Professional Documents
Culture Documents
Etkili Ve Güzel Konuşma PDF
Etkili Ve Güzel Konuşma PDF
Belirli bir konuda, belirli bir amaç için, bir topluluk ya da halk önünde
konuşacaksak hazırlık yapmamız gerekir.
HAZIRLIKLI KONUŞMADABİLİNMESİ GEREKEN UNSURLAR
Amacımızı Belirleme:
Dinleyici Kitlesi ile İlgili Özelliklerin Öğrenilmesi
Dinleyicilerimizin Bilgi ve Kültür Durumu:
Dinleyicilerimizin Yaş Durumu:
Dinleyicilerimizin Cinsiyet Durumu:
Dinleyicilerimizin Sayısal Durumu:
Dinleyicilerimizin İş ve Uğraş Durumu:
Konuşmanın Yeri:
Konuşmanın Zamanı:
Toplantının Süresi
Konuşmamızda Kullanacağımız Dilin Belirlenmesi:
KONUŞMANIN HAZIRLANMASI
• Sesi Isıtmak: ısınan kas daha esnek, kıvrak, güçlü ve dayanıklı olur.
Ses alıştırmaları kası çalıştırır, ısıtır ve ses organları kolay
yorulmaz.
• Sese Teknik Kazandırmak: Gırtlağa enstrüman özelliği
kazandırmak için ses alıştırmaları doğru uygulanarak en
kolayından en zoruna kadar sürekli yapılmalıdır.
• Boğumlama Uygulamaları: Kişi hangi dilde konuşursa konuşsun
ünlüleri ve ünsüzleri doğru boğumlamasını öğrenmelidir.
İFADENİN KUVVETLENDİRİLMESİ
VURGU VE TONLAMA
• Düz, yükselen, alçalan, yükselip alçalarak dalgalanan, alçalıp yükselerek dalgalanan ses ve
konuşma biçimlerine uygun yerlerde kullanılması önemlidir.
• Bir şiir, bir yazı bir söz ne denli duygulu ve dokunaklı olursa olsun okuyan kişi sesine o
duyguyu, o coşkuyu katamıyorsa kendisi de dinleyenler de tat almaz. Sese sevinç, beğeni,
sevgi gibi duygular katılmasıyla okuma ve konuşmalara canlılık kazandırılabilir. Bu canlılığı
vurgu ve tonlama sağlar.
• Konuşurken yapılacak yanlış vurgu ve tonlama anlam karışıklığına yol açar, konulmadan
beklenilen sonuca ulaşılamaz, yanlış anlamaları ancak doğru bir tonlama önler.
• Eş sesli sözcüklerin anlamı vurguyla belirginleşir. (Denizli’nin denizli bir şehir olmadığını
biliyor musunuz?)
• Doğru tonlamayı yapabilmek için hakim olan duyguyu bilmek şarttır. (Artık sus!-Emir; Artık
sus!-Yalvarma)
• Sözcüklerdeki bazı hecelerin diğerlerine göre daha baskılı ve
şiddetli söylenmesine vurgu denir. Türkçede vurgu genellikle
son hecededir. Vurgu; Söze duygu ve ahenk katmakla
konuşmayı tekdüzelikten kurtarır, söze doğru değeri
kazandırır, anlatılanın kavranmasını kolaylaştırır. Sesi söyleyişi
canlandırır.
VURGU VE ÇEŞİTLERİ
A. Sözcük Vurgusu:
• 1. Tek heceli sözcükler vurgusuzdur (“ En, pek, çok” gibi zarflar hariç).
• 2. Çok heceli sözcüklerde vurgu genellikle son hecededir. Yer adlarında
durum değişebilir.
• a. İki heceli yer adlarında vurgu baştadır (İzmir, Konya, Samsun …)
• b. Çok heceli yer adlarında başa doğru sürülür; güçlü hecede
yerleşir (Ardahan, Çankırı, Tunceli…).
• c. Birinci hece bir iki sesli; İkinci hece üç-dört sesli ise ikinci hece vurguyu
üzerine çeker (Antalya, Denizli…).
• 3. Birkaç zarf, bağlaç ve ünlemde vurgu baştadır (Şimdi, haydi, ancak…)
• Not: Cins adları özel yer adları olarak kullanılınca vurgu başa doğru kayar. “Kartal büyük bir kuştur.
Kartal’dan gelen tren.”
• 4. Ekler genel olarak sözcük sonundaki vurguyu üzerlerine çeker (Çiçek, çiçekler, çiçeklerimiz,
çiçekli).
