You are on page 1of 241

Karşılaştırmalı

Siyasal Sistemler

Editörler

Prof.Dr. Ersin KALAYCIOĞLU


Prof.Dr. Deniz KAĞNICIOĞLU

Yazarlar

BÖLÜM1, 2 Prof.Dr. Ersin KALAYCIOĞLU

BÖLÜM 3 Prof.Dr. Cemil OKTAY

BÖLÜM 4 Prof.Dr. Sabri SAYARI

BÖLÜM 5 Doç.Dr. Emine Eylem AKSOY RETORNAZ

BÖLÜM 6 Doç.Dr. Emre HATİPOĞLU

BÖLÜM 7 Doç.Dr. Hasret DİKİCİ BİLGİN

BÖLÜM 8 Prof.Dr. Deniz KAĞNICIOĞLU


Genel Koordinatör
Doç.Dr. Murat Akyıldız

Grafik Tasarım Koordinatörü


Doç.Dr. Halit Turgay Ünalan

Kitap Basım ve Dağıtım Koordinatörü


Dr.Öğr.Üyesi Murat Doğan Şahin T.C.
ANADOLU
Grafiker ÜNİVERSİTESİ
Ayşegül Dibek YAYINI NO: 3758

Kapak Düzeni AÇIKÖĞRETİM


Doç.Dr. Halit Turgay Ünalan FAKÜLTESİ
YAYINI NO: 2573
Dizgi ve Yayıma Hazırlama
Mehmet Emin Yüksel KARŞILAŞTIRMALI SİYASAL
Burcu Vurucu SİSTEMLER
Selin Çakır
Arzu Ercanlar E - ISBN 978-975-06-2502-2
Gülşah Sokum Bu
Sinem Yüksel kitabın
Burak Arslan
basım, yayım
Elif Erken
ve satış hakları
Yasin Narin
Gül Kaya Anadolu Üniversitesine
Burcu Semiz aittir.

“Uzaktan Öğretim” tekniğine uygun olarak


hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır.
İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri
mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt veya başka
şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz.

Copyright © 2018 by Anadolu University


All rights reserved
No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system,
or transmitted in any form or by any means mechanical, electronic,
photocopy, magnetic tape or otherwise, without permission
in writing from the University.

Bu kitabın tüm hakları Anadolu Üniversitesi’ne aittir.

ESKİŞEHİR, Eylül 2018

2383-0-0-0-1909-V01
İçindekiler

Çoğunlukçu
Karşılaştırmalı Kurumsallaşmış
BÖLÜM 1 Siyaset: Giriş BÖLÜM 2 Parlamenter Rejim:
Birleşik Krallık (Britanya)

Giriş ................................................................. 3 Giriş ................................................................. 39
Karşılaştırma Olgusu ve Siyaset ................... 4 Britanya Siyasal Sisteminin Evrimi .............. 39
Bir Yöntem Olarak Karşılaştırma ......... 4 Britanya Devlet Sistemi ................................ 43
Gözlem ve Önerme ............................... 6 Yasama ................................................... 44
Karşılaştırmalı Siyaset Olgusuna Kuramsal Yürütme ................................................. 46
Yaklaşımlar ..................................................... 8 Yargı ....................................................... 46
Kurumsal - Yapısalcılık .......................... 9 Demokrasi Modeli Olarak Britanya
Yapısal İşlevsel Yaklaşımlar .................. 10 Parlamenter Rejimi ............................... 47
Bağımlılık Kuramı .................................. 11 Üniter Devlet ve Siyasal Evrim ............ 48
Kolektif Eylem Kuramı ......................... 13 Siyasal Kültür ................................................. 49
Yeni Kurumsalcılık ................................ 13 Siyasal Partiler ve Parti Sistemi ........... 49
Konusal (Mevzii) Karşılaştırma Seçim Sistemi ......................................... 50
Kuramları ............................................... 14 Politik İktisat .................................................. 56
Karşılaştırmalı Kamu Politikaları ......... 15 Ekonomik Sistem Tartışmaları:
Siyasal Sistemlerin Sınıflandırılması ............ 16 Millileştirme, Özelleştirme ve
Demokrasiler ......................................... 18 Liberalleşme ........................................... 56
Başkanlık Rejimi .................................... 21 Sosyal Refah Devleti ............................. 57
Yarı-Başkanlık Rejimi  ........................... 22 Avrupa Birliği ve Birleşik Krallık .......... 58
Otoriter Rejimler ................................... 23 Sonuç ...................................................... 62
Totaliter Rejimler .................................. 25
Siyasal Sistemlerde İktidar Dağılımı ............ 27
Üniter Devlet ......................................... 27
Konfederal Devlet
(Konfederasyon)  .................................. 28
Federal Devlet .......................................  28
Sonuç  ..................................................... 29 Çoğunlukçu
BÖLÜM 4 Kurumsallaşmış
Başkanlık Rejimi: ABD

Giriş ................................................................. 105
Konumu, Genel Coğrafi ve Beşeri Özellikleri... 105
Amerikan Siyasal Sisteminin Gelişimi .......... 106
Amerikan Siyasetinin Anayasal
Çerçevesi  ............................................... 108
Çoğunlukçu Federalizm  ............................................ 109
BÖLÜM 3 Kurumsallaşmış Yarı- ABD’de Siyasi Haklar ve Özgürlükler .... 110
Başkanlık Rejimi: Fransa Abd’de Politika Yapıcı Kurumlar ................... 111
Başkanlık  ............................................... 111
Giriş ................................................................. 73 Kongre .................................................... 112
Konumu, Genel Coğrafi ve Beşeri Özellikleri .... 73 Yargı ve Yüksek Mahkeme  .................. 113
Fransa’nın Geçirdiği Evrim ve Temel Abd’de Siyasal Kültür Ve Siyasal Katılma .... 115
Özellikleri ....................................................... 75 Siyasal Kültür  ........................................ 115
Beşinci Cumhuriyet Fransa’sının Siyasal Katılma ...................................... 115
Anayasal Yapısı ...................................... 80 Siyasal Partiler  ...................................... 116
Yeni Anayasanın Öngördükleri  ........... 82 Seçimler ve Seçmen Davranışı ............. 117
Fransa’da Siyasal Kültür ve Siyasal Katılma....  88 Çıkar Grupları ve Lobicilik  ................... 118
Fransa’da Kamu Siyasetlerinin Oluşması ..... 93 Abd’de Kamu Siyasetlerinin Oluşumu ......... 122
Sonuç ...................................................... 95 Sonuç ...................................................... 123

iii
Oydaşmacı
BÖLÜM 5 Kurumsallaşmış Rejim: BÖLÜM 6 Otoriter Rejimler
İsviçre

Giriş ................................................................. 133 Giriş ................................................................. 153


İsviçre Modeli Federalizm ............................. 134 Otoriter Rejim Kavramı ................................ 153
Siyasal Kurumlar ve Siyasal Otoriter Rejim Türleri ................................... 154
Kurumların İşleyişi ......................................... 136 Askeri Cunta Yönetimi .......................... 155
Yasama (Federal Meclis) ...................... 136 Tek-Parti Yönetimi ................................ 155
Yürütme (Federal Konsey) ................... 136 Dikta Yönetimi ...................................... 156
Yargı (Federal Mahkeme)  ................... 137 Otoriter Rejimlerde Devlet-Birey İlişkileri .. 159
Kuvvetler Ayrılığı İlkesi ........................ 138 Denetim ................................................. 159
Siyasal Kültür ve Siyasal Katılma ................. 140 Baskı Kurma  .......................................... 160
Seçim Sistemi ......................................... 140 Sisteme Bağlama (Co-optation) .......... 160
Siyasi Partiler  ........................................ 141 Lider Kültü ............................................. 161
Çekimserlik ............................................ 143 Siyasi Katılma ........................................ 161
Doğrudan Demokrasi ............................ 143 Otoriter Rejimler ve Seçimler .............. 162
Kamu Politikalarının Oluşumu ve Otoriter Rejim Örneği: Franco
Belirlenmesi ................................................... 145 Dönemi’nde İspanya ...................................... 164
Sonuç ...................................................... 146 Sonuç ...................................................... 166

Bir Konfederalizm
BÖLÜM 7 Totaliter Rejimler BÖLÜM 8 Örneği Olarak
Avrupa Birliği

Giriş ................................................................. 175 Giriş  ................................................................ 201


Totaliter Rejim Kavramı ................................ 175 Avrupa Birliği Fikri Nasıl Doğdu? ................ 201
Totaliter Rejim Uygulamaları ....................... 180 Avrupa Topluluklarının Gelişimi ve Avrupa
İtalya Örneği: Faşizm ........................... 180 Topluluğundan Avrupa Birliğine Geçiş Süreci .. 203
Almanya Örneği: Nazizm  .................... 181 Avrupa Topluluklarının Gelişimi  ......... 203
Sovyetler Birliği Örneği: Stalinizm  ..... 183 Avrupa Topluluğundan Avrupa Birliğine
Çin Örneği: Maoizm  ............................. 186 Geçiş Süreci ............................................ 204
Totaliter Rejimlerde Siyasal Kültür Avrupa Birliğinin Genişlemesi ...................... 206
ve Toplumsallaşma ........................................ 188 Avrupa Birliğinin Yapısı ve Kurumları ......... 212
Totaliter Rejimlerin Ekonomi Politiği Avrupa Birliği’nin Yapısı ....................... 212
ve Korporatizm .............................................. 190 Avrupa Birliği’nin Kurumları  ............... 213
Sonuç ...................................................... 191 Avrupa Birliği Konseyi
(The Council of the European Union)... 214
Avrupa Komisyonu
(European Commission) ....................... 215
Avrupa Parlamentosu
(European Parliament).......................... 216
Avrupa Birliği Adalet Divanı
(European Court of Justice) ................. 218
Avrupa Sayıştayı .................................... 218
Avrupa Birliği Zirvesi ............................ 219
Avrupa Merkez Bankası ........................ 219
Diğer Kurumlar ve Organlar ................ 219
Avrupa Birliği Müktesebatı
(Acquis Communautaire) ............................. 220
Birincil Mevzuat .................................... 221
İkincil Mevzuat  ..................................... 221
Uluslararası Antlaşmalar ...................... 222
İçtihatlar  ............................................... 222
Üye Devletler Arasındaki Sözleşmeler   222
Avrupa Birliği Ortak Politikaları ve Sosyal
Tarafların Etkinliği ......................................... 223
Sonuç ...................................................... 225

iv
Önsöz

Sevgili öğrenciler,
Karşılaştırma yaşamın bir parçası olarak her bir terfi eden inzibatlar buna “hızlı ve hakça”
gün hepimizin kullandığı bir ölçme ve değer- derken, altı ayda bile terfi edebilen pilotlar bu
lendirme yöntemidir. İnsan toplumları kadar duruma neden “yavaş ve haksız” demişlerdir?
eski olan bu yöntem nasıl giyineceğimizden Stouffer araştırmalarını derinleştirdiğinde sap-
nasıl barınacağımıza, nasıl besleneceğimizden tamıştır ki inzibatlar kendilerini inzibatlarla,
nasıl konuşacağımıza kadar etkili olmaktadır. pilotlar da kendilerin pilotlarla karşılaştırmak-
Modadan spora, ekonomiden kültüre ve ide- tadırlar. İnzibatların beklentileri üçer yılda bir
olojilerimize kadar her türlü değerlendirme- terfi etmek olarak belirlendiğinden ve hepsi
mizde doğal ve sürekli olarak kullandığımız bir de üçer yılda bir terfi ettiğinden bu durumu
zihinsel süreçtir karşılaştırma. Günlük yaşantı- hızlı ve hakça olarak görmektedirler. Stouf-
mızda adeta farkında bile olmadan yaptığımız fer, pilot subayların kendilerini diğer pilotlarla
gibi, kim ne söylemiş, nasıl giyinmiş, nasıl bir karşılaştırdıklarında, kendilerinin daha fazla
konutta ikamet etmekteymiş, hangi üniver- uçtuğunu ve daha fazla kahramanlık göster-
sitenin hangi fakültesini kazanmış gibi açıkça diklerini, buna rağmen kendi gözlerinde daha
ve bilinçli olarak yaptığımız karşılaştırmalarla az başarılı buldukları arkadaşlarının onlardan
kendimizi kendi gözümüzde başkalarıyla kar- önce terfi ettiklerini düşünüp, terfi sisteminin
şılaştırarak tartarız. Kilomuzun az mı, çok mu yavaş ve adil olmayan bir şekilde işlediği sonu-
olduğuna, bir dersin sınavına hazırlanmamızın cuna vardıklarını görmüştür. Stouffer hayatta
yeterli mi, yetersiz mi olduğuna hep kendimi- herkesin kendisine ölçü olarak aldığı bir top-
zi başkalarıyla, onların çalışmaları, yaşantıları, lumsal grubu bulunduğunu ki, buna atıf grubu
duruş ve davranışlarıyla karşılaştırarak karar (reference group) adını veriyoruz, bu grubun
veririz. içindekilerle yaptığı karşılaştırmalara dayana-
Bu sürecin ne kadar önemli toplumsal sonuç- rak kendisinin haksızlığa uğrayıp uğramadığı-
ları olduğunu en belirgin olarak saptayanların na karar verdiğini varsaymıştır. Bu varsayıma
başında ünlü sosyolog Samuel Stouffer gel- göre, Stouffer kendi atıf grubuna göre bir şey-
miştir. İkinci Dünya Savaşı sırasında Amerikan lerden yoksun bırakıldığını düşünenlerin göre-
ordusundaki askerlerin morallerini ölçmek ce yoksunluk (relative deprevation) duygusu
için yapılan araştırmaları yönetmekte olan diye adlandırdığı bir tutuma sahip olacaklarını
Stouffer’ın dikkatini iki farklı kuvvette görev öne sürmüştür. Görece yoksunluk duygusun-
yapan subayların terfilerine ilişkin yaptıkla- da olan insanlar bir sınırlandırılma, engellen-
rı değerlendirmeler çekmiştir. Askeri inzibat me, ket vurulma psikolojisiyle hareket edecek-
(military police) olarak görev yapan subay- lerini, bunun da insanların sistemin kendisine
ların terfi konusundaki değerlendirmelerinde adil davranmadığını düşünmesine yol açacağı-
hemen hepsinin hızla ve hakça terfi etmekte nı ileri sürmüştür. Haksız yere sınırlandırıldı-
olduklarını belirttiklerini gören Stouffer, daha ğını düşünen insanların ise isyan etme eğilimi
önceki sorgulamalarında Hava Kuvvetleri’nde içerisine girerek başkalarına kötü muamele
uçucu pilot olarak savaşan subayların doldur- etme, saldırma, kavga etme gibi davranış gös-
dukları soru cetvelleri aklına takılmıştır. Bu tereceğini ifade etmiştir. Kısaca ifade edersek,
cetvelleri inceleyen Stouffer büyük çoğunlu- bu çalışmadan itibaren görece yoksunluk duy-
ğunun terfilerinin çok uzun zaman aldığını ve gusu insan ilişkilerinde şiddete eğilimi arttıran
genellikle pek de hakça olmadığını söyledikle- bir neden olarak düşünülmeye başlanmıştır.
rini saptamıştır. Bunun üzerine inzibatlarla pi- Yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi karşılaştır-
lotların hangi sürelerde terfi ettiklerini araştı- ma, (örneğin inzibatlar ile pilotların terfi hak-
ran Stouffer ortalama bir inzibat subayının üç kındaki algılarının kıyaslanması), toplumsal
yılda, bir pilotun ise savaş koşullarında olma- yaşantıda olduğu kadar toplumsal bilimde de
nın da verdiği bir etkiyle de bir yıla varmadan temel bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Bir
terfi ettiğini saptamıştır. O zaman üç yılda toplumun kaynaklarını nasıl kullandığını, geli-

v
ri ve serveti eşit olarak dağıtıp dağıtamadığını, ancak karşılaştırma ile mümkün olabilir. Bu
bireysel özgürlüklere değer verip vermediğini, amaçla farklı süreçler ve mantık yürütme yol-
devletin vergi toplamakta etkili olup olmadığı- ları tasarlanmış olup halen uygulanmaktadır.
nı, hükümetin şiddete başvurmadan ülkeyi yö- Bu dersin konusu da bu yöntemleri uygula-
netip yönetemediğini ancak o toplumu veya mak suretiyle üretilen bulgular ışığında farklı
onun ekonomik veya siyasal sistemini diğer siyaset uygulamalarını barındıran siyasal sis-
toplumlar ve onların benzer sistemleriyle kar- temleri tanımak, çalışma koşullarını anlamak,
şılaştırarak anlayabiliriz. Bir toplumda günde neden ve nasıl bazı sistemlerin ortaya çıktığını
5 TL’den az bir gelirle geçinenlerin oranı yüzde ve nasıl birer evrim geçirdiklerini öğrenmek-
15 ise bu toplumda fakirliğin yaygın olup ol- tir. Bu elinizdeki kitap size bu konularda ışık
madığını, ancak dünyadaki diğer toplumların tutmak için ülkemizin değişik üniversitelerinin
aynı durumda olan birey oranlarını saptayarak uzmanları tarafından derlenmiş bir çalışmadır.
ve karşılaştırarak bulabiliriz. Eğer dünyadaki
Bu çalışma tek bir üniversitenin, tek bir si-
190’dan fazla Birleşmiş Milletler üyesi devlet-
yaset bilimi bölümünün ve tek bir siya-
ten 150’sinde bu oran yüzde 15’ten daha fazla
set bilimcinin çalışması değildir. Bu kitap
ise, o zaman incelediğimiz toplumun duru-
Anadolu Üniversitesi’nden Prof.Dr. Deniz
munun pek fena olmadığına, eğer ancak 15
Kağnıcıoğlu ile Sabancı Üniversitesi’nden
devlette bu oran yüzde 15’ten daha fazla ise,
Prof.Dr. Ersin Kalaycıoğlu’nun derleyicili-
o zaman incelediğimiz toplumun durumunun
ği (editörlüğü) ve yazarlığında, Bahçeşehir
fevkalade kötü olduğu sonucuna varabiliriz.
Üniversitesi’nden Prof.Dr. Sabri Sayarı, Yedi-
Ayrıca karşılaştırma siyasal sistemlerin na- tepe Üniversitesi’nden Prof.Dr. Cemil Oktay,
sıl yönetildiklerini, yönetme yeteneklerini, Galatasaray Üniversitesi’nden Doç.Dr. Eylem
izledikleri iç ve dış politikalarının etkili olup Aksoy Rétornaz, Sabancı Üniversitesi’nden
olmadığını da saptamamıza yarar. Devlet- Doç.Dr. Emre Hatipoğlu ve İstanbul Bil-
lerin ekonomik, siyasal ve kültürel özellik- gi Üniversitesi’nden Doç.Dr. Hasret Dikici
lerinin betimlenmesi ancak karşılaştırılmak Bilgin’in katkılarıyla oluşmuş bir yayındır. Bu
suretiyle olabilir. Benzerlikler ve farklar sap- yayının gerçekleştirilmesi için hiçbir desteğini
tandığında bazı ön koşulların, bir olgunun esirgemeyen Anadolu Üniversitesi’nin Rektö-
oluşmasına neden olduğunu saptayabiliriz. rü Prof.Dr. Naci Gündoğan’a özellikle teşekkü-
Samuel Stouffer’ın yukarıda anlattığımız gö- rü bir borç biliriz. Bu derlemenin basımı sıra-
rece yoksunluk konusundaki buluşunda da sında her türlü teknik yardımı sunan ve Açık
karşılaştırma yönteminin kullanıldığını görü- Öğretim’de kullanılacak bu yayını oluşturan
yoruz. Stouffer iki meslek grubunu, inzibat tasarımın ortaya çıkmasında büyük emeği
ve pilotları karşılaştırarak bu grupların içinde geçen Uzaktan Öğretim Tasarım Birimine de
bulunan bireylerin nasıl farklı yoksunluk duy- özellikle teşekkür etmek isteriz.
guları geliştirdiklerini saptayabilmiştir. Böyle
bir karşılaştırma imkânı olmasaydı, Stouffer’in
07 Eylül 2018, İstanbul
görece yoksunluk olgusunu gözlemlemesi ve
buna dayanarak temel bir sosyoloji kavramı-
nı tanımlaması ve önemli bir sosyal psikolojik
Editörler
açıklama önerebilmesi mümkün olamayacak-
tı. Tüm siyasal olgularda da farklı toplumsal Prof.Dr. Ersin Kalaycıoğlu
ve bireysel koşullar, geçmişler ve ortamların Prof.Dr. Deniz Kağnıcıoğlu
etkileri altında bulunarak davranılmasından
dolayı, bu farklılıkları dondurarak sadece de-
ğişiklik gösteren bir ön koşul ile onun etkisiyle
oluşan bir gelişmenin varlığının saptanması da

vi
Bölüm 1
Karşılaştırmalı Siyaset: Giriş

Karşılaştırmalı Siyaset Olgusuna


Karşılaştırma Olgusu ve Siyaset Kurumsal Yaklaşımlar
öğrenme çıktıları

1 Siyaset olgusunun farklı kültür, toplum, 2 Karşılaştırma sayesinde kültür, toplum,

1
ekonomi v.b. koşulların etkilerinden

2
ekonomi ve siyasal tarihten gelen
insan topluluklarında ne tür farklılıklar sadece bir veya birkaçını araştırma
ve benzerlikler göstermekte olduğunu kapsamına alarak nasıl genel önermeler
açıklayabilme üretilebileceğini tanımlayabilme

Siyasal Sistemlerin Sınıflandırılması


Siyasal Sistemlerde İktidar Dağılımı

3 4
3 Farklı siyasal sistemlerin ne bakımdan
ayrıldığını ve hangi bakımlardan 4 Çeşitli siyasal rejim, siyasal topluluk ve
benzediğini ve bunların arasındaki farkları siyasal sistemlerin işleyişinde geçerli olan
açıklayabilme yapısal ve kurumsal farkları ayırt edebilme

Anahtar Sözcükler: • Siyaset • Demokrasi • Karşılaştırmalı Siyaset • Otoriter Rejim • Yöntem


• Totaliter Rejim • Sınıflandırma • Gözlem

2
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

GİRİŞ
Karşılaştırmak içinde yaşadığımız çevre ve aile
başta olmak üzere kurumlar içindeki yerimizi ta- dikkat
nımlamak, anlamlandırmak ve değerlendirmek Burada kullandığımız tanım siyaset hakkında
için hayatın başından itibaren yaptığımız bir dav- yapılan pek çok tanımdan birisi olan David
ranıştır. Kendi cinsiyetimizi ve bunun toplumsal Easton’ın 1953 yılında yayınlanan kitabında
cinsiyet olarak anlamını, kendi kimliğimizi deri önerdiği tanımdır. Bu tanımın İngilizce aslı
rengimizden başlayarak toplumda sahip olduğu- Easton tarafından “...politics is the authorita-
muz kan bağlarını, hısımlık ilişkilerini, yaşadığı- tive allocation of values” (1953: s. 130) olarak
mız yeri, o toprağı paylaşanlarla olan ilişkilerimi- önerilmiştir. Easton tarafından öne sürülen bu
zi, inançlarımızı da ancak karşılaştırma yoluyla tanım demokrasi veya otoriter - totaliter rejim
toplumsal yaşantının içinde anlamlandırabiliriz. farkı söz konusu olmaksızın, çağdaş siyaset ka-
O zaman kendimizi toplumda belirli bir konuma dar ilk çağ Mısır, Çin, Hindistan, Yunan, Türk
yerleştirebilmek, bir erkek veya kız öğrenci olarak v.b. siyasetlerini tanımlamak için de geçerli
tanımlayabilmek, bunun toplumsal anlamını kav- olabilecek, olabildiğince zaman ve mekân aşırı
rayabilmek ve ona göre başka erkek ve kız öğrenci- bir içerikte olan bir tanım olduğundan burada
lere davranmak söz konusu olabilir. Karşılaştırma temel alınmıştır.
zihinsel olarak farkında bile olmadan yapabildi-
ğimiz, ancak bazen bilinçli olarak yaptığımız bir Bu farklılıkların gözlenmesi onların neden ve
mantıksal çıkarsamadır. nasıl ortaya çıktığı sorularını sormamıza olanak
Toplumsal yaşantının geneli için geçerli olan sağlamaktadır. Bu tür bir sorgulama ise bize si-
bu davranış, toplumdaki değerlerin bağlayıcı ka- yaset olgusu hakkında ayrıntılı ve derinlemesine
rar alma gücü bulunan kurum ve kişilerin (otori- gözlem yapma olanağı tanıyacağı gibi, farklı siyasal
telerin) müdahalesiyle bölüşümü (tahsisi) olgusu olguların olduğu, bunların hepsine özgü olabilen
olan siyaset için de geçerlidir. Siyaseti anlamlan- özelliklerin mevcudiyetini ayrıştırabilme olanağı
dırabilmek ve hatta anlayabilmek için karşılaştır- verecektir. Karşılaştırmalı gözlem aynı zamanda
ma temel bir mantık yürütme sürecidir. Örneğin, birbirine çok benzer siyasal kültürlere sahip olduk-
ülkemizde mevcut olan siyasal yapı ve kurumlara ları varsayılan ulus-devletlerin bile çok farklı siyasal
oldukça aşinayız. Onların adlarını ilköğretim yıl- yapı ve olgulara sahip olduğunu ortaya koyabiliyor.
larından itibaren öğreniyor, bu konularda veri- Örneğin, aynı dili (İngilizce) konuşan, bireysellik,
len dersler çerçevesinde nasıl ortaya çıktıklarını, özgürlük, girişkenlik v.b. kültürel değerleri payla-
geçirdikleri evrimi ve içerikleri hakkındaki temel şan, benzer demokrasi esaslarına göre yüzyıllardan
bilgileri ediniyoruz. Ancak, internete girip ufak beri yönetilen Britanya ve Amerika Birleşik Dev-
bir arama yaptığımızda Türkiye’de Millet Meclisi letleri (ABD) araştırıldığında, Britanya’da kurulan
denilen kurumun Fransa’da Assemblée Nationa- dernek ve kuruluşların büyük çoğunluğunun ulu-
le (Millet Meclisi) olarak adlandırıldığını, oysa sal kuruluşlar olduğu, oysa ABD’ndeki dernekle-
Britanya’da House of Commons (Avam Kama- rin büyük çoğunluğunun ise yerel örgütler oldu-
rası) olarak anıldığını görüyoruz. Bu ufak karşı- ğu görülmektedir (Wilson, 1995, 82-85). Ayrıca,
laştırmada bile yasama organının farklı yapıları Britanya’daki çıkar grupları daha kuruluşlarından
olabileceğini, Türkiye’de tek meclisli (kamaralı) itibaren ulusal düzeyde kurulurken, ABD’nde aynı
bir içerikteyken Fransa ve İngiltere’de iki kama- kuruluşların öncelikle yerel düzeyde ortaya çıktık-
ralı bir içerikte olduğunu saptıyoruz. Türkiye de, ları, bazılarının zamanla ulusal bir içerik kazandık-
Fransa da, Britanya da demokrasi ile yönetilmek- ları görülüyor. Böylece, benzer siyasal olgulardaki
tedir, ama Türkiye’de yasama organı sadece Millet farklılıkların, farklı siyasal olgulardaki benzerlikle-
Meclisi’nden ibaretken, Fransa’da Assemblée Na- rin gözlemlenebilmeleri ve bunları ortaya çıkaran
tionale ve Sénat (Senato’dan), Britanya’da ise Ho- koşul ve nedenlerin ayrıştırılabilmesi de karşılaştır-
use of Commons ve House of Lords’dan (Lordlar ma yoluyla olabilmektedir. Dolayısıyla, karşılaştır-
Kamarasından) oluştuğunu görüyoruz. ma bir mantık yürütme aracı olarak kullanılmak

3
Karşılaştırmalı Siyaset: Giriş

suretiyle bilimsel geçerliliği olan neden-sonuç (cau- Bir Yöntem Olarak Karşılaştırma
se-effect) ilişkilerine ulaşmayı, bilimsel kuram (teo- Karşılaştırma yöntemi kullanılarak yapılan bir
ri) ve nihayet bilimsel yasalar üretmeyi hedefler. Bu araştırmada da, aynen laboratuar ortamındaki gibi,
da bize karşılaştırmanın aynı zamanda bir yöntem bir bağımsız değişkenin bağımlı değişken üzerinde
olduğunu göstermektedir. etkisi olup olmadığını araştıracak koşullar üretil-
meye çalışılır. Ancak, burada laboratuar ortamının
KARŞILAŞTIRMA OLGUSU VE ayarlamaları mümkün olmadığından, incelenecek
SİYASET olan olgunun ortaya çıktığı ve/veya çıkmadığı si-
yasal sistemler gözlemlenir. Bu durumda izlenebi-
Toplumbilimlerinden olan siyaset biliminin bir lecek olan iki temel yöntem olduğunu 19. yüzyıl
alt dalı olarak karşılaştırmalı siyaset alanında da, düşünürlerinden John Stuart Mill ilk kez ortaya
diğer toplumbilimleri dallarında olduğu gibi bir koymuştur. Mill önerdiği mantık süreçlerine karşı-
sonuç ile onu doğuran etkiyi belirleyebilmek için laştırmalı yöntem adını vermemiş ve birisine uyuş-
laboratuar deneyi yapmak mümkün veya ahlaklı ma yöntemi (method of agreement), diğerine de
değildir. İnsanları kobay olarak kullanmak ahlaken fark yöntemi (method of difference) adını vermiştir.
kabul edilemeyeceği gibi, Kuzey Kore gibi totaliter
rejimler dışında insanların özgürlüklerini ellerin- Mill’in uyuşma yöntemine göre bir siyasal
den alarak onları belirli kurallara göre hareket et- olay, gelişme veya olgu farklı siyasal sistemlerde
meye de zorlayamayız. Onun için karşılaştırmalı ortaya çıktığında (bağımlı değişken), onunla aynı
siyaset alanında deney yapmak olasılığı yoktur. anda veya onun hemen öncesinde bir bağımsız
Ancak, siyasal olgular, yapılar, gelişmeler gözlem- değişkenin değiştiği gözlemleniyorsa, o zaman bu
lendiğinde adeta deney benzeri koşulların varlığı bağımsız değişkenle, o olgunun (bağımlı değişke-
saptanabilir ve bazı mantık süreçleri kullanarak ve nin) bir uyuşması söz konusudur. Burada dikkat
gözlemlerimizi sınıflandırmak suretiyle bu koşullar edilecek olan husus, diğer tüm koşullar farklı iken
içinden neden-sonuç ilişkilerini ayrıştırmak müm- bir siyasal olay her ortaya çıktığında eğer bir ba-
kün olabilir. Zaten doğa bilimlerinde laboratuarda ğımsız değişken de mevcutsa o zaman, o bağımsız
yapılan da bundan ibarettir. Laboratuar ortamında değişken o siyasal olgunun nedeni olarak saptanır
her türlü etmenin etkileri denetim (control) altına (bakınız Çizelge 1.1). Çizelge 1.1. incelendiğinde
alındıktan sonra sadece neden olması olası olan görülecektir ki dört ülkede de aynı siyasal olgunun
tek bir etmenin değişmesine fırsat verilir. Eğer her (Z) ortaya çıktığı saptanmıştır. Oysa her ülkede-
türlü etmenin etkileri sabit tutulurken (denetle- ki koşullar, bir koşul hariç (Y), çok farklıdır ve bu
nirken), tek bir etmenin serbestçe değişmesi söz koşul (Y) araştırdığımız siyasal olgu (Z) her ortaya
konusu olursa, o zaman diğer etmenlerden bağım- çıktığında her dört ülkede de mevcuttur. O zaman
sız olarak değişen etkiler ortaya çıkmış olur. Bu Y ile Z arasında mükemmel bir uyuşma vardır.
tür davranan etmenlere bilimde bağımsız değişken Y ne zaman ortaya çıkarsa, Z de o zaman ortaya
adını veriyoruz. Bu değişmenin etkisi olmadan ha- çıkmaktadır. Bu durumda Z bağımlı değişkeni, Y
reketsiz duran bir nesne veya olgu bağımsız değiş- bağımsız değişkeninin matematiksel olarak fonksi-
kenin gösterdiği değişiklikler sırasında veya sonra- yonudur [Z = f (Y)].
sında birden değişim gösterirse, o zaman o nesne
veya olgunun bağımsız değişkene bağlı olarak de-
ğiştiği sonucuna varırız. Bu bağımsız değişkenden Mill’in uyuşma yöntemine göre bir si-
etkilenerek değiştiğini saptadığımız değişkenlere yasal olay, gelişme veya olgu farklı siya-
de bilimde bağımlı değişken adını veririz. sal sistemlerde ortaya çıktığında (bağımlı
değişken), onunla aynı anda veya onun
hemen öncesinde bir bağımsız değişke-
Siyaseti anlamlandırabilmek ve hatta anla- nin değiştiği gözlemleniyorsa, o zaman bu
yabilmek için karşılaştırma temel bir man- bağımsız değişkenle, o olgunun (bağımlı
tık yürütme sürecidir. değişkenin) bir uyuşması söz konusudur.

4
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Tablo 1.1 Uyuşma Yöntemi tırmacı çok farklı koşulları olan siyasal sistemler
arasından bir siyasal olgunun ortaya çıktığı ve aynı
Ülke A Ülke B Ülke C Ülke D
olgunun ortaya çıkmadığı örnekleri gözlemler. Bu
Koşul I II VII IX bağımlı değişkenin (Z) her ortaya çıktığı ortamda
Koşul III III V III diğer tüm koşullar farklı iken bir etkenin (bağımsız
Koşul IV XII VIII XIII değişken Y) de ortaya çıktığını saptar. Aynı anda o
Koşul XV XX XXV XXII
bağımlı değişkenin (Z) ortaya çıkmadığı durumlar-
da da bağımsız değişken olarak gözlemlediğinin de
Koşul Y Y Y Y (Y) var olmadığını görürse, o zaman Z’nin Y’ye ba-
Olgu Z Z Z Z ğımlı olduğuna hükmeder [Z= f (Y)]. Bu durumda
Y varken Z de var olmakta, Y yokken Z de yok
Bu durumu bir siyasal örnekle de açıklayabili- olmakta veya oluşmamaktadır. Hem olumlu hem
riz. Çok farklı tarihlerde, çok farklı coğrafyalarda olumsuz ilişki olarak bağımsız - bağımlı değişken-
ve çok farklı siyasal ve toplumsal ortamlarda top- ler arasında ilişki olduğu böylece saptanmış olur.
lumsal ihtilaller olmuştur. ABD (1776), Fransız Bu yöntemin de sorunları vardır. Eğer bir olgunun
(1789), Rus (1917) ve İran (1979) Devrimleri bu birden fazla nedene bağlı olarak ortaya çıkması söz
tür ihtilallerin başlıca örnekleridir. Bu dört ülkenin konusuysa, bu bağımsız değişkenlerin gözlemlen-
de siyasal kültür ortamları, iktisadi yapıları ve ge- me sırasına dikkat edilemediği durumlarda sanki o
lişmişlik düzeyleri farklıdır. Bunların üçü krallıkla değişkenlerden sadece bir tanesi gerçek değişken-
yönetilmekle birlikte ABD bir sömürgeydi ve ken- miş gibi kabul edilmesi söz konusudur.
disinin bir kralı yoktu. Onun dışında bu dört dev-
letin hemen hemen her özelliği birbirinden farklıy-
dı. Ancak, siyaset sosyologu olan James C. Davies
yaptığı bir araştırmada bu ihtilallerden önce ülke dikkat
Burada dikkat edilmesi gereken husus siyasal
ekonomilerinin hızlı bir büyüme sürecine girdiği-
olguların ortaya çıkmasında nadiren tek bir ba-
ni, ancak tam halk ayaklanması öncesindeyse bir-
ğımsız değişkenin etken olmasıdır. Hemen he-
denbire büyük bir yavaşlamaya ve hatta küçülmeye
men tüm siyasal olay, olgu ve gelişmelerin birden
tabi olduğu saptanmıştır. Davies’in J- eğrisi olarak
fazla nedene bağlı olduğu saptanmıştır. Top-
bilinen bu önermesine göre, büyük hızla süren ik-
lumsal ihtilaller konusunda Theda Skocpol’un,
tisadi büyüme dönemlerinin arkasından iktisadi
James C. Davies’den sonra yaptığı araştırma da
büyümede rastlanılan ani ve hızlı duraklama halk
toplumsal ihtilallerin diğer bazı bağımsız değiş-
ayaklanmalarına yol açan bir toplumsal psikolojik
kenler tarafından belirlendiğine işaret etmiştir.
etki yaratır. Bu dört örnekte de benzer bir hızlı bü-
Buradaki sorun, laboratuvar koşullarından farklı
yüme dönemi ve onun ani yavaşlamasından kay-
olarak karşılaştırmalı gözlemler sırasında biline-
naklanan bir duraklama söz konusu olmuştur. Bu
bilen her türlü koşulu denetlemenin genellikle
durumda toplumsal ihtilallere yol açan halk ayak-
mümkün olamamasıdır. Özellikle zamanaşırı et-
lanmalarının nedeni iktisadi gelişmenin sürati ve
kileri olan değişkenler gözlem anında varlıklarını
seyri ile ilgilidir. Mill’in uyuşma yöntemiyle ben-
belli etmeyebilmektedirler. O zaman gözlemle-
zersiz koşullar içinde bir tane değişmeyen uyuşma
nen bağımsız ve bağımlı değişken ilişkisi, daha
bize hangi bağımsız değişkenin ihtilalci halk ayak-
önce ortaya çıkan başka bir olgu, koşul, yani bir
lanmalarının nedeni olduğunu işaret etmektedir.
başka bağımsız değişken tarafından da aynı anda
Mill’in önerdiği fark yöntemi ise biraz daha belirlenebilir. O zaman bir üçüncü değişken asıl
karmaşıktır. Burada bir siyasal olay, olgu veya ge- neden olarak gizli kalırken, biz sadece görünen
lişmenin ortaya çıktığı ve çıkmadığı durumlar göz nedeni asıl neden olarak ayrıştırmış oluruz, oysa
önünde bulundurulur. Bu olgunun ortaya çıktığı o neden gerçek neden olmayıp sahte (spurious)
her durumda var olan ve ortaya çıkmadığında da neden içeriğindedir. Onun için üçüncü ve ger-
var olmayan bağımsız değişken, o bağımlı değiş- çek neden konumundaki değişkenleri gözlemek-
kenin nedeni olarak ayrışır (bakınız Çizelge 1.2). te başarısız olma rizikosu bu yöntem uygulandı-
Aslında fark yöntemi uyuşum yönteminin iki defa ğında her zaman mevcut olacaktır.
üst üste uygulanması gibi bir şeydir. Bu kez araş-

5
Karşılaştırmalı Siyaset: Giriş

mümkün değildir. Onun için bu tür araştırmalar-


da ister istemez 193 Birleşmiş Milletler (BM) üye-
Mill’in Fark Yöntemi’ne göre siyasal olay, si ulus-devletten az sayıda seçerek gözlem yapmak
olgu veya gelişmenin ortaya çıktığı her du- zorunluluğunu doğurmaktadır. Bu durumda soru-
rumda var olan ve ortaya çıkmadığında da lacak soru kaç tane ulus-devlet bir karşılaştırma yön-
var olmayan bağımsız değişken, o bağımlı temi uygulaması için yeterli olarak kabul edilebilir?
değişkenin nedeni olarak ayrışır.

Tablo 1.2 Fark Yöntemi Przeworski ve Teune, OBST ile az sayıda ve


çok benzer ülkeleri belirli bir zaman aralı-
Ülke A Ülke B Ülke C Ülke D
ğında gözlemek suretiyle bir toplumsal olgu
Koşul I II VII IX ile onun siyasal sonuçlarının var olup olma-
Koşul III III V III dığını ortaya koymayı amaçlamışlardır.
Koşul IV XII VIII XIII
Koşul XV XX XXV XXII Aslında Mill’in önerdiği yöntemlerden uyuşma
Koşul Y değil Y Y değil Y yöntemine benzer bir biçimde az sayıda ve çok ben-
Olgu Z değil Z Z değil Z zer ülkeleri belirli bir zaman aralığında gözlemek
suretiyle bir toplumsal olgu ile onun siyasal sonuç-
larının var olup olmadığını görgül (ampirik) olarak
Toplumsal ihtilallere yol açan halk ayaklan- saptamak bir çözüm olacaktır. Bunun için birbirine
malarının ortaya çıkmadığı iki örneği ABD ve çok benzer ülkeler örneklemi tasarlanmalıdır. Bu
Rusya yerine ikame edebiliriz. Örneğin, Britanya yaklaşıma Adam Przeworski ve Henry Teune olabil-
ve Hindistan’ı, ABD ve Rusya’nın yerine ikame diğince benzer sistemler tasarımı (most similar
edip karşılaştırma kapsamına alacak olursak, o systems design, OBST) adını vermişlerdir (1970,
zaman hızı değişkenlik gösteren iktisadi gelişme 32 -34). Burada birbirlerine çok benzer durumda
olgusunun halk ayaklanmasıyla birlikte oluştu- olan siyasal sistemler seçilir. Örneğin, Britanya,
ğunu gözlemlemek zorlaşmaktadır. Britanya’da ve İrlanda ve Avustralya aynı milletler topluluğuna
Hindistan’da halk ayaklanmaları olmakla birlikte bağlı, aynı dil ve benzer kültürel özelliklere sahip
toplumsal ihtilal boyutlarına ulaşmamıştır. İlk göze
ülkelerdir. Siyasal kültür ve ekonomik gelişmişlik
çarpan bunların hızlı iktisadi büyüme dönemleri-
düzeyi benzerlikleri birçok değişkenin etkilerinin
nin sekteye uğramasıyla eşanlı olmamasıdır. Bu du-
olmadığını varsaymamızı kolaylaştırır. Britanya’da
rumda sekteye uğrayan büyük iktisadi gelişme dö-
uygulanan seçim sistemi, bu kitabın ikinci bölü-
nemleri olmaması (Y değil), toplumsal ayaklanma
münde incelendiğinde göreceğiniz gibi, çoğun-
ve onun sonunda da ihtilallere yol açmamıştır (Z
lukçu bir mantıkla işleyen, en fazla oyu alanın
değil). Bu durumda daha önceki J-eğrisi önermesi-
kazandığı (first-past-the-post) bir sistem olması do-
ni destekleyen gözlemlerimizin daha büyük bir güç
layısıyla, en fazla oyu alan partinin parlamento san-
kazandığını söylemek mümkündür.
dalyelerinde büyük artışlara yol açan adaletsiz bir
sistemdir. Oysa Irlanda’da uygulanan tek transfer
Gözlem ve Önerme edilebilir oy (single transferable vote) sistemi oyları
Buraya kadarki anlatımımızda hep az sayıda göz- nispi temsil (proportional representation) esasına
lemden yola çıkarak tekil bir bağımsız değişkenin göre adilane olarak meclis sandalyelerine dönüştür-
bir bağımlı değişkenle olan ilişkisini araştırmakla ye- düğünden her parti aldığı oya yakın oranda meclis
tindik. Bunun için de az sayıda siyasal sistemi örnek sandalyesi işgal eder. Benzer olarak Avustralya’daki
olarak kullandık. Toplumsal ihtilal gibi bir olguyu almaşık oy (alternate vote) sistemi oyların meclis
açıklamaya kalktığımızda bu olguya dünya tarihin- sandalyelerine dönüşmesinde temsilde adalete du-
de az rastlanması nedeniyle az sayıda gözlemle yetin- yarlıdır. Bu durumlarda koalisyon hükümetlerinin
mek zorunda olmamız kaçınılmazdır. Ancak, yine sıklıkla oluşması kaçınılmazdır. Çok benzer ülke-
de tüm siyasal sistemleri tarihleri boyunca izlemek lerde uygulanan farklı seçim sistemlerinin farklı
gibi fevkalade zor ve karmaşık bir yola gitmek pek hükümet tiplerine yol açmakta olduğu Maurice

6
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Duverger (1954) tarafından ortaya atılmıştır. Du- varlıkları, eğitim düzeyleri, sosyo-ekonomik iliş-
verger çoğunlukçu seçim sistemlerinin parti hükü- kileri yüksek düzey bürokrat ve politikacılara çok
metine, nispi temsile dayalı seçim sistemlerininse kolay ulaşabilir bir konuma getirir. O durumda, üst
koalisyon hükümetlerine yol açacağını önermiştir. sınıf mensupları doğrudan doğruya, hatta yüz yüze
Bu durumda uygulanan seçim sistemleri (bağımsız görüşerek siyasal karar alıcılara öneri veya isteklerini
değişken) ortaya çıkan hükümet tipinin parti veya aktarabilirler. Oysa herhangi bir orta veya alt sınıf
koalisyon içeriğinde olmasına (bağımlı değişken) mensubunun böyle bir olanak bulması zordur. O
etken olur denencesine (hipotez) ulaşabiliriz. durumda orta ve alt sınıf mensupları oy kullanmayı
ne kadar dolambaçlı da olsa kendi etkilerini siyasal
kararlara taşıyan temel bir araç olarak görmeye de-
OFST’de amaç tekil bir bağımsız değiş-
vam edeceklerdir. Bu durumda bir adım daha ile-
kenin tek bir bağımlı değişken üzerinde-
ri giderek toplumsal statü düştükçe oy kullanarak
ki etkisini saptamak olmayıp, belirli bir
siyasal hayata katılma artar biçiminde bir denence
düzenli ilişkiyi çok farklı toplumlarda da
(hipotez) ileri sürebiliriz. Yukarıda sıraladığımız
gözlemleyerek tüm siyasal sistemler için
gibi bir çeşitlilikteki ulus-devletler için bu düzenli
geçerli olabilecek önermelere ulaşmaktır.
ilişkiyi gözlemleyebilirsek, o zaman genel bir açıkla-
maya veya adeta bir bilimsel yasaya ulaşmış oluruz.
Buraya kadar olan anlatımımızda karşılaştırma
Bir diğer yaklaşım ise yine Przeworski ve yöntemini hangi amaçla kullanacağımıza bakarak,
Teune’nin önerdiği olabildiğince farklı sistemler ona göre iki veya daha fazla sistemi karşılaştırmanın
tasarımı (most different systems design, OFST) anlamlı olabileceğini ifade ettik. Aslında tek bir sis-
yaklaşımıdır. Buna göre amaç tekil bir bağımsız temin, örnek olay olarak (case study) adlandırılan
değişkenin tek bir bağımlı değişken üzerindeki bir yaklaşımla araştırılması da karşılaştırmalı siya-
etkisini saptamak olmayıp, belirli bir düzenli iliş- set araştırmalarında rastlanılan bir durumdur. Bu
kiyi çok farklı toplumlarda da gözlemleyerek tüm genellikle araştırmacının vatandaşı olduğu ülkeden
siyasal sistemler için geçerli olabilecek önermelere farklı bir ulus-devlet örnek seçilerek yapılır. Bu tür
ulaşmaktır. Eğer çok farklı siyasal tarih, coğrafya, çalışmalar aslında karşılaştırmalı siyaset disiplini-
kültür, iktisadi rejim ve gelişme düzeyi v.b. özel- nin bir parçası olmakla birlikte lisans ve lisansüstü
liklere sahip olan ülkeleri gözlemlediğimizde hep- ders programlarında öğrencilerin vatandaşı olduğu
sinde aynı ilişkiyi saptayabilirsek, o zaman burada ulus-devletin siyasal sistemi olarak ayrıca okutulur.
bir bilim yasasını andıran genellikte bir açıklama Türkiye’de Türk Siyasal Hayatı, Fransa’da Fransız
kalıbına ulaşmış oluruz. Örneğin, Rusya, Japonya, Siyasal Hayatı, ABD’nde Amerikan Siyasal Hayatı
Almanya, İtalya, Peru, Güney Afrika, Kanada, Ma- gibi konu başlıkları altında okutulurlar. Bu tür ders
lezya ve Mısır’ın hepsinde de toplumun en üst ke- konuları ve araştırma alanları karşılaştırmalı siyaset
simini oluşturan yüksek sınıftan kimselerin seçim- yönteminin ürettiği kavram, kuram ve yaklaşımları
lerde oy kullanma eğiliminin orta sınıftan çok daha kullanarak araştırma ve eğitimlerini sürdürdükleri
düşük düzeyde olduğunu saptadığımızı varsayalım. sürece siyaset bilimi kapsamındadır. Bu durum-
O zaman ortaya siyasal tarih, coğrafya, kültür, sos- da araştırma konusu olan tekil ülke hakkındaki
yo-ekonomik gelişmişlik düzeyi, ekonomik rejim bulgular başka ülkelerde aynı kavram, kuram ve
gibi farklardan etkilenmeyen genellikte bir ilişki yöntemlerle yapılan araştırmalara kolayca eklem-
örüntüsü (pattern) çıkmış olur ki, bu da toplumsal lenebilir ve siyaset bilimin siyasal olgular hakkında
sınıf üyeliğinin oy kullanma olgusuna yaklaşımında genel kuram oluşturma yöntemine (nomothetic
evrensel bir düzenlilik olduğunu gösterir. Bu dü- method) hizmet etmeye devam eder. Ancak, eğer
zenliliği yüksek toplumsal sınıfların siyasal katılma bu araştırmalarda ve eğitimde amaç bir sistemin
davranışları oy kullanmayı içermemek eğiliminde- mükemmel yalnızlığı içinde onun tekilliğini veya
dir diye ifade edebiliriz. Daha etraflı araştırmalar bu benzersizliğini göstermek olursa, o zaman siyaset
konumdaki bireylerin oy verip de onun sonuçlarını biliminin kapsamı dışına çıkılır. Bu tür araştır-
beklemek gibi dolambaçlı bir katılma biçimi yeri- malar daha çok mükemmel betimlemeler yoluyla
ne, doğrudan yöntemleri daha etkili bulduklarını açıklama hedefine yönelik olup (ideographic met-
gösterebilir. Bu kişilerin toplumsal konumları, mal hod) tarih tarafından kullanılırlar.

7
Karşılaştırmalı Siyaset: Giriş

Yaşamla İlişkilendir

Eğer Türkiye hakkında çok kısa zamanda ola- başka bir kültür ortamında insanların nasıl dav-
bildiğince fazla bilgi almayı hedefleseniz, örneğin randığını, ne tür olaylara nasıl tepkiler verdikleri-
bir yarıyıl boyunca Türkiye’nin sosyolojik özellikleri, ni, nasıl beslendiklerini, nasıl çalıştıklarını, nasıl
siyaseti, ekonomik nitelikleri hakkındaki bilginizi dinlendiklerini v.b. yakından gözlemlemek ola-
geliştirmek isteseniz, hangi kente gidip bir yarıyılı- nağı bulacaktır. Bu durumda kendisinin ve ken-
nızı orada geçirmeyi planlardınız? disi gibi yetişenlerin neden bu durumlarda farklı
Bir bireyin kendi içinde doğup büyüdüğü davrandığını sorgulayabilecek, o zaman da kendi
ülke hakkında en kısa zamanda en etkili bir bi- içinde doğup büyüdüğü kültürün özellikleri-
çimde bilgi sahibi olmasının yolu, bir başka ül- ni, diğer kültürlere göre olan farklarını, böylece
keyi ziyaret ederek, örneğin bir öğrenci mübadele kendisinin ve içinde doğup büyüdüğü toplumun
programı ile başka bir ülkeye giderek bir yarıyıl kültürel özelliklerini gözden geçirme, anlamlan-
veya daha fazlasını geçirmesidir. Bu yolla, birey dırma ve anlama olanağı bulacaktır.

Öğrenme Çıktısı

1 Siyaset olgusunun farklı kültür, toplum, ekonomi ve siyasal tarihten gelen insan
topluluklarında ne tür farklılıklar ve benzerlikler göstermekte olduğunu açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Siyasal davranışların aslın-


Karşılaştırma ile siyasal ol-
da bireyin ait olduğu top-
guların ne kadar ayrı veya
lumsal çevrenin bir ürünü
farklı olduklarını saptamayı
olduğu önermesini sık sık
amaçlıyoruz. Bu durumda
duymaktayız. Bu duruma
“Tek bir ülke siyasetini bilen bir siyasal sistemin başka
göre siyasette bir köylünün
hiçbir ülke siyasetini bilme- hiçbir siyasal sisteme ben-
bir kentliden, bir işçinin,
mektedir” diyen Giovanni zemediğini, tamamen ken-
bir mühendisten daha farklı
Sartori neden haklıdır? disine özgü olduğunu ve ge-
davranacağını düşünmeli-
nel olarak başka sistemlerle
yiz. Bu önermenin doğru
onun karşılaştırılmasının
olup olmadığını sınamak
mümkün olmadığı önerme-
için ne gibi bir yönteme
sini nasıl sınayabiliriz?
başvururdunuz?

KARŞILAŞTIRMALI SİYASET OLGUSUNA KURAMSAL YAKLAŞIMLAR


Karşılaştırmalı siyaset konusundaki ilk araştırmalar insanların mutluluğunu sağlayacak devlet yapısına
ulaşmanın formülünü bulmak güdüsü ile yapılan kısmen normatif, kısmen pozitif önermelerden oluşan
çalışmalardan oluşmuştur. Aristo’nun Politika adlı ünlü eseri bu tür bir arayışın ilk ürünlerinden olup
pozitif yanı daha ağır basan bir niteliktedir. Bu araştırmalardan ilk ciddi sapış N. Machiavelli (Makyavel)
tarafından yazılmış olan, daha çok kamu yönetimi sanatı içeriğinde önermelerden oluşan, ancak farklı
siyasal sistemler ve kültürlerde yapılan gözlemlerden derlenen Prens adlı kitaptır.

8
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

temel siyasal yönetim biçimi olduğu görüntüsünü


ortaya çıkarttı. Bunlar da güçlü Avrupa kapitalist
Machiavelli mutluluğu sağlayacak mü-
sistemlerinin siyasal yönetim biçimlerinden iba-
kemmel devlet arayışını bir kenara bıraka-
retti. Dolayısıyla, özellikle on dokuzuncu yüzyılda
rak, bir devletin varlığını idame ettirmesi
başlayan ve İkinci Dünya Savaşı sonrasına kadar
ve refah, istikrar ve iktidarını arttırmasının
egemen olan bir temel karşılaştırmalı siyaset kura-
nasıl olacağı sorularına yönelmiştir.
mı kurumsal-yapısal yaklaşımla özdeş olarak anıldı.

Machiavelli mutluluğu sağlayacak mükemmel


Kurumsal - Yapısalcılık
devlet arayışını bir kenara bırakarak, bir devletin
varlığını idame ettirmesi ve refah, istikrar ve ikti- Bu kuram büyük sömürgeci devletlerin sahip
darını arttırmasının nasıl olacağı sorularına yönel- olduğu siyasal kurumların çalışma esaslarını be-
miştir. Burada devletin ideolojik içeriği, Hristiyan timleyen (tasvir eden), onların tarihi evrilişlerini
veya Müslüman bir topluluğu yönetiyor olması, anlatan, hangi tür anayasaların bu yapılarla birlik-
kralın kişiliği v.b. özellikler göz ardı edilerek, ikti- te oluştuğunu anlatan bir içeriğe sahip oldu. Ör-
dar mücadeleleri içinde bulunan bir kralın içeride neğin, Britanya’daki kraliyet kurumu, parlamento,
isyan çıkartmadan, dışarıdan gelen tehditlere bo- başbakanlık ve kabine, yargının bağımsızlığı, siya-
yun eğmeden nasıl yönetimde kalabileceği araştırıl- sal partiler, baskı grupları ve seçimleri olabildiğin-
mıştır. Erdemi ve ahlakı hiçe sayan bir çalışma ola- ce ayrıntılı olarak anlatan bir içerik bu kitaplarda
rak görülen bu eser ve onun yazarına karşı müthiş ön plana çıktı. Sonra, Rusya’daki Çarlık rejiminin
bir eleştiri kampanyası başlatılmış; erdemsizlik ve otoriter yapı ve geleneklerini, Fransa’daki devrim
ahlaksızlık imalarını içeren bir biçimde ahlakı bir ve sonrasındaki monarşi ve cumhuriyet arasındaki
kenara bırakarak salt iktidar mücadelesine odaklı gel-gitlerini betimleyen ve bunları Amerika Birleşik
olarak düşünenlere Makyavelist denilmesi hemen Devletleri (ABD) içinde uygulanan yerinden yö-
tüm dillere yerleşmiştir. Oysa Machiavelli çok daha netimci federal yapı içindeki Başkan, Kongre, Yüce
günümüze özgü bir yaklaşımla siyasal sistem içi ve Mahkeme (Supreme Court), çıkar grupları, siyasal
sistemler arası iktidar mücadelelerinin mantığını partiler ve seçimler çerçevesinde resmeden bir gö-
ve mekanizmalarını gözlemlemeye ve anlamaya yö- rüntüyü karşılatırdılar. Bu örneklere 1870’lerden
nelmiştir. sonra Almanya veya İtalya’nın ulus-devlet olma
Endüstri devrimi sonrası Batı Avrupa’da güçle- mücadeleleri, onların oluşturduğu yeni monarşi-
nen kapitalist ekonomiler dünyayı aralarında pay ler, bu yönetimlerin idari teşkilat yapılarını anla-
etmeye çalışan bir emperyalizm dönemini başlat- tan betimlemeler de eklendi. Burada siyaset hak-
tılar. Böylece Asya, Afrika ve Latin Amerika top- kında genel bir bulguya ulaşmaktan çok adeta bir
raklarını paylaşma kavgaları ve oralarda oluşan yeni devlet nasıl yönetilebilir konusuna verilen görece
yönetimler ortaya çıktı. Bunlara sömürge (colony) mükemmel örnekler sergilenmekteydi. Tam bir
yönetimi adını veriyoruz. Bu yönetimler o toprak- emperyalist yukarıdan bakış ile sömürgelere adeta
ları işgal eden büyük devletler tarafından kurulmuş onları sömüren devletlerdeki sistemleri inceleyip
olduğundan özerk veya bağımsız bir içerik taşımı- onlardan hangisine aitseler ona göre bir gelişmeye
yorlardı. Dünya ticaretinin kapsamı genişledi, yö- öykünmeleri iması söz konusuydu. Anlatımların
netim yapılarında bir türdeşleşme ortaya çıktı, ama pozitif önermelerden ibaret olması, bir Batı, kapi-
bunlar kendiliğinden (spontaneous) üremiş olan talist, emperyalist üstünlüğünün peşin kabulünü
siyasal olgular niteliğinde olmayıp, sömüren ana içermiyordu izlenimini verse de, bu çalışmalarda
devletlerin o topraklarda kurdukları idari yapılar- tüm dünyadaki devlet yapıları incelenmiyor, sade-
dı. Bu durumda, hem yeni siyasal yönetim alan- ce güçlü emperyalist devletlerin ayrıntılı kurumsal
ları oluştu, hem de bunların siyasal uygulamaları fotoğraflarının çekilmesiyle yetiniliyordu. Bu çalış-
önemli benzerlikler göstermeye başladı. Tarihleri ve malarda söz konusu devlet yönetim kurumlarının
coğrafyaları çok farklı olan Hindistan ile Kenya ve bir eleştirisini yapmak da temel hedef gibi görün-
Uganda benzer bir idari yapıya İngiliz sömürgeci- müyordu. Bunların en azından iyi çalıştığı varsayı-
leri eliyle sahip oldular. Bu durum asıl olan birkaç mı kabul görmekteydi.

9
Karşılaştırmalı Siyaset: Giriş

İkinci Dünya Savaşı yüzünden dünyadaki son


imparatorluk olan Britanya İmparatorluğu da yı-
Kurumsal-Yapısalcılık büyük sömürgeci kılınca ortaya çıkan yeni bağımsız devletler eski sö-
devletlerin sahip olduğu siyasal kurumla- mürge yönetimlerinin yerinde yükselmişlerdir. Üs-
rın çalışma esaslarını betimleyen, onların telik Çin ve Hindisan gibi ülkelerde yaşayan nüfusa
tarihi evrilişlerini anlatan, hangi tür ana- dikkat edecek olursak, bunların dünyada yaşayan
yasaların bu yapılarla birlikte oluştuğunu insanların çoğunluğuna sahip olduğu da görülmüş-
anlatan bir içeriğe sahiptir. tür. 1945 yılında 45 devletin katılmasıyla kurulan
Birleşmiş Milletler’in (BM) üye sayısı şimdi 193’ye
Yapısal İşlevsel Yaklaşımlar çıkmıştır. Bu durumda ortaya çıkan bu yeni olguyu
araştırmaya yönelen siyaset bilimcilerin elinde kül-
Yapısal İşlevsel Yaklaşımlar, Kurumsal - Yapısal türel öğeleri pek de ayrıntılı işlenmemiş veya tam
Yaklaşımlara bir tepki olarak ortaya çıktı. Siyaset bi- bir uyumsuzluk içinde görülen ana sömürge devlet
limindeki ilk örneklerini 1950’lerde vermekle bir- yapılarına ilişkin çalışmalar ve bir de Max Weber’in
likte bu konudaki ilk araştırmaların on dokuzuncu sosyolojik anlayışı bu-
yüzyılın sonundan itibaren sosyologlar tarafından lunmaktadır. O tarihte
yapılmaya başladığını biliyoruz. Bunlar arasında de Karl Marx’ı izleyenle-
en etkili olanı Alman sosyoloğu Max Weber oldu. rin Marksist yaklaşımları dikkat
Weber kapitalizmin Avrupa’nın batısındaki gelişi- mevcut olmakla birlikte Karl Marks ve Frede-
minde temel etkenin ne olduğu kuramsal (teorik) yeni başlayan Soğuk Savaş rich Engels’in tarihsel
sorusuna yanıt ararken karşılaştırmalı yöntemi ortamında özellikle ABD determinizm kuramı-
kullandı. Weber kapitalizmin ilk geliştiği Britan- ve Batı Avrupa ülkelerinin nı ilerdeki sayfalarda
ya, Hollanda gibi ülkelerde Protestan mezhebine akademik ortamlarında ayrıca ele alacağız.
mensup olan orta sınıfın sahip olduğu değerlere revaçta değildi.
işaret etti. Weber’in Protestan Etik adını verdiği
bu değerler yüzünden üretimde başarı elde eden Bu bakış açısından yaklaşan Gabriel A. Almond
sanayiciler lüks tüketime harcamayı günah olarak ve Sidney Verba’nın üçü Avrupa’dan ikisi Ameri-
addettikleri için artan sermayeleriyle saraylar köşk- ka kıtasından olan beş devlette yürüttükleri Civic
ler yapmak yerine işlerini büyütmek zorunda kal- Culture araştırması 1950’lerde yapıldı ve aynı adla
dılar. Benzer zenginliğe sahip olan tacirler arasın- yayınlandı. Bu araştırmayı Princeton University
dan Protestanlar yatırıma yönelirken Katolikler ve Press tarafından basılan bir dizi araştırma Prince-
diğer Batı Avrupalı orta sınıf mensupları Weber’e ton Series in Political Development adıyla 1960’lar
göre lüks içinde yaşamayı tercih ediyorlardı. Bu ve 1970’lerde izledi. Bu çalışmaların hedefi siyasal
durumda İngiliz ve Hollandalı tacir ve sanayiciler yapılar ve onların somut ve istikrarlı uygulamaları
dev servetlere kavuşarak kendi ülke siyasetlerinde olan kurumların belirli işlevler (fonksiyon) görmek
ağırlıklarını koymaya başlarken, Fransızlar toprak- için kuruldukları varsayımından hareketle her yeni
tan geçinen aristokrasiyi sanayi ve ticarete yönelte- siyasal sistem için bu yapı - işlev bağlantısını mo-
meyip ancak bir toplumsal ihtilalle Fransız siyase- dellemek olmuştur. Özellikle Gabriel A. Almond
tinde güçlü mevkilere gelebilmişlerdi. Weber daha tarafından önerilmiş olan bu yaklaşım her uygu-
sonraki yıllarda Fransız tarihçisi Fernand Braudel landığı sistemde aynı işlevlerin var olduğunu, fakat
başta olmak üzere çok farklı düşünürler tarafından bu siyasal işlevleri gören yapıların çok farklı içerik-
eleştirilse bile, kültürün iktisadi ve siyasal yaşantı- lerde gelişebileceklerini ve hatta kurumsallaşabile-
daki önemine parmak basmış oldu. Weber’in kar- ceklerini kabul eder. Yapısal - işlevsel yaklaşım için
şılaştırmalı araştırmalara olan katkısı onların artık işlevler evrenseldir ve her siyasal sistemde mutlaka
kültürün bir etken olarak oynadığı rolü göz ardı olmaları gerekir, aksi halde siyasal sistemlerin işle-
edememeleri oldu. mesi olanaksızdır. Almond’un bu yaklaşımına göre
her siyasal sistem mutlak bağlayıcı karar üretme,
bu kararları uygulama, uygulamada çıkacak uz-
Kurumsal-Yapısal Yaklaşımlara bir tepki laşmazlıkları çözme, karar üreticilerine etkide bu-
olarak ortaya çıkan Yapısal İşlevsel Yakla- lunmak için çalışma, bu karar alıcıların seçilmesi
şımların ilk örneği Max Weber’dir. (atanması veya halkoyuyla seçilmesi) v.b. işlevlere

10
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

sahip olacaktır. Bu işlevler gelişmiş siyasal sistem- dikkate almamakla da eleştirilmiştir. Bu eleştirileri
lerde yasama meclisleri, yürütme organı (bakanlar yapanların önemli bir kısmının hareket noktası ise
kurulu, bakanlıklar, kamu bürokrasisi v.b.), yargı başka bir yapısal çözümleme yaklaşımı olan Mark-
kurumları (mahkemeler, yargıç, savcı ve avukatlar sizm ve onun temel hareket kaynağını oluşturduğu
v.b), baskı grupları, siyasal partiler, medya ve basın, bağımlılık kuramı (dependency theory) olmuştur.
genel seçimler v.b. aracılığıyla yerine getirilecektir.
Gelişmemiş sistemlerdeyse onların yerine bir emir,
şeyh, sultan v.b. hem bağlayıcı kararları alacak hem
Bağımlılık Kuramı
uygulatacak ve belki de bir niza çıktığında taraf- Bu kuramsal yaklaşımda birey ve onun düşünce
ları divanına davet edip uzlaştırarak yargı işlevini ve davranışları temel çözümleme ve gözlem birimi
de görecektir. Böyle bir sistemde siyasal partiler hiç değildir. Karşılaştırmalı siyasette tarihsel yapısalcı-
olmayacak, basın ve medya ya hiç olmayacak ya lık diye adlandıracağımız ve kökeni Karl Marx’ın
da çok sınırlı ve denetimli olarak mevcut olacak, önerdiği tarihsel materyalizme giden bir düşünce
onun yerine dedikodu temel siyasal iletişim işlevini sistematiği kullanılır. Siyasal yapılar tanım olarak
görecektir. Bu durumda ortaya bir siyasal gelişme eylemcilerin (actor) ilişkilerinden oluşur. Bireylerin
kuramının da koyulduğunu söyleyebiliriz. Yapısal siyasal hayatta oynadığı rollerin oluşturduğu ilişki-
ve kurumsal sadelik ve zafiyet içinde olan siyasal ler siyasal yapıları (political structures) oluşturur.
sistemleri gelişmemiş, kurumsallık düzeyi yüksek, Yapısalcı çözümlemelerde temel çözümleme biri-
farklı işlevler gören çok sayıda yapıyı ahenk için- mi yapıyı oluşturan ilişkiler ve yapılar arasındaki
de çalıştırabilen sistemlere de gelişmiş siyasal sis- bağlantılar, dayanışmalar ve çatışmalardır. Yapısalcı
temler nitelemesi böylece mümkün olmuştur. Bu yaklaşıma göre bireyin davranışları yapılar içinde
tanımlamayı Political Order of Changing Societies ve onların koyduğu kısıtlar arasında, hatta bireyin
adlı kitabında en açık bir biçimde kurumsallaşma yaşadığı toplumsal çevrenin etkisi ile oluşur. Bu
temeline oturtan Samuel P. Huntington olmuştur. çevre tarihsel temel olgular tarafından belirlenmiş-
tir. Marx’ın yaklaşımında bu temel olgu teknolojik
değişim ve onun belirlediği ekonomik olgulardır.
Toplumdaki her kültürel, ideolojik, hukuki, siyasal
olgu ekonomik ilişkiler tarafından belirlenir. Eko-
dikkat
James K. Feibleman, (zikreden Gerhard Lenski
nomik güçler ise bir toplumsal ağ veya ilişkiler yu-
ve Jean Lenski, 1974, 53) kurumları (institu-
mağı biçiminde yapılandırılmışlardır. Dolayısıyla,
tions) toplumda tekrar eden hatta sürekli veya
toplum sadece bireylerden oluşmamıştır. Bireyler
düzenli aralarla tekrar etme özelliği gösteren
ekonomik etkiler altında oluşan toplumsal yapılar
“Temel Sorunları Çözmek İçin Üretilen Don-
ve tabakalar halinde yaşarlar. Bunların en önemlisi
muş Yanıtlar” (frozen answers to fundamental
de toplumsal sınıflardır. Birey içinde yer aldığı bir
questions) olarak tanımlıyor. Dolayısıyla bir
toplumsal sınıfın konumu ile bilinçlenir, toplumu
toplumsal yapı büyük bir istikrar ve yerleşiklik
ve dünyayı anlar ve anlamlandırır. Her toplumsal
kazandığında artık ona sadece bir yapı olarak sınıfın ekonomik temelleri farklıdır. Bu farklar
değil, bir kurum olarak da bakabiliriz. Marx’a göre birbiriyle bağdaşmaz; çatışan, ege-
menlik ilişkileri oluştururlar. Bu çatışmalar siyasete
de yansır ve sınıf çatışması, daha doğrusu sınıfsal
Bu yaklaşım gelişmiş bir siyasal sistemi model çıkarların zıtlığından doğan çatışma, toplumdaki
aldığı için daha önceki kurumsal yaklaşımın bir di- değişmenin ve ona bağlı olarak siyasal değişmenin
ğer biçimi olarak eleştirilmiştir. Aynı zamanda, yine de belirleyicisidir.
ABD, Britanya ve diğer Batı demokrasilerinin siya- Tarihsel olarak bakıldığında, çok uzun dönem-
sal rejimlerini ve onların yapılarını dünyadaki tüm lerde toplumsal sınıf ilişkileri durağan ve dingin de-
sistemlerin ereği olarak kabul ettiği ileri sürülerek ğildir; değişirler. Bu değişim sınıfların çatışmasının
gelişmekte olan dünya düşünürleri tarafından em- daha yoğun bir hal alması ve bir toplumsal ihtilalle
peryalist Batı devletlerinin bir diğer biçimde tak- egemen sınıfın tasfiye olup, yeni bir egemen sınıfın
dimi olarak da yerilmiştir. Nihayet, Machiavelli’ye üretim araçları ve biçimiyle, teknolojisiyle, hukuk
yapılan türden bir eleştiri ile ahlaki değerleri hiç ve siyasetiyle topluma egemen olmasıyla gerçekle-

11
Karşılaştırmalı Siyaset: Giriş

şir. Bu değişim bağlamında bireyin önemi içinde tın alan Britanya şirketleri onu işleyip plastik araç ve
bulunduğu toplum sınıfının önemine bağlıdır; ka- gereç olarak Nijerya’ya geri satmaktadır. Hem ma-
deri de öyle. Batı toplumları feodalizmden kapita- dencilik hem de plastik üretiminden kar sağlayan
lizme geçerken daha önce köylü (serf ) ile derebeyi Britanya şirketleri Nijerya’nın doğal kaynaklarını
(efendi) arasındaki ilişki de önemini yitirmiş, yeri- ve zenginliğini kendi kasalarına aktarmaya devam
ne işçi (proleter) ve kentli, orta sınıf işveren (bur- etmektedir. Bu durumda da Nijerya’nın Batılı çok
juva) ilişkisi geçmiştir. Feodalizm için serf-efendi uluslu şirketlere ve onların devletlerine ekonomik
ilişkisi en önemli sosyo-ekonomik yapısal ilişkiyi bağımlılığı sürmeye devam etmektedir. Bu görün-
oluştururken, kapitalizmde de proleter-burjuva tüyü daha genelleştirdiğimizde dünyada ekonomik
ilişkisi en önemli hal almıştır. Bu değişme birey gücü elinde bulunduran bir merkezin ve ona ba-
tarafından durdurulamayacağı gibi, bu ilişkide bi- ğımlı olan çeşitli çevrelerin bulunduğunu ve bunla-
reyin nerede olduğu, bundan ne kadar haberdar rın yapısal ve sistemik ilişkiler içinde konuşlandık-
olduğu da bir şeyi değiştirmeyecektir. Toplumsal larını görmemiz mümkündür. Dünyadaki merkez
ihtilalin koşulları oluştuğunda onu durdurmak için sayısı çeşitli de olsa, en büyük ve etkin olan mer-
bireyin yapabileceği bir şey yoktur. Yapısal ilişkiler kez ABD’nde konumlu olanıdır ve diğer merkezler
ağının içeriği toplumsal ve siyasal olayların akışını onun adeta çevresini oluşturmaktadır. Böylece iç
belirleyecektir. içe geçmiş çeşitli bağımlılık ilişkileri dünya ekono-
mi politikasını da, dünya siyasetindeki gelişmeleri
de küresel olarak belirlemektedir. Bu çözümlemeyi
Batı toplumları feodalizmden kapitalizme ilerlettiğimiz zaman artık dünyayı küresel tek bir
geçerken daha önce köylü ile derebeyi ara- ekonomik yapı (piyasa) olarak görmek mümkün-
sındaki ilişki de önemini yitirmiş, yerine dür. Onun içindeki bağımlılık ilişkilerini incele-
işçi ve kentli, orta sınıf işveren ilişkisi geç- meye başladığımız zaman da artık küresel (global)
miştir. Feodalizm için serf-efendi ilişkisi düzeyde çözümleme yapmak durumundayız ki, bu
en önemli sosyo-ekonomik yapısal ilişkiyi alan da artık karşılaştırmalı siyasetten çok uluslara-
oluştururken, kapitalizmde de proleter- rası ilişkilerin konusu haline dönüşmektedir.
burjuva ilişkisi en önemli hal almıştır. Bağımlılık kuramı öncelikle siyasal sistemler
arasındaki gelişmişlik düzeyi farklarını açıklama
ve bunların ekonomik bağımlılık ilişkilerinden
Yirminci yüzyılın ikinci yarısında Marx’ın fi- kaynaklandığı temel savına dayanır. Burada em-
kirlerinden hareketle yola çıkan siyaset ve toplum peryalizmin ortadan kalkmadığı, kapitalist piyasa
bilimciler tarihsel yapısal değişmenin tekil olarak ekonomilerinin ürettiği güç dengesizliklerinin ge-
bireysel etkilerle hareket etmeyeceğini kabul etseler lişmişlik düzeyi farklılığı üreteceği ve bu farkı ko-
de, kolektif bireysel hareketle değişim geçirebilece- rumak için çalışacağı da öngörülmektedir. Ayrıca,
ğini ileri sürmüşlerdir (bakınız Fernando H. Car- burada sömürü, eşitsizlik, şirket karını maksimize
doso ve Enzo Faletto, 1979). Böylece, insan top- etmek gibi temel olguların varlığını ön plana çıkar-
lumlarının kolektif davranışı ile yapısal değişmenin tarak, insanların aşağılanmasını ve yoksulluğa mah-
oluşması, ideolojilerin etkisiyle veya toplumsal kum edilmesini sağlayan bir dünya düzeni resmi de
hareketlerle toplumsal ve siyasal değişmelerin çizilmektedir. Yapısal - işlevsel yaklaşımın bireysel,
olabileceği savını ortaya çıkartmıştır. Bu düşünce ussal (rasyonel) yaklaşımına karşılık, burada belirli
ortaya atılırken, aynı zamanda devletlerarasındaki değerlere atıfta bulunan bir yapısal çözümleme söz
ilişkilerin yapısal ve sistemik bir içerikte olduğu, konusudur. Bununla birlikte, bağımlılık kuramının
sömürgecilik çağı bağımsız devletlerin doğmasıyla az gelişmiş siyasal sistemlerin hep az gelişmiş kala-
yıkılmış gibi görünse de, aslında dünyadaki eko- cakları öngörüsü pek tutmamışa benzemektedir.
nomik ilişkilerin devletlerarasında bağımlılıkların Birçok az gelişmiş devlet 1950’lerden günümüze
sürmesini sağladığı ileri sürülmüştür. kadar büyük değişme göstererek gelişmiş siyasal sis-
Yeni devletler hammadde üreten ve ihraç eden temler arasına katılmışlardır. Bunlar içinde Güney
ekonomileriyle, eski sömürge devletlerin işlenmiş Kore en önemlisidir. Ancak, bu listeye Çin Halk
maddelerine gereksinim duymaktadırlar. Petrolu Cumhuriyeti, Singapur, Hindistan, Brezilya gibi
eski sömürgesi Nijerya’da topraktan çıkartan ve sa- farklı çaptaki başka örnekleri de dahil etmek müm-

12
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

kündür. Bu değişmenin mümkün olması bireysel sal davranan tekil bireylerin başka bireylerle olan
davranışların kolektif sonuçlarının yapısal deği- etkileşimleri aracılığıyla açıklanmaktadır. Burada
şikliklere önemli ölçülerde etki edebileceğinin bir güdülen hedef genel ve küresel olarak geçerli olan
diğer kanıtını oluşturmaktadır. Bireysel davranışla- önermelere ve denencelere ulaşmak ve onların gör-
rın kolektif sonuçları sadece bağımlılık kuramının gül sınamasını yaparak bilimsel yasalara, yani yan-
bir unsuru olarak gelişmemiştir. Bu yaklaşım ussal lışlanması artık söz konusu olamayacak kesinlikte
davranış üzerine kurulu olan geniş bir alanın temel açıklamalara ulaşmaktır.
çözümleme evrenini de oluşturmuştur.
Yeni Kurumsalcılık
Kolektif Eylem Kuramı Aynı ussal davranış yaklaşımının karşılaştırma-
Birçok tekil, birbirinden bağımsız ve bireysel lı siyasete uygulandığı bir diğer alan da yeni ku-
olarak alınan karar birbiriyle eşanlı veya çok ya- rumsalcılık (neo-institutionalism) olarak bilinen
kın zamanlı olarak ortaya çıktığında ortaya ilginç alandır. On dokuzuncu yüzyıldan gelen geleneksel
kolektif sonuçlar çıkartırlar. Seçim günü sandık kurumsalcı yaklaşımın hukuk ve normlara dayalı
başında yaptığımız tekil, birbirinden bağımsız bi- anlatımından tamamen farklı olarak, burada ussal
reysel davranışlarımız bu içeriktedir. Akşam oylar davranan bireylerin kurumların oluşturduğu yapı
sayıldığında sanki tüm seçmenleri oluşturan bir so- içerisinde oynadığı rolleri inceleyen bir yaklaşım
yutlama olarak “millet” konuşmuş gibi bir sonuç söz konusudur. Yeni kurumsalcılık kurumlara özgü
ortaya çıkar. Doğal olarak, böyle bir “milli eylem” değerler ve yazısız kurallara (normlara) birer gözlem
söz konusu değildir. Her seçmen tek başına, gizli- birimi veya değişken olarak yaklaşır. Örneğin, yasa-
lik içinde kendi bireysel kararının sonucu olan oy ma meclislerinin çalışabilmesi için yazısız kurallar
verme davranışı sonucunda oyunu kullanmış, oy- vardır. Uygarca ve kibar davranmak, nezaket, sıra
lar sayılmış, toplanmış ve ortaya bir genel sonuç ve süreye saygı göstermek bunların başlıca örnekle-
çıkmıştır. Milletin kararı bir soyutlama ve hatta rindendir. Bu yazısız kurallara uymamanın etkileri
mantık yanılgısıdır. Söz konusu davranış kolektif, onları hiçe sayanları dışlamak, adam yerine koyma-
herkesin bir arada, bir kitle olarak yaptığı bir içe- mak olabilecektir. Bu bilgi ile donanmış kişilerin
rikte değildir. Aynı şekilde, bireysel olarak verdiği- oluşturduğu ortamlarda kurumsal ortama uygun
miz birbirinden bağımsız olarak alınmış kararlarla davranış kalıpları gelişecek, bireyler dışlanmak gibi
gidip ayakkabı, buzdolabı, bilgisayar, kitap, kalem maliyetlere katlanmamak için nazik davranmaya
ve pek çok başka mal satın alıyoruz. Bunlar top- dikkat etmeleri gerekecektir. Bu davranışların ne
landığında da büyük çoğunluğun kırmızı ayakkabı, derecede saygı gördüğünü görgül olarak gözlemek
beyaz buzdolabı aldığı ortaya çıktığında, milletin ve buna göre de yasama meclislerini kurumsal ge-
tercihinin tecellisi olarak kırmızı ayakkabı veya be- lişmişlik açısından sıralamak mümkündür. Dolayı-
yaz buzdolabı çıktığını düşünmüyoruz. Buradaki sıyla, yeni kurumsalcılığa göre normlar kurumların
milli tercih de bir soyutlama olup, bizi soyutlama- üyelerinin davranışlarını mutlak olarak belirlemez.
ları eşyalaştırmaya (reification) yol açan bir mantık O davranışlara uyma ve uymama konusunda or-
yanlışına götürür. taya koydukları yaptırımlar aracılığıyla bireysel
Gerek iktisat gerek siyaset bilimi bireylerin çı- üyeleri belirli yönde davranmaya doğru yöneltirler.
kar olarak algıladıklarını azamiye çıkartma, zarar Bu yönelim gözlemlenebilen, yani görgül bir olgu
olarak kabul ettiklerini de asgariye indirmek için olup, normatif değildir.
davrandığı varsayımına dayalı, tercihlerini daha
yararlı kılma davranışını ussallık (rationality) ola-
rak kabul eder. Bireyin davranışının ussal olacağı Yeni Kurumsalcılıkta ussal davranan bi-
varsayımından hareketle seçim, katılma, dernekleş- reylerin oluşturduğu yapı içerisinde oy-
me veya ortaklıklar kurma ve yaşatma, vergi verme nadığı rolleri inceleyen bir yaklaşım söz
v.b. birçok anlamlı davranış biçimlerini açıklama konusudur. Yeni kurumsalcılık kurumlara
ve öngörme mümkün hale gelmektedir. Siyasal özgü değerler ve yazısız kurallara birer göz-
parti üyeliği, dernek etkinlikleri, oy verme, koalis- lem birimi veya değişken olarak yaklaşır.
yonlar kurma gibi birçok davranışı açıklamak us-

13
Karşılaştırmalı Siyaset: Giriş

Yeni kurumsalcılık kuramına göre kurumlar bireyin içinde yaşadığı ve ilişki içine girdiği siyasal
önemli koşullar ve kısıtlar ortaya çıkartarak birey- ağları oluşturduğu da düşünülecek olursa, çevresel
lerin ussal davranışına etkide bulunurlar. Onların koşullandırıcılar olarak etkili olduklarını da görü-
sunduğu çeşitli teşvik edici etkiler (incentives) söz rüz. Burada esas olan sadece hukuka ilişkin düzen-
konusudur. Bu teşvikler ussal birey tarafından al- lemeleri sıralamak ve ayrıntılı olarak betimlemekle
gılanır, üzerinde düşünülür, yarar - zarar hesabı yetinmeyen, fiilen, gerçek yaşantıda ortaya çıktığı
yapılabilir ve buna göre de bireyin bir yönde veya ve uygulandığı biçimiyle yazılı ve yazısız kurallar ve
bir diğer yönde davranması sağlanabilir. Örneğin, onların oluşturduğu teşvikleri ussal bireysel davra-
temsil kurumlarından olan seçimlerde uygulanan nış açısından inceleyen bir kuram söz konusudur.
kurallar bireyin ussal olarak yarar - zarar hesabı
yapmasını sağlayan teşviklere iyi bir örnek oluştu-
rur. Eğer uygulanan seçim kuralına göre seçmen-
lerin oyları çok sayıda milletvekili adayını içeren dikkat
listelere veriliyorsa (parti listesine oy verilen ge- Samuel Huntington tarafından önerilen ku-
niş seçim çevreleri varsa) ve olabildiğince orantılı rum tanımı değer verilen ve düzenli olarak
olarak meclis sandalyesine dönüştürülüyorlarsa, o tekrarlanan (istikrarlı) davranış örüntüleridir.
zaman seçmen en fazla kendi düşünce ve çıkarla- Orijinal İngilizce metinde kurum “valued and
rına yakın gördüğü liste için oy kullanmakta yarar stable patterns of behavior” olarak tanımlan-
görecektir. Bu oy vereceği parti çok az da oy alsa, mıştır (bakınız Samuel P. Huntington, (1968,
oy aldığı oranda meclis sandalyesi ile ödüllendirile- 12). Bu tanım yeni kurumsalcılık kuramları
cektir. Bu yolla seçmen de kendisinin en fazla ter- tarafından temel olarak kabul edilen kurum
cih ettiği bir partinin adaylarına oy vermiş olacak- tanımı haline gelmiştir.
tır. Bu bireysel ussal tercihlerin ortaya çıkartacağı
kolektif sonuç mecliste çok sayıda siyasal partinin
oy aldıkları oranda temsil edilmesi olacağı gibi, bu Konusal (Mevzii) Karşılaştırma
durumda bir koalisyon hükümetinin kurulması da Kuramları
şaşırtıcı olmayacaktır. Oysa aynı ülke tek millet- Son yıllarda çeşitli toplumsal ve siyasal olgu,
vekili sandalyesinin doldurulmasının söz konusu olay, gelişme veya eylemden etkilenerek gelişen
olduğu seçim çevrelerine (dar bölge sistemi) bölü- karşılaştırmalı siyaset kuramları ortaya çıkmış bu-
necek olursa, o zaman nispi temsil kuralı değiştiril- lunmaktadır. Örneğin, 1990’lardan itibaren biten
mese bile, sadece en fazla oy alan parti veya adayın Soğuk Savaş’la birlikte gelişen bir demokrasi dalga-
seçimi mümkün olacağından, ussal seçmenin algı- sı dünyayı sarmış bulunmaktadır. Otoriter rejim-
ladığı kural onun davranış biçimini değişecektir. lerin çöküşü, demokrasilerin kurulması, sürdürü-
Bu durumda, seçmen en fazla tercih ettiği adayın lebilmesi ve pekişmesi (consolidation) çok sayıda
seçilme şansı olup olmadığını dikkate alabilecek ve araştırmaya ve geniş bir yazına esin kaynağı olmuş-
en fazla tercih ettiği adaya değil de, seçilmesi müm- tur. Bu konunun Demokratik Pekişme Kuramı
kün olan adaylar arasından en fazla tercih ettiğine (Democratic Consolidation Theory) diye adlan-
oy vermeye yönelecektir. Kurumsal düzenlemenin dırılabilecek bir alt dalı da son yirmi yılda ortaya
(seçim sistemi) değişen koşulları ve kuralları (teş- çıkmış ve gelişmiştir. Bu kuramlar çerçevesinde
vikler) hem bireysel seçmen davranışını hem de bu otoriter rejimlerin nasıl ve neden çöktüğü, demok-
bireysel davranışların kolektif sonuçlarını değişti- rasiye geçişin nasıl ve neden ortaya çıktığı öncelikle
recektir. Zamanla bu davranışlar istikrar kazanarak araştırılan konulardandır. Bu araştırmaları demok-
kurumsallaşma özelliği göstereceklerdir. rasilerin sürdürülebilirliğini etkileyen koşulların
Yeni kurumsalcılık kurumların siyasal hayatta araştırılması izlemiştir. Bu da demokrasi tasarımla-
başlı başına önem arz ettiklerini, siyasal hayatın rının (design) oluşturduğu siyasal rejim türelerinin
değer verilen istikrarlı davranış örüntüleri olarak araştırılmasına yol açmış bulunmaktadır. Bu ko-
birçok siyasal olay ve olgunun belirlenmesinde sa- nuda parlamenter, yarı-başkanlık ve başkanlık re-
dece hukuki ve normatif olmayan etkilerinin bu- jimlerinin özellikleri, sorunları ve dayanıklılıklarını
lunduğunu ortaya koymaktadır. Kurumların yazılı açıklamaya yönelen araştırmalar 2000’li yıllardan
ve yazısız çok sayıda kurala sahip oldukları, onların beri ivme kazanmıştır.

14
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

dürülebilir ekonomik gelişmenin hükümet poli-


tikalarında ağırlık kazanması gerektiğini savunan
Demokratik Pekişme Kuramı çerçeve- çeşitli görüşlere sahip çevre hareketleri, örgüt ve
sinde otoriter rejimlerin nasıl ve neden partilerinin yeni siyasal gelişmelerin temel kurum-
çöktüğü, demokrasiye geçişin nasıl ve ları olma özellikleri ortaya çıkmıştır. Bu durumda
neden ortaya çıktığı öncelikle araştırılan yeni kurumsal yaklaşım ve kolektif bireysel dav-
konulardandır. ranış yaklaşımlarıyla yapılan çeşitli araştırmalar
çevre konusunu siyaset biliminin de önemli bir
Benzer olarak, 11 Eylül 2001’de el-Kaide’nin araştırma alanı haline dönüştürmüştür.
ABD’nin New York, Washington, D. C. ve Phi-
ladelphia kentlerinde estirdiği terör ile birlikte hız Karşılaştırmalı Kamu Politikaları
kazanan bir yeni kuramsal çalışma alanı da dinin
Kamu politikalarının oluşturulması ve uygula-
siyasete etkileri üzerinde yeni kuramsal araştırma-
ma başarılarının araştırılması gerek merkezi devlet,
lardır. Özellikle köktendinciliğin (religious funda-
gerek yerel yönetimler açısından en önemli siyaset
mentalism) her üç semavi dinde ortaya çıkması ve
bilimi araştırma alanlarındandır. Bu konuda yapı-
siyasal hayatı etkilemesi üzerine özellikle Hristiyan-
lan siyaset bilimi araştırmaları da karşılaştırmalı
lık ve Müslümanlıktaki köktendincilik olgusu ve
bir kuramsal çerçeve içinde gelişmelerini sürdür-
bunun siyaset üzerindeki etkilerini, demokrasi ile
müşlerdir. Özellikle ABD ve Avrupa Birliği (AB)
bağdaşırlığını araştıran araştırmalar 2000’li yıllarda
ülkelerinde devletin sosyal hizmet ve refah uygu-
ağırlık kazanmaya başlamıştır.
lamalarını araştıran ve karşılaştıran çalışmalar son
Toplumsal cinsiyet açısından siyasal hayatı yo- otuz yıl boyunca artan bir sıklıkta yapılmaktadır.
rumlayan toplumsal ve siyasal araştırmaların da Bu son alandaki çalışmalar sosyal devlet uygula-
1970’lerden sonra yaygınlaşmaya başladığını görü- ması içinde olan gelişmiş ekonomilere sahip olan
yoruz. Siyasal hayatın erkeklerin egemenliğine da- demokrasilerin benzerlik ve farklılıklarını ve farklı
yalı olarak geliştiğini vurgulayan ve toplumlardaki ideolojilerdeki siyasal partilerin iktidara gelmesiy-
temel ilişkilerin kadın ve erkek toplumsal cinsiyet le farklı sosyal devlet politikalarının üretilip üre-
rolleri etrafında kurgulandığını ileri süren araştır- tilmediğini araştıran çalışmalardır. Kamu politi-
malar genel olarak feminizm başlığı altında toplan- kalarının seçmenin oy verme davranışına etkileri
maktadırlar. Feminist kuramların yaygınlaşmasının de bu araştırmalar tarafından incelenmektedir.
da etkisiyle gerek onların savlarını araştıran, gerek Burada kamu politikalarının ekonomik gelişme
kadının toplumlardaki rollerini, siyasal iktidarın düzeyi, ideoloji, iktidar partilerinin kimlikleri, v.b.
kadınlara yönelik politikalarını araştıran ve karşı- değişkenlerin etkisiyle nasıl biçimlendiğinin araş-
laştıran çalışmalar, Türkiye’deki uygulamaları da tırılması hedeflenmektedir.
içine alacak biçimde gelişmiştir.
1950’lerden sonra ve özellikle Soğuk Savaş yıl-
larının son evrelerinde artan görüntüleriyle çevre Kamu politikalarının oluşturulması ve
örgütleri siyasetteki rollerini güçlendirmişler, baş- uygulama başarılarının araştırılması gerek
ta Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesinin merkezi devlet, gerek yerel yönetimler açı-
siyasal hayatında önemli roller oynamaya başla- sından en önemli siyaset bilimi araştırma
mışlardır. Bazı ülkelerde toplumsal hareketler, alanlarındandır.
bazılarında baskı grupları, bazılarında da siyasal
partiler olarak önem kazanan çevre örgütlerinin Benzer olarak ekonomik ve siyasal ilişkilerin
oluşması, siyasetle olan ilişkileri, süren ve sürme- birbirine olan etkileşimini araştıran bir alt disiplin
yen etkileri, farklı çevre siyasetlerinin oluşması olarak ekonomi politik araştırmaların da bu çalış-
yeni karşılaştırmalı araştırmalara yol açmıştır. Son malara paralel olarak geliştiğini görmekteyiz. Bu
yıllarda artan iklim değişikliği olgusu ve ona dik- çalışmalar sadece Marx’ın fikirlerinden hareket et-
kat çeken doğa bilimi araştırmaları çevre örgüt- meyen, ama ekonomik etkenlerin seçmen davranı-
lenmelerine ve hükümetlerin çevre politikalarına şına, siyasal partilerin iktidarda kalıp düşmelerine,
yeni bir ivme kazandırmışa benzemektedir. Sür- izlenen vergi politikası, tarım destek politikaları v.b.

15
Karşılaştırmalı Siyaset: Giriş

alanlara olan etkilerini araştıran içeriktedir. Benzer siyasal sistemlerde ortaya çıkan ekonomi siyaset ilişkile-
rini araştıran bu politikalar herhangi bir ekonomik değişkenin seçmenin oyuna veya siyasal iktidarların po-
litika tercihlerine etki edip etmediğini saptamaya yönelmektedirler. Farklı siyasal sitemlerde aynı siyaset ve
ekonomi ilişkisini araştıran araştırmalar ise ekonominin, örneğin kültür veya toplumsal tabaka (sınıf ) gibi
değişkenlere göre görece önemini saptamaya, açıklamaya, anlamaya ve hatta öngörmeye yönelmektedirler.

Öğrenme Çıktısı

2 Karşılaştırma sayesinde kültür, toplum, ekonomi v.b. koşulların etkilerinden sadece


bir veya birkaçını araştırma kapsamına alarak nasıl genel önermeler üretilebileceğini
tanımlayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Kamu politikalarının oluş-


Yapısal İşlevsel Yaklaşımlara
Karşılaştırmanın içeriği ve turulmasında ülkelerin siya-
Weber’in hangi çalışmaları
bilimdeki rolü nedir? si yapılarının etkisini değer-
katkı sağlamıştır?
lendirin.

SİYASAL SİSTEMLERİN gireceklerdir. Bu karar alma sürecinde siyasal yapı-


SINIFLANDIRILMASI lar arasında karşılıklı etkileşimle ve hatta bağımlı-
lıkla sağlanan bir bütünlük ortaya çıkacaktır ki biz
Bundan önceki bölümde siyaseti değerlerin
bu bütüne siyasal sistem adını vermekteyiz.
bağlayıcı karar alma, yani yaptırımlarla (ödüllen-
dirme veya cezalandırmayla) desteklenen kararlar
alabilme meşru yetkisine dayalı olarak paylaştırıl-
ması (tahsisi) olarak tanımlayan yaklaşımı esas al- Karar alma sürecinde siyasal yapılar arasın-
mıştık. Bu durumda siyaset kimin veya kimlerin, da karşılıklı etkileşimle ve hatta bağımlı-
nasıl, niçin ve kimler için yaptırım ile desteklenen lıkla sağlanan bütüne siyasal sistem denir.
kararlar üretebildiği ve bu kararlardan yararlanabil-
diği ile ilgilidir. Bu bir süreç olarak ortaya çıkar. Çağdaş dünyadaki siyasal sistemlerin temel gö-
Siyasal yetkelerin belirlenmesi, onların kararlarını rüntüsü belirli bir toprak parçası üzerinde yaşayan
etkilemek için siyasal topluluk üyelerinin yarış- insan toplumu üzerinde fiziksel güç kullanma meşru
maları, çabalamaları ve örgütlenmeleri söz konu- tekeline sahip, sonsal karar alma erkini kullanan si-
su olur. Bu süreçte çeşitli ve karşılıklı etkileşimler, yasal yetkeler ve kurumlar biçimindedir. Bu durum-
siyasal partiler, baskı grupları, Meclis, Bakanlıklar da bir toprak parçasına (yurt) egemen olma iddiası
v.b. siyasal yapıların karşılıklı temasları, birbirlerini genel kabul gören, o toprak üzerinde yaşayan insan-
etkileyen karar ve davranışları söz konusudur. Bu ların oluşturduğu topluma hükmetme erkini elinde
etkileşimler siyasal yapılar arasında karşılıklı olarak tutan bir sistem söz konusudur ki, buna devlet adını
veriyoruz. Devletin yurttaşı durumundaki bireylerin
birbirlerine bağımlılıklar üretir. Bir yapının karar-
oluşturduğu bir arada yaşama alışkanlığı olan ve ge-
ları bir diğer yapıyı etkileyecek, onun tepkisiyle de leceği de paylaşma iradesi gösteren toplumlara ulus
başka yapılar etkilenecek ve sonunda karar alma adını vermekteyiz. Çağımızdaki siyasal sistemlerin
süreci de, karar alıcılar da bu sürecin etkisi altına en belirgin görüntüsü ulus-devlet olmalarıdır.

16
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

rejimlerden ayıran onların daha yüksek bir geliş-


mişlik düzeyinde, denetim kapasitesinde olmaları
Bir toprak parçasına egemen olma iddiası ve bir ideolojinin rehberliğinde siyasal sistemi ya-
genel kabul gören, o toprak üzerinde yaşa- pılandırmak üzere hareket etmeleridir. Totaliter re-
yan insanların oluşturduğu topluma hük- jimler yönettikleri toplumu tam anlamıyla seferber
metme erkini elinde tutan sisteme devlet, etmek, tek tek her bireyi izlemek, davranışlarını
devletin yurttaşı durumundaki bireylerin düzenlemek ve denetlemek yeteneğine sahip olan
oluşturduğu bir arada yaşama alışkanlığı rejimlerdir. Otoriter rejimlerin ideolojik eğilimleri
olan ve geleceği de paylaşma iradesi göste- ne olursa olsun, bu denli güçleri veya yetenekleri
ren toplumlara ulus adını verilir. mevcut olmayıp, sadece yakalayabildiklerine yaptı-
rım uygulayabilecek bir içeriktedirler.
Ulus-devletlere biraz daha yakından baktığımız-
da her birisinin örgütleniş biçimlerinin tamamen
birbirinin aynısı olmadığını kolaylıkla görürüz. Bu Yönetilenlerin yöneticilerin seçiminde et-
farklılıklar temel olarak tarihten, tarihin bugüne kili olabildiği, yönetenlerin kendilerini
yansıması olan siyasal kültürden, devletlerin kuruluş seçenlere periyodik olarak hesap verdiği,
felsefelerinden, kuruldukları tarihlerdeki uluslarara- tekrar seçilmek için destek istediği, her
sı ilişkilerin ve kuruluş antlaşmaları varsa onların siyasal karar alma mevkii için birden fazla
içeriklerinden kaynaklanır. Ulus-devletin örgütlen- ve değişik siyasal görüş, fikir veya çıkarları
me biçimleri, temel kurumları, bu kurumların iç temsil eden adayların korkusuzca, hakça
işleyişini belirleyen yazılı ve yazısız kurallar ile bu yarıştığı bir ortam söz konusuysa bu rejime
kurumların birbirleriyle ilişkileri siyasal rejimlerini demokrasi; fikir, örgütlenme, haber alma
oluşturur. Bir siyasal rejim parçası olduğu siyasal sis- ve muhalefet özgürlüğü kısıtlı olduğu veya
temdeki temel siyasal süreç, etkileşim ve davranışla- bulunmadığı, yönetenlerin siyasal yetke-
ra egemen olan kurallar bütünüdür. Basitleştirecek leri belirlemelerinin söz konusu olmadığı
olursak, siyasal rejim unsuru olduğu sistemde oyna- rejimlere otoriter rejimler; toplumdaki
nan siyasal oyunun kurallarından ibarettir. her yapının, kurumun hükümet ve ajan-
Yönetimi oluşturma şekli, yöneticilerin yönet- ları tarafından denetim altında tutulduğu,
me biçemi (üslubu), yöneten ile yönetilen arasın- özgürlüklerin hiç olmadığı ve hatta rejim
daki ilişkilerin içeriğine bakarak siyasal rejimleri için tehdit olarak kabul edildiği rejimlere
sınıflandırabiliriz. Yönetilenlerin yöneticilerin se- totaliter rejimler adı verilir.
çiminde etkili olabildiği, yönetenlerin kendilerini
seçenlere periyodik olarak hesap verdiği, tekrar se- Siyasal rejimler içinde bulundukları siyasal
çilmek için destek istediği, her siyasal karar alma sistemlerin ne ölçüde yerleşik kurum ve kurallara
mevkii için birden fazla ve değişik siyasal görüş, sahip olup olmadığına göre de farklı bir görüntü
fikir veya çıkarları temsil eden adayların korku-
alırlar. Siyasal rejimin kuralları ve bunların işleme-
suzca, hakça yarıştığı bir ortam söz konusuysa bu
sinde etkili olan yapıları gerek siyasal yetkeler gerek
rejime demokrasi adını vermekteyiz. Bu koşulla-
yönetilenler gözünde itibar ve saygıya sahip, istik-
rın olmadığı rejimlerde fikir, örgütlenme, haber
rarlı bir içerik gösterirlerse onları kurumsallaşmış
alma ve muhalefet özgürlüğü kısıtlıdır veya yoktur.
Yönetenlerin siyasal yetkeleri belirlemeleri söz ko- siyasal rejimler olarak kabul edebiliriz. Kurumsal-
nusu değildir. Ancak, gerek birey gerek kurumlar laşmış siyasal rejimlere sahip olan siyasal sistemlerin
iktidardakileri onamak için adeta bir noter görevi gelişmiş siyasal sistemler olduğunu da varsayabiliriz
görebilirler. Bu rejimlere otoriter rejimler adını (Bu konuda daha fazla bilgi için bakınız Hunting-
veriyoruz. Nihayet, toplumdaki her yapının, kuru- ton, 1968, 12-96). Siyasal yapılar siyasal yetkeler
mun (aileden okula, okuldan işyerine kadar) hü- ve yönetilenler gözünde itibar, saygı uyandırmayan
kümet ve ajanları tarafından denetim altında tu- ve istikrar kazanmamış olan bir görüntü sergiliyor-
tulduğu, özgürlüklerin hiç olmadığı ve hatta rejim larsa, onları kurumsallaşmamış siyasal rejimler ola-
için tehdit olarak kabul edildiği rejimlere totaliter rak kabul edebiliriz. Genellikle, herhangi bir siyasal
rejimler adını veriyoruz. Totaliter rejimleri otoriter yapısı hemen hiçbir kurumsallaşma sürecine gir-

17
Karşılaştırmalı Siyaset: Giriş

memiş olan çağdaş devlet sayıları fazla değildir. Şu özgürlüğünü vurgulayan demokrasi uygulama-
anda Somali, Afganistan, on yıl önce Sierra Leone larına Batı Demokrasisi veya Liberal Demokrasi,
ve Liberya gibi ülkeler bu konumda olarak kabul eşitliği vurgulayan totaliter rejim uygulamalarına
edilebilirler. Bunlar adeta kurumsallaşma düzeyi da Halk Demokrasisi adı verildi. Daha sonraları
sıfır olan siyasal rejim örneklerini oluşturmaktadır. da demokrasi farklı sıfatlarla nitelenerek kullanıl-
Buna karşılık İzlanda parlamentosu 1000 yılında maya devam edildi. Günlük siyasal temaslarda da
kurulmuş olan ve kesintisiz on yüzyıldır çalışan, demokrasi kavramı sık kullanılmaya başlandığın-
yasama içinden gücünü alan bir yürütme organına; dan pek çok ve farklı anlama çekilebilir bir içe-
saygı ve itibar gören bir yargı sistemine de sahip rik kazandı. Bu durumda demokrasinin bilimsel
olan İzlanda devletinde yüksek düzeyde bir siyasal bir kavram olarak tek bir anlama gelebilecek bi-
kurumsallaşmadan bahsedebiliriz. çimde uygulanıp uygulanamayacağı siyaset bilim-
ciler arasında tartışılmaya başlandı.
Çağdaş dünyadaki siyasal sistemler bu iki uç
arasında geniş bir kurumsallaşma yelpazesine ya-
yılmışlardır. Bu kitapta kurumsallaşma düzeyle-
ri itibarıyla birbirinden farklı olan rejimlere göre
farklılaşan her türlü rejim uygulamasını inceleme dikkat
şansımız yoktur. Onun için sadece temel siyasal Bu kitapta çağdaş demokrasileri kapsıyoruz. De-
rejim tiplerine ve bunlardan etkilenerek kurulmuş mokrasi ilk kez uygulandığında fevkalade küçük
ama henüz kurumsallaşma yolunda olan siyasal site devletlerinde ve halk olarak kabul edilen aile
rejim örneklerine bakarken seçici olacağız. Tama- reisi erkeklerin tamamının bazen seçmen, ba-
men çökmüş olan bir devletteki kurumsal olma- zen de siyasal yetke (otorite) olarak rol aldıkları
yan rejim uygulamasını ise incelemeyeceğiz. Ku- bir siyasal uygulamaydı. Bu tür halk olarak ka-
rumsallaşmanın uzun bir süreç olduğunu bilerek bul edilen herkesin hem seçmen hem de yetke
daha henüz bir yüzyılı geçmemiş olan örneklerin rolü oynayabildikleri, her türlü kararın meydan
pekişmemiş olduğunu varsayarak bu örnekleri ku- toplantılarıyla ve herkese açık olarak tartışılarak
rumsallaşma yolunda olan rejimler örnekleri olarak alınabildiği demokrasilere doğrudan demokra-
inceleyeceğiz. si adını vermekteyiz. İsviçre’deki devlet katında
da kanton yönetimlerinde de bu tür bir yöntem
günümüze kadar gelmiştir. ABD’nde de gerek
Demokrasiler kuruluşundaki süreçte, gerek zaman zaman bu-
Demokrasi kavramı yeni üretilmiş bir terim de- gün küçük yerleşim birimlerinde “kent toplan-
ğildir. Aristoteles’in Politika adlı bundan 25 yüzyıl tıları” (town hall meetings) adıyla toplantılar
önce yapılıp yayınlanmış çalışmasını inceleyecek yapılarak bir ufak yerleşim birimini ilgilendiren
olursanız demokrasi adıyla bir rejimden bahsedil- bir konu burada tartışılıp herkesin oy verdiği bir
diğini görebilirsiniz. Aristoteles çoğunluğun yöne- genel oyla karara bağlanabilmektedir. Sadece çok
timi olarak timokrasi diye bir rejim tanımlamış ve az sayıda kişinin yaşadığı yerleşim birimlerinde
bunun bozulmuş biçimi olarak “demos (halk)” ve kullanılabilen bu yöntemin milyon hatta mil-
“cratos (yönetim)” kavramlarını birleştirerek de- yarların yaşadığı toplumlarda uygulanma şansı
mokrasi kavramını üretmiştir (Barker, 1973, 373 yoktur. Onun yerine çağdaş toplumlarda uygula-
- 374). Aristoteles’e göre erdemli bir halk yönetimi nan demokrasi çok sayıda halkın seçmen olarak
olan timokrasi bozulduğu, ayağa düştüğü ve devlet verdikleri oylarla kendilerini, halkın yokluğunda
sokaktaki güruhlar tarafından yönetilmeye başlan- halkın sahip olduğu yetkinin tamamen aynısıy-
dığı zaman demokrasiye dönüşmekteydi. Ancak, la karar alarak yönetecek temsilcilerini seçmesi
yüzyıllar içinde timokrasi kavramı unutuldu ve esasına dayalı olan temsili demokrasidir. Burada
halk yönetimi demokrasi olarak anılmaya başlan- çağdaş demokrasi olarak ifade ettiğimiz temsili
dı. Amerikan başkanlarından Abraham Lincoln demokrasi olup, çağdaş dünyada genel uygula-
bu kavramı biraz daha rafineleştirerek demokra- maya konu olmayan doğrudan demokrasi bu ki-
siyi halkın halk için halk tarafından yönetilmesi tapta incelenmemektedir.
olarak tanımladı. Soğuk Savaş döneminde bireyin

18
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Sonuçta çağdaş demokrasi anlayışının Dahl’ın


önerdiği poliarşi kavramına çok yakın gelen bir
Dahl demokrasi kavramının günlük ko-
içeriği olduğu ve siyaset biliminde de bu içeriğiyle
nuşmalara konu olduğunu, farklı anlamlar
genel kabul gördüğünü söyleyebiliriz.
kazandığını ve bilimsel bir kesinlik içeren
bir kavram olmaktan uzaklaştığını dolayı-
sıyla bilimsel çalışmalarda kullanılmaması Çoğunlukçu ve Oydaşmacı
gerektiğini ileri sürerek demokrasi yerine, Demokrasi Tipleri
çoğunluğun yönetimi anlamına gelen po- Demokrasiler yönetenlerin yöneticileri nasıl be-
liarşi (polyarchy) kavramını önermiştir. lirleyecekleri, ne tür kurallar ve kurumlar kullana-
rak hem yöneticileri seçeceklerini, hem de ne tür
ABD’nin Yale Üniversitesi siyaset bilimcilerin- kurallar ve kurumlar aracılığıyla tercihlerini kamu
den R. Dahl aslında demokrasi kavramının günlük politikalarına yansıtacakları konusunda önemli
konuşmalara konu olduğunu, farklı anlamlar ka- tasarım (design) farkları gösteririler. Bu açılardan
zandığını ve bilimsel bir kesinlik içeren bir kavram yapılan düzenlemeler iki çağdaş demokrasi tipini
olmaktan uzaklaştığını dolayısıyla bilimsel çalışma- ortaya çıkartmıştır. Bunlardan ilki yönetilenlerin
larda kullanılmaması gerektiğini ileri sürmüştür. çoğunluğunun seçim ve yönetim sırasında etkili
Dahl demokrasi yerine, çoğunluğun yönetimi diye olması esasına dayanan çoğunlukçu (majoritari-
Türkçeye çevirebileceğimiz poliarşi (polyarchy) an) demokrasi tipi olup ilk uygulama modelini
kavramını önermiştir. Dahl’a göre poliarşinin ger- Britanya’da geliştirdiğinden Westminster Tipi De-
çekleşebilmesi için aşağıdaki sekiz koşulun siyasal mokrasi diye anılmaktadır. Çağdaş demokrasilerin
yaşamda kabul görmesi gereklidir ve bunlar şöyle diğer temel tipi olarak kabul edilen uygulama ise
sıralanabilirler. 1. Dernek kurma ve kurulmuş der- İsviçre’deki çoğulculuk esasına göre yönetenlerle
neklere katılma özgürlüğü, 2. İfade özgürlüğü, 3. yönetilenlerin ilişkisini kuran tasarımdır. Bu de-
Genel oya katılma (oy verme) hakkı, 4. Kamu gö- mokrasi tipinde temel mantık siyasal karar üretir-
revlerine seçilebilme hakkı, 5. Siyasal liderlerin seç- ken tüm milleti olabildiğince karara katmak, hiçbir
men tercihini kazanmak için yarışabilme hakkı, 6. azınlığı dışarıda bırakmamaya çalışmaktır. West-
Değişik haberalma kaynaklarının varlığı, 7. Serbest minster tipi demokrasideki çoğunluğun dediği olur
ve hakça seçim, 8. Hükümet politikalarını oylara ve fikrinin tam tersi olan İsviçre’deki uygulama, azın-
diğer tercih belirtme süreçlerine dayandırmak için lıkları dışlamamak, özellikle toplumun bir kesimini
gereken kurumların varlığı ve çalışması (Lijphart, alınan siyasal kararlarda sürekli olarak azınlıkta bı-
1984, 2). Dahl’ın tanımında vurgulanan ifade, ör- rakmamaktan geçmektedir. Onun için İsviçre’deki
gütlenme, seçilmek için yarışma, seçime katılma, bu çoğulcu anlayışa dayanan demokrasi tasarımına
haberleşme özgürlükleri muhalefetin özgürce ve oydaşmacı (consociational) demokrasi tipi adını
korkusuzca çalışabilmesine işaret etmektedir. An- vermekteyiz (Bu sınıflandırma için bakınız Lijp-
cak, poliarşiyi hayata geçirmek için kamu politika- hart, tarihsiz: 13 -19).
larının oylara ve seçmen tercihlerine dayanmasını
sağlayan kurumsal altyapı, yani yasama organı, si-
yasal partiler, baskı grupları, mahkemeler v.b. yapı- Yönetilenlerin çoğunluğunun seçim ve yö-
ların özerk mevcudiyeti ve baskı altında kalmadan netim sırasında etkili olması esasına daya-
çalışması esastır. İster poliarşi, ister demokrasi diye- nan çoğunlukçu (majoritarian) demokrasi
lim, bu tür rejimler muhalefetin, muhalif fikirlerin ilk uygulama modelini Britanya’da geliş-
ve iktidardan bireysel şikayetlerin özgürce, baskı- tirdiğinden Westminster Tipi Demokra-
dan, korkudan uzak ifade edilebildiği rejimlerdir. si diye anılmaktadır.

19
Karşılaştırmalı Siyaset: Giriş

Çoğunlukçu Demokrasinin Oydaşmacı Demokrasinin


Parlamenter Rejimi Parlamenter Rejimi
Çoğunlukçuluk ve çoğulculuk esasına göre iki- İsviçre başta olmak üzere, Hollanda, Belçika
ye ayrılan temel demokrasi modellerinin siyasal gibi Avrupa ve Lübnan gibi Asya ülkelerinde ise
hayata uygulanması sırasında demokrasi rejimle- parlamenter rejim uygulamaları çoğulculuk esa-
rinin yine farklılıklar gösterdikleri ve üç değişik sına göre yaygınlık kazanmıştır. Burada özellikle
tür uygulamaya konu olduklarını görmekteyiz. mezhep ve etnik kimlik açısından büyük farklı-
Britanya’da uygulanan Westminster tipi çoğun- lıklar gösteren toplumlarda bu farklılıkları dikkate
luk rejiminde hükümet kuvvetleri arasında yasa- alarak temsilcilerin yasama organlarına seçilmeleri
ma organının yürütme ve yargıya ve diğer her tür temin edilmiştir. Britanya ve ABD’nde olduğu gibi
devlet kurumuna üstün tutulması söz konusudur. çoğunluk, tek bir Meclis sandalyesi için yarışan
Demokrasinin temsile dayalı olarak uygulanması adaylardan en çok oyu alanın seçilmesi esası yeri-
Westminster modeline göre yasama organını özel ne, çoğulculuk esasına göre düzenlenen seçimlerde
bir konuma taşır. Yasama organı doğrudan doğru- nispi temsil ilkesine göre seçmenlerin oyları Meclis
ya seçmenin (halkın) oyuyla seçilen üyelerden olu- sandalyelerine dönüştürülür. Burada esas olan her
şan bir kamaraya (chamber) sahiptir. Britanya’daki temsilcinin veya siyasal partinin aldığı oy oranında
yasama organının iki kamarası vardır. Bunlar seç- yasama organında temsilini temin etmektir. Böyle-
menlerin oyları ile seçilen ve halkın temsilcilerin- ce toplumdaki farklılıklar olduğu gibi ve çarpıtıl-
den oluşan Avam Kamarası (House of Commons) madan yasama organına yansımaktadır. Eğer top-
ve Kraliyet’e bir kısmı kan bağı ile bağlı olan ve lumda çok sayıda farklılık varsa ve seçmenler çok
diğerleri Kraliyet tarafından genellikle kahraman- sayıda kesime ayrılmışsa, bunların tamamını da
lık veya evlilik yoluyla çeşitli unvan ve payeye layık çok sayıda parti yasama organında temsil eder. O
görülen asillerden (aristokrasiden) oluşan Lordlar zaman da hükümet kurmak için yasama organın-
Kamarası (House of Lords). Avam Kamarası yıl- daki grupların ortak bir zeminde uzlaşması ve bu
lar içinde gücünü arttırarak Kral veya Kraliçe’nin uzlaşma esasına göre hükümetin kurularak yasama
elindeki iktidarı da, asillerin elindeki ayrıcalıkları organının desteğini alması sağlanır. Seçmen yasa-
ve gücü de alarak, meşruti monarşi kalıpları içinde ma organındaki temsilcilerini belirler, o temsilciler
halkın demokratik temsilcileri eliyle yönetimini de yasama organı içinde bir çoğunluğun hüküme-
tesis etmiştir. Bu durumda temsili demokrasinin ti oluşturacak biçimde bir araya gelmesini sağlar.
meşru güç merkezi Avam Kamarası olarak ortaya Seçmenin oylarıyla kurulamayan çoğunluk parti
çıkmaya başlamış, Britanya Parlamentosu meşru grubu, çeşitli parti gruplarının koalisyon oluştura-
iktidarın odak noktası haline gelmiştir. Bu durum- cak biçimde birleşmeleriyle temsilciler eliyle kuru-
da Avam Kamarası içinde en fazla sandalyeye sahip lur. Çoğulcu demokrasinin doğal hükümet biçimi
olan siyasal parti grubunun lideri aynı zamanda koalisyon hükümetidir. Çoğunlukçu demokra-
hem yasama organının gündemini ve kararlarını silerdeyse tek bir partinin kurduğu kabinelerden
belirleyen, hem de yürütmeyi denetleyen kabine- oluşan parti hükümetleri iktidara gelebilir. Ancak,
nin en önemli üyesi, başbakan haline gelmiştir. unutulmamalıdır ki çoğunlukçuluğun en uzun sü-
Böylece yasama ve yürütme adeta iç içe geçmiş ve redir uygulandığı Britanya, Yeni Zelanda, Avust-
tek bir siyasal yetke (başbakan) ve onun yakın me- ralya, Kanada gibi ülkelerde bile, seçmen tercihle-
sai arkadaşları tarafından yönetilmeye başlamıştır. rinin bir hayli bölünmesi sonucunda, bugünlerde
Uygulamada fiilen başbakanlık rejimine dönüşen görüldüğü gibi koalisyon hükümetleri kurulmak
bu uygulama, yasama organı çoğunluğuna olan zorunluluğu doğmaktadır. Bu durumda da koa-
vurgusu nedeniyle parlamenter rejim olarak ad- lisyon hükümet biçiminin sadece demokrasilerde
landırılmıştır. Dolayısıyla, çoğunlukçu Westmins- mümkün olabilen bir hükümet biçimi olarak, de-
ter tipi demokrasinin bir uygulaması parlamenter mokrasinin çoğulcu içeriğine en uyumlu hükümet
demokrasi rejimi olmuştur. biçimi olarak ortaya çıktığını görmekteyiz.

20
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

dikkat
Bu iki temel tip arasında birçok karmaşık veya melez uygulama da mevcuttur. Ancak bunların tümünü
burada ele almayacağız. Öğrencilerimizin parlamenter demokrasinin sadece çoğunlukçu veya sadece oydaş-
macı içerikte olmadığını, ancak birçok parlamenter rejim uygulamasının daha çok çoğunlukçu veya daha
çok çoğulcu bir içerikte ortaya çıktığını bilmesinde yarar vardır. Nihayet, 21. yüzyılın başından itibaren
çoğulculuğun giderek daha ağır basmakta olduğunu, Westminster tipi demokrasinin de giderek daha fazla
çoğulcu parlamenter rejimlerde görülen referandum, yazılı anayasa, bağımsız anayasa yargısı gibi kurumları
geliştirdiğini ve hatta çoğunlukçuluğun temel kurumu olan seçim sistemini bile referanduma sunduğunu
görmekteyiz. Bu noktada çoğunlukçuluk, milli irade ve yasama üstünlüğü temeline dayanan temsili demok-
rasi anlayışının yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladığını her üç hükümet kuvvetini de aynı derecede meşru
gören bir yazılı sözleşme anlamında bir anayasada meşruluğunu bulan bir temsili demokrasi uygulamasının
yaygınlaştığını, özellikle Avrupa demokrasilerinde gözlemlemekteyiz.

Seçmenlerin tercihlerinin yasama meclislerinde sandalyeye dönüştürülmesi için farklı yollara başvurulması
temsil sürecinin ve onun ürettiği sonucu nasıl değerlendirdiğimize bağlıdır. Eğer temsilden bir toplumda
yaşayan her topluluğun, kesimin, sınıfın, v.b. farklılıklarını aynen yasama meclisine yansımasını anlıyorsak,
o zaman oyların meclis sandalyesine dönüşmesinde orantısızlık hoş görülemez demektir. O zaman temsil-
deki dağılımın toplumdaki farklılıkları aynen yansıtmasını sağlayacak bir biçimde yaparız ve bu durumda
temsilde adalet temin etmiş oluruz. Bu tür bir sonuç farklılıkları korur, onlara saygı duymamızı ve hoşgör-
memizi sağlar. Ancak, eğer temsilden bir seçim çevresinde, kentte veya ilde yaşayanların en çok tercih ettiği
temsilciyi seçmesini ve bu yolla da sadece en fazla desteklenen adayları saptayarak çoğunluğun tercihine
ulaşmak istiyorsak, o zaman bu yolla adaletli olmasa da her seçimden sonra bir çoğunluğu yasama meclisine
taşır ve hükümet kurulmasını sağlarız. Burada da amaç toplumda en fazla destek bulan temsilcileri çoğun-
luğun tercihini hükümet edecek biçimde öne çıkartmaktır. Bu iki tanım birbiri ile genellikle bağdaşmaz
niteliktedir. Onun için ya birinci yöntem ve çoğulcu bir yönetim biçimi, ya da ikinci yöntem ve çoğunluk-
çu bir yönetim biçimi seçilir. Toplumda derin toplumsal ve kültürel farklılıklar olan demokrasiler genel-
likle çoğulcu yöntemi, toplumda kültürel farkların pek olmadığı toplumsal ve iktisadi farkların ise bir tek
boyuta indirgenebileceği demokrasilerde ise ikinci yöntem olan çoğunlukçuluğun tercih edildiği görülür.

Başkanlık Rejimi yeterince bağımsız olamaması olarak görmüşler-


Kuzey Amerika’da Britanya İmparatorluğu’nun dir. Yasama ve yürütmenin iç içe geçmiş olmasını
egemenliği altında bulunan sömürge toprakların- ve Britanya’daki üst yargı organlarının da Lordlar
da yaşayan, üst sınıftan olanların çoğunluğunun Kamarası’nın bir komisyonu gibi çalışmasını kuv-
İngiliz etnik grubundan olduğu halk on sekizinci vetlerin birliği ve onlara egemen olan Kralı da bir
yüzyılda Britanya İmparatoru III. George’a karşı despot olarak görmüşlerdir. Bu sakatlığı giderme-
ayaklandıklarında Britanya’daki parlamenter rejim den demokrasinin hayata geçirilemeyeceğini savu-
henüz yukarıda anlattığımız meşruti kraliyet içeri- narak, üç hükümet kuvveti olan yasama, yürütme
sinde temsili demokrasi olma keyfiyetini tam olarak ve yargıyı birbirinden tam anlamıyla bağımsızlaştı-
kazanmamıştı. Amerikan ihtilalcileri III. George’un rarak hiçbir kuvvetin diğerine egemen olamamasını
rejimini keyfi bir siyasal yönetim biçimi, zalimane sağlayacak biçimde eşit güçle donatmak yoluna
bir yönetim üslubu olarak betimleyerek, bunun ne- gitmişlerdir. Böylece Westminster tipi çoğunlukçu
deninin Britanya’da yasama organının yürütmeden demokrasinin farklı bir uygulaması ortaya çıkmıştır.

21
Karşılaştırmalı Siyaset: Giriş

Yarı-Başkanlık Rejimi
Hükümet kuvvetlerinin birbirinden bağım- Yarı-başkanlık rejimleri bir anlamda parla-
sız biçimde halk tarafından seçildiği, eşit menter rejimlerle başkanlık rejimlerinin bir karma-
güçle birbirlerini dengelediği ve denetlediği, sı görüntüsünde olan melez rejimler olup yalnızca
onların uzlaşması durumunda yönetimin cumhuriyet ile yönetilen sistemlerde kullanılabilir-
sağlandığı, uzlaşmadıkları durumda da yö- ler. Devlet başkanının bir hanedanın üyesi olarak
netimin mümkün olmadığı bir demokrasi doğuştan belirlenen kalıtsal bir yöntemle işbaşı-
uygulaması Amerika Birleşik Devletleri ve na geldiği sistemlerde devlet başkanının seçmen
diğer ülkelerde başkanlık rejimi olarak ad- tarafından seçimi gerçekleşemeyeceği için, tıpkı
landırılmaktadır. başkanlık rejiminde olduğu gibi, yarı-başkanlık
rejimi uygulaması da olanaksızdır. Dolayısıyla, ge-
rek başkanlık gerek yarı-başkanlık rejimlerinin ön
Seçmenin iki kamaralı Amerikan yasama organı-
koşulu cumhuriyettir. Yarı başkanlık rejimleri ilk
nı (Kongre) doğrudan oy ile seçtiği, alt kamara olan
kez Birinci Dünya Savaşı sonrasında Almanya ve
Temsilciler Meclisi’nin (House of Representatives)
Finlandiya’da 1919 yılında kurulmuşlardır. Alman
tek kişi tek oy esasına göre, her seçim çevresinin eşit
yarı-başkanlık rejimi demokrasiyi korumak ve ge-
sayıda kayıtlı seçmene sahip olduğu ve tek Meclis
liştirmekte tam bir hezimete uğramış, 1930’larda
sandalyesini doldurmak üzere 435 üyeden oluşma-
Nasyonal Sosyalist (Nazi) Partisi’nin iktidara geçe-
sını sağlamışlardır. Üst Kamara olan Senato’nun
rek demokrasiyi sonlandırmasını engelleyememiş-
(Senate) ise seçmen nüfusu sayısına bakılmaksızın
tir. Finlandiya’da ise 20. yüzyıl sonuna kadar kadar
her eyaletten (state) iki senatörü seçerek oluşması
varlığını sürdürmüştür.
esasını getirmişlerdir. Yürütmenin başına geçecek
olan siyasal yetkenin de (Başkan) iki dereceli bir se-
çimle belirlenmesi ilkesini kabul ederek, yasama ve
Yarı-başkanlık rejimleri parlamenter re-
yürütmenin üyelerini halkoyuyla doğrudan ve do-
jimlerle başkanlık rejimlerinin bir karması
laylı olarak ve farklı seçimlerle belirleme esasını ka-
görüntüsünde olan melez rejimler olup
bul ederlerken monarşiyi de reddederek cumhuriyet
yalnızca cumhuriyet ile yönetilen sistem-
esasını kabul etmişlerdir. Yüce Mahkeme’nin (Sup-
lerde kullanılabilirler.
reme Court) kuruluşu ile bir en üst temyiz mahke-
mesi halinde örgütlenmesini ve onun üyelerinin de
Başkanın (yürütmenin başındaki yetkenin) önerisi Yarı-başkanlık rejimini esas popüler hale getiren
ve Senato’nun onayı ile seçilmesi esasını kabul et- uygulama 1958 yılında kabul ettiği Beşinci Cum-
mişlerdir. Burada hem hükümetin onların algıla- huriyet anayasası ile Fransa olmuştur. Bu anayasa
dıkları III. George yönetimi gibi tek elde toplana- devlet başkanlığına adeta yalvar yakar davet edilen
rak ceberutlaşmasını engellemek, hem de Amerikan General Charles de Gaulle’ün isteğine göre düzen-
halkının özgürce yaşamasını garanti altına almak lenmiş bir metindir. Başkan’a başkanlık rejiminde
endişesi rol oynamış gibi görünmektedir. Ancak, ar- mevcut olmayan yasama organını feshetme ve altı
tık Westminster demokrasisinde olduğu gibi bir ya- ay süreyle olağanüstü hal ilan edip ülkeyi kendi ba-
sama üstünlüğü vurgusu ortadan kalkmakta, onun şına yönetme gibi olağanüstü yetkiler vermiş olan
yerine devletin timsali de olan yürütmenin başı olan bu rejim aynı zamanda başbakanlık kurumunu ve
Başkan’ın dolaylı olarak halk tarafından seçilmesi ve bakanlar kurulunu (Britanya’daki parlamenter uy-
Meclis’le eşit güce sahip olarak denge üzerine oturan gulamadaki kabineyi) olduğu gibi yerli yerinde bı-
bir yapı kurulmaktadır. Bu hükümet kuvvetlerinin rakmıştır. Parlamenter rejimin temel bir uygulama-
birbirinden bağımsız, eşit güçle birbirlerini denge- sı olan yasama organının başbakan ve bakanlardan
leyen ve denetleyen, onların uzlaşması durumunda oluşan kurula ve onun her bir üyesine güvenoyu
yönetimin sağlandığı, uzlaşmadıkları durumda da vermesi uygulamasını da koruyarak başbakan ve
yönetimin mümkün olmadığı bir demokrasi uy- bakanlar kurulunu da yasama organının desteği-
gulaması Amerika Birleşik Devletleri ve diğer ül- ne tabi kılmaya da devam etmiştir. Başbakan ve
kelerde başkanlık rejimi adı ile anılmıştır. Bu rejim bakanlar kuruluna güvenoyu verilmemesi halinde
zaman içinde özellikle Latin Amerika, bazı Afrika ve yasama organının otomatikman kendi kendisini
Asya ülkelerinde uygulanmaya başlamıştır. feshedeceğini de kabul eden bu uygulamada, güve-

22
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

noyu verilmemesi de aşırı derecede zorlaştırılmıştır. başkanı ve bir Başbakan’ın bir arada mevcut olması
Bu durum yasama organını da bir tür hükümet ta- yarı-başkanlık uygulamasını demokratikleşmeyle
sarruflarının tasdik makamı haline dönüştürmüş- birlikte Doğu Avrupa’da cazip kılmıştır. Doğu Av-
tür. Aynı zamanda da hükümet seçmenin oyuyla rupa’daki bu yayılma Avrupa Birliği üyesi olduktan
doğrudan seçilen başkan ile seçmenin oyu ve ya- sonra daha çok Finlandiya veya Fransa uygula-
sama organının desteği ile seçilen başbakan ve ba- masını andıran bir görüntü vermiştir. Ancak, AB
kanlar kurulu olarak ikiye ayrılmış bulunmaktadır. sürecinde ilerleyemeyen devletlerde daha çok kişi-
Başkan meşru yetkisini doğrudan doğruya ulustan sel, ceberut, muhalefete hoşgörüsüz, özgürlükleri
alırken, hükümetin geri kalanı meşru yetkisini ulu- isyan olarak görüp aşırı güç kullanarak bastıran,
sal yasama organından, o da ulustan almaktadır. sadece başkanı öven ifade açıklamalarına izin ve-
Bu durumda iki başlı bir meşru yetki alanı orta- ren bir diktatörlük biçimine dönüşmüştür. Önce
ya çıkmakta, bu iki alandan birisi bir siyasal parti, Belarus’ta sonra Ukrayna ve Rusya’da istikrar kaza-
diğeri de ona muhalefet eden bir siyasal partinin nan bu uygulama artık bir demokrasi uygulaması
elinde bulunduğunda da hükümet etmek için çok olmayıp bir otoriter rejim uygulamasına dönüşmüş
özel koşullara gerek duymaktadır. Fransa’da bu tür bulunmaktadır. Ancak, otoriter yarı-başkanlık gö-
bir yönetim anayasada mevcut olmayan bir yazısız rüntüsündeki rejim örnekleri bu ülkelerle sınırlı
siyasal kural veya seçkinler uzlaşması ile yürütül- kalmamıştır. Batı Balkanlar’da Arnavutluk, Hır-
mektedir. Buna da Fransız uygulamasında bir arada vatistan, Sırbistan gibi ülkelerle, Gürcistan, Azer-
yaşama (co-habitation) adı verilmektedir. baycan, Ermenistan, Türkmenistan, Özbekistan,
Yarı-başkanlık rejimi parlamenter rejimdeki Kazakistan, Tacikistan ve Kırgızistan da bu tür oto-
yasama organının gücü ve üstünlüğünü ortadan riter yapıyla yönetilmişlerdir. Bu ülkelerde serbest
kaldırarak, iki başlı yürütmenin üstünlüğü altın- ve hakça olarak kabul edilen seçimler yapılabilse
da çalışan bir uygulama hayata geçirmiştir. Geniş bile bu durum seçimsellik (electoralism) diye ad-
olarak ve hoşgörü ile yorumlanan özgürlükler, der- landırabileceğimiz bir sonuç doğurmakta, demok-
nekleşme ve ifade özgürlüğü, basın-yayın ve medya rasiye yol açmamaktadır (Terry L. Karl, 2000).
özgürlüğü ve çeşitliliği ile birleştiğinde Fransa’nın Dahl’ın poliarşi tanımını anımsayacak olursanız,
demokratik kültürüne has bir demokrasi uygula- orada sayılan sekiz unsurdan sadece seçmenin ka-
ması ortaya çıkmıştır. Siyasal protestoların yoğun tılmasının özgürce olduğu serbest ve hakça yapılan
yaşandığı, bol grev ve sokak gösterileriyle donatılan bir genel seçim çağdaş demokrasiyi gerçekleştirme-
bir görüntüdeki Fransa’nın siyasal geleneklerine ye yetmemektedir. Çağdaş demokrasinin pekişmesi
uyum gösteren bir evrim geçirerek uygulanabil- (consolidation) için aynı zamanda muhalefetin ola-
miştir. Soğuk Savaş sonrasında Avrupa Birliği’ne bildiğince özgürce çalışabilmesi, bireylerin korku-
üye olan Doğu Avrupa ülkelerinin tamamı ya- suzca iktidardan şikâyet edebilmeleri, kendilerini
rı-başkanlık uygulamasını benimsemiş ve halen ifade edebilmeleri ve dernekleşerek siyasal hayata
katılabilmeleri, özgür ve muhalefeti de içeren bir
sürdürmektelerdir. Ancak, yarı-başkanlık rejimi
basın ve medyanın varlığı gereklidir. Bu durum-
Avrupa başta olmak üzere dünyadaki uygulamala-
da da demokrasi seçim kampanyaları ile başlayan
rında Fransız veya Finlandiya uygulamasından çok
ve seçimle biten bir rejim değildir. Genel seçim
1919’da başlayan Weimar Cumhuriyeti Almanyası
demokrasinin günlük yaşama yerleşmesi için bir
standartlarına daha uygun bir çerçeveye dönüşme
merhaleden ibarettir. Bu merhaleden sonraya gidip
eğilimi göstermiştir. Avrupa Birliği üyesi olmayan
güçlü ve canlı bir muhalefeti içeren bir süreç hayata
Doğu Avrupa ülkelerinde uygulanan yarı - başkan-
geçirilemezse, o zaman sadece seçimsel demokrasi
lık rejimlerinin ne derecede demokratik oldukları
gerçekleştirilmiş olur ki bu şartlarda yarı-otoriter
halen tartışmalıdır.
bir rejimin varlığından veya otoriter bir rejimden
demokratik bir rejime geçmeye çalışan bir siyasal
Otoriter Rejimler sistemden bahsetmek daha doğru olur.
Yarı-başkanlık rejimlerinin Doğu Avrupa’ya Otoriter rejimler büyük çoğunluğunun kitlesel
doğru yayılması 1990’larda Soğuk Savaşın bitme- halk desteğine dayandığı savını güçlendirmek için
siyle birlikte başlamış bir süreçtir. Marksist-Leni- kitlesel seferberlik yaratacak yapılar olan siyasal
nist partilerin iktidarındaki yapıda da bir Cumhur- partiler, dernek ve kuruluşları kullanırlar. Örneğin,

23
Karşılaştırmalı Siyaset: Giriş

Irak ve Suriye’de Baas Partisi ulusalcılık ve sosyalizm ideolojilerini birleştiren bir fikir hareketinin ürünü
olarak 1940’larda ortaya çıkmış ve askeri darbelerin yardımıyla iktidara gelerek Irak’ta 2003 yılındaki Ame-
rikan işgaline kadar varlığını sürdürmüştür. Suriye’de ise Baas halen iktidardaki tek partidir. Bu durumda
bulunan otoriter rejim uygulamalarına tek parti rejimi adını vermekteyiz. Tek parti rejimi veya hükümeti
siyaset biliminde sadece tek bir partinin meşru olarak mevcut olabildiği ve iktidara sahip olduğu rejimlere
verilen addır. Eğer otoriter rejimler kitlesel siyasetin bir ürünü olarak ortaya çıkmışlar ve halka dayandık-
larını iddia etmekteyseler, genellikle tek parti rejimleri olarak çalışırlar.
Ancak, çağımızdaki tüm otoriter rejimler modernli-
ğin zorunlu kıldığı çağdaş uygulamalar değildir. Bu du-
rumda geleneksel siyasal yetki kullanımı yöntemlerine
dikkat
dayalı olarak meşruluklarını iddia ederler. Geleneksel
Alman sosyologu Max Weber’in ünlü ese-
siyasal yetki savını kullanarak yönetilen otoriter rejimle-
ri Ekonomi ve Toplum ‘da (Wissenschaft und
re çeşitli örnekler Orta Doğu’da ortaya çıkmıştır. Bunlar
Gesellschaft’ta) geliştirdiği üçlü sınıflamaya göre
arasında en ünlüsü Suudi Arabistan rejimidir. Bir mutla-
meşru siyasal yetki gelenekleri temsil ettiğini,
kiyetçi krallık olan Suudi Arabistan rejimi Suud haneda-
yönetilenlerin gözünde olağandışı güce sahip
nının ülkeyi siyasal olarak yönetme yetkisini geleneklere
olduğunu veya yasaları ussal bir biçimde uygu-
bağlılığına ve özellikle İslam dininin Sünni-Hanbeli-Va-
ladığını kanıtlayan iktidarlar tarafından kulla-
habi uygulamasına sahip çıkmasıyla meşrulaştırdığı gö-
nılırlar. Buna göre meşru siyasal yönetme hakkı
rülmektedir. Bu görüntüsüyle Suudi Arabistan dünyada
ve yetkisi geleneksel, karizmatik ve yasal-ussal
kitlesel siyasete ve onu hareketlendirmek için elzem olan
yetki tiplerine ayrılabilir. Gerçek hayatta bu üç
siyasal partiye sahip olmayan, Nepal veya Brunei Sul-
tip teker teker bulunabileceği gibi ikisi veya üçü
tanlığı gibi ender rejimlerden birisidir. Ancak, otoriter
birden bir arada da ortaya çıkabilmektedir.
rejimlerin büyük çoğunluğu modernleşmeden etkilenen
toplumların kitleselleşen siyasal hayatının ürünleridir.
Otoriter rejimler arasında özellikle askeri darbelerle kurulan ve cunta hükümetleri tarafından sürdürü-
len uygulamalara Latin Amerika, Asya, Orta Doğu ve Afrika’da yirminci yüzyıl boyunca çok sayıda rastlan-
mıştır. Bu rejimler genellikle kısa ömürlü olmuşlardır. Mısır ve Suriye gibi Arap ülkelerinde darbeyi yapan
askeri lider kadrosunun bir siyasal parti eliyle otoriter tek parti rejimine dönüş çabaları başarılı olmuş gibi
görünmektedir. Bu iki ülkede askeri darbe ile kurulan hükümetler kurucuları olan askeri liderlerin ömür-
lerinden daha uzun süre iktidarda kalmayı başarmışlardır. Afrika’da bu derecede uzun ömürlü ve başarılı
başka askeri darbe ile kurulmuş bir otoriter rejim örneği bulunmamaktadır. Latin Amerika’da İkinci Dün-
ya Savaşı sonrasında çok sayıda askeri darbe ile kurulan otoriter rejim ortaya çıkmış, ancak bunların hepsi
Soğuk Savaş’ın bitimine doğru yıkılarak demokratik rejimlere yol vermişlerdir. Bu demokratik rejimler
içinden Venezuela yakın zamanda güçlü ve askeri bir geçmişi olan Başkan Chavez eliyle bir tür otoriter
rejime doğru evrim göstermesine karşın onun da uzun ömürlü olabileceğini söylemek zordur.

