You are on page 1of 7

Общая педагогика. Народное образование.

Педагогика

УДК 159.9

İNSAN PSİŞESİNİ ARAŞTIRMAK İÇİN ANALİTİK VE VAROLUŞSAL


PSİKOTERAPİ TEMELLİ EKLEKTİK YAKLAŞIM(İ.YALOM VE C.G. JUNG
ESERLERİNDEN YARARLANARAK)

Malake Kadıraliyev
Uluslararası Alatoo Üniversitesi, Yüksek Lisans Öğrencisi

Ozet

Bu makalede insanın psikolojisini anlamak ve çözüm üretmek için yeni eklektik psikolojik
terapi yaklaşımı geliştirilmeye çalışılmıştır. Yeni terapi geliştirilmede Varoluşsal ve Jung’un
Analitik psikoloji yaklaşımları kaynak olarak kullanılmıştır.
Anahtar kelimeler: Eklektik, Varoluşsal, Jung, Yalom, Psikoloji

АНАЛИТИКАЛЫК ЖАНА ЭКЗИСТЕНЦИЯНАЛДЫК ПСИХОТЕРАПИЯНЫН


НЕГИЗИНДЕ АДАМДЫН ПСИХИКАСЫН ЭКЛЕКТИКАЛЫК ЫКМА
МЕНЕН ИЗИЛДѲѲ (И. ЯЛОМ ЖАНА К. Г. ЮНГДУН ЭМГЕКТЕРИНИН
МИСАЛЫНДА)
Кыскача мазмуну

Макалада адамдым психологиялык проблемаларын түшүнүү жанан чечүүгѳ багыт-


талган психотерапиянын жаңы ыкмасын иштеп чыгууга аракет жасалган. Бул изилдѳѳдѳ
экзистенционалдык ыкма менен Юнгдун аналитикалык ыкмасы колдонулган.
Ачкыч сѳздѳр: эклектикалык, экзистенционалдык, Юнг, Ялом, психология.

ЭКЛЕКТИЧЕСКИЙ ПОДХОД ИЗУЧЕНИЯ ПСИХИКИ ЧЕЛОВЕКА


НА ОСНОВАНИИ АНАЛИТИЧЕСКОЙ И ЭКЗИСТЕНЦИОНАЛЬНОЙ
ПСИХОТЕРАПИИ (НА ПРИМЕРЕ РАБОТ И. ЯЛОМЫ И К. Г. ЮНГА)
Аннотация

В этой статье излагается попытка разработки нового эклектического подхода психо-


терапии для понятия и разрешения психологических проблем человека. В разработке
этого подхода психотерапии использовались Экзистенциальный подход и Аналитиче-
ская психология Юнга.
Ключевые слова: Эклектический, Экзистенциальный, Юнг, Ялом, Психология

66 ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2017. № 4


Malake Kadıraliyev

THE ECLECTIC APPROACH OF STUDYING THE PSYCHIC OF HUMAN


ON THE BASIS OF ANALYTICAL AND EXISTENTIAL PSYCHOTHERAPY
(ON THE EXAMPLE OF THE WORKS OF YALOM AND C.G JUNG)
Abstract

This article outlines an attempt to develop a new eclectic approach to psychotherapy for
the concept and resolution of a person’s psychological problems. In the development of this
approach to psychotherapy, the Existential Approach and the Analytical Psychology of Jung
were used.
Keywords: Eclectic, Existential, Jung, Yalom, Psychology

