Professional Documents
Culture Documents
... FIN401U 12V3S1 8 0 1 SV2 Ebook PDF
... FIN401U 12V3S1 8 0 1 SV2 Ebook PDF
FİNANSAL YÖNETİM
Yazarlar
Prof.Dr. Mehmet Baha KARAN (Ünite 1, 4, 7)
Prof.Dr. Hatice DOĞUKANLI (Ünite 2, 6)
Prof.Dr. Güler ARAS (Ünite 3)
Prof.Dr. Turhan KORKMAZ (Ünite 5, 8)
Editörler
Prof.Dr. Aslı AFŞAR
Doç.Dr. Mutlu Murat KOÇYİĞİT
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir.
“Uzaktan Öğretim” tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır.
İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt
veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz.
Birim Yöneticisi
Doç.Dr. Alper Tolga Kumtepe
Öğretim Tasarımcıları
Doç.Dr. Alper Tolga Kumtepe
Doç.Dr. Figen Ünal Çolak
Grafikerler
Hilal Özcan
Aysun Şavlı
Ayşegül Dibek
Kapak Düzeni
Doç.Dr. Halit Turgay Ünalan
Dizgi
Kitap Hazırlama Grubu
Finansal Yönetim
E-ISBN
978-975-06-2785-9
5. Baskı
İçindekiler
Önsöz .................................................................................................................. ix
Özet................................................................................................................................. 126
Kendimizi Sınayalım..................................................................................................... 128
Yaşamın İçinden............................................................................................................ 129
Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı.......................................................................... 129
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı.............................................................................................. 129
Yararlanılan Kaynaklar................................................................................................. 131
Önsöz
Finansal yönetim, günümüzde ekonomi ve teknolojideki hızlı değişime paralel bir ge
lişme göstermiş ve işletmeler için önemli bir fonksiyon olmuştur. Modern finansal yöne
timde temel amaç, işletmenin piyasa değerini maksimum yapmaktır. Finansal yönetim
açısından bu amaca ulaşmayı sağlayacak kararların alınması gerekir. Modern bir işletme
de finansal yönetim temel olarak; finansal analiz ve kontrol, finansal planlama, dönen ve
duran varlık yönetimi, sermaye yapısı yönetimi, kâr payı dağıtımı, fon kaynakları bulma
ve bu kaynakları kullanma politikalarını oluşturma faaliyetlerini kapsamaktadır.
Bu kitap, finansal yönetimin genel olarak açıklanması, paranın zaman değeri, finansal
analiz, finansal planlama ve denetim, finansman kaynakları, kaynak maliyeti, çalışma ser
mayesi yönetimi ve yatırım kararları konuları üzerine kurgulanmıştır. Finansal yönetimi
bu başlıklarla sınırlandırmak mümkün değildir ancak kitabın kısıtları nedeniyle belirtilen
bu konular açıklanmıştır.
Ünitelerde aktarılan teorik bilgiler, örneklerle pekiştirilmeye çalışılmıştır. Üniteler
içindeki yan sütunlarda, işlenen konu açısından önemli görülen kavramlar yer almaktadır.
Ünite içinde yer alan sıra sizde ve ünite sonunda yer alan kendimizi sınayalım çalışmaları
ile öğrencilerin konuları daha iyi kavramaları amaçlanmıştır. Uzaktan öğretim tekniğine
göre bir ders kitabı olarak tasarlanan ve hazırlanan bu kitabın ünitelerinin yazılmasında,
konuyla ilgili çeşitli kaynaklardan yararlanılmıştır. Bu kaynaklar her ünitenin sonunda
gösterilmiştir. Ünitelerdeki konularla ilgili daha fazla bilgi edinmek isteyenler bu kaynak
lardan yararlanabilir.
Finansal Yönetim kitabı; koordinatör, editör, yazar, tasarım ve dizgi ekibinden olu
şan çok sayıda kişinin ortak çalışması sonucunda hazırlanmıştır. Öncelikle değerli yazar
larımız Prof.Dr. Mehmet Baha KARAN, Prof.Dr. Hatice DOĞUKANLI, Prof.Dr. Güler
ARAS ve Prof.Dr. Turhan KORKMAZ’a teşekkür ederiz. Bu kitaba emeği geçen ve katkı
sağlayanlara da teşekkür eder, öğrencilerimize başarılar dileriz.
Editörler
Doç.Dr. Aslı AFŞAR
Doç.Dr. Mutlu Murat KOÇYİĞİT
1
FİNANSAL YÖNETİM
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Finansal yönetimin amaçları ve görevlerini tanımlayabilecek,
İşletmenin temel amacını açıklayabilecek,
Yönetici hissedar ilişkilerini açıklayabilecek,
İşletmelerin faaliyet gösterdiği yasal ve finansal çevreyi tanımlayabilecek
bilgi ve becerilere sahip olacaksınız.
Anahtar Kavramlar
• Finansal Yönetim • Yasal İşletme Yapıları
• Vekâlet Teorisi • Kurumsal Yönetişim
• İşletmenin Amacı • Finansal Piyasalar
İçindekiler
lıklar ile ilgili kararlar işletmenin çalışma sermayesine yönelik olup işletmenin liki-
ditesi üzerine odaklanmıştır. Duran varlıklar yani uzun vadeli aktifler ile ilgili yatı-
rım kararlarına “sermaye bütçelemesi” adı verilmektedir. Sermaye bütçelemesi uzun
vadeli yatırımların planlanması, seçilmesi ve yönetilmesini kapsamaktadır. Finans
yöneticisi, bu yatırımların riskini, zamanlamasını ve büyüklüğünü değerlendirdik-
ten sonra maliyetinin üzerinde bir getiri sağlayıp sağlamayacağını değerlendirecek-
tir. Ayrıca hangi varlıklara yatırım yapılacağı kadar, hangi varlıkların elden çıkarıl-
ması ve işletmenin optimal büyüklüğünün ne olması gerektiğini de araştıracaktır.
Yatırım kararı verilirken işletme ile ilgili hangi hususlara önem verilmelidir?
3
Finanslama Kararları
Finansal yönetimin en önemli konularından biri de işletmenin varlıklarını han-
gi kaynaklar ile finanse edeceğidir. Finans yöneticisi bu aşamada bilançonun sağ
tarafındaki kaynaklarla ilgilenecektir. Bu bölümde, yer alan yabancı kaynak ile öz
kaynağın hangi kaynaklardan elde edilebileceği, maliyeti, riski ve bilanço içindeki
oranları üzerinde duracaktır. Ayrıca işletmenin nasıl bir kâr dağıtma (temettü) po-
litikası izleyeceğini değerlendirecektir. Tüm bu bilgiler işletmenin iyi bir finansman
planı yapmasını sağlayacaktır. Finanslama kararında işletme yöneticilerinin daha az
risk ve daha fazla getiri (veya daha az maliyet) ilkesine göre hareket edeceği varsa-
yılır. Genel olarak yabancı kaynağın işletme için daha az maliyetli olduğunu, buna
karşılık daha fazla risk taşıdığını unutmamak gerekmektedir. Özkaynağın ise daha
yüksek bir maliyet (fırsat maliyeti) olmasına rağmen daha düşük bir riski vardır.
İşletmenin kredili satış ve tahsilat ile ilgili kararları niçin finansal yönetimi ilgilen-
4 dirmektedir?
İşletmenin Amacı
İşletmeler, ortakları ve yöneticilerinin dışında tedarikçileri, müşterileri ve serma-
ye sahipleri ile devletler gibi çeşitli çıkar gruplarının kompozisyonundan oluş-
maktadır. Her bir grup, işletme faaliyetlerinin kendi çıkarı doğrultusunda hizmet
vermesini istemektedir. Ancak doğal olarak riske giren ve yönetim kurulunu ve
CEO gibi üst yönetimi belirleyen en temel grup ortaklardır. Bu bölümde işletme
ortaklarının beklentilerinin ne olması gerektiği konusu üzerine tartışılacaktır. Di-
ğer işletme ve ekonomi derslerinde gördüğümüz gibi, bir işletmenin çeşitli amaç-
ları vardır. Bunlardan başlıcaları:
• Kâr maksimizasyonu,
• Büyümek,
• Süreklilik,
• İşletme değerinin artırılmasıdır.
Büyüme amacı yalnız başına işletmeye zarar verir. İflas eden işletmelerin bir-
çoğunun önceden plansız büyüdüğünü unutmayalım. Büyük risklere girilerek
elde edilen büyüme daha sonra işletmeyi sıkıntıya sokacaktır. 2008 küresel krizi
öncesi aşırı büyüyen bankalar, kriz sonrasında yok olma sürecine girmiştir.
Süreklilik amacı ise çok önemli olmakla beraber, yıllardır faaliyet gösterip de
belirli bir kapasiteye erişemeyen ve yatırımcılar için cazip olmayan işletmeler aca-
ba iyi bir örnek midir? Etrafımızda çok uzun yıllardır hizmet veren ancak yatırım-
cılarına yeterli getiriyi sağlayamayan birçok işletme vardır.
Netice itibari ile bir işletmenin temel amacı, işletmenin mevcut hissedarlarının
servetlerini artırmaktır. Diğer bir ifade ile işletme değerini maksimize etmektedir.
Günümüzde yatırımcılar daima şirketlere ortak olarak yatırım yaptıklarında hisse
senetlerinin değerinin yükselmesini beklerler. Hissedarın serveti için en iyi gösterge
Hisse senedinin fiyatı işletme hisse senedinin piyasa fiyatıdır. Bu piyasa fiyatı işletmenin yatırım, finansman ve
performansını gösteren bir
endeks gibidir. İşletmenin varlıkların yönetilmesine yönelik politikalarının bir sonucu olarak oluşmaktadır.
kârlılığı artar, büyür veya daha Bu nedenlerden dolayı hisse başına geliri maksimize etmek, hisse senedinin
iyi yönetilmeye başlarsa bu piyasa fiyatını maksimize etmekle aynı şey değildir. Genellikle hisse senedinin
durum mutlaka işletmenin
hisse senedi fiyatını etkiler. piyasa değeri şu faktörlerden etkilenmektedir:
• Hisse senedi başına şimdiki ve gelecekteki muhtemel gelirler,
• Bu gelirlerin riski, zamanlaması ve süresi,
• İşletmenin temettü politikası,
• Hisse senedinin piyasa değerini etkileyen diğer faktörler.
Hissedarların memnun olmadığı bir işletmenin piyasa değeri düşecektir. Çün-
kü memnun olmayan hissedarlar o senedi satacaktır. Sonuç itibari ile
• Kâr maksimizasyonu bazen işletmeye zarar verebilir (örneğin, bakım ona-
rımı geciktirme, hazine bonosu almak için hisse senedi çıkarmak, işletme
varlıklarını satmak vb.).
• Riski ihmal eder.
• Beklenen getirilerin zamanlama ve süresini dikkate almaz.
• Temettü dağıtmamayı teşvik eder.
Hisse senedinin değerini artırma amacı tüm bu faktörleri kapsar ve işletmenin
amacını daha iyi ve objektif olarak belirlemektedir. İşletmenin amacı ortakların
servetini maksimum yapmaktır. Hisse senetlerinin cari fiyatları maksimize edil-
diğinde ortakların da serveti maksimize edilecektir.
projelerinde ön sıralarda olması da bir tesadüf değildir. 20. Yüzyılın en çok nefret
edilen iş adamı olan petrol kralı John Rockfeller karşılaştığı siyasal ve sosyal bas-
kılar sonucunda Chicago Üniversitesini kurmuş ve yaptığı yardımlar ile yoğun
halkla ilişkiler çalışmalarıyla toplumla olan problemlerini onarmaya çalışmıştır.
Toplumlar her zaman işletmelerin iş ahlakına uygun olarak çalışmalarını bek-
lemektedir. Ancak iş dünyasında ne yazık ki etik dışı davranış ile iş dünyasının
manevralarını açık bir şekilde ayırmak da her zaman kolay değildir. Üretim tesis-
lerini ucuz işgücü nedeni ile Çin’e taşıyan bir işadamı aşırı kârlar peşinde koşa-
rak mensup olduğu topluma hizmet vermekten kaçınmakta mıdır? Yoksa rekabet
mücadelesinde ayakta kalmaya çalışmakta mıdır? Bu tür soruların yanıtını ver-
mek zordur. Sonuç olarak birçok bilim adamı sosyal sorumluluk amacının servet
maksimizasyonu amacını ortadan kaldırmadığını düşünmektedir.
Vekâlet Teorisi
Vekâlet Teorisi Jansen and Meckling tarafında 1976 yılında ortaya konulmuş olup
hissedarlar ile yöneticiler arasındaki ilişkileri açıklamaktadır. Teoriye göre yöneticiler
işletmenin birer vekili olarak kabul edilmektedir. Vekil bir başkası adına onun verdiği
yetki ile çalışan kimsedir. Vekâlet teorisi, yöneticilerin bir vekil gibi hissedarların adı-
na hareket ederken, hissedarlar ile çıkarlarının zaman zaman çakıştığını öne sürmek-
tedir. Hissedarların temel yaklaşımı, yöneticilerin kendi menfaatlerini korumasını
beklemesi, diğer bir ifade ile işletme değerini maksimize etmesi yönündedir. Buna
göre, hissedarların bakış açısına göre, temsilcilerin temel görevi hissedarların zengin-
liğini maksimize etmektir ya da işletmenin hisse senetlerinin fiyatlarının artırılma-
sıdır. Ancak doğal olarak işletme yöneticileri de kendi çıkarları peşinde koşmakta ve
daha yüksek maaş ve ikramiyeler arzu etmektedir. Burada sorulması gereken temel
soru, hissedarların yöneticileri nasıl denetleyeceği ve onları hissedarların çıkarları
doğrultusunda nasıl çalıştırılacağıdır. Hissedarlar yöneticileri denetlemek için bazı
maliyetlere katlanırlar. Bu maliyetler hem yöneticilerin denetimini hem de teşvikini
içermektedir. Vekâlet teorisi bu maliyetlere vekâlet maliyeti ismini vermiştir. Vekâlet maliyeti denetim,
Eğer hissedarlar yöneticileri hiçbir maliyet olmadan denetleyebilseydi hiçbir teşvik, bonus ve hisse senedi
opsiyonu gibi maliyetleri
sorun çıkmayacaktı. Bu durum ancak yöneticilerin yüzde yüz ortak olduğu şir- içermektedir.
ketler için sözkonusudur. Ancak günümüzde sermaye şirketlerinde bu durum söz
konusu değildir. Bu tür kuruluşlarda denetleme ve izleme ücretsiz değildir ve her
bir kararın tamamen denetimi imkânsızdır.
Bazı yazarlar, eğer yönetime elde edeceği başarılar karşısında ortak olma hakkı,
ikramiye veya teşvik verildiği takdirde yönetim ile hissedarların çıkarları birbirine
yaklaşacağı için, yöneticilerin “temsil” faaliyetlerini daha iyi yapabileceğini ortaya
koymuşlardır. Böylece işletmeye ortak olan yönetici, hissedarların çıkarlarını daha
iyi izleyecektir. Diğer taraftan yönetimin, hissedarlar tarafından etkin bir biçimde
10 Finansal Yönetim
Vekâlet teorisine göre hissedarların katlanmak zorunda olduğu vekâlet maliyetleri nelerdir?
6
Kurumsal Yönetişim
Günümüzde hissedar yönetici ilişkilerinin daha sağlıklı işleyebilmesi ve işletme-
nin verdiği kararlardan ortakların, hükümetlerin ve finansal piyasaların kolayca
haberdar olabilmesi ve işletmelerin kararlarında etik standartlarına uygun karar-
lar verebilmesi için son yıllarda kurumsal yönetişim olarak adlandırılan kurallar
işletmelerde uygulanmaya başlamıştır. Bir süredir gelişmiş ülkelerde daha fazla
uygulanılan bu ilkeler, uzun bir süre ülkemizde gönüllülük esasına bağlı olarak
uygulandıktan sonra, 2011 tarihinden sonra zorunlu olarak İMBK 30 endeksinde
yer alan işletmelere uygulanmaya başlanmıştır. Bu uygulamanın yakın bir zaman-
da tüm BIST (Borsa İstanbul) şirketleri için genişletileceği beklenmektedir.
Kurumsal yönetişim ilkeleri, bir şirketin yönetim ve denetim yaklaşımını et-
kileyen bir dizi süreç, politika, yasa ve kurumdan oluşmaktadır. Kurumsal yöne-
1. Ünite - Finansal Yönetime Giriş 11
Finansman bölümü genel olarak finansal işler yönetimi ve denetim gibi iki bö-
lüme ayrılabilir. Yönetim bölümünde sermaye bütçelemesi, nakit yönetimi, banka
ilişkileri, finansal analiz ve planlama, yatırım planlaması, sigorta ve vergi analizi
ve yönetimi gibi fonksiyonel görevler vardır. Sermaye bütçelemesi işletmelerin bir
yıldan uzun vadeli yatırımlarının belirlenmesi, seçilmesi ve değerlemesini kap-
sar. Nakit yönetimi işletme sermayesi yönetiminin temel görevlerinden olup iş-
letmelerin likiditesi ile ilgilidir. Temettü dağıtımı kararı işletmelerin ortaklarının
kârdan pay alıp almayacağına yöneliktir. İşletmeler kâr dağıtmazlarsa net kâr, ser-
mayeye ilave edilecektir. Finansal planlama işletmelerin tahvil ve hisse senedi gibi
uzun vadeli finansman olanaklarını inceler. ABD’de birçok işletme emekli fonları-
nı da yönetmektedir. İşletmelerin risk yönetimi ile vergi işleri finans yönetiminin
görevleri arasındadır. Denetim bölümünde maliyet muhasebesi ve yönetimi, bilgi
işlem, genel muhasebe, finansal raporların hazırlanması, bütçe yapılması ve fi-
nansal tahminlerde bulunulması gibi görevler yapılmaktadır. Görülebileceği gibi
bir işletmenin muhasebe faaliyetleri finans bölümünün altında yer almakta ve fi-
nans bölümünün vereceği kararların dayanacağı mali tabloları hazırlamaktadır.
Şahıs İşletmesi
Şahıs işletmeleri ve adi Eğer bir kimse bir işletmenin sahibiyse ve işletmeyi kendi adına yönetiyorsa o
ortaklıklar en basit işletme yapıya şahıs işletmesi denilmektedir. Kişiler bir ruhsat alarak işletmeyi çalıştırma
yasal türleri olup kurulması
kolay ve masrafsızdır. Ancak imkanına sahiptir. Bunun için vergi dairesine başvurmak ve sosyal güvenlik kuru-
işletme sahip veya sahiplerinin muna kaydolması yeterlidir. Bu tip örgüt yapılarının yararları şunlardır:
sorumlulukları sınırsızdır.
• İşletmeyi kurmak basit ve masrafsızdır.
• İşletme kurumlar vergisi ödemez, yalnızca işletme sahibi gelir vergisine tabidir.
Bu türün sakıncaları şunlardır:
• Şahıs işletmelerinde büyük miktarlarda sermaye temin etmek zordur.
• Şahıs işletmelerinde, işletme sahibi işletmenin borçları açısından sınırsız
bir sorumluluğu vardır.
• İşletmenin ömrü, işletmenin sahibinin ömrü ile sınırlıdır. Bu nedenlerden
dolayı şahıs işletmeleri genellikle küçük işletmelerdir. Ancak işletmenin faa-
liyetleri genişledikçe şahıs işletmeleri, anonim şirket statüsüne dönebilirler.
1. Ünite - Finansal Yönetime Giriş 13
Adi Ortaklık
Borçlar Kanunu’na göre düzenlenen adi ortaklık, şahıs işletmelerinin özelliklerini
taşımaktadır. Bu tip işletmelerde, işletmeye ortak olan iki ya da daha fazla kişinin
işletmenin borçlarına karşılık, sınırsız bir sorumlulukları vardır. Büyük miktar-
larda sermaye toplamanın zor olduğu adi ortaklıklarda işletmenin ömrü ortak-
ların iş birliğine ve ömrüne bağlıdır. Adi ortaklıklar şahıs işletmesinde olduğu
gibidir. Benzer avantaj ve sakıncalara sahiptirler.
Kollektif Ortaklık
Bu tür ticari yapıların Türk Ticaret Kanunu (TTK)’na göre şekil şartlarının ger-
çekleştirilmesi gereklidir. Ticari hayatta oldukça yaygın olup özellikle küçük ve
orta büyüklükte ticaret işletmeleri ile orta çapta işletmeler için uygundur. Bu tür
şirketlerde adi ortaklıkta olduğu gibi, asgari bir sermaye koyma zorunluluğu da
yoktur. İki ve daha çok kişi tarafından, bir ticari işletmeyi müşterek ticaret un-
vanı altında işletmek amacı ile bir anlaşma ile kurulan kollektif ortaklıkta şir-
ket alacaklarına karşı ortakların tümünün sorumluluğu sınırsız ve zincirlemedir.
Kollektif şirket, ortakların kişiliğinden ayrı bir kişiliğe sahiptir. Bu kişilik, şirket
anasözleşmesinin ticaret siciline tescil ile kazanılmaktadır.
Şirketin ömrü ortakların iş birliğine bağlıdır. Bu kuruluş biçimi çok iyi an-
laşan ve servetleri arasında farklılıklar olmayan kimseler arasında daha iyi ku-
rulabilmektedir.
Komandit Ortaklık
Bu tür ticari yapı Türk Ticaret Kanunu’nda şöyle tanımlanmaktadır. “Ticari bir
işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek amacıyla kurulan ve şirket alacaklı-
larına karşı ortaklardan bir ya da birkaçının mesuliyeti tahdit edilmemiş ve diğer
ortak veya ortakların mesuliyeti muayyen bir sermaye ile tahdit edilmiş olan şir-
kettir”. Komandit şirketlerin en farklı niteliği, ortakların bir kısmının sorumlu-
luğunun sınırlı, bir kısmının sorumluluğunun da sınırsız olmasıdır. Bu şekilde
doğrudan ticaretle uğraşmadan kazanç elde etmek imkanı sağlandığı gibi, ticari
yeteneği ve bilgisi olup, yeterli sermayesi olmayan kimseler için de ticaretle uğraş-
ma olanağı elde edilmiş olur.
Bu tür şirketlerde sorumluluğu sınırsız ortağa “komandite”, sınırlı ortaklara
“komanditer” denilmektedir. Komandit ortaklıklarda fon toplamak konusun-
da zorluklar vardır. Komandit ortakların diğer bir çeşidi de sermayesi paylara
bölünmüş komandit ortaklıktır. Bu tür ortaklıklarda sınırlı sorumlu ortakların
şirketteki payları anonim şirketlerde olduğu gibi, hisse senedi ile temsil olun-
maktadır. Adi komandit ortaklıkta sınırlı sorumlu ortakların payları limited or-
taklıkta olduğu gibi, sadece sözleşmede yer alır, ayrıca hisse senedi çıkarılması
söz konusu değildir.
Komandit şirketlerde hem sermayenin toplanması hem de ortaklararası ilişki-
Limited ortaklıklar, büyük
ler açısından sorunlar yaratabilecek özellikler ortaya çıkabilmektedir. ticari işletmeler için zorunlu
organizasyonlara ihtiyaç
göstermeyen küçük ve orta
Limited Ortaklık büyüklükteki işletmeler olup
“İki veya daha fazla hakiki ve hükmi şahıs tarafından bir ticaret unvanı altında şirket olduklarında, şahıs
şirketlerinden biraz daha
kurulup ortaklarının mesuliyeti koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile mahdut ve masraflı olmalarına rağmen
esas sermayesi muayyen olan” ortaklık olarak TTK’de tanımlanan limited ortak- göreceli olarak ucuz ve kolay
lık en az iki en çok 50 ortak arasında kurulabilmektedir. Tahvil ihraç edemeyen şekilde kurulmaktadırlar. Bu
şirketlerin ortaklarının sınırlı
limited ortaklıkta, ortaklar sadece koydukları payla sorumlu olduklarından bir sorumlulukları vardır.
14 Finansal Yönetim
sermaye şirketidir. Şirket mal varlıklarının tümünü birden bir ticari atılımın riski-
ne konu etmek istemeyen kimseler için sınırlı sorumluluk ilkesi önemli bir huku-
ki biçim seçeneğidir. Büyük ticari işletmeler için zorunlu organizasyonlara ihtiyaç
göstermeyen küçük ve orta büyüklükteki işletmeler, limited şirket olduklarında,
şahıs şirketlerinden biraz daha masraflı olmalarına rağmen göreceli olarak ucuz
ve kolay şekilde kurulmaktadır. Bu tür şirketler, şahıs şirketlerinin sınırsız sorum-
lu olmalarının getirdiği tehlikeleri gidermekte, anonim şirketlerin pahalı, zaman
alıcı ve uzun formaliteleri gerektiren kuruluş işlemlerini hafifletmektedir.
Ancak bu tür ortaklıkların tahvil ihraç edememeleri ve ortak sayılarının 50’yi
geçmemesi nedeniyle büyük bir şirket kurulabilmesi açısından limited ortaklıklar
yetersiz kalmaktadır.
Anonim Ortaklık
Anonim şirketler orta ve büyük Bir unvana sahip, esas sermayesi muayyen ve paylara bölünmüş olan ve borçla-
ölçekli şirketler için uygun rından dolayı yalnız malları ile mesul olan ortaklık olarak tanımlanan anonim
yapılardır. Sermaye piyasası
mevzuatına göre BIST’te şirket, bugünün ticari dünyasında en önemli işletme yapısıdır. Bu tür yapıların
halka açılabilmek için anonim faydaları şunlardır:
şirket statüsünde olmak
gerekmektedir. • Tüzel bir kişiliği olduğu için sınırsız ömrü vardır.
• Şirket ortaklığı kolayca hisse senetleri vasıtası ile el değiştirebilmektedir.
• Ortakların işletmeye koydukları sermaye ile sınırlı bir sorumlulukları vardır.
Sakıncaları da şunlardır:
• Şirket kazançları kurumlar vergisine tabidir. Birçok ülkede hisse senedi
sahipleri temettü gelirleri için de kişisel gelir vergisi öderler. Böylece çifte
vergilendirme söz konusu olmaktadır.
• Anonim şirket kurmanın birtakım giderleri vardır. Ayrıca şirket kurulabil-
mesi için bazı bürokratik işlemler gerekmektedir.
Anonim şirketlerde hisse sahiplerine hisse senedi verilmekte ve şirket hisse
senedi çıkartarak sermaye toplamaktadır. Ayrıca şirket tahvil denilen bir tür borç
senedi çıkartmak suretiyle işletmeye fon temin edebilmektedir. Anonim şirketler
finans yönetimi açısından finans yöneticisine en çok seçeneği sağlayan bir hukuki
kuruluş biçimidir.
FON
Finansal
Piyasaların Temel
SSU
SSU DSU Yapısı
F‹NANSAL
VARLIK
Finanslama Türleri
Finansal sistemde para transferinin iki temel yolu vardır: İşletmenin faaliyetini
yürüttüğü finansal çevre,
• Doğrudan finanslama, daha çok sermaye piyasasını
• Dolaylı finanslama. kapsayan doğrudan
Fonları SSU’lardan DSU’lara transfer etmenin en kolay yolu doğrudan fi- finanslama ve daha çok banka
ve benzeri kuruluşların yer
nanslamadır. Bu metodda DSU’lar borç veya ortaklık senedi ihraç etmekte ve bu aldığı dolaylı finansman
senetleri doğrudan doğruya SSU’lara satarak onlardan fon temin etmektedirler. kuruluşlarından oluşmaktadır.
SSU’lar bu senetleri portföylerinde bir varlık olarak tutarlar.
Doğrudan finanslamada en önemli problem DSU’lar ile SSU’ların koşulları-
nın asgari müştereklerde birleşebilmesidir. Diğer bir anlatımla DSU’ların ihraç
ettikleri senetlerin vadeleri, faizleri ve diğer özelliklerinin, SSU’ların talep ettikleri
senetler ile aynı olmasıdır. Ancak genellikle bu konuda koşulların uyuşması her
zaman mümkün olamamaktadır. Bu işleme yardımcı olmak için bazı para ya da
sermaye piyasası aracıları devreye girmektedir. Bunlar;
Broker: Fon arz ve talebinde bulunanları bir komisyon karşılığında bir araya
getiren, kendi nam ve hesaplarına işlem yapmayan kurumlardır. Bugün ülkemiz-
de hisse senetleri piyasasında aracılık yetkisi olan yaklaşık 80 menkul kıymetler
aracı kurumu vardır. Bu kurumlar %1’den daha küçük bir komisyonla hisse sene-
di alım satımına aracılık eder.
Dealer: Kendi nam ve hesaplarına da işlem yapabilen aracı kurumlardır. Bun-
lar fiyatlar ucuz olduğunda alım, yüksek olduğunda da satım yaparak piyasanın
daha etkin çalışmasını sağlamaktadırlar. Bu kuruluşlar piyasaya likidite sağlayarak
16 Finansal Yönetim
• Diğerleri:
• Yatırım Fonları,
• Yatırım Ortaklıkları,
• Finansman Şirketleri,
• Finansal Kiralama Şirketleri,
• Faktoring Şirketleri.
Mevduat toplayan kurumlar tasarruf mevduatı, vadeli mevduat, mevduat ser-
tifikası ve çek hesabı gibi hesaplar karşılığı SSU’lardan fon toplamaktadır. Ticari
bankalar hâlen finansal piyasaların en temel kurumlarıdır. Bankaların ekonomik
faaliyetler içindeki temel görevi fon talep edenlerle, fon arz edenler arasında aracı-
lık yapmaktır. Kısaca mevduat toplayarak kredi yaratmak bankaların asli görevidir.
Genellikle çok yaygın bir devlet denetimi altında faaliyet göstermektedirler. Ge-
lişmiş ülkelerde finansal piyasaların %50’sinden daha fazlasını ellerinde bulundu-
ran bu kuruluşlar, son yıllarda ciddi bir rekabet ortamı içine girmiş, piyasa payları
sermaye piyasalarının lehine olarak düşmüş ve kuruluşların kârlılıkları azalmıştır.
Yardımlaşma sandıkları büyük kuruluşların çalışanlarının gelirlerinin bir kısmı-
nın belirli fonlarda toplanması ile kurulmaktadır. Bu fonlar çeşitli yatırımlarda de-
ğerlendirilmektedir. Ülkemizde bu tür kuruluşlara en iyi örnek OYAK’tır. OYAK
askerî personelden sağladığı kesintilerle büyük bir şirketler grubu hâline gelmiştir.
Sigorta kurumları, insanları ve kurumları hayatın risklerine karşı korumak
amacı ile düzenledikleri sigorta poliçelerini satarak kaynak sağlamaktadır. Bu tür
kurumlar kişilerle yaptıkları sigorta anlaşmaları sonucu doğan dönemsel nakit
akımlarına sahiptir. Bu tür sigortalar genellikle “hayat sigortası” ile “kaza ve mal
sigortası” olarak ikiye ayrılmaktadır. Hayat sigortaları, işletmeler için daha düşük
riske sahipken, kaza ve mal sigortaları daha yüksek risklerle karşı karşıyadır. Sigorta
şirketleri, elde ettikleri fonları para ve sermaye piyasalarında değerlendirmektedir.
Yatırım Fonları ve Yatırım Ortaklıkları küçük yatırımcının menkul kıymet bor-
salarına girmelerini kolaylaştıran düzenlemelerdir. Yatırım fonları banka, sosyal gü-
venlik kurumları, sigorta şirketi veya aracı kurum gibi şirketler tarafından kurulan
birer mal varlıklarıdır. Toplanan fonları, fon yöneticisi profesyonel bir anlayışla, çe-
şitleme ilkelerine uyarak, bilimsel yöntemlerle yatırıma yönlendirmekte ve böylece
bireysel yatırımcılardan daha iyi bir şekilde fonları yönetmektedir. Yatırım fonları
hisse senetlerine yöneltilebileceği gibi, tahvil, bono veya döviz gibi araçlara da yö-
neltilebilmektedir. Fona yatırım yapan bireysel yatırımcılar da ellerindeki fon ka-
tılma belgesinin değerinin değişmesi ile bu fonlardan getiri elde edebilmektedirler.
Yatırım Ortaklıkları ise bir şirket yapısı içinde kurulmuşlardır. Bu şirketler de
yatırımcılara hisse senedi satarak elde ettikleri fonları uzmanlar vasıtası ile menkul
kıymet borsalarında ve gayrimenkul piyasalarında yatırıma dönüştürür. Yatırım-
cılar sahip oldukları hisse senedinin değerinin artması ile getiri elde edeceklerdir.
Finansman şirketleri büyük çapta tüketim malı satan şirketlerin tüketici kre-
disi verdikleri finansal kurumlardır. Otomobil ve araç gereç satan birçok büyük
kurumun finansman şirketi vardır. Bu kurumlar banka olmadıkları için mevdu-
at toplayamaz.
Finansal kiralama (Leasing), bir yatırım malının mülkiyeti finansal kirala-
ma şirketinde kalarak belirlenen kiralar karşılığında kullanım hakkının kiracıya
verilmesi ve sözleşmede belirtilen sözleşme süresi sonunda mülkiyetinin kiracıya
geçmesini sağlayan bir finansman yöntemidir. Finansal kiralama şirketleri genel-
likle demirbaş ve araç gereçleri 4-10 yıl vadeli olarak işletmelerde kiralar ve kira
süresinin bitiminde malların mülkiyetini devreder.
18 Finansal Yönetim
Faktoring şirketleri ise vadeli mal satan işletmelerin alacaklarını satın alan ve
onlara tahsilat ve finansmanda yardımcı olan kuruluşlardır. Bu kapsamda fakto-
ring şirketleri, işletmelerin mal ve hizmet satışlarından doğmuş veya doğacak çek
ve senet gibi vadeli, alacaklarını devralarak finansman, garanti ve tahsilat hizmet-
lerini sunmaktadır. Böylece işletmeler, kendi alanları üzerinde yoğunlaşarak tahsi-
lat ve finansman işlerini faktoring şirketine devretme imkanına kavuşabilmektedir.
Yatırım Araçları
Finansal piyasalarda kullanılan başlıca finansal yatırım araçları şu şekilde sınıf-
landırılmaktadır:
Para Piyasası Araçları
• Hazine Bonosu,
• Repo,
• Varlığa Dayalı Menkul Kıymet (VDMK),
• Mevduat Sertifikası,
• Finansman Bonosu,
• Euro dolar,
1. Ünite - Finansal Yönetime Giriş 19
Özet
Finansal yönetiminin amaçlarını ve görevlerini lerden etkilenir. Hisse senedinin fiyatı işletme
1 tanımlamak performansını gösteren bir endeks gibidir. İşlet-
İşletme yönetimin temel görevlerinden biri olan menin kârlılığı artar, işletme büyür veya daha iyi
finansal yönetim, yalnızca fonların temini ile yönetilmeye başlarsa bu durum mutlaka işlet-
değil bu fonların kullanılması değerlendirilmesi menin hisse senedi fiyatını etkiler.
ve işletme değerinin yükseltilmesini de dikkate
almaktadır. Finansal Yönetim kurumsal finans- Yönetici hissedar ilişkilerini açıklamak
3
man, finansal kurumlar, yatırım analizi ve ulus- Modern işletmelerde yönetim fonksiyonu ile
lararası finansman alanlarını kapsamaktadır. hissedar fonksiyonu birbirlerinden tamamen
Finansal yönetim, işletme yönetiminin temel ayrılmıştır. Yöneticiler profesyonel bir şekilde iş-
fonksiyonu olup varlıkların temin edilmesi, fi- letmeyi yönetirken, hissedarlar bir taraftan hisse
nansmanı ve yönetimi ile ilgilenir. Bu fonksiyon- senedi fiyatlarının artması durumunda serma-
lar bir işletme kurarak iş hayatına atılan kişile- ye kazancı sağlarken, diğer taraftan kârdan pay
rin verecekleri kararlar ile ilgilidir. Kuracakları alabilmektedirler. Hissedarların şirketlerin bü-
işletmelerin yapacağı yatırımlar, bu yatırımların yümesi sonucunda, yönetimden uzaklaşmaları
finanse edilecekleri kaynakların temin edilerek ve işletme yönetimini profesyonel yöneticilere
etkin bir şekilde yönetilmesi kararları, finansal bırakmaları ile zaman zaman bu yöneticilerin
yönetimin temel alanı içindedir. Finansal yöneti- kendi çıkarlarını işletmenin çıkarlarına tercih
min 3 temel görevi vardır bunlar; yatırım kararı, edip etmeyeceği sorusunu akla getirmektedir.
finanslama kararı ve mevcut varlıkların yönetimi Bu konu finansal yönetimde Vekâlet teorisi adı
kararıdır. Finansal yönetim, yöneticilerin daima altında tartışılmaktadır. Vekâlet teorisine göre
rasyonal karar verdiğini ve daha yüksek getiri yöneticiler işletmenin birer vekili olarak kabul
ile düşük riski tercih edeceğini varsaymaktadır. edilmektedir. Vekil bir başkası adına onun ver-
Finansal yönetimin görevleri arasında tahmin ve diği yetki ile çalışan kimsedir. Vekâlet Teorisi
planlama, koordinasyon ve kontrol, para ve ser- yöneticiler bir vekil gibi hissedarların adına ha-
maye piyasaları ile iş birliğine girmek de vardır. reket ederken, hissedarlar ile çıkarlarının zaman
zaman çakıştığını öne sürmektedir. Hissedarla-
İşletmelerin temel amacını açıklamak rın temel yaklaşımı, yöneticilerin kendi men-
2
Bir işletmenin temel amacı işletmenin mevcut faatlerini korumasını beklemesi, diğer bir ifade
hissedarlarının servetlerini artırmaktır. Diğer ile şirket değerini maksimize etmesi yönünde-
bir ifade ile işletme değerini maksimize etmek- dir. Buna göre, hissedarların bakış açısına göre,
tedir. Günümüzde yatırımcılar daima şirketlere temsilcilerin temel görevi hissedarların zengin-
ortak olarak yatırım yaptıklarında hisse senetle- liğini maksimize etmektir ya da şirketin hisse
rinin değerinin yükselmesini bekler. Hissedarın senetlerinin fiyatlarının arttırılmasıdır. Ancak
serveti için en iyi gösterge hisse senedinin piya- doğal olarak şirket yöneticileri de kendi çıkarları
sa fiyatıdır. Bu piyasa fiyatı işletmenin yatırım, peşinde koşmakta ve daha yüksek maaş ve ik-
finansman ve varlıkların yönetilmesine yönelik ramiyeler arzu etmektedir. Burada sorulması ge-
politikalarının bir sonucu olarak oluşmaktadır. reken temel soru, hissedarların yöneticileri nasıl
Bu nedenlerden dolayı hisse başına geliri mak- denetleyeceği ve onları hissedarların çıkarları
simize etmek, hisse senedinin piyasa fiyatını doğrultusunda nasıl çalıştırılacağıdır. Hissedar-
maksimize etmekle aynı şey değildir. Genellikle lar yöneticileri denetlemek için bazı maliyetlere
hisse senedinin piyasa değeri hisse senedi başına katlanırlar. Bu maliyetler hem yöneticilerin de-
şimdiki ve gelecekteki muhtemel gelirlerinden, netimini hem de teşvikini içermektedir. Vekâlet
bu gelirlerin riski, zamanlaması ve süresinden, Teorisi bu maliyetlere “vekâlet maliyeti” ismini
işletmenin temettü politikasından ve hisse se- vermiştir.
nedinin piyasa değerini etkileyen diğer faktör-
22 Finansal Yönetim
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi finansman yöneticilerinin 6. Aşağıdakilerden hangisi işletmelerin sosyal sorum-
verdiği temel kararlar arasında değildir? luluk amacını daha iyi açıklamaktadır?
a. Finanslama kararı a. Sosyal sorumluluk bir işletme amacı değildir.
b. Pazarlama planlaması kararı b. Sosyal sorumluluk bir işletmenin temel amacıdır.
c. Yatırım kararı c. Sosyal sorumluluğun işletmeye bir maliyeti
d. Mevcut varlıkların yönetilmesi kararı yoktur.
e. İşletmelerin varlıklarını büyütme kararı d. Sosyal sorumluluk amacı işletmenin tanıtımı
için gereklidir.
