Professional Documents
Culture Documents
RAIVIARDT
SONVALSi
K IY AM ETLE İLG İLİ
İKİ BİN Y ILLI K VAHYİN
GERÇEK ANLAMI VE AÇIKLAMASI
kutuphaneci - eskikitaplarim.com
•
SONVMSİ
Yayına hazırlayan:
Judi Pope Koteen
Teknik Yapım:
Dizgi - Montaj - Kapak Düzeni: Akaşa
BÖLÜM 1
İ drake Açılan Pencere . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 1
Dünyaya D üş en Gölge . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .... . .. 2 1
Gölge B üyüyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 37
Güç H ı n,ları S on suzdur . ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5 1
D oğa - D engesizlik . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . .. .. . . . . . .. . . . . . . . 6 9
D oğa - D eğişiklikler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7 7
Ce saret ve Fazilet Gerekiyor . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . 87
Tek Bir Ki şi Herkesi Etkil er . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . . . 101
BÖLÜM 2
Val s Devam E di y or . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 119
Aydınlanmak, Yaşamı Tanımaktır. . . . .. .. . . . . . . . . . 127
Ana Pren sipl ere Dönüş . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 135
Köklü D eğişim Yapabilmek . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 145
Asla Yal nı z Bırakılmazsınız . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 155
Not 167
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
A ç ı k l a m a l a r . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . 17 0
KEHANET
9
Tiranların Son Valsi
rusuna şöyle yanıt vermişti: "Size, Tanrı olduğunuzu ve
çok ama pek çok sevildiğinizi söylerdim."
Ramtha'nın sözlerinden oluşan kitaplar, "Yoğun
Günler"adı verilen hafta sonlarında, belli bir konu üzeri
ne yaptığı irticali konuşmalara dayanır. Ramtha, dünya
da meydana gelecek değişiklikler hakkında daha önce de
konuşmuştu.
Bu kitaptaki kehanetler artık geri gelmeyecek bir za
manda yapıldı. Bizim zaman dediğimiz hep ileriye gi
der. Ramtha bu kitaptaki kehanetlerinde son derece açık
bir ifade kullanıyor. Bunların "şu anda böyle göründük
lerini" söylüyor. Bu kehanetler 1987 yılının Kasım ayın
da yapıldı.
İnsanoğlu özgür iradeye sahiptir. Her zaman fikri
mizi deği ştirebil iriz. Burada söylenenlerin çoğu, o anda
görüldüğü şekilde, tercih yapmaya dayanıyor. Ramtha bu
rada, kol ektif bilincin etkilerinden söz ediyor ve ışığın
pek çok ki şiye gösterildiğini bildiriyor.
Kolektif bilinçteki bir eğilim, burada söylenen birçok
şeyi değiştirebilir. Ancak Ramtha, dünyanın kendini ye
nileme gereksinimi gibi bazı şeylerin değiştirilemeyece
ği ni söylüyor. Yukarıdaki lerin ı şığında okurlarımıza,
kehanetlerin kendilerinden çok, bunların anlatmak iste
diği ger�eklerle ilgilenmelerini öneriyoruz.
10
BÖLÜM I
11
Tiranların Son Valsi
Bu mesaj , kendi yollarının tek yol olduğunu i ddia
eden spiritüalist bozuntuları için de verilmedi. Bu mesaj
yol gösteriyor: Hayatta kalabilmenin yolunu . . . Bu mesaj ,
s piritüali st maskesinin ardına saklanarak, günlerini
yirminci yüzyıl manastırlarında dolaşmakla geçiren ve
gerçek dünyada yaşamaktan korkanlar için hiç değil
dir . . .
Bu mesaj ruhen olgunlaşmış kişiler içindir. Bu, si
zin öz varlığınıza uygulayabileceğiniz bir anlayıştır. Bu
nunla çocukça oyunlar oynayabileceğinizi sanmayın. O
günler çoktan bitmiştir. Sizin bunu okuyacak cesareti gös
termenizden çok hoşnutum. Sadece cesaret göstermekle
kalmıyor, size ihsan edilmiş olan armağan - yani hayat
i çin önemli olabilecek tercihleri yaparken, doğruyu bul
ma fırsatını da değerlendirmek istiyorsunuz. Bunun için
de, Şimdi ve Gelecek h akkında öğrendiklerinizden ya
r arlanacaksınız.
Cesaret, sizi yaratan Tanrı'nın ayrılmaz bir parça
sıdır. Sizin bir "iç benliğiniz" (öz benlik) var, bir de "dı ş
benliğiniz" ya da "ikinci benlik". Bu ikinci benlik -ki biz
buna ego diyeceğiz- cesaretten yoksundur, tek bildiği ma
zeretler sıralamaktır. Sizin bu sözleri okumaya h azır ol-
, manız, hakkınızda çok şey söylüyor. Siz açıkça, olgun
laşmayı i stiyorsunuz. Bu istek, son suzluğun rüzgarında,
nereden geldiğinizi ve nereye gideceğinizi fısıldıyor.
Burada okuduğunuz şeylerin tamamını anımsama
yacaksınız; çünkü duymak istemediğiniz şeyleri unut
mak eğilimine sahipsiniz. Ancak, televizyonu seyredişi
nizden farklı olarak, bu kitabı isterseniz tekrar tekrar
okuyabilirsini z .
Unutmak nedir? Unutmak, egonuzun, Öz benliğinize
erişebilecek şeyleri süzmesidir. Başka bir deyi şle, duy
mak i stediğinizi duyarsınız, görmek istediğinizi görür
sünüz, okumak istediğinizi okursunuz; bunun doğal sonu
cu olarak bazı şeyleri unutacaksınız. Ama bu kitabı oku
yanların çoğu, okuduklarının hepsini işitecek ve anlaya-
12
İdrake Açılan Pencere
cak. Günlerin neler getirdiğini -sadece bu dünyaya değil,
sizin küçük, özel dünyanıza da- açık seçik göreceksiniz.
Bu sayfalarda yer alan sözler, benim söyledikleri
min bir yazar tarafından k ağıda geçi rilmiş ş eklidir.
Sözler bazen laf kalabalığından başka nedir ki? Benim
çok söz söylemem de eleştirildi. Aslında benim söyledik
l erim sadece sizin ve idrakinizin bir yansıması dır. Söz
kalabalığı sadece gerçekleri anlatabilmek içindir. Sözler
duyguları nasıl da yaralar. . . ama bu kitaptaki sözler ken
dilerine has bir canlılığa ve ateşe sahipler.
Böylece, kaderle sarmaş dolaş olmuş bazı varlıklar
bu sözleri okuyunca aydınlığa ulaşacaklar. Neden? Çün
kü sözler, şimdiye k adar görmediğiniz şeyleri görebil
meniz için içinizdeki gözünüzü h arekete geçirecekler.
Sözlerle anlatılabilenlerden çok daha fazl a şeyler
oluyor. Yaşam dediğimiz bu uygulama katınd a pek çok
kademe vardır. Bunların birçoğu da· sözlerle anlatıla
maz. Onlar söze dökülem ez, söylenemezler. S öylenebil
selerdi bile anlayamazdınız. Bunun için, beraber bulun
duğumuz zaman dilimi içinde, olacak değişiklikleri, an
layabileceğiniz sözlerle okuyacak ve seçim yapma h akkı
na sahip olduğunuzu anlayacak sınız. Okuyacak larınız
açık, düzgün ve doğrudurlar. Paylaşılabilecek hiçbir şey
sizden saklanmayacak. Burada okuduklarınıza n asıl bir
tepki gösterdiğiniz i se önümüzdeki aylarda ve yıllarda
yapacağınız tercihlerden belli olacak.
14
İdrake Açılan Pencere
meyi h ak ettiniz. Bu kitap size, sadece gözlerinizin görme
ye hazır olduğu şeyleri gösterecek. Sadece almaya h azır
olduklarınızı alacak ve kabul etmeye h azır olduklarınızı
kabul edeceksiniz.
fark l ı l a şı r .
Size söylediklerim şimdi, şu anda görülenlerdir. Bir
çoğunuz, "Kaç günüm kaldı?" "Acaba bugün şunu yapsam
mı?'', "Acaba bunu dün yapsam daha mı iyi olurdu?"
"Acaba yeteri kadar para kazandım mı?" diye sorarsınız.
B unun için size anlatılacaklar, olabildiğince sizin za
man kavramınız içinde belirlenecektir. Söyleyeceklerim
de bu andan itibaren görülecek ve hesaba katılacaktır. Şu
·anda var olan her şey, dünün yaratıcı gücünün eseridir;
dünkü düşüncelerin , tutumların, isteklerin ve tabii tercih
lerin... Her şey dünün yaratıcı gücünün eseridir!
Gerçekleşen kaderiniz, sizin yarattığınız bir şeydir;
nasıl yaşadığınızın, neler meydana getirebildiğinizin,
nerede olduğunuzun toplamıdır. İnsanlığın ortak kaderi
ise yaptığınız tercihlerin, kolektif tutumlarınızın sonuç
larının her birinizin kaderine yansımasıdır. E[3r egonu
zun içine h apsolup kalmışsaııız, h ayatınız dün yaşadık
larınızın bir tekrarından ibaret i se dünü tekrarlamayı,
yarını da dün gibi yaşamayı seçmi şsiniz demektir.
17
Tiranların Son Valsi
k aderi üzerinde konuşmak kolaydır. Kolektif tutum ve
davranışlar, h erkesi etkileyecek ortak k aderi belirliyor
çünkü . . .
Bu bölümde size insanlığın dramını anlatacağım -
insanın in sanı ve doğayı n asıl tahrip ettiğini. . . İn sanlık
dramının bu aşaması, şu anda siz görmüyor olsanız da,
i n sanlığın ortak davranı şl arının bir son ucudur, insanın
şu andaki hedeflerine bağlıdır. Bu h edefler de, şu anda
görüldüğü kadarıyla gerçekleşme yolundadır. Bugün ne
h i ssederseniz, neyi kabul ederseniz o gerçekleşmek zo
rundadır. Yasa budur! Anlıyor musunuz?
19
Dünyaya Düşen Gölge
21
Tiranların Son Valsi
dünyanızdaki savaşların sorumlusudur. Erkek . . . Erkek
l er hakkında konuşacağız.
Bundan binlerce yıl önce erkekle kadın arasındaki
ayrım m eydana geldiğinde, erkekle kadı nın birbirine
h i çbir bakımdan benzememesi gerektiği düşünülüyordu;
çünkü Tanrı erkekti, değil mi? .. Oğ l u da erkekti . . . Kut
sal Hayal'in de -her ne ise?- erkek olduğu söyleniyordu!
Erkeğin anlayı şına göre, erkek yüceydi, kadın i se ona
h izmet etmek için vardı. Bunun sonucu olarak yüceliğe,
an cak erkeğini n, onun adına Tanrı'ya yakarmasıy la
eri şebil irdi. Böylece, kadının ruhsuz olduğuna inanın ca,
erkekte belirgin bir karakter yapısı oluşmaya başladı. Er
kek, kadın özelliklerinin kendine de yansımasından
korkarak, kadınla arasında bir farklılık oluşturmaya
çalıştı ve bunun için kendini yüceltici bazı duygusal yete
nekler geliştirmeye başladı . İnsanın imajını meydana
getiren bu duygular şimdi bedeninizde bastırılmış olarak
duruyorlar.
Şimdi de imajdan söz edelim . . . Bir erkek ağlaya
maz, merhamet ve sevecenlik gösteremez . Duygulu bir
anmda gözünden bir damla yaş akıtamaz, durup da yaba
n i bir çiçeğin ipeksi yaprağını okşayamaz. Çünkü, bun
ları yaparsa zayıf ve dolayı sıyla kadın sı görünür; h epi
mizin bildiği gibi bu hiç de yüce bir şey değildir! Öyle
değil mi? Erkek, elde edici olmalıdır, başarılı olmalıdır.
Başarı sız olamaz, başarısızlık kadınlığın bir gösterge
sidir. . . Erkek böylece, dünyaya tohum atma dışın daki
diğer önemli olaylarla da ilgilenmesi gerektiğine karar
verdi. Kendisine bir imaj çizmeye başladı. Bu imajda en
büyük güç, kazanmaktı; bu gücü istedi, onu elde etmek
için çalıştı. Uyuduğunda düşleri, leylaklar ve k üç ük
çocuklar üzerine kurulmadı. Düşü, başka erkeklere ege
men olmak ve onların gözünde güçlü görünmekti.
Bu, sizin hesabınızla 35.000 yıldır sürüyor. Her bir
yaşamda, her bir k uşakta, erkek ve kadının i majları
arası n daki fark daha güçlendi. Hatta, din adını ver-
22
Dünyaya Düşen Gölge
diğiniz yollarla Tanrı'yı öğretirken bile kadınla erkeği
ayırdınız. Hatta onların Tanrı'ya birlikte dua etmelerini
bile engellediniz. Erkeğin, yarattığı imajına uygun ola
rak, nihai amacı sevgi değildir; amacı güç sahibi ol
maktır. Ç ünkü güç, onun imaj ını sağlamlaştırır ve onu
saygın kılar.
Kadının amacı, kusursuz erkeğinin onu sevmesi
iken, bu kusursuz erkeğin amacı, bir kadını sevmek de
ğil, i ş alanında başarı, dolayısıyla da güç kazanmaktır.
Şimdi erkeklerin -isterseniz biz bunlara ilişki diyelim
cinsel beraberlikleri, serüvenleri niye ciddiye almadık
larını anladınız mı? Bu ilişkilerin onlar için hiçbir an
lamı yoktur, sadece cinsel doyum ve rahatlama aracı
dırlar.
Yüzyıllar geçtikçe, bu imaj daha da güçlendi. Kral,
bir erkekti; savaşçı da bir erkekti. Fatih bir erkekti; er
kekler boyuna birbirleriyle savaşıyorlardı ; özür olarak
da bunun Tanrı 'nın Buyruğu olduğunu ileri sürüyorlar
dı. Böylece, korumak zorunda oldukları bu imajı, egola
rını tatmin edip yatıştırıyorlardı. Her bir yaşamında bu
ruhun amacı güç kazanmak oluyordu, sevgi değil. Egoya
sevgi pek uymaz . . . Sevgi, İçimizdeki Tanrı'yla beraber
dir, öz benliktedir; benliğin imaj ında değil.. .bu kitabı
okuyan sizlerin üstünüzü örtmüş olan imajda değil...
24
Dünyaya Düşen Gölge
çok h aklı görüyorlar; savaşa gittiler, fethettiler ve sahip
oldular. "Geldim, gördüm, yendim ! " ; insan var olduğun
dan beri bu üçlü cümle geçerliliğini korudu. Ölü bir kra
lın m ezarını soymak çok olağan karşılanıyor, h azinele
rini tarih adına alıp götürmek de; bir krallığa saldırmak
ve oranın halkını boyunduruk altına sokmak da öyle . . .
Savaşın ganimetleri, fethedilen bir ulusun serveti olsun,
ya da bunları almak için o ulusun insanları esir edilmiş
ol sun önemli değildi. Böylece atalarınız soygunculuğu
y a s al l aştırdı lar.
Bu fetihler ve soygunlar uzun bir süre devam etti.
Bütün kralların altın dolu h azineleri ve bir sefer yapıla
cağında gerekli olan insan güçleri vardı. Sefer veya her
hangi başka bir durumda başvuracakları kaynaklara her
zaman sahip oldular -onlar çok ama çok zengindiler. Fa
tihler, fethettikleri topraklardan hep aldılar; bunun için
ormanları söktüler, yerine tahıl ektiler. Toprağın ırzına
geçtiler. Bu toprağın ürününü alıp kendi ülkelerine, so
kaklardaki kalabalıkları beslemeye gön derdi ler. Politi
kacılar kalabalıkları hoşnut etmek zorundadırlar, bilmez
misiniz? Onl arın k arın l arını doyurm ak ve önlerı n e
eğlenceler sermek zorundadırlar. Neden? Çünkü, artık
moda olduğu şekilde, oy toplamak önemlidir; kralları
tahtlarında tutan kitlelerdir.
Sizin şimdi ismini bile hatırlamadığınız o egzotik
ülkelerin topraklarına ne oldu? Bir zamanlar ormanlarla
k aplı olan ve çayırları mis gibi kokan o topraklara n e
oldu? Toprağa zarar vermemek için dikkatle toplanan
parlak ürünlerine ne oldu? Zaman içinde hepsi, saldırgan
kralların hışmına uğrayıp h arap edildiler. Bir zamanlar
verimli ormanların yetiştiği ve geceleri e srarengiz hay
vanl arın dolaştığı yerler şimdi çöle dönüştü; toz denizine,
verimsiz kıraç topraklara dönüştü. Artık sadece toz var -
hiçbir sırrı olmayan toz ...
25
Tiranların Son Valsi
Fransızca Dersi
27
Tiranların Son Valsi
yer, küfreder, dişlerini gıcırdatır ve sonunda da: "Oh, ta
bii ki adamınızı işe almaktan mutluluk duyarım," derdi.
Gölge Düşüyor
30
Dünyaya Düşen Gölge
lamalar 1) bilirsiniz. Size anlatayım : Bir zamanlar Küba
harika bir ülkeydi, Kübalılar büyük bir ulustu. İhtilalci
değillerdi, kendi h alinde çiftçilerdi onlar. İhti lalle hiçbir
ilgileri yoktu. Halkınızın sürekli o larak, "gün eydeki
düşman", "dünya barışını tehdit eden" bu çiftçilerle ilgili
olarak beyni yıkandı. Bu küçücük ülkedeki çiftçil er mi
dünya barışını tehdit edeceklerdi? Çiftçiler!
Bu olayda silah üreticilerinin de parmağı vardı, sa
vaşı yaratan ve kavgacılarla ihtilalcileri ülkeye it h a l
eden onlardı. Böylece b u ülke, Küba'daki isyancıları te
mizlemek üzere savaşa girdi. Kimleri öldürdüler biliyor
musunuz? Ne olup bittiğini anl ayamayan , akıllarından
savaş fil an geçirmeyen çiftçileri . . . Onların tek düşün
dükleri h asat kaldırmak, çocukları, Tanrı'ya duydukları
sevgi ve kiliselerine olan inançlarıydı. Kimseye zarar
vermemişlerdi, ama yok edilmesi gereken isyancılardı
onlar! B u savaşı yaratanlar da Gri Adamlar'dı.
Bu ülkeyi (ABD ) Birinci Dünya S avaşı'na sokmak
çok zor oldu; çünkü kimse savaşa girmek i stemiyordu.
Böylece, medyanın büyük bir kısmının sahibi olan Gri
Adamlar. . . medyanın ne olduğunu biliyor musun uz? Bu
deyimi öğrendim! Bilirsiniz işte, okuduğunuz gazeteler,
izlediğiniz televizyon , dinlediğiniz radyo . . . Ne oku
duğunuz, ne gördüğünüz ve n e duyduğunuz ön emlidir.
Kontrol altında tutulmalıdır. Gazetelere neyi yayınlayıp
n eyi yayınlam ayacaklarını söylediler. Bir basın kam
panyası açarak bu savaşın gerekliliği, bu ülkenin yurt
severliği hakkında yayın yaptılar da yaptılar. . . Özgürlük
bayrağını dalgalandırmaya yardım etmeyenlere vatan
haini damgası vurdular. Çok kolay yönlendirildiniz doğ
rusu!
Sizin de işe karışmanız için ülkenizde h eyecanlı bir
politik kampanya sürdürüldü. Sizi sonunda bu kavgaya
sokanın ne olduğunu h atırlıyor musunuz? Hangi olaydı
o? Bravo size, bildiniz -evet, batan bir gemiydi. Bakın ,
kıyılarınızdan h areket eden yolcu gemilerinin kaçak
31
Tiranların Son Valsi
m al l ar taşıdığın ı bil iyor muydunuz? Siz daha s avaşa
girmeden önce bile savaş malzemesi taşıyorlardı. Böylece
s avaşa girdiniz. Evet, oğullarınızın , h atta bazı kızları
nızın da· ölmeleri ne büyük bir kahramanlık! Bu, Avru
p a'yı, Almanya'nın tehdidinden kurtaracak bir savaştı;
özgürlük için , bağımsızlık için yapıldı! Ne kadar gülünç!
Hiç de öyle değil! Propaganda ile yutturulmuş bir yönlen-
1lirınedir o savaş !
Savaş bittiğinde bu ülke, savaş borçlarını ödeyebil-
. m ek i çi n muazzam bir borç yükü altına girmişti. Böy
lece, savaş borcunu ödeyebilmek için yeni vergiler kon
m a sı gerektiği sezdirmeden telkin edildi. Vergiler kon
du. Halk, Gri Adamlar'dan alınan borcu ödemek için
vergi ödüyordu, onlar da sonunda yatırımlarının karşılı
ğını alıyorlardı. Ama Gri Adamlar boyuna yeni vergiler
k onmasını i stiyorlardı; ye ni, yepyeni vergi ler . . . Çünkü,
sizin de Avrupa h alkı gibi, kendilerine daha çok borç
l a n m anızı i stiyorlardı .
Tarihinizin bu devri nde pek çok olay meydana geldi.
M e dyanızın sahi bi Gri Adamlar'dı. H alkınız, bir türlü
a n l ayamadığı bir savaş uğruna vergi le n dirilmişti. Ne
i ç i n s avaşmak z orunda kaldığınızı, çocuklarınızın ne
uğruna ölmüş olduklarını bir türlü anlayamıyordunuz.
Çünkü, olayın gerçek öyküsü size anlatılmamıştı d a on
dan . Derken , zaman içinde başka bir Başkan geldi, o da
"ka z aya uğradı". O n ların i steklerine göre d avranma
rmştı; ülkeniz için geçerli olacak bir Federal Hazine (Re
z erv -Bkz.Açıklamalar 2) sistemin i kurmaktan kaçın
mı ştı. Böylece, küçük, önemsiz bir kaza geliverdi başına.
Gerisini tahmin edin? Evet, yeni bir B aşkan'a kavuş
m u ştunuz.
