You are on page 1of 127

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ  FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

KISMEN VEYA TAMAMEN AKIŞKANA DALDIRILMIŞ SONSUZ DERİN


AKIŞKAN ORTAMINDAKİ KABUKLARIN HİDROELASTİK VE
ELASTOAKUSTİK ANALİZİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

İbrahim Tuğrul ARDIÇ

Gemi İnşaatı ve Gemi Makinaları Mühendisliği Anabilim Dalı

Gemi İnşaatı ve Gemi Makinaları Mühendisliği Programı

MAYIS 2017
İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ  FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

KISMEN VEYA TAMAMEN AKIŞKANA DALDIRILMIŞ SONSUZ DERİN


AKIŞKAN ORTAMINDAKİ KABUKLARIN HİDROELASTİK VE
ELASTOAKUSTİK ANALİZİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

İbrahim Tuğrul ARDIÇ


(508141008)

Gemi İnşaatı ve Gemi Makinaları Mühendisliği Anabilim Dalı

Gemi İnşaatı ve Gemi Makinaları Mühendisliği Programı

Tez Danışmanı: Prof. Dr. Ahmet ERGİN

HAZİRAN 2017
İTÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü’nün 508141008 numaralı Yüksek Lisans Öğrencisi
İbrahim Tuğrul ARDIÇ, ilgili yönetmeliklerin belirlediği gerekli tüm şartları yerine
getirdikten sonra hazırladığı “KISMEN VEYA TAMAMEN AKIŞKANA
DALDIRILMIŞ SONSUZ DERİN AKIŞKAN ORTAMINDAKİ KABUKLARIN
HİDROELASTİK VE ELASTOAKUSTİK ANALİZİ” başlıklı tezini aşağıda
imzaları olan jüri önünde başarı ile sunmuştur.

Tez Danışmanı : Prof. Dr. Ahmet ERGİN ..............................


İstanbul Teknik Üniversitesi

Jüri Üyeleri : Prof. Dr. Mehmet Ömer BELİK ..............................


Piri Reis Üniversitesi

Doç. Dr. Bahadır UĞURLU ..............................


İstanbul Teknik Üniversitesi

Teslim Tarihi : 05 Mayıs 2017


Savunma Tarihi : 05 Haziran 2017

iii
iv
Anneme,

v
vi
ÖNSÖZ

Uzun ve meşakkatli bir sürecin ardından tez çalışmamı başarıyla tamamlamış olmanın
derin mutluluğu içerisindeyim.
Bu zorlu süreçte her aşamada desteğini hissettiğim, vizyon ortaya koyan, ufkumu
genişleten değerli hocam Prof. Dr. Ahmet ERGİN’e saygı ve şükranlarımı sunuyorum.
Tez süresince, özellikle kritik zamanlarda kendilerinin sağladığı sonsuz destek ile
paylaşmaktan hiçbir zaman tereddüt etmedikleri bilgi birikiminin bana aşıladığı
özgüven ve yarattığı donanım ile birçok zorluğun üstesinden gelmek mümkün oldu.
Bu noktada bir büyük teşekkürü ise sevgili hocam Doç. Dr. Bahadır Uğurlu’ya
atfetmek istiyorum. Pratikte karşılaştığım problemleri kendisi ile tartışabilmeden, elde
ettiğim sonuçları birlikte yorumlayabilmeye kadar birçok hususta sağlamış olduğu
içten desteğin yanında, idari görevleri sebebiyle yaşadığı yoğunluğa rağmen her
durumda ayırabileceği zamanı olduğu için kendisine teşekkürü bir borç biliyorum.
Stresli zamanlarda gerçekleştirdiğimiz eğlenceli sohbetler ve ufak kaçamaklar için
değerli arkadaşım Mustafa Kemal ÖZALP’e, yaklaşık bir senelik bu süreçte sonlu
elemanlar yazılımlarına olan hakimiyetini birçok defa tezimle alakalı yapmış olduğu
ufak dokunuşlarla hissettiğim, çözüm odaklı arkadaşım İsmail KAHRAMAN’a, ve en
önemlisi de annelik içgüdüsü ile belki de en çok ihtiyaç duyulan duygusal desteğini
esirgemeyen annem ile İngilizce dil bilgisi noktasında destek aldığım kardeşime gönül
dolusu sevgilerimi yolluyorum.

Haziran 2017 İbrahim Tuğrul ARDIÇ


(Gemi İnşaatı ve Gemi Makinaları Mühendisi)

vii
viii
İÇİNDEKİLER

Sayfa

ÖNSÖZ ...................................................................................................................... vii


İÇİNDEKİLER ......................................................................................................... ix
KISALTMALAR ...................................................................................................... xi
SEMBOLLER ......................................................................................................... xiii
ÇİZELGE LİSTESİ ................................................................................................. xv
ŞEKİL LİSTESİ ..................................................................................................... xvii
ÖZET........................................................................................................................ xix
SUMMARY .......................................................................................................... xixiii
1. GİRİŞ ..................................................................................................................... 1
1.1 Tezin Amacı ve İçeriği ....................................................................................... 3
1.2 Literatür Araştırması .......................................................................................... 5
1.2.1 Daldırılmış cisimlerin hidroelastik analizi .................................................. 5
1.2.1.1 Dikdörtgen plaklar ............................................................................... 5
1.2.1.2 Dairesel plaklar .................................................................................. 11
1.2.1.3 Silindirik kabuklar .............................................................................. 16
1.2.2 Daldırılmış cisimlerin elastoakustik analizi .............................................. 19
2. MATEMATİK MODEL..................................................................................... 27
2.1 Lineer Hidroelastik Analiz ............................................................................... 27
2.1.1 Genelleştirilmiş hareket denklemi ............................................................ 27
2.1.2 Akışkan problemi ...................................................................................... 31
2.1.2.1 Genel formülasyon ............................................................................. 32
2.1.2.2 Yapı-akışkan etkileşimi problemi ...................................................... 35
2.1.2.3 Genelleştirilmiş yapı-akışkan etkileşimi kuvvetleri ........................... 36
2.1.2.4 Islak mod şekillerinin elde edilmesi ................................................... 38
2.2 Elastoakustik Analiz ......................................................................................... 38
2.2.1 Helmholtz denklemi .................................................................................. 40
2.3 Sınır Eleman Metodu ....................................................................................... 43
2.3.1 Metodun tarihsel gelişimi.......................................................................... 44
2.3.2 Sınır integral denklemi .............................................................................. 45
2.3.3 Ayrıklaştırma metodu ............................................................................... 48
3. SONSUZ DERİN AKIŞKANA TAM DALDIRILMIŞ KABUKLARIN
HİDROELASTİK VE ELASTOAKUSTİK ANALİZİ ................................. 51
3.1 Hidroelastik analiz............................................................................................ 51
3.1.1 Küresel kabuklar ....................................................................................... 52
3.1.2 Silindirik kabuklar..................................................................................... 58
3.2 Elastoakustik analiz .......................................................................................... 68
3.2.1 Küresel kabuklar ....................................................................................... 68
4. SONSUZ DERİN AKIŞKANA KISMEN DALDIRILMIŞ YATAY
SİLİNDİRİK KABUKLARIN HİDROELASTİK ANALİZİ ....................... 73
5. SONUÇLAR ve DEĞERLENDİRMELER ...................................................... 83

ix
KAYNAKLAR .......................................................................................................... 87
EKLER ...................................................................................................................... 95
ÖZGEÇMİŞ .............................................................................................................. 99

x
KISALTMALAR

AVMI : Added Virtual Mass Incremental


NAVMI : Nondimensionalized Added Virtual Mass Incremental
MPT : Mindlin Plate Theory
DAA : Doubly Asymptotic Approximation
FEM : Finite Element Method
BEM : Boundary Element Method
CHIEF : Combined Helmholtz Integral Equation Formulation
TRM : Trigonometric Rayleigh-Ritz Method
FDA : Finite Difference Analysis
BIEM : Boundary Integral Equation Method
DBEM : Direct Boundary Element Method

xi
xii
SEMBOLLER

a : Cidar kalınlığı, uzaklık, genelleştirilmiş kütle matrisi


A : Genelleştirilmiş eksu kütlesi matrisi
b : Genelleştirilmiş sönüm matrisi
B : Hacim modülü
c : Ses dalgalarının hızı, serbest katsayı, genelleştirilmiş rijitlik matrisi
Δ : Boyutsuz frekans faktörü (silindirik kabuk)
D : Maddesel türev operatörü
δ : Dirac-delta fonksiyonu
𝛅𝐢𝐣 : Kronecker-delta fonksiyonu
ε : Hata oranı (%)
E : Young modülü
 : Lokal eksen takımı
F : Genelleştirilmiş kuvvet vektörü
g : Yer çekimi ivmesi
 : Gradyen operatörü
k : Dalga sayısı, mod numarası
k ij : Rijitlik matrisi elemanı
𝜕 : Kısmi diferansiyel operatörü
K : Rijitlik matrisi
L : Tam boy (silindirik kabuk)
m : Eksenel mod numarası (silindirik kabuk)
mij : Kütle matrisi elemanı
M : Kütle matrisi
n : Çevresel mod numarası (silindirik kabuk)
ν : Poisson oranı
nq , ns : Birim yüzey normal vektörü
ω : Açısal hız, doğal frekans
Ω : Problem etki alanı, boyutsuz karakteristik frekans değeri
p : Basınç, modal veya asal koordinatlar
prj : Islak özvektör
Φ : Hız potansiyeli fonksiyonu
Pa , Ps : Durağan veya referans basınç değeri
̅𝐤
𝐏 : Yapının ıslak yüzeyine etkiyen akışkan basıncı
q : Sınır yüzeyi üzerindeki nokta
𝐪̈ , 𝐪̇ , 𝐪 : Yapısal hız, ivme ve yer değiştirme
Q : Yapıya etkiyen dış kuvvetler
Q,P : Uzayda herhangi bir konumdaki nokta
r,R : Uzayda iki nokta arasındaki uzaklık
ρ : Yoğunluk
sq : Sınır yüzeyi doğrultusundaki değişken
S, Γ : Yüzey alanı

xiii
Sim : İmajiner yüzey alanı
Sw : Islak yüzey alanı
t : Zaman, cidar kalınlığı
u : Potansiyel fonksiyonu, özvektör
U : Sütunları modal vektörlerden oluşan matris
Ux : Eksenel doğrultudaki akışkan hız bileşeni (silindirik kabuk)
Ua : Radyal doğrultudaki hız bileşeni
v : Laplace ve Helmholtz denklemi temel çözümü
V : Hacim, hız vektörü
w : Yüzey normali doğrultusundaki yer değiştirmeler
x,y,z : Kartezyen koordinat sistemi bileşenleri
ζ : Dalga yüksekliği
𝐙̅𝐫𝐤 : Genelleştirilmiş akışkan kuvvetlerinin genliği
𝐙𝟎 : Karakteristik akustik empedans

xiv
ÇİZELGE LİSTESİ

Sayfa

Çizelge 3.1 : Küresel kabuğun vakum durumundaki karakteristik frekansları


(Hz). .................................................................................................... 54
Çizelge 3.2 : Küresel kabuğun karakteristik ıslak frekansları (Hz). ........................ 55
Çizelge 3.3 : Küresel kabuğun a/r=0.03 ve ilk on mod için genelleştirilmiş eksu
………….kütlesi matrisi (kgm2). ........................................................................ 57
Çizelge 3.4 : Silindirik kabuğun vakum durumundaki karakteristik frekanslarının
………….yakınsaklığı (Hz). ............................................................................... 63
Çizelge 3.5 : Silindirik kabuk ile dairesel plağın karakteristik ıslak frekansları
(Hz)..................................................................................................... 65
Çizelge 3.6 : Birim yarıçaplı küresel kabuğun yüzeyindeki (a=r) akustik basınç
………….değerlerinin reel kısmı. ...................................................................... 69
Çizelge 4.1 : Vakum koşullarındaki silindirik kabuğun karakteristik frekanslarının
………….yakınsaklığı (Hz). ............................................................................... 74
Çizelge 4.2 : 1/2 oranında akışkana daldırılmış yatay durumdaki silindirin
………….karakteristik ıslak frekanslarının yakınsaklığı (Hz). .......................... 76
Çizelge 4.3 : Sırasıyla silindirin 1/5, 1/2 ve 4/5 oranında akışkana daldırıldığı
………….durumdaki genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayıları (kgm ) . ............. 77
2

xv
xvi
ŞEKİL LİSTESİ

Sayfa

Şekil 1.1 : 6 nodlu kuadratik üçgen eleman. .......................................................... 4


Şekil 2.1 : Kısmen akışkanla doldurulmuş yatay silindirik tank. ........................ 32
Şekil 2.2 : Kısmen akışkana daldırılmış ve/veya akışkanla dolu bir cisim için
………….ıslak ve imgesel yüzeylerin gösterimi. ............................................... 36
Şekil 2.3 : Diferansiyel akışkan elemanına etkiyen kuvvetler. ............................ 41
Şekil 2.4 : Bir boyutlu basınç alanında diferansiyel akışkan elemanının
………….genleşmesi. ......................................................................................... 42
Şekil 2.5 : Sınıra ait q noktasının Ω uzayına ötelenmesi. .................................... 47
Şekil 2.6 : a) Sürekli sistem, b) Ayrıklaştırılmış sistem. ..................................... 49
Şekil 2.7 : Üçgen ve dörtgen sabit şiddetli sınır elemanları. ............................... 50
Şekil 3.1 : Elastik küresel kabuğun fiziksel ve geometrik özellikleri.................. 52
Şekil 3.2 : Küresel kabuğun a/r=0.03 ve ilk on mod için ıslak durumda ve
………….vakum koşullarındaki frekans değerleri ile aradaki farkın (%)
………….grafik gösterimi. ................................................................................. 57
Şekil 3.3 : Silindirik kabukların kullanım alanları: a) petrol boru hatları, b) yakıt
………….depolama tankları, c) güneş enerjisi sistemleri. ................................. 58
Şekil 3.4 : Silindirik kabuğun çevresel ve eksenel dalgalar için modal
konfigürasyonlarının gösterimi. ......................................................... 59
Şekil 3.5 : Dairesel plak için modal konfigürasyonun tanımlanmasında tercih
………….edilen notasyon. ................................................................................. 60
Şekil 3.6 : Elastik silindirik kabuğun geometrik ve fiziksel özellikleri............... 60
Şekil 3.7 : Kuadratik üçgen ve dörtgen ANSYS SHELL281 kabuk elemanları. 62
Şekil 3.8 : Vakum koşullarında ilk üç eksenel yarım dalga sayısı için artan
çevresel dalga sayısının karakteristik frekanslar üzerindeki etkisi. ... 64
Şekil 3.9 : m=1,2,3 eksenel yarım dalga ile ilk on çevresel dalga sayısı için
genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayıları (kgm ) . ............................... 66
2

Şekil 3.10 : m=1 eksenel yarım dalga ile ilk on çevresel dalga sayısı için
genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayılarının (kgm ) silindirik kabuğun
2

cidar kalınlığı ile değişimi.................................................................. 67


Şekil 3.11 : m=1 eksenel yarım dalga ile ilk on çevresel dalga sayısına ait
genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayılarının (kgm ) silindirik kabuğun
2

yarıçapı ile değişimi. .......................................................................... 68


Şekil 3.12 : r=1 birim yarıçaplı düzgün radyal titreşim altındaki küreyi çevreleyen
………….ortamdaki akustik reel basınç değerleri. ............................................ 70
Şekil 4.1 : Dairesel kesitli elastik silindirik kabuğun geometrik ve fiziksel
………….özellikleri. .......................................................................................... 73
Şekil 4.2 : Ayrıklaştırılmış dairesel kesitli silindirik kabuk. ............................... 75
Şekil 4.3 : 1/2 oranında akışkana daldırılmış silindirin ilk altı ıslak karakteristik
………….frekansı (Hz.) ile karşılık gelen mod şekilleri. ................................... 79

xvii
Şekil 4.4 : 1/5 oranında akışkana daldırılmış silindirin ilk altı ıslak karakteristik
………….frekansı (Hz.) ile karşılık gelen mod şekilleri. ................................... 80
Şekil 4.5 : 4/5 oranında akışkana daldırılmış silindirin ilk altı ıslak karakteristik
………….frekansı (Hz.) ile karşılık gelen mod şekilleri. ................................... 81

xviii
KISMEN VEYA TAMAMEN AKIŞKANA DALDIRILMIŞ SONSUZ DERİN
AKIŞKAN ORTAMINDAKİ KABUKLARIN HİDROELASTİK VE
ELASTOAKUSTİK ANALİZİ

ÖZET

Bir gemi ya da deniz yapısı tasarlarken, gemi inşaa mühendisinin başlangıç maliyeti,
güvenlik, emniyet, performans gibi faktörleri göz önünde bulundurması
gerekmektedir. Deneysel yöntemler aracılığıyla geminin birtakım karakteristiklerinin
saptanması ise yüksek maliyetinin yanı sıra, deneysel sonuçların yanlış
yorumlanmasının doğurabileceği olumsuz sonuçlar nedeniyle her durumda tercih
edilmemektedir. Bu sebeple gemi inşaatı alanında hesaplamalı yöntemlerden sıklıkla
yararlanılmaktadır.
Plaklar ve kabuklar ise yapısal elemanlar olarak havacılık, gemi inşaatı, nükleer
santraller, uzay araçları, petrokimya endüstrisi gibi birçok alanda sıklıkla
kullanılmaktadır. Gemi inşaatı alanında ise plaklar ve kabuklar; geminin borda
kaplamasında, tank perdesi olarak ve üst yapıda kompartımanları birbirinden ayırmak
amacıyla kullanılmaktadır.
Açık deniz petrol platformları, düşük hızlı konvansiyonel gemiler, tek veya birden
fazla gövdeli yüksek hızlı tekneler rüzgar veya dalga gibi çevresel dinamik yüklerin
etkisi altında faaliyet göstermektedirler. Özellikle dalga yüklerinin gemi ve deniz
yapılarının yapısal bütünlüğü ile dinamik karakteristikleri üzerindeki etkisi oldukça
kuvvetli olmaktadır. Dalga yüklerinin deniz yapıları üzerindeki etkilerinin isabetli bir
şekilde saptanabilmesi amacıyla, hidrodinamik ile yapısal mekanik esaslarının birlikte
ele alındığı hesaplamalı yöntemler kullanılmaktadır. Akışkan ortamındaki elastik
yapıların davranışlarını inceleyen bilim dalına hidroelastisite adı verilmektedir.
Hidroelastisite teorisi gemilere ve deniz yapılarına uygulandığında, yapıyı çevreleyen
akışkanın hızı ve basınç dağılımı neticesinde yapıda meydana gelen gerilmeler ile
dönme ve şekil değiştirmeleri hesaplamak mümkün olmaktadır.
Akışkanla temas halindeki yapıların dinamik davranışlarının belirlenebilmesi, yapının
belirli bir amaç dahilinde kullanıldığı süre boyunca güvenli bir şekilde görevini yerine
getirebilmesi açısından yüksek önem arz etmektedir. Titreşim halindeki yapıyla temas
halindeki akışkanın hava gibi, yoğunluğunun düşük olduğu durumda yapı ile akışkan
arasındaki etkileşimin yapının dinamik karakteristikleri üzerindeki etkisi oldukça zayıf
olmaktadır. Fakat yapının temas halinde olduğu akışkanın su gibi, yoğunluğunun
görece yüksek olduğu durumda yapı üzerindeki akışkan basınç dağılımının, vakum
koşullarındakine nazaran yapının mod şekli ve doğal frekansları gibi dinamik
karakteristikleri üzerindeki etkisi önemli olmaktadır. Bu koşullar altında, yapının
davranışları ile akışkan hareketleri, kuvvetli şekilde etkileşim halindedir ve bu sebeple,
yapı ile akışkan problemlerine ait yönetici denklemleri birlikte ele almak
gerekmektedir.

xix
Bu tez çalışmasında elastik yapının akışkan ortamında ilerleme hızı olmadığı durumda
akışkan ile arasındaki etkileşimin, yalnızca yapının hareketlerinin akışkan ortamında
meydana getirdiği basınç alanı aracılığıyla gerçekleştiği kabul edilmiştir. Akışkan-
yapı etkileşimi neticesinde yapının dinamik karakteristiklerinde meydana gelen
değişimleri saptamak amacıyla lineer hidroelastisite teorisi benimsenmiştir. Lineer
hidroelastisite teorisinde akışkan viskoz olmayan ve sıkıştırılamaz kabul edilmiş;
akışkanın rotasyonel hareketleri ihmal edilmiştir. Ayrıca akışkan-yapı etkileşimi
kuvvetlerinin doğrudan akışkan ataletini temsil ettiği, yapısal titreşim hareketleri
neticesinde meydana gelen yapısal ivmelenmelerin, yapıyı çevreleyen akışkanın
ivmelenmesi aynı fazda olduğu kabul edilmiştir.
Yapı-akışkan etkileşiminin lineer hidroelastik teori çerçevesinde analizi vakum
koşullarındaki yapının dinamik analizi (kısaca vakum analiz) ve akışkan ortamındaki
analizi (kısaca ıslak analiz) olarak ikiye ayrılabilir. Vakum analizinde, hareket
denkleminin sonlu elemanlar metodu aracılığıyla çözülmesiyle elde edilen
karakteristik frekanslar ile her bir frekansa karşılık gelen modal yer değiştirmeler, ıslak
analizin girdilerini oluşturmaktadır. Bu tez çalışmasında vakum koşullarındaki
analizler, ANSYS sonlu elemanlar yazılımı aracılığıyla gerçekleştirilmiştir.
Hidroelastik teorinin ‘ıslak analiz’ kısmı, elastik yapının dinamik hareketleri nedeniyle
oluşan akışkan basınç alanının hesaplanarak yapıya etkiyen akışkan kuvvetlerinin
belirlenmesini içerir. Bu tez çalışması kapsamında yapı-akışkan etkileşimi kuvvetleri
sınır eleman metodu aracılığıyla elde edilmiştir. Potansiyel akış analizi, yapının
akışkanla temas eden yüzeyi boyunca ayrıklaştırılmış her bir sınır elemanının
geometrik alan merkezine, şiddetinin panel boyunca sabit olduğu kabul edilen noktasal
kaynaklar dağıtılmasıyla gerçekleştirmiştir. Yapının ıslak analizinde, vakum
durumundaki modlarında titreştiği varsayılmış, hareket denkleminde yer alan sönüm
etkileri matematik modele dahil edilmemiştir. Bu teori aracılığıyla, akışkana kısmen
veya tamamen daldırılmış sonsuz derin akışkan ortamındaki yapıların yanı sıra, serbest
yüzey civarında hareket eden deniz araçlarının dinamik karakteristiklerini yapı-
akışkan etkileşimi problemi kapsamında ele almak mümkün olmaktadır.
Bu tez çalışmasında, serbest yüzey etkilerinin göz önünde bulundurulmadığı, sonsuz
derin akışkana tam daldırılmış yapıların yanı sıra; serbest yüzey etkilerinin probleme
dahil olduğu, akışkanla kısmen temas halinde, sonsuz derin akışkan ortamındaki
yapıların dinamik karakteristikleri de incelenmiştir. Ele alınan dinamik yapı – akışkan
etkileşimi probleminde, yapının görece yüksek frekanslarda titreştiği varsayılmış;
böylece oluşturulan matematik modelde kısmen akışkan ile doldurulmuş ve/veya
akışkana daldırılmış yapının hareketleri sebebiyle meydana gelen serbest yüzey
dalgalarının etkisi ihmal edilmiştir. Serbest yüzey koşulu, oluşturulan matematik
modele imaj metodu aracılığıyla dahil edilmiştir. Bu amaçla yapının serbest akışkan
yüzeyi altında kalan kısmının, ayna düzlemi serbest akışkan yüzeyi olacak şekilde
akışkandan dışarıya doğru imgesel bir kopyası oluşturulmuştur. İmaj metodu ile,
yapının akışkan ile temas eden kısmında yer değiştirmeler sebebiyle oluşan kinematik
katı cisim sınır koşulu, sınır koşulunun uygulandığı noktanın imgesel bölgedeki
karşılığında ters işaretli olarak uygulanarak serbest akışkan yüzeyi koşulu problemi,
klasik Neumann problemine indirgenmiştir.

xx
Eksenel akımın olmadığı durumda, ele alınan yapı için oluşturulan hareket
denkleminde genelleştirilmiş hidrodinamik sönüm kuvvetleri ihmal edilebilmektedir.
Böylece ele alınan yapı ile akışkan arasındaki etkileşim, yalnızca eksu kütlesi matrisi
aracılığıyla gerçekleşir. Eksu kütlesi matrisinin her bir elemanı, sınır eleman
metoduyla oluşturulan matematik modelde Laplace problemine ait temel çözümün
kullanılmasıyla elde edilen hız potansiyellerinin yapının akışkanla temas halindeki
tüm yüzeyi boyunca entegre edilmesiyle elde edilmiştir.
Genelleştirilmiş eksu kütlesi matrisinin oluşturulmasıyla yapının akışkan ortamındaki
hareketini temsil eden özdeğer problemi çözülerek yapının ıslak durumdaki modal
frekansları ile karşılık gelen mod şekilleri elde edilmiştir. Yapının sonsuz akışkan
ortamında bulunduğu, serbest yüzey etkilerinin ihmal edildiği durumda oluşturulan
matematik modelin geçerliliği, küresel ve silindirik kabuklar için elde edilen
sonuçların analitik çözüm metotları ile elde edilen sonuçlar ile karşılaştırılmasıyla
araştırılmıştır. Yapının sonsuz akışkan ortamında bulunduğu, serbest yüzey etkilerinin
ihmal edildiği durumda diyagonal olmayan genelleştirilmiş eksu kütlesi terimlerinin
sıfıra oldukça yakın olması sebebiyle modlar arasındaki etkileşimin oldukça zayıf
olduğu gözlemlenmiştir. Buradan hareketle yapının sonsuz derin akışkana tam
daldırıldığı, serbest yüzey etkilerinin olmadığı durumda, mod şekilleri arasında enerji
aktarımının oldukça zayıf olduğu ve bu sebeple ıslak durumdaki mod şekillerinin,
vakum durumundaki geometrik konfigürasyonlarını koruduğu sonucuna varılmıştır.
Yatay durumda dairesel kesitli silindirik kabuğun kısmen akışkana daldırıldığı
durumda, serbest yüzey etkilerinin probleme dahil edilmesiyle elde edilen sonuçlar,
literatürde yer alan deneysel ve sayısal çalışmalar ile karşılaştırılmıştır. Bu durumda
serbest yüzeyin varlığı sebebiyle eksu kütlesi matrisinin köşegen olmayan bazı
terimlerinin diğerlerine nazaran oldukça büyük olduğu gözlemlenmiş, böylece
akışkanla kısmen temas halindeki yapıların bazı mod şekilleri arasındaki etkileşimin
kuvvetli olduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca modlar arasındaki kuvvetli etkileşim
sebebiyle, yapının ıslak mod şekilleri ile vakum durumdaki mod şekilleri arasında
önemli ölçüde farklılık olduğu gözlemlenmiştir.

xxi
xxii
HYDROELASTIC AND ELASTOACOUSTIC ANALYSIS OF PARTIALLY
AND FULLY SUBMERGED SHELLS IN INFINITELY DEEP WATER

SUMMARY

When designing a ship or offshore structure, factors such as initial cost, security, safety
and performance must be considered by naval engineers. To determine the
characteristics of a ship via model experiments can’t preferred in all circumstances not
only because of the high cost but also because of the unfavorable consequences caused
by misinterpretation of experiment results. For these reasons, semi-empirical formulas
and computational methods are frequently used in problems related to shipbuilding
and offshore engineering .
As a structural component, plates and shells are commonly used in many engineering
fields such as aviation, marine engineering, nuclear power plants, production of space
vehicles and petrochemical industry. In shipbuilding and offshore industry, plates and
shells are commonly used as a side plating of the hull, tank bulkheads and for splitting
compartments of the superstructure.
Offshore petrol platforms, low speed conventional ships and mono or multi hull high
speed crafts operates under the environmental dynamic loads such as wind and waves.
In particular, the impact of wave loads on the structural integrity and dynamic
characteristics of ships and marine structures might be very strong. In order to be able
to accurately determine the effects of wave loads on marine structures, computational
methods are often used in which principles of hydrodynamics and structural mechanics
are approached together. Hydroelasticity is an engineering discipline which examines
the behaviour of the elastic structures in fluid medium. When the theory of
hydroelasticity is approached in terms of ships and offshore structures, it is possible to
determine the resulting stress distributions, rotations and deformations as a result of
motions of the fluid.
To determine the dynamic behaviour of structures in contact with fluid is of high
importance in vibration analysis of marine structures. For freely vibrating structure,
the influence of the interaction forces on the dynamic characteristics of the structure is
weak when the surrounding fluid is low in denstiy, such as air. However, in the case
when the surrounding fluid is relatively high in density, such as water, the effect of the
fluid on the dynamic characteristics of the structure, such as mode shapes and natural
frequencies, is important with regard to in-vacuo conditions. Under these conditions,
motions of the structure and fluid are strongly coupled, thus, structural and fluid
equations of motions must be solved simultaneously.
In this thesis, it is assumed that fluid actions and related pressure distribution over the
structure only occur due to modal vibrations of the structure; in other words, it is
assumed that both elastic structure and surrounding fluid has no forward speed. The
linear hydroelasticity theory is adopted in order to determine the wet dynamic
characteristics of the structure under the fluid-structure interaction forces. In the linear

xxiii
hydroelasticity theory, it is assumed that fluid is non-viscous and incompressible; the
rotational motions of the fluid is neglected. It is also assumed that fluid forces directly
corresponds to inertial effects of the structure, thus, displacements of the elastic
structure due to modal vibrations are in same phase with the acceleration of the fluid
particles.
Analysis of the fluid-structure interaction system by the linear hydroelasticity theory
can be divided into two parts. In first part of the analysis, in-vacuo analysis in brief,
dynamic analysis of the structure in vacuo conditions and in the absence of external
forces is carried out by solving equation of motion with neglecting the structural
damping effects. In second part of the analysis, wet analysis in brief, it is assumed that
structure conserves its in-vacuo mode shapes, the in-vacuo displacements of the
structure constitutes of the boundary condition of the potential flow problem. In wet
part analysis, similar with in-vacuo analysis, the damping effects in the equation of
motion are not included in the mathematical by assuming that the resulting velocity
field across the surrounding fluid medium is negligible.
The wet part of linear hydroelasticity theory involves the determination of the fluid
forces acting on the structure by calculating the fluid pressure field generated by the
modal vibrations of the elastic structure. In this study, fluid-structure interaction forces
were obtained by means of boundary element based potential flow analysis along the
fluid-structure interaction surface, which was performed by distributing constant
strength point sources placed on to geometric centre of each boundary element. By
means of this theory it is possible to determine the dynamic characteristics of marine
vessels or offshore structures moving around the free surface, as well as structures
within the infinite fluid environment partially submerged into and/or partially filled
with liquid.
In this study, the dynamic characteristics of structure partially in contact with fluid
where the free surface effects are introduced into the problem, as well as the structures
totally immersed into the unbounded fluid medium in which the free surface effects is
not been taken into account, are investigated. In the dynamic fluid-structure interaction
problem, it is assumed that the structure vibrates at relatively high frequencies, thus, it
is possible to neglect the effect of the free surface waves occurred due to the dynamic
motions of the fluid-filled and/or submerged structure in the suggested mathematical
model. The linearized free surface condition is introduced into the mathematical model
by the image method. For this purpose, submerged part of the structure is mirrored
outwards as the free surface becomes mirror line. Application of image method
involves mirroring the boundary conditions constituted by modal displacements
through the wetted surface, also named by kinematic boundary conditions, with
opposite sign as free surface becomes mirror line. By this way, the linearized free
surface condition is reduced to classical Neumann problem.
In the absence of axial flow, generalized hydrodynamic damping coefficients
considered to be zero. Therefore, interaction between the structure and fluid takes
place only through the added mass matrix which is made up of added mass coefficients
that represents the increment of the kinetic energy of the fluid. The added mass matrix
is formed by boundary element based potential flow analysis that each coefficient of
the matrix is calculated by integrating velocity potentials obtained by using the
fundamental solution of the Laplace problem along the entire surface of the structure
in contact with the fluid.

xxiv
After forming the added mass matrix, it is possible to obtain each wet natural
frequencies and corresponding mode shapes by solving the eigenvalue problem
representing the motion of the structure in the fluid environment. The validity of the
mathematical model where the structure is in the infinite fluid environment is
investigated for the spherical and cylindrical shells by the analytical solutions. In the
case where the structure is in the infinite fluid environment and the free surface effects
are neglected, it is observed that the interaction between the natural modes is weak
because of the non-diagonal added mass terms being very close to zero. From here,
the result is that there is no energy transfer between the natural modes when the
structure is infinitely immersed in the fluid and the free surface effects are absent, and
therefore mode shapes of the structure under the wet state and vacuum conditions are
in same geometric configuration.
In the case where the cylindrical shell partially in contact with the fluid in the
horizontal position, the results obtained by including free surface effects are compared
very well with those obtained by the experimental and numerical studies in the
literature. Due to presence of the free surface it has been observed that some of the
non-diagonal terms of the added mass matrix are considerably larger than the others
so that the interaction between some natural modes of the structure is strong due to
presence of the free surface. It is also observed that due to strong interaction between
some particular modes, there is a significant difference between the wet and in vacuo
mode shapes.

xxv
xxvi
1. GİRİŞ

Birçok mühendislik uygulamasında, kurulan sistemin doğru bir şekilde analiz


edilebilmesi için, sistemin dinamik yapı – akışkan etkileşim problemi şeklindeki
tasarlanması gerekmektedir. Deniz yapılarının hidroelastisitesi ise, sıkıştırılamaz
kabul edilen, yoğunluğu yüksek bir akışkan (deniz suyu) ile etkileşim halinde olan,
şekil değiştirebilen (elastik) cisimlerin çevresel tahrik mekanizmalarının etkisi altında
hareket ve deformasyonlarını inceleyen bilim dalıdır. Hidroelastisite; iç kuvvetler,
hidrodinamik kuvvetler ve elastik kuvvetlerin karşılıklı etkileşimini inceleyen bir
bilim dalı olarak da adlandırılabilir (Heller ve Abramson, 1959). Akışkan içine
daldırılmış bir plağın dinamik karakteristiklerinin (doğal frekanslar, titreşim modları,
v.s) saptanması, karmaşık deniz ortamında hareket eden bir geminin dalga yükleri
etkisi altında hareketlerinin saptanması, sualtı patlaması etkisiyle denizaltının dinamik
davranışlarının belirlenmesi, boru içinde hareket eden yakıtın yapı üzerinde
oluşturduğu dinamik etkiler, hidroelastisitenin ilgi alanına girmektedir.

