You are on page 1of 12

HTA Nöropsikiyatri

Ruh Sağlığı Makaleleri Erişkin Ruh Sağlığı Çocuk Ruh Sağlığı Hakkımızda
Ana Sayfa EMDR Evlilik Terapisi İletişim
Baş Ağrısı Depresyon Çocuk Ergen Gelişimi Hizmetlerimiz

Öfke Kontrol Bozuklukları Panik Bozukluk


ALKOL BAĞIMLILIĞI
Gelişimsel ve Zihinsel Sorunlar Medyada Biz Köşe Yazıları

Cinsellik ve Cinsel Sorunlar Takıntılar (Obsesif Kompulsif Psikiyatrik Sorunlar


Bozukluk)
Ruhsal Travmalar Aile İçi Sorunlar
Şizofreni
Kişilik Sorunları Alkolizm, hayatı ileri derece olumsuz
Davranışetkileyen
Sorunları ve ölümcül hastalıklara da sebep olan bir bağımlılık tipidir.
Sosyal Fobi (Sosyal Korku)
Psikosomatik Hastalıkları Okul Sorunları
Yaygınlaşmış Kaygı Bozukluğu
Tükenmişlik Sendromu Çocuk Ergende Tedavi
Korkular (Fobiler)
Yaşlılık Psikolojisi
Somatoform Bozuklukları
Kadın Ruh Sağlığı
Dürtü Kontrol Bozuklukları

Bağımlılıklar

Bipolar Bozukluk

Uyku Bozuklukları

Yeme Bozuklukları

6 Mart 2015

Bağımlılıklar
ALKOLİZM NEDİR?

Alkolizm çoğunlukla genetik yatkınlıkla oluşan, yüksek dozda ve çok sık alkol tüketimine bağlı olarak gelişen, psikolojik ve
sosyal etkenlerle etkinleşen, alkol bağımlılıkla giden bir beyin hastalığıdır. Beynin ön bölgesindeki irade alanlarının işlevinin
bozulmasıyla oluşur. Alkolizm, hayatı ileri derece olumsuz etkileyen ve ölümcül hastalıklara da sebep olan bir bağımlılık tipidir.
Alkolizm en önemli belirtisi, kişinin sürekli ve çok miktarda alkol almadan duramamasıdır.

ALKOL BAĞIMLILIĞININ TİPLERİ – ALKOLİZM ÇEŞİTLERİ

1. Ruhsal ya da bedensel bir sıkıntıyı gidermek için olağandışı, aşırı alkol alma durumudur. Daha çok bir psikolojik bağımlılık
söz konusudur. Bırakıldığı zaman kesilme belirtisi görülmez,
2. Olağandışı aşırı alkol alma sonucu gastrit, polinevrit, karaciğer yağlanması gibi bedensel bozukluklar çıkmasına karşın
fiziksel bir bağımlılık ortaya çıkmamıştır.
3. Alkole ruhsal ve fiziksel yönden bağımlılık oluşur. İstemli denetim kalkar, içme isteği durdurulamaz. Bedensel bozukluklar
gelişir. Alkol bırakıldığı zaman kesilme belirtileri ortaya çıkar.
4. Daha ağır bedensel ve ruhsal bozukluklar çıkmıştır. Alkole karşı direnç artımı oluşmuştur. Alkol azaltıldığında ya da
kesildiğinde kesilme belirtileri oluşur.

Zaman zaman zorlantılı içme dönemleri görülür. Kişi alkole susamış gibidir. Aşırı bir istek ve tutku ile alkol arar, bulunca su gibi
içer. Günler, haftalar bazen de aylarca süren bu dönemleri daha sonra anımsamayabilir. Alışılmışın çok üstünde içmelerine karşın
alkole karşı dayanıklıdırlar.

ALKOLİZMİN ÇEŞİTLERİ
Psikolojik bağımlılık safhasında kişi ruhsal ya da bedensel bir sıkıntıyı gidermek için olağandışı, aşırı alkol alma durumundadır.
Bırakıldığı zaman kesilme belirtisi görülmez. Bunun bir ileri aşamasında kişide aşırı alkol alma sonucu gastrit, polinevrit,
karaciğer yağlanması gibi bedensel bozukluklar çıkmaya başlar ve bunlar fiziksel bir bağımlılığın ortaya çıktığının belirtileridir.
Daha ileri aşamada istemli denetim ortadan kalkar, içme isteği durdurulamaz bir hal alır. Bedensel bozukluklar gelişir ve alkol
bırakıldığı zaman kesilme belirtileri ortaya çıkar. Bu alkole ruhsal ve fiziksel yönden bağımlılık oluştuğunun bir delilidir. Artık en
ileri safhada kişi alkole susamış gibidir. Aşırı bir istek ve tutku ile alkol aramaya başlar ve bulunca su gibi içer. Günler, haftalar
bazen de aylarca süren bu dönemleri daha sonra hatırlamayabilirler. Bu son safha kişinin psikososyal yıkımının en üst düzeyde
olduğu ve alkolün kişiyi adeta esir ettiği safhadır. Şiddetle tedaviye ihtiyacı olduğu bir dönemdir. Çünkü alkole bağlı ölümler,
zehirlenmeler ve kalıcı bozukluklar bu safhada oluşur.

ALKOL VE MADDE BAĞIMLILIĞININ NEDENLERİ


1. Kişilik sorunları; özellikle aşırı güvensiz, bağımlı, engellenmeye tahammülü olmayan, depresif , içe dönük, mükemmeliyetçi
kişilerde madde kullanımı daha sık görülür

2. Çevresel etkenler; ailesinde madde kullanımı olan bireylerde hem genetik hem de sosyal açıdan risk daha yüksektir. Mesela
birinci derece akrabalarında alkol bağımlılığı olanlarda risk 7 kat fazladır.

3. Çevrede madde kullanımının yaygın olması bir diğer riski faktörü. Her madde kullanan kişi adeta bir pasif satıcı gibidir.
Farkında olarak veya olmayarak çevresine maddeyi pazarlar. Alkol ve madde kullanımı bu tür pasif pazarlayıcı bir akraba veya
mahalle arkadaşının teşvikiyle başlar ve gittikçe ilerler.
4. Stres etkenlerinin olması ve bir psikiyatrik rahatsızlığın olması riski artırır. Mesela sosyal fobide alkol bağımlılığı %19,
uyuşturucu madde bağımlılığı %13 oranında görülür.