Aslında, bu makamı en iyi kimin dolduracağını size
Gri Adamlar bildirirler. Onlar, kendi istediklerini yapa
c ak kişinin başa geçmesini arzu ederler. B a şkanlık
s eçimleri sırasında pek çok aday yarı yolda kalmıştır.
Farkındasınızdır, bazıları da bir skandal sonunda m a-
32
Dünyaya Düşen Gölge
k anılarından ayrılmak zorunda k alırl ar. Mak amını
skandal yüzünden terk etmek zorunda bırakılan başkan
lardan hiçbirisi gerçekte böyle bir harekette bulunmadı!
Ş aşırdınız mı? Öldürülen başkanlar da deliler tarafın
dan öldürülmediler; gitmeleri gerektiğine karar verildi
sadece. Çünkü, oyunu kurallarına göre oynamamışlardı!
Bazı başkanlarınızın önlerine kendi vicdanları diki ldi .
Başka bir deyişle, içlerindeki Tanrı uyandı ve "Bu doğru
değil. Tanrı'nın merh am etin e sığınırım, bile bile böyle
bir şey yapamam," dediler.
Gri Adamlar'ın pek çok yerde makamları vardır.
Bir toplantıda, Başkan'ın, oyunu kurallarına göre oyna
madığı gün deme getirilir. Onlar da: "On dan kurtulun
sun" deyiverirler. Sıradaki gelir v e tabii statükoyu devam
ettirir. Gözleriniz iyice açık mı? Çünkü, yazılarda pek az
varlığın sizinle p aylaşmaya cesaret ettiği şeyleri görü
yorsunuz. Sanırım ben çok cesurum:
1920'de Gri Adamlar on iki ayrı aileden oluşuyordu.
Bu aileler uluslararası bankalara sahiptiler, İsviçre'ye de
fiilen sahip oldukları söylenebilir. Artık altın taşımanın
uygun olmayacağına da onlar karar verdiler. Kağıt para
yı yarattılar. Londra B ankası'nı yarattılar. Lordra Ban
kası onlarındır. Her büyük ülkede bir Federal Hazine
(Rezerv) meydana getirdiler. Buralarda kendi arzu ve
emellerine uygun olarak kağıt para bastılar.
34
Dünyaya Düşen Gölge
niz var. Gri Adamlar'ın yönettiği dolar değerine karşılık
ödüyorsunuz bunları. Federal Hazine (Rezerv) h i çbiri
nizin değildir. Onun sahibi hükümetiniz de değil -o kendi
kendini n sahibidir.
Ülkeniz hızla borca gömülüyordu. Ekonomik kriz
başlamıştı; doğa bile elverişsiz şartlar yaşatıyordu, ya da
öyle deniyordu. İ n sa n lar açtı , ekmek kuyruklarında
saatlerce dikiliyorlardı -o günleri anımsıyor musunuz?
Yerinde sayan bir ekonomiden ve fakirliğinizden bir
sıçrayı ş yaparak kurtulmak istiyordunuz. Böylece İkinci
Dünya S avaşı çıkarıldı.
36
Gölge Büyüyor
38
Gölge Büyüyor
borçlarını ödemeye davet edildiklerini biliyor musunuz?
B irçoğu . . . Gri Adamlar'ın olaylara ne kadar çabuk el
koyduklarını ve bundan sonra o ülkenin nasıl da sakin
leştiğini bilseniz şaşardınız. Sanayi gelir, onlar geldiği
için, ülke halkının kontrolü dışındaki şeyler duruma h a
kim olur; ülkenin mağrur sahipleri, toprakl arından
atılır ve kentlere doldurulurlar. Çiftçilerin artık ekip biç
memesi kimin umurundadır? Yağmur getiren ormanl ar
kesilip parçalanmış ne fark eder? Artık uluslararası ban
kerlerin finanse ettiği girişimciler gelir ve ormanları
kesmeye başlarlar. . . Bunların hepsi de ilerleme adına ya
pılır.
Ülke yerlileri merak etmeye başlarlar: Acaba kent
lerde niçin aç kalıyoruz? Hani onları kalkın dıracak yar
dımlar gelecekti? Vaat edilen o h arika ekonomik geliş
meler, ithalat/ihracat nerede kaldı? Evet, Ayı'nın Ülke
si'nden (SSCB) bazı şeyler gelir gerçekten ; bunları gön
dermeleri bildirilmiştir de ondan . . . Ya, Ayı'nın Ülkesi
bunları nereden almıştır bilir mi siniz? Sizden!
Şu anda, Gri Adamlar Birliği'nin tümüne sahip ol
madığı -tüm üne diyoruz- çok, çok az ülke vardır yeryü
zünde . Bu ülkelerden ikisi şu anda savaşmaktadır. Dün
ya ülkelerinin çoğu, Rusya da dahil olmak üzere, Gri
Adamlar tarafından yönlendirilmektedir.
Hiç Bol şevik deyimini duydunuz mu? Lenin'e kim
p ara verdi sanıyorsunuz? Lenin , idealindeki toplumu
geliştirmek için birdenbire, yerden biter gibi n asıl ortaya
çıkabildi? İhtilal yaparak son Çar'ı ve ailesini son fer"
dine kadar öldürerek n asıl hükümeti devirdi ve Marksist
teorisini uygulamak için Rusya'dan tüm aristokratları
nasıl temizledi? İhtilal, daha sonra birçok illüzyon yara
tacak olan bu olay, komünizm damgasını yaratabilmek
için, Gri Adamlar tarafından finanse edildi. Rusya,
dünyanın en büyük altın stokuna sahiptir -doğrudur bu.
Yeni bir hükümet şekli için de uygun bir ortam yaratıl
mı ştı, onlar da yeni b ir şekle kavuştular. Yeni Düzen,
39
Tiranların Son Valsi
kendisi bir elitist olan, yani seçkin bir tabakanın yöneti
mini yeğleyen M arks'ın öğretilerinden alınmıştı. O da
bu fikirlerinde Sokrates'ten esinlen mi şti. Sokrates'in bu
fikirleri nerede bulduğunu Allah bilir. . . Şurası kesin ki o
zam andan beri her düşünür bu ana fikri geliştirmiş ve
kendi "orijinal" düşüncelerinin e seri olduğun u i ddia
etmiştir.
Marksizm neden böylesine idealist bir h ükümet etme
felsefesidir? Çok basit: Bir seçkinler tabakasın ca yöneti
len bir dünyayı hedefler de ondan. B unun anl amı da şu
dur: Zengin ve güçlü olanlar sorumludurlar ve dünyayı ve
insan ların "h ayvani" davranışlarını kontrol altında tu
tarlar. Marks, sokaktaki adamın zekası olmadığını söy
lemi ştir. Komünizm ve M arksizm teorisinin karşı kar
şıya bulunduğu en büyük tehlike, asla bir orta sınıfa sahip
olamayacağı gerçeğidir. İ deal bir toplumda h alk baskı
altında tutulmalı, eğitimleri, her şeyleri yönlendirilme
lidir. Bu zorunludur. Böylesine bir toplum teşvik edilmiş,
yaratılmış ve birçok amaçla fi n an se edilmi ştir. Nih ai
amaç bu toplumun gelecek yıllarda Yeni Dünya Düzeni'ni
yaratabi lmesiydi .
Komün izmin yaratılması gerekmiştir. Rusya'da da,
aynen küçük ülkelerde olduğu gibi ih tilal yerden biterce
sine patlak vermiştir. Köylüler bir an içinde çiftçilikten
askerliğe geçivermişlerdir. Önce, halkın yeni bir yöne
time gereksi nmesi için bir k utuplaşma gerekiyordu -bir
tehdit bulunmalıydı. Bütün dünya komünizm tehditi al
tında bulunmasaydı, silah tüccarları ne yaparlardı son
ra? Eğet komünizm olmasaydı, sizin düşmanınız kim o
lacaktı? Küba mı? Anlıyor musunuz'? Bu zorla yaratılmış
komünizmden dolayı Amerikan h alkı hep özgürlüğünün
tehlikede olduğunu düşünm üştür. Bu komüni st toplum
yüzünden , Am erikan halkı hep burnunu başka toplumla
rın işine sokmuştur. Niye? Ken dilerin e komünizmin
özgürlüklerini teh dit ettiği söylen diği için . . . B a şından
beri bu, iplerinizin başkaları tarafından çekilmesiydi, bir
40
Gölge Büyüyor
oyundu . . .
Ayı' nın h alkının m erhametsiz ve katı olduklarını
mı sanıyorsunuz? Onların ruhsuz olduklarını mı sanı
yorsunuz? Onların da bütün bunları kimin yarattığını
merak etmediklerini mi sanıyorsunuz? Toprak an a üze
rinde çalışırken, mevsimlerin oluşumunu, bir tek tohum
dan nasıl tabaklarını dolduran yiyeceklerin oluştuğunu
merak etmezler mi sanıyorsunuz? Onlar da tıpkı sizin
gibidirler, onlar da çocukturlar, Yaşam Gücü'nün tanrı
larıdır on lar da. Onlar niçin sizden korkuyorlar bilir mi
siniz? Çünkü onların medyalarının sahipleri de başkala
rıdır ve onlara , sizin gibi emperyalist k apitalistlerin
n asıl oldukları anlatılmıştır!
Onların kendilerine kalsaydı, size mutlaka sın ı r
larını açarlardı. Ya siz onlara? Aranızda bu doğal olma
yan bölünme yerine bir k arde şlik, yaşam yoldaşlığı
doğardı. Bir tek adamın bütün bir ulusu yönetim altında
tuttuğunu düşünün. Bu ne muazzam bir ego ister!
Ya, kom ünist damgası vurduğunuz karde şleriniz?
Onlar sizin kardeşlerinizdir, sizden nefret etmiyorlar.
Ne siz onları anlıyorsunuz ne de onlar sizi . Aranızdaki
engeller orada özellikle tutuluyor. Demirden bir duvarın,
in sanlığa yapılmı ş en büyük hakaret olduğunu görmüyor
musunuz? Sizin zamanınıza göre bir gün oraya gittim ve
duvara baktım. Bütün bir ulusu içeride tutabilen bir du
var! Ş aşırtı cı !
Bunlar size sıkıcı gelebilir ya da yaşam biçiminiz,
verdiğiniz kararlar ve sizin yaşamınızın taşıdığı önem
yanında pek sudan şeyler olduğunu düşün ebilirsiniz.
Bunların sizinle ne ilgisi olabilir? Anl amıyor musunuz,
bu düşünüş biçimi yüzünden bu tiranlık (zalim yönetim)
yeryüzünde bu derece geli şebilmiştir. Her ne kadar siz
ona Amerika diyorsanız da sizin artık ülkeniz yoktur. Şu
anda, özgürlüğünüzü bir arada tutan tek şey Anayasa
nız'dır, bir de h aklarınızı koruyan bazı yasalarınızdır.
Bunlarla da çok uğraşıldı , çok yorumlar getirildi, prog-
41
Tiranlann Son Valsi
raml a ndınız.
En önemlisi, ülkenizin tembelleşmesi v e sırt üstü ya
tarak şişmanlay anlar toplumu h aline gelmenizdir. Bu
n asıl oldu? Toplumun sezdirmeden beyni yıkandı. Atala
rımzdan geçerek size gelen bedenlerinizde özgürlük i ste
gmın tohumlarını miras aldın ız. Onlar savaşçı değil
l erdi , sava ştan kaçınırlardı . Sizin de savaştan kaçın
maya doğal bir eğiliminiz var; ancak, komşunuzla sava
ş ı r sı n ı z !
Neden özgürlük istiyordunuz? H azla yaşamak için,
mutluluğu kovalayabilmek için, hatırladınız mı? Tarla
da çalı şmak ya da kentte . . . içkinizi içmek, h ak ettiğiniz
ücreti nizi alıp gidip eğlenmek . . . sonra yemeğe çıkmak. . .
Yemeğe çıkmak m ı ? Neden sadece "Hadi gi dip yemek
yiyelim," değil de yemeğe çıkalım ? Evet, yemeğe çıkı
yorsunuz, i şten sonra ve hafta sonların da eğleniyorsu
nuz, evde olduğunuz zamanlarda da oturup kutuya bakı
yorsunuz; o hep açık duruyor değil mi? Bütün, dünyanız bu
kutunun etrafında dönüyor -sizi eğlendiriyor, ipnotize
ediyor, duygularınızı yönlendiriyor; tüm h ayatı nızı ora
da gördüğünüz dramlara göre yaşıyorsunuz. Ücretinizi
aldıkça, içkinizi içtikçe, eğlenmeye devam edebildikçe ve
ücretli izine çıkabildikçe, ülkeyi kimin yönettiği umuru
nuzda mı?
Bu ülkenin, hatta tüm dünyanın tiranlar tarafından
yönetilmesini, bu barışçı uyuşukluğunuzdan doğan tutum
ve davranı şlarınızın mümkün kıl dığını anlamıyor mu
sunuz? İnsardar üşendikleri için! Kötü haberleri duymak
i stemedikl eri i çin ! Gidip de oy vermek istemedikleri
için . . . şimdi gidilir mi, yağmur yağıyor! Si stem de zaten
işlemiyor. Ülkenin karar verme mekanizmasıyl a mı
uğraşacaklar bir de! Haberler] dinleyeceklerine eğlence
program larındaki oyunlara katılırlar. Acı değil mi?
Anlaşılıyor ki özgürlükçüler artık geçmişte kalmışlar. . .
Uyuklayan, düşler gören orta sınıfı uyandırmaya
çalışan, sesini yükseltip düşündüklerini söyleyerek on-
42
Gölge Büyüyor
l an aydınlatmaya çalışan h erkesle alay edildi, küçük
düşürülerek susmaya mecbur edildiler. İşin acıklı yönü,
onları çekilmeye m e cb ur edenlerin sadece Gri Adam
lar'ın medyası deği l , uyandırmaya çalı ştıkları insanlar
olmasıdır. Dinleyin : Amerika'nın uyuyan ahalisi Gri
Adamlar'ın düşlerini gerçekleştiriyor. Gri Adamlar'ın
düşlerindeki dünya düzeni i majını tatmin ediyorlar. Te
levizyon ve gazetelerin tek yapması gereken şey, sizlere
bir i n sanın deli olduğunu ya da geçmişinde kirli çama
şırları bulunduğunu söylemekten ibaret. Uyuyan kitleler
hemen o insanı gülünç düşürerek kürsülerden indiriveri
yorlar. Bu yaptıkları ise Gri Adamlar'ın tam da yapma
larını i stedikleri şeydir.
Politikacılar Doğmazlar. . .
44
Gölge Büyüyor
n uşmadığını biliyor muydunuz? Konuşamıyordu. Hisset
tiklerini tartışabileceği hiç kimse yoktu. Kralınız, Ame
rikan halkının gerçek bankası olabilecek bir Amerikan
Merkez Bankası kavramını medya aracılığıyl a gündeme
getirmeye, bu fikri yerleştirmeye çabaladı. Böylece, kendi
usülünce, Amerika'nın gerçek parasını yaratmak i sti
yordu. Bu husus, onun diğer davranışlarının incelendiği
titizlikle incelenmemiştir. Bu konuda kendisine yardım
edebilecek olan kişi de makamından uzaklaştırıldı. Bu
adamın adı Volker idi.
Bu son başkanınız, Solon'un Cumhuriyeti'ne, Süper
bilinç'i getirecek üç kişiden biriydi.
Sırası gel m i şken , ben oy vermem, kampanyalara
katılmam. Konumuz poli�ika değildir. Büyük bir yazar
olan Çiçero demişti ki : "Politikacılar doğmaz, onlar son
radan ' çıkarılırl ar!"' Evet.
Ama bu adam, son başkanınız, bilinci üzerindeki bü
yük baskılara rağmen, kendini sağlam tutmaya çabala
dı. Süresinin en son günlerinde bile doğru olanı yapma
nın çabası içindeydi, ancak n asıl davranm ası gerektiği
ni bilmiyordu.
Dinleyin, üzerinde Tanrı 'ya İnanıyoruz yazılı do
larınızın , kağıt paranızın değer kaybetmesini arzu edi
yordu. Eğer dolar düşerse, yabancı yatırımcıların gözün
de siz Amerikah lar'ın çok karlı bir iş gibi görünmeye
ceğinizi umuyordu. Sizin zaman ölçünüze göre 1987 yılın
da, Gri Adamlar'la büyük bankerler bir toplantı yaptılar.
Ocak ayının son gün lerinde ve tekrar şubat ayının baş
l arında toplantılar yapıldı. Bütün ailelerin başları temsil
ediliyorlardı, doğudan da en güçlülerin temsilcileri gel
mişti. Bu toplantıda, kralınızın amaçlarını iyice anladı
lar ve onu, alacaklarını istemekle tehdit etmeye karar
verdiler.
Amerikan h alkının Gri Adamlar'a ya da o n l a r ı n
Federal H azin esi'ne birikmi ş olan borçların ı ödemesi
mümkün değildir. O nlar başkanlarınızın saflıkları n -
45
Tiranların Son Valsi
dan faydalanarak ekonominizi arkadan itme stratejileri
n i sürdürüyorlar. Reagan olan biteni anl adığı zaman
şöyle dediler: "Eğer bu borcu ödemek için h alkınızın ver
gil en dirilmesini desteklemezseniz, piyasanızda çok bü
yük yatırımları olan bankerler bu yatırımlarını çeke
cekler. Alacaklarını isteyecekler. Artık ülkenize hiç para
girmeye ce k . "
B u n e demektir? Bunun tadını, ucundan d a olsa, kısa
süre önce öğrendiniz . Kumar oyununun -siz ona borsa
diyorsunuz- çöküşünü gördünüz. Bu yüzünüze atılan ufa
cık bir tokattı. Sırf onların kollarının n e kadar güçlü
olduğunu anlayasınız diye. Adına Japonya denen o küçük
ülkenin -ki kendi h alkı borçlarından kurtulmaya çalışı
yor- sizin piyasanızdaki tüm parasını çekmesi ne demek
tir bilir misiniz? Şu anda, hisse senetlerinin çoğuna sahip
olan tek bir adam bile mutlak bir krize neden olabilir. Bu
adam vardır ve tehdit edenlerden biridir.
Bu durum Gri Adamlar'ın başka bir planına çok uy
gundur. Bu plana göre, Amerika artık egemen bir ülke ol
mayacak, fakat yabancılarla yapılacak ticarete bağımlı
olacaktır. B unun i çin Amerika kapılarını dış ticarete
kapatamıyor, siz de kendi ürünlerinizden çok başkaları
nınkini satın alıyorsunuz. Kimse sizin ürünlerinizi sa
tın almak istemiyor, çünkü kendi ekonomilerini geliş
tirmekle meşguller. Sizin aleyhinize bir anlaşma yapıl
mıştır. Bunun sonucu ol arak kimseye kural koyamıyor
sunuz, ülkenize gönderilen ürünleri ve bunl arın mikta
rını da denetleyemiyorsunuz.
Artık kapalı kapılar yok. Bundan sonra da bir yasa
geldi, siz de bu ticaret mallarını satın almak zorunda kal
dınız; çünkü biliyorsunuz ya, Gri Adamlar diğer ülkele
rin sahibidirler. Dediler ki : "Bu borcu ödeyeceksiniz.
Halkınızı vergilendireceksin iz. Ü cretlerin den kesinti
yapacaksınız. Satın alma gücünü donduracaksınız ve bu
n un bedelini de h alkınız ödeyecek. Eğer siz bunları yap
mazsanız, biz yapacağımızı biliriz. " Son başkanınız ise
46
Gölge Büyüyor
vergiler zaten yüksek iken onları daha da yükseltme ko
nusunda çekimser kaldı.
Kamuoyu n azarında gülünç düşürülmeye başlama
sına rağmen Başkan bu fikrinden dönmüyordu. Süre si
nin sonlarına doğru ona ne isim takmıştınız? Topal Eşek
mi? Eşek, ördek, her ne ise. Lütfen! Bundan çok daha kötü
sözler söylüyordunuz. Topal ördek de ne demek acaba?
Açıkça onunla alay ettiniz ! Gri Adamlar ne yaptıklarını
çok iyi bilirler. Halen, Tek Dünya Düzeni'ni temsil eden
insanlar, belli bir p artiye katılmışlardır. Onlar bu son
kralı tahkir etmekte daha da ileri gittiler ve onu yaşlı, eli
ayağı tutmaz ve doğru dürüst düşünmekten aciz biri ola
rak gösterdiler. Tam tersine! Onlar sizin böyle düşünme
nizi istiyorlardı, çünkü son hamleye hazırlanıyorlardı.
Evet, siz vergilerinizin yükseltilmesini istemiyor
sunuz; Amerikan halkı "Hayır, h ayır, h ayır!" diyor.
Son başkanınız, Reagan da dayanıyordu, vergilerinizi
yükseltmedi. Sonuna doğru artık hiç kimseye güveni kal
madığından bir tek karısına açılabiliyordu. Sürekli yol
gösterilmesi için dua ediyordu. Ş imdi ise yeni bir kralı
nız var!
Silkeleyiciler
48
Gölge Büyüyor
Ve sonuçta, tam beklendiği gibi Başkanınız, "Bunu
görüşeceğim. Evet gerçekten de vergilerin yükseltilmesi
ni düşünmemiz gerekiyor" diyor. İstemiyor, ama ona çok
baskı yapıyorlar. Sonunda, sevgili do stlarım, in safsız
vergilerle karşı karşıya kalacaksınız. Artık yaşam stan
dardınız yükselmeyecek. İş gücünüz artık çalışanların
gelirin i artıramayacak. Ve siz yaşlanmaya yüz tutmuş
h arika i nsanlar, ömrünüzün son yıllarında yaşayabile
ceğiniz bir yeriniz olsun diye, h ükümetinize p ara ver
miştiniz -daha doğrusu bu para sizden alınmıştı- ya, artık
bu parayı unutun, çünkü sigorta sisteminiz de iflas edi
yor.