Yüzen yapılar, konvansiyonel düşük hızlı tekneler ve yüksek hızlı tek veya çok gövdeli
tekneler; dalga, rüzgar ve akıntı gibi birtakım çevresel yüklerin etkisi altında
hareketlerini sürdürmektedirler. Deniz yapıları ve gemiler için özellikle dalga yükleri,
yapının elastik hareketlerini ve yapısal davranışlarını belirleyen en önemli
parametredir. Yapı üzerinde dalga etkisiyle oluşan dikey ivmelenme, yalpa hareketi ve
sıvı çalkantısı gibi etkiler ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Gemi ve deniz
yapılarının dalga sebebiyle oluşan dinamik hareketleri ve şekil değiştirmelerinin
isabetli bir şekilde saptanabilmesi için, yapı – akışkan etkileşim probleminin
hidrodinamik ve yapısal modelleme teknikleri açısından bir bütün halinde ele alınması
gerekmektedir. Cheung ve diğerleri (1998) rijid yapı hareketleri ve elastik yanıtların;
iç, hidrostatik ve hidrodinamik kuvvetler ile birlikte ele alınması durumunda,
konvansiyonel çözüm metodlarıyla gözlemlenemeyen gerilme yığılmaları ve çok
yüksek kuvvetlerin meydana gelebileceğini göstermişlerdir.

Hidroelastisite teorisi, Bishop ve Price’ın 1970’li yıllarda, daha sonra derlenip kitap
olarak da yayımlanacak olan çalışmaları neticesinde Gemi İnşaatı topluluğunun ilgi

1
alanına girmeye başlamıştır (Bishop ve Price, 1979). Bishop ve Price, bu
çalışmalarında gemiyi kiriş olarak ele almışlardır. Gemi, Timoshenko kirişi olarak;
akışkan etkisi ise dilim teorisi ile modellenmiştir. Teori, akışkan hareketlerinin ve
geminin dış kuvvetlere yanıtlarının lineer olduğu kabulüne dayanmaktadır. Geminin
dalgalı deniz ortamındaki davranışları (ötelenme, çarpılma, kesme kuvvetleri ile
eğilme ve burulma momentleri neticesinde yapının dinamik davranışları vb.) modal
süperpozisyon tekniği ile hesaplanmaktadır. Basitçe, gemi kiriş olarak modellenir ve
geminin dinamik titreşim karakteristikleri, sönüm ve dış kuvvetlerin olmadığı
durumda kuru gemi analizi yardımıyla hesaplanır. Modal analizde, gemi düzgün
olmayan Timoshenko kirişi olarak ele alınır ve uygun ayrıklaştırma yöntemleri
kullanılarak yapı ayrıklaştırılır ve bu şekilde asal modlar ve doğal frekanslar
hesaplanabilir.

Gemi yüzer durumdayken, tüm yapısal sönüm kuvvetleri ve hidrodinamik dış


kuvvetler, vakum durumunda karakteristikleri daha önceden hesaplanmış olan kuru
gemi gövdesine etki eden kuvvetler olarak ele alınırlar. Gemi üzerine etkiyen akışkan
kuvvetlerinin hesaplanması ise gemi hidrodinamiği alanında yaygın olarak bilinen
dilim teorisi yardımıyla gerçekleştirilmektedir.

Akışkan, kendisi ile temas halindeki cisimlerin titreşim karakteristiklerini önemli


ölçüde etkilemektedir. Akışkan ortamında, akışkan ile yapının dinamik etkileşimi
sebebiyle sistemin toplam kinetik enerjisi arttığı için, cisimlerin akışkan ortamındaki
doğal frekansları, havadaki doğal frekanslarından düşük olmaktadır. Bu olay, sanal ek
su kütlesi artışı olarak da adlandırılır. Sonsuz akışkan ortamında serbest akışkan yüzeyi
etkilerinin ihmal edildiği durumda, doğal frekanslardaki bu kaydadeğer miktardaki
farklılığa ters olarak, sudaki ve havadaki mod şekilleri arasında çok ufak değişimler
olmaktadır, bu da karşılıklı yapı – akışkan etkileşim probleminin ayrıştırılarak,
birbirinden bağımsız sınır değer problemleri elde edilebilmesine imkan tanır. Sonsuz
akışkan ortamındaki herhangi bir cismin vakum ortamından akışkan ortamına geçişi
ile belirli bir moda denk gelen doğal frekans değerindeki değişim, su ile plak
arasındaki kinetik enerjilerin oranı ile ilişkilidir, ki bu oran sanal ek su kütlesi artışı
faktörü (AVMI) olarak adlandırılır. Bu değerin boyutsuzlaştırılması ile elde edilen
değere de boyutsuz sanal ek su kütlesi artış faktörü (NAVMI) adı verilmektedir
(Kwak, 1991b).

2
1.1 Tezin Amacı ve İçeriği

Bir gemi veya açık deniz yapısının tasarım sürecinde, gemi inşaatı mühendisinin ilk
olarak maliyet, güvenlik, performans gibi parametreleri göz önünde bulundurması
gerekmektedir. Üretilen prototip aracılığıyla gemi veya açık deniz yapısının temel
parametreleri ile gereksinimlerinin belirlenmesi ise modelin yüksek maliyetinin yanı
sıra; model için elde edilen deneysel verilerin, dizayn edilen gemi veya deniz yapısı
bağlamında yorumlanması sürecinde oluşabilecek hatalar sebebiyle, her durumda
mümkün olmamaktadır. Bu sebeple daldırılmış veya yarı – daldırılmış elastik
cisimlerin elastik karakteristiklerinin tespiti amacıyla deneysel yöntemlerin yanı sıra,
sonlu eleman ve sınır eleman gibi hesaplamalı metotlardan sıklıkla yararlanılmaktadır.

Bu tez çalışmasında, sonsuz derin akışkana kısmen veya tam daldırılmış kabukların
dinamik ve elastoakustik karakteristikleri sınır eleman metodu aracılığıyla
belirlenmiştir. Sınır eleman metodu tabanlı sayısal model, FORTRAN ve MATLAB
programlama dilleri kullanılarak oluşturulmuştur Geliştirilen matematiksel modelin
doğruluğu, küre ve silindir gibi basit geometrik şekiller için literatürde yer alan
deneysel ve analitik sonuçlar aracılığıyla araştırılmış; geliştirilen matematik model ile
elde edilen sonuçların, literatürdeki benzer çalışmalar kapsamında elde edilen sonuçlar
ile uyum içinde olduğu gözlemlenmiştir.

Tez çalışmasını, ele alınan geometrinin vakum durumundaki normal mod şekilleri ve
bu mod şekillerine ait ağ elemanlarının merkezindeki yer değiştirmenin elde edilmesi
ile, bu yer değiştirmelerin akabinde akışkan ortamında meydana gelen basınç dağılımı
sebebiyle oluşan ek su kütlesi etkisi altında hareket denkleminin çözülerek cismin ıslak
frekans değerleri ile karşılık gelen mod şekillerinin belirlenmesi şeklinde iki adımda
incelemek mümkündür.

Yukarıda bahsedilen aşamalardan birincisi, yapının vakum koşullarındaki serbest


titreşim analizi olarak adlandırılır. Yapısal sönüm kuvvetleri ile yapıya dışarıdan
etkiyen herhangi bir tahrik mekanizmasının bulunmadığı durumda basitleşen hareket
denklemi ayrıklaştırılmış cisim için çözülerek doğal frekanslar ile bu doğal frekanslara
ait mod şekilleri elde edilir. Bu tez çalışmasında, serbest titreşim analizi, ANSYS paket
programı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Tez kapsamında geliştirilen matematiksel
modelin üçgen ve dörtgen sınır elemanları için tasarlanmış olması sebebiyle, ANSYS
programında ele alınan model de üçgen ve dörtgen kabuk elemanları yardımıyla

3
ayrıklaştırılmış, bu amaçla 6 ve 8 nodlu kuadratik üçgen elemanları temsil eden
SHELL281 eleman tipi (Şekil 1.1) tercih edilmiştir.

Şekil 1.1 : 6 nodlu kuadratik üçgen eleman

İkinci kısımda ise, vakum durumu için ANSYS yardımıyla elde edilen modal yer
değiştirmeler ve herhangi bir paneli oluşturan nodların ilişkisini veren eleman
bağlantıları matrisi ise ıslak analiz için geliştirilen matematiksel modelin girdilerini
oluşturmaktadır. Bu kısımda, cismi çevreleyen akışkanın viskoz olmadığı ve
sıkıştırılamaz olduğu kabulleri ışığında Laplace denklemini sağladığı kabul
edilmektedir. Green ve Diverjans teoremleri aracılığıyla potansiyel akışı temsil eden
Laplace denklemi sınır koşullarını sağlayan bir sınır integral denklemine dönüştürülür.
Böylelikle ele alınan problem yalnızca sınırda tanımlı hale gelir. Sınır integral
denklemi, Laplace denklemini sağlayan temel çözüm aracılığıyla yapının her bir asal
modu için çözülerek yapıya etkiyen akışkan kuvvetleri bulunur. Ardından bu
kuvvetlerin etkisi altında yapının ıslak durumdaki yeni frekans değerleri, serbest
titreşim hareketini temsil eden hareket denklemi çözülerek elde edilir.

Daldırılmış cismin elastoakustik analizi ise, Helmholtz denkleminin yalnızca cismin


akışkan ile temas halindeki ara yüzünde tanımlı sınır integral denklemine indirgenerek,
Helmholtz denklemi için elde edilen Green fonksiyonu yardımıyla üçgen panel
elemanları kullanılarak gerçekleştirilmiştir.

4
1.2 Literatür Araştırması

Akışkan ile yapı arasındaki etkileşimin doğru bir şekilde tanımlanması ve


modellenmesi, yüzen yapılar, gemiler, dalgakıranlar ve akışkan içeren tankları
çevreleyen plaklar gibi birçok mühendislik yapısı için önem arz eder. Akışkanın yapı
ile teması, daha önce de bahsedildiği üzere yapının doğal frekanslarında azalmaya
neden olur. Özellikle tankerlerde boyut artışına paralel olarak kargo tanklarını
çevreleyen levhaların kalınlıklarının tankın boyutlarına oranının azalması, bölgesel
olarak doğal frekansların azalmasına sebebiyet vermektedir. Ayrıca ana makine gücü
arttıkça, pervane kaynaklı kuvvetlerin büyüklüğü artmaktadır. Bu iki sebepten ötürü
özellikle tankerlerde, geminin iç yapısındaki tank vb. yapılarda rezonans problemi
meydana gelebilmektedir. Tankerler ve dökme yük gemilerinde meydana gelen
rezonans kaynaklı yapısal problemler Volcy ve diğerleri (1979) tarafından ele
alınmıştır. Yakıt depolama tanklarının tavan kısmındaki levhalarda meydana gelen
rezonans problemine ise Robinson ve Palmer’in (1990) çalışması örnek olarak
verilebilir.

Yukarıdaki örneklerden de anlaşılacağı üzere, akışkana kısmen veya tamamen


daldırılmış levhaların dinamik karakteristiklerinin doğru bir şekilde belirlenebilmesi,
gemi inşaatı mühendisliğinde önemli bir yer teşkil etmektedir. Bu tez çalışması
kapsamında akışkana kısmen veya tamamen daldırılmış levhalarla ilgili literatür
araştırması dikdörtgen ve dairesel plaklar ile silindirik kabukların akışkan-yapı
etkileşimi açısından incelenmesini kapsayacak şekilde üç ana başlık altında
sınıflandırılmıştır.

1.2.1 Daldırılmış cisimlerin hidroelastik analizi

1.2.1.1 Dikdörtgen plaklar

Daldırılmış dikdörtgen plaklara ait çalışmalar, Lindholm ve diğerleri (1965) tarafından


gerçekleştirilen kısmen veya tamamen akışkana daldırılmış, ankastre mesnetli
dikdörtgen plakların doğal frekanslarının deneysel olarak araştırılmasına
dayanmaktadır. Elde edilen deneysel sonuçlar, basit kiriş teorisi ve ince plak teorisi
aracılığıyla elde edilen teorik çözümlerle karşılaştırılmıştır. Hidrodinamik dilim teorisi
ile farklı en/boy oranı ve plak kalınlıkları için türetilen ek su kütlesini temsil eden bir

5
düzeltme faktörü, basit kiriş teorisi ve ince plak teorisi ile elde edilen teorik çözümlere
dahil edilmiştir.

Meyerhoff (1970) ince dikdörtgen plakların kaldırma etkisinin olmadığı, sıkıştırılamaz


potansiyel akış içindeki hareketlerini dipol tekillikleri kullanarak modellemiştir.
Burada dipol tekillikleri, basıncın daimi olmayan kısmını temsil etmektedir ve sınır
şartlarını sağlayan belirsiz katsayılı seriler ile temsil edilmiştir.

Marcus (1978), akışkan ortamını sonlu elemanlar ile modellemiş; akışkan basınç
değerleri problemde temel bilinmeyen olarak yer almıştır. Akışkan için sonlu eleman
denklemleri oluşturulurken, dalga denklemi Galerkin yaklaşımıyla ele alınmış ve bu
denklemler, yapısal denklemlerle birleştirilmiştir. Daldırılmış plağın doğal frekansları,
hem serbest su yüzeyi veya rijit duvar ile sınırlandırılmış hacim için hem de belirli bir
mesafeden sonra yapı – akışkan etkileşimi üzerine sınır etkilerinin önemsiz kabul
edildiği sonsuz hacim için elde edilmiştir. Çalışma kapsamında plağın konumuna göre
2 farklı durum incelenmiştir:

(i) Farklı derinliklerde yatay eksen boyunca uzanan plağın dinamik karakteristikleri.

(ii) Dikey olarak mesnetlenmiş plağın serbest su yüzeyinden itibaren farklı


derinliklerdeki dinamik karakteristikleri.

Vakum durumu ve daldırılmış durum için elde edilen doğal frekans değerlerinin
Lindholm’ün elde ettiği deneysel sonuçlarla uyum içinde olduğu gözlemlenmiştir.
Volcy ve diğerleri (1979) düşey halde ankastre mesnetlenmiş, kısmen veya tamamen
suya daldırılmış plakların dinamik davranışlarını deneysel ve sayısal olarak
incelemişlerdir. Bu çalışmada, akışkan sonlu elemanlar metodu aracılığıyla
modellenmiştir. Sonlu elemanlar metodu ile elde edilen doğal frekans değerleri ile
deneysel çalışmada ölçülen doğal frekans değerleri arasında 15% oranında farklılık
olduğu gözlemlenmiştir. Deneysel ve analitik sonuçlar arasındaki bu farklılığa, deney
koşullarında oluştulan gerçek ankastre mesnet sınır şartı ile analitik çözümde ele alınan
teorik ankastre mesnet koşulu arasındaki farklılık yol açmıştır.

Fu ve Price (1987) tarafından gerçekleştirilen çalışmalar neticesinde, serbest su yüzeyi


etkileri dinamik akışkan – yapı etkileşimi problemlerine dahil edilmeye başlanmıştır.
Çalışma kapsamında dikey ve yatay durumda daldırılmış kare plağın hidrodinamik
karakteristikleri, ayrıklaştırılmış paneller üzerinde tekil kaynak – kuyu dağılımı
kullanarak araştırılmıştır. Plağın merkezinden geçen simetri eksenine göre 3’ü

6
simetrik ve 1’i antisimetrik olmak üzere ilk 4 mod şekli ele alınmıştır. Artan frekans
değerleri ve serbest yüzey varlığının, yapının dinamik karakteristikleri (ek su kütlesi
ve sönüm katsayısı) üzerindeki etkisi incelenmiştir. Artan frekans değerleri ile ek su
kütlesi matrisi elemanlarının büyüklüğünün azalarak belli bir değere yakınsadığı
görülmüştür. Vakum durumundaki yapının ayrıklaştırılması için sonlu elemanlar
yönteminin benimsenmesiyle, ıslak durumda elastik yapının paneller üzerine
dağıtılmış kaynak – kuyu tekillikleri ile temsil edilmesinin akışkan – yapı etkileşim
problemlerinde olduğu gibi, serbest yüzey etkilerinin var olduğu durumlarda da
gerçeğe yakın sonuçlar elde edilmiştir. Ayrıca bu çalışma kapsamında, serbest yüzey
etkilerinin, plağın ıslak durumda dinamik karakteristiklerini önemli ölçüde etkilediği
gözlemlenmiştir. Özellikle yatay durumda, serbest yüzeye yakın bölgede
mesnetlenmiş plaklar için serbest yüzey koşullarının, ek su kütlesi ve sönüm katsayısı
değerleri üzerinde oldukça etkili olduğu, yatay plağın derinliği arttıkça, serbest yüzey
etkilerinin beklenildiği üzere azaldığı görülmüştür. Düşey halde, alt kenarından rijit
zemine mesnetlenmiş, üst kenarı serbest su yüzeyi seviyesinde olan plaklar için de
serbest yüzey etkilerinin var olduğu, fakat serbest yüzeyin plağın dinamik
karakteristikleri üzerindeki etkisinin düşey durumdaki plaklarda, yatay daldırılmış
plaklara göre daha az olduğu gözlemlenmiştir.

Zhou ve Cheung (2000) akışkanla doldurulmuş serbest su yüzeyi ihtiva eden tankın
dikdörtgen şeklindeki elastik dip sacının doğal frekanslarını araştırmışlardır. Plağın
titreşim karakteristiklerinin belirlenmesinde Ritz metodu kullanılmış, akışkan hareketi
ise değişkenlerine ayrıştırma ve Fourier serisi açılımı metodlarıyla belirlenmiştir.
Çalışma kapsamında kayma gerilmeleri ve dönme eylemsizliği etkilerinin ele
alınmadığı Kirchhoff plak teorisi benimsenmiştir. Plağın ıslak mod açılımı için titreşen
kiriş fonksiyonları kullanılmış, sanal ek su kütlesi artışı faktörü farklı sınır koşulları
için elde edilmiştir. Akışkan – plak sisteminin, tankın rijid gövde hareketi sebebiyle
çalkantı modu ve dipteki elastik plağın titreşim hareketi nedeniyle düşey genişleme
modu olmak üzere iki adet temel modun etkisi altında olduğu kabul edilmiştir. AVMI
faktörü yardımıyla elde edilen çözümlerin; analitik Ritz metodu ile elde edilen
çözümlerle uyum içinde olduğu görülmüştür.

Liang ve diğerleri (2001) ampirik ek su kütlesi formülasyonu ve Rayleigh – Ritz


metodunu kullanarak daldırılmış dikdörtgen plakların modal frekanslarını ve mod
şekillerini incelemişlerdir. Elde ettikleri sonuçları, Lindholm’ün (1965) deneysel

7
sonuçları ile karşılaştırmışlar, doğal frekanslardaki farklılığın hava ortamında 5%, su
ortamında 10% civarında olduğunu göstermişlerdir. Ayrıca Liang ve diğerleri, en/boy
oranı arttıkça tüm modlara ait ıslak doğal frekans değerlerinin azaldığını, kalınlık
arttığında ise doğal frekansın arttığını gözlemlemişlerdir.

Ergin ve Uğurlu (2003), farklı oranlarda suya daldırılmış ankastre plağın dinamik
karakteristiklerini sınır integral yöntemi ve imaj metodu kullanarak araştırmışlardır.
Çalışmalarında, lineer yapı – akışkan etkileşimi ilkelerini benimsemişler, bu bağlamda
akışkan ideal kabul edilmiş, plak üzerindeki akışkan ivme alanının, titreşim halindeki
plağın ivmelenmesi ile aynı fazda olduğu kabul edilmiştir. Elde edilen sonuçların,
özellikle yüksek frekans değerlerinde Lindholm’ün (1965) deneysel sonuçları ile
uyum içinde olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca modlar arasındaki etkileşimin, plağın
suya daldırılmış kısmı arttıkça azaldığı görülmüştür.

Kerboua ve diğerleri (2008) serbest su yüzeyi boyunca mesnetlenmiş ve tam


daldırılmış dikdörtgen plakların dinamik davranışlarını incelemişlerdir. Yapıyı
temsilen sonlu elemanlar ve Sanders’in kabuk teorisinin birlikte ele alındığı bir model
geliştirilmiş, düzlem içi ve düzlem dışı deplasman bileşenleri sırasıyla bilineer
polinomlar ve eksponansiyel fonksiyonlar yardımıyla ifade edilmiştir. Yapı üzerine
etkiyen akışkan kuvvetleri ise hız potansiyelleri ve Bernoulli denkleminin birlikte ele
alındığı bir model aracılığıyla temsil edilmiştir. Yapı – akışkan ara yüzeyinde basınç
değerleri ve yapısal şekil fonksiyonlarının birlikte integrasyonu ile sanal ek su kütlesi
değerleri elde edilmiştir. Elde edilen sonuçların Lindholm (1965), Fu ve Price (1987),
Ergin ve Uğurlu (2003) tarafından elde edilen sonuçlar ile uyum içinde olduğu
gözlemlenmiştir. Bu çalışma kapsamında izlenen metodun daha önceki benzer
çalışmalara göre avantajları, kalınlık ve diğer geometrik özellikler açısından uniform
olan ya da olmayan her türlü sınır koşulu altındaki plaklar için uygulanabilir olması ve
akışkan basıncının ayrıklaştırılmış olan yüzeyin her bir elemanı için diğerlerinden
bağımsız olarak hesaplanabilmesi olarak gösterilebilir.

Hashemi ve diğerleri (2010) dikey durumda Pasternak elastik zemini üzerine


yerleştirilmiş, diğer yüzü kısmen veya tamamen akışkan ile temas halindeki
dikdörtgen Mindlin plağının farklı sınır koşulları altında serbest titreşim analizini
gerçekleştirmişlerdir. Mindlin plağının elastik zemin ve akışkanla etkileşimini
incelemek amacıyla plağın üç adet deplasman bileşenini temsilen, geometrik sınır
koşullarını sağlayan statik Timoshenko kiriş fonksiyonlarının kullanıldığı Ritz metodu

8
tercih edilmiştir. Akışkan hareketlerinin integral denklemi şeklinde elde edilebilmesi
amacıyla, değişkenlere ayırma ve Fourier serisi açılımı metodları kullanılmıştır.
Akışkan ortamı plağın boyu doğrultusunda sonsuz, en ve yüksekliği doğrultusunda
sınırlı kabul edilmiştir. Dikdörtgen plağın doğal frekansları; farklı akışkan seviyeleri,
elastik zemin parametreleri, en/boy oranı, kalınlık/genişlik oranı ve sınır şartları için
karşılaştırmalı olarak sunulmuştur. Çalışma kapsamında dört tarafı basit mesnetli, dört
tarafı ankastre mesnetli, karşılıklı iki kenarı basit ve diğer iki kenarı ankastre mesnetli
olmak üzere toplamda üç farklı sınır koşulu incelenmiştir. Sınır koşullarından
bağımsız olarak, en/boy oranı ve elastik zemin sertlik değeri arttıkça frekans
parametresinin büyüdüğü, akışkan seviyesi arttıkça frekans parametresinin küçüldüğü,
sınır koşullarının kısıt derecesi arttıkça (serbest uç – basit mesnet – ankastre mesnet)
frekans parametresinin büyüdüğü, kalınlık/genişlik oranı arttıkça akışkanın frekans
parametresi üzerindeki etkisinin azaldığı gözlemlenmiştir.

Li ve diğerleri (2011) akışkanla dolu tankın stifnerli dip sacının düzgün serbest su
yüzeyi koşulu altında modal analizini gerçekleştirmişlerdir. Stifnerin genişliği ve
yüksekliğinin, hava veya su ile temas halindeki stifnerli plağın dinamik
karakteristikleri üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Alt kısmından hava ile, üst kısmından
tanktaki sıvı ile temas halindeki plağın akışkanla etkileşim halindeki birinci ve ikinci
mod şekillerinin, kuru durumdaki ilk iki mod şekline göre yerdeğiştirmiş (reverse
modes) olduğu gözlemlenmiştir. Hidroelastik modal analiz kapsamında, yapı Rayleigh
– Ritz metodu, Mindlin plak teorisi ve potansiyel akış teorisi yardımıyla
modellenmiştir. Akışkan ortamındaki hız potansiyeli için, sonlu Fourier kosinüs
dönüşümlerinden yararlanılmıştır. Elde edilen sonuçlar; sonlu eleman analizi, klasik
plak teorisi ve deneysel modal analiz ile elde edilen sonuçlarla karşılaştırılmıştır.

Hashemi ve diğerleri (2012), önceki çalışmalarda araştırılan tank dip plağının dinamik
karakteristiklerine ek olarak, kısmen veya tam daldırılmış, serbest su yüzeyinde yüzer
durumdaki yatay plakların serbest titreşim karakteristiklerini incelemişlerdir. Ayrıca
literatürdeki benzer çalışmalar kapsamında incelenen sınır şartları genişletilerek
dikdörtgen plağın titreşim karakteristikleri toplamda 6 farklı sınır koşulu için ele
alınmıştır. Yapısal denklemler, plak kalınlığı boyunca kayma gerilmeleri etkilerinin
de göz önünde bulundurulduğu Mindlin plak teorisi (MPT) yardımıyla; serbest su
yüzeyi boyunca plağa etkiyen akışkan basıncı ise hız potansiyeli fonksiyonu ve
Bernoulli denklemi yardımıyla tanımlanmıştır. Daha önceki benzer çalışmalarda

9
rastlanan kuru ve ıslak mod şekillerinin değişmediği kabulü, bu çalışmada
benimsenmemiştir. Analitik çözüm elde edebilmek amacıyla plağın karşılıklı iki
kenarı basit mesnetli kabul edilmiş, diğer iki kenar ise serbest uç, basit veya ankastre
mesnetten herhangi biri olacak şekilde farklı altı adet sınır koşulu için plağın dinamik
karakteristikleri araştırılmıştır. Daha önce Kerboua ve diğerleri (2008) tarafından tüm
sınır koşulları için sabit kabul edilen net dalga sayısı, bu çalışmada farklı sınır koşulları
için değişken kabul edilmiştir. Elde edilen sonuçlar, Kerboua ve diğerleri (2008) ile
Haddara ve Cao (1996) tarafından elde edilen sonuçlar ile karşılaştırılmış ve uyum
içinde oldukları gözlemlenmiştir.

Kutlu ve diğerleri (2012) daha önceki benzer çalışmalarda tercih edilen izotropik
elastik zemin koşulu yerine, bir yüzü ortotropik Pasternak zemini üzerinde, diğer yüzü
kısmen doldurulmuş, durgun akışkanla temas halindeki düşey dikdörtgen Mindlin
plağının dinamik karakteristiklerini incelemişlerdir. Mindlin plağı ile zemin arasındaki
etkileşim, temas bölgelerinde Gateux diferansiyelinin tatbik edildiği karma tip sonlu
elemanlar yöntemi ile modellenmiştir. Yapısal kütle matrisi oluşturulurken, dönme
ataleti etkileri göz önünde bulundurulmuştur. Akışkan – yapı etkileşimi problemi, sınır
elemanlar yöntemi yardımıyla ele alınmıştır. Serbest yüzey koşulunu sağlayan temel
çözüm yardımıyla, sonsuz frekans limiti şartı sağlanmıştır. Plak – elastik zemin
sisteminin, akışkanla temasa başladığı anda vakumdaki mod şekillerinde titreştiği
varsayılmış; her mod şekli, yapının yüzeyinde oluşan deplasmanlar sebebiyle kendine
özgü bir basınç dağılımı oluşmasına sebebiyet vermiştir. Islak yüzeydeki yüzey normal
hızları, plak – elastik zemin sisteminin vakum durumundaki sonlu elemanlar analizi
ile elde edilen modal yerdeğiştirmeler aracılığıyla temsil edilmiştir. Yapı – akışkan
etkileşimi sebebiyle oluşan kuvvetler, hidrodinamik ek su kütlesi katsayısı aracılığıya
temsil edilmiş; ortotropik Pasternak zemininin ve yapı – akışkan etkileşiminin plak
üzerindeki etkileri; ortotropi doğrultusu, elastik zemin parametreleri, derinlik, plağın
sınır koşulları gibi parametrelere bağlı olarak, dikdörtgen ve dairesel plaklar için
sunulmuştur.

Kwak ve Yang (2013) daldırılmış plağın sınır eleman yöntemi ile çözümünde eliptik
koordinatları, Kim’in (1977) titreşim halindeki bir cisim etrafında oluşan hız
potansiyelinin eliptik koordinatlar aracılığıyla elde edilebileceğini gösteren
çalışmasını referans alarak kullanmışlardır. Eliptik koordinatların benimsenmesiyle,
akışkanın titreşen cisim üzerindeki etkisini temsil eden sanal ek su kütlesi matrisinin

10
elemanları, Mathieu fonksiyonları yardımıyla analitik olarak belirlenmiştir. Ardından,
ek su kütlesi matrisi, Rayleigh – Ritz metodu ile tanımlanmış plağın dinamik
modeliyle birlikte ele alınmıştır. Ayrıca bu çalışma kapsamında, daha önceki benzer
çalışmalarda hesaplanmamış olan NAVMI faktörü, kısmen suya daldırılmış
dikdörtgen plaklar için, farklı en/boy oranı ve derinlik değerleri için elde edilmiştir.
Doğal frekans değerinin, draft arttıkça azalmakta olduğu, fakat draft değeri plak
uzunluğunun yarısından daha büyük olduğunda, doğal frekanstaki azalma miktarının
kayda değer oranda düştüğü gözlemlenmiştir.