• 5. Yalnız şular vurguyu üzerine çekmez. Vurgu kendinden önceki hecede kalır.
• a. Olumsuzluk eki: -me, -ma (Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.)
• b. Soru eki: mi (Geldin mi?)
• c. -ce eki: küçültme anlamında vurguyu üzerine çeker. (bolca, güzelce…) Küçültmeden başka anlam
ifade eden –ce eki vurguyu üzerine çekmez (kardeşçe, bence…).
• ç. “ile, ise, idi, imiş, iken” sözcükleri ek haline gelince vurguyu üzerine çekmez. Tebeşirle, kardeşiyle,
çalışkandı.
• d. Ek-fiilin geniş zaman tipinin –im, -sin, -iz, -siniz, -dir ekleri vurguyu üzerine çekmez. (Çocuksun,
kardeşiz…)
• Not: Ek-fiil olmayan –im vurguyu üzerine çeker. [(Ben) öğretmenim, (benim) öğretmenim]
• e. ki ve de bağlacı vurguyu üzerine çekmez. Ayşe de geldi, bilirsiniz ki…
B. Cümle Vurgusu: Cümlede en anlamlı sözcük vurgu ile belirlenir. Bazı sözcüklerin
söyleyiş ve cümledeki görevi bakımından baskılı söylenmesine cümle vurgusu denir.
• Bir cümle –hele uzunsa- baştan sona ayrı tonda, aynı ritimde
okunamaz. Ayrıca sözcükleri okurken onlara canlılık
kazandırmak, renk vermek de noktalamaya dikkat etmekle
sağlanır. Soluk alma yerleri, duraklar, vurgular ve noktalama
işaretleri cümlede bir çeşit bağlantı araçlarıdır. Onlarsız doğru
ve iyi bir anlatım düşünülemez
• Konuşmayı bozan ve çirkinleştiren sebeplerden biri cümlelerin
akıcı olmayışıdır. Türkçenin konuşma dilindeki önemli
kurallarından biri olan ulamayı bilmemek konuşmayı,
okumayı olumsuz etkiler.
• Ulama bir sözcüğün sonundaki ünsüz harfin bir sonraki
sözcüğün başında bulunan ünlü harfe bağlanıp birlikte
söylenmesidir. Ulama söz akışına pürüzsüzlük ve tatlılık verir.
Uygun ulama ile yapılan konuşmalar ve seslendirmelerde ses
bir nehrin akışı gibi sakin ve düzenlidir.
Ulamanın Yapıldığı Yerler:
• 1. Sessiz harfle biten bir sözcüğün son harfi, sesli harfle başlayan
yanındaki sözcüğün ilk harfiyle birleşir.
• Kitap (Kitap aldı.) Kita baldı.
• 2. Asıllarında sonu “b, c, d, g” ile biten sözcükler eksiz
kullandıklarında “p, ç, t, k” ile söylenir. Yazı dilinde sonlarına ünlü
ile başlayan bir ek aldıklarında yumuşak konumlarına döner. Yazı
dilinde sert olan harf ulamayla yumuşar.
• Yemekhane-yemekane Erik hoşafı-erikoşafı
• 3. Türkçede sözcük sonundaki “k” ünsüzü, “h” ünsüzü ile başlayan bir
sözcük ile yan yana geldiğinde “h” ünsüzü düşer, iki sözcük birbirine
bağlanır.
• Koşuştururken okulu unuttu (Konuşma ve yazı dilinde aynıdır.)
• 4. Eğer sözcükler arasında durak olursa kurala uygun olsa da ulama
yapılmaz.
• Ne için-niçin; Ne asıl-nasıl
• 5. Bazı durumlarda iki ayrı sözcüğün tek heceli olan ilk sözcüğünde
bulunan ünlü düşer ve iki sözcük birleşir.
DURAKLAMA
anlatımın güzel ve
yanlışlarının
YANLIŞLARI
NELERDİR ?
Konuşma yanlışları çevreye, eğitime, dilin kurallarını bilme seviyesine,
alışkanlıklara ve kişiye göre değişmekle birlikte bunları;
1. Alışkanlıklardan kaynaklanan davranışla ilgili konuşma yanlışları,
2. Söyleyiş tarzıyla ilgili konuşma yanlışları,
3. Konuşma kurallarını bilmemekten kaynaklanan konuşma yanlışları,
olmak üzere üç başlık altında toplayabiliriz.