2. Finansal yönetim aşağıdaki alanlardan hangisini e. Sosyal sorumluluk amacının servet maksimi-
kapsamamaktadır? zasyonu amacını ortadan kaldırmaz.
a. Kurumsal finansman
b. Yatırım analizi 7. Aşağıdakilerden hangisinde tüm işletme ortakla-
c. Pazar araştırması rının işletme borçlarına göre sorumlulukları sınırsız
d. Uluslararası finansman değildir?
e. Finansal kurumlar a. Limited şirket
b. Adi ortaklık
3. İşletmenin temel amacı aşağıdakilerden hangisidir? c. Kollektif şirket
a. Kâr maksimizasyonu d. Komandit şirket
b. Büyüme e. Şahıs işletmesi
c. Hisse başına kâr maksimizasyonu
d. Süreklilik 8. Aşağıdakilerden hangisi bir doğrudan finanslama
e. Hissedarların servetini artırmak kurumudur?
a. Broker
4. Aşağıdakilerin hangisi işletmenin yatırım kararı ile b. Ticari banka
ilgilidir? c. Sigorta şirketleri
a. Hangi kaynaktan borçlanacağı kararı d. Finansal Kiralama şirketleri
b. Hisse senedi ihraç kararı e. Yatırım ortaklıkları
c. Stok politikasına ilişkin kararlar
d. Tahvil ihraç kararı 9. Aşağıdakilerden hangisi örgütlü borsalara örnek
e. Sermaye bütçelemesi kararı olarak verilir?
a. Tahtakale Piyasası
5. Vekâlet teorisine göre aşağıdakilerden hangisi b. Kapalıçarşı Piyasası
vekâlet maliyeti olarak kabul edilir? c. Borsa İstanbul
a. Avukat ve hukuk müşaviri giderleri d. NASDAQ Borsası
b. Hisse senedi opsiyonları e. Londra Para Piyasası
c. Üretim planlama giderleri
d. Yargı giderleri 10. Aşağıdakilerden hangisi hisse senedi sahiplerinin
e. Seyahat giderleri sahip olduğu haklardan değildir?
a. Kârdan pay almak
b. Tasfiyede öncelikli olmak
c. Şirket yönetimine katılmak
d. Bilgi almak
e. Yeni hisse senedi ihracında öncelikli olmak.
24 Finansal Yönetim
Yaşamın İçinden
ENRON OLAYI VE ABD’DE MALİ SKANDALLAR rını ortakları üzerine yazmakta ve defterlerinde ortaya
2001 yılının sonlarına doğru ABD, şirketlere yönelik çıkan zararlarını bağımsız ortaklarına aktarmıştır.
güven muhasebe skandalları ile sarsılmaya başlamıştır. 14 Ağustos 2001 tarihinde Jeff Skilling CEO görevin-
Enron’u Worldcom, Arthur Andersen ve birçok şirket den kişisel nedenleri bahane ederek istifa etti. Tekrar
izlemiştir. Bu gelişmeler ABD ve tüm dünyada muha- Kenneth Lay CEO oldu. Bu durum yatırımcılar için
sebe uygulamalarına ve firma değerine yönelik tartış- büyük bir şok oldu. Yatırımcılar, Houston’da işlerin iyi
maları başlatmıştır. gitmediğinden endişe etmeye başladılar. Endişe etme-
Enron şirketi Temmuz 1985 tarihinde Houston Natu- ye başlayan yatırımcılar satışa geçti. Hisse senedi 40
ral Gas’ın Omaha şirketi InterNorth ile birleşmesi ile doların altına düştüğünde Mr. Lay şirkette hiç birşey
kurulmuş ve şirketin başına enerji iktisatçısı ve eski olmadığını tekrar ifade etti.
bir akademisyen ve bürokrat olan Kenneth Lay geç- Enron’un problemlerinin büyüklüğü denetçi kurulu-
miştir. Onun amacı şirketin gaz borusu işinin ötesine şu olan Andersen’i uykusundan uyandırmaya başladı.
götürmekti. Lay, enerji ticaretinde bir devrim yaparak Çünkü Enron kendi hisse senedi ile şirketi risklere
Enron’u onun kalbine oturtmayı istiyordu. karşı korumaya almıştı hisse senedinin fiyatı düşerken
1980 yılında enerji şirketleri Washington’da lobi yapa- kendini kurtaramazdı. 12 Ekim 2001’de bir Anderson
rak enerji sektöründeki kuralların kaldırılması ve böy- avukatı, Enron’un ana ortak kuruluşlarından biri ile
lece rekabetin artmasını istemişlerdi. Washington da sözleşme yaparken firmanın ihtiyacı olmadığı dökü-
kuralları kaldırdı. Yeni üreticilerin pazara gelmesi ile manları saklamasının gereksiz olduğunu söyledi. Daha
fiyatlar düştü ve çok oynaklığından oynak bir hale gel- sonra Andersen’in Houston ofisindeki çalışanları En-
di. Bu fiyat oynaklığından yararlanmak isteyen Lay, şir- ron ile ilgili dökümanları yok etmeye başladılar.
ketin başına genç bir CEO getirdi. Jeff Skilling Harvard Sonunda Enron karmaşık ortaklık anlaşmaları ile
mezunu ve çok yetenekli bir yöneticiydi. Jeff Skilling, borçlarını gizleyerek kârlarını yapay bir şekilde yük-
Enron’un sektördeki fiyat hareketlerinden yararlanarak selttiğini tam olarak itiraf etmek zorunda kaldı. Hisse
para kazanabileceğini düşündü. Gaz piyasasında pazar- senedi fiyatı 95 dolardan 1 dolara düştü ve Amerika
da aracı bir kurum gibi davranarak gelecekte sabit fiyat- iflas olayını tartışırken, Adalet Bakanlığı bu olayla il-
lar sağlayabilen anlaşmalar yapmaya başladı. Bir kaç yıl gili adli soruşturma açtı. Ertesi gün giderek daha faz-
içinde Enron ABD enerji pazarının en büyük oyuncusu la olayda rolü önem kazanan Andersen çalışanlarının
haline geldi. Tüm gaz piyasasının %24’ini kontrol eder- Enron dökümanlarını yok ettiğini itiraf etmek zorunda
ken sektöre çok sayıda enerji ile ilgili mal kazandırdı. kaldı. Bu itiraf Anderson’un da sonu idi.
Şirket müdürleri hem Demokratlar hem de Cumhu- Firma ile ilgili raporu yazan akedemisyen William Powers,
riyetçilerle ilişki kurdular. Kenneth Lay baba-oğul milyonlarca dolarlık ortaklıklardan kişisel menfaat sağla-
Bush’larla çok yakın kişisel ilişkilere sahipti. Enron yan yöneticilerinden bahsederken oldukça açık konuştu:
2000 yılında bir internet şebekesi kurarak ticaret işlem- “Yönetimde ve liderlikte çok önemli bir başarısızlık
lerini internet üzerinden yapmaya başladı. Eski ekono- vardır.”
mideki ticari ilişkilerin internete aktarılması hisse se- “Enron’un üst yönetimi, firmanın finansal tablolarını
nedi fiyatını patlattı. Bu uygulama bir enerji şirketi için sistematik ve yaygın bir şekilde bozmuştur”.
ilk uygulamaydı. Çok sayıdaki müşterisine bu yolla Aslında bu olay Yönetici-Hissedar ayrışması ve vekâlet
ücretsiz hizmet vermeye başladı. Ancak Enron ürün- sorunundan (agency problem) kaynaklanmaktaydı. His-
lerinin değeri ile övünmesine ve internet konusundaki se opsiyonlarının kullanımı 1980’li yılların ortasından
başarısını abartmasına rağmen, bu işten gerçekte ka- itibaren çok yaygınlaşmıştır. Son 20 yıl içinde ABD’de
zandığı para konusunda sessiz kalmıştır. hisse senedi opsiyonları inanılmaz bir hızla artmış ve
Enron, ortaklarının endişe duymaması için karışık mu- yöneticilerin opsiyon gelirleri, maaşlarının çok üzerine
hasebe teknikleri kullanarak ve oyunları yaparak kârını çıkmıştır. Kişisel servetlerinin artması için hisse senedi
olduğundan daha fazla göstermeye başladı. Bu yön- fiyatlarının yükselmesi için çaba gösteren yöneticilerin
temle hisse senedinin değerini yüksek tutmayı başardı. bu skandalların oluşmasında önemli rolleri olmuştur.
Böylece çok başarılı bir şirket olduğu imajını devem et-
tirmiştir. Enron muhasebe yolsuzluğunu kurduğu bine Kaynak: Kürşat Aydogan ve Mehmet Baha Karan
yakın bağımsız ortağın hesaplarından yararlanarak (2003). “Global Mali Skandallar ve Piyasalara Yansı-
yapmıştır. Enron değeri düşen varlıklarının ve borçla- maları”, Piyasa, Cilt: 2, Sayı: 6, Sayfa: 61-68.
1. Ünite - Finansal Yönetime Giriş 25
Sıra Sizde 3
Yatırım kararı işletmelerin daha fazla getiri elde et-
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı mek için işletme varlıklarını artırma yolundaki ey-
Sıra Sizde 1 lemleridir. İşletme yöneticilerinin yatırım kararı ve-
İşletme yönetiminin temel fonksiyonlarından biri olan rirken, temel amaçları beklenen getiriyi artırırken,
finansal yönetim, mikro ekonominin bir unsurudur ve riski de azaltmaktır. Yatırım kararları bilançonun var-
üretim, pazarlama ve insan kaynakları yönetimi gibi lıklar tarafı ile ilgilidir. İşletmenin yatırım kararları
diğer işletme fonksiyonlarına göre çok güçlü bir teorik kısa vadeli (dönen) varlıkları üzerine olabileceği gibi,
tabana oturmaktadır. İşletme yönetimin temel görev- duran varlıkları ile ilgili olabilecektir. Dönen varlık-
lerinden biri olan finansal yönetim, daha önceleri yal- lar ile ilgili kararlar işletmenin çalışma sermayesine
nızca işletmenin ihtiyaç duyduğu fonların temin edil- yönelik olup işletmenin likiditesi üzerine odaklan-
mesi ve işletmenin nakit varlıklarının yönetilmesi ile mıştır. Duran varlıklar yani uzun vadeli varlıklar ile
sınırlı kalırken, bugün yetki ve sorumlulukları önemli ilgili yatırım kararlarına “sermaye bütçelemesi” adı
ölçüde genişlemiştir. Artık finansal yönetim yalnızca verilmektedir. Sermaye bütçelemesi uzun vadeli yatı-
fonların temini ile değil bu fonların kullanılması de- rımların planlanması, seçilmesi ve yönetilmesini kap-
ğerlendirilmesi ve işletme değerinin yükseltilmesini de samaktadır. Finans yöneticisi, bu yatırımların riskini,
dikkate almaktadır. Finansal Yönetim, işletme yöneti- zamanlamasını ve büyüklüğünü değerlendirdikten
minin temel fonksiyonu olup varlıkların temin edilme- sonra maliyetinin üzerinde bir getiri sağlayıp sağla-
si, finansmanı ve yönetimi ile ilgilenir. Bu fonksiyonlar mayacağını değerlendirecektir. Ayrıca hangi varlık-
bir şirket kurarak iş hayatına atılan kişilerin verecekleri lara yatırım yapılacağı kadar, hangi varlıkların elden
kararlar ile ilgilidir. Kuracakları şirketin yapacağı yatı- çıkarılması ve işletmenin optimal büyüklüğünün ne
rımlar, bu yatırımların finanse edilecekleri kaynakların olması gerektiğini de araştıracaktır.
temin edilerek, etkin bir şekilde yönetilmesi kararları,
finansal yönetimin temel alanı içindedir.
26 Finansal Yönetim
Yararlanılan Kaynaklar
Sıra Sizde 10 Arnold, G. (2005). Corporate Financial Management,
Hazine bonoları devletin ihraç ettiği bir yıldan kısa Prentice Hall, 3rd Ed.
borçlanma araçlarıdır. Bu yatırım aracının faiz ve ana- Aydoğan, K. Karan, M. B. (2003). “Global Mali Skan-
parasının geri ödenme riski olmadığı için, risksiz araç dallar ve Piyasalara Yansımaları”, Piyasa, Cilt: 2,
olarak tanımlanmaktadır. Nakit paraya çevrilebilme Sayı: 6.
özellikleri çok güçlüdür. Faiz oranı diğer araçlardan Brigham, F. E. (1994). Fundamentals of Financial Ma-
düşüktür ancak güvenilir olması açısından çok talep nagement, Dryden.
görmektedirler. Devlet tahvillerinin vadeleri bir yıldan Keown, A. J., Martin, J. D., Petty J. W., Scott D. F. (2005).
uzundur ve onların ayrıca vade riskleri vardır. Financial Management, Pearson.
Moyr, R. C., Mcguigan, J. R., Kretlow, W. J. (1995),
Contemporary Financial Management, West.
Ross, S. A., Westerfield, R. W., Jaffe, J. (1999). Corpora-
te Finance, Mc Graww Hill.
Van Horne, J. C., Wachowicz, J. M. (2001). Fundamen-
tals of Financial Management, Prentice Hall.
Welch, I. (2009). Corporate Finance an Introduction,
Pearson.
Weston, J. F., Scott, B., Brigham, F. E. (1996). Essentials
of Managerial Finance, Dryden.
2
FİNANSAL YÖNETİM
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Paranın zaman değerini ve farklı faiz tanımlarını açıklayabilecek,
Tek bir bir nakit akışının, basit ve bileşik faize göre bügünkü ve gelecekteki de-
ğerini hesaplayabilecek,
Birden çok nakit akışı ve anüitenin bugünkü ve gelecekteki değerini hesaplaya-
bilecek,
Bir borcun nasıl itfa edildiğini açıklayabilecek,
Enflasyon ve faiz oranını ilişkilendirebilecek
bilgi ve becerilere sahip olacaksınız.
Anahtar Kavramlar
• Paranın Zaman Değeri • Anüite
• Faiz • Nominal Faiz
• Basit Faiz • Reel Faiz
• Bileşik Faiz • Yıllık Efektif Faiz
• Bugünkü Değer • Borç İtfası
• Gelecekteki Değer • Reel Değer
İçindekiler
FAİZ TANIMLARI
Fisher, 1930 yılında yaptığı çalışmasında nominal faiz oranının reel faiz oranı ve
beklenen enflasyon oranı bileşenlerinden oluştuğu ve reel faiz oranlarını sabit kı-
lacak düzeyde nominal faiz oranlarıyla beklenen enflasyon oranları arasında bi-
rebir pozitif bir ilişki olduğunu ileri sürmüştür. Fisher, nominal faiz oranlarının
bileşenlerini aşağıdaki gibi ifade etmiştir:
(1+in) = (1+ig)(1+e)
in = ig+e
P(1+z)(1+d) olmalıdır.
P(1+z)(1+d)(1+e) olmaktadır.
ig = (1,10)/(1,05) -1
ig = %4,76’dır.
Risksiz Faiz Oranı (RF): Geri ödenmeme riskinin (d) sıfır olduğu durumdaki
faizi ifade eder. Buna göre;
(1+RF) = (1+z)(1+e)
Risksiz faiz oranı, geri ödenme riski bulunmayan ancak enflasyonun etkisini
de hesaba katan faiz oranıdır. Hazinenin ihraç ettiği hazine bonosu, devlet tahvil-
leri gibi borçlanma araçları için geri ödenme riskinin bulunmadığı varsayılır ve
faiz oranı da risksiz faiz oranı olarak tanımlanır.
Efektif Faiz Oranı: Genel olarak nominal faiz oranı yıllık olarak ifade edi- Efektif faiz, faiz ödeme
sıklığına göre elde edilen
lir. Bir yıl içinde birden fazla faiz ödemesi yapılıyorsa yatırımcıya önerilen yıllık getiri oranıdır.
faiz oranı ile yatırımcının gelecekte elde edeceği faiz oranı arasında fark olacaktır.
Yıl içinde faiz ödemelerinin sıklığına göre yatırımcının eline geçen getiri oranına
efektif (gerçek-eşdeğer) faiz oranı denir.
BF = NA × i × n
Basit faiz, sadece anapara
Formülde; üzerinden kazanılan faizdir.
BF = Basit Faiz Tutarı
NA = Bugünkü nakit akışı (nakit akışı, nakit girişi/nakit çıkışını)
i = Yıllık faiz oranı
n = Süre (yıl) ifade etmektedir.
%15 basit faizle 5 yıl vadeli olan T5.000 tutarındaki borcun toplam faizi aşağıdaki ÖRNEK
gibi hesaplanır:
BF = 5.000 × 0,15 × 5
BF = T3.750
%10 faiz oranıyla bugün T10.000 yatırırsanız basit faiz esasına göre 3 yıl sonra ne
kadar faiz kazanırsınız? 2
TEK BİR NAKİT AKIŞINA İLİŞKİN BİLEŞİK FAİZ
HESAPLAMALARI
Bileşik faiz oranı faizin de faizini dikkate alan bir faiz hesaplama türüdür. Dönem
içinde önceden belirlenen sayıda faizin faizi hesaplanabilmektedir. Bu gün, finan-
sal kurumlarda genellikle bileşik faiz kullanılmaktadır. Bundan sonraki hesapla-
malar bileşik faize dayandırılacaktır.
Bileşik faiz ile elde edilen büyüme oranı ile bakteri büyüme oranı arasında
büyük bir benzerlik vardır. Bakteriler bölünerek çoğalır; bir bakteri iki olur, iki
dört olur ve böylece devam eder. Diğer bir deyişle, bir bakteriler topluluğu her
dönem %100 çoğalır. Burada bakterilerden hiçbirinin ölmediği varsayılır. Bileşik
faizde de kazanılan faizlerin çekilmediği, yatırıma eklenerek aynı faiz oranı ile faiz
kazanmaya devam ettiği varsayılır.
32 Finansal Yönetim
Gelecekteki Değer
Gelecekteki değer, bugün Bugün yatırılan paranın ya da borcun belirli bir süre sonundaki değerine paranın
yatırılan bir paranın ya da gelecek değeri (GD) adı verilmektedir. Gelecekteki değer, bir yatırımın faiz ka-
borcun belirli bir faiz oranıyla
belirli bir dönem sonundaki zandıktan sonra ulaşacağı değerdir.
değeridir. T1’lik bir yatırımın yıllık i faiz oranıyla n yıl sonraki değeri aşağıdaki formül
ile hesaplanır:
GDn = BD (1+i)n
Tablo 2.1 Yıl Yılın Başındaki Değer Yıl Boyunca Kazanılan Faiz Yılın Sonundaki Değer
Bugün Yatırılan
T100’nin Yılsonu 1 T100 0.10 × 100 = T10 T110
Değerleri ve Yıl 2 T110 0.10 × 110 = T11 T121
Boyunca Kazanılan
Faizler 3 T121 0.10 × 121 = T12,1 T133,1
4 T133,1 0.10 × 133,1 = T13,31 T146.41
5 T146,41 0.10 × 146,41 = T14,64 T161,05
Yıllık nominal faiz oranı %10 iken ve yılda 4 kez faiz ödemesi varken efektif faiz ÖRNEK
oranı şöyle hesaplanır:
GD = BD (ei×n)
e = 2,7183
Yıllık faiz oranı %5 iken T100, 5 yıl süreyle sürekli bölünen faize yatırılırsa beşinci ÖRNEK
yıl sonundaki değer ne olacaktır?
Yıllık faiz oranı %5 kaldığı sürece T100’nin 5. yılın sonunda alacağı maksimum
değer T164,872’dir.
Bankacılıkta 72 Kuralı
Bankalar ikiye katlamayı 72 kuralı ile çözmüşlerdir. T100’nin %10 faiz oranı ile
kaç yılda ikiye katlanacağı 72/faiz oranı şeklinde hesaplanır. Buna göre;
Yani T100, %10 Faiz oranı ile 7,2 yıl sonra T200 olur. Bunun yaklaşık bir değer
olduğu unutulmamalıdır.
Bugünkü Değer
Bugünkü değer, gelecekteki nakit akışlarının bugünkü değeridir:
Bugünkü Değer, gelecekteki
GDn = BD (1+i) formülünden BD çekilerek eşitlik aşağıdaki gibi yeniden ya- bir
n nakit akışının belirli bir faiz
oranıyla bugüne indirgenmiş
zılır. Buna göre BD; değeridir.
BD = GDn (1/(1+i)n)
Bireysel emeklilik sisteminden emekli olduğunuz zaman size T50.000 ödeneceği tah- ÖRNEK
min edilmektedir. 15 yıl sonra emekli olacağınıza göre ve 15 yıl boyunca faiz ora-
nının %10 olarak kalacağı beklendiğine göre, T50.000’nin bugünkü değeri ne olur?
Diğer bir ifadeyle, bireysel emeklilik sistemine girmeyip bugün yıllık %10 faizle
T11.950’yi bankaya yatırmanız ve 15 yıl beklemeniz hâlinde de elinize geçecek olan
tutar T50.000’dir.
T1.000’nin %10 faiz oranıyla, bileşik faiz esasına göre 3. yılın sonundaki değeri
ne olur? 3
34 Finansal Yönetim
Faiz oranı %10 iken yılda 12 defa faiz ödenmesi durumunda yıllık efektif faizi he-
4 saplayınız.
T1000’yi %10 faiz oranıyla kaç yılda ikiye katlayacağınızı yaklaşık olarak hesapla-
5 yınız?
1 2 3 4 5 (Yıllar)
10 12 15 20 12 (Nakit Akışları)
ÖRNEK Bu örnekte gördüğümüz nakit akışları anüite değildir. Çünkü düzenli değildir.
Bunlara ilişkin hesaplamalarda aşağıda yeralan iki formülden yararlanılır. Bu nakit
akışlarının 5. yıl sonundaki değerini hesaplayalım. Faiz oranının %10 olduğu var-
sayılmaktadır.
n
GD = ∑ NA t (1+ i) n−t
t=0
⎛ ⎞
n ⎜⎜(1+ i)n −1⎟⎟
GD = NA t ∑ (1+ i) n−t
= NA ⎜⎜ ⎟⎟
⎝ i ⎟⎠
t=0
2. Ünite - Paranın Zaman Değeri 35
Aşağıdaki nakit akışı çizelgesine baktığımızda her yıl birbirine eşit nakit akışlarının ÖRNEK
olduğu görülmektedir. Anüitenin gelecekteki değeri aşağıdaki gibi hesaplanmakta-
dır. Faiz oranının %10 olduğu varsayılmaktadır.
1 2 3 4 5
(Yıllar)
10 10 10 10 10
(Anüite)
⎛ ⎞
⎜⎜(1+ 0,10)5 −1⎟⎟
GD = 10⎜⎜ ⎟⎟
⎜⎝ 0,10 ⎟⎠
= 10 × 6,105 = T61,051
Parantez içi 5 yıl boyunca her yılın sonunda yatırılan 1 Liraların faiz oranı %10
iken gelecekteki değerini göstermektedir ve burada bu değer T6,105’dir.
n n
⎛ 1 ⎞⎟
BD = ∑ NA t ⎜⎜ ⎟
⎜⎝1+ i ⎟⎟⎠
t=0
Bu örnekte düzensiz nakit akışlarının gelecekteki değeri hesaplanmaktadır. Faiz ora- ÖRNEK
nının %10 olduğu varsayılmaktadır.
1 2 3 4 5
(Yıllar)
10 12 15 20 12
(Nakit Akışları)
(Burada birinci yılın sonunda yatırılan T1’nin faiz oranı %10 iken bugünkü değeri
0,909’dur. İkinci yıl için bu değer 0,826 vb)
BD = Anüite / Faiz
ÖRNEK Bazı varlıklı kişilerin, üniversitemize her yıl, sonsuza kadar T100.000 bağışlamaya
karar verdiklerini hayal edelim. Faiz oranı %10 iken bunun bugünkü değeri nedir?
100.000/0,10 = T1.000.000
Her yılın sonunda yatırılan T1.000’nin faiz oranı %10 iken 5. yılın sonundaki değeri
6 nedir?
Her yılın sonunda 5 yıl boyunca yatırılan T1.000’nin faiz oranı %10 iken bugünkü
7 değeri nedir?
⎛ 1 ⎞⎟
⎜⎜1- ⎟
⎜⎜ 5 ⎟⎟
⎜ (1+ 0,10) ⎟⎟
⎟⎟
12.000 = Anüite⎜⎜ ⎟⎠
⎜⎝ 0,10
Parantez içi 5 yıl boyunca her yılın sonunda yatırılan 1 Liraların faiz oranı %10
iken bugünkü değerini göstermektedir ve burada bu değer 3,791’dir.
Bu eşit taksitler içinde yıllık olarak ne kadar faiz, ne kadar anapara ödemesi yapıl-
dığı aşağıdaki tabloda görülmektedir.
2. Ünite - Paranın Zaman Değeri 37
Görüldüğü gibi sabit ödemeler içinde ilk yıllarda daha fazla faiz ödemesi yer alır-
ken, ilerleyen yıllarda fazi ödemesi azalmış, anapara ödemesi artmıştır.
Aldığınız %10 faizli T10.000 borcu, 3 yılda eşit taksitle ödemek istemektesiniz. Tak-
sit miktarını hesaplayınız. 8
Bankaya %6 faiz oranı ile para yatırırsanız bu %6 zenginleştiğiniz anlamına gel- ÖRNEK
mez. Ne kadar zenginleştiğiniz enflasyon oranına bağlı olmaktadır. Yıllık enflasyon
oranının da %6 olduğunu varsayalım ve T1.000’nin 1 yıl sonraki nominal ve reel
değerlerini hesaplayalım:
Bu örnekte nominal faiz oranı %6 iken reel faiz oranı sıfırdır. Yani
ig = (1,06/1,06) -1 = 0
Nominal faiz oranının %10 olduğunu varsayalım. 1. yılın sonunda T100 elde edebil- ÖRNEK
mek için bugün ne kadar yatırmalısınız?
Burada nominal nakit akışları, nominal faiz oranı ile indirgenerek bu sonuca ula-
şılmıştır. Aynı sonuca reel nakit akışları, reel faiz oranı ile indirgenerek de elde
edilebilir:
38 Finansal Yönetim
Enflasyon oranı %7 beklenmektedir. Buna göre T100’nin birinci yılın sonundaki reel
değeri; reel faiz oranı ve bugünkü değer aşağıdaki gibidir:
Reel Değer = Nominal Değer / (1+ e)n
Reel Değer = 100/(1,07) = T93,46’dır.
Reel Faiz Oranı = (1,10/1,07)-1 = %2,8
Reel Değerlerle Bugünkü Değer = Reel Nakit Akışı / (1 + ig)
Reel Değerlerle Bugünkü Değer = 93,46/1,028 = T90,91
Nominal nakit akışını nominal faiz oranı ile, reel nakit akışını reel faiz oranı ile
bugüne indirge!
ÖRNEK 70 yaşındaki emekli amcanızın sizden yardım istediğini varsayalım. Amcanızın ser-
vet durumuna ilişkin aşağıdaki saptamaları yaptınız:
1) Amcanızın şu anda sahip olduğu evin değeri T120.000’dir. Evi ve geri kalan
tüm varlığını kızına miras bırakacaktır.
2) T180.000’lik birikimini %9 faizli devlet tahvilinde değerlendirmektedir.
Yaşamının geri kalanında bu birikimini her yıl eşit tutarda harcamak iste-
mektedir.
3) Yılda T7.800 emekli gelirine sahiptir. Bu enflasyona endeksli bir gelirdir.
4) Amcanızın yıllık harcaması ise T24.000’dir.
5) 20 yıl boyunca yıllık enflasyonun %5 olacağı tahmin edilmektedir.
Amcanızın hastalıkları ve sağlık durumu dikkate alındığında ortalama 20 yıl daha
yaşayabileceğini ümit etmektesiniz. Buna göre T180.000’lik birikimini her yıl eşit bir
biçimde harcamak isterse (20 yıl boyunca) yıllık ne kadar harcayabileceğini görmek
istiyoruz:
⎛ 1 ⎞⎟
⎜⎜1− ⎟
⎜⎜ 20 ⎟⎟
⎜ (1+ 0.09) ⎟⎟⎟
180.000 = Anüite⎜⎜⎜ ⎟⎟
⎝ 0.09 ⎠
Amcanız yıllık reel geliri ile 15. yılda yıllık masraflarını karşılayamaz duruma gele-
cektir. Burada amcanızı yanıltmamamız için her yıla düşen reel değerleri hesapla-
manız gerekir.
BD = Yıllık Reel Anüite × (Anüitenin bugünkü değeri)
⎛ 1 ⎞⎟
⎜⎜1- ⎟
⎜⎜ 20 ⎟⎟
⎜⎜ (1+ 0,038) ⎟⎟⎟
180.000 = ReelAnüite⎜ ⎟⎟
⎜⎝ 0,038 ⎠
Bu konuda daha fazla bilgi sahibi olmak için Bozkurt, Arıkan ve Doğukanlı tarafın-
dan çevirilen “İşletme Finansının Temelleri” kitabına bakabilirsiniz! Bu örnek bu
kitap temel alınarak hazırlanmıştır.
3 yıl sonra elinize geçecek T10.000’nin, enflasyon oranı %10 iken reel değeri nedir?
Faiz oranı %12 iken bugünkü değeri nedir? 9
40 Finansal Yönetim
Özet
Paranın zaman değeri kavramını anlamak ve Sonsuza kadar yapılan ödemeleri bugünkü de-
1 farklı faiz tanımlarını yapmak ğeri nakit akışlarının iskonto oranına bölünmesi
Bugünkü T1’nin daima gelecekte elde edilecek yolu ile hesaplanır:
edilecek T1’den daha değerli olması paranın za- BD = NA/i
man değeri olarak bilinmektedir. Kısaca paranın
zaman değeri faizdir. Faiz bir taraftan tasarruf Bir borcun nasıl itfa edildiğini açıklamak
4
etmenin ödülü iken diğer taraftan gelecekteki Uzun vadeli olarak alınan borçlar genellikle eşit
belirsizlik için risk primidir. taksitlerle ödenir ve anüite özelliği gösterir. Bu
Basit faizle yapılan işlemlerde sadece anaparaya eşit ödemeler içinde ne kadar anapara ne kadar
faiz uygulanmaktadır. Uygulamada sıklıkla kul- faiz ödendiği ise merak edilir. Borcun itfa tablo-
lanılmaz. su hazırlanarak faiz ve anapara ödemeleri açıkça
Bileşik faiz oranı faizin de faizini dikkate alan bir görülebilir. Eşit ödemeler içinde ilk dönemlerde
faiz hesaplama türüdür. Bileşik faizde de kaza- daha fazla faiz ödemesi yer alırken, ilerleyen dö-
nılan faizlerin çekilmediği, yatırıma eklenerek nemlerde anapara ödemeleri ağırlığını artırır.
aynı faiz oranı ile faiz kazanmaya devam ettiği
varsayılır. Enflasyon ve faiz oranını ilişkilendirmek
5
Enlasyondan arındırılmış faiz oranı reel faiz ora-
Tek bir bir nakit akışının, basit ve bileşik faize nı iken enflasyonda arındırılmış nakit akışı da
2
göre bügünkü ve gelecekteki değerini hesaplamak reel nakit akışıdır. Bazen nominal değerlerle de-
Bileşik faize göre bir nakit akışının gelecekteki ğil, paranın satınalma gücünü gösteren reel de-
değeri ve bugünkü değeri hesaplanabilmektedir. ğerler ile ilgileniriz. Geleceğe ilişkin reel değerler
Gelecekteki değer, bir yatırımın faiz kazandıktan biliniyorsa ve bugünkü değerleri hesaplanacaksa
sonra ulaşacağı değerdir ve aşağıdaki gibi hesap- reel faiz oranları ile indirgenmelidir. Nominal
lanmaktadır. nakit akışları nominal faiz ile indirgendiğinde
GDn = BD (1+i)n de aynı sonuca ulaşılacaktır.
Bugünkü değer ise gelecekteki nakit akışlarının
bugünkü değeridir aşağıdaki gibi hesaplanmak-
tadır.
BD = GDn (1/(1+i)n)
⎛ ⎞
n ⎜⎜(1+ i)n −1⎟⎟
GD = NA t ∑ (1+ i) n−t
= NA ⎜⎜ ⎟⎟
⎝ i ⎟⎠
t=0
⎛ ⎞
⎜⎜1− 1 ⎟⎟
⎜⎜ n ⎟⎟
⎜ (1+ i) ⎟⎟⎟
BD = NA ⎜⎜⎜ ⎟⎟
⎝ i ⎠
2. Ünite - Paranın Zaman Değeri 41
Kendimizi Sınayalım
1. Paranın zaman değeri aşağıdakilerden hangisidir? 6. Eşit taksitlerle ödenen bir borç için aşağıdakilerden
a. Tasarruf hangisi doğrudur?
b. T’nin değerli olması a. Anapara taksitleri eşittir.
c. Yatırım b. Faiz ödemeleri eşittir.
d. Faiz c. Hem anapara hem de faiz ödemeleri eşittir.
e. Reel yatırım d. İlk dönemlerde daha fazla faiz ödenir.
e. İlk dönemlerde daha fazla anapara ödenir.
2. Bugün %5 faizle mevduata yatırılan T1.000’nin ba-
sit faize göre 2. yılın sonundaki değeri nedir? 7. Aşağıdaki faiz oranlarından hangisi enflasyondan
a. T1.100 arındırılmıştır?
b. T1.102,5 a. Reel faiz
c. T1.112 b. Efektif faiz
d. T1.120 c. Nominal faiz
e. T1.100,25 d. Basit faiz
e. Risksiz faiz
3. Bugün %5 faizle mevduata yatırılan T1000’nin bile-
şik faize göre 2. yılın sonundaki değeri nedir? 8. Nominal faiz oranının bileşenleri aşağıdakilerden
a. T1100,25 hangisidir?
b. T1102,5 a. Reel faiz, efektif faiz
c. T1112,5 b. Efektif faiz, risksiz faiz
d. T1120 c. Reel faiz, enflasyon
e. T1100 d. Basit faiz, enflasyon
e. Risksiz faiz, enflasyon
4. Aşağıdakilerden hangisi anüitenin doğru tanımıdır?
a. Her dönem nakit akışı 9. Aşağıdakilerden hangisinde geri ödenmeme riski
b. Dönem sonu nakit akışı yoktur?
c. Her dönem birbirine eşit nakit akışı a. Reel faiz
d. Dönem sonu nakit akışı b. Efektif faiz
e. Tek dönemlik nakit akışı c. Nominal faiz
d. Basit faiz
5. Anüite sonsuza kadar devam ediyorsa bugünkü de- e. Risksiz faiz
ğer nasıl hesaplanır?
a. Aniteler toplanır. 10. Aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
b. Anüite faiz oranına bölünür. a. Nominal nakit akışı reel faiz oranı ile indirgen-
c. Anüite sonsuz olduğu için hesaplama yapılamaz. melidir.
d. Sonsuz anüitenin sadece gelecekteki değeri he- b. Nominal nakit akışı efektif faiz oranı ile indir-
saplanabilir. genmelidir.
e. Anüite / (1+faiz oranı), formülü ile hesaplanır. c. Nominal nakit akışı nominal faiz oranı ile indir-
genmelidir.
d. Reel nakit akışı nominal faiz oranı ile indirgen-
melidir.
e. Reel nakit akışı efektif faiz oranı ile indirgenme-
lidir.
