You are on page 1of 155

Etkili ve Güzel Konuşma

“Konuş ki seni görebileyim”.

Bu söz ünlü Hamann’a aittir.


21. Yüzyılda insanları en çok mutlu edecek değerlerin başında bilgi ve
iletişimin geldiği inkar edilemez bir gerçektir. Globalleşen dünyamızda ise
bilgi akışı tüm dünyayı saran iletişim ağıyla gerçekleşiyor. Bu ağ kuşkusuz
giderek daha da gelişecek ve yoğunlaşacak. Ancak, teknoloji ne kadar
gelişirse gelişsin, iletişim ağı ne kadar yoğunlaşırsa yoğunlaşsın, özde yine
insan vardır. Yani karşılıklı konuşma vardır. Bilgi birikimimiz, yeteneklerimiz,
becerilerimiz, bütün bunlar inanılmaz derecede zengin olabilir ama biz
bunları doğru, düzgün inandırıcı ve güzel bir konuşmayla karşımızdakilere
sunamıyorsak bu zenginliğin yararını görmek olanaksızdır. Bunun içindir ki,
dilimizi doğru olarak kullanmak ve bizi dinleyenlere düzgün bir artikülasyon,
etkileyici bir diksiyonla nakletmek bize üstün biçimde kimlik kazandıracaktır
1. KONUŞMA BECERİSİ (HİTABET)

Hitabet arapça bir kelimedir. Şahsa ve topluluğa karşı söz söylemek


manasındadır. Hatip güzel konuşan kişi demektir. Hitabetin genel anlamı ise;
kitlelerin karşısında onlara bir maksadı anlatmak, bir ülküyü aşılamak, faydalı
bir bilgi vermek, topluluğu bir fikre inandırmak, bazı durumlar da
heyecanlandırmak ve duygulandırmak için yapılan konuşma sanatıdır.
Tarih bize en etkili insanların en etkili konuşanlar olduğunu, başarı yolunda
çok ilerlemiş olanların hepsinin de mutlaka, mesajlarını çok etkili biçimde
ulaştırma ve temsil etme gayretinde olduklarını gösterir. İnsanlar, verilen
mesaj içeriğinden çok daha fazla, bu mesajın nasıl verildiğiyle ilgilenirler.
Denilebilir ki, davranış ve duyguları etkilemeyi amaçlayan konuşmalarda
bilgilendirmeden çok, biçimlendirmedir amaç.
Akıllarda kalıcı olan da, direkt mesaj değil, mesajla beraber anılan konuşmacı
ve onun mesajı sunuş biçimidir. Öyleyse bir mesaj, muhatapta tam olarak
etki bırakmıyorsa, bunda benimde payım vardır. Bu sorumluluğu sahiplenip
ve ‘‘ben ne yapmalıyım?’’ diye kendisini sorgulamalıdır.
Hazırlıklı ve Hazırlıksız Konuşmalar

Günlük konuşmalarımızın büyük bir bölümü özel bir hazırlık yapmayı


gerektirmez. Arkadaşlarımızla dertleşirken, eş dost toplantılarında karşılıklı
söyleşirken önceden bir hazırlık yapmayız. Bu tür konuşmalarda söz sözü
açar, dereden tepeden konuşuruz

Belirli bir konuda, belirli bir amaç için, bir topluluk ya da halk önünde
konuşacaksak hazırlık yapmamız gerekir.
HAZIRLIKLI KONUŞMADABİLİNMESİ GEREKEN UNSURLAR

Amacımızı Belirleme:
Dinleyici Kitlesi ile İlgili Özelliklerin Öğrenilmesi
Dinleyicilerimizin Bilgi ve Kültür Durumu:
Dinleyicilerimizin Yaş Durumu:
Dinleyicilerimizin Cinsiyet Durumu:
Dinleyicilerimizin Sayısal Durumu:
Dinleyicilerimizin İş ve Uğraş Durumu:
Konuşmanın Yeri:
Konuşmanın Zamanı:
Toplantının Süresi
Konuşmamızda Kullanacağımız Dilin Belirlenmesi:
KONUŞMANIN HAZIRLANMASI

Konuşma Gövdesinin Oluşturulması


Genelleme:
Sayılama:
Örneklendirme:
Bağıntı Kurma:
Konuşmada Sözcük Seçimi
Sunuş Biçimi
Ezberleme
Okuma
Doğal ve Bağımsız Sunma
Konuşma Provasının Yapılması
Konuşma Provasının Yapılması

Konuşma planımızı ya da metnini birkaç kez sessizce okumalıyız.


1. Dikkatimizi özellikle metnin nirengi noktaları üzerinde yoğunlaştırmalıyız.
2. Konuşma planımızı ya da metnimizi en azından bir kez sesli okumalıyız.
3. Metne ve plana bakmadan konuşmamızı yapmalıyız. Belirli noktaları
anımsamıyorsak,metne bakmadan anımsamaya çalışmalıyız. Takıldığımız,
durakladığımız yerler için ürküye düşmemeliyiz. Bu denemeyi birkaç kez
yinelemeliyiz.
4. Konuşma metnini ya da planını yeniden sessizce okumalıyız. Okurken de
ana noktalar üzerinde düşünmeliyiz.
5. Konuşmamızı yapmayı bir bütün olarak yeniden denemeliyiz.
6. Konuşma metnini doğal ve bağımsız bir biçimde sunmaya hazır
olduğumuza karar vermeliyiz.
1. Olanağı varsa, bir dost ya da yakın arkadaşımızın önünde konuşmalıyız.
Arkadaşımızın konuşmamızla ilgili eleştirilerini dinlemeli, buna göre kendi
konuşmamızı değerlendirmeliyiz.
2. Olanağımız varsa, bir boy aynasının karşısında konuşmamızı yapmalı,
konuşmamızı yaparken yüzümüzün ifadesine, jest ve mimiklerimize dikkat
etmeliyiz.
3. Konuşmamızı bir teybe kaydetmeli, eleştirel bir yaklaşımla kendi
konuşmamızı dinlemeliyiz. Özellikle söyleyişimizi, ana noktaları
belirtişimizi denetlemeliyiz. Kaydettiğimiz konuşmayı silmeye gerek yok;
bir iki kaydederek yaptığımız gelişmeyi izlemeliyiz.
4. Konuşmamızı prova ederken gerekirse kimi ayrıntıları atabilir, bunların
yerine yenilerini ekleyebiliriz.
5. Provamızın özellikle sesimizin idaresi, bedensel davranışlarımızın düzeni
açısından belirli bir katkısı olmasına özen göstermeliyiz.
6. Fakat gereğinden fazla prova yaparsanız spontaneliği öldürürsünüz, bu
durumda “Tabii Olun” ilkesi ortadan kalkmış olur.
ETKİLİ KONUŞMADA DİKKAT EDİLECEK UNSURLAR

1. Konuşmada kesinlikle Mantık (logos) olmalı. Ancak Aristo sadece


mantığın yetmediğini hemen ikinci bir unsurdan söz ederek açıklar.
2. Mantık yeterli değil, mutlaka Duygu (pathos) da bulunmalı. Konuşma
üzerine yapılan çalışmalarda bu işin uzmanı Dale Carnegie konuya ilişkin
olarak “İnsanla uğraştığınızda unutmayın, yalnız mantıklı bir yaratıkla
değil aynı zamanda duygusal bir yaratıkla da uğraşıyorsunuz”
demektedir.20
3. Konuşmada karakter, düzen (ethos) de bulunmalı. İnsanlar hoşlandıkları,
güvendikleri ve kendilerine güvenini hissettikleri kişilerle iş yapmak
eğilimindedirler
Kafaca hazır olmak: Bu basamağın heyecanı azaltma oranı %10’dur.
Derin nefes almak: “Nefesinizi doğru almak sesinizi özgürlüğe
kavuşturacaktır.” diyor ünlü ses teknikleri uzmanı Kristin Linklater. Bu
basamağın heyecana etkisi ise %15’dir.
Hazırlık ve prova yapmak: Konuşma patoluğu olan Roger Burgraff ise
“Pratik mükemmeli yaratır “ sözünü ufak bir değişiklikle söylüyor:
“Mükemmel pratik, mükemmeli yaratır.” Bu basamağın heyecanı
azaltmaktaki etkisi ise %75 dir
• DİKSİYON
• Diksiyon; seslerin, sözlerin, vurguların, anlam ve heyecan duraklarının
hakkını vererek söyleme biçimidir. Diksiyon, çeşitli toplantılarda konuşan,
ya da söz sanatını meslek edinmiş kimselere büyük yararlar sağlar. Hele
herkese topluluk karşısında konuşma fırsatını veren günümüz hayatında
diksiyon çalışmaları çok
• gereklidir.
• Toplum içinde yaşadığımıza göre başkalarına düşündüklerimizi,
hissettiklerimizi, iyi, doğru ve ilgi çekecek bir biçimde anlatmak için
diksiyon öğrenmemiz gereklidir.
• Çünkü bir makine sesi gibi gır gır sürüp giden, aynı tonu tekrarlayan
sesler, dinleme zevki olan herkesi usandırır.
• Müzikte nasıl kompozisyonun bir yorumculuk yönü varsa, edebiyatta da
yorumculuk yönü diksiyondur.
• Diksiyon kelimelere can ve ruh verir. Diksiyonun amacı yorumculuğa
ulaşmaktır.
• Diksiyonun ilk aşaması konuşmanın enerjisidir
Buna göre akla gelebilecek bazı sorular olabilir.

* Birincisi, mesleğiniz ne olursa olsun, birkaç kişinin huzurunda ayağa


kalkıp bir konuşma yapmanız istense kendinizi tedirgin hisseder ve
heyecanlanır mısınız?
*İkincisi, duygu ve düşüncelerinizi ifade ederken kelimeleri seçmekte
ve cümle kurmakta zorlanır mısınız?
* Üçüncüsü, aşırı derecede heyecanlanır, kalbinizin atışları artar, ağzınız
kurur ve ter içinde kalır mısınız?
* Dördüncüsü, kimi zaman ne söyleyeceğinizi unutur, hitap ettiğiniz
kişilerin arasında güç duruma düşmekten korkar mısınız?
Dersin bize kazandırdıkları:
• Doğru nefes sayesinde doğru sesler çıkarmak
• Türkçenin ses özelliklerini, seslerin boğumlanma
noktalarını ( çıkaklarını ) bilerek bu sesleri doğru telaffuz
etmek
. Ünlü harflerin söyleniş özelliklerini bilerek doğru telaffuz etmek
. Tonlama ve vurguları doğru ve yerinde yapmak
. Heyecan-Telaş farkı, mantıklı ve kurallı konuşma, konuşmayı
planlama, etkileyici anlatıma hakim olmak
. Beden dili ile etkili konuşmayı desteklemek
. Topluluk önünde ve kamera karşısında güzel ve etkili konuşabilmek
GÜZEL KONUŞMANIN KURALLARI

1. Muhatabınıza önem veriniz, saygılı olunuz ve övünmeyiniz.


2. Dinlemesini biliniz.
3. Samimî olunuz ve yapmacıklıktan sakınınız
4. Yere, zamana, duruma, muhataba uygun bir konu seçiniz ve
boş konuşmayınız.
5. Çevrenizdekilere sık sık nasihat vermeye kalkışmayınız.
6. Konuşurken kelime seçimine, bunları doğru söylemeye ve
üslûbunuza özen gösteriniz.
7. Mümkün olduğu kadar sağlam cümleler kurmaya
çalışınız.
8. Sesin insanın kişiliğini yansıtan önemli bir unsur
olduğunu unutmayınız.
9. Sesinizin tonunu duygu ve düşüncenizin özelliğine göre ayarlayınız.
10. Konuşmada jest ve mimiklerden aşırılığa kaçmadan,gerektiği ölçüde söz ve
düşüncenin ahengine uygun olarak yararlanınız.
11. Bir sunuş konuşması yapmanız gerektiği zaman (konuyu ne kadar iyi bilirseniz bilin)
mutlaka hazırlık yapınız, en azından konuşma plânınızla ilgili kısa notlar alınız.
12. Dinleyicilerinizle göz irtibatını kesmeyiniz.
13. Konuşma sırasında doğruyu güzel bir üslûpla ifade etmeye özen gösteriniz.
Güzel konuşmak için Psikolog Jack Marrison P.diyor ki:

Önce dinlemeyi bilin


Sıkıcı ayrıntıdan kaçının
Kesin ifadelerle konuşmaya çalışın
Sorularınızı yerinde sorun
Öfkelendirmeden karşı çıkmayı öğrenin
Kimsenin sözünü kesmeyin
Kendinizi birçok konuda geliştirin
Yazar Dale CARNEGIE ise etkili ve güzel konuşmanın çok zor olduğunu ve
sistematik bir düzen içinde hazırlanıp sunulması gerektiği söyler. Ve güzel
konuşabilmek için gerekli ön hazırlık ve koşulları belli başlı kısımlara ayırır:
DİKSİYONUN ÖNEMİ
DİKSİYONUN KURALLARI

• Hece ve sözcük vurgusuna dikkat etmek,


• Sesleri doğru boğumlamak,
• Jest, mimiklere dikkat etmek,
• Yerinde ve doğru tonlama yapmak,
• Sözcüklerin anlam değerlerine göre sesi kullanmak,
• Uzun ve kısa heceleri doğru söylemek,
• İşitilebilir bir sesle konuşmak.
KONUŞMA VE YAZI DİLİ ARASINDAKİ FARKLAR
• Yazı dili yazım kurallarına, konuşma dili söyleyiş kolaylığına önem verir.
• Konuşma dilinde cümleler genellikle kısadır, yazı dilinde uzun cümleler
vardır.
• Yazı dilinde cümleler kurallıdır. Yüklem sonda bulunur. Konuşma dilinde
ise devrik ve eksiltili cümleler çoğunluktadır.
• Bir ülkenin çeşitli konuşma dilleri ve ağızları bulunmasına karşılık yazı dili
tektir. O ülkede yaşayan insanlar okuyup yazarken bu ortak dili kullanır.
• Yazı dilindeki alfabe sistemi bütün sesleri göstermeye yetmez. Bu yüzden
konuşma dilinde bazı seslerin farklı seslendirildiği görülür.
• Yazı dilinde anlamı kolayca ifade etmeye yarayan noktalama ve imla
kurallarının yerini konuşma dilinde vurgu, tonlama, duraklama gibi
özellikler alır. Bu özellikleri kazandıran diksiyon sanatıdır.
TÜRKÇEYİ DOĞRU, GÜZEL VE ETKİLİ KULLANMAK