KONUŞMA YANLIŞLARI
1.)Kibirlenmek
1.)Aynı kelimeleri tekrarlamak
2.)İlgisizlik
1.)Üslup yanlışları
3.)kendini yetersiz
görmek
2.)Söyleyiş yanlışları yapmak,
4.)Boşboğazlık
anlamsız sesler çıkarmak
5.)gevezelik 2.)Plansızlık
6.)Yapmacılık
3.)Argo sözleri kullanmak
7.)Bencillik
ve kaba konuşmak
8.)Övünmek
9.)Sert konuşmak
Tüm bu kuralları bilmek bize beraberinde güzel konuşmayı da getirir mi?
2.)Esneklik
2.)Cümle vurgusu
3.)Canlılık
5.)Açıklık
Güzel Konuşabilmenin İnsana Kazandırdıkları:
devrinin en ünlü hatibi sıfatını almaz, aradan geçen iki bin yıla rağmen
Ara sıra yaşanan, şiddetli de olsa, stres ve hastalıkların kalıcı bir olumsuz
psikolojik etkisi yoktur. Hatta kısa süreli ve geçici olduklarında bunlar insanın
yaşama sevincini ve heyecanını artırabilirler.
Ancak stres (ve stres üreten hastalıklar) hafif de olsa uzun süreli yaşanırsa
şöyle bir gelişme olur: Kan dolaşım sistemine devamlı kortizol hormonu
salgılanır. Bu salgılama vücudu kısa sürede çöplüğe dönüştürür. Stres vücudu
germekte ve saldırıya hazır tutmaktadır. Dolaysıyla bu kirlilik uygun yöntemlerle
temizlenmediğinde aşırı baskı altında kalan sinir sistemi yorulur. Bu
yorgunluğun aralıksız devam etmesi halinde insan ölüme kadar gidebilir. Vücut
bu durum karşısında otomatik bir tedbir alır. Beyin ile vücut arasındaki emir-
komuta zinciri zayıflatılır. Çünkü kişi öyle bir düşünce alışkanlığına sahiptir ki bu
düşünce gerginlik üretmekte ve vücudu tahrip etmektedir..
Bu durumda vücudu ölüme gitmekten kurtarmak için beyin bir anlamda vücudu
uyuşturur, vücut gevşer ve rahatlar. Ama bu rahatlama aynı zamanda düşünce
akışını da iyice tahrip eder. Bu süreçte düşünce akışı bloke olur, hatırlama iyice
zayıflar, unutkanlık kendini gösterir, kişi iç sorunlarıyla iyice bunalır.
Tüm bunlar yine kişinin kendine güvenini sarsar, kişiyi insanlardan uzaklaştırır.
Böylece korkunun başarısızlık, kendini suçlama, aşağılama gibi bir boyutu ortaya
çıkar.
Ancak hastalıkların stres üretmesi insanın düşünce biçiminden kaynaklanır. İnsan
eğer hastalığı kendisini olgunlaştıran bir fırsat olarak görürse, vücudu acı
çekebilir, ama psikolojisi sağlam olacağından tahrip edici stresi yaşamayabilir
Antisosyal Bir İş Ortamı
Yukarıdaki şartların hiç birisi mevcut olmadığı halde insanlar yine de toplum
önünde söz söylemekten korkabilirler. Bunun önemli bir nedeni başarısızlık
imajının zihinlerine iyice yerleşmesidir. İnsanın her davranışa yüklediği anlam
alt bilincine bir emir olarak gönderilir. Bir işi başarmaya girişen insan her zaman
istediği sonucu elde edemeyebilir. Bu herkes için tabiidir. Ama bazı insanlar
sonucu elde edemediklerinde hemen başarısız olduklarını düşünürler ve
kendilerini suçlarlar. Bu suçlamalar bir çok kez tekrarlanır. Sonuçta insan
farkında olmadan kendi alt bilincine “ben başarısızım” hükmünü yerleştirmiş
olur. Bu çok sınırlayıcı bir kalıptır. Çünkü insan bir kere bu inancı
otomatikleştirdiğinde bu inanç onun hemen her işinde başarısız olmasına yol
açar. Neye inanıyorsak beynimiz onu doğrulamak uğurunda amansız gayretler
göstermeye devam edecektir.
“Ben başarısızım” inancı alt bilincinde yerleşmiş olan insan “belki bu
defa başarabilirim” diyerek harekete geçse de sık sık “ya
başaramazsam” endişesini yaşar. Bu endişe dikkatini zayıflatır, zihnini
olumsuz sonuçlara yaklaştırır. Bu muhtemel olumsuz sonuçlar dayanma
ve direnme azmini azaltır. Kişi kendisini güçsüz hisseder. Bu güçsüzlük ve
onun getirdiği tedirginlik kişiyi “vazgeçme” noktasına götürür.
