You are on page 1of 381

SOSYAL HİZMETİN KAVRAMSAL

ÇERÇEVESİ

SOSYAL HİZMET
BİLİMİNE GİRİŞ

ÜNİTE

1
Sosyal Hizmetin Kavramsal Çerçevesi

GİRİŞ
Bilimler, insan düşüncesinin bir ürünüdür. Bilimler, hakikatin bir arayış çabası
olarak ortaya çıkabileceği gibi, çağın gereksinim ve şartlarının meydana getirdiği
sorunları çözmek, insan refahı ve mutluluğunu temin etmek amacıyla kolektif bir
Sosyal hizmet, insan çabanın ürünü olarak da doğup gelişebilmektedir. Sosyal hizmet bilimi ise birey,
haklarını esas alarak, aile, grup ve toplumun sosyal işlevselliklerini yerine getirebilmeleri, mutlu ve
olumlu anlamda bir huzurlu bir yaşam sürdürebilmeleri bakımından biyolojik, psikolojik, manevi ve
sosyal değişmeyi sosyal ihtiyaçlarının karşılanması, karşılanamayan ihtiyaçları için mevcut engellerin
hedeflemekte, ortadan kaldırılması amacına yönelik koruyucu, önleyici, iyileştirici, geliştirici yönde
bireylerin sosyal müdahale etkinliğine sahip uygulamalı bir sosyal bilimdir. Sosyal hizmet, birey,
problemlerini çözmek, grup ve toplumun sosyal çevreyle bağlantılı sorunlarını çözmekte yardımcı olmayı
onları güçlendirmek ve hedefleyen bir meslek ve disiplindir.
özgürleştirmek
Sosyal hizmet, Batı dünyasında 19. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmış ve
amacıyla faaliyet
gelişmiştir. Ortaya çıktığı tarihten günümüze dek, sosyal hizmet mesleğinin
göstermektedir.
uygulayıcıları olan sosyal hizmet uzmanları, muhtaç bireylerin koşullarını
iyileştirmek, sosyal adaleti geliştirmek ve nihayetinde sosyal refahı sağlamayı
mesleki bir sorumluluk olarak kabul etmişlerdir. Tarihsel süreç incelendiğinde
sosyal hizmetin ilk başlangıcının gönüllü çalışmalara dayandığı, daha sonraları
sosyal sorunların artıp çeşitlilik kazanmasıyla birey, aile, grup ve toplumun
sorunlarının ancak profesyonel bir çabayla çözümlenebileceği düşüncesi ile
gönüllüler eğitilmiş ve ilk sosyal hizmet okulları açılmaya başlanmıştır.
Sosyal hizmet, bilim ve mesleğin adı sosyal hizmetler ise devletin
vatandaşının esenliğini sağlamak amacıyla organize ettiği düzenli ve sistematik
hizmetlerin genel bir adıdır. Sosyal hizmet, insan haklarını esas alarak, olumlu
anlamda bir sosyal değişmeyi hedeflemekte, bireylerin sosyal problemlerini
çözmek, onları güçlendirmek ve özgürleştirmek amacıyla faaliyet göstermektedir.
Birey ve sosyal çevresi arasındaki olumsuz ilişkileri, olumlu hale getirebilmek
amacıyla müdahale yetkisine sahiptir. Sosyal hizmetler ise sosyal devletin temel
görevleri arasında yer alan sağlık, eğitim, sosyal güvenlik, sosyal yardımlar ve konut
hizmetlerinden meydana gelmektedir.
Sosyal hizmet mesleği ve disiplini, bireyler arasında ırk, renk, cinsiyet, dil, din,
sosyal sınıf veya herhangi bir ayrım gözetmeksizin yeryüzündeki tüm insanların
haysiyet, onur ve toplumsal eşitliğini savunmaktadır. Sosyal hizmetin ahlaki
değerlerinin en başında yer alan ve mesleğin temel felsefesini oluşturan bu anlayış,
sosyal hizmet uzmanlarının da mesleki çalışmalarının hareket noktasıdır. Sosyal
Hizmet de diğer meslekler gibi problem çözme işlevine sahiptir. Sosyal hizmetin
nihai hedefi, toplumun tüm bireylerini yakından etkileyen yoksulluk, yoksunluk,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


Sosyal Hizmetin Kavramsal Çerçevesi

işsizlik, bakıma muhtaçlık, madde bağımlılığı, alkolizm, aile içi şiddet, suçluluk vb.
sosyal sorunların ortadan kaldırılmasına yönelik politikalar üretmek ve
uygulamaktır.
Bu bölümde sosyal ve hizmet kavramlarının açılımının yanında sosyal hizmet
ile sosyal hizmetler kavramlarının genel çerçevesi oluşturulacaktır. Bu çerçevede
sosyal hizmetlerin temel ilkeleri ve sosyal hizmet mesleğinin özellikleri ve sosyal
sorunlar konuları ele alınacaktır.

SOSYAL HİZMET KAVRAMININ İKİ UNSURU: SOSYAL VE


HİZMET

Sosyal Kavramının Açılımı


Sosyal kavramı, Latince “socius” kavramından türemiştir. Socius terimi, 18.
Sosyal olmak, aynı yüzyılın başlarında kullanılmaya başlanmıştır. Yeni bir terim olarak, toplumsallaşma
zamanda sosyal ve sanayileşmenin bir ürünü olarak kendini göstermiştir. Sosyal, “toplumla ilgili”,
sorunların çözümünde “toplumla ilgili olan” demektir. Toplum, Arapçada “cemiyet”in karşılığıdır. Yani bir
görev almak anlamına adın karşılığıdır. Cemiyetin Arapça sıfat karşılığı ise “içtimai”dir. İçtimai, “toplumla
da gelmektedir. ilgili” demektir.
Almanca’da “sozial”, İngilizce’de “social” kelimeleriyle ifade edilen sosyal
kavramı, insanların ülkeleriyle ve toplumla ilgili olarak topluluk halinde bir arada,
birlikte yaşamalarını anlatmaktadır. Bu birlikte yaşamanın dört temel olmazsa
olmaz kuralı vardır. Bunlar:
1- Ortaklaşa, topluca yaşmak.
Başkalarını anlamak,
2- Kamu yararı gözeterek yaşamak.
yaşanan olayları
3- Birbirlerine karşı yararlı olup ve iyilik yaparak yaşamak.
anlamlandırmak,
4- İnsanca ve insanları severek yaşamaktır.
başkalarına anlayış
göstermek, başkalarıyla Sosyal olmak, aynı zamanda sosyal sorunların çözümünde görev almak
empati kurmak, ortak anlamına da gelmektedir. Sosyal olmak, bu çerçevede birçok farklı anlamda da
kullanılmaktadır. Sosyal kavramının zengin dünyasına bir yolculuk yapmak
paydada buluşmak,
sosyal olmanın ve gerekirse, şu tablo ortaya çıkmaktadır (Tomanbay, 2007; Seyyar ve Genç, 2010):
sosyalleşmenin özünü 1- Sosyal, boş zamanları topluma faydalı olan işler yaparak değerlendirmektir.
oluşturmaktadır. 2- Toplumu dolaylı ve dolaysız olarak ilgilendiren olay, olgu ve konuları
diğerlerinden ayırabilmektir.
3- Kalıcı olan ile geçici olanın önceden ayrımı yapabilmek ve ona göre
gündemini ayarlayabilmektir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


Sosyal Hizmetin Kavramsal Çerçevesi

4- Birbirinden farklı nesne, özne, durum ve olguların bir bütünlük içinde


yaşanmasına izin verebilmektir.
5- Toplumdaki, her farklı olguyu, olayı ve sorunu önem noktasında en uygun
sıraya koyabilmek, öncelikleri bilebilmek ve ona göre durumları
değerlendirebilip çözümlemektir.
6- Sosyal hayatın manasını anlamak, toplumsal görevlerini bilmek ve manen
huzurlu yaşayabilmektir.
7- Kendine toplumla ilgili uğraşılar bulabilmek ve bu uğraşılardan zevk
alabilmektir.
8- Sosyal farkındalık bilinci geliştirerek, toplumsal kavramları yerli yerince
kullanmak ve yerli yerine koyabilmektir.
9- Toplum içinde ve toplum yararına kendi kendini geliştirebilmektir.
10- Robotlaşan dünyada insan sevgisini yaşayarak yaygınlaştırmaktır.
11- Toplum ile ilgili meselelerde kendini sorumlu hissetmektir.
12- Toplumun değerlerine saygı göstermek, toplum kaidelerine uyum sağlamak,
toplumun bütün sosyal kesimleri ile barış içinde yaşamaktır.
13- Gönül birliği yaparak, yani belirli bir gâye uğruna bir araya gelerek bir grup
(cemaat, cemiyet) oluşturmaktır.
14- Kişilerin ve/veya grupların (cemiyet, cemaat), kendilerinin ve(ya) kendi
gruplarının dışında olanlara karşı ahlaki ve manevi sorumluluk taşımalarıdır.
Bu çerçevede sosyal ve sosyal olmak kavramları, öncelikle bireyin kendi
tutum ve davranışlarının farkında olması, ardından aynı çevre içinde tanıdığı ve
tanımadığı insanların gereksinim, beklenti ve sorunlarına karşı duyarlı olmasıdır.

Hizmet Kavramının Açılımı


Hizmet; alım satımı mümkün ancak maddi bir niteliği olmayan ve mal olarak
tasnif edilemeyen, belirli bir fiyatı olan ve fayda sağlayan, soyut iktisadi faaliyetler
veya işlemler bütünü olarak tanımlanabilir. Başka bir ifadeyle hizmet, insan
Hizmet sektörü;
ihtiyaçlarının giderilmesine ve hayatın kolaylaştırılmasına veya sevimli hâle
genelde elle tutulamaz
getirilmesine yönelik insanlar tarafından üretilen veya organize edilen; elle tutulup
(maddî olmayan)
gözle görülmeleri veya saklanmaları mümkün olmayıp, üretildikleri anda
ürünler sağlayan
tüketilmeleri söz konusu olan, eğlence (serbest zaman değerlendirme), sağlık,
organizasyonlar ve
eğitim, haberleşme, taşımacılık, turizm gibi beşerî faaliyetler olarak tanımlanabilir.
işletmelerden oluşan iş
Daha geniş bir açılımla hizmet sektörü, fiziki varlığı olmayan ya da neticesi maddi
kollarıdır.
olarak ortaya çıkmayan; üretildiği anda tüketilen; beslenme, barınma ve seyahat
gibi insan ihtiyaçlarının doğrudan veya dolaylı olarak giderilmesine yönelik beşerî
faaliyetlerin üretilip organize edildiği sektördür. Hizmet sektörü, madde ile kısmen
ilişkilidir. Hizmetlere ulaşmak veya sunmak için, birçok maddi karşılığı olan
organizasyona ihtiyaç vardır. Ekonomide ürünler, bir dizi hizmet sonucu elde edilir,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


Sosyal Hizmetin Kavramsal Çerçevesi

hizmetler ortadan kaldırıldığında ürüne ulaşmak mümkün değildir. Hizmetler daha


çok sosyal, kültürel ve duygusal faaliyetler için geçerlidir (Seyyar-Genç, 2010).
Hizmetin özelliklerini şu şekilde belirleyebiliriz (Parasuraman, Zeithaml ve
Berry, 1988:40);
1- Soyut işlemlerdir: Hizmetlere fiziksel olarak ulaşılamaz, çünkü elle
tutulamaz, gözle görülemez, ölçülemez, paketlenemez, sergilenemez ve
taşınamazlar. Hizmetin değeri alındıktan sonra tüketim aşamasında
anlaşılır ve faydası hizmeti alan kişinin deneyimine dayanır.
2- Hizmetler dayanıksız ve kısa vadelidir: Hizmet alındığı zaman dilimi içinde
geçerlidirler. Mesela otobüste ayrılan bir yer satılmadığında veya parası
alınmadığında ortaya çıkan ekonomik kayıp telafi edilemez.
3- Heterojen bir yapısı vardır: Hizmetlerin özü, kalitesi, kapasite ve kapsamı
açısından standardizasyon yoktur, insan davranışlarından üretilirler, niteliği
Sosyal hizmet(ler), bu onu üreten kişinin beceri ve kapasitesi ile yakından ilgilidir. Aynı kişi bile
çerçeveden olsa zamanla şartların değişmesiyle birlikte farklı hizmet anlayışı
bakıldığında sosyal segileyebilir.
alanda ihtiyaç duyulan 4- Üretim-tüketim ilişkisi eş zamanlıdır: Mal üretildikten sonra satılır, hizmet
hizmetlerin bütünüdür üretilip tüketildikten sonra değerlendirilir. Hizmetin üreticisi ve piyasaya
sunucusu aynı kişidir ve tek pazarda pazarlanır yani bölünemez.
5- Arz-talep ilişkisi değişkendir: Hizmetlere olan talep göreceli ve değişkendir,
talepler şartlara, mevsimlere, kişilere ve çeşitliliğe göre değişir. Bazen
hizmet talebi arzı karşılayamadığı gibi sunulan hizmetin taliplisi de
olmayabilir.
Hizmet kavramı, mal dışındaki tüm üretimleri ve faaliyetleri ifade etmesi
açısından sosyal hizmet(ler) kavramıyla yakından ilişkilidir. Hizmet kavramının
toplumda üstlendiği fonksiyonu ve ihtiva ettiği alanı bilmek, sosyal hizmet
kavramının daha kolay anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Sosyal hizmet(ler), bu
çerçeveden bakıldığında sosyal alanda ihtiyaç duyulan hizmetlerin bütünüdür
diyebiliriz. Psiko-sosyal yönden muhtaç insanlara yönelik danışmanlık, rehberlik,
destek ve telkin hizmetlerinin bütünü, bu yönüyle sosyal içerikli hizmetlerdir.
Sosyal hizmet,
insanların yardımsız
çözemedikleri, SOSYAL HİZMET ve SOSYAL HİZMETLER KAVRAMLARI
bireysel ve toplumsal
sorunlarının çözümü İnsanlara ve özellikle yardıma ve desteğe muhtaç insanlara insanca hizmet
için geliştirilen etmek, sosyal hizmetin ana çerçevesini oluşturmaktadır. Batı toplumlarında sosyal
profesyonel bir adalet ve fırsat eşitliğini tesis etmek amacıyla sosyal hizmet mesleği, aydınlanma
meslek ve disiplindir. felsefesi, rasyonalizm ve profesyonelleşmenin bir gereği olarak ortaya çıkmıştır.
Sahip olduğu sistematik teori kümesi, otoritesi, toplum yaptırımı, meslek etiği ve
meslek kültürü sosyal hizmetin bir bilim, ihtisas alanı ve profesyonel bir meslek
olduğunu açıkça ortaya koymaktadır (Kut, 1988).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


Sosyal Hizmetin Kavramsal Çerçevesi

Sosyal hizmet (social work), “sanayi toplumunda özel gereksinim gruplarının


bakım ve korunmalarının toplumun sorumluluğu ve görevi olduğu anlayışından
hareketle kamusal, yarı kamusal ve gönüllü etkinliklerle bu tür nüfus gruplarının
bakımlarını, korunmalarını iş edinen, insanların yardımsız çözemedikleri bireysel ve
toplumsal sorunlarının çözümü için geliştirilen profesyonel” (Tomanbay, 1999) bir
meslek ve disiplindir.
Uluslararası Sosyal Hizmet Okulları Birliği (International Association on
Schools of Social Work) ve Uluslararası Sosyal Hizmet Uzmanları Federasyonu
(International Federation of Social Worker) sosyal hizmeti “insan hakları ve sosyal
adalet ilkelerini temel alan; sosyal değişimi destekleyen, insanların iyilik
durumunun geliştirilmesi için insan ilişkilerinde sorun çözmeyi, güçlendirmeyi ve
özgürleştirmeyi amaçlayan ve bunun için insan davranışına ve sosyal sistemlere
ilişkin teorilerden yararlanarak, insanların çevreleri ile ilişkilerine müdahale eden
bir meslektir” biçiminde tanımlayarak mesleğin uluslar arası tanımı üzerinde
anlaşmaya varmıştır (Duyan, 2010).
Sosyal hizmet, toplumun bütün üyelerine değil, belirli özel gereksinim içinde
Sosyal hizmet, bulunan bireylerine ve gruplarına yoğunlaşmaktadır. Mesela korunmaya muhtaç
toplumun bütün çocuklar, acezeler (düşkünler), özürlüler (engelliler), etnik gruplar, azınlıklar, belirli
üyelerine değil, belirli meslek grupları (hayat kadınları, mevsimlik işçiler vb). Bu yönüyle sosyal hizmet,
özel gereksinim içinde adı geçen kişi ve grupların toplumda uyumlu, verimli ve huzurlu yaşayabilmeleri için
bulunan bireylerine ve sunulan hizmetlerdir (Tomanbay, 2007).
gruplarına
Diğer bir tanıma göre sosyal hizmet “insanın ve toplumun özgürleşmesine
yoğunlaşmaktadır.
yardımcı olmak, özgür birey, örgütlü toplum ve demokratik sosyal hukuk devletinin
gelişmesine çaba gösteren, bilimsel ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda
demokratik toplum düzeninin oluşması için insan haklarına dayalı anlayışlarla
hareket eden gelişme, barış ve katılım ilkeleri çerçevesinde bireyin ve toplumun
gelişip değişmesi için eşitsizliklerin, adaletsizliklerin ve çelişkilerin giderilmesine,
ekonomik gelişmelerle sosyal gelişmelerin uyum içerisinde oluşmasına, toplumun
ve insanların yaşam kalitesinin yükseltilmesine çaba gösteren, insanca gelişme
olanaklarını sürdürülebilir kalkınma anlayışı doğrultusunda iyileştiren, insan,
toplum ile gelişme ve değişme hareketlilikleri doğrultusunda yapısal, bütüncü,
disiplinlerarası ve sorun alanları çeşitliliğinde politika, plan ve program geliştirme
ile çözüm stratejilerinin uygulanması konusunda alanlarında bilgi üreten bir bilim
dalı, yukarıda belirtilen konularda mesleki felsefe, ahlak ve uygulama ilkeleri
çerçevesinde topluma ve insana yardımcı olmak için gerekli kuramsal ve uygulamalı
olarak eğitilmiş araştırmacı, sosyal bilimci niteliklerine sahip ilişki ve etkileşim
odağında yetişmiş elemanlar yoluyla hizmet üreten bir meslektir” (Cılga, 2004).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


Sosyal Hizmetin Kavramsal Çerçevesi

Bu mesleğin temsilcisi konumunda olana sosyal hizmet uzmanı ise


demokratik toplumda insanın ve toplumun gelişmesine, haklar perspektifi
doğrultusunda yaşam kalitelerinin yükseltilmesine, toplumsal etkileşim
mekanizmalarını harekete geçirerek bilimsel yaklaşım, yöntem ve tekniklerle
yardımcı olan, insanın ve toplumun kendi yaşamı ve kaynakları üzerinde demokrasi
ilkeleri doğrultusunda denetim sahibi olmasını ve karar vermesini destekleyen,
insanın ve toplumun üretkenliğini ve yaratıcılığını harekete geçirerek, hayat
şartlarının gelişmesini sağlayan (üniversite düzeyinde dört yıllık lisans eğitimi
Her insanın eşitliğine, görerek yetişen) mesleki ve bilimsel etik ilke ve sorumluluklara göre uygulamalar
değerine, haysiyetine gerçekleştiren nitelikli elemandır.
ve saygıya dayanan
Sosyal hizmetin amacı, insanların kapasitelerini, yeteneklerini
sosyal hizmet mesleği,
geliştirmelerini, yaşamlarını zenginleştirmelerini yani hayat kalitelerini
sosyal devletin sosyal
yükseltmelerini sağlamak ve asosyallik gibi değişik sosyal risklerin ortaya çıkmasını
politika kapsamındaki
önlemektir. Sosyal hizmet mesleği, sorun çözmeye ve olumlu değişime yani
en önemli araçlardan
gelişime odaklanmıştır. Buna bağlı olarak sosyal hizmet uzmanları, hizmet
birisidir.
verdikleri bireylerin, ailelerin ve toplulukların yaşamlarındaki değişimi sağlayan
elemanlar veya sosyal yöneticilerdir. Sosyal hizmet bir değer, kuram ve uygulama
sistemidir. Sosyal hizmetin değerleri, mesleğin ulusal ve uluslar arası ahlak
kurallarını temsil etmektedir. Sosyal hizmet, dinî, felsefi, hümanist (insancıl) ve
demokratik ideallerden ve değerlerden esinlenerek ortaya çıkmıştır.
Yüzyılı aşan başlangıcından bu yana sosyal hizmet uygulaması, insan
gereksinimlerini karşılamaya ve insan potansiyelini geliştirmeye odaklanmıştır.
Sosyal hizmet, insan hakları ve sosyal adalet ilkeleri çerçevesinde uygulamalarını
gerçekleştirir. Sosyal hizmet uzmanları, toplumsal açıdan dezavantajlı kişi, grup ve
topluluklarla dayanışma içinde sosyal uyumu ve içermeyi teşvik etmek, yoksulluğu
Sosyal hizmet, kendine azaltmak, savunmasız ve ezilen kişileri özgürleştirmek için çalışmaktadır(Duyan,
özgü sorun alanları ve 2010).
bu alanların analizi ve
Sosyal hizmet, kendine özgü sorun alanları ve bu alanların analizi ve
uygulamada
uygulamada bütünlüğün sağlanmasına yönelik sosyal hizmet araştırması
bütünlüğün
yöntemlerine sahiptir. Sosyal hizmet araştırması yöntemleri, sosyal hizmet
sağlanmasına yönelik
uzmanları ve diğer meslek elemanlarının sosyal sorunların çözümüne yönelik
sosyal hizmet
yürüttükleri uygulamaların değerlendirilmesi, uygulamadan çıkan bulguların
araştırması
kuramlaştırılması amacıyla yürütülen mesleki ve bilimsel bir etkinliktir.
yöntemlerine sahiptir.
Sosyal hizmet, insanlar ve çevreleri arasındaki etkileşimlerin karmaşıklığının
ve insanların hem bir şeyden etkilenme, hem de üzerlerindeki bio-psiko-sosyal
faktörleri de içeren pek çok etkiyi değiştirme kapasitesinin farkındadır. Sosyal
hizmet mesleği, karmaşık durumları analiz etmek ve bireysel, örgütsel, sosyal ve
kültürel değişimleri kolaylaştırmak amacıyla insan gelişimi ve davranışı ile sosyal

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


Sosyal Hizmetin Kavramsal Çerçevesi

sistem kuramlarından yararlanmaktadır. Sosyal hizmet, toplumda var olan


engelleri, eşitsizlikleri ve adaletsizlikleri ele almakta ve uygun çözüm stratejileri
üretmektedir. Krizlere ve acil durumlara olduğu kadar, günlük kişisel ya da sosyal
sorunlara da cevap verebilecek yöntemlere sahiptir.
Sosyal hizmet, insanlara ve çevrelerine yönelik bütüncül odağıyla tutarlı
olarak pek çok vasıf, teknik ve etkinlik kullanmaktadır. Sosyal hizmet müdahaleleri,
öncelikle insan odaklı psiko-sosyal süreçlerden, sosyal politika, planlama ve
kalkınmaya dâhil olmaya kadar değişiklik göstermektedir. Bunlar hem
danışmanlığı, klinik sosyal hizmeti, grup çalışmasını, sosyal pedagojik çalışmayı ve
aile tedavisi ile terapisini hem de toplumda insanların hizmet ve kaynak
edinmesine yardıma yönelik çabaları içermektedir. Müdahaleler ayrıca kurum
idaresini, toplum örgütlenmesini, sosyal politikayı ve ekonomik gelişmeyi
etkilemek amacıyla sosyal ve politik faaliyetlerde bulunmayı da öngörmektedir.
Sosyal hizmetin bütüncül odağı evrenseldir, ancak sosyal hizmet uygulamasının
öncelikleri kültürel, tarihsel ve sosyo-ekonomik şartlara bağlı olarak ülkeden
ülkeye, zamandan zamana çeşitlilik gösterebilmektedir (Duyan, 2010:7).
Özetleyecek olursak sosyal hizmet, demokratik toplumlarda insanın ve
Sosyal hizmetin temel toplumun gelişmesine, temel hak ve özgürlükleri, sosyal ve ekonomik hakları siyasi
sorunsalı, insanın ve katılım hakları doğrultusunda hayat kalitesinin yükseltilmesine, toplumsal etkileşim
toplumun değişmesi ve mekanizmalarını harekete geçirerek, bilimsel yaklaşım, yöntem ve tekniklerle
gelişmesidir. yardımcı olan bir meslektir. Buna göre şu ana kadar yapılan tanımlamaların ve
açıklamaların ortak noktalarına bakıldığında, sosyal hizmetin özelliklerini şu şekilde
ifade edebiliriz (Cılga 2004):
1. Sosyal hizmet, insan ve şahsiyet haklarının yanında sosyal adalete hizmet
etmektedir.
2. Sosyal değişime ve gelişime katkı sağlamaktadır.
3. Sistematik ve düzenli bir işleyiş mekanizmasına sahiptir.
4. Özel gereksinim gruplarına, yani dezavantajlı sosyal gruplara destek
hizmetleri sunmaktadır.
5. Küreselleşme, göç ve işsizlik gibi olumsuz sosyal gelişmelerin yansımalarını
önlemek ve zararlarını azaltmaktadır.
6. Demokratik ve katılımcı bir sivil toplumun oluşmasına yardımcı olmaktadır.
7. Temel hak ve özgürlükleri korumakta ve geliştirmekte olduğu gibi sosyal ve
ekonomik hakları da güvence altına almaktadır.
8. Sosyal içerikli problemleri çözme fonksiyonuna ve mekanizmalara sahiptir.
9. Toplumda sosyal barış içinde huzurlu ve mutlu olabilmesi için, bireyi maddi
ve manevi boyutuyla güçlendirmeyi ve özgürleştirmeyi amaçlamaktadır.
10. Bireylerin sosyal refah seviyesinin ve hayat kalitesinin yükseltilmesini
amaçlamaktadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


Sosyal Hizmetin Kavramsal Çerçevesi

11. Toplumsal etkileşim mekanizmalarının harekete geçirilmesini


öngörmektedir.
12. Bir sosyal bilim ve meslek dalı olarak ilmi ve mesleki yaklaşım, yöntem ve
tekniklerle amaçlarına ulaşmaktadır.

Sosyal Hizmetin Sorunsalı, Amacı ve Hedefleri


Sosyal hizmetin temel sorunsalı, insanın ve toplumun değişmesi ve
gelişmesidir. Sosyal hizmetin kavramsal yapısı bu sorunsala özgü bütünlüğü ve çok
yönlülüğü içermektedir. İnsanın ve toplumun ilerleme çizgisinde değişmesine ilişkin
temel soruları belirleme, açıklama ve çözme çabası, sosyal bilimler içinde kendine
özgü bir bilim dalını ve mesleği ortaya çıkarmaktadır. İnsan ve toplumun gerçeğini
ele alan bilimsel ve mesleki çalışmalar; felsefe alanından beslenen düşünceler,
sosyal bilimlere özgü metodoloji ve bilgilerle nitelik ve nicelik kazanmaktadır.
İnsanın ve toplumun gelişmesi düşüncesi, gelişmenin bilgisi, gelişme yaklaşımı,
gelişme yöntem ve teknikleri ile uygulamaları konularında bilgi üretmek sosyal
hizmetin bilimsel işlevini oluşturmaktadır (Cılga, 2004).
Sosyal hayat içindeki insanın kendi gerçekliğini bilmesine, değiştirmesine ve
geliştirmesine katkıda bulunmak, yardımcı olmak tüm bilimlerin ve mesleklerin
ortak amacıdır. Sosyal hizmet açısından bu amaçlar:
1. Sosyal hayat içindeki insanın etkililiğini sağlamak,
2. İnsanın kendi hayatı ve kaynakları üzerinde denetim sahibi olmasına ve
karar vermesine imkân sağlamak,
3. İnsanın kendi gücünü ve egemenliğini kullanmasına imkân sağlayarak,
üretkenliğini ve dirilişini harekete geçirmek,
4. Çoğulcu ve katılımcı demokratik toplum yapısı içinde insanca yaşama ve
gelişme şartlarını geliştirmek,
5. Çoğulcu etkileşim dinamiği içinde; insanın ve toplumun gelişme düzeyini,
ihtiyaçlarını karşılama imkânlarını ve sorun çözme yeteneklerini arttırarak
hayat kalitelerini yükseltmek, hür ve saadet içinde huzurlu bir hayat
sürmelerine yardımcı olmaktır.
Barışçıl bir ortamda, yani sosyal barış ve eşitlik içinde yaşaması için insanın
ve toplumun hayat kalitesini yükselterek, sosyal adalet ve eşitlik ilkelerini temel
alarak; ekonomik, siyasi, sosyo-kültürel ve manevi gelişmelerle sağlanan imkânların
bilimsel ve mesleki çabalarla insanın ve toplumun hayrına dönüştürülmesi, sosyal
hizmetin genel hedeflerindendir.

Bir Bilim Dalı Olarak Sosyal Hizmet


Bir sosyal bilim disiplini ve meslek olarak sosyal hizmetin doğuşu sosyal refah
kurumlarının gelişmesinden sonra gerçekleşmiştir. “Çağımızın düşünce sistemi,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


Sosyal Hizmetin Kavramsal Çerçevesi

insana yaklaşımın rastgele ve şansa bırakılan bir yaklaşım olamayacağı gerçeğini


kabul eden bir düşünce tarzıdır. Böyle bir yaklaşım belli bir disiplin ve bilimsel
temele dayalı olmadıkça, insanı anlamak, ihtiyaçlarını karşılamak, sorunlarını
çözmek, insanın temel ihtiyacı olan toplumla bütünleşmesini sağlamak mümkün
olamaz” (Kut, 1988).
Sosyal hizmetin profesyonelleşme sürecine ilişkin olarak konuyu ele
aldığımızda, sosyal yardımlaşma ve dayanışma temelinde inşa edildiği, dinî,
hayırseverlik, faydacı, insancıl yaklaşımlardan sonra en nihayetinde sosyal adalet
Sosyal hizmet, sosyal temelinde bilimsel ve mesleki bir yön kazandığı görülmektedir. Bir gerçeklik olarak
bilimler alanında yer sosyal yardımlaşma ve dayanışma, insanlık tarihi kadar eski olsa da, böyle bir
alan bir disiplindir. uygulamaya bilimsel içerikli mesleki bir yön kazandırmak kolay olmamıştır.
Doğduğu günden bu güne sosyal hizmet, tarihsel bir misyon olarak, ayrıma
maruz kalmış ve ezilmiş grupların savunuculuğunu yapmış ve bu grupların sosyal
refah düzeyinin geliştirmesi için sosyal politikaların değiştirilmesine katkı
sağlamıştır (O’Melia, Miley ve DuBois, 1998).
Sosyal hizmet bilimi ve mesleği, sosyal varlık olarak insanın analizi ile işe
başlamakta ve üç ana problem üzerinde odaklaşmaktadır. Bunlardan ilki, çevresi
içinde birey (person in environment) yaklaşımı doğrultusunda, bireyin sosyal çevre
içerisindeki uyumsuz davranışlarının nelerden kaynaklandığını tespit ederek,
bunların giderilmesidir. İkincisi, normal olmayan sosyal yapı ve çevrelerin varlığı ve
bunların düzeltilmesidir. Üçüncüsü ise birey, aile, grup, topluluk ve toplumların
esenlik ve mutluluklarını engelleyen risk durumlarının ortadan kaldırılmasıdır
(Ambrosino, Heffernan, Shuttlesworth ve Ambrosino).
Sosyal hizmetin uygulamaya dönük bilim dalı olma özelliği, mesleki yönden
amaç ve hedeflerinin tanımlanmasına, uygulamaya temel olacak kendine has
teorinin, yöntem ve tekniklerin üretilmesine ve geliştirilmesine yol göstermektedir.
İnsanı, toplumu odak alan, değişme ve gelişmesine teori uygulama bütünlüğü
içerisinde yönelen sosyal hizmet, sosyal bilimler alanında yer alan bir disiplindir.
Sosyal hizmet, insanın ve toplumun gelişmesinin bütüncül bilgisine ulaşmayı
Sosyal hizmet, Bir bilim amaçlamaktadır. Bu bilginin somut olgulara ve süreçlere göre uygulanması için,
dalı olarak sosyal bilimsel yöntem ve teknikler geliştirmektedir. Bu nitelikleri sosyal hizmete,
hizmet, insanın ve disiplinler arası ve uygulamaya dönük olmayı sağlamaktadır. Bu nitelikleri sosyal
toplumun değişme ve hizmete sosyal bilimler içinde farklı bir konum ve işlevsellik kazandırmaktadır.
gelişmesinin dinamiğini
Sosyal hizmet alanlarında üretilen bilginin insanın ve toplumun somut hayat
oluşturmaktadır.
gerçeklerine uygulanması, sosyal hizmetin kendisine has yaklaşım, ilke, yöntem ve
tekniklerine göre gerçekleşmektedir.
Kısacası sosyal hizmet, insanın ve toplumun gelişme ve değişmesinin
dinamiği ve yasaları konusunda gelişme düşüncesi ve bilgisi ile insanın toplumsal

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


Sosyal Hizmetin Kavramsal Çerçevesi

etkililiğini geliştirme yaklaşımı, yöntemi ve uygulaması konularında bilgi üreten bir


bilim dalıdır. Tanımın içerdiği boyutları kısacası özetlemek gerekirse (Cılga, 2004):
1. Bir bilim dalı olarak sosyal hizmet, insanın ve toplumun değişme ve
gelişmesinin dinamiğini oluşturmaktadır.
2. Sosyal gerçekler ve yasalar doğrultusunda sosyal hizmet bilimi, toplumsal
gelişim ile ilgili kendine has bir fikir dünyasına sahiptir.
3. Sosyal hizmet, insanın toplumsal etkililiğini geliştirme konularında kendine
has yaklaşım, yöntem ve müdahale ağırlıklı uygulamalar geliştirmiştir.

Sosyal Hizmet ve Sosyal Çalışma İlişkisi


Sosyal sorun alanlarında ve buna bağlı olarak sorunlu sosyal kişi ve gruplarla
çalışmak, sosyal hizmetin özünü teşkil ettiği için, sosyal hizmet batı kaynaklarında
daha çok “sosyal çalışma” (social work; Sozialarbeit) olarak ifade edilmektedir.
Sosyal yardım faaliyetlerinin tarihî yönü çok eskilere dayanmakta ve “sosyal
Bir meslek unvanı çalışma” kapsamında değerlendirilmektedir. İlk ortaya çıkşıyla daha çok maddi
olarak “sosyal sıkıntıları içinde olan yoksul insanlarla ilgilenirken, “sosyal çalışma”, daha sonraki
çalışmacı” kavramının dönemlerde iştigal alanını genişleterek, psiko-sosyal, ahlaki ve eğitimsel sorunları
ilk kez Almanya’da 1918 olan değişik sosyal gruplara da yönelmiştir(Mühlum, 1981).
yılında kullanıldığı iddia
edilmektedir. “Sosyal çalışma” kavramının ilk kez ne zaman kullanıldığına dair bilgiler
birbirileriyle çelişkilidir. Bir meslek unvanı olarak “sosyal çalışmacı” kavramının ilk
kez Almanya’da 1918 yılında kullanıldığı iddia edilmektedir. Bunun yanında bir
bilim ve meslek dalı olarak “sosyal çalışma” kavramının yine Almanya’da 1925
yılında telaffuz edildiği bilinmektedir. Gençlik hizmetleri sunmak için erkek ve
kadınlar tarafından oluşturulmuş bir derneğin kamu yararına yönelik olarak
hazırladığı program, “sosyal çalışma” olarak adlandırılmıştı. Büyük bir ihtimalle
Alman menşeli “sosyal çalışma” (Sozialarbeit) kavramı “social work” ismi altında
Amerika’da da kullanılmaya başlandıktan sonra yeni içerik ve yöntemleriyle yine
“Sozialarbeit” olarak Almanca’ya kazandırılmıştır.
Almanya’da 1960’lı “Sosyal çalışma(cı)” kavramının Almanca kökenli olduğu yöndeki tezler,
yıllardan sonra sosyal gittikçe kuvvet kazanmaktadır. Nitekim 19. asrın sonlarına doğru Alman feminist
hizmet eğitimini hareketi de bu kavramı sık sık kullanmıştır. Jeanette Schwerin (1852-1899)
alanlara genelde tarafından 1894 yılında kurulan ilk “Sosyal Yardım Çalışması (Soziale Hilfsarbeit)
“Sosyal Pedagog-Sosyal İçin Kız ve Kadın Grupları” ismi altındaki dernekler, çalışan personeli için “kadın
Çalışmacı” unvanı sosyal işçileri (çalışanları)” (soziale Arbeiterinnen) unvanını vermişti. Alice Salomon
verilmektedir (1872-1948) tarafından 1908 yılında Berlin’de kurulan din ve mezhepler üstü iki
yıllık “Sosyal Kadınlar Okulu”nda ilk kez “Kadın Sosyal Meslek İşçileri” (Soziale
Berufsarbeiterinnen) yetiştirilmiştir. Almanya’da 1960’lı yıllardan sonra sosyal

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


Sosyal Hizmetin Kavramsal Çerçevesi

hizmet eğitimini alanlara genelde “Sosyal Pedagog-Sosyal Çalışmacı” unvanı


verilmektedir (Schilling-Zeller, 2007).

Sosyal Hizmetler Kavramının Tanımlanması


Sosyal hizmetler (social services), “insanların sağlık ve iyilik hallerinin
geliştirilmesinde, insanların başkalarına bağımlı olma hallerinin önlenmesinde ve
kendilerine daha yeterli hale gelmelerinde, aile bağlarının güçlendirilmesinde,
bireylerin, ailelerin, grupların veya toplulukların sosyal işlevlerini başarıyla yerine
getirebilmelerine yardımcı olmak amacıyla sosyal hizmet uzmanları ve diğer
profesyonel elemanlar tarafından gerçekleştirilen etkinlikler bütünüdür” (Barker,
1999:453).

Sosyal hizmetler, bu 1983 tarih ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
bilim ve mesleğin Kanununa göre sosyal hizmetler, “kişi ve ailelerin kendi bünye ve çevre
uygulandığı şartlarından doğan veya kontrolleri dışında oluşan maddi, manevi ve sosyal
disiplinlerarası daha yoksunluklarının giderilmesine ve ihtiyaçlarının karşılanmasına, sosyal sorunlarının
geniş bir alana hitap önlenmesi ve çözümlenmesine yardımcı olunmasını ve hayat standartlarının
etmektedir. iyileştirilmesi ve yükseltilmesini amaçlayan sistemli ve programlı hizmetler
bütünüdür”.
Görüldüğü üzere sosyal hizmet, daha çok bir bilim ve meslek dalı olarak
anlaşılmaktadır. Hâlbuki sosyal hizmetler, bu bilim ve mesleğin uygulandığı
disiplinlerarası daha geniş bir alana hitap etmektedir. Diğer bir deyişle sosyal
hizmetler, sosyal devletin temel görevleri arasında yer alan sosyal refah; sağlık,
Sosyal hizmetler, eğitim, sosyal güvenlik, sosyal yardımlar, konut hizmetleri ile insan vakarına uygun
sadece tehlike altında ve mutlu bir hayat sürmeleri için devletin özellikle muhtaç vatandaşlarına sunduğu
olan sosyal sorunlu kamusal hizmetlerin bütünüdür.
çocuk ve gençlerle Sosyal hizmet, insana her türlü, ekonomik, kültürel ve psiko-sosyal yardım ve
ilgilenmemektedir. desteği, bilimsel bilgi ve uygulama becerisi içinde, belirli bir bilimsel disiplin ve
Sosyalleşme alanlarının mesleki etik çerçevesinde yapan, bunun için belirli müdahale araçları, stratejileri,
hemen hepsinde sosyal yöntemleri, teknikleri geliştirilmiş olan bir sosyal meslektir. Sosyal hizmetler ise,
hizmet müdahalelerine devlet bütçesinden finanse edilen fakat sosyal güvenlik yöntemlerinden farklı
artık ihtiyaç olarak, maddi katkıda bulunmaktan ziyade sosyal sorunlu kişilerin topluma uyum
duyulmaktadır. sağlamalarına yönelik danışmanlık ve destek yardımlarıdır.

Sosyal Hizmetlerin Yaygınlaşması


Modern dünyada niteliği ve niceliği farklı da olsa sosyal hizmetlere her
zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Kişilerin hayat kalitesini
yüksetmeye yönelik çabalarıyla sosyal hizmetlerin konumu gittikçe önem
kazanmaktadır. Bunun başlıca beş sebebi vardır (Lüders-Winkler, 1992):

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


Sosyal Hizmetin Kavramsal Çerçevesi

1. Niceliksel Talep: Hızlı toplumsal değişime paralel olarak değişik sosyal


gruplar, iktisadi ve psiko-sosyal sorunlar yaşamaktadır. Bu sorunların
giderilebilmesi için, daha çok sosyal hizmet uzmanına ihtiyaç
duyulmaktadır.
2. Niteliksel Talep: Sosyal hizmetler, sadece tehlike altında olan sosyal
sorunlu çocuk ve gençlerle ilgilenmemektedir. Sosyalleşme alanlarının
hemen hepsinde sosyal hizmet müdahalelerine artık ihtiyaç
duyulmaktadır. Sorunsal ve normal yaşam alanları arasındaki sınırlar
gittikçe belirsizleşmeye başlamıştır. Dolayısıyla hemen her sosyal grup,
bugün sosyal sapma riski altında yaşamaktadır. Bugün sosyal hizmetler,
beşikten mezara kadar her yaş grubu insanla ilgilenmek durumundadır.
3. Tedbire İhtiyaç Duyulması: Sosyal hizmetlerin görevi, sadece sosyal uyum,
sosyal rehabilitasyon ve denetim mekanizmaları geliştirmek değildir.
Sosyal risk teşkil edebilecek olayların ve olguların önüne geçmek, tedbir
almak, risk gruplarına yönelik özel koruyucu sistemler geliştirmek ve
hayatla mücadelede destek hizmetleri sağlamak modern sosyal hizmetlerin
yeni görevlerindendir.
4. Kurumsal ve Sektörel İhtiyaç: Post-modern dünyada ve bilgi toplumlarında
sosyal hayat ve ilişkiler gittikçe karmaşıklaşmaktadır. Dolayısıyla değişik
sektörlerin özel sorunlarını iyi bilen nitelikli ve ihtisas sahibi sosyal
çalışmacılara daha çok ihtiyaç duyulacaktır. Bu çerçevede siyaset,
bürokrasi, sağlık, eğitim ve endüstri ilişkileri alanlarında faaliyet gösteren
kurum ve kuruluşlar, sosyal hizmet elemanları istihdam etme ihtiyacı
duyacaktır.
5. Müstakil Bilim ve Mesleğin Ortaya Çıkması: Sosyal hizmetlere daha çok
ihtiyaç duyulması ile birlikte sosyal hizmetin bilimsel ve mesleki
formasyonu da güçlenecektir. Batı dünyasında kendi içinde birçok dala
ayrılmış olan sosyal hizmet bölümü, bugün multi-disipliner bir nitelik
kazanmıştır.

Sosyal Hizmet Uzmanlarının Fonksiyonları ve Görevleri


Sosyal hizmet uzmanları (sosyal çalışmacılar), sosyal hizmetin planlı değişme
sürecine uygun olarak, başarılı ve üretken bir yaşam sürme ve yaşam kalitesini
koruyarak, geliştirme felsefesinden hareketle, diğer sosyal bilimlerin temel bilgi
kümelerinden yararlandıkları gibi, planlama ve politika geliştirme sürecine de aktif
olarak katkı sağlarlar (Danış, 2010).
Sosyal hizmet uzmanları, ekonomik politikalarla, bu politikaların ortaya
koyduğu eğitim, sosyal güvenlik, sağlık ve sosyal hizmet mevzuat ve
uygulamalarının, birey ve toplum yaşamına yansımalarını, sosyal sorunların sebep
ve sonuçlarını, bilimsel olarak ele alırlar. Sosyal hizmet uzmanları sosyal adalet,
fırsat eşitliği, sosyal refah devleti perspektifiyle sosyal sorunları irdeleyerek, bu
politikaların yansımasından olumsuz şekilde etkilenen dezavantajlı grupların, insan

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


Sosyal Hizmetin Kavramsal Çerçevesi

vakarına ve onuruna uygun bir yaşam sürebilmelerini amaçlayarak, mikro, mezzo,


exo ve makro düzeyde sosyal hizmet müdahalelerinde bulunurlar (Danış, Karataş ve
Şahin, 2008).
Yoksulluk, işsizlik, suçluluk, bakıma ve korunmaya muhtaçlık, çocuk, kadın ve
yaşlı ihmali ve istismarı, şiddet, aile içi problemler, gençlik sorunları, göç,
kentleşme, yabancılaşma, kültür erozyonu, kuşaklar arası iletişim problemleri,
Sosyal hizmet kronik hasta ve yakınlarının sorunları, engelli bireyler ve ailelerinin sorunlarının
uzmanları, sosyal sistematik olarak teşhis edilmesi ve bu sorunların çözümüne yönelik yerel, ulusal
hizmet mesleğinin ilgi ve ulusal üstü alanda sosyal hizmet mesleğinin temel yöntemleri ile çoklu bakış
alanına giren, farklı yaş açısının kullanılması, sosyal hizmet uzmanlarının mesleki odağını oluşturmaktadır
ve ihtiyaç gruplarından (Danış, 2010).
bireylerin sorunlarının
Sosyal hizmet uzmanları, sosyal sorunların çözümünde, bireyle çalışma,
çözümlenmesi
grupla çalışma ve toplumla çalışma yöntemlerinin yanı sıra toplum kaynaklarını
sürecinde katkıda
harekete geçirme, savunuculuk, öğreticilik, eğiticilik, danışmanlık, vaka yöneticiliği,
bulunurlar.
iş gücü yöneticiliği, iş gücü yetiştiriciliği, idarecilik, değişim ajanlığı ve uzmanlık
rollerini yerine getirirler (Ambrosino, Heffernan, Shuttlesworth ve Ambrosino
2008).Ayrıca genelci sosyal hizmet yaklaşımı ışığında, insan doğası ve ilişkilerini
açıklamaya yönelik birçok teori, yaklaşım ve kuramdan yararlanırlar (Miley,
O’Melia & Dubois 1998; Turan, 2009).
Gelişmiş ülkelerdeki sosyal hizmet ve yardım politikalarını ve uygulamalarını
yakından takip ederek, yalnızca maliyet etkililiği (cost efficiency) değil, aynı
zamanda bireyin iyilik hali (well being), yaşam doyumu veya memnuniyeti (life
satisfaction) ve hayat kalitesini (quality of life) arttırmaya yönelik sistematik ve
bütüncül sosyal hizmet plan, program ve uygulamalarını, demokrasi ve insan
hakları felsefesi ışığında, birey, grup ve toplumu her geçen gün iyiye ve daha ileriye
ulaştırma çabası içerisinde mesleklerini icra eden sosyal hizmet uzmanlarının, nihai
hedefleri sosyal refahı gerçekleştirmektir (Danış, 2010).

Sosyal hizmet mesleğinin profesyonel temsilcileri olan sosyal hizmet


uzmanları, sosyal hizmet mesleğinin ilgi alanına giren, farklı yaş ve ihtiyaç
gruplarından bireylerin sorunlarının çözümlenmesi sürecinde katkıda bulunurlar.
Bu çerçevede bir sorun kategorisini çözmeye yönelik tüm hizmet türleri (kurumlar,
program ve projeler), bir sosyal hizmet alanını oluşturmaktadır (Koşar, 1992).

Sosyal Hizmet Alanına Kazandırılan Kavramlar


Tıp, sosyoloji, işletme, psikoloji ve hukuk biliminden yararlanan Avrupalı
sosyal çalışmacılar, Amerikan ”social work” anlayışından etkilenerek, kendilerini
yardımcı, danışman ve(ya) partner (iş ortağı) olarak görmeye başladılar. Satıcı-
müşteri, hekim-hasta veya avukat-müvekkil ilişkilerinde kullanılan kavramlar bu

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


Sosyal Hizmetin Kavramsal Çerçevesi

şekilde sosyal hizmetlere de kazandırılmış oldu. Bunların başında müvekkil (client),


olay (case) ve teşhis (diagnose) gelmektedir. Bu üç kavramı, daha yakından
tanıyalım (Tuggener, 1983):
1. Müvekkil: Herhangi bir avukata hür iradesiyle giden bir kişi, ondan hukuki
sorunlarının çözümünde yardım, destek ve koruma ister. Benzer bir şekilde
sosyal yardım talebinde bulunan bir kişi de sosyal çalışmacının gözünde bir
müvekkil olarak görülebileceği düşüncesi yerleşmeye başladı. Müvekkil
tabiri, tarafsız bir nitelik taşıması dolayısıyla her müvekkilin de mutlak
anlamda yoksul olması da gerekmezdi. Sosyal çalışmacının partneri olan
müvekkil, yoksul damgasını yemediği gibi birey olarak şahsiyetine de halel
getirilmemekteydi.
2. Olay (Vakıa): Hukuk dilinde sık sık kullanılan olay kavramı da sosyal hizmet
alanına girmiştir. Her bir bireyin durumu veya sorunu, çözülmesi gereken
bir olay olarak değerlendirildi. Bunun için de yardımcı ile müvekkil arasında
özel ve şahsi bir bağın oluşturulması gerekmekteydi. Yarımcı ile müvekkil
Sosyal çalışmacıların arasında oluşan özel insani ilişki, yardımı ve desteği esas alan diğer sosyal
mesleklerden farklı olarak gelişebilmiştir.
kendilerine has bir
3. Teşhis: Tıp dünyasından sosyal hizmet alanına geçen teşhis kavramından,
terminolojiye sahip
sosyal çalışmacının (sosyal hekimin) müvekkiline ait şahsi sosyo-ekonomik
olması gerektiği ve biyografik bilgileri derleme, yorumlama ve değerlendirme ehliyeti
yöndeki görüş, gittikçe anlaşılmaktadır.
ağırlık kazanmaktadır. Bugün bu kavramların sosyal hizmet alanında kullanılır olması, geniş tartışma
konusu olmaktadır. Tıp, deneysel psikoloji gibi daha çok tabii bilimlere ait
kavramlarla toplumsal sorunların derin tahlilin ve ortadan kaldırılmasının güç
olduğu ifade edilmektedir. Sosyal çalışmacıların kendilerine has bir terminolojiye
sahip olması gerektiği yöndeki görüş, gittikçe ağırlık kazanmaktadır. Yardım arayan
kişinin gerçekten müvekkil sıfatı taşıdığı konusu artık bir tartışma konusudur.
Genellikle kişi, kendi iradesiyle sosyal çalışmacıya müracaat etmemektedir. Sosyal
çalışmacı, kurum tarafından görevlendirilen otorite sahibi bir uzman olduğu için,
partner ilişkisi de ortaya çıkamamaktadır (Oppl-Tomaschek, 1986).
Diğer taraftan müvekkil kavramı, eşit ve katılımcı bir nitelik taşımamaktadır.
Müvekkil kavramı, eşit
Her ne kadar kişi, kendi isteği ile avukata gitse de belirli aşamadan sonra avukatı,
ve katılımcı bir nitelik
sahip olduğu ehliyeti ve yetkisi ile müstakil hareket edebilmektedir. Müvekkili,
taşımamaktadır.
hukuki konulara vakıf olmadığı için, genelde tavsiye edilen adımların atılmasını
onaylamaktadır. Avukat, müvekkili adına hareket etmekte ve onun adına çözümler
üretmektedir. Hâlbuki bu durum, yardım talebinde bulunan yardıma ve desteğe
muhtaç kişinin sosyal çözüm sürecine aktif katılımını engellemektedir. Birlikte
ortak çözüm arama şansı, avukat ile müvekkil ilişkilerinde pek görülememektedir.
Müvekkil kavramı, sosyal danışmanlık hizmetleri sonucunda çözüm üretmekte
kendi kendine yeterli olması gereken bireyin durumunu tam olarak
yansıtamamaktadır. Dolayısıyla bazı yazarlar, sosyal hizmet uzmanlarına “benim

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


Sosyal Hizmetin Kavramsal Çerçevesi

müvekkilim” yerine ya “müracaatçımız” ya da şahsa hitaben “Bay(an) X” ifadesini


kullanmalarını tavsiye etmektedir (Schilling-Zeller, 2007).

SOSYAL HİZMETLERİN TEMEL İLKELERİ

Sosyal hizmetin temel İlkeler, belirli bir hedefe ulaşmak için kabul edilen temel yargılardır. Sosyal
yargısı, bireyin hizmetin temel yargısı, bireyin işlevselliğini engelleyen sosyal sorunların ortadan
işlevselliğini engelleyen kaldırılması noktası üzerinde odaklaşmasıdır. Bu da hizmet sunumunda eşitlik ve
sosyal sorunların adalet ilkelerinin korunmasıyla mümkündür. Sosyal hizmet politikaları, mesleğin
ortadan kaldırılması temel ilkeleri doğrultusunda planlanmakta ve uygulanmaktadır. Buna yönelik
noktası üzerinde olarak çocuğun yüksek yararının korunması ve geliştirilmesi, dezavantajlı gruplara
odaklaşmasıdır. pozitif ayrımcılık yapılması ve fırsat eşitliğinin temin edilmesi sosyal hizmetin temel
ilkelerini çevrelemektedir.
Sosyal hizmet bir disiplin ve meslek olarak etik kurallara ve kendine has
mesleki kültüre dayalı oluşturmuş olduğu ilkelere sıkı sıkıya bağlıdır. Evrensel insan
hakları temelinde eşitlik, sosyal adalet, kamu yararı, insan onuru ve vakarının
korunması, insan ilişkilerinin sürdürülmesi, çocuk, genç, yetişkin ve yaşlı bireylerin
sosyal refahının sağlanması sosyal hizmet mesleğinin temel ilkelerindendir. Sosyal
hizmetlerin temel ilkelerini maddeler halinde belirlemek gerekirse (Seyyar ve Genç,
2010):
1. Sosyal hizmetlerin yürütülmesi ve sunulmasında din, dil, ırk, cinsiyet,
Sosyal hizmetlerin
mezhep, siyasi düşünce, sınıf ve bölge farklılığı gözetilemez; hizmet
sunumunda insan sunumunda hiçbir kişiye, aileye, gruba veya sınıfa ayrıcalık tanınamaz.
haysiyet ve şerefine 2. Sosyal hizmetlerden yararlanmak her vatandaşın ve her ferdi hakkıdır. Bu
saygı gösterilerek özel haktan yararlanma birey, aile, grup ve toplumların ihtiyaç önceliklerine ve
hayatın gizliliği korunur ihtiyacın derecesine göre gerçekleştirilir.
ve bireyin kişilik 3. Sosyal hizmetlere ilişkin faaliyet ve programlar, devletin denetim ve
haklarının ihlal gözetiminde, özel sosyal hizmet kuruluşları ile halkın gönüllü katkı ve
edilmesine izin katılımı da sağlanarak bir bütünlük içinde yürütülür.
verilmez. 4. Sosyal hizmetlerin sunumunda insan haysiyet ve şerefine saygı gösterilerek
özel hayatın gizliliği korunur ve bireyin kişilik haklarının ihlal edilmesine izin
verilmez.
5. Sosyal hizmetler alanında faaliyet gösteren kamu kurum ve kuruluşları ile
gerçek ve tüzel kişiler arasında koordinasyon ve işbirliği sağlanarak mevcut
kaynakların en verimli şekilde kullanılması için güç birliği yapılır.
6. Sosyal hizmet faaliyet ve programlarının coğrafik ve fonksiyonel görev
alanlarının ve yurt sathında dengeli dağılımının görev boşluğu
bırakılmayacak şekilde ve toplumun ihtiyaçları göz önünde tutularak
planlanması ve düzenlenmesi esastır.
7. Çocuğun öncelikle ailesi veya bir aile yanında bakılması esastır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


Sosyal Hizmetin Kavramsal Çerçevesi

8. Hizmet ve uygulamalarda koruma kapsamına alınan kişilerin bedenî, hissî,


zihnî ve ahlaki yönleri itibari ile dengeli bir şekilde gelişmiş, kendine saygılı
ve güvenli, insan haklarına saygılı, çevresine duyarlı, iletişim becerisine
Sosyal hizmet, diğer sahip, sosyal sorumluluk taşıyabilen fertler olarak yetişmelerinin
sağlanması ve bir iş ve meslek sahibi olmalarının gerçekleştirilmesi esastır.
bütün meslekler gibi
problem çözme işlevine 9. Koruyucu hizmetlerden yararlandırılmasına karar verilen çocuklara hizmet
veren sosyal hizmet kuruluşlarının, çocuğun yüksek yararı göz önünde
sahiptir.
tutularak, 0–18 yaş sürekliliği ve kardeşlerin bir arada bulunduğu mahalde,
öz ailesinin diğer bireyleri ile ilişkilerini sürdürmesine imkân tanıyan bir
şekilde yapılandırılması sağlanır.
10. Çocuk haklarının yaşama, gelişme, korunma ve katılım ilkelerinin hayata
geçirilmesinde sektörler arası işbirliği esastır.
11. Başta yaşlılar ile özürlüler olmak üzere sosyal hizmetlere ihtiyaç duyan tüm
fertlerin hayatlarını öncelikle bulundukları ortamda sağlık, huzur ve güven
içinde sürdürmelerinin sağlanması esastır.
12. Fonksiyon kayıpları sebebiyle normal hayatın gereklerine uyum
sağlayamayan yaşlı ile özürlülerin toplum içinde kendi kendilerine yeterli
olmalarını sağlayıcı beceriler kazandırarak üretken hale gelmelerini
sağlamak, bunlardan kendi kendilerine yeterli olamayanların sosyal hizmet
Sosyal hizmet, bir kuruluşlarında sürekli bakım altına alınması maksadıyla gerekli her türlü
sosyal meslek olarak önlemi almak ve düzenleme yapmak esastır.
ortaya çıkmıştır ve Sosyal hizmetin özellikleri, aşağıdaki sekiz madde çerçevesinde
insan ihtiyaçlarının değerlendirilebilir:
çeşitliliği
doğrultusunda 1. Sosyal hizmet, diğer bütün meslekler gibi problem çözme işlevine sahiptir.
gelişmeye devam 2. Sosyal hizmet uygulamaları, bilimsel verilere dayanmakta ve değerleri esas
almaktadır.
etmektedir.
3. Sosyal hizmet, bir sosyal meslek olarak ortaya çıkmıştır ve insan
ihtiyaçlarının çeşitliliği doğrultusunda gelişmeye devam etmektedir.
4. Sosyal hizmet, millî ve manevi değerlerini, ülkelere ve tarihi döneme göre
dininden, tarihinden, medeniyetinden, hümanist veya felsefik
yaklaşımlardan ve toplumun sosyal yapısından almıştır ve almya devam
etmektedir.
Aslında herhangi bir
sosyal sorunun 5. Sosyal hizmetin bilimsel temeli, üç tip bilgiden meydana gelmektedir: a)
Test edilmiş bilgi, b) Test edilmiş bilgiye dönüştürmeyi gerektiren nazarı
olabilmesi için, sosyal
(teorik-kuramsal) bilgi ve c) Hayalî (farz edilen) bilgi (veya uygulama
gerçeklere nasıl bilgeliği, aklı) ki önce nazarı bilgiye daha sonra test edilmiş bilgiye
baktığımız, onları nasıl dönüştürmeyi gerektirir.
değerlendirdiğimiz ve 6. Sosyal hizmet uygulaması için gereken bilgi, sosyal hizmetin amaçları,
onları görüp görmek işlevleri ve çözmek için aradığı problemler tarafından belirlenmektedir.
istemediğimizle 7. Mesleki bilginin ve değerlerin evrensel hâle getirilmesi, profesyonel sosyal
yakından ilgilidir hizmet uzmanının hayatı özelliklerinden birisidir, çünkü sosyal hizmet
uzmanı, profesyonel insanı ve toplumsal hizmetlerin uygulayıcı elemanıdır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


Sosyal Hizmetin Kavramsal Çerçevesi

8. Mesleki beceri, sosyal hizmet uzmanının sosyal aktiviteleriyle


açıklanmaktadır.

SOSYAL HİZMET VE SOSYAL SORUNLAR İLİŞKİSİ


Sosyal hizmetler, sosyal sorun olarak algıladığı problemleri çözmek isteyen
uygulamalı bir alandır. Sosyal, tarafsız gözlemcilik boyutuyla, insanî ilişkiler gibi
toplumsal davranış kalıplarının durumunu yansıtmaktadır. Normatif bakışla, yani
toplumsal davranış kalıplarının nasıl olması gerektiği noktasından bakıldığında bu
sefer mevcut durumun toplumsal beklentilere uygun düşüp düşmediği konusu
önem kazanmaktadır. Topluma faydası olmayan ve(ya) toplumsal kurallara
uymayan davranış biçimleri, genelde bir sosyal sorun olarak görülmektedir. En geç
bu aşamadan sonra sosyal hizmetlerin müdahale yöntemlerine ihtiyaç duyulacaktır
(Blatt, 1992).
Psiko-sosyal boyutuyla bir sorun, genelde motivasyonu yüksek olduğu halde
kişinin hedefine ulaşmada karşılastığı engelleri, kendi gayret ve gücüyle
aşamadığında ortaya çıkmaktadır. Bir sorunun çözümü ise sorunlu başlangıç
noktasından başlayarak, arzu edilen nihaî noktaya ulaşmada makul, elverişli ve
faydalı yol ve yöntemler göstermek ve bunların uygulanabilirliğini sağlamakla
başlamaktadır (Böttcher, 1975).
Etimoloji açısından sorun (problem), Yunanca’dan gelme bir kavramdır.
“Problema” (pro-ballein) kelimesi “önüne atılan herhangi bir şey” anlamına
gelmektedir. Yani bir kişinin önüne atılmış bir şey, hayatın doğal akışını engellediği
için, aslında kişinin çözmesi gereken bir sorundur. Kişi, yoluna devam etmek
istiyorsa, ortadaki sorunu şu veya bu şekilde ortadan kaldırması gerekmektedir.
Her bir sorun, mutlak anlamda bir sosyal sorun değildir. Bir sorunun, şahsi
Toplumu ilgilendiren veya özel olmaktan çıkması, genelde kamusal (toplumsal) alana kayması ile
sorunlar, bu yönüyle başlamaktadır. Toplumu ilgilendiren sorunlar, bu yönüyle sosyal sorunlardır.
Ancak, toplum hangi sorunlara ne derece ilgi göstermektedir? Bu da toplumdan
sosyal sorunlardır.
topluma ve kültürden kültüre değişmektedir. Dolayısıyla şahsi ve sosyal sorunların
sınırlarını belirlemek, her zaman kolay olmamaktadır. Dün toplumu (kamuyu)
ilgilendiren sosyal konular ve sorunlar, bugün özele girebileceği ve dolayısıyla
sosyal sorun alanından çıkacağı gibi bugünün sosyal sorunları da düne göre özel
alana girebilmekteydi. Mesela kamu alanında alenî bir şekilde alkollü içkiler içmek,
geçmişte yasaklandığı için, bunu ihlal etmek bir sosyal sorun olarak görülmekteydi.
Çağdaş toplumlarda ise olumsuz toplumsal yansımaları olmadığı sürece ve
başkalarına zarar vermediği müddetçe alkollü içki tüketmek veya alkol dostu
olmak, şahsi bir sorun olarak değerlendirilmektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


Sosyal Hizmetin Kavramsal Çerçevesi

Dün özel alana girdiği düşünülen sorunlar, sosyal sorunlar kapsamına


girmezken bugün aynı sorunlara bir sosyal anlam yüklenebilmektedir. Mesela
sosyal bakım hizmetlerinin kurumsallaştırılmasından önce evde yaşlı bakımı, aile
içinde çözülmesi gereken özel bir sorundu. Hâlbuki sanayileşme sürecinde çekirdek
ailenin yaygınlaşması ve bireyci bir toplumun oluşması ile birlikte yaşlı bakım
hizmetlerini, sosyal devletler üstlenmek mecburiyetinde kalmıştır. Dolayısıyla ileri
yaşlılığa bağlı olarak bakıma muhtaçlık, modern toplumlar için bir sosyal sorundur.
Bir olayın veya olgunun gerçek anlamda sosyal sorun olabilmesi için, bazı
şartların daha önceden gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Sorunlar, insanı ilişkiler
çerçevesinde yaşandığı sürece özel ve mahremdir. Ne zaman ki şahsi bir sorun,
Sorunlar, insanî ilişkiler kamuyu (toplumu) da ilgilendirir hâle gelmekte, o zaman o şahsi sorun, özel
çerçevesinde yaşandığı olmaktan çıkmakta ve sosyal bir boyut kazanmaktadır. Buna üç örnek gösterelim:
sürece özel ve
mahremdir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


Sosyal Hizmetin Kavramsal Çerçevesi

Görüldüğü üzere sosyal sorunlar, çok sayıda kişiyi etkileyen, çevre


şartlarından doğan ve toplumun sosyal adalet, sosyal denge, sosyal barış, sosyal
gelişme, sosyal refah ve sosyal bütünleşme gibi üst düzey hedefleri ve değerlerinin
Sosyal devletin zedelendiğinde ortaya çıkan bir durumdur. Sosyal sorunlar, bireysel özgürlükler
gelişmişliğine göre veya ekonomik refahı, sosyal kurumların istikrarını, ahlaki ve manevi değerleri,
sosyal adaletsizlik, kanunların ve sistemin korunması ile sosyal bütünleşme gibi belli başlı sosyal
yoksulluk, ırkçılık, değer ve menfaatleri yozlaştırmak isteyen ve arzu edilmeyen, toplum tarafından
madde bağımlılığı, olumsuz şekilde algılanan bütün olay ve olguları ifade etmektedir (Demirbilek,
sınırlı kaynakların 2005:81).
kötüye kullanımı gibi
bütün sosyo-ekonomik Toplum içinde bazı dezavantajlı insanları hayat şartlarının iyi olmaması, bazı
olumsuzluklar, sosyal insanların toplumun genelinin norm ve değerlerine uymaması sonucu olarak
sorun olarak ortaya çıkan duygusal veya maddi huzursuzluklar da bir sosyal sorun olarak
değerlendirilebilir görülebilir. (Barker, 1999).

Sosyal sorun, toplumun geneli tarfından olumsuz algılanan ve milletçe


giderilmesi için kolektif hareket etme ihtiyacı doğuran bir durumdur. Sosyal
sorunlar, topum hayatında, sosyal politikaların yetersizliğinden dolayı ortaya
çıkan maddi-manevi, toplumsal-kişisel sorunlardır. Toplumun bireyleri arasında
birlik ve beraberliğin, işbirliğinin bozulduğu, kanunların ihlal edildiği, istikrarın
bozulduğu, düzenin işlerliğini kaybettiği ve kültürel değerlerin kuşaklar arası
aktarımının kesintiye uğradığı durumlarda sosyal sorunlar daha da
derinleşmektedir.

Bir sosyal durumun, sosyal sorun olarak ele alınabilmesi için; gözlemlenebilir
olmak, tehdit oluşturmak ve çözülmeye veya hafifletilmeye elverişli olmak
şeklinde üç özellik taşıması ve muhatabına fiziksel, mali ve ahlaki zararlar vermesi
gerekmektedir. Sosyal sorunlar, sosyal sınıflar arasında uyuşmazlık ve çaltışma
hali olup, toplumsal düzeni tehlikeye sokmaya ve bozmaya yönelik niteliktedir.
Sosyal sorunlar, sosyal Sosyal sorunun oluşumu için şu altı ihtimal esas alınmalıdır (Demirbilek, 2005).
sınıflar arasında 1. Toplumun büyük bir kısmı arasında çatışma yaşanması,
uyuşmazlık ve çatışma 2. Çatışmanın zıt grupları karşı kaşıya getirmesi,
hali olup, toplumsal 3. Çatışma, toplumun değerleri tarafından iyi-kötü veya doğru-yanlış şeklinde
düzeni tehlikeye ifade edilmeli,
sokmaya ve bozmaya 4. Çatışma sosyal kurumların, sosyal kuralların ve birbiriyle ilişkili grupların
yönelik niteliktedir. değişimini zorlamalı,
5. Yönetime karşı duruş sebebiyle siyasi sistemin istikrarını tehdit etmeli,
6. Ahlaki kriterlerin yozlaştırılmasına yönelik olarak toplumda duygusallık
oluşturmalıdır.
Sosyal sorun, geniş anlamda sosyal düzeni sarsan bütün tehlikelerdir.
Örneğin, iç göçler, gecekondulaşma, fakirlik, yolsuzluk, cehalet, toplumsal şiddet,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


Sosyal Hizmetin Kavramsal Çerçevesi

sokak çocukları ve değişik sosyal grupların kendilerine mahsus problemleri, genel


sosyal sorunlar olarak burada ele alınabilir. Dar manada (bireysel) sosyal sorunlar,
dezavantajlı kişilerin karşılaştıkları sorunlar, çalışanların ve özellikle ücretlilerin
Sosyal sorun, geniş
işyerlerindeki sağlık ve güvenlik şartları, çalışma süreleri ve ücretlerden
anlamda sosyal düzeni
kaynaklanan meselelerdir. Oluşum ve sebepler açısından bireysel sosyal sorunlar
sarsan bütün
dört ana başlıkta toplanmaktadır (Seyyar-Genç, 2010):
tehlikelerdir.
1. Maddi Yeterlilik Sorunları (Donanım sorunları): Temel ihtiyaçların temini
bakımından insanlar, kaynaklardan tam olarak yararlanamamakta ve
bunlara ulaşmada engellenmektedirler.
2. İlişkilerde Sorunlar: Sosyal münasebetlerde ve iletişimde yetersizliklerden
dolayı sosyal diyaloglar oluşamamaktadır. Bazı insanlar, toplumda
asimetrik sosyal ilişkilerinden dolayı sosyal dayanışma ve yardımlaşmadan
mahrumdurlar.
3. Güç Dengesinde Sorunlar: Fırsat eşitliği sağlanamadığından güçlü kimseler,
Sosyal hizmetler, güçlü olmayanların ilerlemesini ve kaynaklara ulaşmalarını
engellemektedirler. Toplum içindeki güç dengeleri, zayıf insanları daha da
özellikle davranış
güçsüz hâle getirdiği için, biyo-psiko-sosyal ihtiyaçlarını yeterince
içerikli bireysel ve
karşılayamamaktadırlar.
toplumsal sorunların
4. Değerler Sorunları: İnsanlar, değerlerin (adalet, dürüstlük, dayanışma vb.)
çözümünde etkili roller yitirildiği bir toplumda yaşadıkları için, haksızlıklara uğramaktadırlar. Bazı
üstlenebilmektedir. insanlar, içinde yaşadıkları sosyo-kültürel ortamdan dolayı bazı
değerlerden (adalet duygusu, hakikat anlayışı, ahlak vb.) mahrum
kalmaktadırlar.
Sosyal sorunları ulusal ve uluslar arası düzeyde de ele almak gerekir. İç
politikalardan kaynaklanan ve çözüm bekleyen bireysel ve toplumsal sorunların
giderilmesi için sosyal politikaların üretilmesi gerekmektedir. İşsizlikten sosyal
Sosyal sorun, kavram güvenliğe, fırsat eşitsizliğinden adalete, değer kaybından medeniyete, kentsel
olarak sosyal hizmetin sorunlardan gelişmişliğe, geleneksellikten modernleşmeye kadar birçok alanda
alanına giren meydana gelen dengesizlikler, ilgili alanlarda birbirleriyle bağlantılı veya bağımsız
konuların üretilecek uygulanabilir sosyal politikalarla giderilebilmektedir.
belirlenmesinde ve
tanımlanmasında Sosyal hizmetler, özellikle davranış içerikli bireysel ve toplumsal sorunların
ihtiyaç duyulan ve çözümünde etkili roller üstlenebilmektedir. Sorunların çözümü için üretilen sosyal
önemli fonksiyonu politikaların uygulayıcısı konumunda olan sosyal hizmet uzmanları, sorun
olan bir kavramdır. belirleme, fikir üretme, çözüm yöntemleri geliştirme, müdahale etme, iyileştirme
sağlama, sonuçları değerlendirme ve analiz etme aşamalarında aktif rol almak
durumundadır.

Sosyal sorun yaşayan müracaatçıya sorun çözme becerisi kazandırma, elde


ettiği tecrübelerden ilerde yararlanma ve olaylara profesyonel yardım mantığıyla
yaklaşma yetisi kazandırmaktadır. Sosyal sorun yaşayan çocuklar, gençler, aileler,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


Sosyal Hizmetin Kavramsal Çerçevesi

yetişkinler, yaşlılar ve özürlüler, sorun alanı itibarıyla sorunlarına müdahale


edecek kısa ve uzun vadeli uygulamalar yapacak kuruluşlara da ihtiyaç
duymaktadır. Bu kuruluşlar, sosyal hizmetin çalışma alanlarıdır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


Sosyal Hizmetin Kavramsal Çerçevesi

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Sosyal hizmetin profesyonelleşme sürecinin bilimsel ve mesleki yön kazandığı
“son” aşamasının ismi nedir?
Değerlendirme sorularını
sistemde ilgili ünite a) Sosyal adalet
başlığı altında yer alan b) Hayırseverlik
“bölüm sonu testi” c) Faydacılık
bölümünde etkileşimli
d) Dinsel
olarak
cevaplayabilirsiniz. e) İnsancıl
2. Aşağıdakilerden hangisi hizmetin özelliklerinden değildir?
a) Dayanıksız ve kısa vadelidir
b) Somut işlemlerdir
c) Heterojen bir yapısı vardır
d) Üretim-tüketim ilişkisi eş zamanlıdır
e) Arz-talep ilişkisi değişkendir
3. Sosyal hizmet uzmanı (sosyal çalışmacı) kavramı Almanya’da ilk kez kaç yılında
kullanılmıştır?
a) 1915 b) 1916 c) 1917 d) 1918 e) 1919
4. Aşağıdakilerden hangisi gelişmiş ülkelerdeki sosyal hizmet ve sosyal yardım
politikalarının özelliklerinden biri değildir?
a) Maliyet etkiliğine yöneliktir
b) İyilik halini arttırmaya yöneliktir
c) Yaşam doyumunu arttırmaya yöneliktir
d) Faydayı arttırmaya yöneliktir
e) Yaşam kalitesini arttırmaya yöneliktir
5. Aşağıdakilerden hangisi bir sosyal sorun değildir?
a) Yoksulluk
b) Kalkınma
c) Göç
d) Madde bağımlılığı
e) Aile içi şiddet

Cevaplar: 1.A , 2.B , 3.D , 4.D , 5.B

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23


Sosyal Hizmetin Kavramsal Çerçevesi

YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR


Ambrosino, R., Abrosino, R., Emeritus, J. H., & Emeritus, G. S. (2008). Social Work
and Social Welfare An Inroduction, USA: Thomson Brooks/Cole.
Barker, L. R. (1999). The Social Work Dictionary, USA, NASW Press.
Blatt, H. (1992). Die Familie. Weinheim. Juventa Verlag.
Böttcher, H. (1975). Sozialpaedagoik im Überblick. Freiburg. Herder Verlag.
Cılga, İ. (2004). Bilim ve Meslek Olarak Türkiye’de Sosyal Hizmet, Ankara:
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu.
Danış, M. Z. (2010). Akılcılık ve Profesyonellik Ekseninde: Bir Bilim ve Meslek
Olarak Sosyal Hizmeti Anlamak. Sosyal Mühendislik, 3 (3-4).
Danış, M. Z., Karataş, K., ve Şahin, M.C. (2008). Reflections of Neo-liberal Policies
on Health-Care Field and and Social Work Practices Directed Towards the
Empowerment of Person with Chronic Illness and His/Her Family in the
Globalization Process. World Applied Sciences Journal, 5 (2).
Demirbilek, S. (2005). Sosyal Güvenlik Sosyolojisi. İzmir: Legal Yayıncılık.
Duyan, V. (2010). Sosyal Hizmet Temelleri, Yaklaşımları, Müdahale Yöntemleri,
Ankara: Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Genel Merkezi.
Koşar, N. (1992). Sosyal Hizmetlerde Aile ve Çocuk Refahı Alanı: Ankara: Yargıçoğlu
Kut, S. (1988). Sosyal Hizmet Mesleği, Nitelikleri, Temel Unsurları, Müdahale
Yöntemleri. Ankara: yayınevi yok .
Lüders, Chr. ve Winkler, M. (1992). Sozialpaedagogik-auf dem Weg zu ihrer
Normalitaet. Zeitschrift für Paedagogik. 38. Jg. Yok .
Mühlum, A. (1981). Sozialpaedagogik und Sozialarbeit. Frankfurt am Main:
Deutscher Verein für Sozilapaedagogik und private Fürsorge.
O’Melia, M., Miley, K. K., & Dubois, B, L. (1998). Generalist Social Work Practice–An
Empowering Approach. England: Allyn and Bacon.
Oppl, H., & Tomaschek, A. (1986). (Hrsg.): Soziale Arbeit 2000 ( Bd. 1). Freiburg:
Lambertus Verlag.
Parasuraman, A., Zeithaml, V.A., & Berry, L.L. (1988). ‘SERVQUAL: A Multiple Item
Scale for Measuring Consumer Perceptions of Service Quality’, Journal of
Retailing, 64(2),
Schilling, J., & Zeller, S. (2007). Soziale Arbeit. München-Basel. Reinhardt Verlag.
Segal, E. A., Gerdes, K. E., & Steiner, S. (2007). An Introduction to the Profession of
Social Work, Becoming a Change Agent, USA: Thomson Brooks/Cole.
Seyyar, A. (2010). Sosyal Ne Demek Ve Biz Ne Kadar Sosyal Duyarlıyız? Zabıta
Gazetesi,27.
Seyyar, A. Ve Genç, Y. (2010). Sosyal Himet Terimleri Sözlüğü. Sakarya: Sakarya.
Tomanbay, İ. (1999). Sosyal Çalışma Sözlüğü. Ankara:Selvi.
Tomanbay, İ. (2007). Sosyal Olmak. Ankara: SABEV.
Turan, N. (2009). Sosyal Kişisel Çalışma: Birey ve Aile için Sosyal Hizmet. (Ed. V.
Duyan). Ankara: Aydınlar Matbaacılık,.
Wallerstein, I. () (1998). Sosyal Bilimleri Açın. (Çev. Ş. Tekeli). İstanbul: Metis.
Wilson, B. (1982). Religion in Sociological Perspective. Oxford:Oxford University.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24


SOSYAL HİZMETİN İLGİLİ BİLİM
DALLARIYLA İLİŞKİSİ

• Bir Meslek Ve Disiplin Olarak Sosyal


İÇİNDEKİLER

Hizmet
• Sosyal Hizmetin Diğer Disiplinlerle İlişkisi
• Sosyoloji ile İlişkisi
• Sosyal Politika İle İlişkisi SOSYAL HİZMET
• Sosyal Güvenlik ile İlişkisi
• Sosyal Antropoloji ile İlişki BİLİMİNE GİRİŞ
• Sosyal Pedagoji ile İlişkisi
• Psikoloji ve Sosyal Psikoloji İle İlişkisi

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Disiplininlerarası bilgi paylaşımını kavrayabilecek,
HEDEFLER

• Sosyal hizmetin multidisipliner yönünü bilebilecek,


• Sosyal hizmeti; sosyoloji, sosyal politika, sosyal
güvenlik, sosyal antropoloji ve sosyal pedagoji ile
ilişkilendirebilecek,
• Sosyal psikoloji bilgisinin sosyal hizmet uygulamalarını
kolaylaştırdığını görebileceksiniz. ÜNİTE

2
Sosyal Hizmetin İlgili Bilim Dallarıyla İlişkisi

GİRİŞ
Bir meslek ve disiplin olarak sosyal hizmet, mikro boyutuyla sosyal psikoloji ve
sosyal pedagoji, makro boyutuyla sosyoloji ve sosyal politika ile yakından ilgili bir
bilim dalıdır. Başlangıçta meslek olarak ortaya çıkan ve daha sonra geliştirdiği metot
ve tekniklerle bilim olma yönünde hızla ilerlerken diğer sosyal bilimlerden etkilenme
ve onları etkileme cihetine giderek, bağımsız bir disiplin haline gelmiştir. Sosyal
hizmetler, kişilerin sosyal rehabilitasyonu gibi, çözüm odaklı müdahale yöntemlerine
ihtiyaç duyduğu için, sosyal politikaların geliştirdiği araçları kullanmak
mecburiyetindedir.
Sosyal hizmetler, sosyal siyasetin toplumsal barış ve dayanışma gibi daha çok
Birçok sosyal bilimci, gayrı maddi hedeflerini hayata geçirmede önemli bir fonksiyon icra etmektedir.
sosyal hizmetleri, sosyal Bundan dolayı birçok sosyal bilimci, sosyal hizmetleri, sosyal siyasetin bilimsel
siyasetin bilimsel boyutuyla bir alt birimi, uygulama boyutuyla ise bir yöntemi veya aracı olarak
boyutuyla bir alt birimi, değerlendirmektedir. Sosyal hizmetler, özellikle muhtaç insanların yapısal veya
uygulama boyutuyla ise çevresel şartlardan kaynaklanan sosyo-ekonomik, psikolojik, kültürel ve manevi
bir yöntemi veya aracı ihtiyaçlarını giderebilmek maksadıyla uygulamaya dönük bireysel yöntemlere ihtiyaç
olarak duyduğu için, sosyal psikoloji, sosyal pedagoji ve sosyal güvenlik, sosyal antropoloji,
değerlendirmektedir. sosyal pedagoji ve sosyal psikolojide geçerli olan insan modellerinden azami
derecede yararlanmaktadır. Bu ünitede bu disiplinlerle sosyal hizmet ilişkisi üzerinde
durulacak ve sosyal hizmetin disiplin olarak bu disiplinlerden etkilenme ve
yararlanma durumu değerlendirilecektir.
Bugün modern sosyal hizmetler, sosyal sistemleri, sosyal sorun ve eylem
alanlarını araştıran bir disiplin olmanın yanında sosyo-kültürel yapıdan kaynaklanan
bireysel sosyal sorunların çözümüne odaklanmış müstakil eylemler içeren bir
meslektir. Sosyal bilimlerin, araştırma teknik ve yöntemleri, kuram ve yaklaşımları,
metot ve eğilimlerinden yararlanarak kendi bilimsel kurgusunu ortaya koyan ve
birçok sosyal bilimle aynı alanlarda farklı yaklaşımlarla çalışan sosyal hizmet mesleği
multidisipliner bir disiplindir.

BİR MESLEK VE DİSİPLİN OLARAK SOSYAL HİZMET VE


MULTİDİSİPLİNERLİĞİ
Birinci ünitede sosyal hizmet tanımlarına geniş bir şekilde yer verilmişti. Bu
tanımlara bakıldığında sosyal hizmetin bir sosyal yardım mesleği olduğunu, birey,
grup ve toplumla çalışmalar yaptığı görülmektedir. Toplumsal normlar çerçevesinde
yeterliliğini tamamlayamayan ya da bazı haklardan yoksun bırakılan risk gruplarının
durumlarını iyileştirmeyi, bilimsel ve profesyonel bir şekilde amaç edinen, bunu

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


Sosyal Hizmetin İlgili Bilim Dallarıyla İlişkisi

yaparken kendi metot, yöntem ve araçlarını kullanan bir disiplin olduğunu


söyleyebiliriz.
Sosyal hizmet hem bir meslek hem de bir disiplindir. Meslek olarak; “Bireyin
karar verme özgürlüğünü kendi yararına kullanması açısından bilinçlenmesinde ve
yaşadığı çevrenin değişen sosyo-ekonomik koşullarına ve normatif sistemine uyum
Sosyal hizmet hem bir sağlayarak toplumda verimli bir unsur olması yönünden gerekli olan değişmenin
meslek hem de bir yaratılmasında müdahale edebilecek bilgi, yöntem ve becerilere sahip ve hatta bu
disiplindir. tür bir müdahaleye yetkisi olan bir meslektir”. İnsan hakları ve sosyal adalet
prensibinden hareket ederek sosyal değişmeyi; fertleri, grupları ve toplulukları
güçlendiren, özgürleştiren, iyilik hallerini ve manevi durumlarını geliştiren, bir
dinamik unsur olarak değerlendiren ve bu yönüyle insan davranışı ve sosyal sistem
teorilerinden yararlanan bir meslektir. Sosyal hizmet; risk gruplarına profesyonel
sosyal hizmet götüren, bilimsel bilgi ve uygulama becerisi içinde bireylere her türlü,
ekonomik, kültürel ve psiko-sosyal yardım ve desteği sağlayan, bunu belirli bir
bilimsel disiplin ve mesleki etik çerçevesinde yapan, bunun için belirli müdahale
araçları, stratejileri, yöntemleri, teknikleri geliştirmiş olan bir sosyal meslektir.
Bir mesleğin meslek olabilmesi için şu beş temel unsuru tamamlaması gerekir
(Duyan, 2010:4):
1. Sistematik kuram: Profesyonellerin soyut ilkeleri temel alan bilgiye sahip
olması, eylem gerektiren işlemleri yerine getirmesi ve yoğun bir formel
eğitimin olması.
Her meslek 2. Otorite: Meslek elemanlarının verdikleri hizmetlerin kapsamı ve doğası
otoritesinin toplum hakkında anlamlı düzeyde denetime sahip olmaları.
tarafından 3. Toplumun onayı: Her meslek otoritesinin toplum tarafından
kabullenilmesini, kabullenilmesini, onaylanmasını ve güçlenmesini ister.
onaylanmasını ve 4. Etik kurallar: Meslek elemanlarının açık, sistematik, geçerli ve topluma
güçlenmesini ister. hizmet verme yönelimli davranış standartlarına sahip olması ve işbirliğine
dayalı, eşitlikçi ve destekleyici ilişkiler kurması gerekir.
5. Meslek kültürü: Her mesleğin kendine has davranış, anlayış ve çalışma biçimi
vardır, meslek kültürü meslek elemanlarının işine yüksek düzeyde bağlılığını
gerektirir.
Sosyal hizmet mesleği bu ana kriterleri yerine getiren, kuramsal ve uygulama
yönleri bulunan modern bir meslektir. Doğrudan sorun çözmeye yönelik olmak,
uygulamaya dönük olmak ve bireyi bir bütün olarak ele almak gibi üç temel özelliği
Sosyal hizmet bağımsız
vardır. Bu üç temel özellik onu diğer mesleklerden farklı kılar (Kongar, 1978).
bir sosyal bilim dalı
olarak kendini Sosyal hizmet bir disiplin olarak ele alındığında; kendi çalışma alanı için bilgi
kanıtlamıştır üretmesi, kavramsal ve kuramsal temellerini oluşturmuş olması, kendi yöntemlerini
üretebilmesi ve ilkelerini evrenselleştirmesi dolayısıyla bir disiplindir. Sosyal hizmet
bağımsız bir sosyal bilim dalı olarak kendini kanıtlamıştır (Kongar, 1978). Öyleyse

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


Sosyal Hizmetin İlgili Bilim Dallarıyla İlişkisi

disiplin nedir? Kelime olarak baktığımızda; “bireye kolektif olma şuurunu veren
ahlakî kaidelerin bütünü, sosyal sistemin devamı ve bekası için sosyal hayata veya
çalışma hayatına yönelik normların ve cezaların bütünü”, bilim olarak baktığımızda
ise; uzmanlık gerektiren bir bilim dalı, kullandığı teknik, araç, yöntem ve terminoloji
bakımından diğerlerinden ayrılan alt bilim olarak tanımlayabiliriz.
Burada sosyal hizmetin diğer disiplinlerle ilişkisine değinelim ve multidisipliner
yönünü inceleyelim. Sosyal hizmetin bir meslek ve bir disiplin olması, ilgi odağının
geniş olması ve insanlarla bütüncül bir anlayışla çalışması disiplinler arası özellikler
taşıdığını gösterir. Önce bir meslek olarak ortaya çıkan sosyal hizmet, bilim niteliğini
kazanıncaya kadar diğer sosyal bilimlerin yöntem, teknik ve teorilerinden
yararlanarak kendi bilimsel kurgusunu oluşturmuştur. Sosyal hizmet disiplininin bir
sosyal bilim dalı olması ve öteki sosyal bilimlerden bağımsızlığını kazanmış
bulunması onun iki önemli niteliğidir (Kongar, 1972).
Disiplin ile meslek birbirlerini tamamlayan iki temel unsurdur. Her disiplinin
uygulama alanı olan bir meslek dalı vardır. Disiplin ya da disiplinler yoluyla elde
edilen teorik bilgiler amaçları doğrultusunda meslek yoluyla uygulamaya konulur.
Bilgi uygulama alanı bulamadığı zamanlarda bilginin amacına yönelik politikalar
geliştirilerek ortam hazırlanır ve o bilgiden hedef kitlesinin yararlanacağı mesleki
Disiplinler arası bilimsel
uygulamalar oluşturulur.
işbirliğine rağmen her
bir disiplin kendi değer Multidisiplinerlik; bilimsel bir sorunun veya konunun araştırılması ve
ölçütlerine göre değerlendirilmesi maksadıyla farklı disiplinlerden oluşan bilim adamlarının, diğer
araştırdığı konuyu bilim dallarına ait yöntem ve terminolojiden ciddi bir şekilde yararlanmadan birlikte
tanımlar ve çözüm çalışmalarıdır. Disiplinlerarası bilimsel işbirliğine rağmen her bir disiplin kendi değer
üretir. ölçütlerine göre araştırdığı konuyu tanımlar ve çözüm üretir. Multidisipliner işbirliği,
bilimsel bir konunun dış yansımalarının kendi bilim alanıyla sınırlı olması durumunda
faydalıdır. Sınırlandırmanın mümkün olmadığı durumlarda disiplinler arası işbirliğine
gidilir.
Disiplenlerarasılık; bir bilim dalının, başka bir bilim dalının duruşunu,
düşüncelerini, bilimsel yöntemlerini ve bilgilerini kendi amaçları doğrultusunda
değerlendirerek nihaî ve bütüncül bir netice elde etme çabasıdır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


Sosyal Hizmetin İlgili Bilim Dallarıyla İlişkisi

•Yeni cihaz, makine veya film yöntemleri geliştirmek maksadıyla bir

Örnek
dâhiliye uzmanının, bir röntgen uzmanı, fizik uzmanı ve mühendisle
sıkı işbirliği yapması.
•Bir arkeologun, ölmüş hayvan ve bitki türlerine ait elde edilen
sonuçlardan geniş kapsamlı bir değerlendirme yapabilmesi için,
zoolog, botanik uzmanı ve jeoloji uzmanı ile birlikte çalışması.
•Bir grubun üyelerinden birisinin sosyal problemlerinin tespiti ve
çözümü için sosyoloji, sosyal psikoloji, antropoloji ve sosyal
hizmetin işbirliği yapması gibi.

Sosyal hizmet uygulamaları bütün diğer meslek uygulamaları gibi değer, amaç,
yaptırım, bilgi ve yöntem birliğinden meydana gelir. Bu parçaların hiçbiri sadece
sosyal çalışmaya özgü değildir (Kongar, 1972). Bunlar diğer disiplinlerle ortak
çalışmalar veya diğerlerinden alıntılar yaparak olgunlaşmaktadır. Sosyal hizmetin
mesleki değerleri, birçok farklı düşünce sisteminden etkilenmiştir ve sosyal hizmet
Sosyal hizmet birçok farklı düşünce sistemine yön veren ideolojilerin önemi üzerinde durmaktadır.
uygulamaları bütün Bu nedenle sosyal hizmet uygulamalarında baskın olan tek bir mesleki anlayış
diğer meslek olmayıp, toplumun bir parçası olan sosyal hizmet uzmanları farklı perspektiflerden
uygulamaları gibi değer, kapsamlı bir şekilde yararlanarak en uygun yaklaşıma ulaşmayı hedeflerler.
amaç, yaptırım, bilgi ve
yöntem birliğinden Sosyal hizmet; hedef kitlesine uygulayacağı tüm mesleki uygulamalarının
meydana gelir. bilgi üretimini ve neyi nasıl yapacağını belirleyen kuralları sosyal politikadan,
toplumla ilgili bilgileri sosyolojiden, bireyle ilgili bilgileri psikolojiden, grup içinde
bireyle ilgili bilgileri sosyal psikolojiden, faaliyetlerini sürdürürken kullanacağı
kaynakları ekonomiden, kültürle ilgili bilgileri antropolojiden, yaşlıların sosyal ve tıbbi
sorunlarına karşı çözüm ve uygulamaları sosyal gerontolojiden, hizmet alanı ile ilgili
tüm kanuni çerçevesini hukuktan, eğitim ve toplumdan dışlanmış gençlerin topluma
kazandırılmasını sosyal pedagojiden alır.
Sosyal hizmet ilgili disiplinlerden yararlanması, onların bilgi ve bulgularını
kullanmasının yanında bütün bu disiplinlerden şu üç temel noktada ayrılır (Kongar,
1972).
1. Sosyal hizmetin odağı toplumsaldır ve sorun çözmeye yöneliktir.
2. Sosyal hizmet uygulamalı bir meslektir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


Sosyal Hizmetin İlgili Bilim Dallarıyla İlişkisi

3. Sosyal hizmet insanı bütün olarak ele alır.


Sosyal hizmetin ilgi alanı; yoksulluk, yoksunluk, gecekondular, evsizlik, yaşlılık,
fiziksel ve zihinsel özürlülük, işsizlik, aile içi şiddet, ihmal ve istismar, geçim zorluğu,
maddi sorunlar, fakirlik, yalnızlık, sosyal dışlanmışlık, yabancılık, cinsiyet eşitsizliği,
psikolojik sorunlar, kişilik bozuklukları, depresyon, travma ve stres, uyuşturucu
madde ve alkol bağımlılığı, kumar ve benzeri konulardır. Hedef kitlesi ise; özürlüler
ve yoksullar, yardıma muhtaç kişiler, çocuklar, gençler, yaşlılar, aileler, bakıma ve
korunmaya muhtaçlar, işsiz ve muhtaç yetişkinler, mülteciler, tutuklular ve tüm risk
gruplarıdır. Bütün bu alanlar incelendiğinde bunların birçok disiplinin de çalışma
alanı olduğu görülür.

SOSYAL HİZMETİN DİĞER DİSİPLİNLERLE OLAN İLİŞKİSİ

Sosyoloji İle Sosyal Hizmet İlişkisi


Sosyal hizmet, sosyal yapıdaki hızlı değişim sürecinde toplumun dışına itilme
riski ile karşılaşan dezavantajlı grupların sosyal sorunlarına ve problemli
davranışlarına somut bir şekilde parmak bastığından dolayı sosyolojinin deskriptif
(niteleyici) izah yöntemlerine ihtiyaç duymaktadır. Ancak birey, aile, grup ve
Sosyoloji, genelde
toplumun sosyal sorunlarını kendi geliştirdiği bilimsel müdahale yöntemleriyle
toplumsal boyutuyla
çözmeyi amaçlayan sosyal hizmetin, toplumu, nesnel bir gerçeklik olarak ele alıp,
olması gerekenden
ideal bir toplum modeli oluşturma gayesi gütmeyen sosyoloji ile ilişkisi sınırlı
ziyade var olan
kalmaktadır. Çünkü sosyoloji, genelde toplumsal boyutuyla olması gerekenden
üzerinde durmakta ve
ziyade var olan üzerinde durmakta ve sosyal olaylardan ziyade sosyal olgulara
sosyal olaylardan ziyade
yoğunlaşmaktadır. Bireye ait özel sorunlar konusu dışında kaldığı için normatif yönü
sosyal olgulara
zayıftır. Bu nedenle sosyoloji, sosyal hukuk, sosyal siyaset ve sosyal hizmet gibi sosyal
yoğunlaşmaktadır.
müdahaleci bilimlerden ayrılmaktadır.
Sosyoloji, insan toplumunun doğuşu, tabiatı ve kanunları ile ilgilenen bir
ilimdir. Gelenekler, örf ve kültürü, toplumsal yapı ve ilişkileri, kurumlar ve sosyal
değişmeyi; ekonomik hukuki ve siyasi sistemin toplum üzerindeki rolü gibi pratik
meseleleri inceler. Sosyoloji; toplum içinde yer alan sosyal grupları, sosyal sınıfları;
ekonomik, politik, sosyal, dinsel ve hukuksal kurumları; nüfusu, örf, adet, değer,
norm ve inançları, bütün bunlara arsındaki karşılıklı ilişkileri, bu unsurlardaki
değişmeleri inceler ve açıklamaya çalışır (Kızılçelik, Erjem, 1994).
Bilim olarak Sosyoloji; toplumların meydana gelişini, gelişmesini, toplum içinde
farklı kesimlerde görülen sosyal olayları, sosyal olguları, sosyal kurumları, sosyal
düzeni, sosyal ilişkileri, sosyal yapı özelliklerini ve bu yapıda ortaya çıkabilecek
değişme eğilimlerini ele alarak inceleyen bir bilim dalıdır. Tanımda adı geçen bu
kavramları incelediğimizde;

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


Sosyal Hizmetin İlgili Bilim Dallarıyla İlişkisi

Toplum: Belli bir coğrafya parçası üzerinde yer alan, sosyal gereksinimlerini
karşılamak için etkileşen, ortak bir kültürü paylaşan çok sayıda insanın oluşturduğu
bir birliktelik (Fichter, 1994:73) ve işbölümü olan bir insan topluluğudur.
Sosyal olay: Toplum içinde meydana gelen, başlama ve bitiş noktaları belirli
olan birden fazla kişiyi ilgilendiren bir oluşumu ve değişimi ifade etmektedir.
Sosyal olgu: Genellikle başlangıç ve bitiş zamanı bilinmeyen, nerede başlayıp
nerede bitebileceği kesin olarak tespit edilemeyen bir sosyal oluşum ve değişimi
ifade eder. Tek tek meydana gelen sosyal olayların genel bir ifade tarzıdır. İki kişinin
evlenmesi bir sosyal olay, evlilik olaylarının hepsi sosyal olgudur.
Sosyal kurum: Birbirleriyle sosyal ilişki ve etkileşim halinde bir arada bulunan
insanların, toplum içinde nasıl davranmaları gerektiğini ve bu davranışların
kurallarını belirleyen, kişilere belli şekillerde davranışlarda bulunması için zorlayıcı
etkide bulunan, aralarında birlik ve bütünlük olan, uyumlu ve örgütlü bütünlerdir.
Aile, eğitim, din, hukuk, ekonomi, yönetim, devlet kurumları gibi.
Sosyal ilişki: Birbirinden haberdar olan en az iki insan arasında belirli bir süre
devam eden, anlamlı ve belirli amaçlar içeren sosyal bir bağdır.
Sosyal Yapı: İçinde sosyal ilişkilerin sosyal olayların meydana geldiği, sosyal
grupların ve kurumların yer aldığı, nüfus ve yerleşim tarzının şekillendirdiği,
toplumun şekil ve çevresi ile ilgili dış görünüşe sahip olan bir sosyal varlıktır.
Sosyoloji: Toplum Sosyal Grup: Belli ortak özelliklere sahip, bazı ortak gereksinimlerini veya
içindeki bireyi, aileyi, beklentilerini karşılamak veya tamamlamak için bir araya gelen, bir varlık veya ünite
grupları, kurumları, olduklarının farkında olan, aynı değerleri, idealleri, fikirleri, hedefleri veya maddi
bunlar arasındaki ilişki nesneleri paylaşan, belli bir zaman süreci içinde birbirleriyle etkileşimde bulunan,
ve etkileşimleri yine müşterek bazı sosyo-kültürel aktiviteler düzenleyen, etkileşim ve ilişki içinde
bunlardan ayrı ayrı bulunan iki veya daha fazla kişinin meydana getirdiği göreli bir sürekliliği olan
veya müştereken insanlar topluluğudur (Seyyar, 2008).
kaynaklanan sorunları
bağlantılar kurarak Sosyolojiye geniş perspektiften baktığımızda toplumbilim yerine
inceleyen bir bilimdir. toplumbilimlerinden biri demek daha doğrudur. Bu doğrultuda sosyoloji: Toplum
içindeki bireyi, aileyi, grupları, kurumları, bunlar arasındaki ilişki ve etkileşimleri yine
. bunlardan ayrı ayrı veya müştereken kaynaklanan sorunları bağlantılar kurarak
inceleyen bir bilimdir.
Sosyoloji genel olarak insan cemiyetlerinin organizasyonu ve kaynağı ile ilgili
bir çalışma veya ilim olarak tanımlanır. Onun asıl hedefi grup hayatına dahil olmanın
neticeleri, geçmişteki insanlar, hareketler ve elemanların araştırılmasından meydana
gelmesi gibi çok eskiye ait bir cemiyet ve insan bilgisidir. Toplumu ve grupları bir

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


Sosyal Hizmetin İlgili Bilim Dallarıyla İlişkisi

bütün olarak ele alır (Şener, 2009). Sosyoloji bireyi toplum içinde ele alarak
toplumsal davranışlarını inceler ve değerlendirir.
Auguste Comte sosyoloji; İnsan toplumunun ussal oluşumunun ve etkinliğinin
araştırılması olarak tanımlar. Başka bir ifadeyle, sosyoloji her şeyden önce, grubun
birey üzerinde yapmış olduğu özgün etkileşimleri araştıran bir bilimdir. Toplumun
tüm kültürel çevresini araştırma alanı içine alır. Geçmişten beri insanlara aktarılan
kültürel miras insanlar üzerinde etkili olur ve nesilden nesile geçer. Bunlar yasalar,
dinler, aile yapıları ve inançlardır. Bu kültürel sistem, insan onayına dayanan
bağlayıcı doğal bir düzeni yansıtır (Kızılçelik, 1994).
Sosyolojinin özelliklerine değinmek gerekirse; pozitif bir bilim olan sosyoloji
ferde ait sorunlarla ilgilenmez. Olması gerekenden ziyade olanı inceler, sosyal olaylar
arasında sebep sonuç ilişkisi kurar, toplumu bütüncül bakış açısıyla değerlendirir ve
bu bütünün öğeleri arasındaki ilişkileri araştırır. Bu determinist yaklaşımı ile, olaylar
Sosyoloji her şeyden arasındaki benzerliklerden yola çıkarak genellemelere gider, sosyal olayları çok yönlü
önce, grubun birey ve çok faktörlü olarak ele alır, sosyal olayları inceler ve sonuçlar için çözümler üretir,
üzerinde yapmış olduğu bilimsel araştırmalarını kendi geliştirdiği metot ve yöntemlerini uygulayarak
özgün etkileşimleri sonuçlandırır.
araştıran bir bilimdir.
Sosyal Hizmet mesleği bireylerin refahını geliştirmeye yönelik bir meslek olarak
hayırseverlik kavramı üzerine oturmuş, yoksullara yardım etme düşüncesinden yola
çıkarak bir disiplin haline gelmiştir. Sosyal hizmet, bir meslek ve “bütün insanların
daha iyi yaşam koşulları için psikolojik işlevselliğin etkili bir seviyeye ulaşması ve
etkili sosyal değişmeleri gerçekleştirmeleri amacıyla insanlara yardım eden
uygulamalı bir bilim” (Barker, 1999 Akt. Duyan, 2010) olarak tanımlanabilir.
Sosyal Hizmet Sosyolojisi: Sosyal hizmetler uygulamalarıyla yakından ilişkili
olan birey, aile ve grup ve toplumların psiko-sosyal sorunlarını konu edinen
sosyolojiye yakın disiplinidir. Teorik ve pratik boyutlarıyla sosyal hizmetlerin ilgi
alanına giren konuların sosyolojik verilerle desteklenmesi ve sosyolojik bir bakış açısı
içerisinde incelenmesine imkân tanıyan bir bilim dalıdır.
Sosyal hizmetle sosyoloji arasında önemli bir bağ vardır. Yukarıdaki sosyolojik
kavramları ve sosyolojinin genel özellikleri ile birinci ünitede açıklanan sosyal hizmet
tanım, amaç ve hedefleri değerlendirildiğinde, her iki bilim de sosyal olmakla
topluma ait olan kişilikler üzerinde çalışmaktadır. Sosyal hizmet kuram ve
Sosyoloji olayların yaklaşımlarını daha çok sosyoloji ve psikoloji bilimlerinden alarak kendi uygulama ve
nedenlerini, sosyal müdahale metotlarını oluşturmuştur.
hizmet ise nasıllarını
Her iki alanın hedef kitleleri arasında da ciddi örtüşmeler görülmektedir.
inceler.
Sosyoloji olayların nedenlerini, sosyal hizmet ise nasıllarını inceler. Yoksulluk, aile,
grup, grup içinde birey, toplum, şehirleşme, göç ve gecekondulaşma, işsizlik,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


Sosyal Hizmetin İlgili Bilim Dallarıyla İlişkisi

ayrımcılık, eşitsizlikler, sosyal çevre, sosyal sınıflar, toplumsal cinsiyet, hastalık,


sağlık, engellilik, sosyal sorunlar gibi konular her iki disiplinin ortak ilgi alanlarıdır.
Sosyoloji sadece toplumdaki normal davranışları değil sapkın davranışları da inceler.

•Alıcı ile satıcının ilişkileri sadece ekonomik bir olay değildir. Davacı
Örnek

ile davalının arasındaki olay da sadece hukuki bir olay değildir. Bu


olayların bir de sosyal boyutu vardır. Sosyologlar suçluya değil,
suçluluk konusuna eğilirler ve toplumsal şartların suç üzerindeki
etkisini araştırırlar. Sosyal hizmet ise; suçluyu ve onu suça iten
sebepleri inceler. Olayı bir bütün olarak ele almak gerekirse hem
suç ve hem de suçlunun araştırılması olayı kökünden çözecek, her
iki disiplin ortak çalışma durumunda kalacaklardır.

Sosyolog, sosyal dünya hakkında araştırma yaparak ve teoriler veya kavramsal


modellerle çalışarak halkı ve kültürünü anlayarak ortaya çıkardığı sosyal dünyayı ve
problemleri hakkındaki bilgiyi paylaşmakta ve yaymakta, sosyal hizmet uzmanı ise
bu bilgilerden yararlanarak sosyal hayatta kişiler üzerinde müdahale yöntemlerini
Sosyologlar suçluya
kullanarak uygulama yapmaktadır.
değil, suçluluk
konusuna eğilirler ve Sosyal hizmet, bir toplumda sosyal sistemlerin ve politikaların sonucunda
toplumsal şartların suç ortaya çıkan mağdur, yoksul veya sosyal fonksiyonlarını gereği gibi yerine
üzerindeki etkisini getiremeyen kitleler ile ilgilenen bir alandır. Olay, sağlık ve tıp bilimlerinden de
araştırırlar. Sosyal öteye sosyal boyutu olan bir çalışma gerektirmektedir. Dolayısıyla, sosyoloji ile tıp
hizmet ise; suçluyu ve arasında yer alacağı gibi psikolojik rehabilitasyon ile sosyoloji arasında bir noktada
onu suça iten sebepleri durmaktadır.
inceler. Sosyal dünyayı açıklayan sosyolojinin keşfettiği problemler veya ortaya
çıkardığı fenomen hakkında yapacağı çok az şeyi vardır. Sosyal hizmet ise, gerçek
dünyanın sosyal problemleriyle ilk elden karşılaşarak ilgilenmektedir. Sosyolojinin
bulgularını pratik olarak uygulama alanına dökmektedir. Sosyoloji, sosyal hizmetler
için bir istikameti işaret etmekte, sosyal hizmetler ise bu sosyal problemler
konusunda müspet bir takım şeyler yapmaya çalışmaktadır. Sosyal hizmet,
sosyolojinin bulgularını kullanarak, mevcut sosyal problemlerin pratik olarak
çözümüne katkı sağlar (Seyyar ve Genç, 2010).
Sosyoloji, toplumların gelişim ve değişim kanunlarını arar ve kurumsal
yapıların toplumsal rol ve varoluş sebeplerinin sosyal boyutları ile ilgilenirken, bazı

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


Sosyal Hizmetin İlgili Bilim Dallarıyla İlişkisi

teori ve metotlar bularak sosyal olay ve gelişmelere açıklamalar getirmektedir. Bu


haliyle toplumun normal ve anormal veya sağlıklı ve problemli yönlerini genel olarak
belirlemeye çalışmaktadır. Sosyal hizmet, toplumsal sistem veya toplumdaki çeşitli
dezavantajlı grupların toplum içinde nasıl yer alacağı veya topluma adaptasyon
süreçlerinin nasıl sağlanacağı ile ilgili hassas ve özel bir çalışma alanı ile meşgul
olmaktadır. Bu yönüyle, sosyal hizmet çalışmalarının sosyolojinin yaptığı durum
tespitlerinin bir bölümüyle meşgul olmak suretiyle, toplumsal grupların eşit ve
hizmetlere hazır hale getirmelerinde “rehabilitasyon” yönünü üstlenir.
Son olarak, şöyle bir mukayese yapılabilir. Sosyoloji toplumsal yapı ve ilişkileri
inceler. Geliştirdiği sistem, metot ve modellerle bu ilişkilerin çıkış sebeplerini ve yol
açacağı problemleri tespit ederek adeta bir “durum tespiti” yaparken; sosyal hizmet,
toplumdaki doğuştan veya sonradan mağduriyete uğramış, fiziksel engelleri olan
veya yoksul duruma düşen birey veya grupları normal hayata döndürmek üzere
Sosyal politika, "sınıflar “destekleyici, önleyici, iyileştirici, rehabilete ve tedavi edici” müdahale yöntem ve
arasındaki savaşımları, uygulamaları ile bu risk gruplarına destek olmaya çalışır.
çelişkileri ve
dengesizlikleri Sosyal Politika ile Sosyal Hizmet İlişkisi
gidermeye, uyum
sağlamaya dönük bir Sosyal Politika ilk kez 19. asrın ikinci yarısında Almanya'da ortaya çıkan,
bilim dalı" olarak tarif değişik sosyal grupların sosyal sorunlarını ele alan ve bunlara çözüm getirmek
edilmektedir. isteyen bir kavramdır. Özellikle sanayi devrimi sürecinde gün ışığına çıkan işçi
sorunlarıyla birlikte önem kazanmıştır. Bunun için, bazı bilim adamları sosyal
politikayı, "sınıflar arasındaki savaşımları, çelişkileri ve dengesizlikleri gidermeye,
uyum sağlamaya dönük bir bilim dalı" olarak tarif etmişlerdir. Kavramın tarihî
kökenlerine inildiğinde (dar manada) sosyal politika, kapitalist iktisat düzeninde
işçiler ve işverenler arasında ortaya çıkan menfaat çelişkilerini ve çatışmalarını
gidermeye (Güven 1995) yönelik önemli çözümler geliştirmiştir. Klasik ve dar
manada sosyal politikanın asıl hareket noktasını, üretim sürecine emeğiyle katılan
işgücünün korunmasına, endüstri ilişkilerinin adil bir şekilde kurumsallaşmasına ve
böylece sınıflar arası sosyal gerginliklerin asgariye indirilmesine yönelik tedbirler
oluşturmuştur. Sosyal değişim ve sosyal gelişmenin yanında zamanla farklı ve yeni
sosyal problemlerin ortaya çıkması ile birlikte sosyal siyasetin tanımı, muhtevası ve
hedefi de buna paralel olarak değişmekte ve gelişmektedir.
Sosyal politika, genelde toplumun değişik sosyal kesimlerinde ortaya çıkan
muhtelif sosyal sorunları ortadan kaldırmayı ve herkesin sosyal refahını temin etmeyi
ve yaygınlaştırmayı hedefleyen tedbirler ve uygulamalar ile çalışma hayatının
yanında sosyal hayata yönelik düzenleyici ve iyileştirici politikaların bütünüdür.
Sosyal politika, iktisadi faaliyetlerin, bazı sosyal kesimlerde doğurduğu maddi
olumsuzlukları ve sosyal adaletsizliği gidermeyi hedef alan, sosyal hayatın ve iktisadi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


Sosyal Hizmetin İlgili Bilim Dallarıyla İlişkisi

düzenlemelerin sosyal ahlak esaslarının şemsiyesi altında dizayn edilmesi gerektiğini


ileri süren bir bilim dalıdır. Toplumun bağımlı veya bağımsız çalışanların yanında
iktisadi ve psiko-sosyal yönden güçsüz olan ve özel olarak korunması gereken sosyal
kesimlerin himaye edilmelerini öngören, bunun için sosyal politikalar üreten,
sorgulayan ve uygulayan sosyal bir bilim dalıdır (Seyyar ve Genç, 2010).
Sosyal politika, sosyal gelişme, sosyal eşitlik, sosyal adalet, sosyal barış ve
sosyal bütünleşme gibi temel hedefleriyle, sosyal sorun çözümünde, sosyal reformcu
Politika; toplumda yaklaşımlar izleyen ve insanların ve toplumsal grupların varlıklarını sürdürmedeki
bütünlüğü sağlamak, güvensizliklerini ortadan kaldırarak, onlara daha nitelikli, daha özgür, daha güvenli
özel çıkarlara karşı ve gönençli bir yaşam sağlamayı kendine amaç edinen bir bilim dalıdır (Güven,
koyarak genel yararı ve 1995). Politika ise; toplumda bütünlüğü sağlamak, özel çıkarlara karşı koyarak genel
insanların “ortak yararı ve insanların “ortak iyiliğini” gerçekleştirmeyi amaç edinir. Politika, evrensellik
iyiliğini” ve süreklilik niteliği taşır ve çatışmadan ziyade uzlaşmayı hedef alır (Kapani, 1995).
gerçekleştirmeyi amaç Başka bir ifadeyle, “Ekonomik bakımdan bağımlı ve güçsüz insanları korumaya dönük
edinir. devlet tarafından alınan önlemler ve bu önlemleri güvence altına alan hak ve
özgürlüklerdir” (Tokol, 2000).
Dar anlamda sosyal politika; işçi sınıfına ve onun temel sorunlarına yönelik,
geniş anlamıyla sosyal-ekonomik hak ve özgürlüklere dayalı ve herkes tarafından
hayata geçirilmek üzere oluşan toplum politikalarıdır. Geniş anlamda ele alındığında
sosyal politikalar sosyal hayatın bütününe ilişkin olup bu kavramın içerisine
köylülüğün sorunlarından, toplumdaki grupların bütünleşmesine kadar pek çok konu
girebilir (Tuna ve Yalçıntaş, 1985). Bunun yanında eğitim, sağlık ve barınma
olanaklarında herkes için asgari düzeyin sağlanmasıyla amaç genişlemesi oluşmuş
“sosyal adalet ve sosyal eşitlik” amacına uygun yapılanmalar sosyal politikanın temel
hedefleri arasına girmiştir. Bu nedenle sosyal politikaların sosyal eşitlik ve sosyal
adalet sağlayıcı bir işlev kazanması, sosyo-ekonomik hakların kabulü gibi hukuki bir
temel, vatandaşlığın sosyal bir boyut kazanması gibi toplumsal- siyasal bir gelişme
ile çok yakından ilgilidir. Ücretli emeğin toplumsal bir dinamik olarak daha sınırlı ve
güçsüz kaldığı toplumlarda sosyal politikaların kapsamı ve içeriği yetersiz kalmakta,
sosyal politikanın sosyal haklar veya sosyal vatandaşlıkla bütünleşemeyen bazı
Sosyal devlet, toplum
“sosyal hizmetler ve yardımlar” olmaktan öteye geçmesi mümkün olamamaktadır.
katmanlarının sosyal
İngiliz ampirik geleneğinde sosyal politika, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve sosyal
refahını artırmayı ve
hizmetlerin kolektif olarak sağlanmasıdır. Her disiplin kendi açısından farklı sosyal
tüm toplum
politika tanımları yapmaktadır. Mesela; sosyologlar için sosyal politika, sosyal
katmanlarına sosyal
sorunların belirlenmesi ve bunların mahiyeti hakkında bilgi toplama, sosyal hizmet
refahı yaygınlaştırmayı
uzmanları için ise bu sorunların çözümünde rol alma vardır.
kendi örgütleri kanalıyla
gerçekleştirmektedir. Bilindiği üzere sosyal devlet, toplum katmanlarının sosyal refahını artırmayı ve
tüm toplum katmanlarına sosyal refahı yaygınlaştırmayı kendi örgütleri kanalıyla

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


Sosyal Hizmetin İlgili Bilim Dallarıyla İlişkisi

gerçekleştirmektedir. Bu örgütler içerisinde kuşku yoktur ki merkez ve taşra


teşkilatından oluşan sosyal hizmet örgütleri başlıca aktörlerdendir(Genç veAlptekin,
2010).

Sosyal Hizmet Politikası


Sosyal hizmet politikası, sosyal hizmetlerinin düzenli, rasyonel, yaygın ve etkili
bir biçimde oluşturulması, geliştirilmesi, yürütülmesi, sosyal hizmet ihtiyacının
karşılanması ve bir sistem içinde uygulanmasına yönelik alınması gereken tedbir ve
Sosyal hizmet, sosyal önlemlerin bütünüdür. Sosyal hizmet, teorik ve uygulamalı sosyal politika biliminin
politika disiplininden bir alt kolu olarak hizmet odaklı bir bilim dalıdır.
büyük ölçüde Yukarıdaki açıklamaları dikkate aldığımızda bir meslek ve disiplin olarak sosyal
yararlanmaktadır. hizmet ile sosyal politikanın yakın ilişki halinde olduğunu görmekteyiz. Sosyal
hizmetin mesleki odağı, sosyal sorunların çözümlenmesi yoluyla sosyal refah
düzeyinin arttırılması olarak tanımlanabilir. Bu noktada sosyal sorunların analiz
edilmesi, bu sorunların altında yatan gereksinimlerin belirlenmesi ve bu
gereksinimlerin karşılanmasına yönelik politika ve uygulamaların hayata geçirilmesi
süreçlerinde sosyal hizmet, sosyal politika disiplininden büyük ölçüde
Sosyal politikanın sosyal yararlanmaktadır (Denney 1998, akt. Danış, 2007). Her iki disiplin de sağlıklı ve iyi
gelişme, sosyal adalet, bir topluma ulaşmayı hedefler. İyi toplum hedefine nasıl ulaşılacağı ise sosyal
sosyal bütünleşme, politikalara ve bu politikalara yön veren siyasal düşünce sistemlerinin sosyal
bireyin iyi olma hali, sorunları nasıl algıladığına ve bu sorunların çözümüne yönelik öngörülerine bağlıdır.
toplumun iyi olma hali Bu bağlamda sosyal hizmet, baskın sosyal politikaların çözümüne yönelik strateji ve
gibi hedefleri, sosyal programlardan yararlanmakta ve aynı zamanda birey, grup ve toplumları yakından
hizmet disiplinin de öne etkileyen sosyal politikaların oluşumuna katkıda bulunmaktadır (Denney 1998).
çıkan ortak olgularıdır. Sosyal politika, sosyal hizmet mesleğinin bir disiplin olarak dizayn edilişinden
beri teori ve uygulama açısından hayati bir değere sahiptir. Çünkü sosyal politikanın
sosyal gelişme, sosyal adalet, sosyal bütünleşme, bireyin iyi olma hali, toplumun iyi
olma hali gibi hedefleri, sosyal hizmet disiplininde öne çıkan ortak olgularıdır. Bu
yönüyle sosyal politika ile birlikte sosyal hizmet, açlık, yoksulluk, işsizlik, muhtaçlık,
sosyal dışlanma gibi sosyal sorunları çözerek, bireylerin sıkıntılarının azaltılması,
daha işlevsel hale gelebilmeleri misyonunu üstlenmiş bir meslektir (Yolcuoğlu, 2011).
Sosyal politika ile sosyal hizmet o kadar birbirleriyle ilişkilidir ki; 2004 yılında
Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde sosyal politika alanında bilimsel araştırmaları teşvik
etmek amacıyla kurulan bir forumun çalışma alanları sosyal hizmetin hedef
kitlesinden oluşmaktadır. Bu alanlar fakirlik, sosyal dışlanma ve bu sorunlara yönelik
sosyal yardım mekanizmaları; çalışma hayatındaki gelişmeler ve düzenlemeler,
sendikaların rolü; sağlık, eğitim ve diğer sosyal hizmet alanlarındaki gelişmelerden ve
çalışma ekibi farklı disiplinlerden akademisyenlerden oluşmuştur. Her iki disiplinin

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


Sosyal Hizmetin İlgili Bilim Dallarıyla İlişkisi

temel çalışma ve uygulama alanları ile hedef kitlelerine baktığımızda aynı konular
üzerinde yoğunlaşarak, sosyal politika sebep, sonuç, koruyucu, önleyici ve fıtri
yaklaşımlarla politika üretirken, sosyal hizmet bu politikalar çerçevesinde uygulama
gerçekleştirmek suretiyle toplumun sosyal refah düzeyini artırmayı
amaçlamaktadırlar. Bu alanlar; yoksullukla mücadele, risk gruplarının durumlarını
iyileştirme, sosyal yardımların düzenli ve anlamlı dağılımı, kişisel ve sosyal koruma,
Sosyal politika, dar
sağlık ve sosyal bakım, barınma, finans, eğitim, istihdam, serbest zaman
anlamda sosyal hizmet
değerlendirme, ulaşım, toplumsal hizmet ve kaynaklara ulaşabilme, çocuklar,
yoksunluklarının
gençler ve kadınların oluşabilecek risklere karşı korunması gibi konulardır.
giderilmesinde önemli
bir işlevi yerine Genel anlamda sosyal politika, dar anlamda sosyal hizmet yoksunluklarının
getirmektedir. giderilmesinde önemli bir işlevi yerine getirmektedir. Bu yoksunluklar maddi kaynak
yoksunluğu, gelişimsel yoksunluklar, fiziki yoksunluklar, kişilerarası ilişki yoksunluğu,
fırsat yoksunluğu ve bireysel haklar yoksunluğu olarak sınıflandırılmaktadır. Bu
yoksunluklar sonucu ortaya çıkan sosyal sorunlar, sosyal hizmetin temel
alanlarındandır. Çünkü insan yaşamının tüm boyutlarını saran bu yoksunlukların
giderilme ihtiyacı sosyal hizmetin kendini tanımlamakta kullandığı sosyal işlevsellik
kavramının hedefleriyle doğru orantılıdır. Sosyal hizmetin başarılı olması ve
işlevlerini yerine getirebilmesi için modern, uygulanabilir, kaynakları belli,
Sanayi toplumundan
iyileştirmeye yönelik sosyal politikalara ihtiyacı vardır.
sonra teknolojinin
gelişmesiyle özellikle
Sosyal Güvenlik ve Sosyal Hizmet İlişkisi
iş hayatındaki risklere
karşı sosyal güvenlik Sosyal güvenlik sisteminin temelinde insanın temel gereksinimlerinden birini
ihtiyacı artmıştır. oluşturan, geleceğini güvence altına alma, ya da yarınından emin olma gereksinimi
vardır. Bu ihtiyaç tüm insanlık için geçerli olmakla birlikte daha çok işçi sınıfı
bakımından önemli gözükmektedir (Güven,1995). Avrupa’da 19. yüzyıldan beri aktif
bir şekilde var olan, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra hızla gelişen ve son yarıyılda
hayatın tüm alanlarına yayılarak çok ilerleme kaydeden sosyal güvenlik sistemi
ülkemizde İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gelişmeye başlamıştır. Sanayi
toplumundan sonra teknolojinin gelişmesiyle özellikle iş hayatındaki risklere karşı
Sosyal Güvence; sosyal güvenlik ihtiyacı artmıştır.
herhangi bir sosyal risk Milletler Arası Çalışma Teşkilatı olan ILO 1944 Philadelphiya Konferansında
yüzünden geliri veya sosyal güvenliği; “halkın hastalık, işsizlik, yaşlılık, ölüm nedeniyle geçici ya da sürekli
kazancı azalmış olarak kazançtan yoksun kalması halinde düşeceği yoksulluğa karşı, tıbbi bakımdan
kişilerin, başkalarının dolayı, çocuk sayısının artması halinde korunmasına ilişkin genel önlemler sistemi”
yardımına gerek şeklinde tanımlanmaktadır.
kalmaksızın, yaşama ve
geçinme ihtiyaçlarını Sosyal Güvenlik başka bir adıyla Sosyal Güvence; herhangi bir sosyal risk
karşılayan sistemler yüzünden geliri veya kazancı azalmış kişilerin, başkalarının yardımına gerek
bütünüdür. kalmaksızın, yaşama ve geçinme ihtiyaçlarını karşılayan sistemler bütünüdür.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


Sosyal Hizmetin İlgili Bilim Dallarıyla İlişkisi

Mesleki, fizyolojik veya sosyo-ekonomik risklerden dolayı gelirin veya kazancın


Herkes, sosyal güvenlik devamlı veya geçici olarak kesilmesi durumunda insanların geçinme ve yaşama
hakkına sahiptir. ihtiyaçlarını karşılanması gerekir. Ferdin ekonomik durumunu menfi yönde etkileyen
Devlet, bu güvenliği risklerin türü ve kaynağı ne olursa olsun, kişiye değişik koruyucu yöntemlerle
sağlayacak gerekli ekonomik güvence sağlanması sosyal devlet anlayışının bir sonucudur. Değişik
tedbirleri alır ve yöntemlerle kişilere sadece maddi güvence sağlamanın ötesinde, toplumda yer alan
teşkilatı kurar. bütün fertlerin, sosyal hayata ve sosyal gelişmelere eşit değerde, yani sosyal adalet
ilkelerine uygun olarak katılmalarına imkân tanıyan sisteme sosyal güvenlik diyoruz.
Dar anlamda sosyal güvenlik, insanın karşılaşacağı tehlikelerin sonuçlarına
karşı korunması, asgari yaşam seviyesinin sağlanması ve sürdürülmesidir. Bu açıdan
sosyal güvenlik, hastalık, kaza, analık, yaşlılık, sakatlık, işsizlik, ölüm ve çocuk
yetiştirme gibi sosyal risklerin yol açabilecekleri durumlarda gelir kayıpları ve gider
artışlarına karşı kişilerin güvenliklerinin sağlanmasıdır.
Geniş anlamda sosyal güvenlik; bireylere gelir güvencesi ve tıbbi yardım
sağlama amacı güden kurumlar, ölçütler, haklar ve yükümlülükler bütünüdür. Geniş
açıdan sosyal güvenlik anlayışı aynı zamanda aile, konut, şehircilik, eğitim, meslek
seçmede yardım, yönetime katılma, istihdam, konjonktür, verimliliğin artırılması,
sağlık ve hijyen politikalarıyla ilgili önlemleri de kapsamaktadır.
Sosyal Güvenliğin gayesi; her insana, hayatın türlü olayları karşısında, aşırı bir
muhtaçlığa düşmeden ve hürriyetinden fedakârlık ettirmeden insan şahsiyetine
yaraşır bir hayat düzeyi sağlamaya yönelik kamusal sosyal düzenleme, sosyal
sigorta, kamusal sosyal yardım ve muhtelif sosyal hizmetler alanında bir takım
önlemler almaktır. Sosyal güvenlik garantisi, temel insan haklarından biri olarak
kabul edildiği için, bu hakkın gereklerini yerine getirme görevi sosyal devlete
verilmiştir. T.C. Anayasasının 60. maddesi; “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir.
Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar” şeklindedir.
Anayasa 61’inci maddesi de özel olarak korunması gereken kimselerle ilgili şu hükmü
getirmiştir: “Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malûl ve gazileri
korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar. Devlet, sakatların
Dar anlamda sosyal korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır. Yaşlılar,
güvenlik sosyal devletçe korunur. Yaşlılara devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar
politikanın bir alt bilimi kanunla düzenlenir. Devlet, korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması
olarak sosyal sigortalar, için her türlü tedbiri alır. Bu amaçlarla gerekli teşkilat ve tesisleri kurar veya
sosyal yardımlar ve kurdurur”.
devletçe bakılma olmak
üzere üç ana unsurdan Dar anlamda sosyal güvenlik sosyal politikanın bir alt bilimi olarak sosyal
oluşmaktadır. sigortalar, sosyal yardımlar ve devletçe bakılma olmak üzere üç ana unsurdan
oluşmaktadır (Güven, 1995). Bunların amacı, piyasa mekanizması sonucunda oluşan
gelirin toplumda yeniden dağıtımının sağlanmasıdır. Sosyal yardımlar ve devletçe

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


Sosyal Hizmetin İlgili Bilim Dallarıyla İlişkisi

bakılma hizmetleri vergilerle, sosyal sigortalar ise katılımlarla (primlerle) finanse


edilmektedir.
Geniş anlamda sosyal politikanın gayri maddi yönü olan sosyal hizmetleri de
bu çerçevede değerlendirdiğimizde sosyal güvenlik yöntemlerini dört ana başlık
altında toplayabiliriz:
1. Sosyal Sigorta: Kişiyi ve geçindirmekle yükümlü olduğu kişileri, zorunlu
olarak ödenen primlerle yasayla tanımlanan risklere karşı korumaya
dayanan bir sistemdir. Devletçe organize edilmiş, kendi kendine yönetim
Sosyal Yardım, esasına göre işleyen, kamu hukuku karakterli, baskın olarak zorunluluk
yoksulluk ve muhtaçlık esasına dayanan, çalışan nüfusun büyük bir kısmını gelir elde etme
yeteneğinin kaybı, ölüm ve işsizlik gibi tehlikelere karşı koruyan kendine özgü
ölçütlerine bağlı olarak
bir sigortadır (Demirbilek, 2005).
prim karşılığı olmaksızın
2. Sosyal Yardım: Sosyal yardımlar, belirli bir gelir düzeyinin altında kalan ve
bireye ve aileye yapılan bundan dolayı da yardıma muhtaç durumda olan fertlere, kamu kurumları
ayni ve nakdi (kamu sosyal güvenlik kurumları), hayır kuruluşları (vakıflar), hayırsever veya
yardımlardır. dinî cemaatler tarafından yapılan mali desteklerdir. DPT, Sosyal Hizmetler ve
Yardımlar Özel İhtisas Komisyonu Raporu, sosyal yardımı “muhtaçlık
tespitine ve kontrolüne dayalı olarak yapılan ve kişileri en kısa sürede kendi
kendilerine yetecek hale getirmek amacını taşıyan parasal ve nesnel
gelirlerden oluşan bir sosyal güvenlik yöntemi ve sosyal hizmet alanı” olarak
tanımlamaktadır (Genç ve Adıgüzel, 2011).
3. Devletçe Bakılma: Kanunlarla belirlenen bazı sosyal risklerin tahakkuku
hâlinde toplumun her üyesine finansman, prim ya da benzer biçimde özel bir
katkıda bulunma şartı aramaksızın, sosyal gelir sağlayan bir sosyal koruma
sistemidir. Bugün, modern sosyal siyaset anlayışı çerçevesinde eğitim,
öğretim, aile, mesken, çocuk doğurma ve büyütme gibi değişik alanlarda
ortaya çıkan sosyal giderlerin belirli bir kısmı, değişik isimler altında da olsa
(çocuk parası, çocuk bakımı parası, kira yardımı vb.), devletçe
karşılanmaktadır (Seyyar ve Genç, 2010).
4. Sosyal Hizmet: Muhtaçlık ölçütlerine bağlı olarak bireye-aileye-gruplara ve
topluma sunulan sosyal hizmetlerdir. “İnsan hakları ve sosyal adalet
ilkelerini temel alan; sosyal değişimi destekleyen, insanların iyilik
durumunun geliştirilmesi için insan ilişkilerinde sorun çözmeyi,
güçlendirmeyi ve özgürleştirmeyi amaçlayan ve bunun için insan davranışına
ve sosyal sistemlere ilişkin teorilerden yararlanarak insanların çevreleri ile
etkileşim noktalarına müdahale eden bir meslektir” (IFSW, 2001, akt. Duyan,
2010). Sosyal hizmetin geniş olarak tanımlanıp uygulandığı sosyal güvenlik
sistemi “Beveridge sistemi”dir. Sistemde sosyal hizmetler sosyal refah
hizmetlerini ifade etmekte ve bu ad altında sosyal güvenliğin tüm
yöntemlerini kapsamaktadır (Demirbilek, 2005). Sosyal güvenlik açısından
sosyal hizmetler uygulama alanı olarak algılanmalıdır.
Sosyal güvenlik yöntemlerinin her birinin hizmet programı, finansman yapısı,
hizmet anlayışı ve türü açısından kendine has özellikleri vardır. Bu bağlamda, sosyal

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


Sosyal Hizmetin İlgili Bilim Dallarıyla İlişkisi

güvenlik yöntemlerinin ana işlevinin, değişik sosyal risklerin yol açtığı gelir
kayıplarına (hastalık, işsizlik, yaşlılık) ve(ya) gider artışlarına (çocuk yetiştirmek, kira
masrafları, yol giderleri) karşı telafi edici sosyal yardım ve destekler sunmak
olduğunu belirtebiliriz. Devletlerin sosyal harcamaları; sosyal sigorta, sosyal güvenlik,
sağlık sigortası, beslenme-barınma-konut harcamaları, ailelere sağlanan doğrudan
gelir desteği, aile yardımları, çocukların giderleri için nakit destek, öğrenci bursları,
eğitim harcamaları, işsizlik tazminatları, kıdem tazminatı, sosyal hizmetler ve tarıma
sağlanan sübvansiyonlar, sosyal yardımlardan oluşmaktadır (Yolcuoğlu, 2011).
Sosyal güvence hizmetleri işçiler için Sosyal Sigortalar Kurumu; memurlar için
Emekli Sandığı ve Esnaf, Sanatkâr ve Diğer Bağımsız Çalışanlar için Bağ-Kur olarak
hizmet verirken, özellikle resmi kurumlar arasında meydana gelen farklılıklar ve
uygulamalardaki zorluklar üzerine 2006 yılında çıkarılan 5502 sayılı Kanunla Sosyal
Sigortalar Kurumu, Emekli Sandığı ve BAĞ-KUR birleştirilerek Sosyal Güvenlik Kurumu
(SGK) adıyla tek çatı altında toplanmıştır. Bunların yanında yardımcı mekanizmalar
olarak; Zorunlu Tasarruf Programları, Tasarrufu Teşvik Programları (Bireysel
Emeklilik Sistemi) ve Sosyal Yardım Sandıklarını sayabiliriz. Bu uygulamalar devletin
dışında gönüllü ve özel teşebbüs tarafından yürütülen fonlardır.
Bütün bu açıklamalar sosyal hizmetlerle sosyal güvenliğin birbirinden ayrılmaz
birer alan olduğunu göstermektedir. Sosyal hizmet müracaatçıları sosyal güvenlik
sistemleri olmadan, onlardan yararlanmadan yaşamaları ve durumlarında
iyileştirmelerin yapılması, normal hayat standartlarında yaşamaları ve sosyal refah
seviyesinde imkânsızlıklarını imkâna dönüştürmeleri mümkün değildir.

Sosyal Antropoloji ve Sosyal Hizmet İlişkisi


Antropoloji; insanları buluşları, davranışları, inançları ve görüşleriyle sahip
olduğu kültürel faktörler açısından ele almaktadır. Her toplum farklı kültürel yapıya
Antropolojinin konusu sahiptir. Bu yapının işleyiş ve gelişmesi, kültürel değerlerin etkinliği ile doğru orantılı
insan, toplumlar ve olmaktadır (Şener,2009). Antropolojinin konusu insan, toplumlar ve kültürlerdir
kültürlerdir. (Silah, 2005).
Çünkü çok genel bir söyleyişle, sosyal antropoloji, insanın doğal ve toplumsal
çevresiyle olan etkileşimini ve bu etkileşim sonucunda ortaya koyduğu ürünleri yani
insan topluluklarının "kültür"lerini inceleme konusu seçmiştir. Sosyal antropoloji;
sosyal hayatı, kültürleri, yazının icadından önceki devirlerden başlayarak, bugüne
kadarki sosyo-kültürel gelişmeleri incelemektedir. Dinî, siyasi, iktisadi ve sosyal
müesseselerin (kurumların) yapılarını, folklorik hususiyetlerini inceleyen, etnoloji ile
psikoloji arasındaki münasebetleri, mukayeseli olarak araştıran bir disiplindir.
Kültür bir yaşam Sosyal Antropoloji toplumların kültürlerini, yaşayış biçimlerini, değer
biçimidir. yargılarını, örf, adet ve geleneklerinin değer olarak yansımalarını ve gelecek nesillere

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


Sosyal Hizmetin İlgili Bilim Dallarıyla İlişkisi

miras bırakılacak yaşam kriterlerini konu alır. Kültür bir yaşam biçimidir. Mümtaz
Turhan şu tarifi yapmaktadır: “Kültür, bir cemiyetin sahip olduğu maddi, manevi
kıymetlerden teşekkül eden bir bütündür ve her nevi bilgiyi, alakaları, itiyatları,
kıymet ölçülerini, umumi tavır, görüş ve zihniyet ile her nevi davranış şekillerini içine
alır” (Turhan, 1997).
Ünlü Alman Antropolog Thurnwald kültürü şöyle tarif etmektedir: “Kültür,
tavırlardan, davranış tarzlarından, örf ve adetlerden, düşüncelerden, ifade
şekillerinden, kıymet biçmelerden, tesislerden ve teşkilattan mürekkep öyle bir
sistemdir.Tarihi bir mahsul olmak üzere teşekkül etmiş, ananeye bağlı bir cemiyet
içinde onun medeni teçhizatı ve vasıtaları ile karşılıklı tesirler neticesinde meydana
Kültürel antropoloji çıkmış ve bütün unsurlarının zamanla yekdiğerine kaynaması sayesinde ahenkli bir
geniş toplum bütün haline gelmiştir” (Kafesoğlu, 2000).
tarafından paylaşılan
davranışı araştırır ve Kültürel antropoloji geniş toplum tarafından paylaşılan davranışı araştırır ve
konu edinir. konu edinir. Toplumlarda var olan değişimler kültürleme yoluyla sağlanmaktadır.
Kültürleme; ailede, okulda, arkadaş çevresinde, işyerinde, sokakta bilinçli yada
bilinçsiz bir şekilde gerçekleşir. Her toplum kültürel yapısını oluştururken taşıdığı
değerleri sonraki kuşaklara aktarmak ister. Böyle bir değişim ve işleyiş esnasında
kültürel yapıda meydana gelebilecek kültürel yozlaşma toplumun değerlerinden
sapmaları sağlayacaktır. Sosyal hizmet toplumsal bütünlüğü ve genel kabul görmüş
normların korunmasını önemser, çizginin dışına çıkmış bireyleri de risk grubu olarak
algılar. Davranışlarımıza yön veren değerler, sosyal normlar, görenek, örfler, adetler
ve gelenekler ve anomi gibi kültür kalıpları kimlik ve kişiliğin oluşmasını sağlar
(Güney, 2009).
Sosyal antropoloji,
toplum bazında Sosyal Antropolojiyi; kültürel antropoloji, etnografya, arkeoloji, folklor, dil ve
batığımızda psikolojik-kültürel antropoloji diye kollara ayırabiliriz. Bütün bunlar bir toplumun
toplumları, toplumu, tanınması için önemli ölçeklerdir. Sosyal hizmet antropolojik bilgileri kullanarak
grupları, aileleri ve müracaatçıları üzerinde yaptığı sosyal hizmet müdahalelerinde doğru yöntemler
bireyleri düşünce kullanmaya çalışmaktadır. Bölgesel sosyal hizmet etiğinin oluşumunda da
yapısı ve yaşam antropolojik bilgi gereklilik arz etmektedir.
tarzları itibarıyla Sosyal hizmetin görev alanı ve çalışma etiği geneldir. Her toplumun örf, adet,
inceler ve toplumsal gelenek, değer ve inanışları birbirinden farklıdır. Sosyal hizmet uzmanı mikro, mezzo
yapı hakkında ve makro seviyede çalışma yapacağı bölgelerde öncelikle toplumun nelere önem
kanaatler edinir. verdiğini, hangi konularda hassasiyetleri olduğunu, kıymet arz eden değerlerini,
önceliklerini ve yaşam tarzlarını öğrenmek, bu konularda yeterli fizibilite çalışması
yapmak durumundadır. Toplumlar ve medeniyetler arasında da ciddi farklılıkların
olduğunu dikkate aldığımızda, meslek erbabının ayrım yapmadan, kültür farkı
gözetmeden, eşitlikçi ve adil bir şekilde mesleğini icra edebilmesi ve kullanacağı
yöntem ve teknikler hakkında kanaatlerinin olgunlaşması için müracaatçı kitlesini iyi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


Sosyal Hizmetin İlgili Bilim Dallarıyla İlişkisi

tanımlamalıdır. Bu tutum sosyal araştırmalar için de önem taşır. Sosyal hizmet


çalışanı için içinde bulunduğu ve hizmet verdiği toplumun kültürü ve antropolojik
yapılanması son derece önemlidir.

Sosyal Pedagoji ve Sosyal Hizmet İlişkisi


Alman bilim adamı Adolf Diesterweg (1790–1866) tarafından ilk defa ortaya
atılan Sosyal Pedagoji terimi; toplumda mağdur duruma düşmüş, sosyal yönden
tecrit edilmiş veya şahsi yönden problemleri olan insanların sosyal hayata yeniden
kazandırılması, bağımsız ve üretken hale gelmelerini sağlayan kendini tehdit altında
hissetmediği, kendini içtenlikle ifade edebildiği, destekleyici, geliştirici ve rahatlatıcı,
eğitimsel ve danışmaya yönelik hizmetlerin bütününü ifade etmektedir. Avrupa’da
sosyal pedagojik hizmetler, 19. yüzyılda kilise tarafından başlatılmıştır. Hedef grup,
daha ziyade sanayi devriminden olumsuz yönde etkilenen ve şehirlere göç eden
büyük ailelerin çocukları olmuştur. Bu dönemde Almanya’da, özellikle büyük
şehirlerde kilise örgütleri tarafından muhtaç gençlere, mesleki eğitim imkânı tanıyan
Sosyal pedagojik yurtlar, dernekler ve okulların yanında özel çocuk bakım ve gençlik evleri açılmıştır.
hizmet; sosyal
Sosyal pedagoji; mecburi eğitimini tamamlamış olan veya buna paralel olarak
eğitmen, sosyal
bazı sosyal sorunlu kişiler için, genelde kamu kurum ve kuruluşlarca düzenli, planlı ve
çalışmacı (sosyal
sistemli bir şekilde yürütülen yaygın eğitim faaliyetlerinin bütünüdür. Örgün eğitim
hizmet uzmanı),
sistemine hiç girmemiş veya herhangi bir kademesinde bulunan veya bu kademeden
sosyal danışman,
çıkmış gençlere ve bütün yaş gruplarına, örgün eğitimin yanında veya dışında
öğretmen ve
düzenlenen eğitim, öğretim, rehberlik ve uygulama faaliyetleri, sosyal pedagoji
psikologlardan
kapsamına girmektedir.
oluşturulmuş ekibin
ortak hizmetleridir. Sosyal pedagojik hizmet; çocuk yuvalarında veya yetiştirme yurtlarında sosyal
hizmet ve sosyal pedagoji faaliyetlerinin kaliteli ve koordineli bir biçimde
yürütülebilmesi için, bu faaliyetlerden sorumlu kişinin başkanlığında sosyal eğitmen,
sosyal çalışmacı (sosyal hizmet uzmanı), sosyal danışman, öğretmen ve
psikologlardan oluşturulmuş ekibin ortak hizmetleridir.
Sosyal pedagoji sosyal Sosyal pedagoji sosyal sorunlu çocuk ve gençlerin okul dışı eğitim ve terbiyesi
sorunlu çocuk ve ile ilgilenmektedir. Sosyal politikalar, sosyal hizmetler, gençlik hizmetleri ve aile
gençlerin okul dışı hizmetleri kapsamında eğitim boyutuyla yürütülen sosyal faaliyetleri de
eğitim ve terbiyesi ile içermektedir. Ailenin koruyucu, önleyici ve geliştirici nitelikteki eğitim faaliyetleri;
ilgilenmektedir. sosyal sorunlu çocuk ve gençlerin sağlıklı bir şekilde sosyalleşmesini sağlayan,
kişilere sevgi, sosyal sorumluluk ve sosyal ahlak esaslarını öğreten eğitim
faaliyetlerinin bütünüdür (Seyyar ve Genç, 2010).

Sosyal pedagojik hizmetlerin faaliyet alanları ile sosyal hizmetlerin faaliyet


alanları arasında yakın bir ilişki vardır. Bu alanlar; özürlülerin sosyal hayata

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


Sosyal Hizmetin İlgili Bilim Dallarıyla İlişkisi

adaptasyonu ve eğitimi, okuma yazma bilmeyenlerin eğitim sürecine katılmasının


sağlanması ve eğitimi, özel eğitime muhtaç ve sorunlu çocukların eğitimi, sosyal
sorunlu aile fertlerinin eğitimi, yabancı, göçmen ve tutukluların eğitimi ve sosyal
hayata uyumlarını kolaylaştırmak amacıyla pedagojik uyum programları sunmaktır.
Bunun yanında evsiz-barksız kişilere sosyal konut alanında veya geçici iskân
konusunda yardımcı olmak, yardıma muhtaç kişi ve ailelerin psiko-sosyal ve maddi
sorunlarını gidermek , aile içi şiddete maruz kalmış kadın ve çocukların psiko-sosyal
sorunlarına yardımcı olmak ve geçici-kalıcı sosyal konutlar bulmak, çocukların psiko-
sosyal ve eğitim sorunlarına yardımcı olmak da sosyal pedagojinin alanlarındandır
(Seyyar, 2011).

Sosyal pedagojik çalışmalarda koruyucu ve önleyici hizmetler de


verilmektedir. Özellikle sokak çocukları, eğitim çağında zorunlu eğitimden
uzaklaşmış, aile ortamından kopmuş ve dışlanma riski taşıyan gençler ile çırak olarak
çalıştırıldıkları işyerleri tarafından pedagojik yaklaşımlar gösterilmeden eğitilmek
istenen gençler üzerinde yeni politikalar üretilerek sosyal hizmet çalışmalarının
kolaylaştırılması gerekmektedir.
Bazı Alman Üniversitelerinin eğitim fakültelerinde sosyal pedagoji ile sosyal
çalışma bölümlerinin birlikte sosyal pedagojik odaklı çalışmalar yürüttüğü
bilinmektedir. Ülkemizde de bu iki disiplin beraber çalışma eğilimine girme
durumundadır. Bu bağlamda sosyal hizmetin sosyal pedagojiden ayrı düşünülmesi
verilecek hizmetin verimliliğini düşüreceği açıktır.
Sosyal psikoloji kişinin
özellikle bir grubun Psikoloji ve Sosyal Psikoloji İle Sosyal Hizmet İlişkisi
güdümünde kalarak Psikoloji, insanın iç dünyasının özelliklerini ruhi şahsiyet ve ahlak konularının
oluşturduğu ve kendi davranışlar üzerindeki etkisini, davranışların normal ve anormal yönlerini incelemeye
kişilik özellikleriyle çalışır. Ruh gerçeğinin sosyal tavır ve münasebetlerle olan ilişkisini ele alır (Şener,
uygun düşen 2009:20). Psikoloji bilim olarak deneyleri, gözlemleri ve objektif ölçmeyi bilginin
davranışlarını kaynağı olarak görür ve ampirik çalışmalar yapar. Psikolojide bilgi davranışların ve
incelemeyi konu ilgili diğer olayların ölçülmesi ile elde edilir.
edinir.
Sosyal psikoloji; psikoloji biliminin bir şubesi olarak daha fazla sosyal
(toplumsal) davranış biçimleri üzerinde inceleme yapan, fert-toplum ve insanlar arası
sosyal etkileşimi inceleyen, daha somut bir ifade ile başka insanları nasıl
algıladığımızı, bizim onlara, onların bize karşı nasıl tepki gösterdiklerini, sosyal
durum ve ortamlarda bulunmaktan bizim ve başkalarının nasıl etkilendiğini inceleyen
Sosyal psikoloji kişisel
bir bilim dalıdır.
davranışı toplumsal
muhteva açısından Sosyal psikoloji kişisel davranışı toplumsal muhteva açısından değerlendirir.
değerlendirir. Toplum içinde kişi çalışma alanına girer. Grup içinde insanın gösterdiği davranış ve

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


Sosyal Hizmetin İlgili Bilim Dallarıyla İlişkisi

normlar daha sonra kendi yaratılış özellikleriyle bütünleşerek yeni tavır ve davranış
kalıplarına dönüşür. Sosyal psikoloji kişinin özellikle bir grubun güdümünde kalarak
oluşturduğu ve kendi kişilik özellikleriyle uygun düşen davranışlarını incelemeyi konu
edinir ( Silah, 2005). Sosyal hizmet aile ile grupla çalışma yaparken grubu bir bütün
olarak gördüğü gibi, grubun bir üyesi olan bireyi grubun genel değerleri
doğrultusunda inceleyerek kanaatlerini oluşturur. Her halükârda mezzo seviyede
sosyal çalışma söz konusudur. İki disiplin de ortak konularda, ortak kişiler üzerinde
çalışma yapar.
Sosyal psikoloji bir uygulamalı psikoloji dalı olup, bireyin kişilik oluşumunda
sosyal ve kültürel çevresinin etkilerini, sosyalleşmesini, sosyal tutum ve değerlerini,
diğerleri ile iletişim ve grup içi, gruplar arası iletişim ve etkileşimini konu edinir
Sosyal psikoloji; (Silah, 2005). Sosyal psikoloji; psikoloji, sosyoloji ve antropolojinin kesişiminden
psikoloji, sosyoloji ve oluşan bir bilimdir (Göksu, 2007). İncelediği sosyal olaylara sosyolojinin ve
antropolojinin psikolojinin kolayca geliştiremeyeceği yeni bakış açısı getirmiştir. Bireyle toplumun
kesişiminden oluşan ilişkisi söz konusu olduğunda psikolojinin, bireyin belirli sosyal ortamda yaşadığının
bir bilimdir. incelenmesinde de sosyolojinin devreye girdiğini görüyoruz ( Güney, 2009). Kişinin
başka kişilere ilişkin davranışlarını inceler. Bireylerin düşünce, duygu ve
davranışlarının başkalarının varlığından etkileniş tarzını anlama ve açıklama
çabasıdır. Sosyal çevre tarafından kontrol edilen, etkilenen ve sınırlandırılan insan
davranışlarını açıklar ve birey-birey etkileşimini ile birey-grup etkileşimini inceler.
Sosyal psikolojinin Sosyal psikolojinin önemi sosyolojinin, psikolojinin ve antropolojinin çözemediği
önemi; sosyolojinin, birey-toplum ilişkilerini çözmekten ileri gelmektedir.
psikolojinin ve
Sosyal psikoloji, sosyal olgulardan yola çıkarak, insana ve topluma
antropolojinin
yönelmekte, insanın içinde yaşadığı toplumun veya sosyal grubun özelliklerini ortaya
çözemediği birey-
çıkarmaktadır. Örneğin, belli sosyal gruplardaki ön yargılı davranışları inceleyen
toplum ilişkilerini
sosyal psikoloji, önce o grupların iktisadi imkânları, toplumda gördüğü itibar gibi
çözmekten ileri
sosyal özelliklerinden hareket ederek sosyal şartların ortaya attığı engellenmeleri
gelmektedir.
ortaya koymaktadır. Ardından ferde yönelmekte ve bu engellenmelerin fertte
meydana getirdiği hisleri araştırmaktadır. Böylece, psikolojinin diğer uzmanlık
dallarından farklı olarak, fertte oluşan duygular ve bunların yön değiştirmesinin
incelenmesinin ötesinde yine topluma yönelmektedir. Bundan sonra sosyal hizmet
olayı ele alarak gerek sosyal ortamın ve gerekse de bireyin engellenmesinin
sebeplerini ortaya koyduktan sonra kaybolan hak ve değerlerin tekrar kazanılması ve
bireyin halinin normalleşmesini sağlar. İki disiplin birbirlerini tamamlar. Sosyal
hizmet uzmanı ekip çalışması adı altında ya ekibinde psikolog bulundurur ya da iyi
bir psikoloji eğitimi ile açığını kapatır. Sosyal hizmet mesleği sosyal psikoloji bilmeyi
gerektirir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


Sosyal Hizmetin İlgili Bilim Dallarıyla İlişkisi

Toplumun veya çeşitli grupların insan yaşantısı davranışı üzerindeki çok yönlü
etkisine sosyal etki denir. Bireysel yaşantı ve davranışlar, toplumun ve topluma ait
Toplumun veya çeşitli çeşitli grupların etkisi altındadır. İnsan davranış, tutum, düşünce, duygu ve değerleri
grupların insan sınırsız çeşitliliğe sahiptir. Toplum küçüldükçe üyeleri arasındaki benzerlikler artar.
yaşantısı davranışı Sosyal etki ile oluşan gruba uyma davranışı kişilerin benzerliğini ve sosyal davranış
üzerindeki çok yönlü düzenliliğini oluşturur ( Barlı, 2007).
etkisine sosyal etki
Sosyal psikolojinin çalışma alanlarının yanında araştırma sahaları da
denir.
incelendiğinde sosyal hizmetle ilişkisi daha açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Bu
araştırma sahaları;

1. Ferdî davranışlar, zihnî yapılanmalar ve motivasyonların belirli sosyal


etkenler veya uyaranlar tarafından nasıl etkilendiğini açıklamak ve
laboratuar düzeneklerinde veya alandaki kontrollü deneylerle çalışmalar
yapmak.
2. Toplumun nasıl meydana geldiği ve içindeki etkileşimin nasıl olduğunu
açıklamak. Sembolik etkileşimcilik ekolüne göre toplum, ortak sembollerin
anlamlarını yorumlayarak kendi realitesini aktif olarak inşa eden fertlerden
meydana gelmektedir. Dolayısıyla bu gruptaki sosyal psikologlar, gözlem ve
etnografik metotları tercih etmektedirler.
3. Sosyal yapı ve şahsiyeti inceleyerek, büyük ölçekli sosyal yapıların ve
proseslerin psikolojik etkileri üzerinde yoğunlaşmak. Ekonomik dönemler,
yapısal sistemler, iş organizasyonları, modernleşme, demografik konular,
kitle fenomenleri bu dalın konuları arasındadır. Bu araştırma sahaları sosyal
hizmetin alan araştırmaları ile örtüşmekte ve çalışma metotları ile de
bütünlük oluşturmaktadır.
Her meslek dalında olduğu gibi sosyal hizmetin de kendine has bir psikolojisi
vardır. Sosyal hizmet psikolojisi, sosyal hizmet uygulamaları ve bunlarla ilgili
sorunların çözümünde psikolojinin bulgu ve ilkelerinden istifade ederek teorik ve
uygulamalı araştırmalar yapan bir bilim dalıdır. Sosyal hizmet psikolojisi, psiko-
Her meslek dalında sosyal sorunların üzerinde duran, insanın, bio-psiko-sosyal bir varlık olarak “genel
olduğu gibi sosyal sistemler teorisi” etrafında sosyal hizmet uzmanı ile müracaatçı arasındaki iletişim
hizmetin de kendine ve etkileşimi, psikolojik tahliller ve değerlendirmeler yaparak araştıran bir bilim
has bir psikolojisi dalıdır. Sosyal hizmet uygulamalarında ruhi (psişik) problemlere yol açan alanları
vardır. değerlendirir, problemlerin sebepleri ve çok yönlü etkileri ile çözüm yollarını
araştırır, müracaatçılar ile sosyal hizmet uzmanları arasında sağlıklı ve verimli bir
uyum sağlamayı hedefler ve bu yönde bilgi üretimi yapar.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


Sosyal Hizmetin İlgili Bilim Dallarıyla İlişkisi

•Sosyal hizmet bir meslek ve disiplin olarak biçok sosyal bilimle bilgi ve yöntem alışverişi
içerisindedir. Başlangıçta bir meslek olarak ortaya çıkan sosyal hizmet daha sonra kendi
bilimsel kurgu, kavramsal çerçeve, yöntem, metot ve tekniklerini üreterek kendi başına bir
disiplin haline gelmiştir. Her meslek bağımsız bir disiplin haline gelmek istediği gibi her
Özet
disiplinin de uygulama alanı olarak bir mesleki boyutu vardır. Sosyal hizmet ilgi alanları ve
hedef kitlesi olarak toplumsal yönüyle sosyoloji, bireysel boyutuyla psikoloji, grup çalışması
itibarıyla, sosyal psikoloji, kültürel yapısı itibarıyla sosyal antropoloji, kurallar sistemiyle
sosyal politika, müracaatçıların geleceğini garanti altına alma itibarıyla sosyal güvenlik ile
yakından ilişkilidir. Bütün bu disiplinlere baktığımızda sosyal hizmetle aynı hedef kitleyi
farklı boyutlarıyla inceledikleri ve özellikle sosyal sorunlar itibarıyla her bilim nihai çözümü
sunamamaktadırlar. Sosyal hizmetin bu disiplinlerden farkı sorun çözmeye yönelik,
uygulamalı ve insanı bütün olarak ele alan bir disiplin oluşudur.
•Sosyoloji sosyal hizmetin en fazla ilişki kurduğu disiplinlerdendir. Sosyoloji toplumsal
olayları olgu seviyesinde inceler ve sonuç alamaz. Sosyal hizmet ise müdahaleci yönüyle
sorunların olay boyutu ile ilgilenerek çözüm üretir. Evlilik müessesesi sosyolojinin, evlenme
ve getirdiği somut sorunlar ise sosyal hizmetin ilgi alanına girer. Sosyal hizmetin en çok ilgi
alanına giren bir diğer disiplin ise psikolojinin bir alt bilimi olan sosyal psikolojidir. Sosyal
psikoloji grup içinde bireyin psikolojik durumunu değerlendirir ve ortaya çıkarır, sosyal
hizmet ise psikolojik olarak bireyin ruhsal yapısında meydana gelen tahribat ve sorunları
çözme yönünde uygulama yapar, Her sosyal hizmet uzmanı aynı zamanda iyi bir psikoloji ve
sosyal psikoloji bilgi donanımına sahip olması gerekir.
•Sosyal politika, sosyal hizmetin üst şemsiyesi durumundadır. Sosyal hizmetin meslek ve
disiplin olarak uygulama alanında kullandığı kurallar devletin sosyal politikalarının eğilimi
ile şekillenmektedir. Temel hedefi sosyal gelişme, sosyal eşitlik, sosyal adalet, sosyal barış,
sosyal bütünleşme ve toplumun değişik sosyal kesimlerinde ortaya çıkan muhtelif sosyal
sorunları ortadan kaldırmak ve bunun için uygulamalar yapmaktır. Bu hedefler sosyal
hizmetin de ortak hedefleridir. Sosyal hizmet bu hedeflere ulaşmak için koruyucu, önleyici,
iyileştirici ve tedavi edici uygulamalar yapmak için bu alanda geliştirilmiş sosyal
politikalardan istifade eder.
•Risk gruplarının geleceği ve yaşam durumları devlet güvencesi altında olması gerektiği
sosyal devletin amaçları arasındadır. Devlet bunu yerine getirirken sosyal sigorta, sosyal
yardım ve sosyal hizmet gibi unsurları devreye sokması gerekir. Sosyal hizmet çalışanlarının
mesleğinin gereklerini yerine getirirken müracaatçı kesimin sosyo-kültürel yapısını ve
taşıdığı değerleri tanıması kolay hizmet yapmasına yardımcı olacaktır. Uzman, içinde
yaşadığı toplumun doğuşunu, gelişimini, geçirdiği kültürel evreleri, yaşadığı standartları
kısaca sosyal antropolojik bulguları dikkate alması gerekir. Sosyal hizmet disiplini bireyler,
çalışma grupları ve toplumun katmanları arasında davranış bozukluğuna, uyumsuzluğa
maruz kalmış bireylerlerle iyileştirici ve tedavi edici çalışmalar yaparken sosyal pedagoji ve
sosyal psikolojiden de yararlanmak zorundadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


Sosyal Hizmetin İlgili Bilim Dallarıyla İlişkisi

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Mecburi eğitimini tamamlamış bazı sosyal sorunlu kişilerin kamu kurum ve
kuruluşlarca düzenli, planlı ve sistemli bir şekilde yaygın eğitim faaliyetlerinden
yararlanmalarının sağlanması aşağıdaki hangi disiplinin konusudur?
Değerlendirme sorularını
a) Sosyal Psikoloji
sistemde ilgili ünite
başlığı altında yer alan b) Sosyoloji
“bölüm sonu testi” c) Sosyal Pedagoji
bölümünde etkileşimli d) Sosyal Politika
olarak
e) Sosyal Antropoloji
cevaplayabilirsiniz.
2. Aşağıdakilerden hangisi bir mesleğin meslek olabilmesi için gerekli olan
unsurlardan biri değildir?
a) Sistematik kuram
b) Toplumun onayı
c) Mesleki Kültür
d) Tecrübe
e) Etik kurallar
3. Sosyal hizmet uygulamaları ve bunlarla ilgili sorunların çözümünde psikolojinin
bulgu ve ilkelerinden istifade ederek teorik ve uygulamalı araştırmalar yapan
bilim dalı aşağıdakilerden hangisidir?
a) Sosyal hizmet sosyolojisi
b) Gelişim psikolojisi
c) Sosyal etki
d) Sosyal psikoloji
e) Sosyal hizmet psikolojisi
4. Toplumun veya çeşitli grupların insan yaşantısı davranışı üzerindeki çok yönlü
etkisine ne ad verilir?
a) Sosyal psikoloji
b) Sosyal antropoloji
c) Sosyal etki
d) Sosyal katkı
e) Sosyal pedagoji

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23


Sosyal Hizmetin İlgili Bilim Dallarıyla İlişkisi

5. Birbirinden haberdar olan en az iki insan arasında belirli bir süre devam eden,
anlamlı ve belirli amaçlar içeren sosyal bağa ne ad verilir?
a) Sosyal Olay
b) Sosyal Olgu
c) Sosyal Kurum
d) Sosyal Grup
e) Sosyal İlişki

Cevaplar: 1.C , 2.D , 3.E , 4.C , 5.E

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24


Sosyal Hizmetin İlgili Bilim Dallarıyla İlişkisi

YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR


Barker, R. ( 1999). Social Work Dictionary. Washington, DC:NASW.
Barlı, Ö. (2007). Davranış Bilimleri. Ankara: Bizim Büro.
Demirbilek, S. (2005). Sosyal Güvenlik Sosyolojisi. İzmir: Legal.
Denney, D. (1998). Social Policy and Social Work. New York: Oxford University Press.
Duyan, V. (2010). Sosyal Hizmet Temelleri Yaklaşımları Müdahale Yöntemleri.
Ankara: Aydınlar Matbaacılık.
Fichter, J. ( 1994). Sosyoloji Nedir? (Çev. N. Çelebi). Ankara: Attila.
Fink, A. (1963). Sosyal Hizmet Alanı . (Çev: L. Yasa ve N. Ulusoy). Ankara: SSYB Sosyal
Hizmetler Genel Müdürlüğü.
Genç, Y. ve Adıgüzel, Y. (2011). Yoksullukla Mücadelede Önemli Bir Paradoks:
Yoksulluk Kültürü. 7. Ulusal Sosyal Hizmet Kongresi. Sosyal Hizmet Derneği,
Ankara.
Genç, Y. ve Alptekin K. ( 2010). Korunmaya Muhtaç Yaşlılara Evde Sağlık Ve Bakım
Hizmeti Sunulması: Gümüşova Örneği., Sosyal Hizmet Sempozyumu 2010,
Sosyal Kalkınma ve Sosyal Hizmet, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri
Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü, Ankara.
Göksu, T. ( 2007). Sosyal Psikoloji. Ankara: Seçkin.
Güney, S. (2009). Davranış Bilimleri. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.
Güven, S. (1995) . Sosyal Politikanın Temelleri. Bursa: Ezgi.
ILO (2006). Social Security for All: Investing in Global Social and Economic
Development. Issues in Social Protection Discussion Paper, 16, Cenova.
IFSW (International Federation of Social Workers). (2001).International Definition of
Social Work . http://www.ifsw.org/f38000138.html adresinden 28 Ağustos
2010 tarihinde erişilmiştir.
Kafesoğlu, İ. (2000). Türk Milli Kültürü. İstanbul: Ötüken.
Kapani, M. (1995). Politika Bilimine Giriş. Ankara: Bilgi Yayınevi.
Kızılçelik, S. (1994). Sosyoloji teorileri. Konya: Yunus Emre Grafik Tasarım.
Kızılçelik, S. Ve Erjem, Y. (1994). Açıklamalı Sosyoloji Terimleri Sözlüğü. Ankara: Atilla.
Kongar, E. (1972). Sosyal Çalışmaya Giriş. Ankara: Sosyal Bilimler Derneği .
Kongar, E. (1978). İnsanı Yönlendirme ve Sosyal Hizmetler: Sosyal Çalışmaya Giriş.
Ankara: Hacettepe Üniversitesi.
Koray, M. (2008). Sosyal Politika. Ankara: İmge Kitabevi.
Kut, S. (1988). Sosyal Hizmet Mesleği Nitelikleri, Temel Unsurları, Müdahale
Yöntemleri. Ankara.
Seyyar, A. (2008). İnsan ve Toplum Bilimleri Terimleri Ansiklopedik Sosyal Bilimler
Sözlüğü. Ankara: ASED.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25


Sosyal Hizmetin İlgili Bilim Dallarıyla İlişkisi

Seyyar, A., (2011). Sosyal pedagoji nedir?.


http://www.sosyalsiyaset.net/documents/sp.htm adresinden 26 Nisan 2011
tarihinde erişilmiştir.
Seyyar, A. (2006). Değişen Dünyada Ve Türkiye’de Sosyal Politikalar. Sakarya:
Değişim Yayınları.
Seyyar, A. (2008). Sosyal Siyaset Terimleri (Ansiklopedik Sözlük) (2. Baskı). Adapazarı:
Sakarya.
Seyyar, A. ve Genç, Y. (2010). Sosyal Hizmet Terimleri: Ansiklopedik Sosyal Pedagojik
Çalışma” Sözlüğü. Adapazarı: Sakarya Yayıncılık.
Silah, M. (2005). Sosyal psikoloji Davranış Bilimi. Ankara: Seçkin.
Şahin, F. (1999). Sosyal Hizmet Uzmanlarının Sosyal Refah Politikası Süreçlerine
Katılımı (Yayınlanmamış Doktora Tezi). Ankara: Hacettepe Üniversitesi.
Şener, S. (2009). Sosyoloji ( 4. Baskı). İstanbul : İnkılap Basım Yayın
Talas, C. (1983). Sosyal Ekonomi (İşçilerin Geliri, İşsizlik, İş ve İşveren İlişkileri, Sosyal
Güvenlik, Yönetime Katılma) (6. Baskı). Ankara: Sevinç .
Tokol, A. (2000). Sosyal Politika. Bursa: Uludağ Üniversitesi Güçlendirme Vakfı.
Tuna, O. Ve Yalçıntaş, N. (1985). Sosyal Siyaset. İstanbul: Filiz Kitabevi.
Tuthan, M. (1997). Kültür Değişmeleri. İstanbul: Marmara Üniversitesi, İlahiyat Fak.
Yolcuoğlu, İ. G. (2011). Sosyal Hasar Tespiti ve Sosyal Hizmet Müdahalesine Yer
Açarak Sosyal Bütünleşmeye Ulaşmak. http://ismetgalip.com/sosyal-hasar-
tespiti-ve-sosyal-hizmet- mudahalesine-yer-acarak-sosyal-butunlesmeye-
ulasmak/ adresinden 28 Haziran 2011tarihinde erişilmiştir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26


SOSYAL HİZMETTE İNSANİ VE
ETİK DEĞERLER

SOSYAL HİZMET
BİLİMİNE GİRİŞ

ÜNİTE

3
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler

GİRİŞ
Sosyal hizmet mesleğinin tarihsel ve tanımsal özelliğinin bir gereği olarak
öncelikli görevi, ilgiye, yardıma ve korunmaya muhtaç insanların olumsuz
durumlarını olumlu hâle getirmek ve onları huzurlu kılmaktır. Sosyal hizmet
elemanları, bu görevlerini içinde yaşadıkları toplumun temel insani ve ahlaki
değerlerine saygı çerçevesinde yerine getirir ve sosyal ahlakın, sosyal adaletin ve
sosyal gelişimin sağlanmasında gayret gösterir. Daha somut bir ifadeyle sosyal
hizmet elemanları, dinî, etnik ve sosyo-kültürel çeşitliliğe karşı duyarlıdır ve
ayırımcılığı, haksızlığı, yoksulluğu ve sosyal çözülmelerin diğer görünüm biçimlerini
sona erdirmek için çalışır.
Bu bölümde değerler ekseninde ortaya çıkan temel ahlaki ve etik kavramlar
ele alınacaktır. Değerler kapsamında ister bireysel, isterse toplumsal boyutuyla
olsun ahlak kavramı önemli bir role sahiptir. Ahlak felsefesinin temel düşüncelerini
yansıtan etik biliminin meslek ve iş hayatına dair açılımlarını da bölümde genel
hatlarıyla göreceğiz. Meslekietik açısından sosyal hizmet alanının incelenmesi,
sosyal hayatımızda insan haklarının gelişimine paralel olarak daha da önemli hâle
gelmiştir. Dolayısıyla Batı dünyasında değişik sosyal hizmet dernekleri tarafından
geliştirilen mesleki etik kodlarının özellikleri de bu bölümde tanıtılacaktır.