5. Aile içi iletişim ve paylaşım sorunlarının olması kişileri maddeye iten çok önemli bir etkendir. Anne-baba kavgaları, aile içi
şiddet, çocuk yaşta anne-babanın boşanması, ihmal, istismar, baskı ve şiddet bağımlılık riskini artırır.

İNSAN NASIL ALKOL BAĞIMLISI OLUYOR?

Çoğunlukla bedensel ve ruhsal sıkıntıyı gidermek amacıyla alkole başlanır. Depresyonda olan, kaygılı, uyku uyuyamayan birini
düşünün. Bu kişi bir vesileyle alkolün rahatlatıcı etkisini keşfeder. Bir duble rakı içtğinde rahat uyuduğunu görürür. Aklına bir
pisikyatriste gidip bir uyku düzenleyici almak gelmez. Biraz da alkol almanın o anki cazibesine kapılır ve aylarca bu şekilde
uyumayı adet edinir. Önce alışkanlık sonra da bağımlılık kendini gösterir. Artık sadece uyumak için değil, çalışmak, mutlu olmak,
eğlenmek, yemek için bile alkol alma zorunluluğu duymaya başlar. Bu şekilde bağımlı olmuş çok hastamız var. Bir başka sık
görülen örneği ele alalım: toplantılarda çok sıkılan, sunum esnasında tir tir titreyen, yanlış yaparım, rezil olurum diye kaygılanan
bir kişi bir toplantı öncesinde alkol alır ve rahatladığını hisseder. İşte o an tuzağa düştüğü andır. Bağımlılık kapısından içeri
girmiştir artık. Alkol insana tuzaklar hazırlar. İnsanın kötülüğünü isteyen bir varlık gibi tuzaklar kurar ve kişi farkına varmadan
tuzağa düşer. Başlangıçta sadece sunum için alkol alan kişi hayatıyla ilgili her faaliyet için alkol almaya başlar. Alkolik olduğunun
farkına vardığındaysa yıllar geçmiştir. Alkolik olanlar bunu kabul de etmezler. İşini, gücünü alkol yüzünden kaybettiği halde
böyle olmadığını savunurlar.

Bir de sabah alkol alan herkes alkolik gibi nitelendirilir. Alkolizmde bu yeterli kriter değildir. Kişi alkolsüz bir şey yapamaz hale
gelmelidir. Alkolsüz çalışamıyorsa, ilişkilerini sürdüremiyorsa, mutlu olamıyorsa, alkolsüz keyif alamıyorsa alkoliktir. Bağımlılık
aşamasında alkolden de zevk alınmaz, sadece içmek için içilir.

Özetle önce sosyal içici olunuyor, eğer bir yatkınlık varsa, beynin bağımlılığa sebep olan mekanizmaları harekete geçtiyse, stres
söz konusuysa alışkanlık aşamasına, ondan sonra da bağımlılık noktasına gelinir.

ALKOLİZMLE İLGİLİ İLGİNÇ İSTATİSTİKLER

Amerika Birleşik Devletleri’nde toplumun % 90’ı yaşamının bir döneminde alkol almıştır.
Erişkinlerin % 60-70’i ise sıkça alkol almaktadır.
Kalp hastalığı ve kanserden sonra alkole bağlı sağlık sorunları üçüncü sıradadır
Erişkinlerin % 30-45’i yaşamının bir döneminde en az bir kez aşırı alkol almaya bağlı bir sorunla (yasal, trafik, iş, okul)
karşılaşmıştır.
Alkol bağımlılığı riski erkeklerde kadınlardan 2 kat daha fazladır
Yılda 200.000 kişi alkole bağlı bir sorundan ölmektedir.
Otomobil kazalarında % 75
Kazadan ölümlerde % 50
Adam öldürmelerde % 50
İntiharlarda % 25 oranında alkol sorumlu.
Alkol ortalama yaşam süresini en az 10 yıl kısaltmaktadır.
Başka bağımlılık yapan maddelere öncülük etmektedir.
Trafik kazalarından ölümler ve intihar olayları da artmaktadır. Bu olaylarda alkol birincil sorumludur
Kentlerde kırsala göre daha yaygındır.
Bazı mesleklerde alkol bağımlılığı daha sıktır. Alkollü içki satan yerlerde çalışanlar, oyuncular, yazarlar, denizciler, doktorlar
arasında alkol kullanımı daha sıktır.
Birinci derece akrabalarında alkol bağımlılığı olanlarda 7 kat daha fazla alkolizm
Alkol bağımlılarının baba ve erkek kardeşlerinde alkolizm % 25 alkol b.
‘Japonlar’ alkol koklamayla bile sarhoş olurlar. Almanlar ise şişelerce biradan bile etkilenmezler.

Alkolle İlgili İlginç İstatistikler

Amerika Birleşik Devletleri’nde toplumun % 90’ı hayatının bir döneminde alkol almaktadır.
Erişkinlerin % 60-70’i ise sık bir şekilde alkol kullanmaktadır.
Alkole bağlı sağlık sorunları kalp hastalığı ve kanserden sonra üçüncü sağlık sorunu oluşturur.
Yetişkin insanların % 30-45’i hayatının bir döneminde en az bir defa aşırı alkole bağlı trafik, iş ve okul sorunu yaşamaktadır.

Alkol bağımlılığı riski erkeklerde kadınlardan 2 kat daha fazladır


Yılda 200.000 kişi alkole bağlı bir sorundan ölmektedir.
Otomobil kazalarında % 75
Kazadan ölümlerde % 50
Adam öldürmelerde % 50
İntiharlarda % 25 oranında alkol sorumludur.

Alkol ortalama yaşam süresini en az 10 yıl kısaltmaktadır.

Başka bağımlılık yapan maddelere öncülük etmektedir.

Alkol kullanımı kentlerde kırsala göre daha yaygındır.

Bazı mesleklerde alkol bağımlılığı daha sıktır. Alkollü içki satan yerlerde çalışanlarda, oyuncularda, yazarlarda, denizcilerde ve
doktorlarda alkol kullanımı daha sıktır.

Birinci derece akrabalarında alkol bağımlılığı olanlarda alkolizm riski 7 kat artmaktadır. Mesela alkol bağımlısı bireylerin baba ve
erkek kardeşlerinde alkolizm oranı % 25 gibi büyük bir orana sahiptir.

Sarhoşluğu genetik ve ırksal özellikler etkiler. ‘Japonlar’ alkol koklamayla bile sarhoş olurken, Almanlar şişelerce biradan bile
etkilenmemektedir.