Kuramın iki temel felsefi kaynağı vardır: bütün diğer nedenlerin altında yatan nedene
Varoluşsal ve Jung’un Analitik yaklaşımıdır. ulaşabilirsek mutlaka varolmanın getirile-
Varoluşsalcılık: Varoluşsalcılığın ve riyle, bundan sonra “nihai kaygılar” olarak
“varoluşçu psikoterapinin” kısa ve basit bahsedeceğim “derin yapılarla” karşı karşı-
tanımı yoktur, çünkü varoluşçu yönelimin ya geliriz (Yalom, 1980). Yalom, dört nihai
dayanakları deneysel değil oldukça sezgi- kaygıyı vurgular: Ölüm, özgürlük, yalıtım
seldir (Yalom, 1980). Felsefede varoluşçu ve anlamsızlık. Bireyin bu hayat gerçekle-
“gelenek” ve resmi varoluşçu felsefe “öğre- rinden biriyle karşı karşıya kalması varo-
tisi” vardır. Resmi varoluşçu felsefenin baş- luşçu dinamik çatışmanın içeriğini oluştur-
langıcı 1834, Kierkegaard’la anılmaktadır. maktadır. Varoluşçu psikodinamikler bu
Varoluşçu terapiyle varoluşçu felsefe öğre- dört nihai kaygılara ve her birinin neden ol-
tisi arasındaki ilişki klinik farmakoterapiy- duğu bilinçli ve bilinçdışı korku ve güdülere
le biyokimyasal araştırmalar arasındakine gönderme yapmaktadır. Dinamik varoluşçu
benzemektedir (Yalom, 1980). Varoluşçu yaklaşım Freud tarafından ana hatları çizi-
psikoterapi, bireyin varolmasından kaynak- len temel dinamik yapıyı korumakta, fakat
lanan endişelere odaklanan dinamik bir tera- içeriği temelden değiştirmektedir.
pi yaklaşımıdır. Varoluşçu görüş farklı türde Her iki yaklaşım da anksiyetenin psiko-
bir temel çatışmayı vurgulamaktadır. Ne patolojinin yakıtı olduğunu, bazıları bilinçli
bastırılmış içgüdüsel çekişmelerle ne de iç- bazıları bilinçdışı olan psişik işlemlerin ank-
selleştirilmiş önemli yetişkinlerle olan çatış- siyeteyle baş etmek üzere ortaya çıktığını,
mayı önemsemektedir. Onun yerine bireyin bu ruhsal işlemlerin (savunma mekanizma-
varolmanın “getirileriyle” yüzleşmesinden ların) psikopatolojiyi oluşturduğunu, ve bu
kaynaklanan kaygılar üzerinde durmaktadır. mekanizmaların güven vermelerine rağmen
Yaloma göre bireyin, bu “getirileri” keş- kaçınılmaz bir şekilde gelişmeyi ve dene-
fetme yolu derin kişisel düşünmedir. Şartlar yimi sınırladıklarını varsaymaktadır. Bu iki
basittir:Yalnızlık, sessizlik, zaman ve her dinamik yaklaşım arasındaki en büyük fark,
birimizin deneysel dünyamızı doldurduğu- Freud’un zinciri ‘dürtüyle’ başlarken, va-
muz her zamanki oyalanmalardan kurtul- roluşçu çatının korkuyla başlamasıdır. Otto
mak. Eğer her zamanki dünyamızı silebilir Rank’ın söylediği gibi, eğer bir terapist, bi-
ya da “parantez içine” alabilrsek, dünyada- reyi içgüdülerinin egemen olduğu bir varlık
ki durumumuzu, varlığımızı, sınırlarımızı, değil, aslında korku dolu, acı çeken bir var-
olanaklarımızı derinlemesine düşünürsek ve lık olarak görürse çok daha güçlü olacaktır.

ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2017. № 4 67


Общая педагогика. Народное образование. Педагогика

Varoluşçu dinamikler gelişimsel modele Bu ayrılma sayesinde, zihin ve bilinç


bağlanmamıştır. “Temel” (yani önemli, esas gelişir ve sağlıklı kişilik hayat boyu süren,
olan) ile “ilk” (yani, kronolojik olarak birinci yüksek seviyede bir gelişmeyle bütünleşti-
gelen) sözcüğünün aynı kavramlar olduğunu rir.
varsaymak için zorlayıcı bir neden yoktur. Temel Kavramlar
Varoluşçu perspektiften bakıldığında derinle- Kolektif bilinçdışı tanımı, Freud’unkine
mesine araştırma, insanın geçmişi araştırma- benzer ancak daha kapsamlıdır. Bireyin ki-
sı anlamına gelmemektedir. Bu durum daha şisel bilinçdışısı sadece kişinin egosunun ve
çok, kişinin günlük kaygıları bir kenara bıra- süperegosunun kabul etmeyeceği, bu yüz-
kıp varoluşçu durum hakkında derinlemesi- den de bastırılmış olan materyali içermez.
ne, düşünmesi anlamına gelmektedir. Gele- Bu durum aynı zamanda psişe için önemli
cek-olan-şu an, varoluşçu terapinin birincil olmayan ve ya geçici ya da sürekli olarak
zaman kipidir (Yalom, 1980). bilinçten çıkmış materyali de içerir. Bireyin
Analitik yaklaşım: Jung’un kişilik ku- kişiliğindeki bilinç için hazır olmayan veya
ramı, kişinin dinamik bütünlüğü anlayışına bilince kabul edilmemiş, gelişmemiş bölüm-
dayanmaktadır. Psişe, kolektif bilinçdışına leri içerir.
(imgelerin, düşüncelerin, davranışların ve Kolektif bilinçdışı Jung’un insanlar ta-
deneyimlerin altında yatan örüntülere) bağlı rafından paylaşılan uçsuz bucaksız, saklı
olarak bilinç ve bilinçdışından oluşmuştur psişik kaynağa verdiği isimdir. Jung kolektif
(Douglas, 2006). Bilinç Jung’a göre çev- bilinçdışını hastalarının kendilerini açması,
reyle ilişkilerde dört pencereli bir yönelim kendi kişilik analizi ve çok kültürlü çalış-
organıdır. maları sonucunda keşfetmiştir. Aynı temel
İnsan genelde bu dört pencereden birini motiflerin fanteziler, rüyalar, semboller ve
daha çok kullanır: Hissi, akli, duygusal ya mitlerde de yer aldığını bulmuştur. Kolektif
da sezgisel pencere. Çevreden gelen veriler, bilinçdışından ortaya çıkan imgeler, bütün
bilince duyu organlar aracılığıyla ulaşsa da insanlar tarafından paylaşılır, ancak herke-
bu organların yapısal yetersizliği dolayısıyla sin bireysel deneyimleriyle farklı şekiller
“gerçek dünya”, çok kısıtlı bir tarzda algı- alır. Jung bu motiflere arketip imgeler, dedi
lanır. Bilincin aynı zamanda algılamadaki ve kolektif bilinçdışını, arketip imgelerden
seçici dikkati ve bulunduğu bağlam çevre- oluşan örüntüler olarak tanımladı.
yi biraz daha öznelleştirir. C.G. Jung’a gö- Arketip, basitçe ifade edilirse “ilk ka-
re, önce ve asıl olan bilinçdışıdır ve bilinç lıp” anlamına gelir. Psikolojik açıdan insa-
sonradan ortaya çıkar. Kişisel bilinçdışı, nın duygu, düşünce ve davranışları sadece
kişiliğin doğrudan anlaşılamayan ve sadece bireysel bilinçdışından kaynaklanmaz; ko-
dolaylı olarak rüya ve analizle anlaşılabile- lektif bilinçdışında potansiyel olarak depo-
ceği bir alanıdır. Kişisel bilinçdışı, Jung’un lanmış bazı “model”lerin benimsenmesi ile
kolektif bilinçdışı olarak tanımladığı, ken- de şekillenir.
dini arketip imgeler ve kompleksler yoluyla Jung insanların kişiliklerini şekillendir-
kişisel bilinçdışında gösteren, kalıtımsal bir mek ve gerçekliği evrensel içsel örüntülere
insani faktör tarafından etki görür (Douglas, göre algılamak için kalıtımla geçen bir eği-
2006). limleri olduğuna inandı.
Jung, kendiliği, kişiliğin evrildiği, kap- Kolektif bilinçdışı bu tür arketip imge-
sayıcı bütünlük, kişiliği düzenleyen ve bü- lerle kendini bireye gösterirken, kişisel bi-
tünleştiren, arketip bir enerji olarak tanım- linçdışı kendini kompleksler yoluyla ortaya
ladı. Kendilik, kişisel gelişimin hedefidir. koyar. Arketip imgeler, kolektif bilinçdışın-
Bebek, yaşama, hemen alt sistemlere ayrılan dan kişisel bilinçdışına doğru bir kompleks
bütüncül bir kendilikle, ilk bütünlük duru- aracılığıyla akar. Kompleksler bilinçli ola-
muyla başlar. rak yaşanmış acıların, zedelenmelerin, duy-