Böylece kişi gerçekten de başarısız olur. Toplum karşısında konuşabilme
ise cesaret gerektiren bir başarıdır. Başarısızlık inancı cesareti
kıracağından kişi toplum karşısında konuşamaz. Başarısızlık ihtimali
aklına geldiğinde bile derin bir korku veya endişe yaşar.
Söylenecek Bir Sözün Olmaması
Bu inançların başlıcaları:
-Ben yeterince yetenekli değilim
-Bu işi başaran insanlar benden çok üstün
-Şimdiye kadar hep başarısız oldum
-Başkaları varken bu işi yapmak bana düşmez
Bu temel inançlar sizde az veya çok bulunabilir. Herkes için bunlar
kesinlikle asılsız inançlardır. Ancak ne yazık ki insanların çoğunluğu bu
asılsız inançları edindiklerinden hayatları hep sönük geçmeye mahkum
edilmiştir.
Dikkat edelim: İnançlar her zaman kendilerini doğrularlar. Neye
inanıyorsak, maddi manevi tüm güçler bizi doğrulamak için çalışırlar. Şimdi
yukarıdaki inançların neden doğru olmadığını anlatacağız. Lütfen bu
açıklamaları tekrar tekrar okuyunuz. Bu açıklamaları ezberleseniz bile
fırsat buldukça okumaya devam ediniz. Burada amaçlanan sadece
öğrenmeniz değildir. Temel amaç doğru inancın alt bilincinize
kilitlenmesinin sağlanmasıdır. Zira inançlarınız kendinize defalarca
söylediğiniz sözlerdir.
Cümle telkin sistemine göre alt şuurumuzu hızla yapılandıracak yeni cümle
emirleri vereceğiz. Alt şuurumuzdaki kalıplar zaten bu tür cümle
emirlerinden oluşmuştu. Emirlerin güçlü bir şekilde yerleşmesi için belli
özellikler taşıması gerekir. Bu özellikleri sıralayalım:
– Ben başarılı olmak isteyen bir insan olarak her gün gelişiyor,
mükemmelleşmeye adım adım ve süratle ilerliyorum.
(Cümle çok uzun, emir kayboluyor)
– Sigara içmiyorum.
(Zaman kipi doğru, ama cümle olumsuz)
Öfkeleniyorum——————— Öfkelenmiyorum.
Sigara içiyorum——————— Sigara içmiyorum.
Çözüm;
Kelimelerin olumsuzlanarak kullanılması değildir. Bunun yerine olumlu karşıt anlamlı
kelimeleri seçmek zorundasınız.
uygulama
Ses Organlarını Geliştirmelisiniz
Birlikte uygulayalım.
---Dudak tembelliğini kırmak için;
-Dudakları geriye ve ileri doğru gererek
«X» ve «U» harflerini çıkaralım.
-Aynı şekilde
«AO», «AÖ», «AE», «Aİ», «AI», «AU», «AÜ»
«OU», «OÜ», «OA», «OE», «Oİ», «OI», «OU», «OÜ» yapalım.
-Dudaklarımıza dişlerimizle masaj uygulayalım.
-Sağa-sola hareket.
-Dudak ve dişlerimizin arasına kalem alarak herhangi bir yazıyı
okuyalım.
Birlikte uygulayalım.
Değişir rüzgarın yönü,
Solar ansızın yapraklar;
Şaşırır yolunu denizde gemi,
Boşuna bir liman arar.
Gülüşü bir yabancının,
Çalmıştır senden sevdiğini;
İçinde biriken zehir,
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk iki kişiliktir.
Ataol Behramoğlu
Caddelerde rüzgar aklımda aşk var
Gece yarısında eski yağmurlar
Şarkı söylüyorlar sessiz usulca
özlediğim şimdi çok uzaklarda
Uygulama;
--Ağzımızı kapatarak gırtlağımızdan çıkaracağımız sesi
«hımmmmmmmmmm» üst çene
boşluğuna vurdurarak, kulaklarda ve alında ses
titreşimlerini hissetmeliyiz.
--Önümüze bir metin alarak,
gırtlaktan çıkaracağımız fısıltılı,
esrarengiz kısık bir sesle, ardından genizden,
burundan gelen bir sesle ve daha sonra
içimizden geldiği gibi doğal bir sesle okuyalım.