Yaşamla İlişkilendir

Otoriter Rejimler Niye Sürekli Olamaz? nı artan ölçüde kısıtlamasına seçmenden aldığı
Otoriter rejimler ya geleneksel siyasal meşru- destekle kurulurlar. Geleneksel otoriter rejim-
luk anlayışına göre siyasal yetki kullanımına da- lerde değişme ve modernleşme eğilimleri ortaya
yanır, ya siyasal istikrarsızlık dönemleri sonunda çıktığında bu rejimler bazı reform uygulamaları
bir askeri darbeyle kurulur, ya da özellikle baş- içinde girerler. Oysa siyasal reform fikri gelenek-
kanlık rejimlerinde demokrasi ile işbaşına gelen sel siyasal meşruluğun bir parçası değildir. Bu
bir siyasal liderin özgürlükleri ve insan hakları- rejimler hızla siyasal meşruluklarını kaybederler

24
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

ve yıkılma rizikoları artar. Askeri otoriter rejim- başına gelen bir siyasal liderin giderek özgürlük
ler de bir istikrarsızlık döneminden sonra siyasal ve hakları kısıtlamasına seçmen desteği temin
istikrar getirmek, ülkeyi tehdit eden bir tehlikeyi etmesi mümkündür. Bugün Venezuela’da bu tür
savuşturmak için iktidara el koyarlar. Bu tehdi- gelişme Başkan Chavez’in ve onu izleyen Başkan
din geçtiği ve siyasal istikrarın sağlandığı izleni- Maduro’nun iktidarında yaşanmaktadır. Bu tür
mi doğunca siyasal meşruluklarını kaybetmeye rejimler söz konusu liderlerin kişiliği ile yakından
başlarlar. Bu durumda ya yeni tehdit senaryola- ilgili olduğundan, onların karizmatik bir kişilik
rının doğmasını veya üretilmesini temin ederek olarak meşruluk kazanmasını sağlarlar. Kişinin
işbaşında kalmaya gayret ederler. Örneğin 1974 karizmasını sürdürmesi de bu karizmayı iktidarı
yılında meşruluğu sorgulanmaya başlanan Yunan sonrasında, örneğin ölümünden sonra, başka bir
askeri hükümeti Kıbrıs’ta bir askeri darbe yapa- lidere devretmesi de fevkalade zordur. Özellikle
rak Başpiskopos Makarios’un hükümetini devir- kuşaktan kuşağa karizma naklinin başarılı ola-
mek ve Kıbrıs’ı bir oldu bitti ile Helenleştirmek bildiğini gösteren kanıta pek rastlanmamaktadır.
suretiyle bir askeri zafer kazanarak iktidarını pe- Dolayısıyla, Arjantin’de Peron, Portekiz’de Salazar
kiştirmeye girişmiştir. Darbe yapmakta başarılı gibi diktatörler zamanla karizmalarını yitirmişler,
olduğu halde, sonrasında Başpiskopos’u elinden bazen kendi hayatlarında bazen de ölümlerinden
kaçırmış ve arkasından gelen Türkiye’nin garan- sonra otoriter rejimleri yıkılmıştır. Bu rejimlerin
törlük haklarını kullanarak yaptığı Temmuz 1974 çöküşünü hızlandıran ekonomik daralma, savaş,
askeri müdahalesine de engel olamayınca iktidar- iç savaş v.b. olguların olduğunu da görmekteyiz.
dan düşmüştür. Nihayet, demokratik seçimle iş-

Totaliter Rejimler
Totaliter rejim (totalitarianism) kavram olarak faşist İtalyan diktatörü gazeteci Benito Mussolini tara-
fından yirminci yüzyılın üstün rejimi olarak, çürüyüp gitmekte olan eski tür fikirler olarak takdim ettiği
liberalizm ve demokrasi karşısında gelişen yeni rejim türü olarak ifade edilmiş veya onun tarafından icat
edilmişe benzemektedir (Rodee, Anderson, Christol, Grene, 1987, 43). Totaliter rejim bir ideolojinin ha-
yata geçirilmesi amacına hizmet eden bir uygulamadır. Toplumun ve tekil yurttaşın yaşantısının tamamı-
nın denetim altına alındığı ve en ufak bir mahrem yaşantının devletin bilgisi, onayı ve düzenlemesi dışında
mevcut olmasının mümkün ve arzulanabilir olmadığı bir siyasal rejimdir totaliter rejim. Bu durumda
toplum, aile, okul, işyeri, dernek ve kulüpler, sendikalar ve akla gelebilecek her türlü toplumsal, ekonomik
ve kültürel yapı tek bir siyasal ideoloji, parti ve liderin denetimi ve düzenlemesi altında biçimlenecektir.
Günün her saatinde herkes herkesi izleyecek, denetleyecek ve gerekli gördüğünde de devletin ajanlarına
bildirecektir. Bu durumda sadece anne ve babalar çocuklarını izlemeyecek, aynı zamanda çocuklar da anne
ve babalarını, öğretmenlerini, sınıf ve spor yapıyorlarsa takım arkadaşlarını izleyecek, denetleyecek ve dev-
letin ajanlarına jurnalleyecek biçimde yetiştirilirler. Fevkalade kapsamlı bir tekil ideolojik görüş, bir dünya
görüşü veya felsefeden hareketle bir inanç sistemi ve davranış rehberi olarak topluma egemen kılınır. Bu
ideolojik çerçeve mükemmel olarak kabul edilen bir siyasal sistemin de tanımını verir. Onun için totaliter
rejimlerin değişmesi bir yana, bu rejimlerde reform fikri dahi fevkalade tehlikelidir. Mükemmelden ayrılış
olsa olsa bir tür bozulma veya bir cennetten kovulma olgusu gibi düşünülebilir. Onun için totaliter rejimin
baskıcı yapısının meşruluğunu tartışmaya açan reform girişimi onun sonunu da getirebilir. Nitekim Sov-
yetler Birliği’nin 1985’te reform yaparak daha açık ve güçlü bir yapıya kavuşmak üzere yola çıktıktan altı
yıl sonra içine doğru çökerek yok olması bir tesadüf değildir.
Bu konudaki en kapsamlı araştırmalardan birisini yapmış olan Carl J. Friedrich ve Zbigniew K. Brze-
zinski, Totalitarian Dictatorship and Autocracy, (New York: Praeger, 1962) tarihli eserlerinde totaliterliği
“bir toplumun tüm üyelerinin uymak mecburiyetinde bırakıldıkları ve toplum hayatının tüm cephelerini
kaplayan bir resmi ideoloji” (Aynı eser: 9) olarak tanımlamışlardır. Burada biz totaliter rejimi bu resmi
ideolojiyi uygulayan siyasal sistemlerin sahip olduğu rejimler olarak tanımlayarak kullanacağız.

25
Karşılaştırmalı Siyaset: Giriş

Totaliter rejimler demokratik rejimlerin tam tersini oluşturan bir siyasal kültür ortamında gelişirler.
Demokrasideki özgürlük ve çoğulcu kültür, aykırı düşünme ve davranışın (dissent) hoş görülmesi hatta
teşvik edilmesi, totaliter rejimlerde yerini tek bir fikre sarsılmaz bir imanla bağlanmaya bırakır. Özgürlük
de, aykırı ve hatta farklı düşünce de kabul edilemeyecek zafiyet, tehdit, düşmanlık v.b. olarak karşılanır ve
cezalandırılır. Totaliter rejimler geleneksel toplumlarda mevcut olamazlar. Onların oluşabilmesi için fevka-
lade güçlü bir hükümetin tüm devlet yapı ve kurumlarını kullanarak toplumdaki her yapıyı ve hatta teker
teker toplumun her üyesini gözetim ve denetim altında tutabilme yeteneğine sahip olmaktadır. Totaliter
rejimler hem mükemmel bir toplum yaratmak için gerekli olan Marksizm-Leninizm, Faşizm veya Nasyo-
nel Sosyalizm gibi bir ideolojiye, hem de bu ideolojiyi gerçekleştirecek siyasal izleme ve denetleme yetene-
ğine sahiplerdir. Bu iki yetenek bir araya gelmeden totaliter bir rejimin oluşması ve pekişmesi pek zordur.
Totaliter rejimler demokrasiler kadar uzun ömürlü olmamışlardır. Birinci Dünya Savaşı sonrasında ku-
rulan totaliter rejimlerin bir kısmı İkinci Dünya Savaşı’nda savaşı kaybederek çökmüşlerdir. İkinci Dünya
Savaşı’ndan zaferle çıkan ve daha sonra bir süper güç haline gelen Sovyetler Birliği de 31 Aralık 1991’de
çökmüştür. İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan totaliter devletlerden Çin Halk Cumhuriyeti halen
hızla gelişen kısmen liberal bir ekonomiye sahiptir. Çin’in Marksizm - Leninizm - Maoizm ideolojisine
göre oluşan bir devlet yapısı ve siyaseti olmakla birlikte, Mao’nun ölümünü takiben başa geçen Deng Ziao
Ping döneminde ekonomisini ülkenin çeşitli yerlerinde serbest piyasa ekonomisi haline getirdikten sonra
müthiş bir iktisadi gelişme gösterdiği görülmüştür. Çin Halk Cumhuriyeti’nin totaliter ideolojiye sahip bir
siyasal uygulama ile ekonomik özgürlüğe dayalı bu örneği daha ne kadar sorunsuz bir biçimde götürebile-
ceği bilinmemektedir. Vietnam, Kamboçya, Laos gibi Çin Hindi ülkeleri, Küba gibi Karayip ülkelerinde
de uzun süredir Marksizm - Leninizm ideolojisine uygun bir siyasal rejim mevcut olmakla birlikte, bu
uygulamaların Sovyetler Birliği deneyiminden daha uzun süreli olup olmayacağı bilinmemektedir. Bri-
tanya, İsviçre, ABD, Fransa, İzlanda, Kanada, Avustralya, Norveç, İsveç v.b başlangıçları on sekiz ve on
dokuzuncu yüzyılda olan demokrasiler yanında totaliter devletlerin bir yüzyıl bile sürmeyen geçmişleri bu
rejimlerin demokrasi rejimlerine göre daha az dayanıklı olduklarını göstermektedir.

Yaşamla İlişkilendir

Totaliter rejimler neden siyasal reforma uğradık- sal reform gereksinimini dillendiren totaliter devlet
larında çökme tehlikesi geçirmektedirler? yöneticileri rejimlerinin mükemmelliğini de ve ona
Totaliter rejimler belirli bir ideolojiyi mükemme- dayanan siyasal meşruluğunu da sorgulamış olurlar.
len uygulamak suretiyle dünyada mümkün olan en O zaman bireysel özgürlüğün hiç olmadığı bir or-
iyi siyasal sisteme sahip oldukları iddiasıyla kurulur- tamı ve vatandaşlardan beklenen bireysel özverileri
lar. Mükemmel olan bir siyasal yapı hiçbir biçimde artık makul olarak anlatmak olanaksızlaşır. Siyasal
daha iyi bir hale getirilemez. Nitekim mükemmel reform yoluna giren totaliter rejimler kendi elleriyle
devlet hakkında ilk temel yapıtlardan birisini oluştu- varlıklarını tehlikeye atıp rejimlerinin çökmesine yol
ran Platon, “Devlet” adlı yapıtında mükemmel olan açabilirler. Örneğin, Sovyetler Birliği yeniden yapı-
devleti değişmez, mutasyona tabi olmayan “idea”lar lanma (perestroika) ve açıklık (glastnost) politikala-
aleminin bir unsuru olarak tanımlamıştır. Platon’a rını uygulamaya başladıkları andan itibaren giderek
göre değişme sadece bozulma biçiminde olur ve de- artan ölçüde özgürlük talepleriyle karşılaşmış, özgür-
ğişen her şey çürür ve yok olmaya mahkûmdur. Tüm lük arttıkça da refah düzeyinin Batı demokrasilerine
totaliter rejimlerde bir parça Platonik mükemmellik göre daha düşük olduğu olgusu daha açık bir biçim-
yani değişmezlik içeriği vardır. Oysa reforma gerek- de halk tarafından gözlenebilmiştir. Bu durumda da
sinim duymak demek bazı özelliklerin yerli yerinde özgürlük talepleri daha da artmış ve sonunda Sovyet-
olmaması, iyi çalışmaması, en azından daha da iyi ler Birliği reformların hayata geçirildiği 1985’ten altı
hale getirilebilmesi imasını taşır. Bu nedenle, siya- yıl sonra 31 Aralık 1991’de sona ermiştir.

26
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Öğrenme Çıktısı

3 Farklı siyasal sistemlerin ne bakımdan ayrıldığını ve hangi bakımlardan benzediğini ve


bunların arasındaki farkları açıklayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Temsili demokraside seç-


menin seçtiği temsilciler
Siyasal rejimler içinde de- aracılığıyla yönetmek söz Totaliter rejimleri otori-
mokrasiyi farklı kılan özel- konusu olduğuna göre, ter rejimlerden ayıran en
likler nelerdir? neden seçmen tercihlerini önemli özellik nedir?
saptamak farklı demokrasi
tiplerine yol açmaktadır?

SİYASAL SİSTEMLERDE İKTİDAR ön koşul olmak niteliğinde de değildir. Örneğin,


DAĞILIMI Britanya’daki Birleşik Krallık İngiltere, İskoçya,
Galler ve Kuzey İrlanda topraklarından oluşmuş
Siyasal sistemler güç kullanma tekelini meşru
olup bu topraklardaki insan toplulukları farklı et-
olarak ellerinde bulundurmak suretiyle devlet ha-
nik kökenden gelen ve İngilizler tarafından işgal
line gelseler bile, burada devletlerin farklı iktidar
edilerek Londra’daki yönetime bağlanan bir geç-
paylaşımı uygulamaları içine girdiklerini görüyo-
mişe sahiplerdir. Britanya yirminci yüzyıl sonuna
ruz. Bu paylaşım her devlette görülen çeşitli kamu
kadar fevkalade katı bir merkeziyetçi iktidar uy-
yönetimi katmanları arasında dikey olarak meşru
gulaması içinde olmuş bir üniter devlettir. Ancak,
iktidarın nasıl bölüneceği ile ilgili farklı kural ve
son yıllarda Britanya bu katılığı attığı bir dizi güç
uygulamalardan kaynaklanmaktadır. Bu farklar
devri (devolution) yasasıyla terk etmekte, daha az
genellikle devletlerin kuruluşunda yaşanan geliş-
merkeziyetçi bir üniter devlet yapısına dönüşmek-
meler, kuruldukları tarihteki uluslararası sistemden
tedir. Siyasal kararların tek elden ve merkezi hükü-
kaynaklanan etkiler, siyasal kültürlerinin içerdiği
met tarafından alındığı ve tüm ülke ve ulusa eşit
özellikler göre farklılıklar gösterir.
ve aynı biçimde uygulandığı devlet yapıları üniter
yapılardır.
Üniter Devlet
Genellikle tek bir etnik topluluktan oluştuğu Üniter devletler iktidar kullanımı için
fikri genel kabul gören ulus-devletler, iktidar kul- oluşturdukları tasarımları merkezde ikti-
lanımı için oluşturdukları tasarımları merkezde darı yoğunlaştıran, tek ve standart uygula-
iktidarı yoğunlaştıran, tek ve standart (uniform) ma olan mutlak eşitlik esasına göre kural,
uygulama olan mutlak eşitlik esasına göre kural, yasa, yönetmelik v.b. siyasal kararlar üre-
yasa, yönetmelik v.b. siyasal kararlar üreten ve dü- ten ve düzenlemeler yapar ve uygularlar.
zenlemeler yapar ve uygularlar. Bu tür iktidar kul-
lanımlarının üniter (tekdüze) devlet yapısını oluş-
turduğunu görmekteyiz. Üniter devletler genellikle Burada dikkat edilecek olan husus, merkezi hü-
çok büyük ve parçalı topraklara sahip olmadıkları kümetin elindeki gücü mutlaka tamamen kendisi-
gibi, tarihten gelen derin ayrımlarla bölünmüş et- nin kullanması değildir. Merkezi hükümet yasama
nik, mezhep, din v.b. kültürel topluluklara sahip organı eliyle çıkartacağı yasa veya yasalarla merkez-
değillerdir. Ancak, bu üniter devlet yapısı için bir deki gücü uygun gördüğü ölçüde ve uygun gördü-

27
Karşılaştırmalı Siyaset: Giriş

ğü yöntemlerle bölge, il, kent, kasaba, köy yöne- ter devletler kurucu unsurlar olarak iktidar kullan-
timlerine devredebilir. Bu durumda üniter devlet ma meşru yetkisini olabildiğince kendilerine özge
uygulaması ortadan kalkmayacak, belirli konular- bir yetki olarak kabul etmişlerdir. Konfederasyo-
da yönetim daha çok yerinden yönetim (adem-i nun merkezi hükümeti onu kuran üniter devletle-
merkeziyet) esaslarına göre yürütülecektir. Önem- rin devrettiği ölçüde yetki kullanma meşru ve yasal
li olan bu düzenleme yetkisinin sadece merkezde yetkisine sahip olur. Meşru siyasal iktidar kurucu
olup olmamasıdır. Merkezi hükümet bu yetkiyi devletlerindir. Zamanla bunlar konfederasyonun
verdiği gibi lüzum gördüğünde meşru ve yasal yol- birer devleti, kantonu, ili v.b. de olsalar anayasal
larla geri de alabilir. Daha alt yönetim birimlerinin olarak siyasal iktidar onların elindedir. Bunlar anla-
bu merkezi hükümet tasarruflarını meşru ve yasal şıp da uygun gördükleri siyasal kararları alma yetki-
engelleme yolları mevcut olmadığı sürece üniter sini merkezi hükümete devrettiği kadarıyla merkezi
devlet yapısı sürecektir. Devletin yapısı anayasa ile hükümet bu yetkileri kullanır. Bu uygulama anaya-
belirlenecek bir niteliktedir ve bu belirleme sırasın- sada belirtilir ve bu maddelerin değişmesi de kan-
da da idare yapısı ve bu yapının çeşitli katmalarının tonların ağırlıklı bir çoğunluğunun, örneğin dörtte
yetki ve yükümlülükleri de tanımlanabilir. Bu ta- üçünün veya üçte ikisinin, uygun görülen yöntem-
nımlamalar üniter bir nitelik taşıdığı sürece, mer- lerle onayı suretiyle olur. Burada genellikle merkezi
kezi hükümetin ağırlığı altında çalışan bir tekdüze hükümet savunma, güvenlik, dış temsil gibi işlevle-
idari sistemi mevcut olacak demektir. ri görmekle sınırlı yetki devrine mazhar olur. Onun
dışında standart ve eşit uygulanan iktisadi, kültü-
rel, toplumsal v.b. kararlar ender olarak alınabilir.
Konfederal Devlet (Konfederasyon) Konfederasyonu meydana getiren parçalar arasında
Özellikle komşularına göre görece olarak küçük, büyük farklar oluşturan eğitim, kültür, hatta eko-
kaynakları kısıtlı, nüfusu az olan ve dolayısıyla za- nomi uygulamaları ortaya çıkabilir. Bu yapıda fark-
yıf olan üniter devletler, kendilerini tehdit ettiğini lılık doğaldır ve yaygın kabul görür, eşitlik ise ender
algıladıkları bir devlete karşı varlıklarını korumak olarak gerçekleştirilen bir uygulamadır.
için benzer devletlerle ittifaklar kurmak yolunu se- Çağdaş dünyada konfederasyon olarak yöneti-
çerler. Bu ittifaklar genellikle askeri yardım, savaş len devletlere pek rastlamıyoruz. Adında konfede-
sırasında birlikte savaşmak, birbirlerinin kaynakla- rasyon olsa bile İsviçre 1850’lerde yaşadığı bir iç
rını daha iyi kullanmak için iktisadi işbirliği v.b. savaş sonrası merkezi hükümetin daha güçlü oldu-
uygulamaları içerir. Bu ittifakların daha sürekli ve ğu bir yerinden yönetim uygulamasına dönüşmek
sıkı hale getirmek için yapılan antlaşmalar bu üni- gereğini duyarak anayasasını değiştirmiş ve federal
ter devletlerin her birinin bir parçasını oluşturdu- bir devlet olmuştur. Amerika Birleşik Devletleri
ğu daha büyük bir devletin kurulmasını sağlar. Bu (ABD) de konfederasyon olarak kurulmuş ve o da
yolla İsviçre, özellikle Alman yayılmasına karşı, se- federal bir devlet sistemine dönüşmüştür. Konfe-
kizinci yüzyıldan itibaren küçük üniter devletçikle- derasyonlar son derecede istikrarsız yapıdadırlar.
rin birer kanton olarak katılmasıyla Confédération Kuruluşlarının ardından ya yerinden yönetimi iyi-
Helvétique adıyla kurulmuştur. İsviçre’nin adın- ce güçlü ama daha sıkı bir birliktelik ve güçlü bir
dan da anlaşılacağı gibi kuruluşunda İsviçre devleti merkezi hükümet yaratmak gereksinimi duyarak
üniter devletlerin antlaşmasıyla kurulmuş olan bir federal bir devlete, ya da parçalanarak kendilerini
konfederasyondur. oluşturan üniter devletlere geri dönmektedirler. Şu
anda konfederasyon türünden bir siyasal gelişme
örneği gösteren bir uygulama Avrupa Birliği proje-
Konfederasyon, üniter devletin tam tersi sidir. Bu kitabın sekizinci bölümünde Avrupa Birli-
özellikte olup merkezi hükümetin fevkala- ği örneği üzerinde uzun boylu durulacaktır.
de zayıf ve çok az konuda karar alma meşru
yetkine sahip olduğu devlet biçimleridir.
Federal Devlet
Federal devlet sistemleri, konfederasyon gibi
Konfederasyonlar, üniter devletin tam tersi özel- merkezi hükümeti pek zayıf olan bir tasarımla,
likte olup merkezi hükümeti fevkalade zayıf ve çok üniter devlet gibi merkezi hükümeti müthiş güçlü
az konuda karar alma meşru yetkine sahiptir. Üni- bir yapının arasında bir yerde durmaktadır. Federal

28
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

devletlerde yine esas olan o devleti oluşturan birim- Sonuç


lerin kendi kendilerini yönetmeleridir. Onların uz- Bu kitap öğrenciye karşılaştırmalı siyaset alanı-
laşması sonucunda ve uygun gördükleri ölçülerde, nı tanıtmayı, farklı siyasal kültürlerde ortaya çıkan
ama konfederasyonlarla karşılaştırılamayacak kadar uygulamaları, onların başarı ve başarısızlıklarını
çok ve kapsamlı işlev, özellikle tek bir ulusal piya- göstermeyi, siyaset olgusunun değişik cephelerine
sayı düzenleyecek ve denetleyecek yetkilerin hemen dikkati çekmeyi hedeflemektedir. Karşılaştırmanın
hemen tamamı merkezi hükümete devredilir. Bu aslında bir yöntem olduğunu, bu suretle bilimsel
yetkilerin neler olduğu yine anayasada belirtilir ve araştırmada kullanılan denetim altında gözlemin
bunların değiştirilmesi de çok sayıda federe birimin mümkün olduğunu özellikle bir kez daha vurgu-
onayına tabi kılınır. Bu onay mekanizmaları da fe- lamak isteriz. Gözlemlenen siyasal olgunun hem
deral anayasada ifade edilir. birey, hem bireylerin bir araya gelmesiyle oluşan
grup, hem de grupların ilişkilerinden oluşan sis-
tem düzeyinde oluştuğuna da dikkat edilmelidir.
Federal devlet sistemleri, konfederasyon gibi Bu yüzden karşılaştırmalı siyaset alanında geliştiri-
merkezi hükümeti pek zayıf olan bir tasarım- len kuramlar bireysel, grup ve sistem düzeylerinde
la, üniter devlet gibi merkezi hükümeti müt- oluşturulan soyutlama ve çözümlemelerden ve aynı
hiş güçlü bir yapının arasında bir yerdedir. düzeyde gözlemlenen birimlerden yararlanmak zo-
rundadır. Bu yüzden, karşılaştırmalı siyaset sadece
devletlerin karşılaştırılması olmayıp, aynı zamanda
Federal devletlerin merkezi hükümeti üniter yasama organları veya mahkemeler gibi kurumla-
devlete göre daha az güce sahip olmakla birlikte, rın, dernek ve vakıflar gibi çıkar gruplarının, hatta
federe birimler arasındaki ticareti, mali bütünlüğü, tekil bireysel siyasal davranışlar olan oy verme, di-
üretim standartlarını, insan hakları uygulamaların- lekçe yazma, protesto mitingine katılma gibi dav-
daki farkları gidermeyi amaçlayan müdahalelerde ranışları da kapsar.
bulunur. Örneğin, ABD federal (merkezi) hükü- Karşılaştırmalı siyaset kuramları da bu çeşitliliğe
meti eğitim alanından sağlık alanına, işçi hakların- uygun olarak farklı çözümleme düzeylerinde, tek
dan, kadın haklarına, din ve vicdan özgürlüğünden bir değişkenin bir siyasal olaya etkisinin olup olma-
ırk ayrımcılığına kadar geniş bir alanda ülkede tek dığını araştırmaktan, çoklu değişkenler arasındaki
bir standart yaratmak için çaba göstermektedir. Bu ilişkilerin varlığını saptamaya ve onlar hakkında
farkları gidermek için eğitim kurumlarına federal evrensel genellemelere ulaşma hedefine yönelebilir-
yardım yapmak veya kesmekten vergisini ödeme- ler. Karşılaştırma yöntemi karşılaştırmaya elverişli
yen dini cemaat liderlerini silah zoru ile vergi öde- kavram ve önermeler kullanılarak tek bir siyasal
meye icbar etmeye, istihdam ettikleri kadın, Afrika sistemi aştırmak için de, iki siyasal sistemi, birkaç
kökenli, İspanyol asıllı veya Asya kökenli çalışan sa- benzer veya farklı siyasal sistemi veya çok sayıda
yıları yetersiz görülen devlet işletmelerine ceza kes- ve farklı siyasal sistemi araştırmakta kullanılabilir.
meye, bütçelerinden kesinti yapmaya kadar farklı Burada karşılaştırmada kaç tane siyasal sistem kul-
uygulamalar yürütülür. Eyaletlerin de kendi anaya- lanılacağından çok, kullanılan kavramların, denen-
sa ve hükümet yapıları vardır ve bunlar aracılığıyla celerin ve kuramların karşılaştırmaya elverişli olup
vergi topladıkları gibi jandarma benzeri askeri veya olmadığı esastır. Ancak, karşılaştırmaya konu olan
milis kuvveti toplamaktan farklı eğitim, sağlık, kül-
sistem sayısı arttıkça daha kapsayıcı genellemelere
tür v.b. politikaları uygulamaya kadar karar alır ve
ulaşmanın ve bilimsel katkısı yüksek araştırmalara
uygularlar. Ancak, anayasada federal hükümete ve-
ulaşmanın olasılığı da artacaktır.
rilen bir yetki alanına girmeleri söz konusu olmadığı
gibi, burada eyalet ile merkezi hükümetin sınırların Çağdaş dünyadaki siyasal rejimleri demokra-
ne olduğu konusu sürekli bir hukuki tartışma alanı siler, otoriter ve totaliter rejimler olarak üç ayrı
oluşturmaktadır. Zaman içinde federal (merkezi) sınıfa ayırdık. Ayrıca, demokrasileri çoğunluk-
hükümetlerin güçleri büyük ölçüde artmış ve fede- çu ve çoğulcu (oydaşmacı) olarak iki temel tipe
ral hükümetlerin elinde toplanan güç ile yerinden ayırarak inceleyebileceğimizi ve her iki temel de-
yönetime eğilimli üniter devletlerin merkezi hükü- mokrasi tipinin içinde parlamenter, başkanlık ve
metleri elindeki güç birbirine yaklaşmıştır. yarı-başkanlık demokratik rejimlerinin gelişebile-

29
Karşılaştırmalı Siyaset: Giriş

ceğini de önerdik. Ancak, çoğulcu rejimlerin te- gelmemektedirler. Bu durumda da bu devletlerin


mel özelliği İsviçre’de kendisine özgü bir uygula- yarı- başkanlıkla yönetilebilmeleri olanaksızdır.
ma olarak ortaya çıktığından, çoğulculuk esasına Nihayet, bu değişik rejim tiplerinin siyasal ikti-
göre kurulan siyasal rejimlerin genellikle İsviçre’yi darın devleti merkezi ve yerel yönetimleri arasın-
tam anlamıyla izlemediklerini ve parlamenter bir da dikey olarak federal, üniter ve konfederasyon
rejim olarak kurumsallaşmaya yöneldiklerini gör- olarak üç ayrı tipte paylaşılabildiğini de gösterdik.
mekteyiz. Onun için bu tipin yarı-başkanlık veya Bu anlatımın basitleştirilmiş bir özetini de Çizelge
başkanlık uygulamaları pek hayata geçememiştir. 1.3’te göstermekteyiz. Sonuç olarak bu çizelgede
Zaten Avrupa’da uygulandığı Hollanda veya Bel- sadece dünyamızda çağdaş olarak görülen temel
çika gibi ülkeler cumhuriyet olmadıklarından dev- rejim tiplerini ve bunların örgütlenme biçimlerini
let başkanları kral veya kraliçe olup oyla iktidara ve temel karakterlerini göstermekteyiz.

Tablo 1.3 Rejim Tipleri

Temsili Demokrasiler Otoriter Totaliter

Modern
Ço¤unlukçu Ço¤ulcu Geleneksel Modern
(Westminster) (Oydaşmac›)

Örgütlü

Bireysel Örgütlü
Parlamenter Başkanl›k K›smi Parlamenter*
Parti

Askeri Parti Ün. Fed.


Ün. Fed. Fed. Konfed. Fed. Konfed.

Yar› - Başkanl›k Ün. Fed. Ün. Fed.

Ün. Fed.

Öğrenme Çıktısı

4 Çeşitli siyasal rejim, siyasal topluluk ve siyasal sistemlerin işleyişinde geçerli olan yapısal
ve kurumsal farkları ayırt edebilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Devletlerde iktidarın dikey


Konfederasyonu federas-
paylaşımı (merkez ve taşra Üniter devletlerin yapısını
yondan ayıran özellikler
arasındaki güç paylaşımı) anlatın.
nelerdir?
neden farklılıklar gösterir?

30
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Siyaset olgusunun farklı kültür, toplum, ekonomi ve siyasal


1 tarihten gelen insan topluluklarında ne tür farklılıklar ve
benzerlikler göstermekte olduğunu açıklayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Karşılaştırma Olgusu ve Siyaset

Siyaset biliminin altı temel alanından biri karşılaştırmalı siyasettir. Karşılaştırmalı siyaset ulus-devletlerin
özellikleri, rejimleri, içlerinde gelişen siyasal süreç, yapı ve kurumlar ile birey-siyaset ilişkilerini kapsar.
Benzer siyasal olgulardaki farklılıkların, farklı siyasal olgulardaki benzerliklerin gözlenebilmeleri ve bunları
ortaya çıkaran koşul ve nedenlerin ayrıştırılabilmeleri karşılaştırma yoluyla olabilir.
Karşılaştırma yöntemi kullanarak yapılan bir araştırmada da, aynen laboratuar ortamındaki gibi, bir ba-
ğımsız değişkenin bağımlı değişken üzerinde etkisi olup olmadığını araştıracak koşullar üretilmeye çalışılır.
Ancak, burada laboratuar ortamının ayarlamaları mümkün olmadığından, incelenecek olan olgunun ortaya
çıktığı ve/veya çıkmadığı siyasal sistemler gözlemlenir. Bu durumda izlenebilecek olan iki temel yöntem
olduğunu 19. yüzyıl düşünürlerinden John Stuart Mill ilk kez ortaya koymuştur. Mill önerdiği mantık
süreçlerine karşılaştırmalı yöntem adını vermemiş ve birisine uyuşma yöntemi, diğerine de fark yöntemi
adını vermiştir.

Karşılaştırma sayesinde kültür, toplum, ekonomi v.b. koşulların


2 etkilerinden sadece bir veya birkaçını araştırma kapsamına
alarak nasıl genel önermeler üretilebileceğini tanımlayabilme

Karşılaştırmalı Siyaset
Olgusuna Kurumsal Yaklaşımlar

Karşılaştırmalı siyaset konusundaki ilk araştırmalar insanların mutluluğunu sağlayacak devlet yapısına
ulaşmanın formülünü bulmak güdüsü ile yapılan kısmen normatif, kısmen pozitif önermelerden oluşan
çalışmalardan oluşmuştur. Aristo’nun Politika adlı ünlü eseri bu tür bir arayışın ilk ürünlerinden olup
pozitif yanı daha ağır basan bir niteliktedir. Bu araştırmalardan ilk ciddi sapış N. Machiavelli (Makyavel)
tarafından yazılmış olan, daha çok kamu yönetimi sanatı içeriğinde önermelerden oluşan, ancak farklı
siyasal sistemler ve kültürlerde yapılan gözlemlerden derlenen Prens adlı kitaptır.
Karşılaştırmalı siyaset alanında deney yapmak olasılığı olmadığı için siyasal olgular, yapılar, gelişmeler
gözlemlenerek deney benzeri koşulların varlığı saptanır ve gözlemlerin sınıflandırılmasıyla bu koşullar
içinden neden-sonuç ilişkileri ayrıştırılabilir. Karşılaştırmalı siyaset konusunda geliştirilen kuramlar şöyle
sıralanabilir: kurumsal-yapısalcılık, yapısal işlevsel yaklaşımlar, bağımlılık kuramı, kolektif eylem kuramı,
yeni kurumsalcılık, konusal karşılaştırma kuramları ve karşılaştırmalı kamu politikalarıdır.

31
Karşılaştırmalı Siyaset: Giriş

Farklı siyasal sistemlerin ne bakımdan ayrıldığını


3 ve hangi bakımlardan benzediğini ve bunların
arasındaki farkları açıklayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Siyasal Sistemlerin
Sınıflandırılması

Ulus-devletin örgütlenme biçimleri, temel kurumları, bu kurumların iç işleyişini belirleyen yazılı ve yazısız
kurallar ile bu kurumların birbirleriyle ilişkileri siyasal rejimlerini oluşturur. Bir siyasal rejim parçası olduğu
siyasal sistemdeki temel siyasal süreç, etkileşim ve davranışlara egemen olan kurallar bütünüdür. Yönetimi
oluşturma şekli, yöneticilerin yönetme üslubu, yöneten ile yönetilen arasındaki ilişkilerin içeriğine bakarak
siyasal rejimleri sınıflandırılabilmek mümkündür. Yönetilenlerin yöneticilerin seçiminde etkili olabildiği,
yönetenlerin kendilerini seçenlere periyodik olarak hesap verdiği, tekrar seçilmek için destek istediği, her
siyasal karar alma mevkii için birden fazla ve değişik siyasal görüş, fikir veya çıkarları temsil eden adayların
varolduğu rejime demokrasi denilmektedir. Bu koşulların olmadığı, fikir, örgütlenme, haber alma ve muha-
lefet özgürlüğünün kısıtlı olduğu veya hiç olmadığı rejimlere otoriter rejimler denilmektedir. Bu rejimlerde
yönetenlerin siyasal yetkeleri belirlemeleri söz konusu değildir. Toplumdaki her yapının, kurumun (aileden
okula, okuldan işyerine kadar) hükümet ve ajanları tarafından denetim altında tutulduğu, özgürlüklerin hiç
olmadığı ve hatta rejim için tehdit olarak kabul edildiği rejimlere ise totaliter rejimler adı verilir.
Siyasal rejimler içinde bulundukları siyasal sistemlerin ne ölçüde yerleşik kurum ve kurallara sahip olup
olmadığına göre de farklı bir görüntü alırlar. Siyasal rejimin kuralları ve bunların işlemesinde etkili olan ya-
pıları gerek siyasal yetkeler gerek yönetilenler gözünde itibar ve saygıya sahip, istikrarlı bir içerik gösterirlerse
onlar kurumsallaşmış siyasal rejimler olarak kabul edilebilir. Buna bağlı olarak, her iki demokrasi tipinin
içinde de parlamenter, başkanlık ve yarı başkanlık demokratik rejimleri gelişebilmektedir.

Çeşitli siyasal rejim, siyasal topluluk ve siyasal


4 sistemlerin işleyişinde geçerli olan yapısal ve
kurumsal farkları ayırt edebilme

Siyasal Sistemlerde İktidar


Dağılımı

Karar alma sürecinde siyasal yapılar arasında karşılıklı etkileşimle ve hatta bağımlılıkla sağlanan bütünlüğe
siyasal sistem denilmektedir. Çağdaş dünyadaki siyasal sistemlerin temel görüntüsü belirli bir toprak parçası
üzerinde yaşayan insan toplumu üzerinde fiziksel güç kullanma meşru tekeline sahip, karar alma erkini
kullanan siyasal yetkeler ve kurumlar biçimindedir. Bir toprak parçasına (yurt) egemen olma iddiası genel
kabul gören, o toprak üzerinde yaşayan insanların oluşturduğu topluma hükmetme erkini elinde tutan bir
sisteme devlet adı verilmektedir. Devletin yurttaşı durumundaki bireylerin oluşturduğu bir arada yaşama
alışkanlığı olan ve geleceği de paylaşma iradesi gösteren toplumlara ulus denilmektedir. Ulus-devletler aynı
zamanda uluslararası ilişkilerin de temel öğelerinden birisini oluştururlar ve uluslararası hukuk açısından
da birbirlerinin ulusal yurtları üzerindeki meşru güç tekeline sahip olarak kabul edildikleri sürece hukuki
varlıklarını sürdürürler. Bu durumda çağdaş siyasal sistemler bir toprak ve onun üzerinde yaşayan ulusları
yöneten hükümetler biçiminde örgütlenmiş olan devletlerden oluşurlar.
Siyasal sistemler güç kullanma tekelini meşru olarak ellerinde bulundurmak suretiyle devlet haline gelseler
bile, burada devletlerin farklı iktidar paylaşımı uygulamaları içine girdiklerini görüyoruz. Bu paylaşım her
devlette görülen çeşitli kamu yönetimi katmanları arasında dikey olarak meşru iktidarın nasıl bölüneceği
ile ilgili farklı kural ve uygulamalardan kaynaklanmaktadır. Bu farklar genellikle devletlerin kuruluşunda
yaşanan gelişmeler, kuruldukları tarihteki uluslararası sistemden kaynaklanan etkiler, siyasal kültürlerinin
içerdiği özellikler göre farklılıklar gösterir. Siyasal sistemlerde iktidar dağılımı üniter devlet, konfederal dev-
let ve federal devlet olmak üzere üçe ayrılarak incelenebilir.

32
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

1 Karşılaştırmalı siyaset ile en yakından ilgili 4 Adam Przeworski ve Henry Teune karşılaştır-
olan bilimsel yöntem hangisidir? malı siyasette evrensel önermelere ilişkin aşağıda-

neler öğrendik?
A. İstatistik kilerden hangisini ortaya koymuştur?
B. Gözlem A. Siyasette evrensel önermelere ulaşmanın ola-
C. Yapısalcılık naksız olduğunu göstermişlerdir.
D. Deney B. Siyasette evrensel önermelere ancak uzun süreli
E. Yukarıdakilerin hepsi gözlem yoluyla ulaşılabileceğini önermişlerdir.
C. Siyasette evrensel önermelere genel kuramlar
aracılığıyla ulaşılabileceğini iddia etmişlerdir.
2 John Stuart Mill tarafından önerilen fark
yöntemi neyi bulmayı amaçlamaktadır? D. Siyasette evrensel önermelere birbirine çok
benzer sistemler içinde ortaya çıkan farklı si-
A. Karşılaştırmaların hepsinde doğru olan bir iliş- yasal olguları gözlemlemekle ulaşılabileceğini
ki olduğunu iddia etmişlerdir.
B. Bir bağımsız değişkenin bir siyasal olgu ile iliş- E. birbirlerinden çok farklı sistemlerde aynı değiş-
kili olduğunu kenler arasında aynı ilişkilerin varlığının sap-
C. Aslında her siyasal olgunun farklı devletlerde tanmasıyla ulaşılabileceğini önermişlerdir.
aynı olduğunu
d. Koşullar ne olursa olsun, bir bağımsız değişke- 5 John Stuart Mill’in uyuşum yöntemi önerisi
nin mutlaka var olduğunu
ile aşağıdakilerden hangisini ortaya koymuştur?
E. Uyuşma yönteminin gerçekten var olup olma-
dığını A. İki siyasal sistemdeki benzerliklerin ayrıştırıla-
bileceği ilk kez ispatlanmıştır.
B. Benzer etmenlerin koşulları sabit tutulurken,
3 Gabriel Almond her siyasal sistemde aşağı- farklı olan tek bir olgunun değişmesi gözlene-
dakilerden hangisinin var olduğunu ortaya koy- rek, ortaya çıkan bir siyasal olay üzerinde bu
muştur? değişikliklerin etkisi saptanmaya çalışılmıştır.
A. Yapılarla işlevler arasında bir ilişki olmadığını C. Benzer etmenlerin etkileri altında hareket eden
bulmuştur. değişkenlerin birbirleri üzerindeki farklı etkile-
B. Yapılarla işlevler arasında aynı içerikte bir ilişki rinin irdelenmesi mümkün olabilmiştir.
olması gerektiğini ispatlamıştır. D. Benzer etmenlerin değişmelerindeki farkların
C. Yapılar farklı da olsa aynı işlevlerin görüldüğü- ortak etkisini dikkate alan bağımsız değişken-
nü ileri sürmüştür. leri ayrıştırmamız mümkün olabilmiştir.
D. İşlevlerin yapıları değiştirdiğini gözlemlemiştir. E. Benzer siyasal sistemlerin nasıl farklı bağımsız
E. Yapısal karmaşıklığın gelişmeyle azalarak işlev- ve bağımlı değişken ilişkilerine işaret edebile-
lerin arttığını saptamıştır. cekleri saptanmıştır.

33
Karşılaştırmalı Siyaset: Giriş

6
Yeni kurumsalcı yaklaşım ile ilgili olarak aşa- 8 Çağdaş demokrasilerin içeriğinin poliarşi ol-
ğıdakilerden hangisi doğrudur? duğunu ifade etmek ne anlama gelmektedir?
neler öğrendik?

A. Yapısal-kurumsalcılığın eksiklerini tamamlaya- A. Çağdaş demokrasilerin sadece hakça ve özgür


rak Soğuk Savaş sonrası dünyadaki Batı hege- seçimlerle işbaşına gelen hükümetlerden ibaret
monyasını sürdürmek için tasarlanmıştır. olmadığı, aynı zamanda özgürlükler ve haklar
B. Kurumların aslında yapılardan farklı birer or- rejimine de sahip oldukları anlamına gelmek-
ganizma olarak varlığının olduğunu göstermek tedir
için geliştirilmiştir. B. Çağdaş demokrasilerin doğrudan demokrasi
C. Kurumların bireysel davranışı biçimlendiren uygulamaları olan referandum gibi uygulamla-
teşvikler üretebildiği savına dayanmaktadır. rı hayata geçirmeden saygınlık kazanamayacak-
D. Kurumların bireylerin siyasal davranışlarında ları anlamına gelmektedir
tek etkili olan bağımsız değişken olduğunu gös- C. Çağdaş demokrasilerin çoğunluğa dayalı bir
teren çalışmalara yol açmıştır. yönetim biçimi olarak çalışmlarının doğal hat-
E. Kurumların artık siyasal hayatta bir yerinin ol- ta zorunlu olduğu anlamına gelmektedir
madığını ve tüm siyasetin bireylerin davranış- D. Çağdaş demokrasilerin aslında temsili kurum-
larına indirgenebileceğini göstermesi bakımın- lar aracılığıyla çalıştıklarından halkın kendi
dan önemlidir. kendisini yönetmesinin artık imkansız hale
geldiği anlamına gelmektedir
7 Ulus-devletlerde siyasetin gerçekleşmesinde E. Çağdaş demokrasilerin hükümetler sayesinde
etkili olan yazılı ve yazısız kuralların bütününe ne var olduğu anlamına gelmektedir
ad vermekteyiz?
A. Siyasal sistem 9 Derin toplumsal yarıklarla ayrışmış toplumla-
B. Uluslararası ilişkiler ra uygulanan demokrasi tipine ne ad verilmektedir?
C. Siyasal yaptırım A. Temsili Demokrasi
D. Siyasal rejim B. Westminster Demokrasisi
E. Siyasal norm C. Oydaşmacı Demokrasi
D. Parlamenter Demokrasi
E. Yarı-başkanlık Rejimi

10 Hükümetin gücünü sınırlamak için kurulan


hükümet kuvvetlerinin eşit güçte olduğu ve birbirle-
rini denetleyip dengelediği siyasal rejime ne ad verilir?
A. Başkanlık rejimi
B. Yarı-başkanlık rejimi
C. Başbakanlık rejimi
D. Diktatörlük
E. Poliarşi

34
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

1. D Yanıtınız yanlış ise “Bir Yöntem Olarak Karşı- 6. C Yanıtınız yanlış ise “Yeni Kurumsalcılık” ko-
laştırma” konusunu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


Yanıtınız yanlış ise “Siyasal Sistemlerin Sı-
2. B Yanıtınız yanlış ise “Bir Yöntem Olarak Karşı- 7. D
nıflandırılması” konusunu yeniden gözden
laştırma” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
geçiriniz.

3. C Yanıtınız yanlış ise “Yapısal İşlevsel Yaklaşım- 8. A Yanıtınız yanlış ise “Demokrasiler” konusu-
lar” konusunu yeniden gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Oydaşmacı Demokrasi-


4. E Yanıtınız yanlış ise “Gözlem ve Önerme” ko- 9. C
nin Parlamenter Rejimi” konusunu yeniden
nusunu yeniden gözden geçiriniz.
gözden geçiriniz.

5. B Yanıtınız yanlış ise “Bir Yöntem Olarak Karşı- 10. A Yanıtınız yanlış ise “Başkanlık Rejimi” konu-
laştırma” konusunu yeniden gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
1 Anahtarı

Siyaseti anlamlandırabilmek ve hatta anlayabilmek için karşılaştırma temel


bir mantık yürütme sürecidir. Siyaset farklı zaman ve toplumlarda farklı ku-
rumlar, kurallar ve yapılar aracılığıyla oluşur. Bu farklılıkların gözlenmesi on-
ların neden ve nasıl ortaya çıktığı sorularını sormamıza neden olmaktadır. Bu
tür bir sorgulama ise bize siyaset olgusu hakkında ayrıntılı ve derinlemesine
Araştır 1 gözlem yapma olanağı tanıyacağı gibi, farklı siyasal olguların olduğu, bun-
ların hepsine özgü olabilen özelliklerin mevcudiyetini ayrıştırabilme olanağı
verecektir. Karşılaştırmalı gözlem aynı zamanda birbirine çok benzer siyasal
kültürlere sahip oldukları varsayılan ulus-devletlerin bile çok farklı siyasal yapı
ve olgulara sahip olduğunu ortaya koyabiliyor.

Laboratuvar ortamında her türlü etmenin etkileri denetim (control) altına


alındıktan sonra sadece neden olması olası olan tek bir etmenin değişmesine
fırsat verilir. Eğer her türlü etmenin etkileri sabit tutulurken (denetlenirken),
tek bir etmenin serbestçe değişmesi söz konusu olursa, o zaman diğer etmen-
lerden bağımsız olarak değişen etkiler ortaya çıkmış olur. Oysa siyasette bu
Araştır 2 mümkün değildir. İnsanların bazılarını sırf bilimsel amaçlara hizmet etmek
için özgürlükten, haklardan, gelirlerinden v.b. uzak bırakamazsınız; bu etik de
ahlaki de olmaz. Onun için bu özellikleri itibarıyla farklı konumda olan siya-
sal sistemleri gözlemek ve onların belli başlı niteliklerini araştırmak suretiyle
karşılaştırma yapılır. Burada belirli mantık kalıpları ve varsayımlar kullanıla-
rak nedenler ve sonuçlara arsındaki bağın varlığı ortaya konulmaya çalışılır.

35
Karşılaştırmalı Siyaset: Giriş

Araştır Yanıt
1 Anahtarı

Yönetilenlerin yöneticilerin seçiminde etkili olabildiği, yönetenlerin kendileri-


ni seçenlere periyodik olarak hesap verdiği, tekrar seçilmek için destek istediği,
her siyasal karar alma mevkii için birden fazla ve değişik siyasal görüş, fikir
veya çıkarları temsil eden adayların korkusuzca, hakça yarıştığı bir ortam söz
konusuysa bu rejime demokrasi adını vermekteyiz.
Araştır 3 Demokrasinin temel değerleri aynı anda hem özgürlük, hem eşitlik, hem de
toplumsal dayanışmayı gerektirdiği ve bunların da birbirleriyle uyumsuzluk
içinde olmaları dolayısıyla farklı toplumlarda farklı değerler ön plana alınarak
demokrasi rejimleri oluşturduğundan farklı demokratik rejim tipleri oluşmak-
tadır. Eşitliği ve özellikle temsili demokraside eşit temsili vurgulayan demok-
rasiler çoğulcu (plüralist) içerikte ortaya çıkarken, özgürlükleri korumak için
hesap verilebilirliği ön plana alan demokrasiler ise çoğunlukçu (majoritarian)
içerikte kurgulanırlar.

Devletlerin kuruluşunda yaşanan gelişmeler, kuruldukları tarihteki uluslara-


rası sistemden kaynaklanan etkiler, siyasal kültürlerinin içerdiği özellikler ve
coğrafi büyüklük veya küçüklüklerine göre devletlerin dikey iktidar paylaşımı
farklılıklar gösterir. Lüksemburg veya Uruguay gibi çok az nüfusa ve küçük bir
Araştır 4 yerleşim birimine sahip olan devletlerde federal bir yerinden yönetim yapısı
kurmak makul de mümkün de değildir; onlar kaçınılmaz olarak üniter bir
yapıda kurulmak ve yönetilmek durumundadırlar. Oysa, Rusya, Brezilya veya
Kanada gibi devasa coğrafyaya sahip olan ülkelerin merkezi bir içerikte yöne-
tilmesi hem mümkün hem de makul değildir.

Kaynakça
Almond, G. A. ve Verba, S. (1963). Civic Culture: Dogan, Matttei ve Kazancigil, Ali (1994). Comparing
Political Attitudes and Democracy in Five Nations, Nations: Concepts Strategies, Substance, Oxford UK
(Princeton, New Jersey: Princeton University Pres. & Cambridge, Oxford, Blackwell.
Almond, G. A. ve Powell, Jr., G. B. (1967). Dogan, M. ve Pelassy, D. (1990). How to Compare
Comparative Politics: A Developmental Approach, Nations: Strategies in Comparative Politics,
Boston, Massachusetts: Little Brown and Co. Chatham, N. J., Chatham House Pub.
Aristoteles (2001). Politika, (çeviren Mete Tunçay), Duverger, M. (1954). Political Parties, New York,
İstanbul: Remzi Kitabevi. New York: John Wiley.
Cardoso, F. H. ve Faletto, E. (1979). Dependency Easton, D. (1953). The Political System, New York,
and Development in Latin America, Berkeley, New York: Alfred A. Knopf.
California: California University Pres.
Holt, Robert T. ve Turner, John E. (1973). “Competing
Chilcote, Ronald H. (1994). Theories of Comparative Paradigms in Comparative Politics” in Holt and
Politics: The Search for a Paradigm Reconsidered, Turner (der.) The Methodology of Comparative
(2nd Ed.), Boulder, San Francisco, Oxford: Research. New York, The Free Press.
Westview, ss. 3-118.
Huntington, S. P. (1968). Political Order of Changing
Davies, J. C. (1962). “Towards a theory of revolution,” Societies, New Haven, Connecticut: Yale
American Sociological Review, vol. XXVII,: ss. 5—18. University Press.

36
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Huntington, S. P. (1991). The Third Wave: Przeworski, A. and Teune, H. (1970). The Logic of
Democratization in the Late Twentieth Century, Comparative Social Inquiry, New York, New York:
Norman, Oklahoma: University of Oklahoma John Wiley.
Press. Ragin. C. (1994). Constructing Social Research,
Huntington, S. P. (1996). The Clash of Civilizationsand Thousands Oaks, CA, Pine Forge Press.
the Remaking of the World Order, New York, New Riker, W. H. (1962). The Theory of Political Coalitions,
York: Simon and Schuster. New Haven, Connecticut: Yale University Press.
Inglehart, R. (1997). Modernization and Post Riker, W. H. (1990). “Political Science and Rational
Modernization: Cultural, Economic and Political Choice,” in J. E. Alt and K. A. Shepsle (der.),
Change in 43 Countries, Princeton, New Jersey: Perspectives on Positive Political Economy,
Princeton University Press. Cambridge, UK: Cambridge University Press, ss.
Lassman, P. and Spiers, R. (2002). Weber: Politics 163 - 181.
Writings, Cambridge Texts in the History of Political Rustow, D. A. ve Erickson, K. P. (eds.) (1991).
Thought, Cambridge, UK: Cambridge University Comparative Political Dynamics: Global Research
Press. Perspectives, New York, Harper Collins.
King, G., Keohane, R. O. ve Verba, S. (1994). Skocpol, T. (1979). States and Social Revolution: A
Designing Social Inquiry, Princeton, N.J., Comparative Analysis of France, Russia and China,
Princeton University Press. Cambridge, UK: Cambridge University Press.
Landman, T. (2000). Issues and Methods in Comparative Skocpol, T ve Somers, M. (1980). “The Uses of
Politics: An Introduction, London, New York: Comparative History in Macro-social Theory”
Routledge. Comparative Studies in Society and History, vol.
22: 174-197.
Lenski, G. ve Lenski, J. (1974). Human Societies: An
Introduction to Macrosociology, (2. Baskı), New Skocpol, T. (1984). Visions and Methods in Comparative
York, New York: McGraw Hill. in Historical Sociology, Cambridge: Cambridge
University Press.
Lijphart, A. (Eylül, 1971). “Comparative Politics and
Comparative Method,” American Political Science Tilly, C. (1984). Big Structures, Large Processes, Huge
Review, vol. 65, no. 3,: ss. 682 - 693. Comparisons, New York, Basic Books.
Migdal, J. S. (1991). “A Model of State-Society Weber, M. (2001). The Protestant Ethic and the Spirit of
Relations” in Howard J. Wiarda (ed.) New Capitalism, (yeni çeviri ve giriş Stephen Kalberg),
Directions in Comparative Politics, Boulder, San Chicago, Illinois: Roxbury Publishing Co.
Francisco, Oxford, Westview Press), pp. 45-58, Wilson, J. Q. (1995). Political Organizations,
Mill, John S. (1959). A System of Logic, London, Princeton, New Jersey: Princeton University Press.
UK: Longman.
Afrika Sosyal Barometreleri (Afrobarometer): http://
Nettl, J. P. (Temmuz, 1968). “The State as a www.afrobarometer.org/
Conceptual Variable,” World Politics, vol. 20, no.
4: ss. 559 - 592. Asya Sosyal Barometreleri (Asian Barometer): www.
asianbarometer.org/
Pennings, P., Keman, H. ve Kleinnijenhuis, J. (1999).
Birleşmiş Miletler Yayınları: http://www.un.org/ en/
Doing Research in Political Science: An Introduction
aboutun/index.shtml.
to Comparative Methods and Statistics, London,
Beverly Hills, Calif., Sage Publications. Dünya Değerler Araştırmaları (WVS): www.
worldvaluessurvey.org.
Peters, G. (1998). Comparative Politics: Theory and
Methods, New York, New York University Press. Latin Amerika Sosyal Barometreleri (Latino
Barometro): www.latinobarometro.org/
Popper, K. (2002). Conjectures and Refutations: The
Growth of Scientific Knowledge, London, UK: Uluslararası Sosyal Tarama Programı (ISSP): www.
Routledge. issp. org/

37
Bölüm 2
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Parlamenter Rejim:
Birleşik Krallık (Britanya)
Britanya Devlet Sistemi
öğrenme çıktıları

2 Britanya’nın yasama üstünlüğü


rejimini,parlamenter sistem uygulamasını

1 2
Britanya Siyasal Sisteminin Evrimi oluşturan çoğunlukçu temsil fikrini
1 Britanya’nın mevcut siyasal sisteminin ve üniter devlet uygulamasını
özelliklerini açıklayabilme değerlendirebilme

Politik İktisat
4 Britanya’nın bir ülke olarak son yıllardaki
siyasi ve ekonomik gelişiminin arkasında
Siyasal Kültür yatan kamu politikaları, toplumsal değişim

3 4
3 Britanya’nın mevcut seçim ve parti ve halen karşı karşıya olduğu ekonomik
sistemini, vatandaşların siyasete katılma ve siyasal bunalımlar gibi konuları analiz
süreçlerini açıklayabilme edebilme

Anahtar Sözcükler: • Temsili Demokrasi • Birleşik Krallık • Parlamenter Demokrasi Rejimi • Üniter Devlet
• Çift Parti Sistemi • Çoğulcu Seçim Sistemi • Merkeziyetçilik • Sosyal Refah Devleti

38
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

GİRİŞ hemen hemen aynı zamanda, on dokuzuncu yüz-


Birleşik Krallık (United Kingdom) endüstri yılın ilk yarısında bugünkü siyasal partilerinin ilk
devriminden beri dünya siyasetinin en belli başlı örgütlenmelerine sahne olmuş, siyasal parti olgusu
güçlerinden birisi olagelmiş olan ve günümüzde de Britanya ve ABD’ndeki uygulamalarından dünya-
meşruti monarşi ile yönetilen bir devlettir. Özellikle ya yayılmıştır. Zaten, arada bir bağımsızlık savaşı
19. yüzyılda dünyanın en büyük imparatorluğunu olmasına karşın Britanya ile ABD’nin ilişkileri aynı
oluşturan bu meşruti monarşi toprakları üzerinde dili paylaşan benzer kültürel özellikleri olan iki de-
güneşin batmadığı, yani yerkürenin hemen her mokrasinin özel yakınlığını koruyagelmiştir. Tem-
tarafından sömürgelere sahip olan bir büyüklüğe sili demokrasinin temel kurumları olan yasama
ulaşmıştır. Britanya toprakları üzerinde İngiltere meclisi (Parliament) üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı,
(England), İskoçya, (Scotland), Galler (Wales) ve temsili demokrasi, siyasal parti gibi uygulamalarda
Kuzey İrlanda (Ulster) olmak üzere dört bölgeden öncü ve esin kaynağı bir siyasal sisteme sahip olan
oluşan Birleşik Krallık, dünya dillerinin birçoğunda Britanya’da siyasetin nasıl oluştuğunu bu bölümde
ve Türkçe’de de kısaca İngiltere olarak anılmakta- daha yakından inceleyeceğiz.
dır. Hem endüstri devrimini ilk gerçekleştiren ülke
olması, hem çağdaş temsili demokrasinin kendili- BRİTANYA SİYASAL SİSTEMİNİN
ğinden ortaya çıktığı ilk topraklardan birisini oluş- EVRİMİ
turması dolayısıyla Birleşik Krallık güçlü kökleri
Britanya Avrupa kıtasından Manş Denizi ile ay-
olan, doğal bir siyasal uygulama olarak demokrasiyi
rılan, Kuzey Atlantik’te iki büyük ve çok sayıda kü-
adeta bir siyasal hayat tarzı olarak yaşayan ve kendi-
çük ada üzerine yayılmış bir ada devletidir. Birleşik
ne özgü bir demokrasi modeline sahip olan bir dev-
Krallık tüm bu adaların toplamı olan 242,514 km2
lettir. Bu bölümde Britanyalı’ların ürettiği yasama
kadar bir alana sahiptir (UK 2004, 2003, 1). Ülke,
meclisi üstünlüğüne dayalı bir köklü (kurumsallaş-
Büyük Britanya adası üzerinde güneyde İngiltere
mış) parlamenter siyasal rejim uygulaması olan Bri-
(England), Kuzey’de İskoçya (Scotland), Batı’da
tanya siyasal sistemini inceleyeceğiz. Bu demokrasi
Galler (Wales) ve ayrı bir ada olan İrlanda’nın ku-
uygulaması benzer siyasal sistemlere esin kaynağı
zeyinde Kuzey İrlanda (Ulster) olarak dört büyük
olarak örneğin Hollanda, Belçika, İtalya, İsveç, Da-
bölgeden oluşmuştur. 1800 yılında kabul edilen
nimarka gibi Avrupa ülkelerinde, hem de Hindistan
Birlik Yasası (Act of Union) ile Büyük Britanya ve
gibi İkinci Dünya Savaşı sonrasında bağımsızlığına
Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı (United Kingdom
kavuşan eski sömürgelerindeki başarılı demokratik
of Great Britain and Northern Ireland) (UK) adıy-
rejim uygulamalarına olanak sağlamıştır.
la resmen bugünkü devlet yapısını içerecek biçim-
Aynı zamanda, on sekizinci yüzyılda İngiliz de oluşturulmuştur (UK 2005, 2004, 1). İrlanda
siyaseti iki önemli olaya kaynak teşkil etmiştir. adasının büyük çoğunluğu eskiden Birleşik Kral-
İngiliz parlamenter demokrasi uygulaması henüz lığın sömürgesi olan ve 1926 yılında kendi kendi-
daha gelişme göstermeden mutlakiyetçi monarşi ni yönetmeye başlayan ve 1937’deyse bağımsız bir
dönemi sonlarına doğru dünyadaki sömürgeleri devlet haline gelen İrlanda Cumhuriyeti’ne aittir.
arasından ilk bağımsızlık savaşı da Birleşik Krallı- Birleşik Krallığın başka bir kara komşusu yoktur.
ğa karşı Amerikan kolonilerinde ilan edilmiş ve on Doğu’da Iskandinavya’dan Polonya, Almanya,
sekizinci yüzyıl İngiliz rejiminin bir eleştirisi üzeri- Fransa, Portekiz ve İspanya’ya uzanan tüm Batı
ne Başkanlık Rejimi ve onu belgeleştiren Amerika Avrupa devletleri ile deniz üzerinden ilişkileri çok
Birleşik Devletleri (ABD) anayasası oluşturulmuş- eski tarihlerden beri mevcuttur ve halen de devam
tur. 1748 yılında Manş Denizi’nin karşı kıyısında- etmektedir. Batısında İrlanda Cumhuriyeti dışında
ki Fransa’da Baron de Montesquieu, Kanunların İzlanda ve onun ötesinde ABD, Grönland ve halen
Ruhu adlı eserini yayınlayarak İngiltere’de hükü- dominyonu olan Kanada ile yakın ekonomik, siya-
met kuvvetleri olan yasama, yürütme ve yargının sal ve kültürel ilişkiler içerisindedir.
birbirinden bağımsız oldukları ve bu yüzden bu
Birleşik Krallık’ta son nüfus istatistiklerine göre
ülkedeki siyasal uygulamaların Fransa’daki gibi
60.975.300 kişi yaşamaktadır (http://www.statis-
baskıcı siyasal uygulamalara yol açmadığını savun-
tics.gov.uk/STATBASE/Product.asp?vlnk=5399).
muştur. Daha sonraları, Britanya siyaseti ABD ile
Bu nüfusun en yoğun olarak yaşadığı bölge Büyük

39
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Parlamenter Rejim: Birleşik Krallık (Britanya)

Britanya adasının İngiltere bölgesidir. Bol yağışlı


bir iklimi olan İngiltere’nin ekonomik ilişkilerin-
Birleşik Krallık, güçlü bir deniz kuvveti-
de denizin ve deniz ticaret yollarının büyük önemi
ne ve deniz ticaret filosuna sahip olduğu
olagelmiştir. Gerek coğrafi konumu, gerek nüfus
için güçlü bir sanayi ülkesi haline dönmüş
büyüklüğü, gerek yüzölçümü itibarıyla aslında
ve Endüstri Devrimi’ni ilk gerçekleştiren
Avrupa kıtasının bir köşesinde bulunan Birleşik
devlet ve ekonomi haline gelmiştir.
Krallığın nasıl olup da dünyayı yöneten bir impa-
ratorluğa dönüştüğünü anlamak ilk bakışta kolay
değildir. Britanya’nın tarihine baktığımızda uzun Amerikan kıtasının 1492’de keşfi ile birlikte
yıllar boyunca Keltler (Celtics), Romalılar, Da- başlayan kıtanın istila ve yağması, Kuzey Atlantik
nimarkalılar (Vikingler) ve nihayet 11. yüzyılda ticaretini dünyanın egemen ticaret bölgesi haline
bugünkü Fransa’nın batı kıyılarında hüküm süren getirmiş, deniz kuvvetleri giderek güçlenen İngilte-
Norman Kralı Fatih William (William the Conqu- re ise İspanya, Portekiz ve Fransız deniz kuvvetleri-
eror) tarafından fethedildiğini görmekteyiz. Fazla ni yenerek Kuzey Atlantik ticaret bölgesinin temel
bir direnişle karşılaşmayan bu güçler Büyük Britan- gücü haline gelmiştir. 17. yüzyıldan itibaren gerek
ya adalarını kolaylıkla ele geçirerek onun toprakları Büyük Britanya ve Irlanda’nın tamamını, gerek Ku-
üzerinde egemen olmuşlardır. Bu istila ve fetihler zey Amerika, Hindistan ve Afrika’nın batı ve doğu
adanın kuzeyindeki İskoç ve batısındaki Galya’yı ve bölgelerini egemenliği altına alan İngiltere, dünya
Kuzey İrlanda’yı içermemişlerdir. Ancak, zamanla ticaretine de egemen olmaya başlamıştır. Buharın
adanın güneyindeki İngiltere bölgesinin kralları İs- enerji üretiminde kullanımında öncülük ederek
koçya, Galler ve İrlanda’nın tamamını kılıç zoruyla daha hızlı deniz ulaşımını gerçekleştirmeyi başaran
egemenlikleri altına almışlardır. Birleşik Krallık hem güçlü bir deniz kuvvetine hem
Birleşik Krallık bir anlamda 1066’dan itibaren de deniz ticaret filosuna sahip olmuştur. Bu geliş-
Norman (Frenk) lordları (toprak ağası şövalyeler) meler İngiltere başta olmak üzere Britanya’nın bir
tarafından kurulmuş bir monarşidir. Bu nedenle sanayi ülkesi haline dönmesine ve Endüstri Dev-
de Manş Denizinin iki kıyısı arasındaki bağ uzun rimini ilk gerçekleştiren devlet ve ekonomi haline
yıllar boyunca sürmüş, Fransa ve Birleşik Krallı- gelmesine de olanak sağlamıştır. Endüstri’den elde
ğın birbirleri üzerinde egemenlik tesis etme mü- ettiği ekonomik gücü, ordunun emrine veren Bir-
cadelesi 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar ve çok leşik Krallık, deniz kuvvetlerinin tüm dünya de-
ciddi bir tehdit olan Alman devleti kurulup güç- nizlerinde başat güç haline gelmesiyle dünyanın en
leninceye değin sürmüştür. Ancak, 16. yüzyılın büyük İmparatorluğu’nu da kurmuştur.
başlarında İngiltere’de de etkili olmaya başlayan Bu gelişmeler Britanya’nın Protestan (Angli-
Reform hareketi Kral VIII. Henry’nin papayı si- kan) ve Katolik olarak farklı Hristiyan mezheple-
yasal güç mücadelesi yapan bir kral olarak kabul rine sahip olmasına, farklı etnik gruplardan oluşan
etmesi ve kendisini İngiltere Kilisesi’nin (Church adalılara, Karayiplerden, Hindistan’dan, Afrika’dan
of England) başı ilan etmesiyle sonuçlanmıştır. gelen göçmenlerin yerleşmesiyle farklı ırklardan
Böylece kurulan Anglikan Kilisesi Roma’daki Ka- gelen Britanya vatandaşlarının da eklenmesini
tolik Kilisesi ve Papa’ya karşı önemli bir güç olarak sağlamıştır. 1947’de Hindistan’ın bağımsızlığını
yükselmeye başlamıştır. VIII. Henry’nin Katolik ilan etmesi ve hemen arkasından da Pakistan ve
Kilisesi’nin İngiltere’deki mallarına el koyması ile Hindistan’ın ayrılmasından sonra Britanya’ya göç
o zamanın tarım ekonomisinde büyük bir toprak eden Müslüman Hintli nüfus artmış ve bugün
sahibi olmasına ve önemli bir zenginliğe yol açmış- Birleşik Krallık Müslüman, Sih, Hindu ve Budist
tır. Bu serveti deniz kuvvetleri başta olmak üzere azınlıkları da barındıran, beyaz, siyah ve sarı ırktan
ordunun güçlenmesine harcamaya başlayan VIII. azınlıklara sahip olan karmaşık kültürel yapıda bir
Henry gerek Fransız Krallığı, gerek onun müttefi- topluma dönüşmüştür.
ki olan Iskoçya Krallığı’nı savaşta yenerek Birleşik
Krallığın bir güç olarak yükselmesini sağlamıştır
(Elias, 2000, 277 - 289).

40
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Dünya Savaşları, taşımaları fevkalade zor olan bir mali külfeti imparatorlukların sırtına yüklemiştir.
Yirminci yüzyılın Dünya Savaşları sonunda tüm imparatorluklar çökmüştür. Birleşik Krallık da bu ge-
lişmeden payını almış ve İmparatorluğun geniş toprakları üzerinde çok sayıda bağımsız ulus-devlet or-
taya çıkmıştır. Bu bağımsız devletlerle özel antlaşmalar yapan Birleşik Krallık, onları Britanya Devletler
Topluluğu (British Commonwealth) olarak yeni bir statüde bütünleştirmiştir. Bu sayede Britanya’nın eski
sömürgeleriyle özel ilişkileri ekonomik ve kültürel ola-
rak yeniden tanımlanarak sürmüş, uluslararası siyasal
ilişkiler de yeni bir içerikte devam etmiştir. Britanya’nın Yirminci yüzyılın Dünya Savaşları sonunda
sömürgelerinde başarılı bir biçimde kültürel miras ola- İmparatorluğun geniş toprakları üzerinde
rak bıraktığı İngiliz dili ve kültürü dünyada en fazla ko- ortaya çıkan bağımsız devletlerle özel antlaş-
nuşulan dilin de İngilizce olmasında yardımcı olmuştur. malar yapan Birleşik Krallık onları Britanya
Ancak, bu gelişmeler Britanya’nın 19. yüzyıldaki ege- Devletler Topluluğu (British Commonwe-
men dünya gücü konumunu ortadan kaldırmış, onun alth) olarak yeni bir statüde bütünleştirmiştir.
yerine ABD ve Rusya önemli güçler olarak yükselmiş
ve bilahare ABD, Birleşik Krallığın oynadığı rolü 20.
Yüzyılın ikinci yarısında üstlenmiştir.
Britanya’nın ekonomik gücü de 20. yüzyıl boyunca hızla azalmıştır. 1930’lar Dünya Krizinde ABD
Britanya’yı ekonomik olarak geçmiştir. 20. yüzyılın sonuna kadar Britanya Fransa, Almanya, Japonya gibi
ekonomiler tarafından geride bırakılarak, büyük ölçüde 1970’lerde keşfedilen Kuzey Denizi petrol gelirleri
ve liberal bir piyasa ekonomisi uygulamalarına dayanarak ekonomisindeki çöküntüyü durdurabilmiştir.
Bugün dünyanın finans kapital merkezlerinin en başında gelen başkenti Londra’ya sahip olan Britanya
aynı zamanda G-7 ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üyesidir. Aynı zamanda Birleş-
miş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinden birisi olan Birleşik Krallık eski sömürgesi
ABD ile yakın uluslararası siyasal dayanışma içinde Kuzey Atlantik Antlaşması örgütü (NATO) kurucu
üyesi olmuştur. Aynı zamanda Avrupa Konseyi’nin de kurucu üyesi olan Birleşik Krallık, Avrupa Ekono-
mik Topluluğu’na (daha sonraları Avrupa Birliği, AB) Fransa’nın uzun boylu direncini sonunda kırarak
1972’de tam üye olmuştur.

Öğrenme Çıktısı

1 Britanya’nın mevcut siyasal sisteminin özelliklerini açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Britanya Siyasal Sistemi’nin Britanya Devletler


Endüstri Devrimi’nin ne-
evrimini iki kavram ile ta-
den ilk olarak İngiltere’de Topluluğu’nun nasıl ortaya
nımlamaya çalışsanız bu
başladığını değerlendirin? çıktığını anlatın.
kavramlar ne olurdu?

41
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Parlamenter Rejim: Birleşik Krallık (Britanya)

Yaşamla İlişkilendir

İngiltere›de kraliyeti ayakta tutan nedir? önüne getirilen yasaları onaylamaktan ibarettir.
Romantizm, ihtişam, gelinlik vb gibi daha Birçok gözlemciye göre, Kraliçe 2. Elizabeth ya-
sürükleyici sohbet başlıklarının gerisinde kalsa saların ve çağın gereği olan bu sembolik rolüne
da, “Demokrasinin beşiği kabul edilen bir ülke- sadık kalma konusunda, yasama faaliyetlerinin
de, üstelik de 21. yüzyılda, monarşi nasıl oluyor dışındaki alanlarda çok daha hassastır. Sadece si-
da varlığını sürdürüyor?” sorusu hem İngiltere’de yasette değil, başka konularda da tartışma yarata-
hem de dünyada bir kez daha sorulur oldu. Bu cak bir şey söylememeye gösterdiği özen bilinir.
soruya verilebilecek en temel yanıt, İngiltere Röportaj vermez, hayatını konu alan bir belgesel
kamuoyunda ve dolayısıyla da siyasetinde aksi için bile kamera karşısına geçmez.
yönde güçlü bir talep olmaması, monarşi karşıt- Eski güzel günlere özlem
larının onu kaldıracak bir girişime yeterli destek Londra’da yayımlanan Evening News gazete-
bulamaması galiba. Peki neden? si 16 Ağustos 1923’te şu manşetle çıkar: Boş bir
Uyum taht için bir İngiliz centilmeni aranıyor. Alt başlık
İngiltere, parlamento ve monarşinin bu kadar da şöyledir: Bir Kral aranıyor. İngiliz centilme-
uzun süre yan yana var olabildiği ender ülkeler- ni olması tercih sebebidir. Haber abartılı olsa da
dendir. Kuruluşundan itibaren geçen 300 yılda, şaka değildir. Kendine bir kral arayan Arnavut-
parlamentonun yetkileri ve üstünlüğü hep artar- luk hükümetidir. İngiliz centilmeni istenmesinin
ken, monarşininki geriledi. Bugün parlamento- sebebi de, kısa süre önce kazanılan bağımsızlık
nun açılış töreni, bir yanıyla onun Kraliçe’nin için büyük mücadele veren İngiliz milletvekili
parlamentosu olduğunu hatırlatan bir sembo- Aubrey Herbert’a duyulan hayranlık ve vefadır.
lizm içerse de, bir yanıyla seçilmişlerin üstün- Krallık bir yanıyla, İngiltere’nin tüm dünyada
lüğünü ve belirleyiciliğini vurgular. Her şeyden hayranlık uyandırdığı geçmişinin ve o geçmişin
önce okuduğu hükümet programı, Kraliçe’nin mirasçısı olan aristokrasinin temsilcisidir. Ülke
eline hükümet tarafından tutuşturulmuş bir me- içindeki ayrıcalıklı konumunu 21. yüzyıla ve
tindir. Asıl vurgu ise törene yedirilmiştir. Kraliçe demokrasiye aykırı bulsalar bile, geniş halk kit-
Lordlar Kamarası’ndaki yerini aldıktan sonra, lelerinin, İngiltere’nin dünyada eskisi gibi algı-
Black Rod adlı temsilcisini vekilleri çağırması lanmasını sağlayacak bir kurumun devamından
için Avam Kamarası’na yollar. Black Rod tam içe- gizli bir zevk alması doğal bulunur. Kraliyet de,
ri girecekken Avam Kamarası’nın kapısı şiddetle düğünler ve türlü çeşit başka törenler vesilesiyle
yüzüne çarpılır. Kapıya elindeki asa ile vurduktan sunduğu vitrinle, bu hissi hem ülke içinde hem
ve Kraliçe’nin talebini “nazik” bir şekilde aktar- de dünyada canlı tutmayı başarır. 1860’larda
dıktan sonra içeri alınır. “Avam”ın bağımsızlığı ve Economist dergisinin editörlüğünü yapan Walter
üstünlüğü yeterince vurgulanmıştır. Son olarak Bagehot’un dediği gibi, “Krallıklar duygulara
Black Rod’a birkaç laf atılır, kahkahalar yükselir hitap ettikleri için hep güçlü, Cumhuriyetler
ve çok da acele etmeden, Kraliçe’yi dinlemek için ise akla hitap ettikleri için hep zayıf kalacak-
Lordlar Kamarası’na doğru yürümeye başlarlar. lardır.”
Sembolik rol
Bu adetlerle her yasama yılının başında hatır- KAYNAK: (http://www.bbc.com/turkce/ha-
lansa ve hatırlatılsa da, kraliyetin ülke yönetimin- berler/2011/04/110428_royalty_analysis.
deki rolünün sembolik olduğu icra sürecinde de shtml?print=1) (28.11.2011)
açıktır aslında. Kraliçe’nin bundan sonraki işlevi

42
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

BRİTANYA DEVLET SİSTEMİ gücü törpülenmek suretiyle daha çok bir simgeye
Birleşik Krallık halen bir monarşidir, ancak dönüştürülmüş, fiilen Avam Kamarası Britanya’nın
uzun yıllar süren evrim sonunda mutlak mo- meşru siyasal karar alma mercii (yetkesi, authority)
narşiden meşruti monarşiye geçmiştir. Bu süreç haline dönüşmüştür.
içerisinde Taç’ın (Crown) gücü azalarak bir dev-
let simgesi (timsali) haline dönüşmüştür. Halen
Birleşik Krallık’ta gücü azalarak bir devlet
kalıtsal olarak aile içinde en büyük evlada geçen
simgesi (timsali) haline dönüşen Taç’ın te-
Taç, şu anda Britanya tarihinin en uzun süreden
mel siyasal işlevi artık sadece Başbakan’ı ata-
beri görevde bulunan kraliçelerinden birisi olan
mak ve devleti temsil etmek, yani ulusal siya-
Kraliçe II. Elizabeth tarafından taşınan bir görev-
sal dayanışmanın simgesi olmaktan ibarettir.
dir. Onun tahttan feragati veya vefatı durumunda
Galler Prensi (Prince of Wales) unvanını taşıyan
aile üyesine geçmesi beklenmektedir. Taç’ın temel Britanya siyasetinin bu gelişmelerini içeren bir
siyasal işlevi artık sadece Başbakan’ı atamak ve dev- yazılı anayasaya Birleşik Krallık hiçbir zaman sa-
leti temsil etmek, yani ulusal siyasal dayanışmanın hip olmamıştır. 19. yüzyılda Bagehot tarafından
simgesi olmaktan ibarettir. Diğer işlevleri, örneğin yazılmış olan The English Constitution (1867) adlı
Anglikan Kilisesi’nin başı olmak, her Parlamento çalışma bu alandaki ilk derli toplu anlatımla Birle-
(yasama organı) açılışında hükümetin programı- şik Krallığın siyasal rejimini betimleyen ve Ame-
nı okumak, Başbakan’dan düzenli olarak siyasal rikan başkanlık rejimi ile karşılaştıran bir içerik-
gelişmeler hakkında bilgi almak gibi işlevlerinin tedir. Bugüne kadar da Bagehot’un bu çalışması
içeriği siyasal etkiden arındırılmış bulunmaktadır. Britanya siyasal rejimini anlamak için kullanılan
Hükümet programı iktidar partisinin de lideri olan temel eser işlevi görmüştür. Fransız düşünürleri ve
Başbakan tarafından yazılmakta, Kraliçe tarafından onları izleyen Türk hukuk ve siyaset uzmanları bu
Parlamento’da okunmaktadır. Kraliçe’nin Anglikan anayasası’nın “yazısız” bir anayasa olarak mevcut
Kilisesi’nin başında gördüğü dini bir işlev yoktur. olduğunu kabul etmişlerdir. Oysa, Britanya’nın
Başpiskopos statüsünde bir dini lider Kilise’nin yazılı veya yazısız bir anayasası olmamıştır. An-
dini işlevlerini yönetmektedir ve fiiliyatta (de facto) cak, 21. yüzyılın başında AB yargısı tarafından
bu dini lider de Başbakan tarafından seçilmekte- verilen kararların Britanya halkını ve hükümetini
dir. Taç’ın sahip olduğu ve VIII. Henry gibi güç- kapsaması ile Britanya bir haklar katalogu (Bill of
lü Krallar tarafından fevkalade kanlı bir biçimde Rights) hazırlayarak kabul etmek gereğini duymuş-
uygulanan siyasal karar alma hakkı, çeşitli ayak- tur. Böylece Birleşik Krallık, Birleşmiş Milletler
lanmalar ve 1648’deki bir savaş sonunda Kral II. İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları
Charles’ın yenilmesi gibi gelişmelerle Taç’tan alına- Sözleşmesi’nin tarafı olmalarının ötesinde bir yazılı
rak yasama organı olan Parlamento’ya (Parliament) Haklar Beyannamesi’ne sahip olarak yazılı anayasa
devredilmiştir. Bu süreç aynı zamanda yasama or- oluşturma yoluna girmiş bulunmaktadır. Britanya
ganının güçlenmesine ve zamanla Parlamento’nun siyasal yönetim kültürü yazılı anayasa yerine Par-
alt meclisi olan Avam Kamarası’nın (House of lamento ve giderek Avam Kamarası’nın çıkarttığı
Commons), üst meclis olan Lordlar Kamarası’nın yasalarla oluşan siyasal mevzuat, buna dayalı olarak
da (House of Lords) yetkilerini ele geçirmesiyle doğan ve kök salan kurum, norm, mevzuat ve uy-
halkın temsilcisi olarak seçilen Avam Kamarası ço- gulamalara dayalı olarak yönetilen bir siyasal reji-
ğunluklarının eline geçmesiyle sonuçlanmıştır. Bu me sahip olmuştur.
evrim 19. yüzyılın ilk yarısında büyük ölçüde ta- Bu siyasal rejimin kökeninde belirgin bir tem-
mamlanmıştır. Aynı zamanda İngiltere’de Endüstri sili demokrasi anlayışı yatmaktadır. 17. yüzyıl libe-
Devrimi ile ortaya çıkan orta sınıfın da sigortacılık ral siyaset felsefesine kadar uzanan bu siyasal rejim
ve bankacılık sermayesine ve onun uzantısı olan sa- uygulamasına göre halkın yönetimi onun seçtiği
nayi kapitaline hükmetmeye başladığı andan itiba- temsilcileri ile olur. Halkın yokluğunda halkı tem-
ren tarım ekonomisinin egemenleri olan aristokra- sil etme yetkisi dürüst, hakça ve serbest yapılan
sinin de (Lordların da) gücü zayıflayarak orta sınıfa seçimlerle tescil edilen temsilcileri heyeti eliyle ki,
(burjuvaziye) boyun eğmesi söz konusu olmuştur. bu heyet de Avam Kamarası’ndan ibarettir, aynen
Lordlar Kamarası korunarak, tıpkı Taç gibi siyasal halkın sahip olduğu siyasal erke ve yetkilere sahip

43
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Parlamenter Rejim: Birleşik Krallık (Britanya)

olarak karar alır. Yasama meclisi ile halk özdeş, yani yardımıyla Britanya siyasetinde bir siyasal parti-
mükemmelen tam ve aynıdır. Devlet erki Britan- nin tek başına seçimden sonra hükümeti kurması
ya Parlamentosu’ndadır ve o yasama organında da için gereken koşullar yaratılmaya çalışılmış ve 21.
halkın temsilcileri Avam Kamarasındadırlar. Zaten yüzyıla kadar da fazla bir tartışmaya yol açmadan
lordluk uzun zaman kalıtsal olarak aile içinde bir bu ilkenin çalışması sağlanmıştır. Buna göre her
kuşaktan diğerine geçen bir görev niteliğinde sür- seçime siyasal partiler başkanlarının seçimi kazan-
müştür. 1990’larda İşçi Partisi hükümeti bu tür ka- ması durumunda başbakan olacağı ve yanındaki
lıtsal lord unvanlıların sayısını azaltmış, Margaret mesai arkadaşlarının da bakan olarak görev yapa-
Thatcher gibi büyük liyakate şayan olduğu düşü- cakları varsayımı ile katılırlar. Yine siyasal partiler
nülen kişilere Taç tarafından verilen bireysel başarı aynı anlayışın bir uzantısı olarak uygulayacakları
ve liayakate dayalı Lordluk veya Lady’lik unvanına politikaları içeren programlarını yayınladıklarında
sahip olanların oranını arttırmıştır. Ancak, bunlar seçmene hangi politikaların hangi politikacılar ta-
ne kadar devlete hizmet eden liyakat sahibi kişiler rafından uygulanacağını beyan etmiş olurlar. Seç-
olarak tanımlansalar da, yine de halkın temsilcisi men de bu kişileri ve politikaları değerlendirerek oy
olmayıp Taç’ın ihsanına mazhar olmuş kimselerdir. kullanacağı varsayımıyla hareket eder. Bu durumda
Onun için fiiliyatta Britanya Parlamentosu’nda si- yapılan seçimler sonunda seçmenin ilk tercihi olan
yasal güç halkın temsilcilerinin oluşturduğu Avam siyasal kadro ve politikaları seçilmiş ve bir dönem
Kamarasındadır. için ülkeyi yönetmek üzere Parlamento’nun Avam
Kamarasındaki çoğunluğu oluşturmuş olurlar.
Aynı zamanda ikinci en fazla oyu alan parti de ana
Britanya siyasal yönetim kültürü yazılı anayasa muhalefet partisi olarak Avam Kamarasındaki yeri-
yerine Parlamento ve giderek Avam Kamarası’nın ni almış olur.
çıkarttığı yasalarla oluşan siyasal mevzuat, buna
dayalı olarak doğan ve kök salan kurum, norm,
mevzuat ve uygulamalara dayalı olarak yönetilen Britanya siyasetinin bir özelliği yasama
bir siyasal rejime sahip olmuştur. egemenliğine bağlı bir parlamenter de-
mokrasi rejimi uygulaması, diğer özelliği
ise bu parlamenter rejim uygulamasının
Bu anlayışa göre oluşan siyasal rejimlere (anaya-
dayandığı temel ilkenin çoğunlukçuluk
salara) yasama egemenliği rejimi adını vermekteyiz.
(majoritarianism) ilkesi olmasıdır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin de, kuramsal olarak da
olsa, kuruluşundan beri aynı siyasal anlayışı yan-
sıtan yasama egemenliği esaslı anayasalarla yönetil- Britanya Parlamentosu’nun genel kurul salo-
diğini, bir anlamda Britanya siyasal geleneğinden nunun mimarisi de bu tür bir çalışmayı yansıtacak
etkilendiğini veya esinlendiğini ifade edebiliriz. biçimde düzenlenmiştir. Majesteleri’nin hüküme-
Yasama üstünlüğü rejiminde meşru siyasal yetki sa- ti olarak adlandırılan siyasal parti grubu birbirine
dece halkın temsilini mükemmel olarak gerçekleş- paralel olarak oluşturulan sıralarda (bench) otu-
tirdiği varsayılan yasama kurumundadır. Britanya rurlar, onların karşısında da Majesteleri’nin muha-
devletinin de kurumsal adresinin hukuken sonsal lefeti aynı sıra düzeninde yerlerini alırlar. Bu du-
(nihai) karar alma yetkisini kullanan ve egemen rumda gerek iktidar gerek muhalefet partilerinin
meşru iktidar kurumu olarak Parlamento’dan iba- Majesteleri’ne sadık olduğu ve siyasal sistemin te-
ret olduğunu ifade edebiliriz. mel unsuru olan partiler oldukları da bir kez daha
vurgulanmış olur. Genel Kurul’da iktidar ve muha-
lefet partileri birbirleri ile karşı karşıya ve yüz yüze
Yasama yerlerini almış olurlar. Her iki grubun yanında ve
Britanya siyasetinin eğer bir özelliği yasama ege- ikisine de eşit mesafede Avam Kamarası’nın Baş-
menliğine bağlı bir parlamenter demokrasi rejimi kanı (Speaker) yer alır. Başkan üyeler arasından oy
uygulamasıysa, diğer özelliği de bu parlamenter çoğunluğu ile seçilir, deneyimli ve saygın bir üye
rejim uygulamasının dayandığı temel ilkenin ço- olmasına özen gösterilen bir siyasal kişiliktir. Avam
ğunlukçuluk (majoritarianism) ilkesi olmasıdır. Kamarası’nın çalışmasını Başkan parlamenter ça-
Daha sonra göreceğimiz gibi, seçim sisteminin de lışma geleneklerine ve teamüllere göre düzenler

44
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

ve yönetir. İktidar partisi sıralarının ilkinde (front tiyle olur. Onun için her milletvekilinin ne yönde
bench) başbakan ve bakanlar otururlar ve bu sıra- oy kullandığı veya oylamada bulunup bulunma-
ların Başkanlık kürsüsüne yakın olan kısmında bü- dığını saptamak kolaydır. Başkan vekilinin ikaz-
yükçe bir masa görüntüsünde bir kürsü bulunur. larına karşın oylamaya katılmayan veya partinin
Başkan söz verdikçe Başbakan ve Bakanlar yerle- istediğinden farklı oy kullanan milletvekilleri whip
rinden kalkarak bu kürsüye gelir ve gerekli konuş- tarafından disipline tabi tutulur. Bu uygulamada
maları yaparlar. Aynı kürsünün karşı tarafından da partiden ihraç edilmek gibi cezalar da mevcuttur
ana muhalefetin başkanı tam başbakanın karşısın- ki, bu durumda o milletvekilinin siyasal kredisi yok
da ve en ön sırada oturur ve onun da yanında gölge olduğundan başka siyasal partilerde göreve devam
bakanlar (shadow ministers) tabir edilen parti önde etmesi imkansıza yakın bir zorluktadır. Seçildiği
gelenleri yerlerini alırlar. Muhalefet parti grubunda partiden atılan bir milletvekilinin seçmen gözünde
da her bir iktidar partisi bakanına tekabül eden bir de itibarı ve güvenilirliği kalmadığı için bir daha
gölge bakan görev yapar. Eğer bir dahaki seçimde seçilmesi de hemen hemen olanaksızdır. Buna kar-
muhalefet partisi iktidara seçilirse, o gölge bakanın şın bulundukları siyasal partinin ideolojisinde ve
bu sefer Başbakan’ın Kabinesi’ndeki bakanlık kol- uygulamalarında sapma olduğu savıyla onu eleşti-
tuğunu dolduracağı varsayılır. Muhalefet de iktidar ren ve o partiden ayrılıp kendi görüşlerine uyan bir
kadar politikaların içeriğine gölge bakanları aracılı- ideolojik konumu bulunan başka bir partiyi kuran
ğıyla hakim bir konumdadır. Bunu da muhalefetin veya böyle bir partiye katılan milletvekillerine rast-
verdiği sözlü ve yazılı sorularla yaptığı yasama de- lanmıştır. Bu durumda ise siyasal kredinin tama-
netimleri sırasında görmek mümkündür. men zarar görmediği ve milletvekilinin seçilebilirli-
ğinin sürdüğü de göze çarpmaktadır.
Güvenoyu aynı zamanda iktidarı denetim işle-
Britanya’nın meşru siyasal karar alma mercii vi de görür. Özellikle bazı hassas politik tercihle-
(yetkesi, authority) fiilen Avam Kamarası’dır. rin konu olduğu durumlarda milletvekilleri seçim
Avam Kamarası’ndaki çoğunluk lideri Taç çevrelerinden ağır baskı altında kalabilmektedir.
tarafından başbakan olarak atanır, ama gö- O zaman partinin önde gelenlerinin veya başba-
revini sürdürebilmesi için Parlamento’nun kanın belirli bir yasa taslağında ısrar etmesi Avam
güvenoyuna sahip olmak zorundadır. Kamarası’nın arka sıralarında oturan çoğu yeni
milletvekili olan parti grubu üyelerinin çok sayıda
Britanya Parlamentosu’nun görevi sadece hü- veya topluca ayak diremesine neden olabilir. İkti-
kümeti kurmaktan ibaret değildir. Avam Kamara- dar partisi içinden gelen bu tür bir direnme bir an-
sı’ndaki çoğunluk lideri Taç tarafından başbakan lamda güvenoyunun kaybedilmesi olarak yorumla-
olarak atanır, ama görevini sürdürebilmesi için nır. Buna Britanya siyasetinde arka sıraların isyanı
Parlamento’nun güvenoyuna sahip olmak zorun- (back bench revolt) denmektedir ki, bu tür bir di-
dadır. Güvenoyu, başbakan atanıp kabinesini ve renme genellikle başbakanın hem parti başkanlığı
hükümet programını açıkladığında Avam Kamara- hem de başbakanlık koltuğunu kaybetmesine yol
sı’ndaki oylama sonucunda verilir. Zaten çoğunluk açar.
parti grubunun başkanı olan başbakanın o grup- Avam Kamarası’nın önemli bir işlevinin ik-
taki milletvekillerinden güvenoyu alamaması söz tidarın denetlenmesi olduğu açıktır. Bu amaçla
konusu değildir. Britanya parlamenter demokra- güvenoyu dışında yazılı ve sözlü soru sormak ve
sisinde yasama organındaki partiler disiplinli par- bu sorulara başbakan ve bakanların yanıt vermesi
tilerdir. Her parti grubunu başında bulunan bir esası sıkı sıkıya uygulanmaktadır. Britanya Avam
grup başkanı temsilcisi, ülkemizdeki adıyla grup Kamarası’nda bir başbakanın kendisine sorulan
başkan vekili (whip) her parti grubu üyesi milletve- soruları savsaklaması, yanıtlamaması, yanıtları ge-
kilini yakından izler ve oy verileceği zaman onlara ciktirmesi gibi uygulamalar iktidar partisine ciddi
ne şekilde davranmaları gerektiğini anımsatır veya kredi ve oy kaybettiren sonuçlar doğurmaktadır.
icabında ikazla oy vermeleri için gerekli teşvikte Kritik soru seansları Britanya medyası tarafından
bulunur. Britanya Avam Kamarası’nda standart oy- yayınlandığından seçmenin de bu denetim sürecini
lama uygulaması milletvekillerinin evet veya hayır izlemesi söz konusudur. Onun için hükümetin bu
anlamı taşıyan kapılardan yürüyüp geçmeleri sure- konuda vereceği yanıtlar kritik içeriktedir. Örne-

45
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Parlamenter Rejim: Birleşik Krallık (Britanya)

ğin, Irak’ta 2003 yılında ABD işgaline destek veren seçilmiş siyasal seçkinler arasında genel bir siyasal
Britanya Başbakanı Tony Blair’in Pârlamento’da uzlaşmaya varılmıştır. Bu düzenlemede başbakan ve
yaptığı ve sonra medyada tekrar ettiği açıklamaların bakanlar bürokratlarından aldıkları hizmete güven-
temelsiz olduğu duygusunun yaygınlaşması hem mek, bürokratlar da siyasal efendilerinden aldıkları
seçmenlerin protestolarına hem de Başbakan’ın so- desteğe itibar etmek durumundadırlar. Kamu bü-
ruşturmaya hedef olmasına yol açmıştır. rokrasisinin siyasal iktidara istediği uzman destek,
bilgi ve hizmeti vermesi ilke olarak kabul edilmekle
birlikte, kamu bürokrasisinin de bu hizmeti verir-
Yürütme ken Birleşik Krallığın çıkarlarını savunacağı genel
Britanya siyasetinde hukuken, yürütme yasa- kabul görmekte, aksine davranışlar da hoşgörü ile
madan bağımsızdır. Ancak, fiilen hem yürütmenin karşılanmamaktadır.
en etkili kurumu olan başbakanlık hem de Avam
Kamarası çoğunluğu tek bir kişinin denetiminde
olduğundan adeta her iki hükümet gücünün bir- İngiltere’de aslında Parlamento çatısı altında
birine kaynaşması söz konusudur. Onun için baş- toplanan yasama, yürütme ve üst yargı, yir-
bakanlık kurumunda muazzam bir iktidar birikimi mi birinci yüzyılda, biraz da AB’nin etkisiyle
(temerküzü) oluşmakta, parlamenter rejim adeta kurumsal olarak ayrılıp yasama tasarruflarının
bir “başbakanlık rejimi” olarak çalışmaktadır. Bu anayasaya uygunluk denetimini yapmaya baş-
durumda, fiilen yasama ve yürütme bağımsızlığı layarak yasama egemenliği ilkesini bir hayli
bir hayli kuramsal bir içerikte kalmaktadır. Yürüt- zayıflatmış bulunmaktadır.
me başbakan ve onun Taç’tan devralmış olduğu ka-
binesi ki, orada da harcama gücü olan bakanlıklar
Kamu yönetimi açısından bakıldığında yasa-
bulunmaktadır, tarafından yönetilir. Britanya siste-
ma üstünlüğü ilkesi özellikle kamu siyasalarının
minde Bakanlık görevinin uygulamada uzun süreli
(public policy) üretilmesi ve uygulanmasında pek
olmadığı, çoğu bakanın ortalama bir yıldan daha
dikkate alınmaz. Hükümetin siyasaları dış politika-
az bir süre görevinde kaldığı da bir gerçektir. Bu
dan savunmaya, güvenlikten enerjiye, ekonomiden
duruma karşılık, Bakanlık bürolarında çalışan bü-
eğitime kadar uzanan bir alanda kamu bürokrasisi
rokratlar (civil servants) çok uzun birer kariyer ve
ve baskı grupları arasında sürdürülen düzenli ve
itibar sahibidirler. Bakanlıklar idari bakımdan sü-
sürekli temas, görüşme, bilgi ve fikir alışverişi ve
reklilik arz eden müsteşarlıklar (under secretariat)
pazarlıklar aracılığıyla Başbakanlığın ve genel an-
tarafından yönetilirler. Bakanlık müsteşarları siya-
lamda hükümet binalarının bulunduğu mekanda
sal iktidarın değişimiyle göreve gelmez ve görevle-
yürütülmektedir. Whitehall adı verilen hükümet
rini kaybetmezler. Liyakatle (merit) hizmet ettikleri
bürolarının bulunduğu bu semt İngiliz kamu yö-
sürece iktidar olan partinin değil, Birleşik Krallı-
netiminin mutfağı konumundadır. Burada iş ve
ğın çıkarlarına hizmet ederler. Onun için bu rolü
endüstri temsilcileri, işçi temsilcileri ve bakanlık
oynayan kişilere sürekliliğe vurgu yapmak üzere
temsilcilerinin oldukça gayrı resmi ve pek çoğu
daimi müsteşar olarak Türkçe’ye çevirebileceğimiz
aynı okullardan yetişmiş olmanın verdiği yakınlık
“permanent secretaries” adı verilmiştir. Kuvvetli
içerisinde sürdürülen (İngilizcesiyle old boy net-
hukuki gerekçeleri olmadan hiçbir daimi müsteşar
works) düzenli temasları Britanya’daki kamu siya-
görevden alınamaz ve alınmaz. Bu tür bir davra-
setinin içeriğini her sektör için belirler. Parlamento
nış aşırı partizanlık olarak algılandığı için söz ko-
bu kararların odağında olmayıp, hükümet tasarıla-
nusu başbakan veya bakanın olduğu kadar iktidar
rı olarak önüne gelen yasa taslaklarını tartışmak ve
partisinin de seçmen gözündeki kredisi fevkalade
parti disiplini içinde onamakta devrededir.
zarar görebilir. Bu nedenle kamu personeli kendi
kariyer ilkeleri, normları ve kültürleri içinde par-
tizan tehditlerden vareste çalışırlar. Britanya tabii Yargı
bu noktaya kolay gelmemiştir. Uzun yıllar süren Britanya parlamenter demokratik rejiminde
ve ciddi partizanlık uygulamalarından sonra kamu yargı da, yasama ve yürütmeden bağımsız bir ko-
bürokrasisini yozlaşmadan korumak için bu tür bir numdadır. Ancak, yakın zamana kadar üst yargı
özerklik Britanya’da kabul edilmiş, liyakatli bürok- veya en yüksek temyiz mahkemesi olarak kabul
rat yetiştirme ve özerk olarak çalıştırma konusunda

46
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

edebileceğimiz bir işlevi Lordlar Kamarası’nda- bakanlar kurulunda (kabine) toplanmaktadır. 2.


ki Hukuk Lordları (Law Lords) görmekteydi. Bu Yürütme ve yasama yakın bir ilişki içinde olup ne-
mahkeme ayrıca parlamenterlerin yargılanmasında redeyse kaynaşmıştır. 3.Yasama organı iki meclisten
da ilk aşama mahkemesi olarak görev yapmaktaydı. oluşmuş olmakla birlikte halkın seçtiği alt meclis
Bu durum 2005’de çıkan bir yasayla değişmiş ve hemen tüm siyasal iktidarı elinde bulundurmakta-
Hukuk Lordları Lordlar Kamarası’nın dışında Bir- dır (asimetrik meclis ilişkisi). 4. Bu sistem biri ikti-
leşik Krallık Yüce Mahkemesi (The Supreme Court dar birisi de ana muhalefet rolü oynayan iki büyük
of the United Kingdom) adıyla yeni bir en üst tem- partiden oluşan bir parti sistemi sayesinde çalışır.
yiz mahkemesi ve anayasa mahkemesine dönüştü- 5. Bu iki partililik toplumu oluşturan bireyleri bir-
rülmüş ve 2010’dan itibaren de Parlamento dışında birinden ayıran tek bir toplumsal fay hattına sahip
çalışmaya başlamıştır. Bu yolla üst yargı tamamen olduğunda ki, (bu ayrım Britanya’da sosyo-ekono-
yasama meclisi dışına hem işlev hem de mekan mik bir ayrım olan sınıfsal farklılıklardan ibarettir),
olarak taşınmış ve anayasa yargısı anlamında bir işlerlik kazanır. 6. Çoğunluk oyunu kazanan aday
üst yargı makamı oluşturulmuştur. Daha öncele- veya siyasal partinin seçimi kazandığı anlayışına
ri mevcut olmayan yasama erkinin kullanımında göre düzenlenen bir seçim sistemi iki partili siste-
anayasaya uygunluğun denetiminin yargı tarafın- mi güçlü kılmaktadır. 7. Britanya hükümeti üniter
dan yapılmasının da önü açılmış bulunmaktadır. ve merkeziyetçi bir yapıya sahiptir. 8. Britanya’nın
Böylece İngiltere’de aslında Parlamento çatısı altın- çok yakın zamana kadar anayasası yoktur. Yerleşik
da toplanan yasama, yürütme ve üst yargı, yirmi adetler, normlar, geleneklerden oluşan hukuk uy-
birinci yüzyılda, biraz da AB’nin etkisiyle kurum- gulamaları Bagehot’un 1867’de öne sürdüğü gibi
sal olarak ayrılıp yasama tasarruflarının anayasaya adeta yazısız bir anayasa olarak kabul edilmiştir. Bu
uygunluk denetimini yapmaya başlayarak yasama durum Parlamento üstünlüğünün uygulanmasının
egemenliği ilkesi bir hayli zayıflatılmış bulunmak- bir sonucudur. Yazılı bir anayasa ve anayasa yargı-
tadır. Bu arada Britanya AB hukuk sistemini ve Av- sı yasamanın tabi olacağı sınırlamalar getirir. Oysa
rupa Konseyi’nin İnsan Hakları Konvansiyonu’nu Parlamento’nun üstünlüğü ilkesine göre çalışan sis-
kabul ederek, yasamanın değiştiremeyeceği bir dizi temde yasamanın sınırları yoktur. Yasama kurumu
hukuk normunu da hukuk sistemine dahil etmiş istediği gibi karar alır ve aldığı kararlar yasal olarak
bulunmaktadır. Artık Parlamentosu’nun çıkardı- bağlayıcı ve halkın yokluğunda onların temsilcileri
ğı yasalar bu Avrupa insan hakları antlaşmalarına tarafından alınan kararlar olduğundan halkın ka-
da uygun olmak zorunluluğu altına girdiğinden, rarları ile özdeş ve demokratik olarak da meşrudur.
Britanya’da uygulanan yasama üstünlüğü anlayışı Bu durumda anayasaya gerek yoktur. 9. Yasama or-
daha da törpülenmiş bulunmaktadır. ganı her durumda gerekli olan kararı alıp yasal dü-
zenlemeyi özgürce yapacak konumda olduğundan
yazılı bir metin olarak anayasa üretmek yoluna gi-
Britanya’da 2005’de çıkan bir yasayla Hukuk dilmemiştir. Mutlak bir temsili demokrasi uygula-
Lordları Lordlar Kamarası’nın dışında Birleşik ması biçiminde olan Westminster demokrasisinde
Krallık Yüce Mahkemesi (The Supreme Court siyasal iktidar Parlamento’da, daha doğrusu Avam
of the United Kingdom) adıyla yeni bir en üst Kamarası’nda toplanmış olduğu için doğrudan de-
temyiz mahkemesi ve anayasa mahkemesine mokrasi uygulamalarına hiç yer vermez.
dönüştürülmüş ve 2010’dan itibaren de Parla-
mento dışında çalışmaya başlamıştır.
Westminster Demokrasisi diye anılan siyasal
Demokrasi Modeli Olarak Britanya rejimde Yasama kurumu istediği gibi karar alır
Parlamenter Rejimi ve aldığı kararlar yasal olarak bağlayıcı ve hal-
kın yokluğunda onların temsilcileri tarafından
Bazen siyaset bilimi yazınında Westminster De-
alınan kararlar olduğundan halkın kararları ile
mokrasisi diye anılan siyasal rejimin içeriği yuka-
özdeş ve demokratik olarak da meşrudur.
rıdaki anlatımda ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu
rejimin temel dayanaklarının dokuz noktada top-
lanabileceğini A. Lijphart (1984, 4 - 6) önermiştir:
1. Yürütme gücü tek bir parti ve onun oluşturduğu

47
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Parlamenter Rejim: Birleşik Krallık (Britanya)

Üniter Devlet ve Siyasal Evrim


Bu temel özellikleriyle Westminster demokrasisi on dokuzuncu yüzyılın başından Britanya’nın ilk ola-
rak Galler ve İskoçya’ya iktidar devri ile ilgili olarak yaptığı 1973 tarihli referanduma kadar devam etmiştir.
Birleşik Krallık iki yıl sonra da Avrupa Ekonomik Topluluğu’na (AET) üye olduktan sonra üyelik konu-
sunda çıkan tartışmaları sonlandırmak için istişari (consultative) bir referandum yaparak bu halk oylama-
sını iyice yerleşik hale getirmiştir. Bu referandumlar aslında Westminster demokrasisinin temel ilkelerini
sarsan bir içerikte değildir, çünkü yasal olarak bağlayıcı değildir. 1975 referandumundan evet yerine hayır
oyları daha çok çıksa AET’deki üyeliğin devam edip etmeyeceğini hiç kimse bilemeyecektir. Ancak bu
referandumun ardından 1979 ve 1997 yıllarında, merkezdeki yetkilerin bir kısmının İskoçya’ya ve Galler’e
devrine ilişkin iki referandum daha yapılmış, bunu Galler’de 4 Mart 2011 referandumu izlemiştir. Bu
referandumların sonucunda da Britanya Parlamentosu’nun çıkarttığı yasalarla İskoç ve Galler ulusal mec-
lisleri kurularak birçok konuda bu meclislere yasa yapma yetkisi devredilmiştir. 5 Mayıs 2011 tarihinde
de Britanya seçim sistemini daha temsili hale dönüştürecek bir seçim sistemi olan Alternatif Oy uygu-
lamasına geçip geçmemek için bir referandum daha yapmıştır. Alternatif oy teklifi, oy verenlerin %70’e
yakını tarafından reddedilmiş olmakla birlikte yasama egemenliği ilkesi bir kez daha göz ardı edilmiştir
(http://www.bbc.-co.uk/news/uk-politics-13297573).
Bu arada 2000’li yıllarda Londra büyük şehir belediye
başkanını da halkoyu ile seçme ilkesini kabul eden Bri-
tanya Parlamentosu yerinden yönetime daha fazla ola- Britanya siyasal sistemi anayasasız yasama
nak tanımaya başlamıştır. Böylece merkeziyetçi devlet egemenliğinden yazılı anayasası olan sınırlı,
örgütlenmesi de yerini adem-i merkeziyetçi (yerinden dengeli ve denetimli hükümet biçimine doğru
yönetim) ilkelerine göre düzenlenmiş bir uygulamaya evrim içersinde olan bir demokrasi rejimine
terk etmeye başlamıştır. Bu gelişmeler Westminster de- sahiptir.
mokrasisinin mutlak temsili demokrasi özelliğini büyük
ölçüde yitirmeye başladığını göstermektedir.
Britanya Parlamentosu artık iktidarı kuramsal olarak da tekelinde bulundurmayan, anayasa yargısının
denetimine tabi, referandumlarla yönetimi çok sık olmasa da kabul eden ve bazı konular itibarıyla halk
adına ve halk olarak karar alma yetkisine sahip olmadığını teyit eden bir konumdadır. Böylece Britanya si-
yasal sistemi anayasasız yasama egemenliğinden yazılı anayasası olan sınırlı, dengeli ve denetimli hükümet
biçimine doğru evrim içersinde olan bir demokrasi rejimine sahiptir.

Öğrenme Çıktısı

2 Britanya’nın yasama üstünlüğü rejimini, parlamenter sistem uygulamasını oluşturan


çoğunlukçu temsil fikrini ve üniter devlet uygulamasını değerlendirebilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Birleşik Krallığın siyasal


Britanya’da siyasal rejimin rejimine zaman zaman baş-
Birleşik Krallığın neden
en önemli bileşeni olan bakanlık rejimi dendiği de
hiçbir zaman yazılı bir ana-
anayasanın temel özellikleri olmuştur. Bu tür bir ifade
yasası olmamıştır?
nelerdir? kullanmaya niye gerek du-
yulmuştur?

48
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

SİYASAL KÜLTÜR bir koalisyon kurarak nerdeyse bir yüzyıl sonra


Britanya’nın siyasal kültürü endüstri-ötesi tekrar iktidara gelebilmişlerdir. Ancak, 2011 yerel
(post-industrial), sosyal sınıfların bireyin siyasal seçimleri ve seçim sistemini değiştirmeyi öneren re-
kimliğini derinden etkilediği, ancak giderek daha ferandumu kaybetmeleri, özellikle Liberal Demok-
fazla Britanya Devletler Topluluğu’ndan gelen bi- ratların müthiş oy kaybına uğramasıyla koalisyon
reylerle kültürel karmaşıklık gösteren bir toplumun hükümetinin de zorlanmasına yol açmıştır (http://
Westminster demokrasisi ile etkileşimi sonucunda www.bbc.co.uk/news/uk-politics-13297573). Bu
üretilmiş olan bir içeriktedir. Son yıllarda etnik ve koalisyon hükümetini de Westminster demokrasi-
dini farklılıklar yüzünden ortaya çıkan çok kül- sinin değişen içeriğinin bir başka tezahürü olarak
türlü (multi-cultural) görüntüye karşın Britanya kabul edebiliriz.
siyasal kültürü, temsili demokrasi kurumları olan
Britanya siyasal kültürü, temsili demokrasi
Parlamento, ulusal ölçekte örgütlenmiş siyasal par-
kurumları olan Parlamento, ulusal ölçekte ör-
tiler, çok sayıda ve yine siyasal olarak örgütlenmiş
gütlenmiş siyasal partiler, çok sayıda ve yine
ekonomik ve sosyal çıkar grubu ve çoğunlukçu bir
siyasal olarak örgütlenmiş ekonomik ve sosyal
mantıkla düzenlenen seçim sistemi etrafında oluş-
çıkar grubu ve çoğunlukçu bir mantıkla dü-
muştur.
zenlenen seçim sistemi etrafında oluşmuştur.

Siyasal Partiler ve Parti Sistemi Muhafazakâr Parti genellikle aristokrat veya di-
Britanya siyasal partilerinden ikisinin uzun ğer üst sınıf İngiliz liderlere sahip olmasına karşın
geçmişleri vardır. Muhafazakâr Parti’nin (Conser- alt sınıfların da oyunu almayı beceren, pek ideolojik
vative Party) kökleri Britanya Parlamentosu içinde bir görüntü vermeyen, piyasa ekonomisi uygulama-
Tory adıyla anılan ve aristokrat kökeninden gelen larını savunan ve AB karşıtı bir parti görünümün-
çok sayıda parlamenteri barındıran bir grubun on dedir. Büyük mali olanaklara, iyi eğitim görmüş
sekizinci yüzyılda güçlü bir hizip olarak ortaya liderlere, zamanın koşullarına göre değişebilen ide-
çıkmasına kadar uzanır. 1980’lerin sonunda Sos- olojik bir özelliğe sahip olan Muhafazakârlar yir-
yal Demokratlarla birleştikten sonra adını Liberal minci yüzyıldan beri Britanya’nın en başarılı siya-
Demokrasi Partisi (Liberal Democracy Party) ola- sal partilerinden birisini oluşturmuşlardır. Britanya
rak değiştiren Liberal Parti de benzer olarak aynı toplumundaki katı sınıf ayrımlarını aşarak alt ve
dönemlerde Britanya Parlamentosu içinde örgütle- orta sınıfların da oyunu alma becerisini gösteren
nen burjuva (orta sınıf ) kökenli Whig adıyla anı- Muhafazakâr Parti, 1997 - 2010 arasında olduğu
lan parlamenter hizbin on dokuzuncu yüzyıl içinde gibi uzun süreli muhalefete düşse de, geri gelip
Parlamento dışında da ulusal çapta örgütlenmesiyle iktidara geçmeyi başaran canlı bir örgüt yapısına
ortaya çıkmıştır. İşçi Partisi (Labour Party) ise işçi sahiptir.
sendikalarının birliğinin (Trade Union Congress - Liberaller ise uzun süredir Britanya’nın üçün-
TUC) büyük desteği ile işçi sınıfını temsil eden siya- cü partisi konumundadırlar. 1980’lerde İşçi
sal parti örgütü olarak aristokrasinin Muhafazakâr Partisi’nden ayrılan ve kendi Sosyal Demokrat
Partisi ile burjuvazinin Liberal Partisi’ne karşı ku- Partileri’ni kurup seçim yarışlarında başarılı olma-
rulmuş olan bir partidir. Kökleri on dokuzuncu yan Sosyal Demokratlarla 1987’de birleştiklerinden
yüzyıla uzanmakla birlikte bugünkü adıyla kuru- beri Liberal Demokratlar üçüncü parti konumla-
luşu yirminci yüzyıldadır ve 1920’lerden itibaren rını sadece koruyabilmişlerdir. Bunu biraz da İşçi
Britanya siyasal hayatında ağırlık kazanmış olan Partisi’nin iktidara geldiği 1997’den itibaren izle-
İşçi Partisi ilk kez tek başına 1945’ten sonra ikti- diği iktisadi, eğitim ve sağlık gibi sosyal politika-
dara gelmiştir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra da larındaki başarıları sağlamıştır. Liberal Demokrat-
Britanya siyaseti Muhafazakâr Parti ile İşçi Partisi ların İşçi Partisi’ni ekarte edebilmesi için gereken
arasında geçen bir rekabet ortamı olarak görülebi- eleştirileri yapacak pek bir alan bulamayan Liberal
lir. Ancak, 2010 yılında yapılan seçimlerden güç- Demokratlar, İşçi Partili Başbakan Tony Blair’in
lenerek çıkan Liberal Demokratlar, Muhafazakâr Irak’taki savaşa katılma kararına karşı çıkışları ve
Parti’nin tek başına iktidara gelebilecek sayıda par- son yıllarda Britanya ekonomisinin girdiği mali
lamento sandalyesi kazanamaması üzerine onlarla kriz yüzünden oy kazanabilmişlerdir. 2010 yılı Bri-

49
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Parlamenter Rejim: Birleşik Krallık (Britanya)

tanya seçimleri Liberal Demokrat’ların oy kazan- lerde güç kazanan bu partiler, Britanya siyasetin-
maları kadar İşçi Partisi’nin başkanı ve Başbakan de ve özellikle Parlamento’da çok az sayıda temsil
Gordon Brown’ın kaybı olarak da görülebilir. edilmekte veya hiç temsil edilememektedirler.
Bunlar genellikle yerel milliyetçi kuruluşlar olup,
örneğin bunlardan Britanya Ulusal Partisi göçmen
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Britanya ve Müslüman düşmanı bir aşırı ulusalcı programa
siyaseti Muhafazakâr Parti ile İşçi Partisi sahiptir. 2011 bölgesel seçimlerinden büyük bir ba-
arasında geçen bir rekabet ortamında şe- şarı ile İskoçya’da çoğunluk desteğini alan ayrılıkçı
killenmektedir. SNP ilk kez İskoç Parlamentosu’nda çoğunluğu ele
geçirmiştir. Birkaç yıl içinde bağımsızlık için refe-
İşçi Partisi diğer iki partiye göre daha fark- randuma gitmeyi hedeflediği düşünülen SNP’nin
lı bir geçmişten gelmektedir. Tory ve Whig’ler yaratacağı yeni durum Britanya’da daha büyük de-
Parlamento’nun içinden çıkan “sistem partileri” ğişikliklere de yol açabilecek gibi görünmektedir.
olarak ifade edilebilirler. Oysa İşçi Partisi, Parla- Dolayısıyla, küçük partiler ancak yerel düzeyde ba-
mento dışından büyük bir mücadele ile önce on şarılı olsalar da ulusal düzeyde büyük değişiklikleri
dokuzuncu yüzyılda oy verme hakkını elde eden, zorlayabilecek yetenektedirler.
sonra yirminci yüzyıl başlarında farklı ve birçoğu
da köktenci (radical) olan sendikaların birleşmesiy-
Britanya’da dar bölgede (tek Parlamento san-
le kurulmuş olan bir “sistem dışı” parti geçmişine
dalyesinden oluşan seçim çevresinde) çok sa-
sahiptir. İdeolojik köktenciliğini çok uzun bir sü-
yıda partili ya da bağımsız adayın girdiği se-
reçte yumuşatarak sosyal demokrat, solcu bir parti
çim yarışında en fazla oyu alan, yani tek bir oy
özelliği taşımaya başlamıştır. İşçi sınıfının partisi
farkıyla da olsa önde olan aday seçimi kazanır.
olma iddiasına karşın tüm işçi sınıfının, özellikle
beyaz yakalı ofis çalışanlarının oylarının çoğunu
Muhafazakâr Parti ile paylaşmak zorunda kalmış- Seçim Sistemi
tır. Mavi yakalı, kol gücü ile çalışan ve sayıları gi- Britanya’da uygulanan seçim sistemi tipik bir
derek azalan işçiler arasında daha popüler olması- çoğunluk sistemi uygulaması olan ipi ilk göğüsle-
na karşın İşçi Partisi onların da tamamının oyunu yenin kazandığı (first-past-the-post, FPTP) adeta
alamamış, onların da küçük bir kısmının oylarını atletizm yarışı içeriğinde olan bir sistemdir. Bu
Muhafazakâr Parti’yle paylaşmıştır. İşçi partisinin uygulamada dar bölgede (tek Parlamento sandal-
TUC ile olan ilişkileri her zaman ciddi ideolojik yesinden oluşan seçim çevresinde) çok sayıda par-
çalkantılar içinde olmasına yol açmıştır. Bu zaman tili ya da bağımsız adayın girdiği seçim yarışında
zaman partiden ayrılmalara yol açtığı gibi, partinin en fazla oyu alan, yani tek bir oy farkıyla da olsa
ideolojik görünümünü zamana uyarlayarak (adap- önde olan aday seçimi kazanır. Çoğunluk seçim
tation) seçim yarışında öne geçmesini de zorlamış- sistemi uygulamada çokluk, yani en fazla oyu alan
tır. Ancak, buna rağmen Tony Blair başkanlığında adayın kazandığı bir niteliğe dönüşür. Böylece
bir Yeni İşçi hareketi ve ideolojisi (New Labour) bir partinin adayının kazanması için o seçim çev-
ortaya konarak 1979’dan beri süren Muhafazakâr resinde oyların basit çoğunluğunu (%50 + 1 oy)
Parti iktidarı 1997’de sonlandırılabilmiştir. alması gerekmez, sadece en fazla oyu alması, bu
Britanya’da bunların dışında yerel olarak güçlü oy miktarı ve yüzdesi ne kadar düşük olursa olsun
olan çeşitli partiler vardır. Iskoçya’da Scottish Nati- yeterlidir. Bu durumda zaman zaman gayet düşük
onal Party (İskoç Ulusal Partisi, SNP), İngiltere’de oranda oy alan bir aday en fazla oyu aldığı için o
British National Party (Britanya Ulusal Partisi, seçim çevresini temsil etmeye hak kazanmaktadır.
BNP), Galler’de Plaid Cymru (Party of Wales - Bu içerikte ve oyların çoğunun heba olduğu ve se-
Gallerin Partisi) ve Kuzey Irlanda’da (Ulster) Ka- çim çevrelerinde yaşayan seçmenin çoğunluğunu
tolik İrlandalıların Sinn Féin (Sadece Bizler Partisi) her zaman temsil etmeyen milletvekilleri uygula-
ile Protestanların Ulster Unionist Party (Kuzey Ir- ması Britanya’da iki yüzyıldan fazla süreyle uygu-
landa Birlik Partisi) gibi siyasal partiler de mevcut- lanmaktadır. Bu sistemin amacı seçim biter bitmez
tur. Yerel siyasal hayatta ve 1990’ların sonundaki kimlerin sandalye kazandığının hızlı ve tartışma
yetki devrinden sonra Britanya’yı oluşturan bölge- götürmeyecek biçimde belli olmasıdır. Bu yolla,

50
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

hangi partinin en çok sandalyeye sahip olarak Par- Bu gelişmelere karşın seçim sistemi esas itibarıyla
lamento çoğunluğunu sağladığı kolayca ve genel- çoğunlukçu bir içerikte ve aynı kalmıştır. Dar bölge
likle belli olur. Bu koşullarda hükümet genellikle (tek Parlamento sandalyesinin olduğu) seçim çev-
bir tek parti tarafından kurulan bir parti hükümeti relerinde en fazla oyu alan adayın seçimi kazandığı
olacaktır. Buna rağmen 2010 yılı seçimlerinde hiç- (first-past-the-post) uygulaması 2010 genel seçim-
bir parti tek başına sandalyelerin çoğunu kazana- lerine kadar değişmeksizin uygulanmıştır. Ancak,
mamış ve dolayısıyla Britanya koalisyon hükümeti seçim çevreleri on dokuzuncu yüzyıldan itibaren
ile yönetilmeye başlanmıştır. Muhafazakâr - Libe- sürekli olarak sınır değişikliğine uğramıştır. İktida-
ral Demokrat koalisyon hükümetinin kuruluş an- ra geçen siyasal partilerin gayretlerini seçim çevrele-
laşmasında seçim sistemini çoğunluk sisteminden rinin sınırlarını değiştirerek kendi adaylarına daha
uzaklaştıracak ve daha temsili yapacak bir uygu- çok oy vermeye eğilimli olanların yaşadıkları çev-
lama olan Alternatif Oy sistemine geçilebilmesi reler üretmek olduğunu görmekteyiz. Bu durum,
için bir referandum yapılması kararlaştırılmış ve 5 en fazla oy alan iki siyasal partiye zaman zaman
Mayıs 2011’de gerçekleştirilen bu referandumdan aldıkları oya oranla daha fazla Parlamento sandal-
değişiklik lehine bir sonuç çıkmamıştır. yesi kazanma olanağı sunarken, üçüncü ve daha ge-
riden gelen partileriyse sistematik olarak aldıkları
oyun çok altında sandalye kazanma sorunuyla karşı
karşıya bırakmıştır. Örneğin, 1981 – 1955 yılları
dikkat arasında Liberal Parti, Britanya Avam Kamarasında
Bir siyasal partinin tek başına kur- aldığı oy oranının çok altında kalan oranda sandal-
mak hakkını kazandığı hüküme- yeye sahip olabilmiştir (John G. Grumm, Midwest
te parti hükümeti, birden fazla, Journal of Political Science, 1958: 361). Oysa 1945
iki veya daha çok siyasal partinin seçimlerinde İşçi Partisi % 47,8 oranında oyla %
bir arada kurduğu hükümete ise 61,5 sandalyeye sahip olabilmiş, 1951 yılındaysa
koalisyon hükümeti adını veri- oy oranı % 48,8 olduğu halde sandalye oranı %
yoruz. Örneğin, Türkiye’de 2011 47,2’de kalmıştır (Grumm, 1958: 361). Bu farklı-
genel seçimleri sonrasında AKP lıklar seçim çevrelerinin niteliğine göre oy toplamı-
tarafından kurulmuş olan hü- nın seçim çevrelerine dağılımına göre yarattığı bir
kümet parti hükümetiydi. Oysa etkidir. Belirli bölgelerde toplanan oylar oy oranını
1999 genel seçimleri sonrasında yükseltse bile seçilen aday sayısını arttırmamakta-
DSP - ANAP - MHP tarafından dır. Bir adayın bir seçim çevresinde %1 oyla veya
kurulmuş olan hükümet ise ko- bir tek oyla seçimi kazanması ile %30 farkla veya
alisyon hükümetiydi. Britanya’da binlerce oy farkla seçimi kazanması sandalye sayısı
da 2005 seçimleri sonrasında ku- açısından hiçbir fark yaratmamaktadır. Bir seçim
rulan İşçi Partisi hükümeti parti çevresinde kazanmaya yetecek oydan daha fazlası o
hükümetiydi. Oysa 2010 genel partinin aldığı ulusal oy oranını kabartmakta, ama
seçimleri sonrasında Muhafaza- Parlamento sandalyesinin sayısını arttırmamakta-
kar - Liberal Demokrat Partiler dır. Bu durumda seçim çevrelerini iyi ayarlayabi-
tarafından kurulan hükümet ise len siyasal parti, daha az fakat iyi dağılmış toplam
koalisyon hükümetiydi. oyla daha fazla sandalyeye sahip olabilmektedir.
Örneğin, İşçi Partisi 1929’da % 37 oyla sandalye-
lerin % 46,8’ini kazanabilmiştir (Grumm, 1958:
Seçimler ve Siyasal Sonuçları 361, ayrıca bakınız Tablo 1). Ancak 2015 Parla-
Britanya siyasal hayatında demokratik hayatın mento seçimlerinde hemen hemen aynı oranda
bir unsuru olarak seçimlerin çok uzun bir geçmi- oyla (%36,8) Muhafazakâr Parti seçimlerinde 330
şi vardır. Ancak, gelir, sınıf, cinsiyet gibi kısıtların sandalye ve Meclis başkanı hariç 11 sandalye fark-
tamamen kaldırılarak kitlesel siyasete geçilmesi yir- la, onbir partinin yer aldığı Parlameto’nun Avam
minci yüzyıla kadar sürmüştür. İşçi sınıfı on doku- Kamarası’nda tek başına çoğunluğu kazanmayı ba-
zuncu yüzyılın sonunda, kadınlar ise 1920’lerden şarmıştır (http://researchbriefings.parliament.uk/
itibaren seçme ve seçilme haklarını elde etmişlerdir. ResearchBriefing/Summary/CBP-7186).