68 ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2017. № 4


Malake Kadıraliyev

gusal şokların ve ahlaki karmaşaların bilinç- Her zamanki deneyimin tersine, insanoğlu,
dışının derinliklerine atılmaları dolayısıyla doğasında bir modeli barındıran iyi yapı-
oluşurlar. landırılmış bir evrene girmemektedir. Daha
Otantik ve otantik olmayan mod: He- çok, kendi dünyasından, hayat tarzından,
idegger’a göre (1962) var olmanın iki temel seçimlerinden ve hareketlerinden tamamen
şekli vardır. İlki otantik olmayan mod’dur. sorumludur yani, bunların yazarıdır.
Bu şekil “gündelik”, “kamusallık”, “boş ko- Varoluşçu yalıtım: Üçüncü nihai kaygı
nuşma” ve kişinin kendi hayatını “anonim” ise yalıtımdır. Yalnızlığın eşlik ettiği kişile-
bir hayat olarak yaşamasıyla karakterize rarası ya da kişinin içindeki yalıtım (kişinin
edilir. Otantik olmayan mod, gerçekten ken- kendi parçalarından yalıtım) değil, temel-
disi olmak adına herhangi bir sorumluluğu deki yalıtımdır. Yaratıklardan ve dünyadan
almaktan kaçınır ve daha çok kendiliğin ve yalıtımdır-ki bu diğer yalıtımdan daha kö-
dünyanın dışarıdan yapılmış tanımlarına tüdür. Birbirimize ne kadar yakınlaşırsak
teslim olarak bu tür bir sıkıntıdan geçici ola- yakınlaşalım sonunda arada kapatılamaz bir
rak kurtulmaya bakar. Dünya sahnesindeki boşluk kalacaktır. Her birimiz varoluşa tek
uzmanlık alanlarında otantik olmayan var- başımıza ayrılmalıyız. Bu nedenle, varoluş-
lık ise en uç noktada bireyselliğin tamamen çu çatışma, mutlak yalıtımımızın farkında
uyum sağlamaya boyun eğdiği otomasyon- olmamızla, bağlantı kurma, korunma ve da-
vari varoluşla simgelenmiştir. ha büyük bir bütün olma arzumuz arasında-
Varoluşun ikinci şekli ise otantik ki gerilimdir.
mod’dur. Burada kişi kaygı hissetse de ken- Anlamsızlık: Dördüncü nihai kaygı ya
di hayatı için sorumluluk alır. Kendini ka- da varoluş getirisi anlamsızlıktır. Viktor
labalık içine bırakmaktansa, kendi benzer- Frankl’a göre bireylerin varoluşlarındaki te-
