You are on page 1of 9

MESLEK HASTALIKLARI

Hippokrates’ı nasıl tanırsınız?


Hippokrates, hekimleri meslek ahlak kurallarını koyan ve anımsanatan andı ile hatırlarsınız. Buna karşın Hippokrates, aynı
zamanda bir bilim insanı olarak kurşun zehirlenmesinin belirtileri üzerine çalışmıştır. Yalnızca Hippokrates mı? Daha bir
çok ünlü bilim insanı, bu arada Aristoteles, çalışanların sağlığı üzerinde çalışmalar yapmışlardır.
Bu bilgiler bizi millattan önce de meslek sağlığı alanında çalışmalar yapıldığı saptamasına götürmektedir. Bundan daha
doğal bir şey olamaz. Çünkü, “iş”, insanın varoluşuyla, “meslek” işbölümünün ortaya çıkışı ile belirmiştir; bunun insan
üzerindeki etkilerinin ve tehlikelerinin de algılanmasında gecikilmemiş olsa gerek. Böylece bilim insanları, bu konuda kafa
yormaya, belirtilerini öğrenmeye, korunma yollarını önermeye yönelmişlerdir. Büyük Plinius, gazlardan dumanlardan
korunmak için erkek erlik bezi derisinden yapılmış maskeler kullanılmasını önermiş; ama talihin oyununa bakın, Pompei
lavlar altında kalırken, insanların yardımına koşan donanmasının başında gazlardan zehirlenerek can vermiştir.
İşçinin Adı Yok
Bütün bu bilimsel birikimler ve kamuoyu gözlemleri, 17.yüzyılda, Ramazzini tarafından daha kapsamlı ve derinlemesine
çalışmalar yapılmasına ve bunun meslek hastalıklarını konu alan ünlü kitabıyla topluma sunulmasına yol açmıştır. Bu
kitapta Ramazzini, hekimlere o ünlü meslek öğüdünü sunmaktadır : “İşçiye adını sormayın… Adından önce mesleğinin ne
olduğunu bilmeye gereksinmeniz var”.
Gerçekten de, insanların hastalıklarını değerlendirmeye başlamadan önce, mesleklerini, iş ve yaşam çevrelerini
değerlendirmek gerekir. Bu hemen hatıra bir atasözünü getiriyor. “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu
söyleyeyim”… Bu uyarlayalım : “Bana arkadaşlarını söyle, sende olabilecek hastalıkları sayayım”.
Çağdaş tıp anlayışı ki, biz onu sosyal hekimlik felsefesi olarak anarız, sağlığı şöyle tanımlar : “Yalnızca hastalığın ve
sakatlığın olmayışı değil; bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam iyilik halidir”. Bu tanım hem 1948 Dünya Sağlık Örgütü
Anayasası’nın girişinde, hem de bir sosyal hekimlik şaheseri olan 1961 Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında
Yasa’da dillendirilmiştir.
“Meslek” hastası olmak da zor
Meslek hastalıklarını, diğer hastalıklardan ayıran en önemli özelliği, “üretim”den kaynaklanmış olmasıdır.
Aynı belirtileri gösteren ve aynı nedenden kaynaklanan bir hastalık tablosu, meslek hastalığı sayılmayabilir. Sözgelimi,
kurşun zehirlenmesi, ancak kurşunu üretimde kullanan işyerinde çalışan işçiler için meslek hastalığı sayılabilir. Buna
karşın, kurşun tozlarının ulaştığı komşu işyerindeki terzi için bu bir meslek hastalığı değildir. Ya nedir?
Hastalığı işyeri sınırları içinde kapmış olmak da, onun meslek hastalığı olarak nitelenmesine yetmemektedir. Sözgelimi,
“grip” olan bir işçi, dış dünyada işyerine bu hastalığı taşıyarak, yakın çalışma arkadaşlarına bulaştırırsa, bu kişiler için bir
meslek hastalığı sayılmamaktadır. Ya nedir?
İşyerindeki çalışma koşulları bazı hastalıkların ilerlemesine neden olur. Eğer o işyeri koşulları olmamış olsaydı, ya da
insanla barışık bir biçimde düzenlenmiş olsaydı, o hastalık o düzeye gelmeyecekti. Sözgelimi, bacaklarda varis bulunması,
ayakta dikilerek ve çok az yerinden kıpırdayan işçilerde (örneğin marangozlarda) sıklıkla rastlanan bir olgudur. Ama bu
hastalık, marangozlarda, diş hekimlerinde, tornacılarda vb çok görülmesine karşın bir meslek hastalığı değildir. Ya nedir ?
Tamamen üretimin doğasında olmakla birlikte bazı etmenlerin yol açtığı hastalıklar da meslek hastalığı sayılmazlar.
Sözgelimi, özellikle sosyal olayları (örneğin savaş ve çatışmaları izleyen) gazetecilerin karşı karşıya kaldıkları stress, onlar
için bir meslek hastalığı olarak kabul edilmemektedir. Ya nedir ?
 