• Türkçede yaygın olarak yapılan hataların ve Türkçeleri dururken


yabancı dillerden sözcükler kullanmanın başlıca sebepleri
şunlardır:
• Kendi benliğini tanımamak, benliğinden uzaklaşmak,
• Alışkanlığı bırakamamak,
• Aşağılık duygusu,
• Bilgili görünme isteği ve özenti,
• Yabancı sözcüklerin Türkçe karşılığını bilmemek ve aramamak,
• Türkçelerini beğenmemek.
Türkçenin Doğru Kullanımına Yönelik Öneriler:

• Türkçenin, özellikle magazin basınının başını çektiği kültür ve dil


kirliliğinden kurtarılması ve dilin kurallarına uygun olarak
kullanılması amacıyla, toplumu bilinçlendirmek, gerekli yerleri
bilgilendirip uyarmak.
• Sözlü ve yazılı anlatımda, Türkçe karşılıkları bulunan yabancı
sözcüklere yer vermemek (bazı terimler ve mecburi haller dışında)
• Özellikle günlük konuşmalarda Türkçenin kendine özgü cümle
yapısın korumak için cümle yapısıyla ilgili hatalı kullanımları ve
Türkçe dil bilgisi kuralları ile ilgili hataları düzeltmek konusunda
bilinçli olmak.
NEFES VE SES EĞİTİMİ
• Nefes alma çalışmaları önemli bir bölümünü oluşturur. Günlük
konuşmalardan dramatik çalışmalara kadar her alanda kusursuz bir
diksiyon için, nefes, gerekli bir biçimde kullanılmalıdır. Doğru nefes almak
bazı hastalıkların oluşmasını da engellemektedir.
• En doğru nefes alma şekli bebek gibi nefes almadır. Bebeklerin nefes
almalarına dikkat ettiğimizde karınlarının nefesle yükselip alçaldığını
görürüz. Bu, derin ve yavaş nefes almalarının sonucudur. Zamanla,
insanın nefes alma alışkanlığı yürüme sporuyla sağlanabilir. Çünkü
yürüme sırasında yanlış nefes almak zordur.
YANLIŞ – YETERSİZ NEFES ALMAK
• Ses tellerini titreşime geçiren, sesin tınlamasını gerçekleştiren nefestir, bu
nedenle nefes doğru, düzenli kullanılmalıdır. Doğru nefes almak için şu
hususlara dikkat edilmelidir:
• Gereğinden fazla nefes almamalıdır (Mekanizma rahatsızlanır, göğüs
sıkışır ses zorlanır…).
• Gereğinden az nefes almak da yanlıştır ( Kişi nefessiz kalır, başladığı
cümleyi bitiremez, sesin kuvveti düşer.)
• Nefes, ses üretim merkezini harekete geçiren bir güçtür. Üretim merkezi
gırtlaktır, doğru alınmayan ve doğru kullanılmayan nefes, merkezi zorlar,
yıpratır, üretimin (sesin) kalitesi düşer.
NEFESLE BEYİN VE VÜCUT FONKSİYONLARININ
İLİŞKİSİ
• Sağlığımız, kan dolaşımı sistemiyle doğrudan ilişkilidir. Kan dolaşımı sistemi
nefesle beslenir ve temizlenir. Kan, yeterli oksijenden mahrum kaldığında
bedenimizdeki toksinler temizlenmez. Üstelik kaslar, oksijensiz kalır. Kanın
yeterli oksijen taşıması ve zehirli maddeleri dışarı atması için kullanılan lenf
sistemi bu durumda yavaşlar vücut hantallaşır. Kontrolü güçleşir. Zaman içinde
depresif durumlar oluşur.
• Beyin hücreleri çalışmak için saf glikoz ve oksijen kullanır. Beyne giden kanda
oksijen miktarı azaldığında beyin, glikoz ihtiyaç duyduğu yeterli oksijen
ulaşmazsa bu süreç işlemez. Bilgi işlemez., hafızaya kaydolmaz veya yavaş
kaydolur. Geç algılama, geç fark etme, çabucak unutma gibi durumlar ortaya
çıkar.
DOĞRU NEFES ALMA TEKNİKLERİ
• Doğru nefes alma çalışmaları beş aşamada gerçekleşir.
• Diyaframı kullanabilmek.
• Nefesi diyaframda tutmak
• Nefesi tasarruflu kullanmak
• Nefes alıştırmaları
• Dinleme-rahatlama alıştırmaları
SES İLE İLGİLİ ÖZELLİKLER

• Ses Rengi, Ses Aralığı


• İnsanı diğer birçok canlıdan ayıran en önemli özellik, sesi ve bu sesle yaptığı iletişimdir.
Her insanın doğuştan sahip olduğu bir ses frekansı (aralığı) vardır. Bunun içerisinde
kullanımı ve sesin karakteristiğini belirleyen renkler bulunmaktadır. Ses aralığı eğitimle
genişletilebilir.
• Ses eğitimi alındıkça sesin rengi belli olur. Sesin bir oturma, şekillenme süresi vardır. Bu
süre sonunda sesin rengi netleşir. Her insansın bir konuşma bir de şarkı söyleme şekli
vardır. Her şarkı söyleyen ve konuşmacı ses aralığını iyi tanımalı, sesinin rengini bilmelidir.
• Güzel etkili konuşma ses çıkışı ile nefesin kullanımı arasında başarılı bir uyumla
gerçekleşir. Düzgün bir sesin temel özelliklerinden biri de işitilebilirliği (yüksekliği) dir.
Sesin İşitilebilirliği (Yüksekliği)

• Bir konuşmacının sesini karşısındakine duyurabilmesi, iyi bir


konuşmanın başlangıcını oluşturur. Konuşmacının sesi
işitilmezse konuşmacı ve dinleyici arasında iletişim
gerçekleşmez. Alçak veya çok yüksek sesle konuşmak,
dinleyiciyi tedirgin eder. Konuşma ortamına göre sesi
ayarlamak önemlidir.
• Uygun ses, dinleyici kitlesini tamamen kuşatabilen sestir.
Konuşmacı aşağıdaki soruları dikkate alarak ses yüksekliğini
ayarlamalıdır.
• Kaç kişilik bir gruba konuşuluyor?
• Salon ne kadar geniş?
• Ortamda gürültü yapan var mı?
• Ses, gürültü gibi çıkıyor, rahat duyuluyor mu?
SES SAĞLIĞI
SES SAĞLIĞINI KORUMAK İÇİN UYULMASI GEREKEN KURALLAR
• Boğazınızı kazır tarzda temizlemeyiniz, öksürmeyiniz ve bağırmayınız.
• Konuşurken sizin için doğal olan ses perdesini kullanınız.
• Sesinizi kullanırken nefesinizi ayarlamayı öğreniniz.
• Uzun süreli konuşmayınız.
• Gürültülü ortamlarda konuşmayınız.
• Sigara ve alkol kullanmayınız.
• Bol sıvı alınız.
• Bulunduğunuz mekânları nemlendiriniz.
• Toplum önünde konuşmadan önce sesinizi ısındırınız.
• Yeme içme kalitesini ve düzenini sağlayınız.
• Aşırı sıcak ve soğuk yiyecek ve içeceklerden uzak durunuz.
SES SAĞLIĞI

• Ses kısıklığı, sesin hırıltılı, çatallı, gergin olması, şiddetinin ve


inceliğini değişmesi şeklinde tanımlanabilir. Ses kısıklığı,
soğuk algınlığı ve diğer üst solunum yolları enfeksiyonu
sırasında ya da aşırı bağırmaktan kaynaklanan ses
zorlamalarında ortaya çıkar
SES ORGANLARININ EĞİTİMİ

• Ses organlarının eğitimi, diksiyon alt yapısını oluşturur.


Gırtlağın ürettiği ses tınlarken konuşma oranları devreye girer
ve sese son şeklini verir. Böylece konuşma olayı gerçekleşir. En
muhteşem enstrüman olan sesin, ince ayarlarla rengi bulunup
kalitesi ortaya çıkarılmaktadır. Bunu için yapılması gerekenler
şunlardır
Sese beğenilen bir özellik kazandırmak için ses organlarını iyi tanımak ve onları iyi kullanabilmek
önemlidir. Başta dil olmak üzere dudaklar, dişler, çene ve ağız boşluğu konuşmacının sağlıklı bir
konuşmayla denetim altına alabileceği ses organlarıdır.

• Sesi Isıtmak: ısınan kas daha esnek, kıvrak, güçlü ve dayanıklı olur.
Ses alıştırmaları kası çalıştırır, ısıtır ve ses organları kolay
yorulmaz.
• Sese Teknik Kazandırmak: Gırtlağa enstrüman özelliği
kazandırmak için ses alıştırmaları doğru uygulanarak en
kolayından en zoruna kadar sürekli yapılmalıdır.
• Boğumlama Uygulamaları: Kişi hangi dilde konuşursa konuşsun
ünlüleri ve ünsüzleri doğru boğumlamasını öğrenmelidir.
İFADENİN KUVVETLENDİRİLMESİ
VURGU VE TONLAMA
• Düz, yükselen, alçalan, yükselip alçalarak dalgalanan, alçalıp yükselerek dalgalanan ses ve
konuşma biçimlerine uygun yerlerde kullanılması önemlidir.
• Bir şiir, bir yazı bir söz ne denli duygulu ve dokunaklı olursa olsun okuyan kişi sesine o
duyguyu, o coşkuyu katamıyorsa kendisi de dinleyenler de tat almaz. Sese sevinç, beğeni,
sevgi gibi duygular katılmasıyla okuma ve konuşmalara canlılık kazandırılabilir. Bu canlılığı
vurgu ve tonlama sağlar.
• Konuşurken yapılacak yanlış vurgu ve tonlama anlam karışıklığına yol açar, konulmadan
beklenilen sonuca ulaşılamaz, yanlış anlamaları ancak doğru bir tonlama önler.
• Eş sesli sözcüklerin anlamı vurguyla belirginleşir. (Denizli’nin denizli bir şehir olmadığını
biliyor musunuz?)
• Doğru tonlamayı yapabilmek için hakim olan duyguyu bilmek şarttır. (Artık sus!-Emir; Artık
sus!-Yalvarma)
• Sözcüklerdeki bazı hecelerin diğerlerine göre daha baskılı ve
şiddetli söylenmesine vurgu denir. Türkçede vurgu genellikle
son hecededir. Vurgu; Söze duygu ve ahenk katmakla
konuşmayı tekdüzelikten kurtarır, söze doğru değeri
kazandırır, anlatılanın kavranmasını kolaylaştırır. Sesi söyleyişi
canlandırır.
VURGU VE ÇEŞİTLERİ
A. Sözcük Vurgusu:
• 1. Tek heceli sözcükler vurgusuzdur (“ En, pek, çok” gibi zarflar hariç).
• 2. Çok heceli sözcüklerde vurgu genellikle son hecededir. Yer adlarında
durum değişebilir.
• a. İki heceli yer adlarında vurgu baştadır (İzmir, Konya, Samsun …)
• b. Çok heceli yer adlarında başa doğru sürülür; güçlü hecede
yerleşir (Ardahan, Çankırı, Tunceli…).
• c. Birinci hece bir iki sesli; İkinci hece üç-dört sesli ise ikinci hece vurguyu
üzerine çeker (Antalya, Denizli…).
• 3. Birkaç zarf, bağlaç ve ünlemde vurgu baştadır (Şimdi, haydi, ancak…)
• Not: Cins adları özel yer adları olarak kullanılınca vurgu başa doğru kayar. “Kartal büyük bir kuştur.
Kartal’dan gelen tren.”
• 4. Ekler genel olarak sözcük sonundaki vurguyu üzerlerine çeker (Çiçek, çiçekler, çiçeklerimiz,
çiçekli).
• 5. Yalnız şular vurguyu üzerine çekmez. Vurgu kendinden önceki hecede kalır.
• a. Olumsuzluk eki: -me, -ma (Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.)
• b. Soru eki: mi (Geldin mi?)
• c. -ce eki: küçültme anlamında vurguyu üzerine çeker. (bolca, güzelce…) Küçültmeden başka anlam
ifade eden –ce eki vurguyu üzerine çekmez (kardeşçe, bence…).
• ç. “ile, ise, idi, imiş, iken” sözcükleri ek haline gelince vurguyu üzerine çekmez. Tebeşirle, kardeşiyle,
çalışkandı.
• d. Ek-fiilin geniş zaman tipinin –im, -sin, -iz, -siniz, -dir ekleri vurguyu üzerine çekmez. (Çocuksun,
kardeşiz…)
• Not: Ek-fiil olmayan –im vurguyu üzerine çeker. [(Ben) öğretmenim, (benim) öğretmenim]
• e. ki ve de bağlacı vurguyu üzerine çekmez. Ayşe de geldi, bilirsiniz ki…
B. Cümle Vurgusu: Cümlede en anlamlı sözcük vurgu ile belirlenir. Bazı sözcüklerin
söyleyiş ve cümledeki görevi bakımından baskılı söylenmesine cümle vurgusu denir.

• 1. Sonda bulunmayan yüklemler özel olarak vurgulanır.