Amaç rezonans etkisi yaratmak.
Farklı tonlar kullanarak
kalın ve ince sesler çıkararak
şarkılar söylemek gibi….
Dil, dudak ve çene çalışmaları sonrası «rezonans-tını»
çalışmaları yapalım.
Örneğin:
- Hkiobşıreatkanöyküler, masallar, içtenlik etkisi bırakan söyleşiler için
açık tınılı ( kafa sesi ) tiz bir ses kullanılır. Ses solunum aletinin
yukarısından geliyormuş gibi duyulur.
Harflerin tek veya toplu olarak ağızdan bir çırpıda çıkan ses veya ses
topluluğudur.
Ünlüler (Sesliler)
-Ünlü, dil ağızda geriye doğru çekilerek çıkmışsa "kalın ünlü" adını alır.
Bunlar, “a, ı, o, u” ünlüleridir.
Can – Cam – Dam – Yan , Isı – Işık – Irmak , Ot – Ova – Oda – Ocak , Uç – Ucuz – Uçak - Ulus
-Ünlü, dil ağızda öne doğru bir durum alarak çıkmışsa "ince ünlü" adını alır.
Bunlar, “e, i, ö, ü” ünlüleridir.
Tel – Tekke – Kendi , Dil – İki – İzbe – İkiz , Ölüm – Önce – Ödev , Üç – Ülker – Ütü - Ünlü
b) Düz ve yuvarlak ünlü: "Dudakların ağızdaki durumuna göre"
- Ünlü ağızdan çıkarken dudaklar düz durumdaysa "düz ünlü" adını alır.
Bunlar "a, e, ı, i" ünlüleridir.
Lale – Aşık – Lastik , Evet – Ev – Her – Sene , Islak , İyilik
- Ünlü ağızdan çıkarken dudaklar yuvarlak bir durum alıyorsa "yuvarlak ünlü" adını alır.
Bunlar “o, ö,u, ü” ünlüleridir.
Oturum – Ötücü – Uğur - Ünlü
c) Geniş ve dar ünlü: "Çenenin ağızdaki durumuna göre"
-Ünlü, ağızdan çıkarken çene açıksa ünlüler "geniş ünlü" adını alır.
Bunlar “a, e, o, ö” ünlüleridir.
Amaç – Emek – Pipo - Kaçak
-Ünlü ağızdan çıkarken çene daha az açılıyorsa ünlüler "dar ünlü" diye adlandırılır.
Bunlar “ı, i, u, ü” ünlüleridir.
İsim – İz – Uçuk - Üzüm
"A" geniş ve düz ünlüsü;
Kalın – İnce – Geniş olarak karşımıza çıkar.
"Kalın a" ,dil ağız açıldığında normalden biraz daha geriye gider. Yanaklar gevşek ve çene
açıktır.
Örnek sözcükler : Can – Cam – Dam – Kaba – Kaya – Ada – Yan – Kan
- Adam adamı bir kez aldatır.
- Ağlarsa anam ağlar kalanı yalan ağlar.
"İnce a"; "Kalın a" ya göre daha ileriden çıkan sestir. Dilimize yabancı sözcüklerden
girmiştir.
Örnek sözcükler : Lâf – Hârf – Kâğıt –Lâstik – Kâr - Rüzgâr
Açık e; Kapalı e'ye göre ağzı biraz daha açarak söylediğimiz e harfidir.
"İnce - uzun î " bir şeye ait olma anlamı yükleyen – î nispet ekinin üzerine konur.
+i ve +î yazılışları aynı okunuşları ve görevleri farklı.
Dinî – Dini , İlmî – İlmi , Askerî - Askeri
- İnkii emî bir yemin aralar.
"I" ünlüsü;
Dar – Düz – Kalın sınıfına girer. Damağın arka bölümünden çıkan sestir.
Örnek sözcükler : Isı – Ilık – Islak – Işık – Ihlamur – Irmak
"O" ünlüsü;
Geniş – Yuvarlak – Kalın sınıfına girer. Dil ağız açıldığında normalden biraz daha geriye gider.
Örnek sözcükler :
Genellikle kelime başında rastlanır.
Ot – Ova – Ocak – Olmak – Orman – Odun – Odak
"Kalın o" ya kelime sonunda, dilimize yerleşmiş yabancı kelimelerde rastlanır.
Bando – Biblo – Banyo – Stüdyo – Pipo – Radyo
"Ö" ünlüsü;
Geniş – Yuvarlak – İnce sınıfına girer.