42 Finansal Yönetim
Sıra Sizde 4
Efektif faiz oranı = (1 + 0,10/12)12 - 1
= %10,47
2. Ünite - Paranın Zaman Değeri 43
Yararlanılan Kaynaklar
Aydın, N., Coşkun, M. (2009). Ticari Matematik, De-
tay Yayıncılık.
Bozkurt, Ü., Arıkan, T., Doğukanlı, H. (1995). İşletme
Finansının Temelleri, Literatür Yayınevi, (Brelaye,
Myers ve Marcus’un Fundamentals of Corporate
Finance’ten Çeviri).
Canbaş, S., Doğukanlı, H. (2007). Finansal Pazarlar:
Finansal Kurumlar ve Sermaye Piyasası Analizle-
ri, Dördüncü Baskı, Karahan Kitabevi.
Kıyılar, M. (2010). Paranın Zaman Değeri, Literatür
Yayınevi.
Tükenmez, M. ve diğerleri (1999). Finansal Yönetim,
Vizyon Yayınları.
Van Horne, J. (1995). Financial Management and
Policy, 10th Ed., Prentice-Hall.
3
FİNANSAL YÖNETİM
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Finansal analizi ve türlerini açıklayabilecek,
Finansal analizde kullanılan finansal tabloları özetleyebilecek,
Finansal analiz tekniklerini açıklayabilecek
bilgi ve becerilere sahip olacaksınız.
Anahtar Kavramlar
• Bilanço • Finansal Oranlar
• Gelir Tablosu • Net Çalışma Sermayesi
İçindekiler
• FİNANSAL ANALİZ
• FİNANSAL ANALİZ TÜRLERİ
• FİNANSAL ANALİZDE KULLANILAN
Finansal Yönetim Finansal Analiz FİNANSAL TABLOLAR
• FİNANSAL TABLOLAR ANALİZİN
BAŞARI KOŞULLARI
• FİNANSAL ANALİZ TEKNİKLERİ
Finansal Analiz
FİNANSAL ANALİZ
Finansal analiz; bir işletmenin finansal durumunun ve finansal yönden gelişmesi-
nin yeterli olup olmadığını belirlemek için,
• Finansal tablo kalemlerindeki değişikliklerin,
• Kalemler arasındaki ilişkilerin, zaman içerisinde göstermiş oldukları eği-
limlerin incelenmesi ve
• Gerektiğinde belirlenen standartlar ve sektör ortalaması ile karşılaştırılarak
yorumlanması faaliyetlerinin bütünü olarak tanımlanabilir.
Finansal analiz, işletme yöneticilerine aşağıdaki konularda bilgi vermekte ve
yarar sağlamaktadır:
• İşletmenin birincil ve ikincil hedeflerine ulaşıp ulaşmadığını belirlemek,
• İşletme faaliyetlerinin verimlilik ve başarı derecesini belirlemek,
• İşletmenin üretim ve fiyat politikasını değerlendirmek,
• İşletme faaliyetlerini kontrol ve değerlendirmek,
• İşletmenin varlığının sürdürülebilirliğini sağlamak,
• Geleceğe yönelik planlamada ve başarısızlıkları giderici önlemler almak.
Finansal Analiz; işletme sahip ve ortakları için olduğu kadar, işletmeye kredi
verenler, tahvil sahipleri ve hissedarlar açısından da çok önemlidir. Kredi verenler,
işletmenin likidite durumuna, tahvil sahipleri ise uzun dönemli nakit akış duru-
mununa odaklanırlar, hissedarlar için ise kârlılık ve işletmenin sürekliliği önem
kazanır.
Finansal tablolar analizinin daha etkili olabilmesi için finansal analistin neleri özel-
likle bilmesi gerekir? 2
YILDIZ İşletmesinin 2009 ve 2010 yılı verilerine göre hazırlanmış karşılaştırmalı ÖRNEK
bilanço ve gelir tablosu aşağıdaki gibidir:
48 Finansal Yönetim
ÖRNEK YILDIZ İşletmesinin 2009 ve 2010 yılı verilerine göre dikey yüzde yöntemine göre
hazırlanmış bilanço ve gelir tablosu aşağıdaki gibidir.
Gelir tablosunun dikey yüzde yöntemi ile analizinde ise net satışlardan başla-
yarak her bir kalemin yüzde değeri hesaplanarak net kâra ulaşıncaya kadar deği-
şimin nasıl olduğu gösterilmektedir.
Yüzde analizi sonucu yapılan yorumlarda üç temel bilgi sağlanır. Bunlar;
• Varlık dağılım, kaynak dağılım ve
• Varlık ve kaynak ilişkisi
• Gelir-gider ve kâr-zarar kalemlerinin net satışlar içerisindeki yeri.
Yukarıda sıralanan bu bilgilerin ilk üçü bilanço analizinden sağlanır, sonun-
cusu ise gelir tablosu analizi ile ilgilidir. Varlık dağılımı işletmenin varlıklarının
bileşimini ortaya koyar. Kaynak dağılımı, işletmenin ilgili dönemde kullandığı
kaynakların nelerden oluştuğunu gösterir. Varlık kaynak ilişkisi ise hangi varlık-
ların hangi kaynaklarla ne ölçüde finanse edildiğini ortaya koyar.
Bilançonun yüzde analizi yöntemi ile analizi hangi temel bilgileri verir?
3
Trend (Eğilim Yüzdeleri) Yöntemi
Trend analizi yönteminde, birbirini izleyen dönemlere ait finansal tablolarda yer
alan kalemlerin temel (baz) alınan döneme ait finansal tablo kalemlerine göre
gösterdiği artış veya azalışlar yüzde olarak hesaplanır. Böylelikle işletmenin finan-
sal tablolarında yer alan her bir kalemin baz alınan yıla göre yüzde olarak gelişme
trendi bulunur.
Hesaplanan bu yüzdeler belli dönemler arasındaki finansal durumu ve faaliyet
sonuçlarında meydana gelen değişimleri açık olarak gösterir ve karşılaştırmalı fi-
nansal tablolara ait verilerin yatay olarak analizine imkân verir.
Trend yöntemi kalemlerin birbirleriyle olan ilişkileri temel alınarak gerçekleş-
tirildiğinde işletmenin faaliyet ve finansal yapısı hakkında anlamlı bilgiler verir.
Bu nedenle aralarında ilişki kurulabilecek kalemleri belirlemek ve yorumlamak
önemlidir. Aralarında ilişki bulunan kalemlerden bazıları:
• Stoklar- Net Satışlar,
• Ticari Alacaklar-Net Satışlar,
• Stoklar- Ticari Borçlar,
• Dönen Varlıklar- Kısa Vadeli Yükümlülükler,
• Maddi Duran Varlıklar- Özkaynaklar,
• Toplam Yükümlülükler- Özkaynaklar,
• Brüt Satışlar- Net Satışlar,
• Brüt Satış Kârı- Faaliyet Giderleri.
3. Ünite - Finansal Analiz 53
Finansal tabloların trend yöntemi ile analizinde dikkat edilmesi gereken bir
başka nokta; baz olarak alınacak yıldır. Analizin anlamlı olabilmesi için baz olarak
alınan yılın her bakımdan işletme faaliyetlerini yansıtacak normal bir yıl olması
gerekir.
Trend analizinin yorumunda birbiri ile ilişkili olan bilanço ve/veya gelir tablo-
su kalemleri bir arada ikili ya da üçlü karşılaştırmalarla değerlendirilir.
Oran Analizi
Oran analizi, finansal tabloların analizinde en çok kullanılan analiz tekniklerin-
den biridir. Oran, finansal tablolarda yer alan çeşitli kalemler arasındaki basit ma-
tematiksel ilişkiyi gösterir.
• Finansal tablolardaki kalemlerin diğerleri ile ilişkisi aranırken, yatay ve di-
key olmak üzere iki türlü analiz yapılabilir.
• Bir varlık kaleminin diğer bir varlık kalemiyle ya da bir kaynak kaleminin
diğer bir kaynak kalemiyle ilişkilendirilmesi dikey analiz, varlıkların ara-
sındaki ilişkiler ise yatay analiz çerçevesinde incelenir.
• Ayrıca gelir tablosunun verileri, bilanço kalemleri ile de ilişkilendirilir.
Oran analizinde asıl olan oranların hesaplanması değil, bulunan oranların yo-
rumlanmasıdır. Hesaplanan oranlar yorumlanırken şu noktalara önem verilir:
Zaman açısından karşılaştırma: Hesaplanan oranların işletmenin önceki dö-
nem oranları ile karşılaştırılması, gelişim trendinin izlenmesine olanak verecektir.
İş kolunun ortalama oranlarıyla karşılaştırma: Oranlar aynı iş kolunda benzer
yapıdaki işletmelerin oranları ya da iş kolunun ortalama oranlarıyla karşılaştırıl-
malıdır. Böylelikle işletmenin rakiplerine göre konumu ortaya konulabilecektir.
Deneyler sonucu bulunan oranlarla karşılaştırma: Batılı ülkelerde yapılan araş-
tırmalar sonucunda çeşitli iş kolları için ortalama değerler geliştirilmiştir. Hesap-
lanan oranların bu değerlerle karşılaştırılması işletmenin finansal ve faaliyet yapı-
sının doğru bir şekilde yorumlanmasına yardımcı olacaktır.
Oranlar, işletmenin çeşitli amaçları dikkate alınarak da sınıflandırılır. Bu sınıf-
landırmaya göre oran grupları aşağıdaki şekildedir:
• Likidite Oranları,
• Finansal Yapı (Kaldıraç) Oranları,
• Faaliyet (Verimlilik/Varlık Kullanım) Oranları,
• Kârlılık Oranları,
• Borsa Performans (Piyasa Değeri) Oranları.
Dönen Varlıklar
Cari Oran =
Kısa Vadeli Yükümlülükler
Likidite (Asit-Test) Oranı: Dönen varlıklardan stoklar düşüldükten sonra geri
kalan değerin kısa vadeli yükümlülüklere oranlanması ile hesaplanır.
Dönen Varlıklar – Stoklar
Likidite (Asit - Test) Oranı =
Kısa Vadeli Yükümlülükler
Nakit Oranı: İşletmenin stoklarını elden çıkaramaması, alacaklarını tahsil ede-
memesi gibi olağanüstü durumlarda, hazır değerler ve menkul kıymetleri ile kısa
vadeli borçlarını ödeyebilme yeteneğini gösterir. Bir diğer ifade ile nakit oranı,
işletmenin nakit ve nakit benzeri değerlerinin kısa vadeli yükümlülüklerine bö-
lünmesi ile hesaplanır.
Hazır Değerler + Menkul Kıymetler (Nakit ve Nakit Benzeri Değerler)
Nakit Oranı =
Kısa Vadeli Yükümlülükler
Likidite Oranları, işletmenin net çalışma sermayesinin de yeterliliğini göste-
rir. Çalışma sermayesi, işletmenin dönen varlıkları toplamından oluşurken; net
çalışma sermayesi ise işletmenin dönen varlıkları ve kısa vadeli yükümlülükleri
arasındaki farktır.
Çalışma Sermayesi = Dönen Varlıklar
Net Çalışma Sermayesi = Dönen Varlıklar - Kısa Vadeli Yükümlülükler
Cari oranın, üretim işletmeleri için genel kabul görmüş değeri 2 olarak alın-
maktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde ise işletmelerin özkaynakları yeter-
siz olduğundan bu oranın 1,5 seviyesinde olması yeterli kabul edilebilir. YILDIZ
İşletmesinin cari oranı ise, 2007 yılında 1,34 iken 2010 yılında ise 2,03’e yüksel-
miştir. Bu durum, işletmenin kısa vadeli borç ödeme yeteneğini artırdığını ortaya
koyabilir. Likidite oranı, cari oranın tamamlayıcısı niteliğindedir ve stoklardan ge-
lebilecek ödeme riskini ortadan kaldırır. Genel standartı 1 olmakla birlikte, sektör
ortalaması da dikkate alınmalıdır. YILDIZ İşletmesinin 2010 yılında, 2007 yılına
göre asit test oranı artmıştır. Bu durum, işletmenin stoklarının 2010 yılında, diğer
yıllara göre azalma göstermesinin bir sonucu olabilir. Nakit oran ise daha hassas
bir orandır. Bu oranın da genel standartı 0,20 olmakla birlikte sektör ortalaması
ile de karşılaştırılmalıdır. İşletmenin nakit oranı da yıllar içinde bir artış göstermiş
ve 2010 yılında 0,56 olmuştur. Bu durum, işletmenin nakit ve benzeri değerleri
ile kısa vadeli yükümlülüklerinin % 56’sını ödeyebileceğini ortaya koymaktadır.
3. Ünite - Finansal Analiz 55
Yabancı kaynak kullanım oranının genel standartı %50 olduğu dikkate alındığın-
da, YILDIZ İşletmesinin bu yıllar içerisinde güçlü bir finansal yapıya sahip olduğu
söylenebilir. İşletmelerin yabancı kaynak oranı yanında, yabancı kaynakların vade
yapıları da ödeme gücünün yeterliliği açısından önemlidir. Genel olarak yükümlü-
lükler kaynakların 2/3’ünün kısa, 1/3’ünün ise uzun vadeli olması kabul edilir. Du-
ran Varlık/ Devamlı Sermaye oranı ise, yıllar itibariyle, %50’inin üzerinde olmuştur.
Bu durum, duran varlıkların özsermaye ve uzun vadeli yükümlülükler ile finanse
edildiğini göstermektedir. Bu durum finansta vade uyumu açısından önemlidir.
Alacak Devir Hızı: Alacakların yılda kaç defa tahsil edildiğini gösterir.
Kredili Net Satışlar
Alacakların Devir Hızı =
Ortalama Ticari Alacak
365
Alacakların Tahsil Süresi (gün) =
Alacak Devir Hızı
Borç Devir Hızı: İşletmenin, borçlarını yılda kaç defa ödeyebildiğini gösterir.
Kredili Alacaklar
Borç Devir Hızı =
Ortalama Ticari Borçlar
Nakit Dönüşüm Süresi = Stokta Geçen Süre + Alacak Tahsil Süresi - Borç Öde-
me Süresi
Net Çalışma Sermayesi Devir Hızı: Bu oran, net çalışma sermayesinin ne ölçü-
de verimli kullanılabildiğini hesaplamak için kullanılır.
Net Satışlar
Net Çalışma Sermayesi Devir Hızı =
Ortalama Net Çalışma Sermayesi
Varlık Devir Hızı: Bu oran, toplam varlıkların ne ölçüde etkin kullanıldığını
hesaplamak için kullanılır.
Net Satışlar
Toplam Varlık Devir Hızı =
Ortalama Toplam Varlıklar
YILDIZ İşletmesinin faaliyet ile ilgili oranları aşağıdaki gibi hesaplanmıştır: ÖRNEK
YILDIZ İşletmesinin stok devir hızı 2008 yılında 3,77 iken, 2010 yılında ise
5,14’e yükselmiştir. Oranın yükselmiş olması olumlu gibi görünse de, yükselmenin
satışlardaki artıştan mı kaynaklandığı yoksa stok yetersizliğinden mi kaynaklan-
dığını belirlenmesi yerinde olacaktır. Stok devir hızının büyüme seyrine girmesi,
stok devir süresinin 2008 yılında 96 gün iken, 2009 yılında 90 güne, 2010 yılında
ise 70 güne düştüğü anlamına gelmektedir. Siparişlerin zamanında karşılanması
kaydı ile stok devir hızının yüksek, bir diğer anlamda stok devir süresinin düşük
olması tercih edilir. Alacak devir hızının ise büyüme seyrine girdiği görülmektedir.
Bu durum, alacakların ortalama tahsil süresinin kısaldığı anlamına gelmektedir.
Alacakların ortalama tahsil süresi, 2008 ve 2009 yıllarında yaklaşık 132 gün iken,
2010 yılında ise 118 güne düşmüştür. Bu durum, işletmenin alacakları ile ilgili daha
etkin bir politika izlediği anlamına gelir ve çalışma için olumlu bir durumdur. Ça-
lışma (işletme) sermayesi devir hızı ise çalışma sermayesinin ne ölçüde etkin kul-
lanıldığını göstermektedir. Belirlenmiş standart bir oran yoktur. Bu oranı büyük
58 Finansal Yönetim
ölçüde alacak ve stok devir hızı belirler. Yıllar itibariyle, varlık devir hızında büyük
bir değişiklik olmamıştır. Bu oranın yeterliliğine karar verebilmek için sektör orta-
laması ile karşılaştırmak gerekmektedir.
Kârlılık Oranları
İşletme faaliyetlerinin sürdürülebilirliğinde en önemli iki faktör kârlılık ve borç-
ların ödenebilme gücüdür. İşletme faaliyetlerinden elde edilen gelirler, giderleri
aşabiliyorsa işletmenin kârlı bir işletme olduğu söylenebilir. İşletme, hem kâr ede-
biliyor hem de finansal sorumluluklarını zamanında yerine getirebiliyorsa ve bu
durumu yıllar itibariyle sürekli bir biçimde gerçekleştirebiliyorsa sürdürülebilirlik
konusu önem kazanır. Kârlılık oranları aşağıdaki üç temel esası dikkate alır:
• Brüt kâra odaklanarak, satışların analizinin yapılması,
• Net kâra odaklanarak, giderlerin kontrol analizinin yapılması,
• Varlık kârlılığı ve özkaynak kârlılığının tahmin edilmesi.
Kârlılık oranları, işletmenin faaliyetleri sonucunda elde ettiği başarıyı ölçmeye
yarayan oranlardır. İyi işleyen finansal piyasalarda, işletme yönetiminin etkinli-
ğini belirlemede, yatırılan sermaye karşılığında işletmenin kâr sağlama yeteneği
temel bir göstergedir. Kârların düşük olduğu alanlara yatırımcılar sermayelerini
bağlamadıkları gibi girişimciler de yatırım yapmaktan kaçınırlar. Öte yandan kre-
di kurumları da kârlılığın düşük olduğu işletmelere kredi vermeye istekli değildir.
İşletmenin kârlılık durumunun değerlendirilmesinde satışlarla kârdaki geliş-
menin karşılaştırılması sektör ile işin niteliğine uygun bir kârlılığa ulaşıp ulaşıl-
madığını ortaya koyar. Bunun yanı sıra, özkaynak koyan ortakların beklentilerine
uygun bir kârlılık elde edilip edilmediği de araştırılır.
Kârlılık oranları, aşağıdaki şekilde hesaplanabilir:
Brüt Kâr Marjı: Bu oran, brüt kâr rakamının, net satışlara oranı olarak hesaplanır.
Brüt Kâr
Brüt Kâr Marjı =
Net Satışlar
Faaliyet Kâr Marjı: Bu oran, faaliyet kârının net satışlara oranlanması ile bulunur.
Faaliyet Kârı
Faaliyet Kâr Marjı =
Net Satışlar
Net Kâr Marjı: Bu oran, dönem net kârının net satışlara oranlanması ile hesaplanır.
Dönem Net Kârı
Net Kâr Marjı =
Net Satışlar
Kârlılık oranları, özkaynaklar, varlık ve satışlar üzerinden de aşağıdaki şekilde
hesaplanır:
Özkaynağın Getirisi (Return on Equity - ROE): Bu oran, net kârın özkaynaklara
oranlanması ile hesaplanır ve sermayenin her birimine düşen kâr payını gösterir.
Dönem Net Kârı
Özkaynağın Getirisi (ROE) =
Özkaynak
Varlık Getirisi (Return on Asset - ROA): Bu oran, işletme varlıklarının ne ölçü-
de kârlı kullanıldığını gösterir.
Dönem Net Kârı
Varlık Getirisi (ROA) =
Toplam Varlıklar
3. Ünite - Finansal Analiz 59
Satışların Getirisi (Return on Sales - ROS): Bu oran, dönem net kârının net
satışlara oranlanması ile hesaplanır.
Dönem Net Kârı
Satışların Getirisi (ROE) =
Net Satışlar
YILDIZ İşletmesinin kârlılık ile ilgili oranları aşağıdaki gibi hesaplanmıştır: ÖRNEK
Temettü (Kâr Payı) Verim Oranı: Hisse başına dağıtılan nakit net temettünün,
hisse senedi piyasa değerine bölünmesi ile hesaplanır.
Hisse Başına Nakit Net Temettü
Temettü Verim Oranı =
Hisse Senedi Piyasa Değeri
Fiyat Arşivi
31.12.2007 31.12.2008 31.12.2009 31.12.2010
Kapanış 8,15 2,06 5,85 7,80
En Yüksek 8,15 2,19 5,95 7,90
En Düşük 7,95 2,04 5,80 7,76
Ağır. Ort. 8,05 2,11 5,87 7,86
Miktar (Adet) 443.819 38.207.507 1.649.976 1.211.714
Hacim (TL) 3.574.787 80.544.792 9.684.016 9.519.888
Sermaye (TL) 399.960.000 399.960.000 675.728.205 675.728.205
XU100 55.538 26.864 52.825 66.004
Piyasa değeri/defter değeri oranı ise hisse senedi yatırımcılarının alma, satma
ya da elde tutma kararlarına yardımcı olabilir. YILDIZ İşletmesinin son 2 yılda bu
oranının arttığı görülmektedir. Bu oranın yorumunda, oranın geçmişteki aldığı
tarihi değerlerini ve sektör ortalamalarını da dikkate almak gerekmektedir.
Tobin Q Oranı
Yatırım kararlarının tahmin edilmesi için geliştirilmiş olan bu yöntem, işletmenin
yatırım kararlarını tahmin etmek için, faiz oranlarından bağımsız olarak işletme
varlıklarının yerine koyma maliyetlerini kullanmaktadır.
Tobin’in q oranı yaklaşımı işletmenin sahip olduğu entelektüel sermayenin he-
saplanmasında da kullanılmaktadır. Tobin’in q’su işletmenin sahip olduğu fakat
diğer işletmelerin sahip olmadığı maddi olmayan varlıklar, diğer bir ifadeyle en-
telektüel varlıklar nedeniyle yüksek kârlar sağlama üstünlüğünü ifade etmektedir
Yöntem, piyasa değeri/defter değeri yaklaşımına benzemekle birlikte, varlıkla-
rın defter değeri yerine “yerine koyma değerini” kullanmaktadır. Diğer bir ifadey-
le “q”, işletmenin piyasa değerinin, mevcut varlıkların yerine koyma maliyetine
oranıdır.
Örneğin, X Şirketinin piyasa değerinin T200.000 olduğunu, varlıklarının tari-
hi maliyet değerlerinin T70.000, yerine koyma değerlerinin ise T100.000 olduğu
kabul edilirse;
Varlıkların Piyasa Değeri
Tobinq =
Tahmin Edilen Yerine Koyma Maliyeti
q = T200.000 / T100.000
q=2
Q değeri 1’ e eşit, 1’den küçük veya örnekte olduğu gibi 1’den yüksek çıkabilir.
Oranın 1’den yüksek çıkması, işletmenin yüksek değerde entelektüel varlıklara sa-
hip olduğunu ve bu varlıklardan yüksek getiriler elde ettiği anlamına gelmektedir.
Q değerinin 1’den küçük çıkması durumunda ise işletmenin varlık bazında
entelektüel sermayeye sahip olmadığını ve varlıkların getiri düzeylerinin yerine
koyma değerini karşılayamadığı sonucunu ortaya koymaktadır.
Şekil 3.1
Du Pont Şeması Net Satışlar
Mamul Karması Satış
Fiyatı Satış İndirimleri
Dönem Kârı (-)
Satışların Maliyeti
Satış Kârlılığı Maliyet ve
(/) Faaliyet Giderleri
(Kâr Marjı) Giderler
Diğer Gelir ve Giderler
Yatırım Kârlılığı Net Satışlar
(x)
Net Satışlar
Varlık Devir Dönen Nakit ve Benzerleri
(/)
Hızı Varlıklar Alacaklar ve Stoklar
Varlık Toplamı (+)
Arsa ve Binalar Tesis,
Duran Makine ve Cihazlar
Varlıklar Taşıtlar Demirbaşlar
Diğer Duran Varlıklar
Özet
Finansal analiz türlerini açıklamak Finansal analiz tekniklerini açıklamak
1 3
Finansal analiz; bir işletmenin finansal durumu- Finansal analizde kullanılan başlıca teknikler
nun ve finansal yönden gelişmesinin yeterli olup aşağıdaki gibidir:
olmadığını belirlemek için, • Karşılaştırmalı Finansal Tablolar Analizi,
• Finansal tablo kalemlerindeki değişikliklerin, • Dikey Yüzde Yöntemi,
• Kalemler arasındaki ilişkilerin, zaman içerisinde • Trend (Eğilim Yüzdeleri) Yöntemi,
göstermiş oldukları eğilimlerin incelenmesi ve • Oranlar Yöntemi.
• Gerektiğinde belirlenen standartlar ve sektör or- Karşılaştırmalı finansal tablolar analizi, bir işlet-
talaması ile karşılaştırılarak yorumlanması faali- menin birbirini izleyen en az iki veya daha fazla
yetlerinin bütünü olarak tanımlanabilir. faaliyet dönemine ait finansal tablolarının kar-
Finansal analiz, kapsamına, amacına ve analizi şılaştırmalı olarak düzenlenmek ve bu tablolar-
yapana göre aşağıdaki şekilde sıralanabilir; da yer alan kalemlerin zaman içinde göstermiş
Amacına Göre Finansal Analiz: Analizin hangi olduğu değişiklikleri ve gelişmeleri incelenmek
amaçla hangi bilgileri sağlamak üzere yapıldığı- amacıyla yapılan bir analiz türüdür.
na göre; yönetim analizi, kredi analizi ve yatırım Dikey yüzde yönteminde, finansal tablolarda yer
analizi olarak üçe ayrılır. alan her kalemin hem ait olduğu grup içerisin-
Kapsamına Göre Finansal Analiz: Tek dönemlik deki yüzdesi (payı) hem de genel toplam içeri-
ve karşılaştırmalı olarak statik analiz ve dinamik sindeki yüzdesi (payı) ayrı ayrı gösterilir. Bunun
analiz olmak üzere ikiye ayrılır. için her kalemin ait olduğu grup veya genel top-
Analizi Yapana Göre Finansal Analiz:, Analizi lamı 100 kabul edilerek kalemin hem grup için-
yapanın işletme içinden ya da dışından olması- deki hem de toplam içindeki payı hesaplanır.
na göre; iç analiz ve dış analiz olmak üzere ikiye Trend analizi yönteminde, birbirini izleyen dö-
ayrılır. nemlere ait finansal tablolarda yer alan kalemle-
rin temel (baz) alınan döneme ait finansal tablo
Finansal analizde kullanılan finansal tabloları kalemlerine göre gösterdiği artış veya azalışlar
2 özetlemek yüzde olarak hesaplanır. Böylelikle işletmenin
Finansal Analizde kullanılan temel finansal tab- finansal tablolarında yer alan her bir kalemin
lolar; bilanço ve gelir tablosudur. baz alınan yıla göre yüzde olarak gelişme trendi
Bilanço: İşletmenin belli bir tarihte sahip olduğu bulunur.
varlıkları ve bu varlıkların hangi kaynaklardan Oran analizi, finansal tabloların analizinde en çok
sağlandığını göstren temel bir finansal tablodur. kullanılan analiz tekniklerinden birisidir. Oran,
Gelir Tablosu: İşletmenin belli bir dönemde elde finansal tablolarda yer alan çeşitli kalemler ara-
ettiği tüm gelirleri, aynı dönemde katlandığı sındaki basit matematiksel ilişkiyi gösterir.
tüm maliyetleri ve giderleri, bunların sonucu Bu finansal analiz teknikleri ayrı ayrı kullanabi-
olarak elde ettiği dönem net kâr veya zararını leceği gibi, birden fazla analiz tekniğinin sağla-
gösteren finansal tablodur. dığı bilgiler, birlikte kulanılarak işletmenin fi-
Finansal Analize konu olabilecek diğer finansal nansal durumu ve finansal yapısı hakkında bilgi
tablolar ise aşağıdaki şekildedir. Bu finansal tab- sağlanır.
lolar, ek finansal tablolar olarak da adlandırılır.
• Fon Akım Tablosu
• Nakit Akım Tablosu
• Kâr Dağıtım Tablosu
• Özkaynaklar Değişim Tablosu
• Satışların Maliyeti Tablosu
64 Finansal Yönetim
Kendimizi Sınayalım
1. Stok devir hızına ilişkin aşağıdaki ifadelerden han- 6. İşletme satışlarının kârlılığı ne kadardır?
gisi doğrudur? a. 2
a. Stok devir hızı satışların maliyetinin ortalama b. 3
stok sayısına oranını ifade eder. c. 4
b. Stok devir hızı satışların maliyetinin dönem d. 5
sonu stok sayısına oranını ifade eder. e. 6
c. Stok devir hızı net satışların dönem sonu stok
sayısına oranını ifade eder. 7. İşletmenin nakit dönüşüm süresi ne kadardır?
d. Stok devir hızı satışların maliyetinin dönem a. 222
başı stok sayısına oranını ifade eder. b. 30
e. Stok devir hızının yüksek olması daha fazla ser- c. 102
mayenin stoklara yatırılmış olduğunu ifade eder. d. 192
e. 342
2. Aşağıdakilerden hangisi alacakların yılda kaç defa
tahsil edildiğini gösterir? 8. Du-Pont finansal kontrol sisteminin en temel özel-
a. Cari oran liği ve sağladığı bilgi aşağıdakilerden hangisidir?
b. Net çalışma sermayesi a. Bu sistemde faaliyet ve kârlılık oranları bir araya
c. Alacakların ortalama tahsil süresi getirilerek varlıkların kârlılığı belirlenir.
d. Alacak devir hızı b. Bir finansal analiz sistemidir.
e. Nakit oranı c. İşletmenin borç ödeme yeteneğini ve bunların
nasıl kontrol altında tutulacağını gösterir.
3. Nakit oranının hesaplanabilmesi için aşağıdaki ve- d. İşletmenin borçlarnın vade yapısını gösterir
rilerden hangisine gerek yoktur? e. İşletmenin çeşitli polotikalarını gösterir.
a. Hazır değerler
b. Alacaklar 9. Finansal analistin aşağıdakilerden hangisini mutla-
c. Stoklar ka bilmesi gerekli değildir?
d. Kısa vadeli borçlar a. Finansal tablolar ve analize konu olan veriler
e. Özkaynaklar doğru olmalıdır.
b. En az bir işletme yöneticisi ile görüşme yapılmalı
4. Aşağıdaki oranlardan hangisi, finansal yapı oranla- ve işletme hakkında gerçek bilgiler alınmalıdır.
rından değildir? c. İşletme faaliyetlerini ilgilendiren yasa ve düzen-
a. Yabancı kaynak oranı lemeler iyi bilinmelidir.
b. Kaldıraç oranı d. Analiz edilen işletmenin bulunduğu endüstri
c. Cari oran kolu ve işletmenin özellikleri iyi kavranmalıdır.
d. Otofinansman oranı e. İnceleme dönemindeki ekonomik şartlar ve eği-
e. Yatırım oranı limler saptanmalı ve çevre koşulları bilinmelidir.
5. 6 ve 7. Soruları aşağıdaki bilgilere göre cevaplayınız. 10. Aşağıdaki tablolardan hangisinden finansal analiz-
X İşletmesinin verileri: de yararlanılmaz?
Cari Oran: 2 a. Satışların maliyeti tablosu
Dönen varlıklar: T3.000 b. Bilanço
Borç devir süresi: 120 c. Gelir tablosu
Alacak devir hızı: 5 d. Kâr dağıtım tablosu
Stok devir süresi: 150 e. Mizan
Net satışlar: T500
Dönem net kârı: T1.000
Yaşamın İçinden
Finansal Raporlamaya İlşkin Kavramsal Çerçeve dır. Sözü edilen yükümlülükler, diğer kullanıcıların ih-
Finansal tablolar, dünya genelinde birçok işletme ta- tiyaçlarını karşılamadığı sürece, bunlar için hazırlanan
rafından, işletme dışındaki kullanıcılar için hazırlan- finansal tabloları etkilememelidir. Genel olarak finansal
makta ve sunulmaktadır. Sözü edilen finansal tablolar tablolar, geri kazanılabilir tarihi maliyet ve nominal ser-
ülkeden ülkeye büyük ölçüde benzerlik göstermekte- mayenin korunması kavramını esas alan bir muhasebe
dir. Diğer taraftan, bir takım sosyal, ekonomik ve hu- modeli çerçevesinde hazırlanmaktadır. Bu durumun
kuki sebepler ile ulusal düzenlemelerin oluşturulması değiştirilmesine yönelik bir görüş birliği olmamakla
sırasında farklı ülkeler tarafından farklı finansal tablo birlikte, farklı model ve kavramlar, ekonomik kararların
kullanıcılarının gereksinimlerinin dikkate alınması alınmasında faydalı olacak bilgilerin sunulması amacını
gibi sebeplerle de bazı farklılıklar taşımaktadır. Söz karşılaması açısından daha uygun olabilir. Bu Kavram-
konusu farklılıklar, finansal tablo unsurları için farklı sal Çerceve, farklı nitelikteki çok sayıda muhasebe mo-
tanımların kullanılmasına neden olmuştur; örneğin, deli ile sermaye ve sermayenin korunması kavramları
varlıklar, borçlar, özkaynaklar, gelir ve giderler farklı açısından uygulanabilecek şekilde oluşturulmuştur.
tanımlanmıştır. Ayrıca söz konusu farklılıklar, finansal
tablolarda yer alan kalemlerin muhasebeleştirilme- Kaynak: Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim
sinde farklı kriterlerin kullanılmasına ve bu kalemler Standarları Kurumu, TMS/TFRS Seti
için farklı ölçüm esaslarının benimsenmesine de yol
açmıştır. Finansal tabloların kapsamı ve bu tablolar-
da yer verilen açıklamalar da bu farklılıklardan etki-
lenmiştir. Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu
(Kurul), söz konusu farklılıkları, finansal tabloların ha-
zırlanması ve sunulmasına ilişkin kuralları, muhasebe
standartlarını ve uygulama usullerini uyumlaştırmak
suretiyle azaltmayı amaçlamaktadır. Kurul, ekonomik
kararların alınmasına yardımcı olacak bilgileri içermek
üzere hazırlanan finansal tablolar esas alınmak sure-
tiyle, bu uyumlaştırmanın daha da ilerletilebileceğine
inanmaktadır. Kurul bu amaçla hazırlanan finansal
tabloların, çoğu kullanıcının ortak amaçlarını karşıla-
yacağını düsünmektedir. Bunun nedeni, kullanıcıların
neredeyse tamamının:
(a) Sermayede payı temsil eden yatırımları satın alma-
ya, elde tutmaya veya satmaya karar verme,
(b) Yönetimin yeterliliğini ve sorumluluğunu değer-
lendirme,
(c) İşletmenin, çalışanların ücret ve diğer menfaatlerini
sağlayabilecek güçte olup olmadığını değerlendirme,
(d) İşletmeye borç verilen fonların emniyette olup ol-
madığını belirleme,
(e) Vergi politikalarını belirleme,
(f) Dağıtılabilir kâr ve temettü tutarlarını belirleme,
(g) Ulusal gelir istatistiklerini hazırlama ve kullanma ya da
(h) İşletmelerin faaliyetlerini yasal açıdan düzenleme
amacıyla ve benzeri amaçlarla ekonomik kararlar al-
malarıdır.
Kurul, ülke amaçları doğrultusunda bir takım farklı
veya ek yükümlülükler belirlenebileceğinin farkında-
66 Finansal Yönetim
Sıra Sizde 4
- Hesaplanan oranlar işletmenin önceki dönem oran-
ları ile karşılaştırılarak gelişimin trendi izlenir.
- Oranlar aynı iş kolunda benzer yapıdaki işletmelerin
oranları ya da iş kolunun ortalama oranlarıyla karşı-
laştırılmalarak işletmenin rakiplerine göre konumu
ortaya konulabilir.
- Deneyler sonucu çeşitli iş kolları için geliştirilen
ortalama değerlerle hesaplanan oranlar karşılaştırı-
larak işletmenin finansal ve faaliyet yapısının doğru
bir şekilde yorumlanmasına yardımcı olacaktır.