• 2. Cümlede yükleme yakın olan sözcükler daha vurgulu söylenir. Bu nedenle cümlede
vurgulanmak istenen öğe yükleme yaklaştırılır. Sözcüklerin sırlarını değiştirmeden de
belirtme vurgusu ile cümleye farkı bir anlam kazandırılır.
• 3. Cümle başında virgülle ayrılan özneler de vurguyu kendi üzerine çeker.
• C. Şiddet (Berkitme) Vurgusu: Söze daha çok kuvvet vermek, dikkati canlandırmak için
kimi sözcüklerin şiddetli söylenmesidir. (İnsafsız benden beş kuruşu esirgedi.).
• Şiddet vurgusunun en belirgin olduğu yerler beğenme, gücenme, kızma gibi yerlerdir.
Şiddet vurgusu hitaplarda görülebilir. Pekiştirme sıfatları, niteleme sıfatları, asıl sayılar bu
vurguya elverişlidir.
D. Dize Vurgusu:
• Şiirlerde, dizelerde görülen sözcük vurgusuna “dize vurgusu”
denir. Dize vurgusuyla şiirdeki anlam belirginleşiri söyleyiş
güzelliği ve inceliği artar.
TONLAMA

• Tonlama ses titreşimlerinin yükselip alçalmasıdır. Konuşmaya hâkim olan


ana nokta, çeşitli ses değişiklikleridir. Heyecan, korku, telaş, öfke gibi
durumlarda konuşma hızı artar; sevgi, üzüntü, saygı gibi durumlarda hız
azalır. Konuşma anındaki hız; duygulara, kişiliğe, yere ve dinleyicinin
niteliğine göre değişimler gösterir. Seslerin çeşitliliği, perdelenmedeki
farklılıklar konuşmada ezgiyi sağlayan ve besleyen kaynaktır. Yanlış
tonlama, yanlış vurgulamaya dayanır. Her ikisi birden cümlenin doğal
ezgisini bozar. Anlam aktarımını engeller, anlatım inceliklerinin ve
etkileme gücünü düşürür. Konuşmadan beklenilen sonuç elde edilemez.
DURAKLAMA VE ULAMA

• Bir cümle –hele uzunsa- baştan sona ayrı tonda, aynı ritimde
okunamaz. Ayrıca sözcükleri okurken onlara canlılık
kazandırmak, renk vermek de noktalamaya dikkat etmekle
sağlanır. Soluk alma yerleri, duraklar, vurgular ve noktalama
işaretleri cümlede bir çeşit bağlantı araçlarıdır. Onlarsız doğru
ve iyi bir anlatım düşünülemez
• Konuşmayı bozan ve çirkinleştiren sebeplerden biri cümlelerin
akıcı olmayışıdır. Türkçenin konuşma dilindeki önemli
kurallarından biri olan ulamayı bilmemek konuşmayı,
okumayı olumsuz etkiler.
• Ulama bir sözcüğün sonundaki ünsüz harfin bir sonraki
sözcüğün başında bulunan ünlü harfe bağlanıp birlikte
söylenmesidir. Ulama söz akışına pürüzsüzlük ve tatlılık verir.
Uygun ulama ile yapılan konuşmalar ve seslendirmelerde ses
bir nehrin akışı gibi sakin ve düzenlidir.
Ulamanın Yapıldığı Yerler:

• 1. Sessiz harfle biten bir sözcüğün son harfi, sesli harfle başlayan
yanındaki sözcüğün ilk harfiyle birleşir.
• Kitap (Kitap aldı.) Kita baldı.
• 2. Asıllarında sonu “b, c, d, g” ile biten sözcükler eksiz
kullandıklarında “p, ç, t, k” ile söylenir. Yazı dilinde sonlarına ünlü
ile başlayan bir ek aldıklarında yumuşak konumlarına döner. Yazı
dilinde sert olan harf ulamayla yumuşar.
• Yemekhane-yemekane Erik hoşafı-erikoşafı
• 3. Türkçede sözcük sonundaki “k” ünsüzü, “h” ünsüzü ile başlayan bir
sözcük ile yan yana geldiğinde “h” ünsüzü düşer, iki sözcük birbirine
bağlanır.
• Koşuştururken okulu unuttu (Konuşma ve yazı dilinde aynıdır.)
• 4. Eğer sözcükler arasında durak olursa kurala uygun olsa da ulama
yapılmaz.
• Ne için-niçin; Ne asıl-nasıl
• 5. Bazı durumlarda iki ayrı sözcüğün tek heceli olan ilk sözcüğünde
bulunan ünlü düşer ve iki sözcük birleşir.
DURAKLAMA

• Bir konuşmanın sıkıcı ve anlaşılmaz olmaktan kurtulması için


söz söylemenin doğallığı içerisinde bazı yerlerde nefes alınır.
Buna duraklama denir. Özellikle konuşmanın ana fikirleri
üzerinde duraklama yapılmalı, bir konuşmanın başarılı
olabilmesi için nerelerde, ne kadar duraklama yapılması
gerektiği bilinmelidir
Bir konuşmacının duraklama yapacağı yerler
şunlardır:
• Konuşmaya noktalama işaretleri getirebilmek için: Noktalama
işaretleri bulunmayan bir yazı okuyucuyu şaşırtır, sinirlendirir,
sıkıntıya düşürür, duraklamasız bir konuşma da aynı tepkiyi
doğurur.
• Nefes alıp verişleri kontrol etmek için: Konuşmacı ve dinleyiciyi
rahatlatır.
• Dinleyicilerin sessizliğini sağlamak için: Konuşmaya başlamadan
önce dinleyicinin ilgisini çekmek için çalışılır.
• Ana noktaları vurgulamak için: Konuşmanın belirli bölümlerinde yapılan
duraklama dinleyicinin özellikle anlaması gereken noktaları ifade eder.
• Konuşmanın sona erdirildiğini hissettirmek için: Konuşmanın sonuna
gelmeden önce bir adım öne, kürsü arkasında ise kürsü önüne geçmek
dinleyicinin dikkatini konuşmacı üzerine çekecek bitiş cümlelerinin belirli
yerlerinde duraklama konuşmanın daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.
Duraklamalar düşünce ve duyguları en derin anlamlarıyla anlatmaya
yarar. Bunun için büyük hatipler konuşmalarına güç katmak için
duraklamaya özen gösterir.
Doğru Duraklama İçin Öneriler

• Yavaş yavaş okuyun. Okumak için epeyce zaman ayırınız.


Noktalamaların işaret ettikleri yerlerde duraklayın, her virgüle
dikkat ediniz. Büyük harfle başlayan her yerde duraklayın.
Okuduklarınızı iyi anlayamadığınız zaman da duraklayınız.
GÜZEL KONUŞMANIN KOLAY VE ÇABUK YOLLARI

Konuşmayı Bilgi verici


Temel beceriler Özgüvenini
1 İnandırmak için doğaçlama
Dinleyiciyle Konuşma
edinmek
1 geliştirmek konuşmak yapmak
paylaşmak yapmak

.)Başkalarının .)Topluluk içinde


Deneyimlerinden Konuşmanın 1.)Zamanınızı
1.)Dinleyicinin 1.)Güveninizi ona 1.)Doğaçtan konuşma
Yararlanın Gerçeklerini Araştırmaları düzeninize uydurmak
İlgi duyduğu Yaşayarak alın.
Öğrenin. Yapın. için konuları
2.)Amacınız Kelimeleri sıralayın.
Kullanın. 2.)Bir evet yanıtını
Sözden önce 2.) Özel olarak 2.)Hemen bir örneğe
Alın.
Gelsin. Hazırlanın. Gidin. 2.)Düşüncelerinize
2.)Kendinizi zincirleme düzeni
Dinleyici ile 3.)Bulaşıcı bir coşku
3.)Kendinize 3.)Güç ve canlılık yapın.
Özdeşleştirin. İle konuşun.
3.)Aklınızı Güvenin İçinde
Başarıya 3.)Dinleyici
Konuşun. 3.)Alışılmış ile
4.)Dinleyiciye
Verin Konuşmaya alışılmamışı
Sevgi ve saygı 4.)Şimdi ve burada
4.)her fırsatta Ortak edin. karşılaştırın.
Gösterin. İlkesini
Pratik
Yapın . Kullanın. 4.)Görsel
4.)Kendinizi
Onlardan yardımcılar
5.)Doğaçtan konuşma kullanın.
Aşağıgösterin.
Yapmayın
Doğaçtan konuşma
Sunun.
Hazırlıklı veya hazırlıksız herhangi bir sözlü

anlatımın güzel ve

etkili olması, konuşma yanlışları yapılmamasına da bağlıdır.

Şu hâlde, güzel konuşmayı içinde konuşma

yanlışlarının

olmadığı sözlü anlatım

şeklinde tanımlamak da mümkündür.


KONUŞMA

YANLIŞLARI

NELERDİR ?
Konuşma yanlışları çevreye, eğitime, dilin kurallarını bilme seviyesine,
alışkanlıklara ve kişiye göre değişmekle birlikte bunları;
1. Alışkanlıklardan kaynaklanan davranışla ilgili konuşma yanlışları,
2. Söyleyiş tarzıyla ilgili konuşma yanlışları,
3. Konuşma kurallarını bilmemekten kaynaklanan konuşma yanlışları,
olmak üzere üç başlık altında toplayabiliriz.
KONUŞMA YANLIŞLARI

SÖYLEYİŞ TARZIYLA KONUŞMA KURALLARINI


DAVRANIŞLA İLGİLİ
İLGİLİ BİLMEMEKTEN
YANLIŞLAR YANLIŞLAR KAYNAKLANAN YANLIŞLAR

1.)Kibirlenmek
1.)Aynı kelimeleri tekrarlamak
2.)İlgisizlik
1.)Üslup yanlışları
3.)kendini yetersiz
görmek
2.)Söyleyiş yanlışları yapmak,
4.)Boşboğazlık
anlamsız sesler çıkarmak
5.)gevezelik 2.)Plansızlık

6.)Yapmacılık
3.)Argo sözleri kullanmak
7.)Bencillik
ve kaba konuşmak
8.)Övünmek

9.)Sert konuşmak
Tüm bu kuralları bilmek bize beraberinde güzel konuşmayı da getirir mi?

Hayır.Çünkü güzel konuşmak sadece kurallardan oluşan bir bütün değildir.Konuşma


içinde duyguyu en fazla barındıran, besleyen ve ortaya çıkarması
kolay olan dil becerisidir.Bu durumda kurallar dışında güzel konuşmak için konuşmanın
kendine has dokusu ve örüntüsü ortaya çıkıyor.
(Örüntü:Olay veya nesnelerin düzenli bir biçimde birbirini takip ederek gelişmesidir.)
Konuşmanın dokusu ve örüntüsü bize beraberinde iki soruyla geliyor:
a:Sesimizi Amacımıza Göre Kullanabiliyor muyuz?
b:Sözcük ve Cümlelerin Hakkını Verebiliyor muyuz?
KONUŞMANIN DOKUSU VE ÖRÜNTÜSÜ

Sesimizi amaca göre Sözcüklerin ve cümlelerin


Kullanabiliyor muyuz? Hakkını
Verebiliyor muyuz

1.)Tatlılık 1.)Sözcük vurgusu

2.)Esneklik
2.)Cümle vurgusu
3.)Canlılık

4.)Akıcılık 3.)Şiddet vurgusu

5.)Açıklık
Güzel Konuşabilmenin İnsana Kazandırdıkları:

Tarihte güzel konuşmasıyla ünlü hatip Çiçero’dur. Küçüklüğünde bir

kekemedir.İnsanlar düzgün konuşamadığı için ona itibar etmemektedir.

Bu durumdan rahatsız olmaktadır ünlü filozof. Rahatsızlığı öyle boyutlara

tırmanmıştır ki ağzına çakıl taşları doldurur, denize karşı geçer ve

haykırırcasına hatipliğinin ilk denemelerini yapar. Mücadelesi karşısında

ilahi adalet tecelli eder. Çiçero çalışmalarının sonunda artık sadece

devrinin en ünlü hatibi sıfatını almaz, aradan geçen iki bin yıla rağmen

güzel konuşma ve hitabet denildiğinde akla gelen ilk isimdir. Güzel

konuşma mücadelesinde Çiçero örneği uç olabilir. Sadece kekeme olanların değil

normal konuşabilen insanların da sorunu “güzel konuşabilmek.”


Mesela günümüz şartlarında genellikle sunuculara hitap ettiği sanılan diksiyon kursları, güzel
konuşmak isteyen birçok insanın girip çıktığı mekanlar oldu artık. Ev hanımları da artık kendilerini
doğru ifade edebilmek için diksiyon kurslarına gidiyor. Sadece ev hanımları değil, torunlarına güzel
hikaye anlatmak için gelen babaannelerden, “şemsiye” kelimesini söyleyemediği için orada bulunan
gençlere kadar her yaştan ve meslekten insan profiliyle karşılaşmak mümkün.Neden bu kadar farklı
meslek dallarına ait olan insanlar güzel konuşma konusunda hemfikirler?
Çünkü, Güzel ve etkili konuşma ile iş yaşamında başarı ve saygınlık, özel yaşamda ise
mutluluk ve sevgi kazanırız. Siz hiç etkili konuşma yeteneği olmayan bir politikacının, bir
yöneticinin, bir pazarlamacının, bir Eğitimcinin başarılı olduğunu gördünüz mü? Güzel
konuşma insanlara toplumda belirli bir seviye kazandırmaktadır.Güzel konuşma sayesinde
insanlar yapmacık olmaktan,bencillikten,dedikodudan ve argodan kurtulmakta bu da
insanları toplum içinde belirli bir seviyeye getirmektedir.Kısaca güzel konuşma insanları
istedikleri sonuca rahatça ulaştırabilen bir tekniktir.
KORKUNUN NEDENLERİ

Temel korku nedenleri arasında ;


- Baskı dolu çocukluğu,
- Sürekli yaşanan stres ve hastalıkları,
- Ssyoal olmayan bir iş ortamında uzun süre çalışmayı,
- Başarısızlığa inanmayı,
- Hafıza nın zayıf kalmasını,
- Söylenecek bir sözbulunamamasını,
sayabiliriz.
Baskı Dolu Çocukluk

Çocukluk ve gençlik döneminde aşırı aile otoritesi, baskı, şiddet, dayak


gibi olaylar yaşanabilir. Normalin üzerine çıkarak belli bir süreklilikte
devam ettiğinde bu durum kişinin psikolojisinde çok köklü bir içe
dönüklük ve cesaretsizlik üretir. Baskı ve şiddet ortamında çocuk
kendine güvenini kaybeder. Kişiliği bir yandan tepkici, diğer yandan
başkalarına bağımlı gelişir. Sürekli aşağılanan çocuğun alt şuurunda
başarısızlık imajı yerleşir. Bu imajı normal şarlar altında özel bir gayret
göstermeksizin yok etmek mümkün değildir. Eğer bir şekilde yerleşmiş
olan aşırı heyecanlarınız varsa köklü değişikliklerle bunları yok
etmelisiniz.
Sürekli Stres ve Hastalıklar