51
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Parlamenter Rejim: Birleşik Krallık (Britanya)

2015 seçimlerden muzaffer olarak çıkan Ancak, 8 Haziran 2017 seçimlerinde aldığı oy ve oy
Muhafazakâr Parti hükümeti Avrupa Birliği (AB) ile oranı 2015’e göre %5,5 kadar artarak %42,4’e ulaş-
Şubat 2016’da Euro bölgesinde olmayan AB üyesi masına karşın, İşçi Partisi’nin oyundaki daha büyük
ülkelerin tek piyasa koşullarının korunması, kırtasi- artışla İşçi Partisi’nin %40,5 oranında oy almasıyla
yenin azaltılması, Britanya’nın daha yakın AB iliş- Muhafazakârlar 650 sandalyeli Parlamento’da 318
kilerine zorlanmaması ve AB’den Birleşik krallığa sandalye alarak çoğunluğu kaybetmiştir (Bakınız
gelen göçmenlerin sayısının kısıtlanması ağırlıklı gö- Tablo 2.1).
rüşmeler sürdürmüştür. Bu konularda Şubat sonun-
da AB ile anlaşan Muhafazakâr Parti hükümeti 22
Şubat 2016’da 23 Haziran 2016 tarihinde yapılacak
bir referandum ile Birleşik Krallığın AB üyeliğini dikkat
Britanya 1970’lerde AB’ne üye olduktan kısa bir
devam ettirmek veya AB’nin Lizbon Antlaşması’nın
süre sonra, Başbakan Margaret Thatcher zamanında
50. maddesini uygulayarak iki yıl içinde AB üyeli-
(1986) AB’deki demokrasi standartlarının demok-
ğinden çekilmek üzere bir referanduma gitmek için
rasinin beşiği olarak addedilen Britanya’dan daha
Parlamento’ya yasa teklifi sunmuştur. Kabul edilen
düşük olması savıyla AB’nden çeşitli ayrıcalıklar ta-
bu teklife göre yapılan referandumda AB’den ayrıl-
lep etmeye başlamıştır. Britanya, İsviçre, Hollanda,
ma taraftarları %51,89 oyla çoğunluğu oluşturmuş-
lardır. Muhafazakâr Parti’nin lideri ve Başbakan Da- ABD, Fransa, Belçika ile birlikte çağdaş dünyadaki
vid Cameron bu sonuç üzerine istifa etmiş, yerine ilk demokrasilerdendir. Bunlar arasında Britanya
yapılan parti içi seçimlerde Bayan Theresa May lider çoğunlukçu demokrasinin kurucu modelini teşkil
olarak seçilmiştir. Başbakan May AB ile görüşmeleri ettiğinden bu iddia doğru olarak kabul edilebilir.
yürütecek yeni bir kabine kurmuş ve AB’den ayrılma Ancak, AB muktesabatının her üye devlete eşit
konusunda çalışmış olan Muhafazakâr Parti millet- olarak uygulanması keyfiyetini ortadan kaldıracak
vekillerinden bazılarını bu görüşmeleri sürdürecek bir ayrıcalık Britanya’ya uygulanamazdı. Zaman-
bakanlıklara atamıştır. AB ile Birleşik Kallık hükü- la Britanya’da AB yargısından gelen kararlarla bazı
meti arasında sürdürülen ön görüşmeler çerçeve- sosyal hakların uygulanma zorunluluğunun doğ-
sinde Britanya Parlamento’sunda alınan bir kararla ması, serbest dolaşımla başta Polonya ve Roman-
AB’den çıkmak için AB’nin Lizbon Antlaşması’nın ya gibi ülkeler ve diğer Doğu Avrupa ülkelerinden
50. Maddesi 29 Mart 2017’de uygulamaya konul- göçmenlerin Britanya’da çalışmaya başlamaları halk
muştur. Bunun neticesinde Haziran 2017’de başla- arasında bazı kültürel duyarlılıklara yol açmıştır.
yan bir süreçle en fazla iki yıl sürecek olan görüşmeler Bu duyarlılıkları sömüren sağ ideolojik akımlar
sonunda varılacak bir anlaşmaya göre Birleşik Kral- zamanla Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi (UK
lık en geç 2019 yılında AB’den ayrılma kararı almış- Independence Party – UKIP) gibi partilere de dönü-
tır. Hiçbir anlaşmaya varılması mümkün olmasa bile şerek seçmenleri seferber etmeye başlamıştır. UKIP
Birleşik Krallığın üyeliği 2019 yılının Mart ayında özellikle Muhafazakâr Parti’nin oylarını kendisine
sona erecektir. Bu durumda yapılacak görüşmelerde çekerek ona zarar vermeye başlayınca Muhafazakâr
kendi elini şahsen güçlendirmek isteyen ve bunun Parti daha sağa kayarak onun söylemini benimse-
için halktan destek aldığını kanıtlamayı hedefleyen meye ve onun gibi AB karşıtı, göçmen duyarlılıkları
Başbakan May 8 Haziran 2017’de yeni bir erken olan, çok kültürlülüğe tepkili bir milletvekili kit-
seçim kararı alınması için Britanya Parlamentosun- lesini de içinde barındırmaya başlamıştır. Böylece
dan onay alarak erken seçim ilan etmiştir. O tarihte Muhafazakâr Parti hem AB yanlıları (Europhiles),
yapılan kamuoyu yoklamaları da Başbakan’ın partisi hem de AB karşıtları (Eurosceptics) denilen iki hiz-
olan Muhafazakâr Parti’nin kendisine en yakın olan be sahip olmuştur. Başbakan David Cameron 2015
ana muhalefet partisi olan İşçi Partisi’nden 20 puan seçimlerinden sonra halktan aldığı desteğe ve kendi
kadar ileride olduğunu göstermekteydi. Dolayısıy- gücüne (mandate) güvenerek bir yeni AB antlaşması
la Başbakan May Parlamento’daki parti grubunun çerçevesinde AB üyeliği konusunda bir referandum
büyüklüğünü artırarak yüz kadar fazla sandalyeye yaparak AB karşıtlarını parti içinde marjinalleştir-
sahip olmak suretiyle istikrarlı ve güçlü bir siyasal meye veya susturmaya gayret etmiş, ancak söz ko-
ortamda etkili karar verici olarak AB ile olan gö- nusu referandumdan AB’den ayrılma taraftarları ço-
rüşmeleri yönetmeyi hedeflemiştir (bakınız http:// ğunluğu elde edince de istifa ederek yeni bir sürecin
www.bbc.com/news/election-2017-40176349). başlamasına vesile olmuştur.

52
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Britanya’da uygulanan çoğunlukçu, en fazla iktidar olma beklentisinin olduğu sistemlere çift
oy alan adayın tek sandalyeli seçim çevrelerindeki parti sistemi adı verilir. Bu sistemin en önemli ör-
seçimleri kazandığı seçim sisteminde, bir siyasal neklerinden birisini Britanya’daki sistem oluşturur.
partyinin oy dağılımındaki duruma ve seçim çev- Britanya’da seçimler sadece Parlamento seçimle-
relerinin coğrafi sınırlarının nasıl çizildiğine göre rinden ibaret değildir. Yerel seçimler giderek önem
sadece % 36 – 37 gibi bir oy oranıyla dahi Avam kazanmaktadır. Ancak, yasama üstünlüğüne daya-
Kamarası sandalyelerinin çoğunluğunu eline ge- lı temsili demokraside yeri olmayan referandum
çirmesi mümkün olabilmektedir. Aynı zamanda uygulamalarının da Britanya’da yirminci yüzyılın
oy dağılımındaki durumun değişmesiyle iktidar son çeyreğinden itibaren yaygınlaşmaya başladığını
ve ana muhalefet partileri arasındaki oy oranı farkı gözlemlemekteyiz. Britanya, 8 Mart 1973’te Kuzey
azaldığında % 42,4 oy alan aynı parti tek başına İrlanda’nın Birleşik Krallık’tan ayrılıp ayrılmama-
iktidar olabilecek çoğunluğa erişemeyebilmekte- sı konusuyla başlayan ve 23 Haziran 2016’da da
dir. Bu durumda da tıpkı 2010 ve 2017 yıllarında Birleşik Krallığın Avrupa Birliği (AB)’nden ayrı-
olduğu gibi ortaya Britanya’da “askıda kalan parla- lıp ayrılmaması konusunda ve katılan seçmenlerin
mento” (hung parliament) adıyla anılan bir durum %51.89’u oranında ayrılma yanlısı bir oyla sonuçla-
çıkmakta ve parti hükümeti oluşturulamamakta, nan on iki adet referandum yaşamıştır (http://www.
yerine koalisyon hükümeti ile yola devam edilmek- parliament.uk/get-involved/elections/referendums-
tedir. Bir dahaki seçime kadar 2017 yazından itiba- held-in-the-uk/). Bu durumda, artık Britanya’nın
ren Britanya’da ya koalisyon hükümeti ya da azınlık temel örneğini oluşturduğu yasama üstünlüğüne
parti hükümeti ile yönetim söz konusu olacaktır. dayalı temsili demokrasi modelinin yavaş yavaş
Nitekim 13 Haziran 2017’de Muhafazakar Parti, oydaşmacı demokrasi modeline has, doğrudan
Demokratik Birlikçi Parti (Democratic Unionist halkın tercihini içeren uygulamalara meyletmekte
Party – DUP, Kuzey Irlanda’danın (Ulster) Protes- olduğunu söyleyebiliriz. Üst yargının yasama orga-
tan Milliyetçi Partisi) ile koalisyon kurma temasla- nı dışında örgütlenerek yasamayı dışarıdan denet-
rına başlamıştır. leyen bağımsız bir anayasa yargısına doğru evrim
İngiliz seçimlerinin çoğunlukçu kuralları büyük göstermesi de Britanya siyasetindeki değişmenin
bir çoğunlukla tek bir siyasal partinin yalnız başına bir diğer işaretidir. Britanya’da referandumların
iktidara gelmesini sağlamıştır. İkinci Dünya Savaşı yaygınlaşmasıyla adeta halkın dördüncü bir kuv-
sırasında görülen koalisyon hükümeti 1974’te bir vet olarak yasama – yürütme – yargı üçlemesinin
kez daha ortaya çıkmak zorunda kalmış ve nihayet yanında belirginleşmesi de bu değişim görüntüsü-
2010 seçimlerinden sonra da bir koalisyon hükü- nü kuvvetlendirmektedir. Sadece sınıf farklarının
meti kurulmak zorunda kalınmıştır. Yirminci yüz- egemen olduğu toplumsal ayrımın yanı sıra deri
yılın başından 2010 yılındaki son genel seçimlere rengi (ırk), din, cinsiyet, etnik ve benzeri kültürel
kadar bu ender koalisyon uygulamaları dışında sa- ayrışmaların da belirmesiyle seçmen oyunun par-
dece parti hükümeti egemen olmuştur. 2017 seçim- çalanması, Britanya’daki yasama üstünlüğü ilkesine
lerinden sonra da aynı durum ortaya çıkmıştır. Üs- bağlı siyasal rejimin artık iyice değişmeye başladığı-
telik nadiren aynı parti iki seçimden fazla iktidarda nın bir diğer işarettir. Bu gelişmeleri Britanya’nın,
kalabilmiştir. Üç kez üst üste iktidarda kalma ender Avrupa Birliği’nden gelen etkilerle bir yazılı haklar
görülmekle birlikte dört kez üst üste seçim kaza- kataloğunu kabul ederek yazılı bir anayasa yapımı-
nan bir siyasal parti olmamıştır. Bu durumda iki na doğru evrilmesi de desteklemektedir. AB’nden
siyasal parti ki, yirminci yüzyılın başından itibaren ayrılma referandumuna ve o yöndeki kararlı gidişe
bu partiler Muhafazkar ve İşçi Partileri olmuşlardır, karşın Birleşik Krallık anayasal konulardaki yazılı
iktidar ve ana muhalefet konumlarını kendi arala- bir metin oluşturma ve yazılı bir anayasa ile yöne-
rında değiştirerek Birleşik Krallığı yönetmişlerdir. tilmeye doğru evrim göstermektedir. Bu durumda
Onun için Britanya’daki temsili demokrasinin parti temsili demokrasi modellerinin Avrupa’da tek bir
sistemine çift parti sistemi (two – party / bi-party örneğe doğru gelişmekte olduğu da düşünülebilir.
system) adı verilmektedir. İki partiden birisinin bir Ancak, böyle bir savı ileri sürebilmek için henüz
seçimde iktidara geçme eğiliminde olduğu, seçimi zamanın erken olduğunu da görmekteyiz.
kaybeden partinin de en fazla iki - üç seçim sonra

53
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Parlamenter Rejim: Birleşik Krallık (Britanya)

Tablo 2.1 Birleşik Krallık: Genel Seçimler (1918-2017)


Liberal/Liberal Demok- Diğer Partiler
Seçim Tarihi Muhafazakâr Parti (%) İşçi Partisi (%)
rat Parti (%) (%)
1918 38,40 20,90 25,90 14,90
1922 38,20 29,50 28,90 3,40
1923 37,90 30,50 29,60 2,10
1924 47,20 33 17,60 2,20
1929 38,20 37 23,40 1,40
1931 60,70 30,70 6,80 1,70
1935 53,50 37,90 6,50 2,10
1945 39,70 47,70 9 3,60
1950 43,30 46,10 9,10 1,50
1951 48 48,80 2,60 0,70
1955 49,60 46,40 2,70 1,30
1959 49,40 43,80 5,90 1
1964 43,30 44,10 11,20 1,40
1966 41,90 47,90 8,50 1,70
1970 46,40 43 7,50 3,20
1974 Şubat 37,80 37,20 19,30 5,80
1974 Ekim 35,70 39,30 18,30 6,70
1979 43,90 36,90 13,80 5,40
1983 42,40 27,60 25,40 4,60
1987 42,20 30,80 22,60 4,40
1992 41,90 34,40 17,80 5,80
1997 30,70 43,20 16,80 9,30
2001 31,70 40,70 18,30 9,40
2005 32,40 35,20 22 10,40
2010 36 29 23 12
2015 36,9 30,4 7,9 24,8
2017 42,4 40,5 7,4 9,7
Kaynaklar: http://www.parliament.uk/documents/commons/lib/research/rp2004/rp04-061.pdf ve
http://www.parliament.uk/business/publications/research/key-issues-for-the-new-parliament/the-new-parliament/general-
election/;http://www.politicsresources.net/area/uk/uktable.htm; http://www.bbc.com/news/election/2017/results

Bu tartışmaları yeni bir boyuta taşıyan bir dizi önemli gelişme de hem Birleşik Krallığın bir süre AB ül-
kesi olması, hem de başta kendi Milletler Topluluğu’ndan (Commonwealth) olmak üzere Britanya’ya göçen
ve sığınanların sayısının zaman içinde gösterdiği artış ile ortaya çıkan çok kültürlü toplumsal yapıdır. Şu
anda kamu kaynaklarıyla desteklenmeye gereksinim duyanların önemli bir kısmı Afrika, Asya, Karayipler
ve Latin Amerika’dan Britanya’ya göçmüş olanlardır. Bunların arasında büyük bir Pakistanlı Müslüman
topluluğu da mevcuttur. Bu kitlelerin kamu kaynaklarını artan ölçüde kullanması Anglo Sakson nüfusta
yeni tepkilere yol açarak Britanya Ulusal Partisi (British National Party, BNP) ve UKIP gibi göçmen kar-
şıtı partilerin doğup güçlenmesine neden olmaktadır. Özellikle ulusal Britanya siyasetinde güçlü olmasa
bile yerel seçimlerde yer yer güçlenen bu gelişmeler, Britanya sosyal refah devletinin bir sorunu olarak da
algılanabilir. Ancak, bu partilerin Britanya siyasetindeki etkileri, zaman zaman yerel güçlerinin çok ötesine

54
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

geçebilmektedir. Nitekim 23 Haziran 2016 refe- Britanya’da çok sayıda gönüllü kuruluş kültür-
rendumunda UKIP, Muhafazakar Parti içinde de den sanata, eğitimden sağlığa, çevreden hayvan
güçlü olan AB karşıtı siyasetçileri de yanına çekme haklarına kadar geniş bir alanda örgütlenmiş ve faal
başarısı göstererek Britanya’nın AB’nden ayrılması bir biçimde çalışmaktadır. Son yıllarda hayvan hak-
yönünde bir oy çoğunluğunun ortaya çıkmasında ları savunucularının üniversitelerde ve araştırma
etken olmuştur. UKIP’in kullandığı göçmen ve AB laboratuvarlarında yapılan deneylerde hayvan kul-
karşıtı, ulusal egemenlik yanlısı dil geniş seçmen lanımını engelleme çabaları, savaş ve küreselleşme
kitlesinin ilgisini çekmeyi başararak Britanya’nın karşıtı kitlesel gösteriler, genetik olarak değiştirilmiş
AB ile ilişkilerini kökten değiştirmiştir. Bu konuyu gıda maddeleri protestoları yeni dönem çıkar grubu
ileride daha ayrıntılı olarak ele alacağız. etkinliklerine örneklerindendir. Bu etkinlikler sınıf-
sal temelde olmamakla birlikte, 2000 yılında yakıt
fiyatlarına yönelik ülke çapında çalışanların yaptığı
Çıkar Grupları ve İşçi Partisi Başkanı ve Başbakan Tony Blair’in
İngiltere’nin son on yıllarda merkeziyetçiliğini liderliğinin sonra ermesinde etkili olan kampanya
ciddi ölçülerde azaltacak adımlar atan bir üniter kadar ses getirmektedirler. Kırsal alanda da çıkar
devlet görüntüsü arzetmesine karşın, merkeziyet- gruplarının gerek deli dana hastalığı ve şap hastalığı
çilik geleneği hala kuvvetli olan bir görünümde- sırasında, gerek tilki avını İşçi Partisi Hükümetinin
dir. Bunun bir doğal sonucu olarak siyasal örgüt- yasaklama kararına karşı yaptıkları eylemlerde çiz-
lenmelerin tamamı da ulusal düzeyde güçlü olan, dikleri görüntü çıkar gruplarının sadece kentsel ve
yerel düzeyde pek esamesi okunmayan kuruluşlar sanayi temelli olmadığını göstermektedir. 2010 yı-
görüntüsündedir. Aynı zamanda da sosyal sınıf lında üniversite harçlarını yıllık 9000 sterline kadar
ilişkilerinin çok uzun zamandır güçlü olması ne- üniversitelere arttırma yetkisi veren yasanın çıkma-
deniyle bu temelde örgütlenmiş olan sendikalar ve sı sırasında yapılan lise öğrencilerinin eylemleri de
işveren üst kuruluşları sık sık iktidara gelen İşçi ve hem ulusal hem de uluslararası çapta ses getirmiştir.
Muhafazakâr Partilerle yakın ilişki içerisindedir. Bu eylemlerin zaman zaman şiddet içermesi onların
İşçi sendikaları konfederasyonu (TUC) İşçi Par- popülerliğini azaltsa da siyasal hayattaki etkilerini
tisiyle, Britanya Sanayi Konfederasyonu (CBI) da azaltmamaktadır. Britanya’da egemen olan yasa-
Muhafazakâr Parti ile ayrıcalıklı ilişki konumunda- ma üstünlüğüne dayalı çoğunlukçu demokrasinin
dırlar (Hauss, 1997, 93). karşısında bu çıkar grubu etkinlikleri önemli birer
Yasama organındaki disiplinli partiler içerisinde denge ve denetim unsuru olarak ortaya çıkmakta-
güçlü koalisyonlar ve onların başında hizip lide- dır. Çıkar gruplarının bu etkinlikleri aynı zamanda
ri olarak çıkan ve partiler arası temasları yürüten seçmenin başbakanlar ve hükümetler hakkında sa-
milletvekillerinin belirmesini engellemektedir. Bu hip olduğu fikirleri sorgulamalarına ve hatta değiş-
durumda da çıkar grupları yasamaya fazla rağbet tirmelerine de yol açabilmektedir. Tabii, bu konuda
etmeyerek, daha çok yürütme ve özellikle bakanlık- bir diğer çıkar grubu olarak medya ve basının da
ların kariyer memurları ile temas içinde çalışmaya fevkalade özgür bir ortamda çalışan etkili bir ka-
başlamışlardır. muoyu yapımcısı olduğu hususunu göz ardı etme-
memiz gerekir.

Britanya’da çok sayıda sendika ve gayet iyi ör-


gütlenmiş çok sayıda ticari ve sanayi kuruluş
ve gönüllü dernek mevcuttur. Ayrıca, tica-
ret ve sanayi odaları da özel kuruluşlar olup
yerel ve ulusal ekonomik çıkarları güçlü bir
biçimde temsil etmektedirler. Ancak çıkarla-
rın ifadelendirilmesi ve talepler olarak siyasal
iktidara aktarımı sadece iktisadi kuruluşların
tekelinde değildir. Britanya siyasal hayatında
güçlü bir çıkar örgütlenmesi ve baskı grubu
etkinlikleri alanı mevcuttur.

55
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Parlamenter Rejim: Birleşik Krallık (Britanya)

Öğrenme Çıktısı

3 Britanya’nın mevcut seçim ve parti sistemini, vatandaşların siyasete katılma süreçlerini


açıklayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Britanya siyasal kültürü


Britanya siyasal yaşamında
Birleşik Krallığın son yüzyıl Britanya’da uygulanan se-
çıkar gruplarının rolünü
içinde gösterdiği değişimle çim sistemini anlatın.
değerlendirin.
nasıl şekillenmiştir?

POLİTİK İKTİSAT hedeflerine yönelmiştir. Bu amaçla ünlü İngiliz ikti-


Britanya’nın geçmiş yüzyıldaki ekonomik geliş- satçısı Lord Maynard Keynes’in kuramını yürürlüğe
meleri bir imparatorluk’tan sadece gelişmiş bir libe- koyan İşçi Partisi hükümeti büyük kamu harcama-
ral demokrasinin kapitalist ekonomisine sahip bir ları yapmıştır. Aynı zamanda hükümet millileştirme
devlete dönüşmesi olarak özetlenebilir. İki Dünya politikası izleyerek hem çok sayıda sanayi kurumu-
Savaşı’nın ve 1929 Dünya Ekonomik Buhranı’nın nu devletleştirmiş, hem de özellikle sağlık alanının
Birleşik Krallık ekonomisine yüklediği ağır yükün (National Health Service, NHS) bir devlet işletmesi
altında Britanya ekonomisi ciddi ölçüde güç kay- halinde güçlenmesini sağlamıştır. Bu aşamada gerek
betmiştir. 1945 sonrasında dünyadaki başat konu- işçi sendikalarını, gerek sanayi ve ticaret çıkarlarını
munu hızla terk eden Birleşik Krallık yerini gönüllü kamu politikası yapımı süreci içinde güçlü olarak
olarak eski sömürgesi olan ve bir ölçüde de aynı temsil eden bir sistem geliştirilmiştir. Bu güçlü çı-
kültür, siyaset ve ekonomi anlayışına sahip olan karların temsilcileri hükümete önemli birer bilgi
Amerika Birleşik Devletleri’ne barışçıl bir yaklaşım- kaynağı oluştururken, aynı zamanda kamu bürok-
la terk etmiştir. Bundan sonra daha çok bir ekono- rasisi ile düzenli ilişkiler kurmuşlardır. Bu ilişkiler
mik yeniden yapılanma dönemine giren Britanya, Britanya’da iktisat siyaseti uygulamalarının da te-
önce devletçi (kollektivist), sonra özel sektör önce- melini oluşturmuştur. Ancak, Britanya’da devlet
likli bir anlayışı 1979’dan sonra geliştirmiştir. Ku- eliyle yapılan bir ekonomik planlama söz konusu
zey Atlantik petrol ve doğal gaz sahalarından gelen değildir. Makro iktisadi politika, hükümetlerin
katma değer ve Avrupa Birliği üyeliğinin getirdiği ürettiği teşvikler (incentives), kamu harcamaları ve
rekabetçi ortamın da katkılarıyla 1980’lerde dün- salınan vergiler veya mali reformlar kadar Britanya
yanın en gelişmiş yedi ekonomisinden (G-7) birisi Merkez Bankası (Bank of England) tarafından yü-
haline gelmiştir. rütülen para politikası araçları aracılığıyla belirlenir.

Ekonomik Sistem Tartışmaları: 1945 sonrasında dünyadaki başat konumunu


Millileştirme, Özelleştirme ve hızla terk eden Birleşik Krallık yerini gönül-
Liberalleşme lü olarak eski sömürgesi olan Amerika Birleşik
Devletleri’ne barışçıl bir yaklaşımla terk etmiştir.
1945 sonrasında iktidara gelen İşçi Partisi, İkin-
ci Dünya Savaşı sonrasında çöken bir imparatorluk,
yıkım içinde bir ekonomi ve güçlü bir siyasal bir- Bu devletçi sistem Britanya ekonomisini küresel
lik devralmıştır. Hükümet işsizliği düşürmek için ilişkilerinde daha rekabetçi bir konuma taşımamış-
yüksek kalkınma hızına ulaşmak, büyük yoksul- tır. 1970’lere gelindiğinde iktisadi büyüme yavaş-
luk içinde olan kitlelere sosyal hizmetleri, özellikle lamış, işsizlik yaygınlaşmış ve güçlü işçi sendikala-
sağlık hizmetini ucuza veya bedavaya temin etmek rı daha esnek çalışan rekabetçiliği güçlendiren bir

56
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

liberal pazar ekonomisinin önünü tıkamaya baş- tadan kaldırarak özelleştirmeye yeniden hız ver-
lamıştır. İşçi hareketinin sert muhalefetine karşın miştir. Kamu üniversitelerine yapılan destekler de
Britanya Avrupa pazarına açılan, küresel rekabeti azaltılarak öğrencilerin harç yükü maksimum 3000
karşılamak zorunda olan, ihracatını ve üretimini sterlinden 9000 sterline çıkartılmaya çalışıldığın-
arttırarak işsizliği gidermeye çalışan bir ekonomik da da yukarıda belirttiğimiz lise öğrencilerinin ve
uygulamaya geçme gayreti içine girmiştir. ailelerinin büyük ve ülke çapındaki protestolarıyla
1979 yılında genel seçimleri kazanan karşılaşılmıştır. Bütün bu gelişmelere karşın koa-
Muhafazakâr Parti’nin başkanı ve Başbakan Mar- lisyon hükümeti kamu harcamalarını azaltma, sa-
garet Thatcher rekabet gücü azalmış bu ekonomi- nayicilerin vergi yükünü azaltarak özel teşebbüsü
yi devralmıştır. Bu zamanlarda Kuzey Denizi’nde teşvik esasına dayalı bir liberal piyasa ekonomisini
petrol kaynaklarının keşfedilmesi Britanya ekono- sürdürmeye devam etmektedir.
misinin mali kaynak derdine derman olmuştur.
Bir politikacı olarak daha çok işveren çevrelerine Sosyal Refah Devleti
yakın olan Thatcher geniş bir özelleştirme çabası-
Birleşik Krallık, İkinci Dünya Savaşı sırasında
na girişmiş ve buna karşı çıkan işçi sendikalarına
yükselen devlet harcamalarının bir devamı olarak
adeta savaş açmıştır. Özelleştirmelerle liberal piyasa
hayata geçirdiği devletçi politikalarla kapsamlı bir
ekonomisi uygulamalarını hayata geçiren Britan-
sosyal güvenlik ağı oluşturmuştur. Burada amaç
ya, Kuzey Denizi petrol ve doğal gaz gelirleriyle de
yoksul - varlıklı farkını azaltmaktan çok yaşlılar,
güçlü ve hızlı bir büyüme göstermiş, enflasyon ve
hastalar, özürlüler, işsizler ve genel olarak gereksi-
işsizlik azalmaya başlayınca işçi sendikalarının di-
nim içinde olanlara yardımcı olacak bir anlayışın
rencini de kırmayı başaran Thatcher adeta Birleşik
egemen olması olmuştur. Sosyal refahı arttırmak
Krallığın ekonomik batışını önleyen kahraman ha-
için farklı düzenlemeler yapılabilir. Kamu kay-
line dönüşmüştür.
nakları kullanılarak bir sosyal hizmet tamamıy-
Bu ekonomik yaklaşım 1997 seçimlerinden son- la üretilip tüm vatandaşlara sunulabileceği gibi,
ra 2001 ve 2006 genel seçimlerini de kazanan İşçi sadece gereksinim sahiplerine sunulabilir. Kamu
Partisi’nin tek başına iktidara gelmesiyle de aynen kaynaklarından sadece gereksinim duyanlara be-
sürmüştür. Buna rağmen işçi sendikaları da işveren lirli oranlarda mali yardım yapılabilir. Fırsat eşit-
kuruluşları da yürütme ile olan ayrıcalıklı ilişkileri- sizliklerini giderici önlemler olarak ağzında altın
ni sürdürmeye devam etmiş, kamu politikalarının kaşıkla doğanlara yardım yapılmazken, yoksul bir
içeriğini büyük ölçüde bu çıkar gruplarının üst ku- çevrede, anne ve/veya babasız hayata başlayanlar
ruluşlarının kariyer bürokratlarıyla yaptıkları bilgi için eğitim, sağlık v.b. hizmetler devlet tarafından
teatileri, görüşme ve hatta pazarlıklar belirlemeye ücretsiz olarak sunulabilir. Yahut bu gibi gereksini-
devam etmiştir. Halen Britanya Parlamentosu’nun mi olanlara belirli bir yaşa veya konuma gelinceye
çıkarttığı yasaların çok büyük kısmı bu ilişkilerden kadar mali yardım yapılabilir. Britanya’da uygula-
kaynaklanan hükümet tasarıları olmaya devam et- nan Sosyal Refah Devleti Modeli sağlık hizmetin-
mektedir. de tüm ülkeyi kapsayan ücretsiz bir sağlık hizmeti
2008 yılında ortaya çıkan yeni Dünya Eko- sunmaktadır. Ancak, her türlü sosyal hizmet bu
nomik Bunalımı Britanya ekonomisini, özellikle çerçevede düzenlenmemiştir. İskandinav ülkeleriy-
bankacılık kesimini derinden yaralamış, bu ban- le karşılaştırıldığında Britanya’daki sosyal refah uy-
kaların kurtarılması için İşçi Partisi Hükümeti’nin gulamaları oldukça dar kapsamlı uygulamalardır.
aldığı önlemlerle ülkenin borç stoku da bütçe açığı Sosyal refah harcamalarının piyasa ekonomisinin
da artmış, işszilik yine tırmanmıştır. Bunun sonu- çalışmasını zedelemeyecek bir içerikte olmamasına
cunda, Başbakan Gordon Brown ve İşçi Partisi’nin da özen gösterilmiştir.
2010 yılında yapılan genel seçimlerde uğradığı 1979’daki Thatcher Hükümetinden itibaren
hezimet ortaya çıkmıştır. Ancak, bu seçimleri tek sadece sağlık değil, aynı zamanda eğitim ve sosyal
başına kazanan bir siyasal parti olmamıştır. Bunun güvenlik (emeklilik) harcamalarının da kısmen
üzerine kurulan Muhafazakâr - Liberal Demokrat özelleştirilmesine çalışılmıştır. Paralı özel okulla-
koalisyon hükümeti Başbakan David Cameron yö- rın yaygınlaştırılması, sağlık sigortası ödeme gücü
netiminde bir kemer sıkma politikası uygulamaya olanların sağlık masraflarının bu sigortalar eliyle
başlamış ve birçok bütçe yardımı ve teşvikini or-

57
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Parlamenter Rejim: Birleşik Krallık (Britanya)

görülmesi, emeklilerin özel fonlarda birikimlerini büyük bir Pakistanlı Müslüman topluluğu da mev-
toplayarak sosyal güvenlik harcamalarının yükü- cuttur. Bu kitlelerin kamu kaynaklarını artan ölçü-
nün kamu bütçesinden özel kaynaklara kısmen de de kullanması Anglo Sakson nüfusta yeni tepkilere
olsa aktarılması yoluna gidilmiştir. Benzer olarak, yol açarak Britanya Ulusal Partisi (British Natio-
konut edindirme programlarıyla öncelikle yerel yö- nal Party, BNP) gibi göçmen karşıtı bir partinin
netimlere ait evlerde oturan kiracılara bu konutlar doğup güçlenmesine neden olmaktadır. Özellikle
satılmak suretiyle iki milyona yakın ailenin konut ulusal Britanya siyasetinde güçlü olmasa bile yerel
sahibi olması sağlanmıştır. seçimlerde yer yer güçlenen bu gelişmeler, Britanya
1997 sonrasındaki İşçi Partisi Hükümeti “Yeni sosyal refah devletinin bir sorunu olarak da algıla-
nabilir.
1979 yılında genel seçimleri kazanan
Muhafazakâr Parti’nin başkanı ve Başbakan Avrupa Birliği ve Birleşik Krallık
Margaret Thatcher özelleştirmelerle liberal Birleşik Krallık ilk kez 1960’larda o zamanki
piyasa ekonomisi uygulamalarını hayata ge- adıyla Ortak Pazar olan AB’ne tam üyelik için baş-
çirerek, Birleşik Krallığın ekonomik batışını vurmuş, ancak Fransa’nın şiddetli direnci ile karşı-
önleyen kahraman haline dönüşmüştür. laşmıştır. Ancak 1972’de Fransız vetosunu aşabilen
Birleşik Krallık Ortak Pazar (AB) üyesi olabilmiş-
tir. O zaman özellikle İşçi Partililerin karşı çıktığı
İşçi Partisi” (New Labour) ve hem Muhafazakâr
bu gelişme Britanya’nın siyasal sistemini kökten
Thatcher’in liberal piyasa ideolojisi, hem de İşçi
değişikliğe uğratacak olan bir gelişme olan 1975
Partisi’nin geleneksel sosyalist ideolojisinin dışında
referandumuyla kabul edilmiştir. Birleşik Krallı-
bir “Üçüncü Yol” (Third Way) gibi yenilikçi söy-
ğı yöneten siyasilerin gözünde bu karar sadece ve
lemlerle iş başına gelmiştir. Bunların temel yöneli-
öncelikle bir iktisadi nitelik taşımaktaydı. Britanya
mi işsizliği çözmek için çeşitli teknik eğitim prog-
Ortak Pazara, yani Avrupa’da gelişen bir piyasaya
ramları geliştirmek olmuştur. Özellikle üniversiteye
kolay katılma olanağına sahip olmuştu. Oysa AB
devam etmeyen gençlere meslek kazandırmak üze-
bunun çok ötesinde bir siyasal, toplumsal ve kül-
rine kurulu programlar geliştirmişlerdir. Ayrıca,
türel gündemlere sahipti. Bu gündemlerle karşılaş-
kamu sosyal hizmet programları ve kurumlarını
tıkça Britanya siyaseti büyük ölçüde zorlanmaya
daha verimli çalışacak biçimde yeniden örgütle-
başlamıştır. Bu kez Thatcher’in başını çektiği Mu-
meyi hedeflemişlerdir. Özellikle NHS gibi büyük
hafazkar Parti hizbi başından itibaren Britanya’nın
programların kalitesini yükseltmeye çalışmışlardır.
AB içerisinde daha fazla siyasal bir birlik olarak
Bu hedeflere kısmen ulaştıkları da görülse, 2008
gördüğü uygulamalara direnç göstermeye başladı.
Dünya Ekonomik Bunalımı sosyal hizmetlerin
kamu kaynaklarından üretimini bir kez daha zora
sokmuş gibi görünmektedir. Kamu harcamalarını
Birleşik Krallık ilk kez 1960’larda o zaman-
azaltmak isteyen Muhafazakâr - Liberal Demokrat
ki adıyla Ortak Pazar olan AB’ne tam üyelik
hükümet eğitim, emeklilik, sağlık hizmetleri konu-
için başvurmuş, ancak Fransa’nın şiddetli di-
larını da kapsayan alanlarda kesintilere gitmek zo-
renci ile karşılaşmıştır. Ancak 1972’de Fran-
runda kaldığından, Britanya’da sosyal refah devleti
sız vetosunu aşabilen Birleşik Krallık Ortak
ile ilgili tartışmalar yeniden alevlenmiştir.
Pazar (AB) üyesi olabilmiştir. O zaman özel-
Bu tartışmaları yeni bir boyuta taşıyan bir likle İşçi Partililerin karşı çıktığı bu gelişme
dizi önemli gelişme de hem Birleşik Krallığın bir Britanya’nın siyasal sistemini kökten deği-
AB ülkesi olması, hem de başta kendi Milletler şikliğe uğratacak olan bir gelişme olan 1975
Topluluğu’ndan (Commonwealth) olmak üzere referandumuyla kabul edilmiştir.
Britanya’ya göçen ve sığınanların sayısının zaman
içinde gösterdiği artış ile ortaya çıkan çok kültürlü
Britanya gerek Maastricht Antlaşmasına, ge-
toplumsal yapıdır. Şu anda kamu kaynaklarıyla des-
rek Tek Avrupa Yasasına (Single European Act) üye
teklenmeye gereksinim duyanların önemli bir kıs-
olmaktan geri duramadı. Ancak, Muhafazakâr
mı Afrika, Asya, Karayipler ve Latin Amerika’dan
Parti’nin Avrupa’ya şüphe ile yaklaşan bakışında
Britanya’ya göçmüş olanlardır. Bunların arasında
bir değişiklik olmadığı gibi bu şüpheler daha da

58
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

arttı. AB kurumları ister komisyon, ister adalet divanı olsun, ne zaman Britanya ile ilgili sınırlayıcı bir karar
alsa, Britanya Parlamentosu tarafından kendi egemenlik haklarına büyük bir saldırı iddiasıyla ciddi tepki
toplamaya başladı. Kendisini demokrasinin beşiği olarak gören, siyasal meşruluğu Parlamento’nun ege-
menliğine dayayan bir siyasal sisteme sahip olan Britanya, Avrupa’nın çok dalgalı demokrasi performansı
gösteren ülkelerine her zaman kuşku ile yaklaşmıştır. Özellikle Muhafazakârların gözünde Avrupa’daki
ülkelerin ihtilallerle, savaşlarla ve demokratik rejim çöküntüleriyle dolu tarihi onları Britanya’ya oranla
daha az demokratik meşruluğa ve istikrara sahip kılmıştır. Britanya Muhafazakârları kendi demokrasi dü-
zeylerini Avrupa’nın istikrarsız demokrasilerinin düzeyine indirmeyi kabullenmediklerini sistematik olarak
ifade etmişlerdir. Benzer gerekçelerle ortak para birimi olarak avro (euro) üreten ve kullanan ülkelere dahil
olmayı reddeden Britanya, sadece 1997’de Avrupa Sosyal Şartı’nı iç hukukun bir unsuru haline getirmiş
2007’den sonra Lizbon Antlaşmasına giden yolda Britanya en büyük engeli çıkartmamıştır. Bu antlaşma
çerçevesinde oluşturulan AB dış politikasını yürüten Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi
makamına 1 Aralık 2009’da getirilen Lady Catherine Ashton da bir Britanya vatandaşıdır.
AB ile Britanya arasındaki ilişkiler, Britanya’nın siyasal meşruluk ve egemenlik anlayışı, Avrupa kıtasına
her zaman için tehdit olarak ve kuşku ile yaklaşan bir dış politika izlemesi dolayısıyla inişli çıkışlı bir yol
izlemiştir. İngiltere, Roma İmparatorluğu’ndan itibaren Avrupa kıtasından gelen istilacı ordular tarafından
istila edilmiş veya tehdit edilmişlerdir. On sekizinci yüzyıl sonu ve on dokuzuncu yüzyıl başında Napoleon
Bonaparte’ın orduları, yirminci yüzyılda da Alman orduları tarafından iki defa saldırıya uğrayan Britanya,
Avrupa kıtasını kendisini zaman zaman tehdit eden gelişmelerin beşiği olarak algılamıştır. Avrupa kıtasın-
daki Almanya, Fransa, İtalya gibi önde gelen ülkeler zaman zaman devrimler, iç savaşlar, uluslararası savaş-
lar, otoriter veya totaliter rejimlerle karşılaşmışlardır. Bu gelişmeler sonucunda son üç yüz yıldır istikrarlı
bir demokrasi olarak gelişen Britanya’nın gözünde Avrupa kıtası istikrarsız, belirsiz, güvensiz ve fevkalade
tehlikeli topraklar olarak görülmektedir. O yüzden Britanya kıta Avrupasını dizginleyecek, orada oluşa-
cak ittifakların Britanya’yı tehdit etmesini engelleyecek bir dış politika izlemeye çalışmıştır. Bu politikada
başarılı olamadığı durumlarda da savaşmıştır. Avrupa’nın belirsizlikten kurtulduğuna henüz kani olma-
yan Britanyalı politikacıların kendi egemenliklerine sarılmalarını yadırgamamak gerekir. Bu durumda da
Britanya’nın Avrupa siyasetinin AB yanlıları ile AB karşıtları arasında ciddi bir sürtüşmeye ve nihayet çatış-
maya dönüşmesi engellenememiştir. 2016 yılı içinde AB ile ilişkilerini yeni bir temele oturtmak için Mu-
hafazakar Parti başkanı ve Başbakan David Cameron’un yürüttüğü müzakereler başarılı olarak Britanya’lı
seçmene sunulmasına karşın (http://www.bbc.com/news/uk-politics-eu-referendum-35622105), 23 Ha-
ziran 2016’da yapılan referndumda %51.9’luk bir oyla AB’den ayrılmak isteyenlerin çoğunlukta olduğu
görülmüştür. Mart 2017’de Lizbon Antlaşması’nın 50. Maddesini yürürlüğe koyan Britanya hükümeti
AB’den ayrılmak için iki yıl sürecek bir müzakere sürecini başlatmış bulunmaktadır.

Resim 2.1 Mart 2017’de Lizbon Antlaşması’nın 50. Maddesini yürürlüğe koyan Britanya hükümeti AB’den ayrılmak
için iki yıl sürecek Brexit sürecini başlatmıştır. Brexit, Britanya’nın (Birleşik Krallık) ilk iki harfi (Br) ile exit (çıkış)
kelimesinin birleşmesinden oluşuyor. Brexit, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkması anlamına geliyor.

59
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Parlamenter Rejim: Birleşik Krallık (Britanya)

Öyle görünmektedir ki bu ayrılık süreci bir- ancak kırk sene kadar sürdürebilmiştir. Britan-
çok belirsizlik içeren ve hem Britanya hem de ya siyaseti daha milliyetçi, AB karşıtı ve özellikle
AB için maliyeti olacak ağır bir süreç olacaktır. AB’nden gelen göçmenlere karşı daha hoşgörüsüz
Britanya’nın eski sömürgesi, AB komşusu İrlanda ve ulusalcı bir içeriğe doğru değişmiştir. İktisadi
Cumhuriyeti ile olan kara sınırının idaresini de ve ve sosyal anlaşmaların getirdiği birçok kolaylığı da
Kuzey İrlanda’daki ayrılıkçı Katoliklerle yapılan 10 kaybedecek olan Britanya’da yaşayan AB üyesi ülke
Nisan 1998’deki Anlaşmanın çalışmasını da zora vatandaşları ile Britanya’nın AB ülkelerinde yaşa-
koşabilecek potansiyeldedir. Son tahlilde Britanya yan, birçoğu emekli olan vatandaşlarının geleceği
için çok geniş bir pazar olan, ama siyasal bakımdan gibi konular da hem Britanya hem de AB siyasal
çok da güçlü ve kaynaşmış olmayan bir Avrupa ye- hayatını daha uzun yıllar etkilemeye devam edecek
terince önemli bir cazibe merkezi olma konumunu gibi görünmektedir.

yaşamla ilişkilendir

Brexit: Britanya Demokrasisinin Popüler tartışması hiçbir zaman tamamen gündemden


Egemenlikle Sınavı 1973 yılında girdiği Avru- düşmemiştir. 1993 yılında kurulan United King-
pa Topluluğu’ndan ayrılması hususu 1983’ten dom Independence Party (Birleşik Krallık Ba-
itibaren Britanya siyasal hayatında tartışılmaya ğımsızlıkPartisi – UKIP) ve hemen bir yıl sonra
başlanmıştır. Bu konuda başlangıçta en ziyade kurulan (1994) Referendum Party (Referandum
ısrarcı olan Britanya solcuları veya İşçi Parti- Partisi) AB’nden ayrılmak için seçim kampanya-
si siyasetçileriydi. Ancak 1993 yılında, Ma- ları düzenlemeye o tarihlerde başlamışlardır.
astricht Antlaşmasıyla Avrupa Topluluğu’nun Bunlardan UKIP daha uzun ömürlü ve ba-
yerine Avrupa Birliği (AB) kurulduğunda bu şarılı olmuştur. Referandum Partisi 1997 yılında
daha sıkı birliğe üye olma kararı alan Britan- kurucusu vefat ettiğinde kapandığı halde, UKIP
ya Parlamentosu’nun bu kararının meşruluğu 2004, 2009 ve 2014 yıllarında AB Parlamento-
o tarihlerde de tartışılmıştı. Britanya’da halkın su seçimlerine girmiş ve Britanya’daki seçimlerde
yokluğunda halk olarak işlev gören Parlamento- 2004’te üçüncü en çok, 2009’da ikinci en çok ve
su halk adına her kararı alabilecek yetkiye sahip 2014’te de en çok oyu alan siyasal parti olmuş-
olmakla birlikte, bu yetkisini bir başka kuruma tur. Bu gelişmeye paralel olarak UKIP’e ideolojik
kısmen veya tamamen devretmeye karar alma olarak en yakın büyük parti olan Muhafazakâr
yetkisi bulunmadığını ileri sürenler olmuştur Parti (Tory) içinde de AB referandumu konusu
(Bogdanor, V: 8 Haziran 1993). giderek önem kazanan bir yer etmeye başlamış-
Bu sava göre Britanya Parlamento’su ya- tır. İlk kez 2012’de, o tarihteki Muhafazakar Parti
sama erkinin tek sahibidir ve onu başka hiçbir başkanı ve Başbakan David Cameron bir referan-
erkle paylaşamaz. Egemenlik yetkisini pay- dumun gereği olmadığını ifade etmesine karşın,
laşmak anlamına gelen AB üyeliği adımını da bu konu hiç Muhafazakar Parti’nin ve ülkenin
Parlamento’nun atabilmesi mümkün değildir; siyasal gündeminden düşmemiştir.
bu adımı sadece halkın kendisi atabilecektir. O UKIP’in başarılarıyla daha da şiddetlenen
zaman, bu hususta doğrudan bir halk oylaması- tartışmalar üzerine Cameron 2015 seçimlerine
na, yani referanduma gitmek gerekirdi. Ancak, girerken, eğer seçimi kazanırsa, 2017 yılına ka-
1993 yılında böyle bir referandum yapılmamış dar AB’de kalıp kalmama konusunda bir referan-
ve Parlamento’ya seçilen partiler seçim manifes- dum yapacağını açıklamıştır. 2015 seçimlerini
tolarında bu hususu açıkça vurgulayarak seçime Muhafazakâr Parti’nin kazanmasının sonrasında
katıldıkları; seçimlerde de oyun ve Parlamen- da bu konuda bir girişim başlatmıştır. AB ile göç-
to sandalyelerinin çoğunluğunu elde ettikleri men ve sığınmacılar ile daha sıkı bir birliğe Birle-
için bu kararı bir tür halk desteği ile aldıklarını şik Krallığın girmemesi gibi konular üzerinde çe-
varsaymışlardır. Burada ortaya çıkan meşruluk şitli pazarlıklar yaptıktan ve anlaşmaya vardıktan

60
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

sonra Başbakan Cameron 22 Şubat 2016’da, 23 bağlamak için Parlamento’nun desteğini aramak
Haziran 2016 tarihinde bir AB’de kalıp kalmama zorunda kalmıştır. 2016 yılı Aralık ayında bu
referandumu yapılacağını açıklamıştır. desteği alan Başbakan May Ocak 2017’de de AB
Bu referandumda belli başlı siyasal parti- Antlaşması’nın 50. maddesine göre AB’den ayrıl-
ler neredeyse ortadan ikiye bölünerek bir kısmı mak için hazırlıkları başlatmıştır.
çıkalım (Leave) bir kısmı da kalalım (Remain) Nihayet, Mart 2017’de hazırlıkları tamam-
kampanyası yapmışlardır. UKIP de ülke içi ve layan hükümet AB’ne başvurarak iki yıl içinde
dışından, örneğin Amerika aşırı sağının mümtaz 29 Mart 2019 günü AB’nden ayrılmayı taahhüt
temsilcilerinden Steve Bannon’un da desteğini eden bir süreç başlatmıştır. Bu arada, AB ile olan
alarak gayet başarılı bir kampanya yürütmüştür. süreci daha kolay yönetebilmek için Muhafazakâr
Sonunda % 72 oranında kayıtlı seçmenin katıl- Parti’nin Avam Kamarasındaki çoğunluğunu
dığı 23 Haziran 2016 referandumu sonucunda arttırmayı planlayan Başbakan May, 8 Haziran
%51.9 ayrılma, %48.1 ise AB’nde kalma yönün- 2017’de bir erken seçime gitmeye karar almıştır.
de oy vermiştir. Britanya neredeyse bu oylamayla Ancak, bu seçimlerde Muhafazakar Parti sahip
siyasal olarak ortadan ikiye bölünmüştür; ülke- olduğu çoğunluğu da kaybederek Kuzey İrlandalı
nin Güneyinde kalan İngiltere (England) ve Gal- ProtestanDemocratic Unionist Party (Demokra-
ler (Wales) daha çok ayrılmak yönünde oy kulla- tik Birlik Partisi) ile koalisyon kurmak zorunda
nırken, Kuzeyindeki İskoçya (Scotland) ve Kuzey kalmış ve daha zayıf bir konumda AB ile pazar-
İrlanda (Ulster) daha çok AB’nde kalma yönünde lığa oturmak zorunda kalmıştır. Bu arada AB de
oy kullanmıştır. bir müzakereci atayarak hazırlıklar yapmaya baş-
Bu durumda, referandumda AB’nden ayrı- lamış ve iki taraf arasında bir buçuk yıl kadar sü-
larak kendisini sadece kendi halkının egemenli- ren bir görüşme ve pazarlık dönemi başlamıştır.
ğinde, siyasal kararlarını kendi ulusal kurumları Başbakan May, Mayıs 2017’de Britanya’nın
aracılığıyla alarak yönetilmeyi, böylece egemen- AB tek pazarından veya AB’ne daimi üyelikten
liğini AB ile paylaşmamayı savunanlar kazan- ayrılacağını; ayrıca AB ile gümrük birliği talep
mıştır. Aynı zamanda toprak bütünlüğüne, sınır etmeyeceğini ve 1972 tarihli Avrupa toplulukları
güvenliğine ve bağımsızlığına tam sahip olmayı Yasası’nı da Britanya için yürürlükten kaldıraca-
savunan yerlici ve ulusçu bu ayrılma yanlıları ğını ilan etti. Ayrıca, Britanya’nın Avrupa Bir-
tüm sınırları ulusal denetim altında tutarak AB liği yargısının aldığı kararları da artık iç huku-
ile serbest emek dolaşımını da sonlandırmayı kuna dâhil etmeyeceğini de vurguladı. Haziran
savunmuşlardır. Referandumda AB’nde kalma 2017’de Britanya seçimlerinden sonra başlayan
yanlısı bir propaganda yürüten Başbakan David müzakereler Kasım 2018’de Britanya Başbakanı
Cameron yenilmiş ve istifa etmek zorunda kal- ve hükümetiyle diğer 27 AB ülkesinin hükümet-
mıştır. Muhafazakar Parti hemen yeni bir baş- lerinin kabul ettiği bir antlaşma metni üzerinde
kan seçmişlerdir. Yeni seçilen başkanları Theresa mutabakatla sonuçlandı. Ancak, Avam Kamara-
May aynı zamanda Başbakan olarak da göreve sı anlaşmayı 432’ye karşı 202 oyla Britanya’nın
başlamıştır. yakın tarihinde iktidardaki partilerin teklifini
Başbakan May bir AB’nden ayrılma (Brexit) desteklememek şeklinde, görülmemiş bir biçim-
projesi hazırlayarak AB ile görüşmeler başlatmak de reddetti. Bunun üzerine önce Başbakan May
istemiştir. Ancak, bu konuda Parlamento’nun kabinesi güvenoyuna başvurdu ve Avam Kamara-
onayını almayan May’ın bu girişimi Britanya sındaki oylama sonucunda tekrar güvenoyu aldı.
yargısına başvurularak engellenmiştir. Karşı sav- Ondan sonra Brexit konusunda çeşitli alma-
da olanlar kendi kurumları ve anayasasına göre şıklara işaret eden farklı yasa teklifleri Avam Ka-
yönetim söz konusu olacaksa, o zaman bu ana- marasında oylandı. Sekiz oylama sonucunda hiç-
yasa ve kurumlara dayanarak AB ile olan sürecin bir seçenek yeterince destek görmedi (Kirby, J., 1
sürdürülmesi gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Bu Nisan 2019). Bunun üzerine Başbakan Theresa
sav yüksek yargı tarafından da onaylanınca ana- May tekrar AB’ne başvurarak sürecin 29 Mart
yasa ve yerleşik siyasal teamüllere göre Başbakan 2019 sonrasına uzatılmasını talep etti. Süreç önce
May yapılacak görüşmeleri sürdürmek ve karara 12 Nisan 2019’da yapılacak Avam Kamarası oy-

61
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Parlamenter Rejim: Birleşik Krallık (Britanya)

lamasına kadar uzatıldı. Ancak, 15 Ocak 2019 ve Britanya’da iki en büyük siyasal partinin
12 Mart 2019’da iki kere daha tekrarlanan Avam her ikisinin de bir konuda içlerinde bölündüğü;
Kamarası’ndaki oylamalarda büyük oy farklarıy- Parlamento’yu iktidar partisinin yönetmekte zor-
la May hükümetinin önerdiği antlaşma tekrar ve landığı bir süreç yaşanmaya başlandı. Eğer her iki
tekrar reddedildi. büyük parti de parçalanarak çeşitli ufak partilere
Bunun üzerine Theresa May bir kez daha sü- ayrılırsa ki, (şu anda bazı milletvekilleri iki parti-
recin 31 Ekim 2019 tarihine kadar uzatılmasını den de ayrılarak Change - UK (Değişim - Birleşik
talep etti ve AB de kabul etti. Bunun üzerine Baş- Krallık) adıyla bir parti grubu kurmaya giriştiler),
bakan May ve kabinesi Britanya siyasal tarihinde hiç de sürpriz olmayacak gibi görünmektedir.
oldukça ender görülen bir biçimde ana muhalefet Ancak, Britanya’nın siyasal parti sisteminin,
partisi olan İşçi Partisi ve onun başkanı Jeremy küçük partilere hayat hakkı tanımayan hayli güç-
Corbyn ile görüşerek söz konusu antlaşmayı İşçi lü bir çoğunlukçu seçim sistemine karşın çok par-
Partisi tarafından da desteklenecek bir içeriğe dö- çalı bir siyasal parti sistemine sürüklenmesi, son
nüştürmek için pazarlıklara yöneldi. Aynı zaman- zamanlarda daha sık görülen koalisyonla yönetim
da, AB’nden ayrılmadığı için Mayıs 2019’daki gibi, Britanya’da pek de alışkın olunmayan bir si-
AB Parlamentosu seçimlerinin Britanya’da da ya- yasal uygulamaya yol açacak gibi görünmektedir.
pılmasını kabul etmek zorunda kaldı. Bu durumda, 21. yüzyıl siyasetinin, AB üyeliği
Nisan 2019’da Britanya’daki partiler AB Par- ve AB ile ilişkiler nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın,
lamento seçimlerine hazırlanmaya başladılar. Bu Westminster demokrasisi için oldukça çalkantı-
arada UKIP seçimlere yeni bir başkanla katılır- lı ve sarsıntılı bir dönem olmaya aday olduğunu
ken, UKIP’in eski başkanı Nigel Farage da Bre- söylemek abartı olmayacaktır.
xit Party (Brexit Partisi) adıyla bir parti kurarak Bibliography Vernon Bogdanor (8 June
seçimlere AB’den hemen ve koşulsuz, anlaşmasız 1993) “Why the people should have a vote on
ayrılma temelinde bir seçim kampanyası yürüt- Maastricht: The House of Lords must uphold de-
meye başladı. AB ile olan süreç dolayısıyla doğru mocracy and insist on a referendum,” The Inde-
dürüst seçim kampanyası dahi yapamayacak olan pendent. Alex Hunt & Brian Wheeler, (18 Nisan
Muhafazakâr ve İşçi Partileri de hiç arzu etme- 2019). “Brexit: All you need to know about the
dikleri bir siyasal durumla karşı karşıya kaldılar. UK leaving the EU” BBC News. Jen Kirby, (1
Seçimlerin bu iki büyük parti için de, ancak Nisan 2019) “UK Parliament fails to agree on
özellikle Muhafazakâr Parti için büyük bir hezi- a new Brexit plan — again,” (https://www.vox.
met olacağına kesin gözüyle bakılmaktadır. Bu com/world/2019/4/1/18290766/brexit-news-
durumda, özellikle hiçbir anlaşma olmaksızın ay- parliament-indicative-votes-common-market).
rılarak Britanya’ya büyük bir belirsizlik dönemi
yaşatabileceklerin daha da güçleneceği bir sürece
girilmiş olması olasılığı doğdu.

SONUÇ
Britanya temel bir temsili demokrasi modeli olarak yaşayan bir siyasal sisteme sahip olagelmiştir. Bu
model kendiliğinden ve halkın siyasal seçkinlerle etkileşimi sonucunda ortaya çıkmıştır. Esasları yasama
üstünlüğü anlayışına dayanan bir egemenlik anlayışı, sürekli oluşan ve değişen bir anayasal yapı (rejim),
başbakan ve kabinesinin fiili üstünlüğü, çoğunluk esasına dayanan seçimler ve yasama süreçlerinden
ibarettir. Yürütme bu sistemde fiilen artan bir siyasal ağırlığa sahip olmuş, yasamanın çalışmaları üzerin-
de de büyük bir etki kurmuş olmakla birlikte, yürütme içinde Taç (kral/kraliçe/monarşi) ağırlığını kay-
bederek bir ulusal simge haline dönüşmüştür. Monarşi ile yakın ilişki içinde bulunan ve Britanya’daki
arazilerin çoğunluğuna sahip olan aristokrasi de zamanla gücünü yükselen orta sınıfa devretmek zorun-
da kalmış ve sadece Parlamento’nun üst meclisi olan Lordlar Kamarası’nda temsil olunmuşlardır. Özel-
likle son yıllarda kalıtsal lordlukların da bu mecliste temsili azaltılarak aristokrasinin görüntüsü daha da
marjinal bir hal almıştır. The English Constitution’ın yazarı Walter Bagehot’un deyimiyle vakarlı (dig-

62
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

nified) siyaset ile gerçek (real) siyaset birbirinden Britanya’nın siyasal hayatında son yıllarda
iyice ayrışmış ve gerçek güç Parlamento’nun alt önemli değişiklikler ortaya çıkmaya başlamış-
meclisi olan Avam Kamarası aracılığıyla Başbakan tır. AB’den gelen tepkilerle bir haklar katalogunu
ve Kabinesi’nin denetimindeki siyasetçilerin eline Parlamento’da kabul eden Birleşik Krallık böylece
geçmiştir. bir yazılı anayasa yapımına doğru evrilmeye baş-
On yedinci yüzyıldan itibaren dünya siyasetin- lamıştır. Yasama üstünlüğüne dayalı çoğunlukçu
de giderek artan öneme sahip olan bir İmparatorluk temsili demokrasi modeline önemli ölçüde değişik-
haline gelen Britanya, yirminci yüzyılda iki dünya likler getiren referandum uygulamaları ile AB üye-
savaşı ve 1929 Dünya Ekonomik Bunalımından liği ve yerelleşme ve yerinden yönetim uygulamala-
yediği darbelerle çökmüştür. 1945 sonrasında eko- rını da hayata geçirmiştir. Merkezi üniter bir devlet
nomik devletçilik uygulamaları ile toparlanan Bri- yapısından adem-i merkeziyetçi bir üniter devlet
tanya ekonomisi, 1979’dan sonra uygulanan liberal yapısına doğru evrim gösteren Britanya siyaseti,
piyasa ekonomisine dayalı ve Kuzey Atlantik pet- temsili demokrasi kurumları yanı sıra referandum
rollerinden gelen kaynakla da tekrar güç kazanarak yoluyla adeta halkı da dördüncü bir kuvvet olarak
G-7 ülkelerinden birisi haline gelmiştir. 1972’den yasama - yürütme - yargının yanına eklemiş gibi
itibaren AB üyesi olan İngiltere, bir yandan Avrupa görünmektedir. 2009’dan sonra attığı adımlarla bir
siyasetinde bir yandan da dünya siyasetinde önemli bağımsız anayasa yargısını da hayata geçiren Bri-
rol oynamaya devam etmektedir. AB ile ilişkileri- tanya, Westminster demokrasisini yasama üstünlü-
nin çizeceği manzara hala belirsizliğini korusa da ğü modelinden daha oydaşmacı bir modele doğru
Britanya’nın AB ile olan ilişkilerindeki eğilim gev- değiştirmektedir. Önümüzdeki yıllar bu gelişmele-
şemekten çok sıkılaşmaya doğru bir evrime işaret rin varacağı yeni merhalelerin neler olacağını bize
etmektedir. gösterecektir.

Öğrenme Çıktısı

4 Britanya’nın bir ülke olarak son yıllardaki siyasi ve ekonomik gelişiminin arkasında yatan
kamu politikaları, toplumsal değişim ve halen karşı karşıya olduğu ekonomik ve siyasal
bunalımlar gibi konuları analiz edebilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Avrupa Birliği’nden ayrıl-


Britanya politik iktisadına
ma süreci Birleşik Krallığın Thatcher’ın Britanya ekono-
damgasını vuran temel ol-
iç siyasetinde nasıl bir etki misine etkilerini anlatın.
gular nelerdir?
oluşturmuştur?

63
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Parlamenter Rejim: Birleşik Krallık (Britanya)

Britanya’nın mevcut siyasal


1 sisteminin özelliklerini
açıklayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Birleşik Krallık meşruti monarşiye doğru evrilerek, dünyanın


Britanya Siyasal Sisteminin
Evrimi Endüstri Devrimi sonrasında en önemli siyasal gücü haline
gelmiş ve yirminci yüzyılın ortalarına kadar da bu gücünü ko-
rumuştur. Bir hayat biçimi olarak temsili demokrasiyi gelişti-
ren Britanya adalarındaki Birleşik Krallık, Parlamentosunun
bulunduğu semtin adı olan Westminster demokrasisi olarak
anılan, çoğunlukçu bir siyasal biçem (uslup) ve yasama ege-
menliğine dayalı bir siyasal rejim olarak varlığını sürdürmüştür.
Britanya’nın sömürgelerinde başarılı bir biçimde kültürel miras
olarak bıraktığı İngiliz dili ve kültürü dünyada en fazla konuşu-
lan dilin de İngilizce olmasında yardımcı olmuştur. Ancak, bu
gelişmeler Britanya’nın 19. yüzyıldaki egemen dünya gücü ko-
numunu ortadan kaldırmış, onun yerine ABD ve Rusya önemli
güçler olarak yükselmiş ve bilahare ABD Birleşik Krallığın oy-
nadığı rolü 20. Yüzyılın son çeyreğinde üstlenmiştir.

Britanya’nın yasama üstünlüğü rejimini, parlamenter


2 sistem uygulamasını oluşturan çoğunlukçu temsil fikrini
ve üniter devlet uygulamasını değerlendirebilme

Tüm meşru siyasal iktidarı halkın temsilcilerinden oluşan ya-


Britanya Devlet Sistemi sama ile özdeşleştiren Britanya demokrasisi bir yazılı anayasa
yapma gereğini de duymamıştır. Tüm siyasal kararları, anayasal
konular dahil, Parlamento’da alan Britanya sisteminde ayrıca
anayasa yapma gereği duyulmamıştır. Britanya’da devletin fev-
kalade merkezi ve üniter bir yapıda olması da bu gereksinimi
azaltmıştır. Ancak, 1990’ların sonlarından itibaren İskoçya,
Galler ve Kuzey İrlanda’ya geniş iktidar aktarımında bulunan
Londra (merkezi iktidar), bu yerinden yönetim uygulamasına
geçişle birlikte hem anayasa yapmak, hem de daha önce mevcut
olmayan güçlü ve bağımsız bir anayasa mahkemesi üretmek yo-
luna girmiştir. Artan oranda referanduma başvurmaya başlayan
Parlamento ve hükümet, daha önce mutlak bir temsili hükü-
met rejimi olan Westminster demokrasisini kökten değiştirme-
ye başlamışlardır.

64
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Britanya’nın mevcut seçim ve parti


3 sistemini, vatandaşların siyasete
katılma süreçlerini açıklayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Britanya’nın siyasal kültürü endüstri-ötesi (post - industrial),
Siyasal Kültür sosyal sınıfların bireyin siyasal kimliğini derinden etkilediği,
ancak giderek daha fazla Britanya Devletler Topluluğu’ndan
gelen bireylerle kültürel karmaşıklık gösteren bir toplumun
Westminster demokrasisi ile etkileşimi sonucunda üretilmiş
olan bir içeriktedir. Son yıllarda etnik ve dini farklılıklar yüzün-
den ortaya çıkan çok kültürlü (multi-cultural) görüntüye kar-
şın Britanya siyasal kültürü temsili demokrasi kurumları olan
Parlamento, ulusal ölçekte örgütlenmiş siyasal partiler, çok sa-
yıda ve yine siyasal olarak örgütlenmiş ekonomik ve sosyal çıkar
grubu ve çoğunlukçu bir mantıkla düzenlenen seçim sistemi
etrafında oluşmuştur.
Son yıllarda bir haklar katalogunu kabul eden Parlamento ade-
ta bir anayasa yazmaya başlamış olarak da kabul edilebilir. Dar
bölgede uygulanan çokluk sistemine dayalı FPTP olarak anılan
seçim sistemi ile genellikle parti hükümetleriyle ve çift parti sis-
temi olarak yönetilen Britanya siyasal sistemi, yavaş yavaş üç si-
yasal partinin de rol oynayabileceği koalisyonlarla yönetilmeye
doğru değişmektedir.

Britanya’nın bir ülke olarak son yıllardaki siyasi ve

4 ekonomik gelişiminin arkasında yatan kamu politikaları,


toplumsal değişim ve halen karşı karşıya olduğu ekonomik
ve siyasal bunalımlar gibi konuları analiz edebilme

Güçlü bir sosyal refah devleti uygulamasıyla liberal piyasa eko-


Politik İktisat nomisini bağdaştıran bir sınıf toplumu olan Britanya, İkinci
Dünya Savaşı sonrasında çöken İmparatorluğu’ndan sürekli
olarak göç alarak çok kültürlü bir topluma dönüşmektedir. Bu
gelişmenin de etkisiyle seçmen artık eskisi kadar önde gelen iki
siyasal partiyi desteklememekte, böylece dağılan oy FPTP gibi
temsilde adalet hiç öngörmeyen bir sistemde bile koalisyon hü-
kümetleri üretmektedir. Güçlü ve canlı bir sivil toplum haya-
tına sahip olan Britanya’da ekonomi politikası genellikle baskı
gruplarıyla kamu bürokrasisinin yakın teması ile oluşturulmak-
tadır. Avrupa Birliği’ne (AB) 1972’den beri üye olan Birleşik
Krallık, yavaş da olsa Avrupa kıtasında daha fazla bir rol oyna-
yan bir devlet haline dönüşmüştür. Ancak, AB ile ilişkilerini
özellikle ekonomik ilişkilerle sınırlamak isteyen Britanya siyasal
seçkinleri, daha uzun yıllar sorunlu ilişkiler yöneteceklermiş
gibi görünmektedirler.

65
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Parlamenter Rejim: Birleşik Krallık (Britanya)

1
Britanya’nın sahip olduğu devlet sistemi aşa-
5 Britanya’daki büyük siyasal partilerin gelişi-
ğıdakilerden hangisidir? mine Parlamento’nun etkisi ile ilgili aşağıdaki ifa-
delerden hangisi doğrudur?
neler öğrendik?

A. Çoğunlukçu temsili demokrasi


B. Kuvvetler ayrılığı A. Britanya’nın siyasal partileri Lordlar
C. Meşruti monarşi Kamarası’na girebilmek için aristokratlarla zor-
lu bir mücadele içine girmişlerdir.
D. Üniter sistem
B. Muhafazakâr ve Liberal parti Parlamento’nun
E. Teokrasi
içinde uzun yıllar bulunmuş, İşçi Partisi ise an-
cak 20. yüzyılda zorlu bir mücadeleden sonra
2
Aşağıdakilerden hangisi Birleşik Krallığın Parlamento’da temsil olunabilmiştir.
topraklarına verilen addır? C. Britanya’da Parlamento her zaman siyasal parti-
lerin bulunduğu bir demokrasi beşiğidir, onun
A. İngiltere B. İskoçya
için Parlamento siyasal partilere okul olmuştur.
C. Galler D. Britanya
D. Parlamento sadece Tory’lere aristokrat oldukla-
E. Ulster rı için kucak açıp diğer partilere soğuk davran-
dığından seçim çevrelerini istediği gibi düzen-
3 Britanya’da başbakanın göreve gelmesi ile ilgi- leyenler seçimlerde avantaj elde etmişlerdir.
li aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? E. İşçi Partisi uzun yıllar Parlamentoda temsil
edilmiştir.
A. Halkın oyları ile seçilir.
B. Parlamento’nun alt meclisi olan Avam Kamara-
sı’ndaki milletvekillerinin oylarıyla seçilir.
6 Britanya parti sisteminin 21. yüzyıla geldi-
C. Parlamento’nun her iki kamarasının ortak top- ğinde gösterdiği gelişme ile ilgili aşağıdaki ifadeler-
lantısında seçilir. den hangisi doğrudur?
D. Yasama organı tarafından seçilen bakanlar ku- A. İki partili sistem hakimiyetini sürdürmüştür.
rulunun özel toplantısında seçilir. B. Parlamentoya çok sayıda yeni parti girmiştir.
E. Kral veya Kraliçe tarafından atanır ve C. İki parti sistemi yerine tek bir partinin ağırlığı
Parlamento’da güvenoyu alarak göreve başlar. altında egemen parti sistemi gelişmiştir.
D. Britanya iki parti sisteminden üç partinin rol
oynadığı çok parti sistemine doğru gelişme eği-
4 Britanya’nın Westminster demokrasisi diye limleri göstermeye başlamıştır.
anılan rejiminin dayandığı temel toplumsal aşağı- E. Karmaşık tek partili sisteme geçilmiştir.
dakilerden hangisidir?
A. Toplumdaki temel ayrışmanın sadece toplum 7 Britanya’nın uyguladığı FPTP olarak bilinen
sınıfları olan aristokrasi-bujuvazi-işçi sınıfı biçi- seçim sisteminin en önemli özelliği aşağıdakiler-
minde olması, diğer ayrışmaların görece olarak den hangisidir?
önemsiz olmasıdır.
B. Toplumdaki temel ayrışmanın endüstri ötesi A. Köklü olması ve temsilde güçlü sonuçlar vermesi
bir toplumdaki ekonomik ve kültürel çoğulcu- B. Seçim sonunda genellikle sonuçların açıkça
luk olasıdır. kazanan bir partiye işaret etmesi ve iktidardan
C. Britanya toplumunda merkezi bir idare yapısı- hesap sorulmasının kolaylığı
na göre baskı gruplarının ve onların kurduğu C. Her zaman iki partili bir Parlameto kurulması-
partilerin halkla yakın ilişkiler içinde olmasıdır. nı sağlaması
D. Britanya toplumunun 20. yüzyılda Britanya D. Britanya toplumuna ve kültürüne uygun bir
Milletler Topluluğundan gelen göçlerle zengin sistem olması
ve çoğulcu bir kültürel manzara göstermesidir. E. Hem temsil adaletini hem de hükümet istikra-
E. Britanya toplumundaki tüm toplumsal ayrış- rını bağdaştırması
maların etkili ve önemli olmasıdır.

66
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

8 Britanya’nın endüstri-ötesi bir ekonomiye


10 Britanya’nınAB’den ayrılması yönünde bir
sahip olması ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi sonucun ortaya çıktığı referandum hangi tarihte
doğrudur? yapılmıştır?

neler öğrendik?
A. Çıkar gruplarının siyasetteki rolünü azaltmıştır. A. 2015
B. İşçi sendikalarını daha köktenci (radikal) ve B. 2016
güçlü kılmıştır. C. 2017
C. Çıkar gruplarının sayısını daha da arttırmıştır. D. 2018
D. Çıkar gruplarını ön plana çıkmasına ve siyasal E. 2012
partilerin ise ülke yönetiminde etkinliklerini
kaybetmelerine yol açmıştır.
E. Kırsal hayattaki çıkar örgütlenmelerinin etkili
bir biçimde Britanya siyasetinde rol oynamala-
rını engellememiştir.

9 Britanya’da 1997 yılı sonrasında kullanılan


Üçüncü Yol (Third Way) ifadesiyle anlatılmak iste-
nen aşağıdakilerden hangisidir?
A. Hem Muhafazakârların liberal piyasa ideolojisi,
hem de İşçi Partisi’nin geleneksel sosyalist ide-
olojisinin dışında bir pragmatik pozisyonun da
olabileceği savına işaret etmektedir.
B. Sosyal refah devletinin artık ideolojilerle yöne-
tilemeyeceğine, onun yerine teknik bir progra-
ma gereksinim olduğuna işaret etmektedir.
C. Geleneksel ideolojilerin yoksulluğa çare ola-
bilmesi artık mümkün olmadığı için, onların
dışında bir yaklaşımla yoksullukla mücadele
edilmesine işaret etmektedir.
D. Britanya siyasetindeki değişmelerin getirdiği
yaklaşımların sosyal refah devleti ile bağdaşma-
dığına, bunun için yeni bir yaklaşıma gereksi-
nim duyulduğu anlatılmak istenmektedir.
E. Sosyal refah devletinin yoksullukla mücadelede
yeni bir yaklaşıma ihtiyaç duyduğuna işaret et-
mektedir.

67
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Parlamenter Rejim: Birleşik Krallık (Britanya)

1. C Yanıtınız yanlış ise “Giriş” konusunu yeni- 6. D Yanıtınız yanlış ise “Siyasal Partiler ve Parti
den gözden geçiriniz. Sistemi” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

2. D Yanıtınız yanlış ise “Giriş” konusunu yeni- 7. B Yanıtınız yanlış ise “Seçim Sistemi” konusu-
den gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.

3. E Yanıtınız yanlış ise “Britanya Devlet Sistemi” 8. E Yanıtınız yanlış ise “Çıkar grupları” konusu-
konusunu yeniden gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Demokrasi Modeli ola-


4. A 9. A Yanıtınız yanlış ise “Sosyal Refah Devleti”
rak Britanya Parlamenter Rejimi” konusunu
konusunu yeniden gözden geçiriniz.
yeniden gözden geçiriniz.

5. B Yanıtınız yanlış ise “Siyasal Partiler ve Parti 10. B Yanıtınız yanlış ise “Avrupa Birliği ve Birleşik
Sistemi” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Krallık” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

68
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Araştır Yanıt
2 Anahtarı

Britanya siyasal sistemi mutlak monarşide kralın kişisel ve sınırsız iktidarından


Araştır 1 meşruti monarşinin başta Parlamento olmak üzere kurumlara dayanan yöne-
timine doğru, kişisellikten uzaklaşmak ve kurumsal yönetime doğru olmuştur.

Britanya’da siyasal rejimin temelini oluşturan anayasa geleneği yasama üstün-


lüğü esasına dayalıdır. Bu nedenle hükümete ilişkin her türlü konuda halkın
yokluğunda halk olarak karar alabilme meşru yetkisine sahip olan Parlamento
Araştır 2 her türlü anayasal konuda da en son kararı alan egemen siyasal kurumdur.
Bu durumda Britanya uzun süredir anayasasız veya Fransız akademisyenlerin
deyimiyle yazısız anayasa ile yönetilmektedir.

Britanya siyasal kültürü son derece türdeş olan ve Endüstri Devrimiyle sa-
dece toplum sınıflarıyla ayrışmış bir yapıdan endüstri – ötesi bir toplumda
toplum sınıflarının öneminin azaldığı ve çok kültürlü ve karmaşık bir yapıya
doğru evrim göstermiştir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında sömürgelerinin ba-
ğımsızlıklarını kazanmasıyla kurulan Britanya Millet Topluluğu ile çok sayıda
eski sömürge ahalisi Birleşik Krallığa göç ederek orada yaşamaya başlamıştır.
1970’lerde Avrupa Topluluğu ve sonraları Avrupa Birliği’ne üye olan Birleşik
Araştır 3
Krallık serbest dolaşımla da Batı, Orta ve Doğu Avrupa’dan da gelerek yerleşen
göçmenlere ev sahipliği yapmaya başlamıştır. Böylece Britanya’nın faklı ırk,
din, mezhepten çok sayıda bireyi barındıran bir görüntü almasıyla Britanya
kültürü de toplumsal sınıf ağırlıklı tekil bir fay hattından, çok sayıda ırk, et-
nisite, din ve mezhebe üye olan farklı topluluklara ve onların ayrışan siyasal
öncelik ve çıkarlarına ev sahipliği yapmaktadır.

Britanya siyasal iktisadı hükümetin iktisadi hayattaki rolü etrafında yapılan


tartışmalar, değişen kamu politikaları ile şekillenmiştir. Yirminci yüzyıl bo-
yunca hükümetin iktisadi hayat içindeki payı artış göstermiş, sosyal refah har-
camaları önce II. Dünya Savaşı sonrasında yapılan millileştirmelerle çok ciddi
bir artış göstermiştir. Bunu 1970’lerde yaşanan bütçe açıkları ve iktisadi bu-
Araştır 4 nalım dönemi izlemiş, 1979’da iktidara gelen Muhafazakâr Parti ve Başbakan
Margaret Thatcher’in izlediği liberalleşme ve özelleştirme politikaları izlemiş-
tir. Tüm bu gelişmelere karşın Britanya’daki sosyal yardımların kapsamının ge-
nişlediği, kapsamlı sağlık politikalarının tüm mukim nüfusu içerdiği bir geniş
sosyal güvenlik ağı ve sosyal refah devleti ortaya çıkmış bulunmaktadır.

69
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Parlamenter Rejim: Birleşik Krallık (Britanya)

Kaynakça
Bagehot, W. (2001). The English Constitution, Leach, R., Coxall, B., ve Robins, L. (2011). Bri-
Oxford, England: Oxford University Press, 2001. tish Politics, (İkinci Baskı), New York, New York:
Beer, S. (1973). The British Political System, New Palgrave - Macmillan.
York, New York: Random House. Lijphart, A. (1987). Çağdaş Demokrasiler: Yir-
Beer, S. (1982). British Politics in the Collectivist mibir Ülkede Çoğulcu ve Oydaşmacı Yönetim Örün-
Age, New York, New York: Norton. tüleri, (çevirenler Ergun Özbudun ve Ersin Onul-
duran), Ankara: Türk Demokrasi Vakfı ve Siyasi
Butler, D. S. ve Stokes, D. E. (1976). Political
İlimler Türk Derneği Ortak Yayını.
Change in Britain (İkinci Baskı), New York, New
York: St. Martin’s. Marsh, D., Buller, J., Hay, C. ve Johnston, J.
(1999). Postwar British Politics in Perspective, Camb-
Elias, N. (2000). The Civilizing Process: Socio-
ridge, England: Polity Press.
genetic and Psychogenetic Inverstigations, (Revised
Edition) (çeviren Edmund Jephcott), Oxford, Eng- Norton, P. (1994). The British Polity (Üçüncü
land: Blackwell. Baskı), New York, New York: Longman.
Giddens, A. (1998). The Third Way: The Renewal Norton, B. (2007). The Politics of Britain, Was-
of Social Democracy, Cambridge, England: Polity hington, D.C.: CQ Press.
Press. Rentoul, J. (1996). Tony Blair, London, Eng-
Grumm, J. G. (1958). ‘Theories of Electoral land: Warner Books.
Systems’, Midwest Journal of Political Science, vol. 2, Riddell, P. (1989). The Thatcher Decade, Oxford,
no. 4: s. 357-76. England: Basil Blackwell.
Hauss, C. (1997). Comparative Politics: Domes- Rose, R. (1984). Do Parties Make a Difference?
tic Responses to Global Challenges (İkinci Baskı), Chatham, New Jersey: Chatham House.
Minneapolis / St. Paul: West Publishing Co. Shaw, E. (1996). The Labour Party Since 1945,
Kavanaugh, D. (1990). Thatcherism and British Oxford, England: Blackwell.
Politics: The End of Consensus, (İkinci Baskı), Lon- UK 2004 (2003). The Official Yearbook of the
don, England: Oxford University Press. United Kingdom of Great Britain and Northern Ire-
Krieger, J. (1999). British Politics in the Global land (London, England: TSO)
Age: Can Social Democracy Survive? New York, New UK 2005 (2004). The Official Yearbook of the
York: Oxford University Press. United Kingdom of Great Britain and Northern Ire-
Krieger, J. (2004). “The Making of the British land (London, England: TSO).
State,” Mark Kesselman ve arkadaşları, Introduction Wright, T. (2000). The British Political Process:
to Comparative Politics, (Üçüncü Baskı), 27 - 80. An Introduction, London, England: Routledge.

İnternet Kaynakları
http://www.bbc.co.uk/news/uk-politics-13297573.
http://www.statistics.gov.uk.
http://www.parliament.uk/documents/commons/lib/research/rp2004/rp04-061.pdf
http://www.parliament.uk/business/publications/research/key-issues-for-the-new-parliament/the-new-
parliament/general-election.

70
Bölüm 3
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Yarı-Başkanlık Rejimi:
Fransa
Fransa’nın Geçirdiği Evrim ve Temel

1 2
Konumu, Genel Coğrafi ve Beşeri Özellikleri Özellikleri
öğrenme çıktıları

1 Fransa’nın konumunu, genel coğrafi ve 2 Fransa’nın geçirdiği evrimin temel


beşeri özelliklerini açıklayabilme özelliklerini değerlendirebilme

3 4
Fransa’nın siyasal kültürünü ve siyasal Fransa’da Kamu Siyasetlerinin Oluşumu
katılma süreçlerini tanımlayabilme 4 Fransa’da kamu siyasetlerinin oluşum
3 Fransa’da Kamu Siyasetlerinin Oluşumu süreçlerini açıklayabilme

Anahtar Sözcükler: • Fransa • Siyasal Kültür • Siyasal Katılma • De Gaulle • Anayasa • Fransız Devrimi
• Beşinci Cumhuriyet

72
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

GİRİŞ nayisine dayanır. Çok gelişmiş bir turizm işkolu,


Fransa örneği, ülke tarihinin günümüz kurum- yaz ve kış aylarında her yıl 60 milyonun üzerin-
ları üzerinde ağırlığını duyurduğu örneklerden bi- de turist ağırlar. Sosyal ve doğa bilimlerinde ciddi
ridir. Fransa, çoğulcu anayasal demokratik rejimini araştırma merkezlerine sahiptir. Her alanda seçkin
kendi tarihinin içinde, yerine göre o tarihin önüne elemanlar yetiştirmeye yönelik bir eğitim-öğretim
çıkardığı engelleri aşarak, yerine göre sunduğu fır- sistemi geliştirilmiştir. Altmış milyon nüfusu olan
satları değerlendirerek kurmuş bir ülkedir. Keza, Fransa, Avrupa Birliği içinde büyük ülkelerden
Fransa’ da demokrasi ciddi ve derin toplumsal mü- biridir. Almanya ile birlikte, Birliğin iki önemli
cadelelerin ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Fransız ayağından birini oluşturur. Fransa’nın kurucuları
halkını, Fransız halkı yapan da temelde bu geçmiş arasında bulunduğu Avrupa Konseyi Parlemento-
mücadeleler tarihidir. Söz konusu mücadelelerin su ve Konsey’in Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
en belirgin özelliği, siyasal merkez etrafında biçim- gibi kuruluşları, bir Fransız kenti olan Strasbourg’u
lenmiş olmalarıdır denebilir. 5. Cumhuriyet rejimi merkez edinmişlerdir. Keza UNESCO’nun ve
ise, demokrasi ile merkezciliğin; toplumsal çoğul- OECD’nin merkezi Paris’tedir. Fransa, dünya
culukla yönetebilir yürütme düzenin bir uzlaşması siyasetinde önemli kararların tartışıldığı G8 ve
gibi görünüyor. Uzlaşmanın istikrar içinde sürüyor G20’nin yanı sıra AGİT’in de en faal üyeleri ara-
olmasında, tarihsel temeller kadar, hiç kuşkusuz sındadır. Siyasal olarak çekilmediği NATO’ nun
günümüz Fransız toplumunun daha ılımlı, daha askerî kanadına yakın zamanda geri dönmüştür.
uçlardan uzaklaşmış, yaşamı daha araçsal değerler- Fransızca konuşan ve çoğu Afrikalı başka ülkelerle
le örgütleyen bir toplum haline gelmesinin önemi birlikte oluşturulan ve kültürel işbirliğiyle ilgilenen
vardır. uluslararası yarı resmi örgütlerin kurucusudur.

KONUMU, GENEL COĞRAFİ VE Avrupa coğrafyasının en eski devletlerin-


BEŞERİ ÖZELLİKLERİ den biri olan Fransa, tarım ve sanayi alan-
Fransa, Batı Avrupa coğrafyasında yer alan bir larında zengin bir ülkedir.
ülkedir. Kuzeyinde Belçika ve Luxembourg, batısın-
da Atlantik Okyanusu, güneyinde İspanya ve Akde- Fransa, 280 bin km tutan karayoluna, çok yay-
niz, doğusunda İtalya, İsviçre ve Almanya ile çevrili gın ve faal demiryolu ağlarına sahiptir. En büyük
altıgen şeklinde bir coğrafyaya sahiptir. İspanya ile kentleri arasında, başta başkent Paris olmak üzere,
arasında Pirene Dağları yer alır. Güney-doğusunda Marseille, Lyon, Bordeaux sayılabilir. Mezra, köy,
İtalya ve İsviçre’yle birlikte paylaştıkları Alp Dağları kasaba ve kent biçiminde 40 bin civarında yerleşim
bulunur. Fransa, Avrupa’nın akarsu kaynakları açı- birimi vardır. Ülkenin faal nüfusunun en çok birik-
sından zengin ülkelerinden biridir. Ortaçağlardan tiği alan hizmetler kesimidir, onu sanayi ve tarım
beri Fransa, bu sularını ulaşım aracı olarak kullan- çalışanları izler. Tarım çalışanlarının faal nüfusa
maktadır. Bugün birçok akarsu, yapay kanallarla bir- oranı % 4 civarındadır. Diğer birçok Avrupa ül-
birine bağlanmıştır. Fransa, coğrafyası çok yağış alan kesi gibi, Fransa da önemli bir yaşlı nüfus dilimine
bir coğrafyadır. En önemli düzlüğü Beauce Ovası’dır. sahiptir. Bununla beraber, genç nüfusunu yenile-
Bu ova, Fransa’nın tahıl deposu diye bilinir. yebilecek yeterlilikte doğum oranları söz konusu-
Farklılıklar içeren zengin coğrafyası, Fransa’ya dur. Başta Mağrip gelmek üzere, Afrika ülkelerin-
tarım alanında zengin bir ülke olma fırsatını sağlar. den Fransa’ya ciddi ölçülerde göç hareketi vardır.
Bu yüzden Fransa, şarapçılık ve peynircilik alanla- Fransa’ya göçen işgücünün çok önemli bir oranı,
rında dünyaca ünlüdür. Fransa, aynı zamanda ileri Fransa’nın Afrika’daki eski sömürgelerinden gelen-
sanayi ülkelerinden biridir. Otomotiv, gemi inşa- lerden oluşur ve göçmenlerin çoğu Müslüman’dır.
sı, demiryolu çekicileri, uçak, kimya, petrol, uzay Bu durum, son yıllarda aşırı sağın kışkırtıcı söylem-
teknolojisi, nükleer enerji üretimi ve kozmetik leri nedeniyle ciddiye alınması gereken bir yabancı
alanlarında oldukça ileridedir. Keza Paris, kadın karşıtlığı yaratmıştır. Sol ve merkezde duran siyasi-
ve erkek giyiminde çoğu zaman önderlik eden bir lerle sivil toplum kuruluşlarının yükselen yabancı
moda merkezidir; önemli ölçülerde Türk kökenli karşıtlığından rahatsızlık duyduklarını ve bu rahat-
çalışanların bulunduğu gelişmiş bir hazır giyim sa- sızlıklarını dile getirdiklerini, önüne geçmek için
mücadele verdiklerini belirtmek gerekir.
73
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Yarı-Başkanlık Rejimi: Fransa

Yaşamla İlişkilendir

Fransız Nüfus Araştırma Enstitüsü (INED) burada doğan göçmen çocuklarının yüzde 55’i
ve İstatistik Araştırmalar Enstitüsü (INSE)’nün liseyi bitiriyor. Raporda bu entegrasyon başarısı
Ocak ayı başında yayınladığı “Trajectoires et Ori- olarak sunuluyor.
gines-TeO / Gelinen Köken Ve Gidilen Yollar” Raporda, bütün göçmen gruplarında eği-
adlı rapor göçmenlerin ülkedeki durumuna iliş- tim seviyesi düştükçe iş bulamama ve haksızlığa
kin alarm veriyor. Raporda Fransız toplumunda uğrama duygusunun arttığına dikkat çekiliyor.
entegrasyonun başarılı bir şekilde gerçekleştiği Raporda, Türkiyeli öğrencilerin eğitimdeki başa-
belirtiliyor; ancak göçmen çocuklarının önünde rısızlıklarının ilk nedeninin, gençlerin ailelerinin
hala ayrımcılık ve işsizliğin en büyük sorunlar eğitime bakışı olarak veriliyor. Fransa genelinde
olarak kalmaya devam ettiği vurgulanıyor. Bir ailelerin yüzde 14’ü diplomasız iken, Türk aileler-
başka önemli tespit ise, ilk nesil işçilerin çocuk- de bu oran yüzde 64’e yükseliyor. Ayrıca ailelerle
larının anne ve babalarından daha yüksek oranda yapılan anketlerde, Türk ailelerin çocuklarının iş
işçi olmaları. Türkiyeli göçmenler açısından en bulması için bir an evvel hayata atılması gerektiği
kaygı verici gerçek ise Türk çocuklarının okula ve diploma sahibi olmasının iş bulmasına bir fay-
gitme oranının hala Afrikalı gençlerden bile dü- dası olmayacağını dile getiriyorlar. Ancak Türk
şük olması. gençlerinin ailelerinden “girişimcilik kültürünü”
Türk göçmenlerin en önemli sorunu eğitim aldığını ve girişimci Türk gençlerinin diğer göç-
Bütün eğitimini Fransa’da alan 18-35 yaş menlerden daha hızlı hayatını kazanmayı başar-
arası gençlerin durumunun incelendiği rapor- dığı da ekleniyor.
da, göçmen kız çocuklarının, Fransız kız çocuk- Ekonomik entegrasyon ve işsizlik
ları kadar, hatta bazen onların ortalamanın da Sosyal anlamda tablo bu. Ancak ekonomik
üstünde eğitim aldıkları vurgulanıyor. Fransız alanda entegrasyon sosyal alan kadar verimli ya
toplumunun genelinde, kız çocuklarının yüzde da başarılı görünmüyor. İşte asimetrik entegras-
65’i ‘BAC’ adı verilen lise bitirme sınavlarından yon burada ortaya çıkıyor. Aynı diplomaya sahip
başarıyla çıkıyor. Bu oran Çinli kız çocuklarında göçmen çocuğu ile Fransız genci eşit düzeyde iş
yüzde 80, Kamboçya, Vİetnam ve Laoslular’da bulamıyor. İş dünyasına sosyal dünyada olduğu
yüzde 70, Gineliler’de yüzde 69, Cezayirliler’de kadar kolay entegre olamayan gençler, diploma-
yüzde 51, Türk göçmenlerin kızlarında ise yüzde larının gerisinde işlerde çalışmayı kabul ediyorlar.
38 seviyesine geriliyor. Göçmen kökenli gençler aynı sorunu ev kiralar-
Göçmen erkek çocuklarının eğitim seviyesi ken ya da öğrenci lojmanı ararken de yaşıyor.
ortalaması ise toplum ortalamasının daha da al- Raporun en çarpıcı tespitlerinden birisi de,
tında. Rapora göre, Fransa genelinde lise bitirme birinci nesil Türkiye’den gelen göçmenlerde işçi
sınavını geçen erkek öğrenci ortalaması yüzde oranı yüzde 59 iken, ikinci nesil denilen ilk nes-
59 iken, bu rakam göçmen erkek çocuklarında lin çocuklarında bu oran yüzde 62’ye çıkması.
yüzde 48’e geriliyor. Afrika ülkelerinden gelen Türk kökenli gençlerin yüzde 20’ye yakını işsiz-
genç erkeklerin yüzde 40’ı, Cezayirliler’in yüzde ken, kızlarda bu oran yüzde 22, erkeklerde yüzde
41’i, Türk kökenli erkek çocuklarının ise yalnız- 19 olarak belirleniyor. Türk kökenli göçmenlerin
ca yüzde 26’sı lise diplomasını alıp üniversiteye yüzde 39’u inşaat sektöründe, yüzde 15’i yemek
girmeye hak kazanıyor. Türk kökenli gençlerde ve hazır gıda sektöründe, yüzde 14’ü sanayi, yüz-
üniversiteye gitme oranı da hayli düşük. Genç de 9’u ise otomobil alım-satım ve tamir sektö-
kızların yüzde 13’ü, erkeklerin ise yüzde 17’si ründe çalışıyor. Türklerin yüzde 61’i işçi, yüzde
üniversiteye gidiyor. Kız ve erkek karma sırala- 16’sı patron/şirket sahibi, yüzde 3’ü ise doktor
mada ise 6 yaşından önce Fransa’ya gelen ya da avukat gibi yüksek meslek sahibi.

74
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

‘Gettolaşma ve Apartheid’ yölerde yaşayan gençler hızlı bir şekilde kendi iç-
Raportörlerden Patrick Simon “Gençler en- lerine kapanıyor ve gettolaşıyor. Başbakan Manu-
tegre olmak, eşit birey olmak için ellerinden ge- el Valls’in dediği gibi etnik ve sosyal ‘apartheid’ler
leni yapıyorlar. Ancak adım atma sırası topluma oluşturuyorlar. Raportörler özellikle bu gruba
gelince, aynı karşılığı göremiyorlar. Bu noktada dikkat çekmek istediklerini, zira bu grubun artık
tıkanıklık oluşuyor” diyor. İkinci neslin, ailele- sosyal bir gerçeklik olarak tanımlandığını belirti-
rinden daha sert bir ayrımcılıkla karşı karşıya ol- yor. Araştırmayı yapan 3 raportör, gençlerin bu
duğunu, Mağrip ülkeleri, Afrikalılar ve Türkiyeli durumdan kurtarılması ve ailelerinin kökenleri
gençlerin bu tıkanıklıktan olumsuz etkilendiğini nedeniyle toplumdan dışlanmamaları için ırkçı-
dile getiriyor. lık ve ayrımcılığa karşı etkin politikalar başlatıl-
masının aciliyetine dikkat çekiyor.
Raporda bunun en önemli sebebinin göçmen
gençlerinin kalifiye eğitim almamalarından kay-
naklandığına dikkat çekiliyor. Okul başarısızlığı Kaynak: https://www.amerikaninsesi.com/a/fransa-
nedeniyle iş dünyasından dışlandıkları özellikle da-gocmenlerin-en-buyuk-sorunu-egitim/3179045.
vurgulanıyor. Durum böyle olunca, hassas banli- html (06.02.2016)

Öğrenme Çıktısı

1 Fransa’nın konumunu, genel coğrafi ve beşeri özelliklerini açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Fransa’nın coğrafi konumu-


Fransa’da göçmenlerin iç si- Fransa ekonomisi hangi
nun AB açısından önemini
yasete etkileri nelerdir? sektörlere dayalıdır?
değerlendirin.

FRANSA’NIN GEÇİRDİĞİ EVRİM VE TEMEL ÖZELLİKLERİ


Fransa, Avrupa coğrafyasının en eski devletlerinden biridir. Bugünkü sınırlarına ulaşması bin yılı aşkın
bir sürenin sonunda gerçekleşmiştir. Fransızlar, I789’da yaşanan ve kraliyet düzenini kaldırdıkları Devrim’den
beri, meşruti monarşiler dahil, çok farklı siyasal düzenleri denediler. Bunlar arasında beş cumhuriyet, iki
imparatorluk ve 1815-1848 arasında tekrar ihya edilen meşruti krallık dönemleri sayılmalıdır. Bugünkü ana-
yasal düzeni, Beşinci Cumhuriyet diye anılır ve yarı başkanlık rejimini öngörür; 1958’de kabul edilmiştir.
Başlangıcından beri bu son cumhuriyet düzeninde de bazı önemli değişikliklerin yapıldığı görülür. Hemen
belirtmek gerekir ki, Fransa’nın tarihi, Avrupa’nın diğer ülkelerinin tarihiyle adeta iç içe geçmiş gibidir. Bu
tespit, Devrim öncesini ilgilendirdiği kadar, Devrim sonrasını da ilgilendirir. Fransa, kendi tarihini yaşarken,
Avrupa’nın diğer ülkelerindeki değişimlere bazen öncü olmuş, bazen de o ülkelerden etkilenmiştir.
Büyük Devrim, Fransa’nın modernleşme sürecinde bir milat noktası gibi düşünülebilir. Devrim,
Fransa’da ulusal egemenlik gibi, yurttaşların kanun önünde eşitliği gibi, ulusal dayanışma gibi yeni ilkelerin
ortaya çıkmasına ve benimsenmesine vesile oldu. Devrimin en fazla rağbet gören ilkesi, özgürlük, eşitlik,
kardeşlik ilkesidir. Bu üç sözcük, tüm resmi binaların cephelerinde okunabilir. Fransız Büyük Devrimi,
ileri sürdüğü ilkeleriyle birlikte, izleyen yıllarda adeta mitleştirildi. Bizzat Devrim ve onunla siyasal ve top-
lumsal hayata giren tartışmalar, laiklik ilkesiyle birlikte çok uzun süreler zarfında Fransızların gündemini
oluşturdu. Çağdaş Fransız toplumu, bu tartışmalardan geçerek bugünkü haline gelmiş sayılabilir (Gauc-
het, 1998, 2-60; Remond, 1998, Bölüm 8 ve 9).

75
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Yarı-Başkanlık Rejimi: Fransa

Fransızlar, statü farklılıklarına, bu farklılıklar-


dan doğan ayrıcalıklı durumlara giderek daha az
1789 Fransız Devrimi, Fransa’da ulusal
tahammül göstermektedir. Eşitlik arayışları adeta
egemenlik, yurttaşların kanun önünde
dinsel bir tutku halini almış gibidir. Eşitlik arayışla-
eşitliği ve ulusal dayanışma gibi yeni ilke-
rı, bir örnek yönetim uygulamalarının doğal zemi-
ler ortaya çıkarmıştır.
nidir. Böylesi bir zemin üzerinde Paris’in iktidarı,
Devrim yıllarına gelirken hep biraz daha güçlü, bi-
raz daha toplumsal çevresine nüfuz etmiş bir iktidar
Fransa’nın 1789’da yaşadığı değişimi tahlil et- olarak temayüz eder. Tocqueville, eski düzenin bu
meden önce, biraz gerilere gitmek ve orada uç veren açık seçik yönelimlerinin Devrim’le ve sonrasında
eğilimleri saptamak gerekiyor. Nitekim, Devrim ivme kazandığını, hızlandığını kaydeder. Devrim’le
üzerinde düşünmüş ve yazmış tarihçi ve siyaset bi- ne yapılmışsa, Devrim sonrasında ne gerçekleştiril-
limciler, Devrim’le gelen yeniliklerin çoğunun eski mişse, tüm bunlar eski düzenin ağır ağır sergilediği
düzen döneminde filizlendiği konusunda hemfikir dönüşümlerin doğal sonuçlarıdır. Fransa’da ortaya
görünürler. Bunlar arasında sayılması gereken en çıkan devrim ve giderek gelişen yeni eşitlikçi hayat,
önemli kalem, Alexis de Tocqueville olmalıdır. Keza bir anlamda eski düzenin devamı gibidir. Devrim,
tarihçi Michelet de hatırlanmalıdır. Tocqueville’in hem bir kırılmayı hem de bir sürekliliği ifade eder.
konuya ilişkin metninin başlığı “Eski Düzen ve Toprak mülkiyeti, uzunca bir zamandır zaten kü-
Devrim”dir. Tocqueville bu kitabında, Devrim ön- çük mülkiyetler halindeydi. Birey ile iktidar arasın-
cesi Fransa’nın krallık dönemindeki toplumsal, yö- da duran ara iktidarlar budanmıştı. Soyluluk ayrı-
netsel ve siyasal eğilimlerinden söz eder. Gözlem ve calıkları artık ciddi bir anlam ifade etmiyordu. Fiili
tespitlerine göre, “eski düzen” diye nitelendirdiği bu toplumsal iktidar araçları burjuvazinin elindeydi.
Devrim öncesi dönemde, sürekli bir merkeziyetçi En önemlisi, kentli kitleler katında, onlardan daha
eğilimin varlığına değinir (Tocqueville, 1968-98- da fazla aydınlar katında yaygın bir dünyevileşme
109). Ona göre, Fransa’nın merkeziyetçi alışkanlık- eğilimi görülüyordu. Devrim, tüm bunların üstüne
larının kökeni feodal dönemin sonlarına kadar iner. geldi ve aslında artık fiilen olmayan ayrıcalıkları,
Merkeziyetçilik eğilimi, doğal olarak krallığın bü- hukuki anlamda da iptal ederek kaldırdı. Yüzyıl-
rokratik örgütlenmesini yaygınlaştırmış, toplumu ların soyluları ve ruhbanıyla (din adamlarından
kuşatan yönetsel bir ağ haline gelmiştir. Yanı sıra, oluşan sınıf ) halk yığınları aynı eşitlik çizgisinde
aşırı ölçülere varan, bazen ayrıntıları da ilgilendiren görülmeye başlandı. Yeni dönemin iktidar kay-
yasal düzenlemeler oluşturulmuştur. Taşradaki her nağı, artık Fransa halkıdır. Genel irade veya milli
sorunun çözümü zamanla Paris’e havale edilmekte- irade adlandırmaları altında bu yeni iktidar, adeta
dir. Aslında bu merkezci eğilimin temelinde eşitlik- kutsanmıştır. Yasaların arkasındaki iradenin yerini
çilik anlayışı yatar. halk iradesi, yani Fransızların iradesi alır. Unutma-
yalım ki, 1830 ayaklanmaları sonrasında ıslah edi-
len meşruti monarşinin kralı Louis Philippe bile,
Tocqueville metinlerinin yorumu için bkz. kendisini “Fransa’nın Kralı” diye değil, “Fransız-
Raymond Aron, (Çev. Korkmaz Alemdar) ların Kralı” diye adlandırmayı tercih etmekteydi.
Sosyolojik Düşüncenin Evreleri, İş Banka- Bu yolla, tahtının altında toplumsal bir zemini ve
sı Yayınları. 1991. Keza bkz. Cemil Oktay, halk onayını güvence altına alma siyaseti izliyordu.
Siyaset Bilimi İncelemeleri, Alfa, 2005. Artık hanedan’dan gelenlerin de meşruiyetlerinin
s.103-116. Merkeziyetçi eğilimler ve dü- halk iradesine dayanması gerçeğini sergilemesi ba-
şünceler için bkz. Pierre Legendre, “His- kımından bu örnek oldukça önemli sayılmalıdır.
toire de La Pensée Administrative Fran- Zaten yemin töreni de Katedral’de değil, Meclis
çaise”, Traité de Science Administrative, önünde cereyan etti ve Kral, kutsal kitap üzerine
Mouton, 1966. Legendre, burada “ aşırı değil, Anayasa’ya el bastı (Schulze, 1996, 229).
merkeziyetçilik eğiliminin doğallığı”ndan Marcel Gauchet’nin tespitlerine göre, Fransız Bü-
söz eder; s.10. yük Devrimi’nin yönünü, temelde yasal-ussal bir
otoritenin oluşturulması arayışları belirlemiştir
(Guachet, 2003, 285-286).

76
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Devrim öncesi Fransa Krallığı’nın en parlak dö-


nemleri 17. ve 18. yüzyıllardır. 1643-1715 arasın-
dikkat
da, çocukluk yılları dışında tahtı yöneten 14. Louis,
Devrimin efsaneleşmesini, devrimle gelen de- Fransızların “Güneş Kral” diye adlandırdıkları ve
ğerlerin kutsanmasını, ünlü Fransız antropolog mutlak iktidar sahibi bir simadır. Merkeziyetçiliğin
Lévi-Strauss tarihçi Michelet’ye atfen Anthro- ve mutlak monarşinin simgesi haline gelen “Devlet
pologie Structurale’da şu veciz ifadelerle anlatır: benim!” deyişi ona aittir. Döneminde Fransa, ede-
“İşte o gün, her şey imkan dahilindeydi; (...) biyat ve diğer güzel sanatlarda parlak başarılar elde
Gelecek halin içindeydi(...) âdeta zaman yoktu; eder; Avrupa siyasetinde de ciddi bir ağırlık kazanır.
yalnızca ebediyen çakacak bir şimşeğin aydınlığı Keza 17. yüzyılın ilk yarısına rastlayan dönemde
vardı” (Lévi-Strauss, 1974, 231). yirmi yıldan fazla Fransa’yı bilfiil başbakan sıfatıyla
yöneten Kardinal Richelieu, ülkesinin her alanda
Devrim, gerçekten de başlangıcından itibaren, ilerlemesi için ısrarla sürdürülen siyasetler izler. Ka-
Fransızların siyasal tarihindeki olaylar zincirinde tolik Kilisesi’nin çok önemli bir mensubu olmasına
yer alan sade bir halka gibi görülmez. Fransızlar, karşın, Avrupa dengeleri içinde Fransa’nın önemli
tarihlerinin bu dönemine çok yoğun bir duygu ve rakibi Katolik Avusturya’nın Protestan prenslerle
değer yüklerler. Edebiyatta, tarih yazımında, okul girdiği ünlü otuz yıl savaşlarında (1618-1648), Ka-
müfredat programlarında bu durum açıkça görüle- tolikliğinin değil, Fransa’nın başbakanı olmasının
bilir. Devrim, neredeyse iki yüzyıla yakın bir süre, gereklerini yerine getiren siyasetlerin mimarıdır.
dahası bugün bile, adeta siyasal hayatın anlamı ve Herkes ondan Avusturya’yı desteklemesini bekler-
siyasal kültürün atıf kaynağıdır. 1989’da, yani dev- ken, Kardinal, Fransa’nın uluslararası çıkarları açı-
rimin iki yüzüncü kutlamaları sırasında yayımla- sından böyle davranmamayı yeğler. Onun Papalık
dığı kitap ve makalelerinde tarihçi François Furet, makamıyla ters düşen bu siyaseti, dinî eğilimlerden
devrim sürecinin artık sonlanabileceğinden, belki
bağımsız dış siyaset seçimi alanında ünlü ilkler ara-
de artık sonladığından söz eder (Furet, 1989, 28).
sında sayılır. Bu siyasette dinî akıl değil, “Raison
d’Etat” (Hikmet-i Hükümet) aklı başta gelir ve ön-
celiklidir (Kissenger, 1996, 48-49).
Yine Devrim öncesinde, özellikle 1789 tarihini
önceleyen son iki yüzyıl zarfında, Fransa’nın fikri
ve edebi hayatında sonraki dönemleri ciddi biçim-
de etkisi altına alan akımlar ortaya çıkmıştır. Bi-
lindiği gibi örneğin 18. yüzyıl, “Aydınlanma Çağı”
diye adlandırılır. Bu çağda gelişen fikir akımlarının
ve edebi yaklaşımların hiç kuşkusuz Devrim’in ze-
minini yaratmakta ciddi ölçülerde payı vardır. An-
siklopedistler olarak bilinen Diderot ve d’Alembert
gibi kalemler, bu çağın kalemleridir. Voltaire bu ça-
ğın filozofları arasındadır. Siyaset biliminde ve ana-
yasa hukukunda adı sık geçen Montesquieu’nün
metinleri, en başta “Kanunların Ruhu” kitabı, ör-
neğin devrimden önce, 1747 yılına rastlar. “Genel
irade” ve “toplum sözleşmesi” kavramlarıyla Ce-
nevreli J.J. Rousseau’nun devrime giden yolda fikrî
anlamda ayak izleri bulunur (Rousseau, 2010). Bu
isimlere, bir de Sieyes’i eklemek gerekiyor. Sieyes,
Fransa’daki halk sınıfını tahlil eden yazılarında, ik-
tidarın kaynağı olarak soylular ve ruhban dışındaki
Resim 3.1 İnsan Hakları Tablosu büyük kitleleri işaret eder.
Kaynak: http://fr.wikipedia.org/wiki/
D%C3%A9claration_des_droits_de_1’homme_et_du_
citoyen_de_1789
77
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Yarı-Başkanlık Rejimi: Fransa

olan vergi daireleri aldı. Köylülerin üzerinde bü-


yük bir yük oluşturan aşar vergisi (tarım ürünle-
Fransa’da Devrimciler feodal dönemden
rinden onda bir oranında alınan vergi) ve angarya
beri süre gelen ayrıcalıkları iptal etmişler
türünden çalışma zorunlulukları kaldırıldı. Kilise
ve tüm insanların doğuştan özgür olduk-
mensuplarının ve soyluların ayrıcalıklarına son ve-
ları ilkesi üzerinden “insan hakları” ilan
rildi. Soylu ve ruhban sınıfının bazı ileri gelenleri
etmişlerdir.
Fransa’yı terk ederek, diğer komşu ülkelere sığındı
ve oralardan itibaren devrimci yönetime karşı güç
örgütlemeye başladılar. İlk çatışma Valmy’de ce-
reyan etti ve devrimciler, bu muharebeden zafer-
Montesquieu, l’Esprit des Lois, Gramer le çıktılar. “Yaşasın ulus!..” nidaları, Fransa’da bu
Freres, tarihsiz. Paris. Türkçesi için bkz. zaferden sonra siyasal hayata geçti. Ancak izleyen
Kanunların Ruhu Üzerine, (Çev. Fehmi aylardaki hoşnutsuzluklar, köylü ayaklanmaları ve
Baldaş), Seç Yayınları, 2004. Yorum için sürgünlerin düzenlediği dış baskılar arasında Dev-
bkz. Politika ve Tarih, (Çev. A. Şenel/Ö. rim, 16. Louis ve Kraliçe’yi giyotine kadar götüren
Sezgin) V Yayınları, 1987. çok yoğun bir şiddet ayracına dönüştü. Ardından
Devrim’in çocukları kendi aralarında anlaşmazlığa
Özetle devrim arifesinde, burjuva sınıfının, ay- düştü ve birbirlerini sırayla ölüm cezalarına mah-
dınların ve kentli nüfusun iktidarda söz sahibi olma kum ettirdiler.
taleplerinde bir yükselme söz konusudur. Tam bu
sırada Kral’ın mali güçlüklerin üstesinden gelmek
için yeni vergiler talep etmesi, bu amaçla yüz elli Fransız Devriminden itibaren Avrupa’da
yıldır toplanmayan parlementoyu toplantıya çağır- yirmi yılı aşkın süren savaşlara “Avrupa
ması, Büyük Devrim’e giden yolu açmıştır. Adet ol- Koalisyon Savaşları” denir.
duğu üzere, toplanan parlementonun üç sınıf esa-
sına göre oy kullanması gerekiyordu. Bu üç sınıf da Devrim’i izleyen Birinci Cumhuriyet yılla-
ortaçağdan beri soylulardan, ruhbandan ve halktan rında görülen bu kanlı karmaşanın durması, Ge-
oluşuyordu. Sınıf esasına göre oylamada ruhban ve neral Napoléon’un diktasını kurmasına kadar
soylular karşısında büyük kitleleri temsil eden halk sürdü. Böylece Avrupa tarihinde, siyasal kargaşa-
sınıfı, ikiye bir oylamayı kaybetmeye mahkumdu. ların eninde sonunda general asasına davetiye çı-
Halk temsilcisi olan vekiller, önce bu oylama yön- karmaları dönemi başlamış oluyordu. Napoléon
temine karşı çıktılar. Başlangıçta Kral 16. Louis Bonaparte’ın iktidar olduğu dönemde Fransa’da,
kararsız davrandı, ayak diredi; karşısındakilerin ka- izleri günümüze kadar süren çok köklü yönetsel
rarlılığını görünce boyun eğmek zorunda kaldı. Bir ıslahatlar gerçekleştirildi. Taşra yönetimi elden ge-
süre sonra da toplanan meclisi dağıtmaya teşebbüs çirilerek yeniden düzenlendi. Fransa, belli ölçüler
etti. Bu noktadan itibaren ipler kopmuş ve halk çerçevesinde illere, iller ilçelere ve ilçeler de komün
temsilcileri, toplanmak için Kral’ın oluruna gerek tabir edilen daha küçük birimlere ayrıldı. Valilere
olmadığı iddiasıyla, kendiliklerinden toplanmışlar, merkez adına önemli ölçülerde yetkiler tanındı.
kurulu düzene karşı da kafa tutmaya başlamışlar- Polis, ordu ve mali kuruluşlar yeni ihtiyaçlara ce-
dır. Fransa, işte böylece devrim sürecine girmiştir. vap verecek biçimde yeniden örgütlendi. Merkezde
Devrimciler, ruhbana ve soylulara karşıydılar ve bu Danıştay ve Sayıştay gibi kuruluşlar ıslah edildiler.
karşıtlıklarının gereğini yerine getirmeye başladılar. Birçok alanda yeni hukuki düzenlemeler yapıl-
Feodal dönemlerden beri süregelen ayrıcalıkları ip- dı. Dönem, hukuk kurallarının sistemli biçimde
tal ettiler; eşitlik esasını getirdiler; tüm insanların derlendiği bir dönemdir. Fransız Medeni Yasası
doğuştan özgür oldukları ilkesi üzerinden ilan et- bunlardan biridir. Bu yenilikçi siyasetler olurken
tiler. Vergi toplanmasında iltizam yöntemini (vergi Bonaparte’ın Fransası, Avrupa’nın diğer güçlerine
gelirlerini ihaleyle satmak) yürürlükten kaldırdılar. karşı sürekli savaş halindedir.
Mültezimlerin (vergi gelirlerini satın alıp toplayan) Fransız Devrimi’nden itibaren tüm bir Avrupa,
yerini, merkezi yönetimin denetimi altında çalışan, yirmi yılı aşkın süre bir uçtan diğer uca savaş alanına
zaten kraliyet döneminde bir hayli önem kazanmış dönüştü. Fransızlar, 1798’de Mısır seferini düzenle-

78
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

yerek Osmanlı İmparatorluğu ile de karşı karşıya geldiler. Yirmi yılı bulan bu savaşlara “Avrupa Koalisyon Sa-
vaşları” denir. Devrim’in Avrupa’da meydana getirdiği yıkımlar, 1804’de imparatorluğunu ilan ederek Papa’nın
katıldığı törenle taç giyen Napoléon’un Waterloo yenilgisinin ardından 1815’de Viyana Kongresi’nde kısmen
onarıldı. Daha doğrusu, Fransız Devrimi öncesindeki Avrupa güçler dengesi siyaseti, koalisyon savaşlarıyla
bozulduğu için tekrar ihya edildi. Böylece hem Fransa’da hem Avrupa’da bir restorasyon (eski düzeni ihya
etme) dönemi açıldı. Fransa’da da parlamenter monarşi rejimi kuruldu. Bu rejim, aradaki 183O ve 1848
devrim hareketleriyle iki kez halk direnciyle karşılaştı. 1848’deki ayaklanmaların ardından önce 2. Cumhu-
riyet, hemen ardından da 2. İmparatorluk dönemi başladı. Louis Napoléon imparator unvanı aldı. Otoriter
demokrasi olarak nitelendirilen bu rejim de, 1870’e kadar sürdü ve Fransa’nın Prusya önündeki yenilgisiyle
son buldu (Caron, 1985). Yenilgiyi izleyen aylarda, önce ünlü Paris Komün hareketi yaşandı. Bu hareket,
1572’deki Saint-Barthélemy katlimanından sonra, Fransa tarihinin en kanlı olaylarından biridir. Otuz bini
aşkın Komün taraftarı, ya kurşuna dizildiler; ya da Versailles güçlerinin (hükümet güçleri) top ateşleri altında
can verdiler. On beş bin civarında Komüncü de Fransa dışındaki sömürge hapishanelerine sürgüne gönderildi
(Thomas, 1984, 264). Bu olaylar da toplumun belleğinde efsaneleşmiş olaylardır.
1870’lerin başında kurulan 3. Cumhuriyet,
Fransa’nın modern tarihinde en uzun ömürlü olan
rejimdir ve 2. Dünya Savaşı’nın başlangıcında Nazi
ordularının önünde Fransız ordusunun yenilgisine 2. İmparatorluk dönemi Fransa’sı, başta demiryo-
kadar sürmüştür. Modern Fransa’yı ortaya çıkaran lu siyaseti gelmek üzere hızla sanayileşen, kentleş-
siyasal düzen de esas itibariyle bu 3. Cumhuriyet me hareketlerinin ivme kazandığı bir Fransa’dır.
rejimidir. Parlemento üstünlüğünün hâkim olduğu Paris, yeniden inşa edilir. Bu Fransa, aynı zaman-
bu rejim yıllarında Fransa, okullaşma, sanayileşme ve da çoktandır sürdürülen sömürgecilik siyasetini
bilimsel araştırmalarda önemli başarılar kaydetmiş- de geliştirir. 2. İmparatorluk düzeninin özgürlük-
tir. Otomobil ve uçak sanayilerinin başlatılması, keza ler açısından baskıcı olduğunu belirtelim. Başta
bu dönemdedir. Bu rejim, Birinci Dünya Savaşı’nı Victor Hugo gibi isimlerin yer aldığı birçok ay-
da yöneten rejimdir. Genel olarak, Radikal Parti’nin dın, Fransa’yı terk etmek zorunda bırakıldılar. 3.
egemenliği altında geçmiştir. Özellikle 1936’da ku- Napoléon diye adlandırılan Louis Napoléon, bas-
rulan Halk Cephesi hükümetlerinde, çalışanlar için kıcı ve kişisel bir yönetim sürdürdü. Osmanlı Sul-
sosyal hakların genişletilmesi bu rejimin son yıllarına tanı Abdülaziz’in Fransa gezisi ve Yeni Osmanlı-
rastlar. Sosyalist önder, Jaures, onun yolunda ilerle- ların Paris’e gönüllü sürgünleri onun saltanatına
yen Blum gibi siyasetçiler, bu rejimin öne çıkardığı rastlar. Eşi Kraliçe de, daha sonra İstanbul’u ziya-
isimlerdir. Keza Birinci Dünya Savaşı’nı Fransa açı- ret etmiş, Süveyş Kanalı’nın açılışına katılmıştır.
sından yöneten Radikal Parti kökenli Clemenceau, Osmanlı İmparatorluğu, Birleşik Krallık ve Sar-
Fransız siyasal hayatının en ünlü kişileri arasındadır. dunya Krallığı ile koalisyon oluşturarak Rusya’ya
3. Cumhuriyet’in yaşandığı ve Fransa’yı derinden karşı girişilen Kırım Savaşı (1854-1855), döne-
etkileyen iç siyasal olayların başında 1894 ve 1906 minin önemli olaylarındandır.
arasını işgal eden Dreyfus Davası gelir. Bu dava
Fransa’yı ikiye bölmüş gibidir. Fransa sağı, antisemit
(Yahudi karşıtı) yaklaşımlarının da katkısıyla Yüzbaşı Dreyfus’ü sadece Yahudi olması nedeniyle ve tama-
men önyargılarla ortaya çıkan bir casusluk olayı sırasında suçlu ilan etmişti. Bu yıllar, özellikle siyasal yel-
pazenin sağ kanadından kaynaklanan uydurma komploların havada bolca uçuştuğu yıllardır. Yüzbaşı’nın
masumiyetini kanıtlamak için başta sosyalist önder Jaures ve yazar Zola, liberal ve sol düşünceli aydınlarla
birlikte amansız bir mücadele verdiler. Fransa, hukuk devletinin gerekleri üzerinde bu dava dolayısıyla de-
rinlemesine tartışmalara sahne oldu. Tartışmaların sonucunda sadece Yüzbaşı’nın masumiyetinin kanıtlan-
masıyla kalınmadı; aynı zamanda Fransa’da hukuk alanında ciddi zihniyet değişiklikleri sağlandı. Dreyfus’e
de itibarı seneler sonra iade edildi (Aslan, 1999). Bu dönemin bir diğer önemli gelişmesi, sendikal hare-
ketlerin ve sosyalist akımın güç kazanmasıdır. Özellikle Jaures’in önderliğinde anti militarist (silahlanma
karşıtı) hareketler de gelişti. Keza, okullaşma alanında Fransa önemli başarılar elde etti. Bu rejim, Fransız
öğretmenlerinin siyaset sahnesine çıktıkları bir rejimdir. Okul da, toplumsal ilerlemede başat rol oynayan
bir kurum haline geldi. Laiklik tartışmaları, özellikle 20. yüzyıl başlarında ciddi ölçülerde alevlendi. Kamu
otoritesi-kilise ilişkileri de ele alınıp, tartışmaları sakinleştirici yönde yeniden düzenlendi.
79
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Yarı-Başkanlık Rejimi: Fransa

verilebilmesi için, Fransa’nın kurtuluşunu izleyen


ara yönetimden sonra köşesine çekilen ulusal kah-
1870’lerin başında kurulan 3. Cumhuri- raman De Gaulle’e çağrıda bulunulur. Fransa’nın
yet Fransa’nın modern tarihinde en uzun tek umudu, General’in ülkeye düzen getirmesi ve
ömürlü rejimdir ve 2. Dünya Savaşı’na Cezayir’deki şiddete son vermesidir. General ise,
kadar sürmüştür. Fransa için öngördüğü ve benimsenmeyen rejim
önerilerini senelerce önce ünlü Bayeux Söylevi’
İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıcında, 3. nde dile getirmişti. O söylevinde öngördüğü ana-
Cumhuriyet’in Nazi orduları karşısında aldığı ye- yasal düzenin benimsenmesi koşuluyla sorumluluk
nilgiden sonra, Fransa’da Vichy rejimi kuruldu. alabileceğini belirterek işe başladı. Fransa, böyle-
Bu, Alman işgal güçleriyle işbirliği yapan faşist bir likle 5. Cumhuriyet diye adlandırılan bugünkü
rejimdi. Özgür Fransa yönetimi ise, General de anayasal düzenine geçti. Bu düzenin esası, yarı
Gaule’ün önderliğinde Londra’da oluşturuldu. Sa- başkanlık sistemini öngören bir sistem olmasıdır.
vaşın Birleşik Devletler’in önderliğindeki müttefik Parlemento’nun yetkilerini sınırlandıran, Cum-
güçlerce kazanılmasının sonucunda, Fransa işgal- hurbaşkanı ağırlıklı yürütme erkini güçlendiren
den kurtuldu ve direnişin önderi De Gaule baş- bir anayasal düzen inşa edildi. Yeni anayasa, hal-
kanlığında, geçici bir hükümet kuruldu; milletve- koylamasıyla kabul edildi. Muhalifler, yeni düzeni
kili seçimlerine gidildi. Çok kısa süren ve genellikle De Gaulle’ün ölçülerine göre biçilmiş bir anayasal
işgal yaralarını saran, ABD’nin mali yardımlarıyla düzen olarak nitelediler. Fransızlar, 58’de kurulan
iktisadi ve ticari yaşamını yeniden canlandıran bu düzeni, üzerinde zaman içinde parça parça yapı-
dönemin ardından gelen siyasal düzen, 4. Cumhu- lan değişikliklerle içselleştirdiler. Anayasa üzerinde
riyet diye tarihe geçer. 58’den beri toplam yirmi dört değişiklik gerçekleş-
tirildi. Değişiklikler, başlangıçta kabul edilen düze-
nin ana çizgilerine dokunmamıştır. Çoğu, zamanla
Fransa’da 2.Dünya Savaşı sonrası kurulan ortaya çıkan ihtiyaçları karşılamaya yönelik deği-
4. Cumhuriyet parlamenter bir sistemdir şikliklerdir.
ve 1958 yılına kadar sürmüştür.
Beşinci Cumhuriyet Fransa’sının
Savaş sonrasının 4. Cumhuriyeti de parlamen- Anayasal Yapısı
ter bir sistemdir. Rejim, varlığını ancak 1958 yılı-
Fransa, anayasal ve yönetsel konularda baş-
na kadar sürdürebildi. Önce Fransa’nın sömürgesi
langıcı 18. yüzyıla kadar giden çok köklü bir
olan Vietnam’daki yenilgi, arkasından uzun süren
geçmişe ve geleneklere sahip bir ülkedir. Devlet
Cezayir bağımsızlık savaşı, Süveyş Kanalı’nın Mı-
erkleri arasında karşılıklı sınırlandırmayı kuramsal-
sır tarafından millileştirilmesi nedeniyle Birleşik
laştıran Montesquieu’nün ülkesidir Fransa. Büyük
Krallık’la birlikte başlatılan Kanal Harekâtı’nın
Devrim’den beri bu alanda değişik seçenekler de-
ABD’nin uyarısıyla yarıda bırakılması, tüm bun-
nenmiştir (Soucramanien, 2010, 105-107). Ciddi
lar, 4. Cumhuriyeti aşırı ölçülerde yıprattı. Bu
ölçülerde bir deneyim birikiminin olduğu bilin-
dönemde rejimin başarı hanesine yazılabilecek
melidir. Keza, merkeziyetçi alışkanlıkların Fransız
işlerin başında, Avrupa Kömür Çelik Birliği Ant-
siyasal ve yönetsel yaşamını hiç terk etmediği göz
laşmaları ile Avrupa Birliği’nin temelini oluşturan
önünde bulundurulmalıdır. Yönetim Hukuku ala-
Roma Antlaşması’nı anmak gerekiyor. Özellikle
nında olsun, Anayasa Hukuku alanlarında olsun
Mendes-France’ın başbakanlığı yıllarında Fran-
zengin bir fikrî birikimin varlığı da hatırlanmalıdır.
sa, başta planlı ekonomi anlayışları gelmek üzere
önemli siyasetlere imza atmış sayılmalıdır. Nükleer Beşinci Cumhuriyet Anayasası, Fransızlar’a
enerji alanındaki siyasetler hatırlanmalıdır. Ancak, ciddi boyutlardaki siyasal bir bunalımdan geçer-
sık değişen koalisyon hükümetleri ve Cezayir’deki ken önerildi. Halk oylaması sonucunda da kabul
şiddet olayları sonucunda, 1958 yılına gelindiğin- edildi. Cezayir Bağımsızlık Savaşı, geriye dönüşü
de artık rejim iflas noktasındadır ve Fransa’yı yö- olmayan bir noktaya gelmişti. Özellikle çatışma-
netememektedir. De Gaule’cü milletvekillerinin lar, sadece Fransız güvenlik güçleriyle Cezayirli
zemini hazırlamaları sonucu, siyasal karmaşaya son direnişçiler arasında olmaktan çıkmış, sayıları 1,5

80
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

milyonu aşan ve Cezayir’de yaşayan Fransa uyruklular ile yerli Cezayirliler arasına sıçramaya başlamıştı.
4. Cumhuriyet meclislerindeki siyasal partilerin kendi aralarındaki çekişmeler, tarafların kabul edebileceği
bir siyasetin oluşmasını engelliyordu. Fransa’da tam bir kamu otoritesi boşluğu ve yönetilememezlik iklimi
hakimdi. Bunalımdan çıkış yolu olarak De Gaulle’e çağrı yapıldı. General, daveti ancak kendi ilkelerine
uygun bir anayasanın yapılması koşuluyla kabul edebileceğini ve olağanüstü yetkilere gereksinmesi oldu-
ğunu ileri sürerek iktidar mevkiine geldi. Yeni cumhuriyet
rejiminin başlangıcı, bu şartlar çerçevesinde yaşanmıştır.
General, anayasal düzenlemelere ilişkin görüşlerini, yuka- 5. Cumhuriyet 1958 yılında halk oylama-
rıda belirtildiği gibi, İkinci Dünya Savaşı sonrası Bayeux sı sonucu kabul edilmiştir.
Söylevi’ nde açıklamıştı. Dolayısıyla yeni düzenin genel
hatlarını bu söylevde aramak gerekir.
General’in Bayeux Söylevi, 16 Haziran 1946 tarihlidir. De Gaulle, bu söylevindeki tahliller ve öne sür-
düğü ilkeler konusunda, baştan beri hep ısrarlıdır. Söylev, ana hatları itibariyle şu tespitleri yapıyor ve şu
ilkeleri savunuyordu: Devlet işlerindeki kargaşa, kurumlara karşı yurttaşlarda ilgisizliğe ve soğukluğa neden
oluyordu. Bu tür iklimlerde, dikta tehditlerinin ortaya çıkması sadece bir fırsat sorunu haline geliyordu.
Diğer taraftan, modern toplumlar, kamu makamlarının çarklarının doğru dürüst dönmesi konusunda aşırı
duyarlıydılar. Söylevde, tespit ve iddialar örneklendirilerek, Fransa’da daha önceki cumhuriyet rejimlerinin
sonlanışlarına, Almanya’da Weirmar döneminin Nazilerin iktidarıyla bitişine, Faşist İtalya’daki ve Franco
İspanyası’ndaki otoriter rejimlere atıf yapılıyordu. Dikta düzenleri, er veya geç toplumları felaketli sonlara
doğru sürüklemekteydi. Siyasal kargaşaları dengeleyecek,
özgürlüklerin tehlikeye düşmemesini sağlayacak bir kamu-
sal örgütlenmeye gerensinim vardı. De Gaulle, Mémoires de Guerre’de bu hu-
5. Cumhuriyet rejiminin kurucusunun düşüncelerine susta şöyle demekteydi (1959:240): “Şu-
göre, ulusal düzeyde hakemlik ihtiyacını, siyasal partilerden rası bir gerçektir ki, demokrasinin özünde
ve günlük tartışmalardan bağımsız olarak yerine getirecek farklı kanaatlerin kendilerini ifade etme-
makam Cumhurbaşkanlığı makamıdır. Devletin bir “baş”ı, leri, anlayışları çerçevesinde oylarıyla ka-
bir “şef ”i olmalıdır. Bu makam, ulusun geleceğini, yüksek musal eylemleri ve yasama işlerini yönlen-
çıkarlarını, anayasal düzenin korunmasını ve devlet yaşa- direbilmeleri gerçeği yatar. Diğer taraftan,
mında sürekliliği sağlayan bir makam olmak durumunda- tüm ilkeler ve tüm yaşanmış deneyimler,
dır. Partilerin üstünde yer alabilmelidir. Seçmenlerle doğru- yasama, yürütme ve yargıdan oluşan ka-
dan diyalog kurma vasıtalarıyla donatılmalıdır. Yürütmenin musal erklerin tartışmasız bir biçimde ay-
asıl sorumluluğu da Cumhurbaşkanı’nın uhdesinde bulun- rılması ve her birinin diğerini dengelemesi
malıdır. De Gaulle, ulusal düzeyde ve herkesin üzerinde bir gereğini işaret ederler. Özellikle, sürekli
şef konumunu düşünürken, yanı sıra partiler arasındaki değişen siyasal olayların ve terkiplerin or-
“kısır” çekişmelerin üstesinden gelebilecek ve bu yolla “ge- tasında, kamu işlerinin kalıcılığını sağla-
nel çıkar”ı koruyabilecek bir makam oluşturmanın peşin- yan ulusal bir hakemliğe de yer olmalıdır”.
dedir. Partiler, tekil konuların peşinde oldukları için, par-
lementolar tüm ulusun çıkarlarını birlikte korumakta aciz
kalmaktadırlar. Demokratik rejimin olmazsa olmaz unsur-
ları olmakla birlikte, gerekli siyasetlerin oluşturulmasında
dikkat
hep geride kalırlar. General’in gözünde siyasal partiler, çe- İlk başlarda, General’in bir dikta rejimi he-
kişmeci tavırları dolayısıyla açıkça pek muteber kuruluşlar veslisi olduğu yolunda kuşkular dile getirildi;
değildir. Ülke yönetimi sadece onlara bırakılamaz. Geneli dahası bir basın toplantısında bu tür kuşku-
gözetecek, yetkili bir başkana şiddetle gereksinim vardır. ların olduğu yolunda soru da soruldu. Yanıt,
5. Cumhuriyet, 1958’de ilanını izleyen aylarda, önce salonda gülüşmelere yol açan bir yanıttı. “Ben,
Cezayir’de çatışmalara son verdi. Cezayir’in bağımsızlığı ta- der yanıtında de Gaule; özgürlükleri ve kamu
nındı. Barışa giden yolda, ciddi sıkıntılarla karşılaşıldı, Ce- düzenini güvence altına almak için iş başına
zayir’deki Fransız ordusu, De Gaulle’e karşı başarısızlıkla so- geldim. 60 küsur yaşımdan sonra neden dikta-
nuçlanan askerî darbe girişiminde bile bulundu. De Gaulle, törlük kariyerime başlayacağım ki!..”
iktidarının ilk yıllarında, Cezayir’deki savaşa son vermenin