Ülkenizin çiftçileri, h e r gün bir örneğini gördüğünüz
gibi, iflasa zorlanacaklar. Seçkinleri ve sokaktaki süp
rüntüleri besleyen orta sınıfa bir yük daha binecek: herke
si be sleyecekler artık. Herkesi . Onlar, ülkenizdeki po
tan siyel gücün de hızını kesmeyi amaçlarlar. D aha çok
çalışarak daha az satın al m a gücü yarattıkça, sizin de
gücünüz tükenir, daha uysal ölursunuz. Tam onların Tek
Dünya D üzeni'ne uygun biri yani . . .
Watergate'e ismi karışan kişi . . . adı n e idi? Kral
kimdi? Nixon mu? O da süresinin sonuna doğru, son
kralınız gibi davranmak istiyordu. Altın stokunuzun du
rumunu çok iyi biliyordu. Petrol fiyatlarının nasıl tespit
edildiğini biliyordu. Dört taraftan ablukaya alınmış her
şeyi biliyordu ve bunu sizin dikkatinize sunmaya çalıştı.
Bunun için kendini destekleyen lere döndü ve ne oldu?
Ona tuzak kurdular . . . aslında ne suç işlemişti ki?
Size güzel bir tablo çizmedim. Sizinle diğer semavi
şeylerden konuşsaydım, içiniz deki Tanrı'dan veya in
san hayatının zirvesi olan o olağanüstü deneyimlerden
söz etseydim çok daha mutlu olurdum. Siz, Aydınlanma
Ç ağı' nda yaşamıyorsunuz. Tiranl arın Ç ağı 'n dasmız ve
oldukça uzun süreden beri devam ediyor bu çağ. Gri
Adamlar, dünyanın sah ibidirler. Onlar dünyayı bağım
sız ülkeler ve ayrı ayrı demokrasilerin bir araya gelmesi
49
Tiranların Son Valsi
şeklinde görmüyorlar. Onlar sınır tanımazlar. Yasalara
aldırmazlar, Çünkü onlar yasaları etkilerler. Dünyanın
sahibi onlardır; çünkü dünyayı yöneten parayı o nlar
yönetirler.
Amerika, olması istenen özgürlük ülkesi değildir
artık. Bir zamanlar öyleydi.
Siz uyudunuz durdunuz, uzun uzun boş şeylerden söz
ettiniz, lak lak yaptınız. Özgürlükçülerin yapması gere
ken şekilde başınızı dikerek "yeter !" diyemediniz. Tepe
si atmış bir ulusun insanları karşısında on üç aile ile
uluslararası bankerlerin sözü mü olurdu?
50
GQ..ç Hırsları Sonsuzdur
51
Tiranların Son Valsi
kendilerine ne derse onu biliyorlar. Eğer Kral dayanabil
seydi, Gri Adaml ar Amerika'ya savaş ilan e derlerdi ve
e rtesi günü borsa, açılış zili ile birlikte mahvolurdu;
çünkü onlar borsayı ellerinde tutarlar. Bütün paralarını
çeker ve hükümetinizi borçlarını ödemeye davet ederler
di. Borç nedir ki? Sadece kağıt üzerindedir. Bu ülkenin
in sanları da hayatlarında karşılaştıkl arı en büyük kriz
le k arşı karşıya kalırlardı ; öyle büyük ki, i çinizde h er
h angi birinin bundan daha büyük bir krizle bir kez daha
karşılaşması mümkün olmazdı.
Yine de sonuçta, yaşamlarınızı yöneten ve kontrol
eden bu tiranlardan kurtulabilmeniz için çok büyük bir
fırsat doğardı. Çocuklarınızın ve onların çocuklarının da
yaşamlarını yönetmelerin i n a sı l önleyeb ilirsiniz başka
türlü? Ne zaman özgürlük kendini belli edecek? Yine de
hiç kimse bu işteki inceliği anlamadı, şimdi kötü görün se
de ilerisi için nasıl bir ümit ışığı olduğunu fark etmedi ;
çünkü hiçbiriniz bu krizin n edenlerini araştırmadınız.
Şimdi görünüyor ki vergil endirileceksiniz. Gelirl e
riniz dondurulacak ya da azalacakAs/a ödenmesi müm
kün olmayan bir şeyi ödemek için zorlu bir boyunduruğa
koşulacaksınız. Şimdi, bu saatte öyle görünmektedir.
Gözleri Doymaz mı ?
53
Tiranların Son Valsi
uğraşır? Borsada yarattığı zarara bakın , ya dünya piya
sasındaki? Eh! Bu güne kadar bununla uğraştık, artık
uğraşmamıza gerek kalmadı". Artık, değersiz, inip çı
kan kağıtlar basmak yerine, üniversal bir kredi kartı çı
karırlar, adına da Zimmet Kartı (Debit Card -Bkz. Açık-
1 a m a l ar 3 ) derler. Duydunuz mu? Bu küçük kartı alıp
dünyanın h erhangi bir yerine gidebilir, nereye kartınızı
ba smak i sterseniz oraya basarsınız. Herkes bunu mem
n uniyetl e kabul edecektir.
Ancak, bu kartın doğurduğu ufak bir problem var -
özgürl üğünüz ve mahremiyetin izle ilgili ufacık bir prob
lem . . . Bu karta sahip olan kişi hakkındaki her şey biline
cektir. Satın aldığınız her şey, gittiğiniz h er yer biline
cektir. Yaptığınız her şey bilinecektir! Bunları gizli tut
m a özgürlüğünüz artık olmayacaktır; çünkü bu kart ol
mazsa ne bir şey alabilecek ne de bir şey satabileceksiniz.
Alışık olduğunuz alım satım aracı, yani dolar ve sent or
tadan kaldırılacaktır. Herkesin bir numarası olacaktır.
H er numaranın bir dosyası olacaktır. Hizadan çıkan her
k es yola getirilecektir.
Ç arşıya gitseniz, dolar ve sentlerinizi tezgaha koy
sanız, ekmek almak isteseniz ve tezgahtar size: "Artık do
l ar ve sent alamıyoruz, sadece kart kabul ediyoruz," dese
ve siz bir sonraki fırın a gitseniz, o da size aynı şeyleri
söylese, bütün gününüzü bir somun ekmek almaya uğra
ş arak geçirseniz ve kimse size ekmek satmasa ve dolar
h i çbir değer taşımasa ne yapardınız? Eve ekmek alma
dan dönerdiniz, bahçeniz ve dol ayısıyla yiyecek bir
şeyin iz de olmazdı; çünkü siz şehirde yaşayan kozmopoli
tan, aç Amerikalılar'sınız! Ekmek alabilmenin tek yolu
n un kart sahibi olmaktan geçtiğini anlardınız.
B ir kez kartınız oldu mu artık vergilendirilmeniz de
otomatik yapılacak. Kartınız olunca, banka hesaplarını
zın da otomatik olarak çaresine bakılacak. Kartınız olun
ca, ç alışmanız karşılığında hiçbir zaman elinize bir şey
geçmeyecek; çünkü çah şmanızın karşılığı otomatik ola-
54
Güç Hırsları Sonsuzdur
rak i şvereninizle bankanız arasında halledi lecek. Satın
aldığınız her şey otomatik olarak hesabınızdan düşüle
cek. Bütün bunlar şimdiden oluyor.
Bu sihirli kart Avustralyalılar'a teklif edildi. O ka
dar kızdılar ki, aleyhte oy verdiler. Bu kartı açık bir halk
oylamasına sunmakla Gri Adamlar doğrusu çok büyük
cesaret gösterdiler. Kolayca alt edildi; Avustralyalılar'ın
tepkisi böyle oldu, onlar bu kartın ne demek olduğunu çok
iyi anladılar.
Sizin ülkenizde ise çok daha değişik usullerle, sez
dirmeden yerle ştirmeye çalışıyorlar. Siz b ankerinize
"Benim bir zimmet kartım, zimmet dosyam var mı?" diye
sormadıkça size bir şey söylemeyecekler. Bu kartı satmak
için muazzam reklamlar yapılıyor. Her şey kar�a uygu
l an abilmesi için programlanıyor ve ptomatize ediliyor.
Artık kartınızla bir ev bile alabilirsiniz -kartıma bir ev
yazın lütfen! Evet, gerçek böyle! Her şey karta yazdırı
l ab iliyor.
Bu sizin yavaş yavaş nihai karta alışmanızı sağla
yacak. Bunu da diğer her şeyi size nasıl sattılarsa öyle
satıyorlar. Hangi politikacıya oy vermeniz gerektiğini ya
da savaşa katılıp katılmamayı, bir yasa çıkarılmasını ya
da hangi sabun tozunu satın alacağınızı nasıl size işledi
lerse bunu da işliyorlar. Size her şeyi satmayı başarı
yorlar. Kartı da kabul ettirmeye başladılar bile -n ihai
kart her şeyin çaresine bakacak!
Şok mu geçirdiniz? Bu kitabı okuyanların büyük bir
çoğunluğu, bir bankayla iş yapanların hepsi, şimdiden bir
numaraya sahipler. Doğru bu, bu cazip kartın sırtından
yaşamayı' adet edinenlerin çoğu bir süre sonra, yavaşça
cık zimmet kartına transfer edilecek. Propaganda başladı
bile.
Kenarda bekleyen başka bir en trika daha var. Zim
met kartının tam anlamıyla yer edinebilmesi için önce
borsanın yok edilmesi gerekiyor. Sizin borsanız b ütün
borsaları etkiliyor. Yeni Düzen'in idare meclisi bütün bu
55
Tiranların Son Valsi
borsaları ortadan kaldıracaktır. Bunun için de sizin bor
sanızın çökertilmesi gerekiyor. Çöktüğü z aman bütün
diğer borsalar d a onun yarattığı vakum tarafından emi
lerek yok olacak ve zimmet k artı yetkililerinin kollarına
düşecekler.
Şimdiden yıkılmaya başladı bile, yakınlarda olan
lar, hükümetinize verilmek istenen bir dersti. Ders mi?
İnsanları tahrik edip saldırtmak için . . . İnsan lar çok iyi
dirler, ta ki para söz konusu oluncaya kadar. O zaman çok
saldırgan olabilirler. Yazık ki bu Tek D ünya Düzeni,
dünyanızdaki birçok ülkede çeşitli düzey !erde şimdiden
yürürlüğe girmiş durumdadır.
Egonuz, yani çarpıtılmış özünüz Deccal adı verdiğim
imajdır. Gerçekten de, mutlak güç elde etmeye yönelik bu
itici arzu, insanoğlunun öz benliğinde bulunan yüce taraf
tan k aynaklanmıyor, Gri Adaml ar'ın ruh l arın ı n , ya
şamlar boyunca kendilerine yarattığı imajlarından kay
n akl anıyor. İnsanoğlunun ruhunun tekamülü için ve
gerçekleşecek kaderinin ortaya çıkabilmesi i çi n gerekli
olan yüceliği, .tekrar tekrar bastırmıştır bu imaj.
Kötülük . . . şeytana, cinlere fi l an inananlar var. Böy
le varlıklar yoktur. Kötülük bir tercihtir, sadece ego ya da
çarpıtılmış, saptırılmış özünüz ile yaptığınız bir işlem
dir. Kötülük, ego için çok doğal olan bir duygusal h aldir.
Kötülük derken, ya:;alara karşı işlenmiş suçlardan söz
etmiyorum. İnsanın kendi sine karşı işlediği suçlardan
söz ediyorum ve tabii bu suçların sonuçta başka benliklere
y a n sı m a sı n dan .
Ego tiranlığı seçer; dolayısıyla da kendi kurban edi
lişini seçmiş olur . . . Kötülük ise, erkek ve kadının ima
jında seçimimizle bulunur; çünkü biz nefret etmeyi oldu
ğu kadar sevmeyi de seçebiliriz. Hoşgörüsüz olmak kadar
h oşgörülü olmayı da seçebiliriz. Ruhumuzu merh ametli
kılabileceğimiz gibi merhametsiz de yapabiliriz. Savaş
mak ya da başkalarının var olmalarına izin vermek de
bir tercihtir. Gerçekleşen kaderimizi yaşamayı seçmek
56
Güç Hırsları Sonsuzdur
de bir tercihtir.
Kötülük, kişinin kendi tercihidir. B aşka birini ken
di imajının altında bastırmak ve kendi h e deflerini ona
kabul ettirmek tiranlıktır. Bu başkası ister komşunuz, i s
terse sevgiliniz, kocanız, karınız ya da çocuklarınız ol
sun . . . Eğer bu bastırma olayı egonuzun imajı adına yapıl
mışsa, işte bu kötülüktür. Dünya çapında yapıldığında da
kötülük tercih edilmi ş demektir.
İ nsanın egosu, içindeki Öz/ruh'tan çok farklıdır.
Bu ikisi hemen h emen birbirine bitişiktir. Vicdan, doğru
olanı yapma duygusu -aslında sevgi hoşgörü, merhamet,
yaşamın inceliğini oluşturan ve H er Ş ey olana (Tanrı'
ya) duyulan sevgi- bunların hepsi ruhumuzdadır. Ama bu
tümüyle doyuma ulaşma ve yüceliğin haşmetini kavraya
bilme duyguları hep ego uğruna -gerçekte Deccal uğruna
bastırılır. Tek bir Gri Adam yoktur ki onun içinde de
Tanrı bulunmasın . O ruhen kötü değildir. Onların uşak
l arı da ruhen kötü değildirler. Egonun zirvede olması için
gereken güç hırsını ve imajlarını teşvik etmeyi, kolay
laştırmayı seçerler sadece . . . Bu olgu son suzdur, yine de
onun değiştirilebilmesi için sadece bir an yeterlidir.
Dünyanın tüm altınına sahip olmaları yetmez. Top
rağm altındaki bütün petrole sahip olmal arı yetmez.
Yağmur orman larını gelişme adına katletmeleri yetmez.
Hırs uğruna kardeşi kardeşe düşürmüş olmaları yetmez.
İşte bu GÜÇ'tür. Ama imajın nihai doyuma eri şmesi için
tüm dünyaya sahip olması ve "yüce", ama Tek Yüce olma
sı gerekir.
Bu Gri Adamlar, soylarından gelen bir hırsla hedef
lerine doğru, ken dilerini yapmak zorunda h i s settikleri
şeylere doğru sürüklenirler. Onların hedefleri de sizinki
lerden farksızdır. Siz Yücelik istersiniz, onlar ise mutlak
güç -aynı enerjiyi yani. Bu hedefe mutlaka eri şmelidir
ler. Onların kaderidir bu -kaderleri. Egonun nihai kade
ri güç'tür. Bunu ise hırs ile elde ederler. Fakir bir adam
eğer m irasa konarsa bir saniye içinde saygınlık satın
57
Tiranların Son Valsi
alabilir. Zengin bir adam ise fakirleşerek her şeyini kay
betmekten korkar.
Gri Adamlar'ın egoları, onları felaketlere doğru zor
lar. Aynı ailedeki kişiler bile birbirlerinden n efret eder
ler. Neden? Çünkü içlerinden biri Bir Numara 'dır -be
n im deyimimle Ishna- ve hepsi de bir numara olmak i s
terler. Bunun i çin de birbirlerinden nefret eder ve birbir
l eriyle acımasızca savaşırlar. Çok defa basit bir anlaş
mazlık yüzünden binlerce kişi ölür. Aldırmazlar bile.
Zamanın Sonu
Tuzak
64
Güç Hırsları Sonsuzdur
luduğunuz hava? Sürekli zehirli ol sa ve size mide bulan
tısı verseydi? İçtiğiniz su zehirler ve vücudunuzu içten ke
m iren bakterilerle dolu ol saydı? Her gün üstünüzden
geçen bulutlar tepenize asit yağdırsalardı? Bütün bunlara
karşı bir şeyler yapmaz mıydınız?
İşte dünyanız da gövdenizden farksızdır, siz o olma
dan yaşayamazsınız. Size sadece, bu yaşayan organiz
manın katlan mak zorunda bırakıldığı acıl ardan birkaç
örnek verdim. Güç hırsı karşı sında, kardeş gezegen olan
" Kırmızı Gezegen"in başına gelen akıbete uğramamak
için kendini iyileştirmeye mecburdur. Kırmızı gezegen
de bir zamanlar insanoğlunun parlak uygarlığına sah n e
olmuştu.
Aydınlanma Umudu
65
Tiranların Son Valsi
Egoyu Beslemek
67
Tiranların Son Valsi
kişilere gelir.
Bu yazılanları okudukça kendini ümitsiz ve güçsüz
hissedenlere söylüyorum: Ümitsizlik diye bir şey yoktur.
Bunu bilesiniz . . . Bu hikayenin henüz anlatılmayan bir
kı smı daha var. İleriki satırlarda bu kısma geleceğiz. Şu
h alde sıkı durun, aklınızı, duygularınızı, ruhunuzu top
l ayın ve öğrenin . . . Ö ğrenin -öğrenmekten asla korkma
yı n . Bu p i slikten sizi çekip çıkaracak tek şey budur.
An laştık mı? Hadi bakalım . . .
68
Doğa - Dengesizlik
69
Tiranların Son Valsi
taı;acak? Borçlarını ödeyebilmek için Gri Adamlar'a ve
rebilecekleri tek doğal kaynakları bu.
Petrol daha uzun bir süre bizimle birlikte olacağa
benziyor; çünkü işin içinde çok büyük paralar, güçler,
hırslar var. Ya güneşten size akan, h er tarafınızı saran
ve çok zamandan beri burada olan? Üzerinde teknik araş
tırma yapılmadı, çünkü güneşte kuyu açmak para kazan
dırmıyor! Beni izleyebiliyor musunuz? Üstelik herkes on
dan enerji sağlayabilir, hiç de elitist değildir. Ona nasıl
sahip olabilirsiniz? Olamazsınız, bu da bir gerçek.
Böylece, kontrollerinin olanak dahilinde bulunması
dolayı sıyla fosil yakıtlar kalıcı dırlar; on lara karşı çı
kan ve yeni enerj i kaynaklan geliştirmeye çalışan h er
kes ortadan kaldırılmalıdır. Patent diye bir deyim işitti
niz mi? Bu bir fikri, buluşu, yasallaştırmak demektir.
Uzun süreden beri bir sürü patent satın alınıp bir kenara
atılıyor ya da kaybediliyor. . .
Yine d e h e r şey bitmemiştir. Japonya denen ülkede,
basit halktan gelen ve gerçek bir deha olan büyük bir
adam var. Şu anda h arika bir ilim ve teknoloji ile bir dos
ya hazırlıyor. Siz öyle diyorsunuz, kitaba benzer bir şey
canım . . . Onun güneş enerjisini kullanmak ve depola
mak için geliştirdiği aygıtla evinizdeki p ek çok aleti
çalıştırabilirsiniz. Bu varlık çok zekidir ve büyük bir gü
cü var. Kimse onun kurumunu ortadan kaldıramayacak,
çünkü onu kurarken de çok akıllıca davrandı.
Gelelim fosil yakıtlara. . . Onlar olmasa ne yap ar
dınız? Hımın? .. Bir yerden bir yere nasıl giderdiniz? Ta
banlarınızın üstünde mi? Pedal çevirerek mi? Yoksa bir
ata binip saçlarınızı rüzgara vererek zamanında yetişme
ye mi çalışırdınız? Gerçek şu ki artık h acılar bir günde
dünyayı tavaf edebiliyorlar. Bunu yapabilmelerine neden
olan icat ne fevkalade . . . ama onu yürüten şey dünyanın
içinden çıkıyor. Bunu okuyan herkes de eğer onu kullan
mazsa olduğu yerde kilitlenir kalır. Tekamül, fosi l ya
kıtla birlikte sona ermi ştir.
70
Doğa - Dengesizlik
Dengesizlik
71
Tiranların Son Valsi
tan dolayı toprağın üst tabakaları yok oldu. Ormanlar ve
toprağın üst tabakası yok olunca geriye, rüzgarda savru
lan tozdan başka ne kalır? İnsan, bu h ale getirdiği yerler
den başka yerlere göçtü, ama hatalarından hiç ders alma
dı. Dünya Tanrının'dır besbelli, ama insan onu garanti
kabul etti ve üzerinde istediğini yaptı. Kendi yaşamı süre
since hiçbir şey olmayacağını düşündü. Bu bir hatadır.
Bu uygarlık dahil, şimdiye kadar gelip geçen her uy
garlık -uygarlık deyi mini öylesine kullanıyorum- dün
yanın kaynakl arını yağmaladı. Aslında, bu doğal ele
manlar yaşam için zaruridir, h atta dünyanın yaşamı
için de . . . Ama en aşındırıcı, en yağmalayıcı, en çok azap
verici uygarlık, hırs ve güç vasıtasıyla ayakta tutulan ve
yüksek teknolojiye dayanan uygarlıktır. Güç, fo sil yakıt
l arın alabildiğine kullanılmasını gerektirir.
Strato sferinizdeki yırtıklar her z aman orada değil
lerdi. Muhakkak ki stratosferin a şınması bu yüzyılın ba
şından öncelere kadar gider, kömür yakılmaya başlan
masıyla başlamı ştır, petrolün keşfinden sonra hızla art
m ı ştır.
Fosil yakıtları, dünyanın atmo sferi üzerindeki etki
sini dengeleyecek önleml eri almadan yakarsan ız artık
l ar nereye gidebilir'? Artıkların uzaya çıkıp yok olacak
larını mı sanıyorsunuz'? Hayır, uzaya gitmezler. Bunlar
ancak atmosferde geçerlidir, on un için de orada tutulur
l ar. Atmo sferinizde {W anda bile, yüzyıl önce ocakları
nızda yaktığınız ateşlerin artıklarını tutuyorsunuz. Oto
mobilinizin motorunu her çalıştırışınızda strato sfere bir
mesaj gönderiyorsunuz. Bu nereye gidiyor acaba? Gözü
nüzün önünden çekilip kayboluyor ama nereye gidiyor?
Yukarı çıkıyor ve oradaki kuşakta tutuluyor. Teknoloji
nizin molekül yapılarını değiştirerek h er yeni kimyasal
madde meydana getirişinde, bunların dumanları ve yan
ürünleri nereye gidiyor? Kuşağa . . . Ve orada kalıyorl ar.
