Professional Documents
Culture Documents
Tröst - İlya Ehrenburg
Tröst - İlya Ehrenburg
Basım
Engin Yayıncılık, 1991
İlya Ehrenburg
TRÖST
Roman
Doğa Basın Yayın
Dağıtım Ticaret Limited Şirketi
Tarlabaşı Bulvarı
Kamer Hatun Mah.
Alhatun Sk. No: 27
Beyoğlu / İstanbul
Tel: 0212 361 09 07 (pbx)
Faks: 0212 361 09 04
web: www.evrenselbasim.com
e.posta: bilgi@evrenselbasim.com
Evrensel Basım Yayın-216
TRÖST
İlya Ehrenburg
Baskı
Ayhan Matbaası
TRÖST
İLYA GRİGORYEVİÇ EHRENBURG1
Mehmet Özgül
1 - MİSTER TRAYVT’IN BİRİNCİ
KAHVALTISI
Yalnız Trayvt’ın
Kontrfilelerini Yiyiniz
yazısını...
İşte bu ünlü Mister Trayvt, armudunu yiyip
Çersler Şirketi’nin cirosunu da hesapladıktan
sonra yeni bir buluşuyla tüm dünyayı
mutlandırdı. Bu yeni buluşu da ötekilerden aşağı
kalmadı. Yüksek kültürlü insanların
eğlencelerinden olan, bir gün önce gittiği kürek
yarışlarını ve koloratur soprano Misis Ayd’ın
söylediği şarkıları düşünürken birden aklına
geldi ve masanın üstündeki akıl defterine şunları
not etti:
B. İnsan soyunun kurbağadan geldiği kesin
olarak saptanacak. (Bu buluş kendimindir.
Trayvt)
Yeni buluş, bütün önemine karşın gene de 11
Nisan 1927 gününü tarihsel bir gün olarak
belirlememizin asıl nedeni değildir.
Olağanüstü önem taşıyan olaylar daha sonra
gelişmiştir. Mister Trayvt’ın kahvaltısı
sürüyordu. Uşak gümüş bir kap içinde orta
büyüklükte bir tavuk yumurtası getirdi.
Yumurtanın tepesini delip kabuğunu özenle
açan Mister Trayvt yumurta akının saydam
sıvısında yüzen kırmızı bir benek görerek irkildi.
Günde en azından on bir bin domuzun, yedi yüz
seksen sığırın kesildiği konserve fabrikalarının
sahibi, kutsal öğüt gereği bir etyemezdi ve
hayvanlara karşı duyduğu acıma duygusu
dolayısıyla yalnız meyveyle, süt ürünleriyle
beslenirdi. Mister Trayvt düşünmeye başladı: Bu
yumurtayı yemesi bir civcivin öldürülmesi
anlamına gelir miydi? Andına bağlı bir etyemez
yumurtayı besin olarak kullanırsa bunun
sakıncası olur muydu? Bir anlık bir
duraksamadan sonra yumurta kabını itti; öbür
Amerikalıların tersine, ne birinci kahvaltıda, ne
ikincisinde ne de öğle, akşam yemeklerinde
bundan böyle yumurta yememeye karar verdi.
Ne var ki 11 Nisan 1927 günü asıl önemini
yüce gönüllü etyemezin bu yürek paralayıcı
kararına da borçlu değildi. Dokunulmamış
yumurtayı efendisinin önünden alan uşak, sabah
postasını getirdi. Mister Trayvt otuzu aşkın
mektup içinden, Avrupa pulları taşıyan on bir
tanesini ayırıp çöp sepetine attı. Onun ürettiği
konserveleri almadıkları, bir de çoğalma işinde
akılsızca davrandıkları için Avrupalılardan nefret
ederdi. Geriye kalan mektupları çabucak gözden
geçirdi. Ancak bir tanesi, sonuncusu biraz
ilgisini çekmişti. Parmakları arasında hışırdayan
bu incecik kağıtta şunlar yazılıydı:
Sayı 32174
AVRUPA’YI YOK ETME TRÖSTÜ
NEW YORK
10 Nisan 1927
Sayın Mister Trayvt’a
ŞİKAGO
Sayın Bay,
İçinde bulunduğumuz yılın 4 Nisan
tarihinde tröstümüzün aldığı karar
gereğince Avrupa’yı yok etme tasarısının
gerçekleştirilmesine 11 Nisan tarihinde
başlanacağını bildiririm.