Ya nedir ? – I :
Aynı belirtileri gösteren ve aynı nedenden kaynaklanan bir hastalık tablosu, meslek hastalığı sayılmayabilir. Günümüzde
artan ölçüde, sanayinin yol açtığı çevre kirliliği, başta kimyasallar olmak üzere bir çok etmenin, yalnızca o fabrikanın
işçilerini değil, çevre halkını ve doğasını da etkilemesine neden olmaktadır. Emekleyen çocuklar da, annelerinde de meslek
hastalığı tablosu ortaya çıkabilmektedir. Bu aynı zamanda, ürünleri, fabrikasından kilometrelerce ötede tüketen kişilerde de
kendisini gösterebilmektedir. Sözgelimi, kurşun içeren benzin, gerek egzos gazlarıyla ve gerekse toprağa karışmasıyla
çevresel etki gösterebilmektedir. Ama yalnızca, kurşunun üretime katıldığı işyerlerinde çalışanlar için bu meslek hastalığı
olarak kabul edilmektedir. Bu sınırlı kabul, bilim insanlarını yeni bir terim bulmaya yöneltmiştir : Çevresel hastalık…
Yabancı dillerde yerleşmiş olmasına karşın, Türkçemizde “çevresel ve mesleksel hastalık” terimi pek işitilmemektedir.
Ya nedir ? – II :
Hastalığı işyeri sınırları içinde kapmış olmak da, onun meslek hastalığı olarak nitelenmesine yetmemektedir. Sözgelimi,
mutfakta çalışanlardan birinde bulaşıcı sarılık hastalığının (hepatit) bulunması ve hastalık etmenini besinler yoluyla
fabrikada çalışan işçilere bulaştırmış olması ile evindeki-komşusundaki bireylerden biri aracılığıyla bunun bulaşması
arasında “tanım” açısından hiçbir fark bulunmamaktadır. Hemen belirtelim, sorumluluklar açısından fark vardır. Hepatit
hastalığın bir işçiden diğerine bulaşması “meslek hastalığı tanımı” içine sokulamazken; sağlık hizmetlerinde yeralan
personelin, hastalardan hepatit hastalığını kapması durumunda, bu olgu meslek hastalığı olarak nitelenmektedir.
Ya nedir ? – III:
İşyerindeki çalışma koşulları bazı hastalıkların ilerlemesine neden olur. Sözgelimi, bir kalp hastasının, sıcak karşısında,
fırın-ocaklarda çalışması, yüksek enerji harcaması gerektiren ağır işlerde çalışması, hastalığının ilerlemesine neden olur. Bu
tip hastalıklara “işe bağlı hastalıklar” adı verilmektedir. Çünkü yapılan iş, bunların gelişimini hızlandırmaktadır. Doğal
olarak alınacak önlemlerle bu ilerleme hızı yavaşlatılabilir; ya da tamamen ortadan kaldırılabilir. Ayrıca daha işe girme
aşamasında, bu işin kişinin sağlığına uygun olup olmadığı değerlendirmesinin yapılması ve ona göre davranılması da
gereklidir.
Ya nedir ? – VI :
Tamamen üretimin doğasında olmakla birlikte bazı etmenlerin yol açtığı hastalıklar, bugün, meslek hastalığı
sayılmamaktadır. Çünkü, meslek hastalıklarının neler olduğunu sıralayan resmi listelerde yoktur. Bu yarın olmayacağını