Kwak ve Yang (2015) akışkana kısmen veya tamamen daldırılmış dikdörtgen plağın
aktif titreşim kontrolünü, plağın üzerine yerleştirilen piezoelektrik sensör ve uyarıcı
(actuator) aracılığıyla deneysel ve teorik olarak araştırmışlardır. Vakum durumundaki
plağın dinamik modeli, Kwak ve Yang’ın (2013) daldırılmış plaklar için elde ettikleri
ek su kütlesi matrisi ile birlikte ele alınmış, matematiksel modele Kwak ve diğerleri
(2003) ile Preumont (2011) tarafından elde edilen sensör ve uyarıcı denklemleri de
eklenmiştir. Dikdörtgen plağın alt kenarının akışkan ortamını sınırlayan dipteki düz
zemine çok yakın olduğu kabul edildiğinden, plağın alt kısmı ile zemin arasındaki
akışkan hareketi ihmal edilmiştir. Deneysel ve teorik çalışmalar kapsamında elde
edilen dinamik karakteristiklerin birbiriyle uyumlu olduğu; ayrıca plağın titreşim
hareketlerini sönümleme amacıyla yerleştirilen piezoelektrik sensör ve uyarıcıdan
oluşan sistemin, plağın ilk dört mod şekli için titreşim hareketlerini önemli ölçüde
baskıladığı gözlemlenmiştir.

1.2.1.2 Dairesel plaklar:

Dairesel plakların akışkan ortamındaki dinamik karakteristiklerinin araştırılması,


Lamb’ın 1920 yılındaki çalışmalarına dayanmaktadır. Lamb, dış kenarı boyunca
ankastre mesnetlenmiş dairesel plağın ilk eksenel eğilme moduyla ilgilenmiştir (Lamb,
1920). Lamb’ın geliştirdiği metot, akışkanın kinetik enerjisinin akışkanın herhangi bir
noktasındaki hız potansiyeli cinsinden ifade edilmesine dayanmaktaydı. Bu çalışmada,
akışkanın hız potansiyeli saptanırken, akustik yayılımın dalga boyunun, dairesel plağın
yarıçapından çok daha büyük olduğu kabul edilmiştir. Plağın akışkan ortamındaki
rezonans frekansları hesaplanırken, Rayleigh metodu kullanılmış; plağın şekil
değiştirme eğrisi dördüncü dereceden polinomla temsil edilmiştir. Lamb’ın elde ettiği
sonuçlar, Powell ve Roberts’in (1923) deneysel çalışmaları kapsamında elde ettikleri

11
sonuçlarla örtüşmüş, teorik ve deneysel çalışmalar neticesinde elde edilen sonuçlar
arasında 2% civarında farklılık olduğu gözlemlenmiştir. Peake ve Thurston (1954), dış
kenarı boyunca basit ve ankastre mesnet koşulları altındaki akışkan yüklü dairesel
plağın dinamik karakteristiklerini, teorik olarak incelemişler, elde ettikleri sonuçlar ile
Lamb’ın deneysel sonuçları arasında 10% civarında bir farklılık olduğunu
gözlemlemişlerdir.

Yukarıda bahsedilen çalışmaların tümü dairesel plağın çevresi boyunca sonsuz rijid
duvarla çevrili olduğu kabulüne dayanmaktaydı, halbuki bu yaklaşım ile daldırılmış
veya serbest su yüzeyindeki plakların davranışını modellemek mümkün değildi. Bu
amaçla Kwak ve Kim (1991a), dış kenarı boyunca basit ve ankastre mesnetlenmiş
plakların yanı sıra, serbest kenar koşulu altındaki plakların hidroelastik
karakteristiklerini de incelemişlerdir. Bu çalışma kapsamında;

(i) Yer değiştirmelerin plak yarıçapına göre küçük olduğu,

(ii) Akışkanın sıkıştırılamaz, viskoz olmayan ve irrotasyonel olduğu,

(iii) Akışkan kuvvetlerinin mod şekilleri üzerindeki etkilerinin küçük olduğu

(iv) Plağın ince elastik ve üniform kalınlıkta olduğu, bu sebeple küçük deformasyonlar
teorisinin geçerli olduğu,

(v) Bünyesel iç kayıpların olmadığı kabul edilmiştir.

Oluşturulan sistem için NAVMI faktörü değerleri, karma sınır koşulu etkisi altındaki
sistem için integral dönüşümü ve ikili integral denklemleri aracılığıyla elde edilmiştir.
Akışkan etkilerinin basit mesnet koşulu altındaki dairesel plakta, serbest kenar koşulu
altındaki plağa göre daha fazla olduğu sonucuna varılmıştır.

Amabili ve diğerleri (1995) önceki çalışmalardan farklı olarak, Poisson oranının


vakum ortamında ve daldırılmış, serbest kenar koşulu altındaki dairesel plağın dinamik
karakteristikleri üzerindeki etkisini incelemişlerdir. Daldırılmış plağın dinamik
karakteristikleri, sanal ek su kütlesi yaklaşımıyla belirlenmiştir. Islak frekanslar, mod
şekilleri ve NAVMI faktörü, farklı Poisson oranlarının yanı sıra, 7 farklı eksenel ve 5
farklı çevresel titreşim formu için hesaplanmıştır. Fakat Poisson oranının ıslak modal
frekanslar üzerindeki etkilerini hesaplamak, ıslak frekans hem plağın geometrisine,
hem de plak ile akışkan arasındaki yoğunluk oranına bağlı olduğundan, mümkün
olmamıştır.

12
Amabili (1996) bir yüzü akışkanla temas halinde düz dairesel plakların yanı sıra, orta
kısmı delikli dairesel plakların düşeyde serbest su yüzeyi veya rijid duvar ile
sınırlandığı durumda dinamik davranışlarını incelemiştir. Plağın dinamik
karakteristiklerini belirlemek amacıyla ıslak ve kuru durumda mod şekillerinin
değişmediği kabulüne dayanan ‘’varsayılan mod yaklaşımı’’ ile Rayleigh – Ritz
metodu kullanılmıştır. Serbest yüzey varlığında, plağın daldırıldığı derinlik arttıkça,
ıslak frekans değerlerinin azaldığı; fakat plağın serbest su yüzeyi yerine üstten rijid
duvarla sınırlandırılmış olduğu durumda derinlikle doğal frekansın arttığı
gözlemlenmiştir.

Kwak (1997) sonsuz rijid duvar üzerinde yer alan deliğe yerleştirilmiş, bir yüzü
akışkanla temas halindeki dairesel plakların basit, ankastre mesnet ve serbest kenar
koşulları altında NAVMI faktörü değerlerini, Hankel dönüşümü ile elde edilen integral
denkleminin Fourier – Bessel seri açılımı tekniğiyle çözülmesiyle elde etmiştir. Bu
çalışma kapsamında, daha önceki çalışmalarda (Lamb, 1920; Powell ve Roberts, 1923;
McLachlan, 1932; Peake ve Thurston, 1954) yalnızca düşük mod şekilleri için basit
polinomlarla temsil edilen NAVMI faktörü değerleri, daha yüksek mod şekilleri için
de elde edilmiştir. Akışkanın farklı sınır koşulları üzerindeki etkisi araştırılmış,
akışkan etkilerinin serbest kenar koşulu altındaki dairesel plaklarda, basit mesnetli
plaklara göre daha fazla olduğu gözlemlenmiştir.

Serbest yüzey dalgalarının silindirik tankların dip kısmındaki dairesel plaklar


üzerindeki etkilerinin araştırılmasından farklı olarak, Amabili ve Kwak (1999) serbest
yüzey dalgalarının sıvı yüzeyindeki dairesel plağın basit, ankastre mesnet ve serbest
kenar koşulları altındaki dinamik davranışlarını incelemişlerdir. Sonuçlara,
pertürbasyon tekniği ile ikili Titschmarsh tipi integral denklemlerinin elde edildiği
Hankel dönüşümü metoduyla ulaşılmıştır. Serbest yüzey koşulları ve yerçekimi etkisi
altında yapı – akışkan etkileşiminin, çalkantı modları ve yapısal modlar olmak üzere
iki temel mod ailesinin etkisi altında olduğu kabul edilmiştir. Çalkantı modları
(sloshing modes) akışkanın düşük frekanstaki salınım hareketi ile oluşmakta iken,
yapısal modlar (bulging modes) yapısal titreşim nedeniyle yapı – akışkan etkileşimin
varlığı altında oluşmaktadır. Bu çalışma kapsamında yapısal modlara odaklanılmıştır.
Çalışma sonucunda yapısal modların serbest yüzey dalgalarından plağın esnekliği çok
yüksek olduğunda etkilendiği; yani plağın temel doğal frekansları serbest yüzey

13
dalgalarının frekansına çok yakın olduğunda akışkan varlığının yapısal modlar
üzerindeki etkisinin arttığı gözlemlenmiştir.

Kwak ve Han (2000), Kwak’ın (1991b) dairesel plağın serbest su yüzeyindeki dinamik
karakteristiklerini araştırdığı çalışmasını genişleterek, akışkan derinliğinin serbest su
yüzeyindeki plağın davranışları üzerindeki etkisini deneysel ve teorik olarak
incelemişlerdir. Problem Hankel dönüşümü kullanılarak modellenmiş, elde edilen ikili
integral denklemleri Fourier ve Bessel serileri yardımıyla sayısal olarak çözülmüştür.
Plağın elastik davranışlarını modellemek amacıyla Kirchhoff plak teorisi
kullanılmıştır. Ayrıca yine bu çalışmada, Amabili’nin (1996) çalışmasından farklı
olarak, dairesel plak serbest su yüzeyine yerleştirilmiş; akışkan dip kısımda rijid duvar
ile sınırlandırılmıştır. Amabili ise hatırlanacağı üzere, akışkanla dolu tankın düşey
doğrultuda üstten serbest yüzey ve rijid duvarla sınırlandığı durumda, dipteki dairesel
plağın dinamik karakteristiklerini incelemiştir. Çalışma sonucunda akışkanın plağın
doğal frekansı üzerindeki etkisinin, akışkan derinliği azaldıkça arttığı, ayrıca akışkan
derinliği dairesel plağın çapından büyük olduğunda, akışkan derinliğinin plağın doğal
frekansları üzerindeki etkisinin önemsiz olduğu gözlemlenmiştir.

Amabili (2001), Amabili ve Kwak’ın (1999) pertürbasyon yaklaşımıyla serbest yüzey


dalgalarının yapısal modlar üzerindeki etkisini araştırdıkları çalışmasını genişleterek,
çalkantı modlarının da yapının dinamik karakteristikleri üzerindeki etkisini
incelemiştir. Serbest su yüzeyinin çalkantı modları ile yapısal modlar arasındaki
karşılıklı etkileşim problemi, Rayleigh – Ritz metodu yardımıyla çözülmüştür.
Akışkan ortamının, dış kısımda silindirik rijid yüzey ile, dip kısımda rijid düzlem ile
sınırlı olduğu kabul edilmiştir. Serbest yüzey dalgalarının; dairesel plağın yapısal
frekansları ile serbest yüzeyin çalkantı frekansları üst üste geldiğinde etkili olduğu
gözlemlenmiştir. Ayrıca tankın akışkanı sınırlayan dış silindirik yüzeyi ile dairesel
plağın uç kısmı arasındaki mesafe, dairesel plağın yarıçapının iki katından büyük
olduğunda, plağın yapısal modlarında kayda değer bir değişim gözlemlenmemiştir.
Fakat dış yüzey ile dairesel plak arasındaki mesafe azaldıkça, plağın yapısal mod
şekillerinin önemli miktarda değiştiği gözlemlenmiştir.

Jeong ve diğerlerinin (2009) gerçekleştirdiği çalışmadan önce, literatürde yalnızca tam


daldırılmış dairesel plakların dinamik karakteristiklerinin araştırıldığı çalışmalar
bulunmaktaydı. Jeong ve diğerleri düşey durumda, çevresi boyunca rijid silindirik
kabuk ile çevrili kısmen suya daldırılmış; bir yüzü akışkanla, diğer yüzü hava ile temas

14
halindeki ankastre mesnetli dairesel plakların dinamik karakteristiklerini
incelemişlerdir. Plak kalınlığının, plağın yarıçapına oranla küçük olduğu varsayılmış
ve yerçekimi etkileri ihmal edilmiştir. Plağın ıslak durumdaki modal konfigürasyonu;
ankastre mesnet koşulları altındaki plağın vakum durumundaki ortogonal modal
fonksiyonların süperpozisyonu yardımıyla belirlenmiştir. Akışkan – yapı etkileşimi
altında sistemin doğal frekansları Rayleigh – Ritz metodu ile elde edilmiştir. Islak
doğal frekans değerleri, akışkan tabakası kalınlığının ve akışkan yüksekliğinin
fonksiyonu olacak şekilde grafiğe aktarılmıştır.

Si ve diğerleri (2012) radyal çatlağın etkisi altında, bir yüzü akışkanla temas halindeki
plağın basit ve ankastre mesnet ile serbest kenar koşulu altındaki dinamik
karakteristiklerini incelemişlerdir. Radyal çatlağın, dairesel plağın merkezinden
başladığı ve plağın kenarında sonlandığı kabul edilmiştir. Çalışma sonucunda çatlak
etkisi altındaki plağın ilk simetrik ve eksenel modları haricinde diğer tüm ıslak ve kuru
mod şekilleri arasındaki farklılığın, özellikle mod derecesi yükseldikçe arttığı; fakat
ıslak ve kuru modal frekanslar arasındaki farkın mod derecesi arttıkça azaldığı
gözlemlenmiştir. Ayrıca vakum durumunda çatlak etkisi nedeniyle basit ve ankastre
mesnetli plakların doğal frekansındaki azalma miktarının ıslak duruma göre fazla
olduğu; fakat serbest sınır koşulu altındaki dairesel plak için bu azalma miktarının ıslak
ve kuru durumda birbirine denk olduğu gözlemlenmiştir.

Tariverdilo ve diğerleri (2013), sıkıştırılamaz kabul edilen akışkan ile temas halindeki
dairesel plakların serbest titreşim frekanslarını incelemişlerdir. Akışkanın
sıkıştırılamaz olması sebebiyle plağın yalnızca asimetrik modları göz önünde
bulundurulmuştur. Akışkan – yapı etkileşimi probleminin uygun bir şekilde
modellenmesi amacıyla varyasyonel prensibin yapı ve akışkana eş zamanlı
uygulanması ile akışkan – yapı arayüzünde yerdeğiştirmelerin eşitlendiği Fourier –
Bessel serileri yaklaşımı olmak üzere iki farklı matematik model benimsenmiştir. Her
iki yöntemle elde edilen ıslak frekans değerlerinin birbiriyle uyum içinde olduğu
gözlemlenmiştir.

Askari ve diğerleri (2013) akışkanla dolu silindirik tank içine yerleştirilmiş dairesel
plakların dinamik karakteristiklerini deneysel ve teorik olarak incelemişlerdir.
Çalkantı sönümleyici olarak kullanılan dairesel plağın serbest sıvı yüzeyindeki
dalgalar üzerindeki etkisi göz önünde bulundurulmuştur. Plağın serbest kenar ve
ankastre mesnet koşulu altında olduğu kabul edilmiş, akışkan hız potansiyelinin

15
formülasyonu amacıyla en küçük kareler ve Galerkin metodundan yararlanılmış, ıslak
durumda plağın mod şekilleri ve doğal frekans değerleri Rayleigh – Ritz metodu
yardımıyla belirlenmiştir. Akışkanın üstten serbest yüzey ve alttan rijid duvarla sınırlı
olduğu durumda, daldırılmış dairesel plağın tankın üst ve alt kısma yaklaştırılmasının
yanı sıra, silindirik rijid tankın çeperinin dairesel plağın kenarına olan uzaklığının
plağın doğal frekansı ve mod şekilleri üzerindeki etkisi araştırılmıştır.

Uğurlu (2016), elastik zemin üzerindeki tankın dip plağının serbest titreşim analizini
yüksek mertebeden sınır eleman metoduyla gerçekleştirmiştir. Titreşim problemini
temsil eden biharmonik operatör ardışık iki harmonik operatöre ayrılmış; zorlayıcı
terimler (plaktaki iç kuvvetler, akışkan yükü ve elastik zemin etkisi) çift yönlü
karşılıklılık prensibine dayanan sınır eleman formülasyonu ile temsil edilmiştir. Tank
dip plağının kare, dairesel ve eliptik olduğu durumda sert ve elastik zemin koşullarında
farklı sınır eleman tipleri ve eleman sayısı için frekans parametrelerinin yakınsaklığı
araştırılmıştır.

1.2.1.3 Silindirik kabuklar

Kısmen veya tamamen akışkana daldırılmış silindirik kabukların dinamik


karakteristiklerinin tespit edilmesi; sıvı depolama tankları, akışkan taşıyan boru hatları
vb. mühendislik yapılarının tasarım ve dizaynında büyük önem arzetmektedir.
Daldırılmış silindirik kabukların dinamik karakteristiklerinin araştırılması, Jeong ve
Lee (1996) tarafından kısmen akışkanla doldurulmuş veya dış kısımdan kısmen
akışkanla temas halindeki silindirik kabukların farklı sınır koşulları altındaki dinamik
davranışlarının Stokes dönüşümü ve Fourier serisi açılımı yardımıyla modellendiği
çalışmaya dayanmaktadır. Bu çalışma kapsamında akışkan – yapı etkileşimi altındaki
sistem silindirin akışkanla temas halinde olmayan üst kısmı ile akışkanla temas
halindeki alt kısım olmak üzere 2’ye bölünmüş; iki sistem arasındaki temas bölgesinde
geometrik süreklilik ve kuvvetlerin eşitliği sağlanmıştır. Akışkanın hız potansiyeli
sınır şartlarını sağlayacak şekilde belirlenen harmonik fonksiyonların lineer
kombinasyonu şeklinde seçilmiştir. Silindirik kabuğun iç ve dış kısmından farklı
yükseklikteki akışkanla temas halinde olduğu durumda, farklı çevresel mod şekilleri
için ıslak frekans değerleri, Maguire (1991) ile Yamaki ve diğerleri (1984) tarafından
elde edilen sonuçlarla karşılaştırılmış ve uyum içerisinde olduğu gözlemlenmiştir.

16
Ergin (1997) esnek silindirik kabukların darbe etkisi altında hava ve su ortamındaki
dinamik davranışlarını deneysel ve teorik olarak araştırmıştır. Sistemin matematik
modeli, akışkan ve yapı etkilerini birbirinden ayrıştırmaya imkan tanıyan çift
asimptotik yaklaşım (DAA) yardımıyla oluşturulmuştur. Analitik yaklaşımla elde
edilen silindirik kabuğa ait karakteristiklerin, deneysel sonuçlarla uyum içinde olduğu
gözlemlenmiştir.

Amabili (1999), daha önce Jeong ve Lee (1996) ile Ergin’in (1997) çalışmalarında
dikkate almadıkları silindiri çevreleyen akışkanın serbest yüzey dalgalarını ve
akışkanın çalkantı modları ile yapının titreşim modlarının karşılıklı etkileşimini göz
önünde bulundurmuştur. Akışkan – yapı etkileşimi Rayleigh – Ritz metodu ile ele
alınmış; metod kapsamında farklı sayıda terim hesaba dahil edildiği durumda doğal
frekansların yakınsaklığı araştırılmıştır.

Jeong (1999) daha önceki çalışmalarda radyal doğrultuda sonsuz kabul edilen akışkan
ortamı yerine, silindirik kabuğun yine akışkanla dolu rijit silindirik tank içindeki
dinamik karakteristiklerini incelemiştir. Dikey durumda her iki ucundan ankastre
mesnetli silindirik kabuğun akışkanla doldurulmuş silindirik rijit tank içindeki doğal
frekansları, silindirik kabuğun dış kısımdaki silindirik tank ile eşmerkezli veya
eksantrik olduğu durum için hesaplanmıştır. Silindirik kabuğun tankın merkezine göre
eksantrik olduğu durumu incelerken, tankın düşey merkezi boyunca ötelenmiş Bessel
fonksiyonlarını elde edebilmek amacıyla Graf ve Beltrami teoremlerinden
yararlanılmıştır (Watson, 1980). Çalışma kapsamında silindirik kabuk ile tankın çeperi
arasındaki mesafenin yanı sıra, tank ile kabuğun eksenleri arasındaki ötelenme
miktarının ıslak frekanslar üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Elde edilen teorik
sonuçların, sonlu elemanlar metodu ile elde edilen sonuçlarla uyum içinde olduğu
gözlemlenmiştir.

Ergin ve Temarel (2002) kısmen dolu ve/veya daldırılmış, yatay eksen boyunca uzanan
silindirik kabukların serbest titreşim karakteristiklerini yüksek frekanslar için etkinliği
kanıtlanmış olan imaj metodu yardımıyla hesaplamışlardır. Silindirik kabuğun vakum
durumundaki doğal frekansları ve mod şekilleri; kabuk, dairesel ekseni boyunca 64
eleman, uzunluğu boyunca 32 eleman ile ayrıklaştırıldığı durumda sınır eleman
metodu kullanılarak elde edilmiştir. Islak durumdaki dinamik karakteristiklerin
saptanabilmesi için; 12 simetrik ve 12 eksenel simetrik olmak üzere toplam 24 mod
şekli ele alınmıştır. Elde edilen sonuçların Amabili’nin (1996) elde ettiği deneysel

17
sonuçlarla uyum içinde olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca bu çalışma kapsamında
benimsenen matematik modelin akışkan ihtiva eden tanklar ve boru hatları gibi yüksek
frekans değerleri altında titreşen yapılar için uygulanabilir olduğu gösterilmiştir.

Zhang (2002) önceki çalışmalardan farklı olarak, dalga yayılımı yaklaşımıyla


daldırılmış silindirik kabukların doğal frekanslarını araştırmıştır. Dalga yayılımı
yaklaşımına göre, titreşim altındaki herhangi sürekli bir sistemin doğal mod şekilleri
birbiriyle eşit büyüklükte fakat zıt yönlü ilerleyen dalgaların süperpozisyonu ile
belirlenebilir. Zhang, bu yaklaşımı kullanarak daldırılmış silindirik kabukların doğal
frekanslarını elde edebilmek amacıyla yaklaşık bir formülasyon geliştirmiştir. Islak
modal frekanslar, farklı kalınlık/yarıçap ve uzunluk/yarıçap değerleri için grafiğe
aktarılmıştır. Elde edilen sonuçlar, yapının dinamik karakteristiklerinin sonlu
elemanlar metodu ile, akışkanın basıncı ve normal hız değerlerinin ise sınır integral
metoduyla elde edildiği kombine FEM/BEM yaklaşımıyla elde edilen sonuçlarla
kıyaslanmıştır.

Askari ve Jeong (2010) üst kısmından ankastre mesnetlenmiş; alt kısmı, akışkanın
kabuğun içine nüfuz etmesine izin verecek şekilde açık olan silindirik kabuğun
dinamik karakteristiklerini araştırmışlardır. Akışkan silindirik kabuğun içine alt
kısımdan nüfuz edebildiği için, akışkan hacmi silindirik kabuğun iç ve dış kısmı olmak
üzere ikiye bölünmüş durumdadır. Akışkan ortamında oluşan bu süreksizlik, daha
önceki benzer çalışmalarda elde edilen teorik formülasyonların bu probleme
uygulanmasını imkansız kılmaktadır. Bu sebeple uygunluk koşulları akışkan – yapı
ara yüzeyinin yanı sıra, iç ve dış akışkan ortamlarının kesiştiği yüzey boyunca da
sağlanmıştır. Çalışma kapsamında silindirik kabuğun alt kısmının rijit zemine uzaklığı,
kabuğun daldırılma oranı gibi parametrelerin kabuğun dinamik karakteristikleri
üzerindeki etkisi, sonlu eleman yöntemi ile elde edilen sonuçlarla birlikte
karşılaştırmalı olarak sunulmuştur.

Bochkarev ve diğerleri (2015) iç kısmından durağan halde, sıkıştırılabilen, ideal


akışkanla temas halinde; dış kısmından çevresel yüklerin etkisi altındaki dairesel ve
eliptik kesitli silindirik kabukların üç boyutlu titreşim ve stabilite analizini
gerçekleştirmişlerdir. Sistemin matematik modeli, silindirik kabuk üzerindeki statik
kuvvetlerin etkisiyle oluşan ön gerilmeli deforme olmamış yapının hesaba katıldığı,
virtüel deplasmanların varyasyonel metot ile ele alınmasıyla oluşturulmuştur.
Sıkıştırılabilir, viskoz olmayan, potansiyel akış koşulları altındaki akışkanın hareketi

18
dalga denklemiyle tanımlanmış, böylece problemin çözümü, karşılıklı etkileşimi
temsil eden iki denklemin kompleks özdeğerlerinin hesaplanması problemine
indirgenmiştir. Akışkan miktarı, eliptik kesitin eksenleri arasındaki oran, kabuk
kalınlığı ve sınır şartlarının silindirik kabukların dinamik karakteristikleri üzerindeki
etkisi, sonlu elemanlar metoduyla hesaplanmıştır. Silindirik kabuğun keyfi şekilli orta
kesitinin eğrisel yüzeyi, yeterli hassasiyeti sağlayacak şekilde düzlem dörtgen
elemanlarla modellenmiştir. Sıkıştırılabilir ve viskoz olmayan akışkan; pertürbasyon
hız potansiyelinin problemde nodal bilinmeyenler olarak yer aldığı potansiyel teori
çerçevesinde ele alınmıştır. Çalışma kapsamında düzgün yayılı dış yükün neden
olduğu kararsızlığın, kabuğun iç kısmındaki akışkan seviyesinden bağımsız olduğu
görülmüştür. Ayrıca ankastre mesnet koşulları altında en düşük frekans değerlerinin
elde edildiği; kabuk kalınlığı ile düzgün yayılı yükteki değişime en şiddetli yanıtın
yine ankastre mesnet koşulları altında oluştuğu gözlemlenmiştir.

1.2.2 Daldırılmış cisimlerin elastoakustik analizi

Akustik bilimi, akustik ortamda yer alan cisimlerin titreşim hareketleri sonucunda
ortamdaki akışkanın basıncındaki dalgalanmaların yapısı ve şiddeti ile ilgilenir. Bu
alandaki çalışmalar, 1960’lı yıllara kadar sonsuz rijid plak, silindir, küre ve elipsoid
gibi temel geometrik şekillerin analitik çözüm yöntemleriyle akustik davranışlarının
incelenmesi şeklindeydi. Bilgisayar destekli hesaplama yöntemlerinin yaygınlaşması
ile birlikte, özellikle kompleks geometrik yapıların akustik yayılım problemlerinin
çözülmesinin önü açılmış oldu.

Chen ve Schweikert (1963), Hess (1964) ve Brundrit (1965) akışkanın potansiyelini,


Hess - Smith metodu olarak da adlandırılan, cismin akışkanla temas yüzeyi boyunca
ayrıklaştırılan paneller üzerinde şiddeti panel boyunca sabit kabul edilen basit kaynak
dağılımları ile modellemişlerdir. Elde edilen bu potansiyel değerleri, uygun
integrasyon teknikleri yardımıyla yüzey boyunca integre edilerek, akustik basınç
değerleri hesaplanmıştır. Bu yöntemde kaynak şiddetleri, cisim ile akışkan ara
yüzündeki sınır koşullarının sağlandığı potansiyel akış analiziyle belirlenmektedir.

Akustik basınç değerlerinin hesaplanması için bir diğer yöntem ise, Kupradze (1952)
tarafından geliştirilen ve Copley (1968) tarafından adlandırılan Helmholtz Yüzey
İntegral Formülasyonu Yöntemi’dir. Bu yöntemde, akustik ortamdaki ses
basınçlarının hesaplanabilmesi için, elastik cismin akustik akışkan ortamı ile temas

19
yüzeyi boyunca basınç ve yüzey normal hızlarının bilinmesi gerekmektedir. Yüzey
boyunca basınç ve hız değerleri birbirine bağımlı olduğundan, öncelikle tüm yüzey
üzerinde bilinmeyen basınç veya hız değerleri, bilinenler aracılığıyla bulunduktan
sonra, akustik ortamda herhangi bir noktadaki basınç veya hız değerleri hesaplanabilir.
Chertock (1964) Helmholtz Yüzey İntegral formülasyonu yardımıyla integral
denkleminin tek boyuta indirgendiği dönel cisimlerin akustik yayılımını; Soules ve
Mitzner (1966) ise akustik kırınım olayını incelemişlerdir.

Özellikle bazı karakteristik dalga sayılarında, Basit Kaynak Dağılımı metodunun


sonuç vermediği; Helmholtz Yüzey İntegral Formülasyonunun ise birden fazla sonuç
verdiği gözlemlenmiştir (Schenck, 1968). Bu amaçla Schenck, Birleşik Helmholtz
Yüzey İntegral Denklemi Formülasyonu (CHIEF) adıyla anılan ve yukarıda
bahsedilen yöntemlerin uygulanması esnasında karşılaşılan problemlerin üstesinden
gelmek amacıyla sınır elemen metodunu temel alan yeni bir yöntem geliştirmiştir. Bu
amaçla yukarıda bahsedilen Helmholtz Yüzey İntegral Formülasyonu ile Kupradze
(1965) tarafından geliştirilen İç Helmholtz İntegral Formülasyonunu birlikte sağlayan
bir yüzey basınç fonksiyonu elde edilir. Daha sonra bu basınç fonksiyonu yardımıyla
akustik ortamda herhangi bir noktadaki basınç değeri bulunabilir. Öncelikle
ayrıklaştırılmış yüzey üzerinde Helmholtz Yüzey İntegral Formülasyonu tekniği
uygulanarak NxN boyutlarında denklem sistemi elde edilir. Denklem sisteminin
çözülmesiyle elde edilen basınç değerlerinin, yapının belirli bazı iç noktaları için İç
Helmholtz İntegral Formülasyonu ile ikinci kez elde edilmesiyle, Helmholtz Yüzey
İntegral Formülasyonu’ndaki kusurlar giderilmiş olur. Bu yöntem Birleşik Helmholtz
İntegral Denklemi Formülasyonu (CHIEF) olarak adlandırılır.

Berry ve diğerleri (1990) çalkantı sönümleyici rijit plağın ortasına yerleştirilmiş elastik
dikdörtgen plağın, serbest ve yönlendirilmiş kenar koşulu ile basit ve ankastre mesnet
koşulları altında akustik karakteristiklerini incelemişlerdir. Matematik model
oluşturulurken plak titreşimleri varyasyonel metod ile ele alınmış; plak üzerindeki
akışkan yükleri ihmal edilmiştir. Plağın varyasyonel metod ile elde edilen Hamilton
fonksiyonelinin ekstremizasyonu Rayleigh – Ritz metodu ile gerçekleştirilmiş; plağın
serbest ve zorlanmış titreşim koşulları altında akustik yayılım konfigürasyonu
belirlenmiştir. Elde edilen sonuçların, basit mesnet sınır koşulu için Wallace (1972) ve
yönlendirilmiş sınır koşulu için Gomperts (1977) tarafından elde edilen sonuçlar ile
uyum içinde olduğu gözlemlenmiştir. Çalışma sonucunda, dikdörtgen plağın

20
kenarlarında çökme miktarı azaldıkça akustik yayılım şiddetinin azaldığı
gözlemlenmiştir. Plağın rijit cisim hareketlerine izin verildiğinde, etrafa yayılan
akustik enerjinin neredeyse tümünün rijit cisim hareketleri nedeniyle oluştuğu
gözlemlenmiştir.

Chen ve Ginsberg (1993) konvansiyonel ve yüksek mertebeden sınır eleman


metotlarına alternatif olarak Yüzey Varyasyonel Prensibi (Surface Variational
Principle) yaklaşımı ile daldırılmış küresel ve elipsoid kabukların elastoakustik
analizini; yapı – akışkan etkileşimi formülasyonunun, cismin geometrisinin parametrik
olarak ele alındığı ve yapısal yer değiştirmelerin varsayılan mod yaklaşımı ile
belirlendiği matematiksel formülasyon ile harmonik eksenel dış tahrik kuvvetlerinin
etkisi altında gerçekleştirmişlerdir. Önerilen matematik model ile, özellikle harmonik
eksenel dış kuvvetin frekansı ile kabuğun iç kısmındaki kavitenin doğal frekansı üst
üste geldiğinde tekil sonuçlar elde edilemediği; fakat diğer frekans bölgelerinde
analitik çözüme oldukça yakın sonuçlar elde edildiği gözlemlenmiştir.

