Professional Documents
Culture Documents
Prof, F , Tönıüos
I — Cemaat ve Cemiyet
Her reel olan şey, yalnız kendi hassa ve hareketini tayin eden
geniydin b ü t ü n ü n e bağlılığı itibarile düşünülmesi nisbetinde uzvi-
dir. Böylece muhtelif tezahürlerile cazibe, bilgimize elverişli olan
kâinatı bir b ü t ü n haline sokar: B u b ü t ü n ü n tesiri, beher iki v ü c u
dun mütekabil vaziyetlerini değiştirmeğe y a ı ı y a n hareketler ve ce
reyanlar içinde belli olmaktadır.
Fakat tasavvur v e ona dayanan ilmi m ü l â h a z a , müessir olmak
için bir b ü t ü n halinde tahdit edilmiş olmalıdır. B u neviden her b ü
t ü n ü n birbirlerine göre muayyen bir istikamete ve cereyan sürati
ne malik olan k ü ç ü k bütünlerden teşekkül ettiği görülecektir. B i z
zat cazibe ya (uzakta vukubulan bir tesir olmak sıfatiie) izah edile
mez bir halde kalır, yahut bilinmiyen bir şekilde kendiliğinden ce
reyan etmesine rağmen (harici tesirler vasıtasile) mekanik bir tesir
olarak mülâhaza edilir. B u mânada madde kitleleri ( m a l û m olduğu
gibi) mütecanis, b ü y ü k v e y a k ü ç ü k enerjilerle birbirlerini cezbeden,
v e bir araya gelmiş vaziyetleri tekrar cisimleri vücuda getiren mo
leküllere parçalanır. Moleküller müsavatsızlıkları m ü s a v i atom par
çalarının vaziyetine irca edilecek ve ileride yapılacak tahlile bırakıl-
CEMAAT V E CEMİYET NAZARİYESİ 7J5
3 — Cemaat nazariyesi
4 — Tatbikat
6 — Fikir cemaati
8 — Liyakat ve hizmet
10 — T a b i i birliğin parçalanması
11 — T a s a r r u f ve tatmin
12 — U m u m i temayül
13 — E v hayatı
varlığı her şeyden evvel hukuk sahibi bir şahıs gibi kabul etmeği
emretmektedir.
II,ıl.uk t M ! •
terek değer bu müşterek nefse v e İradeye nisbet edilmelidir. B u gibi
fiksiyonlar ise kâfi sebepler olmaksızın, k a t edilemez. B u n u n için
k â f i sebep "Nesne — Gegenstand» nin verilmesi ve kabullenmesi
gibi basit bir fiilde bulunur. B u fiil vesilesile bir temas- ve binnetice
müşterek bir sahanın doğuşu hâdisesi v u k u a gelir. H e r İki nefis b u
nu istemekte ve isteklerinde bir trünsaksiyün zamanı devamınca s a
bit kalmaktadır. B u transaksiyon zamanı k a y b o l m a ğ a yüz tutan, y a
hut sıfıra müncer olan bir m ü d d e t olacağı gibi, tasavvurda mevcut
bir zaman u z u n l u ğ u n u d a ihtiva edebilir. B u zaman İçinde A dan
kopan parça, tamamile A nın irade ve hâkimiyeti altında değildir.
Fakat daha ß nin irade v e hâkimiyeti altına da girmemiştir. H e n ü z
A nın kısmı, keza B nin kısmî hâkimiyeti altındadır. O m a l h e r i k i
nefse, A ve B y e , onların iradeleri aynı şekilde, bu misalde görül
d ü ğ ü gibi, kendilerine teveccüh ettiği nisbette, verme ve kabullen
me iradesi sürdüçe bağlı b u l u n m a k t a d ı r . B u takdirde müşterek bir
mal, içtimaî bir değerdir. B u müşterek mala, içtimai değere teveccüh
eden, bağlı olan müşterek irade, aradaki fiilin t a m a m l a n m a s ı n ı ve
bitirilmesini her birinden talebeden vahdetli bir irade şeklinde düşü-
ünebililr. B u müşterek irade, nefisden alındığı v e y a ona verildiği
nisbette, bir vahdet olarak düşünülmelidir. Ç ü n k ü bir şeyi "Varola
rak — Seindes», yahut »Şey — D i n g » olarak d ü ş ü n m e k l e vahdet
halinde d ü ş ü n m e k aynı şeydir. F a k a t burada mesele, böyle bir halin
(fiksiyon halinin) yalnız nazariye b a k ı m ı n d a n , ilmî düşynce b a k ı
m ı n d a n , ne kadar zaman süreceği, yahut, kendi zati düşüncesinde de
ne zaman m u a y y e n bir maksat vazedeceğidir. {Nefislerin bundan
başka olarak müşterek isteğe ve işe elverişli oldukları önceden far-
zedilmek şartile). Eğer v e r m e ve kabullenme fiilini yapan nefisler,
ilmi mânada obpektif olan keyfiyete, yalnız iştirak eden gibi d ü
şünüldükleri takdirde mesele yeniden muakis bir hal alır.
Herhalde her verme ve kabullenme fiilinin, g ö r ü l d ü ğ ü tarzda,
İçtimaî bir iradeyi z ı m n i olarak ihtiva etmesi gerektir. F a k a t böyle
bir aksiyon, kabul edilen m u k a b i l vermeden ibaret olan esas v e
maksat olmaksızın düşünülemez. B u aksiyon aynı zamanda meşrut
o l d u ğ u n d a n , binnetice, hiçbiri diğerine t a k a d d ü m edemez. A y n ı za
manda isabet etmek mecburiyetindedirler. Yahut, —bu a y n ı d ü ş ü n
celeri başka bir suretle ifade ederek— kabullenme, kabul edilen bir
tıRrsatz» ın verilmesine müsavidir, ö y l e ki m ü b a d e l e bile, üzerinde
ittihat edilmiş ve tekleşmiş bir fiil olarak, tasarlanan içtimai iradenin
muhtevasını teşkil etmektedir. A y n i irade b a k ı m ı n d a n m ü b a d e l e edi
len mallar ve değerler müsavidir. Müsavat onun h ü k m ü d ü r v e her
CEMAAT V E CEMİYET NAZ.^RIYESI 745
21 — İ r a d e mefhumunun tayini
23 — F a a l i y e t ile münasebetleri