göstermez. Bilimsel çalışmalarla da desteklenmesi gereken çeşitli girişimlerle, ya listelere eklenirler ya da bireysel
“karar”lar ile kabul edilirler. Ülkemizde, tek tek olgulara yönelik alınacak kararlar için ilk başvuru “SSK Yüksek Sağlık
Kurulu”na yapılır. Bu Kurul’un, olguyu meslek hastalığı olarak niteleme gücü vardır. Buradan bir sonuç alınamazsa,
mahkemeye başvurarak, meslek hastalığı kararı çıkartmak da olasıdır. Her iki yol ile alınmış “meslek hastalığı”nı
onaylayan kararlar bulunmaktadır.
Meslek Hastasını Bulmak da Zor
Ramazzini’nin öğüdünü dinleyerek, çalışanlara hangi işte çalıştıklarını soran hekim o kadar az ki. İşyeri hekimlerinin,
çalışanlara en yakın hekimler oldukları ve zaten onların işlerini biliyor olmaları beklenir (Bu ne yazıkki uygulamada her
zaman doğru değil). Öyle olsa bile, işyeri hekimlerinin koydukları tanılar ya da SSK hastanelerine “sevk” için yazdıkları
notlar, bu notu okuyan SSK hekimi meslektaşlarınca, çok büyük bir çoğunlukla hiç gözönüne alınmamaktadır.
Meslek hastalığı tanısı, ülkemizde yalnızca SSK Meslek Hastalıkları Hastanelerinde konulabilmektedir. Ancak bu
hastanelere işçinin doğrudan ulaşması olanaklı değildir. İlle de SSK polikliniklerinden havale edilmesi gerekir. O zaman iş
SSK poliklinik hekimlerine düşmektedir. Ama ne yazıkki, SSK’da poliklinik hekimi olmak için, ille de meslek hastalıkları
konusunda eğitim görmüş olmak gerekmemektedir. Bu hekimlerin bir bölümü tesadüfen, Türk Tabipleri Birliği’nin açtığı
40-45 saatlik kurslara katılmış olabilirler (Bu da aktarılan bilgileri öğrenmiş olmalarını gerektirmiyor). Hekimin,
poliklinikteki yoğun hasta yükü içerisinde, onun mesleğini öğrenip, yakınmaları ve muayene bulgularıyla çaprazlayarak,
meslek hastalığından kuşkulanması gerekir.
Ancak SSK istatistiklerinde (en son 1992 yılında tablo halinde sunulmuştu; yenilerde bu eksiğin giderileceği umuluyor)
meslek hastalığı olarak, akciğer toz hastalıklarıyla kurşun zehirlenmelerinin tüm meslek hastalıklarının yarıdan çoğunu
oluşturması, yukarıdaki beklentilerimizin ortaya çıkmadığını; çoğu meslek hastasının farkedilmeden aramızda gezdiğini
ortaya koymaktadır.
Eğer işçi kendisi meslek hastalığından kuşkulandığını belirtmiyorsa, bu koşullarda en gerçekçi yol, SSK Meslek
Hastalıkları Hastaneleri’nin gezici ekiplerle işyerlerini gezerek meslek hastalığı taramaları yapmasıdır. Bu hastanelerin
1976 yılındaki kuruluşunu izleyerek bir süre bu çalışma yapılmıştır. Ancak daha sonra, tarama ekiplerinin işyerlerini
girmesine olanak veren yasa hükmünün kaldırılması dolayısıyla şu anda böyle bir olanak da bulunmamaktadır.
 