sizliğinin farkına varır ve aslında olması ge- mel istemlerinden birisidir. Eğer ölmek zo-
rektiği gibi olmaya çabalar. Dünya’ya uyum rundaysak, eğer her birimiz aslında kayıtsız
sağlamak, kesinlikle ikincil bir pozisyona bir evrende tek başınaysak, o halde her biri-
itilir (Douglas, 2006). miz hayattaki kendi anlamımızı bulmalıyız.
Ölüm. En göze çarpan, en kolay kor- Fakat kişinin kendi yarattığı anlam, insanın
kuya neden olan nihai kaygı, ölümdür. Şu hayatını taşıyacak kadar sağlam olacak mı-
anda varız, ama bir gün olmayacağız. Ölüm dır? Bu varoluşçu dinamik çatışma, bir anla-
gelecek ve ondan kaçışın bir yolu yoktur. mı olmayan evrene fırlatılmış, anlam arayışı
Bu korkunç bir gerçektir ve biz bu gerçeğe içindeki yaratığın ikileminden kaynaklan-
ölümcül bir korkuyla tepki veririz. Spino- maktadır.
za’nın sözlerindeki “Her şey, kendi varoluşu Terapötik Amaçlar
içinde sürüp gitmeye çabalar;” sözü özdeki Varoluşsal psikoterapide olduğu gibi ilk
varoluşçu çatışma ölümün kaçınılmazlığının önce gündelik kaygıların altında yatan da-
farkında olmayla varolmaya devam etme ar- ha derin kaygıların farkına varılmasını he-
zusu arasındaki gerilimi ıfade eder. defler. Birçok kaygının altında daha derin
Özgürlük. Bir diğer güçlü, ama çok daha varoluşsal kaygıların olabileceği varsayılır.
az anlaşılabilir kaygı özgürlüktür. Normal- Varoluşsal kaygılarla yüzleşmenin büyük
de özgürlüğü kuşkuya yer bırakmaz bir şe- bir acıya neden olsa da sonunda iyileştirici
kilde olumlu bir kavram olarak düşünürüz. etkisi olduğunu ifade edilir.
Tarih boyunca insanoğlu özgürlüğü istemiş Jungien psikolojide, danışmanın en
ve onu elde etmek için çabalamamış mıdır? önemli amacı kişinin kişisel ve kollektif bi-
Fakat nihai zeminin bakış açısından görü- linçdışı materyallerinin farkına varmasına
len özgürlük, korkuya yapışık durumdadır. yardımcı olmaktır. Kişinin mümkün olan
Varoluşçu anlamında “özgürlük” dışsal ya- en yüksek seviyede muhtemel kapasitesiy-
pının yokluğuna gönderme yapmaktadır. le işlevde bulunma yeteneğini engelleyen

ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2017. № 4 69


Общая педагогика. Народное образование. Педагогика

gelişimsel engelleri ve kişilik örüntülerinin seviyede, varlığın özündeki onarılamayan


üstesinden gelmektir” şeklinde tanımlanır. yalnızlığın farkına varmalıdır.
Sadece patoloji odaklı değildir (Douglas, Terapist ve Danışan Arasındaki İlişki
2006). Nihai kaygıların varoluşun getirileri ol-
Dolayısıyla bu terapi yaklaşımında tera- duğunun farkında olunması ve bu kaygıların
pist, danışana görüngübilimsel olarak yak- evrensel olması, yani hem terapist hem da-
laşmalıdır. Diğer bir ifadeyle hastanın ya- nışana özgü olması bu ilişkiyi yol arkadaşlı-
şantısal dünyasına girmeli ve anlayışı bozan ğı durumuna çevirir. Bu yaklaşımın önceliği
önvarsayımlarda bulunmadan bu dünyanın terapistin kuramlar önemli olsa da danışan
olgularını dinlemeli, ardından var olan prob- ve terapist arasındaki gerçek karşılaşma ve
leme uygun terapi tekniğini kullanmalıdır. fenomenolojik an açısından kaçınılmaz bir
Terapistin İşlev ve Rolü “Boş ekran” şekilde ikinci sırada yer almaktadır. Kaba-
tekniği olarak kristalize olan teknikte danış- ca önce anlama, sonra tekniktir. Terapinin
man kendi hakkında olabildiğince az bilgi odak noktası şu an olmasın yanında geçmiş
verir. Terapist mümkün olduğu kadar az ko- de önemlidir. Varoluşsal kaygıların farkına
nuşur ve az tepki verir. varılmasının yanı sıra terapist ile danışan
Buradaki temel amaç analitik yaklaşım- arasındaki ilişkinin önemli kısmı aktarımdır.
larına göre terapötik ilişkinin temelini oluş- Analist aktarım, açık semptomlar, rüyalar ve
turan aktarım için uygun zemini oluşmasına fanteziler vasıtasıyla bilinçdışında gizlenmiş
yardımcı olmaktır. Danışanların kendilerini bir kompleksi ortaya çıkarma imkanı sağlar.
yansıtabilecekleri bir transferans ilişkisi için Terapist sırlar, kompleksler ve nevrozlarla,
koşullardan birinin bir uyaran olan danışma- bunların geçmişte yaşanmış olaylardaki ve
nın daha muğlâk pozisyonda durması ve boş travmalardaki köklerini tespit ederek, mev-
ekran pozisyonunu koruyarak buna imkân cut işleyişe, özellikle hasta ve doktor arasın-
ve alan tanımasıdır (Gün, 2015). daki ilişkiye nasıl dahil olduğunu görür ve
Terapist, danışana görüngübilimsel ola- komplekslerin işleyişi vasıtasıyla bilince çı-
rak yaklaşmalıdır. Diğer bir ifadeyle hasta- kan arketip örüntüleri tespit etmek suretiyle
nın yaşantısal dünyasına girmeli ve danışanı hastalara yardıcı olur.
otantik olarak dinlemeyi engelleyen önvar- Terapi Teknikleri
sayımlarda bulunmadan anlamaya çalış- Aktarım analiz:. Bütün derinlik psiko-
maktır. terapistler gibi Jungcu terapistler de aktarı-
Terapist nihai kaygıların kesin cevapla- mın terapide önemli rol oynadığı konusunda
rın olmadığına, deneyimin derinliklerinden hemfikirdir. Aktarımın ilk safhasında hedef,
çıkartılan anlamın gerçekçi ve özgürlüğü terapistin hastanın yaptığı yansıtmaların
kolaylaştırıcı bir hal aldığına ve hiçbir iliş- başkalarına değil, kendisine ait olduğu fark
kinin köprü kuramayacağı temel bir yalnız- etmesini sağlamak, yansıtmaları analistten
lığın var olduğuna dair zor gerçeği benim- uzak tutmak ve onları hastanın kendi kişili-
ser. Terapist danışana, arayışın geçerli oldu- ğinin bilinçli birer parçası olarak bütünleş-
ğunu ve bundan fayda göreceğini hissettirir. tirmektir.
Danışanın Terapi Sürecindeki Deneyimi Jung, sosyokültürel unsurları ve arketip
Terapi haftada bir ya da iki defa 45-50 daki- unsurunu da dikkate alarak aktarımın kapsa-
ka süreyle yapılır. Her analiz başında genel mını genişletti. Kişisel olmayan bu yönler,
çerçevenin oluşturulduğu bir sözleşme yapı- aynı zamanda terapiste de yansıtılır. Akta-
lır. Terapötik ilişki, danışan yanlış beklen- rım analizinin ikinci safhası sırasında, has-
tilerden ve kalıplaşmış inançlardan kurtul- talar terapiste yansıttıkları kişisel ve kişisel
dukça, destek ve yönlendirme sağlar. Yine olmayan temaları ayırmayı öğrenir. Ken-
de, ölümün veya beklenmedik olayların üs- di psişelerine ve kültür ile kolektif arketip
tesinden gelme şansımız yoktur. Birey, bir alanlarına ait olanları belirlerler. Kişisel ol-