En derin saygılarımla.
Yens Boot
Genel Müdür
Çarpışmalarda yitirilenler
(kurtuluş savaşları, iç savaşlar
dolayısıyla) ......... 9.600.000
Doğumların azalması (1913’e oranla)
............... 18.000.000
Ölümlerin artması
(açlık, salgın hastalıklar vb.)
.............................. 28.000.000
Toplam insan kaybı
............................................ 55.600.000
Genç adam;
“Aman Tanrım!” diye bir çığlık attıktan sonra
yolun üstüne yığılıverdi.
Güneyin duru gökleri gibi mavi, sağ teki
monoklü gözlerinden tozlu yerlere, Berlin’in
yarı yarıya yıkılmış, kirletilmiş kaldırımlarına
yağmur gibi yaşlar akıyordu.
Belediye doktoru, sesi birden kesilen gazete
satıcısı kadının nabzını bulmaya çalışırken öfkeli
öfkeli homurdanıyordu:
“Aman Tanrım! Ne karbonhidrat, ne yağ, ne
de albümin. Bugün aynı türden tam yüz
sekizinci olay.”
Genç adamın yanındaki kız arkadaşı;
“Aman Tanrım! Bugün kara çarşamba!
Doksan dört kişi iflas etti, bunların altısı kendini
öldürdü, Otto ise monoklünü kırdı.” diye
haykırdı.
Bütün bunlar olağan şeylerdendi. Değil yalnız
Berlin’de Avrupa’nın hiçbir kentinde ilgi çekici
bir olay geçmedi.
Bergen’de (saat 5.18’de) Kristens adlı bir
balıkçı, ayakkabısını çıkardıktan sonra sahile
kaygan bir kalkan balığı çıkardı. Bir Amerikalı
turist kadın gülümseyerek kodak makinesini
çevirdi, balığın resmini çekti. Ama kalkan
balığını kimse satın almadı.
Paris’te (5.07’de) bankalar kapanıyordu.
Mösyö Viol “Lion Kredit”ten çıkınca göğüs
cebindeki mendilin ucunu düzeltti, bastonunu
sallayarak durağa yürüdü ve otobüs beklemeye
başladı. Otobüse bindiğinde mendilini
çalmışlardı. Mösyö Viol hükümete sövdü, bütün
iştahı kaçtı.
Cenova’da (5.47’de) “Sezar” adlı vapur
iskeleye yanaşmıştı. Pireta adındaki genç kız,
Amerikalı denizciye eteğini, sonra kesesini
gösterdi. Denizci anlamıştı, onunla bir köşeye
gitti. Pireta sıtmadan korktuğu için boynunda
sarımsaktan dizilmiş bir kolye taşıyordu. Pis
kokudan hoşlanmayan denizci, kızın hak ettiği
parayı ödemedi.
Kozlov’da (7.42’de) kente yeni gelen “Orman
Tröstü” yöneticisinin bağa saplı gözlüğünü
aşırdığı için, Komiser Vanya Globov karakolda
hırsızı sorguya çekiyordu. Canı sıkkındı
Globov’un. Hırsız suçunu itiraf ettikçe bir polis
ona küfür savuruyor, beylik çizmesiyle arada bir
kıçına tekme atıyordu. Bitişik odada komiserin
kızı devrim şarkıları öğrenmekteydi. Vanya
Globov cebinden Sonya Zaykina’nın ve Karl
Marx’ın resimlerini çıkardı. Sonya onu bırakmış,
Marx ise çoktan ölmüştü. Vanya Globov esnedi,
divana uzandı.
