Professional Documents
Culture Documents
SANAYİLEŞME VE CEVRE
Sosyal bir hareket olarak ekoloji hareketi 1970’li yıllarda doğmuş
olmasına rağmen çevre kaygısıyla girişilen çabalar 1800 ‘lü yıllara kadar
uzanır.
Sanayileşme ile birlikte , çevre sorunlarının ortaya çıkması bazı düşünürleri
bu konuda düşünmeye itmiştir.
Diğer bir tabirle günümüz anlamında çevre sorunlarının ortaya çıkışı
sanayileşme ile olmuştur. Çünkü insan ilk defa sanayileşme ile doğaya
hakim olmaya başlamıştır. Bu hakimiyet süreci gün geçtikçe sanayileşme
ile birlikte artmıştır.
Daha 1950 yılı gibi yakın bir geçmişte, dünya bügünkünün yedide
biri kadar mal üretiyordu. Sanayi üretimi1950 ile 1973 arasında en hızlı
artışı kaydetti. İmalat sanayindeki üretim yılda %7, madencilikte yılda %5
arttı.
Sanayi ürünlerinin ve bizzat sanayinin kendisinin medeniyetin doğal
kaynak tabanı üzerindeki bir etkisi vardır. Bu etki bütün hammadde
aramaları, çıkarılması, onlardan ürünler elde edilmesi enerji tüketimi, atık
çıkarılması, tüketiciler tarafından ürünlerin tüketilmesi veya atılması
boyunca devam etmektedir. Bu etkiler olumlu olabilir; bir kaynağın kalitesi
iyileştirilip kullanımı genişletile bilir. Buna karşılık olumsuzda ola bilir;
süreçten veya üründen kaynaklanan kirlilik, kaynakların tükenmesi veya
bozulması sonuçlarını doğura bilir.
İşin ikinci yanı “olumsuzda olabilir” tabiri altında bahsettiğimiz
süreç , çevre sorunlarının bu derece artmasının temel sebebi göstereceğimiz
mal ve hizmet üretimin biçimidir. Liberal ekonomiye göre mal ve hizmet
üretimi bireylerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere yapılır. Halbuki bu süreçte
bireylerin tercihleri sürekli değiştirilmekte, mevcut iktisat anlayışları hızlı
büyüme adına tüketim toplumu yaratmaktadır.
Sınırsız ve maliyetsiz olarak kabul edilen tabiat unsurları; su, toprak, hava
mevcut ekonomik anlayış içinde hoyratça ekonomik girdi ekonomik girdi
olarak kullanılmıştır.
Dünyadaki tarım alanları 1981 yılından bu yana bir taraftan su
yetersizliği diğer bir taraftan çevrenin bozulması sonucunda %7 oranında
azalmış bulunmaktadır. Dünya gözetleme entitüsü ‘nün yapmış olduğu
araştırmalar yılda 6 milyon arazinin erozyon ile yok olduğunu
göstermektedir.
Tabii Sistem
+
Nüfus
Yoğunluğu
-
Kişi Başına
Doğum ve
Kullanılabilir
Ölüm oranları
Kaynaklar
Kullanılabilir
Kaynaklar +
Nüfus
Yoğunluğu Doğum
Oranları
_
_
Kişi Başına Doğum ve
Kullanılabilir _ Ölüm
Kaynakların
Kaynaklar Oranları _ Kullanımı
+
+ +
Kullanılabilir Yeni kaynak
Kaynaklar Araştırmaları
Bilindiği gibi sosyo-ekonomik sistem gerçekte bu şekilde
işlemektedir.İnsan-çevre ilişkilerinde,insanın tabii çevresini özellikle tabi
kaynakları sorumsuzca kullanımı bu sistemin ideal işlemesini
engellemektedir.
Ekosistemin dengesini bozan sebeplerden biri ve en önemlisinin
sanayileşme ve sonucundan ortaya çıkan sanayi toplumu olduğu iddia
edilir.Önceleri sınırsız ve bedava kabul edilen tabiatın sürekli kar amacıyla
1.Nüfus
3.Kentleşme
Kent sayısının artması ve kentlerde yaşayan insan sayısının artması
şeklinde kabaca tanımlanabilecek kentleşme de, çevre sorunlarının sebebi
olarak karşımıza çıkmaktadır.Sanayi devrimi ile hızlanan ve önceleri sanayi
ülkelerin de daha sonra da bütün dünyada hızla gelişen kentler, kent olarak
büyük sorun alanları görünümü vermektedir.