70 ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2017. № 4


Malake Kadıraliyev

mayan asimile edilemez, ancak onu yansıt- mevcuttur. Logoterapinin amacı müşterileri-
ma eylemi durdurulabilir. nin anlam için arayışlarını kolaylaştırmaktır.
Aktarım analizin üçüncü safhasında ana- Yaklaşımın Temel Uygulamaları
listin kişisel gerçekliği hasta tarafından ona Problemler
verilen imajdan farklılaşmış olur. Bu safha- Bu terapi şekli öncelikle varoluşçu
da, hasta terapisti normal bir insan olarak psikoterapi gibi öncelikle analitik terapi
görmeye başlayabilir ve terapistin kişiliği yaklaşıma uyum sağlarken, bir yandan da
önemli bir rol oynar. Son safhada, aktarım danışanın ciddi varoluşçu acısıyla temel
çözümlendiğinde ve daha fazla kendini bil- mücadelesine ilişin uyanık kalacaktır. Tera-
me ve kendinin farkında olma yer aldığında, pistin tekniği belirli hasta ve duruma adapte
hasta ve terapist arasında oluşan daha em- olabilecek kadar esnek ve terapistin kendi
patik ve düz bağ vasıtasıyla, terapist daha uzmanlık sınırları dahilinde çalışabileceği
gerçekçi bir değerlendirme yapar. şekilde sabit olmalıdır.
Rüya analizi: Jung’a göre rüyalar aslın- Bulgu
da, geleneksel Freudcu görüşte olduğu gibi, Jung’un tipoloji kuramını inceleyen ge-
ne mutlaka bir şeyler gizlerler, ne her zaman rek nicel gerekirse nitel çalışmalar mevcut-
tatmin bulmamış arzuları ifade ederler, ne tur.
de standart bir sembolojiye göre yorumla- Bu, tipler veya kişilik boyutları, içedö-
nabilirler. Rüyalar kişinin dikkat etmesi ve nüklük ve dışadönüklük şeklindeki iki temel
bilinçli bir olay gibi ciddiye alması gereken tutum ve düşünme, hissetme, algılama ve
bir şeyin ifade bulmuş şeklidir. Rüyalar arzu sezgi şeklindeki dört işlevden oluşmaktadır.
ve korkuları yansıtabilir. Hepimiz bu özelliklere farklı seviyelerde sa-
Çoğunlukla rüyayı gören kişinin bas- hibiz ama çoğu zaman birini diğerlerinden
tırdığı ya da sesli olarak dile getirmediği üstün tutmayı tercih ederiz. Myers-Briggs
dürtüleri anlatırlar. Bunun yanı sıra hem ve Grey-Wheelright tipoloji testleri hem
iç hem dış problemler için çözümler gös- kişinin baskın tutum ve işlevini hem de her
terirler. Hastanın gizli iç dünyasını ortaya tutum ve işlevin bireyin kişiliğindeki ilgili
çıkarma açısından çok değerlilerdir ve git- miktarını tespit eder. Her iki test de, Jung’un
tikçe evrilen sembolik imgelemleriyle, has- orijinal düzenlemelerini takip eden, bireyin
tanın psişesindeki değişiklikleri açığa çıka- içedönüklük ve dışadönüklük derecesinin
rırlar. Rüyalar yoluyla bilinçdışının arketip yanı sıra, gerçeklikle yüzleşme sırasında
imgelerini izleyen kişilik, kendini düzene düşünme, hissetme, algılama ve sezgi mod-
sokabilir. larının hangisini tercih ettiğinin belirlendiği
Logoterapi: Anlam İsteği bir gizli mo- anketlerdir.
tivasyon olup genellikle hayatta kalma iç- Jung istatistiği, kelime çağrışım testle-
güdüsü, haz ilkesi ve güç isteği tarafından rinde, kompleks kuramı için bulgu göster-
bastırılmış olmasıdır. Ama bizi ayakta tüm mek amacıyla kullandı. Rorschach Testi ve
şeyler ve insanlar ortadan kaldırıldığında Tematik Algılama Testi (TAT) gibi Jung’un
Anlam İsteği genellikle ön plana çıkıyor. kompleks ve yansıtma kuramlarını temel
Çünkü anlamı olmayan hayata katlanmak alan yansıtıcı testler de kullanılmaktadır.
çok acı olurdu. Anlam arayışı, aynı zamanda Varoluşçu terapi çalışmalarda kullanı-
bir ruhsal uyanış ya da hayatında bir dönüm lan kavramların ve bilgi kaynağın pozitivist
noktası şeklinde, bizim artık aynı yönde ya- geleneğe dayanan akademik psikiyatri ve
şamaya devam edemediğimizi anladığımız psikoloji, bilgiyi geçerli kılma yöntemi ola-
zaman ortaya çıkabilir. Anlam ihtiyacı bi- rak deneysel araştırmaya değer verdiğinden
linç dışı veya gizli olabilir ama her zaman ampirik çalışmaların zorluğu öne çıkıyor.
Varoluşçu terapinin temel ilkeleri, deney-

ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2017. № 4 71


Общая педагогика. Народное образование. Педагогика

sel araştırma yöntemlerinin uygulanmasının özgürlük, ölüm ve yalnızlık gibi nihai kay-
çoğu kez çok zor olduğu ya da uygun ol- gıların evrensel olması bu yaklaşımı kültüre
madığı ilkelerdir. Örneğin, deneysel araş- duyarlı yapar. Aktarım önemli olsa da önce-
tırma yöntemi, araştırmacının karmaşık bir likli değildir.
organizmayı her biri deneysel incelemeye Analitik kuramın felsefi altyapısı
izin verecek kadar basit parçalara ayırarak Jung’un Doğu Asya seyahatlerinde oluşan
incelemesini gerektirir. Ancak, bu esas ilke, birikimlerinden etkilenmiştir. Kuramda kul-
bir temel varoluşçu ilkeyi reddetmektedir. lanılan doğu Asya felsefe ve mitolojisi bu
Temel hümanist inanç, “insan parçalarından yaklaşımı uygulayanların kültürel farkın-
daha büyüktür”, demektedir. dalığını artırır. Arketiplerin sosyo-kültürel
İnsan zihnin karmaşık parçalarını örne- özelliği, her toplumun kendine özgü arketip-
ğin, bilinç, bilinçdışı, süperego, ego ve id lerin olabilmesi bu yaklaşımı kültür konu-
ne kadar iyi anlarsa anlasın yine de merke- sunda duyarlı yapar.
zi hayati temsilciyi, yani biliçdışına (ya da
süperegoya ya da ide ya da egoya) sahip KAYNAKÇA
olan kişiyi kavrayamaz. Üstelik deneysel 1. Corsini, R.J. ve Wedding, D. (2012).
yaklaşım, insanın, bu ruhsal yapının ona sa- Modern psikoterapiler. Kaknüs yayınları
hip olan kişi için anlamını öğrenmesine yar- 2. Flanagan, J.S. ve Flanagan, R.S. (2014).
dımcı olmaz. Anlam hiçbir zaman bütünü Klinik görüşme. İthaki
meydana getiren parçaların incelenmesiyle 3. Frankl, V. E. (1985). Man’s search for
öğrenilemez. Çünkü anlama hiçbir zaman meaning. Simon and Schuster
neden olunmaz. Anlam bütün parçalarından 4. Jung, C.G. (1971). Psychological Types.
daha düzenli olan insan tarafından meydana Princeton University Press
getitilir (Yalom, 1980). 5. Merter, M. (2014). Nefs psikolojisi ve
Kültüre Duyarlı Yaklaşım Gösteren rüyaların dili. Kaknüs yayınları
Yanları 6. Yalom, İ. (2011). Varoluşçu psikoterapi.
Psikoterapi yaklaşımının kültüre duyarlı Kabalcı yayınevi.
yanı varoluşsal terapide olduğu gibi danışan 7. Wong, P. T. (1997). Meaning-centered
ve terapist arasındaki gerçek karşılaşma ve counseling: A cognitive-behavioral
fenomenolojik ana odaklanmasıdır. Yani approach to logotherapy. In International
insanın ontolojik varlığına odaklanması ve forum for logotherapy (Vol. 20, pp. 85-
onu belirli kalıplara sokmadan önce varol- 94).
duğu gibi anlamaya çalışmasıdır. Anlam,

72 ALATOO ACADEMIC STUDIES. 2017. № 4

You might also like