3. Ünite - Finansal Analiz 67
Yararlanılan Kaynaklar
Sıra Sizde 5 Akgüç, Ö. (2010). Mali Tablolar Analizi, Avcıol Mat-
Borsa performans oranları, menkul kıymet yatırımcı- baası
larına yol gösterici nitelikte olup, borsa yatırımcıları- Berk, N. (2010). Finansal Yönetim, İstanbul: Türkmen
nın hisse senedi seçimlerinde önem verdikleri oranlar- Brealey, R. A., Myers, S. C. (2009). Principles of Corporate
dır. Bu oranların kullanılmasındaki temel amaç, hisse Finance, McGraw Hill, Irwin Publishing.
senetlerinin gerçek piyasa değerlerine ulaşmasında kat Kieso, D., Weygandt, J., Warfield T., (2010). Intermediate
ettikleri yolun ve zamanın belirlenmesi olmaktadır. Bu Accounting, Wiley Edition.
oran gurubunun sağladığı bilgilerden portföy yöneti- Kuhlemeyer, G. (2005). Fundamentals of Financail
cileri, yatırım danışmanları, hissedarlar ve potansiyel Management, USA: Pearson Education Limited.
hissedarlar yararlanır.
4
FİNANSAL YÖNETİM
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Finansal planlamayı açıklayabilecek,
Proforma finansal tabloları özetleyebilecek,
Finansal denetimi açıklayabilecek,
Başabaş analizi ile faaliyet kaldıracını açıklayabilecek,
Finansal ve toplam kaldıracı açıklayabilecek
bilgi ve becerilere sahip olabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Finansal Planlama • Başabaş Analizi
• Finansal Denetim • Toplam Kaldıraç
• Faaliyet ve Finansal Kaldıraç
İçindekiler
• FİNANSAL PLANLAMA
Finansal Planlama
Finansal Yönetim • FİNANSAL DENETİM VE KALDIRAÇ
ve Denetim KAVRAMI
Finansal Planlama ve Denetim
FİNANSAL PLANLAMA
Giderek artan rekabet koşulları altında faaliyet gösteren işletmeler, geleceğin be- Finansal planlama;
işletmelerin yatırım,
lirsizliklerine ve risklerine karşı kendilerini belirli ölçüler içinde koruyabilmek, finanslama ve mevcut
sürekliliklerini sağlamak ve her şeyden önemlisi, işletme değerini artırabilmek varlıklarını iyi bir şekilde
için finansal faaliyetlerini planlamak ve denetlemek zorundadırlar. Bu nedenle yönetebilmeleri için satışlarını,
gelirlerini, varlıklarını ve
günümüzde işletmeler finansal planlama ve denetime önem vermektedirler. Bu kaynaklarını tahmin etmeleri
işlevi başarı ile yürüten birçok işletme, 2000 yıllından sonra başlayan büyüme ve sürecidir
2008 yılından sonraki finansal kriz dönemlerini yöneterek işletmelerinin pazar
değerini artırırken, birçoğu ortadan kalkmış veya zor duruma düşmüştür. Finan-
sal planlama ve denetim, işletmelerin iki temel faaliyeti olup, karşılıklı uyum için-
de uygulandığında işletme değerini etkilemektedir.
Finansal planlama; işletmelerin yatırım, finanslama ve mevcut varlıklarını iyi
bir şekilde yönetebilmeleri için satışlarını, gelirlerini, varlıklarını ve kaynaklarını
tahmin etmeleri sürecidir. Sonuç itibari ile finansal planlama faaliyetinin temel
amacı finansal tabloların tahmin edilmesidir.
İşletmeler aşağıdaki nedenlerle finansal planlama yaparlar:
• İşletmenin geleceğine yönelik kararlar vermek
• İşletmenin gelecekteki finansal durumunu görebilmek
• Belirsizlikle ve çeşitli risklerle başa çıkabilmek
• İşletmenin finansal durumunu sık sık gözden geçirmek ve yeniden yorum-
lamak
Finansal planlamanın başarı ile yürüyebilmesi için sürekli denetim şarttır.
Denetim faaliyetleri, tahmin edilen finansal tabloların gerçekçi olup olmaması,
öngörülen rakamlara nasıl ulaşılacağı ve hangi faktörlerin tahminlerinizi etkile-
yeceğine odaklanmaktadır. Bu nedenle bu denetleme faaliyetleri sürekli olarak
geri bildirime dayanmakla birlikte değişen koşullar mutlaka finansal tablolara
yansıtılmalıdır. Günümüzde iş ve finans dünyasında ortaya çıkan belirsizlikler
geri bildirime olan ihtiyacı da artırmaktadır.
Finansal planlama faaliyeti satışların tahmin edilmesi ile başlamaktadır. İşlet-
melerin finansal tablolarını başarılı bir şekilde tahmin edebilmeleri, gerçekçi satış
öngörülerine dayanmaktadır. Satış tahminleri ile gelir tablolarının oluşturulması
ve buna bağlı olarak bilançonun tahmin edilmesi gerekmektedir.
Satışların tahmin edilmesi yalnız işletmelerin kendi bilgilerine değil aynı za-
manda ekonomik ve sektörel analizlere bağlıdır. Bu nedenle satışların planlanma-
sında dışsal ve içsel olmak üzere iki farklı bakış açısı gerekmektedir:
70 Finansal Yönetim
CAR A.Ş. Gelir Tablosu 1 Ocak-31 Aralık 2011 (T1.000) Tablo 4.1
CAR A.Ş. Gelir
Net Satışlar 500.000 Tablosu
Proforma Bilanço
İlk aşamada gösterildiği gibi eğer 2011 yılındaki mevcut varlıkların yalnız o yıla
ilişkin faaliyetleri destekleyecek kapasiteye sahip olduğunu varsayarsak, 2012
yılındaki büyümeyi destekleyecek yeni varlıklara ihtiyaç duyulacaktır. Gerek iş-
letmenin dönen gerekse duran varlıkları yeni kapasiteye yönelik bir iyileştirme,
diğer bir ifade ile varlık artırımı ihtiyacı içinde olacaklardır. Artan satışlar daha
fazla nakit, alacak, stok ve sabit yatırım ihtiyacı ortaya çıkaracaktır. Diğer taraftan
bilançonun denkliği prensiplerine uygun olarak, bilançonun kaynaklar tarafı da
büyümek durumundadır. Kaynaklar tarafındaki büyüme iki şekilde olabilecektir:
• Artan satışlar daha fazla malzeme ve işçilik gerektireceğinden işletmenin
ticari borçları gibi kısa vadeli yükümlülükleri de kendiliğinden artacaktır.
Örneğin 2011 yılında tedarikçilerden sürekli olarak bir ay vadeli T100’lik
vadeli malzeme alan şirketin 2012 yılında T100 turatında ticari borcu ola-
caktır. Eğer T200’lik malzeme alsaydı borcu T200 olacaktı. Kaynaklardaki
bu tür artışlar denetim dışı olduğundan, bunlara anında finansman adı ve-
rilmektedir.
• Anında finansman eğer şirketin finansman ihtiyacını karşılamaya yetmez-
se, işletme banka kredisi, tahvil veya hisse senedi yolu ile faaliyetlerini fi-
nanse etmek durumunda olacaktır.
Tablo 4.4’te varlık tarafında, hazır değerler, alacak ve stokların %5 arttığını gö-
rüyoruz. Buna bağlı olarak dönen varlıklar da %5 artmıştır. Benzer artış duran var-
lıklarda da olduğundan, işletmenin toplam varlıkları da %5 artarak T296.100.000
olmuştur. Diğer taraftan bilançonun kaynak tarafı da satışlardaki büyümeden et-
kilenmiştir. Anında finansman nedeniyle ticari borçlar ile tahakkuklar %5 artmış-
tır. Borç senetleri ve uzun vadeli borçların ilk aşamada herhangi bir artışı olmamış
ve gerekli düzeltmeler ilk aşamanın sonuna bırakılmıştır. Yalnız net kârdaki artış
nedeniyle işletmenin proforma gelir tablosunda dağıtılmayan kârlarının T7,3 mil-
yon arttığını dikkate almamız gerekmektedir. Bu değer bilançonun özsermaye
kalemi içindeki dağıtılmayan kârlar rakamını T107.300.000’ye yükseltmiştir. So-
nuç itibari ile işletmenin toplam kaynakları T291.900.000 olmuştur.
74 Finansal Yönetim
CAR A.Ş. Proforma Gelir Tablosu 1 Ocak-31 Aralık 2012 (T1.000) Tablo 4.5
Birinci Aşama İkinci Aşama Üçüncü CAR A.Ş. Proforma
2012 Pro- 2012 Pro- Aşama 2012
Gelir Tablosu
Gelir Tablosu Kalemleri
forma Gelir forma Gelir Proforma Ge-
Tablosu Tablosu lir Tablosu
Net Satışlar 525.000 525.000 525.000
Satışların Maliyeti (367.500) (367.500) (367.500)
Brüt Kâr 157.500 157.500 157.500
Yönetim, Pazarlama ve Genel Giderler (52.500) (52.500) (52.500)
Amortisman Gideri (10.500) (10.500) (10.500)
Faiz ve Vergi Öncesi Kazanç 94.500 94.500 94.500
Faiz Giderleri (20.000) (20.840) (21.040)
Vergi Öncesi Kazanç 74.500 73.660 73.460
Vergiler (%20) (14.700) (14.732) (14.692)
Net Kâr 59.800 59.928 58.768
Temettü Ödemeleri (52.500) (52.500) (52.468)
Dağıtılmayan Kârlara İlave 7.300 6.428 6.300
Hisse Başına Temettü 5,25 5,25 5,24
Hisse Senedi sayısı (milyon adet) 10 10 10
Hazır
7.350 7.350 7.350 Ticari Borçlar 31.500 31.500 31.500
Değerler
Alacaklar 63.000 63.000 63.000 Tahakkuklar 23.100 23.100 23.100
Stoklar 89.250 89.250 89.250 Borç Senetleri 15.000 15.000 15.000
Dönen T. Kısa Vadeli
159.600 159.600 159.600 69.600 69.600 69.600
Varlıklar Yükümlülükler
Duran Uzun Vadeli
136.500 136.500 136.500 40.000 44.200 45.200
Varlıklar Yükümlülükler
Toplam
109.600 113.800 114.800
Yükümlülükler
Hisse Senetleri 75.000 75.000 75.000
Dağıtılmayan
107.300 106.428 106.300
Kârlar
Özkaynak 182.300 181.428 181.300
Toplam Toplam Kay-
296.100 296.100 296.100 291.900 295.228 296.100
Varlıklar naklar
76 Finansal Yönetim
meler ise düşük düzeylerde sabit giderlere sahip olmakta ve kâra hızlı bir şekilde
geçebilmektedirler. Ancak işletmenin kâra ulaştıktan sonra kârlarını büyütebilme
yeteneği ve kapasite kullanımları ile kâra ulaşmalarındaki ilişki başabaş analizleri
ile ortaya çıkmaktadır.
Başabaş analizini bir örnekle açıklamaya çalışalım. Varsayalım ki bir koltuk
üreticisi koltuklarını tanesi T43,75’den satmaktadır. Şirketin yıllık sabit giderleri
T1 milyon olup, birim başına değişken gideri T18,75 dir. Bu işletmenin başabaş
analizini aşağıdaki grafik vasıtası ile görebiliriz. Şekilde sabit giderlerin, üretim
seviyesi ne olursa olsun T1 milyon düzeyinde olduğu görülmektedir. İşletmenin
her koltuk üretimi ise T1 milyon’lik üretim maliyetini artırmaktadır. Şekil 4.1’de
görülebileceği gibi, eğer işletme 40.000 adet koltuk üretirse başabaş noktasına gel-
mektedir. Başabaş noktası bir işletmenin toplam geliri ile toplam giderlerinin eşit
olduğu üretim miktarıdır. Eğer işletme 40.000 birimden fazla üretirse kâr edecek,
daha az üretirse zarar edecektir.
Şekil 4.1
Başabaş Analizinin
Grafiksel İfadesi
Faaliyet Kaldıracı
Önceki bölümde açıkladığımız gibi, sabit giderler bir işletmenin satış veya üretim
düzeyinden bağımsız giderleridir. İşletme faaliyetlerini büyütse de sabit giderle-
ri değişmeyecektir. Bu noktada sorulması gereken soru şudur; bir işletme daha
fazla sabit gidere mi sahip olmalı, yoksa işletmenin ana gideri değişken giderler
mi olmalıdır? Daha farklı bir ifade ile işletmeler daha çok kazanmak için büyük
Faaliyet kaldıracı işletmenin yatırımlar mı yapmalı, yoksa satışları arttıkça, üretimlerini artıracak esnek sis-
sahip olduğu sabit giderleri
ile ilgili olup, yüksek sabit temler mi kurmalıdır? Yukarıdaki koltuk üreticisi örneğine dönersek, işletmeler
giderleri yüksek düzeyde büyük bir koltuk fabrikası kurduğu zaman yüksek sabit giderlerle karşı karşıya
faaliyet kaldıracı anlamına kalacak, buna karşılık değişken giderleri daha az olacaktır. Alternatif bir şekilde
gelmektedir.
koltuk siparişi geldikçe küçük atölyeler kiralayarak da faaliyetini sürdürecektir.
Bu durumda işletmenin sabit giderleri düşük olacak, giderleri artan satışa bağlı
olacağından toplam değişken giderleri yükselecektir. Bu çerçevede işletme politi-
kasının ne olacağını görebilmek için faaliyet kaldıracını anlamamız gerekmekte-
dir. Faaliyet kaldıracı işletmenin sahip olduğu sabit giderleri ile ilgili olup, yüksek
sabit giderler yüksek faaliyet kaldıracına işaret etmektedir.
İşletmelerin sabit giderlerinin kârlarını nasıl etkilediğini anlayabilmek için
varsayalım ki, üç farklı koltuk üretici işletme vardır. Bu işletmelerin birincisi yük-
sek düzeyde sabit gidere sahiptir. Bu işletmeye Sabit A.Ş. diyelim, ikinci işletme
yüksek düzeyde değişken gidere sahiptir. Bu işletmeye ise Değişken A.Ş. diyebi-
liriz. Üçüncü işletmemiz ise çok yüksek sabit gidere sahiptir. Bu işletmenin ismi
de Yüksek Sabit A.Ş. olsun. Bu işletmenin satışlarının da Sabit A.Ş.’nin yaklaşık iki
misli olduğunu varsayalım. Bu işletmelerle ilgili bilgiler Tablo 4.7’de verilmiştir:
4. Ünite - Finansal Planlama ve Denetim 81
Tablolardan görülebileceği gibi, daha fazla sabit gidere sahip işletmelerin sa-
tışları arttıkça ve azaldıkça, kârları ya daha fazla artmakta, ya da daha fazla düş-
mektedir. Bu durum Sabit A.Ş ve Yüksek Sabit A.Ş’de açıkça görülmektedir. Bu iki
işletmenin satışlarındaki değişim Değişken A.Ş. işletmesinden çok daha fazladır.
Ancak dikkati çeken başka bir husus da Sabit A.Ş.’deki değişim, genel beklentile-
rin dışında Yüksek Sabit A.Ş.’den daha fazladır. Bu durumun nedeni işletmelerin
farklı faaliyet kaldıracı derecesine sahip olmasıdır.
Faaliyet Kaldıracı Derecesi (FAKD) bir işletmenin satışlarındaki değişimi ile
Faiz ve Vergi Öncesi Kârlarındaki değişim arasındaki ilişkiyi ortaya koyan bir gös-
tergedir. Bu göstergenin matematiksel ifadesi aşağıda verilmiştir:
Eğer işletme birden çok ürün üretiyorsa, bu durumda FAKD, para birimi cin-
sinden hesaplanabilir;
Hesaplama
FAKDQ 8 2 6,6
Yukarıdaki formülü bir tablo şeklinde ifade ederek problemi çözmeye çalışalım.
Bu formüle göre hisse senedi seçeneği ile borçlanma seçeneğinin kesim nokta-
sı 4,5 milyon tutarındaki FVÖK’dır.
Şekil 4.2
Finansal Başabaş
Noktası
Finansal Kaldıraç Derecesi (FİKD) bir işletmenin FVÖK değişimi ile hisse ba-
şına kâr değişimi arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Bu göstergenin matematiksel
ifadesi aşağıda verilmiştir:
F = Faiz Gideri
İHST = İmtiyazlı Hisse Senedi Temettü Tutarı
V = Vergi Oranı
Yukarıda verdiğimiz örnekteki her bir seçenekte T5.000 FVÖK tutarına sahip
olan işletmenin finansman kaldıraç derecesi şu şekilde hesaplanacaktır (Tablo 4.11);
86 Finansal Yönetim
Tablo 4.11 Hisse Senedi Seçeneği Borçlanma Seçeneği İmtiyazlı Hisse Senedi Seçeneği
Üç Farklı Seçeneğe
Göre T3.000 FVÖK
seviyesinde Finansal
Kaldıraç Derecesi
kaldıraca bir arada bakabiliriz. Finansal kaldıraç faaliyet kaldıraçla beraber kul-
lanıldığında, toplam kaldıraç elde edilmektedir. Toplam kaldıraç bir işletmenn
satışları ile hisse başına kazançları arasındaki ilişkiyi yansıtmaktadır.
Toplam kaldıraç derecesi (TKD) bir işletmenin satışlarındaki değişimin, hisse
başına kârlardaki değişime etkisini ortaya koyan bir göstergedir. Bu göstergenin
matematiksel ifadesi aşağıda verilmiştir:
TKDQ = Q birim satış hacmindeki TKD
∆Satış = Satışlardaki yüzde değişim
∆HBK = Hisse Başı Kârda Yüzde Değişim
Faaliyet kaldıraç derecesini farklı bir şekilde de ifade edebiliriz. Bu ifade FAKD
ile FİKD’nin birleşik etkisini de yansıtmaktadır;
Q birim satış hacmindeki TKD = Q birim satış hacmindeki FAKD x Belirli bir
FVÖK’seviyesindeki FİKD
Yukarıdaki ifadeyi daha açık bir şekilde aşağıdaki gibi formülize edebiliriz;
Satış Hasılatındaki Toplam Kaldıraç Derecesi (TKDS) de şöyle hesaplanır:
Yukarıda hem satış hacmi hem de satış hasılatı cinsinden toplam kaldıraç de-
recesi verilmiştir. Formüllerden görülebileceği gibi, yüksek sabit ve faiz giderleri
olan işletmelerde daha yüksek toplam kaldıraç derecesi olmaktadır.
Konuyu bir örnekle açıklayalım. Örneğin 200 bin birim kalem üreten bir işlet-
menin kalem satış fiyatı T100, birim değişken kalem gideri T30 ve sabit giderleri
T7 milyon olsun. Bu işletme yılda T2 milyon faiz gideri ödemektedir. Buna göre 5
milyon birim satış hacminde TKD aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.
tutarın altında satış yaptıklarında büyük miktarda zarar edebilirler. Buna karşılık
düşük faaliyet kaldıracına sahip işletmelerin biraz daha esnek olmaları söz konu-
sudur. Yüksek sabit giderleri yoktur. Satışları arttıkça giderleri artmaktadır. Bu tür
işletmelere örnek olarak küçük imalatçıları gösterebiliriz. Yeni işler aldıkça, yeni
atölyeler kiralarlar ve yeni işçiler istihdam ederler. Böylece işler kötüye gittiğinde
daha az zarar ederler. Ancak bu işletmeler yüksek değişken giderleri nedeniyle
çok yüksek düzeydeki satışlarda bile çok büyük kârlar elde edemezler. Faaliyet
kaldıraç derecesini etkin olarak kullanan işletmeler bu nedenle faaliyetlerini daha
iyi bir şekilde denetlerler.
Diğer taraftan, finansman kaldıraç derecesi de benzer şekilde yönetilmelidir.
Yüksek FVÖK beklentisi olan işletmelerin borçlanarak finansal kaldıraçlarını
yükseltmeleri ve böylece daha yüksek HBK elde etmeleri söz konusudur. Örne-
ğin pazarında tekel özelliğine sahip olan bir işletmenin yüksek finansal kaldıraç
derecesine sahip olması ona yarar sağlayacaktır. Günümüzde telefon pazarında
faaliyet gösteren işletmeler, pazarda çok güçlü olduklarından yüksek finansal kal-
dıraçla çalışırlar. Ancak beklenen FVÖK’ları oynaklık gösteren yüksek iş riskine
sahip olan işletmelerin daha az borçlanarak finansal kaldıraç derecelerini düşür-
meleri daha akıllıca olacaktır.
Yüksek iş riskiyle çalışan tarım işletmeleri aşırı borçlanırsa uygun olmayan
hava koşulları karşısında başarısız olma olasılıkları yüksek olacaktır.
Son olarak toplam kaldıraç derecesinin hem faaliyet hem de finansal kaldı-
racı bir arada gösterdiğini görmüştük. Yüksek toplam kaldıraç derecesine sahip
olan işletmelerin de riskli iş koşulları karşısında başarısız olmaları söz konusudur.
Çünkü bu işletmeler bir taraftan yüksek sabit giderlerini ödemek durumunday-
ken, diğer taraftan yüksek finansman giderlerini karşılamak zorundadır. Bir pet-
rol sondaj işletmesinin yüksek sabit giderlerle çalıştığını varsayarsak, bu işletme-
nin aynı zamanda yüksek tutarda borcunun olması durumunda, toplam kaldıraç
derecesi çok yüksek olacaktır. Petrol sondajının başarısız olması onları çok zor bir
duruma düşürecektir. Benzer bir durum 2008 yılında çok yüksek boçlanma ile
çalışan dünyanın en büyük yatırım bankalarından biri olan Lehmen Brothers’in
başına gelmiş ve varlık fiyatlarının düşmesi sonucunda işletme iflas etmiştir. Di-
ğer taraftan, pazarında neredeyse tekel olarak çalışan Microsoft’un yüksek toplam
kaldıraç derecesine sahip olması, onun kârlarını artıracaktır. Buna karşılık kısa
vadede başarısızlık ihtimalleri düşük olduğundan yüksek toplam kaldıraç derece-
si onun için yararlı olacaktır.
Elde edilen 2,91 oranı oldukça tatminkâr gözükmektedir. İşletmenin borç fa-
izleri ile taksitlerini zorlanmadan ödeyebileceği anlaşılmaktadır. Ancak durumu
daha iyi yorumlayabilmek için sektör ortalamalarına bakmak gerekmektedir.
Sektör Ortalamaları: İşletmelerin sermaye yapılarının, diğer bir ifade ile
borç özkaynak kompozisyonlarının sağlıklı olup olmadığını anlayabilmek için
sektör ortalamalarına bakmak gerekmektedir. Yoğun rekabetin hüküm sürdüğü
sektörlerde ortalamanın altında yer alan işletmelerin finansal performansları
ile ilgili soru işaretleri ortaya çıkabilmektedir. Sektörde söz konusu olabilecek
ekonomik darboğazlarda, düşük sermayeye sahip veya yüksek faiz yükü ile karşı
karşıya olan işletmelerin başarısız olma olasılıkları biraz daha fazla olduğun-
dan, bankalar ve finansman şirketleri kredi verirken bu hususları dikkate alır-
lar. Örneğin ABC işletmesinin yer aldığı imalat sektöründeki işletmelerin, borç
özkaynak faiz ödeme gücü oranları ile borç servisi karşılama gücü oranları şu
şekilde olsun (Tablo 4.12);
90 Finansal Yönetim
Özet
Finansal planlamayı açıklamak. işletmeler, ilk olarak gelir tablosunu (proforma
1 Finansal planlama; işletmelerin yatırım, finans- gelir tablosu) tahmin ederek işe başlarlar. Gelir
lama ve mevcut varlıklarını iyi bir şekilde yöne- tablosundan elde edilecek net kâr tutarı işletme-
tebilmeleri için satışlarını, gelirlerini, varlıkla- nin iç finansman olanaklarını ortaya koyacaktır.
rını ve kaynaklarını tahmin etmeleri sürecidir. Daha sonra proforma bilanço hazırlanacaktır.
Sonuç itibari ile finansal planlama faaliyetinin İşletme yönetiminin kararları proforma finan-
temel amacı finansal tabloların tahmin edilme- sal tablo hazırlarken daha önce belirlenmiş var-
sidir. İşletmeler çeşitli nedenlerle finansal plan- sayımlara dayanmaktadır. Ancak bazı koşullar
lama yaparlar. Bunlardan başlıcaları işletmenin altında işletmeler bu varsayımları gevşetebilir
gelecekteki finansal durumunu görebilmek, be- veya değiştirebilir. İşletmenin fazla kapasitesinin
lirsizlikle başa çıkabilmek ve işletmenin finansal olması, ölçek ekonomisinin avantajları, büyük
durumunu sık sık gözden geçirmek ve yeniden tutarlarda varlık satın alımlarının zorunlu olması
yorumlamaktır. Finansal planlama faaliyeti sa- ve bazı yönetim giderlerinin oluşması gibi koşul-
tışların tahmin edilmesi ile başlamaktadır. İşlet- lar işletme yönetimini zorlamaktadır.
melerin finansal tablolarını başarılı bir şekilde
tahmin edebilmeleri, gerçekçi satış öngörülerine Finansal denetimi açıklamak.
3
dayanmaktadır. Satış tahminleri ile gelir tablola- İşletmelerin faaliyetlerini finansal olarak de-
rının oluşturulması ve buna bağlı olarak bilan- netlemesi büyük ölçüde maliyet ve finansman
çonun tahmin edilmesi gerekmektedir. İşletme odaklıdır. Finansal denetim, işletmenin giderleri
yönetimi satış tahminlerinde başarısız olursa, ile kârları arasındaki ilişkiyi ortaya koyarak yö-
işletmenin performansı bundan etkilenebilecek- neticilerin karar vermesine ve işletme faaliyetle-
tir. İyimser veya kötümser raporlar yanlış plan- rinin planlanmasına yardımcı olmaktadır.
lamaya neden olacağı için, ya işletmenin riskleri
artacaktır ya da işletme kaynaklarını etkin ola- Başabaş analizi ile faaliyet kadıracını açıklamak.
4
rak kullanamayacaktır. İşletmelerin faaliyetlerini planlamak ve giderle-
rini denetlemek için öncelikle satışları ve gider-
Proformo finansal tabloları özetlemek. leri arasındaki ilişkiyi anlamaları gerekmektedir.
2
Gelecek dönemlere ilişkin olarak tahmin edilen İşletmeler, sabit ve değişken giderleri ile satış-
finansal tablolara iş dünyasında proforma finan- ları arasındaki ilişkiyi görebilmek için, başabaş
sal tablolar ismi de verilmektedir. Tahmin edilen
analizlerini yaparlar. İşletmelerde sabit giderler,
dönemde işletmenin ne kadar kaynağa ihtiyaç
belirli bir dönem içinde üretim hacmine bağlı
duyacağı, bu kaynağın ne kadarlık bir tutarının
olarak değişiklik göstermeyen giderlerdir. Sabit
işletme içi faaliyetlerden karşılanacağı ve işletme
dışı kaynaklardan ne kadarlık bir dış finansmana giderler, üretim düzeyinden bağımsız olurlar ve
ihtiyaç duyulacağının belirlenmesi gerekmekte- bu giderlerin, işletmenin üretim hacmi arttıkça
dir. En yaygın olarak kullanılan yöntemde önce tutarları değişmemektedir. Değişken giderler,
satışlar tahmin edilir. Daha sonra bu satışları bir dönem içinde satış tutarına bağlı olarak de-
desteklemek için ne tutarda yatırım yapılaca- ğişiklik gösteren giderler olup, üretim ya da satış
ğı belirlenmektedir. Takip eden adımda da bu tutar veya miktarlarındaki değişmelere bağlı ola-
yatırımı destekleyecek olan kaynakların ortaya rak değişme gösterirler. Değişken giderler, tama-
konulması gerekecektir. İşletme öncelikle dağı- mıyla işletmenin üretim ve satışlarına bağlıdır,
tılmayan kârları ile kaynak sağlamaya çalışacak, işletmenin iş hacmi arttıkça yükselirler ve azal-
daha sonra borçlanacak, en son olarak da hisse dıkça düşerler. Başabaş analizi bir işletmenin sa-
senedi çıkartarak faaliyetleri için fon sağlayacak-
bit mal-iyetleri, değişken maliyetleri, satış hacmi
tır. Bu durum Myers (1984) tarafından ortaya ko-
ve kârları arasındaki ilişkileri inceleyen yönteme
nan Finansal Hiyerarşi Teorisinde açıklanmakta-
verilen isimdir. Bu analiz sayesinde bir işletme-
dır. Proforma finansal tablo hazırlama sürecinde
4. Ünite - Finansal Planlama ve Denetim 93
nin hangi satış hacminde kâra geçebileceği gö- Finansal ve toplam kadıracı açıklamak.
5
rülebileceği gibi, sabit ve değişken giderlerin kâr İşletmelerin hangi düzeyde özkaynak, imtiyazlı
üzerindeki etkisinin bir ölçüde anlaşılması da hisse senedi veya borç kullanmaları gerektiği fi-
sağlanır. Başabaş noktası analizlerinin işletme- nansal başabaş analizleri ile hesap edilmektedir.
lerin faaliyetlerini planlama ve denetlemelerine Finansal Kaldıraç Derecesi (FİKD) ise bir işlet-
çok önemli katkıları vardır. Başabaş analizleri, menin FVÖK değişimi ile hisse başına kâr deği-
bir işletmenin, yeni bir ürünün üretim ve satı- şimi arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Toplam
şı kararında kâra geçebilmeleri için ne kadarlık işletme riski iş riski ile finansal risklerin topla-
bir satış ve üretim hacmine sahip olmasını be- mından oluşmaktadır. İşletmeler iş riskine ilave-
lirlerler. Ayrıca işletmenin faaliyetlerini genişlet- ten borçlanırlarsa finansal riskleri de artacaktır.
tiğinde sabit ve değişken giderlerinin ne ölçüde Finansal kaldıraç faaliyet kaldıraçla beraber kul-
değişeceğini gösterdiği için işletmenin üretim ve lanıldığında, toplam kaldıraç elde elde edilmek-
satışlarına ilişkin kararlarına yardımcı olacaktır. tedir. Toplam kaldıraç bir işletmenin satışları ile
Son olarak işletmeler üretim faaliyetlerini mo- hisse başına kazançları arasındaki ilişkiyi yan-
dernize ettikçe, daha fazla sabit giderle ve daha sıtmaktadır. Toplam Kaldıraç Derecesi (TKD)
düşük birim başına değişken giderle karşı kar- bir işletmenin satışlarındaki değişiminin, hisse
şıya kalacaklarından, başabaş analizleri yatırım başına kârlardaki değişime etkisini ortaya koyan
projesinin sonuçları hakkında bilgi verecektir. bir göstergedir.
Faaliyet kaldıracı işletmenin sahip olduğu sa- İşletmelerin faaliyetlerini başarılı bir şekilde
bit giderleri ile ilgili olup, yüksek sabit giderle- denetleyebilmeleri için, faaliyet, finansman ve
ri yüksek faaliyet kaldıracına işaret etmektedir. toplam kaldıraç derecelerini hesaplamaları ve
Faaliyet Kaldıracı Derecesi (FAKD) ise, bir işlet- onları etkin olarak kullanmaları gerekmektedir.
menin satışlarındaki değişimi ile Faiz ve Vergi Bir işletme her zaman istediği kadar borçlana-
Öncesi Kârlarındaki değişim arasındaki ilişkiyi mayabilir. Borçlanma üzerindeki en önemli kı-
ortaya koyan bir göstergedir. İşletmeler faaliyet- sıt, işletmenin bu borçları ve faizleri ödeyebil-
lerini yürütmek için özsermeyelerinin yanında, me yeteneğidir. Her işletmenin bir borç ödeme
yabancı kaynak kullanabilirler. Yabancı kaynak kapasitesi vardır. Borç ödeme kapasitesi onun
kullanmak bir tercih olmakla birlikte, işletmele- maksimum borç anapara ve faiz ödeme yete-
rin hemen hemen hepsi belirli oranlarda borç- neğini bize vermektedir. Borçlanma yeteneği-
lanarak yabancı kaynak kullanmaktadır. Yabancı ni gösteren en önemli göstergeler ödeme gücü
kaynak kullanarak kaynaklarını artırıp üretim oranları, sektördeki benzer işletmelerin finansal
ve satış kapasitelerini artırabilirler. Buna borç- oranları, yatırım uzmanlarının raporları ile de-
lanmanın kaldıraç etkisi denilmektedir. Finansal receleme kurumlarının raporlarıdır.
kaldıraç ve borçlanarak sermaye yapısını değiş-
tirmek finans literatüründe eş anlamlıdır.
94 Finansal Yönetim
Kendimizi Sınayalım
1. İşletmelerin finansal planlama nedenleri aşağıdaki- 6. Aşağıdakilerden hangisi proforma finansal tablo
lerden hangisidir? hazırlanırken gevşetilebilen varsayımlardandır?
a. İnsan kaynakları yönetimini planlama a. Yönetimdeki değişim
b. Yatırım analizleri yapma b. Satış iskontoları
c. İşletmenin fazla (artık) kapasitesi
c. İşletmenin finansal durumunu sık sık gözden
d. Banka teminat mektupları
geçirme
e. İşletme denetimi
d. Pazarlama stratejilerini oluşturma
e. Üretim planlarını yenileme 7. Aşağıdakilerden hangisi toplam kaldıraç derecesini
en iyi açıklamaktadır?
a. Bir işletmenin FVÖK’ındaki değişiminin, hisse
2. Aşağıdakilerden hangisi bir işletmenin satışlarının başına kârlardaki değişime etkisi
tahmin edilmesinde başlangıç noktasıdır? b. Bir işletmenin satışlarındaki değişiminin,
a. Satıcıların performansları FVÖK’ daki değişime etkisi
b. Ekonomik Analiz c. Bir işletmenin maliyetlerindeki değişiminin,
c. Sektör Analizi hisse başına kârlardaki değişime etkisi
d. Promosyon kampanyaları d. Bir işletmenin satışlarındaki değişiminin, hisse
e. Fiyatlama başına kârlardaki değişime etkisi
e. Bir işletmenin satışlarındaki değişiminin, hisse
fiyatlarındaki değişime etkisi
3. Aşağıdakilerden hangisi proforma finansal tablola-
rı en iyi tanımlamaktadır? 8. Aşağıdakilerden hangisi başabaş analizini en iyi ta-
a. Gelecek döneme ilişkin finansal tablolar nımlamaktadır?
b. Geçmiş döneme ilişkin finansal tablolar a. İşletmeler, sabit ve değişken giderleri ile satışları
arasındaki ilişkiyi görebilmek için, başabaş ana-
c. Günümüze ilişkin finansal tablolar
lizlerini yaparlar.
d. Yayınlanarak ilan edilen finansal tablolar b. İşletmeler, sabit ve değişken giderleri ile kay-
e. Detaylandırılmış finansal tablolar nakları arasındaki ilişkiyi görebilmek için, ba-
şabaş analizlerini yaparlar.
4. Aşağıdakilerden hangisi Finansal Hiyerarşi Teori- c. İşletmeler, sabit ve değişken giderleri ile özser-
sini en iyi açıklamaktadır? mayeleri arasındaki ilişkiyi görebilmek için, ba-
a. Finansal hiyerarşide genel müdür en üst ma- şabaş analizlerini yaparlar.
kamdadır. d. İşletmeler, finansman giderleri ile borçları ara-
b. Finansal hiyerarşide finansman müdürü en üst sındaki ilişkiyi görebilmek için, başabaş analiz-
lerini yaparlar.
makamdadır.
e. İşletmeler, yönetim giderleri ile satışları arasın-
c. Finansal hiyerarşiye göre işletmeler öncelikle daki ilişkiyi görebilmek için, başabaş analizleri-
hisse senedi ihraç ederek faaliyetlerini finanse ni yaparlar.
eder.
9. Sabit giderleri T2.000 olan bir işletmenin, birim
d. Finansal hiyerarşiye göre işletmeler öncelikle
satış fiyatı T10 ve birim değişken fiyatı T5 ise, aşağıda-
iç kaynaklarını kullanarak faaliyetlerini finanse kilerden hangisi bu işletmenin miktar olarak başabaş
eder. noktasıdır?
e. Finansal hiyerarşiye göre işletmeler öncelikle a. 100
borçlanarak faaliyetlerini finanse eder. b. 200
c. 300
5. Aşağıdakilerden hangisi proforma gelir tablosunu d. 400
hazırlamak için yapılan temel varsayımdır? e. 500
a. Gelecek döneme ilişkin satışlardaki değişim 10. Aşağıdakilerden hangisi faaliyet kaldıracı ile ilgilidir?
b. Gelecek döneme ilişkin maliyetlerdeki değişim a. İşletmenin sabit giderleri
c. Gelecek döneme ilişkin işçilikteki değişim b. İşletmenin satışları
d. Gelecek döneme ilişkin kaynak ihtiyacı değişim c. Satışların maliyeti
e. Gelecek döneme ilişkin amaçlanan kâr tutarı d. Finansman giderleri
e. İşletmenin ödeyeceği vergiler
4. Ünite - Finansal Planlama ve Denetim 95
Sıra Sizde 4
İşletmelerin faaliyetlerini finansal olarak denetlemesi
büyük ölçüde maliyet ve finansman odaklıdır. İşletme-
nin giderleri ile kârları arasındaki ilişkiyi ortaya koya-
rak yöneticilerin karar vermesine ve işletme faaliyet-
lerinin planlanmasına yardımcı olmaktadır. İşletmeler
faaliyetlerini planlamak ve giderlerini denetlemek
için öncelikle satışları ve giderleri arasındaki ilişkileri
anlamaları gerekmektedir. Daha sonra sabit giderle-
ri arasında olmasına rağmen gelir tablosunda ayrı bir
kalem olarak gösterilen finansman giderlerini değer-
lendirmek gerekmektedir. İşletmenin sabit giderleri ile
finansman giderlerinin hacmi, kârlılığı ile hisse başına
kârını değiştirerek finansal planlama faaliyetlerini de
etkileyeceğini unutmamamız gerekmektedir.