Dudaklar küçük yuvarlak büzülerek seslenir.
Örnek sözcükler : Ödenek – Ödünç – Ödev – Öğretim
"U" ünlüsü;
Dar – Yuvarlak – Kalın sınıfına girer. Ağız köşeleri birbirine yaklaşarak oluşur.
Örnek sözcükler :
Kalın U: Uç – Ucuz – Uçak – Uzun – Ulu
İnce Û : "Ü" ye dönüştürülerek seslenirse de yanlıştır.
Rûya – Rûzgar – Hûlya – Lûtfen – Lûgat
"Ü" ünlüsü; Dar – Yuvarlak – İnce sınıfına girer. Ağız köşeleri birbirine yaklaşarak, dil
ileriden seslenerek oluşur.
Örnek sözcükler :
Üç – Üçüz – Üflemek – Üzüm – Ütü
Söz söylerken ünlülerin kısa veya uzun söylenmelerine dikkat etmek gerekir. Aksi
taktirde anlam değişikliğine yol açar.
Örnek :
Katil ( _ . ) = Öldüren kimse.
Katil ( . . ) = Öldürme
Varis ( _ . ) = Mirasçı
Varis ( . . ) = Damar hastalığı
Dahi ( _ . ) = Üstün zekalı
Dahi ( . . ) = Bile
Ünsüzlerin seslendirilmesi ve çıkış noktaları:
Çıkış yerlerine göre "ünsüzler" dört bölüme ayrılır.
-- Dudak Ünsüzleri
-- Diş Ünsüzleri
-- Damak Ünsüzleri
-- Gırtlak Ünsüzü
-- Dudak Ünsüzleri: Dudakların birbirine yaklaştığı durumda. B,P,M, alt dudak ve üst
dişlerin teması ile F,V sesleri oluşur.
-- Diş Ünsüzleri : Dil ucunun üst dişlere yaklaşması ya da kısmen teması ile oluşur.
C, Ç, D, J, L, N, R,S, Ş, T, Z
-- Damak Ünsüzleri : Dilin ortası ön damağa yaklaşır ve yine dilin arka tarafı damağın
arka bölümüne yaklaşarak seslenmesi. G, Ğ, K, Y
Aynı uygulamayı tabureye dik oturarak deneyin. Nefesinizi alın, vereceğiniz anda "K"
harfi ve ardından gelen ünlüleri ayaklarınızın üzerine hafif basarak sesleyin.
KA - KE –KI-Kİ-KO-KÖ-KU-KÜ-KAK-KEK-KİK
FA - FE –FI-Fİ-FO-FÖ-FU-FÜ-FAF- FEF –FIF- FİF – FOF-FÖF-FUF-FÜF
JA – JE –Jİ-JI- JO-JÖ-JU-JÜ-JAJ-JEJ-JIJ-JİJ ….. ….. ….. …..
PAR – PER – PÖR … … …..
RA – RE – Rİ - …. ….RAR …. ….
Türkçede yazı dili ile konuşma dili arasında bazı farklılıklar vardır.
Daralmaya Örnekler:
"Başlayan" şeklinde yazılan kelime "Başlıyan" şeklinde okunur.
"Ağlayan" şeklinde yazılan "Ağlıyan" şeklinde okunur.
"Bekleyen" şeklinde yazılan "Bekliyen" şeklinde okunur.
"Yürüyerek" şeklinde yazılan "Yüriyerek" şeklinde okunur.
Siz üretin………..
--Ünsüzlerin ünlülere yaptığı diğer bir etki; Büzülme
Bir eyleme gelecek zaman eki olan "-cek" , "-cak" geldiği zaman oluşur.
Büzülmeye Örnekler:
"Gelecek" şeklinde yazılan "Gelicek" şeklinde okunur.
"Yapacak" şeklinde yazılan "Yapıcak" şeklinde okunur.
"Yapmayacak" şeklinde yazılan "Yapmıyıcak" şeklinde "Yapmı-cak" okunur.
"Başlayacak" şeklinde yazılan "Başlıyıcak" şeklinde "Başlı-cak" okunur.
Gelecek zaman ekinin kişi eki alması halinde büzülme şu şekilde olur.
"Geleceğim" şeklinde yazılan "Gelicim" ya da "Geliceem" okunur.
"Yapacağım" şeklinde yazılan "Yapıciim" ya da "Yapıcaam" okunur.
"Üfleyeceğim" şeklinde yazılan "Üfliciim" ya da "Üfliceem" okunur.