İNSANİ VE ETİK DEĞERLERLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR


Sosyal hizmetlerde geçerli olan etik kuralları ve ilkeleri belirlemeden önce
insani ve ahlaki değerlerle ilgili olan temel kavramların üzerinde durulmasında
fayda vardır.

Değerler
Kişiye ve(ya) herhangi bir sosyal gruba faydalı olan, kişi ve sosyal grup için
istenilen veya kişi ve grup tarafından beğenilen her şey, aslında bir değerdir. Bu
Değerler, insanların bağlamda değerler, insanların değerlendirmeye tâbi tuttukları nesne, hadise veya
değerlendirmeye tâbi olgu ile ölçü arasında kurdukları ilişkiler bütünüdür. Sosyolojik olarak değerler,
tuttukları nesne, hadise grup veya toplumun, kişilerin, kuralların, hedeflerin ve diğer sosyo-kültürel
veya olgu ile ölçü
arasında kurdukları
nesnelerin ve gerçeklerin önemliliği ve faydalılığı üzerindeki değerlendirmelere
dayanan ölçütlerdir. Hangi sosyal davranışın iyi ve doğru olduğu veya diğerine ÜNİTE
ilişkiler bütünüdür. göre daha tercih edilmesi gibi ortaklaşa paylaşılan ve benimsenen ölçüt veya
fikirlerin oluşması, değerlerin ortaya çıkmasına yardımcı olmaktadır. Dolayısıyla
ÜN

3 13
değerler, kültür ve toplum açısından bir anlam teşkil eden simgesel olmanın
ötesinde önemli sosyal ve millî hedeflerdir. Bir toplumun kültürünü, diğer

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler

toplumların kültürlerinden ayıran ve millî sınırlar içinde yaşayan değişik


toplulukların dağılmasını önleyen, millî birliği pekiştiren ve sosyal dayanışmayı
sağlayan faktörlerin başında ortak değerler gelmektedir. Toplumu bir arada tutan,
millî değerlerdir(Seyyar, 2003).
Değerlerin ortak özelliklerini, kısaca dört başlıkta toplayabiliriz:
1. Değerler, genelde toplumun çoğunluğu tarafından kabul edilir. Bu
durumda toplumun belirlediği genel değerler ile kişilerin görüş ve
davranışları ile arasında bir uyumsuzluk bulunmamaktadır. Bir başka
ifadeyle toplumdaki çeşitli alt grupların değerleri, birbirleriyle ya da hâkim
kültürle uyumludur. Kısacası, değerler çatışmasına yol açmayan bir
birliktelik, toplumun ortak sosyal sermayesidir. Bilindiği gibi sosyal
sermaye de, aralarında işbirliğine izin veren bir grubun veya toplumun
üyelerince paylaşılan, yazılı olmayan, toplum tarafından benimsenmiş bir
dizi sosyal değerlerdir.
2. Bazı değerler, kişisel tercih kapsamına girse de, birçoğu, sosyo-kültürel
gelişim içinde diğer insanlarla ortaklaşa paylaşılır.
3. Değerler, toplum tarafından bilinir, önemsenir ve ciddiye alınır.
4. Toplumun üyeleri ve özellikle sosyal duyarlı kesimleri, değerler için özveride
bulunur.
Değerleri, hedef ve vasıtalar, değerlendirme kriterleri ile içerik ve özellikleri
açısından tasnif etmek mümkündür(Seyyar, 2003):
1. Hedef ve Vasıtalar Açısından Tasnif: Değerler, hangi hedefe yöneliktir ve
bu hedefe hangi yöntem veya araçla ulaşılmalıdır? Nihai (terminal)
Objektif değerler, değerler, ulaşılacak ana hedefle ilgili olup, kişinin hayatı boyunca ulaşmak
istediği ve bu uğurda gayret gösterdiği şahsi veya toplumsal değerlerdir.
hakkaniyet ölçülerine
Vasıtalı (araçsal, enstrümantal) değerler ise arzulanan hedeflere kişiyi
göre elde edilen veya ulaştıracak vasıtalardır. Vasıtaların da meşru olması ve yine değerlerle
ortaya çıkan isabetli ve çatışmaması, millî birlik açısından önemlidir.
doğru değerlerdir. 2. Değerlendirme Kriterleri Açısından Tasnif: Değerler, bazen objektif ve kimi
zaman da sübjektif olabilmektedir. Objektif değerler, hakkaniyet ölçülerine
göre elde edilen veya ortaya çıkan isabetli ve doğru değerlerdir. Sübjektif
değerler ise, duygusal ve özel değerlendirmeler neticesinde meydana gelen
şahsi değerlerdir. Duygusal değerler, kişisel duyguların ve yaklaşımların
yoğun hareketiyle nesnelere, hadiselere, hâllere veya olgulara verilen
değerlerdir. Duygusal ve dolayısıyla çoğu zaman yanlış sonuçlara yol açan
değerler ve yargıların sebepleri arasında nefsani ve şehvani arzu ve
istekler, aşırı sevgi veya tam aksine kin ve nefret, batıl inançlar, duygusal
yakınlık veya uzaklık gibi özel faktörler yer almaktadır.
3. İçerik ve Özellikleri Açısından Tasnif: Değerler, din ve maneviyat odaklı
olacağı gibi (dinî ve manevi değerler) medeniyet ve kültür ağırlıklı (kültürel
değerler) da olabilmektedir. Değerler, ahlaki ve sosyal gelişmenin ve
birikimin sonucunda ortaya çıktığına göre ahlaki ve sosyal değerler de

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler

değerler sistemi içinde önemli bir yer tutmaktadır. Kişi, grup, toplum ve
ülkelerin ırk, din, medeniyet, kültür, sosyal yapı gibi farklılıklarından dolayı
evrensel değerlerin belirlenmesi, her zaman kolay olmamaktadır. Bu
durumda değerlerin göreceliği söz konusudur. Yani her yerde ve her zaman
geçerli olabilecek, herkesin kabul edebileceği değerlerin oluşturulması
mümkün değildir. Kişi ve toplumların din, kültür ve(ya) dünya görüşleri her
ne kadar farklı ise de sevgi, saygı, hoşgörü, empati, insaf, vicdan ve adalet
duygusu gibi ortak insani (fıtri) değerler küresel ve evrensel değerlerin
oluşturulmasını kolaylaştırmaktadır.

Ahlak
İngilizce’de ve Almanca’da ahlak kelimesinin karşılığı olarak kullanılan “etik”
kelimesinin kökeni, Yunanca “ethos”tan gelmektedir. Yine İngilizce’de ve
Almanca’da ahlak kavramını ifade etmek üzere kullanılan “Morality”-“Moral”
kelimeleri ise Latince “mos” kelimesinden türetilmiştir. Türkçede kullanılan ahlak
kelimesi ise, etimolojik açıdan Arapça “hulk” (“huluk”) ve “hılk” kelimelerinden
türemiştir. “Hulk”, “yaratılış (fıtrat)” ve insanın yaratılış ve ruh özelliklerinin
tümünü dile getiren bir deyiminin çoğulu olarak huylar, seciyeler, mizaçlar, âdetler,
karakterler, alışkanlıklar anlamlarına gelmektedir. “Hılk” ise yaratılmış veya
Ahlâk, insanın, iyi ve yaratıklar, yani halk veya toplum anlamındadır. “Hulk”, insanın beden ve ruh
kötü olarak bütünlüğü ile alakalı olduğuna göre ahlak, insanın bir gayeye yönelik olarak, kendi
vasıflandırılmasına yol hür iradesi ve isteği ile iyi davranışlarda bulunup, kötülüklerden uzak kalmak
açan manevî hasletleri, istemesidir. Ahlak (huy, mizaç) bu yönüyle, insanların ve toplumların yaratılışlarına,
huyları ve bunların yani fıtratlarına uygun olan davranış biçimlerinin bütünüdür (Seyyar, 2003).
tesiriyle sergilediği
İnsanların yüzyıllar boyunca iyi, faydalı ve güzel olarak değerlendirdiği
iradeli davranışlar
davranış biçimlerinin ifadesi olarak tanımlanan (güzel) ahlak olgusu (Kurtuluş,
bütünüdür.
2006), hem insanın ruhi-zihnî hâllerini ve huylarını, hem de bir toplumun alışkanlık,
töre ve âdetlerini, yani moral değerleri ve(ya) sosyal (toplumsal) ahlakı anlatan bir
terimdir. Derin anlamıyla ahlak, insanların ruhlarında yerleşik olan iyi (güzel) veya
kötü (çirkin) eğilimler ve davranışların, doğuştan gelen veya sonradan kazanılan iyi
veya kötü tavır ve hareketlerin bütünüdür. Diğer bir tabirle ahlak, insanın, iyi ve
kötü olarak vasıflandırılmasına yol açan manevi hasletleri, huyları ve bunların
tesiriyle sergilediği iradeli davranışlar bütünüdür. Ancak normatif yani olması
gerekenler boyutuyla ahlak, toplumda kişilerin benimsedikleri, uymak
mecburiyetinde oldukları davranış biçimleridir. Netice itibariyle ahlak, insanların,
gerek kendilerine, gerek birbirlerine ve gerekse topluma karşı vazifelerini
belirleyen insan tutum ve davranışları ile bir arada yaşama kaidelerinin bütünüdür
(Mengüşoğlu, 1983).
Güzel ahlakı oluşturan kişisel faktörlerin başında bireylerde geliştirilen ve
“iyi-kötü” davranışına karşı onda uyandırılan utanma ve muhasebe duygusu

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler

gelmektedir. Hayâ ve vicdan duyguları, bu çerçevede akla gelebilecek ilk içsel


kaynaklardır. Güzel ahlakın temel dayanakları çoğu zaman din ve dinî (manevi)
duygulardır. Eğitim ve aile içi terbiye, sosyal kontrol, örf ve âdetler, mükellefiyetler,
vazife şuuru ve elbette benimsediğimiz dünya görüşleri ve değerler, ahlaki
davranışların şekillenmesine yardımcı olmaktadır. O halde güzel ahlaka
kavuşmanın yollarını üç kısımda toplamamız mümkündür (Seyyar: 2003):
1. Ahlaki Bilgi: Ahlak değerleriyle ilgili gerekli bilgilerin elde edilmesi ve
bilinmesi.
2. Ahlaki Davranış: Ahlaki davranış, temel dayanakların etkisi altında kalıp
güzel ahlak esaslarına uygun olarak ahlaki bilgilerin hayata geçirilmesidir.
Burada kişinin fiillerinin, tesadüfen ahlaki olması veya ahlaki neticeler
doğurması söz konusu değildir. Dolayısıyla kişi, bilinç dışı ahlaki
davranmaktan ziyade iyi niyetli ve bilinçli olarak ahlaki kurallara
uymaktadır.
3. Ahlaki Şuur: Ahlaki davranışların, iç âlemimizdeki olumlu veya olumsuz
etkileri, yani vicdani muhasebe yapma gereğinin duyulması, kişinin ahlaki
yönden bilinçlenmiş olduğunun bir işaretidir. Ahlaki bilginin içselleştirilmesi
ve davranışlara yansıtılması ile birlikte vicdani duyguların etkinleştirilmesi
de sağlanabilmektedir. Bu sayede iç kontrol oluşmakta ve davranışlar da
ahlakileşebilmektedir. Bir başka ifadeyle ahlaki gelişme sürecinde kişide
ahlaki şuur oluşmaktadır. Kendi istediği ve yaptığı şeyin sorumluluğunu
taşıma gücü ve bilincine sahip olanlar, ahlaken bilinçlenmiş insanlardır.

Sosyal ve Bireysel Ahlak


Toplumu oluşturan fertlerin ve ailelerin davranış ve faaliyetlerinde yapılması
istenen (beklenen) değerler, ilkeler ve hükümler, sosyal ahlak kapsamına giren
konulardır. Kalbî, manevi ve deruni temelinin yanı sıra, onun dışa yansıması ile
fiile dönüşen, iş ve eylem şeklinde etkinliklere konu olan bir sosyal davranış bilimi
de olan sosyal ahlak, bilginin irfana dönüşüp onun da davranışlarımıza aksetmesi
neticesinde sosyal hayattaki davranışlarımızın ahlaki bir boyut kazanmasıdır.
Sosyal ahlak, insanlar arası sosyal sorumluluğu ele alan, iyi ve güzel davranışların
sosyal hayata yansıması için idealist yönlendirmeleri gerekli gören, sosyal adalet,
Sosyal ahlâk, birey ve
kardeşlik, insanlık, iyilik gibi değerlerin ve ilkelerin gözetilmesini ve onun
toplum için en doğru ve
icaplarının yerine getirilmesini savunan, insana yaraşan iyiliğin ve güzelliğin bizzat
en erdemli değerleri
onun eliyle gerçekleşmesini isteyen, ahlakın bütün derinliği ile sosyal hayatta
arayan ve sosyal barışın
hâkim olmasını ve yaygın olarak yaşanmasını hedefleyen, konusu ve sonuçları
temellerini oluşturmaya
bakımından geniş ölçüde bir sosyal bilim dalıdır (Türkdoğan, 1998).
yönelik çözümler
üreten bir bilim dalıdır Toplum değerlerine ve ahlaki kaidelere saygı gösterme, özellikle sosyal ahlak
konularında hassas olma hâli, kişinin vicdani duyarlılığa ve ahlaki şuura sahip
olması ile mümkündür. Bir başka ifadeyle vicdanların sosyalleşmesi, yani kişinin

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler

merhamet ve şefkat gibi vicdani duygularla toplumun korunmaya muhtaç


üyelerine karşı ahlaki ve sosyal sorumluluk taşıyabilmesi, başta sosyal hizmet
elemanlarında aranan bir şarttır. Toplumun korunmaya muhtaç bireylerine yönelik
ahlaki sorumluluk taşıyabilmek için de sosyal hizmet elemanının bireysel ahlaki
sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerekmektedir. Sosyal hizmet elemanı,
kendisine ve mesleğine karşı sorumluluklarına ne derece vakıf ise, sosyal
görevlerini de o nispette ifa edecektir.

Felsefi Bir Disiplin ve Ahlak Bilimi Olarak Etik


Etik, Latince’de “Ethica”, Yunanca’da “Ethikos” kelimelerinden türemiştir. En
geniş anlamıyla töre, görenek ve alışkanlık anlamlarına gelmektedir. Batı
literatüründe etik (ethos); “insanlar arasındaki ilişkilerin temelinde yer alan
değerleri inceleyen, ahlaki bakımdan iyi veya kötü, doğru veya yanlış olanın
niteliğini ve temellerini araştıran bilim dalı”dır. Dolayısıyla etik, ahlak üzerine
fikirler yürüten ve ahlak eylemlerini inceleyen felsefe ağırlıklı bir bilim dalıdır. Bir
bilim dalı olarak etik, insanın, ferdî ve sosyal münasebetlerini nasıl yönlendirmesi
Etik, ahlâk üzerine gerektiğini, iyi ve kötü söz veya davranışı belirleyecek kıstasların neler olabileceğini
fikirler yürüten ve ahlâk araştırmaktadır. Diğer taraftan insanın varoluşunun nihaî hedefleri çerçevesinde
eylemlerini inceleyen ahlak ve normlara uymanın içsel (vicdani) yükümlülüklerini, ilmî yöntemlerle
felsefe ağırlıklı bir bilim incelemekte ve belli neticelere (genel hükümlere) ulaşmaktadır. Töre bilim olarak
dalıdır. da bilinen etik, nefsin temel fonksiyonlarıyla ve bunların ifrat ve tefrit şeklindeki
aşırılıklarından doğan kötü ahlaki davranışları ve itidal noktasında tutulmalarıyla
kazanılan faziletler (erdemler) üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Etik, gerek eğitim bölümleri, gerek ilgi alanları, gerekse yansımaları açısından
birkaç kısma ayrılabilir (Seyyar, 2003):
1. Ferdî Etik: İnsanın kendine karşı görev ve sorumluluklarını ele alan bilimsel
alan.
2. Fertler Arası Etik: İletişim hâlinde olduğumuz diğer insanlarla olan sosyal
münasebetteki insancıl görev ve mükellefiyetleri belirleyen disiplin.
3. Sosyal Çevre Etiği: İnsanın toplum, tabiat vb. ile olan münasebetlerindeki
normları.
4. Genel Etik: Ahlak biliminin temel ilkelerini sağlayan genel etik, etik
biliminin genel kısmıdır.
5. Özel Etik: Belirli bir kurumun veya mesleğin ahlaki problemlerini
çözümlemek için, genel etik kaidelerinin kullanıldığı alandır (devlet etiği,
tıp etiği, aile etiği, meslek etiği).
6. Kuramsal (Felsefi) Etik: Ahlaki teoriler ile ilgilenen felsefe alanıdır. Bu
disiplin, ahlaki değerlere dayanan hükümlerle ilgilenmekten ziyade, etiğin
konuları, anlamlarını, maksadını ve sorumluluklarını incelemektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler

7. Uygulamalı Etik: Ahlaki görevlerin yerine getirilmesi ile ilgili etik ilkeleri,
kaideleri ve kodları araştırır. Kendimize, başkalarına ve sosyal çevreye karşı
sorumluluklarımızı ve mükellefiyetlerimizi ortaya koyar. Ahlaki açıdan
insan, grup veya kurumların günlük hayatlarında ticaret, bilişim, bilim, tıp
ve(ya) basın alanında karşılaştıkları sorunlarla ve alınan kararlarla ilgilenir.
Etik, felsefi açılımlarıyla üç kolda değerlendirilebilir:
1. Normatif Etik: Ahlaki değerleri ve davranış biçimlerinin mahiyetini,
doğruluğunu ve geçerliliğini normatif (kaidevi) ilkelere göre araştırır.
2. Deskriptif Etik: Ahlaki hükümlerin psikolojik, siyasî, sosyal ve tarihî
sebeplerini deskriptif (betimsel, tasvirî) olarak araştırır.
3. Meta Etik: Normatif ve deskriptif etik çerçevesinde ahlaki ve gayrî ahlaki
değerlerin ve davranış biçimlerinin birbirleri ile ilişkilerini ve sınırlarını
araştırır. Ayrıca, ahlaki değer hükümleri ve davranış normları ile ilgili idrak,
ontoloji ve felsefe teorilerinin temellerini inceler.

Mesleki Etik (Meslek Ahlakı)


Bir işi ücret karşılığında ve profesyonelce (ustaca, maharetlice) yapmak,
yapılan işin mesleki yönünü göstermektedir. Mesleklerde profesyonalite veya
profesyonellik aramak, ne kadar gerekli ise o meslek ile ilgili etik kuralları da bilmek
ve onlara uymak o kadar önemlidir. Bir mesleğin profesyonelliğini gösteren etik
kaideler olarak mesleki etik (meslek ahlakı), meslek hayatındaki doğruları ve
yanlışları göstermektedir. Mesleki ilke ve kuralların uygulanmasını esas alan meslek
ahlakı, oluşturduğu temel ilke ve esaslarla meslek sahiplerine kanuni bir
mecburiyet veya vicdani bir yükümlülük olarak mal ve hizmet üretiminde ahlaki
çerçevede davranmalarını öğütlemektedir. Meslek ahlakı, sadece belirli dalda icra
edilen ahlaki düsturları belirleyen bir disiplindir. Dolayısıyla birbirinden farklı ne
kadar meslek varsa o kadar da farklı ve hatta aykırı etik ilke ve standartlar
olabilmektedir. Örneğin; bir hekimin görevleri ile tüccarın görevleri farklıdır. Bazen
hekimler bildikleri bazı gerçekleri hastasının sağlığı açışından gizlemek zorunda
kalabilir (Arslan, 2001).
Meslek ahlak ilkelerinin arzu edilen bir biçimde uygulanması yönünde
başvurulan tedbir ve yöntemlerin başında gelen unsurlar şunlardır (Seyyar, 2003):
1. İç Denetim ve Müeyyide: Mesleklerini icra eden kişiler, çoğu zaman bir içsel
denetim ve yaptırımla (vicdanla veya kurum içi ahlak kurullarının tesisi ile)
karşı karşıyadır.
2. Dış Denetim ve Müeyyide: Mesleki birlikler (ticaret odaları, sanayi odaları,
ziraat odaları, barolar, tabipler odaları, gazeteciler cemiyeti vs.) ahlak
alanında "dâhilî oto kontrol" veya “iç disiplin” anlamında çok önemli bir
denetim vazifesini yerine getirebilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler

3. Mevzuat: Meslek hayatında bazen zorlayıcı hukuk kurallarına ihtiyaç


duyulabilir. Bu doğrultuda devlet veya (yarı) resmi kurumlar, meslek
ahlakının tüm alanlarına yönelik düzenleyici ahlak kurallarını ve
standartlarını oluşturur.
4. STK’ların Denetimi: Hükümet dışı organizasyonlar (sivil toplum kuruluşları),
meslek sahiplerinin meslek ahlakına uygun tutum ve davranışlarda
bulunmaları yönünde baskı yapabilirler.
5. Basının Denetimi: Basın, iş dünyasındaki gelişmeleri ve meslek hayatında
yaşanan veya ortaya çıkabilen suistimalleri, ahlaki yönden ele alıp
sorumluluk üstlenebilir.
İş etiği, bir iş yapılırken,
o işin, iş dünyasının İş Etiği (İş ve Çalışma Ahlakı)
kabul edeceği İş etiği, iş dünyasındaki gerek mal, gerekse hizmet üretim ve tüketim
yöntemlerle ve sürecindeki doğruları ve yanlışları ifade etmektedir. Genel anlamda çalışma
toplumun hayatında, dar anlamda işyerinde olması gereken ahlaki kurallardır, iş etiği. Diğer
benimseyeceği genel bir ifadeyle iş etiği, ferdî ve sosyal ahlak kurallarının, iş ortamının ve kurumsal
(sosyal) ahlâk ilkeleriyle kültürlerin içinde yoğrularak oluşturduğu bir bütünlüktür. Konumuzla ilgili olarak iş
yapılıp yapılmadığıyla ahlakı, ahlaki norm ve kaidelerin, çalışma hayatında, işletmelerde, hastanelerde,
ilgilenmektedir. huzurevlerinde, bakım merkezlerinde ve diğer sosyal kurum ve kuruluşlarında
uygulanmasıdır. Meseleye bu açıdan bakıldığında sosyal kurum ve kuruluşlar,
geçmiş tecrübelerden yola çıkarak ve toplum değerlerini de dikkate alarak sosyal
hizmet mesleğine uygun ahlaki prensipler geliştirmek durumundadır.
İş etiği, bir iş yapılırken, o işin, iş dünyasının kabul edeceği yöntemlerle ve
toplumun benimseyeceği genel (sosyal) ahlak ilkeleriyle yapılıp yapılmadığıyla
ilgilenmektedir. İş etiği, çalışan herkesin tutum, karar ve davranışlarının doğruluğu
veya yanlışlığı üzerinde, gerek ferdî, gerek örgütsel-kurumsal, gerek toplumsal,
gerekse küresel boyutta duran bir bilim dalıdır. İş etiği; sosyal çevre, kişisel ahlak ve
işletme özelliklerinin oluşturduğu bir bütündür. Diğer bir ifade ile iş etiğinin
temelini bireysel ahlak (çalışma ahlakı), işletme ahlakı, işveren ahlakı, hizmet ahlakı
ve sosyal ahlak oluşturmaktadır. İş etiği, sosyal sorumluluk bilincinin varlığı ile
ancak bir anlam ifade etmektedir. Sosyal hizmet sunan bir kurum veya kuruluşun
sorumluluk alanlarının başında çalışan personel (sosyal hizmet elemanları),
müracaatçılar (müşteriler), devlet, tedarikçiler, hissedarlar, rakipler ve toplum
gelmektedir (Aktan, 2008).
Bireysel yaklaşımla çalışma ahlakı, iş ahlakının bir parçası veya aynı anlama
gelen bir terimdir. Ancak bazı bilim adamları, çalışma ahlakının, iş ahlakından farklı
bir şey olduğunu söylemektedir. Buna göre iş ahlakı, mal ve hizmet üreten
işletmelerin uymaları gereken ahlaki ilkelerle ilgilenmektedir. Oysa çalışma ahlakı,
ferdin ve toplumun sosyo-ekonomik refahı için, çalışmanın gerekli ve önemli

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler

olduğu üzerinde duran bir anlayışa sahiptir. Dolayısıyla çalışmak, ferdin hayatını
idame ettirebilmesi için, bir zaruret olduğu kadar hem kendisi, hem ailesi, hem de
toplum için ahlaki ve sosyal bir sorumluluktur. Bir başka ifadeyle, bir toplumda
çalışma ahlakının yerleşmesi ve ataletin ortadan kalkması ancak ekonomik refahın
sağlanması ile mümkündür. Meslek ahlakı ise, sadece belirli dalda icra edilen ahlaki
düsturları belirleyen bir disiplindir (Aktan, 1999).
Çalışma ahlakı, bu boyutuyla ele alındığında, bir toplumda işe ve çalışmaya
karşı sergilenen tutum ve davranışlar olarak görülebilir. Bir toplumun işe yönelik
tutumu, diğer toplumlara göre tamamen farklı olabilir. Bazı toplumlar veya
toplumsal kesimler çalışmayı bir ibadet (kutsal görev) gibi önemseyebilir ve güzel
ahlakın bir parçası olarak görebilir, bazı tembel toplumlar ise çalışmayı bir külfet
olarak algılar ve asgari seviyede gerektiği kadar çalışır. Bazı uyuşuk toplumlar
dinlenmeyi, eğlenmeyi yani çalışmamayı ön planda tutmaktadır. Bazı toplumlar
ise özellikle Protestan çalışma ahlakının telkinleriyle büyümüş topluluklar, çalışma
hayatını başlı başına bir amaç ve ruhsal kurtuluş olarak görmektedir (Arslan,
2007:410).
İş etiğinin temel hedefleri şunlardır (Seyyar, 2003):
1. Belirli meslek alanlarında serbest rekabetin işlemesini sağlayan ve evrensel
kabul gören iş etiği ilkelerini tanımlamak.
2. Çalışma hayatında karşılıklı güven ilkesinin yerleşip gelişmesine katkıda
bulunmak.
3. İş etiğine uymayan tutum ve davranışların yaygınlaşmasını önlemek.
4. Çalışma hayatında ve belirli meslek alanlarında iş ahlakını savunmak ve bu
ilkelerin yerleşmesine ve iyileşmesine çaba göstermek.
Hemen her meslekte geçerli olan iş etiği ile ilgili temel unsur ve ilkeleri
bilmekte fayda vardır. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz (Seyyar, 2003):

Kişi ve kuruluşlar, Dürüstlük: İş yaşamında, kişi ve kuruluşlar, onurlu ve dürüst davranış


kendilerine iş ilişkileri kurallarına bağlı kalırlar. Çalışma hayatında kişi ve kuruluşlar:
ve görevleri sebebiyle a) Ticari faaliyetleri ve ürünleri ile başkalarına bilerek zarar vermezler.
emanet edilen
b) Saklı tutulması gereken hiçbir bilgiyi, menfaatleri için kullanmazlar.
bilgilerin, tevdi edilme
gereklerinin dışında c) Başka kişi ve kuruluşlara, bağımsız karar verme yeteneği etkileyebilecek
kullanılmamasına itina menfaatler sağlamazlar.
gösterirler. d) Kendilerinin ve başkalarının ticari ve mali durumları hakkında yanıltıcı
tanıtım yaparak, aldatıcı davranışlarda bulunmazlar.
e) Ürün ve hizmetlerinin sorumluluğunu taşırlar.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler

f) Yasalar ve uluslararası benimsenmiş dürüstlük ilkelerini saptırarak,


haksız rekabet doğuracak çalışmalar içine girmezler.
1. Verilerin Korunması (Gizlilik): Kişi ve kuruluşlar, kendilerine iş ilişkileri ve
görevleri sebebiyle emanet edilen bilgilerin, tevdi edilme gereklerinin
dışında kullanılmamasına itina gösterirler. Müşteri ya da iş ortaklarının
iznini ve onayını almadıkça, ya da kanuni bir mecburiyet bulunmadıkça,
saklı tutulması gereken bilgileri, korumak zorundadırlar. Bu tür bilgilerin,
maksat dışı ve haksız kullanılmasından sorumludurlar.
2. Hukuka ve Toplumun Örf ve Adetlerine Saygı: Kişi ve kuruluşlar, bağlı
oldukları devletin hukuk düzenine, toplumun manevi değerlerine ve ahlaki
anlayışına saygılı olmak mecburiyetindedirler. Bu bağlamda kişi ve
kuruluşlar, kanunlarda öngörülen idari ve denetimsel tüm
mükellefiyetlerini yerine getirirler. Doğru olmayan, sahte ya da yanlış kayıt
tutmaz, yetkili mercilere yanıltıcı bilgi vermezler. Kanun dışı veya suç
oluşturacak faaliyetlere girmezler, iş ve toplum ahlakının onaylamayacağı
yol ve yöntemlere başvurmazlar. Kuruluşlar, mali kayıtların, kanunlara
uygun biçimde tutulması ve istenildiğinde ilgili resmî mercilere
sunulmasında hassasiyet gösterirler.
3. Çalışanların Haklarına Saygı: Kişi ve kuruluşlar, çalışanların haklarıyla ilgili
olarak ırk, renk, din ve cinsiyete dayanan bir ayrımcılık yapmazlar. Bu
özellikler sebebiyle çalışanlar psiko-sosyal yönden taciz edilmez (mobbing).
İşyerinde, ırkı, dinî ya da cinsel taciz sayılabilecek davranış ya da eylemlere
izin vermezler. Çalışanlarına karşı, gerek ücretlendirmede, gerekse fırsat
eşitliğinde adil davranırlar. Ortak hedeflere ulaşmak için sorumluluk
üstlenirler, takım çalışması ve aidiyet duygusu ile birlik içinde çalışarak,
çalışanlara destek olurlar ve başarıları takdir ederler.
4. Toplum Sorunlarına Karşı Duyarlılık: Kişi ve kuruluşlar, sağlık, eğitim,
ekonomi gibi sosyal alanlarda duyarlı davranarak, destekleyici faaliyetlerde
bulunurlar. Sosyal faaliyet alanlarına yönelik olarak aldıkları kararlarda
toplum ve kurum yararını dengelemeye itina gösterirler.
5. Çevreye Karşı Duyarlılık: Tüm kaynakları, verimli bir şekilde kullanır ve israfı
önlerler. Kurum kaynaklarını kullanırken, çevrenin korunmasına ve
güvenliğine itina gösterir.
6. İç ve Dış Müşterilere Karşı Duyarlılık: İç ve dış müşterilerin mevcut ve
gelecekteki beklentilerini anlar, istikrarlı davranarak daima müşteri
mutluluğundan yana tavır koyarlar. Müşterilerin ihtiyaçlarını zamanında ve
doğru bir şekilde belirlerler ve ödemelerde asla bahaneler uydurmazlar.
7. Yolsuzluklara Karşı Duyarlılık ve Politik Tarafsızlık: Çalışanlar, birlikte iş
yaptıkları hiçbir kişi ve kuruluştan sembolik hediyeler dışında (ajanda,
takvim vb.) hediye almazlar.
İş ahlakını, en nihayetinde genel ahlak ile kıyaslamak gerekirse şu sonuçlara
varabiliriz. Genel ahlak, "birey ve toplum için en doğru ve en erdemli olan nedir?"
sorusuna cevap ararken; iş ahlakı, bir iş yapılırken, o işin, iş dünyasının kabul

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler

edeceği yöntemlerle ve toplumun benimseyeceği genel ahlak ilkeleriyle yapılıp


yapılmamasıyla ilgilenmektedir. Bir hukuk devletinde hizmet sektöründe tüm
aktörler için, işin genel ahlak ilkelerine uygun olarak en doğru şekilde yapılması
esastır. Bu aktörler, sosyal kurumlar veya sosyal hizmet mesleğinde çalışan
elemanlardan meydana gelebilmektedir.

Sosyal Değişim ile Ahlak ve Etik Arasındaki İlişki


İnsan ve toplum hayatında yaşanan sosyal değişim ile genel anlamda ahlak
ve toplum düzeyinde oluşan sosyal ahlak arasında gerçek ilişkiler bulunmaktadır.
Bu ilişki ağını, iki teori üzerinden anlatmak mümkündür:
1. Modern sosyal değişim teorilerine göre sosyal değişim ile ahlak arasında
karşılıklı bir etkileşim süreci her zaman yaşanmaktadır. Sosyal değişime
Sosyal değişim ile ahlâk göre ahlaki anlayış ve buna bağlı olarak da düşünce ve yaşama tarzı da
arasında karşılıklı bir değişebilmektedir. Böylece sosyal ahlak meydana gelmektedir. Sosyal
hayatta değişmeyen hiçbir şey olmadığına göre tek bir hakikate dayanan
etkileşim süreci her
sabit ve geçerli bir ideal ahlak anlayışı da yoktur. İnsanî ve toplumsal
zaman yaşanmaktadır.
düzeyde sürekli olarak bir değişim yaşandığına göre değişmeyen tek ve
ebedî bir hakikat anlayışının olması mümkün değildir. Buna göre hakikat
diye adlandırılan manevi bir değer ya yoktur, ya da birden fazla hakikat
anlayışı vardır.
2. Manevi değerlere göre açıklanan sosyal değişim teorisinde ise tarihî, insani
ve toplumsal değişimin birçok faktörü vardır. Buna göre dünya ve toplum
hayatına dair değişim süreçleri, sosyal bir realitedir. Ancak hakikatin ve
ahlakın özünde ve temelinde bir değişimin olması söz konusu değildir.
Sosyal değişim ve buna bağlı olarak toplum nezdinde oluşan dünyevî ahlak
anlayışı, ya hakikate, fıtrata ve yaratılış gerçeğine yakın ya da uzak bir zihnî
algılayıştır. Sosyal değişim, toplumların ahlaki eğilimini ve değişimini
gösteren bir unsurdur. Dolayısıyla temel ahlaki değerler açısından sosyal
değişim, ya toplumsal gerilemeye, ya da ilerlemeye dönük bir süreçtir.
Müspet (olumlu) sosyal değişim, toplumların irfan yolunda ve dolayısıyla
ahlaki bir çizgide geliştiğinin bir işaretidir. Toplum bu ahlaki değerler
üzerinde ilerlerse, sosyal hizmetlerin hedeflerinden olan sosyal dayanışma
ve adalet de gerçekleşir. Menfî (süflî) değişim ise, toplumların fıtrat, vicdan
ve hakikat gibi manevi değerlerden uzaklaşmasıdır. Bu süreç, sosyal
gerginliğe ve karışıklığa yol açan olumsuz bir değişimdir. Çatışma
Menfî (süflî) değişim potansiyelinin yüksek olacağı böyle bir toplumda kişi, grup ve topluluklar
arası sosyal barışın sağlanması da zordur.
ise, toplumların fıtrat,
Makbul, makul ve müspet sosyal değişimin dinamiği ve manevi değerlerin
vicdan ve hakikat gibi
(hakikatin) bir tezahürü olan (güzel) ahlak, haddizatında keyfî olmaktan çok fıtrıdir
manevî değerlerden
ve dolayısıyla evrensel insani özellikler içermektedir. Bir başka deyişle ahlak,
uzaklaşmasıdır.
ontolojik anlamda toplumdan topluma, zamandan zaman, mekandan mekana ve
kültürden kültüre değişen bir olgu değildir. (Güzel) ahlak, aynı zamanda mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler

itibariyle insanın öz kaynakları ve değerleri (gönül, vicdan, ruh vb) ile yakından
ilişkili olduğu için, ebedî normlar içeren bir hakikattir. Hakikatin bir parçası olan
(güzel) ahlakın sosyal değişime bağlı olarak değişime uğraması söz konusu
olduğunda belki de sosyal ahlak olgusundan bahsedebiliriz. Toplumun değişmesi,
kendisini tutum ve davranışlardaki değişimde ancak gösterebilir. Toplumun ahlakı
anlamındaki sosyal ahlak, hakikat ölçüsünden uzaklaşması nispetince ahlaki
değerlerinden uzaklaşır. Bu aşamadan sonra ahlaki değerlerden ziyade etik
ilkelerin varlığından bahsedebiliriz. Etik, bu yönüyle bireysel ve(ya) toplumsal
rasyonel akla, kişisel ve(ya) kolektif tercihlere ve mesleklerin özel durumlarına göre
görece kabullere indirgenmiş, ahlaki değerlerin bir kısmını içerebilen veya bunların
bütünüyle dışında şekillenen pragmatik norm ve kurallar bütünüdür.

SOSYAL HİZMET ALANINDA DEĞERLER VE MESLEKİ ETİK

Sosyal Hizmet Mesleğinde Değerler ve Etik


Sosyal hizmet değerleri, sosyal hizmet uygulamalarında esas alınan insan
merkezli temel değerlerdir. Bu bağlamda sosyal hizmetler, insan fıtratındaki
manevi unsurları bir değer olarak kabul etmektedir. Bunun yanında insanın
Sosyal hizmet değerleri,
emsalsiz şerefli bir varlık olarak önemini, şahsiyetini ve insan ile toplum
sosyal hizmet
arasındaki sosyal etkileşimin önemini de bilmekte ve kabul etmektedir. Bunun bir
uygulamalarında esas
yansıması olarak insanın, hem bir hak sahibi, hem de sosyal boyutuyla sorumlu bir
alınan insan merkezli
varlık olduğu yaklaşımı da benimsenmektedir. Sosyal hizmet mesleğinde etik,
temel değerlerdir.
sosyal hizmet aktörleri ve bu hizmetlerden dolaylı veya dolaysız olarak istifade
edenlerin beklentileri ve değerleri doğrultusunda oluşturulan ahlaki düsturların
bütünüdür. Sosyal hizmetler mesleğinde iş ahlakına dair tutum ve davranışları
tanımlayan ve bu meslekte çalışacak olanlara rehberlik görevini yerine getiren
temel esaslar, sosyal hizmet etiğinin özüdür.
Bütün mesleklerde olabileceği gibi sosyal hizmet mesleğinde de istismar ve
mesleği kötüye kullanma durumları olabilmektedir. Sosyal hizmet alanında
oluşturulacak meslek ahlak ilkeleri, her türlü istismar ve kötüye kullanma ihtimaline
karşı hem bir tedbirler manzumesi, hem de ihlali söz konusu olduğunda
müeyyideler içeren bir disiplin aracıdır. Bu yönüyle bütün mesleklerde olduğu gibi
Sosyal hizmetlerin etik sosyal hizmet mesleğine ait ahlaki kurallar da, mesleki uygulamalardaki olması
kuralları, sosyal ahlâkın gerekenleri ve olmaması gerekenleri açık bir dille belirlemektedir. Sosyal
temel unsurları ile hizmetlerin kalitesi, etkinliği ve sürdürebilirliği de bir noktada mesleki
yakından ilgilidir. uygulamaların insani ve ahlaki değerlere uygunluğu ölçüsünde mümkündür.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler

Sosyal hizmetlere yönelik ahlaki kaidelerin temelleri aslında diğer sosyal


mesleklerde de geçerli olan etik kurallara dayanmaktadır. Dolayısıyla sosyal
hizmetlerin etik kuralları, sosyal ahlakın temel unsurları ile yakından ilgilidir. Sosyal
ve insani değerler ihtiva etmesi açısından sosyal hizmet mesleğinin etiğine dair
temel unsurlar, bütüncül bir meslek ahlak anlayışından yola çıkılarak
oluşturulmalıdır. Bir başka ifadeyle sosyal hizmet etiğinin belirlenmesinde, geniş
dairede sosyal ahlak, dar dairede ise diğer sosyal mesleklerde geçerli olan etik
kuralların ihatası (kapsama alınması) ve terkibi (sentezi) yapılmalıdır.
Geniş bir yelpazede tespit edilecek sosyal hizmet mesleğinin etik ilkeleri,
sosyal hizmet elemanının özel mesleki görevlerini sosyal sorumluluk şuuru içinde
yerine getirmelerini sağlamalıdır. Bir başka ifadeyle sosyal etik ilkeleri, sosyal
hizmet elemanının mesleki rollerine uygun tutum ve davranışlarda
bulunabilmelerinde ve etik sorunlarla baş edebilmede yardımcı olmalıdır. Zaten
meslek ahlak ilkelerinin fonksiyonlarından bir tanesi de belirli bir meslek alanında
yeterli ve ehil olabilecek uygun kişileri bu alana kazanmaktır. Ama bu aynı zamanda
mesleğinde kifayetsiz olan ve(ya) ahlaki ilkelere aykırı davrananları da bu
meslekten uzaklaştırmak anlamına da gelmektedir. Kısacası meslek içi rekabeti
belirli esaslara göre düzenlemek ve hizmet ideallerini sürekli olarak taze tutmak
adına sosyal hizmet alanında da etik ilkelerine ihtiyaç vardır (Der Sozialarbeiter,
1977).
Bütün bu yazılanlardan sonra sosyal hizmet mesleği alanında ortaya çıkan
etiği, belki de “sosyal hizmet verenler ve bu hizmetlerden direkt olarak
yararlananlar ile yakınlarının beklentileri ve değerleri arasındaki farklılıklardan
doğan ikilemleri aydınlatmaya çalışan ve bu bağlamda sosyal hizmet alanında
herkesin benimseyebileceği çalışma düsturlarını belirleyen bir disiplin” olarak
tanımlamamız mümkündür.
Yardım etmekle görevli olan sosyal hizmet elemanları, aynı zamanda
toplumsal ve etik değerlere saygı göstermek mecburiyetinde oldukları için, genelde
kendilerini denetime tabi tutmaktadır. Sosyal amaçlar uğruna profesyonelce veya
gönüllü olarak yardım eden bir sosyal hizmet elemanının denetlenmesi, kişinin rol
çatışması yaşamasına da sebebiyet verebilmektedir. Sosyal hizmet alanında
birbirine tezat iki unsurun bulunması, yeni sorunlara da yol açabilmektedir. Bunu
önlemek ve sosyal hizmet elemanlarının etkin çalışmalarda bulunabilmesi adına
değerlere bağlı etik ilkelerin tespiti de doğru ve anlaşılır bir dilde yapılmalıdır.
Dolayısıyla hangi etik ilkeye ve standarda göre neyin nasıl yapılması gerektiği açıkça
belirlenmelidir. Aksi taktirde sadece art niyetli olarak değil iyi niyetli olarak yapılan
bazı müdahale biçimleri de mesleki etik açısından yadırganabilir ve hatta

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler

yargılanabilir. Rol çatışmalarının yaşanmaması için, sosyal hizmet elemanları,


mesleki etik ilkelerine göre hareket etmek durumundadır.

Rol çatışmalarının
Sosyal Hizmet Etiğinin Temel Esasları
yaşanmaması için,
sosyal hizmet Sosyal hizmet mesleğinde iş etiğine dair davranışları tanımlayabilmek ve bu
elemanları, meslekî alanda çalışacak elemanlara rehberlik görevini ifa edebilmek için mesleki etiğin
etik ilkelerine göre temel esaslarına ihtiyaç vardır. Sosyal hizmet mesleğine dair temel esasların gayesi,
hareket etmek sosyal hizmet elemanlarının mesleklerini en üst seviyede iş etiği kaidelerine uygun
durumundadır. bir biçimde ifa etmelerini sağlamaktır. Sosyal hizmet alanında geçerli olması
gereken temel etik ilkeler, şu şekilde belirlenebilir (Seyyar, 2007):
1. Mesleki Liyakat: Sosyal hizmet aktörleri, eğitimden aldıkları bilgi ve
birikimlerini, en iyi şekilde kullanarak, profesyonelce yerine getirmeye
gayret gösterir.
2. Mesleki Tekâmül: Sosyal hizmet aktörleri, sosyal pedagojik çalışma
alanındaki teorik ve pratik bilgileri ve yeni gelişmeleri takip eder ve
becerilerini artırmaya çalışır.
3. Mesleki İstişare: Sosyal hizmet aktörleri, yeterlik ve ehliyet sınırlarını aşan
özel durumlarda sorumlu kurum ve kuruluşların yetkilerinin yanında diğer
meslek elemanları (psikolog, hekim, pedagog vb.) ile istişare eder ve ortak
akıl çerçevesinde hareket eder.
4. Mesleki Sorumluluk: Sosyal hizmet aktörleri, mesleğinin yöntemlerini,
ilkelerini ve uygulama biçimlerini profesyonelce yerine getirir. Mesleğe ait
görevleri ve ahlak ilkelerini benimseyerek yerine getirir ve getirmeyenleri
de uygun bir lisanla uyarır. Görevini aksatan ve(ya) ahlak ilkelerine riayet
etmeyen paydaşlarının durumunu gerekirse ilgili mercilere bildirir.
5. Farkındalık Sorumluluğu: Sosyal hizmet aktörleri, kişisel yönden kendi güçlü
ve(ya) zayıf yönlerini bilmelidir. Şahsi özelliklerine ait farkındalık düzeyi
yüksek olan meslek elemanları, bunların mesleki çalışmalarına nasıl
yansıyabileceğinin de farkındadırlar. Sosyal hizmet aktörleri, bu gerçekten
hareketle dürüstçe, kendi zaaflarını gizlemeden mümkünse bunları
gidermeye yönelik gayret göstermelidir.
6. İhtiram (Saygı): Sosyal hizmet aktörleri, sosyal hizmet modellerinde ve
planlarında yer alan yöntem ve teknikleri, müşterilerinin inanç, değer ve
özerkliklerine her aşamada ve her zaman saygı göstererek, onların gönül
rızalarını alarak kullanır.
7. İnsan Sevgisi: Sosyal hizmet aktörleri, müracaatçılarının sağlıklı ve mutlu
kalmasını temin edecek vicdani mesuliyetlerini en üst seviyede
hissedebilmelidir. Sosyal hizmet aktörleri, mesleki görevlerini sadece
mesleğin bir gereği olarak değil insanlık ve değerler uğruna samimi bir
şekilde yapmalıdır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler

8. Ayrımcılık Yapmama: Müracaatçı, sosyal hizmet aktöründen farklı bir


dünya görüşüne, inanç ve değerlere sahip olabilir. Bu gibi durumlarda,
sosyal hizmet aktörü, hiçbir ayırım yapmaksızın herkese hoşgörü içinde
aynı yakınlıkla hizmet verir. Sosyal hizmet aktörü, hiç kimseye karşı ırk,
renk, din ve cinsiyete dayanan bir ayrımcılık yapmaz.
9. Sosyal İlişkiler: Sosyal hizmet aktörleri, müracaatçı ve aile fertleriyle güven
telkin eden sağlıklı ve saydam ilişkiler kurar. Bunun içinde de müracaatçının
yaş, cinsiyet, ırk, etnik köken, din, dil ve sosyo-ekonomik konumu gibi
bireysel farklılıklardan bağımsız olarak herkesle aynı kalitede ve aynı itina
ile sosyal münasebetler kurar.
10. Mahremiyet ve Gizlilik: Sosyal hizmet aktörleri, müracaatçıya ait her türlü
özel ve gizli bilgileri korumak ve ona verilebilecek zararları önlemek ya da
en aza indirmek için azami gayret gösterir.
11. Maddi İstismardan Kaçınma: Sosyal hizmet aktörleri, müracaatçının
acziyetinden ve çaresizliğinden faydalanmak düşüncesiyle görevlerini
başka maksatlar için kullanmaz. İstihdam edildiği kurumdan aldığı ücretin
dışında hiç kimseden para almaz. Sosyal hizmet aktörleri, gayri meşru
kazanç sağlayan tutum ve davranışlardan uzak kalır.
12. Psiko-Sosyal İstismardan Kaçınma: Sosyal hizmet aktörleri,
müracaatçılarına karşı hiçbir surette pisko-sosyal baskı ve tehdit
uygulamaz. Sosyal hizmet aktörleri, müracaatçılarına karşı cinsel ve
duygusal içerikli yaklaşımlarda bulunmaz. Onları tedirgin ve rahatsız edici
tutum ve davranışlarda bulunmaz. Onları küçümsemekten ve tahkir
etmekten kesinlikle kaçınır. Sosyal hizmet aktörleri, işyerinde, ırkı, dinî ya
da cinsel taciz sayılabilecek davranış ya da eylemlere izin vermezler.
13. Sağlıklı İş İlişkileri: Sosyal hizmet aktörleri, çalıştıkları kurumda idareci,
işveren, meslek arkadaşları ve diğer hizmetlerde yer alan elemanlarla
kuracağı beşerî münasebetlerini, kendi mesleki rollerine ve genel sosyal
ahlak kurallarına uygun bir biçimde geliştirir.
14. Kurumsal Sadakat: Sosyal hizmet aktörlerinin kurumuna veya işverenine
karşı sorumluluğu, her şeyden önce sadakat bilincine erişmiş olması ile
başlar.

Uluslararası Sosyal Çalışmacılar Federasyonunun (IFSW) Etik


Sosyal hizmet, Kodu
insanî (hümanist)
Uluslararası Sosyal Çalışmacılar Federasyonu (International Federation of
değerlere ve
Social Workers, IFSW), 2000 yılında Kanada’nın Montreal şehrinde yaptığı dünya
demokratik
ideallere konferansında sosyal çalışma mesleğinin değerlerini yeniden belirlemiştir. Buna
dayanmaktadır. göre
1. Sosyal hizmet, insani (hümanist) değerlere ve demokratik ideallere
dayanmaktadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler

2. Sosyal çalışma faaliyetlerine motivasyon (güdüleme) ve meşruiyet


kazandıran değerlerin başında insan hakları ve sosyal adalet gelmektedir.
3. Bu sayılan değerler, her insanın eşitliği ve şerefi karşısında saygıdan
kaynaklanmaktadır.
4. Yüz yıl evvel kuruluşundan bu yana mesleki sosyal çalışma, insani
ihtiyaçlara yönelmiştir ve öncelikli olarak insanların potansiyellerinin
geliştirilmesine destek vermiştir.
5. Mesleki sosyal çalışma, yoksulluğu gidermek, yaralı (mahzun), dışlanmış ve
baskı altında olan insanları kurtarmak için, çaba gösterir ve insanların
potansiyellerini görerek, sosyal entegrasyonuna katkı sağlar.
6. Sosyal hizmet değerleri, millî ve milletlerarası boyutuyla “Meslek Etik
Kodları”nda (Sosyal Hizmet Mesleği Etik Kodları’nda) yer almaktadır”
Her insan değerlidir ve
(IFSW, 2011 ).
kendisine insanî ve
ahlâkî yönden
yaklaşılmalıdır. IFSW’nin Belirlediği Etik İlkeleri
Sosyal hizmet elemanları, aşağıdaki ilkelere riayet etmek suretiyle insanların
gelişimine katkıda bulunmaktadır (Ethik-Kodex, 1994).
1. Her insan değerlidir ve kendisine insani ve ahlaki yönden yaklaşılmalıdır.
2. Her insan, başkalarına verilen aynı hakkı engellemediği sürece kendini
keşfetme ve gerçekleştirme hakkı vardır. Aynı zamanda her insanın görevi,
toplumsal refaha katkı sağlamaktır.
3. Hangi düzen içinde olursa olsun her toplum, üyelerine en üst seviyede
fayda sağlamaya yönelik hizmetlerde bulunur.
4. Sosyal hizmet elemanları, sosyal adalet ilkelerine bağlıdır.
5. Sosyal hizmet elemanları, şahısların, grupların, toplulukların ve toplumun
gelişimine yönelik edindikleri mesleki bilgilerle katkı sağlar. Kişi ile toplum
arasında çıkan sorunların çözümünde etkin olurlar.
6. Hiçbir dinî, cinsel, etnik, kültürel, bedenî ayrımcılık yapılmadan
müracaatçılara en iyi sosyal destek sağlanır.
7. Sosyal hizmet elemanları, “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi”ni
benimser.
8. Sosyal hizmet elemanları, mesleki hizmet sürecinde kişilerle ilgili olarak
Sosyal hizmet elde ettikleri özel bilgileri, mahremiyet içinde değerlendirir ve kişilerin özel
elemanları, sosyal dünyalarına saygı gösterir.
adalet ilkelerine 9. Sosyal hizmet elemanları, müracaatçılarla geniş kapsamlı bir işbirliği
bağlıdır. yaparken onların hayrına olanı tercih eder. Müracaatçıların alınacak
kararlara katılımı ve süreç içinde desteği sağlanır. Müracaatçılara tavsiye
edilen tedbirlerin risk ve avantaj boyutu anlatılır.
10. Müracaatçılar, kendilerini ilgilendiren hayati konularla ilgili ortak
kararların sorumluluklarını üstlenir. Sosyal hizmet elemanları, kanuni

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler

çerçevede kendilerine sunulan cebri tedbirleri mümkün mertebe asgarî


seviyede uygular.
11. Birlikte yaşadıkları insanları terör eylemleri, işkence veya buna benzer vahşi
yöntemlerle baskı altında tutan insanlara, gruplara, siyasi partilere ve(ya)
güç oluşturan organizasyonlara destek vermez.

IFSW’nin Belirlediği Etik Sorun Alanları


Etik sorunlara yol açan konular, mutlak anlamda evrensel değildir. Değişik
ülkelerin farklı kültürel ve siyasî yapılarından kaynaklanan sorunlar, ister istemez
etik alanı da etkilemektedir. Dolayısıyla her ülke, toplum ve(ya) hizmet kurumu,
içinde yaşadığı bölgesel sosyal şartları dikkate alarak, ortaya çıkabilecek etik
sorunları çözebilmelidir. Aşağıda belirlenen temel etik sorun alanları, bölgeler üstü
bir anlayış çerçevesinde ele alınmıştır (Ethik-Kodex, 1994):
1. Korunmaya muhtaç kişi (müracaatçı) ile sosyal hizmet elemanı arsında etik
sorunlar çıkabilir.
2. Korunmaya muhtaç kişi ve aile fertleri arasında etik sorunlar çıkabilir.
3. Sosyal hizmet elemanları, hem korunmaya muhtaç kişi, hem de aile fertleri
ile birlikte etik sorunlar yaşayabilir.
4. Korunmaya muhtaç kişiler arasında yaşanan farklı beklentiler ve çıkarlar,
etik sorunu olabilir.
5. Korunmaya muhtaç kişi ile sosyal hizmetlerden sorumlu diğer meslek
gruplarının temsilcileri (hekim, geriatrist, psikolog, psikiyatrist, sosyal
siyaset ve sosyal güvenlik uzmanı vb) arsında etik sorunlar ortaya çıkabilir.
6. Sosyal hizmet elemanı ile diğer sosyal meslek gruplarının temsilcileri
arasında etik sorunlar gün ışığına çıkabilir.
7. Sosyal hizmet elemanı ile istihdam edildiği kurum ve kuruluşun temsilcileri
(işçi-işveren) arasında etik olabileceği gibi, mesleki, hukukî ve sosyal
sorunlar çıkabilir.

IFSW’nin Belirlediği Etik Standartlar


İnsani, dinî, felsefi ve(ya) demokratik idealler uğruna ortaya çıkan sosyal
hizmetler, bugün de yine bu temel gerekçelerle uygulanmaktadır. Sosyal hizmet
elemanları, bu değerleri benimseyerek, özellikle korunmaya muhtaç insanlara
yardımda bulunmaktadır. Hizmet sunumunda mesleki ilke ve standartların
öngördüğü davranış biçimlerini sergilemek mecburiyetindedirler. IFSW, etik
davranmayı öngören standartları, genel kategoriye ayırdıktan sonra bunları
müracaatçılara, işyerine, meslektaşlara ve en nihayetinde sosyal hizmet mesleğine
yönelik detaylı bir şekilde ve tek tek belirlemiştir (Ethik-Kodex,1994):
a) Etik davranışlarla ilgili genel standartlar:

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler

1. Sosyal hizmet elemanları, uygun bir davranış sergileyebilmek ve en isabetli


sosyal destek yöntemini belirleyebilmek için, müracaatçıların durumunu iyi
anlamaya uğraşmalıdır.
2. Sosyal hizmet elemanları, mesleğin değerlerini sadece desteklemez
bunların gelişimi için de gayret gösterir. Mesleğin itibarına ve işlevselliğine
Sosyal hizmet zarar verebilecek her türlü tutum ve davranıştan uzak durulmalıdır.
elemanları, meslekî 3. Sosyal hizmet elemanları, mesleki ve şahsi kapasite ve sınırlarını bilir.
ve şahsî kapasite 4. Sosyal hizmet elemanları, geçerli bilgileri, teknikleri ve yöntemleri en iyi bir
ve sınırlarını bilir. şekilde kullanır ve toplumsal refahın (hayat kalitesinin) artışı için bunların
gelişimine katkıda bulunur.
5. Görev bilincine sahip olan sosyal hizmet elemanları, toplumsal ihtiyaçları
görür ve bunları belirleyebilir. Kişilerin, sosyal grupların ve toplulukların
sosyal sorunlarını görebilir, tanımlayabilir ve çözüm üretebilir.

b) Müracaatçılara dönük etik standartlar:


1. Sosyal hizmet elemanları, diğer görevlerini ihmal etmemekle birlikte
öncelikli olarak müracaatçılara karşı tam sorumludur.
2. Sosyal hizmet elemanları, müracaatçılarla güven telkin edici ilişkilerde
bulunur. Müracaatçılarla ilgili bütün bilgiler, mesleki bir gereklilik olarak
kişilerin rızasıyla elde edilir. Bütün bilgiler, mahremiyet ve sorumluluk
çerçevesinde kişilerin lehine olabilecek bir şekilde titizlikle işlenir.
Sorumluluk bilincinin idrakinde olmayan müracaatçılar hariç kişinin onayı
olmadan hiçbir bir bilgi, başkalarına aktarılamaz ve başka amaçlar için
kullanılamaz.
3. Sosyal hizmet elemanları, müracaatçıların şahsi gayelerine,
Sosyal hizmet sorumluluklarına ve şahsiyetlerine saygı gösterir. Sosyal hizmet ve
destekler, işyerinin kurum kültürüne ve müracaatçıların içinde
elemanları,
bulundukları sosyal ortama uygun bir şekilde ve hizmet noktasında herkesi
müracaatçıların şahsî eşit tutan bir hakkaniyet ölçüsünde gerçekleştirilir. Kişilere yönelik
gayelerine, profesyonel sosyal hizmetlerin bu şartlar altında gerçekleşememesi
sorumluluklarına ve durumunda, kişilere kendi hür iradeleriyle alternatif tercihler
şahsiyetlerine saygı yapabilecekleri alanlar gösterilmelidir.
gösterir. 4. Sosyal hizmet elemanları, müracaatçıların meşru beklentileri ve talepleri
doğrultusunda kendi kendilerine yeterli olabilmelerine, kendilerini
gerçekleştirebilmelerine ve kendi potansiyellerinin ortaya çıkmasına
yardımcı olurlar.

c) Kurum ve işyerlerine dönük etik standartlar:


1. Sosyal hizmet elemanları, mesleki etik ile ilgili ilke ve standartlara uygun
hareket eden ve süreç, yöntem, ehliyet, sorumluluk, kalite, davranış ve
işletme bakımından makul hizmetler üreten kurum, kuruluş ve işyerlerinde
çalışır veya bunlarla işbirliği yapar.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler

2. En yüksek standartlara ulaşabilmek için, kurumların belirlediği görevler ve


hedefler, sorumluluk bilinci içinde yerine getirilmeli, akla ve vicdana uygun
mesleki davranışlar geliştirilmelidir.
3. Kurum içinde kalan (bakıma muhtaç) kişilere yönelik en üst seviyede
sorumluluk üstlenilmeli ve bu çerçevede kişilerin hayat kalitesini artırıcı en
uygun müdahale yöntemleri geliştirilmelidir. Olumlu değişimlerin kurum
içinde sağlanamaması veya sağlanması istenmemesi durumunda sosyal
hizmet elemanı, bir üst birime veya kamuoyuna başvurmalıdır.
4. Kurumun sunduğu hizmetlerin performansı ve etkinliği, periyodik tetkikler
sonucunda hazırlanan mesleki raporlarla değerlendirilmelidir.
5. Kurumların etik değerlere, ilkelere ve standartlara aykırı olan etik dışı
Sosyal hizmet
davranışları, işlemleri ve uygulamalarına göz yumulmamalıdır. Sosyal
elemanları, kurum
hizmet elemanları, kurum içinde ahlak dışı unsurların varlığına son
içinde ahlâk dışı
verebilmek için, bütün etik araç ve imkânları kullanır.
unsurların varlığına
son verebilmek d) Meslektaşlara dönük etik standartlar:
için, bütün etik 1. Meslektaşların ve diğer disiplinlerden gelen profesyonellerin mesleki
araç ve imkânları eğitimlerine ve hizmetlerine saygı göstermek esastır. Multi-disipliner ve
kullanır. ortak bir çalışma atmosferi sayesinde daha yüksek bir performansla etkin
sosyal hizmetler sağlanabileceği unutulmamalıdır.
2. Meslektaşların ve diğer mesleklerden gelen uzmanların farklı
düşüncelerine, (dünya) görüşlerine ve(ya) sosyal hizmet uygulama
yöntemlerine saygı gösterilmelidir. Bu bağlamda öne atılacak görüşler veya
eleştiriler, makul ve insaflı olmalıdır.
3. Birlikte daha güzel sonuçlara varabilmek ve hizmetleri geliştirebilmek için,
sosyal hizmet elemanları, bilgilerini, tecrübelerini ve fikirlerini
meslektaşlarıyla, diğer mesleklerden gelen uzmanlarla ve gönüllü
elemanlarla paylaşır.
4. Etik ilke ve standartların ihlali söz konusu olduğunda, kurum ve(ya) sosyal
hizmet mesleği ile ilgili oluşturulan iç ve dış kurulların ve(ya)
organizasyonların üyeleri-temsilcileri derhal haberdar edilmelidir.
5. Meslekte çalışanlara yapılan haksız muameleler karşısında sosyal hizmet
elemanları, onları korumalı ve haklı mücadelelerinde onlara destekçi
olmalıdır.
Sosyal hizmet
e) Mesleğe dönük etik standartlar:
elemanları, meslekî
standartların 1. Sosyal hizmet mesleğinin değerlerinin, etik ilkelerinin, mesleki bilgilerin ve
gelişimine yönelik yöntemlerinin korunması, herkesin önemini anlayacak bir şekilde daha ileri
azamî derecede bir noktaya getirilebilmesi için geliştirilmesi esastır.
katkı sağlar. 2. Sosyal hizmet elemanları, mesleki standartların gelişimine yönelik azami
derecede katkı sağlar.
3. Haksız eleştirilere karşı sosyal hizmet mesleğinin korunması
gerekmektedir. Aynı zamanda mesleki tutum ve davranışların gerekliliğine
yönelik güven ortamı da tesis edilmelidir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler

4. Mesleğin teorilerine, yöntemlerine ve uygulama biçimlerine yönelik yapıcı


bir ustalıkla iyileştirici ve yenilikçi eleştirilerde bulunmak, mesleğin gelişimi
için önemlidir. Dolayısıyla sosyal hizmet elemanları, yeni ihtiyaçlara cevap
verebilmek ve sorunlara daha etkin çözümler bulabilmek adına yeni
adımlara, konseptlere, fikirlere ve yöntemlere destek verir.

Millî Sosyal Hizmet Çalışanları Birliği (NASW) ’nin Etik Kodu


Mesleki etik, insan ilişkilerinin yoğun olduğu sosyal hizmet mesleğinin
merkezinde yer almaktadır. Bundan ötürü mesleğin temel değerlerini, etik
ilkelerini ve etik standartlarını ortak akılla belirlemek ve açıkça ifade etmek
zorunludur. Sosyal hizmet mesleğine yüklenen görevler, bir takım temel değerlerle
yakından ilgilidir. Mesleğin tarihî gelişiminin başından bu yana sosyal hizmet
elemanları, bu değerler ekseninde görevlerini titizlikle ve benimseyerek ifa
etmektedir. Bu anlayış doğrultusunda ABD’de faaliyet gösteren Millî Sosyal Hizmet
Çalışanları Birliği (National Association of Social Workers; NASW), sosyal hizmet
mesleğinin benzersiz ve kendine has temel değerleri belirlemiştir. Buna bağlı
olarak da derneğin Temsilciler Meclisi tarafından kabul edilmiş olan etik kodlar,
2008 tarihinde ikinci kez gözden geçirilmiştir.
Millî Sosyal Hizmet Çalışanları Derneği Etik Kodunda yer alan temel değerler,
mesleki etik ilkeler ve standartlar, sosyal hizmet elamanlarının davranışlarına
rehberlik etmesi için getirilmiştir. Böylece mesleki kalitenin artması beklenmektedir.
Dolayısıyla mesleki etik kodları, çalışma ortamlarına veya hizmet sundukları kitleye
bakılmaksızın bütün sosyal hizmet elemanlarını ve sosyal hizmet öğrencilerini
yakından ilgilendirmektedir. Millî Sosyal Hizmet Çalışanları Derneği Etik Kodu, dört
ana süreçten oluşmaktadır. Bu süreçlerin her birisi ayrıca belirli gayelere yöneliktir
(Code of Ethnics, 2008):
Kod, etik meseleler 1. Değerleri Tanımlamak: Kod, sosyal hizmet görevleri kapsamında oluşan
doğduğunda nasıl karar temel değerleri tanımlamaktadır. Kod, etik meseleler doğduğunda nasıl
alınılacağına ve nasıl karar alınılacağına ve nasıl davranılacağına yönelik bir değerler, ilkeler ve
davranılacağına yönelik standartlar seti önermektedir. Kod, bütün durumlarda sosyal hizmet
bir değerler, ilkeler ve çalışanlarının nasıl davranması gerektiğini emreden bir değerler seti şart
standartlar seti koşmamaktadır. Kodun spesifik uygulanışında Kodun değerleri, ilkeleri ve
standartları üzerindeki kesin ve muhtemel karışıklıklar hesaba katılmalıdır.
önermektedir.
Etik sorumluluklar, kişisel ve ailevi olandan toplumsal ve mesleki olana
kadar bütün insan ilişkilerinden doğmaktadır.
2. Etik İlkeleri Belirlemek: Kod, mesleğin temel değerlerini yansıtan ve sosyal
hizmet uygulamasına rehberlik etmesi gereken özellikli ahlak standartları
oluşturan belli başlı etik ilkeleri özetlemektedir.
3. Değerler Çatışmasının Çözümünde Yardımcı Olmak: Kod, sosyal hizmet
elemanlarına mesleki sorumlulukları çatıştığında veya etik belirsizlikler

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler

doğduğunda makul çözümler bulabilmelerine yardımcı olmak maksadıyla


tasarlanmıştır. Millî Sosyal Hizmet Çalışanları Derneği Etik Kodu, örnek
olaylarda birbirleriyle çeliştiğinde hangi değerlerin, ilkelerin ve
standartların daha önemli olduğunu ve hangilerine ağır basması gerektiğini
kesin olarak tayin etmemektedir. Etik konularda karar vermek, aslında
Sosyal hizmet
mesleki gelişime ve toplumsal değişime paralel bir süreçtir. Sosyal hizmet
çalışanları etik hüküm
mesleğinde karışık etik konulara her zaman kolay cevap bulmak mümkün
verme ile ilgili her
olmayabilir. Özellikle birbirleriyle çeliştiğinde hangi değerlerin, ilkelerin ve
konuda istişare etmeli
standartların birbirlerine üstün gelmesi gerektiği konusunda sosyal hizmet
ve etik kodlarda yer
elemanları, millî kültürün oluşturduğu yerel değerlere müracaat edebilir.
alan ilkelerden
Böyle durumlarda sosyal hizmet elemanı, içinde yaşadığı toplumun temel
yararlanmasını
değerleri ekseninde en uygun ve makul kararlar alabilir. Sosyal hizmet
bilmelidir.
elemanları, gerek müracaatçıların, gerekse kendi şahsi değerlerinin, etik
karar verme üzerindeki etkilerini fark edebilmelidir. Yine şahsi ve mesleki
değerler arasında bir çatışma olduğunda sorumlu davranmak
mecburiyetinde olduklarını bilmedir. Etik çıkmazlarla karşı karşıya
kalındığında sosyal hizmet elemanları, mesleki etik ve etik karar verme ile
ilgili literatürü taramalı ve uygun çözümü araştırmalıdırlar. Sosyal hizmet
çalışanları etik hüküm verme ile ilgili her konuda istişare etmeli ve etik
kodlarda yer alan ilkelerden yararlanmasını bilmelidir.
4. Yaptırımları Düzenlemek: Kod, sosyal hizmet elemanlarının etik olmayan
davranışlarda bulunması durumunda sosyal hizmet mesleğinin itibarını
korumak adına hangi yaptırımların uygulanması ile ilgili temel standartları
açıklamaktadır. Millî Sosyal Hizmet Çalışanları Derneği, üye olan sosyal
hizmet elemanlarına karşı yapılan etik şikâyetleri değerlendirmekte ve belli
bir süreç dâhilinde gerektiğinde hüküm de vermektedir. Bu Kodun altına
imza atan sosyal hizmet elemanları, Kodun yürütülmesinde işbirliği yapmak
durumundadır. Sosyal hizmet elemanları, Millî Sosyal Hizmet Çalışanları
Derneğinin hüküm verme ilkelerine katılmaları ve bütün disiplin kurallarına
Sosyal hizmet ve yaptırımlarına riayet etmeleri gerekmektedir.
elemanlarının ana
gayesi, muhtaç NASW’nin Değerleri ve Mesleki Etik İlkeleri
durumda olana bütün
Millî Sosyal Hizmet Çalışanları Derneği’nin “Meslek Etik Kodları”nda sosyal
insanlara yardımcı
hizmet mesleğinin temel değerleri ve etik ilkeleri şu şekilde belirlenmiştir (Code of
olmak ve sosyal
Ethnics, 2008):
sorunlarını çözmektir.
1. Bir Değer Olarak Hizmet ve Etik İlkesi: Sosyal hizmet elemanlarının ana
gayesi, muhtaç durumda olana bütün insanlara yardımcı olmak ve sosyal
sorunlarını çözmektir. Şahsi menfaatlerini düşünmeden ve herhangi bir
maddi çıkar beklemeden başkaları için sosyal hizmet programları
geliştirmekle görevli olan sosyal hizmet elemanları, kendi bilgi ve
tecrübelerini başkalarına yararlı olmak düşüncesiyle geliştirirler.
2. Bir Değer Olarak Sosyal Adalet ve Etik İlkesi: Sosyal hizmet elemanları,
sosyal adaletsizliği ortadan kaldırmaya yönelik her türlü çaba gösterir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler

Sosyal adaleti tahrip eden yoksulluk, işsizlik, ayrımcılık ve dışlanma gibi


sosyo-ekonomik sorunların giderilmesi için, sosyal hizmet elemanlarının
sosyal baskı, töre, gelenek, kültürel ve etnik farklılıklar üzerinde yeterince
bilgi sahibi olması gerekmektedir. Özellikle değişik haksızlıklara uğrayan
dezavantajlı sosyal grupların ezikliğinin ve acizliğinin ortadan kaldırılması
için, kendilerine katılımcı demokrasi ve pozitif ayrımcılık çerçevesinde fırsat
eşitliğinin verilmesi gerekmektedir.
3. Bir Değer Olarak İnsan ve Etik İlkesi: Sosyal hizmet elemanları, insanın
doğuştan hak ettiği saygınlığını ve fıtri özelliklerini kabul eder. Kişilerin
farklı etnik, kültürel ve dinî yapıda oldukları bilinciyle her müracaatçıya
dikkatli ve rikkatli bir üslupla yaklaşır, saygı ve sevgi çerçevesinde mülayim
(yumuşak) davranır. Sosyal hizmet elemanları, müracaatçının gizli
kapasitelerinin gün ışığına çıkmasına ve kendi kendilerine yeterli
olmalarına yardımcı olur. Hem dış dünyaya (sosyal çevreye), hem de
müracaatçıya karşı aynı derecede sorumluluk taşıdığının bilincinde olan
sosyal hizmet elemanları, müracaatçı ve toplum arasında çıkar
farklılıklarının ortaya çıkması durumunda makul, genel olarak kabul
edilebilir ve geçerli çözüm stratejileri üretir.
4. Bir Değer Olarak İnsan İlişkileri ve Etik İlkesi: Sosyal hizmet elemanları,
insan ilişkilerinin ne kadar önemli bir sosyal ağ olduğunu bilir ve kabul eder.
Etkin sosyal ilişkiler aracılığıyla kişisel ve toplumsal gelişmenin
sağlanabileceğini idrak eden sosyal hizmet elemanları, sosyal destek
sürecinde müracaatçılara partner (ortak) gözüyle bakar. Kişiler arası insani
münasebetleri sürekli olarak güçlendirmeye yönelik girişimlerde bulunan
sosyal hizmet elemanlarının asıl gayesi, insanların, ailelerin, sosyal
grupların ve diğer toplulukların sosyal refahını ve huzurunu sağlamaktır.
5. Bir Değer Olarak Bütünlük ve Etik İlkesi: Sosyal hizmet elemanları,
hizmetlerini sunarken, bunu bir bütünlük içinde güven ve huzur telkin eden
Sosyal hizmet bir tarzda gerçekleştirir. Mesleğin maddi ve manevi vizyonunu ve
elemanları, hizmetlerini misyonunu hiçbir surette unutmadan, her müracaatçının özel sorunlarını
sunarken, bunu bir bütüncül bir bakışla ele alır ve bağlı olduğu kurumun kültürüne en uygun
bütünlük içinde güven olan eylem planlarını hazırlar.
ve huzur telkin eden bir 6. Bir Değer Olarak Liyakat ve Etik İlkesi: Mesleki liyakat (yetenek, ehliyet),
tarzda gerçekleştirir. sosyal hizmet uygulamaları için önemli bir ön şart olmakla birlikte, yeni
bilgi ve tecrübelerle sürekli olarak geliştirilmesi gereken bir alandır. Sosyal
hizmet elemanları, mesleki bilgi ve tecrübelerini sürekli olarak geliştirir ve
pratiğe dönüştürür.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23


Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi değerlerle ilgili temel tespitleri doğru
yansıtmamaktadır?
Değerlendirme sorularını a) Bazı toplumlar, değerler için fedakârlıkta bulunur.
sistemde ilgili ünite
b) Millî sınırlar içinde yaşayan değişik toplulukların millî birliğini sağlayan
başlığı altında yer alan değerlerdir.
“bölüm sonu testi”
c) Değerler çatışmasına yol açmayan bir birliktelik, toplumun ortak sosyal
bölümünde etkileşimli
sermayesidir.
olarak
cevaplayabilirsiniz. d) Değerler, toplum tarafından bilinir, önemsenir ve ciddiye alınır.
e) Toplumlar, değerlere bir anlam yüklemedikleri için, değerler sadece
sembolik bir öneme sahiptir.
2. Aşağıdakilerden hangisi sosyal hizmet etiğinin temel esaslarından değildir?
a) Mesleki Liyakat
b) Mesleki Sorumluluk
c) Saygı
d) Kurumsal Sadakat
e) Tabiat Sevgisi
3. Aşağıdakilerinden hangisi “Meslek Etik Kodları”nın bir unsuru değildir?
a) Bir Değer Olarak Hizmet ve Etik İlkesi.
b) Bir Değer Olarak Sosyal Adalet ve Etik İlkesi.
c) Bir Değer Olarak İnsan ve Etik İlkesi.
d) Bir Değer Olarak Ücret ve Etik İlkesi.
e) Bir Değer Olarak Liyakat ve Etik İlkesi.
4. Kodların sosyal hizmetteki yeri nedir?
a) Kodlar, sosyal hizmet tarihinin ana unsurlarını belirlemektedir.
b) Kodlar, sosyal hizmet biliminin temel parametrelerini ölçmektedir.
c) Kodlar, sosyal hizmet uygulama biçimlerine yön vermeketdir.
d) Kodlar, sosyal hizmet alanında temel değerleri ve standartları
belirlemektedir.
e) Kodlar, sosyal hizmet yöntemlerini belirlemektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24


Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler

5. Aşağıdakilerden hangisi farkındalık sorumluluğunu doğru yansıtmaktadır?


a) Sosyal hizmet uzmanı, şahsi zayıflarını bilmemelidir.
b) Sosyal hizmet uzmanı, şahsi zayıflarını bilmelidir.
c) Sosyal hizmet uzmanı, zayıf ve güçlü yönlerini bilmemelidir.
d) Sosyal hizmet uzmanı, zayıf ve güçlü yönlerini bilmelidir.
e) Sosyal hizmet uzmanı, güçlü yönlerini bilmelidir.

Cevaplar: 1.E , 2.E , 3.D , 4.D , 5.D

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25


Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler

YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR


Aktan, C. C. (1999). Ahlaki Yeniden Yapılanma ve Toplum Ahlakına Doğru. İstanbul:
ARI Düşünce ve Toplumsal Gelişim Derneği.
Aktan, C. C. (2008). Meslek Ahlakı ve Sosyal Sorumluluk. İş Ahlakı Dergisi, 1(1).
Arslan, M. (2001). İş ve Meslek Ahlakı. Ankara: Nobel.
Arslan, M. (2007). Türkiye’de İslâm ve İş Ahlakı. Teorik ve Pratik Boyutuyla Ahlak
(Ed. R. Kaymakcan ve M. Uyanık) İstanbul: Dem.
Der Sozialarbeiter (1977). Heft 3, Mai/Juni. Zeitschrift des DBS e. V.
IFSW. (2011). International Fedaration of Social workers
(IFSW).http://www.ifsw.org/p38000409.html adresinden 28 Nisan 2011
tarihinde erişilmiştir.
Ethik-Kodex. (1994). The Ethics of Social Work. http://www.kaernten-
sozialarbeit.at/content/soz_arb/ethik.htm adresinden Erişim: 28 Nisan
2011 tarihinde erişilmiştir.
Code of Ethnics. (2008).Code of Ethics of the National Association of Social
Workers
. http://www.naswdc.org/pubs/code/code.asp adresinden 25 Nisan 2011
tarihinde erişilmiştir.
Kurtuluş, B. (2006). İş Ahlakı: Geçmişte ve Günümüzde (Özel Sayı). İstanbul: Sosyal
Siyaset Konferansları Dergisi.
Mengüşoğlu, T. (1983). Felsefeye Giriş. İstanbul: Remzi Kitapevi.
Seyyar, A. (2003). Ahlak Terimleri (Ansiklopedik Sözlük). İstanbul: Beta Yayınları.
Seyyar, A. (2007). Teorik ve Pratik Boyutuyla Sosyal Bakım (2. Baskı). Ankara:
Şefkatli Eller Yayınları.
Türkdoğan, O. (1998). İşçi Kültürünün Yükselişi: İş Ahlakı. İstanbul: Timaş Yayınları.
Akarsu, B. (1982). Ahlak Öğretileri. İstanbul: Remzi Kitapevi.
Aktan, C. C. (1999). Ahlak ve Ahlak Felsefesi. İstanbul: ARI Düşünce ve Toplumsal
Gelişim Derneği.
Baum, H. (1996). Ethik sozialer Berufe. Paderborn:Schöningh.
Caneri, H. (1998). Ahlak Bilinci. İstanbul: Denge Yayıncılık.
Çileli, M. (1986). Ahlak Psikolojisi ve Eğitimi. Ankara: V Yayınları.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26


SOSYAL HİZMET HEDEFLERİ

• Sosyal Sistem Açsısından Sosyal Hizmet


Hedefleri
İÇİNDEKİLER

• Koruyucu Sosyal Hizmetler ve Hedefleri


• Müdahele Odaklı Sosyal Hizmetler ve
Hedefleri
SOSYAL HİZMET
BİLİMİNE GİRİŞ

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Sosyal hizmetin sosyal sistemler içindeki
yerini kavrayabilecek,
HEDEFLER

• Sosyal hizmet hedeflerinin belirlenmesinde


insan ve şahsiyet haklarının önemini
değerlendirebilecek,
• Sosyal hizmet tanımlamalarına göre değişik
hedeflerin ortaya çıkabileceğini
anlayabilecek,
• Koruyucu-önleyici sosyal hedefler
bağlamında somut uygulamaları
öğrenebilecek,
• Müdahale içerikli sosyal hedeflerin sosyal
pedagojik ve toplumsal işlevselliğini ÜNİTE
anlayabileceksiniz.

4
Sosyal Hizmet Hedefleri

GİRİŞ
Toplum hayatında birey ve grup ölçeğinde görülen sosyal engellerin,
başarısızlıkların ve yetersizliklerin giderilmesi ve(ya) telafisi için, sosyal hizmetler,
aktif bir biçimde genel anlamda sosyal hayata, dar anlamda kişilerin veya grupların
isteği üzerine özel dünyalarına müdahale ederek, psiko-sosyal sorunların ortadan
kaldırılmasına yönelik çabalar sarf etmekte ve bu şekilde kişilerin veya grupların
mutluluğunu sağlamaktadır. Bu açıklamadan dahi, sosyal hizmet çalışmalarının
insanı hedef aldığını ve dolayısıyla genel amaç olarak da insanın maddi ve manevi
sağlığı üzerinde odaklandığını söyleyebiliriz. Sosyal hizmet alanında ideal hedeflerin
ortaya çıkması, insana verilen değerden kaynaklanmaktadır. İnsan ve şahsiyet
haklarının sosyal sistemin bir parçası olan sosyal hizmet hedefleri noktasında çok
önemli etkileri olduğu bu bölümde anlatılacaktır. Ayrıca bu bölümde sosyal
hizmetin modern hedefleri tek tek tanıtılmadan önce tarihî süreç içinde ortaya
çıkan sosyal hizmet tanımlamalarına bağlı olarak hedef alanındaki gelişmelere de
yer verilecektir.

SOSYAL SİSTEM AÇISINDAN SOSYAL HİZMET HEDEFLERİ


Sosyal sistemin bir parçası olan aktif sosyal hizmetler, tarihî oluşum ve
gelişim sürecinde değişik aşamalardan geçmiştir. Bulunduğu konuma göre sosyal
Sosyal sistem, değerler hizmetlerin tanımlamaları genelde sosyal alanların yaygınlaşması ile genişlemiş ve
ve ilkeler üzerine bina buna bağlı olarak da hedefleri ve müdahale alanları yeniden belirlenmiştir.
edilmiştir. Dolayısıyla sosyal hizmetlerin hedefleri, tarihî süreç içinde gerek hedef kitlesine,
gerekse sosyal sistemdeki yerine göre değişebilmektedir. Sosyal sistem, değişken
ve dinamik bir özelliğe sahip olduğu için, sosyal hizmetlerin operasyon alanları ve
bununla birlikte hedeflerindeki sıralama, önem veya yoğunlaşma
farklılaşabilmektedir. Sosyal sistem, kurumlar; çalışma hayatı; sosyal hayat; siyasi
yapı; aile; din; kültür; sosyal grup; değerler, sosyal hukuk ve sosyal güvenlik sistemi
gibi birçok maddi ve manevi unsurdan oluşan bir hayat düzenidir. Bütün bu
unsurlar, genelde birbirleriyle karşılıklı fonksiyonel münasebet içindedir ve
Sosyal hizmetlerin ana uyumludur. Sosyal sistem, kısaca iki ana unsurdan oluşmaktadır (Seyyar ve Genç,
hedeflerinden 2010):
bahsederken, bunların 1. Sosyal Yapı:Fertlerin belli bir toplumsal yapı içindeki sosyo-ekonomik
aynı zamanda sosyal durumu (rol, statü, yetki).
politikaların da genel 2. Değer Oryantasyonu: Sosyal sistemin, normatif değerler kategorisi olarak
hedeflerinden olduğu da bilinen değer oryantasyonu, geniş anlamda sosyal sistemlerin, dar
söylenmelidir. anlamda toplumların hedeflerini ve normlarını açıklamaktadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


Sosyal Hizmet Hedefleri

Görüldüğü gibi, sosyal sistem, değerler ve ilkeler üzerine bina edilmiştir.


Onun bir parçası olan sosyal hizmetler, bu çerçevede oluşturulan değerler
ekseninde kendine has hedefler oluşturmuştur. Ancak sosyal hizmetler, sosyal
sistemin diğer ana unsurlarından ve bunların özel hedeflerinden de tamamen uzak
değildir. Bir başka ifadeyle, sosyal hizmetlerin sosyal sistem içindeki toplumsal
konumu ve yeri, fonksiyonel olarak sosyal güvenlik sistemleri, sağlık sistemleri,
eğitim sistemleri ve hukuk sistemleri ile kesişmektedir. Buna bağlı olarak sosyal
hizmet politikaları ve uygulamaları, sosyal politikalar, sağlık politikaları, eğitim
politikaları ve yaptırım politikalarıyla (ceza, rehabilitasyon, denetimli serbestlik vb.)
iç içedir (Mühlum, 1994).
Dolayısıyla diğer siyasi müdahale alanlarının görev ve hedefleri ile sosyal
hizmetlerin görev ve hedefleri arasında bir uyum veya benzerlik olabilmektedir.
Sosyal hizmetler, belirlenen dört siyasi alandan belirli oranlarda da olsa görevler
üstlendiğine göre, hedefleri de çok amaçlı ve çok yönlüdür. Diğer siyasi alanların
sosyal hedeflerini sosyal hizmetlerin özel hedeflerinden her zaman ayırmak zor
olduğu için, sosyal hizmetlerin hedeflerini ana kategorilere göre tasnif etmekte
fayda vardır. Bugün sosyal hizmetlerin ana hedeflerinden bahsederken, bunların
aynı zamanda sosyal politikaların da genel hedeflerinden olduğu söylenmelidir.

S
Sosyal Güvenlik Sosyal Politikalar
Sistemleri ve (Sosyal Sigortalar, Sosyal O
Politikaları Yardımlar)
S
Y
Sağlık Sistemleri ve Tıbbi Tedavi ve (Sosyal) A
Politikaları Bakım Hizmetleri
L

Eğitim Sistemleri ve Halk Eğitimi, Sosyal H


Politikaları Pedagoji, Özel Eğitim
İ
Z
Yaptırım (Cezalandırma) M
Hukuk Sistemleri ve
ve(ya) Rehabilitasyon
Politikaları E
(Yeniden Sosyalleşme)

T
Şekil 4.1. Sosyal Hizmetlerin Hedef Alanları ve Diğer Sosyal Sistemlerle İlişkisi
Kaynak: Mühlum 1994.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


Sosyal Hizmet Hedefleri

Modern Dünyada Sosyal Hizmet Hedefleri


Batı dünyasında sosyal hizmetlere, dönem dönem ve özellikle sosyal
değişime paralel olarak yeni misyonlar yüklenmiş ve bu bağlamda da hedefleri
Kişilerin, sosyal, bedenî, yeniden gözden geçirilmiştir. Geçen asrın 60’lı yıllarında değer odaklı sosyal
manevî ve zihinsel hizmetler anlayışına göre özellikle korunmaya muhtaç kişi, grup veya topluluklara
sağlığını ve yönelik yardım eli uzatmak ve bahsedilen sosyal kesimlerin saadetini ve
mutluluğunu elde mutluluğunu sağlamak, sosyal hizmetlerin en yüce hedeflerinden idi. Kişilerin,
etmek, sosyal sosyal, bedenî, manevi ve zihinsel sağlığını ve mutluluğunu elde etmek, sosyal
hizmetlerin nihaî hizmetlerin nihai gayesidir. Sosyal hizmetlerin gayesi, sadece kişilere, ailelere veya
gayesidir. bir grubun üyelerine sorunlu sosyal ilişkilerinde yardımcı olmak değildir. Bunun
dışında sosyal hizmetler, genel sosyal şartların iyileştirilmesine yönelik olarak sıhhi
ve iktisadi standartların yükseltilmesine de gayret göstermektedir. Mesken ve
barınma şartlarının iyileştirilmesi, çalışma hayatının özellikle dezavantajlı sosyal
grupların lehine dönüştürülmesi, etkili ve koruyucu bir sosyal hukuk sisteminin
oluşturulması gibi sosyal politika hedefleri, aynı zamanda sosyal hizmetlerin de ilgi
alanına girmektedir.
Kişilerin, bedenen, ruhen, aklen ve sosyal yönden iyi hâl üzerine olmaları,
maddi bolluk ve manevi huzur anlamında sosyal refah içinde yaşamaları, sosyal
hizmetlerin temel ve nihai hedeflerinden olduğu konusunda sosyal bilim insanları
arasında genelde bir ittifak söz konusudur. Bu hedeflere ulaşma noktasında farklı
görüş ve yöntemler ön plana çıksa da, sosyal bilim insanları, tarihî olayların
günümüze bakan yönlerini de dikkate alarak, gelecek nesillere kişilerin hem
kendileriyle, hem de içinde yaşadıkları toplumla barış, esenlik ve anlamlı bir
bütünlük içinde yaşamalarını sağlayan bir sosyal ortamın hazırlanması gerektiğini
düşünmektedir. Toplumun ekonomik, kültürel ve sosyal ihtiyaçlarının sürekli olarak
karşılanabilmesi için, temel sosyal değerlerden yola çıkarak, geleceğe dönük hedef
odaklı sosyal stratejilerin belirlenmesi gerekmektedir (Schmidt, 1981).
Sosyal hizmet hedeflerinin ortaya çıkmasının arka planında aşağıdaki temel
insani, felsefi ve fikrî düşünceler rol oynamıştır (Friedlaender-Pfaffenberger, 1966):
1. Doğuştan şerefli bir varlık olan her insan, doğal ve toplumsal zaruretlerden
ve sıkıntılardan mümkün oldukça uzak olarak toplum hayatında özgür,
müreffeh (refah içinde), mutlu ve muktedir (güçlü) olmalıdır.
2. Demokratik ve sosyal devletin temel ilkeleri etkin bir şekilde hayata
geçirilmeli ve sosyal politika araçları ve yöntemleriyle korunmaya muhtaç
toplumsal kesimler sosyal koruma kapsamına alınmalıdır.
3. Özgürlük, eşitlik, refah, sosyal barış, toplumsal gelişme, sosyal dayanışma
ve yardımlaşma gibi ideal beklentiler ve temel değerler, toplum üzerinde
hâkim olmalı ve sosyal adalet gerçekleştirilmelidir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


Sosyal Hizmet Hedefleri

4. Gelişim süreçlerinde değişik sosyo-kültürel sıkıntılarla karşılaşmış olan her


yaştan insanlara öyle yardım edilmelidir ki, Şahsi gelişimlerini kendi güç,
imkân, hür irade ve basiretleriyle tamamlayabilsinler. Gereksiz ve zararlı
bağımlılıklardan kendilerini kurtarabilmeli, engelleri kendi inisiyatifleriyle
aşabilmeli ve sosyalleşmedeki mesafeleri azaltabilmelidirler. İnsan
şahsiyetine yaraşır bir sosyal hayatın tesisine yönelik hedefler, sosyal
hukuk sisteminde açıkça belirlenmelidir.
20. yüzyıldaki gelişim süreçlerini de dikkate alarak, sosyal hizmetlerin
hedeflerini, sosyal pedagoji (toplumsal talim ve terbiye) ve sosyal yapının adalet
ilkelerine göre yeninden şekillenmesini öngören toplumsal işlevler açısından olmak
üzere iki ana grupta toplayabiliriz (Lowy, 1983; Erler, 1993):
Sosyal Pedagojik Ağırlıklı Hedef Tanımlamaları:
 Bireysel varlığın ve şahsiyetin gelişimi. İnsan ve şahsiyet haklarının
korunması ve geliştirilmesi.
 Hayat mücadelesi verebilmek, kendi kendine yeterli olabilmek. İnsanların,
kendi sorunlarını kendi başlarına çözebilmelerine yardımcı ve destekçi
olmak.
 Toplum hayatına ve normlarına uyum.
 Birlikte barış içinde insanca yaşamak.
 Sosyo-kültürel değerlere bağlılık.
 Şahsi ve sosyal sorumluluk bilincini geliştirmek ve sorumluluk
üstlenebilmek.
 Şahsi ve sosyal görevleri sorumluluk bilinciyle ifa etmek.
 Sosyal yeniliklere, gelişime ve ilerlemeye katkıda bulunmak.
 Hür irade ile topluma fayda sağlayacak doğru kararlar alabilmek.
Sosyal İşlevsellik Ağırlıklı Hedef Tanımlamaları:
 Çevresel sosyal uyumsuzlukları ve olumsuz şartları ortadan kaldırmak.
 Değişik sosyal,manevi risk ve tehditlere karşı tedbir ve koruma sistemleri
oluşturmak.
 Yaşama hakkı ve her türlü bedensel, ruhsal ve zihinsel zarardan korunma
hakkı.
 Sosyal ve manevi zararların giderilmesine yönelik sosyal güvenlik sistemleri
oluşturmak.
 Bir hak olarak ailenin korunması.
 Sosyal dayanışmanın yaygınlaştırılması.
 Sosyal çatışmaların önlenmesi ve ortaya çıktığında etkin ve yapıcı
yöntemlerle giderilmesi.
 Sosyal adalet. Sosyo-ekonomik mesafeyi kaldırmak ve fırsat eşitliği
çerçevesinde herkese maddi kariyer imkânı sağlamak.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


Sosyal Hizmet Hedefleri

 Hatalı ve kusurlu tutum ve davranışların düzeltilmesine ve kişilerin sosyal


hayata uyumuna (sosyal entegrasyonuna) yönelik aktif sosyal destek
programları geliştirmek.
Sosyal hizmet  Toplumun genel huzuru için tehdit ve tehlike oluşturabilecek belirli sosyal
kesimleri denetim altında tutmak ve yaptırım sistemleri geliştirmek.
mesleğinin odağında
her zaman en az bir
Sosyal Hedeflerin Felsefi ve Hukuki Anlamı
sorunu olan ve
dolayısıyla sorununun Sosyal hizmet mesleğinin odağında her zaman en az bir sorunu olan ve
çözülmesini bekleyen dolayısıyla sorununun çözülmesini bekleyen bir insan vardır. Bu insanlar genelde
bir insan vardır. sosyal korunmaya muhtaç savunmasız ve incinebilir hassas ruhlu insanlardır. İnsan
olmaları hasebiyle hem kendi ruh dünyalarıyla, hem de sosyal çevreleriyle barışık
olma hakları vardır. Mutluluk, huzur ve sağlıklı bir ortamda insan gibi yaşamak, her
insanın hakkıdır ve sosyal hizmetlerin en başta gelen genel hedeflerindendir.
Bundan dolayı sosyal hizmet uygulamalarında insan ve şahsiyet haklarına zarar
verebilecek her türlü mesleki tutum ve davranıştan kaçınılmaktadır. İnsan şeref ve
haysiyetinin korunması hem insani, hem de sosyal hizmet mesleğinin bir esasıdır.
Sosyal hizmet, insan şeref ve haysiyetini korumayı anayasal bir görev olmanın
ötesinde etik değerlerin en başında gören bir meslektir. Evrensel temel felsefi
ilkelerden yola çıkarak, bugün sosyal hizmet bilimi, aynı zamanda “İnsan Hakları
Mesleği” (Human RightsPrefession) olarak tanımlanmaktadır (Schilling-Zeller,
2007).
1992 yılında Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Merkezi’nin girişimleriyle
Uluslararası Sosyal Hizmet Mesleği Okulları Birliği (International Association of
Schools of SocialWorkProfession, IASS) ve Uluslararası Sosyal Çalışmacılar
Federasyonu (International Federation of SocialWorkers, IFSW) bir araya gelerek,
“İnsan Hakları ve Sosyal Hizmet: El Kitabı” (Human RihtsandSocialWork: Manual)
çıkartmıştır. İnsan hakları, temel ve evrensel insani ihtiyaçların karşılanmasının bir
gereği olarak ortaya çıkmıştır. Sosyal hizmet bilimi ve mesleği, bu insani ihtiyaçlara
cevap vermek için oluşturulmuş ve geliştirilmiş ise, sosyal hedeflerini de bu temel
değerler üzerine bina etmelidir. Dolayısıyla sosyal hedefler, tamamen insan hakları
bağlamında değerlendirilebilir. El kitabında sosyal içerikli insan haklarının felsefi
ilkeleri de kısaca şu şekilde belirtilmiştir (Centre for Human Rights, 1994):

 Yaşama hakkı
 Bağımsızlık ve özgürlük
 Eşitlik ve eşit muamele görme hakkı
 Adalet
 Dayanışma
 Sosyal sorumluluk bilinci

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


Sosyal Hizmet Hedefleri

 Bireysel ve toplumsal değişim ve gelişme


 Barış ve şiddet içermeyen bir ortam
 İnsan ve tabiat ilişkilerinin uyumlu olması

Sosyal Hizmet Hedeflerinin Kaynağı Olarak İnsan Hakları


Sosyal hizmet hedeflerinin belirlenmesinde insan haklarının önemli bir yeri
olduğunu birlikte gördük. Kişiliğe bağlı haklar olarak insan hakları, her insanın
doğuştan sahip olduğu haklardır. Bu haklar, dokunulmaz, devredilemez ve
vazgeçilemez niteliktedir. Mesela yaşama, inanma, düşünme, düşündüğünü ifade
etme, evlenme, mesken edinme, can ve malını koruma, çalışma hakkı ve sosyal
güvenlik (koruma) hakkı, bu kapsamda akla ilk gelen haklardır (Seyyar ve Genç,
Sosyal hizmet açısından
2010).
İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesi’nin BMGenel Kurulu tarafından 10.12.1948 tarihinde kabul edilen İnsan Hakları
önemi, kişilere sosyal Evrensel Beyannamesi, ilk defa uluslararası düzeyde, klasik hakların yanında
haklar tanınmasındadır. iktisadi ve sosyal haklara da yer vermiştir. Sosyal hizmet açısından İnsan Hakları
Evrensel Beyannamesi’nin önemi, kişilere sosyal haklar tanınmasındadır. 21.
maddeye kadar kişi hakları ve siyasi haklar üzerinde durulurken, 22-28.
maddelerinde iktisadi, sosyal ve kültürel haklara yer verilmektedir. Birkaç örnek
vermek gerekirse (İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, 1948):
a) Her insan, toplumun bir üyesi olmak itibariyle sosyal güvenlik hakkına
sahiptir (m. 22).
b) Her insanın, gerek kendisi, gerekse ailesi için yiyecek, mesken, tıbbi yardım
ve gerekli sosyal hizmetler dâhil olmak üzere sağlık ve refahını sağlayacak
bir hayat düzeyine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık hallerinde
veya geçim imkânlarından iradesi dışında muhtaçlık meydana getirecek
diğer bütün durumlarda sosyal güvenliğe hakkı vardır. Analık ve çocuk, özel
Hukukî anlamda şahıs, bakım ve yardım görmek hakkına sahiptir. Bütün çocuklar, her türlü sosyal
haklardan istifade yardımlardan faydalanmak hakkına sahiptirler (m. 25).
edebilen, hak sahibi
olan ve yükümlüklerle Sosyal Hizmet Hedeflerinin Kaynağı Olarak Şahsiyet Hakları
sorumlu tutulan Sosyal hizmet hedeflerinin temel insani değerler doğrultusunda şekillendiğinin
insandır. bir diğer kaynağı da şahsiyet haklarıdır. Şahsiyet haklarına geçmeden önce şahıs
ve şahsiyet kavramlarının tahlilini yapmakta yarar vardır (Seyyar ve Genç, 2010:
766-768):
Şahıs: İnsanın cismani hâl ve keyfiyeti olan şahıs (kişi; fert; birey) kelimesinin
Latince karşılığı “persona”dır. Eskiden tiyatro sanatçılarının sahneye çıkarken
taktıkları maskeye "persona" denirdi. Her role uygun bir maske mevcut
olduğundan ve kullanıldığından dolayı hangi maskenin karakterleriyle kimi temsil

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


Sosyal Hizmet Hedefleri

ettiği bilinirdi. Bu itibarla "persona" kelimesi bugün "rol" dediğimiz kavramı ifade
etmektedir. Sonraları bu kelime "şahıs" olarak halk diline geçmiş ve insanın yalnız
fiziki varlığını değil, onun sosyal hayattaki rolünü ve yerini, onun hak sahipliği
sıfatını da belirlemiştir. Hukuki anlamda şahıs, haklardan istifade edebilen, hak
sahibi olan ve yükümlüklerle sorumlu tutulan insandır. Bugün genellikle medenî
milletlerin hukukunda "insan" olarak doğmuş bulunmak, şahıs sayılmak ve
haklardan istifade etmek için yeterlidir. Geçmişte, hukuki boyutuyla her insan,
şahıs olarak görülmezdi. Mesela Roma Hukukunda ve Avrupa Devletlerinin
sömürgelerinde köleler, insan olmalarına karşılık şahıs olarak kabul edilmezlerdi.
Dolayısıyla hak sahibi değil, ancak eşya gibi hakkın objesi idiler. Bugün de bio-etik
bilim adamları ve bazı sağlık ekonomistleri, artan sosyal harcamaları sınırlamak
maksadıyla özürlü doğan insanların ve bakıma muhtaç yaşlıların şahsiyet
haklarından mahrum edilmeleri ve yaşama haklarının ellerinden alınmaları
gerektiği yönünde fikirler öne atmaktadır. İslam dini, insanın yalnız vücut varlığını
değil, bir şahsi kimlik olarak manevi varlığını ön planda tutmaktadır. Buna göre
şahıs, manevi ve sosyal sorumluluk taşıyan, iradesi ve iman dünyası ile toplumla
beraber ve-fakat aynı zamanda müstakil bir hayat yaşayan ve varlıklar içinde en
şerefli kimliğe sahip olan varlıktır. Toplumdan sorumlu bir fert olmanın ötesinde,
hür iradesi ile özelliğini ve kimliğini koruyabilen, uhrevi sorumluluğunu da
unutmayan, mukaddes bir emanet taşımanın bir gereği olarak Yaratandan başkası
karşısında eğilmeyen şerefli ve inançlı bir insandır.
Şahsiyet:Şahsiyet (kişilik), kişiyi başkalarından ayıran, farklı kılan ruh, duygu,
Şahsiyet (kişilik), kişiyi
davranış, beden, zihin ve düşünce özelliklerinin bütünüdür. Kişinin çevresiyle olan
başkalarından ayıran,
tüm münasebetlerini belirleyen, onu başkalarından ayırt etmeye yarayan huy,
farklı kılan ruh, duygu,
alışkanlık, savunma mekanizmaları ve davranış şekilleri gibi bireysel özelliklerin
davranış, beden, zihin
oluşturduğu bütün insani unsurlar, şahsiyetin özüdür. Her insan, dünyaya geldiği
ve düşünce
andan itibaren ferdiyeti (bireyciliği) ile tabiatı, şahsiyetiyle toplumu temsil
özelliklerinin
etmektedir. Hukuki yönüyle şahsiyet, "Medeni haklardan istifade ehliyeti"
bütünüdür.
anlamına geldiğine göre genelde her insanın hukuki fiil ve işlemler yapabilme
yeteneğine sahip olmasıdır. Bir başka ifadeyle şahsiyet hakları, hak sahibine kendi
şahsiyet sahalarının bir parçası üzerinde hâkimiyet bahşeden, Şahsi varlığından
istifade ve şahsi kudretini faaliyete geçirme hususlarını bütün insanlara karşı temin
eden haklardır. Kayıtsız şartsız olarak şahsiyete hürmet (saygı) ve onun şerefli,
onurlu, itibarlı olması hususundaki bütün haklar, şahsiyet haklarına giren
alanlardır. Buna göre şahsiyet hakları, şahsın maddi-manevi varlık ve değerleriyle
şahsi durumlarına sahip olabilme, onları herkese karşı koruyabilme yetkisini ifade
eden, şahıslara, toplum içinde saygın bir statü sağlayan ve şahsiyetlerini
geliştirmek için sosyal hukuk sistemi tarafından tanınan haklardır (Engelke, 1999):

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


Sosyal Hizmet Hedefleri

Şahsiyet haklarını kısaca iki ana kategoride değerlendirmek mümkündür


(Seyyar, 2010):
1. Şahsiyetin dâhilî değerleri: Hayat, beden bütünlüğü, sağlık, şahsın
kendiliğinden mevcut olan ve onun mütemmim (tamamlayıcı) cüzlerini
(kısım ve (ya) parçalarını) oluşturan değerlerdir (şeref, namus, ırz, tasavvur
ve his dünyası gibi). Diğer şahıs ve şahısların tecavüzlerine, hatta şahsın,
Sosyal hizmet şahsiyetinin bizzat kendisine karşı korunması ile ilgili şahsiyet hakları ve
elemanları, bunların korunmasına yönelik hükümler, özel hukukta düzenlenmiştir.
müracaatçılarla 2. Şahsiyetin haricî değerleri: Şahsın kendi iç dünyasında değil de, yaşadığı
ilgilenirken ve onlara sosyal çevre ile birlikte bir anlam kazanan değerlerdir. Mesela fikrî, bedenî,
mesleki ve ekonomik faaliyetler (kitap yazmak, resim çizmek vb) ve
destek verirken, kişiyi
bunlardan doğan haklar (telif hakkı; icat ve buluş hakkı).
bir bütünlük içinde ele
Sosyal hizmet hedeflerinin hem hukuki, hem de etik kaynağı olarak insan ve
almalıdırlar.
şahsiyet haklarının sosyal hizmet uygulamalarına somut olarak nasıl
yansımaktadır? Sosyal hizmetlerin temeli insan ve şahsiyet haklarına dayandığına
göre, uygulamalar da müracaatçıların hakları ekseninde yoğunlaşmaktadır.
Kısacası, sosyal hizmet elemanları, müracaat edenlere tanınan şu dört hakkı bilmeli
ve uygulamalıdır (Röh, 2009):
1. Karar Verme Hakkı: Müracaatçılar, hizmet aldıkları her süreçte kendileriyle
ilgili konularda bilgi alma ve sosyal hizmet ile ilgili konularda hür
iradeleriyle tercih ve karar alma hakkına sahiptir. Sosyal hizmet elemanları,
başkalarının hak ve hukukunu çiğnemediği sürece her bir karara saygı
göstermek mecburiyetindedir.
2. Katılımcılık Hakkı: Sosyal hizmet elemanları, çalışmalarının etkinliğini
artırabilme ve müracaatçıların sosyal hayatını olumlu bir şekilde etkileme
adına onların bütün hizmet süreçlerine tam katılımlarını sağlamalıdır.
3. Bütünlük İçinde Hizmet Alma Hakkı: Sosyal hizmet elemanları,
müracaatçılarla ilgilenirken ve onlara destek verirken, kişiyi bir bütünlük
Müracaatçılar, sosyal içinde ele almalıdırlar. Bütünlükten kasıt, kişinin aile, komşu, akraba ve
hizmet elemanlarının toplum içindeki konumuna göre değerlendirilmesidir. Kişi, dünden bugüne
yardımı ile güçlü ve ve sosyal çevresiyle bütün şahsi özellikleriyle birlikte ele alınmalı, beden ve
ruh bütünlüğünü esas alan bütüncül sosyal hizmet uygulamalarından
zayıf yönlerini
yararlanabilmelidir.
keşfedebilmelidir.
4. Güçlü Yönlerini Keşfetme Hakkı: Müracaatçılar, sosyal hizmet
elemanlarının yardımı ile güçlü ve zayıf yönlerini keşfedebilmelidir. Sosyal
hizmet elemanları da kişilerin (grupların) güçlü yönlerinden yola çıkarak
onları değişik teşvik edici yöntemlerle daha güçlü hâle getirebilmelidir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


Sosyal Hizmet Hedefleri

KORUYUCU SOSYAL HİZMETLER VE HEDEFLERİ

Koruyucu Sosyal Hizmetler


Koruyucu sosyal hizmetler, insan veya toplum hayatında doğabilecek olası
psiko-sosyal ve(ya) ekonomik sorunların gün ışığına çıkmasına fırsat vermeden
önleyici tedbirleri öngören bir uygulama alanıdır. Geniş anlamda koruyucu sosyal
hizmet (sosyal politika), alanına girebilecek birçok politika akla gelebilir. Bunların
başında muhtemel hastalıklara karşı koruyucu sağlık hizmetleri, “işsizler ordusu”na
yeni işsizlerin gelmesini önlemek ve mevcut işsizlik oranını azaltmak için işsizlikle
mücadele kapsamında aktif istihdam politikaları, yoksulluğa bağlı muhtemel sosyal
çatışmaları önlemek düşüncesiyle yoksullukla ve yoksunlukla mücadele
kapsamında kamusal sosyal yardım ve sosyal içerme (toplumsal bütünleştirme)
programları gelmektedir. Bazı koruyucu sosyal hizmet politikaları, birden fazla
sorunun giderilmesine yönelik olarak çok fonksiyonlu bir özelliğe sahiptir. Bunun
yanında koruyucu sosyal hizmet politikaları, orta ve uzun vadede başka sosyal
sorunların giderilmesine ve diğer hedeflerin gerçekleşmelerine yardımcı olmaktadır.
Mesela yoksullukla mücadele programları, kısa vadede maddi sıkıntıları
ortadan kaldırmayı hedefliyorsa da orta ve uzun vadede olası sosyal gerginlikleri de
ortadan kaldıracağı için, toplumsal barışın tesisine önemli derecede katkıda
bulunacaktır. Dolayısıyla sosyal hizmet politikalarını ve hedeflerini koruyucu-
önleyici gibi kesin kategorilere bazen ayırmak mümkün değildir. Olası sosyal
sorunların ve yeni sosyal maliyetlerin ortaya çıkmasını önlemesi bakımından sosyal
politika uygulamalarında önemli bir yere sahip olan koruyucu sosyal hizmetler,
özellikle sosyal barışın temini noktasında büyük katkı sağlar. Sosyal barış hedefi
ekseninde ve koruyucu sosyal hizmet uygulamaları alanında geliştirilen bazı somut
mücadele programlarını yakından tanıyalım.

Sosyal Barışın Temini


Sosyal barışın sağlandığı Sosyal politika ve hizmetin ortak temel hedeflerinden olan sosyal barış,
toplumlarda, iktisadî ve toplumun değişik kesimler arasında doğabilecek anlaşmazlıkların, uyuşmazlıkların
sosyal kalkınma ve menfaat çatışmaların sulhçu yöntemlerle çözümlenmesini sağlayan, dolayısıyla
alanında da önemli her türlü sosyal gerilimi azaltan ve bunun yerine toplumsal huzuru temin eden
gelişmeler elde ideal bir durumdur. Sosyal barış, beşerî münasebetlerde, değişik sosyal gruplar
edilebilir. arasındaki ilişkilerde, çalışma hayatında (işçi-işveren ilişkilerinde), değişik dinlere
ve(ya) etnik mensubiyetlere bağlı olan kişiler arasında ve(ya) devlet-millet
ilişkilerinde hâkim olması halinde o ülkede güven ve dirlik vardır anlamına
gelmektedir. Sosyal barışın sağlandığı toplumlarda, iktisadi ve sosyal kalkınma
alanında da önemli gelişmeler elde edilebilir. Sosyal barışın sağlanamadığı

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


Sosyal Hizmet Hedefleri

toplumlarda fertler ve gruplar, birbirlerine ve toplumun tümüne ve dolayısıyla


devlet dâhil sosyal sistemin bütün unsurlarına karşı yabancılaşırlar. Bu durumda,
sosyal gerginlikler, bozulmalar ve çözülmeler kaçınılmaz olmaktadır.
Ancak toplumsal olarak birbirine ilgi duyma, iletişim kurma, sosyal diyalog
sürecine girme, uzlaşabilme ve destek olma ihtiyacı ve şuurunun geliştirilebilmesi
sonucunda sosyal barış da sağlanabilir. Devlet, bu anlamda kamu vicdanında var
olan bu duyguların ve ihtiyacın korunması ve geliştirilmesine yönelik hem topluma,
hem de bürokrasiye düşen görevler açısından etkin sosyal hizmet politikaları
üretmekle görevlidir. Toplumda barış sağlanamadığı sürece anarşizm, terörizm,
ahlaksızlık, iktisadi kriz gibi her türlü buhran ve sosyal felaketler meydana gelebilir.
Toplumsal düzen ve huzur açısından bu kadar önem taşıyan sosyal barışın temini,
bundan dolayı toplumların geleceği açısından hayati önem taşımaktadır. Sosyal
barışın yeniden tesisi ve kalıcılığını temin etmek adına bir taraftan sosyal barışı
tehdit eden menfi (olumsuz) unsurları bilmenin ötesinde bunlarla mücadele etmek,
diğer taraftan da sosyal barışın güçlendirilmesini sağlayan müspet (olumlu)
unsurları da (devletçe-toplumca) teşvik etmek gerekmektedir (Seyyar, 2010).

Sosyal Barışı Tehdit Eden Unsurlarla Mücadele


Sosyal barışı, gerek mikro, gerekse makro ölçekte tehdit eden unsurların
başında egotizm (benlikçilik), narsizm, hedonizm (hazcılık), nihilizm (hiççilik,
nemelazımcılık), ırkçılık, sosyal dışlanma ve sosyal sapmalar gelmektedir. Detaya
indiğimizde sosyal barışı tehdit eden olumsuz faktörlerin sayısını artırmak elbette
mümkündür. Ancak takdim ettiğimiz bu örnekler bile, sosyal tehdit ve tehlikelerle
mücadelenin önemini göstermek açısından şimdilik yeterli görülebilir.
1. Egotizm (Benlikçilik) ve Narsizm İle Mücadele:Egotizm, sadece kendi nefsini
beğenme hâlidir. Bir insanın, başkalarından daha üstün veya önemli
olduğuna dair inancı ve bunu âdeta ispatlamak istercesine, bu yönde
Hedonizmi özendiren takındığı tutum ve davranışların bütünü, narsist duyguları da
her türlü materyalist ve beslemektedir. Kişi, bu durumda kendini ve kendi nefsini aşırı biçimde
maddeci sevmeye başlar. Bir başka ifadeyle, başkalarına karşı sevgisini yitireceği
yaklaşımlardan, için, sosyal sorumluluk duygularını da köreltir. Kişinin olumsuz gelişiminde
reklamlardan ve ortaya çıkan ve daha sonra Ego’nun (Benin) yüceltilmesi ile devam eden bu
süreçte gerekli psiko-sosyal tedbirler alınmadığında kişi, kendi ego’suna
teşviklerden
karşı aşırı bir ilgi gösterir. Narsist kelimesi, bir Yunan efsanesinde geçen bir
kaçınılmalıdır. hikâyeye dayanmaktadır. Buna göre suda hayalini görüp, kendini kendi
gönlünü kaptıran ve sevgilisine bir türlü kavuşamadığı için intihar eden
Narcissus isminden gelmektedir. Narsizm ve egotizm, kişileri egosantrik,
yani benmerkezci yapar. Kişi, bu durumda etrafındaki sosyal hadiseleri,
sadece kendi bakış açısından değerlendirir ve her şeyi kendi sınırlılığına
hapseder. Kişinin, her şeyi rasyonel akla ve nefse indirgemesiyle belirlenen

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


Sosyal Hizmet Hedefleri

zihnî ve sosyal durum olarak egosantrizm, netice itibariyle diğer insanlara


karşı sosyal sorumluluk duygusunu ortadan kaldırmaktadır. Dolayısıyla
egosantrik kişiler, asosyal bir davranış sergilerler. Hırsından veya
hasedinden dolayı kişinin, kendine düşkün olması ve faaliyetlerini, sadece
kendi bireysel menfaatleri doğrultusunda yerine getirmesi, sosyal
dayanışmacı bir toplumun önündeki en büyük engeldir. Bencil bir
karakterin sloganı belki de şu sözlerde gizlidir:“Hayat bu hayat; ne
kaparsam kârdır”.
2. Hedonizm (Hazcılık) İle Mücadele: Her türlü zevk, eğlence, rahatlık, sefa,
kısacası hazcılığa dönük, bireyselciliğe, egoizme ve bencil şahsiyet tipine
önem veren maddeci bir hayat modeli, sadece nefsi arzuları ön planda
tuttuğu için, sosyal sorumluluk şuurunu, başkaları için var olma duygusunu
ortadan kaldırmakta ve insani ilişkileri neticede tahrip etmektedir.
Hedonist ruhlu insanlar, topluma sosyal fayda sağlayamayacağı gibi, meşru
dairenin dışında çılgınca ve sorumsuzca yaşamak istediklerinden dolayı
hem kendilerine, hem de topluma zarar verebilmektedir. Alkollü olarak
araba kullanmak, trafik kurallarına uymamak, keyfince hız yapmak ve
ölümcül kazalara sebebiyet vermek, bir örnek olarak gösterilebilir. Onun
için hedonizmi özendiren her türlü materyalist ve maddeci yaklaşımlardan,
reklamlardan ve teşviklerden kaçınılmalıdır (Seyyar ve Genç, 2010).
3. Nihilizm (Hiççilik ve Nemelâzımcılık) İle Mücadele: Toplumsal değerleri ve
dolayısıyla toplumsal barışı tehdit eden anlayışların başında maneviyatla
ilgili her yaklaşımı inkâr eden, metafizik, ahlaki güç ve kuvvetleri yok sayan,
toplumsal değerlere ve sosyal nizama karşı çıkan, hiçbir iradeye boyun
eğmemeyi ilke olarak kabul eden pesimist (karamsar) dünya görüşü
gelmektedir. Nihilizm olarak ifade edebileceğimiz bu düşünce ve yaşama
tarzı, inkârcı ve her şeyi reddeden bir psikolojik saplantı hâlidir. Sosyal ve
psikolojik bir hadise olarak nihilizm, ruhi yıkıma ve çöküntüye götüren bir
gayesizliğin, kötümserliğin, ümitsizliğin ve menfiliğin mantığıdır (Seyyar ve
Genç, 2010).
4. Irkçılıkla Mücadele: Bir ulusa bağlılığı temel alan ırkçı yaklaşımlar
(ulusçuluk veya kavmiyetçilik), soy sop üstünlüğünü ileri sürerek,
uluslararası boyutuyla kendi milletini diğer milletlerden, ulusal boyutuyla
da kendini aynı toplum içinde yaşayan farklı etnik ve dinî kökenden
gelenlerden üstün görme anlayışı ve inancıdır. Kendi ırkına ait olduğu doğal
ve zihinsel üstünlükler, diğer ırklar ve etnik gruplar üzerinde egemenlik ve
baskı kurmaya bir gerekçe olarak gösterilmesi, toplumsal barışın temel
esaslarını sarsmak anlamına gelmektedir. Kan bağı bulunan akrabaların
veya başka bir sebeple aralarında fikrî-ideolojik yakınlık bulunanların başka
sosyal veya etnik gruplara karşı birlikte hareket etmelerini sağlayan mikro
birliktelik ve kendi içinde bir dayanışma duygusu da (mikro milliyetçilik
veya asabiyet) genelde sosyal barışı tehdit etmektedir. Bir insanın,
başkalarından daha üstün veya önemli olduğuna dair inancı ve bunu âdeta
ispatlamak istercesine, bu yönde takındığı tutum ve davranışlar, hiçbir
surette sosyal barışa katkı sağlamamaktadır. Tam tersine mevcut sosyal

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


Sosyal Hizmet Hedefleri

ilişkileri de bozmaktadır. Onun için başta devlet, (varsa eğer) kendi ırkçı
ideolojisinden vazgeçmeli, ırkçılığı toplumsal bir tehdit olarak görmeli ve
ırkçılığın ortaya çıkmaması için gerekli tedbirleri almalıdır.
5. Sosyal Dışlanmayla Mücadele: Fert veya belirli bir grubun işsizlik, yoksulluk,
eğitimsizlik, azınlık, farklı bir dine veya etnik mensubiyete bağlılık,
özürlülük, hastalık gibi sebeplerden dolayı eğitim, sağlık ve sosyo-kültürel
imkânlardan ve haklardan yararlanamaması, üretim etkinlikleri içinde yer
alamaması ve karar alma süreçlerine katılamaması şeklinde
tanımlanabilecek sosyal dışlanma, hem bir sosyal sorun, hem de bir insanlık
ayıbıdır.Değişik sosyal tecritlere uğrayan fert veya grubun bunun
sonucunda değişik sosyal risklerle karşı karşıya gelmesi kaçınılmazdır. Emek
piyasasından tecrit edilenler, sadece işsiz kalmayacak ayrıca yoksulluğa da
itilecektir. Sosyal güvenlik sistemlerinden tecrit edilenler, sefalete
itilecektir. Maddi imkânsızlıktan dolayı tüketim özgürlüğünden tecrit
edilenler, yetersiz beslenecek ve hayat kalitesi ile birlikte ortalama
ömürleri azalacaktır. Sağlık hizmetlerinden hiç yararlanmayanlar veya
yetersiz yararlananlar, değişik hastalıklara maruz kalacak ve(ya) bunda
dolayı (erken) ölecektir. Eğitim hizmetlerinden uzaklaştırılan gençler ise
kültürel yozlaşma içinde toplumun değerleriyle yabancılaşacak ve her türlü
sosyal tehlikenin (anarşizm, terörizm, fuhuş vb.) kurbanı olacaktır. Bir
sosyal varlık olan insanın, hangi sebepten olursa olsun, toplumdan
Devlet, sosyal içerme uzaklaşması veya uzaklaştırılması, kişisel olarak insan sağlığı ve özellikle
(bütünleştirme- ruh sağlığı açısından sakıncalı, toplumsal olarak da sosyal parçalanmaya
sebebiyet veren bir durumdur. Bundan dolayıdır ki, devlet, sosyal içerme
kaynaştırma)
(bütünleştirme-kaynaştırma) programları ile sosyal dışlanmayı önlemelidir.
programları ile sosyal Hem gelir düzeyleri toplum ortalamasının çok altında olduğu için, hem de
dışlanmayı önlemelidir. etnik veya dinî kökenleri, toplumsal cinsiyetleri, eğitim durumları, fiziksel
veya zihinsel engelleri dolayısıyla topluma eşit vatandaşlar olarak
katılmakta zorluk çeken insanların içinde bulundukları gayri insani durum,
kurumsal (kanuni) düzenlemeler ve sosyal hizmet politikalarıyla
iyileştirilmelidir.
6. Sosyal Sapmalar İle Mücadele: Bir toplumda normlara uymayan ve onları
dikkate almayan davranışların bütünü, sosyal sapma olarak
nitelendirilebilir. Daha açılımlı bir ifadeyle sosyal sapmalar, insanların
içinde yaşadıkları toplumun, topluluğun veya grubun benimsediği ve önem
verdiği değer ve normlarına, genelde aykırı düşen ve hoşgörü sınırlarının
dışında cereyan eden davranış biçimleridir. Sosyal sapmalar, aslında
toplumun ontolojik (var oluşu ile ilgili olarak) altyapısının, sosyo-kültürel
üstyapısı (sosyal değerler; sosyal ahlak ve sorumluluk gibi) ile çatışması
sonucunda ortaya çıkan bir toplumsal uzaklaşma, topluma ve kendine
yabancı kalma sürecidir. Yabancılaşmaya yol açan sosyal sapmanın birçok
sebebi vardır. Şahsiyet bozukluğu, hatalı veya yetersiz kalan sosyalleşme,
maddi dünyadan veya sosyal hayattan beklenenleri elde edememe,
ümitsizlik, karamsarlık, beklentilerin gerçekleşmemesine bağlı olarak
ortaya çıkan hayal kırıkları gibi birçok psiko-sosyal sorun, sosyal sapmalara

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


Sosyal Hizmet Hedefleri

yol açabilmektedir. Fırsat eşitliğinin olmaması, ekonomik sıkıntıların ve


yoksulluğun devamlılığı, sosyal çevrenin ve şartların elverişsiz olması gibi
dışsal faktörler de elbette sosyal sapmalar için elverişli bir zemindir.

Sosyal Barışı Oluşturan Unsurların Teşviki


Sosyal barışın kalıcılığını ve sürdürebilirliğini sağlamak, ancak sosyal teşvik
programlarıyla mümkündür. Bu kapsamda sosyal-pedagojik hizmet yaklaşımlarının
ve uygulamalarının sevgi eğitimine dayandırılmasında fayda vardır. Hedef,
toplumun her kesiminde sevgi iklimini oluşturmak olmalıdır. Bir başka ifadeyle
dostluk ve kardeşlik sorumluluğunun kalplere ve vicdanlara yerleştirilmesi
durumunda, gerçek anlamda sosyal toplum oluşturulmuş olacaktır. Sosyal toplum,
birbirlerini seven ve sayan üyelerden meydana gelen şuurlu bir toplumdur. Bunun
için de sosyal dayanışma ve yardımlaşma ruhunu yaygınlaştırmak ve hedef olarak
toplumun bütün kesimlerinde sosyal diyalog ve uzlaşma kültürünün hâkim
kılınması gerekmektedir. Bu hedeflerin özelliklerine daha ayrıntılı olarak bakalım:
Sosyal toplum, 1. Toplumda Sevgi İklimi Oluşturmak: Kendi ruhuna, diğer varlıklara ve
birbirlerini seven ve nesnelere (insanlara, hayvanlara veya belirli bir mesleğe, kitaba, hobiye)
sayan üyelerden sevgi beslemek, insani ilişkilere ayrı bir kalite ve anlam kazandıran bir
meydana gelen şuurlu tutumdur. Ruhi derinliklerin, akleden kalbin ve fıtrî meziyetlerin dışa
bir toplumdur. yansıması olarak tarif edebilir sevgi. Sevgi sayesinde oluşan sosyal ilişkiler,
sadece aile fertleriyle, akrabalarla ve komşularla sınırlı değildir. Sevgi,
hangi etnik veya dinî kökenden olursa olsun toplumun bürün fertlerine
yöneliktir. Sevgi temelli insani bir yaklaşım, topluma huzuru, saadeti ve
kardeşliği getirmekte, sosyal barışı sağlamakta, millî birliği tesis etmekte ve
en nihayetinde gönüllü olarak sosyal dayanışmayı ve fedakârlığı
sağlamaktadır. Karşılıklı sosyal etkileşim içinde olan ve birbirlerini seven
insanlar ve gruplar, bir diğerinin kazançlı veya mutlu olmasını ister. Sevgi,
her türlü riyadan uzak, samimi olarak yapıldıkça bir mana kazanmakta,
hem kişinin ruhunun olgunlaşmasını, hem de diğer insanların huzurlu
olmalarını temin etmektedir. Sevginin en gelişmiş biçimi, kaynağı öze
dayanan, menfaat ve yalan içermeyen şartsız ve samimi sevgidir. A. Hamdi
Tanpınar’ın dediği gibi “gerçekten sevenler, karşılık beklemeden severler”.
Ve Erol Güngör’ün ifadesiyle “bir insanla münasebetimiz sevgi hâline
geldiği anda, artık sadece menfaat değil, aynı zamanda fedakârlık bahis
Herkesin şahsiyetli bir konusudur”. Başkaları için ve özellikle muhtaçlar için fedakârlıkta
hayat sürdürebilmesi bulunmak, ahlaki meziyet olduğu kadar sosyal barışın ötesinde toplumsal
için, karşılıklı dayanışmanın ilk hamlesidir. Millî eğitim sitemimiz ve eğitim yönü olan
yardımlaşma şarttır. bütün medya kuruluşları, sevgiyi tesis eden pedagojik yaklaşımlar
sergilemelidir.
2. Dostluk ve Kardeşlik Sorumluluğunu Pekiştirmek: Toplumda soy-sop veya
kan kardeşliğinden ziyade ortak evrensel insani değerlere bağlı manevi
kardeşlik ve dostluk iklimini oluşturan her türlü tedbir, koruyucu sosyal

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


Sosyal Hizmet Hedefleri

hizmetlerin kapsamına giren konulardandır. Evrensel ve manevi boyutuyla


dünyevî kardeşlik, insanlar arası yoğun insani, ruhî ve fıtrî bağın bir gereği
olarak, almadan vermeyi, muhtaç kişiye yardım etmeyi, ona iyilikte
bulunmayı, kendisi için sevdiğini onun için de sevmeyi gösteren tutum ve
davranıştır. Toplumun fertleri, karşılıklı sevgi ve merhamet çerçevesinde
tek vücut olmaları halinde, hem manevi, hem de dünyevî kardeşliği
yaygınlaştırmış ve gerçek bir sosyal barış, dayanışma ve gelişim sergilemiş
olurlar. Toplumun her bir ferdiyle ve özellikle korunmaya muhtaç bir
insanla eşit mesafede sosyal iletişim hâlinde bulunmak, onu dışlamadan
fırsat eşitliği kapsamında ona toplumda uygun bir pozisyon tahsis etmek ve
onu aşağılamadan saygı çerçevesinde ismi ile hitap etmek, kardeşler
arasında sosyal barışın temini için vazgeçilmez unsurlardandır.
3. Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Ruhunu Yaygınlaştırmak: İnsanların
birbirlerini sevmeleri neticesinde gönüllü olarak oluşturdukları beraberlik
sayesinde karşılıklı sosyal dayanışma ve yardımlaşma hamleleri de hız
kazanmaktadır. Toplumun aklıselim sahibi her bir ferdi, kendi üzerinde
topluma karşı yerine getirilmesi gerekli bir takım vazife ve sosyal
sorumluluklarının bulunduğunu hissetmesi ile birlikte sevgi ve dayanışma
toplumu meydana gelmektedir. Bir toplumda sosyal dayanışmanın
oluşabilmesi için, öncellikle fertlerin diğerlerine karşı iyi niyet ve samimi bir
hisle yaklaşabilmeleri gerekmektedir. Kısacası, sosyal dayanışma, toplumda
sosyal mesuliyeti ve kardeşliği teşvik eden sosyal ahlak esaslarının
uygulanması ve işleyen bir sosyal düzenin varlığı ile mümkündür. Bu
hususiyetler tam olarak olmadığı müddetçe toplumda fertler, birbirlerine
sevgi ve saygı duymazlar, sosyal barış temin edilemez ve büyük bir
ihtimalle sosyal dayanışmanın yerine sosyal çatışma ve mücadele şekilleri
ortaya çıkar. Sevginin, merhametin ve fedakârlığın bir tezahürü olan sosyal
dayanışmanın ahlaki temelleri, insanın şerefli ve haysiyetli bir varlık
olmasına dayanmaktadır. Herkesin şahsiyetli bir hayat sürdürebilmesi için,
karşılıklı yardımlaşma şarttır. Özellikle, sosyal haklarını koruyamayan,
müdafaa edemeyen yaşlı veya özürlü insanlarla dayanışma içinde
bulunmak, bir insanlık vazifesidir. Sosyal hizmet elemanları, bu insanlık
görevini en iyi şekilde yerine getirmektedir.
4. Sosyal Diyalog ve Uzlaşma Kültürünü Hâkim Kılmak: Sosyal tarafların
birbirini tanımak, anlamak, benzer ve farklı problemlerini birlikte
çözebilmek maksadıyla kurdukları temas, sosyal diyalogun özünü teşkil
etmektedir. Bu temas, insanlar arası (işveren-işçi kesimi arası) olabileceği
gibi, sosyal barış içinde bir arada yaşamak ve devam eden dinî, etnik ve
kültürel çatışmalara son vermek maksadıyla daha geniş ve evrensel
anlamda farklı etnik-dinî topluluklar arasında da olabilir. Demokratik siyasi
rejimi benimsemiş ülkelerde sosyal diyalog, sosyal taraf olarak
vasıflandırılan işçi ve işveren üst örgütü temsilcilerinin, toplumda yer alan
diğer çıkar gruplarının temsilcileri ile birlikte temel iktisadi ve sosyal
politikaların belirlenmesi ve uygulanmasına katılmalarıdır. Dar anlamda
sosyal diyalogun hedefi, ulusal düzeyde karşılaşılan sosyal ve ekonomik

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


Sosyal Hizmet Hedefleri

meselelerin belirlenmesinde ve çözümünde asgari düzeyde çözüm


bulabilmek için, uzlaşma zemini hazırlamaktır. Geniş anlamda sosyal
diyalogun hedefi ise, değişik sosyal gruplar arasında doğabilecek ihtilâfları,
münakaşa, münazara, susturmak, tehdit etmek, mat etmek, üstünlük
sağlamak gibi yaralayıcı yaklaşımlardan ziyade sevgi ve hoşgörü
çerçevesinde birbirini anlamaya uğraşmak, birbirinden bir şeyler öğrenmek
ve her iki tarafın kabul edebileceği müşterek noktalar bulmak ve asgari
düzeyde de olsa birlikte hareket etmektir. Sosyal diyalogun verimli geçmesi
ve iyi sonuçların elde edilebilmesi için, kişi veya grupların iyi niyetli ve
samimi olmaları gerekmektedir. Tevazu (alçak gönüllülük), hoşgörü, sevgi,
sabır ve ahlaki değerlere saygı gibi esaslara dikkat edildiğinde sosyal
münasebetler çerçevesinde ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların tarafların
sosyal sorumluluk bilinçleriyle ortadan kaldırılması mümkün olacak, sosyal
uzlaşma ve dolayısıyla sosyal barış da böylece sağlanabilmiş olacaktır.

MÜDAHELE ODAKLI SOSYAL HİZMETLER VE HEDEFLERİ

Bir Sosyal Hizmet Aracı Olarak Sosyal Müdahale


Sosyal hizmetlerin hedeflerine ulaşabilmek için, sosyal kurumlarda çalışan
sosyal hizmet elemanları, çoğu zaman kaçınılmaz olarak sosyal hayata müdahale
etmek ve muhataplarına yardımcı ve destekçi olmak durumundadır. Sosyal devlet,
insani ve toplumsal gerekçelerle bu yetkiyi profesyonel sosyal hizmet elemanlarına
vermiştir. Sosyal devletlerin sosyal hayatı düzenleyici, yönlendirici ve dengeleyici
müdahaleleri, çeşitli kapsam ve düzeylerde meydana geldiği gibi, bunun için
değişik vasıtalar da kullanılmaktadır. Sosyal hizmetlerle ilgili bütün koruyucu
Sosyal hizmet
tedbirler ve müdahale içerikli politikalar, bu vasıtalardan sadece birisidir. Bunun
elemanları, sosyal
dışında kurumsal düzenleme olarak sosyal güvenlik sistemi ve vergi politikası,
hayata müdahale
servet politikası, fiyat politikası, ücret politikası, eğitim, sağlık ve konut politikaları
etmek ve
gibi değişik sosyal ve iktisadi politika araçları akla gelebilir.
muhataplarına yardımcı
ve destekçi olmak Sosyal müdahale yöntemlerini, özellikle kapsam açısından iki kategoriye
durumundadır. bölmek mümkündür (Seyyar, 2008):
1. Dar anlamda kamu müdahalesi: İşçi-işveren münasebetlerinin ve
sanayileşmenin çalışma hayatında ortaya çıkardığı problemler, kendi
başına çözülemeyecek kadar karışık ve zordur. Bir başka ifadeyle emek-
sermaye arasındaki menfaat uyuşmazlıklarının dengelenmesine yönelik
devletin sosyal tarafları barıştıran veya uzlaştıran müdahalelilerine gerek
vardır. Devletin buradaki rolü, çalışma ilişkilerinin kanuni çerçevesini
oluşturmak, iş kanununu çıkarmak, ücretleri korumak, işsizliği azaltmak,
işçilerin çalışma şartlarını düzenlemek ve iyileştirmek ve örgütlü işçi
hareketlerinin serbestçe oluşumuna ve faaliyet göstermelerine izin

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


Sosyal Hizmet Hedefleri

vermektir. Görüldüğü gibi dar anlamda bir sosyal müdahale, sadece belirli
kesimlere (işçi-işveren) yöneliktir.
2. Geniş anlamda kamu müdahalesi: Toplumda örgütlü olup olmadığına
bakmaksızın bütün bireyleri, sosyal grupları ve kesimleri içine alan bir
sosyal müdahale türü, gelişmiş sosyal devlet ve toplumların bir eseridir. Bu
gibi sosyal devletler, toplumun ekonomik ve sosyal refahını sağlayacak,
artıracak ve sosyal gelişmeyi hızlandıracak bütün tedbirlere başvurma
ihtiyacı duymaktadır. Bu bağlamda örgün eğitim, istihdam, mesleki eğitim,
sağlık, gelir dağılımı, konut, sosyal güvenlik, sosyal pedagoji ve sosyal
hizmetlere ağırlık verilmektedir. Sosyal müdahale vasıtalarını genel
hedefler için kullanan sosyal devletler, spesifik müdahale alanı olarak,
bilhassa özel olarak korunması gereken, yardıma ve(ya) bakıma muhtaç
sosyal kesimlere daha çok yönelmektedir.
Kamusal sosyal müdahaleleri, siyasi amaçlı sosyal mühendislik girişimleriyle
karıştırmamak gerekmektedir. Mekanik bir yaklaşımla mühendislik, parçaların
inceden inceye analizine, parçaların işlemesi için özel bir teknik tasarıma ve
bunlarla belirli neticelerin elde edilmesi için hazırlanmış programlardır. Sosyolojik
olarak (sosyal) mühendislik, ilgi odağı ve araştırılması gereken temel birimler
olarak davranış biçimlerinin, sosyal kişinin, sosyal faaliyetlerinin ve bunların çeşitli
bileşimlerin analizi, sosyal grup ve kurumların işlev ve hedeflerinin yanında öngörü
Sosyal değişim, toplum ve karar verme süreçlerine dayalı planlama, planlanan sosyal faaliyet ve hedeflerin
yapısında görülen gerçekleştirilmesi yönünde stratejilerin geliştirilmesidir.Siyasi bağlamda sosyal
farklılaşmalardır. mühendislik, çoğu zaman belirli bir ideolojiye bağlı kalarak, toplumu, genelde
gayriiradi olarak belirli sosyo-kültürel istikametlere doğru yönlendirme, belirli bir
hayat tarzını empoze etme ve toplumsal değiştirme çabasıdır. Görüldüğü üzere,
kamusal sosyal müdahalelerle sosyolojik anlamda sosyal mühendislik, kamunun ve
bu bağlamda toplumun menfaati ve huzuru düşünülerek, tamamen meşru bir
zeminde veya bilimsel (teorik) amaçla ve katılımcılığı esas alan bir anlayışla
gerçekleşmektedir. Halbukisiyasi amaçlı sosyal müdahale çabalarının gayesi,
toplumu, belirli ideolojik kalıplara sokmak ve plüralist (çoğulcu), özgür ve
demokratik bir ortamdan uzaklaştırmaktır (Seyyar ve Genç, 2010).

Sosyal Değişim ve(ya) Gelişim


Sosyal gelişme, sosyal
Sosyal değişimden, eğer sosyal sistemdeki değişimden bahsedilmemişse,
politikanın ve
genelde kişi, sosyal grup veya herhangi bir toplumun temel yapısındaki değişim
dolayısıyla sosyal
süreci anlaşılmalıdır. Toplumsal boyutuyla sosyal değişim, toplum yapısında
hizmetin en önemli
görülen farklılaşmalardır. Farklılaşmaların bir sonucu olarak, toplumun millî ve
hedeflerindendir.
manevi değerlerinde, fiziki-mimari yapı özelliklerinde (yerleşme, barınma, mesken,
konut, şehirleşme), sosyal münasebet ve davranış kalıplarında ve sosyal ahlak
esaslarının algılanış ve yansıtılış biçiminde görülen olumlu veya olumsuz

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


Sosyal Hizmet Hedefleri

değişikliklerdir. Görüldüğü gibi, nötr bir gidişatı açıklayan sosyal değişimin etkileri
yararlı da olabilir zararlı da.
Zararlı ve dolayısıyla olumsuz sosyal değişim, toplumların bozulmasına,
sosyal gerilemesine ve ahlaken dejenerasyonuna sebebiyet verebilmektedir.
Halbuki yararlı ve dolayısıyla olumlu bir sosyal değişim, her zaman toplumsal
gelişime açık bir süreçtir. Aslında toplumsal algılayışta sosyal değişim, genelde
arzulanan değişimdir. Buna göre sosyal değişim, toplumu daha fazla
bütünleştirmekte, kaynaştırmakta ve daha ileri bir refah seviyesine
kavuşturmaktadır. Böyle bir sosyal değişme, aşağı seviyelerden daha üst seviyelere
doğru akan iktisadi, ahlaki ve sosyo-kültürel aşamalar silsilesi olduğu için, sosyal
gelişim, gelişme veya kalkınma kavramı ile de açıklanabilir.
Sosyal gelişme, bireysel ve toplumsal boyutuyla düzelme, iyileşme,
olgunlaşma, büyüme, ilerleme ve kalkınmayı içeren olumlu bir sosyal değişim
sürecidir. Sosyal gelişme, sosyal politikanın ve dolayısıyla sosyal hizmetin en önemli
hedeflerindendir. Gayesi, iktisadi kalkınma ve büyümenin yanında eğitim, sağlık,
konut, sosyal güvenlik, fırsat eşitliği gibi sosyal hayatın bütün alanlarında halkın
bütün fertlerine dengeli, etkili ve yaygın bir biçimde imkânlar sunmaktır. Üretimin
ve tüketimin artış, teknolojik yenilikler, halkın genel eğitim seviyesinin ve
okullaşma oranının yükselmesi, işsizlik oranındaki düşüş, fert başına gelirin artması
ve gelirin adil bir biçimde dağılımı he herkesin sosyal güvenlik kapsamına alınması
gibi olumlu gelişmeler, olumlu sosyal değişimin yani sosyal gelişmenin
parametreleridir.
Sosyal hizmetin bir hedefi olan sosyal değişimin nasıl oluştuğu, sağlandığı veya
oluşturulma(ma)sı gerektiği noktası burada önem taşımaktadır. Bu çerçevede üç
farklı yaklaşım ortaya konulabilmektedir (Seyyar, 2007):
1. Serbest Değişmeler:Zamanla kendiliğinden oluşan ve gelişen sosyal
değişmeler. Bu değişmeler, toplumun iç dinamiklerinin etkisi ile ortaya
çıkmaktadır.
2. Zorlama Yoluyla Değişmeler (Sosyal Değiştirme):Mekanik ve zorlayıcı
değiş(tir)meler (sosyal mühendislik), tabii bir süreç olmadığı gibi genelde
toplumsal karşılığı da yoktur. Yani halkın ekseriyeti, bu tarz bir değişme
arzusunda değildir. Burada, tepeden tanzim edici ve topluma müdahale
edici zorunlu bir baskı ve denetim söz konusudur. Müdahale ve baskı
yoluyla değiştirme, genelde devrim (ihtilal-inkılap) ile yani kişilerin hak ve
hürriyetleri kısıtlanarak, anti-demokratik yöntemlerle meydana
getirilmektedir.
3. Kamu Yoluyla Demokratik Değişmeler:Toplum için faydalı yeni sosyo-
kültürel unsurların toplumda yeşermesi için, devlet, demokratik katımcılık
ilkelerine riayet ederek, sosyal hukuk sistemine müdahale hakkını ve

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


Sosyal Hizmet Hedefleri

sınırlarını belirleyen kanunlar yoluyla sosyal değişimin ve gelişimin


öncülüğünü üstlenmektedir.

Sosyalizasyon (Sosyalleştirme ve(ya) Yeniden Sosyal Uyum)


Sosyolojik anlamda sosyalleştirme ferdi, toplumun değer yargılarına ve
sosyal çevreye uyum sağlamasına yönelik duruma faaliyetlerdir (sosyalleşme).
Sosyal hizmet ve psikoloji alanında sosyalleştirme ise, davranış bozukluğu
gösteren, akli veya zihnî yönden hasta olan bir insanı, topluma yeniden
kazandırmak için uygulanan rehabilitasyon hizmetlerinin bütünüdür (yeniden
sosyal uyum). Sosyalleşme, insanların içinde doğdukları ve bir üyesi olarak
faaliyette bulundukları bir toplumun veya grubun davranış, değer ve standartlarını
aynen edinme sürecidir. İnsanın, topluma katılıp, onun bir parçası olmasını
sağlayan ve kişinin hayatının sonuna kadar devam eden en önemli süreçtir
sosyalleşme.
Sosyalleşme, bebeklik ve çocukluk çağında başlamaktadır. Çocukların, sosyal
Sosyalleşme, bebeklik normlar ile değerler hakkında bir farkında olma durumuna ve ayrı bir benlik
ve çocukluk çağında duygusuna kavuşmalarını sağlayan bu süreçte çocuklar, sosyal çevreleriyle sosyal
başlamaktadır. etkileşim içerisinde olabilecek ve kendilerine toplumda rol üstlenmeyi mümkün
kılacak bazı beceriler kazanacaktır. Ferdin ve bilhassa çocuğun, sosyal hayata
uyumunu ve onunla bütünleşmesini sağlamak ve kolaylaştırmak maksadıyla, sosyal
çevredeki çeşitli kültür unsurlarını (değerler, normlar) kişiliğine katarak öğrenmesi
ve benimsemesi, bazen kolay olmamaktadır. Özellikle sosyo-ekonomik yönden
sorunlu ailelerde yetişen çocukların, kendilerine uygun insanca davranışları
öğrenmeleri ve şahsiyet kazanmaları her zaman mümkün olmamaktadır. Kişinin,
aile, okul, mesleki örgütler gibi içinde yer aldığı sosyal kurumların, daha genelde
içinde yaşadığı kültürel ortamın kendisinden beklediği şekilde davranmayı ve diğer
insanlarla uyum içinde yaşamayı öğrenme sürecinde pedagojik dış destek bazen
kaçınılmazdır. Bu gibi hallerde sosyal hizmet elemanlarına büyük görevler
düşmektedir.
Sosyalleşme ve yeniden sosyal uyum sürecinde kişi, beşerî karakterini
oluşturabilir. Başarılı bir sosyalleşme, kişiler arası iyi münasebetlerin kurulması ve
işbirliğinin sağlanması ile mümkündür. Bu da ancak sosyal uyum ile mümkündür.
Sosyal uyum, insanın başka insanlarla sosyal münasebetlere girişebilme
yeteneğinin ötesinde, başkalarının hak ve hukukuna riayet edebilme (uyum
gösterebilme) becerisidir. Bir başka deyişle, (yeniden) sosyal uyum, kendi imkânları
çerçevesinde sosyal adaleti ve dengeyi sağlama eğilimi ve buna binaen şahsi veya
mensup olduğu sosyal grubun tek taraflı menfaatlerini, topluma ait müşterek
menfaatler uğruna fedakârlık gösterebilme seviyesine ulaşmaktır. Dolayısıyla,
başarılı bir sosyalleşme, insanın, benlik merkezli (egosantrik) bir varlık hâlinde

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


Sosyal Hizmet Hedefleri

olduğu ilk çocukluk yıllarından itibaren başkalarına bir eşya değil, saygı gösterilmesi
gereken bir şahıs olarak bakabilmesidir. Sosyalleşmiş bir kişinin sosyal sorumluluk
duygusu ve bilinci de yüksektir. Kısacası, sosyal hizmetlerin hedefi, sorunlu kişilere
sosyalleş(tir)me sürecinde sosyal destek sağlamak suretiyle onları toplumun
sorumlu fertleri haline getirmektir. Değişik sebeplerden dolayı (yeterince)
sosyalleşememiş kişilere de sosyal rehabilitasyon hizmetleri sunularak, onların
toplum hayatına (yeniden) kazandırılmaları sağlanmaktadır.