81
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Yarı-Başkanlık Rejimi: Fransa

dışında, Afrika sömürgelerinin de bağımsızlık talep- Yeni Anayasa, pek açık olmamakla birlikte,
lerini karşılayarak onlarla yeni bir işbirliği siyasetini militan demokrasi iklimini yansıtan hükümlere
uygulamaya koydu. Yeni cumhuriyetin bu başlangıç de yer verir. Örneğin, siyasal partilerin halkoyunu
yılları, Fransa’nın eteğindeki sömürge taşlarını dök- kazanmak için özgürce yarışabileceklerini belirttik-
tüğü, böylelikle dışarıdaki çatışmalara ve huzursuz- ten sonra, “ulusal egemenlik ve demokrasi ilkele-
luklara son verdiği yıllar oluyor. Fransa’nın siyasal rine saygı göstermeleri” gereği vurgulanır. Bu tür
yaşamının sakinleşmesi 60’lı yılların ortalarına kadar hükümler 2. Dünya Savaşı’nı izleyen dönemlerde
sürdü. Arada De Gaulle, Fransa’yı NATO’nun as- kaleme alınan anayasalarda sık görülen hükümler-
keri kanadından çıkardı ve aynı zamanda, İttifak’ın dendir. Bilindiği gibi bu savaş, acı deneyimlerin so-
merkez örgütünün Fransa’yı terk etmesini istedi. nunda demokrasilerin korunması gereğini günde-
1965 Cumhurbaşkanlığı seçimleri genel oyla yapıl- me getirmişti. Korumanın önemli araçlarından biri
dı ve De Gaule, kendisini ikinci tura bırakan rakibi de, siyasal partilerden içinde bulundukları düzenin
solcu aday Mitterrand’ı geçerek yedi yıl için tekrar genel ilkelerine ve rejimin kurucu ruhuna sadakat
seçildi. 1969 Halkoylamasının istediği biçimde so- göstermelerini emreden yasal düzenlemelerdi.
nuçlanmaması nedeniyle, Cumhurbaşkanlığı’ndan 1958 Anayasası, Giriş’i izleyen “Egemenlik”
istifa ederek köşesine çekildi. De Gaule ile birlikte maddesinden sonra, hemen Cumhurbaşkanlığı
Fransız siyasal yaşamına televizyonun etkisi de gir- maddesine yer verir. Anayasal metnin tertip tar-
meye başladı. General, ünlü basın toplantıları dışın- zında bu noktanın varlığı bile, benimsenen yeni
da Fransızlara televizyon aracılığı ile doğrudan hitap anlayışın çok belirgin bir siyasal tercihin ürünü
etmeyi sürekli yeğlemiştir. Siyasal partileri kısa dev- olduğunu kanıtlar. Yeni kurulan rejimde, artık en
reye alarak, bizzat seçmenlerle diyalog kurma siya- başta gelen makam, Cumhurbaşkanlığı makamı-
setini benimsediği söylenebilir. 5. Cumhuriyet’in dır. Anayasa’ya saygının sağlanmasıyla o görevli-
sonraki başkanları da aynı yöntemi izlediler. Yeni dir; hakemlik yaparak, kamusal erklerin düzenli
düzen, alışılmış Millet Meclisi çoğunluğunun yanı işlemesini gözetecek, devlet yaşamında sürekliliği
sıra bir de başkanlık çoğunluğu kavramını Fransız güvenceye alacaktır. Ulusal bağımsızlığın, ülke bü-
siyasal yaşamına getirdi. Yeni başkanlık çoğunluğu, tünlüğünün, uluslararası antlaşmaların bekçisi ve
siyasal yaşamda giderek önem kazandı ve sistemin güvencesidir.
ana unsurlarından biri haline geldi. Bu durum,
Fransızların parlamenter siyasal geçmişlerinde yaşa-
dıklarından farklı bir durum oluyordu. Yürütmenin 1958 Anayasası Cumhurbaşkanlığı maka-
içinde ve üst bir konumda, arkasında seçmen ço- mına Anayasaya saygının sağlanması, ha-
ğunluğunu bulunduran yeni bir iktidar odağı oluş- kemlik yaparak kamusal erklerin düzenli
turuldu. işlemesini gözetmesi ve devlet yaşamında
sürekliliği güvence altına alması gibi gö-
revler yüklemiştir.
Yeni Anayasanın Öngördükleri
5. Cumhuriyet Anayasası, bazı alanlarda
Fransa’nın anayasal geleneklerini sürdürürken, Başlangıçta, Cumhurbaşkanlarının yedi yıllık
bazı alanlarda da önemli değişiklikler öngörüyor- bir süre için seçimleri öngörülmüştü. Anayasal
du. Anayasa’nın Giriş metninde Fransızlar,” 1789 olarak ikinci bir görev süresi tanınmıştı. Yakın za-
Beyannamesi’yle açıklanan ve 1946 Anayasası’nın manda yapılan bir değişiklikle, süre beş yılla sınır-
girişindeki ifadelerle de onaylanan ulusal egemenlik landırılmış, ikinci bir dönem için aday olma hakkı
ve insan haklarına olan saygılarını ilan” ediyorlardı. korunmuştur. De Gaulle’in ilk göreve gelişi dışında
Keza, egemenliği düzenleyen maddeyle “Fransa, tüm Cumhurbaşkanlığı seçimleri genel oyla gerçek-
laik, demokratik, sosyal ve bölünemez bir Cumhuri- leştirilmiştir. Seçim, fiilen hep iki turludur. Çünkü
yet” diye tanımlanıyordu. Köken, ırk veya din farkı Anayasa’nın 7. Maddesi, seçilme şartı olarak mut-
gözetilmeksizin bütün yurttaşların kanun önünde lak çoğunluğu gerektirir. İlk turda bu oy oranını
eşitliği teminat altına alınıyor; “tüm inançlara saygı- bulan aday, elli yıldır hiç vaki olmadı. Dolayısıyla
lı” olunacağı vurgulanıyordu. Cumhuriyet’in dövi- ikinci tura kalan iki adayın kendi aralarındaki ya-
zi, öteden beri olduğu gibi yine “Özgürlük, Eşitlik, rışma ile Cumhurbaşkanı’nın kim olacağı belirle-
Kardeşlik”ti. Temel ilke olarak, “halkın halk tarafın- nir. Beş yıl için seçilen ilk başkan Sarkozy’dir. Daha
dan ve halk için yönetimi” esastı. önceki başkanlar, hep yedi yıl için seçilmişlerdi.
82
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Bazıları ölüm nedeniyle, bazıları yeniden seçileme- başkanları, sözü geçen yetkilerinin yanı sıra, Ba-
me nedeniyle birer dönem başkanlık yaptılar. İki kanlar Kurulu’nun kararnamelerini imzalar; sivil
dönem başkanlık görevini sürdürebilenler, De Ga- ve askerî makamlara atamalar yapar. Silahlı güçle-
ulle, Mitterrand ve Chirac’tır. General, ikinci dö- rin başıdır; bu sıfatla ulusal savunma kurullarına
nemini tamamlamadan istifa ederek ayrıldı. Keza başkanlık eder. Dış siyasetin yönlendirilmesinde ve
General’den sonra başkanlığa seçilen Pompidou, ulusun genelini ilgilendiren güvenlik gibi temel si-
dönemini tamamlayamadan vefat etti. İkinci tur yasal konularda, birinci derecede yetkili makamdır.
seçim sonuçları, genellikle kazanan adayla kaybe- Anayasa, 16. maddesiyle olağanüstü durumlar-
den aday arasında ciddi oy farklarının olmadığını da kullanılmak üzere, 5. Cumhuriyetin cumhurbaş-
gösterir. Bunun tek istisnası, Chirac’ın ikinci kez kanlarına çok üstün yetkiler tanır. Bununla beraber,
seçiminde yaşandı. Sosyalist rakibi ikinci tura kala- başlangıçtan beri De Gaulle dâhil, hiçbir başkan,
madığı için Chirac, bu turda aşırı sağ adayla yarıştı olağanüstü yetkiler tanıyan anayasal yetkileri kul-
ve sosyalist parti seçmenlerinin de cumhuriyetçilik lanma gereğini duymadı. Bu yetkilerin kullanılması
temelinde kendi ismi etrafında toplanmaları sonu- halinde Anayasa, denge kurmak kaygısıyla, Millet
cunda % 82 oyla seçimi kazandı. Meclisi’nin toplantı halinde olması zorunluluğunu
Anayasa metninin öngördüğüne göre, getirmiş, olağanüstü yetkilerin kullanıldığı dönem-
Fransa’nın önemli siyasal sorunlarında en yetkili de, Meclisin feshedilmesini yasaklamıştır.
makam Cumhurbaşkanlığıdır. Başkan, Başbakan’ı
ve onun önerilerine göre Bakanlar Kurulu’nu
atar. Hükümetin istifasını kabul eder. Bakanlar Fransa’da önemli siyasal sorunlarda en yet-
Kurulu’na başkanlık eder. Kanunları yayınlar. Uy- kili makam Cumhurbaşkanlığıdır. Cum-
gun görmezse, tekrar görüşülmesi istemiyle Ulusal hurbaşkanı, Başbakanı ve onun önerileri-
Meclis’e geri gönderebilir. Gerekli gördüğü yasala- ne göre Bakanlar Kurulu’nu atar.
rı, halkoylamasına sunabilir. Özellikle De Gaulle,
görevli olduğu dönemlerde, halkoylamalarını ken- Anayasa’nın Üçüncü Başlığı, yürütme organı
di siyasetlerine yönelik seçmenlerin güvenlerini olarak hükümetin yetki ve sorumluluklarını düzen-
tazelemek için kullanmıştır. Fransa’nın siyasal ya- ler. Yürütmenin izleyeceği siyasal çizginin ana hat-
şamında, başlangıçtan beri halkoylaması, başkanlar larını Cumhurbaşkanı tayin eder (Belorgey, 1967,
gereksinme duydukça zaman zaman kullanılmıştır. 104-105). Dış siyaset ve güvenlik konuları söz ko-
Anayasa’da yapılan son değişiklikler arasında, Av- nusu olduğunda, bu öncelikle ve özellikle böyledir.
rupa Birliği’ne yeni üye alınması konusunda da Başbakanı ve Bakanlar Kurulu üyelerini Cumhur-
halkoylamasına başvurma olanağı sağlanmış gö- başkanı atadığına göre, Cumhurbaşkanı’nın gerek-
rünüyor. Böyle bir yöntemin, De Gaulle’den son- li gördüğü hallerde Bakanlar Kurulu’na başkanlık
ra Cumhurbaşkanı seçilen Pompidou döneminde yapma yetkisi de göz önüne alınırsa, yürütme or-
Birleşik Krallık’ın üyeliği konusunda ve ilk kez uy- ganının asıl unsurunun Cumhurbaşkanı olduğu
gulandığını belirtelim. gerçeği ortaya çıkar. Bununla beraber Fransa, 5.
Cumhurbaşkanı’nın yetkileri arasında Millet Cumhuriyet düzenlemeleri ile iki başlı bir yürüt-
Meclisi’ni feshetme yetkisi de sayılmalıdır. An- me organı oluşturmuştur. Yürütme erkinin bir başı
cak Cumhurbaşkanları, bu yetkilerini Başbakan’a, Başbakanlar ise, diğer ve daha üst konumda bulu-
Millet Meclisi Başkanı’na ve Senato Başkanı’na nan başı, Cumhurbaşkanları oluyor. Yine anayasal
danışarak kullanabilir. Feshedilen meclis, bir yıl sü- metinlerin gerektirdiği biçimde Bakanlar Kurulu,
reyle tekrar feshedilemez. Başka bir ifadeyle, fesih Millet Meclisi tarafından güven oylamasıyla dev-
yetkisi oldukça sınırlı bir yetkidir. Fesih yetkisinin rilebilir. Yeni Cumhuriyetin öngördüğü düzenin
uygulamada sık rastlanan bir yöntem olmadığı gö- yumuşak karnının da bu noktada ortaya çıktığını
rülür. Bir kez De Gaulle, 68 olaylarının ardından belirtelim.
bu yetkiyi kullandı; bir kez de Chirac, kendisine Fransa’nın yarı başkanlık düzeninin sorunsuz iş-
yakın bir siyasal çoğunluğun varlığına karşın bu lemesi, büyük ölçüde Cumhurbaşkanı’nı seçen ço-
yetkiyi kullandı ve hiç beklemediği halde, muha- ğunlukla Millet Meclisi’ni seçen çoğunluğun akraba
lefetteki sosyalistlerin çoğunluk sağladığı bir Millet çoğunluklar olması durumlarında olanaklı olabiliyor
Meclisi’nin ortaya çıkmasına vesile oldu. Cumhur- (Guillaume, 1992, 29). En azından sistemin kuruluş

83
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Yarı-Başkanlık Rejimi: Fransa

yıllarında bu tehlikeye hep dikkat çekilmişti. Uygu- Hükümet organının yetki ve sorumluluklarını
lamalar zaman içinde endişelerin pek de haklı olma- düzenleyen üçüncü başlık altındaki 20. maddeye
dığı gerçeğini gösterdi. Önce sosyalist Cumhurbaş- göre, “Hükümet, ulusun siyasetini tayin eder ve
kanı Mitterrand’ın döneminde, bir de merkez sağ yürütür”. Yönetim örgütleri ve silahlı güçler bu
adayı olarak seçilen Chirac’ın Cumhurbaşkanlığı amaçla emrindedir. Hükümet, Anayasa’nın ön-
dönemlerinde, Cumhurbaşkanlığı’nı seçen çoğun- gördüğü biçimde, programını veya genel siyaset
lukla Millet Meclisi’ni seçen çoğunluk, siyasal yel- konularını Millet Meclisi’nde onaya sunar. Meclis
pazenin farklı yerlerinden geldiler. Birinci durumda, de gerekli görürse, güven oylamasıyla hükümetin
Cumhurbaşkanı sol seçmenin oylarıyla seçilmişti; sorumluluğunu tartışma konusu yapabilir. Eğer
Millet Meclisi’nin çoğunluğu ise sağ ve merkez sağ Meclis, hükümet tarafından geliştirilen programı
seçmenlerin oylarıyla. İkinci durumda ise, Cum- onaylamaz, genel siyaseti benimsemezse, Başbakan,
hurbaşkanı Chirac, merkez sağın oylarıyla Cum- Cumhurbaşkanı’na istifasını sunmak zorundadır.
hurbaşkanı olmuştu; fesih sonucu yenilenen Millet Yukarıda açıklanan Meclis çoğunluğu ile Cum-
Meclisi’nin çoğunluğu ise sol partilerden oluşuyor- hurbaşkanlığı çoğunluklarının aynı yönde olması-
du. Her iki durumda da Bakanlar Kurulu üyeleri, nın istikrarı sağlayıcı niteliği, Anayasa’nın bu hü-
Cumhurbaşkanı’ndan farklı bir siyasal eğilimde bu- kümleri çerçevesinde daha iyi anlaşılabilir. Millet
lunuyorlardı. Sık kullanılan bir adlandırmayla “topal Meclisi’nin yürütme organını güven oylamasıyla
ördek” terkibini çağrıştıran bu asimetrik durumlar görevinden ayrılmak zorunda bırakabilmesi, Fransız
Fransa’nın yönetiminde aşılması güç sorunların sisteminin önceki cumhuriyetlerden beri çok alışık
oluşması sonuçlarını doğurmadı. Sistem oyuncuları, olduğu bir yöntemdir. Sistem, bu açıdan bakıldığı
buna “birlikte yaşama” siyaseti dediler ve Anayasa’yla zaman daha çok bir parlementer sistemi andırır. Ne
seçmen iradesine saygı çerçevesinde Fransa’yı birlikte var ki, gerek Anayasa’nın Cumhurbaşkanı’na tanı-
yönettiler. Burada hiç kuşkusuz Fransız toplumunun dığı yetkiler, gerek Cumhurbaşkanı’nın genel oyla
3. ve 4. cumhuriyetlerde gözlendiğinin aksine artık seçilmesi, sistemi belli ölçülerde başkanlık sistemi-
“yatışmış”, aynı zamanda barışık toplum olmasının ne doğru çekmiştir. Melez bir düzenle karşı karşıya
önemli bir payı vardır. Gerçi ufak tefek sürtüşmele- olduğumuzu bilelim. Nitekim anayasacılar, Fransız
rin yaşanmadığı, zaman zaman soğuklukların görül- 5. Cumhuriyet düzenini yarı başkanlık sistemi diye
mediği söylenemez. Birlikte yaşama deneyimlerinin adlandırırlar.
sorunsuz geçmiş olması, ileride ortaya çıkabilecek
asimetrik durumların da sorunsuz yaşanacağının
bir güvencesi sayılmamalıdır. Dolayısıyla yürüt- Fransız sisteminde, yürütme organını siyasal
menin iki başının farklı eğilimlerden geldiği yeni anlamda Millet Meclisi, yargısal anlamda da
bir durumun toplumu ve sistemi aşırı ısıtan yakıcı Yönetim Mahkemeleri ile Danıştay denetler.
bir sorunla çakışmasının, ne gibi sonuçların ortaya Yönetim Mahkemeleri birinci derece yargı
çıkmasına neden olabileceği sorusunun yanıtını bu- makamları olarak çalışırlar; Danıştay ise,
günden vermek güçtür. Şimdilik Fransa’nın iki başlı birinci derece yargının temyiz yeridir. Keza
yürütmeyle elli yılı aşkın bir süredir yönetilebildiğini Sayıştay, yürütme organının devlet bütçesin-
belirtmekle yetinelim. den yaptığı harcamaların hem yasalara hem
de bütçe yasasına uygunluğunun denetimiy-
le sorumludur. Bunlara ek olarak bir de 70’li
Günümüz Fransız Anayasası, Bakanlar Ku- yıllarda İsveç Ombudsmanı’ndan esinlene-
rulu üyelerinin, hükümet üyeliğinin yanı rek kurulmuş olan Yönetsel Aracı makamı
sıra parlamento üyesi olmasını engelle- söz konusudur. Yönetsel Aracı, Millet Mec-
mektedir. Bu anayasal engelin arkasındaki lisi adına yürütme organındaki eksiklik ve
mantık, kuvvetler ayrılığı anlayışına daya- yanlışları her yıl bir raporla Meclis başkanlık
nır. Eğer bir Millet Meclisi üyesi, bakan makamına bildirir.
olarak atanırsa, onun Meclis’teki sandalyesi
yedek milletvekili tarafından kendiliğinden
Fransız sistemi iki meclisli sistemlerdendir.
doldurulur. Bu konudaki madde gereğince,
Anayasa’nın kendi diliyle “Parlamento, Millet Mec-
Bakanlar Kurulu üyesi olmak için doğal
lisi ve Senato’dan oluşur”. Hükümetin programının
olarak milletvekili olma koşulu aranmaz.

84
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

oylanma yeri sadece Millet Meclisi’dir. Her iki mec- Konsey’in yetkilerini iki ayrı başlık altında de-
lisin üyeleri, dokunulmazlık ayrıcalığına sahiptirler. ğerlendirmek gerekiyor. Konsey, tıpkı Türkiye’de-
Üyesi olsun veya olmasın Bakanlar Kurulu men- ki Yüksek Seçim Kurulu gibi, Cumhurbaşkanı ve
supları, her iki meclisin oturumlarına katılabilirler. Millet Meclisi üyeleriyle Senato üyelerinin seçim-
Talep üzerine bu meclislerde açıklama yapabilirler. lerinin kurallar çerçevesinde cereyanını denetler.
Yeni bir yasa önerisi veya mevcut yasalarda değişiklik Resmi sonuçları ilan eder. Seçimlere ilişkin itiraz-
önerilerini Millet Meclisi üyeleriyle Bakanlar Kuru- ları sonuca bağlar. Keza, halkoylaması sürecinin de
lu her biri ayrı ayrı sunma yetkisine sahiptir. An- kurallar çerçevesinde yürütülmesiyle yükümlüdür.
cak, uygulamanın kanıtladığı gerçeğe bakılırsa, yasa Konseyin daha çok halkoylaması ve seçimlerin
tekliflerinin neredeyse tamamı hükümet kökenli- kurallara uygun biçimde gerçekleştirilmesiyle ilgi
dir. Diğer taraftan, milletvekillerinin yasa önerileri, bu işlerinin yanı sıra, asıl önemli işi, yasaların ana-
harcama gerektiren yasa önerileri ise, buna yetkileri yasal olarak denetlenmesi işidir. Başka bir deyişle,
yoktur. Malum olduğu gibi, günümüz dünyasında yasaların anayasaya uygunluğunu inceler. Parla-
harcama kalemleri yaratma olasılığı bulunmayan mentoların iç tüzükleri ve Cumhuriyet makamla-
bir yasal düzenleme hemen hemen hiç söz konusu rını ilgilendiren yasaların yayımlanmasından önce
değildir. Savaş ilanı yetkisi de Parlemento’ya özgü Anayasa’ya uygunluklarını inceler ve sonuca bağlar.
bir yetkidir. Oysa anayasal metinler, sıkıyönetim Yine Parlamentolardan geçen bir yasanın aleyhine
ilanına Bakanlar Kurulu’nu yetkili kılmıştır. Yine iptal davası açılması halinde, iptal davasına konu
de, on iki günü aşan sıkıyönetim programları ancak yasanın anayasal uygunluğunu yayımından önce
Parlamento’nun onayı ile olanaklıdır. Millet Mecli- karara bağlar. Konsey önünde iptal davası açma
si seçimleri de tıpkı Cumhurbaşkanlığı seçimlerin- yetkisi, Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a ve Millet
de olduğu gibi, iki turludur. Milletvekili adayının Meclisi Başkanı ile Senato Başkanları’na tanınmış-
seçim bölgesi ise dar bölgedir. tır. Belirli sayıya ulaşan parlamento üyeleri de iptal
5. Cumhuriyet Anayasası’nın getirdiği en önemli davası açabilirler. Konsey, acil durumlarda ve Hü-
yenilik, Fransa’nın yerleşik anayasal gelenekleri çerçe- kümet talebiyle sekiz günde, olağan durumlarda da
vesinde düşünüldüğünde, yasaların anayasallık dene- bir ay içinde önüne gelen davayı sonuçlandırmakla
timiyle yetkili Anayasa Konseyi’ ni öngörmesi oluyor. sorumludur. Davaların sonuçlanmasına kadar, ilgili
Gerçekten Fransız siyasal geleneklerine göre, genel yasaların yayımlanması durdurulur. Doğal olarak,
iradenin üzerinde başkaca hiçbir irade olamaz. Bu ne- Anayasa Konseyi’nin kararlarına karşı herhangi bir
denle Fransız siyasetçileri, yasaların yargı tarafından merci önünde itiraz söz konusu edilemez; kararlar,
denetimi seçeneğine hep soğuk bakmışlardır. 58 Ana- kesin kararlardır ve bu kararlara, siyasal ve yönetsel
yasası, söz konusu geleneğin aksine, yasaların anaya- makamların uyma yükümlülüğü vardır.
sal denetimini metne geçirmiştir. İkinci Dünya Savaşı
sonrasında Avrupa’daki diğer ülkeler gibi, artık Fransa
da bir anayasal yargıçlar kuruluna sahiptir. Yasaların Fransa’ da yasaların anayasallık denetimiy-
yargısal bir makam tarafından iptal edilebilmesine le yetkili olan “Anayasa Konseyi’dir.
ilişkin olarak günümüz Fransası’nda hiçbir siyasetçi
veya kalem, bu yöntemin bir yargıçlar yönetimi ol- Konsey, kuruluşundan beri ilginç kararların
duğu iddiasını dile getirmemektedir. Anayasa’nın 7. altına imza atmıştır. Örneğin, seçilmiş Parlamen-
Bölümü, Anayasa Konseyi adı altında bir tür anaya- to üyelerinin bazılarının seçim harcamalarının
sa mahkemesinin yetkilerini düzenler. Konsey, do- yasalarca öngörülen miktarların üstüne çıkmasını
kuz üyeden oluşur. Cumhurbaşkanı, Millet Meclisi neden göstererek üyelik sıfatlarını iptal etmiştir.
Başkanı ve Senato Başkanı, ayrı ayrı üçer üye atama Bu tür uygulamaların, ender uygulamalar oldu-
yetkisine sahiptir. Bunun dışında eski Cumhurbaş- ğunu belirtelim (Leyrit, 1995, 226). Çevre Vergisi
kanları da Konsey’in doğal üyeleri sayılırlar. Kurulun Yasası da, Anayasa’nın öngördüğü eşitlik ilkesini
başkanını görevdeki Cumhurbaşkanı belirler. ihlal gerekçesiyle iptale konu olmuştur. Sosyalist
Jospin Hükümeti’nin önerisiyle Parlamento’dan
geçen Korsika Bölgesel Yönetim Yasası’nda Fransa
Fransız sisteminde iki meclis vardır: Millet Halkı’nın bir parçası olan “Korsika Halkı” tabi-
Meclisi ve Senato rinin kullanılması, açılan iptal davası sonucunda

85
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Yarı-Başkanlık Rejimi: Fransa

anayasal bir tabir olmadığı gerekçesiyle onaylan- çözüm gerektiren ciddi sorunlar vardır. Belli başlı
mamış; yargıçlar, “Fransız Halkı” tabirinin anaya- sorunlar arasında, davaların sürüncemede kalması,
sal bir kavramı ifade ettiğini savunmuşlar; Birleşik pahalı yargı, yargıçların biriken dosyalarla baş et-
Devletler Anayasası’yla Federal Almanya Anayasa mek zorunda olmaları gibi sorunlar sayılabilir.
Mahkemesi’nin kararlarına atıfta bulunmuşlardır. 5. Cumhuriyet düzeninin zaman içinde geliş-
Yargıçlara göre, eğer Korsika Halkı’ndan yasal me- tirdiği kurumlardan bir diğeri de, Fransa’nın aşırı
tinlerde söz edilebilirse, benzer şekilde, Müslüman merkeziyetçi geleneklerini yumuşatma düşüncesiy-
Halkı, Musevi Halkı veya başkaca bir bölge hal- le 80’li yıllardan başlayarak bölgesel özerklik içeren
kından da söz edilebilir. Böyle bir düzenleme de bölge yönetimlerinin kurulması ve bu yönetim bi-
Cumhuriyet’in anayasal geleneklerine ve bütünlü- rimlerinin halkoyu ile belirlenmesidir. Benzer bir
ğe zarar verici olur. Bu unsurlar, hukuki ve özel- yenileşme girişiminde De Gaulle de bulunmuştu.
likle anayasal anlamda halk değil, daha çok “yöre Fakat siyasal nedenlerle öngördüğü halkoylaması
sakinleri” olarak adlandırılabilirler. Belirtmek gere- “hayır” la sonuçlanmıştı. Bu alanda bir reformun
kir ki, Konsey, söz konusu yasanın diğer maddeleri gerçekleştirilmesi, sosyalistlerin iktidarda oldukları
hakkındaki itirazları haklı görmemiş ve Korsika’ya döneme rastladı. Fransa, yerel özellikler çerçevesin-
tanınan yerel yetkileri uygun bulmuştur. de 22 bölgeye ayrıldı. Bölge düzeyinde meclisler
oluşturuldu. Her bölge, kendisiyle ilgili kararları
alabilmekte ve bölgenin sorunlarını Paris’ten geç-
Karar metni için bkz: Revue Française de meden çözme olanaklarını elde edebilmektedir.
Droit Constitutionnel, 7, 1991, s. 476-481.
Bölge meclislerine üyelik seçimleri de diğer se-
Kararın kısmen Türkçe’ye çevrisi ve yorumu
çimler gibi iki turlu seçimlerdir. Bölge meclisinin
için bkz: Cemil Oktay, “Fransız Halkı’nın
başkanı da aynı zamanda bölgenin başkanıdır. Son
Unsuru Korsika Halkı İfadesinin Anayasal
iki bölge yönetim seçimlerini büyük bir çoğunluk-
Olanaksızlığı Konusunda Bir Not”, İstan-
la Sosyalist Parti’nin kazandığını belirtelim. Bugün
bul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
sosyalistler, 22 bölgenin 21’inde iktidardadır. Bir
Dergisi, n. 10, Ocak 1995. S.57-58.
önceki seçimlerde de benzer sonuçlar elde edilmişti.
Bazı bölgelerin, yatırımlarına kaynak bulmak ama-
cıyla Avrupa Birliği kurumlarıyla Paris üzerinden
Fransız anayasa yargıçlarının aldığı kararlar, geçmeden doğrudan ilişkilere girdiği durumlar ol-
hiç kuşkusuz hukukçular tarafından ince- muştur. Bu tür yaklaşımların merkezin eleştirisine
lenir; kararlar hakkında akademik görüşler muhatap kaldığı görülür. Nitekim Chirac’ın ikinci
dile getirilir. Ancak, Fransa’da hiçbir siya- döneminde bir süre başbakanlık yapan Raffarin’in,
setçi, Konsey’in kendi siyasetlerine uygun müdahalede bulunarak, bölge yönetimlerinin
düşmeyen kararları karşısında, “genel irade” benzer girişimlerini onaylamadığı bilinir. Fransız
nin üstüne çıkıldığı savlarını ileri sürmez. bölgesel yönetimine ilişkin olarak, önemli sayılabi-
lecek bir tespitin dile getirilmesi gerekiyor. Başlan-
gıçta, bölge yönetimleri kurma düşüncesi, Fransız
Fransa, temel hak ve özgürlüklerin korunması merkezî sistemi ile il sistemine ayak bağı oluştura-
amacıyla uluslararası yargı mercilerinin yetkisini cağı, yönetim ağını ağırlaştırıcı sonuçlar doğuraca-
kabul eden bir ülkedir. Fransız ulusal yargı makam- ğı gerekçeleriyle eleştirilmişti. Sonuçlar, eleştirileri
larında hakkını teslim ettiremediğini düşünen bir pek de haklı çıkarmadı. İl sisteminin üzerinden
yurttaş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne birey- ciddi ölçülerde bazı yükler kalktı.
sel başvuruda bulunabilir. Mahkeme, Aralık 1986
Fransız bölge yönetimlerini federalist bir yöne-
ile Haziran 1996 tarihleri arasında, Fransa’nın da-
tim üslubu olarak değerlendirmek olanaklı görün-
valı olduğu konuların otuz altısında Sözleşme’nin
müyor. Alman, ABD veya İsviçre örneklerine göre,
bazı maddelerine uyulmadığını saptamıştır. Fran-
oldukça zayıf bir adem-i merkeziyetçilikten söz edi-
sız yargısı, Sözleşme’nin lafzına ve ruhuna aykırı
lebilir. Fransa hâlâ daha, üniter yapıda bir devlettir
kararlarının sayısı konusunda, Birleşik Krallık,
ve bu özelliği üzerinde aşırı derecede duyarlılık gös-
İtalya ve Avusturya’nın hemen arkasından gelir
terilir. Bununla beraber, 1950’li yıllardan günümü-
(Marguénaud, 1997, 119). Diğer birçok Avrupa
ze kadar geçen sürede, anlayışlarda ciddi değişimler
ülkesinde olduğu gibi, Fransa’da da yargıya ilişkin
ortaya çıkmıştır. Örneğin yerel dillerin Fransızca’nın
86
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

yanı sıra öğrenilmesi özgürlüğü, günümüzde be-


nimsenmiş özgürlükler arasında sayılabilir. Keza,
yerel televizyon ve radyolarda yerel müzik yayınları 5. Cumhuriyet Anayasa’sı, Cumhurbaş-
sınırsız olarak yapılabilmektedir. Fransa’nın tüm bu kanlarını öne çıkaran hükümleri ve uygu-
gelişmelere karşın, Korsika gibi yörelerdeki milliyet- lamaları nedeniyle sistemi “seçimle gelen
çi sorunları aştığı söylenemez. Bu küçük ada, aşı- krallıklar“ olarak nitelendirmektedir.
rı ve tavizsiz milliyetçilerinin şiddete başvurmaları
nedeniyle Fransız yönetiminin zaman zaman başını
ağrıtan sorunlar arasındadır. Son yirmi yıl içinde, Diğer taraftan, burada evrensel sayılabilecek
kamusal ve özel binaları bombalama, milliyetçi ör- bir siyasal gerçeğe de değinmek gerekiyor. Siyasal
güt içinde hesaplaşma, dahası Ada valisini katletme- modernleşme süreci, esas itibariyle hukuk devletini
ye kadar giden eylemlere tanık olunur. yaşanan bir gerçeklik haline getirme sürecidir. Tekil
anayasal düzenler ise, bize sadece bu sürecin tari-
hin belli bir döneminde, yine belli bir ülkede nasıl
Fransa’da aşırı merkeziyetçi gelenekleri yaşandığını gösterir. Başka bir anlatımla, başkan-
yumuşatma düşüncesiyle 80’li yıllardan lık sistemi, parlementer sistem veya yarı başkanlık
itibaren bölgesel özerklik içeren bölge yö- sistemleri, o sistemleri uygulayan ülkelerin özellik-
netimleri kurulmuş ve bu yönetim birim- lerini yansıtan birer tarihsel örnek sıfatıyla anlam
lerinin halk oyu ile belirlenmesi benim- taşırlar. Aslolan, bireysel hak ve özgürlüklerin ger-
senmiştir. çekleştirilebilmesi ve bu çerçevede hukukla sınırlı
kamu erkleri oluşturulmasıdır. Bunun bir başka
Bazı siyaset bilimciler, Fransız 5. Cumhuriyet adı, anayasal çoğulcu düzenlerin kurulmasıdır.
Anayasası’nın Cumhurbaşkanlarını öne çıkaran Başka bir ifadeyle, Aristo’dan beri bilinen politeia’
hükümleri ve uygulamaları nedeniyle, sistemi “se- nın gerçekleştirilmesidir. Çoğulcu anayasal rejim-
çimle gelen krallıklar” diye adlandırmayı tercih ler, yasal düzenlemelerin yanı sıra, o düzenlemeleri
etmektedirler (Duverger, 1975). Yakıştırmanın işleten bir siyasal kültürü de gerektirir. Bir benzet-
pek de haksız bir yakıştırma olduğunu söylemek meyle bu tespiti açmaya çalışalım. Nasıl ki, bilgi-
kolay görünmemektedir. Ünlü bir yayınevinin sayar donanımına sahip olmak, o donanımın ya-
her yıl çıkardığı yıllıkta, Fransa Cumhuriyeti üni- zılım programlarıyla desteklenmemesi durumunda
ter bir devlet olarak tanımlandıktan sonra, siyasal bir anlam ifade etmezse, çoğulculuğu ve hukuk
rejimin doğası şu ifadelerle tanıtılır: “Başkanlık devleti ilkelerini içeren bir anayasanın varlığı da,
iktidarıyla birlikte parlementer demokrasi...” (la çoğulcu siyasal kültür yokluğunda fazla bir anlam
Découverte, 2000, 513)... Gerçekten de Fransızlar, ifade etmez. Keza, yasalara atfedilen anlam, mev-
5. Cumhuriyet’in başlangıcından beri önceleri yedi cut kurumların saygınlığı, benzer tüm etkenler de
yılda bir; yakın zamanda yapılan değişiklikle beş bu bağlamda sayılmalıdır. Fransız 5. Cumhuriyet
yılda bir; anayasal monarklarını seçim sandıklarına rejiminin ortaya çıkan fırsatlara karşın, bugüne ka-
giderek belirliyorlar. Başlangıçtaki yüksek muhale- dar kurumlar arası bir kilitlenmeyle karşılaşmaması
fet seslerine karşın, seçimle gelen krallar yöntemi gerçeğinin arkasındaki asıl neden, işaret edilen kül-
benimsenmiş gibi görünüyor. Hiç kuşkusuz, bu ge- tür değişkeninden kaynaklanıyor olmalıdır.
lişmede özgürlüklerin teminat altına alınmış olma- Anayasa’nın öngördüğü yasama-yürütme-yargı
sının, Parlementoların öteden beri varolan gelenek- dengesi konusunda çok önemli bir tespitin altını
lerinin sürdürülmesinin büyük payı vardır. Diğer çizmek gerekir. Erkler ayrılığı veya erkler dengesi
taraftan, uluslararası kriz dönemleri dışında, yeni sorunu sadece bir anayasal sorun olarak görülemez.
düzenin, iktisadi ve sosyal alanda çarkların iyi ve Bu konuda da donanım-yazılım ayrımı geçerli
sorunsuz döndüğü zamanlara rastlaması da hesaba olmalıdır. Şöyle ki, erklerin birbirini frenleme-
katılmalıdır. Fransa, özellikle birinci petrol şoku- si yöntemini, Fransız siyaset ve anayasal yazının-
nun yaşandığı 70’li yılların başına kadar, iktisadi da etraflı biçimde ele alıp inceleyen ünlü kalem
büyüme alanında ciddi başarılar elde etti. Keza, Montesquieu’nün anlayışı da bu yöndedir. Erklerin
sosyalistlerin iktidar olduğu 80’li yıllar da bazı ik- birbirini frenlemesi, eğer toplumsal kuruluşların
tisadi sorunlara karşın, Fransa’nın ticari ve sanayi birbirini frenlemesi mekanizmalarıyla desteklenmi-
alanında atılımlar kaydedebildiği yıllardır. yorsa, erkler ayrımının anayasal metinlerde kesin

87
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Yarı-Başkanlık Rejimi: Fransa

hükümlere bağlanmasının ciddi bir anlamı olamaz. Aslolan, toplumu oluşturan farklı güçlerden herhangi
birinin diğerlerini sindirecek derecede öne çıkmaması; çıkamamasıdır. Bu da, iyi niyet ifadelerine değil,
toplumdaki farklı çıkar ve görüş gruplarının kendi sorunlarını savunabilecek derecede örgütlü olmalarına
bağlıdır. Belirtmek gerekir ki, Fransız toplumu her alanda örgütlü hareket etme alışkanlıklarını geliştirmiş
bir toplum gibi görünüyor. Özetle, anayasaların öngördüğü erkler ayrımı ve dengelerin uygulamada can-
lılık göstermesi, toplum katında da farklı güçlerin kendi aralarında denge kurabilmesine bağlıdır. Başka
bir deyişle, toplum yapısı çoğulcu, çoğulcu olduğu oranda da pazarlıkçı ve dengeci olmalıdır. Toplumsal
güçlerden birisi, diğerlerinin aleyhine nalıncı keseri gibi sürekli kendine yontabilen bir güç ise, orada erkler
ayrımının ağırlığı, anayasa derslerinin sıkıcı konusu olmaktan ileriye gidemez.
Öğrenme Çıktısı

2 Fransa’nın geçirdiği evrimin temel özelliklerini değerlendirebilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Fransızlar, geleneksel olarak


“1789 tarihli Büyük Fransız
genel irade üzerinde bir de- Fransa’nın siyasal gelişmesi-
Devrimi, tabula rasa siyase-
netimi kabul etmezler. 58 ni nasıl anlatırsınız? Fransız
ti izlemiş; başka bir deyişle,
Anayasası’nda bu anlayıştan Anayasasının kuvvetler ay-
her şeyi sil baştan ele almış-
ayrılarak bir istisna getiril- rımına ilişkin özelliklerini
tır” yargısına katılmak sizce
miştir. Bu istisnayı size göre tanımlayın.
neden olanaklı değildir?
hangi kurum oluşturuyor?

FRANSA’DA SİYASAL KÜLTÜR VE SİYASAL KATILMA


Fransızlar için, bugün geldikleri çoğulcu kültür noktasına ulaşmak kolay gerçekleşmemiştir. Fransa,
tarihinde hem Devrim döneminde, hem de Devrim’den sonra baskıcı dönemler yaşamış bir ülkedir. Ta-
rihçilerin tespitlerine iltifat etmek gerekirse, Büyük Devrim’in hedeflerine varması için iki yüzyılı aşkın bir
süre farklı siyasal mücadelelerden ve deneyimlerden geçilmiştir. En önemli mücadele alanını siyasal katıl-
ma tabanının genişletilmesi ve sosyal hakların tanınması sorunları oluşturur. Devrimden neredeyse yarım
yüzyıl sonra bile, seçme seçilme haklarının pek sınırlı kaldığı görülür. 1830 liberal hareketleri sırasında
yapılan yeni seçim yasasının öngördüğüne bakılırsa, ancak her 200 Fransız’dan sadece biri seçmen olma
hakkına sahiptir. İşaret edilen 1830 ıslahatı sırasında, Birleşik Krallık’ta geçerli seçmen oranı 30 yurttaştan
biriydi. Kısıtlı oy hakkı uzun süre uygulama bulmuş görünüyor. Fransızlara genel oy hakkının tanınma-
sı, Büyük Devrim sırasındaki kısa süren ve tam anlamıyla uygulama bulmayan girişim sayılmazsa, 1848
devrimlerinden sonra ve bu devrimler sayesindedir. Belirtmek gerekir ki, genel oy tanımlamasının içine
henüz kadın nüfus, başka ülkelerde olduğu gibi Fransa’da da girmez. Genel oy denildiği zaman, bundan
anlaşılan erkek nüfusun genel oy hakkıdır. Kadınların da seçmen olabilmeleri için bir yüzyıla yakın daha
zaman geçmesi gerekecektir.
Günümüzde de, Kuzey Avrupa ülkeleri sayılmazsa, birçok Batı ülkesinde olduğu gibi, Fransa’da da
kadın nüfusun siyaset alanındaki temsili, erkek nüfus kadar yoğun değildir. Kadın haklarının geliştirilmesi
konusunda Fransa’nın da, bir hayli yol almak zorunda olduğu görülür. Adaylık ve seçilme konularında, ya-
sal engeller bulunmamasına karşın, uygulamada kadınlar yerel ve ulusal meclislerde daha düşük oranlarda
temsil edilmektedirler. Bunun çok özel siyasetleri devreye sokarak çözülmeye çalışılan bir sorun olduğu-
nu belirtelim. Nitekim Fransa, 1999 yılında gerçekleştirilen bir değişiklikle siyasal temsilde kadın-erkek
eşitliğini sağlamayı hedefledi. Yasa, ilk kez Mart 2001 yerel seçimlerinde uygulandı ve kadın temsilcilerin
oranında ciddi artışlar sağlandı. Buna rağmen, kadınların temsili konusunda elde edilen gelişme, eşit-

88
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

lik sağlama amacıyla çıkarılan yasanın öngördüğü lerdir. Sol kesim ise, genellikle laiklik yandaşlarının,
oranların hâlâ çok gerisindedir. kentli aydınların, üniversite öğrencilerinin, 19. yüz-
Özetle, kadın nüfus dışında uygulamaya konu- yıl ortalarından itibaren işçilerin desteği sayesinde
lan genel oy hakkı, 19. yüzyıl ortalarının bir geliş- giderek yeni alanlar kazanan bir kesimdir.
mesidir. Yadırgatıcı bir biçimde Fransız seçmenler, Partilerin siyasal yelpaze üzerindeki güçleri za-
ilk genel oy haklarını kullanırken, bunu İkinci man içinde çok değişime uğrar (Goguel ve Gros-
İmparatorluk dönemini açan 3. Napoléon lehin- ser, 1964, 4. Bölüm). Örneğin, 3. Cumhuriyet’in
de kullandılar. Tarihçi siyaset adamı ve edebiyatçı ağırlık sahibi partilerinden biri olan Radikaller’den
Lamartine’in naklettiği bir sahne oldukça ilginçtir. günümüzde hemen hemen hiç eser kalmamış gibi-
Onun anlattığına göre, bir pazar günü herkes en iyi, dir. İkinci Dünya Savaşı ertesinde, Fransız Millet
en temiz giysilerini kuşanır ve ailece kilisede ayine Meclisleri’nin önde gelen partisi niteliğindeki Fran-
katılınır; ayinde papazın söylevi dinlenildikten son- sız Komünist Partisi, günümüzde artık marjinal bir
ra, topluca oy verme yerine gidilerek oylar kullanılır. unsur halindedir. Bu tür değişimlerle, toplumun
Sandıktan çiçeği burnunda İkinci Cumhuriyet’in faal nüfusunun tarım, sanayi ve hizmetler arasında-
Cumhurbaşkanı 3. Napoléon imparator olarak çı- ki dağılımında ortaya çıkan dönüşümler arasında
kar. Hiç kuşkusuz, bu tür sahneler çok gerilerde kal- belli koşutluklar vardır. Sanayi işçilerinin önemli
mıştır. Ancak bir siyasal düzenin nerelerden ve nasıl bir ağırlık taşıdığı dönemler, Komünist Parti’nin
geçtiğini hatırlamak açısından önemlidir. de yüksek oy alabildiği yıllardır. Radikaller, uzun-
19. yüzyıl ve 20. yüzyılın ilk yarısında, Fransız ca bir süre, 3. Cumhuriyetin neredeyse önemli bir
siyasal yaşamında sık sık yüksek gerilimli dönem- bölümünde küçük ve orta boy kasabaların birin-
lere tanık olunur. Bu yıllar, kırsal nüfusun kentsel ci partisiydi. Büyük kentlerde zaman içinde soldu
alanlara akın ettiği, sanayileşmenin geliştiği, okul gitti. Günümüz Fransası’nın iki önemli akımını
kurumunun ve demiryollarının Fransızların yaşa- solda sosyalistler, sağda ise De Gaule’cü çizgi üze-
mına aşırı nüfuz ettiği yıllardır. Aynı zamanda ülke- rinde yürüdüklerini söyleyen merkez sağ oluşturur.
nin tüm bölgelerini içine alan kitle iletişim araçları Bunların dışında son zamanlarda giderek güçlenen
yaygınlaşır. Modern Fransa oluşurken, bu Fransa, çevreci hareketler ve girdikleri seçimlerde zaman
yanı sıra kitle örgütlerinin de gelişip serpildiği bir zaman %10’ların üzerine çıkma becerisi sergileyen,
Fransa olacaktır. Köyünde yüzyıllardır sadece kilise kökeni itibariyle Troçkist partiler söz konusudur.
papazının söylemine ve Bloch’un anlatımıyla köy Bunlara, bir de son yirmi yıl içinde oy oranını
“ihtiyarları”nın anılarına muhatap olan Fransızlar, %18’lere çıkaran ve yabancı karşıtı siyasetleriyle
giderek kendilerini farklı söylemlerle çevrelenmiş ünlü aşırı sağ partiyi eklemek gerekir. Bu partinin
bulmaya başlarlar. Bu farklı söylemleri dile getiren- önündeki en büyük engel, diğer partilerin ikin-
lerin en başında öğretmen gelir; onu gazete yazıları; ci tur seçimlerde kendisiyle ilişki kurmaktan geri
oy talep eden siyasetçiler izlerler. İlk siyasal bölün- durmalarıdır. Diğer partiler, aşırı sağ partiyi, cum-
meler, Devrim dönemine kadar geriye gider, işçi ör- huriyet karşıtı bir parti olarak değerlendirmekte,
gütlerinin uç vermesi ise, esas itibariyle 19. yüzyıl bu partiyle ittifakı, cumhuriyetçi ilkelere karşı bir
ortalarındadır. Kitle örgütleri olsun, siyasal partiler ihanet diye nitelemektedir. Bir anlamda, Fransız
olsun Devrim döne- aşırı sağının temsilcisi, siyasal yelpaze içinde “ve-
minden beri “sağ” ve balı” muamelesiyle karşılaşan bir partidir. Bununla
“sol” olarak ikiye ay- beraber, son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden beri,
rılır. Sağda odaklanan dikkat Fransız merkez sağı, aşırı sağın kimi söylemlerini
hareketler, genellikle “Kırsal toplumlarda” diyor daha yumuşak sözcüklerle tekrar ederek ikinci tur-
20. yüzyıl ortalarına Bloch, (...) çocuklar, tüm daki seçimlerde, aşırı sağ seçmeni kendi tarafına
kadar, kırsal kesimle- gelenekleri ve adetleri yaşlı- çekme çabasındadır.
rin, Kilise’nin, çoğu lardan öğrenirler”, Revue de Fransız siyasal partilerini sadece sağ ve sol ayrı-
imalat ve sanayide Synthèse Historique, 1925, mı çerçevesinde değerlendirmek eksik bir değerlen-
sermayedar olan yerel n.118-120, s.79. Nakleden dirme olur. Partilerin bazıları sistem partileri olarak
ileri gelenlerin ve ta- Maurice Halbwachs, La görülebilir partilerdir; bir diğer kısmı ise daha çok
bii ordunun desteğini Mémoire Collective, 2. Bas- sistem karşıtı partiler diye adlandırılabilirler. Birin-
arkalarında hissetmiş- kı, PUF, 1968, 50. cilere örnek, merkez sağ, sosyalistler ve merkezci-

89
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Yarı-Başkanlık Rejimi: Fransa

lerdir. Bu partilerin esas itibariyle sistemin genel Fransız siyasal yelpazesini temelde biçimlen-
ilkeleriyle ciddi sorunları söz konusu değildir. İkin- diren seçim sistemi oluyor. Seçimler her konuda
ci gruba giren sistem karşıtı partiler ise, söylemleri iki turlu cereyan eden seçimlerdir. Sadece Avrupa
ve seçmen sayısı açısından daha marjinal görüntü Parlamentosu’na gönderilecek temsilcilerin seçi-
sergilerler. Çevrecilerin bir bölümünü ve Troçkist- mi nispi sisteme göre gerçekleşir. Yerel ve bölgesel
leri bu bağlamda tanımlayabiliriz. Bu akımlar, asıl seçimler olsun, ulusal düzeydeki seçimler olsun,
yarışma sayılabilecek olan ikinci tur seçimlerde, ge- tüm seçimler, iki turlu seçimlerdir. Birinci tur, her
nellikle sosyalist partinin adayı yanında yer alırlar. partinin katıldığı, bakıldığında oldukça renklilik
Bunu, bazen açıkça, bazen yarım ağızla yaparlar. sergileyen bir seçim gibidir. İkinci tur ise, iki tur
Kendine özgü kimliği dolayısıyla farklılıklar içerdi- arasında kurulan koalisyonlara tanıktır. İkinci tur
ği gerçeğini dikkate almazsak, aşırı sağcı Milliyetçi aşamasında, seçmen de, birinci tura renklerini ka-
Cephe’yi de sistem karşıtı partiler arasında saymak tan partiler de, sağ ve sol olarak ikiye ayrılırlar. Bu
gerekecektir. Söylemi tüm seçmenlere seslenen bir tura, birinci turun sonunda sadece en başta gelen
söylem değildir. Cumhuriyetin kurumlarıyla ve iki aday katılır. Millet Meclisi seçimlerinde ender
temel ilkeleriyle sorunludur. Ancak bu parti seç- olarak üçlü seçenek durumuyla da karşılaşılabilir.
menleri, aşırı yeminli olanları dışında, ikinci turda Seçim bölgesi dar bölgedir. Başka bir deyişle, seç-
genellikle sağ aday lehinde oy kullanırlar. Son on men, kendi bölgesinde bir temsilci belirler. Dola-
yıl içinde aşırı sağ partinin oylarında artış kaydedil- yısıyla seçmen, verdiği oyla, kimi temsilci seçtiğini
miştir. Son başkanlık seçimlerinde, Ulusal Cephe, bilir. Fransız seçmenlerinin partilerine sadık olan-
birinci turda %21 oranına kadar yükselmiş olması- larının oranı çok yüksek sayılamaz. Yüzergezer oy-
na rağmen, liberal aday karşısında %31’ e %66 ile lar, seçim sonuçlarında daha fazla etkili olur. Gerçi,
ikinci turda seçimi kaybetmiştir. sol seçmenin, sağa; sağ seçmenin de sola kayması
2017 Bahar aylarında gerçekleşen son Cumhur- zor olsa da, yelpazenin her yarısı içindeki oyna-
başkanlığı seçimlerinde, Beşinci Cumhuriyet döne- malar daha kolay gerçekleşebilir. Genelde Fransız
minin en faal ve etkili siyasal kuruluşları, sağ ve sol seçmenlerin, Savaş sonrasının ilk onlu yıllarına
partiler dışında aday olan Macron karşısında adeta oranla, günümüzde daha az ideolojik yönlendirme-
tükenip dağıldılar. Siyasal seçkinler kadrosunda lere itibar ettiği görülmektedir. Adayların söylem
taşlar yerinden oynadı ve yeni simalar sahneye çık- ve programlarındaki tutarlılıkların artık ciddi bir
tı. Macron başlangıçta sosyalist Hollande’ın danış- ağırlığından söz edilebilir. Fransız seçmeni, geçmiş
manı ve ardından Ekonomi ve Maliye bakanıydı. dönemlerden farklı olarak, biraz kılı kırk yaran seç-
İstifa ederek yeni bir siyasal hareket oluşturdu. Bu men haline dönüşmüş gibidir. Lamartine’nin nak-
hareket, kısa zamanda seçmenlere kendini benim- lettiği sahneden adeta eser kalmamıştır.
setti. Yerleşik siyasal partilerin dışında gelişen bu Fransız seçmenlerinin siyasal hayata katılmala-
yeni oluşum, siyasal seçkinlerin de büyük ölçüde rının tek yolu, yerel ve ulusal düzeyde temsilcileri-
değişmesini sağladı. Hareketin öne çıkan iddia- ni seçmekle sınırlı görülmemelidir. Yerel ve ulusal
larından biri, yerleşik merkez sağ ve merkez sol temsilcilerin belirlenmesi dışında, halkoylaması da
partilerin değişime direnç gösterdiği yönündeydi. seçmenlerin tercihlerinin belirlenmesinde ve bu
Avrupacı bir hareketti. Liberal siyasetleri daha ileri yolla siyasal yaşama katılmalarında önemli bir araç-
götürmek gerekiyordu. İddialar seçmenler katında tır. Özellikle Cumhurbaşkanları, bir fırsat olarak
karşılık buldu ve Macron birinci tur sonunda bi- gördüklerinde bazı konuları halkoylamasına su-
rinci geldi. İkinci turu rakibi aşırı sağ parti adayı nabilirler. Örneğin De Gaulle, her halkoylamasını
olması dolayısıyla seçimleri yüzde 66 gibi bir oran- kendisine yönelik seçmen güvenini tazeleme aracı
la kazandı. Bir ay sonra yapılan milletvekili seçim- olarak değerlendirmişti. Bunun, izleyen Cumhur-
lerinde de çoğunluğu sağladı. başkanları tarafından pek iltifat gören bir yöntem
olmadığını kaydedelim. 5. Cumhuriyetin diğer
Cumhurbaşkanları da halkoylamasına başvurmuş-
Fransa’da seçimler, Avrupa Parlamentosu lar, fakat bunu güven tazeleme aracına dönüştürme
temsilcilerinin seçimi hariç, iki turlu ola- gereği duymamışlardır.
rak yapılmaktadır. Oy pusulasını, oy sandığına atma dışında da
Fransızların siyasal yaşama katılma olanakları var-

90
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

dır. Toplu gösterilere katılmak, grev ve boykot dü- mun sivil katmanları aşırı örgütlüdür. Gerçi, sen-
zenlemek ve bunlarda faal rol üstlenmek sayılabile- dikalı işçilerin tüm çalışanlara oranı düşük görünse
cek örneklerdir. Kapalı ve açık hava toplantılarını de, sendikalardan kaynaklanan muhalefet, oldukça
da saymak gerekir. Fransa, konunun kamuoyunda güçlü bir muhalefet manzarası sergiler. Dernekler
yarattığı öneme göre, yoğun siyasal gösterilerin sık veya birlikler halinde hareket etmek, sadece sana-
tekrar ettiği bir ülkedir. Sendika ve derneklerin ör- yi işçilerine özgü değildir; tarım kesimini de say-
gütlediği bu tür etkinlikler, bazen çok sayıda katı- mak gerekir. Öğretmen camiası olsun, üniversite
lımcı bulabilir. Fransızlar, siyasal olaylar karşısında ve lise gençliği olsun, ulusal düzeyde federasyonlar
tepkilerini gösterme konusunda hiç de suskun de- halinde örgütlüdürler. Keza, sanayi kesiminde ve
ğillerdir. Fransa halkı, “hayır” demeye, benimse- bankacılık alanında yönetici konumunda bulunan
mediği siyasetleri yadsımaya çok yatkın bir halktır. çalışanların da örgütleri vardır. İşveren örgütleri
Tarihsel olarak, siyasal otoritelere kafa tutma alış- de sivil toplum kuruluşları arasında önemli bir yer
kanlığı yaygındır. Üstelik bu tür durumlarda farklı tutar. Bunlara, belli bir konu etrafında, sadece o
farklı yaklaşımlar ortaya dökülebilir. konuyu ele alan ad hoc örgütlenmeleri de ekleye-
lim. Toplumsal müzakereler, bazen bu sivil toplum
örgütlerinin kendi aralarında cereyan edebilir. An-
Fransa’da seçimler, Avrupa Parlamentosu cak, çoğu sıcak konularda en başta gelen müzakere
temsilcilerinin seçimi hariç, iki turlu ola- tarafı, kamusal otoriteler olmaktadır. Sivil nitelikli
rak yapılmaktadır. örgütlerin bir bölümü sağ görüşlere eğilimli, bir di-
ğer bölümü de sol görüşlere eğilimlidir. Keza her
sivil örgütün iç bünyesinde bazen çok farklı yakla-
şımları savunan grup veya grupçuklar vardır. Şaka
yollu peynir çeşitliliğine yapılan atıf, aslında ciddi
bir toplumsal gerçeği yansıtır.
Bu özelliklerin yanı sıra, Fransa’yı zaman za-
man tutuklaştıran başkaca özelliklerin varlığı da
bilinmeyen bir husus değildir. Örneğin, Fransa’nın
merkeziyetçi siyasetleri, onu bazen toplumdan
koparmakta, karar alıcıları toplumsal gerekler-
den uzaklaştırmaktadır. Yerel alan veya kamusal
çevre, sorunlarının ne olduğunu bilmekte; fakat
yetkisizlik nedeniyle çözüm yollarını karara bağ-
Resim 3.2 Fransa’da Bir Toplu Gösteri layamamaktadır. Karar alma yetkileri çoğu zaman
merkezde toplandığı için, kararın muhatapları, sık
Kaynak: http://fr.wikipedia.org/wiki/
sık beklemedikleri ya da ihtiyaçlarını tam karşıla-
D%C3%A9claration_des_droits_de_1’homme_et_du_
mayan siyasetlerle karşılaşırlar. Çevre gerekleriyle
citoyen_de_1789
merkezcilik, adeta fasit bir çember içindedir (Cro-
zier, 1963, 255). Bu nedenle bazı toplumbilimciler,
Siyaset biliminin diliyle tekrar edilirse, değişim sürecine direncini işaret etmek amacıyla,
Fransa’nın siyasal kültürünün “katılımcı kültür” Fransa hakkında “tutuk toplum” nitelemesini kul-
olduğunu söylemek gerekiyor. Bu şu anlama ge- lanırlar (Crozier, 1987, 69,75; Seiler, 1982, 79,
liyor: Fransız yurttaşlar, sergiledikleri siyasal ey- 80). Belirtmek gerekir ki, Fransa’nın bölgesel yö-
lemleriyle, bekledikleri sonucu alabileceklerine netim düzenlerine geçmesi, büyük ölçüde bu fasit
inanıyorlar. Elde etmeyi umdukları sonuç doğrul- çemberin kırılması amacıyla gündeme getirilmişti.
tusunda örgütlü eylemlerde bulunuyorlar. Kendi- Merkezci eğilimlerin aşılmasında, merkezin
lerini sistemin gerekleri ve kavramları çerçevesinde taşradaki yetkililerine de bir hayli fazla iş düşüyor.
ifade edebiliyorlar. Davalarını kazanmanın yolları Esnek davranmaları, yerelin ihtiyaçlarını değerlen-
konusunda yeterince aydınlanmış olduklarını da direbilmeleri önemli oluyor. Yapılan toplumbilim-
belirtelim. Fransız yurttaşlarının siyasal bilincinin sel araştırmaların gösterdiği sonuçlara göre, artık
bir hayli gelişmiş olduğu kuşku götürmez. Toplu- çoğu durumda gerek valiler, gerek yatırımcı bakan-

91
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Yarı-Başkanlık Rejimi: Fransa

lıkların mühendisleri, bulundukları yerde merkezi deneyimi, hiç kuşkusuz yeni cumhuriyetin daha
temsil etme yerine, karşılaştıkları sorunları bazen fazla benimsenir olmasında önemli bir rol oyna-
hakem sıfatıyla, bazen rollerini tersine çevirerek ve mıştır. Düzeni siyasal yelpazenin her iki tarafından
yerelin temsilcisi gibi davranarak çözme yollarını da kullanılabilir bir düzen olduğu uygulamayla gö-
yeğleyebiliyorlar. Doğal olarak, bu, her zaman ola- rülmüştür.
naklı olamayabiliyor. Bu alanda en başarılı grubun, Günümüz rakamlarına iltifat etmek gerekirse,
geçmişi çok eskilere dayanan karayolları mühendis Fransızların yaşamlarında okul, ortalama 12 yıl sü-
ve yöneticileri olduğunu söyleyelim (Grémion, ren bir dönemin geçtiği kurum oluyor. 3. Cum-
1970, 51-71; Thoening, 1973, 178-179). huriyet yıllarında hız kazanan okullaşma siyasetleri
bu alanda önemli başarılar kaydetmiş görünüyor.
Toplumbilimsel araştırmaların sonuçlarına göre,
Fransız yaşamının yönlendiricisi en te- okul kurumu Fransızların yaşamlarını köklü dene-
mel kurum okuldur. Okul, esas itibariyle bilecek biçimlerde etkilemektedir. Örneğin eş seç-
öğrencilere cumhuriyetçi olmayı, dün- mede benzer öğrenim düzeyleri en başat etkiye sa-
yevi düşünmeyi adeta aşılar. Okul, aynı hiptir. Yine çocuk ve gençlerin okul başarılarında,
zamanda Fransız halkının yoğrulduğu ebeveynlerin öğrenim düzeyi temel bir rol oynar.
mekândır. Anatole France’ın bir ifadesi Kültürel ürünlerin tüketiminde de en önde gelen
hatırlanırsa, “Öğrenci, boş bir şişedir; öğ- toplum grupları, öğrenim görmüş Fransızlardır. Bu
retmenler, onu bir huni yardımıyla doldu- tabloya dikkatli bakıldığında, okulun bilgi yayma
racaklardır”. işlevinin yanı sıra, biyolojik olarak toplum nüfu-
sunun yeniden üretilmesine vesile olduğu; kültür
Parisçilik, Fransız yaşamında üstesinden tam mirasının yeni kuşaklara devredilmesinde sürükle-
anlamıyla gelinemeyen müzmin bir rahatsızlık gibi yici ve taşıyıcı işlevi üstlendiği; nihayet kendi ürün-
(Peyrefitte, 1976, 329). Ortada nesnel anlamda bir lerini yine kendi mensuplarına tükettirdiği görülür.
Parisçilik siyaseti olmadığı zamanlarda bile, yurt- Başka bir açıdan, biraz şeytan avukatlığı yaparak
taşlar, içinde bulundukları olumsuz durumu açık- incelenirse, okul kurumu etrafında bir tür fasit
lamak için genellikle bu eğilime vurgu yapabiliyor. çemberin oluştuğu da söylenmelidir. Üstelik bu
Bu da doğal olarak yurttaşın sorunlara koyduğu kurum, tüm başarılarının yanı sıra, toplumda ay-
teşhislerde bazen yanılmasına yol açıyor. Fransızla- rıcalıklı durumları yaratan bir kurumdur. Okullar
rın, kendilerini oldukça derin yoksunluk duygusu arasında nitelik farkı, Cumhuriyetin eşitlik anlayı-
içinde buldukları dönemler az değildir. Bu türden şının aksine, toplumda kayda değer eşitsizliklerin
dönemleri genellikle toplumsal patlamalar izler. oluşmasının nedenidir. Toplumbilimci Bourdieu
Toplumsal patlamalar sırasında, yaşanan sorunla- ve arkadaşlarının son onlu yıllarda gerçekleştirdiği
rın toplum tarafından derinlemesine tartışılması araştırmalar, bu konularda bir hayli öğretici araştır-
gündeme gelir. Örneğin 68 Olayları diye bilinen malardır ( Bourdieu, Pesseron, 1964). Okul, uzun
hareket, bu türden bir hareketti. Bu hareketin ar- süre Fransız sisteminde çok önemli bir toplumsal
kasından toplumun âdap ve âdetlerinde ciddi dö- yükseltici işlevi görüyordu. Tahsil yapmak, gelece-
nüşümler geldi. Bazı tabular yıkıldı; toplum güncel ği güvence altına alma ve toplum içinde saygınlığı
yaşamında daha liberal olmaya başladı. Belki en artırma yolu olarak algılanıyordu. Son zamanlarda
önemli gelişme Fransız sosyalistleri ile Komünist bu algıda ciddi aşınmalar görülür oldu. Özellik-
Parti arasındaki ilişkilerde yaşandı. 20’li yıllardan le, çoğu göçmen kökenli ve olanakları kısıtlı ke-
beri düşman kardeşler olarak siyasal yaşamda faal nar mahalle çocuklarının gözünde okul, sıkıcı bir
olan, ancak İkinci Dünya Savaşı öncesi Halk Cep- mekândır. Birçok gencin gözünde okulda ve tah-
hesi koalisyonlarında çok kısa süreyle birlikte ola- sil görmekte umut yoktur; oradan itibaren kader
bilmiş solun bu iki kanadı, 70’li yılların başında değiştirilemez. Siyasal iktidarlar ve eğitim alanının
aralarındaki pazarlıklar sonunda tanımladıkları or- uzmanları, toplumsal bütünlüğü sağlama adına, bu
tak bir zeminde hareket etmeye başladılar. Birlikte konularda pozitif ayrımcılık türünden yeni siyaset-
hareket siyaseti, başlangıçta her iki taraf için ka- ler geliştirmeye çabalasa da, şimdilik sorun, olanca
zandırıcı sonuçlar doğurdu ve Fransız solu iktida- yakıcılığı ile toplumun gündemindedir.
ra geldi. 5. Cumhuriyet döneminin bu sol iktidar

92
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Öğrenme Çıktısı

3 Fransa’nın siyasal kültürünü ve siyasal katılma süreçlerini tanımlayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Ülkelerin tarihsel dene-


yimlerinin siyasal modern-
Siyasal kültür ve siyasal ka- Siyasal süreçte sivil toplum
leşme süreçlerini etkilediği
tılım arasındaki etkileşim kuruluşlarının etkilerini an-
ve yönlendirdiği savı, sizce
nasıldır? latınız.
Fransa örneğinde ne kadar
geçerlidir?

FRANSA’DA KAMU cek türden, ulusal önlemler alınamaz. Önemli ve


SİYASETLERİNİN OLUŞMASI üst düzey kararlar, Bruxelles merkezli kararlardır.
Fransa, 1960’lı yıllardan beri, iktisat siyasetlerinde
Fransız kamu siyasetlerinin oluşumunda, temel
Almanya ile ortak anlayışlar üzerinden hareket et-
ilkelerden biri iktisadi yaşamın piyasa koşullarına
meye çalışır. Çünkü bu iki iktisadi düzen, sermaye,
bağlı olma ilkesidir. Bununla beraber, devlet ay-
teknoloji ve uyulması gerekli koşullar açısından
gıtının da piyasa oyuncuları arasında bulunması
birbirine aşırı derecelerde nüfuz etmiş düzenlerdir.
önemli bir başka değişkendir. Öncelikle, yerel ve
Örneğin, Federal Almanya, Fransız piyasalarında-
merkezî kamu kuruluşları, piyasada mal ve hizmet
ki yabancı sermaye payında en başta gelir; Fransa
alıcısı olarak önemli rol oynarlar. Kamu otoriteleri,
ise, Alman piyasalarında üçüncü sıradadır. Avrupa
bunun yanı sıra ya teşvikler ya da mali yardımlarla,
Birliği, büyük ölçüde Fransa-Almanya işbirliği bi-
ihtiyaç duyan kesimleri desteklerler. Fransız Elekt-
çiminde gerçekleşmektedir.
rik İdaresi ve Demiryolları türünden kuruluşlar ise,
doğrudan doğruya kamu iktisadi teşebbüsleri ola-
rak faaliyet gösterirler. Otomotivde ve uzay sanayi- Fransız kamu siyasetlerinin oluşumunda,
sinde de devlet önemli paylara sahiptir. İster devlet temel ilkelerden birisi iktisadi yaşamın pi-
doğrudan sahip olsun, ister önemli oranda payı bu- yasa koşullarına bağlı olma ilkesidir.
lunsun, bu türden kuruluşlar, esas itibariyle piyasa
koşullarında çalışırlar ve kârlılık temel amaçlarıdır.
4. Cumhuriyetin başlarında öngörülen planlı ikti- Fransız kamu siyasetlerinin oluşumundaki et-
sadi yaşam, temelinde piyasa koşullarını hiç yadsı- kenler arasında hiç kuşkusuz sayılması gereken bir
mamış, piyasayı, serbest ticareti ve girişimciliği asıl üçüncü etken de karar mekanizmalarının çoğulcu
kural olarak benimsemiştir. nitelikte olmasıdır. Piyasanın asıl belirleyici rolü
üstlendiği, devletin oyuncu sıfatıyla ancak gereken
İktisadi alanda Fransız kamu siyasetlerini düşü-
hallerde işe karıştığı ortamda, bu özelliği, olağan
nürken, Avrupa Birliği’nin koyduğu çerçeveleri de
görmek gerekiyor. Piyasanın ve siyasal karar meka-
göz önünde bulundurmak gerekir. Kömür-Çelik
nizmalarının mutlaka bilinmesi gereken bir diğer
Birliği girişiminden günümüze kadar geçen süre
oyuncusu da sendikalar ve sivil toplum kuruluşları-
zarfında Fransa, birçok alanda giderek daha fazla
dır. Sendikalar, istihdam ve sosyal haklar alanların-
Avrupa Birliği’nin koyduğu çerçeveler içinde siya-
da aşırı duyarlılık gösterirler. Diğer karar alıcılar,
setlerini geliştirmek ve uygulamak durumundadır.
bu durumu bildikleri için, ya kendi kararlarının
Özellikle Maastricht Antlaşması’nın getirdiği ko-
sendikalara çok ters düşmemesine dikkat ederler;
şullar, taraflar açısından oldukça ciddi koşullardır.
ya da en azından çıkacak tepkileri asgariye indirme
Öngörülen oranlar dışında kamu bütçelerinde açık
konusunda duyarlı davranmaya çalışırlar.
verilemez. Birlik içindeki serbest ticareti engelleye-

93
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Yarı-Başkanlık Rejimi: Fransa

Fransız iktisadi ve ticari düzeninin dışa açık ol- Yeni soyluların eski düzen soylularından çok
ması, doğal olarak onu küresel piyasalarda rekabet- önemli farkının altını çizmek gerekir. Yenilerin soy-
çi olmaya yönlendirmektedir. Günümüzde rekabet luluk sıfatı, başarılı geçen öğretim yaşamlarından,
edebilmenin koşullarından biri de emek maliyetini dolayısıyla liyakatlerinden kaynaklanan bir sıfat
ve enerji maliyetini düşük tutmayı gerektiriyor. Bu oluyor. Keza, bu yeni seçkinlerin çok önemli bir
türden zorunluluklar, ister istemez bazı Fransız fir- çoğunluğu toplumsal köken olarak, eğitimli orta
malarını Fransa dışına, ucuz emek bulunan ülkele- sınıf ailelerden gelenlerdir. Onların liyakat ölçüle-
re doğru yönlendiriyor. Söz konusu yeni siyasetle- rine bağlı olmaları, demokrasilerde zaman zaman
rin, sorunsuz cereyan etmediğini belirtelim. öne çıkan avam yönelmelerinin önünde fren rolü
oynayabilmektedir. Kendi alanlarında donanımlı
olmaları, çağın çetrefilli sorunlarının çözümünde
Fransız kamu siyasetlerinin oluşumunda vazgeçilemeyecek kaynaklardan birini oluşturur.
Avrupa Birliği’nin koyduğu çerçeveler göz Başta bakanlıklar gelmek üzere, özel ve kamusal
önünde bulundurulmaktadır. kuruluşların kendi aralarında hemen hemen her
dönemde en yakıcı sorunlardan biri olan eşgüdüm
Fransa’da gerek özel kesimde gerek kamu yö- sorunlarının çözümünde, taşıdıkları anlam ve kav-
netiminde karar alma ve uygulama noktalarında ram birliği sayesinde kolaylaştırıcı etkileri vardır.
bulunan yöneticilerin Fransa’ya özgü özellikleri Kaldı ki, bu diplomalı seçkinler kendi aralarında
vardır. Bu özelliklerin öğrenim sisteminden ba- oldukça çoğulcu bir terkip oluştururlar. Bakıldığın-
ğımsız özellikler olmadığını bilelim. Fransa’yı, ik- da açıkça görünen gerçeklerden biri de, her türden
tisadi düzeni de dahil, esas itibariyle yönlendiren siyasal eğilimin içinde bulunabilmeleridir. Çoğu
ve yöneten kadrolar, ülkenin yüksek okullarından zaman kanaat önderliği işlevini üstlendikleri olur.
mezun seçkinleridir. Bu okulların bir kısmı mü- Fransız siyasal yaşamındaki bu diplomalı seçkinler
hendislik okulları, bir kısmı da sosyal bilim içerikli gerçeği, demokrasilerin liyakat ilkesine önem ver-
okullar oluyor. En önemlileri arasında, Politeknik, meden iyi işleyemeyeceğine ilginç bir örnektir. Ni-
Ulusal İdarecilik Okulu ve Yüksek Ticaret Okulu tekim diğer çoğulcu anayasal düzenlerin de, liyakat
sayılabilir. Söz konusu okullar, Fransa’nın yönetici ilkesine oldukça sadık kaldıkları görülür. Örneğin
fidanlıkları gibi çalışırlar ve bu kurumlarda öğren- Birleşik Krallık, bu konuda anılmaya değer örnek-
ci olmak, çok zorlu sınavlardan başarıyla geçmeyi ler arasındadır (Pouydesseau, 1967, 127).
gerektirir. Okulların müfredatları son derece ağır- Kamu siyasetlerinin oluşturulmasında Fransız
dır. Yüksekokullardan mezun gençler, bilirler ki, yönetiminin sık başvurduğu yöntemlerden biri de,
mezuniyetlerini izleyen ilk yıllardan itibaren ülke- “Bilgeler Kurulu” uygulaması oluyor. Fransa, top-
nin seçkinleri arasına katılacaklardır. Gerçekten de lumu veya siyasal düzeni ilgilendiren kimi konu-
merkezdeki bakanlıkların tüm üst düzey yönetici- larda, konunun incelenmesi için ad hoc mahiyette
lerinin bu fidanlıklardan çıktığı görülür (Mandrin, “Bilgeler Kurulu” oluşturmayı adet edinmiştir. Bu
1967; Bon, Burnier, 1971). Dahası, Fransa’nın tür kurullara, kurulun ele alacağı konularda genel-
önemli siyasetçileri de genellikle bu öğrenim ku- likle deneyimli ve bilgili kişiler atanır. Kurul üye-
rumlarından diplomalı olanlardır. Hiç tereddütsüz lerinin farklı siyasal eğilimleri yansıtmasına özen
şu genelleme yapılabilir: Fransa’da kamusal ve özel gösterilir. Konuların sağduyuyla ve soğukkanlılıkla
kesim siyasetlerinin mimarları, ya Ulusal İdarecilik incelenebilmesini olanaklı kılacak isimler üzerinde
Okulu mezunları, ya Politeknik çıkışlı mühendis- durulur. Kurul üyelerince oluşturulan nihai rapor
ler; ya da Yüksek Ticaret Okulu’ndan diplomalı metinleri basına yansıtılır. Dolayısıyla, konunun
olanlardır. Bu açılardan bakıldığında Fransa, seç- belli bir bilgilendirme çerçevesinde toplumda tar-
kinci öğretim sistemiyle yeni bir soylular sınıfı inşa tışılması sağlanmış olur. Geçici ve özel bir görevle
etmiş sayılmalıdır. sınırlı olduğu için, raporun sunulmasının ardın-
dan Kurul’un görevi de biter. Bu tür yaklaşımların,
kimi durumlarda gündemdeki sıcak tartışmaları
Fransız kamu siyasetlerinin oluşumunda bir süreliğine yatıştırmak amacıyla kullanılmasına
karar mekanizmalarının çoğulcu niteliği da tanık olunur.
etkilidir.

94
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Kamusal siyasetlerin tanımlanmasında olsun, hakların korunmasında ve geliştirilmesinde, ça-


özel kesimin siyasetlerinin tanımlanmasında olsun, lışanların mücadeleye hazır olmaları gerekir. Çe-
Fransız sisteminin üzerinde durduğu zeminin bir tin mücadelelerden geçmeden, işverenlerden veya
yönü de sağlıklı ve işlemselleştirilmiş nitelikte veri kamu otoritelerinden hiç bir hak alınamaz. Bu açı-
tabanlarına sahip olunması ve bu verilere ulaşım- dan bakıldığında diyalog süreci, mücadele süreciy-
da kolaylıkların bulunmasıdır. Fransa’nın iktisadi le yan yana yürür. İşin bu yönü, adeta kültürel bir
ve ticari faaliyetleri sürekli kayıt altındadır. Kayıtlı sabite haline gelmiş gibidir. Grev yönteminin, sık
bir toplum söz konusudur. Dolayısıyla derlenen ve- başvurulan yöntemlerden olmasını anlayabiliyo-
rilerin sağlıklı veriler oldukları konusunda kuşku ruz. Fransızlar, neresinden bakılırsa bakılsın, kamu
yoktur. Kamusal ve özel bir dizi araştırma kurulu- ve işveren otoritelerinin karşısında çetin ceviz bir
şu, düzenli olarak bu verileri derleyip tahlil ederler. halk oldukları izlenimi verirler. Üstelik kamusal
Veri derleme ve değerlendirme çalışmaları sadece konulara ilişkin yaklaşımlarda aşırı bir çeşitlilik gö-
ulusal düzeyde değil, aynı zamanda uluslararası rüntüsü egemendir. Kimliklerinin bu son özelliği,
düzeyde de gerçekleştirilir. Bunlar, raporlar halin- eğer Roma İmparatoru Sezar’ın Galya Savaşları’nda
de yayımlanır. Belli bir tahlilden geçirilmiş olan dile getirdiği gözlemlerine iltifat edilecek olursa,
bu türden veriler, karar alıcıların başvurabildikleri kadim dönemlere kadar uzanır (César, 1981, 227).
önemli kaynaklar arasındadır.
Sonuç
Fransa’da kamu siyasetlerinin oluşturulma- Fransa, bugün artık eski zamanlardaki gibi tut-
sında, deneyimli ve bilgili kişilerden oluşan kuların ve ideolojik tercihlerin var güçleriyle çekiş-
“Bilgeler Kurulu’na başvurulmaktadır. tiği bir toplum olmaktan uzaktır. Pierre Manent,
Tocqueville üzerine yaptığı çalışmasının sonunda
vardığı yargıda haklıdır; “demokrasiler, aşırı tut-
Fransız kamu siyasetlerinin tanımlanması sıra-
kuların değil, daha çok ve özellikle ılımlı yakla-
sında, sık görülen olgular arasında, katılımcılardan
şımların rejimleridir.” (Manent, 1982, 181). Her
özellikle sendikaların, işverenler veya kamu otori-
zaman ve her mekânda geçerliliği savunulan amaç-
teleri karşısında sergiledikleri gerginliklere kadar
sal değerlerin başat olduğu toplumlar, pazarlıkçı
varan tavırlar oluyor. Bu alanda hangi taraf olursa
olmakta güçlüklerle karşılaşırlar. İnanç içeren aşkın
olsun, karşılıklı bir güven sorunu olduğunu itiraf
ve amaçsal değerler, pazarlık konusu edilemezler.
etmek gerekir. Fransa, bu türden sorunların aşılma-
Dolayısıyla toplumsal oyuncuları, uğrunda büyük
sında özel gayretler gösterilmesine karşın, tam bir
fedakârlıklara katlanabilecek davalar peşinde koşan
başarıya ulaşmış sayılamaz. Bu yüzden bazı işbir-
tutku insanları haline getirirler. Bu türden durum-
liği girişimleri olumlu sonuçlanmaz. Sık görüldü-
lar, genellikle toplumsal çatışmaların ana rahmi
ğü gibi, işveren-sendika; kamu otoritesi-sivil top-
gibidir. Günümüz Fransa’sı, daha çok zaman ve
lum ilişkilerinde tıkanmalar oluşur. Diyalog, belli
zeminle sınırlı içkin değerlerle, dolayısıyla araçsal
bir süre sonra bilek güreşine dönüşebilir. Fransız
değerlerle hareket edebilen bir toplum haline geldi-
sendikalarının sürekli diken üstünde bir siyaseti
ği ölçüde, farklılıkları yaşatma olasılıklarını genişle-
izlemeleri bu açıdan bakıldığında anlaşılabilir bir
ten, gündemindeki konuları karşılıklı tavizlerle ve
durumdur. Keza, Kuzey Avrupa Ülkeleri’nin tar-
pazarlıklarla sonuca bağlayabilen bir Fransa oluyor.
tışmalar sırasında imrenilerek anılması boşuna de-
Fransa’nın bu zemine, zaman zaman şiddetin de
ğildir. Fransızların toplumsal belleği tarih içinde
devreye girdiği önemli mücadeleler ve tartışmalar
öylesine biçimlenmiştir ki, bu belleğe göre, sosyal
sonunda gelebildiğini belirtmek gerekiyor.

95
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Yarı-Başkanlık Rejimi: Fransa

Öğrenme Çıktısı

4 Fransa’da kamu siyasetlerinin oluşum süreçlerini açıklayabilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Fransız siyasal yaşamın-


da anayasaların kuvvetler Kamu siyasetinde karar Fransız idarecilerini yetişti-
ayrılığı ilkesini öngörmüş alma süreciyle, katılımcı ren yüksekokulların siyasal
olması, sizce bu ülkenin si- kültür olgusunu ilişkilen- karar sürecindeki etkisini
yasetini çoğulcu yapmaya dirin. anlatınız.
yeterli sayılabilir mi?

96
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

1 Fransa’nın konumunu, genel coğrafi


ve beşeri özelliklerini açıklayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Konumu, Genel Coğrafi ve
Beşeri Özellikleri

Fransa, Batı Avrupa coğrafyasında yer alan bir ülkedir. Kuzeyinde Belçika ve Luxembourg, batısında Atlan-
tik Okyanusu, güneyinde İspanya ve Akdeniz, doğusunda İtalya, İsviçre ve Almanya ile çevrili altıgen şeklin-
de bir coğrafyaya sahiptir. İspanya ile arasında Pirene Dağları yer alır. Güney-doğusunda İtalya ve İsviçre’yle
birlikte paylaştıkları Alp Dağları bulunur. Fransa, Avrupa’nın akarsu kaynakları açısından zengin ülkelerin-
den biridir. Ortaçağlardan beri Fransa, bu sularını ulaşım aracı olarak kullanmaktadır. Bugün birçok akarsu,
yapay kanallarla birbirine bağlanmıştır. Fransa, coğrafyası çok yağış alan bir coğrafyadır. En önemli düzlüğü
Beauce Ovası’dır. Bu ova, Fransa’nın tahıl deposu diye bilinir.

2 Fransa’nın geçirdiği evrimin temel


özelliklerini değerlendirebilme

Fransa’nın Geçirdiği Evrim ve


Temel Özellikleri

Fransızlar, I789’da yaşanan ve kraliyet düzenini kaldırdıkları Devrim’den beri, meşruti monarşiler dahil, çok
farklı siyasal düzenleri denediler. Bunlar arasında beş cumhuriyet, iki imparatorluk ve 1815-1848 arasında
tekrar ihya edilen meşruti krallık dönemleri sayılmalıdır. Bugünkü anayasal düzeni, Beşinci Cumhuriyet diye
anılır ve yarı başkanlık rejimini öngörür. 1789 Devrimi, Fransa’nın modernleşme sürecinde bir milat noktası
gibi düşünülebilir. Devrim, Fransa’da ulusal egemenlik gibi, yurttaşların kanun önünde eşitliği gibi, ulusal
dayanışma gibi yeni ilkelerin ortaya çıkmasına ve benimsenmesine vesile olmuştur. 5. Cumhuriyet Anayasası,
bazı alanlarda Fransa’nın anayasal geleneklerini sürdürürken, bazı alanlarda da önemli değişiklikler öngö-
rüyordu. Anayasa’nın Giriş metninde Fransızlar, “ 1789 Beyannamesi’yle açıklanan ve 1946 Anayasası’nın
girişindeki ifadelerle de onaylanan ulusal egemenlik ve insan haklarına olan saygılarını ilan” ediyorlardı. Keza,
egemenliği düzenleyen maddeyle “Fransa, laik, demokratik, sosyal ve bölünemez bir Cumhuriyet” diye tanım-
lanıyordu. Köken, ırk veya din farkı gözetilmeksizin bütün yurttaşların kanun önünde eşitliği teminat altına
alınıyor; “tüm inançlara saygılı” olunacağı vurgulanıyordu. Cumhuriyet’in dövizi, öteden beri olduğu gibi
yine “Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik”ti. Temel ilke olarak, “halkın halk tarafından ve halk için yönetimi” esastı.
Anayasa metninin öngördüğüne göre, Fransa’nın önemli siyasal sorunlarında en yetkili makam Cumhur-
başkanlığıdır. Başkan, Başbakan’ı ve onun önerilerine göre Bakanlar Kurulu’nu atar. Hükümetin istifasını
kabul eder. Bakanlar Kurulu’na başkanlık eder. Kanunları yayınlar. Fransız sisteminde, yürütme organını
siyasal anlamda Millet Meclisi, yargısal anlamda da Yönetim Mahkemeleri ile Danıştay denetler. Yönetim
Mahkemeleri birinci derece yargı makamları olarak çalışırlar; Danıştay ise, birinci derece yargının temyiz ye-
ridir. Keza Sayıştay, yürütme organının devlet bütçesinden yaptığı harcamaların hem yasalara hem de bütçe
yasasına uygunluğunun denetimiyle sorumludur. 5. Cumhuriyet Anayasası’nın getirdiği en önemli yenilik,
Fransa’nın yerleşik anayasal gelenekleri çerçevesinde düşünüldüğünde, yasaların anayasallık denetimiyle yet-
kili Anayasa Konseyi’ni öngörmesidir.

97
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Yarı-Başkanlık Rejimi: Fransa

3 Fransa’nın siyasal kültürünü ve siyasal


katılma süreçlerini tanımlayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Fransa’da Siyasal Kültür ve


Siyasal Katılma

Fransız siyasal yelpazesini temelde biçimlendiren seçim sistemidir. Seçimler her konuda iki turlu cereyan eden
seçimlerdir. Sadece Avrupa Parlamentosu’na gönderilecek temsilcilerin seçimi nispi sisteme göre gerçekleşir.
Yerel ve bölgesel seçimler olsun, ulusal düzeydeki seçimler olsun, tüm seçimler, iki turlu seçimlerdir. Fransa,
konunun kamuoyunda yarattığı öneme göre, yoğun siyasal gösterilerin sık tekrar ettiği bir ülkedir. Sendika ve
derneklerin örgütlediği bu tür etkinlikler, bazen çok sayıda katılımcı bulabilir. Fransızlar, siyasal olaylar karşı-
sında tepkilerini gösterme konusunda suskun değillerdir.
Fransız yaşamının yönlendiricisi en temel kurum okuldur. Okul, esas itibariyle öğrencilere cumhuriyetçi ol-
mayı, dünyevi düşünmeyi adeta aşılar. Okul, aynı zamanda Fransız halkının yoğrulduğu mekândır. Okul,
uzun süre Fransız sisteminde çok önemli bir toplumsal yükseltici işlevi görüyordu. Tahsil yapmak, geleceği
güvence altına alma ve toplum içinde saygınlığı artırma yolu olarak algılanıyordu. Son zamanlarda bu algıda
ciddi aşınmalar görülür oldu. Özellikle, çoğu göçmen kökenli ve olanakları kısıtlı kenar mahalle çocuklarının
gözünde okul, sıkıcı bir mekândır. Birçok gencin gözünde okulda ve tahsil görmekte umut yoktur; oradan
itibaren kader değiştirilemez. Siyasal iktidarlar ve eğitim alanının uzmanları, toplumsal bütünlüğü sağlama
adına, bu konularda pozitif ayrımcılık türünden yeni siyasetler geliştirmeye çabalasa da, şimdilik sorun, olanca
yakıcılığı ile toplumun gündemindedir.

4 Fransa’da Kamu Siyasetlerinin Oluşumu

Fransa’da Kamu Siyasetlerinin


Oluşumu

Fransız kamu siyasetlerinin oluşumunda, temel ilkelerden biri iktisadi yaşamın piyasa koşullarına bağlı olma
ilkesidir. Bununla beraber, devlet aygıtının da piyasa oyuncuları arasında bulunması önemli bir başka değiş-
kendir. Öncelikle, yerel ve merkezî kamu kuruluşları, piyasada mal ve hizmet alıcısı olarak önemli rol oynarlar.
Kamu otoriteleri, bunun yanı sıra ya teşvikler ya da mali yardımlarla, ihtiyaç duyan kesimleri desteklerler.
Fransız Elektrik İdaresi ve Demiryolları türünden kuruluşlar ise, doğrudan doğruya kamu iktisadi teşebbüsleri
olarak faaliyet gösterirler. Otomotivde ve uzay sanayisinde de devlet önemli paylara sahiptir. İster devlet doğ-
rudan sahip olsun, ister önemli oranda payı bulunsun, bu türden kuruluşlar, esas itibariyle piyasa koşullarında
çalışırlar ve kârlılık temel amaçlarıdır. 4. Cumhuriyetin başlarında öngörülen planlı iktisadi yaşam, temelinde
piyasa koşullarını hiç yadsımamış, piyasayı, serbest ticareti ve girişimciliği asıl kural olarak benimsemiştir.
Fransa’nın iktisadi ve ticari faaliyetleri sürekli kayıt altındadır. Kayıtlı bir toplum söz konusudur. Dolayısıyla
derlenen verilerin sağlıklı veriler oldukları konusunda kuşku yoktur. Kamusal ve özel bir dizi araştırma kuru-
luşu, düzenli olarak bu verileri derleyip tahlil ederler. Veri derleme ve değerlendirme çalışmaları sadece ulusal
düzeyde değil, aynı zamanda uluslararası düzeyde de gerçekleştirilir. Bunlar, raporlar halinde yayımlanır. Belli
bir tahlilden geçirilmiş olan bu türden veriler, karar alıcıların başvurabildikleri önemli kaynaklar arasındadır.

98
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

1 Fransız 5. Cumhuriyet sistemi, aşağıdaki 4 58 Anayasası’nın, siyasal partilerin, “ulusal


özelliklerden hangisi dolayısıyla, hâlâ bir parla- egemenlik ve demokrasi ilkelerine saygı gösterme-
menter sistem olarak görülebilir? leri” gereğini vurgulaması bu, aşağıdaki nedenler-

neler öğrendik?
A. Cumhurbaşkanlarının yetkilerinin hükümetin den hangisine dayandırılabilir?
yetkilerinden daha sınırlı olmasından A. Siyasal partilerin, demokrasinin olanaklarını
B. Millet Meclisi’nin, “güven oyu” aracılığı ile hü- kullanarak dikta rejimlerini geliştirmelerini en-
kümeti düşürme yetkisine sahip olmasından gellemek için
C. Hükümetin icraat sırasında emri altında bakan- B. Siyasal Partilerin Cumhurbaşkanlarını eleştir-
lıkların yönetim birimleri ve bütçesi olmasın- melerini engellemek amacıyla
dan C. Siyasal Partilerin hükümetleri eleştirmelerini
D. Güçler ayrılığı ilkesini getirmesinden engellemek amacıyla
E. Seçim sisteminin iki turlu olmasından D. Cumhurbaşkanını daha güçlü ve etkili kılabil-
mek için
2 Cumhurbaşkanı’nın, kısa aralıklarla Millet E. Parlamenter rejimin etkisini hafifletmek için
Meclisi’ni fesih yetkisi ile ilgili aşağıdaki ifadeler-
den hangisi doğrudur? 5 Fransız Anayasası’na göre, Cumhurbaşkanla-
A. Cumhurbaşkanları her istediklerinde Millet rı kaç kez bu makama seçilebilirler?
Meclisi’ni feshederek seçimleri yenileme yetki- A. 1
sine sahiptir. B. 2
B. Cumhurbaşkanları fesih yetkisini kullandıktan C. 3
sonra bir yıl süreyle bu yetkiyi artık kullana-
D . 4
mazlar. Olağanüstü yetkilerini kullandıkları
dönemlerde de hiç bir surette Meclis’i feshede- E. 5
mezler.
C. Cumhurbaşkanları, fesih yetkisini sadece savaş 6 Cumhuriyet döneminde gerçekleştirilen ne
halinde kullanabilir. tür bir yönetsel reform, Fransa’nın merkeziyetçi ve
D. Cumhurbaşkanı fesih yetkisini olağanüstü du- üniter yapısını yumuşatıcı sonuçlar doğurmuştur?
rumlarda kullanır.
A. Hükümetin yetkilerini genişleten reformlar
E. Cumhurbaşkanı fesih yetkisini ancak referan-
B. Millet Meclisi’nin yetkilerini geliştiren reformlar
dumdan sonra kullanır.
C. Bölgesel yönetimlerin kurulması
D. Cumhurbaşkanının yetkilerini genişleten re-
3 58 Anayasası, Fransız geleneklerinin dışına formlar
çıkarak yasaların anayasaya uygunluğunu nasıl gü- E. Başbakanın yetkilerini genişleten reformlar
vence altına almıştır?
A. Seçmene başvurarak 7 “Seçilmiş Krallar” nitelemesinin gerekçesi
B. Hükümetin Cumhurbaşkanı’na şikayet yolunu aşağıdakilerden hangisidir?
açarak
C. Yasaların yargısal denetimiyle yetkili Anayasal A. Genel oyla seçilen Cumhurbaşkanlarının geniş
Konsey sayesinde yetkilerle donatılması
D. Ombudsman sistemini düzenleyerek B. Cumhurbaşkanlarının adeta krallar gibi dav-
ranması
E. Laiklik ilkesini getirerek
C. Cumhurbaşkanlarının eskiden kralların otur-
dukları sarayları kullanmaları
D. Kraliyet düzeninin geçerli olması
E. İngiliz siyasi sistemine benzemesi

99
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Yarı-Başkanlık Rejimi: Fransa

8 Tarihsel Sosyoloji ülkelerin siyasal düzenleri- 10 Fransa Anayasası’nın Cumhurbaşkanlarına


ni nasıl açıklar? gereğinde olağanüstü yetkiler kullanma hakkı ta-
nıyan 16.maddesi kaç kez uygulanmıştır?
neler öğrendik?

A. Ülke nüfusunun gelir dağılımını nasıl gerçek-


leştirdiğine bakarak A. Bu yetkiler uygulamada hiç kullanılmadı.
B. Yürürlükteki anayasa ve yasaların neyi öngör- B. De Gaule bir kez kullandı.
düklerine bakarak C. Her Cumhurbaşkanı, birer kez kullandı.
C. Ülkenin siyasal kurumlarının geçmişine sosyo- D. Ancak referandumdan sonra kullanıldı.
lojinin kavramlarıyla bakarak
E. Referandum sonucu kullanılamadı.
D. Seçim sistemlerini değerlendirerek
E. Diğer ülkelerin siyasi yapılarıyla karşılaştırma-
lar yaparak

9 Fransız Parlementosu kaç meclisten oluşur?


A. Fransa’da parlamento tek meclislidir.
B. Fransız sisteminde, biri Millet Meclisi; diğeri,
Senato olmak üzere iki meclis vardır.
C. Fransız sistemi yarı başkanlık sistemi olduğu
için parlementoya gerek duymaz; dolayısıyla
herhangi bir meclisle donatılmamıştır.
D. Fransız sisteminde üç ayrı parlamento vardır.
E. Fransız sisteminde parlemento alt meclislerden
oluşur.

100
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Yanıtınız yanlış ise “Beşinci Cumhuriyet


1. B 6. C Yanıtınız yanlış ise “Yeni Anayasanın Öngör-
Fransa’sının Anayasal Yapısı” konusunu ye-
dükleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
niden gözden geçiriniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


2. B Yanıtınız yanlış ise “Yeni Anayasanın Öngör- 7. A Yanıtınız yanlış ise “Yeni Anayasanın Öngör-
dükleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. dükleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Fransa’da Siyasal Kültür


3. C Yanıtınız yanlış ise “Yeni Anayasanın Öngör- 8. C
ve Siyasal Katılma” konusunu yeniden göz-
dükleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
den geçiriniz.

4. A Yanıtınız yanlış ise “Yeni Anayasanın Öngör- 9. B Yanıtınız yanlış ise “Yeni Anayasanın Öngör-
dükleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. dükleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Beşinci Cumhuriyet


5. B 10. A Yanıtınız yanlış ise “Yeni Anayasanın Öngör-
Fransa’sının Anayasal Yapısı” konusunu ye-
dükleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
niden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
3 Anahtarı

Fransa’da yaşayan göçmen kökenliler ülke siyasetinde daha fazla temsil edilme
mücadelesi veriyor. Resmi rakamlara göre, nüfusunun yüzde 9’u göçmen, yüz-
de 11’i ise göçmen çocuklarından oluşan Fransa’da göç ve göçmen kökenlilerin
siyaset ve yönetimdeki yeri tartışma konusu olmaktadır. Uzun yıllar çeşitli kül-
Araştır 1 türel veya dayanışma amaçlı kurulan derneklerde seslerini duyurmaya çalışan
göçmen kökenli Fransız vatandaşları, son yıllarda “yeteri kadar temsil edilme-
dikleri” gerekçesiyle geleneksel partilerden uzaklaşma eğilimine girmişlerdir.
Geleneksel siyasi partilerden dışlandıklarını belirten göçmen kesimin sandığı
boykot etmesi ve seçimlere seçmen veya aday olarak ilgi göstermemesi sonrası
Fransa siyaseti ve yönetiminde temsil sorunu olduğu eleştirileri yükselmektedir.

Fransızların 1789’da gerçekleştirdikleri Büyük Devrim, birçok alanda yenilik-


ler getirmiş olmasına karşın, aslında Devrim öncesinin merkezcilik gibi eği-
Araştır 2 limlerini de alabildiğine güçlendirmiştir. Eski düzen dönemindeki olgulara hız
kazandırmış olduğunu düşündürecek pek çok bulgu vardır. Tocqueville, Eski
düzen ve Devrim başlıklı çalışmasında bu konuları ayrıntılı olarak nakleder.

101
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Yarı-Başkanlık Rejimi: Fransa

Araştır Yanıt
3 Anahtarı

Fransa’nın modernleşme tarihi, bu türden bir sava haklılık payı tanınmasına


olanak veren bulgular içermektedir. Fransızlar, siyasal yaşamlarını ve kurum-
larını modern çağlara uydururken, geçmiş deneyimlerinden, geleneklerinden
Araştır 3 bazen açıkça bazen de örtülü olarak yararlanmış görünüyorlar. Fransa’nın mo-
dernleşme tarihi, bu türden bir sava haklılık payı tanınmasına olanak veren
bulgular içermektedir. Fransızlar, siyasal yaşamlarını ve kurumlarını modern
çağlara uydururken, geçmiş deneyimlerinden, geleneklerinden bazen açıkça
bazen de örtülü olarak yararlanmış görünüyorlar.

Hiç kuşkusuz, kuvvetler ayrılığı ilkesinin anayasalarda düzenlenmiş olması,


hukuk devleti olma ve çoğulcu demokrasi için gerekli bir koşuldur; ancak
yeterli koşul sayılamaz. Toplum içinde farklı faaliyet alanlarının ve toplumsal
Araştır 4 güçlerin karşılıklı birbirlerini sınırlandırma olanaklarının da bulunması gere-
kir. Bu da, o toplumun örgütlü bir toplum olmasına bağlıdır. Fransız gelenek-
lerinde, başta sendikalar gelmek üzere sivil toplum kuruluşlarının haklarını
savunma konularında, mücadele etme alışkanlığı ve becerisi vardır. Mücade-
leler sonunda, toplumsal güçler arasında belli bir denge kurulabilmektedir.

Kaynakça
Althusser, L. (1987). Politika ve Tarih, (Çev. A. Crozier, M. (1987). Etat Modeste, Etat Moderne,
Şenel/Ö. Sezgin), V Yayınları. Seuil.
Anderson, P. (1967). les Passages de l’Antiquité au Déloye, Y. (1997). Sociologie Historique du Politique,
Féodalisme, Maspero. la Découverte.
Aron, R. (1991). Sosyolojik Düşüncenin Evreleri, (Çev. Doğan, M. ve Pelassy, D. (1982). Sociologie Politique
Korkmaz Alemdar), İş Bankası Yayınları. Comparative, Economica.
Badie,B. (1983). Culture et Politique, Economica. Duby, G. (1978). les Trois Ordres ou l’İmaginaire du
Féodalisme, Gallimard.
Belorgey, G. (1967). le Gouvernement et l’Administration
de la France, A. Colin. Dumézil, G. (1995). Mythe et Epopée, 1,2,3, Gallimard.
Bloch, M. (1983). Feodal Toplum, (Çev.M.A. Duverger, M. (1975). Seçimle Gelen Krallar, (Çev. N.
Kılıçbay), Savaş Yayınları. Erkut), İstanbul.
Bon, F. ; Burnier, M.A. (1971). les Nouveaux Française, R. (1991). Droit Constitutionnel, 7.
İntellectuels, Seuil.
Gauchet, M. (1998). La Religion dans La Démocratie,
Bourdieu, P. ve Pesseron, J.C. (1964). les Héritiers, Ed. Gallimard.
De Minuit.
Guachet, M. (2003). La Condition Historique, Sto
Bourdieu, P. (1989). la Noblesse de l’Etat, Ed. De ck.
Minuit.
Gaulle C. (1959). Mémoires de Guerre, Plon.
Caron, F. (1985). La France des Patriotes de 1815 à
Goguel, F. ve Grosser, A. (1964). La Politique en
1918, Fayard.
France, A. Colin.
Crozier, M. (1963). Le Phénomene Bureaucratique.
Grémion, P. (1970). ” İntroduction à une étude du
Seuil.
systeme politico-administratif local”, Sociologie du
Crozier, M. (1976). La Société Bloquée, Seuil. Travail, 1.

102
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Grémion, P. ve Worms, J.P. (1970). “l’Etat et les Thomas, E. (1984). “Commune de Paris”,
Collectivités” Esprit, Janvier. Encyclopaedia Universalis, Corpus 5.
Guillaume, S. (1992). Histoire Politique Comparée, Tocqueville, A. (1968). De la Démocratie en Amérique,
Grande-Bretagne R.F.A. France 1945-1991, Gallimard.
Nathan.
Tocqueville, A.(1968). L’Ancien Régime et La
Halbwachs, M. (1968). La Mémoire Collective, 2. Révolution, Gallimard.
Baskı, PUF.
Worms, J.P. (1966) “le Préfet et ses Notables”,
Hobsbawm, E.J. L’Ere des Empires, 1875-1914, Fayard. Sociologie du Travail, Juillet-Septembre.
Ladurie, E.L.R. (1987) L’Etat Royal 1460-1610, Akın, İ.F. (1974). Kamu Hukuku, İ.Ü. Hukuk
Hachette. Fakültesi Fakülteler Matbaası.
Legendre, P. (1966). “Histoire de La Pensée Althusser, L. (1987). Politika ve Tarih, (Çev. Alaeddin
Administrative Française”, Traité de Science Şenel ve Ömür Sezgin), V Yayınları.
Administrative, Mouton.
Aulard, A. (1987). Fransa İnkılâbı’nın Siyasi Tarihi,
Lévi-Strauss, C. (1974). Anthropologie Structurale, (Çev. Nazım Poroy), Türk Tarih Kurumu
Plon. Basımevi.
L’Etat du Monde 2001, la Découverte, 2000. Çağdaş Liderler Ansiklopedisi, İletişim Yayınları, De
Gaulle Maddesi: Cilt 2, s. 490-523.
Malberg, R.C. (1922). Contribution à la Théorie
Générale de l’Etat, C.2, Sirey. Çağla, C. (2006). Tocqueville ve Özgürlük, Belge
Yayınevi.
Mandrin, J. (1967). l’Enarchie ou les Mandarins de la
Société Bourgeoise, Table Ronde. Duverger, M. (1975). Seçimle Gelen Krallar, (Çev. N.
Erkut), İstanbul.
Manent, P. (1982). Tocqueville et la Nature de la
Démocratie, Julliard. Eroğul, C. (2008). Çağdaş Devlet Düzenleri, 6. Baskı,
İmaj Yayıncılık.
Mélin-Soucramanien, F. (2010). Constitution de la
République Française, Editions Dalloz. Furet, F. (1989). Fransız Devrimini Yorumlamak, (Çev.
Ahmet Kuyaş), Alan Yayıncılık.
Moore, B. (1969). les Origines Sociales de la Dictature
et de la Démocratie, Maspero. (Diktatörlüklerin ve Gaxotte, P. 1962). Fransız İhtilali Tarihi, (Çev. Semih
Demokrasilerin Toplumsal Kökenleri), (Çev. Şirin Tiryakioğlu), Varlık Yayınevi.
Tekeli/Alaeddin Şenel), İmge Kitabevi, 2000).
Göze, A. (1998). Siyasal Düşünceler ve Yönetimler,
Oktay, C. (Ocak 1995). “ Fransız Halkı’nın Unsuru Beta Yayınları.
Korsika Halkı İfadesinin Anayasal Olanaksızlığı
Çağdaş Liderler Ansiklopedisi, İletişim Yayınları, Jaures
Konusunda Bir Not”, İstanbul Üniversitesi S.B.F.
Maddesi: Cilt 3, s. 990-10004. Blum Maddesi:
Dergisi.
Cilt 1, s. 166-184.
Root, H.L. (1994). la Construction de l’Etat Moderne
Kamalak, İ. (2007). (Derleyen), Başkanlık Sistemi ve
en Europe, la France et l’Angleterrre, PUF.
Türkiye, Kalkedon Yayınları.
Schulze, H. (1996). Etat et Nation dans l’Histoire de
Michelet, J. (1949-1955). Fransa İhtilali Tarihi, (Çev.
l’Europe, Seuil.
Hamdi Varoğlu), Milli Eğitim Basımevi.
Scocpol, T. ( Ed.) (Çev. Ahmet Fethi), (1989). Tarihsel
Montesquieu (1989). Kanunların Ruhu Üzerine, (Çev.
Sosyoloji, Tarih Vakfı Yurt Yayınları.
Fehmi Baldaş), Seç Yayınları.
Seiler, D.L. (1982). la Politique Comparée, A. Colin.
Sorel, A. (1949-1955). Avrupa ve Fransız İhtilali,
Siwek-Pouydesseau, J. (1969). Le Personnel de (Çev. Nahit Sırrı Örik), Milli Eğitim Basımevi.
Direction des Ministères, A. Colin.
Şaylan, G. (1981). Çağdaş Siyasal Sistemler, TODAİE
Peyrefitte, A. (1976). Le Mal Français, Plon. Yayınları.
Pierre, B. (1977). Les Sommets de l’Etat, Seuil, Paris. Tocqueville, A. (1965). Amerika’da Demokrasi, (Çev.
Taner Timur), Türk Siyasi İlimler Derneği Yayınları..
Rémond, R. (1998). Religion et Société en Europe, Seuil.
Tocqueville, A. (1995). Eski Rejim ve Devrim, (Çev.
Thoenig, J.C. (1973). l’Ere des Technocrates, le Cas des
Turhan Ilgaz), Kesit Yayınları.
Ponts et Chaussées, Les Editions d’Organisation.

103
Bölüm 4
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Başkanlık Rejimi: ABD

Konumu, Genel Coğrafi ve Beşeri

1 2
Özellikleri Amerikan Siyasal Sisteminin Gelişimi
öğrenme çıktıları

1 ABD’nin konumunu, genel coğrafi ve 2 Amerikan siyasal sisteminin gelişiminde rol


beşeri özelliklerini tanımlayabilme oynayan temel dinamiklerini açıklayabilme

ABD’de Politika Yapıcı Kurumlar

3 4
3 ABD’de Başkanlık, Kongre ve Yüksek ABD’de Siyasal Kültür ve Siyasal Katılma
Mahkeme gibi politika yapıcı kurumları 4 ABD’nin siyasal kültürünü ve siyasal
açıklayabilme katılma süreçlerini değerlendirebilme

5
ABD’de Kamu Siyasetlerinin Oluşumu
5 ABD’de kamu siyasetlerinin oluşum
süreçlerini açıklayabilme

Anahtar Sözcükler: • ABD • Başkanlık • Federalizm • Kongre • Lobicilik • Yüksek Mahkeme

104
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

GİRİŞ göçle karşılaşmıştır. Günümüzde yasadışı yollarla


Amerikan siyasal sistemi karşılaştırmalı siyaset giren veya vizeleri bittikten sonra ABD’de kalma-
öğrencileri için demokratik bir rejimin kökenle- ya devam eden yaklaşık 7 milyon yasadışı göçmen
ri, gelişimi ve işleyişi ile ilgili önemli ve ilginç bir bulunmaktadır. Dünyadaki diğer ülkelerle karşılaş-
örnek oluşturmaktadır. 18. yüzyılın sonlarında tırıldığında, ABD’nin kuruluşundan bu yana, en
İngiltere’den ayrılarak bağımsızlığını kazandıktan fazla göçmen alan ülke olma niteliğini koruduğunu
sonra Amerika Birleşik Devletleri (ABD) çağdaş görmekteyiz. Tarihi boyunca yaşadığı ve günümüz-
dünyanın ilk demokrasilerinden biri olarak ortaya de de devam eden göçler ABD’yi çok sayıda farklı
çıkmıştır. Kurulduğu tarihten günümüze kadar da etnik kökenden gelen insanların oluşturduğu bir
rejim değişikliği yaşamadan demokrasiyle yönetil- toplum haline getirmiştir.
miştir. Dünyada halen yürürlükte olan en eski yazılı
anayasa olma özelliğini koruyan Amerikan Anayasası
Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, Kana-
daha sonra birçok başka ülke anayasası için bir ilham
da ve Çin’den sonra dünyanın dördüncü
kaynağı olmuştur. Dünyadaki ilk siyasal partiler de
büyük ülkesidir. 5,6 milyon kilometre-
ABD’de ortaya çıkmıştır. Günümüzde Amerika’nın
karelik alanıyla Kuzey Amerika kıtasının
büyük iki partisinden birisi olan Demokrat Parti
yaklaşık yarısını kaplamaktadır. ABD, At-
dünyadaki en eski siyasi parti olma özelliğini taşı-
lantik ve Pasifik okyanusları arasında yer
maktadır. ABD aynı zamanda bir hükümet türü
almaktadır ve kuzeyinde Kanada, güne-
olarak başkanlık sisteminin ilk uygulandığı ülkedir
yinde Meksika olmak üzere iki komşusu
ve ABD’deki başkanlık sistemi, başkanlık sistemleri
bulunmaktadır. ABD’nin coğrafi olarak
ile yönetilen siyasal rejimlerin en önemli örneğidir.
iki büyük okyanus ve askeri bakımdan
“Checks and Balances” (Kontrol ve Denge), “Inte-
fazla gücü olmayan iki komşu arasında
rest Group Politics” (Çıkar veya Baskı Grupları Siya-
bulunması 19. yüzyılın sonuna kadar tec-
seti) ve “Political Pluralism” (Siyasi Çoğulculuk) gibi
ritçi bir dış politika izlemesinde önemli
karşılaştırmalı siyaset çalışmalarında kullanılan bazı
bir etken olmuştur.
temel kavramlar büyük ölçüde Amerika’nın demok-
ratik yönetim deneyiminden elde edilmiştir.
ABD ileri düzeyde sanayileşmiş bir ülke olup
dünyanın en büyük ekonomisine sahiptir. Dünya-
KONUMU, GENEL COĞRAFİ VE daki en büyük şirketlerden birçoğu bu ülkede bu-
BEŞERİ ÖZELLİKLERİ lunmaktadır ve ABD ekonomisi küresel Gayri Safi
310 milyonluk nüfusuyla ABD, Çin ve Milli Hasılanın yaklaşık dörtte birini oluşturmak-
Hindistan’dan sonra dünyanın üçüncü en kalabalık tadır. Kuruluşundan günümüze dek kapitalizm
ülkesidir. 1975 ile 2000 yılları arasında yıllık nüfus Amerikan ekonomisinin temelini oluşturmuştur.
artış oranı %1’dir. Kuruluşundan günümüze kadar, Zaman içinde ekonomik yaşamdaki hükümet de-
ABD bir göçmenler ülkesi olmuş ve tarihinde üç netimi artmış olsa da, ABD ekonomisi dünyada
büyük göç dalgası yaşamıştır. 1840 ile 1860 yılları özel girişimciliğin yasal olarak en çok korunduğu
arasındaki birinci dalga sırasında çoğunlukla Batı ve desteklendiği ekonomilerden biridir. 2000 yı-
Avrupa ve İskandinavya’dan göçmenler Amerika’ya lında Amerikan işgücünün %73,5’i hizmet sektö-
gelmiştir. Bunu 1870 ile 1920 yılları arasında- ründe, %24,1’i sanayi, %2,4’ü tarım sektöründe
ki daha çok Asya ve Doğu Avrupa’dan gelen çok çalışmaktadır. Amerikan ekonomisinin yıllık or-
sayıda göçmenden oluşan ikinci dalga izlemiştir. talama büyüme hızı 1990’lı yıllarda %2 civarında
1965’ten bu yana olan üçüncü ve sonuncusunda ise gerçekleşmiştir. Ancak 2005’ten sonra ülke ekono-
komşu Meksika, diğer Latin Amerika ülkeleri, Asya mik durgunlukla sonuçlanan ciddi bir mali krizle
ve Hindistan’dan çok sayıda göçmen Amerika’ya karşı karşıya kalmıştır. ABD’yi sarsan ekonomik
ulaşmıştır. ABD’ye gelen yıllık göçmen sayısının kriz, ülkede işsizlik oranının 1930’lardan bu yana
günümüzde bir milyona yaklaştığı tahmin edil- en yüksek düzeye çıkmasına sebep olmuştur. 2011
mektedir ki bu da ülkeyi dünyada bir yılda en çok yılına girilirken, hükümetin aldığı bir dizi önleme
göçmen çeken ülke haline getirmektedir. Yasal göçe rağmen, ekonomik kriz ve işsizlik ABD’nin en bü-
ek olarak, ABD aynı zamanda geniş çaplı yasadışı yük sorunu olmaya devam etmektedir.

105
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Başkanlık Rejimi: ABD

Öğrenme Çıktısı

1 ABD’nin konumunu, genel coğrafi ve beşeri özelliklerini tanımlayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

ABD’de sendikaların Fran-


sa ya da İngiltere’den farklı
ABD’nin coğrafi olarak ko- ABD’nin ekonomik siste-
olarak siyasi ve toplumsal
numunun ABD dış siyase- minin temel özellikleri ne-
yaşamda etkilerinin çok dü-
tine etkilerini değerlendirin lerdir?
şük olmasının nedenlerini
araştırın.

AMERİKAN SİYASAL SİSTEMİNİN idarelerine karşı bayrak açan bağımsızlık


GELİŞİMİ hareketlerinin esinlendikleri tarihi bir belge
olma niteliğini taşımaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri’nin siyasi gelişimin-
de birkaç büyük dönüm noktası olmuştur. Bunlar
arasında özellikle aşağıdaki üçü ülke siyasetini en
geniş ölçüde etkilemiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nin siyasi ge-
lişiminde önemli olan üç büyük dönüm
1) Cumhuriyetin Kuruluşu (1775-1789):
noktası vardır: cumhuriyetin kuruluşu, iç
Amerikan siyasal sisteminin kökenleri
savaş ve New Deal dönemi.
ülkenin 1783’te bağımsızlığını kazandı-
ğı dönemde bulunabilir. Kristof Kolomb
İngiltere, Amerika’da baş gösteren bağımsızlık
Amerika’yı 1492’de keşfettiği halde, 17nci
hareketini askeri yöntemlerle bastırmaya çalışmış
yüzyılda Atlantik sahil şeridinde İngiliz
ancak bunda başarılı olamamıştır. İngiliz kuvvet-
sömürge yönetimi kurulana dek ülke da-
lerinin sayıca çokluğuna ve ellerindeki silahların
ğınık yerleşim birimleri halinde kalmıştır.
üstünlüğüne karşın Amerikan Devrimi 1781’de
İngiltere’nin hâkimiyeti altındaki nüfu-
bağımsızlık hareketinin zaferiyle sonuçlanmıştır.
sun çoğunluğu Avrupa’dan, özellikle de
İngiliz yönetiminin sona ermesinden sonra ortaya
İngiltere’den gelen göçmenlerden oluş-
çıkan Amerikan Cumhuriyeti ilk yıllarında, eyalet-
muştur. İngiliz sömürge yönetiminin halk-
lere ekonomi ve dış politika konularında geniş yet-
tan topladığı vergileri giderek arttırması,
kiler tanıyan “Konfederasyon Yasaları” ile yönetil-
İngiltere’ye karşı başlatılan ve kısa zamanda
miştir. Ancak, bu siyasi düzenlemeden doğan çeşitli
devrime dönüşen ayaklanmanın en önem-
sorunlar, daha farklı ve kapsamlı bir anayasanın ha-
li nedenidir. 1775 yılında Massachusetts’te
zırlanması zorunluluğunu getirmiştir. 1787’de top-
patlak veren ve hızla yayılan ayaklanmanın
lanan anayasa kongresi, temel siyasi kurumlarının
başlamasından bir yıl sonra bağımsızlık
güç ve yetkisi de dâhil olmak üzere, yeni devletin
hareketinin liderleri 4 Temmuz 1776’da
siyasal kurumlarını ve demokratik yapısını belirle-
bir araya gelerek Bağımsızlık Bildirgesi’ni
yen ilkeleri ortaya koymuştur. Amerikan Anayasası
(Declaration of Independence) imzalamış-
1788’de yürürlüğe girmiş ve yapılan ilk seçimler
lardır. İngiliz yönetimini şiddetle eleştiren
sonucunda bağımsızlık hareketinin öncülerinden
ve mevcut şartlar altında bağımsızlık için
General George Washington 1789’da ülkenin ilk
girişilen mücadelenin meşruiyetini savunan
başkanı olmuştur. Yeni bir devletin ortaya çıkma-
Bağımsızlık Bildirgesi daha sonraki yıllar-
sını sağlayan Amerikan Devrimi, Fransız veya Rus
da dünyanın farklı ülkelerindeki sömürge

106
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

devrimleri gibi diğer önemli devrimlerden oldukça lar arasındaki siyasi ve sosyal eşitlik meselesi
farklıdır. Büyük çapta toplumsal değişimlere yol ABD’de bir yüzyıl daha önemli bir sorun
açan bu devrimlerin aksine, ABD devrimi daha olmaya devam etmiştir. Çok sayıda Afro-
muhafazakâr bir nitelik taşımış ve esas amacı top- Amerikalı, özellikle de güney eyaletlerde
lumun sosyal ve ekonomik düzenini değiştirmek yaşayanlar, günlük yaşamlarında sistematik
yerine yalnızca İngiltere yönetiminden kurtularak olarak ayrımcılığa uğramış ve demokra-
bağımsız bir devlet kurulmasını sağlamak olmuştur tik süreçlere tam katılımdan dışlanmıştır.
(Edwards vd, 1998, 27). Amerikan demokrasisinin bu büyük ku-
2) İç Savaş (1861-1865): Amerika Birleşik suru sonunda ABD Kongresi’nde 1965’te
Devletleri’nin siyasi gelişimindeki ikinci Sivil Haklar Kanunu’nun geçmesiyle büyük
büyük dönüm noktası ülkenin yaşadığı İç ölçüde sona ermiştir.
Savaş’tır. Bağımsız bir devlet olarak ortaya
çıkışını izleyen yıllarda ABD toprakları, ilk
yerleşim bölgesi olan doğuda Atlantik Ok- “New Deal” Dönemi (1933-1940): Ame-
yanusu kıyısındaki eyaletlerden batıdaki Pa- rikan siyasi tarihindeki üçüncü büyük
sifik Okyanusu’na doğru uzanan bölgelere dönüm noktası 1930’lu yıllardaki New
doğru genişlemiştir. 1848 tarihine gelindi- Deal döneminde hükümetin ekonomi-
ğinde, ABD güneybatının ve Pasifik kıyı- deki rolünü artıran yeni düzenlemelerin
larındaki kuzeybatının büyük kısmını top- getirilmesidir.
raklarına katmış durumdaydı. Avrupa’dan
gelmeye devam eden göç dalgasının bir so- 3) “New Deal” Dönemi (1933-1940): Ame-
nucu olarak 1790 ile 1860 yılları arasında rikan siyasi tarihindeki üçüncü büyük
nüfus 4 milyondan 31 milyona çıkmıştı. dönüm noktası 1930’lu yıllardaki New
Ülkenin toprak genişlemesine kuzey ve gü- Deal döneminde hükümetin ekonomide-
ney eyaletleri arasındaki kölelik konusun- ki rolünü artıran yeni düzenlemelerin ge-
da odaklanan gerilimin tırmanması eşlik tirilmesidir. 1865-1945 yılları arasındaki
etmiştir. Avrupalı köle tacirleri tarafından dönemde ABD ülkeyi bir tarım ülkesi gö-
Afrika ve Karayipler’den getirilen köleler rünümünden dünyanın önde gelen sanayi
çoğunlukla güney eyaletlerindeki toprak güçlerinden biri haline getiren büyük sosyal
sahipleri tarafından satın alınmışlardı. Kö- ve ekonomik değişimlere tanık olmuştur.
leliğe karşı çıkan kuzeydeki eyaletlerle, bu Hızlı ekonomik gelişme ve sanayileşme sü-
uygulamayı savunan güneyliler arasındaki reci büyük şehirlerin nüfusunun artmasına
gerginlik 1860’da kölelik karşıtı olan Ab- yol açarken, bir yandan da ABD Avrupa
raham Lincoln’un başkan seçilmesiyle do- ve Asya’dan milyonlarca göçmen almaya
ruk noktasına çıkarak güneydeki ayrılıkçı devam etmiştir. Ancak ekonomik büyüme
hareketi güçlendirmişti. Kuzey ve güney ve refah ülkenin 1929’da karşılaştığı büyük
eyaletleri arasında kölelik sorunu yüzünden ekonomik krizin sonucunda sekteye uğra-
tırmanan gerilim, 1861’de ABD’de büyük mıştır. Bankacılık sisteminin çöküşüyle baş-
çaplı bir İç Savaş’a yol açmıştır. 1865’e ka- layan kriz, işsizlikte hızlı artışa neden olmuş
dar süren ve yarım milyon insanın hayatına ve milyonlarca Amerikalı işsiz kalmıştır.
mal olan savaş kuzeyin zaferiyle sonlanmış 1929 krizi ekonomik ve sosyal sorunlara hal
ve kölelik uygulamasına son verilmiştir. çaresi bulmak için yeni politika arayışlarına
Amerikan İç Savaşı büyük ölçüde kölelik- yol açmıştır. Demokrat Parti’den 1933’te
le ilgilidir, ancak aynı zamanda eyaletlerle başkan seçilmesinin ardından Franklin
ulusal hükümet arasındaki mücadelenin D. Roosevelt işsizler için istihdam olanağı
de ürünüdür. Kuzeyin güneye karşı zafer sağlayan kamu projeleri yoluyla ekonomik
kazanması ulusal hükümetin güney eyalet- iyileşmeyi hedefleyen ve “New Deal” diye
lerinin egemenliğini ilan etme çabalarını adlandırılan programı açıklamıştır. Başkan
engellemiştir. Her ne kadar İç Savaş kölelik Roosevelt’in New Deal’i yoksullar için as-
karşıtı güçlerin zaferiyle sonuçlansa da ırk- gari ücret ilkesini getirmiş ve aynı zaman-

107
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Başkanlık Rejimi: ABD

da çalışanların emeklilik haklarını güvence likle parlamentodaki (yasama) en büyük partinin


altına alan bir sosyal güvenlik programını üyeleri arasından seçildiği parlamenter sistemden,
da ortaya koymuştur. Buna ek olarak, hü- örneğin İngiltere’den farklıdır. Sonuçta, İngiltere
kümetin daha fazla mali düzenleme yapma- ve diğer parlamenter sistemlerde kuvvetler ayrılığı
sını sağlayan yasalar çıkarılmıştır. New Deal değil, kuvvetler birleşimi söz konusudur.
dönemi, federal hükümete ekonominin Amerikan Anayasasının kuvvetler ayrılığını gü-
düzenlenmesi ve yönetilmesinde daha önce vence altına almasının temel yollarından biri hükü-
görülmemiş derecede aktif bir rol vermesi metin herhangi bir organında yer alan kişinin aynı
bakımından ABD’nin siyasal ve ekonomik anda başka bir organda görev almasının yasaklan-
yapısında önemli bir değişime yol açmıştır. masıdır. Bu, Başkanın veya yürütmedeki yardımcı-
larının, yasama organında yani Kongre’de yer ala-
Amerikan Siyasetinin Anayasal mayacakları anlamına gelmektedir. Benzer şekilde
Kongre’ye seçilen bir kişi yürütmede bir görev aldığı
Çerçevesi
zaman yasamadaki yerinden ayrılmak zorundadır.
Amerikan hükümetinin ve siyasetinin anaya- Örneğin, Hillary Clinton, Başkan Obama tarafın-
sal çerçevesi 1787’de yazılan, 1788’de onanan ve dan 2008 başkanlık seçimleri sonrasında dışişleri
1789’da yürürlüğe giren ABD Anayasasıyla belir- bakanı olarak atandığında New York eyalet senatö-
lenmiştir. Halen dünyanın yürürlükteki en eski rü olarak görev yaptığı Senato’dan istifa etmek zo-
anayasası olan bu anayasada, sonuncusu 1992’de runda kalmıştır. Bu bakımdan da Amerikan sistemi,
olmak üzere, toplam 27 kere değişiklik yapılmıştır. yürütmenin başının yani başbakanın aynı zamanda
“Haklar Kanunu” (Bill of Rights) olarak bilinen ilk parlamento veya yasama organı üyesi olduğu İngiliz
10 değişiklik ABD vatandaşlarının haklarını belir- parlamenter sisteminden ayrılmaktadır.
ler ve bireysel özgürlüklerle kanun önünde yargı-
lanma sürecini güvence altına almaktadır. Bu yasa-
lar ilk Kongre’de 1789’da kabul edilmiş ve 1791’de Kuvvetler ayrılığı ilkesini benimseyen
anayasanın parçası haline gelmiştir. Amerikan Anayasası yasama gücünü
Amerikan Anayasası ABD kurucularının halk Kongre’ye, yürütme gücünü Başkana ve
egemenliğinin uygulanması ve hükümetin halkın yargı gücünü Yüksek Mahkeme ve diğer
rızasına dayalı olarak, icraatından halka karşı so- federal mahkemelere vermektedir.
rumlu olmasını sağlamayı amaçlayan bir belgedir.
Anayasayı yazanların bu konulara verdikleri önem Amerikan Anayasasında kuvvetler ayrılığı-
İngiliz sömürge idaresinin halka temsil hakkı ver- nı güvence altına almanın dolayısıyla da tek bir
meksizin ağır yeni vergiler koymuş olmasından elde toplanmasını engellemenin bir başka aracı
kaynaklanmıştır. Amerikan Cumhuriyeti’nin da kontrol ve dengeler sistemidir. Bu ilkeye göre,
kurucuları çoğunluğun azınlık üzerindeki tahak- hükümetin üç organından her biri diğerlerinin
kümü sorununa da bir çözüm bulmayı amaçla- eylemlerini kontrol edebilir ve dolayısıyla hiçbir
mışlardır. Anayasanın hazırlanışında en önemli organ diğerlerine hükmedemez. Kongre (yasama)
rolü oynayan seçkinlerden olan James Madison yasa geçirebilir, ancak Başkan (yürütme) bu yasayı
bu sorunun çözümünün kontrol ve denge siste- veto edebilir ve anayasa Başkanın vetosunun geçer-
mi (checks and balances) aracılığıyla ve kuvvetler siz olması için Kongre’nin her iki meclisinin üçte
ayrılığı ilkesiyle (separation of powers) mümkün ikisinin oyunun alınmasını gerektirmektedir. 1789
olacağına inanmıştır. Kuvvetler ayrılığı hükü- ile 2002 arasında Başkanlar Kongre’nin onayladı-
metin üç organının - yasama, yürütme ve yar- ğı yaklaşık 2500 yasayı veto etmiştir. Kongre ise
gı- görece birbirinden bağımsız olması ve hiçbir Başkanların vetolarını yüzden fazla kere geçersiz
organın diğerini kontrol altına almaması anla- hale getirmiştir (Burns vd., 2002, 30). Yüksek
mına gelmektedir. Amerikan Anayasası yasama Mahkeme (Supreme Court) Kongre’den geçen ve
gücünü Kongre’ye, yürütme gücünü Başkana ve Başkanın imzaladığı yasaları anayasaya aykırı bula-
yargı gücünü Yüksek Mahkeme ve diğer federal bilir, ancak Başkan Yüksek Mahkeme yargıçlarını
mahkemelere vermektedir. Amerikan siyasal sis- Senato’nun onayı da alınarak atamaktadır. Başka-
temi, başbakan ve bakanların (yürütme) genel- nın ABD’yi dışarıda temsil edecek diplomatları

108
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

atama yetkisi vardır, bununla birlikte bu atamalar


Kongre tarafından onaylanmak zorundadır. Do-
Amerikan siyasal sistemindeki federalizm
layısıyla uygulamada anayasal kontrol ve denge-
ilkesi uyarınca elli eyaletten her birinin
ler sistemi her bir organın diğerleri üzerinde bir
kendi anayasası, seçilmiş valisi, mahkeme
miktar yetki sahibi olması ve yetkileri paylaşması
sistemi ve yasama organı bulunmaktadır.
anlamına gelmektedir.
ABD Anayasası, ülkenin siyasal sistemini ve iş-
leyişini belirleyen en önemli ilkeleri içeren temel
bir belgedir. Anayasa ilk olarak federal bir sistem ABD Anayasası “federalizme atıfta bulunma-
içinde var olan yasama, yürütme ve yargı organları- masına karşın, siyasi yetkiyi Washington’daki fe-
na dayanan hükümetin yapısını tanımlar. İkincisi, deral veya ulusal hükümetle eyalet hükümetleri
hükümetin farklı organlarının yetkilerini belirler. arasında kesin bir şekilde paylaştırmaktadır. Fe-
Üçüncü olarak, federal hükümetle eyaletler arasın- deral hükümetin bazı önemli yetkileri arasında
daki yetki dağılımını düzenler. Dördüncü olarak savaş ilan etme, başka devletlerle anlaşma imza-
da, birey hak ve özgürlükleri konusunda hüküme- lama, para basma ve eyaletler arasındaki ticareti
tin yetkilerinin sınırlarını çizer. düzenleme yetkileri bulunmaktadır. Öte yandan
Anayasadaki değişiklikler için kullanılacak yön- eyaletlerin ana yetkileri eğitim, medeni haklar (ev-
tem anayasanın 5. Madde’sinde belirtilmiştir. Bu lilik ve boşanma gibi), eyalet içi ticaret ve motorlu
maddeye göre, Kongre’yi oluşturan Temsilciler taşıtların denetlenmesi gibi konulardadır. Vergi-
Meclisi ve Senato’nun her ikisinin üçte iki oyuyla lendirme ve suçluların cezalandırılması gibi hem
veya eyalet yasama organlarının üçte ikisinin isteği federal hükümetin hem de eyaletlerin uygulaya-
üzerine Kongre tarafından toplanan ulusal bir ku- bileceği başka yetkiler de bulunmaktadır. Ameri-
rul aracılığıyla değişiklik teklif edilebilir. Yasa tasa- kan siyasal sistemindeki federalizm ilkesi uyarınca
rısı daha sonra eyalet yasama organlarının dörtte elli eyaletten her birinin kendi anayasası, seçilmiş
üçünün onayını almak zorundadır. ABD’nin kuru- valisi, mahkeme sistemi ve yasama organı bulun-
luşundan bu yana her ne kadar Kongre üyeleri tara- maktadır. Buna ilaveten her eyaletin kendi içinde
fından olası anayasa değişiklikleri ile ilgili binlerce de ilçeler, kasabalar, belediyeler ve okul bölgeleri
teklif verilmiş olsa da, bunların ancak 33’ü yasama gibi çok sayıda alt idari birimler mevcuttur. Bu
üyelerinin üçte ikisinin desteğini almış ve bunların çoklu yönetim yapısının idaresi seçilmiş görevlile-
da yalnızca 27’si eyaletler tarafından onaylanmıştır. rin elindedir. Bunun sonucunda seçim günlerinde
Amerikalılar sadece başkan ve kongre adayları için
değil, aynı zamanda eyalet meclislerinin üyele-
Federalizm ri, ilçe yöneticileri, okul bölgesi başkanları, polis
Amerikan siyasal sisteminin ayırt edici özellik- şefleri ve yargıçlar için de oy verirler. Seksen beş
lerinden birisi de federal hükümet kurumları ve binden fazla yerel yönetim birimiyle ABD dünya-
uygulamalarına dayanmasıdır. Siyasi bir kavram daki demokratik ülkeler arasında en fazla seçilmiş
olarak federalizm merkezi veya ulusal hükümetle yöneticisi olan ülkedir.
bölgesel veya yerel hükümetler arasında yetkilerin ABD’de federalizmin uygulanması ile ilgili
paylaşılmasıdır. Bir yönetim biçimi olarak federa- önemli bir mesele eyaletlerle ulusal devlet arasında-
lizm ABD’de ortaya çıkmış ve daha sonra bir dizi ki uyuşmazlık durumunda yetki üstünlüğü ile ilgi-
ülke tarafından benimsenmiştir. Federalizm ge- lidir. Geçmişte, bu türden uyuşmazlıklar genellikle
nellikle Kanada veya Avustralya gibi geniş toprak anayasaya ve (anayasa ile uyumluysa) ulusal dev-
parçaları üzerine kurulmuş veya Hindistan, Rusya letin yasalarına bakılarak çözümlenmiştir. Diğer
ve ABD gibi hem geniş topraklara hem de fazla bir deyişle, federal hükümetle eyaletler arasında bir
nüfusa sahip ülkelerde uygulanmaktadır. Bununla uyuşmazlık söz konusu olduğunda genellikle fede-
birlikte, İsviçre ve Almanya gibi federalizmi benim- ral hükümetin kararları uygulanmaya konmuştur.
seyen daha küçük başka ülkeler de bulunmaktadır. Örneğin, ırk eşitliği sorunu konusunda federal hü-
Teoride ve uygulamada federalizm siyasi gücün kümetle bazı güney eyaletleri arasında 1960’lı yıl-
merkezi hükümetin elinde olduğu üniter hükümet larda ortaya çıkan uyuşmazlıklar genellikle federal
sistemlerinden ayrılmaktadır. hükümetin lehine sonuçlanmıştır.