Meslek Hastalıklarının Zedeleme Ölçütü
Meslek hastalıklarının zedeleyeciliğine değinilirken, genellikle etkilerinin geri-dönüşünün olmadığı (irreversibl) mutlaka
vurgulanmalıdır. Çünkü, bu, onların gözden kaçmaları ya da kaçırılmaları durumunda, zedeleyiciliklerinin artmasının ve
kayıpların çok büyük boyutlara varışının en önemli nedenlerinden biridir.
Şöyle ki, tanısı konulamayıp, genel hastalıklardan biri olarak nitelenen herhangi bir akciğer toz hastalığı (örneğin pamuk
tozuna bağlı pnömokonyoz çoğunlukla bronşit tanısı ile geçiştirilebilmektedir) , işçiye yeniden işbaşı verilmesi ve aynı
çalışma koşullarına gönderilmesi dolayısıyla zedeleyiciliğini arttırarak sürdürecektir. Bu yanlış-tanı, onun yakın çalışma
arkadaşları için de bir uyarı oluşturmayacağı için, etmen, onlar üzerinde de zedeleyiciliğini göstermeyi sürdürecektir. Bu da
olgunun, toplumsal yüzüdür.
Meslek hastalıklarının zedeleme ölçütlerine bakarken unutulmaması gereken bir konu daha vardır. O da ister az zedelesin,
ister çok zedelesin; bunun “önlenebilir” olduğu halde, ortaya çıkıyor olmasıdır. Dolayısıyla, her meslek hastalığının bir
“insanlık suçu” olarak nitelenmesi de yanlış olmayacaktır.
Meslek hastalıklarının ne denli zedeleyici oldukları şu sorularla ortaya konulabilir :
1. Kişiye ne ölçüde rahatsızlık vermektedir ? (Kaşıntı ? Öksürük ? Acı ? Sersemlik ?)
2. Kişiyi gündelik yaşamını sürdürmekten ne ölçüde alıkoymaktadır ? (Bir başkasının yardımına gereksinme
duymakta mıdır?)
3. Kişiyi ne ölçüde işinden alıkoymaktadır ? (İşten kaçınma ? İstirahat alma ?)
4. Meslekte kazanma gücünü ne ölçüde yitirmesine yol açmıştır ? (Süreklilik gösterir; SSK Sağlık İşlemleri
Tüzüğü’ne ekli cetveller yardımıyla hesaplanır)
5. Yeni bir mesleğe yönelmesi ya da yeni bir meslek için eğitilmesi olası mıdır ?
6. Ölümcül müdür ?
7. Aynı anda kaç çalışanı etkilemektedir ?
8. Çevre üzerindeki zedeleyiciliği nedir ? (Hem insan ve hem de doğa yönünden çapı belirlenmelidir)
9. Meslek hastalığına yol açan etmenin, insan ve çevreyle temasına gidermenin yani etkisizleştirmenin maliyeti
nedir ?
10. Açılacak tazminat davalarının işverene maliyeti nedir ?
Bütün bu sorulara verilen yanıtlar ne olursa olsun, değişmeyen bir tek gerçek vardır : Meslek hastalıkları önlenebilir…
Önlenmesi de “niyet”e bağlıdır. Bu niyet, işçinin (ve sendikasının), işverenin (ve örgütlerinin), devletin (ve onu
yönlendiren kamuoyu, siyasal güçlerin) niyeti, hiç kuşkusuz yukarıdaki zedeleyicilik ölçütleri kadar insan haklarına saygı
ile de yakından ilgilidir.
“Niyet”in harekete geçirilebilmesi, insanın haklarının öneminin kavranabilmesi için öncü uygulamalar çok önemlidir. Bu
öncü uygulamaların öncesinde ve sonrasında yapılacak aydınlatma çalışmaları, kişileri (ve örgütlerini) kanıksanmış ve
değişmez sanılan dünyalarında çıkararak, yeni ve gelişimci bir ivme içerisine sokabilir.
Meslek Hastalıklarının Sınıflandırılması
Meslek hastalıklarının sınıflandırılmasında çeşitli öneriler benimsenmiş olmakla birlikte, Hunter’dan uyarladığımız
aşağıdaki sınıflandırma en kullanışlısıdır :
1. Kimyasal kaynaklı meslek hastalıkları
 Ağır metaller
 Aromatik ve alifatik bileşikler
 Gazlar
1. Fiziksel kaynaklı meslek hastalıkları
 Gürültü ve sarsıntı
 Tozlar
 Sıcak ve soğuk ortamda çalışma
 Düşük ve yüksek basınçta çalışma
 Radyasyon (iyonize olan ve olmayan)
1. Biyolojik kaynaklı meslek hastalıkları
 Bakteriler
 Viruslar
1. Psiko-sosyal kaynaklı meslek hastalıkları
Meslek Hastalıklarının Önlenmesi İçin Alınacak Önlemler İçin Basamaklandırma :
1. Önce o işyerindeki tehlikeler saptanmalıdır.
2. Tehlikelerin giderilmesi için çalışmalar yapılmalıdır.
3. İşçiler tehlikeler ve yol açtıkları hastalık belirtileri üzerine eğitilmeli, sürekli uyarılmalıdır.
4. Erken tanı için periyodik muayeneler ve biyolojik-çevresel ölçümler yapılmalıdır.
5. Bu bulgularına ışığında çalışma ortamı ve süresi yeniden düzenlenmelidir:
 Yerine koyma
 Yer değiştirme
 Ayırma
 Yaş çalışma
 Havalandırma (yerel, genel)
 Kapalı çalışma.
Sonsöz
Meslek hastalıkları, her ne kadar tıp dalları ile ilgili içeriği yoğun gibi görünüyorsa da; bu görünüm, tıpkı iş kazalarında,
mühendislik dalları ile ilgili içeriğinin yoğun görünmesi gibi aldatıcıdır. Çünkü, bu alandaki çalışmalar, üç dev disiplinin
tıp, muhendislik ve sosyal bilimlerin elele vermesi, takım oyunuyla birlikte, işletme düzeyinden ülke düzeyine yükselen
zincirleme örgütlenmeler oluşturmalarına gereksinme gösterir.
Ülkemizde bugüne değin, iş sağlığı güvenliği alanında “çağdaş uygarlık düzeyi”nin yakalanamamış olmasının altında,
andığımız takım oyununun kurulamaması ve konuyla ilgili kesimlere kendi dar düşünce kalıplarını aşacak bir bakış açısı
kazandırılamamış olması yatmaktadır.
İş Güvenliğinde Meslek Hastalığı
İş Güvenliğinde Meslek Hastalığı , iş yeri ortamında bulunan faktörlerin etkisiyle meydana gelen
hastalıkların ortak adıdır.