Başkalarını Teşvik Etmek Ateşle Oynamaktır

Hayatın hemen hemen her alanını etkileyen böyle bir nesneye yaklaşırken hem bireysel hem de toplumsal manada dikkatli
olmak gerekir. İnsanlar kendileri adına nasıl davranacakları konusunda tabi ki serbesttirler. Ancak başkalarına etki konusunda
serbest değildirler. Çünkü genetik olarak alkole yakınlığı olan bireyler tek alkol kullanımıyla bile alkolizme yakalanabilirler. Yani
sizde bu riskin olmaması eşinizde, dostunuzda ve akrabanızda olmayacağı anlamına gelmez.

DÜNYADA ALKOL BAĞIMLILIĞININ DURUMU NEDİR?


Amerika Birleşik Devletleri’nde toplumun yüzde 90’ı yaşamının bir döneminde alkol aldığı, erişkinlerin yüzde 60-70’inin ise sıkça
alkol almakta olduğu tespit edilmiştir. Kalp hastalığı ve kanserden sonra alkole bağlı sağlık sorunları üçüncü sırada yer
almaktadır. Erişkinlerin yüzde 30-45’i yaşamının bir döneminde en az bir kez aşırı alkol almaya bağlı bir sorunla (yasal, trafik, iş,
okul) karşılaşmıştır. Hala yılda 200.000 kişi alkole bağlı bir sorundan ölmektedir.

Otomobil kazalarında yüzde 75, kazadan ölümlerde yüzde 50, adam öldürmelerde yüzde 50, intiharlarda yüzde 25 oranında
alkol sorumlu tutulmuştur. Ortalama yaşam süresini en az 10 yıl kısaltmakta olan alkol, bağımlılık yapan diğer uyuşturucu
maddelere de öncülük etmektedir.

Kentlerde kırsala göre daha yaygın olan alkolizm birinci derece akrabalarında alkol bağımlılığı olanlarda 7 kat daha fazla
görülmektedir.

ALKOLİZM TESTİ – ALKOLİZMİN BELİRTİLERİ

12 aylık bir dönem içinde ortaya çıkan aşağıdaki belirtilerden en az üçünün olması alkolizm tanısını düşündürür:
1. Tolerans: İhtiyaç duyulan alkol miktarının gitgide artması
2. Yoksunluk: Alkol almayınca titreme, çarpıntı, uykusuzluk, sinirlilik gibi belirtilerin olması
3. Amaçlanandan çok veya uzun süre alkol alma
4. Başarısız bırakma azaltma çabaları
5. Alkol bulmak, kullanmak, etkilerinden kurtulmak için çok zaman harcama
6. Toplumsal, mesleki, sosyal eylemlerde azalma: İşi gücü ihmal etme, ailevi, mesleki ve sosyal sorumlulukları yerine
getirememe
7. Psikolojik ve fiziksel sorunlara rağmen alkol kullanma

ALKOL BAĞIMLILARINDA KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

Kişilik bozukluğu alkol bağımlılığına, alkol de kişilik bozukluluğuna sebep olabilmektedir. Alkol bağımlılarında % 22-81 oranında
kişilik bozukluğu görülmektedir. En sık görülen kişilik ‘Antisosyal kişilik’tir. Alkol Bağımlılarının %79’unda Antisosyal Kişilik
özellikleri görülmektedir. Ancak antisosyal kişilik bozukluğu %30 civarındadır. Antisosyal Kişiliklerin %80’inde de Alkol
Bağımlılığı görülür. Antisosyal kişiler davranışları toplumsal yasalara ters düşen ve suç işleme eğilimleri yüksek olan kişiliklerdir.
İçgörüleri olmadığı için aldıkları cezaları kendilerine yapılmış bir haksızlık olarak algılarlar. İnsanlara verdikleri zarar karşısında
suçluluk duymazlar ve kendilerini haklı görürler. Sorumluluk duyguları hiç yoktur.
Yine alkol bağımlılarının %4 ila 66’sında ‘Sınır kişilik özellikleri’ gözlenmektedir. Sınır kişilikler, cinsel ve toplumsal kimliklerinde
derin güvensizlik ve dengesizlik gösteren, sağlam bir kimlik geliştirememiş kişiliklerdir. Sıklıkla boşluk ve anlamsızlık
duygusundan yakınırlar. Çoğu ağır narsisisstik eğilimler gösterir. Reddedilmeye ve terkedilmeye karşı aşırı duyarlıdırlar.
Kendilerine zarar verme ve intihar eğilimleri yüksektir.
ALKOLÜN VÜCUT VE DAVRANIŞLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

ÖLÇÜM VÜCUT VE DAVRANIŞ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ


DEĞERİ

0.2 Promil ruh halinin değişmesi, vücut ısısında hafif bir yükselme, davranışlar üzerindeki kontrolün azalması

0.5 Promil belirgin bir gevşeme, dikkatin azalması, koordinasyon ve muhakeme bozukluğunun başlaması.
YASAL SINIR

0.8 Promil koordinasyon, algı ve muhakemede belirgin bozulma, tepki zamanının, kendini kontrol etme
becerisinin zarar görmesi

1 Promil sarhoşluk belirtileri, muhtemel mahcup edici davranışlar, bir an neşeli bir an üzgün olmak gibi ruh
halinde gidip gelmeler

1.5 Promil ayakta durma, yürüme ve konuşmada güçlük çekme, denge ve koordinasyonun kaybedilmesi,
belirgin olarak sarhoşluk hali

2 Promil ağrı ve diğer fiziksel duyumların azalması, ağlama ve gülme arasında gidip gelmek gibi belirgin
duygusal tutarsızlıklar

3 Promil reflekslerin azalması, bilinçte bulanıklık, pek çok kişide bilinç kaybı

ALKOLİZMİN TETİKLEDİĞİ PSİKİYATRİK RAHATSIZLIKLAR HANGİLERİDİR?

Yoksunluk Sendromu (Deliriyum Tremens)


Alkolün bırakma fazında kişide aşırı korku, tansiyon düşmesi, kalp ritminde bozulma, çarpıntı, nefes darlığı gibi yakınmalar olur.
Kişi hallüsinasyonlar görebilir, şüphelenmeler yaşayabilir.“Delirium tremens” adı verilen bu durum müdahale edilmezse
edilmezse “alkol bunamasına” yol açar. Yani kalıcı bunama gelişir. O yüzden alkolü bırakacak kişinin mutlaka doktor nezaretinde
ve hastanede tedavi edilmesi gerekir.

Depresyon
Alkole bağlı gelişen bir diğer psikiyatrik bozukluk depresyondur. Alkol insanın mutlu olmayla ilgili beyin alanlarını etkiler.
Sonuçta depresyona sebep olur.