Jeans ve Matthews (1993) pervane kanatları gibi açık ince kabuklar için sonuçların
tekilliğinin geçerliliği ilkesinin uygulanabilir olduğu birleşik sonlu eleman – sınır
eleman formülasyonunun akışkanla dolu, daldırılmış, kapalı, ince kabuklar için de
geçerli olduğunu göstermişlerdir. Ayrıca akustik integral operatörünün varyasyonel
formülasyona dahil edilmesiyle akışkan matrisi simetrik olarak elde edilmiştir. Fakat
içi hava ile dolu suya daldırılmış kabuk gibi, kabuğun iç kısmındaki akışkan ile dış
ortamdaki akışkanın yoğunlukları arasındaki fark yüksek olduğunda, önerilen yöntem
ile isabetli sonuçlar elde edilemediği gözlemlenmiştir.

Jeans ve Matthews (1994) Yüzey Helmholtz İntegral Denklemi, Farklılaşmış Yüzey


Helmholtz İntegral Denklemi ve Burton – Miller Yaklaşımının (1971) yanı sıra;
akışkan – yapı etkileşiminde yüzey normal hızlarının eşitliğine dayanan yapı – akışkan
etkileşimi formülasyonu ile ele aldıkları suya daldırılmış kapalı kabukların
elastoakustik analizi problemini, ele alınan integral yöntemler kapsamında elde edilen
matris denklemlerinin belirli bir frekans aralığında kondisyon sayılarının grafiğe
aktarılması ile karşılaştırmalı olarak incelemişlerdir. Çalışma kapsamında karşılıklı
yapı – akışkan etkileşiminin göz önünde bulundurulmadığı Yüzey Helmholtz İntegral
Denklemi, Farklılaşmış Yüzey Helmholtz İntegral Denklemi ve Burton – Miller
yaklaşımları ile, bazı karakteristik frekans değerlerinde tekil sonuçlar elde

21
edilemediği; fakat yapı – akışkan etkileşimine dayanan matematik model ile, ele alınan
frekans aralığının tamamında tekil ve makul sonuçlar elde edildiği gözlemlenmiştir.

Nelisse ve diğerleri (1998) tarafından gerçekleştirilen çalışmadan önce, literatürde


sıklıkla çalkantı sönümleyici plakla çevrili dikdörtgen plakların akustik
karakteristiklerinin incelendiği çalışmalar mevcuttu (Davies, 1971, Gomperts, 1974,
1977). Bu çalışma ile dikdörtgen plağın çalkantı sönümleyici plakla çevrili olduğu
durumun yanı sıra, plak ile akışkan arasında karşılıklı etkileşimin önemli olduğu
dikdörtgen plağın çalkantı sönümleme özelliği olmayan plakla çevrili olduğu durumu
da incelenmiştir. Ayrıca bu çalışma kapsamında plağın mod şekilleri arasında karşılıklı
etkileşimin önemli olduğu yoğunluğu yüksek akışkana (su) daldırılmış dikdörtgen
plağın akustik karakteristikleri de incelenmiştir. Yine bu çalışma ile birlikte benzer
çalışmalardan farklı olarak; akustik yayılım plak deplasmanlarının trigonometrik
fonksiyonlarla ifade edildiği Trigonometrik Rayleigh – Ritz yaklaşımı (TRM) ile ele
alınmış, geliştirilen bu yarı – analitik yaklaşımla dikdörtgen plağın çalkantı
sönümleme özelliği olan ve olmayan plakla çevrili olduğu durumdaki elastoakustik
karakteristiklerini karşılaştırmalı olarak inceleme imkanı olmuştur. Ayrıca yarı –
analitik metotla elde edilen sonuçların, deneysel sonuçlar ile uyum içerisinde olduğu
gözlemlenmiştir.

Chen ve diğerleri (2000) yapının davranışlarının sonlu elemanlar ile, akışkan


davranışlarının ise sınır eleman yöntemi ile modellendiği simetrik formülasyon
yardımıyla daldırılmış yapıların elastoakustik karakteristiklerini, yüzey yayılı yüküne
göre matematiksel formülasyonu daha kompleks olan noktasal yük etkisi altında
incelemişlerdir. Daha önceki benzer çalışmalarda (Everstine ve Henderson, 1990,
Everstine, 1991) sınır eleman yöntemi uygulanırken elde edilen matrislerin simetrik
olmaması ve özellikle yüksek serbestlik derecesine haiz olan yapılarda her bir
elemanın 6 serbestlik derecesine sahip olması sebebiyle matris boyutlarının oldukça
büyümesi, hesaplama sürelerinde ciddi düzeyde artışa sebebiyet vermekteydi. Chen ve
diğerleri ise bu çalışmada akustik yük matrisinin simetrikliğini, akustik karşılıklılık
ilkesi yardımıyla akışkan ve yapı ara yüzü boyunca yüzey normal hız ve basınç
değerlerini, yüzey integrali yardımıyla karşılıklı olarak ilişkilendirmek suretiyle
sağlamışlardır. Elde edilen simetrik akustik yük matrisi sayesinde, daha önceki benzer
çalışmalara nazaran veri depolama alanı ihtiyacı ve hesap süresi kayda değer miktarda
azalmıştır. Matematik modelin validasyonu ise, küresel kabuk için analitik çözümlerle,

22
elipsoid kabuk için ise Chen ve Ginsberg (1993) tarafından elde edilen sonuçlar ile
gerçekleştirilmiştir.

Li ve diğerleri (2003), daha önceki benzer çalışmalarda tam daldırılmış silindirik


kabukların elastoakustik karakteristiklerinin incelenmesinden farklı olarak; akışkanla
dolu, yarı daldırılmış silindirik kabukların hareket halindeki akışkan ortamında
elastoakustik analizini, kabuktan uzak alanda (far field) Salaün (1991) tarafından
geliştirilen analitik yöntem yardımıyla gerçekleştirmişlerdir. Noktasal yük etkisi
altındaki silindirik kabuğun radyal hız değerleri dalga sayısı tanım kümesi yaklaşımı
(wave number domain approach) yaklaşımıyla belirlenmiş; dış akış hızı, yapısal
sönüm, tekil kuvvetin etki noktası ve kabuk kalınlığının uzak alandaki akustik basınç
üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Elde edilen sonuçlar kapsamında, tam daldırılmış
silindirik kabuğun akustik yayılım spektrumunun, yarı daldırılmış silindirik kabuğa
göre önemli ölçüde farklılık gösterdiği gözlemlenmiştir. Ayrıca uzak alan akustik
basınç dağılımının, noktasal dış yükün etki noktası ve frekansı ile doğrudan bağlantılı
olduğu görülmüştür.

Merz ve diğerleri (2007) basitleştirilmiş bir denizaltı modelinin elastoakustik analizini,


analitik yaklaşımın yanı sıra, birleşik sonlu eleman – sınır eleman yöntemiyle
gerçekleştirmişlerdir. Daldırılmış silindirik yapı, halka şeklinde stifnerlerle
güçlendirilmiş; yapının yarım küre şeklindeki baş kısmı ile koni şeklindeki kıç kısmı,
silindirik gövdeden perdeler yardımıyla ayrılmış ve nötr sephiye koşulunun
sağlanabilmesi amacıyla baş ve kıç perdelerin üzerine kütleler yerleştirilmiştir.
Pervane – şaft sisteminin tahrik etkisi altında eksenel modlarında titreşen daldırılmış
yapının, baş ve kıç kısımlarında meydana gelen radyal yerdeğiştirmelerin; akışkan
ortamında yüksek şiddette gürültü oluşmasına sebebiyet verdiği gözlemlenmiştir.
Yapısal kaynaklı akustik yayılım problemi, Helmholtz İntegral Metodu yardımıyla
modellenmiştir. Nümerik FEM/BEM yaklaşımı kapsamında halkasal stifnerler ile
perdelerin yeri ve sayısının, kıç ve baş geometrilerinin akustik yayılım üzerindeki
etkisi incelenmiştir. Nümerik ve analitik yaklaşımlar aracılığıyla elde edilen
sonuçların, birbiriyle uyum içinde olduğu gözlemlenmiştir.

Liao ve diğerleri (2009) suya daldırılmış, eksenel doğrultuda yerleştirilen stifnerlerle


güçlendirilmiş silindirik kabuk ile yalın haldeki silindirik kabuğun elastoakustik
karakteristiklerini analitik yöntemle karşılaştırmışlardır. Eksenel stifnerlerin elastik
kabuk ile yalnızca radyal doğrultudaki kuvvetlerin etkisi altında etkileşime geçtiği

23
varsayılmış, eksenel stifnerler Euler – Bernoulli kirişi olarak modellenmiştir. Silindirik
kabuğun her iki ucundaki açıklık, bu kısımlara yerleştirilmiş kabuk ile aynı çaptaki
silindirik kalın plaklar ile dış ortamdan ayrılmıştır. Matematik model oluşturulurken
stifnerlerin etkisi, yapıya ilave empedans olarak dahil edilmiştir. Çalışmalar
sonucunda stifnerlerin, akustik basınç ve ortalama yüzey hız değerlerinde azalmaya
sebep olduğu gözlemlenmiştir.

Sınır eleman ve sonlu eleman tabanlı cisimlerin akustik karakteristiklerini incelemek


amacıyla tercih edilen nümerik metotlar, düşük frekans aralığında (100 Hz altı) etkili
sonuçlar vermekteydi. Frekans arttıkça, yapının akustik karakteristiklerini
belirleyebilmek için elemanların ebatlarının küçülmesi gerektiğinden, ağ elemanı
sayısı oldukça artmaktaydı. Maxit ve Ginoux (2010) silindirik kabuk ile halkasal
stifner ve eksenel perdeleri uygun kabuller altında ayrı ayrı ele almaya imkan tanıyan
çevresel etkileşim metodunu (circumferential admittance approach - CAA)
kullanmışlardır. Bu metod ile hesap süreleri sınır eleman ve sonlu eleman gibi
konvansiyonel nümerik metodlara göre oldukça azalmaktaydı ve önceki benzer
çalışmalardan (Liao ve diğ., 2009) farklı olarak, silindirik kabuk boyunca farklı
kalınlık ve ebattaki stifner ve perdelerden oluşan komplike sistemi incelemek mümkün
olmaktaydı.

Stifnerlerin kiriş elemanlar olarak ele alınması ve silindirik kabuk ile yalnızca radyal
kuvvetler altında etkileşime girdiği kabulü, düşük frekanslarda makul bir kabul
olmasına rağmen, yüksek frekans bölgesinde geçerliliğini yitirmekteydi. Maxit ve
Ginoux (2010) tarafından benimsenen metot yardımıyla daha önceki çalışmalarda
(Zhou ve Joseph, 2005; Merz ve diğ., 2007, 2009) destek elemanının kiriş olarak
modellendiği ve silindirik kabuk ile yalnızca radyal doğrultudaki kuvvetler etkisiyle
etkileşime girdiği kabulü genişletilerek; burulma, kayma gerilmesi gibi yapısal etkiler
de modele dahil edilmiştir.

Li ve diğerleri (2014) daha önceki çalışmalarda ele alınmayan serbest yüzey etkilerini,
daldırılmış silindirik kabukların elastoakustik analizi problemine dahil etmişlerdir.
Yapı-akışkan etkileşimi Flügge kabuk teorisi ve Helmholtz denklemi yardımıyla
modellenmiştir. Serbest yüzey akustik sınır koşulu, imaj metodu (Ergin ve Temarel,
2002) aracılığıyla modele dahil edilmiştir. Uzak bölgede akustik basınç ise sabit faz
metodu (stationary phase method) ve Graf metodu ile analitik olarak elde edilmiştir.
Akustik yayılım konfigürasyonunun, farklı derinlik değerleri için serbest yüzey

24
etkisiyle önemli ölçüde değişim gösterdiği gözlemlenmiştir. Uzak bölgede sonsuz
akışkan ortamı ve serbest yüzey ile sınırlanmış akışkan ortamı için elde edilen akustik
basınç değerleri karşılaştırmalı olarak sunulmuştur.

Qu ve diğerleri (2015), uç kısımlarından yarım küre ile sınırlandırılmış; farklı sayıda


ve ebatta, ayrıca değişken aralıklarla sıralanmış halkasal ve eksenel stifnerlerle
güçlendirilmiş kabuğun elastoakustik analizini geliştirdikleri yarı analitik metodla
gerçekleştirmişlerdir. Birleşik kabuğun yapısal modeli, düzenlenmiş varyasyonel
metot (modified variational method) ile kabuk ve stifnerleri birbirinden ayrı ele almaya
imkan tanıyan çok parçalı ayrıştırma tekniği (multi – segment partitioning technique)
yardımıyla; akışkan ortamı ise Spektral Kirchhoff – Helmholtz İntegral Formülasyonu
ile modellenmiştir. Akustik basınç ve yapısal yer değiştirmeler Fourier serisi ve
ortogonal Chebyshev polinomları kullanılarak ikili karma seriler (double – mixed
series) şeklinde ifade edilmiştir. Çözümün tekilliğini sağlamak amacıyla Birleşik
Helmholtz İntegrasyon Denklemi Formülasyonu’ndan yararlanılmıştır. Modal
frekanslar ve akustik yayılım konfigürasyonu; silindir ile yarım kürenin birleştiği
bölümden, silindirik kesitin eksenel doğrultusunda etkiyen tekil ve yayılı normal
kuvvetler ile, silindirik kesite eksenel dik doğrultuda etkiyen yayılı kayma gerilmesi
etkisi altında grafikler halinde sunulmuştur. Elde edilen sonuçlar, Peters ve diğerleri
(2014) tarafından elde edilen sonuçlar ile karşılaştırılmış ve uyum içinde olduğu
gözlemlenmiştir.

Qu ve Meng (2016) fonksiyonel kademeli malzemeler olarak adlandırılan, yapısal


özellikleri belirli bir eksen doğrultusunda uzaklığın fonksiyonu olarak değişen
malzemeler kullanılarak üretilen küresel, silindirik, konik ve birleşik kabukların
akustik karakteristiklerini, Qu ve diğerleri (2015) tarafından geliştirilen yarı – analitik
metot yardımıyla incelemişlerdir. Malzemenin özellikleri Voigt karışım kuralı (Shen,
2009) ve Mori – Tanaka Homojenizasyon Şeması (Mori ve Tanaka, 1973) aracılığıyla
modellenmiştir. Elde edilen sonuçlar Peters ve diğerleri (2014) tarafından elde edilen
sonuçlar ile karşılaştırılmış ve uyum içinde olduğu gözlemlenmiştir.

25
26
2. MATEMATİK MODEL

2.1. Lineer Hidroelastik Analiz

Akışkanla temas halindeki yapının bir tahrik mekanizması etkisi altında titreşimi
sebebiyle akışkan basınç alanı değişir. Akışkan basınç alanında meydana gelen bu
değişim neticesinde oluşan yapı-akışkan etkileşimi kuvvetleri, yapının dinamik
davranışlarını etkilemektedir. Akışkan ile elastik bir yapının karşılıklı etkileşimleri
sonucunda değişen dinamik davranışları hidroelastisite alanının konusunu
oluşturmaktadır.

Bu tez çalışmasında lineer hidroelastisite teorisi benimsenmiştir (Price ve Wu, 1985).


Lineer hidroelastisite teorisi kapsamında, akışkan ideal, viskoz olmayan ve
sıkıştırılamaz kabul edilmiş; akışkanın rotasyonel hareketleri ihmal edilmiştir. Ayrıca
akışkan yapı-akışkan etkileşim kuvvetlerinin doğrudan akışkan ataletini temsil ettiği,
bir başka deyişle yapının akışkan ile temas eden kısmına etkiyen akışkan basıncı ile
akışkan taneciklerinin ivmelenmesinin aynı fazda olduğu kabul edilmiştir.

Akışkanla temas halindeki yapının lineer hidroelastik teori kapsamındaki analizi,


vakum durumundaki yapının dinamik analizi (kısaca vakum analiz) ve akışkan
ortamındaki analizi (kısaca ıslak analiz) olarak ikiye ayrılabilir. Vakum analizinde,
yapının herhangi bir zorlayıcı kuvvet etkisi altında olmadığı ve yapısal sönüm
kuvvetlerinin ihmal edildiği durumda, dinamik karakteristikleri (doğal frekanslar ve
karşılık gelen mod şekilleri) elde edilir. Islak analiz kısmında, esnek yapıya etki eden
akışkan-yapı etkileşim kuvvetleri lineer üç boyutlu potansiyel akış analizi yardımıyla
hesaplanmıştır. Vakum durumu ile yapı-akışkan etkileşimi kuvvetlerinin birlikte ele
alınmasıyla yapının ıslak dinamik karakteristikleri elde edilebilmektedir.

2.1.1 Genelleştirilmiş hareket denklemi

Uzayda herhangi sürekli bir sistem sonsuz sayıda serbestlik derecesine sahiptir. Sonlu
elemanlar veya sınır elemanlar gibi hesaplamalı metotlarla sonsuz sayıda serbestlik
derecesine sahip sistem, belirli matematiksel yöntemler aracılığıyla birbiriyle

27
ilişkilendirilmiş sınırlı sayıda serbestlik derecesine sahip elemanlara ayrılır.
Ayrıklaştırılan sistem, yapıyı temsil eden sonlu serbestlik derecesine sahip elemanları
oluşturan düğüm noktalarının birbirleri ile ilişkilendirilmesini gerektirir. Dış kuvvetler
etkisi altındaki ayrıklaştırılmış yapının hareket denklemi aşağıdaki gibidir

M q(t) + C q(t) + K q(t) = Q(t) (2.1)

Burada M,C ve K sırasıyla kütle, yapısal sönüm ve katılık matrisleri olarak adlandırılır.
q, q, q sırasıyla yapısal ivme, hız ve yer değiştirmeyi; denklemin sağ tarafında yer
alan Q ifadesi ise yapıya etkiyen dış kuvvetleri temsil eden vektörlerdir. Denizde
hareket halindeki bir gemi için hidrodinamik ve hidrostatik kuvvetler, yer çekimi
kuvvetleri, bağlama kuvvetleri dış kuvvetlere örnek olarak verilebilir. Yapısal sönüm
kuvvetlerinin ihmali ve dış kuvvetlerin yokluğunda yapının dinamik davranışı

M q(t) + K q(t) = 0 (2.2)

denklemi ile belirlenir. Sistemin dinamik davranışlarının zamanla harmonik değiştiği


kabulüyle, hareket denklemi için q(t )  ueit formundaki bir çözüm aracılığıyla

[2 M  K ]u = 0 (2.3)

ifadesi elde edilir. u  u1 , u2 ,........, un  vektörü, yapı üzerinde herhangi bir noktadaki
T

titreşim genliğinin, ele alınan n adet modun her birinin belirtilen noktadaki yer
değiştirmelere katkısının oran olarak temsilidir. (2.3) eşitliğinin sıfırdan farklı
çözümlerinin var olabilmesi için, u vektörünün katsayılar matrisinin determinantı
sıfıra eşit olmalıdır

k11  m11 2 k12  m12 2 k13  m13 2 .....


k21  m21 2
k22  m22 2
k23  m23 2
.....
det 0 (2.4)
k31  m31 2 k32  m11 2 k33  m33 2 .....
................. ................. ................. .....

Frekans denklemi olarak da adlandırılan bu eşitlikte ω , karakteristik değer veya


2

özdeğer olarak adlandırılan n adet köke sahiptir. ω12 ,ω22 ,.....ωr2 ...,ωn2 şeklinde ifade
edilen bu kökler, sırasıyla sistemin n adet ( r = 1,2,…,n) doğal frekansını temsil
etmektedir. Sistemin doğal frekansları arasında en düşüğü,  1 , sistemin temel frekansı
olarak adlandırılır ve pratikte birçok problemde yüksek öneme haizdir. Elde edilen her

28
bir doğal frekans değerine tekabül eden bir adet u r vektörü vardır. Aynı zamanda bu
vektörlerin her biri özdeğer probleminin bir çözümüdür ve bu sebeple aşağıdaki eşitliği
sağlamalıdırlar:

Ku r  r2 Mu r r = 1,2,…,n (2.5)

(2.5) eşitliğinde u r vektörleri sistemin karakteristik vektörleri, özvektörleri ya da


modal vektörleri olarak adlandırılırlar. Özdeğer probleminin homojen olması
sebebiyle, u r vektörleri sistemin bir çözümünü temsil edebildiği gibi, u r vektörünün

herhangi bir skaler ile çarpımı sonucunda elde edilen  u r vektörü de özdeğer
probleminin bir çözümüdür ve bu sebeple yapının uzayda doğal mod şekillerine
karşılık gelen konfigürasyonun tek biçimde olduğu, fakat deplasmanların genliğinin
değişken olacağı söylenebilir. Özvektörlerin önemli özelliklerinden biri, kütle ve
rijitlik matrislerine göre ortogonal olmalarıdır

uiT Mu j   ij aij
(2.6)
uiT Ku j   ij cij

a ij vec ij sırasıyla genelleştirilmiş kütle ve rijitlik katsayılarıdır. Eğer özvektörlerin her

birinin büyüklüğü herhangi bir değere eşit olacak şekilde vektörlerin bileşenleri tekrar
düzenlenirse, özvektörün her bir elemanı sayısal olarak belirli bir değer alır.
Normalizasyon olarak adlandırılan bu süreç aracılığıyla elde edilen vektörler, sistemin
normal modları olarak adlandırılır. (2.5) eşitliğinin her iki tarafı u rT vektörü ile
çarpılırsa, normalizasyon her bir moda karşılık gelen genelleştirilmiş kütle katsayısı
birim olacak şekilde gerçekleştirilmiş olur, genelleştirilmiş rijitlik değerleri de karşılık
gelen özdeğerlere eşit olur

uiT Mu j   ij
(2.7)
uiT Ku j   ij 2j

 ij , Kronecker delta olarak adlandırılır ve aşağıdaki şekilde tanımlanır

1, i  j
 ij   (2.8)
0, i  j

Uygulanan bu normalizasyon metodu sonucunda genelleştirilmiş kütle matrisinin


elemanları, mij , kgm2 cinsinden elde edilirler. Mod şekillerinin ortogonallik ilkesi göz

29
önünde bulundurularak dinamik sistemin genel çözümü modal vektörlerin lineer
kombinasyonu şeklinde ifade edilebilir
n
u(t )   ui pi (t )  Up(t ) (2.9)
i 1

U  [u1 u2 ......un ] sütunları modal vektörlerden oluşan matrisdir. p   p1...... pn 


T

ise boyutlarının probleme dahil edilen mod sayısı tarafından belirlendiği, modal veya
asal koordinatların bütününü temsil etmektedir. (2.9) eşitliğiyle elde edilen genel
T
çözüm ifadesi (2.3) denkleminde kullanılarak eşitlik önden U matrisi ile çarpılırsa,
hareket denklemi asal koordinatlar aracılığıyla ifade edilmiş olur.

ap(t) + bp(t) + cp(t) = F(t) (2.10)

a,b ve c sırasıyla sistemin genelleştirilmiş kütle, sönüm ve rijitlik matrisleridir ve


aşağıdaki gibi ifade edilmektedirler

a  U T MU
b  U T CU (2.11)
c  U T KU

Genelleştirilmiş kuvvet vektörü, F(t), yapıya etkiyen diğer tüm dış kuvvetleri (dalga
yükleri, yerçekimi kuvveti, bağlama kuvvetleri vb.) temsil etmektedir ve aşağıdaki
şekilde ifade edilir

F(t )  U T P (2.12)

Böylece her bir moda ait yer değiştirmelerin süperpozisyonu ile elde edilmiş olan ve
yapının dinamik davranışını temsil eden q(t) vektörü genelleştirilmiş hareket
denkleminde kullanılarak, kartezyen koordinat sisteminde tanımlanmış olan yapının
yer değiştirmeleri, modal vektörlerce tanımlanmış yeni bir konfigürasyon uzayına
aktarılmış olur.

Dinamik sistemlerin davranışı, yapının dış yükler etkisi altında olduğu durumda ya da
serbest titreşim analizi olarak adlandırılan, dış kuvvetlerin olmadığı durumda,
boyutları modal vektörlerin sayısı ile belirlenmiş bir konfigürasyon uzayında
genelleştirilmiş hareket denkleminin çözülmesiyle belirlenir. Bir sonraki bölümde
araştırılacak olan akışkan etkilerinin, yapının dinamik davranışları üzerindeki etkisi de
vakum koşullarındaki yapı için oluşturulan matematiksel model temel alınarak

30
belirlenecek olmasına rağmen, genelleştirilmiş akışkan kuvvetlerine farklı modlar
arasındaki etkileşiminin de dahil olacağı, dolayısıyla ıslak analiz sürecinde vakum
analizi kapsamında gerçekleştirilen bağımsız analizlerin gerçekleştirilmesinin
mümkün olmayacağı söylenebilir.

2.1.2 Akışkan problemi

Akışkan probleminin modellenmesinden önce kısaca ıslak analiz olarak adlandırılan,


yapının dinamik hareketlerinin, yoğunluğu havaya göre oldukça büyük olan bir
akışkan ortamında (su vb.) sebep olduğu pertürbasyon sebebiyle, yapı üzerinde
meydana gelen akışkan kuvvetlerinin etkisinden bahsetmek gerekir.

Hidroelastik teorinin ‘ıslak analiz’ kısmı, elastik yapının dinamik hareketleri nedeniyle
oluşan akışkan basınç alanının hesaplanarak yapıya etkiyen akışkan kuvvetlerinin
belirlenmesini içerir. Bu tez çalışması kapsamında yapı-akışkan etkileşimi kuvvetleri
sınır eleman metodu aracılığıyla gerçekleştirilen potansiyel akış analiziyle elde
edilmiştir. Potansiyel akış analizi, yapının ıslak yüzeyi boyunca ayrıklaştırılmış her bir
sınır elemanının geometrik alan merkezine, şiddetinin panel boyunca sabit olduğu
kabul edilen noktasal kaynaklar dağıtılmasıyla gerçekleştirilir. Bu teori aracılığıyla,
yapının akışkan içinde belirli bir hızda ilerlediği veya kısmen akışkanla doldurulmuş
olduğu (Şekil 2.1), serbest yüzeyden itibaren belirli bir düşey mesafede titreştiği
durum gibi, probleme ait uygun sınır koşullarının yapı-akışkan ara yüzünde tatbik
edilmesiyle birçok farklı yapı-akışkan etkileşimi problemini ele almak mümkün
olmaktadır. Uygun sınır koşullarının sisteme dahil edilmesiyle problemi temsil eden
matematik model yardımıyla, genelleştirilmiş eksu kütlesi, hidrodinamik sönüm,
düzeltici kuvvet (akışkan rijitliği) katsayılarının belirlenmesi mümkün olmaktadır.

31
Şekil 2.1: Kısmen akışkanla doldurulmuş yatay silindirik tank.

2.1.2.1 Genel formülasyon

Bu tez çalışmasında, serbest yüzey etkilerinin göz önünde bulundurulmadığı akışkana


tam daldırılmış yapıların yanı sıra, serbest yüzey etkilerinin probleme dahil olduğu
akışkanla kısmen temas halindeki cisimlerin dinamik karakteristikleri de incelenmiştir.
Her iki durumda da akışkanın durağan olduğu düşünülmüş; yapının vakum
durumundaki doğal modlarında titreşimi neticesinde meydana gelen yüzey normali
doğrultusundaki yer değiştirmelerinin akışkan oluşturduğu hız alanı, potansiyel akış
probleminin sınır şartlarını oluşturmuştur. Oluşturulan matematik modelde, akışkan
ideal kabul edilmiş; akışkanın rotasyonel hareketleri göz önünde bulundurulmamıştır.
Bu koşullar altında hız potansiyeli fonksiyonunun (x, y, z) gradyeni olarak
tanımlanan bir hız vektörü V (x, y, z) vardır (Milne ve Thompson, 1962).

V (x, y, z, t) = (x, y, z, t) (2.13)

 potansiyeli aşağıdaki gibi ifade edilir


it
 x, y, z, t) Re[i x, y, z)e ] (2.14)

Hız potansiyeli fonksiyonunun, .V = 0 süreklilik şartını şağladığı düşünüldüğünde,


(2.13) denklemi Laplace Denklemi’ne dönüşür

32
 2 (x, y, z) (2.15)

Yapı-akışkan etkileşimi neticesinde yapının dinamik karakteristiklerinin araştırıldığı


problem için Laplace Denklemi, bir sınır değer problemini ifade eder. Yapı-akışkan
etkileşimi probleminde sınır şartlarının elastik cismin akışkanla temas halindeki tüm
ıslak yüzeyi boyunca ve sonsuzda belirtilmesi gerekmektedir.

Elastik yapının akışkanla temas halindeki yüzeyi boyunca cismin iç kısmına akışkan
girişi olamayacağı gibi, cismin iç kısmındaki akışkanın da dış kısma geçişi mümkün
olmayacaktır. Bu sebeple cismin yüzey normali doğrultusundaki akışkan hareketine
ait hız vektörü ile, cismin herhangi bir mod şekline ait yer değiştirmeleri neticesinde
oluşan hız vektörü aynı büyüklükte olmalıdır. Dış akışın olmadığı, akışkan
hareketlerinin yalnızca modal yer değiştirmelerin yüzey normali doğrultusundaki
bileşeni aracılığıyla gerçekleştiği göz önünde bulundurularak potansiyel akış
koşullarında küçük yer değiştirmeler için kinematik katı cisim şartı


V.n s (2.16)
ns

şeklinde tanımlanabilir. Bu eşitlikte 𝐧𝑠 , cismin akışkanla temas halindeki yüzeyinde,


yönü akışkan ortamından dışarı doğru olan birim normal vektörüdür.

Ele alınan problemde serbest yüzeyin varlığı halinde, hız potansiyeli fonksiyonunun
gradyeni olan V akışkan hızı, serbest yüzeyde gerekli koşulları sağlayacak şekilde
ifade edilmelidir. Serbest akışkan yüzeyi probleminde, problemin doğası gereği
kinematik ve dinamik sınır koşulları olarak adlandırılan iki farklı koşulun akışkan
serbest yüzeyi boyunca sağlanması gerekmektedir. Kinematik serbest akışkan yüzeyi
koşulu, serbest akışkan yüzeyine göre akışkan taneciklerinin yüzey normal hızları ile
serbest yüzeyde oluşan dalga konfigürasyonu sebebiyle meydana gelen yüzey normal
hız değerlerinin aynı şiddette olması gerektiğini ifade ederken; dinamik serbest
akışkan yüzeyi koşulu ise serbest akışkan yüzeyi boyunca akışkan basınç değerlerinin,
atmosferik basınca eşit olması gerektiğini ifade eder.

Dinamik ve kinematik serbest akışkan yüzeyi sınır koşulları incelenirken, kartezyen


koordinat sistemi (x,y,z) benimsenmiştir. y = 0, dış etkilerin olmadığı durumda
bozulmamış akışkan yüzeyinin düşey konumunu ifade etmekteyken; serbest
yüzeydeki herhangi bir akışkan taneciğinin zamana bağlı yer değiştirmesi ise
y   ( x, z , t ) şeklinde ifade edilmiştir.