Ara sıra yaşanan, şiddetli de olsa, stres ve hastalıkların kalıcı bir olumsuz
psikolojik etkisi yoktur. Hatta kısa süreli ve geçici olduklarında bunlar insanın
yaşama sevincini ve heyecanını artırabilirler.
Ancak stres (ve stres üreten hastalıklar) hafif de olsa uzun süreli yaşanırsa
şöyle bir gelişme olur: Kan dolaşım sistemine devamlı kortizol hormonu
salgılanır. Bu salgılama vücudu kısa sürede çöplüğe dönüştürür. Stres vücudu
germekte ve saldırıya hazır tutmaktadır. Dolaysıyla bu kirlilik uygun yöntemlerle
temizlenmediğinde aşırı baskı altında kalan sinir sistemi yorulur. Bu
yorgunluğun aralıksız devam etmesi halinde insan ölüme kadar gidebilir. Vücut
bu durum karşısında otomatik bir tedbir alır. Beyin ile vücut arasındaki emir-
komuta zinciri zayıflatılır. Çünkü kişi öyle bir düşünce alışkanlığına sahiptir ki bu
düşünce gerginlik üretmekte ve vücudu tahrip etmektedir..
Bu durumda vücudu ölüme gitmekten kurtarmak için beyin bir anlamda vücudu
uyuşturur, vücut gevşer ve rahatlar. Ama bu rahatlama aynı zamanda düşünce
akışını da iyice tahrip eder. Bu süreçte düşünce akışı bloke olur, hatırlama iyice
zayıflar, unutkanlık kendini gösterir, kişi iç sorunlarıyla iyice bunalır.
Tüm bunlar yine kişinin kendine güvenini sarsar, kişiyi insanlardan uzaklaştırır.
Böylece korkunun başarısızlık, kendini suçlama, aşağılama gibi bir boyutu ortaya
çıkar.
Ancak hastalıkların stres üretmesi insanın düşünce biçiminden kaynaklanır. İnsan
eğer hastalığı kendisini olgunlaştıran bir fırsat olarak görürse, vücudu acı
çekebilir, ama psikolojisi sağlam olacağından tahrip edici stresi yaşamayabilir
Antisosyal Bir İş Ortamı

Bazı işler veya iş ortamları vardır ki bunlar yapıları gereği insanları


toplumdan uzak tutarlar. Örneğin bilgisayarın sürekli başında oturup iş
yapmak durumunda olanlar dış dünyadan büyük ölçüde koparlar. Zihinleri
bilgisayar dünyasının kendilerine sunduğu sanal ortama iyice kapılmıştır.
Bazı fabrika işleri belli bir tezgahın önüne hapsedebilir. Bu arada geceleri
çalışıp gündüzleri uyuyan bekçilerin genellikle konumları da toplumsal
olmayan (asosyal) bir yapı taşır. Buna karşın yöneticilik, pazarlamacılık,
öğretmenlik ve sunuculuk gibi meslekler kişileri sosyal olmaya zorlar.
İnsanlar kendilerini toplumdan uzaklaştıran işlere hapsettiklerinde
beyinleri bu ortama alışır. Değişik insanlarla muhatap olabilme
yetenekleri zayıflar. Kavramaları kendi iç referanslarıyla sınırlanır.
Topluma açılıp insanlarla konuşmaktan sıkılırlar. Kişilikleri, içine kapanık
ve bireysellik ekseninde gelişir. Dolaysıyla toplum önünde söz
söylemeleri gerektiğinde büyük bir korku ve heyecan duyarlar. Ancak
çeşitli hobiler geliştirerek ek sosyal faaliyetler içerisinde bulunanlar bu
kötü gidişi engelleyebilirler.
Başarısızlık İnancı

Yukarıdaki şartların hiç birisi mevcut olmadığı halde insanlar yine de toplum
önünde söz söylemekten korkabilirler. Bunun önemli bir nedeni başarısızlık
imajının zihinlerine iyice yerleşmesidir. İnsanın her davranışa yüklediği anlam
alt bilincine bir emir olarak gönderilir. Bir işi başarmaya girişen insan her zaman
istediği sonucu elde edemeyebilir. Bu herkes için tabiidir. Ama bazı insanlar
sonucu elde edemediklerinde hemen başarısız olduklarını düşünürler ve
kendilerini suçlarlar. Bu suçlamalar bir çok kez tekrarlanır. Sonuçta insan
farkında olmadan kendi alt bilincine “ben başarısızım” hükmünü yerleştirmiş
olur. Bu çok sınırlayıcı bir kalıptır. Çünkü insan bir kere bu inancı
otomatikleştirdiğinde bu inanç onun hemen her işinde başarısız olmasına yol
açar. Neye inanıyorsak beynimiz onu doğrulamak uğurunda amansız gayretler
göstermeye devam edecektir.
“Ben başarısızım” inancı alt bilincinde yerleşmiş olan insan “belki bu
defa başarabilirim” diyerek harekete geçse de sık sık “ya
başaramazsam” endişesini yaşar. Bu endişe dikkatini zayıflatır, zihnini
olumsuz sonuçlara yaklaştırır. Bu muhtemel olumsuz sonuçlar dayanma
ve direnme azmini azaltır. Kişi kendisini güçsüz hisseder. Bu güçsüzlük ve
onun getirdiği tedirginlik kişiyi “vazgeçme” noktasına götürür.
Böylece kişi gerçekten de başarısız olur. Toplum karşısında konuşabilme
ise cesaret gerektiren bir başarıdır. Başarısızlık inancı cesareti
kıracağından kişi toplum karşısında konuşamaz. Başarısızlık ihtimali
aklına geldiğinde bile derin bir korku veya endişe yaşar.
Söylenecek Bir Sözün Olmaması

Toplum karşısında söz söylemeyi engelleyen son faktör kişinin söyleyecek


bir sözünün olmamasıdır. Pek tabii ki ne söyleyeceğimizi bilmiyorsak
konuşmaya başlayınca takılırız. Bunu bir çok defa tecrübe etmişizdir.
Dolaysıyla düşüncelerimizden emin olmadığımızda konuşmaya cesaret
edemeyiz.
Bir insanın söyleyecek sözünün olmamasının çeşitli nedenleri olabilir
ki bu, çok kapsamlı bir sorundur. En temelde bu durum kişinin iyi bir
okuyucu olmamasından kaynaklanır. İnsanlar bilgilerinin % 80’ini
okuma yoluyla elde ederler. Hiç okumayan insanların bilgileri çok
sınırlıdır. Ayrıca bu kişiler bilgilerini birbirleriyle ilişkilendirerek yeni
anlamlar ve bakış açıları da üretemezler. Ancak insanlar okuma
dışında kişisel tecrübelere sahip olabilirler. Bu tecrübeler üzerinde
düşünmüş olabilirler. Bu durumda bilgileri var demektir.
Söyleyecek sözü olmayan insan çok az konuyla ilgilenen hatta
kendisinin dışında hiç bir şeyle ilgilenmeyen insandır. Çünkü söylenen
söz ancak başkalarını ilgilendirdiğinde başkalarına anlatılabilir.
Başkalarıyla ilgilenmeyen ve genel sorunlar üzerinde düşünmeyen
insanların beyin aktiviteleri zayıftır. Dolaysıyla böyle insanlardan söz
söylemeleri istendiğinde ne söyleyecekleri konusunda endişeye
kapılırlar. Bu endişe konuşma cesaretlerini kırar.
Hafızanın kontrol Edilememesi

Çok zayıf bir hafıza; kişinin özgüvenini yitirmesinin ve konuşmaktan


çekinmesinin en önemli nedenlerindendir. Çünkü konuşmacı huzura
çıktığında hafızasının kendisine yardımcı olmayacağını ve ne
söyleyeceğini unutabileceğini düşündüğünden konuşmaya cesaret
edemez. Esasen hafızası çok zayıf olan insanlar belirgin bir hastalığın
işaretini verirler. Çoğunlukla hafıza eksikliği bir hastalığın belirtisi değil
zihinsel tembelliğin belirtisidir. Zihinsel tembellik konsantrasyon
eksikliğinden kaynaklanır. Konsantrasyon eksikliği ise girginlikten veya
stresten kaynaklanır. Dolaysıyla kişi gevşedikçe konsantrasyon yeteneği
artar; bu artış hafızanın doğal çalışma ritminin sağlam işlemesine yol
açar.
Konuşacağı konu üzerinde yeterince zihinsel ve duygusal olarak
yoğunlaşmış bir kişi mutlaka o konu üzerinde söz söyleyebilir. Ancak
biz yine de ayrıntılı olmamakla birlikte hafızamızın güçlenmesini ve
bize yeterince yardım etmesini sağlayan bazı teknikler üzerinde
duracağız. Mükemmel bir hafızaya sahip olmak isteyenler bilmelidirler
ki ısrarlı bir çalışma ile kısa sürede arzuladıkları hafızayı
geliştirebileceklerini görebilirler.
Korkunun Çözülmesi

Şurası gerçek: Yüzlerce defa binlerce insanın huzurunda


konuşmamışsanız her defasında heyecan duyarsınız. Bazen heyecanınız
o kadar büyük olur ki sizi zincirlerle kürsüye çıkaramazlar.
Kendinizden emin olun. Korkuyu ve heyecanı çok kolay yeneceksiniz.
Eğer bunu gerçekten arzuluyorsanız şimdiden bilin:

Toplum önüne çıktığınızda kalbiniz sakin, gözleriniz ışıl ışıl olacak.


Unutmuyorsunuz. Korkular zihninizde yerleşmiş otomatik
programların sonucudur. Ortamı oluştuğunda bu programlar bir plak
gibi devreye girmektedir. Plağı bozmaz ve yerine yenisini koymazsanız
eskisi çalmaya devam eder. En kötüsü de devamlı çaldığınız plaklar her
defasında daha güçlü ve köklü hale gelirler.

Korkularımızı üç temel alanda çalışarak yok edeceğiz.


-Birinci alan kelimelerle kurulu alandır. Düşüncelerin bir boyutunu
kelimeler oluşturur. Korkularımız varsa bunlar kelimelerle örülmüştür.
Bu bölümü "Cümle Telkin sistemi" ile çözeceğiz.
Cümle Telkini

Toplum karşısında söz söylemekten korku ve endişe duymanın


devamlılığını sağlayan en önemli faktör inanç sistemidir. Aldığımız her
bilgi, yaşadığımız her tecrübe inanç sistemimizi etkiler ve yeniden
şekillendirir.

Bu inançların başlıcaları:
-Ben yeterince yetenekli değilim
-Bu işi başaran insanlar benden çok üstün
-Şimdiye kadar hep başarısız oldum
-Başkaları varken bu işi yapmak bana düşmez
Bu temel inançlar sizde az veya çok bulunabilir. Herkes için bunlar
kesinlikle asılsız inançlardır. Ancak ne yazık ki insanların çoğunluğu bu
asılsız inançları edindiklerinden hayatları hep sönük geçmeye mahkum
edilmiştir.
Dikkat edelim: İnançlar her zaman kendilerini doğrularlar. Neye
inanıyorsak, maddi manevi tüm güçler bizi doğrulamak için çalışırlar. Şimdi
yukarıdaki inançların neden doğru olmadığını anlatacağız. Lütfen bu
açıklamaları tekrar tekrar okuyunuz. Bu açıklamaları ezberleseniz bile
fırsat buldukça okumaya devam ediniz. Burada amaçlanan sadece
öğrenmeniz değildir. Temel amaç doğru inancın alt bilincinize
kilitlenmesinin sağlanmasıdır. Zira inançlarınız kendinize defalarca
söylediğiniz sözlerdir.
Cümle telkin sistemine göre alt şuurumuzu hızla yapılandıracak yeni cümle
emirleri vereceğiz. Alt şuurumuzdaki kalıplar zaten bu tür cümle
emirlerinden oluşmuştu. Emirlerin güçlü bir şekilde yerleşmesi için belli
özellikler taşıması gerekir. Bu özellikleri sıralayalım:

1.Derin Gevşeme: Tüm kas sistemlerinizi gevşetmelisiniz. Ne kadar derin


gevşeyebilirseniz emirleriniz o kadar derin ve kalıcı yerleşir.

2.Cümle Yapısı: Cümle yapısı yeterince basit olmalıdır. Kısa cümleler


kurmalısınız. Cümle sadece şimdiki zaman kipinde olmalıdır. Alt şuur
geçmiş veya gelecek zaman kipinde söylenen sözleri, geçmiş veya gelecek
zaman için dikkate alır. Geçmiş hep geçmiştir ve gelecek de hep gelecektir.
Alt şuur olumsuz emirleri anlamaz veya tersinden anlar Sadece olumlu
emirleri anlar.
3. Gelişme Sürekliliği: Cümle yapısı gelişmenin sürekliliğini ve tekamülü
içermelidir. Her hangi bir olayın tekrarına bağlı olarak daha iyi olma
durumu ifade edilmelidir. Buna göre aşağıdaki telkin cümlelerini
eleştirelim:

– Ben başarılı olmak isteyen bir insan olarak her gün gelişiyor,
mükemmelleşmeye adım adım ve süratle ilerliyorum.
(Cümle çok uzun, emir kayboluyor)

– Sigara içmiyorum.
(Zaman kipi doğru, ama cümle olumsuz)

– Çok ders çalışacağım.


(Gelişme bağı yok. Gelecek zaman hatası var. Asırlar geçse de alt şuur
emri hep geleceğe atar)
–Her gün ve her nefeste daha çok gülümsüyorum.
(Uzunluk yeterli. Şimdiki zaman doğru kullanılmış. Gelişme her güne ve her nefese
bağlanmış)
- Her sabah daha dinç uyanıyorum.

Telkin oluştururken yıkmak istediğiniz olumsuzluklar hakkında zorluklarla


karşılaşabilirsiniz. Eskilerini nasıl kaldıracaksınız?

Öfkeleniyorum——————— Öfkelenmiyorum.
Sigara içiyorum——————— Sigara içmiyorum.

Çözüm;
Kelimelerin olumsuzlanarak kullanılması değildir. Bunun yerine olumlu karşıt anlamlı
kelimeleri seçmek zorundasınız.

Öfkelenmemek istiyorsunuz—————– Daha sakin oluyorum.


Sigara içmemek istiyorsunuz—————- Sigara içmeyi bırakıyorum.
Konuşma nedir? İyi bir konuşmacının özellikleri nelerdir?