Alkol uyutmaz uyuşturur


Uyku bizim için çok önemlidir. Çünkü uykuda beyin, yüzde 80 kapasite ile çalışır. Gündüz ise beden çalışır, beyin uyur. Gece
melatonin hormonu sargılanır ve mutluluk kimyasalları üretilir veya günlük strese bağlı yıpranmalar tamir edilir. Ancak alkol
alınca kişi uyumaz uyuşur. Yani alkol alıp sızan kişinin beyni devre dışı kalır ve ertesi güne uyumadan kalkmış olursunuz. Alkol
içenlerde görülen ertesi gün yorgunluğunun en büyük sebebi budur. Alkolün uyuşturması yüzünden mutluluk kimyasalları
üretilemez, uzun süre böyle devam edilirse açık büyür ve depresyon ortaya çıkar. O yüzden uyuşma ile uyuma
karıştırılmamalıdır. Uyku beynin tam kapasite çalıştığı aktif bir süreçtir. Alkol almak bu süreci pasifize eder. Alkolikler sabah
uyanmada da sorun yaşarlar. Yorgun, mutsuz, asık suratlı, sinirli kalkarlar. Bunun da nedeni kaliteli uyuyamamış olmaktır.

Panik bozukluğu
Alkole bağlı gelişen sık psikiyatrik bozukluklardandır. Alkol kaygı eşiğini düşürür, yani insanın daha kolay kaygı yaşamasına
zemin hazırlar. Bunu ben “Rebound anksiyete” diye adlandırıyorum. Kaygıyı azaltmak için alınan alkolün bunu daha da artırması
durumudur.

Alkol Paranoyası
Eşlerini çok kıskanan, herşeyden şüphelenen alkoliklere rastlayabilmekteyiz. Bu alkolün düşünceden sorumlu dopaminin
dengesini bozmasından kaynaklanır. Dopamini artıran her madde paranoyaya sebep olabilir. Madde alımında dopamin depoları
boşaldığı için paranoya oluyor. Alkolik insanlarda kıskançlık görülür sıklıkla. Ayrıca alkol ve maddenin kalıcı şizofreniye bile
neden olabileceği söyleniyor.

Cinsel fonksiyon bozuklukları


Alkol kullanan insanlarda cinsellikle ilgili sorunlar çıkabiliyor. Testesteron hormonu baskılanıyor, ereksiyon kusurları, orgazm
bozuklukları çok sık görülüyor. Çünkü hem hormonal hem de fonksiyonal bozukluklar gelişiyor. Prolaktin seviyesini yükselttiği
için orgazm olamama sorunu oluyor.

Alkole bağlı fiziksel hastalıklardan bahseder misiniz biraz?

Deliryum tremens diye bir tablo vardır. Başlıca klinik özelliği saatler ya da günler içinde gelişen ve gün içinde dalgalanmalar
gösteren bilinç bozukluğudur. Bilinç bozukluğu çevrede olan bitenin farkında olma düzeyinin azalması şeklinde görülür. Hasta
gün içinde açılıp kapanmalar gösterebilir. Eğer alkolü bıraktıktan sonra bu tablo gelişir ve hemen önlem alınıp B1 vitamini
takviye edilmezse bunama gelişebilir. Bu geri dönüşümsüz bunama tablosuna “Wernicke- Korsakoff Sendromu” denir.

Alkolün sebep olduğu fiziksel hastalıklar

• Sinir iltihabı; yürüme bozulur, kas güçsüzlüğü ve reflekslerde azalma izlenir. Eldiven-çorap biçiminde duyu kusurları, ağrı
ve uyuşma olur.
• Beyincik harabiyeti ve buna bağlı ayakta durma ve yürüme güçlüğü, denge bozukluğu, görme bozukluğu gelişir.
• Yemek borusu iltihabı,
• Pankreas iltihabı
• Karaciğer hastalıkları: siroz, yetersizlik.
• Besin eksikliği: magneziyum, demir ve B12 vitamin eksikliği
• Karaciğer yetmezliğine bağlı beyin iltihabı (ensefalit)
• Hormonal bozukluklar: Testesteron azalması, kortizol artışı, insülin artışı,
• Sperm azalmasına bağlı kısırlık, testislerde küçülme, iktidarsızlık, erkeklerde göğüste büyüme, kadınlarda adet kesilmesi,
• Kalp hastalıkları; yetmezlik
• Kas hastalıkları
• Kanser
• Kanserler: yemek borusu kanseri, kalın barsak kanserleri, karaciğer kanseri, pankreas kanseri,
• Enfeksiyon hastalıkları: zatürre, tüberküloz .

ALKOLÜN VÜCUTTAN ATILMASI NASIL OLUR?


Pek çok kişi alkol aldıktan sonra kahve içerek, egzersiz yaparak ya da biraz kestirerek alkolün vücuttan atılmasını
hızlandırabileceğini düşünür. Oysa bunların alkolün yakılması üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Bunun için karaciğerin çalışmasına ve
zamana ihtiyaç vardır.

Alkol alındıktan sonra muhakeme yeteneği, algılayış giderek bozulurken bunun sonucunda sürücülük becerileri azalmakta, buna
karşılık yine bozulan muhakeme yeteneği ve azalan duygusal kontrol nedeniyle kendine güvende yersiz bir artış meydana
gelmektedir. İşte bu çelişkili değişim sürücülük için daha da tehlikeli bir duruma yol açmaktadır. Bu nedenle alkol aldıktan sonra
ne yapacağını düşünmek yerine içmeye başlamadan önce bazı kararlar almak daha yararlı olabilir. Bunlar eğer araç
kullanılacaksa hiç içmemek, eğer içilecekse araç kullanacak bir kişi bulmak olabilir. Özellikle eğlenmek için çıkılan akşamlarda
özel araç kullanmak yerine taksi ya da toplu taşım araçlarını tercih etmek uygun olacaktır. Hiç şüphe yok ki alkolün etkileri
konusunda doğru bilgilenen ve bu tür kararları alkol almadan önce vermeye çalışan sürücüler bu konuda en doğru davranışı da
yine kendileri seçebilirler.

İLK İÇİŞTE ALKOL BAĞIMLILIĞI OLUR MU?

Genetik yatkınlık sonucu bir damla alkol alımıyla bağımlılığın pençesine düşen birçok insan vardır. “İlk içiş bağımlılığı”
diyebileceğimiz bu durum alkole sebep olacak beyin yapılanmasının doğuştan var olmasıyla izah edilir. Bu yapının ilk içişle veya
düzenli içişle aktifleştirilmesi gitgide artan bir bağımlılık riskiyle karşı karşıya kalınmasına sebep olur. Özellikle ailesinde alkol
bağımlılığı olanların bu konuya dikkat etmeleri gerekir.