Önümüzdeki on yıl içinde dünya nüfusunun yarısının kentlerde
yaşayacağı düşünülürse bu sorun alanlarına yeni sorunların ekleneceğini de
rahatlıkla söyleyebiliriz.
özel kesim için ise gerekli mali , yasal ve idari önlemleri almak ve
uygulamak zorundadır.
Yapılan bazı faaliyetlere rağmen henüz ayrıntılı bir çevre politikası
ve temel nitelik taşıyacak bölgesel planlar mevcut değildir.ayrıca
bürokrasininde çevre konusunda yeteri kadar açık davranmadığı da açıktır.
Bunun en büyük nedeni de , çevre korumaya ayrılacak fonların ,
sanayileşmeyi yavaşlatacak endişesinden kaynaklanmaktadır. Kısaca
Türkiye’nin çevre oplitikası henüz açık ve kesin bir şekil almış değildir.
Bu nedenle çevre bakanlığınca bölgesel planlar hazırlanmalı ve
uygulanmalıdır.
Çevre kirliliğikonusunda Çevre Bakanlığının görev ve yetkileri ile
bütçeden ayrılan payın artırılması gerekmektedir.
Çevre kirliliğinin önlenememesinin nedenlerinden biriside ,
insanların çevreye olan duyarlılığı gösteren çevre bilincinin
yaygınlaştırılması oluşturmaktadır. Bu da ancak iyi bir eğitimle
mümkündür. Özellikle ilokuldan başlamak üzere insanlarımıza çevre
eğitiminin verilmesi gerekmektedir. Özellikle medyanın bu eğitime katkısı
sağlanmalı, televizyonlardan sık sık panel ve senpozyum düzenlenerek
halkın bilgilen dirilmesi gerekmektedir.
Türkiye’de çevre sorunlarının çözümüne yönelik çeşitli
üniversitelerde çevre kürsüleri kurulmuş, idari kademelerde ve çevre
sorunlarının çözümü için örgütlenme ve yasal düzenlemere gidilmiştir.
Çevre kirliliğinin önlene bilmesinde üniversitelerin bilimsel
çalışmalarından yararlanılması gerekmektedir.
Her yıl düzenlenen çevre günü çevre haftası olarak ele alınmalı ve
etkinliği artırılmalı, bu hafta kapsamında çeşitli faaliyetler düzenlenmelidir.
Ekonomik kalkınmaya çevrenin entegre edilmesi için çevre sorunları,
kalkınma planları çerçevesinde ele alınarak çevre ile ekonomini
uyumlaştırılması gerekmektedir.
Sanayi için yer seçimi ve arazi planlaması ile doğal kaynakların daha
etkin kullanımı sağlanmalı ve sanayi dağılmındaki dengesizlikler
engellenmelidir.
Öncelikle çözülmesi gereken hava, su kirliliği gibi çevre sorunları
,projeye bağlanarak çözüme kavuşturulmalı, sağlanan tecrübeler, teknoljik
olanaklar geliştirilerek uygulamaya aktarılmalıdır.
Çevre kirleticileri sanayilerin (mevcut ve kurlması düşünülen),
gelecekteki arıtma teknolojisi maliyetlerini şimdiden yüklenmelerinin
uygun olacağı düşünülmelidir. Bu konuda, özellikle aşırı kirliliğin yoğun
Çevre temizliği için gösterilen gayretler bir lüks değil hayatta kalma
mücadelesidir. Bir kömür işletmesinin bulunduğu Romanya’nın kasabası
Copsa Mica’da ağaçlardan çimenlere herşey sanki mürekkebe batırılmış
simsiyahtır: Atlar bile burada ancak birkaç sene kalabiliyor, sonra başka bir
yere götürülmeleri gerekli, yoksa ölmeleri kaçınılmaz.
Sanayi alanında temel yakıt olan Linyit kömürü kullanan doğu bloke
ülkeleri atmosfere her sene Yirmialtımilyon ton Sülfürdioksit atmaktadır.
Bunlarda asit yağmuru şeklinde suya ve toprağa geri dönmektedir. Linyit
kömürünün diğer yan ürünleri kanser yapıcı ürünlerdir. Uzun vadede
karbonmonoksit ve karbondioksit iklim değişikliklerine sebep olabilir.
ABD’deki çevre kirliliği için şu iki misal verilebilir; Bir insan kahve
içmek için senede yaklaşık Altıyüz plastik bardak kullanmaktadır.
Dokuzmilyon bebeğin kullandıktan sonra atılan bezlerinin bir senelik
miktarı Onbeşmilyar adettir.