• Konuşma estetik ve kültürel nedenlerle insanlar arası sesli


iletişim davranışıdır.
• İyi bir konuşmacı iyi bir gözlemci olmalıdır. Çevresine karşı duyarlı ve beş
duyusunu birden hakim kullanması gerekir.
• Çevresinde olup biteni sentezlemek, yorumlamak ve ifade etmek.
• İyi bir konuşmacı hem kendi yeteneklerini hem de karşısındakinin ilgi
alanını ve yeteneklerini bilmeli. Karşısındaki farklı bir düşünceye sahip
olduğunda, yumuşatmak amacıyla «bana öyle geliyor ki», «bana kalırsa»,
«benim düşünceme göre», ….gibi hitaplarda bulunabilir.
• Kültürel ve manevi değerlere sahip çıkmak zorundadır.
• Bütün bunları yaparken …………..
Etkili ve Güzel Konuşabilmek için:
--Etkili İletişim: Toplum Önüne Çıkma Korkusunu Yenmelisiniz
--Solumayı Düzeltmelisiniz
--Ses Organlarını Geliştirmelisiniz
--Ses Çıkışını Düzeltmelisiniz
--Diksiyonunuzu Düzeltmelisiniz
--Söyleme Kusurlarını Yok Etmelisiniz
--Duyguları Etkilemelisiniz
--Düşünce Akışını Etkilemelisiniz
--Jest ve Mimikleriniz Uyumlu Olmalı
--Konuşmalarınızı Planlamalısınız
--Hazırcevap Olabilmelisiniz
---Solumayı öğrenelim.

Doğru konuşma ciğerlerden başlar. Akciğerlerimiz


nefes alırken üç şekilde genişler. Yukarı-öne ve aşağı
doğrudur. En doğru şekil aşağı doğru genişlemedir.
Nefesimizi burundan almalıyız. Doğru nefes almak
diyaframdan nefes almak demektir. Bebekler
diyaframdan nefes aldıkları için sesleri oldukça uzağa
ulaşır.
--Doğru nefes alıp almadığımızı nasıl biliriz?
Elimizi göğsümüze ve karnımız üzerine koyalım…

--Doğru nefes almak için yapılacak egzersizler;


-Sırt üstü yatarak diyafram nefesi alıp verelim.
-Dik oturarak, burundan nefes alıp diyaframı havayla
dolduralım. Nefesimizi bırakmadan karın kasımızı kullanarak
içeri ve dışarı çekip bırakmak.
-Derin nefes alıp «uzun tıslayarak» bırakalım.
-Köpekler gibi solumak. Sık nefes alıp vermek.
- «Al-Tut-Bırak» egzersizi. 1-4-2 sistemi

uygulama
Ses Organlarını Geliştirmelisiniz

Akciğerlerden çıkan hava gırtlaktan geçerken ses


tellerinde titreşimler oluşturur. Sese asıl yapısını
kazandıran gırtlak, dil, dudaklar ve çenedir.

Bu organları yeterince geliştiremediğimizde sesimizin


boğuk ve anlaşılmaz çıkar. "Artikülasyon Bozukluğu"
---Dilimizi gevşetebilmek için;
-Ağzımız içinde hızlı hareket ettirelim.
-Sakız gibi çiğneyelim.
-Dilimizi sağ-sol-aşağı-yukarı hareket ettirelim.
-Dilimize elimizle masaj uygulayalım
-Dilimizi rahatlatmak için uzun uzun «rırırırırırrrrr…..» sesi çıkaralım.

Birlikte uygulayalım.
---Dudak tembelliğini kırmak için;
-Dudakları geriye ve ileri doğru gererek
«X» ve «U» harflerini çıkaralım.
-Aynı şekilde
«AO», «AÖ», «AE», «Aİ», «AI», «AU», «AÜ»
«OU», «OÜ», «OA», «OE», «Oİ», «OI», «OU», «OÜ» yapalım.
-Dudaklarımıza dişlerimizle masaj uygulayalım.
-Sağa-sola hareket.
-Dudak ve dişlerimizin arasına kalem alarak herhangi bir yazıyı
okuyalım.

Birlikte uygulayalım.
Değişir rüzgarın yönü,
Solar ansızın yapraklar;
Şaşırır yolunu denizde gemi,
Boşuna bir liman arar.
Gülüşü bir yabancının,
Çalmıştır senden sevdiğini;
İçinde biriken zehir,
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk iki kişiliktir.
Ataol Behramoğlu
Caddelerde rüzgar aklımda aşk var
Gece yarısında eski yağmurlar
Şarkı söylüyorlar sessiz usulca
özlediğim şimdi çok uzaklarda

Deli dolu günler hayat güzeldi


Kahkahalarıyla günler geçerdi
Ellerim uzanmaz dokunamam ki
Özlediğim şimdi çok uzaklarda
---Çene tembelliğini kırmak için;

-Mümkün olduğunca çok açarak konuşmayı denemeliyiz.


-Baş parmağımızı alt-üst çene arasına koyarak,
-Alt çene sağa ve sola hareket ettirilir.
-Elimizle çenemize alttan bastırarak açıp kapamaya
çalışalım.

---Çene, dil ve dudak eksersizlerini devamlı yapalım.

---Konuşurken çenemizi mümkün olduğunca açarak


konuşalım.

---Dilimizi ve dudaklarımızı mümkün olduğunca hareketli


kullanalım.
--- «Rezonans-Tını» çalışmaları

-- Boğazdan dışarı sese dönüşerek çıkan havanın ağız içi


boşluklarında akustik yaratacak şekilde dolaşıma alınması
hali.

Uygulama;
--Ağzımızı kapatarak gırtlağımızdan çıkaracağımız sesi
«hımmmmmmmmmm» üst çene
boşluğuna vurdurarak, kulaklarda ve alında ses
titreşimlerini hissetmeliyiz.
--Önümüze bir metin alarak,
gırtlaktan çıkaracağımız fısıltılı,
esrarengiz kısık bir sesle, ardından genizden,
burundan gelen bir sesle ve daha sonra
içimizden geldiği gibi doğal bir sesle okuyalım.
Amaç rezonans etkisi yaratmak.
Farklı tonlar kullanarak
kalın ve ince sesler çıkararak
şarkılar söylemek gibi….
Dil, dudak ve çene çalışmaları sonrası «rezonans-tını»
çalışmaları yapalım.

----- la la lal lali lalla lallaali


----- pe pepe peeee pepe pahh
----- ça çaça çe çeçe çeç çeçeç
çoğaltarak uygulamayı yapalım.
SESİN NİTELİKLERİ

1. Şiddet: Sesin kulağımıza yaptığı etkidir. Sesin şiddet açısından değişiklik


göstermesi akciğerlerden çıkan hava akımının derecesine bağlıdır.

2. Yükseklik: Sesin tiz ya da pes (ince ya da kalın) olma özelliğidir.


Akciğerlerden gelen hava akımıyla ses kirişlerindeki titreşim sayısına
bağlıdır.
Tını: Şiddeti ve yüksekliği aynı olan sesleri birbirinden ayıran özelliktir. Sesin rengi
olarak da tanımlayabiliriz. Açık tını, koyu tını, orta tını olmak üzere üçe ayrılır.

Açık tını - kafa sesiyle – tiz ses


koyu tını - göğüs sesiyle – pes ses
Orta tını - rahat ve zorlamasız orta seslerle denk düşünülebilir.

Uygulama : "Ni" sesi ile deneyelim.


Not:
Herkesin, konuşmanın içeriğine göre sesinin şiddetini, yüksekliğini ve
tınısını ayarlayabilmesi gereklidir.

Örneğin:
- Hkiobşıreatkanöyküler, masallar, içtenlik etkisi bırakan söyleşiler için
açık tınılı ( kafa sesi ) tiz bir ses kullanılır. Ses solunum aletinin
yukarısından geliyormuş gibi duyulur.

- Mantıksal anlatıma dayalı metinler, özdeyişler orta tınıyla,

- Uutmsuzluklar , derin acılar, üzüntüler anlatılırken koyu tınıyla ( göğüs


sesi ) pes sesle seslendirilir. Ses göğsün alt kısmından geliyormuş gibi
duyulur.
Aşağıda nasıl ifade edileceği açıklanmış tümceler göreceksiniz. Bunları hakkını vererek
okumaya çalışalım.

Şüpheli : ( göğüs sesi - koyu tınıyla )


Eh! Belki hava güzelleşir.
Şakacı: ( kafa sesi – açık tınıyla )
Evet, hava güzel ama ördekler için.
Münakaşa: ( göğüs sesi - koyu tınıyla )
Hava güzel diyorsunuz demek? Pek iyimsersiniz doğrusu.
Kızgın: ( göğüs sesi - koyu tınıyla )
Hava güzel ama, biz dört duvar arasında kapalıyız.
Şefkat : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Hava güzel. Sokağa çıkalım yavrum. Hava alırsan iyileşirsin.
Acılıkla : ( göğüs sesi - koyu tınıyla )
Hava güzel ama, kederimi arttırmaktan başka işe yaramıyor.
Açığa vurma : ( orta tını )
Ne yapalım ben bahsi kaybettim: Hava güzelleşti.
Öfkeli : ( göğüs sesi - koyu tınıyla )
Yazıklar olsun. İşte sen busun!
Kesin inanç : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Artık bizi aramaz, bundan eminim!
İtirazla : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Kusura bakma ama o kadar da kötü değil.
Bilmeden sormak : ( göğüs sesi - koyu tınıyla )
Araba devrildi mi?
İyice bilmeden sormak : ( göğüs sesi - koyu tınıyla )
Araba mı devrildi?
Güvensizlik : ( göğüs sesi - koyu tınıyla )
Bu adam sözünde duracak mı?
Alay : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Tabii canım, bu işleri hep siz başardınız.
Sabırsızlık : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Açıl artık kapı, açıl!
Muzafferce : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Bakın! Ben demedim mi bunlar uzaylı diye!
Hayranlıkla : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Aman, hava ne kadar güzel! Her taraf pırıl, pırıl parlıyor.
İnanç : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Ona tüm varlığımla inanıyorum.
Şüphe : ( göğüs sesi - koyu tınıyla )
Belki de öyledir ama bunun varlığını kim ispat edebilir?
Gurur : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Bu işin ustası, hem de biricik ustası benim.
Tevazu: ( kafa sesi – açık tınıyla )
Ben neyim, hiç ben onlarla bir tutulabilir miyim?
Sevgi : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Sizi çok seviyorum.
Nefret : ( göğüs sesi - koyu tınıyla )
Onun varlığından da, hatıralarından da nefret ediyorum.
Saygı : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Ona karşı o kadar büyük bir sevgim var ki!
Küçümseme : ( göğüs sesi - koyu tınıyla )
Hıh! Ne olacak, aşağılık yaratık o.
Karşı durmak : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Hayır bana hiçbir şey yapamazsın.
Boyun eğmek : ( göğüs sesi - koyu tınıyla )
Ne istersen yap hepsine boyun eğeceğim.
Cesaret : ( kafa sesi – açık tınıyla )
İster on, ister yirmi kişi olun, göğsüm açık işte bekliyorum.
Korku : ( göğüs sesi - koyu tınıyla )
Eyvah! Görmüyor musunuz hayatımız tehlikede!
Zevk : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Oh! Ne hoş, mis gibi kokuyor.
Acı duyma : ( göğüs sesi - koyu tınıyla )
Ay! Çok acıyor.
Hiddet : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Nasıl beni böyle yapayalnız bırakıp gidiyorsunuz ha!
Tedbirli davranma : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Hemen karar vermemek lâzım; iyice düşünelim.
Endişe : ( göğüs sesi - koyu tınıyla )
Of! Şimdi ne olacak, bu benim için büyük bir üzüntü.
Kaygısızlık : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Pöh! Bana ne, umurumda bile değil!…
Açık kalplilik : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Düşündüğümü size açıkça söylüyorum.
İki yüzlülük : ( göğüs sesi - koyu tınıyla )
Sizin tarafınızdan beğenilmek için dünyanın bütün servetini feda ederdim.
Hayret : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Siz mi? Sahiden, siz misiniz?
Kayıtsızlık : ( göğüs sesi - koyu tınıyla )
Pekalâ, zaten böyle olacağı belli idi.
Alay : ( göğüs sesi - koyu tınıyla )
Söylediklerinizi nasıl anlayabilirim? Bunlar birer deha eseri!
Ağırbaşlılık : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Size yemin ederim ki söylediklerim ciddidir.
İrade : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Gece, gündüz bütün gücümle çalışacağım.
zayıflık : ( göğüs sesi - koyu tınıyla )
Benim savaşma gücüm yok.
Hınç : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Şunu bilin ki bu ona çok pahalıya mal olacak.
Acıma : ( göğüs sesi - koyu tınıyla )
Zavallı adamlar! Artık onlardan ne isteyebilirim?
Üzüntü : ( göğüs sesi - koyu tınıyla )
Tahammül edemiyorum!
Üzüntünün geçmesi : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Artık korkacak bir şey kalmadı.
Zafer : ( kafa sesi – açık tınıyla )
İsteklerimin son haddini buldum.
Yenilgi : ( göğüs sesi - koyu tınıyla )
Her şeyimi kaybettim, şerefimi de…
Kışkırtma : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Ha gayret! Atıl! Bir hamle daha!
Yatıştırma : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Hişt, hişt! Kendinize geliniz, sakin olunuz.
Pişmanlık : ( göğüs sesi - koyu tınıyla )
Gece gündüz, kendi kendime soruyorum; bunu nasıl yaptım, diye.
Taşkınlık : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Evet, bunu yapacağım işte o kadar.
Ümit : ( kafa sesi – açık tınıyla )
Evet, herkes bu işte kazanacağımı söylüyor.
Ümitsizlik : ( göğüs sesi - koyu tınıyla )
Artık her şey bitti, kurtuluş çaresi yok.
"// " Yerlerde doğru nefesler alarak ve tonlamalara dikkat ederek okuyalım.

// Ya sizi denize doğru çekerse, efendimiz? // Yahut denize inen


uçurumun korkunç tepesine doğru götürür de orda aklınızı başınızdan
alacak başka bir korkunç şekle girerek sizi cinnete sürüklerse? //
Düşünün bir kere: // O tepe zaten başka bir sebep olmadan da,
dibindeki kulaçlarca derin denize bakıp dalgaların gümbürtüsünü işiten
her insanı hayattan ümit kesmek çılgınlığına kaptırır. //

(W.Shakespeare, Hamlet, Çeviren: Orhan Burian, Perde I. Sahne IV.)