ALKOLE TEŞVİK ETMEK ATEŞLE OYNAMAKTIR


Alkol yaşını 24’e çıkaran yeni yasa gündemi uzun bir zamandır işgal ediyor. Yasaya farklı kesimlerden farklı yaklaşımların olması
bir tartışma ortamının doğmasına sebep oldu. Ben bu duruma tıbbi açıdan yaklaşmak istiyorum.

Hayatın her alanını etkileyen ve dünyada artan bir halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkan alkolizme sadece bireysel
perspektiften yaklaşmamız bilimsel değildir. Bu mantıkla baktığımızda uyuşturucu kullanımını da bireysel hak ve özgürlükler
kapsamında değerlendirmek ve belli bir yaştan sonra serbest bırakmak gerekirdi. Neden böyle yapmıyoruz? Çünkü biliyoruz ki
uyuşturucu kesin bağımlılık yapar. Hollanda gibi ülkeler esrar gibi uyuşturuculara bu mantıkla yaklaşmışlar, ancak sonraki 5 yılık
dönemde şizofreniden tutun da intiharlara ve adli olaylara kadar birçok sorunun arttığını görünce vazgeçmişlerdir. Sonuçta
bağımlılık potansiyeli yüksek olan ve uyuşturucu bağımlılığına yatkınlığı artıran alkol konusunda aynı uyuşturucuya
gösterdiğimiz hassasiyeti gösterme zorunluluğumuz vardır. Ben buradan tamamen yasaklanması değil bağımlılığa zemin
hazırlayacak etkenler için önlem alınmasını kastediyorum. İnsanlar alkol karşısında kendi adlarına nasıl davranacakları
hususunda serbesttirler. Ancak başkalarına etki konusunu belirlemede serbest değildirler. Burada bireysel yargılardan ziyade
bilimsel görüşler ön plana geçmelidir. Çünkü genetik olarak alkole yakınlığı olan bireyler tek alkol kullanımıyla bile alkolizme
yakalanabiliyorlar. Yani bir kişide bu riskin olmaması onun eşinde, dostunda ve akrabasında risk olmayacağı anlamını taşımaz.

Öncelikle Alkolle İlgili İstatistiklere Bir Göz Atalım


Amerika Birleşik Devletleri’nde toplumun % 90’ı hayatının bir döneminde alkol almaktadır.
Erişkinlerin % 60-70’i ise sık bir şekilde alkol kullanmaktadır.
Alkole bağlı sağlık sorunları, kalp hastalığı ve kanserden sonra üçüncü sağlık sorunudur.
Yetişkin insanların % 30-45’i hayatının bir döneminde en az bir defa aşırı alkole bağlı trafik, iş ve okul sorunu yaşamaktadır.
Alkol bağımlılığı riski erkeklerde kadınlardan 2 kat daha fazladır.
Yılda 200.000 kişi alkole bağlı bir sorundan ölmektedir.
Otomobil kazalarında % 75
Kazadan ölümlerde % 50
Adam öldürmelerde % 50
İntiharlarda % 25 oranında alkol sorumludur.
Alkol ortalama yaşam süresini en az 10 yıl kısaltmaktadır.
Alkol başka bağımlılık yapan maddelere öncülük etmektedir.
Bazı mesleklerde alkol bağımlılığı daha sıktır. Alkollü içki satan yerlerde çalışanlarda, oyuncularda, yazarlarda, denizcilerde ve
doktorlarda alkol kullanımı daha sıktır.
Birinci derece akrabalarında alkol bağımlılığı olanlarda alkolizm riski 7 kat artmaktadır. Mesela alkol bağımlısı bireylerin baba ve
erkek kardeşlerinde alkolizm oranı % 25 gibi büyük bir orana sahiptir.

Peki, alkolizme giden yol nasıl oluşuyor?

Tabi ki her içen alkolik olmuyor. Ama düzenli içen herkes alkolizm tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Çünkü düzenli içme beyinde
reseptör düzeyinde bozulmalara ve bağımlılık riskinde artmaya yol açıyor. Alkolü haftanın en az 3-4 günü düzenli bir şekilde
alan kişilerin, bir ruhsal sıkıntıyı gidermek, uyumak, stresin yarattığı gerginlikten kurtulmak için aldıklarını düşünürseniz riskin
ne kadar yüksek olduğunu siz de tahmin edebilirsiniz.

Alkolizme giden yol hangi aşamalardan oluşuyor?

Efkar Dağıtmak ve sıkıntı giderme için içme: Bu aşamaya psikolojik bağımlılık aşaması da diyoruz. Kişiler uykusuzluk, gerginlik,
sinirlilik gibi ruhsal veya baş ağrısı, kas ağrıları gibi bedensel sıkıntıları gidermek için hemen hemen her gün ve aşırı alkol almaya
başlarlar. Bu aşamada bırakıldığında kesilme belirtileri görülmez. En ufak bir sıkıntı ve üzüntüde alkol akla gelir. Bir nevi
alkolizme götüren şartlanmaların başladığı dönemdir.
Alışkanlık Dönemi (Olağandışı alkol alma): Bu aşamada kişide gastrit, polinevrit, karaciğer yağlanması gibi bedensel bozukluklar
çıkmasına rağmen fiziksel bir bağımlılık ortaya çıkmaz. Ancak alkol kişinin hayatının bir ritüeli ve bir parçası haline gelmiştir.
Eğlencesini, dinlenmesini, tatilini, yemesini, içmesini alkole göre planlamaya başlar. Bu aşama bağımlılıktan bir önceki aşamadır.
Eğer bu dönemde uyanılırsa bağımlılıktan kurtulma şansı artar.
Titrek Alkolikler Aşaması: Bu dönem alkol kontrolünün ortadan kalktığı, içme isteğinin önüne geçilemediği dönemdir. Alkole
bağımlılık artık gelişmiştir. Alkol bırakıldığı zaman kesilme belirtileri ve “ titreme” gözlenir.
Şiddetli Bağımlılık Dönemi: Ağır bedensel ve ruhsal bozukluklar oluşmuştur. Alkole tolerans gelişir. Yani kişi alkolün miktarını
hep artırma ihtiyacı içine girmiştir.
Alkolsüz Yaşayamama Dönemi: Kişi “su gibi” alkol içer. Alkol olmadan yaşayamaz hale gelir. Bu aşama alkolden ölümlerin en sık
yaşandığı aşamadır. Acilen tıbbi ve psikiyatrik girişimde bulunulmalıdır.

