Mevcut iş analizinde temel nokta,
geliştirilmiş bir metot ve süreç (prosedür) bulmaktır. Yeni bir işin analizi ise,
ideal bir işin gelişimini vurgulamaktadır. Yeni iş analizi, herhangi bir şekilde
halen yapılmayan, ancak konu olan ürün veya hizmetin üretimindeki herhangi
bir değişiklik çerçevesinde gerçekleştirilmesi gereken görevlerin tahmin

8
edilmesini kapsar (Edholm 1980). Örneğin, bir otel veya hastaneye kurulacak
bir bilgi işlem sistemi için yapılacak iş analizi, otel veya hastane için, halihazırda
mevcut olmayan görevlerin tahmin edilmesini ifade etmektedir. Veri işlem
donanımının kurulacağı yer, bu üniteyi çalıştırmak için gereksinim duyulan
personel tipi, bu sistemde gerçekleştirilecek işler veya görevler, bir iş analizi ve
tasarımı programında analiz edilmeli ki, sistem teknolojik açıdan mümkün
olduğunca ideal olsun. Yeni iş tasarımının analizi fikri, sistem çalışmaya
başladıktan sonra, gereksinim duyulacak sistemi geliştirme çabalarını minimum
seviyeye indirecektir.
Mevcut yapının değişimi için tasarlanan yeni çalışma sistemlerinde
genellikle, materyal, ürün, donanım veya hizmetlerde yapılacak değişiklikler,
önceden belirlendiği zaman başarı ile gerçekleştirilebilir. Hızlı pişirme metodu
kullanmayı planlayan gıda sektörü gerçekte, yeni bir çalışma sistemi
düşünmektedir. Bilgisayarlı rezervasyon veya kayıt sistemine tahmini geçiş
süreci de yeni bir sistemi ifade etmektedir. Genişletilmiş veya yeni kolaylaştırıcı
uygulamaların planlaması da büyük oranda yeni bir iş tasarımını kapsar. Mevcut
çalışma sistemlerinin, gerek insan, gerekse fiziksel sınırlılıkları göstermemesi
nedeni ile, yeni bir iş tasarımı, ideal bir çalışma sistemi geliştirmeye yaklaşabilir.
İdeal çalışma sistemlerini açıklayan çok sayıdaki model türü, yeni bir çalışma
sistemi geliştirmede rehber olarak kullanılabilir.
Mevcut çalışma sistemlerinin incelenmesi ile geliştirilen zaruri yasa ve
prensiplerin yaygın kullanımı, yeni iş tasarımları için gereklidir. Hareket
ekonomisi prensipleri, akış ve işlenen materyal, kullanılabilecek bilgi alanlarına
örnek olarak verilebilir. İstatistik, matematik ve diğer analitik teknikler alanındaki
son gelişmeler, geleceğin ideal çalışma sistemlerini geliştirmeye katkı verebilir.
Geleceğin çalışma sistemlerinin analizi, analistlerin yaratıcılık kabiliyetlerini
maksimum seviyede kullanmalarını gerektirmektedir.
Yukarıda açıklandığı gibi tarihsel gelişimi içerisinde içeriği ya da amaçları
yönüyle önemli değişim gösteren iş analizi aynı zamanda, işin başarılması için
gereken fiziksel özellikler yanında işgörenlerin zihinsel özelliklerini de
kapsayacak bir gelişim göstermiştir. Bu, daha önceki iş analizi araştırmalarının,
zihinsel etkinlikleri göz ardı ettiği anlamına gelmez. Aslında, başlangıç