Ay'a, Merih'e ya da Güneş'e gitmiyorlar. Dünyanızın et
rafında kalıyorlar.
72
Doğa - Dengesizlik
Ulu ağaçlar ve büyük ormanların yeşilliği tarafın
dan dengelenmedikleri takdirde, dioksinler stratosferde
öyle keskinleşirler ki, şu anda bu nedenle, gezegeninizin
alt kısmını aşındırıyorlar. Bu sizin medyanız tarafından
gereken açıklıkla ele alınmıyor. Neden? Çünkü bu konu
yu ele alırlarsa, bu problemi yaratan nedenleri de söyle
mek zorunda kalırlar. Çünkü, neden sadece freon gazı
değildir; neden, muhtelif gaz artıklar ve kimyasal atık
lardır; neden , bunlardan çıkarak atm osferinizde topla
nan zehirlerdir.
Biri çıksa ve tavrını koyarak, "Bütün bunları deği ş
tirmeliyiz!" dese, bunun anlamı ne olur? Bir kere, ülke
niz ekon omisinin dayan dığı büyük sanayil erden biri
gün deme gelir: otomotiv sanayii , i çten patlamalı motorla
hareket eden otomobil üretimi yani . . . Bir yerden bir yere
gidilmesini temin eden bir sanayiye kim sual açabilir ki?
Ya da barınaklarınızı ısıtmak için gerekli enerjiyi sağ
l ayacak üreticilere? Otomobilleri ortadan kaldırarak
i şlerini kaybetmeyi göze alacak çok az sayıda in san var
dır. Fosil yakıtları ortadan kaldırmaya i stekli çok az in
san vardır. Sırf doğada denge kurulsun diye yapay olarak
meydana getirilmiş serin havadan vazgeçecek pek az in
san vardır.
Ülkenizde bu konu üzerinde çok büyük çabalar sarf
edenler var; onlara çevreciler deniyor. Bu i şleri biraz cid
diye al maya başlıyorlar, dünyanın diğer ülkelerindeki
belli başlı çevrecilerle bir araya gelerek freon gazı üreti
minin durdurulması için karar aldılar. Am a yüzyılın so
nuna kadar üretimde azalma başlatamadılar. Çünkü bu
gaz, gelişmekte olan üçüncü dünya ülkelerinin ekonomik
gelişmesi için gerekliydi.
Doğa, o eşsiz doğa, sizin fizik bedeninizden farksız
dır aslında. Şu anda doğa en büyük savaşını , ken disine
fi ziksel olarak verilen zarara karşı veriyor; bu zarar da
esasta fosil yakıtlara dayanıyor. Basit . . . Ama, bu yakıt
lar bir güç aracı ve bir ticaret aracıdır, yani ülkeniz ve
73
Tiranların Son Valsi
dünya için mutlak bir ihtiyaç . . . Vazgeçilmesi hiç de kolay
değildir. Vazgeçilseydi, mutlak kontrola doğru h ızla yak
laşanların e llerindeki kamçıları bir anda yok olacaktı.
Bu konuda şimdiye kadar ne yapılmıştır? Yüzyılın
başından beri bazı (dünya-dışı) varlıkların meydana ge
tirdiği bir kon sorsiyum, stratosferinizde birtakım patla
malara neden oluyor. Siz bu varlıkları tanımıyorsunuz.
Bazılarınız patlamaları gördüler. Parlak yeşil ateşten to
plara benziyorlardı. Bu toplar nereden ve n için geldiler?
Bir süre kimse bunların sırrını ve amacını anlamadı.
Amaç, çevrenizi kurtarmaktı. Bazı kardeşleriniz -
evet, başka yıldızlarda ve başka boyutlarda yaşayan kar
deşleriniz var- stratosfer tabakasındaki aşınmanın etki
lerini giderebilmek için bu yeşil ateşten topları patlattılar.
Patlamalar sık sık yapılıyordu. Ama bir süreden beri ar
tık yapılmıyor, çünkü bu bir müdahale idi. Artık öyle bir
noktaya gelindi ki, siz kendiniz uyanmalı ve olup bitenin
farkına varmalısınız. Dünya artık bizzat kendisi işleri
ele alıyor. Ele almak herhalde en uygun deyim olmadı.
Dünya işleri -onun eli yerine geçen- fermuarlarına alı
yor, evet. . .
Güney kutbunun üstündeki koca delikten başka bir
tane de kuzey bölgelerinizde meydana gelmeye başladı.
Bir tane delik, Kanada civarındaki Grönland denen ülke
yi tamamıyla kapsıyor, biri de sizin Doğu Kıyısı dediği
niz yöreyi. Artık birçok delik var, her yerde oluşuyorlar;
çünkü dioksinler, oksijen meydana getiren m addeleri
yok ediyorlar.
Herh alde i şitmek isteyeceğiniz bir h aber değil bu.
Radyasyon, gezegeninizin ince bir dengeye dayalı olan
eko-sistemi üzerinde doğrudan etki yapıyor. Denizlerdeki
balıkları deforme edecek. Yakında bu konu gündem e ge
lecek, çünkü bu olayların bir açıklaması olması gereki
yor. Bu deformasyonu p l anktonl ara bağlayacaklar.
Plankton nedir duydunuz mu? Gerçekten de h arika yara
tıklardır planktonlar. . . Bu deliklerden geçerek gelen di-
74
Doğa - Dengesizlik
rekt radyoaktif ı şı nların planktonları deforme ederek
melez bir cins yarattığını ve bu melez cinsin üreme ye
teneği olmadığını bulacaklar. Plankton denizlerdeki ya
şam i ç i n gerekli be slenm e zin ciri n i n başlangıcıdır.
Anlıyor musunuz?
75
Tiranların Son Valsi
Evet, o harika dünyanız şu anda bu sıkıntıları çekiyor.
Onun kendini değiştirme yeteneği vardır ve değiştirecek.
Değişim süreci başladı bile.
Evet, Dünya ve bütün doğa, kendilerini plajlara ata
rak ölen o yunuslar, hepsi size bir şey söylemek istiyor
lardı. İncilerin geldiği minik h ayvanlar da bir şey söyle
mek istiyorlar -ölüyorlar . . . Artık uygun üreme alanları
bulamayan balıklar da bir şey söylemeye çalı şıyorlar.
Kıyılarınıza vuran her bir büyük balina da bir şey söyle
meye çalışıyor.
Bun l ar duyulmadan, al dırılmadan geçip gitmeye
cekler elbette. Peki, kim yaşam için savaşacak ve onu ko
ruyacak? Eğer in sanlar değişmeyi kabul etmezlerse, ge
riye ne kalacak? Ağaçta kim kalacak? Balinayı ve kap
lumbağayı kim savunacak? Ve şimdiye dek onu rahatsız
eden şeyi mücevhere dönüştüren istridye ne yapacak?
Kayaları kim savunacak? Ya akarsuları? Havayı? Kim
diyecek ki: "Senin vaktin gelmiştir, yaşayacak sın, söyle
diklerin i şitilecek ve cevaplandırılacaksın . "
76
Doğa - Değişiklikler
.
i leri doğru akan bir h areket -ki ona yaşam denir- olan
doğa, fiziksel acıların a bir son vermek üzere bir şeyler
yapmaya başlam ıştır artık. İklim değişiyor. Evet, siz de
bunu artık fark ettiniz. Dünya h areket etmektedir. Stra
tosfer kendini tamir edecek bir şey yapmazsa dünya üze
rin deki canlı türlerinin hiçbiri radyasyona dayanama
yacaktır. Basit değil mi?
D ünya artık büyük değişikliklerin eşiğin dedir,
doğumundan beri geçirmiş olduğu tüm değişikliklerden
daha köklü değişikl ikler. . . Yaşamaya devam edebil mek
için bu değişiklikleri yapmak zorundadır.
Fermuar/ardaki Yangın
77
Tiranların Son Valsi
sel hayata zemin h azırlar. Dünya kendi yüzeyini bu yön
temle tedavi eder. Zamanınızın bu gününe kadar en bü
yük faaliyetler sizin ülkenizden başka her yerde oldu. De
n izlerinizde şu anda, suyu saflaştırmak için korkunç bir
gayretle şiddetli volkanik patlamalar oluyor. Şu anda,
çoktan söndüğü sanılan volkanlar faaliyete geçiyorlar.
İçinizden birkaçı üzerindeki etkileri bir yana bıra
kılırsa, bütün bunlar sizin değil başkalarının başına ge
len şeylerdi. Bütün bu faaliyet, bu olağan dışı faaliyet, si
zin kendi dünyanız ve hayat hakkındaki kişisel gözlem
lerinizin dışında kalıyor. • Sizin katlanmak zorunda oldu
ğunuz şeylerle ya da arkadaşınıza gittiğinizde ne yapaca
ğınızla hiç ilgisi yok. Doğrudan doğruya başınıza gelme
diği için size hiçbir şey ifade etmiyor. Ama yakında ede
cek. Ç ünkü, ülkenize doğru yükselmekte olan tabakala
rın maruz kaldığı kuvvet, şimdiye kadar bu katta rastla
nan konsantre enerjilerin en korkuncu. Artık harekete
hazır duruma geldL
D ünya değişiyor. İnsan l arın yerleşme alan l arı da
değişecek. Şimdiye kadar insanların yerleşmesine elve
rişli olmadığı için ıssız kalan yerler yağmur almaya
başlayarak yeşerecekler; insanların bilgisi dahilinde bu
alanda hiç rastlanm ayan fırtın a ve yağmurlar olacak.
Kalabalık yerleşim alanlarında ise doğa, in sanların du
rumlarına daha köklü tepkiler gösterecek. Gelecek gün
l erde yıldırımların kaynağı da büyük bir h ızla değişecek.
Eski yerler canlanacak; eski volkanlar, uyuklayan kap
lanlar gibidir.
Neden? Sizden kurtulmak için değil, yaptıklarınızı
on armak için . . . D ünyanın bütün fermuarlarındaki akti
vitesi de bugünden yüzyılın sonuna kadar hızını artıra
c ak. Büyük iş merkezleri olan kentlerde, göklerden ve
yerin altından kaynaklanan olaylar göreceksiniz. Dün
yanızdaki kirlilikten sorumlu olan kentler, doğayla ve
doğanın gücüyle ilgili garip ve olağanüstü şeyler göre
c ekler.
78
Doğa - Değişiklikler
Evrenin bu zümrüt dünyası, sürekli değişikliğin
h amlesini görmeye başlayacak. Stratosferdeki delik, fer
muarlar üzerindeki baskı ve yer hareketleri, bütün bunlar
dünyanızın ısınmasına n eden olacak. Ülkenizin de, güç
lülerce ele geçirilip de çiftçileri kapı dışarı edilen, ekmek
kapısı olan ülkenizin de . . . Önümüzdeki dört yıl içinde
dünya o denli ısınacak ki, ülkenizin ürünleri mahvola
cak.
Kim selerin uğramadığı çöller i s e alışılmadık şekil
de yağmur alacaklar. D ünya ısınırken havalar da deği
şecek. Bu yıl bile bir ucundan bunu görmeye başladınız.
Çok dah a fazlası geliyor.
Dünya, onun yüzeyine ne yaptıkların a ve neler oldu
ğuna zerrece aldırmayan i nsan oğlu için gittikçe artan
şekilde bir şeyler yapmaya çabalamaktadır. Dünya, insa
n oğlunu yaralı yerlerinden uzaklaştırmak gayreti için
dedir, ancak o zaman yaralarını iyileştirebilecektir. Ya
ralı yerlerin alanı ise çok büyüktür. Çevrenin denge
içinde olduğu, bitki ve h ayvanların doğa ile uyum içinde
yaşadıkları yerlerde h i çbir değişiklik olmayacaktır. Bu
alanlar olduğu gibi kalacaktır.
79
Tiranların Son Valsi
Çünkü, eğer bu yanardağların ikisi birden, herh angi bir
anda bu basıncı kaldırmaya karar verirlerse -bu anın
h angisi olacağına ancak doğa karar verebilir- ve ikisi
aynı anda stratosfere doğru patlarlarsa, dünya yüzeyinde
derhal hissedilecek bir soğuma olayı ile karşı karşıya ka
labilirsiniz. Bu da h ava şartlarında köklü değişikliklere
neden olur.
Eğer bir fermuarın üzerinde yaşıyorsanız hayatınız
la oynuyorsunuz demektir. Eğer fermuarı ve manzarası
m seviyorsanız, orada kalın. Eğer elinizden başka bir
şey gelmiyorsa kalın orada. Ama şu anda aktif olan bir
kuşağın üzerinde kalmakta ısrar ettiğinizi de unutma
yı n . Deniz kıyısında ya da yakınında yaşıyorsanız, tehli
kede olduğunuzu bilin. Bu tehlike yalnızca yüzeydeki kı
taların h areketinden k aynaklanmıyor, denizin dibinde
ki kıtalar da şu anda h areket halinde ve bu gerçekten bi
lim adamlarınızın bile haberleri yok. Sonuçta her şeyi yu
tan dev dalgalarla karşılaşacaksınız. Ki bu deği şimin
doğal reaksiyonudur.
Yükselen Sular
80
Doğa - Değişiklikler
lardan. Biraz fazla su olsa ne çıkar? Fakat efendiler, bu
buzulların sadece bir tanesi bile, bu ülkenin gelecek otuz
yıllık tatlı su ihtiyacını karşılamaya yeter. Ne kadar bü
yük olduklarını anlayın artık.
Denizler yükselirken su üzeri nde olmak iyi bir şey
değildir, kıtal arın iç kısımlarında bulun m ak iyi olur.
Eğer değiştirebilmeniz mümkünse, nüfusun yoğun olduğu
yerlerde de durmamalıdır. Önümüzdeki dört yıl boyunca
dünya ı sınmaya devam edecektir; eğer iki büyük yanar
dağ da patlarsa yaz ortasında kışı yaşayabilirsiniz. Dün
ya çapında olmak üzere, ürünlerin fiyatları h ava değişik
liklerinin merhametine kalacakt1r. İn sanın ve egosunun
yapamayacağı bir şey vardır, o da :1dimleri ve değişmek
te olan dünyayı değiştirmektir.
81
Tiranların Son Valsi
lür ve daha da derine inebilir! Hayır mı? Evet! Dünyanı
zın kırışıklarını dolduran nesne budur işte: Nükleer
artı k l a r . . .
Dünya çok değişecek, çünkü o yaşam savaşı vermek
tedir. Doğu kıyısına ve Avrupa üzerine gelen yağmurlar
zehirlidir. Bu yağmurlar doğal kaynakl arı, ormanları,
toprağı, balıkları ve su sayesinde idame ettirilebilen tüm
h ayatı tahrip ediyorlar.
82
Doğa - Değişiklikler
kilenmediniz; çünkü açlıktan ölen siz değildiniz. Dünya
titremeye başladığında yıkılan sizin eviniz değilse, bu da
size pek tesir etmez. Başka bir yerde olmuştur, haberlerde
i şitirsiniz. Dünya sarsıldığında, arabalarından daha bü
yük hızla dağlardan akan çamurlar onları yakalayınca
ölen insanlar için üzülürsünüz, bunun büyük bir trajedi
olduğunu düşünürsünüz ama bu aslında sizin gerçeğiniz
değildir; çünkü sizin başınıza gelmemiştir.
86
Cesaret ve Fazilet Gerekiyor
87
1 'iranların Son Valsi
da olacak? Yarın mı? Bu değişikliklerin oluşması yüzyı
lın sonuna dek sürecektir. O zaman göklerde dev bir ordu
(armada) görünecek. Onlar yola çıkmışlardır. Bu ne de
mek oluyor? Bunun anlamı şudur: Bütün amaçları mut
lak kölelik yaratmak olan ve şimdiye kadar da bunu sağ
layabilmek için seçim h akkını çökertmeye uğra şan ti
ranların çağının son günlerinde öyle bir güç açığa çıka
caktır ki, bu insanların onu kontrol altına alması imkan
sız olacaktır. Bu güç, dünyanın h 1 lim olanlara kalması
için uyum içinde çalışacaktır. ( Bkz. Açıklamal ar 5 )
88
Cesaret ve Fazilet Gerekiyor
gerçekleşmeyecek; çünkü Yüce Tanrı'nın avucunda tut
tuğu gelecek buna benzemiyor.
91
Tiranların Son Valsi
sığınak bulacaksınız ve gelmekte olan bütün olaylardan
sağ salim geçirileceksiniz.
Elle tutulur şeyler. Toprak. Bereketli toprak . . . Aslın
da hiç kimse toprağın gerçek sahibi değildir. Onu ancak
kullanabilirsiniz. Bu deneyiminiz sırasında eviniz, yu
vanızdır. Siz kullandığınız sürece orada bulunur. Sizi
güçlendirir. Sizi besler. Sizi yaşatır. Altınınızla da borcu
nuzu ödersiniz, böylece kimse size sahip olamaz. Yiyecek
maddelerinizle de hayatta kalırsınız ; çünkü giderek her
şey karmakarışık olacak. Akım kesikli olacak ve her an
bir şeyler olabilecek; çünkü bu günden itibaren karmaka
rışık bir dünyada yaşayacaksınız -doğa savaş ilan etmiş
ti r . . .
Gri Adamlar ç abalamaktadırlar. Planlarını gizli
tutmaya gayret ediyorlar ama gerçeği söyleyenden Tanrı
razı olsun! Ramtha'nın adını bile duymamış olan birçok
kişi de gerçeği söylüyor. B azı insanlar da uyanmaktalar.
Ge lecek bütün değişikler esnasında yiyecekleri niz
sızı kuvvetlendirsin. Son günlere gelindiğinde bu ülke
artık radikal bir ülke olacak. Radikal bir ülkenin radi
kal in sanları kendilerini köle yapanlara karşı ayakla
nacaklar. Bu ülkede bunlar olacak. En önemli mesaj da
Kuzeybatı'dan gelecek.
Savaşı kim kazanacak? Aydınlığın tarafı. Kaderde
yazılmıştır. Seçim böyledir. Doğa, ışıkla uyu m halinde
dir. Güçlenmek, kendi gücünüze sahip olmak, kendi top
rağınıza sahip olmak, bedeninizi kuvvetlendirmektir.
Güçl enmek, yücelmek ve başkalarının ihtiyaçları na ce
vap verebilmektir. Bunun yanlış bir tarafı yoktur. Size
önerim, canavarın işaretini, z immet kartmı almamanız
dır; yine de ne i sterseniz onu yapmayı seçebilirsiniz, seç
me iradesi sizindir. Henüz, dünyanızda mutlak yasa ha
line gelmedi fakat kurnazca o noktaya doğru yönlendiril
mekte siniz.
Bu ne kadar zaman alır? Dünya para sistemine bağlı
bütün ekonomiler çökmelidir ki zimmet kartı bir çare gibi
92
Cesaret ve Fazilet Gerekiyor
gösterilerek teşvik görsün. Şu anda görüldüğüne göre, ser
vetin izi ve aslında yüceliğinizi koruyabilmek, güçlendi
rebilmek için en az dört yılınız var. Önümüzdeki yıllar
da dolar ile alışveriş yapabilir ve kendiniz için mutlak
özgürlük sağlayabilirsiniz. Ç ünkü, şu anda dünyayı yö
netenlere göre, hedeflerine erişmeleri için en az dört yıl
gereklidir. Dört yılda çok şeyler olacak!
Gelecek günler? Ekonomiden ve nasıl olduğundan
söz ettik. Dünyadan, olacak değişikliklerden ve bunların
nedenlerinden söz ettik. Biraz da seçimden ve sizin nasıl
yüce varlığınızla seçim yapabileceğinizden söz ettik.
Size "Ü mit vardır!" dediğimi h atırlayın. Evet! Size
"Seçenekler vardır" dediğimi h atırlayı n ! Özgür in sanlar
o l arak gerçek anlayışa erişmi ş olanl arın olağanüstü
seçenekleri vardır. Mutlak özgürlüklerine sahip olarak
kendi topraklarında yaşayan ve dışarıdaki geniş ekono
mik topluma bağımlı o lmayanl arın birçok seçenekleri
vardır.
Bu kitabı okuyanlardan başka birçoğunuz da bu bil
gi lere sahipsiniz. Ülkenizden başka ülkelerde de bun
l arın farkında olan birçok kişi vardır. D ünyanın en bü
yük ekonomi dehalarının ken di çiftlikleri , kendi kuyu
ları olmasının ve paralarını altın ve gümüşe yatırmış ol
mal arının nedeninin salt garip bir alışkanlıktan mı
kaynaklandığını sanıyorsunuz? Onlar acaip birinin ola
cak şeyler hakkındaki söylediklerini di nleyecek zavallı
insanl ar mıdır? H ayır ! Onlar, olacakların farkı ndadır
l ar, şimdiden önle mlerini almışlardır. Gri Adamlar'ın
n ereye gittiklerini sanıyorsun uz? Onlar dağlarda yaşı
yorlar. Oralarda sığınakları var. Elbette sarayları da var
ama güven li yerleri de var. Onlar, başarısızlık olan ağını
daima göz önünde tutmazlar mı sanıyorsunuz. Evet, onlar
çok iyi hazırlanmışlar gerçekten . . .
Öyleyse bu, b ir yerlerde birtakım spiritüali stlerin
acaip bir varlığı izlemelerinden ibaret bir olay mıdır? Hiç
de deği l ! İnsanlık bu egoların yükselişinden dolayıdır ki
93
Tiranların Son Valsi
toprağını terk etmiş, büyük kentlere dolmuş ve bu sahiple
rin kölesi haline gelmiştir. İnsanlık kendi ürününü ve
yiyeceğini yetiştirmek ve hasat etmekten, yiyeceğini depo
etmekten daha yeni vazgeçmiştir. Gününüzde bütün ola
naklar göz önüne alındığında, yiyecek depo etmek saçma
gibi görünüyor. Ama akıllı iseniz yaparsınız. Akıllı kişi
lerin pek çoğu ise ne beni biliyor n e de sizi; birçoğu çok iyi
eğitim görmüş ki şilerdir ve gelecek n eler getiriyor far
k ı n d a d ı rl ar.