96 Finansal Yönetim
Yararlanılan Kaynaklar
finansal oranları, yatırım uzmanlarının raporları ile Arnold, G. (2005). Corporate Financial Management,
dereceleme kurumlarının raporlarıdır. Ödeme gücü Prentice Hall.
oranları finansal denetimde en sık kullanılan araçlar- Brıgham F. E. (1994). Fundamentals of Financial Ma-
dır. Bu oranlardan en önemlisi faiz ödeme gücü oranı- nagement, Drayden.
dır. Bu oran bize bir işletmenin borç faizlerini ödeme Myers, S. C. (1984). “The Capital Structure Puzzle”, The
yeteneğini vermektedir. İşletmelerin sermaye yapıları- Journal of Finance, 3.
nın, diğer bir ifade ile borç özsermaye kompozisyonla- Moyr R. C., Mcguigan J. R., Kretlow W. J. (1995). Con-
rının sağlıklı olup olmadığını anlayabilmek için sektör temporary Financial Management, West.
ortalamalarına bakmak gerekmektedir. İşletmelerin Ross S. A., Westerfield R. W., Jaffe J. (1999). Corporate
ihraç ettikleri borçlanmaya yönelik menkul kıymet- Finance, Mc Graww Hill.
ler derecelendirme kuruluşları tarafından derecelen- Van Horne J. C., Wachowicz J. M. (2001). Fundamen-
dirilmektedir. Bu kuruluşların verdikleri notlar bir tals of Financial Management, Prentice Hall.
borçlanma pazarında oldukça önemlidir. En yüksek Welch I. (2009). Corporate Finance An Introduction,
not AAA derecesidir, tahvilin derecesi düştükçe ihraç Pearson.
eden kuruluşun ödemesi gereken faiz oranı artmak- Weston J. F., Scott B., Brigham F. E. (1996). Essentials
tadır. İşletmelerin finansal performansı geliştikçe, de- of Manegerial Finance, Drayden.
receleri yükselmektedir. Derecelendirme kuruluşları
işletmelerin ihraç ettikleri borçlanma araçları için de-
recelendirme yaparken bankalar ve finans kuruluşları
risk modelleri kurarak özellikle küçük ve orta ölçekli
işletmelere yönelik kredi skorlaması yapmaktadır. Bu
uygulamalar bankaların risk yönetimi ile ilgili kural-
ları koyan Basel Komitesinin kararlarına uygun olarak
yürütülmektedir.
5
FİNANSAL YÖNETİM
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Kısa, orta ve uzun vadeli fon kaynaklarını açıklayabilecek,
İşletmelerin finansman ihtiyacını hangi fon kaynaklarından sağlayabileceğini
açıklayabilecek
Kısa, orta ve uzun vadeli fon kaynaklarının özelliklerini, avantajlarını ve riskini
özetleyebilecek,
Fon kaynaklarına ilişkin bazı hesaplamaları yapabilecek
bilgi ve becerilere sahip olacaksınız.
Anahtar Kavramlar
• Yabancı Kaynaklar • Orta Vadeli Banka Kredileri
• Ticari Kredi • Orta Vadeli Satıcı Kredileri
• Ticari Banka Kredileri • Finansal Kiralama
• Tahakkuklar • Forfaiting
• Finansman Bonosu • Öz Kaynaklar
• Faktoring • Otofinansman
• Menkul Kıymetleştirme
İçindekiler
• FİNANSMAN KAYNAKLARI
• KISA VADELI FON KAYNAKLARI
Finansal Yönetim Finansman Kaynakları
• ORTA VADELI FON KAYNAKLARI
• UZUN VADELI FON KAYNAKLARI
Finansman Kaynakları
FİNANSMAN KAYNAKLARI
İşletmelerde finans yöneticisinin en önemli görevlerinden biri işletmenin ihtiyaç
duyduğu fonları, zamanında, en uygun maliyetle, en uygun kaynaklardan sağla-
mak ve sağladığı bu fonları etkin bir şekilde kullanmaktır.
Finans yöneticisi hangi finansman kaynağını kullanacağına karar verirken söz
konusu fonun maliyeti, riski, tutarı, vadesi, kaynağa erişim hızı, özel koşulları, es-
nekliği, kullanım yerleri ve öncelikleri gibi faktörleri de belirlemiş olması gerekir.
İşletmenin sahip olduğu varlıklar, işletme bilançosunun varlık bölümünde yer
alırken, bu varlıkların finanse edildiği kaynaklar ise bilançonun kaynak bölümün-
de muhasebeleştirilir.
İşletmenin duran varlıkları, uzun vadeli yükümlülük ve özkaynaklar toplamın-
dan oluşan devamlı sermaye ile finanse edilir. Çalışma sermayesini temsil eden
dönen varlıkların finansmanının bir kısmı ise kısa vadeli kaynaklar ile karşılanır.
Finans yöneticisi ihtiyaç duyulan fonu sağlamada işletme içi ve işletme dışı
finansman kaynaklarından yararlanmaktadır. İşletme dışı fon kaynaklarına ya-
bancı kaynaklar, işletme içi fon kaynaklarına özkaynaklar denmektedir. Yabancı
kaynaklar, işletmenin belli bir süre sonra ödemek üzere üçüncü kişilerden sağla-
dıkları kaynaklardır. Özkaynaklar ise işletme sahip ve ortaklarının yatırmış oldu-
ğu, işletmenin kendi kaynaklarıdır.
İşletmelerin kullanabilecekleri fonlar, kaynaklarına veya vadelerine göre ince-
lenebilir. Fonları, kaynağına göre; özkaynak, yabancı kaynak ve otofinansman ola-
rak sınıflandırmak mümkündür. Aynı şekilde, vadelerine göre bir ayrım yapılacak
olursa fon kaynakları, kısa, orta ve uzun vadeli kaynaklar olarak sınıflandırılabilir.
Bir yıla kadar vadeye sahip kaynaklara kısa vadeli kaynaklar, 1-5 yıl arası kay-
naklara orta vadeli kaynaklar, 5 yıldan daha uzun vadeli kaynaklara ise uzun va-
deli kaynaklar denir.
Finansal yönetici işletme faaliyetlerinin özelliğine göre kaynak yapısını oluş-
tururken yabancı kaynakları ve özkaynakları çok iyi araştırmak, incelemek ve en
uygun bileşimi sağlamak zorundadır. İşletme bilançosunda yer alan dönen varlık-
lar, bir yıldan kısa vadeli borçlarla finanse edilirken, duran varlıkların uzun vadeli
borçlarla finanse edilmesi gerekmektedir. Duran varlıkların, sürekli olarak kısa
vadeli borçlarla finanse edilmesi, özellikle durgunluk ve yüksek faiz dönemlerin-
de nakit akışını olumsuz yönde etkileyerek işletmenin başarısızlığına yol açması
mümkün olabilmektedir.
100 Finansal Yönetim
Ticari Kredi
Ticari krediler işletmelere satıcılar tarafından sağlandığı için satıcı kredileri ola-
rak da ifade edilir. Satıcı kredileri, bütün işletmeler tarafından kullanılan kısa va-
deli fon kaynaklarıdır. Satıcı kredileri genellikle kısa vadeli olmasına rağmen, orta
vadeli satıcı kredileri de işletmeler tarafından kullanılmaktadır. Kısa vadeli satıcı
kredileri ile daha çok dönen varlıklar finanse edilirken, orta vadeli satıcı kredileri
ile duran varlıklar finanse edilir.
İşletmelerin cari borçlarının önemli bir kısmını ticari krediler oluşturmak-
tadır. Ticari kredi dışındaki diğer kredi türlerinden yararlanma imkânları kısıtlı
olan işletmeler, özellikle küçük işletmeler bu kaynağa daha fazla ilgi göstermek-
te ve daha sık olarak bu kaynaktan yararlanmaktadır. Finansal kurumlar dışın-
da kalan işletmelerde kısa vadeli borçların yaklaşık %40’ının ticari kredilerden
oluştuğu tespit edilmiştir. Buna göre işletmeler açısından kısa süreli finansman
kaynağı olan ticari kredinin, finansman kaynakları içinde göz ardı edilmeyecek
kadar önemli bir yere sahip olduğu söylenebilir.
Satıcılar, genellikle, sattıkları malların veya hizmetlerin karşılığını peşin tahsil
edemez. Böylece, herhangi bir ödeme yapılmadan veya malın bedeli tam olarak
tahsil edilmeden, mal teslim edilerek, alıcıya satıcı tarafından fon sağlanmış olur.
İşte, bu şekilde sağlanan kredilere, ticari kredi denilmektedir.
Satıcı kredilerinde açık hesap ve borç senetleri kullanılmaktadır. Satıcı, alıcının
ödeme gücünü ve uzun süreli ticari ilişkilerini göz önünde bulundurarak açık he-
sap açabilir. Açık hesap açıldığında, mal veya hizmeti satın alan işletme, satıcıya
genellikle herhangi bir ödemede bulunmaz. Belge olarak satıcının defterlerinde
mal veya hizmetlerin tutarını gösteren bir alacaklar hesabı ile alıcıya gönderilen
faturalar vardır.
Açık hesabın kullanılmadığı durumda, satıcı bir belge, çek veya senet isteyebi-
lir. Borç senedi, çek gibi kıymetli bir yasal belgenin istenmesinin iki temel nedeni
vardır. Bunlardan ilki, alacağın daha kolay tahsil edebilmesi, diğeri ise alacakları
karşılık göstererek nakit gereksinimi karşılamasıdır. Özellikle nakit gereksinimi
karşılamak için, borç senetlerini vadesi gelmeden bankaya iskonto ettirebilir.
Kısa vadeli fon kaynağı olarak ticari kredinin birçok üstünlüğü vardır. İşletme
açısından, ticari kredinin en önemli üstünlüğü, kullanıma hazır bir fon kaynağı
olmasıdır. Kredi kullanımı için, satıcıyla yazılı bir anlaşma yapmaya gerek yoktur.
Ancak, vadenin uzatılması talebi veya kredi tutarının artırılması durumunda, sa-
tıcıyla görüşme yapmak gerekebilir.
102 Finansal Yönetim
Ticari kredi, diğer kısa vadeli kredi türlerinde olduğu gibi, açılmasıyla kullan-
dırılması arasında bir gecikmeye neden olmaz. Ticari kredi kullanan bir işletme,
varlıklarını rehin veya ipotek etmez.
Ticari kredi kullanımının bir maliyeti olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca, vade
dolduğunda, ödeme yapılmazsa, vade farkı ödemesi söz konusu olabilir. Satıcılar,
alacaklarını vadesinde tahsil edebilmek için, oldukça yüksek vade farkı talebinde
bulunurlar. Bu nedenlerle, ticari kredinin işletmelere maliyeti çok yüksek olabilir.
Ticari veya satıcı kredilerinde erken ödeme iskontosu da söz konusu olabil-
mektedir. Erken ödeme iskontosu, “a/b, net c” şeklinde ifade edilir. Burada; a:
iskonto oranını, b: ödemenin kaç günde yapılması gerektiğini, c: alacağın tahsil
edileceği süreyi gösterir. Örneğin “3/10, net 30” 30 gün vade tanınan bir alacak
10 gün içinde ödenirse %3 iskonto yapılacağını; aksi takdirde ödemenin 30 gün
içerisinde yapılması gerektiğini göstermektedir. Eğer müşteri kendisine tanınan
süre içerisinde erken ödeme yapmaz, son güne kadar beklerse iskonto süresi ile
son ödeme günü arasında parayı kullanmış olacaktır. Ancak bunun müşteriye bir
maliyeti vardır. Dolayısıyla finans yöneticisi erken ödeme iskontosundan vazgeç-
menin yıllık maliyetini hesaplamalı, bulduğu oranı bankanın kredi faiz oranla-
rıyla karşılaştırmalıdır. Eğer, erken ödeme iskontosundan vazgeçmenin maliyeti,
bankanın teklif ettiği faiz oranından yüksek ise bankadan kredi kullanılmalı ve
erken ödeme teklifinden yararlanılarak avantaj sağlanmalıdır.
ÖRNEK “1/10, net 30” kredi şartının 1 yıl içerisinde hiç kullanılmaması müşteriye 20 gün
kazandırmasına rağmen, bir maliyet getirmektedir. Söz konusu maliyetin ne kadar
olduğunu hesaplayınız. Eğer banka, işletmeye %14 faiz oranı ile kredi teklifinde bu-
lunuyor ise bu durumda işletme krediyi kullanmalı mıdır?
ÖRNEK ABC işletmesi kredili mal alımları ile ilgili değişik satıcılardan aşağıdaki gibi teklif-
ler almıştır. Bankanın işletmeye sunduğu kredi için talep ettiği faiz oranı %16’dır.
Bu durumda hangi işletmeden mal alınması uygundur?
Çözüm: Böyle bir durumda ABC işletmesinin bankanın teklifini kabul edip %16
faizle kedi kullanır, malı D satıcısından peşin alırsa, %37,1 indirim elde edecektir.
C satıcısından gelen teklif faiz oranının altında olduğu için kabul edilmeyecektir.
5. Ünite - Finansman Kaynakları 103
İşletmelerde ticari kredilerin kısa vadeli fon kaynağı olarak sıklıkla kullanılmasının
nedenleri nelerdir? 1
Ticari Banka Kredileri
Ticari banka kredileri, işletmeler için ticari krediden sonra ikinci derecede önem
taşıyan fon kaynağıdır. İşletmeler nakit açıklarını kısa vadeli banka kredileriyle
karşılamaktadır. Genel olarak işletmeler dönen varlık gereksinimlerini karşıla-
mak, stoklarını ve müşterilerinden olan alacaklarını finanse etmek için kısa vadeli
banka kredisi kullanmaktadır. Bazı durumlarda uzun vadeli kredi sağlanıncaya
kadar geçen zaman içinde işletmeler, kısa vadeli banka kredisi kullanabilmektedir.
İşletmenin stoklarının erimesi ve alacaklarının tahsili gerçekleştikçe kısa vadeli
kredilerin ödemesi yapılmaktadır.
Ticari bankalar, kredi taleplerini değerlendirirken kredi başvurusunda bulu-
nan işletmeler hakkında araştırma yapar. Müşteri ile banka arasındaki ilişkiye
göre, açılan kredi karşılığında genellikle güvence istenir. Müşterinin güvenilirliği-
nin yüksek olması durumunda güvencesiz veya imza karşılığı da kredi verilebilir.
Ancak, bu tür kredilerin toplam krediler içerisindeki nispi payı çok düşüktür.
Banka kredisinin ne kadar olacağı, müşteri ile banka arasındaki görüşmeler
sonunda belirlenir. Kredi gereksiniminin saptanması konusunda nakit bütçeleri
yöneticilere önemli yardımlarda bulunur. Eğer banka işletmeyi değerlendirdikten
sonra, kredi açmaya karar verirse, kredi işletme tarafından istenildiğinde kullanı-
labilir. İşletme yöneticileri, açılan kredinin tümünü kullanmayabilir. Kredinin iş-
letmeye maliyeti, kullanılan kredinin tutarıyla ilişkilidir. Kullanılan kredi arttıkça
kredinin maliyeti de artar.
Bankalarla işletmeler arasında imzalanan kısa vadeli kredi sözleşmesinde ol-
ması gereken bazı unsurlar vardır. Bunlar; borcun tutarı, faiz ve anapara ödemesi-
nin nasıl olacağını gösteren geri ödeme planı, teminatlar, garanti, sabit veya değiş-
ken faiz uygulaması, faiz ödeme dönemleri, borcun vadesi ve banka ile işletmenin
varsa anlaştıkları özel durumlar olarak sayılabilir.
Her işletme banka kredisinden yararlanma imkânına sahip değildir. Banka
kredisinden yararlanmanın bazı şartları bulunmaktadır. Bu şartlar; işletmenin
yeni kurulmuş olmaması, istikrarlı ve kârlı olması, aşırı derecede borçlu olmama-
sı, finansal tabloların güvenilir olması ve iyi bir yönetim kadrosuna sahip olması
şeklinde ifade edilebilir.
Bankalar, kredi açtıklarında, risk yüklendiklerinden, müşterilerinden temi-
nat isteyebilirler. Teminat istenmesinin nedeni, işletmeye verilen kredinin geri
ödenmesini garanti altına almak ve borçlu işletmeyi krediyi vadesinde ödemeye
zorlamaktır. Bankaların istedikleri teminatlar maddi teminat ve şahsi teminat ola-
rak ikiye ayrılmaktadır. Maddi teminatlar genellikle, altın, döviz, menkul kıymet,
gayrimenkul ipoteği, stoklar ve alacakların karşılık gösterilmesi gibi teminatlar-
dır. Şahsi teminatlar ise, maddi hiçbir güvenceye dayanmaz. Kredi sözleşmesinde
borç alanın imzası banka açısından teminat sayılmaktadır.
Günümüzde, işletmeler, bankalardan Türk Lirası karşılığı kredi yanında dö-
viz karşılığı kredi de kullanabilir. Döviz karşılığı kredi kullanımında en önemli
risk, kur riskidir. Özellikle, ihracat yapan işletmeler, döviz kredisini daha kolay
kullanabilir. Çünkü bu işletmelerin kullanacakları krediler için kur riski, diğer
işletmelere göre daha düşüktür.
104 Finansal Yönetim
İskonto Kredisi
İşletmeler taksitli satışlarından doğan alacaklarını yasal belge olan senet ve çek ile
güvence altına almak ister. Alacak senetlerinin ve müşterilerden alınan çeklerin
vadesi vardır. İşletmeler nakit ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çek ve senetlerini
vadesinden önce nakde dönüştürür. Bu işlemi çalıştıkları herhangi bir ticari ban-
ka ile yapabilirler. Çek ve senetler vadelerine göre belli bir faiz oranı üzerinden is-
konto edilmektedir. Bu tür kısa vadeli banka kredilerinde, çek ve senet tutarından
hesaplanan faiz ile yasal vergi ve kesintiler düşüldükten sonra kalan kısım nakit
olarak ödenmektedir.
İşletmeler, yurtdışı satışlarından doğan alacakları karşılığında almış oldukları
çekleri vadelerinden önce iskonto etmek isteyebilir. Bunu ticari bankalar aracılı-
ğıyla yapabilmektedirler. Buna iştira kredisi de denmektedir. Burada yabancı para
çekleri, vade tarihine kadar olan süreye karşılık gelen faiz ve kesintilerini düşerek
kullanıma sunulmaktadır. Böylece işletmeler kısa vadeli likidite ihtiyaçlarını sağ-
lamakla beraber tahsilât kolaylığından da yararlanmış olmaktadır.
Spot Kredi
Spot krediler kısa vadeli banka kredilerinden biridir. Spot kredinin özellikleri şöy-
ledir: kredi tutarı, vadesi ve faizi kullanım aşamasından belirlenen ve vade sonuna
kadar sabitlenen kredi türüdür. Spot kredisinde kredinin vadesinden önce kısmen
ya da tamamen geri ödeme yapılmasına izin verilmemekte, anapara ve faiz öde-
meleri vade sonunda yapılmaktadır. Ancak günümüzde bankalar, erken kapama
opsiyonlu spot kredileri de işletmelere finansal hizmet olarak sunmaktadır.
Döviz Kredisi
İşleyişi borçlu cari hesaba benzeyen döviz kredileri; ihracat, ihracat sayılan satış
ve teslimler ile döviz kazandırıcı faaliyetlerin finansmanı amacıyla, bu tür faali-
yetlerde bulunan işletmelere kullandırılan kredilerdir. Bankaların açmış oldukları
bu tür kredilerde sabit ya da değişken faiz oranları seçenekleri de sunulmaktadır.
Kredi yerli para veya döviz olarak da kullandırılmaktadır. Bu tür kredilerin amacı
ihracatı teşvik veya ülkeye döviz girişinin sağlanması olduğu için, bu tür krediler,
diğer kredilere göre vergi ve fon avantajına sahiptir.
5. Ünite - Finansman Kaynakları 105
Açık Kredi
Açık kredi, bankaların, kişilerin saygınlıklarına açtıkları kredi türüdür. Bu tür
kredide maddi bir güvence söz konusu değildir. Güvence, kredi alanın imzasıdır.
Güvencenin olmaması, bu tür kredinin bankalara olan riskini arttırmaktadır.
Bu nedenle, Bankalar Kanunu’nda, bu kredinin kullanılması sınırlandırılmış-
tır. Öte yandan, uygulamada, bankalar, açık krediyi en güvenilir müşterilerine
kullandırmaktadır.
Açık kredinin belirli ve hukuki bir şekilde tahsis edilmiş bir karşılığı ol-
mamakla birlikte, kredi alanın mali gücü, kişisel nitelikleri ve işletmenin ya-
ratacağı fonlar kredinin güvencesini oluşturmaktadır. Buna bağlı olarak açık
kredilerden daha çok, piyasada tanınmış, borç ödeme gücü yüksek, bankalarla
iyi ilişkiler kurmuş işletmeler yararlanabilmektedir. Açık kredilerin, bu tür kre-
dilerden yararlanan işletmeler açısından bir takım üstünlükleri aşağıdaki gibi
sıralanabilir.
• Açık krediler daha esnektir ve kredi alan işletmenin gereksinmesine hem
zaman hem tutar olarak daha iyi uyabilir.
• Açık kredilerde zaman kaybettirici formaliteler yoktur.
• Genel olarak açık kredilere uygulanacak faiz oranı ile güvenceli kredile-
re uygulanan faiz oranı arasında bir fark bulunmadığından, açık krediler,
ödenecek komisyonlardan sağlanacak tasarruf nedeniyle, göreli olarak ma-
liyeti daha düşük kredilerdir.
Açık krediler, özellikle kredi gereksinmeleri mevsimlere göre dalgalanma gös-
teren işletmeler için tercih edilebilecek bir kredi türünü oluşturmaktadır.
Karşılık Bakiyesi
Bu tür kısa vadeli banka kredileri, işletme ile banka arasında kararlaştırılan kredi
tutarının bir kısmının bankada dengeleyici bakiye olarak tutulması sonucu olu-
şur. Bankalar, verdikleri krediyi garantiye almak için, teminat yanında, kredinin
kullanımı için bazı sınırlamalar getirebilir. Bankalar genellikle kredi verdiği iş-
letmelerden talep ettikleri tutarın %10 ile %20’si arasındaki bir değeri işletme-
nin cari hesabında bulundurmasını talep etmektedir. Söz konusu tutar karşılık
bakiyesi olarak adlandırılmaktadır. Örneğin, işletmenin ihtiyaç duyduğu tutar
T80.000 ve banka %20 karşılık bakiyesi istemekte ise, işletme bankadan T100.000
talep etmelidir ki T80.000 olan ihtiyacını karşılayabilsin. Böyle bir durumda iş-
letme, bankada karşılık olarak bloke edilen fona da faiz ödeyeceği için, reel kredi
maliyeti daha da artacaktır.
ABC İşletmesi ticari bir bankadan %16 faizli bir yıl vadeli T100.000’lik kredi almış- ÖRNEK
tır. Hesapta bakiye olarak T10.000 bulunduracaktır. Bu durumda reel faiz ne kadar
olacaktır?
106 Finansal Yönetim
Çözüm: ABC İşletmesinin öncelikle almış olduğu kredi için ödeyeceği faiz
tutarını hesaplamak gerekir. Bu durumda 100.000 x 0,16 = T16.000 olacaktır.
Açılan T100.000’lik kredinin T10.000’si bakiye olarak bankada bırakılacağı
için, reel faiz şöyle hesaplanacaktır:
Akreditif Kredisi
Akreditif işlemi, ithalatçı ile ihracatçı arasında bir satış sözleşmesiyle başlar.
Standart bir sözleşmede sipariş edilen malların nitelikleri, taşıma şekli, sigortası,
yükleme tarihi, ödeme tutarı ve ödemede kullanılacak para birimi gibi konular
belirtilir. Daha sonra, ithalatçı, ihracatçı lehine, akreditif açması için bankasına
başvurarak akreditif bedelini bankaya yatırır.
Oysa akreditif kredisi alan işletmeler, akreditif açtıklarında, söz konusu tutarı
bankaya yatırmaz. Akreditif kredisi, bankaların, ithalatçı müşterilerine sağladık-
ları kısa vadeli bir kredi türüdür.
Akreditifin açılmasıyla, ihracatçının akreditif şartlarını yerine getirmesi ara-
sında geçen bir süre söz konusudur. Eğer, akreditif açılırken, banka, ithalatçı-
dan, mal bedelini talep etmemiş ve malların tutarını, ihracatçıya transfer yapı-
lacağı gün talep ediyorsa ithalatçıya akreditif kredisi açılmış demektir. Böylece,
akreditif tutarının akreditif açıldığında banka tarafından peşin alınmamasıyla,
ithalatçıya kredi sağlanmaktadır. İthalatçı, mal tutarını bankaya yatırmadıkça
gümrüklerden malını çekmek için gerekli belgeleri bankadan alamayacaktır. Bu
nedenle, söz konusu belgeler, bankanın açmış olduğu kredinin ek güvencesini
de oluşturur.
Akreditif kredisi, işletmelere cari hesap kredisi gibi, banka tarafından yapılan
inceleme ve değerlendirmelerden sonra açılır. Akreditif kredilerinde de bankalar,
işletmelerden menkul ve gayrimenkul olarak teminat alabilir.
5. Ünite - Finansman Kaynakları 107
Malların yüklenmesi ile ilgili bilginin akreditifi açan bankaya gelmesi duru-
munda, akreditif tutarının tamamı bankaya yatırılırsa akreditif kredisinin işlet-
meye hiçbir maliyeti yoktur. Akreditif tutarı bankaya yatırılmazsa yapılan transfer
tutarı üzerinden faiz işlemeye başlar.
Avans
Bazı işletmeler, gelecekte üretip satacakları mallar ve hizmetler için müşterilerin-
den avans olarak fon temin edebilmektedir. Böylece, malın veya hizmetin sipari-
şinde, alıcıyla yapılan anlaşmaya göre fon temin edilmektedir. Özellikle, sipariş
üzerine çalışan veya rekabetin az olduğu sektörlerde faaliyet gösteren işletmeler,
müşterilerinden avans alabilir.
Avans şeklindeki ödemeler, monopol veya oligopol piyasalarda geçerlidir. Re-
kabetin yoğun olduğu piyasalarda, siparişte peşin ödemelere pek rastlanmaz.
bir yılı geçmeyen kredilerdir. Banka, işletmelerin yurt dışında buldukları bu krediye
aracılık eder, gerekirse işletmeler lehine yurt dışındaki kreditöre garanti verir.
Diğer kısa vadeli krediler ise banka kabulü, ihracat hazırlık kredileri, kesin
satışlı ihracat kredileri, ihracat bedelinin tahsili ile ilgili krediler, döviz kredileri,
teminat akreditif kredisi ve garanti mektupları olarak sayılabilir.
Tahakkuklar
İşletmeler çalışanlarına maaş ve ücret ödemelerini genellikle haftada, on beş günde
veya ayda bir yapmaktadır. Bunlar işletmenin bilaçosunda tahakkuk etmiş ücretler
olarak görünür. Benzer şekilde işletmenin ödemesi gereken vergiler ile çalışanların
bordrolarından kesilmiş olan gelir vergileri, sosyal güvenlik primleri ve satışlardan
toplanan vergiler genellikle haftalık, aylık veya üç aylık dönemler itibariyle öden-
mektedir. Dolayısıyla, tahakkuk etmiş vergiler ile birlikte tahakkuk etmiş ücretler
ödeme zamanına kadar, bilançonun kaynaklarında yer alır. Bu tür giderlerin tahak-
kuku ile ödenmesine kadar geçen sürede, işletme bunları maliyetsiz olarak kullana-
bilir. Ödenecek vergi ve ücretlerin yanısıra ikramiyeler, müşterilerden alınan avans-
lar, depozito ve teminatlar, şubelerden veya ana kurumdan alınan kısa süreli krediler,
uzun vadeli kredilerin vadesi gelen ksımları ile faizleri ve repo ödemeleri gibi taha-
hakkuk etmiş kısa vadeli giderler de kendiliğinden oluşan fonlar olarak adlandırılır.
İşletmenin faaliyetlerinin artmasıyla birlikte bu tahakkuklarda kendiliğinden
artış gösterecektir. Ayrıca, bu tür kısa vadeli borçlara bir yerde “maliyeti olmayan
fonlar” denmesinin nedeni, söz konusu tahakkuklar vasıtasıyla sağlanan fonlar
için belirlenmiş bir faiz ödemesinin olmamasıdır. Ancak bu işletme tahakkuk-
larını düzenli bir şeklide kontrol edemez. Çünkü ücret ve maaş ödemelerinin
zamanlaması, ekonomik şartlara ve faaliyette bulunulan sektörün standartlarına
göre belirlendiği gibi, vergi ödeme süreleri de kanunlarla belirlenmiştir. Dolayı-
sıyla, işletmeler tüm tahakkukları kullanabildikleri kadar kullanacaklar, fakat bu
hesapların seviyeleri üzerinde kontrolleri çok az olacaktır.
Finansman Bonosu
Finansman bonosu genellikle büyük işletmelerin kısa vadeli finansman ihtiyaçlarını
karşılamak amacıyla, aracı kurumlara veya doğrudan yatırımcılara sunmak amacıyla
ihraç ettikleri borç senedi olarak tanımlanabilir. Türkiye’de finansman bonosu ser-
maye piyasası araçları arasında sayılmıştır. Sermaye Piyasası Kurulu finansman bo-
nosunu ihraç edecek kuruluşları sıralamıştır. Bunlar; anonim ortaklıklar, özelleştirme
kapsamındaki kamu iktisadi teşebbüsleri ve mahalli idarelerdir. Finansman bonola-
rının vadesi kısa olmasından dolayı finansal anlamda para piyasası aracı olmakla bir-
likte, Türkiye’de borçlanma aracı olarak sermaye piyasası araçları arasında sayılmıştır.
Finansman bonosunun vadesi genel olarak 30 günden az 364 günden çok ol-
mamak üzere ihraççı tarafından belirlenmektedir. Finansman bonoları ihracçı
tarafından belirlenen vadeye uygun iskonto oranları ile iskonto edilerek bulunan
fiyat üzerinden satılır. Başka bir ifadeyle, finansman bonosunda faiz genellikle
peşin olarak ödenir. Bundan dolayı da reel faiz oranı daha yüksektir. Finansman
bonosunun reel faiz oranı aşağıdaki formül ile hesaplanabilir:
Burada;
ir = Reel faiz oranı
r = İskonto oranı
b = Gün olarak vadeyi ifade etmektedir.
5. Ünite - Finansman Kaynakları 109
ABC İşletmesi 90 gün vadeli T20.000.000’lik %16 faizli finansman bonosu ihraç ÖRNEK
etmiştir. Finansman bonosunun faizi peşin ödenmiştir. Finansman bonosunun için
ödenen reel faiz ve ödenen faiz tutarı ne kadardır?
Burada;
P = Finansman bonosunun satış fiyatı
ND = Nominal değer
r = İskonto oranı
a = Vadeye kalan gün sayısı
b = Gün olarak vadeyi ifade etmektedir.
Bir finansman bonosunun üzerinde yazılı olan nominal değeri T100’dir. Faiz oranı ÖRNEK
%12’dir. Finansman bonosunun vadesi 180 gündür ancak yatırımcı vadenin bitimi-
ne 70 gün kala satın almıştır. Bu durumda finansman bonosunun fiyatı ne kadar
olacaktır?
Çözüm:
olacaktır.
Faktoring
Faktoring, işletmelerin genellikle kısa vadeli satışlardan doğan alacak haklarının,
faktör adı verilen finansal kuruluşlara (faktoring şirketlerine) satılmasıyla, işlet-
melere kısa vadeli fon sağlama olanağı veren bir finansman yöntemidir.
Faktoring işlemlerini faktoring şirketleri gerçekleştirir. Faktoring, faktoring
şirketi ile alacaklı işletme arasında yapılan ve süreklilik gösteren bir anlaşma-
dır. Bu anlaşma ile alacaklı işletme, alacaklarının tamamını veya bir kısmını
faktöre devreder ve bu işlemi borçlulara bildirme işini üslenir. Buna karşılık
faktör, alacakları tahsil etmeyi, ödenmeme riskini üstlenmeyi, alacak tutarlarını
peşin olarak veya belirli bir vadenin bitiminde ödemeyi taahhüt eder. Faktoring
işlemlerinde amaç, işletmeye, alacaklarını vadelerinden önce tahsil ederek fi-
nansman kaynağı sağlanması ve işletmenin, alacakları nedeniyle sorumlu oldu-
ğu bürokratik işlemlerden kurtulmasıdır. Buradan anlaşılacağı gibi, faktoringte
işletmelere muhasebe, tahsilât ve finansman hizmetlerinin tümü veya bir kısmı
sunulmaktadır.
Faktör kuruluşun muhasebe fonksiyonunu yüklenmesi durumunda, işlet-
menin alacaklarının takibi ve muhasebesi ile ilgili bürokratik işlemler, faktör
tarafından yürütülür. Faktör, bu hizmetler karşılığında, ilgili işletmeden ücret
almaktadır.
Faktoring işleminin aşamalarını gösteren süreçler Şekil 5.1’de gösterilmiştir.
Şekilden de görüleceği üzere faktoring işleminde üç ana taraf bulunmaktadır.
Bunlar, müşteri işletme, borçlu müşteri ve faktör kuruluştur. Burada, müşteri
işletme ürünleri vadeli olarak müşterisine satar ve faktör de satış işlemini fatu-
ralama ile fatura bedelini tahsil etme sorumluluğunu üstlenir. Faktör müşteri
işletmeye ödemeyi iki aşamada gerçekleştirmektedir. İlk aşamada işletme sattığı
ürünü müşterisine teslim ettiğinde, faktör hemen müşteri işletmeye fatura bede-
linin %80’ini öder. İkinci aşamada ise fatura bedelinin kalan %20’lik kısmı borçlu
müşterinin fatura bedelini faktöre ödemesinin ardından, faktör tarafından müş-
teri işletmeye ödenir.
5. Ünite - Finansman Kaynakları 111
Şekil 5.1
Faktoring Süreci
Kaynak: Atrill, P.
(2009). Financial
Management for
Decision Makers,
Fifth Edition,
London: Pearson
Education Limited,
s. 245.
ABC işletmesi mal satışlarından doğan 60 günlük, T50.000.000’lik alacağını vade- ÖRNEK
sinden önce faktoring şirketine devretmeyi düşünmektedir. Faktör kuruluş %15’lik
bloke (garanti payı) ve bağlı kalan alacaklara %20 faiz ile aynı zamanda yapacağı
hizmetler karşılığında toplam satışların %2’si oranında bir komisyon almayı öner-
mektedir. Bu durumda işletmeye ödenecek tutar ne kadar olacaktır? Ayrıca, fakto-
ring işleminin işletmeye toplam maliyeti ne kadar olacaktır?
Çözüm:
Kredili Satış Tutarı T50.000.000
%15 Bloke Tutar (50.000.000 x 0,15) (T7.500.000)
Finanse Edilecek Tutarı T42.500.000
Menkul Kıymetleştirme
Menkul kıymetleştirme, gelecekte nakit girişi doğuracak alacaklar, bireysel kre-
diler ve benzeri borçlanma araçlarının bir araya getirilerek havuz oluşturulması,
bu havuzlara dayalı olarak menkul kıymetler türetilmesi ve havuzların kredibili-
telerinin zenginleştirilerek ve derecelendirilerek, yatırımcılara satılması işlemidir.
Başka bir şekilde tanımlamak gerekirse menkulleştirme, kredi veren kurumun
veya kredili satış yapan işletmenin, kredi işleminden doğan alacağını satması ve
alacağın, söz konusu alacağa bağlı olarak çıkarılan menkul kıymetleri satın alan
yatırımcılar tarafından finanse edilmesidir.
Menkul kıymetleştirme yoluyla oluşturulan yeni borçlanma araçları, Varlığa
Dayalı Menkul Kıymetler (VDMK) olarak adlandırılmaktadır.
Genelde menkul kıymetler işletme bilançolarının pasifine bağlı olarak çıkartı-
lırken, VDMK’ler bilançonun aktiflerine bağlı olarak çıkartılmaktadır.
Varlığa Dayalı Menkul Kıymet, belirli bir varlığa, varlıkların gelirlerine veya
haklarına dayalı olarak çıkarılan borçlanma araçlarıdır. Sermaye piyasası araçla-
rından biri olan varlığa dayalı menkul kıymetler, Varlık Finansmanı Fonu (VFF)
veya İpotek Finansman Kuruluşu (İFK) tarafından devir alınacak varlıklar kar-
şılık gösterilerek ihraç edilen menkul kıymetlerdir. VDMK için VFF kurulması
zorunludur. Finansal Kiralama Şirketleri ve Finansman Şirketleri tarafından ku-
rulan fonlar, yalnız kurucularının aktiflerindeki varlıkları devir almak suretiyle
VDMK ihraç edebilirler. Bankalar, İFK ve geniş yetkili aracı kurum tarafından ku-
rulan fonlar kurucularının yanı sıra Kaynak Kuruluşların aktiflerindeki varlıkları
devir alarak VDMK ihraç edebilirler. VDMK, en fazla bir yıl vadeli bir borçlanma
senedidir. Gelişmiş ülkelerde, VDMK, yıllardır kullanılmasına karşın, Türkiye’de
1991 yılında uygulamaya girmiştir.