 Meslek hastalığı önlenebilir bir olgudur. Önlenmesinde vücuda giriş yolunun bilinmesi
önemlidir. Bu şekilde bu yolu kapatmaya yönelik kişisel önlemler alınabilir.
 Meslek hastalıkları sadece bir etmenin değil, birçok etmenin bir arada etkilediği olgulardır.
Bunların arasında beslenme, bireysel duyarlılık, sigara ve alkol alışkanlığı, kullanılan ilaçlar,
şişmanlık vb. sayılabilir.
 Meslek hastalıkları özellikle belli başlı işlerde çalışan kişilerde görülen, genel toplumda
çok az görülen ya da hiç görülmeyen hastalıklardır.
 İş kazaları dışsal etkilerle ortaya çıkarken, meslek hastalıkları ise içsel etkilerle ortaya
çıkar.
 İş kazalarından farklı olarak meslek hastalıkları, bazen uzun süreli bir zamanda da ortaya
çıkabilir. Fakat kısa süre içinde ortaya çıkabilen meslek hastalıkları da vardır.
 Meslek hastalıkları çok görülmeyen hastalıklardan olmadığı halde, toplumsal yönden
önemli hastalıklardır.
 Bazı meslek hastalıkları çalışma biçiminden kaynaklanır. (Duruş bozukluğu, psiko-sosyal
nedenler).
 Meslek hastalıkları dinamik bir konudur.
 Bir çalışanın meslek hastalığına yakalanması, sadece kendisini değil ailesini de yakından
etkilemiş olur. (Sağlık, psikilojik, ekonomik vs.).
 Bazı kişilerin meslek hastalığına yakalanma riski daha yüksektir ve bunların özel olarak
korunması gerekir. (Çocuk, kadın, sakat vb.).
 Meslek hastalıklarını önlemek bir ekip işidir.
 Meslek hastalıkları 1 hafta ile 30 yıl arasında değişen zamanda oluşabilir.
 Meslek hastalıklarını diğer hastalıklardan ayıran en önemli özellik, Üretim’den
kaynaklanmış olmasıdır.
İş yerindeki çalışma şartları bazı hastalıkların ilerlemesine sebep olur. Örneğin kalp hastası
birinin sıcak karşısında, fırın-ocaklarda çalışması, yüksek enerji harcamasını gerektiren ağır işler
olduğu için hastalığının ilerlemesine sebep olur. Bu tip hastalıklar ‘İşe bağlı hastalıklar’ olarak
bilinir.
İşle ilgili olarak sık görülen;