Sosyal Bütünleşme (Sosyal Entegrasyon ve(ya) İçerme)


Sosyal bütünleşme, kişilerin, birden fazla grubun veya sosyal alt grupların,
belirli hedeflerin gerçekleştirilebilmesi maksadıyla, önceki tutum ve davranış
biçimlerini terk ederek, yeni ve ortak bir kimlikte buluşmalarıdır. Bu buluşma
sayesinde kişi veya sosyal gruplar arasındaki sosyal mesafe azalmaktadır. Özellikle
sosyal hayatın dışında kalan dezavantajlı kesimlerin topluma dâhil edilmeleri
(sosyal içerme) ve toplumun eşit bir üyesi olarak kopmaz bir bütünlük içinde
hayatlarını idame edebilmeleri önem arz etmektedir. Bu bağlamda sosyal
güvencesi olmadan çalışanlar, işsizler, yoksullar, göçmenler, mülteciler, etnik
ve(ya) dinî kökleri farklı olanlar, eğitimsiz kişiler, korunmaya muhtaç ve suça
eğilimli çocuklar, (bakıma muhtaç) yaşlılar ve(ya) özürlüler, sosyal bütünleşmeye
en çok ihtiyaç duyan sosyal kesimlerdendir. Sosyal içerme anlamında
bütünleş(tir)me, sosyal dışlanmaya maruz kalan birey veya grupların, sosyo-
ekonomik hayatta yer almalarına engel olan faktörlerin ortadan kaldırılarak ve
hayat seviyelerinin toplumda kabul edilebilir bir düzeye getirilerek, toplumla
bütünleşmelerinin sağlanmasıdır. Sosyal politika ve hizmetler açısından sosyal
bütünleşmenin nihai hedefi, toplumun muhtelif sosyal gruplarını ve ünitelerini, bir
mana ifade edecek ve işleyecek bir mantıki bütünlük içinde bir araya getirmek,
birlik oluşturmak, birbirlerini tamamlamalarını ve kaynaşmalarını sağlamaktır.
Daha somut bir ifadeyle, hem gelir düzeyleri toplum ortalamasının çok altında
olduğu için, hem de etnik veya dinî kökenleri, toplumsal cinsiyetleri, eğitim
durumları, fiziksel veya zihinsel engelleri dolayısıyla topluma eşit vatandaşlar
olarak katılmakta zorluk çeken insanların psiko-sosyal ve ekonomik sorunlarını
sosyal koruma ve rehabilitasyon hizmetleri ile çözmek, sosyal bütünleşmenin
başlıca hedeflerindendir (Seyyar, 2010).
Kendi özellikleri sebebiyle, istihdam, eğitim gibi imkân ve fırsatlardan herkes
gibi yararlanamayanların durumlarını düzeltmek maksadıyla siyasi iradeyle alınmış
bir kurumsal önlemler bütünü olan sosyal bütünleşme politikaları, ilk kez Devlet
Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından hazırlanan “Orta Vadeli Program”da (OVP) yer
almıştır. 2007-2009 tarihli OVP’de yer alan beş gelişme ekseninden biri “Sosyal
İçerme ve Yoksullukla Mücadele” olarak belirlenmiştir. Bu başlık altında,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


Sosyal Hizmet Hedefleri

dezavantajlı sosyal kesimlerin hayat şartlarının iyileştirilmesini amaçlayan


politikalara vurgu yapılmaktadır. Avrupa Birliği, Lizbon Zirvesi ile “Sosyal Dışlanma
ile Mücadele Stratejisi”ni başlatmış ve bu strateji Avrupa İstihdam Stratejisi ile
ilişkilendirilmiştir. Lizbon Zirvesinde, sosyal içermenin artırılması için, daha fazla
büyüme ve istihdam meydana getirecek ekonomik iyileşmenin sağlanması ile
toplumla bütünleşmeyi artırıcı yeni faaliyetlerin geliştirilmesi hususları
öngörülmüştür. Avrupa Birliği’ne üyelik perspektifi ile gelir eşitsizliği ve yoksullukla
mücadele konusunda sosyal içerme politikaları önem arz etmektedir.
Tamamen dezavantajlı sosyal gruplara yönelik hazırlanan sosyal içerme
programlarının Türkiye açısından içeriği ve hedefleri OVP’de şu şekilde sıralanabilir
(DPT, 2007-2009):
1. Eğitim ve sağlık hizmetlerinin daha erişilebilir ve eşit olarak yararlanabilir
hâle getirmek. Sosyal koruma hizmetlerinin hakkaniyet esasları
çerçevesinde ulaşılabilirliğini sağlamak (m.1).
2. Sosyal hizmet ve yardım kurumları arasında işbirliğinin sağlanması, sosyal
koruma yöntemlerinin ve ihtiyaç sahiplerinin tespitinde objektif kriterlerin
belirlenmesi (m.4).
3. Yoksulluğun azaltılması, yoksulluk kültürünün oluşmasının önlenmesi ve
yoksulların üretici konuma getirilmesi (m.5).
4. Kente göç eden yoksul kesimlerin istihdam edilebilirliğinin artırılması ve
toplumla bütünleşmelerinin sağlanması (m.7).
5. Kadınların sosyo-ekonomik hayata etkin katılımlarının sağlanması ve
kadına yönelik şiddetle mücadele (m. 8).
6. Risk altında olan çocukların korunması, öncelikli olarak aile bütünlüğe
içinde bakılmalarının sağlanması (m.9).
7. Gençlerin aileleriyle ve toplumla iletişimlerinin daha sağlıklı hale
getirilmesi ve karar alma süreçlerine katılımlarının artırılması (m.10).
Sosyal rehabilitasyon
yolu ile özürlü veya 8. Özürlülere dönük çevresel ulaşılabilirlik şartlarının iyileştirilmesi, işgücü
taşıyan özürlülerin istihdamlarının artırılması (m.11).
psiko-sosyal bakımdan
9. Yaşlılara yönelik evde sosyal bakım hizmetlerinin nitelikli bir şekilde yerine
dezavantajlı olan
getirilmesi (m.12).
kişilerin topluma
10. Hüküm giymiş olanların topluma yeniden kazandırılması (m.13).
uyumu sağlanmaktadır.
Sosyal Rehabilitasyon
Latince kökenli olan “Rehabilitasyon” kelimesi “Re” (yeniden) ön takısından
ve “Habilitasyon” (muktedirlik, kabiliyet, beceri) sözcüğünden ibarettir. Lafzı olarak,
Türkçe karşılığı “yeniden kabiliyet kazanma” veya “yeniden (eski) güce erişme”
anlamlarına gelmektedir. Türk literatüründe, bunun tam Türkçe karşılığı
olmamakla birlikte bazen “Yeniden Yetenek ve Beceri Kazanma”, “Hayata Dönüş”

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


Sosyal Hizmet Hedefleri

gibi değişik tabirler kullanılmaktadır. Sosyal rehabilitasyon ise, en geniş anlamıyla


bedenen, aklen veya ruhen sağlıklı olmayan kişilere (özürlülere, engellilere) yönelik
yapılan tıbbi, mesleki ve psiko-sosyal hizmetlerdir. Amaç, doğuştan veya sonradan
herhangi bir hastalık ya da kaza sonucu beden, zihin ve(ya) ruh kabiliyetini değişik
derecelerde kaybeden kişinin sağlığını kazandırmak ve(ya) geriye kalan
yeteneklerini geliştirmektir. 2006 tarihli “Özel Mesleki Rehabilitasyon Merkezleri
Hakkında Yönetmelik”e göre sosyal rehabilitasyon “özürlü kişilere evde, merkezde
ve sosyal çevrelerinde psiko-sosyal uyumlarını desteklemek ve sorunlarında
yardımcı olmak, resmi/resmi olmayan kurumlarla etkin bir iletişim kurmalarını
sağlamak amacıyla yapılan çalışmalar”dır (Yönetmelik, 2006:m.4(1)ğ).
Sosyal rehabilitasyonun temel hedeflerini iki maddede toplayacak olursak:,
şu sonuca varabiliriz:
1. En uygun tıbbi araçlarla ve değişik psiko-sosyal yöntemlerle bedenî işlevleri
sınırlanan kişilere, bu işlevlerin yeniden kazandırılmasını ya da kişilerin bu
işlevsel sınırlanma sebebiyle uğradıkları kayıpların giderilmesini sağlamak.
2. Hayata mesleki ve psiko-sosyal yönden hazırlamak suretiyle kişileri, hem
muhtaçlıktan kurtarmak, hem de kişilerin işte, okulda, evde, kısacası
toplum içinde uyum içinde yaşamalarını sağlamaktır.
Sosyal rehabilitasyon yolu ile kapsamlı ve birbiri ile ilişkili hizmetler
götürülerek, özürlü veya psiko-sosyal bakımdan dezavantajlı olan kişilerin topluma
uyumu sağlanmaktadır. Özürlü çocuklar için geliştirici,daha çok eğitici ve sosyal
faaliyetlere öncelik verilmekte (Psiko-sosyal Rehabilitasyon), yetişkinler için ise,
yeni bir vasıf elde etme de dahil, ücretli olarak çalışsın veya çalışmasın, çalışma
kapasitesinin yeniden kazandırılmasına ağırlık verilmektedir (Mesleki
Rehabilitasyon). Sakatlığın veya hastalığın ortaya çıkmasıyla birlikte, bilhassa tıbbi
ve meslekirehabilitasyon döneminde, müracaatçılara aynı zamanda ekonomik
destek de sağlanmaktadır. Rahatsızlığın giderilememesi hâlinde ise kişiye bir hayat
boyu tıbbi, sosyal ve manevi bakım hizmetleri verilmek suretiyle hayatıyla barışık
olması sağlanmaktadır.

Sosyal Adalet
Değişik toplum kesimleri arasında gelir dağılımı, hayat standardı, refah
düzeyi gibi ölçütler açısından belirli bir dengenin sağlanmış olması, kamplaşmalara
yol açabilecek gelişme farklılıklarının ve uçurumların ortadan kaldırılmış olması ve
Sosyal adaletin sosyal sınıflar arasındaki çelişkilerin en aza indirilmiş olması, toplumda sosyal
gerçekleştirildiği adaletin varlığına işarettir. Bu yönüyle sosyal adalet, bir toplumdaki bölüşüm
toplumlarda, sosyal modelinin adalet ilkelerine uygun hâle getirilmesi ve tüm fertlerin asgari bir hayat
gelişme daha kolay seviyesine kavuşturulmasıdır. İktisadi bir yaklaşımla sosyal adalet, gelir ve servetin
sağlanmaktadır. adil dağılımı ile sağlanabilir. Bir başka ifadeyle, millî gelirden herkese, bilhassa

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


Sosyal Hizmet Hedefleri

emeği ile geçinenlere ve çalışma gücüne ve dolayısıyla düzenli bir gelire sahip
olmayanlara, hayatı anlamlı kılan önemli bir payın aktarılması ile mümkündür.
Sosyal adaletin gerçekleştirildiği toplumlarda, sınıf çatışması ve bundan doğan
sosyal gerginlikler ve çatışmalar azalmakta ve sosyal barış ortamında sosyal
gelişme daha kolay sağlanmaktadır.
Sosyal adalet, iki temel unsurdan oluşmaktadır (Seyyar, 2008):
1. Hak Etme ve Fırsat Eşitliği: Toplumda din, dil, ırk ve cinsiyet ayrımı
yapmaksızın insanlara, yeteneklerini değerlendirebilecekleri eğitim ve
çalışma imkânlarının sağlanması, onlara istedikleri yerde yaşama ve
çalışma fırsatının tanınması ve çalışmaları karşılığında hak ettikleri ücretin
verilmesi. Buna göre, sosyal hizmetlerden yararlanmada ve iktisadi
imkânlara ulaşabilmekte ortaya çıkan engellerin devlet eliyle ortadan
kaldırılması gerekmektedir. Başta yardıma ve bakıma muhtaç insanlar
olmak üzere bütün alt gelir gruplarının hayat kalitesinin yükseltilmesine
yönelik çalışmalar da sosyal adaletin oluşmasına yardımcı olacaktır.
Dolayısıyla eşit fırsat ilkesine uygun olarak insanların daha yüksek bir hayat
seviyelerine kavuşmalarında sosyal hizmet elemanları destekçi olmalıdır.
2. İhtiyaç, Eşitlik ve Hürriyet: Sosyal imkânların ve iktisadi kaynakların
dağıtımında, bütün toplum fertlerini yararlandıracak şekilde eşit muamele
uygulama yönündeki gayretler, sosyal adaletin tesisi için şarttır. Eşit
imkânların tanınması ile fertlerin, hürriyet ve bağımsızlık ortamında
yaşamaları mümkündür. Kamusal alanda herkesin eşit vatandaş
statüsünde muamele görmesi ve insanın toplumda saygın kişiliğini
koruyabilmesi için, sosyal hukuk sistemini, toplumsal gerçeklere ve sosyal
ahlaka uygun olarak düzenlemek gerekmektedir.

Sosyal Refah ve Yüksek Hayat Kalitesi


Sosyal refah, demokratik sosyal devletlerin, asgari seviyede de olsa,
toplumun her kesimine götürmek istedikleri ve adil bir biçimde sürekli olarak
artırılmasını arzu ettikleri maddi güvencedir. Fert, aile, grup ve toplumların,
değişen şartlardan doğan sosyo-ekonomik sorunlarını gidermek için, sosyal
güvenlik (sosyal sigortalar, sosyal yardımlar) kapsamında yapılan maddi destekler,
toplumda sosyal refahın artmasına yardımcı olmaktadır.Yerleşik düzene
geçilmesiyle ve özellikle endüstri devriminin yaşanmasından sonra ortaya çıkan
sosyal devlet yapılanmasıyla birlikte toplumda belli bir hayat standardının
sağlanmasına yönelik olarak başta yaşlı, hasta ve değişik biyolojik ve fiziki
sebeplerden dolayı yeterince fonksiyonel olamayan ve dolayısıyla yardıma ve
bakıma muhtaç insanlara kamusal maddi desteklerin yapılması kaçınılmaz
olmuştur (Duyan ve diğerleri, 2008).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23


Sosyal Hizmet Hedefleri

Sosyal refah hizmetleri, sosyal güvenlik ve sosyal hizmet kavramlarını da


içeren, toplumdaki tüm insanların temel sosyal ihtiyaçlarını belirli standartlarda
karşılamaya yönelik, organize olmuş tüm faaliyetlerin genel ifadesidir. Kuramsal
olarak sosyal refah hizmetleri, genelde toplumların sosyo-ekonomik durumlarının
Sosyal refah hizmetleri, ‘iyileştirilmesini’ hedefleyen ve uygulanan sosyal politikalardır. Sosyal refah
genelde toplumların hizmetleri ile aslında yüksek bir hayat kalitesi sağlanmak istenmektedir. Hayat
sosyo-ekonomik kalitesi ne kadar yüksek ise kişinin şahsi memnuniyeti ve her hususta kendini iyi
durumlarının hissetme hâli de üst seviyededir.Bu yönüyle hayat kalitesi, yaşama gayesini ön
‘iyileştirilmesini’ planda tutan ve hayatın maddi ve manevi boyutuna anlam kazandıran önemli bir
hedefleyen ve ölçüttür. Daha somut bir ifadeyle hayat kalitesi, fertlerin sosyal iletişim ağlarının
uygulanan sosyal güçlü olması ve sosyal koruma sistemi içinde her türlü sosyal riskin doğurabileceği
politikalardır. zararlara karşı güvence içinde olduklarını gösteren bir ölçüttür.
Özet

•Bu bölümde bir meslek dalı olarak sosyal hizmetlerin gelişimsel süreç içinde değişik
sosyal hedefler güttüğünü gördük. Kişilerin kendi kendilerine yeterli olabilmeleri için,
sosyal destek hizmetleriyle şahsiyetlerini geliştirebilmelerinin zeminini oluşturmak
(bireysel fonksiyon), belki de ilk önce dillendirilmesi gereken bireysel hedeftir. Bunun
yanında sorun alanlarının oluşmasına yol açan olumsuz toplumsal şartların
düzeltilmesi ve iyileştirilmesine yönelik çabalarla sosyal hizmet, sosyal adalet, sosyal
uyum, refah ve yüksek hayat kalitesi gibi toplumsal hedeflere de ulaşmak
istemektedir. İnsan ve şahsiyet haklarını temel alan sosyal hizmetler, sadece maddi
boyutuyla (refah) değil insanı sosyal ve manevi yönleriyle de yüceltmek gayesini
gütmektedir.
•Dolayısıyla koruyucu-önleyici sosyal hizmetler aracılığıyla bir taraftan sosyal barışın
teminine yönelik sosyal pedagojik destekler, diğer taraftan da müdahaleci sosyal
hizmetlerle yüksek hayat kalitesi sağlayan sosyal politikalar uygulanmaktadır.
Birbirlerini tamamlayan bütün sosyal hedeflerin gerçekleştirilmesi halinde, toplumsal
huzurun ve kalkınmanın zemini de oluşturulmaktadır. Sosyal hizmetlerin nihai gayesi
de zaten sosyal barış içinde toplumsal gelişmeyi yakalamak ve sağlıklı bir şekilde
sürdürebilmektir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24


Sosyal Hizmet Hedefleri

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi sosyal hizmet hedeflerini yansıtmamaktadır?
a) Sosyal rehabilitasyon.
Değerlendirme sorularını b) Sosyal gelişme.
sistemde ilgili ünite
c) Sosyal refah.
başlığı altında yer alan
“bölüm sonu testi” d) Sosyal Adalet.
bölümünde etkileşimli e) Sosyal atalet.
olarak
2. Sosyal hizmet hedeflerinin ortaya çıkışında rol oynayan düşüncelerden hangisi
cevaplayabilirsiniz.
doğru değildir?
a) Her insan, kendi gayretiyle hayatını idame ettirmelidir.
b) Maddi sıkıntılar, bir sosyal sorun değildir.
c) Her insan doğuştan şereflidir.
d) Özgürlük, belirli sosyal gruba ait özel bir değerdir.
e) Zayıf insanlar, kaderlerine terk edilmelidir.
3. Aşağıdakilerinden hangisi sosyal rehabilitasyon kavramını ifade etmemektedir?
a) Yeniden kabiliyet kazanmak.
b) Yeniden eski güce kavuşmak.
c) Yeniden hayata dönmek.
d) Yeniden kâr elde etmek.
e) Yeniden sağlığa ve huzura kavuşmak.
4. Aşağıdakilerinden hangisi sosyal adalet kavramını doğru yansıtmaktadır?
a) Sosyal adalet, ihtiyaç, hak ve eşitlik gibi ilkeleri esas almamaktadır.
b) Sosyal adalet, kişilerin psikolojik sorunlarına çözüm üretmektedir.
c) Sosyal adalet, tüm fertlerin asgari bir hayat seviyesine kavuşmalarını
hedeflemektedir.
d) Sosyal adalet, gelir ve servetin adil dağılımı ile ilgilenmemektedir.
e) Sosyal adaletin olduğu toplumlarda sosyal barış sağlanamamaktadır.
5. Aşağıdakilerinden hangisi “Nihilizm” kavramını doğru açıklamaktadır?
a) Nihilizm, doğruları yanlış bilmektir.
b) Nihilizm, yanlışları doğru bilmektir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25


Sosyal Hizmet Hedefleri

c) Nihilizm, toplumsal değerlere karşı çıkmaktır.


d) Nihilizm, toplumsal değerleri savunmaktır.
e) Nihilizm, geleceğe ümitle bakmaktır.

Cevaplar: 1.E , 2.C , 3.D , 4.C , 5.C

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26


Sosyal Hizmet Hedefleri

YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR


Centrefor Human Rights - United Nations (1994). IFSW - IASSW :
HumanRightsandSocialWork. A Manual for Schools of
SocialWorkandtheSocialWorkProfession. Professional Training Series , 1, New
York andGeneva.
DPT. (2007-2009). Orta Vadeli Program.
http://ekutup.dpt.gov.tr/program/200709.pdf adresinden 7 Mayıs 2010
tarihinde erişilmiştir.
Duyan, V. , Sayar, Ö.Ö. ve Özbulut, M. (2008). Sosyal Hizmeti Tanımak ve Anlamak.
Ankara:Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği.
Engelke, E. (1999). SozialeArbeitalsWissenschaft. 3. Auflage. Freiburg.
LambertusVerlag.
Erler, M. (1993). SozialeArbeit. Weinheim. JuventaVerlag.
Friedlaender, W. &Pfaffenberger, H. (1966). GrundbegriffeundMethoden der
Sozialarbeit. Neuwied:LuchterhandVerlag.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi. (1948). Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun
10 Aralık 1948 tarih ve 217 A(III) sayılı Kararı.
Lowy, L. (1983). Sozialarbeit/SozialpaedagogikalsWissenschaft im
angloamerikanischenunddeutschsprachigenRaum. Freiburg:LambertusVerlag.
Mühlum, A. (1981). SozialpeadagogikundSozialarbeit.
Frankfurt:DeutscherVereinfürSozialpaedagogikundprivateFürsorge.
Mühlum, A. (1994).
ZurNotwendigkeitundProgrammatikeinerSozialarbeitswissenschaft. İn: Wendt
(1994),41-74. Frankfurt:DiesterwegVerlag.
Röh, D. (2009). SozialeArbeit in der Behindertenhilfe.München-
Basel:ReinhardtVerlag.
Schilling J. &Zeller, S. (2007). SozialeArbeit. München-Basel.:ErnstReinhardtVerlag.
Schmidt, H. L. (1981). Theorien der Sozialpaedagogik. Rheinstetten. Schindele.
Seyyar, A. (2007). İnsan ve Toplum Bilimleri Terimleri: Ansiklopedik Sosyal Bilimler
Sözlüğü. Adapazarı:Değişim Yayınları.
Seyyar, A. (2008). Sosyal Siyaset Terimleri: Ansiklopedik Sözlük. Adapazarı:Sakarya
Kitapevi.
Seyyar, A. (2010). Bir Ülkede Sosyal Barış Nasıl Temin Edilir?Adapazarı:Değirmen
Dergisi, 22(7).
Seyyar, A. ve Genç, Y. (2010). Sosyal Hizmet Terimleri: Ansiklopedik “Sosyal
Pedagojik Çalışma” Sözlüğü. Adapazarı:Sakarya Yayıncılık.
Yönetmelik: Özel Mesleki Rehabilitasyon Merkezleri Hakkında Yönetmelik. Resmi
Gazete Tarihi: 02.05.2006. Resmi Gazete Sayısı: 26156

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 27


Sosyal Hizmet Hedefleri

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 28


SOSYAL HİZMET ALANLARI VE
HEDEF KİTLESİ I

• Sosyal Hizmet Alanlarının


Tanımlaması
İÇİNDEKİLER

• Sosyal Hizmetin Hedef Kitlesi


• Çocuk ve Gençler
• Kadın, Aile ve Toplum SOSYAL HİZMET
• Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
• Sığınmacılar ve Göçmenler BİLİMİNE GİRİŞ
• Madde Bağımlılığı
• Kentleşme, Gecekondu ve Göç

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Sosyal hizmetin çalışma alanlarını bilecek,
HEDEFLER

• Çocuk ve gençlere yönelik sosyal hizmetleri


kavrayabilecek,
• Kadın, aile ve toplumun sosyal sorunlarının
çözümüne sosyal hizmetin katkısını öğrenebilecek,
• Yoksulluk ve sosyal yadımların sosyal hizmet
alanındaki yerini önemseyebilecek,
• Sığınmacı, göçmenler ve madde bağımlılarının
sosyal hizmete olan ihtiyacını bilecek
• Göç, gecekondu ve kentleşmede sosyal hizmet ÜNİTE
uzmanına olan ihtiyacı anlayabileceksiniz.

5
Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

GİRİŞ
Toplumun refahı ve kalkınması için tüm sosyal sorun alanları ve bu alanlarda
yaşayan müracaatçı grupların belirlenmesi ve onlara götürülecek hizmetlerin
sınırlarının çizilmesi gerekir. Bu alanda verilen hizmetler toplumun sosyal refahını
hedef alır. Bu çalışmaların bilim boyutunu sosyal hizmet, meslek boyutunu ise
sosyal hizmetler oluşturmaktadır. Sosyal hizmet alanları sosyal hizmet
uzmanlarının mesleğini uygulayabilecekleri çalışma alanlarıdır. Sosyal hizmet
mesleğinin çalıştığı sosyal hizmet alanları temel ve evrensel alanlar olabileceği gibi,
günün tarihsel ve toplumsal koşullarına göre yeni ortaya çıkan ya da ihtiyaç
kalmadığında ortamdan çekilen alanlar da vardır (Tomanbay, 1999: 238).
Sosyal hizmet alanları; çocuklar, gençler, kadınlar, aile, hayat kadınları,
yaşlılar, tüm özür gruplarına giren özürlüler, yoksullar, dilenciler, göçmenler,
kentsel sorunlara muhatap olan kentliler, sığınmacılar, afetzedeler, kronik
rahatsızlığı olanlar, suçlular, sosyal sorun yaşayan toplumun tüm bireyleri kısaca
tüm risk gruplarından oluşmaktadır. Beşinci ve altıncı ünitede bu ana alanlar
alanlar ve hedef kitlelerinin (müracaatçılar) sorunları ve çözüm önerileri genel
hatlarıyla tanıtılacak ve sosyal hizmet uzmanlarının görevlerine değinilecektir.
Sosyal hizmet alanlarına götürülen hizmetler farklı disiplinlerin ortak çalışmalarıyla
elde edilen bulgulara yapılan profesyonel müdahalelerle değişik hizmet
kuruluşlarının merkez ve taşra teşkilatları tarafından yerine getirilmektedir.

SOSYAL HİZMET ALANLARI ve FAALİYETLERİ


Sosyal hizmetlerin ilgi duyduğu birçok faaliyet alanı var ve bu alanlar her
geçen gün artmaktadır. Sosyal hizmet uzmanı birey, aile, grup ve toplumla sosyal
hizmet çalışması yaparken farklı sosyal sorunlara muhatap olan müracaatçılara
Sosyal hizmet uzmanıı odaklanır. Problem alanı itibarıyla müracaatçıların normal hayata dönmelerini
birey, aile, grup ve sağlamak amacıyla durumlarında koruyucu-önleyici, değiştirici-geliştirici ve
toplumla sosyal hizmet iyileştirici-rehabilite edici yöntemlerle mesleki uygulamalar yapar. Bu alanları
çalışmasıyaparken farklı somut olarak belirlemek ve sistemli bir şekilde tasnif etmek oldukça zordur. Çünkü
sosyal sorunlara muhatap olunan sosyal grupların ve sorun alanlarının değişken, dinamik ve
muhatap olan karmaşık bir yapısı vardır. Belirlendiği düşünülen ana hizmet alanları da kendi
müracaatçılara içinde alt gruplara ayrılmaktadırlar.
odaklanır. Sosyal hizmetlerin aktif olduğu alanlar ve sunduğu hizmetler şunlardır
(Seyyar ve Genç, 2010):
1. Psiko-sosyal sorunlu kişilere psikolojik ve sosyal rehabilitasyon hizmetleri
sunmak.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

2. Tıbbi tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri kapsamında psikolojik ve sosyal


destek hizmetleri.
3. Manevi yönden boşluk içinde bulunup değişik psiko-sosyal sapmalar ve
davranış bozukluğu gösteren kişilere dönük manevi rehabilitasyon
hizmetleri.
4. Çocuklarla sosyal hizmet kapsamında hiper aktif veya kavrama güçlüğü
çeken çocukların psiko-sosyal uyumu ve eğitiminde yardımcı olmak ve aile
fertlerine destek sağlamak.
5. Kimsesiz çocukları korumak ve kurumsal yetiştirme hizmetleri.
6. Koruyucu aile ve evlat edinme ile ilgili süreçleri takip, kontrol ve
yönlendirme hizmetleri
7. Sokakta çalışan ve yaşayan çocukların sorunlarını gidermeye yönelik
faaliyetler.
8. Madde bağımlılığı ile mücadele ve bu tür alışkanlıklar kazanan bireylere ve
ailelerine yönelik rehabilitasyon hizmetleri ve topluma entegre edilmesi
Gençlere,
yönündeki faaliyetler.
kadınlara,
yetişkinlere ve 9. Çocuk, genç ve toplum merkezleri ile aile danışma merkezlerinin faaliyet
yaşlılara eğitsel ve alanlarının organize edilmesi
psiko-sosyal destek 10. Gençlere, kadınlara, yetişkinlere ve yaşlılara eğitsel ve psiko-sosyal destek
hizmetleri. hizmetleri.
11. Yaşlılara genel ve sosyal bakım destek hizmetleri.
12. Bakıma muhtaç yaşlı, özürlü ve kronik hastalara evde ve kurumda tıbbi ve
sosyal bakım hizmetleri.
13. Tabii afetlerde ekonomik, psiko-sosyal ve manevi destek hizmetleri.
14. Suç işleyen ve hüküm giyen bireylerin tutukluluk öncesi, tutukluluk hâli ve
tahliye sonrası desteklenmesi ve topluma yeniden kazandırılmasına yönelik
faaliyetler.
15. Özürlülere yönelik psiko-sosyal ve mesleki rehabilitasyon hizmetleri ve
bunların sosyal hayata tam adaptasyonu ve katılımı faaliyetleri.
16. Sosyal sorun yaşayan ailelere ve göçmenlere yönelik maddi-manevi destek
hizmetleri.
17. Ölümcül hastalıklara yakalanmış kişilere ölüme refakat hizmetleri
kapsamında geriatrik (tıbbi) ve manevi bakım ve telkin hizmetleri.
18. Ölüm korkusu veya vesvese içinde olan ve bundan dolayı psikolojik ve
manevi yönden rahatsız ve huzursuz olanlara manevi destek hizmetleri.
Sosyal hizmet mesleği 19. Evsiz-barksız kişilere sosyal konut alanında veya geçici iskân konusunda
tüm bu alanlar üzerinde yardımcı olmak.
değişme moduyla çalışır 20. Ekonomik yönden yardıma muhtaç kişi ve ailelerin psiko-sosyal ve maddi
sorunlarını gidermekte sosyal yardım hizmetleri.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

21. Aile içi şiddete maruz kalmış kadın ve çocukların psiko-sosyal sorunlarına
yardımcı olmak ve geçici sığınma imkânları sunmak veya kalıcı sosyal
konutlar bulmak.
22. Göç yoluyla oluşan gecekondulaşma ve çarpık kentleşme sonucu doğan
risklerin giderilmesi ve göçerlerin sosyal uyumları ile eğitim, sağlık, ulaşım
gibi temel ihtiyaçlarını giderilmesine yönelik rehberlik, danışmanlık,
psikoterapik ve psiko- sosyal hizmetler.
Bu alanları sadece sosyal hizmetin değil başka sosyal mesleklerin de çalışma
alanlarıdır. Bu alanlarda verimliliği artırmak ve sağlıklı sonuçlar alabilmek için
multidisipliner bir bakış açısı ve ekip çalışması ruhuyla hareket edilmesi gerekir.
Hangi alanda çalışılıyorsa o alanın meslek gruplarıyla işbirliği halinde olunması
gerekmektedir.
Sosyal hizmet mesleği tüm bu alanlar üzerinde değişme moduyla çalışır. Bu
işlevi sosyal hizmet uzmanı yerine getirir. Uzman toplumla birey arasında köprü
görevi yapar ve ikili uyumu sağlar. Çalışma sürecinde bireyde meydana gelen
Değişme sosyal değişimleri izler. Değişme sosyal hizmetin mesleki müdahalesinin odağı olduğu gibi
hizmetin mesleki sosyal hizmetin kendisi de değişme ajanıdır. Mesleğin işlevselliği müracaatçısı
müdahalesinin odağı üzerinde oluşturduğu değişimle ölçülür.“Sosyal hizmet mesleğinin işlevsellik odağı,
olduğu gibi sosyal bireylerin etkinlikleri ile çevreden gelen istemleri arasındaki ilişki olarak tanımlanır”
hizmetin kendisi de Birey mutlaka çevresi içinde ele alınır ve yaşadığı sosyal çevresi ile kendisi bir bütün
değişme ajanıdır olarak değerlendirilir. Burada istenen neticenin alınabilmesi için toplumsal
duyarlılık çok önemlidir. Böylece sosyal hizmet alanları ve hedef kitlesi ile toplum
arasındaki ilişki, toplumun beklentileri ile müracaatçının talepleri arasındaki ilişki
ile doğru orantılı hale getirilmelidir.

SOSYAL HİZMETİN HEDEF KİTLESİ

Çocuklar ve Gençler
Çocuk; kendine has ihtiyaçları ve hakları bulunan, doğduğu andan başlayarak
reşit oluncaya kadar bedenî ve ruhi yönleriyle tam olarak gelişmemiş olduğundan
özel olarak korunması gereken insandır. Rüşt yaşı kavramı, hem ülkeler arasında
hem de belirli bir ülkedeki medeni hukuk, ceza hukuku, siyasi ve diğer dini kurallara
Gençlik, çocuklukla
göre değişiklik göstermektedir.
erişkinlik arasında yer
alan, gelişme, ruhsal Çocukların gelişim süreçleri hakkında çok farklı sınıflandırmalar olmakla
olgunlaşma ve yaşama birlikte 0-12 yaş aralığını çocukluk dönemi olarak belirlediğimizde bu dönemi
hazırlık dönemidir. motor gelişimi, algısal gelişim, dil gelişimi ve sosyal gelişim diye kategorize
edebiliriz .Bu süreç içinde çocukların yetersizlikleri ve bağımsız hareket
edememeleri dolayısıyla korunma altında olmaları gerekir. Bu sürecin izlenmesinde

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

ve çocukların sağlıklı bir şekilde ergenlik ve gençlik dönemine geçişlerinde sosyal


hizmetlerin önemli işlevleri vardır.
Gençlik, çocuklukla erişkinlik arasında yer alan, gelişme, ruhsal olgunlaşma
ve yaşama hazırlık dönemidir. Ergenlikle başlayan hızlı büyüme gençlik çağının
sonunda bedensel, cinsel ve ruhsal olgunlukla biter. Genellikle gençlik çağı 12-21
yaş aralığı olarak tanımlanır. 12-15 yaş arasına ilk gençlik, 15-21 yaş arasına asıl
gençlik, 21-25 yaş arasına uzamış gençlik dönemi denir. Birleşmiş Milletler
Örgütünün tanımına göre genç, 15-25 yaşları arasında öğrenim gören, hayatını
kazanmak için çalışmayan ve ayrı bir konutu olamayan kişidir. Burada kişi cinsel
olgunlaşmasını tamamlamış ama henüz bağımsızlığını kazanamamıştır (Yörükoğlu,
1998:13).
Çocuklara ve gençlere yönelik sosyal hizmetler ağırlıklı olarak SHÇEK
tarafından yürütülmektedir. Çocuk ve genç bakımındaki modeller, kurum bakımı,
ailesi yanında bakım, evlat edinme, koruyucu aile, yetiştirme yurtlarında bakım ve
çocuk ve gençlik merkezleri, rehabilitasyon merkezleri, çocuk evleri ve koruyucu ve
önleyici hizmetlerdir. Ayrıca sokakta çalışan ve yaşayan çocuklara yönelik hizmetler
diğer kurumlarla ortaklaşa yürütülen hizmetlerdir. Çocuklara yönelik sosyal
hizmetleri şu şekilde sınıflandırabiliriz.

Korunmaya Muhtaç Çocuklar


Eski adıyla “kimsesiz ve yoksul çocuklar” kavramı anlam genişliğiyle birlikte
“korunmaya muhtaç çocuk” olarak literatüre geçmiştir. Çünkü kimsesiz ve yoksul
olmayan çocuklarda korunmaya muhtaç olabilmektedir. Kavramın bilimsel
tanımlaması toplumların gelenek ve görenekleri, örf ve adetleri göz önünde
bulundurularak yapılmalıdır.

Muhtaç çocuk; çeşitli Muhtaç çocuk; çeşitli nedenlerle beden, ruh, sosyal ve duyusal gelişimi için
nedenlerle beden, ruh, gerekli asgari şartlardan yoksun olan çocuktur, şeklinde tanımlanabilir. 2828 sayılı
sosyal ve duyusal SHÇEK Kanunu’nun 3. maddesi (b) bendinde korunmaya muhtaç çocuk; “beden,
gelişimi için gerekli ruh ve ahlak gelişimleri veya şahsi güvenlikleri tehlikede olup; ana veya babasız,
asgari şartlardan ana ve babasız, ana veya babası veya her ikisi de belli olmayan, ana ve babası veya
yoksun olan çocuktur her ikisi tarafından terk edilen, ana veya babası tarafından ihmal edilip; fuhuş,
dilencilik, alkollü içki veya uyuşturucu madde kullanma gibi her türlü sosyal
tehlikelere ve kötü alışkanlıklara karşı savunmasız bırakılan ve başıboşluğa
sürüklenen çocuk” şeklinde tanımlanmaktadır.
Tanımdan da anlaşılacağı üzere çocuklar daha çok aile düzeninin bozulması
dolayısıyla koruma altına alınmaktadırlar. Ailenin çocuk bakım ve yetiştirilmesi
hususunda sorumluluk bilinçsizliği, yoksulluk, anne babanın kötü alışkanlıklarının
olması, hızlı nüfus artışı, çarpık kentleşme, yeni kentlilik, terk olgusu gibi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

gerekçelerde korunmaya muhtaç çocukların çoğalma sebepleridir. Bu çocukların


korunma altına alınması aşamasında tüm işlemlerinin takibi, çocuk ve ailesi
hakkında sosyal inceleme raporunun hazırlanarak muhtaçlık tespitinin yapılması,
dosyanın hazırlanması, mahkemeye sevki işlemleri sosyal çalışmacı tarafından
yapılır. Koruma altına alındıktan sonraki takipleri ve kurumsal bakım hizmetleri de
sosyal hizmetler tarafından yürütülür. Bu çocuklar, koruyucu aile hizmetleri, evlat
edinme, çocuk yuvaları, çocuk evleri, aile yanında bakım, yetiştirme yurtları, çocuk
ve gençlik merkezleri gibi kurumlar tarafından koruma altına alınarak bakımları
sağlanır.

Koruyucu Aile Yanında Kalan Çocuklar


Koruyucu aile hizmeti korunma kararlı çocuklarımızdan durumları uygun
olanların, kısa veya uzun süreli, gönüllü veya ücretli olarak çocuk bakımını
üstlenebilecek niteliklere sahip kişi ve ailelerin yanında bakımlarının sağlanmasıdır.
Koruyucu aile yanında
2828 sayılı SHÇEK kanununun Koruyucu Aile Yönetmeliğinin 4. Maddesi (e) bendine
bakılmakta olan
göre “koruyucu aile” şöyle tanımlanmaktadır. Mahkemece hakkında korunma
çocukların masraflarının
kararı alınan çocuğun, geçici veya sürekli, gönüllü ya da ücretli olarak aile
belirli kısmının
ortamında bakımını gerçekleştirecek ve öz ana-baba yerini tutabilecek, çocuğun-
karşılanması maksadıyla
çocukların sevgi dolu bir aile ortamında büyüyüp sağlıklı bir yetişkin olarak topluma
ailelere aylık ücret
kazandırılmasına yardımcı olan aile veya kişidir.
ödenmektedir.
Koruyucu aile hizmeti, öz ailesi yanında bakımları (bir süre için)
sağlanamayan çocukların bu dönemlerini en az zararla geçirebilecekleri, birebir
münasebetinin kurulabildiği bir aile ortamı sağlanması açısından hemen hemen
bütün dünya ülkeleri tarafından tercih edilmektedir. Koruyucu aile ortamında
yetişen korunmaya muhtaç çocukların kurum bakımından yararlandırılan çocuklara
göre daha sağlıklı geliştikleri araştırmalarla tespit edilmiştir. Koruyucu aile olmaya
karar veren 18 yaşını doldurmuş, Türkiye'de ikamet eden evli ya da bekâr, erkek
veya hanımların bulundukları ildeki Sosyal Hizmetler İl Müdürlüklerine dilekçeleriyle
müracaat etmeleri gerekmektedir. Müracaat işlemleri tamamlandıktan sonra
Çocuğa sağlanan aile sosyal inceleme sonucunda uygun görülen ailelere, koruyucu aile hizmetinden
ortamı çocuğun psiko- yararlanmaya uygun çocuklarla tanıştırılarak koruyucu aile statüsü
sosyal gelişiminin kazandırılmaktadır. Koruyucu aile yanında bakılmakta olan çocukların masraflarının
sağlıklı bir şekilde belirli kısmının karşılanması maksadıyla ailelere aylık ücret ödenmektedir. Ayrıca,
gerçekleştirilmesi çocukların sağlık giderleri SHÇEK tarafından karşılanmaktadır (Seyyar ve Genç,
açısından çok 2010).
önemlidir. Çocuğa sağlanan aile ortamı çocuğun psiko-sosyal gelişiminin sağlıklı bir
şekilde gerçekleştirilmesi açısından çok önemlidir. Kurum bakımı hem maliyet ve
hem de çocuğun gelişimini bazı yönlerden eksik tamamlamasına yol açmaktadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

Koruyucu aile hizmetinde amaç, çocuk için karmaşık ve sorunlu olan bir dönemde
özenli davranılarak çocuğun bu dönemi örselenmeden geçirmesini ve normal
hayatını devam ettirmesini sağlamaktır. Koruyucu ailelerin yükümlülükleri SHÇEK
web sayfasında şöyle açıklanmaktadır (SHÇEK, ty).
1. Yanına yerleştirilen çocuğun öncelikle fiziksel ve psiko-sosyal gelişiminin
sağlıklı olabilmesi için gerekli koşulları sağlamak,
2. Çocuğun yeteneklerinin ve becerisinin elverdiği ölçüde öncelikle eğitim ve
öğretimi ya da iyi bir meslek sahibi edindirilmesi için gerekli çabayı
göstermek,
3. Çocuğun varsa öz ailesi ve akrabaları ile uygun görülen şekil ve zamanda
görüşmesini sağlamak,
4. Koruyucu aileye ve yerleştirilen çocuklara ilişkin olarak mesleki çalışmaları
yürüten sosyal çalışmacıya gerekli koşulları hazırlamak,
5. Adres ve ikametgâh değişikliklerini önceden il müdürlüğüne bildirmek,
6. Görev veya tatil amacı ile çocukla birlikte yurt dışına gidilmek istenmesi
durumunda, çocuğun veli ya da vasisinin izni gerektiğinden, yasal
işlemlerin tamamlanmasına yetecek süre göz önüne alınarak, en kısa
sürede durumu il müdürlüğüne bildirmektir.

Evlat Edindirme
Evlat edinme hizmetiyle korunmaya muhtaç çocukların evlat edinmek
isteyen, kişi/aile ile yasal konumu evlat edindirilmeye uygun çocuklar arasında
hukuki bağ sağlanarak çocuk-ebeveyn ilişkisinin kurulmasıdır. Evlat edinme Türk
Medeni Kanununun 305. Maddesi gereği mahkeme kararı ile kurulan bir hısımlık
ilişkisidir. Evlat edinmek isteyen bir kişi/aile müvekkili olduğu avukatı aracılığı ile
kendisinin ikamet ettiği yerleşim biriminin bağlı olduğu yetkili Asliye Hukuk
Mahkemesine M.K.'nın 315. maddesi uyarınca "evlat edinme kararı" için başvuruda
Evlat edinme Türk bulunur. Şartların oluşması halinde evlat edinme ile alınan mahkeme kararıyla
Medeni Kanununun evlatlık ilişkisi kurulmuş olur. Aynı yasanın 306. maddesine göre, evlat edinmek
305. Maddesi gereği isteyen bir kişi en az 5 yıllık evli ve otuz yaşını doldurmuş olması gerekir. Evlat
mahkeme kararı ile edinecek kişilerin evlat edinecekleri çocuktan en az 18 yaş büyük olması, bu
kurulan bir hısımlık kişilerce en az bir yıl bakılmış ve eğitilmiş olması şartı aranır. Bir kişi aynı anda
ilişkisidir. birden fazla çocuk evlat edinebilir. Evlat edinilen çocuk o ailenin soyadını alır ve
tüm varlıklarına varis olur.
Evli olmayan otuz yaşını doldurmuşsa tek başına evlat edinebilir. Otuz yaşını
doldurmuş olan eş, en az iki yılı aşkın süreden beri eşinin nerede olduğunu
bilmemesi ve eşinden ayrı yaşadığı mahkemece belirlendiği takdirde birlikte evlat
edinmelerinin mümkün olmadığı anlaşıldığı takdirde tek başına evlat
edinebilir(Cılga, 2008).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

Evlat edinecek aileler, evlat edinme hususundaki hukuki sorumluluklar


hakkında önceden bilgilendirilir. Uzman, evlat edinme öncesi uyum süreci ve
sonrasında aileye danışmanlık yapar ve zaman zaman da aileyi denetler.

Gençlerle Sosyal Hizmet


Bir kişi aynı anda birden
Gençlik çağı kendine has sorunları olan sağlıklı bir şekilde atlatılması gereken
fazla çocuk evlat
bir dönemdir. Gençlik çağı, bir yandan bunalımlar, öfkeler, çatışmalar ve kaygılar
edinebilir. Evlat edinilen
dönemi; yanılgıların, bencilliğin, başkaldırmanın sık görüldüğü bocalama çelişkiler
çocuk o ailenin soyadını
ve kararsızlık dönemi; gencin kendi kendisiyle ve çevresiyle çatışma ve savaşma
alır ve tüm varlıklarına
dönemi iken, diğer yandan da, tatlı hayallerin, tutkuların ve idealizmin filizlendiği,
varis olur.
sıkı arkadaşlıkların, ilk sevgilerin yaşandığı; aynı zamanda, yeniliğe ve ileriye
atılımların yapıldığı, kendini kanıtlama ve kendi kimliğini arayıp bulma çabalarının
yoğunlaştığı dönemdir(Yörükoğlu, 1998:19).
Gençlik kesimlerini Türkiye gerçeği çerçevesinde sorunların çeşitliliği
çerçevesinde nitelemek ve adlandırmak mümkündür. Buna göre; çalışan gençlik,
işsiz gençlik, kır kesimindeki gençlik, köy ve kasaba gençliği, taşralı gençlik, kent
gençliği, gecekondu gençliği, eyyamcı (başıboş, günübirlikçi) gençlik, metropol
gençliği, sosyete gençliği, marka düşkünü gençlik, apolitik gençlik, arabeskçi
gençlik, ortaöğretim gençliği, yükseköğretim gençliği gibi çok çeşitli gençlik
kesimleri, küme ve isimlerinden söz edilebilir(Doğan, 1991).

Türk gençliğinin ergenlik çağının kendine has özellikleri, ailevi, tarım


toplumundan sanayi toplumuna geçiş aşaması, geleneksel kültürle modern kültür
arasında tercih, kuşaklar arası çatışma, ekonomik, istihdam, eğitim, sağlık,
barınma, beslenme, boş zaman etkinlikleriyle ortaya çıkan sorunlar olmak üzere
Gençlik sorunları, pek çok sorunları vardır.
gençlerin dâhil oldukları
sosyal çevre ve gruplara Gençlik sorunları, gençlerin dâhil oldukları sosyal çevre ve gruplara göre
göre yoğunlaşması veya yoğunlaşması veya azalması, çeşitlilik göstermesi ve dönemlere ayrılması normal
azalması, çeşitlilik bir gelişmedir. Türkiye’nin geçirdiği yoğun değişim süreci incelendiğinde
göstermesi ve cumhuriyet dönemi gençliği kuşaklar arası veya dönemler arası diye dönemlere
dönemlere ayrılması ayrılmak istense çok sayıda kategoriden bahsedilebilir.
normal bir gelişmedir
Gençlik sorunları; psiko-fizyolojik, cinsel, ekonomik, eğitim, kuşaklar arası
anlaşmazlık, uyuşturucu madde bağımlılığı, ideolojik sapma, işsizlik, barınma,
beslenme ve sağlık, istismar, çarpık kentleşme, değerlerdeki değişmeler, gelecek
korkusu, anomi ve yabancılaşma, kimlik bunalımı, sosyal psikolojik sorunlar,
yalnızlık, stres, güvensizlik ve medyanın tek boyutlu etkisiyle meydana gelen
kültürel yabancılaşma, şiddet vb. olarak sınıflanabilir (Bayhan,1997).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

Gençlerin bunca sorunlarının çözümü ve sağlıklı bir nesil üretmenin yolu


yukarıda ifade ettiğimiz gençlere yönelik sosyal hizmet kuruluşları ve sosyal hizmet
uzmanı, psikolog ve diğer meslek elemanlarının mikro, mezzo ve makro çalışma
tekniklerini kullanarak bireyi bir bütün olarak ele alıp uygulayacakları mesleki
performansları ile sağlanacaktır.

Ergenlik döneminde ortaya çıkan değişik sorunların üstesinden gelebilmek


için şu yöntemler kullanılabilir .
1. Bedenî değişiklikleri ve oluşan özellikleri kabul etmek ve sabırlı olmak.
2. Kendi cinsine uygun biçimde sosyal rolünü belirlemek.
3. Her iki cinsten yaşıtlarla daha olgun-sağlıklı sosyal münasebetler kurmak,
tutarsız davranışlardan kaçınmak, duygulara hâkim olmak, taşkınlıktan ve
ölçüsüzlükten kaçınmak.
4. Ebeveynden ve diğer yetişkinlerden bağımsız bir hayata hazırlık yaparken
büyüklere saygıda dikkatli olmak ve kuşak çatışmasından mümkün
mertebe uzak durmak.
5. Bir meslek sahibi olmak.
6. Maddi bağımsızlığına yönelik tedbirleri almak.
7. Evliliğe ve aile yaşamına hazır olmak.
8. Sosyal sorumluluğu kabul edebilir hale gelmek.
Aile; bir toplumun
9. Topluma faydalı bir insan olabilmek için, millî ve manevi değerleri
çekirdeği olup, ortak benimsemek ve hayata geçirmek.
hedefler ve çıkarlar
etrafında ortaya çıkıp Kadın, Aile ve Toplum
gelişen teşkilatlı ve
Aile; bir toplumun çekirdeği olup, ortak hedefler ve çıkarlar etrafında ortaya
organize olmuş
çıkıp gelişen teşkilatlı ve organize olmuş toplumsal bir etkileşim biçimidir. Aile
toplumsal bir etkileşim
yeryüzünde varlık göstermenin odağını oluşturur. Her toplum kendi kültür çevresi
biçimidir.
içinde bir aile modeli ortaya koyar .Her toplum için en önemli kurum olan ailenin
en fonksiyonel bireyi ise kadındır. Her devirde kadına farklı bakış açıları olmuştur,
ancak aile içinde kadının anahtar rol oynadığı inkâr edilememiştir.
Bireyi daima bulunduğu ortam içinde değerlendiren sosyal hizmet mesleği
aileye yönelik problemlerin çözümünde de aileyi bir bütün olarak ele alır. Bireyi
tedavi etmenin en iyi yolu aileyi tedavi etmekten geçer Aile tedavisi anne- baba ve
çocuklar arasındaki iletişim ve etkileşim bozukluğundan kaynaklanan
Bireyi tedavi etmenin anlaşmazlıkların giderilmesi üzerine odaklaşan bir problem çözme yaklaşımıdır..
en iyi yolu aileyi tedavi Temel amacı, aile üyelerinin ruhsal problemlerini düzene koymak, heyecan
etmekten geçer bozukluklarını iyileştirmek suretiyle aile sisteminin aile içinde ve çevredeki
uyumunu sağlayacak işbirliğini devam ettirmektir (Duman, 2001).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

Ailenin Toplum İçindeki Kurumsal İşlevleri:


1. Biyolojik İşlev:Toplumun nüfus kaynağını oluşturması açısından aile temel
bir kurumdur. Bu kurum, toplumdaki fertlerin cinsel ihtiyaçlarını
karşılamada meşru bir düzenleme sağladığı gibi, sağlıklı nesillerin yetişmesi
açısından da önemli bir yere sahiptir.
2. Ekonomik İşlev: Aile, kendi temel ihtiyaçlarını karşılayan bir üretim ve
Aile, kendi temel
tüketim birimidir. Günümüzde, eskiye oranla kadının daha fazla çalışma
ihtiyaçlarını karşılayan hayatına girmiş olması, çocukların eğitim düzeylerinin artması ve nitelikli
bir üretim ve tüketim insan gücünün yetiştirmiş olması, ailenin ekonomik işlevini daha da
birimidir. artırmıştır.
3. Sevgi ve Güvenlik İşlevi: Bir insanın en temel ihtiyaçlarından biri olan ait
olma, sevilme ve güvenlik (sosyal güvenlik ve güven duygusu) ihtiyacı aile
içinde karşılığını bulur. Sağlıklı bir kişilik gelişimi ancak sevgi ve güvenlik
ihtiyacının tatminiyle mümkündür.
Toplumun ve ailenin
4. Toplum Oluşturma: Sosyalleştirme, çocukları doğrudan etkileyen bir
fonksiyonel iki
süreçtir. Özellikle kültür, aile terbiyesi, sosyal ahlak, millî ve manevi
cinsiyetinden biri olan değerlerin yeni nesillere aktarılması daha fazla bu yolla sağlıklı olmaktadır.
kadının toplumsal ve Sosyal normlar ve davranış biçimleri, ailenin bu işlevi sayesinde edinilir.
yaşamsal hayatın tüm Kadın ve kadın sorunları sosyal hizmetin odağına giren risk grupları
alanlarında önemli arasındadır. Toplumun ve ailenin fonksiyonel iki cinsiyetinden biri olan kadının
işlevleri vardır. toplumsal ve yaşamsal hayatın tüm alanlarında önemli işlevleri vardır. Sorunlarının
seviyesi ve fonksiyonelliği bu işlevlerini yerine getirebilmesi ile doğru orantılıdır.
Yapıları itibarıyla ve hassasiyetleri gereği kadınlar özel olarak korunmaya
muhtaçtır.
Savunmasız bırakılan Korunmaya muhtaç kadınlar 2828 sayılı Kanuna göre, sosyal risklere açık,
kadınlar, devletin maddi ve sosyal bakımdan mahrum ve şahsi güvenliği tehlikeye maruz kalmış veya
himayesine, yani sosyal kalabilecek kadınlardır. Bu durumda olan bir kadın, ebeveyni veya eşi tarafından
yardım ve sosyal ihmal edilmekte, şiddet görmekte, fuhuş, dilencilik, alkollü içkiler veya uyuşturucu
hizmetlere maddeleri kullanma gibi her türlü tehlikeye ve kötü alışkanlığa itilmektedir.
muhtaçtırlar. Savunmasız bırakılan kadınlar, devletin himayesine, yani sosyal yardım ve sosyal
hizmetlere muhtaçtırlar. Özellikle, hayat tarzını değiştirmek istediğine kanaat
getirilen kadınlar, özel koruma altına alınırlar(Seyyar ve Genç, 2010:436).
Kadınların sosyal hayatta güçlenmeleri ve taşıdıkları risklerden dolayı
aralarında sosyal dayanışma, kaynaşma ve özgür yaşayabilecekleri organizasyonlar
oluşturma ihtiyacı hissetmektedirler. Bazen haklarını savunmak veya korumak
adına ileri derece adımlar atarak feminist kadın hareketleri organize edilmektedir.
Birleşmiş milletler uluslararası sözleşme ve Türkiye 1985 tarih ve 3232 Sayılı
Kanunla kadın haklarını hukuki zemine oturtmuşlardır. Kadın hakları, kadınların,
insan hakları ve temel özgürlüklerden eşit bir biçimde yararlanabilmeleri ve koruma
altına alınmaları maksadıyla, kendilerine siyasi, iktisadi, sosyal, kültürel, şahsi ve

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

diğer alanlarda verilen haklardır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 20.12.1993


tarihli “Kadınlara Karşı Şiddetin Tasfiye Edilmesine Dair Bildiri” kapsamında
Kadınlara tanınan
kadınlara tanınan haklar şunlardır: cinsiyet ayrımı yapmadan eşitlik hakkı, eğitim
haklar şunlardır:
hakkı, düşünme ve söyleme hakkı, seçme seçilme hakkı, çalışma hakkı, eş seçme
cinsiyet ayrımı
hakkı, şiddet görmeme hakkı, miras hakkı ve seyahat hakkı.
yapmadan eşitlik hakkı,
eğitim hakkı, düşünme Eşler arası, anne-baba arası, ebeveyn-çocuk, anne veya babanın çocuklarına
ve söyleme hakkı, karşı veya çocukların ebeveynine karşı fizikî veya psikolojik anlamda güç ve kuvvet
seçme seçilme hakkı, kullanımlarından oluşan aile içi şiddete maruz kalmış aile bireylerine yönelik
çalışma hakkı, eş seçme danışmanlık ve iyileştirmeye yönelik hizmetler sosyal hizmetlerin bir ayağını
hakkı, şiddet görmeme oluşturmaktadır.
hakkı, miras hakkı ve Kadınların ve aile hayatının korunması ve devamının sağlanması için kadın
seyahat hakkı. mahkemeleri hizmet vermektedir. Bu mahkemeler; aile fertlerinin sosyo-ekonomik
ihtiyaçlarının karşılanması kapsamında koruyucu, eğitici, destekleyici ve uzlaştırıcı
hizmetlerin sağlanması maksadıyla oluşturulan nikâh, aile, boşanma ve boşanma
sonuçlarıyla ilgilenen mahkemelerdir. Bu mahkemelerde hâkimin yanında sosyal
hizmet uzmanları görev yapmakta mahkeme öncesi ve sonrası ailelere
Aile Eğitimi; Aile içi danışmanlık hizmetleri vermektedirler.
problemlerin çoğu
Aile Eğitimi; aile içi problemlerin çoğu eğitim yetersizliğinden
eğitim yetersizliğinden
kaynaklanmaktadır. Aile üyesi adaylarının, sosyo-kültürel yönden hazırlıklarını
kaynaklanmaktadır.
sağlıklı bir biçimde tamamlayabilmeleri için, örgün ve yaygın eğitim kurumlarından
yararlanmalarının sağlanması gerekir. Genel eğitimin yanında aile olma vasfının
kazanılması ve sağlıklı bir aile ortamının tesisi için gerekli bilgi ve becerinin
sağlanması gerekir. Bu eğitim hizmetleri aile danışma merkezleri tarafından
organize edilebilmektedir.
Sosyal hizmet Bu eğitim programları aile yaşamını da olumlu etkilemektedir. Ailede
mesleğinin ortaya çıkış birbirini kabullenme, karşılıklı sevgi, saygı ve eşitlikçi yaklaşımların geliştirmesine,
noktası yoksulluk ve aile içi şiddetin önlenmesine, parçalanmak üzere aralarında şiddetli geçim sıkıntısı
yoksunlukla olana ailelerin uyuşmasına, aile içinde sağlıklı bir ortamın geliştirilmesi ve
mücadeledir ebeveynlerin sorun çözme bilgi ve becerilerini geliştirmesine, diğer sosyal
hizmetlere daha kolay ulaşabilmelerine katkı sağlamaktadır.

Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar


Sosyal hizmet mesleğinin ortaya çıkış noktası yoksulluk ve yoksunlukla
mücadeledir. Yoksulluğun giderilmesi için yapılan sosyal yardımlar ve onların
Yoksulluk küresel organizasyonu sosyal hizmetin önemli bir ayağını doldurmaktadır. Yoksulluk
dünyanın ortak ve en küresel dünyanın ortak ve en önemli sorunudur. Yoksullukla mücadelenin;
önemli sorunudur. ekonomik, toplumsal ve kültürel olmak üzere üç boyutu vardır. Bu mücadele bir
siyasi gruba, bir devlete veya ekonomik ve siyasal birlikteliklere bırakılamayacak

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

kadar büyük bir sorundur. Herkesin ve her kesimin bu alanda uğraşı vermesi
gerekir. Yoksulluk hem sonuçtur ve hem de birçok sorunun başını çeken bir
sebeptir. Yoksullara yapılan ayni ve nakdi yardımlar yoksulluğu önleyici nitelikte
olmayıp, yoksulların yoksulluktan çıkana kadar ihtiyaçlarını karşılamaları için
koruyucu ve iyileştirici bir uygulamadır.
Yoksulluğun tanımı ülkelere, kişilere ve yaklaşımlara göre değişmektedir.
Yoksulluğa, “normal yaşam olarak kabul edilen şeylere yeterince sahip olamama
hali” diyebiliriz. Yoksulluk, aynı zamanda alt sosyal statülü mekânlarda, marjinal ve
sağlıksız çevre koşullarında yaşama, adalet, eğitim ve sağlık hizmetlerinden
yeterince yararlanamama, şiddete açık olma, yeterli güvenliğe sahip olamama
halini ifade eder (Genç, Adıgüzel, 2011.SHÇEK’in Ayni ve Nakdi Yardım
Yoksulluk hem sonuçtur
Yönetmeliğinin 4. maddesine göre yoksulluk “kendisini, eşini ve bakmakla yükümlü
ve hem de birçok
olduğu çocuklarını, anne ve babasını bulundukları hayat şartlarına göre asgari
sorunun başını çeken
düzeyde geçindirmeye yetecek geliri, malı veya kazancı bulunmama hali” olarak
bir sebeptir.
belirlenmiştir. İki türlü yoksulluk vardır.
1. Mutlak yoksulluk: İnsanların varlıklarını sürdürebilmeleri için almaları
gereken temel gıda ve hizmetlerden uzak olma halidir. Biyolojik olarak
gerekli kaloriyi alamayan bireyler, mutlak yoksul kabul edilmektedir.
2. Göreli yoksulluk: Bireyin, yaşadığı toplumda kabul edilebilir en asgari
tüketim seviyesinin altında kalması durumuna işaret etmektedir.
Biyolojik olarak gerekli Günümüzde Avrupa Birliği üyesi ülkelerde, göreli yoksulluk seviyesi,
kaloriyi alamayan ortanca gelirin yüzde ellisinin altındaki geliri kapsamaktadır. Söz konusu
bireyler, mutlak yoksul olan ortanca gelir, ulusal gelirin nüfusa bölünmesiyle ortaya çıkan gelirdir.
kabul edilmektedir. Göreli yoksullukta toplumun yarattığı ortalama gelirin yarısı yoksulluk
düzeyi olarak alınmakta, bu düzeyin altına düşen hane halkı yoksul olarak
varsayılmaktadır (Ceylan, 2009).
Mutlak yoksulluk, bireylerin fiziksel yaşamlarını sürdürebilmeleri hedefine
yönelik algılanırken, göreli yoksulluk bireylerin yaşadıkları toplumun kültürel
yapısına uygun ve toplumun diğer bireylerinin yaşam standartları ile karşılaştırma
şeklinde değerlendirilir.

Yoksullukla mücadelede Yoksullukla mücadelede önemli engellerden birisi yoksulluk kültürüdür.


önemli engellerden Yoksulluk kültürü; insanların çalışmayı reddederek sürekli yoksulluk içinde
birisi yoksulluk kalmaları ve bunu tutum, davranış ve inançlarla ilişkilendirmeleridir. İnsanların bu
kültürüdür durumu bir yaşam tarzı haline getirip hallerine razı olmaları, yoksulluğu içlerine
sindirmeleri, çalışmayı, çabalamayı düşünmemeleri yoksulluktan çıkabilmelerinin
karşısındaki en büyük engeli oluşturmaktadır (Bilen ve Şan, 2006).
Yoksulluk kültürünün birey düzeyinde izdüşümleri ise; bireyin kendisini
toplumdan dışlanmış hissetmesi, çaresizlik ve başkalarına bağımlı olmanın getirdiği
aşağılık duygusu, bireyde gelişen zayıf bir benlik yapısı, bugünü yaşayıp yarını dü-

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

şünmeme ve kendini bir tevekkül havası içinde bırakma hâlleridir. Bu duruma


düşenlerin bundan çıkmak için gayretleri olmadığı gibi kendileri için takdir edilmiş
bir durummuş gibi başka güçleri suçlar bir vaziyetleri vardır.
Zastrow ve Bowker (1984) yoksulluğun nedenleri olarak; yüksek işsizlik
oranı, olumsuz fiziksel sağlık, fiziksel sakatlık, duygusal sorunlar, yoğun tıbbi
harcamalar, alkolizm, uyuşturucu bağımlılığı, geniş aile, otomasyon sebebiyle
işten çıkarılma, iş yapabilme becerisinden yoksun olma, düşük eğitim düzeyi ile
kadının sorumlu olduğu ve küçük çocuklu aileler, yaşam pahalılığındaki artışa karşı
halkın gelirindeki durağanlık, ırka ilişkin suç-suçluluk, eski mahkûm ya da akıl
hastası olarak etiketlenmek, boşanma, terk edilme veya eşin ölümü, kumar
oynama, seks suçları, suç kurbanı olma, çalışmaya ilişkin olumsuz etik değerler,
istediği koşullarda iş bulamama, düşük ücretli iş, zihinsel gerilik ve yaş nedeniyle
emekliliği belirtmektedirler (Ceylan, 2009).

Sosyal Yardımlar
Yardım kelimesinin sözlük anlamı “kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin
iyiliği için kullanma, muavenet”tir. Muhtaç durumdaki bir kişiye yardım etmek, dini
sosyal yardım inançtan, gelenek ve göreneklerden ya da kişinin iyilik yapma isteğinden
yönteminin amacı, kaynaklanabilir. Yardımın, çoğunlukla yardım yapanın isteğine tabi olması,
muhtaç durumda toplumda yardım ihtiyacı olan kişilere daha düzenli yardım sunan mekanizmaların
olanlara sürekli yardım geliştirilmesini gerekli kılmaktadır (Hacımahmutoğlu,2009).
yapmak değil,
Yoksul, muhtaç ya da az gelirli bireylere devlet bütçesinden yardım yapılması
muhtaçlığın bir an önce
esasına dayanan sosyal yardım yönteminin amacı, muhtaç durumda olanlara
ortadan kaldırılmasıdır
sürekli yardım yapmak değil, muhtaçlığın bir an önce ortadan kaldırılmasıdır.
Sosyal yardımlar kendi elinde olmayan nedenlerle yoksul ve muhtaç duruma düşen
birey ya da dar gelirlilere insan onuruna yaraşır asgari bir yaşam düzeyi sağlamak
üzere devlet bütçesinden yapılan yardımlardır (Demirbilek, 2005).
Sosyal yardımlar, belirli bir gelir düzeyinin altında kalan ve bundan dolayı da
yardıma muhtaç durumda olan fertlere, kamu kurumları (kamu sosyal güvenlik
Sosyal yardımların kurumları), hayır kuruluşları (vakıflar), hayırsever veya dinî cemaatler tarafından
düzensiz ve kontrolsüz yapılan mali desteklerdir.
yapılışı yoksulluğu
Ülkemizde sosyal hizmet alanında yapılan sosyal yardımlar daha çok SHÇEK,
azaltmak yerine
SYDTF, SYDV, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Emekli Sandığı, Sağlık Bakanlığı, Yerel
yoksulluk kültürünü
Yönetimler ve STK’lar tarafından yapılmaktadır. Bu yardım kuruluşları arasında tam
yerleştirmekte ve
bir koordinasyonun olduğu söylenemez. Özellikle resmi kuruluşlar yoksullar
problemin büyümesine
üzerinde yapmaları gereken sosyal incelemelerde yetersiz kalmaktadır. Sosyal
sebep olmaktadır.
yardımların düzensiz ve kontrolsüz yapılışı yoksulluğu azaltmak yerine yoksulluk
kültürünü yerleştirmekte ve problemin büyümesine sebep olmaktadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

SHÇEK Ayni ve Nakdi Yardım Yönetmeliği kimlere hangi şartlarda ve hangi


amaçla ayni ve nakdi yardım yapılması gerektiğinin çerçevesini çizmiştir. Daha çok
kimsesiz ve korunmaya muhtaç çocuklar, olağanüstü bir felaket ya da hastalıktan
dolayı kısa süreli muhtaç duruma düşenler, eğitim çağında olup ihtiyaçlarını
karşılayamayan öğrenciler, yoksullar, çalışamayacak durumda olanlar, özürlüler,
sosyal ve ekonomik açıdan yoksunluk içinde bulunan yaşlılar yararlanır. Bu kişiler
muhtaçlık durumuna göre; yiyecek, giyecek, yakacak, kırtasiye, tıbbi araç gerek,
protez gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak üzere sosyal hizmet uzmanının inceleme
raporu sonucu hak ediş durumuna göre bu yardımlardan yararlanırlar. Yardımlar
rapor sonucu ve acil olma durumuna göre; kısa süreli, bir yıllık ve uzun süreli
şeklinde planlanır.
Devletin yarı sivil kuruluşlar aracılığıyla yoksullara karşılıksız yardım yapıyor
olması, bir yandan her şeyin devletten beklenmesi gibi yanlış bir anlayışı beslerken,
öte yandan da yardım alan bireylerin/ailelerin bir süre sonra bu arızi/geçici durumu
bir sosyal anayasal hak olarak görmeye başlamalarına neden olmaktadır (Abay,
2002).
SHÇEK’e göre sosyal yardım hizmetlerinin genel ilkeleri:
1. Kişilerin kendi kendilerine yeterli duruma gelmesi,
2. Korunmaya muhtaç çocuğa, özürlüye ve yaşlıya öncelik verme,
3. Yardım talebine muhtaç olma derecesi, acil olma durumu, başvuru veya
tespit sırasına göre işlem yapma,
Yoksullukla mücadele; 4. Diğer kamu kurum ve kuruluşları ile işbirliği yapma,
sosyal, ekonomik, 5. Yardımlardan daha önce yararlanmanın süreklilik hakkı vermediği bilinci
kültürel, psikolojik ve kazandırma,
eğitim gibi boyutları 6. Yardımlar geçici süreli olup ve süre bittikten sonra ihtiyaç durumuna göre
tekrar inceleme raporu hazırlama ve devamlılık yerine yeterli hâle gelmeye
olan çok yönlü bir
teşvik etme,
süreçtir.
7. Yalan beyanda bulunan veya sahte evrak tanzim eden yardım alan kişiler
hakkında işlem yapma.
Yoksullukla mücadele; sosyal, ekonomik, kültürel, psikolojik ve eğitim gibi
boyutları olan çok yönlü bir süreçtir. Yoksullukla mücadelenin yoksullaşmaya
neden olabilecek gelişmelerin önlenmesi ve mevcut yoksulların yoksulluklarını gi-
derici politikalardan oluşması; bu konuda devletin dışında sivil toplum kuruluşları
gibi bazı kurum ve kuruluşların da katkısını zorunlu kılmaktadır .
Yoksullukla mücadelede sosyal yardımları yaygınlaştırma yerine aileleri
güçlendirme ve kaynaklara ulaşabilme becerisi kazandırılır. Eğitim, sağlık ve sosyal
güvenlik gibi temel ihtiyaçların giderilmesine yönelik politikalar geliştirip sorunun
temelden çözümüne odaklanılmalıdır. İş ve istihdam imkânlarını artırma, vasıfsız

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

insanları meslek edindirme kursları ile destekleme, işgücüne katılımı artırma,


ailede çalışan ve üreten birey sayısını artırma, kadınları iş hayatına çekme, işsizliği
önlemek için yeni iş alanları açma ve bunları ülke geneline yayma, küçük ve orta
ölçekli sanayi kuruluşlarını destekleme, sosyal güvenlik sistemlerini güçlendirme ve
gelir dağılımındaki dengesizlikleri giderme yoksulluğun önlenmesinde önemli
politikalardır. Sosyal hizmet uzmanı yoksulları yönlendirme ve güçlendirme, bu
imkânlara ulaşabilme yollarını gösterme, rehberlik ve danışmanlık hizmetleri
verme gibi fonksiyonlar üstlenir.

Dilenciler
Çalışma gücüne sahip olduğu hâlde, işten kaçınıp merhamet duygularını
istismar etme ve bunu bir geçim yolu alışkanlığı hâline getirme, hukukî bir
salahiyeti olmadığı hâlde ve hiçbir iş, emek ve menfaat mukabili olmaksızın
başkalarından para ve sair maddi yardım isteme durumuna dilencilik, bu fiili işleyen
kişiye de dilenci denir. Muhtaçlık durumu tespit edilmeden ve elde ettiği yardımın
miktarı kontrol altına alınmadan, insani ve manevi duygular istismar edilerek
meslek haline getirilen bu olgu gerçek muhtaçlara yapılması gereken yardıma da
gölge düşürmektedir. Dilencilik kendisi ile mücadele edilmesi gereken başlı başına
bir sorundur. Bu eylemin devamlılığını sağlayan toplumsal, kültürel, dini tutum ve
anlayışlar, dilenen kişi ya da grupların sosyo-ekonomik nitelikleri, dilenciliği
meşrulaştıran yoksulluk, yaşlılık, özürlülük gibi unsurlar problemin ana çizgilerini
oluşturmaktadır.
Dilencilik bir meslek olarak yapılmakta ve organize çalışmalarla özellikle
evsiz barksız, fakir ve kimsesiz insanlar, kadınlar, özürlüler, yaşlılar, sokak çocukları,
kaçırılan çocuklar ve dilencilik yapanların kendi çocukları istismar aracı olarak
Dilencilik bir kent kullanılmaktadır. Toplumumuzda bunu yapan kişilere dilenci iratçısı denir. Bu
sorunu ve meslek kişiler toplanan paraları alır ve çalıştırdığı insanlara sadece doyacakları kadarını
olarak icra verirler. Bu tür organizasyonlar suç olarak sayılmaktadır. Belediyeler kanunu
edilmektedir. çerçevesinde dilencilik yapanlara kanuni müeyyideler uygulanır. Belediyeler,
dilencileri dilenmekten men edecek bütün tedbirleri almakla vazifelidir. 1953
tarihli ve 6123 sayılı kanuna göre, her kim, çalışmaya muktedir olduğu hâlde,
dilencilik ederken tutuklanırsa, bir haftadan bir aya kadar hafif hapis cezası ile
cezalandırılması öngörülür. Tekerrür hâlinde ise, hapis cezasının bir aydan aşağı
olmaması esas alınır. Ayrıca, her kim 15 yaşından aşağı çocukları toplayıp, dilencilik
ettirir veya velayet ve vesayeti altında bulunan 15 yaşından aşağı bir küçüğün
dilenmesine veya bir kimsenin o küçüğün dilencilik yapmasına müsaade ederse, 3
aydan aşağı olmamak üzere hafif hapis ve 100 liradan aşağı olmamak üzere hafif
para cezası ile cezalandırılır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

Bir ülkede ekonomik (işsizlik, yoksulluk) ve psiko-sosyal (yaşlılık, hastalık,


özürlülük, çaresizlik vb.) sebeplere bağlı dilenciliğin varlığı, sosyal devletler için
kabul edilebilecek bir sosyal olgu değildir. Bir toplumda böyle bir durum varsa bu
bir sosyal sorun olarak görülmelidir (Seyyar, 2008). Dilencilik bir kent sorunu ve
meslek olarak icra edilmektedir.
Muhtaç olduğu için dilencilik yapan kişilerin sayısı oldukça az olmakla birlikte
böyle bir ihtiyacı olan kişiler resmi ve sivil sosyal yardım kuruluşları tarafından
desteklenmektedirler. Alınan yardımlardan tatmin olamama bu fiilin işlenmesine
sebep olabilmektedir. Yoksulluğa dayalı dilenciliğe kısmen müsamaha gösterilebilir
ancak bu durum meşru bir davranış olamaz. Böyle bir yola tevessül eden kişi daha
sonra bunu meslek haline getirmektedir. Çünkü kolay para kazanma yolu olarak
hızlı bağışıklık yapmakta ve bir alt kültür oluşturmaktadır. Bu risk grubunun cinsel,
fiziksel ve duygusal alanda da istismarı söz konusudur. İslam dini de dilenciliği
yasaklamış, yapılmaması yönünde tavsiyelerde bulunmuştur.
Dilenciliği meslek haline getiren kişide sosyal dışlanmışlık, aşağılık duygusu,
kişilik bozukluğu ve sosyal hayattan izole olmayı kabullenme hissi oluşur. Sosyal
hizmet, meslek olarak dilenciliğin gerekçelerini ve dilenciliğe giden yolları
belirleyip, bu hastalığa kapılan kişileri ve bu risk gruplarını istismar eden kişileri
rehabilite etmek, düzenli ve kanuni sosyal yardım kuruluşlarına yönlendirmek,
psikolojik tedavilerle tekrar normal düşünme ve yaşam şartlarına kavuşmaları için
müdahaleler yapmak, bu konuda üretilen sosyal politikaları uygulamaktadır.

Mülteciler ve Göçmenler
Mültecilerin hukuki statüsüne ilişkin 1951 Cenevre sözleşmesi mülteciyi; ırkı,
dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle
zulüm göreceği konusunda haklı bir korku taşıyan ve bu yüzden ülkesinden ayrılan
ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek istemeyen kişi şeklinde
tanımlamaktadır. Mülteci ile sığınmacı kavramları arasında iltica süreci açısından
farklılıklar vardır. Sığınmacı, siyasal düşüncesi, ırkı, dini, konumu ve kimliği itibarıyla
mensubu olduğu ülkesine güvenini kaybeden ve devletinin kendisine tarafsız
davranmayacağına inanan ve başka bir ülkeye iltica etmek üzere başvuran kişi,
Sığınma aşamasında
mülteci ise; bu başvurusu kabul edilen kişidir. Tomanbay’a göre sığınmacı; “bir ülke
İnsan Hakları Evrensel
yurttaşının herhangi bir özellikle politik nedenle kendi ülkesini bırakarak başka bir
Beyannamesi
ülkede yaşamak üzere o ülkeye geçmesi ve o ülkenin resmi makamlarına
çerçevesindeki sığınma
başvurması ve sığınma isteminin resmi makamlarca kabulüyle sahip olduğu
haklarından
hukuksal statüdür” (Tomanbay, 1999:226).
yaralandırılmaları
öngörülür. Cenevre Mülteci Hakları Sözleşmesi ve diğer uluslararası sözleşmeler
mültecilere şu hakları sağlamaktadır:

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

 Güvenli sığınma,
 Ayırımcılığa tabi tutulmama,
 Düşünce ve dolaşım özgürlüğü,
 İşkenceye ve onur kırıcı muameleye tabi olmama,
 Sınırdan izinsiz giriş yapmaktan dolayı ceza almama,
 Diğer bireylere sağlanan sosyal ve ekonomik haklar,
 Çalışma, konut, eğitim ve sağlık olanaklarından yararlanma,
 Dolaşım ve seyahat özgürlüğü,
 İnsan hakları ihlali yaşayabilecekleri başka bir ülkeye gönderilmeme,
Mültecilerin önemli sorunları barınma ve gittikleri ülkede kabul görmemedir.
Ayrıldıkları ülkedeki durumları sığındıkları ülkenin onlara yaklaşımı, psiko-sosyal
sorunları ve uyum sorunlarının çözümü için kendileri üzerinde bütüncül yaklaşımla
odak çalışma yapılması gerekir. Yapılan ayni ve nakdi yardımlar temel ihtiyaçların
karşılanmasında önemli yer tutmaktadır. Sığınma aşamasında İnsan Hakları
Evrensel Beyannamesi çerçevesindeki sığınma haklarından yaralandırılmaları
öngörülür. Bu haklar; geri gönderilmeme, kanuna aykırı tutuklanmama, müracaat
Sosyal Hizmet uzmanı için adil prosedür takibi, avukat ya da çevirme erişim hakkı, ilticaların kabulüne
sığınmacılara kadar sağlık, eğitim, ulaşım, erişim, çalışma ve temel haklarının korunmasıdır.
danışmanlık,
savunuculuk, bilgi Sığınmacılar ülkelerini terk etme aşamasında veya sığınmak için ülke/yer
verme, kaynaklarla ararken çok ciddi sosyal, psikolojik ve duygusal travmalar yaşarlar. Aile, yakınları ve
buluşturma ve topraklarından ayrılma, sürgün edilme, yol aşamasında yakalanma, stres, gözaltına
güçlendirme gibi bir alınma ve haklarını savunamama, dil dolayısıyla anlaşılamama ve kendilerini ifade
takım hizmetler edememe gibi kaygılar ve korkular yaşamaktadırlar.
sunmaktadır. Kabul aşamasında kabul edilmeme, kendini doğru ifade edememe ve kabul
sonrası uyum sağlayamama, barınma, eğitim, sağlık, sosyal dışlanmışlık, ikinci sınıf
insan muamelesi, cinsel istismar endişesi yaşama ihtimalleri kendilerinde
anksiyete, depresyon, kronik psikoz, davranış ve duygulanım bozuklukları meydana
getirir. Bu aşamada sosyal hizmet mesleğine ihtiyaç duyulacaktır. Sosyal Hizmet
uzmanı sığınmacılara danışmanlık, savunuculuk, bilgi verme, kaynaklarla
buluşturma ve güçlendirme gibi bir takım hizmetler sunmaktadır. Mültecilerin
Mülteci kadın, çocuk ve sorunlarının tespiti bilimsel ve disiplinler arası bir yaklaşımla belirlenmesi
yaşlılar saldırıya ve gerekmektedir. Sosyal hizmet mültecilerin sorunlarını genelci yaklaşım ile çözmeye
istismara son derece çalışır.
açıktırlar. Yaşadığı ülkeyi, sosyal, ekonomik ve(ya) siyasi sebeplerden dolayı terk etmek
mecburiyetinde kalıp, başka bir ülkeye yerleşmeye veya yerleşmek istemeye iltica
yoluyla göç, bu kişilere de göçmen denir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

Mülteci kadın, çocuk ve yaşlılar saldırıya ve istismara son derece açıktırlar.


Özellikle mülteci kamplarındaki kadınlar tecavüz, çocuklar ise kaçırılma riski
taşımaktadırlar. İltica talebinden sonra haklarını almadan önce ve sonra sürekli
koruma altında tutulmalıdırlar. Mültecilerin eğitim çağındaki çocukları sığınma
talepleri kabul edilene kadar eğitim ve sağlık haklarından yararlanırlar. Bazı illerde
okula giden mülteci çocuklara Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından
çeşitli destekler sağlanmaktadır. Refakat ihtiyacı olan sığınmacı çocuklar, Sosyal
Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun bakım, eğitim ve sağlık hizmetinden de
Sosyal hizmet yararlanmaktadır. Bu hizmetler gerekli test ve incelemeler yapıldıktan sonra
güçlendirme yaklaşımı verilmektedir.
ile göçmen ve Sosyal hizmet güçlendirme yaklaşımı ile göçmen ve mültecilerin birey, aile,
mültecilerin birey, aile, grup ve toplumla baş etme ve uyum yeteneklerini arttırmaya odaklanır.
grup ve toplumla baş
etme ve uyum Madde Bağımlıları
yeteneklerini
Keyif ve haz verici bir maddenin hissedilir derecede etki elde edecek şekilde
arttırmaya odaklanır.
alınmasıyla ortaya çıkan fiziksel, ruhsal ve sosyal sorunlara rağmen madde
kullanımının artarak devam etmesi, maddeye karşı eğilimin engellenememesi ve
alınamadığı zaman bedende veya zihinde yoksunluk belirtilerinin görülmesi
durumudur. Bağımlılık yapan uyuşturucu maddelerin (eroin, kokain, ekstazi, ilaç,
uyku hapları, anti-depressiva, alkol, sigara vb.) sürekli olarak maksadı dışında
kullanımı veya tüketimidir. Madde bağımlılığı merak, kişiden kaynaklanan şahsi,
bedenî, ruhi, ahlaki ve sosyal sorunlar, çevreden kaynaklanan toplumsal, iktisadi
ve siyasi sebepler, alışkanlık ve haz sonucu insanlarda bağışıklık yapar.
Madde kullanan kişililerin kişilik yapılarının belirgin özelliklerini şöyle
sıralayabiliriz:
1. Duygusal Bakımdan Olgunlaşmamış Olma: Kişiliklerin oturmaması, sürekli
Madde kullananlar; arayış içinde olma, sevgi ve hoşgörü sınırlarını belirleyememe, heyecan ve
Kendilerini içselliklerini kontrol edememe, yaşının ve seviyesinin altında davranma
keşfedemezler, eğilimi gösterirler.
kapasitelerini ve neleri 2. Dayanıksız ve Güçsüz Bir Kişilik Yapısına Sahip Olma: Kendilerine yeri kadar
yapabileceklerini güveni olmayan kaygılı kişilikler, kendilerine güç vermesi ve dirençlerini
kestiremezler, aşağılık artırması için madde kullanımını tercih ederler, kendilerini rahatlatma
psikolojisi ile kullanım hususunda ikna ederler.
duygusuna kapılırlar.
3. Kendini Değersiz Algılama: Madde kullananlar; kendilerini keşfedemezler,
kapasitelerini ve neleri yapabileceklerini kestiremezler, aşağılık duygusuna
kapılırlar.
4. Yaşanan Sorunların Sebeplerini Dışarıda Arama: Yaşadığı sorunların
sebeplerini başkalarında ararlar, iç denetim yapamazlar ve kendi hatalarını,
eksiklerini göremezler, özeleştiriye açık değildirler.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

5. Hazza Yönelik Olma: Doyum sıkıntısı yaşarlar, sürekli değişiklikler isterler,


duygularında ve bedenen yeni heyecanlar yaşama, kısa süreli de olsa zevk
alma arzusu yaşarlar, macerayı severler, her şeyi hazza yönelik olarak
algılarlar, yatıştıramadıkları heyecan isteklerine, merak duygularına ve
cüret gerektiren deneme arzularına yenik düşerler.
6. Kötü Alışkanlıklara Sahip Arkadaş Çevresi: Özellikle gençlik dönemi akran
ve kafa dengi insanlar, daha kolay anlaşabileceği ve kendisine değer veren
kişilerle beraber olma isteği ve sınırlandırılmayan duyguların
yaşanabileceği kişiler seçilir. Merak duygularının yoğun olduğu bu dönem
maddeye ilgiyi artırır ve gençler duygularına yenik düşerler (Kulaksızoğlu,
2000:219).
7. Ailede İlgi Eksikliği veya Fazlalığı: Mükemmeliyetçi aile, ya da ilgisiz ve
tutarsız aile yaklaşımıyla evinde beklediği ilgiyi göremeyen veya çok fazla
ilgiden normal davranışlarını sergileyemeyen genç, bu ihtiyacını maddenin
vereceği hazla giderme eğilimi gösterir. İletişimin eksik olması, otoriter,
baskıcı ve aşırı koruyucu tutum, evde kendini yalnız hissetme, suçluluk
duygusuna kapılma, yeterli sevgi görememe, kendini evinde rahat
hissedememe ve doğru anlaşılamama kaygısı yaşarlar.
Madde bağımlısı yapan bazı maddeler (sigara, alkol ve bazı ilaçlar hariç),
yasak olmalarından ve piyasada bulunmadıklarından dolayı el altından ve pahalı
olarak satılmaktadır. Erişim maliyetlerinin yüksek olmasından dolayı birçok madde
bağımlısı, suça itilmekte ve ayrıca AIDS gibi başka sağlık sorunlarıyla da karşı
karşıya gelmektedirler. Bu maddeleri kullanmadan yaşayamayan birçok madde
Gencin arkadaş
bağımlısı, irade ve şuurlarını da yitirdikleri için, para temini noktasında gayri ahlaki
çevresinin takip
işler yapabilmektedirler. Böyle durumlarda aile fertleri, çoğu zaman çaresiz kalarak
edilmesi aileler için
psiko-sosyal, danışmanlık, eğitimsel dış desteğe ihtiyaç duyarlar.
önemlidir.
Madde kullanımı özellikle ergenlik ve eğitim çağındaki gençlerde arkadaşlık
ilişkileri sonucu çok sık görülmektedir. Ergenlerde, silah taşıma, suç işleme, evden
kaçma, erken yaşta ve korunmasız cinsel ilişkiye girme, akademik başarısızlık,
intihara teşebbüs, kendine zarar verme, kavgaya karışma gibi şiddet içeren
davranışlar madde kullanımının işaretçileridir. Erkeklerde, riskli arkadaşlar edinme
ve madde kullanımı kızlara göre daha yaygındır. Anti-sosyal arkadaşlıklar, madde
kullanan ve yasadışı faaliyetlerde bulunan arkadaşının bulunması madde kullanma
riskini arttırmaktadır. Bu durum, ‘akran baskısı’na işaret etmektedir. Ergenlik
döneminde ailesinden ayrışmaya çalışarak arkadaşlarına yakınlaşan ergenin, dâhil
olduğu grubun özellikleriyle özdeşleşerek benzer davranışlar göstermesi
Madde bağımlılı için en beklenebilir bir durumdur. Ailenin ergenin arkadaşlarını beğenmemesi ciddi bir risk
isabetli terapi yöntemi etkenidir(Erdem, Diğerleri, 2006). Gencin arkadaş çevresinin takip edilmesi aileler
grup tedavisidir. için önemlidir.
Madde bağımlısı olan kişilerle sosyal hizmet uzmanları birey ve aile ile grup
çalışması ile iyileştirme ve tedaviye yönelik uygulamalar yapar. Madde bağımlılı için

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

en isabetli terapi yöntemi grup tedavisidir. Bu yöntem; bağımlıların kendileri gibi


olanlarla ve daha önce tedavi olmuş eski bağımlılarla grup ortamında etkileşim
içine girerek daha olumlu deneyimler ve farkındalıklar kazanacağını kabul eden bir
tedavi biçimidir. Grup tedavisinde kişi diğer grup üyelerinin davranışlarından
etkilenir. Kendisini onlara daha rahat ifade etme, içini dökme, başkaları tarafından
kabul edilme ve başkalarına güven duyma, bu tür sorunların sadece kendisinde
olmadığını, başkalarının da benzer sorunlar yaşadığının farkına varma, tedavi
olanları görerek kendisinin de tedavi olabileceğine inanma grup çalışmasının
yararlarındandır.
Madde kullanımı ile mücadelede aşağıdaki yöntemler kullanır (Köknel,
1983):

Kişiliğini Güçlendirme: 1. Caydırma: Maddenin zararlarını anlatarak kullanacakları vazgeçirmek,


Gencin kendine güven 2. Bilgilendirme: Maddenin yapacağı etkileri gençlere anlatarak onları
duymasını sağlama ve eğitmek,
kişisel sorunlarının 3. Kişiliğini Güçlendirme: Gencin kendine güven duymasını sağlama ve kişisel
üstesinden gelmesini sorunlarının üstesinden gelmesini sağlama,
sağlama 4. Sosyal Becerileri Artırma: Serbest zamanlarını uygun becerilerle
değerlendirmeyi sağlama ve başkaları ile iyi iletişim kurmayı öğrenmeyi
sağlama,
5. Uyuşturucu Karşıtı Bir Tutum Kazandırma: Uyuşturucu maddelere karşı
bireydeki yanlış inanç, değer ve tutumları uygun inanç, değer tutumlarla
değiştirme,
6. Direnç geliştirme: Duygularına hâkim olma, isteklerine hayır diyebilme,
sosyal baskıya direnme ve oto kontrol yapmayı öğretme.
Kentleşme yeni Madde kullanımı her geçen gün toplumumuzda artmaktadır. Avrupa ve
toplumsal yapılanmanın gelişmemiş ülkelerde de kullanım oranı Türkiye’den az değildir. Bu tehlikeli duruma
ve yaşam tazının en karşı mücadele toplumun tüm katmanları tarafından yürütülmeli ve sosyal hizmet
hızlı işleyen olgusudur sorunun giderilmesine, genelci kuramı ve bütüncül yaklaşım ile koruyucu önleyici,
iyileştirici ve tedavi edici müdahaleleriyle katkı sağlamaktadır.

Gecekondu, Kentleşme ve Göç


Kentleşme yeni toplumsal yapılanmanın ve yaşam tazının en hızlı işleyen
olgusudur. Kırsal yapıda yaşanan hızlı nüfus artışı ve toprağın parçalanması, kentin
de çekiciliği ile birleşerek hızlı bir kentleşme sürecini yaşanmasını gerekli
kılmaktadır. Kentleşme ile ilgili ekonomi, nüfus, sanayi, teknoloji, kültür, kırsal gibi
farklı faktörler kullanılarak çok çeşitli tanımlamalar yapılmaktadır. Kentleşme
Modern tanımıyla kent;
üzerinde çalışan araştırmacılar, farklı yaklaşımlarla konuyu ele aldıklarından,
hukuki, siyasi, iktisadi
tanımlamalar da çeşitlilik göstermektedir. Teknolojiye dayalı kentleşme; kentleşme
ve içtimai bir birimdir.
tarım dışı etkinliklerin özellikle sanayileşmenin gelişmesi sonucu nüfusun kentlerde

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

toplanması ve kentsel alanların genişleme sürecidir. Demografik ölçütlere göre;


kent olarak kabul edilen yerleşim birimlerinin sayıca artışı (Bayındırlık Bakanlığına
göre 10.000 kişilik yerleşim alanı) olarak nitelendirilmektedir.
Keleş de(Keleş, 2002) kentleşmeyi dar anlamıyla, kent sayısının ve kentlerde
yaşayan nüfusun artması olarak tanımlarken, geniş anlamda; sanayileşmeye ve
ekonomik gelişmeye koşut olarak kent sayısının artması ve bugünkü kentlerin
büyümesi sonucunu doğuran, toplum yapısında, artan oranda örgütleşme,
işbölümü ve uzmanlaşma yaratan, insan davranış ve ilişkilerinde kentlere özgü
değişikliklere yol açan bir nüfus birikimi süreci olarak tanımlamaktadır. Modern
tanımıyla kent; hukuki, siyasi, iktisadi ve içtimai bir birimdir.
Kırsalın itici ve kentlerin çekici özelliklerinden dolayı sürekli iç göç
yaşanmaktadır. İtici sebepler; nüfusun artması ve tarlaların o nüfusu
besleyememesi, tarımda makineleşme, sınırlı iş imkânları, yeterli yol, sağlık, eğitim,
eğlence gibi donanımların olmaması, kıtlık, eğitim, sağlık ve diğer imkânlardan
mahrum olma, sınırlı sosyal hareketlik, terör, kan davalarıdır. Çekici sebepler ise;
Göç; coğrafi mekân
iletişim olanaklarının fazlalığı, kentteki yaşama özenti, kentin ışıltılı görüntüsü,
değiştirmede sosyal,
gece-gündüz aktif yaşam, zenginliği çağrıştırması, olanakların fazla olması, eğitim,
ekonomik, kültürel ve
sağlık, ulaşım, su, kanalizasyon, sosyo-kültürel etkinlik, park ve eğlence yerlerinin
siyasi boyutlarıyla
çokluğu gibi özelliklerdir. Kentlerde; aileler küçülür, nüfus artışı azalır, aileler daha
toplumun yapısını
az çocuk sahibi olur, tarım yerine sanayi ve hizmet sektörlerinde çalışılır, gelir
değiştiren nüfus
düzeyi yüksektir. Kırsal bölgelerde insanlar ihtiyaçlarını bizzat kendi ürettikleriyle
hareketleridir
karşılarken, kentte bir sektörde çalışılır, kırsalda cemaat tipi ilişkiler vardır, aileler
arası samimi ilişkiler vardır, insanlar birbirlerini tanır, kentlerde cemiyet tipi ilişkiler
daha yaygındır.
Bu özelliklerden ötürü kontrolsüz göçler yaşanmakta ve çekici özelliklerin
birçoğu yaşanamamaktadır. Göç; coğrafi mekân değiştirmede sosyal, ekonomik,
kültürel ve siyasi boyutlarıyla toplumun yapısını değiştiren nüfus hareketleridir.
Göç Türleri
1. İç Göç: Bir ülkenin sınırları içerisinde farklı yöre ve bölgeler arasında
Göçler kontrollü ve
gerçekleşen göç.
planlı oluşmadığı
2. Dış Göç: Bir ülkeden bir diğerine, uzun süreli veya devamlı kalmak
durumlarda göçü
maksadıyla, gönüllü veya bazen de mecburî olarak yapılan nüfus
yaşayanlar ciddi uyum hareketleridir.
ve sosyo-kültürel 3. Serbest Göç: İnsanların, kendi istekleri ve idealleri doğrultusunda bir
sorunlarla karşılaşırlar şehirden bir diğer şehre veya bölgeye gitmeleridir.
4. Zorunlu Göç: İnsanların, bir coğrafi bölgeden, diğer bir bölgeye, içinde
yaşanılan iktisadi, sosyal, siyasi, dinî ve demokratik durumun imkânsızlığı
sebebiyle göç etmeleri.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

5. Kontrollü Göç: Bir ülkenin (göç alan ülke), göç sayısını ve göçe tabi tutulan
kişileri kota ve seçme tercihi ile tespit ettiği planlı ve sistemli bir göç
hareketi.
6. Beyin Göçü: Vasıflı insan gücünün kendi ülkesini veya bölgesini terk edip
başka bir ülkeye veya bölgeye göç etmesidir.
Göç oluş şekli itibarıyla beş gruba ayrılır. Göçler kontrollü ve planlı
oluşmadığı durumlarda göçü yaşayanlar ciddi uyum ve sosyo-kültürel sorunlarla
karşılaşırlar. Bu göçler;
1. Basamaklı Göç: köyden küçük şehre; orta büyüklükte şehirden büyük şehre
doğru nüfus hareketlenmeleri.
2. Sıçramalı göç: Köy- küçük şehir- orta büyüklükte şehir- büyük şehir
basamaklarından birini ya da birkaçını atlayarak gerçekleşen göç.
3. Şehirlerarası basamaklı göç: Küçükten büyüğe doğru sıralı olarak
şehirlerarası göç
4. Şehirlerarası sıçramalı göç: Şehirlerin biri ya da bir kaçı atlanarak oluşan
göç
5. Şehir içi göç: Mahalleler arasında gerçekleşen göç (Sezal, 1996, akt. Özer,
2003).
Özellikle gelişmekte olan ülkelerde kırdan kente göç dört aşamada
gerçekleşir: Aileden ayrılan erkeğin kısa sürede geri dönmesi, erkeğin iş bulması
dolayısıyla uzun süre gidip gelmesi, erkeğin süreli bir iş bulmasından sonra ailece
geçici olarak kente göçmesi, sürekli iş bulan kişinin ailesinin de uyum sağlamasıyla
kentte yaşamaya karar vermesi. Bu aşamalar sonunda şehre göç eden kişilerde
şehirlilik bilinci oluşur. Ancak bir müddet sonra memleket, örf, adet, gelenek ve
yakın akraba özlemiyle tekrar köy hasreti ve özlemi başlar. Çocuklarıyla kentte
yerleşik bir düzen alan ailenin istemesine rağmen köye dönüş zorlaşır. Çocuklarla
tercih farklılıkları oluşur ve kuşaklar arası çatışmalara yaşanır. İlk kuşak ailenin alt
kültürünün ve çocukluk duygularının verdiği psikolojik ve duygusal durumla
geçmişteki alışkanlıklar yaşanmaya başlanır. Bu sefer kentlilik bilinci zayıflamaya
başlar ve bu durum devam eder gider.
Kentlerde sağlıklı bir etkileşim kurulamamasının sonucu; uyumsuzluk,
Çarpık kentleşme ve bütünleşme sorunları, kuraldışı davranışlar alkol düşkünlüğü, uyuşturucu
kontrolsüz göç sonucu müptelalığı, mafya türü örgütlerde yer almak, saldırganlık ve şiddet gösterisinde
ortaya çıkan sağlıksız bulunmak, aileye bağlılığın azalması, kadın ve çocuğa yönelik artan şiddet ve
yerleşkelere gecekondu istismar, ruh sağlığının bozulması, yasadışlılığın yükselişi ve sapma davranışların
bölgeleri denmektedir sergilenmesi yüksek oranlarda görülebilmektedir (Aytaç, 2008). Nitekim göç ve
kentleşme sürecine bağlı olarak yaşanan hızlı değişimle birlikte kente uyumun
güçleştiği, kuraldışılığın arttığı, şiddet suçlarında patlamalar yaşandığı, mala karşı
işlenen suçların yükselişe geçtiğini görmekteyiz (Ackerman, 1998).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

Çarpık kentleşme ve kontrolsüz göç sonucu ortaya çıkan sağlıksız


yerleşkelere gecekondu bölgeleri denmektedir. Gecekondu; genellikle hızla
sanayileşen şehirlere göç eden fakirlerin barınma maksadıyla işgal ettikleri kamuya
ait arsa ve arazilere yaptıkları düşük nitelikli, altyapı hizmetlerinden mahrum ve
fiziki problemlerle dolu sağlıksız ve kaçak meskenler veya derme çatma evlerdir.
Gecekondu bölgeleri şehirlerin mahrumiyet yerleridir. Bu bölgelerde yaşayan
aileler kente uyum sorunu yaşamaktadırlar .
Köy kültürüne alışkın ailelerin yeterli altyapı oluşturulmadan bilinçsizce
kente göçmeleriyle ilk konaklayacakları yerler gecekondu bölgeleri olmaktadır. Bu
bölgeler köy yaşamına daha yakın olması ve ekonomik yetersizlikler sebebiyle
seçilir. Belli bir süre sonra iş bulma, eğitim, şehir kültürü, spor, boş zamanları
değerlendirme, sosyo-kültürel etkinliklere katılım gibi aktivitelere olan duyarlılık
arttıkça şehir hayatına yaklaşılmaya başlanır ve şehirle uyum dört aşamada
gerçekleşir. İlk aşamada kent giysisi, alışkanlıkları, kent görüş ve tutumlarının
kabulü gerçekleşir. İkinci aşamada su, elektrik, ulaşım imkânlarının sağlanması ve
mağazalardan alışveriş kültürünün gelişmesi; üçüncü aşama gecekondu halkının
kent insanıyla ilişki kurma isteği; son aşamada kentle özdeşleşme sağlanır (Karpat,
1976:140). Bu aşamadaki geçiş sürecinin sağlıklı bir şekilde yönetilmesi ve
gecekondu yaşam tarzının değiştirilebilmesi için sosyal hizmet uzmanı danışmanlık
hizmetleri vermesi gerekir.
Kentlerin gelişimi, toplumun tüm kesimlerinin (özürlüler ve yaşlılar dâhil)
ihtiyaçlarına ve yaşam koşullarına uygun bir şekilde dizayn edilmesi gerekir.
Özürlülerin özür durumlarına uygun kaldırımlar, ulaşım araçları, konutlar ve sosyal
aktivite ortamlarının oluşturulması kentleşme sürecinde dikkat edilmesi gereken
sosyal hizmet uygulamalarıdır. Bu alandaki sosyal hizmet uygulamalarını Avrupa
kentsel şartını da dikkate alarak şöyle sayabiliriz. Kentlerde ailelere ve bireylere
yönelik sağlıklı bir çevre, kent ekonomisinde istihdam piyasasını geliştirme, yeterli
konut, ulaşım ve dolaşım standartları, toplum aile ve insan sağlığı için spor ve
eğlence, sosyal, kültürel ve sanatsal aktiviteler, kent kültürünü geliştirme ve
birlikte yaşam mekanizmaları, kaliteli bir mimari ve fiziksel çevre. Aycıca kentsel
yaşamda sistemli bir bütünlük, kentsel yaşam ve kalkınma süreçlerine katılım,
ailelere mal ve hizmetlere ulaşma olanağı sunmak, bilinçli kullanıcı ve tüketici olma
ve yerel yönetimlere katılım gibi hizmetler de sayılabilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

•Sosyal hizmet disiplini ve mesleği toplum içindeki yoksullar, risk grupları ve yardıma
muhtaç kişilerin sosyal adalet, fırsat eşitliği ve sosyal güvenlik ilkeleri çerçevesinde
Özet
kendilerine yeterli hale gelmeleri ve korunmalarını amaç edinen sorun çözmeye
odaklı bir meslektir. Sosyal hizmetin faaliyet alanları tüm sosyal sorunların
yaşandığı alanlardır. Bu alanlar sosyal politikalar sonucu belirlenen, her geçen gün
gelişen ve yenileri eklenen sorunlu alanlardır. Her yaş grubunun ve grupların
kendine has sorunları ve sorun alanları vardır.
•Bu ünitede çocuk ve gençler, kadın, aile ve toplum, yoksulluk ve sosyal yardımlar,
sığınmacılar ve madde bağımlılığı, kentleşme, göç ve gecekondulaşma alt hizmet
birimleriyle ana hatlarıyla tanıtılmaya çalışılmıştır. Çocukların sağlıklı bir şekilde
büyüyüp, çocukluk dönemlerini yaş ve gelişmişlik düzeylerine uygun bir şekilde
sürdürebilmeleri için uygun kuruluşlara yerleştirilmeleri ve bakımlarının en iyi bir
şekilde yapılabilmesi için dünya literatüründeki uygulamalar da dikkate alınarak
yeni politikalar üretilmesi gerekmektedir.
•Toplumun en küçük ve en önemli grubu olan aile sosyal hizmetin en çok önemsediği
kurumdur. Ailelerin sağlıklı, mutlu ve huzurlu ve sağlam temeller üzerine kurulması
sağlıklı bir toplum oluşturur. Sosyal hizmet ailenin refahı için ailelerin
karşılaşabilecekleri tüm sorunlarla ilgilenmektedir. Aile içi şiddet, geçimsizlik,
boşanma, boşanma sonrası parçalanmış aile, bu ailede kadın ve çocukların
durumunun iyileştirilmesi, geliştirilmesi, güçlendirilmesi gibi konular sosyal hizmetin
alanlarıdır.
•Yoksulluk ve yoksullukla mücadele, yoksullara yapılan sosyal yardımların
profesyonelce yapılması, yoksulluk kültürüne düşmeden durumlarında
iyileştirilmeler yapılması amaçlanmaktadır. Yoksulluk; bireyin temel ihtiyaçlarını
karşılayacak imkânlara sahip olmadığı ya da sahip olmak için zorlandığı, sürekli en
düşük yaşam standardının altında kaldığı bir durumdur, Yoksunluk ise; bireyin sahip
olması gereken temel maddi, manevi ve sosyal imkânlara ulaşamamasıdır. Sosyal
hizmet mesleğinin çıkış noktası yoksulluk ve sosyal yardımlardır.
•Herhangi bir sebeple başka bir ülkeye iltica eden sığınmacıların uyum, geçim ve
yaşam şartlarının iyileştirilmesi, madde bağımlılığının ve bağımlılar için koruyucu-
önleyici, iyileştirici ve tedavi edici yöntemlerle bu durumdan kurtarılmaları sosyal
hizmet alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Gelişmekte olan toplumların en önemli
sorunlarından olan ve kolayca önlenemeyen göç ve göçe bağlı olarak oluşan çarpık
kentleşme, gecekondulaşma ve bu alanların doğurduğu sosyal sorunlar çözülmeyi
bekleyen konulardır. Kırsalın iticiliği, kentlerin çekiciliği, coğrafi olarak eşit olmayan
gelişmişlik düzeyleri, gelir dağılımındaki adaletsizlik, işsizlik gibi konular göçü
körüklemekte ve sorunları beraberinde getirmektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi sosyal hizmet alanı değildir?
a) Gençler
Değerlendirme sorularını b) Yoksullar
sistemde ilgili ünite c) Huzurevleri
başlığı altında yer alan
d) Madde Bağımlıları
“bölüm sonu testi”
bölümünde etkileşimli e) Aile
olarak 2. Aşağıdakilerden hangisi ailenin toplum içindeki kurumsal işlevlerinden biri
cevaplayabilirsiniz. değildir?
a) Kaynaştırma
b) Biyolojik işlev
c) Ekonomik İşlev
d) Sevgi ve Güvenlik İşlevi
e) Toplum Oluşturma
3. Aşağıdakilerden hangisi madde kullanımı ile mücadelede kullanılan
yöntemlerden değildir?
a) Caydırma
b) Bilgilendirme
c) Kişiliğini Güçlendirme
d) Sosyal Becerileri Artırma
e) Kıymet verme
4. İnsanların çalışmayı reddederek sürekli yoksulluk içinde kalmaları ve bunu
tutum, davranış ve inançlarla ilişkilendirmelerine ne denir?
a) Mutlak yoksulluk
b) Göreli Yoksulluk
c) Yoksullukla mücadele
d) Yoksulluk kültürü
e) Yoksulluk

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

5. Aşağıdakilerden hangisi Cenevre Mülteci Hakları Sözleşmesinin mültecilere


sağladığı haklardan değildir?
a) Güvenli sığınma
b) Ayırımcılığa tabi tutulmama
c) İlgili ülkenin vatandaşı olma
d) Düşünce ve dolaşım özgürlüğü
e) İşkenceye ve onur kırıcı muameleye tabi olmama

Cevaplar: 1.C , 2.A , 3.E , 4.D , 5.C

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR


Abay, A. R. (2004). Bir Sosyal Politika Olarak Yoksullukla Mücadelede Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının Yeri. Sivil Toplum 2, 6-7.
Ackerman, V.W. (1998). Socioeconomic correlates of increasing crime rates in
smoller communities. Professional Geographer, 50 (3.
Aytaç, Ö. (2008). Kent, Yoksulluk ve Sosyal Şiddet. Deniz Feneri, Uluslararası
Yoksulluk Sempozyumu , 1. İstanbul: Deyam yayınları
Bayhan, V. (1997). Üniversite Gençliğinde Anomi ve Yabancılaşma. Ankara: Kültür
Bakanlığı Yayınları.
Bilen, M. Ve Şan, M. K. (2006). Yoksulluk Kültürü Ve Türkiye’de Yoksulluk Sorunu.
İstanbul: Sivil Toplum.
Cesur, C. (2009). Sosyal Yardım Alanı ve Yoksulluk.
http://www.sosyalhizmetuzmani.org/sosyalyardim3.htm adresinden 7
Temmuz 2009 tarihinde erişilmiştir.
Cılga, İ. (2008). Aile Mahkemelerinde Çalışma Yöntemi. Ankara: Sosyal Hizmet
Uzmanları Derneği.
Demirbilek, S. (2005). Sosyal Güvenlik Sosyolojisi. İzmir: Legal.
Deniz, M. E. (2008). Erken Çocukluk Döneminde Gelişim. Ankara:(bu doğru) Maya
Akademi Yay.
Duman, N. (Yıl). Aileye Yönelik Hizmetler İçinde Aile Tedavisinin Amacı. 1. Ulusal
Aile Hizmetleri Sempozyumu. Ankara: Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu
Başkanlığı.
Doğan, İ. (1991). Gençlik ve gençlik Sorunları. Türk Aile Ansiklopedisi, 2. Ankara:
Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu.
Erdem, G., Eke,C., ve Ögel, K. (2006). Lise Öğrencilerinde Arkadaş Özellikleri Ve
Madde Kullanımı. Bağımlılık Dergisi, 7(3).
Genç, Y. ve Adıgüzel, Y. (2011). Yoksullukla Mücadelede Önemli Bir Paradoks:
Yoksulluk Kültürü. 7. Ulusal Sosyal Hizmet Kongresi, Ankara: Sosyal Hizmet
Derneği.
Hacımahmutoğlu, H. (2009). Türkiye'deki Sosyal Yardım Sisteminin
Değerlendirilmesi. Uzman Tezi, Devlet Planlama Teşkilatı, Ankara.
Karataş N. Şener, Ü., Otaran, N.. (2008). Kadın sığınma evleri Kılavuzu. Ankara:
Başbakanlık Kadının Statüsü Gen. Müd.
Karpat, K. (1976). The Gecekondu: Rural Migration and Urbanization. New York:
Cambridge University Press.
Keleş, R. (2002). Kentleşme Politikası (7. Baskı). Ankara: İmge.
Köknel, Ö. (2001). Kimliğini arayan Gençliğimiz. İstanbul: Altın Kitaplar.
Köknel, Ö. (1983). Alkolden Eroine Kişilikten Kaçış. İstanbul:Altın Kitaplar.
Kulaksızoğlu, A.(2000). Ergenlik Psikolojisi. İstanbul: Remzi Ktabevi.
Kut, S. (1988). Sosyal Hizmet Mesleği Nitelikleri, Temel Unsurları, Müdahale
Yöntemleri. Ankara: Özer, İ. (2003). Kentleşme, Kentlileşme ve Kentsel
Değişme. Bursa: Ekin Yayınevi
Tomanbay, İ. (1999). Sosyal Çalışma Sözlüğü. Ankara: Selvi.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 27


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi I

Seyyar, A., (2008). Dilencilikle Mücadelede Koruyucu Sosyal Politikalar ve


Rehabilite Edici Sosyal Hizmetler. I. Ulusal Dilencilik Sempozyumu, 18–19
Ekim 2008, İstanbul.
Seyyar, A. ve Genç, Y. (2010). Sosyal Hizmet Terimleri: Ansiklopedik Sosyal
Pedagojik Çalışma Sözlüğü. Adapazarı: Sakarya.
SHÇEK, (2011) Koruyucu Aile Hizmetleri, http://www.shcek.gov.tr/cocuk.aspx
Şahin, F. (1999). Sosyal Hizmetin Doğası ve Paradigmaları. Prof. Dr. Sema Kut’a
Armağan, HÜ. Ankara: Sosyal Hizmetler Yüksekokulu.
Türkdoğan, O. (1991). Aile Sosyolojisi Modeli. Türk Aile Ansiklopedisi, 1. Ankara:
Başbakanlık aile Araştırma Kurumu Başkanlığı .
Yörükoğlu, A. (1998). Gençlik Çağı Ruh Sağlığı ve Ruhsal Sorunlar. İstanbul: Özgür.
Uğur, S. (2006). Yoksullukla Mücadelede Sivil Toplum Kuruluşlarının Artan Önemi.
III. Uluslararası STK Kongresi: STK-Özel Sektör-Devlet Etkileşimi, Çanakkale:
Onsekiz Mart Üniversitesi, Biga İİB Fakültesi.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 28


SOSYAL HİZMET ALANLARI VE
HEDEF KİTLESİ II
İÇİNDEKİLER

• Yaşlılık SOSYAL HİZMET


• Özürlülük
• Suçluluk (Kriminoloji) BİLİMİNE GİRİŞ
• Sokak Çocukları
• Evsizler

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


HEDEFLER

• Sosyal hizmetlerde yaşlılık alanını tanımlayıp,


açıklayabilecek,
• Sosyal hizmetlerde özürlülük alanını
kavrayabilecek,
• Sosyal hizmetlerde suçluluk alanı ve bu alandaki
uygulamaları değerlendirebilecek,
• Sosyal hizmetlerde sokak çocukları alanını
açıklayabilecek,
• Sosyal hizmetlerde evsizlerle nasıl çalışılması ÜNİTE
gerektiğini kavrayabileceksiniz.

6
Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

GİRİŞ
Sosyal hizmet mesleğinin birçok uygulama alanı vardır. Bir soruna çözüm
olarak genellikle bir tip hizmet yeterli olmamaktadır. Çünkü kişi, grup, aile ve
toplumun ihtiyaçları çeşitlidir. Örneğin bütün yaşlıların sorununa yalnızca kurum
bakımı çözüm olamaz. Kurum bakımı yanında maddi yardım, tıbbi bakım, evde
bakım gibi birden çok hizmet türünün sunulması gerekebilir.
Bu nedenle değişen zaman ve koşullara göre sorunların tabiatına bağlı
olarak alanlar, alanlardaki hizmet türleri ve hacmi değişmektedir. Yeni sorunlar
doğduğunda yeni alanlar ortaya çıkmakta, bazı alanlar yok olmakta ya da yeni bir
biçim almakta, bazıları birleşmekte, klasik alanlarda kazanılan bilgi ve tecrübeler
yeni alanlara ve hizmet türlerine yönelmeyi kolaylaştırmaktadır.
Bu bölümde yaşlılık başlığı altında; yaşlılık tanımları, yaşlılık döneminin genel
özellikleri, yaşlı birey ve ailesiyle gerontolojik sosyal hizmet uygulaması, özürlülük
başlığı altında; özürlülük tanımları, özürlüler kanunu, günümüzde özürlülüğe bakış
açısı, özürlüler ve aileleriyle sosyal hizmet uygulaması, suçluluk (kriminoloji) başlığı
altında; suçluluk alanı ile ilgili bazı tanımlar, suç ve nedenleriyle ilgili yaklaşımlar,
suça itilmiş çocuklar ve sosyal hizmet uygulaması, sokak çocukları başlığı altında;
sokak çocuklarının tanımı, sokak çocuklarının genel profili, sokak çocukları ve
aileleriyle sosyal hizmet uygulaması ve son olarak evsizler başlığı altında; evsizlik
tanımları, evsizliğe neden olan faktörler ve evsizlerle sosyal hizmet uygulaması
konuları ele alınmaktadır.
Yaşlılık (elderly),
yaşamın diğer evreleri YAŞLILIK
gibi doğal ve kaçınılmaz
bir olgudur. Yaşlılık (elderly), yaşamın diğer evreleri gibi doğal ve kaçınılmaz bir
olgudur. Tüm insanlar için söz konusu olan bir durumdur ancak aynı zamanda
bireysel bir olaydır. Bireyin kalıtımla getirdiği özelliklere, beslenmeye, çevre
koşullarına ve kültürel çabalarına göre, erken ya da geç, sorunlu ya da az sorunlu
olabilmektedir. Yaşlılık durağan ve değişmez bir yaşam dönemi değildir. Tam
karşıtı, yaşlılık çeşitli güçlerin etkileşimini içerir. Bu güçlerin temelinde yaşamın tüm
evrelerinin zorlamalarına karşı varoluşunu sürdürebilmiş olmanın bilgeliği ve iç
görüsü bulunur (Geçtan 1981).

Yaşlılık çeşitli güçlerin Yaşlılık Tanımları


etkileşimini içerir. Geleneksel olarak yaşlılık, çeşitli fonksiyonlarda, kapasite ve imkânlarda
ilerlemeden daha çok gerilemenin ağır bastığı, bir yaşam dönemi olarak
tanımlanmaktadır(Aiken, 1995). Yaşlılık, yaşam sürecinde gelişme ve

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

olgunlaşmanın ardından kendine özgü fizyolojik ve ruhsal değişmelerin ortaya


çıktığı son evredir. Genel olarak yaşlılık algılama, bellek ve yaratıcılık yeteneklerinin
azalmasıyla kendini belli eden bir durumdur (Medicana, 1993).
Yaşlılık sözcüğü, yaşam süresinin geç dönemindeki gelişmenin devamını ve
bireydeki değişimleri anlatır. Aynı zamanda kültürel, çevresel ve ekonomik
etmenlerin hazırladığı bir sonuçtur. “Yaşlılık, zaman faktörüne bağlı olarak kişinin
Yaşlılık, kronolojik yaşın
değişen çevreye uyum sağlama gücü ile organizmanın iç ve dış etmenler arasında
ilerlemesiyle birlikte
denge sağlama potansiyelinin azalmasıdır” (Emiroğlu, 1995). Dünya Sağlık Örgütü
biyolojik, psikolojik ve
(World Health Organization), yaşlılığı “kişinin çevreye uyum sağlama yeteneğinin
sosyolojik boyutlar
yavaş yavaş azalması” olarak tanımlamaktadır (Güven, 2002). Yaşlılık, kronolojik
kazanan bir süreçtir.
yaşın ilerlemesiyle birlikte biyolojik, psikolojik ve sosyolojik boyutlar kazanan bir
süreçtir. Turan (1984) ise yaşlılığı, “organizmanın dokusal ve fizyolojik çözülme
biçimi” olarak tanımlamaktadır.
Yaşlılığı temel alan çalışmaların birçoğundaki tanımlama kronolojik olarak
yapılmıştır(Onat, 2000). 1883’te Almanya’da yürürlüğe giren ilk modern sosyal
güvenlik yasasında emeklilik için kabul edilen altmış beş yaş kriteri, 1935 yılında
Yaşlılığı temel alan
Amerikan Sosyal Güvenlik Yasası (Social Security Act)’nda da aynen kabul edilerek
çalışmaların
yaşlılığın alt sınırı olarak belirlenmiştir (Zastrow, 1991). Günümüzde altmış beş yaş
birçoğundaki
orta yaş ve yaşlılık arasındaki sınır olarak kabul edilmektedir (Ashman ve Zastrow,
tanımlama kronolojik
1990).
olarak yapılmıştır
Bu noktada, yaşlılara yönelik hizmet modellerinin geliştirilebilmesi
amacıyla yaşlılık döneminin genel özellikleri ve yaşlıların içinde bulundukları yaşam
döneminde karşılaştıkları sorunların neler olduğunun incelenmesine gerek vardır.
Yaşlılık döneminin genel özellikleri, aşağıdaki bölümde; fiziksel, psikolojik ve sosyal
özellikler başlıkları altında incelenecektir.

Yaşlılık Döneminin Genel Özellikleri


Her yaşam döneminin kendine özgü özellikleri vardır. Aşağıda bu konular ele
alınmaktadır.

Yaşlılık Döneminin Fiziksel Özellikleri


Yaşlılık, fizyolojik değişikliklerle birlikte bir dizi sorun meydana getirmektedir.
Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir; kan damarları, sinirler, vücut derisi ve
diğer biyolojik dokular elastikiyetini kaybeder, damarlarda sertlik, eklemlerde
dejenerasyon meydana gelir. İskelet yapısı bozulur, kemikler incelir ve kırılganlaşır.
Refleksler ve hormonal aktiviteler yavaşlar. Genel dolaşım sisteminde ortaya çıkan
bozulmalardan dolayı bir çok sağlık problemleri yaşanır. Azalan kan basıncı, zihinsel
aktiviteyi olumsuz yönde etkiler, kas ve diğer vücut organlarının etkililiğini azaltır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

Tüm bunlardan dolayı yaşlılıkta birçok hastalık gibi felç ve kalp krizi riski de artar
(Zastrow, 1991).
Yaşlılıktaki fiziksel gerilemeleri üç grupta toplamak mümkündür.
Bunlar(Emiroğlu, 1995);
 Bedensel gerilemeler: Yürüme, koşma, boşaltım vb. bozukluklar.
Yaşlılıkta görme, işitme
 Seksüel gerilemeler: Hormon ve üreme etkinliklerinin durması.
duyuları ve hareket
yeteneği azalmakta, bu  Entelektüel gerilemeler: Bellek kaybı, unutkanlık vb. belirtiler.
nedenle yaşlı bireylerin Ayrıca yaşlılıkta görme, işitme duyuları ve hareket yeteneği azalmakta, bu
kazaya yatkınlığı nedenle yaşlı bireylerin kazaya yatkınlığı artmaktadır.
artmaktadır Yaşlılık Döneminin Psikolojik Özellikleri
Psikolojik açıdan yaşlanma süreci sıkıntı, üzüntü ve korkuları tetiklemekte,
unutkanlık ve uykusuzluk gibi birçok probleme neden olmaktadır. Yaşlılıktaki fiziksel
ve ruhsal gerilemeye bağlı olarak yaşama gücü ve isteği giderek azalmaktadır.
Özellikle sevme içgüdüsü önemli derecede değişiklik göstermektedir. Yaşlılık
döneminde birey, duygusal sarsıntı ve yıpranmalardan daha fazla etkilenmeye
başlamaktadır. Gençlik imajını kaybetmiş olmak, eş ve yakınların kaybı, gençlerin
öğrenim ve evlenme nedeniyle evden ayrılmasının getirdiği sevgi kaybı, uzun süren
evliliklerin yaşam yorgunluğu ve bezginliği, cinsel yaşamdaki durgunluk yaşlının
ruhsal yapısını olumsuz yönde etkilemektedir.Yaşlılıkta rastlanan psikolojik
değişikliklerden bazıları; eskiye aşırı bağlılık, yeniliklere uyum sağlayamamak,
Yaşlılıktaki psikolojik yeniliklerden korkmak, egoizm, bilinçte bulanıklık, depresyon, hastalık hastalığı,
değişimin başlıca narsistik kişilik bozukluğu, nevroz, stres, uyku bozuklukları, yönelim bozuklukları ve
belirleyicileri üç grupta ölüm korkusudur.
toplanmaktadır. Bunlar;
Yaşlılıktaki psikolojik değişimin başlıca belirleyicileri üç grupta
fiziksel gerileme, statü
toplanmaktadır. Bunlar; fiziksel gerileme, statü kaybı ve ölüm korkusudur. Statü
kaybı ve ölüm
kaybı ile ilgili özellikler, saygınlığı kaybetme, belli yaşa gelince emekli olma,
korkusudur.
emekliliğe bağlı olarak gelir kaybına uğramadır. Ölüm ile ilgili korku ise dinsel
inançlara aşırı bağlılıktan, gerçekleştirilmek istenen amaçlara ulaşamama
endişesinden ve yaşamın kısalığından kaynaklanmaktadır(Emiroğlu, 1995).

Yaşlılık Döneminin Sosyal Özellikleri


Emeklilikte, bireyin Yaşlanma ile birlikte sosyal hayatta da bir dizi değişiklikler yaşanmaktadır.
sosyal yanını devam Bunlardan en önemlisi statü ve rol kaybının yol açtığı toplumda yaşlı bireylere karşı
ettirebileceği bir çevre var olan bağımlı, eski moda, ikinci sınıf gibi tutumlar ve ön yargılardır. Kronolojik
bulması ve ona uyum yaşı daha genç olanların yaşlılara yönelik bu olumsuz tutum ve davranışları ile
gösterebilmesi önemli kültürel ön yargılar, yaşlı bireylerin kendilerine ilişkin kişisel algılamalarını ve
bir sorundur. rollerine ilişkin davranışlarını etkilemektedir. Çalışma yaşamından ayrılmak, emekli

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

olmak başlı başına insan hayatında önemli değişiklik yaratan stresli bir olaydır.
Yaşam döngüsü boyunca her türlü sorunla mücadele eden bireyi, yaşlılık
döneminde fiziksel, psikolojik ve ekonomik sorunların yanında sosyal sorunlar da
beklemektedir. Emeklilikte, bireyin sosyal yanını devam ettirebileceği bir çevre
bulması ve ona uyum gösterebilmesi önemli bir sorundur. Yaşamının büyük bir
bölümünü işine ve işyerine adayan, adeta bunlarla özdeşleşen birey, emeklilikle
birlikte kendisini bir boşlukta bulmaktadır. Toplumla ilişkilerin zayıfladığı ve
sınırlandığı yaşlılık döneminde bireyler giderek toplumdan uzaklaşmaya
başlamaktadır(Danış, 2004).
Burgess’e göre; “emeklilikte kişi rolsüz bir rolü oynamaya başlar.” Emeklilik,
bir yandan yaşamın alışılagelen sürekliliğini bozarken, öte yandan kişinin aile ve
diğer insanlar arasındaki yerinin ve kimliğinin değişikliğe uğramasına neden olur.
Otorite, saygınlık ve üretkenlikle birlikte yitirilen rolün yeri doldurulamaz (akt.
Geçtan 1981:36).
Modern dünya yaşlılara göre tasarlanmamıştır ve yaşlıları, üretici ve tüketici
olan bireylerin yer aldığı ekonomik pazarın dışında tutmaktadır. Bu durum, yaşlıları
kendilerini gerçekleştirme olanağından mahrum bırakmaktadır.

Yaşlı Birey ve Ailesiyle Gerontolojik Sosyal Hizmet Uygulaması


Toplumdaki yaşlı nüfusun ve yaşlılık sonucu ortaya çıkan sorunların artması
sonucunda gerontoloji ve geriatri bilimleri ortaya çıkmıştır. Fizyolojik, patolojik,
psikolojik, sosyolojik ve ekonomik açılardan yaşlanma sürecine ilişkin bilimsel
çalışmalar gerontolojinin, geç yetişkinlik ve yaşlılık dönemi ile ilintili hastalık ve
sağlık problemleri ise bir tıp dalı olan geriatrinin konusudur (Ashman & Zastrow,
1990).
Yaşlı refahı alanındaki sosyal hizmet müdahale ve uygulamaları gerontolojik
sosyal hizmet olarak adlandırılmaktadır. Gerontolojik sosyal hizmet, yaşlıların ve
ailelerinin yaşam kalitesini güçlendirmelerine ve sürdürmelerine yardımcı olur. İleri
Gerontolojik sosyal
yaşlarda fiziksel, duygusal ve sosyal iyilik hâlini engelleyen fiziksel, psiko-sosyal,
hizmet, yaşlıların ve
ailesel, kültürel, etnik, örgütsel ve toplumsal faktörlerin ortadan kaldırılması
ailelerinin yaşam
konuları gerontolojik sosyal hizmet kapsamındadır. Yaşlıların baş etme ve problem
kalitesini
çözme kapasitelerinin arttırılarak toplumsal yaşama aktif olarak katılmaları, yaşlı
güçlendirmelerine ve
sorun ve ihtiyaçlarının saptanarak, sosyal politikaların oluşturulması da
sürdürmelerine
gerontolojik sosyal hizmetin önemli diğer işlevlerindendir (Duyan, 2000).
yardımcı olur.
Gerontolojik sosyal hizmetin ilgi alanına giren, yaşlı refahı alanına ilişkin
konu ve sorunlar şunlardır(Onat, 2003): Bireyleri yaşlılığa hazırlama sürecine ilişkin
politikalarda mikro ve makro düzeyde yetersizlik, yaşlılara sunulan sağlık
hizmetlerinin iyileştirilmesi, gelirin azalması, aile içinde ve toplumda yaşlıların

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

değişen rolleri, kuruluşta yaşayan yaşlıların hakları, bağımsız yaşamı


kolaylaştıracak hizmet ve yaklaşımlar, sürekli eğitim, uğraşı ve iş olanakları, genç
yaşlı ve yaşlı yaşlılar, saygın bir yaşam ve ölüm.
Yukarıda sayılan konular çerçevesinde, gerontolojik sosyal hizmet
müdahalesi; evrensel insan hakları temelinde birey, grup ve toplum düzeyinde
politika ve hizmetlerle gerçekleştirilmektedir. Gerontolojik sosyal hizmet, yaşlanma
süreci ve yaşlılık dönemine ilişkin ihtiyaç ve problemlerin saptanarak, bireylerin
başarılı ve sağlıklı bir biçimde yaşlanmaları amacına yönelik çağdaş ve insancıl
Gerontolojik sosyal hizmet modellerinin planlanıp hayata geçirilmesinde de konuyla ilgili diğer
hizmet uzmanları, disiplinlerle birlikte sorumluluk sahibidir.
yaşlılıkta ortaya çıkan
fiziksel, psiko-sosyal ve Yaşlı refahı alanında birincil sorumluluğu yüklenen bir meslek olan sosyal
çevresel değişimlerin hizmetin genel yaşlı refahı politikası, yaşlıların bağımsızlıklarını olabildiğince uzun
yaşlı ve yaşlı ailelerinin süre korumaları, toplumun bir üyesi olarak toplum içindeki yerlerini muhafaza
iyilik hali üzerinde etmeleri ve toplum yaşamına katkıda bulunmaya devam etmeleri için destek
oluşturduğu sağlanması, haklarını kullanmalarına fırsat verilmesi ve yaşa bağlı ayrımcılığın
problemlerin çözümü önlenmesidir. Yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda mesleki uygulamalarda
üzerinde çalışır. bulunan gerontolojik sosyal hizmet uzmanları, yaşlı refahı alanında sorunlar
oluşmadan engellemek, sorunlar hakkında yaşlıyı bilgilendirmek, sorun anında
çözüme yöneltmek ve destek sistemlerini devreye sokmakla görevlidir.
Gerontolojik sosyal hizmet uzmanları, yaşlılıkta ortaya çıkan fiziksel, psiko-
sosyal ve çevresel değişimlerin yaşlı ve yaşlı ailelerinin iyilik hâli üzerinde
oluşturduğu problemlerin çözümü üzerinde çalışır. Yaşlı, ailesi ve bu grubun ihtiyaç
ve gereksinimlerine yönelik hizmet veren kurumların, devlet organları ve politikalar
düzeyinde çalışma bilgi, değer ve becerisine sahip olması gerekmektedir.
Yaşlılık döneminde yaşanan çeşitli kayıplarla ortaya çıkan bakım sorunun
çözümünde, yaşlı birey ve ailesinin ihtiyaç duyduğu destek ve yardım hizmetlerinin
sağlanmasında sosyal hizmet mesleği ve sosyal hizmet uzmanları önemli rol
oynamaktadır(Koşar, 1996). Bu çerçevede sosyal hizmet, evde bakım gibi alternatif
hizmet modellerinin planlanıp hayata geçirilmesinde, yaşlı birey ve ailesinin
gereksinim duyduğu bakım hizmetlerinin saptanması ve ilgili hizmetlerin etkili bir
Dünya Sağlık Örgütü biçimde ulaştırılmasında, ekip çalışmasına dayalı evde bakım hizmetinin
(DSÖ) gelişmiş disiplinlerarası koordinasyon ve eşgüdümünde, hizmet sürecinde ortaya çıkan
ülkelerde nüfusun eksiklik ve problemlerin tespit edilerek giderilmesinde sorumluluk sahibidir.
%10’nunu, gelişmekte
olan ülkelerde de
%12’sini özürlülerin ÖZÜRLÜLÜK
oluşturduğunu kabul
etmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) gelişmiş ülkelerde nüfusun %10’nunu, gelişmekte
olan ülkelerde de %12’sini özürlülerin oluşturduğunu kabul etmektedir. Özürlülerin

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

sorunları yalnızca kendilerini değil aile ve toplumu da yakından ilgilendiren


sorunlardır. Ülkemizde özürlülük oranı %12.3’tür. Bu oranın %9.7’sini kronik
hastalığı olanlar oluştururken, %2.6’sını ortopedik, görme, işitme, dil, konuşma ile
zihinsel özürlüler oluşturmaktadır (ÖZİDA, 2011).
Özürlülük nedenleri doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrası olmak
üzere üç gruba ayrılmaktadır. Doğumsal ve genetik bozukluklar ile riskli gebelikler,
özürlülüğün doğum öncesi nedenleri arsında yer almaktadır. Doğum sırasında
ortaya çıkan çeşitli sağlık sorunları örneğin zor doğum gibi olaylar özürlülüğe yol
açabilir. Doğum sonrasında meydana gelen özürlülükler ise beslenme bozuklukları,
bulaşıcı hastalıklar ve kazalar gibi nedenlerden kaynaklanabilir (Zastrow, 1991).

Özürlülük Tanımları
Türk literatüründe özürlü kavramı farklı anlamlarda kullanılmaktadır. Bazen
sakat, bazen engelli, bazen yetersiz gibi kelimelerle ifade edilmektedir.Özürlülük;
normal yaşına göre vücut fonksiyonlarında veya yapısındaki herhangi bir kayıp
olarak tanımlanmaktadır (The Disability Partnership, 2003). Daha ayrıntılı veya
fonksiyon kaybı biçimine göre farklı tanımlar da yapılabilir. Toplumların kültürel
düzeylerine göre günlük yaşam içinde sakat, özürlü, kör, sağır, dilsiz, cüce gibi farklı
isimlendirmeler de kullanılmaktadır. Bu nedenle aşağıda özürlülükle aynı anlama
gelen kavramlara dayalı olarak yapılan tanımlara da yer verilmektedir.
İnsan hak ve hürriyetlerine dünya çapında sahip çıkmayı gaye edinen
Birleşmiş Milletler 1975 tarihli Sakat Hakları Bildirgesinde engelli insanların temel
hakları bütün ayrıntılarıyla ele alınmış ve engelli bireyin toplumsal hayattaki rolü ve
önemi ön planda tutulmuştur. Birleşmiş Milletler Sakat Hakları Bildirgesinde
engelliyi " kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken işleri,
bedensel veya ruhsal yeteneklerindeki kalıtımsal ya da sonradan olma herhangi bir
noksanlık sonucu yapamayanlar"(Özürlüler Kanunu ve İlgili Mevzuat, 2006) olarak
tanımlanmaktadır.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) engelliliğe, engellinin çalışma hayatına
katılımı (yapabileceği/yapamayacağı iş) açısından bakmış ve engelliyi 1983 Tarihli,
Engellilerin Mesleki Rehabilitasyonu ve İstihdamı Hakkında 159 Sayılı Sözleşme’nin
‘birinci’ bölümünde “fiziksel ve ruhsal bir noksanlık sonucu uygun bir iş sağlama, o
işi koruma ve bu işte ilerleme ihtimalleri önemli ölçüde azalmış bir kişi ” olarak
tanımlanmıştır (ILO, 159 Sayılı Sözleşme).
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) özürlülüğü “bir bozukluk sonucu, normal tarzda
veya normal kabul edilen sınırlar içinde bir aktiviteyi gerçekleştirme becerisinde
kısıtlılık veya yetersizlik”, olarak tanımlamıştır(WHO, 2001).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

Hangi sebeple ve hangi oranda olursa olsun, fiziki ya da zihnî–ruhi


yapılarında bir noksanlığı veya bozukluğu olanlara genel manada özürlü denilmekte
ve genelde söz konusu kavram, doğum öncesinde, doğum esnasında ve doğum
sonrasında meydana gelen olumsuz koşullardan ortaya çıkmaktadır (Altan, 1990).
1997 de yapılan değişiklikle “Engellilerin İstihdamı” hakkındaki tüzükte
engellinin iş yapabilme gücünü belirlemek amaçlı bir tanım yapılmıştır; “bedensel,
zihinsel ve ruhsal özürleri yüzünden çalışma gücünün en az %40’ından yoksun
Bedensel, zihinsel ve bulunanlar” engelli olarak kabul edilmiştir(Özürlüler Kanunu ve İlgili Mevzuat,
ruhsal özürleri 2006).
yüzünden çalışma 01.07.2005 tarihinde kabul edilen 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve
gücünün en az Kanun Hükmünde Kararname (KHK)’lerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un
%40’ından yoksun ilgili maddesinde engelli kavramı, “doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle
bulunanlar” engelli bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde
olarak kabul edilmiştir. kaybetmesi nedeniyle toplumsal yasama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini
karşılama güçlükleri olan ve korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve
destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişi şeklinde tanımlanmıştır (Özürlüler Kanunu
ve İlgili Mevzuat, 2006).
Öte yandan 1997 tarihli 573 sayılı KHK’ de “çeşitli nedenlerle bireysel
özellikleri ve eğitim yeterlilikleri açısından akranlarından beklenilen düzeyden daha
fazla anlamlı farklılıklar gösteren” kişi özel eğitim gerektiren kişidir denilmektedir
(Özürlüler Kanunu ve İlgili Mevzuat, 2006).
2828 Sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu engelliyi
“doğuştan veya sonradan herhangi bir hastalık veya kaza sonucu bedensel,
zihinsel, ruhsal, duygusal, ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi
nedeniyle normal yaşamın gereklerine ayak uyduramama durumunda olup;
korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyacı olan
kişi” olarak tanımlamaktadır (Özürlüler Kanunu ve İlgili Mevzuat, 2006).
Özürlülük Türkiye’de ve dünyada farklı terimlerle kullanılmaktadır. Buna ek
olarak mevzuatla ilgili hizmet konularına göre de farklı kıstas ve tanımlamalara
dayandırılmaktadır. Bu konuda 2001 yılında WHO tarafından özürlülük ve
özürlülükle ilgili durumlar hakkında geniş kapsamlı bilgilerin kaydedilerek organize
edilmesi amacıyla ICF (International Classiffication of functioning, Disability and
Health) olarak bilinen “İşlevsellik, Yeti Yitimi ve Sağlığın Uluslararası
Sınıflandırması”’ yaklaşımı geliştirmiştir. Bu sınıflandırmadan 2005 yılından bugüne
dek, Türkiye’de, özürlülere yönelik eylem ve işlemlerin yürütülmesi sürecinde
yararlanmaktadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

Özürlüler Kanunu
5378 sayılı Özürlüler Kanunu 2005 yılında yürürlüğe girmiştir. Kanun ile
özürlülüğün önlenmesi, özürlülerin sağlık, eğitim, rehabilitasyon, istihdam, bakım
ve sosyal güvenliğine ilişkin sorunlarının çözümü ile her bakımdan gelişmelerini ve
önlerindeki engelleri kaldırmayı sağlayacak tedbirleri alarak topluma katılımlarını
sağlamak ve bu hizmetlerin koordinasyonu için gerekli düzenlemeleri yapmak
5378 sayılı Özürlüler
amaçlanmıştır (Özürlüler Kanunu ve İlgili Mevzuat, 2006).
Kanunu 2005 yılında
yürürlüğe girmiştir. Ülkemizde özürlülerin toplumdan dışlanmasını engellemeye yönelik olarak,
Özürlüler Kanunu’nun 4. maddesi ‘devlet, insan onur ve haysiyetinin
dokunulmazlığı temelinde, özürlülerin ve özürlülüğün her tür istismarına karşı
sosyal politikalar geliştirir. Özürlüler aleyhine ayrımcılık yapılamaz; ayrımcılıkla
mücadele özürlülere yönelik politikaların temel esasıdır’ demektedir.
Kanunun getirdiği diğer yenilikler şu şekilde sıralanabilir: Sınıflandırma
ölçütü yenilenmektedir, özürlülere çağdaş bakım hizmeti sunulmaktadır,
özürlülerin toplumsal hayata aktif katılımı sağlanmaktadır, özürlülerin nitelikli
istihdamı sağlanmaktadır, özürlülerin istihdamı teşvik edilmektedir, özürlülerin
eğitiminde destek ve kolaylık sağlanmaktadır, özürlü memurlara mesleğini yapma,
çalışma kolaylığı sağlanmaktadır, özürlülerin aylıkları artırılmakta; maddi destek
sağlanmaktadır, özürlülük hâlinin önlenmesine yönelik yeni tedbirler
getirilmektedir, yerel yönetimlerde engelli hizmet birimleri oluşturulmaktadır,
engellilere karşı yapılacak ayrımcılığa cezai müeyyide getirilmektedir.
Sonuç olarak, 5378 sayılı Kanun çerçevesinde yapılacak bir değerlendirmede;
Kanun’un amaç ve temel esasları bakımından isabetli olduğu belirtilmelidir.
Nitekim mimari koşullardan, eğitim, bakım, iyileştirme gibi özürlülerin sosyal
hayata katılımlarının temin edilebilmesi adına, konu kapsamlı ve tüm yönleriyle ele
alınmıştır. Bu açıdan yasanın sorunun algılanması ve çözümüne yönelik ciddi bir
yaklaşımı ortaya koyduğu söylenebilir.

Özürlüler ve Aileleriyle Sosyal Hizmet Uygulaması


Özürlüler ve aileleriyle yürütülen profesyonel çalışmalarda çok farklı meslek
Yaşlılık (elderly),
elemanları görev almakta ve farklı yaklaşımlardan yararlanılmaktadır. Sosyal
yaşamın diğer evreleri
hizmet uzmanı da özürlü fert ve ailesiyle birlikte çalışan ve tedavi sürecinde
gibi doğal ve kaçınılmaz
fonksiyonel görev üstlenen meslek elemanlarından birisidir. Aileler için özürlü bir
bir olgudur.
bireye sahip olacaklarını veya olduklarını öğrenmek, yaşamlarının en zorlu
deneyimlerindendir. Teşhis edilmesi için günler, haftalar bazen de yıllar süren
bekleme süreci, son derece yıpratıcı bir dönemdir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

Çocuklarına özürlü tanısı yeni konulmuş bir aileyle çalışırken sosyal hizmet
uzmanı öncelikle ailenin özürlülük hakkında merak ettiği konularda bilgilenmesini
sağlar. Aile, çocuğun sorununun ne olduğunu bunun için ne yapılabileceğini
öğrenmek ister. Niçin ve nasılların tam olarak anlaşılması ailenin suçluluk ve
karmaşa duygularından kurtulmasını sağlayacaktır.
Sosyal hizmet uzmanı ailenin özürlü çocuklarıyla ilgili duygularından rahatça
söz etmelerini sağlar. Çocuklarına özürlü tanısı konmuş bir ailede kriz durumu
yaşanır. Aile beklemediği ve istemediği bir durumla baş başa kalmıştır. İşte bu
noktada sosyal hizmet uzmanının en önemli görevlerinden birisi ebeveynlerin
özürlü çocuklarıyla ilgili duyguları hakkında konuşmalarını sağlamaktır. Hollis (1979
akt: Tutvedt 1999).
Özürlü bir çocuğa sahip olmak ailenin günlük yaşamını değiştirir. Gelecek
belirsizdir ve pek çok ebeveyn kendilerini neyin beklediğine ilişkin bir fikir sahibi
değildir. Sosyal hizmet uzmanı aileyi aynı özür durumunu paylaşan başka ailelerle
Sosyal hizmet uzmanı görüşmesi için ikna eder. Böylelikle aileler deneyimlerini birbirlerine aktarabilirler.
ailenin özürlü bireyi
Rehabilitasyon ve etüt merkezlerinde görev yapan sosyal hizmet uzmanları
kabul etmesini sağlar.
anne ve babaların eğitim programları içine katılmalarını sağlamalıdır. Bu çocuğun
eğitimindeki başarıyı olumlu yönde etkileyecektir. Sosyal hizmet uzmanı ailenin
özürlü bireyi kabul etmesini sağlar. Özürlü bireye nasıl davranmaları gerektiği
konusunda onlara yol gösterir. Özürlü bireyin neler yapamadığını değil, neler
yaptığını ailenin görmesini sağlar. Özürlü birey ve ailesi yararına olabilecek toplum
kaynaklarını harekete geçirir ve bu kaynaklardan ailenin yararlanmasını sağlar.
Özürlü bireyin neler
Özürlü birey doğduğunda ailedeki diğer çocuk da krizden etkilenir.
yapamadığını değil,
Ebeveynler özürlü çocuğun tedavisi için zamanlarının büyük bir kısmını
neler yaptığını ailenin
rehabilitasyon merkezi ve hastanede geçirirler. Bu durumda ailedeki diğer çocukla
görmesini sağlar.
yeterince ilgilenilemez. Bu nedenle uzman ebeveynleri mümkün olduğunca normal
yaşamlarına ayak uydurmaları ve diğer çocuklarına da zaman ayırmaları yönünde
destekler.
Aile ile ilişki sürecinde sosyal hizmet uzmanı mümkün olduğunca, her iki
ebeveyni de görmek için çaba göstermelidir. Anne babanın bu kriz durumunu
birlikte yüklenmeleri çok önemlidir. Bu yönde mesleki yardım almayan pek çok
ailede, ebeveynlerden biri çoğunlukla baba, özürlü çocuğun günlük bakımında çok
Bütün insanlar az sorumluluk üstlenir. Bu nedenle uzman mesleki ilişki sürecinde her iki ebeveyni
güçlüdür” der. Her de sorumlulukları konusunda aydınlatmalı, sorunların üstesinden birlikte
insanın içinde gelebilmeleri için aileyi desteklemelidir. Weick (1992 akt: Miley, O’Melia & DuBois,
potansiyel bir güç vardır 1998) “Bütün insanlar güçlüdür” der. Her insanın içinde potansiyel bir güç vardır ve
ve bu güç harekete bu güç harekete geçirilebilir. Sosyal hizmet uzmanı özürlülük durumunun aile
geçirilebilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

üzerinde oluşturduğu baskının azaltılmasında ebeveynlerin benliğinde var olan


çalışkanlık, empati, sabır gibi güçlü yönleri harekete geçirmeye çalışır.

SUÇLULUK (KRİMİNOLOJİ)
İnsanlığın var oluşundan günümüze dek, aynı coğrafi ortamda toplu halde
yaşamanın doğal bir sonucu olarak, suç ve suçluluk kavramları toplumların
gündeminde yer almıştır. Suçluların cezalandırılması ve bunun bir fonksiyonu
olarak ceza infaz süreçleri zaman içerisinde değişip, farklı şekillere bürünerek
günümüze kadar gelmiş ve bu durum ciddi sosyal sorunları ortaya çıkarmıştır.
Psiko–sosyal, ekonomik ve kültürel kurumlarda yaşanan hızlı gelişme ve
değişim dünden bugüne sorunların artarak çoğalmasına ve daha karmaşık bir hale
gelmesine neden olmuştur. Bu süreç, suç ve suçluluk kavramlarının olgusal bir
gerçeklik olarak tüm dünyanın ilgilendiği bir sorun alanı haline gelmesinde ve buna
yönelik ceza infaz süreçlerinin değişmesinde belirleyici olmuştur.

Suçluluk Alanı ile İlgili Bazı Tanımlar


Suç: Toplumun üst yapı kurum ve kuruluşlarıyla çelişen düşünce ve
eylemlerdir. Günümüzde suç adi ve idari ve de siyasi suçlar olmak üzere iki başlıkta
toplanır. Üst yapı kurumu ya da kuralları üç boyutta değerlendirilir. Ahlak, din ve
hukuk (Batur 1999).
Suç Anayasamızda “cürüm” ve “kabahat” olarak iki kısımda incelenmiştir;
Cürüm, bir toplumun
Cürüm: Bir toplumun var olma veya yaşam koşullarını veya bireylerin ve
var olma veya yaşam
koşullarını veya toplumun temel yararlarını ihlal eden veya tehlikeye sokan suçlar olup, TCK’nın
bireylerin ve toplumun 11/1 maddesinin 1 ila 6. bentlerinde sayılan idam, ağır hapis, ağır para, kamu
hizmetlerinden mahrumiyet cezalarıyla cezalandırılırlar. Örneğin, adam öldürmek,
temel yararlarını ihlal
eden veya tehlikeye hırsızlık, uyuşturucu madde satmak, kullanmak vb. (DİE, 1998).
sokan suçlar. Kabahat: Kamunun iyiliği ve gelişmesini bozan fiiller olup, TCK’nın 11/2
maddesinin 1 ila 3. bentlerinde sayılan hafif hapis, hapis, hafif para, muayyen bir
meslek ve sanatın icrasının tatili ile cezalandırılırlar. Örneğin, kumar oynamak veya
oynatmak, sarhoşluk vb. (DİE, 1998).
Suçlu (Hükümlü): İşlediği suçtan dolayı kesinleşmiş mahkeme (yargıç)
kararıyla belli bir cezayı çekme cezası verilmiş kişidir (Tomanbay, 1999).
Suçluluk: Yavuzer’e (1994) göre, “suçluluk kişiyi toplum halinde yaşayan
Suçlu (Hükümlü), öteki bireylerin karşısına çıkaran bir çatışmanın ürünüdür”.
İşlediği suçtan dolayı
kesinleşmiş mahkeme
(yargıç) kararıyla belli
bir cezayı çekme cezası Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
verilmiş kişidir.
Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

Bir diğer tanıma göre ise “suçluluk toplumda var olan yazılı ya da yazısız
kurallara uymama durumudur” (Tomanbay, 1999).
Tutuklu: Hukuk karşısında, suç işlediğine dair aleyhinde güçlü belirtiler ya da
deliller bulunan, yasanın öngördüğü koşullarla ve yargıç kararıyla gözaltı süresinin
bitiminden sonra özgürlüğünden yoksun kılınarak tutukevine konulan ve henüz
suçu karara bağlanmamış, cezası kesilmemiş kişidir (Tomanbay, 1999).
Tutuklama: Hüküm verilmeden önce, kanunda belirtilen koşulların
bulunması halinde hâkim kararıyla bir şahsın hürriyetinin kısıtlanmasıdır (Bardak,
1996).
Ceza: Toplumsal yapı içerisinde var olan ahlak, din ve hukuk gibi üst yapı
kurumlarına aykırı fiil ve görüşlere uygulanan yaptırımlardır. Bu yaptırımların
değişik biçimleri söz konusudur. Ekonomik yaptırım, kişi hak ve özgürlüklerine
getirilen kısıtlama, ayıp, günah vb. gibi.
Cezaevi: Ergüden’e (1997) göre “bir toplumsallaştırma yeridir.” Bir başka
tanıma göre ise, cezaevi “yasalar tarafından tanımı yapılan eylemi, yani suçu
işlediği kabul edilen veya suçu işlediğine dair hakkında kuvvetli kanıt bulunan
bireyleri cezalandırmak, toplumu korumak, bireyleri ıslah edip topluma yeniden
kazandırmak ve ibret amacıyla, mahkeme kararı ile konuldukları özel inşa edilmiş
kamu binalarıdır” (Sevimli, 2000).
İnfaz: İnfaz kelime anlamı itibariyle bir kararı, bir emri yerine getirme
demektir. Cezaların infazı ise, kesinleşmiş mahkeme kararlarının yerine
getirilmesidir (Bardak, 1996).

Suç ve Nedenleriyle İlgili Yaklaşımlar


Suçlu davranışın oluşumuna yol açan faktörler, günümüze dek farklı
yaklaşımlar doğrultusunda incelenmiştir. Kimi yazarlar suçun oluşumunda bireyin
özelliklerinin, diğerleri çevrenin özelliklerinin belirleyici olduğunu öne sürmüştür.
Bugün birey ve çevre özelliklerinin her ikisinin birden suçun meydana gelmesinde
önemli rol oynadığı kabul edilmektedir.
Aşağıda suç ve nedenlerine ilişkin kabul gören dört farklı yaklaşım ana
Sistematik ekoller belirli hatlarıyla ele alınmaktadır (Dönmezer, 1975):
ve sistemli bir bakış 1- Sistematik Ekoller
açısı doğrultusunda suç,
Sistematik ekoller belirli ve sistemli bir bakış açısı doğrultusunda suç,
suça yol açan etmenler suça yol açan etmenler ve suçluluk olgusunu irdelemektedir. Suçun
ve suçluluk olgusunu nedenlerine ilişkin açıklama getiren en eski yaklaşım sistematik
irdelenmektedir. ekollerdir. Bunlar sırasıyla; klasik ekol, kartografik ekol ve tipolojik
ekoldür.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

 Klasik Ekol: Bu ekole göre; birey, davranışlarını zevk ve ızdırap


kavramlarından yola çıkarak ayarlar. Belirli bir davranışın
vereceği zevk, aynı davranışın neden olacağı ızdırapla denge
içerisindedir. Böylece yasa ihlalinin vereceği zevk, bunun
getireceği ızdıraptan fazla ise birey suça yönelecektir.
 Kartografik Ekol: Toprağın verimli olması, yağmur miktarı,
jeopolitik konum, doğal kaynakların bolluğu bir toplumun
refahını temin eden faktörlerdir. Doğal zenginliklerden yoksun
olan toplumlar yağmacı ve yıkıcı olacaklardır.
 Tipolojik Ekol: Bu ekolün en önemli temsilcisi Lombroso’dur.
Suçluların ferdi bazı özellikleri sebebiyle farklı olacaklarını ve
başkalarının suç işlemeyeceği şartlar içinde bunların suç
işlemeye meyilli olduklarını iddia eder. Bu ekole göre bazı
insanlar suçlu olarak doğarlar ve suçlular bazı anormal
özelliklere sahiptirler.
2- Zihni Yetersizlik Teorileri
Tipolojik ekolün gözden düşmesinden sonra suçluyu suçsuzdan ayıran
belirleyici olarak fiziki yapı yerine akıl zafiyeti kavramı ileri sürülmüştür.
Bu ekolün temsilcilerine göre suçun temel sebebi zihinsel geriliktir.
Bütün geri zekâlılar suçlu olup, bütün suçlular da geri zekâlıdır. Geri
zekâlı olanlar, davranışlarının sonuçlarını ve kanunların yaptırımlarını
anlayamadıkları için suç işlerler. Bu iddialar psikolojik testlerin ortaya
çıkmasından sonra çürütülmüş, zekâ geriliğinin suçla bir ilgisi olmadığı
kanıtlanmıştır.
3- Psikiyatrik ve Psikolojik Ekol
Bu ekolün hareket noktası kişiliğin gelişmesidir. Duygu durum
bozuklukları, suçun sebebi olarak görülmektedir. Her insanda anti–
sosyal eğilimler ve içgüdüler vardır. Bu içgüdülere genel olarak “id”
denilir. Büyüme ve gelişme sırasında sabırlı ve tedbirli olma kapasitesi
“ego” ile ifade edilir. İnsanların, kendi kişilikleri ile üyesi oldukları
toplumun ahlak kurallarını birleştirmeleri ise “süperego” ile ifade edilir.
Suçlu normal bireylerden farklı id, kusurlu bir ego veya süperego
gelişimiyle karşı karşıyadır. İd’in bu gelişimi hatalı terbiye veya
ebeveynin ihmali sonucunda meydana gelmiştir. Bir diğer görüşe göre
Doğuştan değil, sosyal ise doğuştan değil, sosyal çevreye uyum sırasında ortaya çıkan psikolojik
problemler kişiyi suça iter.
çevreye uyum sırasında
4- Çağdaş Sosyolojik ve Psikolojik Kuramlar
ortaya çıkan psikolojik
problemler kişiyi suça 20. yüzyılın başından itibaren çağdaş sosyal bilimciler suçu “kötü bir
çevreye normal bir uyum” olarak yorumlamışlardır. Yani suç;
iter.
yetişkinlerden, olumsuz çevre, aile ve arkadaşlık ilişkilerinden öğrenilen
bir davranış biçimidir. Bu düşüncenin en önemli temsilcisi Durkheim’dir.
Çağdaş psiko-analitik kuram ise suçu, zayıf biçimlenmiş, içgüdüsel
dürtülerini toplumun istediği yönde bastıramayan süperego’nun yol

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

açtığı yıkıcı bir davranış olarak yorumlamıştır. Bu yaklaşımda ailenin


sağlıklı bir süperego geliştirilmesi yönündeki önemi vurgulanmış ve suça
yönelmeyi engellemek için davranışçı yöntemlerin kullanılması
önerilmiştir.