VDMK, işletmelerin ve bankaların, aktiflerinde yer alan ve gelecekteki alacak-
larını menkul kıymete dönüştürerek, alım satım konusu yapabilmeleridir. Teorik
olarak, işletmelerin düzenli olan tüm nakit girişleri karşılığında, varlığa dayalı
menkul kıymet ihraç etmeleri mümkündür. Genellikle, alacaklar karşılık gösteri-
lerek, ihraç edilen VDMK’lar kısa vadeli borç senetleridir.
114 Finansal Yönetim
Formülde;
P = Piyasa fiyatı,
F = Nominal değeri,
r = Faiz oranını göstermektedir.
5. Ünite - Finansman Kaynakları 115
Nominal değeri 100 TL olan ve 20.01.2017 tarihinde ihraç edilen 15.02.2017 vadeli ÖRNEK
VDMK için %10 faiz oranı söz konusudur. Bu VDMK’nin satış fiyatı,
T‘dir.
konu olan varlığa sahibi olan işletmeye bir dizi ödemeyi garanti eden, iptal edile-
mez bir anlaşma ortaya koyar.
3. Yurtiçi ve Yurtdışı Kiralama: Finansal kiralama veya leasing, sözleşmeye
taraf olanların bulundukları yere göre yurtiçi ve yurtdışı olmak üzere ikiye ayrı-
lır. Kiralamanın “yurtiçi” ya da “uluslararası” olması, kiralanan malın ithal edilip
edilmemesine göre değil, sözleşmeye taraf olanların yurt içinde olup olmamaları-
na göre yapılır. Başka bir deyişle, bir mal, yurtiçinde faaliyet gösteren leasing şir-
keti tarafından kiralanıyorsa bu mal ister Türkiye’de üretilmiş, isterse ithal edilmiş
olsun, bu tür kiralama, yurtiçi kiralamadır. Öte yandan, leasing şirketi, yurtdışın-
da faaliyet gösteriyor ve Türkiye’deki leasing şirketi bu kiralama işleminde aracılık
yapıyorsa, bu bir uluslararası kiralamadır.
Şekil 5.2
İthalatsız Yurt İçi
Kiralama
Yurtiçi leasing, kiralanan malın ithal olup olmamasına göre, ithalatsız yurt içi
kiralama ve ithalatlı yurtiçi kiralama olarak ikiye ayrılır.
Şekil 5.2’den de görüleceği gibi, ithalatsız yurt içi kiralamada 7 aşama söz ko-
nusudur. Bu aşamaları kısaca açıklamakta yarar vardır:
1. Yatırımcı, yatırım malını seçerek satıcı ile fiyat ve teslim şartlarını içeren bir
“satış sözleşmesi” imzalar.
2. Yatırımcı bir leasing kuruluşuna başvurur. Leasing kuruluşu, yatırımcının
finansal durumunu, yatırımın fizibilitesini, yatırım malının teknolojik du-
rumunu, ekonomik ömrünü ve malın kira süresi sonunda satılabilirliğini
inceler. Bu incelemeler sonunda, olumlu bir sonuca varılırsa, yatırımcıya
bir teklif verilir.
3. Leasing kuruluşu ve yatırımcı, üzerinde anlaştıkları koşullarla, nakit akışı-
na en uygun ödeme planı dâhilinde bir “kira sözleşmesi” imzalar.
4. Leasing kuruluşunun talep etmesi durumunda teminat sağlanır.
5. Leasing kuruluşu mal bedelini satıcıya öder.
6. Mal yatırımcıya teslim edilir.
7. Yatırımcı, kira sözleşmesinde öngörülen süre boyunca, kira ödemelerini
gerçekleştirir. Bu süre boyunca, malın bakım, onarım ve sigorta giderleri
yatırımcıya aittir.
Kira süresi sonunda yatırımcı şu üç seçenekten birini tercih edebilir:
• Önceden belirlenen bir ödeme karşılığı mala sahip olmak,
• Malı geri vererek kira sözleşmesini sona erdirmek,
• Kira sözleşmesini daha düşük ödemelerle uzatmak.
4. Satış ve Geri Kiralama: Satış ve geri kiralama, finansal kiralamanın bir tü-
rüdür. Satış ve geri kiralama, nakit sıkıntısı içerisinde olan işletmelerin başvur-
120 Finansal Yönetim
dukları bir kiralamadır. Bu tür kiralamada işletme, arazi, bina, makine ve teçhizat
gibi duran varlıklarını bir finans kurumuna satmakta, daha sonra kiralamaktadır.
Bir malın satış fiyatı, genellikle piyasa değeri üzerinden gerçekleşmekte ve malın
bedeli kiracıya nakit olarak ödenmektedir. Varlığın satıcısı ve kiracısı durumun-
daki işletme, daha önce sahibi olduğu varlığın kullanımına devam etmektedir.
lerinin nominal değeri vardır. Şirket defterlerine özkaynak, nominal değer üzerin-
den kaydedilmektedir. Ancak finansal açıdan, nominal değerin pek fazla anlamı
yoktur. Genellikle hisse senetlerinin ihraç fiyatı, nominal değerden yüksektir. Ara-
daki fark, muhasebe kayıtlarına hisse senedi ihraç primi olarak kaydedilmektedir.
İşletme ortakları hisse senedi satın alarak sermayeye katkıda bulunabilecekleri
gibi, kâr payının dağıtılmamasını sağlayarak da sermayeye katkıda bulunabilirler.
Hisse senetlerinin piyasa değeri, genellikle defter değerinin üzerindedir. Çün-
kü enflasyon ve zaman içerisinde elde edilecek kârlar, piyasa değerinin defter
değerinden büyük olmasını sağlamaktadır. Ancak bazı durumlarda işletmelerin
zarar etmesi nedeniyle, hisse senetlerinin piyasa değeri defter değerinin altına dü-
şebilmektedir.
Bazı işletmeler, hisse senedi ihracını kolaylaştırmak veya yönetimi başkalarıyla
paylaşmamak için, farklı türde hisse senedi ihraç edebilmektedir. Hisse senetle-
rinin türlere ayrılmasının nedeni, işletmelerin hem ilave sermayeye gereksinim
duymaları hem de yönetimden vazgeçmek istememeleridir. İmtiyazlı veya oydan
yoksun hisse senedi ihraçları bu nedenlerle yapılmaktadır. İmtiyazlı hisse senedi
sahiplerine, adi hisse senedi sahiplerinden önce kâr payı ödenmektedir. Ayrıca,
işletmenin iflas etmesi durumunda, imtiyazlı hisse senedi sahiplerine, kredi ve-
renlerden sonra veya adi hisse senedi sahiplerinden önce, ödeme yapılır. İmtiyazlı
hisse senedi sahiplerine genellikle oy hakkı verilmemektedir. Aynı durum, oydan
yoksun hisse senetleri için de geçerlidir.
Özkaynaklardan finansmanın yararları şunlardır:
1. Bu fonlar karşılığında, faiz gibi sabit bir ödeme yapma zorunluluğu yoktur
2. Bu şekilde sağlanan fonların kullanımı, yabancı kaynakta olduğu gibi za-
manla sınırlı değildir.
3. Ortakların koyduğu sermaye, kredi verenler için bir güvencedir. Bu ser-
maye, işletmeye açılacak krediler için de bir ölçüdür. Yeterli miktarda öz-
kaynağa sahip bir işletme, kredi koşulları yönünden de pazarlık gücüne
sahiptir.
4. Özsermaye sahipleri yönetimde söz hakkına sahiptir.
Özkaynaklarla finansmanın sakıncaları ise şu şekildedir:
1. İşletmenin mevcut ortakları, yeni ortak alınması ile oy haklarını bölüşmek
zorunda kalır.
2. Net kârın paylaşılmasında, yeni ortaklar, mevcut ortaklarla eşit haklara sa-
hip olabilir.
3. Kâr payları, tahvil faizi gibi, vergi matrahından işletme gideri olarak
düşülemez.
Otofinansman
Otofinansman, bir işletmenin kendi kendine fon yaratmasına denir. Otofinans-
man, elde edilen kârın tümünün veya bir kısmının dağıtılmayarak işletme bünye-
sinde bırakılmasıyla oluşur.
Otofinansman iki şekilde yapılabilir:
1. Açık otofinansman,
2. Gizli otofinansman.
Açık Otofinansman: Açık otofinansman, kârların işletmede tutulmasıyla ya-
pılan finansmandır. Kârlar dağıtılmıyor ve bireysel işletmeler ile şahıs şirketlerin-
de sermaye hesaplarında tutuluyor ve anonim şirketlerde yedek akçe hesaplarına
geçiriliyorsa bu gibi durumlarda otofinansmanın açık şekli söz konusudur. Açık
otofinansmanın kapsamına şunlar girer:
1. Dağıtılmayan Kârlar: İşletmenin yılsonundaki net kârının ortaklara dağıtıl-
mayıp işletmede tutulan kısmıdır.
2. Yedekler: Yedekler, işletmenin istikrarını sağlamak amacıyla mal fiyatların-
daki ani düşüşler veya krizler gibi önceden kestirilemeyen zararlara karşılık ola-
rak kârdan ayrılır ve belli kurallara uyularak kullanılır.
Yedekler, kanuni ve ihtiyari olmak üzere ikiye ayrılır. Kanuni yedekler, Türk
Ticaret Kanunu’na göre, işletmelerin ayırmak zorunda olduğu yedeklerdir.
5. Ünite - Finansman Kaynakları 125
Özet
Kısa, orta ve uzun vadeli fon kaynaklarını açık- İşletmelerin finansman ihtiyacını hangi fon kay-
1 lamak 2 naklarından sağlayabileceğini açıklamak
Finans yöneticisi işletmenin ihtiyaç duyduğu
Bir işletmenin kısa vadeli kaynakları, genel
fonları değişik kaynaklardan sağlayabilmektedir. olarak, o işletmenin bir yıl içinde geri ödemek
Söz konusu kaynaklar, yabancı kaynaklar ve öz- zorunda kalacağı kısa süreli borçları ifade et-
kaynaklardan oluşmaktadır. Kısa, orta ve uzun mektedir. Kısa vadeli fonlar, genellikle dönen
vadeli olarak üçe ayrılan yabancı kaynaklar için, varlıkların finansmanı için kullanılır. Dönen
faiz ve anapara geri ödemesi söz konusu olurken, varlıklar işletme içerisinde likiditesi yüksek var-
özkaynaklar için geri ödeme olmamaktadır. Fi- lıklardır. Dolayısıyla varlıkların likiditesi ile fi-
nans yöneticisinin işletmenin faaliyet konusuna nansmanlarında kullanılacak kaynakların süresi
göre, kaynak yapısını oluştururken iyi bir planla- arasında uygunluk sağlanmalıdır. Başlıca kısa
ma, araştırma ve analiz yapması gerekmektedir. vadeli fon kaynakları; ticari krediler, ticari ban-
Finans yöneticisinin amacı, işletmenin fon ihti- ka kredileri, tahakkuklar, finansman bonosu,
yacını karşılamanın yanında en uygun yabancı faktoring ve diğer kısa vadeli kaynaklardır.
kaynak, özkaynak bileşimini sağlamaktır. Bilan- Ticari krediler işletmelere satıcılar tarafından
çonun varlıklarında yer alan dönen varlıkların sağlandığı için satıcı kredileri olarak da ifade
kısa vadeli borçlarla finanse edilmesi, duran edilir. Satıcı kredileri, bütün işletmeler tarafın-
varlıkların ise uzun vadeli borçlar ve özkaynak dan kullanılan kısa vadeli fon kaynaklarıdır.
toplamından oluşan devamlı sermaye ile finanse Ticari banka kredileri, işletmeler için ticari
edilmesi beklenir. krediden sonra ikinci derecede önem taşıyan
Finans yöneticisi kısa, orta ve uzun vadeli fon fon kaynağıdır. Genel olarak işletmeler dönen
kaynaklarından hangisini kullanacağına karar varlık gereksinimlerini karşılamak, stoklarını
verirken, söz konusu fonun maliyeti, riski, tu- ve müşterilerinden olan alacaklarını finanse
tarı, vadesi, kaynağa erişim hızı, özel koşulları, etmek için kısa vadeli banka kredisi kullan-
esnekliği, kullanım yerleri ve öncelikleri gibi maktadırlar.
faktörleri de belirlemiş olması gerekir. Dola- Finansman bonosu genellikle büyük işletmele-
yısıyla, işletmenin başarısını doğrudan ilgilen- rin kısa vadeli finansman ihtiyaçlarını karşıla-
diren fon kaynak kullanımı konusu finans yö- mak amacıyla, aracı kurumlara veya doğrudan
neticisinin önemli karar alanlarından birisini yatırımcılara sunmak amacıyla ihraç ettikleri
oluşturmaktadır. borç senedi olarak tanımlanabilir.
İşletmelerin kullanabilecekleri fonlar, kaynakla- Faktoring, işletmelerin genellikle kısa vadeli sa-
rına veya vadelerine göre incelenebilir. Fonları, tışlardan doğan alacak haklarının, faktör’lere sa-
kaynağına göre; yabancı kaynak, özkaynak ve tılmasıyla, işletmelere fon sağlama olanağı veren
otofinansman olarak sınıflandırmak mümkün- bir finansman yöntemidir.
dür. Vadelerine göre ise, fon kaynakları, kısa, Orta vadeli fon kaynakları genellikle, vadeleri
orta ve uzun vadeli kaynaklar olarak sınıflandı- 1 ila 5 yıl arasındaki fonları içermektedir. Kısa
rılabilir. vadeli fonlar, genellikle işletmelerin mevsimlik
Bir yıla kadar vadeye sahip kaynaklara kısa va- veya geçici gereksinimleri için kullanılırken,
deli kaynaklar, 1-5 yıl arası kaynaklara orta va- orta vadeli fonlar devamlılık taşıyan fon gereksi-
deli kaynaklar, 5 yıldan daha uzun vadeli kay- nimleri için kullanılmaktadır. Başlıca orta vadeli
naklara ise uzun vadeli kaynaklar denir. fon kaynakları; orta vadeli banka kredileri, orta
vadeli satıcı kredileri, sigorta şirketlerinin orta
vadeli kredileri, finansal kiralama (leasing) ve
forfaiting olarak belirtilebilir.
Leasing, kiralayan ve kiracı arasında düzenlenen
ve belirli bir iktisadi varlığın kullanım hakkını,
belirli bir süre için, genellikle dönemsel ödeme-
5. Ünite - Finansman Kaynakları 127
ler karşılığında kiracıya devreden yazılı bir söz-
leşme olarak tanımlanmaktadır. Forfaiting ise
mal ve hizmet ihracatından doğan ve gelecekte
tahsil edilecek bir alacağın, vadeden önce satıla-
rak tahsil edilmesidir.
Uzun vadeli fon kaynakları ile kastedilen işlet-
melerde genellikle 5 yıldan daha uzun vadeli
olarak kullanılan fon kaynaklarıdır. Uzun vade-
li fonlar, işletmeler tarafından özellikle duran
varlıkların finansmanında kullanılmaktadır.
Uzun vadeli fonlar, işletme içi ve işletme dışı
kaynaklardan sağlanabilmektedir. İşletme içi
kaynaklar, özkaynak ve otofinansman iken; iş-
letme dışı kaynaklardan sağlanan fonlar, tahvil
ihracı ve uzun vadeli banka kredileri ile sağla-
nan fonlardır.
İşletmenin özkaynakları, ortaklar tarafından iş-
letmeye tahsis edilen sermaye ile faaliyetler sıra-
sında oluşan kârdan ayrılan dağıtılmamış kârlar,
karşılıklar ve yedek akçelerden oluşmaktadır.
İşletmelerin dış kaynaklardan elde ettikleri uzun
vadeli fonlar, genellikle ticari banka kredileri ve
tahvil ihracı ile sağlanmaktadır.
Otofinansman, bir işletmenin kendi kendine fon
yaratmasına denir. Otofinansman, elde edilen
kârın tümünün veya bir kısmının dağıtılmaya-
rak işletme bünyesinde bırakılmasıyla oluşur.
Otofinansman açık ve gizli olmak üzere iki şe-
kilde yapılabilir. Açık otofinansman, kârların
işletmede tutulmasıyla yapılan finansmandır.
Kârlar dağıtılmıyor ve bireysel işletmeler ile şa-
hıs şirketlerinde sermaye hesaplarında tutuluyor
ve anonim şirketlerde yedek akçe hesaplarına ge-
çiriliyorsa, bu gibi durumlarda otofinansmanın
açık şekli söz konusudur. Gizli otofinansman,
gizli yedek akçe ayrılması yoluyla yapılır. Gizli
yedekler, genellikle bilançoda varlıkların değeri-
nin olduğundan düşük, amortisman oranlarının
yüksek, şüpheli alacakların kabarık veya kay-
naktaki yükümlülüklerin şişirilmesiyle yaratılır.
128 Finansal Yönetim
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi kısa vadeli finansman kay- 6. Aşağıdakilerden hangisi leasing’e konu olabilecek
naklarından biri değildir? mallardan biri değildir?
a. Faktoring a. Kırtasiye ürünleri
b. Ticari kredi b. Matbaa makineleri
c. Forfaiting c. Tıbbi cihazlar
d. Finansman bonosu d. Bilgisayarlar
e. Ticari banka kredisi e. Elektronik şans makineleri
2. Aşağıdakilerden hangisi bankaların işletmelere aç- 7. Forfaiting işleminde alacağın satıcısına ...............,
tıkları kısa vadeli kredilerden biri değildir? devralan kuruluşa ise ............. denir” ifadesinde boş bı-
a. Borçlu cari hesap rakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?
b. İskonto kredisi a. forfaitist - faktör
c. Spot kredi b. faktör - forfaitist
d. Döviz kredisi c. faktör - forfeiter
e. Makine ve teçhizat karşılığı krediler d. forfeiter - forfaitist
e. forfaitist - forfeiter
3. Finansman bonosu ile ilgili aşağıda verilen bilgiler-
den hangisi yanlıştır? 8. Aşağıdakilerden hangisi özkaynaklardan finans-
a. Türkiye’de vadesi 30 günden az 364 günden çok manın yararlarından biri değildir?
olmamaktadır. a. Faiz gibi sabit bir ödeme yapma zorunluluğu
b. Vadesi ihraççı tarafından belirlenmektedir. yoktur.
c. Daha çok kurumsal yatırımcılar tarafından sa- b. Yeni ortaklar, mevcut ortaklarla eşit haklara sa-
tın alınmaktadır. hip olur.
d. Kupon ödemeli olarak ihraç edilmesi mümkün c. Fonların kullanımı zamanla sınırlı değildir.
değildir. d. Kredi verenler için bir güvencedir.
e. İskonto esasına göre satılmaktadır. e. Özsermaye sahipleri yönetimde söz hakkına
sahiptir.
4. I- Nakit akımları belli olmalıdır.
II- Tutar ve sayı olarak yeterli büyüklüğü içerme- 9. Kârların işletmede tutulmasıyla yapılan finansma-
lidir. na ne ad verilir?
III- Nakit akımları ile ödeme tarihleri arasında a. Kapalı otofinansman
büyük farklılıklar bulunmamalıdır b. Akreditif kredisi
Yukarıdakilerden hangisi veya hangileri menkulleştir- c. Açık otofinansman
meye konu olacak alacakların taşıması gereken özellik- d. Açık kredi
lerdendir? e. Tahvil ihracı
a. Yalnız I
b. Yalnız II 10. I- Forfaiting
c. I- III II- Leasing
d. I - II - III III- Faktoring
e. II- III IV- Otofinansman
Yukarıdakilerden hangileri orta vadeli finansman kay-
5. Bir finansman bonosunun nominal değeri T100’dir. nakları içinde yer almaktadır?
Faiz oranı %20’dir. Finansman bonosunun vadesi 180 a. I-II
gün ve yatırımcı vadenin bitimine 80 gün kala satın b. II-III
almıştır. Buna göre finansman bonosunun fiyatı ne ka- c. III- I
dar olacaktır? d. IV- II
a. 90,50 e. IV- III
b. 92,22
c. 94,54
d. 95,33
e. 97,51
5. Ünite - Finansman Kaynakları 129
Yaşamın İçinden
Halka arzda artış! rum. Geçen yıl TİM ve KOSGEB’le yaptığımız işbirlikle-
SPK’NIN KAYDA ALDIĞI TAHVİL İHRACI BAŞ- ri çerçevesinde de işadamlarımıza bu konuları anlatma-
VURULARI ya devam edeceğiz.’’
2011 yılı, aralarında bazı bankaların da bulunduğu fir-
maların, tahvil ihracı için SPK’ya yoğun bir biçimde Kaynak:16.01.2012 Pazartesi, HTEKONOMİ (Haber-
başvurduğu bir yıl olarak kayıtlara geçti. türk) http://ekonomi.haberturk.com/finans-borsa/
Geçen yıl, 50 firma, toplam 49 milyar 642 milyon 773 haber/706378-halka-arzda-artis
bin 390 lira tutarında tahvil ihracı için SPK’ya başvu-
rurken, bu tutarın 31 milyar 807 milyon 327 bin 390
lirası yurt içi, 17 milyar 835 milyon 446 bin lirası yurt
dışı tahvil ihracı başvurularından oluştu. Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı
Nakit sermaye artırımları (ikincil halka arzlar) açısın- 1. c Yanıtınız doğru değilse “Kısa Vadeli Fon Kay-
dan bakıldığında ise 2011 yılı sonu itibariyle 38 firma- nakları” bölümünü gözden geçiriniz.
nın rüçhan hakkı kullanım miktarı ile kalan payların 2. e Yanıtınız doğru değilse “Kısa Vadeli Fon Kay-
satışı sonucu elde edilen toplam fon miktarı 2 milyar nakları” bölümünü gözden geçiriniz.
886 milyon 935 bin 180,60 lira olarak hesaplandı. 3. d Yanıtınız doğru değilse “Finansman Bonosu”
‘’BORSALAR YURT DIŞINDAKİ GELİŞMELER- bölümünü gözden geçiriniz.
DEN OLUMSUZ ETKİLENİYOR” 4. d Yanıtınız doğru değilse “Menkulleştirme” bö-
SPK Başkanı Vedat Akgiray, 2011 yılında halk arz ve lümünü gözden geçiriniz.
özel sektör tahvil başvurularında yaşanan gelişmelere 5. b Yanıtınız doğru değilse “Finansman Bonosu”
ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, dün- bölümünü gözden geçiriniz.
yada halka arzlarda genel olarak yavaşlama yaşandığını 6. a Yanıtınız doğru değilse “Finansal Kiralama
söyledi. Buna karşın Türkiye’de 2011 yılında bir önceki (Leasing)” bölümünü gözden geçiriniz.
yıla göre halka arz edilen firma sayısında artış olduğu- 7. e Yanıtınız doğru değilse “Forfaiting” bölümünü
nu kaydeden Akgiray, “2010 yılında ülkemizde toplam geçiriniz.
22 firma birincil halka arz gerçekleştirirken 2011 yılın- 8. b Yanıtınızdoğru değilse “Öz kaynaklardan Sağ-
da toplam 27 halka arz gerçekleşti. Firmalar toplamda lanan Fonlar” bölümünü gözden geçiriniz.
1 milyar 322 milyon lira fon topladı. Bunun dışında 9. c Yanıtınız doğru değilse “Otofinansman” bölü-
çok sayıda ikincil halka arz gerçekleşti’’ dedi. münü gözden geçiriniz.
Öte yandan özel sektör tahvillerinde 2011’de adeta 10. a Yanıtınız doğru değilse “Orta Vadeli Fon Kay-
“patlama’’ yaşandığına dikkati çeken Akgiray, geçen yıl nakları” bölümünü gözden geçiriniz.
firmaların yanı sıra özellikle bazı bankaların toplamda
49 milyar lirayı aşan tutarda özel sektör tahvili ihracı
için Kurul’dan onay aldığını, “Bunların önemli bir kıs- Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
mının 2011 yılında piyasada işlem görmeye başladığı- Sıra Sizde 1
nı’’ dile getirdi. Ticari kredi dışındaki diğer kredi türlerinden yarar-
‘’Türkiye sermaye piyasaları ve özellikle borsaların lanma imkânları kısıtlı olan işletmeler, özellikle küçük
yurt dışındaki gelişmelerden olumsuz etkilendiğini’’ işletmeler bu kaynağa daha fazla ilgi göstermekte ve
belirten Akgiray, şunları söyledi: daha sık olarak bu kaynaktan yararlanmaktadırlar. İş-
‘’Bu yıl da dış piyasalardaki olumsuz gidişten iç piya- letme açısından, ticari kredinin en önemli üstünlüğü,
saların da mutlaka etkileneceğini ancak halka arzların kullanıma hazır bir fon kaynağı olmasıdır. Kredi kul-
yoluna devam edeceğini düşünüyorum. Belki büyük fir- lanımı için, satıcıyla yazılı bir anlaşma yapmaya gerek
malarımız bir müddet Avrupa’daki gelişmeleri görmek yoktur. Ticari kredi, diğer kısa vadeli kredi türlerinde
için yılın ikinci yarısını bekleyebilirler. Ancak İMKB ile olduğu gibi, açılmasıyla, kullandırılması arasında bir
birlikte başlattığımız halka arz seferberliğinin bundan gecikmeye neden olmaz. Ticari kredi kullanan bir iş-
sonra da hızlanarak yoluna devam edeceğini düşünüyo- letme, varlıklarını genellikle rehin veya ipotek etmez.
130 Finansal Yönetim
Sıra Sizde 2
Orta vadeli fon kaynakları genellikle, vadeleri 1 ila 5
yıl arasındaki fonları içermektedir. İşletmelerde orta
vadeli fonlar devamlılık taşıyan fon gereksinimleri
için kullanılmaktadır. Bu fonlar, sıklıkla duran var-
lık yatırımlarının finanse edilmesinde, mevcut duran
varlıkların ekonomik değerlerini artırıcı esaslı bakım-
onarım giderlerini karşılamada, net çalışma sermaye-
sini artırmada ve/veya mevcut bir borcun ödenmesini
sağlamada kullanılmaktadır. Orta vadeli fonlarda geri
ödeme dönemleri, genellikle belli bir süre ödemesiz
dönemden sonra, üç ay, altı ay veya yıllık dönemler ha-
linde olmaktadır.
Sıra Sizde 3
Faktoring, işletmelerin genellikle kısa vadeli satışlar-
dan doğan alacak haklarının, faktörlere satılmasıyla,
işletmelere fon sağlama olanağı veren bir finansman
yöntemidir. Faktoring işleminin amacı, işletmenin
bürokratik işlemlerden kurtulması ve alacaklarını
vadeden önce tahsil ederek, finansman gereksinimi-
ni karşılamasıdır. Faktoring’te işletmelere muhasebe,
tahsilât ve finansman hizmetlerinin tümü veya bir kıs-
mı sunulmaktadır.
Forfaiting ise, mal ve hizmet ihracatından doğan ve
gelecekte tahsil edilecek bir alacağın, vadeden önce
satılarak tahsil edilmesidir. Forfaiting öncelikle orta
vadeli bir finansman tekniğidir. Fakat piyasa şartları ve
değerlendirilmesi yapılan risklere göre her forfaiter’ın
kendi vade yelpazesini saptaması sonucu uygulamada
6 aydan 10 yıla kadar vadelerin işleme alındığı görül-
mektedir. Özellikle nakit sıkışıklığı nedeniyle tüketim
ya da yatırım mallarını vadeli olarak almayı tercih eden
ülkelere yapılacak satışlarda forfaiting yöntemini kul-
lanmak, nakit akışının devamlılığını sağlamak, alıcının
ödememe ve ülke risklerinden kurtulmak açısından
son derece etkili bir tekniktir.
Sıra Sizde 4
Özkaynaklarla sağlanan fonlar karşılığında, faiz gibi
sabit bir ödeme yapma zorunluluğu yoktur, yabancı
kaynakta olduğu gibi zaman sınırı bulunmamaktadır,
ortakların koyduğu sermaye, kredi verenler için bir gü-
vencedir ve öz sermaye sahipleri yönetimde söz hakkı-
na sahiptir.
5. Ünite - Finansman Kaynakları 131
Yararlanılan Kaynaklar
Akgüç, Ö. (1998). Finansal Yönetim, İstanbul: Muhase- Okka, O. (2009). Analitik Finansal Yönetim, Teori ve
be Enstitüsü, Yayın No: 65. Problemler, Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.
Apak, S. (1992). “VDMK’ler”, Bankacılar Dergisi, İs- Okka, O. (2009). Finansal Yönetim: Teori ve Çözüm-
tanbul: Temmuz. lü Problemler, Finans Serisi A2, Ankara: Nobel Ya-
Atrill, P. (2009). Financial Management for Decision yın Dağıtım.
Makers, London: Pearson Education Limited. Özdemir, M. (1999). Finansal Yönetim, İstanbul:
Aydın, N., Başar M., Coşkun M. (2006). Finansal Yö- Türkmen Kitabevi.
netim, Eskişehir: Aktüel Tanıtım ve Ofset Hizmet- Pamukçu, A. B. (1999). Finans Yönetimi, İstanbul: Der
leri. Yayınları, Yayın No: 257.
Başoğlu, U., Ceylan A., Parasız İ. (2009). Finans, Teori, Sarıaslan, H., Erol C. (2008). Finansal Yönetim: Kav-
Kurum, Uygulama, Bursa: Ekin Kitabevi. ramlar, Kurumlar ve İlkeler, Ankara: Siyasal Ki-
Berk, N. (2003). Finansal Yönetim, İstanbul: Türkmen tabevi.
Kitabevi. Şenay, E. (1986). “Finansal Kiralama” Tarihsel ve
Bolak, M. (2005). İşletme Finansı, İstanbul: Birsen Ya- Güncel Ekonomide Diyalog Dergisi, Aralık 1986,
yınevi. Ocak 1987, Sayı: 28-29.
Brealey, R. A., Myers S. C., Marcus A. J. (2001). İşletme Türko, M. R. (1999). Finansal Yönetim, İstanbul: Alfa
Finansının Temelleri, Çev. Ünal Bozkurt, Türkan Basım Yayım.
Arıkan ve Hatice Doğukanlı, 3. Baskı, İstanbul: Weston, F. J., Brigham E. F. (1996). Essentials of Mana-
McGraw-Hill - Literatür. gerial Finance, USA: The Dryden Press.
Brigham, E. F., Houston J. F. (1999). Fundamentals of
Financial Management, The Dreyden Press.
Brigham, E. F., Gapenski L. C., Daves P. R. (2007). In-
termediate Financial Management, Ohio: Thom-
son/South-Western.
Ceylan, A., Korkmaz T. (2010). İşletmelerde Finansal
Yönetim, Bursa: Ekin Kitabevi.
Ceylan, A., Korkmaz T. (2010). Finansal Teknikler,
Bursa: Ekin Kitabevi.
Ceylan, A., Korkmaz T. (2010). Sermaye Piyasası ve
Menkul Değer Analizi, Bursa: Ekin Kitabevi.
Coşkun, M. (2008). Sermaye Piyasaları, Eskişehir:
Genç Copy Center.
Ercan, M. K., Ban Ü. (2005). Değere Dayalı İşletme
Finansı: Finansal Yönetim, Ankara: Gazi Kitabevi.
Fettahoğlu, A. (2008). İşletme Finansmanı, İstanbul:
Kayhan Matbaacılık.
Gürsoy, C. T. (2007). Finansal Yönetim İlkeleri, İstan-
bul: Doğuş Üniversitesi Yayınları 1.
Horne, J. C. V. (2001). Financial Management and Po-
licy, New Jersey: Prentice Hall.
Lasher, W. R. (2008). Practical Financial Manage-
ment, Thomson/South-Western, Ohio.
6
FİNANSAL YÖNETİM
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Sermaye maliyetinin önemini açıklayabilecek,
Borcun vergi sonrası maliyetini hesaplayabilecek,
Özkaynağın farklı yollarla maliyetini hesaplayabilecek,
Ağırlıklı ortalama sermaye maliyetini hesaplayabilecek,
Optimum sermaye yapısı ile ilgili yaklaşımları açıklayabilecek
bilgi ve becerilere sahip olacaksınız.
Anahtar Kavramlar
• Borcun Maliyeti • Ağırlıklı Ortalama Sermaye
• İhraç Giderleri Maliyeti (AOSM)
• Hisse Senedi Maliyeti • Marjinal Sermaye Yapısı
• Kâr Payı İndirgeme Modeli • Sermaye Yapısı
• Sermaye Varlıklarını Fiyatlama • İflas Maliyeti
Modeli • Temsil Maliyeti
İçindekiler
n Ft Pn
TD = ∑ +
t =1 (1+ r )t (1+ r ) n
Tahvili ihraç eden şirket açısından bakıldığında, faiz ödemelerinin vergi tasar-
rufu ve ihraç giderleri göz önünde tutularak tahvilin maliyeti hesaplanmaktadır.
Tahvilin vergi sonrası maliyeti kd ile gösterilmektedir.
n Ft (1- V) Pn
TD = ∑ +
t
t=1 (1+ kd ) (1+ kd ) n
Vergi etkisi ve ihraç giderleri nedeniyle tahvilin maliyeti (kd), tahvilden beklenen
getiri oranından (r) farklı olabilir.
n yılı başında T1.220’ye satılan, %20 sabit faizli ve 4 yıl vadeli, yılda bir kez 1 Ocak ÖRNEK
tarihinde faiz ödemeli, T1.000 nominal değerli tahvilin maliyeti nedir? Şirketin tabi
olduğu vergi oranı %35’tir. Bu tahvil ihracı için birim başına T20 ihraç giderine kat-
lanılmıştır. Böylece şirket tahvil başına T1.200 nakit girişi sağlamıştır.
Buradaki iskonto oranı deneme yanılma yolu ile aşağıdaki gibi bulunur (İç
verim oranı hesaplanmasını hatırlayınız).
İskonto oranının %10 olacağını varsayalım ve buna göre çözümü görelim:
1.200 = 130 (0,909) + 130 (0,826) + 130 (0,751) + 1.130 (0,683)
1.200 ≠ 1.094,97 (Nakit çıkışlarının bugünkü değeri daha yüksek olduğu için
iskonto oranını yükseltilir. Şimdi %15 için hesaplamayı yeniden yapacağız.)
1.200 = 130 (0,870) + 130 (0,756) + 130 (0,658) + 1.130 (0,572)
1.200 ≠ 943
Burada enterpolasyon yaparak iskonto oranını kesin olarak bulmamız gerek-
mektedir.
İskonto oranının %10 olduğunu varsaydığımızda nakit çıkışlarının bugünkü
değerini (1.094,97-1000) = T94,97 daha yüksek bulduk.
İskonto oranını %15’e yükselttiğimizde ise nakit çıkışlarının bugünkü değerini
%10’a kıyasla (1.094,97-943)= T151,97 daha düşük bulduk. Oranlama yaptığımız
zaman net sonucu aşağıdaki gibi buluruz:
İskonto oranı = %10 + ((0,05 × 94,97) / 151,97) = %13,12 bulunur. Bu bulunan
değer tahvil yoluyla yapılan borçlanmanın maliyetini, yani kd’yi göstermektedir.
D1 D2 D∞ ∞D
P0 = 1
+ 2
+ −∑
(1 + r ) (1 + r ) (1 + r )∞ (1 + r )
6. Ünite - Sermaye Maliyeti 137
D1 D2 D∞ ∞D
P0 = 1
+ 2
+ −∑
(1 + r ) (1 + r ) (1 + r )∞ (1 + r )
İhraç giderleri hesaba katıldığında hisse senedi maliyeti aşağıdaki gibi hesap-
lanacaktır.
D1
ke = +g
P0 (1- F)
138 Finansal Yönetim
ÖRNEK Önümüzdeki yıl hisse başına T0,50 kâr payı dağıtacağı bildirilen X işletmesinin, kâr
paylarının her yıl %6 büyüyeceği tahmin edilmektedir. Bu hisse senedi şu anda T5’e
satılmaktadır. Hisse başına T0,10 ihraç giderine katlanılmıştır. Bu işletme için hisse
senedi maliyeti nedir?
0.5
Ke = + 0.06 = %16,20
5(1- 0.10)
Burada Covi,m = i hisse senedi getirisi ile pazar getirisi arasındaki kovaryans,
σ2m = Pazar varyansıdır.
Eğer β = +1 ise, pazar portföyünün getirisinde %1’lik bir değişme olduğunda,
menkul kıymetin getirisinde aynı yönde %1’lik değişme olur. Eğer β < 1 ise, pazar
portföyünün getirisindeki değişme menkul kıymetin getirisine daha az yansır. β > 1
olduğunda ise, pazar portföyünün getirisindeki değişme menkul kıymet getirisine
daha fazla yansır.