94
Cesaret ve Fazilet Gerekiyor
milerde gelen ı şıklı şekillerdir, artık semalarınızda on
ları daha sık göreceksiniz.
Zamanın Sonu
97
Tiranların Son Valsi
Zaman deği şiklikle ilgil idir. Tekamül ile ilgilidir.
Zaman yoksa, tekamül de olmaz. Bununla birlikte, za
man ve tekamül bfrdir ve aynı şeydir. Onlar beraberce
akarlar, yan yana var olmalıdırlar -yaşam yani sürekli
lik (sonsuzluk) için. Artık tekamül etmiyorsanız ve kart
denen bu aracı almaktan başka seçeneğiniz kalmamışsa,
birey olma h akkınızdan ve gerçekleşen kaderinizden
vazgeçmeyi seçmişsiniz demektir. Anladınız mı?
98
Cesaret ve Fazilet Gerekivor
Eğer Araç Olmazsa Yeni Dünya Düzeni Ha
reketlerinizi izleyemez. Bunu Düşünün!
99
Tek Bir Kişi Herkesi Etkiler
101
Tiranların Son Valsi
O Dönüyor
1 02
Tek Bir Kişi Herkesi Etkiler
doğrultusunda yaşama fırsatını bulacaktır.
1 04
Tek Bir Kişi Herkesi Etkiler
Söylediğim şeyler içinde -ki ben ancak yüzeysel ola
rak değindim- yücelik b ah şedi l m i ş olanların değiştire
meyeceği hiçbir şey yoktur. Bir an sonra Gri Adamlar
'dan üç tanesi -bu deyimi kullanmalıyım, çünkü çok uy
gundur- aniden ı şığı görse, sadece bunlar bile planın geri
kalanını altüst edebilirler. I şığın onlara da gösterilmeye
çalışılmadığını mı sanıyorsunuz? Kesinlikle ç alışılıyor!
Yasa koyuculara bu bilgileri göstermenin, deği şme
leri için en ılımlı yol olduğu konusunda sanırım siz de
aynı fikirdesiniz. Onlar da Tanrı'dır. Onlar da tıpkı si
zin gibi yüce ışıkla h alk edilmişlerdir.
Size kararlarınızı vermeniz için seslenmemiz de
gerçekleşecek kaderdir. Size, şu anda görülenleri bildir
mek, fikrinizi değiştirme h akkını tanımaktır. Anlıyor
musunuz? Madem ki artık biliyorsunuz, bir şeyler yapabi
lirsin iz.
Bir tek kişi tümü etkiler. B u doğrudur. Bu insanlar,
para konusunda sizi can damarın ızdan yakalamışlardır;
bu da doğrudur. Ama onl arın sevilmediğini sanmayın.
Onlar da seviliyorlar. Şu ana gelelim, şu anda size söyle
diklerim bugün için doğrudur. Kentler sallanacak ve çö
kecekler. İnsanlar tek bir bilinç altında sürüleştirilecek
ler. Sindirilecekler. Dünya dönmeye devam edecek.
Ne Kadar Yücesiniz ?
1 05
Tiranların Son Valsi
İnsanlık İçin Yapabileceğiniz En İyi Şey
"Hayır, Teşekkür Ederim " Demektir
Yarattığınızı Bozabilirsiniz
1 07
Tiranların Son Valsi
geçerli olmayan efsanevi bir düş haline gelmi ştir nere
deyse. Yine de h er varlık için elde edebileceği en üstün şey
değil midir? Yapışık bulunduğunuz yerden kopabilir ve
ileri doğru atılabilirseniz, yaratmış olduğunuz bu durumu
değiştirebilirsiniz. Bu da toprağınız üzerinde bir kulübeye
sığın arak yaşamak ve kendi besininizi yeti ştirmekten
geçer. Eğer bunun anlamı, önümüzdeki dört-beş yıl içinde
özgürlüğünüzü satın almak ve haklarınızı koruyabilmek
için altın biriktirmek ve elinize geçen her fırsattan fayda
l anmaksa hiç durmayın . Size yardım edeceğim.
1 09
Tiranların Son Valsi
Tanrı'yı tanımanızı da sağlamazlar. B u k i şi sel bir şey
d-i r .
Değişen her şey geçicidir. Ş u anda olmakta olan her
şey bir an sonra deği ştirilebilir. İn san ırkı son zamanlar
da hiçbir ideale sahip olmadı, sadece ikiyüzlülük h üküm
sürdü. İ deal aslında hiçbir zaman sizin dışınızda bir şey
olmadı, tam tersine siz kendiniz idealdiniz. Anlıyor mu
sunuz?
Size dediğim gibi, siz zaten tercih edilmiş olanı tercih
ettiniz. Eğer şimdi değişiklik yapar ve başkalarının ap
talca, saçma, inanılmaz, uzlaşılmaz diye nitelendirecek
leri bir yaşam biçimini tercih ederseniz ve bu yaşam size
özgürlük ve yücelik sağlıyorsa, sizi eleştiren karde şinizi
bağı şlayın; çünkü onlar sadece, kendilerine sahip olanla
rın duygularını yansıtmaktadırlar.
Eğer, Varlığı n ız da bulunan Tanrı olmayı tercih
ederseniz, Tanrı'nın şanını görecek ve şimdiye kadar hiç
d uyulmamı ş o sesi duyacaksınız. Siz o lekesiz Mesih'in
geri gel işini göreceksiniz ve onun gibi bir çoğunun da . . .
Yeni Çağ 'ı göreceksiniz . Asıl göreceği niz Süperbilinç
'tir. Egonun ortadan kalkmasıyla beyin açıl acak ve geli
şecektir. Korkunun kalkmasıyla ruh tekamül edecektir.
Gözlerinizi kör eden sınırlamaların kalkmasıyl a da,
daha önce algılayamadığınız boyutları ve ı şığı görebile
ceksiniz. Beni bil e göreceksiniz.
Bütün bunlar n e derece yakındır? B u andan itibaren
borsanız sarsıntılı bir devreye girecektir. M utlaka düşe
cektir, bu planlanmıştır, gündemdedir.
Her zaman altın bulamayabilirsiniz. Eğer altın ala
caksanız , elinizden geldiğince çabuk olun. Ne öderseniz
ödeyin, onun gelecek günlerde özgürlüğünüzü satın ala
cak araç olduğunu un utmayın .
Ç al ı şanlara sesleniy orum : Ekonominiz deği şiyor,
orta sınıf Amerikalı'nın umutlarının, düşl erinin ve is
teklerinin çoğu gerçekleşemeyecek. Ama bunları gerçek
leştirmenin daha üstün bir yolu var. Para aşkıyla değil,
1 10
Tek Bir Kişi Herkesi Etkiler
içinizdeki Tan rı'nın sevgisi ve onları gerçekleştirme
gücüyle onlara erişebilirsiniz ancak. Size yardım edile
cektir.
Eğer yiyeceğiniz yoksa, biriktirmenizi ön eriyorum.
B unu yapmayı tercih etmeyebilirsiniz. Halen her yerde
besinler yetiştirilebiliyor. Besin boldur, özellikle Kuzey
batı bölgelerinde. Bundan yararlanmaya bakın, çünkü
durum değişecek. Suya gelince -herhalde bunu okuyanlar
içinde, susuz kalmanın ne demek olduğunu bir nebze ol
sun tadanlar bulunduğunu söyleyebiliriz- en ön emlisi bu
dur. Toprak da çok önemlidir.
Eğer değişmeyi istiyorsanız ve ihtiyaç duyuyorsanız
ve bunları temin edecek imkanlarınız yoksa, size yardım
edilecektir. Eğer birbirinizi seviyorsanız yardım laşın ız.
Eğer toprağınız yoksa ve kardeşinizin de yeterli toprağı
varsa, sizin için de bir parça ayırmasını ondan i steyin ve
orada bahçenizi yetiştirin. Bu gerçekleşecektir. Eğer bu
konuda h i çbir şey bilmediğinizi söyleyecek olursanız,
size öğrenmenizde yardımcı olacak "dersler" gönderi
rim -tercihinizi yaptıysanız tabii . . .
Ve eğer derseniz ki , "Bu hiç de benim umduğum ola
n aklara kavuşacağım şekilde gelişmiyor," yine de sebat
edin. Her şey geçicidir. Bütün dünya sizin olsun diye ru
hunuzu kaybettiyseniz, ilahi tercih h akkınızı, size bütün
dünya gibi gözüken ama aslmda öyle olmayan bir şey için
sattınız demektir. Öleceksiniz. Son nefesinizi verirken
de en çok korktuğunuz şey başınıza gelecek, yani sizin
olan şeye artık başkası sahip olacak. Anlıyor musunuz?
Size şimdiye kadar Gri Adamlar ve dünyanızın tari
hi ile ilgili bazı şeyler söyledim, bunlar çok derin şeyler
değildi; önümüzdeki satırlarda çok dah a yüce şeylerden
söz edeceğim.
Ama, önce size şunu söyleyeceğim: Özvarlığınızda
ki, Her Şeyin Sahibi olan Tanrı ile uyum içinde bulunan
öyle bir enerji yolluyorum ki sizlere, önemli tercihler yap
m anız için elinizde k al an zaman zarfında, kendi gerçe-
111
Tiranların Son Valsi
ğin ize uygun olan tercihleri yapabilin. Bu tercihlerinizle
çok varlıklı olacaksınız, ama öyle bir şekilde ki bu varlık
sizi satın alamayacak. Ne demek i stediğimi anlıyor mu
sunuz? Sizin tabiatınızda kumarbazlık bulunur, ama ru
humızla kumar oynamak kaybetmek demektir.
113
Tiranların Son Valsi
olan, sizin okuduklarınızla nasıl boğuştuğunuzu bilmek
tir. Bu inanılmaz bilgiler karşısında -ki bazılarınız için
sadece benim varlığım değil, söylediklerim de inanıl
mazdır- gösterdiğiniz şaşkınlığı görüyorum . Bütün bun
ların hiç de hoş şeyler olmadığını ve bunların gerçeğinize
dahil edilmesinin n e kadar zor olduğunu biliyorum. Sizi
bunlarla mücadele ederken gözlüyorum.
Bilmenizi istediğim bir şey var. Söz konusu olan
hangi durum olursa olsun, ileri atılabilmek için bir cen
gaver gerekir, tıpkı içinizdeki öz b en liğiniz gibi. . . Biri
sizi dövüşe davet edip de"Sen h içbir işe yaramazsı n ! "
dediğinde, sırf çıtkırıldım olmak yüzünden havlu atar da
bir kenara sinerseniz, kendinizi sessiz bir ölüme m ah
kum etmiş olursunuz.
Ama siz, hepiniz işe yararsınız. Bu bilgileri gözleri
nizin önüne serdiğimde, onlarla nasıl mücadele ettiğinizi
görüyorum. Kimin acı çektiğini, kimin kızdığını ve ki
min bunları tamamen anladığını biliyorum. Kimlerin
fanatik, kimlerin gerçekçi olduğunu biliyorum. Bunları
okuduğunuz sıradaki çırpınışınızdan, bunl arın varlığı
nıza nasıl şiddetli bir acı verdiğini görüyorum ama bir
yandan da, hayatta kalabilmeniz için yapmanız gereken
değişikliklere doğru sizi sevk etmesi için bu gerçekleri
anlamanız gerektiğini de biliyorum.
Bu, gidip de vatanınız için ölmekle h i çbir ilgisi ol
mayan bir şeydir. Kaç kişinin vatanları için öldüğünü bi
liyor musunuz? Aslında vatanları i çi n ölmele ri gerek
mezdi. Başkalarının p az arlıkları, başkalarının yöneti
mi ele geçirme hayalleri i çin öldüler. Bununla ilgisi yok.
Dünyada neyin gerçek olduğu ve gerçekten özgür bir in
sanın nasıl olduğu ile ilgili . . . Siz : "Ben özgürüm, banka
da yüklü bir hesabım var. " diyebilirsiniz. Bu günlerde öy
le mi deniyor? Banka h e sabı ! Artık toprağa gömmüyor
musunuz? B ankaya veriyorsunuz demek -kesinlikle gü
venli bir yere yani . . .
1 14
Tek Bir Kişi Herkesi Etkiler
Şişmanlayın ve Namuslu Karınızla Yatağa
Girin!
1 15
Tiranların Son Valsi
sıkıcı bir deneyim olarak görürler; yine de tekrar tekrar,
tekrar yaşarlar.
117
BÖLÜM II
1 19
Tiranların Son Valsi
lendirenler kendi ülkenizdekilerdir. Onlar pek çoktur.
S ormazlar: "Niçin bu durumdayım" diye. Sormazlar:
"Niçin bu durumda bulunmama izin veriyorum" diye.
"Niçin, benim çıkarlarım için işlemeyen bir sisteme esir
olup zincirlerle bağlanacakmı şım?" diye. . . Sormazlar.
Niçin? Çünkü bilmek istemezler; eğer bilirlerse, kalkıp
" H ayır!" demeleri gerekeceğinden korkarlar.
Yüce insanlar; bir an bunu düşünün. Muhakkak ki,
Tanrı denen O LAN, maymun aklına k anıtlanabilen bir
kavram değildir ama kanıtlanamayan bir kavram d a de
ğildir. Bütün bunlar, Tanrı'nın yüce zihninden akıyor;
sizin zihniniz de onun yüce bir kopyasıdır. Olan'ın, Her
Ş ey olanın ve Ebedi olanın, Sonsuz olanın . . . Siz onunla
B İRsiniz; her şey aynı kaynaktan geliyor.
1 20
Vals Devam Ediyor
dir. Kader, duygusal olarak benimsenmiş düşüncelerden
ibarettir. Bunların toplamına da tutum (eğilim, bakış açı
sı, davranış biçimi) denir. İ şte, h ayatınız böyledir. Yani,
tutumunuzun yan sıması, şekillenmesidir.
Yine de, önümüzde atalete doğru hipnotize edilmiş in
sanlar var. Teknolojinin bütçelerine uygun fiyata satıl
ması onları tembel yapmış. Yüce insanoğlu artık kendi
adına düşünemiyor, ihlal edilemez h akkından vazgeç
miş. Sizi farklı kılan, yüce düşünme ve seçme h akkınız
dır. Bunun için yücesiniz! Sınırsız düşünceyi kavrama
ve bunu uygulanabilir h ale getirme yeteneğiniz var. Siz
bunu gerçekleşti rebilirsinizl
Siz Tanrı'nın yüce amacısınız. Siz et ve kemikten
yapıldınız, yargılanmaksızın bütünüyle seviliyorsunuz ;
büyük bir lütuf olarak size kendi görüntünüz verildi -et ve
kemikten kendinizi yaratarak daha yüce benliğinizi keş
fedebilmenize izin verildi. Hepsi bu ... Ken din izi, olduğu
nuz h er şeyi sergilemenize izin verildi ; sadece düşünme
sürecinde değil, bir yaşam sürecinde de . . . Eğer on u yaşa
mıyorsanız sadece düşünmek neye yarar? Eğer yaşanmı
yorsa bir hiçtir. Yoktur, sadece şekli olmayan düşüncedir.
İn sanlık dramını gözden geçirirken toplumsal bilince ba
kıyorum ve yetenekli zihinleri ve yetenekli bedenleri olan
varlıklar görüyorum ama bunlar sülük gibiler. Başkala
rının sırtından geçiniyorlar. İ sterlerse bireyselliklerini
kazanabilirler. Ama, kendileri yapamadıkları için dün
yanın onlara bakmaya mecbur olduğunu düşünüyorlar.
Onlara bakanların bu işi sevgi ve vericilikle yaptık
larını görüyorum. Bu sonsuza kadar bir fazilet olarak ka
lacaktır. Ama, eğer siz bir deha olmaya bile muktedirken,
başkasının zorlukla kazandıkların dan kendinize pay
çıkararak yaşıyorsanız , o z aman dah a büyük bir uyuşuk
luğa düşmüşsünüz demektir. Yaşamı reddediyorsunuz
ama sadece var olmanızdan dolayı birilerinin size bakıp
beslemesi gerekiyor.
121
Tiranların Son Valsi
Demokrasi Tiranları Doğuruyor
1 22
Vals Devam Ediyor
n i z i hep , var o l a n h ak l arınızı a sla k eşfetmemeye
alıştırmışsınız. B unun özgürlüğün bedeli ol arak öden
m e si gerektiği n e i n andırmışsınız kendinizi. D eğil ! Bu
kölelik için ödediğiniz bedel aslında. Size bakıyorum,
Tanrı'nın şanı olan sizlere ve n e görüyorum? Toplumu
nuz, kuralları kabul etmeye ve belli kalıplar içine kısıl
m aya öylesine alışmış ki, düşüncenin özgürlüğünü ve
duygunun itici h areketliliği n i k a vram ayı b a şara
bileceğiniz h alde, bu yeteneğinizi itiyorsunuz ve öyle bir
toplumda yaşıyorsunuz ki eğer düşünebilen biriyseniz
yüzünüzü herkes tanıyor. Böylelerin i, etraflarındakiler
hemen toplumdan dışlamak istiyor, h atta on lara iftira
atıyorlar. Ken diniz olabilmenin bir bedeli var ama, bu
bedel özgürlüğe giden tek yoldur.
Böylece görüyorum ki, Tanrı et ve kemikte tezahür et
tirilememiş durumda. Buradan b akıldığı n da kolaylıkla
görülüyor ki, şarlatanlar, sahtekarlar, dolandırıcı ve ser
seriler ve Gri Adamlar, para sistemi yoluyla dünyayı yö
netme amaçlarına kolaylıkla erişebileceklerdir. Bu süreç
esnasında da orta sınıfın belin i bükeceklerdir, zaten bu da
en güçlü arzularından biridir. Çünkü bir orta sınıf mev
cut oldukça, demokrasiniz ve cumhuriyetiniz ayakta ka
l ac aktı r .
Burayı iyice dikkatle dinleyin, ç o k önemlidir. Eli
tizm, sırf var oluşunuzdan dolayı tehdit altındadır; sizin
ortaya koyabileceğiniz güç tarafın dan tehdit edilm ekte
dir ve en büyük korkusu da sizin aydınlatılmanız ola
sıl ığıdır. Ben burada maarif denen sistemle eğitilme
n izden söz etmiyorum. Ben tarih sel aydınlanmanızdan
söz ediyorum. Gerçekte neler olup bittiğini anlamanıza
yardım edecek bilgileri destekleyen e serler şimdiden
birçok yerde vardır ve elde edilebilir. Artık, neler olup bit
tiği h akkında size söylenenlerle yetinmek zorun d a
d e ği l s i n i z .
1 23
Tiranların Son Valsi
Ülkeniz Gerçekte Bir illüzyondur
1 24
Vals Devam Ediyor
ıçın açılması gereken kilitleri a çacak anlayı ş ve idrak
vardır. Huzurun yolu mutlak özgürlüktür. Özgürlüğün
bir şartı neler olup bittiğini bilmektir; böylece kendinizin
ve ailenizin haklarını ortaya koyar ve onları z arardan
koruyabilirsi n i z .
Reagan'a bir ültimatom verilmişti, bu da onun naif
liğini ( saflığını) iyice zedelemişti. Ancak devre sinin so
nuna doğru, bir Başkan olarak eyleme geçmek için ne ka
dar az yetkisi o lduğunu fark edebilmişti. Ancak sonuna
doğru gerçek gücünün n e denli kısıtlı olduğunu idrak ede
bilmişti. Bunu anladığı andan itibaren de olması mukad
der olanı enge1l emeye çalıştı ; bunun sonucu ol arak da
bütün dünyada alay konusu oldu. Biliniz ki, başına gelen
lerin h epsi kasıtlıydı. Bu varlığın sorumsuz göründüğünü
mü düşünüyorsunuz? İçinden büyük bir dehşet duyarak
savaşıyordu. Amerikan h alkını aldatmak i stemediği
için doğruluk bilin ciyle savaşıyordu, çünkü bütün dünya
finansörlerinin baskısı onun üzerinde top lanmıştı . Öte
yandan , bütün Amerikan kamuoyu da onun üzerine çul
lanmış ve üzerinize yüklenmiş bu korkunç borçlar için
bir şeyler yapılmamasının doğrudan doğruya onun h atası
olduğunu h aykırmaktaydı.
Hükümetinize verilen ültim atom şuydu: Artık hiç
para basılmayacaktı ve para k azanma imkanlarınız da
raltılacaktı. Bunu takip edecek muazzam bunalım d a oy
nanan oyunun bir p arçasıydı, sizin günahınızın kefare
tiydi. Başka bir deyişle, dünya üzerindeki büyük amaçla
rını gerçekleştirmek i çin, Amerikan h alkını h azırlamak
üzere piyasanızdaki bu bunalımı yaratıyorlar; bu, oyunun
bir i leri adımıydı.
Eğer Federal Hazine (Rezerv) yeni p ara basmazsa,
uluslararası bankalar size artık borç vermezlerse ve ya
bancı yatırımcılar da piyasanızdan çekilirlerse, muaz
z am bir bunalımla, çöküşle karşı k ar şıya k alırsınız.
Böyle bir ekonomik çöküşten bir ulusu çıkartacak olan ne
olabilir? SAVAŞ : Savaş, ekonomi i çin çok iyidir, savaş-
1 25
Tiranların Son Valsi
mak zorunda olanlar için hiç de iyi değildir. . . Ama, bu
sayede yeni i şler ortaya çıkar ve savaşın ekonomiyi teş
vik ettiği her zaman söylenmiştir. Ya da zapt edilemeyen
bir enflasyon yaratılır, bunun da faydası olur. Ya da, yeni
bir ekonomik sisteme geçilir; i şte bu noktada zimmet kar
tı devreye girer.