Suça İtilmiş Çocuklar ve Sosyal Hizmet Uygulaması


Çocuklara yönelik insan hakları ihlalleri, onların öncelikle benlik tasarımlarını
ve sosyal ilişkilerini olumsuz yönde etkilemekte duygu, düşünce ve davranış
Hiç bir çocuk suçlu kalıplarında normal dışı gelişmelerin yaşanmasına neden olmaktadır. Bu durumda
olarak doğmaz. suça itilmiş çocuk gelecekte normal hayatın gereklerine ayak uyduramamakta ya
da bir başka deyişle sosyal işlevselliğini arzu edilen düzeyde yerine
getirememektedir.
Oldukça karmaşık nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan çocuk suçluluğu sosyal
hizmet mesleği ve disiplininin ilgilendiği ve üzerinde çalışmalar yürüttüğü bir
alandır. Çocuklar, sorunlarıyla başa çıkma konusundaki güçsüzlükleri ya da
yetersizlikleri nedeniyle daha çok sosyo–ekonomik ve kültürel faktörlerin etkisiyle
suça yönelmektedir. Hiçbir çocuk suçlu olarak doğmaz ve her şeyden önce insan
olarak yaşamda yer alır ve sosyal hizmetin çocuk suçluluğu alanındaki yaklaşımı da
bu doğrultudadır.
Çocuk suçluluğunun her aşamasında sosyal hizmetlere gereksinim
duyulmaktadır. Çünkü çocukların bio-psiko-sosyal açıdan sağlıklı bir biçimde
gelişmelerine, toplumun değişen koşullarına uyum sağlamalarına yardımcı olmak,
onların refahını sağlamak ve sosyal değişmeyi etkilemek, çocukların suça
yönelmelerini sağlayan unsurları ortadan kaldırmak ve sosyal işlevselliklerini
engelleyen tıkanıklıkları açmak, sosyal bilinci geliştirmek, onların haklarını güvence
altına almak, toplumsal refah ve kaynakların dağılımını dengelemek sosyal
hizmetlerin temel amacıdır. Bu durum aynı zamanda insanı, yaşadığı sosyal ve
ekonomik ortam içinde çeşitli sosyal bağlantıları ile ele alan sosyal hukuk devleti
Toplumsal refah ve anlayışının bir sonucudur. Günümüzde çocuk suçluluğu alanındaki çağdaş ıslah
kaynakların dağılımını anlayışı da hükümlü çocukların rehabilitasyonu ve topluma yeniden
dengelemek sosyal kazandırılmasını esas almış ve bu doğrultuda düzenlemeleri oluşturmaya
hizmetlerin temel başlamıştır. Bu amaçla cezaevlerinde psiko-sosyal hizmet birimleri oluşturulmuş ve
amacıdır. sosyal hizmet uzmanları da bu birimlerde görev almaya başlamışlardır.
Sosyal hizmet uzmanlarının bu alanda yürüttüğü mesleki çalışmanın odağı;
suça itilmiş çocukların kendilerinden ya da içinde yaşadıkları sosyal çevrelerinden
kaynaklanan psiko-sosyal sorunlarını tespit etmek, onların toplumsal
fonksiyonlarını düzeltmek, desteklemek ve değiştirerek sorun olarak getirilen
olgunun çözülmesi ve giderilmesine yöneliktir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

Buradan hareketle ülkemizde ceza infaz alanında çalışan sosyal hizmet


uzmanın suça itilmiş çocuklarla yürüttüğü mesleki çalışmalarını kısaca şu şekilde
özetleyebiliriz; çocuk tutuklu ya da hükümlü ile cezaevine giriş aşamasında ilk
görüşmesini yapar, bu görüşmede kendisini ve mesleğini tanıtır, cezaevinin amacı,
kuralları, fiziki yapısı, kurumda sunulan servis ve hizmetler, eğitim olanakları
hakkında bilgiler verir ve tutuklu ya da hükümlü çocuk hakkında ilk bilgileri toplar.
Kurum sürecinde gözlem ve mülakat tekniklerini kullanarak tutuklu ya da
hükümlü çocuğun fiziksel, zihinsel, duygusal, sosyal özellikleri, sağlık durumu,
geçmiş yaşamı, yetenekleri ve suça yönelme nedenleri hakkında düzenli bilgi
toplar. Tespit edilen toplumsal fonksiyon bozukluğu varsa giderilmesine yönelik
mesleki yöntemleri kullanır. Gerekli gördüğü durumlarda psikoloğa yönlendirme
yapar. Tutuklu ya da hükümlü çocuğun ailesi ve yakın çevresi ile görüşme yaparak
bilgi toplar. Sorunların tespit ve çözümlenmesine yardımcı olur. Aile üyelerini
Sosyal hizmet
kuruma çağırır ya da ailelere ev ziyaretleri yapar. Eğitim, sağlık ve infaz personeli
uzmanları, çocuk
ile hükümlü veya tutuklu çocuk hakkında görüşerek sürekli iletişim ve işbirliği
suçluluğu alanında
sağlar. Gerekli gördüğü bilgileri aktarır, onların gözlem ve görüşlerini alır. Sosyal
geniş bir değerlendirme
hizmet uzmanı, çocuğun eğitim yaşamına devam etmesi veya mesleki beceri
görüşüne, pek çok koşul
kazanması için uygun ortam oluşturulmasında, kurum sürecinde, psiko-sosyal
ve düzeyde müdahale
yönden desteklenmesinde diğer meslek elemanları ve personelle birlikte önemli
geliştirme özelliğine
bir role sahiptir.
sahiptirler.
Tahliye aşamasında ise cezaevinden çıkan çocuğun yine cezaevine dönmesini
önlemek için eğitimine devam etmesi ya da ona iş bulunması, aile sorunlarının
giderilmesi, ailesiyle uyumunun yeniden sağlanmasına yönelik çalışmalar yürütür.
Sosyal hizmet uzmanları, çocuk suçluluğu alanında geniş bir değerlendirme
görüşüne, pek çok koşul ve düzeyde müdahale geliştirme özelliğine sahiptirler.
Kullanılan değerlendirme ve müdahale stratejilerinde tüm çevresel faktörleri de
Çocuk suçluluğunun dikkate alarak en uygun yaklaşımı seçmeye ve uygulamaya çalışırlar. Çocuk
önlenmesine yönelik suçluluğunun önlenmesine yönelik mikro düzeyde; çocuğu ve aileyi, mezzo
mikro düzeyde; çocuğu düzeyde; kurum, kuruluş ve organizasyonlar ile yasal grupları, makro düzeyde ise;
ve aileyi, mezzo yasa, politika, sosyal çevre ve toplumu kapsamaktadır.
düzeyde; kurum, Sosyal hizmet uzmanı mikro düzeyde, suça itilmiş çocuğu güçlendirmeli, ona
kuruluş ve psiko-sosyal açıdan destek olmalı, suça yönelmesine neden olan faktörleri tespit
organizasyonlar ile ederek, yeniden suça yönelmesini önlemek için onun eğitim almasını sağlamalı,
yasal grupları, makro sosyal yaşam ve mesleki beceriler kazandırılması sürecinde uygun ortamlar
düzeyde ise; yasa, oluşturmalı, aileyle mesleki çalışmalar yürüterek, çocuğun topluma uyumu ve
politika, sosyal çevre ve rehabilitasyon sürecine destek vermesi için aileyi teşvik etmelidir. Mezzo düzeyde,
toplumu suça yönelme açısından risk altında bulunan çocukları, (sokak çocukları, madde
kapsamaktadır. bağımlıları vb.) tespit ederek onların toplumsal uyumu ve rehabilitasyonu için

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

toplum kaynaklarını harekete geçirmelidir. Ayrıca çocuk ıslahevi, sokak çocukları


merkezi gibi gerek suça yönelmiş, gerekse suça yönelme riski olan çocukların
bulunduğu kurumlarda çalışan sosyal hizmet uzmanları bu kurumların hizmet
yelpazesinin ve kalitesinin arttırılmasında, aynı alanda faaliyet gösteren kurum ve
kuruluşlar arasındaki işbirliği ve koordinasyonun temin edilmesinde, izleme ve
değerlendirme çalışmalarının yürütülmesinde, merkezi rol üstlenmelidir.
Makro düzeyde tüm ülke çocuklarının refahı ve esenliği, sağlıklı birer kimlik
geliştirebilmeleri ve sosyal yaşamın gereklerine ayak uydurabilmeleri için uygun
sosyal politikaların planlanarak hayata geçirilmesinde, insan hakları ve
özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesi konusunda kamuoyu oluşturulmasında,
çocukların suça yönelmelerine neden olan çevresel faktörlerin tespit edilerek
ortadan kaldırılmasında, toplumun suça yönelmiş ya da suça yönelme riski olan
çocuklara bakış açısının değiştirilmesinde ve böylelikle toplumsal barış ve kuşaklar
arası dayanışmanın teşvik edilmesinde, insan hakkı ihlallerine uğrayan çocukların
resmi kurumlar ve yargı organları karşısında savunulmasında, sosyal politika
uygulayıcıları ve bu alanda söz sahibi diğer meslek elemanlarıyla birlikte
sorumluluk üstlenmelidir. Ayrıca ülke genelinde çocuk suçluluğunun önlenmesi
konusunda var olan durumun analizi ve değerlendirilmesi ve geleceğe yönelik
çocuk suçluluğu ile mücadele programlarının geliştirilmesinde araştırma ve
planlama çalışmalarının yürütülmesi sürecinde yer almalıdır.

SOKAK ÇOCUKLARI
Sokak çocukları terimi ilk olarak 1970’lerin sonunda Birleşmiş Milletler
tarafından kullanılmıştır. Tabi daha önceleri İngiltere’de Henry Mayhew adında bir
Sokak çocukları terimi bilim adamı kaleme aldığı “Londra’da Çalışma Hayatı ve Yoksulluk” isimli eserinde
ilk olarak 1970’lerin sokak çocukları kavramını açıklamaya çalışmıştır. O dönemde sokak çocukları,
sonunda Birleşmiş isyankâr çocukları, evden kaçanları ya da yatacak herhangi bir yeri olmayanları
Milletler tarafından nitelemek üzere kullanılmaktaydı.
kullanılmıştır.
Ülkemizde sokak çocukları meselesi 70 yılı aşan bir tarihe dayanmaktadır. Bu
dönemde köprü altı çocukları olarak nitelendirilen sokak çocukları üzerine birçok
roman ve makale yazılmıştır. Duygusal, sosyal ve psikolojik boyutuyla sokak
çocukları meselesini kaleme alan ünlü romancı Kemalettin Tuğcu’nun eserlerinde
konunun tüm boyutlarıyla önemli bir sosyal problem olduğuna işaret edilmiştir.
Sokak çocukları 1940’larda tek tük ortalarda gezinen, geceleri köprü altlarına
sığınan, hepimizin merhamet, iyi niyet ve sempatiyle baktığımız çocuklardı. Yıllar
geçtikçe sayıları artmış ve daha görünür bir sorun olarak karşımıza çıkmaya
başlamıştır. Bugün trafik ışıklarında durduğumuzda arabanın camlarına atlayan,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

elindeki bezle camları silen, bir vitrinin önünde kâğıt peçete satan sokak çocukları,
çocuk emeği sömürüsünün de en canlı örnekleridir.
Son yıllarda ülkemizde, özellikle yoğun göç alan büyük kentlerde sokak
çocukları ve sokakta çalışan çocuklar sayısında önemli artışlar meydana gelmiştir.
Bu sorun giderek artma eğilimi göstermektedir. Sokaktaki çeşitli tehlikelerle karşı
karşıya kalan ve yaşamlarını zor koşullar altında geçiren bu çocukların, sokağı
mesken edinmiş çocuklarla çoğunlukla gece geç saatlere kadar sokakta yaşamasına
Çocuk emeğinin
karşın aileleri ile bağları süren çocuklardan oluştuğu görülmektedir (DPT, 2001:20).
kullanımı ve çocuğun
erken yaşta çalışma Çocuk emeğinin kullanımı ve çocuğun erken yaşta çalışma yaşamında yer
yaşamında yer alması alması tüm dünyada ciddi bir sorundur. Çocukların erken yaşta çalışmaya
tüm dünyada ciddi bir başlamasında birtakım kültürel değerler etkili olmakla birlikte asıl neden sosyo-
sorundur. ekonomiktir. Sokakta çalışan çocuklar, çocuk emeğinin en önemli bölümünü
oluşturmaktadır. Zorunlu göç ve artan yoksulluğa paralel bir şekilde hızla artan bu
sorun dünyada ve ülkemizde daha belirgin bir şekilde gözlenir olmuştur.
Ülkemizin hızlı bir endüstrileşme sürecine girmesiyle birlikte oluşan sağlıksız
kentleşme sonucunda toplum yapısındaki değişikliklere paralel olarak aile yapısı
eskiye göre farklılaşma göstermiştir. Bu farklılaşmaya ayak uyduramayan ailelerde
ise birçok istenmeyen değişim ortaya çıkmıştır. Bu değişimlerin ilki göç olgusudur.
Şehre göç edilmesi Ekonomik nedenlerle yaşadığı yeri bırakan ailede aileye para getiren kişi evin
sonucu hemşeri babasıyken işsiz kalması sonucu daha kolay iş bulan evin annesi sonra da çocuğu
dayanışması olsa da çalışmaya başlamıştır. Başka şehre göç edilmesi sonucu hemşeri dayanışması olsa
geniş ailenin getirdiği da geniş ailenin getirdiği birçok avantaj ortadan kalkmıştır. Bu durum en çok
birçok avantaj ortadan çocuğu etkilemiştir. Çünkü büyükbaba, büyükanne, teyze, amca otoritesinden
kalkmıştır. kurtulan çocuk küçük yerden büyük yere gelince disiplinden de hemen kopmuş ve
ilk olarak okula devam etmemeye başlamıştır.
Bu süreç içinde ekonomik yoksulluk ve köyden kente göç sonucu oluşan
kültürel çatışmayı da yaşayan aileler kent yaşamının dışına itilmektedir. Kırsal
kesimde ailenin geleneksel olarak aldığı psikolojik, sosyal, ekonomik destek
kentlerde toplumsal kurumlar tarafından sağlanamadığından, büyük ümitlerle
kente göçen yığınların aile ilişkileri olumsuz etkilenmekte ve çocukları başıboşluğa
sürüklemektedir. Ayrıca boşanmalar, resmi nikâh olmaksızın yapılan evlilikler,
değişik eşlerden olan çocuklar, ebeveynlerden birinin evi terk etmesi gibi nedenler
de çocukların sokak yaşamını seçmesine neden olabilmektedir.

Sokak Çocuklarının Tanımı


Literatürde sokak çocuklarının birçok farklı tanımına rastlanmaktadır. Sosyal
Çalışma sözlüğünde sokak çocuğu (street cildren) “gerek aile içi sorunlardan, gerek
ailenin ekonomik yoksunluğundan ötürü, anababa denetimi dışında kalarak,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

zamanının büyük bir bölümünü sokakta geçiren, geçimini günübirlik işlerle


sürdürmeye çalışan, bu koşullar altında toplumda her türlü tehlikeye ve sömürüye
açık çocuk ve gençlik grubu” olarak tanımlanmaktadır (Tomanbay, 1999).
Yirmi dört saat sokakta yaşayan, ailesiyle ilişkileri kopuk olup geçimini
sokaktan sağlayan, zaman zaman suça bulaşıp zaman zaman tiner, bali gibi uçucu
maddeler kullanan ya da bunlara gereksinim duyan, sokağın özgür ortamını mekân
edinen çocuklar, sokak çocuğu olarak nitelendirilmektedir.
Bu çocukların aile, okul, çocuk kurumları gibi kendine karşı sorumluluğu olan
kişi ya da kurumlarla hemen hemen hiç temasları bulunmamaktadır. Çeşitli
nedenlerle evden kaçmış, aile ve toplumla olan bağları tamamen kopmuş olan bu
çocuklar gruplar halinde, kendilerine özgü kurallarıyla köprü altı yaşamını
seçmiştir. Yaşamı ve/veya yaşam kaynakları için sokak onların yirmi dört saatlik
meskenleridir.
Barker (1999)’a göre sokak çocuğu sokağı kendine yaşam biçimi olarak
seçmiş, sürekli bir konuta, düzenli bir gelire sahip olmayan şehirlerin merkezinde
Sokak çocukları sokağı
ana baba kontrolü ve aile ilişkilerden uzak bir biçimde bağımsız olarak yaşayan
mesken edinen,
evden kaçmış ya da kaybolmuş çocuklardır. Zeytinoğlu (1991)’na göre sokak
geceleri ya da bazı
çocukları sokağı mesken edinen, geceleri ya da bazı geceler evine dönmeyen, aile
geceler evine
korumasından ve desteğinden bütünüyle ya da büyük ölçüde yoksun olan
dönmeyen, aile
çocuklardır. Sık sık evden kaçan, atılan, terk edilen, ailesi olmayan ya da ailesi
korumasından ve
olduğu halde bütünüyle başıboş bırakılan bu kategoriye girmektedir.
desteğinden bütünüyle
ya da büyük ölçüde Sokaktaki çocukları dört farklı gruba ayırmak mümkündür. Birinci grupta
yoksun olan fakir ailelerden gelen çalışan çocuklar yer almaktadır. Bu çocuklar akşam olunca
çocuklardır. ailelerinin yanına geri dönmekte ve okullarına devam etmektedirler. Bu çocuklar
suç işlemezler. İkinci gruptakiler bağımsız sokak çocuklarıdır. Bu gruptaki çocukların
aileleri ile bağları bozulmuştur ve okula devamları azalmıştır. Suç işleme oranları
ise artmıştır. Üçüncü gruptakiler aileleri gibi sokakta çalışan ve yaşayan çocuklardır.
Bu çocukların aileleri de sokakta yaşarlar. Son gruptakiler aileleri ile ilişkileri
tamamen bozulmuş ve zamanlarının tamamını sokakta geçiren sokak çocuklarıdır.
Birleşmiş Milletler Bunlar gerçek sokak çocuklarıdır ve sokağın çocukları olarak da isimlendirilirler
sokak çocuğunu evi ya (Arnas, 2003).
da geçim kaynağı sokak
Birleşmiş Milletler sokak çocuğunu evi ya da geçim kaynağı sokak olan
olan ebeveynleri ya da
ebeveynleri ya da yakınları tarafından yeterince korunmayan ve rehberlik
yakınları tarafından
edilmeyen çocuk olarak tanımlamaktadır.
yeterince korunmayan
ve rehberlik edilmeyen Uluslararası Çocuk Örgütü (UNICEF) ise sokak çocuklarını üç gruba
çocuk olarak ayırmaktadır. Birinci gruptakiler; bir yetişkin gözetiminde olmaksızın sokakta
tanımlamaktadır. yaşayan ve kendi kendine sokaklarda yaşamını sürdürmeye çalışan sokağın

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

çocuklarıdır. İkinci gruptakiler, sokakta çalışan fakat günün sonunda evlerine dönen
sokak çocuklarıdır. Üçüncü gruptakiler ise parçalanmış ailede yaşayan, okula
gitmeyen, istismar edilen ve gecekondularda yaşayan sokak için aday olan
çocukları kapsamaktadır (Arnas, 2003).
Tanımların ortak noktalarından hareketle sokak çocuğu kategorisine giren
çocuklar şu şekilde sıralanabilir: ailesi olmayan çocuklar, ailesi olup ailesi
tarafından istismar edilen çocuklar, ekonomik sıkıntı çeken ailelerin çocukları,
ailesinde geçici veya uzun süreli krizler (hastalık, tutukluluk, göç vb.) yaşayan
ailelerin çocukları, sosyal problemli ailelerin çocukları, alkol, uyuşturucu vb. zararlı
alışkanlıkları olan ailelerin çocukları.

Sokak Çocuklarının Genel Profili


Çocuğu sokağa iten nedenlerin başında aile ve yaşanan ekonomik sorunlar
yer almaktadır. Sokak çocuklarının çoğunluğu parçalanmış ailelerden gelmektedir.
Yapılan araştırmalarda ebeveynlerin eğitim düzeylerinin çok düşük olduğu
görülmüştür. Babalarının büyük çoğunluğunun ilkokul mezunu ya da ilkokuldan
terk oldukları, annelerin yarıdan fazlasının ise hiç okula gitmedikleri dikkati
çekmektedir. Annelerin neredeyse tamamı ev dışında çalışmamakta, babaların
büyük çoğunluğu ise işsizdir. Ailelerin sahip oldukları çocuk sayısı fazla, çocukların
sağlıklı yetişmesi için ekonomik koşullar ile konut koşulları uygun değildir.
Şiddet, fiziksel ve cinsel istismar, başkaları tarafından suç işlemeye
zorlanmak, yaralanma, kronik-tehlikeli bulaşıcı hastalıklara yakalanma, bakımsızlık
sonucu oluşan sağlık sorunları, kaçırılma, öldürülme tehlikeleriyle karşı
karşıyadırlar.
Sokaktaki şiddete karşı durabilmek ve dayak yediklerinde acı hissetmemek,
sokaktaki soğuğa dayanabilmek, yaşadığı zorluklara karşı bedensel ve duygusal güç
oluşturabilmek yani kendilerini güçlü ve cesaretli hissedebilmek, halüsinasyonlar
görüp güzel şeyler hayal edebilmek ve utanma duygularını yok ettiği için rahatlıkla
başkalarından yemek isteyip, dilenebilmek ve özgürce konuşabilmek için uçucu
maddelere gereksinim duymaktadırlar.
Sokak çocuklarının
Sokak çocuklarının yalnızca %10-%15’inin kızlardan oluştuğu bildirilmektedir.
yalnızca %10-%15’inin
Sokakta kızların sayısının erkeklerden az olmasının bazı nedenleri vardır. Bunlardan
kızlardan oluştuğu
ilki kızlar için küçük kardeşe bakmak, ev işlerinde anneye yardım etmek gibi
bildirilmektedir.
alternatif durumlar söz konusudur. Bir diğeri ailenin parçalanması veya ailede
ihmal ve istismar söz konusu olduğunda kızlara akrabalar ve arkadaşlar tarafından
sahip çıkılmasıdır (Arnas, 2003).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

Günlük yaşam için aile desteğinden yoksundurlar. Genellikle “terkedilmiş”


olarak bilinmelerine rağmen güvensizlikten, reddedilmeden ve şiddet içinde
büyümekten yorulmuş bir şekilde çocukların da ailelerini kendilerinin terk etmiş
oldukları gözlenmektedir. Bu çocukların aileleriyle bağlarının tamamen kopmuş
olduğu görülmektedir. Daha çok gecekondu bölgelerinde yaşayan ailelerden çıkan
çocuklardır. Söz konusu ailelerin büyük çoğunluğu göçle metropollere yerleşmiştir.
Ebeveynlerin iş hayatı için gerekli donanım ve beceriye sahip değildir.

Sokak Çocukları ve Aileleriyle Sosyal Hizmet Uygulaması


Kökeninde aile yapısı, yetişme tarzı gibi çeşitli problemler nedeniyle evden
kaçan çocuklar bu durumu alışkanlık haline getirerek, sokağı yaşam biçimi olarak
kabul etmektedirler. Garlarda, köprü altlarında son derece kötü koşullarda ama
olabildiğince özgür olduklarını sandıkları bir yaşamda her türlü tehlikeyle karşı
karşıya kalmaktadırlar. Sokağın kendine özgü kuralları vardır. Bu kurallar kuralsızlığı
ve sömürüyü doğurmaktadır. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sokak
çocukları şehirlerin merkezinde, trafik ışıklarında, yıkık virane yerlerde her geçen
gün daha çok görünür olmaya başlamışlardır.
Sokağın kendine özgü
Sosyal hizmetin temel ilkelerinin başında çocuğun aile ortamında yaşamını
kuralları vardır. Bu
sürdürmesi ve yüksek iyilik halinin korunması yer almaktadır. Çocuklar fiziksel,
kurallar kuralsızlığı ve
sosyal, ekonomik ve psikolojik açıdan ebeveynlerinin koruma ve bakımına
sömürüyü
muhtaçtırlar. Bu amaçla sosyal hizmet uzmanları özellikle sosyo-ekonomik düzeyin
doğurmaktadır.
düşük olduğu, kırdan kente göç olgusunun yoğun yaşandığı ve çalışmayan anne
babaların yoğunlukta bulunduğu yerleşim birimlerinde ev ziyaretleri ve aile
toplantıları yoluyla aileyi çocuğun korunması ve bakımı konusunda bilinçlendirmeli,
çocuğun eğitimine devam etmesi için gerekli kamusal ve toplum kaynaklarını
harekete geçirmelidirler.
Şehir merkezlerinde sokakta yaşayan ve sokakta çalışan çocukların sosyal
hayata yeniden kazandırılmaları için mobil ekipler oluşturulmalı bu ekiplerde sosyal
hizmet uzmanları da yer almalıdır. Mobil ekipler vasıtasıyla çocukların sokağa
düşme nedenleri belirlenmeli, ekonomik yoksunluk içinde olan çocuk ve ailesine
sosyal yardım sağlanmalıdır.
Sosyal hizmetin temel
ilkelerinin başında Sokakta her türlü tehlikeyle karşı karşıya kalan bu çocukların yaşamış
çocuğun aile ortamında oldukları travmanın azaltılması amacıyla yalnızca ekonomik destek yeterli değildir.
yaşamını sürdürmesi ve Bu amaçla psiko-sosyal destek ve rehabilitasyonu da içeren çok boyutlu bir
yüksek iyilik halinin yaklaşımla sorun ele alınmalıdır. Eğitim, sosyalleşme, yeni davranış örüntüleri
korunması yer kazanmaları ve hayata atılmaları açısından çocuklar için çok önemlidir. Bu nedenle
almaktadır. gerek mesleki eğitim, gerekse örgün eğitim yoluyla bu çocuklar eğitim öğretim

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

hayatına yeniden kazandırılmalı, bu sayede okullardaki psiko-sosyal danışma ve


rehberlik birimleriyle bağlantıya geçilmelidir.
Ailenin sağlık ve sosyal güvencesinin sağlanması, bu sorunla mücadelede
önemli bir dönüm noktasıdır. Herhangi bir gelire sahip olmayan ve düzenli bir geliri
bulunmayan ebeveynlere yeşil kart bağlanması, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Vakfının yardımlarından yararlanmalarının sağlanması, belediyelerin yapmış olduğu
gıda, erzak, kömür yardımlarının dağıtımında bu nüfus grubuna öncelik tanınması
önemlidir.
Ailenin sağlık ve sosyal
Bunun yanı sıra 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
güvencesinin
kanuna göre; beden ruh ve ahlak gelişimleri veya şahsi güvenlikleri tehlikede olan,
sağlanması, bu sorunla
kötü alışkanlıklara karşı savunmasız bırakılan bu çocuklar, korunmaya muhtaç
mücadelede önemli bir
çocuklar kategorisinde yer almaktadır. Gerekli durumlarda mahkeme kararıyla bu
dönüm noktasıdır.
çocuklar hakkında korunma kararı çıkartılıp kurum bakımı altına alınmaları ya da bu
kanun gereğince ailelerinin yanında kalmakla birlikte, ailelerine bakım ücreti
bağlanması sosyal hizmet uzmanlarının öncelikli görevlerindendir.

EVSİZLER
İçinde bulunduğumuz dönemde, ev dışında yaşayan birey ve ailelerin sayısı
her geçen gün artmaktadır. Evsizlik bireyin sağlıklı ve güvenli bir ortamda
yaşayabileceği bir meskene sahip olmaması durumudur. Buna yönelik birçok
tanımlama yapılmıştır. Genelde bu tanımların birleştiği nokta bireyin devamlı
kalacağı bir konuttan yoksun olma durumudur. Evsizlik tanımlaması içinde
Evsizlik bireyin sağlıklı
yoksulluk, işsizlik, göç, kentleşme, özürlülük, toplumda aktif bir role ve işleve sahip
ve güvenli bir ortamda
olamama, madde kullanımı gibi diğer sorunları da barındırmaktadır. Toplumların
yaşayabileceği bir
refahını ve sosyal gelişimini olumsuz yönde etkilemekte olan evsizlik sorunu,
meskene sahip
öncelikle bireysel bir sorun olarak algılansa da aslında sosyal bir sorundur.
olmaması durumudur.

Evsizlik Tanımları
Evsizliğin birçok tanımı söz konusudur. Yaşanacak mesken, yatacak yer ve
aile bağlarının sürdürülmesi gibi kriterler evsizlik tanımlarının odaklandığı temel
alanlardır. Evsizler, sabit, düzenli ve gece uyuyacak yeri olmayan kişiler olarak
tanımlanmaktadır. Diğer bir tanıma göre evsizlik, uygun yerleşim yerinin olmayışı
ve sosyal açıdan dışlanma durumudur. Geniş kapsamlı tanımlar, tek kişilik odalı
otellerde, cezaevi veya madde bağımlılığı kliniklerinde ve hastanede kalan bireyler
gibi risk altında olan tüm fertleri de içermektedir (Türkcan, 1996).
Evsizler, evsizlik süresine bağlı olarak üç grupta incelenmektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

a) Epizodik evsizler: Evsiz kalabilme olasılığı yüksek olan ve zaman zaman


evsiz kalan kişilerdir. Yoksulluk sınırının altında yaşarlar ve sürekli olarak
evsiz kalma riskiyle karşı karşıyadırlar.
b) Geçici Evsizler: Evsizlik süresi çok uzun olmayan evsizlerdir. Kendilerini
evsizlerden farklı olarak toplumun bir parçası olarak tanımlarlar. Anksiyete,
Epizodik evsizler, evsiz
depresyon semptomları, alkol, madde kullanımı görülebilir. Onları
kalabilme olasılığı
caddelerde görebiliriz, kabul edilmeyen yaşam stilleri vardır. Evlerini,
yüksek olan ve zaman işlerini ve sosyal statülerini tekrar kazanmak için çaba gösterirler.
zaman evsiz kalan c) Kronik Evsizler: Uzun süreden beri evsiz olan kişilerdir. Caddelerde
kişilerdir. yaşamayı normal olarak kabul ederler ve açıkça evsiz olarak tanımlanırlar.
Toplumdaki diğer bireylerle iletişimlerinde çok şüphecidirler (Smith, 2000
akt. İlhan ve Ergün 2010).
Eğer bir kişi çok uzun bir süredir barınacak bir meskenden yoksunsa, geçici
bir süre için kamusal ya da gönüllü kuruluşlar tarafından korunma altına alınmış ve
bir barınağa yerleştirilmiş ise, ucuz bir otelde, normal planladığı süre dışında bir
buçuk aydan daha fazla bir süre kalma eğiliminde ise ya da belirli bir zaman dilimini
başkasının yanında, hapishane ve hastane gibi ortamlarda geçiriyor olmasına
rağmen bu süreyi dışarda barınma olanağı olmadığı için bilinçli olarak uzatma
eğilimi içerisindeyse evsiz olarak tanımlanmaktadır (Hope & Young, 1986).

Evsizliğe Neden Olan Faktörler

Bireylerin kontrolü dışında birçok faktör evsizliğe neden olmaktadır.


Yoksulluk, ucuz konut bulma zorluğu, iş piyasasındaki değişiklikler, satın alma
gücünün giderek düşmesi, sağlık bakımını karşılamada eksiklik, sosyal güvenlikten
yoksun olmak, destekleyici yardım hizmetlerinin fonlarının ortadan kalkması ya da
azaltılması, aile içi şiddet, zihinsel özürlü hasta sayısının artması, ruhsal hastalıklar
ve madde bağımlılığı evsizliğe neden olan faktörler olarak sayılabilir. Ciddi hastalık
ve sakatlıklar evsizliğe neden olmakta, bunun sonucunda da iş kaybı, bakımı
karşılayamama ve ev kirasını ödeyememe gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır. Evlilik
Ülkemizde yapılan sorunları, aile içi uyumsuzluklar ve şiddet evsizlik için diğer önemli nedenler olarak
çalışmalarda evsiz düşünülmektedir.
gençlerin büyük bir
Aile içi şiddet nedeniyle, sığınma evleri dışında hiçbir alternatifi olmayan
kısmının madde
kadınlar olabildiği gibi, erkeklerde aile içi şiddet nedeniyle evsiz kalabilmektedir.
bağımlısı olduğu ve
Literatürde evden ayrılan gençlerin büyük çoğunluğunun ebeveynleri ile
nadiren psikolojik
anlaşmazlıkları nedeniyle evden ayrıldıkları bildirilmektedir. Evsizlerin çocukluk
rahatsızlıktan
hikâyelerinde, aileden ayrılma ve çeşitli kurumlara yerleştirilme sık olarak
yakındıkları
rastlanmaktadır. Bunlardan travmatik çocukluk çağı deneyimleri (zorunlu olarak
bildirilmiştir.
kurumlarda yaşama, evden kaçma) özellikle önem taşımaktadır. Çok sayıda evsiz
insanın ruhsal bir hastalığı vardır. Hastalıkları nedeniyle çalışma becerilerinin sınırlı

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

oluşu ve sürekli işsizlik ile karşılaşmaları nedeniyle barınma ihtiyaçlarını


karşılamada güçlük yaşamakta ve evsiz kalabilmektedirler. Evsiz insanlarla ilgili
yapılan araştırmalarda, evsizlerin yarıdan fazlasında madde bağımlılığına
rastlanmıştır.
Ülkemizde yapılan çalışmalarda evsiz gençlerin büyük bir kısmının madde
bağımlısı olduğu ve nadiren psikolojik rahatsızlıktan yakındıkları bildirilmiştir. Evsiz
insanların diğer bir özelliği de sokakta yaşamayı kendilerinin tercih etmeleridir. Bu
kişilerin büyük bir kısmı bir kuruma girmeyi ve kurum kuralları çerçevesinde
yaşamayı reddetmektedir. Bu nedenle sosyal hizmetlerden yararlanmamaktadırlar.
Hiçbir faktör tek başına
Buna göre evsizlik döngüsel bir yapı göstermektedir. Evsiz kimselerin çoğu kurum
kişilerin ve ailelerin
bakımı altına alındıktan bir iki yıl sonra oradan ayrılma eğilimi içerisindedirler.
evsiz kalmasında etken
Hiçbir faktör tek başına kişilerin ve ailelerin evsiz kalmasında etken değildir. Çok
değildir.
sayıda etken, hassas kişi ve aileler arasında evsizlik olasılığını arttırmaktadır (İlhan
ve Ergün, 2010).

Evsizlerle Sosyal Hizmet Uygulaması


Katılımcı bir meslek olan sosyal hizmet, toplumda çeşitli nedenlerle
uyumsuzluklar ve eşitsizlikler içinde bulunan kişi, grup ve toplumların sorunlarını
önlemek ve refahını sağlamakla ilgilidir. Sanayileşen ve hızla değişen ülkemizde,
sosyal hizmet, sorunlu birey, grup ve ailelere yönelmiş olan önemli meslekler
arasındadır. Evsizlere yönelik olarak sosyal hizmetin çeşitli rol ve işlevleri söz
konusudur. Bunlar sırasıyla önleme aşaması, evsizlere yönelik araştırmaların
yapılması, geçici konut veya merkezlerin oluşturulmasıdır. Geçici konut veya
merkezlerde sosyal hizmet uzmanları evsiz bireyin kuruma kabulü, sağlık ve bakım
hizmetlerinin sunulması, sosyal yardımların sağlanması ve kurumlararası ilişkilerin
sürdürülmesi aşamalarında uygulama, danışmanlık, değerlendirme, savunuculuk,
karşılanamayan ihtiyaçları keşfetme, kamuoyu oluşturma ve eğiticilik rollerine
sahiptir (Işıkhan, 2002).
Sosyal hizmet uzmanları öncelikle bireylerin evsizliğe düşmelerine yönelik
olarak koruyucu ve önleyici faaliyetlerde bulunmalıdır. Daha çok gecekondu
bölgelerinde yer alan toplum merkezlerinde göçle kente gelmiş, yoksulluk içinde
yaşayan aileleri izlemeli, ailede yaşayan çocukların kamusal sosyal yardım ve
Sosyal hizmet uzmanları destek hizmetlerinden yararlanması ve kendi ayakları üzerinde durmalarına olanak
öncelikle bireylerin sağlamalıdır.
evsizliğe düşmelerine Türkiye’de evsizlere ilişkin araştırmaların azlığı nedeniyle bu grubun genel
yönelik olarak koruyucu özellikleri, bu gruba ait net sayısal veriler ve istenildiğinde bu gruba nasıl
ve önleyici faaliyetlerde ulaşılacağına dair kapsamlı bir veri tabanı oluşturulamamıştır. Sosyal hizmet
bulunmalıdır. uzmanları çalıştıkları toplum merkezleri, hastaneler ve saha çalışmalarında

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

karşılaştıkları evsiz bireyleri, hikâyelerini raporlaştırarak kayıt altına almalı bu


kayıtlar İl Sosyal Hizmetler Müdürlüklerince Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğüne
ve yerel yönetimlere bildirilmelidir. Nitekim Büyükşehir ve Yerel Yönetimler
yasalarında nüfusu elli binden fazla olan yerel yönetimlerin sosyal sorunları
önlemeye yönelik yetkileri genişletilmiştir. Bu belediyeler evsizlere yönelik geçici
barınma merkezleri açma yetkisine sahiptirler.
Ülkemiz koşulları göz önünde bulundurularak açılacak geçici konut veya
merkezlerde görev yapacak sosyal hizmet uzmanları; aileleri ev idaresi, çocuk
Belediyeler evsizlere bakımı, aile içi şiddetin önlenmesi, eşler arası diyalog, günlük yaşam aktivitelerinin
yönelik geçici barınma yerine getirilmesi konularında bilinçlendirmelidir. Bu merkezlerde topluma uyum,
merkezleri açma bireyin sosyal işlevselliğini yerine getirebilmesi konularında evsizlere birçok hizmet
yetkisine sahiptirler. verilebilir.
Öncelikle evsiz bireyin kuruma kabulü aşamasında onunla ilk mülakatı yapan
kişi sosyal hizmet uzmanıdır. Kurumun işleyişi ve kurallarının evsiz bireye
anlatılması, evsiz bireyin beklenti ve gereksinimlerinin saptanması bu ilk mülakatın
konusudur. İlk mülakatta saptanan gereksinimler doğrultusunda evsiz bireylere
sağlık ve bakım hizmetinin sunulması bu kurumlarda çalışan sosyal hizmet uzmanı,
psikolog, doktor, hemşire, hukuk danışmanı, ev ekonomisti, bakıcı personelin ekip
çalışması içerisinde gerçekleştirmeleri gereken bir gerekliliktir. Ekip çalışması
anlayışı içinde yürütülecek sağlık ve bakım hizmetlerinin planlanıp koordine
edilmesi ve ekip üyelerinin bu doğrultuda bilgilendirilmesi sosyal hizmet uzmanının
görevlerindendir.
Bu merkezlere başvuran evsizlerin yoksunluk ve yoksulluk durumlarının
Sosyal hizmet uzmanları saptanarak gereksinim duydukları sosyal yardımlardan yararlanmaları için sosyal
birey, aile, grup ve hizmet uzmanları mevcut sosyal yardım mevzuatına hâkim olmalı, yasalar
toplumla sosyal hizmet çerçevesinde kamu kurum ve kuruluşları ile yerel yönetimlerin evsiz bireylere
uygulaması çalışma yönelik sosyal yardımlarını harekete geçirebilmelidirler.
yaparken farklı sosyal Son olarak evsiz kişi ve ailelere yönelik hizmet sağlayan kurumların eşgüdüm
sorunlara muhatap olan içinde çalışarak birbirlerinin sunduğu hizmetten bilgi sahibi olmaları, birbirlerini
müracaatçılara tamamlayıcı nitelikte hizmet sunmalarına neden olacaktır. Bu kurumlarda çalışan
odaklanır. sosyal hizmet uzmanları aynı alanda faaliyet gösteren diğer kurum ve kuruluşlarla
koordinasyonlu/koordineli çalışabilmelidirler.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

Özet •Bu bölümde yaşlılık, özürlülük, suçluluk, sokak çocukları ve evsizler gibi sosyal
hizmetin birincil uygulama alanlarından olan konu başlıkları ele alınmıştır. Sosyal
hizmet mesleğinin profesyonel temsilcileri olan sosyal hizmet uzmanları, sosyal
hizmet mesleğinin ilgi alanına giren, farklı yaş ve ihtiyaç gruplarından bireylerin
sorunlarının çözümlenmesi sürecinde katkıda bulunurlar. Bu çerçevede bir sorun
alanını çözmeye yönelik tüm hizmet türleri, bir sosyal hizmet alanını oluşturur.
Yaşlı refahı alanı, “yaşlı grubunun sorunlarını çözmeye, gereksinimlerini
karşılamaya ve iyiliğine yönelik bütün hizmetlerin, mevzuat, program ve
politikaların oluşturduğu bir alandır”. Sosyal hizmet uzmanları özürlü birey ve
ailesinin günlük yaşama uyumu sürecini destekler ve bu yönde ekip çalışması
içerisinde diğer disiplinlerden meslek elemanlarıyla birlikte çalışmalar yürütür.
•Suçluluk insanoğlunun toplumsal yaşama geçişiyle birlikte baş göstermiş olan en
eski sorun alanlarındandır. Suça itilmiş çocukların yeniden topluma
kazandırılmaları, toplumda meydana gelen kabahat, cürüm ve suçların önlenmesi,
bu amaçla bireylerin rehabilitasyonu, sosyal refahın sağlanmasında, sosyal adalet
ve sosyal barışın korunmasında büyük önem taşımaktadır.
•Sokak çocukları ülkemizde son yıllarda ön plana çıkan bir sosyal hizmet alanıdır.
Sokakta yaşayan ve sokakta çalışan çocukların güvenli bir aile ortamında
yaşamaları ve eğitim hayatlarına devam edebilmeleri sosyal hizmet açısından
önemli bir hedeftir. Geleneksel konutların dışında sokakları, terk edilmiş evleri,
otobüs duraklarını, parkları mesken edinmiş, yoksulluk, işsizlik, göç, düzensiz
kentleşme, eğitimsizlik, sağlık sorunları, aile içi şiddet, boşanma, madde bağımlılığı
gibi sosyal sorunların bir yansıması olarak evsizlerin toplumun diğer fertleri gibi
barınma ve güvenliklerinin temin edilmesi, fizyolojik gereksinimlerinin sağlanması
sosyal hizmetin öncelikli görevlerindendir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Almanya’da yürürlüğe giren ilk modern sosyal güvenlik yasasında emeklilik
için kabul edilen yaş sınırı kaçtır?
a) 45 yaş
Değerlendirme sorularını
sistemde ilgili ünite b) 50 yaş
başlığı altında yer alan c) 55 yaş
“bölüm sonu testi” d) 60 yaş
bölümünde etkileşimli
e) 65 yaş
olarak
cevaplayabilirsiniz. 2. Aşağıdakilerden hangisi psikolojik açıdan yaşlanma süreci ile birlikte ortaya
çıkan sorunlardan biri değildir?
a) Sosyalizasyon
b) Unutkanlık
c) Uykusuzluk
d) Sıkıntı
e) Üzüntü
3. Aşağıdakilerden hangisi 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un
getirmiş olduğu yeniliklerden biri değildir?
a) Mevzuatta özel eğitimin tanımı ilk kez yapılmıştır.
b) Özürlülerin sınıflandırma ölçütü yenilenmektedir.
c) Özürlülere çağdaş bakım hizmeti sunulmaktadır.
d) Özürlülerin toplumsal hayata aktif katılımı sağlanmaktadır.
e) Özürlülerin nitelikli istihdamı sağlanmaktadır.
4. Aşağıdakilerden hangisi suç ve nedenleriyle ilgili yaklaşımlardan biri
değildir?
a) Sistematik ekoller
b) Ekolojik ekoller
c) Zihni yetersizlik teorileri
d) Psikiyatrik ve psikolojik ekol
e) Çağdaş sosyolojik ve psikolojik kuramlar

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

5. Sokak çocuklarının yüzde kaçı kızlardan oluşmaktadır?


a) %10 -15’i
b) %20-25’i
c) %30-35’i
d) %40-45’i
e) %50-55’i

Cevaplar: 1.E , 2.A , 3.A , 4.B , 5.A

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 27


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR


Aiken, R. L. (1995). Aging An Introduction to Gerontology. USA: Sage Publications.
Altan, Ö. Z. (1990). Sakatlar ve Türkiye’de Çalışma Sorunları. Eskişehir: Eskişehir
AABF.
Arıkan, Ç. (2002). Sosyal Model Çerçevesinde Özürlülüğe Yaklaşım. Ufkun Ötesi
Bilim Dergisi, 2(1).
Arnas, Y. A. (2003). Sokak Çocukları. Toplum ve Sosyal Hizmet, 14 (2), 43-57.
Ashman, K. K., & Zastrow, C. (1990). Understanding Human Behavior and the Social
Environment. Chicago: Nelson Hall Publishers.
Bardak, C (1996). Cezaların İnfazı ve İnfaz Müesseseleri. Ankara: Yetkin.
Barker, L. R. (1999). The Social Work Dictionary. USA: NASW Press.
Batur, A. (1999). Suç, Ceza, Ceza İnfaz ve Af Yasası. Çağdaş Hukuk Dergisi, Çağdaş
Hukukçular Derneği Yayını, 7(67)
DİE. (1998). Türkiye İstatistik Yıllığı. Ankara.
DPT (2001). Sosyal Hizmetler ve Yardımlar (Özel İhtisas Komisyonu Raporu). DPT,
2593.
Danış, M. Z. (2004). Yaşlıların Evde Bakım Gereksinimleri ve Evde Bakıma İlişkin
Düşünceleri: Başarılı Yaşlanma ve Yaşlı Bakım Modelleri. Ankara: Güç-Vak
Yayınları, Sosyal Hizmet Dizisi I.
Duyan, V.(2000). Yaşlılık ve Gerontolojik Sosyal Hizmet. G. Erkan, V. Işıkhan (Ed.),
Anropoloji ve Yaşlılık: Prof. Dr. Vedia Emiroğlu’ na Armağan, Ankara:
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksek Okulu.
Emiroğlu, V. (1995). Yaşlılık ve Yaşlının Sosyal Uyumu. Ankara: Şafak Mat.
Ergüden, I. (1997). Örnek Bir Şiddet Mekanı. Cogito Dergisi: Şiddet, 6 – 7.
Geçtan, E. (1981). Çağdaş İnsanda Normal Dışı Davranışlar. Ankara: Maya.
Günçe, G. (1983). Çocuk Suçluluğu ve Aile. Çocuk Suçluluğu ve Çocuk Mahkemeleri
Sempozyumu. Ankara: Ankara Üniversitesi Edebiyat Fakültesi,130.
Güven, S. (2002). Yaşlı ve Aile. Y. Gökçe Kutsal (Ed.). Geriatri 2002 Sempozyumu
Bildirileri. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Geriatrik Bilimler Araştırma ve
Uygulama Merkezi.
Hope, M., & Young, J. (1986). The Faces of Homelessness. USA: Wilmington
College of Ohio Press.
ILO; 1983 tarih ve “Engellilerin Mesleki Rehabilitasyonu ve İstihdamı Hakkında 159
Sayılı Sözleşme.
Işıkhan, V.(2002). Kentlerin Gölgesinde Yaşayan Evsizler. Ankara: Kardelen Ofset İl,
S. (1990). Türkiye’deki Kadın Suçluların Genel Özellikleri ve İnfaz
Sürecindeki Sorunları Üzerine Bir Araştırma. Yayınlanmamış Doktora Tezi,
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Hizmet Anabilim
Dalı, Ankara.
İlhan, N. ve Ergün, A. (2010). Evsizler ve Toplum Sağlığı. Aile ve Toplum Eğitim
Kültür ve Araştırma Dergisi, 5 (20),79-90.
Koşar, N. (1996). Sosyal Hizmetlerde Yaşlı Refahı Alanı. Ankara: Şafak Matbaacılık.
Medicana Genel Sağlık Ansiklopedisi.(1993). Yaşlılık .Medicana Genel Sağlık
Ansiklopedisi, 11. İstanbul:Ana Yayıncılık A.Ş.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 28


Sosyal Hizmet Alanları ve Hedef Kitlesi II

Miley, K.K., O’ Melia, M., & DuBois, B.L. (1998). Generalist Social Work Practice –
An Empowering Approach (2nd edition). USA: Allyn and Bacon.
Onat, Ü. (2003). Yaşlanma ve Sosyal Hizmet. V.Kalınkara (Ed.), 2. Ulusal Yaşlılık
Kongresi Kitabı, Denizli: Yaşlı Sorunları Araştırma Derneği.
ÖZİDA. (ty). Türkiye Engelliler Araştırması Temel Göstergeleri.
http://www.ozida.gov.tr/arastirma/oz temelgosterge.htm adresinden 5
Mayıs 2011 tarihinde erişilmiştir.
Özürlüler Kanunu ve İlgili Mevzuat (2006). Başbakanlık Özürlüler idaresi Başkanlığı,
Ankara.
Seyyar, A. (2001). Sosyal Siyaset Açısından Özürlüler Politikası. İstanbul: TÜRDAV.
Stucki, G., Cieza, A., Ewert, T., Kostanjsek, N ., Chatterji, S., & Üstün, B.T. (2002).
Aplication of The International Classification, Disability and Health (ICF) in
Clinical Practice, Disability and Rehabilitation, 24 (5), 281-283.
Tomanbay, İ. (1999). Sosyal Çalışma Sözlüğü. Ankara: Selvi.
Turan, N. (1984). Yaşlılık ve Anılar. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler
Yüksekokulu Dergisi,3 (1-2). Ankara: Sosyal Hizmetler Yüksekokulu Yayını.
Tutvedt, S. (1999). Özürlüler ve Aileleriyle Sosyal Hizmet I ve II. (Çev. İrem
Coşansu). 5. Ulusal Sosyal Hizmetler Konferansı, Çalışma Grubu Raporları
Özürlü Hakları ve Sosyal Hizmetler, Ankara: SHUDGM Yay., 2002
Türkcan, S. Ve Türkcan, A. (1996). Psikiyatri ve Evsizlik: Bir Gözden Geçirme
Çalışması. Düşünen Adam, 9 (4), 8-14.
Türkiye Özürlüler Araştırması (ty). T.C Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı.
http://www.ozida.gov.tr adresinden 1 Ocak 2011 tarihinde erişilmiştir.
Uluğtekin, S. (1991). Hükümlü Çocuk ve Yeniden Toplumsallaşma. Ankara: Bizim
Büro.
World Health Organization (2001). International Classifcation of Functioning.
Disability and Health, World Health organization, Geneva.
Yavuzer, H.(1994). Çocuk ve Suç. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Yücel, T. M. (1986). Kriminoloji; “Suç ve Ceza”. Ankara: Adalet Teşkilatını
Güçlendirme Vakfı.
Zastrow, C. (1991).Social Problems Issues and Solutıons. Chicago: Nelson-Hall
Publishers.
Zeytinoğlu, S. (1991). Sokakta Çalışan Çocuklar ve Sokak Çocukları. Çocukların Kötü
Muameleden Korunması (Çocuk İstismarı ve İhmali), I. Ulusal Kongresi,
Ankara.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 29


İÇİNDEKİLER SOSYAL HİZMET TEORİLERİ

• Genelci (Bütüncül) Sosyal Hizmet SOSYAL HİZMET


Yaklaşımı
• Sistem Teorisi BİLİMİNE GİRİŞ
• Ekolojik Sistem Yaklaşımı
• Güçlendirme Yaklaşımı

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


HEDEFLER

• Genelci (bütüncül) sosyal hizmet yaklaşımını


tanımlayıp, açıklayabilecek
• Sistem teorisini kavrayabilecek
• Ekolojik sistem yaklaşımı bilecek
• Güçlendirme yaklaşımını öğrenebileceksiniz

ÜNİTE

7
Sosyal Hizmet Teorileri

GİRİŞ
Sosyal hizmet teorilerinin bilimsel dayanağını insan davranışları ve sosyal
bilimlerden aktarılan bilgiler oluşturmaktadır. Sosyal hizmetin odağı olan insan çok
yönlü ve karmaşık bir varlıktır. Bireyin sorununu psikolojik faktörleri ihmal ederek,
sadece çevre açısından ya da yalnızca psikolojik yönleriyle değerlendirmemek
gerekir. Sosyal hizmet uzmanları, hizmet götürdükleri müracaatçıların biyolojik,
sosyal hizmet uzmanları
psikolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel yönlerini tanımak zorundadırlar. Bu
mesleki amaçlarına
nedenle, sosyal hizmetin bilgi temeli çevreyi de içerisine alan psiko-sosyal bir çatı
ulaşabilmek için tek bir
üzerine inşa edilmiştir. Günümüzde, sosyal sorunlar çok çeşitli ve değişkendir. Bu
teori ya da yaklaşımdan
nedenle, sosyal hizmet uzmanları mesleki amaçlarına ulaşabilmek için tek bir teori
değil, aynı anda çeşitli
ya da yaklaşımdan değil, aynı anda çeşitli teori ve yaklaşımlardan
teori ve yaklaşımlardan
yararlanmaktadırlar.
yararlanmaktadırlar.
Sosyal hizmet uzmanları, sorun çözme sürecinin her aşamasında
müracaatçılarla birlikte çalışmakta, müracaatçılarla kaynaklar arasında bağlantı
kurmakta ve kaynakların ulaşılabilirliği için var olan organizasyonlara müdahale
etmektedirler. Sosyal hizmet uzmanları, sorunları tüm yönleriyle ele almakta,
sistemlerin kendi aralarındaki ilişkilerden kaynaklanan boyutları analiz etmekte,
çevresi içinde birey yaklaşımdan hareket ederek, bireyi etkileyen sorunların
dinamiğini çözmeye çalışmaktadırlar. Henüz keşfedilmemiş olsa da her bireyin
Sosyal hizmet güçlü bir yanı bulunmaktadır ve her çevre kaynaklarla doludur. Bu nedenle sosyal
uzmanları, sorunları hizmet uzmanları mesleki müdahalelerinde bireylerin değişme kapasitelerinin var
tüm yönleriyle ele olduğu ilkesinden hareket ederler.
almakta, sistemlerin Bu bölümde, genelci (bütüncül) sosyal hizmet yaklaşımı başlığı altında;
kendi aralarındaki genelci sosyal hizmet yaklaşımının temel ilkeleri, genelci yaklaşımda müdahale
ilişkilerden kaynaklanan aşamaları, sistem teorisi başlığı altında; sistem teorisi ile ilgili temel kavramlar,
boyutları analiz ekolojik sistem yaklaşımı başlığı altında; ekolojik sistem yaklaşımının temel
etmekte, çevresi içinde kavramları, güçlendirme yaklaşımı başlığı altında; güçlendirmenin kişisel boyutu,
birey yaklaşımdan güçlendirmenin durumsal boyutu, güçlendirmenin kişiler arası boyutu,
hareket ederek, bireyi güçlendirmenin sosyo-politik boyutu, güçlendirmenin eğitsel ve ekonomik boyutu,
etkileyen sorunların sosyal hizmet mesleğinde güçlendirme kökenli stratejiler ve son olarak
dinamiğini çözmeye güçlendirme teknikleri konularına yer verilmektedir.
çalışmaktadırlar.

GENELCİ (BÜTÜNCÜL) SOSYAL HİZMET YAKLAŞIMI


Amerikan Ulusal Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (National Association of
Social Workers), sosyal hizmetin ortak amacını bireylere, gruplara ve toplumlara;
sosyal işlevlerini yerine getirebilmeleri için sahip oldukları kapasitelerinin

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


Sosyal Hizmet Teorileri

desteklenmesi ya da arttırılması ve bu amaca ulaşmada uygun toplumsal koşulların


hazırlanmasına yönelik yardımı kapsayan mesleki etkinlik olarak açıklamaktadır.
Sosyal hizmet uzmanları aynı zamanda kişisel güçlükler ve halkın problemleri ile de
ilgilenmektedirler. Tek tek kişisel problemler toplumsal problemlerin ortaya
çıkmasına neden olmaktadır. Bu sebeple sosyal hizmetin müdahale alanına giren
Genelci yaklaşımı sorunların çözümünde konuyu tüm hatlarıyla birlikte üst bir çerçeveden ele almak
çalışmalarında esas alan oldukça önemlidir (Miley, O’Melia & Dubois 1998).
sosyal hizmet uzmanları
uygun teknik ve mesleki Genelci yaklaşım sosyal hizmet amaçlarını gerçekleştirmek için soruna
beceriler kullanarak sebebiyet veren tüm unsurları içeren, çok sistemli bir bakış açısı ortaya
çeşitli düzeylerde koymaktadır. Sosyal hizmet uzmanları sorun çözme sürecinin her aşamasında
(mikro, mezzo, makro) müracaatçılarla birlikte çalışır, müracaatçı ve kaynaklar arasında bağlantı kurarlar.
müracaatçı sistemlerine Kaynakların ulaşılabilirliği için organizasyonlara müdahale eder, kaynakların eşit bir
müdahalelerde biçimde dağılımını sağlarlar. Genelci yaklaşımı çalışmalarında esas alan sosyal
bulunurlar. hizmet uzmanları uygun teknik ve mesleki beceriler kullanarak çeşitli düzeylerde
(mikro, mezzo, makro) müracaatçı sistemlerine müdahalelerde bulunurlar. Sosyal
adaletin sağlanamadığı durumlarda sosyal politikaların yeniden düzenlenmesinde
aktif rol alırlar ve savunuculuk fonksiyonlarını yerine getirirler(Abrosino, Heffernan,
Shuttlesworth & Ambrosino 2008).

genelci yaklaşımın Bir sosyal sistemde meydana gelen herhangi bir değişiklik sistemin ilişki
temel varsayımı içinde bulunduğu diğer sistemleri de etkilemektedir. Yani müracaatçı sisteminde ya
müracaatçı sisteminin da onun çevresinde ortaya çıkan değişimler aile yapısında, okul hayatında, iş
yaşadığı bir problemin yaşamında, komşuluk ilişkilerinde ve diğer sistemlerle olan ilişkilerde
çözümü için birden fala farklılaşmalara yol açmaktadır. Bu nedenle genelci yaklaşımın temel varsayımı
yolun olduğu anlayışına müracaatçı sisteminin yaşadığı bir problemin çözümü için birden fazla yolun olduğu
dayalıdır. anlayışına dayalıdır.
Genelci yaklaşım kapsamında sosyal hizmet uzmanları, insan etkinliğini
güçlendirmek ve sosyal yapının etkililiğini arttırmak için çalışırlar. Bu şekilde kişiler
ve çevreleri üzerinde odaklanılması tüm sosyal hizmet uygulamasını
etkilemektedir.
İnsana duyulan saygı ve verilen değer, sosyal adalet gibi mesleki değerler
genelci yaklaşımı şekillendirmektedir. Mesleğin amaçları da bu yaklaşım odağında
ortaya konan aktiviteleri yönlendirmektedir (Miley, O’Melia & Dubois 1998).
Aşağıda genelci sosyal hizmet yaklaşımının temel ilkelerine değinilmektedir.

İnsanın Saygınlığı ve Değeri


Sosyal hizmet uzmanları, her insanın doğasından gelen bir saygınlığa ve
değere sahip olduğuna inanmaktadırlar. Bu kavramı; her insanın saygı görme ve
kendisine saygı duyulması hakkı olduğu ve sosyal hizmet uzmanlarının bireyler

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


Sosyal Hizmet Teorileri

arasında ırk, milliyet, cinsiyet, cinsel tercih veya sosyo-ekonomik statülerini göz
önünde bulundurarak ayrım yapamayacakları anlamına gelmektedir. Sosyal hizmet
uzmanları aynı zamanda her insanın belirli temel ihtiyaçları olduğunu (beslenme,
genel sağlık, zihinsel sağlık, barınma vb.) ve her bireyin ihtiyaçlarını karşılamada
eşit fırsatlara sahip olduklarını kabul etmektedirler.
Sosyal hizmet uzmanları insanların sorunlarının çözümü noktasında
Sosyal hizmet uzmanları
müdahale ederken dikkatlidirler ve geçerli bilimsel bir yaklaşımdan hareket
insanların sorunlarının
ederler. İnsan ilişkileri, sosyal sistem kurmalarından yararlanarak, sorun olarak
çözümü noktasında
getirilen olgunun tüm yönlerini incelerler, bireyle çalışma, grupla çalışma, toplumla
müdahale ederken
çalışma, sosyal hizmet araştırması, sosyal hizmet yönetimi gibi yöntemlerin
dikkatlidirler ve geçerli
tümünden aynı anda yararlanma kabiliyetine sahiptirler. Ayrıca dinleme, gözlem,
bilimsel bir yaklaşımdan
empati, pekiştirme, geri bildirimde bulunma ve mülakat tekniklerinden
hareket ederler.
yararlanarak insan ve çevresi arasındaki işlevsel olmayan ilişkilerin düzeltilmesine
katkıda bulunurlar.

Sosyal Adalet
Sosyal adalet, toplumun sahip olduğu kaynakları kendi üyeleri arasındaki
dağıtım tarzı ile ilgilidir. “İdeal olarak bir toplumun bireylerinin temel haklara,
sosyal yararlara, korunmaya, yükümlülük ve fırsatlara eşit ölçüde sahip olmasıdır”
(Barker, 1999; Miley, O’Melia & DuBois 1998). Sosyal adalet, toplumun bir üyesi
olarak kabul edilen bireylerle toplum arasındaki sosyal ilişkilerin ortaklaşa iyinin
gerçekleştirilmesi amacıyla düzenlenmesine verilen addır.
Sosyal adalet kavramı insan topluluğunun yeryüzünde var olmasından beri
bazen ulaşılması gereken bir hedef olarak, bazen de özellikle diktatörlükle idare
edilen toplumlarda kendisinden nefret edilen bir kavram olarak karşımıza çıkar.
Her durumda sosyal adalet kavramı insanlık tarihi boyunca güncelliğini korumuş,
konuyla ilgili ideolojik, felsefi ve sosyolojik anlamda çeşitli görüşler ileri
sürülmüştür. Felsefi anlamda adalet kavramı bağlamında ilk sistematik
değerlendirme Platon’a ait olup; öğrencisi Aristoteles hocasının ideal adalet
(devlet) anlayışına karşı kendi reel adalet ve onun üzerine yükselen devlet
anlayışını geliştirir (Topakkaya, 2009).
Sosyal adalet kavramının belli başlı iki farklı tanımından bahsetmek
mümkündür. Pozitif hukuk açısından sosyal adalet kavramı, demokratik bir ülkenin
olmazsa olmaz bir kuralı olan kanunlar karşısında herkesin eşitliği (hem bağlayıcılık
hem de fırsat eşitliği anlamında) ilkesidir. Sosyolojik açıdan bu kavram, üretim
sürecinde ve üretim sonrasında paylaşımın mümkün olduğu kadar topluma
yayılması ve toplum sağlığı açısından sosyal tabakalar arasında aşırı farklılaşmanın
önüne geçmek için gerekli önlemlerin alınması olarak değerlendirilebilir

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


Sosyal Hizmet Teorileri

(Topakkaya, 2006). Bu bağlamda bu kavramın ekonomi ve politika ile de yakından


ilgili olduğu gözden kaçırılmamalıdır.
Toplumda insan hakları ihlalleri gerçekleştirilir, fırsat eşitliği bozulursa,
toplumu oluşturan tabakalar arasında adalet, mal ve hizmetlerin paylaşımında
haksızlık yapılırsa sosyal adaletsizlik gündeme gelir. Bu ise sosyal yapıyı derinden
Toplumda insan hakları
sarsan en önemli sosyal sorundur. Bu nedenle genelci sosyal hizmet yaklaşımı
ihlalleri gerçekleştirilir,
insanın saygınlığı ve değerinin yanında sosyal adalet ilkesini de temel alarak sosyal
fırsat eşitliği bozulursa,
hizmet müdahalesinde planlı değişim sürecini öngörmektedir (Miley, O’Melia &
toplumu oluşturan
DuBois 1998).
tabakalar arasında
adalet, mal ve
Değerlerin Uygulamaya Aktarılması
hizmetlerin
paylaşımında haksızlık Mesleğin değerleri, arzu edilir bir sosyal hizmet uygulamasının nasıl olması
yapılırsa sosyal gerektiğini belirli bir standarda oturtmaktadır. Öğrenci ve mezun sosyal hizmet
adaletsizlik gündeme uzmanlarının programlarını da düzenleyen “Sosyal Hizmet Eğitimi Konseyi”
gelir. (Council of Social Work Education), mesleki uygulamaya kılavuzluk eden değerleri
şu şekilde listelemiştir(Miley, O’Melia & DuBois, 1977):
 Sosyal hizmet uzmanlarının mesleki ilişkileri, birey saygınlığı ve değişen
itibar üzerine yapılanmıştır ve karşılıklı katılım, benimseme, gizlilik
(mahremiyet), dürüstlük ve çatışmaların ortak çözümlenmesi yoluyla
ilerleme sağlar,
 Sosyal hizmet uzmanları bağımsız kararlar alabilmek için insan haklarına
riayet ederler ve yardım süreçlerine aktif olarak katılırlar,
 Sosyal hizmet uzmanları, desteklenmeye ihtiyacı olan müracaatçı sistemine
ihtiyaç duydukları kaynakların sağlanması konusunda çalışırlar,
 Sosyal hizmet uzmanları, sosyal kurumların; insan ihtiyaçlarına karşı daha
insancıl ve sorumluluk sahibi olmalarını sağlamaya çalışırlar,
 Sosyal hizmet uzmanları, farklı toplumların ortak özelliklerine saygı
gösterirler ve bu özellikleri benimserler,
 Sosyal hizmet uzmanları, kendi etik tutumlarından, uygulamalarının
niteliğinden, bilimsel bilgi ve beceriler konusunda sürekli büyüyen bir
arayış içerisinde olan bir tutum sergilemekten sorumludurlar.

Sosyal Hizmet İşlevlerinin Yerine Getirilmesi


Sosyal hizmet, bireylerin kendi potansiyellerine ulaşabilmeleri için sahip
oldukları gücün ortaya çıkartılmasını sağlamak ve toplumsal uyum, barış ve
dinamizmin sürdürülmesi amacı üzerine odaklanmıştır. Sonucunda bireyler için
ihtiyaç duyulan/duyulacak olanakların oluşmasını sağlayacak şekilde toplumda,
sosyal kurumlarda ve sosyal politikada değişim yaratacak sosyal bir gücün

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


Sosyal Hizmet Teorileri

oluşturulması hedeflenmektedir. Bu bakış açısı sosyal hizmet uzmanının, hem birey


hem de kolektif kaynaklar ile ilişki kurulması amacını bir araya getirmektedir.
Sosyal hizmet uzmanları öncelikle; insanların problem çözme, baş etme ve
Sosyal hizmet uzmanları
gelişimsel kapasitelerini arttırmaya çalışırlar. İkinci olarak, insanlarla kaynaklar ve
öncelikle; insanların
hizmetler arasında bağlantı kurarlar. Üçüncü olarak, hizmet götürdükleri sistemler
problem çözme, baş
içerisinde, müracaatçılara karşı insancıl ve yeterli olup olmadıkları konusunda
etme ve gelişimsel
insani hizmet örgütlerini denetlerler. Dördüncü olarak, uzmanlar sosyal
kapasitelerini
politikaların geliştirilmesi sürecine katılırlar. Sosyal politika alanında, politikaların
arttırmaya çalışırlar.
oluşturulmasına yönelik olarak sosyal problemleri analiz ederler, yeni politikalar
geliştirirler ve uzun süre etkin olamamış olan sosyal politikaları gündemden geri
çekerler. Son olarak sosyal hizmet uzmanları, sosyal hizmetin bilgi ve beceri
temelinin gelişmesini ve ilerlemesini sağlamak için araştırmalara katılırlar (Miley,
O’Melia & DuBois 1998).

Sosyal Hizmet Araştırması


Araştırma, sonuçları teorileri zenginleştiren ve uygulamada da değişikliklere
neden olan sistematik bir bilimsel takip metodudur. Sosyal hizmet uygulamasında
Araştırma, sonuçları araştırma pek çok açıdan bilgilendirme özelliğine sahiptir. İnsan davranışlarını
teorileri zenginleştiren anlamak ve değiştirmek için teorik bir taban hazırlanmasına katkıda bulunur. Ayrıca
ve uygulamada da sosyal hizmetin etkinliğini de arttırır.
değişikliklere neden Sosyal hizmet teori ve uygulama boyutu olan geniş bir gövdeden oluşur.
olan sistematik bir Teorilerden elde edilen bilgilere dayalı olarak profesyonel çalışmalar yürütülür.
bilimsel takip Uygulama boyutunda ortaya çıkan sorunların çözümü doğrultusunda yapılan
metodudur. araştırmalar gelecek müdahale süreçlerinin daha etkili olması ve bilimsel bir boyut
kazanmasına katkıda bulunur. Bu nedenle genelci sosyal hizmet yaklaşımının
olmazsa olmaz unsurlarından biri sosyal hizmet araştırmasıdır. Genelci yaklaşımı
takip eden sosyal hizmet uzmanları birey, aile, grup, organizasyon ve toplum
davranışlarını anlamak, mevcut sorunların çözümü doğrultusunda daha etkili
müdahale teknikleri geliştirmek amacıyla sosyal hizmet araştırmasına sıklıkla
başvururlar (Abrosino, Heffernan, Shuttlesworth & Ambrosino, 2008).

Sosyal Politika
Sosyal politika; insan yaşamının ayrılmaz bir parçası ve sosyal refahın
gerçekleşmesinde en önemli araçtır. Genel olarak tüm sosyal sınıfların iyilik halini
ve esenliğini geliştirmeyi amaçlamakla birlikte, daha çok eğitim, sağlık, beslenme,
giyim ve barınma gibi temel insani gereksinimlerini dahi karşılamakta zorluk çeken
yoksul nüfus gruplarına asgari bir yaşam standardı sağlama çabasındadır. Sosyal
politika; sosyal refah ve sosyal adaleti sağlama, sosyal sınıflar arasındaki

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


Sosyal Hizmet Teorileri

sürtüşmeleri asgariye indirgeme, sosyal sorunları ortadan kaldırma ve böylelikle


sağlıklı bir toplum meydana getirme amacındadır. Bu amaçlar bir disiplin ve meslek
olarak sosyal hizmet tarafından da paylaşılmaktadır (Danış, 2007).
Bir toplumdaki sosyal hizmetler, o toplumda var olan sosyal sorunlar ve
Sosyal politika; sosyal mevcut sosyal politikalar doğrultusunda şekillenir. Bu bağlamda bir meslek ve
refah ve sosyal adaleti sosyal bilim disiplini olarak sosyal hizmet, sosyal politikanın en önemli
sağlama, sosyal sınıflar yapıtaşlarından biridir. Sosyal hizmetin mesleki odağı, sosyal sorunların
arasındaki sürtüşmeleri çözümlenmesi böylelikle sosyal refah düzeyinin yükseltilmesidir. Sosyal sorunların
asgariye indirgeme, tanımlanması, bu sorunlara neden olan gereksinimlerin belirlenmesi ve bu
sosyal sorunları ortadan gereksinimlerin karşılanmasına yönelik, politika ve uygulamaların hayata
kaldırma ve böylelikle geçirilmesi süreçlerinde sosyal hizmet sosyal politika ile karşılıklı bir etkileşim
sağlıklı bir toplum içerisindedir (Denney, 1998).
meydana getirme
amacındadır. Sosyal hizmet doğduğu günden bu güne mesleki bir sorumluluk olarak,
gereksinim içinde olan bireylerin refah ve iyilik hallerini yakından etkileyen sosyal
politikaların oluşturulmasına katkıda bulunmuştur. Sosyal hizmet uzmanları,
eğiticilik, organizatörlük, arabuluculuk, savunuculuk gibi rollerinin gereği olarak
yardıma muhtaç bireylerin sosyal işlevselliklerini başarıyla yerine getirebilmelerine
yönelik mesleki uygulamalarda bulunmaktadırlar. Sosyal hizmet uzmanları bu
rollerini yerine getirirken sosyal politika disiplininin konusu içinde yer alan bilgi ve
kavram kümelerinden önemli ölçüde yararlanmaktadırlar.
Genelci sosyal hizmet, sosyal politikalara paralel olarak yürütülen bir
yaklaşımdır. Genelci yaklaşımı esas alan sosyal hizmet uzmanları, sosyal politikaya
hâkimdirler. Sosyal değerlere ve geleneklere yansıtıldığı zaman sosyal politika; bir
toplumun kaynaklarının toplumun üyelerinin iyilik halinin sağlanmasına yönelik
nasıl dağıtılacağını belirler; ayrıca sosyal politika sağlık ve insani hizmetlerin
dağıtımını da sevk eder. Politikalar; sosyal refah, ekonomik güvenlik, eğitim,
suçluluk, sağlık vb. alanlara ilişkin hükümet plan ve programları bağlamında sosyal
hizmetler ile ilgilidir (Barker, 1999). Sosyal hizmet uzmanları; tüm insanların
yarınına yönelik olan sosyal politikaların hayata geçirilmesinde sorumluluk
sahibidirler, bu amaçla savunuculuk ve lobicilik rollerini yerine getirirler(Miley,
Sistem, sosyal ve
O’Melia & DuBois 1998).
uygulamalı bilimlerde
karşılıklı ilişki halinde SİSTEM TEORİSİ
bulunan elemanların
oluşturduğu bir bütünü Sistem, sosyal ve uygulamalı bilimlerde karşılıklı ilişki halinde bulunan
ifade etmek için elemanların oluşturduğu bir bütünü ifade etmek için kullanılan bir kavramdır.
kullanılan bir Sistem kavramı çeşitli şekillerde tanımlanmıştır. Genel sistem teorisinin kurucusu
kavramdır. Ludwing von Bertalanaffy’nin “karşılıklı ilişki halinde bulunan elemanlar topluluğu”
olarak tanımladığı sistem kavramı, günümüzde daha çok “her biri değişik

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


Sosyal Hizmet Teorileri

durumlarda bulunabilen çeşitli elemanların bir bütünü” şeklinde


tanımlanabilmektedir. Ayrıca, “kendi aralarında ilişkili öğeler bütünü veya bir
aradaki işlevler dizisi” şeklinde de tanımlanabildiği gibi sistemin, “nesnelerin, bu
nesneler ve onların simgeleri arasındaki ilişkilerin bir bütünü” olarak da
tanımlanması mümkündür (Segal, Gerdes & Steiner 2007).
Önce doğal ve uygulamalı bilimler alanında kullanılmaya başlayan sistem
teorisinde, karşılıklı etkileşim halinde bulunan onlarca farklı elemanın bir araya
geldiği biyolojik varlıklar birer sistem (bütün) olarak ele alınmış ve sistemin işleyişi
üzerinde çalışmalar yapılmıştır. II. Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda sistem kavramı
sosyal bilimlerde de kullanmaya başlanmıştır. Amerikalı sosyolog T. Parsons, bu
kavramı sosyolojiye, D. Easton siyaset bilimine, M. Kaplan da uluslararası İlişkiler
disiplinine taşımışlardır.
Parsons insan eylemlerinin birbirinden ayrılmış olmadığını ve bunların
kümeler halinde oluştuğunu savunmuş ve davranış kümelerinin meydana getirdiği
bütünü sistem kavramı ile ifade etmiştir. Von Bertelanaffy’nin genel sistem
teorisine karşılık olarak Parsons, Eylem Sistemi Teorisi’ni geliştirmiş olup sosyal
sistem ve bunun alt sistemleri üzerinde durmuştur.
Tanımların ortak noktalarına bakıldığında sistemin en belirgin özelliği “bir
bütün” olmasıdır. Sistemin ifade ettiği bütün, karşılıklı etkileşim halinde bulunan
çeşitli elemanlardan, farklı nesnelerden, ilişkilerden ve rollerden oluşmaktadır.
Bütünü meydana getiren unsurlar (elemanlar, nesneler, işlevler, roller, ilişkiler)
tesadüfen biraraya gelmiş olmayıp her biri belli bir işlevi görecek şekilde biraraya
gelmiş ve bir bütünü oluşturmuşlardır. Bu unsurlardan herhangi birisi bütünden
(sistemden) çıkarıldığında sistemin işleyişi bozulmakta ve bütün işlemez hale
gelmektedir.
parçaların davranışı tek Sistem teorisi sosyal hizmet uzmanlarının, sorunların meydana geldiği insan
tek veya bütün olarak ve toplum üzerinde ayrı ayrı durmalarını engeller. Olay ve olguların gelişiminin
ele alındığında farklılık belirli bir sıralamayı izlediğini bize hatırlatır. Çevreyi ve bireyi ayrı ayrı ele alan
göstermektedir analitik yaklaşımdan farklı olarak, birey ile sosyal ve fiziksel çevresinin oluşturduğu
karmaşık ilişkiler sistemini bütünsel bir bakış açısı ile ele almaktadır. Buradaki
temel varsayım, parçaların davranışı tek tek veya bütün olarak ele alındığında
farklılık göstermektedir temeline dayanmaktadır. Nitekim, bir bütünün parçası
olarak gözlenebilecek dinamik ilişkiler sadece bütün için söz konusudur. Diğer bir
deyişle, parçanın davranışları tek başına ele alınıp ayrı olarak incelendiğinde
ulaşılan sonuçlar ile bir bütünün parçaları olarak ve bütün içinde ele alınıp
aralarındaki dinamik etkileşim ve kalıpları incelendiğinde elde edilen sonuçlar farklı
olmaktadır (Kut, 1988).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


Sosyal Hizmet Teorileri

Sistem teorisi sosyal hizmet uzmanlarının dünyaya bakış açısıyla ilgili olarak
bir çerçeve sunar. Sistem teorisi sadece canlı sistemler değil aynı zamanda cansız
sistemler üzerinde de durarak mekanik işlevlerin etkilerini de hesaba kata. Örneğin,
bir fabrikanın montaj sürecini de bir sistem olarak ele alır. Yaklaşımın temel
vurgusu, bir sistem içerisindeki alt sistemlerin sınırlarına vurgu yapması ve sistem
içindeki dengenin sürdürülmesi üzerinde durmaktadır. Sistem teorisi sosyal
hizmete önemli bir görüş açısı sunmaktadır. Duruma bağlı olmak, bir yaklaşımı
kullanım açısından diğer bir yaklaşıma göre daha yararlı kılmaktadır. Örneğin,
Sistem teorisi bir aile ile ilgili problemlerin ele alınmasında daha yararlı
olabilmektedir. Sistem teorisi kapsamında yararlanılan sınırlar ve alt sistemler gibi
kavramlar sosyal hizmet uzmanlarının süregelen dinamikleri anlamalarına yardımcı
olmaktadır. Aynı biçimde, özel bir aile sisteminin analiz edilmesi sürecinde bu
kavramlardan yararlanmak aile fonksiyonlarının düzene koyulmasında sırası ile
hangi aşamaların izleneceği hususunda bir temel çerçeve sunar (Ashman & Hull
1999).

Sistem Teorisi ile İlgili Temel Kavramlar


Sistem yaklaşımı üç temel ilkeye dayanmaktadır:
1- Bütünsel yaklaşım: Bütünsel yaklaşımda incelenen sistem bir bütün
olarak ele alınır. Sistemin incelediği sorunlar birbirinden ayrı değil, bir
disiplinler arası
arada ele alınır. Bunlardan birine getirilen çözüm, başka bir sorunun
yaklaşımın temel çözümü ile ilişkilidir.
düşüncesi, incelenen
2- Disiplinler arası yaklaşım: Disiplinler arası yaklaşım ilkesi, incelenen
sorun üzerine değişik sistemi bir bütün olarak görmeyi ve gerekli sonucu, o sistemin üzerine
açılardan yaklaşmaktır. farklı görüş açılarını yöneltmeyi sağladığı için bütünsel yaklaşımın
bütünleyicisidir. Eğer sorunlar üzerine tek bir bilim dalının görüş açısı ile
yaklaşılırsa varılan sonuçlar ön yargılı ve kısmen yanlış olur. Bu yüzden
disiplinlerarası yaklaşımın temel düşüncesi, incelenen sorun üzerine
değişik açılardan yaklaşmaktır.
3- Bilimsel yaklaşım: Bilimsel yaklaşım ise, bütünsel ve disiplinlerarası
yaklaşımın somut düzeyde bir yöntemidir. Karar vermeyi ve sorun
çözmeyi bütünsel yönteme dayandırması, bu yaklaşımın en önemli
özelliklerinden birisidir. Bu yaklaşım, problem çözümünde sağduyu ve
sezgiyi aşmış karar verme ve sorun çözmede kendine özgün sistematik
yöntemini kurmuştur.
Açık Sistem
Açık sistemlerin sınırları esnek ve geçirgendir. Çevreleriyle alışverişte
bulunmaya elverişlidir. Sistem teorisine göre bütün canlı varlıklar açık sistemlerdir.
Sosyal bilimlerde, yaşayan ve canlı sistem kabul edilen insanlar çevrelerinden
sürekli şekilde beslenir, enerji tüketir ve bilgi alışverişinde bulunurlar. Açık bir

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


Sosyal Hizmet Teorileri

sistemin çevresi ile karşılıklı uyum içinde olması önemlidir. Böyle bir sistem
çevreden gelen istek ve baskılara karşı yapısal bütünlüğünü ve iç düzenini
koruyabiliyorsa, bu faktörlerle baş etme gücüne sahip demektir. Bunun için kendi
Açık sistemlerin sınırları bünyesinde bazı değişiklikler yapmasına gerek vardır. Ancak alt sistemler kendi
esnek ve geçirgendir. içinde bütünlük içinde fonksiyonda bulunmadıkları zaman sistem birbirinden uzak,
Çevreleriyle alışverişte izole elemanlar grubuna dönüşecektir. Bu gibi sistemler bir süre sonra dağılma
bulunmaya elverişlidir. tehlikesiyle karşı karşıya gelirler (Turan, 2009). Örneğin aile, iş yeri, okul gibi
Sistem teorisine göre sistemler açık sisteme iyi birer örnektir. Çevreyle karşılıklı etkileşim, sistemin varlığı
bütün canlı varlıklar için temeldir. Aile üyeleri arasındaki samimi ve içten ilişkiler, kendini özgürce ifade
açık sistemlerdir. edebilme arzusu, üyeler arasındaki ahenkli ilişkiler, sorumlulukların belli olması,
açık sistemin temel özelliklerindendir.

Kapalı Sistem
Kapalı sistemler, diğer sistemlerle ilişki içinde değildir ve ne onlardan girdi
alır ne de onlara çıktı verir. Kapalı sistemlerin sınırları katı ve geçirmezdir yani
bulundukları çevre ile sürekli alışverişte bulunmaz, özelliklerini olduğu gibi
korurlar. Cezaevleri, bakımevleri ve yatılı tedavi merkezleri gibi kuruluşlar kapalı
sistem özellikleri taşır. Kapılar, tel örgüler, dışarıya çıkma yasağı ve sansür gibi
korumalı sınırlar karşılıklı sistemik alışverişi engelleme eğilimindedir. İnsan
yaşamının sayısız parçasında kapalı süreçler görülür ve bunların farklı etkileri
bulunmaktadır. Sosyal hizmet uzmanları müracaatçılarının gizliliği ve
mahremiyetini korumak için kapalı süreçlere ilişkin uygulamada bulunur (Duyan,
2010).
Bu sistemlerde, zamanla elemanların değişme kapasitesinin azalması, düzen
ve fonksiyonlarının giderek kaybolması anlamına gelen bir nitelik oluşur ki buna
entropi (yıkım, yok olma) denir (Kut, 1988).
Bir sistem varlığını Bir sistem varlığını koruyamadığı zaman ya da işlevi sona erdiğinde entropi
koruyamadığı zaman ya tehlikesiyle karşılaşır. Kapalı sistemlerde görülen bu özellik açık canlı sistemler için
da işlevi sona erdiğinde de geçerlidir. Aralarındaki fark şudur: Canlı sistemler entropiyi olabildiğince
enropi tehlikesiyle geciktirmeye çalışırlar. Çevrelerinde bulunan karmaşık yapıya sahip kaynakları,
karşılaşır. objeleri tüketmek suretiyle enerji depo ederler, bünyelerini onarırlar ama entropi
tehlikesini tamamen ortadan kaldırmak olanaksızdır. Bu nedenle, canlı sistemler de
bir gün yok olmaya mahkûmdur. Entropi onlar için de gecikmeli olarak gerçekleşen
ve geçerli olan bir özelliktir(Turan, 2009).
Kapalı sistemlerle açık sistemler arasında önemli bir fark eş sonluluk
(equifinalite) özelliğidir. Bu özellik, kapalı sistemin işlevlerinin ne sonuç vereceğinin
önceden bilinmesine hizmet eder. Örneğin, buharlaşan su yükselir, yükseldikçe
soğur ve yağmur olarak geri döner. Ya da bir araba eğer periyodik bakıma girmezse

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


Sosyal Hizmet Teorileri

ve düzenli kullanılmazsa arıza açar. Öte yandan huzurevlerinde yaşlıların yalnızca


yeme, içme, barınma, güvenlik gibi günlük yaşam aktivitelerini karşılamak, yaşam
doyumları için gerekli serbest zaman değerlendirme, piknik, sportif, sosyal ve
kültürel ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmamak onların yaşam kalitesinin
düşmesine, psikolojik açıdan yakınmalarına neden olacaktır. Açık sistemlerde ise
belli koşullar altında her zaman aynı sonuca ulaşmak olanaksızdır. Örneğin
yumurtanın döllenmesi sonucunda bazen bir canlı yerine iki canlı dünyaya
gelebilmektedir (Abrosino, Heffernan, Shuttlesworth & Ambrosino 2008).

Çevre
Doğal ve sosyal evrende bulunan yüzlerce sistemi canlı ve cansız diye tasnif
etmek mümkündür. Sosyal sistemler ve bunları oluşturan bütün alt sistemler, esas
itibariyle cansız sistemler olup işlemeleri için dışarıdan yönlendirilmeleri gerekir.
Sosyal sistemler ve
bunları oluşturan bütün Canlı sistemler olarak tasnif edilen doğal sistemler ise (güneş sistemi, sinir
alt-sistemler, esas sistemi vb.) dışarıdan yönlendirilmeye ihtiyaç duymadan işlerler. Dışarıdan
itibariyle cansız yönlendirilen ve insanlar tarafından düzenlenen sistemler olan sosyal sistemler ve
sistemler olup bunların bünyesinde yeralan alt sistemler (yönetim sistemi, trafik sistemi, ölçü
işlemeleri için dışarıdan sistemi, eğitim sistemi gibi) zaman, mekân ve toplum farklılığına bağlı olarak
yönlendirilmeleri değişik şekillerde örgütlenmişlerdir. Sosyal sistemlerin ve bunların alt sistemlerinin
gerekir. farklı şekillerde ortaya çıkmaları, ekonomik özellikler, tarihî miras, kültür ve
zihniyet dünyası, coğrafi özellikler, inanış biçimleri ve benzeri çeşitli değişkenlerin
her toplumda birbirinden farklı değerde ve özellikte bulunmasından ve bütün
içerisindeki işlevinin az çok değişik olmasından kaynaklanmaktadır.

Dinamik Denge
Sistemi fonksiyonel yapan düzenin gereği olarak, bazı alt sistemlerin daha
ağır, önemli görevleri, bir kısmının ise hafif ve pek önemli olmayan işleri yerine
getirmeleri söz konusudur. Açık bir sistemdeki her bir elemanın ya da alt sistemin
ne zaman hangi görevleri yerine getirebileceği önceden belirlenmiştir. Dış
çevredeki koşulların değişmesi durumunda, sistem çevreden gelecek yeni
Her hangi bir sistemi baskılarla baş edebilmek için bünyesindeki alt sistemlerin fonksiyonlarında bazı
diğerlerinden ayıran en değişiklikler yapmak zorunda kalır. Çevre ile iletişimlerini kontrol eder, alt
önemli özelliği sistemlerin birbirleri ve dış çevreyle ilişkilerini izleyip, gereğinde müdahale ederek,
sınırlarıdır. Bir sistemin düzenin sürekliliğini sağlamaya çalışır. Sistemin sahip olduğu bu özelliğe dinamik
başlangıç noktası bir denge adı verilir. Dengenin bozulması ile yok olma tehlikesi ortaya çıkar. Nitekim
başka sistemin bitiş böyle durumlarda alt sistemler sisteme egemen olabilmek için rekabete
noktası olabilir. başlarlar(Turan, 2009).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


Sosyal Hizmet Teorileri

Sınırlar
Herhangi bir sistemi diğerlerinden ayıran en önemli özelliği sınırlarıdır. Bir
sistemin başlangıç noktası bir başka sistemin bitiş noktası olabilir. Örneğin, açık
sistemlerde bir bireyin vardiyalı olarak çalıştığı iş yerinde gece mesaisini bir başka
arkadaşına teslim etmesi, aslında onun iş sistemi içinde o günkü sorumluluğunun
bittiği görevini teslim ettiği arkadaşının ise sorumluluğunun başladığı anlamına
gelir. Buna göre her canlı ve her cansız varlık işlevini belirli sınırlarla çevrili bir alan
içerisinde yerine getirir. Konuya ilişkin bir diğer örnek insan vücududur. Her insanın
siması birbirinden farklıdır ve her simanın altında ona bağlı olan hücre, doku ve
organlar vardır. Dolayısıyla insan vücudu üst sistem, ona bağlı organlar alt
sistemleri yerine getirir. Kalbin işlevi vücuda kan pompalamaktır. Sınırı bu
çerçevede başlar ve sona erer. Öte yandan beyin vücudun tüm organlarını
harekete geçiren santral merkezi konumundadır. Böbreğin fonksiyonunu
karaciğerin yerine getirmesi imkânsızdır. Tıpkı açık bir sistem olan ailede annenin
anaçlık rolünü babanın yerine getirememesi de buna bir örnektir. Freud’un
psikanalitik kuramında insanın ruhsal yapısı ve sınırları üç farklı kavramsal çatı
altında tanımlanmıştır. Bunlar ilkel benlik olan id, akılı çağrıştıran ego ve vicdanı
yansıtan süper egodur. Bu üç farklı ruhsal sürecin amaç ve işlevleri bakımından
sınırları ayrıdır (Abrosino, Heffernan, Shuttlesworth & Ambrosino 2008).
Bir aile sisteminde sınırlar, kimlerin aile üyesi olduğunu ya da olmadığını
belirlemeye yardımcı olur. Ebeveynler ve çocuklar aile sisteminin sınırları içinde yer
alır. Ailenin yakın arkadaşları ise bu sınırların içinde yer almaz. Sınırlar aynı
zamanda bir sistem içindeki alt sistemleri tanımlayabilir. Örneğin sınırlar bir
ailedeki eş sistemi ile bu sistemin kardeş sistemini birbirinden ayırır. Her bir alt
sistemin kendine özgü üyesi ya da üyeleri vardır. Bir aile üyesi, bu alt sistemin üyesi
olabilir ya da olmayabilir (Duyan, 2010).

Geri Bildirim
Sistem teorisinde önemli bir kavram da geri bildirim (feedback)’dir. İletişim
Pozitif geri bildirim, sonucunda bir hareket meydana gelmiş, bu hareket daha sonraki davranışı
sistemin amaca uygun belirleyecek bir eyleme dönüşmüşse bu sürece geri bildirim adı verilir (Kut, 1988).
olarak doğru işlediğini Pozitif geri bildirim, sistemin amaca uygun olarak doğru işlediğini ve olumlu
ve olumlu yönde eylem yönde eylem ve davranışın sürdürülmesini sağlar. Örneğin, yeni doğum yapmış
ve davranışın lohusalık depresyonu yaşayan bir kadının eşine kendimi çok yalnız ve çaresiz
sürdürülmesini sağlar. hissediyorum şeklinde sözlü bir mesaj vermesi durumunda, eşinin seni anlıyorum
ama yalnız değilsin, çocuğumuzu birlikte sevgi ve şefkatle yetiştireceğiz, bunun için
sana elimden gelen her türlü desteği vereceğim şeklinde bir geri bildirim de

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


Sosyal Hizmet Teorileri

bulunması iletişimi olumlu yönde etkileyecek, yaşanan olumsuz duyguların


üstesinden gelinmesi için katkı sağlayacaktır.

EKOLOJİK SİSTEM YAKLAŞIMI


İnsan, bio-psiko-sosyal boyutu olan, kültürel bir varlıktır. Davranışlarıyla
çevresini etkilediği gibi aynı zamanda içinde bulunduğu çevresel sistemlerden de
etkilenir(Ashman & Hull, 1999). Ekolojik sistem yaklaşımı, insan davranışına etki
eden, iç ve dış kuvvetlerin karşılıklı etkileşimleri üzerinde durur, bireylerin farklı
durumlara uyumlarını sağlayan geçerli davranış kalıplarını tanımlar ve çevre
içerisinde bulunan insan ve diğer sistemlerin birbirleri üzerinde meydana
getirdikleri etkileri açıklar (O’Melia, Miley & DuBois 1998)
Ekolojik sistem yaklaşımı, çeşitli insan davranışı teorilerinin güçlü yanlarını
özellikle de ekolojik teori ve genel sistem teorisine temel teşkil eden kavramları
bütünleştirerek, bireyin iç dinamikleri kadar onun yaşamını etkileyecek dış
Ekolojik sistem dinamikler üzerinde de durur.Bu kapsamda davranış bilimlerinin temel fonksiyonu
yaklaşımının teorik ise çevresel sistemlerin bireyin davranışı üzerindeki etkilerini doğru bir biçimde
temeli Ludwig Von değerlendirerek, birey ile çevresel sistemler arasındaki karşılıklı etkileşimleri
Bertalanffy’nın genel geliştirmenin yollarını aramaktır.
sistem yaklaşımına
Ekolojik sistem yaklaşımının teorik temeli Ludwig Von Bertalanffy’nın genel
dayanmaktadır.
sistem yaklaşımına dayanmaktadır. Bu yaklaşım çerçevesinde insanlar bir sosyal ağ
içerisinde var olan canlılar olarak görülmektedir. Bireyin davranışı ve gelişimi,
yaşadığı sosyal ağ içerisinde meydana gelen etkileşimlerin yönüne göre
değişmektedir. İnsan davranışı bireysel ve sosyal çevre arasında süregelen karşılıklı
etkileşimin bir ürünüdür. Sosyal ağ içerisinde; ev, aile, kültür, alt kültür, toplum,
okul gibi sistemler yer almaktadır. Bir sistemde yaşanan bir değişim diğer sistemleri
Sosyal ağ içerisinde; ev, de etkilemektedir. Sözgelimi aile içerisinde ebeveynlerin ilişki süreçlerinde
aile, kültür, alt kültür, meydana gelen bir değişim, ailedeki çocuğu, çocuğun motivasyon sürecinde
toplum, okul gibi meydana gelen değişim ise onun yaşantısını olumsuz yönde etkileyecektir
sistemler yer (Bertalanffy, 2011).
almaktadır.
Ekoloji kavramını davranış bilimlerinde ilk kez kullanan 1965’te psikolog
Roger Barker olmuştur. Kavramın sosyal hizmet uygulamalarına girişi ise, Carel
Germain’in 1979’da uyum dengesi olarak tanımladığı çevre ve insan organizması
arasındaki karşılıklı uyumun önemine işaret etmesi sonucudur. Ekolojik sistem
yaklaşımına göre insan organizması ile çevrenin özellikleri karşılıklı uyum içinde
olmalıdır (Turan, 1999. Yaklaşımın anahtar öğesi ise “çevresi içinde birey”
kavramıdır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


Sosyal Hizmet Teorileri

Ekolojik Sistem Yaklaşımının Temel Kavramları


Genel sistem teorisinde yer alan bazı kavramlar ekolojik sistem yaklaşımının
Sistem, sosyal çevre, da temelini oluşturmaktadır. Sistem, sosyal çevre, interaksiyon, transaksiyon,
interaksiyon, enerji, kesişim, adaptasyon, başetme ve karşılıklı bağımlılık ekolojik sistem
transaksiyon, enerji, yaklaşımında sıklıkla kullanılan temel kavramlardır (Ashman & Hull 1999). Aşağıda
kesişim, adaptasyon, ekolojik sistem yaklaşımına temel oluşturan bu kavramlar kısaca açıklanmaya
başetme ve karşılıklı çalışılacaktır.
bağımlılık ekolojik
Sistem
sistem yaklaşımında
sıklıkla kullanılan temel Daha önce de tanımlandığı gibi sistem birbirine bağlı ve karşılıklı etkileşim
kavramlardır içerisinde olan parçaların oluşturduğu bir bütün ya da “aralarında ilişki bulunan
birimler bütünüdür” ”(Compton & Galaway 1979). Ashman ve Hull’a göre ise
sistem, belirli bir işlevi yerine getirmek üzere kurallı ve ilişkisel bir yapı içerisindeki,
öğelerin, oluşturduğu bir düzendir. Okulumuzdaki sınıf, içinde bulunduğumuz aile,
öğrenim gördüğümüz üniversite birer sistemdir. Bu sistemlerin her biri
fonksiyonlarını yerine getirebilmek için birlikte çalışan birçok parçadan oluşur.

Sosyal Çevre
Sosyal çevre, bir insanın yaşadığı evin şeklini, yaptığı işin türünü, piyasadaki
mevcut para miktarını, yasal düzenlemeleri ve toplumsal kurallar bütününü, aynı
Ekolojik sistem zamanda insanın temas halinde olduğu tüm bireyleri, grupları, kurumları ve
yaklaşımı, bireyi çevre sistemleri de içine alır (Ashman & Hull 1999).
içerisinde yaşayan bir
Ekolojik sistem yaklaşımı, bireyi çevre içerisinde yaşayan bir varlık olarak ele
varlık olarak ele alır ve
alır ve bireyin davranışını değerlendirirken çevreyi de göz önünde bulundurur.
bireyin davranışını
İnsan çevresi ile iç içe dinamik bir varlıktır, insan ve çevre arasında var olan
değerlendirirken
bütünlük insan davranışı üzerinde etkilidir (Ashman & Zastrow 1990).
çevreyi de göz önünde
bulundurur. Bu yaklaşımı temel alan davranış bilimciler bireyi ele alırken onun karşılıklı
etkileşim içerisinde bulunduğu çeşitli sistemleri de değerlendirirler ve müdahale
stratejilerini birey ve çevresi arasında meydana gelen olumsuz etkileşimlerin ve
bireyin adaptasyon süreçlerinin geliştirilmesi üzerine inşa ederler (Danış 2006).

Karşılıklı ve Tek Yönlü Etkileşim (İnteraksiyon ve Transaksiyon)


İnteraksiyon ve taransaksiyon kavramları bireylerin çevre içerisinde yer alan
diğer canlı sistemleriyle (aile, arkadaş çevresi, öğretmenler, meslektaşlar vb.)
kurdukları etkileşim süreçlerini ifade eder. İnteraksiyonda bir karşılıklılık durumu
vardır, transaksiyonda ise sistemler arası ilişkilerde bir karşılıklılık olabileceği gibi
tek yönlü bir iletişim ya da mesaj aktarımı da söz konusu olabilir. Söz gelimi bir
erkeğin sevdiği bir bayandan aşkına karşılık görmesi interaksiyona, on beş yıldır

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


Sosyal Hizmet Teorileri

çalışmakta olduğumuz işten işverenin tek yönlü kararıyla kendi inisiyatifimiz


dışında çıkarılmamız ise transaksiyona örnek olarak gösterilebilir.
Kendimizi nasıl hissettiğimiz, sosyal çevrenin bize yönelik davranışlarını
etkilemekte, sosyal çevrenin bizlerle kurduğu ilişkilerin genel dinamikleri de, bizim
davranış tarzımızı şekillendirmektedir (Ashman & Hull 1999).
Enerji, insan ve çevre
arasında meydana Enerji
gelen etkileşimlerin
Enerji, insan ve çevre arasında meydana gelen etkileşimlerin temel
temel kaynağıdır.
kaynağıdır. Enerji girdi (in put) ya da çıktı (out put) biçimini alabilir. Girdi, enerjinin
insan yaşamına giren ve onun yaşamına ilave bir boyut getiren biçimidir. Örneğin,
sağlığı tehlike sinyalleri veren yaşlı bir insan gerekli günlük işlerini yerine
getirebilmek için fiziksel yardıma ya da duygusal desteğe ihtiyaç duyabilir. İşte bu
yaşlıya verilecek destek girdi olarak tanımlanabilir. Çıktı ise insan yaşamından dışarı
atılan bir enerji biçimi olarak kavramsallaştırılabilir. Bir bireyin boş zamanlarında
enerjisini gönüllü kampanyalarda çalışarak değerlendirmesi buna bir örnek olarak
gösterilebilir (Ashman & Hull, 1999).

Kesişim
Kesişim, birey ve çevre arasında meydana gelen etkileşimlerin odak
noktasıdır. “Çevresi içinde birey” yaklaşımı göz önünde bulundurularak bir
değerlendirme yapıldığı taktirde, kesişim kavramı, değişim için uygun etkileşimlerin
kesişim kavramı, amaçlanması noktasında odaklanmalıdır. Örneğin, aile danışmasına başlayan bir
değişim için uygun çiftin öncelikli olarak ifade ettiği problem çocuklarını nasıl yetiştirecekleri
etkileşimlerin konusundaki görüş ayrılığıdır. Asıl problem ise, eşler arası iletişim sürecinde ortaya
amaçlanması çıkan eksikliklerdir. Bu sorun alanındaki odak nokta bir eşin diğerini olumsuz olarak
noktasında etkilemesi üzerinedir. Her insan bir diğerinin sosyal çevresinin bir parçasıdır. Eğer
odaklanmalıdır. odak nokta hatalı olarak belirlenmişse bu durum gerçek sorun ele alınmadan
zaman ve enerji kaybına neden olacaktır (Ashman & Zastrow, 1990).
Her birey bir yaşam döngüsüne sahiptir. Bireyin yaşam döngüsü içerisinde
meydana gelen etkileşimler ve karşılaştığı yaşam olayları üç temel kategori
içerisinde ele alınabilir. Bunlardan ilki mikro olaylardır. Mikro olaylar kişisel olarak
her bireyin sahip olduğu yaşam deneyimlerini ifade eder. Bireyin yaşam
Her birey bir yaşam
deneyimleri aynı zamanda onun sosyal çevre içerisindeki davranışlarına da şekil
döngüsüne sahiptir.
verir. Davranışlar genellikle bireyin sosyal çevre içerisinde yer alan diğer sistemlerle
olan etkileşimleri sonucunda meydana gelse de bazı davranışlar kişinin kendi içsel
yapısı ve yaşantılarının birer ürünüdür. Mikro olaylara; madde bağımlılığı, intihar
teşebbüsleri, depresif kişilik yapısı vb. bireysel yaşantılar ve kişilik özellikleri örnek
olarak gösterilebilir. Mikro yaşam olaylarının başlıca odak noktası bireyin
davranışlarıdır. Mezzo düzeydeki yaşam olayları bireylerin sosyal çevre içerisinde

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


Sosyal Hizmet Teorileri

diğer bireyler ve küçük gruplar ile kurdukları ilişki ve etkileşimler üzerinde


odaklaşır. Mezzo düzeydeki yaşam deneyimleri bireyin içten ilişkiler içerisinde
bulunduğu aile, arkadaş ve iş çevresi ile arasındaki etkileşimleri kapsar. Yaşam
olaylarının üçüncü ve son türü makro olayları içermektedir. Odak noktası bireyler
ile geniş organizasyonlar ve sosyal sistemler arasındaki etkileşimlerdir. Sosyal çevre
bireylerin davranışları üzerinde güçlü etkilere sahiptir. Yoksulluk, ayırımcılık, sosyal
baskılar ve sosyal politikaların yansımaları makro düzeydeki yaşam olayları
içerisinde yer almaktadır.

Adaptasyon
Adaptasyon, çevre şartlarına uyum kapasitesidir. Bu kavram bir değişimi
ifade eder. Bir birey işlevselliğini sürdürebilmek için yeni koşullara ve durumlara
uyum sağlamalı ya da değişmelidir. İnsanlar, sürekli olarak yaşanan değişimler ve
çeşitli streslerle baş edebilmek için esnekliğe ve adaptasyon yeteneğine gereksinim
duyarlar. Bu noktada uygulama oryantasyonu olan davranış bilimlerinin temel
sorumluluğu bireye sosyal yaşamın gereklerine uyum sağlaması için yardımcı
olmaktır. Bir birey meydana gelen her yeni duruma uyum sağlayabilmelidir. Yeni
bir sevgiliyle, yeni bir işle ya da yeni bir komşu muhitiyle karşı karşıya olan birey bu
süreçlere adapte olmalıdır. Adaptasyon süreci, genellikle bir güç yapısı içerisinde
Bir birey işlevselliğini
enerjiyi gerektirir. Ekolojik sistem yaklaşımı bakış açısı ile yürütülen mesleki
sürdürebilmek için yeni uygulamalarda, bireylerin var olan enerjilerini doğru bir biçimde kullanmaları
koşullara ve durumlara böylelikle sosyal işlevselliklerini sürdürmeleri hedeflenir (Ashman & Zastrow, 1990;
uyum sağlamalı ya da
Ashman & Hull, 1999).
değişmelidir.
Payne (1997)’e göre, yoksulluk, suçluluk, ayrımcılık gibi sosyal sorunlar
çevresel yapıyı olumsuz yönde etkilemekte ve adaptasyonun gerçekleşme olasılığını
azaltmaktadır. Bundan dolayı bireyler çevreyle aralarında bir uyum dengesi
oluşturup sürdürebilmek için çaba sarf etmelidirler.
Ashman & Hull (1999)’a göre ise bireyler hem çevrelerini etkilerler hem de
çevreden etkilenirler. Diğer taraftan çevreye başarılı bir biçimde adapte olabilmek
için hem kendileri hem de çevre üzerinde değişim yaratabilirler. Örneğin
adaptasyon iki yönlü bir Erzurum’da yaşayan bir kişi, soğuk kış mevsiminde yaşamını ancak korunaklı
süreci ifade eder, bu binalarda sürdürebilir. Bu yüzden Erzurum’da yaşayanlar soğuk çevre şartlarını, ısı
süreç bireysel özellikleri yalıtımlı binalar inşa ederek ve uygun altyapı hizmetlerini oluşturarak kendi
ve çevre koşullarını lehlerine değiştirebilirler ve kış mevsiminin günlük yaşam sürecindeki olumsuz
etkilerini elemine ederler. Bu açıdan bakıldığında adaptasyon iki yönlü bir süreci
içerir.
ifade eder, bu süreç bireysel özellikleri ve çevre koşullarını içerir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


Sosyal Hizmet Teorileri

Başetme
Başetme, insan adaptasyonun bir biçimidir ve problemlerin üstesinden
gelme yönündeki mücadeleyi ifade eder. Geniş anlamda adaptasyon ortaya çıkan
her yeni duruma verilen olumlu ya da olumsuz tepkilerin tümünü içerir. Başetme
Başetme, insan ise yaşam döngüsü içerisinde karşılaşılan problemlerin üstesinden gelebilmek için
adaptasyonun bir tecrübelerden yararlanmaya ya da model almaya işaret eder. Örneğin, bir birey
biçimidir ve aniden ortaya çıkan bir ebeveynin kaybedilmesi ya da yeni bir çocuğun dünyaya
problemlerin gelmesi gibi gelişmelerde nasıl davranacağı hususunda geçmişteki gözlemleri ya da
üstesinden gelme edinmiş olduğu tecrübelerine başvurur (Ashman & Hull, 1999).
yönündeki mücadeleyi
ifade eder. Karşılıklı Bağımlılık
Bireyler, sosyal çevre içerisinde diğer bireyler ya da gruplarla karşılıklı
bağımlılık ve güven ilişkisi içindedirler. Her birey bir diğerine, girdi, enerji, hizmet
ve bütünlük açısından bağlıdır. İnsanlar, diğerleri olmaksızın varlığını sürdüremez.
Örneğin, sanayiciler girdi niteliğindeki yiyecek maddesi üretimi için çiftçilere ve
ürettikleri mamulleri satabilmek için ise müşterilere gereksinim duyarlar. Aynı
zamanda, çiftçiler de üretmiş oldukları yiyecek maddelerini paraya çevirip,
kendileri için gerekli olan tohum, araç-gereç ve diğer malzemeleri satın alabilmek
için sanayicilere ihtiyaç duyarlar. Özellikle yüksek endüstri toplumlarında yaşayan
insanlar, hayatlarını sürdürebilmek için birbirlerine gereksinim duyarlar ve karşılıklı
bağımlılık ilişkisi içerisindedirler (Ashman & Zastrow, 1990).

Her birey bir diğerine, GÜÇLENDİRME YAKLAŞIMI


girdi, enerji, hizmet ve
bütünlük açısından Güç sahibi olmanın anlamı bilgiye kolayca ulaşabilme, birçok olasılıktan
bağlıdır. İnsanlar, hareket edebilme ve bir bireyin seçimleri üzerinde etkili olabilmedir. Gutierrez gücü
diğerleri olmaksızın “kaynakların; aile, organizasyon veya toplum gibi sosyal sistem içerisinde dağılımını
varlığını sürdüremez. etkileyebilme becerisi”olarak tanımlamıştır.
Güçsüzlük ise “kendini suçlama tavrı, genelleştirilmiş güvensizlik duygusu,
sosyal etkileşim kaynaklarından uzaklaşma, haklarından men edilme deneyimi,
ekonomik zorluklar ve sosyo-politik alanlarda umutsuzluk duygusu” gibi
yaşantıların bir araya gelmesi olarak tanımlanmaktadır (Miley, O’Melia & DuBois,
1998).
Güçlendirme yaklaşımı,
toplumsal organizasyon Günümüzde güçlendirme, sosyal hizmet uzmanlarının sadece problemleri
yöntemleri, yetişkin tespit etmeleri ve tanımlamalarının ötesine geçerek, müracaatçıların yeterli
eğitim teknikleri, oldukları alanları ortaya çıkartmaları ve sosyal aksiyon öğelerini de içeren çözümler
feminist teori ve politik bulmalarını prensip olarak ortaya koymaktadır.
psikoloji ile
bağlantılıdır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


Sosyal Hizmet Teorileri

Güçlendirme bireysel olduğu kadar politik katılımın da olduğu karmaşık bir


içeriğe sahiptir. Kişisel düzeyde güçlendirme; öznel olarak kişinin “içsel”
durumudur. Kendisini yeterli hissetmesi ve kontrol hissini yaşamasıdır. Politik
seviyede ise toplumsal yapının değişimi içerisinde “güç” dağılımının yeniden
yapılanmasını anlatır.
Gutierrez güçlendirmeyi kişisel, kişiler arası veya politik gücün iyileştirilmesi
süreci ile ilişkilendirmiş ve bu iyileştirmenin; bireyler, aileler ve toplumların kendi
Rappopart (1985’den durumlarını geliştirmek için harekete geçebilmelerini sağladığını öne sürmüştür.
Akt: Miley, O’Melia ve Güçlendirme yaklaşımı, toplumsal organizasyon yöntemleri, yetişkin eğitim
Dubois 1998) teknikleri, feminist teori ve politik psikoloji ile bağlantılıdır. Geniş açıdan
güçlendirmeyi bakıldığında yazarlar güçlendirmeyi kolektif politik güçlerdeki artış olarak
“herhangi birinin tanımlamaktadırlar. Daha dar bir açıdan bakanlar ise; yapısal düzenlemelerde
hayatındaki kişisel, herhangi bir değişikliğe gidilmeksizin bireyin güç ve kontrol artışında kişisel
zihinsel ve duygularının gelişimi olarak tanımlamaktadırlar.
motivasyonel kontrol
Rappopart (1985, Aakt: Miley, O’Melia & DuBois, 1998) güçlendirmeyi
duygusu şeklinde ifade
“herhangi birinin hayatındaki kişisel, zihinsel ve motivasyonel kontrol duygusu”
etmektedir.
şeklinde ifade etmektedir. Bu tanım başkalarının davranışlarını etkileme yeteneği
ile kişisel kontrol duygusunun bileşimini, kişilerin ve toplumların var olan güçlerini
arttırmaya odaklanmayı, kaynak dağıtımlarında eşitliğin sağlanmasını, bireysel ve
toplumsal sorun ve olguları anlamak için değerlendirmelerin yapılması inancını
içerir.
Güçlendirme yaklaşımının farklı boyutları vardır. Bu boyutlara aşağıda ayrı
ayrı yer verilmektedir.

Güçlendirmenin Kişisel Boyutu


Kişisel güçlendirme, bireyin kendi en iyiyi yapabilme becerisini, yeterliliğini
ve gücünü hissedebilme, değişikliklere etki edebilme yetisini ortaya koymaktadır.
Güçlendirme; kişiliği, bilişsel yapısı ve motivasyonu içerisindeki kişinin kendi
hayatı üzerindeki kontrol hissinin geliştirilmesini öngörür. Bu herkesin sahip olduğu
beceri süreçleridir. Fakat bunun ortaya çıkartılması gerekmektedir.
Kişisel güçlendirmenin odağı bireyin duygusal tepkilerini kontrol edebilmesi,
günlük yaşama aktif bir biçimde katılabilmesi ve olumlu bir benlik
geliştirebilmesidir. Kişisel güçlendirmede birey ve ailenin özgüven ve
motivasyonunun arttırılması hedeflenir. Sosyal hizmet uzmanı birey ve ailenin
güçlü yönlerini vurgulamak ve yeni yeterlilik alanlarını pekiştirmek için onların
yaşam arzularını ve umutlarını canlı tutar.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


Sosyal Hizmet Teorileri

Güçlendirmenin Durumsal Boyutu


Yüzeysel olarak insanın güçlendirilmesini tarif etmek için etkililik, yetkinlik
ve başarı gibi kendini değerlendirmeyi ifade eden kelimeler kullanılır. İnsanların
yeterliliği; sınırlandırılmış alanların dışında, sosyal ve fiziki ortamlar içinde uyum
yeterlilik; çevre
gösterebilme kapasiteleri ile ifade edilmektedir. Bir birey belki sineklik ile onlarca
içerisindeki anlamı ile
sineği öldürebilir fakat elindeki sineklik ile bir ayının önünde dikilirken kendinizi
sistemde etkin olmak
aciz hisseder. Nitekim yeterlilik, çevre içerisindeki anlamı ile sistemde etkin olmak
anlamına gelmektedir.
anlamına gelmektedir. Güçlendirmenin durumsal boyutu mevcut olanaklarla var
olan sorunların bir strateji dâhilinde nasıl çözümlenmesi gerektiğini ortaya
koymaktadır. Asgari ücretle çalışan bir hane reisi, hafta sonları ek iş yaparak ve
kişisel giderlerini minimuma indirerek ailesinin geçimini temin edebilir.
Bireylerin yeterlilik ya da yetersizlikleri onların değişmez özellikleri değildir.
Bir birey özürlü olarak dünyaya gelebilir ve bazı işlevlerini rehabilitasyon ile yerine
getirebilme kapasitesine tekrar sahip olur. Öte yandan sağlıklı bir insan geçirdiği bir
trafik kazasından sonra bazı fonksiyonlarını yitirebilir. Bu tüm bireylerin yaşadıkları
sürece yetilerinin, güçlü ve güçsüz yönlerinin duruma bağlı olarak değişebileceği
anlamına gelmektedir.

Güçlendirmenin Kişilerarası Boyutu


Bireyler arası güçlendirme; bireyin diğer insanları etkileme becerisini
nitelemektedir. Bireyler arası güç iki kaynaktan gelmektedir. Birinci kaynak ırk,
cinsiyet ve sınıf üzerindeki güç gibi-sosyal statü üzerine oluşturulmuş güçtür.
Bireyler arası
Zengin bir aileden dünyaya gelen bir çocuk yoksul bir aileden dünyaya gelen bir
güçlendirme; bireyin
çocuktan daha iyi sağlık, eğitim, beslenme ve barınma olanaklarına sahiptir. İkinci
diğer insanları etkileme
güç ise bireylerin kendi çabaları ile başarıları sonucu elde ettikleri statünün onlara
becerisini
sağladığı durumu ifade eder. Yoksul bir aile çocuğunun parlak bir eğitim
nitelemektedir.
yaşantısının sonucunda üst düzey bir şirketin yöneticisi olması ya da eğitim
hayatında başarısız bir öğrencinin sporda başarı kazanarak seçkin bir takımda
futbolcu olması sonradan kazanılan güce örnektir.

Güçlendirmenin Sosyo-Politik Boyutu


Bütün insan sistemleri ısrarla değişen şartlara ayak uydurabilmek için zengin
fırsat ve kaynakları içerir. Daha çok seçeneğin varlığı, sistemin kendi çeldiricilerine
Bütün insan sistemleri hükmetmesini sağlar. Toplumda daha fazla kaynakların yapılandırılması sonucunda
ısrarla değişen şartlara toplumun karşılaştığı suç, alkolizm, işsizlik, yoksulluk, aile içi şiddet gibi
ayak uydurabilmek için problemlere daha etkili çözümler getirilebilir.
zengin fırsat ve Sosyal güçlendirme sürecinde sosyal hizmet uzmanı, birey ve ailesinin
kaynakları içerir. gereksinim duyduğu sosyal destek sistemlerini harekete geçirmeye, yaşadıkları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


Sosyal Hizmet Teorileri

sosyal sorunlarının üstesinden gelebilmeleri için onları yönlendirmeye, sosyal


kurumlar karşısında haklarını savunmaya, toplum kaynaklarını dezavantajlı birey,
aile, grup ve toplulukların lehine harekete geçirmeye çalışır.
Sosyal politikalar, eğitim, sağlık, sosyal hizmet ve sosyal yardımlara ayrılan
payları ve bu alandaki hizmet modellerini belirlemektedir (Ashman & Hull, 1999).
Sosyal sorunların tanımlanması, bu sorunlara neden olan gereksinimlerin
belirlenmesi ve bu gereksinimlerin karşılanmasına yönelik, politika ve
uygulamaların yaşama geçirilmesi süreçlerinde, sosyal hizmet uzmanları, sosyal
politikaları etkilemeye çalışır (Denney, 1998).

Güçlendirmenin Eğitsel ve Ekonomik Boyutu


İnsanlar uygun olmayan eğitim fırsatlarından dolayı iş bulma ve terfi etmede
başarısız olurlar. Eğitsel güçlendirme, müracaatçı birey ve ailesinin, sosyal yaşamın
genel dinamikleri, yaşadıkları sorunların tedavi ve çözüm yolları konusunda
bilgilendirilmeleri, doğru bir biçimde yönlendirilmeleri, yoksulluk ve hastalık
nedeniyle eğitimine ara vermiş aile üyelerinin eğitim yaşamına tekrar
kazandırılmasını ifade eder.
Güçlendirmenin ekonomik boyutu, serbest piyasa ekonomisinin
çarpıklıklarından dolayı istihdamın dışında kalmış bireylerin insan onuru ve
vakarına uygun olarak yaşamlarını sürdürebilecekleri bir gelire sahip olmaları
amacına yöneliktir. Onurlu bir yaşam sürebilme, barınma, beslenme, giyinme gibi
Güçlendirmenin
temel gereksinimlerle tedavi giderlerinin karşılanması için, muhtaçlık durumunda,
ekonomik boyutu,
birey ve aileye verilecek her türlü desteği ekonomik güçlendirme kapsamında
serbest piyasa
değerlendirmek mümkündür. Eğitsel ve ekonomik güçlendirmenin içerik ve süreç
ekonomisinin
boyutları söz konusudur. İçerik mevcut sorunların tespit edilmesi, süreç bu
çarpıklıklarından dolayı
sorunların çözümü doğrultusunda uygun eylem planının seçilmesi ve takip
istihdamın dışında
edilmesidir. İçerik olarak güçlendirme birey ya da grup olarak toplum içinde
kalmış bireylerin insan
olmanın sonuçlarını belirlemeye, temel yapıyı oluşturmaya veya düşünceleri
onuru ve vakarına
organize etmeye yardım eder. Kişi ve politik gerçekler arasındaki bağlantıyı
uygun olarak
değerlendirmede perspektif önerir.
yaşamlarını
sürdürebilecekleri bir Sosyal Hizmet Mesleğinde Güçlendirme Kökenli Stratejiler
gelire sahip olmaları
Her ne kadar güçlendirme sözcüğü son zamanlarda daha çok duyulur bir hâl
amacına yöneliktir.
aldıysa da, kökeni sosyal hizmetlerin başlangıcına dayanmaktadır. Toplum
merkezlerinde çalışan ilk sosyal hizmet uzmanları, güçlendirme yaklaşımına yönelik
sosyal hizmet uygulamalarının ilk tohumlarını ekmişlerdir. Fakat I. Dünya Savaşı’nı
takip eden yıllarda güçlendirme sosyal hizmetin bir yöntemi olan sosyal kişisel
çalışmanın (bireyle çalışma-mikro uygulama) gölgesinde kalmıştır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


Sosyal Hizmet Teorileri

1990’ların başından beri “güçlendirme” kelimesi, birçok insanı etkileyecek


kadar geniş şekilde ifade edilmektedir. Güçlendirme sosyal hizmetlerin
başlangıcından beri var olsa bile, şimdilerde mesleki hizmetler ile ilgili radikal ve
yenilikçi bir imajı içeren değişime yönelik yeni bir mesaj ile gündeme gelmiştir.
Güçlendirme
yaklaşımına dayalı Güçlendirme yaklaşımını benimseyen sosyal hizmet uzmanları müracaatçının
mesleki uygulamalarda, psikolojik, sosyal ve ekonomik durumunun geliştirilebileceği düşüncesinden
kişisel yeterlilikler, hareketle sosyal sistemdeki kaynakların müracaatçının istek ve beklentilerini
beceriler, toplumsal karşılayacak şekilde geliştirilebilmesi ilkesinden hareket ederler. Uzmanlar
koşullar ve bireysel müracaatçıların içinde yaşadıkları sosyal çevrede uygun kişisel, bireyler arası ve
sınırlılıkların toplumsal kaynakların var olduğu fakat bu kaynaklara ulaşımda müracaatçı
tanımlanması sisteminin çeşitli sorunlar yaşadıklarını, diğer bir deyişle kaynaklarla ihtiyaçlar
önemlidir. arasında bir dengesizlik olduğunu kabul ederler.
Güçlendirme yaklaşımına dayalı mesleki uygulamalarda, kişisel yeterlilikler,
beceriler, toplumsal koşullar ve bireysel sınırlılıkların tanımlanması önemlidir.
Böylelikle müracaatçılarla işbirliği içerisinde sosyo-politik çevrenin onların
gereksinimlerine de cevap olabilecek şekilde yeniden düzenlenmesi ve mevcut
toplumsal kaynakların dezavantajlı gruplar lehine harekete geçirilmesi
mümkündür.
Güçlendirme süreci; kişisel, kişiler arası ve kurumsal seviyelerde cereyan
etmektedir. Böylece birey kişisel gücünü, sosyal durumunu değiştirmek için
diğerleri ile çalışma becerisi kazanmaktadır.
Güçlendirme kökenli stratejilerden ilki kişisel beceriyi arttırmaktır. Bireylerin
aile, iş, eğitim ve sosyal yaşam için gerekli olan becerilere sahip olmaları, onları
daha güçlü kılmaktadır. Herhangi bir sorunla karşılaştıklarında kazanmış oldukları
becerileri sayesinde bu sorunun üstesinden gelebilmektedirler. Bireyler mevcut
Bireyler mevcut kapasitelerini kullandıkça geliştirebilmektedirler. Dilimizdeki işleyen demir ışıldar
kapasitelerini atasözü mevcut olanakların kullanıldıkça gelişebileceğini ifade etmektedir. Her
kullandıkça birey yaşamı kendi için daha kolay kılabilecek doğuştan ya da sonradan kazanılmış
geliştirebilmektedirler. herhangi bir yetenek ya da beceriye sahiptir. Önemli olan bireyin bu gücünün
farkında olarak, kendi potansiyelini harekete geçirebilme yetisini kazanabilmesidir.
Güçlendirme kökenli stratejilerden ikincisi grup bilinci oluşturmaktır. Grup
bilincinin gelişmesi bireyle grup ya da grup ile topluluğun üyeleri arasında
paylaşılmış bir kader duygusunu oluşturur. Bu bilinç onların sorunların üstesinden
gelebilmeleri yönünde neye sahip olmadıkları konusu üzerinde değil hangi güçlü
yanlarının bulunduğu noktası üzerinde yoğunlaşmalarına sebep olacaktır. Aynı
sorunu yaşayan müracaatçı grupları arasında grup bilincinin oluşturulması, grup
yaşantısı yoluyla bireylerin kendi sorunlarına yönelik farkındalık geliştirme sürecini
hızlandırmaktadır. Geliştirilecek olan eleştirel bakış açısı sayesinde bireylerin

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


Sosyal Hizmet Teorileri

yaşadıkları sorunlara farklı bir gözle bakmalarını ve bu sorunları yeniden


tanımlamalarını kolaylaştıracaktır.
Güçlendirme kökenli stratejilerden üçüncüsü kendini suçlama duygusunu
azaltmaktır. Bilinç geliştirmeye bağlı olarak, birey kendisinin ve çevresinin güçlü ve
güçsüz yönlerinin farkına varmakta, sorunların üstesinden gelmek için enerji
toplamaktadır. Müracaatçı grupları, içinde yaşadıkları toplumdaki güç dengelerinin
nasıl yapılandığını fark ettikçe, karşılaşmış oldukları sosyal sorunların, kendi
yetersizlikleri nedeniyle değil de toplumdaki güç ve kaynak dağılımının
paylaşamındaki dengesizliklikten kaynaklandığını fark edecekler ve böylelikle
yaşadıkları olumsuzluklardan dolayı kendilerini suçlama eğiliminden
vazgeçeçeklerdir.
Güçlendirme kökenli statejilerden sonuncusu değişim için kişisel sorumluluk
almaktır. Bu strateji bireylerin, toplumda güçsüz nesneler olmak yerine kendi
yaşamlarında özne ya da aktif katılımcılar olmaları anlamına gelmektedir. Buradan
hareketle, müracaatçılar karşılaştıkları sorunların çözümü doğrultusunda bireysel
sorumluluk üstlenerek, yaşam standartlarını yükseltmek için daha çok çaba
harcamalıdırlar. Örneğin, görme engelli birisinin brail alfabesini öğrenmesi, görme
engelliler okuluna giderek eğitimine devam etmesi ve ardından girmiş olduğu
üniversite sınavını başarıyla kazanarak bir meslek sahibi olması, kendi yaşamında
aktif bir unsur olarak yer almasını sağlayacak, karşılaştığı problemlerin üstesinden
gelebilmek için ona güç kazandıracaktır.

Güçlendirme Teknikleri
Güçlendirme işbirliği, yardım, gücü birlikte inşa etme, güven ve güç
paylaşımına dayanan bir sosyal hizmet yaklaşımıdır.Sosyal hizmet uzmanının
Güçlendirme işbirliği, müracaatçısıyla ilişkisi içten, karşılıklı saygıya dayalı, açık bir iletişim olmalıdır.
yardım, gücü birlikte Uzman, müracaatçının sorunlarına yanıt veren kişi değil, onun yerine,işbirliği
inşa etme, güven ve güç içinde, müracaatçının içgüdüsünü, becerilerini ve sorunlarını çözme kapasitesini
paylaşımına dayanan geliştirmesine eşlik eden kişidir.Uzman yardım ilişkisinde, müracaatçısının kişisel
bir sosyal hizmet güce sahip olduğu duygusunu yaşatarak güçlendirmeyi kolaylaştırabilir, müracaatçı
yaklaşımıdır. müdahale ile güç duygularını daha geniş bir sosyal çevreye genelleyebilir. Sosyal
hizmet uzmanları, bunu rol oynama ve güçlü davranışı uygulamaya aktarma yoluyla
kolaylaştırabilir (Cankurtaran ve Öntaş, 2001). Örneğin sosyal hizmet uzmanı
hastanede uzun dönemli kanser tedavisi görmekte olan hastalara diğerlerine
yardım etme rolü, grup çalışmalarında liderlik yapma rolü, kaynak araştırma rolü
gibi sorumluluklar vererek onların hastalığın verdiği güçsüzlük, endişe ve kaygıdan
kurtulmalarına olanak sağlar.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


Sosyal Hizmet Teorileri

Müracaatçının Problem Tanımını Kabul Etmek


Güçlendirme müdahalesinde en önemli öğe müracaatçının sorununu onun
bakış açısından görebilmektir. Sosyal hizmet uzmanı bunu kabul ederek müracaatçı
ile durumunu tanımlama ve anlamaya yönelik bir iletişim içerisine girer. Bu ayrıca
müracaatçıya kontrolü elinde tutma gücü sağlar.

Mevcut Güçleri Tanımlama ve Yapılandırma


Var olan güçleri, tanımlayarak ve yapılandırarak güçlendirme uygulayıcıları
müracaatçının şimdiki işlevselliğini kaynakları, bireysel kaynakları ve kişiler arası
gücü ile temasa geçer. Uzmanın, müracaatçının baskıcı yapılara karşı mücadele
sürecine katılması gerektiğini düşündüğü durumlarda bu teknik en etkili olanıdır.
Müracaatçının sorunuyla mücadelenin öğeleri analiz edilerek, müracaatçı kendi
güçlerini daha kolay tanımlayabilir ve bu öğeler daha sonraki çalışmalarda bir
temel olarak kullanılabilir.

Müracaatçının İçinde Bulunduğu Durumun Güç Analizini


Yapmak
Bu kritik bir tekniktir. Öncelikle güçsüzlük durumunun müracaatçıyı nasıl
etkilediğinin incelenmesini kapsar. İkinci olarak müracaatçının durumundaki
potansiyel güç kaynaklarının tanımlanması gerekir. Müracaatçının yaşadığı
Uzmanlar, problemlerin sosyal kökenlerin keşfedilip tanımlanması sağlanır. Ayrıca
müracaatçının güç müracaatçıya kendi çevresindeki kaynakların neler olduğu konusunda düşünce
analizini yaparken yürütebilmesi için rehberlik edilir. Örneğin sosyal yardıma muhtaç birisiyle çalışan
beklenmedik durumları sosyal hizmet uzmanı, müracaatçıyı dinler, geçmişte ne iş yaptığını, geçimini nasıl
ve toplumdaki güç temin ettiğini öğrenir. Daha sonra kalıcı bir iş bulabilmesi için onu yüreklendirir. Ya
dağılımlarını iyi hesap da halı dokuma, konserve yapma gibi evde gerçekleştirilebilecek bir üretim süreci
edebilmelidirler. için onun beceri ve potansiyelini harekete geçirir.
Uzmanlar, müracaatçının güç analizini yaparken beklenmedik durumları ve
toplumdaki güç dağılımlarını iyi hesap edebilmelidirler. Örneğin, gecekondu
semtindeki toplum merkezinde çalışmakta olan sosyal hizmet uzmanı yetişkin çağa
gelmiş olmasına rağmen okuma yazma bilmeyen kadınların okuma yazma kursuna
katılmasını teşvik ederken, aynı zamanda ev içindeki sorumluluklarını da yerine
getirebilmeleri için onları yönlendirebilmelidir.

Spesifik becerileri Spesifik Becerileri Öğretmek


öğretmek müracaatçıya Spesifik becerileri öğretmek müracaatçıya yardım etmenin bir aracıdır. Bu
yardım etmenin bir beceri alanları; problem çözme becerisi, toplumsal yaşama uyum becerisi, günlük
aracıdır. yaşam aktivitelerini yerine getirebilmek için gerekli olan becerilerdir. (Ebeveyn

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23


Sosyal Hizmet Teorileri

olma, iş arama, kendini savunma ve kişiler arası ilişkilerde atılganlık ve sosyal


yeterlilik gibi beceriler).

Kaynakların Harekete Geçirilmesi ve Müracaatçılar İçin


Savunuculuk
Kaynakları harekete geçirmek ve müracaatçılar için savunuculuk, uzman ve
müracaatçının birlikte güçlendirme için yeterli kaynakları olmadığında yararlı
stratejilerdir. Kaynakları harekete geçirme tekniği, uzmanın toplum kaynaklarını
müracaatçı lehine harekete geçirmesini ve toplumsal kurumlar önünde onların
haklarının savunulmasını içerir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24


Sosyal Hizmet Teorileri

•Genelci sosyal hizmet yaklaşımı bir sorununun birçok boyutu ve birden fazla
çözüm yolu olduğu varsayımından hareket eder. Bireyin mikro düzeydeki bir
Özet
sorunu aynı zamanda mezzo ve makro sistemlerle olan ilişkilerini de
etkilemektedir. Bu nedenle sorunu tek boyutuyla, ya da görünen yönüyle ele
almak sorunun çözümünü güçleştirmektedir. Bu nedenle sosyal hizmet uzmanları
çeşitli sorunlara, farklı düzeylerde müdahalelerde bulunabilme yeteneğine sahip
olmalıdırlar.
•Sistem teorisine göre insan mevcut toplumsal yapının değişmez bir parçasıdır. Her
sistemin bir yapısı ve fonksiyonu vardır. Eğer sistem toplumun beklentilerine
cevap veremezse ciddi sorunlar yaşanır. Bir sistemde gözlenen bir davranış ya da
özellik yalnızca sistemin alt bölümlerini etkilemekle kalmaz, aynı şekilde dış
çevredeki diğer sistemleri de etkisi altına alır. Sosyal hizmet uygulamalarında
sorunlu birey ve ailenin davranışlarını açıklama ve değerlendirmede sağladığı
kolaylıklar sistem teorisinin sosyal hizmet uzmanlarınca benimsenmesine neden
olmuştur.
•Ekolojik sistem yaklaşımı insanın iç dinamikleri kadar onun yaşamını etkileyecek
dış dinamikler üzerinde de odaklaşır. Yaklaşımın birinci vurgusu çevresi içinde
bireydir. Ekolojik sistem yaklaşımı çerçevesinde birey; aile sistemi, arkadaş
sistemi, sosyal hizmetler sistemi, politik sistem, inanç sistemi, mal ve hizmet
sistemi, iş sistemi, eğitim sistemi ve tabiat sistemi gibi kendi dışındaki çeşitli
sistemlerle dinamik etkileşim içerisinde bulunan bir varlık olarak ele alınmaktadır.
Bu yaklaşım sorunların birey ve yukarıda belirtilen sistemler arasındaki olumsuz
etkileşim süreçlerinden ve bireysel istemler ile çevresel kaynaklar arasındaki
yetersizlikten doğduğunu savunmaktadır.
•Yoksulluk ve yoksullukla mücadele, yoksullara yapılan sosyal yardımların
profesyonelce yapılması, yoksulluk kültürüne düşmeden durumlarında
iyileştirilmeler yapılması amaçlanmaktadır. Yoksulluk; bireyin temel ihtiyaçlarını
karşılayacak imkânlara sahip olmadığı ya da sahip olmak için zorlandığı, sürekli en
düşük yaşam standardının altında kaldığı bir durumdur. Yoksunluk ise bireyin
sahip olması gereken temel maddi, manevi ve sosyal imkânlara ulaşamamasıdır.
Sosyal hizmet mesleğinin çıkış noktası yoksulluk ve sosyal yardımlardır.
•Güçlendirme yaklaşımı müracaatçı sisteminde neyin yanlış olduğundan veya neyin
olmadığından daha çok neyin olduğuyla ilgilenir. Bireyin problemlerinin ve
kullanabileceği kaynakların farkına varması sağlanarak aslında onun güçlerinin
ortaya çıkarılması desteklenir. Güçlendirme sosyal hizmet uzmanlarına önemli bir
görüş açısı sağlamaktadır. Bu yaklaşım çerçevesinde sosyal hizmet uzmanları,
müracaatçıların güçleri, çevre olanakları ve müracaatçıların içinde bulunduğu
durum üzerinde odaklaşırlar, probleme odaklaşmaktansa müracaatçıların
gereksinimlerini tanımlarlar. Bireylerin sorun çözme kapasite ve yeteneklerini
önemser, bireysel sorunlar ile toplumsal sorunların ilişkili olduğunu kabul ederler.
Güçlendirme yaklaşımını temel alan sosyal hizmet uzmanları müracaatçılar ile
birlikte onlar için değişim sürecine katılırlar.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25


Sosyal Hizmet Teorileri

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi “mezzo” düzeyde bir müdahale alanıdır?
a) Birey

Değerlendirme sorularını b) Aile


sistemde ilgili ünite c) Organizasyonlar
başlığı altında yer alan d) Toplum
“bölüm sonu testi”
e) Topluluk
bölümünde etkileşimli
olarak 2. Genel sistem teorisinin kurucusu kimdir?
cevaplayabilirsiniz. a) T. Parsons
b) D. Easton
c) M. Kaplan
d) V. Bertalanaffy
e) C. Germain
3. Bir sistem varlığını koruyamadığı zaman ya da işlevi sona erdiğinde hangi
tehlikeyle karşılaşır?
a) Girdilerin bozulması
b) Çıktıların bozulması
c) Yıkım durumu
d) Denge kırılması
e) Sınırların işlevini yitirmesi
4. Ekoloji kavramı davranış bilimlerinde ilk kez kaç yılında kullanılmıştır?
a) 1945
b) 1950
c) 1955
d) 1960
e) 1965
5. Aşağıdakilerden hangisi güçlendirme yaklaşımında kullanılan tekniklerden
değildir?
a) Kapalı sistem d) Kesişim
b) Baş etme e) Adaptasyon
c) Enerji

Cevaplar: 1.C , 2.D , 3.C , 4.E , 5.D

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26


Sosyal Hizmet Teorileri

YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR


Ambrosino, R., Abrosino, R., Emeritus, J. H., Emeritus, G. S. (2008). Social Work and
Social Welfare An Inroduction. USA: Thomson Brooks/Cole
Ashman, K. K., Zastrow, C. (1990). Understanding Human Behavior and the Social
Environment. Chicago: Nelson Hall Publishers.
Ashman, K. K. ve Hull, G. H. (1999). Understanding Generalist Practice. Chicago:
Nelson Hall Publishers.
Barker, L. R. (1999). The Social Work Dictionary. USA: NASW Press.
Bertalanffy, V. L. (2011). Ecological Systems Approach.
http//:www.users.globalnet.co.uk/~ebstudy/strategy/ecosys.htm
adresinden 20 Mayıs 2011 tarihinde erişilmiştir.
Cankurtaran Öntaş, Ö. (2001). Güçlendirme Yaklaşımı. Sosyal Hizmette Yeni
Yaklaşımlar ve Sorun Alanları: Prof. Dr. Nihal Turan’a Armağan, V. Duyan,
A.M. Aktaş (Ed.), H.Ü. Sosyal Hizmetler Yüksekokulu.
Compton, B. R., & Galaway, B. (1979). Social Work Processes. USA: The Dorsey
Press.
Danış, M. Z. (2006). Davranış Bilimlerinde Ekolojik Sistem Yaklaşımı. Aile ve Toplum
Dergisi, 3(9), 45-54.
Danış, M. Z. (2007). Sosyal Hizmet Mesleği ve Disiplininde Sosyal Politikanın
Önemi. Toplum ve Sosyal Hizmet, 18 (2),51-64.
Denney, D. (1998). Social Policy and Social Work. New York: Oxford University
Press.
Gutierrez, L. (1990). Working with Women of Color: An Empowerment
Perspective. Social Work Journal of The National Associational of Social
Workers, 35 (2).
Kut, S. (1988). Sosyal Hizmet Mesleği, Nitelikleri, Temel Unsurları, Müdahale
Yöntemler. Ankara.
Miley, K. K, O’Melia, M., & Dubois, B. (1998). Generalist Social Work Practice–An
Empowering Approach. England: Allyn and Bacon.
Payne, M. (1997). Modern Social Work Theory. Jo Campling (Ed.). Great Britain:
Macmillan Press Ltd.
Segal, E. A., Gerdes, K. E., & Steiner, S. (2007). An Introduction to the Profession of
Social Work, Becoming a Change Agent. USA: Thomson Brooks/Cole.
Topakkaya, A. (2006). Bir Söylem Olarak Sosyal Adalet Kavramı. Erciyes Ünv. Hukuk
Fak.Dergisi, 1 (2), 97-111.
Topakkaya, A. (2008). Adalet Kavramı Bağlamında Platon-Aristoteles
Karşılaştırması. Flsf, SDU Felsefe Bl. Dergisi,6, 27-49.
Topakkaya, A. (2009). Aristoteles’te Adalet Kavramı. Uluslararası Sosyal
Araştırmalar Dergisi, 2 (6), 628-634.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 27


SOSYAL HİZMET TÜRLERİ

SOSYAL HİZMET
BİLİMİNE GİRİŞ

ÜNİTE

8
Sosyal Hizmet Türleri

GİRİŞ
Beşinci ve altıncı ünitelerden sosyal hizmet alanlarından ve hedef kitlesinden
bahsedilmiştir. Bu alanlarda hizmet alan müracaatçı gruplar üzerinde durulmuştur.
Onikinci ve onüçüncü ünitede sosyal hizmet alanlarının kurumsal yapısı ve
çocuklar, gençler, özürlüler, kadın ve aileler ve yaşlılara hizmet veren kuruluşlar
üzerinde durulmuştur.
Bu ünitede sosyal hizmet türleri üzerinde durulacaktır.Türün kelime anlamı;
“ortak özellikleri olan bireylerin tümü, cinslerin ayrıldığı bölüm, kendi içinde bir
birim olan ve üzerinde cins kavramının bulunduğu mantıksal kavram” olarak
tanımlanmaktadır.Sosyal hizmet türleri, sosyal hizmet ihtiyacına binaen sosyal
hizmet uzmanı tarafından uygun görülen kişiye veya gruba özel spesifik sosyal
hizmet uygulamalarına denir.
Sosyal hizmet türlerini, mekân bakımından; evde, kurumda, hastanede, ceza
ve tevkif evlerinde sosyal hizmetler olarak sayabiliriz. İhtiyaca binaen veya şartların
gereği olarak; tıbbi, psikiyatrik, psikolojik, manevi, mesleki, orduda, işletmelerde,
okulda, doğal afetlerde ve çok kültürlü sosyal hizmetler olarak sıralayabiliriz. Bu
ünitede uygulamaya yönelik olarak bu sosyal hizmet türleri üzerinde kısaca
durulacaktır. Üst sınıflarda ise bu türlerin birçoğu ders olarak okutulacaktır.

MEKÂN BAKIMINDAN SOSYAL HİZMET TÜRLERİ

Evde sosyal hizmetler


Evde tıbbi, sosyal ve manevi bakım hizmetleri daha çok evde bakım
merkezleri tarafından yürütülmektedir.
Evde sosyal hizmetler ana hatlarıyla şunlardır:
1- Evde Bakım Hizmetleri
Hastanede başlamış tedavinin evde geçici bir süre için sürdürülmesi, kronik
hastalarda olduğu gibi evde yapılan daimî bakım veya kendisine bakmakta yeterli
Değerler, insanların olmayan özürlü ve yaşlıların kendi sosyal ortamında bakımı hizmetidir.Bakıma
değerlendirmeye tabi ihtiyacı olanlara ve aile fertlerine yaşadıkları ve kendilerini en rahat hissettikleri
tuttukları nesne, hadise ortamda sunulan sağlık ve bakım hizmetine evde bakım denir.Özellikle ülkemizde
veya olgu ile ölçü yaşlı bakım modellerinden uygulama anlamında geleneksel Türk aile yapısının
arasında kurdukları temel karakteristiklerini (halen dayanışma, yardımlaşma, organik bağı ve birlikteliği
ilişkiler bütünüdür. koruma, aileyi kutsal bir kurum olarak görme, saygı ve sevgi ekseninde ilişki
örüntüsü kurma, hısım-akraba ile ilişkileri canlı tutma vb.) de dikkate aldığımızda
yaşlının kendi sosyal çevresi olan ev ortamında bakımının en uygun model
olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Türk ailesinin yapısı gereği yaşlıların bakımı, bir

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


Sosyal Hizmet Türleri

“zorunluluk” olmaktan çok bir “sorumluluk” olarak algılanmaktadır (Genç ve


Alptekin, 2011).
Yaşlıların bakımı, bir Evde bakım hizmetinin faydaları: Bakıma muhtaç kişilerin ailelerinden ve
“zorunluluk” olmaktan sosyal çevrelerinden ayrılmadan, kendilerini en rahat hissettikleri ortamda
çok bir “sorumluluk” hayatlarını devam ettirmelerini sağlayarak, hayat kalitelerini yükseltir. Bakım
olarak algılanmaktadır. hizmetleri, kişiye özgü olarak tasarlanır. Hastanede kalmanın getirdiği enfeksiyon
riski azalır. Kişinin ve ailenin mahremiyeti korunur. Hastanede kalış süresi kısalır.
Kişi aktif olarak bakım planına dahil ederek, iyileşmesi hızlanır. Hastaneden taburcu
olan kişinin tekrar hastaneye yatma riskini azaltır. Hasta yakınlarının
tükenmişliklerini minimuma indirir. Hastanede bakım ile kıyaslandığında bakım
maliyetlerinde önemli tasarruflar sağlanmaktadır (Seyyar ve Genç, 2010).
Evde bakımın özellikle yaşlıların fiziksel sağlık, psikolojik durum, bağımsızlık
düzeyi, sosyal katılım, kişiler arası ilişkiler, kendi potansiyelini gerçekleştirme ve
entelektüel gelişim süreçleri üzerinde olumlu etkileri vardır (Genç ve Alptekin,
2011). Evde bakım ekibi hekim, hemşire, psikolog, diyetisyen, fizyoterapist, sosyal
hizmet uzmanı, ev ekonomisti, sosyal ilahiyatçıdan oluşur (Seyyar ve Genç, 2010).
Bu konu hakkında geniş bilgi üst sınıflarda verilecektir.
2- Evde Sağlık Bakımı:
Sağlık hizmetlerini evde desteklemek ve güçlendirmek maksadını güden bir
bakım sistemidir. Tıbbi hizmetlerin sosyal hizmetlerde bütünleştirilerek hastanın
Evde sağlık bakımı, evinde daha insancıl ortamda bakılmasını öngörmektedir. Evde sağlık bakımı, sağlık
sağlık personeli personeli tarafından evde yürütülen genelde kısa süreli tıbbitakip hizmetleridir.
tarafından evde Sağlığı geliştirmek, sürdürmek, düzeltmek veya hastalık-sakatlığın-özürlülüğün
yürütülen genelde kısa etkisini en aza indirirken, bağımsızlık düzeyini yükseltmek maksadıyla fert ve
süreli tıbbitakip ailelere yaşadıkları ortamda sunulan kapsamlı sağlık hizmetleridir. Başka bir tanıma
hizmetleridir. göre; “Hekimlerin önerileri doğrultusunda hasta kişilere, aileleri ile yaşadıkları
ortamda, sağlık ekibi tarafından rehabilitasyon, fizyoterapi, psikolojik tedavi de
dâhil tıbbi ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde sağlık ve bakım ile takip hizmetlerinin
sunulmasıdır” (Sağlık Bakanlığı, 2005).
Tıbbi Takip Hizmet Türleri:Evde hekim muayenesi, kontrolü ve tâkibi; evde
fizyoterapi, psikoterapi seansları; evde sağlık eğitimi (gebelik, emzirme, hasta
bakımı); evde bebek bakımı, aşı tâkibi; evde tetkik, tahlil ve röntgen hizmetleri;
hastaneden taburcu sonrası takip (ortopedik vakalar, uzun süreli tedaviler,
pansuman, enjeksiyon vb.); kronik hastalıkların tâkibi (ileri düzey kalp yetmezliği,
bazı kanser kür tedavileri, diyabetik ayak bakımı vb.); evde terminal (son) dönem
(siroz, kanser vb.) hastaların takibi.
Evde sağlık bakımı hizmetleri, ameliyat sonrası bakım ihtiyacı olanlardan,
uzun süreli bakıma ihtiyacı olan hasta ve yaşlılara, yeni doğum yapan annelerden,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


Sosyal Hizmet Türleri

tedavisini evde de sürdürebilecek hastalara, kısa süreli hemşirelik hizmetlerine


ihtiyaç duyanlardan, aşılama ve laboratuar tetkikleri gibi hizmetleri evinde veya
işyerinde almak isteyenlere kadar çok geniş bir yelpazede ihtiyaç sahiplerine hitap
etmektedir (Seyyar ve Genç, 2010).
3- Evde Sosyal Bakım:
Koruyucu, tedavi ve rehabilite edici hizmetlerden bedenî, ruhi ve psiko-
sosyal yönden ihtiyaç duyan ve evinde yaşamak isteyen bakıma muhtaç insanlara,
multidisipliner hizmet organizasyonu çerçevesinde verilen profesyonel ve kaliteli
bakım hizmetleridir.Bakıma muhtaç kişilerin (yaşlılar, özürlüler, akut ve kronik
hastalar) içinde yaşadıkları, benimsedikleri ve kendilerini rahat hissettikleri
meskenlerde ve sosyal çevrede sosyal bakımlarına yönelik sosyal bakım elemanı,
bakıcı aile fertleri, sosyal bakım hizmetleri sunan kurum ve kuruluşların
profesyonel bakım uzmanları veya sağlık ekibinin herhangi birisi tarafından kısa
veya uzun süreli olarak ev ortamında sunulan sosyal bakım hizmetlerinin
bütünüdür. Evde sosyal bakım çerçevesinde şu hizmetler verilmektedir: Kişisel
bakım (tıraş, banyo, tuvalet ihtiyacı vb.), yemek yedirilmesi, elbise bakımı, yatağın
hazırlanması,gezdirme, alış veriş yapma ve meşguliyet tedavisi,hastaneye
götürülmesi ve resmî işlemlerin tâkibi, özürlülerin özel bakım ve eğitimi; psiko-
sosyal ve manevi destek hizmetleri.
4- Evde Eğitim Hizmetleri:
Özel eğitim gerektiren bireyler için evde eğitim hizmetlerinin amacı, okul
öncesi ve ilköğretim çağındaki özel eğitim gerektiren bireylerden eğitim öğretim
kurumlarından doğrudan yararlanamayacak durumda olanlara evde verilecek
eğitim hizmetlerini planlamak ve yürütmekle ilgili usul ve esasları
düzenlemektir.Özel eğitim gerektiren bireyler için evde eğitim hizmetleri, okul
öncesi ve ilköğretim çağındaki özel eğitim gerektiren bireylerden eğitim öğretim
kurumlarından doğrudan yararlanamayacak durumda olanlara evde verilecek
eğitim hizmetlerinin yürütülmesindeki usul ve esasları, uygulama ilkelerini,
hizmetleri yürüten birimler ile personelin görev ve sorumluluklarını kapsar (MEB,
2006). Bu hizmet Rehberlik Araştırma Merkezi (RAM) gezici öğretmenleri
tarafından verilir.
Evde eğitim hizmetlerinin “evde eğitim” sürecişu aşamalardan oluşur:Bireyin
en az altı ay süreyle evden çıkmasının mümkün olmadığını belirten sağlık kurulu
raporu alınır. Bireyin eğitsel tanılaması yapılarak sonucuna göre yöneltme
raporunun hazırlanır. Ev ortamının, eğitim öğretime uygunluğu değerlendirilir.
Evde eğitim alacak bireyle ilgili yerleştirme kararı alınır, bu karar RAM’a, okula ve
veliye bildirilir. Birey okula yerleştirilerek eğitimi planlanır. Bireyselleştirilmiş eğitim
programı hazırlanır ve bu program doğrultusunda eğitim sürdürülür. Bu süreç için

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


Sosyal Hizmet Türleri

uygun bir eğitim ortamı düzenlenir. Bu ortam için eğitimin nevisi ve özelliği, bireyin
özellikleri, uygun yer seçimi, araç gereç ve eğitim materyallerinin yeterliliğine
dikkat edilir.
5- Evde Hemşirelik Hizmetleri:
Bakıma muhtaç hastanın bakıcı personel veya hemşire tarafından evinde
bakılmasına evde hemşirelik hizmetleri denir. Evde bakım hemşireleri, hasta
Bakıma muhtaç
ihtiyaçlarını ve bakım türlerini tespit eder, planlar ve tüm hemşirelik girişimlerini
hastanın bakıcı
uygular. Evde hemşirelik hizmetleri, ihtiyaca göre yarı gün veya tam gün olarak kısa
personel veya hemşire
veya uzun bir dönem için uygulanabilir. Bu hizmet çerçevesinde, ilaç uygulamaları,
tarafından evinde
enjeksiyon, serum takma ve çıkarma, sonda ve katater uygulamaları, kan alma,
bakılmasına evde
pansuman ve yara bakımı, ınfüzyon uygulamaları, hasta ve hasta yakını eğitimi ve
hemşirelik hizmetleri
danışmanlık hizmetleri verilir.
denir.
6- Evde Tam Gün Bakım Hizmetleri:
Evde profesyonel bakıcılar tarafından belirli bir süre için veya sürekli olarak
tam gün bakım hizmetlerinin verilmesidir. Bakıma muhtaç kişinin sürekli bakımını
üstlenen bakıcının-akrabanın hastalanması veya izne çıkmak istemesi gibi
durumlarda, bakım hizmetleri, geçici bir süre için yerine getirilemeyeceğinden,
bakıma muhtaç kişi, bu süre zarfında profesyonel bir bakıcı tarafından evinde
bakılır.
7- Evde Yaşlı Ve Özürlü Bakımı:
Bakıma muhtaç yaşlıların, fiziki-ruhi-zihnî özürlülerin ve(ya) akut ve kronik
hastaların, içinde yaşadıkları meskenlerde bakımlarına yönelik aile fertleri
tarafından (dâhilî) veya sosyal bakım hizmetleri sunan kurum ve kuruluşların
profesyonel bakıcı uzmanları veya sağlık ekibi tarafından (haricî) yürütülen
hizmetlerin bütünüdür. Yaşlı ve bakıma muhtaç insanlara, benimsedikleri ve
kendilerini rahat hissettikleri sosyal çevre ve kendilerine ait mekânlarda, aile
fertleri ve çoğu kez profesyonel bakım örgütlerinin desteği ile bakım hizmetleri
Evde verilen bakım, gerçekleştirilir. Evde verilen bakım, rahatlık, destek, duygusal ve fiziksel rahatsızlığı
rahatlık, destek, olanlar için doğrudan tedavi verildiği ölçüde daha fazla moral ve güvenlik
duygusal ve fiziksel sağlamaktadır. Aileler de tedaviye katılabilmektedir. Yaşlılar böylece ailelerinden,
rahatsızlığı olanlar için arkadaşlarından ve sosyal çevrelerinden uzak kalmamaktadır.
doğrudan tedavi 8- Eve Yardımcı (Evde Takip) Hizmetler:
verildiği ölçüde daha (Uzman) bakıcı tarafından ev içinde yürütülen kişi odaklı temel (öz) bakım ve
fazla moral ve güvenlik ev idaresine yönelik günlük hizmetlerdir. Bu hizmet, ev ortamında bakılan bakıma
sağlamaktadır. muhtaç kişinin yemek hazırlama, bulaşık yıkama, çamaşır yıkıma ve temizlik gibi
daha çok sosyal ihtiyaçlarını karşılamaya dönük destek hizmetlerini kapsamaktadır.
Genellikle günlük hayat aktivitelerini yerine getirmekte güçlük çeken bakıma
muhtaç kişilere, profesyonel hemşirelik becerisi gerektirmeyen (tırnak kesmek,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


Sosyal Hizmet Türleri

saç-sakalı tıraş etmek, banyo yaptırmak vb.) çeşitli ihtiyaçlarının karşılanması


maksadıyla bir personel görevlendirilir. Eve yardımcı hizmetleri ya bakıcı personel
ya da ev işlerine yardımcı temizlikçi bayanlar tarafından yerine getirilmektedir.
9- Eve Yemek Götürme Hizmetleri:
Kendi yemeklerini yapamayacak durumda olan veya geçici bir süre ile yemek
hazırlama ve pişirme işlevini yerine getiremeyenlere bakıma muhtaç kişilerin
evlerine sıcak yemek servisi yapılmasıdır. Evlerinde yalnız yaşayan (yardıma ve(ya)
bakıma muhtaç) yaşlı ve özürlülere, dışarıda hazırlanan yemekler, sıcak ve paketli
hâlde günlük olarak ulaştırılır.
10- Ev Tamir Ve Bakım Hizmetleri:
Bakıma muhtaç kişinin içinde yaşadığı mekâna yönelik bakım dışı teknik
destek ve yardım hizmetleridir. Bu hizmet, ev işlerine ve düzenine yönelik
Ev tamir ve bakım
yardımlardan oluşmaktadır. Evin temizlik, ütü ve alışveriş gibi hizmetlerinin daha
hizmetleri, ev işlerine
kolay yapılabilmesi ve daha güvenli yaşamayı sağlayacak ev düzeni değişiklikleri
ve düzenine yönelik
yapılır. Örneğin kapı, kilit onarımı, çatı onarımı, çıkış rampaları oluşturmak, banyo
yardımlardan
güvenliği oluşturmak, tekerlekli sandalyenin evde dolaşımındaki engelleri ortadan
oluşmaktadır.
kaldırmak, merdivenlerin her iki yanına trabzan yaptırmak. Tuvalet, duş ve küvete,
tutunma demirleri konularak kaymaları önlemek. Halıların ve banyo tekstilinin
altları sabitlenerek kaymaları engellenir. Bir kaza anında yaşlının veya özürlünün
kolayca ulaşabileceği irtibat numaralarını belirli noktalarda bulundurmak. Bu
düzenlemelerde amaç evde yardım ve desteğe ihtiyaç duyan bakıma muhtaç
kişinin, ev hayatında sıkça rastlanan küçük çaplı tamirat ve onarım gerektiren
işlerinin daha hızlı ve piyasadan daha ucuza yapılmasını temin etmek ve evde
doğabilecek kazaları önlemektir (Seyyar ve Genç, 2010).

Kurumsal Sosyal Hizmetler


Kurumsal sosyal hizmetler daha çok kurumsal bakım hizmetleri adı altında
değerlendirilmektedir.
Kurumsal Bakım Hizmetleri: Herhangi bir sosyal hizmet kurumunun (bakım
Herhangi bir sosyal
merkezinin) kendi bünyesinde verdiği profesyonel bakım hizmetidir. Bakım
hizmet kurumunun
merkezlerinde geçici ama tam gün (belirli bir süre için), kalıcı ama gündüzlü (kısmi
(bakım merkezinin)
kurumsal bakım veya sürekli ama yarı gün veya tam kalıcı (sürekli ve tam gün)
kendi bünyesinde
verilen bakım hizmetleridir.
verdiği profesyonel
bakım hizmetidir. Bakıma muhtaç kişiye kurum düzeyinde verilmesi gereken sosyal bakımın,
bakıcının hastalanması veya izin kullanması hâlinde özel veya kamuya ait bakım
merkezlerinde yapılması gerekli görülmektedir. Birçok ülkede bakıcı aile fertlerini
dinlendirmek, karşılaşabilecekleri hastalık ve tükenmişliği engellemek maksadıyla

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


Sosyal Hizmet Türleri

belirli bir süre için veya süresiz olarak bakıma muhtaç kişiye gündüz bakım ve
destek hizmetleri verilmektedir. Her geçen gün önemi daha da artmakta olan kısmi
kurumsal bakım hizmetlerinin amacı, aile içi görevlerdeki aksamalara ve aile içi
ilişkilerdeki bozulmalara fırsat vermemektir.
Kısmî kurumsal bakım
hizmetlerinin amacı, Kurumsal bakım hizmetleri; bakım merkezlerinde genelde tam gün olarak
aile içi görevlerdeki hekimlik, hemşirelik (temel bakım) hizmetleri, meşguliyet tedavisi, konuşma
aksamalara ve aile içi tedavisi, fizik tedavi, ayak bakımı, beslenme, sosyal ve manevi hizmetleri ihtiva
ilişkilerdeki bozulmalara etmektedir. Hekimle ve diğer bakım uzmanları bakımı, bakıma muhtaç kişinin fiziki,
fırsat vermemektir. ruhi (manevi) ve sosyal durumunu en üst düzeye ulaştıracak şekilde
planlamaktadır. Uzun süreli kurumsal bakım hizmetlerinin hedefi, bakım
.
hizmetlerine sürekli olarak ihtiyaç duyan kronik hastalar, yaşlılar ve özürlülerin
sağlığını korumak, bakıma muhtaçlık derecelerinin daha da artmasını önlemek,
hastalık ve özürlülüğün ortadan kaldırılamadığı durumlarda olabildiğince bağımsız
yaşamayı sağlayacak eğitim ve beceriler kazandırmak ve profesyonel anlamda
kaliteli bakım hizmetlerini sunmaktır. Kurumsal bakım hizmetlerinin amacı, bakıma
muhtaç kişinin hayat kalitesinin korunması, çevresel şartlara uyum, kişisel bakım
becerilerinin yeniden kazandırılması, kendisini değerli ve saygın hissetmesi,
kültürel yapısına ve dinî inançlarına uygun bakımın sunulmasıdır Küçük çocuklara
yönelik, kreş ve gündüz bakım evleri; çocuklara yönelik, çocuk yuvaları, sevgi evleri
ve çocuk evleri; gençlere yönelik, yetiştirme yurtları ve gençlik merkezleri;
özürlülere yönelik, özürlüler rehabilitasyon merkezleri; yaşlılara yönelik,
huzurevleri ile huzurevi yaşlı bakım merkezleri kurumsal sosyal hizmetlerin verildiği
kuruluşlardır. Bu kuruluşlarda verilen sosyal hizmetleri organize etmek,
yönlendirmek, etkin bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla meslek
elemanları tarafından sosyal servisler oluşturulmuştur. Bu servislerde tabip,
diyetisyen, fizyoterapist, sosyal çalışmacı, psikolog, hemşire, bakım elemanı, aşçı
ve diğer hizmet elemanları görev yapmaktadır. Bu kuruluşlarla ilgili onikinci ve on
üçüncü ünitede ayrıca bilgi verilecektir.