--Konuşma dilinde yapılan bir diğer değişim de "ünlü birleşmesidir"
Yan yana gelen iki ünlü bazen birleştirilir. Genellikle "h" harfinde görülür.
"-hane" ile yapılan kelimelerde görülür.
Ünlü Birleşmesine Örnek:
"Hastahane" şeklinde yazılan "Hastane" şeklinde okunur.
"Postahane" şeklinde yazılan "Postane" şeklinde okunur.
"Pastahane" şeklinde yazılan "Pastane" şeklinde okunur.
"- ile", "- ise", "- idi", "- imiş" gibi ek ve bağlaçlar hece düşmesine
uğrar, kendinden önceki kelimeyle kaynaşarak-bitişik okunur.
Kaynaşma Örnekleri:
"Ahmet ile Ali" değil "Ahmet'le Ali" şeklinde okunur-söylenir.
"Bıçak ile kalem" değil "Bıçak'la kalem" şeklinde okunur-söylenir.
"Güzel idi" değil "Güzeldi" şeklinde okunur-söylenir.
"Özlem ise" değil "Özlemse" şeklinde okunur-söylenir.
"Deli imiş" değil "Deliymiş" şeklinde okunur-söylenir.
Örnek
"Yağmur" yerine "Yaamur"
"Ağaç" yerine "Aaç"
"Eğer" yerine "Eyer"
"Meğer" yerine "Meyer"
"Eğilmek" yerine "Eyilmek"
"Yükleyeceğim" yerine "Yükliicem"
Örnekler :
Dilimizde kelimelerde "vurgu" genellikle son hecededir. Ek aldıkça vurgu sona kayar.
"masa"
"masada"
"masadaki"
"masadakiler"
Bazen "vurgu" genellikle sondan önceki hecelere kayar. Genellikle yer adlarında olur.
Vurgu başta : "Ankara" , "Samsun" , "İzmir"
Vurgu ortada : "Trabzon" , "Erzincan" , "Anadolu"
"-İstan" takısıyla biten kelimelerde vurgu "-istan" takısına kayar.
"Bulgaristan"
"Türkmenistan"
"Afganistan"
Örnek :
"-bence" , "-sizce" , "-bizce"
"-Ahmetle" , "-Hasanla"
"-yapma" , "etme" , "gelme"
Tonlama : Konuşmalarımıza anlam katan bir başka ifade de tonlamadır. Ses
şiddeti, baskısı ve sesin farklı kullanımıdır. Konuşmamıza anlam kazandırmak ve
ifadeyi güçlendirmek için kullandığımız yöntemdir.
Örnek : "Bugün hava çok güzel" cümlesini farklı okuyarak kendimizi geliştirelim.
Ulama Örnekleri:
Örnek :
"Soluma mümkün olduğu kadar gürültüsüz olmalıdır. Eğer nefesinizi
tüketirseniz ani ve gürültülü solumak zorunda kalırsınız.
Özellikle mikrofon karşısında konuştuğunuzda solumanızın tüm gürültüsü
dinleyiciler tarafından algılanır. Soluma gürültüsü dinleyicilerinizi
rahatsız eder, konuşmanızı sevimsizleştirir. Solumanın gürültüsüz
olmasını sağlamak için gerekli her imkanı kullanarak mümkün
olduğu kadar sık ve küçük hacimli solumalar yapmamız gerekir."
Uyumlu iletişim yeteneği için:
a) Boy aynasının karşısına geçin. Gövdenizi, başınızı “Evet, hayır, bilmem, ya öyle
mi?” anlamlarına gelecek şekilde hareket ettirin.
b) Kollarınızı “Sen de kim oluyorsun!, git başımdan, oo hoş geldin, bunu bir daha
yapma!, hepimiz birlikteyiz, elimden ne gelir” anlamlarına gelecek şekilde hareket
ettirin.
c) Ellerinizi “Kenetlenelim, çarpıştılar, yükselme, alçalma, güçlü, dikey, yatay,
yuvarlak” anlamlarına gelecek şekilde hareket ettirin.
d) Yürüyüşünüzü “Sıkıntılı, kendinden emin, gururlu, sendeleyerek” gerçekleştirin.
Sözsüz iletişimle jest ve mimiklerinizi bir arada kullanarak aşağıdaki pantomimleri
yapacaksınız.
"Tekerlemeler - Temrinler"
"Tekerleme" konuşma hakimiyeti, dil kıvraklığı ve akıcılığı sağlar. Konuşma dilinde
tempomuzu saniyede iki kelime yani dakikada 120-170 kelime olarak ayarlamalıyız.