 Akciğer hastalıkları,
 Kalp hastalıkları,
 Kalp iskelet sistemi hastalıkları.

Meslek hastalıklarının tanısında önemli özellikler


 Kendine özgü bir klinik tablo,
 İyi belirlenmiş bir hastalık etkeni,
 Hastalığın deneysel olarak oluşturulabilmesi,
 Hastalığın o meslekte çalışanlarda insidansının yüksek olmasıdır.
Meslek hastalıkları nasıl önlenebilir?
 Öncelikle iş yerindeki tehlikeler saptanmalıdır.
 Bu tehlikelerin giderilmesi için çalışmalar yapılmalıdır.
 Çalışacak olan kişiler, tehlikeler ve bu tehlikelerin yol açtıkları hastalık belirtileri üzerine
eğitim almalı ve sürekli olarak uyarılmalıdırlar.
 Erken tanı için periyodik muayeneler ve biyolojik-çevresel ölçümler yapılmalıdır.
 Bu bulgulardan sonra çalışma ortamı ve süresi yeniden düzenlenmelidir.

Meslek Hastalıklarını Önlemek için Ayrıca;


 Sigortasız işçi çalıştırılmamalı,
 İşe girmeden önce yapılan sağlık muayenelerinde sağlık durumu iyi olmayan kişiler işe
alınmamalıdır,
 İş yeri ortamında; Hijyen kurallarının tümüne uyulmalı,
 Her çalışan kişinin harici kıyafetleri ve iş kıyafetleri için ayrı ayrı bölümleri olan dolapları
olmalıdır,
 Temiz ve yeterli hava sağlanmalıdır.