33
Serbest akışkan yüzeyi için dinamik sınır koşulu, Bernoulli denklemi yardımıyla
aşağıdaki şekilde ifade edilebilir:

1  1
    
 .  y   'da (2.17)
g  t 2 

Dış akışın ve zamana bağlılığın olmadığı göz önünde bulundurulduğunda (2.17)


eşitliği

1          
2 2 2

      g  0
2  x   y   z 
(2.18)


şeklinde ifade edilebilir. Dinamik sınır koşulu fiziksel olarak akışkan serbest yüzeyi
boyunca akışkan zerrelerinin serbest yüzeyi terk edemeyeceğini ifade ederek akışkan
hareketini sınırlandırır (Newman, 1977). Serbest akışkan yüzeyi için kinematik sınır
koşulu ise maddesel türev yardımıyla ifade edilebilir

D Φ Φ η Φ η
0= ( y-) =   (2.19)
Dt y x x z z

(2.18) ile (2.19) eşitlikleri bir arada ele alınarak ikincil dereceden terimler ihmal
edildiğinde, akışkanın durağan olduğu durumda serbest akışkan yüzeyi için
lineerleştirilmiş sınır koşulu aşağıdaki şekilde elde edilmiş olur

 2Φ Φ
+ g =0 y = 0'da (2.20)
t 2 z0

Potansiyel akış probleminin sonsuz akışkan ortamında ele alındığı durumda, çözümün
asimptotik doğası gereği ortamı sınırlayan bölgelerde, yani diferansiyel denklemin
tatbik edildiği bölgeden sonsuz uzaklıkta çözümün alacağı değerin tek olması
gerekmektedir. Teorik fizikçi Arnold Sommerfeld (1868 – 1951) tarafından ortaya
konulan bu sınır koşulu, ortamı sınırlayan bölgelerde aşağıdaki limit eşitliği ile ifade
edilir (Schot, 1992).

 rd 
lim R   ik rd  ,R  x 2  y 2 (2.21)
R 
 R 

34
2.1.2.2 Yapı – akışkan etkileşimi problemi

Yapının vakum durumundaki normal modlarının süperpozisyonu şeklinde ifade


edilmiş olan özdeğer probleminin çözüm kümesini temsil eden q(t)=Up(t) vektörü
aracılığıyla, (2.16) eşitliği ile ifade edilmiş olan kinematik katı cisim koşulu
ayrıklaştırılmış olarak ifade edilebilir


M

n 
 Vi .ns (2.22)
i 1

M, yapı-akışkan etkileşimi probleminde ele alınan maksimum mod sayısını


belirtmektedir. Vi , yapının i. doğal modda titreşimi neticesinde yapının ıslak yüzeyinde
oluşan akışkan hız alanını temsil etmektedir. Bu çalışmada ele alınan dinamik yapı –
akışkan etkileşimi probleminde, yapının görece yüksek frekanslarda titreştiği
varsayılmış; böylece oluşturulan matematik modelde kısmen akışkan ile doldurulmuş
ve/veya akışkana daldırılmış yapının hareketleri sebebiyle meydana gelen serbest
yüzey dalgalarının etkisi ihmal edilmiştir. Bu kabuller ışığında serbest yüzeyin
varlığında, serbest akışkan yüzeyi koşulu basitleşerek aşağıdaki şekilde ifade edilir

0 (2.23)

Bu çalışmada (2.23) eşitliği ile ifade edilen serbest yüzey koşulu, imaj metodu
yardımıyla modellenmiştir (Kito, 1970). Bu amaçla yapının serbest akışkan yüzeyi
altında kalan kısmının, ayna düzlemi serbest akışkan yüzeyi olacak şekilde akışkandan
dışarıya doğru imgesel bir kopyası oluşturulmuştur (Şekil 2.2). İmaj metodu ile,
yapının akışkan ile temas eden kısmında yer değiştirmeler sebebiyle oluşan kinematik
katı cisim sınır koşulu, sınır koşulunun uygulandığı noktanın imgesel bölgedeki
karşılığında ters işaretli olarak uygulanır ve böylece serbest akışkan yüzeyi koşulu
problemi, klasik Neumann problemine indirgenmiş olur.

35
i
 Vi .ns
n

𝑆𝑖𝑚

∅=0

𝑆𝑤

i
 Vi .ns
n

Şekil 2.2: Kısmen akışkana daldırılmış ve/veya akışkanla dolu bir cisim için ıslak ve
imgesel yüzeylerin gösterimi.

2.1.2.3 Genelleştirilmiş yapı – akışkan etkileşimi kuvvetleri

Akışkanla etkileşim halindeki yapının titreşimi sebebiyle, yapının ıslak yüzeyi


boyunca akışkan basınç dağılımı ortaya çıkar. Yapı üzerinde oluşan bu basınç alanı,
önceki bölümde bahsedildiği üzere vakum ortamında yapının her bir mod şekline ait
yer değiştirmeler aracılığıyla belirlenir. Bu çalışma kapsamında ayrıklaştırılmış yapı
ve vakum koşullarında her bir moda ait yer değiştirmeler sonlu elemanlar yazılımı
ANSYS aracılığıyla elde edilmiştir. Vakum durumu için elde edilen yer
değiştirmelerin genliğinin yapının ıslak yüzeyinde tatbik edilen Laplace denkleminin
sınır koşullarını oluşturduğu problemin, bir sonraki bölümde bahsedilecek olan sınır
eleman yöntemiyle ele alınarak çözülmesiyle elde edilen yapının ıslak yüzeydeki
basınç dağılımları aracılığıyla genelleştirilmiş yapı – akışkan kuvvetlerini hesaplamak
mümkün olmaktadır. Durağan akışkan için k. modal titreşim sebebiyle j. mod üzerinde
meydana gelen genelleştirilmiş akışkan kuvvetinin genliği yapının akışkanla temas
halindeki ıslak yüzeyine etkiyen basınç cinsinden

Z rk   nu P dS
Sw
r k
(2.24)

36
şeklinde ifade edilir (Ergin, 1992). ur , vakum durumunda r. moda ait yüzey normali

doğrultusundaki yer değiştirmeleri; Pk r. moda ait yer değiştirmeler neticesinde

yapının ıslak yüzeyine etkiyen akışkan basıncını temsil etmektedir. Bu tez


çalışmasında yapının ıslak yüzeyine teğet doğrultuda etkiyen akışkan kuvvetleri ihmal
edilmiştir. Akışkan ile temas halindeki yapının titreşim hareketleri neticesinde ıslak
yüzeyine etkiyen akışkan basıncı

  1 
Pk    k    k   g 
2
(2.25)
 t 2 

Bernoulli denklemi aracılığıyla ifade edilebilir. (2.25) denkleminde ikinci dereceden


terimler ihmal edildiğinde yapının ıslak yüzeyine etkiyen akışkan basıncı

k
Pk   (2.26)
t

şeklinde ifade edilir. (2.14) eşitliğinde Laplace denklemini sağlayan harmonik hız
potansiyeli ifadesi (2.26) denkleminde kullanılırsa, elastik yapının ıslak yüzeyine
etkiyen akışkan basıncı hız potansiyeli cinsinden elde edilmiş olur

Pk   k
2
(2.27)

(2.27) eşitliğinde yapının ıslak yüzeyine etkiyen basınç ifadesi, (2.24) denkleminde
kullanılırsa yapının ıslak yüzeyine etkiyen akışkan kuvveti, Laplace denklemi ile
kısmen akışkanla temas halindeki yapı için serbest yüzey koşulunu sağlayan hız
potansiyeli fonksiyonu cinsinden ifade edilmiş olur

 nu (  )dS
Z rk 
2
r k
(2.28)
Sw

Böylece k. modal titreşimin j. mod üzerinde meydana getirdiği genelleştirilmiş eksu


kütlesi hız potansiyeli cinsinden


Ark   nu   dS
2
(2.29)
2 Sw
r k

şeklinde ifade edilebilir. Elde edilen genelleştirilmiş eksu kütlesi matrisinin, Ark , yapı-
akışkan etkileşim problemi kapsamında ele alınan maksimum mod sayısını temsil eden
MxM boyutlarında olacağı açıktır.

37
2.1.2.4 Islak mod şekillerinin elde edilmesi
i t
Hareket denkleminin çözümü p(t ) p 0 e şeklinde ifade edilirse, genelleştirilmiş

sönüm etkilerinin ihmal edildiği durumda (2.10) eşitliği ile yapının akışkan
ortamındaki hareketini temsil edilen genelleştirilmiş hareket denklemi daha sade bir
hal alarak özdeğer problemine dönüşür

[ (a + A) + c]p 0 =0


2
(2.30)

A, genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayılarından oluşan MxM boyutlarındaki matrisdir.


(2.30) denklemi ile ifade edilen özdeğer problemi çözüldüğünde, akışkan ile temas
halindeki mod şekilleri ile frekanslar elde edilmiş olur. Her bir mod şekline ait ıslak
frekanslar 𝜔𝑟 , ile bu frekans değerlerine ait ıslak özvektörler

p0 r  p r1
, p r 2 , p r 3 ,...., p rM , (2.30) denklemini sağlar. Akışkanla temas halindeki

cismin mod şekilleri ise aşağıdaki şekilde ifade edilir

    u (x, y, z)p
M
qr (x, y, z) = u r , vr , r j rj
(2.31)
j1

𝒖𝒋 (x,y,z) = {𝑢𝑟 , 𝑣𝑟 , 𝜔𝑟 } vakum durumundaki yapının mod şekillerini ifade eden


vektördür. M ise özdeğer problemi kapsamında ele alınan mod sayısını ifade
etmektedir. Serbest yüzeyin var olduğu durumda, p rj vektörü ile tanımlanmış olan

ıslak özvektörler, vakum durumundakinden farklı olacağı için, yapının ıslak mod
şekillerinin vakum durumundakilerden farklı olması beklenir. Islak ve vakumda bazı
mod şekilleri arasındaki farklılık, bu mod şekilleri arasındaki hidrodinamik
etkileşimin, diğerlerine nazaran kuvvetli olması ile açıklanabilir. Belirli mod şekilleri
arasındaki bu etkileşim, özdeğer problemine eksu kütlesi aracılığı ile dahil olmaktadır.

2.2. Elastoakustik Analiz

Günümüzde mühendislik sistemlerinin istenilen akustik gereksinimleri karşılaması;


ses ve gürültü açısından çevre dostu ve konforlu olması, uluslararası kuruluşlar ve
sözleşmeler ile belirlenen koşulları sağlıyor olması gerekmektedir. Bu sebeple
mühendislik uygulamalarında üretilen veya dizayn edilen yapının/sistemin akustik
karakteristiklerinin doğru bir şekilde belirlenmesi büyük önem arz etmektedir. Gemi
inşaatı uygulamalarında özellikle savaş gemileri ve denizaltıların tasarım ve üretim

38
sürecinde yapının akustik karakteristiklerinin doğru bir şekilde belirlenebilmesi, diğer
deniz araçları tarafından tespit edilebilmesini engellemek açısından oldukça önemlidir.
Muharip gemi ve deniz araçlarının formu gereği akustik karakteristiklerinin analitik
yöntemlerle saptanabilmesi mümkün olmadığı için sayısal yöntemlerden sıklıkla
yararlanılmaktadır.

Akustik basınç alanının belirlenebilmesi amacıyla sonlu elemanlar metodu, sınır


elemanlar metodu ve sonlu farklar metodu (FDA) gibi sayısal yöntemlerden
yararlanılmaktadır. Sonlu elemanlar metodunda akışkan ile yapı, kenar uzunluğu
akustik dalga boyundan küçük olacak şekilde ağ elemanlarına ayrılır. Problem ile ilgili
bilinmeyen olarak düğüm noktalarındaki akustik basınçların arandığı belirli serbestlik
derecesine sahip sistem Hamilton’un varyasyonel prensibi aracılığı ile çözülerek
bilinmeyen basınç değerleri elde edilmiş olur. Sonlu elemanlar yöntemi özellikle
mimari akustik ile kanal veya boru içi akışın akustik karakteristiklerinin araştırıldığı,
problemin belirli bir ortamla sınırlandırıldığı durumlarda oldukça isabetli sonuçlar
vermektedir. Fakat akustik akışkan ortamının sonsuz olduğu durumda, ağ
elemanlarının sınırlı sayıda olabileceği göz önünde bulundurularak sonlu elemanlar
metodu yaygın olarak tercih edilmemektedir.

Bir diğer sayısal yöntem olarak sonlu farklar metodu da yapıların elastoakustik
karakteristiklerinin belirlenmesinde kullanılmaktadır. Sürekli akustik ortam, belirli
uzunlukta, iki ucunda yer alan noktalardaki basıncın araştırıldığı doğrular ile
ayrıklaştırılmış sisteme dönüştürülür. Ayrıklaştırma işlemi neticesinde ortaya çıkan ağ
yapısı, uç noktaları aracılığıyla birbiriyle ilişkilendirilmiştir. Yapının akışkanla temas
halindeki yüzeyinde yer alan ağ noktalarında sınır şartları dolayısıyla bilinen akışkan
basınç veya hız değerleri aracılığıyla, farklı sistematik metotlar kullanarak akışkan
ortamında yer alan ağ noktalarındaki basınçlar hesaplanabilmektedir. Sonlu farklar
metodu ile yapıların akustik karakteristikleri araştırılırken, düzgün geometriye sahip
olmayan yapıların sınır yüzeylerinde oluşturulan ağ yapısıyla probleme ait sınır
koşullarının isabetli bir şekilde modellenmesinin birçok durumda mümkün olmayışı,
yöntemin uygulanmasında karşılaşılan problemlerden biridir. Ayrıca kartezyen
koordinat sisteminin benimsendiği problemlerde sonlu farklar metodunun
ayrıklaştırma aşamasında, ağ örgüsü karelerden oluşacak şekilde kontrol noktalarının
belirlenmesi gerekirken; sonlu elemanlar ve sınır elemanlar metodunda ağ

39
elemanlarının farklı geometrilerde seçilebiliyor olması sonlu farklar metodunun
elastoakustik analiz amacıyla yaygın olarak kullanımını engellemektedir.

Bu çalışma kapsamında gemi ve denizaltı gibi yapıların elastoakustik


karakteristiklerinin belirlenmesi amacıyla genel bir matematik model oluşturulurken;
akışkanla temas halinde olan yapı ince cidarlı kabuk olarak ele alınmıştır. Ele alınan
yapının ince cidarlı olduğu durumda, yapının yüzey normali doğrultusundaki
ivmelenmelerinin teğetsel doğrultudakilere oranla oldukça büyük olacağı söylenebilir.
Yapının normal doğrultudaki ivmelenmeleri sebebiyle yapıyı çevreleyen akışkan
taneciklerinin sıklaştığı ve seyrekleştiği bölgeler arasında akışkan basıncında
farklılıklar meydana gelir. Başlangıçta düzgün olan akışkan basınç alanının herhangi
bir dış kaynağın hareketi neticesinde değişmesi sebebiyle yapı etrafında akustik basınç
alanı oluşur. Bu çalışma kapsamında ele alınan yapının elastoakustik karakteristikleri
incelenirken, sınır eleman metodu tercih edilmiştir. Matematik model oluşturulurken
yapının serbest yüzey etkilerinin olmadığı sonsuz akışkan ortamı içinde bulunduğu
varsayılmış, yönetici denklem hidroelastisite probleminde olduğu gibi, probleme ait
sınır koşulları ile birlikte sınır integral eşitliği şeklinde ifade edilmiştir.
Ayrıklaştırılmış yapı için oluşturulan modelin geçerliliği küresel kabuk için var olan
analitik sonuçlar aracılığıyla araştırılmıştır.

2.2.1 Helmholtz denklemi

Sıkıştırılabilir sonsuz akışkan ortamında kesit alanı S ve kenar uzunluğu dz olan


diferansiyel elemanın (Şekil 2.3), kütlesinin 𝜌𝑆𝑑𝑧 olacağı söylenebilir. Diferansiyel
eleman için kuvvetler dengesi

 p    w 
2

S ( Ps  p)  S  Ps  p  dz    2   Sdz (2.32)
 z   t 

şeklinde ifade edilebilir. w, diferansiyel elemanın yer değiştirmesini temsil etmektedir.

40
w
2
 p 
 Sdz 2 S  Ps  p  dz 
S ( Ps  p) t  z 

z z+dz
Şekil 2.3: Diferansiyel akışkan elemanına etkiyen kuvvetler.

(2.32) eşitliğinde yer alan tüm terimler diferansiyel akışkan elemanının hacmine,
V=Sdz, bölünürse

p w
2

  2 (2.33)
z t

Euler denklemi elde edilir. Diferansiyel akış elemanının basınç değişimi p, ile basınç
değişimi neticesinde meydana gelen yoğuşma oranı veya oransal yoğunluk değişimi
dρ/ρ arasındaki oranı temsil eden hacim modülü B,


 p (2.34)
d

şeklinde ifade edilebilir. Akışkan elemanı için kütlenin korunumu aşağıdaki eşitlik
aracılığıyla ifade edilebilir

d ( V )   dV  Vd   0 (2.35)

Kütlenin korunumunu temsil eden (2.35) eşitliği aracılığıyla hacim modülünü,


hacimsel oran cinsinden ifade etmek mümkündür

V
B  p (2.36)
dV

Şekil 2.4’de bir boyutlu basınç alanında bulunan ve tek eksende hareket ettiği
düşünülen diferansiyel akışkan elemanının hacim değişimi aşağıdaki gibidir

  w  
dV  S  w    dz  Sw (2.37)
  z  

41
z z+dz

w
w dz
z

t+dt

w
z+w z  dz  w  dz
z
Şekil 2.4: Bir boyutlu basınç alanında diferansiyel akışkan elemanının genleşmesi.

Elde edilen diferansiyel hacim değişimi ifadesi (2.36) eşitliğinde kullanılırsa

w
p  B (2.38)
z

(2.33) eşitliğinin z değişkenine göre bir defa ve (2.38) eşitliğinin t değişkenine göre
iki defa türevleri alınır ve elde edilen iki ifade birleştirilirse

 p  p
2 2

 0 (2.39)
z B t
2 2

bir boyutlu dalga denklemi elde edilir. Kartezyen koordinatlarda üç boyutlu uzayda
dalga denklemi ise gradyen operatörü aracılığıyla

 2 p
 p 0
2
(2.40)
B t
2

şeklinde ifade edilir. Eşitlikte yer alan basınç ifadesi kartezyen koordinatlar ile zamana
bağlı olarak ifade edilir, p  p ( x, y, z , t ) . Basınç ifadesinin zamana bağımlılığının
 it
harmonik olduğu düşünüldüğünde p  p ( x, y, z )e formunda bir çözüm aracılığıyla
(2.40) denklemi

2
 p p0
2
(2.41)
B

42
formunda ifade edilir. ω açısal frekansı temsil etmektedir. Ele alınan akustik akışkan
ortamında ses dalgalarının yayılma hızı c  ( B /  ) şeklinde ifade edilerek denklem
1/ 2

tekrar düzenlenirse

 2
k
2
p0 (2.42)

Helmholtz denklemi elde edilmiş olur. k=ω/c, birim uzunluktaki akustik dalga sayısını
temsil etmektedir. Helmholtz denkleminin uygun sınır koşulları altında çözülmesiyle
akustik akışkan ortamına ait herhangi bir noktadaki ses basıncı elde edilebilmektedir.

2.3 Sınır Eleman Metodu

Sınır eleman metodu; mekanik sistemler ile mühendislik yapılarının dış yükler etkisi
altındaki davranışlarını incelemek amacıyla geliştirilmiş hesaplamalı bir yöntemdir.
Burada dış yükler ile ifade edilmek istenen, sınırları belirlenmiş bir ortamda sistemin
yanıtlarını temsil eden alan fonksiyonları (sıcaklık alanı, deplasman alanı, gerilme
alanı, v.b.) ile; ısı, yüzey gerilmeleri, bünyesel kuvvetler, hatta homojen olmayan sınır
koşulları gibi birçok farklı durumu kapsamaktadır.

Sayısal hesaplama yöntemleri, deneysel yöntemlere nazaran çok daha düşük maliyetli
olmaları sebebiyle mühendislik uygulamalarında sıklıkla tercih edilmektedir. Yaklaşık
yarım asırdan beri en yaygın hesaplamalı yöntemlerden biri olarak sonlu elemanlar
metodu (FEM) karşımıza çıkmaktadır. Fakat yapı tarafından işgal edilen hacmin
tamamına ağ elemanları (mesh) atama gerekliliği, karmaşık geometrilere ağ elemanları
atamada karşılaşılan zorluklar, sonsuz ortamlar için problemin etki alanının
sınırlandırılması gerekliliği, dördüncü veya daha yüksek mertebeden diferansiyel
denklemler tarafından yönetilen problemlerde uygunluk koşullarının sağlanmasında
yaşanılan zorluklar gibi faktörler, sonlu elemanlar metodunun dezavantajları olarak
karşımıza çıkmaktadır.

Sınır elemanlar metodu (BEM) benzer şekilde değerlendirildiğinde, birçok avantajdan


bahsetmek mümkün olmaktadır:

i. Ele alınan sistemin yalnızca sınır bölgelerinin ayrıklaştırılıyor olması, sonlu


elemanlar metoduna göre bilinmeyen miktarını oldukça azaltmaktadır.
ii. Problemin sonsuz bir ortamda ele alındığı durumda, sınır eleman
formülasyonunun dış bölge için elde edilmesi sonsuzdaki koşulların

43
sağlanması için probleme ait temel çözüme de bağlı olarak, genellikle tek
başına yeterli olmaktadır. Ayrıca temel çözüm birçok durumda, Sommerfeld
ışınım şartını herhangi bir işleme gerek duyulmadan doğrudan sağlıyor olması,
sınır eleman yönteminin önemli avantajlarındandır.
iii. Sınır eleman yöntemi ile problemi sınırlayan ortam boyunca alan
fonksiyonlarının (akı, gerinme, gerilme, moment, v.b.) türevlerinin yanı sıra,
ortam içinde veya sınır üzerindeki herhangi bir noktadaki tekil kuvvet veya
momentler matematik modele kolayca dâhil edilebilir.
iv. Sınır eleman metodu yardımıyla, geometrilerde ani değişimlerin bulunduğu
çatlak modellenmesi gibi farklı problemler kolayca ele alınabilir.

2.3.1 Metodun tarihsel gelişimi

1980’li yılların başlarına kadar sınır eleman metodu, sınır integral eşitliği metodu
(BIEM) olarak adlandırılmaktaydı. Problemlerin sınır integralleri kullanılarak
çözümlenmesine dair ilk adım George Green (1793 – 1841) tarafından atılmıştır
(Green, 1828). Green 1828 yılında gerçekleştirdiği bu çalışmada, integral formda ifade
ettiği Laplace Denklemi’ni, Dirichlet ve Neumann sınır koşulları altında, kendi adı ile
anılan Green Fonksiyonu aracılığıyla çözmüştür. 1872 yılında Betti, geliştirdiği metot
yardımıyla elastisite teorisine ait denklemler ile bu denklemlerin çözümlerini integral
formda elde etmiştir (Betti, 1872).

Sınır integral denklemlerinin oluşturulması 20. yüzyılın başlarında Ivar Fredholm’ün


(1866 – 1927) çalışmalarına dayanmaktadır (Fredholm, 1903). Fredholm, tekil sınır
integral denklemini kullanarak, potansiyel teori probleminde, probleme ait bilinmeyen
sınır değerlerini elde etmiştir. Bu çalışmada Fredholm, potansiyel problemi sınır
integrali çözmek yerine, sınır integral denklemleri aracılığıyla potansiyel probleme ait
gerekli sınır koşullarını elde etmiştir.

Yukarıda bahsi geçen sınır eleman metodolojilerinde, bilinmeyen sınır koşullarının her
biri fiziksel veya geometrik olarak bir anlam ifade ettiği için, bu metotlar Direkt Sınır
Eleman Formülasyonu (DBEM) olarak adlandırılırlar.

Sayısal hesaplamalar için bilgisayarların kullanılmaya başlandığı 1960’lı yıllarda, sınır


eleman metodunun karmaşık geometrilere uygulanmasının önü açılmış oldu. Jaswon
(1963) ve Symm (1963), Fredholm integral denklemlerini kullanarak iki boyutlu
potansiyel akış koşulları altındaki problemleri incelediler. 1980’li yılların sonlarında,

44
sınır eleman yöntemi; statik, dinamik, lineer ve non-lineer elastisite problemleri, plak
ve kabuk problemleri, elastodinamik, dalga ve deprem mühendisliği, jeomekanik,
viskoelastisite, yapı-akışkan etkileşimi, kırılma mekaniği, aerodinamik,
elektromanyetizma, akustik gibi birçok alanda kullanılmaya başlandı (Cruse, 1969;
Rizzo ve Shippy, 1970; Cruse ve Rizzo, 1968; Ignaczak ve Nowacki, 1968;
Mendelson, 1975). Bu dönemde sınır integrali denklemleri kullanılarak ele alınan yapı
veya sistemin sınırlarının ayrıklaştırılması neticesinde oluşturulan matris eşitliği
yardımıyla istenen sınır değerlerinin elde edilmesine istinaden yöntem, sınır eleman
metodu olarak adlandırılmaya başlandı.

Günümüzde sınır eleman metodu ile ilgili gelişmeler, yöntemin doğası gereği ortaya
çıkan tekilliklerin daha isabetli bir şekilde ele alınması, temel çözümü bilinmeyen
lineer problemler, zamana bağlı kompleks problemler gibi daha ileri başlıklar
çerçevesinde gerçekleşmektedir.

2.3.2. Sınır integral denklemi

Uzayda herhangi bir P(x,y,z) noktasında bulunan noktasal bir kaynağın var olduğunu
düşünelim. Bu kaynağın Q(x,y,z) gibi bir noktadaki şiddeti Dirac – Delta fonksiyonu
aracılığıyla ifade edilebilir

f (Q)   (Q, P) (2.43)

Noktasal kaynağın Q noktasında üretmiş olduğu u(Q,P) potansiyeli, potansiyel akış


problemi için

 2u   (Q, P ) (2.44)

ve u(Q,P) basınç alanı akustik problemi için

(  k )u   (Q, P)
2 2
(2.45)

denklemlerinin probleme ait sınır koşulları altında çözülmesiyle elde edilir. u(Q,P)
fonksiyonu, (2.44) eşitliğini sağlaması durumunda potansiyel akış probleminin temel
çözümü; (2.45) eşitliğini sağlaması durumunda Helmholtz denkleminin temel çözümü
olarak adlandırılır. (2.44) ve (2.45) denklemlerini sağlayan u ve v olarak tanımlanmış
iki fonksiyon olduğunu varsayalım. Green’in ikinci özdeşliği kullanılarak, bu iki
fonksiyon aracılığıyla aşağıdaki eşitlik elde edilir

45
 v(q, P) 
 
u (q )
 u (Q) (Q, P)d    v ( q, P )  u (q) ds (2.46)
 nq nq  q
 

Ω, Laplace ve Helmholtz denklemlerinin tatbik edildiği uzayın bütününü ifade etmekte


iken;  ise ortamın sınırlarını ifade etmektedir. Q ve P noktaları ortam içinde; q
noktası ise sınır üzerinde bulunmaktadır.

(2.46) eşitliğinin sol tarafındaki integralin, Dirac-Delta fonksiyonun tanımı


kullanılarak u(P) değerine eşit olacağı açıktır

 v( P, q ) 

u (q )
u ( P)   v ( P, q )  u (q) ds (2.47)
 nq nq  q

(2.47) eşitliği, Green’in üçüncü özdeşliği olarak bilinmektedir ve v ve v n ifadeleri


sırasıyla sınır üzerindeki herhangi bir q noktasında Laplace ile Helmholtz denkleminin
temel çözümü ile temel çözümün yüzey normali doğrultusundaki türevini temsil
etmektedirler ve 3 boyutlu Laplace problemi için aşağıdaki gibi ifade edilebilirler
(Brebbia ve Dominguez, 1982)

1
v(Q, P) 
4 r
(2.48)
v v r 1 r
(Q, P)    
n r n 4 r n
2

Akustik problemi için Helmholtz denkleminin temel çözümü ile temel çözümün yüzey
normali doğrultusundaki türevleri ise aşağıdaki gibidir (Kythe, 1995)

e
 ikr

v(Q, P) 
4 r
(2.49)
v 1  ik 1   ikr
(Q, P)   r  r 2  e
n 4

(2.47) eşitliği, Laplace ve Helmholtz denklemlerinin uygulandığı ortama ait herhangi


bir P noktasındaki çözümün, sınır üzerindeki u ile yüzey normali doğrultusundaki
türevi u n aracılığıyla elde edilebileceğini ifade eder.

(2.47) denklemi ile ifade edilen integral eşitliğinin sol tarafında yer alan fonksiyon
haricindeki diğer tüm terimler sınırda tanımlı haldedirler. Eşitliğin sol kısmında yer
alan fonksiyonun tanımlı olduğu ortama ait P noktası, sınır üzerine taşınırsa, eşitlik

46
tamamıyla sınır boyunca tanımlanmış olur ve böylece ele alınan problem, yalnızca
sınır boyunca bilinmeyen ifadelerin araştırıldığı bir probleme indirgenmiş olur. Bu
amaçla, şekil 2.5’de görüldüğü üzere, sınır üzerinde yer alan herhangi bir p noktasının
etrafında ε yarıçaplı bir küre oluşturularak, sınır üzerindeki p noktası yönetici
denklemin geçerli olduğu ortama dâhil edilmiş olur. Sınır üzerindeki bölme işleminin
ardından (2.47) ile tanımlanmış integral eşitliği, yüzeyden ayrıştırılan  alanı ile

ayrıştırma sonucunda sınır yüzeyinin kalan kısmında,     , geçerli olacak şekilde

iki kısma ayrılmış olur

 
u (q) v( P, q)
u (q)  v ( P, q ) d   u (q) d 
nq nq
 
(2.50)

 
u (q) v( P, q)
 v ( P, q ) d   u (q) d 
nq nq
 

q
Γ - Γε

θ


Şekil 2.5: Sınıra ait q noktasının  uzayına ötelenmesi.

  0 durumunda (2.50) eşitliği sınır integrallerinin davranışlarının araştırıldığı bir


limit değer problemi olarak düşünülebilir. (2.48) eşitliği ile Laplace denklemi için
tanımlanmış olan temel çözüm ve temel çözümün yüzey normali doğrultusundaki
türev ifadeleri aracılığıyla, (2.50) eşitliğinde  küresel yüzeyine ait integraller,

  0 koşulunda

47
 
2

 
u (q ) u (q ) 1 2
Lim v ( P, q ) d   Lim  cos  d d  0
 0 nq  0 nq 4
 0 
2
(2.51)
 
2

 
v( P, q ) 1  (q)
Lim u (q ) d   Lim  cos  d  d  u (q )
2
u (q )
nq 4 2
2
 0  0
 0 
2

olarak elde edilirler. Benzer şekilde (2.49) eşitliği ile Helmholtz denklemi için
tanımlanmış olan temel çözüm ve temel çözümün yüzey normali doğrultusundaki
türev ifadeleri aracılığıyla, (2.50) eşitliğinde  küresel yüzeyine ait integraller,

  0 koşulunda

 
u (q ) u (q ) 1  ik
Lim v ( P, q ) d   Lim e d   0
 0 nq  0 nq 4
 

(2.52)

 
v( P, q) 1  ik 1   ik  (q)
Lim u (q ) d   Lim u (q )   2 e d   u (q )
 0 nq  0 4     2
 

(2.51) ve (2.52) eşitliklerindeki integrallerin, Helmholtz ve Laplace problemleri için


  0 limit durumunda aynı değeri aldıkları görülmektedir. Böylece Laplace ve
Helmholtz denklemleri için sınır integral denklemleri, (2.51) ve (2.52) eşitliklerindeki
limit integral ifadelerinin sonuçları kullanılarak nihai halini almış olur

 
u (q ) v( P, q )
c(q )u (q)  v( P, q ) d   u (q ) d  (2.53)
nq nq
 

c(q) ile ifade edilen katsayı θ(q)/2π değerine eşittir ve sınıra ait q noktasının konumu
ile bölgenin geometrisiyle doğrudan ilişkilidir. Kaynağın, ayrıklaştırma ile oluşturulan
panel elemanların geometrik merkezinde olduğu sabit şiddetli sınır eleman
formülasyonunda c(q) katsayısı sınıra ait her nokta için 1/2 değerini alacaktır.

2.3.3 Ayrıklaştırma metodu

Yapı – akışkan etkileşimi probleminin sayısal olarak incelenebilmesi için, bir önceki
bölümde Laplace ve Helmholtz denklemleri için elde edilen sınır integral
denklemlerinin ayrıklaştırılması gerekmektedir. Şekil 2.6’da görüldüğü üzere
ayrıklaştırma (discretization) olarak adlandırılan bu süreç yardımıyla oluşturulan

48
denklem sistemi, probleme ait sınır koşulları altında, tercih edilen hesaplama yöntemi
aracılığıyla çözülerek her bir sınır elemanı üzerindeki birincil veya ikincil değişkenler
elde edilebilir.

a) b)

Şekil 2.6: a) Sürekli sistem, b) Ayrıklaştırılmış sistem.

Sürekli sistemin N adet eleman ile ayrıklaştırıldığı düşünüldüğünde, (2.53) ile ifade
edilen sınır integral denklemi; her bir panele ait birincil ve ikincil değişkenlerin,
diğerleriyle ilişkisini içeren bir denklem sistemine dönüşür
N N

c(q)u (q)  
j 1 j
v ( P, q )
u (q)
nq
d  j   j 1 j
u (q)
v( P, q)
nq
d  j (2.54)

Γj , j. sınır elemanın yüzeyini temsil etmektedir. (2.54) eşitliği ile oluşturulan denklem
sisteminin çözülebilmesi için, her bir sınır elemanına ait sınır koşulunun, birincil veya
ikincil değişken aracılığıyla tanımlanmış olması gerekmektedir.