"Zapt edilemeyen enflasyon" deyimini tam anla
mıyla kavrayamıyorum. Bu deyim i her yerde duyuyo
rum, benim gözümün önüne gereğinden çok kağıt parçası
geliyor. Doğru tarifi böyle midir? Evet, her halükarda bi
risi ipleri çekip emir veriyor! Bu sadece sizin başınıza ge
len bir şey değildir. Amerikan halkının uyuşukluğu ve
kasti bilgisizliği yüzünden bir gelip bir giden bir şeydir;
siz de bu akışa uymak zorunda olduğunuzu düşünürsü
nüz.
B u sizi ç ileden çıkarmasın, bilmediğinizden dolayı
da utanmayın. Bu öğrenmeniz gereken bir şeydir. Bütün
gün televizyon dizisi seyredeceğinize bir adım daha ileri
gidip kendiniz i çin araştırma yaparak gerçeği öğrenmeye
çalışın . Okuyun, anlayın ve tümüyle aydınlanı n . Eğer
sizi engelleyen önyargılarınız varsa, bu önyargılar sizin
sonunuz olabilir, hem de sadece mali açıdan değil, tümüy-
le . . . Öğrenmek, sizin h ayatta kalabilmenizin yolu olabi-
l i r. . .
İ şte buradasınız, Tanrı'nın yüce ve mükemmel in
sanları . . . Seviyorsunuz, merhametlisiniz, ilerliyorsu
nuz ; ve sizler -size tercih hakkı ve gerçekleşecek kaderi
nizi tamamlama imkanı verildiği h alde- cehalet ve batıl
i nanışlar yüzünden tiranlığın ilerlemesine yardım edi
yorsunuz. Bunun h akkında konuşmak istiyorum.
1 26
Aydınlanmak, Yaşamı Tanımaktır
1 27
Tiranların Son Valsi
turabilir.
Bu uyanma sürecinizde sizden, kendinize kulak ver
menizi i stiyorum. Neler hissettiğinize dikkat edin ya d a
uzun zamandır bastırılmış olan, şimdi berraklığa kavu
şan bilgilerinizden n eler doğmakta ol duğuna . . . Gelecek
günlerde bazı c e sur varlıklar ortaya çıkacaklar, gerçek
ten de uzun yıllardan değil, birkaç günden söz ediyorum.
Onlar da benim söz ettiğim gerçeklerle gelecekler. Size
burada söylediklerim gibi onlar da gerçekte neler olup bit
tiğini anlatacaklar. Böylece, gittikçe daha çok sayıda in
san, bu gerçekleri, kendisiyle özdeşleşebilecekleri, tıpkı
kendilerine benzeyen birinin ağzından duyacaklar. O za
man bunun adı n a tarikat denemeyecek artık. Tehlikeli
olduğu da söylenemeyecek -sadece gerçek olduğu söylene
bilecek. Tohumlar atılmı ştır; bu tohumlar, insanların
i çi nden gelecek başka insanlardır.
128
Aydınlanmak Yaşamı Tanımaktır
l irsiniz. Onların pek çoğu sizin için seve seve h ayatını
verirdi; çünkü ölüm onlar i çin bir şekil değiştirmeden
başka bir şey değildi. Ölümden korkmazlardı ve herh an
gi biriniz için h ayatlarını verebilirlerdi. Bu derece yüce
idiler. Çünkü, içlerinde zaten bulunanla uyum içindeydi
ler ve büyük ÖZ onları h arekete geçiriyordu. Burada, gele
cek günlerle ilgili olan büyük ÖZ'den söz ediyoruz: Bu
yüce varlıklar, egolarının yönetimi altında değillerdi, ne
de önyargılarının. Hatta yaşamlarının da . . . Onları yö:
neten ÖZ'dü.
Dinler, din adamları böyle yüce varlıkların arala
rında bulunmasından dolayı çok sevinmelidirler. Bu gün
bile birkaç varlık vardır. Ama, dinler insanları yarı yol
da bıraktılar. Tanrı'nın gerçeği ve i çimizde i drak edilen
Mesih ise asla. Bunlar sizi asla yarı yolda bırakmazlar.
Ondördüncü yüzyılda, katoliklerin Kara Veba için
kimi suçladıklarını bildirmek i stiyorum. Yahudileri. . .
"Yahudiler üzerindeki lanet"in b u veba salgınına neden
olduğunu ileri sürdüler, bu savaş çığlığı ile bir h alkın yok
edilmesini sağladılar. Her şey için suçu üzerine atacak
birini bulursunuz değil mi? Böylece, Yahudiler hapse atıl
dı , öldürüldüler, mülklerine ve mallarına el konuldu;
bunların hepsini de fatihler kendi ülkeleri n e kattılar.
Bunu da din -evet din- destekledi.
Biliyor muydunuz ki o büyük din, katoliklik, her za
man dünyanın içinde bulunduğu ekonomik duruma göre
vaziyet almıştır? Asırlar boyu kendi inananlarına ihanet
etmiştir? Her yerde değil, hepsi değil ama, çoğu . . . Çünkü,
insanları cehalet içinde tutmuşl ardır; erkekleri kadın
lardan ve kadın l arı erkeklerden ayırarak, karşı karşıya
getirmeye devam etmişlerdir. İnsanın eşitliğine izin ver
memişlerdir. İnsanları birbirinden ayırırlar onlar, bir
leştirmezler. Onların uygulamaları h ep ayırıcı olmuştur,
hiçbir zaman sevgi ve barış içinde bir araya getirme uygu
lamaları olmamıştır.
Bu gün bile, bir belaya uğramış o lan l arı, sırf b u
1 29
Tiranların Son Valsi
yaşamlarında yaptıkları cinsel tercihlerinden dolayı dış
l amaktasınız. Bunun Tanrı adına yapılması çok çirkin
dir! Biz hepimiz, Tanrı (BİR) değil miyiz ve o büyük
Öz'ün es�sından yaratılmadık mı? Şimdi bile siz, bu in
sanları karanlıkta tutuyor, nefret ve yobazlığa cesaret ve
riyorsunuz.
Kutsal Kitabınız,o sırada hüküm sürmekte olan kili
senin dogmalarına destek ve kuvvet vermek için orijinal
m etinlerin Latince'ye çevrilmesi esnasında tahrif edil
m i ştir. Dinlerin b a şkanları, karşıl arında milyonlarca
dinleyici bulmaktadırlar. Niçin konuşup da size, cana
varın aslında ne olduğunu açıklamıyorlar? Canavar, on
ları destekleyen düşmanın ta kendisidir!
Ama onlar yüzlerini çevirirler ve konuşmazlar ;
çünkü gerçeği söyleyecek olurlarsa artık önlerine açıl
mış olan yollar kapanır. Eğer insanlara şöyle deselerdi:
"Gelen zamanlar böyledir. Kehanet budur. İçimdeki ruha
andolsun ki, böyle anlıyorum. İsa havadan gelip sizi mu
sibetten kurtarmayacak. Kutsal Kitap'ta vecit h alinden
hiç söz edilmemektedir -bu sonradan uydurulmuştur."
Ama öyle demezler; kurtuluşun tek yolunun kendi sözle
rinde bulunduğunu söylerler. Bu sözlere n asıl i nandırır
l ar insanları? Sizi nasıl ele geçirirler? Batıl inanışlarla,
şeytan ve cinlerle; sizi çarmıha gerip de sonra, "Bunu sa
na yaptım, çünkü ben senin ruhunu seviyorum " diyen ,
günahkar insanlarla . . .
Böylece gerçeği milyonlarca i n s an dan gizlerler.
Tanrı'nın süregelen gerçeği nedir? Gerçekten 2.000 yıl
önce sona erdi mi? Olaydan 200 yıl geçtikten sonra ne de
receye kadar doğrulukla kayda geçiri l ebildi? Ya da
Tanrı'nın ileri gitmeye muktedir olduğuna inanıyor mu
sunuz?
Dünyada, kendi inandığı şeylere inanmayanlardan
nefret eden ve onları küçük gören milyonlarca insan var.
Yin e milyonlar, kendi dinlerinden veya çevrel erinden
olmayan her şeyi kuşku ile karşılıyorlar. Özgür düşünce-
1 30
Aydınlanmak Yaşamı Tanımaktır
den korkuyorlar. Birisi onlar adına düşünmeli, onlar
adına yaşamalı ve onlar a n e yapacakl arını söylemeli.
Sun zamanların h abercileri hemen umacı, canavar ya da
D eccal damgasın ı yiyorlar. Sizi gerçekleri i şitmekten
alıkoymak için bana da damga vurmaya çalıştıklarını
b il iy orum !
Böylece kulaklar kapatılır ve gerçek h i çbir zaman
duyulmaz, çünkü insanlar korku ve batıl inançlarla dol
durulmuşlardır. O n lar denizde n çıkıp gelecek, on tane
boynuzu olan, pis ve çirkin , gerçek bir canavarın insan
ları yiyeceğine i nanırlar. Onlar böyle görürler! Dünya
nın derinlerinden çıkan bir şeytanın insanları iki çatallı
yabası ile kovalayarak ebedi ateşle dolu çukura doldura
cağına i nanırl ar. Bu şeytanın varlığı onları memnun
eder, çünkü onları dinlemeyenlerin günahlarının cezası
nı verecek habercidir o. "Eğer beni dinlemezseniz, cehen
nemde yanarsınız!" Anladı nız mı? Düşünebiliyor musu
nuz?
Olacaklardan bir an bile şüphelenmeyen milyonlar
ca i nsan var. Gerçek teh likenin farkında değiller. Ger
çek kehanetin ne olduğu h akkında en ufak bir fikirleri
bile yok. Onlar kasıtlı o larak cehalet içinde tutuluyor,
yanlış yola sevk ediliyorlar ki, zamanlarını kendi gü
nahları üzerine düşünerek geçirsinler. Eğer günah i şle
memişlerse, onlara üzerinde düşünüp endişe edecekleri
birkaç günah i cat ediliverir! Onlara kimden korkmaları
gerektiği söylenir. Kimin günahkar o lduğu bildirilir.
Dikkatleri, kendilerinden başka . herkese çevrilir ve mut
lak bir cehalet içinde bırakılırlar.
Büyük dinleri sonradan yorumlayanlar ve yönlen
direnlerin çoğu, insanlara ih anet etmişlerdir ve bazı din
lerin liderleri bu durumu bilirler. Ama bir şey söylemeye
cesaret edemezler. Makamlarını koruyabilmeleri, insan
ları korku içinde tutabilmelerine bağlıdır. S ervetleri,
güçleri ve önderlikleri hep buna bağlıdır. Onlar da bir
bakıma, hem stratosferde delik olduğu için feryat e den
131
Tiranların Son Valsi
h e m de fo si l yakıtları kullanmaya devam edenlerden
fark sızdırlar.
Kişisel ihtiyaçlar ve kişisel gerçekler, Tanrı'nın
ş anına, içinizde bulunan cennete dayanır. Bu sadece bir
tercih meselesidir. Her zaman da öyle olmuştur. Ya zayıf
olarak başlayan bir sese, bir duyguya, bir gerçeğe, belli be
lirsiz bir ruha ve bilgiye kulak verirsiniz, ya da onu ku
l ak arkası eder ve fikirlerini, gerçeğini ve duygularını
yankılandırabileceğiniz birini ararsınız.
Gelecek olaylarda h ayatta kalmayı başarabilecek
olanlar, mevsimler değiştiğinde bir kuş h angi içgüdüleri
taşırsa onu taşıyanlardır ya da nereye gideceğini bilen
vah şi h ayvanların idrakine sahip olanlardır. Böyle bir
i çgüdüye sahip olmak övülecek bir şey değil midir? Ha
yatta kalmanın yolunu anlayabilmek için yapılabilecek
en iyi başlangıçtır bu.
Muhtelif dinlerden varlıklar seçildiler, çünkü onlar,
i çlerinde ve etraflarında olan ve onlarla h areket eden
Tanrı'yı dinlemeyi ve ona göre h areket etmeyi tercih etti
ler. Onlar, kehanetleri yorumlayacak cesaret ve metanete
sahiptirler. Gerçeği söylüyorlar. Aydınlan m a için çalışı
yorlar. Söyledikleri sadece kendi inançlarından doğmuş
olmasına rağmen, burada okuduklarınızla tam amıyla
uyuşan yüce yorumlardır.
Bu insanlar size karşı değil, sizle beraberdirler. Bü
yük bir sonuca doğru giden, egoyu aşmış varlıklardan
bazılarıdır onlar.
Hükümetinizde de -her ne kadar berbat politikacılar
la dolu ise de- bir avuç in san, Varlıklarındaki Tanrı'nın
ve doğruluğun sonucu olarak konuşacaklardır.
Böylece, köklü değişim yapabilecek birkaç gerçek
Tanrı adamı, dinlerden seçilmiştir, birkaçı da hükümet
ten gelecek ve tabii sizlerden -tabii tercih ederseniz.
Görüyorsunuz ki, bu nedenle bu kitap çok önemlidir.
Ç ünkü gerçekler orta sınıfa yayılmalı, duyurulmalıdır.
Onları işitmeye ihtiyacı olan orta sınıftır çünkü.
132
Aydınlanmak Yaşamı Tanımaktır
Neticede, vergi boyunduruğu orta sınıfı n boynuna
takılacaktır. Acaba onları uyuşuklukların dan uyan dır
m ak için ne gerekiyor? Ya çok kuvvetli bir"ders"-ki
olanları hiç kuşkuya yer kalmayacak şekilde anlasın
lar- ya da bir gün en tepeden en dibe düşmek onları uyan
dırabilir. Sizi, idrak etme yeteneğiyle uyandıran her ne
olursa olsun, şükrediniz. Gerçek, siz h azır olduğunuzda
orada bulunacaktır.
Ne kadar çoğunuz gerçeği i şitir ve ona inanırsa, ger
çekleşecek kaderinizin getireceği günlerde o kadar çoğu
nuz , karşılaşacağınız şeylere rağmen h ayatta kalmayı
başarabilecektir. Bunlara gülen ve böyle şey olmaz diyen
ler aptaldırlar. Aptaldırlar ve aptal olarak ölecekler. Ken
dileri araştırarak gerçeği bulmayı tercih etmedikçe ap
tallıkları artıyor. Bu gerçeklerin bazıları, ancak gerçe
ğin acımasızlığını tattığınızda· sizin için çok ön emli ola- ··
caklardır.
Orta sınıfın rahatlık i çinde uyuklayan tanrıları bir
uyansalar, kendileri bir cumhuriyet yaratabilirler; çün
kü, sayıca pek çokturlar. Böylesine bir kalabalığın ileriye
doğru yürüyüşünü hiçbir şey durduramaz. Onlar hükü
meti politikacılardan geri alıp, Solon'un Cumhuriyeti gibi
bir cumhuriyet kurabilirler. Böyle bir cumhuriyette her
aydınlanmış, eğitilmiş kişi, h erke si n ortak olabileceği
bir hükümetin kurulmasına k atkıda bulunur, gerçekler
her şeyin üstünde tutulur, anayasa ve ihlal edilemez bir
in san h akları beyannamesi h erkesin refah ve huzur için
de yaşamasını sağlar. Bunun ruhu çok basittir; birey, bü
tünü etkiler.
Orta sınıf denen dev uyandıktan sonra artık asla, as
la ulusal borç diye bir şey olmayacaktır. Çünkü halk hü
kümeti, h alk tarafından yaratılmı ş cumhuriyet, kendi
kaynak ve karşılıkları mukabilinde kendi parasını ba
sacaktır. Bu ülke ve insanları, toprağı gibi olsaydı, ebedi
yen ayakta kalırdı ; çünkü toprak yücedir ve h ayat verir.
Herkes, hiçbir şeye ihtiyaç duymadan ve borçlanmadan
1 33
Tiranların Son Valsi
yaşayabilirdi. Faizi yarattığınız zaman borcu da yarat
mış olursunuz, ki bu yeni hükümeti oluşturmanın temeli
bu olmaz ve gerçek anlamda kurulan ilk cumhuriyet bu
olurdu. Solon'un h ayal ettiği cumhuriyet idealdi, ancak
insanların tembelliği ve cehaleti yüzünden asla gerçek
l e ştirilemedi.
Burada ilk bakışta görebileceklerinizin aksine, ben
bir ihtilalci değilim. Bütün insanlarda bastırılmış ola
rak bulunan yücelik ve seçeneklerden söz ediyorum. Bu
size yabancı deği ldir, çün kü v arlığı nızın derinlerinde
h epiniz bunu biliyorsunuz. Bu kitabı okumamış olanlar
da aslında bütün bunları biliyorlar, aynı derecede olmasa
d a . . . Ülkenizin, ilk günlerine geri dönmesi gerekiyor.
H alk, onu gasp etmiş olanların elinde n güçleri n i geri
alırsa, ruhun saflığını geri getirebilirsiniz. Bunun olup
olmayacağını göreceğiz . . .
1 34
Ana Prensiplere Dönüş
1 35
Tiranların Son Valsi
ve h içbir şey yapmazlar; o z aman acı günlerin gelmesi
k a çı n ı l m az d ı r .
Ekmeğin h angi tarafını yağlarsanız yağlayın , i ş
dönüp dolaşıp yiyeceğe geliyor. Sizin v e sorumlu olduğu
n uz kişilerin iki yıllık ihtiyacına yetecek kadar yiyecek
depolamalısınız.
Yiyecek konusunda bir şey daha var: Tohum l ar.
Evet, tohumları hava geçirmeyen kaplara koyun ve sak
l ayın . Ekilebileceğine inandığınız her şeyi saklayın. Bu,
şimdi yaşadığınız bölgede yetişen bir şey olmasa bile sak
l ayın ; çünkü zamanlar kesinlikle değişiyor. İzliyor mu
sunuz? D aha önce düşünmemi ş olduğunuz şeyleri düşü
nün ve onların tohumlarını saklayın.
Elinize geçen her fırsatta, bir ağaç satın alın; bunu
süratle yerine getirin. Her elinize geçen fırsatta bir meyve
ağacı dikin. Etrafınızı onlarla doldurun.
Artık yiyecek h akkında konuştuğumuz yeter. Yap
m anız gereken ikinci şey, aitın veya gümüş para veya
külçe satın almaktır, para olursa daha iyi . . . Altın almaya
gücünüz yetmezse, gümüş alın. Bunlar elle tutulur şeyler
dir. Değerleri artacaktır. Şimdi, h enüz alabilirken alın.
Emlaktan söz edelim. Kentteki apartman dairele
rinden söz etmiyorum. Gelecek günlerde kentler, yaşan
ması en çok tehlike arz eden yerler olacaktır. Şimdi bile
güvenli yerler oldukları söylenemez .
Kentlerden uzaklaşın. Küçük kasabalara yakın yer
lerde arazi satın alın. Kimsenin sizi bulamayacağı kadar
uzak yerlere gitmeyin . Arazi satın alın, üzerinde bir şey
ler yetiştirebileceğiniz bir arazi. Arazi sadece sizi besle
mekle kalmaz, gelecek günlerde trampa edebileceğiniz
şeyler de sağlar size. Anlıyor musunuz?
Kentlerde yaşayanlara n eden oralardan uzaklaş
malarını söylüyorum? Çünkü, dünya deği şikliğe uğradı
ğında su kaynakları zehirlenecektir. Fermuarlardan sa
dece bir tanesi bile açılsa bu, yeraltı suyunu zehirlemeye
yeter; yeraltından geçen su boruları zedelenir. Ayrıca,
1 36
Ana Prensiplere Dönüş
patlayan fermuarlar nükleer santrallara da zarar verebi
lirler. İklim değişikliğinin doğal bir sonucu olarak kıt
lık olacaktır. Kıtlık olduğunda kentin neresinde besin
maddelerini yetiştirebilirsiniz? Kentler, bulunulabilecek
en tehlikeli yerler olacaktır.
Aydınlanan in sanlar büyük kentlerden uzağa, kır
sal al anlara taşınacaklardır. Birçoğu bu kitabı okuduk
tan sonra, bazıları da içlerinden gelen bir sese uyarak ta
şınacaktır. Bir kez toprağınızı satın alınca, kendinize ye
terli olmak için ikinci adımı attınız demektir. Satın aldı
ğınız topraktan h içbir zaman zarara uğramazsınız, as
la. . . Kendinizi, en ekonomik biçimde beslemek de size za
rar vermez. Altın ve gümüşten de zarar etmezsiniz. De
mek ki yapacağınız şeylerin h içbirisi servetinizi kaybet
tirmeyecektir size!
Şimdi , kentten n asıl uzaklaşabileceği m ize bir ba
kalım. Eğer halen kentte yaşıyor ve çalışıyorsanız, kent
te kiralık bir yerde kalmayı temin edi n , kent dışında
arazi satın almaya h azırlanın, size ait bir araziniz olmalı
mutlaka. Buna yatırım da diyebilirsiniz. Eğer kentte bir
barınağınız varsa, size önerim, bunu karşılık göstererek,
büyük bir borç almaJ"\ızdır; ama borç senedini imzal ar
ken neler yazılı olduğuna iyice dikkat edin ki korunmuş
olasınız. Kentteki barınağınızı ipotek ederek alacağınız
bu parayla kırsal bölgede toprak satın alabilirsiniz.
Son raki m addeye gelelim. Etrafınıza bir bakı n .
Bundan sonra neye ihtiyacınız olacağını görmek kolay
dır. Elektrik olmasaydı n asıl devam edebil irdiniz? Kol
kuvvetiyle çalıştırabileceğiniz cihazlar, alet edavat satın
alın.
Efendiler, el ektrik olmayacakmış gibi davranın, her
şeyi ona göre h azırlayın ki kolay yaşayabilesiniz. Uzak
ülkedeki, güne ş enerjisi üzerinde çalışan muciti h atırla
dınız mı? Siz de sıkı durun ve o bu icadını kullanılır h ale
getirinceye kadar kendi kendinize yeterli olun. Anlaştık
mı?
1 37
Tiranların Son Valsi
Ayağınızı sıkı basıp, her şey geçinceye kadar dayan
manızı sağlayacak her şeyi satın alın. Bütün bunları yap
tıktan sonra ne yapacaksınız? Göğsünüzü kabartıp "Eh,
artık ne olursa olsun ben h azırım! " diyebilirsiniz. Aferin
size! İnsanın içinin rahat olması gibi bir şey yoktur.