109
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Başkanlık Rejimi: ABD

ABD’de Siyasi Haklar ve Özgürlükler Anayasanın onanmasından iki yıl sonra ABD
Sivil hakların ve özgürlüklerin korunması Ame- Kongresi Haklar Bildirgesi’nde bir değişiklik öne-
rikan siyasi hayatının anayasal temellerinin önemli risinde bulunmuştur. 1791’de onanan Haklar
bir yönünü oluşturmaktadır. Anayasayı yazdıkla- Bildirgesi’nin on maddesi Amerikan halkının temel
rında ABD’nin kurucu liderleri sadece birkaç hak- hak ve özgürlükleri ile ilgili esas anayasa maddeleri-
kı bu belgeye dâhil etmişlerdi. Bunların arasında ni oluşturmaktadır. Haklar Bildirgesi’nin ilk değişik
en önemlisi “habeas corpus” ve bu hakkın “ex post (tashihli) maddesi, “Kongre, din kurumuna saygı
facto kanunlara” karşı korunmasıdır. “Habeas cor- göstermeyen, dinin serbestçe uygulanmasını engel-
pus ilkesi” yargıcın bir kişinin hangi hukuki ge- leyen ya da ifade ve basın hürriyetini ortadan kaldı-
rekçe ile hapishanede tutuklu olduğunu açıklama ran veya barışçı bir şekilde toplantı yapma hakkını
zorunluluğu bulunması anlamına gelmektedir. Bu ve şikâyetlerinin düzeltilmesi için hükümete dilekçe
ilkeye göre gözaltındaki kişi yargıca başvurabilir ve verme hakkını engelleyen hiçbir kanunu çıkaramaz”
yasadışı olarak hapishanede tutulduğu iddiasıyla ifadesinden oluştuğu için ayrı öneme sahiptir. Yani
salıverilmesini talep edebilir. Mahkeme sisteminin anayasanın ilk değişik maddesi inanç, ifade ve top-
yeterli delil bulamaması durumunda da yargıç tu- lantı özgürlüğünü güvence altına almaktadır. Hak-
tuklunun salıverilmesine karar verebilir. “Ex post lar Bildirgesi’ndeki diğer maddeler arasında ikinci
facto kanunlar ilkesi” ise bir kişinin gerçekleştirdiği değişik madde Amerikan vatandaşlarının silah bu-
dönemde suç sayılmayan eylemine karşı ceza ka- lundurma hakkını güvence altına aldığı için olduk-
nununun geriye dönük olarak işlemesinin anayasa ça tartışmalıdır. Madde, suç ve şiddetin ana nedeni
yoluyla engellenmesidir. olarak gören silah denetimi savunucuları tarafından
sert şekilde eleştirilse de, pek çok Amerikalı silah bu-
lundurma ve taşımanın anayasal hakları olduğunda
ABD’de siyasi haklar ve özgürlüklerin ısrar etmektedir. Haklar Bildirgesi’nde yer alan bir
dayandığı temel ilkelerden en önemlisi başka önemli ilke kendi aleyhinde tanıklık etmeye
habeas corpus ve bu hakkın ex post facto karşı getirilen koruma ile ilgilidir. Beşinci değişik
kanunlara karşı korunmasıdır. Habeas madde kimsenin “kendi aleyhine tanıklık etmeye
corpus ilkesi yargıcınn bir kişinin zorlanamayacağını” belirterek zorlama yoluyla ken-
hangi hukuki gerekçe ile hapishanede di aleyhinde tanıklığı yasaklamaktadır. Yani mah-
tutuklu olduğunu açıklama zorunluluğu keme salonunda, karakolda veya Kongre’deki bir
bulunması anlamına gelmektedir. Bu sorgulamada, hiç kimse daha sonra aleyhinde kul-
ilkeye göre gözaltındaki kişi yargıca lanılabilecek bir kanıt vermeye zorlanamaz. Özet
başvurabilir ve yasadışı olarak hapiste olarak, Haklar Bildirgesi’nin on maddesi, başka bir
tutulduğu iddiasıyla salıverilmesini talep deyişle anayasanın ilk on maddesi, sivil özgürlükler
edebilir. Mahkeme sisteminin yeterli ve bireyin hükümete karşı korunması ile ilgili bazı
delil bulamaması durumunda da yargıç temel anayasal ilkeleri ortaya koymaktadır.
tutuklunun salıverilmesine karar verebilir.
Ex post facto kanunlar ilkesi ise bir kişinin
gerçekleştirdiği dönemde suç sayılmayan ABD Anayasasının ilk on maddesi, sivil
eylemine karşı ceza kanununun geriye özgürlükler ve bireyin hükümete karşı ko-
dönük olarak işlemesinin anayasa yoluyla runması ile ilgili bazı temel anayasal ilke-
engellenmesidir. leri ortaya koymaktadır.

110
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Öğrenme Çıktısı

2 Amerikan siyasal sisteminin gelişiminde rol oynayan temel dinamiklerini açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

ABD siyasal sisteminin geli- ABD’de siyasi yetki federal ABD’de siyasi haklar ve öz-
şiminin dünya için de örnek ve eyalet hükümetleri arasın- gürlüklerin dayandığı temel
oluşturmasının nedeni nedir? da nasıl paylaşılmaktadır? ilkeler nelerdir?

ABD’DE POLİTİKA YAPICI Roosevelt’in alışılmadık şekilde uzun görev süresi


KURUMLAR temelde büyük bir dünya savaşının getirdiği koşul-
lardan kaynaklanmıştır. İkinci Dünya Savaşı’ndan
Amerikan siyasal sisteminin üç ana politika
sonra anayasada bir kişinin yalnızca iki dönem Baş-
yapıcı kurumu Başkanlık (Presidency), Kong-
kan olabileceği yönünde bir değişiklik yapılmıştır.
re (Congress) ve Yüksek Mahkeme (Supreme
İkinci Dünya Savaşı’ndan günümüze kadar olan
Court)’dir. Daha önce de belirtildiği gibi, Başkan
dönemde seçilen 11 Başkan arasında 4’ü— Dwight
(yürütme), Kongre (yasama) ve Yüksek Mahkeme
Eisenhower, Ronald Reagan, Bill Clinton ve Geor-
(yargı) tarafından temsil edilen hükümetin üç or-
ge W. Bush— seçimleri yeniden kazanarak Beyaz
ganı arasında hem iş bölümü hem de kontrol ve
Saray’da sekiz yıl kesintisiz kalmayı başarmışlardır.
dengeler sistemi bulunmaktadır.
Richard Nixon da, yeniden seçilmesine rağmen,
ikinci döneminin başlangıcında Watergate Skan-
Başkanlık dalı sonucunda istifa etmek zorunda kaldığı için
Amerikan Başkanları dört yılda bir yapılan genel toplam 6 yıl görev yapabilmiştir.
seçimlerle doğrudan halk tarafından seçilirler. Ülke-
nin iki büyük siyasi partisi, seçimden birkaç ay önce
toplanan ve eyaletlerden gelen çok sayıda delegenin
katıldığı ulusal bir kongrede Başkan adaylarını belir- dikkat
lerler. Son yıllarda Başkan adayı olmak isteyenlerin Başkan Amerika siyasetinde çok önemli bir rol
yaptıkları faaliyetler seçim tarihinden çok önce baş- oynamaktadır. Karşılaştırmalı siyasal sistemler
lamaktadır. Örneğin, 2008’de Başkan seçilen Barack alanında ABD, başkanlık sistemini benimse-
Obama neredeyse 2004 seçimlerinden hemen sonra yen demokrasilerin en önemli örneği olarak
adaylık için yoğun ve kapsamlı bir şekilde çalışmaya belirtilir. Dünyadaki demokratik sistemlerin
başlamış ve dört yıl boyunca yüzlerce küçük kasa- çoğunda başbakanın hükümetin başı olduğu
bayı ve şehri ziyaret etmiştir. Obama aynı zamanda ve en güçlü siyasi aktör olduğu parlamenter
kendini Amerikalı seçmenlere daha iyi tanıtabilmek sistem benimsenmiştir. Amerikan başkanlık
ve seçim kampanyası için bağış toplamak amacıyla sistemi, Başkanın hem devletin hem de hükü-
interneti de etkili olarak kullanmıştır. Başlangıçta metin en yetkili kişisi olma özelliğini taşıması
ülke çapında fazla tanınmıyor olmasına karşın, Oba- bakımdan diğer demokrasi türleri olan parla-
ma olağanüstü örgütsel çalışmayla partisinin Başkan menter ve yarı başkanlık rejimlerinden ayrılır.
adayı olmayı başarmıştır.
Franklin D. Roosevelt’e kadar, Amerikan Baş- Amerikan Başkanları’nın resmi yetkileri oldukça
kanları genellikle iki dönemden fazla görev yap- sınırlıdır. Anayasanın ikinci maddesi yalnızca “Yü-
mamışlardır. Ancak Roosevelt üç dönem üst üste rütme yetkisi Amerika Birleşik Devletleri’nin Başka-
görev yapmış, 1944’te dördüncü kere tekrar seçil- nındadır” demektedir. ABD’nin kurucuları, kontrol
mişse de dönemini tamamlayamadan vefat etmiştir. ve dengeler sistemi oluşturarak, Başkan seçilen kişi-

111
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Başkanlık Rejimi: ABD

nin yürütme yetkisini hükümetin diğer organlarıyla Başkanın Amerika’nın siyasi hayatındaki yetki
paylaşmasını güvence altına almak istemişlerdir. Bu- ve rolünün genişlemesi, Beyaz Saray’daki personel
nunla birlikte, Başkanın yetkilerinin ABD’nin kuru- sayısındaki artışa da yansımıştır. ABD’nin kuru-
luşundan bu yana giderek arttığı görülmektedir. Bu luş yıllarında görev yapan George Washington ve
eğilimin en önemli nedenleri Amerika’nın dünyada- Thomas Jefferson gibi erken dönem Amerikan Baş-
ki etki ve rolünün artması, teknolojinin gelişimi ve kanları kendilerine yardımcı olacak az sayıda per-
yeni hükümet politikalarının oluşturulmasını gerek- sonelle çalışmışlardı. Oysa günümüzde Başkanın
tiren yeni sosyal, ekonomik ve siyasi konuların orta- hem çalışma mekanı hem de ailesiyle beraber yaşa-
ya çıkışıdır. 20nci yüzyıl boyunca Amerika’nın dün- dığı Beyaz Saray’da ve çevresindeki başkanlık devlet
yadaki gücü ve rolü arttıkça Başkan seçilen kişiler dairelerinde yaklaşık 600 kişi görev yapmaktadır.
de savaş ve barışla ilgili hayati kararların alınmasında 1930’lardan başlayarak, Başkanın ilgilendiği iç ve
ana aktörler haline gelmişlerdir. Aynı zamanda, fe- dış politika konularındaki artışa paralel olarak, Be-
deral hükümetin sosyal ve ekonomik kamu politi- yaz Saray’daki görevli sayısında da önemli oranda
kalarının belirlenmesindeki rolünün ve sorumluluk- artış olmuştur. Amerikan Başkanlarının Beyaz Sa-
larının artması Beyaz Saray’daki Başkanlık ofisine ray’daki üst düzey yardımcıları arasında başkan yar-
doğrudan bağlı olan yeni birimlerin oluşturulması- dımcısı, ulusal güvenlik danışmanı, basın ve hukuk
na yol açmıştır. Yürütme organının başı olarak Baş- danışmanları bulunmaktadır.
kan günümüzde dört milyondan fazla çalışanı olan
büyük bir bürokrasinin de başıdır. Buna ek olarak Kongre
,Amerikan Yüksek Mahkemesi de Başkanlık yetki-
Kongre, ABD’de siyasi temsilin ve yasa yapımı-
leri ile ilgili davalarda genellikle yürütme organının
nın ana kurumudur. Kongre’nin en önemli örgütsel
lehine karar vererek Başkanların siyasal sistemi için-
özelliği iki meclisli olmasıdır. Anayasayı yazanlar ya-
deki konumlarını güçlendirmiştir.
sama yetkisinin çoğunluk tarafından kontrol edilen
Günümüzde Amerikan Başkanı dünyadaki de- tek bir kurumun elinde toplanmasını engellemenin
mokratik ülkelerin liderleri arasında genellikle en önemli olacağını düşünerek yasama organında Tem-
çok yetkiye sahip olanı olarak bilinmektedir. Baş- silciler Meclisi’nin yanı sıra Senato’nun da bulun-
kanın yetkilerinin bir dizi kaynağı vardır. Ülkenin masını öngörmüşlerdir. ABD Kongresi’nin her bir
siyasi yürütme organının başındaki kişi olarak hem kanadının toplantı salonları ve üyelerin ofisleri Was-
devletin hem de hükümetin başıdır. Bu ikili görev hington’daki Capitol Binası’nın içinde bulunmakta-
ve doğrudan halk tarafından seçilmesi, Başkanı dır. Temsilciler Meclisi’nin ülke çapındaki 435 ayrı
ülkenin en güçlü siyasi lideri yapmasının yanı sıra seçim bölgesini temsil eden 435 üyesi vardır. Meclis
iç ve dış politika konularında partisinin yasama üyeleri iki yıllığına seçilirler ve tekrar seçilmeleri de
gündemini büyük ölçüde şekillendirecek biri hali- mümkündür. Her bir eyaletten Meclis’e seçilecek
ne getirmektedir. Amerikan Başkanının gücü aynı olan temsilci sayısı nüfusa göre belirlenir. Daha ka-
zamanda seçildikten sonra 5000’den fazla siyasi labalık olan California ve New York gibi eyaletlerin
atama yapabilmesinden de kaynaklanmaktadır. Bu Meclis’te sırasıyla 53 ve 32 temsilcisi varken, Mon-
atamalar kabinesinde görev alan bakanları, devlet tana ve South Dakota gibi nüfusu az olan eyaletlerin
teşkilatının üst düzey yöneticilerini, büyükelçileri, yalnızca birer üyesi vardır. Temsilciler Meclisi için
federal hükümetin hâkimlerini ve Beyaz Saray per- yapılacak olan seçimlerdeki seçim bölgelerinin san-
sonelini içermektedir. Bununla birlikte, Başkanın dalye sayısı her on yılda bir sandalyelerin yeniden
üst düzey bürokrat atamalarının ABD Senatosu dağıtımı (reapportionment) yoluyla nüfus değişik-
tarafından onaylanması gerektiği ve Senato’nun liklerine göre yeniden düzenlenir. İlçelerin coğrafi
Başkanın yaptığı atamaları reddettiği çok sayıda sınırları da eyalet meclisleri tarafından çoğunlukla
durum olduğu da göz önünde bulundurulmalıdır. partizan nedenlerle değiştirilebilmektedir. Sadece
partizan amaçlarla seçim bölgelerinin haritasının de-
ğiştirilmesine gerrymandering denilmektedir. Senato,
Amerikan Başkanı dünyadaki demokratik 100 üyesi ile Temsilciler Meclisi’nden sayıca daha
ülkelerin liderleri arasında genellikle en çok küçüktür. Nüfus büyüklüklerine bakılmaksızın elli
yetkiye sahip olanı olarak bilinmektedir. eyaletin her birinin Senato’da altı yıllığına seçilen iki
senatörü bulunmaktadır.

112
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

uzlaşma sağlanması için tartışır. Onaylanmasının


ardından tasarı Başkana gönderilir. Başkan imzala-
ABD’de siyasi temsilin ve yasa yapımının ana
yarak yasa haline getirebilir veya tasarıyı Kongre’ye
kurumu olan Kongre’nin Temsilciler Meclisi
geri gönderebilir. Kongre, Temsilciler Meclisi ve
ve Senato olmak üzere iki meclisi vardır.
Senato’nun üyelerinin üçte ikisinin onayıyla Başka-
nın vetosunu geçersiz kılabilir. Bunun olması duru-
munda tasarı Başkanın imzası olmadan yasalaşır.
Görüldüğü üzere, ABD Kongresi’nin işleyişi
dikkat büyük ölçüde komite ve alt komitelerin çalışmasına
Amerikan siyasal sisteminde Kongre’nin öne- dayanmaktadır. Temsilciler Meclisi ve Senato üyele-
mi aşağıdaki alanlardaki güç ve otoritesinden ri yasa tasarılarının tartışıldığı, uzman ifadelerinin
kaynaklanmaktadır: dinlendiği ve uzlaşma arandığı komite toplantıla-
Temsil: Kongre toplumdaki farklı ve sık sık rında uzun saatler geçirmektedir. Kongre komiteleri
çatışan ekonomik, sosyal ve siyasi çıkarların
gündemdeki tasarıyla ilgili bilgi toplanmasında ve
ifade edildiği ana kurumdur.
uzmanlaşmada önemli rol oynayan kişilerden oluş-
Yasama: Kongre federal hükümetin tüm yasa-
maktadır. Komitelerde görev yapan üst düzey uz-
larının hazırlanması, tartışılması ve yürürlüğe
man personelin fikirleri ve görüşleri komite üyeleri
konulması konusunda anayasa tarafından yet-
üzerinde oldukça etkili olabilmektedir. Kongre’nin
kilendirilmiştir.
hem Temsilciler Meclisi’nde hem de Senato’da çe-
İdari Gözetim: Kongre yasamanın onayladı-
şitli komiteleri bulunmaktadır. Bunların daimi ko-
ğı yasaların ve politikaların uygulandığından
misyonlar olarak bilinen bir kısmı uzun ömürlü ve
emin olmak amacıyla federal hükümet bürok-
sürekli iken, geçici konu ve sorunlar için özel ko-
rasisinin işleyişini denetler.
miteler oluşturulmaktadır. Ayrıca Senato ve Meclis
Mali Yetki: Amerika anayasası yürütme ta-
üyelerinden oluşan, ekonomi ve vergi politikası gibi
rafından hazırlanan federal hükümet büt-
bütün Kongre’yi ilgilendiren konuları ele alan bir-
çesi üzerindeki son sözü söyleme yetkisini
kaç ortak komite de bulunmaktadır.
Kongre’ye vermiştir.
Onay: Senato’nun Yüksek Mahkeme yargıçla-
rı, Amerika’nın yabancı ülkelerdeki büyükelçi- Yargı ve Yüksek Mahkeme
leri ve bakanlıklar gibi Başkan tarafından be- Amerikan siyasal sisteminin üçüncü organı yargı-
lirlenen önemli mevki atamalarını onaylama dır. ABD’deki yargı sistemi ülkenin federal hükümet
veya reddetme yetkisi vardır. yapısı temelinde şekillenmiştir. Yani yargı yetkisi de
âdemi merkeziyetçidir ve iki ayrı yargı sistemi ara-
ABD Kongresi’nde yasama süreci oldukça kar- sında bölünmüştür. Federal mahkemelerin yanı sıra
maşıktır ve genellikle uzun zaman alır. Bu süreç, elli eyaletten her birinin kendi bağımsız yargısı var-
Temsilciler Meclisi ile Senato üyeleri arasında uzun dır. Federal mahkemeler çoğunlukla ulusal yasalarla
süren pazarlık, tartışma ve tavizi içermektedir. Sa- ilgili konularla ilgilenirken, eyalet mahkemeleri de
dece Meclis tarafından gündeme getirilebilecek eyalet yasalarını ilgilendiren ihtilafları ele almakta-
“Vergi Kanunu Yasa Tasarısı” dışında, yasa tasarıları dır. İkisinin arasında çatışma olduğu durumlarda so-
Kongre’nin herhangi bir kanadından üyeler tarafın- run ABD Yüksek Mahkemesi tarafından çözülmek-
dan önerilebilir. Yasa tasarısı daha sonra genel bir tedir. Federal mahkeme yargıçları Başkan tarafından
komiteye gider ve eğer burada geçerse konu üzerin- Senato’nun tavsiyesi ve isteğiyle atanır. Ancak eyalet
de uzmanlaşmış alt bir komiteye gönderilir. Bundan mahkemesinde görevli yargıçlar tarihsel olarak eyalet
sonra tasarı alt komitenin üyeleri tarafından tartışı- meclisleri tarafından atanmaktadır.
larak çoğunluk için kabul edilebilir hale gelecek şe-
kilde değiştirilir. Sonrasında alt komite tasarıyı oylar
ve tasarı çoğunluğun oyunu alırsa, Kongre’nin her ABD’deki yargı sistemi ademi merkeziyet-
iki kanadına da tartışılmak üzere gönderilir. Her iki- çidir ve iki ayrı yargı sistemi arasında bö-
sinin de tasarıyı onaylaması durumunda, iki kana- lünmüştür: federal mahkemeler ve eyalet
dın üyelerinde oluşturulacak bir konferans komitesi mahkemeleri.

113
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Başkanlık Rejimi: ABD

Amerikan siyasal sisteminin yargı organının Yüksek Mahkeme’de başyargıç da dâhil dokuz
en yüksek noktasının Yüksek Mahkeme olduğu üye vardır. Bir kişi ancak Başkan tarafından aday
açıktır. Amerika’nın en üst düzey mahkemesinin gösterilip Senato tarafından onaylanarak Yüksek
yargı denetiminin ardından yasama veya yürüt- Mahkeme üyesi olabilmektedir. Amerikan siyasi ya-
menin bir eylemini anayasaya aykırı ve dolayısıyla şamında oynadığı önemli rolden dolayı yargıçların
geçersiz ilan etme yetkisi vardır. Amerikan siyase- Yüksek Mahkeme’ye aday gösterilmesi ve onaylan-
tindeki bazı kritik konu ve tartışmalarda da son ması önemli bir siyasi olaydır. Yüksek Mahkeme
söz Yüksek Mahkeme’nindir. Örneğin, 2000 baş- üyeleri ömür boyu atandığı için yeni bir konumun
kanlık seçimlerinde George W. Bush ile Al Gore açılması ancak bir üyenin ölmesi veya emekli olma-
arasındaki yarış Florida’daki oyların birbirine çok sıyla mümkün olmaktadır. Bir üyelik boşaldığında
yakın olmasından dolayı çıkmaza girdiğinde, Yük- Başkan görev için yeterli deneyimi olmasının yanı
sek Mahkeme Bush lehine karar vermiş, dolayı- sıra aynı zamanda kendi partisinin temel görüşle-
sıyla Bush’u ABD Başkanı yapmıştır. Bunun gibi rini destekleyen birini bulmaya çalışır. Eğer Başka-
konularda kritik kararlar almasının yanı sıra, Yük- nın partisi Senato’da çoğunluğa sahipse onay süreci
sorunsuz ilerler. Ancak partisi Senato’da azınlıkta
sek Mahkeme’nin önemi ayrıca federal yasaların
olan veya kendi görev sürelerinin sonuna yaklaşan
üstünlüğünü sağlamadaki ve eyaletler arasındaki
Başkanlar ülkenin en yüksek mahkemesi için göster-
uyuşmazlıkları çözmedeki rolünden kaynaklan-
dikleri adayın kabul edilmesini sağlama konusunda
maktadır. Anayasa Yüksek Mahkeme’ye kendi ba-
daha çok muhalefetle karşılaşmaktadırlar. 1960’lar-
şına politika yapma yetkisi vermemektedir, sadece
dan bu yana Senato, Başkan’ın önerdiği altı Yüksek
anayasayı “yorumlama” yetkisi vermektedir. An- Mahkeme üyesi adayını reddetmiştir. Yüksek Mah-
cak iki asırdan fazla bir zaman önce yazılmış olan keme üyelerinin yapısı yıllar içinde ırk ve cinsiyet
ve çok sayıda genelleme içeren bir anayasanın yo- bakımından çok değişmiştir. Önceden Yüksek Mah-
rumlanması basit bir iş değildir. Bu yüzden Yüksek keme üyeleri ağırlıklı olarak erkeklerden ve beyazlar-
Mahkeme’de görevli yargıçların kendi kişisel siyasi dan seçilirdi. Günümüzde ise (2011), dokuz Yüksek
görüşleri zaman zaman Yüksek Mahkeme’nin ver- Mahkeme yargıcından biri Porto Riko kökenli bir
dikleri kararları etkileyebilmektedir. Latin, biri siyah ve dördü de kadındır.

Öğrenme Çıktısı

3 ABD’de Başkanlık, Kongre ve Yüksek Mahkeme gibi politika yapıcı kurumları


açıklayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Amerika’daki Başkanlık
Sistemi’nde, Başkan seçilen
kişinin çok geniş yetkileri
vardır. Bu mevkiye seçilen
ABD’de politika yapımında
kişinin kolayca otoriter bir ABD’de siyasal sisteminde
temel rol oynayan kurumlar
yönetime doğru gidebile- kongrenin yetki ve gücünü
hangileridir ve bunların ara-
ceği düşünülebilir. Ancak anlatın.
sındaki ilişkiler nelerdir?
ABD siyasal sisteminde bu
tür bir gelişme yaşanmamış-
tır. Sizce bunun en önemli
nedenleri nelerdir?

114
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

ABD’DE SİYASAL KÜLTÜR VE yaşanan ekonomik kriz nedeniyle Amerikalıların


SİYASAL KATILMA hükümete ve ülkenin temel siyasi kurumlarıyla siya-
setçilere olan güvenlerinin azaldığını ortaya koymak-
Bir ülkenin siyasal kültürü, başka bir deyişle va-
tadır. Örneğin, 2000 yılında halkın yaklaşık %50’si
tandaşlarının birbirleri ve siyaset hakkında yaygın
hükümete güvendiğini ifade ederken, bu oran
olarak benimsedikleri tutum, inanç ve değerleri si-
2010’da %22’nin altına düşmüştür. Seçilmiş devlet
yasal sistemin işleyişinde önemli rol oynamaktadır.
görevlileri ile ilgili de benzer bir durum söz konusu-
Bir ülkenin siyasal kültürü o toplumun tarihini,
dur: Kongre’ye karşı olan olumlu görüşlerin oranı
geleneklerini ve değerlerini yansıtır. Siyasal kültür
da, %50’den %25’e, yani yarıya düşmüştür (http://
bir ülkedeki seçim sistemini, seçmen davranışını ve
people-press.org/report/trust-in-government).
siyasi partilerin oluşumunu etkileyebilir.
Amerikalılar arasında hükümete ve seçilmiş devlet
görevlilerine karşı gelişen güvensizlik siyasal sisteme
Siyasal Kültür yönelik artan bir hoşnutsuzluk olduğunu gösterme-
Amerikan siyasi kültürünün bazı genel özellik- mektedir: Amerikalıların çoğunluğu (%56) siyasal
leri arasında bireycilik, demokrasiye bağlılık, ortak sistemin düzgün çalışabileceğine ancak sorunun
görüşlerin oluşturulmasına dayalı siyaset tarzı ve Kongre üyelerinden kaynaklandığına inanmaktadır.
yerel düzeydeki kuruluş ve derneklere katılım sa-
yılabilir. Geleneksel olarak Amerikalılar insanların Siyasal Katılma
düzenli yapılan serbest seçimler yoluyla liderlerini Daha önce de belirtildiği gibi, yerel düzeyde-
özgürce seçme haklarına kuvvetli bağlılık göstermiş- ki derneklere katılım geleneksel Amerikan kültü-
lerdir. Ayrıca çoğunluk kuralı ve siyasi azınlıkların rünün önemli bir parçası olagelmiştir. ABD’deki
görüşlerini açıkça ve özgürce ifade etmeleri de güç- yerel topluluklar ve mahallelerde gündelik yaşamın
lü şekilde desteklenmektedir. Her ne kadar önemli birçok sorunuyla ilgilenen binlerce gönüllü oluşum
politika konularında vatandaşlar ve siyasi seçkinler bulunmaktadır. ABD’yi 1800’lerin başında ziyaret
farklı görüşlere sahip olsalar da, Amerikan siyasi eden ve Amerikan demokrasisi ile ilgili etkili bir
kültürünün siyasi süreçte demokratik yollarla görüş kitap yazan Fransız tarihçi ve siyasi düşünürü Ale-
birliği sağlanmasına, diğer bir deyişle pazarlık ve xis de Tocqueville gibi yabancı gözlemciler ülkenin
taviz yoluyla anlaşmaya varılmasına, verdiği değer yerel toplulukları arasındaki dernek ağlarından ve
dikkat çekicidir. Ekonomi ve toplumun hükümet vatandaşların bu derneklere katılmaya olan istekle-
tarafından kapsamlı olarak denetlenmesine karşıt rinden etkilenmişlerdir.
olmak da Amerikan siyasi kültürünün geleneksel
Ancak Amerikan halkının topluluklarındaki gö-
özelliklerinden biridir. Bunun yanı sıra, bireysel gi-
nüllü oluşumlara katılmaya gösterdikleri ilgi genel
rişimciliğin ve özel sektörün yasalar yoluyla korun-
seçimler için geçerli değildir. ABD’deki Başkanlık
masının ve desteklenmesinin gerekli olduğu düşün-
ve Kongre seçimlerine katılım oranı Avrupa’nın
cesi Amerikan siyasal kültüründe önemli yer tutar.
altındadır. Geçtiğimiz yıllarda ulusal seçimlerde
ABD’deki kayıtlı seçmenin %50-55’i sandığa gitmiş-
tir. Öte yandan, Batı Avrupa demokrasilerinde bu
Ekonomi ve toplumun hükümet tarafın- oran genellikle %60’la %90 arasında değişmektedir.
dan kapsamlı olarak denetlenmesine kar- ABD seçimlerindeki düşük oy kullanma oranlarıyla
şıt olmak da Amerikan siyasi kültürünün ilgili çeşitli açıklamalar vardır. Bazıları bunun siyasi
geleneksel özelliklerinden biridir. süreçlerden tatmin olmamanın bir işareti olduğunu
söylerken, diğerleri Amerikalıların hayatlarından
1997 yılında yapılan bir kamuoyu araştırması, memnun olduklarını ve katılmaya gerek duymadık-
Amerikalıların seçimle işbaşına gelmiş olan siyaset- ları için oy vermediklerini iddia etmektedir. Diğer
çilere duydukları güvenin (%44), İngilizlere (%39), açıklamalar bireylerin hükümet tarafından otomatik
Fransızlara (%30), Almanlara (%32) ve İtalyanlara olarak seçim kütüklerine kaydedildiği diğer birçok
(%26) göre daha yüksek düzeyde olduğunu göster- ülkenin aksine ABD’de oy vermek isteyenlerin kay-
miştir (Ranney ve Kousser, 2008, 723). Ancak, son dolmak için kendilerinin uğraşması gerektiğinin,
zamanlarda yapılan araştırmalar, 2008 sonrasında ayrıca Amerikalıların diğer birçok demokratik ülke

115
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Başkanlık Rejimi: ABD

vatandaşlarından çok daha sık sandığa çağrıldığının diğinde siyaset sahnesine çıkmaktadır. Bunun en
(genel ve yerel seçimler, partilerin başkanlık ön se- son örneği 1995 yılında zengin bir işadamı olan ve
çimleri ve referandumlar) altını çizmektedir. 1992 başkanlık seçimlerinde %18,9 oy alan Ross
Perot tarafından 1995 yılında kurulan Reform
Partisi’dir. ABD parti sistemi aşırı sol ve aşırı sağ
uçtan radikal partilerin ülkenin iki merkeziyetçi
dikkat partisiyle etkin bir şekilde rekabet edememiş olma-
8 Kasım 2016 tarihinde ABD başkanını be- ları bakımından birçok Avrupa demokrasisinden
lirlemek için yapılan seçimlere Amerikalıların farklıdır. Ayrıca çoğu Avrupa demokrasisinde çok
ilgisi çok düşük olmuş, ülke ve dünyanın ka- partili sistemler tek bir parti parlamentodaki san-
deriyle ilgili bu önemli seçime katılım oranı dalyelerin çoğunluğunu alamadığı için koalisyon
yaklaşık olarak % 50 seviyesinde kalmıştır. Seç- hükümetleri çıkarırken, koalisyon hükümetleri
men nüfusu yaklaşık olarak 241 milyon olan Amerikan siyasal yaşamının bir parçası olmamıştır.
Amerika’da son seçimde oy kullanmak için Bununla birlikte ABD siyasal sistemindeki yetki
kayıt yaptıran seçmenlerin sayısı 200 milyon- dağılımından dolayı Kongre de ülkenin hükümet
da kalmıştır. Seçim sonucunda başkanlık için yapısının bir parçasıdır. Beyaz Saray ve Kongre’yi
gereken 270 delege sayısına ulaşan Donald eş zamanlı olarak aynı partinin kontrol ettiği du-
Trump  ABD’nin 45’inci başkanı olmuştur. rumlarda ABD’de bir “parti hükümetinden” bah-
Kesin sonuçlarda küçük değişiklikler olsa da, son setmek mümkündür. Ancak 1960’lardan bu yana
başkanlık seçiminde oy veren Amerikalı seçmen Amerikan siyasetinde bir partinin Kongre’nin bir
sayısı 124 milyon civarında kalmıştır. Seçime ka- kanadını veya her iki kanadını da kontrol ederken
tılım oranı beklenenden düşük olmuştur, 2012 öteki partinin başkanlığı kazandığı “bölünmüş
başkanlık seçimlerinde oy kullanan seçmen sa- hükümet” yönünde ilerleyiş söz konusudur. Örne-
yısının 129.1 milyon ve seçime katılım oranının ğin, 2010 Kongre seçimlerinin ardından Demok-
% 53.6 olduğu göz önüne alındığında, seçmenin rat Partili Barrack Obama’nın Başkanlığı sürerken
sandıktan iyice soğutulduğu ortaya çıkmıştır. Cumhuriyetçi Parti’nin Temsilciler Meclisi’ni ele
Obama’nın iktidara geldiği 2008 yılı seçimlerinde geçirmesiyle bu durum yeniden ortaya çıkmıştır.
kullanılan 131.3 milyon hariç, ABD seçmeninin
1970 yılından günümüze kadar sandığa gitme
oranı çok düşük seviyelerde kalmış ve neredeyse Amerikan siyasal sistemindeki iki büyük
% 50 oranına takılıp kalmıştır (http://sunsavun- parti olan Demokratlar ve Cumhuriyet-
ma.net/analiz/abd-baskanlik-secimine-katilim- çiler ideolojik yönelimleri bakımından
orani-50ye-kadar-dustu-halk-oy-kullanmiyor/) temelde merkeze yakındır.

Siyasal Partiler Amerikan siyasal sistemindeki iki büyük par-


ti olan Demokratlar ve Cumhuriyetçiler ideolojik
ABD’de siyasal partilerin kurulması oldukça es- yönelimleri bakımından temelde merkeze yakındır.
kiye dayanmaktadır. Ülkenin İngiltere’den bağım- Partiler arası rekabette geleneksel olarak sol-sağ fark-
sızlığını kazanmasının hemen ardından ilk siyasi lılıklarının önemli olduğu Avrupa’nın çok partili sis-
partiler ortaya çıkmıştır. 19. yüzyılın başlarında iki temleriyle karşılaştırıldığında, ilk bakışta Demokrat
partili sistemin temelleri atılmış ve partiler ülke si- Parti ile Cumhuriyetçi Parti arasındaki farklılıklar
yasetinin ve yerel siyasetin ana aktörleri haline gel- çok önemli değilmiş gibi görünebilmektedir. Çünkü
miştir. Büyük ekonomik, sosyal ve siyasi değişim- her iki parti de merkeze yakındır ve uçlardaki seç-
lere karşın, iki yüzyıldan fazla bir sürede Amerikan menlerden ziyade çoğunluğu oluşturan ve merkeze
parti sisteminin ana hatları iki büyük partinin ana yakın ılımlı seçmenlerin desteğini almaya çalışmak-
oyuncuları olduğu bir şekilde aynı kalmıştır. Bir- tadır. Ancak, Amerikan siyasetine daha yakından ba-
çok Avrupa demokrasisinin aksine küçük partiler kıldığında kritik iç ve dış politika konularıyla ilgili iki
Amerikan siyasetinde pek başarı kazanamamıştır. parti arasındaki çatışma ve muhalefetin giderek art-
Küçük üçüncü partiler ABD’de genellikle tanınan tığı görülmektedir. Örneğin, Kongre’de ve medyada
bir kişinin başkanlık yarışına katılmaya karar ver- son yıllarda çok tartışılan sağlık hizmetlerinde reform

116
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

ve kadınlara kürtaj hakkı verilmesi gibi konularda Seçimler ve Seçmen Davranışı


iki parti birbirinin zıddı konumdadır: Demokrat ABD’de siyasetin uzun yıllardır iki partili bir
Parti’nin sağlık sistemi reformu ve kürtajın yasallaş- sistem içinde süregelmiş olmasının birçok nedeni
ması yönündeki çabaları Cumhuriyetçilerin sert mu- vardır. Bunlar arasında en önemlilerinden biri, ül-
halefetiyle karşılaşmaktadır. Genelde Demokratlar kede kullanılan çoğunluk seçim sistemidir. Buna
sosyal ve ekonomik sorunlarla ilgili hükümete daha göre, seçimlerde en çok oy alan aday seçimi kaza-
aktif rol verilmesinden yanayken, Cumhuriyetçiler nır. Başka bir ifadeyle, birinci gelen partinin oyla-
hükümetin sosyal refah politikalarına yüksek düzey- rın çoğunluğunu almasına gerek yoktur, en çok oyu
de harcama yapmasına karşı çıkmaktadır. Son za- alması yeterlidir. Oy çokluğuna dayalı seçim sis-
manlarda, Demokrat Parti siyasi yelpazede fark edilir temlerinde, özellikle de ABD’deki gibi tek üyeli dar
şekilde giderek daha sola kayarken, Cumhuriyetçi- bölgelere dayalı sistemlerde ikinci veya üçüncü ge-
ler içinde “Çay Partisi” olarak adlandırılan radikal len partiler hiç sandalye alamamaktadır. Kazanan-
muhafazakâr bir hizibin ortaya çıkması ve Cumhuri- her şeyi-alır sisteminin benimsenmesi daha küçük
yetçi seçmenlerin üzerindeki etkisini giderek artırma- veya azınlık partilerinin siyasi temsilinin önünde
sı bu partiyi daha da sağa itmiştir. Böylece, Amerikan büyük bir engel oluşturmaktadır. Çoğu Avrupa
parti sistemindeki ideolojik kutuplaşmanın eskiye ülkesinde kullanılan, meclisteki sandalyelerin par-
oranla daha belirgin hale geldiği görülmektedir. tilerin oy oranlarına göre yaklaşık olarak dağıtıldığı
Amerikan siyasi partilerinin birçok önemli özel- nisbi temsile dayalı seçim sistemleri bu sistemin
liği vardır. Birincisi, gelişmiş Avrupa demokrasile- karşıtıdır. ABD’de tek üyeli seçim bölgelerine da-
rine nazaran Amerikan partilerinin örgütsel yapısı yalı oy çokluğu sistemi ülkenin iki büyük partisi
daha zayıftır. Ülkenin federal hükümet sistemin- için avantajlıyken, daha küçük partilerin Kongre’de
den dolayı partiler oldukça âdemi merkeziyetçidir, temsil edilme şanslarını ortadan kaldırmaktadır.
eyalet ve yerel partiler hatırı sayılır özerkliğe sahip- Amerika’da ulusal ve yerel düzeyde oldukça sık
tir. Avrupa’da parti liderleri parti örgütü ve üyeleri aralarda seçimler yapılmaktadır. Bunların arasında
üzerinde kayda değer etkiye sahiptir. Öte yandan en önemlisi dört yılda bir yapılan Başkanlık seçimi-
ABD’de parti liderliği daha farklıdır. Genellikle dir. Amerikan siyasal sisteminin en üst düzeydeki
Beyaz Saray’da iken Başkan partisinin lideri sayı- yöneticisini belirlemek için yapılan Başkanlık se-
lır. Ancak, başkanlığı elinde tutmayan bir partinin çimi uzun ve karmaşık bir süreci içermektedir. Bir
liderliği bu kadar belirgin değildir. Bu durumda, sonraki başkanlık seçimlerinin hazırlıkları neredeyse
partinin Kongre’deki lideri partinin sözcülüğünü seçimden birkaç ay sonra başlamaktadır. Son yıllar-
üstlenir ve partinin en önemli kişisi haline gelir. da Başkan adayı olmak isteyenler seçim kampanya-
İkincisi Amerikan siyasi partileri Kongre’de Avrupa larına çok erken başlamakta ve zamanlarının çoğunu
partilerinin parlamentolarda olduğundan çok daha kendilerini seçmenlere tanıtmak ve desteklerini al-
az parti disiplinine sahiptir. Aynı partiden olan Se- mak için ülkeyi boydan boya gezmeye ayırmaktadır-
nato ve Temsilciler Meclisi üyelerinin bir konuda lar. Bu da adayların neredeyse dört yılı seçmenlerle
farklı ve karşıt oy kullanmalarına sık rastlanılmak- görüşme, sorunlarını dinleme ve konuşma yapma-
tadır. Kongre’deki parti içi uyumun zayıflığı, parti ya ayırdığı anlamına gelmektedir. Diğer birçok de-
liderlerinin milletvekillerinin davranışları üzerinde mokratik ülkede, örneğin İngiltere veya Almanya’da,
Avrupa’daki parti liderlerinden daha az gücü oldu- seçim kampanyaları, ABD’deki seçimlere göre çok
ğunun bir başka göstergesidir. Üçüncüsü, ABD, daha kısa sürmektedir ve adaylar için böylesine uzun
parti lideri veya merkez örgütten ziyade seçmenle- ve yorucu bir süreç söz konusu değildir.
rin Temsilciler Meclisi ve Senato adaylarını belirle-
diği birkaç demokratik ülkeden biridir. Başkanlık,
Kongre ve çok sayıda yerel mevki adaylarının seçil- ABD’de televizyon ve radyoda adayların
mesinden önce, seçmenler kendi belirledikleri ada- yaptıkları tanıtımların ve reklamların üc-
ya oy verdikleri ön seçimlere katılırlar. Bazı eyalet- retlerindeki artışlar seçimlerin giderek daha
ler sadece kayıtlı parti üyelerinin oy kullanabildiği pahalı hale gelmesine neden olmaktadır.
kapalı ön seçimler düzenlerken, bazı eyaletlerde
böyle bir gereksinim yoktur ve adaylar herkese açık Amerika’da seçimlerden aylar önce çoğu eyalette
ön seçimlerde belirlenir. partinin Başkan adayının resmi olarak belirleneceği

117
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Başkanlık Rejimi: ABD

parti kurultayına katılacak delegelerin belirlendiği oylarının çoğunluğunu kazandığından, Başkanlığa


ön seçimler yapılmaktadır. Partinin Başkan adayı Bush seçilmiştir. Aynı durum 8 Kasım 2016 seçim-
olmak isteyenler ön seçimlerinde mümkün oldu- lerinde de ortaya çıkmıştır. Demokrat Parti adayı
ğunca çok delege kazanmaya çalışmaktadır. Ön se- Hillary Clinton, Cumhuriyetçi Parti adayı Donald
çimlerde bazı eyaletlerde çoğunluk sistemi kullanı- Trump’a nazaran 3 milyon kadar daha fazla oy al-
lırken, diğerlerinde kurultaya katılacak delegelerin dığı halde Seçiciler Kurulu oylarının çoğunu alan
dağılımı nisbi temsil sistemiyle belirlenmektedir. Trump seçimi kazanmıştır. ABD anayasanın yazı-
Başkanlık yarışında ikinci aşama iki partinin önde cıları tarafından tasarlanan Seçiciler Kurulu sistemi
gelen aday adaylarının televizyondaki tartışmaları- başkanın doğrudan halk tarafından seçilmesini is-
dır. Adayların temel konulardaki görüşlerini açık- teyenlerle Kongre’nin başkanı seçmesini isteyenler
ladıkları bu tartışmaların amacı tanıtım yapmak arasındaki bir uzlaşmanın sonucunda ortaya çıkmış-
ve henüz kimi destekleyeceklerine karar vermemiş tır. Günümüzde bazı çevreler tarafından eleştirmesi-
olan kurultay delegelerini etkilemektir. Bir sonraki ne rağmen, Seçiciler Kurulu sistemi halen Başkanlık
aşamada yapılan kurultaylarda partilerin Başkan yarışının en son aşaması olarak devam etmektedir.
adayları seçilir. Normalde dört gün süren renkli Kongre seçimleri başkanlık seçimleriyle bazı
görüntülere sahne olan bu kurultaylarda Başkan benzer süreçler içermektedir. Birincisi, Kongre’ye
adayı tercihleri için oy kullanacak olan elli eya- girmek isteyenler kendi partileri tarafından adaylı-
letten delegeler bir araya gelmektedirler. Kurultay ğı kazanmalıdır. Tek aday olmadığı sürece partiler
ayrıca partinin iç ve dış politika konularıyla ilgili Temsilciler Meclisi ve Senato adaylarını belirlemek
görüşlerinin seçmenlere bir kere daha anlatılma- için ön seçim yaparlar. Meclis seçimleri için belir-
sı bakımından da önemlidir. Kurultayda partinin lenen seçim bölgeleri görece daha küçük olduğu
Başkan adayı seçilen kişi seçimlere beraber gireceği için adaylar evleri ziyaret ederek ve okullarda, kili-
Başkan yardımcısı adayını açıklar. Son aşama, yine selerde ve diğer kamusal alanlarda küçük gruplarla
sayısız şehir ve kasaba gezilerini, kapsamlı televiz- toplantılar yaparak seçmenlerle kişisel olarak bir
yon reklamlarını ve televizyonda tartışmaları içeren araya gelmek için çaba gösterirler. Senato seçimi
Başkanlık yarışı kampanyasıdır. Bu uzun sürecin kampanyalarında da özellikle az nüfusa sahip eya-
sonunda, her dört yılda bir, Amerikan halkı baş- letlerde de seçmenlerle birebir görüşülür.
kanlık için oy kullanır. Başkanlık seçimlerine bazı ABD’deki seçimlerin giderek daha pahalı hale
küçük partilerin adayları ve bağımsızlar da katılsa gelmekte oluşunun en önemli nedeni televizyon ve
bile, asıl yarış Demokrat Parti ile Cumhuriyetçi radyoda adayların yaptıkları tanıtımların ve reklam-
Partinin adayları arasında gerçekleşmektedir. ların ücretlerindeki artıştır. Bu tanıtımlar hem adayın
Amerikan başkanlık seçimlerinin ilginç fakat olumlu imajını yansıtmak hem de rakiplerinin görüş-
zor anlaşılan yönlerinden biri de başkanın ve yar- lerini eleştirmek amacıyla kullanılmaktadır. Ücretli
dımcısının gerçekte seçmenler tarafından doğrudan medya tanıtımlarına ek olarak adaylar seçmenlerin
değil, Seçiciler Kurulu (electoral college) diye bilinen ana sorunlarını belirlemek ve kampanya stratejileri-
bir sürecin sonunda dolaylı olarak seçilmeleridir. Bu nin etkinliğini ölçmek amacıyla seçim öncesinde sık
sistemde başkanın seçilmesinde eyalet meclisleri son sık anket yapan uzmanlar tutmaktadır. Başkanlık ve
sözü söylemektedir. Seçiciler Kurulu’nda her eyale- Kongre seçimlerinde yarışacak adaylar sadece parti
tin Senatörleri ve Temsilcilerinin sayısı kadar oyu örgütlerinin yardımını almaktan ziyade giderek daha
vardır. Örneğin, California’nın 55 Seçiciler Kurulu çok profesyonel siyasi danışmanlar ve reklam ajansları
oyu (53 Meclis ve 2 Senato sandalyesi); Vermont’un kullanmaktadır. Bunun sonucunda ABD’deki seçim
3 oyu (1 Meclis, 2 Senato sandalyesi) bulunmakta- kampanyalarının maliyeti önemli ölçüde artarak mil-
dır. Bir eyalette en çok oy alan adaylar aynı zamanda yon dolarlara ulaşmaktadır. Bu da kişisel serveti ol-
Seçiciler Kurulu oylarının da tamamını almaktadır. mayan bir adayın etkin kampanya yürütebilmesi için
Başkan adayının Seçiciler Kurulu oylarının çoğun- yüksek miktarda bağış toplaması zorunluluğunu ge-
luğunu almasına gerek yoktur, en çok oyu alması tirmektedir. Adaylar kampanya masrafları için gere-
yeterlidir. Bu da adayların kampanyalarını en fazla ken parayı kendilerini destekleyen seçmenlerden, üye
Seçiciler Kurulu oyuna sahip eyaletlere yoğunlaştı- oldukları siyasi partilerden, değişik baskı grupların-
racakları anlamına gelmektedir. 2000’deki George dan ve seçim kampanyalarına parasal yardım yapmak
W. Bush’la Al Gore arasındaki başkanlık yarışında amacıyla oluşturulan Siyasi Eylem Komiteleri’nden
olduğu gibi Gore ulusal düzeyde daha fazla seçme- (İngilizce kısaltması PACs) almaktadırlar. Seçim
ninin oyunu almasına karşın, Bush Seçiciler Kurulu kampanyalarına yapılan bağışlar aracılığıyla ortaya çı-
118
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

kabilecek siyasi yolsuzlukların önüne geçebilmek için tumlar bakımından da Cumhuriyetçi ve Demokrat
Kongre 1971 yılından beri kampanya katkılarına ve seçmenler arasında büyük fark vardır: Kendilerini
masraflarına sınırlar getiren, bağışların kullanımıyla siyaseten muhafazakâr olarak tanımlayan seçmen-
ilgili tam beyan ve şeffaflık gerektiren ve başkanlık se- lerin çoğunluğu Cumhuriyetçi Parti’yi destekler-
çimleri için kamu kaynakları oluşturan bir dizi kam- ken, siyaseten liberal olduğunu söyleyen seçmen-
panya reformu yasaları çıkarmıştır. lerin çoğunluğu Demokrat Parti’ye oy vermektedir.
1940’ların sonundan bu yana Başkan ve Kongre 2016 başkanlık seçiminde Cumhuriyetçi
seçimlerinin sonuçları ülkenin iki büyük partisinin Parti’nin adayı Donald Trump, Demokrat Parti’nin
halk desteğinin yıllar içinde değişiklik gösterdiğini adayı Hillary Clinton karşısında seçimi önde biti-
ortaya koymaktadır. 1948 ile 2008 arasında ABD’de rerek ABD’nin 45. Başkanı oldu. Her iki aday da
16 Başkanlık seçimi yapılmıştır. Cumhuriyetçiler önseçim sürecinde kendi partilerinden aday olmaya
Demokratlardan biraz daha başarılı olmuş ve bu se- çalışanlarla yarıştılar. Cumhuriyetçi Parti’de başlan-
çimlerin dokuzunu kazanmıştır. Bunun sonucunda gıçta 16 kişiden oluşan aday adayları giderek sayıca
bu yaklaşık 60 yıllık dönemde Cumhuriyetçiler Baş- azaldı ve sonunda Donald Trump partisinin başkan
kanlık mevkiini daha uzun süre ellerinde tutmuştur adayı seçildi. Demokrat Parti’de ise daha az sayıda
(36’ya karşı 26 yıl). Öte yandan, Kongre seçimlerin- aday adayı önseçimlere katıldı. Hillary Clinton kar-
de 1961’den 1995’e kadar olan dönemde Demok- şısındaki en güçlü aday adaylarından Senatör Bernie
ratlar Temsilciler Meclisi’nin çoğunluğunu sürekli Sanders’ı yenerek Demokratların başkan adayı oldu.
elde etmiştir. O tarihten bu yana Meclis çoğunluğu 2016 başkan seçiminden önce yapılan anketler
iki parti arasında birçok kere el değiştirmiştir. De- eski başkan Bill Clinton’un eşi ve Obama yöneti-
mokratlar 1960’lar ve 1970’lerde de yasama yılla- minin Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un kazan-
rının çoğunda Senato’ya hakim olmuştur. 1981 ile ma ihtimalinin daha yüksek olduğunu gösteriyor-
2001 arasındaki dönemin büyük kısmında Senato’da du. Fakat seçimler sürpriz bir şekilde sonuçlandı ve
Cumhuriyetçiler çoğunlukta olmuştur. Bu eğilim daha önce hiçbir siyasi deneyimi olmayan milyarder
2000’lerin sonlarına doğru Demokratların Senato’da işadamı Trump seçimi kazanmayı başardı. Başkan-
daha çok sandalye kazanmasıyla tersine dönmüştür. lık seçimi ile aynı zamanda yapılan kısmi Senato ve
Siyaset bilimciler Amerikalıların oy kullanırken Temsilciler Meclisi seçimlerinde de Cumhuriyetçi
seçimlerinin parti tutma, adayların olumlu değer- Parti başarılı oldu. Böylece Cumhuriyetçiler, Yü-
lendirilmesi ve politika tercihleri gibi etkenlerden rütme Organı’nın yansıra, Yasama Organı’nın da
biri veya birkaçının etkili olduğuna inanmakta- kontrolünü ele geçirdiler.
dır. Kendilerini “bağımsız” olarak sınıflandıran
Donald Trump’ın başkan seçilmesi birçok
seçmenlerin sayısının artması sürekli olarak aynı
gözlemci tarafından dünyada ve özellikle Batı
partiyi destekleyen seçmen sayısının azalmış olabi-
Avrupa’da, yükselen küreselleşme karşıtlığının ve
leceğine işaret etmektedir. Anket sonuçları Ameri-
popülizmin zaferi olarak yorumlandı. Trump se-
kan seçmenlerinin Demokratlar (%35), Cumhuri-
çim kampanyası sürecinde yaptığı konuşmalarda
yetçiler (%36) ve Bağımsızlar (%29) olmak üzere
küreselleşmenin Amerikan ekonomisine yaptığı
neredeyse eşit üç gruba bölündüğünü göstermek-
olumsuz etkileri sık sık dile getirdi. Özellikle, Çin’in
tedir (Ranney ve Kauser, 2008, 726). Demokrat
ve Cumhuriyetçi seçmenlerin sosyal yapıları bir- ABD’ye giderek artan ihracatı yüzünden imalat sa-
çok açıdan farklılaşmaktadır. Örneğin, Demok- nayinde çalışan yüzbinlerce Amerikalının işsiz kal-
rat Parti Cumhuriyetçi Parti’ye göre kadınlardan dığını ve başkan seçilirse Çin’e karşı bir dizi ekono-
ve siyahlardan daha çok oy almaktadır. Amerikan mik önlem alarak bu duruma son vereceğini belirtti.
toplumunun daha az varlıklı üyeleri Demokratla- Trump ayrıca seçim kampanyasında ırk, cinsiyet ve
rı desteklerken, Cumhuriyetçiler üst gelir grupları din ayrımcılığı yaptı. Seçim konuşmalarında Çin’in
arasında daha popülerdir. Yaş ve eğitimin Ameri- yanısıra ABD’nin komşusu Meksika’ya da eleştiriler
kan seçmenlerinin tercihlerini pek fazla etkilediği yöneltti ve Meksika’dan Amerika’ya yasa dışı göçü
düşünülmemektedir çünkü iki partinin seçmen önlemek için iki ülke arasındaki sınıra uzun bir du-
gruplarının toplumsal özellikleri bu iki gösterge var örülmesi gerektiğini savundu. Aynı zamanda
bakımından pek kayda değer farklılık gösterme- Trump, Müslümanların ABD için bir terör tehdit
mektedir. Bununla birlikte, din seçimlerde etkin oluşturduğunu ve iktidara geldiği takdirde Müslü-
olmaktadır ve Cumhuriyetçiler dindar kesimden man ülkelerden ABD’ye gelen ziyaretçilerin ülkeye
daha çok oy almaktadır. Benzer şekilde siyasi tu- girişlerini yasaklayacağını ilan etti. Trump’ın kadın-
119
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Başkanlık Rejimi: ABD

ları aşağılayan davranışları, Müslümanlar ve Meksikalılar hakkındaki sözleri, 2016 başkan seçimi sürecinde
Amerikan medyasının üzerinde en fazla durduğu konulardandı. Seçim sonrasında yapılan araştırmalar, Do-
nald Trump’ın en fazla oyu, ABD’nin coğrafi olarak iki kıyısının arasındaki eyaletlerden, beyaz erkeklerden,
kırsal seçim bölgelerinden ve göreceli olarak daha az eğitimli seçmenlerden aldığını ortaya koydu. Aynı
araştırmalar, Hilary Clinton’ın ABD’nin doğu ve batı kıyısında bulunan eyaletlerde rakibine karşı daha ba-
şarılı olduğunu ve oylarının çoğunluğunu eğitim düzeyi yüksek kişilerden, şehirlerde yaşayan seçmenlerden,
Hispanik ve siyah Amerikalılardan aldığını gösteriyordu.

Yaşamla İlişkilendir

Amerika Notları... 2016 seçimleri rek gösteriyorlar. Tarihçi Walter Russell Mead’in


Boston’da girdiğim kitapçıdaki kitaplardan yazdığı gibi, “Trump ‘HAYIR’ siyasetinin bugü-
bazıları ABD’nin bugünkü ruh hali hakkında ne dek gördüğüm en saf örneği. Trump olgusuna
iyi bir fikir veriyordu. Raflarda  “Beyazlar”  (The enerjisini veren şey reddetmenin gücü.”
Whites) başlıklı bir kitabın varlığı bile neredey- Trump destekçileri genelde daha az eğitim-
se tek başına 2016 Başkanlık seçimlerinin sarsıcı li ve daha niteliksiz çalışan sınıflardan oluşuyor.
sürprizlerinin arka planını özetliyordu. Seçimle- Küreselleşmenin, neo-liberal ekonomi politi-
rin akışı kitlenin ihtiyaçlarına ve taleplerine ce- kalarının kendi aleyhlerine çalıştığını piyasanın
vap vermeyen bir sisteme yönelik itirazlar kadar yalnızca zenginlere yarar sağladığını görüyor-
kendisini kuşatma altında hisseden hemen  her lar. Cumhuriyetçi Parti’nin devleti ve sosyal gü-
sınıftan beyaz Amerikalının tepkisini yansıtıyor. venlik sistemini küçültmek isteyen seçkinlerinin
Bundan bir yıl önce Donald Trump’ı kimse aksine devlet desteğine ihtiyaç duyan, korunmak
ciddiye almıyordu. Bugünse Trump  Cumhuri- isteyen, kültürel değerlerinin de ezilmemesini ta-
yetçi Parti’nin başkan adayı. Bir yıl önce, Bernie lep eden bir kitle bu. Ne istediğini tam bilmese
Sanders’in nefesinin tüm bir kampanyayı sürdür- bile ne istemediğini biliyor.
meye yetmeyeceğinden hemen herkes emindi. Demokrat Parti’nin  1930’lardan itibaren
Bugünse Sanders kazanamayacağı bir kampanyayı kitle desteğinin omurgasını oluşturan mavi yaka-
son eyalet California’ya kadar sürdürecek enerjiyi lı işçi sınıfı artık neredeyse tümüyle partisinden
ve maddi desteği buluyor. Partisinin seçkinlerini kopmuş.  Trump’ın açık sözlülüğünde, yerleşik
huzursuz ediyor. Huzursuz ediyor zira bir yandan düzenin seçkinlerine veryansın etmesinde, muh-
kurultay sonunda başkan adayı olacak Clinton’a temelen derin cehaletinde kendisine hitap eden
destek verip vermeyeceği belli değil. Diğer yan- pek çok unsur buluyor.
dansa ona hâlâ paralarını ve oylarını verenlerin Tahminlerin aksine Hillary Clinton güçlü bir
varlığı parti tabanının rahatsızlığını, Clinton’dan aday değil. Zamanın değiştiğini, seçkinlerin kurgu-
tatmin olmayışını ve neredeyse kontrol edileme- ladığı düzenin kurumlarının meşruiyet yitirdiğini
yecek bir isyan arzusunu gösteriyor. görse bile buna derman olacak bir siyaset üretece-
Bu isyan arzusu ve vakıası  Trump  ve  San- ğine dair güven telkin edemiyor.  Kocasının sicili
ders  adaylıklarının ortak paydası da sayılabi- nedeniyle Trump’un saldırılarına açık.  Trump’a
lir.  Her iki aday birbirleriyle ideolojik açıdan saldırmanınsa pek bir getirisi yok, zira onun des-
taban tabana zıt olsalar bile toplumun, özellikle tekçileri tutarlı bir siyaset, bilgi birikimi filan
farklı sınıflardan beyaz çoğunluğun derin rahat- beklemiyorlar. Kitle psikolojisiyle, seçkinlere bir
sızlığından besleniyorlar. Sanders’in destekçi kit- darbe indirmek peşindeler. O nedenle  Amerikan
lesi daha eğitimli ve nitelikli gruplardan oluşu- demokrasisi giderek gücü artan bir popülist baskı,
yor. Özellikle gençlerden aldığı desteğin önemli kimilerine göre de yükselen faşizm tehdidi altında.
bir nedeni bu neslin geleceğin belirsizliklerinden Özetlemek gerekirse,  Mead’in saptadığı
kaynaklanan korkuları. Bedava üniversite eğitimi gibi, “liberal dünya düzeni ve Amerikan’ın siya-
vaadi, ağır bir borç yüküyle okuldan mezun olan- sal/ekonomik sistemi giderek çözülüyor”.  2016
lara hitap ediyor.  Eşitlik vaadi de gelir dağılımı seçimleri bu çözülmenin durdurulup durduru-
dehşetli bozulmuş bir toplumda yankı buluyor. lamayacağıyla ilgili bir ilk sınav diye görülebilir.
Yerleşik düzenin kendilerine haksızlık etti-
ğinden artık emin olan beyaz alt sınıflar ve gide- Kaynak: Soli Özel, http://www.haberturk.com/
rek eriyen orta sınıfların bir kısmıysa, öfkelerini yazarlar/soli-ozel/1244296-amerika-notlari-
ve sisteme güvensizliklerini Trump’a destek vere- 2016-secimleri (25 Mayıs 2016)

120
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Çıkar Grupları ve Lobicilik “Hristiyan Koalisyonu” (Christian Coalition) gibi


Çıkar grubu ortak çıkarlara ve amaçlara sahip, dini çıkar grupları Amerikan toplumunun daha
hükümetin kamu politikalarıyla ilgili kararlarını et- dindar kesimlerinin çıkarlarını desteklemekle ilgi-
kilemeyi hedefleyen bir örgütlenme biçimidir. Bir- lenirler. Kamu çıkarını savunan gruplar arasında
çok demokratik ülkede çıkar grupları siyasi sürecin çevre sorunlarıyla ilgilenenlerden tüketici haklarını
parçasıdır. Amerikan siyasal sisteminde çıkar grup- savunanlara kadar bir dizi oluşum bulunmakta-
ları birkaç nedenden dolayı önemli rol oynarlar. dır. “Renkli Halkların İlerlemesi İçin Ulusal Bir-
Birincisi, iyi örgütlenmiş ve güçlü mali kaynaklara lik” (National Association for the Advancement of
sahip olan bazı çıkar grupları kendilerini ilgilendi- Colored People) gibi sivil haklarla ilgili gruplar si-
ren konularda Kongre üzerinde etkili olabilmek- yahların haklarını ilgilendiren hükümet kararlarını
tedir. İkincisi Amerikan siyasi partilerinin Avrupa etkilemeyi amaçlamaktadır. Son olarak, Amerikan
partilerine göre daha zayıf olmaları nedeniyle çıkar dış politikasını etkilemek için çaba sarf eden dış
grupları Amerikan toplumunun ekonomik, sosyal politika çıkar grupları bulunmaktadır.
ve siyasi sorunlarının temsil edilmesinde söz sahi-
bi olabilmektedirler. Üçüncüsü, ABD’deki çıkar
gruplarının sayısı, federal hükümetin desteklediği ABD’de kamu siyasetinin en önemli alan-
proje ve programların çoğalmasıyla, son yıllarda ları ekonomi, sosyal refah, savunma ve dış
hızlı bir artış göstermiştir. Çıkar gruplarında gözle- ilişkilerdir. Ekonomi politikasında söz sa-
nen sayısal artışın bir diğer nedeni ise bu grupların hibi olan Federal Hükümet’tir.
kamu politikalarındaki tercihlerinin Kongre üyele-
rine daha kolay ulaştırılmasını sağlayan teknolojik Büyük çıkar gruplarının faaliyetlerinin merkezi
gelişmelerdir (örn. E-posta kullanımı). Kongre ve Beyaz Saray’a yakın bürolar kurdukları
ülkenin başkenti Washington’dadır. Çıkar grupla-
rı kendi görüşlerini duyurmak ve savunmak için
ABD’de büyük çıkar gruplarının faaliyet- birçok yöntem kullanırlar. Bunlardan birisi kitle
lerinin merkezi Kongre ve Beyaz Saray’a iletişim araçları ve diğer iletişim araçları yoluyla ta-
yakın bürolar kurdukları başkent Was- nıtım yapmaktır. Çıkar grupları hem Kongre üye-
hington’dadır. lerini hem de toplumu TV, radyo, gazete yazıları ve
son yıllarda giderek daha sıklıkla e-posta mesajları-
ABD’deki çıkar grupları amaçları, üye sayı- nı kullanarak etkilemeye çalışmaktadırlar. Bir baş-
sı, mali kaynakları, kamu politikaları alanındaki ka yöntem de postadır. Bu yolla seçim dönemlerin-
uzmanlıkları ve etkililikleri bakımından birbirin- de çıkar grubunun politika tercihlerini destekleyen
den ayrılmaktadır. Çıkar gruplarını çeşitli şekil- adaylara oy vermelerini teşvik etmek için seçmenle-
lerde sınıflandırmak mümkündür. İktisadi çıkar re binlerce mektup ve rapor gönderilmektedir. Son
grupları büyük şirketlerin ve işverenlerin, meslek olarak çıkar grupları “lobicilik” olarak adlandırılan
odalarının, çiftçilerin ve sendikaların çıkarlarını faaliyetler için oldukça fazla mesai yapmaktadırlar.
destekleyen grupları içermektedir. Konuya özel çı- Lobicilik çıkar grubu adına çalışan profesyonel lo-
kar grupları, “Ulusal Silah Birliği” (National Rifle biciler tarafından yapılan ve temel hedefi Kongre
Association) gibi sadece vatandaşların ateşli silah üyeleriyle veya onların yardımcılarıyla bire bir ko-
taşıma hakkını savunmakla ilgilenen, belirli bir ko- nuşarak bir yasa tasarısının lehinde veya aleyhinde
nuyu kamuoyuna duyurmak ve konuyla ilgili geliş- oy kullanmalarını sağlamaya yönelik bir eylemdir.
meleri izlemek amacıyla kurulan gruplardır. İdeo- Amerikan siyasal sisteminin geleneksel bir parçası
lojik çıkar grupları kamu politikalarını kendi siyasi olan lobicilik, ABD Kongre’sinin çalışmalarında ve
görüşleri doğrultusunda etkilemeyi amaçlarlar: Li- verdiği kararlarda oldukça önemli rol oynamakta-
beral siyaseti savunan “Demokratik Eylem İçin dır. Özellikle, aynı kamu politikalarını hedef alan
Birleşen Amerikalılar” (Americans for Democratic değişik lobilerin aralarında bir tür koalisyon oluş-
Action) ile muhafazakâr siyasi görüşleri yansıtan turarak ortak hareket etmeleri halinde, çıkar grup-
“Amerikan Yaşam Tarzını Destekleyenler” (People ları Temsilciler Meclisi ve Senato üyelerinin oyları-
for the American Way) bu türün tipik örnekleridir. nı etkilemekte başaralı olabilmektedirler.

121
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Başkanlık Rejimi: ABD

Öğrenme Çıktısı

4 ABD’nin siyasal kültürünü ve siyasal katılma süreçlerini değerlendirebilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

ABD siyasal yaşantısına


damgasını vuran iki-par-
tili sistemin devamını sağ- Lobicilik faaliyetlerinin
Amerikan siyasal kültürünün
layan ve küçük partilerin Amerika siyasi sistemindeki
temel özellikleri nelerdir?
Kongre’de temsil edilmele- rolünü anlatın.
rini zorlaştıran en önemli
etken nedir?

ABD’DE KAMU SİYASETLERİNİN düzeyde (federal hükümet, eyalet hükümeti, yerel


OLUŞUMU hükümet veya her üç düzey) politikanın uygulana-
cağı, uygulamanın maliyeti ve en etkin uygulama
Amerikan hükümet sisteminin en önem-
yöntemi konularında kritik kararlar alınır. Beşinci
li işlevlerinden biri kamu siyaseti geliştirmektir.
olarak, politikanın değerlendirilmesi politika ya-
ABD’nin kuruluşundan bu yana hükümet politi-
pım sürecinin son aşamasıdır. Bu aşama, belirli bir
kalarının kapsamı çeşitli iç ve dış politika konu-
soruna yönelik alınan önlemlerin etkinliğinin de-
larını ve sorunlarını içerecek şekilde genişlemiştir.
ğerlendirilmesi ve gelecekte benzer konularda bu
Ayrıca ülkenin federal yapısına bağlı olarak politi-
konuda yapılabilecek geliştirmeler ve değişiklikler-
ka yapımı sadece ulusal hükümeti değil eyalet ve
le ilgili önerilerde bulunulmasından oluşur.
yerel hükümetlerini de içermektedir. Genel olarak
politika yapım sürecinin birçok aşaması vardır. İlk ABD’de kamu siyasetinin en önemli alanları
önce belirli bir sorunun politika yapıcıların dikka- ekonomi, sosyal refah, savunma ve dış ilişkilerdir.
tini çekmesi ve gündeme alınması gerekmektedir. Federal hükümet ABD’nin bağımsız bir devlet
Bir konunun sorun olarak belirlenmesi vatandaş haline geldiği tarihten bu yana ekonomik politika
talepleri, dernekler ve çıkar gruplarının eylemleri, konusunda söz sahibidir. Anayasa ekonomi poli-
seçilmiş devlet görevlilerinin konuya dahil olma- tikalarını yapma yetkisini yasama ve yürütme ara-
sı ve uzmanların ve düşünce kuruluşlarının rapor sında paylaştırmaktadır. Temsilciler Meclisi tüm
ve ifadelerinin sonucunda gerçekleşebilir. İkinci kamu harcamalarına izin verme ve para basılması-
olarak yetkililerin dikkatini çeken sorun için bir na karar verme yetkisine sahipken, Başkan anaya-
politika üretilir. Politika üretilme süreci alterna- sa uyarınca parasal ve mali politikalardan sorumlu
tif politikaların değerlendirilmesi ve politikanın olacak yetkilileri atama (atamaların Senato tara-
tasarlanması ve planlanması sürecinde kimlerin fından onaylanması koşuluyla) yetkisine sahiptir.
dâhil olacağının kararlaştırılmasından oluşur. Örneğin, faiz oranlarını düzenleyen ve dolayısıyla
Üçüncü olarak, bir kez politika belirlendikten ekonomi politikalarının yapımında çok önem-
sonra, bir sonraki aşama anayasal, hukuki ve siyasi li bir role sahip olan Federal Banka Kurulu’nun
gerekler göz önünde bulundurularak hükümetin (Federal Reserve Bank) başkanı Başkan tarafından
hangi biriminin politikayı kanunlaştıracağının atanmaktadır.
belirlenmesidir. Dördüncü sırada, politikanın ka- Federal bütçenin hazırlanması, ABD’nin eko-
nunlaştırılmasından sonra uygulanması bir son- nomi politikasının belirlenmesinde önemli bir yer
raki aşama haline gelmektedir. Bu aşamada hangi tutar. Ulusal hükümetin harcamaları yıllar içinde

122
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

oldukça artmıştır: Günümüzde, ülkenin gayrisafi Sonuç


milli hasılasının neredeyse dörtte birini oluştur- Karşılaştırmalı bakış açısıyla düşünüldüğünde,
maktadır. Bu harcamaların büyük kısmı borç ve Amerikan siyasal sistemi dünyadaki diğer yerleşmiş
vergilerdir. ABD’nin devlet borcu yakın zamanda ve kurumsallaşmış demokratik sistemlerle benzer-
hızla artarak 2010 yılında gayri safi milli hasılanın likler taşımaktadır. Bunlar arasında düzenli olarak
%64,5’ine ulaşmıştır. Önceki borçların faizlerinin yapılan adil seçimler yoluyla gelen yetkililer tarafın-
ödemeleri de dâhil olmak üzere devlet borcunun dan yönetilmesi, iktidardakilerin seçmenlere karşı
artmış olması Amerikan siyasi hayatında büyük bir hesap verme sorumluluğu bulunması, kişilerin ve
tartışma konusudur. Vergilendirme federal bütçe grupların siyasi görüşlerini özgürce ifade etme hak-
için gelirlerin artırılmasının bir başka ana yönte- kına önem verilmesi ve hukukun üstünlüğüne say-
midir. Kişisel gelirlerden alınan vergiler federal hü- gı duyulması sayılabilir. Bununla birlikte Amerikan
kümetin toplam vergi gelirinin neredeyse yarısını siyasal sistemi birçok önemli özelliği bakımından
oluşturmaktadır. Kalanı ise işverenler ve çalışanlar diğer demokratik ülkelerden farklıdır. Dünyadaki
tarafından yapılan sosyal güvenlik ödemeleri, şir- demokrasilerin çoğu parlamenter sistemle yöneti-
ketlerden elde edilen vergiler ve tüketimden oluş- lirken ABD’de Başkanın geniş yetkiye sahip olduğu
maktadır. İngiltere, Kanada, Fransa, Almanya, başkanlık sistemi vardır. ABD’nin eyaletlerin ve ye-
İtalya ve Japonya’yla karşılaştırıldığında, bireysel rel hükümetlerin kayda değer yetki ve güç sahibi
gelirlere uygulanan en yüksek vergi ABD’dedir. olduğu federal yapısı yetkinin sadece ulusal hükü-
Federal hükümet gelirinin çoğunu savunma ve mette toplandığı diğer birçok demokrasinin üniter
sosyal refah politikalarına harcamaktadır. Savun- yapısına karşıtlık oluşturmaktadır. ABD’de yürür-
ma ve güvenlik harcamaları ulusal bütçenin yak- lükte olan dar bölgeli çoğunluk sistemi, İngiltere
laşık beşte birini oluşturmaktadır. Sanayileşmiş dışında, nisbi temsil sistemini tercih eden Avrupa
ülkeler arasında en yüksek savunma harcamasını demokrasilerinde nadiren kullanılmaktadır. Birçok
ABD yapmaktadır. 11 Eylül 2001’de New York ülkede nisbi temsil, çok partili sistem ve koalisyon
ve Washington’da düzenlenen terör saldırılarının hükümetleri olmasına karşın, Amerikan siyaseti
ardından Irak ve Afganistan’a açılan savaşlardan koalisyon yönetiminin hiç olmadığı iki partili sis-
dolayı geçtiğimiz yıllarda savunma bütçesinde artış teme dayanmaktadır. Diğer birçok parlamenter de-
olmuştur. Ancak federal hükümet harcamalarının mokrasiyle karşılaştırıldığında, ABD Kongre’sinde
en büyük kısmı çeşitli sosyal refah programlarına çok daha az parti disiplini söz konusudur, üyelerin
ayrılmaktadır. Amerikalılara asgari gelir sağlamayı parti yöneticilerinden farklı oy kullanmasına sık
amaçlayan emeklilere yönelik sosyal güvenlik öde- rastlanır. Politika yapımında meclis komitelerinin
meleri, yoksullara yönelik sosyal yardım program- önemli rol oynaması ile Yüksek Mahkeme’nin bü-
ları, sağlık hizmetleri ve eğitim en önemli bütçe yük siyasi ve toplumsal anlaşmazlıkların çözümün-
kalemlerini oluşturmaktadır. Zaman içinde sosyal de yetki ve güç sahibi olması Amerikan siyasal siste-
refah programları artmış olsa da ABD vatandaşları- minin ayırt edici diğer özellikleri arasındadır.
na sağladığı sosyal güvenlik hizmetleri bakımından ABD’de siyaset son yıllarda büyük değişim ge-
hala birçok sanayileşmiş ülkeden, özellikle İskan- çirmiştir. Muhtemelen bunlar arasında en önem-
dinav ülkelerinden, daha geridedir. Avrupa’daki lisi siyahi bir politikacının, Barack Obama’nın,
“refah devleti” ilkesini benimsemiş olan ülkelerin 2008’de Başkan seçilmesidir. Irksal eşitlik bakı-
aksine ABD’de kapsamlı bir ulusal sağlık sistemi mından bu durumun ABD tarihinde bir dönüm
bulunmamaktadır. Cumhuriyetçi Parti üyeleri- noktasını teşkil ettiği söylenebilir. Ayrımcı politi-
nin muhalefetine karşın Başkan Obama 2010’da kaların birçok güney eyaletinde 1960’lara kadar
kapsamlı bir sağlık reformu yasasını Kongre’den sürdüğü düşünüldüğünde, Obama’nın ülkenin en
geçirmeyi başarmıştır. Ancak, Cumhuriyetçile- önemli siyasi mevkiine seçilmesi Amerikan siyasi
rin 2010’daki Kongre seçimlerinde Temsilciler hayatındaki dönüşümün önemli bir göstergesidir.
Meclisi’nin çoğunluğunu kazanmaları ve bu yasayı Kongre’deki ve eyalet meclislerindeki kadınların
kaldırmayı hedeflediklerini açıkça belirtmiş olma- sayısının artması da benzer şekilde önemli bir de-
ları nedeniyle bu yeni politikanın uygulamaya ko- ğişime işaret etmektedir. Günümüzde, çok sayıda
yulup koyulmayacağı belirsizdir. kadın siyasetçi ulusal ve yerel politikada aktiftir.

123
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Başkanlık Rejimi: ABD

Bir yandan siyasette ırk ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki ilerlemeler önemli başarılardır, ancak
öte yandan Amerikan toplumunun liberal ve muhafazakâr kesimleri arasındaki kutuplaşmanın son yıllar-
da giderek artması Amerikan demokrasinin işleyişini olumsuz yönde etkileyebilme potansiyeline sahiptir.
2010’da Başkan Obama’nın sağlık sisteminde reform yapma girişimine karşı Cumhuriyetçilerin, özellikle
de partinin radikal kanadının, gösterdikleri tepki ve muhalefet ülkede gelişen kutuplaşmanın en belirgin
bir örneğidir. Amerikan demokrasisini etkileyen bir başka önemli sorun da 2005 sonrasında ülkeyi vuran
mali krizdir. Bankacılık sistemindeki ve konut sektöründeki ekonomik krizi önleyememiş olmasından do-
layı Amerikan halkının seçimle işbaşına gelen yöneticilere karşı duydukları güven ciddi ölçüde azalmıştır.
Bu olgu da Amerikan siyasal sistemi ve demokrasisi için olumsuz bir gelişme sayılabilir.

Öğrenme Çıktısı

5 ABD’de kamu siyasetlerinin oluşum süreçlerini açıklayabilme

Araştır 5 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Demokrat Parti ile Cumhu-


ABD’nde kamu siyaseti ya- ABD’de federal bütçenin
riyetçi Parti’yi destekleyen
pım sürecinin temel özellik- hazırlanmasında etkili olan
seçmenler arasındaki en be-
leri nelerdir? unsurları anlatın.
lirgin farklılıklar nelerdir?

124
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

ABD’nin konumunu, genel


1 coğrafi ve beşeri özelliklerini
tanımlayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Konumu, Genel Coğrafi ve
Beşeri Özellikleri

Amerika Birleşik Devletleri Rusya, Kanada ve Çin’den sonra dünyanın yüzölçümü en büyük dördüncü ül-
kesidir. 5,6 milyon kilometrekarelik alanıyla Kuzey Amerika kıtasının yaklaşık yarısını kaplamaktadır. ABD
ileri düzeyde sanayileşmiş bir ülke olup dünyanın en büyük ekonomisine sahiptir. Dünyadaki en büyük şir-
ketlerden birçoğu bu ülkede bulunmaktadır ve ABD ekonomisi küresel Gayri Safi Milli Hasılanın yaklaşık
dörtte birini oluşturmaktadır. Kuruluşundan günümüze dek kapitalizm Amerikan ekonomisinin temelini
oluşturmuştur.

Amerikan siyasal sisteminin


2 gelişiminde rol oynayan temel
dinamiklerini açıklayabilme

Amerikan Siyasal Sisteminin


Gelişimi

Amerikan hükümetinin ve siyasetinin anayasal çerçevesi 1787’de yazılan, 1788’de onanan ve 1789’da yü-
rürlüğe giren ABD Anayasasıyla belirlenmiştir. Halen dünyanın yürürlükteki en eski anayasası olan bu ana-
yasada, sonuncusu 1992’de olmak üzere, toplam 27 kere değişiklik yapılmıştır. Amerikan siyasal sisteminin
ayırt edici özelliklerinden birisi de federal hükümet kurumları ve uygulamalarına dayanmasıdır. Siyasi bir
kavram olarak federalizm merkezi veya ulusal hükümetle bölgesel veya yerel hükümetler arasında yetkilerin
paylaşılmasıdır. Bir yönetim biçimi olarak federalizm ABD’de ortaya çıkmış ve daha sonra bir dizi ülke
tarafından benimsenmiştir.
Sivil hakların ve özgürlüklerin korunması Amerikan siyasi hayatının anayasal temellerinin önemli bir yönü-
nü oluşturmaktadır. Anayasayı yazdıklarında ABD’nin kurucu liderleri sadece birkaç hakkı bu belgeye dâhil
etmişlerdi. Bunların arasında en önemlisi habeas corpus ve bu hakkın ex post facto kanunlara karşı korun-
masıdır. Habeas corpus ilkesi yargıcın bir kişinin hangi hukuki gerekçe ile hapishanede tutuklu olduğunu
açıklama zorunluluğu bulunması anlamına gelmektedir. Bu ilkeye göre gözaltındaki kişi yargıca başvurabilir
ve yasadışı olarak hapishanede tutulduğu iddiasıyla salıverilmesini talep edebilir.

125
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Başkanlık Rejimi: ABD

ABD’de Başkanlık, Kongre ve


3 Yüksek Mahkeme gibi politika
yapıcı kurumları açıklayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

ABD’de Politika Yapıcı


Kurumlar

Amerikan siyasal sisteminin üç ana politika yapıcı kurumu Başkanlık (Presidency), Kongre (Cong-
ress) ve Yüksek Mahkeme (Supreme Court)’dir. Başkan (yürütme), Kongre (yasama) ve Yüksek
Mahkeme (yargı) tarafından temsil edilen hükümetin üç organı arasında hem iş bölümü hem de
kontrol ve dengeler sistemi bulunmaktadır.
Amerikan Başkanları dört yılda bir yapılan genel seçimlerle doğrudan halk tarafından seçilirler. Ülkenin
iki büyük siyasi partisi, seçimden birkaç ay önce toplanan ve eyaletlerden gelen çok sayıda delegenin
katıldığı ulusal bir kongrede Başkan adaylarını belirlerler. Kongre ABD’de siyasi temsilin ve yasa yapı-
mının ana kurumudur. Kongre’nin en önemli örgütsel özelliği iki meclisli olmasıdır. Anayasayı yazanlar
yasama yetkisinin çoğunluk tarafından kontrol edilen tek bir kurumun elinde toplanmasını engelleme-
nin önemli olacağını düşünerek yasama organında Temsilciler Meclisi’nin yanı sıra Senato’nun da bu-
lunmasını öngörmüşlerdir. Amerikan siyasal sisteminin üçüncü organı yargıdır. ABD’deki yargı sistemi
ülkenin federal hükümet yapısı temelinde şekillenmiştir. Yani yargı yetkisi de âdemi merkeziyetçidir ve
iki ayrı yargı sistemi arasında bölünmüştür. Federal mahkemelerin yanı sıra elli eyaletten her birinin
kendi bağımsız yargısı vardır. Federal mahkemeler çoğunlukla ulusal yasalarla ilgili konularla ilgile-
nirken, eyalet mahkemeleri de eyalet yasalarını ilgilendiren ihtilafları ele almaktadır. İkisinin arasında
çatışma olduğu durumlarda sorun ABD Yüksek Mahkemesi tarafından çözülmektedir.

ABD’nin siyasal kültürünü


4 ve siyasal katılma süreçlerini
değerlendirebilme

ABD’de Siyasal Kültür ve


Siyasal Katılma

Amerikan siyasal kültürü Amerikan toplumunun tarihini, geleneklerini ve değerlerini yansıtmaktadır.


Amerikan siyasal kültürünün bazı genel özellikleri arasında bireycilik, demokrasiye bağlılık, ortak gö-
rüşlerin oluşturulmasına dayalı siyaset tarzı ve yerel düzeydeki kuruluş ve derneklere katılım sayılabilir.
ABD’de siyasetin uzun yıllardır iki partili bir sistem içinde süregelmiş olmasının en önemli nedenlerin-
den biri, ülkede kullanılan çoğunluk seçim sistemidir. Buna göre, seçimlerde en çok oy alan aday seçimi
kazanmaktadır. Amerikalıların oy kullanırken yaptıkları seçimlerde parti tutma, adayların olumlu değer-
lendirilmesi ve politika tercihleri gibi etkenlerden biri veya birkaçının etkili olduğu ileri sürülmektedir.

ABD’nin siyasal kültürünü


5 ve siyasal katılma süreçlerini
değerlendirebilme

ABD’de Kamu Siyasetlerinin


Oluşumu

Amerikan hükümet sisteminin en önemli işlevlerinden biri kamu politikası geliştirmektir. ABD’nin ku-
ruluşundan bu yana hükümet politikalarının kapsamı çeşitli iç ve dış politika konularını ve sorunlarını
içerecek şekilde genişlemiştir. Ayrıca ülkenin federal yapısına bağlı olarak politika yapımı sadece ulusal
hükümeti değil eyalet ve yerel hükümetleri de içermektedir. ABD’de kamu politikasının en önemli alanları
ekonomi, sosyal refah, savunma ve dış ilişkilerdir. Federal hükümet ABD’nin bağımsız bir devlet haline
geldiği tarihten bu yana ekonomik politika konusunda söz sahibidir.

126
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

1 Amerika’ya ilk yerleşen göçmenler en çok 6 Ülke düzeyinde yapılan Başkanlık ve Kongre
hangi ülkeden gelmişlerdi? üyeleri seçimlerinde adayların belirlenmesi ne şe-
kilde yapılmaktadır?

neler öğrendik?
A. Avustralya
B. Meksika A. Ön seçimlerle belirlenirler
C. İngiltere B. Partilerin genel başkanları tarafından seçilirler
C. Partilerin merkez yönetim kurulları tarafından
D. Hollanda belirlenirler
E. Almanya D. Partilerin yerel örgütleri tarafından seçilirler
E. “Seçiciler Kurulu”ndaki oylama sonucunda be-
2 ABD Anayasası hangi tarihte yürürlüğe lirlenirler
girmiştir?
A. 1648 7 Demokrat ve Cumhuriyetçi partiler arasın-
daki en önemli farklar nelerdir?
B. 1789
C. 1783 A. Demokratların Cumhuriyetçilere göre daha
muhafazakar olmaları
D. 1812
B. Cumhuriyetçilerin Demokratlara göre daha
E. 1561 muhafazakar olmaları
C. Demokratların liberal ekonomik politikaları
3 Anayasa’nın değiştirilmesi için Kongre’de kaç desteklemeleri
oy gereklidir? D. Cumhuriyetçilerin Demokratlara göre parti di-
A. Temsilcilerin yarısından bir fazlasının oyu siplini daha yüksek olan bir parti olması
E. Demokratlara gençlerin oy vermesi
B. Temsilcilerin üçte birinin oyu
C. Temsilcilerin üçte ikisinin oyu 8 Amerikan Kongre’sinde yasaların hazırlanması
D. Temsilcilerin tamamının oyu sürecinde en önemli rolü kimler oynamaktadır?
E. Temsilcilerin dörtte birinin oyu
A. Senato üyeleri
B. Temsilciler Meclisi üyeleri
4 Aşağıdakilerden hangisi Amerikan federal C. Siyasi partilerin liderleri
devlet yapısının özelliklerinden biri değildir? D. Kongre’deki komisyonların ve alt komisyonla-
A. Eyalet hükümetlerinin federal hükümetten rın üyeleri
daha güçlü olması E. Başkanın kendisi
B. Federal hükümetin yalnız dış politika ve ülke
güvenliğinden sorumlu olması 9 Aşağıdakilerden hangisi Amerikan siyasal sis-
C. Eyalet ve yerel idarelerin yöneticilerinin federal teminde Başkanın yetkilerinden biri değildir?
hükümet tarafından atanmaları A. Kongre’den geçen yasaları veto edebilmesi
D. Federal ve eyalet hükümetleri arasında görev B. Kabine üyelerini ataması
dağılımının eşit olması C. Çok sayıda üst düzey bürokratı ataması
E. Federalizm ilkesi uyarınca tüm eyaletlerin tek D. Yeni Anayasa Mahkemesi üyelerini Senato’ya
bir anayasası vardır. önermesi
E. Yasaların yapılması
5 Amerikan siyasal sisteminde iki partili bir ya-
pının devamlılığını sağlayan en önemli faktör nedir? 10 Amerikan siyasal yaşantısında son yıllarda
belirgenleşen en önemli eğilim nedir?
A. Başkanlık sistemi
A. İki partinin seçmenleri arasındaki kutuplaşma
B. Yasaların iki partiden çok partinin seçime katıl-
B. Seçmenlerin seçimlere daha yüksek oranda ka-
masını engellemesi tılmaya başlamaları
C. Seçimlerde %10’luk baraj uygulanması C. Başkanların yetkilerinin azatılması için anayasa-
D. Dar bölgeli çoğunluk sisteminin küçük partile- da değişiklik yapılmasına yönelik talebin artması
rin seçim şanslarını azaltması D. Gençlerin siyasete duydukları ilginin artması
E. Federal devlet yapısı E. İki partili yapıdan çok partili yapıya geçilmesi

127
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Başkanlık Rejimi: ABD

Yanıtınız yanlış ise “Amerikan Siyasal Siste-


1. C 6. A Yanıtınız yanlış ise “Seçimler ve Seçmen Dav-
minin Gelişimi” konusunu yeniden gözden
ranışı” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

Yanıtınız yanlış ise “Amerikan Siyasetinin


2. B 7. C Yanıtınız yanlış ise “Siyasal Partiler” konusu-
Anayasal Çerçevesi” konusunu yeniden göz-
nu yeniden gözden geçiriniz.
den geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Amerikan Siyasetinin


3. C 8. D Yanıtınız yanlış ise “Kongre” konusunu yeni-
Anayasal Çerçevesi” konusunu yeniden göz-
den gözden geçiriniz.
den geçiriniz.

4. E Yanıtınız yanlış ise “Federalizm” konusunu 9. E Yanıtınız yanlış ise “Başkanlık” konusunu
yeniden gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.

5. D Yanıtınız yanlış ise “Seçimler ve Seçmen Dav- 10. A Yanıtınız yanlış ise “Seçimler ve Seçmen Dav-
ranışı” konusunu yeniden gözden geçiriniz. ranışı” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
4 Anahtarı

ABD’de sendikaların Fransa ya da İngiltere’den farklı olarak siyasi ve toplum-


sal yaşamda etkileri çok düşüktür. Buna neden olarak Amerikan sendikacılık
anlayışını Avrupa ülkelerindeki sendikal hareketlerden ayıran bazı özellikler
gösterilebilir. Bu özellikler şu şekilde sıralanabilir:
1. Amerikan sendikaları, Avrupa sendikaları gibi kapitalist toplumun temel ya-
pısını değiştirmeyi amaçlayan sosyalist ya da anarşist akımların etkisi altında
kalmamıştır. Avrupa ‘da işçi sendikaları politik faaliyetlerde bulunmasına
Araştır 1 rağmen, Amerikan işçi hareketinin sadece toplu pazarlık boyutu gelişmiştir.
2. Servet ve gelir dağılımda var olan eşitsizliklere rağmen, sosyal sınıf bilinci
ABD toplumunda hiçbir zaman Avrupa’daki gibi güçlü olmamıştır. Çünkü
ABD’de insanlar Avrupa’da olduğu gibi doğuştan statü sahibi olmamakta,
çalışan ve gelir düzeyini yükselten herkes bir sosyal statü elde edebilmektedir.
3. ABD nüfusunun çok değişik ırk ve milletten gelen göçmenlerden oluş-
ması sendikaların çalışanlar arasında dayanışma ruhu oluşturmasına engel
olmuştur.

ABD modern çağda sömürge yönetiminden kurtularak Cumhuriyet olarak


kurulan ilk devlettir. ABD’nden daha önce de sömürge yönetimi olarak İspan-
ya yönetiminden kurtulan Hollanda mevcut olmakla birlikte, Hollanda yo-
Araştır 2 luna monarşi yönetimi ile devam ederken ABD demokratik bir Cumhuriyet
olarak kurulan ilk devlet olmuştur. Bu durumda ABD dünyadaki ilk modern
demokratik Cumhuriyet örneğini oluşturmuş kurduğu siyasal sistem birçok
sömürgeden kurtulmak isteyen halka esin kaynağı olmuştur.

128
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Araştır Yanıt
4 Anahtarı

Amerikan Anayasası’nın kuvvetler ayrılığı ilkesini güvence altına almasının


çeşitli mekanizmaları bulunmaktadır. Bunlardan biri hükümetin herhangi bir
organında yer alan kişinin aynı anda başka bir organda görev almasının yasak-
lanmasıdır. Bu Başkanın veya yürütmedeki yardımcılarının, yasama organında
Araştır 3 yani Kongre’de yer alamayacakları anlamına gelmektedir. Bir başka mekanizma
da kontrol ve dengeler sistemidir. Bu ilkeye göre, hükümetin üç organından
her biri diğerlerinin eylemlerini kontrol edebilir ve dolayısıyla hiçbir organ di-
ğerlerine hükmedemez. Kongre yasa geçirebilir, ancak Başkan bu yasayı veto
edebilir ve anayasa Başkanın vetosunun geçersiz olması için Kongre’nin her iki
meclisinin üçte ikisinin oyunun alınmasını gerektirmektedir.

Amerikan siyasi kültürünün bazı genel özellikleri arasında bireycilik, demokrasi-


ye bağlılık, ortak görüşlerin oluşturulmasına dayalı siyaset tarzı ve yerel düzeyde-
Araştır 4 ki kuruluş ve derneklere katılım sayılabilir. Geleneksel olarak Amerikalılar insan-
ların düzenli yapılan serbest seçimler yoluyla liderlerini özgürce seçme haklarına
kuvvetli bağlılık göstermişlerdir. Ayrıca çoğunluk kuralı ve siyasi azınlıkların
görüşlerini açıkça ve özgürce ifade etmeleri de güçlü şekilde desteklenmektedir.

Genel olarak politika yapım sürecinin birçok aşaması vardır. İlk önce belirli
bir sorunun politika yapıcıların dikkatini çekmesi ve gündeme alınması ge-
rekmektedir. Bir konunun sorun olarak belirlenmesi vatandaş talepleri, der-
nekler ve çıkar gruplarının eylemleri, seçilmiş devlet görevlilerinin konuya
dâhil olması ve uzmanların ve düşünce kuruluşlarının rapor ve ifadelerinin
sonucunda gerçekleşebilir. İkinci olarak yetkililerin dikkatini çeken sorun için
bir politika üretilir. Politika üretilme süreci alternatif politikaların değerlen-
dirilmesi ve politikanın tasarlanması ve planlanması sürecinde kimlerin dâhil
olacağının kararlaştırılmasından oluşur. Üçüncü olarak, bir kez politika be-
Araştır 5 lirlendikten sonra, bir sonraki aşama anayasal, hukuki ve siyasi gerekler göz
önünde bulundurularak hükümetin hangi biriminin politikayı kanunlaştıra-
cağının belirlenmesidir. Dördüncü sırada, politikanın kanunlaştırılmasından
sonra uygulanması bir sonraki aşama haline gelmektedir. Bu aşamada hangi
düzeyde (federal hükümet, eyalet hükümeti, yerel hükümet veya her üç dü-
zey) politikanın uygulanacağı, uygulamanın maliyeti ve en etkin uygulama
yöntemi konularında kritik kararlar alınır. Beşinci olarak, politikanın değer-
lendirilmesi politika yapım sürecinin son aşamasıdır. Bu aşama, belirli bir
soruna yönelik alınan önlemlerin etkinliğinin değerlendirilmesi ve gelecekte
benzer konularda bu konuda yapılabilecek geliştirmeler ve değişliklerle ilgili
önerilerde bulunulmasından oluşur.

129
Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Başkanlık Rejimi: ABD

Kaynakça
Abraham,H.J. (1996). The Judiciary: The Supreme Neustadt, R. (1990). Presidential Power and Modern
Court in the Governmental Process, 10. Baskı, New Presidents: The Politics of Leadership from Roosevelt
York: New York University Press. to Reagan, New York: Free Press.
Aldrich, J. (1995). Why Parties? The Origin and Nicholas, H.G. (1986). The Nature of American
Transformation of Party Politics in America, Politics, New York: Oxford University Press.
Chicago: University of Chicago Press.
Peters, G.B. (2003). American Public Policy, 6. Baskı,
Burns, J.M.; Peltson, J.W.; ve Cronin, T.E. (2002) Washington, DC: Congressional Quarterly, Press.
Government by the People. 20. Baskı, Upper Saddle
Pew Research Center for People and the Press,
River, New Jersey: Pearson-Prentice Hall.
“Distrust, Discontent, Anger and Partisan
Edwards, G.C.; Wattenberg, M; ve Lineberry, R.L. Rancor,” http://people-press.org/report/trust-in-
(1998). Government in America: People, Politics, government (erişim: 2 Ocak 2011).
and Policy. 8. Baskı, New York: Longman.
Ranney, A. ve Kousser, T. (2008). “Politics in the
Elkins, S. ve McKitrick, E. (1993). The Age of United States”, in G. Almond, G. Powell, R.
Federalism, New York: Oxford University Press. Dalton ve K. Strom (der.), Comparative Politics
Today: A World View, 9. Baskı, New York: Pearson-
Epstein, L.D. (1986). Political Parties in the American
Longman.
Mold, Madison: University of Wisconsin Press.
Riker, W.H. (1987). The Development of American
Genovese, M.A. (2000). The Power of the American
Federalism, Boston: Kluwer Academic Publishers.
Presidency, 1989-2000, New York: Oxford
University Press. Tocqueville, A. (1835). Democracy in America, 1969
Baskısı, New York: Doubleday.
Goldstein, K.M. (1999). Interest Groups, Lobbying, and
Participation in America, New York: Cambridge Verba, S. ve Nie, N.H. (1972). Participation in
University Press. America: Political Democracy and Social Equality,
Chicago: University of Chicago Press.
Hartz , L. (1955). The Liberal Tradition in America,
New York: Harvest/HBJ. Wood, G.S. (1969). The Creation of the American
Republic, 1776-1787, Chapel Hill: University of
Jacobson, G.C. (2000). The Politics of Congressional
North Carolina Press.
Elections, 5. Baskı, New York: Longman.
Beyaz Saray ve Başkanlık: www.whitehouse.gov
Jones, C.O. (1995). Separate but Equal Branches:
Congress and the Presidency, Chatam: Chatam Anayasa Mahkemesi: www.supremecourtus.gov
House Publishers.
Senato: www.senate.gov
Mayhew, D.R. (2005). Divided We Govern: Party
Temsilciler Meclisi: www.house.gov
Control, Lawmaking, and Investigations, 1946-
2000, 2. Baskı, New Haven: Yale University Press. Demokrat Parti: www.democrats.gov
Michael, S.; Dell, C.; ve Keeler, S. (1996). What Cumhuriyetçi Parti: www.rnc.gov
Americans Know about Politics and Why it Matters, Güncel Siyasal Gelişmeler: www.CNN.com/
New Haven: Yale University Press. ALLPOLITICS
Miller, W.E. ve Shanks, J.M. (1996). The New Seçimler ve Seçmen Davranışları: www.electionstudies.
American Voter, Cambridge: Harvard University org
Press.

130
Bölüm 5
Oydaşmacı Kurumsallaşmış Rejim: İsviçre

Siyasal Kurumlar ve Siyasi Kurumların


İşleyişi

1
öğrenme çıktıları

2
İsviçre Modeli Federalizm
2 İsviçre siyasal sistemindeki temel siyasal
1 İsviçre Modeli Federalizmi ana hatlarıyla güçleri, kurumları ve bu kurumların
tanımlayabilme birbiriyle ilişkisini açıklayabilme

Kamu Politikalarının Oluşumu ve


Belirlenmesi

3 4
Siyasal Kültür ve Siyasal Katılma
4 İsviçre’de kamu politikalarının
3 İsviçre’nin siyasal kültürünü ve siyasal nasıl oluştuğunu ve belirlendiğini
katılma süreçlerini açıklayabilme değerlendirebilme

Anahtar Sözcükler: •İsviçre Konfederasyonu • Federalizm • Kanton • Doğrudan Demokrasi


• Halk Oylaması• Halkın Kanun Teklifi • Daimi Tarafsızlık

132
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

GİRİŞ ruyarak İsviçre’nin bağımsızlığını devam ettirmeye


İsviçre, resmî adıyla İsviçre Konfederasyonu, çalışırlar (Fleiner, Misic, Töpperwein, 2005, 22).
Avrupa kıtasının ortasında (İsviçrelilerin değimiyle Grütli Paktı ile oluşturulan Birliğe katılan kanton-
kalbinde) yer alır. Kuzeyinde Almanya, batısında ların ortak organı üye kantonların temsil edildiği
Fransa, güneyinde İtalya ve doğusunda Avusturya Diet adı verilen meclistir. Şehirleşmiş kantonlar,
ile Lihtenştayn bulunan, 7. 785. 806 nüfusa ve 41. kırsal kesimde yer alan kantonlardan üstündür. Bu
293 km2 yüzölçümüne sahip bir ülkedir. Baskenti nedenle kantonlar Diet’de eşit şekilde temsil edil-
Bern’dir. Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Romanş- memektedir ve aynı haklara sahip değillerdir.
ça İsviçre’nin resmî dilleridir. Avrupa’daki Reform hareketleri ülkeyi ikiye
böler ve bu bölünme ülkede üç yüzyıl sürecek bir
İsviçre Konfederasyonu’na, (Confederatio Hel-
durağanlığa neden olur. Mezhep kavgalarından do-
vetica) adını veren Helvet halkını; Jül SEZAR,
ğan kantonlar arasındaki çatışmalar nedeniyle ikiye
Galya Savaşı Üstüne Yorumlar adlı eserinde, sa-
bölünen Diet, karar alamaz hale gelir. Her ne kadar
vaşçı, coğrafî koşullar nedeniyle yayılmacı emel-
İsviçre kendi toprakları içinde mezhep kavgalarına
lerini gerçekleştiremeyen bir halk olarak tanımlar
sahne olsa da Avrupa’nın geri kalanıyla böyle bir
(César, 1860, 3-4). Helvetler, Keltik kavimlerden
kavgaya girmeyi tercih etmez ve Otuz yıl savaşla-
biridir. M. S. 58 yilinda Bibracte Muharebesinde-
rında tarafsızlığı seçer. Bu dönemi, İsviçre’nin dış
ki yenilgilerinden sonra Helvetler bugünkü İsviçre
politikasını belirleyen tarafsızlığın diğer başlangıcı
topraklarına çekilirler ve Romalılar tarafından asi-
olarak görmek mümkündür. İsviçre savaşa taraf ol-
mile edilirler. Roma İmparatorluğunun egemenli-
masa da bu savaşın kazanan tarafında yer alır ve
ği boyunca Latince hakim dil konumuna gelir. Bu
savaş sonunda 1648 yılında imzalanan Vestfalya
durum, Roma İmparatorluğunun çöküşünü izleyen
Anlaşması ile resmen bir devlet olarak tanınır.
büyük işgallerle değişir. Eski Roma İmparatorluğu-
nun bir parçası olan Helvesya’ yı işgal eden Cermen 18. yüzyıl sonunda Fransa, (1798 yılında)
kavimler, yerli halkla temaslarında farklı yöntemler İsviçre’yi işgal eder. Fransa’ya bağlı üniter ve merke-
kullanır. Burgondlar Latin dilini benimserken, Alla- ziyetçi Helvet Cumhuriyeti kurulur. Bu devlet sis-
mandlar, konuştukları Cermen lehçesinin yerli halk teminin İsviçre’nin siyasi geleneği ile bağdaşmadığı
tarafından da konuşulmasını şart koşarlar. Ancak, ve ülkenin bu şekilde yönetilemeyeceği anlaşılınca,
toprakların güneydoğusunda kalan dağlık bölgeler- 1803 yılında Uzlaşma İşlemi ile eşit temsil gücüne
de Latince konuşulmaya devam eder. Alp dağları- sahip kantonlarla federal sistem yeniden tesis edilir.
nın ardında kalan Ticino bölgesi ise İtalyan dilinin Viyana Kongresi ile İsviçre’nin sınırları belirlenir ve
ve kültürünün etkisi altında kalır. Bu toprak payla- daimi tarafsızlığı kabul edilir. Ancak bu durum, ül-
şımının bir sonucu olarak, bugün hala, İsviçre’nin kenin içindeki çatışmaları sona erdirmez. Protestan
batısında Fransızca, Alp dağlarının güneyinde İtal- kantonlarda demokrasiye geçiş oligarşinin egemen
yanca, Romanşca konuşulan dağlık Grison bölgesi olduğu Katolik kantonlarda rahatsızlık yaratmaya
dışında, diğer bölgelerde ise Almanca konuşulmak- başlar. Katolik kantonlar, Protestan kantonların de-
tadır. Bu dört dil de ülkenin resmî dilidir. mokratikleşmesinin önüne geçmek için aralarında
Sonderbund adı verilen gizli bir anlaşma yaparlar.
İsviçre Konferedasyonu’nun tohumları 13 yüz- Anlaşma ortaya çıktığında, Katolik kantonların söz
yılda atılır. Uri, Schywyz ve Unterwald Kantonları konusu anlaşmayı feshetmeyi reddetmesi üzerine,
1 Ağustos 1291 tarihinde aralarında Grütli Paktını Protestan kantonlar anlaşmayı zorla fesheder. 1847
imzalarlar. Grütli Paktı, kantonlar arasındaki uyuş- yılında Katolik ve Protestan kantonlar arasında bir
mazlıkların giderilmesi için bir tahkim sistemi tesis iç savaş patlak verir.
eder ve bir savunma birliği oluşturur. Birliğin ama-
İç savaş sonrasında, 1848 yılında halkoylaması
cı, komşu güçlerin işgallerini önlemek ve bir güç
ile kabul edilen anayasa ile federal bir devlet kurulur.
dengesi kurmaktır. Daha sonra diğer kantonlar da,
Anayasa’da federal bir devlet modeli benimsenmesi-
anlaşmalar imzalamak suretiyle Birliğe katılırlar.
ne rağmen, devletin resmî adı İsviçre Konfederasyo-
Böylece anlaşmalara dayanan bir konfederasyon
nu olmaya devam eder. 1848 Anayasası’nda temel
sistemi gelişir. Bir yandan mümkün olduğu ölçüde
hak ve hürriyetler kısmi olarak düzenlenir ve anaya-
Birlik üyesi kantonlar aralarındaki işbirliğini geliş-
sal kurumlar ve Federal devlete kısıtlı yetki tanınarak
tirirken, öte yandan kantonların egemenliğini ko-
kantonların farklılıkları da güvence altına alınır.

133
Oydaşmacı Kurumsallaşmış Rejim: İsviçre

1874 yılında kabul edilen yeni Anayasa ile te- teşkilatlarını düzenler. Kantonlar Anayasalarında,
mel kurumlar korunmuş, daha fazla temel hak ve devlet şeklinin cumhuriyet olduğunu güvence altı-
hürriyet güvence altına alınmış, Federal Devletin na almak zorundadır.
faaliyet alanı genişletilmiştir. Federal Mahkeme bu
anayasa ile kurulmuştur.
1874 Anayasası’nda yaklaşık yüz elli kere deği-
şiklik yapılması Anayasa’nın yeniden kaleme alın- dikkat
masını gerektirmiş, temel siyasi teşkilat değiştiril- 1999 İsviçre Federal Anayasası 51. mad-
meden 1999 yılında yeni bir Federal Anayasa kabul desi şu şekildedir: “1. Her kanton demok-
edilmiştir. ratik bir anayasaya sahip olmalıdır. Bu
Anayasa halkoylaması ile kabul edilmeli ve
seçmenlerin çoğunluğunun talebi üzerine
İSVİÇRE MODELİ FEDERALİZM değiştirilebilmelidir. 2. Kanton anayasaları
İsviçre Konfederasyonu federal bir devlettir. Konfederasyonun güvencesi altındadır. Bu
Ancak 1999 İsviçre Konfederasyonu Anayasasın- güvence (Kanton) anayasalar(ı), Federal
da, (bundan sonra İsAY olarak anılacaktır) devlet Anayasa ile çatışmadığı ölçüde geçerlidir.”
şeklinin federal bir devlet olduğu ibaresi yer alma-
maktadır. İsviçre modeli federalizm, bir Konfe- Yasama organı olan Federal Meclis, Ulusal
derasyondan yola çıkmış, zaman içinde kurumlar Konsey ve Devletler Konseyi (Kantonlar Konseyi)
dönüşüme uğrayarak federal bir devletin doğma- olmak üzere iki kanattan oluşur. Federal Konsey,
sına neden olmuştur. Bu nedenle, federalizm, İs- Konfederasyon’un yürütme organıdır. Yargı organı
viçre siyasal sisteminin en temel ilkesi olarak kabul ise Yüksek Federal Mahkemedir.
edilmektedir. İsviçre Devleti’nin meşruiyeti, fede-
Kantonlar ile Konfederasyon arasındaki yetki
ralizm ilkesi ve Anayasa’nın birinci maddesinde, İs-
paylaşımı 1999 İsviçre Anayasası’nda düzenlen-
viçre Konfederasyonu’nun İsviçre halkı ve kanton-
miştir. İsviçre’nin siyasal tarihinin son yüzyılını
lardan oluştuğunu belirten düzenlemelere dayanır
Federe Devletlerin (kantonların) Federal Devlete
(Fleiner, Misic, Töpperwein, 2005, 26).
(Konfederasyon’a) sürekli bir şekilde yetki devri be-
lirlemiştir (Benoît, 2009), ancak yine de kantonlar
önemli yetkileri korumaya devam etmişlerdir.
İsviçre Konfederasyonu İsviçre halkı ve Temel prensip Konfederasyon’un Anayasa’da
kantonlardan oluşan federal bir devlettir. kendisine atfedilen yetkileri kullanmasıdır (İsAy
m. 42). Bazı yetkiler münhasıran Konfederasyon’a
aittir. Bazı yetkileri temel prensiplerle sınırlı olarak
İsviçre Konfederasyonu’ nu oluşturan yirmi altı kantonlarla paylaşır. Bu alanlarda Konfederasyon,
tam ve yarım kantonların hukuki varlıkları kesin temel ilkeleri ve çerçeveyi belirler, uygulamanın ne
bir şekilde korunmuştur. Yarım kantonlar da Fede- şekilde yapılacağı kantonların yapacağı düzenleme-
re Devletlerdir, bazı alanlarda tam kantonların sa- lerle saptanır: Bayındırlık işleri, avcılık, balıkçılık,
hip olduğu haklara sahip değillerdir. Her ne kadar vergi uygulamaları alanında yapılan düzenlemeler
1999 Anayasası yarım kantonlar ile tam kantonlar gibi. Bazı yetkiler hiçbir sınır olmadan hem Kon-
arasındaki ayırımı kaldırmış olsa da, bu şekli eşit- federasyon hem de kantonlar tarafından kullanılır
lik, yarım kantonların Devletler Konsey’in de tem- (yarışan yetkiler). Ancak, burada belirtmek gerekir
sil edilmelerine ve halkoylamaları sırasında oyların ki kantonlar bu tür yetkileri Konfederasyon tarafın-
sayımına ilişkin farklı kurallar uygulanmasına engel dan kullanılmadığı takdirde kullanabilirler. Huku-
değildir. 1999 İsviçre Federal Anayasası 3. maddesi kun uyumlaştırılması bu tür bir yetkidir. Konfede-
düzenlemesi uyarınca “Kantonlar, Federal Anayasa rasyon son birkaç yılda ceza usul hukuku ve medeni
ile egemenliklerinin kısıtlanmadığı ölçüde egemen- usul hukuku alanında federal kanunlarla bu tür bir
dirler.” Federal devlet (Konfederasyon) Anayasası yetki kullanmıştır. Bazı yetkileri ise nitelikleri ge-
Kantonlar ve Federal Devlet arasındaki yetki payla- reği Kantonlarla paralel olarak kullanır (Lavaux,
şımını düzenler. Kantonlar da kendi anayasalarına 2004, 405). Konfederasyon’un yetkisine giren alan-
sahiptirler. Kanton anayasaları, kantonların idarî larda kantonlar da paralel düzenlemeler yapabilir.

134
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Burada Konfederasyon’un çerçeveyi çizdiği alanlardan farklı olarak kantonlar tamamlayıcı düzenleme değil
tamamen bağımsız düzenlemeler yaparlar; gelir vergisi tarhı ile ilgili düzenlemeler, burslar, karayollarının
yapımı gibi. Kantonlar tarafından yapılan düzenlemelerin Konfederasyon’un yaptığı düzenlemelere aykırı
olması halinde Konfederasyon’un düzenlemeleri esas alınır (İsAy m. 49).

Tablo 5.1
YETKİ PAYLAŞIMI (MÜNHASIR YETKİLER)
KONFEDERASYON KANTONLAR İsviçre siyasal sisteminin en temel özellik-
• Milli Savunma • Sağlık Hizmetleri leri; halkoylaması ve halkın kanun teklifi
• Gümrük • Eğitim-Öğretim mekanizmalarıdır.
• Ulaşım • Kolluk
• Telekomünikasyon • Mahalli İdareler
• Para Politikaları
• Sosyal Güvenlik

İsviçre siyasal sistemi, özgün bir model olarak hiçbir dikkat


sınıflandırılmaya dahil edilemeyen bir sistemdir. Meclis Meclis Hükümeti (Direktuvar), 1789
Hükümeti (Directoria - direktuvar) olarak nitelendirilen Fransız Devrimi’ nin ardından 1795 ila
bu sistem (Constance, Fabri, 1995, 272, 380; Teziç, 2009, 1798 yılları arasında Fransa’da uygulanan
419), ne bir başkanlık sistemi ne de parlamenter bir sis- siyasal sistemdir. Parlamentonun, yürütme
temdir. Başkanlık sistemi değildir, çünkü yürütme, Kon- erkini milletvekilleri arasından seçilen beş
federasyon, Kantonlar ve mahalli idareler düzeyinde bir yöneticiden (directeur) oluşan yönetime
kuruldan oluşur. Hükümet, meclisin iradesine bağlı olma- (Directoire) devretmesine verilen addır.
dığından, Parlamenter sistem de değildir. 1798 Helvet Cumhuriyeti Anayasasında
da benimsenen siyasi sistemdir.
İsviçre siyasal sisteminin en temel özellikleri; halkoyla-
ması ve halkın kanun teklifi mekanizmalarıdır. Anayasa
değişiklikleri ve önemli kanun yapımı sürecinde sonucu
belirleyecek olan halkoylamasıdır. Meclis, halkoylamasına
sunduğu kanun tasarıları ya da Anayasa değişikliklerininin
dikkat
kabul edilmesini güvence altına almak için Federal ma-
Gelenekleşmiş Tarafsızlık
kamlardan, kantonlardan, siyasi partilerden, derneklerden
İsviçre, tarafsızlığı benimsemiş bir ülkedir.
görüş alır. Halkın kanun teklifi ile kamuoyu herhangi bir
Konfederasyonunun dış politikasının temeli
konuda anayasa değişikliği teklifinde bulunabilir. Böylece,
tarafsızlık ilkesi üzerine kuruludur. “Taraf-
halk bu yöntemle siyasi makamlar üstünde baskı uygular.
sızlık, devletler tarafından hem savaş zaman-
Arend Lijphart (1977), İsviçre demokrasisini oydaş- larında savaşa girmemek hem de savaşın söz
macı bir demokrasi olarak tanımlamaktadır. Oydaşmacı konusu olmadığı durumlarda askeri ittifak-
demokrasi yönetiminde alınan kararların, oy çokluğuna lara katılmamak şeklinde tanımlanmaktadır”
göre değil oybirliğine göre alındığı bir sistemdir. Siyasal (Emine Akçadağ, Daimi Tarafsızlık Politikası
sistemde tek bir baskın grubunun oluşumu engellenmiş- ve İsviçre Örneği, 2010).
tir. Oydaşmacı demokrasilerde bir yandan kitleler arasın- Daimi tarafsızlık ilkesi gereği, İsviçre hiçbir şe-
da derin ayrılıklar bulunurken öte yandan elitler düzeyin- kilde bir savaş başlatamaz, asla diğer devletler
de uzlaşma kurumsallaşmıştır. arasında patlak vermiş bir savaşta yer almaz ve
Ancak bazı yazarlar (Papadopoulos, 1997; Hottinger, herhangi bir savaşta taraflardan birini tutamaz.
1997), Lijphart’ın tersine İsviçre demokrasisinin oydaş- Yalnızca kendi topraklarını saldırılara karşı sa-
macı bir demokrasi olduğu görüşünü reddetmektedirler. vunmak için bir orduya sahiptir. İsviçre’nin
Bu yazarlara göre İsviçre siyasal sistemi sui generis bir ya- 2002 yılında Birleşmiş Milletler’e üye olması
pıya sahiptir. Oydaşmacı demokrasilerden farklı olarak, daimi tarafsızlık statüsünü korumasına engel
İsviçre demokrasisinin üç temel unsuru vardır: Federal değildir (Hottelier, 2002, 494).
bir kültürle beslenen federalizm, temelleri tarihe dayanan

135
Oydaşmacı Kurumsallaşmış Rejim: İsviçre

doğrudan demokrasi ve nihayet her kararı müzakere etme isteği. Bu üç unsur, İsviçre demokrasisini oydaş-
macı bir demokrasi olarak nitelendirilmesine engel olmaktadır. Öte yandan, bu unsurlar İsviçre demokra-
sisini oydaşmacı bir demokrasiden daha sağlam kılmaktadır (Hottinger, 1997).

Öğrenme Çıktısı

1 İsviçre Modeli Federalizmi ana hatlarıyla tanımlayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

İsviçre Anayasal sisteminin İsviçre’nin tarafsızlık poli- İsviçre siyasal sistemiyle oy-
1830’lu yıllardan bu yana tikasıyla Konfederasyonun daşmacı demokrasiyi ara-
değişiklik göstermemesi na- dış politikasını ilişkilendi- sındaki bağlantıyı düşünü-
sıl açıklanabilir? riniz. nüz.
Araştır 1:

SİYASAL KURUMLAR VE SİYASAL Yasama faaliyeti, federal makamların denetimi,


KURUMLARIN İŞLEYİŞİ kantonlarla ilişkiler, milli güvenliğin korunması gö-
revlerini Ulusal Konsey ve Devletler Konsey’i ayrı
İsviçre’de siyasi kurumlar yasama organı ola-
ayrı toplanarak yerine getirir (Lauvaux, 2004, 413).
rak Federal Meclis, yürütme organı olarak Federal
Milletvekilliği bir meslek olarak değerlendirilmemek-
Konsey ve yargı organı olarak Federal Mahkeme’dir.
tedir. Milletvekilliği dönemi boyunca maaş yerine bir
İsviçre demokrasisinin temel taşlarından birini
tazminat ödenir. Milletvekilleri, kendi mesleklerini
oluşturan kuvvetler ayrılığı ilkesi ise kendine has
ifa etmeyi sürdürürler. Ulusal Konsey ve Devletler
özellikler taşımaktadır.
Konsey’i birlikte toplanarak, yasama niteliği taşı-
mayan yetkiler kullanır: Federal Konsey üyelerini ve
Federal hakimleri seçer, federal kurumlar arasındaki
İsviçre’de siyasi kurumlar yasama organı
uyuşmazlıkları çözer ve af yetkisini kullanır.
olarak Federal Meclis, yürütme organı
olarak Federal Konsey ve yargı organı ola- Federal Meclis’in her iki kanadında da, farklı
rak Federal Mahkeme’dir. konular üzerinde çalışmak üzere komisyonlar ku-
rulur. Söz konusu komisyonlarda meclis grupları,
sahip oldukları sandalye sayısı oranında temsil edi-
lirler. Meclis komisyonları, kanun teklif ve tasarı-
Yasama (Federal Meclis) larını inceler. Ulusal Konsey ve Devletler Konseyi,
İsviçre Parlamentosu yukarıda da belirtildiği genellikle kanun teklif ve tasarılarını hakkında ilgili
gibi iki kanatlıdır. Ulusal Konsey, iki yüz milletve- komisyonun görüşüne uygun olarak hareket ederler
kilinden oluşur. Kantonlar, Ulusal Konsey’de nüfus- (Kriesi, 1998, 185).
larına oranla temsil edilirler, bu oran her on yılda
bir gözden geçirilir. Ulusal Konsey seçimleri dört
yılda bir yapılır, milletvekilleri yeniden seçilebilir- Yürütme (Federal Konsey)
ler. Devletler Konseyi (Kantonlar Konseyi), kırk Yürütme organı olan Federal Konsey yedi üye-
altı milletvekilinden oluşur. Altı Kanton (Obwald, den oluşur. Federal Konsey üyeleri, dört yılda bir
Nidwald, Bâle-Ville, Bâle-Campagne, Appenzell yapılan Ulusal Konsey seçimlerinin ardından mil-
Rhodes-Extérieures et Appenzell Rhodes-Intérieures letvekilleri arasından her iki kanadın katılımıyla,
Kantonları) bir milletvekili ile temsil edilirken, di- Federal Meclis tarafından, mutlak çoğunluk ile
ğer yirmi kanton ikişer milletvekili ile temsil edilir. seçilirler. Federal Meclis Federal Konsey üyelerini
Devletler Konseyi seçimleri de dört yılda bir yapılır. seçerken, Mecliste temsil edilen siyasi partilerin oy

136
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

dağılımı, kantonların, resmi dillerin hakkaniye- Mahkemeler, Federal İdare Mahkemesi ve Federal
te uygun olarak temsil edilmesi gibi ölçütleri göz Ceza Mahkemesi ile kanton mahkemeleri tara-
önünde bulundurur. Süresi biten Federal Konsey fından verilen karar ve hükümlerin son inceleme
üyeleri yeniden seçilebilir. Federal Konsey üyeleri merciidir. Federal İdare Mahkemesi federal idare-
seçilmeleriyle birlikte milletvekili sıfatlarını kay- nin eylem ve işlemlerine karşı yapılan başvurulara
bederler; ancak hem Devletler Konsey’ine hem de bakar. Federal İdare Mahkemesi’nin bazı kararları-
Ulusal Konsey’in oturumlarına katılmaya devam na karşı Federal Mahkeme’ye temyiz başvurusun-
ederler, oturumlarda oy kullanamazlar. da bulunulabilir. Federal Ceza Mahkemesi ise ilk
derece mahkemesi olarak, Konfederasyon’un yargı
yetkisine giren suçlara ilişkin yargılamayı yapar (ör-
Yürütme organı olan ve yedi üyeden oluşan neğin, terör suçları, vatana ihanet, kara para akla-
Federal Konsey, ülkenin izleyeceği siyaseti ma suçu, organize suçluluk).
belirler, mevzuatı hazırlar, anlaşmaları im-
zalar, idari teşkilatı yönetir ve Kantonların
faaliyetlerini gözetim altında tutar. Federal kanunların uygulanmasını denet-
lemek yetkisi İsviçre Anayasası tarafından,
Yüksek yargı organı Federal Mahkeme’ye
Federal Meclis, Federal Konsey üyelerini, verilmiştir.
Federal Konsey başkanını ve başkan yardımcısını
ayrı ayrı seçer. Federal Konsey Başkanı, bir yıl için
seçilir. Teamül, Federal Konsey üyelerinin sırayla İsviçre’de yargıçların hukukçu olması şartı aran-
Başkan seçilmeleri yönündedir. Federal Meclis, maz. Seçme ve seçilme hakkına sahip her vatandaş,
Başkan seçiminde bu teamülü gözetir. Federal kanunda öngörülen kriterlere uymak şartıyla Fe-
Konsey Başkanı, görevi süresince eşitleri olan diğer deral Meclis tarafından Federal Mahkeme yargıcı
konsey üyeleri arasında birinci hale gelir (primus olarak seçilebilir. Uygulamada, Federal Mahkeme
inter pares), (Aubert, 1983). Federal Konsey yargıçlığına yalnızca yüksek nitelikli hukukçular
Başkanı, ne bir başbakan, ne de Devlet Başkanıdır. seçilmektedir. Yargı bağımsızlığı, İsviçre Anayasası-
Federal Konsey üyelerini seçemez ve hükümet nın 191c maddesinde teminat altına alınmıştır. Fe-
politikalarını belirleyemez. Federal Konsey kararları deral Mahkeme’nin verdiği kararlar yalnızca ken-
heyet halinde verilir. disi tarafından, kanuna uygun olarak iptal edilir ya
Federal Konsey, ülkenin izleyeceği siyaseti be- da değiştirilebilir.
lirler, mevzuatı hazırlar, anlaşmaları imzalar, idari Federal Meclis Yüksek Federal Mahkeme üs-
teşkilatı yönetir ve kantonların faaliyetlerini göze- tünde denetim yetkisine sahiptir. Meclis her yıl
tim altında tutar. Mahkemenin, bütçesini, hesaplarını idarî faaliyet
raporunu onaylar.
Yüksek Federal Mahkeme, tam anlamıyla bir
anayasa mahkemesi değildir. Federal kanunların
dikkat
anayasaya uygunluğunu denetleyemez (İsAY m.
Federal Konsey ile Federal Meclis ara-
190). Ancak bu durum, Federal Mahkemenin fe-
sındaki ilişkiyi kuvvetler ayrılığı pren-
deral kanunlar dışında kalan diğer federal düzenle-
sibi çerçevesinde inceleyeceğiz.
meleri (federal tüzük ve yönetmelikler) ve kanton
kanunlarının, tüzük ve yönetmeliklerinin Federal
Anasayasaya uygunluğunu denetlemesine engel de-
Yargı (Federal Mahkeme) ğildir. Federal Mahkeme aynı zamanda bir temyiz
Yargı yetkisi, kanton mahkemeleri tarafından mahkemesidir. Adli ve idari yargı ilk derece mahke-
kullanılır. Federal kanunların uygulanmasını de- melerinin verdiği kararların temyiz merciidir. Tem-
netlemek yetkisi, İsviçre Anayasası (İsAy m.189) ta- yiz başvurusu sırasında ayrıca anasayada düzenle-
rafından, Yüksek yargı organı Federal Mahkeme’ye nen hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğinin de ileri
verilmiştir. Federal Mahkeme ilk derece Federal sürülmesi mümkündür.

137
Oydaşmacı Kurumsallaşmış Rejim: İsviçre

2007 yılında yürürlüğe giren 17 Haziran 2005 Bu rapor üzerindeki görüşmeler sonucu Federal
tarihli Federal Mahkeme Hakkında Kanunla Meclis, Federal Konsey’e öneride bulunabilir ya da
İkincil Anayasa Başvurusu (Recours constitutionnel talimat verebilir. İlk bakışta, yürütme ve yargı üze-
subsidiaire) düzenlenmiştir. Anayasa şikayetine rinde yasamanın üstünlüğü benimsenerek, yürüt-
benzeyen bu yargı yolu ile Federal Mahkeme me ve yargı erkinin yasamaya bağımlı hale getirildi-
vatandaşların temel hak ve özgürlüklerinin ihlal ği düşünülebilir. Nitekim hükümet görevini gören
edildiği yönündeki şikayetleri inceler. Bu yargı Federal Konsey’in her üyesinin, Federal Meclis ta-
yoluna başvurulabilmesi için Federal Mahkeme rafından genel seçimlerden sonra ayrı ayrı seçilmesi
Hakkında Kanunda öngörülen diğer başvuru de bu kanıyı kuvvetlendirmektedir.
yollarının kapalı olması gerekmektedir. Diğer
başvuru yollarının kapalı olduğu hallerde ikincil
anayasa başvurusu ile anayasal hakların ihlal İsviçre’de Hükümet ile Meclis’in görev ve
edildiği ileri sürülebilir. yetkileri büyük ölçüde iç içe olduğu için
yasama ve yürütme erkinin işleyişi bakı-
mından kuvvetler ayrılığı ilkesinin uygu-
lanması belirgin değildir.
internet
Kanton mahkemeleri ve Federal Mahkeme’nin
yapısına ilişkin bilgilere İsviçre Federal
Yasama ve yürütme erkinin işleyişi bakımından
Mahkemesi’nin internet sitesinden (http://
kuvvetler ayrılığı ilkesinin uygulanması belirgin
www.bger.ch/fr/iii-tf-evg-die_wege_zum.pdf )
değildir. Hükümet ile Meclis’in görev ve yetkileri
ulaşılabilir.
büyük ölçüde iç içedir. Dış ilişkiler, kantonlarla
ilişkiler, milli savunma, maliye her iki erkin ortak
sorumluluk alanlarıdır. Hemen belirtmek gerekir
ki, Federal Meclis söz konusu görev ve yetkile-
Kuvvetler Ayrılığı İlkesi rini kullanarak Federal Konsey’in aynı alanlarda
Kuvvetler ayrılığı ilkesi, İsviçre Anayasasında görev ve yetkilerini kullanmasına engel olabi-
düzenlenmemiştir. Tıpkı devletin şeklinin federa- lir. Dolayısıyla, yetkiler örtüşse de bu alanlarda
lizm olması ilkesi gibi söz konusu ilke de İsviç- da Federal Meclis’in üstünlüğünden bahsetmek
re demokrasisinin temel taşlarından biri olarak mümkün olabilecektir. Oysa hükümet üyeleri
kabul edilmektedir. İsviçre Konfederasyonu’nun seçilmeleriyle birlikte milletvekili sıfatını kaybe-
yapılanmasına, kendine has bir kuvvetler ayrılığı derler. Böylece yasamadan bağımsız hale gelirler.
sistemi damgasını vurmuştur. Bu sistem, pek çok Ayrıca İsviçre Anayasasının 180. maddesi uyarın-
açıdan başkanlık sistemine benzemektedir (Ma- ca hükümet izleyeceği siyaseti kendi belirler. Fe-
hon, 2001, 1020). deral Konsey’in basit bir idari faaliyetin ötesine
İsviçre Konfederasyonu Anayasası’nın 148. mad- geçen, Konfederasyon’un tüm siyasal işlemlerini
desi uyarınca Federal Meclis, Konfederasyon’un en kapsayan geniş bir faaliyet alanı vardır. Kaldı ki
yüce makamıdır. Federal Meclis; hükümet (Federal yasaların uygulanması görevi hükümetindir. Hat-
Konsey), idare, federal mahkemeler üzerinde yük- ta bazı acil durumlarda, aslında Federal Meclis ta-
sek denetim uygulayan makamdır (İsAY m. 169). rafından alınması gereken bazı tedbirler hükümet
Federal Meclis, Federal Konsey’e talimat verebilir, tarafından alınabilmektedir (Grisel, 2010, 107).
ayrıca Federal Konsey’in aldığı kararları reddedebi-
lir (Teziç, 2009, 419). Federal Konsey, faaliyetleri
hakkında her yıl Federal Meclis’e bir rapor sunar.