Bu tez çalışması kapsamında incelenen geometrilere ait sınır yüzeyi üçgen veya
dörtgen elemanlar ile ayrıklaştırılmış, ayrıca sınır elemanının yüzeyi boyunca birincil
veya ikincil değişkenin şiddetinin sabit ve sayısal değerinin eleman yüzeyi boyunca,
elemanın geometrik merkezindeki değerine eşit olduğu kabul edilmiştir (Şekil 2.7).
Birincil ve ikincil değişkenlerin sınır eleman yüzeyi boyunca sabit olması, (2.54)
denkleminde bu iki değişkenin integral dışına alınabileceği anlamına gelir. Daha önce
bahsedildiği üzere c(q) katsayısının düzgün yüzeylerde 1/2 olduğu düşünüldüğünde,
tüm bu kabuller ışığında (2.54) denklemi

   
 u j
   
N N
1   v 
u    vd  j    n d  j u j (2.55)
2 i   nq  q 
j 1
j  j 1
 j 

49
şeklinde elde edilir. (2.55) eşitliğiyle, Helmholtz ve Laplace problemleri için sınır
elemanı yöntemi formülasyonu nihai şeklini almış olur. Laplace problemi için (2.48);
Helmholtz problemi için (2.49) eşitliklerinde elde edilmiş olan temel çözüm ile temel
çözümün yüzey normali doğrultusundaki türevini temsil eden fonksiyonların (2.55)
sınır integral denkleminde kullanılmasıyla probleme ait değişkenler hesaplanmış olur.

Şekil 2.7: Üçgen ve dörtgen sabit şiddetli sınır elemanları.

Bu tez çalışmasında, sonlu eleman yöntemi aracılığıyla ayrıklaştırılmış yüzey


elemanlarına ait vakum durumundaki yer değiştirmelerin büyüklüğü, her bir sınır
elemanına ait hız değerini temsil eden ikincil değişken olarak düşünülerek; Helmholtz
ve Laplace problemleri, (2.55) denklemi ile temsil edilen bir Neumann problemine
indirgenmiş olur. N adet sınır elemanı için (2.55) denklem sistemi çözüldüğünde yapı-
akışkan etkileşiminin gerçekleştiği, yapının ıslak yüzeyindeki her bir elemana ait
pertürbasyon potansiyeli Helmholtz ve Laplace problemleri için elde edilmiş olur.

50
3. SONSUZ DERİN AKIŞKANA TAM DALDIRILMIŞ KABUKLARIN
HİDROELASTİK ve ELASTOAKUSTİK ANALİZİ

3.1 Hidroelastik Analiz

Bölüm kapsamında, akışkana tam daldırılmış, serbest yüzey etkilerinin olmadığı


durumda küresel kabuklar ile dairesel kesitli silindirik kabukların hidroelastik analizi
gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla; öncelikle elastik yapının herhangi bir dış kuvvet ve
yapısal sönümün olmadığı durumda, serbest titreşim analizi gerçekleştirilerek, yapının
vakum durumundaki modal frekansları ile karşılık gelen mod şekilleri elde edilmiştir.
Serbest titreşim analizi için, ANSYS sonlu elemanlar yazılımı tercih edilmiştir.
Yapının vakum durumundaki dinamik analizi gerçekleştirilirken, lineer sonlu
elemanlar teorisi benimsenmiş; malzeme özelliklerinin yapı boyunca lineer ve
homojen olduğu kabul edilmiş, kayma gerilmeleri ve dönel eylemsizlik etkilerinden
kaynaklanan ön gerilmeler ihmal edilmiştir.

Ele alınan etkileşim probleminin basitleştirilmesi amacıyla, akışkan-yapı etkileşimi


probleminde her iki etmen uygun kabuller aracılığıyla birbirinden ayrıştırılmış; vakum
durumundaki yapının her bir karakteristik frekans değerine karşılık gelen modal yer
değiştirmeler akışkan probleminin doğrudan sınır şartlarını oluşturmuş, bu sınır
şartları altında ele alınan potansiyel akış problemi neticesinde modlar arasındaki
etkileşimi temsil eden genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayıları elde edilmiştir. Yapıyı
çevreleyen akışkanın durağan olduğu kabulü, akışkan-yapı etkileşimin yalnızca
genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayıları aracılığı ile gerçekleşeceğini ifade eder.
Böylece yapının hidroelastik analizini hidrodinamik sönüm ve rijitlik etkilerinin
olmadığı, 2.30 eşitliği ile ifade edilen basitleştirilmiş özdeğer problemi kapsamında
ele almak mümkün olmaktadır. Hesaplamalarda, yoğunluğu 1000 kg/m3 olan tatlı su
kullanılmıştır.

Vakum koşullarında sonlu eleman sayısına; ıslak analiz kısmında sınır eleman sayısına
bağlı yakınsaklık analizi gerçekleştirilmiştir. Vakum koşullarında küresel kabuklar ve
dairesel kesitli silindirik kabuklar için elde edilen sonuçlar analitik metotlarla elde

51
edilen sonuçlar ile; tam daldırılmış küresel kabuklar için elde edilen sonuçlar Lou ve
Su (1978), tam daldırılmış dairesel kesitli silindirik kabuklar için elde edilen sonuçlar
ise Ergin (1992) tarafından elde edilen sonuçlar ile karşılaştırılmıştır.

3.1.1 Küresel kabuklar

Ele alınan küresel kabuğa ait geometrik ve fiziksel özellikler Şekil 3.1’de
görülmektedir. Yapının geometrik olarak ideal olduğu düşünülmüş; bu bağlamda
küresel kabuğun cidar kalınlığının ve yarıçapının kabuk boyunca sabit olduğu
varsayılmıştır.

Dış yarıçap, R(m); 1


Yoğunluk, ρ(kg/m3 ); 7850
Young Modülü, E(N/m2 ); 2.0E+11
Poisson oranı, ν; 0.3

Şekil 3.1: Elastik küresel kabuğun fiziksel ve geometrik özellikleri.

Vakum durumunda küresel kabuğun karakteristik frekansları analitik olarak


hesaplanırken, küresel koordinatlarda varyasyonel formda elde edilen potansiyel ve
kinetik enerji ifadeleri Hamilton prensibi aracılığıyla ele alınmıştır. Böylece ince
elastik küresel kabuk için sırasıyla yüzey normali ve yüzey normaline teğet
doğrultudaki deplasman değerlerine, u ve w, bağlı olarak hareket denklemleri

2  u u  2  w
2 3

(1   )  2  cot   (  cot  )u   
2

   
3

(3.1)
w w a u
2 2

  cot  2  (1   )     cot    2  0


2 2 2

  c p

u u u
3 2

 2
 2  cot  2  (1  )(1   )   cot  
2 2 2 2

 3
 
w w
4 3

 cot (2   cot  )   (1   ) u    2  cot  3


2 2 2 2

 
4

(3.2)
w w
2

  (1    cot  ) 2   cot  (2   cot  )


2 2 2 2

 
(1  )a
2 2 2
aw
 2(1   ) w  2
  pa
cp Eh

52
şeklinde elde edilir (Junger ve Feit, 1986). Burada  2  h 2 /12a 2 ’dir. Bu eşitlikleri

basitleştirmek amacıyla   cos  şeklinde yeni bir değişken tanımlanır ve zamana


bağlılığın harmonik olduğu düşünülürse (3.1) ve (3.2) eşitlikleri

Luu  Luw w   u  0
2

(1  )a
2 2
(3.3)
Lwu  Lww w   w   pa
2

Eh

deplasmanlar cinsinden ifade edilir. Ω, boyutsuz karakteristik frekansları temsil


etmektedir. Luu , Luw , Lwu , Lww operatörleri Ek-A’da verilmiştir. Yapının karakteristik

frekanslarının araştırıldığı serbest titreşim probleminde dış kuvvetin, pa , sıfıra eşit

olduğu durumda (3.3) denklemlerinin çözümü, Pn ( ) , birinci dereceden ve n.

mertebeden Legendre Polinomları ile temsil edilirse çözüm


V (1  )
dPn
 ( )  2 1/ 2

n0
n
d

(3.4)
 ( )  W P ( )
n0
n n

formunda aranabilir. 𝑉𝑛 ve 𝑊𝑛 katsayıları

  (1   )(  n  1) Vn   (  n  1)  (1   ) Wn  0


2 2 2

(3.5)
n  (  n  1)  (1   ) Vn    2(1   )   n (  n  1) Wn  0
2 2 2

eşitliklerini sağladığı durumda, (3.3) eşitlikleri ile ifade edilen kürenin hareket
denklemleri de sağlanmış olur. Burada λn =n(n+1) ‘dir.

𝑉𝑛 ve 𝑊𝑛 katsayıları ile temsil edilen (3.5) eşitliklerinin çözümünün var olabilmesi


için, (3.5) eşitlikleri aracılığıyla oluşturulan homojen ve lineer denklem sisteminin
determinantının sıfıra eşit olması gerekmektedir. 𝑉𝑛 ve 𝑊𝑛 terimleri ile çarpım
halindeki katsayılardan oluşan matrisin determinantı sıfıra eşitlenirse ince elastik
küresel kabuk için frekans denklemi

  1  3  m   (1   n n )   (n  2)(1  )


4 2 2 2 2

(3.6)
  n  4n  n (5  )  2(1  )  0
2 3 2 2 2

formunda elde edilir. (3.6) eşitliğinin Ω için çözülmesiyle, küreye ait vakum
durumundaki karakteristik frekanslar analitik olarak elde edilir.

53
Küresel kabuğun vakum durumundaki frekanslarının elde edilmesi amacıyla yukarıda
bahsedilen analitik yöntemin yanı sıra, hesaplamalı yöntemlerden sonlu elemanlar
metodundan da yararlanılmıştır. Sonlu elemanlar yöntemi, ANSYS paket programı
aracılığıyla yapıya uygulanmıştır. Ayrıklaştırma sürecinde 6 nodlu SHELL281 üçgen
kabuk elemanları kullanılmıştır.

Sonlu elemanlar metodu aracılığıyla serbest titreşim analizi neticesinde elde edilen
vakum koşullarındaki karakteristik frekans değerlerinin yakınsaklık analizi, analitik
çözümler aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Vakum koşullarındaki küresel kabuğun
analitik ve sayısal yöntemlerle elde edilen karakteristik frekans değerleri Çizelge
3.1‘de görülmektedir.

Çizelge 3.1: Küresel kabuğun vakum durumundaki karakteristik frekansları (Hz).

a/r = 0.03
Küresel kabuk için eğilme modları
Mod
Analitik FEM, FEM, FEM,
numarası,
Yöntem 370 eleman 630 eleman 1080 eleman
k
1 0 0 0 0
2 590,7 590,9 590,8 590,8
3 702,1 702,7 702,3 702,1
4 752,2 754,3 752,6 751,9
5 788,1 794,0 789,8 787,7
6 825,9 840,0 830,2 825,4
7 873,3 904,6 883,3 873,2
8 935,3 990,8 955,7 936,2
9 1015,1 1127,7 1052,8 1017,5
10 1114,2 1299,4 1179,2 1119,6

Çizelge 3.1 incelendiğinde, küresel kabuğun 1080 adet üçgen sonlu elemanı ile vakum
koşullarında gerçekleştirilen serbest titreşim analizi neticesinde elde edilen doğal
frekanslarının, analitik yöntemlerle elde edilen doğal frekans değerlerine yakınsadığı
gözlemlenmektedir. k=1 mod şekline ait karakteristik frekans değerlerinin sıfır olması,
bu moda ait yer değiştirmelerin rijid cisim hareketi şeklinde olmasından
kaynaklanmaktadır. Vakum analizi kapsamında yüksek mertebeden kuadratik
SHELL281 elemanlarının tercih edilmesi, elde edilen sonuçların az sayıda sonlu
eleman ile yakınsamasını sağlamıştır. Fakat 1080 adet yüksek mertebeden sonlu
eleman kullanılarak vakum durumunda elde edilen yakınsaklığı, benzer eleman sayısı

54
ile tam daldırılmış durum için elde edebilmek mümkün olmamıştır (Çizelge 3.2). Bu
duruma yol açması muhtemel faktörler aşağıdaki gibi sıralanabilir

i. Sonlu elemanlar analizinde tercih edilen yüksek mertebeden SHELL281 kabuk


elemanları, sınır eleman analizinde tercih edilen sabit şiddetli elemanlara göre
oldukça yüksek hassasiyete sahiptir. Özellikle yüksek frekans değerlerine denk
gelen mod şekillerinin karmaşık konfigürasyonu, elde edilen ıslak frekans
değerlerine ait hata oranının artışına sebebiyet vermiştir.
ii. Sabit şiddetli sınır elemanlarının bağlantı noktalarında yöntemin doğası gereği
oluşan süreksizlikler hata oranında artışa sebebiyet vermiştir.
iii. Sabit şiddetli elemanın sahip olduğu tekillik, elemanın kendi üzerindeki
etkisini temsil eden katsayıların hesaplanmasında problem yaratmaktadır. Bu
tekilliği gidermek için tercih edilen Gauss integrasyonunun mertebesi gereği,
bir miktar hata daima olmaktadır.

Çizelge 3.2: Küresel kabuğun karakteristik ıslak frekansları (Hz).

a/r = 0.03

Küresel kabuk için eğilme modları


Sınır elemanın kenar uzunluğu
(mm) Hata oranı %
125 mm. 100 mm. 75 mm.

Mod BEM, BEM, BEM, ε ε ε


Lou ve
numarası 1805 2785 4730 (1805 (2785 (4730
Su (1977)
k eleman eleman eleman elem.) elem.) elem.)
1 0 0 0 0 0 0 0
2 418,1 421,9 420,5 419,5 0,9 0,6 0,3
3 509,3 516,6 514,0 512,0 1,4 0,9 0,5
4 565,1 577,2 573,5 569,8 2,1 1,5 0,8
5 610,9 628,3 623,3 618,2 2,8 2,0 1,2
6 657,1 680,2 673,7 667,2 3,5 2,5 1,5
7 710,1 739,0 731,3 723,3 4,1 3,0 1,8
8 774,4 809,7 801,0 791,5 4,6 3,4 2,2
9 853,3 895,8 885,9 874,9 4,9 3,8 2,5
10 948,9 1000,2 988,7 975,5 5,4 4,2 2,8

Çizelge 3.2 ‘de, fiziksel ve geometrik özellikleri Şekil 3.1’de tanımlanmış, birim
yarıçaplı, cidar kalınlığının yarıçapa oranı, a/r = 0.03 olan küresel kabuğun, akışkana
tam daldırıldığı durumdaki ıslak frekans değerleri görülmektedir. Sınır eleman
sayısına bağlı olarak yakınsaklık analizi; eleman kenar uzunluğu 125, 100 ve 75 mm.

55
olacak şekilde sırasıyla 1805, 2785 ve 4730 adet üçgen sınır eleman için
gerçekleştirilmiştir. ε1 , ε2 , ε3 , sırasıyla 1805, 2785 ve 4730 eleman ile gerçekleştirilen
sınır eleman analizi neticesinde elde edilen ıslak frekans değerleri ile Lou ve Su (1977)
tarafından elde edilen sonuçlar arasındaki farklılığın yüzde cinsinden ifadesidir. 4730
adet ağ elemanının kullanıldığı durumda elde edilen ilk on ıslak frekans değerinin, Lou
ve Su (1977) tarafından analitik metotlarla elde edilen frekans değerleri ile yakınsadığı
görülmektedir.

Her bir karakteristik ıslak frekans değerinin, beklenildiği üzere, vakum koşullarındaki
frekans değerlerine oranla önemli ölçüde azaldığı görülmektedir. Frekans değerindeki
bu azalma, akışkan-yapı sisteminin toplam kinetik enerjisindeki artış neticesinde
meydana gelmektedir. Yapının frekans değeri yükseldikçe, her bir karakteristik
frekansa ait mod şeklinin geometrik olarak karmaşık bir hâl alması sebebiyle, hata
miktarının artan frekans değerleri ile yükseldiği gözlemlenmektedir. Hata
miktarındaki bu artışa, yüksek karakteristik frekanslara ait mod şekillerinin geometrik
olarak kabuk elemanları ile tanımlanmasında olduğu gibi, özellikle eğrilik yarıçapının
yüksek olduğu bölgelerde yapının sabit şiddetli sınır elemanları ile ayrıklaştırılması
neticesinde nodlar arasında potansiyel şiddetinin aktarılmasında meydana gelen
süreksizliklerin sebep olduğu düşünülmektedir.

Çizelge 3.3’de a/r = 0.03 ve ilk on mod için genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayıları
görülmektedir. Aynı frekans değerine sahip, farklı eksenlere göre simetrik olan
birbirine denk modlardan yalnızca biri genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayılarının
hesaplanmasına dâhil edilmiştir. Ayrıca k=1 için rijit cisim hareketlerine denk gelen
modlar hesaplamalara dâhil edilmemiştir. Çizelge 3.3’de diyagonal olmayan
genelleştirilmiş eksu kütlesi terimlerinin sıfıra oldukça yakın ve simetrik olduğu
görülmektedir. Buradan hareketle, yapının akışkana sonsuz daldırıldığı, serbest yüzey
etkilerinin olmadığı durumda mod şekilleri arasında enerji aktarımının oldukça düşük
olduğu ve bu sebeple ıslak durumdaki mod şekillerinin, vakum durumundaki
geometrik konfigürasyonlarını koruduğu söylenebilir.

56
Çizelge 3.3: Küresel kabuğun a/r = 0.03 ve ilk on mod için genelleştirilmiş eksu
kütlesi matrisi (kgm2 ).

k 2 3 4 5 6 7 8 9 10
2 0,98 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,01 0,00 0,01
3 0,00 0,88 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,01 0,00
4 0,00 0,00 0,74 0,00 0,00 0,00 0,01 0,00 0,00
5 0,00 0,00 0,00 0,62 0,01 0,00 0,01 0,00 0,00
6 0,00 0,00 0,00 0,01 0,53 0,01 0,00 0,00 0,00
7 0,00 0,00 0,00 0,00 0,01 0,46 0,00 0,00 0,00
8 0,01 0,00 0,01 0,01 0,00 0,00 0,40 0,00 0,01
9 0,00 0,01 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,35 0,01
10 0,01 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,01 0,01 0,30

Şekil 3.2’de küresel kabuğun a/r = 0.03 ve ilk on mod için vakum koşulları ve ıslak
durumdaki frekansları ile aradaki fark (%) görülmektedir. Mod numarası büyüdükçe
ıslak durumda ve vakum koşullarındaki frekans değerleri arasındaki farkın oran olarak
azalması; yüksek modlara ait geometrik konfigürasyonun karmaşıklaşması ve modal
yer değiştirmelerin genlik değerlerinin genel anlamda azalması ile açıklanabilir.

Şekil 3.2: Küresel kabuğun a/r = 0.03 ve ilk on mod için ıslak durumda ve vakum
koşullarındaki frekans değerleri ile aradaki farkın (%) grafik gösterimi.

57
3.1.2 Silindirik kabuklar

Dairesel kesitli silindirik kabuklar, birçok mühendislik uygulamasında


kullanılmaktadır. Özellikle akışkanların nakil işlemlerinde, petrol boru hatlarında ve
akışkanların depolanmasını gerektiren birçok uygulamada, silindirik kabuklar sıklıkla
tercih edilmektedir (Şekil 3.3).

a) petrol boru hatları b) yakıt depolama tankları

c) güneş enerjisi sistemleri


Şekil 3.3: Silindirik kabukların kullanım alanları:
a) petrol boru hatları, b) yakıt depolama tankları, c) güneş enerjisi sistemleri.

Silindirik kabukların dinamik davranışları ile modal konfigürasyonlarını ifade


edebilmek amacıyla mod şekilleri, silindirin ekseni doğrultusunda ve silindir eksenine
dik düzlem üzerindeki sabit dalga sayısını temsil eden iki bileşene ayrılmıştır. Silindir
eksenine dik düzlem üzerinde yer alan sabit nokta sayısının yarısı ya da düzlem
üzerindeki durağan dalga sayısı, n, ile temsil edilmektedir. Eksene dik düzlem üzerinde
yer alan yerleşimi ifade eden modlar, çevresel dalgalara karşılık gelen modlar olarak
adlandırılır ve bu halde en basit konfigürasyon, n=2 durumudur ve kesit üzerinde 4

58
adet sabit nokta ile 2 adet tam dalga yer almaktadır (Şekil 3.3a). Eksenel doğrultudaki
yerleşimi temsil eden modlar, silindirin iki ucu arasındaki yarım dalga sayısı, m, ile
temsil edilmektedir. Eksenel mod tanımlamasında en basit konfigürasyon ise,
silindirin iki ucu arasında m=1 adet yarım dalganın olduğu durumdur (Şekil 3.3b,c)

Şekil 3.4: Silindirik kabuğun çevresel ve eksenel dalgalar için modal


konfigürasyonlarının gösterimi (Arnold ve Warburton, 1953).

Silindirin uçlarındaki ince dairesel plaklara ait modlar p,i(n,j) notasyonu ile
tanımlanmıştır. i, karakteristik frekansların küçükten büyüğe sıralandığı durum için ele
alınan modun tüm plak modları içinde sıralamadaki yerini göstermektedir. n, plak
üzerinde çap oluşturacak şekilde sıralanan düğüm çizgisinin adedini; j ise plak
üzerinde ele alınan herhangi bir çap çizgisini kesen düğüm noktası adedinin yarısını
59
ifade etmektedir. Plağa ait mod şekillerini tanımlayan notasyon Şekil 3.4’de
görülmektedir.

Şekil 3.5: Dairesel plak için modal konfigürasyonun tanımlanmasında tercih edilen
notasyon.

Tez çalışması kapsamında ele alınan geometrinin fiziksel ve geometrik özellikleri


Şekil 3.5’de verilmiştir. Silindirin boyuna eksenine dik kesitin eğriliğinin geometrik
olarak dairesel olduğu ve silindir boyunca yarıçap ile cidar kalınlığının sabit kaldığı
kabul edilmiştir. Ayrıca modal yer değiştirmelerin lineer bölgede kaldığı ve
malzemenin kabuk boyunca izotropik özellikte olduğu kabul edilmiştir.

Tam boy, L(m); 1.284


Dış yarıçap, R(m); 0.18
Cidar kalınlığı, a(m); 0.003

Malzeme; Düşük karbonlu çelik


Yoğunluk, ρ(kg/m3 ); 7800
Young Modülü, E(N/m2 ); 2.1E+11
Poisson oranı, ν; 0.29

Şekil 3.6: Elastik silindirik kabuğun geometrik ve fiziksel özellikleri.

60
Geometrik ve fiziksel özellikleri Şekil 3.5’de belirtilen silindirik kabuğun kesme
kuvvetlerine karşı yüksek mukavemet gösteren, fakat plak düzlemine dik doğrultudaki
şekil değişiklerine imkan tanıyan ince plaklar ile iki ucundan sınırlandırıldığı
düşünülmüştür. Plaklar aracılığıyla silindirin uç kısımlarında sağlanan bu sınır
koşullarının, bazı araştırmacılar (Amabili, 1996; Soedel, 1993) tarafından basit mesnet
aracılığı ile oluşturulan sınır koşullarına eşdeğer olduğu vurgulanmıştır. Plakların
kesme kuvvetlerine karşı dirençli olduğu düşünüldüğünde, silindirin iki ucunun
serbest titreşim hareketleri boyunca dairesel yapısını koruduğu söylenebilir.

Yukarıda belirtilen sınır koşulları altında silindirik kabuğun serbest titreşim


analizinde, Warburton (1976) tarafından elde edilen ve literatürde sıkça kullanılan
hareket denklemleri tercih edilmiştir. Uçlarından çok ince plaklar ile sınırlandırılmış
silindirik kabuğun eksenel (u), teğetsel (v) ve radyal (w) doğrultudaki yer
değiştirmeleri

m x
u U (t)cos cosn ,
l
m x
v V (t ) sin sinn , (3.7)
l
m x
w  W (t ) sin cosn
l

eşitlikleri aracılığıyla ifade edilebilir. U,V ve W sırasıyla eksenel, teğetsel ve radyal


doğrultudaki yer değiştirmelerin genliklerini temsil etmektedir. m ve n katsayıları,
Şekil 3.3 ile tanımlanmış çevresel ve eksenel doğrultudaki modal konfigürasyonları
ifade etmektedir. (3.7) eşitliklerinde tanımlanan deplasman ifadeleri zamana bağlı
genliklerin harmonik değiştiği kabulü ile Lagrange denkleminde kullanılırsa silindirik
kabuk için

 2  1 (1  ) n 2   U  1 (1  ) nV  W = 0
 2  2

 (1  ) nU   (1  )  n     n  2(1  )  V
1 1 2 2 2 2

2 2  (3.8)
 n   n  (2  ) n W 0
3 2

U  n   n  (2  ) n V  1     (  n )  W  0


3 2 2 2 2

61
hareket denklemleri elde edilir. (3.8) eşitliklerinde yer alan Δ, β, λ katsayıları

  a (1  v ) / E
2 2 2

  h 2 /12a 2 (3.9)
  j a / l

şeklinde tanımlanmıştır. Boyutsuz frekans faktörü olarak adlandırılan Δ ifadesi,


kalınlık/yarıçap oranına; a/r, çevresel dalga sayısına; n, eksenel dalga parametresine,
λ ve Poisson oranına, ν, bağlıdır. (3.8) denklemleri U,V ve W için çözülür ve
nihayetinde bu terimler denklemlerden elimine edilirse

  K 2   K1  K 0  0
3 2
(3.10)

boyutsuz frekans faktörü cinsinden kübik denklem elde edilir. K 0 , K1 veK 2

operatörleri Ek-B’de verilmiştir. (3.10) eşitliği ile tanımlanan kübik denklem boyutsuz
frekans faktörü için çözülerek ince dairesel silindirik kabukların karakteristik
frekansları analitik olarak hesaplanmış olur.

Küresel kabukta olduğu gibi, dairesel kesitli silindirik kabuğun vakum durumundaki
karakteristik frekanslarının elde edilmesi amacıyla yukarıda bahsedilen analitik
yöntemin yanı sıra, hesaplamalı yöntemlerden sonlu elemanlar metodundan da
yararlanılmıştır. Sonlu elemanlar yöntemi, ANSYS paket programı aracılığıyla yapıya
uygulanmıştır. Ayrıklaştırma sürecinde eğriliğin olduğu kabuk bölümünde 8 nodlu
SHELL281 dörtgen kabuk elemanları; silindirik kabuğun uç kısımlarındaki dairesel
plaklarda 6 ve 8 nodlu üçgen ve dörtgen SHELL281 kabuk elemanları birlikte
kullanılmıştır (Şekil 3.6).

Şekil 3.7: Kuadratik üçgen ve dörtgen ANSYS SHELL281 kabuk elemanları.

62
Sonlu elemanlar yöntemi aracılığıyla serbest titreşim analizi neticesinde elde edilen
vakum koşullarındaki karakteristik frekans değerlerinin yakınsaklığı, (3.10) kübik
denkleminin analitik olarak çözülmesiyle elde edilen frekans değerleri aracılığıyla
gerçekleştirilmiştir. Vakum koşullarındaki silindirik kabuğa ait analitik ve sayısal
olarak elde edilen karakteristik frekans değerleri Çizelge 3.4’de görülmektedir. Vakum
analizi sırasıyla 1289, 2132 ve 4790 ağ elemanı ile ayrıklaştırılmış silindirik kabuk
için gerçekleştirilmiştir. Silindirik kabuğun geometrisi sebebiyle her bir karakteristik
frekansa denk gelen aynı modal konfigürasyona sahip simetrik iki adet mod şekli elde
edilmiştir. Belirtilen ağ elemanı sayısına silindirin uç kısımlarındaki dairesel plaklara
ait elemanlar da dahil edilmiştir. 2132 ağ elemanı ile gerçekleştirilen analizin, vakum
koşullarındaki silindirik kabuğun karakteristik frekanslarını belirlemede yeterli
hassasiyeti sağladığı görülmektedir.

Çizelge 3.4: Silindirik kabuğun vakum durumundaki karakteristik frekanslarının


yakınsaklığı (Hz).

a = 3 mm.
Mod
Analitik FEM, FEM, FEM,
numarası
Yöntem 1289 eleman 2132 eleman 4790 eleman
(m-n)
1-2 198,7 197,8 197,8 197,8
1-2 198,7 197,8 197,8 197,8
1-3 203,3 201,1 201,0 201,0
1-3 203,3 201,1 201,0 201,0
p1(0,1) - 215,5 214,9 214,7
p2(0,1) - 223,7 223,1 222,9
1-4 349,5 344,1 343,9 343,8
1-4 349,5 344,1 343,9 343,8
2-3 392,6 391,4 391,2 391,1
2-3 392,6 391,4 391,2 391,1
2-4 411,7 408,3 408,0 407,8
2-4 411,7 408,3 408,0 407,8

İlk üç eksenel yarım dalga sayısı ile ilk on çevresel dalga sayısına karşılık gelen
modlara ait vakum durumundaki karakteristik frekanslar Şekil 3.7’de görülmektedir.
Grafikte dikkate değer önemli bir nokta, özellikle m=2 eksenel yarım dalga sayısından
itibaren en düşük frekans değerlerinin, en düşük çevresel dalga sayısına denk
gelmeyişidir. Karakteristik frekans değerleri m=2 ve m=3 için sırasıyla n=3 ve n=4
çevresel dalga sayılarında en düşük değerlerini almaktadırlar. Arnold ve Warburton
(1949) bu durumu silindirik kabuğun şekil değiştirme enerjisi ile ilişkilendirmişler;

63
modal konfigürasyon ile uyumlu olarak silindirin eni ve boyu doğrultusunda birim
şekil değişikliği meydana getirmek için gereken enerji miktarının her iki durumda
farklı olduğunu, dolayısıyla herhangi bir eksenel yarım dalga sayısına ait minimum
karakteristik frekans değerinin herhangi bir çevresel dalga sayısına karşılık
gelebileceğini vurgulamışlardır.

Şekil 3.8: Vakum koşullarında ilk üç eksenel yarım dalga sayısı için artan çevresel
dalga sayısının karakteristik frekanslar üzerindeki etkisi.

Kenar uzunluğu 35 mm, 30 mm. ve 25 mm. olan sırasıyla 1779, 2132 ve 3000 adet
panel elemanı ile ayrıklaştırılmış silindirik kabuğun sınır eleman metodu ile elde
edilen farklı mod numaralarına ait ıslak frekanslarının yakınsaklık analizi, Ergin ve
diğerleri (1992) tarafından elde edilen deneysel sonuçlar aracılığı ile
gerçekleştirilmiştir (Çizelge 3.5). Kenar uzunluğu 25 mm. olan 3000 adet panel
aracılığıyla ayrıklaştırılmış yapı için elde edilen sonuçların, deneysel sonuçlar ile
uyum içinde olduğu gözlemlenmiştir. Yapının 3000 panel elemanı ile ayrıklaştırıldığı
durumda elde edilen silindirik kabuğun m=1, n=2 modu ile dairesel plağın p2(0,1)
moduna ait ıslak frekanslar ile, ilgili modlara ait deneysel sonuçlar arasındaki farkın
2% mertebesinde olduğu; ele alınan diğer tüm modlara ait hesaplamalı ve deneysel
sonuçlar arasındaki farklılığın 1% mertebesinin altında olduğu görülmektedir. Ayrıca

64
vakum durumunda silindirik kabuğun her bir karakteristik frekansına ait elde edilen
iki adet simetrik modun, beklenildiği üzere genelleştrilmiş eksu kütlesi katsayılarının
aynı olması sebebiyle, vakum frekanslarında olduğu gibi, ıslak frekansları da aynıdır.

Çizelge 3.5: Silindirik kabuk ile dairesel plağın karakteristik ıslak frekansları (Hz).

a = 3 mm.