Borçlu olmanın ve bu borcu karşılamak için köleleş
mek zorunda o lm anın bedelini biliyor musunuz? Ç ok
yüksek bir bedeldir bu! Gerçek bedel dolarlarla ölçülemez;
stres, üzüntü ve endişedir gerçek bedel ! Borçlarınızı tas
fiye edin. Borçlu kalmaya devam etmeyi tercih edebilirsi
niz, ama kişisel selam etiniz için yükünüzü h afifletin.
Düşünün, kendinize öyle bir özgürlük yaratacaksınız ki,
nereden bakarsanız bakın h içbir kaybınız olmayacak,
hem de ailenize bir miras bırakacaksınız. Bu ne güzel bir
duygudur! Gelecek günlerde, borçlu olmanız hiç iyi değil
dir, çünkü o zaman isteseniz de istemeseniz de c anavar
size damgasını vurur -zimmet kartını. . .
İç huzuru. . . h azır olduğunuzu bilerek geceleri rahat
uyumak. .. Korku, endişe ve stresin nedeni, h azırlıksız
olduğunuzu bilmektir. Eğer h azır olmak için, i ştahınızı
azaltmanız gerekiyorsa, yapın. İştah dediğim z aman ne
yediğinizi k astetmiyorum. Şu anda onlarsınız yapama
yacağınızı düşündüğünüz şeyleri kastediyorum. Kişisel
ihtiyaç ile kişi sel arzu arasındaki çizgiyi belirleyin. Bu
farkın anlamı , h ayatta kalabilmek olabilir.
Bütün bunları yaptıktan sQnra hala fazla paranız
kaldıysa, onunla da toprak alın -toprak! Yeterli altın ve
gümüşünüz varsa kent dışında, üzerinde bir şeyler yetiş
tirebileceğiniz topraklar satın alın.
Bundan sonra da paranız kaldıysa, karde şlerinize
yardım edin. Çünkü, içinizde kendilerine deh a verilmiş
çok şanslılarınız olduğu kadar, bunun için çabalayanlar
da vardır. Pek çoğunuz yapıcısınız ve yardıma değersi
niz; bazılarınız i se hiçbir şey yapmazlar ve yardım edil
m eye değmezler.
Bakın, eğer bütün yiyeceğinizi depo ettiniz, toprağı-
138
Ana Prensiplere Dönüş
nızı aldınız, aletlerinizi temin ettiniz, yardım edebile
ceklerinize yardım ettin izse artık doğadan Gri Adam
lar'a kadar her şeye karşı koyabilirsiniz. Zimmet kartı
almaya mecbur olmazsınız. Onu reddedebilirsiniz. Borç
larınızı ödemek ve ailenize bakmak için ona ihtiyacınız
olmayacaktır. Anlamıyor musunuz? Sizin borç i çinde ol
manızı bunun için istiyorlar. Ama bunu geri çevirebilir
ve "Hayır, i stemiyorum. Sermayeye ya da alıp satmaya
ihtiyacım yok. Ken di kendime yetiyorum" diyebilirsi-
niz.
Ve, bütün bunları sağlamak için çabalamakta olan
lar: Yardım sız bırakılmayacaksınız. Çok şeyiniz yoksa
da, ikmal gelmektedir, size yiyecek gelecektir. Size yar
dım edecek bir güç mevcuttur, ancak idrakinizin kilidini
sökmeli ve yapıcı olmalısınız. Ölesiye korktuğunuz için
değil, içinizden böyle geldiği için . . . Bununla uyum içinde
bulunduğunuz için. Sizi temin ederim ki işiti lecek ve yar
dım edileceksiniz.
Ve, aileleri niz bunun gerçek olduğuna inanmıyorsa,
sizler çok zor durumdasınız, ailenizi de beraber sürüklü
yorsunuz. Evet, sürüklüyorsunuz. Yapabileceğiniz en iyi
şey, yiyeceğinizden artırmak ve tasarruflarınızı eliniz
den geldiğince bunlara yatırmaktır. Yakında olacak şey
ler insanları ya isyana ya da h ayatlarında dinamik deği
şiklikler yapmaya sevk edecektir.
Eğer ilişkide olduğunuz insan , sizin ileri atılıp, Var
lığınızdaki T anrı'yı yaşamanız ı engelliyorsa, onu terk
etmeniz dahi gerekebilir.
B ankalar! Size söyledim, h atırlayın , bankaların ço
ğu şimdiden zimmet kartı çıkardılar. B ankaya kart çıka
rıp çıkarmadıklarını sorun. Eğer çıkarmı şlarsa, sizin
için en akıllı ve temkinli davran ış, bu kartı ancak para
nızı -kağıt paranızı- tran sfer edecek başka h içbir imkan
bulamaz sanız kullanmak olacaktır. Altını da kuyumcu
l ardan almanız yararınıza olur. Eğer ·bütün bunları ya
p arsanız , gel ecek günlerde h ayatta kalabilirsiniz. Hem
1 39
Tiranların Son Valsi
de vakarla ve özgürl ük l e . . . Ve zekanızdan da taviz ver
meden yapabilirsiniz bunu. Gerçeğinizi çarpıtmadan, on
dan taviz vermeden b aşarabilirsiniz. Sanayi devrim i
sırasında yitirdiklerinizi geri alm ı ş o l acaksınız sadece.
Bu da yüceliktir! Gerçekten, tümüyle yücelik. ..
1 40
Ana Prensiplere Dönüş
"Ben sizinle aynı frekansa gelm eye çalı şıyorum. Orada
m ı sınız?" diye seslenen yüce kardeşlerinizin sesidir.
B aşka bir şey yapmakla çok me şgul iseniz onl arı nasıl
i şiteceksiniz? Birçoğunuzun duyacağı o yüksek çınlama
sesi i şitme kusurunuzdan doğan bir olay değildir. Size
aksini söyleyenlere inanmayın .
Bütün bunları ben size yaptıramam. Yaptırmak iste
mem de. Ama, kendi iradenizle doğruyu bulup ona göre
h areket etmenizi çok isterim. Ben hemen şuracıktayım,
çünkü siz benim kardeşlerimsiniz. Öylesiniz. Ama, o yü
ce iradenizi ancak kendiniz h arekete geçirebilirsiniz.
Bu, i nsanları kendi iradelerine boyun eğdirmek "onla
rın" seçimidir, benim olamaz.
Bu kitapta o kadar çok bilgi veriliyor ki isterseniz he
men gidip çarkı h arekete geçirebilirsiniz. Burada size,
hiçbir şeyden korkmamanızı gösterecek kadar bilgi var.
Eğer cesaretiniz yoksa, belki de bu sizin tek korkunuzdur.
Bu da bir tercihtir. Yapamayacağınız hiçbir şey yoktur,
h er şeyi yapabilirsiniz. Nereye sınır koyacağınız, çizgiyi
nereden çekeceğiniz kendi tercihinizdir.
141
Tiranlann Son Valsi
şı duruma düşürünce, araziler de hükümetin eline geçe
cek ama ellerinde kala kala bir toz yığın) kalmış olacak.
Zamanınız azalıyor, bunun da bir tercih olması gere
kir. Eğer burada okuduklarınız sizi çılgına çevirdiyse ve
bunlar yüzünden bir bunalım geçirirseniz bu da sizin ter
cihinizdir. Sevilmediğiniz için olmuyor tüm bunlar. Ta
savvur edebileceğinizden çok daha fazla seviliyorsunuz.
Bu tamamıyla bir tercih meselesidir. Benim söz ettiğim de
zaten budur. Eğer parasal olanaklarınızın kısıtlı olduğu
n u söylüyorsanız, Varlığınızdaki Yüce Tanrı'dan , size
başk a olanaklar ihsan etmesini dileyin. O lacaktır. Yap
manız gereken tek şey dilemektir.
Eğer, yaşamakta olduğunuz tekdüzeliğe razı i seniz
bu, hatalarınıza sadece hata olarak bakmanızdan ileri ge
l iyor. Halbuki onları size bir şeyler öğreten deneyimler
o l arak görmeliydiniz. Eğer h ayatınızdaki herhangi bir
olayı h ata olarak kabul ederseniz aynı olayı tekrar tekrar
kendinize çekmiş olursunuz; ta ki olaya bakıp ta "Ben, bu
olaydan ne öğrendim?" deyinceye kadar. Ancak ondan
öğrendiğiniz şeyi h azmettiğiniz zaman hatanızdan kurtu
labilirsiniz. Kabul ettiğiniz anda sizi terk edecektir.
Evet. . . Kendinize acımanın sıkıntısı i çindesiniz
Aynı şeyi kim bilir kaç kere tekrarladınız? Neyi öğren
mek ihtiyacındasınız? Kendine acımak sonuç olarak size
bir şey kazandırmaz -ölümden başka! Ama vakar ve öz
saygı, hayat seçeneğini tazeler ve canlandırır.
1 42
Ana Prensiplere Dönüş
muhteşemdir. Sonra kutsal su ile sular, tohumlarınızı da
kutsar ve ekersiniz. Ve küçük sevgilileri nizin nasıl ge
liştiğini görürsünüz! Bu ne muazzam bir duygudur! Ya,
bitkinize sormak: "Bu domatesi alabilir miyim?" diye . . .
Bitkiden çekip alamazsınız, i stersiniz ondan! N e kadar
çok i sterseniz o da sizi sevindirmekten o kadar mutlu
olur. Böyle ektiniz ve toprağı sevdinizse, bu çok h arika bir
duygudur. Güç verici ve doyurucu bir his . . .
Eğer kentte yaşıyorsanız v e burada bildirilenleri ya
pamayacaksanız, hiç değilse bahçe yapabileceğini� bir yer
bulun ve ona iyi bakın. Yetiştirdiğiniz besinleri getirip
depo edin. Hiç olmazsa bir noktadan başlayın. Bu size va
kar getirecektir, kendine acımak değil. Bir başlangıç ola
caktır.
' 1 43
Köklü Değişim Yapabilmek
1 45
Tiranların Son Valsi
Eğer canlanırlarsa, yaz ortasında kış o lacaktır. Her iki
şekilde d e doğa harekete geçecek, Gri Adamlar plan l arın
da başarısızlığa uğrayacaklar ve doğa k azanmış olacak
tır.
Evet, bu durumların h erhangi biri gerçekleştiğinde
pek çok insan ölecektir. Doğa bu yola girdiğinde daima
çok in san ölmüştür. Pompei adı verilen yerde parlak ve
görkemli zamanl ar geçiriliyordu. Pompei'de asiller ya
şardı. Yaz tatillerini orada geçirirlerdi.
Tatillerini geçirirken, yanı başlarında bulunan şeye
aldırmazlardı. Onlar için fark etmezdi; tatilleri , k afe
sinden kaçmak üzere olan bu köpürmüş kaplandan daha
önemliydi. O ise uzun zamandır canlanmıştı, dumanlar
çıkarıyor ve homurdanıyordu. Ama bunun onları "moda"
olan yerde tatil geçirmekten alıkoyduğunu mu sanıyor
sunuz? Alıkoymadı. O h alde Pompei'deki patlamada o ka
dar kişinin ölmüş o lması neden çok feci bir olay olsun ki?
Eğer durumu bilmiyor olsalardı korkunç bir olay olurdu,
evet. Ama biliyorlardı.
Demek ki bu bir tercihti; hep öyle olmuştur. Bu ülkede
yaşayanl ar içinde pek azı n erede yaşadığının farkında
değil; daha doğrusu neyin üstünde yaşadığının. İçinizden
pek çoğu değişiklikler olacağının bilincinde. Şiddetli do
ğal değişiklikler daima zayıf, bağırıp çağıran , ağl ayan,
talihsiz insanoğlunu etkilemiştir. Ama, ona ihanet eden
doğa değil, kendi küstahlığı olmuştur. Ken di egosu ile,
değişmeyi reddeden imajının ihanetine uğramıştır.
Doğa şiddetli önlemler alacak ve Gri Adamlar'ın he
defleri olan Tek Dünya Devleti'ni gerçekleştirmeleri ola
nağını ortadan kaldıracaktır.
Size bir şey söyleyebilirim : Yiyecek stokları azalıp
in sanlar i syan edince, çoktan beridir dillerini tutanlar
bağırmaya başl ayacak ve her şeyi söyleyecekl erdir.
İtham edecekler ve gerçek bütün dünyaya duyurulacaktır.
Ve bu bile Süperbilinç'i getirecektir. Eğer Gri Adamlar'ın
planı başarılı olur ve boşluk, kendi üstüne çökerse, sadece
1 46
Köklü Değişim Yapabilmek
peri masallarında olduğunu sandığınız bir Armada (Do
n anma) göreceksiniz. Öyle bir Arm ada gerçekten vardır.
Egonun olmadığı bir dünya düşünün. Çünkü ego, içi
nizdeki Tanrı tarafından massedilince , imaj ınızda uy
kuya dalmış bulunan şey uyanacak ve siz de ileri doğru
atılarak tekamüldeki yerinizi alacaksınız. Burada ne
den daha uzun yaşayamıyorsunuz? Neden yaşlanma sü
recini durduramıyorsunuz? Neden h astalıklarınızı teda
vi edemiyorsunuz? Çünkü bütün bunlar egonun, toplum
sal bilincin birer ürünüdür.
1 47
Tiranların Son Valsi
Kozmik Yapıştırıcı Ve Atom
148
Köklü Değişim Yapabilmek
niz değil mi? Ben de şüphelerinizi teyit ettim!
1 49
Tiranların Son Valsi
m asaydı, uzun ömrün ve Süperbilinç' in sahibi olabilirdi
niz. Şu anda egonuz orada oturmuş, ruhunuzu elinde tu
tuyor. Bedeninizin elektrik tesisatına benzer şekilde do
n an dığını bilir misiniz? Bu donanım fiziksel titreşim
Ierinizin frekansını yük seltmenizi mümkün kılar; böy
l ece titreşiminizdeki deği şiklik yoluyla başka bir aleme
intikal edebilirsiniz. Buna kumanda edecek olan d a ru
hunuzdur, yani B EN -Tanrı denen benliğiniz.
1 50
Köklü Değişim Yapabilmek
O zaman beyniniz açılmaya başlar, çünkü yeni dü
şünceler onu itmektedir. Eğer artık bir başkasıyla rekabet
etmek için endişelenmiyorsanız, bir başkasının altını
kazmıyorsanız, bir başkasını yargı lamıyorsanız, başka
larına düşmanlık ve hoşgörüsüzlük göstermiyorsanız, ge
ride düşünecek ne kalmıştır? Ne kalır geriye? Artık siz de
tefekküre dalabilir ve bilinmeyenle, dünya ile BİR olabi
lirsiniz. Sevinci ve sevgiyi ifade edebilirsiniz. Anlayışa
sığmayan derinlikte bir h uzur içinde yaşayabilirsiniz.
Ç ünkü, egonuz düşmanlığı, h aseti, güven sizliği, layık
olamama hissini ve korkuyu hep zihninizin önünde tutar.
Bunlar yok olunca artık beyniniz açılabilir ve içinizdeki
Tanrı, varlığınızın gerçek sahibi artık büyük bir canlı
lıkla öne çıkabilir. Ve bu öz, tüm evrenin sahibi olan bu
ç ek irdek gelişi r, yaşamınız gelişir, idrakiniz geli şir,
beyniniz açılır. D ah a yüce düşüncelerle, daha yüce bilgi
lerle, s ı n ı rsız denen serüven süreciyle karşılaşır, onları
kucaklarsı n ı z .
151
Tiranların Son Valsi
beden de büzülür. O büzüldükçe, beden h astalıklara açık
h ale gelir. Sonunda gözle görülmeyecek kadar küçüldü
ğünde, beden fiziksel olarak iflas eder. Bedeninizde bun
l arın olmasının tek nedeni tutumunuzdur. Kaderinizi de,
realitenizi de, çevrenizi de, sizin tutumları sorgusuz sual
siz, i steyerek kabullenmen iz yaratır.
Egoya bağlı tutum (davranış biçimi, eğilim, bakış
açısı)) artık yürürlükte değilse, yedinci kilit açılır ve
ölüm h ormonu bedenden uzaklaştırılır, Timusu h arekete
geçiren başka bir hormon salgılanır. Bu büyük kilidin
büyümesi yoluyla da, sürekli ve anında yenilenmeyi tek
rar tekrar sağlamak üzere hücrelerin gerekli düğmeleri
ne basılarak onlara ileri hareket kumandası verilmiş
olur.
Bu kadar uzun yaşamayı n iye istiyorsunuz? Çünkü
daha hiç yaşamadınız. Sıkışıp kalmıştınız.
Süperbilinç, özgür ve özgün bir cumhuriyetin in san
larının egemenliği demektir. B aşarıya ulaşacak büyük
bir deneydir. Çünkü, size şimdiye kadar kapalı olan bü
tün kapılar artık açılacaktır. S üperbilinç devrinde artık
şimdiye kadar tekrar tekrar yaşadığınız kokuşmuş de
neyimleri ve tiranlığı ardınızda bırakacaksınız. Sefaleti
ve ölümü ardınızda bırakacaksınız. D ünün esaretini ve
mutsuzluğunu ardınızda bırakacaksınız. Tekamülün i le
ri doğru atılımına katılacak ve yeni zamanlara doğru,
yaşanacak her şeyi yaşama yeteneğine sahip bir bedenle
i lerleyecek si n i z .
Bedeninizi çevreleyen ışığı, yüce özünüzü, sizin de
yiminizle aura'nızı n eden göremediğinizi biliyor m usu
nuz? Çünkü realiteniz, onu görmenize izin vermez. Otur
duğunuz odayı dolduran aydınlanma gereçlerinden fış
kıran enerjiyi neden görmüyorsunuz? Çünkü tutumunuz
bütünüyle egonuz tarafından korunan küçük iç dünyanız
üzerinde odaklaşmıştır. Ve, görmeyi bilmediğiniz h içbi r
şeyi göremezsiniz.
Anlamıyor musunuz? Önce deneyimlemeniz gere-
1 52
Köklü Değişim Yapabilmek
kiyor, o zaman vizyon yerli yerin e oturur ve görebilir
siniz. Niye bazıları başkalarının gördüğü gibi görmez de
değişik görürler? Çünkü realiteleri farklıdır. O h evet, bir
şey h akkında enine boyuna konuşurlar ama, eğer onu ya
şamamışlarsa göremezler. Gözleriniz, şimdiye dek hiç
görmemiş olduğunuz şeyleri doğal olarak görecek. En çok
i stediğim şeylerden biri sizin görülmeyen ı şığı görebil
menizdir; kendi muhteşem ışığınızı görebilmek i çi n kor
ku ve hurafeleri yenmen izdir; çünkü bu ışığı görebilmek
için kendinize hiç izin vermediniz.
Süperbilinç geldiğinde, göklerin ordusunu ve başka
boyutları da görebileceksiniz ; gelmekte olan büyük alem
h akkında bilgili olacaksını z ; sadece kendi evreninizin
olanaklarını araştırmakla kalmayıp, daha önce hiç sözü
edilmemiş, tasavvuru olan aksız alemleri de keşfedecek
siniz. S izin mirasınız budur. İn sanl ık dramının m i
rası. . .
Evet, Tanrı'nın zihninde başka in san sı varlıklar
da vardı. Ama, h epsinin bu zamanlara eriştiğini söyleye
mem. Çoğunun uygarlıkları, aynı vakum süreci ile çö
küntüye uğrayarak sona erdi. Sizin uygarlığınızda i se
büyük gerçekler ve büyük fırsatlar önünüze gelecektir.
Halim olanlar dünyayı miras alacak ve T anrı 'n ın
Ş anı'nı göreceklerdir; çünkü görmek için gözleri olacak.
B u uygarlık çökmeyecek. Gerçeği bilin. Aydınlanın. Bu
i şe gönül verin . B ilgili olun . Süperbilinç: H ayal edilen
ama şimdiye kadar tadılmayan, yine de bu z amanda
meydana gelmesi olasılığı çok büyük olandır. H ayatta
k alıp kendiniz görmeye değer doğrusu.
1 53
Asla Yalnız Bırakılmazsınız
155
Tiranlann Son Valsi
dar mutlu olduğumu görebileceksiniz; çünkü o gün gel
diğinde bütün sevi n cimle beni gözlerinizle göreceksi
niz.Bu da beni çok sevindirecek.
Bir çoğunuz sırf bu kitabı okuyup bitirebilmek için
ateş çemberinden geçtiniz. Bilıyorum. İnkarlarınızı, kü
fürlerinizi, redlerinizi, m azeretlerinizi ve konuyu dağıt
manızı, hepsini biliyorum. Ama, en bilenlerden biri ola
rak sizin yeteneğinize çok önceden inanmıştım, yoksa
burada olmazdı m. Kuşkusuz ben anlayacağınız sözleri
bulabilmek için, yüzyıllar boyu kullanılan lisanları tara
maktan çok daha büyük şeyleri yapabilmek ve çok daha
başka yerlere gidebilmek yeteneğine sahibim. İnanın çok
zor i ştir yaptığım!
1 56
Asla Yalnız Bırakılmazsınız
larda önünüzde seçenek bulunduğunu anlayacak bilgileri
kazanmak, kendi kendinizin efendisi olmanın ve kişisel
vakar ile özgürlüğün bir işaretidir. Bu komikse, herkesin
komik olmaya ihtiyacı var demektir!
Sizin olan şeylere sahip çıkın. Tekamülünüz için ge
rekli seçimleri yapın. Gerçek şu ki, bu kitabı okumak ve
bu bilgilerin üzerinde düşünmek için ayırdığı nız zaman
zarfında birçok şey öğretmeyi tekrar tekrar denedim. Siz
den bir hareket, bir kıvılcım geleceğini umut ederek size
her açıdan yaklaştım. Doğru, bazılarına gön derdiğim
"dersler" onları mahvedermiş gibi göründüler, diğerleri
ninkiler i se sıkıntılarının içinde onlara bir ışık getirdi.