138
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Yaşamla İlişkilendir

Blocher’e Engel: Federal Meclis’in Konsey’e letler nezdindeki İnsan Hakları Konseyi’ne sun-
Üye Seçiminde Bir Örnek dukları raporda, söz konusu afişlerin halkı kin ve
2007 yılında yapılan genel seçimlerde oyla- düşmanlığa tahrik ettiği gerekçesi ile toplatılma-
rın yüzde yirmi dokuzunu alarak seçimlerden en sını istemişlerdir. Bu gelişmeler üzerine, Sosyalist
çok oy oranına sahip olarak, galip çıkan Merkez Parti ve Yeşiller Partisi’nin ittifakı ve bazı Hıris-
Demokratik Birlik Partisi (UDC-SVP) oldu. Bu tiyan Demokratların da desteğiyle, Blocher devre
partinin başkanı Christoph Blocher’in siyasi tea- dışı bırakılmış ve milletvekili dahi olmayan Mer-
mül gereği Federal Konsey üyeliğine seçilmesine kez Demokratik Birlik Partisi üyesi başka bir kişi
kesin gözü ile bakılırken, Blocher söylemlerinde Hükümet üyesi olarak seçilmiştir. Bu karar, Fe-
izlediği aşırı sağcı siyaset nedeni ile devre dışı deral Meclis’in Federal Konsey üyelerinin seçim
bırakılmıştır. Özellikle Blocher başkanlığındaki sürecini tamamen denetimi altında tuttuğunun
Merkez Demokratik Birlik Partisi’ nin, seçim bir göstergesidir.
propagadanları sırasında ak koyunların, kara İlk başta 1959’dan beri Parlamento’ da temsil esi-
bir koyunu tekmeleyerek, İsviçre toprakları dışı- len dört partili koalisyonla yönetilme geleneğininin
na atmasını karikatürize eden afişler kullanarak bozulmadığı düşünülmüştür. Ancak Blocher’ in ye-
göçmenlerin kovulması yönündeki propaganda rine seçilen kişi, Merkez Demokratik Birlik Partisi’
yapması büyük bir tepki yaratmıştır. Birleşmiş nden ihraç edilmiş ve yeni kurulan Burjuva Demok-
Milletler Irkçılıkla Mücadele ve Göçmen Hakla- rat Parti’ ye üye olmuştur. 2008 tarihinden itibaren
rı raportörleri İsviçre Hükümetinden bu konuda Federal Konsey’ de beş parti temsil edilmektedir.
bir açıklama yapmasını istemiş ve Birleşmiş Mil-

Federal Konsey üyelerinin, Federal Meclis’e karşı ortak sorumlukları yoktur. İsviçre siyasal sisteminde
ne Hükümetin toplu olarak istifa etmesi ne de Meclis’in feshedilmesi söz konusudur. Hükümet Meclis ya
da halkoylaması sonuçları aracılığıyla seçmenler tarafından eleştirildiği takdirde istifa etmek yerine, izlediği
politikaları değiştirmekle yetinir (Mahon, 2001, 1011). İsviçre siyasal sisteminde yasama ile yargı erki ara-
sındaki ilişkilerde güvenoyu isteği, gensoru ve siyasi sorumluluk gibi kurumlar yer almaz. Federal Konsey
istikrarlı bir organdır. Uygulamada, somut araçları elinde bulunduran hükümet aslında fiilen yasamadan
üstün hale gelmektedir. Ancak bir yandan seçim sistemi, öte yandan Federal Meclis’in yüksek denetim
yetkisi dengeleri korumaya yardımcı olmaktadır.
Federal Mahkeme’nin yapısını anlatırken, Federal Meclis’in söz konusu mahkeme üstünde yüksek de-
netim yetkisinin bulunduğundan bahsetmiştik. Bu denetim sadece şekli bir denetimdir. Federal Meclis
Federal Mahkeme tarafından verilen kararları hiçbir şekilde denetleyemez. Aslında, yargı erki, yasamadan
ve yürütmeden tamamen bağımsızdır.
Yasama, yürütme ve yargı erkinin çeşitli görev ve yetkileri o derece örtüşmektedir ki bu üç erkten hiç
biri temel görev ve yetkisinin sınırları içinde kalmayı başaramamıştır. Bu durumun İsviçre’nin kuvvetler
ayrılığı anlayışının bir parçası olduğu düşünülebilir (Mahon, 200, 1020).

İsviçre siyasal sisteminde yasama ile yargı


erki arasındaki ilişkilerde güvenoyu isteği,
gensoru ve siyasi sorumluluk gibi kurum-
lar yer almaz.

139
Oydaşmacı Kurumsallaşmış Rejim: İsviçre

Öğrenme Çıktısı

2 İsviçre siyasal sistemindeki temel siyasal güçleri ve kurumları tanıyabilecek ve bu


kurumların birbiriyle ilişkisini açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

İsviçre’de kuvvetler ayrılığı


İsviçre’de kanunların yapım
prensibiyle yargı bağımsız- Federal Konsey üyelerinin
süreci ne şekilde gerçekleş-
lığı arasındaki bağlantıyı seçimini anlatınız.
mektedir?
kurunuz.

SİYASAL KÜLTÜR VE SİYASAL ronik ortamda yapılabilir (17 Aralık 1976 tarihli
KATILMA Siyasi Haklar Hakkında Federal Kanun, m. 8 ve
9). İsviçre dışında yaşayan İsviçre vatandaşları ve
İsviçre’nin seçim sistemini anlayabilmek için ül-
hükümlüler oy kullanma hakkına sahiptirler. Bazı
kenin federal yapısını göz önünde bulundurmak ge-
Kantonlarda ise hala doğrudan demokrasi ile seçim
rekir. İsviçre’de Meclis ve hükümet dışımda hakimler
yapılmaktadır. Özellikle mektup yoluyla oy kul-
ve mahalli idareleri seçmek için Konfederasyon ve
lanma işleminde oyların gizliliği prensibinin nasıl
kantonlar düzeyinde çok sayıda seçim yapılmaktadır.
korunduğu ve bir kişinin birden fazla kez oy kul-
İsviçre siyasal kültürünün temel özelliği, halkoy- lanmasının nasıl engellendiği sorusu akla gelebilir.
laması ve halkın kanun teklifi yöntemleri ile halkın Ancak, sistem bu konularda etkin bir denetim yön-
karar alma sürecine katılımıdır. Kültürel çeşitlilik temi üzerine kurulmuştur.
nedeni ile çok sayıda siyasal parti Federal Meclis’te
Seçmenlerin toplanarak bir meclis oluşturduğu
temsil edilmektedir. Seçimlere katılım oranının az-
(Landsgemeinde) ve doğrudan demokrasi yöntemi
lığı dikkat çekmektedir.
ile oy kullandıkları hallerde her seçmenin bu meclise
katılması ve seçim sonuçlarının gerçeği yansıtması da
Seçim Sistemi önemlidir (Glaris ve Appenzel Rhodes intérieur Kan-
İsviçre siyasal sisteminin özelliklerinden biri de tonları bu şekilde bir oylama yapmaktadır). Etkin bir
makam sahiplerinin atanması değil seçilmesidir. denetim sayesinde sistemin işleyişi sağlanmaktadır.
Yalnızca Meclis ve hükümet değil, hakimler ve ma- İsviçre kural olarak, yarı doğrudan demokrasi-
halli idareler de seçilmektedir. Yirmi altı kanton ve yi benimsemiş bir ülke olduğu için halk karar aşa-
çok sayıda mahalli idarenin olduğu İsviçre’ de bu masında elinde önemli bir güç bulundurmaktadır.
nedenle çok sayıda seçim yapılmaktadır. Bu yapının Halkoylamaları ve halkın kanun teklifi mekaniz-
gereği olarak seçimler, Konfederasyon ve kantonlar maları sayesinde kamuoyu, Hükümet ve Meclis
düzeyinde yapılır. üzerinde baskı yaratmaktadır. Çoğu kez seçimler ve
halkoylamaları birleşmektedir. Dolayısıyla seçimler
bir kördüğüm haline gelmektedir. Seçimler, gerçek
İsviçre’de Meclis ve hükümet dışında ha- bir toplumsal tercih olmaktan çıkarak, siyasal güç
kimler ve mahalli idareleri seçmek için dengeleri hesaplarından ve aslında siyasal program-
Konfederasyon ve kantonlar düzeyinde ları pek farklı olmayan adayları seçmekten öteye
çok sayıda seçim yapılmaktadır. gidememektedir (Grisel, 2004). Konfederasyon ve
Kantonların seçim sistemleri farklılıklar gösterdi-
Oy verme işlemleri sandık başında yapılabilece- ğinden seçim sisteminden çok seçim sistemlerinden
ği gibi, mektup aracılığıyla, bazı hallerde ise elekt- bahsetmek daha doğru olacaktır.

140
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Konfederasyon düzeyinde seçimler, genel oyla, doğrudan seçimle nisbi temsil esasına göre yapılır. On
sekiz yaşını dolduran her İsviçre vatandaşı seçme ve seçilme hakkına sahiptir. Ancak, devlet memurluğu
milletvekilliği ile bağdaşmamaktadır. İsviçre’de kadınlara seçme ve seçilme hakkı 1971 yılında tanınmıştır.
Federal Meclis’ in bir kanadı olan Ulusal Konsey, doğrudan nisbi temsil hesabına göre seçilir. Her
Kanton bir seçim çevresi oluşturur. Milletvekillikleri, seçime katılan listeler arasında, aldıkları oy oranına
göre paylaştırılır. Artık oyların dağıtılmasında federal kanunlar ve Kanton kanunları, en yüksek ortalama
ya da d’Hondt sistemini tercih etmektedir. Nispi temsil sistemi, dört farklı dilin konuşulduğu, kültürel
çeşitliliğin olduğu İsviçre’de, toplumdaki tüm siyasi eğilimlerin parlamentoda temsilini sağlayarak temsilde
adaleti gerçekleştirmek amacıyla benimsenmiştir.
Nisbi temsil hesabına göre iki yüz milletvekilinden oluşan Ulusal Konsey’ de 2007 seçim sonuçlarına
göre on dört siyasal parti temsil edilmektedir.

3%
5%
6% PSS (Sosyalist Parti)
23% PES (Yeşiller)
UDC (Merkez Demokratik Birlik)
15%
PDC (Hristiyan Demokrat Parti)
7% PLR (Liberal Radikal Parti)
PBD (Liberal Yeşiller)
PBD (Burjuva Demokrat Parti )
14%
Diğer
27%

Şekil 5.1 Siyasi Partilerin Federal Meclis’te temsili (2015 seçim sonucuna göre)

Ulusal Konsey’ de temsil edilen bu on dört maktadır. Hükümette de temsil edilen dört siyasal
partiden yalnızca beşi hükümette temsil edilmek- partiden, Merkez Demokratik Birliği (UDC-SVP)
tedir. Federal Meclis’in diğer kanadı olan Devletler geleneksel olarak çiftçilerin ve orta sınıf Protestan
Konsey’ini oluşturan milletvekilleri, temsil ettikleri halkın partisidir. Radikal Demokratik Parti (PRD);
Kantonun seçim sistemine göre, genellikle iki turlu burjuvaziyi, Hristiyan Demokratik Parti (PDC) ise
çoğunluk sistemi uyarınca seçilirler. Katolikleri temsil eder. İsviçre Sosyalist Partisi ise
Siyasi hakların etkin bir şekilde kullanımı için (PSS) işçilerin çıkarlarını savunan partidir. Kırsal
seçmenlerin, her tür etkiden uzakta siyasi görüş- kesim ile kentsel kesim arasında neredeyse hiçbir
lerini oluşturabilmelerine olanak sağlanmıştır. Bu çatışmanın olmadığı bir sistemde, bu dört partinin
nedenle, resmi makamların seçim kampanyalarına halkın tümünü temsil etmeye yeterli olması bekle-
herhangi bir şekilde müdahale etmeleri önlenmiştir. nebilirdi. Ancak; seçim sistemi, doğrudan demok-
rasi ve ülkedeki sosyo-kültürel grupların farklılığı ve
bazı siyasi konularda fikir ayrılıkları da İsviçre’ deki
Siyasi Partiler siyasal parti sayısının çokluğuna neden olmaktadır
İsviçre’nin siyasal rejimi çok partili bir sistem- (Armingeon, 2003).
dir. İsviçre Federal Anayasasının 137. maddesine İsviçre’de siyasal partilerin ulusal parti niteliği
göre siyasi partiler halkın kamuoyu ve halk irade- taşımadığı, partilerin daha çok Kanton düzeyinde
sinin oluşumuna katkıda bulunurlar. Ulusal Kon- kaldığı düşünülse de, son otuz yılda özellikle Mer-
sey’ in nisbi temsile dayanan seçim sistemine göre kez Demokratik Birliği (UDC), izlediği politika-
seçilmesi esasının benimsendiği 1918 yılından beri larla ulusal düzeyde temsil edilen bir parti haline
İsviçre’de dört siyasal parti önemli bir rol oyna- gelmiştir (Andersson, 2004, 144).

141
Oydaşmacı Kurumsallaşmış Rejim: İsviçre

İsviçre mevzuatında siyasi partilerin işleyi-


şi ya da siyasi partilerin finansmanı hak- dikkat
kında hiçbir düzenleme bulunmamakta- İsviçre’nin taraf olduğu uluslararası hukuka
dır. Bunun nedeni olarak da bu konularda açıkça aykırı olmasına rağmen, 29 Kasım
düzenleme yapılmasına ihtiyaç duyulma- 2009 tarihinde kabul edilen minare inşa-
ması gösterilmektedir. atı yasağı ve aynı şekilde 28 Kasım 2010
tarihinde kabul edilen bazı suçları işleyen
yabancıların otomatik olarak sınır dışı edil-
mesine yönelik halkın kanun teklifleri ve
Diğer Avrupa ülkelerinden farklı olarak
9.02.2014 tarihinde kabul edilen Toplu Gü-
İsviçre’de aşırı sağ eğilimli ya da aşırı sol eğilimli
cün Engellenmesine Yönelik halkın kanun
partiler nadiren görülmektedir. Klaus Armingeon
teklifi bu tür bir düşünce açıklaması olarak
(2003), bu durumu İsviçre’de demokratik hak-
kabul edilmelidir.
ların yerleşmiş olmasıyla açıklamaktadır. Temsili
demokrasilerde yabancı düşmanlığı ve ırkçılık gibi
düşünceler yalnızca aşırı sağ eğilimli siyasi partiler
bünyesinde ifade edilebilirken, İsviçre halkı doğ-
rudan demokrasi yöntemlerini kullanarak somut
bir şekilde bu konudaki düşüncelerini açıklayabil- internet
mektedir. Liberal, egemen elit sınıfın örgütlü işçi Klaus Armingeon’un İsviçre Siyasal Parti
hareketlerini sisteme içinde eritmesi nedeniyle aşırı Sistemini, Avrupa ülkelerindeki siyasal parti
sol eğilimli bir siyasi partiye de İsviçre siyasal haya- sistemleri ile karşılaştırdığı çalışmaya, İsviçre
tında ender olarak rastlanmaktadır. Federal İstatistik Enstitüsünün internet site-
sinden (http://www.bfs.admin.ch) ulaşılabilir.

Araştırmalarla
İlişkilendir
Demokrasinin Tükenmesi
Bir zamanlar ünlü bir pil reklamının aksine demokrasi ancak kullanılmadığı zaman tükenir.
Bu açıdan bakıldığında, son Lozan Seçimleri, hatta genel olarak yerel seçimler çok endişe verici.
Seçmenlerin katılım oranı düşük, sıklıkla % 30’un altı. İlk olarak hak talebinin, yönetenleri seçme hakkı
olduğu Arap baharını düşününce, acaba bizim ülkemizde ne oluyor da seçim zamanı vatandaşlarımızın
canı bu derece sandık başına gitmek istemiyor diye insan kendi kendine soruyor.
Oy zarfının pul parasını ödemeyi reddedenlerle, böyle şeylerle uğraşacak zamanım yok diyenlerin
çocukça gerekçeleri üzerinde durmuyoruz. “Her halükarda ne isterlerse onu yapıyorlar” ya da “hepsi
satılmış, hepsi kokuşmuş” hatta “köylüler” vb. şeklindeki gerekçeleri de akılda tutmuyoruz. Bu mazeret-
lerle yetinenler muhtemelen kendilerine göndermede bulunuyorlar veya öyle bir benlikleri var ki aday
olmadıkları için seviniyoruz. Ama sorun bu şekilde çözülmüyor.
Seçmenlerin çekimserliği neye bağlanabilir? Ana hatlarıyla iki yanıt verelim. Bu durum, belki bir
yandan siyasi partilerin istek yaratmayı bilmemesine öte yandan adayların artık tanınmamasına bağlı.
Demokrasi siyasi partiler olduğu müddetçe işleyebilir. Yokluğunda kargaşa tehdidi ortaya çıkar.
Asında, siyasi partiler-tek bir konunun delisi olmamak şartıyla- bir program, bir sosyopolitik felesefe
temeli, kamu yararına hizmet için öneriler sundukları takdirde, vatandaşların bir topluluğun yöne-

142
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

tilmesine ilişkin fikir edinmelerine olanak sağlarlar. Bir parti içinde şu ya da bu yöntem, şu ya da bu
durum hakkında fikir ayrılıkları olabilir, ama ortak temel, vatandaşa ortak tutum hakkında bilgi veren
bir referanstır. Ancak bugün, sadece aritmetik amaçlarla, gerçek bir programı olmayan, sağda olduğu
kadar solda da çoklu ittifaklar, aynı siyasal güçlerin yasama döneminde sıkça birbirlerinin bağırsaklarını
deşmesi seçmeni rahatsız ediyor. Sadece - “acemiler” için anlaşılabilir olan- bu fırsatçılık çerçevesine
nisbi temsilin zorlukları ekleniyor. Partilerin rolünü pekiştiren ve azınlıkları koruyan bu mekanizma
özellikle bir demokraside partilerin işlevini anlamayı ve bu tür partilerin inandırıcı olmasını gerektirir.
Ancak, partiler gerçekten güvenilir olmadığı gibi, medyatikleşme partileri değil bireyleri teşvik ediyor.
Ama aşırı iletişim çağımızda bile bireyler yeterince tanınmıyor. Adayların tanıtımı kokteyllerinin veya
konferans akşamlarının modası geçti. Afişler, reklamlar ve broşürler var ama okuyan ya da gören kim?
Ayrıca sloganlar genelde çok ilkel. Şüphesiz birçok aday Facebook’ta ya da partinin internet sitesinde,
ama seçmenler zamanlarını “internette sörf yaparak” harcamıyorlar. Kaldı ki bilgisayarlarla yapılan bu
yoklamalar meraktan çok çıkara hizmet ediyor. Sonuçta hiçbir şey yüz yüze iletişimin yerine geçemiyor.
Kaldırımlardaki stantlar biraz olumlu, ama aday olmayan sadık küçük bir partili ekip bu stantların
başında ve çok az seçmene ulaşıyorlar. En azından partilerin seçimine güvenilseydi, toplu listelere oy
verilmekle yetinilirdi. Ama tam da bu güven zayıf.
Geriye, en azından, dünya üzerinde hayatları pahasına bu ödevi yerine getirmeye çalışanlara saygı
için vatandaşlara seçim ödevlerini yerine getirmelerini önermek kalıyor.

Kaynak: Suzette Sandoz, Le Temps, 14.04.2011.A

Çekimserlik
İsviçre’ de seçimlere katılım oranı çok düşüktür.
İsviçre siyasal sistemi, seçmenin siyasal hayatta etkin İsviçre’de doğrudan demokrasi araçları
olarak katılmasına o kadar çok olanak tanımakta- olan halk oylaması ve halkın kanun teklifi
dır ki seçmen bir süre sonra seçimlere olan ilgisini mekanizmaları seçmenin siyasal hayatta
kaybetmektedir. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana etkin olarak katılmasına fazlasıyla olanak
İsviçre’de, “oylamaya katılmayı reddetmek (abstenti- tanımaktadır. Bir süre sonra, seçmen, se-
onism-çekimserlik)”, olarak tanımlanan bu duruma çimlerin çokluğu nedeniyle seçimlere olan
sıklıkla rastlanmaktadır. İsviçre Federal İstatistik Ens- ilgisini kaybetmektedir.
titüsü, 1971 - 2007 dönemi seçimlere katılım oranı
verilerine göre son yirmi yıldır İsviçre’de seçimlere
katılma oranı % 42 ila % 46 arasında değişmektedir. Doğrudan Demokrasi
1971 yılında kadınlara, yurtdışında yaşayan İsviçre Jean-François Aubert’e göre, “halkoylamasını an-
vatandaşlarına oy hakkı tanınması ve seçmen yaşının lamadan İsviçre’ nin modern tarihini anlamak müm-
on sekize düşürülmesi de katılım oranında bir deği- kün değildir” (Aubert, 1987, 14). Halk oylaması
şiklik yaratmamıştır. Bu durum uzun vadede siyasal doğrudan demokrasi araçlarından yalnızca biridir.
hakların kullanımını zayıflatmakta ve demokrasiye Bir diğer önemli araç ise halkın kanun teklifi me-
gölge düşürmektedir (Aubert, 1983, 264). Seçimlere kanizmasıdır.
katılım, oylama konusunun halkı yakından ilgilendi-
ren somut ve güncel bir konu olup olmamasına göre
değişiklik göstermektedir. Halk çoğunlukla, oylama
konusunu anlamadığı gerekçesi ile oy kullanmamak- dikkat
tadır. Kriz dönemlerinde, ya da siyasi çatışmaların Aşağıda da açıklanacağı gibi İsviçre’de, halk
alevlendiği dönemlerde seçimlere katılım oranının yalnızca anayasa değişikliği önerisinde bulu-
arttığı, tam tersine refah dönemlerinde ise katılımın nabilmektedir. Bu mekanizma için anayasa
azaldığı gözlemlenmiştir. Araştırmacılar çekimserli- hukuku literatüründe kullanılan teknik te-
ğin, siyasi yapı, siyasetin ve siyasetçilerin niteliği ve rim “Halkın Kanun Teklifi” dir. Bu nedenle,
meşruiyeti ve toplumun gelişmişlik düzeyi ile bağlan- biz de bu terimi kullanmayı tercih ediyoruz.
tılı olduğunu belirtmektedir (Veya, 1992). Bu konuda bakınız: Teziç, 2009.

143
Oydaşmacı Kurumsallaşmış Rejim: İsviçre

Halkoylaması
İsviçre Hukukunda halkoylaması, halkın teklifi ya da Federal Meclis tarafından yapılan bazı işlemler için
halkın, ya da hem halkın hem de Kantonların görüşüne başvurulmasını ifade eder. Anayasal düzenleme gereği
bazı işlemler mecburi olarak halkoylamasına (referandum) sunulur. Bu hallerde zorunlu halkoylamasından
bahsedilir. Anayasanın 140. maddesi gereği anayasa değişiklikleri, uluslarüstü organizasyonlara ve toplu gü-
venlik organizasyonlarına üyelik, anayasal temeli bulunmayan ivedi olduğu beyan edilen (Grisel, 2001, 392)
ve yürürlülük süresi bir yılı geçen kanunlar Federal Meclis tarafından onaylanmalarından itibaren bir yıl için-
de zorunlu olarak halkoylamasına sunulurlar. Kabul edilmedikleri takdirde yürürlükten kalkarlar. Örneğin,
Avrupa Birliği’ne üyelik 1989 yılında zorunlu halkoylamasına sunulmuş ve reddedilmiştir.
Anayasanın 141. maddesi ihtiyari halkoylamasını düzenlemektedir. İhtiyari halkoylaması sekiz Kan-
tonun ya da elli bin vatandaşın talebi üzerine yapılır. Federal kanunlar, acil durumlarda kabul edilen ve
yürürlülük süresi bir yılı aşan ancak Anayasaya uygun Federal kanunlar, süresiz ve yükümlülüklerin geriye
alınamadığı uluslararası anlaşmalar, İsviçre’nin bir uluslararası organizasyonu katılımını öngören anlaşma-
lar ve bir hukuki düzenleme gerektiren anlaşmalar ihtiyari halkoyuna sunulurlar. İhtiyari halkoylamasının
kabul edilmesi için halkın oylarının çoğunluğu yeterlidir.
İster zorunlu ya da ister ihtiyari olsun halkoylamaları çoğu kez yürürlüğü durdururlar. Halkoylaması
konusu yapılan işlem, süreç sonuna kadar yürürlüğe giremez.

Yaşamla İlişkilendir

İsviçre’de 21 Mayıs 2017’de yapılan halk İsviçre’de mevcut 5 nükleer santral, denetim
oylamasında halkın halkın yüzde 58,2’si yeni makamları tarafından güvenli olarak sınıflandı-
nükleer enerji santralleri kurulmasını yasaklayan rıldıkları sürece çalışır halde kalacak. 
yasaya Evet dedi.  İsviçre’de yeşil enerji stratejisi  İsviçre’de 2029 yılına kadar tüm santrallerin
yaklaşık %58 oy oranıyla kabul edildi. kapatılması Kasım ayında referanduma sunul-
Referandum ile kabul edilen ve 2018 yılında muş ancak bu öneri halk tarafından kabul gör-
yürürlüğe girecek olan yasaya göre, yeni nükleer memişti. 
santrallerin inşa edilmesi yasaklanacak, otomo-
billerden salınan karbondioksit gazlar için daha
Kaynak: http://tr.euronews.com/2017/05/21/
düşük değerler getirilecek ve yenilenebilir ener-
isvicre-yesil-enerjiye-evet-dedi; http://www.ener-
jiler için ayrılan teşvik yardımları yükseltilecek.
jigunlugu.net/icerik/22954/isvicre-halki-nuklee-
Katılımın düşük olduğu oylamada, 19,5 re-hayir-dedi.html
kanton evet derken, sadece 3,5 kantondan hayır
oyu çıkı.

Halkın Kanun Teklifi


Halkın kanun teklifi, Anayasanın tümünü ya da bir
kısmını değiştirmeye yönelik olarak yüz bin vatandaş ta- Halkın kanun teklifi, Anayasanın tümü-
rafından imzalanarak verilen öneridir. nü ya da bir kısmını değiştirmeye yönelik
olarak yüz bin vatandaş tarafından imzala-
narak verilen öneridir.

144
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Bir teklifin halkoyuna sunulması sürecinde, ön- olarak sınır dışı edilmesini öngören halkın kanun
celikle bir komite (bir dernek ya da teklif vermek teklifinin halkoyuna sunulması, Meclis’in bu yetki-
amacı ile toplanmış bir grup) bir metin hazırlar ve sini kullanmamayı tercih ettiğinin bir göstergesidir.
bu metni Federal makamlara sunar. Eğer şekil şart- Meclis, anayasanın kısmen değiştirilmesini ön-
larına uygun hazırlanmış bir teklif söz konusu ise gören, basit bir dille yazılmış teklifi onaylarsa, bu
bu teklif Resmi Gazete’de, teklifi verenlerin adıyla teklifin Anayasa değişikliğine dönüşmesi için gerek-
birlikte yayınlanır ve böylece imza toplama süreci li metni teklife uygun olarak hazırlar ve halkoyuna
başlar. Teklifin Resmi Gazete’de yayınlanmasından sunar. Eğer Meclis, değişiklik teklifini uygun bul-
itibaren on sekiz ay içinde yüz bin imza toplanırsa, muyorsa, yine de halkoyuna sunar. Halkoylaması
önce mahalli idareler tarafından listeler kontrol edi- sonucunda, teklif halk tarafından kabul edilirse,
lir, sonra imzaların şeklen kontrolünü yapan Federal Meclis gereken değişiklik metnini hazırlar. Ayrıca
makamlara verilir. İncelemenin ardından Hükümet Federal Meclis, değişiklik teklifine alternatif olarak
ve Meclis söz konusu teklifin Anayasa ve uluslara- bir karşı öneri hazırlayabilir. Bu durumda her iki
rası hukukun emredici hükümlerine uygunluğunu teklif aynı anda halk oylamasına sunulur. Anaya-
inceler. Teklif, oylamaya sunulur. Meclis anayasa- sanın tamamının ve bir kısmının değiştirilmesine
nın bir kısmının değiştirilmesine yönelik teklifin yönelik bu tür bir teklifin onaylanması için çifte
anayasaya ya da uluslararası hukukun emredici çoğunluk diğer bir değişle halkın ve Kantonların
normlarına uygun olmadığı sonucuna varırsa tek- oyunun çoğunluğu ile kabul edilmesi gerekir. Tıpkı
lif yok hükmünde olur. Ancak hemen belirtelim ki halkoylamasında olduğu gibi, halkın teklifi bir mu-
Federal Meclis genelde bu yola başvurmamaktadır. halefet aracıdır. Halkoylaması statükoyu korumaya
Örneğin minare inşaatı yasağına ilişkin halkın ka- yönelikken, halkın kanun teklifi ise Anayasa’da de-
nun teklifinin ve suç işleyen yabancıların otomatik ğişiklik yapılmasına hizmet eder.

Öğrenme Çıktısı

3 İsviçre’nin siyasal kültürünü ve siyasal katılma süreçlerini açıklayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

İsviçre’nin taraf olduğu


Seçimlere katılım oranı ile Doğrudan demokrasiyle oy
uluslararası hukuka aykırı
çekimserlik ilkesi arasındaki kullanma yöntemini açıkla-
bir konuda halk oylaması
bağlantıyı kurunuz. yınız.
yapılabilir mi?

KAMU POLİTİKALARININ OLUŞUMU VE BELİRLENMESİ


İsviçre, bir serbest piyasa ekonomisidir. Bankacılık ve finans, tarım, hizmet sektörü, saat endüstrisi,
makina endüstrisi ülkenin temel gelir kaynaklarıdır. Devlet ekonomiye mümkün olduğu kadar müdahale
etmez. Tarım ve ulaştırma sektörleri dışında devlet desteği verilmez (Schoenenberger, Nejadan, 2005, 75).
Federal sistemin bir sonucu olarak, vergi oranlarının belirlenmesi kantonların yetkisindedir. Sermaye
ve nüfus dolaşımı vergi oranları konusunda kantonlar arası rekabeti artırmaktadır. Bu nedenle kantonda
kantona gelirlerin ve sosyal yardımların dağılımında eşitsizlik meydana gelmektedir. Gelir dağılımındaki
bu eşitsizliği engellemek için Konfederasyon, malî dengeleme sistemi aracılığıyla federal gelirlerin ve devlet
desteklerin bir kısmını gelir seviyesi düşük kantonlara dağıtmaktadır. Bu eşitsizliği gidermek için gelir vergisi
oranlarının Konfederasyon tarafından belirlenmesine yönelik anayasa değişikliği için Sosyalist Parti önderli-
ğinde verilen Halkın Kanun Teklifi, 28 Kasım 2010 tarihinde yapılan halkoylaması sonucu reddedilmiştir.

145
Oydaşmacı Kurumsallaşmış Rejim: İsviçre

Sendikalar, Hükümet üzerinde baskı uygulayarak


kamu politikalarının belirlenmesinde önemli bir rol oy-
namışlardır (Oesch, 2008). Bu durum, lobicilik faaliyet- İsviçre’de kamu politikalarının oluşumun-
lerinden farklıdır. Söz konusu kurumlar, üye sayılarının da gruplar, hükümet nezdinde çıkarlarını
çokluğu ile bir halkoylaması tehdidinde bulunarak Hü- savunan dernekler ve sivil toplum örgütle-
kümet üstündeki baskılarını arttırabilirler. Hükümet ve ri, meslek örgütleri, sendikalar ve işveren
Meclis diğer baskı gruplarının memnun olmaması riskini örgütleri etkindir.
göze alarak halkoylaması taleplerini kabul etmektedirler.
Örneğin 1990’lı yıllardaki ekonomik durgunluk dönemi
boyunca toplu iş görüşmelerinde yaşanan aksaklıklar iş
ilişkilerini de yansımıştır. İşverenlerin saldırıları karşısında
sendikalar çaresiz kalmış, işciler de grev haklarını kullana- Doğrudan demokrasi aracılığıyla halkın
mamışlardır. İş ilişkilerinde gerginliklerin tırmanması ve baskı kurma mekanizmaları kısa vadede
özellikle düşük maaşlara karşı kampanyalar başlatılması kamu politikalarının oluşması ve belir-
karşısında aynı anda, burjuva çoğunluğa karşı dengeleyici lenmesinde çatışmalara neden olduğu
bir unsur olarak sendikalar tekrar güçlenmiştir. düşünülse de uzun vadede, doğrudan
Doğrudan demokrasi yoluyla halkın baskı kurma me- demokrasi bir uzlaşma yolu olarak ortaya
kanizmalarının, kısa vadede kamu politikalarının oluşumu çıkmaktadır.
ve belirlenmesinde, ince hesapların yapılmasına, çatışma-
ların yaşanmasına neden olduğu düşünülse de aslında
uzun vadede bir uzlaşma yoludur. 1970’li yıllarda Leonard Neidhart (1970) tarafından ortaya konulan bir
kurama göre halkoylaması ve halkın kanun teklifi mekanizmalarının kullanılma tehdidi her kanun tasarısı
ve teklifinden önce, söz konusu tasarı ya da teklif hakkında ilgili dernekler, örgütler, sivil toplum örgütleri,
meslek örgütleri vb. nin görüşününün alınmasını sağlar. Bu durum da uzlaşma sonucu tasarı ya da teklif-
lerinin oluşturulması sonucunu doğurur. Böylece ortaya çıkan bir uzlaşma metninin Meclis tarafından da
değiştirilmesi zordur. Bu yolla doğrudan demokrasi müzakere demokrasisine dönüşmektedir.
Bu durum, İsviçre’nin siyasal hareketsizliğine, siyasal partilerin ideolojik olarak zayıf olmalarına yol
açtığı gerekçesi ile eleştirilmiştir. Bu sistem nedeniyle belli bir halkoylaması sırasında kurulan geçici siyasal
hareketlerin ve büyük partiler içinde dahi görüş ayrılığına neden olmaktadır (Morandi, 2005). Özellikle
reform karşıtlarının halkoylaması tehditleri nedeniyle siyasal reformların yavaşlaması sistemin aksayan di-
ğer bir yönüdür.

Sonuç
Dört dilin konuşulduğu ve farklı kültürlerin yer aldığı İsviçre’ nin ortak paydası siyasal sistemidir (Kri-
esi, 1998, 5). İsviçre halkının çoğunluğu, siyasal partiler ve yürütme üzerinde baskı yaratarak karşı bir güç
olmalarına olanak sağlayan, siyasal sistemden memnundur.
İsviçre’ nin federal yapısı gereği, idari örgütlenmesinde merkezi olamayan bir yapı benimsenmiştir.
Kantonlar gerçek anlamda karar alma gücüne sahiptir. Kantonların bu gücü bir yandan kültürel çeşitliliğin
korunmasına katkıda bulunurken öte yandan, uygulama farklılıkları nedeni ile, kantonlar arası ilişkileri
zorlaştırmaktadır.
İsviçre’ de hükümet sisteminin reformu hep gündemde olmuştur. Yürütme organı olan Federal
Konsey’in, Federal Mahkeme’nin halk tarafından seçilmesi, Federal Konsey üyelerinin sayısının arttırılma-
sı kadınların siyasal hayata daha fazla katılmasını sağlamak üzere kadın kotalarının konulması, başkanlık
ya da parlamenter sisteme geçiş önerileri başarıya ulaşmamıştır (Portmann, 2009).

146
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Öğrenme Çıktısı

4 İsviçre’de kamu politikalarının nasıl oluştuğunu ve belirlendiğini değerlendirebilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

İsviçre’de Meclisin uzlaşma Federal sistem ile vergi


İsviçre’de sendikaların kamu
metinlerini değiştirebilme- oranlarının belirlenmesi
politikalarının oluşumun-
sinin zor olmasının temel arasındaki bağlantıyı değer-
daki rolünü değerlendiriniz.
nedeni nedir? lendiriniz.

147
Oydaşmacı Kurumsallaşmış Rejim: İsviçre

1 İsviçre Modeli Federalizmi ana hatlarıyla tanımlayabilme


öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

İsviçre Modeli Federalizm

İsviçre, resmî adıyla İsviçre Konfederasyonu, Avrupa kıtasının ortasında (İsviçrelilerin değimiyle kalbin-
de) yer alır. Kuzeyinde Almanya, batısında Fransa, güneyinde İtalya ve doğusunda Avusturya ile Lihtenş-
tayn bulunan, 7. 785. 806 nüfusa ve 41. 293 km2 yüzölçümüne sahip bir ülkedir. Baskenti Bern’dir.
Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Romanşça İsviçre’nin resmî dilleridir.
İsviçre’nin federal bir devlet olması tamamen tarihi ve sosyolojik nedenlere dayanmaktadır. İsviçre mo-
deli federalizm diğer federal sistemlerden farklılık göstermektedir. Kantonların hukuki varlığı kesin bir
şekilde korunmuştur. Kantonlar ile Konfederasyon arasındaki yetki paylaşımının sınırları anayasa ile
çizilmiştir. İsviçre Meclis Hükümeti sisteminin tipik bir örneğidir.

2 İsviçre siyasal sistemindeki temel siyasal güçleri ve kurumları tanıyabilecek


ve bu kurumların birbiriyle ilişkisini açıklayabilme

Siyasal Kurumlar ve Siyasi


Kurumların İşleyişi

Yasama (Federal Meclis), Yürütme (Federal Konsey) ve Yargı (Federal Mahkeme) erklerinin oluşumunu
ve birbirleri aradındaki ilişkileri incelerken kuvvetler ayrılığı ilkesinin uygulanmasında yasama, yürütme
ve yargı erki, arasında kuvvetler ayrılığının sınırları belirgin değildir. Kuvvetler ayrılığı ilkesi İsviçre siste-
mine özgün bir şekilde uygulanmaktadır.

3 İsviçre’nin siyasal kültürünü ve siyasal katılma süreçlerini açıklayabilme

Siyasal Kültür ve Siyasal


Katılma

İsviçre siyasal kültürünün temel özelliği, halkoylaması ve halkın kanun teklifi yöntemleri ile halkın karar
alma sürecine katılımıdır. Kültürel çeşitlilik nedeni ile çok sayıda siyasal parti Federal Meclis’te temsil
edilmektedir. Seçimlere katılım oranının azlığı dikkat çekmektedir. İsviçre siyasal sistemi, seçmenin siya-
sal hayatta etkin olarak katılmasına o kadar çok olanak tanımaktadır ki seçmen bir süre sonra seçimlere
olan ilgisini kaybetmektedir. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana İsviçre’de, “oylamaya katılmayı reddet-
mek-çekimserlik” olarak tanımlanan bu duruma sıklıkla rastlanmaktadır.

4 İsviçre’de kamu politikalarının nasıl oluştuğunu ve belirlendiğini


değerlendirebilme

Kamu Politikalarının Oluşumu


ve Belirlenmesi

Kamu politikalarının oluşumu ve belirlenmesinde doğrudan demokrasi belirleyici bir rol oynamaktadır.
Sendikalar, dernekler, sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri karar alma süreçlerine etkin olarak katıl-
maktadırlar. Federal sistemden kaynaklanan gelir dağılımı eşitsizlikleri malî dengeleme sistemi ve sosyal
yardımlar aracılığıyla giderilmektedir.

148
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

1 İsviçre’nin hükümet sistemi aşağıdakilerden 6 İsviçre Federal Mahkemesi ile ilgili olarak
hangisidir? aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?

neler öğrendik?
A. Başkanlık sistemi A. Bir anayasa mahkemesidir
B. Parlamenter sistem B. Yalnızca hukukçu hakimlerden oluşur
C. Yarı Başkanlık sistemi C. Üyeleri Federal Konsey tarafından atanır
D. Meclis Hükümeti sistemi D. Kanunların anayasaya uygunluğunu denetler
E. Yarı parlamenter sistem E. Hakimleri yargı görevini yaparken bağımsız-
dırlar
2 Daimi tarafsızlık ilkesi gereği, İsviçre ile ilgili
aşağıdalilerden hangisi doğrudur? 7 Federal Konsey Başkanı ile ilgili olarak aşağı-
A. Düzenli bir ordu bulunduramaz daki ifadelerden hangisi doğrudur?
B. Herhangi bir savaşın tarafı olamaz A. Başbakandır
C. İnsani yardımda bulunamaz B. Devlet başkanıdır
D. Kendi topraklarını savunamaz C. Hükümet üyesi eşitleri arasında birincidir
E. Savaş başlatabilir D. Milletvekilidir
E. Hükümet üyelerini seçebilir
3 Aşağıdakilerden hangisi Konfederasyonun
münhasır yetkisidir? 8 İsviçre’de seçimler sırasında aşağıdakilerden
hangisi gerçekleşir?
A. Eğitim
B. Sağlık A. Kadınların seçme ve seçilme hakkı yoktur
C. Mahalli idareler B. Hükümlüler oy kullanamaz
D. Milli savunma C. Seçme seçilme yaşı yirmi birdir
E. Vergi oranlarının belirlenmesi D. Yurt dışında yaşayan İsviçre vatandaşları oy
kullanabilir
E. Seçimler açık oy gizli seçim esasına göre yapılır
4 Ulusal Konsey hangi seçim sistemine göre
seçilir? 9 Federal Meclis aşağıdaki yetkilerden hangisi-
A. Çoğunluk sistemi ni kullanamaz?
B. Tek isimli seçim A. Güvenoyu oylamasına yönelik gensoru önerge-
C. Tek turlu seçim si vermek
D. İki turlu seçim B. Federal Konsey üyelerinin seçmek
E. Nisbi temsil sistemi C. Federal Konsey üzerinde yüksek denetim yetki-
sini kullanaır
5 Seçimlere katılım oranının düşüklüğü aşağı- D. Federal Konsey Başkanını seçer
dakilerden hangisi ile açıklanamaz? E. Federal Mahkeme üyelerini seçmek

A. Halkın siyasi eğilimi


10 Halkın Kanun Teklifi mekanizması ile halk
B. Halkoylamasının konusu aşağıdakilerden hangisini gerçeleştirebilir?
C. Seçimlerin çokluğu
D. Eğitim düzeyi A. Federal Meclise kanun tasarısı önerir
E. Siyasetin ve siyasetçinin kalitesi B. Anayasa değişikliği önerisinde bulunabilir
C. Federal Konsey üyelerini denetler
D. Federal Mahkeme kararlarını denetler
E. Siyasi partileri denetler

149
Oydaşmacı Kurumsallaşmış Rejim: İsviçre

Yanıtınız yanlış ise “Siyasal Kurumlar ve Si-


1. D Yanıtınız yanlış ise “İsviçre Modeli Federa- 6. E
yasi Kurumların İşleyişi ” konusunu yeniden
lizm” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

Yanıtınız yanlış ise “Siyasal Kurumlar ve Si-


2. B Yanıtınız yanlış ise “İsviçre Modeli Federa- 7. C
yasi Kurumların İşleyişi ” konusunu yeniden
lizm” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
gözden geçiriniz.

3. D Yanıtınız yanlış ise “İsviçre Modeli Federa- 8. D Yanıtınız yanlış ise “Siyasal Kültür ve Siyasal
lizm” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Katılma” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Siyasal Kurumlar ve Si- Yanıtınız yanlış ise “Siyasal Kurumlar ve Si-
4. E 9. A
yasi Kurumların İşleyişi ” konusunu yeniden yasi Kurumların İşleyişi” konusunu yeniden
gözden geçiriniz. gözden geçiriniz.

5. A Yanıtınız yanlış ise “Siyasal Kültür ve Siyasal 10. B Yanıtınız yanlış ise “Doğrudan Demokrasi”
Katılma” konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
5 Anahtarı

İsviçre’ nin, siyasal tarihinin gelişimi ve özellikle 1798 yılında kurulan Helvet
Cumhuriyeti’nin başarısızlığı sonucu mevcut anayasal yapılanmanın, kültürel
Araştır 1 çeşitliliği ve Kantonların egemenliğin korunmasının en iyi yolu olduğu düşü-
nülmüş ve bu yapı bir miras olarak algılanmıştır. Dolayısıyla, İsviçre anayasal
sistemi 1830’lu yıllardan bu yana neredeyse değişmeden korunmuştur.

Ulusal Konsey ve Devletler Konseyi’den oluşan iki kanatlı parlamento her


iki kanatta da farklı konular üzerinde çalışmak üzere komisyonlar kurar ve
Araştır 2 parlamento veya Federal Konsey’den gelen kanun tasarı ve tekliflerini inceler.
Parlamentonun her iki kanadında yapılan oylama sonucu kanun kabul edilir.

İsviçre Anayasasının 5 inci maddesinin 4 üncü fıkrası uyarınca Konfederasyon


ve kantonlar uluslararası hukuka uygun hareket etmekle yükümlüdür. Ayrıca
Anayasanın 139 uncu maddesinin 3 üncü fıkrasına göre uluslararası hukukun
Araştır 3 emredici kurallarına aykırılık teşkil eden halkın kanun teklifleri Federal Meclis
tarafından kısmen veya tamamen iptal edilir. .Bununla birlikte, uluslararası hu-
kuka aykırılık teşkil eden halkın kanun teklifleri, ifade özgürlüğünün bir parçası
olarak görüldüğünden Federal Meclis tarafından referanduma sunulmaktadır.

İsviçre’de halkoylaması ve halkın kanun teklifi mekanizmalarının kullanılma


tehdidi dolayısıyla her kanun tasarısı ve teklifinden önce, söz konusu tasarı
ya da teklif hakkında ilgili dernekler, örgütler, sivil toplum örgütleri, meslek
Araştır 4 örgütleri vb. nin görüşününün alınmasını sağlamaktadır. Bu durum da uzlaş-
ma sonucu tasarı ya da tekliflerinin oluşturulması sonucunu doğurmaktadır.
Böylece farklı örgüt ve sivil toplum kuruluşlarının ortaya çıkardığı bir uzlaşma
metninin Meclis tarafından da değiştirilmesi zordur.

150
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Kaynakça
Andersson, N. (2004). Face une Suisse populiste et traduit par Alain Perrinjaquet et Sylvie Colbois,
passéiste, Mouvements, 32, 140-147. en collaboration avec Alfred Dufour et Victor
Monnier, Stämpfli: Berne; Bruylant: Bruxelles.
Armingeon, K. (2003). Le système de partis de la Suisse
en comparaison internationale Une étude à l’appui Kriesi, H. (1998). Le système politique suisse,
des résultats des élections au Conseil national 1971- Economica, Paris.
1999, Office fédéral de la statistique, Neuchâtel.
Lavau, P. (2004). Les grandes démocraties contemporaines
Aubert, J.F. (1983). Exposé des institutions politiques de avec la collaboration de Jean-Paul Lepetit, Presses
la Suisse à partir de quelques affaires controversées, universitaires de France: Paris.
Payot: Lausanne.
Lijphart A. (1977). Democracy in plural societies: a
Aubert, J. F. (1987). La formation du régime politique comparative exploration, Yale University Press:
suisse: introduction historique, Pouvoirs, Paris, 5-15. London.
Benoît, A. (2009). Le partage vertical des compétences Lipson, L. (1956). Le système des partis politiques en
en tant que garant de l’autonomie des États fédérés Suisse. Revue française de science politique, 4,
en droit suisse et américain, thèse de l’Université 813-832.
de Neuchâtel, Schulthess, Genève.
Morandi, P. (2005). Démocratie de concordance,
César, J. (1860). Commentaires sur les guerres de Dictionnaire historique de la Suisse. 3 Ocak 2011
Gaulles (çev. Charles Louandres), Charpentier, tarihinde www.hls-dhs-dss.ch adresinden erişildi.
Librarie-Editeur: Paris. 3 Ocak 2011 tarihinde
Neidhart, Leonhard (1970). Plebiszit und pluralitäre
www.books.google.com adresinden erişildi.
Demokratie: eine Analyse der Funktion des
Fleiner, T.; Misic, A. ve Töpperwein, N. (2005). Swiss schweizerischen Gesetzesreferendums, Bern.
Constitutionnal Law, Kluwer Law International.
Oesch, D. (2008). Les syndicats en Suisse de 1990 à
Grewe, C. ve Fabri, H. R. (1995). Droits constitutionnels 2006: stratégies, fusions et évolutions de leurs effectifs,
européens, Presses Universitaires de France: Paris. Union syndicale suisse.
Grisel, E. (2001). Les droits populaires au niveau Papadopoulos, Y. (1997). Les processus de décision
cantonal. Droit constitutionnel suisse, Schulthess: fédéraux en Suisse, avec le concours de S. Kobi
Zürich, 397-411. et I. Moron, L’Harmattan, collection Logiques
politiques: Paris.
Grisel, E. (2010). Gouvernement suisse: le Conseil fédéral
avec la collaboration de Anouk Neuenschwander, Pascal, M. (2001). Le principe de la séparation des
Stämpfli: Berne. pouvoirs, Droit constitutionnel suisse, Schulthess,
Berne, 1011-1025.
Grisel, E., Le système electoral et le contentieux
électoral en Suisse, rapport présenté au colloque Portmann, J. (2009). Histoire du gouvernement fédéral
Les standards européens du droit electoral dans suisse: le Conseil fédéral des prémices de l’Ancien
le constitutionnalisme contemporain, 28-29 Régime à 2009, Arttesia: Lausanne.
mai 2004, Sophia, 03 Ocak 2011 tarihinde
Schoenenberger, A. ve Zarin-Nejadan, M. (2005).
http: //www.venice.coe.int/docs/2004/CDL-
L’économie suisse, collection Que-sais-je? Presses
UD%282004%29003-f.asp adresinden erişildi.
universitaires de France: Paris.
Hottelier, M. (2002). L’adhésion de la Suisse
Teziç, E. (2009). Anayasa Hukuku, 13. Bası, Beta
à l’Organisation des Nations Unies: aspects
Yayınları: İstanbul.
constitutionnels, Revue Française de Droit
Constitutionnel, 51, 485-501. Veya, S. (1992). L’abstentionnisme, Université de
Neuchâtel: Neuchâtel.
Hottinger J. T. (1997). “La Suisse: une démocratie
consociative ou de concordance?”, Revue Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu internet sitesi:
Internationale de Politique Comparée, 4/3, 625- http: //www.venice.coe.int/.
638.
İsviçre Konfederasyonu internet sitesi: http: //www.
Kölz, A. (2006). Histoire constitutionnelle de la admin.
Suisse moderne: ses fondements idéologiques et
İsviçre Konfederasyonu Federal İstatistik Bürosu
son évolution institutionnelle dans le contexte
internet sitesi: http://www. bfs.admin.
européen, de la fin de l’Ancien Régime à 1848

151
Bölüm 6
Otoriter Rejimler
Otoriter Rejim Türleri

1 2
2 Otoriter rejim türlerini ve bu türleri
öğrenme çıktıları

Otoriter Rejim Kavramı birbirinden ayıran ana özellikleri


1 Otoriter rejim kavramını açıklayabilme saptayabilme

Otoriter Rejim Örneği: Franco


Otoriter Rejimlerde Devlet-Birey İlişkileri Dönemi’nde İspanya

3 4
3 Otoriter rejimlerde devletin vatandaşlarıyla 4 Otoriter rejim tiplerinin tartışılmasıyla
ilişkisini nasıl bir çerçevede kurduğunu edinilen kuramsal çerçeveyi Franco
ve neden böyle bir çerçevede kurmayı Dönemi İspanya’sındaki siyasal
seçtiğini açıklayabilme gelişmelerle ilişkilendirebilme

Anahtar Sözcükler: • Tek Parti Hükümeti • Askeri Cunta • Diktatörlük • Melez Rejimler • Siyasi Kontrol
• Korporatizm • Himayecilik • Yarışmacı Otoriterlik

152
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

GİRİŞ 20. yüzyıl süresince Batılı devletlerin sömür-


Kitabınızın 1. Bölümü’nde ifade edildiği gibi, gelerini kaybetmesi (dekolonizasyon) sonucunda
siyasal rejimleri yönetimi oluşturma şekli, yönetici- dünya siyasi sahnesine düzinelerce yeni ülke gir-
lerin yönetme biçimi ve yöneten ile yönetilen ara- miştir. Bu ülkelerin çoğunluğu ne Nazizm veya
sındaki ilişkilerin içeriğine bakarak sınıflandırabili- Maoizm gibi totaliter bir sistemi benimsemiş, ne
riz. Bundan önceki bölümlerde demokratik rejim de liberal demokrasiler gibi geniş katılıma ve güçler
türleri olarak Çoğunlukçu Kurumsallaşmış Parla- ayrılığına önem veren çoğulcu sistemlere geçmiş-
menter Rejime örnek olarak Birleşik Krallık, Ço- lerdir. Totaliter ve demokratik rejimleri bir doğru
ğunlukçu Kurumsallaşmış Yarı Başkanlık Rejime parçasının iki ucu gibi görürsek, yeni ülkelerin si-
örnek olarak Fransa, Çoğunlukçu Kurumsallaşmış yasi sistemleri bu parça üzerinde uçtan uca dağılım
Başkanlık Rejime örnek olarak ABD ve Oydaşmacı göstermekteydiler. Modern otoriter rejimlerde gö-
Kurumsallaşmış Rejime örnek olarak İsviçre’yi in- rülen bu çeşitlilik siyaset bilimcilerin dikkatini çek-
celedik. Bu ünitede ise demokratik olmayan rejim miş, konunun öncülerinden Juan Linz (1970) oto-
türlerinden biri olan Otoriter Rejimler incelene- riter rejimleri totaliter rejimlerden ayıran özellikleri
cektir. Otoriter rejimler fikir, örgütlenme, haber üç ana noktada toplamıştır. Otoriter rejimlerde (1)
alma ve muhalefet özgürlüğünün kısıtlı olduğu siyasal katılma sınırlıdır; (2) halkı siyasal olarak se-
veya bulunmadığı, yönetenlerin siyasal yetkeleri ferber (mobilize) edecek ve sistemi bir arada tuta-
belirlemelerinin söz konusu olmadığı rejimlerdir. cak kapsamlı bir ideolojik yapı yoktur; (3) iktidar-
daki kişi veya grupların erkinin görece olarak sınırlı
ve tahmin edilebilir olması söz konusudur.
OTORİTER REJİM KAVRAMI
Ufak bir zümrenin devlet yönetimini topluma
karşı anayasal bir sorumluluğu olmadan elinde tut-
tuğu siyasal sistemlere otoriter rejimler denir. Oto- dikkat
riter rejim, siyasal sistemler arasında kökeni en es- Nasyonal sosyalizm, faşizm,
kiye dayanan ve haliyle tarih boyunca içinde birçok Marxizm-Leninizm ve Mao-
farklı türü barındırmış sistemdir. Tarihsel açıdan izm gibi totaliter rejimlerin
baktığımızda antik Yunan şehir devletleri ve 19.yy detaylı tanımı ve tartışmasını
ve sonrası modern ulus-devletlerin bir kısmında 7. bölümde bulabilirsiniz.
gördüğümüz demokrasiler ve Napolyon Bonaparte
ile başlayıp Nazizm ve Stalinizm gibi yönetimlerle
devam eden modern çağa özgü totaliter rejimler Modern siyasi arenada otoriter rejimlerin bu
insanlığın siyasi tarihinde istisnai vakalardır. Oysa sıklıkta ortaya çıkmasının ardındaki sebepleri
otoriter rejimler tarih boyunca birçok farklı coğraf- araştıran siyaset bilimciler, iki ana etken üzerinde
yada, farklı şekillerde ortaya çıkmışlardır. Örneğin durmuşlardır: ekonomik etkenler ve sosyokültürel
14. ve 17. yüzyıllar arasında Çin’de hüküm süren etkenler. Ekonomik açıklamaların temelinde pa-
Ming hanedanının merkezi bürokrasi üzerinden zar-siyasal rejim ilişkisi yatmaktadır. Pazarların ve-
ülkede kurduğu mutlak bir hakimiyetten söz edi- rimli çalıştığı, dolayısıyla uzun süreli ekonomik bü-
lebilirken, Ming hanedanının Britanya’daki çağ- yümenin görüldüğü ülkelerde fakirlik azalacak ve
daşı Tudor hanedanı, kral ve kraliçelerinin çeşitli ortaya güçlü bir orta sınıf çıkacaktır (Lipset, 1959).
prenslerle yaptığı koalisyonlar içinde, adem-i mer- Barrington Moore’un (1966) ünlü çalışması Dikta-
keziyetçi (yerinden yönetime dayalı) bir anlayışla törlük ve Demokrasinin Toplumsal Kökenleri’nde
krallığı yönetmekte idi. belirttiği üzere, orta sınıfın güçlü olduğu müreffeh
bir toplum siyasal isteklerini barışçıl ama etkili bir
şekilde dile getirme şansına sahip olacaktır. Bu sı-
nıfsal farkındalık zamanla yöneticilerin yetkilerini
Dekolonizasyon bir sömürge devletin kısıtlamaya yönelik demokratik reformlara da yol
bağımsızlığını kazanma sürecine verilen açacaktır.
addır.

153
Otoriter Rejimler

Ekonomik gelişmişlik ve otoriter rejimlerin var- de yoğunlaşmasını görece mümkün kıldığını savu-
lığı arasındaki negatif ilişkinin genel olarak görgül nur. Geleneksel ve bekasını sağlamaya odaklanmış
desteği mevcuttur (Przeworski ve diğerleri, 2000). toplumlarda, hiyerarşi, itaat ve cemaatçilik gibi oto-
Örneğin, kişi başı milli gelir 5000 Amerikan Doları riter sistemlerin yapısıyla birebir örtüşen özellikler
ve üzerinde olan ülkelerin %50’si otoriter bir siya- bireyselcilik, özgürlük ve eşitlik gibi ilkelere tercih
sal rejimle yönetilirken, kişi başı 10.000 Amerikan edilmektedir. Bazı siyaset bilimciler, belirli dinlerin
Doları ve üzerinde olan ülkelerin sadece %10’u bu ve etnik grupların bu tür hiyerarşik yapılanmalara
şekilde yönetilmektedir. Ancak, oldukça zengin daha açık olduğunu, dolayısıyla otoriter rejimlerin
olup otoriter rejimlerle yönetilen ülkeler (örneğin ortaya çıkmasında kolaylaştırıcı bir rol oynadığı-
Suudi Arabistan, Katar) ve fakir ülkeler grubunda nı savunmuştur. Bu tür önermelerin en son oda-
yer almasına rağmen pekişmiş demokratik düzene ğı İslam dini ile otoriter rejimlerin ortaya çıkması
sahip olan Hindistan gibi ülkeler de mevcuttur. arasında olabilecek bağıntılardır (örn. Huntington
1993). Benzer önermeler 1950 ve 1960’lı yıllarda
Katolik toplumlar, 1970’li yıllarda ise Konfüçyüs
kültürüyle yoğrulmuş Uzakdoğu toplumları için de
Bir ülkenin gelir düzeyi yükseldikçe o yapılmıştır. Ancak, dine dayalı bu tür sosyokültürel
ülkede askeri darbe görülme olasılığı da savlar görgül destek bulmamıştır.
önemli ölçüde azalır. Modern siyasal ta-
rihte darbe yaşamış en zengin ülke olan
1976 Arjantin’inde kişi başına düşen milli
gelir 4000 Amerikan doları civarındaydı. Sosyal bilimlerde bir sava görgül (ampirik)
destek, istatistiki çözümleme (analiz) ya
da karşılaştırmalı yöntemle yapılan deney
Sosyokültürel yaklaşımlar ise bir toplumdaki benzeri çözümlemeler ile sağlanabilir.
bazı kültürel özelliklerin bu toplumda gücün tepe-

Öğrenme Çıktısı

1 Otoriter rejim kavramını açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Bir ülkenin ekonomik geliş- Otoriter rejimlerin dünya


Otoriter rejimleri, modern
mişlik seviyesi ile o ülkenin siyasi tarihinden neden en
totaliter rejimlerden ayıran
otoriter rejimle yönetiliyor fazla görülen siyasi rejim
ana noktaları araştırınız.
olma olasılığını ilişkilendirin. türü olduğunu anlatın.

OTORİTER REJİM TÜRLERİ


Otoriter rejimlerin uzun tarihsel geçmişi, siyaset bilimi repertuarına birçok farklı otoriter rejim türü
sokmuştur. Hatta otoriter rejimleri demokratik ve totaliter rejimler elendiği zaman oluşan genel bir ‘arda
kalan’ kategorisi olarak gören siyaset bilimciler de vardır. Bu tür kavramsal çeşitliliği sınıflandırmak için ilk
temel noktamız şu soru olacaktır: Otoriter rejimlerde rejimin kurallarını ve devletin asli görevlerinin nasıl
yürütüleceğini kim belirler? Bu sorunun cevabı üç ana grubun varlığına işaret etmektedir: askeri cunta yö-
netimi, tek parti yönetimi ve lider temelli dikta yönetimi. Burada hatırlanması gereken başka bir unsur ise,
aşağıda tartışılan üç türün ideal, biçimlendirilmiş türler olmasıdır. Gerçek hayatta gözlemlediğimiz otoriter
rejimler, her üç türün özelliklerini belirli derecede bünyelerinde barındırmaktadırlar.

154
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Bu tür sistemlerde parti üyeleri partide ve devlette


pozisyonlar edinmek için zaman zaman parti için-
Otoriter rejimlerde rejimin kurallarını
de yarışma şansı bulurlar. Ancak, diğer partilerin
askeri cunta, tek parti veya diktatör
iktidardaki partiyle anlamlı bir siyasi yarışa, örne-
belirleyebilir.
ğin hakça ve özgürce yapılacak olan seçimlere gir-
me şansları yoktur. Yönetimdeki partinin tekilliği
Askeri Cunta Yönetimi hukuki olarak diğer partilerin yasaklanarak veya
pratikte diğer partilerin kukla partiler haline geti-
Askeri cunta yönetiminde ülkede kimin iktidarı
rilmesi veya iktidardaki partiye karşı eşit şartlarda
süreceğine ve kimin hangi politikaları (ticaret, eği-
muhalefet yapmaları önlenerek sağlanabilir. Güçlü
tim, ulaştırma vb.) yürüteceğine ordu veya ordu
ve kapsayıcı rejim propagandası, diğer tür otoriter
içinde bir grup subay karar verir. Bu tür rejimler-
rejimlere göre halk desteğine daha fazla ihtiyacı
de ordunun günlük politikalara koyduğu ağırlık
olan tek parti yönetimlerinde önemli bir rol oynar.
değişkenlik gösterebilir. Bazı askeri rejimler kur-
dukları sisteme ciddi bir tehdit gelmediği sürece
perde arkasında kalıp ülkenin idaresini bürokrat/
Tek parti rejimleri içinde iki alt türden
teknokrat yöneticilere bırakmayı yeğlerken, bazıla-
söz edebiliriz: Gelişmekte olan ülkelerdeki
rı da ülke idaresinde önemli bir rol oynamayı ter-
komünist parti uygulamaları ve diğer tek
cih ederler. Örneğin, askeri vesayetin uzun süredir
parti rejimleri.
siyasi hayatta önemli bir rol oynadığı Tayland’da
ordu idari işlere karışmamayı, özellikle ekonomi
politikalarında siyaset dışında durmayı tercih eder. Totaliter rejimler ünitesinde etraflıca tartışılan
1980’lerden beri-en azından biçimsel olarak- par- ve liderlerin parti üzerinde aşırı derecede kontrolü
lamenter demokrasi ile yönetilen Tayland’da ordu ve etkisi bulunan İtalya’daki Faşist Parti ve Alman-
1991, 2006, 2008 ve 2014 yıllarında sivil yönetim- ya’daki Nazi Partisi’ni bir kenara bırakırsak, geçti-
lere, dört kısa süreli müdahalede bulunmuştur. Her ğimiz 50 sene içinde tek-parti rejimleri gelişmekte
dört müdahaleyi de tetikleyen olaylar demokratik- olan üçüncü dünyada görülmüştür. Bunları iki ana
leşme sürecinde bazı sivil politikacıların ordunun öbekte toplayabiliriz: Komünist ve diğer tek parti
anayasal rolünü hafifletmeye çalışmasıyla ilintilidir. rejimleri.
Tayland’ın komşusu Myanmar’da ise çok farklı bir
sistem görmekteyiz. 1962 yılında darbe ile iktida- Komünist Rejimler
ra gelen ve 1988-2011 seneleri arasında da Devlet
Ülkedeki üretim araçlarına çoğunlukla devle-
Barış ve Kalkınma Konseyi (DBKK) hükümeti sı-
tin sahip olduğu, ülkedeki ekonomik, sosyal ve
fatı ile ülkeyi yöneten cunta rejimi kamu iktisadi
kültürel yatırımların devlet tarafından planlandığı
yatırımlarının yıl be yıl belirlenmesinden, pirinç
ve yapıldığı komünizm, tek-parti sistemlerin tarih
çeltiklerinde kullanılacak tarım ilaçlarının izinleri-
boyunca gözlemlenen en yaygın şekli olmuş ve
nin verilmesine kadar birçok konuda etkin olarak
dünya siyasetini derinden etkileyen ülkeleri orta-
nüfuzunu kullanmıştır.
ya çıkarmıştır. Komünizm ile yönetilen ülkelerin
sayısı 1980’lerin başında en yüksek seviyeye ulaş-
Tek-Parti Yönetimi mıştır. Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından önceki
Tek-parti sistemleri otoriter rejimler arasında on yılda bir Uzakdoğu ülkesi olan Vietnam’dan
en istikrarlı ve yapısal açıdan en esnek olanıdır. Bu Karayip adalarındaki Küba’ya, Afrika kıtasının gü-
sistemin ana özelliği devletin yasama, yürütme ve neydoğu ucunda yer alan Mozambik’e kadar çeşitli
yargı kollarının tek bir siyasi parti tarafından mut- örnekler sergilemişlerdir. Ayrıca Doğu Avrupa’daki
lak biçimde denetlenmesi ve işletilmesi, başka bir Varşova Paktı üyesi olan Polonya’dan Romanya’ya
deyişle partinin devletle eşanlamlı hale gelmesidir. kadar bir düzineden fazla ülke bu tür tek-parti sis-
Devletin kademelerinde görev yapan bürokratlar temi ile yönetilmekteydi. Bu süre zarfında, dün-
aynı zamanda parti üyesidir. Parti, siyasi gücü te- ya’daki örnekleri de iki düzineden fazla sayıdaydı
kelinde tutar ve detaylı örgütlenmesi ile en ufak (Geddes, 1999).
mahalli idarelere kadar ülkenin kontrolünü sağlar.

155
Otoriter Rejimler

Üçüncü Dünya Ülkelerindeki Diğer


Tek Parti Rejimleri Bir siyasi liderin politik destek karşılığı
Komünist bloğun dışında yer alan tek parti kişi ve zümrelere devletin kaynaklarını
rejimlerinin birçoğu baskıcı yönetimlerini ülke- kullanarak maddi çıkar sağlamasına pat-
lerinin modernleşme ve kalkınma öncelikleri ile ronaj sistemi denir.
meşru kılmışlardır. Meksika’da 1929-2000 yılları
arası iktidarda olan Kurumsal Devrim Partisi (Par-
tido Revolucionario Institucional, PRI) ve Güney İktidara gelen diktatörler burada kalabilmek
Kore’yi 1963-1998 yıllarında aralıksız olarak 35 için çeşitli kurumsal hile ve güdümlemelere (mani-
yıl yöneten Demokratik Cumhuriyet Partisi bu pulation) başvururlar. İktidarı rakiplerine kaybet-
tür kalkınma odaklı tek parti rejimlerine örnektir. me korkusu, diktatörlerin bu tür rakiplerin için-
Ayrıca, dekolonizasyon sonrası birçok Afrika ülke- den türeyebilecekleri devlet kurumlarını bilerek
sinde benzer şekilde tek-parti rejimleri görülmüş, zayıf tutmalarına yol açabilir (Geddes, 2003, 54).
fakat Afrika’daki bu partiler genellikle iktidarlarını Devlet içinden alabileceği kurumsal desteği kısıtlı
diktatörlere bırakmışlardır. olan diktatörler, iktidarlarını pekiştirmek için ge-
rekli olan gücü kişisel ağlarından (akrabalık, kabi-
le, cemaat, etnik grup vb.) edinmeye çalışırlar. Bu
Dikta Yönetimi ağlar üzerinden sağlanan destek güç ve maddi yarar
Dikta yönetimlerinde baştaki tek adamın (dik- alışverişi üzerine kuruludur. Diktatör, kendisini
tatörün) her konuda mutlak hâkimiyeti söz konu- iktidarda tutan bu gruplara devletin olanaklarını
sudur. Devletteki bütün kilit kararlarlar diktatör ve olabildiğince sunar. Örneğin, Libya lideri Kaddafi
yakın çevresi tarafından alınır. Tek-parti ve/veya or- 1969 darbesiyle iktidara geldikten sonra birçok üst
dunun desteği ve ülke içindeki yapılanması, bu dik- düzey komutanın bağlılığını onlara lüks bir hayat
tatörlerin ülkeyi etkili bir şekilde yönetebilmeleri sunarak sağlamış, orduda geri kalan önemli pozis-
için gerekli olabilir. Ancak diktatörlükleri tek parti yonlara da kendi aşiretinden hatta akrabaları ara-
ve askeri cunta yönetiminden farklı kılan özellik bu sından atamalar yapmıştır.
iki kurumun diktatörün siyasal erkini kontrol veya
tehdit edecek kadar etkili olmayışlarıdır.
Bir diktatörü iktidara getiren etkenlerle, onu ik-
tidarda tutan etkenler farklı olabilir. Kişisel karizma dikkat
ve beklenmedik olaylar (suikast, doğal afet, iç savaş, Max Weber’in, “Ekonomi ve Toplum” adlı
başka ülkelerin işgali) bir lideri başa diktatör olarak eserinden esinlenen Juan Linz ve Alfred
getirebilir. Bir lider, başında olduğu siyasi sistemi Stepan (1996), bir toplumdaki bütün birey
çeşitli bahanelerle lağvedip bir dikta rejimi kurabi- ve toplulukların bir diktatörün önceden
lir. Bunun en temel yolu Latin Amerika’da görülen tahmin edilmesi zor, despotik müdahalelerine
bir sivil darbe uygulaması olan autogolpe’dir. sürekli olarak maruz kaldığı sistemleri sultani
(sultanistic) rejimler olarak adlandırmışlardır.
Bu tür rejimlerin savunduğu ideolojiler bile
diktatör arzu ederse kısa sürede değişebilir;
dikkat örneğin 1980’lerde Libya’da görüldüğü üzere,
İspanyolca bir sözcük olan autogolpe sivil ik- bu tür rejimler kısa sürede sosyalist ideolojiden
tidarın kendine darbe yapması anlamına ge- din ağırlıklı bir devlet ideolojisine (teokrasiye)
lir. Japon asıllı lider Alberto Fujimori’nin geçebilirler.
1992’de Peru devlet başkanı iken parlamento
ve yargıyı lağvedip iktidarı kendi bünyesinde Suudi Arabistan, Katar, Brunei gibi patronaj
topladığı sivil darbe, bu terimi siyaset bilimi sistemine dayanan çok sayıda rejim günümüzde
yazınına kazandırmıştır. Julius Sezar’ın Roma varlıklarını sürdürmektedir. Ancak bu tür gelenek-
Senatosu’nu lağvedip kendisini imparator ilan sel himayeci sistemlerin çoğunlukla petrol zengini
ettiği sivil darbeyi de tarihteki ilk ve en ünlü olmaları tesadüf değildir. Patronajı oluşturan nü-
autogolpe örneği olarak kabul edebiliriz. fuz alışverişini uzun vadede sürdürmek bir diktatör

156
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

için hem pahalı hem de rizikoludur. Sistemde yete-


rince kök salabilecek her kişi diktatörü devirebilir.
Ayrıca bu ülkelerin ana ihraç kalemlerinin (örne- dikkat
ğin petrol) dünya pazarlarındaki fiyatları düşebilir. Neopatrimonyal liderin devletin kaynaklarının
Böyle bir düşüş, liderin etrafına sağladığı olanak- kullanımı üzerinde sınırsız yetkisi bulunduğu
ları ve dolayısıyla patronaj uygulamasını sekteye ve bu gücü yakınlarını kayırmak için kullandı-
uğratabilir. Bu rizikonun farkında olan diktatör, ğı Afrika ülkelerinin orduları bir yandan karşı
patronaj ile topladığı destekçilerini çok uzun süre darbe riskini önlemek için zayıf tutulur, diğer
etrafında tutmaz. Dolayısıyla, dikta rejimlerinin yandan da başka grupların darbe yapma ris-
yönetim kadrosunda hızlı devinim gözlemlenir. kini önlemek için başkentten çok fazla uzak-
Devrik Irak diktatörü Saddam Hüseyin’in iktidarı laştırılmaz. Neopatrimonyal liderler orduyu
süresince yakın çevresindeki yardımcılarının görev hem zayıf tutup hem de başkentten uzaklaş-
tanımlarını devamlı değiştirmesinin, bu yardımcı- tırmaya korktukları için diğer kıtalara nazaran
ların birçoğunu düzmece suçlamalarla idam etme- Afrika’da ülkelerarası savaşların şaşırtıcı dere-
sinin ve ülke içindeki sayısız güvenlik kurumunun cede seyrek olması rastlanan bir durumdur
birbirleri üzerine muhbirlik yaptırmasının altında (Henderson, 2009).
yatan da patronaj temeline dayanan iktidarını ko-
ruma güdüsü olmuştur.
Ülkenin kaynakları ne kadar geniş olursa olsun,
basit patronaj sistemleri karmaşıklaşmış bir top-
lumda ortaya çıkacak çıkar çatışmalarını önleyecek
Liderin bir taraftan devletin kaynaklarının kapasiteye sahip değildir. Özellikle ekonomik mo-
kullanımı üzerinde sınırsız yetkisi bulun- dernleşme hedefinde olan ülkelerin toplumlarında
duğu, diğer taraftan bu gücü yakınlarını bu tür karmaşık çıkar ilişkilerinin geliştiğini gör-
kayırmak için kullandığı rejimlere neo- mekteyiz. Örneğin, büyüyen ve genişleyen bir eko-
patrimonyal rejimler denmektedir. nomide işçi-işveren çatışması kadar sektörlerarası
ve bölgelerarası rekabet de devletin gündeminde
önemli yerler işgal edecektir. Ülkesinde hem eko-
Sömürge sürecinden süregelen kurumsal za-
nomik gelişmeyi hem de iktidarını sürdürmek iste-
yıflıklar ve bağımsızlıklarının Batılı devletlerin
yen diktatörler, kontrollü bir şekilde çoğulcu yapı-
topraklarından çekilmesiyle bir anda kazanılması
larına izin vermeye, bazı yönetsel güçlerini de başka
Afrika devletlerini sömürge sonrası dönemde ge-
gruplara delege etmeye başlar. Sovyetler Birliği’nin
lişmelerini tamamlamakta zor durumda bırakmış-
dağılması, Küba’nın aldığı dış yardımlara ciddi bir
tır. Bu zayıf Afrika devletleri ve anayasalarında yer
sekte vurup ülkeyi ekonomik zorluklarla karşı kar-
alan demokratik kurallar, ülkelerin zenginliklerini
şıya bırakınca, Fidel Castro mahalle ve köy bazında
ele geçirmek isteyen hırslı Afrika liderleri için sin-
çoğulcu siyasi yapılanmalara izin vermeye başlamış
dirmesi kolay lokmalar olmuşlardır. Çoğunlukla
ve hatta komünist bir rejimden beklenmeyecek bir
kalkınma kisvesi altında siyasal gücü kendilerinde
hareketle Ortodoks Hristiyanların ruhani lideri
toplayan bu liderler, zamanla devletin bütün or-
Bartalomeos’u 2004 yılında Küba’ya davet etmiştir.
ganlarını kendilerine bağımlı hale getirmişlerdir.
Liderin bir taraftan devletin kaynaklarının kul- Askeri-cunta, tek-parti ve dikta rejimleri ara-
lanımı üzerinde sınırsız yetkisi bulunduğu, diğer sında halkın ekonomik refahına en çok hassasiyet
taraftan bu gücü yakınlarını kayırmak ve için kul- gösteren rejim hangisi olabilir? Bu soruyu cevapla-
landığı rejimlere neopatrimonyal rejimler denmek- mak için öncelikle hangi tür rejimlerin ekonomik
tedir. Neopatrimonyal rejimleri, diğer dikta rejim- gelişmeyi daha çok isteyeceği ve bu isteklerini ger-
lerinden ayıran en önemli özellik neopatrimonyal çekleştirme kapasitesine sahip olduğu sorusunu ir-
liderlerin iktidarda kalmak için devlet organlarını delemeliyiz. Bu soruyu da üç boyutta inceleyeceğiz:
bilerek zayıf tutmasıdır. kaynak yaratma, kaynak yönlendirme ve kaynak

157
Otoriter Rejimler

yönetme. Ülkenin her köyüne kadar örgütlenebil- lerden bazıları diktatörler tarafından yönetilmek-
miş bir rejimin gerek vergi, gerek gümrük, gerek tedir (örneğin Suudi Arabistan, Brunei) veyahut
ticaret yoluyla yatırımlarına kaynak yaratması daha Franco İspanya’sı örneğinde görüldüğü üzere bazı
olasıdır. Oysa kendini başkent ve etrafına hapsetmiş ülkeler en önemli ekonomik atılımlarını diktatör-
bir rejimin ülkenin potansiyelini değerlendirmesi ler yönetiminde yapmışlardır. Kuşkusuz ülkede
çok zordur. Yaratılan kaynakların ise ekonomik bü- petrol, doğalgaz gibi doğal zenginliklerin varlığı ve
yümeyi sağlayacak yatırımlara aktarılması gerekir. Soğuk Savaş ittifakları gibi dışsal etkenler önemli
Bu yatırımlar, kısa vadede politik getirisi az olan, bir rol oynar. Ancak bu tür örneklerde bile eko-
eğitim veya enerji altyapısı inşa etmek gibi uzun va- nomik kalkınma seviyesi daha ileri götürülmek
deli yatırımlardır. Kısa vadede iktidarına karşı ciddi istendiği zaman, rejimlerin tek-parti sistemi veya
bir riziko görmeyen, uzun vadeli plan yapabilecek demokrasilerdekilere benzer kurumsal reformlara
rejimler, ekonomik gelişmeye daha fazla önem ve- gittiğini görmekteyiz. Ekonomisini petrol gelirle-
recektir. İktidarı tehlikede olan, toplum üzerindeki rinin baskınlığından çıkarıp çeşitlendirmek isteyen
kontrolünü pekiştirmemiş rejimler ise ellerindeki Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde
kaynakları olası muhalefet odaklarını kendilerine bürokratlara performans temelli değerlendirme
bağlamak için kolaylıkla kısa vadede harcayabilirler. sistemi getirilmiş ve daha çoğulcu bir yapıya geçiş
Sorunun üçüncü boyutu, yani kaynak yönetiminin istekleri artan bir şekilde duyulmaya başlanmıştır.
kalitesi ise ekonomiyi iyi yönetemeyen yönetici ve Benzer şekilde, Franco İspanya ekonomisi geliştik-
bürokratların farklı rejimlerde akıbetlerinin nasıl çe korporatist yapıya ve bu yapı içindeki çoğulcu-
olduğu ile ilgilidir. Bazı rejimlerde iyi politika üret- luğa artan bir önem vermiştir.
me mükâfatlandırılırken, diğerlerinde bürokratın
teknik yeterliliği önemsenmeyip sadece sisteme ne
kadar bağlı olduğuna bakılmaktadır. Yetkin olma-
Melez Rejimler
yan bürokratların yönetiminde olan ekonomide ise Yukarıda belirtilen tipik otoriter rejimlerinin
ciddi kaynak israfları gözlemlenir. gerçek hayatta birebir örneklerini çok sık görme-
mekteyiz. Şu ana kadar hüküm sürmüş birçok
Bu üç boyut çerçevesinde düşündüğümüzde
otoriter rejim bu üç ideal türün farklı özelliklerini
tek-parti rejimlerinin diğer rejimlere nazaran eko-
bünyelerinde barındırmaktadır. Bir otoriter rejimin
nomi konusunda daha başarılı olacağı beklentisi
zaman içinde başka tür otoriter rejime dönüştüğü
doğmaktadır. Tek parti hükümetlerinin ortalama
de sıklıkla gözlemlenebilir. Hatta otoriter rejimler
iktidarda kalma süresi daha yüksektir, dolayısıyla
bazen çeşitli demokratik kurumları da bünyesine
uzun vadeli yatırımları yapma şansı daha yüksek-
katabilir. Farklı rejimlerin kurumsal özelliklerini
tir. Parti, bu tür yatırımlar için daha rahat kaynak
bir arada barındıran bu tür vakalara melez rejimler
yaratabilir. Ülkenin farklı bölgelerine daha iyi ve
adını vermekteyiz.
derinden nüfuz eden bir parti ülkenin beşeri ve fi-
ziksel kaynaklarını mobilize etmekte daha başarılı
olacaktır. Son olarak, Çin ve diğer birçok tek parti
rejiminde görüldüğü gibi, parti içi çoğulculuk ve Askeri cunta, tek parti yönetimi ve dikta
yarışma, daha iyi bürokratları mükâfatlandırır. yönetimini bünyesinde barındıran otori-
Elimizdeki veriler tek-parti hükümetlerinin ter rejimlere melez otoriter rejimler denir.
ekonomiyi geliştirmekte genelde daha başarılı ol-
duğunu doğrulamaktadır. 1990’lara kadar tek parti
sisteminde yönetilen Güney Kore ve Çin gibi ül- Ordu-diktatörlük karışımı rejimler, melez oto-
keler görece olarak başarılı ekonomik performans riter rejimler arasında en sık görülenleridir. Bir dik-
göstermiş, ancak aynı süre zarfında Myanmar ve tatör için, devletin yönetimini elinde bulunduran
Kamboçya’da gördüğümüz askeri hükümetler ise orduyu kontrolüne almak, tüm devlet birimlerini
tüm çabalarına rağmen istedikleri müreffeh toplu- kontrol altına almaktan daha olasıdır. Ancak, bu
mu yaratamamışlardır. Burada belirtilmesi gereken melez rejim, tek-parti rejimleri kadar toplumun
başka bir nokta ise özel vakaları düşündüğümüz- derinliklerine nüfuz edemez. Dolayısıyla, toplum
de beklentimizin aksini gösteren örneklerin de var içinde ortaya çıkan hoşnutsuzlukları gidermek
olduğudur. Dünya üzerindeki en müreffeh devlet- için çoğunlukla baskı mekanizmasını kullanmak

158
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

zorunda kalır. Bu açmaz ise bu rejimlerin halkla- Mengistu’nun Etiyopya’sı Komünist tek parti sis-
rına müreffeh bir yaşam sunma şanslarını kısıtlar. teminden diktatörlüğe kayan sistemlerin önemli
Idi Amin 1971-1979 yılları arası Uganda’yı, Ra- örneklerindendir.
fael Truijillo 1930-1961 yılları arasında Dominik Diğer melez otoriter rejim tipleri kadar sık gö-
Cumhuriyeti’ni, Augusto Pinochet ise 1973-1989 rülmese de askeri cunta-tek parti karışımı önemli
yılları arası Şili’yi bu tür melez bir rejimle ordu des- bir melez otoriter rejim tipi oluşturur. Asker-siya-
teğini kullanarak yönetmişlerdir. set ilişkilerini inceleyen ünlü sosyolog Nordlinger
Modern siyasi tarihte tek parti sisteminden dik- (1977), siyasetin esası olan koalisyon kurma ve
ta rejimine dönüşmüş birçok vaka gözlemlemek- çıkar gruplarının yönetiminin askerin iç hiyerarşi
teyiz. Bu tür rejim kaymaları, özellikle Komünist üzerinde çürütücü etkisi olduğunu, dolayısıyla dar-
tek parti rejimlerinde sıkça görülmüştür. Bağımsız- be sonrası askerlerin iktidarı, en azından devletin
lıklarını kazanmalarıyla birlikte Komünist düzeni rutin idari işlerini, kısa sürede sivillere bırakmak
benimseyen birçok ülke, bu ideolojinin düşünsel isteyeceğini öngörmüştür. Ancak, bu öngörü bazı
ivmesinden çok bu düzenin yeni doğmuş devletle- ülkelerde gerçekleşmeyebilir. Bazen yönetimi ele
rin hayatta kalmasına yardımcı olması için yarattığı geçiren askerlerin kurduğu siyasi üst yapı devlet
güvenlik çemberinden yararlanmıştır. Komünizm içinde zamanla kök salar. Sivil bürokrasinin yete-
ve beraberinde gelen ekonomik ve askeri Sovyet rince gelişmemiş olduğu ülkelerde bu tür yapılan-
desteği, bu ülkelerin siyasi kurumlarını geliştirmek maları görme şansı daha yüksektir. Bu tür melez
için uygun bir model olarak görülmüştür. Devletin sistemin en bilinen örneği Myanmar’daki DBKK
toplum üzerindeki kontrolünün pekişmesi sürecin- cuntasıdır. 1962 yılında yönetime ‘geçici olarak’ el
de bu ülkelerin bazılarında komünizmin temelinde koyan cunta, zamanla burada kök salmış, eğitim,
yatan görece hesap verebilir parti bürokrasinin oto- ekonomik kalkınma ya da dışişleri gibi sivil konu-
ritesinin yerini lider sultasının aldığı görülmüştür. larda tüm seviyelerde yöneticilik ve bürokratlık ya-
Çavuşesku’nun Romanya’sı, Castro’nun Küba’sı ve pan bir askeri kadro oluşmuştur.

Öğrenme Çıktısı

2 Otoriter rejim türlerini ve bu türleri birbirinden ayıran ana özellikleri saptayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

İktidarını patronaj ilişkileri


Modern siyasi tarihte bir Bir siyasi sistemde patronaj
üzerinden yürüten bir siyasi
tek parti rejiminin tek lider ilişkilerinin yaygınlığı ile o
liderin ülkesinin ekonomik
diktasına kaydığına şahit ol- ülkenin ekonomik ve siya-
ve siyasal gelişmesine neden
maktayız. Bu durumun ana sal gücü arasındaki ilişkiyi
bilerek sekte vurabileceğini
sebepleri ne olabilir? değerlendirin.
anlatınız.

OTORİTER REJİMLERDE DEVLET-BİREY İLİŞKİLERİ


Otoriter rejimler yönettikleri halk üzerinde geniş bir kontrol sağlamak için üç ana yola başvururlar:
baskı kurma, sisteme bağlama ve lider kültü yaratma.

Denetim
Siyasal sistemlerin gelişimini açıklarken modernleşme teorisini temel alan sosyal bilimciler otoriter
rejimleri, sistemlerin totaliter rejimlerden demokratik rejimlere doğru olan modernleşme yolculuklarında
bir ara durak olarak görmüşlerdir. 1990’larda Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla tekrar önem kazanan bu

159
Otoriter Rejimler

teori, Rusya, Ukrayna, Belarus ve Orta Asya Türki Zor kullanımı, her ne kadar kısa vadede rejime
Cumhuriyetleri gibi Sovyetler sonrası ortaya çıkan karşı oluşan tehditleri öteleyebilse de bir rejimin
otoriter rejimlerin beklenenin aksine oldukça dira- halk üzerindeki kontrolünü geniş kitleler üzerinde
yetli çıkması ve günümüze kadar hayatta kalması ayrım yapmadan şiddet kullanarak kurması uzun
karşısında tatmin edici bir açıklama sağlayama- vadede mümkün değildir. Bu tür bir gayret, örne-
mıştır. Keza, 20. yüzyılın tamamına baktığımızda ğin senelerce bir ülkeyi olağanüstü hal kanunlarıyla
otoriter rejimlerin, demokratik ve totaliter rejim- yönetmek, ciddi fiziki ve beşeri kaynak kaybına yol
lere nazaran, uzun süre hayatta kalabilen sistemler açacaktır. Onun yerine, bu kitleleri gözetim altına
olduğunu görmekteyiz. almak (surveillance) ve rejim için risk taşıyabilecek
grupların önceden tespiti yürütülmesi daha kolay
bir stratejidir. Günümüz iletişim teknolojisi, bir
devlete milyonlarca vatandaşının iletişimini ko-
Otoriter rejimler yönettikleri halk üze- layca gözetleme imkânı vermektedir. İletişim öz-
rinde geniş bir kontrol sağlamak için üç gürlüğü ve mahremiyeti anayasal koruma altında
ana yola başvururlar: baskı kurma, sisteme olmayan otoriter rejimlerde bu tür gözetlemeler
bağlama ve lider kültür yaratma. sonucunda otoriter rejimler çeşitli risk gruplarını
belirleyebilir, bu gruplara seçici baskı uygulayarak
rejimi ayakta tutmayı sağlamaya çalışabilirler.
Yönetici zümresinin azınlıkta olduğu ve hal-
kın doğrudan ya da dolaylı katılımının asgari se-
viyelerde tutulduğu otoriter rejimleri işlevsel kılan
siyasi kontrol mekanizmaları nelerdir? Başka bir Paramiliter güçler devlet tarafından or-
deyişle, otoriter rejimlerdeki yönetici azınlık, yö- ganize edilmiş ve silahlandırılmış, ancak
netilen çoğunluk üzerindeki hükümlerini ne tür devletle resmi bir bağı olmayan rejim düş-
teknikler kullanarak etkin ve sürekli kılarlar? Bu manı olarak tanımlanan nesnel hedeflerin
tür rejimlerin, yönettikleri halk üzerinde geniş bir korkutulması ve imha edilmesinde kulla-
kontrol sağlamak için üç ana yola başvurdukları- nılan askeri nitelikteki örgütlerdir.
nı görmekteyiz: (1) çeşitli devlet organları yoluyla
baskı kurma (coercion), (2) bireyleri sosyoekono-
mik politikalar üzerinden çıkar ilişkisi ile sisteme Sisteme Bağlama (Co-optation)
bağlama (cooptation), ve (3) sistemin başındaki Otoriter rejimlerin hemen hemen hepsi yeri
diktatör veya liderin gerek karizması gerek devletin geldiğinde şiddete başvursa da, birçoğu toplumun
iletişim kanalları yoluyla bir lider kültü (leadership bazı kısımlarını sisteme paydaş haline getirerek
cult) yaratma. kontrollerini sağlar. Burada rejimlerin toplum
üzerinde kontrolünü sağlayan ana etken, kişi ve
Baskı Kurma grupların çıkar ilişkileri üzerinden rejime bağlı hale
getirilmesidir. Kişi ve grupların otoriter sistemlere
Azınlığın çoğunluğu yönettiği ve memnuniyet-
bağlanmasında iki ana model görmekteyiz. Hima-
sizliklerin meşru yollardan dile getirilme şansının az
yeci (clientilist) modelde rejim bazı kişi ve grup-
olduğu otoriter rejimlerde rejim karşıtlarına karşı
lara, bağlılıkları karşılığında devlet imkânlarına-
cebir kullanılması oldukça sık görülen bir durum-
toplumun diğer kesimlerine olmadığı kadar-erişim
dur. Aynı zamanda, otoriter rejimlerde devletin hal-
fırsatı sunar. Himayeci ilişkilerde önerilen bu tür
kı üzerinde güç kullanımı, demokrasilerde olduğu
rant olanakları kolayca el değiştirebilecek nitelik-
gibi kanunla düzenlenmediği için yürürlüğe kon-
tedir ve hayli dışlayıcıdır. Dolayısıyla, bu tür ayrı-
ması daha kolay bir politikadır. Devlet yeri geldiğin-
calıkları kaybetmeyi göze alamayan potansiyel mu-
de kullandığı şiddetle resmi olarak ilişkilendirilmek
halefet odaklarının kendi aralarında rejime karşı
istemez. Böyle durumlarda ise polis ya da ordu gibi
organize olma şansları oldukça düşüktür. Örneğin,
devletin resmi organları yerine paramiliter güçler
Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde bir kabilenin
de kullanılabilir. Rwanda soykırımı sırasında Tutsi
üyelerinin hükümete bağlılıklarını ilan edip orduya
kökenli insanları katleden Hutu çeteler, paramiliter
maddi ve ayni destek sağlamaları, yurtdışına elmas
oluşumların yakın tarihteki örneklerindendir.
ihracatı izni almalarını mümkün kılar.

160
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Korporatist yapılanmalarda ise devlet bireyleri mayeci taktiklere nazaran iletişim kanallarını kul-
kendi kontrolü altında tuttuğu sendikalar ve işveren lanmanın maliyeti oldukça az, ulaştığı insan sayısı
örgütleri gibi gruplar üzerinden sisteme dâhil eder. da oldukça yüksektir. Kuzey Kore’nin ilk diktatörü
Korporatist yapılanma, normalde ülke siyasetinde Kim Il Sung’un “ebedi lider” olarak anılması veya
anlaşmazlık ve hatta bölünmelere yol açabilecek Türkmenistan’ın eski diktatörü Saparmurat Niya-
konuların kapalı kapılar ardında tartışılıp bir çö- zov Türkmenbaşı’nın takvimdeki ayların isimlerini
züme varılması olanağını verir. Peronist Arjantin’de aile fertlerinin isimleriyle değiştirmesi liderkültü
devlet başkanın işçi sendikalarıyla kurduğu yakın inşası sırasında atılan adımlara örnek teşkil ederler.
ilişki ve yeri geldiğinde ülkenin ciddi bütçe açığı
vermesini göze alıp, işveren örgütlerinin de kerhen
onayı ile işçi sendikalarını yüksek işçi maaşları ile
hoşnut etmesi, otoriter rejimlerdeki korporatist ya- dikkat
pılanmanın tipik bir örneğidir. İşçi sendikaları da, “Lider kültü” kavramı 7. Bö-
devlet başkanı Peron’un bu politikası karşılığında lüm ’de totaliter rejimler açı-
Peronist rejime ciddi bir destek sağlamıştır. sından değerlendirilecektir.

Siyasi Katılma
dikkat Bireylerin siyasal katılımına gösterilen toleran-
Korporatist yapı otoriter sistemlere özgü ol- sın seviyesi otoriter rejimler arasında ciddi bir fark-
mayıp totaliter rejimlerden olan faşist İtalya’da lılık göstermektedir. Kuzey Kore, Suudi Arabistan
icat edilmiştir (bakınız Bölüm 7). İkinci Dün- gibi mutlak iktidarın olduğu ülkeler halkı siyaseten
ya Savaşı sonrası işçi sendikaları, işveren örgüt- aktif hale getirmekten kaçınır. Bazı otoriter rejim-
leri ve siyasetçileri seçmen baskılarından uzak ler ise korporatist bir yapı içinde bireyleri olabildi-
bir platformda buluşturan neokorporatist bir ğince sistem içindeki siyasal ve diğer sivil oluşum-
yapı ile daha da güçlenmiştir. Avrupa’da orta- lara yönlendirmeye çalışır. Kendi siyasi duruşuyla
ya çıkan bu neokorporatist yapının totaliter ve birebir örtüşmeyen sivil toplum örgütlerine siyasal
otoriter rejimlerde gördüğümüz korporatist sistemlerinde göz yuman otoriter rejimlerin sayı-
yapıdan en büyük farkı, devletin bu süreç için- sı da artmaktadır. Bireyler farklı düşüncelerini bu
de dikte ediciden ziyade arabulucu bir rol oy- kuruluşlar aracılığı ile dile getirebilir ve hatta bazı
namasıdır. Neokorporatist rejimlerde, ülkenin siyasaların yürütülmesine şahsen müdahil olabilir.
ne tür ekonomik stratejiler izleyeceğine, ilgili Afrika’nın birçok ülkesinde çeşitli sosyal politika-
taraflarca fikir birliği ile karar verilir, çözüle- lar (okul yapımı, anne sağlığı, aşılama vb.) bu sivil
meyen anlaşmazlıklarda ise son sözü seçimler toplum örgütlerinin himayesi ve gözetiminde yü-
aracılığıyla seçmen söyler. rütülmektedir. Çin Komünist Partisi dini grupla-
rın oluşumuna kontrollü bir şekilde izin vermekte,
ancak bu oluşumların rejimi tehdit etme potansi-
Lider Kültü
yelini gördüğü anda duruma müdahale etmektedir.
Otoriter rejimler, liderlerini bir kült haline ge- Mesela, Katolik oluşumların Vatikan ile organik
tirerek de toplum üzerindeki kontrollerini arttı- bağlar kurmasına izin verilmemektedir.
rabilirler. Devlet kontrolündeki iletişim kanalları,
Otoriter iktidarlar, potansiyel muhalefetleri bü-
lidere karizmatik bir güç bahşetme adına, onun bir
yümeden bastırmakta ustadırlar. Ancak, internetin
insanın sahip olabileceği niteliklerin çok ötesinde
tüm dünyaya nüfuz etmesiyle bireyler facebook ve
güç ve özelliklerle sahip olduğu fikrini topluma
twitter gibi sanal ortamlar üzerinden çok daha hızlı
sürekli bir şekilde yayar. Bu ikna sürecinin amacı,
ve devlet gözetiminden uzak organize olabilmek-
lidere ve etrafındakilere karşı çıkmanın birey için
te ve rejime karşı muhalefetlerini eşgüdümleye-
hem maddi hem de manevi olarak oldukça ma-
bilmektedir. Arap Baharı protestolarının hızlı bir
liyetli bir hale getirilmesidir. Bu tür bir yaklaşım
şekilde tüm Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya yayılma-
liderin karizması konusunda bireyleri birebir ikna-
sında ya da 2009 genel seçimlerinden sonra İran’da
da çok başarılı olmayabilir. Ancak, maliyet-fayda
haftalarca süren protesto eylemlerinde hem pro-
analizi boyutunda düşündüğümüzde, baskı ve hi-

161
Otoriter Rejimler

testocuların kendilerini örgütlemelerinde hem de Seçimsel otoriter rejimler liberal demokrasilerden


bu protestoların dış dünyaya duyurulup protesto- de kavramsal olarak birçok boyutta ayrılmaktadır.
cuların küresel destek almasında elektronik sosyal Otoriter rejimler, liberal demokrasiler gibi hilesiz,
medya önemli bir rol oynamıştır. Otoriter rejim- yaygın ve geçerli seçimler organize edebilir. Ancak
lerin geleneksel kontrol mekanizmalarının bu tür aralarındaki farkı Özbudun (2011, 41), seçim dü-
gelişmelere karşı nasıl bir tepki geliştireceği, siyaset zenleyen otoriter rejimlerde ‘liberal demokrasinin
bilimcileri için ilginç bir soru olarak durmaktadır. diğer hayati unsurları olan, hukuk devleti, siyasal
Bu konu üzerine yapılan ilk araştırmalar, otoriter hesap verilirlik (accountability), bütün vatandaşla-
rejimlerin çevrimiçi medyada kendilerine karşı rın temel ve siyasi haklarının tam korunma altında
yöneltilen eleştirilere karşı daha toleranslı olduğu, bulunması gibi hususların kurumsallaşmamış ol-
ancak sosyal medya üzerinden muhalif siyasal se- ması’ olarak açıklar.
ferberlik hedefleyenlere karşı sansür kullanmaktan Otoriter rejimlerin, siyasal sistemlerinde seçim-
çekinmediğini göstermektedir (King vd., 2014). lere son yıllarda artan bir şekilde yer vermesi rast-
Ulusal seviyede yönetimi bireylerin erişimine lantısal değildir. Bu eğilimin arkasında küreselleş-
kapamaya eğilimli otoriter rejimlerden bazıları, ye- me ile bağıntılı iki ana sebepten söz edebiliriz. İlki,
rel seviyede bireylerin siyasi katılımına ve hatta bazı dünyadaki demokratikleşme dalgasının etkilerine
görevler için adaylıklarını koymalarına izin verebi- istinaden rejimin meşruiyetini koruması içgüdü-
lirler. Örneğin, Çin’de köy muhtarlıkları seçimleri südür. Teknolojinin küresel iletişimi kolaylaştırma-
oldukça serbest bir ortamda yapılmakta ve muhtar- sı ile etraflarındaki demokratik ülkelerin daha iyi
lık adaylarında parti üyesi olması şartı aranmamak- yaşam standartlarına sahip olduğunu gören halk,
tadır. Son olarak, demokrasilerde en önemli siyasi otoriter rejimlerden daha iyi politikalar üretmesini
katılım türü olarak algılanan ulusal seçimleri, oto- ve hesap verebilir olmasını istemektedir. Bu süreçte
riter rejimlerde artan bir sıklıkta gözlemlemekteyiz. ortaya çıkan protesto ve temsil isteklerine otoriter
rejimlerin cevap vermesinin bir yolu da seçimle-
re gitmekten geçer. Örneğin, içinde yaşadıkları
Otoriter Rejimler ve Seçimler otoriter rejimlere karşı ülke halklarının 18 Aralık
Siyasal sistemlerinde seçimlere yer verilip ve- 2010’da başlattıkları Arap Baharı protestolarını Ür-
rilmemesi, otoriter rejimleri birbirinden ayıran ve dün, Fas ve Yemen hükümetleri seçimlere giderek
rejim-birey ilişkilerinde rol oynayan önemli bir bo- kontrol altına almaya çalışmışlardır.
yuttur. İster diktatörlük, ya da tek parti rejimi ister
askeri cunta yönetimi olsun, otoriter rejimler, yerel
ve genel seçimleri, yukarıda bahsi geçen kontrol
mekanizmalarına ek olarak, iktidarlarını sürdür- Seçimler ve seçimlerin öngördüğü par-
mek için artan bir şekilde kullanmaya başlamış- lamentolar, küresel ekonomiye entegre
lardır. Bu seçimlerin görünürdeki amacı, rejimin olmuş ülkelerin ihtiyaç duyduğu küresel
siyasi gücünün çoğu zaman göstermelik de olsa se- sermaye girdilerini sağlamak ve bu serma-
çilmiş siyasi organlarla paylaşılmasıdır. Seçimlerin yeyi ülkelerinde tutmak için de önemli bir
uygulanış biçimi ve ülke içi siyasetine etkisi rejim- role sahiptir.
den rejime ciddi farklılıklar gösterebilir. Örneğin,
Saddam Hüseyin döneminde Irak’ta yapılan seçim-
ler tamamen göstermelik iken, Kral Muhammed Seçimler ve seçimlerin öngördüğü parlamento-
yönetimindeki Fas’ta yapılagelen seçimlerin ülkede lar, küresel ekonomiye entegre olmuş ülkelerin ih-
izlenecek ekonomi ve tarım politikalarına önemli tiyaç duyduğu küresel sermaye girdilerini sağlamak
etkisi olmuştur. ve bu sermayeyi ülkelerinde tutmak için de önemli
bir role sahiptir. Giderek küreselleşen dünyada ser-
Siyasal sistemlerinde seçimlere yer veren otoriter
maye çok hızlı hareket etmekte, siyasi ve finansal
rejimleri diğerlerinden ayırmak için ‘yarışmacı’ oto-
riskten de olabildiğince kaçınmaktadır. Tüm gücü
riterlik ve ‘seçimsel otoriter rejimler’ gibi kavramlar
tepede toplamış, hesap verilebilirliği olmayan ve
siyaset bilimine girmiştir. Bu rejimlerin tipik otori-
güçler dengesi içinde hareket etmeyen bir iktidarın
ter rejimlerden farkı siyasal iktidarı sınırlı bir şekil-
sermaye sahiplerine karşı vereceği sözler (reform ya-
de de olsa seçimler yoluyla paylaşmaya gitmesidir.
pılması, para biriminin değerinin sabit tutulması,

162
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

fikri telif kanunlarının uygulanması gibi), yasama Sistemlerinde seçimlere yer vermenin yukarıda
ve yargı oranları tarafından denetlenme ve kısıtlan- belirtilen avantajlardan neden tüm otoriter rejim-
maya açık bir yürütmenin vereceği sözlerden daha ler yararlanmayı seçmez? Seçimler, otoriter rejim-
az inandırıcıdır. Otoriter liderlerin inandırıcılık lerde iktidarın el değiştirme riskini ciddi biçimde
problemi, bu liderlerin verdikleri sözlerden dön- arttırabilir. Schedler (2006, 14), otoriter rejimlerde
melerinin ülke içinde kendilerine getireceği görece seçimlere izin vermenin iki ucu kesin bir bıçak ol-
zararın az olmasından ileri gelmektedir. Seçimler ve duğunu şöyle tespit etmiştir:
parlamentoların varlığı, yöneticileri görece kontrol “Seçimler, (otoriter) sistemin meşruiyetini arttır-
altında tutar, bu da yürütmenin söz ve hareketleri- dığı, iktidarın gücünü ve popülaritesini gösterdiği ve
ni daha güvenilir kılar. Bu tahmin edilebilirlik de muhalefetin aczini ortaya koyduğu sürece sistem kar-
bu tür ülkeleri küresel sermaye için nispeten cazip şıtlarını demoralize ve demobilize edecektir. Ancak
hale getirmektedir. bu seçimler iktidarın gücünün kaynağının popülerlik
Küresel sermayeyi çekmek isteyen ülkelerde ikti- değil de manipülasyon ve baskı olduğu fikrini halk
darların kendilerini seçimler ve parlamento yoluyla arasında yayarsa, sistem karşıtı partiler bu süreç so-
kısıtlamaya gitmesinin örneklerine tarih boyunca nunda daha da güçlenecektir.”
rastlamaktayız. Bu siyasal manevranın ilginç bir O’Donell ve Schmitter (1986), seçimlerin yö-
örneğini 18. yy.’da bir tarafta Fransa ve İspanya, di- netici elit içinde kamplaşmalara yol açtığını, sis-
ğer tarafta ise İngiltere’nin başrollerini oynadıkları temin başvurduğu baskı ve ko-optasyon politika-
Yedi Yıl Savaşı’nda görmekteyiz. Bu savaş öncesinde larını maliyetli hale getirdiğini ve hatta otokratik
İngiltere meşrutiyet, Fransa ve İspanya ise mutlak rejimlerde yönetici elit grubundaki bazı grupların,
monarşi ile yönetiliyordu. Savaşın geniş bir coğraf- ülke için daha iyi olduğuna inandıkları siyasaları
yaya yayılması, daha ilk yıllarda her iki tarafı da pi- savunmak için muhalefet tarafına geçmesine (elite
yasadan borçlanmaya mecbur bırakmıştı. İngiltere defection) yol açtığını gözlemlemiştir. Bu tür geçiş-
kralının harcamalarının belirli ölçüde parlamento- ler, baskıcı otoriter rejimlerde çatlak (fissure) oluş-
nun kontrolünde olması, İngiltere’nin aldığı savaş turmaktadır. Yazarlar, bu çatlağın-aynen bir araba
kredilerindeki risk primini düşürmüş ve bu kredi- camında olduğu gibi-sistemi boydan boya farklı
lerin Fransa’ya oranla %2-3 puan daha düşük faiz- eksenlerde bölüp demokrasinin gerektirdiği çoğul-
le fonlamasını sağlamıştır (Weingast, 1990). Kredi cu yapıya götüreceğini savunmuşlardır.
maliyetlerindeki bu fark uzun vadede silahlanma
Her ne kadar Schmitter ve O’Donnell’ın göz-
yarışında İngiltere’ye büyük bir avantaj sağlamış, sa-
lemleri Şili, Peru, Arjantin ve bir çok Afrika ülke-
vaşa görece olarak güçsüz başlayan İngiltere, Fransa
sindeki demokratikleşme sürecini açıklasa da, son
ve İspanya karşısında önemli bir zafer elde etmiştir.
otuz senede dünyadaki örneklere baktığımızda
Yedi Yıl savaşından yaklaşık 250 yıl sonra, seçim düzenleyen otoriter rejimlerin ömürleri-
Myanmar’ı yöneten DBKK cuntasının 2011 yılın- nin kayda değer bir şekilde uzadığını görmekteyiz
da yaptığı yapısal reformlarda da benzer bir dina- (Geddes 1999; Hadenius ve Teorell 2007). Seçim-
mik görmekteyiz. Onyıllar boyunca süren başarısız ler, bazı sosyal grupları iktidarın kaynaklarını kul-
ekonomi politikaları sonucunda Myanmar’da ciddi lanarak menfaat dağıtmak için etkili bir araç olarak
bir dış sermaye girişi ihtiyacı oluşmuştur. Küresel kullanılabilir; yönetim kendisine daha çok oy veren
sermayenin, vereceği taahhütleri inandırıcı bulma- bölgeleri yatırım ve sosyal hizmetlerle ödüllendire-
yacağının farkında olan DBKK cuntası, görünüş- bilir. Seçimler, otoriter iktidarın muhalefetle olan
te demokratikleşmeye gitmiştir. Ordunun elinde ilişkilerini de farklı şekillerde düzenleyebilir. Bu
bulunan hükümeti sivil bir otoriteye devretme ve süreç, muhalif grupların sisteme olan itirazlarını
1990’da askıya alınan parlamentonun tekrar oluş- kontrollü bir biçimde dile getirmelerine izin verir.
turulması için seçimlere gitme kararı almıştır. Her Diğer taraftan, seçimlerde boy göstermek birçok
ne kadar kurulacak bu yeni hükümetin çoğunlu- muhalif grubu görünür ve dolayısıyla hedef alına-
ğunu emekli generallerin oluşturması bekleniyor bilir hale getirir. Bu süreç iktidara hangi muhalif
olsa da, DBKK’nın görünüşte daha demokratik grupların ne kadar güçlü olduğunu gözlemleme
bir sisteme geçişi, uluslararası sermayenin ülkele- fırsatı da verecektir. Akabinde, patronaj stratejileri
rin rejimlerini kendisine nasıl uyarlamak zorunda bu muhalif grupları ayrıştırmak için etkili olarak
bıraktığına ilginç bir örnek teşkil eder. kullanılabilir. Bu tür politik manevralar, serbest,

163
Otoriter Rejimler

özgür ve eşit fırsata dayanan seçim kül-


türünün yeterince yerleşmemiş olduğu
Seçimlerin düzenli bir şekilde yapıldığı ve bu seçimlerde an-
ülkelerde baştakilerin gücünü daha da
lamlı bir siyasi yarışmanın olduğu bir kısım otoriter rejimlere
pekiştirebilir. Böyle ülkelerde seçimlere
seçimsel demokrasi, “plebisitsel” (referanduma dayanan) de-
katılım oranı, siyasal katılımın seviyesi
mokrasi, yarışmacı otoriter rejimler gibi isimler de verilmiş-
için anlamlı bir gösterge değildir; gös-
tir. Bu tür rejimleri otoriter rejimlerden ayıran en önemli özel-
termelik seçimler yapan birçok otoriter
lik iktidarların yönetimlerini sürdürmeleri için seçim desteğine
rejimlerde iktidarın oy oranları liberal
ihtiyaç duymalarıdır. Ancak iktidarlar bu plesibitsel desteği
demokrasilerde görülmeyen ölçüde yük-
sağlamak için güçler ayrılığı ilkesini göz ardı edip muhalefet
sek (%80-%90 gibi) çıkmaktadır. Hatta
üzerine devletin bütün kurumları ile baskı yapmaktan, gerek-
Levitsky ve Way (2002, 55) seçimlerde
tiğinde bu baskıyı meşru kılmak için özel kanunlar çıkarmak-
kazanan parti %70’den fazla oy alıyorsa,
tan çekinmezler. Soğuk Savaş sonrası, özellikle 2000’li yıllarda
o ülkede demokrasinin varlığından söz
Rusya seçimsel demokrasi türünün iyi bir örneği olmuştur.
edilemeyeceğini savunmaktadırlar.

Öğrenme Çıktısı

3 Otoriter rejimlerde devletin vatandaşlarıyla ilişkisini nasıl bir çerçevede kurduğunu ve


neden böyle bir çerçevede kurmayı seçtiğini açıklayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Bir ülkenin siyasal siste-


Yakın zamanda Rusya Fe-
minde seçimlerin olmasının
19. yy süresince Osmanlı derasyonu Devleti, birçok
hangi durumlarda o ülkenin
Devleti neden Yunanistan, gençlik, kadın ve meslek
demokrasisini güçlendirdi-
Bulgaristan gibi komşula- örgütü kurmuştur. Rusya
ğini, hangi durumlarda ise
rından daha yüksek mali- Devleti’nin bu örgütle-
o ülkeyi demokratik stan-
yetle borçlanmıştır? ri kurmasındaki amacı ne
dartlardan uzaklaştırdığını
olabilir?
değerlendiriniz.

OTORİTER REJİM ÖRNEĞİ: FRANCO DÖNEMİ’NDE İSPANYA


Franco dönemi İspanya’sı (1939-1975) tek-adam sistemini örnekleyen bir otoriter rejimdir. Bazı siyaset
bilimciler Franco rejimini faşist bir totaliter rejim olarak tanımlar. Ancak sınırlı da olsa çoğulcu siyasal
yapıya izin vermiş olması, sistemin zayıf ve çok katmanlı ideolojik yapısının halkı topyekün mobilizas-
yondan sakınması ve Franco’nun sürdürdüğü politikaların genelde akılcı ve tahmin edilebilir olması bu
rejimi Mussolini İtalya’sı ve Nazi Almanya’sından anlamlı bir biçimde ayırır. 1936-1939 yılları arasında
Cumhuriyetçiler ile yaptıkları iç savaştan galip çıkan Franco’nun liderliğini yaptığı Milliyetçiler, asayişin
sağlanmasını müteakip Falanj partisini kurmuş ve partiler arası çekişmenin İspanya’nın bütünlüğüne zarar
verdiği iddiası ile siyasi partileri kapatmıştır. Benzer şekilde, bağımsız sendikalar da 1940’da feshedilmiş,
tüm sendikalar ve işveren örgütleri devlet himayesinde örgütlenmiş, Syndicato Vertical üzerinden devlete
korporatist bir bağ ile bağlanmışlardır.
Falanjistlerin İspanya yönetimindeki ilk devresi totaliter bir eğilimi yansıtır. 1939-1959 arasına denk
gelen bu süre zarfında İspanya, Nazi Almanya’sı ile İkinci Dünya Savaşı sırasında yapmış olduğu ittifaktan
dolayı galip ülkeler tarafından ekonomik yaptırımlara maruz bırakılmıştır. Uluslararası tecridi fırsat olarak

164
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

gören Falanj partisi, ülkenin bütün ekonomik yapı-


sını yeniden düzenlemeye, ülkeye ithal ikameci üre-
Franco Dönemi’ni, İspanya’nın dünyadan tecrit
tim ve tarım politikalarını yerleştirmeye çalışmıştır.
edildiği 1959 öncesi ve Soğuk Savaş’ın zirveye
Ancak bu politikalar sonucunda İspanya’da yer yer
çıkmasıyla ülkenin tekrar Batılı ülkeler arasına
hububat sıkıntısı ve özellikle şehirlerde aşırı fakirlik
katıldığı 1959 sonrası olarak ikiye ayırabiliriz.
baş göstermiştir.

Yaşamla İlişkilendir

Francisco Franco, İspanya İç Savaşı’nda Milliyetçi Cephe’nin önderi olan İs-


panyol Generalidir. 1936–1939 yılları arasında gerçekleşen iç savaş sonrasında
ülkenin idaresini bırakmamış olan Franco, ülkeyi 36 yıl boyunca diktatörlükte
yönetmiştir. Lakabı El Caudillo (Önder)’dir.
Francisco Franco  ya da tam adıyla  Francisco Paulino Hermene-
gildo Teódulo Franco y Bahamonde Salgado Pardo de Andrade, 4 Ara-
lık1892  tarihinde Ferrol,  Galicia,  İspanya’da dünyaya geldi. İki asırdan
beri her üyesi aralıksız deniz kuvvetlerinde yüksek rütbelerle hizmet ver-
miş olan bir aileden gelen Franco, babası gibi bir deniz kuvvetleri suba-
yı olma yolunda ilerliyordu. Fakat  İspanya  ile  Amerika  arasında gerçek-
leşen savaşın ardından neredeyse bütün donanmasını kaybetmiş olan ülke, ihtiyaç durmadığından
Franco da aile geleneğini bozarak kara harp okuluna kayıt oldu.
1907  yılında akademiye giren Franco,  1910  yılında okuldan mezun oldu ve de Fas’da görev
aldı. Savaşın getirdiği yıkım kendisini en çok Fas cephesinde göstermişti ve savaşta pek çok yüksek
rütbeli subay hayatını kaybetmişti. Bu boşluğu doldurmak için genç subayları terfi ettiren İspanyol
ordusu, iyi bir sicile sahip olan Franco’yu da es geçmedi. 1916 yılına gelindiğinde, henüz 23 yaşında
olan Franco, çoktan yüzbaşı rütbesine yükselmişti. El Biutz’de gerçekleşen bir talimde ağır yaralanan
Franco, bu kadar kötü bir patlamadan sağ çıkabildiği için orduda Baraka (Şanslı) lakabını kazandı ve
de 1917 yılında binbaşı rütbesine yükseltildi. 1923 yılına gelindiğinde yarbay olan Franco, aynı yıl Ma-
ria del Carmen Polo ile evlendi; çiftin 1926 yılında tek çocuğu olan Maria del Carmen dünyaya geldi.
1932  yılında  İspanya’da monarşinin sona ermesi ve demokratik düzenin kurulması sırasında,
Franco taraf tutmayarak apolitik bir tutum sergiledi. Fakat kısa süre içerisinde demokratlarla arası bo-
zuldu ve de  1936  yılında  Kanarya Adaları’na sürgün maiyetinde bir atamayla gönderildi. 18 Tem-
muz 1936 tarihinde askeri ayaklanma ilan eden Franco, ertesi gün Fas’a geçerek burada bulunan ordu-
nun denetimini bir günde ele geçirdi. Daha sonra İspanya’ya hareket eden Franco, 3 yıl sürecek olan
iş savaşı başlatmış oldu. 1936 yılında ayaklanmanın başlamasıyla askeri ve idari yönetici olarak atanan
Franco, ayaklanma sırasında ülkede tam bir denetim kuramasa da, 30 Ocak 1938 yılında hareketi ta-
mamladı ve de Franco devlet başkanı, hükümet başkanı, kara ve deniz kuvvetleri komutanı ünvanlarıyla
devletin başına geçti.
İç savaş sırasında ülkenin kaybettiği gücü tekrar kazanmak isteyen Franco, bu sebeple  1939
yılında  Anti-Komitern Pakt’ı imzalayarak  Adolf Hitler’in yanında  II. Dünya Savaşı’na girdi;
fakat  Almanya’nın  Polonya’ya saldırması sonucunda savaştan uzak durma kararı alarak ül-
kesini savaşın yıkımından korudu. Savaş süresince yaptığı mücadele  Fas’ta bulunan  Tanca
şehrini işgal etmek oldu, fakat bu durum Müttefikler tarafından hoş karşılanmayınca savaş sonrasında
kurulan Birleşmiş Milletler organizasyonuna İspanya alınmadı.

165
Otoriter Rejimler

1947 yılında İspanya’da rejmi değiştiren Franco, kendisini kral ve ülkenin daimi koruyucusu olarak
atadı. B.M.’lere de alınmayan İspanya, politika açısından çok kötü bir on yıl geçirdi; bu durum ABD
ile ilişkilerini geliştirdiği Soğuk Savaş’a kadar devam etti.  1966 yılında devlet ve hükümet başkanla-
rının yetkilerini azaltarak kendi gücünden az da olsa feragat ettiyse de 1969 yılında torunu olan Juan
Carlos’u veliahtı olarak ilan ederek diktatörlük rejmini güçlendiren hamlelere imza attı. Francisco Fran-
co,  1973  yılında başbakanlık görevini torununa bırakarak sadece devlet başkanı ve ordu komutanı
olarak görev yaptı.
Francisco Franco, uzun süren bir hastalığın ardından  20 Kasım  1975  tarihinde, 82 ya-
şında Madrid  İspanya’da hayata gözlerini yumdu. Yerine torunu olan  I. Juan Carlos  geçerek
İspanya’da krallığı devam ettirdi.

Kaynak: http://www.biyografi.net.tr/francisco-franco-kimdir/

Soğuk Savaş döneminde Amerika Birleşik verenler arasında çıkan çıkar çatışmalarını siyaset
Devletleri’nin Sovyetlere karşı ittifak kurma isteği, dışında, kapalı kapılar ardında ama ilgili grupların
anti-komünist bir ideolojiye de sahip olan İspanya’yı olurunu da alarak çözmeyi hedefleyen Franco reji-
tekrar Batı’nın bir üyesi yapmıştır. Ülkeye uygula- mi, işveren ve işçi kesiminin bir arada temsil edil-
nan ekonomik ambargonun kalkması ile İspanya diği devlete bağlı sendikalar (syndicate) kurmuştur.
ekonomisi atağa geçmiş ve hızlı bir modernleşme Sınırlı sayıda olan bu sendikalar, ekonomik sektör
yoluna girmiştir. Franco İspanya’sını siyaset bilimi bazında organize edilmişti. Juan Linz (1970) top-
açısından ilginç bir vaka yapan, Franco’nun devlet lumun birçok kesiminin bu korporatist yapı üze-
yönetimde parti tabanlı bir yapıdan tek adam yapı- rinden Franco rejiminin politika seçimlerine dolay-
lanmasına doğru giderken, devlet-birey ilişkilerin- lı etki yapabildiğini savunur.
de görece çoğulcu bir yapıya yönelmesidir. Franco, Franco, erken dönemde rejimini pekiştirirken,
modernleşen İspanya toplumunda iktidarının pe- yani rejimin topluma kendini kabul ettirme kaygı-
kişmesi için görece muhafazakâr bir taban olan orta sı yüksek iken, toplum üzerinde kontrol sağlamak
sınıf, işverenler, kilise ve monarşi yanlıları ile itti- için genel olarak kaba güce başvurmuş, ancak za-
fak kurmayı seçmiştir. Örneğin, İspanyol Katolik manla rejimin güç kullanımı daha seçici hale gel-
Kilisesi Franco’yu ‘Katolik dini için savaşan gerçek miştir. Yine de Franco’ya muhalefet yapan ya da
bir Haçlı’ olarak nitelendirmiştir. Franco, ülke için yapması muhtemel gruplar rejimin baskıcı tutu-
hassas bir konu olan krallığın tekrar oluşturulması munu Franco’nun ölümüne kadar hissetmiştir. Re-
konusunda da hassas bir politika izlemiştir. Her ne jim, liberal demokratlardan komünistlere, Katalan
kadar ülkenin ismini İspanya Krallığı’ndan İspanya ayrılıkçılarından demokrasi talep eden üniversite
Devleti’ne çevirse de, Franco kraliyet kurumunun öğrencilerine kadar her tip muhalefeti gerek şehir-
tekrar oluşturulmasını “uygun bir vakitte çağın lerde (Policia Armada) gerekse kırsal kesimde (Gu-
gereklerine uygun bir şekilde olmak üzere” askıya ardia Civil) bu iş için özel kurduğu askeri inzibat
almış ve bu kurumu lağvetmemiştir. Franco’nun güçleriyle bastırmıştır.
kraliyet ailesine karşı olan bu tutumu, monarşinin
korunmasını isteyen birçok muhafazakâr grubun
da onayını almıştır. Rejimin anti-komünist tutu- Sonuç
mu da burjuva ağırlıklı orta sınıfın rejime edilgen Ufak bir zümrenin devlet yönetimini topluma
onayını vermesini sağlamıştır. karşı anayasal bir sorumluluğu olmadan elinde tut-
1960’larda başlayan ekonomik büyüme dal- tuğu siyasal sistemlere otoriter rejimler denir. Oto-
gası ile birlikte yürütme organlarının yönetimine riter rejimler, tarih boyunca en sık görülen rejim
uzman teknokratları getiren Franco, İspanya’nın türüdür ve kendi içinde önemli farklılıklar gösterir.
içinden geçtiği sosyoekonomik değişimin yöneti- Otoriter rejimlerde askeri cunta, bir diktatör ya da
mi için kontrollü bir çoğulculuk sağlama yoluna tek bir parti devlet yönetimini elinde bulundura-
gitmiştir. Bu büyüme sırasında, özellikle işçi ve iş- bilir. Bu üç ana rejim türünden farklı özellikleri

166
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

bünyelerinde barındıran melez rejimleri de göz- ilişkilerden doğan çatışmalarda da korporatist yapı-
lemlemekteyiz. Otoriter rejimler, toplumu baskı lanmalar, otoriter rejimlerin sıklıkla başvurdukları
altına alarak, bireyleri sisteme bağlayarak ve lider yöntemlerdir. Özellikle son yıllarda, birçok otoriter
kültü oluşturarak iktidarlarını pekiştirirler. Zaman rejimin hilesiz seçimler organize ettiklerini de gör-
zaman kontrollü bir şekilde siyasal çoğulculuğa izin mekteyiz. Bu seçimlerin organize edilmesinin arka-
verebilseler de, otoriter rejimler toplum içi çatış- sında, küresel ölçekte gördüğümüz demokratikleş-
maları siyaset zemininin dışında çözmeye meyilli- me dalgaları ve sermaye dolaşımlarının da önemli
dirler. Bu tür çatışmaların yönetiminde patronaj etkisi vardır.
mekanizmaları ve daha karmaşık sosyo-ekonomik

Öğrenme Çıktısı

4 Otoriter rejim tiplerinin tartışılmasıyla edinilen kuramsal çerçeveyi Franco Dönemi


İspanya’sındaki siyasal gelişmelerle ilişkilendirebilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Franco’nun iktidarını koru-


Franco, uzun vadede ken- Franco döneminde yaşanan
mak için toplumun hangi
di iktidarını tehdit etme ekonomik büyümenin, hal-
kesimleri ile iknaya, han-
potansiyeline sahip Krallık kın Franco rejimine verdiği
gi kesimleri ile ise baskıya
kurumunu neden lağvetme- desteğin düzeyi ile ilişkisini
dayalı ilişkiler kurduğunu
miştir? değerlendirin.
anlatın.

167
Otoriter Rejimler

1 Otoriter rejim kavramını


açıklayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Ufak bir zümrenin devlet yönetimini topluma karşı anayasal bir


Otoriter Rejim Kavramı sorumluluğu olmadan elinde tuttuğu siyasal sistemlere otoriter
rejimler denir. Otoriter rejim, siyasal sistemler arasında kökeni
en eskiye dayanan ve haliyle tarih boyunca içinde birçok farklı
türü barındırmış sistemdir. Tarihsel açıdan baktığımızda antik
Yunan şehir devletleri ve 19.yy ve sonrası modern ulus-dev-
letlerin bir kısmında gördüğümüz demokrasiler ve Napolyon
Bonaparte ile başlayıp Nazizim ve Stalinizm gibi yönetimlerle
devam eden modern çağa özgü totaliter rejimler insanlığın siya-
si tarihinde istisnai vakalardır.
20. yüzyıl süresince Batılı devletlerin sömürgelerini kaybetmesi
(dekolonizasyon) sonucunda dünya siyasi sahnesine düzineler-
ce yeni ülke girmiştir. Bu ülkelerin çoğunluğu ne Nazizm veya
Maoizm gibi totaliter bir sistemi benimsemiş, ne de liberal de-
mokrasiler gibi geniş katılıma ve güçler ayrılığına önem veren
çoğulcu sistemlere geçmişlerdir.

Otoriter rejim türlerini ve bu


2 türleri birbirinden ayıran ana
özellikleri saptayabilme

Otoriter rejimlerin uzun tarihsel geçmişi, siyaset bilimi reper-


Otoriter Rejim Türleri tuarına birçok farklı otoriter rejim türü sokmuştur. Hatta oto-
riter rejimleri demokratik ve totaliter rejimler elendiği zaman
oluşan genel bir ‘arda kalan’ kategorisi olarak gören siyaset bi-
limciler de vardır. Bu tür kavramsal çeşitliliği sınıflandırmak
için ilk temel noktamız şu soru olacaktır: Otoriter rejimlerde
rejimin kurallarını ve devletin asli görevlerinin nasıl yürütüle-
ceğini kim belirler? Bu sorunun cevabı üç ana grubun varlığına
işaret etmektedir: askeri cunta yönetimi, tek parti yönetimi ve
lider temelli dikta yönetimi. Burada hatırlanması gereken başka
bir unsur ise, aşağıda tartışılan üç türün ideal, biçimlendiril-
miş türler olmasıdır. Gerçek hayatta gözlemlediğimiz otoriter
rejimler, her üç türün özelliklerini belirli derecede bünyelerinde
barındırmaktadırlar.

168
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Otoriter rejimlerde devletin

3 vatandaşlarıyla ilişkisini nasıl bir


çerçevede kurduğunu ve neden böyle bir

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


çerçevede kurmayı seçtiğini açıklayabilme

Otoriter Rejimlerde
Otoriter rejimler yönettikleri halk üzerinde geniş bir kontrol
sağlamak için üç ana yola başvururlar: baskı kurma, sisteme
Devlet-Birey İlişkileri
bağlama ve lider kültü yaratma.
Azınlığın çoğunluğu yönettiği ve memnuniyetsizliklerin meşru
yollardan dile getirilme şansının az olduğu otoriter rejimlerde
rejim karşıtlarına karşı cebir kullanılması oldukça sık görülen
bir durumdur. Aynı zamanda, otoriter rejimlerde devletin halkı
üzerinde güç kullanımı, demokrasilerde olduğu gibi kanunla dü-
zenlenmediği için yürürlüğe konması daha kolay bir politikadır.
Otoriter rejimlerin hemen hemen hepsi yeri geldiğinde şiddete
başvursa da, birçoğu toplumun bazı kısımlarını sisteme paydaş
haline getirerek kontrollerini sağlar. Burada rejimlerin toplum
üzerinde kontrolünü sağlayan ana etken, kişi ve grupların çıkar
ilişkileri üzerinden rejime bağlı hale getirilmesidir.

Otoriter rejim tiplerinin tartışılmasıyla

4 edinilen kuramsal çerçeveyi Franco


Dönemi İspanya’sındaki siyasal
gelişmelerle ilişkilendirebilme

Franco dönemi İspanya’sı (1939-1975) tek-adam sistemini ör-


Otoriter Rejim Örneği: Franco
Dönemi’nde İspanya nekleyen bir otoriter rejimdir. Bazı siyaset bilimciler Franco re-
jimini faşist bir totaliter rejim olarak tanımlar. Ancak sınırlı da
olsa çoğulcu siyasal yapıya izin vermiş olması, sistemin zayıf ve
çok katmanlı ideolojik yapısının halkı topyekün mobilizasyon-
dan sakınması ve Franco’nun sürdürdüğü politikaların genelde
akılcı ve tahmin edilebilir olması, bu rejimi Mussolini İtalya’sı
ve Nazi Almanya’sından anlamlı bir biçimde ayırır.

169
Otoriter Rejimler

1 Aşağıdakilerden hangisi otoriter rejimlerde 6 I. Facebook


görülmemektedir?
II. Devlete bağlı sendikalar
neler öğrendik?