Sınır elemanın kenar uzunluğu


(mm) Hata oranı %
35 mm. 30 mm. 25 mm.
Mod
Ergin ve BEM, BEM, BEM, ε ε ε
numarası
diğ. 1779 2132 3000 (1779 (2132 (3000
m,n
(1992) eleman eleman eleman elem.) elem.) elem.)
i(n,j)
1-2 99,0 102,1 101,6 101,0 3,13 2,63 2,02
1-2 - 102,1 101,6 101,0 - - -
1-3 114,4 117,0 115,9 114,6 2,27 1,31 0,17
1-3 - 117,0 115,9 114,6 - - -
p1(0,1) 92,2 91,4 92,3 92,5 0,86 0,11 0,32
p2(0,1) 101,0 101,9 103 103,3 0,89 1,98 2,28
1-4 217,5 222,1 219,3 215,8 2,11 0,83 0,78
1-4 - 222,1 219,3 215,8 - - -
2-3 225,2 231,7 229,5 226,9 2,89 1,91 0,75
2-3 - 231,7 229,5 226,9 - - -
2-4 260,0 265,9 262,5 258,2 2,27 0,96 0,69
2-4 - 265,9 262,5 258,2 - - -

Akışkana tam daldırılmış silindirik kabuğun eksenel yarım dalga ve çevresel dalga
sayısının genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayısına etkisi m=1,2,3 eksenel yarım dalga
sayısı ile ilk on çevresel dalga sayısı için Şekil 3.8’de görülmektedir. En düşük
çevresel dalga sayısı n=2 için eksenel yarım dalga sayısındaki bir birim artışın ilgili
modal konfigürasyona ait genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayısında 10% mertebesinde
azalmaya yol açtığı; benzer şekilde en düşük eksenel yarım dalga sayısı m=1 için n=2
ve n=3 çevresel dalga sayılarına karşılık gelen genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayıları
arasında %25 oranında fark olduğu görülmektedir. n=4 ve daha yüksek çevresel dalga
sayılarında ise eksenel yarım dalga sayısındaki artışın genelleştirilmiş eksu kütlesi
üzerindeki etkisini tamamen yitirdiği, fakat ele alınan tüm eksenel yarım dalgalara
denk gelen modlar için çevresel dalga sayısındaki artışın genelleştirilmiş eksu kütlesi
katsayısı üzerinde etkili olduğu görülmektedir. Şekil 3.8 genel anlamda
değerlendirildiğinde, çevresel dalga sayısının genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayısı

65
üzerindeki etkisinin eksenel yarım dalga sayısına nazaran daha fazla olduğu
söylenebilir.
(ar )

Şekil 3.9: m=1,2,3 eksenel yarım dalga ile ilk on çevresel dalga sayısı için
genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayıları (kgm ) .
2

Silindirik kabuğun cidar kalınlığının genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayısı üzerindeki


etkisi Şekil 3.9’da görülmektedir. Silindirik kabuğun cidar kalınlığının 1,3,5,8 ve 10
mm. olduğu durumda, silindirin uç kısımlarındaki dairesel plakların kalınlığı 3 mm.
olarak sabit tutulmuş; belirtilen cidar kalınlıklarında m=1 eksenel yarım dalga sayısı
için cidar kalınlığının etkisi ilk on çevresel dalga sayısına karşılık gelen modlar için
araştırılmıştır. Özellikle cidar kalınlığı 3 mm.’nin altına indiği durumda
genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayısının tüm çevresel dalgalara karşılık gelen modlar
için hızla arttığı görülmektedir. Cidar kalınlığının 8 mm.’nin üzerinde olduğu durumda
özellikle yüksek mertebeden çevresel dalga sayılarına karşılık gelen modlara ait
genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayısı üzerinde cidar kalınlığı etkisinin önemli ölçüde
azaldığı gözlemlenmektedir. Ayrıca cidar kalınlığındaki artış paralelinde silindirik
kabuğun rijitliğinin artması, tüm çevresel dalga sayılarına karşılık gelen modlara ait
deplasmanların azalmasıyla birlikte genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayılarında düşüşe
neden olmuştur.

66
(ar )

Şekil 3.10: m=1 eksenel yarım dalga ile ilk on çevresel dalga sayısı için
genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayılarının (kgm ) silindirik kabuğun cidar kalınlığı
2

ile değişimi.

Silindirik kabuğun yarıçapındaki değişimin yapının ıslak dinamik karakteristikleri


üzerindeki etkisi, m=1 eksenel yarım dalga ile ilk on çevresel dalga sayısı için
silindirin boyu L=1.284 m. ve cidar kalınlığı a = 0.003 m. olarak sabit tutulduğu,
yarıçapın ise r = 0.06, 0.12, 0.18 ve 0.24 m. olduğu durumda genelleştirilmiş eksu
kütlesi katsayıları aracılığıyla araştırılmıştır. Şekil 3.10 incelendiğinde, silindirin
yarıçapı arttıkça, genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayısının düzenli olarak arttığı
gözlemlenmektedir. Özellikle silindirin yarıçapı r = 0.06 m.’nin altına düştüğü
durumda, yüksek çevresel dalga sayılarına karşılık gelen modlara ait genelleştirilmiş
eksu kütlesi katsayılarının ihmal edilebilecek ölçüde küçük değerler aldığı
görülmektedir. Ayrıca yarıçap arttıkça, ardışık çevresel dalga sayılarına denk gelen
modların genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayıları arasındaki farkın büyüdüğü
gözlemlenmiştir.

67
(ar )

Şekil 3.11: m=1 eksenel yarım dalga ile ilk on çevresel dalga sayısına ait
genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayılarının (kgm ) silindirik kabuğun yarıçapı ile
2

değişimi.

3.2 Elastoakustik Analiz

3.2.1 Küresel kabuklar

Akışkana tam daldırılmış, serbest yüzey etkilerinin olmadığı durumda yapıların


elastoakustik analizi, küresel kabuk için sınır eleman metodu ile oluşturulan matematik
model aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla ayrıklaştırılmış birim yarıçaplı küre
üzerindeki tüm nodların genliği birim olacak şekilde aynı fazda titreştiği
varsayılmıştır. Düzgün radyal Ua hızı ile titreştiği varsayılan, r yarıçaplı küresel
kabuğun merkezinden a birim uzaklıktaki akustik basınç

r ikr  ik ( a  r )
p(r )  U a Z 0 e (3.11)
c 1  ikr

şeklinde ifade edilebilir (Kinsler ve diğ., 2000). Z0 , ortamın akustik karakteristik


empedansını; c, akustik ortamdaki ses hızını; k ( 𝜔⁄𝑐 ) ise akustik dalga sayısını temsil
etmektedir. Çizelge 3.6’da Helmholtz denklemi için 2.49 eşitliği ile tanımlanmış olan
temel çözümün oluşturulan matematik modelde kullanılmasıyla sınır eleman metodu

68
aracılığıyla küresel kabuk için elde edilen akustik basınçların reel kısmı, (3.11) eşitliği
ile küresel kabuklar için tanımlanmış olan analitik basınç ifadesi aracılığıyla elde
edilen değerlerle karşılaştırmalı olarak sunulmuştur.

Çizelge 3.6: Birim yarıçaplı küresel kabuğun yüzeyindeki (a=r) akustik basınç
değerlerinin reel kısmı.

a=r Hata oranı %


k BEM BEM BEM ε ε ε
Analitik
(dalga (1040 (1520 (2680 (1040 (1520 (2680
çözüm
sayısı) elem.) elem.) elem.) elem.) elem.) elem.)
0,1 0,0099 0,0100 0,0100 0,0100 1,01 1,01 1,01
0,2 0,0385 0,0388 0,0388 0,0387 0,78 0,78 0,52
0,5 0,2000 0,2020 0,2018 0,2015 1,00 0,90 0,75
1 0,5000 0,5062 0,5053 0,5042 1,24 1,06 0,84
2 0,8000 0,8227 0,8189 0,8144 2,84 2,36 1,80
3 0,9000 1,0698 1,0479 1,0117 18,87 16,43 12,41
4 0,9412 0,9296 0,9321 0,9346 1,23 0,97 0,70
5 0,9615 1,0075 0,9996 0,9901 4,78 3,96 2,97
6 0,9730 1,2336 1,1932 1,1425 26,78 22,63 17,42
7 0,9800 0,8949 0,9135 0,9327 8,68 6,78 4,83
8 0,9847 1,0266 1,0204 1,0120 4,25 3,62 2,77
10 0,9901 0,7693 0,8212 0,8723 22,30 17,06 11,90

Çizelge 3.6 incelendiğinde, k < 4 dalga sayısında sabit şiddette kaynak elemanları ile
modellenen yapı için elde edilen akustik basınçların reel kısmının analitik çözümler
ile elde edilen değerlerle uyum içinde olduğu gözlemlenmiştir. Özellikle küresel kabuk
için karakteristik frekanslar olarak adlandırılan k=λπ (λ=1,2,3,…..,∞) dalga sayılarına
yakın olan k=3 ve k=6 için tüm ayrıklaştırma durumlarında, akustik basınçlardaki hata
oranının diğer dalga sayılarına kıyasla oldukça yüksek olduğu görülmektedir. Sınır
eleman metoduyla elastoakustik analiz kapsamında karakteristik dalga sayılarına denk
gelen akustik basınç değerlerinin isabetli bir şekilde belirlenebilmesi için CHIEF
algoritması, Burton-Miller yaklaşımı gibi birtakım çözüm metotları geliştirilmiştir
(Burton ve Miller, 1971; Schenck, 1968).

Sınır eleman metoduyla probleme ait sınır koşulları altında hesaplanan küresel
kabuğun yüzeyindeki basınçlar aracılığıyla, küreyi çevreleyen akustik ortamdaki
basınç değerlerini elde etmek mümkün olmaktadır. Yer değiştirmelerin genliği birim
olacak şekilde düzgün radyal titreşim altındaki r=1 birim yarıçaplı küreyi çevreleyen

69
ortamdaki akustik basınçların reel kısmı, farklı dalga sayıları için Şekil 3.11’ de
görülmektedir. r=1 civarında farklı dalga sayıları için elde edilen akustik ortamdaki
basınç değerleri, Çizelge 3.6’da ilgili dalga sayısı için kürenin yüzeyindeki basınç
değerlerine yakınsamaktadır. Ayrıca dalga sayısı arttıkça, ortamdaki akustik basınç
değerlerinin genliğinin arttığı söylenebilir.

Şekil 3.12: r=1 birim yarıçaplı düzgün radyal titreşim altındaki küreyi çevreleyen
ortamdaki akustik reel basınç değerleri.

Bu bölümün ilk kısmında, serbest akışkan yüzeyi koşullarının olmadığı durumda,


akışkana tam daldırılmış sonsuz akışkan ortamındaki elastik kabukların ıslak dinamik
karakteristikleri sabit şiddetli elemanların kullanıldığı sınır eleman metodu aracılığıyla
araştırılmıştır. Oluşturulan matematik modelin doğruluğu, küresel ve silindirik
kabuklar için analitik çözüm metotları ile elde edilen sonuçlar aracılığıyla
araştırılmıştır. Silindirik kabuğun çevresel ve eksenel dalga sayısı ile kabuğun cidar
kalınlığındaki değişimin, yapının ıslak karakteristik frekansları üzerindeki etkisi
araştırılmıştır. Elde edilen sonuçların, analitik çözüm metotları aracılığıyla elde edilen
sonuçlar ile uyum içinde olduğu gözlemlenmiştir. İkinci kısımda ise Helmholtz sınır
integral denklemi için elde edilen Green fonksiyonu kullanılarak, tüm yüzeyi aynı
fazda birim deplasman yaratacak şekilde düzgün titreştiği varsayılan küresel kabuğun
yüzeyi ile akışkan ortamındaki basınç dağılımı araştırılmıştır. Elde edilen sonuçların,
70
özellikle düşük dalga sayılarında analitik metotlarla elde edilen sonuçlar ile uyum
içinde olduğu gözlemlenmiş, fakat yapının karakteristik frekansları civarında elde
edilen akustik basınç değerleri ile, analitik yöntemlerle elde edilen basınç değerleri
arasında önemli ölçüde farklılık olduğu gözlemlenmiştir.

71
72
4. SONSUZ DERİN AKIŞKANA KISMEN DALDIRILMIŞ YATAY
SİLİNDİRİK KABUKLARIN HİDROELASTİK ANALİZİ

Bu bölümde, Bölüm 3.1’de ifade edilen ortam koşulları ile malzeme özelliklerinin
benimsendiği durumda, yatay konumda kısmen akışkana daldırılmış dairesel kesitli
silindirik kabukların hidroelastik analizi serbest yüzey etkilerinin var olduğu durumda
gerçekleştirilmiştir. (2.23) eşitliği ile tanımlanmış olan serbest akışkan yüzeyi sınır
koşulu, imaj metodu aracılığıyla probleme dahil edilmiştir. Akışkan ideal olduğu ve
serbest yüzey dalgalarının ihmal edildiği durumda, akışkan-yapı etkileşiminin yalnızca
eksu kütlesi katsayıları aracılığıyla gerçekleşeceği söylenebilir. Elastik silindirin ıslak
dinamik karakteristiklerinin elde edilmesi amacıyla sınır eleman metodu kullanılarak
oluşturulan matematik modelin doğruluğu, Amabili (1996) ile Ergin ve Temarel
(2002) tarafından sırasıyla deneysel ve sayısal olarak ıslak dinamik karakteristikleri
araştırılan yatay konumda silindirik kabuk aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Ele alınan
silindirik kabuğun geometrik ve fiziksel özellikleri Şekil 4.1’de görülmektedir.

Tam boy, L(m); 0.664


Dış yarıçap, R(m); 0.175
Cidar kalınlığı, t(m); 0.001

Malzeme; AISI 304 paslanmaz çelik


Yoğunluk, ρ(kg/m3 ); 7680
Young Modülü, E(N/m2 ); 2.06E+11
Poisson oranı, ν; 0.3

Şekil 4.1: Dairesel kesitli elastik silindirik kabuğun geometrik ve fiziksel özellikleri.

Şekil 4.1’de geometrik ve fiziksel özellikleri belirtilmiş olan dairesel kesitli silindirik
kabuğun vakum koşullarındaki serbest titreşim analizi için sonlu elemanlar yazılımı
ANSYS programı tercih edilmiştir. Silindirik kabuğun vakum analizi yapının, bir
sonraki bölümde ıslak analiz kapsamında sınır elemanı olarak kullanılacak olan,

73
sırasıyla kenar uzunluğu 12, 15 ve 18 mm. olan toplamda 3110, 4430 ve 6605 adet
kabuk elemanı ile ayrıştırıldığı durumda gerçekleştirilmiştir. Ayrıklaştırmada
silindirik kabuk ile uç kısımlardaki dairesel plaklar için ise öncelikli olarak dörtgen
SHELL281 elemanları tercih edilmiş, dairesel plağın geometrisi sebebiyle dörtgen
elemanların kullanılamadığı bazı bölgelerde az sayıda üçgen eleman aracılığıyla
yapının ayrıklaştırılması gerçekleştirilmiştir.

Geometrik ve fiziksel özellikleri Şekil 4.1’de belirtilmiş olan vakum koşullarındaki


silindirik kabuğun 3110, 4430 ve 6605 ağ elemanı ile ayrıklaştırıldığı durumda sonlu
elemanlar metodu aracılığıyla gerçekleştirilen serbest titreşim analizi neticesinde elde
edilen karakteristik frekans değerleri Çizelge 4.1’de görülmektedir. ANSYS sonlu
elemanlar analizinde, daha önce belirtilmiş olduğu üzere yüksek mertebeden
SHELL281 elemanları tercih edilmesi sebebiyle, her üç ayrıklaştırma durumunda da
analitik çözümler ile yakınsayan sonuçlar elde edilmiştir. Böylece, her üç
ayrıklaştırma durumu neticesinde elde edilen modal yer değiştirmelerin bir sonraki
bölümde sınır eleman aracılığıyla gerçekleştirilecek yapının ıslak analizinde
kullanılabileceği söylenelebilir.

Çizelge 4.1: Vakum koşullarındaki silindirik kabuğun karakteristik frekanslarının


yakınsaklığı (Hz).

a= 1 mm.

Ağ elemanının kenar uzunluğu (mm)


18 mm. 15 mm. 12 mm.
Mod
Analitik FEM, FEM, FEM,
numarası
metot 3110 eleman 4430 eleman 6605 eleman
(m-n)
1-4 221,1 223,99 223,98 223,96
1-4 - 223,99 223,98 223,96
1-5 230,3 232,70 232,67 232,65
1-5 - 232,70 232,67 232,65
1-6 298,0 299,91 299,86 299,81
1-6 - 299,91 299,86 299,81
1-3 315,7 316,58 316,57 316,57
1-3 316,58 316,57 316,57

Şekil 4.1’de geometrik ve fiziksel özellikleri tanımlanmış olan silindirik kabuğun


akışkana 1/2 oranında daldırıldığı durumdaki ıslak frekanslarının yakınsaklık analizi,

74
bir önceki bölümde yapının vakum analizi kapsamında kullanılan 3110, 4430 ve 6605
ağ elemanı ile ayrıklaştırıldığı durumda gerçekleştirilmiştir (Şekil 4.2).

a) 3110 eleman b) 4430 eleman

c) 6605 eleman

Şekil 4.2: Ayrıklaştırılmış dairesel kesitli silindirik kabuk.

Akışkana 1/2 oranında daldırılmış yatay silindirik kabuğun ilk 8 ıslak moduna ait
karakteristik frekanslarını elde etmek amacıyla, m=1 eksenel yarım dalga sayısı ile ilk
8 çevresel dalga sayısına karşılık gelen modlar için, silindirin geometrisi nedeniyle her
moda ait iki adet karakteristik frekans elde edilmesi sebebiyle, toplamda 16 adet
vakum modu ıslak analiz problemine dahil edilmiştir. İlk 16 mod için oluşturulan
genelleştirilmiş eksu kütlesi matrisi aracılığıyla silindirik kabuğun 3110, 4430 ve 6605
sınır elemanı ayrıklaştırıldığı durumda elde edilen ıslak frekans değerlerinin, Amabili
(1996) ile Ergin ve Temarel (2002) tarafından elde edilen deneysel ve nümerik
sonuçlar ile yakınsaması Çizelge 4.2’de görülmektedir. Kenar uzunluğu 12 mm. olan
ağ elemanlarının kullanılarak yapının 6605 eleman ile ayrıklaştırıldığı durumda elde
edilen ıslak frekans değerlerinin Ergin ve Temarel (2002) tarafından elde edilen
sonuçlarla yakınsadığı görülmektedir. Elde edilen sonuçların Amabili (1996)

75
tarafından deneysel yöntemler kullanılarak ilk 4 mod için elde edilen ıslak frekans
değerleri ile maksimum 3% farklılık olacak şekilde yakınsadığı söylenebilir.
Dolayısıyla fiziksel ve geometrik özellikleri Şekil 4.1’de belirtilen 1/2 oranında
akışkanla doldurulmuş yatay silindirik tankın kenar uzunluğu 12 mm. olan 6605 sınır
elemanı ile ayrıklaştırıldığı durumda elde edilen ıslak frekans değerlerinin, deneysel
sonuçlar ile uyum içinde olduğu söylenebilir.

Çizelge 4.2: 1/2 oranında akışkana daldırılmış yatay durumdaki silindirin


karakteristik ıslak frekanslarının yakınsaklığı (Hz).

a = 1 mm.

Sınır elemanın kenar uzunluğu (mm)


18 mm. 15 mm. 12 mm.
Mod Amabili Ergin ve BEM, BEM, BEM,
numarası (1996) Temarel (2002) 3110 eleman 4430 eleman 6605 eleman
1 97,9 101,1 102,88 101,70 100,86
2 99,2 102,0 104,32 103,14 102,13
3 126,0 130,3 132,77 131,26 130,25
4 130,8 134,4 138,50 136,73 135,21
5 - 184,4 187,84 186,15 184,22
6 - 186,5 193,48 190,61 187,84
7 - - 235,83 234,06 231,79
8 - - 241,13 240,54 238,77

Sırasıyla 1/5, 1/2 ve 4/5 oranında akışkana daldırılmış silindirin m=1 eksenel yarım
dalga sayısı ile ilk 12 çevresel dalga sayısına karşılık gelen modlara ait genelleştirilmiş
eksu kütlesi matrisleri Çizelge 4.3’de görülmektedir. Farklı daldırılma oranlarında tüm
modlar için genelleştirilmiş eksu kütlesi matrisinin köşegen elemanlarının, aynı satır
ve sütunda yer alan ve ilgili modun diğer modlar ile etkileşimini ifade eden
genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayılarına oranla daha büyük değerler aldığı
görülmektedir. Ayrıca matrislerin köşegen simetrik elemanlarının karşılıklı olarak
aynı değerde olmaları sebebiyle, karşılıklı modların birbirleri üzerindeki hidrodinamik
etkilerinin aynı olacağı söylenebilir. İlgili moda ait çevresel dalga sayısı büyüdükçe,
bir başka deyişle yapının modal konfigürasyonu daha karmaşık bir hâl aldıkça, ilgili
moda ait genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayısının küçüldüğü gözlemlenmektedir.
Ayrıca tabloda köşegen olmayan elemanlar incelendiğinde, etkileşim halinde olan iki

76
modun çevresel dalga sayıları arasındaki fark arttıkça, karşılıklı etkileşimi ifade eden
genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayısı değerlerinin azaldığı söylenebilir.

Çizelge 4.3: Sırasıyla silindirin 1/5, 1/2 ve 4/5 oranında akışkana daldırıldığı
durumdaki genelleştirilmiş eksu kütlesi katsayıları (kgm 2 ) .

h/2r n-m 1-4 1-4 1-5 1-5 1-6 1-6 1-3 1-3 1-7 1-7 1-8 1-8
1-4 2,45 -0,04 -0,96 0,54 -0,35 0,51 0,67 1,35 0,13 0,10 -0,08 0,07
1-4 -0,04 2,41 0,45 1,09 -0,69 -0,21 -1,29 0,26 0,21 -0,07 0,05 0,11
1-5 -0,96 0,45 2,07 -0,02 0,00 -0,89 -0,63 -0,61 -0,06 -0,57 -0,22 0,01
1-5 0,54 1,09 -0,02 2,30 -1,02 0,02 -0,54 0,54 0,54 -0,06 -0,02 -0,09
1-6 -0,35 -0,69 0,00 -1,02 2,00 0,00 0,22 -0,24 -0,75 0,11 0,05 0,41
1-6 0,51 -0,21 -0,89 0,02 0,00 2,02 0,11 0,13 0,10 0,87 0,52 -0,04
1/5
1-3 0,67 -1,29 -0,63 -0,54 0,22 0,11 2,80 0,24 0,00 -0,19 -0,24 -0,11
1-3 1,35 0,26 -0,61 0,54 -0,24 0,13 0,24 2,71 -0,02 -0,16 -0,20 0,14
1-7 0,13 0,21 -0,06 0,54 -0,75 0,10 0,00 -0,02 1,82 0,00 0,01 -0,70
1-7 0,10 -0,07 -0,57 -0,06 0,11 0,87 -0,19 -0,16 0,00 1,92 0,72 0,01
1-8 -0,08 0,05 -0,22 -0,02 0,05 0,52 -0,24 -0,20 0,01 0,72 1,73 0,00
1-8 0,07 0,11 0,01 -0,09 0,41 -0,04 -0,11 0,14 -0,70 0,01 0,00 1,79

h/2r n-m 1-4 1-4 1-5 1-5 1-6 1-6 1-3 1-3 1-7 1-7 1-8 1-8
1-4 3,44 -0,10 -0,49 -1,32 -0,01 -0,07 1,55 0,84 0,12 0,36 0,00 0,05
1-4 -0,10 3,25 -1,32 0,49 -0,03 -0,16 -0,84 1,55 0,35 -0,12 -0,01 0,11
1-5 -0,49 -1,32 3,00 0,01 0,15 1,14 0,02 0,00 0,00 0,00 0,01 -0,32
1-5 -1,32 0,49 0,01 2,82 1,13 -0,15 -0,29 -0,02 0,00 0,12 0,31 0,01
1-6 -0,01 -0,03 0,15 1,13 2,64 0,00 0,44 0,12 0,10 0,95 0,00 0,02
1-6 -0,07 -0,16 1,14 -0,15 0,00 2,53 -0,12 0,44 0,95 -0,10 0,00 0,08
1/2
1-3 1,55 -0,84 0,02 -0,29 0,44 -0,12 3,66 0,00 -0,02 0,18 0,21 0,04
1-3 0,84 1,55 0,00 -0,02 0,12 0,44 0,00 4,16 0,00 0,00 0,04 -0,22
1-7 0,12 0,35 0,00 0,00 0,10 0,95 -0,02 0,00 2,34 0,00 0,00 0,81
1-7 0,36 -0,12 0,00 0,12 0,95 -0,10 0,18 0,00 0,00 2,29 -0,80 0,00
1-8 0,00 -0,01 0,01 0,31 0,00 0,00 0,21 0,04 0,00 -0,80 2,17 0,00
1-8 0,05 0,11 -0,32 0,01 0,02 0,08 0,04 -0,22 0,81 0,00 0,00 2,11

h/2r n-m 1-4 1-4 1-5 1-5 1-6 1-6 1-3 1-3 1-7 1-7 1-8 1-8
1-4 4,28 -0,04 -0,23 -1,10 -0,34 0,45 -1,52 -0,10 0,05 -0,04 0,22 -0,06
1-4 -0,04 4,42 1,15 -0,21 0,57 0,34 -0,08 -1,25 0,02 0,14 0,07 0,19
1-5 -0,23 1,15 3,65 -0,02 -0,86 -0,34 -0,12 0,64 -0,07 -0,47 0,01 0,05
1-5 -1,10 -0,21 -0,02 3,80 -0,33 0,79 -0,73 -0,16 0,49 -0,07 -0,12 0,01
1-6 -0,34 0,57 -0,86 -0,33 3,28 0,00 -0,05 0,13 0,19 -0,67 -0,12 0,36
1-6 0,45 0,34 -0,34 0,79 0,00 3,27 0,02 0,05 -0,75 -0,16 0,45 0,09
4/5
1-3 -1,52 -0,08 -0,12 -0,73 -0,05 0,02 5,16 -0,08 -0,32 0,06 0,33 -0,07
1-3 -0,10 -1,25 0,64 -0,16 0,13 0,05 -0,08 5,38 -0,11 -0,14 0,11 0,21
1-7 0,05 0,02 -0,07 0,49 0,19 -0,75 -0,32 -0,11 2,87 0,00 0,64 0,01
1-7 -0,04 0,14 -0,47 -0,07 -0,67 -0,16 0,06 -0,14 0,00 2,94 -0,01 0,61
1-8 0,22 0,07 0,01 -0,12 -0,12 0,45 0,33 0,11 0,64 -0,01 2,64 0,00
1-8 -0,06 0,19 0,05 0,01 0,36 0,09 -0,07 0,21 0,01 0,61 0,00 2,60

77
Yapının akışkana daldırılma oranı arttıkça, akışkanla temas halindeki yüzeyi ile
birlikte akışkana aktardığı enerji de arttığı için, genelleştirilmiş eksu kütlesi matrisinin
karşılıklı köşegen elemanlarının düzenli olarak arttığı gözlemlenmektedir. Fakat aynı
durum genelleştirilmiş eksu kütlesi matrisinin köşegen olmayan elemanları geçerli
değildir. Yapının akışkana daldırdığı üç farklı durumda da, genelleştirilmiş eksu
kütlesi matrisinin köşegen olmayan bazı elemanlarının değeri nispeten büyük iken, bir
kısmının değerinin ise oldukça küçük olduğu, köşegen olmayan genelleştirilmiş eksu
kütlesi katsayılarındaki değişimin yapının akışkana daldırılma oranı ile orantılı olacak
şekilde değişmediği söylenebilir. Bu durum modlar arasındaki karşılıklı hidrodinamik
etkileşim ile açıklanabilir. Genelleştirilmiş eksu kütlesi matrisinde köşegen olmayan
elemanlardan mutlak değeri büyük olanlar, ilgili katsayıyı temsil eden modlar
arasındaki etkileşimin kuvvetli olduğunu ifade ederken; değeri sıfıra yakın olanlar,
ilgili modlar arasındaki etkileşimin zayıf olduğunu ifade etmektedir.

Şekil 4.3, 4.4 ve 4.5’de silindirik kabuğun sırasıyla akışkana 1/5, 1/2 ve 4/5 oranında
daldırıldığı durumdaki ilk 6 ıslak mod şekli, Amabili (1996) ile Ergin ve Temarel
(2002) tarafından deneysel ve sayısal olarak elde edilen ıslak mod şekilleri ile
karşılaştırılmalı olarak sunulmuştur. Serbest yüzeyin varlığı sebebiyle modlar
arasındaki karşılıklı etkileşim neticesinde, yapının akışkana daldırıldığı her üç
durumda da elde edilen ıslak mod şekillerinin, silindirik kabuğun vakum durumundaki
mod şekillerine göre oldukça farklı olduğu gözlemlenmektedir. Her üç durumda da
elde edilen ıslak frekans değerlerinin, Amabili (1996) ile Ergin ve Temarel (2002)
tarafından elde edilen sonuçlar ile yakınsadığı görülmektedir.

Silindirik kabuğun akışkana daldırıldığı her üç durumda elde edilen mod şekillerinin,
deneysel ve sayısal yöntemler aracılığı ile elde edilen mod şekilleri ile yüksek oranda
benzeştiği gözlemlenmektedir. Yalnızca silindirik kabuğun akışkana 1/5 ve 4/5
oranında daldırıldığı durumda en düşük frekans değeri için elde edilen mod şekilleri
ile, deneysel ve sayısal yöntemlerle elde edilen mod şekilleri arasında bir miktar
farklılık olduğu görülmektedir. Yapının ıslak analizi kapsamında modal analizde ele
alınan mod sayısının artırılmasıyla bu farklılığın giderilebileceği düşünülmektedir.

78
Bu çalışma Ergin ve Temarel Amabili
(2002) (1996)

5
5

Şekil 4.3: 1/2 oranında akışkana daldırılmış silindirin ilk altı ıslak karakteristik
frekansı (Hz.) ile karşılık gelen mod şekilleri

79
Bu çalışma Ergin ve Temarel Amabili
(2002) (1996)

Şekil 4.4: 1/5 oranında akışkana daldırılmış silindirin ilk altı ıslak karakteristik
frekansı (Hz.) ile karşılık gelen mod şekilleri
80
Bu çalışma Ergin ve Temarel Amabili
(2002) (1996)

Şekil 4.5: 4/5 oranında akışkana daldırılmış silindirin ilk altı ıslak karakteristik
frekansı (Hz.) ile karşılık gelen mod şekilleri
81
Bu bölümde akışkana kısmen daldırılmış dairesel kesitli yatay silindirik kabukların
ıslak dinamik karakteristikleri, vakum durumunda ANSYS yazılımı kullanılarak elde
edilen yapının normal modal yer değiştirmelerinin, potansiyel akış probleminin sınır
koşullarını teşkil ettiği durumda, sabit şiddetli sınır elemanlarının kullanıldığı sınır
eleman metoduyla araştırılmıştır. Basitleştirilmiş serbest akışkan yüzeyi sınır koşulu,
probleme imaj metodu aracılığıyla dahil edilmiştir. Silindirik kabuğun 1/5, 1/2 ve 4/5
oranında akışkana daldırıldığı durumda elde edilen karakteristik ıslak frekanslar ile her
bir karakteristik frekansa ait mod şekillerinin, literatürde yer alan deneysel ve sayısal
sonuçlarla uyum içinde olduğu gözlemlenmiştir. Elde edilen sonuçlar
değerlendirildiğinde, yüksek frekansta titreşen akışkana kısmen daldırılmış ve/veya
akışkanla doldurulmuş yapıların ıslak dinamik karakteristiklerinin belirlenmesi
amacıyla sınır eleman metodu aracılığıyla istenen yakınsaklığı sağlayacak şekilde
isabetli sonuçlar elde edilebileceği söylenebilir.