Bu uğursuz saatte köhne Avrupa’nın her
yerinde yaşam böyleydi işte... Lizbon’da birinin
onuruna tören düzenlenmiş, Budapeşte’de biri
kurşuna dizilmişti. Söylev verilmeyen, tüfek
sesleri işitilmeyen yerlerde ise horultulardan,
saat tik taklarından, sarhoş hıçkırıklarından, aç
mide gurultularından başka bir şey işitilmiyordu.
Denizler; güneyde ahtapotları, alacalı midye
kabuklarıyla, batıda profesör tavırlı
istakozlarıyla, kuzeyde ışıl ışıl oynaşan ringa
balıklarıyla hışırdayıp duruyordu.
Kuş uçmaz, kervan geçmez bir dağda,
Uralların üzerinde her zamanki gibi bir direk
yükseliyordu. Bölge yürütme kurulunun
buyruğu üzerine direği yeniden boyamışlardı.
Direkte iki yönü gösteren bir levha asılıydı:
AVRUPA — ASYA
12.6.1926
KABARE
*ALKAZAR*
BERLİN’İN SON GECESİ
Hepiniz koşun!! Henüz geç kalmadınız!!
Mister Hardayl’ın
Orta Avrupa Çölüne Yaptığı Gezi
YENS BOOT
“Tröst D. E.” Genel Müdürü
New York - Avrupa
DEĞERLİ YURTTAŞLAR!
ÜLKEMİZ TEHLİKEDE!
Marianna! Marianna!
Sütlü kahve olacaksın!
PİYER KARMEN
Fransız İşsizleri Sendika Temsilcisi
SORE
“Avrupa’yı Diriltme İşçi Sendikası”
29 - SİYAH, UZUN KORİDOR
Bu bizim son...
AVRUPA - ASYA
Sağ kalan Avrupalılardan doğuya kaçanlar
gelip bu direğe sarıldılar. Sanki onda bir tılsım
vardı. Uçsuz-bucaksız çöl gerilerde kalmıştı,
önlerinde ise kutsanmış topraklar –Rusya, Asya,
dünya– uzanıyordu.
İş bulma komiserliği göçmenlerin kaydını
yapıyor, her birine iş bulup yerleştiriyordu.
Sovyetler Birliği sanayide çok geliştiği için her
zaman işçi açığı vardı. Avrupalılar çoğunlukla
Baykal gölü yakınlarındaki ağır endüstri
merkezlerinde iş buluyorlardı. Yalnızca Bratsk
merkezinde iki yüz bin işçi madencilik
endüstrisine yerleştirildi. Sahalin adasına dek
uzanıp kömür ocaklarında işe girenler bile
oluyordu.
Hele ta cehennemin dibindeki Avustralya’ya
varanlara ne demeli? Orada kuyruklu koyun
sürülerine çobanlık eden Sorbon üniversitesi
profesörlerine bile rastlanıyordu.
Yurt özlemi çeken bir kişi vardı; o da ufak bir
gökdelenin otuz ikinci katında oturan, büyük
planını sonuna dek gerçekleştirmiş bulunan
“Tröst D. E.”nin genel müdürü Yens Boot’tu.
4 Temmuzda New-York’taki bürosuna gelir
gelmez çanta daktilosunu çıkardı, Mister Cebs’e,
Mister Hardayl’a, Mister Trayvt’a şu mektubu
yazdı.
Sayın Bay,
“Tröst D. E.”nin bütün görevlerini
bitirmiş olmasından dolayı, 11 Temmuz
tarihinde tröstün genel merkezinde
yapılacak olan fesih toplantısına
katılmanızı dilerim.
En derin saygılarımla.
Yens Boot, Genel Müdür
AVRUPA
Berlin 1923
Şubat-Mart