---İyi bir konuşmanın temel şartları

-Konuşmacının yüzü masum bir çocuğun yüzünü andırır gibi olmalı.


-Söylediği sözler mimikleri ile uyumlu olmalı.

--Konuşma öncesi hazırlık


-Konuşacağınız konuyu iyi bilin.
-Kaç kişiye konuşacağınızı bilin.
-Kime konuşacağınızı iyi bilin.
-Nerede konuşacaksınız? Açık hava, salon, kürsü, …
-Konuşma sırasında kullanacağınız dökümanları belirleyin.
-İri harflerle yazılmış hatırlatma notları hazırlanabilir.
-Asla metnin tamamı hazırlanıp kağıda bakarak okunmamalı.
-Giyilecek kıyafet günün önemine uygun ve sizi öne çıkaran
sadelikte olmalı.
-Konuşma öncesi derin nefes alın. Kendinizden emin şekilde olun.
---Konuşma sırasında ne yapılmalı?
-Kürsüye gelindiğinde en rahat pozisyonu alın. Hemen konuşmaya başlamayın.
-Tebessümle başınızı kaldırıp salondakilerle göz teması kurun.
-Mikrofonla yapacağınız sunum için ses kontrolü «Ses» ya da «küçük vuruşlar»
yapın.
-Mikrofon yoksa kısa öksürük veya susarak dikkatleri üzerinize çekin.
-Konuşmaya selamlama ile başlayın. İyi akşamlar, merhaba, iyi günler ….gibi
-Konuşma resmi değilse protokol konuşması yapmayın. Herkesin ilgisini çeken
konuşma yapın
-Konuşmanın başlangıcında anlatacağınız konunun kısa bir özetini sunun.
-Anlatacağınız konuyu akılda kalıcı örneklerle destekleyin. Bilimsel, resmi,
veriler, kıyaslamalar.
-Konuşmanın konusuna göre fıkra anlatın, espri, göndermeler yapın,
gülmekten ve gereken yerde sesinizi yükseltmek ya da üzüntünüzü dile
getirmekten kaçınmayın.
-Can alıcı cümleyi sona saklayın. Sonra kısa veda cümleleri iyi niyet dilekleri ile
dinleyiciyi selamlayın.
SESBİLGİSİ
FONETİK
Hece :

Harflerin tek veya toplu olarak ağızdan bir çırpıda çıkan ses veya ses
topluluğudur.

Tek sesli olduğu gibi 4 sesli heceler de vardır.


A! O! E!,….
At, et, ut, ev,….
Yol, gel, tat, kol,….
Kırk, tren, Türk, kurt,….

Heceler birleşerek kelimeleri meydana getirir.

Saniyede 2 kelime, dakikada 120-150 kelime ile konuşuruz.


Fonetik – Ses Bilgisi

Ses kulağın duyabildiği titreşimdir.


Ciğerlerden gelen havanın ses yolunda yaptığı titreşimlerden oluşan seslerin bir araya
gelmesiyle "sözcükler" oluşur. Seslerin yazıdaki şekillerine "harf" denir;
harfler "alfabeyi" oluşturur.

Seslerin yazıdaki gösterimini oluşturan alfabedeki harfler;


"ünlü (sesli)" ve "ünsüz (sessiz)" olarak ikiye ayrılır.

Alfabemizde 8 ünlü, 21 ünsüz harf vardır.

Ünlüler (Sesliler)

Türkçedeki ünlüler; a, e, ı, i, o, ö, u, ü'dür.


Ünlüler, ses yolunda bir engele çarpmadan çıkan seslerdir.
Ünlüler tek başına okunur ve hece olabilir.
Ünlüler "kalın-ince, geniş-dar, düz-yuvarlak" olarak gruplandırılır.
--Diksiyonun temelini oluşturan fonetik – ses bilgisinde «sekiz ünlü» incelemesi.

a) Kalın ve ince ünlü: "Dilin ağızdaki durumuna göre"

-Ünlü, dil ağızda geriye doğru çekilerek çıkmışsa "kalın ünlü" adını alır.
Bunlar, “a, ı, o, u” ünlüleridir.
Can – Cam – Dam – Yan , Isı – Işık – Irmak , Ot – Ova – Oda – Ocak , Uç – Ucuz – Uçak - Ulus

-Ünlü, dil ağızda öne doğru bir durum alarak çıkmışsa "ince ünlü" adını alır.
Bunlar, “e, i, ö, ü” ünlüleridir.
Tel – Tekke – Kendi , Dil – İki – İzbe – İkiz , Ölüm – Önce – Ödev , Üç – Ülker – Ütü - Ünlü
b) Düz ve yuvarlak ünlü: "Dudakların ağızdaki durumuna göre"

- Ünlü ağızdan çıkarken dudaklar düz durumdaysa "düz ünlü" adını alır.
Bunlar "a, e, ı, i" ünlüleridir.
Lale – Aşık – Lastik , Evet – Ev – Her – Sene , Islak , İyilik

- Ünlü ağızdan çıkarken dudaklar yuvarlak bir durum alıyorsa "yuvarlak ünlü" adını alır.
Bunlar “o, ö,u, ü” ünlüleridir.
Oturum – Ötücü – Uğur - Ünlü
c) Geniş ve dar ünlü: "Çenenin ağızdaki durumuna göre"

-Ünlü, ağızdan çıkarken çene açıksa ünlüler "geniş ünlü" adını alır.
Bunlar “a, e, o, ö” ünlüleridir.
Amaç – Emek – Pipo - Kaçak
-Ünlü ağızdan çıkarken çene daha az açılıyorsa ünlüler "dar ünlü" diye adlandırılır.
Bunlar “ı, i, u, ü” ünlüleridir.
İsim – İz – Uçuk - Üzüm
"A" geniş ve düz ünlüsü;
Kalın – İnce – Geniş olarak karşımıza çıkar.
"Kalın a" ,dil ağız açıldığında normalden biraz daha geriye gider. Yanaklar gevşek ve çene
açıktır.

Örnek sözcükler : Can – Cam – Dam – Kaba – Kaya – Ada – Yan – Kan
- Adam adamı bir kez aldatır.
- Ağlarsa anam ağlar kalanı yalan ağlar.

"İnce a"; "Kalın a" ya göre daha ileriden çıkan sestir. Dilimize yabancı sözcüklerden
girmiştir.
Örnek sözcükler : Lâf – Hârf – Kâğıt –Lâstik – Kâr - Rüzgâr

Uzun ünlü, Arapça ve Farsça'dan Türkçe'ye giren kelimelerde görülür:


Şa:ir - Ba:dem - Esa:sen - Numu:ne
"E" ünlüsü ;
Geniş – Düz – İnce sınıfına girer. Açık ve kapalı türleri vardır.
- Dil ileri ve damağa doğru yükselir.
- Türkçe'de "açık e" ye daha sık rastlanır.

Açık e; Kapalı e'ye göre ağzı biraz daha açarak söylediğimiz e harfidir.

Erkek – Efendim – Emek– Edep – Ezber - Eş – El


En, Annem, Renk, Cem, Genç

"Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmekte üste ver"


"Edepli, edebi edepsizden edinmiş"

" Kapalı e' " örnek sözcükleri:


Gece – Kedi – Kendi- Mendil – Demek – Yemek
"İ" ünlüsü;
Dar – Düz – İnce sınıfına girer. Dudaklar kulaklara doğru genişler.
Örnek sözcükler:
İç – İnce – İkiz – İyi – İlik – İrmik – İlk

- İstediğini söyleyen istemediğini işitir.


- İyilik eden iyilik bulur.

"İnce - uzun î " bir şeye ait olma anlamı yükleyen – î nispet ekinin üzerine konur.
+i ve +î yazılışları aynı okunuşları ve görevleri farklı.
Dinî – Dini , İlmî – İlmi , Askerî - Askeri
- İnkii emî bir yemin aralar.
"I" ünlüsü;
Dar – Düz – Kalın sınıfına girer. Damağın arka bölümünden çıkan sestir.
Örnek sözcükler : Isı – Ilık – Islak – Işık – Ihlamur – Irmak
"O" ünlüsü;
Geniş – Yuvarlak – Kalın sınıfına girer. Dil ağız açıldığında normalden biraz daha geriye gider.
Örnek sözcükler :
Genellikle kelime başında rastlanır.
Ot – Ova – Ocak – Olmak – Orman – Odun – Odak
"Kalın o" ya kelime sonunda, dilimize yerleşmiş yabancı kelimelerde rastlanır.
Bando – Biblo – Banyo – Stüdyo – Pipo – Radyo

İnce Ô : Lôca – Lôdos - Lôrd

"Ö" ünlüsü;
Geniş – Yuvarlak – İnce sınıfına girer.
Dudaklar küçük yuvarlak büzülerek seslenir.
Örnek sözcükler : Ödenek – Ödünç – Ödev – Öğretim
"U" ünlüsü;
Dar – Yuvarlak – Kalın sınıfına girer. Ağız köşeleri birbirine yaklaşarak oluşur.
Örnek sözcükler :
Kalın U: Uç – Ucuz – Uçak – Uzun – Ulu
İnce Û : "Ü" ye dönüştürülerek seslenirse de yanlıştır.
Rûya – Rûzgar – Hûlya – Lûtfen – Lûgat

"Ü" ünlüsü; Dar – Yuvarlak – İnce sınıfına girer. Ağız köşeleri birbirine yaklaşarak, dil
ileriden seslenerek oluşur.
Örnek sözcükler :
Üç – Üçüz – Üflemek – Üzüm – Ütü

"Üzüm üzüme baka baka kararır"


Ünlüler bazı hecelerin uzamasını sağlar.

Uzun heceleri ( _ ), kısa heceleri de ( . ) gösterelim.

Örnek : Sadık ( _ . ), cesaret ( . _ . )

Söz söylerken ünlülerin kısa veya uzun söylenmelerine dikkat etmek gerekir. Aksi
taktirde anlam değişikliğine yol açar.
Örnek :
Katil ( _ . ) = Öldüren kimse.
Katil ( . . ) = Öldürme
Varis ( _ . ) = Mirasçı
Varis ( . . ) = Damar hastalığı
Dahi ( _ . ) = Üstün zekalı
Dahi ( . . ) = Bile
Ünsüzlerin seslendirilmesi ve çıkış noktaları:
Çıkış yerlerine göre "ünsüzler" dört bölüme ayrılır.
-- Dudak Ünsüzleri
-- Diş Ünsüzleri
-- Damak Ünsüzleri
-- Gırtlak Ünsüzü

-- Dudak Ünsüzleri: Dudakların birbirine yaklaştığı durumda. B,P,M, alt dudak ve üst
dişlerin teması ile F,V sesleri oluşur.

-- Diş Ünsüzleri : Dil ucunun üst dişlere yaklaşması ya da kısmen teması ile oluşur.
C, Ç, D, J, L, N, R,S, Ş, T, Z

-- Damak Ünsüzleri : Dilin ortası ön damağa yaklaşır ve yine dilin arka tarafı damağın
arka bölümüne yaklaşarak seslenmesi. G, Ğ, K, Y

-- Gırtlak Ünsüzleri: Gırtlaktan gelen ses ile H sesinin oluşmasıdır.


-- Anlaşılır bir dil için doğru boğumlandırma alıştırmaları:
"B" harfinin ardına gelen yani ünsüzün ardına gelen ünlüyü kısa kesmek. Avucunuzu
ağzınıza 10 cm yaklaştırın ve sesleri hissedin.
BA – Bİ – BO – BÜ – BAB – BEB – BIB – BİB – BOB – BÖB – BUB – BÜB
Başta ve sonda B harfi kullandık. Diğer ünsüzler için siz uygulama yapın.
BAC – BEC – BIC –BİC – BÖC – BUC ( ses tonunun düşmemesine dikkat ! )
"C" harfi için uygularsak.
CA – CE – CI – Cİ – CO – CU – CÜ – CAC – CEC – CİC – CÖC – CAÇ – CÜÇ – CİÇ -COÇ
Uygulamayı tüm ünsüzlerle başlatarak devam edin.

Aynı uygulamayı tabureye dik oturarak deneyin. Nefesinizi alın, vereceğiniz anda "K"
harfi ve ardından gelen ünlüleri ayaklarınızın üzerine hafif basarak sesleyin.
KA - KE –KI-Kİ-KO-KÖ-KU-KÜ-KAK-KEK-KİK
FA - FE –FI-Fİ-FO-FÖ-FU-FÜ-FAF- FEF –FIF- FİF – FOF-FÖF-FUF-FÜF
JA – JE –Jİ-JI- JO-JÖ-JU-JÜ-JAJ-JEJ-JIJ-JİJ ….. ….. ….. …..
PAR – PER – PÖR … … …..
RA – RE – Rİ - …. ….RAR …. ….
Türkçede yazı dili ile konuşma dili arasında bazı farklılıklar vardır.

-- Ünsüzlerin ünlülere yaptığı etki; Daralma


Bazı ünsüz harfler kendinden önceki ünlüyü değiştirirler.

"Y" harfi fiile eklendiğinde kendinden önceki ünlüyü daraltır.


Bu durumda "-a" ve "-u" harfleri "-ı" harfine, "-e" ve "-ü" harfleri "-i" harfine
dönüşür.

Daralmaya Örnekler:
"Başlayan" şeklinde yazılan kelime "Başlıyan" şeklinde okunur.
"Ağlayan" şeklinde yazılan "Ağlıyan" şeklinde okunur.
"Bekleyen" şeklinde yazılan "Bekliyen" şeklinde okunur.
"Yürüyerek" şeklinde yazılan "Yüriyerek" şeklinde okunur.
Siz üretin………..
--Ünsüzlerin ünlülere yaptığı diğer bir etki; Büzülme

Bir eyleme gelecek zaman eki olan "-cek" , "-cak" geldiği zaman oluşur.
Büzülmeye Örnekler:
"Gelecek" şeklinde yazılan "Gelicek" şeklinde okunur.
"Yapacak" şeklinde yazılan "Yapıcak" şeklinde okunur.
"Yapmayacak" şeklinde yazılan "Yapmıyıcak" şeklinde "Yapmı-cak" okunur.
"Başlayacak" şeklinde yazılan "Başlıyıcak" şeklinde "Başlı-cak" okunur.