Tekerleme sabır işi olup, başlangıçta heceleyerek söyleyebiliriz. Tek nefeste ve
özellikle ünsüzleri doğru telaffuz etmeye dikkat etmeliyiz.
"Bilgili bir bildik bilgisiz bir bildikten binbir kere daha iyidir. Bilmeyenler
bilmediklerini bilseler bilirlerdi"
"Çatalca'da topal çoban çatal yapıp çatal satar. Nesi için Çatalca'da topal çoban
çatal yapıp çatal satar? Kârı için Çatalca'da topal çoban çatal yapıp çatal satar"
"Yakası yağlı Yaşar, yağcının yanındaki yağdan yalnız yaldızlı yaş yazısını çıkardı"
"Cinlerin civcivleri çın çın sessizlikten çıkıp çinili köşkün camlarında cikciklediler"
•Okmeydanı’ndan Oğuzeli’ne otostop yap; Oltu’da volta at, olta al;
Orhangazi’de Orhanelili Orhan’a otostopçuluk öğret, sonra da Osmancıklı
Osman’a otoydu, fotoydu lotoydu, say dök.
•Uluborlulu utangaç Ulviye ile Urlalı uğursuz Ulvi uğraşa uğraşa Urfa’daki
urgancılara uzun uzun, ulam ulam urgan sattılar.
•Ulaş’a uğursuz Ulunay’ın uzun uzun uzattığı urganı uğraşa uğraşa aldı.
•Eşref ile Edremitli Bedri’yi Ege’nin en iyi eğercisi biliyorlarsa, ben de en iyi
Ermenekli Erdem, Ergene’nin en iyi elektrikçisidir, derim.
•mEzinineli e Emin’in kızı ellilik Emine, bir eli ile mendilini salladı, bir eli ile elli
bine el eyleyip zengin oldu.
•Erzurumlu Efruz Efendi’nin evde kalmış, evlenmemiş ebesi, Edirne emini
İskender Efendi’ye, “evet” deyip evlenmelide mi ev edinmeli, yoksa
evlenmemelide mi ev edinmeli.
•dViıarvırcı Ve ile vıdıvıdıcı Veli, velinimeti vatman Vahit’e vilayette veda edip
Vefa’ya doğru vaveylasız, velevasız velespitle volta vururlarken voleybolcu
Vatran, virtüöz Vicdani ve Viranşehirli vatansever, viyolonselist Vecibe ile
karşılaştılar.
Vefasız Vahap, farfara fırıldayışlı vefalı fırıldağını vınlayan yele fırlatan Veli’nin de vaktiyle
vefalısıymış.
•berbere bre berber gel beri beraber bir berber dükkanı açalım,
demiş.
•Sazende Şazi ile Zifos Zihni zaman zaman sizin sokağın sağ köşesinde sinsi
sinsi fiskoslaşarak sizi zibidi Suzi’ye sonsuz ve sorumsuz bir hayasızlıkla
ikide bir şikayet ederler.
•Sazsız sözsüz, sarsıntısız bir yaz meşesi için işsiz, sessiz, serseri bir
Sivrihisarlı isteyişimizin sızısını size serzenişlerle anlatamam ki.
•Şu köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi, ortada boş su şişesi.
•Şu dağda beş boş eşek, beşi de bez yüklü besili beş boz eşek.
•Cumaları cumadan cümbür cemaat cicili bicili, cücüklü cacıklı cingöz,
candan ciltçi Cemal’in cumbalı evine koşardık.
-Cırcır böceği çeneli ciciannenin çıtır pıtır kızının çıtı pıtı çıtkırıldım çocuğu
için çıtı pıtı hanım, ciciannesine çatmış, çıkışmış.
•Çapakçurlu çapaçul çarkçıbaşı çaylak Zülküf, Çatalcalı çakmakçı çivit
Cahit’e: -Behey çaçabalığı çepiç, çerçi, çakaloz, çayırhorozu, çöpçatan,
çurçur, çirişotu demiş.
•Çatalca’da topal çoban çatal yapar, çatal satar. Nesi için Çatalca’da topal
çoban çatal yapar çatal satar? Kârı için Çatalca’da topal çoban çatal yapar
çatal satar.
•Çapakçurlu çipil Çatal’ın çar çur ettiği çil çil liraları çöpçatan çakmakçının
çivitçi kızı iç etmiş.
HİTABET METİNLERİ