H ep sinin amacı vardı.
Dinleyin efendiler! İnsanın büyük bir serveti olması
neye yarar, eğer aynı zamanda bu servet onu köleleştir
mişse? Ya da bir kadının dindarlık uğruna kendini mah
kum ettiği fakirlik, onu kendisine köle etmişse nedir ki?
Bilginiz arttıkça seçenekleriniz artar. Size bu bilgi
leri vererek ufukları nızı geni şletebilmek çok muazzam
bir şeydi. Bunu elde edebilmek için kendinizden yatırım
yaptınız. Bilmeyi hak ettiğiniz için size hitap ettim ve ger
çeği ortaya serdim. Bunları yok farz edebilirdim. Hepsini
h asır altı edip anlamsız sözleri tekrarlayabilirdim. Ama
bu size idrakinizi ge nişleterek k i şi sel vakara erişme
h akkını vermezdi. Gerçek budur.
1 57
Tiranların Son Valsi
Ben buraya yeni bir din yaratmak için de gelmedi m ; in
sanları içine düştükleri cehaletten kurtarmaya geldim.
Kendi çabalarıyla, kendi idrakleriyle, kendi ı şıkların ı
yaşama cesaretini göstererek, sadece kendi hayatları için
değil, bütün dünya için de olayları değiştirebilecek olan
l ar için geldim.
Birçok insana ümit vermek için gerçekten muhteşem
tek bir insan bile yeter. Dağın doruğuna kadar tırmanmış
olan, dünyanın her tarafı ndan se slerinin i şitilmesi n i
sağlayabilecek bir yere kadar yük selmiş olan birkaç kişi
var; öylesine duyuruyorlar ki seslerini, yankıları ta yıl
dızlara kadar aksediyor . . . Öyle kişiler ki bunlar,
ş öhretin, zenginliğin, saygınlığın zirvesine eriştiklerin
den dolayı, m ilyonlarca insanın h ayatını değiştirebile
cek fırsata sahipler. Çünkü, milyonlarıh tek ihtiyacı, par
lak bir kişinin kendilerine göstereceği bir ı şıktır, herke
sin de kendileri gibi olabileceğini işaret eden bir ı şık.
Ümit i şte budur, kölelikten kurtulmak için ilk adımı at
manıza yardım edecek bir şey, herhangi bir yerde aniden
karşılaşıvereceğiniz bir hayal, bir ı şık, bir gerçek, bir
akis... Ç ünkü, köle olduğunuz şüp h e götürmez bir ger
çektir.
158
Asla Yalnız Bırakılrruızsınız
giyle her yerde kusursuzluğun örneği olurlar.
Sevginiz, merkezde bulunan büyük bir güneş gibidir;
çünkü onun sıcaklığı birçok şeyin değişmesine neden
olur ve siz de bir ı şık olursunuz. Savaş nerede biter ve hoş
görü nerede başlar? Kendinize hoşgörü gösterdiğiniz za
man. Kendi bakış açınıza uygun olarak vakarınızı koru
duğunuz zaman. Kendi kapasitenize ve insani zaaflara
hoşgörü ile baktığınız zaman . . . Eğer siz idrak sahibiyse
niz, bunun fazileti, hoşgörü ve vakarı herkese de yansıya
caktır. Dünyanın zincirlerin e esir olmam ı ş ve özgürce
yaşayabilen ve başkalarına hoşgörü ile davranma yete
neğine sahip varlıklar pek azdır. Başkaları sizin sahibi
n i z oldukları sürece onlara h oşgörü gösteremezsiniz.
Kendi çelişkilerinizi çözümlememişseniz, kom şularını
z a h oşgörü ile davranamazsınız. Onların d a tıpkı sizin
gibi insan olduğunu idrak edinceye dek ailenize de hoşgö
rü gösteremezsiniz.
1 59
Tiranların Son Valsi
n i ortaya çıkarmak ve bunu kaldırmanızı sağlayacak
tercihi yapmanız için söyleniyor.
1 60
Asla Yalnız Bıralalmazsınız
gelebil ecek değişikliklerini sevmeniz i söyledim.
Size verdiğim bu bilgilerle ufkunuzu genişletmek su
retiyle "Neler olup bitiyor?" sorusunun yanıtını öğrenme
nize izin verdim. Tercihlerinizi yapmanız için bilgi ver
mek, bu sınırlı beden kapasitesi (JZ Knight'ın bedeni), bu
can sıkıcı şekil içinde kalarak yapabileceğim tek şeydi.
Bütün sözcükleri, vizyonları ve "dersleri" kullandım, siz
bir yere varasınız diye.
Bütün bunlar sizin katılmanız için, sizi bir yere var
dırabilmek için kullanılan araçlardı. Nihai sonuç şudur :
her zaman da öyleydi: Tanrı'yı Görmek bir efsane değil
bir gerçek olacak; bir felsefe , bir spiritüel gerçek olmak
yerine elle tutulan bir gerçek -böylece siz bu gerçeği yaşa
yabileceksiniz. Sizin yeteneklerinizi biliyorum , gözü
mün önüne yavaş yavaş seriliyorlar. İçinizde kilitli olan
şeyi de biliyorum, bir tercih olarak kilitlenmiş bulundu
ğunu da . . . Bütün mesele ne yapmak istediğinizdir. Bu da
h ayatınızla, her z aman olduğu gibi doğrudan doğruya
i li ş k i l i d i r .
Ancak, cehalet bağışlanamaz. Y a cahil kalmayı se
çersiniz ya da öğrenmeye fırsatınız olmadığı için cahilsi
nizdir. Artık bilgi sahibisiniz ve cahil olma mazeretinin
arkasına sığınamazsınız. Eğer bu kitabı elinizden bıra
kır bırakmaz size ölümcül gözlerle bakan şiddet yanlısı
insanların "meşgul" dünyasına ve koşuşturmalarına
geri dönerseniz, kendinizi bile bile kurban olmaya ada
mış olacaksınız.
1 62
Asla Yalnız Bırakılmazsınız
aydın lanmış, korkusuz kişiler olmuştur. On ların hemen
hepsini öldürdünüz. İnsanlık dramının sürmesi esn asın
da, onlar daima ahlaki çöküntünün başladığı ve davranış
biçiml erinin dej enere olduğu devrelerde gelmişlerdir.
Çok kez etkili de olmuşlardır. Hiç değilse devam edebil
menizi sağladıl ar.
D ünyanın sonu gelmeyecek. Ama davranışlarınıza
göre sizin dünyanız sona erebilir. D ünya, programına
göre daha uzun bir süre yörünge si nden çıkmayacaktır.
Daha, uzun bir hayatı var ve bunun için savaşmaktadır.
Size otomobil lerinizin stratosferi yı rttığın ı söylediğimde
kulak verin. Bu size acı mı veriyor? Vermelidir. Çünkü,
daha iyi bir yol bulmak için çabalayınca deha ortaya
çıkar. Ya hünerli kişilerin farklı bir ortamda bulunma
larını sağlayan n edir? Yaratıcılık. Anlıyor musunuz?
Eğer hiçbir şey değişmese ve her şey statükoya göre
devam edip gitseydi, tekamül etmeye gerek kalmazdı. Şu
anda bulunduğu h alden değişik bir h ale geçirilmesini zo
runlu kılan bir neden olmasaydı, hiçbir şey değişmezdi.
Ama, bunu duymak sizin için ne kadar zor olursa olsun,
statükonun değişmeye ihtiyacı olduğunu anlamalısınız.
Ne kadar çoğunuz bunu idrak ederse bir değişiklik bilin
cinin ortaya çıkması o kadar kolaylaşır. Çok eski bir ku
ral olan arz ve talep kuralını bilirsiniz. Yakında pek çok
talep olacak. Bu da yaratıcı kişiler için bir boşluk yarata
cak, demek ki bir amacı vardır ve boşuna değildir.
Pek çok şey öğrendiniz. Sayfaları çevirdiniz ve oku
dunuz. Bu da h akkınızda pek çok şeyi açıklar. Eğer, be
nim anladığım kelime manasıyla düş kırıklığı diye bir
k avram varsa, bilin ki ben düş kırıklığına uğram adım!
Cesareti nizle övünüyorum, beni sevindiriyor. Bunu oku
yanlar bir ümit ışığı oluşturuyorlar. Büyük bir ümit ı şığı!
Evet, babamın i şi için geldim ve kritik bir seçim za
m anında ortaya çıktım. Eğer, içinde bulunduğunuz ruh
sal uyuşukluktan silkinmezseniz ve gelmekte olan eko
nomik koşulları kabul lenirseniz, vakum kesinlikle üze-
1 63
Tiranlann Son Valsi
rinize çökecektir. Dünyayı bunun için feda etmi ş olacak
sınız. İlah i müdahale sadece size tercih hakkı tanımak
i çindir. H al a çökebilirsiniz. Ama şimdi seçeneğiniz var,
bir sürü seçenek. . . Bütün kalbimle, aslında Her Şey olan
Tanrı 'dan diliyorum ki, en iyi şekilde tekamül edebil
mek için gerekeni akıl lıca seçin ve yerine getiri n !
Pe k çoğunuz bu bilgileri h angi yöntemle verdiğimi
biliyor, yani ödünç aldığım bedeni filan .. Pek çok yönüy
le yepyeni bir yöntemdir bu. Bir insanın sevgiyi taklit et
mesi olanaksızdır. Bir in sanın dehayı taklit etmesi o.l a
naksızdır. Gücü taklit etmek de olanaksızdır. Ve de bilge
liği. Eğer bütün bunlardan uzaksanız, bunları taklit ede
mezsiniz. Bunlar benden size yansıyacaklardır. Bütün bu
olasılıklar benden size yan sıyor. Eğer içinizden bütün
bunları zaten bilme seydiniz, beni duyamazdınız. Eğer,
sevgi ve gücü duyma yeteneğinden yoksun olsaydınız,
bunları hissedemezdiniz. Eğer, deha içinizde var olma
saydı bunlarda dehayı göremezdiniz. Bütün bunların ki
·
Son Öğreti
1 64
Asla Yalnız Bırakılmazsınız
cak. Artık bileceksiniz. Size artık güç verilebilecek.
Son öğreti, son sınırı da zorluyor. Artık burada, umu
ma açık bir oturumda, sadece gelecek zamanlar ve kişisel
bakış açılarından söz edilecek. Bir anlamda tekrardan
ibaret olacak. Ama sonsuzluğa adım atm ış olabilenlere,
nadiren de olsa başka oturum olanağı verilecek. Bunların
akışı, eskiden benimle beraber olduğunuzda h i ssettikleri
nizden tamamıyla farklı olacak. Bu şekil, bu yüzyılın so
nuna kadar devam ettirilecek. Artık fizik bedenle görün
mesem bile, ben yine Ram olmaya devam edeceğim. Ram,
Rüzgarın Efendisi.. . Size vaat ettiğim gibi, canlı ve h ayati
olan güç sizinle beraber olacak. Yardım a eri şebilmek
için bir şeyler yapma çabasını gösterenlere yardım ede
ceğim .
Spiritüel sadaka diye bir şey yoktur. Ruha gelen hiç
bir şey sadaka değildir. O zaman lar geldiğinde sizinle
beraber olacağım ve size yardım edeceği m . Ama bu son
öğretiden sonra pek fazla oturum olmayacak. O zamana
kadar d a sözlerim kaydedilmiş, filme alınmış, basılmı ş
ve tekrarlanmış olacak. Görsel ve tarihi bir olay olacak!
Okuduklarınız ve duyduklarınız ruhunuzda toplanıyor
lar . . . onları yaşamanız için bekliyorlar. Size şu söyleye
ceklerim d en daha üstün ne söyleyebiliri m : " İ şte ! Siz
Tanrı'sınız. Yaşayan ateş içinizdedir. Yolunuzu aydın
latacak bütün yanıtlar içinizdedir!" Size şu dediğimden
daha yüksek bir idraki veremem:" "Ben BEN'im" Ve,
şunları söylemekten daha geniş bir özgürlük olabilir mi?
"Ben kendime aitim ! "
Sizin bu sözleri anlayabilmeniz için uzun v e zor bir
yoldan geçtik; sadece okumanız için değil, onl arı yaşa
manız i çi n d e ! Kendinizi anlam an ız , Varlı ğınızdaki
Tanrı'yı anlamanız, ebedi ışığı bir an için olsa bile göre
bilmeniz uzun zaman aldı . . . ve pek çok söz sarf edildi . . .
Bütün bunlar sizi kendi yüceliğinize ve değerinize inan
dırabilmek için yapıldı. . . Biliyor musunuz ki pek çoğu
nuz, değersiz olmakta ısrar eder? Kaç tan enizin kurban
1 65
Tiranlann Son Valsi
olmakta direndiğini biliyor musunuz? .Israr edersiniz,
çünkü kurban kelimesinin ortaya getirilmesinin sorum
·
ıuluğunu yüklenmeye korkarsınız. Ne kadar çoğunuzun
gri ve de tutucu olduğunuzu biliyor musunuz? Rakamın
adını bile anmaya cesaret etmeyelim, aman ! Griler tatsız
ve titrek olurlar, ne zaman gelip ne zaman giderler kimse
fark etmez; h avuza atsanız, suyu bile dalgal andıramaz
onlar. Burada, güzel ve hayat dolu ihtiyar varlıklardan
söz etmiyorum, bir benzetme yapıyorum; ruhları ve dav
ranışlarında silik kalmayı seçenleri anlatıyorum.
Buraya varabilmeniz çok uzun sürdü. Bu utanılacak
bir şey midir? Asla öyle olmamalı. Kimsenin sizi utandı
rarak öğrenme i steği ni zden uzaklaştırmasına izin ver
meyin. İçinizde yaşayan bir güç bulunduğunun idrakine
erişmeniz ne kadar sürdü? Eğer idrak etmeye başladınız
sa bu her şeye değer. Yedi buçuk milyon yıl boyunca, hiç
bir işe yaramayan, güçsüz geçirilen kaç h ayat yaşadığı
nızı düşünebiliyor musunuz? Evet, buna değdi doğrusu!
Ayrıca, ben bir yere gitmiyorum. Sözlerimden bu an
l amı çıkarmayın. Nereye gidebilirim? Ne denirse den
sin, ben zaten hiç gitmedim ki . . . Sizi seviyorum. Siz ne
zaman yeni bir idrake ulaşırsanız, o zaman sizinle bay
ram ediyorum. Bir şeyi idrak ettiğinizde rüzgar çıkıyor,
fark ettiniz ini? Ben çıkmasını istiyorum. Sizin, bilindi
ğinizi anlamanızı istiyorum. Sizin ve değerli h ayatınızın
farkında o lunduğunu fark etmenizi i stiyorum. Kendini
anlamanın ödülü, kendi içindedir zaten; ama ben, başa
rınızın farkında olan bir kardeşinizin , bir varlığın , bir
sevgilinin, bir ı şığın olduğunu da bilmenizi i stiyorµm.
Size göstereceğim . . . çünkü yaptığınız her şey bana büyük
bir sevinç veriyor.
Cesaretiniz ve yeteneklerinizden çok hoşnutum. Bü
tün bunların sona ereceği ve benimle beraber kutlayacağı
nız gün de gelecek. Bu kutlamayı kabul etmek bana ger
çekten onur verecek.
1 66
Not
1 67
Tiranlann Son Valsi
alamıyorsanız, kimseye vermeyin onu!
Bir şeyler yapmaya muktedir olan birçok yüce varlık
da var. B azılarının onlara inanarak yola çıkmasını h ak
etmişlerdir bu varlıklar. Ama, onlar kendilerini yaptık
larıyla kanıtlarlar. Sırf büyük bir kar yapacağınızı düşü
nerek paranızı kimseye vermeyin, çünkü yapamayacak
sınız. Çok değişken zamanlar yaşanmaktadır. Kimseyi
suçlamayın. Birisini suçlamaktansa, kaybedeceğini bile
bile kaybetmek daha iyidir. Çünkü suçlamak, sizi gelecek
günlere bağımlı kılar. Suçlamak, sizi kurban olmay a
iter, n e yapsanız kazanamazsınız. Gerçek böyle yaratıl
dı.
Hiç kimseyi hiçbir şey için suçlamaya değmez. Ne
kadar kaybettiğiniz hiç önemli değil. Çünkü, ebediyetin
ı şığını görebilmek yanında kagıt parçaları ne ifade eder
ki? Hiç . . .
Demek ki, artan paranızla toprak satın almalı ve kü
çük kentlerde küçük iş yerleri açmalısınız. Bu bilgece ve
tutumlu davranmaktır.
Eğer bazılarınız birbirine yakın yerlerde toprak ala
bildiyseniz bu h arika bir şeydir -çok akıllıca.
B irçoğunuz, elinden bir şeyler gelen in san larsınız.
Öyle değil mi? Yani sizin zanaat dediğiniz şeyleri yapa
bilen yetenekli kişilersiniz . Bunu birbirinize bildirmeli
siniz ki, gelecekte birbirinizden yararlanabilesiniz. Bir
çoğunuzun öğretecek çok şeyi var; birçok insanın da sizin
bildiklerinizi öğrenmeye ihtiyaçları var. Yeteneklerinizi
birbirinize bildirin.
Kuzeybatı'da dağınık bahçecilik göre ceksiniz. Bü
yük Pasifik Kuzeybatı toprağı kutsanmıştır, gün geçtikçe
de daha fazla öyle olacak. İçinizden öyle geldiği için baş
ka yerde yaşıyorsanız, biliniz ki sizin toprağınız da kut
sanacaktır. Sadece fermuardan uzak durmaya gayret
edin! Tam üstünde oturanlarınız için endişe ediyorum.
Çok yakında, nüfus yoğunluğu fazla olan bölgelerde yen i .
"dersler" görülecek, çünkü buralardaki basınç h iç hafif-
1 68
Not
l e m em iştir.
Okudunuz. Anl adınız. Çok memnunum. Size artık,
Değişim -Gelecek Günler, insanın ve doğanın kaderi ve
ki şisel kurtuluş h akkında söyleyebileceğim başka bir şey
yok. Ama, sizin yapacak çok şeyiniz var. Gelecek on iki
yıl içinde, burada okuduklarınız birer birer gerçekleşe
cektir. Siz de olayların bir parçası olun! Hepsi bu! Bu kitap
sona ermiştir. Tanrı'nın sevgisi sizinle beraber olsun.
1 69
Tiranların Son Valsi
Açıklamalar:
1 70
Açıklamalar
d i ; ve ona her sıpt ve kavm ve d i l ve mil let üzeri nde salahiyet
verildi. Ve yeryüzünde oturan ların hepsi, boğaz lan mış Kuzu nun
h ayat kitabı nd a d ü nya kurulal ıdan beri ismi yazı lmamış olan
her adam , o n a secde k ı lacakt ı r . K i m i n ku lağ ı varsa işits i n .
E ğ e r b i r a d a m es i rl i k i ç i n i s e , e s i r i i ğ e g i d e r ; e ğ e r
biri k ı l ıçla öld ü rü rse o n u n k ı l ıçla öld ürül mesi gerekir. Mukad
deslerin sabrı ve iman ı bundad ı r.
( . . . ) Ve i nsanlar ı n ö n ü nde, hatta gökten yeryüzüne ateş
ind irecek kadar büyük alametler yap ı yor.Ve kendisi nde kı l ı ç
yarası olup yaşa m ı ş olan canavara bir suret yapmalar ı n ı yer
yüzünde oturan lara söyleyerek, canavarı n ö n ü nde yapmak için
kendisine veri l m i ş olan alametler sebebiyle, yeryüzünde otu
ran ları saptı rı yor. Ve ona, canavarı n sureti söyles i n , ve cana
varı n sureti ne tapmayan ların heps i öldürülsün d iye, canavarın
s u retine nefes vermeye kudret ve r i l d i . V e k ü ç ü k l e r i n ve
büyü kleri n, ve ze n g i n l e r i n ve fa k i r l e r i n , ve h ü rle
rin ve kulların hepsi ne, sağ e l leri ya h u t a l ı n la r ı
ü ze r i n e , o n l a ra damga v u rd u r u y o r , ve c a n a va r ı n
adı, ya h ut adının sayısı d a mg a s ı ke n d is i n d e o l maz
sa, k i m s eye a l ışveriş ett i r m i y o r . H i k m et b u ra d a
d ı r. An layışı olan, canavarın say ı s ı n ı hesap ets i n ; ç ü n kü i n
san sayıs ıd ı r ve onun sayısı Altı yüz altmış a l t ı d ı r.
( . . . ) Ve onlar ı n ard ı nca başka üçüncü bir melek gelip bü
yük sesle ded i : Bir kimse canavara ve onun suretine secde kı
lar ve al n ı üzerine, yahut eli üzeri ne damgay ı kabul ederse, o
da kendi gazab ı n ı n kasesi nde saf olarak haz ı rla n m ı ş olan Alla
h ı n öfkesi şarab ı ndan içecektir; ve m ukaddes meleklerin önün
de ve Kuzu n u n ön ünde ateşle ve kükürtle azap ed ilecektir; ve
azaplar ı n ı n du manı ebetler ebedince tüter; ve canavara ve o
n u n sureti ne secde kı lanların, ve o n u n i s m i n i n damgas ı n ı kim
kabul ederse, onların g ü ndüz ve gece rahatları yoktu r. Allah ı n
e mirleri n i ve isa'n ı n i m an ı n ı tutan m ukaddesleri n sabrı bun
dad ı r. ( lncil, Yuhanna' n ı n Vahyi (John'un İfşaatı ) , Bap 1 3- 1 4)
5. İ ncil'de d ü nyan ı n hal i m olan lara kalacağ ı yaz ı l ı d ı r.
(Matta, Bap 5 . )
6. Yüksel mek: Miraç; bede n iyle beraber (beden i n titre
şim frekan s ı n ı yükselterek) Tanrı kat ı na çıkmak.
171
RAMTHA
ERDO GAN
K itap - K ırt as iy e
272 94 07 Gay rett epe
·.
Tel : 267 3 9 5 0 ·