A. Muhalefet partisi
B. Güçler ayrılığı ilkesi III. Sivil toplum örgütleri
C. Korporatist yapılanma Yukarıdakilerden hangisi veya hangileri otoriter rejim-
D. Seçimler lerde muhalefetin örgütlenmesine yardımcı olabilir?
E. Himayeci bir anlayış A. Sadece I B. Sadece II
C. Sadece III D. I ve II
2 Otoriter rejimler arasında en istikrarlı ve ya- E. I ve III
pısal açıdan en esnek olanı hangisidir?
A. Tek Parti 7 Aşağıdakilerden hangisi bir ülkede otoriter
B. Askeri rejim rejimin ortaya çıkışında etkili değildir?
C. Komünizm A. Ekonomik gelişmişlik
D. Diktatörlük B. Toplumun varlığının tehdit altında olması
E. Sömürgecilik C. Ülke halkının çoğunluğunun mensup olduğu din
D. Orta sınıfın yaygınlığı
3 Sivil bir liderin parlamentoyu feshedip bir E. Toplumda hiyerarşik eğilimler
diktatör olarak siyasi sistemin başına geçmesine ne
ad verilir? 8 Neopatrimonyal liderleri diğer otoriter lider-
A. Lider kültü lerden ayıran ana özellik nedir?
B. Cunta A. Devletin organlarını zayıf tutması
C. Rejim içi çatlak B. Himayeci bir anlayışla kontrol sağlaması
D. Autogolpe C. Toplum üzerinde güç kullanmaktan çekinmemesi
E. Patronaj D. Diğer ülkelere karşı saldırgan olması
E. Ülkesinde seçimlere izin vermesi
4 Aşağıdakilerden hangisi otoriter rejimlerin
bireyi sisteme bağlamak için kullandığı stratejiler- 9 Aşağıdakilerden hangisi otoriter rejimlerin
den değildir?
seçim düzenlemesinin ardında yatan gerekçelerden
A. Lider kültü yaratmak değildir?
B. Gözetim A. Küresel sermayeyi ülkeye çekmek
C. Darbe B. İktidarın popülaritesini tescil etmek
D. Baskı C. Küresel demokratikleşme isteklerine cevap vermek
E. Himaye altına alma D. Parti içi muhalefeti susturmak
E. Muhalefetin aczini göstermek
5 Otoriter sistemlerdeki kontrol ve katılım me-
kanizmaları aşağıdaki amaçlardan hangisini güder? 10 Aşağıdakilerden hangisi otoriter rejimleri tota-
A. Muhalefetin örgütlenmesini engellemek liter rejimlerden ayrıştıran özelliklerinden birisidir?
B. Muhalefetin gücünü sınamak A. Diğer ülkelerle ittifaka gitmesi
C. Muhalefeti bölmek B. Siyasi liderlerini halka insan üstü özelliklerle
D. Olası muhalif grupları önceden belirlemek sahipmiş gibi sunması
E. Hepsi C. Siyasi çoğulculuğa izin verebilmesi
D. Devlet destekli sivil toplum örgütleri kurması
E. Muhalefet üzerinde baskı kurması

170
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Yanıtınız yanlış ise “Otoriter Rejimlerde


1. B Yanıtınız yanlış ise “Otoriter Rejim Kavramı 6. E
Devlet-Birey İlişkileri: Denetim ile Otoriter
ve Otoriter Rejim Türleri” konusunu yeni-
Rejimler ve Seçimler ” konusunu yeniden

neler öğrendik yanıt anahtarı


den gözden geçiriniz.
gözden geçiriniz.

2. A Yanıtınız yanlış ise “Otoriter Rejim Türleri” 7. C Yanıtınız yanlış ise “Otoriter Rejim Kavra-
konusunu yeniden gözden geçiriniz. mı” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

3. D Yanıtınız yanlış ise “Otoriter Rejim Türleri” 8. A Yanıtınız yanlış ise “Otoriter Rejim Türleri”
konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Otoriter Rejimlerde Yanıtınız yanlış ise “Otoriter Rejimlerde Dev-
4. C 9. D
Devlet-Birey İlişkileri: Denetim” konusunu let-Birey İlişkileri: Otoriter Rejimler ve Se-
yeniden gözden geçiriniz. çimler ” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Otoriter Rejimlerde


5. E 10. C Yanıtınız yanlış ise “Otoriter Rejim Kavramı
Devlet-Birey İlişkileri: Denetim ile Otoriter
ve Otoriter Rejim Türleri” konusunu yeni-
Rejimler ve Seçimler ” konusunu yeniden
den gözden geçiriniz.
gözden geçiriniz.

171
Otoriter Rejimler

Araştır Yanıt
6 Anahtarı

Otoriter rejimde tek bir kanun koyucu kişi, grup ya da komite vardır ve totali-
ter rejimden daha radikaldir. Totaliter liderin insanlar üzerinde karizmatik bir
etkisi vardır. Otoriter rejimde ise insanlar korku ile yönetilir. Otoriter rejimde
Araştır 1 muhalifler cezalandırılır, işbirlikçiler mükâfatlandırılır. Otoriter rejimlerde
halkı topyekûn seferber edecek bir ideoloji bulunmaz ve iktidar üzerinde çok
sınırlı da olsa denge ve denetleme mekanizmaları vardır.

Modern siyasi tarihte bir tek parti rejiminin tek lider diktasına kaydığına şahit
olmaktayız. Bu durumun ana sebepleri: lideri denetleyecek mekanizmaların
Araştır 2 olmaması; dış tehditleri savuşturma ya da ekonomik kalkınma gibi toplum
nezdinde önceliği olan konularda başarının liderin elindeki otoriterinin mik-
tarıyla eş tutulmasıdır.

Osmanlı Devleti girdiği savaşları ve ülke içindeki yatırımlarını finanse etmek


için 19. yüz yılın başından itibaren borçlanmaya başlamıştır. Bu borçlanma
sürecinde Osmanlı Devleti kendisine benzer ekonomik gelişmişlik seviyesin-
de olan Yunanistan, Bulgaristan gibi ülkelere göre daha yüksek faizle borçla-
nıyordu. Bunun sebebi Osmanlı padişahlarının diğer Avrupa krallarına göre
mutlak bir otoritesinin olması, padişahı harcamalarını denetleyecek bir ku-
Araştır 3 rumun olmamasıdır. Avrupa’da birçok krallıkta kralın borçlanma ve kaynak
kullanımı yetkisi ülke meclislerinin kontrolü altındaydı. Borç verenler, kralın
harcamalarının meclis onayına tabi olduğu bu tur ülkelere verilen kredile-
rin geri ödenme şansının daha yüksek olduğunu gözlemliyor ve bu ülkelere
verdikleri kredilere uyguladıkları politik risk faizini daha düşük tutuyorlardı.
Bu krallıkların aksine, Osmanlı Devleti’nde uzun süre padişahın yetkilerini
kısıtlayacak bir kurum olmamıştır.

Franco, iktidarını sürdürmek için toplumdaki muhafazakâr kesimin desteğini


almaya önem vermekte idi. Bu kesim için ise krallık kurumu duygusal öne-
mini korumaktaydı. Franco, krallık kurumunu lağvetmek yerine bu kurumu
Araştır 4
hayata tekrar geçirmeyi sadece askıya alarak hem krallık kurumunun kendi
iktidarına tehdit oluşturmasını engellemiş hem de toplumun krallık yanlısı
kesiminin desteğini almaya devam etmiştir.

172
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Kaynakça
Bratton, M. ve van de Walle, N. (1994). Democratic Nordlinger, E. (1977). Soldiers in Politics: Military
Experiments in Africa: Regime Transitions in Coups and Governments, Englewood Cliffs, NJ:
Comparative Perspective, Cambridge, UK: Prentice Hall.
Cambridge University Press.
O’Donell, G. ve Schmitter P. C. (1986). Transitions
Brooker, P. (2008). “Authoritarian Regimes”, (der.) from Authoritarian Rule:Tentative Conclusions
Caramani, D, Comparative Politics, Oxford, UK: about Uncertain Democracies, Baltimore, MD:
Oxford University Press. Johns Hopkins University Press.
Geddes, B. (1999). “Authoritarian Breakdown: O’Neil, P. (2007). Essentials of Comparative Politics,
Empirical Test of a Game Theoretic Argument”, New York, NY: W. W. Norton.
Amerikan Siyasi Bilimler Derneği Konferansı’nda
Özbudun, E. (2011). Otoriter Seçimler ve Türkiye,
sunuldu, Washington, DC.
İstanbul: Bilgi Üniversitesi Yayınları.
Geddes, B. (2003). Paradigms and Sand Castles:
Przeworski, A.; Alvarez, M. E.; Cheibub, J.A.
Theory Building and Research Desingn in
ve Limongi, F. (2000). Democracy And
Comparative Politics, Ann Arbor, MI: Michigan
Development: Political Institutions and Well-
University Press.
Being in the World, (1950-1990), Cambridge,
Gandhi, J. ve Lust-Okar, E. (2009). “Elections Under UK: Cambridge University Press.
Authoritarianism”, Annual Review of Political
Schedler, A. (2006). Electoral Authoritarianism: The
Science, V. 12: 403-22.
Dynamics of Unfree Competition, Boulder, CO:
Hadenius, A. ve Teorell, J. (2007). “Pathways from Lynne Rienner.
Authoritarianism”, Journal of Democracy, V.
Stasavage, D. (2002). ‘Credible commitment in early
18(1): 143-57.
modern Europe’, Journal of Law, Economics and
Henderson, Erol (2009). “Disturbing the Peace: Organization, V. 18(1): 155-86.
African Warfare, Political Inversion and the
Brownlee, J. (2007). Authoritarianism in an Age
Universality of Democratic Peace Thesis”, British
of Globalization, Cambridge, UK: Cambridge
Journal of Political Science V. 39(1): 25-58.
University Press.
Huntington, S. (1993). “The Clash of Civilizations?”
Huntington S. Moore H. C. (Der.). (1970).
Foreign Affairs, V. 72(3):22-49
Authoritarian Politics in Modern Society: The
King, Gary; Jennifer Pan; and Molly Roberts. Dynamics of Established One-party Systems,
“How Censorship in China Allows Government New York, NY: Basic Books.
Criticism but Silences Collective Expression,”
Pempel, T. J. (Der.). (1990). Uncommon Democracies:
American Political Science Review, Vol. 107, No.
The One-Party Dominant Regimes, Ithaca, NY:
2 (May, 2013): 326-343,
Cornell University Press.
Levitsky, S. ve Way, L.A. (2002). “The Rise of
Pye, L. (1990). “Political Science and the Crisis of
Competitive Authoritarianism”, Journal of
Authoritarianism”, American Political Science
Democracy, V.-13 (2): 51-65.
Review, 84(1): 3-19.
Linz, J. (1970). ‘From Falange to Moviemento
Slater, D. (2003). ‘Iron Cage in an Iron Fist:
Organizacion: The Spanish Single-Party and the
Authoritarian Institiutions and Personalization
Franco Regime’, (der.) Huntington, S. ve Moore, B.,
of Power in Malaysia” Comparative Politics, V.
Authoritarian Politics in Modern Society, ss. 128-203.
36(1):81-102.
Linz, J. ve Stepan, A. (1996). Problems of Democratic
Slater, D. (2006). “The Ironies of Instability in
Transition and Consolidation: Southern Europe,
Indonesia”, Social Analysis, V. 50(1): 208-13.
South America, and Post-Communist Europe,
Baltimore, MD: Johns Hopkins University Pres. Townson, N. (Der.) (2007). Spain Transformed: The
Late Franco Dictatorship, 1959-1975, New York,
Lipset, S.M. (1959). “Some Social Requisites of
NY: Palgrave MacMillan.
Democracy: Economic Development and Political
Legitimacy”, American Political Science Review Weingast, B.(1990). “The Role of Credible
V. 53(1):69-105. Commitments in State Finance”, Public Choice,
66(1):89-97.
Moore, B. (1966). Social Origins of Dictatorship and
Democracy: Lord and Peasant in the Making of
the Modern World, Boston, MA: Beacon Press.

173
Bölüm 7
Totaliter Rejimler

1 2
öğrenme çıktıları

Totaliter Rejim Kavramı Totaliter Rejim Uygulamaları


1 Totaliter rejimi tanımlayabilme 2 Totaliter rejim uygulamalarını açıklayabilme

Totaliter Rejimlerde Siyasal Kültür ve Totaliter Rejimlerin Ekonomi Politiği ve

3 4
Toplumsallaşma Korporatizm
3 Farklı siyasal sistemlerin siyasal kültür 4 Totaliter ve demokratik rejimlerin ekonomik
üzerindeki etkilerini analiz edebilme yapılarını karşılaştırabilme

Anahtar Sözcükler: • Totaliterlik (Totalitarianism) •Faşizm •Nazizm •Korporatizm

174
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

GİRİŞ göre kavram Mussolini rejiminin ideologlarından


Siyaset biliminde bazı kavramlar belirli bir dö- Giovanni Gentile tarafından faşist rejimin kudre-
nemde var olmuş yapı ve kurumları tanımlamak tini ifade etmek amacıyla ortaya atılmıştır. Gen-
için kullanılırlar. Örneğin Orta Çağ’ın ekonomi tile, Faşist rejimin tutumunu ve kurmaya çalıştığı
politiğini feodalizm kavramıyla anlatırız. Bu tür devlet sistemini tarif etmektedir. İtalya’daki Faşist
kavramların güncel gelişmeleri değerlendirirken Parti’nin lideri Benito Mussolini ise faşist rejimin
kullanılması ise tartışmalıdır. Bir yandan bu kav- totaliter bir rejim olduğunu şöyle ifade etmektedir:
ramların kullanılması konunun tarihsel bağlama ‘Herşey devletin içinde, hiçbir şey devletin dışın-
yerleştirilmesi bakımından önemlidir. Öte yandan da değil, hiçbir şey devlete karşı değil’ (Mussolini,
güncel bir konunun ortadan kalkmış bir yapıya işa- 1933). Dolayısıyla totaliter rejimin veya totaliterli-
ret eden kavramlarla anlaşılmaya çalışılması yanıl- ğin özünü her yapı ve kurumun bütünüyle devlet
tıcı olabilir. aygıtlarını kullanan otoriteler (yetkeler) tarafından
denetim altına alınması oluşturmaktadır.
Totaliter rejim ve totaliterlik (totalitarianism)
bu bakımdan oldukça tartışmalı kavramlardır. Ge-
nel olarak merkeziyetçi bir devlet yapısı ve radikal
Merkeziyetçi bir devlet yapısı ve radikal
bir ideoloji üzerine kurulan, içinde bulunduğu sos-
bir ideoloji üzerine kurulan, içinde bu-
yo-ekonomik yapının bütün üyelerini ve kurumla-
lunduğu sosyo-ekonomik yapının bütün
rını dönüştürmeyi hedefleyen, bireysel özgürlükleri
üyelerini ve kurumlarını dönüştürmeyi
ortadan kaldıran siyasal sistemler totaliter rejim
hedefleyen, bireysel özgürlükleri ortadan
olarak adlandırılır (O’Neil, 2010, 144). Ancak uy-
kaldıran siyasal sistemler totaliter rejim
gulamada var olan veya bir dönem var olmuş olan
olarak tanımlanır.
hangi devletlerin totaliter rejim olarak adlandırıla-
bileceği konusunda farklı görüşler öne sürülmek-
tedir. Totaliter ve otoriter rejimler arasındaki fark-
lar ise bir diğer tartışma konusudur. Bu çalışmada Bu alanda yapılan ilk çalışmalardan biri olan
öncelikle söz konusu tartışmalar değerlendirilerek Totalitarizmin Kökenleri’nde (1951) Hannah
totaliter rejim kavramı açıklanacaktır. Daha sonra Arendt totaliter rejimlerin diğer diktatörlükler-
uygulamadaki totaliter rejim örnekleri ele alına- den ayırt edici özelliğinin insan hayatının bütün
caktır. Totaliter rejimlerde siyasal kültür ve birey- boyutlarının rejimin hâkimiyeti altına alınması
devlet ilişkileri incelenecek ve faşist rejimlerdeki olduğunu belirtmektedir. Diğer baskıcı rejimlerde
korporatist çıkar örgütlenmesi değerlendirilecektir. bu hâkimiyet oldukça sınırlıdır. Totaliter olmayan
istibdat rejimlerinde hükümetler açık ve güçlü bir
muhalefetle karşılaşmadıkça müdahale etmeye ge-
rek duymayabilirler, bireylerin edilgenliğiyle yeti-
dikkat nebilirler. Oysa totaliter rejimlerde kolluk kuvvet-
Burada tartışmalı olan totaliter rejimin ge- leri devlete itaati sağlamada önemli rol oynar. Polis
nel tanımı değil, hangi sistemlerin totaliter ve jandarma gibi resmi kolluk kuvvetlerinin yanı
rejimler olarak adlandırılabileceğidir. sıra hükümetler resmi olmayan paramiliter olu-
şumları toplumu sindirmek için kullanabilir. Faşist
dönem İtalya’sında Mussolini’ye bağlı Kara Göm-
TOTALİTER REJİM KAVRAMI lekliler ve Nazi Almanyası’ndaki SS (Schutzstaffel)
Totaliterlik Fransızca kökenli bir sözcüktür. buna örnektir.
Ancak 1920’li yıllarda İtalya’da bugünkü anlamında Devlet eliyle şiddet veya devlet terörü bu re-
kullanılmaya başlanmıştır. Bazı yazarlara göre kav- jimlerde suikastlar, yargısız infazlar ve işkencenin
ramı ilk önce Mussolini’nin siyasi rakiplerinden li- yanı sıra tutuklamalar ve göstermelik mahkeme-
beral eğilimli bir gazeteci ve siyasetçi olan Giovanni lerde verilen hapis cezalarını içermektedir. Ayrıca
Amendola özgürlüklere yer bırakmayan ve toplu- aykırı veya eleştirel düşüncelere sahip kişiler işten
mun bütün kesimleri üzerinde topyekûn (total) de- atılmakta ve kamusal kaynaklardan mahrum bıra-
netim sağlamayı amaçlayan yeni rejimi eleştirmek kılmaktadır. Bunların dışında toplum sürekli göze-
için kullanmıştır. Daha yaygın olan diğer görüşe

175
Totaliter Rejimler

tim altında tutulmaktadır. Gizli polis veya benzeri Devlet eliyle şiddetin yaygınlığına ve yoğunluğu-
bir iç güvenlik birimi kullanılarak insanlar takip na karşın bu askeri rejimlerin topyekûn hâkimiyet
edilir, telefonları dinlenir ve muhbirlerden alınan sağlayabildiğini söylemek zordur. Ayrıca devlet
bilgilerle şüpheliler listesi oluşturulur. Gözetim yo- terörü, özellikle rejimin yerini sağlamlaştırmaya
luyla rejimler zor kullanma tehdidini canlı tutar. ve kurumsallaşmaya çalıştığı ilk dönemlerde yo-
Arendt’ten sonra totaliterlik kuramlarının öncüle- ğundur. Zaman içinde tehdit algısının azalmasıyla
rinden sayılan Friedrich ve Brzezinski, Totalitarian birlikte devletin saçtığı dehşet de azalabilir. Dola-
Dictatorship and Autocracy (1956) isimli çalışmala- yısıyla şiddete başvuran her rejim totaliter değildir
rında silahlanmanın devlet tekelinde olmasının ve ve devlet şiddetinin zaman içinde azalması da her
polis teşkilatı kullanılarak devletin vatandaşlarına zaman rejimin totaliter olma özelliğini yitirdiği an-
karşı şiddete başvurmasının totaliter rejimlerin be- lamına gelmez. Totaliter rejimlerdeki devlet terörü-
lirleyici özelliklerinden ikisi olduğunu öne sürmek- nün ayırt edici özelliği sadece rejim düşmanlarını
tedirler. Devlet şiddetinin temelinde hiç bitmeyen sindirmeyi değil, şiddet yoluyla kurumsal yapıyı
bir düşman arama vardır. Şiddetin yöneldiği düş- dönüştürmeyi hedeflemesidir (O’Neil, 2010, 144).
manlar gerçek düşmanlar veya potansiyel düşman- Bu bağlamda totaliter rejimlerde şiddetin bir yan-
lar, yani öznel veya nesnel hedefler olabilir. Reji- dan herhangi bir insanı hedef alabilmesi, gerçek
me muhalif olan siyasi gruplar ‘gerçek’ düşmanları düşmanlara potansiyel ve nesnel hedefleri dâhil
oluşturur. Nesnel hedefler ise rejim karşıtı eylem- etmesi; öte yandan devlet şiddetinin kapsamlı ve
lerin içinde yer almasalar bile etnik veya dinsel kö- bütüncül hedefleri olması esastır.
kenleri dolayısıyla şiddete maruz kalırlar. Örneğin Kurumsal yapıyı dönüştürme hedefi totaliter
faşist bir totaliter rejimde devlet şiddeti sosyalist rejimlerin radikal bir ideoloji üzerine kurulmuş
ve komünistleri hedef almakla yetinmez, bireysel olmasından kaynaklanmaktadır. Oysa askeri dar-
olarak siyasetle ilgilenmiyor bile olsalar Yahudileri, belerle iktidarı ele geçiren cuntalar çoğu zaman ge-
Slavları ve Romanları da düşmanı olarak görürler. lişmiş bir ideolojiye dayanmazlar, daha da önemlisi
ideolojilerini egemen hale getirecek kaynaklardan
ve yetenekten (capability) yoksundurlar. Burada
Totaliter rejimin veya totaliterliğin özünü sadece totaliter rejimlerin ideolojisi olduğu yanıl-
her yapı ve kurumun bütünüyle devlet gısına düşmemeye dikkat etmek gerekir. Bütün si-
aygıtlarını kullanan otoriteler tarafından yasal sistemler bir resmi ideoloji etrafında gelişirler
denetim altına alınması oluşturmaktadır. ve kurucu anayasaları bu ideolojinin unsurları et-
rafında şekillenir. Demokratik siyasal sistemler de,
özgürlük, eşitlik, bireysel haklar gibi bazı değerleri
Totaliter rejimlerin ayırt edici özellikleri siyaset ve hedefleri ön plana çıkarırlar. Oysa totaliter re-
bilimi tarafından tartışılsa da şiddetin bu rejimlerin jimlerin köktenci ve bütüncül bir yeni toplum ve
temel bir unsuru olması daha sonraki teorisyenler, insan / yurttaş yaratma içeriğinde olan bir ideolojik
örneğin ikinci nesil totaliterlik kuramcılarından özü vardır.
Schapiro (1972) tarafından da vurgulanmaktadır. Totaliter rejimin belirlediği ideal yurttaş tanı-
Çünkü totaliter rejimleri kuran hükümetler seçim mı eğitim sisteminin temelini oluşturur. Kurumlar
yoluyla iktidara gelebilir; ancak rejimin kurumsal- ve yapılar kurucu ideolojinin rehberliğinde geli-
laşması zor kullanarak ve zor kullanma tehdidine şir. Ancak demokratik sistemler toplumu kurucu
başvurarak insanların sindirilmesine dayanır (Ro- ideolojiye uygun hale getirmek için bireylerin rı-
dee, vd., 1983, 112). Yine de devlet eliyle şiddetin zasını almayı hedefler ve totaliter rejimlerin aksi-
varlığı bir rejimin totaliter rejim olarak tanımlan- ne topyekûn egemenliği sağlamaya yönelmedikleri
ması için yeterli değildir. Diğer baskıcı rejimler ve gibi bu amaçla şiddete başvurmaktan kaçınırlar.
diktatörlükler de şiddete başvurmaktadır. 1970’li Demokratik sistemlerde diğer ideolojiler demok-
yıllarda Latin Amerika’daki askeri diktalara bağ- rasiyi ortadan kaldırmayı hedeflemediği sürece
lı ‘Ölüm Timleri’ olarak adlandırılan paramiliter demokratik muhalefet kapsamında değerlendiri-
örgütler çok sayıda insanın hayatını kaybetmesine lirken, totaliter rejimlerde kurucu ideolojiye aykı-
neden olmuştur. Bu gruplar aynı zamanda adam rı her türlü görüş imha edilmeye çalışılmaktadır.
kaçırmak ve işkence yapmakla da suçlanmıştır. Totaliter rejimlerde ideoloji yukarıda bahsedilen

176
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

nesnel hedeflerin tanımlanmasını sağlar, daha son- Her türlü muhalefeti ve aykırı görüşü sindir-
ra da başta şiddet olmak üzere her türlü egemenlik meyi, hatta ortadan kaldırmayı hedefleyen, bunun
kurma aracını meşrulaştırır. Totaliter iktidarların için yoğun şiddete başvuran bir rejim neden öte
kurumsallaşmaya başladığı aşamada ise artık her- yandan siyasi ve sosyal hayatı canlı tutmaya çalı-
kes birer muhbir veya rejim düşmanı olmak duru- şır? Otoriter rejimlerde genellikle hedeflendiği gibi
munda kalmaktadır (Brooker, 2000, 10). Friedrich edilgen bir toplumun denetim altına alınması daha
ve Brzezinski’ye (1956) göre, muktedirlerin kendi kolay değil midir? Sosyo-ekonomik yapının bütün
ideolojilerinin yanılmazlığına olan inançları ve ide- unsurlarıyla ilgili görüşleri ve hedefleri bulunan
olojilerini bütün topluma egemen kılma amaçları gelişmiş bir ideolojinin etkinliği totaliter rejimleri
devlet şiddetinin temel kaynağını oluşturur. Tota- kitlelerin rejime itaatlerinin yanı sıra bağlılıkları-
liter devlet radikal bir ideoloji çerçevesinde siyasi, nın da sağlanmasına yarar. Bu nedenle devlet eliyle
ekonomik, sosyal ve kültürel politikaları belirleyip şiddet yeterli değildir, rejimler kitlelerin harekete
nihayetinde toplumu ideolojisine uygun hale getir- geçirilmesini veya seferber edilmesini (mass mobi-
meyi amaçlar. lization) hedeflemektedir. Bu amaçla sıklıkla rejim
Totaliter rejimin temelini güçlü ve radikal bir lehine gösteriler ve toplantılar düzenlenir.
ideolojinin oluşturması aynı zamanda bu rejimler- Kitlelerin harekete geçirilmesi bir siyasal katıl-
deki yoğun propaganda ve endoktrinasyon faa- ma türü olarak anlaşılmamalıdır. Siyasal katılma
liyetlerini açıklamaktadır. Totaliter rejimlerin bir bireylerin karar alıcıları etkilemek ve bu yolla hü-
diğer ayırt edici özelliği olan iletişim kanallarının kümet politikalarını değiştirmek amacıyla giriştik-
devlet tekelinde olması endoktrinasyonun bir par- leri her türlü etkinliği ifade etmektedir (Kapani,
çasıdır (Friedrich ve Brzezinski, 1956). 2008, 144). Tanımı gereği siyasal katılma eleştirel
düşünceyi gerekli kılar. İnsanların siyasete ilgi duy-
masının ve siyasi eylemlerde yer almasının temelin-
Propaganda kamuoyunu bir düşünceyi de hükümet politikalarının sorgulanması yatmak-
savunanların görüşlerine uygun şekilde tadır. Oysa seferber edilme durumunda bireyler
etkilemeyi amaçlayan bir iletişim biçimi- kişisel görüşleri nedeniyle değil kitlenin parçası
dir. Demokratik sistemlerde farklı görü- olarak bu tür eylemlerde yer alırlar. Rejimin po-
şe sahip grupların ve siyasi partilerin de litikalarıyla ilgili olarak bireylerin görüşünü alma
propaganda yapmasına izin verilmektedir. niyeti yoktur. Sorgulamaksızın itaat ederek rejime
Totaliter rejimlerde iletişimin devlet teke- açık ve aktif destek verilmesi beklenir. Devlet eliyle
linde olması propagandayı halkla ilişkiler şiddetin bütün baskıcı rejimlerde olduğu düşünül-
sürecinden çıkarıp endoktrinasyonun, düğünde, totaliter rejimleri otoriter rejimlerden
yani bir öğretinin kitleler tarafından sor- asıl ayırt eden özellik kitlelerin seferber edilmesidir
gulanmadan benimsenmesinin sağlan- (Schapiro, 1972). Buna göre tek bir ideolojiye ya-
masına yönelik faaliyetler bütününün bir şamı pahasına bağlı, rejim için gerektiğinde iç ve
parçası haline getirmektedir. dış düşmanlara karşı savaşmaya hazır bir ulusal bir-
liğin kurulması totaliter rejimlerin temel hedefidir.
Görüldüğü üzere totaliter rejimler belli bir ideo-
loji etrafında şekillenmektedir. Devlet, ideolojisine
uygun olarak sürekli propaganda ve endoktrinas- Kitlelerin harekete geçirilmesi veya kitlele-
yon faaliyetleri yürütmektedir. Radyo ve televizyon rin seferber edilmesi (mass mobilization) as-
programları propaganda amaçlı kullanılmakta, keri bir anlayıştan yola çıkılarak oluşturul-
topluma sürekli ‘doğru’ değerler ve tutumlar hatır- muştur. Seferber etmek, orduların eldeki
latılmaktadır. Bunların yanı sıra spor müsabakaları bütün kaynaklar kullanılarak savaşa hazır
düzenlenerek, kadın ve gençlik kolları faaliyetleri hale getirilmesidir. Ancak bu rejimlerde
ile de propaganda etkinlikleri sürdürülmektedir insanların resmi ideolojinin hedeflerini ve
(Brooker, 2000, 15). değerlerini aktif olarak destekler hale ge-
tirilerek içselleştirmeleri, beşeri ve fiziksel
bütün kaynakların rejim lehine seferber
edilmesini gerekli kılmaktadır.

177
Totaliter Rejimler

Kitlelerin harekete geçirilmesine yönelik faaliyetler yürütülürken rejime tam itaat ideolojinin vücut
bulmuş hali olarak gösterilen lidere tam itaati içerir. Almanya ve İtalya örneğinde olduğu gibi bu rejimler
hiyerarşik olarak örgütlenmiş bir siyasi partinin karizmatik liderinin seçmenleri ikna etmesiyle iktidarı ele
geçirmişlerdir. Yaygın işsizlik ve yoksulluğun kitleleri arayışa ittiği bir dönemde totaliter liderler demokra-
tik kurumların zayıflığını, siyasi partiler arasındaki rekabetin yıkıcı etkilerini ve ülke bütünlüğüne yönelik
iç ve dış tehditleri propagandalarında kullanarak seçimleri kazanmışlardır (Rodee vd., 1983, 110). Ancak
totaliter rejimlerde liderler sadece güçlü siyasi kişilikler değildir. Görsel ve yazılı medya başta olmak üzere
propaganda yöntemleriyle totaliter lider kişiliğinde milli ruhu somutlaştıran, sıradan bir bireyden çok daha
erdemli ve güçlü, her şeyi bilen, gören ve anlayan yarı-kutsal bir kahramana dönüştürülmektedir (O’Neil,
2010, 155). Max Weber’in “karizmatik otorite” olarak adlandırdığı bu lider kültü liderin eylemlerinin sor-
gulanmasını engeller ve kararlarının diğer siyasi kuvvetler ve kitleler tarafından benimsenmesini sağlar. Li-
derin ölümünden sonra da uzun süre adı korku ve saygı uyandırmaya devam eder, geçmişteki kararlarının
sorgulanmasından kaçınılır. 2011’de ölen Kuzey Kore lideri Kim Jong-il’in arkasından haftalarca ağlayan
kitlelerin çizdiği manzara bu olgunun en güzel örneklerinden birisini oluşturmuştur. Bu örnekte söz konu-
su olan liderin ölümü sadece Kuzey Kore vatandaşlarını değil, saksağanlara varıncaya kadar pek çok varlığı
da üzüntüye sevk eden bir doğaüstü olgu olarak sunulmuştur. Totaliter rejimlerde lider bu yönüyle bir tür
dünyevi tanrıdır ve lider kültü bu tür rejimlerin en önemli özelliklerinden biridir (Friedrich ve Brzezinski,
1956). Lider devletin ve devleti yöneten siyasi partinin üstündedir. Tek parti diktatörlükleri de bu bağlam-
da aslında lider diktatörlükleridir. Örneğin İtalya’da Faşist Parti hükümetinde Mussolini sadece başbakan
değildir, kabinedeki on kadar bakanlık da doğrudan Mussolini tarafından yürütülmüştür (Brooker, 1995,
34). Totaliter rejimler dolayısıyla liderleriyle özdeşleşir, diğer baskıcı rejimlerde lider rejimin bu ölçüde
önünde ve üstünde değildir (Brooker, 2000, 10-11).

Yaşamla İlişkilendir

Kuzey Kore gözyaşlarına boğuldu kaybeden 69 yaşındaki Kim Jong İl için yüz bin-
Kuzey Kore lideri Kim Jong İl görkemli bir lerce kişi sokaklara döküldü. Yurtdışında yaşa-
cenaze töreni ile başkent Pyöngyang’ta son yolcu- yan birçok Kuzey Koreli de törene katılmak için
luğuna uğurlandı. Ancak dünya kamuoyuna yan- Pyönyang’a akın etti. Pekin Havaalanı’nda bekle-
sıyan manzara özellikle Batı ülkelerinde kafalarda yen bu Kuzey Koreli gibi: “Üzüntüden neredeyse
soru işaretlerine neden oldu. hasta olacağım. Bir an önce memleketimde ol-
mak istiyorum. Orada yeni liderimiz şimdi Kim
Jong Un oldu.”
Cenaze töreninde ön plana çıkan figür de
iktidarı babasından devralan Kuzey Kore’nin
genç lideri Kim Jong Un’du. 20’li yaşların son-
larında olduğu sanılan oğul Kim’e bir süre önce
4 yıldızlı general rütbesi verilirken, iktidardaki
İşçi Partisi’nin karar alma organı olan Merkez
Komite’nin de başkanlığı da devredildi.
Yeni lider ne yapacak?
Pyönyang’dan dün yansıyan görüntüler, Ku-
Ancak Kim Jong Un, hem askeri hem de siya-
zey Kore’nin kurucusu Kim İl Sung’un 1994’deki
si açıdan geniş yetkilere sahip olsa da her iki alan-
cenaze töreninin bir tekrarı gibiydi. Onun cena-
da da yeterli deneyime sahip değil. Bu nedenle de
zesi de beyaz çiçeklerle bezeli siyah lüks bir limu-
ülkenin yönetiminde kendisine babasının ekibin-
zinle başkent sokaklarından geçmiş, halk da yine
den üst düzey isimlerin destek olacağı sanılıyor.
gözyaşlarına boğulmuştu. 17 Aralık’ta hayatını
Uzmanlara göre, oğul Kim ilk aşamada iktidarın

178
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

aslında sadece vitrini olacak. Ülkenin ikinci ada- BM’nin verilerine göre halkın dörtte biri, yani 6
mı amcası Jang Song Thaek, ordu içinde güçlü milyon Kuzey Koreli yoksulluk sınırının altında
bir konuma sahip halasının eşi Kim Kyong Hui yaşıyor. 90’lı yıllardaki gıda krizi ise yüz binlerce
ve Genelkurmay Başkanı Ri Yong Ho’nun arka kişinin ölümüne yol açmıştı. Başkentte bile in-
plandaki güçlü isimler olacağı sanılıyor. sanlar yemek ya da temiz içme suyu bulmakta
Ancak muhalefetin ne demek olduğu bilin- zorlanıyor.
meyen ülkede Kim Jong Un’a büyük saygı du- Kuzey Koreli muhalifler
yuluyor. Bu diğer yandan da bir yükümlülük. Bu koşullar altında rejimin varlığını sürdü-
Herkesin yeni lidere sadakatini dile getirmesi rebileceği de kuşku yaratıyor. Nitekim Kim Jong
şart. İşte bir Kuzey Koreli’nin sözleri: “Yeni lide- İl’in cenazesi sırasında Kuzey Koreli muhalifler
rimizin iyiliklerine karşılık ona minnettarlık du- de Güney Kore’den Kuzey’e Kim hanedanına
yuyorum. Bu bize her durumda düşünüyor. Yeni karşı ayaklanma çağrısı yapan ilanlar gönderdi-
liderimiz Kim Jong Un’a kesinlikle sadık kalaca- ler. Güney Kore’nin sınıra yakın Paju kentinde
ğım.” Cenaze töreni devam ederken devlet tele- toplanan 50 kadar Kuzey Koreli sığınmacı, dü-
vizyonlarında da Kuzey Korelilerin bu ve buna zenledikleri gösteride, 200 bin el ilanını taşıyan
benzer açıklamalarına yer veriliyordu. balonları gökyüzüne saldılar. İlanlarda, ölen Kim
Uluslararası toplumun endişeleri Jong İl’in oğlu ve Kuzey Kore’nin kurucusu Kim
Ancak uluslararası toplumda devam eden tar- İl Sung’un başlattığı dünyanın yegane komünist
tışmalar ve endişelere ise Kuzey Kore’nin devlet te- hanedanı Kim sülalesinin üçüncü temsilcisi Kim
levizyonlarında yer yok. Batı ve bölge ülkelerinin Jong Un’a iktidarın verilmesi kınandı.
Pyönyang’daki iktidar değişikliği ile birlikte yanıtı Seul’da da komşu ve düşman ülkenin lide-
aradığı başlıca sorulardan biri de Kuzey Kore’nin rine elveda diyen Kuzey Korelileri televizyondan
nükleer programına bundan sonra nasıl devam izleyenler, tüm görüntülerin “mizansen” olduğu
edeceği. Amerikalı uzmanlar, Kuzey Kore’nin ya- kanısındaydı.
kın bir gelecekte nükleer başlık üretebilecek kapa-
siteye sahip olacağı kanısında. Uzmanlar, bunun Kaynak: http://www.dw.com/tr/kuzey-kore-
bir ila iki yıl süreceğini tahmin ediyor. g % C 3 % B 6 z y a % C 5 % 9 Fl a r % C 4 % B 1 n a -
Pyöngyang nükleer programından vazgeç- bo%C4%9Fuldu/a-15633732 © Deutsche Wel-
mezken, Kuzey Koreliler yokluk içinde yaşıyor. le Türkçe DW/AFP/dpa/Reuters, HK/AG

Görüldüğü üzere totaliter rejimin tanımı ve kapsamı üzerine farklı görüşler öne sürülmektedir. Top-
lumdaki bütün yapılar ve kurumlar üzerinde topyekûn egemenlik ve denetim kurulması kavramın ta-
nımlanmasında siyaset bilimcilerin üzerinde uzlaştığı unsurlardan birisidir. Ancak Friedrich ve Brzezinski
(1956) gibi bazı araştırmacılar kurumsallaşmış totaliter rejimlerde bile kiliseler ve üniversiteler gibi bü-
tünüyle denetim altına alınamamış alanlar olduğuna işaret ederler. Üstelik özellikle Sovyetler Birliği ve
Doğu Avrupa’daki rejimler zamanla değişmiş, daha bürokratik ve otoriter bir özellik kazanmıştır. 1980’lere
gelindiğinde ise en kurumsallaşmış totaliter rejim kabul edilen Nazi Almanyası’nın bile iddia edildiği kadar
totaliter olup olmadığı tartışılır hale gelmiştir (Brooker, 2000, 20-21 ve Lee, 2000, 298). Totaliter rejimle-
rin varlığını kabul eden araştırmacılar arasında ise hangi ölçütlerin bir baskıcı rejimi totaliter rejim olarak
adlandırmakta kullanılacağı konusunda bir uzlaşma yoktur.

179
Totaliter Rejimler

Öğrenme Çıktısı

1 Totaliter rejimi tanımlayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Totaliter rejimlerde düzenli


Totaliter rejimler ile radikal Totaliter rejimlerin diğer re-
ordular bulunmasına karşın
ideolojilerin ilişkisini değer- jimlerden ayırt edici özellik-
neden paramiliter yapılar
lendiriniz. leri nelerdir?
oluşturulmuştur?

TOTALİTER REJİM dolayı, ücretlerini alamayan veya işten çıkarılan iş-


UYGULAMALARI çilerin üye olduğu sosyalist gruplarla hükümet güç-
leri arasında silahlı çatışmalar çıkmıştır. Ekonomik
Totaliter rejimlerin çeşitli örnekler üzerinden
krizden dolayı liberal piyasa sistemine olan güven
incelenmesi bu rejimin diğer rejim türlerinden
de yitirilmeye başlamıştır. Öte yandan işçilerin ve
farklılığının anlaşılması açısından daha etkin ol-
köylülerin Sosyalist Parti saflarında örgütlenmesi
maktadır. Bu bağlamda totaliter rejim uygulama-
ve sosyalist hareketin güçlenmesi 1919-1920’den
ları İtalya’da Faşizm, Almanya’da Nazizm, Sovyetler
itibaren orta sınıflar tarafından endişeyle karşılan-
Birliği’nde Stalinizm ve Çin’de Maoizm örneği üze-
mıştır (Brooker, 1995, 25). Komünizm ve liberaliz-
rinden değerlendirilecektir.
me alternatif bir söylemle ortaya çıkan faşist hare-
ketin, orta sınıflardan ve alt orta sınıflardan destek
İtalya Örneği: Faşizm görmeye başlaması dolayısıyla şaşırtıcı değildir.
Totaliterlik kavramının İtalya’da bizzat Mussolini
tarafından siyasi literatüre kazandırılmış olması ne-
Totaliterlik kavramının İtalya’da bizzat
deniyle yine Mussolini tarafından kullanımı yaygın-
Mussolini tarafından siyasi literatüre ka-
laştırılan faşizm ile totaliterlik çoğu zaman eş anlamlı
zandırılmış olması nedeniyle Mussolini
olarak kullanılmaktadır. Faşizm kavramının kaynağı
tarafından kullanımı yaygınlaştırılan fa-
olan fasces antik Roma’da toplumun birliğiyle des-
şizm ile totaliterlik çoğu zaman eş anlamlı
teklenen güçlü siyasi otoriteyi temsil eden değnekler
olarak kullanılmaktadır.
demetine verilen isimdir (Rodee vd., 1983, 110) ve
kurulan rejimin de simgesi olmuştur.
İtalya’da daha sonra totaliter rejimi kuran aşı-
rı sağcı hareket Birinci Dünya Savaşı öncesinde
İtalya’nın savaşa girmesini savunan Mussolini’nin
savaş yanlısı tutumu nedeniyle Sosyalist Parti’den
uzaklaştırılması ile güç kazanmıştır. Savaş Demet-
leri (Fasci di Combattimento) olarak adlandırılan
bu hareket savaş öncesi ekonomik krizin yoksullaş-
tırdığı milliyetçileri bir araya toplamıştır. Savaştan
sonra kriz daha da derinleşmiş, eski askerler işsizler
arasına katılmıştır. Hükümet ve anayasal kurumlar
sorunlara çözüm bulamadığı için halkın demokra-
tik kurumlara olan güveni sarsılmıştır. Bir yandan
da İtalyan halkı arasında savaşa birlikte girdikleri
İngiltere ve Fransa’nın İtalya’yı kandırdığı düşün- Resim 7.1 İtalyan Faşizminin Simgesi Fasces
cesi destek bulmaya başlamıştır. Ekonomik krizden Kaynak: http://en.wikipedia.org/wiki/User:Amit6/tfse

180
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

1921 yılından itibaren İtalya’da siyasi kriz de %25 oy alan ve seçimlerde birinci gelen partinin
şiddetlenmiştir. Ekonomik sorunlara çözüm bu- meclisteki sandalyelerin üçte ikisine sahip olması
lamayan, öte yandan dış politikada da İtalya’nın sağlanmıştır. 1924 yılında yapılan seçimlerde hem
çıkarlarını diğer devletlere karşı koruyamayan hü- bu seçim yasası hem de artan seçmen desteğiyle
kümetler başta Mussolini taraftarları olmak üzere Mussolini iktidarını sağlamlaştırmıştır. 1925’ten
muhalefet tarafından şiddetli bir şekilde eleştiril- itibaren Mussolini İtalyanca’da ‘lider’ anlamına
miş, sonuçta İtalya’da ortalama hükümet ömrü gelen Il Duce ünvanını kullanmaya başlamıştır.
birkaç aya düşmüştür. Siyasi istikrarsızlık, Sosya- Dolayısıyla İtalya’da lider kültünün oluşturulmaya
listlerin de zaman zaman bu hükümetlerin için- başladığı dönemi bu tarihten başlatmak mümkün-
de olması nedeniyle en çok Faşistlere yaramıştır. dür. İşsizliği azaltmak ve tarımı güçlendirmeye yö-
1922’de Kara Gömlekliler olarak da anılmaya baş- nelik ekonomi politikalarının en ufak başarısı lider
layan grupların Roma’ya doğru harekete geçmesi kültünün pekiştirilmesi için propaganda amacıyla
üzerine dönemin hükümeti istifasını vermiş, yeni kullanılmıştır. Lider kültü sayesinde Mussolini
hükümeti kuracak bir isim bulunamayınca, siyasal daha önce de belirtildiği gibi birden fazla bakan-
kargaşanın büyümesinden korkan kral hükümeti lığı kişisel olarak yönetebilmiştir. Yine de Hitler
kurma yetkisini Mussolini’ye vermiştir. ve Stalin düşünüldüğünde Mussolini’nin etrafında
Böylece Faşist Parti (Partito Nazionale Fascista) oluşturulan lider kültünün zayıflığı göze çarpmak-
iktidara gelmiştir. İktidarının ilk yıllarında Mus- tadır. Faşist hareket içinde Mussolini taraftarları
solini hükümeti askerler, iş çevreleri ve merkez sağ varlığını sürdürebilmiştir. Yine İtalya’nın İkinci
tarafından desteklenen bir hükümet görüntüsü çiz- Dünya Savaşı’nda yenilmeye başlamasıyla kral,
miştir. Öte yandan iktidarının ilk dönemlerinden Mussolini’yi görevden alabilmiştir, tutuklanması
itibaren İtalya’daki kurumları dönüştürmek amacıy- ise kitle hareketlerine yol açmamıştır. Bu durumun
la bir dizi adım atmıştır. Savaş Demetleri’ni silahlı da gösterdiği gibi totaliterlik ve faşizm kavramla-
kuvvetlerin bir parçası haline getirmiş, bir yandan rının çıkış yeri olmasına karşın İtalya’daki rejimin
da paramiliter örgütler oluşturmuştur. Söz konusu topyekûn egemenlik sağlayabildiğini söylemek
paramiliter örgütler rejimin muhaliflerinin sindiril- güçtür.
mesinde kullanılmıştır. Sosyalist bir milletvekili olan
Giacomo Matteotti’nin partiyle bağlantıları olan Almanya Örneği: Nazizm
bir kişi tarafından öldürülmesinin geniş bir halk
Totaliter rejimlerin en kurumsallaşmış örneği
hareketiyle protesto edilmemiş olması, Faşist Parti
Nazi Almanyası’dır. Rejimin kurucusu Adolf Hitler
içindeki aşırı grupları daha da cesaretlendirmiş, her
1919’da Alman İşçi Partisi’ne girmiş, 1921’de adı
türlü aykırı ve muhalif fikir özellikle 1924’ten sonra
daha sonra sadece Nazi Partisi şeklinde anılacak olan
şiddetle bastırılmıştır. Kara Gömlekliler’in yanı sıra
Alman Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi’nin başına geç-
kurulan gizli polis örgütü totaliter rejimlerin yuka-
miştir. 1923’te Beer Hall Putsch olarak bilinen bir
rıda bahsedilen özelliklerinden biri olan gözetim ve
darbe girişiminde bulunmuştur. Girişimin başarısız
şiddetin uygulanmasını sağlamıştır. 1926’da Faşist
olmasından sonra hapse atılan Hitler burada Nazi
Parti dışındaki partiler yasadışı ilan edilmiştir. Re-
ideolojisinin ve rejiminin temelini oluşturan Kav-
jimin güç kazanmasıyla birlikte 1925 yılından iti-
gam (Mein Kampf) adlı kitabı yazmıştır. Hem söz
baren basın üzerindeki baskılar da giderek artmıştır.
konusu kitapta hem de Nazi partisinin programında
Hükümet haber kaynaklarını devlet tekeline alabil-
belirtildiği üzere Nazizm Almanların üyesi olduğu
mek için büyük gazetelere baskı kurarak yöneticilik-
ırkın yüceltilmesine ve Almanların kendi toprakla-
lerine destekçilerini getirmiştir. 1928’e gelindiğinde
rında rahat yaşaması için başta Yahudiler olmak üze-
ise gazeteci olarak çalışabilmek ancak resmi olarak
re Aryan ırktan olmayanların imhasının planlanma-
Faşist Parti’ye üye olmakla mümkün hale gelmiştir
sına dayanmaktadır. Komünistler de iç düşmanların
(Bosworth, 2005, 217).
başında gelmektedir. İtalyan Faşizminde olduğu gibi
Siyasi alanda Mussolini’nin rejimi totaliter Nazizm de ideolojisini liberalizme ve Marksizm’e bir
hale getirmek için attığı ilk adımlardan birisi se- alternatif olarak ortaya koymaktadır. Birinci Dünya
çim kanununu değiştirmek olmuştur. Hazırlayan Savaşı’nda Almanya’nın yenilgisini ortaya koyan an-
Acerbo’nun ismiyle bilinen 1923 tarihli bu kanuna laşmaları tanımamasıyla dış politikada da revizyonist
göre tüm İtalya tek bir seçim bölgesi olmuş, en az bir yaklaşım içinde olmuştur. Parti programında ‘üs-

181
Totaliter Rejimler

tün’ Alman ırkının refahı için diğer ülkelerin işgalini egemenliğini çabuk kurmuştur. Suçun Komünist-
gerekli görmesi bakımından da yayılmacıdır. Halkı lere atıldığı kurmaca bir meclis (Reichstag) yangını
bölmekle suçladığı çok partili sistemin, istikrarsız- gerekçe gösterilerek çıkarılan bir yasayla özgürlükler
lıkla boğuşmaya mahkûm olduğunu iddia ettiği sınırlandırılmıştır. 1933’te yapılan hileli bir seçim-
parlamenter demokrasinin, işçi sendikalarının ve sol le Naziler siyasi konumlarını güçlendirmiş ve aynı
ideolojilerin ortadan kaldırılmasını hedeflemektedir. yıl çıkarılan bir başka yasayla (Yetki Yasası) yürütme
yasamaya karşı güçlendirilmiştir. Yasa yapma yetkisi
de dâhil olmak üzere çok sayıda yetki dört yıllığına
Totaliter rejimlerin en kurumsallaşmış ör- kabineye verilmiştir. Burada ilginç olan Nazilerin
neği Nazi Almanyası’dır. yasama organını tam kontrol edemedikleri bir dö-
nemde bu yasayı çıkarabilmiş olmalarıdır. Meclis
Yangını Yasası sayesinde yetki yasasının oylamasına
Sosyal Demokratların ve Komünistlerin katılması
engellenmiştir.
dikkat
1933 yılı içerisinde Almanya’da diğer parti-
Bu örneğin de gösterdiği üzere totaliter rejim-
ler yasadışı ilan edilmiş ve sendikalar kapatılmış-
ler modern rejimlerdir ve demokratik kurum-
tır. Hitler kendi özel ordusu görevini gören SA
ların anti-demokratik güçler tarafından ele ge-
(Strum Abteilung) birliklerini kapatmış, yerine
çirilmesiyle ortaya çıkmışlardır. Hem İtalya’da
yukarıda bahsedilen SS’i kurmuş, SA üyelerinin
hem Almanya’da totaliter rejim hileyle de olsa
birçoğunu öldürtmüş, kalanları da çalışma kamp-
çeşitli yasalar çıkarılarak kurulmuş ve pekişti-
larına göndermiştir. İtalya’da Kara Gömlekliler’in
rilmiştir. Almanya’da Naziler rejimin totaliter
Mussolini’yi muhalefete karşı yumuşak davran-
özelliğine kavuşmasını sağlayan Yetki Yasası’nı
makla suçlaması ve Mussolini’nin bu paramiliter
Reichstag’dan (yasama meclisinden) geçirmiş-
grubun isyan etmesinden çekinerek muhalefete
tir. İtalya’da ise faşist yasalar, Parlamento’nun
yönelik tutumunu sertleştirmek zorunda kaldığı
her iki kanadının da oylarının çoğunluğuyla
düşünüldüğünde, Hitler’in hem Nazi siyasi hare-
geçmiştir. Totaliter rejimler bu yönleriyle ku-
keti hem de partisinin içinde ne kadar güçlü oldu-
rumları lağveden geleneksel baskıcı rejimler-
ğu daha iyi anlaşılabilir. Ayrıca İtalya’da Faşistlerin
den ayrılmaktadır. Aksine mevcut siyasal süreç
temel hedefi Sosyalistler olmuş, faşist ideolojinin
ve kurumları kullanarak iktidarlarını pekiş-
temelindeki milliyetçi vurgu ırkçılık düzeyine, en
tirmekte, bilahare yeni kurumlar kurarak bu
azından Mussolini’nin Hitler’e ihtiyaç duyduğu
kurumlar yoluyla sosyo-ekonomik yapıyı dö-
döneme kadar ulaşamamıştır. Oysa Nazi ideolojisi
nüştürmektedirler.
ve hükümet politikaları ırkçıdır. İtalyan faşizminde
daha ziyade rejimin muhalifleri devlet şiddetinin
Almanya 1920’lerde bir yandan savaşın getirdiği hedefi olurken, Naziler başta Sosyalistler olmak
ekonomik güçlüklerle mücadele ederken öte yandan üzere rejim muhaliflerinin yanı sıra siyasetle ilgisi
zor kurulan; ancak kısa sürede istifa etmek zorunda olsun olmasın Alman ırkının nesnel düşmanı ola-
kalan hükümetler yüzünden siyasi istikrarsızlığa sah- rak tanımlanan toplumsal grupları imha ederek
ne olmaktaydı. İtalya’da olduğu gibi demokratik hü- Alman toplumunu dönüştürmeyi hedeflemişlerdir.
kümetlere olan güvensizlik 1932 yılında Nazilerin Bu hedef doğrultusunda 1935’te Nürnberg Yasası
birinci parti olarak seçimden çıkmasına yol açmıştır. olarak bilinen bir yasa çıkarılarak Yahudiler, Ro-
Hitler dışındaki siyasetçilerin hükümet kuramama- manlar ve eşcinseller fişlenmiş; ırklar ve etnik grup-
sından dolayı cumhurbaşkanı 1933’te Hitler’i baş- lar arasındaki evlilikler yasaklanmış, ideolojik düş-
bakan olarak atamak zorunda kalmıştır. Kabinede manlar olan sosyalistler, komünistler, hatta sosyal
Nazilerin sadece üç bakanı olmasına karşın Hitler demokratlar ya hapse atılmış, ya da öldürülmüştür.

182
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Resim 7.2 Hitler’in Yasama Meclisinde Selamlanması


Kaynak: http://wwwinfobarrel.com/Media/Heil_Hitler
Yukarıda totaliter rejimlerin asıl amacının toplu- nün yerleştirilmesi yasalarla desteklenmiş, ‘Alman-
mun bütün unsurlarını dönüştürmek olduğunu ve ların Lideri’ unvanını kazanan Hitler’in takdim
bireyleri rejimi aktif olarak desteklemeye ve rejimin olunduğu her yerde ‘Heil Hitler’ şeklinde selam-
düzenlediği faaliyetlerde aktif rol almaya zorladığını lanması zorunlu hale getirilmiştir.
belirtmiştik. Nazi Almanyası’nın bu hedefi gerçek- Karizmatik kişiliğinin ve Propaganda
leştirmeye yönelik en başarılı girişim olduğunu söy- Bakanlığı’nın yardımıyla Hitler’in ve Nazi ideo-
leyebiliriz. Genç kızlar ve erkeklerin Nazi partisinin lojisinin yanılmazlığı dayatılmıştır. Güçlü ve geniş
gençlik kollarına üye olmaları zorunlu hale getiril- halk desteğine sahip bir direniş olmaksızın mil-
miş, açılan spor tesisleriyle sosyal aktiviteler endokt- yonlarca kişinin toplama kamplarına gönderildiği
rinasyonun bir parçası haline gelmiştir. Bununla ve bu kamplarda hayatını kaybettiği düşünülürse
birlikte Hitler’in sağ kolu diyebileceğimiz Joseph Nazi propagandasının etkili olduğu ve İtalyan faşist
Goebbels’in yönetiminde bir Propaganda Bakanlı- devletinin aksine Nazi devletinin topyekûn ege-
ğı kurulmuştur. Ülke sınırları içinde İtalyan Faşist menliği sağlamaya daha yakın olduğu söylenebilir.
Partisi’nden çok daha başarılı şekilde egemenliğini Nazi rejimi ancak İkinci Dünya Savaşı’na ABD’nin
kurmuş olması nedeniyle Almanya ülke içinde re- dâhil olması ve Müttefiklerin Almanya’yı yenme-
jim düşmanlarına daha sert karşılık verebilmiş, dış siyle sona ermiştir.
politikada da Versailles (Versay) Antlaşması’nın (28
Haziran 1919) geçersiz olduğunu ilan etmeye kadar
gidebilmiştir. Nazizm’in Almanya’da topyekûn ege- Sovyetler Birliği Örneği: Stalinizm
menliği sağlamada görece daha başarılı olmasının Daha önce de bahsedildiği gibi totaliter rejim
nedenlerinden biri de Hitler’in kitleler üzerindeki kavramı Soğuk Savaş ortamından etkilenerek ge-
etkisinde ve Alman halkını arkasından sürükleye- liştirilmiş, ideolojik farklılıklarına karşın Faşist ve
bilmesinde yatmaktadır. Nazi rejimleriyle Stalin rejimini ortak bir kavramla
Mussolini’nin Il Duce olarak anılmasından et- açıklama çabasından doğmuştur. Mussolini rejimi-
kilenen Hitler, Almanca aynı anlama gelen Führer nin şiddetinin ve İtalya’daki faşist devletin gücünün
olarak anılmak istemiştir. 1934’te dönemin cum- sınırlı olmasından dolayı günümüze kadar totali-
hurbaşkanının ölümünden kısa süre önce, daha terlik kavramının başlıca iki örneği Nazi Almanyası
önce çıkarılan Yetki Yasası takip edilerek Hitler’in ve Stalin Rusyası olmuştur. Totaliter bir rejimin ku-
hem partinin, hem hükümetin, hem de devletin rucu ideolojisinin özellikleri ve temel ilkelerinden
başkanı olduğu ilan edilmiştir. Nazi yönetiminde ziyade, iktidara geldikten sonra sosyo-ekonomik
liderlik kültü Hitler’i kutsal bir konuma yerleştir- düzeni topyekûn denetim altına alma, kurumları
miş, Alman ırkını kurtarmaya gelmiş bir Mesih ve toplumu dönüştürme ve bu hedefler için şiddete
olduğu düşüncesi yaygınlaştırılmıştır. Lider kültü- başvurma kıstaslarına öncelik verilerek bir totaliter-

183
Totaliter Rejimler

lik tanımı yapıldığında Mussolini ve Hitler rejim- lerin yönetiminde geçici bir hükümet kurulmuştur.
leri sağ totaliterlik, Stalin rejimi sol totaliterlik Çarlık yanlısı bir general önderliğinde gerçekleşen
olarak adlandırılmaktadır. Bundan yola çıkılarak ve Rusya’nın savaşa devam etmesini sağlamaya ça-
çok sayıda kaynakta Stalin dönemindeki Sovyetler lışan başarısız bir darbe girişiminden sonra geçici
Birliği rejimi totaliterliğin Marksizm-Leninizm uy- hükümet yıkılmış, Ekim Devrimi olarak adlandırı-
gulaması olarak kabul edilmektedir. lan bir devrimle Bolşevikler Vladimir İlyiç Ulyanov
(Lenin) liderliğinde iktidara gelmiştir.
Lenin dönemi totaliter bir dönem olarak değer-
Totaliter bir rejimin kurucu ideolojisinin lendirilmemektedir. Bunda Lenin dönemi devlet
özellikleri ve temel ilkelerinden ziyade, politikalarında muhalefete yönelik şiddete yaygın
iktidara geldikten sonra sosyo-ekonomik şekilde başvurulmamasının yanı sıra ülkeyi yöne-
düzeni topyekûn denetim altına alma, ten Komünist Parti’nin başkanlığının (genel sek-
kurumları ve toplumu dönüştürme ve bu reterliğinin) seçimle belirlenmesi de bir etkendir.
hedefler için şiddete başvurma kıstaslarına Lenin’in ölümünden sonra 1924’te Joseph Stalin’in
öncelik verilerek bir totaliterlik tanımı ya- partinin genel sekreterliğine seçilmesiyle devlet
pıldığında Mussolini ve Hitler rejimleri totaliter özellik kazanmaya başlamıştır. Başta si-
sağ totaliterlik, Stalin rejimi sol totali- yasi muhalifi Leon Troçki ve eski Menşevikler ol-
terlik olarak adlandırılmaktadır. mak üzere, Stalin muhaliflerini gerçekliği şüpheli
ithamlarla itibarsızlaştırmış, göstermelik mahke-
Resmi adı Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Bir- melerde usulsüzce yargılatmış ve sürgüne gönder-
liği olan Sovyetler Birliği’nin kurulmasından önce miştir. 1924-1929 arasındaki bu dönem Stalin’in
Rusya’da Çarlık olarak anılan ve ancak yirminci rakipleriyle hesaplaşmalarıyla geçmiştir. Aynı dö-
yüzyılın başında meşruti hale gelen bir monarşi nemde merkezi planlamayı öngören, beş yıllık
yönetimi bulunmaktaydı. Yayılmacı bir dış poli- kalkınma planlarıyla tarıma dayalı Sovyet ekono-
tika izleyen Çarlık rejimi, ülke sınırları içindeki misini hızla sanayileştirmeyi amaçlayan ekono-
yaygın ekonomik güçlüklere karşın Birinci Dünya mi politikaları yürürlüğe koyulmuştur. Kademeli
Savaşı’na katılmış, savaş nedeniyle özellikle top- olarak özel mülkiyetten kollektifleştirmeye geçişi
raksız köylüler ve işsiz kentli nüfus içinde yoksul- içeren bu politikaların başarısı tartışmalıdır, ancak
luk derinleşmiştir. Rusya’nın savaşa girmesine Rus bu dönemin sonunda rejim muhaliflerine yönelik
Sosyal Demokrat İşçi Partisi’ne (RSDİP) bağlı si- baskılar artmıştır. Özellikle 1936-1938 arasındaki
yasetçilerin karşı çıkmış olması, milliyetçilerin ise dönemde çok sayıda muhalif yargılanıp sürgüne
savaşa girilmesini desteklemesi Rusya’nın savaştaki veya çalışma kamplarına gönderilmiş, milyonlarca
kayıplarının ağırlaşmasıyla kitlelerin RSDİP taraf- kişi öldürülmüştür. Gizli servis kullanılarak mu-
tarı örgütlere destek vermesine neden olmuştur. Bir halif olmasından şüphelenilen kişiler ve yakınları
yandan da başlıca parti örgütünün yapısı ve top- takip edilmiş, genel olarak bütün toplum gözlem
lumdaki diğer siyasi gruplarla ilişkileri gibi konular- altına alınmıştır. Öte yandan endoktrinasyon faali-
daki yaklaşım farkları nedeniyle RSDİP içinde ay- yetleri yürütülmüş, işine ve görüntüsüne göre her-
rışmalar başlamış, parti Bolşevikler ve Menşevikler kesin partiye bağlı bir oluşuma üye olması sağlan-
olarak iki gruba bölünmüştür. Partinin daha radikal maya çalışılmıştır. 1953’teki ölümüne kadar Stalin
kanadını temsil eden çoğunluktaki grubu Bolşe- bir yandan Rus toplumunu Sovyet toplumu haline
vikler, daha liberal sayılabilecek ancak parti içinde getirmeye, öte yandan parti ve rejim içinde kendi
azınlıkta kalan grubu ise Menşevikler oluşturuyor- konumunu güçlendirmeye çalışmıştır.
du. İç siyasetindeki sorunlara ülke dışındaki başarı-
sızlıklar eklendiğinde, yoksullara gıda yardımı ya-
pılması talebiyle toplanan bir gösteri Şubat 1917’de Devlet politikalarında muhalefete yönelik
kitlesel direnişe dönüşmüş, polisin göstericilere ateş şiddete yaygın şekilde başvurulmaması ve
açmasının ardından olaylar kontrolden çıkmıştır. ülkeyi yöneten Komünist Parti’nin başkan-
Ordunun olaylar karşısında bölünmesi ve gün geç- lığının (genel sekreterliğinin) seçimle belir-
tikçe isyancıların safına geçen askerlerin sayısının lenmesi nedeniyle Lenin dönemi totaliter
artmasıyla muhalif hareket güçlenmiş ve Menşevik- bir dönem olarak değerlendirilmemektedir.

184
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Stalin’in lider kültünün oluşumu oldukça il- ile suçlanması nedeniyle Sovyetler Birliği’nde dini
ginçtir. Hitler ve Mussolini de kendilerinden ön- kurumlar üzerinde ciddi baskı kurulmuştur. Stalin
ceki bazı ülke liderlerinden etkilenmiş ve bu kişi- kültü ise Marksizm’in gerçek uygulaması savı etra-
lerin kullandığı ‘lider’ anlamına gelen unvanları fında örülmüştür. Her ne kadar Stalin, Sosyalizmin
edinmişlerdir. Ancak Stalin unvandan ziyade siyasi dünya devrimi idealini bir kenara atıp tek ülkede
bir kişiliğin etrafında kendini devrimci bir lider devrim doktriniyle milliyetçi sayılabilecek bir dev-
olarak konumlandırmaya çalışmıştır. Yine Hitler let politikası benimsemiş olsa da, Nazizm’in teme-
ve Mussolini’nin örnek aldıkları liderler otoriter ve linde olan, Mussolini rejiminin ise özellikle sonlara
monarşi kökenli siyasi figürlerken Stalin, hayatta doğru edindiği ırkçı vurgu Stalinizm’de görülme-
olduğu dönemde kendisine ait bir lider kültü oluş- mektedir. Stalin döneminin sürgünleri ve cinayet-
turulmasına karşı çıkan Lenin’i Sovyet halkının leri nesnel hedeflerden ziyade siyasi muhalifleri he-
kurtarıcısı ve devrimci önderi olarak bir mit (myth) def almıştır. Bu da akıllara ideolojik farklılıkların
haline getirmiştir. Stalin’in lider kültünün oluşma- totaliter rejimlerin yapısını etkileyip etkilemediğini
ya başladığı tarih 1930-1931 dönemi olarak kabul getirmektedir. Bazı yazarlar Sosyalizmin sınıfsız ve
edilmektedir. Bu dönemden itibaren, Stalin ve Ko- devletsiz bir toplum idealini içeren bir ütopyayı
münist Part,i Lenin’in devrimdeki rolü ve yanıl- uzun vadede hedeflemesi nedeniyle ihtiyacı olan
mazlığı üzerinden etkin bir şekilde lider kültü oluş- büyük dönüşümün devlet şiddetini zorunlu hale
turmaya başlamıştır. Rejimin dış ve iç düşmanların getirdiğini iddia etmektedir. Dolayısıyla bu yazar-
tehdidi altında olduğu ve kapitalizmin yeniden lara göre Marksist-Leninist ideolojinin kendisi to-
kurulmasını amaçlayan komploların varlığı iddia taliter anlayışın sorumlusudur.
edilerek, Lenin’in izinden giden Stalin’in yanılmaz-
lığı ve kararlığı dile getirilmiştir. Buna göre Stalin,
Marksist-Leninist öğretinin daha derin ve şaşmaz Ütopya, aslında olmayan, tasarlanmış
yorumunu yapan kişidir (Tucker, 1979, 350-351). olan ideal toplum şekli anlamı taşır.
Bu vurgunun da gösterdiği üzere Stalin kültü par-
ti içindeki gerçek ve olası muhaliflerinin güç ka-
zanmasını engellemeye ve Stalin yönetiminin po- Diğer yazarlar ise Nazizm ve Faşizmin aksine
litikalarına karşı çıkılmasını önlemeye yöneliktir. ideolojinin temel ilkelerinin ırk ve etnik köken ay-
Stalin’den sonra partinin başına geçen Kruşçev’in rımı olmaksızın adil ve müreffeh bir toplum yarat-
iktidarının ilk günlerinden itibaren Stalin kültünü mayı hedeflemesi ve Stalin’den sonraki dönemlerin
yıkmaya çalışması ve Stalin dönemindeki baskıları totaliter devlet şiddetini aynı yoğunlukta içerme-
ve şiddeti ifşa etmesi de bunu göstermektedir. mesi nedeniyle Stalin dönemindeki politikaları
Sağ totaliter uygulamalarıyla karşılaştırıldığında Stalin’in kişiliğine bağlamaktadır (Priestland, 2007,
Stalin rejiminin değerlendirilmesi oldukça ilginç 3-4). Söz konusu tartışma bir yana bırakılırsa, li-
bulgular ortaya koymaktadır. Öncelikle Hitler ve derin kendi dönemindeki siyasetin içerisindeki et-
Mussolini örneklerinde bu dönemlerin sona er- kinliği, lidere ve devlete tam itaatin sağlanmasının
mesi, İtalyan Faşizmi ve Nazizm’in sona ermesi hedeflenmesi, devlet şiddetinin yoğunluğu, halkın
anlamına gelmiş, her iki dönemin bitişinde İkinci gözetim ve baskı altında tutulması, endoktrinasyon
Dünya Savaşı rol oynamıştır. Ancak Stalin İkinci ve propaganda yoluyla toplumsal yapının dönüştü-
Dünya Savaşı’ndan muzaffer olarak çıkan Sovyet- rülmeye çalışılması, bu amaçla iletişim araçlarının
lerin başında bu savaştan sonra da ülkeyi yönet- devlet tekelinde tutulması yukarıda yaptığımız to-
meye devam etmiş, Sovyetler Birliği Soğuk Savaş taliter rejim tanımıyla örtüşmektedir. Demokratik
sonrasında 1991’de dağılmıştır. Hitler ve Mussolini rejimlerde liderler karizmatik kişiliğe sahip olsalar
kültleri, bu iki rejimin de dini yetkelerle uzlaşmış da devletin üzerinde olamazlar; ancak Hitler, Mus-
olmalarının da etkisiyle dini motifler taşımaktadır. solini ve Stalin döneminde liderler ve yandaşları
Örneğin Mussolini iktidarı sırasında Papa tarafın- her şeyin ve herkesin üzerinde birer siyasi kişilik
da vaftiz edilmiştir. Öte yandan dinin ve dini ku- yaratmaya çalışmışlardır.
rumların Marksizm tarafından devrim düşmanlığı

185
Totaliter Rejimler

Çin Örneği: Maoizm bu politikalar İleriye Büyük Sıçrayış olarak adlan-


Sovyetler Birliği’nin yapısını örnek alması, dırılmıştır. Bu yolla devletin edineceği gelirin hızlı
Marksist-Leninist ideolojiye göre kurumlarını sanayileşmeyi finanse etmesi hedeflenmiştir. Bir
oluşturmaya başlaması ve topyekûncu bir takım bakıma rejimin gelişimi için beşeri ve doğal bütün
politikaları nedeniyle 1949’da kurulan Çin Halk kaynaklar seferber edilmiştir. Ancak hem devletin
Cumhuriyeti zaman zaman totaliter bir rejim ola- ürünün büyük kısmına el koyması, hem de uygula-
rak adlandırılmaktadır. Mao Zedong önderliğin- malara karşı çıkanların sert şekilde cezalandırılması
de yapılan devrimle işçi ve köylülerin iktidarının nedeniyle milyonlarca insan hayatını kaybetmiştir.
kurulması hedeflenmiştir. Mao’nun iktidara geli- Hububat üretimi artmasına karşın kıtlık devam et-
şi, daha önce bahsettiğimiz diğer uygulamalarda miş ve ölümlere neden olmuştur. Mao’nun tarım
olduğu gibi ülkenin içinde yer aldığı bir savaştan reformunun başarısız olması parti içinde eleştiril-
kaynaklanmıştır. Japonya ile Çin arasındaki savaşta mesine ve bir süreliğine de olsa etkisini yitirmesine
gerillaların başına geçen Mao’nun başarısı, Sino-Ja- neden olmuştur.
pon Savaşı’ndan önce başlayan iç savaşta dengelerin
Mao lehine değişmesini sağlayan etkenlerden biri
olmuştur. Japonya’ya karşı yapılan savaş sırasında Maoizm, 1949’dan Mao’nun 1979’daki
iki parti birleşik bir cephe kurmuş olsa da, savaşın ölümüne kadar süren dönemi ve Mao’nun
sonra ermesinden sonraki üç yıl boyunca iç savaş sosyalizm yorumunu ifade etmektedir.
şiddetini artırmış, Çin’in ikiye bölünmesiyle sona
ermiştir. 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti adını
alan rejim Marksizm-Leninizm’in Mao tarafından Parti içinde yeniden güç kazandıktan sonra
iktidarın işçi ve köylülerin birlikte yönetimde yer Mao 1966’da bu kez Kültür Devrimi adıyla yeni
almasını sağlayacak şekilde yeniden yorumlandığı bir hareket başlatmıştır. İleriye Büyük Sıçrayış’ın
bir ideolojinin etrafında örgütlenmiştir. Maoizm, başarısız olmasından sonra parti içinde hükümet
bu bakımdan 1949’dan Mao’nun 1979’daki ölü- politikalarının değişmesi Mao’da ekonomik dönü-
müne kadar süren dönemi ve Mao’nun sosyalizm şümün başarıya ulaşması için siyasi ve toplumsal
yorumunu ifade etmektedir. dönüşüme ihtiyacı olduğu fikrini uyandırmıştır.
Buna göre Çin toplumunun kapitalist ve gelenek-
sel/gerici unsurlarından temizlenmesi gerekiyordu.
Sovyetler Birliği’nin yapısını örnek al- Parti içindeki Mao’ya muhalif olan siyasetçiler sür-
ması, Marksist-Leninist ideolojiye göre güne gönderilmiştir. Gerici olduğu düşünülen ta-
kurumlarını oluşturmaya başlaması ve rihi eserler tahrip edilmiş, burjuva unsurlarla savaş
topyekûncu bir takım politikaları nede- kapsamında zorunlu yeniden iskânlar yapılmış, dö-
niyle 1949’da kurulan Çin Halk Cum- nemin şiddetinin simgelerinden kamusal alandaki
huriyeti zaman zaman totaliter bir rejim infazlar yoğunlaşmıştır. Kızıl Muhafızlar adıyla
olarak adlandırılmaktadır. bilinen gruplar eskiye ait gelenek, kültür, alışkan-
lıklar ve düşüncelerin yok edilmesinde önemli rol
Yeni devletin kurulmasından sonra ülke tek oynamıştır. Öğrenci hareketi olarak başlayan bu
parti ile yönetilmeye başlamış, devrim karşıtları hareket zamanla askerleri ve diğer genç kesimleri
düşman ilan edilmiştir. Köylülerin devrimde oy- de bünyesine katmıştır. Kızıl Muhafızlar’ın gittik-
nadığı rolden dolayı, Mao rejiminin ilk politikası çe artan bir şekilde şiddete bulaşmaları nedeniyle
toprak reformu olmuştur. İlk aşamada büyük top- başta rejim tarafından desteklenen bu grup rejim
rak sahiplerinin mülklerine el koyulup yoksul köy- tarafından yine şiddet kullanılarak bastırılmıştır.
lülere toprak dağıtılması şeklinde olan uygulama, Mao’nun lider kültünün ve yoğun propagandanın
küçülen toprakların verimliliği daha da düşürmesi bu döneme denk geldiği düşünüldüğünde, Çin’in
ve kıtlığı şiddetlendirmesine neden olunca tarım- totaliter rejim olarak tanımlanmaya en yakın oldu-
da kolektifleştirmeye gidilmiştir. Kırdaki köylüler ğu dönemin 1966 sonrası olduğu düşünülebilir.
kooperatiflere kaydedilmiş ve ortak tarım hayata Yine de Mao’nun otoriterisi tartışılmaz bir lider
geçirilmiştir. 1958-1961 yılları arasındaki tarımın olduğunu iddia etmek güçtür.
kolektifleştirilmesi ve modernleşmesini amaçlayan

186
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Yaşamla İlişkilendir

Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı Sidney Rittenberg Çin’in önemli bir alt üst oluş yaşandığı dönemler bo-
yunca 35 yıl Çin’de kaldı.
Bu süre içinde hem Mao Zedung ile hem de Çin’in diğer devrimci liderleriyle, Komintang’dan iktidarı devraldıkları
1945 yılından itibaren arkadaşlıklar kurdu. Rittenberg, BBC için kaleme aldığı yazıda, Çin iç savaşına ve Çin komüniz-
minin ilk yılları ile Mao’nun felsefesine dair izlenimleri aktarıyor.
Çin’deki birçok başka şey gibi, Mao’nun rolü de büyük bir paradoks içinde. Mao Pekin’in Tiananmen Meyda-
nı’ndaki devasa portresinden bir yandan daha büyük, bir yandan da daha küçük bir rolü var. Meydandaki portrenin kısa
ya da orta vadede indirileceği de herhangi bir şekilde öngörülmüyor. Bu daha çok Mao’nun George Washington gibi,
ülkenin, Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurucusu olmasından ve bu antik ülkenin halklarını birleştirmiş olmasından kay-
naklanıyor. Yoksa bugünün Çin gençliği, komünist partinin genç üyeleri de dâhil olmak üzere, Mao’nun yazdıklarından,
doktrininden, büyük başarılarından ve başarısızlıklarından haberdar değiller.
Şi Jinping ve yeni yönetici elit, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasında olduğu gibi bir Maoculuğun silinmesi sürecinin mevcut
rejimin güçsüzleşmesine yol açabileceğini düşünüyor. Rejim ülkenin istikrarının atacakları reform adımları için son derece
önemli olduğunu düşünüyor. Stalin’in tersine, Mao kimseyi içeri atmadı ve korkunç bir kıtlığa da sebep olmak istemedi.
Devasa toplumsal deneyler
Fakat devasa toplumsal deneyler yaptığının ve bu deneylerin milyonlarca insanın hayatını etkilediğinin farkınday-
dı. Bu deneylerin sonucunun ne olacağını da bilemiyordu.
Mao, Amerikalı yazar Anna Louise Strong’a Büyük İleri Atılım’ı övmek için yazdığı kitap için 1958 yılında verdiği
mülakatta, kitabı yazmadan önce beş yıl bekle demişti. Yaptığı deneyin sonucunun ne olabileceğinden emin değildi.
Peki Çin’de Maoculuk yeniden canlandırılmak mı isteniyor? Ya da bunu Şi ve Bo Şilai’den hangisi istiyor?
Kısa cevap her ikisi için de hayır. Bo, eşitlikçi demagojik ifadelerle yoksulara seslenmek istiyordu. Şi’nin reform
süreçleri ise, doğrudan Maocu ekonomiye karşı adımları içeriyor.
Çin’in sorunlarını analiz etmek için Maocu diyalektik mantığı kullanıyor ve bu mantığa uygun çözümlerden
söz ediyor. Mao felsefesi Batı’da bazı istisnalar dışında görmezden gelinmiş bir felsefedir. 1945 yılında Komintang ile
Mao’nun güçleri arasında Mao aleyhine keskin bir dengesizlik vardı. Komintang tüm iletişim hatlarını, Mançurya
dışındaki tüm büyük kentleri kontrol ediyordu ve ABD’den destek alıyorlardı. Birlikte 40 kilometre yol yürüdüğüm
komünistlerin ise ciddi silahları yoktu. Birçoğu delikanlılık yaşlarındaydı. Her bir bölükte ayakkabısı olan az sayıda kişi
vardı. Bunlar nasıl zafer kazanabilir diye düşündüm.
Fakat zaferi kazandılar. Neden? Çünkü üstün ve
daha bilimsel bir düşünce yapısına sahiplerdi. Mao,
kendisini yabancı ziyaretçilere, “ilkokul öğretmeni” ola-
rak tanıtıyordu. Kendisi muhtemelen dünyanın en geniş
kitlelerine felsefe öğretmiş bir öğretmendir.
Öğrettikleri arasında şu ilkeler var:
Olgular arasından gerçeği ayırt et: Özel işin ve bu-
lunduğun yer ile ilgili olguları çalış ve planlarını buna göre
yap. Önceden belirlenip karar verilmiş “gerçek”lerden
başlama. 1947 yılında çevirisini yaptığım toprak reformu
yazılarından birinde Mao, reformu yapacağınız köyün
koşullarını çalışıp, adımlarınızı oraya uygun atın, yoksa
reformu sabote etmiş olursunuz demişti.
Resim 7.3 Mao Zedong
Bir ikiye ayrılır: Her şeyin birden fazla yüzü vardır, her şey bir akış içindedir ve hiçbir şey saf ve basit değildir. Ba-
sitleştirmek işleri felakete sürüklemenin reçetesidir. İnsanlardaki karmaşıklığı bul ve onlar üzerinden ilerle.
Düşman sizden sayıca ve silah olarak üstünse? O zaman, onunla ancak küçük parçalar halinde savaş ve ondan üstün
olduğun yerelliklerde çatışmaya gir. Zafer kesin değilse asla çatışmaya girme. Genel stratejik pozisyonun savunmada olsa
da, her bir çatışmada saldırgan olmalısın.
Kitle Çizgisi: “Kitlelerden kitlelere” Öndeki ekip kitlelerin ihtiyaçları hakkında bilgi toplamalı ve yapılacak politi-
kaları belirlemeli. Ardından da kitlelere geri dönüp bu adımların uygulanmasının etkilerini gözden geçirmeli.

Kaynak: http://www.bbc.com/turkce/haberler/2013/12/131225_mao_izlenim

187
Totaliter Rejimler

Parti başkanı olduğu dönemde bile Mao parti içinden eleştirilebilmiş ve toprak reformu sonrası bir
süreliğine de olsa arka plana çekilmek zorunda kalmıştır. Kültür Devrimi ile parti içindeki ve dışındaki
rakiplerini elemeye ve toplumsal yapıyı dönüştürmeye çalışmıştır. Ancak bu dönemde bile parti içinde
kendisinden sonraki parti başkanının belirlenmiş olduğu ve Mao’nun bu kişinin siyasi itibarını zayıflatmak
için mücadele ettiği düşünüldüğünde, Mao’nun Stalin veya Hitler kadar güçlü bir lider olduğunu söyle-
mek zordur. Üstelik buraya kadar bahsettiğimiz diğer devletlerin aksine, Çin’de Mao’nun iktidara geldiği
dönemde totaliter bir rejimin kurulması için gerekli olan gelişmiş ve kurumsallaşmış bir devlet yapısının
bulunduğu söylenemez. Buna karşın Mao döneminde rejim, muhaliflerine şiddetle saldırmış, ekonomiyi
ve toplumu kendi ideolojisine uygun şekilde dönüştürebilmek için geniş çaplı politikalar uygulamaya
koyulmuştur.

Öğrenme Çıktısı

2 Totaliter rejim uygulamalarını açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Totaliter rejimlerin kurul-


Günümüzde totaliter rejim- Totaliter rejimlerde neden
ması ile derin ekonomik
lerin kurulması mümkün lider kültü inşa edilmek-
krizler arasındaki ilişkiyi
müdür? tedir?
değerlendiriniz.

TOTALİTER REJİMLERDE SİYASAL KÜLTÜR VE TOPLUMSALLAŞMA


Yukarıda gördüğümüz totaliter rejim uygulamalarının incelenmesi bir başka soruyu beraberinde getir-
mektedir: Totaliter rejimlerin kurulmasına yol açan ve pekişmesini sağlayan koşullar nelerdir? Toplumun
demokratik kurumlara olan güvenini sarsacak ve totaliter lideri kurtarıcısı olarak görmesine neden olacak
düzeyde derin bir ekonomik kriz bu rejimlerin ortaya çıkışında önemli rol oynamaktadır. Bu tür durumlar-
da orta ve alt orta sınıflar sahip oldukları refah düzeyini ve
sosyal statüyü kaybetmekten korkmaktadır. Öte yandan alt
sınıflar içindeki bulundukları yoksulluğun suçlusu olarak Toplumun demokratik kurumlara olan
orta ve üst sınıfları kayıran siyasal sistemi hedef almaktadır. güvenini sarsacak ve totaliter lideri kur-
Bu durumda totaliter lider ve partisi sistemi bütünüyle de- tarıcısı olarak görmesine neden olacak
ğiştirme vaadinden dolayı alt sınıflardan; kargaşaya el koy- düzeyde derin bir ekonomik kriz totaliter
ma, düzeni ve güvenliği yeniden sağlama vaadinden dolayı rejimlerin ortaya çıkışında önemli rol oy-
da alt sınıfların öfkesinden korkan orta sınıflardan destek namaktadır.
almaktadır.
Burada dikkat çekici noktalardan birisi totaliter rejimlerin modern toplumlarda ortaya çıkmasıdır. Amacı
toplumda topyekûn egemenlik kurmak olan bir siyasal sistemin sınırları içindeki her türlü ekonomik, top-
lumsal ve siyasal kurumu denetim altına alan ve işleyiş kurallarını belirleyen modern devletten önce ortaya
çıkması zaten mümkün değildir. Bazı yazarlar bu nesnel koşulların dışında kültürel faktörlerin öneminden
bahsederler. Buna göre modern devlete geçiş aynı zamanda kitle toplumuna geçiştir. Geleneksel toplumda
aile ve cemaat gibi toplumsal kurumlarla kendisini tanımlayan birey modern yaşamla birlikte giderek bunla-
rın etkisinden sıyrılarak daha bireysel bir içerikte kendisini tanımlamaya başlamıştır. Bu durum bireysel öz-
gürlüğü sağlasa da yalnızlık duygusunu da getirmektedir. Kitle toplumunda her bir birey birer atomdur. İşte
Arendt (1951) gibi yazarlar bu toplumsal atomlaşmayı yaşayan bireylerin örgütlenmesinin totaliter rejimlerin
temelinde yattığını savunmaktadır. Öte yandan faşizm gibi sistemlerin ortaya çıkmasının ancak otoriter eği-
limli siyasal kültürlerde mümkün olduğu iddia edilmektedir (Rodee vd., 1983, 110). Çünkü bu sistemlerin

188
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

kurduğu koşulsuz itaat ve hiyerarşik düzen totaliter aldığı kişilerin çekebileceği sıkıntıların büyüklüğü
bir siyasal kültüre dirençli değildir. rejime yönelik korkunun nesilden nesile aktarılma-
Her ne kadar bu sav oldukça tartışmalı olsa sına neden olmuştur. Burada cezalarla ilgili temel
da, en azından totaliter bir rejimin başarısının ve sorun sadece insanların uydurma suçlarla itham
varlığını sürdürebilmesinin siyasal kültürü şekil- edilme olasılığı değildir. Asıl sorun hukukun üs-
lendirebilmesiyle ilişkili olduğunu söyleyebiliriz. tünlüğünün geçerli olmamasıdır. Yani iktidarlar var
Doğası gereği ekonomiden aileye toplumun bütün olan yasalar tarafından bağlanmaktan ziyade bu ya-
unsurlarını egemenliği altına almaya çalışan totali- saları kendilerine göre yorumlama hakkını kendin-
ter liderler ve partiler iktidara gelince devleti mer- de bulmaktadır. Dolayısıyla bir hukuk devletinin
kezileştirir. Buna bağlı olarak yerel yönetimlerin temelinde olan tahmin edilebilirlik ortadan kalk-
yetkileri azaltılır, kendi partisi dışındaki partileri ve mıştır. Soljenitsin’ın Gulag Takımadaları kitabında
siyasal hareketleri yasadışı ilan eder, temel hak ve ön plana çıkan konulardan biri de örneğin tahliye
özgürlükleri askıya alır veya ortadan kaldırır, basını edilmelerine karşın insanların üstlerinden korkuyu
sindirir ve işçi hareketlerini gerekirse güç kullana- atamamalarıdır. Çünkü rejim cezanın yeterli ol-
rak bastırır. Her totaliter sistem kendine özgü baskı duğuna karar vermiş midir; yoksa her an yeniden
ve sindirme yöntemleriyle bilinmektedir. içeriye alabilir mi, tutuklular bunu bilmemektedir.

Sovyetler Birliği döneminde temel sin- Siyasal toplumsallaşmanın siyasete dair


dirme ve muhalifleri bastırma yöntemi korkunun aktarımıyla oluştuğu bir devlet-
sürgünlerdi. Göstermelik yargılamalardan te sivil toplumun oluşması da güçtür.
sonra pek çok insan Gulag Takımadaların-
daki çalışma kamplarına sürgüne gönde-
rilmiştir. Bu dönemi anlatan en önemli ça- Siyasal toplumsallaşmanın siyasete dair korku-
lışmalardan biri Alexander Soljenitsin’in, nun aktarımıyla oluştuğu bir devlette sivil toplu-
Gulag Takımadaları (Çev. Selim Taygan, mun oluşması da güçtür. Sivil toplum tanımı itiba-
Kişisel Yayınlar, 1974), adlı kitabıdır. riyle devletin denetiminin ve/veya kamusal alanın
dışındadır. Ancak devletin her yeri denetim altında
tuttuğu bir rejimde bağımsız sivil toplum örgüt-
Toplum üzerinde bu denli baskı kurulan bir sis- lerinin kurulamaması sivil toplumun oluşmasını
temde katılımcı bir siyasal kültürün oluşması veya engeller. Bu da bireyle devlet arasında bir tampon
varlığını sürdürmesi mümkün değildir. Tanıdıkları alan oluşamayacağı anlamına gelmektedir. Takipler
sistem tarafından cezalandırılan insanlar aynı şeyin ve telefon dinlemeleriyle sürekli gözetim altında
kendi başlarına gelmesinden korktuklarından do- olmak ve görüşülen herkesin potansiyel birer rejim
layı siyasetten uzaklaşırlar. Daha önce belirtildiği muhbiri olma olasılığı bireyler arasında bir güven
gibi, siyasal katılma bireyin siyasi konulara olan il- oluşmasına engel olur (Govier 1997, 160). Böyle
gisinden başlar, siyasi konuları önemsemesi ve bu bir siyasal kültürün katılmacılığa dayalı bir yurttaş-
konularda bilgi toplamasıyla devam eder. Birçok lık kültürünü (civic culture) sivil toplum da oluş-
insan için siyasal katılma demokratik sistemlerde turması olanaklı değildir.
de ilgi ve bilgilenmeyle sınırlıdır. Siyasal faaliyette
bulunmayı içeren aktif siyasal katılma toplumun
olağanüstü dönemlerden geçtiği durumlar hariç Totaliter rejimleri ekonomik, sosyal ve si-
yaygın değildir. Ancak totaliter sistemlerde insanlar yasi boyutuyla ortaya koyan birçok sinema
siyasetin tehlikeli bir uğraş haline gelmesinden do- filmi vardır. Bunlardan Der Untergang/
layı siyasete olan ilgilerini bütünüyle yitirebilirler. Downfall (Çöküş) adlı filmi hakkında
Buna rağmen rejim ihtiyaç duyduğunda insanları http://www.imdb.com/title/tt0363163/
rejimi desteklemeye zorlar. adresinden ve Life is Beautiful (Hayat Gü-
zel dir) adlı film hakkıda http://www.imdb.
Siyasetle ilgili değerlerin ve tutumların siyasi
com/title/tt0118799/ bilgi alabilirsiniz.
toplumsallaşma yoluyla edinildiği düşünülürse bu
süreç gelecek nesilleri de içerecektir. Sistemin hedef

189
Totaliter Rejimler

Totaliter rejimlerdeki sindirme ve korkutma çabası zaman içerisinde azalabilir. Ayrıca rejimin içinde
zamanla ‘kurtarılmış bölgeler’ oluşabilir veya totaliter (topyekûncu) olma özelliğini sistem zamanla yiti-
rebilir. Bu durumda topluma sinmiş olan korku zamanla azalsa da bireyler arasındaki güvensizlik geçmiş
deneyimlerden dolayı devam edebileceğinden o ülkenin siyasal kültürünün temelinde toplumsal güvenin
ve bağımsız toplumsal örgütlenmenin yattığı yurttaşlık kültürü özelliği kazanması kolay olmayacaktır.
Örneğin Mao döneminde Çin’de Kültür Devrimi sırasında rejimin muhaliflerini ortadan kaldırmak için
sıradan insanları ajan haline getirmesi, insanların yakın arkadaşları, komşuları, hatta aile üyeleri tarafından
devlete ihbar edildiğine dair hikayeler sonraki nesiller aktarılmıştır. Neticede Kültür Devrimi’nden çok
sonra da kişiler arası güvensizlik devam etmektedir (Govier, 1997, 160).

Öğrenme Çıktısı

3 Farklı siyasal sistemlerin siyasal kültür üzerindeki etkilerini analiz edebilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Totaliter rejimlerde huku-


Günümüzde totaliter rejim kun üstünlüğünün ortadan Totaliter rejimlerde nasıl
olarak adlandırılan bir yö- kalkmasıyla siyasal kültü- bir siyasal kültür ortaya çık-
netim var mı? rün dönüşümünü ilişkilen- maktadır?
diriniz.

TOTALİTER REJİMLERİN ma hakkı vardı. Teoride bir yandan özel mülkiyeti


EKONOMİ POLİTİĞİ VE kaldırarak toplumsal eşitsizliği düzeltebilecek, öte
KORPORATİZM yandan tarımda hızlı makineleşmeyle verimi artıra-
bilecek sistemin pratikte verimsizliğe yol açmasının
Yukarıda bahsedildiği üzere bir ülkedeki sos- temelinde politikayı uygulamaya koyan devletin
yo-ekonomik yapının bütün unsurları ideolojiye baskıcı bir devlet olması yatmaktadır. Rejimin ve
uygun şekilde dönüştürülmek üzere totalitarizmin ideolojisinin yanılmazlığını kanıtlama çabası kol-
hedefindedir. Ülke ekonomisi ve kurumları bu re- hozların elde etmesi gereken yıllık hasadın plan-
jimler tarafından denetim altına alınırlar. Farklı to- lamasının gerçekçi olmamasına neden olmuştur.
taliter sistemler kendi ideolojilerine uygun şekilde Dolayısıyla üretim hedefin altında kalmasına karşın
ekonomik yapıyı dönüştürmüşlerdir. görevlilerin planlanan miktarda ürüne el koyması
Toplumsal eşitsizliğin temelinde yatması nede- çiftçiyi kolhozda üretim yapmaktan soğutmuş, ta-
niyle Sovyetler Birliği özel mülkiyetin yerine kamu rımla elde edilen ürünlerin büyük kısmına devletin
mülkiyetini getirmiştir. Stalin’in parti yönetimine haksız bir şekilde el koyacağı düşüncesiyle köylüler
gelmesinden sonra 1928-1929 yıllarında önceden kendi bahçelerinde ürün yetiştirmiş ve bunlara da
özel mülkiyette olan topraklar kamu mülkiyetine el koyulması ihtimaline karşın ürün miktarını ve
geçirilmiş, bir başka deyişle kollektifleştirilmiştir. çeşitliliğini asgari tutmuştur.
Bunun yanı sıra köylülere evlerinin yanında küçük Kollektif tarımla uğraşan üretim araçlarının da
bir bahçe tutma ve az miktarda hayvan yetiştirme kamu mülkiyetinde olduğu bu sistemde, üretimle
hakkı tanınmıştır. Ortak tarımda bir yandan sov- ilgili bütün kararlar merkezi planlamayla alınmış-
hoz denilen devlet çiftlikleri öte yandan kolhoz tır. Ancak tarım sektöründeki emek yoğun küçük
denilen tarım kooperatifleri bulunmaktaydı. Kol- işletmelerde kooperatif tarzı sınırlı girişimcilik ör-
hozlar ürünlerin merkezi yönetimin belirlediği fi- nekleri bulunmaktadır. Sınırlı sayıdaki bu küçük
yatlar üzerinden ilgili kamu kuruluşlarına satardı. aile veya topluluk işletmelerinin dışında esas olarak
Bir kolhozun planlanandan daha fazla ürün elde et- istihdam kamu kuruluşları aracılığıyla gerçekleş-
mesi durumunda bu fazlayı kolhoz üyelerine dağıt- mektedir. Kamu kuruluşlarının işleyişine dair her
190
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

şey de merkezi planlamaya tabiidir. Özel mülki- faşizme uygun hale de getirilmesidir. Faşist sistem-
yetin kaldırılmış olması sebebiyle toprağın sadece de korporasyonlar temsilcileri raporlar vermekle ve
kullanım hakkı bireyin elinde olmaktadır, miras devletin aldığı kararları temsil ettikleri kuruluşlarda
yoluyla aktarılması söz konusu değildir. Sadece tü- uygulamakla yükümlüdürler. Onlar çıkarları temsil
ketim mallarının bir kısmı için özel mülkiyet hakkı etmek gibi bir işlev üstlenmezler, tam tersine özel-
tanınmıştır. likle ekonomik çıkarları devlet politikasına uyum-
lu hale getirmekle yükümlüdürler. Korporasyonlar
devleti çıkar gruplarında ve ekonomik kesimlerde
Korporatizm Liberalizm ve Marksizm’e temsil eder içeriktedirler. Böylece korporasyonlar
karşı, hem serbest piyasadan hem de mer- başlıca sanayilerin gelişimini denetleme görevini
kezi planlamadan uzak durmayı hedefle- üstlenirler.
yen üçüncü bir ekonomik sistem olarak Korporatizm her ne kadar üçüncü bir yol, hem
ortaya çıkmıştır. liberalizme hem de Marksizme bir alternatif olarak
sunulsa da, faşist ekonomik sistemde özel mülkiye-
Sağ totaliter rejimlerde ise ekonomik sistemin tin varlığı devam etmiştir. Ancak ekonomik sistem
rejimin bünyesine dâhil edilmesinin en yaygın bi- içindeki her türlü çatışma rejimin tanımladığı yüce
çimi korporatizmdir (O’Neil, 2010, 154). Genel milli çıkarlar çerçevesinde çözümlenmiştir. Öte yan-
olarak korporatizm çıkar gruplarının resmi siyasi dan merkezi planlama aslında hedeflenmiş; ancak
sürece dâhil edilerek zaptı rapta alınmasıdır. Çalı- İtalya’da devletin o dönemde gücü bu hedefi gerçek-
şan ve işveren örgütleri birer çatı kuruluş tarafından leştirmeye yetmemiştir. Faşist korporatizmin en güç-
temsil edilir ve kamu politikaları devletle bu çatı ku- lü olduğu dönem, kendi sözleriyle ‘doğadaki bütün
ruluşlar arasındaki üçlü görüşmelerde şekillendirilir güçlere hükmeden bir devlet olarak’, Mussolini’nin
(Gallagher, 1995, 360). Tarihsel olarak loncaların Korporasyonlar Bakanlığı’nı kurduğu 1939 yılıdır.
yapısından etkilenerek oluşturulmuş bir sistemdir. Aynı yıl alt yasama meclisinin ismi de Korporasyon-
Bir kuram olarak Liberalizm ve Marksizm’e karşı, lar Ulusal Meclisi olarak değiştirilmiştir.
hem serbest piyasadan hem de merkezi planlama- Aslen Mussolini döneminde İtalya’da uygula-
dan uzak durmayı hedefleyen üçüncü bir ekono- maya koyulan korporatizm, başlangıçta Nazi par-
mik sistem olarak ortaya çıkmıştır. Liberalizmdeki tisinin ekonomik programına dâhil edilmiştir. Na-
bireysel girişimi ve Marksizm’deki sınıf çelişkileri- zilere göre milli birliği sağlamak ve bölgesel/sınıfsal
nin kaynağını aşmayı hedeflemektedir. Ancak faşist ayrımları ortadan kaldırmak için çıkar grupları
sistemlerdeki uygulamasında sermayenin devlet korporatif bir şekilde rejime dâhil edilmelidir. An-
kontrolüne alınması, çalışanların taleplerinin ba- cak Almanya’da İtalya’dakinden çok daha güçlü bir
ğımsız siyasi taleplere dönüşmesinin ve sınıf temelli sanayici ve işadamları grubu olması, Almanya’nın
örgütlenmelerin önüne geçilmesi esastır. Bu yolla temel hedefinin hızlı silahlanma ve nüfuz bölgesi-
emek-sermaye çelişkisinin ortadan kaldırılacağı dü- ni genişletmek olması Nazileri iş çevrelerinin aktif
şünülmüştür. Gentile ile birlikte yazdıkları Faşizm desteğini almak zorunda bırakmıştır. Ekonomik
Doktrini (1933) adlı metinde Mussolini faşist dev- ve siyasi güce sahip Alman üreticiler ise kendileri-
letin korporatif olmasının nedeninin sosyalizme ve ni devletin denetimine bırakan korporatif sisteme
sendikacılığa yol açan ihtiyaçlar olduğunu söyler karşı çıkmışlardır (Kardam, 1976, 65). Dolayısıy-
ve farklı çıkarların koordine edildiği ve birbiriyle la başlangıçta Naziler tarafından benimsense de
uyumlu hale getirildiği bir korporasyon sisteminin İtalya’nın aksine Nazilerin ekonomideki kontrolü
gerçek çözüm olduğunu belirtir. aynı düzeyde korporatif olmamıştır.
Bu sistemde toplumsal sınıflar milli çıkarlara
uyum içinde hizmet edecektir. 1925-1926 yılları
arasında İtalya’da korporatif örgütlenmenin temel-
Sonuç
leri atılmıştır. Faşist Parti rejiminin kurumsalla- Merkeziyetçi bir devlet etrafında, radikal bir
şamadığı dönemde işçi sendikaları faaliyet göste- ideolojiyi dayanak alarak örgütlenen sosyo-eko-
rebilirken 1927’de her biri farklı bir iş kolundaki nomik yapının bütün unsurlarını dönüştürmeyi
çalışan ve işverenleri temsil eden 22 korporasyon hedefleyen rejimler totaliter rejimler olarak adlan-
kurulmuştur. Burada esas olan sadece farklı çıkar- dırılmaktadır. Sözcük anlamı itibariyle totaliter
ların rejim tarafından eşgüdümlü değişmesi değil, topyekûncu anlamına gelmektedir. Kavram, Mus-
191
Totaliter Rejimler

solini döneminde İtalya’da ortaya çıkmıştır. Do- ya çalışılır, hem de dış ülkelere karşı halkın rejimin
layısıyla tarihsel olarak faşizmle eş anlamlı olarak yanında olduğu izlenimi verilir.
kullanılmaktadır. Bir rejimin totaliter sayılabilmesi Uygulamada söz konusu unsurların hepsinin
için sahip olması gereken özellikler oldukça tartış- totaliter rejimlere örnek verilen ülkelerde bulun-
malıdır. Topyekûn egemenlik ve bu amaçla siyasal madığı veya hedeflendiği ancak gerçekleştirile-
denetim sağlamaya çalışmasının dışında lidere ve mediği görülmektedir. İtalya’da devlet topyekûn
devlete tam itaati öngörmesi önemlidir. egemenliği sağlayacak kapasiteye erişememiştir.
Totaliter rejimlerde lider bir siyasi aktör olarak Sovyetler Birliği’nde ideoloji sağ totaliter rejimle-
karizmatik bir kişiliktir, diğer baskıcı rejimlerle kar- rin aksine demokratik değerleri ön plana çıkarmış,
şılaştırıldığında, rejimle özdeşleşmiştir. Bir başka daha da önemlisi devlet devam etmesine karşın Sta-
deyişle, bu tür rejimlerde lider kültü denilen bir li- lin sonrasında totaliter sayılabilecek özellikler azal-
der miti oluşturularak, dünyevi lidere yanılmayan, mış ve ortadan kalkmıştır. Mao’nun kendi iktidarı
her şeyi gören, bilen ve duyan yarı kutsal bir kurta- sırasında parti içerisinde eleştirilmiş olması ve dö-
rıcı olma özelliği atfedilir. Öngörülen dönüşümün nem dönem geri plana çekilmek zorunda kalması
kapsamından dolayı rejimin ve liderin kararlarının totaliter rejimlerin özellikleri arasında sayılan lidere
sorgulanmasının bu yolla önüne geçilmeye çalışılır. ve devlete tam itaatin Çin’de ne kadar sağlanabildi-
Öte yandan, totaliter rejimlerde özgürlükler kaldı- ği sorusunu gündeme getirmektedir. Bu bölümde
rılmıştır, her türlü aykırı düşünce baskı ve tehditle adı geçen ülkeler arasında bütün kıstasları sağlayan
karşılaşır. Göstermelik yargılamalarda varlığı şüpheli örnek olarak Almanya’daki Nazizm düşünülebi-
suçlar muhaliflerin üzerine atılır, işkence yaygındır. lir. Yine de bahsedilen ülkelerde eşine daha sonra
Hayatta kalabilen muhalifler sürgüne, çalışma veya rastlanmayacak şiddette devlet baskısı ve ideolojik
toplama kamplarına gönderilirler. Rejimin sürekli dönüşümler yaşanmış olması bakımından totaliter
tehdit altında olduğu algısı canlı tutularak muhale- rejim kavramının anlaşılması önemlidir.
fet sindirilmeye çalışıldığı için gündelik hayatta gizli İdeolojik dönüşümün ve topyekûn egemenliğin
polis tarafından insanlar takip edilebilirler, telefon- sağlanmaya çalışıldığı dönemde halkın sindirilmesi
ları hukuka aykırı şekilde dinlenir. Rejim ayrıca sık- ve siyasete yönelik korkunun sonraki nesillere ak-
lıkla paramiliter örgütler yoluyla baskı kurar. Ancak tarılmasıyla totaliter siyasal kültür oluşmuş, kişiler
totaliter rejimlerin sadece şiddetle ve zor kullanarak arasındaki güven eksikliği bu rejimlerin yıkılma-
ayakta kaldığını düşünmemek gerekir. Özellikle li- sından sonra uzun süre devam etmiştir. Totaliter
der kültü kurularak toplumdaki herkesin rejimin rejimler ayrıca ekonomik yapıyı da devlet deneti-
düzenlediği faaliyetlerde aktif olarak yer alması ve mine almaya çalışmıştır. Özellikle işçi hareketlerini
rejime olan bağlılığını eylemleriyle göstermesi bek- kontrol altında tutmak amacıyla İtalya’da işçi, işve-
lenir. Kitlelerin seferber edilmesi olarak adlandırılan ren ve devlet temsilcilerinden oluşan korporasyon-
bu süreçle hem rejimin politikaları meşrulaştırılma- lar meydana getirilmiştir.

Öğrenme Çıktısı

4 Totaliter ve demokratik rejimlerin ekonomik yapılarını karşılaştırabilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Totaliter rejimlerin ekono-


Totaliter rejimlerle ekono- İtalya ve Almanya’daki
mi politikalarının birbirle-
mide merkezi planlamayı korporatist uygulamaları
rinden farklı olmasını neyle
ilişkilendiriniz. anlatınız.
açıklayabiliriz?

192
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

1 Totaliter rejimi tanımlayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Totaliterlik Fransızca kökenli bir sözcüktür. Ancak 1920’li yıl-
Totaliter Rejim Kavramı larda İtalya’da bugünkü anlamında kullanılmaya başlanmıştır.
Bazı yazarlara göre kavramı ilk önce Mussolini’nin siyasi rakip-
lerinden liberal eğilimli bir gazeteci ve siyasetçi olan Giovanni
Amendola özgürlüklere yer bırakmayan ve toplumun bütün
kesimleri üzerinde topyekun (total) denetim sağlamayı amaç-
layan yeni rejimi eleştirmek için kullanmıştır. Daha yaygın olan
diğer görüşe göre kavram Mussolini rejiminin ideologlarından
Giovanni Gentile tarafından faşist rejimin kudretini ifade etmek
amacıyla ortaya atılmıştır. Gentile, Faşist rejimin tutumunu ve
kurmaya çalıştığı devlet sistemini tarif etmektedir. İtalya’daki Fa-
şist Parti’nin lideri Benito Mussolini ise faşist rejimin totaliter bir
rejim olduğunu şöyle ifade etmektedir: ‘Herşey devletin içinde,
hiçbir şey devletin dışında değil, hiçbir şey devlete karşı değil’.
Dolayısıyla totaliter rejimin veya totaliterliğin özünü her yapı ve
kurumun bütünüyle devlet aygıtlarını kullanan otoriteler (yet-
keler) tarafından denetim altına alınması oluşturmaktadır.

2 Totaliter rejim uygulamalarını


açıklayabilme

Uygulamada totaliter rejimlerde totaliter rejimlerde bulunması


Totaliter Rejim Uygulamaları gereken tüm özellikleri bulunması söz konusu değildir. İtalya’da
devlet topyekûn egemenliği sağlayacak kapasiteye erişememiştir.
Sovyetler Birliği’nde ideoloji sağ totaliter rejimlerin aksine de-
mokratik değerleri ön plana çıkarmış, daha da önemlisi devlet
devam etmesine karşın Stalin sonrasında totaliter sayılabilecek
özellikler azalmış ve ortadan kalkmıştır. Mao’nun kendi iktidarı
sırasında parti içerisinde eleştirilmiş olması ve dönem dönem
geri plana çekilmek zorunda kalması totaliter rejimlerin özel-
likleri arasında sayılan lidere ve devlete tam itaatin Çin’de ne
kadar sağlanabildiği sorusunu gündeme getirmektedir. Bu bö-
lümde adı geçen ülkeler arasında bütün kıstasları sağlayan örnek
olarak Almanya’daki Nazizm düşünülebilir. Yine de bahsedilen
ülkelerde eşine daha sonra rastlanmayacak şiddette devlet baskısı
ve ideolojik dönüşümler yaşanmış olması bakımından totaliter
rejim kavramının anlaşılması önemlidir.

193
Totaliter Rejimler

Farklı siyasal sistemlerin siyasal


3 kültür üzerindeki etkilerini analiz
edebilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Toplumun demokratik kurumlara olan güvenini sarsacak ve to-


Totaliter Rejimlerde Siyasal
Kültür ve Toplumsallaşma taliter lideri kurtarıcısı olarak görmesine neden olacak düzeyde
derin bir ekonomik kriz bu rejimlerin ortaya çıkışında önemli
rol oynamaktadır. Bu tür durumlarda orta ve alt orta sınıflar
sahip oldukları refah düzeyini ve sosyal statüyü kaybetmekten
korkmaktadır. Öte yandan alt sınıflar içindeki bulundukları
yoksulluğun suçlusu olarak orta ve üst sınıfları kayıran siyasal
sistemi hedef almaktadır. Bu durumda totaliter lider ve partisi
sistemi bütünüyle değiştirme vaadinden dolayı alt sınıflardan;
kargaşaya el koyma, düzeni ve güvenliği yeniden sağlama vaa-
dinden dolayı da alt sınıfların öfkesinden korkan orta sınıflar-
dan destek almaktadır.

Totaliter ve demokratik
4 rejimlerin ekonomik yapılarını
karşılaştırabilme

Bir ülkedeki sosyo-ekonomik yapının bütün unsurları ideolo-


Totaliter Rejimlerin Ekonomi
Politiği ve Korporatizm jiye uygun şekilde dönüştürülmek üzere totalitarizmin hede-
findedir. Ülke ekonomisi ve kurumları bu rejimler tarafından
denetim altına alınırlar. Farklı totaliter sistemler kendi ideolo-
jilerine uygun şekilde ekonomik yapıyı dönüştürmüşlerdir. Sağ
totaliter rejimlerde ise ekonomik sistemin rejimin bünyesine
dâhil edilmesinin en yaygın biçimi korporatizmdir. Genel ola-
rak korporatizm çıkar gruplarının resmi siyasi sürece dâhil edi-
lerek zaptı rapta alınmasıdır. Çalışan ve işveren örgütleri birer
çatı kuruluş tarafından temsil edilir ve kamu politikaları devlet-
le bu çatı kuruluşlar arasındaki üçlü görüşmelerde şekillendiri-
lir. Tarihsel olarak loncaların yapısından etkilenerek oluşturul-
muş bir sistemdir. Bir kuram olarak Liberalizm ve Marksizm’e
karşı, hem serbest piyasadan hem de merkezi planlamadan uzak
durmayı hedefleyen üçüncü bir ekonomik sistem olarak ortaya
çıkmıştır.

194
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

1 Aşağıdakilerden hangisi totaliter rejimlerde 6 Devlet veya hükümet tarafından kurulan ve


yer almamaktadır? finanse edilen ancak resmi orduya bağlı olmayan

neler öğrendik?
A. Lidere koşulsuz itaat birliklere ne ad verilmektedir?
B. Gizli polis A. Özel güvenlik B. Paramiliter yapı
C. Alternatif iletişim kanalları C. Koruma D. Zabıta
D. Paramiliter örgütler E. Hiçbirisi
E. Radikal bir ideoloji

2 7 Sadece devlet tarafından tanınan meslek ör-


Aşağıdakilerden hangisi bir siyasal sistemin gütlerinin faaliyette olmasına izin verilen, alterna-
totaliter bir sistem olduğunu düşündürebilir? tif örgütlerin yasaklandığı ve üretim ve hizmetle
A. Resmi ideolojisi olması ilgili bütün kararların devlet-işveren-işçi görüşme-
B. Muhalefet partilerinin itibarsızlaştırılması lerinde alındığı çıkar örgütlenmesi sistemi ne şekil-
C. Resmi ideolojinin eğitim sistemine dahil edil- de adlandırılır?
mesi A. Koalisyon B. Sosyalizm
D. Kitlelerin seferber edilmesi C. Liberalizm D. Sosyal Demokrasi
E. Zorunlu askerlik sistemi E. Korporatizm

3 Bir siyasetçinin halk arasındaki imajının sıra- 8 Aşağıdaki kurumlardan hangisi bir totaliter
dan insandan üstün, kahramanlık özelliği taşıyan rejimde kesinlikle yoktur?
ve hata yapmayan bir birey şeklinde yerleştirilmeye
çalışılmasına ne ad verilir? A. Bakanlar Kurulu
B. Başbakanlık
A. Lider kültü C. İstihbarat Teşkilatı
B. Karizmatik otorite D. Bağımsız Yargı
C. Propaganda E. Sendika
D. Kampanya
E. Reklam 9 Aşağıdaki ülkelerden hangisi totaliter rejim-
lerin en kurumsallaşmış örneğidir?
4 Totaliterlik kavramı aşağıdaki ülkelerden A. Nazi Almanyası
hangisinde ilk kez kullanılmaya başlamıştır? B. Stalin döneminde Sovyetler Birliği
A. Almanya C. Mussolini döneminde İtalya
B. İtalya D. Franco döneminde İspanya
C. Sovyetler birliği E. Mao döneminde Çin Halk Cumhuriyeti
D. Çin
E. Kuzey kore 10 Aşağıdakilerden hangisi totaliter rejimlerin
diğer baskıcı rejimlerden ayırt edici özelliklerinden
5 Aşağıdaki liderlerden hangisi seçimler yoluyla birisidir?
iktidara gelmiştir? A. Gizli polis yapılanması
A. Kim Jong-il B. İletişim kanallarının devlet tekelinde olması
B. Vladimir İlyiç Ulyanov (Lenin) C. Gözetim ve takip
C. Mao Zedong D. Muhalefet üzerinde kurulan baskı
D. Adolf Hitler E. Kitlelerin seferber edilmesi
E. Joseph Stalin

195
Totaliter Rejimler

1. C Yanıtınız yanlış ise “Totaliter Rejim Kavra- 6. B Yanıtınız yanlış ise “Totaliter Rejim Kavra-
mı” konusunu yeniden gözden geçiriniz. mı” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

Yanıtınız yanlış ise “Totaliter Rejimlerin


2. D Yanıtınız yanlış ise “Totaliter Rejim Kavra- 7. E
Ekonomi-Politiği ve Korporatizm” konusu-
mı” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
nu yeniden gözden geçiriniz.

3. A Yanıtınız yanlış ise “Totaliter Rejim Kavra- 8. D Yanıtınız yanlış ise “Totaliter Rejim Kavra-
mı” konusunu yeniden gözden geçiriniz. mı” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

4. B Yanıtınız yanlış ise “Totaliter Rejim Uygula- 9. A Yanıtınız yanlış ise “Totaliter Rejim Uygula-
maları” konusunu yeniden gözden geçiriniz. maları” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

5. D Yanıtınız yanlış ise “Totaliter Rejim Uygula- 10. E Yanıtınız yanlış ise “Totaliter Rejim Kavra-
maları” konusunu yeniden gözden geçiriniz. mı” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
7 Anahtarı

Düzenli ordular, askerliği meslek olarak edinmiş profesyoneller tarafından yö-


netilen ve barış zamanında da belirli sayıda askere sahip ordulardır. Gelenek-
sel toplumlarda ordular aristokratlar tarafından yönetilirlerdi. Büyük ordular
ancak savaş zamanında oluşturulur ve yerel yöneticilerin gönderdiği askeri
birliklerden kurulurdu. Merkezi yönetimi yerel yöneticilere bağımlı kılan bu
sistemde istenilen ordu büyüklüğüne ulaşılması güçtü. KurumsallaşamaVdığı
için de göreve çağırılan eratın savaş bilgileri yetersizdi. Aniden başlayan ül-
keler arası bir savaşta geleneksel orduların seferberliğe hazır hale getirilmesi
zaman alabilir, hatta ülkenin savaşa hazırlıksız yakalanması söz konusu olabi-
lirdi. Bu tür nedenlerden dolayı 14.yy.dan itibaren Avrupa’daki pek çok ülke
barış zamanında da belirli miktarda eğitilmiş askeri hazır tutmaya başlamış,
ordu yönetimini profesyonel askerlere bırakmaya başlamıştır. Düzenli ordu-
Araştır 1 larla birlikte savaş teknolojilerinin geliştirilmesine de daha fazla zaman ve kay-
nak ayrılmıştır. Ancak eratın sadece profesyonel askerlerden oluşması müm-
kün olmadığından askerlik birçok ülkede belirli bir yaşın üzerindeki sağlıklı
genç erkekler (bazı ülkelerde genç erkek ve kadınlar) için zorunlu yurttaşlık
görevlerinden biri haline gelmiştir. Totaliter rejimler ve liderleri topyekûn
egemenliği hedeflediklerinden, muhalefetin bastırılması için her kesimden
insanın görev yaptığı düzenli ordulara güvenemeyeceklerini düşünerek para-
militer örgütler kurmuşlardır. Düzenli orduların aksine devletin resmi güven-
lik güçleri olmayan bu yapıların eylemlerinin hukuka uygunluğu tartışmalı
olacağından özellikle iktidarın henüz kurumsallaşamadığı dönemlerde muha-
lifleri korkutmak ve imha etmek için bu örgütleri kullanmışlardır. Almanya
ve İtalya örneklerinde olduğu gibi bazı durumlarda silahlı paramiliter örgütler
liderin konumunu tehdit edecek güce ulaşmıştır. İtalya’da Mussolini rejimi
zaman zaman paramiliter örgütün baskısına boyun eğmek zorunda kalmış,
Almanya’da ise Hitler rejimi var olan örgütü kaldırarak daha itaatkâr ve sadık
yeni bir paramiliter yapı oluşturmuştur.

196
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Araştır Yanıt
7 Anahtarı

Bu konu özellikle 1960’lı ve 1970’li yıllarda etraflıca tartışılmıştır. Demok-


ratik kurumlara sahip Almanya gibi bir ülkede bile, hem de demokratik
sistemin temel unsuru olan seçimler yoluyla totaliter bir liderin iktidarı ele
geçirebilmesi pek çok kişide gelecekte de demokrasiyi kullanarak benzer kat-
liamlar yapabilecek rejimlerin kurulabileceği yönünde endişe yaratmıştır.
Ancak 1980’li yıllardan bu yana yaygın görüş totaliter rejimlerin miadını
doldurduğu yönündedir. Günümüzde siyasal sistemlerin bu bölümde bahse-
Araştır 2 dilen örneklerden ders aldıkları ve demokratik sistemi ve kurumlarını totaliter
amaçlarla kullanma olasılığı olan siyasetçilere daha temkinli yaklaştığı görül-
mektedir. Ayrıca özellikle iletişim teknolojilerindeki gelişme bugün herhangi
bir iktidarın lider kültü oluşturmasını ve muhalif hareketlerin örgütlenmesini
bütünüyle engellemesini imkânsız hale getirmektedir. İnternetin ve özellikle
de sosyal medyanın bu bağlamdaki rolü incelenmektedir. Topyekûncu proje-
nin güçlüğü öte yandan diktatörlüklerin daha ziyade bürokratik ve otoriter
sistemlere yönelmelerine neden olmaktadır.

Birçok yazar totaliter rejim kavramını tarihsel bir kavram olarak değerlendir-
mektedir. Ayrıca yine bazı araştırmacılar topyekûn bir toplumu, belirli bir
ideolojiye göre ve merkeziyetçi bir devlet sistemiyle dönüştürme ve topyekûn
denetim altına alma amacına en kurumsallaşmış baskıcı rejim olan Nazi
Almanyası’nın bile ulaşamadığını belirtmektedirler. Buna karşı günümüzde
Kuzey Kore’nin siyasal sistemi totaliter bir rejim olarak adlandırılmaya en ya-
kın sistemdir. Bunda resmi ideolojinin dışına çıkan en ufak bir görüşün bile
şiddetle bastırılması, devletin her türlü iletişim aracını günümüzde telekomü-
nikasyon kanallarındaki gelişime karşın denetlemeye çalışması ve devletin aşırı
Araştır 3
merkeziyetçi yapısı rol oynamaktadır. 2012 içinde ölen Kim Jong-İl ve onun
ölümünden sonra iktidara gelen oğlu Kim Jong-Un etrafında oluşturulan li-
der kültü de dikkat çekicidir. ‘Sevgili Lider’ olarak anılan Kim jong-İl’in yarı
kutsal bir lider olarak halka benimsetilmeye çalışılması bunu örneklemektedir.
Kim Jong-İl’in cenaze törenindeki kitlesel ağlama gösterileri lider kültü kulla-
nılarak kitlelerin nasıl harekete geçirildiğini göstermesi bakımından önemli-
dir. Birçok baskıcı rejimin aksine Kuzey Kore’deki muhalifler üzerindeki baskı
halkı sadece sindirme amacı taşımamakta, aynı zamanda rejime aktif şekilde
destek ve bağlılık göstermeyi de içermektedir.

İki temel nedenden bahsedilebilir. Birincisi ve daha önemlisi benzer baskı


yöntemlerini benimsemiş olsalar da farklı ideolojilere sahip olmaları bu re-
jimleri birbirlerinden önemli şekilde farklılaştırmaktadır. Hem sağ hem de
sol ideolojiye sahip totaliter rejimler merkeziyetçi bir devlet yapısını benimse-
Araştır 4 mektedir. Ancak sağ totaliter rejimlerin serbest piyasa ekonomisini bütünüyle
ortadan kaldırma amaçlarından söz edilemez. Oysa sol rejimlerde sosyalizme
uygun şekilde özel mülkiyetin yerine ortak mülkiyet getirilmeye çalışılmakta-
dır. İkinci neden ise ülkelerin döneme özgü farklı ekonomik zorunlulukları
olmasından kaynaklanmaktadır. Bu ikinci neden benzer ideolojilere sahip to-
taliter rejimlerin farklı ekonomi politikaları benimsemesini de açıklamaktadır.

197
Totaliter Rejimler

Kaynakça
Arendt, H. (1951). The Origins of Totalitarianism. Kardam, N. (1980). A Comparative Analysis of
New York: Harcourt, Brace and Company. Corporatism in Nazi Germany and Fascist Italy.
Basılmamış Yüksek Lisans Tezi. The University of
Arendt, H. (1996). Totalitarizmin Kaynakları. (Çev.
British Columbia.
Şener, B. S.). İstanbul: İletişim Yayınları.
Lee, S. J. (2000). European Dictatorships. 2nd ed.
Bosworth, R. J. B. (2005). Mussolini’s Italy: Life Under
London; New York: Routledge.
the Dictatorship 1915-1945. London: Allen Lane.
Mussolini, B. (1933). “The Political and Social
Brooker, P. (1995). Twentieth-Century Dictatorships:
Doctrine of Fascism.” The Political Quarterly 4(3):
The Ideological One-Party States. Basingstoke,
341-356.
Hampshire: Macmillan.
O’Neil, Patrick H. (2010). Essentials of Comparative
Brooker, Paul. (2000). Non-Democratic Regimes:
Politics. 3rd ed. New York: W.W. Norton & Co.
Theory, Government, and Politics. New York: St.
Martin’s Press. Priestland, D. (2007). Stalinism and the Politics of
Mobilization: Ideas, Power, and Terror in Inter-war
Friedrick, C.J. ve Brzezinski, Z. (1964). Totaliter
Russia. Oxford University Press, USA.
Diktatörlük ve Otokrasi. (Çev. Onaran, O).
Ankara: Türk Siyasi İlimler Derneği. Rodee, C., Anderson, T., Christol, C. Q. ve Greene,
T. (1983). Introduction to Political Science. Tokyo:
Gallagher, M. (1995). Representative Government in
McGraw-Hill.
Modern Europe. 2nd ed. New York: McGraw-Hill.
Schapiro, L. (1972). Totalitarianism. London: Pall
Govier, T. (1997). Social Trust and Human
Mall.
Communities. Montreal; Buffalo: McGill-Queen’s
University Press. Tucker, R. C. (1979). “The Rise of Stalin’s Personality
Cult.” The American Historical Review, 84(2):
Kapani, M. (2008). Politika Bilimine Giriş. Ankara:
347-366.
Bilgi Yayınevi.

198
Bölüm 8
Bir Konfederalizm Örneği Olarak Avrupa Birliği
Avrupa Topluluklarının Gelişimi ve
Avrupa Birliği Fikri Nasıl Doğdu Avrupa Topluluğundan Avrupa Birliğine

1 2
öğrenme çıktıları

1 Avrupa’da birlik oluşturma düşüncesini Geçiş Süreci


ortaya çıkaran düşünürleri ve siyasetçileri 2 Avrupa Topluluklarının gelişim sürecini
tanımlayabilme açıklayabilme

3 4
Avrupa Birliğinin Genişlemesi Avrupa Birliğinin Yapısı ve Kurumları
3 Avrupa Birliğinin genişleme sürecini 4 Avrupa Birliği’nin yapısı ve kurumlarını
açıklayabilme açıklayabilme

Avrupa Birliği Müktesebatı (Acquis Avrupa Birliği Ortak Politikaları ve Sosyal


Communautaire) Tarafların Etkinliği

5 6
5 Avrupa Birliği Antlaşmalarında ve diğer 6 Avrupa Birliği’nin ortak politikalarını ve
yardımcı hukuk kaynaklarında yer alan bu politikaların oluşturulmasında sosyal
kural ve kurumları tanımlayabilme tarafların etkinliğini değerlendirebilme

Anahtar Sözcükler: • Avrupa Topluluğu • Avrupa Birliği • AB Müktesebatı • AB Kurumları


• AB Politikaları • AB Antlaşmaları

200
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

GİRİŞ diğerlerinden bir adım daha ileri giderek, “bu fe-


Avrupa Birliği ya da kısa adıyla AB, toprakları derasyona ancak iç yönetimleri halk iradesine da-
büyük ölçüde Avrupa kıtasında bulunan ve yirmi yanan devletler üye olabilecektir” demiştir. 19. yüz-
sekiz ülkeden oluşan siyasi ve ekonomik bir örgüt- yılda Avrupa’da bütünleşme olgusuna bakışı en iyi
lenmedir. 1993 yılında, Maastricht Antlaşması’nın özetleyen ve en tutarlı öngörümde bulunanlardan
imzalanması sonucu, var olan Avrupa Ekonomik biri de Fransız yazar Victor Hugo olmuştur. 1849
Topluluğu’na yeni görev ve sorumluluk alanları yılında “Avrupa Birleşik Devletleri” kavramını kul-
yüklenmesiyle kurulmuştur. Yaklaşık 500 milyon- lanan Victor Hugo (Horvath, 2007, 25) bu düşün-
luk nüfusuyla dünyanın nominal gayrisafi yurti- cesini şöyle ifade etmiştir: “...Gün gelecek, bu kıta-
çi hasılasının %30’luk bölümünü oluşturan AB, nın tüm ulusları, (...) bir birlik içinde kaynaşacak
devletlerarası ve çokuluslu bir oluşumdur. Dünya ve Avrupa kardeşliğini oluşturacaklar. Gün gelecek,
üzerinde başka bir örneği bulunmayan bütünleşme tek savaş alanı fikirlerin yarıştığı Açık Pazar yerleri
modeli aracılığıyla üyelerine sağladığı ekonomik olacak. Gün gelecek kurşun ve bombaların yerini
ortam ve yarattığı değerler bütün dünyanın ilgisini oylar alacak...” (Dedeoğlu, 1996, 63-66).
çekmektedir.
Avrupa’nın birleşme süreci, halkların gelenekle-
ri ve kültürü gibi yaşamın farklı yanlarını ortadan Avrupa’da bir birlik kurulması fikri ge-
kaldırmamış ve çeşitlilik AB’nin en temel değer- çen yüzyıllarda Dante, Comeniu, Kant,
lerinden biri olmuştur. AB, bölgesel özelliklere ve Monnet, Schuman gibi birçok düşünür,
zengin gelenek ve kültürel farklılıklara dayanan bir sanatkâr ve devlet adamı tarafından be-
ekonomik büyümenin gerçekleşmesini hedefle- nimsenmiş ve geliştirilmeye çalışılmıştır.
mektedir. Üye ülkelerin tek başına sahip olduğun-
dan daha fazla ekonomik, sosyal, teknolojik, ticari
ve politik güce sahip olan AB, ortak bir kaderi pay- İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan geliş-
laşma ve kendi egemenlik haklarını giderek artan meler ve ABD ile Sovyetler Birliği’nin iki süper
bir oranda devletlerarası bir oluşuma devretme ka- devlet şeklinde egemen devletler olarak ortaya çık-
rarlığını gösteren egemen uluslararasındaki bir söz- maları savaşın yıkıcı etkilerini derinden yaşayan
leşme olarak kabul edilmektedir. Bu ünitede, Av- Avrupa’yı barış ve güvenliğin ön plana alındığı yeni
rupa Birliği’nin tarihsel gelişim süreci ve kurumsal bir arayış içine itmiştir. İkinci Dünya Savaşı’ndan
işleyişi hakkında bilgiler sunulmaktadır. sonra büyük bir yıkıma uğrayan Avrupa’da barışın
ve bölgesel istikrarın yeniden sağlanması ve ekono-
minin yeniden yapılanması amacı Avrupa Birliği
AVRUPA BİRLİĞİ FİKRİ NASIL fikrinin motive edici unsurları olmuştur (Pinder,
DOĞDU? 2001, 2-3). Avrupa’da ulusal uzlaşmazlıkları aşa-
Avrupa’da bir birlik kurulması fikri geçen yüz- bilecek bir örgütlenmenin kuruluşu, İkinci Dünya
yıllarda Dante, Comenius ve Immanuel Kant gibi Savaşı sırasında totaliter yönetimlere karşı savaşan
birçok düşünür, sanatkâr ve devlet adamı tarafın- direniş hareketlerinden kaynaklanmıştır. Siyasal
dan benimsenmiş ve geliştirilmeye çalışılmış, ancak dünyanın merkezi olarak sürekli güçten düşen Av-
bu konuda ciddi adımlar 2. Dünya Savaşı’ndan rupalılar kendilerine ekonomik ve siyasal ağırlık
sonra atılmıştır. Avrupa’da tarihsel olarak bütün- kazandıracak yeni bir denge ve birleşme arayışına
leşme düşüncesi öncelikle siyasal anlamda ortaya yönelmiş ve savaş sonrasının ekonomik koşulları
çıkmış; ekonomik bütünleşme düşüncesi ise zaman da buna uygun bir zemin yaratmıştır. 1945-1950
içinde gelişmiştir. İtalyan düşünür Dante, “De yılları arasında Avrupa Birliği fikrini destekleyen
Monarchia” (Monarşi) adlı eserinde eski Roma İm- devlet adamları bu sürece önemli katkılar sağla-
paratorluğu benzeri bir örgütlenme ile uluslararası mışlardır. Bunlardan biri olan W. Churchill 1946
barışın sağlanabileceğini ileri sürmüştür. Immanual yılında Zürih Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada
Kant ise, “Ebedi Barış” adlı çalışmasında Avrupa’da “bir tür Avrupa Birleşik Devletleri” çağrısında bu-
barışı sağlayacak bir federasyon önermiş, ayrıca lunmuştur (Dinan, 2008, 45).

201
Bir Konfederalizm Örneği Olarak Avrupa Birliği

nelux ülkelerinin (Belçika, Hollanda ve Lüksem-


burg) kendi aralarında gümrük tarifelerini tedrici
olarak kaldırmayı hedefledikleri Benelüks Gümrük
Birliği, ekonomik ve siyasi anlamda üç ülkenin sıkı
bir işbirliğine girmesine olanak sağlayarak, Avru-
pa bütünleşmesine önemli katkı sağlamıştır (Di-
nan, 2008, 45; Dedeoğlu, 1996, 71). AEİÖ’nün
kurulması Avrupa’nın bütünleşme çabalarında çok
önemli bir adımdır. Zira AEİÖ’nün amacına ulaş-
ması, bütünleşme yanlısı Avrupalıları daha da cesa-
retlendirmiş; 1949’da kurulan Avrupa Konseyi ile
Avrupa ülkeleri arasında siyasi dayanışmada önem-
li bir aşama kaydedilmiştir. Diğer taraftan, Mars-
Resim 8.1 Scuman 1950’de AKÇT Önergesini Sunarken hall Planı’nın Batı Avrupa Ekonomisini giderek
Kaynak: http://tr.wikipedia.org ABD’ye bağımlı bir hale getirebileceğinin birkaç
yıllık tecrübeyle öngörülmesi, Avrupa’nın bütün-
II. Dünya Savaşı sonrasında Batı Avrupa’yı leşmesi için Batı Avrupalı devlet adamlarını farklı
birleştirmeye iten sebeplerden birisi de, ABD’nin çözüm yolları düşünmeye itmiştir (http://www.
Marshall Planı’dır. ABD ekonomisini canlandırma nuveforum.net/744-bolgelere-gore-tarih/19041-
ve yeni pazar olanakları bulma gibi amaçlar taşı- avrupa-birliginin-tarihi/).
yan bu proje, diğer taraftan da Avrupa’da somut
işbirliğinin ilk uygulama olanağını yaratmıştır.
Söz konusu yardım programının ülkeler arasında-
Avrupa Birliği’nin oluşum süreci ve Avru-
ki paylaşımını düzenli olarak sağlayacak bir yapıya
palılaşma olgusu üzerine daha geniş bilgi
duyulan ihtiyaç sonucu 16 Haziran 1948’de ku-
için Anthony Pagden’in Avrupa Fikri ki-
rulan Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü (AEİÖ)
tabını (2010, Ayrıntı Yayınları, Ankara)
bütünleşme ve ekonomik ilişkilerin yakınlığını
okuyabilirsiniz.
somutlaştıran bir örnek olmuştur. Bu süreçte Be-

Öğrenme Çıktısı

1 Avrupa’da birlik oluşturma düşüncesini ortaya çıkaran düşünürleri ve siyasetçileri


tanımlayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Avrupa’da birlik oluşturma


II. Dünya Savaşı’nın Avrupa’da Ekonomik anlamda AB’ne
düşüncesini destekleyen
birlik oluşturma fikrine etkisini temel oluşturan girişimleri
düşünürler ve devlet adam-
değerlendiriniz. anlatınız.
ları kimlerdir?