Gelecek zaman ekinin kişi eki alması halinde büzülme şu şekilde olur.
"Geleceğim" şeklinde yazılan "Gelicim" ya da "Geliceem" okunur.
"Yapacağım" şeklinde yazılan "Yapıciim" ya da "Yapıcaam" okunur.
"Üfleyeceğim" şeklinde yazılan "Üfliciim" ya da "Üfliceem" okunur.
--Konuşma dilinde yapılan bir diğer değişim de "ünlü birleşmesidir"

Yan yana gelen iki ünlü bazen birleştirilir. Genellikle "h" harfinde görülür.
"-hane" ile yapılan kelimelerde görülür.
Ünlü Birleşmesine Örnek:
"Hastahane" şeklinde yazılan "Hastane" şeklinde okunur.
"Postahane" şeklinde yazılan "Postane" şeklinde okunur.
"Pastahane" şeklinde yazılan "Pastane" şeklinde okunur.

Bir diğer ünlü birleşmesi de;


"Ne olur" şeklinde yazılan "Nolur" şeklinde okunur-söylenir.
"Ne haber" şeklinde yazılan "Naber" şeklinde okunur-söylenir.
--Konuşma dilinde yapılan bir diğer değişim de "kaynaşmadır"

"- ile", "- ise", "- idi", "- imiş" gibi ek ve bağlaçlar hece düşmesine
uğrar, kendinden önceki kelimeyle kaynaşarak-bitişik okunur.

Kaynaşma Örnekleri:
"Ahmet ile Ali" değil "Ahmet'le Ali" şeklinde okunur-söylenir.
"Bıçak ile kalem" değil "Bıçak'la kalem" şeklinde okunur-söylenir.
"Güzel idi" değil "Güzeldi" şeklinde okunur-söylenir.
"Özlem ise" değil "Özlemse" şeklinde okunur-söylenir.
"Deli imiş" değil "Deliymiş" şeklinde okunur-söylenir.

Not: Yazım kurallarında her iki durum kullanılmaktadır.


--Konuşma dilinde yapılan bir diğer değişim de; "Hece Düşmesidir"

Bazı kelimelerde bazı harfler söylenirken düşer. Bunları konuşma dilinde


söylemeye gerek yoktur.

Hece Düşmesi Örnekleri:

"Burada" yerine "Burda"


"Orada" yerine "Orda"
"Nerede" yerine "Nerde"
"Gitmeyeyim" yerine " Gitmiyim" demek daha doğrudur.
--Konuşma dilinde yapılan bir diğer değişim de "Ğ" harfidir.

"Ğ" harfi kelimelerde ya hiç okunmaz, ya da "Y" harfine dönüşür.

Örnek
"Yağmur" yerine "Yaamur"
"Ağaç" yerine "Aaç"
"Eğer" yerine "Eyer"
"Meğer" yerine "Meyer"
"Eğilmek" yerine "Eyilmek"
"Yükleyeceğim" yerine "Yükliicem"

"Y" harfi de tıpkı "Ğ" harfi gibi bazı durumlarda düşer.

"Haydi" yerine " Hadi"


"Böyle" yerine " Bööle"
Dil Hataları
Zamanla yapıla-yapıla herkes tarafından kabul görmüş aslında yanlış olan dil
hatalarını inceleyelim. Bazılarını da hatalı kullanmasak dahi "İstanbul Ağzı" ile
kullanmamız gerekir.

Örnek dil hataları :

"proğram" değil "program" "makina" değil "makine"


"eğemenlik" değil "egemenlik" "aferim" değil "aferin"
"gine" değil "yine" "saatçı" değil "saatçi"
"çünkü" değil "çünki" "azat" değil "a:zat"
"ahçı" değil "aşçı" "Adapazarı'nda" değil "Adapazarı'da"
"mütevazi" değil "mütavazı" "geçtiğimiz hafta" değil "geçen hafta"
"taktir" değil "takdir" "hile" değil "hi:le"
"hükümet" değil "hükûmet" "imar" değil "i:mar"
"meyva" değil "meyve" "kervan ile" değil "kervanla"
Örnek dil hataları :

"ben ise" değil "bense"


"Türkiye ise" değil "Türkiyeyse"
"müşkül" değil "müşkil"
"diğer" değil "diyer"
"iddiasıyla" değil "iddiasiyle"
"yaprağın" değil "yapraan"
"utanmayacaksınız" değil "utanmıycaksınız"
"söyleyeceğiz" değil "söyliyceez"
"yapacaklarını" değil "yapıcaklarını"
"ima:ret" değil " i:ma:ret "
"bağı ile" değil "bağıyla"
"gelmeyecek" değil "gelmiycek"
Günlük konuşma dilinde yapılan en yaygın hatalardan biri de "kapalı e", "açık e" dir.
Genellikle "kapalı e"ler "açık e" şeklinde söylenir.

Örnekler :

"geenç" değil "génç"


"beelki" değil "bélki"
"keendi" değil "kéndi"
"zeenci" değil "zénci"
"müheendis" değil "mühéndis"
Her dilin kendine has "vurgu" ve "tonlaması" vardır. Bu kelimelerin, cümlelerin yani
konuşmanın anlamını güçlendirir.

Vurgu : Bir kelimeyi meydana getiren hecelerin bazılarının baskın söylenmesidir.


Cümleyi meydana getiren kelimelerin baskın veya farklı söylenmesidir.

Dilimizde kelimelerde "vurgu" genellikle son hecededir. Ek aldıkça vurgu sona kayar.
"masa"
"masada"
"masadaki"
"masadakiler"

Bazen "vurgu" genellikle sondan önceki hecelere kayar. Genellikle yer adlarında olur.
Vurgu başta : "Ankara" , "Samsun" , "İzmir"
Vurgu ortada : "Trabzon" , "Erzincan" , "Anadolu"
"-İstan" takısıyla biten kelimelerde vurgu "-istan" takısına kayar.

"Bulgaristan"
"Türkmenistan"
"Afganistan"

Bazı ek ve bağlaçlar vurguyu kendinden önceki heceye kaydırır.


"-ile" , "-ise" , "-mi" soru eki , "-ce" , "-me, ma" emir eki

Örnek :
"-bence" , "-sizce" , "-bizce"
"-Ahmetle" , "-Hasanla"
"-yapma" , "etme" , "gelme"
Tonlama : Konuşmalarımıza anlam katan bir başka ifade de tonlamadır. Ses
şiddeti, baskısı ve sesin farklı kullanımıdır. Konuşmamıza anlam kazandırmak ve
ifadeyi güçlendirmek için kullandığımız yöntemdir.

Tonlama kabiliyetimizi geliştirmemiz için elimize bazı kısa cümleler alıp, bu


cümleleri farklı ses tonlarıyla ve farklı anlamlar (ruh halleri) yükleyerek okumaya
çalışalım.

Örnek : "Bugün hava çok güzel" cümlesini farklı okuyarak kendimizi geliştirelim.

Sert bir tonda : Bugün hava çok güzel


Sevecen bir tonda : "Bugün hava çok güzel"
Şüpheci bir tonda : "Bugün hava çok güzel"
Meraklı bir tonda : "Bugün hava çok güzel"
Ulama : Konuşmalarımıza anlam katan, kelimelerin ve cümlelerin kulağa hoş gelmesini
sağlayan bir başka faktör de ulamadır.
Sessiz yani ünsüz bir harfle biten kelimenin kendinden sonra gelen, sesli yani ünlü bir
harfle başlayan kelime ile birleştirilerek okunmasıdır. Konuşmamıza güzellik ve
şiirsellik katar.

Ulama Örnekleri:

"Akşam oldu" cümlesinde "akşa-moldu"


"Teşvii-ketmek"
"Takdii-retmek"
Duraklamalar : Konuşurken genellikle heyecandan dolayı hızlı konuşuruz. Bu
da bazı kelimeleri unutmamıza ya da atlayarak konuşmamıza sebep olarak
anlam bütünlüğünü kaçırır, konuşmanın etkisini azaltır. Oysa
konuşmalarımızda duraklamaları gerekli yerde yaparsak etkileyici bir konuşma
yapmış oluruz.
Mesela önemli bir bilgi vermeden önce veya verdikten sonra kısa bir süre
duraklarsak söyleyeceğimiz, vereceğimiz bilginin etkisi artmış olur. Mesajı
doğru iletmiş oluruz. Duraklama olmadan yapılan hızlı okunan ya da
konuşulan bir konu anlaşılabilir olmaktan uzaklaşır.
Duraklama üç şekilde yapılır.
Kısa, orta ve uzun duraklamadır.
Uygulama >>>>>>>>>>>>>>>>>>>
Kısa ( soluk almadan virgüllerde ya da isteğe bağlı duraklama yapılır.)
"Sorun var, ama çözüm de var."
cümlesinde virgül işaretinden sonra duraklama yapılması gerekir. Ama bu
duraklama o kadar kısadır ki nefes almaya imkan tanımaz.

Orta ( yarım nefes aldığımız duraklamadır.)


"Sorun var, ama çözüm de var."

Uzun ( cümle bitişlerinde ve paragraf sonlarında uzun-tam nefes alarak yaptığımız


duraklamadır.)

"Biz kendimizi başarılı olmaya, engellerimizi aşmaya adadık. Tüm gücümüzle,


büyük geleceğimiz için çalışmaya devam edeceğiz."
Duraklama çalışması için bir metin ya da şiir ele alalım. İlk önce okuyarak anlayalım.
Daha sonra gerekli gördüğümüz yerlere kendimizce duraklama işaretleri koyalım.

Örnek :
"Soluma mümkün olduğu kadar gürültüsüz olmalıdır. Eğer nefesinizi
tüketirseniz ani ve gürültülü solumak zorunda kalırsınız.
Özellikle mikrofon karşısında konuştuğunuzda solumanızın tüm gürültüsü
dinleyiciler tarafından algılanır. Soluma gürültüsü dinleyicilerinizi
rahatsız eder, konuşmanızı sevimsizleştirir. Solumanın gürültüsüz
olmasını sağlamak için gerekli her imkanı kullanarak mümkün
olduğu kadar sık ve küçük hacimli solumalar yapmamız gerekir."
Uyumlu iletişim yeteneği için:

1.Duygularınızla sözleriniz arasındaki uyumu sağlayın. Sevinçten bahsettiğiniz


zaman sevinçli, öfkeden bahsettiğiniz zaman öfkeli, cesaretten bahsettiğiniz
zaman cesur olmalısınız. Sözlerinizin anlamı duygularınızla paralel olmak
zorundadır.
2.Jestlerin (genel vücut organlarının kullanımının) sözlerinizle aynı mesajları
vermesini sağlamalısınız. Eller, parmaklar, baş, omuzlar, bacaklar verilen mesaja
göre değişik pozisyonlar alır. Her pozisyonun anlamı vardır ve bu anlamların,
sözlerin anlamlarıyla uyumlu olmasının sağlanması gerekir.
3.Mimiklerinizle (yüz, göz, kaşlar, alın kaslarının genel hareketleriyle) mesajların
yapısı arasında büyük bir ilişki vardır. Mimiklerinizin mesajlarınızla aynı sözleri
söylemesini sağlamak zorundasınız.
ALIŞTIRMA: JEST-MİMİK

1. Alıştırmalarda jest ve mimiklerizi etkin kullanabilme yeteneğinizi .


geliştireceksiniz mimikler arasındaki ayrımı fark edin ve bol bol
uygulayın.
a) Boy aynasının karşısında göz kapaklarınızı iyice açıp yavaş yavaş kapatın, gerin,
gevşetin, göz bebeklerinizi yukarı aşağı sağa, sola çevirin, çok sevinçli ve
heyecanlı imişsiniz gibi gözleriniz parlasın. Yavaşça normale dönün.
b) Kaşlarınızı çatın, iki kaş arasındaki çizgi derinleşsin, kaşlarınızı yukarı kaldırın,
alnınızda kırışıklıklar meydana gelsin.
c) Burun deliklerinizi açın., yukarıya doğru gerin, serbest bırakın.
d) Dudaklarınızı kaldırıp indirin, birbirinden uzaklaştırıp yaklaştırın, sıkın,
gevşetin; ağzınızı açıp kapayın.
e) Ağzınızı hafif aralayın, iyice açın, çenelerinizi iyice sıkın, gevşetin.
2. Aşağıdaki temel jestleri etkin kullanabilme yeteneğinizi geliştireceksiniz. Jestlerinizi
uygulayarak anlamlarını görmeye çalışın.

a) Boy aynasının karşısına geçin. Gövdenizi, başınızı “Evet, hayır, bilmem, ya öyle
mi?” anlamlarına gelecek şekilde hareket ettirin.
b) Kollarınızı “Sen de kim oluyorsun!, git başımdan, oo hoş geldin, bunu bir daha
yapma!, hepimiz birlikteyiz, elimden ne gelir” anlamlarına gelecek şekilde hareket
ettirin.
c) Ellerinizi “Kenetlenelim, çarpıştılar, yükselme, alçalma, güçlü, dikey, yatay,
yuvarlak” anlamlarına gelecek şekilde hareket ettirin.
d) Yürüyüşünüzü “Sıkıntılı, kendinden emin, gururlu, sendeleyerek” gerçekleştirin.
Sözsüz iletişimle jest ve mimiklerinizi bir arada kullanarak aşağıdaki pantomimleri
yapacaksınız.

a) Aşağıdaki durumları pantomimlerle yansıtın.

“Soğuktan titriyorsunuz, şiddetli korkuyorsunuz, heyecan ve sabırsızlıkla bekliyorsunuz,


son derece üzgünsünüz, ağır hastasınız, öfkeyle bağırıyorsunuz, takdirle
seyrediyorsunuz.”

b) Aşağıdaki durumları pantomimlerle anlatın.

“Çocuk ağlıyor, adam kavga ediyor, asker elbiselerini giyiniyor.


Art arda gelen telefonlara bıkmış olarak cevap veriyorsunuz ve hayır diyorsunuz.
Tüm vücudunuz kaşınıyor, soğuktan titriyorsunuz. Çok mutlusunuz.”
"Kişiler kıyafetleriyle karşılanır. Sözleriyle, konuşmalarıyla uğurlanır"

Şimdi sesimizin kalitesini, tınısını, şiddetini değiştirmek amacıyla çalışmalar yapalım.