CEZA VE TEVKİFEVLERİNDE SOSYAL HİZMETLER


Ceza Ve Tevkif evlerinde verilen sosyal hizmetler ana hatlarıyla ilgili Genel
Müdürlüğün görevlerinde ifade edilmektedir.Bu görevlerin ilgili maddeleri aşağıya
çıkarılmış olup bu alandaki sosyal hizmet uygulamaları ağırlıklı olarak bu
maddelerden oluşmaktadır (Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevfik evleri Genel
Müdürlüğü, ty)
 Hükümlü ve tutukluları giydirmek, beslemek, yatırmak, eğitmek,
çalıştırmak ve muhtaç durumda bulunanların tedavi giderlerini karşılamak.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


Sosyal Hizmet Türleri

 Ceza infaz kurumları ve tutukevleri, küçüklerin cezalarının yerine


getirileceği ıslah ve eğitim evleri, haklarında tedbir uygulanmış olan
küçüklerin yerleştirileceği kurumlar, müşahede merkezleri, küçüklerin kısa
sürelerde kabul edilecekleri kurumlar ve küçüklere mahsus tutukevlerine
alınan küçüklerin korunma, bakım ve eğitim işlerinin kontrolünü yapmak.
 Çocuk suçluluğunun sebepleri üzerinde incelemeler yapmak ve
önlenmesi için yerli, yabancı ve milletlerarası kurum ve kuruluşlarla ilişki
kurmak.
 Velayet ve vesayetin nez'i ve küçüklere vasi tayini işlemlerini takip
etmek.
 Çocuk mahkemeleri ile olan ilişkilerinin düzenlenmesi konusunda
eğitimi güç küçüklerin yerleştirildiği kurumlarda küçüklerin zararlı
yayınlardan korunması, filmlerin küçükler yönünden kontrolü, çeşitli iş
yerlerinde çalışan küçüklerin çalışma şartları, küçüklerin yerleştirileceği
tedavi kurumları ve sosyal servislerin tespiti hususunda ilgili kuruluşlarla
işbirliği yapmak.
 Cezaları infaz edilen hükümlülerin işe yerleştirilmeleri, infaz sonrası
yardım müesseseleri ve diğer kurumlarla ilişkileri düzenlemek.
 Mecvuata uygun infaz ve ıslah işlerini düzenlemek.
 Hükümlülerin ve tutukluların eğitim ve öğrenim işlerini düzenlemek,
 Görevi ile ilgili uluslararası alanda araştırma ve inceleme yapmak, bilgi
alışverişi ve işbirlikleri düzenlemek.
Ceza; suç işleyen kişiye
mahkemece uygulanan Cezaevlerinde Sosyal Hizmet
yaptırım ve kanun dışı
eyleme karşı ödenen Cezaevi, hükümlülerin veya zanlıların içinde hapsedildikleri veya
bedeldir. tutuldukları yerdir. Ceza, suç işleyen kişiye mahkemece uygulanan yaptırım ve
kanun dışı eyleme karşı ödenen bedeldir.
Ceza Vermenin Gayesi:
1- Adaletin Tesisi: Cezanın özel bir amacı yoktur, cezanın kendisi bir
amaçtır. Adalet, suçlunun yaptığı kötülüğün karşılığını görmesini
gerektirir. Faydası olsun veya olmasın ceza, adaletin bir gereği olarak
mutlaka uygulanmalıdır.
2- Sosyal Rehabilitasyon: Cezanın amacı, suçlunun ıslah edilmesi ve tekrar
suç işlemekten caydırılmasıdır. Dolayısıyla ceza, bireysel önlemeye,
Cezanın özel bir amacı kişinin ıslahına hizmet etmelidir.
yoktur, cezanın kendisi 3- Sosyal Düzeni Korumak: Genel (toplumsal) önleme görüşünde cezanın
amacı, cezanın korkutucu etkisiyle toplumdaki potansiyel suçluların suç
bir amaçtır.
işlemesini önlemektir. İşlenen suçun cezasının uygulanması ile toplumda

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


Sosyal Hizmet Türleri

henüz suç işlememiş kişilerin de bunu görerek suç işlemekten cayması


amaçlanır.
Cezanın Türleri:
1- Suçlunun hayatına yönelik cezalar: Ölüm veya idam cezası bunun
örneğidir. Asılarak, kurşuna dizilerek veya elektrik kullanmak suretiyle
yerine getirilir. Avrupa ülkeleri ceza hukuku sisteminde terk edilmiş bir
cezadır.
2- Suçlunun bedenine yönelik cezalar: Kırbaçlama, sopa, değnek ile dövme,
dayak gibi cezalardır.
3- Suçlunun özgürlüğüne yönelik cezalar: Hapis cezası bunun örneği olup,
modern ceza sistemlerinde en çok tercih edilen cezadır.
4- Suçlunun malvarlığına yönelik cezalar: Para cezası bu türden olup, hapis
cezası gibi çoğu ceza sistemlerinde yer alır. Bazı hukuk sistemlerinde mal
varlığına el konulması, müsadere de bir ceza olarak düzenlenmektedir.
5- Suçlunun haklarına yönelik cezalar: Belirli hakları kullanmaktan mahrum
bırakılma, mesela kamu hizmetlerinden men, meslek ve sanatın
icrasından yasaklanma bu kapsamdadır (Seyyar ve Genç,2010)

Cezalar açık ver kapalı ceza infaz kurumlarında uygulanır.


Açık Ceza İnfaz Kurumu: Hükümlülerin yeniden sosyalleşmeleri,
çalıştırılmaları ve mesleki rehabilitasyonları çerçevesinde meslek edindirilmelerine
öncelik verilen, firara karşı engelleri ve dış güvenlik görevlisi bulunmayan, güvenlik
bakımından kurum görevlilerinin gözetim ve denetimi ile yetinilen kurumdur. 2004
tarihli Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, ilk kez suç işleyen ve
iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına hükümlü bulunanların cezalarının
doğrudan açık ceza infaz kurumlarında yerine getirilmesini öngörmektedir. Açık
ceza infaz kurumunda bulunan hükümlüler ilgili kurallara uymamaları durumunda
kurum yönetim kurulunun kararı ile kapalı ceza infaz kurumlarına geri gönderilirler.
Kapalı Ceza İnfaz Kurumu: İç ve dış güvenlik görevlileri bulunan, firara karşı
teknik, mekanik, elektronik veya fiziki engellerle donatılmış, oda ve koridor kapıları
kapalı tutulan, ancak mevzuatın belirttiği hâllerde aynı oda dışındaki hükümlüler
arasında ve dış çevre ile temasın olanaklı bulunduğu, yeterli düzeyde güvenlik
sağlanmış ve hükümlünün ihtiyacına göre bireysel, grup hâlinde veya toplu olarak
iyileştirme (sosyal rehabilitasyon) program ve yöntemlerinin uygulanabileceği
tesistir. Kapalı Ceza İnfaz Kurumları, Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu,
Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Çocuk Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ve Gençlik Kapalı
Ceza İnfaz Kurumu olarak dört grupta toplanır.
Cezanın İnfazı: Mahkûmiyet hükümleri kesinleşmesi ile birlikte hükümlünün
yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


Sosyal Hizmet Türleri

korumak, hükümlünün yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve


kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sosyal sorumluluk taşıyan bir
hayat biçimine uyumunu kolaylaştırmak maksadıyla cezanın yerine getirilmesidir.
Sosyal Hizmetler Açısından Gözetilecek İlkeler: Sosyal hizmet uzmanları, yeniden
sosyalleşme çabalarına yönelik olarak hükümlülerin istekli ve gönüllü olmaları
yönünde teşvikte bulunurlar ve hükümlülerin rehabilitasyonu maksadını güden
manevi ve sosyo-kültürel programlar uygularlar. Rehabilitasyon program ve
Rehablitasyon program araçları, hükümlünün sağlığını, inancını ve kişiliğine olan saygısını korumasını
ve araçları, sağlayacak usul ve esaslara göre uygulanır.
hükümlünün sağlığını, Cezanın Tecili: Ceza Hukukunda cezaların tecili, cezanın infazı yerine kişiye ilk
inancını ve kişiliğine kez hafif bir suç işleyip cezaya çarptırılmış olan bir kişinin cezasını çekmeyip, belirli
olan saygısını şartlarla bir süre ertelemeyi içeren yargısal bir yöntemdir. Cezanın ertelenmesi ve
korumasını sağlayacak kişinin bu denetim süresi boyunca belirli yükümlülüklere uygun hareket etme
usûl ve esaslara göre mecburiyeti ilk defa Amerika’da uygulanmış ve daha sonra diğer Kara Avrupa
uygulanır. ülkeleri ceza kanunlarına girmiştir. Kişi, denetim süresini iyi halli olarak geçirdiği
takdirde ceza infaz edilmiş sayılmaktadır. Denetim süresinde sosyal hizmet
uzmanları, kişilere sosyal ve mesleki rehabilitasyon alanında destek
sağlamaktadırlar.
Denetim süresinde Cezanın tecilinde sosyal hizmetler bağlamındaki hükümler: Mahkeme,
sosyal hizmet denetim süresi içinde hükümlüye rehberlik edecek bir (sosyal hizmet) uzman kişiyi
uzmanları, kişilere görevlendirebilir. Uzman, kötü alışkanlıklardan kurtulmasını ve sorumluluk
sosyal ve bilinciyle iyi bir hayat sürmesini temin hususunda hükümlüye öğütte bulunur.
meslekirehabilitasyon Eğitim gördüğü kurum yetkilileri veya nezdinde çalıştığı kişilerle görüşerek,
alanında destek istişareler yapar. Hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk
sağlamaktadırlar. bilincindeki gelişme hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hâkime
sunar. Mahkeme, hükümlünün kişiliğini ve sosyal durumunu göz önünde
bulundurarak, denetim süresinin herhangi bir yükümlülük belirlemeden veya
uzman kişi görevlendirmeden geçirilmesine de karar verebilir. Hükümlünün
denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen
yükümlülüklere uymamakta ısrar etmesi hâlinde, ertelenen cezanın kısmen veya
tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir.

Adli Sosyal Hizmet


Adli takibe girmiş vakaların incelenmesi, değerlendirilmesi, bu vakalara
Suç işleyen kişiler yaşı muhatap olan müracaatçıların ekonomik kayıpları ve psiko-sosyal sorunlarının
ve suçunun nevisine çözümü için ortaya konulan çabalar adli sosyal hizmet uygulamalarını
göre değerlendirilir. oluşturmaktadır. Suç işleyen kişiler, yaşı ve suçunun nevine göre değerlendirilir. 18
yaş altı çocuklar ve 18 yaş üstü kişilerin adli takibe düşmüş vakalarının

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


Sosyal Hizmet Türleri

değerlendirilmesi birbirlerinden farklıdır. 18 yaş altı suç işleyenlerin davalarının


çocuk mahkemelerinde görülmesi ve ıslah evleri üzerinden tedavilerinin yapılması
gerekir. Adli takibe maruz kalan bir suçlunun zararsız hale gelmesi, işlemiş olduğu
suçtan dolayı taşımış olduğu ezikliği ve dışlanmışlığın bertaraf edilerek
müracaatçının tekrar topluma kazandırılması, sosyalleşmesi, toplum tarafından
kabulünün sağlanması ve aynı suçu bir daha işlememe eğiliminin oluşturulması
sosyal hizmet mesleğinin görevidir. Bu süreçte müracaatçıya yol gösteren,
rehberlik yapan, psikoterapi uygulayan, danışmanlık yapan adli psikiyatrist ve
sosyal hizmet uzmanıdır.
Suç işleyen kişinin ruhsal ve akli denge durumu, suç işlemedeki hata, kasıt
veya bilmemeden kaynaklanan gerekçelerin bilinmesi son derece önemlidir. Ağır
derecedeki zekâ gerilikleri, şizofreni, psikotik hastalıklar, psikotik özellikli
duygulanım bozuklukları, ciddi nöropsikiyatrik sendromlar, hastalıkların seyri
esnasında ortaya çıkan psikiyatrik arazları bulunan kişilerin hastalıklarından ötürü
işledikleri suçlar adli takibe tabi tutulmazlar. Burada önemli olan, kişinin
hastalığının tanısı değil, suçu hastalığın etkisiyle işleyip işlemediğidir.

Denetimli Serbestlik
Denetimli serbestlik, kişinin işlediği bir suç nedeniyle tutuklanması ya da
mahkemece hakkında hapis cezası verilmesi sonucunda ceza evine girmesi yerine,
cezasını toplum içerisinde gözetim ve denetim altında çekmesidir. Hapsin bir
alternatifi olarak sanık veya hükümlülerin şarta ve bir takım yükümlülükleri yerine
getirmeye bağlı olarak serbest bırakılmalarını öngören bir sosyal ıslah yöntemidir.
Bu yöntemle suç işleyen kişinin cezaevinde ceza çekmesi yerine sosyal bir takım
uygulamaları ifa ederek hem cezasını çekmesi hem de sosyal bir ders kazanması
sağlanır. Bu yolla suçlu, cezasını toplum içerisinde gözetim ve denetim altında
Denetimli serbestlikte çeker, böylelikle ıslah yoluyla topluma kazandırılması amaçlanır. Denetimli
esas amaç ıslahtır. serbestlikte esas amaç ıslahtır. Öyle ki cezaevlerinde kalan binlerce insanın körelen
potansiyelleri denetimli serbestlik uygulamalarıyla yararlı bir eyleme
dönüştürülerek olumlu yönde kullanılabilir.
Denetimli serbestliğin amaçları şunlardır(Seyyar ve Genç, 2010):
1- Suç işleyen insanları ıslah ederek, yeniden üretken birer fert olarak
insanlar arasındaki onurlu yerini almalarına yardımcı olmak.
2- Suç işleyen veya şartla tahliye olan insanların yeniden suç işlemesini
önlemek.
3- Onları sosyal danışmanlık ve rehberlik yoluyla topluma kazandırmak.
4- Sanık veya hükümlülerin takibini yaparak cezalarını toplum içinde
rencide olmadan çekmelerini sağlamak ve bunun denetimini yapmak.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


Sosyal Hizmet Türleri

Toplum İçinde Denetimin Gayesi:


 Suç tekrarı ihtimalini azaltmak.
 Hükümlüyü iyileştirmek.
 Hükümlüyü topluma yeniden kazandırmak ve sosyalleştirmek.
 Hükümlünün topluma verdiği zararı telafi etmesine izin vermek.
 Toplumun korunmasına katkıda bulunmak.
Türk denetimli serbestlik sisteminin özellikleri şunlardır (Nursal ve Ataç,
2006)
1- Ulusal bir sistemdir
2- Merkeziyetçi bir yapıya sahiptir
3- Hem suçluya, hem mağdura hizmet vermektedir
4- Karma bir personel rejimi mevcuttur
5- Resmî bir kuruluştur
6- Ceza ve tedbirlerin süresi bellidir
Denetimli serbestlik sisteminin devamlılığı ve gelişim süreci hakkında
kuramsal modeller şunlardır (Whitehead & Braswell, 2000):
 Rehabilitasyon Modeli
 Kanun Yaptırımı (Kirli Harry) Modeli
 Kırık Camlar Modeli
 Toplumu Koruma Modeli
 Restoratif ve Toplum Adaleti Modeli
 Dengeli Yaklaşım Modeli
 Yürürlükten Kaldırma ve Özelleştirme Modeli
Denetimli serbestliğin hedef kitlesi suça sürüklenen çocuklar, hakkında
mahkemelerce tedbir yükümlülüğü verilen gençler (18-21 yaş), hakkında
mahkemelerce tedbir yükümlülüğü verilen yetişkinler (21 yaşını doldurmuş kişiler)
hapis harici mahkûm edilen kişiler, koşullu salıverilen kişiler ve cezası ertelenenler
kişilerdir. Üç yıl veya daha az hapis cezasını gerektiren bir suç sebebi ile yargılanan
şüpheli veya sanık, tutuklama yerine dışarıda kontrol altında tutulur.Bu kişilere
yurtdışına çıkamama, belirlenen yerlere başvurma, sürücü belgesini teslim etme,
silah bulunduramama/taşıyamama, güvence miktarını ödeme, mağdur haklarını
güvenceye bağlama şeklinde bir takım yükümlülükler verilmektedir. Bunun yanında
bu kişilere belirli yerlere gidememe, eğitim durumuna devam etme, konutunda
cezalandırma, belirli belgelerin teslimi, belirli bir işin icrasının yasaklanması veya
kamuya faydalı bir işte çalışma gibi yaptırımlar uygulanır.
Çocuklara yönelik, adli kontrol başlığı altında belirlenen yerlerin dışına
çıkamama, belirlenen kişi ve kuruluşlarla irtibata geçememe gibi yükümlülükler
getirilir. Bu kişilerin işledikleri suça yeniden yönelmeleri engellenerek topluma

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


Sosyal Hizmet Türleri

kazandırılmaları için gerekli psiko-sosyal yardım ile beraber hükmedilmiş cezanın


toplumda denetim ve gözetim altında infazı sağlanır. Bu kişilerin tahliyeleri
sonrasında iş bulmalarında yardımcı olunur.
Denetimli serbestlik merkezinde çalışan kişilerin (sosyal hizmet uzmanı)
dikkat etmeleri gereken dört temel ilke vardır:
1- İnsan onuruna saygı ve dürüstlük: Ceza verecek kişinin veya suçu işleyenin
insan olduğu gerçeğinden yola çıkarak çalışanların ceza infazı sırasında
insan haklarına saygı çerçevesinde hareket etmeleri gerekir. Ceza infazı
kişinin sosyal çevresinde gerçekleştirileceğinden, infaz sırasında denetimli
serbestlik çalışanları görevlerini yerine getirirken aşağılayıcı, onur kırıcı
veya küçük düşürücü davranışlarda bulunmamaları, müracaatçıyı rencide
etmeden infaz sürecini tamamlamaları gerekmektedir.
2- Gizlilik: Denetimli serbestlik uygulamaları suçu işleyenin hapis yerine
toplum içerisinde sosyal yaşamını devam ettirirken bir takım zorunlu
eylemlere tabi tutulmasıyla gerçekleşir. Denetimli serbestlik çalışanları, suç
işleyen bu kişinin kimi zaman bir öğretmenin gözünde öğrenci, kimi zaman
ise bir çocuğun gözünde anne veya baba olduğu gerçeğini unutmamalıdır.
Denetimli serbestlik Denetimli serbestlik uygulaması esnasında gizlilik ilkesine dikkat edilmezse
bireyin psiko-sosyal kişinin sosyal yaşamında olumsuzluklara yol açabilir. Örneğin denetimli
dengesini bozmayı serbestlikten ceza infazı alan bir öğrencinin durumunu okuldaki arkadaşları
değil, onu ceza infazı öğrendiğinde onu dışlayabilir, kendi aralarına almak istemeyebilirler. Bu
sürecinde ve sonrasında durum o öğrencinin psiko-sosyal durumunu olumsuz yönde etkiler Halbuki
topluma kazandırmayı denetimli serbestlik bireyin psiko-sosyal dengesini bozmayı değil, onu ceza
infazı sürecinde ve sonrasında topluma kazandırmayı hedefler.
hedefler.
3- Tarafsızlık: Bu alanda çalışan kişiler, suç işleyen kişiye, uyması gereken
kuralları ve infazın amacını açıklarlar. Denetimli serbestlik çalışanının
hükümlüye karşı açık ve net davranması tarafsızlık ilkesini pekiştirir.
Burada önemli olan hüküm giyen kişinin din, dil, ırk, cinsiyet, görüş
ayrımına maruz kalmaması, kendisine adil davranılmasıdır.
4- Çocuğun yüksek yararı: Görevli, çocuklar hakkında yürütülecek işlemleri
yetişkinlerden ayrı planlar ve çocuğun yüksek yararının korunmasına özen
Denetimli serbestlik gösterir.
çocuk ve gençler için Denetimli serbestlik çocuk ve gençler için eğitici, destekleyici ve koruyucu bir
eğitici, destekleyici ve tedbir olarak kullanılır. Suç işleyip işlemediklerine bakılmaksızın tüm çocuk ve
koruyucu bir tedbir gençlere (8-18 yaş arası) uygulanır. Bir çocuğun risk altında olduğu herhangi bir
olarak kullanılır. durumda, örneğin sosyal bütünleşmenin olmadığı ya da sağlık sorunlarının olduğu
durumlarda, denetimli serbestlik kullanılabilir. İyileştirme, ceza adalet sisteminin
resmi bir parçası olan tedbirlerle birlikte, sosyal ve tıbbi temel korumanın
birleşiminden oluşur (Nursal ve Ataç, 2006).
Denetimli serbestlik alanında çalışan sosyal hizmet uzmanı denetim altına
alınan ve denetim sürecinde hüküm giyen kişi hakkında hazırlanan form, plan ve

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


Sosyal Hizmet Türleri

raporlara temel teşkil edecek bilgileri sosyal araştırma raporu başlığı altında
oluşturur. Bu rapor sanık hakkında geniş bir değerlendirme sistemini içerir.
Raporda sanığın psikolojik durumu, onu suç işlemeye iten nedenler ve sanık için en
uygun cezanın nasıl olması gerektiğine ilişkin görüşler yer almaktadır. Bu raporlar
hâkimlere sanık hakkında daha geniş bilgi sahibi olma ve alacakları kararlarda
uygun ceza vermede çok yönlü bakış açısı kazandırır.

HASTANELERDE SOSYAL HİZMETLER


Sağlık alanı sosyal hizmetlerinin toplumla en sık ve yakın çalıştıkları alandır.
Psiko-sosyal sağlık, bireyin kendi iç dünyası ile dış dünyasına başarılı bir uyum
sağlayabilmesi, kişinin yaşama sevinci duyabilmesi, kendisiyle olduğu kadar, diğer
insanlarla da iyi ve dengeli ilişkiler kurabilmesi, onlar tarafından kabul edilmesi ve
başarılı insani ilişkiler gösterebilmesidir (Dileköz ve Kumbasar, 2004).
Sosyal hizmet uzmanları Sosyal hizmet uzmanları hastanelerde sosyal serviste görev alırlar. Görevleri
hastanelerde sosyal hastanın yatış öncesi, yatış süreci ve tahliye sonrası olmak üzere üç ana bölümden
serviste görev alırlar. oluşur. Yatış işlemleri hakkında hasta ve yakınlarına bilgilendirme ve danışmanlık
hizmeti verilir. Hastaneye getirilmesi zor olan hastalar için rapor hazırlanır, bu
rapor yoluyla hastaneye nakli gerçekleştirilir. Sosyal güvencesi olmayan veya
ekonomik güçlüğü olan hasta yakınları valilik ya da kaymakamlık birimlerine
yönlendirilir. Yatış işlemleri tamamlanıp, yatış sürecine geçildiğinde hastanın
refakatçi değişimi, tıbbi işlemlerin verimliliği açısından odanın değişimi gibi
sorunlar sosyal servis tarafından çözülür. Sosyal hizmet uzmanı hastaların yanı sıra
rehabilitasyon ve benzeri konular hakkında araştırma ve incelemeler yapar, ilgili
seminerlere katılır. Taburcu edilen kişinin ihtiyaç duyduğu kurum veya kuruluşlarla
irtibata geçmesi sağlanabilir.
Hastane sosyal hizmet uzmanlarının hasta ile irtibata geçtikten sonra
izledikleri yol tanışma, sosyal hizmet planının hazırlanması, uygulama,
değerlendirme ve sonlandırma aşamalarından oluşmaktadır. Bu aşamalar arası
geçişler şeffaf olup ilk görüşmede edinilecek bilgilerin bir kısmı, daha sonraki
aşamalarda da edinilebilir. Hasta ile iletişim hastanın yatmadan önce ve tahliye
sonrasına kadar sürer.
Hastane sosyal hizmet uzmanları kimsesiz hastaların tedavi sürecinden
yararlanmaları ile süreç hakkında sosyal inceleme raporu hazırlar. Ayrıca bu
hastaların tedavileri için gerekli cihaz, kan gibi ihtiyaçları ile hastane giderlerinin
karşılanması için maddi kaynak araştırması yapar. Yine ekonomik yönden mağdur
olan hastaların muhtaç asker aileleri ve erlerin 4341 sayılı Muhtaç Erbaş ve Er
Ailelerinin Ücretsiz Tedavisi Kanunu’ndan yararlanmaları için askerlik şubesi ile

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


Sosyal Hizmet Türleri

irtibata geçer. Evlilik dışı hamile kalan veya dünyaya getirdikleri çocukları
sahiplenmeyen hastaların sorunlarının çözümü için Aile ve Sosyal Politikalar İl
Müdürlüğü ile irtibat kurar. İl dışından gelip de kalacak yeri olamayan hasta ve
yakınlarının ücretsiz kalabilecekleri misafirhane, dönüş masraflarını
karşılayamayanlar için ise yol giderlerinin karşılanması için vakıflarla irtibata geçer.
Hastanede sosyal hizmet uzmanları sosyal hizmete muhtaç bireyler için
sosyal danışmanlık, savunuculuk gibi görevlerinin yanı sıra gerekli hallerde
yetiştirme yurdu, kadın sığınmaevi, huzur evi, rehabilitasyon merkezi gibi sosyal
hizmet kuruluşlarına yerleştirilmesi gereken hastaların ön yazışmalarını da
gerçekleştirir.

Tıbbi Sosyal Hizmetler


Sosyal hizmet mesleğinin en eski alanlarından biri olan tıbbi sosyal hizmetler,
ilk olarak 1880’lerde İngiltere’de akıl hastanelerinden taburcu olan hastaların,
hastalıklarının tekrarlanmaması maksadıyla bir takım çalışmalara yönelmesiyle
başlamıştır.
Tıbbi sosyal hizmet, hastanelerde ve diğer sağlık ortamlarında hastaların ve
ailelerinin hastalıkla ilgili sosyal ve psikolojik problemlerini çözmeyi amaçlayan
sosyal hizmet uygulamasıdır (Dileköz ve Kumbasar, 2004). Tıbbi sosyal hizmetler,
Tıbbi sosyal hizmetler, koruyucu, terbiye ve tedavi edici tıbbi sosyal cephede sosyal uyum problemlerini
hastayı etkileyen her giderme, tıbbi ve psiko-sosyal rehabilitasyon gibi imkânlar sunar ve bunların
türlü sosyal ve hissî takibini gerçekleştirir. Tıbbi sosyal hizmetler, hastayı etkileyen her türlü sosyal ve
sorunların çözümüne hissî sorunların çözümüne yönelik sosyal, şahsi ve sosyal grup çalışması
yönelik sosyal, şahsî ve yöntemlerine ağırlık veren bir sosyal hizmet alanıdır (Seyyar ve Genç, 2010:796).
sosyal grup çalışması Ulusal Sosyal Hizmetler Konferansı Sağlık Ve Sosyal Hizmetler Komisyonu Raporuna
yöntemlerine ağırlık göre tıbbi sosyal hizmetler “kişi, grup, aile ve toplumun sağlık hizmetlerinden etkin
veren bir sosyal hizmet bir biçimde yararlanmaları amacıyla sosyal hizmet uzmanlarınca yürütülecek
alanıdır. ekonomik, sosyal, psikolojik ve eğitsel boyutlarda, destekleyici ve geliştirici
hizmetlerin sosyal hizmet disiplini ve mesleğin yöntem ve felsefesiyle birleştirilerek
tıp ve koruyucu sağlık hizmetleri çerçevesinde verilen hizmetler bütünü” şeklinde
tanımlanmaktadır (Duyan, 1966)
Tıbbi sosyal hizmetin genel amaçlarını şu şekilde ifade edilebilir: Hastanın
tıbbi bakımı ve tedaviyi kabul etmesi ve bakımın etkili bir şekilde kullanılmasını
kolaylaştırmak, sağlık problemleri nedeniyle hasta ve ailesinin yaşadığı stresi
azaltmak ve hastanın hastalığı ve içinde bulunduğu koşullar nedeniyle ortaya çıkan
problemlerini çözümlemektir (Duyan, 1996).
Tıbbi sosyal hizmet alanında çalışan sosyal hizmet uzmanları hastanın,
hastalığı ve tedavisi ile ilgili olabilecek sosyal, ekonomik ve duygusal faktörleri

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


Sosyal Hizmet Türleri

anlamasında yardımcı olur. Hastanın ve ailesinin moralini desteklemek, onlara


güven duygusu vermek, hastanın ve ailesinin yararına toplum kaynaklarını
harekete geçirmek ve hastanenin daha iyi hizmet vermesine çalışmak gibi görevler
üstlenebilir. Bu görevler yerine getirilirken karşılaşılan hastalar kronik hastalar
olabileceği gibi, intihar gibi akut tablolarla yardım ihtiyacı olan hastalar da olabilir.
Kronik hastalıklarda bireyin neden sosyal hizmetlere ihtiyaç duyabileceğini
açıklamak için hastalık sürecini ve bu sürecin birey üzerindeki etkilerini bilmek
gerekir (Dileköz ve Kumbasar, 2004).
Tıbbi sosyal hizmet uzmanı, ortak amaçları sağlığı korumak ve düzeltmek
olan çok disiplinli bir ekiple birlikte çalışır. Sosyal hizmet uzmanı bu ekibin
vazgeçilmez bir parçasıdır. Sağlık konusu ele alındığında insan sağlığının fiziksel,
Tıbbi sosyal hizmet
psikolojik, duygusal ve sosyal boyutları olduğu dolayısıyla, hastalığın tedavisinin
uzmanı, ortak amaçları
çok boyutlu bir yaklaşımla gerçekleştirilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Bu
sağlığı korumak ve
nedenle, tıbbi sorunlarda bütüncül bir yaklaşım uygulanmaktadır. Burada tıbbi
düzeltmek olan çok
sosyal hizmet uzmanı birbirini etkileyen bu boyutların dengeli bir biçimde
disiplinli bir ekiple
gelişmesini sağlamakla görevlidir (Duyan, 2003).
birlikte çalışır.
Hastaların kişisel, ailevi ve diğer sosyal problemlerinin çözümlenmesi için
ailesi, yakın çevresi veya gerekli durumlarda ilgili kurum ve kuruluşlarla iletişime
geçilir. Burada uzmanın kaynak ile ihtiyaç sahiplerini buluşturmada aracılık görevini
üstlendiğini söyleyebiliriz. Sosyal hizmet uzmanları, hastaların psiko-sosyal
durumlarının yanı sıra sosyo-ekonomik durumlarını da inceleyerek hastane
masraflarını üstlenip üstlenemeyeceklerini araştırır, gerekli hâllerde ekonomik
durumlarını iyileştirmek amacıyla sosyal refah kurumlarıyla irtibata geçerek
sunulan hizmetlerden yararlanmalarını sağlar.
Tedavi sürecinde hasta ve yakınları ile sosyal kişisel çalışma ve aynı hastalığa
sahip kişileri bir araya getirerek grup çalışması da gerçekleştirilebilir. Bu çalışmalar
sayesinde hastalar birbirlerinden destek alabilir, dertlerini paylaşarak kendilerini
daha rahat hissetmeleri sağlanabilir. Grup çalışmasında gerçekleştirilen faaliyetler
hastaların yaş, cinsiyet, kültürel farklılık gibi özelliklerine göre değişebilir. Ayrıca
çocuk kardiyoloji servisinde uzun süre kalan çocukların tedavi sürecinden olumsuz
yönde etkilenen psiko-sosyal gelişimlerini düzenleyici ve boş zamanlarını
Psikiyatrik sosyal hizmet, değerlendirici etkinlikler düzenlemek de yine hastanelerde çalışan sosyal hizmet
zihinsel ve duygusal uzmanlarının görevlerindendir.
bozuklukları olan
insanlara yardım Psikiyatrik Sosyal Hizmetler
ederek toplum ruh sağ-
Psikiyatrik sosyal hizmetler, akıl ve ruh sağlığı yönünden güçlük içinde olan
lığını yaygınlaştırmaktır. ve günlük yaşam fonksiyonlarını düzgün bir şekilde yerine getiremeyen kişilere
yönelik sosyal hizmet uygulamalarına odaklanmaktadır. Psikiyatrik sosyal hizmet,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


Sosyal Hizmet Türleri

zihinsel ve duygusal bozuklukları olan insanlara yardım ederek toplum ruh sağlığını
yaygınlaştırmaktır. Bu hizmet çeşitli psikiyatri kuruluşlarında toplum ruh sağlığı
programları çerçevesinde yürütülmektedir. Psikiyatrik sosyal hizmetin yapılacağı
kurumun yönelimi doğrudan doğruya psikiyatrik uygulamalardır. Kurumun temel
amacı, ruhsal ve sinirsel bozukluklarla ilgili araştırma yapmak, tedavi uygulamak ve
hastalıkları önlemek olmalıdır (Arıkan, 2011). Psikiyatrik sosyal hizmet alan olarak;
psikiyatrik sosyal hizmet kavramı, ilke, yöntem ve teknikleri ile psikopatoloji, akıl
hastalıklarının sınıflandırılması, akıl hastalıklarının tedavisi, ruh sağlığı ve akıl
hastalıkları alanındaki kuramların incelenmesi, akıl hastalıklarının toplum ve aile
üzerindeki etkisi, ruh sağlığı alanındaki hizmet sistemleri gibi konuları
kapsamaktadır.
Sosyal hizmet uzmanı hastane, rehabilitasyon merkezi veya herhangi bir
sağlık merkezinde ayakta tedavi olabilecek veya yatan hastanın psiko-sosyal
durumuna göre bakım, terapi ve tedavide bulunabilecek yöntem ve teknikleri
Psikiyatrik tedavi süreci, kullanarak psikiyatrist ve psikologlarla işbirliği hâlinde çalışmalarını yürütür.
hizmetin verildiği Psikiyatrik tedavi süreci, hizmetin verildiği kurumdan başlayarak sorun sahibi, ailesi
kurumdan başlayarak ve ilişki halinde olduğu sosyal çevresini kapsamaktadır. Bireyin davranışlarının
sorun sahibi, ailesi ve toplumsal yaşam standartlarının dışına çıkması, anormal davranışlar göstermesi
ilişki halinde olduğu kendisi ve içinde yaşadığı toplum için tedavi sürecinin gerektiğini gösterir. Bu
sosyal çevresini süreçte tedavi talebi müracaatçıdan gelebileceği gibi yakın çevresi tarafından da
kapsamaktadır. istenebilir. Esas olan müracaatçının böyle bir tedaviye ihtiyaç duyduğunun
belirlenmesidir. Bu durumun saptanması için kullanılması gereken ölçütler vardır.
Bunlar; hastanın içinde bulunduğu duygusal durum, hastalık öncesi davranış
kalıpları, sapma davranışının yoğunluğu ve sıklığı, anormal davranışa yol
açabilecek organik ve biyolojik etmenler, yaşamındaki önemli ilişkiler ve
bunlardaki değişikliklerin incelenmesi ve tedavinin gerekliğine karar verilmesidir.
Psikiyatri tedavi süreci, tedavinin yapıldığı kurumun niteliklerini, kurumda
Psikiyatrist, tüm bakım egemen olan hizmet anlayışını ve sosyal hizmet uzmanının nasıl algılandığını içeren
ve tedavi etkinliklerinin karmaşık bir süreçtir. Bu süreçte sosyal hizmet uzmanı psikiyatrist ile birlikte
genel sorumlusudur. çalışır. Psikiyatrist, tüm bakım ve tedavi etkinliklerinin genel sorumlusudur. Sosyal
Sosyal hizmet uzmanı, hizmet uzmanı, onun sorumluluğu altındadır. Dolayısıyla her ikisi arasında sıkı bir
onun sorumluluğu işbirliği, mesleki bilgi ve beceri yönünden dayanışma olması gerekmektedir (Arıkan,
altındadadır. 2011).
Sosyal hizmet uzmanları psikiyatrik tedavi sürecinin her aşamasında görev
alır. Örneğin, teşhisin oluşturulmasında kullanılacak, hastalık ve hastayı olumsuz
yönde etkileyen etmenlerin gerisinde yatan nedenlere ilişkin bilgilerin
toplanmasında, hastaya ve yakınlarına destek sağlama ve yardımcı olmada,
hastanın rehabilitasyon sürecine hazırlanmasında ve hastanın evine dönüşünde

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


Sosyal Hizmet Türleri

karşılaşması ve onu olumsuz yönde etkilemesi olasılığına sahip çevresel güçlüklerin


azaltılmasında ve hasta hastaneden taburcu olduktan sonra, ona ve ailesine
danışmanlık yapmada önemli rollere sahiptirler (Kılıçarslan,2010).
Bu süreçte sosyal hizmet uzmanı geniş kapsamlı bir sosyal inceleme raporu
hazırlar. Bu esnada uzmanın bilgi, beceri, iletişim kapasitesi ve deneyimleri çok
Sosyal hizmet uzmanı önemlidir. Çünkü bu çalışma kendisi ve müracaatçı arasında gerçekleşecektir.
hazırlayacağı raporla, Müracaatçının ruh hâline, duygusal yapısına ve içtenliğine inebilmeli, ona olan
hasta ve hekim ile diğer yakınlığı ile güven verebilmelidir. Sosyal hizmet uzmanı hazırlayacağı raporla, hasta
kaynaklar arasında ve hekim ile diğer kaynaklar arasında köprü görevi yapmaktadır. Hasta ve yakınları
köprü görevi ile kuracağı etkileşim, empati ve güvene dayanmalıdır. Hastanın yakın çevresi,
yapmaktatır. hastalığın boyutları ve etkilediği alan iyi bilinmeli ve psikolojik olarak insanlar
üzerinde bırakacağı izler görülebilmelidir. Uzman sorunun çözümü ile ilgili
gerekirse okul ve arkadaş çevresi, kamu kurum ve kuruluşları ve sivil toplum
kuruluşları ile de temasa geçmelidir.

İHTİYACA BİNAEN SOSYAL HİZMETLER

Orduda Sosyal Hizmetler


İkinci dünya savaşından sonra Avrupa ve Amerikan ordularındaki sorunlar,
sosyal hizmet uzmanlarının sivil ve askerî rütbeli olarak orduda istihdam edilmesini
gündeme getirmiştir. Ordu personelinin savaş sonrası travmalarla baş etmesini
sağlamak ve kritik görevlerdeki askerî personelin stres ve moral destek
çalışmalarıyla güçlendirilmesini temin etmek üzere çalışan sosyal hizmet uzmanları
hem mesleki eğitim ve organizasyon çalışmalarını yürütmüşler hem de
Ordusunda çok sayıda hastanelerde özellikle psikiyatri kliniklerinde tedavi ekibinin önemli bir unsuru
sosyal hizmet uzmanı olarak çalışmışlardır. Amerikan Ordusunda aile içi şiddet, madde bağımlılığı ve
rütbeli subay olarak çocuk ihmal ve istismarını önleme yönündeki politika ve programlar da aile destek
istihdam edilmektedir . merkezlerindeki sosyal hizmet uzmanları tarafından geliştirilmiştir. Amerikan
Ordusunda çok sayıda sosyal hizmet uzmanı rütbeli subay olarak istihdam
edilmektedir (Aktaş, 206).
Ülkemizde 1970’lerden itibaren orduda sivil meslek elemanı olarak istihdam
edilen sosyal hizmet uzmanları daha çok askerî hastanelerin psikiyatri kliniklerinde
tedavi ekibiyle birlikte çalışmaya başlamışlardır. 1990’larda Deniz Kuvvetlerinde
askerî personelin ailelerine hizmet vermekte, 1997’lerden sonra da muvazzaf
subay olarak istihdam edilmişlerdir. Ancak muvazzaf subay sosyal hizmet
uzmanlarının ordunun profesyonelleşmesi ve sözleşmeli subay olarak eleman alımı
projesinin bir parçası olma dışında bir misyonu olup olmadığı bilinmemektedir.
Orduda 1990’lardan sonra açılan rehabilitasyon merkezleri emekli asker ve eşleri

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


Sosyal Hizmet Türleri

için huzurevlerinde çalışan sosyal hizmet uzmanları mesleki rollerinin gereğini


yerine getirmektedirler (Aktaş, 206).
Ordu mensuplarının psikolojik, manevi ve sosyal ihtiyaçlarının
karşılanmasına dönük sosyal çalıma faaliyetlerine orduda sosyal hizmet
denmektedir.
Ordu mensuplarının
Orduda sosyal hizmetin hedefleri:
psikolojik, manevi ve
sosyal ihtiyaçlarının 1- Askerlerin psikolojik baskılarının hafifletilmesini sağlamak, morallerini
ve maneviyatlarını yüksek tutmak.
karşılanmasına dönük
2- Askerlerin aileleri ve komutanları ile iletişimlerinin sağlıklı olmasını
sosyal çalıma
temin etmek.
faaliyetlerine orduda
3- Çalışma ve görev şartlarının insan haklarına ve mevzuata uygun bir
sosyal hizmet
atmosferde yürütülmesine destek vermek (Seyyar ve Genç, 2010)
denmektedir.
4- Askerlerin görevlerine bağlılığı ve başarılarına psiko-sosyal destek
vermek.
Ordudaki sosyal hizmet uzmanları sosyal hizmetin ve ordunun etik ilkelerine
bağlı kalarak görevlerini yerine getirirler. Sosyal hizmetin etik ilkeleri önceki
ünitelerde anlatılmıştır. Huntington (1979) askerî etik kuralları ise şöyle ifade
etmektedir (akt. Aktaş, 2006)
 Barışı savaşa tercih etmek.
 Güç kullanmaktan mümkün olduğunca kaçınmak.
 Yalnızca yasal emirler vermek ve bunlara uymak.
 Ahlaki olmayı hiçbir zaman elden bırakmamak.
 Verdiği emirlerin ve sonuçlarının sorumluluğunu taşımak.
 Kendine verildiğinde yapamayacağı emirleri astlarına vermemek.
Orduda çalışan sosyal hizmet uzmanları görevlerini yerine getirirken şu
hususlara dikkat etmeleri gerekir: Kendilerine verilen görev ve emirlerden
sorumludurlar ve bu emirlerin (ya da görevlerin) gereğini yerine
getiremediklerinde cezalandırılırlar. Hem devlet memurları kanunu hem de askerî
yasalara bağlıdırlar ve bu sınırlar içinde çalışırlar. Hizmet yönergesinde belirtilen
rütbe sıralaması çerçevesinde hizmet verirler. Ancak sosyal hizmet müdahalesinde
çevresi içinde bir bütün olarak ele alınan müracaatçıların aileleriyle profesyonel
çalışmalar (tedavi dışında) bu müdahale kapsamı dışında kalabilir (Aktaş,
2006:103). Uzmanlar orduda görevlerini yerine getirirken ve çalışma esnasında
bazı ikilemlerle karşılaşabilirler. Bu durum ordudaki sosyal hizmet uygulamalarının
henüz belli bir standardının oluşamadığını göstermektedir.
Orduda sosyal hizmet ülkemizdeki üniversitelerin sosyal hizmet
bölümlerinde seçmeli ders olarak okutulmakta ve ihtiyacın nasıl oluştuğu, dünya
üzerindeki uygulamaları, sivil ve askerî ortamlardaki sosyal hizmet uygulamaları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


Sosyal Hizmet Türleri

arasındaki farklar, askerî ortamlarda ruh sağlığı programları, tıbbi bakım ve


rehabilitasyon hizmetleri, askerî operasyonlar sırasında ve sonrasında sosyal
hizmet uzmanlarının rol ve işlevleri, asker ailelerine yönelik sosyal hizmet
uygulamaları gibi konular işlenmektedir.

İşletmede Sosyal Hizmetler


İşletme veya kurum olarak adlandıracağımız insanların çalışma ortamları
sosyal hizmet açısından önemli kuruluşlardır ve bu müesseselerde sosyal hizmet
uzmanlarına bir takım görevler düşmektedir.

İşletmelerin sosyal İşletmede Sosyal Hizmetler: İşletmelerin sosyal sorumluluk kapsamında


sorumluluk kapsamında işyerinde muhtemel çatışmaları önleyici ve iç barışı sağlayıcı sosyal müdahale
işyerinde muhtemel türlerinin bütünüdür. İşyeri sosyal hizmet uzmanı: İşyerinde çalışan işçilerin gerek
çatışmaları önleyici ve aile, gerekse işyeri bağlantılı sosyal sorunlarıyla ilgilenen ve işçilerin sosyal sağlığını
iç barışı sağlayıcı sosyal koruyan ve geliştiren kişidir. Sosyal hizmet uzmanı işyerinde sosyal barışın
müdahale türlerinin temininden sorumludur. İşletmelerde sosyal hizmet uzmanının sorumlulukları:
bütünüdür. Endüstriyel demokrasi çerçevesinde işyeri konseyi aracılığı ile katılımcılık ve sosyal
diyalogun daha ileri boyuta gelmesini sağlamak. İşyeri çalışanları ile işveren
arasında meydana gelebilecek sorunların çözümünde katkıda bulunmak. İşçi
alımında veya fesihte görüş beyan etmek ve gerek işçiye gerekse işverene sosyal
danışmanlık hizmetlerinde bulunmak (Seyyar ve Genç, 2010)
Her işletmenin kendine has bir psikolojisi ve işleyiş tarzı vardır. Bu yapı
Sosyal hizmet uzmanı kurumsal bir bütünlük içinde yürütülür. Sosyal çalışmacı işletme psikolojisi
işyerinde sosyal barışın hakkında kendisini yetiştirmesi gerekir. İşletme psikolojisi, insanın psişik (ruhi)
temininden yapısını ve fonksiyonlarını inceleyen, ferdin işletme içindeki diğer insanlar ve
sorumludur. makine dünyası ile karşılaşmasından doğan etkileşimleri çalışma psikolojisi
ekseninde inceleyen bir bilim dalıdır. Sosyal çalışmacı bu işlevini kurumsal sosyal
sorumluluk çerçevesinde yerine getirir.
Kurumlarda çalışan kişilere yönelik verilen sosyal hizmetler şunlardır:
Kişilerin kurumlara atapdasyon süreçlerine refakat etmek, işyerlerine uyumlarını
sağlamak. İş süreçlerinde verimliliği artırmak için danışmanlık ve hizmet içi eğitim
programları ve tükenmişlik testleri aracılığı ile düşen verimliliğin artması için kurum
içi görev değişiklikleri ve dinlenme seansları oluşturmak. Kurum çalışanları
arasındaki etkileşim ve dayanışmayı güçlendirmek, çalışanlara kurum kültürü ve
sosyal sorumluluk kazandırmak. Hedef kitleye yönelik aktif çalışmalar yaparak
toplum psikolojisi ve müşteri memnuniyeti konusunda çalışanları bilinçlendirmek,
mesleki bilgi, beceri ve tecrübeleri artırıcı etkinliklerde bulunmak. Çalışanların özel
hayatlarında, ruhsal, sosyal ve ekonomik yetersizlikleri dolayısıyla meydana gelen
sorunlarının çözümüne rehberlik etmek. Özlük haklarının iyileştirilmesi ve

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


Sosyal Hizmet Türleri

korunması yönünde tedbirler almak. İdarecilerle çalışanlar arasındaki olumlu


etkileşim sürecine katkıda bulunmak. Çalışma kapasitelerini artırıcı motivasyon ve
yönlendirme çalışmaları yapmak, çalışanların kişisel gelişimlerine katkı sağlamak
gibi hizmetlerdir. Bu gerekçelerle kurumlarda sosyal çalışmacı istihdam edilir ve bu
çalışmaların yapılması sağlanır.
Bunların yanında kurumda çalışan sosyal hizmet uzmanı şu görevleri de
yerine getirir:
 Çalışma planı yapma, zaman yönetimi, kalitenin sürdürülmesini
gözlemleme, personel yönetimi, süper vizyon ve konsültasyon işlevi.
 Kurumda çalışan personelin motivasyonu ile ilgili seminer ve terapiler
yapma.
 Kurumdaki çalışmaların psiko-sosyolojik analizlerini yapma.
 Kurumda yapılan sosyal hizmet uygulamalarını takip etme.
 Alanda ve kurumda çalışanların sorunun çözümünde rol alan kurum ve
İşletmelerin sosyal
kişilerle olan diyalog ve yönlendirmelerini organize etme.
sorumluluk ruhunu
oluşturan, geliştiren,  Sosyal projeler üretme, takibi ve yöneticiliğini yapma.
kurumsal dayanışmayı İşletmelerin Sosyal Sorumluluğu; şirketlerin daha iyi bir toplum ve daha iyi
sağlayan, iç ve dış bir çevre için, gönüllü olarak katkıda bulunmaları ve sosyal sorumluluk üstlenmeleri
kamuoyuna işletmeyi durumudur. İşletmelerin, müşteriler, işçiler, tedarikçiler, şirket ortakları,
tanıtan ve çalışanlara hissedarlar, yerel sivil toplum örgütleri, hükümet ve kamu otoritesi, işçi sendikaları
aidiyet duygusu ve ve daha geniş manada toplumla olan münasebetlerinde sorumlu davranmaları
kurum kültürü sosyal sorumluluğun gereğidir. Bu durum işletmeleri hukuk kurallarına uygun
kazandıran sosyal olarak ekonomik, verimli ve kârlı olmanın ötesinde sosyal ahlak ilkelerine uyan ve
çalışmacıdır. toplumsal sorunların çözümüne gönüllü olarak katılan müesseseler hâline getirir.
İşletmelerin sosyal sorumluluk ruhunu oluşturan, geliştiren, kurumsal dayanışmayı
sağlayan, iç ve dış kamuoyuna işletmeyi tanıtan ve çalışanlara aidiyet duygusu ve
kurum kültürü kazandıran sosyal çalışmacıdır.

Okulda Sosyal Hizmetler


Okul idaresi, öğretmen ve sosyal hizmet uzmanı (gençlik hizmetleri) işbirliği
Okul sosyal hizmeti, çerçevesinde ders saatleri dışında okul ve çevresinde sürekli olarak yürütülen
sosyal hizmetin önemli sosyal pedagojik faaliyetlere okul sosyal hizmeti denir. Okul sosyal hizmeti,
uygulama alanlarından öğrencilerin içinde bulundukları gelişim dönemi, aile ve yaşam koşulları nedeniyle
birisidir yaşadıkları sorunların çözümü, gereksinim duyulan hizmetlerden yararlanmaları ve
böylece eğitim etkinliklerini başarı ile sürdürmelerini sağlama gibi hizmetleri
yürütmek üzere okullarda yer alan, sosyal hizmetin önemli uygulama alanlarından
birisidir (Duman 2000). Psikolog, psikiyatr, sosyal çalışmacılar ve rehber öğretmen,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


Sosyal Hizmet Türleri

okul idaresi ile işbirliği halinde gösterdikleri psiko-sosyal ve pedagojik hizmetler,


öğrencilerin daha başarılı olmalarını sağlamak amacıyla okul programları ile
Okul sosyal hizmeti koordine edilmiş ve birleştirilmiştir. Bu uygulamalar gençlik hizmetleri kapsamında
kapsamına psikolojik ve okul çağındaki gençleri sosyal ve manevi risklere karşı korumaya yönelik sosyal
psikiyatrik sorunlar, pedagojik tedbir ve faaliyetlerdir.
okula devamı sağlama, Okul sosyal hizmeti kapsamına psikolojik ve psikiyatrik sorunlar, okula
mesleki danışmanlık ve devamı sağlama, mesleki danışmanlık ve aile görüşmeleri girmektedir. Okul eğitimi
aile görüşmeleri çerçevesinde öğrencilerin psiko-sosyal sorunlarını çözmeye dönük sosyal hizmet
girmektedir. uygulamaları yapılır. Sosyal hizmet mesleği okul sosyal hizmeti alanında, eğitim
gören öğrenci, ailesi, okul ve toplum arasında koordinasyon ve işbirliğini tesis
etmede önemli bir rol üstlenmektedir. Böylece öğrenci ve ailesinin okuldan sadece
eğitsel açıdan değil, psiko-sosyal ihtiyaç ve sorunlarının çözümünde de
yararlanmakta ve okulun fonksiyonelliği artmaktadır.
Okul ortamlarında sosyal hizmet, öğrencinin okul performansına, okul
başarısına etki eden biyopsikososyal faktörler üzerine odaklanır. Okul ortamında
görev yapan sosyal hizmet uzmanları hem çocuk, hem de ebeveyn odaklı
uygulamaları dengede tutarak anne-babaların ebeveyn olarak çocuğun
yetiştirilmesi açısından sosyal işlevlerinin geliştirilmesi yönünde çalışırlar. Çocuk ve
aileleriyle çalışmada amaç, öğrencinin okula düzenli devamını sağlamak, akademik
başarısızlık riskini azaltmak ve erken dönemde bazı nedenlerle eğitimini yarıda
bırakmasını önlemektir (Turner ,2005, akt. Özbesler ve Duyan, 2009).
Okul sosyal hizmeti, öğrencilerin okula uyum sağlamalarına yardımcı olur ve
okul, aile ve toplumun güçlerini bu yönde kullanmalarını koordine eder. Okul
sosyal hizmet uzmanları öğrencilere, ailelere ve öğretmenlere sosyal ilişki
kuramama, okuldan kaçma, aşırı saldırgan olma ve baş kaldırıcı davranışlar
gösterme gibi karşılaştıkları özel, fiziksel, duygusal veya ekonomik sorunlarla baş
Okul ortamında sosyal etmede yardımcı olan rehberlerdir. Bu elemanlar aynı zamanda okula, ailelere ve
hizmet uygulamasının topluma okulun hedeflerini anlatmaktadır ( NASW, akt Duman, 2000 ). Okul sosyal
etkinlik odağı, hizmet uzmanlarının görevleri arasında gençlerin özel problemleri ile ilgili olarak
öğrencinin okul kişisel çalışma ve grup çalışması yapma, anne-baba öğretmen ve okuldaki diğer
performansını ve meslek elemanları arasında uyum sağlama vb. görevler yer almaktadır. Okuldaki
akademik başarısını rehber öğretmen ya da sosyal hizmet uzmanının görev ve rollerini doğru ve verimli
etkileyen olarak yerine getirebilmesi için öğrenci ve ailesinin bu elemanları yakinen tanıması
biyopsikososyal gerekir.
faktörler ve risk, Okul ortamında sosyal hizmet uygulamasının etkinlik odağı, öğrencinin okul
güvenlik, koruma ve performansını ve akademik başarısını etkileyen biyopsikososyal faktörler ve risk,
önlemedir. güvenlik, koruma ve önlemedir. Okul ortamına uyum güçlüğü, okula başlama
aşamasında özel gereksinimleri olan çocuklar ve aileleri, farklı psiko-sosyal ve

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


Sosyal Hizmet Türleri

ekonomik nedenlerle okul devamsızlığı olan ve okuldan ayrılmak zorunda kalan


çocuklar ve gençler, yüksek risk ortamı olan aileler, yangın, trafik kazası, hastalık
gibi ciddi travmalara maruz kalan öğrenciler, aileleri, akrabaları, toplumsal
kaynaklardan yararlanma okul sosyal hizmetinin müdahale edeceği gereksinim
gruplarıdır (Barth, akt. Özbesler ve Duyan, 2009).
Okul sosyal hizmet uzmanı öğrenciler, ebeveynler, okul görevlileri ve toplum
için destekleyici, irtibat kurucu, koordinatör, durum değerlendirici, yönetici ve
danışman olarak hizmet vermek gibi roller üstlenir. Uzmanlar okulların
bilgilendirme ve eğitici konferanslarında katılımcı olarak bulunabileceği gibi
Okul sosyal hizmet sunumu yapan kişi olarak da görev alabilirler. Ebeveynlerle ve ilgili personelle
uygulamalar telefon bağlantısı kurabilir, öğretmenlere sosyal hizmetlerle ilgili danışmanlık
çerçevesinde;
yapabilirler.
danışmanlık ve
rehberlik, boş zaman Okul sosyal hizmet uygulamalar çerçevesinde; danışmanlık ve rehberlik, boş
faaliyetleri, mesleki ve zaman faaliyetleri, mesleki ve manevi destek hizmetleri ve psiko-sosyal destek
manevi destek hizmetleri verilmektedir. Grup içinde sosyal davranışların kontrolüne yönelik
hizmetleri ve psiko- bireysel destek ve gerektiğinde kriz müdahalesi çalışması yapılır. Okul dışı boş
sosyal destek hizmetleri zamanların faydalı bir şekilde değerlendirilmesine yönelik plan ve programlar
verilmektedir. hazırlanır. Gençlik sorunlarının çözümüne dönük sosyal, mesleki ve manevi destek
hizmetleri verilir (Seyyar ve Genç, 2010). Öğrenciler arasında çıkan sorunların
çözümünde öğrenci psikolojisinin iyi bilinmesi, pedagojik davranma, öğrenci
gözüyle sorunlara yaklaşma, sorun çözme odaklı yöntemler kullanma, genelci
yaklaşımla sorunları sebep sonuç ilişkisi çerçevesinde geniş kapsamlı
değerlendirme çok önemlidir.

Doğal Afetler ve Sosyal Hizmet


Ekolojik dengeyi bozarak, can ve mal kaybıyla fiziksel, ekonomik ve sosyal
kayıplar meydana getiren, toplumun olağan hayatını zorunlu olarak değiştiren,
kişinin uyum sağlama ve yanıt verme kapasitesini aşarak, dış yardıma ihtiyaç
duyuran doğal, teknolojik ve insan kaynaklı olaylara afet denir.
Yıkıma, manevi kayıplara, yaralanmalara ve toplumsal düzenin bozulmasına
neden olan afetler; deprem, kasırga, hortum, fırtına, sel, volkanik patlama, orman
İnsan yaşamını olumsuz yangını, çığ düşmesi gibi doğal; nükleer kazalar, kimyasal kirlilik gibi teknolojik, ya
etkilemesi itibariyle asıl da ulaşım kazaları, endüstriyel kazalar, yapı çökmeleri gibi insani kusur kaynaklı
afet, afet olayının olabilmektedir. Bunların yanı sıra, terör, savaş gibi şiddet olayları da afet
bitmesinden sonra kapsamında değerlendirilmektedir.
başlamaktadır.
İnsan yaşamını olumsuz etkilemesi itibariyle asıl afet, afet olayının
bitmesinden sonra başlamaktadır. Çünkü afetlerin etkili olduğu bölgede meydana
gelen can ve mal kaybı insanların ruhsal ve ekonomik yaşamını ciddi derecede

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23


Sosyal Hizmet Türleri

olumsuz etkilemekte ve dolayısıyla aile hayatında da çözülmeler meydana


getirmektedir.
Coğrafi konumu itibariyle afet yönünden riskli bölgede yer alan ülkemizde,
bu özelliğine rağmen hâlâ yeterli bir afet politikası geliştirilememiştir. Afet
Afet konusunda konusunda halkımız hazırlıksız ve bilinç düzeyi düşüktür. Afet sonrası oluşabilecek
halkımız hazırlıksız ve zararların en aza indirilebilmesi için olay meydana gelmeden önce yeterli hazırlıklar
bilinç düzeyi düşüktür. yapılmalı ve gerekli tedbirler alınmalıdır. Yani önleyici ve koruyucu önlemler
alınması gerekir.
Doğal afete yönelik, afet öncesi, afet sırası ve afet sonrası olmak üzere üç
ayrı süreçte farklı hizmetler sunulmaktadır. Afet öncesinde olası afet hâline
hazırlıklı olmak, gerekli önlemleri almak ve halkı afetlere karşı bilinçlendirme gibi
çalışmalar yapılabilir. Afet sırasında gerçekleştirilen hizmetler öncelik sırasına göre
kurtarma, tedavi etme, barınak sağlama ve yaşam döngüsünü devam ettirici maddi
kaynaklarla bağlantı kurma gibi öncelikli güvenliği sağlamaya yöneliktir. Bu işlemler
öncelik sırasına göre gerçekleştirilmelidir. Kurtarma işleminde Anayasamızın 61.
maddesinde öncelikli koruması gereken gruplar korunmaya muhtaç çocuk, yaşlı ve
özürlüler olarak belirtilmiş olup bu madde dikkate alınarak çalışmalar
sonuçlandırılır. Hayat kurtarmaya yönelik müdahalelerin tamamlanmasının
“Kriz” kavramı “afet”
ardından afet sonrası çalışmalar, hayatı afet öncesindeki haliyle idame ettirme
kavramını içine alan bir
çabasına dönüşmektedir. Afet sonrası çalışmalar hayatı sürdürmeye yönelik temel
üst kavramdır.
ihtiyaçların sağlanmasıyla birlikte normalleşme çabasına dönüşmelidir.
“Afet”in “kriz” kapsamında değerlendirilmesi için afetin insanların yaşadığı
yerde olması ve can ve mal kaybına yol açması gerekir. Diğer yandan “kriz” kavramı
“afet” kavramını içine alan bir üst kavramdır. Doğal afetlerden kaynaklanan kriz
durumlarında insanların sağlık ve güvenlik meseleleri kriz yönetim planlamasında
birinci ilgi konumundadır. Daha sonra çevrenin ve menkul/gayrimenkul malların
korunması ve kurtarılması gelmektedir (Yavaş,2001).
Afet sonrasında normale dönme çalışmalarındaki temel sorun; kişilerde
meydana gelen davranış ve tutumlarında afet öncesi yaşamlarına göre ciddi
Afet sonrası, insanların değişiklikler meydana gelmesidir. Afet sonrası, insanların tahammül güçleri
tahammül güçleri azalmakta, iletişim güçlükleri zayıflamakta ve dolayısıyla da anlaşmazlıklar ortaya
azalmakta, iletişim çıkmaktadır. Birey, psikolojik sorunlarına bağlı olarak yakın çevresi ile ilişkilerinde
güçlükleri zayıflamakta güçlükler yaşar. Yapılan bazı araştırmalarda afet sonrası yaşanan kayıpların etkisi
ve dolayısıyla da ve afet öncesi durumların düşünülmesiyle bireyde suçluluk duygusu hâkim
anlaşmazlıklar ortaya olmaktadır. Afet sonrası ebeveynler çocuklarına karşı oldukça ilgisiz veya aşırı ilgili
çıkmaktadır. olmaktadır. Yakınlarından birini kaybedenlerde yalnızlık ve çaresizlik duygusuyla
umutsuzluk artmaktadır. Yeni kayıplar verme korkusu ile ebeveynlerin çocuklarına
karşı duyarlılıkları artmakta ve koruyuculuk özelliklerinde yükselme görülmektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24


Sosyal Hizmet Türleri

Müdahale planı hazırlanırken afetin bir kriz durumu olduğu gerçeğinden yola
çıkarak uygulama aşamasında genelci yaklaşımın mikro, mezzo ve makro boyutları
kullanılmalıdır. Mikro boyutta bireyle görüşülerek ön değerlendirme raporu
hazırlanmalıdır. Bu değerlendirmede önce ihtiyaç planlaması, sonra kaynaklarla
ihtiyaç sahiplerini buluşturma ve gelecek planlaması yapılır.
Afetin getirdiği bu gibi yaraları sarmada sosyal hizmetlere oldukça ihtiyaç
duyulmaktadır. Afetten etkilenen birey, aile ve topluma sağlık, barınma, sosyal
güvenlik ve özel ihtiyaç gruplarına verilen bakım ve rehabilitasyon hizmetleri gibi
Uzmanlar afetten ihtiyaçların karşılanmasında sosyal hizmetler devreye girer ve mesleki görevlerini
etkilenen birey, aile ve yerine getirir. Bu hizmetlerin sunumu esnasında sosyal hizmet uzmanları önemli
toplumla çalışarak görevler üstlenmektedir. Uzmanlar afetten etkilenen birey, aile ve toplumla
afetin neden olduğu çalışarak afetin neden olduğu duygusal tahribatların üstesinden gelmelerine
duygusal tahribatların yardımcı olur. İhtiyaçları belirler ve kaynaklar ile ihtiyaç sahipleri arasında bağlantı
üstesinden gelmelerine kurarak yardımları organize eder. Bu süreçte diğer meslek elemanlarıyla koordineli
yardımcı olur. çalışır.

Çok Kültürlü Sosyal Hizmet


Çok Kültürlü Sosyal Hizmet: İnsanların ve (yerel) toplumların farklı öznel ve
kültürel özelliklerini dikkate alan bir sosyal hizmet anlayışı ve uygulamasıdır. Çok
Çok Kültürlü Sosyal kültürlü toplumların değerlendirilmesi ve özel ihtiyaçlarının karşılanmasına dönük
Hizmet; İnsanların ve medeniyet, din, dil, etnik mensubiyet gibi özel sosyo-kültürel olgu ve durumları
(yerel) toplumların dikkate alan entegre sosyal hizmet programıdır. Bu uygulama, geleneksel sosyal
farklı öznel ve kültürel hizmet uygulamasının tek tipleştirici eğilimini ve uygulamasını daha çoğulcu bir
özelliklerini dikkate alan yapıya dönüştürmeye yönelik kültürel yönden çok farklı açılımlar içeren
bir sosyal hizmet demokratik bir sosyal hizmet anlayışıdır. Yerel kültürel değerlerin, evrensel
anlayışı ve değerlerle çatıştığı noktalara müdahale ederek, yerel toplumun sosyo-kültürel
uygulamasıdır. yapısına zarar vermeden yerel ile evrensel değerlerin birlikte barış içinde
yaşayabilmesini sağlayan bir anlama, uzlaşma ve uyum destek hizmetidir.
Çok kültürlü toplumların ihtiyaçları ve sorunları değerlendirilirken, sosyal
hizmetin içinde bulunduğu sosyo-politik sistemin veya ideolojik rejimin dünya
görüşüne göre kişi ve sosyal grupların asimilasyona tabi tutulması söz konusu
Çok kültürlü sosyal olabilmektedir. Katılımcı demokrasiyi benimsemiş devletlerde ise tam tersine kişi
hizmet uygulamaları, ve sosyal grupların kimliklerine saygı gösterilerek, sosyal entegrasyonlarına
insan hakları ve (içermelerine) dönük sosyal hizmet programları uygulanmaktadır. Kişilerin ve
katılımcı demokrasi sosyal grupların öznellik ve farklılıkları, toplumsal bir zenginlik olması hasebiyle
boyutuyladaha insanî entegrasyon amaçlı sosyal hizmetlerin doğrudan ve dolaylı olarak bu unsurları
ve işlevsel hale gelebilir. kullanması, uygulamalarına etkinlik kazandıracaktır. Çokkültürlü sosyal hizmet
uygulamaları, insan hakları ve katılımcı demokrasi boyutuyla daha insani ve işlevsel
hâle gelebilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25


Sosyal Hizmet Türleri

Çok kültürlü sosyal hizmetin gerekliliği


a) Toplumlar, iç ve dış göçün tesiriyle daha hızlı ve artan oranda çok
kültürlü hâle gelmektedir.
b) Sosyal hizmet mesleği, giderek daha fazla çok kültürlü toplumlarda
hizmet sunma durumuyla karşı karşıya kalmaktadır.
c) Çok kültürlü sosyal hizmetlerin tanımlanması, eğitimi, uygulanması ve
araştırılması, plüralist yöntemler açısından bir zenginliktir.
d) Kültürel çeşitliliğin olduğu Türkiye’de farklılığın resmî kabulü ve sosyo-
ekonomik entegrasyonun gerekliliği, sosyal hizmet mesleğinin çok
kültürlü programlarla zenginleştirilmesi zaruridir (Seyyar ve Genç,
2010: 153) Bu gerekçeler dikkate alındığında çokkültürlü sosyal
hizmetlerin önemi ve gerekliliği açıkça ortaya çıkmaktadır.

Çok kültürlü sosyal hizmet, bünyesinde farklı etnik grupları barındıran ve


farklılıkları beraberce yaşayan toplumlar için önemli bir uygulama alanıdır. Bu
farklılıkları beraberleştirmek, aralarındaki etkileşimi sağlamak, kendisi gibi
Çok kültürlü sosyal düşünmeyen ve yaşamayan insanları birbirine kabullendirmek, sosyal adaletin
hizmet, bünyesinde teminin sağlamak, özel günlerine saygıyı öne çıkarmak, kültürlerarası alışverişleri
farklı etnik grupları sistematik ve hiyerarşik bir düzeyde tutmak, topluca eğitim süreçlerini takip etmek
barındıran ve ve yararlanmalarını sağlamak, farklı örf, adet ve gelenekleri zenginlik olarak
farklılıkları beraberce algılatmak ve toplumsal konsensüsü sağlamak sosyal hizmet uzmanının görevleri
yaşayan toplumlar için arasındadır. Sınırların kalktığı, tabuların ve duvarların yıkıldığı küresel dünya hızla
önemli bir uygulama bu alana doğru yürümektedir. Sosyal hizmet disiplini bu alana eğilerek mesleki
alanıdır. yeteneklerini kullanabilmelidir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26


Sosyal Hizmet Türleri

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 27


Sosyal Hizmet Türleri

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi evde bakım hizmetinin faydalarından değildir?
a) Bireyler kedi sosyal ortamlarında bakıldıkları için hayat kaliteleri
yükselir.
Değerlendirme sorularını
sistemde ilgili ünite b) Kişi aktif olarak bakım planına dâhil edemediği için iyileşmesi yavaşlar.
başlığı altında yer alan c) Hastanede kalmanın getirdiği enfeksiyon riski azalır.
“bölüm sonu testi” d) Kişinin ve ailenin mahremiyeti korunur.
bölümünde etkileşimli
e) Hastanede kalış süresi kısalır.
olarak
cevaplayabilirsiniz. 2. Aşağıdakilerden hangisi cezanın türlerinden değildir?
a) Suçlunun ailesine yönelik cezalar
b) Suçlunun bedenine yönelik cezalar
c) Suçlunun özgürlüğüne yönelik cezalar
d) Suçlunun malvarlığına yönelik cezalar
e) Suçlunun haklarına yönelik cezalar
3. “Bireyin kendi iç dünyası ile dış dünyasına başarılı bir uyum sağlayabilmesi,
kişinin yaşama sevinci duyabilmesi, kendisiyle olduğu kadar, diğer
insanlarla da iyi ve dengeli ilişkiler kurabilmesi, onlar tarafından kabul
edilmesi ve başarılı insani ilişkiler gösterebilmesi” aşağıdaki hangi kavramın
tanımlamaktadır?
a) Tıbbi sağlık
b) Psikiyatrik bakım
c) Psiko-sosyal sağlık
d) Psikolojik sağlık
e) Adli bakım ve tedavi
4. Huntington’a göre; aşağıdakilerden hangisi askerî etik kurallardan birisi
değildir?
a) Barışı savaşa tercih etmek.
b) Güç kullanmaktan mümkün olduğu kadar kaçınmak.
c) Kendine verilen emri aynen olduğu gibi astlarına vermek
d) Yalnızca yasal emirler vermek ve bunlara uymak.
e) Ahlaki olmayı hiçbir zaman elden bırakmamak.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 28


Sosyal Hizmet Türleri

5. Okul sosyal hizmetinde aşağıdakilerden hangi hizmet verilmez?


a) Danışmanlık ve rehberlik
b) Boş zaman faaliyetleri
c) Mesleki ve manevi destek hizmetleri
d) Psiko-sosyal destek hizmetleri
e) Eğitim hizmetleri

Cevaplar: 1.B , 2.A , 3.D , 4.C , 5.E

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 29


Sosyal Hizmet Türleri

YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR


Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevfikevleri Genel Müdürlüğü (ty). Adalet Bakanlığı Ceza
ve Tevfikevleri Genel Müdürlüğü .http://www.cte.adalet.gov.tr/
adresinden 20.6.2011tarihinde erişilmiştir.
Aktaş, A.M. (2006). Orduda Sosyal Hizmet. KHO Savunma Bilimleri Dergisi, 1(1),
97-107.
Arıkan, Ç. (ty). Psikiyatrik Tedavi Sürecinde Sosyal Hizmet
Uzmanı.http://www.sosyalhizmetuzmani.org/pskshusureci.doc
adresinden 01.06.2011 tarihinde erişilmiştir.
Dileköz Y., A. ve Kumbasar, H. (2004). Tıp Alanında Sosyal Hizmet Uzmanının
Rolü.Türkiye’de Sosyal Hizmet Uygulamaları İhtiyaç ve Sorunlar. Sosyal
Hizmet Sempozyumu, 4-6 Kasım 2004, Alanya, Başkent Üniversitesi Sağlık
Bilimleri Fakültesi. Ankara:Ümit Ofset Matbaacılık.
Duman, N. (2000). Ankara Liselerinde Çeteye Katılma Potansiyeli Olan Öğrenci
Grupları ve Okul Sosyal Hizmeti. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Hacettepe
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitütisü, Ankara.
Duyan, V. (1996).Sağlıkta Psikososyal Boyut (Tıbbi Sosyal Hizmet). Ankara: 72
TDFO Bilgisayar.
Duyan, V. (2003). Hastaların Karşılaştığı Sorunlar Ve Çözümleri Odağında Tıbbi
Sosyal Hizmet.C. Ü. Tıp Fakültesi Dergisi, 25 (4).

Genç, Y. ve Alptekin, K.(2011). Korunmaya Muhtaç Yaşlılara Evde Sağlık Ve Bakım


Hizmeti Sunulması: Gümüşova Örneği. Sosyal Kalkınma Ve Sosyal Hizmet
Sosyal Hizmet Sempozyumu,9-11 Aralık 2010, Ankara Üniversitesi Sağlık
Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü.
Kılıçarslan, F. (2010). Psikiyatrik sosyal hizmet. http://psikiyatriksosyal
hizmet.com/hakkinda adresinden 16.06.2011tarihinde erişilmiştir.
MEB. ( 2006). Özel Eğitim Gerektiren Bireyler İçin Evde Eğitim Hizmetleri
Yönergesi.Tebliğler Dergisi, 2580.

Nursal, N. ve Ataç, S. (2006). Denetimli Serbestlik ve Yardım Sistemi (Probation).Ankara: Yetkin


Yayınları.
Özbesler, C. ve Duyan, V. (2009). Okul Ortamlarında Sosyal Hizmet.Eğitim ve Bilim Dergisi,
34(154).
Sağlık Bakanlığı (2005). Evde Bakım Hizmetleri Sunumu Hakkında Yönetmeliğin Resmi Gazete,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 30


Sosyal Hizmet Türleri

25751.
Seyyar, A. ve Genç, Y. (2010). Sosyal Hizmet Terimleri: Ansiklopedik “Sosyal Pedagojik Çalışma”
Sözlüğü. Adapazarı: Sakarya.
SHÇEK Özel Huzurevleri İle Huzurevi Yaşlı Bakım Merkezleri Yönetmeliği (2008). Resmi Gazete,
26960
Whitehead, J.T.,&Braswell, M.C. (2000). Thefuture of probation: Rein traducing the spiritual
dimensionin to correctional practice. Criminal Justice Review, 25 (2), 207-233.
Yavaş, H. (2001). Doğal Afetler ve Kriz Yönetimi. Yerel Yönetim ve Denetim, 6(2),50-55.
Yurtseven, S. (2008). 30.12.2005–15.06.2007 Tarihleri Arasında İstanbul Kadıköy Denetimli
Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğünde İşlem Gören Dosyaların Retrospektif
İncelenmesi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 31


SOSYAL HİZMET EYLEMLERİ

• Sosyal Hizmet Eylemlerinin


İÇİNDEKİLER

Kavramsal Çerçevesi
• Sosyal Hizmet Eylem Türleri
• Mercek Altına Alma, Kendini
SOSYAL HİZMET
Yorumlama
• Sosyal Kontrol ve Sosyal Destek
BİLİMİNE GİRİŞ
Oluşturma
• Sosyal Haklardan Yararlanma
• Kriz Müdahalesi, Çoklu Bakış
• Ayrımcılık ve Sosyal Dışlanmışlık İle
Mücadele
• Sosyal İçerme, Sosyal sapma ile
Mücadele
• Danışmanlık ve Güçlendirme

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


HEDEFLER

• Eylem, sosyal eylem ve sosyal hizmet eylem


kavramlarını bilecek
• Sosyal hizmet eylemleri hakkında bilgi sahibi
olabilecek
• Eylemlerinin müracaatçıya sağladığı katkıları
anlayabilecek
• Bu eylemlerin sosyal hizmet uzmanı açısından
önemini kavrayabilecek
• Sosyal sorunların çözümüne katkılarını ÜNİTE
değerlendirebileceksiniz.

9
Sosyal Hizmet Eylemleri

GİRİŞ
Sosyal hizmet, bilim ve meslek olarak yoksulluk, göç, madde bağımlılığı,
istismar gibi birçok sosyal sorunla mücadele ederek toplumun refaha kavuşmasını
hedeflemektedir. Bu doğrultuda gerçekleştirilecek olan müdahalelerin sistematik
bir yapıya kavuşturulması ve eylemlerin belli metot ve tekniklere göre yapılması
hizmetlere hız ve kolaylık kazandıracaktır. Bu eylem biçimleri, hedef odaklı çalışma
planları yapmak açısından sosyal hizmet uzmanları için birer düşünce ve aksiyon
araçlarıdır. Sosyal hizmet uzmanlarının hedeflere zamanında ve doğru ulaşabilmek
için, ilkeli hareket etmesi ve eylemlerinin ilkelerini belirlemesi gerekmektedir.
Her mesleğin bir eylem planı ve uygulaması vardır. Eylem planları
uygulanırken mesleki etiğe azami dikkat edilmesi gerekir. Mesleki etikle ilgili tanım
ve açıklamalara 3. ünitede yer verilmiştir. Sosyal hizmet, eylemlerini
Sosyal hizmet sosyal gerçekleştirirken mesleki etik ilkelere uygun hareket etmek zorundadır. Mesleki
eyleme dayalı bir etik doğruluk, yasallık, yeterlilik, güvenirlik, mesleğe bağlılık gibi temel ilkeleri
meslektir. gerektirir. Sosyal hizmet sosyal eyleme dayalı bir meslektir. Sosyal çalışmanın iş
başında sergilediği faaliyetler (eylemler); biçim, tür ve prensip olarak değişik
yaklaşım ve teorilerden yararlanarak belirlenmiştir. Ayrıca mesleğin kendine has
tecrübelerinden ve bilimsel bilgiden yararlanılarak oluşturduğu eylemleri vardır.
Bu ünite de eylem türleri ve araçlarının bilimsel temellere dayanılarak sosyal
hizmet alanında nasıl kullanılabileceği, hedefe daha kısa zamanda ve daha kolay
ulaşmak için bu eylem araçlarının gereklilikleri ve sosyal hizmet uzmanı (çalışmacı)
için bu alandaki bilgi donanımı ve beceri geliştirmenin müracaatçı açısından önemi
kavranacaktır.

SOSYAL HİZMET EYLEMLERİNİN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ


Eylem; iş, çalışma, hareket eden bireyin kendine göre anlamlandırdığı insan
davranışı, var olan bir durumu değiştirme, daha ileriye götürme ve bu yönde
gösterilen gayretlerdir. Sosyal hizmet mesleğini bireysel eylemden ziyade sosyal
Sosyal hizmet mesleğini eylem ilgilendirir. Her eylem sosyal değildir. Eylemde bulunan aktör eylemini
bireysel eylemden şekillendirirken eylemi başkasının davranışına göre yönlendirir veya onları örnek
ziyade sosyal eylem alarak eylemini davranışa çevirirse o zaman eylem sosyal olur.
ilgilendirir. Sosyal eylem, insan eylemlerinin ilgililer arasında karşılıklı etkileşim sonucu
oluşturdukları alt sınıfın ya da sosyal grupların ortak tavırları olarak tanımlanabilir.
Sosyal eylem tek şekilliliği yaygın olan, sıklıkla aynı birey tarafından tekrarlanan
veya eş zamanlı olarak birden çok birey tarafından gerçekleştirilen ve aynı
eylemcilere atfedilebilir sübjektif bir anlam taşımaktadır. Sosyal eylem muhatap
kitlenin geçmiş ve şimdiki davranışları ile gelecekte tahmin edilen davranışları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


Sosyal Hizmet Eylemleri

dikkate alınarak gerçekleştirilir. Dolayısıyla sosyal eylem normlar, değerler, fikirler,


davranışlar, amaçlar ve durumsal koşullar ile aktör arasındaki ilişkilerden oluşur.
Eylemde aktör yani fail önemlidir ve kendi duygularını da dikkate alarak eylemini
gerçekleştirir. Parsons eylemi şu mantıksal çerçeve ile açıklamaya çalışmıştır
(Parsons, 1968)
1. Eylem bir “fail”i, bir “aktör”ü işaret eder.
2. Eylemi tanımlamak için eylem süreciyle çelişik olmayan ve aynı zamanda
eylem sürecini de belirleyen bir amaç olmalıdır.
3. Eylem bir durumla başlatılır. Bu durum şartlar ve kullanılan araçlara göre
değişebilir. Aktör duruma ya müdahale etmez ya da çok az müdahale eder.
Sosyal hizmet mesleğini 4. Eylem söz konusu olduğunda şartlar ve araçlar arasında belirli bir ilişki
bireysel eylemden biçimi oluşur. Bu ilişki biçimi de amaca ulaşmak için alternatif araç
ziyade sosyal eylem seçmede, eylemin normatif bağlayıcılığına bağlıdır. Araçlar, ne rastgele ne
ilgilendirir. de eylemin ortaya çıktığı duruma bağımlı olamaz.
Meslekler için sosyal eylem çok önemlidir. Meslek elemanları kendi
mesleklerini icra ederken veya meslekler arası yardımlaşma ve fikir alışverişinde
bulunmaları gerekirken bu koordinasyonu sağlayamazlarsa verimli sonuçlar
alamazlar. Meslekler olumlu ve verimli sonuçlar almak için yöntemlerini belirlerken
sosyal eylemi ana yöntemleri arasına alırlar. Meslek elemanı eylemini yerine
getirirken bunun sosyalizasyonundan kaçınırsa mesleğinin hakkını veremez. Sosyal
hizmet mesleği ve uzmanları sosyal eylemi önemli bir yöntem olarak
kullanmaktadırlar. Birey, grup, aile, toplum ve organizasyonların sosyal sorunlarının
çözümüne yönelik yapılan sosyal çalışmalar genelci (bütüncül) yaklaşımla
çözülmeye çalışılır. Burada sorunun ilişkili olduğu tüm gruplar incelenir ve
değerlendirilir.
Max Weber sosyal eylemi dört tip eylem aracılığı ile sınıflandırır(Weber,
2002)
1. Amaca Dayalı Akılcı Eylem (Araçsal eylem): Bu eylem tipinde aktör
eylemini diğer bireylerin beklentilerine ve eylem nesnesinin yarattığı sosyal
çevresel beklentilere göre belirlemektedir. Bu beklentilerin durumu ve
anlamı, aktörün kendi eyleminin rasyonel amacına ve eyleminin sonucunu
tasarlamasına bağlıdır.
2. Değere Dayalı Rasyonel Eylem: Eylemin belirleyicisi aktörün etik, estetik,
dinsel, sosyal gerçeklikler ve bu değerlere bilinçli olarak inancıdır. Bu eylem
tipinde sonuçların tahmin edilmesi oldukça zordur. Her ne kadar değerler
toplum tarafından benimsenmiş genel normlar olsa da aktör kendisi ile
içselleştirdiği belli bir amaçlar doğrultusunda eylemini gerçekleştirmek
istediği için sonuçlar aktöre göre değişir.
3. Duygusal Eylem: Bu eylem tipinde belirleyici nokta, aktörün mizacının ve
içinde bulunduğu öznel durumun eylemi ve eylemin araçlarını
belirlemesidir. Eylemi belirleyici aktör, kullandığı araçları bilinçli seçmez,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


Sosyal Hizmet Eylemleri

geçmişten getirdiği ve içinde bulunduğu durumu dikkate alarak tepkilerini


gösterir. Çocuğuna kızan bir annenin çocuğuna tokat atması duygusal
eyleme örnek olabilir.
4. Geleneksel Eylem: Bu eylem tipinin belirleyicisi kökleşmiş ve değiştirilmesi
çok zor olan geleneksel alışkanlıklardır. Burada alışılmış uyaranlar
karşısında yine alışkanlık haline gelmiş, duygusuz, donuk ve önceden
edinilmiş tutumlar doğrultusunda direten bir tepki vardır.
Bu eylem tiplerinin ortak noktası eyleme anlamlı ve bilinçli olarak
yönelmedir. Özellikle amaç ve değer bakımından akılcı eylemlerde amaçlar ve
araçlar belirlenirken seçimlerin anlamlı ve bilinçli yapıldığı açık bir şekilde
Sosyal hizmet mesleği
görülmektedir. Aktör amacını açıkça tasarlar ve amacına ulaşmak için en uygun
açısından aktör sosyal
araçları seçer. Sosyal hizmet mesleği açısından aktör sosyal hizmet uzmanıdır.
hizmet uzmanıdır.
Uzman eylemlerini gerçekleştirirken olaya sosyal açıdan bakması ve daha çok olay
ve olguyu odak alarak müracaatçısına yönelmesi ve sosyal sorunların çözümüne
odaklanması gerekir. Bu işlem yapılmadan önce sosyal eylem araştırması yapılması
gerekir. Sosyal eylem araştırması, organizasyonların sosyal sistemlerinin işleyiş
biçimini belirleyen bir çalışmadır.
Sosyal eylem araştırması mal ve hizmet sektöründe sosyal ilişki ağının nasıl
geliştiğini ve yürüdüğünü belirler. Sosyal ilişki ağları bireylerin kendisinden başka
diğer çalışanların bilgisine ulaşılmasını sağlar, birbirlerinin hizmete katkılarını
gösterir, toplu halde öğrenmeyi öğretir, değerlendirme yaptırır ve fikir teatisi
sosyal eylem yaparak ortak tavır belirlenmesine zemin hazırlar. Sorunları birbirine
araştırması; sosyal, karıştırmadan bir bütün olarak ele alan sosyal eylem araştırması sosyal, biyolojik ve
biyolojik ve ekonomik ekonomik refah ile birbirine bağlılığın sosyal ağlar aracılığı ile belirlendiğini
refah ile birbirine göstermektedir.
bağlılığın sosyal ağlar
aracılığı ile Sosyal hizmet eylem araçları, bireysel sosyal pedagojik bakım, hayat
belirlendiğini şartlarına yönelik oryantasyon, müracaatçı odaklı danışmanlık, ekonomik sıkıntısı
olan müracaatçıların yoksulluktan kurtulmaları, özel sosyal koruma araçları ve
göstermektedir.
işsizlerin iş sahibi olmalarını sağlamak veya istihdam edilmelerine katkı sağlamak
gibi amaçlar taşımaktadır. Peter Lüssi’ye göre yetişkin müracaatçılara yönelik en
önemli eylem biçimleri danışmanlık, koruma, ihtiyaçları karşılama, temsil ve
müdahale, Hermann Giesecke’ye göre çocuk ve genç müracaatçılara yönelik en
önemli eylem biçimleri, pedagojik destek ve yardım, eğitim, danışmanlık ve uyum
konusunda destek sağlamaktır. Bu uygulamalar esnasında iş ahlakı ve hedef kitle
açısından mesleki ve etik ilkelere uymak gerekir.
Sosyal hizmet mesleği hizmet alanlarına odaklandığında müracaatçılarla
Sosyal hizmette yöntem yaptığı çalışmalarda (eylem) daha verimli sonuç almak için sosyal hizmet
çok önemlidir. eylemlerini kullanmaktadır. Her sosyal araştırma veya çalışma, profesyonelce
hizmet edebilmesi ve sağlıklı neticeler alabilmesi için ortaya koyduğu eylemlerini

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


Sosyal Hizmet Eylemleri

biçimlendirmesi, şekillendirmesi ve bir yönteme dayandırması gerekir. Sosyal


hizmette yöntem çok önemlidir. Hedefe daha kolay ve daha hızlı ulaşılmasını sağlar
ve kullandığı araçlarla elde ettiği bulguları kullanılır hale getirerek eylem
aşamasında bu bulgulardan yararlanır.
Sosyal hizmet alanı ve çalışanları, müracaatçıları ile yaptığı uygulamalarda
kullandığı başlıca eylem türleri: Mercek altına alma, sosyal kontrol, sosyal hakların
korunması, kendini yorumlama, kriz müdahalesi, çoklu bakış ve yöntem plüralizmi
(metot çokluğu), ayrımcılık ile mücadele, sosyal dışlanmışlık ile mücadele, sosyal
içerme, uyum, sosyal sapma ile mücadele, müracaatçı odaklı danışmanlık ve
güçlendirme olarak belirlenerek bu ünitede işlenecektir. Sosyal hizmet eylemleri
hedef odaklı sosyal çalışma uygulamalarında sosyal destek sürecini içerik ve
zamanlama açısından planlamak amacıyla bilgilendirme, rehberlik, danışmanlık ve
sosyal yardım işlevini yerine getirmektedir. Koruma amaçlı ise müdahale, eğitim,
sosyal pedagojik, psikolojik ve manevi destek hizmetleri sağlamaktadır(Seyyar ve
Genç, 2010).
Sosyal hizmet eylemleri sorun çözme merkezli müdahalelerdir. Sosyal
eylemin uygulama ilkeleri ana hatlarıyla şu aşamalardan oluşur: Bilinç oluşturulur,
bu bilinç yaygınlaştırılır, liderlere aktarılır, duygusal bir dürtü bulundurulur, farklı
Sosyal hizmet eylemleri çözümler geliştirilir, çözümlerin kesişim noktaları belirlenir, uygun çözüme karar
sorun çözme merkezli verilir, sorun herkesle tartışılır, çözümler birleştirilir, geçici bir uzlaşı ile eyleme
müdahalelerdir. geçilir (Kongar, 1972) Aşağıda açıklanacak olan sosyal hizmet eylemleri kendi
içerisinde sorun alanı, içeriği, hedef kitlesi ve müdahale metotları da dikkate
alınarak bu sıralamayı takip eder ve sorunlarını çözüme kavuşturur.

SOSYAL HİZMET EYLEM TÜRLERİ

Mercek Altına Alma


Sosyal hizmet yöntemlerinden kabul edilen mercek altına alma eylemi,
sosyal olay ve müracaatçı hakkında elde edilen değişik bilgi, bulgu ve ifadeleri belli
bir noktada toplama ve olaya odaklanma faaliyetidir. Mercek altına alma, yardım
ve sosyal destek sürecinde bir eylem ilkesi, müracaatçı ile görüşmelerde ise bir
Olayların çözümüne
eylem aracıdır. Bu eylemle birey ya da olay kontrol altına alınır. Sosyal hizmet
yönelik geliştirilen
uzmanının müracaatçının eğilimlerini incelemek ve bunlara bir anlam yüklemenin
uygun yöntemler sorun
ötesinde sorunun çözümüne odaklanması eylem türüdür (Seyyar ve Genç, 2010).
çözme sürecini mercek
altına almayı sağlar. Sosyal hizmet uzmanı, sorunlarını günlük olayların akışına göre çözmeye
çalışan ve bunun ötesine geçemeyen müracaatçılarını fikren ve ruhen
destekleyerek yönlendirir, sorunlarının kısa bir zaman içinde çözüleceğinin

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


Sosyal Hizmet Eylemleri

izlenimini verir, bireyin kendine güvenini sağlar ve bunun için izlenecek yöntemleri
de belirler. Olayların çözümüne yönelik geliştirilen uygun yöntemler sorun çözme
sürecini mercek altına almayı sağlar. Bir yöntem ve eylem aracı olarak mercek
altına alma, planlanan görüşmelerde çözüme odaklanan ve daha kısa zamanda
sonuca ulaşmayı sağlayan önemli bir eylemdir.
Sosyal hizmet uzmanı müracaatçıların sorunlarını incelerken sorun oluşturan
vakaları tüm yönleriyle izler, inceler ve değerlendirir. Vakalar kendilerini etkileyen
diğer unsurlardan bağımsız olarak değerlendirildiklerinde bireyi bu duruma iten
Bireyin kişisel durumu, tüm etkenler görülemez, bağımsız değişkenler değerlendirilemez ve istenen
kişiler arası ilişkileri ve sonuçlara ulaşılamaz. Bireyin kişisel durumu, kişiler arası ilişkileri ve toplumsal
toplumsal koşulları koşulları vakaların belirleyici parametreleridir. Sosyal hizmet disiplini, yaklaşım ve
vakaların belirleyici müdahalelerini bu parametreler üzerinde yoğunlaşarak değerlendirmekte ve
parametreleridir. müracaatçıyı kendi içselliği içinde bir bütün olarak ele alarak bütün yaşamsal
alanları üzerinde eş zamanlı olarak çalışmaktadır.
İnsanı anlamak ve hakkında doğru değerlendirmeler yapabilmek için fiziksel,
duygusal, zihinsel, sosyal, kültürel ve politik boyutlarıyla bir bütün olarak mercek
altına alınması gerekir. Bireylerin tüm yaşamını ve sorun olarak gördüğü durumunu
etkileyen bu boyutlardan herhangi biri göz ardı edildiğinde o kişinin nasıl
düşündüğü, nasıl hissettiği, nasıl yaşadığı, eylemlerini nasıl harekete geçirdiğini
anlamak, açıklamak ve yorumlamak sınırlandırılmış olur. Vaka incelemesinde önce
olaylar geniş bir çerçeve çizilerek bütün boyutlarıyla ele alınır, elde edilen bulgular
yorumlanıp değerlendirilir sonra buluşma noktaları belirlenip mercek altına alınır.
Sosyal hizmet, müracaatçıyı ve sorunlarını mercek altına alarak parçalardan bütün
oluşturur ve geniş bir bakış açısıyla yorumlar, değerlendirir, yöntemlerini formüle
eder, bunları uygular ve vakaları sonlandırır.
Toplumun huzur ve
refahı sosyal hizmetin Sosyal Kontrol ve Sosyal Destek Oluşturma
önemli Sorunlu bireylerin diğer insanlara veya topluma zarar vermesi halinde
hedeflerindendir. davranışlarının veya eylemlerinin bir şekilde kontrol altına alınması gerekir.
Toplumun huzur ve refahı sosyal hizmetin önemli hedeflerindendir. Bireylerin
kontrol altına alınması çeşitli sosyal kontrol mekanizmaları aracılığı ile
sağlanmaktadır. Sosyal düzenin devamı veya fertlerin, bu sistemin beklentilerine
uygun bir biçimde hareket etmelerini sağlamak maksadıyla fertlere, sosyal
Sosyal kontrol aracılığı
beklentilere uygun davranışlar empoze eden (yazılı veya yazılı olmayan) sosyal
ile normlar, değerler ve
normlar, değerler, tedbirler veya müeyyidelere sosyal kontrol denir. Sosyal kontrol;
alışkanlıklar korunma
bireylerin, devlet, sistem, düzen, toplum veya dini değerler tarafından kabul edilen
altına alınmaktadır
ve benimsenen; tutum, davranış ve değerlere uymalarını sağlamak gayesiyle,
kişilere, dolaylı-dolaysız, aleni-açık, resmî-gayri resmî bir biçimde uygulanan bir

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


Sosyal Hizmet Eylemleri

sosyal baskı türüdür. Sosyal kontrol aracılığı ile normlar, değerler ve alışkanlıklar
korunma altına alınmaktadır.
Toplum tarafından genel kabul görmüş davranış kalıplarını korumak,
sürdürmek, bunları gelecek nesillere aktarmak ve sosyal sapmaları önlemek için
bireylere değerlerin ve kültürün normal kurallarına saygılı olmayı öğreten planlı,
sistemli, resmî veya gayri resmî denetim mekanizmalarına ihtiyaç vardır. Sosyal
kontrol mekanizmaları kişilerin sosyalleşmesi sürecinde sosyal davranış kalıplarını
öğrenmelerine, onlara uygun davranmalarına ve onları sürekli hale getirmeye katkı
sağlamaktadır. Bu mekanizmalar genel olarak örf, adet, gelenek, din, ahlak, hukuk,
töre, eğitim, müeyyide ve bütünleştirici ve eğitici iletişim araçları olarak sayılabilir.
Sosyal kontrol araçları sanayi ve modern toplumlardan ziyade, klasik ve
geleneksel bağların kuvvetli olduğu cemaat tipi toplumlarda, kırsal ve köylerde
daha hızlı işlemektedir. Bu araç kişisel hürriyet ve bağımsızlığı engelleyen, baskı,
tehdit, ceza ve siyasi otoriteye karşı korkuyu içselleştiren bir unsur gibi gözükse de
toplumsal refah ve uyumun sağlanması için sosyal dokunun içine kesintisiz bir
şekilde nüfuz ederek başkalarına zarar vermemek, dayanıklı ve kalıcı kültürel
değerler oluşturmak, millî birlik ve beraberliği sağlamak, ortak değerler etrafında
toplanmak ve millet olma ruhu oluşturmak için önemli bir sosyal eylemdir.
Bu sosyal eylemle bireylerin sosyal uyumu kolaylaşır, sosyal ilişkileri gelişir,
örnek davranış kalıplarını taklit yoluyla öğrenir, sosyal kaidelerden sapmaları
önlenir, şahsiyet kazanmalarına yardımcı olunur, toplum düzeni korunur ve
devamlılığı sağlanır, cemiyette otorite sağlanır, sosyal barış temin edilir ve sosyal
yapıdaki çözülmeler önlenir.
Sosyal kontrol devlet tarafından kendi normları dikkate alınarak sağlanır ve
toplumların ve sosyal grupların yapısı ve özelliklerine göre değişik araçlar kullanılır.
Sosyal kontrol çeşitlerini şu şekilde sınıflandırabiliriz
1. Olumlu sosyal kontrol: İkna, tavsiye, teşvik, eğitme ve ödül gibi iyimser
mekanizmalar.
2. Olumsuz sosyal kontrol: Olumlu araçlarla kontrol altına alınamayan
bireylere cebrî yönü ağır olan tehdit, emir, zorlama, zulüm, baskı ve
cezalandırma yöntemleriyle etkileme.
3. Resmî sosyal kontrol: Siyasi otorite tarafından resmî olarak, planlı bir
şekilde tasarlanmış, uygulanması mecburi olan bazı ölçütlerin
kurumlaştırılması.
4. Gayri resmî sosyal kontrol: Toplum tarafından hoş karşılanmayan
davranışların, kişilerce uygulanmamasını sağlayan töre ve gelenekler.
5. Grup kontrolü: Grup üyelerinin, grup baskısına uğramamak için, grup
kurallarına, bilinçli ve gönüllü olarak sadakat göstermeleri.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


Sosyal Hizmet Eylemleri

6. Kurum kontrolü: Kişinin, uzun deneyimler sonucunda hâkim kültürün ve


kurumların alıştırdığı davranış kaidelerini, fazla düşünmeksizin uygulaması.
7. Toplum kontrolü: İçinde yaşanılan cemiyet tarafından kabul görmüş
davranış örüntülerinin ayıplama, kınama, cezalandırma gibi sosyal
dışlanma kaygısıyla kabul edilmesi ve uygulanması.
Sosyal kontrolü sosyal destek adı altında daha yumuşak bir geçişle sağlamak
mümkündür. Belki de sosyal kontrol yerine sosyal destek kavramını kullanmak
bireylere ve gruplara daha kolay ulaşılmasını sağlayarak kendileri ile toplumsal
Sosyal destek, insanın
bağlar kurulması, güçlendirilmeleri ve kendilerine yeterli hale getirilmeleri için
kendisiyle
daha uygulanabilir ve kabul görür bir yöntem olacaktır. Sosyal destek, insanın
ilgilenildiğine, değer
kendisiyle ilgilenildiğine, değer verildiğine ve o toplumun bir üyesi olarak kabul
verildiğine ve o
edildiğine inanmasını sağlayan bir süreçtir.Sosyal destek insanın kaygı ve
toplumun bir üyesi
duygulanım bozukluğu yaşadığı zamanlarda ve stresli bir olay karşısında ihtiyaç
olarak kabul edildiğine
duyduğu ve sosyal çevresinden aldığı bir yardımdır. Sosyal destek almak/vermek
inanmasını sağlayan bir
için insanların birbirleriyle sosyal bağlarının olması gerekir.
süreçtir
Sosyal hizmet mesleği ve çalışanı müracaatçılarını ilişki kurması gereken tüm
gruplarla çeşitli ağlar aracılığı bir araya getirir ve sosyal destek sağlattırır. Sosyal
destek, bireyi madden, duygusal, bilişsel ve sosyal olarak rahatlatır. Maddi destek
günlük zorunlu ihtiyaçlarını karşılama, hayata tutunma ve başkalarına bağımlılığını
giderme yönünde hayati bir boşluğu doldurur. Psiko-sosyal destek kişileri kendi
kendine yeterli hâle gelmesi için güçlendirir, cesaretlendirir, azmettirir ve harekete
Sosyal destek; bireyi geçmesini sağlar. Duygusal destek kişinin içtenlikli hislerinin canlı tutulmasını
madden, duygusal, sağlar. Sevgi, saygı, ilgi, şefkat, hoşgörü, aidiyet, benlik, kişilik gibi ihtiyaçların
bilişsel ve sosyal olarak giderilmesi duygusal destekle mümkündür. Bilişsel destek kişinin kendisini ve
rahatlatır. çevresini daha kolay algılamasına, sorunlarını kavramasına, aldığı desteği doğru
algılamasına yardımcı olur.

Sosyal Haklardan Yararlanma


Sosyal hizmetlerden yararlanması gereken tüm bireyler ve risk grupları
soysal haklar konusunda önemli sorunlar yaşamaktadır. Sosyal hizmet
müracaatçıları toplumla ve yaşamla tam uyum sağlayamadıkları, yeterli bilgi
birikimine sahip olmadıkları, gündemi ve kendilerine sağlanan hakları takip
edemedikleri için; sosyal haklarını, bu hakların önemini ve bu haklar kullanıldığında
kendilerine sağlanacak katma değerleri bilememektedirler. Risk gruplarının sosyal
haklarını elde etmeleri, onları korumaları ve onlardan yararlanmaları için sosyal
hizmet uzmanı tarafından desteklenmeleri, bilinçlendirilmeleri ve danışmanlık
hizmetlerinden yararlandırılmaları gerekmektedir.
Sosyal hizmet hak temelli bir meslektir. Kullandığı kavramlar ve bu
Sosyal hizmet hak kavramlara yüklenen anlamlar değerlendirildiğinde sosyal hizmetin geçmişten
temelli bir meslektir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


Sosyal Hizmet Eylemleri

geleceğe kadar bir insan hakları mesleği olduğu rahatça anlaşılır. Bu durum
Uluslararası Sosyal Hizmet Uzmanları Federasyonu (IFSW) tarafından da böyle
algılanmış ve 1998 yılında deklere edilmiştir. Sosyal çalışmacı müracaatçısının
haklarını elde etme, koruma ve kollama yönünde savunucu bir rol üstlenir. Sosyal
hizmet insana değer vermekte, yaşam kalitesini ve refah seviyesini yükseltmek için
Sosyal çalışmacı haklarının korunması gerektiğini savunmaktadır (Tufan, Sayar ve Koçyıldırım, 2009).
müracaatçısının
Sosyal hak arama eylemi Avrupa’da ortaya çıkmış ve uzun süre gündemi
haklarını elde etme,
oluşturmuş, uluslararası ortak tavır haline gelmiş ve artık tüm toplumların
koruma ve kollama
ilgilendiği bir kavram haline gelmiştir. Sosyal haklar eşitlik ve adalet kavramları
yönünde savunucu bir
üzerine bina edilmiştir. Sosyal haklar yaşamın tüm alanlarında ve ilişkilerinde var
rol üstlenir.
olan sosyal eşitsizlik ve adaletsizliklerin giderilmesini, soyut eşitliğin somut eşitliğe,
biçimsel eşitliğin olgusal eşitliğe dönüştürülmesini amaçlamalıdır. Sosyal hakların
hedefi, geleneksel haklardan farklı olarak fiilen var olan ve giderek büyüyen sosyal
eşitsizlikleri azaltmaktır. Sosyal haklar bir diğer amacı, ekonomik, sosyal ve kültürel
yönden güçsüz konumda olanların korunması ve durumlarının iyileştirilmesidir
(Gülmez, 2009).
Bireyin kişilik hakları, sosyal, ekonomik ve siyasi hak ve ödevleri 1982
Anayasası’nda açık bir şekilde düzenlenmiştir. Bu haklar: Dokunulmazlık, özel
hayatın gizliliği, konut dokunulmazlığı, haberleşme hürriyeti, seyahat ve yerleşme
Sosyal haklar eşitlik ve hürriyeti, vicdan ve din hürriyeti, düşünce hürriyeti, bilim ve sanat hürriyeti, basın
adalet kavramları hürriyeti, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme, dernek kurma, kişi güvenliği,
üzerine bina edilmiştir. cezaların kanuni ve şahsi olması, ailenin korunması, mülkiyet, toprak mülkiyeti,
çalışma ve sözleşme hürriyeti, çalışma hakkı ve ödevi, çalışma şartları uygunluğu,
dinlenme, ücrette adalet sağlanması, sendika kurma, toplu sözleşme ve grev,
sosyal güvenlik, sağlık, öğrenimin sağlanması, vatandaşlık, seçme ve seçilme hakkı
(Demir, 2005) şeklinde özetlenebilir.
Temel hakların niteliği ve korunması ile ilgili 1961Anayasasının 10. Maddesi
“Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez, temel hak ve
hürriyetlere sahiptir. Devlet, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, fert huzuru, sosyal
Sosyal haklar, “insan adalet ve hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşamayacak surette sınırlayan siyasi,
haysiyeti” çerçevesinde iktisadi ve sosyal bütün engelleri kaldırır, insanın maddi ve manevi varlığının
şekillenmiştir. gelişmesi için gerekli şartları hazırlar” şeklindedir. Sosyal haklar, “insan haysiyeti”
çerçevesinde şekillenmiştir. Anayasanın 40. maddesi “iktisadi ve sosyal hayat,
adalet, tam çalışma esasına ve herkes için insanlık haysiyetine yaraşır bir yaşayış
seviyesi sağlanması amacına göre düzenlenir” diyerek bu duruma vurgu
yapmaktadır.
Sosyal haklar konusunda “Avrupa Sosyal Şartı”nın öngördüğü başlıca haklar:
Adil, güvenli ve sağlıklı çalışma koşullarına sahip olma, adil bir ücret, örgütlenme,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


Sosyal Hizmet Eylemleri

toplu pazarlık, çocukların ve gençlerin korunması, çalışan kadınların korunması,


mesleğe yönelme, mesleki eğitim, sosyal güvenlik, sağlık ve sosyal yardım, sosyal
refah hizmetlerinden yararlanma hakkı şeklinde sıralanabilir.
Sosyal devletin temeli olan sosyal haklar ekonomik açıdan zayıf ve güçsüz
olanların korunmasını sağlar. Sosyal hakların varlık nedeni bir ülke halkının yaşam
düzeyini yükseltmek ve geliştirmektir. Sosyal devlet vatandaşlarına sadece klasik
Sosyal hakların varlık hak ve özgürlükleri sunmaz, sosyal sorunlara karşı korumasız kalmamaları için
nedeni bir ülke halkının ekonomik ve sosyal hakları benimsetir. Ekonomik ve sosyal hakları benimseyen
yaşam düzeyini devletler bu hakların gerçekleşmesini sağlayacak uygun sosyal politika önlemleri
yükseltmek ve alması gerekir (Demirbilek, 2009).
geliştirmektir.
Sosyal haklara, daha fazla korunmaya muhtaç insanlar ihtiyaç duyarlar. Bu
itibarla, çocukların, gençlerin, yaşlıların, özürlülerin ve işsizlerin eğitimleri,
istihdamları ve sosyal güvenlikleri ile ilgili olarak kamusal destek ve yardım isteme
hakları vardır. İnsanların hayatları boyunca insan onuruna yaraşır bir şekilde
yaşamaları yaşam süreçleri içinde önlerine çıkacak sosyal risklerden korunması ile
mümkündür. Sosyal risklerden korunmak ulusal ve uluslar arası yasa ve
sözleşmelerin insana verdiği hakları garanti altına almak suretiyle olur.
Sosyal haklar sosyal devletin öncelikleri arasındadır. Yere, zamana, zemine
yorum örneği, ve mekâna göre değiştirilemez ve bu haklardan kimse kısıtlanamaz. Korunmaya
müracaatçının hayatını muhtaç grupların bu haklardan mahrum bırakılması veya bu haklar ihtiyaç
ve dünyasını anlamaya duymaları halinde sosyal hizmet mesleği ve çalışanları devreye girer ve
ve yorumlamaya müracaatçılarını koruma altına alır, haklarını savunur ve onlara yol gösterir.
yönelik mantıkî ve
manevî çabalardan Kendini Yorumlama (Yorum Örneği)
oluşmaktadır.
“Sosyal Hizmetlerde Hayata Uyum Desteği” ve müracaatçının biyografik
süreçlerinin analizi çerçevesinde oluşan yorum örneği, müracaatçının hayatını ve
dünyasını anlamaya ve yorumlamaya yönelik mantıki ve manevi çabalardan
oluşmaktadır. Burada müracaatçının iyice tanınması ve teşhis edilmesi
amaçlanmaktadır. Bu müdahalede başarılı olmanın en önemli eylem unsuru
dinlemektir. Sosyal hizmet yöntemlerinin temel taşlarından olan ve daha çok
Sosyal hizmet uzmanın
müracaatçı ile yapılan tanışma ve görüşme esnasında ortaya çıkan dinleme;
görevi, müracaatçı ile
konuşmak isteyen veya konuşma ihtiyacı olan müracaatçının sözlerine, gerekli
iyi ve samimi ilişki
olmadığı müddetçe müdahale etmeksizin, dikkatlice kulak verip, söylediklerine
kurarak liyakatine
önem vermektir.
uygun bir şekilde
profesyonelce dinlemek Yorum örneğinin eylem boyutu şu süreçten geçmelidir (Seyyar ve Genç,
ve onu içinden geldiği 2010).
gibi konuşmaya teşvik
etmektir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


Sosyal Hizmet Eylemleri

1. Müracaatçı ile tanışma ve görüşme: Bir tasarım halinde müracaatçı ile


yapılan görüşmede müracaatçı hayat hikâyesini anlatır. Sosyal hizmet
uzmanın görevi, müracaatçı ile iyi ve samimi ilişki kurarak liyakatine uygun
bir şekilde profesyonelce dinlemek ve onu içinden geldiği gibi konuşmaya
teşvik etmektir. Müracaatçının bunu yapabilmesi için eylemi
gerçekleştirene güvenmesi ve gizlilik ilkesi çok önemlidir. Bu tarz
görüşmenin faydalarından birisi, müracaatçının oto biyografik
anlatımından kendine has yorum örneğinin ortaya çıkmasıdır.
Müracaatçıdan beklenen, kendi hayatına ait önemli şeyleri (örnekleri)
açıkça dile getirmesi, yaşadıklarını ve eylemlerini yorumlamasıdır.
2. Psiko-sosyal tahlil ve teşhis: Bu süreçte sosyal sorunların ortaya çıkış
sebepleri tespit edilir. Burada sosyal hizmet uzmanının koyacağı teşhisle
müracaatçının kendi yorumu ve değerlendirmesi arasındaki ilişki önemli bir
değişkendir. Sosyal hizmet uzmanı müracaatçının hayatına dair günlük ve
olağan dışı olayları iyi ve doğru yorumlayabilmesi için onun ruh halini,
içselliğini, duygularını, hislerini, ailesini ve sosyal çevresini iyi
okuyabilmelidir.
Önemine binaen bazı olaylar, birden çok anlattırılarak müracaatçının olayı
süzmesi, öncelikleri, neleri önemsediği, hangi alanlardan daha çok
etkilendiği, vurguları gözlemlenir ve tutarlılığı ölçülür. Teşhis sürecinde
sosyal hizmet uzmanı, sorunu tasvir eden uygun bir yorum örneği belirler.
Müracaatçının kendi yorumu da teşhis raporuna eklenir. Mesela
davranışlarıyla belirgin bir farklılık gösteren bir müracaatçı, zor şartlar
altında büyümüş ise, sosyal hizmet uzmanı bir yorum örneği olarak “sosyal
iletişim ve ilişkide bozukluk” teşhisini koyabilir. Müracaatçı da kendi
hayatını kısaca “hayatla mücadele” olarak tasvir etmiş ise, sosyal hizmet
uzmanı, her iki yorum örneğini sentezleyerek yeniden değerlendirmesi
gerekir.
3. Planlama ve uygulamaya dönük girişimler: Her iki yorum örneğinden yola
çıkılarak hazırlanan raporla uygulamaya geçmeden önce bireyin kişilik
özellikleri de dikkate alınarak iyi bir planlama yapılır. Vakaya veya kişiye
özel hazırlanan plan uygun bir zeminde uygulamaya konur. Bu şekilde
geliştirilen bir terapi sosyal hizmette vaka yönetiminde başarıyı önemli
derecede etkiler.
Sosyal hizmet uzmanın
görevi, müracaatçı ile Kriz Müdahalesi
iyi ve samimi ilişki Fransızca kökenli bir kavram olan kriz; iktisadi, mali, siyasi, psiko-sosyal
kurarak liyakatine hayatta, beklenmedik bir şekilde aniden ortaya çıkan ve sosyal hayatın birçok
uygun bir şekilde alanını bir anda olumsuz bir şekilde değiştiren, sosyal ilişkileri ciddi manada sarsan,
profesyonelce dinlemek alternatif çözüm yollarını tıkayan, idareci ve halkı maddî ve manevi sıkıntılara iten
ve onu içinden geldiği şok, depresyon, stres, üzüntü ve panik gibi sonuçlar doğuran gerilim durumudur.
gibi konuşmaya teşvik Türkçede bunalım olarak da adlandırılmaktadır. Başka bir ifadeyle kriz,
etmektir. beklenmedik, belirlenebilen bir olayın algısından hemen sonra başlayan, tahammül
edilemeyen, daha önce kullanılan problem çözme yöntemleriyle çözülemeyen,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


Sosyal Hizmet Eylemleri

aniden gerilimli bir artışa, algısal, bilişsel, duygusal ve davranışsal kargaşaya sebep
olan, psikopatolojik olmayan ve bir ile sekiz haftalık süre içerisinde
çözümlenebilecek bir durumdur (Ersever, 1981, Aktaran, Çay, 2011).
Kriz müdahalesi bir sosyal hizmet eylem yöntemidir. Sosyal hizmet uzmanı
acil vakalarda olaya müdahale edip, daha büyük tehlikelerin doğmasını önlemek
amacıyla istem dışı oluşan durumu yönetir ve(ya) bu durumun ortadan kalkmasına
için gerekli önlemleri alır
Kriz Tipleri
Baldwin’e göre 6 tip kriz vardır (Özden, 1993)
1. Durumsal Krizler: Sorunlu bir durumdan kaynaklanan rahatsızlıklar. Aile
içinde bir madde bağımlısının olması gibi.
2. Yaşamsal Krizler: Sık görülen, çoğu normal olan değişikliklerdir. Emeklilik,
ana baba olma, evlenme gibi.
3. Travmatik Stres Sonucu Oluşan Krizler: Beklenmedik, kontrolsüz ve
duygusal olarak çökertici özellikler taşır. Bir aile üyesinin ani ölümü,
tecavüz, ani iş kaybı vb.
4. Gelişimsel Krizler: Geçmişte çözümlenmemiş, derin ve bastırılmış bir
Kriz müdahalesi bir konudaki mücadeleyi yansıtan, kişilerarası ilişkilerle ilgili sorunlardan
sosyal hizmet eylem kaynaklanan bir krizdir. Bağımlılık, değer karmaşası, iş hayatında iflas
yöntemidir. etmesi, cinsel kimlik karmaşası gibi.
5. Psikopatolojik Krizler: Var olan psikopatolojinin başlatıcı etmen olarak
görüldüğü veya daha uyumlu sonuçların oluşmasını engellediği krizlerdir.
Ağır nevrozlar, duygulanım bozuklukları, gibi.
6. Psikiyatrik Aciller: İşlevselliğin ağır olarak azaldığı, kişinin bireysel
sorumluluklarını algılayamadığı, yetersiz kaldığı krizlerdir. Psikozlar, organik
beyin sendromları ve akut intihar girişimleri.
Kriz aşamasında sosyal hizmet uzmanına düşen görevler şunlardır:
1. Dikkat: Krize sebep olan vakaya ve krize giren kişiye odaklanarak azami
derecede hassasiyet göstererek bütüncül bir bakış açısıyla krizi yönetmesi
gerekir.
2. Soğukkanlılık: Duruma hâkim olabilmek için bilimsel bilgi birikimini
kullanarak profesyonel bir bakış açısı sergilemesi gerekir.
3. Otokontrol ve sabır: Krizi ve krize giren kişiyi tamamen inisiyatifi altına
alarak uzun zaman gerektirse bile kendi yönetimi altında tutması ve
yönlendirmesi gerekir.
4. Sorumluluk: Kendisinin yardımı ve çalışması sonucu başkalarının
Krizde tespit, zaman, kurtulacağı hissi ve duygusuyla üstün mesleki performans göstermesi
süreç ve müdahale çok gerekir.
önemlidir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


Sosyal Hizmet Eylemleri

Krizi anlayabilmek ve zaman geçirmeden müdahale edebilmek için kriz


durumunun özelliklerinin bilinmesi gerekir. Çünkü krizde tespit, zaman, süreç ve
müdahale çok önemlidir. Yanlış teşhisler, gecikmeler, oyalanmalar ve yanlış
uygulamalar krizde zarar ve kayıpları artırır.
Krizin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz (Erbay, 2004):
1. Stres Belirtisi: Bireyin içinde bulunduğu ortamı olumuz olarak
değerlendirmesi sonucu duygularında, düşünce süreçlerinde,
davranışlarında, fiziki şartlarında, çevresi ile baş edebilme gücünde oluşan
gerilimli durum.
2. Panik veya Yenilgi Hissi: Aniden içine düşülen olağan dışı durum karşısında
etrafından yardım alamayacağı endişesi ile kedini çaresiz hissetme.
3. Çaresizlik: Kişinin kendisini yeterli hissetmemesi, baş etme kapasitesinde
kayıpların oluşması.
4. Kurtulmaya Odaklanma: Krize düşen kişinin bu durumdan kurtulmaya
odaklanması ve kendisini krizin dışına çekmeye çalışması.
Krizin önlenmesi oluş şekli ve durumuna göre yapılacak bilimsel
müdahalelerle mümkündür. Kriz müdahalesinin amacı bireyin istem dışı düştüğü
durumu olumlu gelişme ve değişime götürecek tedavi edici bir uygulama ile kriz
öncesi normal haline getirmektir. Sosyal hizmet kriz müdahalesinde eylemini
gerçekleştirirken genelci yaklaşımını kullanmakta ve vakayı bütünüyle ele
almaktadır.
Kriz müdahalesinin sınırlılıkları, ilgi alanı ve odak noktası belirlenirken şu
temel özellikler göz önünde bulundurulur (Aktaş, 2003):
1. Sürenin Sınırlılığı: Kriz müdahalesi göreli kısa sürelidir. Bu süre krizin
nevinesine göre değişir, Psikolojik, sosyal, duygusal, afet ve diğer krize
sebep olabilecek etkenlere göre bu süre artar, ya da azalır.
2. Bütünlük: Krizi kendi alanı içinde değerlendirilmeli, krizle ilgisi olmayan
geçmiş yaşantılar işin içine karıştırılmamalıdır. Kendi içinde tüm ayrıntıları
yakalamak oldukça zordur.
Kriz müdahalesi diğer 3. Fonksiyonellik: Kriz müdahalesi diğer sosyal hizmet uygulamalarına göre
daha fonksiyonel ve ciddi bir profesyonellik gerektirir. Müracaatçı kriz
sosyal hizmet
öncesi durumuna getirilmeye çalışılır.
uygulamalarına göre
4. Aktif Rol: Kriz müdahalesinde uzman diğer eylemlerine göre daha aktif rol
daha fonksiyonel ve oynamalıdır.
ciddi bir profesyonellik
Kriz sonrası ruhsal, duygusal, zihinsel, fiziksel ve sosyal bir takım sorunlar
gerektirir
yaşanabilir. Ruhsal olarak kişi kendisini toparlayamayabilir. Kararsızlık, endişe ve
unutkanlık gibi sorunlar yaşanır. Duygusal olarak şok, korku, öfke, suçluluk, utanç,
çaresizlik ve umutsuzluk gibi duygular yaşanır veya hiçbir şey hissedilmez. Sosyal
olarak iş yerinde, okulda, arkadaşlık ve evlilik ilişkilerinde sorunlar yaşanabilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


Sosyal Hizmet Eylemleri

Fiziksel olarak yorgunluk, uyuma güçlüğü, gerginlik, bedensel ağrı ve acılar, ani
irkilmeler ve benzeri sıkıntılar yaşanabilir. Krize girerek normalin dışına çıkan
müracaatçının davranışları sosyal hizmet eylemi ile eski hâline getirilmeye çalışılır.

Çoklu Bakış Açısı


Sosyal hizmet sorun alanları çok fazla olup toplumun tüm katmanlarını
ilgilendirmektedir. Sorunlar bireyleri ilgilendirdiği gibi bireyin ilgili olduğu diğer
Sosyal sorunların birey, grup ve toplulukları da ilgilendirmektedir. Sorunların çokluğu çözüme yönelik
çözümünde birden çok metot ve teknikleri çeşitlendirmekte ve boyutlarını genişletmektedir. Sosyal
metot ve yöntemden sorunların çözümünde birden çok metot ve yöntemden yararlanılır. Bireyi grup
yararlanılır. içinde değerlendiren ve yorumlayan sosyal hizmet mesleği vaka yönetiminde
bütüncül bir yaklaşım sergiler ve determinist bir bakış açısı izler. Her olayı kendi
içinde bir bütün olarak görür ve ilişkili olduğu diğer unsurları da göz ardı etmez.
Bu itibarla bireysel veya kolektif sosyal sorunların çözümünde sosyal hizmet
uzmanı farklı görüşleri, ihtimalleri, alternatifleri, değerlendirmeleri, yaklaşımları ve
diğer disiplinlerin kanaatlerini dikkate almak durumundadır. Sosyal sorunların
Müracaatçıların sebeplerinin tespitinde ve ihtiyaç duyulan sosyal yardım ve destek türlerinin
sorunlarının ve buna belirlenmesinde birden fazla düşünce ve eylem içeren bir soysal hizmet uygulama
bağlı olarak kaynakların biçimi ve yöntemine çoklu bakış denir. Müracaatçıların sorunlarının ve buna bağlı
ve çözümlerin isabetli olarak kaynakların ve çözümlerin isabetli olarak belirlenmesinde çoklu bakış
olarak belirlenmesinde açısının katkısı büyüktür. Örneğin bir çocuğun babası tarafından kötü muamele
çoklu bakış açısının görmesinin sebebi olarak ilk bakışta babanın içinde bulunduğu alkol bağımlılığı
katkısı büyüktür. düşünülebilir. Ancak derinlemesine bir araştırma yapıldığına bu muamelenin asıl
sebebinin belki de babanın zekâ seviyesindeki yetersizlik (zihnî özürlülük) olduğu
görülebilir (Seyyar ve Genç, 2010).
Sosyal hizmet alanında sorun çözme sürecinde eş zamanlı olarak birbirinden
farklı yöntemlerin tercih edilip kullanılmasına sosyal hizmetlerde yöntem plüralizmi
denir. Aynı vakaların çözümünde birden fazla metodun kullanılması uygulanan
yöntemlerin testi açısından önemlidir. Burada dikkat edilmesi gereken husus
müracaatçıların denek olarak değil birinci derece sorunu çözülmesi gereken birey
olarak belirlenmesi ve düşünülmesidir.
Her meslekte olduğu gibi sosyal hizmette de sonuç almak ve başarılı olmak
çok önemlidir. Bu durum, insana odaklanan ve insan onurunun üstünlüğünü hedef
alan bir hizmet türü olduğu için daha da hassasiyet kazanmaktadır. Uygulamada
başarının elde edilebilmesi ve planlama çerçevesinde belirlenen hedeflere
ulaşılabilmesi, olayların çok boyutlu yaklaşım ve birden fazla yöntemin bir arada
değerlendirilmesiyle mümkündür.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


Sosyal Hizmet Eylemleri

Ayrımcılık İle Mücadele


Sosyal hizmet müracaatçı gruplarının ayrımcılığa tabi tutulmaları ve bu
sebeple sosyal haklardan ve yaşam olanaklarından mahrum bırakılmaları önemli
bir sosyal sorundur. Ayrımcılık ile mücadele sosyal hizmetin temel çalışma
alanlarındandır. Eşitlik kelimesinin zıddıdır. Eşitlik ve adalet sosyal hizmetin
temelini oluşturan iki önemli kavramdır.
Bu konu Avrupa ve doğu bloklu ülkelerin önemli gündem maddelerindendir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ayrımcılık yapılan konular belirlenmiş ve
Eşitlik ve adalet sosyal
bununla mücadele için uluslararası düzeyde yaptırımlar getirilmiştir. Avrupa Birliği
hizmetin temelini
Temel Haklar Şartının 21. (1) maddesi "Cinsiyet, ırk, renk, etnik ve sosyal köken,
oluşturan iki önemli
genetik özellikler, dil, din ya da inanç, siyasi ya da herhangi bir başka görüş, bir
kavramdır.
ulusal azınlığın üyesi olma, mülkiyet, doğum, özürlülük, yaş ya da cinsel yönelim
gibi temellere dayanan her türlü ayrımcılık yasaktır."şeklindedir. Anayasamızda
ayrımcılıkla ilgili kanun maddelerine yukarda sosyal haklardan yararlanma
başlığında yer verilmiştir.
Latince“discriminare” kelimesinden gelen ayrımcılığın kelime anlamı bölmek,
ayırmak, ayırt etmektir. Kavram olarak yaş, fiziki yetenekler, sınıf, etnik köken,
cinsiyet, ırk ya da din ayrımına dayalı haksız muamelelerin tümü için kullanılan bir
terimdir. Sosyal psikolojide ayrımcılık, aynı sosyal konumda veya kategoride olan
kişi ve gruplara karşı ön yargılı davranmak, azınlık bir grubun üyelerine karşı adil ve
eşit olmayan davranışlar sergilemek, kişiye, ferdî yeteneği dışındaki ölçütlerle farklı
muamele yapmak ve hak ölçütlerinden uzak farklı davranmak olarak
tanımlanmaktadır. Toplumda hakimiyeti elinde tutan çoğunluklar çeşitli sebeplerle
sevmedikleri ve horladıkları grupların üyelerinin vasıflı ve kariyerli işlerde
çalışmalarını veya iyi okullarda okumalarını istemedikleri gibi, siyasi, iktisadi ve
sosyal mevkilere gelmelerini de dolaylı/dolaysız olarak engellerler . Ayrımcılıkta
daha çok özgürlükler kısıtlanır ve sosyal haklar verilmemeye çalışılır.
Ayrımcılık Türleri:
1. Mikro Ayrımcılık: Farklı ırklara ve azınlıklara, yaşadıkları ülkede uygulanan
Ayrımcılıkla, bireyler ayrımcı politikalar.
daha çok iş hayatı, 2. Mezzo Ayrımcılık: Irk gruplarının, yerleşim bölgeleri açısından birbirinden
etnik, dinsel ve ayrılması.
cinsiyete dayalı 3. Makro Ayrımcılık: Çok sayıda ırk gruplarının toprak parçası itibariyle
ayrıştırmalara tabi birbirlerinden ayrılması.
tutulmaktadırlar. Toplumların hemen her seviyesinde, meslek, beceri, liderlik, mevki gibi temel
unsurlarda sosyal farklılaşmalar görülmesi ve görevler, sorumluluklar, haklar ve
imtiyazların toplumun üyeleri arasında eşit olmayan bir biçimde dağıtılmasına

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


Sosyal Hizmet Eylemleri

sosyal ayrıştırma denir . Ayrımcılıkla, bireyler daha çok iş hayatı, etnik, dinsel ve
cinsiyete dayalı ayrıştırmalara tabi tutulmaktadırlar.
Ayrımcılık çeşitleri ana başlıklar hâlinde şöyle sıralanabilir: Din ve inanç
temelinde ayrımcılık, toplumsal cinsiyetle ilgili sorunlar, ırk veya etnik köken
temelinde ayrımcılık, engellilik temelinde ayrımcılık, cinsel yönelim temelinde
ayrımcılık, göçmenler, sığınmacılar ve mülteciler, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı,
eğitim materyallerinde ve ders kitaplarında ayrımcılık, eşit işe faklı ücret
sağlanması, nefret suçları, sağlık alanında ayrımcılık, sendikal tercih, siyasal
düşünce, sosyal ve ekonomik eşitsizliklerin yol açtığı ayrımcılıklar.
Çalışma hayatına yönelik ayrımcılıklar daha çok ücret ve cinsiyet merkezlidir.
Cinsiyete dayalı ayrımcılıklar açık ve örtülü ayrımcılık olarak ikiye ayrılır. Açık
cinsiyet ayrımcılığı, kadın ya da erkek çalışanların benzer özellik ve niteliklere sahip
olmalarına rağmen, herhangi birine farklı davranılmasıdır. Bu ayrımcılık türünde
Ayrımcılıkla mücadele cinsler arasında ayrımın yapıldığı açık bir şekilde görülür. Ayrımcılığı gerektirecek
eylemleri meşru açık ve belirgin bir durum olmadığı halde, belli bir cinsiyet grubunun lehine
zeminde ve idari, davranılarak diğer tarafın mağdur edilmesine de örtülü cinsiyet ayrımcılığı (dolaylı
hukuki, toplumsal ve ayrımcılık) denir. Cinsel kökenli ayrımcılık uygulamalarının büyük bölümü kamufle
kültürel alanlarda edilmesi kolay olduğu için örtülü ayrımcılıktan oluşmaktadır. Önlenmesi ve ispat
yürütülür. edilmesi oldukça zordur.
Sosyal hizmetin hak arama merkezli bir meslek olduğunu daha önce
söylemiştik. Müracaatçıların haklarını arama, savunma ve koruma yönünde
faaliyetler gösterir: Sosyal hizmet uzmanı ayrımcılıkla mücadele de şu faaliyetleri
yürütür. Farkındalık oluşturma, toplumsal destek sağlama, idari ve yargısal destek
sağlama, yasal düzenlemelerin yapılmasını sağlama, lobi faaliyetlerinde bulunma,
araştırmalarla gerçekleri tespit etme, imza kampanyaları düzenleme, rapor
hazırlama, sosyal, sanatsal ve kültürel alanlarda çalışmalar yapma. Ayrımcılıkla
mücadele eylemleri meşru zeminde ve idari, hukuki, toplumsal ve kültürel
alanlarda yürütülür.
Sosyal hizmet uzmanları
eylem planı Ayrımcılığa tabi tutulan tüm bireyler sosyal hizmetin müracaatçıları
hazırlayarak sosyal arasındadır. Sosyal hizmet uzmanları eylem planı hazırlayarak sosyal adalet ve
adalet ve sosyal eşitlik sosyal eşitlik ilkesinden yararlanamayan bireylerin haklarını korumak ve
ilkesinden savunmakla yükümlüdür. Bu görev/yükümlülükler, danışmanlık yapma, yol
yararlanamayan gösterme, kendine yeterli hale getirme, haklarının farkına vardırma ve onları
bireylerin haklarını kullanabilme yetisi kazandırma yönündedir.
korumak ve
savunmakla Sosyal Dışlanmışlık İle Mücadele
yükümlüdür.
Sosyal dışlanma 1970’li yıllardan sonra Fransa’da ortaya çıkan ve seksenli
yıllardan sonra tüm dünyada kullanılabilir hâle gelen Avrupalı menşeli bir

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


Sosyal Hizmet Eylemleri

kavramdır. Doksanlı yıllardan sonra dünya üzerinde işsizliğin ve yoksulluğun


artması, sosyal korumanın azaltılması “sosyal dışlanma” kavramının
yaygınlaşmasına neden oldu. Bu kavram Türkiye’de 1970’li yıllarda özürlüler,
suçlular, bakıma muhtaç yaşlılar gibi dezavantajlı grupları ifade ederken 1980’li
yıllarda işsizlik, eşitsizlik ve yoksulluk olguları da sosyal dışlanmaya dâhil edilmiş,
günümüzde ise; hak edilen ve engellenme sonucu elde edilemeyen tüm alanları
kapsadığı görülmektedir
Türkiye ‘de dışlanmanın yerine Arapça bir kelime olan tecrit kavramı
kullanılabildiği gibi “soyutlanma” kavramı da kullanılmaktadır. Karşılıklı etkileşimin
zıddı veya negatifi olan sosyal dışlanma, bireyin toplumun dışına itilmesi, yaygın
gelenekçi kültüre hapsedilmesi ve yeniliklerden uzak tutulması, fert veya grupların
işsizlik, yoksulluk, eğitimsizlik, özürlülük gibi nedenlerden dolayı eğitim, sağlık ve
Sosyal dışlanma beş
kültürel imkânlardan yararlanamaması, üretim etkinlikleri içinde yer alamaması ve
temel alanda
karar alma süreçlerine katılamaması şeklinde tanımlanabilecek kapsamlı ve çok
gerçekleşmektedir.
boyutlu bir kavramdır.
Fiziksel dışlanma,
ekonomik dışlanma, Levitas’a göre sosyal dışlanma üç anlama gelmektedir. Birincisi, bireylerin ve
mekânsal dışlanma, grupların topluma katılımlarındaki yetersizlikleri nedeniyle yaşadıkları yoksul olma
siyasi dışlanma ve durumu, ikincisi; işsizlik ve dolayısıyla üretime katılamama, üçüncüsü ise, ahlaki ve
kültürel dışlanma. kültürel boyut. Kendisiyle barışık olamayan ve dolayısıyla toplumla sağlıklı ilişkiler
kuramayan yoksullar dışlanma sonucu değersizlik, suçluluk ve utanma duygusu
yaşamaktadırlar (Aksan ve Alptekin, 2009).
Sosyal dışlanma beş temel alanda gerçekleşmektedir. Fiziksel dışlanma,
ekonomik dışlanma, mekânsal dışlanma, siyasi dışlanma ve kültürel dışlanma. Bu
unsurlar kendi içinde ayrıca gruplanmaktadırlar. Sosyal hizmet sosyal dışlanmanın
her çeşidiyle mücadele etmekte ve müracaatçıları dışlanma unsurlarına karşı
korumaktadır.
Sosyal dışlanmanın çok çeşitli boyutta olması, sosyal bölünme ve sosyal
Sosyal hizmet sosyal
patlama tehlikesi taşıması, ayrıca dışlanmaya neden olan mekanizmaların
dışlanmanın her
karmaşıklığı nedeniyle çözüm yolları geliştirilmesinin son derece güç olması,
çeşidiyle mücadele
dışlanmayı günümüzde pek çok ülkenin en temel sosyal politika tartışmalarının
etmekte ve
odağı haline getirmiştir (Özgökçeler, 2006).
müracaatçıları dışlanma
unsurlarına karşı Dışlanmanın temel bileşenleri olarak düşük gelir, aile içi şiddet, velayet
korumaktadır. altında bulunma, okul problemleri, hüküm giyme, etnik azınlık içinde yer alma,
kentsel/kırsal alanlarda çevresel ilişkilerden yoksun olma, akıl ve ruh sağlığıyla ilgili
problemler, yaşlılık ve özürlülük sayılabilir (Özgökçeler, Bıçkı, 2010). Bu süreç
bireyleri sosyal ilişkilerden, istihdam, gelir, eğitim ve mesleki eğitim fırsatlarından
uzaklaştırmaktadır. Bu sınıfa giren grupların güç ve karar alma organlarına erişimleri

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


Sosyal Hizmet Eylemleri

sınırlıdır, kendilerini güçsüz hissederler ve kendilerini ilgilendiren konular dâhil karar


alma mekanizmalarında söz sahibi değildirler ve çeşitli risklerle karşı karşıyadırlar.
Bonner sosyal dışlanma yedi boyutta incelenmektedir (2006, Akt. Özgökçeler
ve Bıçkı, 2010).
1. İktisadi boyut (uzun vadeli işsizlik, işsiz hane halkı, gelir yoksulluğu),
2. Sosyal boyut (evsizlik, suç, asi gençlik),
3. Politik boyut (yetkisizlik, siyasal hakların yetersizliği, politik süreçlere olan
güvensizlik ya da bu süreçlere yabancılaşma),
4. Çevre/komşuluk boyutu (iskân yapılarının yetersizliği, çevre felâketleri)
5. Bireysel boyut (ruhsal ve fiziksel rahatsızlıklar, beklentileri karşılayamayan
eğitim),
6. Uzamsal boyut (savunmasız grupların marjinalleşmesi) ,
7. Grup boyutu (özürlü, yaşlı, etnik azınlık grupların özellikleri üzerine
odaklanma)
Sosyal dışlanma türleri ve doğurabileceği muhtemel riskler şöyle sayılabilir:
emek piyasasından dışlanma ve işsizlik, sosyal güvenlik sistemlerinden dışlanma ve
yoksulluk, tüketim özgürlüğünden dışlanma ve yetersiz beslenme, sağlık
hizmetlerinden dışlanma ve hastalıklar veya erken ölümler, eğitim hizmetlerinden
dışlanma ve kültürel yozlaşma, toplum değerlerinden dışlanma ve yabancılaşma.
Avrupa birliği sosyal dışlanma riski yüksek olan grupları işsizler, çok
ebeveynli aileler, yaşlılar, çok sayıda çocuk sahibi olan aileler, yoksulluk içinde
büyüyen çocuklar, göçmenler, etnik gruplar ve özellikle Çingeneler, özürlüler,
evsizler, insan ticaretine konu olanlar, bakım kurumlarında yaşayanlar, geçimlik
tarım yapan aileler ve toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığa maruz kalan kadınlar
olarak sıralamaktadır. Bu grupların sosyal dışlanma ile yaşadıkları temel olgular
ise, istihdamdan dışlanmışlık, eğitimden dışlanmışlık, konuttan dışlanmışlık, ulaşım,
sağlık ve özellikle de uzun dönemli sağlık bakım hizmetlerinden dışlanmışlık olarak
belirlenmiştir (Gökbayrak, 2005).
Yine Avrupa birliği bu konuda Kasım 2001’de dört yıllık eylem programı
hazırlanmış ve sosyal dışlanmayı yoksulluk, istihdam, sağlık ve eğitim olmak üzere
dört ana başlık altında toplanmış ve sorunun tespiti için 18 gösterge kullanılmıştır.
Düşük gelirin devamlılığı, düşük eğitimli kişilerin oranı, bölgesel bütünlük, işsiz
hanelerde yaşayan kişilerin oranı, eğitimi erken yaşta bırakanların oranı, gelire göre
Sosyal dışlanma
sağlık durumunun değerlendirilmesi, uzun vadeli işsizlik oranları bu göstergelerden
kavramı, statik
bazılarıdır (Erdoğdu, 2004).
olmaktan çok dinamik
bir kavramdır ve bir Bir sosyal varlık olan insanın, hangi sebepten olursa olsun, toplumdan
süreci ifade etmektedir. uzaklaşması veya uzaklaştırılması, insan sağlığı ve özellikle ruh sağlığı açısından
sakıncalıdır. Uzun süreli dışlanma, genellikle melankoli, vehim, halisünasyon ve bir

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


Sosyal Hizmet Eylemleri

seri akli-ruhi-zihnî rahatsızlıkları beraberinde getirmektedir. Sosyal dışlanma


kavramı, statik olmaktan çok dinamik bir kavramdır ve bir süreci ifade etmektedir.
Bireyin herhangi bir alandan yoksun bırakılması, o alandan başlayarak insanın
toplumdan dışlanma sürecini başlatmaktadır.Sosyal dışlanma ile birey toplumda
birçok aktiviteden yoksun kalmakta ve kendisini toplumuyla
içselleştirememektedir. Toplumun işlevsel yapısından kedisini çekmeye başlayan
birey ya da gruplar toplumun ortak değerlerinden uzaklaşmakta ve sosyal çözülme
ya da dağılma ile karşı karşıya kalmaktadırlar.
Sosyal çözülme yeni bir sorunun oluşması anlamına gelir. Sosyal çözülme
kurumların, sosyal yapı, sosyal ilişki ve değerlerin zayıflamaya, hatta bağlayıcı
olmaktan çıkmaya başlaması ile baş gösteren toplumsal kopukluktur. Sosyal
Sosyal çözülme;
çözülme bireyleri toplumun genel kabul görmüş kültürel değerlerinden ve yaşam
kurumların, sosyal yapı,
tarzından uzaklaşmaya ve yozlaşmaya zorlar. Sosyal bütünlüğün bozulması
sosyal ilişki ve
toplumda ayrışmalara ve yeni alt sınıfların oluşmasına neden olur. İnsanlar
değerlerin zayıflamaya,
haklarının çiğnendiğini ve kendilerine ayrımcılık yapıldığını anladıklarında illegal
hatta bağlayıcı
yollara başvurma ihtiyacı duyarlar ve bu durumu meşrulaştırmak için savunma
olmaktan çıkmaya
mekanizmaları geliştirirler. Sosyal çözülme sonucu sosyal çatışmalar yaşanır, millet
başlaması ile baş
olma ruhu zayıflar, millî ve manevi birlik zedelenir, sosyal kontrol mekanizmaları
gösteren toplumsal
işlevselliğini yitirir, kültürel değerler yozlaşır, nesiller arası kopukluklar oluşur ve
kopukluktur.
toplumsal şiddet, fitne ve terörizm artar.
Sosyal hizmet mesleği ve çalışanları saydığımız tüm bu riskleri göz önünde
bulundurarak olgu olarak sosyal dışlanmayla, olay olarak sosyal dışlanmışlık
yaşayan insanların yeniden topluma kazandırılması ve haklarını geri almaları için
uygun eylem planları hazırlar ve uygular. Bu vesile ile; müracaatçılarına haklarını
kanuni ve meşru zeminlerde aramayı ve bu hakları savunup korumayı öğretir.

Sosyal İçerme ve Uyum


Sosyal içermenin tanım ve hedeflerini 4. ünitede sosyal hizmetin hedefleri
arasında müdahale odaklı sosyal hizmetler başlığı altında işlemiştik. Sosyal içerme
ya da sosyal bütünleşme sosyal hizmetin hedeflerindendir. Sosyal dışlanmanın
Sosyal içerme ya da
karşıtı olan sosyal içerme aynı zamanda sosyal hizmetin eylemleri arasındadır.
sosyal bütünleşme
Sosyal dışlanmaya maruz kalmış müracaatçılarla yapılan sosyal hizmet çalışmaları
sosyal hizmetin
dışlanmışlık sendromu yaşayan birey ya da grupların sosyal çözülmeye ve
hedeflerindendir.
izolasyona muhatap olmadan toplumun gerçek bireyleri arasına alınması ve
toplumla bütünleştirilmesi eylemi bir sosyal içerme faaliyetidir.
Sosyal içerme birlik, beraberlik, dayanışma, uyum ve dengenin
sağlanmasında kilit rolü üstlenmektedir. Bazı insanlar gerçekten dışlanırken bazıları
dışlanmışlık psikolojisine kapılarak kendi kendilerini toplumdan tecrit ederler.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


Sosyal Hizmet Eylemleri

Sosyal içerme ile bu farklı algılamalar önlendiği gibi bütünleştirici bir durum da
doğmaktadır.
Sosyal içerme (bütünleşme) programları, gelir düzeyleri toplum
ortalamasının çok altında bulunan, etnik veya dinî kökenleri, toplumsal cinsiyetleri,
eğitim durumları, fiziksel veya zihinsel engelleri dolayısıyla topluma eşit
vatandaşlar olarak katılmakta zorluk çeken insanların içinde bulundukları
dışlanmışlık durumunu kurumsal düzenlemeler yoluyla çözmeye yönelik bir
mücadeledir.
Sosyal bütünleşmeyi sağlayan/kolaylaştıran faktörler şunlardır: Belli
davranış kalıplarının ve kurallarının toplumda benimsenmesi, kurumların
birbirilerini tamamlaması, demokratik ve insan haklarına saygılı bir yönetim,
Sosyal bütünleşmenin toplumsal uzlaşı, hoşgörü ve sosyal sorumluluk anlayışının geçerli kılınmasıdır.
sağlanamadığı Sosyal bütünleşmeyi engelleyen unsurlar ise ahlaki erozyon, iletişim bozuklukları
toplumlarda fertler ve veya aksaklıkları, baskı yolu ile oluşan birliktelikler ve toplumda veya kurumlar
gruplar, birbirlerine ve arasında hoşgörü ve sevginin kaybolmasıdır. Sosyal bütünleşmenin sağlanamadığı
toplumun tümüne karşı toplumlarda fertler ve gruplar, birbirlerine ve toplumun tümüne karşı
yabancılaşırlar. yabancılaşırlar. Bu durumda, sosyal cinnetler, bozulmalar ve çözülmeler kaçınılmaz
olur.
Sosyal bütünleşmenin ana şartları:
1. Fonksiyonel Bütünleşme: Sosyal bir role sahip olup onunla ilgili bir mevkide
yer alan her fert ve grubun, karşılıklı ihtiyaçlarının temini için aralarında
kurdukları işbirliği ve kültürün belirlediği asgari müştereklerde bir araya
gelmiş olan grupların, bütün kurumları da kuşatacak bir biçimde, birbirini
tamamlayarak, toplumda işlerlik kazanmalarıyla oluşturulan birlikteliktir.
2. Bir Anlam Etrafında Bütünleşme: Toplum içinde yer alan bütün grupları tek
sosyal varlık hâlinde bir araya getirecek ve hakiki manada sosyal
bütünleşmeyi sağlayacak bir faktör etrafında birleştirmektir. Bu pekiştirici
unsur, o toplumun müşterek inançları, kıymet hükümleri, tarih şuuru, örf ve
âdetler gibi sosyo-kültürel değerleridir.
Sosyal içerme ile ilgili Avrupa Birliği 2001 yılının Kasım ayında benimsediği
ortak bir raporla baş edilmesi gereken sorunları sekiz temel başlık altında
toplamıştır (Erdoğdu, 2004):
 İçerici bir işgücü piyasası geliştirmek ve istihdamı herkes için bir hak ve
fırsat olarak artırmak,
 İnsanca bir yaşam düzeyi sağlamak için yeterli gelir ve kaynakları garanti
etmek,
 Eğitim yetersizliklerini gidermek,
 Aile dayanışmasını sürdürmek ve çocukların hakkını korumak,
 Herkes için makul bir barınma olanağı sağlamak,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


Sosyal Hizmet Eylemleri

 Yüksek kaliteli kamu hizmetlerine yatırım yapmak ve bu hizmetlere


herkesin eşit ulaşımını sağlamak
 Hizmetlerin sunumunu iyileştirmek,
 Birden fazla alanda yaratılan yoksunlukları ortadan kaldırılmasına öncelik
Sosyal içermenin ileri vermek.
boyutu sosyal uyumdur. Sosyal içermenin ileri boyutu sosyal uyumdur. Bireylerle bütünleştirme
yönünde yapılan çalışmalar sonucu toplumun tüm katmanları arasında bir uyum
oluşur. Birbiriyle barışık yaşayan toplumlarda dayanışma ve işbirliği güçlenir.
Farklılıkların bir araya gelerek oluşturdukları düzenli birlikteliğe uyum denir. Sosyal
dışlanmaya maruz kalan grupların dışlanma sebeplerini ortadan kaldırmak,
Farklılıkların bir araya sosyalleşmelerini hızlandırmak ve içinde bulundukları sosyal çevreyle uyumlu hale
gelerek oluşturdukları getirilmelerine katkı sağlamak bir sosyal hizmet görevdir.
düzenli birlikteliğe
uyum denir. Yoksulluktan, eğitimsizlikten, kentleşememekten ve sosyal normlara uyum
sağlayamamaktan doğan eziklikleri ortadan kaldırmak, bireyi kedine yeterli hale
getirmek ve yoksunluklarına karşı güçlendirmek sosyal hizmet için önemli bir
eylemdir. Birbiriyle uyum içinde yaşama becerisini gösteren toplumlar sosyal uyum
sorununu çözmüş toplumlardır.

Normlar, şartları belli Sosyal Sapma ile Mücadele


olan sınırlı göstergeler; Toplum tarafından kabul edilen norm ve değerlerden tatmin olmayan veya
değerler, belirli aradığını bulamayan, benlik ve kimlik sorunu yaşayan, iradesine hâkim olamayan
şartlardan bağımsız bireylerin davranışlarında meydana gelen değer kayıpları ve sapmalar, çözülmesi
standartlardır. ve düzeltilmesi gereken önemli sosyal sorunlardır. Toplum tarafından benimsenen,
kabul edilen sosyal değerlere ve normlara, çeşitli sebeplerden ötürü uyulmama
veya bu değer ve normlardan uzaklaşma olgusuna sosyal sapma denir.
Toplumun farklı değer ve normları arasında meydana gelen ayrışma veya
çatışmalar sonucu ortaya çıkan yabancılaşma, toplum tarafından normal olarak
Sosyo-kültürel
kabul edilen davranış düzeneklerine uymama ve standart altı davranış biçimleri
değerlerden kopmaya
sergilenmeye sosyal sapma denir. (Seyyar ve Genç, 2010). Bu tür bir davranışı
sapma, hukuk ve resmi
gösteren kişiye de sapkın denir. Sapma davranışında değerler ve normlardan
normlardan kopmaya
sapma vardır. Normlar; şartları belli olan sınırlı göstergeler, değerler, belirli
da suç denir.
şartlardan bağımsız standartlardır. Değerler geneldir, normlar ise, sosyal bakımdan
daha emredicidirler. Toplumun sosyokültürel yapısı tarafından kabul edilen örf,
adet, gelenek, inanç ve hukuk kurallarına uymayan davranışlar sapma özelliği
taşımakta ve suç unsuru olarak görülmektedirler.
Sapma ile suç kavramı birbirlerine yakın kavramlardır. Sosyo-kültürel
değerlerden kopmaya sapma, hukuk ve resmî normlardan kopmaya da suç denir.
Her suç aynı zamanda bir sapmadır, ancak her sapma bir suç değildir. Toplumsal

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


Sosyal Hizmet Eylemleri

kurallara karşı uyum sağlamayan çeşitli mekanizmalar ve davranış kalıpları vardır.


Bunlar kontrol altına alınmadıkça kemiyet ve keyfiyet olarak her geçen gün artar ve
toplumda huzursuzluk, kargaşa ve güvensizlik ortamı oluşur, bunun sonucunda da
Sapkınlık, ister gelenek- huzursuz bir toplum ortaya çıkar.
norm ihlali
Sapma sebepleri olarak kişilik bozuklukları, sosyalleşememe, aşırı
çerçevesinde ister
damga kurgusu beklentiler, yaptırımlar arasındaki tutarsızlıklar, müeyyidelerin ciddi olarak
uygulanmaması, mazeretler ve bahaneler, mantık dışı normlar, sosyal ortam ve
çerçevesinde olsun
sosyal ahlak anlayışının bozulması ve bilgisizlik sayılabilir. Sapma davranışları her
durmadan değişen,
muğlâk ve uçucu bir zaman olumsuz olarak değerlendirilmez. Haksızlığa ve zulme karşı bir tavır, bir
başka ifadeyle idealler ve değerler bakımından yukarıya doğru olumlu bir sapma,
kavramdır.
halk tarafından benimsenir.İşsiz kalan birisinin iş aramak için gösterdiği olağan dışı
normlar sapkın davranış olarak algılanmayabilir.
Sosyal sapma davranışları arasında ortak bir tavır yoktur. Sapma göreli bir
kavramdır. Her toplumun kendine has örfleri, adetleri, değerleri, normları, inanış
ve töreleri vardır. Normal dışı, alışılmamış davranışları benimseyip uygulanmasında
ısrarcı olan bireyler toplumda sapkın olarak değerlendirilir. “Sapkınlık, ister
gelenek-norm ihlali çerçevesinde ister damga kurgusu çerçevesinde olsun
durmadan değişen, muğlak ve uçucu bir kavramdır. Kesin olarak neyin ya da kimin
sapkın olduğu, belli toplumsal bağlamlarda normların net bir şekilde anlaşılmasına
ve etiketleme sürecine bağlıdır’’ (Marshall, 1999). Ancak, uyuşturucu kullanma,
hırsızlık, yolsuzluk, yalan, rüşvet gibi davranışlar bütün toplumlar tarafından
benimsenen ortak sapma davranışları olarak benimsenmektedir.
Sapma türlerini, zihnî Sapma türlerini, zihnî sapma, cinsel sapma, davranış sapması, ekonomide
sapma, cinsel sapma, sapma, dinde sapma olarak sınıflayabiliriz. Sapma özellikleri ve davranışları
davranış sapması, toplumsal kriterleri zedelemeye veya rahatsız etmeye başladığında sosyalleşir.
ekonomide sapma, Toplumun refahı ve huzuru, sosyal dengenin sağlanması, birlik ve beraberliğin
dinde sapma olarak tesisi, genel kabul gören değerlerin sürekliliği, millî kimliğin korunması ve millet
sınıflayabiliriz olma bilincinin gelişmesi için sosyal sapma davranışları ve bu davranışları
sergileyen bireylerin psikolog, psikoterapist ve sosyal hizmet uzmanları tarafından
sosyal rehabilitasyona tabi tutulmaları ve tedavi edilmeleri gerekir. Burada sosyal
hizmetin diğer meslek dalları ve erbabıyla ilişki kurması, birlikte çalışması ve
disiplinler arası bir tavır sergilemesi gerekir.