 Meslek hastalıklarına neden olan etmenler


 Kimyasal Kaynaklı Meslek Hastalıkları (Kurşun, civa, krom vb.)
 Fiziksel Kaynaklı Meslek Hastalıkları (Sıcaklık, gürültü, radyasyon, titreşim, basınç )
 Biyolojik Kaynaklı Meslek Hastalıkları (Bakteriler, mantarlar, virüsler )
 Psikolojik Kaynaklı Meslek Hastalıkları
Meslek Hastalıklarından Korunma İlkeleri
İşyerlerinde meslek hastalıklarına sebep olabilecek faktörleri her zaman tamamen ortadan kaldırmak mümkün
değildir. Bu sebeple, meslek hastalıklarından korunmak için bu faktörlerin insan sağlığı üzerindeki zararlı etkilerini
en aza indirmek veya zararsız hale getirmek amacıyla işyerinde bir takım önlemlere başvurmak gerekir.
Meslek hastalıklarından korunma ilkeleri başlıca üç bölümde incelenebilir:
1. Tıbbi korunma önlemleri,
2. İşyerindeki çalışma çevresine ait korunma önlemleri,
3. İşçiye ait korunma önlemleri.
1. Tıbbi Korunma Önlemleri:
Tıbbi korunma önlemleri birkaç safhadan meydana gelir.
Bunlar:
a)İşe Giriş Tıbbi Kontrolleri
İşe yeni alınan kişilerin, yapacağı işe fiziksel ve ruhsal olarak uygun olup olmadığının tespit edilmesi amacıyla
yapılan tıbbi muayeneyi kapsar. Yeni bir işe girerken alınan sağlık raporları gibi.
b)Periyodik Tıbbi Kontroller
Bir işte çalışan kişilerin belirli aralıklarla (üç ay, altı ay, bir yıl gibi) tıbbi muayeneden geçirilerek, yaptıkları işten
etkilenip etkilenmediklerinin tespit edilmesi amacıyla yapılan kontrolleri kapsar. Buna portör muayene de denir.
Periyodik tıbbi muayenelerin sonucunda tespit edilen bulgulara göre çalışanların tedavisi yapılmalı ve aynı işe
devam edip edemeyeceği de doktor tarafından belirlenmelidir.
c)Eğitim ve Uyarma
Sakıncalı çalışma şartlarının tespit edilmesiyle, bu sakıncalı şartlardan korunma yolları bütün çalışanlara
öğretilmeli, gerekli uyarılar yapılmalıdır.

2. İşyerinde Çalışma Çevresine Ait Korunma Önlemleri:


İşyerlerinde sağlığa zararlı etkilerin büyük bir bölümü, işyeri havasına yayılan maddelerden (duman, toz, buhar,
gaz vb. gibi.) ve işyerindeki fiziksel şartlardan ileri gelmektedir. Bazen de zararlı maddelerle doğrudan doğruya
elle temas söz konusudur. İşyerindeki bu tehlikeler yok edilerek veya en aza indirilerek çalışma çevresi zararsız
hale getirilebilir.
Bu amaçla başvurulacak yöntemleri şöyle sıralayabiliriz:
a)Kullanılan Zararlı Maddenin Değiştirilmesi
Kullanılan zararlı maddenin, zararsız veya daha az zararlı maddeler ile değiştirilmesidir.
b)Kapalı Çalışma Yöntemi
Zararlı maddenin değiştirilmesi olanağı bulunmayan durumlarda tehlikeli işlemlerin tamamen kapalı olarak
yapılmasıyla zararsız hale getirilebilir.
c)Ayırma
Çalışma sırasında zararlı madde oluşumu görülen ya da sağlığa zararlı gürültü, ışın gibi fiziksel faktörlerin ortaya
çıktığı iş çeşitlerinin ayrılması esasına dayanır. Böylece hem işyeri çevresi temiz tutulmuş olur, hem de zararlı
etkilerden dolayı daha az sayıda işçi etkilenir.
d)Nemli (ıslak) Çalışma Yöntemi
Özellikle tozlu işyerlerinde uygulanır.
Çalışma ortamı ıslatılarak veya nemlendirilerek çalışma sırasında tozun çalışma ortamına dağılması önlenir. Bazı
işyerlerinde döşemeler, duvarlar ve tezgâhlar yıkanır veya yaş bezle silinebilir.
e)Sürekli Temizlik ve Bakım
İşyeri havasının zararsız halde bulundurulmasını sağlamak amacıyla tehlikeli olabilecek yere dökülen maddelerin
hemen kaldırılması, işyeri temizliği meslek hastalıklarından korunma ile ilgili önlemlerden biridir. İşyeri ortamına
dağılmış tozlarda sürekli olarak temizlenmezse hava akımları ile yeniden işyeri ortamına dağılarak işyeri ortam
havasını kirletir. Ayrıca, zehirli ve zararlı maddelerin aktarıldığı, depolandığı kapların ve makinelerin bakımları
yapılmaz ise meydana gelebilecek kaçaklar ortam havasının kirlenmesine sebep olur.
f)Havalandırma
İşyerine ve işin özelliğine göre düşünülerek yapılmalıdır.
İki çeşit havalandırma vardır:
1.Yerel (lokal) havalandırma
Özellikle yoğun toz ve gaz meydana gelen işlerde kullanılan bir havalandırma yöntemidir. Örneğin; zımpara
taşlarında, taşlama sırasında meydana gelen toz, çalışma ortamına yayılmadan emici bir cihazla tutulabilir.
2.Genel Havalandırma
Genel havalandırmanın amacı, çalışanlara gereken taze havayı temin etmektir. Genel havalandırma, daha
az toksik organik sıvılardan meydana gelen buharlar için kullanılır. Tozlu işyerlerinde ise bazen, tozlar
devamlı olarak işyeri havasında yüzer vaziyette tutulmakla fayda yerine zararlı etkinin arttığı da görülebilir.
Bu sebeple genel havalandırmanın belirli şartlara düzenlenmesi gerekir ve şu hususların göz önünde
bulundurulması yararlı olur:
*Havalandırmada aspirasyonla temin edilen temiz hava miktarı, ortamdaki zehirli maddelerin konsantrasyonlarına
ve işyerinin büyüklüğüne göre tayin edilmelidir.
*Temin edilen temiz hava mevsime uygun olarak ısıtılmalı ve serinletilmelidir.
*Havanın giriş ve çıkış ağızları; havalandırmada kullanılan tüm havanın kirlenmiş bölgeden geçmesini temin
edecek şekilde düzenlenmelidir.
*İşyerindeki hava akımına göre; kirletici kaynak işçi ile aspirasyon çıkışı arasında bulunmalıdır.
*Kirli havayı dışarı atan aspirasyon kanalı, çıkan kirli havanın pencere, kapı, hava deliği vb. gibi yerlerden tekrar
girişini önleyecek yerlerde olmalıdır.
g)İşyeri Üretim ve Planlaması
Uygunsuz, zararlı tesirler yaratacak hammadde ve atıkların meslek hastalıkları diğer hastalıklar yönünden
araştırılarak işyerinin kuruluşu sırasında planlanması gerekir.
h)İşyeri Ortamında Zaman Zaman Analizler Yapmak
Bazı işyerlerinde alınan koruyucu önlemlere rağmen tehlikelerin tamamen ortadan kaldırıldığını kestirmek
mümkün değildir. Ayrıca alınan tedbirlerin ne kadar etkili olup olmadığını tespit etmek amacıyla zaman zaman
çeşitli analizlerin yapılmasına ihtiyaç duyulabilir. Bu analizler sonucunda işyeri ortamının sağlığa elverişli olup
olmayacağına karar verilir. Zararlı ve zehirli maddelerin depolandığı veya işlendiği kısımlarda yapılacak bakım ve
onarım işlerinde önceden ortamda ölçümler yapılması ve daha sonra bakım ve onarım çalışmalarına izin verilmesi
de çalışanları zehirlenmelerden korur.
3.İşçiye Ait Korunma Önlemleri:
İşyerindeki çalışma çevresine ait koruyucu önlemlerin yetersiz kaldığı veya imkânsız olduğu durumlarda en son
olarak meslek hastalıklarının önlenmesi için kişisel korunma önlemlerine başvurulur. İş kazalarından korunmada
da önemli bir yer tutan kişisel korunma araçlarının mutlaka kullanılması gerekir. Kişisel korunma araçlarını daha
önce iki ana başlık altında görmüştük. Bunlar; a)Solunum sisteminin korunması (Solunum cihazları veya
maskeler) b)Vücudun korunması(Ellerin korunması, gözlerin korunması, başın korunması, ayakların korunması,
kulakların korunması)
https://nedenisguvenligi.com/meslek-hastaliklari/

You might also like