X işletmesinin hisse senetlerinin betasının 1,5 olduğu belirlenmiştir. Piyasada bek- ÖRNEK
lenen getiri oranı %12 ve risksiz varlık getiri oranı ise %5’tir. Buna göre özkaynak
maliyetini (hisse senedi maliyeti) hesaplayalım:
ke = RF + (Rm - Rf) βi
= %5 + (%12 - %5)1,5 = %15,5
Görüldüğü gibi hisse senedinin maliyeti %15,5’tir. Beta, sistematik riskin bir
göstergesidir. İşletmenin mevcut betası ile projenin betası birbirinden farklı ola-
bilir. Örneğin, bir tekstil işletmesinin bir bigisayar projesi ile ilgilendiğini varsa-
yalım. Burada yeni projenin riski işletmenin mevcut riskine göre daha yüksektir.
Bu nedenle bu proje için sermaye maliyeti hesaplanırken, işletme betası değil, bil-
gisayar sektöründe faaliyet gösteren bir işletmenin betasının kullanılması gerekir.
ÖRNEK X işletmesinin, hisse başına kâr payı ödemesinin T2,5 ve şu anki hisse başına piyasa
fiyatının da T17 olduğunu kabul edelim. Buna göre bu imtiyazlı hisse senedinin
işletmeye maliyeti nedir?
ki = 2,5 / 17 = %14,7
Dağıtılmayan (Alıkonulan) Kârların Maliyeti: Dağıtılmayan kârlarla finans-
manın, yani otofinansmanın görünür bir maliyeti yoktur. Ancak işletmenin his-
sedarları, işletmenin kâr dağıtmayıp yatırımlarda kullanmaları durumunda bu
yatırımdan bir getiri beklentisi içindedirler. İşte bu getiri dağıtılmayan kârların
maliyetidir. Hisse senedi fiyatlarının kâr dağıtımından olumsuz etkilenmemesi
için yatırımların getirisinin en az hisse senedinden beklenen getiriye eşit olması
gerekir. Böylece dağıtılmayan kârların maliyetinin, hisse senedi maliyetine eşit
olduğu görülmektedir. Ancak yeni hisse senedi ile finansman söz konusu ise ihraç
giderleri sözkonusu olacağından maliyet biraz daha yüksek olacaktır.
n
Ağırlıklı Ortalama Sermaye Maliyeti (AOSM) = ∑ Wr x k i
i=1
Marjinal Sermaye Maliyeti: İlave bir birim sermayenin maliyetidir. Yeni yatı- Marjinal sermaye maliyeti,
rım kararları verilirken ve optimum sermaye maliyeti aranırken marjinal sermaye ek bir birim sermayenin
maliyetidir.
maliyeti dikkate alınmalıdır. Optimum sermaye yapısı, borcun marjinal maliye-
tinin hisse senedinin marjinal maliyetine eşitleyen borç/özkaynak oranıdır ki bu
sermaye yapısında işletme değeri maksimize edilmiş olmaktadır.
Ağırlıklı Ortalama Sermaye Maliyetini Etkileyen Faktörler: AOSM’yi etki-
leyen faktörlerin bir kısmı işletmelerin kontrolü altında iken bir kısmı değildir.
İşletmenin kontrolü altında olmayan faktörler; faiz oranları pazar risk primi ve
vergi oranlarıdır. Faiz oranları yükselirse borç maliyetleri de yükselir. Bu yükseliş
hisse senedi maliyetlerine de yansır çünkü hissedarlar daha yüksek getiri beklen-
tisi içine girerler. İşletmelerin pazar risk primini de kontrol etme şansları yoktur.
Hatırlanacağı gibi SVFM’ye göre hisse senedi maliyeti hesaplanırken hisse senedi-
nin betası ile pazar risk primi çarpılarak hisse senedi için risk primi hesaplanmak-
tadır. Vergi oranları hükümetçe belirlendiği için işletmenin konrolü dışındadır ve
borç maliyetleri üzerine önemli etkileri mevcuttur.
İşletmenin kontrolü altında olan faktörler ise sermaye yapısı politikaları, kâr
payı politikası ve yatırım politikasıdır. Sermaye yapısındaki bir değişiklik serma-
ye maliyetini etkileyebilmektedir. Kâr payı dağıtım politikasındaki bir değişik-
lik, hisse senedinden beklenen getiri oranını değiştireceği için sermaye maliye-
ti üzerinde etkili olmaktadır. Kâr dağıtım oranının yükseltilmesi işletmeyi yeni
hisse senedi ihracına itecek bu da ihraç giderleri nedeniyle sermaye maliyetinin
yükselmesine neden olabilecektir. Üstü kapalı olarak sağlanan yeni finansman
kaynaklarının işletme varlıklarının mevcut riskine eşit yatırımlarda kullanılacağı
varsayımı vardır. Bu çoğu zaman doğrudur, ancak işletmenin yatırım politikasını
değiştirerek yeni bir iş alanına girmesi durumunda ise marjinal sermaye maliyeti-
nin yeni iş riskini yansıtması gerekir.
İşletme sermaye maliyeti mi yoksa marjinal sermaye maliyeti mi kullanıl-
malıdır?
İşletme sermaye maliyeti, tüm işletme için varlıkların ortalama riskini gösteren
sermaye maliyetidir. Proje sermaye maliyeti ise sadece projenin riskini yansıtır.
İşletme sermaye maliyeti, yalnızca işletmenin mevcut işletmenin tıpatıp kopyası
durumundaki bir proje için uygun olabilecek bir iskonto oranıdır. Fakat çoğu kez,
işletme çapında sabit nokta (benchmark) olacak iskonto oranı olarak kullanılır.
Daha riskli projeler için yukarı yönde, riski düşük olan projeler içinse aşağı yönde
düzeltmeler yapılmalıdır.
İşletme sermaye maliyetinin daha sık kullanılmasının 2 önemli nedeni bulun-
maktadır. Bunlardan ilki, spesifik bir proje için sermaye maliyetinin hesaplanabil-
mesi için işletme sermaye maliyeti başlangıç noktası olarak kullanılmakta, proje-
nin riskine göre aşağı ve yukarı yönde düzeltmeler yapılmaktadır. İkinci neden ise
çoğu zaman işletmelerin yeni projelerinin riskinin mevcut varlıklarının riskine
yakın olmasıdır. Böylece bir bütün olarak sermaye maliyeti, tüm projeler için iyi
bir gösterge olmaktadır.
142 Finansal Yönetim
ÖRNEK Farklı bölümlerin sermaye maliyeti: A İşletmesi 2 farklı departmana sahiptir. Bi-
rinci departman sandviç üretimi yapan fırın departmanıdır. İkinci departman ise
kafedir. Fırın işletmeciliğinin riski daha düşük olduğu için bu departmanın serma-
ye maliyeti de daha düşüktür ve %10’dur. Kafe bölümünün sermaye maliyeti ise
%14’tür. Departmanların eşit büyüklükte olduğu varsayılırsa sermaye maliyeti he-
saplanırken ağırlıkları eşit olacak ve işletmenin sermaye maliyeti aşağıdaki gibi he-
saplanacaktır:
Bir işletmenin kaynaklarının %60’ı borç, %40’ı ise özkaynaktan oluşmaktadır. Bor-
5 cun vergiden sonraki maliyeti %15’tir. Özkaynak maliyeti ise %20’dir. Buna göre
AOSM’yi hesaplayınız.
borç, ne kadar özkaynak kullanması gerektiği konusunda çok farklı görüşler vardır.
Borç/özkaynak oranının yani finansal kaldıracın, işletme değeri üzerinde herhangi
bir etkisinin olmadığını, işletme değerinin yatırımlar tarafından belirlendiğini ileri
süren Modigliani-Miller görüşüne karşı, her işletme için optimum sermaye yapısı-
nın olduğunu ileri süren görüş ve bu iki görüş arasında kalan görüşler de mevcuttur.
Burada, sermaye yapısına ilişkin yaklaşımlar ele alınacaktır.
Kaynak: Akgüç Ö.
(1998). Finansal
ke
Yönetim, Avcıol Yay.
s.487.
ko
ki
Yabanc› Kaynak/Özkaynak
Şekil 6.3
Net Faaliyet Geliri Sermaye Maliyeti
Yaklaşımı
ki (Borç Maliyeti)
Geleneksel Yaklaşım
Geleneksel yaklaşıma göre optimum sermaye yapısı vardır. Bu nedenle her işlet-
me kendisi için optimum olan borç özkaynak oranını bulmalıdır. Zira bu sermaye
yapısında işletme değeri maksimum olmaktadır.
Optimum sermaye yapısı, kapitalizasyon oranını minimum yapan ve dolayı-
sıyla işletme değerini maksimum yapan sermaye yapısı olarak tanımlanabilir.
Şekil 6.4
Geleneksel Yaklaşım
ki
Grafikte görüldüğü gibi, ko, belirli bir borç/özkaynak oranına kadar düşmek-
te, daha sonra özkaynak maliyeti ve borç maliyetinin artışı ile birlikte artmaya
başlamaktadır. İşte bu kritik nokta, grafikte de görüldüğü gibi optimum sermaye
yapısıdır.
Bilindiği gibi, borç maliyeti özkaynak maliyetinden daha düşüktür. Bu noktada
geleneksel yaklaşıma göre işletme bu durumdan kazançlı çıkabilmektedir. Yani fi-
nansal kaldıracı artırarak kapitalizasyon oranını düşürmekte ve işletme değerini ar-
tırmaktadır. Ancak bu durum sonsuza kadar devam etmemektedir. İşletme optimal
6. Ünite - Sermaye Maliyeti 145
Modigliani-Miller Yaklaşımı
Modigliani ve Miller (MM), net faaliyet geliri yaklaşımında olduğu gibi, işletme
değerinin sermaye yapısından bağımsız olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu MM’nin
ilk önermesidir:
MM’nin I. Önermesi: İşletme değeri ile sermaye yapısı arasında herhangi bir
ilişki yoktur.
Borç/özkaynak oranı nasıl değişirse değişsin toplam işletme değeri değişmeye-
cektir. Modigliani-Miller, sermaye yapısı konusunu bir pastanın paylaşımına ben-
zetir. Örneğin, paylaşılmayı bekleyen bir pastaya benzetilen işletme değeri T10
milyondur. Birinci durumda borç verenler bu pastadan T4 milyon, 2. durumda
da T6 milyon pay almaktadır. Hissedarlar ise sırasıyla T6 milyon ve T4 milyon
pay almaktadır. Görüldüğü gibi pastanın borç verenler ve hissedarlar tarafından
nasıl paylaşıldığı pastayı büyütmemektedir. Pastayı borç/özkaynak oranı değil, iş-
letmenin yatırımları büyütmektedir. Yani işletme değerinin artırılması isteniyorsa
NBD’si pozitif olan yatırımların yapılması gerekmektedir. Daha fazla borçlanıla-
rak bunun başarılması mümkün değildir.
MM’in bu yaklaşımları bazı kritik varsayımlara dayanmaktadır. Bunlar:
1) Sermaye piyasalarında tam rekabet koşulları geçerlidir. Yatırımcı beklentisi
homojendir ve bir işletme ile ilgili yatırımcılar aynı beklentilere sahiptir.
İşlem maliyeti yoktur.
2) Gelecekte elde edilecek faaliyet gelirlerinin olasılık dağılımı mevcut faaliyet
gelirlerinin olasılık dağılımı ile aynıdır. Böylece faaliyet gelirleri objektif bir
şekilde tahmin edilebilmektedirler.
3) İşletmeler eş getiri sınıflarına ayrılmaktadır. Aynı riske sahip işletmelerin
sundukları getirinin de aynı olması gerekir. Aksi olursa arbitraj işlemleriyle
denge sağlanır. Sermaye yapıları hariç diğer tüm özellikleri aynı olan iki
işletmenin piyasa değerlerinin de birbirine eşit olması gerekir.
4) Vergi yoktur.
5) Yatırımcılar işletmenin yapacağı borçlanmayı kendi borçlanmalarıyla ika-
me edebilirler. Yani işletmenin borçlanmasıyla, işletme yatırımcısının borç-
lanması arasında hiçbir fark yoktur.
Modigliani-Miller’ın yukarıda özetlenen çalışması Nobel ödülü almasına rağ-
men finans yöneticilerine yeterince yardımcı olamamıştır. Çünkü modiliani-Mil-
ler, optimum borç/özkaynak oranını belirleyecek sihirli bir formül sunamamıştır.
edilmiştir. Vergi, iflas maliyeti ve temsil maliyetleri hesaba katıldığında borçlu bir MM ve Net Faaliyet Geliri
yaklaşımları optimum bir borç
işletmenin değeri aşağıdaki gibi yazılabilir: / özkaynak oranı olmadığını
Borçlu İşletmenin Değeri = Borçsuz işletmenin değeri + Vergi tasarruflarının savunurken, geleneksel
bugünkü değeri - İflas maliyeti ve temsil maliyetlerinin bugünkü değeri yaklaşım bunun varlığını kabul
eder.
Böylece finansal kaldıraç, bir taraftan vergi tasarruflarının bugünkü değerini
artıracak öte yandan iflas maliyeti ve temsil maliyetlerini artıracaktır. İşletme, ver-
gi tasarruflarının bugünkü değeri, iflas maliyeti ve temsil maliyetlerinin bugünkü
değerinden yüksek olduğu sürece borçlanmaya devam edecek, eşit olduğu nokta-
da ise borçlanmasını durduracaktır.
Şekil 6.5
Özet
Sermaye maliyetinin önemini açıklamak linden yararlanılmaktadır. Kâr payı indirgeme
1
Sermaye maliyeti, yatırımcıların işletmeden ne modelinde, kâr payının sabit bir oranda büyü-
kadar getiri istediğinin bir ölçütüdür. Bu bağ- yeceği varsayımı altında hisse senedi maliyeti
lamda işletmeye fon sağlayanların (borç verenler kolaylıkla hesaplanabilmektedir. SVFM’ye göre
ve hissedarlar) yatırımlarından ne kadar getiri ise hisse senedi maliyeti, risksiz faiz oranına
bekledikleri bilinmelidir. Bir başka tanıma göre hisse senedi risk priminin hesaplanmasıyla bu-
sermaye maliyeti; işletmenin finansman kayna- lunmaktadır. İmtiyazlı hisse senedi maliyeti, kâr
ğından sağladığı net nakit girişini, bu kaynağı payının hisse senedi fiyatına oranlanmasıyla bu-
kullanmanın neden olacağı nakit çıkışlarının lunmaktadır. Dağıtılmayan kârların maliyeti ise
bugünkü değerine eşitleyen iskonto oranıdır. hisse senedi maliyeti ile aynıdır.
Borcun işletmeye olan maliyetinin vergi etkisi
de göz önünde tutularak hesaplanması gerek- Ağırlıklı Ortalama Sermaye Maliyetini (AOSM)
mektedir. Buna göre sermaye maliyeti; borç ve 4 hesaplamak
özkaynak getirilerinin ağırlıklı ortalamasıdır. AOSM, finansman kaynaklarının piyasa değer-
Yatırım kararları alınırken, proje değerlemede lerine göre toplam içindeki ağırlıklarının ma-
NBD, İVO gibi yöntemlerden yararlanılmakta- liyetlerle çarpımlarının toplamlarından oluş-
dır. NBD yönteminde sermaye maliyeti genel- maktadır. Ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti,
likle iskonto oranı olarak kullanılmaktadır. İVO yalnızca işletmenin mevcut işletmesinin tıpatıp
yönteminde ise İVO’nun sermaye maliyetinden kopyası durumundaki bir proje için uygun ola-
daha yüksek olması istenmektedir. Sermaye mali- bilecek bir iskonto oranıdır. Daha riskli projeler
yetinin yanlış hesaplanması reddedilmesi gereken için yukarı yönde, riski düşük olan projeler için-
bir projenin kabulüne; kabul edilmesi gereken bir se aşağı yönde düzeltmeler yapılmalıdır. İlave
projenin ise reddedilmesine neden olur. bir birim kaynağın maliyeti ise marjinal sermaye
maliyeti olarak isimlendirilmektedir.
Borcun vergi sonrası maliyetini açıklamak
2
Kısa vadeli borcun maliyeti hesaplanırken, faiz Optimum sermaye yapısı ile ilgili yaklaşımları
oranını vergiye göre düzeltmek yeterli iken, 5 açıklamak
uzun vadeli borç hesaplamaları biraz daha kar- Sermaye yapısı konusu finansal yönetimin en
maşık olmaktadır. Uzun vadeli kaynaklar genel- tartışmalı alanlarındandır. Sermaye yapısı basitçe
likle tahvil yoluyla sağlandığı için tahvil maliyeti işletmelerin uzun dönemli finansal kaynaklarının
üzerine odaklanılmaktadır. bileşimidir. İşletmenin ne kadar borç, ne kadar
Gerek uzun vadeli borçların gerekse tahvil ile özkaynak kullanması gerektiği konusunda çok
borçlanmanın maliyet hesaplaması birbirine ben- farklı görüşler vardır. Net Gelir Yaklaşımı, işlet-
zer. Tahvilin maliyeti, tahvil sahibinin bu tahvil- melerin sermaye yapıları içinde borçların oranını
den elde edeceği getiri oranıdır. Tahvillerde bek- artırarak ortalama sermaye maliyetini düşürebi-
lenen nakit akışları dönemsel faiz ödemelerinden leceklerini ve işletme değerini artırabileceklerini
ve anapara ödemelerinden oluşur. Tahvilden bek- ileri sürer. Net Faaliyet Geliri Yaklaşımı ise bu
lenen nakit akışlarını bugüne indirgeyerek tahvil görüşün tam aksini savunur. Sermaye yapısı ne
fiyatına eşitleyen iskonto oranı bu tahvilin getiri olursa olsun ortalama sermaye maliyetinin değiş-
oranını gösterir. İşletme açısından yapılan mali- meyeceğini ve dolayısıyle işletme değerinin aynı
yet hesaplamasında ise faiz ödemeleri vergi oranı kalacağını ileri sürer. Borç/özkaynak oranının
kadar azaltılarak bu hesaplama yapılır. Ayrıca ih- yani finansal kaldıracın, işletme değeri üzerinde
raç giderleri de hesaba katılır. herhangi bir etkisinin olmadığı, işletme değerinin
yatırımların sonucu olduğunu ileri süren Modig-
Özkaynağın farklı yollarla maliyetini hesaplamak liani-Miller görüşüne karşı, her işletme için op-
3
Özkaynak maliyeti hesaplanırken, işletmenin timum sermaye yapısının olduğunu ileri süren
hangi tür hisse senedi ihraç ederek fon sağladığı geleneksel yaklaşım mevcuttur. İflas maliyetleri,
önem kazanmaktadır. Bu hisse senetleri adi his- temsil maliyetleri ve vergi hesaba katıldığında,
se senedi olduğunda maliyet hesaplamak biraz vergi tasarruflarının bugünkü değeri ile iflas ve
daha zor olmaktadır. Adi hisse senetlerinin ma- temsil maliyetlerinin bugünkü değeri arasında bir
liyetinin hesaplanmasında kâr payı indirgeme denge kuran sermaye yapısında sermaye maliye-
modeli ve sermaye varlıklarını fiyatlama mode- tinin minimum olduğu kabul edilmektedir.
6. Ünite - Sermaye Maliyeti 149
Kendimizi Sınayalım
1. Sermaye maliyeti hesaplanırken aşağıdakilerden 6. İmtiyazlı hisse senedi maliyetinin nasıl hesaplandı-
hangisi sabit kabul edilmez? ğını aşağıdakilerden hangisi göstermektedir?
a. İşletme riski a. Sabit büyümeyi temel alan kâr payı indirgeme
b. Kâr dağıtım politikası modeline göre hesaplanır.
c. Sermaye yapsısı b. İç verim oranı hesaplanır.
d. Varlık yapısı c. Kâr payı / Hisse senedi fiyatı oranı ile hesaplanır.
e. Borç/özkaynak oranı d. Ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti formulüne
göre hesaplanır.
2. Kısa vadeli borç maliyeti için aşağıdakilerden han- e. Kâr payının vergiden sonraki maliyeti hesaplanır.
gisi doğrudur?
a. Borcun maliyeti vergi oranı kadar azalır. 7. Borç/özkaynak oranı %50 olan bir işletmenin borç
b. Vergi oranı dikkate alınmaz. maliyeti %10, özkaynak maliyeti %20 ise ağırlıklı ora-
c. İç verim oranı hesaplanır. talama sermaye maliyeti nedir?
d. Her yıl ödenecek anapara ve faizlerin toplamıdır. a. %20
e. Borcun maliyeti faiz oranıdır. b. %15
c. %10
3. Uzun vadeli borç maliyeti için aşağıdakilerden d. %8
hangisi doğrudur? e. %12
a. Borcun faizi vergi oranı kadar azaltılır.
b. Vergi oranı dikkate alınmaz. 8. Sermaye yapısı içinde borçların oranı arttıkça or-
c. İç verim oranı hesaplanır. talama sermaye maliyetinin düşeceğini ve dolayısıyla
d. Her yıl ödenecek anapara ve faizlerin toplamıdır. işletme değerinin yükseleceğini ileri süren yaklaşım
e. Borcun maliyeti faiz oranıdır. hangisidir?
a. Net Faaliyet Geliri Yaklaşımı
4. Bir işletmenin kâr payının her yıl %5 büyüyeceği b. Net Gelir Yaklaşımı
varsayılmakdır. Ayrıca gelecek yıl T2 kâr payı dağıtma- c. Geleneksel Yaklaşım
sı beklenmektedir. Hisse senedinin piyasa fiyatı T20 ise d. Modigliani -Miller Yaklaşımı
“Sabit Büyümeye Dayalı Kâr payı İndirgeme Modeli”ne e. Temsil Yaklaşımı
göre hisse senedinin maliyeti nedir?
a. %10 9. Bir işletme için optimum sermaye yapısının varlığı-
b. %12,5 nı kabul eden yaklaşım hangisidir?
c. %20 a. Net Faaliyet Geliri Yaklaşımı
d. %16 b. Net Gelir Yaklaşımı
e. %15 c. Temsil Yaklaşımı
d. Modigliani -Miller Yaklaşımı
5. Sermaye Varlıklarını Fiyatlama Modeli’nde beta e. Geleneksel Yaklaışm
neyi göstermektedir?
a. Hisse senedi getirisinin sermaye maliyetine du- 10. Sermaye yapsısı tartışmalarında, vergi hesaba ka-
yarlılığını, tıldığında aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
b. Pazar getirisinin sermaye maliyetine duyarlılı- a. Vergi borcun maliyetini artırır.
ğını, b. Vergi borcun maliyetini etkilemez.
c. Hisse senedini getirisinin borç faizlerine duyar- c. Vergi borç maliyetini düşürür.
lılığını, d. Vergi hem borç hem de özkaynak maliyetini ar-
d. Hisse senedi getirisinin pazar getirisine duyarlı- tırır.
lığını, e. Vergi ne borç maliyetini ne de özkaynak mali-
e. Hisse senedinin risk primini. yetini etkiler.
150 Finansal Yönetim
Sıra Sizde 4
ke = RF + (Rm – Rf) βi
= %8 + (%15 – %8)1
ke = %15
Sıra Sizde 5
Ağırlıklı Ortalama Sermaye Maliyeti
(AOSM) = (Wd × kd) + (We× ke)
= (0.60 × 0.15) + (0.40 × 0.20)
= 0,17 olarak bulunur.
6. Ünite - Sermaye Maliyeti 151
Yararlanılan Kaynaklar
Sıra Sizde 6 Akgüç, Ö. (1998). Finansal Yönetim, Avcıol Yayınları.
Modigliani ve Miller (MM), net faaliyet geliri yakla- Atrill, P.(1997). Financial Management for Non- Spe-
şımında olduğu gibi, işletme değerinin sermaye yapı- cialist, Prentice-Hall.
sından bağımsız olduğunu ileri sürmüşlerdir. Borç / öz Brigham, E. E., Ehrhardth M. C., (2008). Financial
kaynak oranı nasıl değişirse değişsin toplam işletme Management; Theory and Practice, Thomson.
değeri değişmeyecektir. Modigliani-Miller sermaye ya- Bozkurt, Ü., Arıkan, T., Doğukanlı, H. (1995). İşletme
pısı konusunu bir pastanın paylaşımına benzetirler. Bu Finansının Temelleri, Literatür Yayınevi (Brealey,
paylaşım pastanın büyüklüğü üzerinde herhangi bir et- Myers ve Marcus’un Fundamentals of Corporate
kiye sahip değildir. Pastanın büyüklüğünü borç/özkay- Finance’ten Çeviri).
nak oranı değil, işletmenin yatırımları belirlemektedir. Canbaş, S., Doğukanlı, H. (2007). Finansal Pazarlar:
Finansal Kurumlar ve Sermaye Piyasası Analizle-
ri, Dördüncü Baskı, Karahan Kitabevi.
Fabozzi, F., Enderson, P. (2003). Financial Manage-
ment and Analysis, 2th Ed., Wiley Inc.
Tuncer, C. (2007). Finansal Yönetimin İlkeleri, Doğuş
Üniversitesi Yayınları.
Tükenmez, M. ve diğerleri (1999). Finansal Yönetim,
Vizyon Yayınları.
Van Horne, J. (1995). Financial Management and Po-
licy, 10th Ed., Prentice-Hall.
7
FİNANSAL YÖNETİM
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Çalışma sermayesini tanımlayabilecek,
Çalışma sermayesi yönetiminin politikalarını açıklayabilecek,
Çalışma sermayesinin finansmanına yönelik yaklaşımları özetleyebilecek,
Nakit ve hazır değerler, menkul kıymetler ile ilgili temel yöntemleri açıklaya-
bilecek,
Alacaklar ve stokların yönetimi ile ilgili temel yöntemleri açıklayabilecek
bilgi ve becerilere sahip olacaksınız.
Anahtar Kavramlar
• Çalışma Sermayesi • Stok Yönetimi
• Alacak Yönetimi • Menkul Kıymetlerin Yönetimi
• Nakit Yönetimi
İçindekiler
Net çalışma sermayesi: Daha özellikle muhasebe yönetimi daha dar bir tanım yapmakta ve net çalışma sermayesi
çok muhasebe alanında
kullanılmakta olup dönen tanımına odaklanmaktadır. Buna göre, net çalışma sermayesi dönen varlıklardan
varlıklardan kısa vadeli kısa vadeli yükümlülüklerin çıkarılması ile elde edilmektedir. Ancak finansal yöne-
yükümlülüklerin çıkarılması ile tim brüt çalışma sermayesi üzerine odaklandığından, bu kavram üzerinde durula-
elde edilmektedir.
cak ve çalışma sermayesinin tanımı bu kapsamda anlatılacaktır.
Bir işletmenin faaliyetlerini yürütebilmesi için duran varlıklara yapılan yatı-
rımları dışında, nakit, alacak ve stokları gibi kısa vadeli varlıklarını da etkin bir
şekilde yönetmesi ve kısa vadeli varlıklarının hangi kaynaklarla finanse edileceği
Çalışma sermayesi yönetimi belirlenmesi gerekmektedir. Çalışma sermayesinin yönetimi, dönen varlıklar ile
bir işletmenin dönen bu varlıkların finansman kaynaklarının etkin bir şekilde idaresi olarak tanım-
varlıklarını idare etmesi
ve onları finanse etmesini lanmaktadır. Bu tanım, her işletmenin yapmak zorunda olduğu hizmet veya mal
kapsamaktadır. üretiminde kullanılan stokların temin edilmesi, başta işçilik olmak üzere, diğer
hammadde ve kaynaklara nakit ödemenin yapılması, mamul stokların pazarın
ihtiyacına göre hazır edilmesi, müşterilere vadeli mal satabilme yeteneğinin ge-
liştirilmesi ile bu faaliyetlerin gerek borç, gerekse özkaynak ile finanse edilmesi
süreçlerini içermektedir.
Etkin bir çalışma sermayesi yönetiminin iki temel amacı vardır:
• İşletmenin kârlılığını artırma,
• İşletmenin kısa vadeli likit yükümlülüklerini zamanında karşılama.
Tipik bir işletme üretim yapabilmek için, diğer bir ifade ile üretim sürecinde
ihtiyacı olacağı işçi, hammadde ve enerji gibi giderleri karşılamak için elinde bir
miktar nakit parasının olması gerekmektedir. İşletmeler, üretim sonrası ürünle-
rini hemen satamayabileceğini de dikkate alarak nakit düzeyini belirleme duru-
mundadır. Ne miktarda hammadde alacağı, onları nasıl saklayacağı ve ne mik-
tarda ürünü piyasaya süreceği, elindeki nakit fazlasının nasıl değerlendirileceği
de çalışma sermayesi yönetiminin bir parçasıdır. İşte tüm bu faaliyetler çalışma
sermayesi döngüsünü oluşturmaktadır.
Brüt ve net çalışma sermayesi nedir, etkin bir çalışma sermayesi yönetimi neyi
1 amaçlamaktadır?
kârlılıkları düşmektedir. Çoğunlukla kısa vadeli kredilerin faiz oranlarının, uzun va-
deli kredilerin faiz oranlarının altında bulunması nedeniyle, dönen varlıklara yapılan
yatırımların kısa vadeli kredilerle yapılması daha uygun olmaktadır. Böylece yukarıda
anlatılan risklerin dışında kısa vadeli finansman da doğal olarak işletmelerin yeniden
finanslama, yani kaynaklarını yenileme riskini artırmaktadır.
İşletme yönetimi uygun düzeyde çalışma sermayesi tutmaya karar verdiğinde,
risk ve kârlılık ikilemini iyi bir şekilde yönetmek zorundadır. Bu konuda yönetici
muhafazakâr davranabilir ve yüksek düzeyde dönen varlık bulundurarak kendini
beklenmeyen durumlara karşı koruma altına alabilir. Böylece işletmenin satışları-
nın aksama ve kısa vadeli borçlarının ödenmeme riski düşecek, buna karşılık iş-
letmenin kârlılığı azalacaktır. Diğer taraftan yönetim düşük düzeyde dönen varlık
tutarak atak bir politika izleyebilir. Bu durumda işletmenin kârı artacak ancak kısa
vadeli yükümlülükleri karşılama riski artacağı gibi, satışlarının da aksaması ihtimali
ortaya çıkacaktır. Bu durumu daha iyi bir şekilde açıklayabilmek için, varsayalım ki,
ACAR AŞ sürekli olarak çalışarak yılda 100.000 motosiklet üretmektedir. Rekabetçi
bir piyasada çalışan bu işletme bir taraftan yüksek getiri elde etmek isterken diğer
taraftan riskini de dengede tutmak istemektedir. Bu durumda uygulayabileceği üç
farklı politika söz konusu olabilecektir. Bu politikalar Şekil 7.1’de görülmektedir.
• Uygulayabileceği politika-1, riskini düşürmeye yöneliktir. Muhafazakâr
bir yaklaşım olan politika-1’i uygularsa yüksek düzeyde çalışma sermayesi
(dönen varlık) bulunduracaktır. Bu durumda daha fazla nakit, alacak ve
stok bulunduracaktır.
• Uygulayabileceği politika-2, riskini ve getirisini dengelemeye yöneliktir.
Politika-2’yi uygularsa orta düzeyde çalışma sermayesi bulunduracaktır.
• Uygulayabileceği politika-3, atak bir politika olup getirisini maksimize et-
meye yöneliktir. Politika-3’ü uygularsa düşük düzeyde çalışma sermayesi
(dönen varlık) bulunduracaktır.
Şekil 7.1
Çalışma Sermayesi
Politikaları
Kaynak: www.
scribd.com/
doc/60802618/
Watsonch3
İşletme ortaklardan gelen paralar veya borçlanma ile nakit rezervini destekleye-
ceği gibi, fazla nakitini de işletmeden çekebilecektir. Nakit döngüsü aslında bir
süreyi kapsamaktadır. Bu süre işletmenin hammadde için yaptığı ödeme ile ma-
mülün satılıp işletmeye girmesi arasında geçen toplam süredir. Şüphesiz bu süre
arttığı zaman işletmenin çalışma sermayesi ihtiyacı da artacaktır. Nakit döngüsü
üç faktörün süresi ile ilişkilidir:
• Stok çevrim süresi: Hammaddeleri ortalama işlem yapmaya hazır hâle ge-
tirme, işleme ve müşterilere satma süresi
• Alacak devir hızı süresi: Alacaklarını ortalama tahsil etme süresi
• Satıcılara yapılan ödemenin devir süresi: Satış sonrası tedarikçilere yapılan
ödemenin ortalama süresi
Nakit döngüsü süresinin matematiksel ifadesi şu şekildedir:
Nakit Döngüsü Süresi= (Stok çevrim süresi) + (Alacak devir hızı süresi) - (Sa-
tıcılara yapılan ödemenin devir hızı süresi)
Şekil 7.2
İşletmelerde Nakit
Döngüsü
• Hazır Değerler,
• Menkul Kıymetler,
• Kısa Vadeli Ticari Alacaklar,
• Diğer Kısa Vadeli Alacaklar,
• Stoklar,
• Diğer Dönen Varlıklar.
Söz konusu her bir grup bilançolarda daha ayrıntılı kalemler hâlinde de ifade edi-
lir. Örneğin hazır değerler grubu; kasa, bankalar ve diğer hazır değerlerden oluşur. Bu
nedenle bilançoyu her bir kaleminin açıkça gösterilip gösterilmemesine bağlı olarak
özet ya da ayrıntılı olarak düzenlemek mümkündür. Buna göre bilanço özet biçimde
düzenleniyorsa yalnızca yukarıda sıralanan grup başlıklarını içerecektir. Ayrıntılı bi-
çimde düzenlendiğinde ise gruplar içinde yer alan kalemler de gösterilecektir.
Hazır değerler, son derece akışkan, dolayısıyla sürekli hareket eden varlıklar ola-
rak düşünülecek olursa, menkul kıymetlerin istenildiğinde satılarak 1-2 gün gibi
kısa bir süre içinde hazır değerlere dönüşebileceği kabul edilebilir. İşletmenin kasası
ve bankasındaki nakit ve çekler bu kalemde yer alır. İşletmenin elindeki kısa vade-
li menkul değerler de çalışma sermayesinin bir unsuru olarak kabul edilmektedir.
Hazine Bonoları, Finansman Bonoları ve Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler de grup
içindedir. Bunun yanında, müşterilerdeki kısa vadeli gerek ticari, gerekse diğer ala-
caklar da çalışma sermayesinin bir unsuru olup bir süre sonra tahsil edilerek hazır
değer haline gelebilecektir. Alacaklar kalemi büyük ölçüde işletmenin müşterilere
yaptığı satışlardan kaynaklanmaktadır. Büyük miktardaki alacaklar işletmenin va-
deli satışlarının fazla olduğunu göstermektedir. Stoklar, ticari alacaklara göre daha
az likit varlık olarak kabul edilir. İşletmenin üretimde kullanmak için satın aldığı
hammaddeler ile satışa hazır hâle gelen mamul stoklar da çalışma sermayesinin bir
unsurudur. Diğer dönen varlıklara gelince; bunlar bir yıllık bir süre içinde paraya
dönüşebilecek varlıkları içerdiği gibi, paraya dönüşmesi mümkün olmayan unsur-
ları da içerebilir. Örneğin gelecek aylara ait giderler bu grupta yer alır ve bu tür
varlık unsurlarının paraya dönüşme olasılığı son derece düşüktür. Paraya dönüş-
memekle birlikte, bu tür kalemler de yok olmak, başka bir ifadeyle faydası bitmek
suretiyle bir yıl içinde bilançoyu terkederek, gelir tablosu kalemi hâline gelirler.
O hâlde çalışma sermayesi sınıfı içinde yer alan herhangi bir gruba ait kalem-
ler, daha önce de belirtildiği gibi bir yıl içinde hareket edecektir. Ya da en azından
beklenti budur. Buna göre örneğin alacaklar bir yıllık bir süre içinde tahsil edilir-
ken, stoklar satılacak, bazı kalemler ise gider olarak bilançoyu terk edecektir.
Süresine göre çalışma sermayesi, işletmelerin genellikle satışları ve üretimleri yıl
içinde veya çeşitli dönemlerde dalgalanmaktadır. Örneğin ülkemizde Akdeniz kı-
yısındaki turizm işletmeleri çoğunlukla yaz aylarında yüksek kapasite ile çalışırken,
büyük şehirlerdeki büyük mağazalar kış aylarında daha fazla satış yapabilmektedir-
ler. Doğal olarak işletmeler satışların yüksek olduğu dönemlerde daha fazla çalışma
sermayesine ihtiyaç duyarken, normal veya düşük sezonlarda daha az stok, nakit
Mevsimsel Çalışma Sermayesi, veya alacak tutacaklardır. Bu nedenle çalışma sermayesi sürelerine göre sürekli ça-
bir işletmenin mevsimsel
ihtiyaçlarını karşılamak için lışma sermayesi ve mevsimsel çalışma sermayesi olarak ikiye ayrılabilecektir. Sekil
kullanılan çalışma sermayesi 7.3’te şirketlerin çalışma sermayelerindeki değişim görülmektedir. Sürekli çalışma
olduğu için değişkendir, sermayesi işletmenin büyümesine uygun bir oranda istikrarlı bir biçimde artarken,
buna karşılık sürekli çalışma
sermayesi işletmenin mevsimsel (dönemsel) çalışma sermayesi dalgalanma göstermektedir.
uzun vadeli minimum • Mevsimsel (Dönemsel) Çalışma Sermayesi: İşletmenin dönemsel ihtiyaç-
ihtiyaçlarını karşılamak için
bulundurulduğu için çok daha larını karşılamak için kullanılan çalışma sermayesidir.
istikrarlıdır. • Sürekli Çalışma Sermayesi: İşletmenin uzun vadeli minimum ihtiyaçları-
nı karşılamak için bulundurulan dönen varlıklarıdır.