"Tekerlemeler - Temrinler"
"Tekerleme" konuşma hakimiyeti, dil kıvraklığı ve akıcılığı sağlar. Konuşma dilinde
tempomuzu saniyede iki kelime yani dakikada 120-170 kelime olarak ayarlamalıyız.
Tekerleme sabır işi olup, başlangıçta heceleyerek söyleyebiliriz. Tek nefeste ve
özellikle ünsüzleri doğru telaffuz etmeye dikkat etmeliyiz.

"Gece penceredeki tekir kedi, kendi tenceresindeki eti yedi."

"Al bu taka tukaları takatukacıya takatukalatmaya götür.


Takatukacı taka tukaları takatukalamam derse, takatukacıdan taka tukaları
takatukalatmadan al da gel."
"Baba Baki Bandırmalı bacının basmalarını Balıkesirli bakkal Basri’ye bağlattı"

"Barakada bıraktığı bardaklara, böceklerin bulaştığını bildiren barbutçu barmen,


büyük barın bitişiğinde büyük bardakla biraya başladı"

"Bilgili bir bildik bilgisiz bir bildikten binbir kere daha iyidir. Bilmeyenler
bilmediklerini bilseler bilirlerdi"

"Üç tunç has tas kayısı hoşafı"

"Çatalca'da topal çoban çatal yapıp çatal satar. Nesi için Çatalca'da topal çoban
çatal yapıp çatal satar? Kârı için Çatalca'da topal çoban çatal yapıp çatal satar"

"Kırk kırık küp, kırkının da kırkı kara küp"

"İbiş'le Memiş mahkemeye gitmiş, mahkemeleşmiş mi mahkemeleşmemiş mi?"


"Bir tarlaya kemeken ekmişler, iki kürkü yırtık kel kör kirpi dadanmış;
Biri erkek kürkü yırtık kel kör kirpi, öteki dişi kürkü yırtık kel kör kirpi.
Kürkü yırtık erkek kel kör kirpinin yırtık kürkünü, kürkü yırtık dişi kel kör kirpinin
yırtık kürküne, kürkü yırtık dişi kel kör kirpinin yırtık kürkünü, kürkü yırtık erkek
kel kör kirpinin yırtık kürküne yamamışlar"

"Yakası yağlı Yaşar, yağcının yanındaki yağdan yalnız yaldızlı yaş yazısını çıkardı"

"Horasanlı hoppa hoca, hokkabaz hoyrat Hozatlı’nın horozuna hoyratlıkla hoşafları


döktü"

"Ertenekli Örtenekli, Ergene’nin ecesi, Esentepe’nin eğlencesi, Erdenler erkete


Erdem’le bize geldiler"

"Cinlerin civcivleri çın çın sessizlikten çıkıp çinili köşkün camlarında cikciklediler"
•Okmeydanı’ndan Oğuzeli’ne otostop yap; Oltu’da volta at, olta al;
Orhangazi’de Orhanelili Orhan’a otostopçuluk öğret, sonra da Osmancıklı
Osman’a otoydu, fotoydu lotoydu, say dök.

•Oluklu’dan Kozlu’ya, Kozlu’dan Oğuzeli’nin Otçuk Otogarı’na oba oba, ot


toplaya toplaya Posoflu Osman’ın ocağına vardı.

•Uluborlulu utangaç Ulviye ile Urlalı uğursuz Ulvi uğraşa uğraşa Urfa’daki
urgancılara uzun uzun, ulam ulam urgan sattılar.

•Ulaş’a uğursuz Ulunay’ın uzun uzun uzattığı urganı uğraşa uğraşa aldı.

•İbibiklerin ibibiklerini iyice iyileştirmek için İstinyeli istifçi İbiş’in istif


istiridyeleri mi, yoksa, İskilipli İspinoz işportacı İshak’ın işliğindeki ibrişimler
mi daha iyi, bilemiyorum.
Memiş , mahkemeye gitmiş, mahkemeleşmiş mi, mahkemeleşmemiş mi?

•iİmnim in inleyen ibiliklerin, ibibiklerin ibiklerini ibrişimli iplikle ipil ipil


istifleyen İskilli İskilipli’nin işliğinde toplandık.

•içli idealist İffet, ihtiyar ikiz ilerici imparatoru, İncirlili


ipekçi iri İspanyol’un işaretli iti ile iz sürüp iyice izledi.

•Eşref ile Edremitli Bedri’yi Ege’nin en iyi eğercisi biliyorlarsa, ben de en iyi
Ermenekli Erdem, Ergene’nin en iyi elektrikçisidir, derim.

•Ertenekli Örtenekli, Ergene’nin ecesi, Esentepe’nin eğlencesi, Erdenler


erkete Erdem’le bize geldiler.

•mEzinineli e Emin’in kızı ellilik Emine, bir eli ile mendilini salladı, bir eli ile elli
bine el eyleyip zengin oldu.
•Erzurumlu Efruz Efendi’nin evde kalmış, evlenmemiş ebesi, Edirne emini
İskender Efendi’ye, “evet” deyip evlenmelide mi ev edinmeli, yoksa
evlenmemelide mi ev edinmeli.

• Edepli Efe egemen eğitimde ejderli ehliyetini ekleyerek ellerini


emeklinin entrikacı spekürcü erkek esmer eşine etejerli evinde eyvah diyerek
ezberletti.

•Eceabattaki evlerindeki tekir kedi, tenceredeki elli dirhem eti kendi


kendine yedi.

•Özbeöz’ün özbeöz Ödemişli öngörülü öğretmeni Özgüraslan ile Özgülaslan


özellikle özerk ön öğretimde öylesine özverili övünç verici ve övgüye değer
kişiler ki, hani tüm öğretim örgütleri içinde en özgün örnek onlardır,
diyebilirim.
•Pingpong, pingpong, pingpong! Piyano pingpong! Piyano pingpong! Piyano
pingpong! Piyano pingpong! Ping!… Pong!… Pong!… diyerek Posof’un
pisipisi otundan yapılma piştovsu piposunu tüttüre tüttüre petalinise doğru
paytak paytak yürüyüp gitti.

•yPnirierlei ppeerhizli pireler tepelerse, pireli peynirle de pır pır pervaz


ederler.

•Pötürgeli pompacı pimpirik Pusat’ın posbıyık mı pisbıyık mı oğlu Pulumurlu


Pınar’la Pasin’e gitmiş.

•Marmara’daki Karmarişli mermerciler mermerciliği meslek edinmişler, ama


Mamak’taki mamacılar manyetizmacılıkla marmelatçılığı meslek
edinememişler.

•Marmaris’ten Marmara’ya maviş maviş menevişli mermerlerle mermerciler,


mamacılar ve marmelâtçılar mırın kırın, mışıl mışıl gittiler.
•mİbiş’le Me , iş miş dememiş, itişmiş, kavga etmiş, mahkemeye düşmüşler,
mahkemeleşmişler. İş miş dememiş, itişmiş, kavga etmişlerde mi
mahkemeye düşmüşler; iş miş demiş, itişmemiş, kavga etmemişlerde mi
mahkemeye düşmüşler?

•dViıarvırcı Ve ile vıdıvıdıcı Veli, velinimeti vatman Vahit’e vilayette veda edip
Vefa’ya doğru vaveylasız, velevasız velespitle volta vururlarken voleybolcu
Vatran, virtüöz Vicdani ve Viranşehirli vatansever, viyolonselist Vecibe ile
karşılaştılar.

•Vıdıvıdıcı ve vırvırcı Vanlı Veli’nin Vefalı vatandaşı Vahit vatanseverine veda


edip vilayette vola vura vura, vayvaycı Vicdani ve Viranköylü Vahap’la
karşılaştı.

Vefasız Vahap, farfara fırıldayışlı vefalı fırıldağını vınlayan yele fırlatan Veli’nin de vaktiyle
vefalısıymış.
•berbere bre berber gel beri beraber bir berber dükkanı açalım,
demiş.

•b büyülteçli, babacan Babaeskili bonboncu Bilal’le Bigalı


bıngıldak Bahir’in bön bön bakışlarına, bomboş büyülü, büyük büyük
laflarına kızıyordu. Bir berbere, bir bibere bre berber beri gel biber al,
diyordu.

•buraya bak… Başı bereli, burma bıyıklı beti benzi bembeyaz,


beberuhi boylu Bilal’in burnuna biber kaçırıp, bir bebek gibi bar bar
bağırması, bir bakıma hoş, bir bakıma boş, berbat bir hal değil midir?

•Sazende Şazi ile Zifos Zihni zaman zaman sizin sokağın sağ köşesinde sinsi
sinsi fiskoslaşarak sizi zibidi Suzi’ye sonsuz ve sorumsuz bir hayasızlıkla
ikide bir şikayet ederler.
•Sazsız sözsüz, sarsıntısız bir yaz meşesi için işsiz, sessiz, serseri bir
Sivrihisarlı isteyişimizin sızısını size serzenişlerle anlatamam ki.

•Şu köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi, ortada boş su şişesi.

•aPsaışa t ile beş tas has kayısı hoşafı

•aŞşeamPsaisPajı’nda üç tas has kayısı hoşafı…

•Şu şosenin, serili serseri resimleri şasisinin şoşonsuz taşımasına


şaşarsınız da, şosenin sansarlaşmış suratlı dişsiz şaşı anası onun şu son
şansına şaşmaz mı sanırsınız?…

•Şu dağda beş boş eşek, beşi de bez yüklü besili beş boz eşek.
•Cumaları cumadan cümbür cemaat cicili bicili, cücüklü cacıklı cingöz,
candan ciltçi Cemal’in cumbalı evine koşardık.

•Cinlerin civcivleri çın çın sessizlikten çıkıp çinili köşkün camlarında


cikciklediler.

•bir deste kaşık alacaktı, ucunu alacalatacaktı.


bilmem aldı alacalattı, bilmem aldı alacalatacak.

•Cüce cepli hoca Çebi, geceleri içki içince gizlice marpuççular


içindeki züccaciyelere gidip, içi Çince yazılı cevizcikleri ciro için iç içe
geçmiş cicili bicili üç çeşit biçimsiz civalı cam çubuğu cepceğizine indirdi.

-Cırcır böceği çeneli ciciannenin çıtır pıtır kızının çıtı pıtı çıtkırıldım çocuğu
için çıtı pıtı hanım, ciciannesine çatmış, çıkışmış.
•Çapakçurlu çapaçul çarkçıbaşı çaylak Zülküf, Çatalcalı çakmakçı çivit
Cahit’e: -Behey çaçabalığı çepiç, çerçi, çakaloz, çayırhorozu, çöpçatan,
çurçur, çirişotu demiş.

•Çatalağzı’nda çatalsız Çatalcalı çatalcının çarpık çurpuk çançiçeğine


çalçene Çoruhluya çarptırmasına, ne dersin?

•Çatalca’da topal çoban çatal yapar, çatal satar. Nesi için Çatalca’da topal
çoban çatal yapar çatal satar? Kârı için Çatalca’da topal çoban çatal yapar
çatal satar.

•Çapakçurlu çipil Çatal’ın çar çur ettiği çil çil liraları çöpçatan çakmakçının
çivitçi kızı iç etmiş.
HİTABET METİNLERİ

Aşağıda 2 farklı hitabet metni göreceksiniz.


Metni okurken diksiyon kurallarının yanı sıra dikkat etmeniz gereken bir başka konu
mantık değer vurgusudur.

Öncelikle, bilinmesi gereken vurgunun ne olduğudur. Birçok dilbilgisi kitabında yazdığı


gibi, tümce vurgusu tümce içindeki sözcüklerden birinin diğer sözcüklerden daha şiddetli
söylenmesi değildir. Vurgu, temelde, sözcük vurgusu ve tümce vurgusu olmak üzere ikiye
ayrılır. Sözcük vurgusu, sözcük içindeki hecelerden birinin diğer hecelere oranlar daha
şiddetli söylenmesi; tümce vurgusuysa, tümce içinde odaklanacak sözcüğün vurgulu
hecesinin, diğer sözcüklerin vurgulu hecelerine oranla daha şiddetli söylenmesidir.
Sözünü ettiğimiz mantık değer vurgusuysa, tümce vurgusu yapılacak hecenin, soluk ve
ses kontrolüyle ve özellikle tını şiddetini doğru kullanarak şiddetli söylenmesidir.
Topluluk önünde konuşurken etkili olmak istiyorsanız, mantık değer vurgusunu doğru
kullanmak zorundasınız.
BRUTUS’UN SAVUNMASI

Sözlerimi bitirinceye kadar sabredin… Yurttaşlarım, Romalı Kardeşlerim, susun!


Göstereceğim sebebi dinleyin… Susun ki beni dinleyesiniz. Namusum hakkı için
söylüyorum, bana inanın. Namusuma değer verin ki, bana inanasınız. Beni
düşünerek tenkit edin. Düşünme gücünüzü işletin ki, rahat kararlar verebilesiniz.
Bu toplulukta biri varsa, Sezar’ı seven biri varsa, ben de ona diyorum ki: Brutus’un
Sezar’a karşı duyduğu sevgi onunkinden hiç de aşağı değildi. Eğer, Sezar’ın bir
dostu: “Öyleyse neden Brutus, Sezar’a karşı ayak diredi?” diye sorarsa, cevabım
şudur: “Sezar’ı sevmediğimden değil, Roma’yı çok sevdiğimden… Sezar’ın
ölümüyle hepinizin özgür olması, Sezar hayattayken hepinizin tutsak olarak
ölmesinden daha mı kötü? Sezar beni severdi, onun için ağlıyorum. Sezar’ın bahtı
açıktı, benim de gönlüm ferah…
Aranızdaki tutsaklığı dileyen biri var mı? Varsa söylesin. Çünkü ben, ona göre
suçluyum. Yurdunu sevemeyecek bir alçak var mı? Varsa söylesin. Çünkü ben ona
göre suçluyum. Bekliyorum, cevap verin…
Kaynak :
Nuri Çevik, "Konuşma Tekniği", T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları / 2855, ISBN:975-17-2973-4, ANKARA 2002
Sırrı Er, "Etkili ve Güzel Konuşma Sanatı", Hayat Yayınları / 12451, ISBN: 978-605-5878-42-9, İSTANBUL 2013
Can Gürzap,"Söz Söyleme ve Diksiyon", Remzi Kitapevi / ISBN : 9789751411549, İSTANBUL 2011,
http://www.atasen.org.tr
http://www.diksiyon.org

You might also like