ALKOLLÜ ARAÇ KULLANMANIN TEHLİKELERİ


Kaza riskleri nedeniyle trafik polisi için, sürücülerin alkol kontrolünün özel bir önemi vardır. Sürücü, alkolmetre ile yapılan test
sonucunda alkollü çıkarsa; 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 48/5 maddesi gereğince para cezası ile cezalandırılır, aracı
trafikten men edilir ve sürücü belgesi altı (6) ay süreyle Trafik Polisince geri alınır.

Aynı sürücü aynı suçu işlerse; yine kanunun ilgili maddesi gereğince para cezası ile cezalandırılır, aracı trafikten men edilir ve
sürücü belgesi iki (2) yıl süreyle Trafik Polisince geri alınır.Aynı sürücü üçüncü kez alkollü olarak araç kullanırken tespit edilirse,
kanunun ilgili maddesinde belirtildiği şekilde para cezası ile cezalandırılır, aracı trafikten men edilir ve sürücü belgesi (5) yıl
süreyle Trafik Polisince geri alınır. Ayrıca altı (6) aydan az olmamak üzere hafif hapis cezası uygulanılır. Beş (5) yıl süreyle geri
alınan sürücü belgesi sahipleri, beşinci yılın sonunda, psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri muayenesi sonrasında durumu
uygun olanlara belgeleri iade edilir.

Alkollü araç kullanmaktan dolayı sürücü belgeleri geri alınan sürücüler, sürücü belgesine el koyan trafik birimine veya en yakın
Trafik Denetleme Şube Müdürlüğüne alıkoyma süresinin bitiminde dilekçe ile başvurarak sürücü belgelerini geri alabilirler.
Meydana gelen trafik kazaları incelendiğinde sürücülerin bir anlık dikkatsizlikleri sonucu meydana geldiği görülmektedir. Bu
nedenle, alkol almış kişinin de dikkati dağılmaktadır.
Güvenli alkol limiti yoktur en doğrusu, hiç alkol almadan araç kullanmaktır.

Alkolün sürücülük becerileri üzerindeki etkileri


Bilimsel araştırmalar alkolün hiç bir seviyesinin sürücülük için güvenli olmadığını göstermektedir. Bütün ülkeler yasal alkol
limitini belirlerken konuyu tıbbi, psikolojik ve sosyal yönüyle değerlendirerek bir karara varmakta, belli bir riski kabul ederek bu
limitleri belirlemektedirler.

Motorlu araç sayısının artmaya başladığı 1900’lü yılların ilk dönemlerinde, hızla oluşan trafik kurallarının yanı sıra, giderek
alkollü sürücülük için de önlem alma ihtiyacı hissedilmiştir. Başlangıçta bu sınırın ne olması gerektiği ve nasıl ölçüleceği
konusunda sorunlar yaşanmışsa da dünyada özellikle konuyu inceleyen bilimsel çevrelerin görüşü her zaman kan-alkol sınırının
daha da aşağıya çekilmesi yönünde olmuştur. Bir başka deyişle yasal limitin altında olmanın sadece trafik cezasını engellediği,
ancak can güvenliğini garantilemediği kabul edilmektedir.

Alkolün etkileri açısından yaş, cinsiyet, sürücülük deneyimi gibi bazı faktörlere bağlı olarak bireyler arasında farklılıklar
görülmekteyse de, bunlar güvenli sürücülüğü garantileyecek kadar büyük farklar olmadığı gibi, tartışmalı sonuçlar olarak
değerlendirilmektedirler. Bununla birlikte genel olarak araştırmalar 0.2 promil düzeyinden itibaren alkol düzeyi arttıkça
sürücülük üzerinde olumsuz etkilerinin de arttığı yönünde birleşmektedir. Bu sınır kimi ülkeler tarafından kabul edilmiş
bulunmaktadır.

ALKOL DENETİMLERİ
Alkol denetimlerinde yapılan iş, kanda ne kadar alkol bulunduğunun belirlenmesi ve bu miktarın sürücülük için tehlike yaratacak
düzeyde olup olmadığına karar verilmesidir.

Bu denetimin hangi hallerde, nasıl yapılacağı ve neye göre karar verileceği yasa ve yönetmeliklerle belirlenmiştir. Buna göre
sürücünün alkollü olabileceğinden şüphe duyulduğunda ya da rutin alkol kontrolleri sırasında alkolmetreyle ölçüm
yapılabileceği gibi, alkolmetrenin bulunmadığı hallerde görevliler tarafından sürücünün durumuyla ilgili gözlemlerin
kaydedildiği bir alkol test raporu da düzenlenebilir. Ölçüm ya da gözlem sonucunda sürücünün, 0.50 promil düzeyinin üzerinde
alkollü olduğu ve araç kullanamayacak durumda olduğu belirlenirse gerekli cezai işlemler yapılır (Karayolları Trafik Kanunu ve
Karayolları Trafik Yönetmeliği).

Sürücünün itirazı halinde ise, öncelikle bu konuda eğitilmiş ve kan almaya yetkili kılınmış personel tarafından kanı alınarak, tahlil
için polis kriminal laboratuarına gönderilir. Polis kriminal laboratuarlarında tahlilin mümkün olmaması halinde, sürücü kanındaki
alkol miktarının tespiti için adli tıp merkezlerine ve Sağlık Bakanlığına bağlı tahlil yapabilecek teknik ve tıbbi imkanlara sahip
olan en yakın sağlık kuruluşlarına gönderilir. Tahlil imkanının bulunmadığı sağlık kuruluşlarında hekim tarafından yapılan
muayene sonucuna göre düzenlenen rapor esas alınır (Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Trafik Yönetmeliği)

ÜLKEMİZDE YASAL ALKOL SINIRI


Ülkemizde ticari araç sürücüleri ve kamu hizmetinde çalışan sürücülerin alkollü olarak trafiğe çıkmaları tümüyle yasaklanmış,
diğer sürücüler içinse yasal sınır olarak bir litre kanda yarım gram alkole eşit olan, 0.50 promil belirlenmiştir. Bu halk arasında
yanlış bir biçimde “yüzde elli alkollü olmak” diye ifade edilmekte, hatta bunun mümkün olduğu sanılmaktadır. Bu tümüyle yanlış
bir bilgidir. Bu yanlışlık genellikle promil değerinin nasıl hesaplandığının iyi bilinmemesinden kaynaklanmaktadır.