Müracaatçı Odaklı Danışmanlık


Sosyal hizmet uygulamalarının en önemli ayaklarından birisi danışmanlıktır.
Müracaatçılar sorunlarını çözmede, sorunlarıyla baş etmede ve kendilerini
geliştirmede yetersiz kalmaktadırlar. Sosyal hizmet uzmanı sorunlara karşı çözüm
üretemeyen ve yeterli olamayan müracaatçılarına savunuculuk yapar. Sosyal

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


Sosyal Hizmet Eylemleri

hizmet uzmanı bireyler, aileler, gruplar ve toplumların sosyal aktivitelerini yerine


getirirken oluşan sorunlarına karşı danışmanlık ve savunuculuk görevini yerine
getirir.
Sosyal hizmet uzmanı
bireyler, aileler, gruplar Danışman, bireylerin kendi başlarına üstesinden gelemedikleri hukuksal,
ve toplumların sosyal insan ilişkileri, sosyal kopukluk, aile, gençlik gibi çözümsüzlüğe düştükleri sosyal
aktivitelerini yerine sorunlarda, onları sahip olduğu bilgi birikimiyle çözüme yönlendirmede
getirirken oluşan uzmanlaşmış kişidir. Bu kişinin bu hizmeti meslek haline getirmesine de
sorunlarına karşı danışmanlık denir (Tomanbay, 1999). Uzman, müracaatçı odaklı danışmanlık
danışmanlık ve hizmeti verir ve müracaatçısının haklarını korur. Müracaatçı müvekkil gibidir.
savunuculuk görevini Danışmanlık sürecinde sosyal hizmet uzmanları ve müracaatçılar sorunları
yerine getirir. çözmek için ciddiyet arz eden gerçek ya da muhtemel bilgi ve kaynakları kullanarak
sorunu ortaya koymaya çalışırlar. Bu ünitede saydığımız tüm sosyal hizmet
eylemlerinde sosyal hizmet uzmanı müracaatçısına danışmanlık yapar. Uzman ve
müracaatçı işbirliği yaparak çalışır ve bilgi, değer ve becerilerini kullanarak
sorunları belirler, güçlü yönleri belirler, seçenekleri tartışır ve en uygun eylem
biçimlerini belirler. Danışman olarak sosyal hizmet uzmanları, müracaatçıların
Uzman, müracaatçı yetkinliklerine saygı göstermek, güçlü yönlerini öne çıkarmak ve çözümler üretmek
odaklı danışmanlık üzere birlikte çalışmalar yapar ve onları güçlendirir. Danışmanlık hizmeti birey,
hizmeti verir ve grup, aile, toplum ve sosyal hizmet sistemi düzeyinde gerçekleşir. Bu düzeyde
müracaatçısının sosyal hizmet uzmanı danışmanlık yaptığı kişileri kendine yeterli hale getirmek,
haklarını korur. kolaylaştırmak, planlamak ve izlemek gibi roller üstlenir (Duyan, 2010).
Müracaatçı müvekkil
Danışmanlık hizmetleri okulda, ailede, rehabilitasyon merkezlerinde,
gibidir.
danışma merkezlerinde, sahada ve ilgili birimlerde yerine getirilir. Örneğin okul
sosyal hizmeti kapsamında öğrencilerin mesleki seçim yapmak, psiko-sosyal,
arkadaşlık, öğretmen, ergenlik, ailevi ve akademik sorunlarının çözümünde
yönlendirici, yol gösterici, iyileştirici danışmanlık hizmeti verilir. Sosyal, kültürel,
ekonomik, psikolojik sorunlar, evlilik, iş bulma, sosyal haklarını koruma, geleceğini
teminat altına alma gibi yaşamının tüm kesitlerini etkileyecek konularda
danışmanlık hizmeti verilir. Tüm bu uygulamalar sorunları çözmeye yönelik
eylemlerdir.
İnsanlar bazen sahip
oldukları potansiyel Güçlendirme
güçlerin farkına
Güçlendirme ile ilgili yedinci ünitede güçlendirme teorisi işlenirken geniş
varamamakta, bazen de
bilgi verilmiştir. İnsanlar bazen sahip oldukları potansiyel güçlerin farkına
bu güçlerini
varamamakta, bazen de bu güçlerini kullanamamaktadırlar. Sosyal hizmet
kullanamamaktadırlar.
güçlendirme eylemi ile bireyin herhangi bir sorunla karşılaşmama, oluşan sorununu
çözme ve sorunuyla baş etme melekeleri kazanır. Sosyal hizmette güçlendirme,
insanların yaşamlarını kontrol altına almaları için gereksinim duydukları kişisel,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23


Sosyal Hizmet Eylemleri

kişilerarası ve politik güce ulaşmalarına yardımcı olmak ve onların yaşamlarını


olumsuz yönde etkileyen politikalar, kurumlar ve toplumsal tutumlarda değişiklikler
yapacak tarzda müracaatçılarla çalışma yapmaya denir (Duyan, 2010). Bu çalışma
esnasında müracaatçılarda meydana gelen olumlu değişiklikler motivasyonlarını
artırmakta, kendilerine güvenleri gelmekte ve elde ettikleri başarı dolayısıyla
güçleri artmaktadır. Hür irade, kararlılık, bağımsızlık, yeterlilik ve özerklik gibi
kişiye olumlu etki yapan hasletleri artırıcı strateji ve tedbirler bireylerin yeterli hale
gelmelerinde önemli meziyetlerdir.
Günlük ihtiyaçlarını şahsi sorumluluk üstlenerek kendi azmi ve gücü ile
karşılayamayan risk gruplarına sağlanan profesyonel sosyal destek hizmetleri
Sosyal hizmet alanında hayatlarını idame ettirmeleri için son derece önemlidir. Sosyal hizmet alanında
güçlendirme, yetersizlik güçlendirme, yetersizlik oryantasyonundan farklı olarak kişide var olduğu
oryantasyonundan düşünülen gizli veya açık kaynakların ve potansiyelin gün ışığına çıkartılmasına
farklı olarak kişide var yönelik profesyonel bir gayrettir. Bireye güç kazandırmada bir yöntem olarak
olduğu düşünülen gizli kullanılan güdülenme ile kişinin mevcut potansiyelini geliştirmesi, hayatını kendi
veya açık kaynakların ve imkânlarıyla düzene sokması ve muhtaçlıktan kurtarılması hedeflenmektedir
potansiyelin gün ışığına (Seyyar ve Genç, 2010) .
çıkartılmasına yönelik Süreç olarak güçlendirme üç boyutlu alanda gerçekleştirilmektedir. Öncelikli
profesyonel bir hedef, müracaatçıyı kendi yakın sosyal çevresi olan ailesi, akrabaları ve komşuları
gayrettir. bazında güçlendirmektir. Sonra sosyal mesafe olarak daha uzak kabul
edebileceğimiz mahalle ve toplum bazında güçlendirmek ve son olarak da kamusal
alan dediğimiz devlet düzeyinde güçlendirmek. Risk gruplarını bireysel, çevresel ve
hukuksal anlamda güçlendirmek güç bütünlüğünü oluşturur. Bu güçlendirme
eylemi sosyal hizmet uzmanları tarafından gerçekleştirilmektedir.
Sosyal hizmet uygulamalarında bireylerin, ailelerin, grupların,
organizasyonların ve toplumun güçlendirilmesi için belli ilkeler çerçevesinde
hareket etmek gerekir. Müracaatçıların güçlendirilmesi için sosyal hizmet
uzmanlarına yol gösterici olabilecek dokuz ilke önermiştir. Bu ilkeler şunlardır
(Duyan, 2010):
1. Programları, müracaatçıların ve toplum üyelerinin ifade ettikleri tercihlere
ve ortaya koydukları gereksinimlerine göre şekillendir.
2. Program ve hizmetlerin müracaatçılar ve toplum için en üst düzeyde uygun
olmasını, müracaatçıların ve toplumun onlardan yararlanmasını sağla.
3. Müracaatçıların kendi kendine sorun çözebilmesi yaklaşımını benimseme.
4. Müracaatçıların ve toplumun güçlerini gündeme getir ve onları bu yönden
yapılandır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24


Sosyal Hizmet Eylemleri

5. En tercih edilen müdahale yöntemini uygulamak yerine, müdahaleyi


müracaatçının veya müracaatçı gruplarının kendine özgü taleplerine,
sorunlarına ve gereksinimlerine uygun olarak düzenle ve yeniden tanımla.
6. Uygulamanın ve politika geliştirmenin önceliklerini belirlemek için liderlik
yapmalarını sağla.
7. Güçlendirme dikkate değer bir zaman ve sürekli bir çaba gerektirdiği için
sabırlı ol.
8. Sosyal hizmet uzmanlarının işteki kendi güçsüzlüğü ve gücünü sürekli
dikkate al.
9. Genel iyilik durumuna katkı vermek için yerel bilgiyi kullan
Güçlendirme sosyal hizmet için temel eylem ve önemli bir kuramdır.
Güçlendirme sistematik bir eylem planı çerçevesinde gerçekleştirilmekte ve
güçlendirilecek müracaatçının gizli kalan tarafları ve gerçek yetenekleri ortaya
çıkarılabilecek testlerden geçirilmektedir. Bunun için süreç ve eğitim önemli bir
Güçlendirme sosyal
yere sahiptir. Çünkü bu süreç zaman alabilir ve kişiye özel eğitim programları
hizmet için temel eylem
gerekebilir. Uzmanların bilgi, beceri ve tecrübeleri de başarılı olmada önemli bir
ve önemli bir kuramdır.
etkendir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25


Sosyal Hizmet Eylemleri

•Sosyal hizmet disiplini ve mesleği müracaatçılarını toplumla bütünleştirmek,


sosyal sorunlarını çözmek, insana yaraşır bir hayat tarzı benimsetmek ve
kazandırmak üzere atmış olduğu adımlara ve yaptığı müdahalelere sosyal
Özet
eylem diyoruz. Sosyal hizmet mesleği eylem odaklı bir alandır. Sosyal sorunların
üzerine gider, kendi oluşturduğu metotları ve diğer disiplinlerden aldığı
desteklerle sorunları tespit eder ve yine kendi yöntemleriyle eylemlerini
gerçekleştirir. Müracaatçılarla yapılan çalışmalar, bireylerde meydana getirilen
iyileştirmeler sorum çözme, baş etme ve geliştirme amaçlıdır. Meslek olarak
tanıları ortaya koyar, gerekli incelemeleri yapar, müracaatçıyı destekler, yardım
eder, tavsiyelerde bulunur, danışmanlık ve savunuculuk yapar. Tüm bu
eylemlerini psikolojik, sosyal, fiziksel ve ekonomik sorunlar yaşayan bireyleri
desteklemek için yapar.
•Sosyal hizmet eylemlerini gerçekleştirirken müracaatçılarını ve sorunlarını
bireysel, ailevi, grupsal ve toplumsal olarak mercek altına alır, vakaları geniş bir
şekilde değerlendirerek sorunu somutlaştırır, ardından en uygun müdahale
planını hazırlayarak, uygulama aşamasına geçer.
•Bu süreçte rastgele ve tesadüfi bir eylem söz konusu olamaz denilebilir. Sosyal
olaylara karşı taşkınlık yapan ve istem dışı davranış bozukluğu gösteren
bireyleri sosyal kontrol araçları ile kontrol altına alır ve olumsuz davranışlarına
karşı destekler. İlgi alanına giren gruplar daha çok risk grubu oldukları için
sosyal haklarını bilememekte veya haklarını kullanamamaktadırlar. Sosyal
haklarını koruma, kendini tanıma, kabiliyetleri ortaya çıkarma, bireyler
üzerinde iyileştirici ve geliştirici çalışmalar yapma sosyal hizmet eylem türleri
arasındadır.
•Beklenmedik bir olay karşısında, krize giren kişi ve kriz olayı ile yakından
ilgilenir, oluşan travmaların tedavisi ve bireylerin eski hallerine dönmeleri için
bilimsel müdahale yöntemleriyle olaylara müdahale eder. Bu eylemlerini
olayların ve bireylerin genel durumlarını dikkate alarak çoklu bakış açısıyla
gerçekleştirir. Her türlü ayrımcılık ve sosyal dışlanmışlık ile mücadele ederek
sosyal bütünleşme ruhu oluşmuş, birlik ve beraberlik şuuru içinde eşit
haklardan adil bir şekilde yararlanan vatandaş profili ortaya çıkarmaya çalışır.
Ayrımcılığa tabi tutulan risk gruplarının insan onuruna yakışır bir şekilde
yaşamaları için mücadele eder. Bu süreç içinde sosyal, kültürel, ekonomik ve
siyasal sapma içinde bulunan bireylerin davranışlarını kontrol altına alarak
toplumsal değerlerin zedelenmesine müsaade etmez.
•Ahlaki değerler, sosyal normlar bir toplumun varlığı ve devamı için
kaynaştırıcı unsurlardır. Sosyal dayanışma ve aynı değerler etrafında
toplanma ruhu kazandırır. Sosyal hizmet eylem türleri bütün bu alanlarda
önemli fonksiyonlar yerine getirir. Müracaatçıların haklarını savunur.
Onlara danışır ve kendi tecrübesinden de yararlandırır, yol gösterir ve
danışmanlık yapar. Kendilerini yeterli bulmayan, ancak gerçekte yeterli olan
bireyleri güçlendirir, gerçek güçlerini kendilerine hissettirir, kendilerine
yeterli hâle getirir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26


Sosyal Hizmet Eylemleri

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi Parsons’ın eylemi açıklamak için kullandığı mantıksal
çerçeve içinde yer almamaktadır?
a) Eylem bir “fail”i, bir “aktör”ü işaret eder.
Değerlendirme sorularını
b) Eylemi tanımlamak için eylem süreciyle çelişik olmayan bir amaç olmalıdır.
sistemde ilgili ünite
başlığı altında yer alan c) Eylem bir durumla başlatılır.
“bölüm sonu testi” d) Eylemde şartlar ve araçlar arasında belirli bir ilişki biçimi oluşur.
bölümünde etkileşimli e) Eylem sorunun çözümü için alınan önlemleri ifade eder.
olarak
2. İnsanı anlamak ve hakkında doğru değerlendirmeler yapabilmek için hangi
cevaplayabilirsiniz.
boyutuyla bir bütün olarak mercek altına alınması gerekir?
a) Fiziksel
b) Duygusal
c) Cinsel
d) Sosyal
e) Politik
3. Aşağıdakilerden hangisi Baldwin’e göre kriz tiplerinden birisi değildir?
a) Durumsal Krizler
b) Yaşamsal Krizler
c) Psikopatolojik Krizler
d) Fiziksel krizler
e) Psikiyatrik Aciller
4. Aşağıdakilerden hangisi sapma türlerinden değildir?
a) Hayati Sapma
b) Zihnî Sapma
c) Cinsel Sapma
d) Davranış Sapması
e) Ekonomide Sapma
5. Aşağıdakilerden hangisi danışmanlık hizmeti verme düzeylerinden değildir?
a) Topluluk d) Birey
b) Grup e) Toplum
c) Sosyal hizmet sistemi

Cevaplar: 1.E , 2.C , 3.D , 4.A , 5.A

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 27


Sosyal Hizmet Eylemleri

YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR


Aksan, G.- Alptekin, D. (2009). Küresel Yoksuluk, Yoksulluk Kültürü Ve Toplumsal
Aidiyet Bağlamında Yoksulluğun Değişen Yüzü. I. Uluslar arası Davraz Kongresi
, Süleyman Demirel Üniversitesi, Isparta.
Aktaş, A. M. (2003). Kriz Durumlarında Sosyal Hizmet Müdahalesi. Kriz Dergisi, 11,
3. Ankara: Ankara Üniversitesi .
Bonner, A. (2006). Social Exclusion and The Way Out. West Sussex: Jonh Wiley &
Sons, Ltd.
Çay, C. (2011). Aile İçi Şiddette Kriz ve Krize Müdahale.
www.sosyalhizmetuzmani.org/ailesiddet_kriz_mudh.htm adresinden 20
Mayıs 2011 tarihinde erişilmiştir.
Demir, F.(2005). Anayasa Hukukuna Giriş, Genel Esaslar ve Türk Anayasa Hukuku.
İzmir: Barış Yayınları
Demirbilek, S. (2009). Sosyal Politika Bağlamında Sosyal Hizmet. İzmir: DEÜ
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi .
Duyan, V. (2010). Sosyal Hizmet Temelleri Yaklaşımları Müdahale Yöntemleri.
Ankara: Aydınlar Matbaacılık.
Erbay, E.(2004). Sosyal Hizmette kriz Müdahalesi. Toplum ve Sosyal Hizmet Dergisi,
15(1. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu.
Erdoğdu, S. (2004). Sosyal Politikada ‘Avrupalı’ Bir Kavram Sosyal Dışlanma.
Çalışma Ortamı Dergisi, sayı:75. Ankara: 75 Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar
Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı.
Ersever, O . G.(1981). Cn. A. Comparison of Three Major Approaches to Crisis and
Crisis İntervention. Author, University of Northern Colorado
Gökbayrak, Ş. (2005). Avrupa Birliği’nin Sosyal Koruma Sorunsalı Olarak Sosyal
İçerme Politikaları. Çalışma Ortamı Dergisi, 80. Ankara: Fişek Enstitüsü Çalışan
Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı,
Gülmez, M. (2009). İnsan Hakları Olarak Sosyal Haklar Ve Sosyal Haksızlıklar.
Uluslar arası Sosyal Haklar Sempozyumu. Bildiriler, Antalya: Akdeniz
Üniveristesi, Belediye-İş Sendikası Yayını.
Kongar, E. (1972). Sosyal Çalışmaya Giriş. Ankara: Sosyal Bilimler Derneği.
Kozacıoğlu, G. ve Gördürür, H. (1995). Bireyden Topluma Ruh Sağlığı. İstanbul: Alfa.
Marrshall, G. (1999). Sosyoloji Sözlüğü. (Çev. Osman AKINHAY ve Derya
KÖMÜRCÜ). Ankara: Bilim ve Sanat.
Özden A. (1993). Krize Müdahalenin Psikiyatrideki Yeri. Kriz Dergisi, 1(3), Güz
Dönemi, Ankara
Özgökçeler, S. ve Bıçkı, D. (2010). Özürlülerin Sosyal Dışlanma Boyutları: Bursa Ve
Çanakkale Örneklerinden Yansıyanlar. II. Ulusal Sosyal haklar Sempozyumu,
Pamukkale Üniversitesi. İstanbul: Petrol-İş.
Özgökçeler, S. (2006). Sosyal Dışlanma Sorunsalı Ve Engellilerin Sosyal Politikası
Bağlamında Değerlendirilmesi. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Uludağ
Üniversitesi SBE, Bursa
Parsons, T. (1968). The Structure of Social Action. The Free Pres, New York.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 28


Sosyal Hizmet Eylemleri

Seyyar, A. ve Genç, Y. (2010). Sosyal Hizmet Terimleri (Ansiklopedik Sosyal


Pedagojik Çalışma Sözlüğü). Sakarya: Sakarya.
Simon, B. (1994). The Empowerment Tradition in American Social Work: a History.
New York: Columbia University.
Tomanbay, İ. (1999). Sosyal Çalışma Sözlüğü. Ankara: Selvi.
Tufan, B., Sayar, Ö., ve Koçyıldırım, G. (2009). Sosyal Bir Hak Olarak Sosyal Hizmet.
Uluslar arası Sosyal haklar Sempozyumu, Akdeniz Üniversitesi, Antalya.
Ankara: Belediye-İş Sendikası .
Valentine, C. A. (1968). Culture and Poverty: Critique and Counter-Proposals.
Chicago: The University of Chicago.
Weber, M. (2002).” Objectivity” in Social Science. I. Calhoun, C. Gerteis, J. Moddy,
J. Pfaff, S. Schmidt, K. Virk, I. Blackwell, Oxford (eds.), Classical Sociological
Theory. Madlen, USA: Blackwell Publishing.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 29


SOSYAL HİZMET UZMANININ
GÖREVLERİ VE BİREYLERLE
SOSYAL HİZMET

• Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri


• Sosyal Hizmet Uzmanının Rolleri
• Sosyal Olgu (vaka) ve Yönetimi
• Sosyal Vaka
• Sosyal Vaka Yönetimi SOSYAL HİZMET
İÇİNDEKİLER

• Bireylerle Sosyal Hizmet


• Sosyal Vaka İncelemesi BİLİMİNE GİRİŞ
• Vaka İnceleme Süreci

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Sosyal hizmet uzmanının görevlerini ana
HEDEFLER

hatlarıyla bilecek,
• Sosyal hizmet uzmanının rolleri ve önemini
kavrayacak, ÜNİTE
• Sosyal vaka tanımlaması, yönetimi ve
incelemesini bilecek
• Bireylerle sosyal hizmet uygulamalarının
önemini anlayabileceksiniz.
10
Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet

GİRİŞ
Sosyal hizmet uzmanları, sosyal çalışmacı veya sosyal vaka yöneticisi olarak
adlandırılan sosyal hizmet meslek elemanları; görevleri, sorumlulukları ve mesleki
rolleri gereği toplumda çok önemli bir boşluğu doldurmaktadırlar. Sosyal hizmet
uzmanları sosyal devletin getirisi olan sosyal refahın sağlanmasında en etkin
Sosyal hizmet uzmanları profesyonellerdirler. Sosyal hizmet uzmanlarının içinde bulundukları duruma
sosyal devletin getirisi uygun davranış göstermeleri, sorunlara uygun bilimsel çözüm önerileri
olan sosyal refahın üretebilmeleri mesleğin ve disiplinin önemli unsurlarındandır.
sağlanmasında en etkin
Bu ünitede sosyal hizmet uzmanlarının görevleri ana hatlarıyla anlatılacak, bu
profesyonellerdirler.
görevlerin yerine getirilmesinde üstlenilen roller ve bu rollerin nasıl yerine
getirileceği izah edilecektir. Sosyal hizmetin her saha ve alanının kendine has
özellikleri ve çalışma yöntemleri vardır. Sosyal hizmet uzmanı da bütün alanlarda
hizmetin içeriğine göre görevler üstlenmektedirler. Bu ünitede sosyal hizmet
uzmanının sosyal hizmet alanlarındaki görevlerinden ziyade üst şemsiye olarak ana
görevler işlenecektir. Ayrıca sosyal hizmet uzmanının en önemli işlevi olan sosyal
vaka tanımlaması, incelemesi ve yönetimi işlenecek ve bireylerle sosyal hizmet
uygulamasının nasıl bir süreçten geçtiği açıklanacaktır.

SOSYAL HİZMET UZMANININ GÖREVLERİ

Bir Meslek Elemanı Olarak Hizmet Uzmanı (Sosyal Çalışmacı)


Sosyal hizmet uzmanı, sosyal çalışmacı, sosyal vaka yöneticisi veya sosyal
hizmet mütehassısı olarak adlandırılan sosyal hizmet meslek elemanının adı
tartışma konusudur. Dört yıllık lisans eğitimi sonrasında "sosyal hizmet uzmanı"
meslek adının verilmesi, aslında doğru değildir. Genelde uzmanlık, lisansüstü
öğretimle verilen bir ünvandır. Bundan dolayı, yüksek lisans (master) yapanlara,
yani bu alanda derinleştirilmiş bir eğitim almış olanlara bu unvan verilmelidir.
Çünkü uzmanlık, bir meslekten ziyade sadece bir unvandır. Devlet Personel
Yasasında 1985 yılında yapılan bir değişiklikle mesleğin kadro adı "sosyal
Sosyal hizmet uzmanı çalışmacı" olarak belirlenmiştir. Sosyal hizmet camiasında daha çok sosyal hizmet
sosyal hayatta kendi uzmanı olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada da ağırlıklı olarak bu ad
başına ayakta kullanılmıştır.
kalamayan sosyal Sosyal hizmet uzmanı, sosyal hizmetler alanlarından herhangi birisinde sosyal
sorunlu kişilerin toplum hizmet hedeflerini gerçekleştirmek üzere aktif olarak çalışan sosyal meslek
hayatına elemanıdır. Sosyal hizmet uzmanı sosyal hayatta kendi başına ayakta kalamayan
kazandırılmasında sosyal sorunlu kişilerin toplum hayatına kazandırılmasında etkili ve yardımcı olan
kazandırılmasında etkili elemandır. Toplumda sosyal açılardan özel olarak korunması, bakılması veya
olan yardımcı olan eğitilmesi gereken fertlerin sorunları ile yakından ilgilenen, onlara, sosyal uyum
sosyal yardım noktasında yardımcı olan, sosyal hizmetlerin bütün teorik ve pratik yöntemlerini
elemanıdır. bilen ve bunları etkili bir şekilde kullanabilen, mesleki davranış ve beceriler
açısından ehliyetli olan profesyoneldir. Sosyal hizmet uzmanları sosyal sorunlu kişi
ve ailelere maddi ve manevi (sosyal) destek sağlamak maksadıyla, değişik kamu-
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet

özel sosyal kurum ve kuruluşlar adına, gerek bu kurum ve kuruluşlara bağlı sosyal
tesislerde, gerekse bunların dışında değişik sosyal alanlarda (gecekondu
mahallelerinde, hapishanelerde) çalışan sosyal meslek elemanlarıdır (Seyyar ve
Genç, 2010).

Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri


Sosyal değişimi yakından takip eden sosyal hizmet uzmanları, bazen
değişik sosyal alanlarda (köyde, şehirde, gecekondu mahallelerinde), bazen de
sosyal kurumlarda (Huzurevleri, hapishaneler, aile mahkemeleri, hastaneler,
gençlik merkezleri, çocuk yuvaları, yetiştirme yurtları, özürlüler rehabilitasyon
merkezleri) kalan ve farklı sosyal sorunları olan sosyal grup ve kişilere yönelik
Sosyal hizmet sosyal hizmetlerini sürdürmektedirler. Sosyal hizmet çalışanları hizmet sundukları
çalışanları hizmet taraflar aracılığıyla sosyal adaletin ve sosyal değişimin gelişmesine yardımcı
sundukları taraflar olurlar. Sosyal hizmet çalışanları, kültürel ve etnik çeşitliliğe karşı duyarlıdırlar ve
aracılığıyla sosyal ayırımcılığı, zulmü, yoksulluğu ve sosyal adaletsizliğin diğer biçimlerini sona
adaletin ve sosyal erdirmek için çalışırlar. Bu faaliyetler doğrudan uygulama, toplumu örgütleme,
değişimin gelişmesine denetim, müzakere, yürütme, eğitim, araştırma ve değerlendirme şekillerinde
yardımcı olurlar. olabilir. Sosyal hizmet çalışanları, insanların ihtiyaçlarını tespit ederek, onların
kapasitelerini geliştirmenin yollarını arar.
Sosyal hizmet uzmanı 3. ünitede ifade edilen mesleki etik değerler
çerçevesinde görevlerini titizlikle ve profesyonelce yerine getirir. Sosyal hizmet
uzmanının genel görevleri şunlardır (Seyyar ve Genç; 2010):
1- Sosyal çalışmacı, değişik sosyo-ekonomik sorunlara maruz kalan
kişilere danışmanlık hizmetleri çerçevesinde bilgiler sunar,
alternatifler gösterir ve sağlıklı bir şekilde karar almalarına destekçi
olur. Psiko-sosyal yardıma ihtiyaç duyan kişilerin günlük hayatta
sorunlarını başarı ile çözebilmeleri için, özellikle kriz anlarında
müdahâlede bulunurlar, inisiyatif sahibi olmaları yönünde motive edici
telkinler ve netice itibariyle kişinin psiko-sosyal rehabilitasyonuna
katkıda bulunurlar.
2- Kişilerin özel sorun, konum ve ihtiyaçlarına göre, mevcut kanunî
düzenlemeler ekseninde gerekli girişimlerde bulunulur. Duruma göre
kişiye aynî, nakdî ve(ya) psiko-sosyal destek sağlanır.
3- Hizmetlerin etkin, rasyonel ve planlı bir şekilde yürütülebilmesi için,
kurumlar arasında işbirliği sağlanır. Sosyal çalışmacı, bu görevi yerine
getirirken, en az bürokratik işlemlerle koordinatör ve organizatör
olarak aktif rol alır ve sosyal hizmetlere muhtaç kişi ile kurumlar
arasında köprü vazifesini görür. Sosyal çalışmacının bu görevi layıkıyla
yerine getirebilmesi için, sosyal yönetim bilgileri ile donatılması
gerekmektedir.
4- Mesleki sosyal hizmet uygulamasının önceki ve sonraki bağlantıları
içinde eleştirel düşünce becerilerini uygulamak.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet

5- Mesleğin temel değerini, etik standartlarını ve prensiplerini anlamak


ve uygulamayı buna göre yapmak.
6- Müracaatçıların (muhatapların) yaşı, sınıfı, rengi, kültürü, zaafları,
Mesleğin temel etnik kökeni, aile yapısı, cinsiyeti, medenî durumu, milliyeti, ırkı, dini,
değerini, etik cinsi ve cinsel uyumu ile ilgili bilgi, beceri ve saygıda ayrım
standartlarını ve yapmaksızın uygulama yapmak.
prensiplerini anlamak
ve uygulamayı buna 7- Ayrımcılık ve zulüm mekanizmalarını ve şekillerini anlamak, sosyal
göre yapmak. adaleti ilerletecek sosyal değişme ve savunucu stratejiler uygulamak.
8- Sosyal hizmet mesleğinin tarihini ve onun günümüzdeki yapı ve
dokularını anlamak ve yorumlamak.
9- Hayat yelpazesi karşısında insan davranışı ve gelişimini, fertler
arasındaki, fertlerle aileler, sosyal gruplar, organizasyonlar ve
topluluklar arasındaki etkileşimi anlayabilmek için, deneysel delillerce
desteklenmiş teorik çerçeveler kullanmak.
10- Sosyal politikaları etkilemek, formüle etmek ve analiz etmek.
11- Araştırma çalışmalarını değerlendirmek, araştırma bulgularını
uygulamaya koymak ve onların kendi yaptıkları müdahâleleri
değerlendirmek.
12- İletişim becerilerini müracaatçı grubuyla, meslektaşlarla ve
topluluklarla farklı şekillerde kullanmak.
13- Hizmet dağıtım sistemleri ve organizasyonların yapıları içinde işlevsel
olmak ve gerekli organizasyonel değişiklikleri aramak.
14- Etki ve zihin olarak tarafsız kalır, fakat ilgisini, yakınlığını, sempatisini
ve empatisini (duygudaşlığını) muhatabına göstererek fikirlerini,
duygularını ve tecrübelerini paylaşabilir.

Sosyal Hizmet Uzmanının İstihdam Alanları


SHÇEK Genel Müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatında, huzurevi, yetiştirme
yurdu, çocuk yuvası, kreş ve gündüz bakım evi, bakım merkezi, rehabilitasyon
merkezleri gibi kuruluşlarda, Adalet Bakanlığına bağlı cezaevleri, çocuk ıslahevleri,
çocuk mahkemeleri, aile mahkemeleri gibi kurumlarda, yüksek öğrenim öğrenci
yurtlarında, kadın ve çocuk ve gençlik merkezlerinde, toplum merkezlerinde,
sokak çocukları merkezlerinde, özürlüler için açılmış özel okullarda istihdam
edilmektedirler. Ayrıca toplum merkezlerinde, aile danışma merkezlerinde, kadın
merkezlerinde, üniversitelerin mediko-sosyal merkezlerinde, İş-Kur’da, çeşitli
kuruluşların halkla ilişkiler birimlerinde, yerel yönetimlerde, Kızılay gibi sivil
toplum örgütlerinde, sosyal güvenlik kurumlarında, sendikalarda, sağlık
müdürlükleri ruh sağlığı şubelerinde, sağlık ocağında, ana-çocuk sağlığı
merkezlerinde ve özel kuruluşlarda istihdam imkânı bulabilmektedirler. Bu alanlar
12. ve 13. ünitede açıklanacaktır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet

Sosyal Hizmet Eylem Liyakati (Eylem Yetkisi); Sosyal hizmet alanında aktif
görev almak isteyen kişide aranan mesleki liyakat ve profesyonel beceridir.
Uygulamada etkili olabilmek için gerekli olan yeterlilik ve yetkililik durumudur.
Yeterlilik, eğitim ve Yeterlilik, eğitim ve tecrübe ile yakından ilgili iken yetkililik, daha çok sosyal hizmet
tecrübe ile yakından alanında görev alacak belirli bir uzmanla alakalıdır. Sosyal hizmet uzmanı liyakat
ilgili iken yetkililik, daha sahibi olmalı ve mesleğini layıkıyla uygulamalıdır. Sosyal çalışmacının toplumca
çok sosyal hizmet kabul gören profesyonel duruşu, müdahâle biçimi ve sosyal davranışı liyakatını
alanında görev alacak gösterir.
belirli bir uzmanla
Üç tür liyakatten bahsedebiliriz (Seyyar ve Genç, 2010).
alakalıdır.
1- İdrak Liyakati: Müracaatçının aktüel psikolojik durumunu, beden dilini ve
hâlini doğru algılayabilmek.
2- İletişim Liyakati: Somut bir durumda insanlar arası (karı koca; işçi işveren
vb.) sosyal münasebeti ve diyalogu oluşturma ve geliştirmede eylem ve
iletişim araçlarından yararlanabilme kabiliyeti.
3- Yansıma Liyakati: Hedefe ulaşma açısından herhangi bir analizi tetkik
etme, özel bir durumu veya ilmî bir sonucu inceleme ve değerlendirme
kabiliyetidir. Yansıma liyakati, bilimsel sonuçların kişinin gelişimi için de bir
Sosyal kişilik; bireyin
araçtır.
toplumla “başa çıktığı”
toplam rol sistemidir.
Sosyal Hizmet Uzmanının Mesleki Rolleri
Sosyal hizmet uzmanları sosyal kişilikleri gereği hedef kitleleri üzerinde
işlevlerini yerine getirirler. Sosyal kişilik; bireyin toplumla “başa çıktığı” toplam rol
sistemidir. Herkes sayısız gruba katılır ve katıldığı grupta kendi rolünü oynar.
Sosyal hizmet uzmanlığı kazanılmış bir statüdür. Statü; insanların toplum içindeki
yerini ifade eder. Sosyal statü, kişinin çevresindekilerin, toplum içinde ona nesnel
olarak uygun gördükleri mevki ve pozisyondur (Fichter, 1994). Bireyin sahip olduğu
Sosyal statü, kişinin
statülerden toplumda en etkin olanına anahtar statü denir. Anahtar statü kişinin
çevresindekilerin,
toplum içindeki kişiliğini belirler. Cumhurbaşkanı, öğretmen, sosyal hizmet uzmanı
toplum içinde ona
gibi statüler genellikle kişinin diğer statülerine göre anahtar statü niteliği taşır.
nesnel olarak uygun
gördükleri mevki ve Rol, toplumun bireyden statüsüne uygun olarak beklediği davranışlardır. na
pozisyondur. rol denir. Kişinin her taşıdığı statüye göre farklı rolleri vardır. Her rol, diğer rollerle
olan ilişkilerinin derecelerine göre var olur ve anlam kazanır. Rol, statünün dinamik
yönüdür. Bir kimse hem öğretmen, hem sporcu hem parti üyesi olabilir. Babalık
statüsünün rolleri ile sosyal hizmet uzmanlığı statüsünün rolleri farklıdır. Sosyal
hizmet uzmanının görevleri de statüsü gereği oynayacağı rollerin sonucu ortaya
çıkmaktadır. Tüm görevler roller üstüne inşa edilmiştir.
Rol, statünün dinamik Yukarda sosyal hizmet uzmanı için ana hatlarıyla saydığımız görevler hedef
yönüdür. kitle ve sosyal hizmet alan ve türleri çerçevesinde değişiklikler arz eder ve
müracaatçıların üstün refahını hedef alır. Her eylem türünün ve alanın hizmet ettiği
kitle ve konu itibarıyla farklı görev ve fonksiyonları vardır. Ancak tüm alanlarda
yerine getirilen görevler sosyal hizmet uzmanının taşıması gereken roller eşiğinde
ve etik ilkeler kriterleri çerçevesinde yerine getirilir. Her rol her uygulamada geçerli
olmayabilir. Tüm bu rolleri aşağıda açıklamaya çalışacağız.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet

Korumacı
Müracaatçılar kendileriyle ilgilenen sosyal hizmet uzmanlarına inanma ve
güvenme ihtiyacı duyarlar. Kendileri korumaya muhtaç oldukları için uzmandan
böyle bir yardım talep edebilirler. Sosyal hizmet uzmanı müracaatçısını kendisine
Uzman bu risk inandırmak zorundadır. Ulaşması gereken ve ulaşamadığı imkânları, elinden
grubunda bulunan alınmak istenen hakları ve kendilerinden daha güçlülere karşı korunma ihtiyacı
bireyleri her türlü hissederler. Uzman bu risk grubunda bulunan bireyleri her türlü tehlikeye karşı
tehlikeye karşı korumak, kollamak ve gözetmek durumundadır.
korumak, kollamak ve
gözetmek Kolaylaştırıcı
durumundadır.
Sosyal hizmet uzmanı her zaman olayları kolaylaştırarak çözüm üretmesi
gerekir. Üzerinde çalıştığı birey ve grupların risk taşıyan gruplar olduğunu bilmesi,
müracaatçının kapasitesini keşfetmesi, onların seviyesine uygun, iyi bir iletişimle
onların anlayacağı dille, yapabilecekleri kadar iş yükü ile sorumlu tutarak
gözlerinde olayların büyütülmesini engellemesi ve hedeflerinin ulaşılabilirliğine
inandırması gerekir. Sorunların çözümsüzlüğü gündeme geldiğinde sorun
kendiliğinden büyür.
Sorunların ve Müracaatçıya hiçbir zaman karamsar bir tablo çizilmemelidir. Sorunların ve
hastalıkların önemli bir hastalıkların önemli bir boyutu psikolojiktir. Önce olay hazmedilmeli, sonra çözüm
boyutu psikolojiktir. yolları üretilmeli, ne yapılacağı konusunda müracaatçı tamamen bilgilendirildikten
sonra müdahâle yapılmalıdır. Önünü görememek, neyin nasıl yapılacağını
bilememek umutsuzluğu artırır, bu durum olayın büyümesine ve çözümün
gecikmesine sebep olur.
Kolaylaştırıcı olarak sosyal hizmet uzmanı grup içi desteği sağlar ve
organizasyon içi ilişkileri güçlendirir. Kolaylaştırma rolü danışmanlık görevinin bir
alt basamağı olarak da görülebilir. Danışmanlık esnasında müracatçının sorunuyla
Sorunlarla baş etmenin baş edebileceği ve kendisi için bir çözüm yolunun bulunduğu garantisi ve inancı
yolu tek başına kendisine deklere edilir. Bu durum süreci kolaylaştırır. Uzman, olayları
çözülebileceklerine müracaatçının gözünde büyütmek yerine kolaylaştırıcı, onların anlayacağı dilde
inanmaktır. değerlendirici ve yol gösterici bir pozisyon almalıdır. Sorunlarla baş etmenin yolu
sorunların tek başına çözülebileceklerine inanmaktır.

Geliştirici-İyileştirici
Sosyal risk altında olan bireyler hakkında tasarrufta bulunan ve onlar üzerinde
bilimsel müdahâle metotlarıyla uygulama yapan, sosyal vakalara çözüm üretmek
isteyen sosyal hizmet uzmanlarının amacı, ilgili bireyin (müracaatçı) mevcut
Sosyal ve kişisel durumunda hissedilir derecede iyileştirmeler yapmaktır. Mevcut durumundaki
değişimin olumlu değişimleri ve iyileştirme yönündeki çabaları gelişme olarak algılamak gerekir.
versiyonu gelişimdir. Sosyal ve kişisel değişimin olumlu versiyonu gelişimdir. Uzman, her zaman faydalı
olmaya ve çözüm üretmeye çalışan, risk durumunu veya patolojik durumu
iyileştirmeye yönelik adımlar atan birey olmalıdır. Yaptığı çalışmalar sonunda
kullanacağı bir takım test araçları ile de ne kadar iyileştirme ve gelişme sağladığını
değerlendirmesi, başarısını görmesi açısından son derece önemlidir. İyileştirme
veya geliştirme çalışması rehabilite edici ve tedavi edici bir roldür.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet

Rehabilite Edici
Rehabilitasyon alanında hizmet veren sosyal hizmet uzmanı gerek hastanede
ve gerekse bağımsız olarak diğer alanlarda özel donanımlı bilgiye sahip olmak,
mesleki değerlere sahip olmak ve rehabilitasyon ekibi ve felsefesi ile uyumlu olmak
zorundadır. Uzmanın tıbbi bilgisinin, teşhisi anlamak, tedavi sürecine hastanın
katılımını sağlamak, ekibin diğer üyeleriyle hasta hakkında planlar yapmak ve aile
Rehabilitasyon uzun ile toplum örgütlerinin rolünü belirlemek için yeterli olması gerekir (Demirel,
süreli ve sabır 2001). Rehabilitasyon uzun süreli ve sabır gerektiren bir tedavi yöntemidir.
gerektiren bir tedavi Hastanın tüm hayatını kapsayabilir. Hastanın psikolojik durumu, sağlık durumu ve
yöntemidir. tedavi süreci hızlı değişimler geçirebilir. Sosyal hizmet uzmanı bireyin kişisel, grup,
örgüt veya toplum bazında değişim süreçlerini gözlemler ve durumuna uygun
yöntemlerle rehabilitasyonuna karar verir ve uygular. Uzman hastayı tedavi
ederken toplumun diğer üyelerinin hastayı yeniden aralarına almalarını sağlayacak
önlemleri alır. Böylece toplumun da tedavi sürecinde yer almasını sağlar.
Sosyal dışlanmışlığı sosyal içermeye çevirme faaliyetlerinde bulunur.
Rehabilitasyon alanında çalışan sosyal hizmet uzmanı, hasta, ailesi, diğer
kurumlar ve rehabilitasyon ekibi ile ilişki kurarak hastanın yaşam biçimini, gelirini,
iş ve meslek ilişkilerini, sosyal çevresini, sosyal güvencesini, hastalığını ya da
sakatlığın bunlara etkisini araştırır. Ekibe bilgi vererek tedavi sürecinin etkinlik
kazanmasını sağlar (Demirel, 2001).

Savunucu
Sosyal hizmet uzmanı müracaatçılarına her düzeyde savunuculuk yapar.
Sosyal vakaların çözümünde müracaatçı odaklı çalışır ve onun adına savunuculuk
yapar, bu durumunu müracaatçısına hissettirir ve inandırır. Hasta savunuculuğu
tıbbi, sosyal, psikolojik, ekonomik ve siyasal açıdan yerine getirilir, hasta hakları ve
sosyal haklar konusunda müracaatçı savunulur. Hasta günlük yaşamında da takip
edilir, diğer sosyal sorunlarıyla da ilgilenilir. Sosyal dışlanmışlıktan kurtulmada,
insana yaraşır bir seviyede yaşam şartlarına ulaşmada, eğitimde, sağlıkta,
istihdamda ve emeğinin karşılığını almada müracaatçısını korur ve hakları
konusunda onları bilinçlendirir.

Aracı
Sosyal hizmet uzmanının müracaatçının durumunu ve kaynakları tanıma,
ulaşma, değerlendirme, havale etme, hizmet sunum sistemleri arasında bağlantı
kurma ve müracaatçıya ve yakınlarına bilgi verme görevi vardır. Bu rolle sosyal
hizmet uzmanları müracaatçıları olası kaynaklar hakkında bilgilendirir. Uygun
havaleler yapmak suretiyle ulaşılabilir kaynaklarla müracaatçı arasında aracılık
yapar (Duyan, 2003). Müracaatçının ulaşması gereken fakat ulaşamadığı alanlar ve
konular ile hedefleri arasında bağlantı kurar ve ilişkilerini güçlendirir. Bağlantı
kurma rolü bir nevi aracılık görevidir. Çeşitli programlarla insanları ve hizmetleri
birbirleriyle ilişkilendirir. Müracaatçının ihtiyaç duyduğu alan ve belirlenen
ihtiyaçlara ulaşmak için toplumsal kaynaklar harekete geçirilir ve bu kaynaklara
ulaşmak için aracılık yapılır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet

Bağlantı kurma rolü bir


nevi aracılık görevidir. Eğitici ve Öğretici
Çeşitli programlarla Sosyal hizmet uzmanının eğitimci rolü, yardım sürecinin en önemli
insanları ve hizmetleri bütünleştirici parçasıdır. Müracaatçının eşitlikçi ve adil bir yaşam sürebilmesi ve
birbirleriyle hayatı anlamlandırabilmesi için eğitim açısından donanımlı hâle getirilmesi gerekir.
ilişkilendirir. Gerek sorun gerekse günlük hayatta bilinmesi gerekenler hususunda
müracaatçıların bilgilendirilmesi, eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi sorunun
çözümünde önemli bir aşamadır. Uzman müracaatçıya toplumsal ve günlük yaşam
becerilerinin öğretilmesi, davranış değişikliğinin kolaylaştırılması ve temel koruma
işlevi kazandırılması için öğretici bir rol üstlenir (Duyan, 2003).
Sosyal hizmet uzmanı bireysel ve kurumsal bazda eğitim faaliyetlerine
öncülük ederek, hastalıklar ve diğer yetersizlikler konusunda müracaatçıyı eğitmesi
gerekir. Sosyal hizmet uzmanı hasta, özürlü, yaşlı ve ailesini hastalık hakkında
bilgilendirerek destekler, baş etme becerilerini kazandırır, azalan yetenek ve güçlü
yanlarını fark ettirerek ve uyum sağlamasına yardımcı olur. Durumu ile ilgili yeterli
bilgi seviyesine ulaşan müracaatçı birçok sorunu kendisi çözebilir ve bazı sorunların
oluşmasını da önleyebilir.
Özellikle tedavi edici hizmetlerde öğreticilik rolü önemli bir açığı kapatmakta
ve müracaatçıya iyileştirmeye yönelik kazandırılan öğretiler sayesinde kendi işini
kendi yapma özelliği kazandırılır. Kişi başkasına muhtaç olma durumunda kurtarılır
ve bu yolla kendine güveni kazandırılmış olur.

Güçlendirici
Güçlendirme yaklaşımı, insanların öznel yaşamlarında, hikâyeler ve anlatılarla,
değerler ve inançlarla, informel ve doğal kaynaklarla, hayaller ve umutlarla,
kültürel birikimler ve öğretiler yoluyla harekete geçirdikleri güçleri ile birçok
sorunla baş etme yeteneğine sahip olduklarını savunmaktadır. Barker (1999)
güçlendirmeyi, “sosyal hizmet uygulamasında bireylerin, ailelerin, grupların ve
toplulukların kişisel, kişilerarası, sosyo-ekonomik ve politik gücünü artırmalarına ve
koşullarını geliştirmelerine yardımcı olmayı amaçlayan bir süreç” olarak
Bireysel, grup ve tanımlamaktadır (Akt: Duyan, 2006). Sosyal hizmet uzmanı güçlendirme yaklaşımı
toplumsal bazda ile bireylerin patolojilerine odaklanmaktan ziyade, güçlerini yeniden keşfetmeleri
karşılaştıkları güçlükleri ya da fark etmelerinde yol gösterici ve destekleyici olarak bireyleri güçlendirmeyi
aşmak, kendi gelişim önemsemektedir.
aşamalarını sağlıklı Bu rolle uzman müracaatçıya kendi sorununu kendisinin çözmesini önerir.
yürütmek ve görevleri Cesaretini arttırarak bilgi ve becerilerini kullanmayı öğretir. Bireysel, grup ve
hakkında farkındalık toplumsal bazda karşılaştıkları güçlükleri aşmak, kendi gelişim aşamalarını sağlıklı
kazandırılır. yürütmek ve görevleri hakkında farkındalık kazandırılır. Sosyal hizmet uzmanı
müracaatçıların değişmek istediğini, değişebileceğini ve bunun için yeterli düzeyde
bilgi ve beceri donanımına sahip olduğunu kabul eder ve müracaatçıya
kendilerinde var olan bu güç kaynaklarını keşfetmelerine yardımcı olur. Uzmanın
belirleyici rolü, bireyi güçlendirmek yerine güçlenmelerini kolaylaştırmaktır.
(Duyan,2006). Bireylere sorunlarının farkındalığını kazandırıp, kendi potansiyelinin
sorunların çözümü için önemli bir etken olduğunu hissettirir ve onları destekler.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet
Uzmanın belirleyici
rolü, bireyi
güçlendirmek yerine
güçlenmelerini Değiştirici
kolaylaştırmaktır. Sosyal hizmet uzmanı müracaatçıların yaşadığı sorunlarının çözümü için
durumlarında değişimler sağlar. Gelişmenin kaynağı değişimdir. Birey ve toplumun
ilgisini çekmek, müracaatçıyı harekete geçirmek, sorunlarında iyileştirmeler
yapmak sosyal değişimin öncü kuvvetleridir. Sosyal değişim sürecinde sadece
müracaatçıyı değil, imkânları, içinde bulunduğu sosyal çevresi ve toplumsal yapının
da değişimi sağlanmalıdır. Müracaatçının risk ortamından çıkması için mutlaka bir
Danışmanlık hizmeti değişim süreci yaşaması gerekir. Sosyal hizmet uzmanı bu süreci iyi yönetmeye,
birey, grup, aile, örgüt, beklendik davranış ve şartlar doğrultusunda müracaatçıyı yönlendirmeye,
toplum ve sosyal bilgilendirmeye ve kişinin değişim sürecine uyumunu kolaylaştırmak için
hizmet sistemi değişiklikleri yavaş yavaş kazandırmaya ve takip ederek sürecin devamlılığına özen
düzeyinde gerçekleşir. gösterir. Sosyal sorunların çözümü için analizler yapma ve toplumun statik yapısını
harekete geçirerek değişim sürecini yönetme ve kaynakların aktif kullanımını
sağlama sosyal hizmet uzmanının rolleri arasındadır.

Danışmanlık
Sosyal hizmet uzmanının danışmanlık görevine 9. Ünitede değinilmişti.
Bu süreçte sosyal
Danışman olarak sosyal hizmet uzmanları, müracaatçıları tüm özellikleriyle
hizmet uzmanı ve tanımaya çalışır ve güçlü yönlerini öne çıkararak kendilerine yeterli hâle
müracaatçıların bilgi, gelmelerine katkı sağlar, ulaşamadıkları imkânlara ulaşmaları için yol gösterir ve
değer ve becerileriyle onları yönlendirir. Danışmanlık hizmeti birey, grup, aile, örgüt, toplum ve sosyal
sorunları açığa
hizmet sistemi düzeyinde gerçekleşir. Bireyin kendine yeterli hâle gelmesi, amacına
kavuşturulur, güçlü kolay ulaşması ve imkânlarının ve haklarının farkına varması sağlanır ve bireyin
yönleri keşfedilir, sorunlarına karşı üretilen çözümlerin süreçleri takip edilir, izlenir ve sonuçlandırılır.
seçenekler tartışılır ve
durumuna uygun bir Oluşan sorunların varlık sebepleri, hastalığın gerekçeleri ve bunları etkileyen
eylem planı belirlenir. sosyal, çevresel, ailevi, hukuki, ekonomik ve kültürel nedenleri değerlendirir,
çözüm yolları üretir ve müracaatçı adına sorun ve çözümü arasında aracılık yapar.
Danışmanlık bir işbirliği sürecidir. Bu süreçte sosyal hizmet uzmanı ve
müracaatçıların bilgi, değer ve becerileriyle sorunları açığa kavuşturulur, güçlü
yönleri keşfedilir, seçenekler tartışılır ve durumuna uygun bir eylem planı
belirlenir. Danışman olarak sosyal hizmet uzmanları, müracaatçıların yetkinliklerine
saygı göstermek ve güçlü yönlerini vurgulayarak çözümler üretmek için birlikte
Her sosyal vaka ve çalışarak onları güçlendirir( Duyan, 2003).
toplumsal sorun bir
durumun sonucu olarak Araştırmacı
ortaya çıkmaktadır. Sosyal hizmet uzmanı sosyal sorunları ve bunların sonucu olan vakaları
tanımlamak, incelemek, tahlil etmek, yorumlamak ve doğru çözümler üretmek için
mutlaka bilimsel veriler kullanmak zorundadır. Her sosyal vaka ve toplumsal sorun
bir durumun sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Sosyal hizmet uzmanı sosyal
araştırma metot ve tekniklerini kullanarak sorunun durumuna göre nitel veya nicel
araştırma tekniklerinden yararlanarak vakaların üzerine gider ve yeterli veriye
ulaştıktan sonra müdahâlesini yapar ve kararlılığını korur.
Briar’ın uygulamacı bilim adamı modeline göre; sosyal hizmet uzmanı
ampirik kanıtlara dayalı olarak, mesleki müdahâlesini biçimlendirmekte, sürekli ve
dikkatli bir biçimde mesleki uygulamasını değerlendirmekte, müracaatçılarına
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Sosyal hizmet uzmanı
araştırmanın hem
üreticisi hem de
tüketicisidir.
Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet

daha etkili şekilde yardım edebilmek için keşfetme, sınama ve raporlaştırma


çalışmalarına katılmakta, doğruluğu sınanmamış uygulama yöntem ve tekniklerini
ancak müracaatçının haklarını dikkate alarak ve uygun denetim-değerlendirme
koşulları altında kullanmakta ve uygulama değerlendirme sonuçlarını başkalarıyla
paylaşmaktadır. Sosyal hizmet uzmanı araştırmanın hem üreticisi hem de
tüketicisidir. Uzmanın araştırmacı rolü araştırmanın tüketicisi, bilgi yaratıcısı-bilgi
yayıcısı ve çalışma ortağı olmak üzere üç boyutta incelenmektedir. Sosyal hizmet
uzmanı ilk olarak bilgiyi aramalı, değerlendirmeli ve kullanmalıdır. İkinci aşamada
bilgileri başkalarıyla paylaşması ve üçüncü aşamada ise, başkalarının araştırma
projelerine katkıda bulunmalıdır (Ünlü, 1999).

Sosyalleştirici
Temelde biyolojik bir varlık olarak dünyaya gelen insan, biyolojik gelişimine
paralel olarak sosyal bir gelişimi de izler. Sosyal gelişim, sosyalleşme içerisinde
gerçekleşen bir olaydır. İnsanın doğumundan ölümüne kadar uzanan, toplumsal
tutumları, davranış modellerini ve düşünme biçimlerini öğrendiği ve bu öğrenme
aracılığıyla kültürel olarak içinde bulunduğu topluma uyum sağladığı sürece
sosyalleşme denir (Arslantürk ve Amman, 2000). Sosyalleşme: bireyin toplumsal
Sosyalleşme: bireyin etkileşim sonucu o toplumun kültür, davranış, düşünme biçimlerini kazanması
toplumsal etkileşim sürecine denir.
sonucu o toplumun
Yetenekleri ve bulunduğu durum gereği toplumla özdeşleşemeyen, içinde
kültür, davranış,
bulunduğu sosyal çevreye adaptasyon sorunu yaşayan veya sosyal dışlanma ile
düşünme biçimlerini
karşı karşıya olan risk grubundaki bireylerin sosyal içermeye tabi tutulması ve
kazanması sürecine
sosyalleştirilmesi gerekmektedir. Bu durumu organize edecek ve giderecek olan
denir.
sosyal hizmet uzmanıdır. Sosyalleşmeyi çok boyutlu ele almak gerekir. Örgütsel
sosyalleşme, iş hayatında sosyalleşme, topluma uyum sürecinde sosyalleşme,
bulunduğu ortama ayak uydurma, ailede sosyalleşme, okulda sosyalleşme,
derslere uyum süreci, ilk defa katıldığı ve katılmak zorunda olduğu ortamda
sosyalleşme gibi tüm sosyalleşme alanları sosyal hizmet uzmanının müracaatçısı ile
yapacağı en önemli sosyal hizmet uygulamalarından biridir.

Çözüm Üretici
Sosyal hizmet uzmanı sorunların ortadan kaldırılması için sürekli çaba harcar
ve müracaatçının problemini çözeceğine kendisini inandırır. Birey, aile, grup, örgüt,
organizasyon ve toplumla çalışma sürecinde sosyal hizmet uzmanı sürekli sorunlara
ve sorunların sebep ve sonuçlarına inerek gerekli inceleme ve değerlendirmeleri
yapar ve zaman, zemin ve ortamı hazır bulduğu şemada müdahâlesini
gerçekleştirir. Olayları sürekli tahlil eder ve vaka yöneticisi olarak değişik sosyal
hizmet yaklaşımlarından istifade ederek vakanın durumuna göre çözüm önerileri
sunar ve gerekirse uygular.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet

Planlayıcı ve Uygulayıcı
Planlama, doğru bilgi edinmeye ve araştırmaya bağlı olup, yönetim sürecini
belirlemektir. Sosyal planlama iktisadî kalkınma ve sosyal gelişme kapsamında
sosyal sorunların önceliklerine ve ehemmiyetine göre çözülmesini ve kaynakların
rasyonel (akılcı) biçimde kullanılmasını öngören bir planlama ve öngörü anlayışıdır
(Seyyar ve Genç, 2010).
Ancak planlamanın içeriği kadar hazırlanan planların uygulamaya
aktarılmasında karşılaşılabilecek sorunlar, hazırlanan planların nasıl bir örgütsel
yapıda, nasıl bir süreç izlenerek, hangi aktörlerle gerçekleştirebileceği ve
uygulamaya yansıyacağı daha dikkat edilmesi gereken bir husustur.
Planlama, karar süreçleri ve uygulayıcılar arasında tutarsızlık ve belirsizliklerin
bulunması yeni bir yapılanma gereğini ortaya çıkarır. Bu durum bir işi yapmak ya
da yapmamak arasındaki ilişki açısından önem arz eder. Sosyal hizmet uzmanı hem
Sosyal hizmet uzmanı planlayıcı ve hem de uygulayıcıdır. Bu süreç ve ekibin içinde aktif rol oynayandır.
hem planlayıcı ve hem Özellikle sosyal kişisel çalışma veya grup çalışmasında sürecin iyi planlanması,
de uygulayıcıdır. aşamaların iyi belirlenmesi ve uygulamanın tutarlı yapılması ayrıca önem arz
etmektedir. Son zamanlar kurumların stratejik planları da uzun zaman yapılacak
işlerin düzene koyulmasının, önünü görmek ve emek ve sermayenin optimum
kullanımını sağlamak açısından gerekli kılınmıştır.

İletişim Kurma (Etkileşim Sağlama)


Sosyal sorunların birçoğu iletişimsel engeller ve çatışmalar sonucu ortaya
çıkmaktadır. İletişim, bir birimden çıkan bir bilgi veya haberin karşı birime ulaşması,
onda bir tepki oluşturması ve bu tepkinin ilk birime geri dönmesi sonucu oluşan
İletişim, bir insandan
etkileşim sürecidir. Başka bir deyişle iletişim, bir insandan diğerine, bilgilerin,
diğerine, bilgilerin,
fikirlerin, duyguların, tutumların ve kanaatlerin sözlü ve sözsüz olarak aktarılması
fikirlerin, duyguların,
sürecidir (Koptagel, 1982). Aile içi iletişim eksikliği, ergenlerle iletişim yetersizliği ve
tutumların ve
iş hayatındaki iletişimsel eksiklikler çoğu zaman sorunların büyümesine sebep
kanaatlerin sözlü ve
olmaktadır.
sözsüz olarak
aktarılması sürecidir. Sorunların çözümünün önündeki en büyük engel, muhatapların karşılıklı ve
açık bir şekilde, demokratik bir ortamda, birbirlerine karşı saygı ve sevgi kurallarını
aşmadan konuşmamaları ve ortak noktalarda buluşma eğilimine girmemeleridir.
Aynı dili konuşan ve aynı duyguları paylaşan insanların anlaşamamak gibi bir
sorunu olmaması gerekir. Ancak risk grubunda bulunan bireyler ve kurumlarda
çalışan kişilerin zaman zaman iletişim sorunu yaşadıkları görülmektedir. Sosyal
hizmet uzmanı aynı zamanda iletişim uzmanıdır.
Müracaatçıların muhatap olması gereken kişilerle uyum, geçim ve anlaşma
sorunu yaşamaları durumunda onlara rehberlik yapacak ve sağlıklı iletişim
kurmalarını sağlayacaktır. Bunun için şartların ve ortamın oluşmasını beklemek
veya gözetmek gerekir. Süreçte önemli olan beş kriter vardır. Aktarılmak istenen
iletinin ne olduğu, uygun zaman seçimi, uygun araç kullanımı, mesajı kimin
vereceği ve söz konusu iletişimin niçin gerekli olduğunun bilinmesi ortamın
oluştuğu anlamına gelir. Sosyal hizmet uzmanı aynı zamanda kişisel gelişim,
iletişim, beden dili, motivasyon, kurum kültürü, aidiyet duygusu, sosyal sorumluluk
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet

alanlarında kendisini geliştirip bu alanda kendisine düşen rolleri en iyi şekilde


oynaması gerekmektedir. Sosyal ilişki ağının kurulması, grup çalışması, toplumla
çalışma gibi çalışma alanlarında sosyal hizmet uzmanı sadece müracaatçısının
iletişimini sağlamakla kalmayıp aynı zamanda kendisi de bu becerilere haiz olması
gerekir.

Vaka yöneticisi
Vaka yöneticisi olarak sosyal hizmet uzmanı; müracaatçının belirlenmesi,
yönlendirilmesi ve değerlendirilmesi, tedavi planlaması, bağlandırma ve
hizmetlerin eşgüdümü, takip ve hizmet sunumunu gözleme ve müracaatçının
desteklenmesi işlevlerini yerine getirir (Duyan, 2003). Vaka ve yönetimi ile ilgili
Vaka yönetimi sosyal
daha geniş bilgi aşağıda verilecektir. Vaka yönetimi sosyal kişisel çalışmanın ve
kişisel çalışmanın ve
çalışma alanının önemli bir temelini teşkil etmektedir. Vaka yönetiminde tüm
çalışma alanının önemli
yönlendirme ve sağlıklı bir sonuca ulaşma vaka yöneticisinin elindedir. Bu yönetici
bir temelini teşkil
de sosyal hizmet uzmanıdır. Özellikle vaka yönetiminde sosyal hizmet uzmanına
etmektedir.
önemli roller düşmektedir. Sürecin iyi yönetilememesi, teşhisin sağlıklı ve isabetli
konamaması, müracaatçı hakkında yeterli bilgi ve bulgulara ulaşmadan çalışmaya
başlanması çözüm yerine sorunun büyümesine sebep olabilir.

Personel Geliştirici
Çalışanların işe uyumu, mesleki sorumluluk, beceri ve yeteneklerinin
geliştirilmesi, personelin motivasyonu ve iş süreci içinde yönetilmesi, süpervizyon,
kurum kültürü, aidiyet duygusu ve sosyal sorumluluk duygusunun oluşması,
gelişmesi ve sürdürülebilmesi için sosyal hizmet uzmanı çalışmalar yapar.
Personelin kişisel gelişimlerine de katkı sağlar veya bu süreci yönetir.

İş yükü Yöneticisi
Çalışma takviminin oluşturulması, iş yüklerinin belirlenmesi, görev taksimi,
zaman yönetimi, dinlenme ve boş zamanlarını değerlendirme süreci, bilgi aktarımı,
stratejik plan yönetimi ve uygulaması, hizmet veya mal üretiminde verimliliğin
arttırılması, çalışan ve yöneticiler arasındaki koordinasyonun sağlanması ve
örgütsel yapının dizayn edilmesi sosyal hizmet uzmanının görevleri arasındadır. İş
yükü yöneticisi olarak sosyal hizmet uzmanı, isteği karşılamak için gerekli işlemleri
İş yükü yönetim sistemi, yapmakla sorumludur. İş yükü yönetim sistemi, uygun iş planlaması yapar ve
uygun iş planlaması kaynak yönetimi sağlar. Sosyal çalışmacı çalışanların işlerini göndermelerini, işleri
yapar ve kaynak için en uygun kaynaklara ulaşmalarını, optimum seviyede üretim yapmalarını,
yönetimi sağlar. çalışma alanları ile ilgili bilgi almalarını ve işlerini sonuçlandırmalarını organize eder
ve yönlendirir.

Meslek Elemanı
Sosyal hizmet uzmanı bir profesyoneldir. Sosyal hizmet mesleğinin etik ve
mesleki kuralları doğrultusunda donanımını güçlendirmesi ve olaylara karşı objektif
bir bakış açısıyla bilimsel verilere ve bulgulara dayanarak, araştırma ve uygulama
teknik ve yöntemlerini kullanarak çözüm üretmeye özen göstermesi
Mesleki etik
çerçevesinde Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
müracaatçılarını korur,
kollar, savunur, eğitir,
yönetir, güçlendirir ve
yol gösterir.
Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet

gerekmektedir. Mesleki etik çerçevesinde müracaatçılarını korur, kollar, savunur,


eğitir, yönetir, güçlendirir ve yol gösterir. Kişilerin dil, din, mezhep, grup, makam,
mevki ve ekonomik durumuna bakmaksızın onları kabullenmek, hazmetmek,
benimsemek durumundadır. Mesleki bilgi ve deneyimlerini müracaatçısının lehine
kullanmakta hiç tereddüt etmez. Mesleğini icra ederken diğer sosyal hizmet
uygulayıcıları arasında işbirliğine gider ve mesleki gelişime katkı sağlar. Tarafsızlık
ilkesini titizlikle uygular, eşitlik ve sosyal adalet dengesinin kurulması için azami
efor sarf eder. İnsana yakışan bir yaşam imkânı ve refah seviyesinin yükselmesi için
müracaatçılarının yanında olur.
Gibbs, Locke ve Lohmann (1990) sosyal hizmetin işlevleri sosyal hizmet
uzmanının rollerini şu şekilde açıklamıştır: Aracı, programlarla insanları ya da
hizmetleri etkili bir değerlendirme süreci sayesinde birbirine bağlar. Savunucu,
reddedilen tek bir müracaatçı için var olan hizmetlerle ilgili tartışır, kuralları veya
düzenlemeleri ya da bir sınıfın lehine olan veya bir grup müracaatçıyı ayrımcılığa
maruz bırakan kanunları değiştirmek için savaşır. Değerlendirici, bir müracaatçının
ya da toplumun ihtiyaç hissettiği alanda bir müdahâle planı hazırlamak için verileri
dikkatlice seçer ve değerlendirir. Ulaşıcı uzman, aktif olarak toplumda hizmetlere
ihtiyaç duyan insanlara ulaşır ve bu ihtiyaçların karşılanmasında onlara yardımcı
olur. Eğitici, insanlara bilgi verir ya da daha aktif olarak ihtiyaçlarını karşılaması için
onlara beceriler kazandırır. Davranış değiştirici, insanların ihtiyaç karşılamalarıyla
ilişkili olan davranış örüntülerini değiştirmelerinde yardımcı olur. Danışman, diğer
kurum veya yardım sağlayıcılara eğitim ya da teknik bilgi sağlayarak, sundukları
hizmetleri geliştirmelerinde yardımcı olur. Bakım sağlayan, yas ve kayıp zamanları
gibi dönemlerde insanlara destekleyici hizmetler sağlar. Veri yöneticisi, karar
vermek ve harekete geçmek için bilgileri toplar, analiz eder ve bir dizi senteze
ulaşır, basit veri toplama dâhil istatistiksel program raporları hazırlar,
değerlendirme ve araştırma yaparak uygulamanın etkililiğini araştırır. Yönetici,
planlama ve yönlendirmeyle ilgili faaliyetleri yerine getirirken, program, hizmet ve
kendi politikalarını da uygular. Yetkin uzman, insanların, hayattaki görev ve
amaçlarını başarmak için gerekli olan değişimi sağlama yönünde kendilerinde
bulunan güç ve kaynakları bulmalarına yardım eder. Arabulucu farklılıkları
uzlaştırmak için çabalar ve çatışan taraflar arasında uzlaşma, anlaşma ve birleşmeyi
sağlar. Toplum planlayıcısı, komşuluk grupları, kuruluşlar ve toplum kurumlarına
planlamada yardımcı olurken, devlete de toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak insani
hizmetlerin gelişimine yardım eder (Aktaran: Duyan, 2003).

SOSYAL OLGU (SOSYAL VAKA)VE YÖNETİMİ


Sosyal Vaka (Sosyal Olgu)
Sosyal olgu aynı Sosyal olgu aynı nitelikteki sosyal olayların somut durumların umumî bir
nitelikteki sosyal ifadesi veya bileşkesidir. Genellikle başlangıç ve bitiş zamanı bilinmeyen, nerede
olayların somut başlayıp nerede bitebileceği kesin olarak tespit edilemeyen bir sosyal oluşum ve
durumların umumi bir dolayısıyla zaman içerisinde insanların oluşturduğu toplumla ilgili değişimdir. Tek
ifadesi veya tek meydana gelen sosyal olayların genel ifade tarzıdır. Sosyal olgunun daha iyi
bileşkesidir.
Sosyal olay, belirli bir
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
zaman diliminde ve
belli bir yerde ortaya
çıkan ve çoğu kez bir
kereye mahsus olan bir
oluştur.
Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet

anlaşılması için sosyal olayın da bilinmesi gerekir. Sosyal olay, belirli bir zaman
diliminde ve belli bir yerde ortaya çıkan ve çoğu kez bir kereye mahsus olan bir
oluştur (Ör. İki kişinin evlenmesi bir sosyal olaydır). Sosyal olgu ise, başlangıç ve
bitişi ortaya çıktığı, mekân kadar net ve somut olmayan, bünyesinde birçok benzer
nitelikteki olayı kapsayan sürekli olaylar dizisi ve genel olarak bir süreçtir. Örneğin
bir yılda tüm evlilik olayları veya evlenenlerin sayısı, boşanma oranları, şiddet,
sanayileşme, şehirleşme birer sosyal olgudur (Seyyar ve Genç, 2010).
Sosyal olaylar sosyal hayatta aniden bir sosyal oluşum sonucu ortaya çıkar ve
belli bir süre devam eder ve bir daha tekrarlanmazlar. Sosyal olaylar sosyal bir
ilişki sonucu ve dış etkenler aracılığı ile bireylerin karşısına bağımsız olarak çıkar.
Bireyler, herhangi bir sosyal olay karşısında bazen kendi iradeleriyle ve
muhakemeleriyle hareket etmemektedirler. Bireyler herhangi bir sosyal olay
karşısında bir tavır ortaya koyarken, bu tavrın doğru veya yanlış olduğunu
düşünme ihtiyacı duymamakta belki buna fırsat bile bulamamaktadır. Etki ve tepki
olayı çok hızlı gelişmektedir.
Vakalar kendi başına meydana gelmemektedir. Sosyal vakalar toplumda
birçok alanı etkisi altına almaktadır. Bu etkiyi birey, aile, grup, organizasyon ve
Sosyal vakalar sosyal
toplum bazında incelemek ve değerlendirmek gerekir. Sosyal vakalar sosyal ilişki
ilişki sonucu meydana
sonucu meydana gelmektedir. Sosyal ilişkilerin seviyesi, durumu ve başkalarını
gelmektedir.
etkileme gücü sosyal ağ aracılığı ile daha kolay çözümlenmektedir. Sosyal ağ; bir
bireyin yardıma ihtiyacı duyduğunda ne kadar kişi tarafından kendisine yardım
edebileceğinin bilinmesini ifade eder. Bu belirleyiciler aile, arkadaş, akraba, komşu,
mesai arkadaşı ve eğiticiler olarak sayılabilir. Sosyal ağlar, değişik işlevler ve sosyal
destek sağlarlar. Kişiler, ağın yapısı sayesinde birbirleriyle iletişim kurmakta ve ağ
üyelerinin davranışlarıyla sosyal destek almaktadırlar. Sosyal hizmet açısından her
hangibir olay yaşayan bir bireyin (müracaatçı) yardımcısı, vakasının yöneticisi,
savunucusu ve çözüm üreticisi sosyal hizmet uzmanıdır.
Sosyal ağlar, değişik Bu ünitede birey, aile, grup, organizasyon ve toplumla sosyal hizmet
işlevler ve sosyal destek
uygulamaları hakkında bilgi verilirken müracaatçıların sorunlarının çözümü için
sağlarlar. muhatap oldukları sosyal vakaların uygun sosyal hizmet uygulama teknikleri
kullanılarak incelenmesi ve değerlendirilmesi üzerinden durulacaktır.
Sosyal Vaka ve Yönetimi
Vaka yönetiminde aktif olarak yer alan sosyal hizmet uzmanı, sosyal yardım
elemanı olmaktan ziyade vaka yönetim süreci içinde kişi üzerinde oluşması
beklenen bireysel performansa ve başarıya yön veren ve varolan potansiyeli
kontrol eden bir uzmandır. Vaka yönetimi, sosyal kişisel çalışma (Bireyle Çalışma)
alanında geliştirilen profesyonel yönetim ve denetim anlayışı ve uygulamasıdır.
Birey odaklı sosyal çalışma sürecinin sınırlarının çizilmesi, idari çerçevesinin
belirlenmesi ve sağlıklı bir şekilde sonlandırılması vaka yönetiminin hassas
Vaka yönetimi, sosyal noktalarıdır (Seyyar ve Genç, 2010).
kişisel çalışma (Bireyle Sosyal vakaların sağlıklı ve başarılı bir şekilde yönetilmesi vakanın doğru
Çalışma) alanında tanımlanması, müdahâle yöntemlerinin iyi seçilmesi, uzmanın mesleki deneyim ve
geliştirilen profesyonel başarısı ile doğru orantılıdır. Sosyal vaka incelemesi aşamasında bireyle tanışma,
yönetim ve denetim vaka hakkında ön değerlendirme yapma, vakanın var oluş durumuna göre uygun
anlayışı ve Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
uygulamasıdır.
Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet

plan yapabilme, bu planın sağlıklı bir şekilde uygulanması, elde edilen bulguların
genel bir değerlendirmeye tabi tutularak müdahâlenin sonlandırılması ve bu
sıralamaya uyulması önemli bir süreci ifade etmektedir.
Sosyal inceleme esnasında vakanın hikâyesi geniş kapsamlı olarak kayıt altına
alınır. Sosyal hizmet alanında müracaatçı odaklı veri ve bilgilerin kayıt altına
alınması, saklanması ve sistematik olarak dosyalanması gerekir. Bu aşamada
müracaatçının öz geçmişi yani biyografisine ait bilgiler elde edilmektedir. Bu
bilgiler, sohbet esnasında müracaatçının söylediklerinden, daha önce müracaatçı
hakkında tutulan dosyalardan ve(ya) sosyal çevreden (aile, akraba, komşu,
tanıdıklar vb.) elde edilmektedir.
Müracaatçının düne ve bugüne ait davranış biçimlerinin yanında süreç içinde
sosyal çevreyle iletişimi ile ilgili bilgileri ortaya çıkarmak, sosyal hizmet uzmanının
Doğru teşhis ve terapi
çalışmalarına etkinlik kazandıracaktır. Doğru teşhis ve terapi için elde edilen veriler
için elde edilen veriler
ve bilgilerden yola çıkmak şarttır. Müracaatçı odaklı kayıtlar, sosyal olgu
ve bilgilerden yola
incelemesinin planlamasına da yardımcı olmaktadır. Bu kayıt sürecinde
çıkmak şarttır.
müracaatçının fiziki, tıbbi ve psikolojik durumu, ailevi bağları, sosyal ilişkileri,
eğitim ve iş hayatı, malî durumu, hayata bakışı ve motivasyonu değerlendirilir ve
kayıt altına alınırSeyyar ve Genç.
Sosyal ve Mesleki İlişki
Birey, aile, grup, örgüt ve toplumla sosyal hizmet uygulamalarında sosyal ve
mesleki ilişkiler çok önemlidir. Bireyle ve birey üzerinden grup ve toplumla kurulan
ilk temas bu sayede sağlanmaktadır. Sosyal ilişki, birbirinden haberdar olan en az
Sosyal ilişki; birbirinden iki insan arasında belirli bir süre devam eden, anlamlı ve belirli amaçlar etrafında
haberdar olan en az iki kurulan sosyal bir bağdır. Bu ilişkiler sosyal ağ, sosyal atom ve bireysel çabalarla
insan arasında belirli bir olgunlaştırılır ve geliştirilir. İletişim becerileri konusunda donanımlı olmak gerektiği
süre devam eden, gibi mesleki ilişki konusunda da profesyonel olmak gerekmektedir.
anlamlı ve belirli Sosyal ilişki ile sosyal hizmet uzmanı ve müracaatçı arasında duygusal bir bağ
amaçlar etrafında kurulur. Bu sıcak ilişki çalışmayı kolaylaştırır. Toplumda ortaya çıkan müspet sosyal
kurulan sosyal bir ilişkiler işbirliği, dayanışma, yardımlaşma, dostluk, kardeşlik; menfi sosyal ilişkiler
bağdır. ise rekabet, çatışma, uzlaşmazlık ve sosyal çözülme biçiminde tezahür eder. Ancak,
sosyal ilişkilerin düzenli ve huzurlu bir şekilde yürümesinin en vazgeçilmez şartı,
insanların, sevgi, saygı çerçevesinde birbirlerine anlayışlı olmaları, alışılmış davranış
normlarına ve sosyal değerlere bağlı kalmaları, dolayısıyla da sosyal sapmalardan
uzak kalmalarının sağlanmasıdır.
Max Weber’e Göre Sosyal İlişkinin Özellikleri:
1- En az iki kişi arasında olmalı
2- Başlangıç ve bitiş süreleri belli olmalı
3- İlişki halinde bulunulan kişi ya da gruplar karşılıklı etkileşim içinde olmalı
4- İlişkiler belli ve ortak bir amaç taşımalı
5- Birbirlerinin varlığının farkında olunmalı
6- İlişkide bulunan kişilerin birbirleriyle karşılıklı bağları olmalı

Sosyal hizmet uzmanı Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


ile müracaatçı
arasındaki ilişki kendine
özgü ve daha çok
mesleki ilişkidir.
Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet

Sosyal ilişkiler samimiyet derecesine (resmî-gayri resmî, birincil ve ikincil),


sürelerine (kısa-uzun) ve konularına (mesleki-bireysel) göre değişiklik
göstermektedir. Sosyal hizmet uzmanı ile müracaatçı arasındaki ilişki kendine özgü
ve daha çok mesleki ilişkidir. Mesleki ilişki sorun çözme-tedavi sürecinin odak
noktasıdır. Sosyal kişisel çalışmada mesleki ilişkinin uygulama açısından önem
taşıyan birincil özelliği, başvuran ile sosyal hizmet uzmanını karşı karşıya getirerek,
aralarında iletişim sağlamaktır. Uzman, mesleki ilişki ile müracaatçıya, kuruma,
topluma ve kendisine karşı önemli sorumluluklar yükler. Mesleki ilişki, görev
sonlandırıldıktan sonra devam etmemeli, vaka çözümlemesi bitmeden de keyfî
olarak sonlandırılmamalıdır. Mesleki gizlilik ilkesine bağlı kalınarak vaka
sonlandırıldıktan sonra üçüncü şahıslarla paylaşılmamalıdır. Uzmanın görevi
tarafsızlık ilkesi çerçevesinde müracaatçının sorununu çözmektir. Mesleki ilişki
kurulmasındaki temel amaç birey ve aileyi rahatsız eden problemin ortadan
Uzman, mesleki ilişki ile kaldırılması, değişip iyileşmesi ve sağlıklı bir noktaya gelmesidir (Turan, 2009).
müracaatçıya, kuruma, Sosyal ilişkilerin geliştirilmesinde ve vaka yönetiminde kullanılabilecek bir
topluma ve kendisine diğer araç ise sosyal atomdur. Sosyal atom, bir bireyin normal ve olağan dışı
karşı önemli durumlarda belli bir zaman dilimi içinde kendisiyle ilişkide olan bütün insanlarla
sorumluluklar yüklenir. oluşturduğu sosyal ilişki ağının en küçük birimidir. İnsanın somut yaşamı, sosyal
atomun içinde geçer ve etrafındaki çekirdek kadroyu oluşturur. Moreno’ya (1947)
göre sosyal atom teorisi, kişiler arası etkileşimi anlamada bir çerçeve
sağlamaktadır. Diğerleri niçin önemlidir? Nasıl seçilirler? Bireyin yaşamına ne tür
katkıları vardır? Bu soruların cevapları aranır. Bireyin yaşamındaki önem
İnsanın somut yaşamı, derecesine göre sosyal atom kolektif atom, bireysel atom ve psikolojik atom olmak
sosyal atomun içinde üzere 3 şekilde değerlendirilir. Kolektif atomlar sosyal atomun birinci düzeyidir,
geçer ve etrafındaki bunlar kulüpler, okuldaki sınıflar, kilise cemaatleri, partiler gibi gruplardır. Bu
çekirdek kadroyu gruplar açık gruplardır ve var oluş süreleri belirsizdir, birkaç saatten birkaç yıla
oluşturur. kadar sürebilir. Bireysel atom, sosyal atomun ikinci seviyesidir. Bu düzeyde
arkadaşlıklar söz konusudur ve kolektif gruptan seçilerek bireysel atoma alınırlar.
Sosyal atomun merkezi ise psikolojik atomdur. Bireyin hayatında bu kategoriye
giren ancak birkaç kişi olur. Bu kişilerle yıllarca görüşülmese dahi kişi için sanki dün
görüşülmüş gibidir. Aile zaman zaman bireysel atomda, zaman zaman da psikolojik
atomda yer alır (akt. Altınay,1994)
Mesleki ilişki kurmak ve sürdürmek için göz önünde bulundurulması
gereken hususlar şunlardır (Turan, 2009):
1- Mesleki görüşmeler başvuran kişi/aileyi ürkütmeyen, sorunların
çekinmeden anlatılmasına elverişli, rahat bir ortamda yapılmalıdır.
2- Sosyal hizmet uzmanı ile görüşmelerde başvurana mütevazı, bilgili, onu
anlayan ve ona gerçekten yardım etmek isteyen biri olduğu izlenimi
verilmelidir.
3- Uzman sakin olmalı, başvuranın anlattıklarına gülmemeli, hayret ettiğini
belli etmemelidir. Böyle durumlarda mesleki tutum sergilemesi, sakin
olması ve başvuranı ürkütmemesi gerektiğini kendi kendine telkin
etmelidir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet

4- Ön yargılı olmamalı, kendi ahlaki değerlerini başvurana kabul ettirmeye


çalışmamalıdır.
5- Başvuran kişi/aileyi kendisiyle paylaştıkları çok özel sırları nedeniyle
suçlayan veya küçümseyen bir tutum içinde olmamalıdır. Aksi yaklaşımı
başvurandaki sorun çözme isteğini yıpratır.
6- Kullandığı ifadelerde argo sözcükler yer almamalı, başvuran tarafından
anlaşılmalı ve onu incitmemelidir.
7- Sosyal hizmet uzmanının ses tonu başvuranı içtenlikle anladığı, duygularına
değer verdiği mesajını taşımalıdır.
8- Başvuran kişi/ailenin verdiği bilgiler gizli tutulmalıdır, aksi halde mesleki
ilişkinin devam etmesi olanaksızdır.
9- Sosyal hizmet uzmanının yakınları veya arkadaşları ile mesleki ilişki kurması
karşılıklı olarak duyguları rencide edeceği ve tartışmaya yol açacağı için
sakıncalıdır. Sorunun başka bir meslek elemanı tarafından ele alınması
önerilmelidir.
Her sosyal ilişki aynı
zamanda bir mesleki Mesleki ilişkinin sosyal ilişkiden farklı tarafları vardır. Her sosyal ilişki aynı
ilişki değildir. zamanda bir mesleki ilişki değildir. Mesleki ilişki mesleki etik kurallar çerçevesinde
kurulur, yürütülür ve sonlandırılır. İkili ilişkiden uzak mesleki ilişki tedavi ve
iyileştirmeye yöneliktir.
Mesleki ilişkinin ayırt edici özellikleri şunlardır (Turan, 2009):
 Mesleki ilişki belli bir süre devam eder,
 Sosyal hizmet uzmanına belli sorumluluklar yükler,
 Mesleki ilişkinin belli bir amacı vardır,
 Uygulamada, mesleki ilişki çerçevesinde bazı yetkilerin kullanımı söz
konusudur.
 Mesleki ilişki sorun çözücü, tedavi edicidir.
Sosyal hizmet uzmanı mesleki ilişkilerini kurarken bireysel düşüncelerinden ve
beklentilerinden ziyade mesleki beklentileri dikkate alarak ilkeli davranmak
Sosyal hizmet uzmanı zorundadır. Bu ilkeler her meslek için geçerlidir. Hedef kitlenin risk gruplarından
mesleki ilişkilerini oluşması, kendi kendine yeterli olmayan bireyleri kapsaması, yardım ve desteğe
kurarken bireysel ihtiyaç duymaları profesyonel bir hizmeti gerektirmektedir. Mesleki ilişkiyi sosyal
düşüncelerinden ve hizmet açısından “Sosyal Hizmet İlişkisi” olarak adlandırabiliriz. Sosyal hizmet
beklentilerinden ziyade ilişkisi (Social work relations), Sosyal hizmet uygulamaları sürecinde sosyal
mesleki beklentileri çalışmacı ile müracaatçı arasında oluşan sosyal ilişki zinciridir. Uygulayıcı açısından
dikkate alarak ilkeli sosyal hizmet ilişkilerini kolaylaştıran unsurları şöyle sayabiliriz: Çalışkan olmak,
davranmak zorundadır. sosyal çevreye karşı duyarlı olmak, detaylara özen göstermek, sosyal sorumluluk

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


Mesleki ilişkiyi sosyal
hizmet açısından
“Sosyal Hizmet İlişkisi”
olarak adlandırabiliriz.
Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet

yönden bilinçli olmak, soğukkanlı olmak, sır saklamak, saygılı olmak, sabırlı olmak,
kararlı olmak, hoşgörülü olmak, dürüst olmak, güler yüzlü ve sempatik olmak,
duyarlı ve dikkatli olmak (Seyyar ve Genç, 2010).
Sosyal hizmet uzmanının mesleki ilişki sırasında göz önünde bulundurması
gereken ilkeler şunlardır (Turan, 2009):
1- Bireysellik ilkesi: Sosyal hizmet uzmanı mesleki bilgisi ve mesleki değerleri
ışığında, sorunun başvurana özgü olduğunu kabul ederek, birey/ailenin
özelliklerini göz önünde tutmak suretiyle sorunlarını değerlendirmeli,
çözüm yollarını belirlerken onların ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamak
bilinciyle hareket etmelidir.
2- Duyguların anlamlı biçimde iletilmesi ilkesi: Bu ilke, sorun hakkındaki
bilgilerin başvuranın konuşma sırasında doğrudan veya dolaylı olarak
ifade ettiği duygularıyla birlikte değerlendirilmesini öngörmektedir. Sosyal
hizmet uzmanının görüşme sırasında başvurana göstereceği ilgi, sabır ve
anlayış kişinin kendisini rahatsız eden olumsuz duygularını uzmana rahat
biçimde aktarmasına olanak verir.
3- Kabul etme ilkesi: Başvuranı ve sorunlarını olumlu ve olumsuz yönleri ile
olduğu gibi görmek ve mesleki bakımdan gerekenin yapılması demektir.
4- Başvuranın kendisiyle ilgili kara vermesi ilkesi: Bu ilke, kişisel çalışma
uygulaması sırasında başvuran kişi veya aileye kendileriyle ilgili konularda
karar vermelerine ve çeşitli alternatifler arasından seçim yapmalarına
olanak tanımak demektir.
5- Gizlilik İlkesi: Meslek ahlaki ile doğrudan alakalı olan bu ilke başvuranın
sorununun tanımlanması ve çözüm yollarının belirlenmesi için verdiği
bilgilerin saklanması, herkesin önünde konuşulmaması, kurum dışına
çıkmasının önlenmesi ve kendisi izin vermedikçe çözüme yardımcı olacak
diğer kişi, meslek elemanları ve kurumlarla paylaşılmamasını ifade eder.
6- Yargılayıcı olmayan tutuma sahip olma ilkesi: Bu ilke suçlu ya da suçsuz
bulmayı veya sorunların ortaya çıkmasında müracaatçının sorumluluk
derecesini dışlayarak sosyal hizmet uygulamasını gerçekleştirme anlamına
gelir.
7- Denetimli duygu tepkisi verme ilkesi: Müracaatçının duygularına duyarlı
olmak, duyguların anlamını anlamak ve onlara amaçlı ve uygun tepki
vermek anlamına gelir (Johnson,1998, akt. Duyan,2010).
Aşağıda sayacağımız tüm sosyal hizmet uygulamaları bu vaka incelemesi ve
yönetimi ile ilişkiler göz önünde bulundurularak yerine getirilmektedir.

BİREYLERLE SOSYAL HİZMET


Bireylerle sosyal hizmet uygulaması bireysel olarak, fiziksel, ruhsal ve
herhangi bir engelden dolayı sosyal sorun yaşayan kişilerin hayat şartlarında dolayı
muhtemel sorunlarını önleyici, oluşan sorunlarını iyileştirici, sorunlarıyla baş etme

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet

yeteneklerini güçlendirici, sosyal hayatla ilişkilerini düzenlemek açısından tedavi


edici, değiştirici ve geliştirici çalışmalardır. Kavram olarak bireylerle sosyal hizmet
çalışmasına, sosyal olgu incelemesi, sosyal olgu çalışması, sosyal vaka incelemesi,
vaka araştırması, vaka çalışması örnek olay inceleme, bireyle çalışma, kişi odaklı
yardım da denmektedir. Burada daha çok “sosyal kişisel çalışma” ve “bireylerle
sosyal hizmet” kavramları kullanılacaktır. Sosyal kişisel çalışma, “insan ilişkileri
konusundaki bilgiler ile ilişkilerin yönetilmesindeki beceriyi kullanarak, kişideki
yetenekleri ve toplumdaki kaynakları, yardım isteyen kişi ile onun tüm çevresi ya
da çevresinin bir parçası arasında daha iyi bir uyum yaratmak amacıyla harekete
geçirme sanatıdır” (Bowers, 1949, akt: Kongar, 1972).
Bireylerle sosyal hizmet, ergenlik sorunları yaşayan ve evden kaçan gençlere
danışmanlık, işsiz bireylere mesleki eğitim veya istihdam edilmelerine katkı
sağlamak, intihar girişiminde bulunan kişilerin bu ruhsal durumdan çıkmalarına
yardımcı olmak, sokakta kalmış çocukları kurum bakımından yararlandırmak,
bulaşıcı ve bağışıklık yapan hastalıklara alışkanlık sağlayan bireylerin iyileştirilmesi
gibi bir çok eylemi içermektedir (Duyan ve diğerleri, 20008). Bireylerle sosyal
hizmette amaç; bireylerin ve ailelerin çevreyle ilişkili bireysel sorunlarını çözmek,
sosyal ilişkilerini geliştirmek, etkileşim süreçlerini düzenlemek ve toplumun refah
Perlman’ın tanımına seviyesini yükseltmektir.
göre bireylerle sosyal Perlman’ın tanımına göre bireylerle sosyal hizmet dört öğe etrafında
hizmet dört öğe
yoğunlaşmaktadır (Kongar, 1972). Birincisi bireydir. Sosyal kişisel çalışmada sorun
etrafında
bütün etkinliklerin odak noktası olan bireydir. Birey şu esaslar çerçevesinde
yoğunlaşmaktadır.
değerlendirilir: 1. Yardım alma ve değişme arzusu: Birey, yardım almaya ve
değişmeye istekli hâle getirilir ve bunun için uzman mesleki bilgi ve deneyimini
aktif bir şekilde kullanır. 2. Yardım alma yeteneği: Bireyin yardım alma yeteneği
harekete geçirilir ve kullandırılır. 3. Bireyin tüm kişiliği: Çoklu bakış açısıyla bireyin
tüm kişiliği yönünden değerlendirilir.
İkincisi sorundur. Bireylerin yaşadıkları sorunlar kendi içsel durumları,
yakın ve uzak çevreleri ve toplum tarafından ortaya çıkar. Bireyin yaşadığı bu
normal dışı olaylar sistematik bir şekilde çözüme kavuşturulur. Sorunlar sistematik
olarak önce tanımlanmalı, önemi kavratılmalı, nedenleri belirlenmeli, etkileri
tartışılmalı ve çözüm yolları üretilmelidir. Üçüncüsü mekândır. Uzman müdahâleyi
kim ve ne adına yapmaktadır. Kullanılan mekân ve örgütün genel kabulleri uzmanın
sınırlılıklarını çizer. Örgütün amaçları, değerleri ve kuralları vardır. Toplum
tarafından nasıl algılanmaktadır ve uzmanın örgüt içindeki yeri nedir. Bunlar da göz
önünde bulundurulur. Dördüncüsü süreçtir. Süreç kendi içinde üç öğeden oluşur.
Önce sorun sahibi ile sosyal hizmet uzmanı arasında ilişki kurulur. Sonra, kişi ile
sorun ilişkisi kurulur ve çözüm yolları değerlendirilir. Daha sonra, sorunun çözümü
için iç ve dış etkenler, maddi ve manevi kaynaklar harekete geçirilir.
Sosyal kişisel çalışma ile ilgili tanımlar değerlendirildiğinde taşıdıkları ortak
özellikler şu şekilde özetlenebilir (Turan, 2009).
1- Odak noktası, çevreyle çeşitli ilişkileri olan aile bireyleridir. Birey ve aile
kendine özgü ihtiyaç ve güçlükleri nedeniyle sorumluluklarını yerine
getiremediği için sorun yaşamaktadırlar.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet

2- Sorunların çözümlenebilmesi için bireylerin kendi yetenekleri ve çevresel


kaynakların kullanılması gerekir.
3- Sosyal hizmet uzmanı mesleki bilgi ve deneyimini kullanarak sorunlarını
çözebilecek seviyeye gelmeleri için aile ve bireye yardım eder. Uzman ve
Vaka çalışması, sosyal müracaatçı sorun çözme sorumluluğunu birlikte paylaşır.
hizmetin başlıca bireyle Sosyal Vaka (olgu) İncelemesi
çalışma yöntemidir.
Sosyal hizmetin en önce bulunan ve en yaygın tartışmalara yol açan
yöntemidir. Bu yöntemde bireyin ihtiyaçlarını karşılayıp problemlerini çözmeye
vurgu yapılmaktadır. Vaka çalışması, psikanalize yakın bir çalışma olarak
görülmekle birlikte, birbirinden çok farklı kapsamdaki kuramsal gelenekleri içinde
barındırmaktadır. Vaka çalışması, sosyal hizmetin başlıca bireyle çalışma
yöntemidir (Marshall, 1999).
Sosyal vaka incelemesi
Sosyal vaka incelemesi; toplum içinde yaşanmış veya yaşanmakta olan
ve bunun akabinde
gerçek bir olayın veya hayat hikâyesinin bir örnek özelinde ele alınıp, teferruatlı bir
yapılan çalışma,
biçimde incelenmesine dönük bir araştırma yöntemidir. Bu inceleme bir teorik
insanların psiko-sosyal
problemin veya sosyal bir konunun incelenmesi veya bir hipotezin seçilen bir örnek
problemlerini
olayla karşılaştırılması veya örnek bir olaydan hareketle asıl araştırma konusunun
çözmelerinde bir
test edilmesi maksadıyla yapılır. Sosyal vaka incelemesi psiko-sosyal ve davranışsal
yardım metodudur.
bağlantılı sistem kavramlarını, fertlere ve ailelere ruhî, toplumsal, ekonomik ve
çevresel problemleri yüz yüze doğrudan ilişkilerle çözmeye yardım etmeyi
tasarlayan sosyal hizmet uzmanı tarafından uygulanır. Bireyle sosyal çalışma sosyal
hizmet uzmanının bir çalışma yöntemi olarak sosyal içerikli bir olguyla ve kendisine
başvuran sorun sahibi tek bir kişi ile profesyonel destek hizmetleri kapsamında
yaptığı mesleki çalışmadır (Seyyar ve Genç, 2010).
Vaka incelemesinin ana Sosyal vaka incelemesi ve bunun akabinde yapılan çalışma, insanların psiko-
araçları, mülakat ve sosyal problemlerini çözmelerinde bir yardım metodudur. Fertlere, dış ve çevre
değerlendirmedir. kaynaklı meseleler kadar şahsi meselelerde de yardım eder. Bir sosyal destek
metodu olarak problemlerle uğraşırken, fertle yakınlık kurar, şahsi ve diğer sorun
kaynaklarını yavaş yavaş ortaya çıkarır. Vaka incelemesinin ana araçları, mülakat ve
değerlendirmedir. Tavırlardaki, düşüncelerdeki ve davranışlardaki değişme, vaka
incelemesi ilişkisinin dinamikleri tarafından etkilenir. Fertler ve sosyal olgular
(durumlar) hakkında geniş ve sabit genelleme yapmak yerine sosyal vaka
incelemesi, ön yargılardan arınmış bir şekilde kişi odaklı objektif bir sosyal tahlil
yapmaktadır. Sosyal hizmetlere ihtiyaç duyan muhataplarımızın her biri,
birbirinden farklı olan sosyal vaka incelemesi sonucunda ortaya çıkacaktır. Problem
çözme metodunda daha çok psiko-sosyal unsurlar ve yöntemlere ihtiyaç
duyulmaktadır.
Sosyal vaka incelemesi ve çalışmasında şu hususlara dikkat edilmelidir.
1- Muhataplarımızın kimlik, şahsiyet ve görüşleri hakkında
değerlendirme yapılır.
2- Muhataplarımızın maddi ve manevi ihtiyaçlarını, ilgi ve problemlerini
etkileyen önceki ve sonraki faktörler göz önünde bulundurulur.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet

3- Muhataplarımızın ilk şüphelerine veya güven eksikliğine anlayış


gösterilir.

Vaka incelemelerinde Uygulanan Yöntemler


Vaka inceleme uygulamalarında sosyal rol teorisi, öğrenme teorisi, yetişkin
sosyalleşmesi, küçük gruplar, bilgi teorisi, genel sistemler teorisi ve ekolojik sistem
teorilerinden yararlanılır. Bu teoriler 7. ünitede açıklanmıştır. Psiko-sosyal model,
sosyal vaka inceleme uygulamasında ilk uygulanan ve geliştirilen modellerden
birisidir. Fonksiyonel psikoloji ekseninde geliştirilen modeller ve problem çözme
metotları son zamanlar uygulanan yöntemlerdir.
Problem çözme aşamasında metot olarak; problemin kişi tarafından
tanımlanması dâhil bu şartlar altında bulunan kişinin öznel görüşleri ve
problemlerini merkezileştirme, probleme çözüm arama, karar verme ve harekete
geçme süreçleri kullanılır. Sürecin amaçları; problemlerin çözümü ile ilgili görev
kuşatması için; muhatabı serbest bırakma, problemle uğraşmak için; muhatabının
benliğini dâhil etme, hizmet verilirken doyurucu rol eforu için ise; iç ve dış
kuvvetleri harekete geçirmektir.
Bir diğer yöntem davranış psikolojisi ekseninde geliştirilen sosyal modellerdir.
Davranışçılar, belirtilerin diğer tepkilerle benzer olduğu konusunda fikir birliğine
varırlar ki, burada davranış, tepki vermek veya yapmaktır. Şartlandırma süreçleriyle
Bireysel sosyal hizmet öğrenilen şüpheli davranış, normal davranışa şartlanma ve öğrenme kanunlarıyla
müdahale yöntemleri; aynı sonucu doğurur. Bir şekilde elde edilen davranışlar daha sonra norm haline
bütüncül, güçlendirme, gelir.
güdülendirme ve sosyal Bireysel sosyal hizmet müdahâle yöntemleri; bütüncül, güçlendirme,
destektir. güdülendirme ve sosyal destektir.
Bireysel Destek Alanları ise;
1- Danışmanlık: Kriz yönetimi, borçlardan kurtulma planları gibi.
2- Rehberlik hizmetleri: Kira yardımı, bakım ödeneği vb.
3- Sosyal destek hizmetleri: Sosyal pedagojik aile yardımı, özürlüler için
tıbbi, sosyal ve mesleki rehabilitasyon hizmetleri.

Vaka İnceleme Süreci


Vakalar kayıt altına alınır ve elde edilen bulgulardan yola çıkılarak
çözümlemeye gidilir. Sosyal vakalar, inceleme ve karşılaştırma ve uzun süreli analiz
yapılmaları gereği tıbbi vakalara benzerlik göstermektedir. Vaka kayıtları, bireyin
makamı ne olursa olsun, kendiliğinden seçmeci olduğu, kişinin anahtar bir
özelliğiyle bağlantılı emsaller, nedenler, bağlamsal faktörler, algılar ve tutumların
ya da deneyimlerin aleni bir şekilde anlatımını yaptığı yaşam öyküsünün kayıt
altına alınmasıdır. Vaka kayıtları doğaları gereği kişisel özelliklere sahip
faktörlerden spesifik süreçlere kadar genel kalıplardan daha fazla vurgu yaparlar.
Vaka kayıtları sosyal hizmet alanında kriminoloji ve klinik psikoloji de yaygın olarak
kullanılır (Marshall, 1999).
Süreci sistematize etmek gerekirse şöyle bir yol izlenmelidir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet

1- Sosyal İnceleme (Tetkik): İnceleme safhasında sosyal hizmet uzmanı,


tanışma aşamasını başlatır, ardından muhatabın problemini anlamakla
meşgul olur. Müracaatçı ile anlamlı bir şekilde ilgilenir, inceleme
(araştırma) yapar ve sağlıklı bağlantılar kurar. Muhatap ve uzman
arasında özel ilişkileri başlatmaktan ziyade, sürece başlama olarak
karşılıklı etkileşim kurulur, mesajlar doğru kanallar kullanılarak alıcıya
iletilir ve geri dönüşler test edilir. İnceleme aşamasında muhatap,
sosyal terapiye girip girmeyeceği konusunda karar verir. Müracaatçı
bireyselleştirilerek terapiye yönlendirilir. Ön değerlendirme ile kişi,
durum ve çevre hakkında bilgi toplanır ve terapiye dönük tarih
Sosyal terapi, belirlenmeye çalışılır.
müracaatçıya kendisi 2- Değerlendirme (Takdir): Değerlendirme ile bireysel farklılıklar ve
için problemi ihtiyaçlar temelinde terapiye değişik bir yaklaşım getirilir.
aydınlatmaya yardım Değerlendirme, değişken ve hareketlidir. Başlangıçtan sonuna kadar
ettiği ve bu anlayışın daima değişir. Değerlendirme, müracaatçı tarafından bir problemin
sonucu olarak onun ifadesi olarak algılanılır. Muhatap tarafından büyük problem olarak ne
hayat şartlarında gösterilmişse, değerlendirme ile rehberlik yapılır ve belki de bir dizi
değişiklik olduğu zaman psikolojik, sosyal, kültürel, manevi ve çevresel kuvvetler ortaya
bir anlam taşır. çıkabilir. Değerlendirme, problemi anlama ile sonuçlanır. Vaka, bir
andan diğer ana hareket ederken, ilave bilgilerin ışığı altında
onaylanmış, değişmiş veya reddedilmiş başlangıç intibalarını ihtiva
eder. Sosyal hizmet uzmanları, tanımladığı ve belirlediği vaka ile ilgili
uygun bir planlama yapar.
3- Müdahâle ve Terapi Uygulaması: Sosyal terapi, müracaatçıya kendisi
için problemi aydınlatmaya yardım ettiği ve bu anlayışın sonucu olarak
onun hayat şartlarında değişiklik olduğu zaman bir anlam taşır.
Müdahâle edici hedefler, muhatap ve uzmanın birlikte çalışması ile
kararlaştırılır. Müdahâle alanları, muhatabın ihtiyaçları doğrultusunda
belirlenir. Müdahâle edici beceriler, mülakat, kaydetme, mektup
yazma, muhataba kişisel ve diğer kaynakları kullanmaya yardım
etmeyi içerir. Müdahâleci gayretler, duygusal işlemler boyunca
müracaatçının benliğini, manevi kaynaklarını, yeniden güven vermeyi,
problemin aydınlatılmasını ve sempatik dinlemeyi destekler ve
güçlendirir. Bu aşamada son bir değerlendirme yaparak süreç gözden
geçirilir, yöntem ve müdahâlenin seyri test edilir, müracaatçının tavrı
ve algılaması değerlendirilir.
4- Sonuç (Sonuçlandırma): Sosyal hizmette kullanıldığı şekliyle sonuç,
problemli bir muhataba sosyal hizmet vermeyi amaçlayan uzmanın
müdahâle edici sürece girme kararı aldığı sürenin (zamanın) bitişi veya
sınırlanışı anlamına gelir. Sonuç, müracaatçı açısından değişme ve
büyümenin bir dinamiği olabilir. Genel olarak sonuç, müracaatçıya ne
yapabileceğinin önemini kavrattırır ve problem çözme ve hedefleri
başarmada işe yarayacağına inandırır. Etkin bir sonuç, uzmanın,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet

muhatabın şartlarla başa çıkmayı öğrenme kabiliyetindeki yeterliliğine


ve gelişmesine işaret eder (Seyyar ve Genç, 2010).
Sosyal vaka incelemeleri çok boyutlu olarak ele alınmalıdır. Çünkü sosyal
hizmet uzmanı ile müracaatçı arasında oluşan sosyal ilişkinin yanında bu ilişkiden
doğan karmaşık şartları ve eylem planını dikkate almak gerekir. Burada hedef,
karşılıklı iletişim sürecinde sık sık değişen perspektifler sayesinde eylem alanının
Sosyal vaka incelemeleri karmaşıklığını tespit etmek ve karşılıklı etkileşimi teşhis etmektir. Çoklu bakış açısı
çok boyutlu olarak ele sosyal hizmet uzmanı için her zaman yararlıdır. Ancak dikkat etmesi gereken bir
alınmalıdır. takım hususlar vardır. Sosyal hizmet uzmanı, ne eylem alanının karmaşıklığını
sınırlandırmalı ne de detaylarda kendini kaybetmelidir. Araştırmasını ve
çalışmalarını titizlikle yürütmelidir. Vakanın idari, hukuki ve eylem alanına yönelik
değerlendirmelerini yapmalıdır. Yetkili kişi veya kurumları belirlemeli ve
müracaatçının durumuna ve sorununa uygun bir çözüm üreterek sosyal
çalışmasını sonlandırmalıdır.
Sosyal vaka incelemesi her ne kadar bireylerle sosyal hizmet
uygulamasında açıklanmış ise de aşağıda sayacağımız diğer uygulamalar için de
geçerlidir. Vaka incelemesi her zaman aynı perspektifte gerçekleşmeyebilir. Ancak
ana ilke, yöntem ve kriterlerin benzerlikler göstermesidir. Vaka kayıtlarında bazen
inceleme birimi olarak gruplar, organizasyonlar ya da topluluklar seçilir ve bu
durumda örnek olay incelemesiyle yakın bir etkileşim kurulur (Marshall, 1999).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23


Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet

•Sosyal hizmet mesleği lisans seviyesinde eğitim almış sosyal hizmet uzmanları
tarafından icra edilir. Sosyal hizmet uzmanlarının bir takım görev ve sorumlulukları
vardır. Sosyal hizmet uzmanlığı bir statüdür. Bu statüyü kazanan bireylerin
statünün sınırları çerçevesinde bir takım rolleri vardır. Sosyal hizmet çalışma
Özet
alanlarında çalışan sosyal hizmet uzmanlarının çalıştığı alanla ilgili ayrıca çalışma
esasları doğrultusunda eylem durumuna göre farklı görevleri vardır.
•Bu ünitede sosyal hizmet uzmanlarının genel görevlerine değinilmiştir. Mesleğin
gereği yerine getirilen bu görevlerde başarılı olmak ancak mesleki rollerle mümkün
olmaktadır. Sosyal hizmet uzmanı, korumacı, kolaylaştırıcı, geliştirici-iyileştirici,
rehabilite edici, savunucu, aracı, eğitici ve öğretici, güçlendirici, değiştirici,
danışmanlık, araştırıcı, sosyalleştirici, çözüm üretici, planlayıcı ve uygulayıcı,
iletişim kurucu, vaka yöneticisi, personel geliştirici, iş yükü yöneticisi, meslek
elemanı rolleri vardır.
•Uzmanın bu görev ve rolleri doğrultusunda sosyal hizmet mesleği sosyal olay ve
olguları değerlendirerek vakaları inceler ve bunları belli metotlar çerçevesinde
yapar. Sosyal hizmetin en önemli işlevi vaka yönetimi çerçevesinde sosyal vakaları
değerlendirmek ve çözümlemektir. Bu işlevi yerine getirirken hedef kitlesini
sınıflandırarak dar alanlı ve birbirinden bağımsız uygulamalar yapar.
•Sosyal hizmet mesleği ve çalışanları birey, aile, grup, örgüt ve toplumla sosyal
hizmet uygulamalarını kendi metot ve yöntemlerini kullanarak mikro, mezzo ve
makro seviyede yürütür. Bireylerle sosyal hizmet çalışmaları sosyal kişisel çalışma
adıyla kişilerin kendilerini ilgilendiren sosyal sorunlar üzerine yoğunlaşarak psiko-
sosyal destek sağlamak üzere yürütülür.
•Bireylerin kendilerine yeterli hâle gelmeleri ve oluşan sosyal vakaların incelenmesi,
belirlenmesi, değerlendirilmesi, yorumlanması ve sonuçlandırılması için bilimsel
bilgi ve mesleki deneyimler kullanılır ve sağlıklı neticeler alınır. Bu çalışmalarda
esas olan bireylerin refahının sağlanması ve yoksunluluklarının giderilmesi ve
içinde bulunduklarını risk ortamından kurtarılmalarına yardımcı olunmasıdır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24


Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Evlilik müessesi aşağıdakilerden hangisine bir örnektir?
a) Sosyal olay
b) Sosyal olgu
Değerlendirme sorularını
sistemde ilgili ünite c) Sosyal sorun
başlığı altında yer alan d) Sosyal eylem
“bölüm sonu testi”
bölümünde etkileşimli e) Sosyal İlişki
olarak 2. Aşağıdakilerden hangisi Perlman’ın bireylerle sosyal hizmet uygulaması
cevaplayabilirsiniz. tanımında yoğunlaştığı öğelerden değildir?
a) Sonuç
b) Birey
c) Sorun
d) Mekân
e) Süreç
3. Aşağıdakilerden hangisi sosyal hizmet uzmanının rollerinden birisi değildir?
a) Savunucu
b) Güçlendirici
c) Kolaylaştırıcı
d) Kontrol edici
e) Rehabilite edici
4. “Sosyal hizmet uygulamasında bireylerin, ailelerin, grupların ve
toplulukların kişisel, kişilerarası, sosyo-ekonomik ve politik gücünü
artırmalarına ve koşullarını geliştirmelerine yardımcı olmayı amaçlayan
süreç” sosyal hizmet uzmanının hangi rolünün karşılığıdır?
a) Kolaylaştırıcı
b) Çözüm üretici
c) Güçlendirici
d) Değiştirici
e) Sosyalleştirici

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25


Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet

5. Aşağıdakilerden hangisi sosyal hizmet uzmanının genel görevlerinden


değildir?
a) Sosyal hizmet uygulaması içinde eleştirel düşünce becerilerini
uygulamak.
b) Sosyal hizmet mesleğinin tarihini ve onun günümüzdeki yapı ve
dokularını anlamak ve yorumlamak.
c) Sosyal politikaları etkilemek, formüle etmek ve analiz etmek.
d) İletişim becerilerini müracaatçı grubuyla, meslektaşlarla ve
topluluklarla farklı şekillerde kullanmak.
e) Sosyal risk altındaki müracaatçıları yönlendirmek ve uyum sağlatmak.

Cevaplar: 1.B, 2.A , 3.D, 4.C, 5.E

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26


Sosyal Hizmet Uzmanının Görevleri ve Bireylerle Sosyal Hizmet

YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR


Altınay, D. (1994). Psikotik, Nevrotik Ve Normallerde Sosyal Atomların
Karşılaştırılması. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi
, Ankara.
Arslantürk, Z. ve Amman,T. M. (2000). Sosyoloji. İstanbul: Kaknüs.
Duyan, V. (2003). Sosyal Hizmetin İşlev ve Rolleri. Toplum ve Sosyal Hizmet Dergisi,
14 (2). Ankara: Hacettepe Ün. Sosyal Hizmetler Yüksekokulu.
Duyan, V. (2006). Sosyal Hizmetin Temel Hedefi: Sosyal Adalet. Toplum ve Sosyal
Hizmet Dergisi, 17(1). Ankara: Hacettepe Ün. Sosyal Hizmet Bölümü.
Duyan, V. (2010). Sosyal Hizmet Temelleri Yaklaşımları Müdahâle Yöntemleri.
Ankara: Aydınlar.
Duyan V., Sayar, Ö., Ö. Ve Özbulut, M. (2008). Sosyal Hizmeti Tanımak ve Anlamak.
Ankara: Öncü.
Demirel, S. (2001). Rehabilitasyon Hizmetlerinde Sosyal Hizmet ve Sosyal Hizmet
Uzmanının Rol ve Görevleri. Toplum ve Sosyal Hizmet, 12(3). Ankara:
Hacettepe Ün. Sosyal Hizmetler Yüksekokulu .
Fichter, J. ( 1994). Sosyoloji Nedir?. (Çev. N. Çelebi). Ankara:Attila.
Kongar, E. ( 1972). Sosyal Çalışmaya Giriş. Ankara: Sosyal Bilimler Derneği.
Koptagel, G. (1982). Tıpta Davranış Bilimleri. İstanbul: İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi.
Marshall, M. (1999). Sosyoloji Sözlüğü. (Çev: Osman Akınhay ve Derya Kömürcü).
Ankara: Bilim Sanat.
Seyyar, A. ve Genç, Y. (2010). Sosyal Hizmet Terimleri: Ansiklopedik Sosyal
Pedagojik Çalışma Sözlüğü. Adapazarı. Sakarya.
Turan, N. (2009). Sosyal Kişisel Çalışma. Ankara: Aydınlar.
Ünlü, E. (1999). Araştırmacı Sosyal Hizmet Uzmanı . Prof. Dr. Sema Kut’ a Armağan
Yaşam Boyu Sosyal Hizmet. Ankara: HÜ Sosyal Hizmet Yüksek Okulu.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 27


SOSYAL HİZMETTE AİLE, GRUP,
ÖRGÜT VE TOPLUMLA ÇALIŞMA

• Ailelerle (Mikro) Sosyal Hizmet


• Gruplarla (Mezzo) Sosyal Hizmet
• Sosyal Grup Kavramı ve İçeriği
• Sosyal Grup Çalışması
• Örgütlerle (Mezzo) Sosyal Hizmet SOSYAL HİZMET
İÇİNDEKİLER

• Sosyalleştirme
• Kurumsal Danışmanlık BİLİMİNE GİRİŞ
• Örgütsel Bağlılık ve Kurum Kültürü
• Kurum ve İş Ahlakı
• Toplumla (Makro) Sosyal Hizmet

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Ailelerle sosyal hizmet uygulamalarının
HEDEFLER

önemi kavranabilecek,
• Gruplarla sosyal hizmet çalışması
yapalabilecek, ÜNİTE
• Örgütlerle sosyal hizmetin önemini
kavrayabilecek,
• Toplumla sosyal hizmet uygulamasını
anlayabileceksiniz.
11
Sosyal Hizmette Aile, Grup, Örgüt ve Toplumla Çalışma

GİRİŞ
Sosyal hizmetin önemli çalışma alanı sorun teşkil eden sosyal vakaları
tanımlamak, çözümlemek ve olumlu sonuçlar almaktır. Hiçbir vaka kendiliğinden
meydana gelmez. Onu meydana getiren sebep, olay, olgu, kişi ve kriterleri
incelemek, değerlendirmek, yorumlamak, çözümlemek ve geliştirmek sosyal
hizmetin görevlerindendir.
Sosyal hizmet mesleği sosyal sorunları çözümlerken birey, aile, grup, örgüt ve
toplumla sosyal hizmet çalışması yaparak sonuçlandırır. Çalışma aşamasında olayın
durumuna göre farklı yöntemler kullanır. Sosyal hizmet Mikro, mezzo ve makro
Sosyal hizmet Mikro, seviyede sorunları çözmeyi hedefler. Uygulama sürecinin sistematik bir şekilde
mezzo ve makro yürütülmesi, müracaatçının ve vakanın iyi tanımlanması sağlıklı sonuç almak için
seviyede sorunları önemli bir etkendir.
çözmeyi hedefler.
Vaka yönetimi ve bireylerle sosyal hizmet uygulamaları onuncu ünitede
açıklandı. Bu ünitede, ailelerle, gruplarla, örgüt ve organizasyonlarla ve toplumla
sosyal hizmet uygulamaları hakkında teorik ve uygulamaya yönelik yöntemler
üzerinde durulacaktır.

AİLELERLE (MİKRO) SOSYAL HİZMET


Aile hakkında çok değişik tanımlar yapmak mümkündür. Aile, toplumların
örgütlenmiş en önemli birimidir. Bir toplumun ayakta kalmasında, kültürün,
inancın, değerlerin, örf, adet ve geleneklerin kuşaktan kuşağa aktarılmasında
Aile, toplumların
yegâne güçtür. Aile tanımları ve işlevleri hakkında 5. Ünitede bazı temel bilgiler
örgütlenmiş en önemli
verilmiştir. Burada daha çok ailelerde yaşanan iç ve dış sorunlara karşı tedavi,
birimidir.
terapi ve sorun çözme yöntemleri ile bu yöntemlerin öneminden bahsedilecektir.
Aile, biyolojik ilişki sonucu insan türünün devamını sağlayan, toplumsallaşma
sürecinin ilk ortaya çıktığı, karşılıklı ilişkilerin belli kurallara bağlandığı, o güne dek
toplumda oluşturulmuş maddi ve manevi zenginlikleri nesilden nesile aktaran,
biyolojik, psikolojik, ekonomik, sosyal, hukukî vb. yönleri bulunan toplumsal bir
birimdir.
İnsanlık tarihi boyunca varlığını sürdüren aile unsuru toplumdan topluma
değişik yapılanmalarla yürümektedir. Türk ailesi de çeşitli süreçlerden ve
değişimlerden geçerek günümüze gelmiştir. Geleneksel aile yapısı yerini modern
ya da çekirdek aileye bırakmıştır. Toplumun ve millet olma ruhunun devam
Ailelerle sosyal hizmet, edebilmesi için ailenin korunması esastır. Ailenin Korunması: Aile fertlerinin değişik
risk altındaki ailelerle sosyal risklere ve aile içinden veya dışından kaynaklanabilen değişik tehlike ve
çalışma için bir şemsiye tehditlere karşı devletçe koruma altına alınmasıdır. Aile bütünlüğünün
kavramdır. bozulmaması için konu ile ilgili kanunlarla koruyucu tedbirler alınmıştır. Aile
mahkemeleri ve hukuksal koruyucu önlemler 13. ünitede açıklanmıştır.
Ailelerle sosyal hizmet, risk altındaki ailelerle çalışma için bir şemsiye
kavramdır. Sosyal hizmetin bir odağı da ailedir. Yapılan tüm çalışmalar aile
ortamında düğümlenmektedir. Aile ile ilgili üst sınıflarda geniş bilgiler verilecektir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Sosyal Hizmette Aile, Grup, Örgüt ve Toplumla Çalışma

Ailelerle sosyal hizmetin temel amacı, aile üyelerinin gelişimsel ve duygusal


gereksinimlerini yetkin bir şekilde karşılayabilmeyi öğrenebilmesi için ailelere
yardımcı olmaktır. Ailelere yönelik sosyal hizmet çalışmalarının amacı, değişim ya
da müdahale için ailelerin güçlerini pekiştirmek, ailelerin etkili bir şekilde işlev
görmesi için ilave destek sağlamak ve günlük yaşamını etkili ve doyurucu bir şekilde
sürdürebilmesi için aile işlevselliğinde somut değişiklikler kazandırmaktır (Duyan,
2010).
Sosyal hizmet mesleği ailenin refahını esas alır ve huzurlu aile ortamı
sağlamaya çalışır. Ailenin desteklenmesi amacıyla özellikle sosyo-ekonomik yönden
sıkıntı içinde olan aile fertlerine yapılan maddi yardım ve psiko-sosyal hizmetlere
aile refahı hizmetleri denir. Aile refah hizmetleri, sosyal refah ve aile politikası
alanında belirlenen politikalara uygun olarak ailenin toplum içindeki her türlü
fonksiyonunun yerine getirilmesinde ortaya çıkan engel ve yetersizliklerin
giderilmesini önermektedir. Bu hizmetler psiko-sosyal ve maddi sorunların
çözümlenmesi, aile fertlerinin sağlıklı gelişmesi, ailevi münasebetlerin ve hayatın
düzenli sürmesini hedefleyen, aileye dönük her türlü sosyal refah hizmetlerini
kapsamaktadır. Bu kapsamda ailelere yönelik hizmetler şunlardır (Seyyar ve Genç,
2010);
1- Aileye yönelik sosyal hizmetler kapsamında aile danışmanlığı hizmetleri.
2- Aile bakımı kapsamında aile ortamında yaşayan bakıma muhtaç fertlere
evde sosyal bakım hizmetleri.
3- Ailenin sosyal güvenlik kapsamına alınması.
4- Çocuklu ailelerin aile ödeneklerinden yararlanabilmesi için, devletçe
bakılma veya kamusal sosyal yardım kapsamında çocuk parası, çocuk
bakım parası gibi ailenin refah seviyesini iyileştirici programların
uygulanması.
Ailelerle mesleki çalışmada sosyal sorunların çözümü dört aşamada
değerlendirilir. Bunlar sorunun varlığını kabul etmek, sorunu çok yönlü analiz
etmek, sorun çözme ile ilgili seçenekleri belirleme sürecine aile üyelerinin aktif
katılımını sağlamak ve belirlenen seçenekleri gözden geçirip uygun olanı seçmek
(Turan, 2009).
Sorun yaşayan ailelerde sorun eşler arasında ise sosyal hizmet uzmanı
müracaatçının, kendisi, eşi ve ilişkileri hakkında ne düşündüğünü ve ilişkilerindeki
duygusal deneyimleri fark etmesi için müracaatçıya yardımcı olmaya çalışır.
Müracaatçıya empati yapma öğretilir ve böylece çiftlerin birbirlerini daha iyi
anlamaları, birbirleri hakkında ne düşündüklerini kavrayabilmeleri ve sorunun
boyutları hissettirilmiş olur. Uzman müracaatçının düşünme ve eylem biçimleri ile
davranış kalıplarını değiştirmeye çalışır ( Duyan vd., 2008).
Sosyal sorun yaşayan ailelerle sosyal hizmet uygulamaları çerçevesinde aile
terapi hizmetleri de verilmektedir. Aile Terapisi, aile üyelerinden bir veya bir
kaçının hâl ve hareketlerinin ailevi huzuru, münasebetleri ve geçimi tahrip edecek
seviyelere vardığı durumlarda profesyonel sosyal danışmanlar (terapistler,
psikologlar, sosyal hizmet uzmanları) tarafından yürütülen bir tedavi programıdır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


Sosyal Hizmette Aile, Grup, Örgüt ve Toplumla Çalışma

Aile tedavisi, sorun çözme sürecine tüm ailenin katılımını amaçlayan bir
yaklaşımdır. Hedef, fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan sağlıksız olan bireyi
iyileştirmektir. Tedavi sürecinde sistem yaklaşımından yararlanılır (Bulut, 1999).
Tedavi Süreçleri:
1- Aile içi ilişkilerde meydana gelen çatışmalar, iletişim kalıpları,
ebeveynlerin yaklaşımları terapistlerle birlikte değerlendirilir.
2- Ebeveynlerin uygun tutum, davranışlar belirlenmesinde, iç görü (sezgi)
ve farkındalıklarının arttırılması ile ebeveynlerin tedavi sürecine
katılımları sağlanır.
3- Aile büyüklerinin tedavide aktif rol almalarına pedagojik destek verilir.

Aileyi küçük grup kabul edersek grup çalışmaları aileyi de içine alır. Ancak
ailelerle yapılan tedavi çalışmaları genel grup çalışmasından farklı tutulmalıdır. Aile
tedavisine yönelik grup çalışmaları şunlardır (Toseland, 1984, Akt: Bulut; 1999).
1- Sorun Çözücü Grup Çalışmaları: Özürlü, başarısız, ruh sağlığı bozuk
çocuklarla ve davranış bozukluğu gösteren, topluma karşı olumsuz
davranışlarda bulunan gençlere sahip bulunan ebeveynlerle yapılan
çalışmalar.
Sosyal ağ terapisi,
psikolojik sorunu olan 2- Sosyalleştirici Nitelikli Grup Çalışmaları: Kırdan kente göç etmiş veya
bireyin sosyal uzun yıllar yurtdışında kaldıktan sonra yurda dönmüş ailelerle yapılan
topluluğunu veya ağını, çalışmalar.
grup seanslarında hasta 3- Eğitici Amaçlı Grup Çalışmaları: Çocuk sayısını sınırlamak isteyen yani
ile görüşenlerin tümünü aile planlaması motivasyonu olan nişanlı veya evli çiftlere yahut
bir araya toplar. koruyucu aile olmak isteyen çiftlere yönelik çalışmalar.
4- Geliştirici Amaçlı Grup Çalışmaları: Karşılıklı olarak daha etkili, açık ve
rahat iletişim kurmak isteyen çiftlere veya çocukları ile daha sağlıklı
ilişkiler kurmak isteyen ebeveyne yönelik çalışmalar.
Aile terapilerinde uygulanan bir diğer terapi, sosyal ağ terapisidir. Sosyal ağ
terapisi, psikolojik sorunu olan bireyin sosyal topluluğunu veya ağını, grup
seanslarında hasta ile görüşenlerin tümünü bir araya toplar. Ağ, hastanın günlük
yaşamında temasa girdiği kişileri, sadece yakın aile üyelerini değil, akrabaları,
arkadaşları, ticaret yaptığı kişileri, öğretmenlerini ve iş arkadaşlarını da kapsar
(Kaplan ve Sadock, 2004). Bu ağ vasıtası ile aile ve sorunlu birey tanımlanır, terapi
için uygulamaya geçilir. Aile danışma merkezleri aracılığı ile ulaşılan sorunlu
Ailelerin eğitim yoluyla ailelere bu merkezler tarafından da danışmanlık hizmetleri verilmektedir. Son
güçlendirilmesi ve zamanlar aile danışma merkezleri aile terapi merkezlerine dönüş aşaması
sorunlarıyla baş etme yaşamaktadır. Aile danışma merkezlerinden 13. ünitede ayrıca bahsedilmiştir.
becerilerinin gelişmesi
Ailelerle sosyal hizmet çalışmalarının bir diğer ayağı eğitim faaliyetleridir.
sağlanmaktadır.
Ailelerin eğitim yoluyla güçlendirilmesi ve sorunlarıyla baş etme becerilerinin
gelişmesi sağlanmaktadır. Bu eğitim sürecinde özellikle şu konular üzerinde
durulur. Ailenin kuruluşunda uyulacak kurallar, ailenin, beşeri ve manevi yönleriyle
değeri, ailenin sosyal konumu, aile kültürü, ailenin iktisadi yapısı, aile içi sosyal
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Sosyal Hizmette Aile, Grup, Örgüt ve Toplumla Çalışma

ilişkiler, ailenin yakın çevresi, aile ve çalışma hayatı arasındaki ilişkiler, aileye
yönelik tehlikeler-sosyal riskler ve önlenmesiyle ilgili tedbirler. Bu eğitimler
sayesinde aile üyeleri kendilerine ait olan eğitim sorumluluklarını üstlenirler, aile içi
şiddet yerine barış ve sevgi hâkim olur, aile içi sorunlar, demokratik ve istişare
yöntemleriyle giderilebilir, aile kültürünün pekiştirilmesi suretiyle boşanmalar ve
sosyal maliyetler azalır.
Ailelerin sağlık sorunları aile hekimleri tarafından takip edilir, sağlıkla ilgili
bilinçlenmeleri için çalışmalar yapılır. Bu alanda aile hekimliği müessesesi tahsis
edilmiş ve hizmetler daha yakından ve kontrollü bir şekilde yürütülmektedir. Aile
hekimi, anne karnındaki bebekten, en yaşlı ferdine kadar bütün aile fertlerinin
sağlığından, kişilerin sağlıkla ilgi problemlerinden ve hastalıklarından direkt olarak
sorumludur. Aile hekimi ile kişi arasında sürekli bir ilişki bulunması ve bu ilişkinin
her iki tarafın da isteği doğrultusunda sürdürülmesi esastır. Aile hekimliğinin
hedefi, birinci basamak sağlık hizmetlerini, profesyonel bir anlayışla ve toplumun
katılımını sağlayacak bir biçimde, ferdin yaşadığı ve çalıştığı yerlerde koruyucu,
tedavi ve rehabilite edici yönleri ile birlikte sunmaktır. Bu şekilde temel sağlık
hizmetleri kapsamında, birinci basamaktaki teşhis ve tedavi hizmetleri ile
rehabilitasyon hizmetlerine öncelik vermektir (Seyyar ve Genç, 2010).
Ailelere yönelik bir diğer sosyal hizmet ortamı aile mahkemeleridir. 13.
ünitede açıklayıcı bilgilerin yer aldığı aile mahkemeleri, aAile fertlerinin sosyo-
ekonomik ihtiyaçlarının karşılanması kapsamında koruyucu, eğitici, destekleyici ve
uzlaştırıcı hizmetlerin sağlanması maksadıyla oluşturulan mahkemedir. Aile içi
şiddet ve huzursuzlukların giderilmesi, boşanma sürecine gelmiş ailelerin
uyarılması ve onlara danışmanlık nispetinde tekrar birleşmelerinin sağlanması için
çaba sarf edilmesi ve aile bütünlüğünün korunması için çalışmalar yürütmektedir.
Ailelere yönelik uygulamalardan bir diğeri aile ödenekleridir. Yardıma muhtaç
hâle gelen aile fertlerine, genelde kamusal sosyal kurumlar tarafından sosyal
yardımlar yapılmaktadır. Aile yükümlülükleri normalinden fazla olduğu varsayılan
kişilere verilen ek bir sosyal gelirdir. Kira, doğum, çocuk parası ve çocuk bakım
Aile içi şiddet ve aile parası gibi.
sorunlarının önemli Aile içi şiddet ve aile sorunlarının önemli nedenlerinden birisi çok çocuk sahibi
nedenlerinden birisi çok olmaktır. Ailelerle sosyal hizmet uygulamalarında çocuk sayısı, çocuklar arası yaş
çocuk sahibi olmaktır. aralığı, doğum öncesi, doğum aşaması ve doğum sonrası bilinçlendirme çalışmaları
ve çocukların eğitimi gibi konular ailelerle sosyal hizmet alanına girmektedir. Bu
alandaki eylemler daha çok aile planlama merkezi tarafından doktor ve hemşireler
aracılığı ile yapılmaktadır. Sosyal hizmet uzmanı da aile danışma ve terapi
süreçlerinde ve hamilelik aşamasında bu konularda ailelerle çalışmalar
yapmaktadır. Aile planlaması programları doğurganlığı önlemek için, genellikle
koruyucu önlemlerle birlikte hem annenin, hem de çocuğun sağlığını korumak için,
çocuk aralığı yöntemlerini tavsiye etmektedir. Bu merkezler birçok fonksiyon
yerine getirmekte ve aileler üzerinde ciddi çalışmalar yapmaktadırlar.
Aile sorunları boşanma, ölüm, yoksulluk, hastalık, çocuk istismarı, suça
yönelme, cinsel istismar, istenmeyen gebelik, davranışsal problemler, iletişim ve
davranış bozuklukları gibi farklı biçimlerde ortaya çıkarlar. Ailelerin sorunlarına

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


Sosyal Hizmette Aile, Grup, Örgüt ve Toplumla Çalışma

yönelik planlı müdahale süreci tanışma, ön değerlendirme, planlama, uygulama,


son değerlendirme, sonlandırma ve izleme olmak üzere yedi aşamada
gerçekleşmektedir (Duyan, 2008). Aile sorunlarının çözümü için bu aşamalara
Sosyal hizmet uzmanı
riayet ederek sosyal çalışma yapmak sağlıklı neticeler almanın bilimsel kriteridir.
gerektiğinde ailelerin
sorunlarının çözümü Aile içi sorunların çözümü ve ailelerin sağlıklı bir şekilde ömrün sonuna kadar
için koruyucu- önleyici devam etmesini sağlamak için devletin aile politikaları önemlidir. Aile fertlerinin
bazda politikalar hayat şartlarını iyileştirmek için politikalar üretilir. Sosyal Siyaset kapsamında,
üretilmesi hususunda huzurlu ve sağlıklı toplum tesis etmek maksadıyla aile ve aile fertleri için
ilgili birimlere kanun oluşturulan sosyal program, eğitim, destek ve yardımların bütününe aile politikası
taslakları hazırlar ve denmektedir. Sosyal hizmet uzmanı gerektiğinde ailelerin sorunlarının çözümü için
politikalar üretirler. koruyucu- önleyici bazda politikalar üretilmesi hususunda ilgili birimlere kanun
taslakları hazırlar ve politikalar üretirler. Üretilen politikalar üzerinden uygulamalar
yaparak sorun çözme konusunda yetkinliklerini ortaya koyarlar.
Günümüzde toplumsal yapıda görülen değişmeler ve gelişmeler ailelerle
çalışmada güçlendirme odaklı yaklaşımın benimsenmesini doğurmuştur. Sosyal
hizmet uzmanına düşen görev, aileleri güçlendirmek, mevcut güçlerini
Sosyal hizmet uzmanına geliştirmelerine ve kaynaklara ulaşabilmelerine yardımcı olmaktır. Bunu yaparken
düşen görev, aileleri de aile refahını etkileyen iç ve dış faktörlerin belirlenmesi gerekir (İl, 2001, Akt:
güçlendirmek, mevcut Duyan,2008).
güçlerini
geliştirmelerine ve
kaynaklara GRUPLARLA (MEZZO) SOSYAL HİZMET
ulaşabilmelerine
yardımcı olmaktır. Sosyal Grup Kavramı ve İçeriği
İnsan toplumsal bir varlıktır. Yaşamını toplum, grup ya da toplumsal ilişkiler
sistemi içinde sürdürerek devam ettirir. Yalnız başına yaşama şansı yoktur. İnsanın
gelişimi, değişimi, hayata uyumu, sosyal ihtiyaçlarını karşılama, ruhi derinliklerini
hissetme ve hissettirme, geleceğini planlama süreçleri hep kendinden başka
insanlarla olan ilişkileri ve ait olduğu grubun felsefesi ile şekillenir. Aidiyet, varlığını
hissettirme, kendisini ispat etme, sorunlarını çözme ve planlarını başkalarıyla
paylaşma, hayatı okuma, tecrübelerden yararlanma, bilmediğini çabuk öğrenme,
içselliğini sorun olmaktan çıkarma, kendini kontrol altına alma ve duygularına
hâkim olma hep sosyal grup içinde gerçekleşir.
Sosyal grup, belli bir zaman süreci içinde birbirleriyle etkileşimde bulunan,
aynı değerleri, idealleri, fikirleri, hedefleri veya maddi nesneleri paylaşan, ortak
amaçlarını gerçekleştirmek için birbirlerinden devamlı olarak haberdar olan,
müşterek bazı sosyo-kültürel aktiviteler düzenleyen ve belli kurallara göre karşılıklı
ilişki ve etkileşimde bulunan insanların oluşturduğu bilinçli bir topluluktur (Seyyar
ve Genç, 2010). Resmî ya da gayri resmî üyelik ölçütlerini tamamlayan, görece
istikrarlı ve karşılıklı ilişkiler modeliyle birlik olma duygusunu paylaşan ya da
kendilerini birbirlerine bağlı hisseden çok sayıda kişinin oluşturduğu kümeye sosyal
grup denir (Marshall, 1999).
Bütün sosyal ilişkiler mutlaka gruplarla ilgilidir. Sosyal ilişkinin bireyin bireyle
münasebeti şeklinde ortaya çıktığı hallerde bile, grup içi bir ilişkinin olduğu ifade
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Sosyal Hizmette Aile, Grup, Örgüt ve Toplumla Çalışma

edilebilir. Grup üyeleri, grup tarafından sosyal kontrol altında tutulur. Dolayısıyla
grup üyesi, genel kaidelere ve özellikle grup normlarına uyma konusunda kendisini
mecbur hisseder. Gruba tesadüfen girenler, tutum ve davranışlarını gruba
uydurma yönünde zorlanabilirken, gönüllü katılanlar genelde grup normlarına
daha kolay uyum sağlayabilirler.
Grubun Özellikleri: Genel gayelere ulaşmak için karşılıklı etkileşim vardır.
Zamanla değişebilen sosyal yapılar çerçevesinde sosyal mevkileri vardır. Açıkça
olmasa da varlığı kolayca tanınabilir veya bilinir. Grup üyeleri kendilerine özgü
sosyal rollerini oynarlar ve böylece grup, varlığını korur. Sürekli olarak karşılıklı hak
ve sorumluluk anlayışı çerçevesinde sosyal temas ve iletişim vardır. Standart
davranış normları ile hareket ederler. Ortak ilgi, menfaat veya değerler geçerlidir.
Bir veya birkaç ortak hedef takip edilir. Sosyal kontrol ve bir bütünlük şuuru
çerçevesinde “biz duygusu” hâkimdir (Güney, 2009).
Grubun Fonksiyonları: Ferdin sosyalleşmesine yardımcı olur. İnsanların
hoşgörülü, dayanışma içinde ve paylaşımcı olmalarını sağlar. Üyelerinin şahsiyet
sahibi olmalarına yardımcı olur. Üyelerinin her türlü ihtiyaçlarını karşılayarak,
toplumsal hizmette bulunur, üyelerine ait olma ve özdeşleşme duygusu kazandırır.
informal gruplar üyelerini iç ve dış güçlere karşı korur. (Silah, 2005).
Grup Oluşturma Şartları: En az iki kişinin şuurlu olarak bir araya gelmesi.
Üyeler arası etkileşim olması. Hedeflere ulaşma ve faaliyet biçimi noktasında
anlaşma-uzlaşma ve her bir üyenin belirlenen yöntemlerle tespit edilen hedeflerin
gerçekleştirilmesine katkısı. Üyeler arasında grubu yöneltmek üzere bir liderin
seçilmesi. Belli bir noktaya kadar disiplinli bir örgütlenme (Seyyar ve Genç, 2010).
Teşkilatlı gruplar; Sosyal grup sınıflandırması: Gruplar sınıflandırılırken büyüklük, süreklilik,
organize olmuş, yapı, sosyal roller, karşılıklı ilişkiler, grup ilgilerinin türleri, paylaştıkları sosyal
teşkilatlanmış, istikrarlı değerler ve çeşitleri ve gruptan beklenen tavır hareketler gibi kriterler kullanılır
ve çok az devamlı olan (Güney, 2005:144). Grup sınıflandırmasında en sağlıklı kriter teşkilatlı olan ve
gruplardır. Teşkilatlı olmayan gruplamadır. Teşkilatlı gruplar; organize olmuş, teşkilatlanmış, istikrarlı ve
olmayan gruplar; çok az devamlı olan gruplardır. Teşkilatlı olmayan gruplar; kalabalıklar, halklar,
kalabalıklar, halklar, yığınlar ve kümelenmelerdir (Bilgeseven, 1995).
yığınlar ve
Kalabalık: Ortak bir uyarıcı sonucu belli bir yerde toplanan, ortak bir heyecanı
kümelenmelerdir.
paylaşan, herhangi bir anda ortak eyleme geçebilecek olan, heyecanları geçince de
kısa sürede dağılan, teşkilatsız bireylerin meydana getirdiği insan topluluğudur.
Yangın söndüren insanlar, bir suçluyu linç etmek için toplananlar gibi.
Yığın: Herhangi bir çıkar sağlamak amacıyla kendiliğinden oluşan, aynı fiziki
ortamda bulundukları halde karşılıklı ilişkileri en düşük düzeyde olan, duygu,
düşünce ve örgütlenme ölçüsü itibariyle en düşük olan toplumsal bir gruptur. Yığın,
birincil ve ikincil gruptan sonra gelen çok gevşek bir sosyal grup da sayılabilir.
Mesela stadyumda maç izleyenler bir yığındır. Futbol kulübü ise sosyal gruptur.
Millet: Biz duygusuna mensup, fertlerinin asgari müştereklerde birbirlerine
bağlı olduğu, sürekli ve teşkilatlı büyük bir formal gruptur.
Halk: Biz duygusuna mensup, fertlerinin asgari müştereklerde birbirine bağlı
olduğu, sürekli ve teşkilatsız büyük bir informal gruptur.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


Sosyal Hizmette Aile, Grup, Örgüt ve Toplumla Çalışma

Sosyal hizmet sosyal grup vasıfları taşıyan grupların üyeleriyle uyum sürecini
tamamlama, psiko-sosyal sorunlarını çözme, aidiyet duygularını olgunlaştırma ve
bireylerin başkalarıyla ortak noktalarda buluşarak yaşayabilme melekelerini açığa
çıkarma ve kabiliyetlerini kullandırma yönünde sosyal grup çalışmaları
Grup yaklaşımı bireye yapmaktadır. Grup yaklaşımı bireye yardım araçlarından sadece biridir ve çok güçlü
yardım araçlarından bir araçtır; çünkü insan toplu olarak yaşayan bir varlıktır ve küçük, samimi bir
sadece birdir ve çok toplum içerisindeki etkileşimlerden doyum sağlar. Bireysel tedavi ve yardımlarla
güçlü bir araçtır. toplumda tek başına kalan ve çevreleriyle olumlu etkileşimler kuramayan bireyler,
grup içerisinde dış dünyanın baskılı yaşam koşullarına uyabilme yeteneklerini
geliştirme ve pekiştirme olanağı bulurlar (Duyan, 2008).

Sosyal Grup Çalışması


Sosyal grup çalışması, sosyal çalışmanın grup düzeyindeki uygulama
tekniğidir. Sosyal grup çalışması kişilere, yüz yüze temasta bulunduğu küçük
gruplar içinde ve bu gruplar yoluyla yardım ederek bireylerde arzulanan
değişiklikleri meydana getirme tekniğidir (Vinter, 1965, akt: Kongar, 1972). Bu
tarife göre; grup çalışmasının ortamı yüz yüze temasın bulunduğu küçük gruplardır.
Grup çalışmasının
Grup çalışmasının amacı, bireyi etkileyerek üyelerin ihtiyaçlarını karşılamak,
amacı, bireyi
sorunlarını çözmek, uyumlarını sağlamak ve rehabilite etmektir. Etkileme grup
etkileyerek üyelerin
yoluyla yapılır. Bu etkileme sosyal hizmet uzmanının istediği değişlikleri
ihtiyaçlarını karşılamak,
oluşturmasıyla gerçekleşir.
sorunlarını çözmek,
Sosyal grup çalışması, grup üyelerinin sosyal ve psikolojik gereksinimlerini
uyumlarını sağlamak ve
karşılayarak, kendi kişisel, grup, aile ve toplum sorunlarıyla daha etkili bir biçimde
rehabilite etmektir. baş edebilmelerini sağlayan; amaca yönelik faaliyetlerin küçük gruplar aracılığı ile
gerçekleştirildiği bir sosyal hizmet yöntemidir. Sosyal hizmetin temel ilkeleri olan
koruma, geliştirme ve rehabilite etme sosyal grup çalışmasının da ilkeleridir. Sosyal
grup çalışmasının sorun çözme işlevi olduğu gibi sorun oluşmadan önceden de
kişileri koruma, değiştirme ve geliştirme işlevini yerine getirmektedir (Bulut,
1999:152). Sosyal grup çalışması; gerek belirli grupların, gerekse üzerinde çalışılan
Sosyal hizmetin temel ferdin bir grup içinde etkileşimlerle psiko-sosyal sağlığına kavuşmasının istendiği
ilkeleri olan koruma, durumlarda sosyal çalışmacının grupça yaptığı planlı, programlı, düzenli ve raporlu
geliştirme ve rehabilite mesleki çalışmadır (Seyyar ve Genç, 2010).
etme sosyal grup
Sosyal grup çalışması, birey, grup ve ailelerin bir grup ortamında psiko-sosyal
çalışmasının da
uyum ve işlevleri açısından ortak sorunlarına yönelik duygusal ve sosyal
ilkeleridir.
gereksinimlerini karşılayabilecekleri, kişisel ve sosyal gelişimlerini
destekleyebilecekleri, sorunlarını çözme becerisi ve iletişim kurma becerileri
kazanabilecekleri ortamdır. Bu yöntemde aynı yaşlarda, aynı ilgi, endişe ve ortak
sorunlara sahip, belirli bir eğitim ve kültür seviyesindeki bireylerin Sosyal Hizmet
Uzmanı önderliğinde bir araya gelerek sorunlarını paylaştıkları, birlikte çözüm
yolları üretebildikleri bir sorun çözme sürecidir. Bu çalışma yöntemi sosyal hizmet
uzmanlığının disiplinler arası bir yaklaşım sergileyerek bireylerin sosyal iyilik
durumlarının geliştirildiği planlı, programlı ve uygulamalı bir yöntemidir.
Grup dinamiği küçük, yüz yüze iletişim kuran grupların yapı ve süreçlerini
inceleyen alandır. Grubun yapı ve işleyişinin, özellikle grup içi uyum, gerilim,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


Sosyal Hizmette Aile, Grup, Örgüt ve Toplumla Çalışma

çatışma ve grup birliğinin araştırılmasıdır. Grup dinamiği kavramı genel olarak


“küçük grup incelemesi” anlamına gelmektedir. İş hayatında, endüstride,
organizasyonlarda, orduda sosyal sorunların yaşandığı grup içi dinamiklerde bu
tekniğin önemi büyüktür. Verimlilik, liderlik, grup içi dayanışma, tutum değişimi,
Birey grup içindeyken iletişim gibi birçok konu küçük grup incelemelerine dayanılarak incelenmektedir,
yalnız olduğundan farklı çünkü geniş gruplara nazaran küçük gruplar üzerinde deney yapma olanağı daha
davranmaktadır. fazladır (Kızılçelik ve Erjen, 1994). Grup dinamiği bireylerin statik duygularına
dinamizm kazandıran, yönlendiren, motive eden, farkında olmadan hızlı-hırslı
çalışmaya iten ve farkındalık kazandıran itici bir güçtür. Birey grup içindeyken
yalnız olduğundan farklı davranmaktadır. Bu farklı davranışlar grup normlarına
itaat, grupla özdeşleşme ve grubu benimseme şeklinde oluşmaktadır.
Bir grubun üyelerinin birbirine karşı sevgileri, muhabbetleri, grup üyelerinden
bekledikleri maddi-manevi kazançlar arttıkça ve kendilerini, gruba daha bağlı ve
yakın hissettikçe, grup dayanışması ve üyelerin gruba uyma eğilimleri artmaktadır.
Buna karşın sosyal gruplar içinde zaman zaman anlaşmazlıklar da olmaktadır. Bu
anlaşmazlıklar grup içi çatışmalara kadar gidebilir. Grup İçi Çatışma; Eğitim veya
statü farklılığı, şahsiyet ve hissî etkenler, mizaç farklılığı, gelenek ve örf farklılığı,
grup içinde yaşanan haksızlıklar, imtiyazlar, liderlik yarışması, kıskançlık gibi
sebeplerden ötürü grup üyeleri arasında değişik derecelerde ve boyutlarda
meydana gelen anlaşmazlıklar, çatışmalar ve(ya) kavgalar olarak tanımlanabilir.
Sosyal grup çalışmasında sosyal hizmet uzmanı grup içindeki bu çatışmaların
önlenmesi veya giderilmesi için de grup içi iyileştirme ve uyum çalışmaları yapar.
Grup içi çatışmaların yanında bir de gruba aidiyet duygusunun zirveye çıktığı
durumlarda da gruplar arası çatışmalar yaşanmaktadır. Gruplar arası çatışma:
Grubun millî, dinî, etnik değerleri, kişinin bağlı olduğu grubun üstün olduğu inancı
gibi sebeplerden dolayı kendi kimliklerini, diğer grupların aleyhine güçlendirmek
Tedavi grupları üyelerin
istemeleri ve kendilerini başkalarından “biz ve onlar” kavramlarıyla ayırmaları
duygusal ve toplumsal
sonucunda farklı gruplar arasında ortaya çıkan çatışmalardır. Bu durumdaki
gereksinimlerini odak
çatışmaların önlenmesi, yatıştırılması ve çatışma sebeplerinin ortaya çıkarılması
alır ve gelişme, terapi,
için uzman inceleme ve araştırma yapar, çözümler üretir ve orta yol bulmaya
eğitim, sosyalleştirme
çalışır.
ve destek grupları diye
beş türden oluşurlar. Grup Tedavisi: Bir tedavi uzmanının rehberliğinde, kişilerin şahsi ve psiko-
sosyal sorunlarının, bir grup içinde ele alındığı hususi bir psikolojik tedavi
yöntemidir (Seyyar ve Genç, 2010) . Tedavi grupları üyelerin duygusal ve toplumsal
gereksinimlerini odak alır ve gelişme, terapi, eğitim, sosyalleştirme ve destek
grupları diye beş türden oluşurlar. Tedavi gruplarında grubun varlığı grup
üyelerinde doğrudan değişme meydana getirir (Zastrow, 1993, akt: Duyan, 2010).
Grup terapisi birden çok psikoterapistin önünde altı-sekiz kişilik gruplarla yapılan
bir terapi tekniğidir (Marshall, 1999:286). Terapi grupları kendi üyelerinin
sorunlarını derinlemesine keşfetmelerini ve çözüm için çoklu bakış açısıyla
stratejiler geliştirmelerini sağlar. Gruplar katılımcılara tedavi olanağı sunan özel bir
takım niteliklere sahiptir. Umut aşılama, etkileşim, evrensellik ve diğerkamlık
(başkacılık) grubun tedavi edici faktörleridir (Malchiodi, 1998, akt: Duyan, 2008)

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


Sosyal Hizmette Aile, Grup, Örgüt ve Toplumla Çalışma

Vaka çalışması grup bazında ele alındığında sosyal hizmet görevlisinin ortak ya
da benzer güçlüklerle karşı karşıya olan küçük bir grubun etkinliklerine ve ortamına
katılmasını gerektirir (Marshall, 1999). Shulman’ın modeline göre sosyal hizmet
uzmanının karşılıklı yardım, grup liderinin rol ve fonksiyonları ve grup çalışması
Gruplar katılımcılara sürecinin aşamalarına ilişkin dinamikler hakkında temel bir anlayışa sahip olması
tedavi olanağı sunan gerekir. Bu anlayışın temel kavramları bilgiyi paylaşma, tartışma süreci, tabu olan
özel bir takım konuların tartışılması, evrensel bir bakış açısı geliştirmek, karşılıklı destek, karşılıklı
niteliklere sahiptir. talep, bireysel problem çözme, yeni fikirleri deneme ve grubun çoğu tarafından
Umut aşılama, problemin tanımlanmasıdır (Duyan,2008).
etkileşim, evrensellik ve Grupların bireye ve topluma yönelik iyileştirme faaliyetleri vardır. Birey
diğerkamlık (başkacılık) bazında bireyin gruba yaklaşımı, grup içindeki durumu, faaliyetlere katılım durumu,
grubun tedavi edici grup içindeki rollerini ne derece yerine getirdiği, davranışlarının gruba katkısı,
faktörleridir. gruba uyumu, sosyal çalışmacı ile ilişkileri gözlenir, değerlendirilir ve düzeltilmeye
çalışılır. Uzman, bireyde arzulanan kişisel değişimleri izlediği gibi bireyin çevreye
karşı tutum ve davranışlarını da inceler. Grubun toplumsal amaçları değerlendirilir.
Grup bir bütün olarak ele alınır ve toplumsal bilinç, sorumluluk ve sosyalizasyon
hizmetlerinde arzulanan değişme ve gelişmelere katkıları incelenir. Grup çalışması
uygulama modelleri Tablo 11.1’de gösterilmiştir.
Grupla sosyal hizmet uygulamasında, sosyal çalışmacı yetenek artırıcı, değişiklik
oluşturucu ve arabulucu rolü üstlenir. Grupla sosyal hizmet çalışması birey ve
ailelerle sosyal hizmet uygulamalarında olduğu gibi grupla tanışma, yapılacak
çalışma hakkında ön değerlendirme yapma, sorunun çözümü veya tedavi için en
uygun yöntemi planlama, plan doğrultusunda uygulama aşamaları geliştirme, tüm
bulgulardan yola çıkarak son bir değerlendirme yapma, müdahaleyi sonlandırma
ve sonuçları izleme aşamalarını kapsamaktadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


Sosyal Hizmette Aile, Grup, Örgüt ve Toplumla Çalışma

Tablo 11.1. Grup Çalışması Uygulama Modelleri (Whittaker, 1970 Akt: Kongar,
1972:93)
GRUP ÇALIŞMASI UYGULAMA MODELLERİ

Toplumsal
Tedavi Modeli Etkileşim Modeli
Amaçlar Modeli
Toplumsal bilinç ve Belli davranışsal Karşılıklı
toplumsal değişmelerle toplumsal yardımlaşma
Grubun sorumluluk bozuk fonksiyonların sisteminin
Amacı tedavisi gerçekleştirilmesi,
başlangıçta belli
amaçlar yok.