9
yıllarından bu yana Taylor ve Gilbreth'lerin iş analizi ile ilgili düşünceleri insanlık
haysiyetinin yükseltilmesine dayandırılmıştır. Ancak, bu olumlu yaklaşımlar,
sadece iş geliştirme programı kapsamında kullanılarak iş analizi düşüncesinin
gelişimine olanak sağlanamamıştır.
Psikoloji, sosyal ve insan egoizmi alanında bilgiler arttıkça, iş analizi
yaklaşımları bir sistemler yaklaşımı haline gelmiştir. İnsan davranışları dahil, işin
gerçekleştirilmesini etkileyen pek çok faktörün birlikte hareket ettiğini savunan
sistem yaklaşımı bile iş analizi temeline dayandırılmıştır.
Sonuç
İş analizi genel anlamda, işlerin çeşitli yönlerinin tanımlanması ve
kaydedilmesi ve işin yerine getirilmesi için gerekli olan becerilerin ve diğer
gereksinimlerin belirlenmesi süreci olarak tanımlanmaktadır. Yapılan iş analizi
çalışmaları ile elde edilen iş tanımları ve iş gerekleri, işletmelerde yönetim
işlevleri olan planlama, yürütme ve denetleme gibi fonksiyonların
yürütülmesinde kullanılmaktadır.
Değişen sosyal, ekonomik ve teknolojik çevreye bağlı yönetim
yaklaşımları içinde iş analizi kavramı, farklı amaçlar ile ele alınmıştır. 1900'lü
yılların başlarında Frederick W. Taylor'un geliştirdiği bilimsel yönetim yaklaşımı
ile ortaya çıkan iş analizi kavramı bu yaklaşım ile birlikte tüm yönetim
yaklaşımlarının temelinde yer almıştır. İşlerin tanımlanması ve
standartlaştırılması, uzmanlaşmanın sağlanması gibi amaçlar ile klasik yönetim
yaklaşımı içinde ele alınan iş analizi, mevcut işlerin analiz edilmesi ve gereksiz
faaliyetlerin elenmesi ile işlerin daha verimli hale getirilmesini sağlamıştır. İnsan
unsurunu işletmelerin başarısı için en önemli faktör olarak ele alan neo-klasik
yönetim yaklaşımı içinde ise, iş analizi kavramı standartlaşmanın yanı sıra iş
tatmininin de sağlanmasına yönelik bir araç olarak kullanılmıştır. Bu dönemde iş
genişletmesi, rotasyon, iş zenginleştirme gibi çalışanların daha fazla yetki ve
sorumluluk almalarını ve tatmin düzeylerinin artmasını sağlayan düzenlemelerin
yapılması için iş analizi bilgilerinden faydalanılmıştır.
Modern yönetim yaklaşımında ise iş analizini bir çok parçadan oluşan
işletme sistemini oluşturan faaliyetlerin ve unsurların tanımlanması amacı ile
kullanılmıştır. Sistemi oluşturan parçaların tanımlanması sayesinde işletmeler;

10
çevresel değişimlere ayak uydurabilen, dinamik bir yapı kazanmakta ve farklı
durumlarda farklı yaklaşımlar gösterebilmektedir. Bu yaklaşıma göre, iş analizi
çalışmalarının mevcut sistemin analizinden çok, çevreye uyum sağlamak için
gerekli olan yeni iş tasarımlarına odaklandığı görülmektedir. İşletmelerdeki
işlerin, süreçlerin yeniden yapılandırılması sırasında iş analizi ile elde edilen iş
tanımları ve iş gerekleri bilgilerine büyük ölçüde ihtiyaç duyulmaktadır. Değişen
koşullara uyum sağlamak, kendilerini yenilemek, rekabet ortamında güçlerini
korumak isteyen işletmelerin süreç analizi yaparak süreçlerini tanımaları
yanında, çalışanlarının yetenek ve uzmanlık alanlarını belirlemeleri
gerekmektedir. Bu nedenle, geçmişte iş analizi günümüzde süreç analizi olarak
yürütülen bu çalışmaların gelecekte ortaya çıkacak yeni yönetim yaklaşımları
içinde yer alması kaçınılmaz görünmektedir.

11

You might also like