Promil hesabında alkolün ağırlığı, kanın ise hacmi dikkate alınarak bir orantı kurulur. Örneğin 0.50 promil 100 mililitre kanda 50
miligram alkol bulunduğunu gösterir ve buradan gidilerek, 50:100=0.50 promil kabul edilir. Ağırlığı hacme oranlamak
matematiksel olarak çok mantıklı değilse de, karmaşık ve çok küçük sayılarla uğraşmak zorunda bırakmadığı için tercih edilen
bir ifade biçimidir. Eğer hacim oranları dikkate alınacak olursa, 0.50 promilin gerçekte kanda %0.025 oranında alkole eşit olduğu
(on binde 2.5 !) görülür. İnsan vücudu yüzde elli alkol oranı bir yana, %0.5 oranında alkole bile (binde 5 ya da bir litre kanda 4
gram alkol bulunması) tolerans göstermekte çok zorlanır, hatta bu düzeydeki kan-alkol oranı pek çok kişide ölüme yol açar.

ALKOL DÜZEYİNİN HESAPLANMASI VE ALKOL-KAN ORANLARI

ÖLÇÜM promil hesabı(miligram alkol/mililitre 1 Litre kanda ne kadar Hacim olarak kandaki alkol
DEĞERİ kan) alkol var oranı*

02 Promil 20 mg alkol/100ml kan (20:100=0.2) 0.2 gram alkol %0.025 (binde 0.25 alkol)

0.5 Promil 50 mg lkol/100 ml kan (50:100=0.5) 0.5 gam alkol % 0.063 (bind 0.63 alkol)

0.8 Promil 80 mg alkol/100 ml kan (80:100=0.8) 0.8 gram alkol % 0.1 (binde 1 alkol)

1 Promil 100 mg alkol/100 ml kan (100:100=1) 1 gram alkol % 0.13 (binde 1.3 alkol)

1.5 Promil 150 mg alkol/100 ml kan (150:100=1.5) 1.5 gram alkol % 0.19 (binde 1.9 alkol)

2 Promil 200 mg alkol/100 ml kan (200:100=2) 2 gram alkol % 0.25 (binde 2.5 alkol)

3 Promil 300 mg alkol/100 ml kan (300:100=3) 3 gram alkol % 0.38 (binde 3.8 alkol)

4 Promil 400 mg alkol/100 ml kan (400:100=4) 4 gram alkol % 0.5 (binde 5 alkol)

5 Promil 500 mg alkol/100 ml kan (500:100=5) 5 gram alkol % 0.6 (binde 6 alkol)

* 1 mililitre alkolün ağırlığı 0.789 gram, 1 gram alkolün hacmi 1.268 mililitredir

Alkol içeren içecekler


Bir çok içki de bulunan alkol oranı (içkinin alkol derecesi) çok farklıdır ve bu nedenle ne kadar alkol alındığının belirlenmesi çok
güç olabilir. Ayrıca alkolün vücutta yakılması zaman isteyen bir iştir ve bu da kişinin vücut ağırlığı, karaciğerinin büyüklüğü,
genel sağlık durumu başta olmak üzere pek çok faktöre göre farklılık göstermektedir. Bu nedenle bir çok kişi aldığı alkol miktarı
konusunda yanılgıya düşmektedir.

Vücudunda 6 litre kan bulunduğunu varsaydığımız bir yetişkinin kan dolaşımına 3 gram alkol karışması halinde yasal sınıra ya
çok yaklaştığı ya da aştığı düşünülebilir. Aşağıda, içinde yaklaşık olarak 12 gram alkol bulunan içki miktarları belirtilmiştir Bu
içkilerin içerdiği alkol miktarı göz önünde bulundurulduğunda bir yetişkinin tehlikeli bir sürücü haline gelmesinin çok zor
olmadığı görülür. Özellikle “hafif” içki olduğu düşünülerek bira ve şarabın çok fazla içilmesinin sürücüleri çok zor durumda
bırakabileceğine dikkat edilmelidir.

ALKOLİZM TEDAVİSİ
Alkol bağımlısı olan bireyler genellikle bağımlı olduklarını kabul etmezler. O yüzden tedaviye de kolay kolay başvurmazlar.
Ancak sağlıklarında ciddi rahatsızlıklar, ailevi, mesleki ve sosyal hayatlarında büyük kayıplar oluştuğunda doktora gelmek
zorunda kalırlar. Aslında hepsinin ruhlarının derinlerinde bir tedavi olma, düzelme arzusu vardır. Ancak alkolsüz hayatlarının
kötü olacağı, alkolsüz yaşamaya cesaret edememeleri onları hep alıkoyar. Bu yüzden defalarca tedaviye karar verip vazgeçerler.
İşte alkol bağımlısı olan bir kişinin tedaviye atacağı ilk adım bağımlı olduğunu kabul etmesidir. Dolayısıyla kişilere bağımlı
olduklarını kabul etmesini sağlamak uzmanın yapması gerekenlerdendir. Yani kabul ettirmek tedavinin bir parçasıdır. Halk
arasında hatta uzmanlar arasında bağımlı bireylere söylenen “ancak sen istersen tedaviye başlayabiliriz” sözü yanlış bir
yaklaşımın ürünüdür. Bunu sağlamak tamamen hekimin görevidir.
Alkol Tedavisinin Önemli Özellikleri Şunlardır:

• Önce bireyin bağımlı olduğuna dair içgörüsünü geliştirmek ve tedavi konusunda cesaretlendirmek gerekir
• Yoksunluk belirtilerini tedavi etmek çok önemlidir
• Tıbbi ve psikiyatrik ilaç tedavisi mutlaka olmalı
• Ekip çalışması şarttır
• Tedavi hastanın ihtiyaçlarına göre seçilmelidir
• Tedavinin en önemli aşaması hastane veya tıbbi müdahale sonrasıdır. Hastaneden çıkarken tabiri caizse 1-0 önde çıkması
sağlanır. Çıktıktan sonra yoğun bir psikoterapi ve rehabilitasyon programına alınmalıdır.
• Alkolizmde alkol alınmamasını sağlamak önemli, ama bütün gayretler bunun için olmamalı. Sebeplere yönelik yaklaşımlar
olmadığı taktirde içmeyi önlemek zorlaşmaktadır. Nüksler (tekrarlamalar) İlk 6 ayda en sıklıkla görülür. O yüzden ilk aylar
çok önemlidir.