BİREY VE GRUPLA ÇALIŞMA TEKNİKLERİ


Sosyalizasyon ve Bütünleştirici ve uyum Uyum sağlayıcı,
tüketim hizmetleri sağlayıcı hizmetler bütünleştirici
Hizmetin Tipi hizmetler,
sosyalizasyon ve
tüketim hizmetleri.
Sosyal Yetenek arttırıcı Değişiklik yaratıcı Arabulucu ya da
Çalışmacının kaynak kişi.
Rolü
Grup Katılan vatandaşlar Hiç olmazsa belli bir Yüz yüze en yakın ve
Üyesinin ve yerel liderler ölçüde sapan davranış denetleyici dost.
İmajı gösteren kişiler
Toplum Grup dışı araçlar da Grup üyelerinin
örgütlenmesi de dahil olmak üzere, kişiler arası ilişkiler
Etkinlik Tipi dâhil olmak üzere doğrudan ve dolaylı süreçler içine
geniş bir etkinlik ve etki araçlarının sokulması.
amaç planı kullanılması
Sosyal Programlama Belli amaçların Tanımlama ve
çalışmacıya gerçekleştirilmesi için diyalog
Gerekli Olan grup süreçlerine
Beceriler müdahale
Eklektik kuram Toplumsal rol kuramı, Sistemler kuramı ve
sosyo-davranışsal saha kuramı
Kuram temeli
kuram, ego psikolojisi,
grup dinamiği

ÖRGÜTLERLE (MEZZO) SOSYAL HİZMET


Örgütlerle (kurum veya organizasyon) sosyal hizmet uygulamaları sosyal
Grupla sosyal hizmet hizmetin hedef kitlelerinden biridir. Kurum kavramı zaman zaman örgüt, teşkilat ve
uygulamasında, sosyal organizasyon kavramlarıyla da ifade edilmektedir. Bu ünitede üç kavram da
çalışmacı yetenek kullanılacaktır. Kurum kavramı, Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde “bina, tesis,
artırıcı, değişiklik insanlar tarafından oluşturulan şey, müessese”, batı literatüründe ise, “çeşitli
oluşturucu ve bilimsel, eğitsel ya da toplumsal faaliyetlerin gerçekleştirilmesinde kullanılan yapı”
arabulucu rolü üstlenir. olarak tanımlanmaktadır. Örgüt, insan unsuru taşıması yani somutluğu bakımından
grupla benzerlik gösterir. Ama gruptan farklı olarak örgüt, genelde tek işlevlidir ve
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Sosyal Hizmette Aile, Grup, Örgüt ve Toplumla Çalışma

belli bir maddi dayanağa sahiptir. Örgüt kelimesi bazı çevreler tarafından “gizli
yapılanma” olarak anlaşılmaktadır. Burada örgüt, teşkilat, kurum ve
organizasyondan maksat yasal resmî ve sivil sosyal yapılanmalardır.
Brody ve Nair (2000) örgütleri tek bir hizmeti sunan ya da çok sayıda hizmeti
aynı anda veren kuruluşlar, hükümete bağlı kurum ve kuruluşlar, özel-kâr amacı
gütmeyen kuruluşlar, kar amacı güden kuruluşlar, gönüllü ve kendine yardım
kuruluşları olarak sınıflandırmaktadır (akt. Duyan, 2010).
Örgüt (kurum), kendisine ait işlevleri ve idari yapısı olan özel veya resmî
kuruluş ya da bunun bir parçasıdır. Kurum örgütlenmiş somut kuruluşlar (okul, aile,
cami, mahkeme, üniversite vb.) ve bunun yanında aynı özellikteki sosyal değer,
sosyal hadise ve sosyal olguların oluşturduğu bir bütündür (Seyyar ve Genç, 2010)
Belirli bir otorite ilişkisi ihtiva eder ve bürokratik eğilimler taşıyan büyük insan
Yönetim biliminde gruplarından oluşur. Yönetim biliminde örgüt, müşterek hedefi olan bir grup, birim
örgüt, müşterek hedefi ve kişiler arasındaki münasebetler ağıdır. Sosyal hizmet kurumlarla çalışmalarını
olan bir grup, birim ve yaparken daha çok kurumsallaşma üzerinde durur ve müracaatçılarına bu
kişiler arasındaki doğrultuda danışmanlık ve destek hizmeti verir. Kurumsallaşma kavramını sosyal,
münasebetler ağıdır. ekonomik ve politik nitelikteki olayların incelemesinde kullanılan bir yaklaşım
olarak değerlendirmek mümkündür. Kurumlar nasıl oluşur, toplumsal özellikler ile
kurumlaşma arasındaki ilişkiler, organizasyonların yapı ve işleyişleri ile kurumsal
olmaları gibi konular bu yaklaşımın incelediği konulardır (Koçel, 2003). Türk Dil
Kurumu kurumsallaşmayı; örgütlü duruma gelme, süreklilik kazanma şeklinde
tanımlamaktadır. Kurumlarla sosyal hizmet uygulamaması kurumların
kurumsallaşma süreçlerinin sağlıklı ve düzenli bir şekilde yürütülmesi ve kurum
kültürünün oluşturulmasında kurum çalışanlarının bu sürece uyum sağlamalarına
Örgütler, kurumsallık katkıda bulunur.
teorisinde çevreleri Örgütler, kurumsallık teorisinde çevreleri tarafından güçlü bir şekilde etkiye
tarafından güçlü bir maruz kalan açık sistemler olarak tanımlanmaktadır. Örgütler statik değildirler,
şekilde etkiye maruz aksine iç ve dış çevrelerindeki değişimlere cevap vermek için devamlı evrim
kalan açık sistemler geçirmektedirler. Sosyal bir varlık olarak kendilerini açık bir şekilde gösteren ve
olarak çevrenin etkisiyle önem kazanan yapılar olarak ele alınmaktadırlar. Böyle
tanımlanmaktadır. ortamlarda toplumsal açıdan inançlar ve kurallar sistemi ile oluşan yapılanma ve
uygulamalar; örgütlerin nasıl yapılandırılacağı ve başarıya nasıl ulaşacaklarına
odaklanır.
Organizasyonlar birden çok insan grubundan oluşmaktadırlar. Bu oluşumda
grupların birbirleri ile iletişim kurma kapasitesinin olması şarttır. Organizasyonun
yapı taşı insanlar ve onların rolleridir. Organizasyonlar, farklılaştırılmış görevleri
Organizasyonların bağlı yerine getiren insan gruplarından oluşmaktadır. İnsanlar organizasyon içinde gerekli
olduğu çevreler, fonksiyonları yerine getirmek için birbirleri ile etkileşim halinde olmak
kurumsal çevre ve zorundadırlar.
teknik çevre olarak ikiye Organizasyonların bağlı olduğu çevreler, kurumsal çevre ve teknik çevre olarak
ayrılır. ikiye ayrılır.
1- Kurumsal çevre, detaylı karmaşık kurallardan ve isteklerden oluşmuştur.
Bu isteklerin kaynağını devlet tarafından yönetilen düzenli birlikler,
meslekler, ticari topluluklar, genel inanç sistemleri oluşturmaktadır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Sosyal Hizmette Aile, Grup, Örgüt ve Toplumla Çalışma

2- Teknik Çevre, örgütün pazarda değişime uğrayabilecek ürün ve hizmet


ürettiği çevredir. Kompleks teknolojiler ve değişim teknik çevrenin en
önemli özellikleridir. (Scott ve Meyer). Sosyal hizmet, kurumsal ve teknik
çevrenin organizasyona etkileri, sosyal ilişkileri ve sağladığı değişimleri
gözlemler.
Organizasyonlar sosyal ve ekonomik nedenlerle oluşurlar. Organizasyonlar
aracılığıyla insanlar yeteneklerini genişletmekte ve güçlerini büyütmektedirler.
Organizasyonlar Bunun yanında, bireyler ilgi alanı, doğaları, kapasiteleri, deneyimleri ve yetenekleri
aracılığıyla insanlar açısından farklılık gösterirler. Bu farklılıkları bir araya toplayan, bunlardan bir güç
yeteneklerini oluşturan ve verimli kullanımını sağlayan sosyal hizmet uzmanı organizasyonun
genişletmekte ve başarısını etkilemektedir. Sistem olarak organizasyonlar, çevrelerinden çeşitli
güçlerini kaynakları alan, bu kaynakları işleyerek mal veya hizmet hâline getiren, bu mal ve
büyütmektedirler. hizmetleri ileride yeniden kaynak sağlamak üzere çevresine veren birimler olarak
görülmektedir (Hage, 1980).
Her organizasyon kendi üyelerinin ihtiyaçları, beklentileri ve isteklerini
gidermeye yarayan belirli amaçlara ulaşmak için oluşturulmuştur. Organizasyon
çeşitleri şunlardır (Hicks & Gullett, 1974)
1- Servis organizasyonları: Hayır cemiyeti, halk okulu yönetim kurulu, park
ve hayvanat bahçesi komisyonları
2- Ekonomik organizasyonlar: Şirketler, mal sahipliği, ortaklıklar
3- Dinî organizasyonlar: Camiler, Kiliseler, mezhepler
4- Koruyucu organizasyonlar: Emniyet güçleri, askeri birlikler, itfaiye
5- Hükümet organizasyonları: Devlet yönetimi, şehirler, mahkemeler
6- Sosyal organizasyonlar: Kulüpler, dernekler, takımlar

Sosyalleştirme
Örgütler karmaşık sosyal sistemlerdir. Hem örgütün hem de iş görenlerin
kendilerine özgü tutum, değer ve davranışları bulunmaktadır. Örgütsel amaçların
gerçekleştirilmesi, örgütsel ve bireysel tutum ve değerlerin uzlaştırılmasıyla
Örgütsel sosyalleşme, sağlanabilir. Sosyal hizmet uzmanı örgüt üyelerinin sosyalleşmesi ve uzlaşı
bir örgüte yeni katılan kültürünün oluşturulması için örgüt üyeleri üzerinde sosyal çalışmalar yapar.
ya da aynı örgütte farklı Örgütsel sosyalleşme, bir örgüte yeni katılan ya da aynı örgütte farklı bir işe geçen
bir işe geçen iş görenin, iş görenin, kendisinden beklenen tutum, değer ve davranışları öğrenmesi ve
kendisinden beklenen benimsemesi sürecidir. Sosyal çalışmacının sosyalleştirme etkinliklerinin temel
tutum, değer ve amacı, iş göreni örgütün etkin bir üyesi konumuna getirmektir.
davranışları öğrenmesi Örgütsel sosyalleşme, hem eski tutum ve değerlerin terk edilerek yenilerinin
ve benimsemesi kazanılmasını, hem de örgüt amaçlarının, bu amaçları başarmak için gereken
sürecidir. araçların, görevsel sorumlulukların, örgütsel değer ve normların öğrenilmesini
içerir. Kurumlarda bu çalışma sürecine oryantasyon dönemi denir. Sosyal hizmet
uzmanı kurum yöneticilerinin talepleri ve kurumun temel anlayış felsefesi
doğrultusunda kurum çalışanları ve yeni katılan üyeler üzerinde yapmış olduğu
çalışmalarla bu sürecin sağlıklı yürümesini ve kurumun bütünlüğünü korumayı
sağlar. Sosyal hizmet uzmanları, bireysel inanç ve değerlerin, örgütsel değerlerle
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Sosyal Hizmette Aile, Grup, Örgüt ve Toplumla Çalışma

uyumlu olmasını sağlamak için bireylerin davranışlarını sistemli olarak


biçimlendirir.
Örgütsel sosyalleşme, örgütün bireysel boyutunun formal boyutuyla
kaynaştırılması sürecidir. Bu süreçte iş görenler, örgütsel değer ve normları
Örgütsel sosyalleşme, kabullenmeye ikna edilir. Değerler, normlar, beklentiler, özendiriciler ve bürokratik
örgütün bireysel yaptırımlar, örgütsel sosyalleşme sürecinde kullanılan mekanizmalardan bazılarıdır.
boyutunun formal Örgütsel sosyalleşme, örgütün kültünü oluşturan, değerler, normlar, gelenekler ve
boyutuyla kuralları öğrenme, bunlara uyum sağlama sürecidir (Örgüt ve Örgütsel Kültür, ty).
kaynaştırılması
sürecidir. Örgütsel sosyalleştirme örgüt yaklaşımları açısından, klasik anlamda
çalışanların örgüte en yüksek düzeyde katkı sağlamaları yönünde eğitilmeleri, insan
ilişkileri açısından çalışanların iş doyum düzeylerini en yüksek düzeye ulaştırma
yöntemidir. İnsan kaynakları açısından ise, çalışanların katkılarını güçlendirme ve
kaliteyi artırma aracılığıyla yükseltme yolu, sistem yaklaşımı açısından sistem dışı
öğelerin sistem içine aktarılması süreci, kültürel açıdan örgütün değer ve
normlarının aktarıldığı bir süreç ve son olarak post-modern açıdan bir uyum
sağlama ve sınırlara esneklik kazandırma sürecidir (Çalık, 2003).
Sosyalleştirmenin amacı, örgütsel çevrenin çeşitli yönleri hakkında,
performans beceri, insanlar, politikalar, örgütün dili, örgütün tarihi ve örgütsel
amaçlar ve değerler hakkında öğrenmeyi kolaylaştırmaktadır. Örgütsel
sosyalleşmenin önemli amaçlarından birisi de örgüte sadakat ve bağlılığı
sağlamaktır (Kristof, 1996).
Kurumlarda sosyal hizmet uzmanı tarafından yürütülen sosyalleşme
faaliyetlerinin birey ve örgüt açısından birçok faydaları vardır. Bu faaliyetlerden
beklenen yararlar şöyle sıralanabilir (Yüksel, 1997):
Sosyalleştirme yeni iş 1- Sosyalleştirme yeni iş görenin işe başlama maliyetini düşürür.
görenin işe başlama 2- Sosyalleştirme yeni iş görendeki gerginliğin azalmasını sağlayarak işteki
maliyetinin düşürür. başarısızlık korkusunu önler.
3- Sosyalleştirme işten ayrılmayı azaltır. Yeni işe başlayan kimse kendisini
istenmeyen, ihtiyaç duyulmayan, sevilmeyen biri gibi hissederse işi
terk etmek ister. Sosyalleştirme bu olumsuz duyguların olumlu
duygulara dönüştürülmesine yardım eder.
4- Sosyalleştirme yönetici ve iş arkadaşları açısından zaman tasarrufu
sağlar. Sosyalleştirme eğitimi verilmediğinde işe yeni giren, öğrenmek
istediklerini sürekli en yakın yöneticisine veya iş arkadaşlarına sorarak,
onların zaman kaybetmesine neden olur.
5- Sosyalleştirme iş hakkında gerçek beklentilerin oluşmasına, bireyde
olumlu tutumların geliştirilmesine ve bireyin iş tatminine ulaşmasına
yardımcı olur.
Örgütsel sosyalleşmenin beş temel özelliği vardır (Feldman & Arnold, 1983):
1- Sosyalleşmenin sürekliliği
2- Değer, tutum ve davranışların değişimi
3- Yeni işe, iş grubuna ve örgütsel uygulamalara uyum
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Sosyal Hizmette Aile, Grup, Örgüt ve Toplumla Çalışma

4- Yeni iş görenler ile yöneticiler arasında karşılıklı etkileşim


5- Sosyalleşmede ilk dönemin analiz edilmesi

Kurumsal Danışmanlık
Sosyal hizmet uzmanı örgütsel danışmanlık hizmeti verir. Kurumsallaşmış
örgütlerde danışmanlık hizmetleri önemli bir gereksinim haline gelmiştir. Hâlen
çalışan, kuruma yeni katılan ve çalışanlar arasında uyum ve verim sorunu yaşayan
elemanların motivasyonunun ve iş ahlakının geliştirilmesi, kurum kültürünün ve
aidiyet duygusunun kazandırılması, sosyal sorumluluk bilincinin geliştirilmesi,
iletişim becerilerinin kazandırılması ve müşteri memnuniyetinin sağlanması için
hizmetler verilir.
Örgütsel danışmanlığın gelişmesiyle politikaların oluşturulduğu, ödüllendirme
ve kontrol sistemlerinin formüle edildiği yönetimin daha yüksek düzeyleri gibi
araştırmacıların geleneksel olarak erişimlerinin engellendiği alanlarda gözlem
yapma fırsatı ortaya çıkmıştır. Danışmanlar müracaatçıları için verdikleri hizmetin
bir yan ürünü olarak örgütsel olayları gözlemlediklerinde, gözlemin alanını
tanımlayan müşteri olsa bile, bunu biz “klinik” araştırma olarak düşünebiliriz
(Schein, 1987).
Danışman (Sosyal çalışmacı), sisteme müracaatçı tarafından tanımlanan
problemlerden yola çıkarak veriler toplar. Çok yönlü araştırma teknikleri
kullanılarak elde edilen veriler bir araya getirilir, bu taleplerden yola çıkarak
çalışanların eksikleri belirlenir, onlar hakkında iyileştirme çalışmaları yapılır ve
üretilen hizmetlerin verimliliği artırılır. Gerekirse çalışanlar çeşitli hizmet içi eğitim
seminerlerinden geçirilerek kişisel gelişimleri ve mesleki formasyonlarının
geliştirilmesi sağlanır. Yeni teknolojilerden, mal ve hizmet kalitesinin artırımına
yönelik tekniklerden ve güncel bilgilerden yararlanmaları sağlanır. Bu faaliyetler
sosyal hizmet uzmanı veya kurum danışmanının görevleridir. Uzman üstlendiği
Kurumsal (örgütsel) fonksiyonları yerine getirdiğinde kurumun mal ve hizmet verimliliği artacak ve
bağlılık bir kurum için profesyonel çalışma ortamı oluşacaktır.
hayati bir Örgütsel Bağlılık ve Kurum Kültürü
sorumluluktur.
Sosyal hizmet uzmanı çalıştığı veya danışmanlığını yaptığı kurumun
çalışanlarını ve müşterilerini kuruma bağlılık hususunda eğitmesi ve rehabilite
etmesi gerekir. Kurumsal (örgütsel) bağlılık bir kurum için hayati bir sorumluluktur.
Çalışan bireylerde olduğu gibi müşterinin kurumdan aldığı mal veya hizmetin
devamlılığını sağlamak ve potansiyel müşterilerin kuruma ilgisini uyandırmak
kurumun ayakta kalması için hayati önem taşımaktadır. Burada uzman, kısmi
Bireylerin örgüte halkla ilişkiler yapmaktadır. Kurumu tanıması ve tanıtımının yapılması ve aksak
bağlılığı ne derece tarafların düzeltilmesi, iç ve dış kamuoyunun sürekli canlı tutulması uzmanın
fazlaysa örgüt de o görevleri arasındadır.
derece güç kazanır. Bireyin örgüte katılma, sadakat ve örgütsel değerlere inanç gibi unsurları
içeren psikolojik bağlılığını ifade eden örgütsel bağlılık bireyin örgütle
özdeşleşmesinin ve örgüte katılımının gücünü yansıtır. Bireyin örgütün hedeflerini
benimsemesi, örgütün amaç ve değerlerine güçlü bir şekilde inanması ve onları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


Sosyal Hizmette Aile, Grup, Örgüt ve Toplumla Çalışma

kabullenmesi, örgüt yararına daha fazla çaba harcama isteği ve örgüt üyeliğini
sürdürmek için güçlü bir istek duymasına neden olur. Örgütün yaşaması örgüt
içindeki bireylerin örgütten ayrılmamalarına bağlıdır. Bireylerin örgüte bağlılığı ne
derece fazlaysa örgüt de o derece güç kazanır. Çalışanın yüksek seviyede örgüte
bağlılığı, genelde hem örgüt hem de çalışan için olumlu bir etmendir. Bunların
olumlu sonuçları arasında çalışanın uzun süre örgütte kalması, sınırlı işi bırakma
isteği, sınırlı personel devri ve yüksek iş tatmini yer almaktadır. İş tatmini örgütsel
bağlılığın bir sonucu olarak da ortaya çıkabilir (Altınbaş, 2008).
Mowday, Steers ve Porter’e göre örgütsel bağlılık üç özellik taşır. Bunlar:
1- Örgütün hedef ve değerlerine inanılması ve bunların kabulü
2- Örgüt yararına dikkate değer şekilde çaba gösterme isteği
3- Örgütün bir üyesi olarak kalabilmek için şiddetli istek duymak (Tepe,
2004) olarak ifade edilebilir.
Örgütsel bağlılığı etkileyen faktörler irade, açıklık, geriye döndürülmezlik,
görünürlük, kişisel faktörler, örgütsel faktörler ve örgüt dışı faktörler olarak
Örgütsel bağlılığı sıralanmaktadır. Örgüte bağlılık üç boyutta gerçekleşir. Uyum, özdeşleşme ve
etkileyen faktörler; içselleştirmedir.
irade, açıklık, geriye
Kuruma bağlılığın sonucu kurum kültürünün oluşmasıdır. Bireyin kuruma
döndürülmezlik,
bağlılığı bir müddet sonra o kişinin kurum kültürünü benimsemesini sağlar. Etkisi
görünürlük, kişisel
büyük ve karmaşık olan kurum kültürü, kurumun neyi temsil ettiğini, nasıl
faktörler, örgütsel
kaynaklarını ayırdığını, kurumsal yapıyı, kullandığı sistemleri, çalıştırdığı insanları,
faktörler ve örgüt dışı
iş ve çalışanlar arasındaki uyumu, ortaya çıkan sonuçları ve ödülleri, problemler ve
faktörler olarak
olanaklar olarak neyi tanımladığını ve onları nasıl ele aldığını ifade etmektedir.
sıralanmaktadır.
Sosyal hizmetin çalışma konularından olan kurumlarda çalışan kişilere kurumun
kimliğini benimsetmek, uyumunu sağlatmak, iş verimliğini artırmak kurum kültürü
açısından çok önemlidir. Çevrelerine ve kurumlarına çeşitli etkileri olan kurum
kültürü, güçlü bir hale geldiğinde kurumun strateji ve hedeflerini önemli ölçüde
destekleyebilmektedir ve kurum kimliğinin olumlu yönde gelişmesine katkıda
bulunabilmektedir (Okay, 2000:249). Kurum Kültürü, herhangi bir kurumun
(örgütün) kendi tarihi içinde, kurumda vazife alanların ortak bilgi ve kültür birikimi,
hâkim normları, ahlak anlayışları, örfleri, dünya görüşleri, insana yönelik bakış
açıları, değerleri, idrakleri, kendilerine has lisanları, sembolleri ve yorumları ile
birlikte meydana getirdiği tutum ve davranış birliğidir (Seyyar ve Genç, 2010)
Sosyal hizmet açısından Kurum kültürünün üç ana fonksiyonundan
bahsedilebilir (Okay, 2000):
1- Bütünleştirme Fonksiyonu: Kurum kültürü, çalışanların kurum ile
bütünleştirmesini kolaylaştırır.
2- Koordinasyon Fonksiyonu: Kurum kültürü belirli davranış talimatları sunar,
böylelikle davranışı yönlendirici etkide bulunur, hatta gerektiğinde koordine
eder.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


Sosyal Hizmette Aile, Grup, Örgüt ve Toplumla Çalışma

3- Motivasyon Fonksiyonu: Güçlü bir kurum kültürü yalnızca kuruluşun


genel ruh hâlini etkilemekle kalmaz, özellikle de çalışanların kurumlar için
olan anlayışlarının iyileştirilmesine katkıda bulunur.
Örgütsel kültür, örgüt üyelerine farklı bir kimlik veren ve örgüte bağlanmasına
yardımcı olan ve örgüt üyeleri tarafından paylaşılan iç değişkenleri sunmaktadır.
Örgütsel kültür, örgüt üyelerinin paylaştığı duygular, normlar, etkileşimler,
etkinlikler, beklentiler, varsayımlar, inançlar, tutumlar ve değerlerden
oluşmaktadır. Örgütsel kültür çalışma yaşamında güçlü bir değer mekanizmasıdır.
Örgütsel kültür örgüte ilişkin sadece bir betimleme değildir, örgütün kendi içindeki
bir betimledir (Örgüt ve Örgütsel Kültür, ty).
Sosyal hizmet açısından kurum kültürünün faydaları, çalışanlar arasında
sağlıklı bir sosyal ilişkinin oluşması, çalışanların kuruma uyumu, bir kimlik
kazanmaları ve iyi bir çalışma atmosferinin oluşmasını sağlamak olarak
görülmektedir.
Kurum ve İş Ahlakı
Bir kurumun (örgütün; işletmenin, organizasyonun), faaliyetlerini etkili ve
sağlıklı bir biçimde veya huzurlu bir ortamda yürütebilmesi için, tespit ettiği ve
Her kurumun hizmet hayata geçirmek istediği bütün etik kaide ve değerlerdir. Mal ve hizmet arz eden
alanı, organizasyon tüm kuruluşlar, kurumun ahlak ölçütlerine uymaları gerekir. Her kurumun hizmet
yapısı, idarî ve moral alanı, organizasyon yapısı, idari ve moral değerlerinin standartları gereği kendine
değerlerinin has norm davranışları ve ahlaki kaideleri olması gerekir. Sosyal hizmet uzmanı
standartları gereği veya kurum danışmanı bu ahlaki ölçütleri kurumu temsil eden tüm üyelere
kendine has norm uygulatması ve örgütsel davranış kalıplarını oluşturması gerekir. Toplumsal
davranışları ve ahlaki sorunlardan bir tanesi de iş ahlakı konusunda yeterli hassasiyetlerin
kaideleri olması gerekir. oluşmamasıdır. Bu kriterleri iş ahlakı sistemi hâline dönüştürmesi
standardizasyona gitmesini sağlar. Bu standartlar işletme yöneticilerinin ve
çalışanlarının davranışlarını yönlendiren, onlara neyin iyi, neyin kötü olduğu
konusunda mesajlar veren, kurallara dönüşür ve kurumun şekillenmesine katkı
sağlar (Seyyar ve Genç, 2010).
Kurumlar, güçlü bir Kurumlar, güçlü bir ahlaki kültüre sahip olabilmek için, işletme ve yönetim
ahlâkî kültüre sahip çapında ahlak programları düzenlemektedir. Kurum içinde geliştirilen ahlaki
olabilmek için, işletme normların, çalışanların özel hayatlarında benimsedikleri, inandıkları değerlerle
ve yönetim çapında çatışmamaları hâlinde, bir başka ifadeyle işverenlerle çalışanlar arasında bir
ahlâk programları "müşterek ahlak"ın harmanlaştırılması hâlinde, çalışanların kuruma-işyerine ve işe
düzenlemektedir. uyum sağlamaları her hâlükârda kolaylaşır. Diğer taraftan kurum içinde geliştirilen
farklı-yeni ahlaki anlayış ve değerlerin işçiler tarafından hoş karşılanması ve
içselleştirilmesi hâlinde, çalışma hayatının dışında da bir davranış ölçüsü olarak
yansıyabilir.
Kurum ahlakının tesisi için yöneticilerin, çalışanların ve kurumun sistem
ahlakının tesis edilmesi gerekir. Sosyal hizmet uzmanının örgüt ya da
organizasyonun meşguliyet ve faaliyet alanını, yapısını, işlevlerini, hareket tarzını
ve davranış kalıplarını bilerek çalışanları bu konuda yönlendirmesi ve eğitmesi
gerekir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


Sosyal Hizmette Aile, Grup, Örgüt ve Toplumla Çalışma

TOPLUMLA (MAKRO) SOSYAL HİZMET


Sürekli bir arada yaşayan ve varlıklarını sürdürebilmek için birbirlerine
muhtaç olan, temel ihtiyaçlarının giderilmesinde ve sosyal sorunlarının
çözümlenmesinde iktisadi ve sosyo-kültürel alanda değişik vasıtalar, yöntemler,
örgütlenme ve düşünme biçimleri ortaya koyan insan topluluğuna toplum denir.
Bireyler grupları, gruplar da toplumu oluşturmaktadır. Buna göre herkes, bir
biçimde toplumdaki temel gruplardan birine katılmaktadır. Gruplar ve dolayısıyla
insanlar da bu bütünlük içinde birbirleriyle karşılıklı bağımlılık içinde olurlar.
Özellikle tarihi boyutuyla topluluktan farklı olarak toplum, daha çok kentsel ve
sanayi şartların belirlediği kanunların ve diğer resmî kaidelerin oluşturduğu büyük
kitledir.
Sosyal hizmet birey ve Sosyal hizmet mesleği alanı itibarıyla topluma karşı bir takım sorumlulukları
grupların toplumla vardır. Sosyal hizmet birey ve grupların toplumla bütünleşmesine yardımcı olurken
bütünleşmesine aynı zamanda toplumdaki değişimi hızlandırmak ve değişim oluşturmak
yardımcı olurken aynı çabasındadır (Kut, 1988). Toplum, belirli bir coğrafya bölgesi üzerinde temel
zamanda toplumdaki ihtiyaçlarını karşılamak için örgütlenmiş, aralarındaki sosyal etkileşim ve iletişimi
değişimi hızlandırmak düzenleyen kaideleri ve kurumlar bazında münasebetleri olan, benzerlerinden
ve değişim oluşturmak göreceli de olsa farklı özellikler taşıyan, hem biyolojik, hem de kültürel olarak
çabasındadır. kendisini yenileyecek mekanizmalara sahip olan çok sayıdaki insanın oluşturduğu
bir birlikteliktir. Bu birlikteliğin sağlıklı bir yaşam tarzına dönüşmesi, sosyal
sorunlarının azaltılması veya giderilmesi için sosyal hizmet sürekli uygulamalar
yapmaktadır.
Toplum şu özellikleri taşımaktadır: Toplumdaki insanlar, demografik bir
birimdir. Toplum, bu anlamda nüfustur. Ortak bir coğrafi mekânı paylaşan bir ulus
olmakla birlikte içinde bazen farklı etnik gruplar, yani topluluklar barındırır.
Sosyolojik olarak toplum, fonksiyonel olarak farklılaşmış aile, din, ekonomi, siyaset,
eğitim ve boş zaman değerlendirme olmak üzere temel altı kurumdan
oluşmaktadır. Kültürel boyutuyla toplum, birbirine benzer gruplardan oluşan,
fonksiyonel farklılaşmalara rağmen, örgütlenmiş ve işbirliği hâlinde bir sosyal
birimdir. Sosyal dayanışma ve sosyal münasebet açısından toplum, birincil gruptan
ziyâde ilişkilerin daha çok formel olduğu ikincil grup niteliği taşımaktadır (Seyyar ve
Genç, 2010).
Toplumları, sosyal bakımdan; geleneksel toplum, çağdaş toplum, otoriter
toplum, asosyal toplum, sosyal toplum, siyasî bakımdan; bağımsız toplum, federal
Toplumla sosyal hizmet
toplum, demokratik toplum, totaliter toplum, açık toplum, kapalı toplum, İktisadî
uygulaması sosyal
Bakımdan; gelişmiş toplum, gelişmekte olan toplum, Kültürel Bakımdan; ilerici
hizmetin çekirdeğidir ve
toplum, gerici toplum, dışa açık veya kapalı toplum, ilkel toplum, dindar toplum,
ister genelci, ister
ideal toplum, ahlaklı-ahlaksız toplum, çoğulcu toplum veya çok kültürlü toplum
uzmanlaşmış, terapist
şeklinde sınıflandırabiliriz. Bu kadar çeşitli toplumların elbette örtüşmeyen tarafları
ya da aktivist olsun tüm
olacaktır.
sosyal hizmet uzmanları
için gereklidir. Toplumla çalışma sosyal alanların insanî ilişkilerle yoğunlaşmasını, akraba ve
komşuluk ilişkilerinin oluşturulmasını sağlayamaya yönelik sosyal müdahale ve
destek hizmetlerinin bütünüdür. Toplumla sosyal hizmet uygulaması sosyal
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Sosyal Hizmette Aile, Grup, Örgüt ve Toplumla Çalışma

hizmetin çekirdeğidir ve ister genelci, ister uzmanlaşmış, terapist ya da aktivist


olsun tüm sosyal hizmet uzmanları için gereklidir. Toplumla sosyal hizmet
uygulaması, demokratik toplum düzenini sağlamak ve her türlü ayrımcılığı önleyici
tedbirleri almak suretiyle sağlıklı, tutarlı, bilinçli toplumlar oluşturmayı hedefler.
Toplumla sosyal hizmet uygulaması, toplumdaki grupların, örgütlerin ve kurumların
davranış kalıplarını ya da insanların bu sistemlerle ilişkilerini ve etkileşimlerini
değiştirmek için, sosyal hizmet uygulama becerilerinin hayata geçirilmesidir
(Duyan, 2008).
Toplumla sosyal hizmet uygulamalarının ağırlıklı bölümü toplum
merkezlerinde uygulanmaktadır. Toplum merkezleri 13. ünite de ayrıca
anlatılacaktır. Toplumla çalışma sosyal refah amaçları için toplumda değişiklik
yaratmayı hedef alan ve bu yöndeki çalışmaların en etkin bir biçimde toplumun
demokratik katılımı ile gerçekleşeceğine inanan bir sosyal hizmet yöntemidir
(Koçyıldırım, 1999).
Toplumla sosyal hizmet uygulamasının amaçları: Toplumun yaşam
kalitesini geliştirmek, savunuculuk yapmak, insani sosyal ve ekonomik kalkınmayı
sağlamak, yeni hizmet ve programları planlamak, hizmetleri bütünleştirmek,
siyasal ve sosyal aksiyon ile sosyal adaleti gerçekleştirmektir (Duyan,2008).
Toplumla sosyal hizmet uygulamasının hedefleri: Bireylerin ve grupların
örgütlenme becerilerini ve yeteneklerini geliştirmek, toplum kaynaklarını daha
ulaşılabilir kılmak, katılımın artırılması için planlama yapmak, sosyal ve ekonomik
katılımı toplum gruplarıyla bağlantılandırmak ve toplum sorunlarının çözümü için
kapsamlı eş yönetimler oluşturulması için savunuculuk yapmaktır (Duyan, 2008).
Sosyal hizmet uzmanının etkin görevleri: Kamusal yararı zedeleyen ve sosyal
barışı tehdit eden sosyal olayların cereyan etmesini engelleyen, katılımcı
demokrasi, yani halkın katılımını da içeren sosyal projeler üretmek ve toplumdaki
sosyal hayatın kalitesini artırmak. Toplumsal birliğin sağlanmasını temin etmek.
İnsan ve grup davranışlarını toplumsal normlar doğrultusunda yönlendirmek.
Kişilere sosyokültürel meşguliyet imkânları (mesleki eğitim ve beceri kursları vb.)
sağlamak.
Topluluklar içerisinde üretim merkezlerini, alıveriş ve ticaret merkezlerini,
politik merkezleri, kültürel merkezleri, sağlık ve eğlence merkezlerini ve diğer
şehirleri barındırmaktadır. Tüm bu merkezlerin ve farklı yapılanmaların beraberce
Sosyal hizmet uzmanı oluştuğu toplumlarda bir takım sosyal sorunların olması kaçınılmazdır. Sosyal
uygulama yaptığı hizmet uzmanları bu sorunların belirleyerek her sorunu kendi içinde yorumlayarak
toplumun yapısı sistem yaklaşımı, bütüncül değerlendirmek üzere genelci, küçüklük-büyüklük
hakkında kapsamlı ölçütleriyle ve çevre koşullarını dikkate alarak ekolojik sistem yaklaşımını
bilgiye sahip olmak ve kullanarak çözmek ve toplumsal gelişmenin sağlanmasına yardımcı olmak
toplulukları durumundadır.
tanımlayabilecek Küçük, izole olmuş, okuma yazma oranı düşük, homojen ve grup
mesleki kapasiteye dayanışmasının yüksek olduğu geleneksel topluluklar ile okuma yazma oranı
sahip olması gerekir. yüksek toplumsal yapının heterojen ve grup dayanışmasının zayıf olduğu şehir
topluluklarında sosyal hizmet uygulamaları farklılıklar göstermektedir. Cemaat tipi
toplum ile cemiyet tipi toplumlarda sosyal sorunlar ve sorun alanları arasında
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Sosyal Hizmette Aile, Grup, Örgüt ve Toplumla Çalışma

farklılıklar ve ayrışmalar görülmektedir. Sosyal hizmet uzmanı uygulama yaptığı


toplumun yapısı hakkında kapsamlı bilgiye sahip olmak ve toplulukları
tanımlayabilecek mesleki kapasiteye sahip olması gerekir.
Toplum yararına hizmetler alanında uzman olan sosyal çalışmacılar, özellikle
sosyal patlamaya hazır veya toplumsal gerginliklerin yoğun olduğu mahallelerde
veya bölgelerde aktif olarak görev alırlar. Etnik veya dinî azınlıkların yanında
işsizlerin veya multi-kültürel toplulukların yoğun olduğu mahallelerde,
gecekondularda veya gettolarda sosyokültürel teşvik programları uygulayan sosyal
çalışmacılar, böylece insanların suç işlemelerinin önüne geçerler hem de sosyal
uyumuna yönelik önemli katkılarda bulunurlar.
Toplumla sosyal hizmet uygulamaları daha çok toplum merkezleri aracılığı ile
yürütülmektedir. Toplum merkezlerinin temel amacı insanları birbirleriyle
kaynaştırmak, işbirliğini ve sosyal dayanışmayı teşvik ve tesis etmektir. Sosyal
hizmet kişi, grup ve toplumların ruhsal, fiziksel ve toplumsal yönden mümkün olan
en yüksek refah seviyesine çıkmasını amaç edinmektedir.
Toplumla sosyal hizmet uygulamalarının bir ayağı da toplum temelli
Özürlülere dönük sosyal
rehabilitasyondur. Özürlülere dönük sosyal rehabilitasyon hizmetlerinin toplumun
rehabilitasyon
değişik kesimlerinden destek alarak yürütülmesidir. Özürlü fertleri toplum
hizmetlerinin toplumun
düzeyinde ele alarak, toplum kalkınması kapsamında ailelerin, yerel
değişik kesimlerinden
yönetimlerinin, meslek kuruluşlarının ve sivil toplum örgütlerinin ortak çabası ile
destek alarak
onların rehabilitasyonu, sosyal uyumu ve fırsat eşitliğini sağlayan multi-disipliner
yürütülmesidir.
ve multi-sektörel bir stratejidir. Özürlü fertlerin toplumda eşit haklardan
yararlanması için, mevcut kaynakların harekete geçirilmesini, çevre ve toplumun
özürlü fertlerin yaşamasına uygun şekilde düzenlenmesini sağlayan bir yaklaşımdır.
Bu yaklaşım özürlüleri toplum hayatına kazandırmayı amaçladığı gibi özürlü
olmayanların özürlülere dönük sosyal sorumluluk şuurunu artırmakta ve toplumu
bu konuda bilinçlendirmektedir (Seyyar ve Genç, 2010).
Sosyal hizmet toplumun yoksulluk, işsizlik, ayrımcılık, sosyal dışlanmışlık,
sosyal haklardan mahrumiyet, kentleşme sorunları, ekonomik, sosyal, kültürel ve
demografik sorunlarının çözümünde uzman meslek elemanları ile kalıcı ve
profesyonel çalışmalar yapmak suretiyle toplumsal huzur, sükûn ve refahı
sağlamayı hedefler. Bu uygulama esnasında sorunlarla ve sorun alanlarıyla bağlantı
kurma, sorunu tanımlama, öz değerlendirme yapma, toplumu değerlendirme,
farklılıkları belirleme, sorunları ayrıştırma, müdahaleyi planlama ve uygun zaman
ve zeminde uygulama yapma, elde edilen çıktıları değerlendirme ve uygulamayı
sonlandırma süreci takip edilir ve olumlu neticeler alınır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


Sosyal Hizmette Aile, Grup, Örgüt ve Toplumla Çalışma

•Sosyal hizmet mesleği ve çalışanları sosyal vakalara müdahale ederken bireyin


içinde bulunduğu durumu dikkate alarak eylemlerini gerçekleştirir. Vaka incelemesi
ve yönetimini bireylerle, ailelerle, gruplarla, örgütlerle ve toplumla yaptığı sosyal
hizmet uygulamalarıyla gerçekleştirir. Bireylerle sosyal hizmet çalışmaları onuncu
Özet
ünitede işlenmiştir. Toplumun temelini oluşturan ailenin refahı ve aile içi sorunların
çözümü sosyal hizmetin önemli bir uygulama alanıdır. Aile danışmanlığı ve aile
terapi çalışmalarıyla ailenin huzur ve refahını hedefler ve aile içi şiddet, iletişimsel
ve sosyal sorunların çözümüne yönelir.
•Grup çalışmaları sosyal hizmette kişilerin sorunlarının incelenmesinde ya da uyum
sürecinde ve sosyalleşmesinde önemli bir alandır. İnsanların bireysel yaşama
şansları yoktur. Herkes bir şekilde bir grubun üyesi olup, grubun taşıdığı değerlerle
donanımını sağlayıp kendisini ifade etme, ispat etme ve gerçekleştirme ihtiyacı
duyacaktır. Gruba uyum sorunu yaşayan ya da grupta sorun çıkaran bireylere
sosyal hizmet uzmanı tarafından terapi hizmetleri verilerek sorun çözme işlevi
yerine getirilir.
•Örgütlerle sosyal hizmet uygulaması ile kurum kültürü, mesleki eğitim, iş ahlaklı,
örgütsel bağlılık ve organizasyon eksikliklerini gidermek, çalışanlardan üst seviyede
performansla verim almak, örgüte adaptasyon sorunu yaşayanların uyumunu
gerçekleştirmek gibi uygulamalar yaparak bireylerin güçlendirilmesi ve
geliştirilmesi sağlanır. Toplumla sosyal hizmet uygulamaları ile toplumsal
bütünlüğün sağlanması, yaşam kalitesinin artırılması ve toplumsal yeteneklerin
açığa çıkarılması hedeflenir ve sosyal hizmet uzmanı savunuculuk rolünün gereğini
yapar.
•Tüm bu çalışma alanlarındaki uygulamalarda öncelikle sorun tanımlaması, ön
değerlendirme yapma, yapılacak müdahaleyi planlama, uygulama, son
değerlendirme, çalışmayı sonlandırma ve sonuçları izleme süreci takip edilir ve
çözümler değerlendirilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


Sosyal Hizmette Aile, Grup, Örgüt ve Toplumla Çalışma

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aile fertlerinin değişik sosyal risklere ve aile içinden veya dışından
kaynaklanabilen değişik tehlike ve tehditlere karşı devletçe güvence altına
alınmasına ne denir?
Değerlendirme sorularını a) Ailenin tanımı
sistemde ilgili ünite
b) Ailenin korunması
başlığı altında yer alan
“bölüm sonu testi” c) Ailenin sosyal güvenliği
bölümünde etkileşimli
d) Aile refahı
olarak
cevaplayabilirsiniz. e) Aile içi ilişkiler
2. Aşağıdakilerden hangisi Brody ve Nair’in örgüt sınıflandırmasından biri
değildir?
a) Sosyal içerikli kuruluşlar
b) Tek bir hizmeti sunan ya da çok sayıda hizmeti aynı anda veren
kuruluşlar,
c) Hükümete bağlı kurum ve kuruluşlar
d) Kâr amacı güden kuruluşlar
e) Kâr amacı gütmeyen kuruluşlar
3. Ailenin desteklenmesi amacıyla özellikle sosyo-ekonomik yönden sıkıntı
içinde olan aile fertlerine yapılan maddi yardım ve psiko-sosyal hizmetlere
ne ad verilir?
a) Çözüm üreten hizmetler
b) Uygulamaya yönelik hizmetler
c) Yardımcı hizmetler
d) Aile refahı hizmetleri
e) Koruyucu hizmetler
4. Aşağıdakilerden hangisi üyelerin duygusal ve toplumsal gereksinimlerini
odak alan tedavi grupları türlerinde değildir?
a) Gelişme
b) Terapi
c) Yönlendirme
d) Sosyalleştirme
e) Destek Grupları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


Sosyal Hizmette Aile, Grup, Örgüt ve Toplumla Çalışma

5. Çağdaş toplum, otoriter toplum ve asosyal toplum hangi bakımdan toplum


türüne gitmektedir?
a) Psikolojik Bakımdan
b) Siyasi Bakımdan
c) İktisadi Bakımdan
d) Kültürel Bakımdan
e) Sosyal Bakımdan

Cevaplar: 1.B, 2.A , 3.D, 4.C, 5.E

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23


Sosyal Hizmette Aile, Grup, Örgüt ve Toplumla Çalışma

YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR


Altınbaş, B. (2008). Örgütsel Bağlılık Ve Örgütsel Vatandaşlık Arasındaki İlişki Ve Bir
Uygulama. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi , Yıldız Teknik Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Bilgeseven, A. K.(1995). Genel Sosyoloji. İstanbul: Filiz.
Bulut, I. (1999). Aile Tedavisi ve Sosyal Grup Çalışması. Prof. Dr. Sema Kut’ a
Armağan Yaşam Boyu Sosyal Hizmet. Ankara: HÜ Sosyal Hizmet Yüksek
Okulu.
Çalık, T. (2003). İş görenlerin Örgüte Uyumu (Örgütsel Sosyalleşme). Türk Eğitim
Bilimler Dergisi, 1(2).
Duyan, V. (2003). Sosyal Hizmetin İşlev ve Rolleri. Toplum ve Sosyal Hizmet Dergisi,
14(2). Ankara: Hacettepe Ün. Sosyal Hizmetler Yüksekokulu.
Duyan, V. (2010). Sosyal Hizmet Temelleri Yaklaşımları Müdahale Yöntemleri.
Ankara: Aydınlar.
Duyan V., Sayar, Ö., Ö. ve Özbulut, M. (2008). Sosyal Hizmeti Tanımak ve Anlamak.
Ankara: Öncü.
Feldman, D. C., & Arnold, H. J. (1983). Managing Individual and Group Behavior in
Organizations. New York: McGraw- Hiil Book Company
Güney, S. (2009). Davranış Bilimleri. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.
Hıcks, H. G., & Gullett, C.R. (1974). Modern Business Management. A Systems and
Environmental Approach. New York: Mc Graw Hill series in management
Hage, J. ( 1980). Theories of Organizations. Form, Process and TransformationNew
York: A Wiley-Interscience Publication, John Wiley and Sons.
Kızılçelik, S. ve Erjem, Y. (1994). Açıklamalı Sosyoloji Terimleri Sözlüğü. Ankara:
Atilla Kitabevi.
Kristof, A. L. (1996). Person-Organization Fit: An Integrative Review of its
Conceptualizations, Measurement, and Implications. Personel Psychology,
49(1).
Koçel, T. (2003). İşletme Yöneticiliği (9. Baskı). İstanbul: Beta.
Koçyıldırım, Ş. (2001). Toplum Merkezleri ve Sosyal Hizmet Uygulamaları. Sosyal
Hizmet Sempozyumu, 1999. Ankara: Hacettepe Ün.Sosyal Hizmet
Yüksekokulu .
Kongar, E. ( 1972). Sosyal Çalışmaya Giriş. Ankara: Sosyal Bilimler Derneği.
Kut, S. (1988). Sosyal Hizmet Mesleği Nitelikleri, Temel Unsurları, Müdahale
Yöntemleri. Ankara.
Okay, A. (2000). Kurum Kimliği. Ankara: Media Cat Kitapları.
Örgüt ve Örgütsel Kültür. (ty). Örgüt ve Örgütsel Kültür Erişim.
http://www.belgeler.com/blg/e/orgut-ve-orgutsel-kultur adresinden 12
Haziran 2011 tarihinde erişilmiştir.
Schein, E. H. (1987). The Clinical Perspective İn Fieldwork. Beverly Hills, CA: Sage.
Scott, W. R., & Meyer, J. W. (1983). The Organizational Of Societal Sectors:
Propositions and Early Evidence. In: Walter W. Powell ve Paul J. DiMaggio,
The New Institionalism In Organization Analysis, Chicago The University of
Chicago Press.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24
Sosyal Hizmette Aile, Grup, Örgüt ve Toplumla Çalışma

Seyyar, A. ve Genç, Y. (2010). Sosyal Hizmet Terimleri: Ansiklopedik Sosyal


Pedagojik Çalışma Sözlüğü. Adapazarı: Sakarya Yayıncılık.
Silah, M. (2005). Sosyal psikoloji Davranış Bilimi. Ankara: Seçkin.
Tepe, A. (2004). Örgütsel İletişimin Örgütsel Bağlılığa Etkisi. Yüksek Lisans Tezi,
Marmara Üniversitesi , İstanbul.
Tomanbay, İ. (1999). Sosyal Çalışma Sözlüğü. Ankara:Selvi.
Turan, N. (2009). Sosyal Kişisel Çalışma. Ankara: Aydınlar .
Yülsel, Ö. (1997). İnsan Kaynakları Yönetimi. Ankara: Gazi.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25


SOSYAL HİZMET KURULUŞLARI I

• Sosyal hizmet Kuruluşları


• İl ve İlçe Sosyal Hizmet kuruluşları
• Çocuk ve Gençlere Yönelik Sosyal Hizmet
Kuruluşları SOSYAL HİZMET
İÇİNDEKİLER

• Çocuk Kurum Bakımı Hizmetleri


• Çocuk ve Gençlik Merkezleri BİLİMİNE GİRİŞ
• Yetiştirme Yurtları
• Çocuk Mahkemeleri
• Özürlülere Yönelik Sosyal Hizmet
Kuruluşları

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Sosyal hizmet kuruluşlarını tanıyabilecek
HEDEFLER

• İllerdeki sosyal hizmet kuruluşlarını bilecek


• Çocuk ve gençlere yönelik kuruluşları
kavrayabilecek ÜNİTE
• Çocuk ve gençlerin yetiştirilmesindeki
riskleri anlayabilecek
• Özürlüler ve onlara hizmet veren kuruluşları
tanıyıp anlayabileceksiniz.
12
Sosyal Hizmet Kuruluşları I

GİRİŞ
Sosyal hizmet kuruluşu denildiğinde “ağırlıklı olarak sosyal hizmet
alanlarından birinde hizmet veren kuruluş” (Tomanbay, 1999) anlaşılmaktadır.
Toplumun tüm sosyal sorun alanları ve bu sorunların muhatap kitlesine hizmet
veren kamu ve özel kuruluşlar sosyal hizmet kuruluşlarıdır. Sosyal hizmetin meslek
Sosyal hizmet kuruluşu; boyutunun icra edildiği yerlerdir.
ağırlıklı olarak sosyal
Sosyal sorun yaşayan insanların sorunlarının çözümü ve tedavi edildikleri
hizmet alanlarından
sistematik bir yapılanması olan, görev, hareket ve yetki alanları kanunlarla
birinde hizmet veren
belirlenen, devlet tarafından denetlenen, ayrım yapılmadan ilgi alanına giren
kuruluştur.
herkese açık, şeffaf, eşit ve tarafsız hizmet sunan kuruluşlardır. Bu kuruluşlar,
çocuklara, gençlere, kadın ve ailelere, özürlülere, yaşlılara, örgüt ve
organizasyonlara, kurumlara, yoksullara, göçmen ve mültecilere, özel eğitime
muhtaç eğitim çağındaki çocuklara, koruyucu-önleyici, iyileştirici- geliştirici, tedavi
ve rehabilite edici sosyal hizmetler sunmaktadırlar.
12. ve 13. ünitede bu kuruluşlar, hizmet verdikleri hedef kitleleri ve bu
hizmeti sunan elemanlar hakkında bilgiler verilecektir. Ülkemizde 6223 sayılı
kanuna dayanılarak 03.06.2011 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla ve 8.6.2011
tarihli resmî gazete ile yürürlüğe giren kanun hükmünde kararname ile kurulan Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığı sosyal hizmet kuruluşlarını ağırlıklı olarak bir çatı
altında toplamıştır.

SOSYAL HİZMET KURULUŞLARI


Sosyal Hizmet Kuruluşları; sosyal hizmetler tanımında konu edilen faaliyet ve
programları, sosyal hizmetlerle ilgili kanunların amaç, kapsam ve ilkelerine uygun
bir şekilde yerine getirmek üzere çeşitli adlar altında kurulmuş ve kurulacak olan
özel veya resmî sosyal kurumlardır. Bu kuruluşlar kamu ve özel sosyal hizmet
kuruluşları diye ikiye ayrılır.
1- Kamu Sosyal Hizmet Kuruluşları: Sosyal hizmetler tanımında konu edilen
faaliyetleri yerine getirmek üzere kurulan ve sosyal hizmet alanlarına ilişkin
faaliyetlerin yerine getirildiği kamu kurumları ve yerel yönetimlerce idare
edilen yatılı veya gündüzlü sosyal hizmet kuruluşlarıdır.
2- Özel Sosyal Hizmet Kuruluşları: Korunmaya muhtaç kişilerle ilgili olarak
kamu yararına çalışan dernek ve vakıflar tarafından açılan ve yönetilen
yatılı veya gündüzlü kuruluşlar ile gerçek veya tüzel kişilerce açılan ve
yönetilen yatılı veya gündüzlü korunmaya muhtaç kişi alanı dışında kalan
diğer sosyal kuruluşlardır.
Bu kuruluşlar; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı merkez ve taşra
teşkilatında, huzurevi, yetiştirme yurdu, çocuk yuvası, kreş ve gündüz bakım evi,
bakım merkezi, rehabilitasyon merkezleri, kadın, çocuk ve gençlik merkezleri,
toplum merkezleri, aile danışma merkezleri, sokak çocukları merkezleri; Sağlık

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


Sosyal Hizmet Kuruluşları I

Bakanlığında hastaneler, aile ve çocuk sağlığı merkezleri, aile hekimlikleri; Adalet


Bakanlığına bağlı cezaevleri, çocuk ıslahevleri, çocuk mahkemeleri, aile
mahkemeleri; Emniyet Genel Müdürlüğünde çocuk şube ve yüksek öğrenim
öğrenci yurtları olarak sosyal hizmetlerin yürütüldüğü, yönetildiği ve organize
edildiği kuruluşlardır. Ayrıca, üniversitelerin mediko-sosyal merkezleri, İş-Kur,
çeşitli kuruluşların halkla ilişkiler birimleri, yerel yönetimler, kızılay gibi sivil toplum
örgütler, sosyal güvenlik kurumları, sendikalar, sağlık müdürlükleri, ruh sağlığı
şubeleri, ana-çocuk sağlığı merkezleri ve özel kuruluşlarda da sosyal hizmet
ugulamaları yapmakta olup sosyal hizmet kuruluşu olarak sayılabilirler. Bu
Sosyal hizmet kuruluşlar müracaatçı profiline göre bu ünitede ve 13. ünitede açıklanacaktır.
uzmanlarının farklı Sosyal hizmetin özel sektörde de geniş faaliyet alanları vardır. Özelleştirme
kurumlarda çalışmak kapsamında birçok sosyal hizmet kuruluşu özelleştirilmiştir. Bu vesile ile sosyal
gibi kurumsal hizmete yeni alanlar açılmıştır. Müracaatçıların risk alanları ile ilgili alacakları
zenginlikleri olduğu gibi hizmetlerde tercih hakları doğdu ve rekabet sonucu hizmet kalitesi de artmaya
bu alanlarda da başlamıştır. Dolayısıyla sosyal hizmet uzmanlarının farklı kurumlarda çalışmak gibi
yelpazeli bakış açıları kurumsal zenginlikleri olduğu gibi bu alanlarda da yelpazeli bakış açıları
oluşturmaları oluşturmaları gerekmektedir.
gerekmektedir.
İl ve İlçe Sosyal Hizmetler Müdürlükleri
Önceki haliyle SHÇEK’e bağlı olan İl ve İlçe Sosyal hizmet kuruluşları
03.06.2011 tarihinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının kurulmasıyla İl Özel
İdarelerine bağlanmıştır. Bu kuruluşları şu şekilde sıralayabiliriz; Çocuk Yuvaları,
Yetiştirme Yurtları, Kreş Ve Gündüz Bakımevleri, Huzurevleri, Bakım Ve
Rehabilitasyon Merkezleri, Çocuk Ve Gençlik Merkezleri, Kadın Veya Erkek
Konukevleri, Toplum Veya Aile Danışma Merkezleri, Aile Danışma Ve
Rehabilitasyon Merkezleri Ve Çok Amaçlı Sosyal Hizmet Kuruluşları.
İllerde bununan özel sosyal hizmet kuruluşları da bu Müdürlüklerin refakati
ile açılmakta ve denetlenmektedir.
İl ve İlçe Sosyal Hizmetler Müdürlükleri Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları
Yönergesine göre bu kuruluşların görevlerinin bazıları şunlardır (SHÇEK ty):
1- Kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge, genelge, plan, program ve emirlerle
kendilerine verilen görevleri yapmak, görev alanındaki kuruluşları
incelemek, koordine etmek, denetlemek, ihtiyaçlarını belirlemek,
hizmetlerin daha iyi yürütülmesi ve geliştirilmesi için kendi yetkisi
dâhilinde olanları yapmak, olmayanlar için üst makama teklifte
bulunmak,
2- Korunmaya, bakıma, yardıma muhtaç çocuk, genç, özürlü, yaşlı kişi, aile
ve gruplar ile sosyal hizmetlere ihtiyaç duyan diğer kişileri belirlemek,
başvuranları incelemek, değerlendirmek ve gerekli işlemleri yapmak,
3- Çocuk Yuvaları ve Yetiştirme Yurtlarında korunmakta olan ve öğrenime
devam eden çocuk ve gençlerin eğitim ve öğrenim düzeylerinin
yükseltilmesi ve başarılı olmaları ile bir meslek ve sanat sahibi
olabilmeleri için her türlü önlemi almak,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


Sosyal Hizmet Kuruluşları I

4- Sosyal hizmetlerin; ihtiyaç gruplarına etkin, verimli ve zamanında


sunulabilmesi için gerekli plan ve programları yapmak ve uygulamayı
sağlamak,
5- Sosyal hizmetin mesleki yöntemlerini kullanarak özel eğitim, rehberlik ve
danışmanlık hizmetine ihtiyaç duyan kişi ve grupların sorunlarının
çözümüne yardımcı olmak,
6- Kuruluşlarımızda bakım ve korunma altında bulunan kişilerin zihinsel ve
bedensel yönden sağlıklı gelişmelerini sağlamak, boş zamanlarını yararlı
bir şekilde değerlendirmelerine yardımcı olmak amacıyla sosyal, kültürel
ve sportif etkinliklerde bulunmak, buna ilişkin tesislerin kurulması için
gerekli çalışmaları yapmak, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile işbirliği
içinde bulunmak,
7- İl ve İlçe sınırları içinde kadınlara yönelik sorunların çözümü için sosyal
hizmet felsefesi doğrultusunda rehberlik ve danışmanlık hizmetleri
sunmak ve bu hizmetlerin geliştirilmesini sağlamak,
8- Kurum dışındaki kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek kişiler ve özel
hukuk tüzel kişilerince 2828 sayılı Kanun kapsamına giren sosyal hizmet
kuruluşlarının kurulması, teşvik edilmesi, açılış izinlerinin verilmesi, varsa
ücretlerinin belirlenmesi ve uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ile bu
kuruluşların hizmet ve personel standartları konularında yetki ve
sorumlulukları çerçevesinde gerekli işlemleri yapmak,
9- Kurum ve kuruluşlara yapılan ayni-nakdi bağışların belirlenen esaslar
doğrultusunda kullanılmasını sağlamak,
10- Kuruluşların yangın, sabotaj, doğal afetler gibi durumlara karşı korunması
için gerekli tedbirleri almak,
İl ve ilçe Sosyal Hizmet Müdürlüklerinde Görev Yapan Sosyal Çalışmacının
Görev, Yetki ve Sorumlulukları;
1- Korunmaya muhtaç çocuklar, özürlüler, yaşlılar ile sosyal yardıma ihtiyaç
duyan kişi ve ailelere uygulanacak sosyal hizmet yöntem ve tekniklerini
belirlemek ve mesleki çalışmalarda bulunmak,
2- Sosyal hizmete ihtiyaç duyan kişi ve aileler hakkında akademik eğitim
sürecinde öngörülen yöntem ve tekniklere göre inceleme yapmak ve
sosyal inceleme raporu düzenlemek,
3- Kişi ve aileler hakkında gizlilik prensibi içerisinde düzenlenen sosyal
inceleme raporlarını bu kişi ve ailelerin sorunlarının çözümü amacıyla ilgili
makama sunmak,
4- Sorunların çözümü amacıyla müracaatçılardan istenilen bilgi ve belgeler
ile müracaatçı için hazırlayacağı sosyal inceleme raporlarını özel
dosyalarda gizlilik prensibine bağlı kalınarak korunmasını sağlamak,
5- Korunmaya, bakıma ve yardıma muhtaç çocuk, kadın, yaşlı ve özürlülerin
belirlenmesi, bunların korunması, bakımı, yetiştirilmesi ve
rehabilitasyonlarını sağlamak üzere 'Sosyal Kişisel Çalışma' ve 'Sosyal Grup

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


Sosyal Hizmet Kuruluşları I

Çalışması' yöntemleri aracılığıyla gerekli mesleki uygulamaları


gerçekleştirmek ve kendi kendilerine yeterli hale gelmelerine yardımcı
olmak,
6- Görevli olduğu İl ve İlçe sınırları içinde sosyal hizmet alanına giren
konularda inceleme ve araştırmalar yapmak,
7- İl ve İlçelerin sosyo-ekonomik ve kültürel yönden geri kalmış bölgelerinde
'Toplumla Çalışma' yöntemini uygulayarak halkın aktif katılımını sağlamak
ve yerel kaynaklardan faydalanarak toplumsal sorunların çözümüne
yardımcı olmak,
8- Aile Danışma ve rehberlik hizmetleri ile kadın ve aile sorunlarının
çözümünde mesleki çalışmalarda bulunmak,
9- Sosyal hizmet kuruluşlarınca uygulanan hizmet programlarının teknik
yönlerine ilişkin değerlendirmeleri yapmak, geliştirilmesini sağlayıcı
önerilerde bulunmak,
10- Sosyal hizmet alanına giren konularda toplum bilincinin geliştirilmesi ve
toplumun eğitilmesi çalışmalarını yürütmek,
11- Görevli olduğu İl ve İlçe Sosyal Hizmetler Müdürlüğünün yıllık çalışma
programının hazırlanması ve uygulanmasında görev almak,
12- Sosyal hizmet ve sosyal yardım amaçlı kurulan ve kurulacak olan dernek,
vakıf gibi gönüllü kuruluşlara rehberlik etmek,
13- İl veya İlçe Sosyal Hizmetler Müdürü tarafından verilen mesleği ile ilgili
diğer görevleri yapmak,
İl Sosyal hizmet Müdürlüklerinde görev yapan sosyal hizmet uzmanlarının bu
görevleri aynı zamanda genel görevler olarak da adlandırılabilirl. Uzmanlar
Müdürlük bünyesinde hizmet veren alt kuruluşlar ve uygulama alanlarında hizmet
yaparken de bu görevlerlerini dikkate almaları ve yetkilerini bu kapsamda
kullanmaları gerekmektedir.

ÇOCUK VE GENÇLERE YÖNELİK SOSYAL HİZMET


KURULUŞLARI
Ülkemizde, çocuk ve gençlerle ilgili hizmet sunumu, farklı amaçlar
doğrultusunda ve farklı programlar çerçevesinde çeşitli kurum ve kuruluşlar eliyle
gerçekleştirilmektedir. Örgün ve yaygın eğitim açısından Millî Eğitim Bakanlığı;
koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetleri yönünden Sağlık Bakanlığı; serbest
zamanları değerlendirme ve spor açısından Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü; işe
yerleştirme ile ilgili olarak İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürlüğü; suça bulaşmış
çocuk ve gençlerin rehabilitasyonu, eğitim süreçlerinin devamının sağlanması ve
topluma kazandırılması, şiddete ve istismara uğrayan, sosyal haklarından mahrum
bırakılan çocukların korunması ile ilgili olarak Adalet Bakanlığı; korunmaya muhtaç
gençlerin bakımı ve yetiştirilmesi, gençlerin bireysel ve sosyal sorunlarının

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


Sosyal Hizmet Kuruluşları I

çözümüne yardımcı olunması ve rehberlik edilmesi, sosyal uyum ve gelişimlerinin


sağlanmasında yardımcı olunması açısından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı gibi
kurum ve kuruluşların yanı sıra Üniversiteler ile Yükseköğretim Kredi ve Yurtlar
Kurumu aracılığı ile sosyal hizmetler yürütülmektedir.

Gençlerin, eğitim, sağlık, istihdam gibi ihtiyaçlarının karşılanmasının yanı sıra


serbest zamanlarının değerlendirilmesi, psiko-sosyal sorunlarının giderilmesinde ve
sosyal uyumlarının geliştirilmesinde yardımcı olunması gibi hizmetlerin önemi de
büyüktür (VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı Hazırlık Çalışmaları Sosyal Hizmetler ve
Yardımlar Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 2001).

Çocuk Kurum Bakım Hizmetleri


Korunmaya muhtaç çocukların kurum bakımları çeşitli şekillerde ve değişik
kurumlarda yapılmaktadır. Her geçen gün kurumlar çoğalmakta, alternatif bakım
hizmetleri oluşmakta ve daha fonksiyonel hâle gelmektedirler. Çocukların toplum
içinde mutlu ve topluma yararlı bireyler olarak yetiştirilmelerinde kurum bakımı
bazı açılardan bir ihtiyaçtır, bazı açılardan ise sakıncalar doğurmaktadır. Bu
Çocuk kurum bakımı; nedenle, modern sosyal refah hizmetleri kapsamında, çocuğun aile ya da aileye
bir ailenin olmadığı ya benzer bir yapı içinde bakılması önem kazanmakta, bu nedenle öncelikle bakıma
da ailenin muhtaç çocuklardan aileleri var olanların ailelerine ayni ve nakdi yardım yapılması,
fonksiyonlarını yerine ailesi olmayanların koruyucu aile yanına verilmesi ya da evlatlık verilmesi gibi
getiremediği uygulamalar öne çıkmakta, bütün bunların geçersiz olduğu durumlarda kurum
durumlarda, kimsesiz bakımının devreye girmesi istenmektedir (akt. Şenocak, 2006).
ve korunmaya muhtaç Çocuk kurum bakımı; bir ailenin olmadığı ya da ailenin fonksiyonlarını yerine
çocuklara resmi ya da getiremediği durumlarda, kimsesiz ve korunmaya muhtaç çocuklara resmî ya da
özel kurumlarca geçici özel kurumlarca geçici ya da sürekli olarak sunulan bakım hizmetidir (Güran, 1983).
ya da sürekli olarak Aşağıda kısa kısa değinilen bu kurumlar sosyal hizmetin çocuklara yönelik faaliyet
sunulan bakım alanları ve sosyal hizmet uzmanları tarafından hizmet verilen müesseselerdir. Bu
hizmetidir. kurumlar hakkında daha geniş bilgi üst sınıflarda alan derslerinde verilecektir.

Çocuk Yuvaları
Çocuk yuvaları; 0-12 yaş arası korunmaya muhtaç çocuklarla gerektiğinde
12 yaşını dolduran kız çocuklarının, bedensel, eğitsel, psiko-sosyal gelişimlerini,
sağlıklı bir kişilik veya iyi alışkanlıklar kazanmalarını sağlamakla görevli ve yükümlü
Çocukların yuvalara yatılı sosyal hizmet kuruluşlarıdır (Tatlıbal, 2004: 27). Çocukların yuvalara kabulü,
kabulü, bakımları, bakımları, eğitimleri ve buradan ayrılma koşulları Çocuk Yuvaları Yönetmenliğine
eğitimleri ve buradan göre yapılmaktadır. Yuvada koruma altındaki çocukların yaşlarının küçük olması
ayrılma koşulları Çocuk dolayısıyla çocukluklarının bu ilk zamanlarında kişilik gelişimlerinin büyük ölçüde
Yuvaları etkilendiği bir gerçektir. Bu dönemde kazanacakları alışkanlıklar onların yaşamlarını
Yönetmenliğine göre büyük ölçüde etkileyecektir. Bu dönemin sağlıklı bir şekilde geçirilmesi için
yapılmaktadır. çocuklara tutarlı davranılması gerekmektedir. Bu düşünceyle yuvalarda çocukların
gelişiminden sorumlu uzman personeller çalıştırılmaktadır.
Ülkemizdeki çocuk yetiştirme yurtlarının fiziki yapısı kışla tipi niteliğindedir.
Burada çok sayıda çocuğa, çok sayıda personel tarafından bakım ve eğitim

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


Sosyal Hizmet Kuruluşları I

verilmektedir. Çocuklar kurumda yaşamanın beraberinde getirdiği birçok kurala ve


yasağa uymak zorunda kalmaktadır. Bu durum çocukların fiziki, zihni, duygusal ve
sosyal gelişimlerini olumsuz etkilemektedir (Yörükoğlu, 1997). Elbetteki hiçbir
Hiçbir eğitim, aile eğitim, aile sıcaklığının hâkim olduğu ortamda verilen eğitim kadar etkili ve verimli
sıcaklığının hâkim olamaz. Bu nedenle Genel Müdürlük çocuk yuvalarının olumsuz sonuçlarına karşın
olduğu ortamda verilen aile ortamına daha yakın kabul edilen Sevgi Evleri Projesini geliştirmiştir.
eğitim kadar etkili ve Çocuk yuvalarında; çocukların dinlenebilecek, televizyon seyredip ders
verimli olamaz. çalışabilecekleri çok amaçlı bölümler oluşturulmuştur. Yuvalar dizayn edilirken bu
mekânların çocukların evi olduğu gerçeğinden hareketle rahat, donanımlı, yaş
durumlarına uygun mekânlar olmasına, banyolarda rahatça soyunup
giyinebilecekleri fiziki şartlar oluşturulmakta, her çocuğun kendisine ait bir havlu ve
bornozu olmasına dikkat edilmektedir. 4-6 kişilik olarak tasarlanan yatak
odalarında ahşap yataklar, elbise dolapları, ayna ve resimler asılarak sıcak ve
samimi bir ortam sağlanmasına çalışılmaktadır (SHCEK, 2011b).
Kurumlarda kalan korunmaya muhtaç çocukların ileride alkol ve uyuşturucu
kullanma, suça yönelme, intihar girişiminde bulunma eğilimlerinin daha fazla
olduğu, kurum içinde yaşamaları nedeniyle sosyal çevreden izole oldukları ve kendi
aralarında gruplaştıkları, huzursuzluk, hiperaktivite, dikkati yoğunlaştırmada
Kurumlarda kalan güçlük, arkadaşlar arasında popüler olmama, okul başarısında düşüklük, korkular
korunmaya muhtaç ile sevgi ve şefkate aşırı düşkün olma gibi özellikler taşımaktadırlar (Özbesler,
çocukların ileride alkol 2004). Çocuk yuvaları uzun süre hizmet vermiş, istenen ve beklenen verim
ve uyuşturucu alınamamış, yaşanan sorunlar çözülememiş ve çocukların sağlıklı bir şekilde
kullanma, suça yetişmeleri sağlanamamıştır. Bu risklerin önlenmesi için yapı değişikliğine gidilerek
yönelme, intihar çocuklar kurum bakımı yerine aile ortamını andıracak, daha fonksiyonel hizmet
girişiminde bulunma verebilecek ortamlar olan sevgi ve çocuk evlerine yerleştirilmeye başlanmıştır.
eğilimlerinin daha fazla
olma gibi özellikler
Çocukların Aile Yanında Bakımı
taşımaktadırlar.
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, ailesi sağ olup da ekonomik
yetersizliklerden dolayı yurtlarda kalan çocukların ailelerini ayni ve nakdi
yardımlarla destekleyerek çocukların evlerine dönmeleri için aileleri ekonomik
yönden desteklemektedir. En olumsuz ailede bile kurum hizmetinin sunacağı
imkânların daha iyi bir ortam sağlayacağı düşüncesi hâkimdir.
Kurumsal bakım hizmetlerinin maliyetlerinin aile bütünlüğünü korumaya, aile
En olumsuz aile bile
içi şiddeti önlemeye, çocukların aile içerisinde yetiştirilmelerine yönelik koruyucu
kurum hizmetinin
önleyici hizmetlerin maliyetlerinden yüksek olması ve beklenilen sonucun
sunacağı imkânlardan
alınamaması nedeniyle ailelere yönelik hizmetlere öncelik ve ağırlık verilmesi
daha iyi bir ortam
SHÇEK’in öncelikleri arasında yer almaktadır. Eve dönüş projesi kapsamında
sağlayacağı düşüncesi
çocukların ailelerinin yanına geri dönüşünü hedef alan politikalar üretilmiştir.
hâkimdir.
Özellikle ailelere mali yardım yapmak suretiyle çocuklarını yanlarına almalarının
sağlanması temel politika olmuştur.
Ailesi olmayan çocuklar için evlat edindirme ve koruyucu aile hizmetleri
sunulmaktadır. Evlat edindirme, uygulamasında çocuk ile evlat edinmek isteyen kişi
veya aile arasında hukuki bağlar sağlanarak çocuk ebeveyn ilişkisinin kurulmasıdır.
Koruyucu aile uygulamasında ise çocuğun kısa veya uzun süreli olarak bakımlarını

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


Sosyal Hizmet Kuruluşları I

üstlenen aile ya da kişilerin yanında gelişimini sürdürmesi sağlanmaktadır. Her iki


uygulama da çocukların sıcak bir aile ortamında yetişmesi amacıyla geliştirilmiştir.
Bu iki konu kurum özelliği taşımadığı için beşinci ünitede eylem olarak işlenmiştir.

Sevgi Evleri
Sevgi evleri, çocukları toplu yaşamın beraberinde getirdiği risklerden uzak
tutacak ev ve aile ortamının oluşturulmaya çalışıldığı kuruluşlardır. Sevgi evleri
projesi; özellikle kurum bakımının sakıncaları ve uygulamalardaki verimsizliklerden
Sevgi evleri, çocukları ötürü çocukların kurumlarda bakımına (çocuk yuvası ve yetiştirme yurtları) bir
toplu yaşamın alternatif çalışma olarak SHÇEK tarafından ilk defa 2000 yılında uygulama konan ve
beraberinde getirdiği 2005 yılında geliştirilen bir projedir.
risklerden uzak tutacak Bu proje ile çocuk yuvalarını ev ortamına benzeterek kışla tipi kuruluşlarda
ev ve aile ortamının kalan çocuklardan daha az korunmaya muhtaç çocuğun kalabileceği küçük müstakil
oluşturulmaya çalışıldığı binalardan kurulu siteler oluşturmaya başlanmıştır. Böylelikle çocuklar toplu
kuruluşlardır. yaşamın olumsuz etkilerinden uzak, daha sakin ve rahat bir ortamda fiziksel,
duygusal, zihinsel ve sosyal yönden daha sağlıklı yetişebileceklerdir. Bu proje
Avrupa’nın birçok yerinde uygulanmaktadır. Makedonya’da bile uygulanan bu
projede çocuk evleri, beşer kişilik gruplar halinde kimsesiz çocukların evlerde
sosyal hizmet anneleri ile yaşayıp mahalle okullarına gitmesini, bir bölgeye ve eve
ait yaşama biçimiyle hayata hazırlanmasını kapsayan bir sosyalleşme projesi (Uğur,
2005) şeklinde tanımlanmaktadır.
Ülkemizde SHÇEK tarafından yaygınlaştırılan bu uygulama çocuk yuvaları ve
yetiştirme yurtlarını sevgi evlerine dönüştürme projesidir. Sevgi Evleri Projesi
kurum bakımının bir üst versiyonu olarak 10-12 çocuğun barınıp yaşamlarını
sürdürebileceği, temel gereksinimlerinin karşılanabileceği, toplu yaşamın getirdiği
olumsuzlukları yaşamadan yetiştirilebilecekleri, site içerisinde küçük müstakil
binalardan oluşturulmuş aile ortamına benzer, kendi içinde kurumsal bir yapısı
olan kuruluşlardır. Burada site içinde kendine has kurumsal bir idaresi ve
bütünlüğü olan birim söz konusudur.

Çocukların en iyi Çocuk Evleri


bakılacağı, en sağlıklı
Günümüz dünyasında ve ülkemizde çocukların en iyi bakılacağı, en sağlıklı
biçimde
biçimde yetiştirilebileceği yerin aile ortamı olduğu kanaati hâkimdir. Sevgi evleri
yetiştirilebileceği yerin
uygulamasından bir adım daha atılıp adına çocuk evleri denen apartman daireleri
aile ortamı olduğu
arasından seçilen, içinde komşuluk ilişkilerinin de bulunduğu 0-18 yaş grubu 6-8
kanaati hâkimdir.
çocuğun kalabileceği, ablaların sürekli başlarında bulunduğu çocuk evleri
uygulamaya konmuştur. Çocuk evleri; az sayıda çocuğun barınıp yaşamlarını
sürdürebileceği, temel gereksinimlerinin karşılanabileceği, toplu yaşamın getirdiği
olumsuzlukları yaşamadan kendilerine ve geleceğe güvenle bakabilecekleri,
gelecek kaygısı en aza indirgenmiş, ayakları üstüne basabilen bir gençlik
yetiştirmeyi amaçlamaktadır.
Çocuk evleri yönetmeliğine göre; bu evler, çocukların toplumsal yaşamı ve
komşuluk ilişkilerini yaşayarak öğrenebilecekleri ve ev sıcaklığını hissedebilecekleri,
ev ortamının oluşturulduğu kuruşulardır. Çocuk evleri ayrıca, çocukların arkadaşlık,
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Sosyal Hizmet Kuruluşları I

komşuluk ve mahalle gibi kavramları yaşayarak öğrenebileceği, toplumla iç içe ve


toplumun gerçeklerini bilerek kendilerine güvenlerini artıracak bir özellik taşıyan
ve uygulamadan başarılı sonuçlar alınan yeni bir bakım modeli olarak
Çocuk evleri apartman yaygınlaşmaya başlanmıştır (SHCEK, 2011a). Çocuk evlerinin il merkezlerinde okul
dairelerinde veya ve hastanelerin yakın olduğu apartman dairelerinden seçilmesi tercih edilmektedir.
müstakil dairelerden, Bu hizmet 2008 yılında uygulamaya konulmuş, her geçen gün çocuk yuvaları
sevgi evleri ise bahçeli ve yetiştirme yurtların dönüşümü ile çoğalmaya başlamıştır. Geliştirilmesi için
müstakil binaların kamu ve özel kuruluşlar arasında işbirliği yapılan, daire ve lojman bağış usulü ile
bulunduğu sitelerden temin edilen aynı zamanda toplum tarafından ciddi destek gören bir uygulamadır.
oluşan kuruluşlardır. Her hangi bir sebepten ötürü çocuk evinde kalamayacak durumda olan çocuklar
sevgi evlerinde bakılmaktadır. Bu alan sosyal hizmetin ana çalışma alanlarındandır.
Çocuk evleri apartman dairelerinde veya müstakil dairelerden, sevgi evleri ise
bahçeli müstakil binaların bulunduğu sitelerden oluşan kuruluşlardır. Her iki
kuruluş korunmaya muhtaç çocukların kurum bakımının olumsuzluklarından
uzaklaştırması için kurulmuştur. Çocuk sayıları, çocuk evlerinde sevgi evlerine
nazaran daha azdır.
Suçlu çocuk,
yürürlükteki ceza ya-
Çocuk Islahevi (Çocuk Eğitimevi)
salarına göre suç
sayılan bir davranışı Türk hukuk sistemine göre suçlu çocuk, yürürlükteki ceza yasalarına göre suç
ortaya koyan, 18 yaşını sayılan bir davranışı ortaya koyan, 18 yaşını doldurmamış kişidir. Yetişkinler için suç
doldurmamış kişidir. oluşturan davranışlar çocuklar için de geçerlidir (Uluğtekin, 1991). Çocuk suçluluğu,
diğer suçluluklardan farklı olmasa da çocuğun ilerleyen yaşları ve toplum için önemli
sorunları bünyesinde bulundurmasından dolayı kaygı verici olarak kabul edilir
(Yavuzer, 1981). Toplumsal huzuru tehdit eden her suçun önlenmesi gerekir. Çocuk
suçluluğunun önlenmesine dönük çalışmalar genel anlamda tüm toplumu
kapsayabileceği gibi aile, okul, işyerleri vb. alanları da içerebilir (Kepenekçi ve
Toplumsal huzuru Özcan, 2002). Çocukları suça itecek veya yönlendirecek tüm risk grubu ve
tehdit eden her sucun organlarıyla mücadele etmek, koruyucu ve önleyici tedbirler almak esastır.
önlenmesi gerekir. Çocuklar bireysel ve çevresel sebeplerden ötürü suç işlemektedirler. Bireysel
nedenler genel olarak değerlendirildiğinde çocuğun organik, biyolojik, fiziksel,
psikolojik özellikleri ve benlik oluşumlarının suç işlemek için ana kriterler olduğu
görülmektedir. Çevresel etkenlerde çocuğun suç işlemsine sebep olan en yakın birim
aile kurumudur. Çatışma ve kavgaların yaşandığı ailelerde ve özellikle ailesinden
sevgi görmeyen, reddedilen çocukların diğerlerine göre suç işlemeye daha eğilimli
oldukları görülmektedir (Temel ve Aksoy, 2005). Yapılan araştırmalar suçlu
çocukların evlerinde aşağıdaki koşullardan birine veya birkaçına rastlandığını
göstermektedir (İçli, 2001):
 Ailenin diğer üyelerinin suçlu, aklaksız veya alkolik olmaları,
 Boşanma, ölüm veya terk nedeniyle ebeveynlerinden biri veya her ikisinin
de yokluğu,
 İhmal, körlük veya bunun gibi fiziksel bir özür veya hastalık nedeniyle
ebeveyn kontrolünün eksikliği,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


Sosyal Hizmet Kuruluşları I

 Evin çok kalabalık olması, aşırı baskı, kıskançlık, ihmal veya


ebeveynlerinden birinin aşırı hâkimiyeti,
 İşsizlik ve yetersiz gelir gibi ekonomik baskılar ve annenin dışarıda
çalışması.
Çevresel etkenlerden diğerleri ise; okul ortamının olumsuz şartları, arkadaş
çevresi, küçük yaşta çalıştırılma, sokakta yaşama veya çalışma, televizyon dizileri
ve yoksulluk olarak sayılabilir. Bir şekilde suça bulaşmış çocukların gelişim ve eğitim
süreçleri kesintiye uğratılmadan yürütülmeli, kapalı ceza infaz kurumlarına
gönderilmekten ziyade eski adıyla ıslahevleri yeni hâliyle çocuk eğitim evlerinde
ıslah edilmeleri gerekmektedir.
12 yaşını bitirmiş, 18 yaşını bitirmemiş olan (mevzuattaki şartları
tamamlayanlar 21 yaşını bitirinceye kadar) suç işlemiş veya işletilmiş çocukların
ıslah (yeniden sosyalleşme) edilmeleri maksadıyla mahkemece belirlenen belli bir
süre için alıkonuldukları sosyal hizmet kuruluşudur (Seyyar ve Genç, 2010). 2004 yılı
5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanunun 15. Maddesi
çocuk eğitim evlerini; “çocuk hükümlüler hakkında verilen cezaların, hükümlülerin
eğitilmeleri, meslek edinmeleri ve yeniden toplumla bütünleştirilmeleri amaçları
güdülerek yerine getirildiği tesistir” şeklinde tanımlamaktadır.
Haklarında tutuklama kararı bulunanlar hariç olmak üzere, bu tesislerde
bulunan çocuk hükümlüler, kapalı ceza infaz kurumlarına gönderilmezler. Çocuk
eğitim evleri cezaevinden ziyade bir eğitim kurumu niteliğindedir. Daha önceleri
çocuk ıslahevi olarak çalışan bu kurumlar 2005 yılından itibaren çocuk eğitim evi
adıyla hizmet vermektedirler. Bu kurumların amacı; çocukların, normal ve mesleki
eğitimlerini devam ettirebilmeleri, sorumluluk sahibi bireyler olarak topluma
kazandırılmaları, bedensel, ruhsal ve zihinsel sağlıklarını sürdürmeleri, gelişimlerine
ve toplumla barışık bir halde yaşayabilmeleri için gerekli donanımlara sahip
olmalarına katkı sağlayacak bilgi, beceri, tutum ve davranışlar kazanmaları gibi
işlevleri yerine getirmektir.
Bu kurumlarda eğitim- öğretim, sağlık, psiko-sosyal servis, serbest zaman
kullanımı, sosyal-kültürel ve sportif faaliyetler ile dış dünya ilişkileri gibi hizmetler
verilmektedir. Kurum içinde veya dışında herhangi bir eğitim ve öğretim
programına devam eden ve 18 yaşını dolduran çocukların, eğitim ve öğretimlerini
tamamlayabilmeleri bakımından 21 yaşını bitirinceye kadar bu tesislerde
kalmalarına izin verilebilir (Seyyar ve Genç, 2010). Islahevlerinde tutuklu bulunan
çocukları tahliye sonrasına hazırlamak, toplumla uyumlarını sağlamak, eğitim
sürecine devamlarını takip etmek sosyal servis ve sosyal hizmet uzmanının
görevidir. Islahevindeki çocuklar daha çok hırsızlık, alkol, madde kullanımı ve cinsel
Sosyal hizmet açısından içerikli suçlar işlemektedirler.
çocuk eğitimevlerindeki Sosyal hizmet açısından çocuk eğitimevlerindeki önemli birimlerden birisi
önemli birimlerden psiko-sosyal yardım servisidir. Bu servisin amacı; eğitimevinde barındırılan
birisi psiko-sosyal çocukların bireysel ve ailevi özelliklerini, hayat şartlarını, hayatı okumalarını ve suç
yardım servisidir. işleme nedenlerini belirleyerek kişiliklerini geliştirmeleri, sosyalleşmeleri ve yeniden
eğitilerek kendileri ve toplumla barışık bir hâlde yaşayabilmeleri için gerekli

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


Sosyal Hizmet Kuruluşları I

donanımlara sahip olmalarını sağlamaktır. Bu kuruluşlar Adalet Bakanlığına bağlı


olarak hizmet vermektedirler.

Çocuk Kulüpleri
Çocuk Kulüpleri daha çok temel eğitim çağındaki çocukların ders dışı saatlerini
ve eğitsel durumlarını psiko-sosyal bakımdan en verimli bir şekilde geçirebilecekleri,
en az 10–15 çocuktan meydana gelen, ev ödevlerinden oyuna değin çeşitli sosyal
aktivitelerin yapılabileceği gündüzlü kuruluşlardır. Bu klüpler, 6–12 yaş grubu
çocukların boş zamanlarını uygun programlar düzenleyerek değerlendirir ve bu
suretle bakım ve korunmalarını sağlar (Seyyar ve Genç, 2010).
Bu kulüpler özel kuruluşlar ve yerel yönetimler tarafından yürütülmektedir.
Bu kuruluşlarda çocuklar ev ödevlerini, grup çalışmalarını, araştırma ve
incelemelerini, ödev çıktılarını ve projelerini takip etme gibi aktivitelerini rehber
öğretmen veya sosyal hizmet uzmanının danışmanlığı ve gözetiminde yaparlar.
Çocuklara ders çalışma alışkanlığı kazandırma, sosyalleşmelerine katkı sağlama, boş
zamanlarını değerlendirme, kültürel aktivitelere katılma gibi sosyal faaliyetler
sunulmaktadır.

Kreş ve Gündüz Bakımevleri


Gündüz çalışma durumunda olan veya çocuğunun sosyalleşmesi, eğitim,
bakım ve beslenmelerinin sağlanması, fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal gelişim
süreçlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için profesyonel bakım hizmetlerinden
yararlanmak isteyen ailelerin 0-6 yaş grubu çocukları için SHÇEK’ten izin alınarak
açılan kreş ve gündüz bakımevleri daha çok özel kuruluşlar tarafından
yürütülmektedir. Bu kuruluşlar, 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme
Kurumu Kanununa dayanılarak çıkartılan 08 Ekim 1996 tarih ve 22781 sayılı Resmî
Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, Özel Kreş ve Gündüz Bakımevleri ile Özel
Çocuk Kulüpleri Kuruluş ve İşleyiş Esasları Hakkındaki Yönetmelik hükümleri
doğrultusunda hizmet vermektedirler.
Bu kuruluşlar devlet tarafından denetlenmekte ve ihtiyaç durumuna göre
şartları sağlayan çocuklardan en az iki çocuk olmak üzere ve %5 kontenjan
sınırlaması ile SHÇEK tarafından yönlendirilen çocuklar ücretsiz olarak
yararlanmaktadırlar. Kreş ve Gündüz Bakımevleri Yönetmeliği’nin 12. maddesine
(değişik: 26.09.2008-r.g. 27009/1md.) göre bu kuruluşlarda istihdam edilen sosyal
çalışmacının görev ve yetkileri şunlardır:
 Kuruluşa başvuran aileler ve çocuklarla ön inceleme yaparak Sosyal
İnceleme Raporu düzenlemek, Kuruluşa alınacak çocukların kabul
işlemlerini yürütmek,
 Çocukların topluma yararlı kişiler olarak yetişmelerinin sağlanmasında ve
sorunların giderilmesinde yardımcı olmak amacıyla “Sosyal Kişisel Çalışma”
ve “Sosyal Grup Çalışması” yöntemleri aracılığı ile gerekli mesleki

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


Sosyal Hizmet Kuruluşları I

uygulamaları gerçekleştirmek ve bunlarla ilgili gerekli raporları


düzenlemek,
 Aileler, çocuklar ve kuruluş arasında uyum sağlamak ve belirli aralıklarla ve
gerektiği zamanlarda ailelerle çalışma yaparak gerekli önerilerde
bulunmak,
 Aile ve çocuklarla ilgili sosyal faaliyetleri organize etmek,
 Sosyal ve Eğitsel Servis bünyesinde hazırlanan çocuklara yönelik psiko-
sosyal gelişim programlarına katkıda bulunmak,
 Hizmet içi eğitim programlarının düzenlenmesi ve uygulanmasında görev
almak,
 Kuruluş içi ve dışı kaynakları, kuruluş hizmetlerini geliştirici yönde kanalize
etmek, kuruluşun çevreye ve topluma tanıtılmasını sağlamak, bu amaçla
resmî ve gönüllü kuruluşlarla işbirliği yapmak,
 Kuruluşun sağladığı olanaklar paralelinde hizmetin amacına uygun
araştırma ve incelemeler yapmak,
Sosyal Hizmet Uzmanı yukarıda sayılan görevlerini diğer meslek elemanlarıyla
birlikte Sosyal ve Eğitsel Servis bünyesinde yürütür.
Kreş ve Gündüz Bakımevlerinde görev yapan müdür, müdür yardımcısı,
psikolog, eğitimci, sağlık servislerinin görevleri yönetmelikten öğrenilebilir. Özel
kuruluşlar tarafından yürütülen kreş ve bakımevleri Aile ve Sosyal Politikalar İl
Müdürlüğü tarafından denetlenir.

Çocuk merkezi
Çocuk misafirhanesi denilen çocuk merkezleri, ebeveynin ihmali, eşler arası
Çocuk merkezlerine
anlaşmazlık, aile içi şiddet, fakirlik, hastalık ve terk gibi değişik sebeplerden dolayı
geçici olarak alınan
sosyal tehlikelere karşı korumasız durumda olan çocuklar için tesis edilen yatılı veya
çocuklara psiko-sosyal
gündüzlü sosyal kuruluştur. Çocuk merkezlerine geçici olarak alınan çocuklara
rehabilitasyon ve
psiko-sosyal rehabilitasyon ve topluma yeniden kazandırma hizmetleri
topluma yeniden
verilmektedir. Türkiye’de “Çocuk Misafirhanesi” adı altında ilk çocuk merkezi,
kazandırma hizmetleri
İstanbul’da 1990’da açılmıştır. Sokakta kalmış, halk arasında köprü altı çocukları
verilmektedir.
diye adlandırılan çocuklara, ilk defa burada hizmet verilmiştir. Burada eğitimden
geçirilen çocuklar, daha sonra ailelerine iade edilmekte veya kimsesi olmayanlar da
yetiştirme yurtlarına yerleştirilmektedir. Çocuk merkezleri çocukların gelişim
süreçleri, beslenme, sağlık, aktivite, oyun ve yetenek geliştirici programlarla
çocukları desteklemektedir.

Koruma Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi


Koruma bakım ve rehabilitasyon merkezleri; suça yöneldikleri tespit edilen 7-
18 yaş aralığında bulunan kız ve erkek çocukların davranış bozukluklarını gidermek
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Sosyal Hizmet Kuruluşları I

amacıyla rehabilitasyon süreci tamamlanıncaya kadar geçici süre ile bakım ve


korunmalarının sağlandığı, bu süreçte aile, yakın çevre ve toplum ile ilişkilerinin
düzenlenmesine yönelik çalışmaların yürütüldüğü, çocukların cinsiyetlerine göre
ayrı ayrı yapılandırılan yatılı sosyal hizmet kuruluşlarıdır. (SHÇEK, 2009)
5395 sayılı Çocuk koruma kanunu’na göre “suça sürüklenen çocuk”
kanunlarda belirlenen şartlarda suç işlediği iddiasıyla hakkında soruşturma ve
kovuşturma yapılan, elde edilen bulgularla hakkında güvenlik tedbirine karar
verilen çocuk anlaşılmaktadır. Bu anlayışla çocuk yuvası ve yetirştirme yurtlarından
farklı, barınma ve koruma bakım birimlerinin oluşturulmasına ihtiyaç duyulmuştur.
Suça sürüklenen ve bundan dolayı mağduriyet yaşayan çocuklar psiko-sosyal
açıdan bir takım sorunlar yaşamaktadırlar. Yaşıtlarına göre farklılar arz eden ve
desteklenmeye ihtiyacı olan bu çocukların; sosyal uyumları, rehabilite edilmeleri ve
toplumla yeniden bütünleşmelerinin sağlanması gerekmektedir.

Bakım ve Sosyal Rehabilitasyon Merkezi


5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’na göre “koruma ihtiyacı olan çocuk”
bedensel, cinsel, zihinsel, sosyal ve duygulsal açıdan ihmal ve istismara muhatap
olmuş ya da fiilen uğramış veya suç mağduru olmuş çocuklardır. Bu şekilde ihmal
ve istismar edilen ve bu sebepten ötürü duygusal, sosyal, psikolojik açıdan sorun
yaşayan çocuklar için koruma bakım merkezlerinden farklı olarak Bakım ve Sosyal
Rehabilitasyon merkezleri kurulmuştur. Bu merkezler; duygusal, cinsel ve/veya
fiziksel istismara uğradıkları tespit edilen 7-18 yaşa aralığı kız ve erkek çocukların
olumsuz yaşam deneyimlerinden kaynaklanan travma ve/veya davranış
bozukluklarını gidermek amacıyla sosyal rehabilitasyon süreci tamamlanıncaya
kadar bakım ve korunmalarının sağlandığı, bu süreçte aile, yakın çevre ve toplum
ile ilişkilerinin düzenlenmesine yönelik çalışmaların yürütüldüğü, kız ve erkek
çocuklara yönelik ayrı ayrı yapılandırılan yatılı sosyal hizmet kuruluşlarıdır (SHÇEK,
2009)
Bakım ve sosyal rehabilitasyon merkezleri, duygusal, cinsel ve/veya fiziksel
istismara uğramış ve sosyal rehabilitasyona ihtiyaç duyduğu tespit edilen
çocuklardan haklarında bakım tedbiri olan çocukların; temel gereksinimlerini
karşılamak, fiziksel, duygusal, psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarını belirleyerek gerekli
müdahaleleri gerçekleştirmek, aile ve yakın çevrelerine dönmelerini veya bir
sonraki sosyal hizmet modeline hazır hâle gelmelerini sağlamak amacıyla
oluşturulmuştur. Merkezin işleyiş dayanağı, “Koruma Bakım ve Rehabilitasyon
Merkezleri ile Bakım ve Sosyal Rehabilitasyon Merkezleri Yönetmeliği” dir.
Merkezde verilen rehabilitasyon hizmeti; çocukların bireysel özellikleri ve
ihtiyaçları dikkate alınarak; çocuklarda tutum ve davranış değişikliği oluşturmaya,
olumsuz yaşam deneyimlerinden kaynaklanan örselenmeyi ve/veya davranış
bozukluklarını gidermeye, aile ve sosyal çevre ile uyum sağlamasına ilişkin
planlanan ve gerçekleştirilen mesleki müdahaleye yönelik geçici bir süreci içerir.
Rehabilitasyon süreci sona eren çocuklar uygun hizmet modellerinden
yararlandırılır (SHÇEK, 2009).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


Sosyal Hizmet Kuruluşları I

Koruma Bakım ve Rehabilitasyon Merkezleri ile Bakım ve Sosyal


Rehabilitasyon Merkezlerinde mesleki çalışmaları koordineli bir şekilde yürütmek
üzere sosyal çalışmacı, çocuk gelişimci, psikolog ve psikolojik danışmandan oluşan
sosyal servis ekibi görev yapmaktadır. Yönetmeliğin 9. Maddesi sosyal çalışmacının
görev ve yetkileri şöyle açıklamaktadır.
1- Danışmanlık görevini yerine getirmek,
2- Sosyal servisteki görevleri yerine getirmek,
3- Çocukların ve ailelerin sosyal incelemelerini, mesleki çalışmalarını program
dâhilinde planlayarak gerçekleştirmek, raporlarını hazırlamak ve
dosyasında muhafaza etmek,
4- Tedbirlerin kaldırılması veya değiştirilmesini gerektiren durumlarda gerekli
iş ve işlemleri yürütmek,
5- Sosyal çalışmacı görevlerini diğer meslek elemanlarıyla birlikte ekip
çalışması içerisinde yürütür.

Çocuk ve Gençlik Merkezleri


Çocuk ve Gençlik Merkezleri, sokakta yaşayan ve(ya) çalıştırılan çocuklara ve
onların ailelerine yönelik çocuk, aile ve toplum odaklı hizmetler sunan
kuruluşlardır. Bu merkezler, eşler arası anlaşmazlık, ihmal, hastalık, kötü alışkanlık,
yoksulluk, terk ve benzeri nedenlerle sokağa düşerek sosyal tehlike ile karşı karşıya
kalan, sokakta yaşayan ve(ya) günün büyük bir vaktini sokaklarda geçirmek
zorunda kalan çocuk ve gençlerin maruz kalabilecekleri sosyal tehlikelerden geçici
süre ile psiko-sosyal iyileştirmelerinin yapılıp topluma yeniden kazandırılmaları
yönünde çalışmalar yapılan yatılı ve gündüzlü kuruluşlardır.
Bu merkezde çocuk ve gençlerin psiko-sosyal gelişimlerinin desteklenmesi,
eğitime yeniden yönlendirilmesi ile sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerle rehabilite
edilmelerini ve topluma yeniden kazandırılmalarını sağlayıcı programlar
düzenlenir, uygulanır. Elbette ki hiçbir yer bir aile ortamının verebileceği sıcaklığı
çocuklara sunamaz. Bu nedenle merkezle bağlantısı olan çocuk ve gençlerin
aileleriyle irtibata geçilerek, psiko-sosyal destek ile bilinçlendirme çalışmaları ile
ekonomik durumları yeterli olmayan ailelerin sosyal yardım almaları için ilgili
kurum veya kuruluşlara yönlendirmeleri yapılır. Ayrıca madde bağımlılığı olan
çocukların sağlık hizmetlerinden yararlanmaları için ilgili sağlık kuruluşlarıyla
bağlantıya geçilir.
Merkeze gelen her çocuğun geçici kaydı yapılır. Geçici kayıt süresi 15 ila 30
gün arasındadır. Bu süre içerisinde çocuk ve gencin hangi hizmetlerden
yararlanacağına ilişkin ayrıntılı sosyal inceleme raporu, sosyal hizmet uzmanı
tarafından hazırlanır. Sosyal hizmet uzmanı tarafından hazırlanan sosyal inceleme
raporunda; çocuğun ailesinin ve yaşadığı çevrenin durumu, çocuğun merkez
hizmetlerinden yararlanıp yararlanamayacağı, çocuğa, ailesine ve yakın çevresine
ne tür hizmetlerin, ne kadar süreyle verileceği ve çocuğun gelişimi açısından uygun
görülen müdahale yöntemleri ile önerilen görüş ve yaklaşımlara yer verilir.
Çocuk hakkında hazırlanan bu rapor, Merkez Müdürünün başkanlığında sosyal
servis elemanları ve birim sorumlusu tarafından incelenir, tartışılır ve karara

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


Sosyal Hizmet Kuruluşları I

bağlanır. Çocuğun merkeze kesin kabulü ve merkezden ayrılışı İl Müdürlük


Makamının onayı ile yapılır. Çocuk ve/veya gençlerin bu merkezden ayrılabilmeleri
için merkez tarafından yürütülen çalışmalar sonucu rehabilitasyon süreclerinin
başarıyla tamamlanması, rehabilitasyonları sağlanarak ailelerine döndürülmeleri,
korunma altına alınmaları ve kendi yaşamlarını sürdürecek bir işe yerleştirilmeleri
gerekir (Çocuk Ve Gençlik Merkezleri Yönetmeliği, ty).
Kamusal (sosyal-toplumsal) ve özel hayatta çocuk ve gençlerin akli, sıhhi, psiko-
sosyal ve bedenî sağlıklarının en üst seviyede tutulması ve değişik çevresel, psiko-
sosyal ve manevi risklere karşı özel olarak korunmalarının sağlanması gerekir.
Çocuk ve gençler alkollü içecekler, sigara, uyuşturucu ve madde kullanım
ortamlarından ve müstehcen neşriyattan korunmalıdırlar. Toplum olarak taşıdığı
değerleri yansıtacak, ahlaki değerlerini zinde tutacak, çocuğa kişilik kazandıracak,
genel kültürünü geliştirecek neşriyatın okutulması için rehberlik edilmesi, sportif ve
sosyo-kültürel aktivitelerin sunulması ve şiddete maruz kalmış çocuk ve gençlerin
devletçe koruma altına alınması zaruridir (Seyyar ve Genç, 2010:151).
Çocuk ve Gençlik merkezleri, sosyal tehlikelerle karşı karşıya kalan, sokakta
yaşayan ve sokakta çalıştırılan çocuk ve gençlerin rehabilitasyonları ve topluma
yeniden kazandırılmalarını sağlamak amacıyla açılmıştır. Çalışma esasları 2828
Sayılı SHÇEK Yasasının 3. maddesi, 1997 yılında çıkan 572 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname, Çocuk ve Gençlik Merkezleri Yönetmeliği ve Yönergesi ile belirlenmiş
ve uygulamaya koyulmuştur.
Merkezin görevleri şunlardır: (SHÇEK Çocuk ve Gençlik Merkezleri Yönetmeliği
(2001).
 Sokakta yaşayan ve(ya) çalıştırılan çocukların, sokakta karşılaşabilecekleri
her türlü tehlikeden korunması amacıyla gerekli sosyal hizmet
programlarını hazırlamak ve uygulamak,
 Çocuklarla ilgili her türlü yönetsel ve mesleksel kayıtları tutmak, belgeleri
saklamak,
 Çocukların ve ailelerin iş ve meslek sahibi edinmek üzere eğitilmeleri ve işe
yerleştirilmesine yönelik gerekli çalışmaları yürütmek, ilgili kurumlarla
işbirliği yapmak ve eşgüdümü sağlamak,
 Ekonomik yoksunluk içerisinde olduğu tespit edilen çocukların ve
ailelerinin, sosyal yardım kaynaklarından ve kurumlarından
yararlanmalarını sağlamak,
 Çocukların ve ailelerin durumlarını inceleyerek, koruma altına alınması
gereken çocuklara ilişkin ilgili mevzuat doğrultusunda işlemleri başlatmak,
 Çocukların sosyalleşmesini sağlayıcı her türlü sosyal, kültürel, sanatsal ve
sportif etkinlikleri düzenlemek,
 Sokakta yaşayan ve çalıştırılan çocuklara ailelerine ve topluma yönelik her
türlü sosyal hizmet programlarını hazırlamak ve uygulamak,
 Konuyla ilgili kamu ve gönüllü kuruluşlar ve kişiler ile işbirliği yapmak,
eşgüdüm içinde çalışmayı sağlayıcı önlemleri almak,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


Sosyal Hizmet Kuruluşları I

 Gezici ekipler aracılığıyla sokakta yaşayan veya çalıştırılan çocuklarla ilgili


nicel ve nitel bilgileri toplamak; bu bilgilerin yorum ve değerlendirmesini
yapmak; izlenecek strateji ve uygulanabilecek mesleki müdahale yöntem
ve teknikleri belirlemek; bu doğrultuda gerekli mesleki çalışmaları yapmak,
 Merkezde çalışan personele ve hizmetlerin yürütülmesinde birlikte
çalışılan kurum, kuruluş ve kişilere yönelik sorun alanına ve uygulamalara
ilişkin hizmet içi eğitim programlarını düzenlemek,
 Sosyal hizmet kurum ve kuruluşları dışındaki birimlerle sağlık, eğitim,
hukuk, ticaret, istihdam, sosyal güvenlik ve benzeri konularda her türlü
mesleki ilişki kurmak, işbirliği yapmak ve eşgüdüm içinde çalışmak,
 Merkezle ilgili her türlü yönetsel iş ve işlemi yerine getirmek, amaca uygun
diğer çalışmaları yapmak, merkez kayıtları, çalışma raporlarını düzenli
aralıklarla ilgili makamlara iletmek.
Çocuk ve gençlik merkezleri SHÇEK tarafından yürütülmekle birlikte gençlerin
serbest zamanlarının değerlendirilmesine ilişkin hizmetlerin yürütülmesinden
temelde Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü sorumlu bulunmaktadır. Gençlik ve
Spor İl Müdürlükleri bünyesinde faaliyet gösteren gençlik merkezleri, gençlerin
serbest zamanlarını çeşitli sosyal ve kültürel faaliyetlerle değerlendirmelerine
imkân tanıyan, kişisel gelişimlerini destekleyen, gençler tarafından çözüm üretilen
ve projeler geliştirilen kuruluşlardır. Gençlerimizin dinlenmeleri ve serbest
zamanlarını değerlendirmeleri amacıyla açılan Bölgesel Gençlik Kamplarından 12-
24 yaş grubundaki gençler yararlanmaktadır. Merkezlerde en çok sprtif, müzikal ve
sanatsal faaliyetlere yer verilmektedir. Bu faaliyetler halk oyunları, diksiyon, güreş,
ingilizce, satranç, masa tenisi, heykel ve dökümcülük, bağlama, gitar, ney, el
sanatları, fotoğraf, bilgisayar, resim, golf gibi faaliyetlerdir. Bunların yanında
Gençlik merkezleri sempozyumlar, kişisel gelişim ve iletişim seminerleri, psikolojik danışmanlık ve
gençlerin rehberlik gibi hizmetler de verilmektedir.
problemlerinin Gençlik merkezleri gençlerin problemlerinin çözümünde öncü ve rehber
çözümünde öncü ve konumundadır. Bu merkezlerde gençlerin problemlerinin çözümü için yapılacak
rehber konumundadır. etkinliklerde ortak amaçlar şöyle izah edilebilir.
1- Gençlerin, gençlik merkezi yaşamı içinde etkililiğini sağlamak, aile,
arkadaş ve sosyal çevredeki yaşamı üzerinde gencin belirleyici olmasına
yardımcı olmak,
2- Gençlerin kendi yaşam ve yaşam kaynakları üzerinde denetim sahibi
olmasına olanak sağlayarak üretkenliğini ve yaratıcılığını harekete
geçirmek,
3- Gençlerin gençlik merkezinde ve sosyal yaşamda kendi gücünü ve
egemenliğini kullanmasına olanak sağlayarak kendine yeterli hâle
gelmelerini katkıda bulunmak ve onlara güçlerinin farkındalığını
kazandırmak.
4- Gençlerin; çoğulcu, katılımcı demokratik anlayışla günlük hayatta insaca
yaşamaları için koşullarını iyileştirmek,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


Sosyal Hizmet Kuruluşları I

5- Gençlerin ve gençlik merkezinin gelişme düzeyini yükseltmek için duyulan


gereksinimleri karşılama koşullarını oluşturmak,
Ergenlik çağı sorunları yaşayan, eğitim ve gelişim sürecinde olan gençler için
gençlik merkezleri zor bir alandır. Gençlik çağının kendine has sorunlarıyla baş
etme için bu merkezlere önemli görevler düşmektedir. Sosyal hizmet açısından bu
merkezlerden hizmet alan gençlerin sorunlarına yönelik vaka araştırması ve
müdahale yöntemleri geliştirilebilir ve gençlerin ergenlikten kaynaklanan sorunları
giderilebilir.

Yetiştirme Yurtları
Yetiştirme yurtları 13-18 yaş arası korunmaya muhtaç çocukları korumak,
bakmak ve bir iş veya meslek sahibi edilmeleri ve topluma yararlı kişiler olarak
yetişmelerini sağlamakla görevli ve yükümlü olan yatılı sosyal hizmet kuruluşlarıdır
(Tatlıbal, 2004). Devlet, korunmaya muhtaç çocukları korumak, eğitimlerini
Devlet, korunmaya sağlamak, topluma kazandırmak ve istihdam etmek zorundadır. Yetiştirme yurdu,
muhtaç çocukları 13 ila 18 yaş arasındaki kimsesiz ve korunmaya muhtaç çocuk ve gençlere aile
korumak, eğitimlerini yapısı içinde sağlanamayan toplumsal refah hizmetini sunmaktadır. Bu yurtlar,
sağlamak, topluma kimsesiz korunmaya muhtaç çocukların ve gençlerin toplumsal koruma kapsamına
kazandırmak ve alındığı, ailenin toplumsal işlevini yüklenen, çocuğun ve gencin toplumsallaşma
istihdam etmek sürecini yönlendiren toplumsal refah kurumlarıdır. Yetiştirme yurdu, toplumsal
zorundadır. refah politikalarına bağlı olarak planlanan sosyal hizmet programlarını uygulamaya
dönüştüren toplumsal güvence kuruluşu olarak, genel toplumsal refah sisteminin
yapısına göre nicelik ve nitelik kazanır (Cılga, 1989).
Yurtlardaki bürokratik değerlere bağlı ilişkiler ağı ve örgütsel yapı, aile
ortamında gelişen bağların ve sevginin bu ortamda gerçekleşmesini büyük ölçüde
engellemektedir (Cılga, 1986). Yetiştirme yurtları bir kışla, bir ıslahevi olarak değil,
çocukların aile ortamı biçiminde birlikte yaşadıkları bir topluluk meydana
getirmelerini sağlayacak örgütsel yapı içinde olmalıdırlar. Yurtların kendilerinden
beklenen işlevleri yerine getirebilmeleri için, bütün etkinliklere uygun bir örgütsel
yapıya ve personele sahip olmaları gerekir (Şenocak, 2009).
Yetiştirme yurtlarında kalan ve ergenlik döneminin başlangıç ya da ortasında
bulunan gençlerin fiziksel, sosyal, duygusal ve zihinsel gelişimlerine ilişkin birtakım
ihtiyaçları ve sorunları bulunmaktadır. Aile ortamında yaşayamama, sorunlu gelişim
sürecinde kışla tipi kurallı yaşamaya mecbur olma, aileleriyle ilişkileri kopuk olma, anne-
baba sevgi ve merhametinden yoksun olma ve sorunlarını tek başına çözme zorunluluğu
gençlerin ruhsal gelişimleri ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkilemektedir.
Bu yurtlarda, çocuk ve gençlerin barınma, giyim ve beslenme ihtiyaçları, genel
olarak onlar reşit olana kadar karşılanmaktadır. Ancak, bu temel esas, korunma
kararına sebep olan şartların ortadan kalkması hâlinde, kurum yetkililerinin teklifi
üzerine mahkemece çocuk reşit olmadan önce kaldırılabileceği gibi, reşit olduktan
sonra da çocuğun rızası alınmak şartıyla devamı hususunda karar verilebilir. Buna
göre 18 yaşını tamamlamış olan korunmaya muhtaç çocuklardan, ortaöğretime
devam edenler için 20 yaşına kadar, yüksek öğrenime devam edenler için ise 25
yaşına kadar korunma kararları uzatılabilmektedir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Sosyal Hizmet Kuruluşları I

Ayrıca, öğrenimine devam etmeyen 18 yaşını doldurmuş çocukların bir iş veya


meslek sahibi edilerek kendi kendilerine yeterli olabilmelerinin sağlanması
maksadıyla 20 yaşına kadar korunma kararı uzatılabilmektedir. Bunun yanında, kız
çocuklarından evlenenlere çeyiz ihtiyaçlarını karşılamak ve bir defaya mahsus
olmak üzere, en yüksek devlet memuru aylığının bir buçuk katı tutarında evlenme
yardımı yapılmaktadır (Seyyar ve Genç, 2010). Yeni yapılanma ile yetiştirme
yurtlarında kalan gençler çocuk evleri ya da sevgi evlerine yönlendirilmekte ve
Yetiştirme yurtlarında kendilerine aile ortamında yaşama alışkanlığı kazandırılmaktadır.
sosyal hizmet uzmanı, Yetiştirme yurtlarında sosyal hizmet uzmanı, psikolog ve öğretmenden oluşan
psikolog ve sosyal ve eğitsel servis, mesleki çalışmaları koordine etmektedir. Bu çalışmaların
öğretmenden oluşan içinde çocuğun yurda kabulü, gerekli bakım ve yerleştirme hizmetleri, toplumla
sosyal ve eğitsel servis, ilişkilerin ve gönüllü çalışmaların düzenlenmesi, psiko-sosyal gelişim programlarının
mesleki çalışmaları hazırlanması, yurt ve çevre koşullarının dikkate alınması, koruyucu aile
koordine etmektedir. hizmetlerine yardımcı olunması, çocukların okul ve işyerlerindeki eğitim ve öğretim
işleriyle ilgili hizmetlerin yürütülmesi gibi görevleri vardır (Kocacık, 1984).

Çocuk Mahkemeleri
Suç, tarihin en eski çağlarından beri var olagelen ve tüm toplumlarda görülen
Suç, tarihin en eski sosyal bir olgudur. Kültürden kültüre değişebilme özelliği olmasına rağmen,
çağlarından beri var evrenseldir. Suçun yetişkin, kadın ve çocuk suçluluğu gibi türleri vardır. Ancak
olagelen ve tüm gelişim özellikleri ve sosyalleşme açısından çocuk suçluluğu özel bir öneme
toplumlarda görülen sahiptir. Çocuklar, gelişimleri açısından çok önemli olan bu dönemde ceza
sosyal bir olgudur. kurumlarına konulmakta ve sosyalleşmenin birincil ayağı olan aile kurumundan ayrı
kalmaktadırlar. Bu nedenle çocukların suça itilmesinin önlenmesi, gelişim
gereklerine uygun bir şekilde özel olarak yargılanması büyük önem arz etmektedir.
Bu özel yargılamayı çocuk mahkemeleri gerçekleştirmektedir. Çocuk mahkemeleri,
çocuk suçluluğunu kontrol altına almakla yükümlü, çocuk adalet sisteminin en
önemli basamaklarından birisidir. Çocuk mahkemeleri, genel olarak çocuğun
korunması, sosyalleşmesi, tedavisi ve rehabilite edilmesi gibi amaçlara hizmet
Çocuk mahkemeleri,
etmektedir (Uluğtekin, 1994). Çocuk mahkemeleri suç işleyen gençlerin
genel olarak çocuğun
yargılandığı, yargıç ve savcısının özel eğitimden geçirildiği, sosyal çalışmacının
korunması,
çocuğun durumu üzerine rapor vererek yargılamayı yönlendirebildiği özel bir
sosyalleşmesi, tedavisi mahkemedir (Tomanbay, 1999). Çocuk Mahkemesi, çocuk davalarına bakar.
ve rehabilite edilmesi
gibi amaçlara hizmet Çocukları suç işlemeye iten risk faktörlerini şu başlıklar altında sayabiliriz.
etmektedir. 1- Aile ve Ebeveyn: Aile en önemli risk ve tedavi faktörüdür. Birçok çalışma
ailenin rolü üzerinde durmaktadır. Çocuğun sosyalleşme süreci, ailenin
büyüklüğü, aile içi etkileşim, annenin çalışması, ailenin sosyo-ekonomik
durumu, babanın alkol ve uyuşturucu kullanması veya ebeveynlerin
madde kullanımı ile ilgili tutum ve düşünceleri suç işleme yönünde olması
ve aile içinde başka suçlu bireylerin varlığı suç işleme eğilimini
artırmaktadır. Bu konuda koruyucu ve önleyici tedbirlerin alınması
sorunun çözümü için daha kalıcı ve etkili bir yöntemdir.
2- Arkadaş Grubuna Bağlı Etkenler: Arkadaş öbeklenmesi çocukların en
rahat olduğu, gençlerin farkına varmadan etkilendiği ve doyum aldığı
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Sosyal Hizmet Kuruluşları I

ortamlardır. Kötü alışkanlıklar bu ortamlarda kolay edinilmektedir. Suçun


tek başına işlenme riski daha azdır. Ortak tavır ve birbirinden alınan güç
riski artırmaktadır. Arkadaş grubunun ilgi ve uğraşı alanlarının kontrol
edilmesi ve yönlendirilmesi gerekir.
3- Biyolojik Etkenler: Genetik yüklülük, suçluluğa verilen fizyolojik tepkiler ve
ergende var olan nöropsikolojik eksiklikler riski artırır.
4- Bireysel Etkenler: Erken çocukluk döneminde öfkeli, sinirli ve erken
yaşlarda davranış sorunları olan kişilerde suç işleme daha fazladır. İçine
kapanık, duygularını ifade etmekte güçlük çeken, kendini ortaya
koyamayan gençlerde madde kullanımı ve bağımlılık riski yüksektir.
5- Sosyal ve Çevresel Etkenler: Düşük sosyo-ekonomik düzey risk etkenidir.
İçine kapanık, Nüfusun çok ve fiziksel şartların kötü olması da suçlu davranışı için bir
duygularını ifade risktir.
etmekte güçlük çeken, Çocukların kötü bir çevrede, ekonomik yetersizlikler içerisinde ve olumsuz
kendini ortaya sosyal şartlar altında yetişmesi onların suça yönelmesini tetiklemektedir. Çocuğun
koyamayan gençlerde suça yönelmesini engellemek yine bu dönemde daha çabuk sonuç verebilir. Önemli
madde kullanımı ve olan çocuğa olan yaklaşımlardaki çekici özelliklerdir. Bu nedenle çocuk
bağımlılık riski mahkemeleri, çocuk suçluluğunu kontrol altına almakla beraber onların sosyal
yüksektir. rehabilitasyonuna katkı sağlamak ve yeniden suç işleme ihtimalini ortadan
kaldıracak manevi atmosfer oluşturmakla yükümlü 18 yaşın altındaki çocuk ve
gençler için hassas yargılama sürecini gerçekleştiren mahkemedir.
Çocuk mahkemesinin temel felsefesi şu esaslar etrafında toplanır (akt.
Doğan, ty).
1- Ceza için rehabilitasyona yönelik olmak,
Hâkimin görevini 2- Çocuklar olgunlaşmadıkları için onlara yetişkin suçlu gibi
başarıyla yerine davranmamak,
getirebilmesi için çocuk
psikolojisini tanıması, 3- Suçlu olduğu kabul edilen çocukları, ıslah edici bir kuruma
çocuk suçlulara hitap yerleştirilmektense gözetim altına almak,
etmeyi bilmesi, onlara 4- Çocukları sorunlarını anlayacak bir mahkemeye göndermek.
şefkatli bir dost ve
koruyucu gibi Çocuk mahkemesinin sağladığı faydalar şunlardır.
görünmesi 1- Çocukların bakımı, gözetimi ve disiplini,
gerekmektedir. 2- Çocuk olarak yardım, cesaretlendirme ve rehberlik ihtiyaçlarının
karşılanması,
3- Çocuğu çocuk mahkemesindeki bir yargılamadan dolayı ne bir suçlu
olarak saymak ne de böyle bir yargılamayı mahkûm etme olarak kabul
etmek.
Çocuk mahkemelerinde görevliler hâkim, uzmanlar (öncelik sırasına göre
sosyal hizmet uzmanı, yardımcısı, pedagog, psikolog, psikiyatrist), savcı ve
avukattır. Çocuk mahkemelerinde hâkimin görevi, oldukça hassastır. Hâkimin
görevini başarıyla yerine getirebilmesi için çocuk psikolojisini tanıması, çocuk
suçlulara hitap etmeyi bilmesi, onlara şefkatli bir dost ve koruyucu gibi görünmesi
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Sosyal Hizmet Kuruluşları I

gerekmektedir. Çocuk mahkemelerinin uzmanları, bu çocukların evde, okulda,


sokakta ve başka yerlerdeki yaşamlarını, hareketlerini izleyerek mahkemeye
düzenli olarak rapor gönderirler. Bu raporlar, çocukların mahkemedeki fişlerine
Çocuk suçluluğu eklenir. Hâkim onları inceleyerek daha önce verdiği kararları değiştirebilir (Akyüz,
alanında sosyal hizmet 2002).
uzmanı, suç işlemiş
Çocuk suçluluğu alanında sosyal hizmet uzmanı, suç işlemiş çocuklarla çalışır.
çocuklarla çalışır.
Çocuk suçluluğu alanında sosyal hizmet uzmanı, çocuk tutukevleri, ıslahevleri,
çocuk mahkemeleri, çocuk şubeleri ve çocuk suçluluğu ile ilgili olarak çalışan sivil
toplum örgütlerinde görev alırlar. Çocuk mahkemelerinde sosyal hizmet
uzmanının temel görevlerinden birisi, çocukla ilgili olarak sosyal inceleme raporu
hazırlamaktır. Sosyal inceleme raporu, çocuk ile sosyal hizmet uzmanı arasındaki
ilişkiye dayanılarak hazırlanır. Sosyal inceleme raporları suç işlemiş çocuğun
yeniden toplumsallaşması sürecinin başlangıç noktasını temsil eder. Sosyal hizmet
uzmanı sosyal inceleme raporları aracılığıyla çocuk mahkemesi ile toplumdaki diğer
kaynaklar arasında bir köprü görevi üstlenir. Öte yandan çocuk mahkemelerinde
hazırlanan sosyal inceleme raporları, sosyal hizmet uzmanının savunuculuk rolünü
yerine getirmesinde önemlidir (akt. Doğan, ty).
Çocuk mahkemeleri suç Çocuk mahkemelerinde önemli olan suçlu çocuğun mahkeme sürecinden en
işleyen 18 yaşın az seviyede etkilenmesi ve yeniden suça yönelmesinin engellenmesidir. Bunun
altındaki çocuk ve yanında suça yönelten nedenlerin araştırılarak, çözüme yönelik çalışmaların
gençlere dava uygulamaya geçirilmesi gerekir. Çocuk mahkemeleri suç işleyen 18 yaşın altındaki
sürecinde sosyal hizmet çocuk ve gençlere dava sürecinde sosyal hizmet desteği vermektedir. Bu desteğin
desteği vermektedir. sağlanabilmesi için; mahkemenin küçükler hakkında uygulacak tedbirler hakkında
fikirleri bulunması, küçüklerin sosyal rehabilitasyonuna katkı sağlaması, yeniden
suç işleme ihtimalini ortadan kaldıracak manevi atmosferinin oluşturulması
gerekir.
Çocuk mahkemelerinin görevleri: 18 yaşını bitirmeyen küçükler tarafından
işlenen ve genel mahkemelerin görevine giren suçlarla ilgili davalara bakmak,
Fiili işlediği zaman 11 kanunda yazılı tedbirleri almak, kanunla verilen diğer görevleri yapmak.
yaşını bitirmemiş olan Çocuklar hakkında uygulanacak tedbirler: Veliye, vasiye veya bakıp gözetmeyi
çocuklar hakkında üzerine alan akrabadan birine teslim, bakıp gözetmeyi üzerine alan güvenilir bir
kovuşturma yapılamaz aile yanına yerleştirme, bu maksatla kurulmuş çocuk bakım ve yetiştirme yurtlarına
ve ceza verilemez. veya benzeri resmî yahut özel kurumlara yerleştirme, genel ve katma bütçeli
daireler, mahalli idareler, bankalar, İktisadi Devlet Teşekkülleri ve bunların
ortaklıkları tarafından kurulmuş fabrika, müessese veya ziraat işletmeleri veya
benzeri teşekküllerle işyerlerine yahut meslek sahibi bir usta yanına yerleştirme.
Çocuk mahkemelerinin cezaları: Resmî veya özel bir hastaneye veya tedavi
evine yahut eğitimi güç çocuklara mahsus kurumlara yerleştirme, fiili işlediği
zaman 11 yaşını bitirmemiş olan çocuklar hakkında kovuşturma yapılamaz ve ceza
verilemez. Fiili işlediği zaman 11 yaşını bitirmiş olup da, 15 yaşını doldurmamış
olan küçükler hakkında 20. maddeye göre yapılan inceleme, ceza tertibini
gerektirmiyorsa mahkemece 10. maddede yazılı tedbirlerden biri uygulanabilir
(Seyyar ve Genç, 2010).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


Sosyal Hizmet Kuruluşları I

ÖZÜRLÜLERE YÖNELİK SOSYAL HİZMET KURULUŞLARI


2006 tarihli “Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü
Özel Bakım Merkezleri Yönetmeliği”ne göre özürlü, “doğuştan veya sonradan
herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini
çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve
günlük gereksinimlerini karşılama güçlükleri olan ve korunma, bakım,
rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişi” olarak
tanımlanmaktadır.
Özürlü türleri ortopedik özürlü, görme özürlü, işitme özürlü, konuşma özürlü,
Özürlü türleri; zihinsel özürlü ve ruhsal özürlü olmak üzere altı kısma ayrılabilir. Tüm bu özür
ortopedik özürlü, grupları için bakım ve rehabilitasyon merkezleri vardır. Ayrıca evde bakım
görme özürlü, işitme hizmetleri çerçevesinde aile yanında ailesi veya kurumlar tarafından evde bakım
özürlü, konuşma özürlü, üniteleri ve kuruluşları vardır. Bunun yanında üst şemsiye olarak toplum temelli
zihinsel özürlü ve ruhsal rehabilitasyon hizmetleri de özürlülere yönelik hizmetler vermektedir.
özürlü olmak üzere altı
kısma ayrılabilir. Özürlüler Rehabilitasyon Merkezi
Özürlüler Rehabilitasyon merkezleri, özürlülüğün olumsuz tezahürlerini ve
etkilerini özel tıbbi, teknik, pedagojik yardımlar ve destekler aracılığı ile
olabildiğince asgariye indirmeyi hedefleyen, özürlülerin, özürlülükleriyle birlikte
mesleki ve sosyal hayata mümkün mertebe geniş bir biçimde katılabilmelerini
sağlayan, özel tıp (fizik tedavi) ve özürlü dostu meslek alanlarında ihtisaslaşmış
kurum ve kuruluşlardır (Seyyar ve Genç, 2010:560). Özürlülerin bakım,
rehabilitasyon ve toplumsal hayata katılmalarına ilişkin sosyal hizmet programları
oluşturmak, geliştirmek ve uygulamakla yükümlü kurum Sosyal Hizmetler ve Çocuk
Sosyal hizmet Esirgeme Kurumu idi. Yeni kurulan Bakanlıkla bu kuruluşlar ilgili bakanlığa
Rehabilitasyon devredilmiştir.
hizmetlerinin her biri,
Bu kuruluşlarda, özürlü insanların toplumsal yaşama uyumlarının ve
özürlünün hayata
katılımlarının sağlanması için bireysel gelişim ve gereksinimlerine önem verilmekte,
yeniden bağlanabilmesi
öncelikli olarak sosyal destek hizmet modellerinden yararlandırılmaktadırlar.
açısından hayat
Ayrıca özürlü bireylere günlük yaşam aktivitelerine yönelik beceriler
kalitesini olumlu bir
kazandırılmakta ve uygun bir yaşam sürmeleri hedeflenmektedir. Bu çalışmalardaki
biçimde etkilemektedir.
amaç, özürlülerin, özürlülükleriyle birlikte mesleki ve sosyal hayata mümkün
mertebe geniş bir biçimde katılabilmelerini sağlamaktır (Seyyar ve Genç, 2010).
Özürlülere Yönelik Rehabilitasyon Türleri:
1- Tıbbi Rehabilitasyon: İlk aşamada tıbbi tedavi yöntemlerine
başvurulmaktadır. Sağlıkla ilgili tedaviler hekimler tarafından
yapılmaktadır.
2- Mesleki Rehabilitasyon: İkinci aşamada özürlü kişide, çalışma kabiliyetinin
yeniden kazandırılabilir ümidi görülmesi halinde, kendisine mesleki
yönlendirme çerçevesinde mesleki eğitim programları sunulmaktadır.
Rehabilitasyon hizmetlerinin her biri, özürlünün hayata yeniden

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


Sosyal Hizmet Kuruluşları I

bağlanabilmesi açısından hayat kalitesini olumlu bir biçimde


etkilemektedir.
3- Psiko-Sosyal Rehabilitasyon: Tıbbi ve mesleki rehabilitasyon programları,
Psiko-sosyal
genellikle geçici bir süreç çerçevesinde birbirini takip eden uygulamalar
rehabilitasyon, hayat
olmasına karşılık, biçim olarak son aşamasında devreye giren ve/fakat
boyu devam eden çok
özürlülüğün ortaya çıkmasından itibaren, özellikle tıbbi ve mesleki
varyasyonlu ve
rehabilitasyon döneminde, ekonomik destekli yardımlarla başlayan psiko-
kapsamlı bir hizmet
sosyal rehabilitasyon, hayat boyu devam eden çok varyasyonlu ve
türüdür.
kapsamlı bir hizmet türüdür. Psikolojik ve sosyal nitelikli rehabilitasyon
hizmetleri özürlülerin, toplumun sosyo-kültürel yaşantısı içinde eşit bir
fert olarak yer alabilmelerini sağlamaktadır. Bununla ilgili olarak, serbest
zamanların değerlendirilmesi açısından özürlü gruplara, spor, seyahat,
eğlence, tatil ve dinlenme imkânlarının sunulması gerekmektedir.
Tıbbi, mesleki rehabilitasyon ve psiko-sosyal rehabilitasyon hizmetleri,
birbirinden ayrı gibi görünse de, aslında birbiri üzerinde etkisi bulunmakta ve
özürlü fertlerin hayatın tüm safhalarında birlikte düşünülerek toplu halde
Psikolojik ve sosyal değerlendirilmekte ve uygulanmaktadır.
nitelikli rehabilitasyon Şu şartları taşıyan kişiler özürlüler rehabilitasyon merkezlerinin sağladığı
hizmetleri özürlülerin, hizmetlerden yararlanmaktadırlar: Anne ve babası ölmüş, ekonomik ve sosyal
toplumun sosyo- yoksunluk içinde olan özürlüler, ileri derecede zihnî, ruhi ve bedenî özürlü olan
kültürel yaşantısı içinde anne ve(ya) baba sahip, sosyal ve ekonomik yoksunluk içinde olan özürlüler, birden
eşit bir fert olarak yer fazla özürlüye sahip, ekonomik ve sosyal yoksunluk içinde olan özürlüler, boşanma
alabilmelerini veya terk sonucu, ekonomik ve sosyal yoksunluk içinde olan anne veya babaya
sağlamaktadır.. sahip özürlüler, anne ve babası ölmüş veya anne-babası bulunan ve ekonomik gücü
olup, bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinden ücretli yararlanabilecek durumda
olan özürlüler (Seyyar ve Genç, 2010:560).
Özürlülere yönelik rehabilitasyon hizmetlerinin hedefleri şunlardır ( Seyyar ve
Genç, 2010):
1- Özürlüye, kendine yeterli olması, toplumla kaynaşması, insan haysiyetine
yaraşır hayat şartlarına sahip olması konusunda kendisine imkânlar
sağlamak.
2- Özürlünün kendine karşı olan güvenin sağlanmasına, sakatlığı ile birlikte
yaşamasına, toplumun sosyal ve ekonomik hayatına katılmasına yardımcı
olmak.
3- Tıbbi yardımlar yapmak, mesleki eğitim ve işe yerleştirme bakımından,
özürlülerin özürlülükleri sebebiyle uğradıkları eşitsizliği düzeltmek, fırsat
eşitliği çerçevesinde kendilerine uygun çalışma ortamını hazırlamak.
Özürlüler rehabilitasyon merkezlerinde sosyal çalışmacıların önemli
fonksiyonları vardır. SHÇEK Genel Müdürlüğünün Özürlülerin Tespiti, İncelenmesi,
Bakım ve Rehabilitasyonuna dair yönetmeliğe göre sosyal çalışmacının görev ve
yetkileri şunlardır: Merkezde bulunan özürlüler ve bunların aileleri ve yakınları ile
sosyal hizmetin yöntem ve tekniklerini kullanarak, mesleki çalışmalar yapmak,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


Sosyal Hizmet Kuruluşları I

bildirimi yapılan özürlüler hakkında sosyal inceleme raporu düzenlemek, yapılan


çalışmaları kaydetmek ve mesleki araştırma ve incelemelerde bulunmak.

Bakım ve Rehabilitasyon Merkezleri


SHÇEK bünyesinde ve denetimi altında açılan bakım ve rehabilitasyon
merkezleri daha sonra Millî Eğitim Bakanlığına devredilerek, bu kurumun denetim
ve gözetimi altında özel kuruluşlar olarak hizmet vermektedirler. Bakım ve
Rehabilitasyon Merkezleri; bedensel, zihinsel ve ruhsal özürleri nedeniyle normal
yaşamın gereklerine uymama durumunda olan kişilerin, fonksiyon kayıplarını
gidermek ve toplum içinde kendi kendilerine yeterli olmasını sağlayan beceriler
kazandırmak veya bu becerileri kazanamayanlara devamlı bakmak üzere kurulan
sosyal hizmet kuruluşlarıdır (2828 sayılı SHÇEK kanunu madde 5). Özürlülere
hizmet veren bu kurumlar özür durumuna göre kendi içinde sınıflandırmalara tabi
tutulmuş, sosyal kişisel çalışma, sosyal grup çalışması ve toplumla çalışma
Rehabilitasyon yolu ile yöntemleriyle özürlülerin bakımı, eğitimi, kendi kendilerine yeterli düzeye
kapsamlı ve birbiri ile gelebilmeleri, okul eğitimine hazırlanmaları, aileleriyle ve toplumla uyumlu hâle
ilişkili hizmetler gelmeleri için hizmet vermektedir. Bu çalışma yöntemleri ilerideki ünitelerde
yürütülerek, sakat veya açıklanacaktır.
psiko-sosyal bakımdan
Rehabilitasyon yolu ile kapsamlı ve birbiri ile ilişkili hizmetler yürütülerek,
dezavantajlı olan
sakat veya psiko-sosyal bakımdan dezavantajlı olan kişilerin topluma uyumu
kişilerin topluma
sağlanmaktadır. Sosyal sorunlu çocuklar için geliştirici, eğitici ve sosyal faaliyetlere
uyumu sağlanmaktadır.
öncelik verilmekte, yetişkinler için ise, yeni bir vasıf elde etme de dâhil, ücretli
olarak çalışsın veya çalışmasın, çalışma kapasitesinin yeniden kazandırılmasına
ağırlık verilmektedir. Bu kurumların hedefi belirli işlevleri sınırlanan kişilere en
uygun araçlarla ve değişik yöntemlerle, bu işlevlerin yeniden kazandırılmasını ya da
kişilerin bu işlevsel sınırlanma sebebiyle uğradıkları kayıpların giderilmesini
Evde bakım hizmetleri, sağlamaktır (Seyyar ve Genç, 2010).
birey ve ailesinin
fiziksel, duygusal, Aile Yanında Bakım
sosyal, ekonomik ve Özürlülerin aile yanında bakımı iki ayrı şekilde değerlendilebilir. Birisi aile
çevresel tüm boyutları içinde bakım parası karşılığında yakınları tarafından bakım, diğeri ise, ailenin
ile dikkate alınmasını yanında kurum bakımı. Her iki bakımda evde bakım hizmetlerine girmektedir.
gerektirdiğinden ekip Evde bakım özürlü, yaşlı, süreğen hastalığı olan veya nekahet dönemindeki
çalışmasını zorunlu bireyleri bulundukları ortamda destekleyerek, sosyal yaşama ayak
kılmaktadır. uydurabilmelerini sağlamak, yaşamlarını mutlu ve huzurlu bir biçimde sürdürerek
toplumsal entegrasyonlarını gerçekleştirmek, bakıma gereksinim duyan bireyin
aile üyeleri ve özellikle de ailedeki kadın üzerindeki yükünü hafifletmek için birey
ve aileye sunulan psiko-sosyal, fizyolojik ve tıbbi destek hizmetleri ile sosyal
hizmetleri içeren bir bakım modeli şeklinde tanımlanmaktadır (Danış, 2008).
Evde bakım hizmetleri, birey ve ailesinin fiziksel, duygusal, sosyal, ekonomik
ve çevresel tüm boyutları ile dikkate alınmasını gerektirdiğinden ekip çalışmasını
zorunlu kılmaktadır. Yaşlının sağlık durumu ve bakım gereksinimlerine göre
hekimler, hemşireler, ev ekonomistleri, eczacılar, sosyal çalışmacılar, psikologlar,
fizyoterapistler, konuşma terapistleri, uğraşı terapistleri, bakım elemanları gibi
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23
Sosyal Hizmet Kuruluşları I

farklı meslek grupları bakımda rol almaktadır. Tedavinin bir parçası olarak aile
üyelerinin ve bakım sunulan bireyin bu plana katılması planın etkinliğini arttırır
(Karahan ve Güven, 2002). Evde bakım hizmetlerini profesyonelce yapan özel
şirketler vardır. Kurumlar hizmet alımı şeklinde bu şirketlerden yararlanmaktadır.
Evde bakım hizmetleri üç kısma ayrılır:
1- Tıbbi bakım,
2- Sosyal bakım,
3- Manevi bakım.
Tıbbi bakım kısa ve uzun süreli bakım olarak ikiye ayrılır. Bu konuda geniş bilgi
üst sınıflarda ilgili derste verilecektir.
Ailesi tarafından verilen bakım hizmeti, ağır özürlü olup şartların oluşması
halinde özürlü bireylerin talep ettği kişiler tarafından kendi sosyal ortamında
bakılması durumdur. Her ne kadar bu durum kurum bakımı anlamına gelmezse de
sonuçta özürlünün bakımı sağlandığı için bu konu içine alınmıştır.
Diğer bakım modeli kurumlar veya özel bakım merkezleri tarafından özürlü
bireylerin aileleri yanında bakılmasını kapsamaktadır. Daha çok yerel yönetimler
tarafından verilen bu hizmetler, kamu kuruluşları tarafından da verilmektedir. Özel
bakım merkezi, özel sektörün kurumda ve(ya) evde (sosyal) bakım hizmetleri
sunmak maksadıyla açtığı bakım merkezidir. Özel bakım merkezlerinde, “Bakıma
Muhtaç Özürlülere Yönelik Özel Bakım Merkezleri Yönetmeliğinin” 28. maddesinin
2’ nci fıkrasında gece ve tatil günlerinde her bir vardiyada nöbet sorumlusu olarak
mesleki personel veya sağlık personeli ile bir güvenlik görevlisi ve her altı bakıma
muhtaç özürlüye bir bakıcı personel istihdam edileceği belirtilmiştir. Özel Bakım
Merkezlerinde vardiya ile 8 saatlik zaman dilimleri kastedilmektedir. Özel Bakım
Merkezleri Yönetmeliğinin 41’ inci maddesinin 1’ inci fıkrasının (e) bendinde
“ Bedensel, zihinsel ve ruhsal bakıma muhtaç özürlülerin mümkün olduğunca yaş
ve cinsiyetleri de dikkate alınarak farklı merkezlerde bakılmasına özen gösterilir.
Bakıma muhtaç özürlü Ancak aynı merkez bünyesinde birden fazla özür grubuna bakım hizmetinin
bireylerin birbirlerine verilmesi halinde her özür grubu için ayrı bölüm oluşturulur ve bölümlerinden
ve kendilerine zarar birbirine geçişi engelleyecek önlemler alınır. Ayrıca on üç ve üzeri yaştaki bakıma
vermemesi için güvenlik muhtaç özürlüler için cinsiyetlerine göre ayrı katlar olması sağlanır. Bakıma muhtaç
tedbirleri alınır. özürlü bireylerin birbirlerine ve kendilerine zarar vermemesi için güvenlik tedbirleri
alınır.” hükmü yer almaktadır. Bu nedenle merkezler, birden fazla özür grubuna
aynı binada farklı katlarda ve bölümlerde olmak üzere hizmet verebilir.
Bakıma Muhtaç Özürlülere Yönelik Özel Bakım Merkezleri Yönetmeliğinin 41.
maddesinin 2’ nci fıkrasında merkez aracılığıyla bakıma muhtaç özürlü bireyin
ikametgâhında bakım hizmetinin (evde sosyal bakımın) verilebileceği, bu durumda
merkez bünyesinde birer mesleki personelden ve bir sağlık personelinden evde
bakım hizmet birimi oluşturulabileceği belirtilmiştir. Aynı yönetmeliğin, 4.
maddesinin 1’inci fıkrasının (f) bendinde Özel Bakım Merkezleri, “bakıma muhtaç
özürlülerin bakımı için yatılı ve/veya gündüzlü hizmet veren gerçek veya tüzel
kişiler tarafından açılan ve sosyal hizmet kuruluşu statüsünde olan özel bakım
kurumları” olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle, merkezlerin yatılı ve gündüzlü bakım

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24


Sosyal Hizmet Kuruluşları I

hizmeti dışında sadece evde bakım hizmeti sunması öngörülmemiştir (Seyyar ve


Genç, 2010).

Özel Eğitim Kuruluşları


Özel eğitime muhtaç kişiler, çeşitli sebeplerle ferdî özellikleri ve eğitim
yeterlilikleri açısından akranlarından beklenilen düzeyden fark edilebilir farklılıklar
gösteren ve bundan dolayı da genel ve mesleki eğitim alanında özel eğitime ihtiyaç
duyan, genelde eğitilebilir veya öğretilebilir durumunda olan zihnî özürlü, yetişkin
insanlardır. Bu şartları taşıyan bireylere verilen eğitime özel eğitim denmektedir.
Özel Eğitim/Özürlü Eğitimi/Rehabilatasyon Eğitimi 2006 tarihli “Özel Eğitim
Hizmetleri Yönetmeliği”ne göre “özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitim ve
sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için özel olarak yetiştirilmiş personel, geliştirilmiş
eğitim programları ve yöntemleri, bu bireylerin tüm gelişim alanlarındaki özellikleri
ile akademik disiplin alanlarındaki yeterliliklerine dayalı olarak uygun ortamlarda
sürdürülen eğitimdir”.
Özel eğitime muhtaç çocukların eğitim ve öğretimleri konusundaki
sorumluluklar, Millî Eğitim Bakanlığına verilmiştir. 1992 yılında yürürlüğe giren Özel
Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile özel eğitimde yaş sınırı
kaldırılarak özel eğitime ihtiyaç duyan bütün fertlere eğitim alma hakkı tanınmıştır.
Türkiye genelinde özel eğitime ihtiyaç duyan çocuklar için özel ve resmî kurumlar;
Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı merkez, kurs ve okullar, MEB’den açılış izni alarak
açılan özel eğitim merkezleri, SHÇEK Genel Müdürlüğü’ne bağlı resmî ve özel
merkezler olarak üç ayrı kuruluş tarafından yürütülmektedir.
Özel eğitimin içeriği şu unsurlardan oluşmaktadır: Farklı öğrenme yöntemleri
içeren gelişim ve kültür teorisi, rehabilitasyon, teknik destek ve özel teşvik, sosyal
danışmanlık, görsel, işitsel, dokunma ve kinestetik algının geliştirilmesi, dikkat,
hafıza ve motor becerilerinin geliştirilmesi, dinleme, konuşma, okuma-yazma (dil)
becerilerinin geliştirilmesi, kavrama ve düşünme süreçlerinin gelişiminin
desteklenmesi.
Özel eğitim gerektiren durumlar zihinsel özürlülük, işitme ve görme
yetersizliği, ortopedik yetersizlik, sinir sisteminin zedelenmesi ile ortaya çıkan
yetersizlik, dil ve konuşma güçlüğü, özel öğrenme güçlüğü, birden çok alanda
yetersizlik, duygusal uyum güçlüğü, otizm, süreğen (kronik) hastalık, dikkat
eksikliği, hiperaktivite bozukluğu olarak sayılabilir.
Bu kurumların hedefleri: Özel eğitime muhtaç kişilerin toplum içindeki sosyal
rollerini gerçekleştirebilmelerine, başkaları ile iyi sosyal diyalog kurabilmelerine,
işbirliği içinde çalışabilmelerine ve çevrelerine sosyal uyum sağlayabilmelerine
yardımcı olmak. Kendi kendilerine yeterli ve mümkünse özel mesleki rehabilitasyon
programları ile istihdam edip üretici olmalarına yardımcı olmak. Temel yaşam
becerilerini gerçekleştirebilmelerine destek vermektir.
Özel eğitime ihtiyaçlı kişilerin tanılama süreçleri:
1- Tıbbi Tanılama: Vücut fonksiyon kayıp oranının % 40 ve üzerinde olması.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25


Sosyal Hizmet Kuruluşları I

2- Pedagojik (eğitsel) Tanılama: Tıbbi ve psikometrik verilerin dikkate


alınarak, yetersizliğin eğitim sürecini etkilemesi ihtimalinin belirlenmesi
ve kişinin dil, kognitif, duygusal, sosyal ve motor beceri düzeylerine
yönelik bilgilerin toplanarak, kişinin özel eğitime ihtiyaç duyup
duymadığını tespit etmek.
3- Yerleştirme: Kişinin durumuna ve gelişim seviyesine uygun bir (mesleki)
eğitim kurumuna gönderilmesidir.
Özel eğitim kurumları normal eğitime devam edemeyen ve çeşitli sebeplerle
özel ilgi gösterilmesi gereken özürlü bireylerin eğitim ihtiyaçlarının karşılanması ve
gelişim süreçlerinde özel eğitim yoluyla eğitsel eksikliklerinin tamamlanmasını
ifade etmektedir. Bu konu özürlülerle sosyal hizmet adı altında üst sınıflarda ders
olarak okutulacaktır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26


Sosyal Hizmet Kuruluşları I

•Ülkemizde sosyal hizmet kuruluşları ile ilgili kurumsal bir bütünlük söz konusu
değildir. Her yaş grubu ve gelişim düzeyleri için ayrı kuruluşlar ve yapılanmalar
mevcuttur. Bu ünitede hedef kitle olarak yani müracaatçı grubu olarak çocuklar,
gençler ve özürlülere yönenik sosyal hizmet kuruluşları işlenmiştir. Kadın ve aile,
Özet
yaşlılar, çok amaşlı sosyal hizmet kuruluşları ve özel sosyal hizmet kuruluşları da
on üçüncü ünite de işlenecektir. İlgili kuruluşlar ayrı bakanlık bünyesinde olsa da
zaman zaman aralarında korelasyona ve koordinasyona ihtiyaç olduğu açıktır.
Hizmetlerin verimliliği için bu müracaatçılar arasında çakışma ve doğru müdahale
yapma açısından bu ilişki kaçınılmazdır. 3 Haziran 2011 tarihinde çıkarılan 633
sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile sosyal hizmet alanında hizmet veren
birçok Genel Müdürlük birleştirilerek Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı adı
altında birleşmiştir.
•İl ve İlçe sosyal hizmet kuruluşları ağırlıklı olarak İl Özel İdaresi, Aile ve Sosyal
Politikalar İl müdürlükleri, Adalet Bakanlığı birimleri ve yerel yönetimler
tarafından yürütülmektedir. Bu kuruluşlarda verilen hizmetler risk grubu olarak
sınıflandırdığımız ve kategorize ettiğimiz insan unsurlarından çocuk ve gençlere
yönelik sosyal hizmetler adı altında incelenmiştir. Çocuk kurum bakımı
hizmetlerinin ağırlıkta olduğu bu kuruluşlar; çocuk yuvaları, çocukların aileleri
yanında bakımı, sevgi evleri, çocuk evleri, çocuk ıslahevleri, çocuk kulüpleri, kreş
ve gündüz bakım evleri ve çocuk merkezlerinden oluşmaktadır. Bunun yanında
çocuk ve gençlik merkezleri, yetiştirme yurtları ve çocuk mahkemeleri de kısaca
anlatılmıştır. Tüm bu kuruluşların görevleri, amaçları, hedefleri, hedef kitleleri,
fonksiyonları ve işleyiş tarzları ile ilgili özet bilgiler sunulmuştur. Ayrıntılı bilgiler
üst sınıflarda verilecektir.
•Özürlülere yönelik sosyal hizmet kuruluşları özürlülerin yaşam şartlarının
iyileştirilmesi, bakım hizmetlerinin sunulması, eğitim süreçlerinin devam etmesi
ve kendilerine yeterli hale gelmeleri için hizmet veren kuruluşlardır. Bu alanda
SHÇEK’e bağlı özürlü rehabilitasyon Merkezleri, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı
"Bakım ve Rehabilitasyon Merkezleri ve Özel eğitim kuruluşları, özel ve kamu
kuruluşları" tarafından yürütülen aile yanında bakım hizmetleri ana hatlarıyla
değerlendirilmiştir. Bakıma ihtiyaçlı kişilerin ve özürlülerin en rahat yaşayacağı
ortamın hem verim ve hem de maliyet açısından aile yanında bakım hizmetleri
olduğu bilinmektedir. Özürlülere yönelik hizmetler artık bu alana kaymaya
başlamıştır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 27


Sosyal Hizmet Kuruluşları I

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Suça bulaşmış çocuk ve gençlerin rehabilitasyonu, topluma kazandırılması,
şiddete ve istismara uğrayan, sosyal haklarından mahrum bırakılan
çocukların korunması ile ilgili çalışmalar hangi kurum tarafından yerine
getirilmektedir?
Değerlendirme sorularını
sistemde ilgili ünite a) Millî Eğitim Bakanlığı
başlığı altında yer alan b) Emniyet Genel Müdürlüğü
“bölüm sonu testi”
bölümünde etkileşimli c) Adalet Bakanlığı
olarak d) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
cevaplayabilirsiniz.
e) Sağlık Bakanlığı
2. Aşağıdakilerden hangisi kurumlarda kalan korunmaya muhtaç çocukların
ilerde karşılaşacakları olumsuz özelliklerden değildir?
a) Okulda başarılı olma
b) Alkol ve uyuşturucu kullanma
c) Suça yönelme
d) İntihar girişiminde bulunma
e) Sevgi ve şefkate aşırı düşkün olma
3. Aşağıdakilerden hangisi Çocukları suç işlemeye iten risk faktörlerinden
değildir?
a) Aile ve Ebeveyn
b) Arkadaş Grubuna Bağlı Etkenler
c) Biyolojik Etkenler
d) Bireysel Etkenler
e) Kamusal etkenler
4. Normal şartlarda hangi yaşa aralığında suç işlemiş çocuklar ıslahevi ya da
çocuk eğitim evlerinde kalmaktadır?
a) 12 yaşını bitirmemiş 18 yaşını bitirmiş
b) 12 yaşını bitirmiş 17 yaşını bitirmemiş
c) 12 yaşını bitirmemiş 17 yaşını bitirmiş
d) 12 yaşını bitirmiş 18 yaşını bitirmemiş
e) 12 yaş ile 21 yaş arasındaki çocuklar

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 28


Sosyal Hizmet Kuruluşları I

5. Özürlüde, çalışma kabiliyetinin yeniden kazandırılabilir ümidi görülmesi


hâlinde, kendisine mesleki yönlendirme çerçevesinde mesleki eğitim
programları sunmak hangi tür rehabilitasyona girmektedir?
a) Tıbbi Rehabilitasyon
b) Psiko-Sosyal Rehabilitasyon
c) Mesleki Rehabilitasyon
d) Ahlaki Rehabilitasyon
e) Manevi rehabilitasyon

Cevaplar: 1.C, 2.A , 3.E, 4.D, 5.C

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 29


Sosyal Hizmet Kuruluşları I

YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR


Akyüz, Y. (2002).Çocuk Suçluluğu Konusunda Türk Eğitim Tarihinde İlk Önemli
Araştırma. 1. Ulusal Çocuk Ve Suç: Nedenler Ve Önleme Çalışmaları
Sempozyumu. Ankara: Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı Yayını.
Cılga, İ. (1989). Korunmaya Muhtaç Gençlerin Sorunları Ve Yetiştirme Yurtları.
Ankara: T.C. Başbakanlık G.S.G.M. Gençlik Hizmetleri Daire Başkanlığı.
Cılga, İ. (1984). Yetiştirme Yurtlarında Toplumsallaşma. HÜ. Sosyal Hizmetler
Yüksek Okulu Dergisi, 2, 1–3.
Çocuk Ve Gençlik Merkezleri Yönetmeliği (ty). Çocuk Ve Gençlik Merkezleri
Yönetmeliği. http://mevzuat.meb.gov.tr/html/24539_0.html adresinden
1 Temmuz 2011 tarihinde erişilmiştir.
DANIŞ, M. Z. (2008). Toplum Temelli Bakım Anlayışı Ve Sosyal Hizmetler: Türkiye
Örneğinde Bir Bakım Modeli Önerisi. Türk Geriatri Dergisi, 11(2).
Doğan, A. P. (t.y.). Çocuk Mahkemeleri.
http://www.sosyalhizmetuzmani.org/pinar.htm adresinden 1 Temmuz
2011 tarihinde erişilmiştir.
Güran, N. ( 1983). Çocuklar İçin Kurum Bakımı ve Sosyal Hizmet. Prof. Dr. İbrahim
Yasa’ya Armağan. Ankara: AÜ. SBF.
İçli, T. (2001). Kriminoloji. Ankara: Bizim Büro.
Karahan, A. ve Güven, S. (2002). Yaşlılıkta Evde Bakım. Türk Geriatri Dergisi, 5(4).
Kepenekçi, K. Y. ve Özcan, A. Y. (2002). Okullarda Çocuk Suçluluğunun Önlenmesi.
1. Ulusal Çocuk ve Suç: Nedenler ve Önleme Çalışmaları Sempozyumu.
Ankara: Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı Yayını.
Kocacık, F.(1984). Korunmaya Muhtaç Çocuklar Sivas Kız ve Erkek Yetiştirme
Yurtları- II, Cumhuriyet Üniversitesi FEF Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:3,
Kasım, Sivas: Dilek Matbaası
Özbesler, C. (2004). Bir Yetiştirme Yurdu Gencinin Sosyal Hizmet Uygulamasına Bir
Örnek. ( Ed. R. Uslu). Koruma Altındaki Çocuklar, Prof. Dr. Mualla Öztürk
Anısına XVII. Sempozyum Sunumları , AÜ.
Tatlıbal, C. (2004). Türkiye’de Korunma Altındaki Çocuklara Yönelik SHÇEK
Uygulamaları. (Ed. Runa USLU). Koruma Altındaki Çocuklar, Prof. Dr.
Mualla Öztürk Anısına XVII. Sempozyum Sunumları. Ankara: Ank. Üniv.
TF Çocuk Ruh Sağlığı Ve Hastalıkları Anabilim Dalı Yayınları.
Tomanbay, İ. (1999). Sosyal Çalışma Sözlüğü. Ankara: Selvi .
Seyyar, A. ve Genç, Y. (2010). Sosyal Hizmet Terimleri: Ansiklopedik Sosyal
Pedagojik Çalışma Sözlüğü. Adapazarı: Sakarya.
SHÇEK. (2011a). Çocuk Yuvaları. http://www.shcek.gov.tr/cocuk-yuvalari.aspx,
adresinden 5 Mayıs 2011 tarihinde erişilmiştir.
SHÇEK. (2011b). Sevgi Evleri. http://www.shcek.gov.tr/sevgi-evleri-cocuk-
evleri.aspx adresinden 6 Mayıs 2011 tarihinde erişilmiştir.
SHÇEK. (2001). Çocuk ve Gençlik Merkezleri Yönetmeliği , Resmî Gazete, 24539
SHÇEK. (ty). SHÇEK Gen. Müd., İl ve İlçe Sosyal Hizmetler Müdürlükleri Kuruluş,
Görev ve Çalışma Esasları Yön. (Erş. 30.6.2011) http://www.shcek.gov.tr/

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 30


Sosyal Hizmet Kuruluşları I

il-ve-ilce-sosyal-hizmetler-mudurlukleri-kurulus-gorev-ve-calisma-esaslari-
onergesi.aspx adresinden 30 Haziran 2011 tarihinde erişilmiştir.
Şenocak, H. (2006). Korunmaya Muhtaç Çocuklara Sağlanan Bakım Yöntemleri.
Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi, 51.
Temel, F. ve Aksoy, A. (2005). Ergen ve Gelişimi: Yetişkinliğe İlk Adım. Ankara:
Nobel.
Tomanbay, İ. (1999). Sosyal Çalışma Sözlüğü. Ankara: Selvi.
Uğur, F. (2005). UNICEF’ten Çocuk Evleri Önerisi. Aksiyon Dergisi, 570.
Uluğtekin, S. (1991). Hükümlü Çocuk ve Yeniden Toplumsallaşma. Ankara: Bizim
Büro .
Uluğtekin, S. (1994). Çocuk Mahkemeleri ve Sosyal İnceleme Raporları. Ankara:
Bizim Büro.
Sosyal Hizmetler Ve Yardımlar Özel İhtisas Komisyonu Raporu (2001). VIII. Beş Yıllık
Kalkınma Planı Hazırlık Çalışmaları Sosyal Hizmetler Ve Yardımlar Özel İhtisas
Komisyonu Raporu. http://ekutup.dpt.gov.tr/sosyalhi/oik605.pdf
adresinden 1 Haziran 2011 tarihinde erişilmiştir.
Yavuzer, H. (1981). Psiko-Sosyal Açıdan Çocuk Suçluluğu. İstanbul: İ.Ü. Edebiyat
Fakültesi .
Yörükoğlu, A. (1997). Değişen Toplumda Aile Ve Çocuk (6. Baskı). İstanbul: Özgür
Yayınevi.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 31


SOSYAL HİZMET KURULUŞLARI II

• Kadın ve Ailelere Yönelik Sosyal Hizmet


Kuruluşları
• Aile Danışma Merkezleri
• Kadın ve Erkek Konukevleri
SOSYAL HİZMET
İÇİNDEKİLER

• Toplum Merkezleri
• Aile Mahkemeleri
• Yaşlılara Yönelik Sosyal Hizmet Kuruluşları
BİLİMİNE GİRİŞ
• Huzurevleri
• Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon
Merkezleri
• Yaşlı Hizmet Merkezleri
• Çok Amaçlı Sosyal Hizmet Kuruluşları
• Özel Sosyal Hizmet Kuruluşları
• Yerel Yönetimler

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Sosyal hizmet kuruluşlarını tanıyabilecek,
HEDEFLER

• Kadın, aile ve toplumun sosyal sorunlarının


çözümünde sosyal hizmetin katkısını
öğrenebilecek,
• Yaşlılara hizmet veren kuruluşları bilecek ÜNİTE
• Sosyal hizmetin çok amaçlı kuruluşlar

13
tarafından verilebileceğini kavrayacak,
• Özel sosyal hizmet kuruluşlarının önem ve
alanlarını anlayabileceksiniz.
Sosyal Hizmet Kuruluşları II

GİRİŞ
Sosyal hizmet mesleği, hedef kitlesi ve sorunun türüne göre eylemlerini
gerçekleştireceği kuruluşlara ihtiyaç duymaktadır. Sosyal hizmet kuruluşu eylemin
bizzat gerçekleştirileceği merkezdir. Onikinci ünitede de sosyal hizmet
kuruluşlarının sevk ve idare edildiği il ve ilçe sosyal hizmet kuruluşları, çocuklar,
gençler ve özürlülere yönelik kuruluşlardan bahsedilmiştir.
Sosyal hizmet insan odaklı çalışmalar yaptığı için hizmeti sunan kuruluşların
Sosyal hizmet insan fiziki ve idari yapısı, organizasyonu ve çalıştırılan elemanlar son derece önemlidir.
odaklı çalışmalar yaptığı Her hizmet türüne uygun uygulamaların yapılması ve verimin artırılması için
için hizmeti sunan profesyonel ve modern kuruluşlara ihtiyaç vardır. Bu merkezlerin dizayn, donanım,
kuruluşların fiziki ve deşifrasyon ve işleyişinin normlara uygunluğu önem arzetmektedir.
idari yapısı, Bu ünitede kadın ve ailelere yönelik hizmetlerin sunulduğu kuruluşlar,
organizasyonu ve yaşlılara yönelik kurum veya evde bakım hizmetleri ile kısa veya uzun süreli hizmet
çalıştırılan elemanlar veren yaşlı bakım desek kuruluşları, çok amaçlı sosyal hizmet kuruluşları ve özel
son derece önemlidir. sosyal hizmet kuruluşları hakkında bilgi verilecektir.

KADIN VE AİLELERE YÖNELİK SOSYAL HİZMET


KURULUŞLARI
Kadın ve ailelere yönelik sosyal hizmetler aile danışma merkezleri, toplum
merkezleri, kadın konukevleri, aile danışma ve rahabilitasyon merkezleri ve aile
mahkemeleri aracılığı ile meslek elemanları tarafından yürütülmektedir. Bu
kuruluşlar genellikle, aile tedavi ve danışması, aile eğitimi ve ailenin sosyal
kurumlarla ilişkisini düzenleme ve savunuculuk olmak üzere üç yönde oluşturulan
hizmet programlarıyla yararlı olmaktadır. Bu alanda verilen hizmetler Aile ve Sosyal
Poltikalar Bakanlığının ilgili Genel Müdürlükleri, yerel yönetimler, özel kuruluşlar ve
sivil toplum kuruluşları tarafından sağlanmaktadır. Daha önceden bu hizmetlerin
resmi kuruluşlarını Başbakanlığa bağlı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
Genel Müdürlüğü, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ve Aile ve Sosyal Araştırmalar
Genel Müdürlüğü oluşturmakta idi. Bütün bu çalışma alanları sosyal hizmetin
ilgilendiği ve sosyal hizmet meslek elemanlarının çalışma alanları arasında yer
almaktadır.
Aile, toplumun temel
birimidir. Aile, toplumun temel birimidir. Aile biyolojik anlamda neslin devamını
sağlayan, içtimai anlamda bireyin sosyalleşmesinde ve toplumsallaşmasında başrol
oynayan, ekonomik anlamda kişiye bir güç sağlayan, psikolojik açıdan insanı
destekleyen biyo-psiko-sosyo-ekonomik süreçlere sahip nesilden nesile aktarılan
toplumsal bir kurumdur. Aile, üyelerinin barınma ve bakım gibi fiziksel; sevgi,
güven, şefkat gibi duygusal; toplumsallaşma, öğrenme gibi sosyal ve zihinsel;
üreme gibi cinsel ihtiyaçlarını karşılama işlevi çerçevesinde sağlıklı bir toplum
oluşumunun vazgeçilmez temel kurumu olma özelliğini sürdürmektedir. Hiç
kuşkusuz, sağlıklı aileler güçlü ve sağlıklı toplumları oluşturur. Bu nedenle, her

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


Sosyal Hizmet Kuruluşları II

toplum kendini meydana getiren birimlerin yani ailelerin sağlık ve bütünlüğünü


önemsemek ve korumak durumundadır. Ailenin etkinliğinin sağlanması,
toplumdaki ekonomik ve sosyal karakterli birçok koşul ve önlemin etkililiği ile
Ailenin etkinliğinin doğrudan ilişkilidir.
sağlanması, toplumdaki
Ailelere yönelik sosyal hizmetin amacı, aile yaşamının güçlenmesine,
ekonomik ve sosyal
korunmasına, aile sorunlarının önlenmesi ve çözümüne, aile üyelerinin aile birliği
karakterli birçok koşul
içinde sağlıklı gelişme ve doyurucu yaşam sürmelerine, ailenin toplumda uyumlu
ve önlemin etkililiği ile
bir birim olarak işlemesine yardımcı olmaktır. Ülkemizde, doğrudan aileye
doğrudan ilişkilidir.
yönelen, ailenin bütünlüğünün korunması ve güçlendirilmesini sağlayan kapsamlı
ve sistemli bir sosyal hizmetler ağının oluşturulmasına ihtiyaç vardır (VIII. Beş Yıllık
Kalkınma Planı Hazırlık Çalışmaları Sosyal Hizmetler Ve Yardımlar Özel İhtisas
Komisyonu Raporu, 2001).

Aile Danışma Merkezleri


Toplumun ve ailenin gelişmesi için, bireyin katılımcı, üretken ve kendine
yeterli hale gelmesi ailelerin ekonomik, toplumsal, kültürel ve psikolojik
sorunlarıyla baş edebilmeleri için korunması, desteklenmesi ve güçlendirilmesi,
sosyal değişim sürecinin getirdiği ihtiyaçların karşılanması ve çözümlenmesi için
ailelere yardımcı olmak maksadıyla kurulan sosyal hizmet ve danışma birimleridir.
Bu merkezlerin amacı, aile hayatının ve ailenin işlevlerinin geliştirilmesi,
Aile danışma merkezleri güçlendirilmesi yoluyla ailenin refahı, mutluluğu ve bütünlüğünün sağlanması,
bireylerin birey olma uyumlu aile ilişkilerine katkıda bulunulması, aileyi bir arada tutan bağların
potansiyellerinin kuvvetlendirilmesi, aile üyelerinin kişiliklerinin sağlıklı biçimde gelişmesidir. Aile
güçlendirilmesi, danışma merkezleri bireylerin birey olma potansiyellerinin güçlendirilmesi ve
sorumluluk ve toplumsal yaşama uyumlarının sağlanması, sağlıklı çocuk yetiştirme bilgi ve
toplumsal değerler becerilerinin geliştirilmesi ile aile sisteminde özgürlük, sorumluluk ve toplumsal
arasında bir denge değerler arasında bir denge sağlanması hedeflenmektedir (SHÇEK, Aile Danışma
sağlanması Merkezleri Yönetmeliği, 2007) .
hedeflenmektedir. Aile Danışma merkezlerinin görevleri şöyle sıralanabilir (Seyyar ve Genç,
2010):
1- Eşler arası anlaşmazlıklar ve okul, anne, baba, çocuk ilişkilerindeki
sorunların çözümünde yardımcı olmak.
2- Kişi ve ailelere evlilik ve aile hayatının her safhasına yönelik bilgi vermek
ve her türlü çözülmelerde sosyal ve hukuki rehberlik hizmetleri sunmak.
3- Değişen ekonomik ve sosyal şartlara uyum sağlayamayan kadın ve
çocukları korumak ve onları eğitmek.
4- Evlenme çağına gelen ve gelmekte olan genç kızları evlilik, aile, çocuk,
görgü kuralları, mutfak, temizlik ve ev ekonomisi gibi konularda eğitmek.
5- İşsizlik ve işe yerleştirme konularında yol göstermek.
6- Aile içi iletişim, eşler arası uyum sorunları, ebeveyn ve çocuklar arasında
iletişimsel ve ergenlikten kaynaklanan sorunlarla ilgili bilgilenmek ve
eğitimler vermek.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


Sosyal Hizmet Kuruluşları II

Sosyal çalışmacı aile danışma merkezlerinde mesleğinin gerektirdiği tüm


çalışmaların yanısıra aşağıdaki görevleri de yerine getirir (SHÇEK, Aile Danışma
Merkezleri Yönetmeliği, 2007):
 Mesleki yöntem ve teknikleri kullanarak başvuran aile ve aile bireylerinin
sorunlarının çözümüne yönelik mesleki çalışmalar yapmak. Bu çalışmalara
ilişkin kayıtları düzenli tutmak, değerlendirmek ve saklamak,
 Başvurularla ilgili yapacağı mesleki değerlendirmeler doğrultusunda
mesleki danışmanlık ve rehberlik hizmeti vermek,
 Sosyal, kültürel ve sportif etkinlikler, eğitim çalışmaları ile merkezin
tanıtımına yönelik hizmetleri organize etmek,
 Merkezde yapılacak çalışmaların planlanmasında görev almak,
 Kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve üniversitelerle
yapılacak işbirliği ve birlikte yürütülecek çalışmalarda görev almak,
 Görevlerini diğer meslek elemanları ile işbirliği ve ekip çalışması anlayışı
içinde sürdürmek.
Aile danışma merkezleri bu hizmetlerin sunumunda yeterli verimin
alınabilmesi ve amacına ulaşabilmesi için diğer birçok kamu, kurum ve
kuruluşlarıyla işbirliği yapar ve merkezde sosyal çalışmacı, psikolog, çocuk
gelişimcisi, tabip, hemşire, psikolojik danışma ve rehberlik öğretmeni gibi meslek
elemanlarını çalıştırır. Bunun yanında özellikle yerel yönetimler olmak üzere, özel
Aile terapisi; terapistle kuruluşlar da aile danışma merkezi açabilir.
birlikte anne, baba ve Aile danışma merkezleri son zamanlarda Aile Terapi Merkezi diye de
çocukların ve ailedeki adlandırılmaktadırlar. Aile terapisi, terapistle birlikte anne, baba ve çocukların ve
diğer fertlerin katıldığı ailedeki diğer fertlerin katıldığı grupça yapılan bir psikoterapi yaklaşımıdır. Aile
grupça yapılan bir terapisi, aile üyelerinden bir veya bir kaçının hâl ve hareketlerinin ailevi huzuru,
psikoterapi münasebetleri ve geçimi tahrip edecek seviyeye vardığı durumlarda profesyonel
yaklaşımıdır. sosyal danışmanlar (terapistler, psikologlar, sosyal hizmet uzmanları) tarafından
yürütülen bir tedavi programıdır. Bu tedavi sürecinde; aile içi ilişkilerde meydana
gelen çatışmalar, iletişim kalıpları, ebeveynlerin yaklaşımları terapistlerle birlikte
değerlendirilir. Ebeveynlerin tedavi sürecine katılımları ile uygun tutum,
davranışlar belirlenmesi, iç görü (sezgi) ve farkındalıklarının arttırılması sağlanır.
Aile büyüklerinin tedavide aktif rol almalarına pedagojik destek verilir (Seyyar ve
Genç, 2010).
Evlilik danışmanlığı ve
terapisinde, evlilik
sürecindeki ve eş
Evlilik Danışmanlığı
olmakla ilgili Aile danışman merkezlerinde verilen hizmetleden birisi evlilik danışmanlığı ve
sorunlarda, insani, terapisidir. Sağlıklı ve mutlu bir aile kurulması için adılan ilk adım evliliktir. Bu
kültürel, bilimsel ve sürecin çok iyi yönetilmesi ve rehberlik hizmetlerinden yararlanılması gerekir. Eş
yararlılığı kanıtlanmış seçimi, evliliğe hazırlanma, aile hakkında geniş bilgi, çocuk ve önemi, evlilikte
yaklaşımlar ve dikkat edilmesi ve uyulması gereken unsurlar evlilik aşamasında öğrenilir. Çift
uygulamalardan adayları merak ettikleri konular hakkında önceden bilgi sahibi olur. Evlilik
yararlanılır. danışmanlığı ve terapisinde, evlilik sürecindeki ve eş olmakla ilgili sorunlarda,
insani, kültürel, bilimsel ve yararlılığı kanıtlanmış yaklaşımlar ve uygulamalardan

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


Sosyal Hizmet Kuruluşları II

yararlanılır. Karşılaşılan sorunların etkili ve kalıcı bir şekilde çözümünde, eşlerin eş


olabilme becerilerinin, yaşam kalitelerinin ve tatminlerinin geliştirilmesinde psiko-
sosyal destek hizmetleri sağlar (Derin Yaşam Akademisi, ty).
Aile danışma merkezleri bu hizmetleri ebeveyn adaylarına, eş adaylarına ve
ailedeki çocuklara yönelik bireysel seanslarla veya grup terapileri şeklinde sunar.
Bu hizmetlerin sunumunda psikolojik, sosyal ve danışmanlık yöntemlerinden
yararlanılarak danışana doğru bilgiler sunulur.

Aile Eğitimi
Genel olarak aile eğitimi, aile üyesi adaylarının, sosyo-kültürel yönden
hazırlıklarını sağlıklı bir biçimde tamamlayabilmeleri için, örgün ve yaygın eğitim
yöntemleriyle yetiştirilmesidir. Bu hizmet, aile huzurunun temini amacıyla, aile
yuvasını kurma teşebbüsünde bulunan kişilere veya kurulmuş olan aileye kamu
kurumları veya gönüllü-dinî uzman kuruluşlar (sivil toplum örgütleri) tarafından
planlı-programlı bir biçimde yapılan eğitim desteğidir. Aile danışma merkezlerinde
ve toplum merkezlerinde aile eğitimine yönelik programlara yer verilmektedir.
Aile Eğitiminin temel konuları:
1- Ailenin kuruluşunda uyulacak kurallar
2- Ailenin, beşeri ve manevi yönleriyle değeri
3- Ailenin sosyal konumu ve aile kültürü
4- Aileye yönelik tehlikeler-sosyal riskler ve önlenmesiyle ilgili tedbirler
5- Ailenin iktisadi yapısı
6- Aile içi sosyal ilişkiler
7- Ailenin akraba ve komşularıyla ilişkileri
8- Aile ve çalışma hayatı arasındaki ilişkiler (Seyyar ve Genç, 2010 )
9- Yurttaşlık ve çocuk hakları eğitimi
10- Erken çocukluk gelişimi ile ilgili konular
11- Okul başarısını destekleme eğitim programları
Annelere yönelik eğitim programlarında anneler kendilerine güvenlerinin
artması, çocuklarını daha iyi tanıyıp sağlıklı iletişim kurmaları, fikir teatisi yaparak
eşleriyle aralarındaki ilişkileri güçlendirmeleri, sosyal ilişkilerini geliştirip bağımsız
hareket edebilme kabiliyetlerini geliştirme gibi konularda bilinçlenmektedirler.
Bu eğitim programları, aile üyelerinin kendilerine ait eğitim sorumluluklarını
üstlenmeleri, aile içi şiddet yerine barış ve sevgi hâkim olması, aile içi sorunların
çözümü için demokratik ve istişare yöntemlerinin kullanılması, aile kültürünün
pekiştirilmesi suretiyle boşanmalar ve sosyal maliyetlerin azalmasına katkı
sağlamaktadır.