82
5. SONUÇLAR ve DEĞERLENDİRMELER

Günümüzde mühendislik yapılarının tasarımı maliyet, zaman, dayanıklılık,


güvenilirlilik gibi birçok faktörün yanı sıra disiplinler arası veri alışverişinin doğru bir
şekilde yönetilmesini gerektiren süreçlerden oluşmaktadır. Özellikle 20. yüzyılın
ortalarında mühendislikte sıkça kullanılmaya başlanan bilgisayarlar yardımıyla rüzgar
ve dalga yükleri, yapı – zemin etkileşimi, akışkan – yapı etkileşimi gibi karşılıklı
etkileşimin önemli olduğu problemlerin sayısal çözüm yöntemleriyle ele alınabilmesi
mümkün olmuştur. Akışkan ortamındaki elastik yapıların davranışlarını inceleyen
bilim dalına hidroelastisite adı verilmektedir. Hidroelastisite teorisi gemilere ve deniz
yapılarına uygulandığında, yapıyı çevreleyen akışkanın hızı ve basınç dağılımı
neticesinde yapıda meydana gelen gerilmeler ile dönme ve şekil değiştirmeleri
hesaplamak mümkün olmaktadır.

Bu tez çalışmasında ileri hızı olmayan akışkanla temas halindeki kabukların, serbest
yüzey etkilerinin ihmal edildiği sonsuz akışkan ortamında ve akışkanla kısmen temas
halinde, serbest yüzey etkilerinin probleme dahil olduğu durumdaki dinamik
karakteristikleri (doğal frekanslar ve karşılık gelen mod şekilleri) lineer hidroelastisite
teorisi aracılığıyla araştırılmıştır. Akışkanla temas halindeki yapıların hidroelastik
analizi, yapının modal yer değiştirmelerinin akışkandaki ivmelenme ile aynı fazda
olduğu kabulüyle, vakum koşullarındaki analiz ile ıslak analiz olmak üzere ikiye
ayrılabilir.

Vakum analizinde, literatürde ıslak doğal frekansları analitik ve deneysel yöntemlerle


araştırılmış dairesel ve silindirik kabukların doğal frekansları ile karşılık gelen mod
şekilleri, ANSYS programı aracılığıyla gerçekleştirilen sonlu elemanlar analiziyle elde
edilmiştir. Bu amaçla küresel kabuk, kuadratik üçgen SHELL281 kabuk elemanları
kullanılarak; dairesel kesitli silindirik kabuk ise kuadratik dörtgen SHELL281
elemanları kullanılarak ayrıklaştırılmıştır. Küresel ve dairesel kesitli silindirik kabuk
için sonlu elemanlar metodu aracılığıyla elde edilen vakum koşullarındaki doğal
frekanslar, analitik çözüm yöntemleri ile elde edilen sonuçlarla karşılaştırılmıştır.

83
Islak analizde, sönüm etkilerinin ihmal edildiği durumda yapı-akışkan etkileşiminin
yalnızca eksu kütlesi katsayıları aracılığıyla gerçekleştiği kabul edilmiş; bu amaçla
yapı üzerindeki akışkan etkilerini temsil eden eksu kütlesi katsayıları, sınır şartlarını
vakum durumundaki modal yer değiştirmelerin oluşturduğu potansiyel akış
probleminin çözülmesiyle elde edilmiştir. Eksu kütlesi katsayılarının probleme dahil
edilmesiyle nihai halini hareket denklemi çözülerek, yapının ıslak durumdaki
karakteristik frekansları ile karşılık gelen mod şekilleri elde edilmiştir.

İlk olarak elastik yapının sonsuz derin akışkana tam daldırıldığı durumdaki dinamik
karakteristikleri araştırılmıştır. Tam daldırılmış küresel ve silindirik kabuk için elde
edilen ıslak frekans değerleri, literatürdeki analitik ve deneysel yöntemler aracılığıyla
elde edilen sonuçlar ile kıyaslanmış ve aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır:

i) Akışkanla temas halindeki yapının mod şekillerinde titreştiği durumda sistemin


toplam kinetik enerjisindeki artış sebebiyle, elde edilen ıslak frekans değerlerinin
vakum koşullarındakine nazaran azaldığı gözlemlenmiştir.

ii) Yapının modal konfigürasyonunu temsil eden dalga sayısı arttıkça, bir başka deyişle
yapının modal konfigürasyonu karmaşık bir hal aldıkça, ilgili moda ait genelleştirilmiş
eksu kütlesi katsayısının azaldığı gözlemlenmiştir.

iii) Yapının sonsuz derin akışkana tam daldırıldığı durumda serbest yüzey etkilerinin
olmaması sebebiyle, genelleştirilmiş eksu kütlesi matrisinin köşegen olmayan
elemanları sıfıra oldukça yakın değerler aldığı gözlemlenmiştir. Bu noktadan hareketle
serbest yüzey etkilerinin olmadığı sonsuz akışkan ortamındaki yapıya ait modlar
arasında hidrodinamik etkileşimin olmadığı söylenebilir.

İkinci durumda ise, akışkana kısmen daldırılmış dairesel kesitli yatay silindirik
kabuğun ıslak dinamik karakteristikleri, sabit şiddetli kaynak elemanlarının
kullanıldığı sınır eleman metodu aracılığıyla araştırılmıştır. Yapının görece yüksek
frekansta titreştiği kabulü ile serbest yüzey dalgalarının ihmal edildiği durumda
basitleşen serbest yüzey sınır koşulu, probleme imaj metodu aracılığıyla dahil
edilmiştir. Silindirik kabuğun sırasıyla akışkana 1/5, 1/2 ve 4/5 oranında daldırıldığı
durumda elde edilen ıslak frekans değerleri ile karşılık gelen mod şekilleri,
literatürdeki deneysel ve sayısal yöntemler kullanılarak elde edilen sonuçlarla
karşılaştırılmış ve aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır:

84
i) Akışkan ile yapı arasındaki enerji aktarımı sebebiyle ıslak frekans değerlerinin
vakum durumundakine oranla azaldığı gözlemlenmiştir.

ii) Genelleştirilmiş eksu kütlesi matrisinde tüm modlar için en büyük değeri köşegen
elemanların aldığı; yapının sonsuz akışkan ortamında olduğu durumdan farklı olarak
köşegen olmayan bazı elemanların diğerlerine nazaran oldukça büyük değerler aldığı
gözlemlenmiştir. Serbest yüzey varlığı sebebiyle yüksek değerler alan köşegen
olmayan elemanlar, ilgili katsayının temsil ettiği modlar arasındaki etkileşimin
kuvvetli olduğunu ifade etmektedir.

iii) Genelleştirilmiş eksu kütlesi matrisinde köşegen olmayan elemanların tümünün,


diyagonal simetrik olması sebebiyle herhangi iki modun birbiri üzerindeki
hidrodinamik etkisinin aynı şiddette olduğu söylenebilir.

iv) Ele alınan herhangi iki modu temsil eden çevresel dalga sayısı arasındaki fark
arttıkça, ilgili modlar arasındaki hidrodinamik etkileşimin zayıfladığı gözlemlenmiştir.

v) Yapının vakum koşullarında ve ıslak durumdaki mod şekillerinin birbirinden


oldukça farklı olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca vakum koşullarında herhangi bir doğal
frekans değeri için elde edilen aynı modal konfigürasyondaki mod çiftleri yerine, ıslak
durumda her bir doğal frekansın, kendine özgü konfigürasyonu olan tek bir mod şekli
ile temsil edildiği gözlemlenmiştir.

Ayrıca bu tez çalışmasında, yapı-akışkan etkileşiminin hidroelastik açıdan


incelenmesine ek olarak sonsuz akışkan ortamındaki küresel kabukların elastoakustik
analizi de gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla tüm yüzeyinin aynı fazda ve genliği birim
deplasman olacak şekilde titreştiği varsayılan kürenin yüzeyinde ve ortamda farklı
dalga sayıları için elde edilen akustik basınç değerleri, analitik yöntemlerle elde edilen
sonuçlar ile karşılaştırılmıştır. Özellikle düşük dalga sayılarında ( k  4) , yöntemin
isabetli sonuçlar verdiği gözlemlenmiş; artan dalga sayısı ile kürenin karakteristik
dalga sayısı civarında elde edilen sonuçların analitik sonuçlar ile arasındaki farklılığın
büyük olduğu gözlemlenmiştir.

85
86
KAYNAKLAR

Amabili, M. (1996). Effect of finite fluid depth on the hydroelastic vibrations of


circular and annular plates. Journal of Sound and Vibration, 193(4),
909-925.
Amabili, M. (1999). Vibrations of circular tubes and shells filled and partially
immersed in dense fluids. Journal of Sound and Vibration, 221(4), 567-
585.
Amabili, M. (2001). Vibrations of circular plates resting on a sloshing liquid: Solution
of the fully coupled problem. Journal of Sound and Vibration, 245(2),
567-585.
Amabili, M., & Kwak, M. K. (1999). Vibration of circular plates on a free fluid
surface: Effect of surface waves. Journal of Sound and Vibration,
226(3), 407-424.
Amabili, M., Pasqualini, A., Dalpiaz, G. (1995). Natural frequencies and modes of
free-edge circular plates vibrating in vacuum or in contact with liquid.
Journal of Sound and Vibration, 188(5), 685-699.
Arnold, R. N. & Warburton, G. B. (1949). Flexural vibrations of thin cylindrical
shells having freely supported ends. Proceedings of the Royal Society
of London, Series A, 197, (pp.238-256).
Arnold, R. N. & Warburton, G. B. (1953). The flexural vibrations of thin cylinders.
Proceedings of the Institution of Mechanical Engineers, 167(1), (pp.62-
80).
Askari, E., & Jeong, K. H. (2010). Hydroelastic vibration of a cantilever cylindrical
shell partially submerged in a liquid. Ocean Engineering, 37(11-12),
1027-1035.
Askari, E., Jeong, K. H., Amabili, M. (2013). Hydroelastic vibration of circular
plates immersed in a liquid-filled container with free surface. Journal
of Sound and Vibration, 332(12), 3064-3085.
Berry, A., Guyader, J. L., Nicolas, J. (1990). A General Formulation for the Sound
Radiation from Rectangular, Baffled Plates with Arbitrary Boundary-
Conditions. Journal of the Acoustical Society of America, 88(6), 2792-
2802.
Betti, E. (1872). Teoria dell'elasticità. I1 Nuovo Cimento (Ser.2), 6-10.
Bishop, R. E. D., Price, W.G., Wu, Y. (1986). A General Linear Hydroelasticity
Theory of Floating Structures Moving in a Seaway. Philosophical
Transactions of the Royal Society of London – A Mathematical and
Physical Sciences, 316, (pp.375-430).

87
Bishop, R. E. D. & Price, W. G. (1979). Hydroelasticity of Ships (First ed.).
Cambridge: Cambridge University Press.
Bochkarev, S. A., Lekomtsev, S. V., Matveenko, V. P. (2015). Natural vibrations of
loaded noncircular cylindrical shells containing a quiescent fluid. Thin-
Walled Structures, 90, 12-22.
Brebbia, C. A. & Dominguez, J. (1992). Boundary Elements - An Introductory
Course (Second ed.). Southampton: WIT Press / Computational
Mechanics Publication.
Brundrit, G. B. (1965). A solution to the problem of scalar scattering from a smooth,
bounded obstacle using integral equations. Quarterly Journal of
Mechanics and Applied Mathematics, 18, 473-489.
Burton, A. J. & Miller, G.F. (1971). The application of integral equation methods to
the numerical solution of some exterior boundary value problems.
Proceedings of the Royal Society of London, Series A, 323, (pp.201-
210).
Chen, L. H. & Schweikert, D. G. (1963). Sound radiation from an arbitrary body.
Journal of the Acoustical Society America, 35, 1626-1632.
Chen, P. T. & Ginsberg, J. H. (1993). Variational Formulation of Acoustic Radiation
from Submerged Spheroidal Shells. Journal of the Acoustical Society
of America, 94(1), 221-233.
Chen, P. T. & Ginsberg, J. H. (1995). Complex power, reciprocity, and radiation
modes for submerged bodies. Journal of the Acoustical Society of
America, 98(6), 3343-3351.
Chen, P. T., Ju, S. H., Cha, K. C. (2000). A symmetric formulation of coupled
BEM/FEM in solving responses of submerged elastic structures for
large degrees of freedom. Journal of Sound and Vibration, 233(3), 407-
422.
Chertock, G. (1964). Sound radiation from vibrating surfaces. Journal of the
Acoustical Society America, 36, 1305-1313.
Cheung, K. F., Seidl, L.H., Wang, S. (1998). Analysis of SWATH ship structures.
Marine Technology and Sname News, 35(2), 85-97.
Copley, G. L. (1968). Fundamental results concerning integral representations in
acoustic radiation. Journal of the Acoustical Society America, 44, 22-
32.
Cruse, T. (1969). Numerical solutions in three-dimensional elastostatics.
International Journal of Solids and Structures, 5(12), 1259-1274.
Cruse, T. & Rizzo, F. J. (1968). A direct formulation and numerical solution of the
transient elastodynamic problem. Journal of Mathematical Analysis
and Applications, 22(1), 244-259.
Davies, H. G. (1971). Low Frequency Random Excitation of Water-Loaded
Rectangular Plates. Journal of Sound and Vibration, 15(1), 107-126.
Ergin, A. (1992). A hydroelastic study of submerged cylinders in finite and infinite
depths of water. (Ph.D.), University of Southampton.

88
Ergin, A. (1997). The response behaviour of a submerged cylindrical shell using the
doubly asymptotic approximation method (DAA). Computers &
Structures, 62(6), 1025-1034.
Ergin, A., Price, W. G., Randall, R., Temarel, P. (1992). Dynamic Characteristics
of a Submerged, Flexible Cylinder Vibrating in Finite Water Depths.
Journal of Ship Research, 36(2), 154-167.
Ergin, A. & Temarel, P. (2002). Free vibration of a partially liquid-filled and
submerged, horizontal cylindrical shell. Journal of Sound and
Vibration, 254(5), 951-965.
Ergin, A. & Ugurlu, B. (2003). Linear vibration analysis of cantilever plates partially
submerged in fluid. Journal of Fluids and Structures, 17(7), 927-939.
Everstine, G. C. (1991). Prediction of Low-Frequency Vibrational Frequencies of
Submerged Structures. Journal of Vibration and Acoustics-
Transactions of the Asme, 113(2), 187-191.
Everstine, G. C. & Henderson, F. M. (1990). Coupled Finite-Element Boundary
Element Approach for Fluid Structure Interaction. Journal of the
Acoustical Society of America, 87(5), 1938-1947.
Fredholm, I. (1903). Sur une classe d’équations fonctionnelles. Acta Mathematica,
27, 365-390.
Fu, Y. & Price, W. G. (1987). Interactions between a Partially or Totally Immersed
Vibrating Cantilever Plate and the Surrounding Fluid. Journal of Sound
and Vibration, 118(3), 495-513.
Gomperts, M. C. (1974). Radiation from rigidly baffled rectangular panels with
general boundary conditions. Acustica, 30, 320-327.
Gomperts, M. C. (1977). Sound radiation from baffled, thin, rectangular plates.
Acustica, 37, 93-102.
Green, G. (1828). An essay on the application of mathematical analysis to the theories
of electricity and magnetism. printed for the author by T. Wheelhouse,
Nottingham.
Haddara, M. R. & Cao, S. (1996). A study of the dynamic response of submerged
rectangular flat plates. Marine Structures, 9, 913-933.
Hashemi, S. H., Karimi, M., Rokni, H. (2012). Natural frequencies of rectangular
Mindlin plates coupled with stationary fluid. Applied Mathematical
Modelling, 36(2), 764-778.
Hashemi, S. H., Karimi, M., Taher, H. R. D. (2010). Vibration analysis of
rectangular Mindlin plates on elastic foundations and vertically in
contact with stationary fluid by the Ritz method. Ocean Engineering,
37(2-3), 174-185.
Heller, S. R. & Abramson, H.N. (1959). Hydroelasticity: a new naval science.
Journal of America Society of Naval Engineers, 71(2), 205-209.
Hess, J. L. (1964). Solution of the Helmholtz Equation for steady acoustic waves.
Douglas Aircraft Div.Rept.No.31655.

89
Ignaczak, J. & Nowacki, W. (1968). Singular integral equations in thermoelasticity.
International Journal of Engineering Science, 4(1), 53-68.
Jaswon, M. A. (1963). Integral equation methods in potential theory. I. Proceedings
of the Royal Society, Series A, 275, (pp.23-32)
Jeans, R. A. & Mathews, I. C. (1993). A Unique Coupled Boundary-Element Finite-
Element Method for the Elastoacoustic Analysis of Fluid-Filled Thin
Shells. Journal of the Acoustical Society of America, 94(6), 3473-3479.
Jeans, R. A. & Mathews, I. C. (1994). Elastoacoustic Analysis of Submerged Fluid-
Filled Thin Shells. International Journal for Numerical Methods in
Engineering, 37(17), 2911-2919.
Jeong, K. H. (1999). Dynamics of a concentrically or eccentrically submerged circular
cylindrical shell in a fluid-filled container. Journal of Sound and
Vibration, 224(4), 709-732.
Jeong, K. H., Lee, G. M., Kim, T. W. (2009). Free vibration analysis of a circular
plate partially in contact with a liquid. Journal of Sound and Vibration,
324(1-2), 194-208.
Jeong, K. H. & Lee, S. C. (1996). Fourier series expansion method for free vibration
analysis of either a partially liquid-filled or a partially liquid-
surrounded circular cylindrical shell. Computers & Structures, 58(5),
937-946.
Junger, M. C. & Feit, D. (1986). Sound, Structures and Their Interaction (Second
ed.). Boston: The Massachusetts Institute of Technology Press.
Kerboua, Y., Lakis, A. A., Thomas, M., Marcouiller, L. (2008). Vibration analysis
of rectangular plates coupled with fluid. Applied Mathematical
Modelling, 32(12), 2570-2586.
Kim, K. C. (1977). Calculation of added mass of a rectangular plate in elastic
vibration. Proceedings of the International Symposium on Practical
Design in Shipbuilding (PRADS), Tokyo, Japan (Paper B-19).
Kinsler, L. E., Frey, A. R., Coppens, A. B., Sanders, J. V. (2000). Fundamentals of
Acoustics (Fourth ed.). New York: John Wiley & Sons, Inc.
Kito, F. (1970). Principles of Hydro-Elasticity. Tokyo: Keio University.
Kupradze, V. D. (1952). Fundamental problems in the mathematical theory of
diffraction. translated by Benster, C.D. NBS Report No. 2008.
Kupradze, V. D. (1965). Potential methods in theory of elasticity. Israel Program for
Scientific Translations, translated by Gutfreund H., Jerusalem.
Kutlu, A., Ugurlu, B., Omurtag, M. H., Ergin, A. (2012). Dynamic response of
Mindlin plates resting on arbitrarily orthotropic Pasternak foundation
and partially in contact with fluid. Ocean Engineering, 42, 112-125.
Kwak, M. K. (1991b). Vibration of Circular Plates in Contact with Water. Journal of
Applied Mechanics-Transactions of the Asme, 58(2), 480-483.
Kwak, M. K. (1997). Hydroelastic vibration of circular plates. Journal of Sound and
Vibration, 201(3), 293-303.

90
Kwak, M. K. & Han, S. B. (2000). Effect of fluid depth on the hydroelastic vibration
of free-edge circular plate. Journal of Sound and Vibration, 230(1),
171-185.
Kwak, M. K., Heo, S., Lee, M. I. (2003). Dynamic modelling and control rectangular
plate with piezoceramic sensors and actuators. Proceedings of the
SPIE's 10th Annual International Symposium on Smart Structures and
Materials, San Diego, California USA, (pp.361-370).
Kwak, M. K. & Kim, K. C. (1991a). Axisymmetric vibration of circular plates in
contact with fluid. Journal of Sound and Vibration, 146, 381-389.
Kwak, M. K. & Yang, D. H. (2013). Free vibration analysis of cantilever plate
partially submerged into a fluid. Journal of Fluids and Structures, 40,
25-41.
Kwak, M. K. & Yang, D. H. (2015). Dynamic modelling and active vibration control
of a submerged rectangular plate equipped with piezoelectric sensors
and actuators. Journal of Fluids and Structures, 54, 848-867.
Kwak, M. K. & Yang, D. H. (2015). Dynamic modelling and active vibration control
of a submerged rectangular plate equipped with piezoelectric sensors
and actuators. Journal of Fluids and Structures, 54, 848-867.
Kythe, P. K. (1995). An Introduction to Boundary Element Method Methods. Florida:
CRC Press.
Lamb, H. (1920). On the vibrations of an elastic plate in contact with liquid.
Proceedings of the Royal Society of London, A98, (pp.205-216).
Li, H. L., Wu, C. J., Huang, X. Q. (2003). Parametric study on sound radiation from
an infinite fluid-filled/semi-submerged cylindrical shell. Applied
Acoustics, 64(5), 495-509.
Li, P. L., Shyu, R. J., Wang, W. H., Cheng, C. Y. (2011). Analysis and reversal of
dry and hydroelastic vibration modes of stiffened plates. Ocean
Engineering, 38(8-9), 1014-1026.
Li, T. Y., Miao, Y. Y., Ye, W. B., Zhu, X., Zhu, X. M. (2014). Far-field sound
radiation of a submerged cylindrical shell at finite depth from the free
surface. Journal of the Acoustical Society of America, 136(3), 1054-
1064.
Liang, C. C., Liao, C. C., Tai, Y. S., Lai, W. H. (2001). The free vibration analysis
of submerged cantilever plates. Ocean Engineering, 28(9), 1225-1245.
Liao, C. J., Jiang, W. K., Duan, H., Wang, Y. (2009). Vibrational and acoustic
radiation from a submerged periodic cylindrical shell with axial
stiffening. Proceedings of the Institution of Mechanical Engineers Part
C-Journal of Mechanical Engineering Science, 223(5), (pp.1083-
1089).
Lindholm, U. S., Kana, D. D., Chu, W. H., Abramson, H. N. (1965). Elastic
vibration characteristics of cantilever plates in water. Journal of Ship
Research, 9(11-22).
Lou, Y. K. & Su, T. C. (1978). Free Oscillations of Submerged Spherical-Shells.
Journal of the Acoustical Society of America, 63(5), 1402-1408.

91
Maguire, J. R. (1991). A study of cylindrical shell vibrations in fluid. Institution of
Mechanical Engineers, Flow Induced Vibrations, Int. Conf. IMechE, 6,
321-331.
Marcus, M. S. (1978). A finite-element method applied to the vibration of submerged
plates. Journal of Ship Research, 22(94-99).
Maxit, L. & Ginoux, J. M. (2010). Prediction of the vibro-acoustic behavior of a
submerged shell non periodically stiffened by internal frames. Journal
of the Acoustical Society America, 128(1), 137-151.
Maxit, L. & Ginoux, J. M. (2010). Prediction of the vibro-acoustic behavior of a
submerged shell non periodically stiffened by internal frames. Journal
of the Acoustical Society America, 128(1), 137-151.
McLachlan, N. W. (1932). The accession to inertia of flexible discs vibrating in fluid.
Proceedings of the Physical Society, London, 44, (pp.546-555).
Mendelson, A. (1975). Solution of the elastoplastic torsion problem by boundary
element method. NASA, TN D-7882.
Merz, S., Kinns, R., Kessissoglou, N. (2009). Structural and acoustic responses of a
submarine hull due to propeller forces. Journal of Sound and Vibration,
325(1-2), 266-286.
Merz, S., Oberst, S., Dylejko, P. G., Kessissoglou, N. J., Tso, Y. K., Marburg, S.
(2007). Development of coupled FE/BE models to investigate the
structural and acoustic responses of a submerged vessel. Journal of
Computational Acoustics, 15(1), 23-47.
Meyerhoff, W. K. (1970). Added masses of thin rectangular plates calculated from
potential theory. Journal of Ship Research, 14(100-111).
Milne-Thompson, L. M. (1962). Theoretical hydrodynamics (fourth ed.). London:
Macmillan and Co. Ltd.
Mori, T. & Tanaka, K. (1973). Average Stress in Matrix and Average Elastic Energy
of Materials with Misfitting Inclusions. Acta Metallurgica, 21(5), 571-
574.
Nelisse, H., Beslin, O., Nicolas, J. (1998). A generalized approach for the acoustic
radiation from a baffled or unbaffled plate with arbitrary boundary
conditions, immersed in a light or heavy fluid. Journal of Sound and
Vibration, 211(2), 207-225.
Newman, J. N. (1977). Marine hydrodynamics. Cambridge, Massachusetts: The MIT
Press.
Peake, W. H. & Thurston, E. G. (1954). The lowest resonant frequency of a water-
loaded circular plate. Journal of the Acoustical Society America, 26,
166-168.
Peters, H., Kessissoglou, N., Marburg, S. (2014). Modal decomposition of exterior
acoustic-structure interaction problems with model order reduction.
Journal of the Acoustical Society of America, 135(5), 2706-2717.
Powell, J. H. & Roberts, J. H. T. (1923). On the frequency of vibration of circular
diaphragms. Proceedings of the Physical Society (London), 35,
(pp.170-182).

92
Preumont, A. (2011). Vibration Control of Active Structures (3 ed.). Berlin: Springer.
Price, W. G. & Wu, Y. (1985). Hydroelasticity of marine structures. Proceedings of
the XVIth International Congress of Theoretical and Applied
Mechanics, Lyngby, Denmark, (pp.311-338).
Price, W. G. & Wu, Y. (1985). Hydroelasticity of marine structures. Proceedings of
the XVIth International Congress of Theoretical and Applied
Mechanics, Lyngby, Denmark, (pp.311-338).
Qu, Y. G., Hua, H. X., Meng, G. (2015). Vibro-acoustic analysis of coupled
spherical-cylindrical-spherical shells stiffened by ring and stringer
reinforcements. Journal of Sound and Vibration, 355, 345-359.
Qu, Y. G. & Meng, G. (2016). Prediction of acoustic radiation from functionally
graded shells of revolution in light and heavy fluids. Journal of Sound
and Vibration, 376, 112-130.
Qu, Y. G. & Meng, G. (2016). Prediction of acoustic radiation from functionally
graded shells of revolution in light and heavy fluids. Journal of Sound
and Vibration, 376, 112-130.
Rizzo, F. J. & Shippy, D. J. (1970). A Method for Stress Determination in Plane
Anisotropic Elastic Bodies. Journal of Composite Materials, 4(1), 36-
61.
Robinson, N. J. & Palmer, S. C. (1990). A modal analysis of a rectangular plate
floating on an incompressible liquid. Journal of Sound and Vibration,
142(3), 453-460.
Salaun, P. (1991). Effect of a Free-Surface on the Far-Field Pressure Radiated by a
Point-Excited Cylindrical-Shell. Journal of the Acoustical Society of
America, 90(4), 2173-2181.
Schenck, H. A. (1968). Improved integral formulation for acoustic radiation problems.
Journal of the Acoustical Society America, 44, 41-58.
Schot, S. H. (1992). Eighty years of Sommerfeld's radiation condition. Historia
Mathematica, 19(4), 385-401.
Shen, H. S. (2009). Functionally graded materials: Nonlinear analysis of plates and
shells: CRC Press, Florida.
Si, X. H., Lu, W. X., Chu, F. L. (2012). Modal analysis of circular plates with radial
side cracks and in contact with water on one side based on the Rayleigh-
Ritz method. Journal of Sound and Vibration, 331(1), 231-251.
Soedel, W. (1993). Vibrations of Shells and Plates (Second ed.). Boston: Marcel
Dekker.
Soules, G. W. & Mitzner, M. (1966). Pulses in linear acoustics. Nortronics Report,
Newbury Park, California, ARD 66-60 R.
Symm, G. T. (1963). Integral equation methods in potential theory. II. Proceedings
of the Royal Society of London, Series A, 275, (pp.33-46).
Tariverdilo, S., Shahmardani, M., Mirzapour, J., Shabani, R. (2013). Asymmetric
free vibration of circular plate in contact with incompressible fluid.
Applied Mathematical Modelling, 37(1-2), 228-239.

93
Tong, Z., Zhang, Y., Zhang, Z., Hua, H. (2007). Dynamic behavior and sound
transmission analysis of a fluid-structure coupled system using the
direct-BEM/FEM. Journal of Sound and Vibration, 299(3), 645-655.
Ugurlu, B. (2016). Boundary element method based vibration analysis of elastic
bottom plates of fluid storage tanks resting on Pasternak foundation.
Engineering Analysis with Boundary Elements, 62, 163-176.
Volcy, G. C., Morel, P., Bureau, M., Tanida, K. (1979). Some studies and researches
related to the hydroelasticity of steel work. 122nd EUROMECH
Colloquium on Numerical Analysis of the Dynamics of Ship Structures,
(pp.403-436).
Wallace, C. E. (1972). Radiation-Resistance of a Rectangular Panel. Journal of the
Acoustical Society of America, 51(3), 946-952.
Warburton, G. B. (1976). The Dynamical Behaviour of Structures (Second ed.).
Oxford: Pergamon Press Ltd.
Watson, G. N. (1980). A treatise on the theory of Bessel Functions (Second ed.).
Cambridge: Cambridge University Press.
Wu, C. J., Chen, H. L., Huang, X. Q. (1999). Vibroacoustic analysis of a fluid-loaded
cylindrical shell excited by a rotating load. Journal of Sound and
Vibration, 225(1), 79-94.
Yamaki, N., Tani, J., Yamaji, T. (1984). Free-Vibration of a Clamped Clamped
Circular Cylindrical-Shell Partially Filled with Liquid. Journal of
Sound and Vibration, 94(4), 531-550.
Zhang, X. M. (2002). Frequency analysis of submerged cylindrical shells with the
wave propagation approach. International Journal of Mechanical
Sciences, 44(7), 1259-1273.
Zhou, D. & Cheung, Y. K. (2000). Vibration of vertical rectangular plate in contact
with water on one side. Earthquake Engineering & Structural
Dynamics, 29(5), 693-710.
Zhou, Q. & Joseph, P. F. (2005). A numerical method for the calculation of dynamic
response and acoustic radiation from an underwater structure. Journal
of Sound and Vibration, 283(3-5), 853-873.

94
EKLER
EK A: Küresel kabuğun hareket denkleminde kullanılan operatörler
EK B: Silindirik kabuğun hareket denkleminde kullanılan operatörler

95
EK A

2  
2
2 1/ 2 d
Luu  (1   ) (1   ) (1   )  (1  ) 
2 1/ 2

d
2
 

2 1/ 2  d 2 d 2
Luw  (1   ) [  (1  )  (1  )]   
2

 d d 

 2 d 2 d 2 1/ 2 
Lwu   [  (1  )  (1  )] (1   )    (1   ) 
2 1/ 2 2

 d d 

Lww    24   2 (1  )2  2(1  )

d d
2  (1   2 )
d d

96
EK B

1 1
K0  (1  ) (1   )  (1  )  [(  n )  2(4  ) n  8 n  2n
2 4 2 2 4 2 4 2 2 4 6

2 2
4(1  )  4 n  n ]
2 4 2 2 4

1 1 1
K1  (1  )(  n )  (3   2 )  (1  )n
2 2 2 2 2 2

2 2 2
1 1 2
   (3  )(  n )  2(1  )  (2  ) n  (3  )n  2(1  )  n 
2 2 3 4 2 2 2 4 2

2 2 

1
K 2  (3  )(  n )  1   [(  n )  2(1  )  n ]
2 2 2 2 2 2 2

97
98
ÖZGEÇMİŞ

Ad-Soyad : İbrahim Tuğrul ARDIÇ


Doğum Tarihi ve Yeri : 12.07.1989 / ESKİŞEHİR
E-posta : ardici@itu.edu.tr

ÖĞRENİM DURUMU:
 Lisans : 2013, İTÜ, Gemi İnş. ve Deniz Bil. Fak., Gemi İnş. ve Gemi
Mak. Müh.

MESLEKİ DENEYİM VE ÖDÜLLER:


 SANMAR A.Ş. Ara. 2012 – Kas. 2013 Kalite Kontrol Mühendisi
 ATILIM Mühendislik İnş. San. İç ve Dış Tic. Ltd Şti. Kas. 2013 – Ocak 2015
Satış Mühendisi
 İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ Gemi İnş. ve Deniz Bil. Fak. Şub. 2015 –
Araştırma Görevlisi

YÜKSEK LİSANS TEZİNDEN TÜRETİLEN YAYINLAR, SUNUMLAR VE


PATENTLER:
Ergin, A. & Ardıç, İ. T. (2016). A Hydro- and Acousto-Elasticity Approach for
Investigating Response Behaviour of Submerged Structures, 30th.
Asian-Pacific Technical Exchange and Advisory Meetings on Marine
Structures, (pp.302-306). South Korea : Mokpo National University,
October 10-13.

99

You might also like