ALKOLDEN UZAKLAŞTIRICI YA DA ALKOLÜ BIRAKMAYA YARDIMCI YÖNTEMLER

• Kendine Yardım Grupları-Adsız Alkolikler (AA)


• Bağımlıların % 10-40’ı alkole bağlı sorunlar nedeniyle tedavi görürler. Sonlanımın iyi olduğunu belirleyen göstergeler:
• Sosyal destek sistemlerinin yeterli olması
• Alkolü bırakma konusunda istekli olması
• Eş ve yakınlarının ilgi ve işbirliğinin bulunması
• Uygulanan başlangıç tedavisini tamamlayabilmesi
• Ayaktan tedaviye uyumu ve sürdürmesi

Bu özelliklerin bulunması ilk 1 yıllık bırakma dönemi için % 60 oranında olumlu beklenti doğurur.
Yapılan çalışmalarda 1 yıllık bırakma döneminin bulunmasının uzun dönem gidiş için olumlu bir gösterge olduğu vurgulanmıştır.

ALKOL BAĞIMLISI BİR KADIN


Bir bayan hastamız, çok iyi bir ailenin kızıydı. Çok güzel, saygın bir mesleği vardı, mesleğini icra ederken zaman içinde hayatında
iyi gitmeyen şeyler olmuş, depresyona girmiş ve alkolle tanışmıştı. Zamanla alkolün miktarı artmış, beraberinde kontrolsüz
cinsel yaşantıları başlamıştı. İş hayatı git gide kötüleşmiş, çalışamaz hale gelmiş, ailesiyle arası bozulmuştu. Tabiri caizse dibe
vurmuştu. Geldiğinde ağır depresif şikayetleri ve yoğun intihar düşünceleri vardı.

Ailesi sürekli, ‘niye böyle yapıyorsun, kendine dikkat etmiyorsun’ gibi empatiden uzak tavsiyelerde bulunuyordu. Eleştiriyor,
ama destek olamıyordu. Yalnız kalmıştı. Aynı tedavi protokolü uygulandı. Başlangıçta tedaviye inancı yoktu, kendisine
güvenemiyordu. ‘Artık bırakamam’ diyordu. Takip sürecinde en çok uğraştığımız düşünce “bırakamama” düşüncesiydi. Bunu
zamanla yendi. Sonuçta depresyonu düzeldi ve alkolü bıraktı. Alkolü bırakmayla birlikte hayatı tamamen değişti. Başka bir kente
yerleşti, orada biriyle tanıştı, evlendi ve çocuğu oldu. Gittiği yerde küçük bir dükkan açtı. Şu an mutlu ve üç senedir alkol
almamaktadır.

ALKOLİK BABA

35 yaşında bir erkek hasta. Evli ve iki çocuğu var. Hayatında her hangi bir sorunu yokken, aşırı alkol almaya başlamış ve
kontrolsüz ilikşkiler aşamaya başlamıştı. Önce bir kadın arkadaşı olmuş ve bu kadından bir çocuğu olmuştu. Bir zaman sonra
üçüncü bir kadın hayatına girmiş ve ondan da iki çocuğu olmuştu. Alkol aldığı zamanlarda kadınlardan birinin yanında soluğu
alıyor ve bu kadınlar tarafından kolayca sömrülüyordu. Çalışma hayatı ileri derecede bozulmuş, işçileriyle arası kötüleşmiş,
otoritesi kalmamış, saygınlığını yitirmiş ve ailesi tarafından dışlanmış bir şekilde bize müracaat etti. Yapılan tetkiklere göre
karacieğer enzimleri, kolesterolü, kan şekeri yükselmiş, karaciğer büyümüştü. Ağır bir depresyon ve utanç duygusu içindeydi.
Uyku uyuyamıor, kimseyle görüşemiyordu.
Kendisine çok kızdığı halde bu kadından ayrılamıyor, büyük bir tutkuyla peşinden koşuyordu. ı ve uzunca bir dönem o kadınla
beraber oluyordu ama kadın arada bir kaçıyordu ve parası bitince yine geliyordu. Kadın onu kullanıyor, ama o bile bile bunu
görmezden geliyordu. Çocuklarıyla yeterince ilgilenmiyordu. Çocuklarına kızkardeşleri bakıyordu.

Bu arada ailesi ile de arası açılmış, yavaş yavaş sosyal desteğini kaybetmişti. Bütün bu yaşantılar alkolün etkisiyle olmuştu.

Hasta yoğun bir tedavi programına alındı. Depresyonunu tedavi etmek ve dürtü kontrolüne yardımcı olmak amacıyla ilaç
tedavisi düzenlendi. Ayrıca frontal rehabilitasyon, kognitif güçlendirme ve bilişsel davranışçı terapi programına alındı. Sonunda
alkolden tamamen uzaklaştı, kontrolsüz ilişkileri bitti, çocuklarına karşısorumlu bir şekilde bakmaya başladı. Tutkulu ve marazi
aşkından da vazgeçti. Evli olduğu eşinden doğan çoçuklarıyla ilişkileri düzeldi. Şu anda işine sahip çıkmış durumda. İş konusunda
duyarlı hale geldi. Kendine güveni arttı, kontrollü bir insan haline geldi.
Hastanın şu sözleri yaşadığı durumu çok iyi özetlemektedir; “rüyada gibiyim, ben nasıl böyle bir batağın içine saplanmışım.”

Paylaşın

Etiketler:Alkol Bağımlılarında Kişilik Özellikleri, Alkol Bağımlılığının Tipleri, Alkol Denetimleri, Alkol Ve Madde Bağımlılığının Nedenleri, Alkole Teşvik Etmek Ateşle Oynamaktır,

Alkolik Babanın Zaferi, Alkolizm Belirtileri, Alkolizm Çeşitleri, Alkolizm Nedir, Alkolizm Tedavisi, Alkolizm Testi, Alkolizmin Neden Olduğu Tıbbi Hastalıklar,

Alkolizmin Tetiklediği Psikiyatrik Rahatsızlıklar, Alkolizmle İlgili İlginç İstatistikler, Alkollü Araç Kullanmanın Tehlikeleri, Alkolü Bırakmaya Yardımcı Yöntemler, Alkolü Yenen Bir Kadın,

Alkolün Vücut Ve Davranışlar Üzerindeki Etkisi, Alkolün Vücuttan Atılması Nasıl Olur, Dünyada Alkol Bağımlılığının Durumu Nedir, İlk İçişte Alkol Bağımlılığı Olur Mu,

İnsan Nasıl Alkol Bağımlısı Oluyor, Ülkemizde Yasal Alkol Sınırı

HTA NÖROPSIKIYATRI Her Hakkı Saklıdır 2015 HTA Grup

You might also like