Kadın Danışma Merkezleri


Kadın Danışma Merkezleri, aile danışma merkezleri, İl ve İlçe Sosyal Hizmet
Kadın danışma
Müdürlüklerinde ve bazı belediyelerin bünyesinde şiddete maruz kalmış ve(ya) risk
merkezleri birimi aile içi
şiddete maruz kalmış Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
kadın konukevi adayı
kadınlarla hukuki ve
psikolojik danışmanlık
hizmeti vemektedir.
Sosyal Hizmet Kuruluşları II

altındaki kadınların ihtiyaçları doğrultusunda ücretsiz danışmanlık hizmeti veren


kuruluşlardır. Kadın danışma merkezleri birimi aile içi şiddete maruz kalmış kadın
konukevi adayı kadınlarla hukuki ve psikolojik danışmanlık hizmeti vermektedir.
Danışma merkezleri, sığınma evi hizmetinin ilk basamağı işlevini yerine getirir.
Kadın danışma merkezinde şu hizmetlere ağırlık verilmektedir (Karataş vd. ,
2008 ).
 Aile içinde şiddete uğrayan kadınların başvurularını kabul etmek,
 Kadınların çözüm arayışlarına destek olmak,
 Kadınlara psikolojik destek sunmak,
 Gerekli durumlarda onların korkularını, utanma, suçluluk, yılgınlık,
yalnızlık, çaresizlik vb. olumsuz duygularını yenebilmeleri için çalışmalar
yapmak,
 Kadınların bir araya geldiği, sorunlarını paylaştığı, ortak çözümler aradığı
dayanışma toplantıları düzenlemek,
 Doktor, hastane, karakol, savcılık, sosyal hizmetler vb. yerlere yapacakları
başvurularda yardımcı olmak,
 Çözümü gereken hukuksal sorunlar konusunda danışmanlık almalarını
sağlamak,
 Kadınları, meslek edindirme kurslarına yönlendirmek,
 Sığınma evinde kalmak isteyen kadınların başvurularını alarak durumlarını
değerlendirmek,
 Başvurularla ilgili istatistikleri düzenli olarak hazırlamak,
 Aile içi şiddetle ilgili araştırmalar yapmak,
 Aile içi şiddetle ilgili kamuoyu oluşturma çalışmaları yapmak.

Aile Danışmanlığı
Ailenin kendi çevresinde ve toplum içinde uyumlu yaşayabilmesi hedefine
yönelik olarak ciddi iktisadi ve psiko-sosyal sorunların varlığı durumunda aile
Aile içi şiddet, fertlerine dönük sosyal hizmetler çerçevesinde sosyal meslek elemanları (sosyal
çocukların ihmali, kuşak psikolog, sosyal pedagog, sosyal hizmet uzmanı; aile danışmanı, din adamı vb.)
çatışması, komşu ve tarafından sunulan profesyonel danışmanlık hizmetleridir. Aile içi şiddet, çocukların
akraba ilişkilerinin ihmali, kuşak çatışması, komşu ve akraba ilişkilerinin bozulması, ayrılma veya
bozulması, ayrılma veya boşanma tehlikeleri gibi sorunların oluşumunda aile danışmanı önemli roller
boşanma tehlikeleri gibi üstlenir. Aile fertlerine yönelik sosyal danışmanlık hizmetlerinin yaygınlaşması,
sorunların oluşumunda zamanla aile terapisi hizmetlerinin gelişmesine yardımcı olmuştur. Aile terapisi,
aile danışmanı önemli değişik terapi (tedavi) konsept ve yöntemleri (iletişim odaklı, psiko-dinamik veya
roller üstlenir. sistem teorisi yaklaşımları) uygulamaya koymaktadır.
Aile danışmanlığının unsurları;
1- Aile fertlerinin her birisine yönelik bireysel danışmanlık hizmetleri (Fertle
Sosyal Çalışma).
2- Ailenin bütününü kapsayan toplu danışmanlık hizmetleri.
3- Anne ve(ya) baba ile çocukları arasındaki sosyal münasebet ve sorunlar
ekseninde odaklaşan danışma hizmetleri.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


Sosyal Hizmet Kuruluşları II

4- Kardeşler arasındaki münasebet ve sorunlar ekseninde odaklaşan


danışma hizmetleri.
5- Karı koca arasındaki münasebet ve sorunlar ekseninde odaklaşan danışma
hizmetleri.
6- Ailenin yakın sosyal çevresinin (akrabaların veya komşuların) içinde
bulunduğu danışmanlık hizmetleri.

Kadın ve Erkek Konukevleri


Kadın ve erkek konukevi diğer bir adıyla kadın ve erkek sığınma evi, eşi veya
akrabaları tarafından fiziksel, duygusal, cinsel ve ekonomik istismara uğramaları
sebebiyle sosyal, ekonomik ve psikolojik problemleri olan ve evinde yaşaması
imkânsız hâle gelen kadın ve erkeklerin sığındıkları ve sosyal hizmetler çerçevesinde
geçici olarak korundukları yatılı ve ücretsiz kuruluşlardır.
Konukevlerinde barınma süresi azami 3 aydır. Burada eşiyle, ailesiyle arasında
meselesi olanların anlaşmazlıklarının giderilmesine, giderememe halinde ise hukuki
problemlerin çözümüne yardımcı olunur. Bireylerin kendi kendine yeterli
olabilmeleri maksadıyla bir iş ve meslek edinebilmeleri için gerekli tedbirler alınır.
Kadına yönelik aile içi
şiddet; temel insan Kadına yönelik aile içi şiddet, temel insan hakları ve özgürlüklerin ihlali ve
hakları ve özgürlüklerin kadınla erkek arasındaki eşitsiz güç ilişkilerinin sonucu ortaya çıkan toplumsal bir
ihlali ve kadınla erkek sorundur. Kadının yaşadığı şiddetin kaynağı onun zayıf, yetersiz ya da suçlu olması
arasındaki eşitsiz güç değildir. Bu anlayış çerçevesinde, sığınmaevi kuranların, işletenlerin ve
ilişkilerinin sonucu sığınmaevinde çalışanların, sorunu toplumsal bağlantılarıyla kavraması, gerekçesi
ortaya çıkan toplumsal ne olursa olsun kadına yönelik şiddetin kabul edilemez olduğunu benimsemesi ve
bir sorundur. şiddete uğrayan kadınların söylediklerine yargılayıcı olmadan inanması gerekir.
Kadın güçlendirilerek hayatının kontrolünü ve varsa çocuklarının sorumluluğunu
yeniden alması konusunda kendisine destek olunmalıdır. Bu alanda hizmet sunan-
ların sorumluluğu, kadına ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde durabilecek
güce kavuşmaları için bilgi ve becerilerini geliştirici desteği vermek ve var olan
olanaklardan yararlanmalarını sağlamaktır (Karataş ve diğerleri, 2008:57).
Bu merkezlerin yerleşim yerleri kadın ve çocukların güvenliği için gizli
tutulmakta hatta sığınmaevleri ile ilgili basılı broşürlerde dahi ulaşım adresleri
Kadın konukevleri, belirtilmemektedir. Buradan hizmet almak isteyen kadın ve erkekler, Aile ve sosyal
kadınlara can güvenliği, Politikalar il Müdürlüklerine, belediyelere, STK'lara ve kadın danışma merkezlerine
kendilerini toparlamak başvurmalıdırlar. Kadınlar bu merkezde güvenli barınma imkânının yanında
için zaman ve kendilerine ve çocuklarına yönelik sosyal ve psikolojik destek, hukuksal
yaşamlarına uzun vadeli danışmanlık ile mesleğe yönlendirme hizmetlerinden de yararlanırlar.
ve geniş açıdan Sığınmaevlerinde idari personelin yanı sıra sosyal çalışmacı, psikolog, çocuk
bakabilmeleri için gelişimcisi, hemşire ve tercihen bayan yardımcı personellerin görevlendirilmesi
ihtiyaç duydukları uygundur.
emniyetli bir ortam Kadın konukevleri, kadınlara can güvenliği, kendilerini toparlamak için zaman
sağlamaktadır. ve yaşamlarına uzun vadeli ve geniş açıdan bakabilmeleri için ihtiyaç duydukları
emniyetli bir ortam sağlamaktadır. 18 yaş üstünde olan ya da resmi evlilik yoluyla
reşit sayılan 17 yaşını doldurmuş ve aşağıdaki sorunlardan en az birini yaşayan

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


Sosyal Hizmet Kuruluşları II

kadınlar konukevlerinden hizmet almaktadır: eşlerarası anlaşmazlık nedeniyle evini


terk eden, terk edilmesi sebebiyle yardıma ihtiyaç duyan, fiziksel, cinsel, duygusal
ve ekonomik istismara uğrayan, boşanma veya ölüm nedeniyle ekonomik ve sosyal
yoksunluk yaşayan erkek ve kadınlar. Bunun yanında, istenmeyen evliliklere
zorlanan, evlilik dışı hamile kalan ya da çocuk sahibi olan ve bu nedenle ailesi
tarafından kabul edilmeyen, önceden alkol veya uyuşturucu bağımlısı olup tedavi
görmüş ve alışkanlıklarını terk eden, cezaevinden yeni çıkmış olup yardım ve
desteğe ihtiyacı olan, çevre koşulları nedeniyle ekonomik ve sosyal yoksunluk
yaşayan kadınlar (Suğur, 2009). Ayrıca barınma ihtiyacı duyan, alkol ve uyuşturucu
bağımlılığı olan, fuhşu meslek edinmiş, psikiyatrik hastalığı olan, bulaşıcı hastalığı
olan tüm kadınların farklı ihtiyaçlarına cevap verecek ihtisaslaşmış sığınma evi
hizmeti sunulması gerekir.
Bu kurumda çalışan sosyal çalışmacının görevlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
Sığınma evine kabulü yapılan kadınlar için gerekli evrak sürecini yönetmek,
kadınlara sığınma evini ve sahip oldukları hakları tanıtmak. Kadınların ve
çocuklarının gerekli hizmetleri almalarını sağlamak, sığınma evine uyum
sağlamalarında yardımcı olmak, her kadının bireysel olarak ihtiyaç analizini diğer
meslek erbaplarıyla birlikte hazırlamak. Sığınma evinden sonraki yaşamlarında
kadınların kendi ayakları üzerinde durabilmelerini sağlayacak iş ve meslek
edinmelerini sağlayacak kurum ve kuruluşlarla bağlantıya geçmek ve sığınma
evinden ayrılmaları halinde gerekli ise izleme çalışmalarına devam etmek.
Kadınların hukuki sorunlarında onlara yardımda bulunmak ve sorunlarının
çözülmesi için bireysel düzeyde kadın ve çocuğuyla, grup ve aile düzeyinde kadının
yakın çevresi ve kurumlarla toplumsal çalışmalar, politika belirleme, standart
belirleme vb. düzeylerde mesleki uygulamaları gerçekleştirmek ve bunlarla ilgili
kayıtları tutmaktır (Karataş ve diğerleri, 2008:106). Sığınma evlerinde anneleriyle
birlikte kalan çocukların duygusal ve fiziksel gelişimlerini sağlıklı bir şekilde devam
ettirilmesi ve anne-çocuk ilişkisinin güçlendirilmesi çalışmaları yapılmalıdır.
Sığınma evlerine alınabilecek kadınlarla görüşmeler kadın danışma
merkezlerinde yapılır. Sığınma evi ile ilgili kadınla yapılan görüşmede mekân son
Sığınma evi ile ilgili derece önemlidir. Bu nedenle danışma merkezi görüşme mekânı sade döşenmiş,
kadınla yapılan sessiz, yeterli düzeyde aydınlatılmış ve ısıtılmış, mahremiyeti sağlayacak koşullara
görüşmede mekân son sahip olmalıdır. Dışarıdan görülmemeli, ses yalıtımı iyi olmalıdır (Yalın ve ark.
derece önemlidir. 2008). Bu görüşme esnasında kadına ilişkin gerekli bilgiler öğrenilir, kadın görüşme
formu doldurulur, sorun analiz edilir, daha önce denediği çözüm yolları konuşulur,
denemediği/bilmediği seçenekler anlatılarak her bir seçeneğin avantajları ve
dezavantajları değerlendirilir, kadının danışma merkezinden beklentileri öğrenilir,
sığınma evine girmek istiyorsa sığma evinin koşulları anlatıldıktan sonra karar
vermesi sağlanır.
Risk değerlendirmesi yapılır, ölüm tehdidi varsa acilen koruma sağlanır,
başvuran kadının durumu sığınma evinden yararlanmaya uygun değilse, danışma
merkezinden gereksinim duyduğu hizmeti almaya devam edebileceği belirtilir.
Kadına ilişkin değerlendirmeler yapılırken çocukları varsa onların durumu da göz
önünde tutulur. İhtiyaca göre kadın, çözüm için destek olabilecek diğer hizmet

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


Sosyal Hizmet Kuruluşları II

kuruluşlarına yönlendirilir. Meslek elemanı, başvuran kadının durumunu onunla


birlikte değerlendirir, sığınma evinden yararlanması gerektiği konusunda karar
verildiğinde kadın, zaman kaybetmeden sığınma evine yerleştirilir (Karataş,
diğerleri, 2008:46).

Toplum Merkezleri
Toplum merkezleri; hızlı toplumsal değişme, kentleşme ve göçün yarattığı
Toplum merkezi sorunlar doğrultusunda, bireylerin, grupların, ailelerin ve toplumun sorunlarla baş
hizmetlerinden edebilmeleri ve bireylerin katılımcı, üretken ve kendine yeterli hale gelmesi
kaynaklara ulaşmada amacıyla koruyucu-önleyici, eğitici-geliştirici, rehberlik ve rehabilite edici işlevlerini,
güçlük çeken ve bir arada ve en kolay ulaşılabilir biçimde sunan gündüzlü sosyal hizmet
dezavantajlı konumdaki kuruluşlarıdır (SHÇEK Toplum Merkezleri Yönetmeliği, 2000). Bu hizmetler kamu
yörelerde yaşayan kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler, üniversiteler, sivil toplum örgütleri ve
bütün sosyal gruplar gönüllülerin işbirliği ile yürütülür.
yararlanır. Toplum merkezi hizmetlerinden kaynaklara ulaşmada güçlük çeken ve
dezavantajlı konumdaki yörelerde yaşayan bütün sosyal gruplar yararlanır. Toplum
merkezleri yoğun göç alan bölgeler, gecekondu bölgeleri, kalkınmada öncelikli
bölgeler ve ihtiyaç duyulan diğer bölgelerde faaliyet gösterirler (Seyyar ve Genç,
2010).
Toplum merkezlerinde oluşturulacak hizmetler toplumun gereksinimlerine
Toplum merkezlerinde dayanmalı ve herkese açık olmalıdır. Belirli bir düşüncenin, inancın veya grubun
oluşturulacak hizmetler merkezi olmaktan öte, birleştirici ve tüm toplumu kuşatıcı olmalıdır. Toplum
toplumun merkezleri, yerel toplumun birçok sorunuyla ilgili olarak düzenlediği etkinlikler
gereksinimlerine nedeniyle yerel toplumdaki kuruluşlar arasında köprü oluşturmakta ve kuruluşların
dayanmalı ve herkese birbirleriyle olan ilişkilerini geliştirici rol oynamaktadır. Toplum merkezlerinin temel
açık olmalıdır. amacı, insanları birbirleriyle kaynaştırmak ve işbirliği içinde ilişkilerini
geliştirmektir. Toplum merkezleri halk katılımına dayalı çalışmalar yoluyla
demokratik yapılanmayı güçlendirir. Halkın ortak etkinlikler içinde tartışma
yapabilme, birbirlerini daha iyi anlama ve hoşgörülü olma gibi tutum ve
davranışları gelişir. Organizasyon, işbirliği ve işbölümü deneyimleri kazanılır
(Koçyıldırım, 1999).
Toplum merkezlerinin Toplum Merkezleri Hizmetleri:
temel amacı, insanları  Yöre halkının bilgi ve bilinç düzeyinin arttırılması,
birbirleriyle  Bireyin üretken hale getirilmesi,
kaynaştırmak ve işbirliği  Özellikle kadının aile ve toplum içindeki statüsünün yükseltilmesi,
içinde ilişkilerini  Kadının sağlık, beslenme, çocuk gelişimi ve eğitimi, aile planlaması ve ev
geliştirmektir. ekonomisi konularında bilgilendirilmesi,
 Aile içi etkileşimin güçlendirilmesi,
 Ortak sorunları olan bireyler arasında dayanışma ve destek oluşturma
 Kadın, çocuk ve gençlere vatandaşlık hakları, insan hakları, çocuk hakları ve
bu hakların nasıl kullanılacağını öğretilmesi
 Çeşitli konularda rehberlik ve danışmanlık hizmetleri,
 Sosyal kültürel açıdan çok boyutlu ilgi alanlarının geliştirilmesi çalışmaları
yapmaktadır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Sosyal Hizmet Kuruluşları II

Toplum Merkezlerinde çalışma yöntemleri:


1- Sosyal kişisel çalışma, toplum merkezlerinde sosyal kişisel çalışma
yöntemi ile suçluluk, sakatlık, okul başarısızlığı, yoksulluk, aile çözülmeleri,
yaşlılık, işsizlik vb. sorun alanlarında bireyin ve ailesinin sorunlarıyla
ilgilenir, gerekli görülen yardımlar ilk elden verilir. Daha büyük sorunlarda
kişiye yardımcı olabilecek kaynaklar tavsiye edilir ve buralara havale edilir.
Bu tür vakalar izlemeye alınarak kayıtları tutulur.
2- Sosyal grup çalışması, bu yöntem boş zamanları değerlendirici grup
faaliyetlerinde grubun dinamiğini, ilişkilerini değiştirmek, ortak kararlar
almalarını kolaylaştırmak, iş birliği ve güven duygusu içinde çalışmalarını
sağlamak amacıyla destekleyici, tedavi edici ve geliştirici olarak kullanılır.
Grup süreçlerinin raporları tutulur ve tüm faaliyetler genelde bir bütünün
parçaları olarak görülür.
3- Toplumla çalışma, bu çalışma yöntemi, sosyal refah amaçları için
toplumda değişiklik yaratmayı hedef alan ve bu yöndeki çalışmaların en
etkin bir biçimde toplumun demokratik katılımı ile gerçekleşeceğine
inanan bir sosyal hizmet yöntemidir. Bu yöntem insanların temel
gereksinimlerini karşılayabilmek için eşit haklara sahip olduklarına inanır
ve toplumdaki ortak sorunlarla ilgili karar alınmasında tüm üyelerin
sorumlu olduğunu kabul eder (Koçyıldırım, 1999).
Toplum merkezlerinin hedefleri:
1- Hizmet verdiği bölgelerde toplum kesimlerinin daha iyi hayat şartlarına
ulaşmalarına yardımcı olmak.
2- Kentsel alanda yaşama biçimlerinde izlenen farklılaşmayı azaltmak.
3- Halkın, kendi sorunlarının farkına varmalarına yardımcı olmak, birlikte
çözüm yolları araştırarak birbirlerini anlama ve hoş görülü olma gibi
tutum ve davranışları geliştirmek.
4- Sosyal barışı temin edici ve kuvvetlendirici sosyo-kültürel etkinliklerde
bulunmak.
5- Sosyal sorunları yerinde tespit ederek, çözüm önerilerini halk ile birlikte
üretmek.
6- Sorunların çözümü için mevcut kaynakların etkinliğini ve verimliliğini
artırmak, işbirliği ve eşgüdümü sağlamak.
7- Öncelikle çocuk, kadın, genç olmak üzere tüm bölge halkına gelişkin
beceriler kazandırmak.
8- Bölgede istihdam ve gelir kaynakları oluşturmak.
9- Fertlerde özgüven duygusunu ve kendini ifade gücünü artırarak, birlikte
iş yapmak (örgütlü davranış) ve katılım kapasitelerini geliştirmek.
10- Kendi durumlarını düzeltme kapasitelerini geliştirmek.
11- Bölgede çevre duyarlılığını artırarak, çevrenin iyileştirilmesi yönünde
kendilerine imkânlar sağlamak.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


Sosyal Hizmet Kuruluşları II

12- Toplumda farklı cins, yaş, kültür ve etnik gruptan olan insanların
birbirlerini anlamaya çalışarak bir arada yaşama, üretme, paylaşma,
dayanışma içinde olma ve mahallelilik bilinci geliştirmek.
13- Toplumdaki doğal liderleri ortaya çıkarmak ve gönüllü liderler
yetiştirmek (Seyyar ve Genç, 2010).
Toplum merkezlerinde Gerçekleştirilen Etkinlikler:
Anne çocuk eğitim programı, kadının insan hakları programı, baba destek
eğitim programı, baba eğitimi, aile içi etkileşimi güçlendirme projesi, ortak
sorunları olan fertler arasında dayanışma ve destek oluşturma çalışmaları,
yurttaşlık ve çocuk hakları eğitim programı, çeşitli seminer, konferans, panel,
söyleşi, erken çocukluk gelişimi destekleme projesi, okul öncesi eğitim programları.
İşlevsel yetişkin okuryazarlık programı, okul başarısını yükseltmeye yönelik kurslar,
kütüphane ve etüt çalışmaları, ev kadınını destekleme projesi, evde çocuk bakıcılığı
projesi, çeşitli mesleki kurslar (halıcılık, dikiş, nakış, ebru, bilgisayar, yaşlı bakımı,
hasta bakımı vb.), kermes ve sergiler, çevre duyarlılığının geliştirilmesi çalışmaları,
çevrenin iyileştirilmesi yönünde çalışmalar. Her yaş için eğlence programları,
tiyatro, sinema, drama, resim, müzik, şenlik, gezi programları, bölgesel kültürü
yaşatmaya yönelik programlar (yöresel yemek yapımı, yöresel müzik, yöresel
defileler, halk oyunları vb.), her yaş için sportif etkinlikler, koro, enstrüman kursları
gibi müzik etkinlikleri, gösteri, özel gün kutlamaları etkinlikleri, satranç, dama, tavla
kursları ve turnuvalar, rehberlik ve danışmanlık hizmetleri, resmi nikâh işlemleri.

Aile Mahkemeleri
Ailenin yapı ve işlevlerinde modernleşme çerçevesinde meydana gelen köklü
dönüşümler, geniş aileden çekirdek aileye geçiş süreci olarak betimlenmektedir.
Siyasal, ekonomik ve kültürel alanlarda, doğrudan aile ile ilgili olmayan makro
dönüşümler yanında, bu alanlardaki yetersizlikler, artan işsizlik, yoksulluk gibi
makro sorunlar, ailenin yapı ve işleyişi üzerinde bir dizi dışsallıklar yaratmaya
devam etmektedir. Bu bağlamda, aile alanında bir pastiş oluşturan geleneksel
Aile Mahkemesi; aile
beklentilerle modern beklentiler, ailede gerginliklere, uzlaşmazlıklara, çelişki ve
fertlerinin sosyo-
çatışmalara ve hatta ailenin dağılmasına ve aile bireylerinin bir dizi ardıl sorunlarla
ekonomik ihtiyaçlarının
yüz yüze gelmesine yol açmaktadır (Başer, 2006).
karşılanması
kapsamında koruyucu, Aile Mahkemesi, aile fertlerinin sosyo-ekonomik ihtiyaçlarının karşılanması
eğitici, destekleyici ve kapsamında koruyucu, eğitici, destekleyici ve uzlaştırıcı hizmetlerin sağlanması
uzlaştırıcı hizmetlerin maksadıyla oluşturulan mahkemedir. Mahkemelerde hâkimin yanında sosyal
sağlanması maksadıyla hizmet uzmanı, psikolog ve pedagog yer almaktadır (Seyyar ve Genç, 2010:22).
oluşturulan Türkiye’de henüz çok yeni olan Aile Mahkemeleri ve bu mahkemelerde görev
mahkemedir. yapan uzmanlar ailenin bütünlüğünü koruma ya da bireylerin yaşanan bu
travmadan en az düzeyde etkilenmelerini sağlamaya yönelik; bilginin üretilmesi ve
uygulayıcılarla paylaşılması düşüncesiyle ekip çalışması anlayışı içerinde değişik
çalışmalar yapmaktadır (Mavi ve diğerleri, 2006).
Görev Alanları:

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


Sosyal Hizmet Kuruluşları II

Aile Mahkemelerinin görev alanına giren konular, 4320 sayılı Ailenin


Korunmasına Dair Kanun’un 6. Maddesinde yetişkinlere ve küçüklere yönelik
koruyucu, eğitici ve sosyal önlemler alınmasıyla ilgili hükümlerde belirtilmiştir
(Türkiye’de Aile Mahkemeleri Uygulaması ve Uygulamanın Değerlendirmesi, 2009).
1- Yetişkinlere yönelik görevleri:
a. Evlilik birliğinden doğan yükümlükleri konusunda eşleri uyararak,
gerektiğinde uzlaştırmak,
b. Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden
doğan mali yükümlülüklerin yerine getirilmesine ilişkin gerekli
tedbirleri almak,
c. Resmî veya özel sağlık veya sosyal hizmet kurumlarına, huzur
evlerine veya benzeri yerlere yerleştirmek,
d. Bir meslek edinme kursuna veya uygun görülecek bir eğitim
kurumuna vermek.
2- Küçüklere yönelik görevler:
a. Bakım ve gözetime yönelik nafaka yükümlülüğü konusunda gerekli
Aile Koruma Kanunu’na tedbirleri almak,
göre, aile fertlerinden b. Bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunan veya manen terk
birinin aile içi şiddete
edilmiş hâlde kalan küçüğü, ana ve babadan alarak, bir aile yanına
maruz kalması halinde
Sulh Hukuk Hâkimi veya resmî ya da özel sağlık kurumuna veya eğitimi güç çocuklara
Grekli tedbirleri alır. mahsus kuruma yerleştirmek,
c. Çocuk mallarının yönetimi ve korunmasına ilişkin tedbirleri almak,
d. Kamu veya özel işyerlerine veya meslek sahibi birinin yanına
yerleştirmek.
Toplumun ve millet olma ruhunun devam edebilmesi için ailenin korunması
esastır. Aynı aile ortamında ve(ya) aynı çatı altında yaşayan, özellikle kadın ve
çocukların şiddete karşı korunmasını öngören 1998 tarih ve 4320 sayılı kanun,
ailenin korunmasını sağlamaktadır. Kanuna göre, aile fertlerinden birinin aile içi
şiddete maruz kalması halinde Sulh Hukuk Hâkimi şu tedbirlerden bir ya da bir
kaçına birlikte veya uygun göreceği başka tedbirlere hükmedebilir:
Kusurlu eşin;
1- Diğer eşe veya çocuklara veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile
bireylerine karşı şiddete veya korkuya yönelik davranışlarda bulunmaması,
2- Müşterek evden uzaklaştırarak bu evin diğer eşe ve varsa çocuklara tahsis
ile diğer eş ve çocukların oturmakta olduğu eve veya işyerlerine
yaklaşmaması,
3- Diğer eşin, çocukların veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinin
eşyalarına zarar vermemesi,
4- Diğer eşi, çocuklarını iletişim vasıtalarıyla rahatsız etmemesi.
5- Varsa silah ve benzeri araçlarını zabıtaya teslim etmesi,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


Sosyal Hizmet Kuruluşları II

6- Alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanılmış olarak ortak


konuta gelmemesi veya ortak konutta bu maddeleri kullanmaması.
Yukarıdaki hükümlerin tatbiki maksadıyla öngörülen süre 6 (altı) ayı geçemez
Dayak atılan veya kötü ve kararda hükmolunan tedbirlere aykırı davranılması hâlinde tutuklanacağı ve
muamele gören aile hürriyeti bağlayıcı cezaya hükmedileceği hususunda kusurlu eşe ihtar verilir. Hâkim,
bireyleri için kanundaki çocukların üzerinde şiddet uygulayan anne veya babanın psikolojik kontrolü veya
tedbirlerin alınabilmesi alkol kullanan aile bireylerinin alkol bağımlısı olup olmadıklarının tespiti, eğer alkol
için ihbar etmek bağımlısı iseler tedavilerinin yapılması için hastaneye gönderilmeleri, tacize
yeterlidir. uğrayan çocukların yurtlara veya uygun görülen yakınlarına verilmesi gibi
tedbirlere de karar verebilir. Dayak atılan veya kötü muamele gören aile bireyleri
için kanundaki tedbirlerin alınabilmesi için ilgili kuruma ihbar etmek yeterlidir.
Aile Mahkemeleri Kanunu’nun “Aile mahkemeleri bünyesinde bulunan
uzmanlar” başlığını taşıyan beşinci maddesine göre, her aile mahkemesine Adalet
Bakanlığınca, tercihen, evli ve çocuk sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve aile sorunları
alanında lisansüstü eğitim yapmış olanlar arasından, birer psikolog, pedagog ve
sosyal çalışmacı atanır.
Psikolog, bireylerin, duygu ve düşüncelerini, davranışlarını, zekâ ve
yeteneklerini anlamaya çalışarak, onların davranışlarının düzeltilmesine ve
geliştirilmesine yardımcı olup bireylerin çevreleriyle olan uyum sürecindeki
uyumsuzlukları inceleyip çözüm yolları sunmaya çalışır. Pedagog, eğitim bilimi
uzmanıdır, özellikle çocuklarla ilgili çalışmalar yapar. Çocukların sosyal
problemlerinin çözümüyle ilgilenir.
Sosyal çalışmacı, Sosyal çalışmacı ise, insanları refahla buluşturmak için mevcut kaynakları
insanları refahla sonuna kadar kullanan ve insanların sosyal hayatlarını harekete geçiren aktif bir
buluşturmak için uygulayıcıdır. Zihinsel hastalıkların ve uyumsuzlukların, kişisel ve sosyal sorunların
mevcut kaynakları çözümlenmesi için tedavi uygulanmasını sağlar. Rahatsızlığı meydana getiren
sonuna kadar kullanan faktörleri ortaya çıkarmak için kişilerin sosyal durumlarını inceler; problemlerini
ve insanların sosyal çözmek için çaba harcar, gerekli sosyal servislerle ilişki kurar; kişiye ve aileye
hayatlarını harekete uygulanacak ihtiyaç ve bakımı tespit eder (Fliz ve diğerleri, 2009).
geçiren aktif bir Bu uzmanlar, birbirine alternatif değil, birbirlerini tamamlayıcı ekip olarak
uygulayıcıdır. çalışırlar. Hâkimin görüş bildirilmesi istenen davada aile bireyleri ve onların sosyal
çevreleri çeşitli perspektiflerden yola çıkılarak incelenir ve bu üç meslek elemanı
inceleme sonucu ortak hazırladıkları raporu hakime sunarlar. Görüşme ve
incelemede uygulanan sosyal hizmet yaklaşımında öncelikle sürece dâhil olan
bireylerin özgeçmişi ve aile bilgileri, içinde bulundukları sosyal, kültürel, psikolojik
ve ekonomik özellikleri belirlenir. Bireylerin içinde bulundukları sorunun nedenleri,
etkileri ve sonuçlarının bütünden özele doğru analiz edilir özelde de tarafların
sosyal ilişkilerini dikkate alınır, sorunların bireyler üzerindeki etkisini gidermeye ya
da azaltmaya yönelik çözüm önerileri belirlenir. Ayrıca konu hakkında bireyleri
bilgilendirerek toplum kaynaklarını kullanmaları yönünde de danışmanlık yapılır
(Mavi ve diğerleri, 2006).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


Sosyal Hizmet Kuruluşları II

YAŞLILARA YÖNELİK SOSYAL HİZMET KURULUŞLARI

Huzurevleri
Huzurevleri; sağlıklı yaşlıları huzurlu bir ortamda korumak ve bakmak, sosyal,
fiziksel ve moral ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla gerçek kişiler veya özel hukuk
tüzel kişileri tarafından kurulan ve yirmi dört saat yatılı hizmet veren en az yirmi
kapasiteli sosyal hizmet kuruluşlarıdır. Türkiye'de huzurevi olarak adlandırılan
kuruluşlar, daha fazla kendi başına evde kalmakta zorlanan yalnız, kimsesiz,
yardıma muhtaç, 60 yaşın üstünde olan sağlıklı (yani bakıma muhtaç olmayan)
yaşlıları kabul etmektedir (SHÇEK Özel Huzurevleri İle Huzurevi Yaşlı Bakım
Merkezleri Yönetmeliği, 2008).
Huzurevine Kabul Şartları:
1- Beden fonksiyonlarında kendi ihtiyacını karşılamasına engel olacak
sakatlığının ve bir hastalığının bulunmaması.
2- Yaşlının ruhi sağlığı yerinde olması.
3- Yaşlının, bulaşıcı ve sürekli tedavi gerektiren ağır hastalığı olmaması.
4- Uyuşturucu ve alkol kullanmaması.
5- Sosyal ve ekonomik yoksunluk içinde bulunduğu, sosyal inceleme raporu
ile saptanmış olması.
Ülkemizde kamu kurum ve kuruluşlarına, dernek ve vakıflara ve özel kişilere
bağlı olarak açılan huzurevleri bulunmaktadır. Tüm huzurevlerinin açılması için
Tüm huzurevlerinin gerekli olan şartları yönetmelikler halinde düzenleme, ruhsat verme ve denetleme
açılması için gerekli yetkisine sahip resmî kurum Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’dır.
olan şartları
yönetmelikler halinde Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezleri
düzenleme, ruhsat Bu merkezler, tek başına ihtiyaçlarını gideremeyen, bir başkasının bakımına ve
verme ve denetleme yardımına ihtiyacı olan bakıma muhtaç yaşlılara, gerek aktif sosyal bakım
yetkisine sahip resmî hizmetleri açısından, gerekse psiko-sosyal ve tıbbi rehabilitasyon programları
kurum Aile ve Sosyal açısından geniş kapsamlı bakım tedavi hizmetleri sunan sosyal bakım kurumlarıdır.
Politikalar Bakanlığı’dır Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezleri, 60 yaş ve üzerindeki muhtaç
yaşlıları korumak, bakmak, sosyal, psikolojik ve fiziksel gereksinimlerini karşılamak,
sürekli bakıma ve rehabilitasyona gereksinim duyanlara bakım ve rehabilitasyon
hizmeti vermekle görevli ve yükümlü olan yatılı sosyal hizmet kuruluşlarıdır. Bu
merkezler, yaşlı kişilerin yaşamlarını sağlık, huzur ve güven içinde sürdürmeleri
amacıyla, kendi kendilerini idare edebilecek şekilde rehabilitasyonlarının
sağlandığı, tedavisi mümkün olmayanların ise sürekli olarak özel bakım altına
alındığı kurumlardır.
Rehabilitasyon, doğuştan veya sonradan herhangi bir hastalık ya da kaza
sonucu kalıcı veya geçici olarak bedensel ve zihinsel yeteneklerini değişik
derecelerde yitiren yaşlıların, mevcut fonksiyon kapasitelerinin belirlenerek tedavi
edilmesi, geriye kalan güç ve yeteneklerinin geliştirilerek fiziksel, psikolojik sosyal
ve ekonomik yönden var olan kapasitelerinin desteklenmesi ve günlük yaşamda
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Sosyal Hizmet Kuruluşları II

bağımsız duruma gelmelerine yönelik çalışma ve yardımların tümünü


kapsamaktadır (SHÇEK Huzurevleri İle Huzurevi Yaşlı Bakım Ve Rehabilitasyon
Merkezleri Yönetmeliği, 2001).
Ağır felçli, sakat ve yatalakların bakım ve korunmalarını sağlamak amacıyla,
huzurevleri bünyesinde özel bakım birimleri oluşturulmuştur. Özel bakım
birimlerine, 60 yaşın üstünde, akıl ve ruh sağlığı yerinde, uyuşturucu madde, alkol
vb. madde bağımlılığı olmayan, bulaşıcı veya sürekli tedavi gerektiren bir hastalığı
Yaşlılara yönelik bulunmayan yatağa bağımlı yaşlıların kabulü yapılmaktadır (Seyyar ve Genç, 2010).
hizmetler daha çok Yaşlılara yönelik hizmetler daha çok kurumsal bakım üzerinde yoğunlaşmaktadır.
kurumsal bakım Huzur evleri ile yaşlı bakım ve rehabilitasyon merkezleri; yaşlıları huzurlu bir
üzerinde ortamda korumak ve bakımlarını sağlamanın yanında maddi, manevi ve sosyal
yoğunlaşmaktadır. yoksunluklarının giderilmesi, ihtiyaçlarının karşılanması, sosyal sorunlarının
çözümlenmesi ve hayat standartlarının iyileştirilmesi amacıyla açılan sosyal hizmet
kuruluşlarıdır.
Kendi gereksinimlerini karşılamasını engelleyici bir rahatsızlığı bulunmayan,
yeme, içme, banyo, tuvalet ve bunun gibi günlük yaşam etkinliklerini bağımsız
olarak yapabilecek durumda olan yaşlılar Huzurevlerine, günlük yaşam etkinliklerini
bağımsız olarak gerçekleştiremeyecek yaşlılar ise Huzurevi Yaşlı Bakım ve
Rehabilitasyon Merkezlerine kabul edilirler.
Her iki merkezde sosyal ve psikolojik çalışmaları koordineli şekilde yürütmek
üzere sosyal çalışmacı ve psikologlardan oluşan sosyal servisler vardır. Bu servisteki
görevler Huzurevleri ile Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezleri
Yönetmeliği madde 12’de şu şekilde belirtilmiştir; yaşlının kuruluşa kabulü ve
uyumuna ilişkin mesleki çalışmaları yapmak, kuruluş ve çevre koşulları göz önüne
alınarak yaşlılara ilişkin psiko-sosyal programlar hazırlamak, uygulamak ve
değerlendirmek, yaşlının yakınlarıyla sağlıklı ilişki kurmasını sağlamak, hukuki
sorunları olan yaşlılara yardımcı olmak, başvuru sahibi yaşlı yakınlarına danışmanlık
ve yönlendiricilik yapmak, yaşlılara yönelik sosyal, kültürel ve sportif etkinlikler
düzenlemek, yaşlılıkla ilgili konularda yaşlı, yaşlı yakını, gizlilik ilkesine bağlı kalarak
yaşlıya ilişkin tüm kayıtları tutmak, hazırlamak, dosyalamak, saklamak, hizmetin
gerektirdiği tüm yazışma ve raporlaştırma işlemlerini sürdürmek, toplumsal
sorumluluk çerçevesinde, kuruluşta verilen hizmetlere halkın gönüllü katkı ve
katılımını sağlayıcı etkinlik programları düzenlemek, düzenlenen programların
gerçekleştirilmesi amacıyla gönüllü kişi ve kuruluşlar arasında işbirliği sağlamak,
ayrıca kamu kurum ve kuruluşlarıyla işbirliği yapmak.
Yaşlı Hizmet Merkezi;
yaşlı bireylerin hayat
Yaşlı Hizmet Merkezleri
kalitesinin arttırılması Yaşlı Hizmet Merkezi, yaşlı bireylerin hayat kalitesinin arttırılması maksadıyla
maksadıyla gündüzlü gündüzlü bakım ve evde bakım hizmeti sunmak üzere açılan ve faaliyet gösteren
bakım ve evde bakım merkezlerdir. Bu merkezler, yaşamını evinde sürdüren yaşlılara boş zamanlarını
hizmeti sunmak üzere çeşitli aktivitelerle değerlendirme, sosyal ilişkilerini arttırma ve günlük yaşam
açılan ve faaliyet aktivitelerini geliştirmelerini destekleyerek, yaşam kalitelerinin yükseltilmesine,
gösteren merkezlerdir. kendi sosyal ortamlarından kopmadan sağlıklı bir şekilde yaşamlarını
sürdürmelerine yardımcı olmaktadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


Sosyal Hizmet Kuruluşları II

Yaşlı bakım merkezleri tarafından verilen evde bakım hizmeti; akıl ve ruh
sağlığı yerinde olan, tıbbi bakıma ihtiyacı olmayan ve herhangi bir özrü
bulunmayan yaşlılara sunulan bir hizmettir. Bu hizmetler, hane halkının tek başına
veya komşu akraba gibi diğer destek unsurlarına rağmen yetersiz kaldığı
durumlarda yaşlılara evde yaşamlarını devam ettirebilmeleri için yaşam
ortamlarının iyileştirilmesi, günlük yaşam faaliyetlerine yardımcı olunması amacıyla
sunulan sosyal, fiziksel ve psikolojik destek hizmetleridir.
Gündüzlü Bakım hizmetlerinin amaçları:
 Yaşlıların yaşam ortamlarını iyileştirmek,
 Boş zamanlarını değerlendirmek,
 Sosyal, psikolojik ve sağlık ihtiyaçlarının karşılanmasında yardımcı olmak,
Yaşlı bakım  Rehberlik ve mesleki danışmanlık yapmak,
merkezlerinin gündüzlü  Kendi imkânlarıyla karşılamakta güçlük çektikleri konular ile günlük yaşam
bakım hizmetinin faaliyetlerinde destek hizmetleri vermek,
müracaatçı grubu;  İlgilerine göre faaliyet grupları kurarak sosyal faaliyetler düzenleyerek sosyal
yaşamını evde ailesi,
ilişkilerini zenginleştirmek,
akrabalarıyla veya
yalnız sürdüren sağlıklı  Aktivitelerini artırmak ve gerekli olduğu zamanlarda aileleri ile dayanışma ve
yaşlılar ile demans, paylaşma sağlanarak yaşlının yaşam kalitesinin artırmak
alzheimer gibi hastalığı Kurum bakımı, korunmaya ve bakıma muhtaç yaşlıların sağlık, sosyo-
olan yaşlılardır. ekonomik ve psikolojik gereksinimlerinin yetişmiş kişilerce karşılandığı, onların
refah ve mutluluğunu temel alan bir hizmet türüdür. Kurum bakımı, hukuki
düzenlemelerin çizdiği çerçeve içinde, devlet, yerel yönetimler, gönüllü kişi ve
kuruluşların işbirliği ile yürütülmektedir. Kuruluş ve işletme giderleri oldukça
yüksektir. Bu nedenle geliri, serveti olanlar için ya da aile desteği bulunanlar için
kısmen ücretli olması benimsenmiştir (Altan ve Şişman, , 2011).

Yaşlı Dayanışma Merkezleri


Yaşlı dayanışma merkezleri, evlerinde yalnız yaşayan ya da aileleri ile birlikte
yaşayan 60 yaş ve üstündeki yaşlı insanların sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarını
gidermede destek hizmetleri sunan gündüzlü kuruluşlardır. Yaşlı danışma
merkezlerine üye olan yaşlılara psikolojik danışmanlık, çeşitli konularda rehberlik,
Yaşlı danışma el becerilerine yönelik faaliyetler, basit sağlık yardımları gibi hizmetler
merkezlerine üye olan sunulmaktadır. Ayrıca, bu merkezlerde yaşlılar için sohbet ve eğlence toplantıları
yaşlılara psikolojik da düzenlenmektedir. Merkezler, yaşlı insanların bir araya gelerek sohbet etmeleri,
danışmanlık, çeşitli ortak alan ve sorunlarını paylaşabilmeleri, sorunlara yönelik birlikte çözüm yolları
konularda rehberlik, el aramaları, boş zamanlarını verimli bir şekilde geçirmeleri, yalnızlık duygusu
becerilerine yönelik hissetmemeleri için uygun bir ortam hazırlamakta ve yaşlıların sosyalleşmesini
faaliyetler, basit sağlık kolaylaştırmaktadır (Seyyar ve Genç, 2010).
yardımları gibi Bu kuruluşların görevleri şunlardır:
hizmetler 1- Hayatını evde yalnız veya ailesi ile birlikte sürdüren yaşlıların boş
sunulmaktadır. zamanlarını değerlendirmelerine yardımcı olmak.
2- Hayat şartlarını iyileştirmek.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


Sosyal Hizmet Kuruluşları II

3- Günlük yaşamla ilgili etkinliklerine yardımcı olmak.


4- Rehberlik ve mesleki danışmanlık hizmetleri vermek.
5- Kendi imkânları ile karşılamakta güçlük çektikleri konularda destek
hizmetleri vermek.
6- Sosyal ilişkilerini ve aktivitelerini artırmak.
7- Dengeli ve düzenli beslenme, sağlık eğitimi, sosyal katılım ve sosyo-
psikolojik sorunlara ilişkin eğitim çalışmalarıyla, sosyal hayattan izole
olmadan bireyi yaşama bağlamak.

ÇOK AMAÇLI SOSYAL HİZMET KURULUŞLARI


Çok Amaçlı Sosyal Hizmet Kuruluşu, aynı yerleşkede ve/veya binada, birden
çok sosyal hizmet kuruluşunun tek yönetim ve denetim altında kurulmasına ve
çalışmasına imkân tanıyan sosyal hizmet kuruluşlarıdır. Mevcut sosyal hizmet
kuruluşları, il müdürlerinin teklifi ve Genel Müdürlüğün onayı ile veya doğrudan
Genel Müdürlük emri ile mevcut yönetmeliklerce belirlenmiş hizmet alanlarına ek
olarak bir başka hizmet alanını veya alanlarını kapsayacak şekilde, Çok Amaçlı
Sosyal Hizmet Kuruluşu konumuna geçirilebilir. Bu şekilde işlev değiştirmiş olan
kuruluşun yönetici ve görevlileri, yeni hizmet alanlarına ilişkin çalışmaları bu
alanlara ilişkin mevzuata uygun olarak yürütmekle yükümlüdür.
Bir sosyal hizmet kuruluşu, kuruluş aşamasında iki veya daha fazla amaca
hizmet edecek şekilde kurulabilir. Bu şekilde kurulmuş olan sosyal hizmet
kuruluşlarının yönetici ve görevlileri çalışmalarını, ilgili mevzuat hükümleri
Bir sosyal hizmet çerçevesinde yürütürler.
kuruluşu, kuruluş
Mevcut sosyal hizmet kuruluşları, doğal afetler, göçler ve çeşitli ekonomik,
aşamasında iki veya
sosyal ve kültürel gereksinimler sebebiyle, geçici olarak çok amaçlı kuruluşlar
daha fazla amaca
şeklinde işlev görebilir. İhtiyaç sahiplerinin, sosyal hizmet kuruluşlarının barınma-
hizmet edecek şekilde
beslenme veya mekânsal olanaklarından yararlandırılması konusunda, il müdürleri
kurulabilir.
yetkilidir. Sosyal hizmet kuruluşlarının üç aydan fazla süreyle hizmet vermesi
konusunda, Genel Müdürlük yetkilidir (SHÇEK, 2000).
Bunların yanında kısa vadeli olarak farklı cinsiyette ve her yaş grubu insana
hizmet veren barınma evleri bu başlık altında işlenmiştir. Çünkü aynı amaca hizmet
etmekle birlikte farklı müracaatçıları aynı anda barındırmakta ve hizmet
vermektedirler.

Barınma Evleri
Barınma evleri; evsiz, sokakta kalmış, yolda kalmış, evlerinden kısa vadeli
kaçmış kimselerin durumlarındaki aciliyet ortadan kalkıncaya kadar geçici olarak
barındıkları kuruluşlardır. Bu misafirhaneler yolda, sokakta ve açıkta kalmış
insanların kalıcı olarak yerleşecekleri yerler için bir geçiş noktasıdır. Bu tür insanlar
ihbar ya da araştırma sonucu tespit edilir, kurum bakımına alınır, elbiseleri
değiştirilir, banyo ve kişisel temizlikleri yapılır, karınları doyurulur, üç ayı

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


Sosyal Hizmet Kuruluşları II

geçmeyecek şekilde geçici olarak barınma evlerinde barındırılır. Daha sonra


durumuna uygun bir kuruluşa sevki yapılır veya yerleştirilirler. Bu durumdaki
Barınma evleri; evsiz, insanlar evsiz insanlardır. Geleneksel konutların dışında; sokaklar, terkedilmiş evler,
sokakta kalmış, yolda otobüs durakları, parklar gibi toplumsal alanlar ve konut olarak tasarlanmamış
kalmış, evlerinden kısa yerlerde ya da evsiz barınaklarında yaşayanlara evsiz insanlar denir (Işıkhan, 2006).
vadeli kaçmış
Barınacak herhangi bir yeri olmayan, bedenî, zihnî veya ruhi sorunları
kimselerin
sebebiyle herhangi bir sosyal kurum ve kuruluşun hizmetlerinden yararlanamayan,
durumlarındaki aciliyet
kendi başına sokaklarda yaşayan, dilencilik yapan yetişkin ve yaşlı insanların aciliyet
ortadan kalkıncaya
ortadan kalkıncaya kadar beslenme ihtiyaçlarını karşılamak ve kısmi barınma
kadar geçici olarak
imkânı sağlamaktadır. Bu tür insanlar, sağlıksız beslenme koşulları içinde yaşamak
barındıkları
mecburiyetinde kaldıkları gibi toplum için de tehlikeli olabilmektedir. Barınma
kuruluşlardır.
evleri, bu tür evsiz veya evden kaçmış kadın ve erkekler için iki ayrı binada ya da
tek bina içerisinde iki bölüm olarak düşünülmüş geçici yatılı kuruluşlardır. Binaların
her birinde en az bir tane koğuş biçiminde yatak odası, bölmelerle ayrılmış birkaç
kurnalı banyo, yemek odası, çamaşır odası, tuvalet, ambar, depo ve bir büro
olması, kalorifer ve sıcak su tertibatı ile bir araç bulunması gerekir.
Evsizlik dünyanın birçok ülkesi gibi, ülkemiz içinde önemli bir sorundur. Hızlı
nüfus artışı, göç, çarpık kentleşme, konut sorunu, işsizlik, sosyal güvenceden
yoksunluk, gelir düşüklüğü, sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanamama,
yetersiz ve dengesiz beslenme, madde bağımlılığı gibi nedenlerle evsiz insanların
sayısında ülkemizde ve dünyada belirgin bir artış olmuştur (Altun,1997). Önemli
Önemli toplum sağlığı toplum sağlığı sorunlarından biri olan evsizlik, sağlık risklerini ve problemlerini de
sorunlarından biri olan beraberinde getirmektedir. Evsiz erkek, kadın ve çocuklar, evi olanlara göre daha
evsizlik, sağlık risklerini fazla sağlık problemleri yaşamakta ve sağlık bakımı almada birçok engelle
ve problemlerini de karşılaşmaktadırlar. Hava koşullarından korunmanın zor olduğu ve hijyenik olmayan
beraberinde ortamlarda yaşama, yetersiz ve yanlış beslenme, uyku yetersizliği, madde kullanımı
getirmektedir. ve riskli cinsel ilişkide bulunma gibi etkenler nedeniyle evsizler ciddi sağlık
problemleri yaşamaktadırlar (İlhan ve Ergün, 2010).

Evsizler, evsizlik süresine bağlı olarak üç grupta incelenmektedir:


1- Epizodik evsizler: Evsiz kalabilme olasılığı yüksek olan ve zaman zaman evsiz
kalan kişilerdir. Yoksulluk sınırının altında yaşarlar ve sürekli olarak evsiz
kalma riskiyle karşı karşıyadırlar.
2- Geçici Evsizler: Evsizlik süresi çok uzun olmayan evsizlerdir. Kendilerini
evsizlerden farklı olarak toplumun bir parçası olarak tanımlarlar. Anksiyete,
depresyon semptomları, alkol, madde kullanımı görülebilir. Onları
caddelerde görebiliriz, kabul edilmeyen yaşam stilleri vardır. Evlerini, işlerini
ve sosyal statülerini tekrar kazanmak için çaba gösterirler.
3- Kronik Evsizler: Uzun süreden beri evsiz olan kişilerdir. Caddelerde yaşamayı
normal olarak kabul ederler ve açıkça evsiz olarak tanımlanırlar.
Toplumdaki diğer bireylerle iletişimlerinde çok şüphecidirler (Smith, 2000
Akt. İlhan ve Ergün, 2010).
Barınma evleri her ilde bulunması gereken ve acil durumlarda, ihtiyacı
karşılayan bir pozisyon almalıdır. Özellikle alkol ve uyuşturucu kullananların yuvası

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


Sosyal Hizmet Kuruluşları II

hâline gelmemesi ve bu tür gerekçelerle açıkta kalan insanlar için ayrı bir birimin
oluşturulması gerekir. Bu evler ciddi risk taşımaktadır. Buraya gelme gerekçeleri ve
kişilerin özellikleri dikkate alınarak davranılması ve bu doğrultuda grupların
oluşturulması gerekir.
Evsiz ve barınma evlerinde konaklayacak olan kimsesiz veya kendisini
korumasız hisseden insanlara bu kurumlarda sunulacak hizmetler kademeli olarak
sunulur, bakım ve barınma sürecleri tamamlanır.
Bu süreç şu amaşalardan oluşmaktadır:
1- Acil Yardım Hizmetleri: Acil yardım hizmetleri; barınma, yemek, giysi ve
parasal yardımlardan oluşmaktadır. Bu birim, evsizlerin kuruma kabulunu
sağlar. Özel ve acil ihtiyaçların karşılanmasını gerçekleştirir. Acil yardım
hizmetleri, evsizlerin olumsuz yaşam koşullarına karşın geçici bir
dinlenme, barınma ve korunma sağlamaktadır.
2- Geçiş Hizmetleri: Geçiş hizmetleri, evsizlere iş yardımı, sosyal hizmetler,
sağlık hizmetleri, ruh sağlığı hizmetleri ve eve geçiş yardımlarını
kapsamaktadır. Geçici yerleşmeler, evsizlik sorununun çözümünde önemli
bir yer tutmaktadır. Bu aşama, evsizliğin çozümüne ilk adım olarak
değerlendirilebilir.
3- Dengeleyici Hizmetler: Dengeleyici hizmetler; ev hazırlık programı, iş ve
destekleme hizmetlerinden oluşmaktadır. Bu hizmetlerin ana hedefi,
bireyleri, yaşam döngüsü çerçevesinde dengeye ulaşıncaya kadar
desteklemektir (Işıkhan, 2006).
4- Destekleyici veya kalıcı hizmetler: Bu hizmetler evsizlerin süreç sonunda
sürekli kalabilecekleri ve alışmaları gereken ortamı hazırlayıcı
hizmetlerdir. Müracatçılara sürekli kalacakları yer hakkında bilgi verilir ve
güvenli bir ortama yerleştirilirler.

ÖZEL SOSYAL HİZMET KURULUŞLARI


Özelleştirme; devlet Ülkemizde özelleştirme kapsamında hizmet sektöründe de önemli adımlar
mekanizmasının sahip atılmıştır. Sosyal devlet anlayışının getirisi olarak toplumun tüm katmanlarına daha
olduğu ticari ve sanayi kaliteli hizmetlerin sunulması, devletin küçülmesi ve hür teşebbüsün öne çıkması
teşebbüslerin mülkiyet, için önem arz eden özelleştirme politikaları, sosyal hizmet kuruluşları üzerinde de
yönetim ve etkisini sürdürerek 2005 yılından sonra hız kazanmış ve bu alanda hizmet veren
denetimlerini tamamen birçok kuruluşun özel kişiler veya şirketler tarafından işletilmesine imkân
veya kısmen özel kişi ve sağlanmıştır.
kuruluşlara Özelleştirme dar anlamıyla, mülkiyeti ve yönetimi kamuya ait olan iktisadi
devredilmesi üretim birimlerinin özel sektöre devri olarak tanımlanmaktadır. Geniş anlamda
durumudur. özelleştirme; mülkiyet devrinin yanı sıra, bu tür kuruluşların özel kesime
kiralanması, kamu kesimi tarafından üretilen mal ve hizmetlerin finansmanının özel
kesimce sağlanması, yönetimin özel kesime devri, mal ve hizmet üretimindeki
kamusal tekellerin kaldırılması ve kurumsal serbestleşmedir. Özelleştirme; devlet
mekanizmasının sahip olduğu ticari ve sanayi teşebbüslerin mülkiyet, yönetim ve
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Sosyal Hizmet Kuruluşları II

denetimlerini tamamen veya kısmen özel kişi ve kuruluşlara devredilmesi


durumudur.
Liberal ekonomiye geçiş ve neo-liberal yapılanma çerçevesinde geliştirilen bu
anlayış, devletin yükünü hafifletmekte ve hizmette verimliliği artırmaktadır. Neo-
liberal akım, mülkiyetin tabana yaygınlaştırılmasının, demokratikleşme anlamına
geleceğini, fertlerin politik anlamdaki özgürlüklerinin, ancak özel mülkiyet
sahipliğine bağlı olarak gerçekleşebileceğini savunmaktadır. Devlet tarfından
verilmekte olan birçok hizmet özel kuruluşlara devredilerek ya da onlar tarafından
da işletilmek suretiyle rekabet ortamı sağlanmaktadır.
2005 yılında SHÇEK Kanunu`nun 4. maddesinin e bendinde yer alan
“Korunmaya muhtaç çocuklara ilişkin sosyal hizmetler, ancak bu kanunla kurulan
kurum tarafından yürütülür` hükmü yasadan çıkarılarak özel kuruluşların
açılmasına fırsat sağlanmıştır. Aynı yıl çıkarılan Çocukları Koruma Kanunu’na
bakıma muhtaç çocuğun resmi veya özel bakım yurdu ya da koruyucu aile
hizmetinden yararlandırılması hükmü konmuştur. Bu durum sosyal hizmet
alanındaki hizmetlerin özelleştirilmesinin önünü açmıştır.
Özelleştirmenin ekonomik, mali, toplumsal ve siyasal amaçları vardır. Kamu
Özelleştirmenin
hizmetlerinin özelleşmesi devletin yükü hafifletmekte ve piyasa ekonomisi
ekonomik, mali,
canlanmaktadır.
toplumsal ve siyasal
amaçları vardır. 1- Ekonomik amaçlar: Mikro düzeyde şirket verimliliğini sağlamak, karlılığı
arttırmak, makro düzeyde ise serbest piyasa ekonomisini tüm kurum ve
kurallarıyla işler hale getirmek, sermayeyi tabana yaymak, kıt kaynakların
optimal dağılımını sağlamaktır.
2- Mali amaçlar: Devlete gelir sağlamak, KİT’lerin borç yükünden kurtulmak
ve vergileme yapısını değiştirmektir.
3- Toplumsal amaçlar: Özelleştirme ile serbest rekabet düzeni içindeki kıt
kaynakların optimal dağılımı gerçekleşmekte ve bu durum toplumsal
refahın optimizasyonunu sağlamaktadır. Kaynakların belli bir kesim
tarafından kullanılması veya kullandırılması yerine tabana yayılması
sağlanacak ve böylece dengeli bir toplum yaratma hedefine ulaşılacaktır.
4- Siyasal amaçlar: Siyasi anlamda devletin iktisadi yaşamdaki yerini
Özel sosyal hizmet daraltacak ve onu savunma, güvenlik, eğitim, sağlık gibi asli
kuruluşları sosyal fonksiyonlarına döndürecektir.
hizmetin sadece devlet Bu aşamadan sonra özel sosyal hizmet kuruluşları sosyal hizmetin tüm
tarafından yapılması alanlarında faaliyet göstermeye başlamıştır. 2828 sayılı kanunun 34. ve 35.
gerektiği kanatini Maddesinde 'Açılacak özel kurumların açılış izni, standartları ve denetleme esasları
değiştirmiş ve devletin bir yönetmelikle düzenlenir' denilmektedir. Bu maddeler doğrultusunda çıkarılan
yükünü hafifletmiştir. yönetmeliklerle; özel huzurevleri ile huzurevi yaşlı bakım merkezleri, özel yaşlı
hizmet merkezleri, özel bakım merkezleri, özel kreş vegündüz bakım evleri ve özel
çocuk kulüpleri, özel aile danışma merkezleri, evde bakım hizmetleri, özel eğitim
ve rehabilitasyon merkezleri, özel rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri, özel
hukuk tüzel kişileri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca açılan kadın konukevleri, özel
eğitim gerektiren bireyler için evde eğitim hizmetleri, bakıma muhtaç özürlülere

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


Sosyal Hizmet Kuruluşları II

yönelik özel bakım merkezleri, özel rehabilitasyon ve eğitim merkezleri hizmet


vermektedir. Bu kuruluşlar özel kişiler, şirketler, sivil toplum kuruluşları, dernekler,
vakıflar ve yerel yönetimler tarafından yürütülmektedir.
Özel sosyal hizmet kuruluşları sosyal hizmetin sadece devlet tarafından
yapılması gerektiği kanatini değiştirmiş ve devletin yükünü hafifletmiştir. Özel
kuruluşların bu alana girmesi hizmetin kalitesini artırmıştır. Önümüzdeki süreçte bu
kuruluşlar hem teşvik edilecek ve hemde sayısal olarak büyük artış gösterecektir.
Özel rehabilitasyon merkezleri, özel kreş ve çocuk yuvaları bu konudaki önemli
örneklerdir. Evde bakım hizmetleri sunmak üzere ülkemizde kurulmuş ve
profesyonel hizmet veren birçok şirket bulunmaktadır. Özellikle büyükşehir
belediyeleri bu kuruluşlardan hizmet alımı şeklinde yararlanmakta ve büyük
oranda evde bakım hizmeti sunmaktadırlar.

Yerel Yönetimler
Yerel yönetimler; belirli bir coğrafi alanda yaşayan, yerel topluluğun
bireylerine kendilerini en çok ilgilendiren konularda hizmet üretmek amacıyla
kurulan, karar organları yerel toplulukça seçilerek göreve getirilen, yasalarla
belirlenmiş görevlere ve yetkilere, özel gelirlere, bütçeye ve personele sahip,
üstlendiği hizmetler için kendi örgütsel yapısını kurabilen, merkezi yönetim ile
ilişkilerinde yönetsel özerklikten yararlanan kamu tüzel kişileridir (TÜSİAD, 1992).
Yerel yönetimler; İl özel idareleri, belediye idareleri ve köy idareleri olarak üç kısma
Yerel yönetimler; İl özel ayrılır.
idareleri, belediye Yerel yönetimlerin görev, sorumluluk, yetki, işleyiş ve uğraşı alanlarını
idareleri ve köy belirleyen 1580 sayılı ilk Belediye Kanunu 1930 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Daha
idareleri olarak üç sonra 5393 sayılı Belediyeler Kanunu, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu,
kısma ayrılır. 5302 sayılı İl Özel İdaresi, Kanunu, 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun gibi pek çok
kanunla yerel yönetimlere, sosyal hizmet uygulamaları konusunda pek çok yetki ve
görevler verilmiştir. Bu yetkilerle sosyal belediyecilik anlayışının aktif kullanımına,
sosyal politikaların uygulanmasına ve risk gruplarına yönelik her türlü hizmetin
yürütülmesi için kaynak oluşturulması ve kullanılmasına imkân sağlanmıştır.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14.maddesi belediyelerin sosyal hizmet
alanındaki görevleri şöyle ifade edilmektedir (Belediye Kanunu, 2004):
 Sosyal hizmet ve yardım, meslek ve beceri kazandırma hizmetlerini yapma
veya yaptırma,
 Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 50.000’i geçen belediyeler için kadınlar
ve çocuklar için koruma evleri açma,
 Okul öncesi eğitim kurumları ve sağlıkla ilgili her türlü tesisi açabilme ve
işletebilme,
 Gıda bankacılığı yapabilme,
 Hizmet sunumunda özürlü, yaşlı, düşkün ve dar gelirlilerin durumlarına
uygun yöntemlerin kullanılması,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


Sosyal Hizmet Kuruluşları II

Ayrıca yine bu kanunla sosyal hizmet ve yardımlara ilişkin şu düzenlemeler


yapılmıştır:
 Bütçede yoksul ve muhtaçlar için ayrılan ödeneği kullanma, özürlülere
yönelik hizmetleri yürütme ve özürlüler merkezi oluşturma (md.38/n)
 Dar gelirli, yoksul, muhtaç ve kimsesizler ile özürlülere yapılacak sosyal
hizmet ve yardımların belediye giderleri arasında yer alması (md.60/i)
 İzinsiz satış yaptığı için mallarına el konulan seyyar satıcıların, otuz gün
içinde cezası ödenerek geri alınmayan mallarının yoksullara dağıtılması
(md.15/m)
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7. maddesi 1. fıkrasının (v)
bendiyle büyükşehir belediyelerine “Sağlık merkezleri, hastaneler, gezici sağlık
üniteleri ile yetişkinler, yaşlılar, engelliler, kadınlar, gençler ve çocuklara yönelik her
türlü sosyal ve kültürel hizmetleri yürütmek, geliştirmek ve bu amaçla sosyal
tesisler kurmak, meslek ve beceri kazandırma kursları açmak, işletmek ve
işlettirmek, bu hizmetleri yürütürken üniversiteler, yüksek okullar, meslek liseleri,
kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütleri ile işbirliği yapmak”; 2. fıkrasının (d)
bendiyle de, büyükşehir ilçe ve ilk kademe belediyelerine; “Birinci fıkrada belirtilen
hizmetlerden; “…yaşlılar, özürlüler, kadınlar, gençler ve çocuklara yönelik sosyal ve
kültürel hizmetler sunmak; mesleki eğitim ve beceri kursları açmak;…” görev, yetki
ve sorumluluğu verilmiştir (Büyükşehir Belediye Kanunu, 2004).
5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu ile İl Özel İdarelerine şu yetki ve görevler
verilmiştir:
1- Mahalli müşterek nitelikte olmak şartıyla, il sınırları içerisinde, sosyal
hizmet ve yardımlarda bulunma, yoksullara mikro kredi sağlama, çocuk
yuvaları ve yetiştirme yurtlarının yapım, bakım ve onarım ile diğer
ihtiyaçların karşılanması (md.6/a),
2- Hizmetlerin vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle
sunulması; hizmet sunumunda özürlü, yaşlı, düşkün ve dar gelirlilerin
sunumuna uygun yöntemler uygulanması (md. 6),
3- Eğitim, kültür ve sosyal hizmetler, imar ve bayındırlık, çevre ve sağlık
ihtisas komisyonlarının kurulması (md. 16),
4- Vali tarafından il halkının huzur, esenlik, sağlık ve mutluluğu için gereken
önlemlerin alınması, il özel idaresi bütçesinde yoksul ve muhtaçlar için
ayrılan ödeneğin kullanılması (md. 30/m,n),
5- Yoksul, muhtaç ve kimsesizler ile özürlülere yapılacak sosyal hizmet ve
yardımların il özel idaresi giderleri arasıdan yer alması (md. 43/h),
6- Sağlık, eğitim, spor, çevre, trafik ve kültür hizmetleriyle yaşlılara, kadın ve
çocuklara, özürlülere, yoksul ve düşkünlere yönelik hizmetlerin
yapılmasında ilde dayanışma ve katılımı sağlamak, hizmetlerde etkinlik,
tasarruf ve verimliliği arttırmak amacıyla gönülllü kişlerin katılımına
yönelik programlar uygulamak (md.65) (İl Özel İdaresi Kanunu, 2005).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


Sosyal Hizmet Kuruluşları II

Bu kanunlar çerçevesinde yerel yönetimlerin Sosyal Hizmet Şube Müdürlükleri


çocuklar, sokak çocukları, gençler, yetişkinler, aileler, kadınlar, yaşlılar, özürlüler,
yoksullar, madde bağımlıları, kimsesizler ve öğrenciler gibi tüm risk grupları ve
sosyal sorunlarıyla ilgili birçok sahada yatılı ve gündüzlü sosyal hizmet kuruluşu
açmakta ve yürütmektedir. Özellikle özürlü ve yaşlılara yönelik evde bakım
hizmetleri bu kuruluşlar tarafından aktif olarak sunulmaktadır. Bu kuruluşlar; çocuk
yuvaları, gençlik merkezleri, toplum merkezleri, özürlüler birimi, barınma evleri,
sığınma evleri, huzurevleri, evde bakım üniteleri, sevgi mağazaları gibi
kuruluşlardır.

•Çocuklara, gençlere ve özürlülere yönelik sosyal hizmet kuruluşları onikinci


ünitede anlatılmıştı. Bu ünitede kadın, aile ve yaşlılara yönelik sosyal hizmet
kuruluşları, çok amaçlı sosyal hizmet kuruluşları ve özel sosyal hizmet kuruluşları
ana hatlarıyla anlatılmıştır.
Özet

•Kadın ve ailelere yönelik sosyal hizmet kuruluşları, kadın ve ailelerin her türlü
sosyal problemleri, sosdyal aktiviteleri, eğitimleri, korunmaları, kişisel gelişimleri,
mesleki eğitimleri ve ailevi uyşmazlıklarının önlenmesine yönelik kuruluşlardır. Bu
kapsamda, aile danışma merkezleri, danışmanlık, evlilik, aile eğitimi, kişisel ve
sosyal sorunlarının çözümüne yönelik hizmetlerin verildiği kuruluşlardır. Kadın ve
erkeklerin eşleri veya yakınları tarafından fiziksel, cinsel ve duygusal istismara
maruz kalmaları halinde sığınabilecekleri konukevleri, sosyal aktivite, aile
eğitimleri ve mesleki kursların verildiği toplum merkezleri, eşlerarası
uyuşmazlıkların çözümü veya zorunlu boşanma sürecinin aile bireylerine zarar
vermeden sağlanması ve çocukların mağdur edilmemesi gibi konuların işlendiği
aile mahkemeleri önemli kuruluşlardır.
•Ülkemizde ve dünyada her geçen gün yaşlı nüfusun artması ile yaşlılara yönelik
yatılı ve gündüzlü sosyal hizmet kuruluşlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Yaşlılara
yönelik hizmetlerin verildiği kurum ve evde bakım hizmetleri, özel ve resmi
kuruluşlar tarafından yönetmelikler doğrultusunda açılan ve devlet tarafından
denetlenen kuruluşlardır. Huzurevleri kendi ihtiyacını giderebilen, hasta olmayan
fakat bakıma muhtaç olan yaşlıların barındığı merkezlerdir. Hasta olup bakıma
muhtaç olan yaşlılar huzurevi yaşlı bakım ve rehabilitasyon merkezlerinden yatılı
hizmet almaktadırlar. Yaşlı hizmet merkezleri gündüzlü ve evde bakım
hizmelerinin verildiği veya koordine edildiği kuruluşlardır. Yaşlıların bir araya
gelerek yaşları, seviyeleri ve ortak noktaları dolayısıyla beraberce zaman
geçirdikleri ve birbirlerinden destek aldıkları dayanışma merkezleri de vardır.
•Bunların yanında aynı çatı altında çok amaçlı sosyal hizmet kuruluşları ve
sonradan çok amaçlı olmaya çevrilen kuruluşlar vardır. Bu kuruluşlarda birden
çok sosyal hizmet alanı aynı anda verilmektedir. Barınma evleri kimsesiz, yolda
kamış, evsiz ve kısa vadeli koruma ve barınma altına alınması gereken
müracaatçılara hizmet veren yatılı sosyal hizmet kuruluşlarıdır. Özelleştirme
kapsamında sosyal hizmet kuruluşlarının özelleştirilmesi ile kamu hizmetlerinin
hafifletilmesine yönelik özel sosyal hizmet kuruluşları faaliyet göstermektedir.
Bunların sayıları her geçen gün artmaktadır. Bunlar şahıslar, şirketler, sivil toplum
kuruluşları, dernekler, vakıflar ve yerel yönetimler tarafından açılmakta ve
Atatürk işletilmektedir.
Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
Denetimleri devlet tarafından yapılmaktadır. 23
Sosyal Hizmet Kuruluşları II

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi aile danışma merkezlerinin görevlerinden değildir?
a) Eşler arası anlaşmazlıklar ailevi sorunların çözümüne yardımcı olmak.
b) Ailler arasındaki sorunları mahkeme yoluyla çözmek
Değerlendirme sorularını
sistemde ilgili ünite c) Ailelere evlilik ve aile hayatının her safhasına yönelik bilgi vermek.
başlığı altında yer alan d) Ekonomik ve sosyal şartlara uyum sağlayamayan kadın ve çocukları
“bölüm sonu testi” korumak.
bölümünde etkileşimli
e) Evlenme çağına gelen genç kızları evlilik ve aile konularda eğitmek.
olarak
cevaplayabilirsiniz. 2. Konukevi hizmetinin ilk basamağı işlevini hangi kurum yerine getirir?
a) Evlilik danışmanlığı
b) Toplum merkezleri
c) Aile eğitimi
d) Danışma merkezleri
e) Aile mahkemeleri
3. Aşağıdakilerden hangisi aile mahkemelerinin yetişkinlere yönelik
görevlerinden biri değildir?
a) Evlilik birliğinden doğan yükümlükleri konusunda eşleri uymak.
b) Ailenin ekonomik varlığının korunması ilişkin gerekli tedbirleri almak.
c) Bakıma yönelik nafaka yükümlülüğü konusunda gerekli tedbirleri
almak.
d) Resmî veya özel sağlık veya sosyal hizmet kurumlarına, huzur evlerine
veya benzeri yerlere yerleştirmek.
e) Bir meslek edinme kursuna veya uygun görülecek bir eğitim kurumuna
vermek.
4. Aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
a) Kendi gereksinimlerini karşılamasını engelleyici bir rahatsızlığı
bulunmayan yaşlılar Huzurevlerine yerleştirilir.
b) Günlük yaşam etkinliklerini bağımsız olarak yapabilecek durumda olan
yaşlılar Huzurevlerine yerleştirilir.
c) Günlük yaşam etkinliklerini bağımsız olarak gerçekleştiremeyecek
yaşlılar Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezlerine
yerleştirilir.
d) Günlük yaşam etkinliklerini bağımsız olarak gerçekleştiremeyecek
yaşlılar Huzurevlerine yerleştirilir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24
Sosyal Hizmet Kuruluşları II

e) Yaşlıların huzurlu bir ortamda korumak Huzur evleri ile yaşlı bakım ve
rehabilitasyon merkezlerinin ortak görevidir.
5. Aşağıdakilerden hangisi insanlara kurumlarda kademeli olarak sunulan
hizmetlerden değildir?
a) Acil yardım hizmetleri
b) Geçiş hizmetleri
c) Eğitim hizmetleri
d) Dengeleyici hizmetler
e) Destekleyici veya kalıcı hizmetler

Cevaplar: 1.B, 2.D , 3.C, 4.D, 5.C

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25


Sosyal Hizmet Kuruluşları II

YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR


Altan, Ö., Z. ve Şişman, Y. (t.y.) “Yaşlılara Yönelik Politikalar”’- http://www.kamu-
is.org.tr/pdf/725.pdf adresinden 17 Haziran 2011 tarihinde erişilmiştir.
Altun, G. (1997). 1995-1997 Yılları Arasında İstanbul’da Evsiz İnsan Ölümleri.
Uzmanlık Tezi, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı,
Edirne.
Başer, V. (2006). Ailenin Korunması Ve Desteklemesinde Ve Aile İle İlgili Sosyal
Hizmetlerde Uygulamalı Sosyolojinin Katkı Ve İşlevleri. Küreselleşen
Dünyada; Sosyal Hizmetlerin Konumu Hedefleri Ve Geleceği Sempozyum
Sunum Kitabı, Antalya.
Belediye Kanunu (2005). Resmi Gazete, 25874.
Büyükşehir Belediyesi Kanunu (2004). Resmigazete, 25531
Çılga, İ. (2008). Aile Mahkemelerinde Çalışma Yöntemi. Ankara: Sosyal Hizmet
Uzmanları Derneği.
Derin Yaşam Akademisi (ty). Evlilik Danışmanlığı.
http://www.derinyasamakademisi.com/evlilik-danismanligi/ adresinden
21 Haziran 2011 tarihinde erişilmiştir.
Filiz, O., Kalşaycı, A. R. Ve Cevik, H.H. (2009). Türkiye’de Aile Mahkemeleri
Uygulaması ve Uygulamanın Değerlendirilmesi. Ankara: Başbakanlık Aile
ve Sosyal Araştırmalar genel Müdürlüğü.
Işıkhan, V. (2006). Türkiye’de Evsizler Sorunu ve Sosyal Hizmet. Küreselleşen
Dünya’ da Sosyal Hizmetlerin Konumu Hedeferi ve Geleceği Sempozyum
Sunum Kitabı, Antalya
İl Özel İdaresi Kanunu (2005). Resmi Gazete,25745.
İlhan, N. ve Ergün A. (2010). Evsizler Ve Toplum Sağlığı. Aile Ve Toplum Eğitim-
Kültür Ve Araştırma Dergisi, 5(20). Ankara: Aile Ve Sosyal Araştırmalar
Genel Müdürlüğü.
Karataş N., Şener, Ü. ve Oratan, N. (2008). Kadın Sığınma Evleri Kılavuzu. Ankara:
Başbakanlık Kadının Statüsü Gen. Müd.
Kocacık, F. (1984). Korunmaya Muhtaç Çocuklar Sivas Kız ve Erkek Yetiştirme
Yurtları- II. Cumhuriyet Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler
Dergisi, 3, Kasım. Sivas: Dilek.
Koçyıldırım, Ş. (1999). Toplum Merkezleri ve Sosyal Hizmet Uygulamaları. Prof. Dr.
Sema Kut’a Armağan Yaşam Boyu Sosyal Hizmet. Ankara: Hacettepe Ün.
Sosyal Hizmet Yüksekokulu.
Mavi, Ö., Çeri, A. ve Çabuk, G. T., ( 2006). Aile Mahkemelerinin İşleyişinde
Uzmanların Rolü. Küreselleşen Dünyada; Sosyal Hizmetlerin Konumu
Hedefleri Ve Geleceği Sempozyum Sunum Kitabı, Antalya.
Özbesler, C. (2004). Bir Yetiştirme Yurdu Gencinin Sosyal Hizmet Uygulamasına Bir
Örnek. (Ed. R. Uslu). Koruma Altındaki Çocuklar, Prof. Dr. Mualla Öztürk
Anısına XVII. Sempozyum Sunumları , AÜ.
SHÇEK. (2000). Sosyal Hizmet Kuruluşlarının Çok Amaçlı Olarak Çalışması ve Çok
Amaçlı Sosyal Hizmet Kuruluşları Kurulması Hakkında Yönetmelik, Resmi
Gazete, 24006.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26
Sosyal Hizmet Kuruluşları II

SHÇEK. (2007). Aile Danışma Merkezleri Yönetmeliği. Resmi Gazete, 26666.


SHÇEK. (2000). Toplum Merkezleri Yönetmeliği (2000). Resmi Gazete, 24106.
SHÇEK. (2008). Özel Huzurevleri İle Huzurevi Yaşlı Bakım Merkezleri Yönetmeliği,
Resmi Gazete, 26960.
SHÇEK. (2001). Huzurevleri İle Huzurevi Yaşlı Bakım Ve Rehabilitasyon Merkezleri
Yönetmeliği. Resmi Gazete, 24325.
Sosyal Hizmetler Ve Yardımlar Özel İhtisas Komisyonu Raporu (2001). VIII. Beş Yıllık
Kalkınma Planı Hazırlık Çalışmaları Sosyal Hizmetler Ve Yardımlar Özel İhtisas
Komisyonu Raporu. http://ekutup.dpt.gov.tr/sosyalhi/oik605.pdf
adresinden 1 Haziran 2011 tarihinde erişilmiştir.
Suğur, N. (2009). Sosyal Hizmet Kuruluşlarının Başlıca Türleri ve Özellikleri, Sosyal
Hizmet Kuruluışları ve Yönetimi. Eskişehir: Anadolu Üniveristesi Yayını.
Tomanbay, İ. (1999). Sosyal Çalışma Sözlüğü. Ankara: Selvi.
Türkiye’de Aile Mahkemeleri Uygulaması Ve Değerlendirilmesi (2009). Ankara:
Başbakanlık Aile Ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü.
TÜSİAD. (1992). Yerel Yönetimler: Sorunlar ve Çözümler. TÜSİAD-T/92, 5-152,
İstanbul.
Yalın A., Oral, N., Güleç, N. ve Cebesi, S. (2008). Mağdurla ve Şiddet Uygulayanla
İletişim ve Görüşme (6. Baskı). Kadına Yöenelik Aile İçi Şiddetle Mücadele
Projesi. Ankara: KSGM.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 27


SOSYAL HİZMETLERİN GELECEĞİ

• Sosyal Hizmetin Geleceği


• Demografik Değişim
• Toplumsal Değişim
• Bakım Güvenliği Ve Güvencesi SOSYAL HİZMET
İÇİNDEKİLER

• Yeni Paradigmalar
• Yeni İhtiyaçlar BİLİMİNE GİRİŞ

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Demografik ve toplumsal değişim unsurlarını
HEDEFLER

görebilecek
• Sosyal hizmet bilimi ve mesleğinin sürekli
gelişim halinde olduğunu anlayabilecek ÜNİTE
• Sosyal hizmetlerin yaşlılara yöneleceğini
kavrayabilecek
• Sosyal bakım hizmetlerinin önem
kazanacağını değerlendirebilecek
• Sosyal hizmet alanlarında yeni mesleklerin
ortaya çıkacağını öğrenebileceksiniz.
14
Sosyal Hizmetlerin Geleceği

GİRİŞ
İnsan ve şahsiyet hakları, sosyal devletlerin vazgeçilmez değerleridir. Bu
bağlamda sosyal haklar, gelişmiş sosyal devletlerde daha da önem kazanacaktır.
Fertlerin, toplum üzerinde sahip olduklarını varsaydıkları ve bu sebeple değişik
sosyo-ekonomik ihtiyaçların giderilmesi yönünde devlete karşı ileri sürdükleri bir
çeşit kamusal nitelikli "alacak hakkı" bilinci de demokratik gelişmelere paralel
olarak artmıştır. Sosyal haklar, ekonomik ve sosyal dengesizlikleri azaltmaya
yönelik haklar olup, önceleri daha çok işçi hakları ekseninde ele alınmakta iken,
gelecekte özellikle dezavantajlı sosyal gruplar da bu kapsamda değerlendirilecektir.
Sosyal adalet, eşitlik ve ayrımcılık yapmama gibi temel değerler dikkate alındığında
sosyal haklara en fazla korunmaya muhtaç kişiler ihtiyaç duyacaktır. Bu itibarla,
çocukların, gençlerin, işsizlerin, yaşlıların, özürlülerin, kronik hastaların ve bakıma
muhtaçların sosyal güvenlik kapsamında sosyal hizmetlerden yararlanma hakları
vardır. Diğer taraftan demografik ve toplumsal değişime bağlı olarak sosyal
hizmetlerin klasik faaliyet alanlarına yeni sorun alanları da eklenilmesi
beklenmektedir. Bunların başında ileri yaşlılığa, ağır derecede özürlülüğe ve(ya)
kronik hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkan bakıma muhtaçlık sorunu gelmektedir.
Bu bağlamda mevcut sosyal güvenlik sistemleri içinde bakıma muhtaç hasta, özürlü
ve yaşlılara yönelik bakım güvence modellerinin ve sosyal bakım hizmetlerinin
oluşturulması kaçınılmaz olacaktır. Bu bölümde geleceğe yönelik eğilimler
doğrultusunda bu gibi konuların yanında yine demografik ve toplumsal değişimin
ortaya çıkartacağı sosyal sorunların giderilmesi noktasında sosyal hizmet eğitim ve
mesleğinin kendi içindeki ihtisaslaşmasının bir gereği olarak yeni sosyal hizmet
eğitim programları ve meslekleri de tanıtılacaktır.

SOSYAL HİZMETİN GELECEĞİ


Yaşlılığa bağlı
hastalıklar ve bakıma DEMOGRAFİK DEĞİŞİME BAĞLI SOSYAL HİZMETLERİN GELECEĞİ
muhtaçlık sorunu da Tıp alanındaki yeniliklerle birlikte sağlık hizmetlerindeki gelişmeler, doğumda
ortaya çıkmaktadır. beklenen yaşam sürelerini artırmıştır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin nüfus
projeksiyonları, yaşlı nüfusun toplam nüfus içerisindeki oranının yükselmeye
devam edeceğini göstermektedir. Başta gelişmiş ülkelerde olmak üzere hemen
bütün ülkelerde yaşlı nüfus hızlı artmaktadır. 65 yaş ve üzeri nüfus hızla artarken,
doğurganlık oranlarına paralel olarak genç nüfus oranı da azalmaktadır. Ortalama
ömrün uzaması ile birlikte yaşlılığa bağlı hastalıklar ve bakıma muhtaçlık sorunu
da ortaya çıkmaktadır. Genç nüfusun azalması ve çekirdek ailelerin çoğalması ile
Gelişmiş ülkeler birlikte bakıma muhtaç yaşlılara bakacak insan sayısı da sınırlı kalacaktır.
grubundaki yaşlı nüfus Demografik yapıda meydana gelen bu yöndeki değişimler, bakım ihtiyacını ve
oranları hayli yüksek sorununu da birlikte ortaya çıkartacaktır (WHO, 2008).
seviyededir. Gelişmiş ülkeler grubundaki yaşlı nüfus oranları hayli yüksek seviyededir. Bu
sorun yakın gelecekte gelişmekte olan ülkelerde de yaşanacaktır. Yaşlı nüfusun
toplam nüfus içerisindeki oranının en yüksek olduğu Avrupa ülkelerinin

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


Sosyal Hizmetlerin Geleceği

günümüzdeki ve gelecekteki durumu, aşağıda Tablo 14.1’de de ayrıntılı bir şekilde


görülmektedir. Tüm dünyada en hızlı artan yaşlı nüfus grubu “çok yaşlı nüfus”
olarak adlandırılan 80 yaş ve üzeri gruptur. Özellikle Avrupa ülkelerinde 80 yaş ve
üzeri grubun oranının, 2035 yılında iki katına, 2060 yılında ise üç, hatta bazı
ülkelerde dört katına yükseleceği tahmin edilmektedir.
Tablo 14.1.Avrupa Ülkelerindeki Yaşlı Nüfusun Bugünkü ve Gelecekteki
Durumu, EUROSTAT (2008).
65 yaş ve üstü kimseler(%) 80 yaş ve üstü kimseler(%)
2008 2035 2060 2008 2035 2060
AB 27 17.1 25.4 30.0 4.4 7.9 12.1
Belçika 17.0 24.2 26.5 4.7 7.4 10.2
Bulgaristan 17.3 24.7 34.2 3.6 7.1 12.8
Çek Cumhuriyeti 14.6 24.1 33.4 3.4 7.9 13.4
Danimarka 15.6 24.1 25.0 4.1 7.7 10.0
Almanya 20.1 30.2 32.5 4.7 8.9 13.2
Estonya 17.2 22.8 30.7 3.6 6.8 10.7
İrlanda 11.2 17.6 25.2 2.8 5.0 9.6
Yunanistan 18.6 26.3 31.7 4.1 7.9 13.5
İspanya 16.6 24.8 32.3 4.6 7.2 14.5
Fransa 16.5 24.4 25.9 5.0 8.5 10.8
İtalya 20.1 28.6 32.7 5.5 9.1 14.9
Güney Kıbrıs 12.4 19.0 26.2 2.8 5.3 8.6
Letonya 17.3 23.7 34.4 3.6 6.7 11.9
Litvanya 15.8 24.3 34.7 3.3 6.4 12.0
Lüksemburg 14.2 21.3 23.6 3.5 5.8 8.9
Macaristan 16.2 23.1 31.9 3.7 7.6 12.6
Malta 13.8 24.8 32.4 3.2 8.3 11.8
Hollanda 14.7 25.9 27.3 3.8 8.0 10.9
Avusturya 17.2 26.1 29.0 4.6 7.2 11.4
Polonya 13.5 24.2 36.2 3.0 7.7 13.1
Portekiz 17.4 24.9 30.9 4.2 7.6 12.8
Romanya 14.9 22.9 35.0 2.8 6.2 13.1
Slovenya 16.1 27.4 33.4 3.5 8.4 13.9
Slovakya 12.0 23.0 36.1 2.6 6.4 13.2
Finlandiya 16.5 26.4 27.8 4.3 9.4 10.8
İsveç 17.5 23.6 26.6 5.3 8.1 10.0

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


Sosyal Hizmetlerin Geleceği

Birleşik Krallık 16.1 21.9 24.7 4.5 6.7 9.0


Norveç 14.6 22.6 25.4 4.6 7.1 10.0
İsviçre 16.4 25.2 28.0 4.7 7.7 11.1

Türkiye’de 1960’lı yıllar sonrasında yaşanan sanayileşme, hızlı nüfus artışı,


göçler ve aile yapısının değişmesi beraberinde toplumsal değişikliklere sebep
olmuştur. Yaşanan hızlı göçler sonucu özellikle sanayileşen iller çevresinde
gecekondulaşma ve geleneksel ailenin çekirdek aileye dönüşümü söz konusu
olmuştur. Geleneksel aileden çekirdek aileye dönüşüm sonucu, çocuğun,
Geleneksel aileden özürlünün ve yaşlının bakımı sorunu ortaya çıkmıştır. Özel gereksinim grubu
çekirdek aileye olarak nitelendirilen çocuk, özürlü ve yaşlılar için, çocuk yuvaları, kreş ve gündüz
dönüşüm sonucu, bakımevleri, rehabilitasyon merkezleri ve yaşlılar huzurevlerinin bu dönemde
çocuğun, özürlünün ve arttığı görülmektedir. Ülkemizdeki demografik değişimler de, birçok faktörden
yaşlının bakımı sorunu etkilenmekle birlikte bunların en önemlileri; bebek ölüm oranının azalması, aile
ortaya çıkmıştır. planlaması uygulamalarıyla doğurganlık oranının düşmesinin yanı sıra, tıp
teknolojisindeki ilerlemelerin teşhis ve tedavi yöntemlerinin gelişmesine etkisi ile
bireylerin doğumda beklenen yaşam beklentilerinin giderek artması şeklindedir
(Oğlak, 2007).
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de gittikçe artan bir yaşlı nüfus
bulunmaktadır. Sanayileşme ve kentleşme sürecinde ataerkil ailenin çekirdek
aileye dönüşmesi, kırsal bölgelerden kentsel yerleşim alanlarına göç olayı,
geleneksel kültür ve değerlerdeki değişmeler sonucunda yaşlının aile içindeki eski
rolünü yitirmesi ve yaşın prestij sağlayan bir unsur olmaktan çıkması, bu sebepler
sonucunda da yaşlının evde bakımı büyük bir problem olarak karşımıza
çıkmaktadır (Doğan, 2004).
Mevcut demografik eğilimlerin devam edeceği varsayımından hareketle
yapılan hesaplamalar, 21. yüzyılın tüm dünyadaki beklentilere paralel olarak
Kadınlar, tüm dünyada Türkiye’de de yaşlı yüzyılı olacağına işaret etmektedir. Değişen yaş yapısı ile
olduğu gibi, Türkiye’de birlikte, özellikle yüzyılın ikinci yarısından itibaren, yaşlı nüfusun, sosyal,
de erkeklerle demografik ve ekonomik açıdan Türkiye’de de önem kazanması beklenmektedir.
karşılaştırıldığında Kadınlar, tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de erkeklerle karşılaştırıldığında
ortalama olarak daha ortalama olarak daha uzun yaşamaktadır. Yaşlı nüfus içerisinde kadınların oranı
uzun yaşamaktadır. yine neredeyse tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de erkeklere göre daha
yüksektir (DPT, 2007).
Türkiye İstatistik Kurumu Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi verilerine göre
31 Aralık 2009 tarihi itibarıyla Türkiye nüfusu 73 milyona yaklaşmıştır. 15-64 yaş
grubunda bulunan çalışma çağındaki nüfus, toplam nüfusun % 67’sini
oluşturmaktadır. Türkiye nüfusunun % 26’sı 0-14 yaş grubunda, % 7’si ise 65 ve
daha yukarı yaş grubunda bulunmaktadır. 2009 yılı verilerine göre doğuşta
beklenen yaşam süresi erkekler için 71.5 yıl, kadınlar için ise 76.1 yıldır. 2025
yılına gelindiğinde erkekler için 73.1, kadınlar için ise 78.9 yıla yükselmesi
beklenmektedir (TÜİK, 2010), TÜİK, 2009a).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


Sosyal Hizmetlerin Geleceği

Dünya ülkeleri içerisinde toplam nüfusu içerisindeki yaşlı nüfusu % 7’lik bir
oranla oldukça düşük olmasına rağmen, Türkiye nüfusu hızla yaşlanmaktadır.
2025 yılına gelindiğinde 65 yaş ve üzeri nüfusun toplam nüfus içerisindeki
oranının % 10’a yükseleceği tahmin edilmektedir. 2050 yılına gelindiğinde ise
Türkiye’de 16 milyon 65 yaş ve üstü kimse olacağı, bunun da toplam nüfusun %
17’sine tekabül edeceği varsayılmaktadır. Bu tahminler, Türkiye’nin acil bir şekilde
yaşlanan nüfusunun ihtiyaçlarına karşılık verebilmek için, genel anlamda sosyal
hizmetler, dar anlamda sosyal bakım alanında gerekli tedbirleri alması gerektiğini
göstermektedir(TÜİK, 2009b; DPT, 2007).

TOPLUMSAL DEĞİŞİME BAĞLI SOSYAL HİZMETLERİN


GELECEĞİ
Sanayileşme ile birlikte ekonomik yapı, toplumsal yapıyı da etkilemiştir. Aile
yapısında meydana gelen küçülme ile birlikte geniş aile yapısından çekirdek aile
yapısına geçiş, diğer bir taraftan yaşlıların hem toplumsal ve hem de aile içi
statülerinin değişmesine sebep olmuştur. Kadının iş hayatına katılmasının yanı
sıra, evlenme oranlarının düşmesi ve boşanma oranlarının artması aile yapısını
değiştirmektedir. Bunun yanında çocuklarıyla beraber yaşayan yaşlıların oranının
hızla azalmasıyla yaşlılara verilen geleneksel bakım hizmetleri azalmaya
başlamaktadır. Tüm bunların bir sonucu olarak, özellikle gelişmiş ülkelerde
profesyonel düzeyde verilen evde bakım hizmetlerine doğru bir eğilim
gözlenmektedir (Taşçı, 2010).
Toplumsal kaynaklar arasında aile, yaşlıların bakımında birincil ve temel
destek unsuru olarak en büyük öneme sahiptir. Aileler, yaşlıların bakımını bir
Toplumsal kaynaklar zorunluluk olarak görmemekte, yaşlı bakımını aile içinde yerine getirilmesi
arasında aile, yaşlıların gereken bir sorumluluk olarak kabul etmektedirler. Özellikle de aile bireylerinden
bakımında birincil ve kadınlar, ekonomik maliyetinin de düşük olması nedeniyle yaşlıların bakımında ve
temel destek unsuru korunmasında temel merkezi oluşturmaktadırlar. Gerek yabancı ülkelerde
olarak en büyük öneme gerekse de ülkemizde yapılan çeşitli çalışmalarda yaşlıların büyük çoğunluğunun
sahiptir. aileleri tarafından bakıldığı ve bakım işini genellikle kadınların yerine getirdiği
tespit edilmiştir. Fakat geniş aile yapısından çekirdek aileye geçiş, ekonomik
problemler, kırsal alanlardan şehirlere göçün artması, çocuksuz bireylerin
sayısının artması, insanların daha geç ve daha az sayıda çocuk sahibi olması ve
çalışan kadınların sayısının artması ile birlikte ailelerin yaşlılara bakım kapasiteleri
değişime uğramaya başlamıştır. Özellikle çalışan kadın sayısının artması, yaşlıya
doğal bakım veren kişi olarak görülen kadınların giderek bu işlevlerini yerine
getirmekten uzaklaşmalarına sebep olmaktadır. Bu durumda gerek kız gerekse
erkek çocukların, anne babaları ile ilgili olarak algıladıkları sorumlulukları, mesleği,
eşi ve kendi çocuklarına ilişkin sorumlulukları ile çatışabilmekte ve kişi endişe,
sıkıntı, gerginlik ve öfke gibi duygular hissedebilmektedir. Yaşlı bakımını üstlenen
kadınlar üzerinde yapılan bir araştırmada bakım veren kişinin ilişkilerinin ve

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


Sosyal Hizmetlerin Geleceği

özgürlüğünün kısıtlandığı, diğer rollerini gerçekleştirmenin engellendiği


belirlenmiştir (Selek, 2010), (Öztop vd., 2004).
Yaşanan toplumsal değişim, bir eğilim olarak Türkiye için de geçerlidir. Her
ne kadar geniş aile yapısı, çekirdek aile yapısına dönüşmeye devam etse de,
fonksiyonel olarak aile ve akrabalık sistemi yerini muhafaza etmektedir. Kır ve
kentte aileler ayrı hanelerde otursalar da akrabalar arasında karşılıklı yardım ve
destek halen devam etmektedir. Ancak ilerleyen yıllarda Batı’daki toplumsal
değişimin etkilerinin Türkiye’ye yansımasının daha kuvvetli bir şekilde
hissedileceği tahmin edilmektedir. Bu bağlamda özellikle çekirdek aileye
dönüşüm sunucunda konutların küçülmesi, konutların yaşlılar için uygun ve
yeterli olmaması, yaşlılara bakış açısı ve kuşaklar arası iletişim bozukluğu,
yaşlıların ve ailelerinin ekonomik yetersizliği ve aile içinde bakım verici rolündeki
kişilerin sayısının azalması ileride karşılaşacağımız en büyük sorunlar olacaktır
(Altan ve Şişman, 2003; Karahan ve Güven, 2002).
Yaşlı nüfus artışının yanı sıra hemen bütün (gelişmekte olan) ülkelerde aile
yapısı da küçülmektedir. Yaşlı nüfusun artışı ile birlikte kişi başına düşen sağlık
harcamalarının hızla artması sonucunda sağlık sistemleri mali yönden zor duruma
düşmektedir. Hastanelerde uzun süre yatan ve-fakat tıbbi tedavi ve
rehabilitasyonu mümkün olmayan bakıma muhtaç hastaların önemli bir kesimi 65
yaş üstü insanlardan oluşmaktadır. Bakıma muhtaç duruma gelmiş yaşlılar, bu
aşamadan sonra tıbbi tedaviden ziyade tıbbi, sosyal ve manevi bakım
hizmetlerine ihtiyaç duymaktadır. Birçok ülkede bakım güvence modelleri
kapsamında oluşturulan bakım sigortasına ihtiyaç duyulmasının sebeplerin
başında bakım verme hizmetlerinin sadece sağlığı ilgilendiren bir konu olarak
değil, bir psiko-sosyal sorun alanı olarak belirginlik kazanması gelmektedir. Bakım
Bakım sigortası,
sigortası, Türkiye’yi de yakından ilgilendiren bir konudur. Kişinin tedavi
Türkiye’yi de yakından
edilebilirliğinin sınırlı ve dolayısıyla sağlık hizmetlerinin etkisiz olduğu durumlarda,
ilgilendiren bir konudur. kişilerin hayat kalitesini korumak adına daha büyük bir yoğunlukla sosyal bakım
hizmetlerine ihtiyaç duyulacaktır. Bakıma muhtaç yaşlı nüfusun onurunu,
haysiyetini ve bağımsızlığını desteklemek, kurumsal ve(ya) evde bakımı
oluşturmak ve yaygınlaştırmak için, bakım hizmetleri stratejilerinin oluşturulması
ve bakım sigortasının ihdası kaçınılmazdır (Seyyar, 2007:279-287).

BAKIM GÜVENLİĞİ VE GÜVENCESİ AÇISINDAN SOSYAL


HİZMETLERİN GELECEĞİ
Sosyal hizmetler, artan bakım ihtiyacını karşılaması gerektiği gibi bakım
hizmetlerini de sistemli bir yapıya kavuşturması gerekmektedir. Bu bağlamda
bakım güvenliği kavramı ileride daha da önem kazanacaktır. Bakım güvenliği, genel
anlamda bakım güvence modelleri, dar anlamda bakım sigortası kapsamında
sağlanan tıbbi, sosyal ve manevi bakım hizmetlerinin kaliteli bir şekilde
yürütülmesine yönelik bir güvence sistemidir. Bakım güvenliği, hata veya kazayla
bakıma muhtaç kişiye, gerek maddi (fiziki), gerek sosyal (insani), gerekse

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


Sosyal Hizmetlerin Geleceği

manevi(ruhi) yönden zarar vermemeyi amaçlamaktadır. Genel anlamda bakım


güvenliği, şu üç unsuru içermektedir (Seyyar ve Kurutkan, 2011):
1- Tıbbi, sosyal ve manevi bakımın karmaşık olmasından ve uygulamada bazı
riskler taşımasından dolayı bakım güvenliği, çözüm yaklaşımlarını daha
geniş bir sistem içinde ele alan ve sıfır hatayı öngören bir sosyal hizmet
türüdür.
2- Bakım güvenliği, tıbbi, sosyal ve manevi bakım uygulamalarında
doğabilecek tıbbi, sosyal ve manevi tehlikeleri belirlemekte,
değerlendirmekte, mümkün mertebe asgari seviyeye indirmekte ve bu
suretle sürekli olarak bakım kalite seviyesini artırmaktadır.
3- Bakım güvenliği, bu süreç içinde daha az tıbbi, sosyal ve manevi hatalar
ortaya çıkartmakta, riskleri en aza indirmekte ve bakıma muhtaç kişilerin
maddi ve manevi durumlarının daha iyi olmalarını temin etmektedir.
Bakım güvenliği, genel anlamda bakım güvence modelleri, dar anlamda bakım
sigortası kapsamında sağlanabileceği için, sosyal güvenlik ile ilgili bu iki unsuru
kısaca açıklamak gerekmektedir. Şu anda Türkiye’de 2005 tarihli Özürlüler
Kanunu’na göre bakım hizmetlerinin önemli bir kısmını oluşturan evde bakım
hizmetinden sadece ekonomik yoksunluk içinde olan yoksul ve bakıma muhtaç ağır
özürlüler, karşılıksız olarak yararlanabilmektedir. Ancak, bakıma muhtaçlık
durumu, ekonomik yoksunluk içinde bulunan ya da bulunmayan her ferdin
karşılaşabileceği bir sosyal risk türüdür. Bir başka ifadeyle bakıma muhtaçlık
sorunu, diğer yoksulluk, hastalık, işsizlik gibi diğer sosyal risklerden bağımsız olarak
Bakıma muhtaçlık ele alınması gereken kendine has kalıcı bir sosyal risktir. Söz konusu bu sosyal riske
riskine karşı bakım karşı her ferdin sosyal güvence sistemi altına alınması gerekmektedir. Bakıma
güvence modeli içinde muhtaçlık riskine karşı bakım güvence modeli içinde primli ve primsiz olmak üzere
primli ve primsiz olmak iki farklı uygulama biçimi geliştirilmiştir. Hangi uygulama biçimi benimsenirse
üzere iki farklı benimsensin bakım güvence modeli, bakıma muhtaç kişiye sosyal hizmetler ve
uygulama biçimi sosyal güvenlik sistemi içinde bakım hizmetleri desteğinin yanında ayni ve(ya)
geliştirilmiştir. nakdî yardım yapmayı öngörmektedir. Bakıma muhtaçlık riskine karşı kapsamlı bir
bakım güvence sisteminin geliştirilmesi için, çözüm modeli olarak iki uygulama
biçimi mevcuttur: (Seyyar, 2010).
Primsiz Model: Bu modelde, bakıma muhtaç kişilere, genel vergilerden
finanse edilen kamusal sosyal yardım ve sosyal hizmetler vasıtasıyla bir sosyal
güvence sağlanmaktadır. AB ülkelerinin bir çoğu, bakım hizmetlerini ya kamusal
sosyal yardım aracılığı ile ya da ulusal düzeyde tüm fertleri sosyal güvenlik
şemsiyesi altında toplayan bir model ile sunmaktadır.
Primli Model: Bu modelde sosyal sigortalar sistemi içinde bakım sigortası
ihdas edilmektedir. Hastalık, emeklilik (malullük), kaza ve işsizlik gibi değişik sosyal
risklere karşı sosyal sigortalar sistemi içinde sağlanan genel güvenceden sonra yine
primli rejim çerçevesinde bakım sigortası aracılığı ile bakıma muhtaç kişilere ve
bakıcı aile fertlerine sosyal bakım hizmetleri sağlayan ülkelerin sayısı her geçen gün
artmaktadır. Dünyada ilk defa 1995 yılında Almanya’da yürürlüğe giren bakım
sigortası hizmetlerinin finansmanını, işçi ve işverenlerden alınan primlerden
sağlanmaktadır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Sosyal Hizmetlerin Geleceği

Türkiye’de bakım hizmetleri alanında ileride daha ciddi sorunlarla


karşılaşmamak için, aşağıdaki temel sorunların bilinmesine ve bunların çözümüne
yönelik yeni sosyal politikalara ihtiyaç vardır. Tespit edilen sorunlar şunlardır
(Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, 2010):
Sosyal Hizmet Odaklı Bakım Anlayışının Yetersizliği:Ülkemizde sosyal
hizmetler sistemi içinde özellikle evde bakım ve gündüzlü kurumsal bakım
çerçevesinde sosyal ve manevi bakım konseptleri henüz gelişmemiştir.
Profesyonel Bakıcıların Sayısal ve Niteliksel Yetersizliği:Türkiye’de genel
anlamda sosyal bakım elemanı, dar anlamada yaşlı bakıcı elemanı eksikliği
yaşanmaktadır. Bunun yanında bakıcı aile fertlerine yönelik eğitim programları da
yetersizidir. Türkiye’de bazı sınırlı sayıda kurumların verdiği sertifika programları
dışında bakım hizmetlerini sunan bakım personeline yönelik mesleki eğitim ve
psikolojik destek hususları bugüne kadar düzenlenmemiştir. Bu durum bakım
hizmetlerinin niteliğini, etkinliğini, verimliliğini ve sürekliliğini engellemektedir.
Bakıcı Aile Fertlerinin Sorunları:Evde bakım hizmetlerine yönelik profesyonel
destek yeteresiz olduğu için, bakıcı aile fertleri psiko-sosyal baskı altında
kalmaktadır. Evde özellikle sürekli ve yoğun olarak bakım hizmeti veren aile
fertlerinin ihtiyaç duydukları zamanlarda bakım hizmetini süreli olarak alacakları
bir mekanizmanın bulunmaması bu kişilerin günlük sosyal ihtiyaçlarını
karşılamalarında önemli bir engeldir.
Kurumsal Bakım Hizmetlerinin Yetersizliği:Türkiye’de ruh sağlığı bozulan
kişilere yönelik olarak, tıbbi tedavi sonrasında rehabilitasyon ve bakımlarının
sağlanması hususunda hizmet sunacak yatılı ve(ya) gündüzlü resmi ve(ya) özel
yüksek güvenlikli merkezler ile sağlık kurumları bulunmamaktadır. Ayrıca bakım
hizmetlerinin daha etkili, ihtiyaca cevap verir ve kaliteli bir şekilde sunulabilmesi
için bakım hizmeti sunan özel bakım merkezlerinin niteliğinin artırılması ihtiyacı
bulunmaktadır.
Türkiye’de mevcut sorunlar, eksikler ve yetersizlikler, bakım hizmetleri
konusunda sosyal hizmet değerlerine uygun sistematik bir yapının
Bakım hizmetleri oluşturulmasının gerekliliğini işaret etmektedir. Bakım hizmetleri konusunda
konusunda ihtiyaçların ihtiyaçların etkin ve yaygın bir şekilde karşılanmasını sağlayacak stratejik sosyal
etkin ve yaygın bir politika ve hizmetlere ihtiyaç bulunmaktadır. Bakıma muhtaç kişilere, ihtiyaç
şekilde karşılanmasını duydukları bakım hizmetlerinin sosyal hizmetler sistemi içinde planlı ve programlı
sağlayacak stratejik olarak götürülebilmesi için, aşağıdaki stratejik adımların atılması gerekmektedir
sosyal politika ve (Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlı, 2010):
hizmetlere ihtiyaç 1- Evde Bakım Hizmetleri Geliştirilmelidir:Evde sosyal bakım hizmetleri,
bulunmaktadır. hem uluslararası gelişmelere, hem de Türkiye’nin yapısına uygun bir
şekilde planlaması, programlanması ve uygulanması gerekmektedir.
Bakıcı aile fertlerini rahatlatıcı kurumsal gündüz bakım hizmetleri gibi
süreli bakım hizmet modelleri de oluşturulmalıdır.
2- Kurumsal Bakım Hizmetleri Geliştirilmelidir: Özellikle ruh sağlığı yerinde
olmayan fertler için özel rehabilitasyon ve bakım merkezleri açılmalıdır.
Kurumsal bakım hizmet standartlarının, bakım güvenliği anlayışı

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


Sosyal Hizmetlerin Geleceği

doğrultusunda yükseltilmesi gerekmektedir. Özel bakım merkezlerinde


bakım güvenliğinin sağlanabilmesi için, söz konusu merkezlere yönelik
denetimlerin artırılması gerekmektedir.
3- Bakım Eğitim Programları Geliştirilmelidir:Milli Eğitim Bakanlığı Talim
Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından kabul edilen “Bakıma Muhtaç
Özürlü Bireylere Hizmet Verecek Bakım Elemanı Yetiştirme Kurs
Programı” uluslararası standartlara uygun hale getirilmeli ve söz konusu
programlar yaygınlaştırılmalıdır. Profesyonel sosyal bakım elemanlarının
Profesyonel sosyal
sayısı hızla artırılmalıdır. Bakıcı aile fertlerinin ve sosyal bakım
bakım elemanlarının
sayısı hızla artırılmalıdır. elemanlarının hizmet verimliliklerinin yükseltilmesi için psikolojik destek
programları hazırlanmalıdır. Bakım ve rehabilite edici destek
teknolojilerinin uluslararası standartlara göre üretimleri
yaygınlaştırılmalıdır.
4- Bakım Güvence Sistemi Geliştirilmelidir:Bakım güvence modeli
doğrultusunda yoksul olma şartı aranmaksızın her bakıma muhtaç kişiyi
ve ona bakan kişileri kapsayacak bir şekilde sosyal bakım sigortası ihdas
edilmelidir. Bu bağlamda sosyal sigorta tekniklerine uygun olarak bakım
güvence sisteminden yararlanma şartlarının yanında finansman
yönteminin belirlenmesi, aktüeryal hesapların yapılması ve sistemdeki
aktörlerin tespit edilmesi gerekmektedir.

YENİ PARADİGMALAR ÇERÇEVESİNDE SOSYAL HİZMET


EĞİTİMİNİN GELECEĞİ
Paradigmalar, sosyal hayatı ve olayları, farklı şekilde görmemizi ve daha iyi
anlamamızı sağlayan, bu alanda numune teşkil edebilecek teknik yöntem veya
kavramsal ifadelerdir. İlmî araştırmalarda bilgi üretimini mümkün kılan, bilim
adamları tarafından ortak değer olarak kabul edilen, standartları açısından emsal
teşkil edebilecek paradigmalar, sosyal hizmetlerin gelişimi açısından da önem arz
etmektedir (Seyyar ve Genç, 2011).
Nitekim sosyal hizmet biliminin temel paradigmalarını bir model çerçevesinde
anlatan yeni ekoller de ortaya çıkmaktadır. Örneğin Zürich “Sosyal Çalışma Yüksek
Okulu” öğretim üyelerinin (SilviaStaub-Bernasconi; WernerObrecht; RuthBrack;
Kapsar Geiser) sosyal hizmetlere yaptıkları bilimsel katkıları, sosyal hizmetlerin
akademik geleceğini farklı boyutlara taşıyacaktır. “Zürich Ekolü”, IFSW’nin sosyal
çalışma kavramının tanımından yola çıkarak, sistem teorisi ekseninde sosyal hizmet
teorileri geliştirmektedir. Sistem teorisi, birbirinden farklı karmaşık olgu, olay, yapı
ve fonksiyonları açıklamak maksadıyla sistemlerden meydana getirilen inter-
disipliner bir idrak modelidir. Sistem teorisi, organizasyonların, politikaların,
toplulukların ve sosyal grupların fertler üzerindeki etkilerine hitap etmektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


Sosyal Hizmetlerin Geleceği

Burada kişilerin, sosyal çevredeki çeşitli sistemlerle sürekli karşılıklı etkileşim içinde
Sosyal hizmetlerin oldukları düşünülmektedir. Bu yönüyle sosyal hizmetlerin temel amacı, sistemlerle
temel amacı, müracaatçıları (muhtaç kişileri) arasındaki karşılıklı etkileşimleri düzeltmektir
sistemlerle (Barker, 1999).
müracaatçıları
Zürich Ekolü tarafından geliştirilen teorilerin özellikleri kısaca şunlardır (Staub-
arasındaki karşılıklı
Bernasconi: 2007):
etkileşimleri
düzeltmektir. 1- Sosyal Hizmet Odaklı Sistem Teorisi: “Sosyal Hizmet Odaklı Sistem
Teorisi” veya “Sistem Teorisi Bağlantılı Sosyal Çalışma”
(systemtheoriticalsocialwork), insan davranışları ve sosyal sistemlerle
ilgili ampirik bilimsel bilgilerden yola çıkarak, sistem teorisi ekseninde
geliştirilen sosyal çalışma yaklaşımlarıdır.
2- Sosyal Sorunlar Teorileri: İhtiyaç teorisi bağlantılı sosyal sorunlar
teorileri, genel teoriler içinde yer alan, onlara destek veren parça bir
modeldir. Sosyal sorunlar teorileri, sosyal sorunlar ekseninde gerek
bireysel (mikro), gerekse toplumsal (makro) boyutuyla geliştirilen farklı
teorik yaklaşımların bütünüdür.
Belirli bilim alanında yeni paradigmaların ortaya çık(artıl)ması, ilgili bilimin
eğitim yapısını da değiştirebilmektedir. Kişilerin sosyal gelişimlerine yönelik eğitici
ve destekleyici katkılarda bulunmak isteyen sosyal hizmet biliminin eğitimi, ister
istemez yeni paradigmaların etkisi altında kalmaktadır. Diğer taraftan yoksulluğa
bağlı klasik sosyal sorunların yanında refah seviyesi yükselen toplumlar, ahlaki
yozlaşma, toplumsal şiddet, nesiller arası çatışma, alkolizm ve(ya) madde
bağımlılığı gibi kendine has bazı yeni sorunlar üretmektedir. Bu durumda sosyal
hizmet alanında hem yeni paradigmalara, hem de buna bağlı olarak yeni eğitim
sistemlerine ihtiyaç duyulacaktır. Bilindiği gibi sosyal hizmet bilimi, başta sosyal
politika olmak üzere sosyoloji, psikoloji ve antropoloji gibi bilim dallarından
yararlanmakta ve bu bilim dallarından modeller geliştirmektedir. Son yıllarda
sosyal hizmet bilimi, özellikle sosyal pedagoji ile bir yakınlaşma sürecine girmiştir.
Bu süreç, gelecekte daha da önem arz edecektir. Bu bağlamda bütüncül sosyal
hizmet eğitimi kapsamında “Sosyal Çalışma”nın yanında “Sosyal Pedagoji”ye de
ihtiyaç duyulacaktır.
Sosyal sorunlu çocuk, genç ve ailelere dönük sosyal hizmetler kapsamında
eğitim boyutuna ağırlık veren sosyal pedagoji, koruyucu, önleyici ve geliştirici
nitelikteki eğitim faaliyetleri ile ön plana çıkmaktadır. Özellikle çocuk ve gençlerin
sağlıklı bir şekilde sosyalleşmesini sağlayan, kişilere sevgi, sosyal sorumluluk ve
sosyal ahlak esaslarını öğreten sosyal pedagoji, sosyal hizmetlere destek veren en
önemli araç haline gelecektir. Bu doğrultuda örneğin Almanya’da 1980 yılından
beri sosyal hizmetler alanında yüksek eğitim görmek isteyen öğrenciler, “Sosyal
Pedagoji” ile “Sosyal Çalışma” bilim dalları arasında tercih yapabilecekleri gibi her
iki bilim dalını birlikte de okuyabilmektedir. “Sosyal Çalışma”, genelde
üniversitelerde okutulan “Sosyal Pedagoji” bilimi ile yakından ilişkili olduğu için,
bazı Meslek Yüksek Okullarında “Sosyal Çalışma” (Sozialarbeit) ile “Sosyal
Pedagoji”, “Sosyal Nitelikli Çalışma” veya “Sosyal Pedagojik Çalışma”
(SozialeArbeit) şeklinde tercüme edebileceğimiz bir isim altında birlikte

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


Sosyal Hizmetlerin Geleceği

okutulmaktadır. Her iki bilim dalının birleştirilmesinin yanında, bu iki bilim dalından
sadece birisini tercih eden öğrenciler, ihtisaslaşma alanlarına göre diğer sosyal
bilim dallarının derslerini de alabilmektedir. Örneğin, Sosyal Tıp veya Özel Eğitim
gibi bilim dallarını da okuyan öğrenciler, hasta, yaşlı ve(ya) özürlülere dönük tıbbi
ve psiko-sosyal rehabilitasyon ve bakım hizmetleri sunan kurumlarda görev
alabilmektedir (Erler, 1994).
Sosyal hizmet alanında Bütüncül eğitim anlayışına göre sosyal hizmet alanında birbirine yakın bilim
birbirine yakın bilim dalları arasında işbirliği ve(ya) görev taksimi yapılması artık kaçınılmazdır. Mesela
dalları arasında işbirliği “Sosyal pedagoji”, yaşlılar, kadınlar, aileler, özürlüler ve yabancılar gibi değişik
ve(ya) görev taksimi sosyal kesimlerin eğitimleri ile ilgilenirken, “Sosyal Çalışma”, kişilerin daha çok
yapılması artık psiko-sosyal ve mesleki uyumları üzerinde yoğunlaşmaktadır. Diğer taraftan sosyal
kaçınılmazdır. pedagoji ile ilgili akademik dersler, ağırlıklı olarak örgün eğitimin dışındaki alanlara
yönelmektedir. Örneğin halk eğitimi, çocuk terbiyesi (Pedagoji), yetişkinler eğitimi
(Androgoji) ve yaşlılar eğitimi (Geragoji) üniversitelerde önemli bir yere sahiptir.
Sosyal Hizmet Yüksek Okullarında daha çok sosyo-psikolojik sorunların pratik
çözümüne yönelik uygulamalı dersler verilirken, Üniversitelerde ağırlıklı olarak
teorik, sosyal pedagojik, idarî ve hukukî konulara ağırlık verilmektedir.
Üniversitelerdeki sosyal hizmet eğitimi, Meslek Yüksek Okullarından farklı olarak
daha çok idarî, pedagojik, hukukî konulara ağırlık vermektedir (Seyyar, 2007).
Avrupa’da birçok üniversite ve meslek yüksek okulu, sosyal hizmet bilimini
sosyal pedagoji ile birleştirerek ortak bir bölüm oluşturmuştur. Sosyal pedagoji ile
sosyal çalışma bölümlerinin birlikte okutulduğu bilimler arası eğitim programı
“Sosyal Pedagoji Odaklı Çalışma” veya “Sosyal Pedagoji İçerikli Çalışma Eğitimi”
(Socialaffairs // Sozialwesen) olarak da tanımlanmaktadır. Bu oluşumu,
matematiksel olarak şu şekilde ifade edebiliriz:

Sosyal
Sosyal
Pedagoji
Çalışma Sosyal
Odaklı
(Sosyal Pedagoji
Çalışma
Hizmet)
Eğitimi

Sosyal hizmetlerin sosyal pedagoji ile birleşme sürecine “Sosyo-Kültürel


Çalışma ve Teşvik” de dâhil edilmek istenmektedir. Nitekim bazı Avrupa
üniversitelerinde sosyo-kültürel çalışma ve teşvik disiplinlerinin “Sosyal Pedagoji
Odaklı Çalışma Eğitimi” ile birlikte okutulduğu bölümler arası eğitim programları
hazırlanmıştır. İleriki yıllarda sosyal çalışmanın yanında sosyal pedagoji ve sosyo-
kültürel teşvik programları içeren sosyal müdahale biçimlerinin önemi de buna
göre artacaktır.“Sosyal Pedagojik Çalışma” veya “Sosyal Hizmet İçerikli
Eğitim”(Socialintegratedwork // SozialeArbeit) olarak ifade edebileceğimiz
disiplinler arası eğitim programı aşağıdaki unsurlardan oluşmaktadır:
1- Sosyal çalışma (sosyal hizmet).
2- Sosyal pedagoji.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Sosyal Hizmetlerin Geleceği

3- Sosyo-kültürel çalışma ve teşvik.


“Herkese Sanat” sloganıyla yola çıkan sosyo-kültürel çalışma, kültürel
faaliyetleri sosyal iletişim ve dayanışma için bir araç gören sosyal hizmet
yöntemidir. Sosyo-kültürel çalışma kapsamında kültür pedagojisinin önemi
büyüktür. Kültür pedagojisi, her yaş grubuna (çocuk ve yetişkinler eğitimi yoluyla)
estetik ve kültürel bazı hizmetler sunarak, kişilerin sanata ilgi duymalarını ve bu
alanda aktif olmalarını sağlamak istemektedir. Gelecekte sosyal hizmet uzmanları,
özellikle boş zaman faaliyetleri çerçevesinde müracaatçılarla daha fazla sosyo-
kültürel çalışmalarda bulunacaktır.
Sosyo-kültürel çalışmanın iki ana gayesi vardır (Seyyar ve Genç, 2010):
1- Kişileri (müracaatçıları) günlük hayatın rutin akışın dışına çıkmalarına
imkân tanımak.
2- Sosyalleşme sürecinde sorun yaşayan sosyal gruplara sanat ve kültür
yoluyla hayata intibak konusunda destek sağlamak (Hayata Uyum
Desteği).
Sosyo-kültürel teşvik ise, sosyal pedagojik yöntemlerle kişilerin boş
zamanlarını faydalı meşguliyetlerle geçirmelerini sağlamayı amaçlayan proje ve
programlardan oluşmaktadır. Sosyo-kültürel teşvik, sosyal ve(ya) kültürel
projelerle kişilerin meşgul olmasını sağlayan, sosyal hizmet uzmanınca yürütülen
faaliyetlerin bütünüdür. Sosyal çalışma alanında önemli bir yeri olan
“Sosyokültürel Teşvik” kavramı, özellikle 1950–1965 yıllarında Fransa’da
kullanılmıştır. Zürich Üniversitesinde sosyal çalışma bölümünde yüksek lisans
programı olarak “Sosyokültürel Teşvik” sunulmaktadır. Almanya’da ise bu kavram
yerine daha çok “Boş Zaman Pedagojisi” (Freizeitpeadagogik) kullanılmaktadır.
Bazen de bu kavrama eş anlamlı olarak “Gençlik Hizmetleri”, “Gençlere Yardım”
(Jugendhilfe), “Toplumla Çalışma”, “Sosyal Refah Hizmetleri”, Toplum Yararına
Sosyal Hizmetler (Gemeinwesenarbeit), veya “Toplum Kalkınması” (Community
Development) kavramları kullanılmaktadır.
Sosyo-kültürel teşvik programlarının üç ana hedefi vardır (Seyyar ve Genç,
2010):
1- Kişiler, birbirlerine sosyal olarak bağlı kalarak, şahsi hedefler ve
beklentiler doğrultusunda ortak hareket etmeleri sağlanır.
2- Kişinin şahsiyeti ön planda tutularak, aidiyet hissi geliştirilir.
3- Projelerle desteklenen ortak sosyo-kültürel faaliyetlere mesleki yönden
destek sağlanır.
Sosyal hizmet eğitiminin multi-disiplinerleşmesine yönelik Almanya’dan bir
örnek daha vermek mümkündür. Almanya’da 180 üzerinde Meslek Yüksek Okulu,
multi-disipliner sosyal hizmet ana bilim dalına bağlı dört yıl eğitim veren birçok alt

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


Sosyal Hizmetlerin Geleceği

bilim dalı oluşturmuştur. Başta “Sosyal Çalışma” ve “Sosyal Pedagoji” olmak üzere
aşağıdaki alt bilim dalları dikkat çekmektedir (Seyyar, 2007):
1- Sosyo-Kültürel Teşvik (Boş Zaman Pedagojisi).
2- Sağlık ve Sosyal Hizmetler (Tıbbi Sosyal Hizmetler):Hastalığa ve hastayı
etkileyen sosyal ve duygusal sorunların çözümüne yönelik bireysel ve
sosyal grup çalışması yöntemlerine ağırlık veren bir bilim dalıdır. Sosyal
çevrenin sağlık üzerindeki tüm etkilerinin belirlenmesi, kişi ve toplum
tarafından algılanması, çözümünde toplum katkı ve katılımının
sağlanmasını amaçlayan bir disiplindir (Toplum Temelli Tıbbi Sosyal
Hizmetler).
3- Androgoji (Yetişkinler Eğitimi):Sosyal pedagojinin bir alt dalı olan
yetişkinler eğitimi, sosyal sorunlu yetişkinlerin sosyal eğitimi ile ilgilenen
teorik ve uygulamaya dönük bir bilim dalıdır (Seyyar ve Genç,2010).
4- Geragoji (Yaşlılar Eğitimi): Sosyal pedagojinin bir alt dalı olan geragoji,
yaşlılık döneminde ortaya çıkan psiko-sosyal ve toplumsal sorunları ve
yaşlıların eğitim konularını ve imkânlarını ele alan teorik ve uygulamalı
bir bilim dalıdır (Seyyar ve Genç, 2010).
Geragoji, yaşlıların
eğitim konularını ele 5- Özel Eğitim ve Rehabilitasyon: Özel eğitim, bedenî, akli, ruhi ve(ya) hissî
alan bir bilim dalıdır. gelişimi ağır şartlar altında ancak sağlanabilen kişilerin (çocuk ve
gençlerin) psiko-sosyal sorunlarıyla ilgilenen ve onların rehabilite
olmalarını amaçlayan bir bilim dalıdır. Özel eğitim uzmanları, özürlü
çocuk ve yetişkinlerin eğitimini sağlayan özel ana okullarında, özel
okullarda, korumalı işyerlerinde, hastanelerin çocuk psikiyatri
bölümlerinde, rehabilitasyon merkezlerinde ve korumalı işyerlerinde
görev almaktadır (Seyyar ve Genç, 2010).
6- Sosyal İlahiyat (Manevi Sosyal Hizmetler):Sosyal ilahiyat, genelde
manevi bilimlerin özelde ilahiyat biliminin sosyal hayata yansımalarını
Sosyal ilahiyat,manevî araştıran multi-disipliner bir bilim dalıdır. Bir başka ifadeyle manevi ve
bilimlerinsosyal hayata sosyal bilimlerin bir bütünlük içinde sosyal sorunlara çözüm arayan
yansımalarını araştıran kapsamlı bir disiplindir. Buna göre, manevi bilimler (ilahiyat) yoluyla elde
bir bilim dalıdır. edilen bütün bilgiler ve tecrübeler, sosyal bilimler alanında ve sosyal
hayatın bütün safhalarında ve alanlarında değerlendirilmelidir. Sosyal
bilimlerle ilahiyatın bir bütünlük içinde ele alınmasını ve buradan elde
edilen yeni yaklaşımların değişik sosyal mesleklere yansıtılmasını isteyen
sosyal ilahiyat teorisyenleri, insan fıtratına uygun tıbbi-sosyal-manevi
bakım ve rehabilitasyon, psiko-sosyal danışmanlık ve kişisel gelişim
modelleri geliştirmektedir. Sosyal Hizmetlerde Manevi Yaklaşımların
uygulamalı olarak ortaya çıkması Manevi Sosyal Hizmetler”le mümkün
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Sosyal Hizmetlerin Geleceği

olmuştur. Sosyal hizmet faaliyetlerinin, toplumların millî ve manevi


değerlerine uygun bir biçimde uygulanmasını öngören “Manevi Sosyal
Hizmetler”, bireylerin hem manen (ruhen), hem de madden mutlu
olmalarına dönük kendine has manevi telkinler geliştirmektedir (Seyyar,
2008).
7- Sosyal Yönetim:Sosyal yönetim (socialmanagement), sosyal hizmet
sunan kurumların yönetim ve organizasyonu, insan kaynakları yönetimi,
finansman ve proje yönetimi gibi konulara ağırlık veren bir bilim dalıdır.
Bu özellikleri sebebiyle sosyal yönetim, sosyal çalışmacıların aşırı iş yükü,
rol çatışması ve(ya) rol belirsizliklerden kaynaklanan stres ve tükenmişlik
duygularını en aza indirmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda sosyal
çalışmacının tutum ve davranışları üzerinde etkili olan gerek bireysel
faktörler (yaş, eğitim düzeyi, benlik saygısı vb.), gerekse örgütsel faktörler
(otonomi, sosyal güvenlik, kurum kültürü, mesleki gelişme imkânları,
sosyal destek, fiziki ortam vb) önem arz etmektedir. Örgütsel politika ve
uygulama konseptleri geliştiren sosyal yönetim, sosyal çalışmacıların iş
tatminlerini ve örgütsel bağlılıklarını artırmak, yaşanan stresi azaltmak,
tükenmişlik duygularını önlemek ve kurumlarında kalmalarını sağlamak
gibi görevler üstlenmektedir (Yürür, 2011).
8- Sosyal (Hizmet) Hukuk(u):Dayanağı sosyal sorunlar olan sosyal hukuk,
ağırlıklı olarak sosyal politika ve sosyal hizmet konularıyla ilgili mevzuatı
ele almaktadır. Sosyal hukuk, kişiler arasında sosyo-ekonomik farklılıkları
gidererek, bunlara eşit fırsatlar vermeye çalışan, ağırlıklı olarak sosyal
konuları, sosyal edim programlarını ve kişileri, sosyal güvenlik ve hizmet
kapsamına almak ve böylece sosyal adaleti sağlamak isteyen bir hukuk
dalıdır.

YENİ İHTİYAÇLAR DOĞRULTUSUNDA SOSYAL HİZMET


MESLEĞİNİN GELECEĞİ
Sosyal hizmet Sosyal hizmetler, değişik sosyal kesimleri içine alan bir faaliyet alanıdır.
mesleği,yeni sosyal Toplumsal ve demografik değişimin yanında sosyo-kültürel farklılaşmaya bağlı
sorunlarıda olarak sosyal hizmet elemanları, toplumun bazı kesimleriyle zaman zaman daha
göğüsleyebilecek güçte çok ilgilenmek durumunda kalmaktadır. Bu yönüyle sosyal hizmet mesleği,
olmalıdır. toplumun bütün sosyo-ekonomik ihtiyaçlarına karşı sorumlu olduğu gibi yeni sosyal
sorunları da göğüsleyebilecek güçte olmalıdır. Gerek ihtiyaçların giderilmesinde,
gerekse yeni sosyal sorunların çözümünde sosyal hizmet elemanları, muhatap kişi
ve(ya) gruplarla olan ilişkilerini karşılıklı güvene dayandırmaları gerekmektedir.
Bunun için de sosyal hizmetlere ihtiyaç duyan muhataplarımızın özel konumlarını
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Sosyal Hizmetlerin Geleceği

ve psiko-sosyal durumlarını iyi tahlil edebilme ve uygun çözüm stratejileri


geliştirebilme yeteneğinin önemi ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda sosyal
hizmetlerde genelci bir yaklaşımdan ziyade özel ihtiyaçları görebilen, belirli
alanlara ve gruplara yönelik spesifik eylem yöntemleri geliştirebilen ve bunları
ustaca uygulayabilen meslek uzmanlarına ihtiyaç duyulacaktır. Bir başka ifadeyle
sosyal hizmet alanlarından herhangi birisinde ihtisaslaşma ve uzmanlaşma
olmadan bir bilim ve meslek olarak sosyal hizmetin o alanda etkinliğinin de
sağlanması mümkün değildir. Dolayısıyla sosyal hizmet mesleğinin geleceği ve
uygulamalardaki başarıları, belirli alanlara ve(ya) gruplara yönelik uzmanlaşmasına
bağlıdır. Nitekim gelişmiş ülkelerde sosyal hizmetlere bağlı birçok alt meslek
oluşturulmakta ve bu bağlamda da uzmanlık isteyen özel sosyal meslek sahipleri
yetiştirilmektedir. Geleceğin sosyal hizmet mesleklerinin özelliklerini birlikte
görelim.

Sosyal Bakım Elemanı


Sosyal bakım elemanı, bakıma muhtaç kişilere sosyal hizmet ekseninde kaliteli
bakım hizmeti verebilecek nitelikte bir uzmandır. Sosyal bakım mesleğinin
kapsamına aile, yaşlı, hasta ve(ya) özürlülere yönelik uzun dönemli veya geçici
bakım ve destek hizmetleri girmektedir. Sosyal bakım hizmetlerinin sunumunda
kişinin biyolojik, fiziksel ihtiyaçlarının yanında psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarının da
olduğu dikkate alınarak, hizmet planlamasının yapılması esastır. Sosyal bakım
hizmetleri, gerek bilimsel, gerekse mesleki açıdan birçok disiplin ve çalışma alanı ile
yakından ilgilidir. Bakıma muhtaç kişinin demografik ve şahsi özelliklerinin yanında
yaşlılık, hastalık veya özürlülük türüne göre de farklı dalların elemanlarına veya bu
branşlarda eğitim almış sosyal bakıcılara ihtiyaç vardır. Örneğin bakıma muhtaç
yaşlıların (hastaların) bakım ihtiyacı, genelde Gerontoloji ve Geriatri (Sosyal Tıp
ve(ya) Sağlık Psikolojisi) disiplinlerinin temel eğitimini almış sosyal bakım
elemanları tarafından karşılanmaktadır. Sosyal bakım elemanın görevleri şunlardır:
1- Günlük yaşam aktivitelerine destek vermek.
2- Öz bakıma ve kişisel temizliğe yardımcı olmak.
3- Tuvalet ve banyo desteği sağlamak.
4- Giyinme ve soyunma desteği sağlamak.
5- Ağızdan verilen ilaçların hazırlanması ve takibinde yardımcı olmak.
6- Hayati bulgu takibi yapmak (Nabız, tansiyon, solunum, ateş ölçümü).
7- Beslenme ve egzersiz desteği sağlamak.
8- Sosyo-kültürel teşvikte bulunmak ve arkadaşlık yapmak.
9- Duygusal ve manevi destek sağlamak (Seyyar, 2007).

Yaşlı Bakım Elemanı


Avrupa’nın birçok ülkesinde sosyal bakım mesleği kapsamında özellikle
bakıma muhtaç yaşlıların sosyal bakımını üstlenmek isteyen öğrencilere yaşlı
hizmetleri alanında geriatrik ve gerontolojik bakım eğitimi verilmektedir. Yaşlı

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


Sosyal Hizmetlerin Geleceği

bakım hizmetleri eğitimi kapsamında öğrencilere temel bakım ihtiyaçlarının


karşılanması ile ilgili bilgilerin yanında psiko-sosyal ve rehabilite edici yöntemler de
sunulmaktadır. Öğrenciler, mesleki eğitim dönemleri içinde yaşlıların kişisel ihtiyaç
ve arzularına uygun bakım programlarının planlanması, kaydı ve uygulaması ile ilgili
temel bilgileri öğrenmektedir.
Mesleki eğitimin ana dalları içinde başta bakım bilimi olmak üzere, sağlık ve
hastalık bilimi, sağlık psikolojisi, sosyoloji, gerontoloji, geriatri ve sosyal hukuk yer
almaktadır. Yaşlı bakıcılık eğitimini başarı ile tamamlayan öğrenciler, genelde sağlık
hizmetleri veren tam yataklı veya yarı yataklı kurumlarda (gündüz bakım
merkezilerinde), geriatrikrehabilitasyon kliniklerinde, geronto-psikiyatrik
merkezlerde, eve dönük bakım hizmetleri veren sivil toplum kuruluşlarında ve özel
Değişik psikolojik ve şirketlerde çalışmaktadırlar. Yaşlı bakım hizmetleri kapsamında özellikle yaşlılığa
ruhsal hastalıklara bağlı demans (bunama) gibi değişik psikolojik ve ruhsal hastalıklara yakalanan
yakalanan kişilerin özel kişilerin özel bakımı gittikçe önem kazanmaktadır. Bakıma muhtaç demanslılar,
bakımı gittikçe önem edinsel olarak bilişsel (kognitif) yeteneklerde gerilemeler (unutkanlık gibi), günlük
kazanmaktadır. yaşam aktivitelerini bozacak düzeyde bozulmalar yaşadıkları için yaşlı bakım
elemanları dahi bakım etkinliği noktasında çoğu zaman çaresiz kalabilmektedir. Bu
durumda demanslı hastalarla yakından ilgilenebilecek uğraşı terapistlere ihtiyaç
duyulacaktır (Meifort; 1993).

Ergoterapist (Uğraşı Uzmanı)


Ergoterapi, yani uğraşı terapisi, hastalığın oluşturduğu fonksiyon kaybını
azaltmak, sosyal hayatı yeniden dizayn etmek ve performansı artırmak veya
farkında olunmayan yetenekleri hastalığa rağmen ortaya çıkarmak ve desteğe
muhtaç kişinin sosyal yaşantısında bunları kullanabilir hâle getirmek için yapılan
sosyo-pedagojik ve kültürel çalışmaların bütünüdür. Kişileri (örneğin demanslı
yaşlıları) rahatlatmak adına hoşlanabilecekleri bir uğraşa yönlendirmek suretiyle
kişilerin günlük hayatta konsantrasyon yeteneğinin sürdürülmesi elde edilmekte,
motor becerilerinin gerilemesi engellenmekte, el, göz, kulak ve beyinin
koordinasyonlu çalışma kabiliyetinin devamı sağlanmaktadır. Uğraşı terapistleri,
özellikle demanslı yaşlıların tedavisinde demansın evresine göre eğitim tekniği
açısından içeriği değişik çok sayıda aktivite uygulamaktadır. Bunların başında
“Zihinsel Aktiviteler” (kavramlar arası ilişki kurulması, olayların sıralanması vb),
“Psikomotor Aktiviteler” (hamur yoğurma, bebek giydirme vb.), “Paylaşım Saati
Aktiviteleri” (hatırlama terapileri, eski deneyimlerin paylaşılması vb.), “Hobi Saati
Aktiviteleri”, “Sanat Aktiviteleri” ve “Müzik Aktiviteleri” gelmektedir (Yılmazer,
2009), (Karan, 2009).
Avrupa’da ergoterapi eğitimini almak isteyen öğrencilere, çocuk sağlığı,
psikiyatri, madde bağımlılığı ve kazazedelerin rehabilitasyonu gibi değişik tıbbi
tedavi ve rehabilitasyon alanlarında uygulanmaya müsait ergo-terapoytik
yöntemler öğretilmektedir. Böylece örneğin kişilerin motor becerileri veya idrak-
duyu kapasiteleri iyileştirilebilmekte veya yeniden kazandırılabilmektedir. Buna
uygun olarak da müfredatta anatomi, hastalıklar, gerontoloji, çalışma tıbbı,
psikoloji, pedagoji ve özürlüler eğitimi gibi dersler bulunmaktadır. Ergo-

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


Sosyal Hizmetlerin Geleceği

terapistler, hastalık, kaza veya gelişim bozukluklarından dolayı motor, duyu


organları, akli veya ruhi kabiliyetlerinde sorunlar yaşayan veya engellerle karşı
karşıya gelen yaşlı hastaları ve özürlüleri tedavi etmektedir. Tıbbi ve
meslekirehabilitasyon programları çerçevesinde hastaların özel durumlarına göre
aktivite programları hazırlanmaktadır. Üretime yönelik kullanılan değişik
maddeler (toprak, odun, taş, seramik vb.) sayesinde hastaların hem psiko-sosyal,
Tıbbî ve meslekî
hem de el becerileri gibi fonksiyonel becerileri geliştirilmek istenmektedir
rehabilitasyon
(Seyyar, 2007).
programları
çerçevesinde hastaların
özel durumlarına göre Fizyoterapist
aktivite programları Fizyoterapi uzmanı olmak isteyen öğrencilere, anatomi dersleri çerçevesinde
hazırlanmaktadır. insan beden yapısının özellikleri, işleyişi ve hareket mekanizması öğretilmektedir.
Bedensel bozukluklar ve fonksiyonel arızaların sebeplerinin yanında hareket
edebilirlik ile insan şahsiyeti arasındaki bağlar ele alınmakta ve
değerlendirilmektedir. Ağırlıklı olarak da bedenî rahatsızlıkların giderilmesindeki
yöntemlerin (su terapisi, nefes alma teknikleri) üzerinde durulmakta ve güneş,
hava, su, ışınlama ve masaj gibi alternatif tıbbi tedavi ve rehabilitasyon
metotlarının geliştirilmesi yönünde bilgi ve tecrübeler aktarılmaktadır.
Fizyoterapistler, özellikle sakatlanma, özürlülük, yaşlılık veya herhangi bir
hastalıktan dolayı bedenî hareket kapasitesini yitirmiş kişilerle ilgilenmekte ve
bunların tıbbi yönden rehabilite edilmelerini sağlamaktadır. Tıbbirehabilitasyon
programları çerçevesinde örneğin hareket egsersizleri tespit edilmektedir.
Fizyoterapistler, kişinin bunları yüksek motivasyonla uygulaması yönde gerekli
manevi atmosferi de oluşturmaktadır (Seyyar, 2007).

Aile Bakıcısı
Aile bakıcılığı eğitimi almak isteyen öğrencilere ağırlıklı olarak pedagojik ve
psikolojik içerikli dersler verilmektedir. Aile ihtiyaçlarına cevap verebilecek
nitelikte yetiştirilen öğrenciler, ev idaresi, ev ekonomisi, sağlıklı beslenme, aşçılık,
temel tıbbi ve psiko-sosyal bakım alanı ile ilgili bilgiler edinmektedir. Görev olarak
aile bakıcıları, değişik psiko-sosyal sebeplerden dolayı yoğun baskı ve stres altında
olan ve dolayısıylaailevi fonksiyonlarını yerine getirmede zorlanan ailelere ev
Ailenin çok sayıda işlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesinde profesyonel sosyal ve fiziki destek
çocuğa sahip olması ve- sağlamaktadır. Özellikle aile içinde ileri derecede bakıma muhtaç yaşlı veya özürlü
fakat sağlıklı bir kişinin bulunması veya ailenin çok sayıda çocuğa sahip olması ve-fakat sağlıklı
beslenmelerinde beslenmelerinde sorunların yaşanması durumunda aile bakıcılarına ihtiyaç vardır.
sorunların yaşanması Bunun yanında bakıcı aile fertlerinden herhangi birisinin geçici olarak
durumunda aile hastalanması ve ev hizmetlerini ifa edememesi, hastaneye kaldırılması veya iş
bakıcılarına ihtiyaç nedeniyle evinden belirli bir süre için uzaklaşması gibi sebeplerden dolayı aile
vardır. bakıcıları, evde sosyal hizmet uygulamaktadır (Ausbildungsordnung
Familienpflege, 1992).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


Sosyal Hizmetlerin Geleceği

Sosyal İlahiyatçı (Manevi Terapist)


Sosyal ilahiyat, ilahiyat (din eğitimi) ve sosyal hizmetler (sosyal pedagoji ve
sosyal çalışma) bilimlerinden oluşan inter-disipliner bir bilim ve meslek dalıdır.
Sosyal ilahiyatçı öğrenciler, sosyal hizmetlerle ilgili temel dersleri almak
mecburiyetinde oldukları gibi, din pedagojisi, psikolojisi, sosyolojisi ve ahlakı gibi
konuları da işlemektedir. Sosyal ilahiyatçı veya maneviterapist olarak yetiştirilen
öğrenciler, eğitimleri sonunda hem dinî eğitim, hem de sosyal pedagoji ve sosyal
çalışma alanında profesyonel uzman olarak çalışabilmektedir. Avrupa’da sosyal
ilahiyatçılar, gerek kilisenin, gerekse devletin değişik sosyal hizmet kurumlarında
ya sosyal hizmet uzmanı ya din adamı (ilahiyatçı) olarak veya her iki fonksiyonu
birlikte üstlenerek, yani sosyal ilahiyatçı olarak görev alabilmektedir. Özellikle
ölümcül bir hastalığa yakalanmış hasta ve hasta yakınları ile ilgilenmek, onlara
“ölüme refakat hizmetleri” kapsamında manevi telkin ve destek hizmetleri
vermek, intihara meyilli kişilerin manevi dünyalarını iyileştirmek, aile içi şiddete
maruz kalmış aile fertlerine manevi destekli psiko-sosyal yardımlarda bulunmak,
modern hayat ile örf ve gelenekler arasında kalmış ve manevi boşluklara itilmiş
gençlerin sorunlarına çözüm üretmek, hapishanede yatmakta olan mahkumların
manevi ihtiyaçlarını karşılamak ve genelde dinî yönden sapma gösteren ve
bunalımlara girmiş kişilere manevirehabilitasyon hizmetleri sunmak sosyal
ilahiyatçıların görev alanlarına girmektedir (Seyyar, 2007).
Almanya’da sosyal ilahiyat eğitimi, meslek liseleri ve üniversitelerin yanında
kilise ve dinî cemaatlere ait olan 4 yıllık Meslek Yüksek Okullarında da
verilmektedir. Bu okullarla kayıt yaptırabilmek için, genelde 10 yıllık örgün
eğitimin dışında sosyal veya dinî hizmetler alanında en az bir yıl gönüllü veya
görevli olarak çalışma şartı aranmaktadır. Almanya’da yaklaşık olarak 35 bin
sosyal ilahiyatçı (Seelsorger) değişik sosyal alanlarda faaliyet göstermektedir.
Bunlardan % 40’i meslek liselerinden, % 10’u Meslek Yüksek Okullarından ve %
27’si ise üniversitelerden mezundur (Beschäftigten- undArbeitslosenstatistik der
BA, 2003).

Sosyal Yönetici
Sosyal yönetici, işletmecilik yönetimi ve organizasyonu ile ilgili veri ve bilgileri,
sosyal hizmet kurumlarında değerlendiren ve uygulayan bir idarecidir. Sosyal
yöneticiler, sosyal hizmet faaliyetlerinin etkinliğini artırabilmek amacıyla işletme
Sosyal yönetici, sosyal dünyasında geçerli olan yönetim anlayışını ve unsurlarını sosyal hizmet değerlerine
hizmet değerleri ve uygun bir şekilde kendi alanında kullanmaktır. Sosyal sorunları doğru tespit etme
hedefleri ekseninde ve optimal yöntemlerle çözme stratejileri geliştirme doğrultusunda sosyal yönetici,
planlama, koordinasyon sosyal hizmet değerleri ve hedefleri ekseninde planlama, koordinasyon ve kontrol
ve kontrol yöntemlerini yöntemlerini kullanarak hareket etmektedir. Bu bağlamda işletme yönetimine ait
kullanarak hareket temel esasların ancak bir kısmının sosyal hizmet alanlarında geçerli olabileceği
etmektedir. unutulmamalıdır. Örneğin sosyal hizmet ücretlerinin, her zaman piyasa şartlarına
göre belirlenmesi mümkün değildir. Bu durumda birçok müracaatçının, ihtiyaç
duyduğu hâlde bu hizmetleri (ücretlerin nispeten yüksek olacağından dolayı) talep
etmesi söz konusu olmayacaktır. Fiyat hizmet arasındaki ilişki, burada piyasa

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


Sosyal Hizmetlerin Geleceği

mekanizmasından ziyade sosyal politika araçlarıyla ve müdahaleleriyle


çözümlenmektedir. Diğer taraftan sosyal hizmet uygulamaları bir süreç dâhilinde
daha çok sözel iletişimle gerçekleştirilmektedir. Diğer taraftan bu hizmet biçimi,
şahsi algılayışlardan dolayı farklı değerlendirileceği için, ortak bir ücretlendirme
politikasının da belirlenmesi hayli güç olacaktır. Dolayısıyla başta yardıma muhtaç
sosyal gruplar olmak üzere dezavantajlı sosyal kesimlere yönelik sosyal hizmetlerin
ücretsiz olarak verilmesi (sosyal devlet tarafından sübvanse edilmesi), hem insani,
hem de kamusal anlamda önemlidir. Ancak sosyal yöneticiler, işletmecilik
faaliyetlerinde kullanılan toplam kalite yönetimi gibi uygulamalardan sosyal
hizmetlere etkinlik ve kalite kazandırmak adına faydalanmasını bilmelidir (Seyyar
ve Genç, 2010).

•Orta ve uzun vadede, ülke içinde veya dışında ortaya çıkabilecek demografik,
kültürel, sosyo-ekonomik ve siyasî değişimler, yeni sosyal risklerin ve sorunların
ortaya çıkmasına sebep olabilmektedir. Mevcut gelişmelerden, verilerden ve
olaylardan yola çıkarak, halkın refahı için geleceği planlayan sosyal devletler,
Özet

sosyal hayat şartlarının iyileştirilmesine yönelik tedbirleri şimdiden almak


zorundadır. Bu anlamda geleceği öngörebilmek, gelecekte büyük bir ihtimalle
ortaya çıkacak sosyal sorunları şimdiden görebilmek ve dolayısıyla bugünden
gerekli tedbirleri almak demektir. Hızlı bir şekilde gelişmekte olan Türkiye’nin
sosyal sorunları da bundan sonra da farklılaşacaktır. İleride mutlak yoksullar
yerine belki de daha çok göreceli yoksulların sosyal sorunları gündeme gelecektir.
Bu durumda adil gelir dağılımına yönelik sosyal politikalar önem kazanacaktır.
Türkiye’nin mevcut demografik ve toplumsal değişim verileri incelendiğinde, daha
şimdiden şu gerçekleri tespit edebiliriz. Gelişmekte olan ülkelerde görüldüğü gibi
Türkiye’de de şehirleşme ile birlikte aile yapısı küçülmekte ve toplum gittikçe
yaşlanmaktadır. Bu durumda sosyal hizmetler, çağdaş dünyada etkinliğini
korumak ve geliştirmek istiyorsa, gerek eğitimsel, gerekse meslekî açılım
açısından yeni görevler üstlenmek mecburiyetinde olacaktır. Bunların başında
değişen toplumsal şartları dikkate alan yeni paradigmalar ekseninde kendine has
yeni sosyal hizmet modelleri, özel alan ve sosyal gruplara yönelik yeni eğitim
programları geliştirmek gelmektedir. Bu bağlamda sosyal hizmet eğitiminin başta
sosyal politika ve sosyal pedagoji olmak üzere kardeş bilim dallarıyla daha çok
yakınlaşması gerekmektedir. Bunun yanında gelişmiş Avrupa ülkelerinde olduğu
gibi değişik sosyal hizmet alanlarına yönelik sosyal bakım elemanı, yaşlı bakım
elemanı, ergoterapist ve manevî terapist gibi özel ihtisas görmüş uzmanlara da
ihtiyaç duyulacaktır. Özellikle bakıma muhtaç yaşlı, özürlü ve kronik hastalara
yönelik yaygın ve etkin bir sosyal bakım hizmetinin sağlanabilmesi için, sosyal
güvenlik sistemine bakım sigortasının kazandırılması kaçınılmaz olacaktır.
Nitekim DPT ve Özürlüler İdaresi Başkanlığının öncülüğünde bu alanla ilgili olarak
2011-2013 yılları için bakım eylem planı bile hazırlanmıştır. Kısacası toplumlar var
olduğu sürece sosyal sorunlar da her zaman var olacak ve dolayısıyla sosyal
hizmetlere şu veya bu şekilde her zaman ihtiyaç duyulacaktır. Ancak küresel
dünyanın kendine özgü modern sosyal sorunların karşısında sosyal hizmetler,
gerek içerik, gerek yöntem, gerek meslekî, gerekse uygulama boyutlarıyla kendini
sürekli olarak yenileyebilmesi ve geliştirebilmesi gerekmektedir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Sosyal Hizmetlerin Geleceği

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. AB’ye bağlı ülkelerde yaşayan 65 yaş ve üstü insanların toplum içindeki
ortalama oranı 2008 yılı verilerine göre kaçtır?
a) % 1.1
Değerlendirme sorularını b) % 7.1
sistemde ilgili ünite
c) % 17.1
başlığı altında yer alan
“bölüm sonu testi” d) % 27.1
bölümünde etkileşimli
e) % 37.1
olarak
cevaplayabilirsiniz. 2. Bir toplumda yaşlı nüfusun sürekli olarak artması, sağlık sistemine
aşağıdaki hangi yeni sorunu beraberinde getirmez?
a) Sağlık hizmetlerinde hasta yaşlılara bağlı harcamalar artar.
b) Hastanelerde yatma süresi uzar.
c) Sağlık sistemleri mali yönden zor duruma düşer.
d) Tıbbi tedavi ve rehabilitasyonun etkisi azalır.
e) Geriatri bilimi gelişir.
3. Bakım güvence modeli nedir?
a) Çocuklara kaliteli bakım hizmet vermeyi öngören bir sistemdir.
b) Bakıma muhtaç kişilere sosyal güvence sağlayan bir sistemdir.
c) Yaşlıların sosyal rehabilitasyonlarını sağlayan bir modeldir.
d) Yoksullara sosyal güvence sağlayan bir sistemdir.
e) Hastalara sosyal güvence sağlayan bir sistemdir.
4. Zürich Ekolü’nün yeni sosyal hizmet paradigmaları ağırlıklı olarak hangi
teorilere dayanmaktadır?
a) Sistem ve sosyal sorunlar teorisi
b) Ergoterapi ve fizyoterapi
c) Sosyal çalışma ve sosyal pedagoji
d) Sosyo-kültürel çalışma ve teşvik
e) Androgoji ve Geragoji modelleri

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


Sosyal Hizmetlerin Geleceği

5. Yaşlılık, kaza veya gelişim bozukluklarından dolayı motor, duyu organları,


akli veya ruhi kabiliyetlerinde sorunlar yaşayan insanları aktivite
programları ile tedavi etmek isteyen uzmanın adı nedir?
a) Manevi terapist
b) Fizyoterapist
c) Sosyal bakım elemanı
d) Yaşlı bakım elemanı
e) Ergoterapist.

Cevaplar: 1.C, 2.E , 3.B , 4.E, 5.E

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


Sosyal Hizmetlerin Geleceği

YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR


Ausbildungsordnung Familienpflege. (1992). Deutschland. (Aile Bakıcılığı Eğitim
Yönetmeliği-Almanya)
Barker, R.L. (1999). TheSocialWork Dictionary (4th Edition). Washington: NASW
Press.
Beschäftigten- undArbeitslosenstatistik der BA. (2003). Berufe im Spiegel der
Statistik-IAB VI/4. Deutschland.
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlı-Yüksek Planlama Kurulu. (31.12.2010).
Ankara.:Bakım Hizmetleri Stratejisi ve Eylem Planı (2011 – 2013).
Doğan, M. (2004). Yerel Yönetimler ve Sosyal Hizmetler. T.C. Başbakanlık SHÇEK
Genel Müdürlüğü, Birinci Sosyal Hizmetler Şurası, Ön Komisyon Raporları
ve Bireysel Çalışmalar Kitabı, Ankara.
DPT. (2007). Türkiye’de Yaşlıların Durumu ve Yaşlanma Ulusal Eylem Planı, Sosyal
Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü, DPT, 2741, Ankara.
Erler, M. (1994). SozialeArbeit - EinLehr- undArbeitsbuchzuGeschichte,
AufgabenundTheorien. WeinheimundMünchen. Juventa.
EUROSTAT (2008).Populationprojections 2008-2060, STAT/08/119, 26 August,
EurostatPress Office, Luxembourg.
Götsch, K. (2004). EmpfehlungenzurDurchführung der praktischenAusbildung an
SchulenfürErgotherapie. 1. Auflage. SchulzKirchnerVerlag; Idstein.
Karahan, A. ve Güven, S. (2002). Yaşlılıkta Evde Bakım. Geriatri Dergisi, 5 (4).
Karan, M.A. (2009). Giriş. Demanslı Yıllara Değer Katan Aktiviteler. (Ed. Yücel N.).
İstanbul: İstanbul Büyükşehir Belediyesi.
Meifort, B. (1993). Qualitätsmängel in der Altenpflege - oder:
WieprofessionellistdieAltenpflege?
Oğlak, S. (2007).Evde Bakım Hizmetleri ve Bakım Sigortası.İskenderun:İskenderun
Belediyesi Kültür.
Öztop, H., Şener, A. ve Güven, S. (2004). Yaşlılıkta Sosyal Refah Açısından Evde
Bakımın Önemi. T.C. Başbakanlık SHÇEK Genel Müdürlüğü, Birinci Sosyal
Hizmetler Şurası, Ön Komisyon Raporları ve Bireysel Çalışmalar Kitabı,
Ankara.
Selek, Ö.C. (2010). Sosyal Belediyecilik Bağlamında Evde Bakım Hizmetleri
(İstanbul, Ankara ve Kocaeli Büyükşehir Belediyeleri Örnekleri).
Yayınlanmamış Doktora Tezi, Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü.
Seyyar, A. (2007). Teorik ve Pratik Boyutuyla Sosyal Bakım. Ankara:Şefkatli Eller.
Seyyar, A. (Ed.). (2008). Manevi Sosyal Hizmetler. İstanbul:Rağbet.
Seyyar, A. Ve Kurutkan, N. (2011). Bakım Hizmetleri Ve Bakım Güvenliği: Evde
Veya Kurumda Bakıma Muhtaçlara Bakanlar İçin Rehber Kitap. Ankara:
SAGE.
Seyyar, A. ve Genç, Y. (2010). Sosyal Hizmet Terimleri Sözlüğü.Sakarya: Sakarya.
Staub-Bernasconi, S. (2007). SozialeArbeitAlsHandlungswissenschaft.
SystemischeGrundlagenundprofessionellePraxis-EinLehrbuch. München.
Haupt UTB.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22
Sosyal Hizmetlerin Geleceği

TAŞÇI, F. (2010). Yaşlılara Yönelik Sosyal Politikalar: İsveç, Almanya, İngiltere ve


İtalya Örnekleri.Çalışma ve Toplum, 24, 175-202.
TÜİK (2009a). Türkiye İstatistik Yıllığı 2009, Türkiye İstatistik Kurumu Matbaası,
Ankara.
TÜİK (2009b). Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemine Göre Nüfus Projeksiyonları.
TÜİK (25 Ocak 2010). Haber Bülteni: Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Nüfus
Sayımı Sonuçları 2009, 15, Ankara.
WHO (2008). Home Care in Europe. (Ed.RosannaTarriconeandAgis D.
Tsouros).Italy.
Yılmazer, R. (2009). Demanslı Yaşlılara Sanat Aktiviteleri.Demanslı Yıllara Değer
Katan Aktiviteler. (Ed. Yücel N.). İstanbul: İstanbul Büyükşehir Belediyesi
Basımevi.
Yürür, S. (2011). Sosyal Hizmet Kurumlarında Örgütsel Davranış. Sosyal Hizmet
Kurumlarında Yönetim. (Ed. Sarıkaya M.). Ankara: Nobel Yayınları.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23

You might also like