202
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

AVRUPA TOPLULUKLARININ GELİŞİMİ VE AVRUPA TOPLULUĞUNDAN


AVRUPA BİRLİĞİNE GEÇİŞ SÜRECİ
Avrupa’da bir birlik yaratma konusunda en önemli girişim II. Dünya Savaşı sonrasında Fransa Plan-
lama Teşkilat Başkanı Jean Monnet’den gelmiştir. Monnet Avrupa’da yeni bir savaşın çıkmaması için,
mutlaka kömür ve çelik gibi iki önemli savaş malzemesi üretiminin bir elden toplanmasını savunmuştur.
J.Monnet’in düşüncelerinden esinlenen zamanın Fransız Dışişleri Bakanı Robert Schuman 9 Mayıs 1950
tarihinde Fransa ile Almanya arasındaki kömür ve çelik kaynaklarının birleştirilmesini, savaş sanayinin
temel girdileri olan bu maddelerin üretim ve kullanımının uluslarüstü (supranational) bir organın sorum-
luluğuna bırakılmasını önermiştir. Sonuç olarak, 1951 yılında Avrupa Kömür Çelik Topluluğu (AKÇT)
Belçika, Batı Almanya, Lüksemburg, Fransa, İtalya ve Hollanda’dan oluşan 6 üye ile kuruldu. Bu ülkeler-
deki kömür ve çelik sanayii ile ilgili alınan kararlar, bağımsız ve devletlerüstü bir kuruma (Yüksek Otorite)
devredilmiştir. Söz konusu kurumun ilk başkanı ise, Monnet olmuştur (Horvath, 2007, 31). Avrupa Kö-
mür ve Çelik Topluluğu yürürlüğe giriş tarihinden itibaren 50 yıl geçerli olmak üzere imzalanmış olması
nedeniyle, 23 Temmuz 2002 tarihinde sona ermiştir. AKÇT’nin sona ermesiyle, kömür ve çelik sektörüyle
ilgili konular AB politikaları kapsamına alınmış ve Komisyonu’nun sorumluluğuna devredilmiştir.

Avrupa Topluluklarının Gelişimi


Robert Schuman 9 Mayıs 1950’de “Dünya barışını tehdit eden tehlikeler karşısında büyük yaratıcı ça-
balar olmaksızın barış teminat altına alınamaz. Avrupa elbette bir kerede, bir tek plana göre inşa edilemez.
Ancak, Avrupa’da birlik oluşturulmasını sağlayacak somut
başarılar üzerine inşa edilebilir” diyerek, bugünkü AB’nin
temellerini atmıştır. Bu sebeple 9 Mayıs, Avrupa Birliği’nin AB’nin temellerinin atıldığı 9 Mayıs Av-
temellerinin atıldığı tarih olup Avrupa Günü olarak kut- rupa Günü olarak kutlanmaktadır.
lanmaktadır (Karluk, 2005, 4).
AKÇT’nin kısa sürede göstermiş olduğu başarı Avrupa’da bütünleşmenin daha ileri götürülmesi arzusu
ile birleşince, 1957 tarihinde altı Batı Avrupa Devleti (Batı Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksem-
burg ve İtalya) arasında imzalanan “Roma Antlaşması” ile kurulan Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET)
bugünkü Avrupa Birliği’nin temellerini atmıştır. AET’ye hukuken ve fiilen uluslarüstü bir kuruluş olma
niteliğini kazandıran söz konusu Antlaşma, 1958 tarihinde yürürlüğe girmiştir. AET’nin nihai hedefi,
Avrupa’nın siyasal bütünlüğe ulaşmasıdır. Bu hedefe varmak için öngörülen ekonomik dengeyi sağlamak
üzere, ilk olarak üye ülkeler arasında bir gümrük birliği ve
ardından da malların, hizmetlerin, sermayenin ve işgücü-
Avrupa Ekonomik Topluluğu 1957 yılın- nün serbestçe dolaştığı bir ortak pazar kurulması öngö-
da imzalanan Roma Antlaşması ile 6 ülke rülmüştür. Roma Antlaşması’nın 2. Maddesinde AET’nin
tarafından kurulmuştur. hedefi şu şekilde özetlenmektedir:

“Topluluğun görevi, ortak pazarın kurulması ve üye ülkelerin ekonomik politikalarının giderek yaklaştırılması
suretiyle, Topluluğun bütünü içinde ekonomik etkinliklerin uyumlu olarak gelişmesini, sürekli ve dengeli bir
yayılmayı, artan bir istikrarı, yaşam düzeyinin hızla yükseltilmesini ve birleştirdiği devletlerarasında daha sıkı
ilişkileri gerçekleştirmektir.”

AKÇT Antlaşması ertesinde, bu Antlaşmayı imzalayan ülkeler arasında, iktisadi entegrasyon çaba-
larının kömür ve çelik sektörü dışındaki alanlara da yaygınlaştırılması çabaları yoğunluk kazanmıştır.
AET’nin yanı sıra, oluşturulması kararlaştırılan ikinci topluluk olan EUROATOM’un kuruluşu 1957
yılında Roma’da imzalanan antlaşma ile sağlanmıştır. EUROATOM’un amacı, atom enerjisinin barışçı
amaçlarla kullanımını geliştirmektir (DTM, 2007, 9-10). AKÇT, AET ve EUROATOM yasal açıdan ayrı
siyasi açıdan ise tek bir kuruluştur. Avrupa Toplulukları’nın dünyadaki diğer bütün ekonomik birleşme ve
kuruluşlardan farkı, devletlere ait bazı egemenlik haklarının kullanılmasının uluslarüstü bir organa bırakıl-
masıdır. Bu niteliği ile AT’ye benzer dünyada hiçbir örgüt yoktur (Karluk, 2005, 17).

203
Bir Konfederalizm Örneği Olarak Avrupa Birliği

Bu üç topluluk 1965 yılına kadar ayrı ayrı komisyonlarca sevk ve idare edilmiş ve kurallar ayrı konseyler
tarafından yasallaştırılmıştır. 8 Nisan 1965’te Brüksel’de imzalanan bir antlaşma ile var olan 3 topluluk
Avrupa Toplulukları ya da daha yaygın biçimiyle Avrupa Topluluğu (AT) adıyla tek bir çatı altında toplan-
mıştır. Brüksel Antlaşması ile kurucu Antlaşmaların ilgili hükümlerinde değişiklikler yapılmak suretiyle,
her üç topluluğun Konseyleri ve Komisyonları yerine geçmek üzere, Avrupa Toplulukları Komisyonu ve
Avrupa Toplulukları Konseyi kurulmuştur (Aydın, 2008, 67; http://www.ena.lu/)

Avrupa Topluluğundan Avrupa Birliğine Geçiş Süreci


1 Temmuz 1967’de yürürlüğe giren Brüksel Antlaşması ile üç topluluğun yürütme organları birleşti-
rilmiştir. 1974 yılı sonunda ise, devlet ve hükümet başkanlarını bir araya getiren bir Avrupa Birliği Kon-
seyi yılda en az üç kez olmak üzere toplanmaya başlamıştır.
1979 yılından itibaren Avrupa Parlamentosu üyeleri, üye
ülke vatandaşlarının genel oyu ile seçilmeye başlanmış ve Kasım 1993 tarihinde yürürlüğe giren
Parlamento’nun bütçe konusundaki yetkileri artmıştır. Av- Maastricht Antlaşması “Avrupa Birliği
rupalılara Avrupa Parlamentosu Milletvekillerini seçmeleri Antlaşması” olarak nitelendirilmiş ve bu
konusunda olanak sağlayarak temsili demokrasiye bir adım antlaşma ile Avrupa Topluluğu, Avrupa
oluşturması ve uluslararası düzeyde yapılan ilk seçimler ol- Birliği adını almıştır.
ması açısından bu seçimler Topluluğun geleceği için önemli
bir etkiye sahip olmuştur (Pinder, 2001, 21).

Avrupa Birliği

Ortak Dışişleri Güvenlik


Avrupa Topluluğu ve ve
Yönergeleri Güvenlik Politikası Adalette İşbirliği

Antlaşmalar

Şekil 8.1 Avrupa Birliği’nin Sütunları

1986 yılında ise, Tek Avrupa Senedi ile Topluluğun yalnızca tek bir pazardan oluşacağı, bu pazar-
da malların, kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin serbestçe dolaşabileceği karara bağlanmış ve bu hedefin
gerçekleşmesi için gereken önlemlerin nitelikli çoğunluk kararıyla alınması öngörülmüştür. Bu antlaşma
ile toplulukların (AKÇT, AET ve EURATOM’un) kurucu antlaşmalarında ilk defa büyük değişiklikler
gerçekleşmiş, Avrupa Tek Pazarının (Ortak Pazar) 1992 yılının sonuna kadar tamamlanması ve dış politi-
kanın birlikte yürütülmesi kabul edilmiştir. 1 Kasım 1993 tarihinde yürürlüğe giren Maastricht Antlaşması
“Avrupa Birliği Antlaşması” olarak nitelendirilmiş ve bu antlaşma ile Avrupa Topluluğu, Avrupa Birliği
adını almıştır. AB’yi kuran Maastricht Antlaşması’yla Avrupa Topluluklarına yeni boyutlar kazandırılmış
ve AB’nin “üç temel direği” oluşturularak, yeni bir hukuksal yapı düzenlenmiştir. Avrupa’nın bütünleşme
sürecindeki en büyük kilometre taşlarından biri olan Maastricht Antlaşması ekonomik ve parasal birliğin
aşamaları, bu süreçte izlenecek politikalar ve bunların gerektirdiği kurumsal değişiklikleri ayrıntılı ola-
rak düzenleyerek, Topluluğa ekonomik birlikten siyasi birliğe geçme yetisini ve özelliğini kazandırmıştır
(http://www.laweuropa. com/33-AB-Antlasmasi-Maastricht).

204
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Çoğu zaman Avrupa Birliği, her birine sütun adı veri-


len görev alanlarına bölünmüş olarak tanımlanır. Avrupa
Topluluğu Yönergeleri birinci sütunu oluştururken, ikinci
internet
sütun ortak dışişleri ve güvenlik politikasını ele alır. Üçüncü
sütunda ilk olarak adalet ve içişleri konuları ele alınmışsa AB Hukuku ve Antlaşmaları ile ilgili bi-
da Amsterdam ve Nice antlaşmalarında yapılan değişiklik giye Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Birli-
ve eklentilerle bu sütunun görev alanı günümüzde yalnız- ği Bakanlığı’nın resmi internet sitesi olan
ca güvenlik güçleri ve adalet alanında işbirliğini kapsar. Bu “http://www.ab.gov.tr/bir-bakista-ab_3.html”
bağlamda, ikinci ve üçüncü sütunlar devletlerarasındaki iş- adresinden ulaşabilirsiniz.
lemler olarak tanımlanabilir; çünkü Komisyon, Parlamen-
to ve Adalet Divanı gibi uluslarüstü kurumlar bu işlemlerde ya
hiç rol oynamazlar ya da konuya çok az dâhil olurlar. Avrupa
Birliği’nin yürüttüğü etkinliklerin çoğu birinci sütun çatısı al-
tında gerçekleştirilir. Bu etkinlikler çoğunlukla ekonomik mer-
kezlidir ve uluslarüstü kurumlar bu sütunun konularında daha
etkilidir (Şekil 8.1).
2 Ekim 1997 tarihinde imzalanarak 1 Mayıs 1998 tarihinde
yürürlüğe giren Amsterdam Antlaşması Maastricht Antlaşma-
sıyla getirilen hukuksal çerçeveyi tamamlamayı öngörmüştür.
Antlaşma ile özellikle Avrupa Vatandaşlığı kavramı kapsamında-
ki haklar güçlendirilmiş; içerdiği özgürlük, demokrasi ve insan
haklarına saygı başlıkları ile bu konularda ortak politika belir-
lenmesi sonucunu doğurmuştur. Ayrıca AB kurumsal yapısı ve
karar verme süreci dışında geliştirilen Schengen Müktesebatı da
Antlaşmaya dahil edilmiştir.
7-9 Aralık 2000 tarihlerinde yapılan Nice Zirvesi’nde AB
üyesi ülkeler genişleme süreci kapsamında AB’nin gerçekleştir-
mesi gereken kurumsal reformlarla ilgili olarak Şubat 2000’de Resim 8.2 AB Pasaportu
oluşturulan Hükümetlerarası Konferans (HAK) çerçevesinde Kaynak: www.mfa.gov.tr
varılan sonuçlar temelinde Kurucu Antlaşmalara değişiklik ge-
tiren bir Antlaşma üzerinde uzlaşmaya varmışlardır. 26 Şubat 2001 tarihinde imzalanan Nice Antlaşması,
tüm üye ülkelerde onaylanmasının ardından 1 Şubat 2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Başlıca amacı
Birliği, yeni üyeler alarak genişlemeye hazırlamak olan bu Antlaşma, 15 üye ülke ve 12 aday ülkenin (Tür-
kiye hariç) AB Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu’ndaki üye sayıları dağılımı ile AB Konseyi’nde karar
almadaki oy ağırlıklarını belirlemiş, Bakanlar Konseyi’ndeki ağırlıklı oy oranlarını değiştirmiştir. 28 Şubat
2002 tarihinde AB Anayasası taslağını oluşturmak üzere 105 üyeli “Avrupa’nın Geleceği Kurultayı” toplan-
mıştır. Kurultay, 16 aylık bir dönemin sonunda çalışmalarını tamamlamış ve taslak metni Hükümetlerarası
Konferans’ta görüşülmek üzere AB Dönem Başkanlığı’na sunmuştur. Avrupa için bir Anayasa oluşturan
Antlaşma Taslağı, 17-18 Haziran 2004 tarihlerinde Brüksel’de gerçekleştirilen Zirve sonunda kabul edil-
miştir. AB Anayasası, üye ve aday ülke liderleri tarafından Roma’da imzalanmış, böylece 29 Ekim 2004
tarihinde son şeklini almıştır. AB Anayasası, Avrupa Birliği
üye ülkelerinin siyasi bir birlik kurma yolunda attıkları en
Avrupa Birliği kurucu antlaşmalarında önemli adımı teşkil etmekte ve AB’nin temelini oluşturan
değişiklikler getiren Lizbon Antlaşması 1 kurucu antlaşmalar ile bugüne kadar onları değiştiren tüm
Aralık 2009 tarihinde yürürlüğe girmiştir. antlaşmaları tek ve yeni bir metinde bütünleştirmektedir
(http://www.eucoordination.org/index.html).
Antlaşmanın yürürlüğe girmesi için imzalanmasının ardından tüm üye ülkeler tarafından Parlamento
onayı ve/veya halk oylaması ile resmen kabul edilmesi için iki yıl tanınmıştır. Onay sürecinin tamam-
lanmasının ardından, Antlaşmanın 1 Kasım 2006 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülmüştür. 2007 yılı
Mart ayı itibariyle Avusturya, Belçika, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Estonya, Yunanistan, Ma-

205
Bir Konfederalizm Örneği Olarak Avrupa Birliği

caristan, İtalya, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, üye devletlerde onaylanması beklenirken, bu defa
Malta, Slovenya, İspanya, Romanya ve Bulgaristan İrlanda’da 12 Haziran 2008 tarihinde yapılan hal-
Anayasa’nın onay sürecini tamamlayan ülkeler ara- koylamasında reddedilmiş ve yürürlüğe girememiş-
sında yer alırken, Almanya, Slovakya ve Finlandi- tir. Ekim 2009’da İrlanda’da yeniden halka sunulan
ya Anayasa’yı meclis onayından geçirmiştir. Ancak antlaşma bu kez kabul edilerek 1 Aralık 2009 tari-
Fransa’da ve Hollanda’da Anayasa’nın reddi ile di- hinde yürürlüğe girmiştir. Böylece 27 Avrupa ülke-
ğer ülkelerden bazıları onay sürecini ertelemiş veya sinin üye olduğu Birlik, eski “Avrupa Topluluğu’nu
durdurmuştur (DTM, 2007, 61). Kuran Antlaşma”nın revizyonu sonucu “Avrupa
Anayasa’nın 2005 yılında Fransa’da ve Birliği’nin İşleyişine Dair Antlaşma” ile “Avrupa Bir-
Hollanda’da yapılan halkoylamasında reddinden liği Antlaşması”nı değiştiren “yeni bir Avrupa Birliği
sonra uğranılan hayal kırıklığı, küreselleşme ve 21. Antlaşması”na kavuşmuştur. Kurucu antlaşmalarda
yüzyılın gereksinimlerine uygun bir değişimi öngö- değişiklikler getiren ve Avrupa Birliği (AB) ile Avru-
ren Avrupa Birliği’ni yeni çözüm arayışlarına yönelt- pa Topluluğu’nu (AT) birleştiren bu tadil antlaşma-
miş, Haziran 2007 zirvesinde bir reform anlaşması- sında bayrak, marş, anayasa, kanun gibi federalizmi
nın hazırlanması konusunda mutabakata varılmıştır. çağrıştıran terimlerden özellikle kaçınılmıştır (Öz-
Antlaşmanın son metni 13 Aralık 2007 tarihinde kan, 2010). Lizbon Antlaşmasının AB Kurumları-
Lizbon’da imzalanmış ve antlaşma bu şehrin adı- nın işleyişine yönelik getirdiği değişiklikler “AB’nin
nı almıştır. Antlaşmanın 6. maddesine göre tüm Yapısı ve Kurumları” başlığı altında incelenecektir.

Öğrenme Çıktısı

2 Avrupa Topluluklarının gelişim sürecini açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Avrupa Birliği’nin kurul-


Avrupa Birliği ortak para
masında Avrupa Kömür ve Schengen uygulamasını an-
birimini kullanmaya nasıl
Çelik Topluluğu’nun etkisi- latınız.
ve ne zaman geçmiştir?
ni değerlendiriniz.

AVRUPA BİRLİĞİNİN GENİŞLEMESİ


Avrupa topluluklarının kuruluşundan itibaren göstermiş oldukları başarılı gelişim, başlangıçta AT’ ye gir-
mek istemeyen ülkelerin daha sonra topluluklara üyelik başvurusunda bulunmalarına yol açmıştır. 1961 yılında
Topluluğa katılmak için müzakerelere başlayan İngiltere’nin başvurusu, Fransa Başkanı De Gaulle tarafından
veto edilmiştir. İngiltere’nin katılmasını Topluluk üzerinde Amerikan etkisinin artması olarak gören De Gaulle,
1967 yılında İngiltere’nin ikinci başvurusunu da sonuçsuz bırakmıştır. 1969 yılında De Gaulle’ün istifasıyla
İngiltere’nin önündeki engel kalkmış; 1973 yılında Danimarka ve İrlanda’yla birlikte İngiltere Topluluğa katıl-
mıştır. Aynı yıl yapılan referandumda Norveç halkının çoğunluğu katılıma hayır demiştir (Horvath, 2007, 36).
Birinci genişlemeyle birlikte, Avrupa Topluluğu’nun üye sayısı dokuza çıkmıştır. İkinci genişleme, 1981 yılında
Yunanistan’ın da Topluluğa katılmasıyla gerçekleşmiş ve üye ülke sayısı ona çıkmıştır. 1986 yılında ise, İspanya
ve Portekiz’in katılımı üçüncü genişlemeyi oluşturmuş ve Topluluğun üye sayısı 12’ye yükselmiştir. Dördüncü
genişleme, 1995 yılında Avusturya, Finlandiya ve İsveç’in katılımıyla gerçekleşmiştir.
Tablo 8.1’de görüldüğü üzere, Dördüncü genişleme dalgasının ardından en büyük genişleme 2004 yılında
Malta ve Güney Kıbrıs ile sekiz Merkezi ve Doğu Avrupa ülkesinin katılımıyla olmuştur. Sovyetler Birliği’nin
dağılmasının ardından iktisadi ve siyasi anlamda boşluğa düşen söz konusu ülkeler, derinleşen bütünleşme
ile siyasi anlamda ve dünya ticaretinde önemli payı bulunması nedeniyle ekonomik anlamda çekim merkezi

206
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

haline gelen AB’ye katılımı hedef seçmişlerdir. AB, komşu ülkelerde ortaya çıkan siyasi ve ekonomik istikrar-
sızlığa çözüm bulma çabası ile söz konusu ülkelerin AB’ye katılımını gerçekleştirmiştir (DTM, 2007, 12-13).
Genişlemeyi hazmedebilmesi için AB’nin kurumsal yapısı değiştirildi ve karar alma mekanizmaları
yeniden düzenlendi. Aday ülkeler ise yukarıda da değinildiği üzere Kopenhag üyelik koşulları çerçevesinde
toplumsal yaşamın hemen her alanını yeniden düzenlediler. Böylece 1998 yılında Macaristan, Polonya,
Çek Cumhuriyeti, Slovenya, Estonya ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimiyle, 2000 yılında ise Bulgaristan, Le-
tonya, Litvanya, Malta, Romanya ve Slovakya ile başlayan müzakereler, Bulgaristan ve Romanya dışındaki
diğer ülkelerin 1 Mayıs 2004’te AB’ye katılımlarıyla sonuçlandı. Bulgaristan ve Romanya ise yolsuzlukla
mücadele konusundaki eksikliklerini tamamlayarak 1 Ocak 2007’de Birliğe üye oldu. Böylece, Avrupa
Birliği’nin üye sayısı 27’ye ulaştı.
Tablo 8.1 Avrupa Birliği Üyesi Olan Ülkeler
Bayrak Devlet Kabul Nüfus Başkent

Avusturya 1995 8.316.487 Viyana

Belçika Kurucu 10.584.534 Brüksel

Bulgaristan 2007 7.679.290 Sofya

Kıbrıs 2004 766.400 Lefkoşa

Çek Cumhuriyeti 2004 10.306.709 Prag

Danimarka 1973 5.457.415 Kopenhag

Estonya 2004 1.342.409 Tallinn

Firlandiya 1995 5.289.218 Helsinki

Fransa Kurucu 63.392.140 Paris

Almanya Kurucu 82.314.906 Berlin

Yunanistan 1981 11.125.179 Atina

Macaristan 2004 10.066.158 Budapeşte

İrlanda 1973 4.239.848 Dublin

İtalya Kurucu 59.131.287 Roma

Letonya 2004 2.281.305 Riga

Litvanya 2004 3.373.991 Vilnius

Lüksemburg Kurucu 476.200 Lüksemburg

207
Bir Konfederalizm Örneği Olarak Avrupa Birliği

Malta 2004 404.962 Valletta

Hollanda Kurucu 16.372.715 Amsterdam

Polonya 2004 38.635.144 Varşova

Portekiz 1986 10.599.095 Lizbon

Romanya 2007 21.565.119 Bükreş

Slovakya 2004 5.396.168 Bratislava

Slovenya 2004 2.013.597 Ljubljana

İspanya 1986 45.116.894 Madrid

İsveç 1995 9.142.817 Stokholm

Birleşik Krallık 1973 60.587.300 Londra

Hırvatistan 2013 4.400.000 Zagreb

Kaynak: wikipedi.org

Üyelik müzakereleri 2005 yılında başlayan Hırvatistan’ın 2013 yılında AB’ye katılması ile birlikte
üye sayısı 28’e, nüfusu ise 500 milyonun üzerine yükselmiştir. Mevcut durumda Türkiye dışında AB
üyeliğine aday olan 4 ülke bulunmaktadır: Makedonya, Karadağ, Sırbistan ve Arnavutluk. AB, Türkiye,
Karadağ ve Sırbistan ile katılım müzakerelerini sürdürmektedir. İzlanda, 12 Mart 2015 tarihinde AB’ye
adaylık başvurusunu geri çekmiştir. Bosna Hersek ve Kosova ise potansiyel aday ülkelerdir (http://www.
ab.gov.tr/109.html).
Kitabınızın 2. Bölümü’nde ayrıntılı olarak gözden geçirildiği gibi, 23 Haziran 2016’da İngiltere’de
yapılan referandumdan %52 oyla çıkan “Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı” ile birlikte ilk defa bir ülke
Topluluktan ayrılma kararı almıştır. İngiltere’de alınan bu karar Brexit olarak tanımlanmakta ve bu ka-
rarın uygulanma sürecinde izlenecek yol haritası Tablo 8.2’de görülmektedir.

internet
Avrupa Birliği-Türkiye ile ilgili güncel haberleri (EU-Turkey News Network)
“http://www.abhaber.com/” adresinden Türkçe olarak takip edebilirsiniz.

208
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Tablo 8. 2 Brexit Yol Haritası

Kaynak: http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-39329031.

Farklı gelişmişlik düzeyine sahip ülkelerin ka-


tılımı AB ülkeleri arasında gelir dağılımı ve yaşam
standartları açısından büyük uçurumlar oluş-
masına yol açmıştır. AB, bu uçurumu daraltmak
adına bölgesel özelliklere ve zengin gelenek ve
kültürel farklılıklara dayanan yeni bir ekonomik
büyümenin gerçekleştirilmesini hedeflemektedir.
Avrupa’nın birleşme süreci halkların gelenekleri ve
kültürleri gibi yaşamın farklı yanlarını ortadan kal-
dırmamış ve çeşitlilik AB’nin temel değerlerinden
birini oluşturmuştur. Örneğin, günümüzde AB’de
konuşulan resmi dil sayısı 23’ü bulmuştur. Bunun- Resim 8.3 AB Sembolleri
la birlikte AB, vatandaşlarının büyük bir çoğunlu- 12 yıldızdan oluşan AB Bayrağı birlik, dayanışma ve uyumu
ğunun desteklediği bir insanlık görüşü ve bir top- sembolize eder. Beethoven’in 9. Senfonisi’nden “Neş’eye
lum modeli olarak kabul edilmektedir. Avrupalılar, Övgü” (Ode to joy) Avrupa Marşı olarak kabul edilir. Schuman
insan haklarına, sosyal dayanışmaya, serbest giri- Bildirgesi tarihi olan 9 Mayıs Avrupa Günü olarak kutlanır.
şimciliğe, ekonomik büyümenin sonuçlarının eşit Kaynak: www.europa.eu
olarak paylaşılmasına, korunan bir çevreye sahip
olmaya, kültür, din, dil farklılıklarına karşı saygıya ve gelenek ve ilerlemenin uyumlu bir birleşimine yönelik
bir inancı içeren bir mirası sahiplenmektedirler (Fontaine, 2007, 7).
209
Bir Konfederalizm Örneği Olarak Avrupa Birliği

Yaşamla İlişkilendir

Türkiye-AB İlişkilerinin Tarihçesi tadır ki, “Türkiye-AET ortaklık ilişkisinin nihai


Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan itibaren hedefi Türkiye’nin Topluluğa tam üyeliğidir.”
çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma yolunda Ankara Anlaşması, Türkiye’nin AET’ye entegras-
uluslararası konjonktürdeki gelişmeleri yakından yonu için hazırlık dönemi, geçiş dönemi ve nihai
takip etmiş ve OECD, NATO gibi uluslararası ör- dönem olmak üzere üç devre öngörmüştür. İlk
gütlenmelerin etkin bir üyesi olmuştur. Bu doğrul- dönem, Anlaşma’nın yürürlüğe girdiği 1 Aralık
tuda, insanlık tarihinin en büyük barış projesi olarak 1964 tarihi itibarıyla başlamıştır. Taraflar ara-
nitelendirilen Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun sındaki ekonomik farklılıkları azaltmaya yönelik
(AET) 1958 yılında kurulmasından kısa bir süre ‘Hazırlık Dönemi’ olarak belirlenen bu dönem-
sonra Türkiye, 31 Temmuz 1959’da Topluluğa or- de, Türkiye herhangi bir yükümlülük üstlenme-
taklık başvurusunda bulunmuştur. Türkiye adına miştir. Tesis edilen ortaklık ilişkisinin işleyişine
bu başvuruyu, dönemin Demokrat Parti lideri ve yönelik olarak iki taraf arasında bazı kurumlar
Başbakanı Adnan Menderes yapmıştır. Menderes, oluşturulmuştur. Bunlar arasında en üst düzey
bu başvuruyla, Türkiye’nin Avrupa’ya ilk adımı attı- karar alma organı ise Ortaklık Konseyi’dir.
ğını ifade etmiştir.
Her Şey Takvimine Göre İlerliyor, Katma
Avrupa Birliği ile Ortaklık Kuruluyor: Protokol İmzalanıyor...
Ankara Anlaşması 13 Kasım 1970 tarihinde imzalanan ve 1973
AET Bakanlar Konseyi, Türkiye’nin yapmış yılında yürürlüğe giren Katma Protokol ile bir-
olduğu başvuruyu kabul ederek üyelik koşulları likte, Ankara Anlaşması’nda öngörülen hazırlık
gerçekleşinceye kadar geçerli olacak bir ortaklık dönemi sona ermiş ve “Geçiş Dönemi”ne iliş-
anlaşması imzalanmasını önermiştir. Söz konu- kin koşullar belirlenmiştir. Bu dönemde taraflar
su Anlaşma 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanmış arasında sanayi ürünleri, tarım ürünleri ve kişi-
ve 1 Aralık 1964 tarihinde yürürlüğe girmiştir. lerin serbest dolaşımının sağlanması ve Gümrük
Ankara Anlaşması, Türkiye ile Avrupa Birliği Birliği’nin tamamlanması öngörülmüştür.
ilişkilerinin hukuki temelini oluşturmaktadır. 1971 yılı itibarıyla, Katma Protokol çerçe-
Anlaşma’ya imza atan dönemin Başbakanı İsmet vesinde, Topluluk, bazı petrol ve tekstil ürünleri
İnönü, Avrupa Birliği’ni, “Beşeriyet tarihi bo- dışında Türkiye’den ithal ettiği tüm sanayi mal-
yunca insan zekâsının vücuda getirdiği en cesur larına uyguladığı gümrük vergileri ve miktar kı-
eser” olarak tanımlamıştır. sıtlamalarını tek taraflı olarak sıfırlamıştır. Buna
Ankara Anlaşması’nın 2. maddesinde karşılık, Türkiye’nin AB kaynaklı sanayi ürünle-
Anlaşma’nın amacı şöyle belirtilmektedir: “Tür- rinde gümrük vergilerini tedricen sıfırlaması ön-
kiye ekonomisinin hızlı kalkınmasını ve Türk görülmüş ve böylece Gümrük Birliği’nin fiilen
halkının istihdam düzeyinin ve yaşam koşulları- yürürlüğe girmesi için 22 yıllık bir süre tanın-
nın yükseltilmesini sağlama gereğini göz önünde mıştır. Türkiye-AB ilişkileri, 1970’li yılların ba-
bulundurarak, taraflar arasındaki ticari ve ekono- şından 1980’lerin ikinci yarısına kadar, siyasi ve
mik ilişkileri aralıksız ve dengeli olarak güçlen- ekonomik nedenlerden dolayı istikrarsız bir seyir
dirmeyi özendirmektir.” izlemiştir. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardın-
dan ilişkiler resmen askıya alınmıştır.
Ankara Anlaşması’nın 28. madde-
si ise Türkiye’nin üyeliğini düzenlemekte- AB Yolunda Kararlıyız: Tam Üyelik Başvu-
dir: “Anlaşma’nın işleyişi, Topluluğu kuran rusu Yapılıyor...
Antlaşma’dan doğan yükümlülüklerin tümünün
1983 yılında Türkiye’de sivil idarenin ye-
Türkiye’ce üstlenilebileceğini gösterdiğinde, Akit
niden kurulması ve 1984 yılından itibaren
Taraflar, Türkiye’nin Topluluğa katılması olana-
Türkiye’nin ithal ikameci politikaları hızla terk
ğını incelerler.” Bu maddeden açıkça anlaşılmak-

210
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

etmesi ile beraber, Türkiye’nin dışa açılma süreci Katılım Ortaklığı Belgesi’nde yer alan öncelikle-
başlamıştır. Böylece 12 Eylül 1980 tarihinden iti- rin hayata geçirilmesine yönelik program v tak-
baren dondurulmuş bulunan Türkiye-AET ilişki- vimimizi içeren Ulusal Program, 19 Mart 2001
lerinin canlandırılması süreci başlamıştır. tarihinde Hükümetimiz tarafından onaylanarak
Türkiye, 14 Nisan 1987 tarihinde, Ankara Avrupa Komisyonu’na 26 Mart 2001 tarihinde
Anlaşması’nda öngörülen dönemlerin tamam- tevdi edilmiştir.
lanmasını beklemeden, üyelik başvurusunda Katılım Ortaklığı Belgesi Avrupa Birliği ta-
bulunmuştur. Komisyon, bu başvuru ile ilgili rafından, 2003, 2005, 2006 ve 2008 yıllarında
görüşünü 18 Aralık 1989’da açıklamış ve kendi tekrar gözden geçirilmiştir. Ulusal Program ise,
iç bütünleşmesini tamamlamadan Topluluğun 2003, 2005 ve 2008 yıllarında güncelleştirilmiş-
yeni bir üyeyi kabul edemeyeceğini belirtmiştir. tir. Avrupa Birliği’ne üyelik yolunda kararlılığını
Ayrıca, Türkiye’nin, Topluluğa katılmaya ehil ol- her fırsatta ortaya koyan siyasi irade, reform ça-
makla birlikte, ekonomik, sosyal ve siyasal alanda balarına da ivme kazandırmıştır. Böylece, müza-
gelişmesi gerektiğini ifade etmiştir. Bu nedenle, kerelerin açılması için ön şart olan siyasi kriterle-
üyelik müzakerelerinin açılması için bir tarih be- rin karşılanmasına yönelik uyum yasası paketleri
lirlenmemesi ve Ortaklık Anlaşması çerçevesinde yoğun bir şekilde Meclisten geçirilmiştir. Temel
ilişkilerin geliştirilmesi önerilmiştir. hak ve özgürlüklerin kapsamını genişleten, de-
Bu öneri Türkiye tarafından da olumlu de- mokrasi, hukukun üstünlüğü, düşünce, ifade
ğerlendirilmiş ve Gümrük Birliği’nin Katma özgürlüğü ve insan hakları gibi alanlarda mevcut
Protokol’de öngörüldüğü şekilde 1995 yılında ta- düzenlemeleri güçlendiren ve güvence altına alan
mamlanması için gerekli hazırlıklara başlanmıştır. reformlara devam edilmiştir. Bu çerçevede 2002-
İki yıl süren müzakereler sonunda 5 Mart 1995 2004 yılları arasında 8 Uyum Paketi, 2001 ve
tarihinde yapılan Ortaklık Konseyi toplantısında 2004 yıllarında da 2 Anayasa Paketi TBMM’de
alınan karar uyarınca Türkiye ile AB arasındaki kabul edilmiştir. 
Gümrük Birliği 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlü- 17 Aralık 2004 tarihli Brüksel Zirvesi’nde,
ğe girmiştir. Böylece, Türkiye-AB Ortaklık İliş- AB-Türkiye ilişkilerinde bir dönüm noktası daha
kisinin “Son Dönem”ine geçilmiştir (Bkz. III. yaşanmış ve Zirve’de Türkiye’nin siyasi kriter-
Gümrük Birliği). Gümrük Birliği, Türkiye’nin leri yeteri ölçüde karşıladığı belirtilerek 3 Ekim
Avrupa Birliği ile bütünleşme hedefine yönelik 2005’te müzakerelere başlanması kararı alınmıştır.
ortaklık ilişkisinin en önemli aşamalarından biri-
dir ve Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine ayrı bir Müzakereler Başlıyor...
boyut kazandırmıştır. 3 Ekim 2005 tarihinde Lüksemburg’da yapı-
lan Hükümetlerarası Konferans ile Türkiye res-
Türkiye Artık Aday Bir Ülke... men AB’ye katılım müzakerelerine başlamıştır.
Türkiye-AB ilişkilerinin dönüm noktası, 10- Yine aynı gün bir basın toplantısı düzenlenerek
11 Aralık 1999 tarihlerinde Helsinki’de yapılan Türkiye için Müzakere Çerçeve Belgesi yayımlan-
AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’dir. mıştır. Böylece, Türkiye ile AB arasındaki inişli
Helsinki Zirvesi’nde Türkiye’nin adaylığı resmen çıkışlı ilişki, çok önemli bir dönüm noktasını aşa-
onaylanmış ve diğer aday ülkelerle eşit konumda rak yepyeni bir sürece girmiştir. 
olacağı açık ve kesin bir dille ifade edilmiştir. Hel- Katılım Müzakerelerinde mevcut durumda
sinki Zirvesi’nde, diğer aday ülkeler için olduğu şu ana kadar 16 fasıl müzakerelere açılmış, bir
gibi Türkiye için de Katılım Ortaklığı Belgesi ha- tanesi geçici olarak kapatılmıştır.
zırlanmasına karar verilmiştir. Türkiye için hazır-
lanan ilk Katılım Ortaklığı Belgesi 8 Mart 2001 Kaynak: http://www.ab.gov.tr/turkiye-ab-
tarihinde AB Konseyi tarafından onaylanmıştır. iliskilerinin-tarihcesi_111.html

211
Bir Konfederalizm Örneği Olarak Avrupa Birliği

Öğrenme Çıktısı

3 Avrupa Birliğinin genişleme sürecini açıklayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

AB’ye üye olan ülkelerin


İngiltere’nin AB’den ayrıl- Türkiye’nin AB üyelik süre-
kültürel ve geleneksel yapı-
ma kararını Birliğin geleceği cinin hangi aşamada oldu-
larında meydana gelen de-
açısından değerlendiriniz. ğunu anlatınız.
ğişmeler nelerdir?

AVRUPA BİRLİĞİNİN YAPISI VE Avrupa Birliği’nin Yapısı


KURUMLARI Avrupa’nın kurumsal yapısı, Komisyon, Konsey
Avrupa Birliği’nin yönetim, demokrasi ve meşru- ve Parlamento üçgeninden oluşan uluslarüstü (sup-
luk problemi birlik kurulduğundan beri tartışmalara ranational) bir sisteme dayanmaktadır. Weiler’e
konu olmuş, özellikle Maastricht Antlaşması doğrul- göre, Avrupa Parlamentosu’nun uluslarüstü sistem
tusunda siyasi birliğe giden yolda bu tartışmalar de- paralelinde ve antlaşmalar çerçevesinde yıllar içinde
taylanarak büyümüştür. Kitabınızın 1. Ünitesi’nde aşama aşama güç kazanması her ne kadar federa-
siyasal iktidarın devletin merkezi ve yerel yönetim- lizm lehine bir gelişmeyse de konseyin bu dönem
leri arasında dikey olarak federal, üniter ve konfede- içerisinde informal bir güç kazanması ve komisyo-
rasyon olarak üç ayrı tipte paylaşılabildiğini öğren- nun kanun yapma sürecindeki gücünü elinde tut-
miştik. Bu üniteden hatırlanacağı üzere farklı tarih, ma çabaları federal yapıyı oldukça zayıflatmaktadır.
kültür ve dillere sahip toplumlardan oluşmuş müş- Bu yapı içerisinde Komisyonu federal bir yürütme
terek siyasi yapılarda ya federal bir sistem yahut da organı, Konseyi Senato benzeri bir meclis ve de Par-
konfederal bir idari anlayış hâkim olmaktadır. Daha lamentoyu Halk Meclisi’ne benzetmek mümkün
önce değinildiği üzere, federal sistemlerde bölgesel olsa da, Weiler’e göre, AB hala hükümetlerarası bir
yönetimler kendi yasama, yürütme ve yargı gücünü karar alma modelini temsil etmekte ve federalizm-
kullanmakla birlikte merkezi idare global politika- den ziyade konfederal bir sistemi hatırlatmaktadır
ları belirlemekte ve makro boyutlu icraatlara imza (Weiler, 2000, 1-2). AB’nin federal, konfederal,
atmaktadır. Konfederal sistemlerde ise, siyasi yapıyı hükümetlerarası ve uluslarüstü unsurların her biri-
oluşturan her bir devlet/toplum/bölge kendi milli nin etkili olduğu karma ve siyaset teorisindeki ad-
bağımsızlığını muhafaza etmekte fakat kendisinin landırılmasıyla sui generis (nev-i şahsına münhasır,
de söz hakkı bulunan merkezi bir idare tarafından kendine özgü) bir sistemle yönetilmektedir.
yönetilmektedir. Avrupa Birliği için de Federalist
yaklaşımlara karşı çıkan bazı siyaset teorisyenleri
-üye devletler kendi milli bütünlüğünü ve bağımsız- Avrupa Birliği federal, konfederal, hü-
lığını muhafaza ettiklerinden- AB’nin şu anda mev- kümetlerarası ve uluslarüstü unsurların
cut sistem içerisinde belirlenemeyen ve “kendine her birinin etkili olduğu karma ve siyaset
özgü” bir şekilde idare edildiğini ve bunun sadece teorisindeki adlandırılmasıyla sui generis
bağımsız devletlerarasında cereyan eden bir işbirliği (nev-i şahsına münhasır, kendine özgü) bir
projesi olduğunu iddia etmektedir. Zira, üye devlet- sistemle yönetilmektedir.
lerin bağımsızlıkları muhafaza edilmekte, hatta milli
önemi olan her konuda buna kurumsal olarak son Avrupa kurumları üye devletlerarası antlaşmalar-
derece saygı duyulmaktadır (http://www.kayso.org. dan doğmuş olup bu kurumlar aynı devletlerin hü-
tr/b2b/kaysobilgi/). kümet temsilcileri kanalıyla birlik içerisinde güç kul-

212
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

lanmaktadır. Antlaşmaların uluslarüstü düzenleme, hala üye ulus devletlerin tekelinde olup, AB vatan-
uygulama ve yargılama yapma yetkisi vermiş olduğu daşlığı kavramına rağmen AB üye devletlerden aldığı
kurumlar (Konsey, Komisyon, Parlamento, Avrupa bütçe paylarının haricinde vatandaşlardan direkt vergi
Topluluğu Adalet Divanı), Avrupa Birliği ulusları ara- toplama yetkisini eline alamamıştır. Birliğin konfede-
sında uluslarüstü otorite olarak da değerlendirilmek- ral özelliklerini pekiştiren bir diğer unsur olarak, birlik
tedir. Aynı şekilde, gerek bu kurumları oluşturan Ant- yönetiminin üye devletler adına etkili bir dış politika
laşmalar hukuku, gerekse bu antlaşmalar hukukunun yürütememesi sayılabilir. Aslına bakılırsa birliğin bu
verdiği yetki sınırları çerçevesinde bu kurumların yap- sahadaki kapasitesi Maastricht’ten sonra siyasi bir-
tığı hukuk üye devletlerde aynı etkiye sahip olup, üye liğin ikinci ayağı olarak ihdas edilen Ortak Dış ve
devletler tarafından tek taraflı olarak değiştirilemez ve Güvenlik Politikası çerçevesinde çok gelişmiş olmakla
ortadan kaldırılamaz nitelikte olması da Avrupa Bir- birlikte, üye devletler birlikten bağımsız olarak kendi
liği hukukunun uluslarüstü olduğu yaklaşımını getir- dış politikalarını yürütmektedir. Bu teorik izahattan
miştir. AB üye devletleri kurucu antlaşmalar üzerinde sonra ortaya çıkan netice AB’nin federal, konfederal,
münhasır yetkiye sahip olup bu antlaşmalarda yapıla- hükümetlerarası ve uluslarüstü unsurların her birinin
cak herhangi bir değişiklik veya düzenleme bütün üye etkili olduğu karma ve siyaset teorisindeki adlandırıl-
devletlerin oy birliği ile bunu kabul etmelerini gerek- masıyla kendine özgü (sui generis) bir sistemle yöne-
tirmektedir (Aydın, 2008, 130). Bu da, üye devletler tildiğidir (http://www.kayso.org.tr/b2b/kaysobilgi/).
nihai yetkiyi hala ellerinde tuttuklarına göre, AB’nin
güç yapısı konfederal modele daha fazla uymaktadır,
şeklinde bir netice doğurmaktadır (Börzel ve Hosli,
Avrupa Birliği’nin Kurumları
2002, 14). Avrupa Birliği dünyada başka hiçbir uluslarara-
sı örgütte veya devlette olmayan özgün bir kurum-
sal sisteme sahiptir. Birliğin karar verme ve faaliyet
mekanizması dört temel kurum tarafından sağlan-
AB’yi tipik federal sistemlerden ayıran bir
maktadır. Konsey, Komisyon, Parlamento ve Adalet
özellik de üye devletlerden ve onun vatan-
Divanı’nın işbirliğine dayanan sistem hükümetlera-
daşlarından direkt vergi toplayamaması
rası ve uluslarüstü özelliklerin özgün bir şekilde bi-
ve bu vergiyi tüm AB vatandaşları lehine
raya geldiği kurumsal bir yapı oluşturmaktadır. Şekil
kullanamamasıdır.
8.5’de görüldüğü gibi, AB Kurumları, Topluluğun
temel yapısını teşkil eden Konsey, Komisyon, Avru-
pa Parlamentosu, Avrupa Toplulukları Adalet Diva-
AB’yi tipik federal sistemlerden ayıran bir diğer nı (ATAD), Sayıştay ve danışsal rol üstlenen Ekono-
özellik de üye devletlerden ve onun vatandaşlarından mik ve Sosyal Komite ile Bölgeler Komitesidir. Bu
direkt vergi toplayamaması ve bu vergiyi tüm AB va- kurumların yapısı ve görevleri ana hatlarıyla aşağıda
tandaşları lehine kullanamamasıdır. Vergilendirme açıklanmaktadır (Horvath, 2007, 121).

Avrupa
AB Avrupa Konseyi
Konseyi Komisyonu
Danışma

Karar
Avrupa
Adalet Divanı
Avrupa
Parlamentosu

Sayıştay
Öneri
Ekonomik ve Bölgeler
Sosyal Komite Komitesi

Şekil 8.2 Avrupa Birliği Kurumları

213
Bir Konfederalizm Örneği Olarak Avrupa Birliği

Avrupa Birliği Konseyi (The Council Lizbon Antlaşması öncesi geçerli olan düzen-
of the European Union) leme çerçevesinde, nitelikli çoğunluk yöntemin-
Daha önce Bakanlar Konseyi olarak bilinen AB de her üye devletin nüfusuna, fiziki ve ekonomik
Konseyi, Avrupa Birliği’nin merkezi karar verme büyüklüğüne göre belirli oranda oyu bulmakta
otoritesidir ve bu nedenle yasama yetkisini elinde olup, sistem ağırlıklı oy esasına dayanır. Nitelikli
bulundurmaktadır. Konsey her üye devletin hükü- çoğunluk yöntemine göre, karar alınabilmesi için
metini temsil eden Bakanlar düzeyinde oluşmakla toplamı 345 olan oyların 255’inin olumlu olması
birlikte, ele alınacak konuya göre ilgili bakanların gerektiği gibi üye devletlerin yarıdan fazlasının da
görev alanına göre adlandırılmaktadır. Örneğin Ma- olumlu görüş bildirmesi gerekir. Konsey’de nitelikli
liye Bakanları Ekonomik ve Mali İlişkiler Konseyi çoğunlukla karar alınırken, herhangi bir üye devlet
olarak toplanırken, Tarım Bakanları Tarım Konseyi gerekli görürse, alınan karara olumlu oy verenlerin,
olarak toplanmaktadır (Horvath, 2007, 133). Yıl- Birlik nüfusunun % 62’sine karşılık gelip gelme-
da en az iki defa toplanan Konseye, Konsey Başka- diğinin kanıtlanmasını talep edebilir. Bu durum-
nı olan üye devletin devlet veya hükümet başkanı da, % 62 oranına ulaşılamamışsa söz konusu karar
başkanlık etmektedir. Konsey Başkanlığı, üye ülke- kabul edilmemiş sayılır. Salt çoğunluk rutin, basit
ler tarafından dönüşümlü olarak, altı aylık süreler kararlar dışında uygulanmamaktadır. Salt çoğun-
halinde üstlenilmektedir. Konsey Başkanı’nın gö- luk gerektiren oylamalarda her üye devletin bir oyu
revleri, Konsey’in toplantıya çağrılması, gündemin olup, üye tam sayısının yarıdan fazlası ile karar alı-
belirlenmesi, yönetmeliklerin yürürlüğe sokulması, nabilmektedir (Aydın, 2008, 142).
kararların, tavsiyelerin, yönergelerin ilgililere bildi-
rilmesi vb. gibi hususlardır (DTM, 2007, 16).
Konsey’in çalışmalarını hazırlamak ve Konsey ta- Avrupa Birliği Konseyi, üye devletlerin
rafından verilen görevleri yapmak üzere çeşitli komite- ekonomik politikaları arasındaki uyumu
ler kurulması öngörülmektedir. Bunların başında, üye sağlar. Özellikle üye devletlerin Birliğin
ülkelerin Brüksel’de bulunan büyükelçi düzeyindeki Ortak Dış ve Güvenlik politikası alanına
temsilcilerinden oluşan AB Daimi Temsilciler Komi- yönelik politikalarının belirlenmesinde,
tesi (COROPER) gelmektedir (http://www.dadalos- AB Zirvesi ile birlikte yetkilidir. Bunun
europe.org/int/grundkurs4/eu-struktur_1.htm). yanında Konsey, Avrupa Birliği adına
üçüncü ülkeler ve uluslararası örgütlerle
uluslararası anlaşmalar imzalar.
AB Konseyi, Avrupa Birliği’nin merkezi
karar verme otoritesidir ve bu nedenle ya-
sama yetkisini elinde bulundurmaktadır.

dikkat
Konsey üç değişik usul çerçevesinde karar al- Lizbon Antlaşması ile getirilen nitelikli ço-
maktadır: oy birliği, oy çokluğu ve nitelikli çoğun- ğunluğa ilişkin yöntemin uygulanması 2014
luk. Konsey’in kararları başlangıçta kurucu ant- yılına kadar ertelenmiştir. 2017 yılına kadarki
laşmalar uyarınca daha çok oy birliği ile alınırken; dönem için de bir geçiş süreci öngörülmüştür.
Lizbon Antlaşması sonrasında Konsey’de esas oy- Buna bağlı olarak, 1 Kasım 2014 tarihine kadar
lama usulü nitelikli çoğunluk olarak düzenlenmiş; olan sürede ağırlıklı oy esasına dayanan sistem
oy birliği ve basit oy çokluğunun istisna niteliği uygulanacaktır. 1 Kasım 2014’den itibaren ise,
taşıdığı ortaya konmuştur. Böylece, çoğunluğun nitelikli çoğunluk yöntemiyle bir kararın alına-
kararlarının tek devletin reddi (vetosu) nedeniy- bilmesi için olumlu oyların üye devletlerin %
le engellenmesi imkânı kısıtlanmıştır. Ortak Dış 55’ini, Birlik toplam nüfusunun % 65’ini tem-
ve Güvenlik Politikası günümüzde büyük ölçüde sil etmesi ve en az 15 üye devletten gelmesi ge-
üye devletlerin oy birliği ile karar aldığı en önemli rekmektedir. Bloke edici azınlık ise, nüfus esası
istisna alanını oluşturur. Yeni üyelerin katılımı da dikkate alınmak suretiyle en az 4 üye devlet ola-
Konsey’in oy birliğini gerektiren bir alandır. rak belirlenmiştir (www.abs.gov.tr).

214
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Avrupa Birliği Konseyi’nin resmi internet Avrupa Birliği’nde yürütme yetkisi, Avru-
sayfasına “http://www.consilium.europa. pa Komisyonu’nda bulunmaktadır.
eu/en/homepage/?lang=en” adresinden
ulaşabilirsiniz.
Komisyon başkanı Avrupa Birliği Zirvesi tarafın-
dan belirlenir ve ataması Avrupa Parlamentosu’nun
onayı ile yapılır. Komisyon başkan yardımcıların-
Konseyin temel görevleri şu şekilde sıralanabi- dan biri de AB’nin dış politikasını yürütmekten so-
lir (http://www.consilium.europa.eu/showPage. rumlu Birlik Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yük-
aspx?id=243&lang=EN): sek Temsilcisidir. 2014-2019 dönemi için seçilmiş
1. Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan olan Avrupa Komisyonu Başkanı Lüksemburg’dan
tasarıları ele alır ve yasalaşmasını sağlar. Jean-Claude Juncker’dir (http://ec.europa.eu/abo-
2. Üye devletlerin genel ekonomi politikaları- ut/index_en.htm).
nı koordine eder. Komisyon Başkanı’nın Zirve tarafından, Avrupa
3. AB’nin ortak güvenlik ve dış politikasını Parlamentosu seçimleri dikkate alınmak ve danış-
belirler ve uygular malar yapılmak suretiyle nitelikli çoğunlukla be-
4. AB adına, bir veya birden fazla ülke veya lirlenmesi ve Parlamento’ya sunulması gerekmekte
uluslararası kuruluşla anlaşmalar yapar. olup, Başkan adayı, Parlamento üyelerinin çoğun-
5. Suçların önlenmesi ile ilgili konulardaki luğu tarafından seçilecektir. Komisyon Başkanı’nın,
adli işbirliği ile polisiye alanlarda düzenle- Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi
meler yapar, üye ülkelerin faaliyetlerini ko- ve diğer tüm komiserler ile birlikte heyet halinde
ordine eder. Parlamento’nun onayına sunulması ve Zirve tarafın-
6. Avrupa Parlamentosu ile birlikte AB’nin dan nitelikli çoğunlukla atanması gerekir.
bütçesinden sorumludur. Komisyon üyeleri (komiserler) ise üye devlet-
lerin göstereceği adayların arasından Komisyon
Avrupa Komisyonu (European Başkanı tarafından seçilecek, bu seçimin ardından
Commission) Zirve tarafından nitelikli çoğunlukla ve Komisyon
Başkanı’nın onayını da alarak atanan “Birlik Dışişle-
Avrupa Komisyonu, yasama sürecini başlatan,
ri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi” de dâhil
ayrıca Birliğin yürütme organı olarak AB mükte-
olmak üzere Komisyon’un tamamı heyet halinde
sebatını, bütçeyi ve programları uygulamaktan ve
Avrupa Parlamentosu’nun onayına sunulacaktır.
idari denetimden sorumlu kurumdur. Avrupa Ko-
Gerekli güvenoyunun teminini takiben Komisyon,
misyonu, her bir üye devletten bir kişinin yer aldığı
Zirve tarafından nitelikli çoğunluk ile atanır. Komi-
28 üyeden oluşur. Bu kişilere “komiser” adı verilir.
serlerin görev süresi 5 yıldır ve bu süre yenilenebilir.
Her Komiser bir veya daha fazla AB politikasının
yürütülmesinden sorumludur. Komisyon adeta bir Komiserler Avrupa Birliği üyesi devletlerin va-
Bakanlar Kurulu gibi faaliyet gösterir. Komisyon’da tandaşları olmalarına ve bu devletler tarafından
komiserlerin yanı sıra, Avrupa Birliği görevlilerinden atanmalarına karşın kendi ülkelerinin menfaatlerini
oluşan 25.000 kişilik bir idari teşkilat da mevcuttur. değil Birliğin genel menfaatlerini korumak duru-
mundadır. Komisyon, sorumluluklarını yerine geti-
Komisyon bünyesinde, herhangi bir konuda
rirken bağımsız hareket eder ve üye devletlerden ya
idari düzenlemelerin yapıldığı idari yönetim birim-
da herhangi bir kurumdan veya makamdan talimat
leri olan Genel Müdürlükler bulunur. Her Genel
almaz (http://www.ab.gov.tr/_45629.html).
Müdürlük, çalışmalarının siyasi ve yönetim so-
rumluluğunu üstlenen Komisere karşı sorumlu bir Komiserlerin sorumlu oldukları alanlar, Komis-
Genel Müdür tarafından yönetilir. Genel Müdür- yon Başkanı’nın önerisi doğrultusunda bizzat komi-
lükler müdürlüklere (direktörlük), müdürlükler serler tarafından belirlenmektedir. Komisyon’un ba-
bölüm ya da birimlere, bölüm ya da birimler ise, ğımsızlığını sağlayabilmek için Komisyon üyelerinin
masa şefliklerine ayrılmıştır. Her masada, masanın ulusal bürokrasileri ile bağlantıları resmen kesilir ve
ilgili konusuna uygun sayıda uzman bulunur. bu kişiler AB bürokratı haline gelirler. Komiserler

215
Bir Konfederalizm Örneği Olarak Avrupa Birliği

Lüksemburg’daki ATAD önünde ettikleri yemin- yetkilerinin kullanılmasını denetlemek amacıyla


le göreve resmen başlarlar. Münferit olarak, sadece kurulmuştur. Başlangıçta “Avrupa Parlamenterler
Komisyon’un veya Konsey’in başvurusu üzerine Meclisi” olarak adlandırılan Parlamento, önceleri
ATAD tarafından görevden alınırlar. Öte yandan, üye ülkelerin ulusal parlamentolarından oluşurken,
Avrupa Parlamentosu, Komisyon’u toplu olarak Haziran 1979’dan bu yana üye ülkelerde Avrupa
görevden alma yetkisine sahiptir. Avrupa Birliğini Parlamentosu için ayrı seçimler düzenlenmektedir.
yaratan antlaşmaların ve Birlik kurumlarınca verilen Avrupa Parlamentosu, AB kurumları içinde doğ-
kararların uygulanmasını gözetmekle sorumlu olan rudan halk tarafından seçimle belirlenen tek organdır.
Komisyonun her bir üyesi belli konulardan sorumlu AB üyesi ülkelerin vatandaşları olan Avrupa vatandaş-
olmakla birlikte, kararlar ortaklaşa alınır. Başkan ve ları beş yılda bir yapılan Avrupa Parlamentosu seçim-
üyeler (komiserler) üye devletler tarafından 5 yıllık lerinde oy kullanabilirler. Son Parlamento seçimi 2014
bir süre için atanmakta ve Komisyon’da her ülke bir yılında yapılmıştır. Bu seçim itibariyle Parlamento,
üye ile temsil edilmektedir. AB’ye üye 28 devletin toplamda 751 (750 Temsilci
Komisyon’un görevlerini şu başlıklar altında ve 1 Başkan) temsilcisinden oluşmaktadır. Avrupa
toplamak mümkündür (TOBB, 2002, 7, http:// Parlamentosu, üye devlet vatandaşlarının demokra-
ec.europa.eu/about/index_en.htm): tik menfaatlerini ve siyasi görüşlerini temsil eden bir
1. Kurucu Antlaşmaların ve kurumların almış organdır. Bu nedenle Avrupa Parlamentosu’nda üye-
olduğu kararların usulünce uygulanıp uy- ler ülkelerine göre değil, siyasi görüşlerine göre grup
gulanmadığı, ilgili tarafların yükümlülükle- oluştururlar. Parlamenterler ise, ülkelerini değil, ken-
rini yerine getirip getirmediğini izler. Ge- dilerine oy veren Avrupa vatandaşlarının siyasi görüş-
rekli hallerde, üye ülkeler aleyhine ATAD’a lerini temsil ederler. Böylece, Parlamento bünyesinde
başvurabilir. Ayrıca, Komisyon, Konsey ulusal partiler yer almamakta, Avrupa düzeyinde ör-
ve Parlamento’ya değerlendirilmek üzere gütlenmiş politik gruplar bulunmaktadır. Tablo 8.3’
“Tavsiye” (Recommendation) ve “Görüş” de görülen siyasi gruplar Avrupa Parlamentosu top-
(Opinion) sunma hakkına sahiptir. lantılarında sözlü veya yazılı soru sorabilmekte, tartış-
ma açabilmekte ve gensoru önergesi verebilmektedir.
2. AB’nin yürütme organıdır. Kurucu Antlaş-
Avrupa Parlamentosu’nda bugün için 8 siyasi parti
malardan kaynaklanan yürütme yetkilerinin
grubu ve bağımsız üyeler yer almaktadır (Yiğit, 2000,
yanı sıra, ortak tarım politikası, ortak rekabet
6; www.abs.gov.tr).
politikası gibi Topluluk politikalarının günlük
işleyişi de Komisyon’un görev alanındadır.
3. Uluslararası alanda Birliği temsil eder ve
Birlik adına uluslararası antlaşmaları müza- Avrupa Birliği’nin “demokratik denetim
kere eder. organı” Avrupa Parlamentosu’dur. Avrupa
Parlamentosu, AB kurumları içinde doğ-
4. AB Taslak Bütçesini, Parlamento ve
rudan halk tarafından seçimle belirlenen
Konsey’e sunulmak üzere hazırlar.
tek organdır.

internet
Avrupa Komisyonu’nun resmi internet say- dikkat
fasına “http://www.consilium.europa.eu/en/ Parlamento’da hangi üye devletin kaç par-
homepage/?lang=en” adresinden ulaşabilirsiniz. lamenter ile temsil edileceği üye devletlerin
nüfuslarına göre tespit edilir. Böylece nüfu-
su yüksek olan ülkelerin küçük olanlara göre
Avrupa Parlamentosu (European daha fazla temsilcisi vardır. Temsilci sayısı en
Parliament) az 6 (Malta, Lüksemburg, Kıbrıs ve Estonya)
Avrupa Birliği’nin “demokratik denetim organı” ile en çok 96 (Almanya) arasında değişmekte-
olan Avrupa Parlamentosu (AP), Konsey ile Komis- dir (www.europarl.europa.eu).
yon arasında paylaşılmış olan yasama ve yürütme

216
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Parlamento Genel Kurul olarak Strazburg’da top- Avrupa Parlamentosu her ne kadar seçimle
lanır. Parlamento’nun siyasi grupları ve komiteleri işbaşına gelse de klasik devlet modelinde olması
Brüksel’de toplanır, sekretaryası Lüksemburg’dadır. gereken yetkilere sahip değildir. Yasama yetkisine
Parlamento’ya görüşülmek üzere gelen konular ön- henüz tek başına sahip olmayan bu kurum, Birli-
celikle farklı görev alanlarına sahip 24 adet komite- ğin kendine özgü yapılanma modelinde giderek
den konuyla ilgili olanları tartışır ve ulaşılan sonuç, daha fazla yetkiye sahip olma mücadelesi vermek-
bir raporla Genel Kurul’a sunulur. Genel Kurul’daki tedir. Başlangıçta daha çok bir danışma organı
görüşmeler de bu çerçevede yapılır. niteliği taşıyan Parlamento’ya daha sonra çeşitli
Avrupa Parlamentosu, Konsey ile birlikte yasama antlaşmalarla bütçe denetimine ilişkin olarak gi-
yetkisini paylaşır. Üye devletleri bağlayacak hukuki derek artan yetkiler tanınmıştır (Miller, 1999, 24;
düzenlemelerin kabul edilebilmesi genel kural ola- Demir, 2005, 55). Kurucu antlaşmalarda aksine
rak hem Avrupa Parlamentosu ve hem de Konsey’in bir hüküm bulunmadıkça, genel olarak parlamen-
onayı ile mümkün olur. Bazı konularda ise, sadece toda kullanılan oyların salt çoğunluğu ile karar
danışma organı niteliğindedir, görüşleri bağlayıcılık alınır. Siyasi partiler AB içinde entegrasyon unsu-
taşımaz. Bu alanların en önemlisi dış politika konu- ru olarak, Avrupa bilincinin oluşmasında ve bir-
larıdır. Avrupa Birliği bütçesini Konsey ile birlikte lik vatandaşlarının siyasi iradelerini ifade etmekte
yapan Avrupa Parlamentosu’nun diğer Avrupa Bir- katkıda bulunurlar.
liği kurumları üzerinde siyasi denetim yetkisi vardır. Parlamentonun yetkilerini üç başlık altında
Parlamento Komisyon’a sözlü ve yazılı soru sorabilir, toplamak mümkündür:
soruşturma komiteleri kurabilir, şikayet dilekçesi ka- 1. Topluluk Mevzuatının oluşturulmasındaki
bul edebilir. Komisyon’u güvensizlik oyuyla ve 2/3 yasama sürecine katılım yetkisi: Parlamento
çoğunlukla heyet halinde istifaya zorlayabilir. Komis- tam anlamıyla yasama organı olmamakla
yon Başkanı’nın ve heyet halinde Komisyon’un göre- birlikte, Konsey birçok hususta karar alır-
ve atanmasında da güvenoyu aranır (www.abs.gov.tr). ken Parlamento’ya danışmaktadır. Örneğin,
yeni üye kabulü için Parlamento’nun uygun
görüş vermesi zorunludur.
2. Bütçeye ilişkin yetkiler: Parlamento bütçe
internet üzerindeki etkisiyle AB harcamalarında söz
Avrupa Parlamentosu’nun resmi internet say- sahibi olabilmektedir. Bütçe ancak Parla-
fasına “http://www.europarl.europa.eu/por- mento tarafından onaylandıktan sonra yü-
tal/en” adresinden ulaşabilirsiniz. rürlüğe girebilmektedir. Parlamento bütçe-
nin topluluk kurumlarının işleyişi, Avrupa
Tablo 8.3 Avrupa Parlamentosu’ndaki Politik Gruplar Sosyal Fonu, araştırma, enerji, sanayi poli-
(2004-2009) tikası vb. alanlardaki harcamalardan oluşan
“serbest giderler” bölümü üzerinde nihai
Avrupa Halk Partisi ve Avrupalı
EPP-ED söz sahibi iken; tarım desteklemeleri gibi
Demokratlar Grubu
“zorunlu giderler” bölümü üzerinde ancak
PES Avrupa Sosyalistleri Partisi Grubu değişiklik önerileri getirebilmektedir.
Avrupa Liberal, Demokrat ve 3. Komisyon ve Konsey’i denetleme yetkisi: Ko-
ELDR
Reformist Parti Grubu misyon Başkan ve üyelerinin oluşumunda
Yeşiller/Avrupa Özgürlük Parlamento söz sahibidir. Komisyonun
Greens/EFA
Bağlaşıklığı Grubu atanması için Avrupa Parlamentosunun ve-
Avrupa Birleşik Solu/Kuzeyli receği güvenoyu zorunludur. Parlamento,
EUL/NGL
Yeşil Sol Konfederatif Grubu Konsey ve Komisyonu denetleme yetkisini
UEN Uluslar Avrupası İçin Birlik Grubu bu kurumlara yönelttiği yazılı ve sözlü soru-
lar ile genel görüşme talepleri yoluyla yerine
EDD Avrupa Demokrasi ve Çeşitlilik Grubu
getirmektedir.
Bağımsız Üyeler Teknik Grubu-
TDI
Karma Grup

Kaynak: Tonus, 2009, 186.

217
Bir Konfederalizm Örneği Olarak Avrupa Birliği

Avrupa Birliği Adalet Divanı AET, AAET ve AKÇT’nu kuran Antlaşmalar-


(European Court of Justice) da “Avrupa Toplulukları Mahkemesi (ATM), bu
Avrupa Birliği Adalet Divanı, AT Hukukunun Antlaşmanın yorumu ve uygulanmasında, hukuka
gelişmesinde önemli rol oynayan ve AB’yi diğer uygunluğu güvence altına alır.” denilmek suretiyle
uluslararası örgütlerden ayıran supranasyonelliğinin Divan’ın görevi belirtilmiştir. Bu hüküm, bir ta-
en temel unsurlarından biridir. Divan, Parlamento raftan her bir Topluluğu “hukuka bağlı Topluluk”
gibi ulusal devletlerdeki sistemlere benzer bir başka olma zorunluluğu altına koymakta, diğer taraftan
mekanizmadır. Divan’ın yargı yetkisi demokratik da ATM’ye hem kapsamı geniş ve etkin yargı de-
politik sistemlerde bulunan süreçlere karşılık gelir netimi görevi hem de Antlaşmaları yorumlama ve
ve Divan Topluluk Hukuku’nun uygulanmasın- boşlukları doldurma yetkisi vermektedir. Divan,
dan sorumludur. Ayrıca, Topluluk kurumlarının Topluluk hukuku çerçevesinde ortaya çıkan uyuş-
işlem ve tasarruflarının topluluk hukukuna uygun mazlıkları yine Topluluk hukuku normlarını uygu-
olup olmadığını, bu kurumların Antlaşmalar ge- layarak çözmektedir. Yani, bütün üye devletlerin
reği kendilerine tanınan yetkileri aşıp aşmadığını, ortaya getirdiği Topluluk düzeninin yargı organı-
hatta üye devletlerin Topluluk hukukunu ihlâl edip dır. Dolayısıyla, Topluluk hukukunu yorumlama
etmediğini tespit edip karara bağlamak da Adalet yetkisi münhasıran Adalet Divanı’na aittir. Adalet
Divanı’na aittir (http://www.dadalos-europe.org/ Divanı’nın kararlarının denetimini yapacak bir
int/grundkurs4/eu-struktur_2.htm). üst yargı mercii bulunmadığı için Divan’ın ka-
rarları kesindir (http://www.laweuropa.com/45-
Avrupa-Topluluklari-Adalet-Divani—Ilk-Derece-
Mahkemesi-ve-Kamu-Hizmetleri-Mahkemesi).
Avrupa Birliği Adalet Divanın antlaşma- Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın yetki alanına giren
ların yorumu ve uygulanmasında hukuka davaları şu başlıklar altında toplamak mümkündür:
uygunluğu güvence altına alır.
• Üye ülkelerin diğer üye ülkelere açtığı davalar
• Komisyon’un üye ülkelere açtığı davalar
Divan her üye ülkeye bir tane karşılık gelmek • Topluluk kurumları aleyhine açılan davalar
üzere 28 yargıçtan (judge) ve sekiz umumi vekilden • İptal davaları
(advocates-general) oluşur. Yargıçlar, üye devletler
hükümetlerince alınacak ortak bir kararla altı yıllık
bir süre için atanırlar. Bu sürenin bitiminde üyeler Avrupa Sayıştayı
tekrar göreve gelebilirler. Üyeler kendi aralarında Sayıştay Avrupa Parlamentosu’nun girişimiy-
bir başkan seçer ve bu seçim üç yılda bir yenile- le 1975 yılında Brüksel Antlaşması ile kurulmuş,
nir. Divan yargıçları, Adalet Divanı’nın merkezinin 1977 yılında faaliyete geçmiştir. Her bir üye ül-
bulunduğu Lüksemburg’da oturmakla yükümlü- keden Konsey tarafından 6 yıl için atanan toplam
dürler. Divan yargıçlarının bağımsızlıkları, statüle- 28 üyeden oluşur. Bu üyeler, kendi ülkelerinde
rini düzenleyen çeşitli hükümler aracılığıyla güven- denetim kurumlarında çalışan veya çalışmış ve bu
ce altına alınmıştır. Divan’da bulunan sekiz umumi görev için özel niteliğe sahip kişilerin arasından se-
vekil ise görüş hazırlayarak mahkemeye yardımcı çilir. Sayıştay üyelerinin bağımsızlığı ve tarafsızlığı
olmakla görevlidir. güvence altına alınmıştır. Sayıştay’ın temel görevi,
AB bütçesinin doğru bir şekilde kullanılmasını
sağlamaktır. Bu görevi yerine getirirken AB gelir-
leri veya harcamalarını idare eden her türlü kuru-
mun kayıtlarını inceleyebilir; gerektiğinde yerin-
internet de denetleme yapabilir. Ayrıca, her yıl bir önceki
Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın resmi inter- mali yıla ilişkin bir rapor hazırlar ve bunu Avrupa
net sayfasına “https://curia.europa.eu/jcms/ Parlamentosu’na ve Konsey’e sunar. Bu yıllık rapor,
jcms/j_6/” adresinden ulaşabilirsiniz. Avrupa Parlamentosu’nun Komisyon’un bütçeyi
idaresini onaylayıp onaylamamasında önemli bir
rol oynar. Sayıştay, bunların yanı sıra, AB mali tü-
zükleri kabul edilmeden önce görüş bildirir.

218
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Sistemi içinde yerine getirir. Bu çerçevede AB’nin


para politikasının tespiti ve uygulanması, döviz iş-
lemlerinin yürütülmesi, üye devletlerin resmi döviz
internet
rezervlerinin tutulması ve yönetilmesi, ödeme sis-
Avrupa Sayıştayı’nın resmi internet sayfasına
temlerinin düzgün işlemesinin sağlanması görev-
http://www.eca.europa.eu/en/Pages/ecadefa-
lerini yerine getirir. Avrupa Merkez Bankası Avro
ult.aspx adresinden ulaşabilirsiniz.
bölgesi dâhilinde kağıt para basımına izin verme
konusunda tek yetkilidir.
Merkezi Almanya’nın Frankfurt kentinde olan
Banka’nın karar alma organları, Yürütme Kurulu,
Avrupa Sayıştayı, Birliğin tüm gelir ve gi-
Yönetim Konseyi ve Genel Kurul’dur. Avrupa Mer-
derlerini inceler, işlemlerinin hukuka ve
kez Bankası faaliyetlerini tam bir bağımsızlık için-
usule uygunluğunu temin eder. Sayıştay
de sürdürür; ancak Avrupa Parlamentosu’na hesap
denetimi, gelir ve giderlerin hukuka uy-
verme yükümlülüğü bulunmaktadır.
gunluğu ile düzenliliğini ve iyi bir mali
idareyi sağlamaya yöneliktir.
Diğer Kurumlar ve Organlar
Avrupa Birliği’nde temel kurumlar dışında di-
Avrupa Birliği Zirvesi ğer kurum, organ ve ajanslar da mevcuttur. Ekono-
mik ve Sosyal Komite, Bölgeler Komitesi, Avrupa
Avrupa Birliği Zirvesi, Avrupa Birliği’ne üye Yatırım Bankası ve Avrupa Ombudsmanı bunlar-
devletlerin başbakanları veya devlet başkanları ile dan en önemlileridir.
Avrupa Birliği Zirvesi Başkanı ve Avrupa Komis-
yonu Başkanı’nın katılımı ile meydana gelir. Yıl-
da dört defa toplanan Zirve, Birliğin gelişmesi ve Ekonomik ve Sosyal Komite
Avrupa’nın bütünleşmesi doğrultusunda öncelikle- Başta işverenler, sendikalar, çiftçiler, tüketiciler
ri ve temel politikaları belirleyen kararlar alır. Av- ve diğer çıkar grupları olmak üzere sivil toplumun
rupa Birliği Zirvesi’nin herhangi bir yasama yetkisi görüşlerini temsil eden ve çıkarlarını koruyan bir
yoktur. Buna rağmen, AB üyesi tüm devletlerin en danışma organı ve AB karar alma sürecinin ayrılmaz
üst düzey yetkililerinin bir araya geldiği ve temel parçasıdır. Ekonomik ve sosyal politika alanında
politikaları belirlediği kurum olmasından dolayı karar alınırken danışılması gereken Komite, önemli
siyasi bir ağırlık ve yönlendirme gücü taşır. Çoğu gördüğü konularda kendi inisiyatifiyle de görüş bil-
durumda uzlaşıyla, istisna olarak nitelikli çoğun- direbilir. Ekonomik ve Sosyal Komite, üye devletler
lukla karar alır. tarafından 4 yıl için atanan 344 üyeden oluşur.
Zirveye, üye devletler tarafından 2,5 yıllığına
atanan ve görev süresi bir defa uzatılabilecek olan
Bölgeler Komitesi
AB Zirvesi Başkanı başkanlık eder. Zirve Başka-
nı, Birlik Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Ekonomik ve Sosyal Komite ile benzer şekilde
Temsilcisi’nin yetkileri saklı kalmak kaydıyla, Bir- bir danışma organı olan Bölgeler Komitesi, AB karar
liği dışa karşı temsil etmekle görevlidir. Zirve Baş- alma sürecinde bölgesel ve yerel görüşlerin dikkate
kanı, aynı anda herhangi bir ulusal görevde bulu- alınmasını sağlar. Bölgesel politika, çevre, eğitim,
namaz (http://www.ab.gov.tr/_45631.html). gençlik, ulaştırma gibi yerel ve bölgesel yönetim-
leri ilgilendiren konularda karar alınırken Bölgeler
Komitesi’ne danışılması gerekmektedir. Komite
Avrupa Merkez Bankası ayrıca bu alanlarda kendi inisiyatifi doğrultusunda
Avrupa Merkez Bankası tüzel kişiliğe sahip ba- görüş bildirebilir. 1994 yılında Maastricht Antlaş-
ğımsız bir AB organıdır. Görevi, para birimi olarak ması ile oluşturulan Bölgeler Komitesi, üye ülkele-
Avro’yu kullanan AB üyesi ülkelerden oluşan Avro rin tavsiyeleri doğrultusunda Konsey tarafından 4 yıl
bölgesinde fiyat istikrarını sağlamaktır. Bu görevini için atanan 344 bölgesel ve yerel yetkiliden (bölgesel
üye devletlerin merkez bankaları ve Avrupa Mer- başkanlar, bölgesel parlamenterler, belediye meclis
kez Bankası’ndan oluşan Avrupa Merkez Bankaları üyeleri, belediye başkanları vb.) oluşur.

219
Bir Konfederalizm Örneği Olarak Avrupa Birliği

Avrupa Merkez Bankası (AMB) kalkınması amaçlı projelerin yanı sıra Akdeniz,
Maastricht Antlaşması’na dayanılarak 1998 Afrika, Karayip ve Pasifik, Latin Amerika ve Asya
yılında Frankfurt’ta kurulmuştur. Avrupa’nın tek ülkelerindeki projeleri destekler. Mali piyasalardan
para birimi olan Euro’nun idaresinden (kambiyo borçlanılarak ve bankanın hissedarı olan AB üyesi
işlemlerinin yürütülmesi ve ödemeler sisteminin ülkelerin ekonomik büyüklükleri oranında yaptı-
aksamadan çalışmasının sağlanması) ve AB’nin ğı sermaye katkısıyla finanse edilen AYB’nin mer-
ekonomi ve para politikasının oluşturulması ve kezi Lüksemburg’dadır. AYB 1994 yılında Küçük
uygulanmasından sorumludur. AMB, bu görevini ve Orta Büyüklükteki İşletmelere (KOBİ) yönelik
yerine getirirken tüm AB üyesi ülkeleri kapsayan yatırımları desteklemek amacıyla kurulan Avrupa
Avrupa Merkez Bankaları Sistemi ile birlikte çalışır Yatırım Fonu’nun ana hissedarıdır.
ve Euro sisteminin  karar alma organlarının karar-
larını uygular. AMB, faaliyetlerini tam bir bağım- Ombudsman
sızlık içinde sürdürür. Diğer hiçbir kurum AMB,
Ombudsman pozisyonu Maastricht Antlaşma-
Euro Sistemi’ne dahil merkez bankaları veya karar
sı tarafından oluşturulmuştur. AB vatandaşları, iş
alma organlarına talimat veremez.
dünyası ve kurumları veya herhangi bir AB ülke-
sinde ikamet eden gerçek kişiler ile AB’de kayıtlı
Avrupa Yatırım Bankası (AYB) olan tüzel kişilerin AB kurumları (Avrupa Adalet
AB’nin dengeli büyümesine katkıda bulunacak Divanı ve Avrupa İlk Derece Mahkemesi hariç)
yatırım projeleri için kredi sağlayan AB’nin özerk hakkındaki şikayetlerini soruşturur. Ombudsman,
ve kar amacı gütmeyen finans kuruluşudur. AB Avrupa Parlamentosu tarafından 5 yıl için seçilir
içerisinde ekonomik açıdan geri kalmış bölgelerin (http://dmwturkiye.org/sayfa.php?sayfa=52).

Öğrenme Çıktısı

4 Avrupa Birliği’nin yapısı ve kurumlarını açıklayabilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Avrupa Birliği kurumları- AB’nin merkezi karar ver-


Yukarıda ele alınan kurum
nın Birliğe üye ülkelerin ka- me otoritesi olan ve yasama
ve organların dışında AB’de
rar mekanizmaları üzerinde yetkisini elinde bulunduran
hangi mekanizmalar vardır?
etkisini değerlendirin. kurumu hangisidir?

AVRUPA BİRLİĞİ MÜKTESEBATI (ACQUIS COMMUNAUTAIRE)


Avrupa Birliği Müktesebatı (Acquis Communautaire), temel Avrupa Birliği Antlaşmaları’nda ve diğer
yardımcı hukuk kaynaklarında bulunan kural ve kurumların tamamıdır. Avrupa Birliği’ne üye olan ülkelerin
AB müktesebatını olduğu gibi kabul ederek AB hukuk düzenini benimsemesi gerekmektedir. AB müktese-
batı iç hukukun üstünde yer almaktadır. Tüm üye devletler, AB Müktesebatı’nı benimsemekte ve egemenlik
yetkilerinin bir kısmını AB kurumlarına devretmektedir. Şekil 8.6’da görüldüğü üzere, AB üyesi devletlerin iç
hukukundan üstün olan AB Müktesebatı beş ana bölümden oluşmaktadır (Zorvath, 221, 2007):
AB’de 31,000’den fazla yasal düzenleme bulunmaktadır. Bunların dışında AB vatandaşlarının ve şirket-
lerinin uyması gereken 44,000 uluslararası standart ve 11,000 mahkeme kararı vardır. Bazı düzenlemeler,
yönetmelikler, direktifler, kararlar ve uluslararası antlaşmalar, yasal olarak bağlayıcıdırlar. Bazı düzenle-
melerin ise (Yeşil Kitap, Beyaz Kitap ve tebliğler), ancak bazı durumlarda yasal etkisi bulunabilmektedir
(http://en.euabc.com/word/2152).

220
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Birincil Mevzuat Uluslararas› Antlaşmalar Üye Devletler


(Kurucu anlaşmalar (Üçüncü ülkelerle yap›la Aras›ndaki
ve ekleri) n Sözleşmeler
antlaşmalar)

‹kincil Mevzuat
(tüzükler, ‹çtihatlar
yönetmelikler vb.)

Şekil 8.3 AB Müktesebatı

Birincil Mevzuat Yönetmelikler Avrupa Birliği Resmi


Avrupa Birliği hukukunu oluşturan antlaşmalar Gazetesi’nde yayınlanır ve Yönetmelik çerçevesin-
AB Hukuk düzeninin temel kaynağını oluşturmak- de belirlenen zamanda yürürlüğe girer. Eğer Yönet-
ta, bu nedenle de “Birincil Mevzuat” olarak nite- melik içerisinde böyle bir zaman belirtilmemişse,
lendirilmektedir. Birincil mevzuat, üye devletlera- Yönetmelik, Resmi Gazete’de yayınlandığı günü
rasında doğrudan müzakereler sonucu kabul edilen izleyen 20. günde yürürlüğe girmektedir.
ve ulusal parlamentolar tarafından onaylanan mev- Direktifler (Directives): Direktifler tek bir üye
zuattır. Bunlar, kurucu antlaşmalar (AKÇT, AET devletle ilgili olabilecekleri gibi tüm üye ülkele-
ve EURATOM Antlaşmaları) ile onlara ilişik çeşitli ri bağlayıcı da olabilmektedir. Uygulama şekil ve
ekler, protokoller ve daha sonra yapılan ilaveler ve metotlarının seçimi ulusal makamlara bırakılmış-
değişikliklerden (Avrupa Tek Senedi, Maastricht tır. Diğer bir ifadeyle, direktiflerin uygulanabilmesi
Antlaşması, Amsterdam Antlaşması, Nice Ant- için ulusal hukuka uyarlanmaları gerekmektedir.
laşması, yeni üyelerin katılımını sağlayan Katılım Tüm üye devletlere yönelik olan direktiflerin
Antlaşmaları) oluşur. Antlaşmalar, karar-alma sü- Avrupa Birliği Resmi Gazetesi’nde yayınlanması
reçleri ile yasama, yürütme ve hukuk süreçlerinde gerekmektedir. Direktiflerin yürürlüğe girişleri de
rol oynayan Avrupa Birliği kurum ve organlarının tıpkı yönetmelikler gibidir. Eğer Direktif içerisinde
temel yapı, işleyiş ve sorumluluklarını da tanımla- yürürlüğe giriş tarihine ilişkin bir hüküm bulunmu-
maktadır (Horvath, 2007, 227). yorsa direktifler de Resmi Gazete’de yayınlandıkları
günü izleyen 20. günde yürürlüğe girmektedir.
İkincil Mevzuat Avrupa Birliği’nde direktiflerin kullanımı ol-
Topluluk kurumlarının Antlaşmaları temel alarak dukça yaygındır. Bunun nedeni, bu yöntemin Av-
geliştirdikleri yasal araçlara “ikincil mevzuat” adı ve- rupa Birliği’ne hukuki sonuçlarla ilgili karar verme
rilmektedir. AB kurumları, Antlaşmalarla kendilerine ve bu hedefleri ulusal mevzuatta uyarlamayı üye
verilen muhtelif yetkiler doğrultusunda farklı dere- ülkelere bırakma imkânı tanımasıdır.
celerde ulusal hukuk sistemlerine müdahale edebil- Kararlar (Decisions): Kararlar hitap ettikleri ta-
mektedir. İkincil mevzuat araçları, Avrupa Birliği’ne raflar için tamamen bağlayıcıdırlar. Üye ülkeleri,
amaçlanan hedeflerle orantılı uygun mevzuat ön- gerçek ve tüzel kişileri muhatap alabilirler.
lemleri alma imkânı tanımaktadır. Bu araçlar şun- Topluluk kurumları pek çok alanda “kararlar”
lardır (http://www.gofrm.com/forums/hukuk/8475- doğrultusunda hareket edebilmektedir. Bazı alan-
avrupa-birligi-hukuku-kaynaklari.html): larda ise, Antlaşma, politika oluşturma metodu
Yönetmelikler (Regulations): Yönetmelikler tüm olarak kararların kullanılmasını şart koşmaktadır.
üye devletler için tamamen bağlayıcı nitelikte olup Bu alanlara örnek olarak, rekabet kuralları ihlalleri
doğrudan uygulanabilir etkiye sahiptir. Yönetme- ile devlet yardımlarının Ortak Pazar’a uygun olma-
liklerin uygulanması için üye ülkelerin ayrıca uy- dığı durumları göstermek mümkündür.
gulama mevzuatı çıkartması gerekmemektedir. Bakanlar Konseyi, kendi yetki alanı içerisindeki
Yönetmelikler üye ülke vatandaşlarına ulusal konularda Avrupa Komisyonu’na karar alma yetki-
yasalarda olduğu gibi hak ve yükümlülükler getirir. si verebilmektedir.

221
Bir Konfederalizm Örneği Olarak Avrupa Birliği

Tavsiye ve Görüşler (Recommendations and Opini- İçtihatlar


ons): Tavsiye ve görüşler bağlayıcı nitelikte değildir. Mahkeme kararlarının oluşturduğu hukuk ilke-
İlgili konuda benimsenebilecek bir tutum önermek- lerinin tümüne ise “içtihat” adı verilmektedir. Av-
te ya da görüş bildirmektedirler. Tavsiyeler politika rupa Birliği hukukunda Adalet Divanı’nın içtihat-
oluşturmada yönlendirici olabilmektedirler. ları büyük önem taşımaktadır. Adalet Divanı’nın
Diğer Politika Geliştirme Metotları: Yönetmelik, verdiği kararlar, 1952 yılından itibaren Avrupa
direktif, karar, tavsiye ve görüşlerin yanı sıra Top- Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT), 1958’den iti-
luluk diğer politika geliştirme metotları da kullan- baren Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ve EU-
maktadır. Örneğin, Avrupa Komisyonu devlet yar- RATOM olmak üzere, uzun yıllar boyunca çeşitli
dımları alanında yetkilerini ne şekilde kullanacağına anlaşmazlıkların çözümünü sağlamış ve kapsamlı
ilişkin bazı kılavuz ilkeler (guidelines) geliştirmiştir. bir Topluluk içtihadı oluşmasıyla sonuçlanmıştır
Kurumların politika geliştirmede kullandık- (http://www.gofrm.com/forums/hukuk/8475-
ları bir diğer araç da kurumlararası antlaşma veya avrupa-birligi-hukuku-kaynaklari.html).
bildirgelerdir (inter-institutional agreements or DİKKAT: Adalet Divanı İçtihadı Türkiye açı-
declarations). Kurumlararası antlaşma veya bildir- sından da önem taşımaktadır. Gümrük Birliği’ni
geler, Antlaşma’da yer alan belli bir maddeye ya da kuran 6 Mart 1995 tarih ve 1/95 sayılı Ortaklık
hükümetlerarası konferanslarda sunulan çerçeveye Konseyi Kararı, Gümrük Birliği’ne ilişkin olarak
açıklık getirmek amacıyla kullanılmaktadır. alınan kararların Adalet Divanı’nın ilgili kararları-
na uygun olarak yorumlanacağını belirtmektedir.
Uluslararası Antlaşmalar
AB üye olmayan ülkelerle ve diğer uluslararası Üye Devletler Arasındaki Sözleşmeler
kuruluşlarla uluslararası hukuk antlaşmaları yap- Üye ülkeler arasındaki antlaşmalar da Topluluk
maktadır. Uluslararası antlaşmaları 3 grupta ince- Hukukunun kaynakları arasında yer almaktadır.
lemek mümkündür: Bu antlaşmalar, Topluluğun faaliyetleriyle yakın-
• AB’ye üye olmayan ülkelerle ve diğer ulus- dan bağlantılı olan; fakat Topluluk kurumlarına
lararası kuruluşlarla ticaret sahasında veya herhangi bir yetkinin devredilmemiş olduğu ko-
endüstriyel, teknik ve sosyal alanlarda kap- nuların çözüme bağlanması için yapılabilmekte-
samlı işbirliği öngören antlaşmalar, dir. Medeni ve Ticari Konularda Yargı Yetkisi ve
• Belirli ürünlerde ticarete ilişkin antlaşmalar, Kararların İnfazı Üzerine Sözleşme (1968), Akit-
lerden Doğan Yükümlülüklere Uygulanacak Ka-
• Topluluk ve üye olmayan ülkeler arasında-
nun Üzerine Sözleşme (1990) ve Topluluk Patenti
ki ortaklık antlaşmaları, işbirliği antlaşması
Üzerine Sözleşme (1989) bu kapsamda örnek ola-
veya ticari antlaşmalar.
rak verilebilir (DTM, 2007, 31).
Üye ülkelerin AB’yi kuran antlaşmalardan önce
akdettiği antlaşmalar, AET Antlaşması’nın 234.
Maddesine göre, Roma Antlaşması’ndan etkilen-
meyecektir. Bu maddeye göre, üye ülkelerin önce-
internet
den yaptıkları antlaşma ile AB Kurucu Antlaşması
AB mevzuatı ile ilgili daha fazla bilgiye “So-
arasında çelişki olması durumunda üye ülke bu
urces and Scope of Community Law” baş-
durumu gidermek için gereken önlemleri almak
lığında: http://www.europarl.europa.eu/
zorundadır. Roma Antlaşması’nın 228. Maddesine
factsheets/121_en.htm adresinden ulaşmak
göre AB’nin yaptığı antlaşmalar üye ülkeler bakı-
mümkündür.
mından bağlayıcı nitelik taşımaktadır.

222
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Öğrenme Çıktısı

5 Avrupa Birliği Antlaşmalarında ve diğer yardımcı hukuk kaynaklarında yer alan kural ve
kurumları tanımlayabilme

Araştır 5 İlişkilendir Anlat/Paylaş

AB’ye üye ülkelerin ön-


ceden yaptıkları antlaşma Avrupa Birliği ikincil mev-
ile AB Kurucu Antlaşması zuatının üye ülkelerin hu- Avrupa Birliği’nin kurucu
arasında çelişki olması du- kuk sistemine etkisini de- antlaşmaları nelerdir?
rumunda nasıl bir yol izlen- ğerlendirin.
mesi gerekmektedir?

AVRUPA BİRLİĞİ ORTAK Antlaşmada “ortak pazar kurmak”, “ekonomik ve


POLİTİKALARI VE SOSYAL parasal birlik kurmak”, ve “ortak politikalar ve ortak
TARAFLARIN ETKİNLİĞİ eylemleri yürürlüğe koyarak üye devletlerarasında
ekonomik ve sosyal bütünleşmeyi sağlamak”, Toplu-
Avrupa Birliği üyeler arasındaki işbirliğini art- luk Antlaşması’nın ve dolayısıyla topluluk entegras-
tırmak ve dolayısıyla Avrupa Birliği’ne uyum dü- yonunun ana stratejisini oluşturmaktadır.
zeyini yükseltmek amacıyla birçok alanda ortak
politikalar uygulama yolunu benimsemiştir. Av- Ekonomik işbirliği antlaşmasında temel amaç
rupa Birliği ortak politikaları kısaca, üye ülkeleri taraf ülkeler arasında ticaret hacmini arttırmak
Avrupa Birliği’ne bağlayan, hukuklarını uyumlaş- iken; gümrük birliğinde ise üye ülkelerce üretilen
tırıp uygulamalarını entegre eden Avrupa Birliği malların ticaretini tümüyle serbest bırakarak ortak
yönetimi araçları olarak tanımlanabilir. Bu çerçe- bir piyasa yaratmaktır. Gümrük Birliğinde ise üye-
vede, AB müktesebatı bütünüyle AB mevzuatını, lerin karşılıklı ticaretleri üzerindeki her türlü engel
AB ortak politikaları da bu mevzuatla belirlenmiş (kota, gümrük, ithalat ve ihracat yasakları...) kaldı-
AB ortak yönetim faaliyetlerini (Avrupa Toplu- rılır. Ortak Pazar ise malların yanında üretim fak-
luğu Antlaşmasında Topluluk politikaları başlığı törlerinin de serbest dolaşımını sağlamak suretiyle
altında düzenlemiş Topluluk ortak politikalarını ekonomik birleşme yolunda daha ileri bir aşamayı
ve Maastricht Antlaşmasıyla düzenlenmiş olan 2. simgeler (Aydın, 2008, 249, 250).
Sütun politika ve 3. Sütun işbirliği alanları politi- Gümrük Birliği’ne ek olarak üretim faktörleri-
kalarını) ifade etmektedir. Dolayısıyla, üç sütunlu nin serbest dolaşımını kapsayan Ortak Pazar Avrupa
AB tanımlamasının AB’yi yönetme yöntem ve il- Birliği’nin temelini oluşturmuş, Ortak Pazar kavra-
keleri olan ortak politikalara dayandığını söylemek mı Avrupa bütünleşmesi ile özdeşleştirilerek, 1970’li
mümkündür. yıllarda AET kısaca “Ortak Pazar” kavramıyla ifade
Avrupa Topluluğu Antlaşması’nın son şeklinde edilmiştir. 1985’te AT Konseyine sunulan Beyaz Ki-
Topluluğun görevi, “ortak bir pazarı ve ekonomik tap (White Paper) gerçek bir iç pazarın kurulması
ve parasal birliği kurmak ve 3. ve 4. Maddelerde için alınması gereken önlemleri ve izlenecek programı
belirtilen ortak politikaları ve faaliyetleri yürürlü- ortaya koymuştur. Topluluk, Beyaz Kitap’ta belirtilen
ğe koymak suretiyle, ....üye devletler arasında eko- iç pazarın oluşmasını zorlaştıran engellerin ortadan
nomik ve sosyal bütünleşmenin ve dayanışmanın kaldırılması, iç pazarın uyumlu olarak kurulması ve
iyileştirilmesini sağlamak” olarak esas alınmıştır. haksız rekabete uğramaması için bazı ortak politikalar
Amaçlara ulaşmak üzere uygulanacak eylemler Top- oluşturulmasına karar vermiştir. Ortak Pazarı destek-
luluk Politikaları ana başlığı altında düzenlenmiştir. leyen Ortak Tarım Politikası, Ortak Ticaret Politika-
sı, Ortak Ulaştırma Politikası, Rekabet Politikası gibi

223
Bir Konfederalizm Örneği Olarak Avrupa Birliği

bir kısım Ortak Politikalar da Ortak Pazar oluşturma taki sosyal politikaların yakınlaştırılmasına karşı
süreci içerisinde ve Ortak Pazar oluşturma çalışmala- çıkmıştır. Bunun üzerine diğer üye ülkeler; sağlık,
rı ile iç içe yürütülmüştür. Ortak Pazarın hedeflenen bilgilendirme ve işçilerin katılımı, iş alanında ka-
süreden önce 1990 yılında tamamlanması üzerine dın-erkek eşitliği gibi konularda nitelikli çoğunluk-
Roma Antlaşmasındaki ekonomik bütünleşme amaç la karar almak için bir Protokol oluşturmuşlardır.
ve programı çerçevesinde ekonomik ve parasal birlik Topluluk aşağıdaki alanlarda üye ülkelerin faaliyet-
hedefi ön plana çıkmıştır. Antlaşmada öngörülen eko- lerini tanımlayacak ve destekleyecektir:
nomik politikaların yakınlaştırılması, ortak bölgesel • Çalışanların sağlığının korunması ve gü-
politikaların tespit edilmesi yanında, örneğin, ortak venliği için çalışma ortamının geliştirilmesi,
sanayi, bilim, teknoloji, eğitim politikaları gibi yeni
• Çalışma koşullarının iyileştirilmesi,
unsurlar da ayrıca ortaya çıkmıştır (Aydın, 2008, 256,
257). Ortak ekonomi ve ticaret politikaları Birlik • Çalışanların bilgilendirilmesi,
içinde çalışanların hak ve yükümlülüklerinin ortak- • İşgücü piyasasında kadın ve erkek eşitliği,
laşa düzene bağlanması gereği yani, Ortak bir Sosyal • İşsizlerin işgücü piyasasına entegrasyonu
Politika ihtiyacı yaratmıştır. Komisyon her yıl bu alandaki hedeflere ulaş-
Avrupa Birliğinin kurucu felsefesi, Avrupa Top- mada kat edilen mesafeye ve Toplulukta demog-
luluklarının temelde “sosyal” değil, “ekonomik” bir rafik duruma ilişkin olarak bir rapor sunmaktadır
yapı olarak oluşturulması sonucunu doğurmuştur. (DTM, 2007, 48).
İkinci Dünya Savaşı sonrasında, toplum modeli Avrupa Birliği’nde sosyal taraf kavramı, başlangıçta
olarak demokrasiyi ve ekonomik serbestliği (libera- işçi ve işveren temsilcileri yani işçi ve işveren örgütleri
lizmi) seçen Batı Avrupa, Roma Antlaşması ile üye için kullanılmış ise de, günümüzde toplumun belli bir
devletlerin ve Topluluğun, rekabetin serbest oldu- mesleki ya da sanayi grubu veya belli bir sosyal grubu
ğu bir açık pazar ekonomisi ilkesine saygı içinde temsil eden örgütlü veya örgütsüz bütün kamuoyu
hareket edeceklerini öngörerek bir Topluluk sosyal grupları için kullanılabilmektedir. Bu gruplardan ör-
politikasından söz etmemiştir. Bu yaklaşıma göre, gütlenmemiş olanlar “Sivil Toplum Örgütleri” olarak
başarılı bir ekonomik politika ve bütünleşme za- ifade edilmektedir. Her kamuoyu grubu, ilgili olduğu
manla, Toplulukta çalışma ve yaşam koşullarında konunun sosyal tarafını oluşturmaktadır. Avrupa Bir-
uyum ve sosyal bütünleşmeyi de sağlayacaktır. An- liği politikalarının oluşturulmasında sosyal tarafların
cak, ulusal sosyal düzenlemelerin Ortak Pazarın etkinliklerini arttıran düzenlemeler Amsterdam ve
işleyişine bağlı olarak kendiliğinden uyumu ger- Avrupa Topluluğu Antlaşması içine dahil edilmiştir.
çekleşmemiştir. Kurucu üye devletler, “ekonomik” Antlaşmaya göre, Komisyonun önereceği tasarruflar
alanda daha geniş yetki aktarımına olumlu yakla- için öncelikle sosyal tarafların görüşlerinin alınması
şırken, “sosyal” alanda yetkinin ulusal düzeyde kal- gereklidir. Ayrıca, sosyal taraflar arasında akdedilmiş
masını istemişlerdir (Gülmez, 2008, 153-155). sözleşmelerin ulusal hukuk veya AB direktifleriyle yü-
Ekonomik bütünleşmenin doğal sonucu olarak rürlüğe konulması mümkündür (Aydın, 2008, 270).
gerçekleşmeyen sosyal bütünleşmeyi zorlamak ve Komisyon düzenli olarak Avrupa Sosyal Ta-
ekonomik bütünleşmeye bağımlı olmaktan çıkarmak rafları Listesi yayınlamaktadır (ATA-Md.138/2).
için sosyal politika konularında Topluluk kurumları- Mevcut listede 75 kuruluş yer almaktadır ve bunlar
na yetki aktarmak ve kural üretme yöntemini kolay- 5 gruba ayrılmıştır (http://www.eurofound.europa.
laştırmak gerekmiştir. 1992 Maastricht Antlaşması, eu/areas/industrialrelations/dictionary/definitions/
Topluluk sosyal politikasında hem nitelikli çoğun- EUROPEANSOCIALPARTNERS.htm):
lukla karar alınabilecek konular, hem de sosyal ortak-
• Genel sektörler arası kuruluşlar (CEEP,
ların karar sürecinde yer almaları yönünden önemli
ETUC, BusinessEurope)
bir aşama olmuştur. Beş yıl sonra yapılan Amsterdam
Zirvesi ise, istihdam ve işsizlik konusundaki olumsuz • Belirli işçi gruplarını ya da işletme grupla-
görüntünün etkisiyle, “istihdam”ın ayrı bir başlık al- rını temsil eden, endüstriler arası kuruluşlar
tında düzenlenmesine yol açmış, özellikle de Sosyal (Eurocadres, UEAPME, CEC)
Politika Antlaşmasını Maastricht Antlaşmasıyla bü- • Belirli alanlarda faaliyet gösteren kuruluşlar
tünleştirmiştir (Gülmez, 2008, 159). (Eurochambres)
Antlaşmada İngiltere dışında kalan 11 üye ül- • Sektörler arası herhangi bir bağlantısı bu-
kenin sosyal düzenlemelerini belirli ölçüde uyum- lunmayan sektörel kuruluşlar (53 kuruluş)
laştırmaları öngörülmüştür. İngiltere, Topluluk- • Avrupa Sendikaları (15 kuruluş).
224
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Sonuç ğerlendirilmektedir. Diğer taraftan, Avrupa Birliği


Avrupa Birliği “Eurobarometer” adlı bir kamuoyu Anayasası’nın kurucu iki ülke halkı tarafından daha
araştırma programıyla Avrupa Birliği’yle ilgili çeşitli ileri boyutta bütünleşmenin ve karar mekanizmasın-
konularda Avrupa vatandaşlarının görüşlerini ortaya da ulus devletin rolünün azalmasının reddi olarak da
çıkarmayı amaçlamaktadır. Bu araştırma sonuçla- yorumlanmaktadır. Çünkü AB Anayasası Projesi’nin
rı aynı zamanda Avrupa Birliği’nin geleceğiyle ilgili en önemli hedeflerinden birisi de, ilerideki dönemde
tartışmaların temelini oluşturmakta, atılacak adım- Avrupa Birleşik Devletleri olma yolundaki en ciddi
larla ilgili ipuçları vermektedir. 1990’ların başından ve en önemli adım olmasıdır. AB yetkilileri, iktisadi
itibaren, AB genelinde yapılan kamuoyu yoklamala- ve idari kuralların tekrar ele alındığı, temel hak ve öz-
rı, vatandaşların üyelikten memnuniyetsizlik duydu- gürlükler kavramının yeniden gözden geçirildiği bir
ğunu ve seçmenlerin uzak, güvenilmez, masraflı ve Konvansiyon üzerinde anlaşarak, aslında uluslararası
müdahaleci olarak görülen AB ile bir bağlantılarının bir örgütlenme değil, uluslar-üstü bir tüzel kişilik ya-
olmadığı yönünde genel bir inanış olduğunu gös- ratma fikrini açıkça göstermektedir. Bunlardan çok
termektedir. Örneğin, 1990 yılında kendi ülkesinin daha önemlisi, iki kurucu ülkede anayasanın reddi,
AB üyeliğinden yarar sağladığına inananların oranı bütünleşmenin ilerleyişini belirleyenin vatandaşlar
% 58 iken, bu oran 2000 yılında %47’ye düşmüştür olduğunu teyit etmektedir (Bonde, 2007, 43; Kara-
(McCormick, 2002, 143). AB Anayasasının hazır- ca ve Bozkurt, 2005, 10).
lanmasındaki en büyük itici güç de bu algıyı değiş- Avrupa Birliği’nin geleceği tartışılırken çeşitli
tirmek ve Birliğe meşruiyet kazandırmaktır. Ancak, senaryolar üzerinde durulmaktadır. Bunlardan biri,
2005 yılında yapılan halk oylamalarında Fransa ve gelecek on-onbeş yıllık süreçte kültürel ve ekonomik
Hollanda’da Anayasa’ya hayır denmesi, bazı siyasetçi- çeşitliliğin engellediği bütünleşmeye doğru yavaş an-
lere göre, “güçlü” bir Avrupa’nın yaratılması fikrinin cak istikrarlı bir gidişin var olacağıdır. Bu süreçte en
de artık vatandaşlar için çok önemli sayılmamasının etkili unsurlar ise, güçlü bir yönetim ve sağduyulu
bir göstergesidir. Bunun nedeni, “Sovyet” tehlikesi- liderlerdir (http://www.globalchange.com/futureeu-
nin ortadan kalkması ile ilişkilendirilmektedir. Doğal rope.htm). “AB’nin politik, coğrafi ve kültürel geniş-
olarak bu halklar üzerinde bir birlik olma düşüncesi- lemesinin sınırları liderler tarafından kamuoyunun
nin azalmasına da yol açmaktadır (http://turkiye-ab. görüşleri dikkate alınarak belirlenmelidir” görüşü ön
blogspot.com/2009/05/ab-anayasas-projesi.html). plana çıkmaktadır. Kamuoyunu bu konuda ikna et-
İngiltere’nin AB’den ayrılma kararı bu dönemeçte ge- menin en temel yolu ise, AB’nin genişlemesiyle bir-
linen son nokta olmuş ve AB’nin geleceğini daha fazla likte her geçen gün daha fazla büyüyen çeşitli sorun-
tartışılır hale getirmiştir? lara yönelik politikalar geliştirmektir (http://europa.
Agnes Haller’e göre, Avrupalıların eski olduk- eu/abc/12lessons/lesson_12/index_en.htm).
ları doğrudur; ancak “aslında bir Avrupa kültürü- Bu kapsamda 3 Mart 2010 tarihinde AB’nin
nün hiçbir zaman mevcut olmadığı, fakat gelecekte yeni ekonomik stratejisi ve 2020 yılı için ekonomik
oluşturulabileceği” düşünüldüğünde, Avrupa he- hedefleri açıklanmıştır. “AB 2020 Stratejisi: Akıllı,
nüz gençtir (Agnes Heller, “Europe: An Epilogue” Yeşil ve Kapsayıcı Büyüme için Avrupa Stratejisi”
(Der. Brian Nelson, David Roberts, Walter Veit), raporu, dünyada yaşanan küreselleşme, iklim de-
The Idea of Europe (Oxford: Berg, 1992). ğişikliği gibi hızlı gelişmeler ve Avrupa’da nüfusun
Bazı görüşlere göre ise, Avrupa Birliği yaşlanması gibi sıkıntıların Avrupa Birliği üze-
Anayasası’nın hedefinin, siyasi liderler tarafından rinde yarattığı etkileri dikkate alarak, AB’nin 21.
kendi vatandaşlarına yeterince anlatılmaması ve Yüzyıl’da bir sosyal piyasa ekonomisi olarak rolünü
doğru bir iletişim yönteminin geliştirilmemesi süre- belirlemektedir.
cin başarısız olmasının en mühim nedenlerindendir. 2020 Stratejisi, AB’nin yaşanan ekonomik kriz-
Ayrıca, AB içinde, henüz “Avrupalılık” kavramının den daha güçlü çıkması, AB içerisindeki yapısal so-
tam oturmadığı ve AB’nin bazı alanlardaki siyasal runlara çözüm bulması ve küresel alanda rekabetçi
“yetersizliği veya beceriksizliğinin” AB vatandaşla- olabilmesi için yüksek seviyede istihdam sağlayan,
rı arasında endişeye yol açtığı ileri sürülmektedir. verimli ve sosyal uyumu yüksek akıllı, sürdürülebi-
Ekonomik durgunluk, işsizlik oranlarındaki artış, lir ve kapsayıcı bir ekonomi haline gelmesi gerekti-
büyümenin yavaşlaması gibi birçok faktör de yeni ğini vurgulamaktadır (Avrupa Toplulukları Komis-
anayasanın “önünü tıkayan” gelişmeler olarak de- yonu, 2009, 6,7).

225
Bir Konfederalizm Örneği Olarak Avrupa Birliği

Bütün bu gelişmeler, AB’nin bundan sonraki Avrupa Komisyon’un 1973’den beri Avrupa Kamu-
rotasının federalistler ve ulus-devletçiler arasında- oyunun genişleme, vatandaşlık, sosyal yapı, kültür, sağ-
ki çekişmenin sonuçları, ekonomik performans ve lık, çevre vb. konulardaki görüşlerini almak için uygu-
birlik kurumlarının işleyişinin meşruiyeti ve etkin- ladığı Eurobarometre Anketlerini yayınladığı “Public
liği gibi birbirine bağlı üç konuya endeksli olduğu- Opinion” adlı sitesine http://ec.europa.eu/public_opi-
nu göstermektedir. nion/index_en.htm adresinden ulaşabilirsiniz.

Öğrenme Çıktısı

6 Avrupa Birliği’nin ortak politikalarını ve bu politikaların oluşturulmasında sosyal tarafların


etkinliğini değerlendirebilme

Araştır 6 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Avrupa Birliği’nde ekono-


Avrupa Konseyi’ nin insan mik bütünleşmenin sosyal Avrupa Birliği’nde sivil top-
hakları alanında en önemli bütünleşmeyi de beraberin- lum kuruluşlarının rolünü
sözleşmesi hangisidir? de getirdiği değerlendirmesi araştırınız.
yapılabilir mi?

226
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Yaşamla İlişkilendir

Ne Olacak Avrupa’nın Hali? Başbakan Matteo Renzi’nin yenilgisiyle sonuç-


Geçen haziranda Birleşik Krallık’ta yapılan lanması, başta popülist ve AB karşıtı “Beş Yıldız”
referandumdan AB üyeliğine “hayır” sonucu çık- partisi olmak üzere çeşitli muhalif grupların halk-
tığında, çok kimse bunun Avrupa’da bir “domino tan daha çok destek gördüklerini gösterdi. Şimdi
etkisi” yapacağını, başka  üye ülkelerin de aynı bu sonucun yaratacağı siyasi ve ekonomik istik-
yolu seçeceğini öne sürmüştü. rarsızlığın Avrupa’yı nasıl etkileyeceği tartışılıyor.
AB, İtalya’nın sürükleneceği bir mali krizin “euro
Bunun söyleyenlerin argümanı, İngilizler gibi
bölgesi”nde yaratacağı sarsıntılardan endişeli.
diğer milletlerin de benzer şartlardan ötürü benzer
görüş ve duygular taşıdıkları, dolayısıyla onların da Seçim sırasındaki Fransa, Hollanda ve hatta
“Brexit” gibi bir “çıkış”a meylettikleriydi. Almanya’da aşırı sağın yükselişi başka bir kaygı
kaynağı. Hele Fransa’da cumhurbaşkanlığı se-
Birleşik Krallık’taki referandum, aynı zaman-
çimindeki esas mücadelenin geleneksel sağ-sol
da halkın hatırı sayılır bir kesiminin ülkenin han-
arasında değil, Marianne Le Pen’in başında bu-
tallaşmış “kurulu düzen”inden ve ekonomik sı-
lunduğu aşırı sağ ile merkez sağ arasında cereyan
kıntıların üstesinden gelinememesinden duyulan
edecek gibi görünmesi şimdiden alarm zillerinin
öfkeyi ve “değişim” arzusunu ortaya koymuştu.
çalmasına yol açıyor.
Birçok analist bu verilere dayanarak, Britanya’da
görülen durumun Avrupa’da da hissedileceği tah- Hâsılı, AB şu sırada tarihinin en sıkıntılı
mininde bulunuyordu. dönemlerinden birini yaşıyor. Bunun bir boyu-
tu, “Brexit”in izdüşümü olarak diğer bazı üye
Bu tahmin tutacak mı? Yani san-
ülkelerde “euro bölgesi”nden ve hatta Birlik’ten
dık başına gidecek AB üyesi ülkeler dış-
ayrılma eğiliminin yayılmasıdır. Diğer bir boyu-
ta AB’den “çıkış” içte de köklü bir “deği-
tu da, bir yandan Avrupa’da siyasi popülizmin,
şim” lehinde bir duruş sergileyecekler mi?
ırkçı, yabancı düşmanı hareketlerin güçlenmesi, 
Bunun ilk deneyi bu hafta Avusturya’da ve
öte yandan da birçok üye ülkede ekonomik ve
İtalya’da yapıldı. Önümüzdeki aylarda sıra Fran-
politik istikrarsızlığın ortaya çıkmasıdır.
sa, Hollanda ve Almanya’da...
Bundan hemen “AB dağılıyor veya çökü-
Avusturya’da cumhurbaşkanlığı seçimini
yor” gibi bir sonuç çıkarmak doğru değil, ama
aşırı sağcı rakibini yenen AB yanlısı Alexander
Avrupa’nın -ve dolayısıyla AB’nin- ciddi bir kriz
Van der Bellen kazandı. Ne var ki seçilemeyen
geçirmekte olduğu açık...
aday Norbert Hofer’in aşırı sağcı (ırkçı ve mil-
liyetçi) Özgürlük Partisi hâlâ güçlü ve popüler.
Bu da halkın bir kesiminin yabancı düşma- Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/sa-
nı, ırkçı, koyu milliyetçi duygularını besliyor. mi-kohen/ne-olacak-avrupa-nin-hali--2357252/
İtalya’da referandumun, reform ve AB yanlısı

227
Bir Konfederalizm Örneği Olarak Avrupa Birliği

Avrupa’da birlik oluşturma düşüncesini


1 ortaya çıkaran düşünürleri ve siyasetçileri
tanımlayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Avrupa Birliği’nin temelleri 1951 yılında Belçika, Batı Almanya,


Avrupa Birliği Fikri Nasıl Doğdu Lüksemburg, Fransa, İtalya ve Hollanda’dan oluşan 6 üye ile kuru-
lan Avrupa Kömür Çelik Topluluğu ile atılmıştır. 1957’ de kurulan
Avrupa Ekonomik topluluğu (AET) 1967’de Avrupa Topluluğu’na
dönüşmüş ve 1 Kasım 1993’te yürürlüğe giren Avrupa Birliği
Antlaşması’yla (Maastricht Antlaşması) Avrupa Birliği doğmuştur.

2 Avrupa Topluluklarının gelişim sürecini


açıklayabilme

Avrupa Topluluklarının Gelişimi Avrupa Birliği’nin temelleri 1951 yılında Belçika, Batı Alman-
ve Avrupa Topluluğundan ya, Lüksemburg, Fransa, İtalya ve Hollanda’dan oluşan 6 üye ile
Avrupa Birliğine Geçiş Süreci kurulan Avrupa Kömür Çelik Topluluğu ile atılmıştır. 1957’ de
kurulan Avrupa Ekonomik topluluğu (AET) 1967’de Avrupa
Topluluğu’na dönüşmüş ve 1 Kasım 1993’te yürürlüğe giren
Avrupa Birliği Antlaşması’yla (Maastricht Antlaşması) Avrupa
Birliği doğmuştur. AB’nin üç ana ayağı, Maastricht Antlaşma-
sıyla birliğin ekonomik örgütlenmesi olarak yeniden tanımla-
nan AT, ortak dış politika ve güvenlik politikası ve iç güvenlik
ve hukuk alanlarında işbirliğidir.

3 Avrupa Topluluklarının gelişim sürecini


açıklayabilme

Üyelik müzakereleri 2005 yılında başlayan Hırvatistan’ın 2013


Avrupa Birliğinin Genişlemesi yılında AB’ye katılması ile birlikte AB’nin üye sayısı 28’e, nü-
fusu ise 500 milyonun üzerine yükselmiştir. Mevcut durumda
Türkiye dışında AB üyeliğine aday olan 4 ülke bulunmaktadır:
Makedonya, Karadağ, Sırbistan ve Arnavutluk. AB, Türkiye,
Karadağ ve Sırbistan ile katılım müzakerelerini sürdürmektedir.
İzlanda, 12 Mart 2015 tarihinde AB’ye adaylık başvurusunu geri
çekmiştir. Bosna Hersek ve Kosova ise potansiyel aday ülkelerdir.

4 Avrupa Birliği’nin yapısı ve kurumlarını


açıklayabilme

Avrupa Birliği, dünyada başka hiçbir uluslararası örgütte veya


Avrupa Birliğinin Yapısı ve devlette olmayan özgün bir kurumsal sisteme sahiptir. Birliğin
Kurumları
karar verme ve faaliyet mekanizması dört temel kurum tarafın-
dan sağlanmaktadır. Konsey, Komisyon, Parlamento ve Adalet
Divanı’nın işbirliğine dayanan sistem hükümetlerarası ve ulus-
larüstü özelliklerin özgün bir şekilde biraya geldiği kurumsal bir
yapı oluşturmaktadır. AB Kurumları, Topluluğun temel yapısını
teşkil eden Konsey, Komisyon, Avrupa Parlamentosu, Avrupa
Birliği Adalet Divanı, Sayıştay ve danışsal rol üstlenen Ekonomik
ve Sosyal Komite ile Bölgeler Komitesidir.

228
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Avrupa Birliği Antlaşmalarında ve diğer


5 yardımcı hukuk kaynaklarında yer alan
kural ve kurumları tanımlayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Avrupa Birliği Antlaşmaları’nda ve diğer yardımcı hukuk kaynak-
Avrupa Birliği Müktesebatı larında bulunan kural ve kurumlar Avrupa Birliği Müktesabatı-
(Acquis Communautaire)
nı (Acquis Communautaire) oluşturmaktadır. Avrupa Birliği’ne
üye olan ülkelerin AB müktesebatını olduğu gibi kabul ederek
AB hukuk düzenini benimsemesi gerekmektedir. AB müktese-
batı iç hukukun üstünde yer almaktadır. Tüm üye devletler, AB
Müktesebatı’nı benimsemekte ve egemenlik yetkilerinin bir kıs-
mını AB kurumlarına devretmektedir.

Avrupa Birliği’nin ortak politikalarını ve


6 bu politikaların oluşturulmasında sosyal
tarafların etkinliğini değerlendirebilme

Avrupa Birliği üyeler arasındaki işbirliğini arttırmak ve dolayısıy-


Avrupa Birliği Ortak Politikaları la Avrupa Birliği’ne uyum düzeyini yükseltmek amacıyla birçok
ve Sosyal Tarafların Etkinliği
alanda ortak politikalar uygulama yolunu benimsemiştir. Avru-
pa Birliği ortak politikaları kısaca, üye ülkeleri Avrupa Birliği’ne
bağlayan, hukuklarını uyumlaştırıp uygulamalarını entegre eden
Avrupa Birliği yönetimi araçları olarak tanımlanabilir. Bu çer-
çevede, AB müktesabatı bütünüyle AB mevzuatını, AB ortak
politikaları da bu mevzuatla belirlenmiş AB ortak yönetim faali-
yetlerini (Avrupa Topluluğu Antlaşmasında Topluluk politikaları
başlığı altında düzenlemiş Topluluk ortak politikalarını ve Ma-
astricht Antlaşmasıyla düzenlenmiş olan 2. Sütun politika ve 3.
Sütun işbirliği alanları politikalarını) ifade etmektedir. Dolayısıy-
la, üç sütunlu AB tanımlamasının AB’yi yönetme yöntem ve il-
keleri olan ortak politikalara dayandığını söylemek mümkündür.
Ekonomik bütünleşmenin doğal sonucu olarak gerçekleşmeyen
sosyal bütünleşmeyi zorlamak ve ekonomik bütünleşmeye ba-
ğımlı olmaktan çıkarmak için sosyal politika konularında Toplu-
luk kurumlarına yetki aktarmak ve kural üretme yöntemini ko-
laylaştırmak gerekmiştir. 1992 Maastricht Antlaşması, Topluluk
sosyal politikasında hem nitelikli çoğunlukla karar alınabilecek
konular, hem de sosyal ortakların karar sürecinde yer almala-
rı yönünden önemli bir aşama olmuştur. Beş yıl sonra yapılan
Amsterdam Zirvesi ise, istihdam ve işsizlik konusundaki olumsuz
görüntünün etkisiyle, “istihdam”ın ayrı bir başlık altında düzen-
lenmesine yol açmış, özellikle de Sosyal Politika Antlaşmasını
Maastricht Antlaşmasıyla bütünleştirmiştir

229
Bir Konfederalizm Örneği Olarak Avrupa Birliği

1 2017 yılı itibariyle AB’ye üye olan kaç ülke 6 Avrupa’da kömür ve çelik kaynaklarının bir-
bulunmaktadır? leştirilmesini, savaş sanayinin temel girdileri olan
bu maddelerin üretim ve kullanımının uluslarüstü
neler öğrendik?

A. 23
B. 24 bir organın sorumluluğuna bırakılmasını fikrini
C. 25 hayata geçiren kişi aşağıdakilerden hangisidir?
D. 27 A. Jean Monnet
E. 28 B. Churchill
C. Marshall
2 Avrupa Birliği’nde karar alma organı aşağıda- D. Shcuman
kilerden hangisidir? E. Victor Hugo
A. Avrupa Birliği Zirvesi
B. Avrupa Konseyi 7 Aşağıdakilerden hangisi AB’ne en son katılan
C. Avrupa Komisyonu ülkedir?
D. Avrupa Birliği Konseyi A. Çek Cumhuriyeti
E. Avrupa Parlamentosu B. Malta
C. Hırvatistan
3 Avrupa Birliği’nde, tüm gelir ve giderlerin D. Arnavutluk
bütçe kural ve yönetmeliklerine ve amaçlarına uy- E. Romanya
gunluğunu denetleyen aşağıdakilerden hangisi de-
netler? 8 ATAD kaç yargıçtan oluşmaktadır?
A. Ekonomik ve Sosyal Komite A. 23
B. ATAD B. 25
C. Sayıştay C. 28
D. Danıştay D. 29
E. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi E. 36

4 AB Anayasası yerine hazırlanan ve AB Kuru- 9 Aşağıdakilerden hangisi, Avrupa Birliği üye-


cu Antlaşmalarına önemli reformlar getiren Antlaş- liği adaylığından çekilmiştir?
ma aşağıdakilerden hangisidir?
A. Türkiye
A. Lizbon Antlaşması B. Bosna-Hersek
B. Roma Antlaşması C. Sırbistan
C. Brüksel Antlaşması D. Karadağ
D. Amsterdam Antlaşması E. İzlanda
E. Maastricht Antlaşması
10 Avrupa Birliği’nde sosyal politikaların uyum-
5 Aşağıdakilerden hangisi ikincil mevzuat kap- laştırılmasına yönelik politikaların dışında kalmayı
samında yer almamaktadır? tercih eden ülke aşağıdakilerden hangisidir?
A. Uluslararası antlaşmalar A. İngiltere
B. Yönetmelikler B. Almanya
C. Tavsiye ve görüşler C. Fransa
D. Direktifler D. İtalya
E. Kararlar E. İrlanda

230
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Yanıtınız yanlış ise “Avrupa Birliği Fikri Na-


1. E Yanıtınız yanlış ise “Avrupa Birliğinin Geniş- 6. D
sıl Doğdu?” konusunu yeniden gözden ge-
lemesi” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
çiriniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


Yanıtınız yanlış ise “Avrupa Birliği’nin Yapı-
2. D 7. C Yanıtınız yanlış ise “Avrupa Birliğinin Geniş-
sı ve Kurumları” konusunu yeniden gözden
lemesi” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Avrupa Birliği’nin Yapı- Yanıtınız yanlış ise “Avrupa Birliği’nin Yapı-
3. C 8. C
sı ve Kurumları” konusunu yeniden gözden sı ve Kurumları” konusunu yeniden gözden
geçiriniz. geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Avrupa Topluluklarının Geli-


4. A 9. E Yanıtınız yanlış ise “Avrupa Birliğinin Geniş-
şimi ve Avrupa Topluluğundan Avrupa Birliğine
lemesi” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Geçiş Süreci” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Avrupa Birliği Ortak Po-


5. A Yanıtınız yanlış ise “Avrupa Birliği Mükte- 10. A
litikaları ve Sosyal Tarafların Etkinliği” ko-
sebatı” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
nusunu yeniden gözden geçiriniz.

231
Bir Konfederalizm Örneği Olarak Avrupa Birliği

Araştır Yanıt
8 Anahtarı

Avrupa’da birlik oluşturma düşüncesi Dante, Kant, Victor Hugo gibi çeşitli
Araştır 1 yazar ve düşünürler kadar Schuman, Spinelli, Marshall ve Churchill gibi siya-
setçiler tarafından desteklenmiştir.

Avrupa Birliği’nde para birliği 1969 yılından beri gerçekleştirilmeye çalışı-


lan resmî bir hedef olmuştur ve 1990 yılında Avrupa Ekonomik ve Parasal
Birliği’nde bunun için ilk çalışmalar başlatılmıştır. 1 Ocak 2002’de on iki ül-
kede eski ulusal para birimleri tedavülden kalkmış ve avro kullanılan tek ortak
para olmuştur. Avro kullanan AB ülkeleri 16 ülke: Almanya, Fransa, İtalya,
Avusturya, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, İrlanda, Finlandiya, Yunanistan,
İspanya, Portekiz, G.Kıbrıs, Malta, Slovakya, Slovenya’dır. Birleşik Krallık ve
Araştır 2 Danimarka dışında tüm ülkeler üyelik koşulu Avroyu ortak para olarak kul-
lanmayı kabul etmişlerdir. Avro ile ilgili işlemler ve Avroyu para birimi olarak
kullanan ülkelerin para politikaları Avrupa Merkez Bankası’nca düzenlenmek-
tedir. Avro, Avrupa Birliği vatandaşlarının ve malların özgürce yolculuk etme-
sini ve dolaşmasını kolaylaştırmak, kur farkı gibi soruları ortadan kaldırmak,
fiyat şeffaflığı oluşturmak, tek bir ortak finansal pazar yaratmak, fiyat istikrarı
sağlamak, düşük faiz oranı ve tek bir ortak para birimiyle uluslararası buna-
lımlara karşı korunmak amacıyla kullanıma sokulmuştur.

Avrupa’nın birleşme süreci halkların gelenekleri ve kültürleri gibi yaşamın


farklı yanlarını ortadan kaldırmamış ve çeşitlilik AB’nin temel değerlerinden
birini oluşturmuştur. Örneğin, AB’de 23 farklı dil konuşulmakta, her ülke
kendi geleneksel ve kültürel yapısına sahip çıkmaktadır. Bununla birlikte,
Araştır 3
AB’ye üye olan ülkeler AB’nin ortak değerlerini ve politikalarını benimsemek
durumundadır. Buna örnek olarak, AB’ye üye ülkelerin tümünde ölüm ceza-
sının kaldırılmış olması verilebilir.

Bu kurum ve organların dışında bazı teknik, bilimsel ve idari konularla ilgili


Araştır 4 olarak ajanslar kurulmuştur. Hali hazırda 16 Avrupa Topluluğu Ajansı bulun-
maktadır (Avrupa Çevre Ajansı, Europol, Eurojust vb.)

Üye ülkelerin AB’yi kuran antlaşmalardan önce akdettiği antlaşmalar AET


Antlaşması’nın 234. Maddesine göre, Roma Antlaşması’ndan etkilenmeye-
cektir. Bu maddeye göre, üye ülkelerin önceden yaptıkları antlaşma ile AB
Araştır 5 Kurucu Antlaşması arasında çelişki olması durumunda üye ülke bu durumu
gidermek için gereken önlemleri almak zorundadır. Roma Antlaşması’nın
228. Maddesine göre, AB’nin yaptığı antlaşmalar üye ülkeler bakımından
bağlayıcı nitelik taşımaktadır.

160’tan fazla uluslararası anlaşma ve sözleşmesi olan Avrupa Konseyi’nin in-


san hakları alanındaki sözleşmeleri özel bir öneme sahiptir. İnsan hakları ko-
Araştır 6 nusunda çok sayıda sözleşmesi ve protokolü bulunan Avrupa Konseyi’nin en
önemli sözleşmesi, 1950 tarihli İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’dir.

232
Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Kaynakça
Akgül, M.E. (2008). Avrupa Birliği Adalet Divanının Horvath, Z. (2007). Handbook On The European
Yargı Yetkisi, Ankara: Yetkin Yayınları. Union, Third Edition, Hungary: Hungarian
National Assembly.
Ateş, M. (2006). Avrupa Birliği Ekonomik ve Sosyal
Komitesi, Ankara: Devlet Planlama Teşkilatı Yayını. Karaca, N. ve Bozkurt, S. (çev). (2005). Yirmi Soruda
Avrupa Birliğinin Geleceği, Ankara: T.C. Maliye
Avrupa Toplulukları Komisyonu. (COM 2009).
Bakanlığı, Araştırma, Planlama ve Koordinasyon
Komisyon Çalışma Belgesi Geleceğin “AB 2020”
Kurulu Başkanlığı, Rapor No 13.
Stratejisine İlişkin İstişare, 647/3, Brüksel.
Karluk, R. (2008). Avrupa Birliği’ne Evet mi, Hayır
Ayhan, U. (2009). Avrupa Birliği’nin Yönetsel Yapısı ve
mı? İstanbul: Beta.
Türkiye, Ankara: Adalet Yayınevi.
Karluk, R.ve Tonus, Ö. (2002). Avrupa Birliği
Aydın, S. (2008). Siyasi ve Hukuki Olarak Avrupa
Kapısında Türkiye, Ankara: Turhan Kitabevi.
Birliği, Ankara: Asil Yayınevi.
Karluk, R. (2005). Avrupa Birliği ve Türkiye, 8. Baskı,
Bonde, J.P. (2007). From EU Constitution to Lisbon
İstanbul: Beta.
Treaty, Bruxels: Foundation for EU Democracy
and The EU Democrats. McCormick, J. (2002). Understanding The European
Union A Concise Introduction, Second Edition,
Bozkurt, E.; Özcan, M.; Köktaş, A. (2001). Avrupa
New York: Palgrave.
Birliği Hukuku, Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.
Miller, P. (20 May 1999). Institutional Reform in The
Bozkurt, V. (2001). Avrupa Birliği ve Türkiye, Bursa:
European Union, Research Paper 99/54, House of
Vipai Aş. Yayınları.
Commons Library.
Can, H. (2009). Avrupa Birliği’nin Kurucu
Pagden, A. (2010). Avrupa Fikri (Çev. Rahmi Öğdül,
Antlaşmaları, Ankara: Adalet.
Mesut Varlık), İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
Çelebi, A. (2002). Avrupa: Halkların Siyasal Birliği,
Pinder, J. (2001). The European Union A Very Short
İstanbul: Metis.
Introduction, New York: Oxford Press.
Dedeoğlu, B. (1996). Adım Adım Avrupa Birliği,
Tonus, Ö. (2009). “Avrupa Birliği’nin Tarihsel
İstanbul: Çınar Yayınları.
Gelişim, Kurumsal Yapısı ve Avrupa Birliği-
Demir, N. (2005). Avrupa Birliği Parlamentosu, Türkiye İlişkileri”, Uluslararası Çalışma Normları
Ankara: Nobel. (Ed. Ö.Z. Altan), Eskişehir: Anadolu Üniversitesi
Dinan, D. Avrupa Birliği Ansiklopedisi, İstanbul: Kitap AÖF Yayını No: 899.
Yayınevi. Weiler, J.H.H. (2000), Federalism and
Dinan, D. (2008). Avrupa Birliği Tarihi (Çev.Hale Constitutionalism: Europe’s Sonderweg, Jean
Akay), İstanbul: Kitap Yayınevi. Monnet Working Paper, no. 10/2.

DTM. (2007). Avrupa Birliği ve Türkiye, 6. Baskı, Yiğit, D. (2000). Avrupa Birliği Anayasası ve Kurumsal
Ankara: DTM Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü. Yapı Reformu, Ankara: TC: Başbakanlık Hazine
Müsteşarlığı, Ekonomik Araştırmalar Genel
Fontaine, P. (2007). AB Nedir? Brüksel: Avrupa Müdürlüğü.
Komisyonu Türkiye Delegasyonu, Avrupa
Komisyonu Basın ve İletişim Genel Müdürlüğü. http://dmwturkiye.org/sayfa.php?sayfa=52

Gülmez, M. (2008). Avrupa Birliği ve Sosyal Politika, http://www.ab.gov.tr/_46220.html


2. Baskı, Ankara: Hatiboğlu.

233

You might also like