7. Ünite - Çalışma Sermayesi Yönetimi 159
Şekil 7.3
Sürekli ve
Mevsimsel Çalışma
Sermayesi
Kaynak: Van H.
J., Wachowicz
J. M. (2001),
Fundamentals
of Financial
Management,
Prentice Hall,
Eleventh Edition.
Muhafazakâr Yaklaşım
Muhafazakâr yaklaşım çok daha ihtiyatlıdır. İşletmenin ancak dönen varlıklarının
kısa vadeli ve mevsimsel dalgalanmalara tabi olan kısmının bir bölümü kısa vadeli
yükümlülüklerle, cari varlıkların kalan kısmı uzun vadeli yükümlülük ya da öz-
kaynak ile karşılanmaktadır. Bu durum şekilde görülmektedir. Riski çok daha az
olan bu yöntemde devamlı olarak bir ihtiyat payı tutulmaktadır. İşletme bir süre
kısa vadeli borç bulamasa bile durumunu idare edebilmektedir. Bu yaklaşımın en
önemli avantajı işletmenin elinde bol miktarda ve uzun vadeli fon tutarak, sık sık
kısa vadeli borçlarını yenileme zorunluluğundan kurtulmasıdır. Borç yenilemede
işletme bankaya tekrar başvuracağından, zaman zaman aksama ve gecikme yara-
tabilmektedir. Bu yöntemin en önemli iki sakıncası vardır:
• İşletme daima ihtiyacından fazla elinde fon bulunduracaktır.
• Uzun vadeli kredilerin faizleri kısa vadelilerden fazla olduğu için, işletme-
nin finansman maliyeti artacaktır.
7. Ünite - Çalışma Sermayesi Yönetimi 161
Atak Yaklaşım
Bu yaklaşım geleneksel yaklaşımdan farklı olarak dönen varlıkların mevsimsel Dengeli korumalı yaklaşıma
dalgalanmalara tabi kısmı ile devamlı çalışma sermayesinin bir kısmı kısa vade- göre çalışma sermayesini
finanse eden işletmeler
li borçlarla finanse edilmektedir. Duran varlıklar ile sürekli çalışma sermayesini ekonomi ve işletme
bir bölümü ise uzun vadeli borçlarla finanse edilecektir. Şekil 7.6’da bu durum koşullarındaki değişimlere
karşı daha dirençli olup, ılımlı
görülmektedir. İşletme ihtiyat payı bırakmamakta ve kısa vadeli borç bulamama risk ve getiri beklentileri
riski ile her zaman karşı karşıya kalabilmektedir. Kârlılığı daha yüksek olan bu içindedirler. Bu yaklaşımın
yaklaşım daha çok riski seven yöneticilerce benimsenmektedir. Atak yaklaşım- amacı vade eşlemesidir.
la çalışma sermayesini daha etkin olarak yönetmeye çalışırken aşağıda belirtilen
bazı önemli risklerle karşılaşabilir.
• Kısa vadeli borçlarını sık sık yenileme zorunda kalabilecektir.
• Beklenmeyen durumlara karşı hazırlıklı olmayacaktır.
Ancak kısa vadeli borçların maliyeti, uzun vadeli borçlardan daha düşük oldu-
ğundan ve işletme ihtiyacından fazla borçlanmayacağından bu tür politika izleyen iş-
letmeler yüksek riske katlanmaları karşılığında daha yüksek kârlılıkla çalışacaklardır.
Şekil 7.6
Atak Yaklaşım
Kaynak: Van
H.J., Wachowicz
John M. (2001),
Fundamentals
of Financial
Management,
Prentice Hall,
Eleventh Edition.
İşletmeler tahsilatları ile nakit para toplarken, ödemeler yaparak nakit paraları
kullanmaktadır. Bu nedenle işletmelerde genel yaklaşım alacakların süratle tahsil
edilmesi, buna karşılık, ödemelerin ancak gününde yapılmasıdır. Bu taktirde iş-
letmenin nakit rezervi artabilecektir. Fazla naktin her zaman menkul kıymetlere
yatırılarak getiri elde edilebileceğini unutmamak gerekmektedir.
çok sayıda banka ile çalışırsa bu tür hesapları çok olacağından işletme elindeki
nakitleri etkin bir biçimde kullanamayacaktır. Bu nedenle tek hesap uygulaması
işletmeye nakdini etkin olarak kullanma olanağı sağlayacaktır.
Ödemelerin Kontrolu
Doğal olarak işletmeler ödemeleri olabildiğince yavaşlatmayı tercih eder. Bu uy-
gulamanın amacı ödemeyi geç yapmak değil, vadesi gelmeden ödememe ve böy-
lece ihtiyaç fazlası naktin menkul kıymetlere yatırılarak bir miktar daha fazla ge-
tiri elde etmektedir. İşletmelerin ödemelerini denetleme amacı ile uyguladıkları
başlıca yöntemler şunlardır:
• Ödemenin tek bir bankanın hesabından yapılması,
• Sıfır hesap yöntemi,
• Ödemeleri ayın veya haftanın belirli günlerinde yapmak,
• Süreden yararlanmak.
Büyük işletmeler, çoğunlukla ödemeleri belli bir bankanın hesabından yapma-
yı tercih eder. Eldeki fonlar bu hesapta biriktirilir ve eğer erken ödeme için iskon-
to yapılmışsa hemen yoksa ödemenin yapılması gereken son güne kadar beklenir.
Eldeki atıl fonlar paraya çabuk çevrilebilir menkul kıymetlere yatırılarak değer-
lendirilebilir. Bu şekilde işletme çeşitli bankalarda banka tarafından istenen belirli
tutarda para tutma zorunluluğundan kurtulacak, tek bir hesaba yoğunlaşacaktır.
Sıfır hesap yönteminde ise işletme çalıştığı ödemelerini yaptığı ana hesabında
sürekli olarak sıfır bakiye bulundurmaktadır. Ancak bu hesap bir yatırım hesabı
ile bağlantılı olarak çalışmaktadır. Diğer bir ifade ile işletmeye yüklü bir havale
geldiği zaman banka hemen bu parayı yatırım hesabına aktaracak ve bakiyeyi sı-
fırlayacaktır. Yatırım hesabındaki para her an nakte çevrilebilir kısa vadeli fonlara
yatırılarak işletmeye faiz geliri sağlayacaktır. Diğer taraftan işletmenin bir öde-
mesi nedeniyle ana hesaba bir çek geldiği zaman ya da işletme nakit para çekmek
istediği zaman yatırım hesabındaki menkul kıymetler hemen nakte çevrilerek ana
hesaba aktarılacaktır. Böylece işletme atıl fonlarından para kazanabileceği gibi,
banka da hem bu paranın menkul kıymetlerde değerlendirilmesinden hem de
alım satımda alacağı komisyon ücretlerinden yararlanabilecektir. Günümüzde
birçok bankanın çeşitli adlarla yaptığı bu uygulama yalnız işletmelerin hesapları-
na değil, kişisel hesaplara da uygulanmaktadır.
Haftanın belirli günlerinde ödeme yapmak, işletmeler açısından ödemelerin de-
netlenmesi amacına oldukça uygundur. Bu şekilde işletmenin elindeki fazla para
menkul kıymetlere yatırılarak denetlenir, diğer taraftan işletme ödemelerine daha
iyi bir şekilde odaklanabilir. Örneğin ödeme günü cuma olarak belirlenmişse eldeki
çekler cuma gününe kadar tahsil edilerek hesapta biriktirilir ve cuma günü ödeme-
lerin tamamı yapılır. Bu tür yöntemin diğer bir faydası da işletmenin satıcılar ile
daha akılcı ve tutarlı bir ilişki kurmasını sağlamasıdır. İşletmenin satıcıları ödeme-
lerin hangi günde olacağını bildiklerinden, işletmeye olan güvenleri artacaktır.
İşletmeler yaptıkları ödemeleri kendi kasa defterlerine işledikleri gibi, banka he-
saplarını da izlerler. Doğal olarak işletmenin verdiği T1.000 bir çek kasa hesabını
T1.000 azaltır; bu durumda çeki alan kişi, hemen bankaya giderek bu çeki boz-
duracağı beklenir. Bu nedenle işletme banka hesabında bu parayı bloke etmelidir.
Ancak uygulamada takas süresi ve başka gecikmelerden dolayı bankadan paranın
çekilmesi bazen birkaç gün, bazen de bir haftayı bulabilir. Eğer işletmenin tüm öde-
166 Finansal Yönetim
melerinde böyle bir gecikme söz konusu ise işletmenin bu durumdan yararlanması
gerekir. Bu yönteme süreden yararlanmak adı verilmiştir. İşletme çeki yazdıktan
sonra hemen çek meblağını hesabına yatırmak yerine birkaç gün sonra yatırır. Bu
süre işletmenin geçmiş ödemelerinde çek sahiplerinin ortalama kaç günde bankaya
başvurdukları araştırılarak belirlenebilir. Böylece bu süre içinde yatırım hesabında
parayı menkul kıymetlere yatırarak değerlendirmiş olur. Bu yöntemi kullanan iş-
letmelerin bankalarla iyi ilişkilerinin olması gerekir. Bu durumda bazen çek sahibi
tarafından para erken bir tarihte talep edildiğinde, banka işletmeyi uyaracaktır.
nakti uygun bir yatırımda bulunarak elde edeceği getiriden mahrum kalması olarak
açıklanmaktadır. Şüphesiz eğer tutulan nakit büyük bir meblağ ise fırsat maliyeti
daha da artmaktadır. Ayrıca modellerde işletmenin menkul kıymetleri veya duran
varlıkları nakte dönüştürdükçe bir işlem gideri ödeyeceği de varsayılmaktadır.
Repolar: Bankalar ya da aracı kurumlar daha sonraki bir tarihte daha yüksek
bir fiyattan satın alma garantisi vererek hazine bonosu veya devlet tahvili satar.
Vadeleri bir gece ile üç ay arasındadır.
Banka Kabul Mektupları: Bunlar işletmeler tarafından çıkarılan ancak ban-
kalara kabul ederek garanti verdikleri belli bir vadeye sahip poliçelerdir. Bunların
getirileri genellikle hazine kağıtlarından fazla olup ikincil piyasaları mevcuttur.
Finansman Bonoları: Büyük ve sağlam işletmelerin çıkardıkları vadeleri iki
yılı geçmeyen aylık özel sektor borçlanma senetleridir. Diğer menkul kıymetlere
göre biraz daha fazla getirisi vardır. Ancak ikincil piyasaları fazla gelişmemiştir.
Mevduat Sertifikası: Bankalara yatırılan vadeli mevduat karşılığında verilen
senetlerdir. Genellikle vadeleri 1 yılın altındadır. İkincil piyasalarda satılmasına
rağmen devlet tahvilleri kadar likit değillerdir. Mevduat sertifikaları onu ihraç
eden bankalara göre çeşitli kalite düzeyinde olabilmektedirler.
Varlığa Dayalı Menkul Kıymet: Bir para piyasası aracıdır. Bankalar verdikleri
tüketici ve konut kredisi karşılığında bu senetleri çıkarabilmektedirler. Kolayca
nakde çevrilebilmektedir.
İşletme hesaplarındaki muhtemel açıkları kapatma amacı ile tutulan menkul kıy-
7 metlerin özellikleri ne olmalı ve hangi tür menkul kıymetler seçilmelidir?
Alacakların Yönetimi
Bir işletmenin alacaklar yönetimi o işletmenin kredili satışları ile başlamaktadır.
Bir işletmenin kredili satış politikası, işletmenin temel amacı olan işletme değeri-
nin artırılması amacına dayanmakta olup işletmenin gelecekte elde edeceği nakit
akışlarını maksimize ederken, bu nakit akışlarının riskini de azaltmalıdır. Reka-
betçi bir ortamda çalışan bir işletmenin tüm satışlarını peşin olarak yapması ne-
redeyse olanaksızdır. Rakipleri karşısında daha güçlü olabilmesi için esnek satış
politikalarının olması gerekmektedir. Bu politika şu üç değişkene bağlıdır:
• Satış koşulları,
• İşletmenin fiyatlama politikası,
• Alacaklarının takip edilmesi,
• Alacakların idari takip ve fırsat maliyeti.
İşletmelerin satışlarının vadeleri, erken ödeme yapan işletmelere vereceği in-
Faktoring şirketleri, vadeli mal dirimler ile vadesinden sonra yapılan ödemelerle ilgili düzenleme satış koşulları
satan işletmelerin alacaklarını
satın alan ve onlara tahsilat arasında yer almaktadır. Eğer, işletmenin satış koşulları (2/10, net 30) olarak ve-
ve finansmanda yardımcı rilmişse bu ifade müşteriye verilen vadenin 30 gün olduğunu ve eğer parayı 10
olan kuruluşlardır. Bu gün içinde öderse %2 tutarında bir indirim alacağını göstermektedir. İşletmelerin
kapsamda faktoring şirketleri,
işletmelerin mal ve hizmet içinde bulundukları piyasa fiyatlamayı doğrudan etkiler. Monopol ve oligopol pi-
satışlarından doğmuş veya yasalarda daha yüksek kâr marjlarına dayanan fiyatlama olurken, rekabetçi piya-
doğacak çek ve senet gibi
vadeli alacaklarını devir alarak salarda çok düşük kâr marjları ile çalışmak gerekecektir. Müşteri seçimi kadar,
finansman, garanti ve tahsilat vadeli satışlardan sonra müşterilerdeki alacakların takip edilmesi de alacak yöne-
hizmetleri sunmaktadırlar.
Böylece işletmeler, timi politikasında oldukça önemlidir. Müşteri eğer parayı zamanında ödemezse,
kendi alanları üzerinde önce bir ihbarname gönderilir. Hâlâ ödemediği takdirde telefon edilerek uyarılır.
yoğunlaşarak, tahsilat ve
finansman işlerini faktoring Eğer bunlar da işe yaramazsa, yasal uygulamaya geçilecektir. Ayrıca alacakların
şirketine devretme imkânına idari takibindeki giderler ile alacaklara bağlanmış olan paraların fırsat maliyeti
kavuşabilmektedirler. de izlenmelidir. Yasal uygulamaların da önemli bir maliyeti olduğunu da gözden
uzak tutmamak gerekmektedir. Bazı işletmeler faktoring şirketleri ile çalışarak
alacakların izlenmesinden ve tahsil edilmesinden kendilerini çekmektedir.
7. Ünite - Çalışma Sermayesi Yönetimi 169
ler genellikle ideal ortalama tahsilat sürelerine karar verir. Bu sürenin uza-
ması hâlinde tedbir alarak süreyi kısaltmaya çalışır.
Alacaklar
OTS =
OGS
Yıllık Satışlar
OGS =
360
İşletmeler vadeli satış yaptıkları müşterileri seçerken hangi faktörlere daha fazla
önem vermelidir? 8
Stokların Yönetimi
Bir işletmenin stokları üretim ile satış süreçleri arasında yer almaktadır. Sektör-
lerin çoğunda hammadde alınır ve fabrikaya sevk edilir. Bu hammadde ile çeşitli
mamul parçalar üretilir ve birleştirilerek nihai ürün elde edilir. Daha sonra bu
ürünler müşterilere gönderilir. Stoklar bir işletmenin çalışma sermayesinin don-
durulmuş (bloke edilmiş) halde bulunan ana bir unsurudur. İdeal olarak mini-
mum düzeyde olması gereken stoklar arz ve talepten en fazla etkilenen bilanço
kalemidir. Stok yönetimi işletmenin stratejik amaçlar doğrultusunda aşağıdaki
işletme fonksiyonları ile beraber hareket eder:
• Satış Tahminleri,
• Satış ve Süreç Planlaması,
• Üretim ve Malzeme Planlaması.
Stok yönetimi ekonomi ve pazar hareketlerine çok duyarlı olup müşteri ihtiyaç ve
taleplerinden, teknolojik değişimlere kadar çok çeşitli faktörlerin etkisi altındadır.
Stok yönetimi sistemi bir bilgi sistemi oluşturarak malzemenin akışının etkinliğini
ve işçi ve demirbaşların kullanışlılığını artırır; böylece müşteri ve işletme süreçleri
172 Finansal Yönetim
Stok yönetiminin temel ilkeleri nedir? İşletmeler, stok politikalarında hangi faktör-
9 leri dikkate almalıdır?
Şekil 7.7
ABC Stok Yönetim
Sistemi
Yukarıdaki örneğe devam edersek eğer her bir siparişte sabit gider T50 (F) ise; Bulundurma maliyeti
malzemenin depolama ile
Toplam Sipariş Miktarı = 50 × (160.000/2 × 10.000) ilgili maliyet kalemlerini
Toplam Sipariş Miktarı = T400 olacaktır. kapsamakta ve stoka
Toplam stok maliyeti şu şekilde hesaplanır: bağlanan sermaye maliyeti,
depolama maliyeti, sigorta
Toplam Stok Maliyeti (TSM) = Toplam Bulundurma Maliyeti + Toplam Sipariş ve vergi gibi kalemlerden
Maliyeti oluşurken, sipariş maliyeti her
bir siparişteki sabit giderleri
Toplam stok maliyetinin matematiksel ifadesi şu şekildedir: içermektedir.
S
TSM = CxPxOSM + Fx
2 × OSM
Ortalama stok miktarının (OSM) da her bir sipariş miktarının (Q) yarısı oldu-
ğunu hatırlarsak; (OSM=Q/2), formülün son hali ortaya çıkacaktır. Bu durumun
grafiksel ifadesi ise şekil de verilmiştir.
Q S
TSM = CxPx + Fx
2 Q
Yukarıdaki örneğe göre ise;
TSM= 16.000+400= T16.400 olacaktır.
Şekil 7.8
Ekonomik Sipariş
Miktarının
Belirlenmesi
176 Finansal Yönetim
2x50x160.000
ESM =
0, 40x4
Özet
Çalışma sermayesini tanımlamak sınıflandırıldığında karşımıza işletmenin, hazır
1 Finansal yönetim açısından çalışma sermayesi değerler, alacak ve stok gibi muhasebe kalemle-
bir işletmenin dönen varlıklarından oluşmakta- ri çıkmaktadır. Her bir kalemin değer cinsinden
dır. Bu tanım aslında brüt çalışma sermayesinin büyüklüğünün belirlenmesi çalışma sermayesi
de tanımı olup bir işletmenin dönen varlıklara yönetimi için üzerinde dikkatle durulması gere-
yaptığı yatırımı kapsamaktadır. Ancak özellik- ken bir olgudur. Süreye göre sınıflandırdığımız-
le muhasebe yönetimi daha dar bir tanım yap- da çalışma sermayesi sürekli ve mevsimsel olarak
makta ve net çalışma sermayesi tanımına odak- ikiye ayrılmaktadır. İşletme yöneticileri her iki
lanmaktadır. Buna göre, net çalışma sermayesi tür sınıflandırmayı da dikkate alarak onlara uy-
dönen varlıklardan kısa vadeli yükümlülüklerin gun politikalar geliştirmek durumundadır.
çıkarılması ile elde edilmektedir.
Etkin bir çalışma sermayesi yönetiminin işletme- Çalışma sermayesinin finansmanına yönelik yak-
nin kârlılığını artırma ve işletmenin kısa vadeli 3 laşımları özetlemek
likit yükümlülüklerini zamanında karşılama gibi Dönen varlıkların finansmanı konusunda ge-
temel amaçları vardır. Tipik bir işletme üretim ya- nel olarak üç değişik yaklaşım söz konusudur.
pabilmek için, diğer bir ifade ile üretim sürecin- Bunlar sırasıyla Dengeli (Korumalı) yaklaşım,
de ihtiyacı olacağı işçi, hammadde ve enerji gibi Muhafazakâr yaklaşım ve Atak yaklaşımdır.
giderleri için elinde bir miktar nakit parasının Korumalı yaklaşımda işletme dönen varlıkla-
olması gerekmektedir. İşletme, üretim sonrası rın devamlı kısmı ve tüm duran varlıkları uzun
ürünlerini hemen satamayabileceğini de dikkate vadeli fonlarla, dönen varlıkların kısa vadeli ve
alarak nakit düzeyini belirleme durumundadır. mevsimlik dalgalanmalarını kısa vadeli borçlarla
Ne miktarda hammadde alacağı, onları nasıl sak- finanse etmelidir. Muhafazakâr yaklaşımda ise,
layacağı ve ne miktarda ürünü pazara süreceği, işletme dönen varlıklarının kısa vadeli ve mev-
elindeki nakit fazlasının nasıl değerlendirileceği simsel dalgalanmalara tabi olan kısmının bir bö-
de çalışma sermayesi yönetiminin bir parçasıdır. lümünü kısa vadeli borçlarla, dönen varlıklarının
kalan kısmını uzun vadeli borç ya da özkaynak
İşte tüm bu faaliyetler çalışma sermayesi döngü-
ile karşılamak durumundadır. Buna karşılık atak
sünü oluşturmaktadır. İşletmelerde yöneticiler,
yaklaşıma göre ise işletme dönen varlıklarının
işletme değerini artırma amaçları çerçevesinde
mevsimsel dalgalanmalara tabi kısmı ile devamlı
çalışma sermayesi yönetiminde dönen varlıkla-
çalışma sermayesinin bir kısmını kısa vadeli yü-
ra yapılacak en uygun yatırım düzeyi ile dönen
kümlülüklerle finanse etmektedir. Duran varlık-
varlıkları desteklemek için yapılan kısa ve uzun
lar ile sürekli çalışma sermayesini bir bölümü ise
vadeli finansmanın bileşimi kararlarını vermek
uzun vadeli yükümlülüklerle finanse edilir.
durumundadırlar. İşletme yöneticisi bu kararla-
rı verirken her zaman olduğu gibi, risk ve getiri
Nakit ve hazır değerler, menkul kıymetler ile ilgili
ikilemi ile karşı karşıya kalmaktadır. Dönen var-
4 temel yöntemleri açıklamak
lıklara yapılan yatırım azaldığında, yani işletme
Bir işletme üç nedenle nakit bulundurmaktadır.
daha düşük düzeylerde dönen varlık bulundur-
Bunlar sırasıyla, işlem güdüsü, spekülasyon gü-
duğunda, işletmenin satışlarının aksaması ihti-
düsü ve ihtiyat güdüsüdür. Bir işletmenin tuta-
mali ortaya çıkmakta, böylece işletmenin kârlılığı
bileceği en uygun nakit miktarının belirlenebil-
ve getirisi azalabilmektedir. mesi için, işletmenin nakit giriş ve çıkışlarının
dikkatli bir şekilde tahmin edilmesi, elindeki
Çalışma sermayesi yönetiminin politikalarını menkul kıymetler ve diğer likit varlıkların belir-
2 açıklamak lenmesi ve yönetilmesi, nakit giriş ve çıkışlarının
Çalışma sermayesi genel olarak unsurlarına ve etkin bir şekilde yönetilmesi, borçlanma kapasi-
süresine olmak üzere olarak iki şekilde sınıflandı- tesinin planlanması ve şirketin kabul edebilece-
rılmaktadır. Çalışma sermayesi unsurlarına göre ği risk seviyesinin belirlenmesi gerekmektedir.
178 Finansal Yönetim
Etkin bir nakit yönetimi politikası, işletmenin daki ortalama zaman aralığına bağlıdır. İşletme-
tahsilatını hızlı ve başarılı bir biçimde yapmasını nin idari ve yasal takipteki alacaklarının artması
gerektirirken, ödemeleri de zamanında ve işlet- onun alacaklar politikasını iyi bir şekilde yönet-
meye herhangi bir maliyet getirmeden yapmasını mediği anlamına gelmektedir. İşletmenin tahsilat
gerektirmektedir. Diğer bir anlatımla nakit tahsi- politikasın etkinliği aşağıdaki bazı göstergelerle
latının hızlı ancak ödemelerin gereğinden önce izlenmektedir. Bunlar, ortalama tahsilat süresi,
veya vadelerinden sonra yapılmayacak bir şekil- vade tabloları, ödeme şekillerinin takibi ve sayısal
de planlanması etkin bir nakit politikasının ana yöntemlere dayanan göstergelerdir. Stok yönetimi
unsurlarıdır. Hızlı ve etkin tahsilat politikalarının ekonomi ve piyasa hareketlerine çok duyarlı olup,
iki önemli faydası vardır. Bunlardan birincisi iş- müşteri ihtiyaç ve taleplerinden, teknolojik deği-
letmenin daha az nakit bulundurması, diğeri ise şimlere kadar çok çeşitli faktörlerin etkisi altında-
elindeki fazla nakdi kısa vadeli yatırım araçlarına dır. Stok yönetimi sistemi bir bilgi sistemi oluş-
yatırarak getiri elde etme fırsatı sağlamasıdır. İş- turarak malzemenin akışının etkinliğini ve işçi
letmelerin tahsilatlarını daha hızlı yapmaları için ve demişbaşların kullanışlılığını artırır, böylece
çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Doğal olarak müşteri ve işletme süreçleri arasında koordinas-
işletmeler ödemeleri olabildiğince yavaşlatma- yon sağlar. Stok yönetimi iş süreçlerini yönetmez
yı tercih eder. Bu uygulamanın amacı ödemeyi ve bu konuda karar vermez ancak yöneticilere
geç yapmak değil, vadesi gelmeden ödememe ve bilgi akışı temin ederek onların iş süreçlerinde
böylece ihtiyaç fazlası nakdin menkul kıymet- kararlarını zamanında doğru bir şekilde verme-
lere yatırılarak bir miktar daha fazla getiri elde sini sağlar. Stok yönetiminin iki temel prensibin-
etmektir. İşletmelerin ellerinde bulunduracakları den biri yeterli stoka sahip olabilmek, diğeri ise
nakit miktarının etkin bir biçimde belirlenmesi; stok maliyetini en aza indirmektir. Uygulamada
işletmenin gelecekte tahsil edeceği ve harcayaca- yararlanılan çeşitli stok yönetim sistemleri vardır.
ğı nakit tutarının tahmini, nakit akışlarını etkin İşletmenin büyüklüğü ve stokun cinsine göre çok
bir biçimde yönetme becerisi, likit varlıkların dü- basit sistemlerden çok karmaşık sistemlere kadar
zeyi, borçlanma kapasitesi ve işletmenin risk ala- değişebilmektedir. Bunlardan başlıcaları, ABC
bilme kapasitesine bağlıdır. İşletmeler genellikle Stok Yönetim Sistemi, Anında Sipariş Sistemi,
ellerinde üç amaçla menkul kıymet tutar. Bun- Bilgisayar Destekli Kontrol Sistemi ve Taşerona
lar sırasıyla, işletme hesaplarındaki muhtemel Verme Sistemidir. Bir işletmenin stok yönetimi ile
açıkları kapatmak, belirli zamanlarda ödenmesi ilgili iki temel maliyeti vardır. Bunlar, bulundur-
gereken nakdi hazırlamak ve işletmenin beklen- ma maliyeti ve sipariş maliyetidir. Bazı araştırma-
meyen, olağanüstü harcamalarını karşılamaktır. cılar buna stoksuz kalma maliyetini de eklemek-
Diğer taraftan işletmeler, menkul kıymet alırken tedir. Bir işletmenin bulundurması gereken stok
menkul kıymetlerin emniyet, pazarlanabilirlik ve miktarı minimum düzeyde olmalıdır. Bunun için
yüksek getiri özelliklerini taşımasını bekler. en yaygın olarak kullanılan yöntem “Ekonomik
Sipariş Miktarı Modeli”dir.
Alacaklar ve stokların yönetimi ile ilgili temel
5 yöntemleri açıklayamak
İşletmeler mallarını satabilmek için kredili satış
politikası izlemek durumundadır. Kredili satış
politikasının en önemli prensibi ödeme gücü olan
müşterilerin seçimidir. Aksi halde işletme sattığı
malların parasını alamama tehlikesi ile karşı kar-
şıya kalacaktır. Başarılı bir müşteri seçimi politi-
kası 5 K prensibine dayanmaktadır. İşletmelerin
alacak hesabı kredili satış yaptığı müşterilerinden
toplam alacağını ifade etmektedir. Herhangi bir
zamanda alacak hesaplarının toplamı kredi sa-
tışlarının hacmine ve satışlar ile tahsilat arasın-
7. Ünite - Çalışma Sermayesi Yönetimi 179
Kendimizi Sınayalım
1. Finansal yönetime göre çalışma sermayesini tanımı 5. Aşağıdakilerden hangisi işletmelerde tahsilatı hız-
aşağıdakilerden hangisidir? landıran önlemlerden değildir?
a. Dönen varlıklara yapılan yatırım a. Teslimattan önce avans istemek
b. Dönen varlıklar ile kısa vadeli yükümlülükler b. Müşterilerden düzenli ödeme yapmasını istemek
arasındaki fark c. Müşterileri sık sık telefonla arayarak uyarmak
c. Toplam dönen varlıklar d. Elektronik bankacılığı kullanmalarını istemek
e. Müşteri seçmek
d. Duran varlıklar ile dönen varlıklar arasındaki fark
e. Dönen varlıklar ile kısa vadeli yükümlülükler 6. İşletmelerin ellerinde tutacakları nakit miktarı belir-
toplamı lenirken aşağıdaki faktörlerden hangisi dikkate alınmaz?
a. İşletmenin gelecekte tahsil edeceği ve harcaya-
2. Bir işletmenin daha fazla çalışma sermayesi kullan- cağı nakit tutarının tahmini
masının onun likidite, kârlılık ve riskinin üzerindeki b. İşletmedeki likit varlıkların düzeyi
etkileri aşağıdakilerden hangisi en iyi açıklamaktadır? c. İşletmenin borçlanma kapasitesi
a. Likiditesi artar, riski artar, kârlılığı düşer d. İşletmenin risk alabilme kapasitesi
b. Likiditesi artar, riski düşer, kârlılığı düşer e. İşletmedeki duran varlıkların düzeyi
c. Likiditesi artar, riski düşer, kârlılığı yükselir
d. Likiditesi düşer, riski düşer, kârlılığı düşer 7. Aşağıdakilerden hangisi şirketlerin kredili satışlarda
e. Likiditesi düşer, riski düşer, kârlılığı artar uyguladığı 5 K prensibinin unsurlarından biri değildir?
a. Kefalet
b. Kişilik
3. Aşağıdakilerden hangisi dönen varlıkların finansma-
c. Karakter
nında kullanılan muhafazakâr yaklaşımı açıklamaktadır? d. Koşullar
a. İşletme dönen varlıkların devamlı kısmı ve tüm e. Kapital
duran varlıklarını uzun vadeli fonlarla, dönen var-
lıkların kısa vadeli ve mevsimlik dalgalanmalarını 8. Bir işletmenin herhangi bir zamanda alacak hesap-
kısa vadeli yükümlülüklerle finanse etmelidir. larının toplamı aşağıdakilerden hangilerine bağlıdır?
b. İşletme dönen varlıklarının kısa vadeli ve mev- a. Kredili satışların hacmi ve satışlar ile tahsilat
simsel dalgalanmalara tabi olan kısmının bir arasındaki ortalama zaman aralığı
bölümünü kısa vadeli yükümlülüklerle, dönen b. Kredili satışların miktarı ve satışlar ile tahsilat
varlıklarının kalan kısmını uzun vadeli yüküm- arasındaki ortalama zaman aralığı
lülük ya da özkaynak ile karşılamaktadır. c. Kredili satışların hacmi ve satışlar ile tahsilat
c. İşletme dönen varlıklarının mevsimsel dalga- arasındaki fark
d. Toplam satışların hacmi ve satışlar ile tahsilat
lanmalara tabi kısmı ile devamlı çalışma serma-
arasındaki ortalama zaman aralığı
yesinin bir kısmını kısa vadeli yükümlülüklerle
e. Peşin satışların hacmi ve satışlar ile tahsilat ara-
finanse etmektedir. Duran varlıklar ile sürekli sındaki ortalama zaman aralığı
çalışma sermayesinin bir bölümü ise uzun va-
deli yükümlülüklerle finanse edilir. 9. Stok yönetimi işletmenin stratejik amaçları doğrul-
d. İşletme dönen varlıkların devamlı kısmı ve tüm tusunda aşağıdaki işletme fonksiyonlarından hangisi
duran varlıkları kısa vadeli fonlarla, dönen varlık- ile genellikle beraber hareket etmez?
ların kısa vadeli ve mevsimlik dalgalanmalarını a. Satış Tahminleri
uzun vadeli yükümlülüklerle finanse etmelidir. b. Satış Planlaması
e. İşletme dönen varlıklarının tamamını kısa va- c. Üretim ve Malzeme Planlaması
deli yükümlülüklerle finanse etmelidir. d. Pazar Araştırması
e. Süreç Planlaması
4. Etkin bir nakit yönetimi için aşağıdakilerden han-
10. Aşağıdakilerden hangisi stok yönetim sistemlerin-
gisi doğrudur?
den değildir?
a. Nakit satış ve kredili ödeme a. XYZ Stok Yönetim Sistemi
b. Düzenli tahsilat ve kredili ödeme b. Anında Sipariş Sistemi
c. Hızlı tahsilat ve düzensiz ödeme c. Bilgisayar Destekli Kontrol Sistemi
d. Hızlı tahsilat ve vadenin son günü ödeme d. Taşerona Verme Sistemi
e. Hızlı tahsilat, geç ödeme e. ABC Stok Yönetim Sistemi
180 Finansal Yönetim
Sıra Sizde 9
Stok yönetiminde iki temel prensip vardır. Bunlar; ye-
terli stoka sahip olabilmek ve stok maliyetini en aza in-
dirmektir. Bu prensipleri yerine getirmek için stokların
yönetimi, belirli bir dönemde kaç adet sipariş edilme-
8
FİNANSAL YÖNETİM
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Duran varlıklara yatırımın işletmeler açısından önemini açıklayabilecek,
Duran varlıklara yatırım çeşitlerini açıklayabilecek,
Yatırım projelerinin değerlemesinde kullanılan statik ve dinamik yöntemleri
özetleyebilecek,
Belirsizlik koşulu altında, yatırım projelerini değerlemede kullanılan yöntem-
leri açıklayabilecek,
Enflasyonun, proje değerlemesinde etkisini hesaplayabilecek
bilgi ve becerilere sahip olacaksınız.
Anahtar Kavramlar
• Fonların Yatırımı • Karar Ağacı
• Duran Varlıklara Yatırım Çeşitleri • Olasılık Dağılımı
• Statik Yöntemler • Simülasyon
• Dinamik Yöntemler • İskonto Oranı
• Standart Sapma • Enflasyon
İçindekiler
• FONLARIN YATIRIMI
• DURAN VARLIKLARA YATIRIM
• BELİRLİLİK KOŞULU ALTINDA PROJE
Finansal Yönetim Yatırım Kararları DEĞERLEME YÖNTEMLERİ
• BELİRSİZLİK KOŞULU ALTINDA PROJE
DEĞERLEME YÖNTEMLERİ
• ENFLASYONUN PROJE
DEĞERLEMESİNDE DİKKATE ALINMASI
Yatırım Kararları
FONLARIN YATIRIMI
İşletmelerin çeşitli kaynaklardan sağladığı fonlar, işletme amaçlarını gerçekleş-
tirecek biçimde, duran varlıklar ile stoklar, alacaklar ve nakitten oluşan dönen
değerlere yatırılır. Söz konusu varlıklar da işletmeye gelir ve nakit akışı sağlayarak
tekrar yatırım yapılmasını veya işletme sahiplerine kâr payı ödemesinde bulunul-
masını sağlamaktadır.
Duran varlıkların finansmanının uzun vadeli borçlar ve öz kaynaklardan oluşan
devamlı sermaye ile sağlandığı düşünüldüğünde, duran varlık yatırımlarının ser-
maye maliyeti daha fazla olmaktadır. Ayrıca duran varlık yatırımları uzun vadeli ol-
duklarından geleceğin belirsizliğinden daha çok etkilenmekte ve riskli olmaktadır.
İş hayatına özgü bu risklere rağmen günümüzde işletmeler yatırımlarına de-
vam etmektedir. Hızla gelişen ve rekabetin yoğun olarak yaşandığı ekonomi dün-
yasında işletmelerin varlıklarını sürdürmelerinde ve büyümelerinde yeni yatırım
projelerine karar vermeleri oldukça büyük önem taşımaktadır. Özellikle geliş-
mekte olan ülkelerde kıt olan kaynakların, ülke ekonomisine en fazla katkıda bu-
lunacak projelere tahsisi büyük önem taşımaktadır. Dolayısıyla işletme yönetici-
lerinin, yeni yatırım olanaklarını etkin bir şekilde değerlendirerek mümkün olan
en kısa sürede karara bağlaması bir zorunluluktur.
Yatırım kararlarının gerek ülke ekonomileri için gerekse de işletmeler açısın-
dan oldukça önem taşımasının temelinde yer alan nedenler aşağıdaki gibi özet-
lenebilir:
• Sermaye fonlarının kıt olması,
• Yatırımlara bağlanan fonların büyük boyutlara ulaşması,
• Yatırımların uzun süreli bir özelliğe sahip olması,
• Yatırım masraflarının statik olması,
• Yatırım politikasının işletmenin tüm fonksiyonlarıyla uyum sağlaması,
• Yatırım politikasının uygulanış biçiminde özen gösterilmesi.
Yatırım kararları bir işletmenin gelecekteki başarısını, kârlılığını, verimliliğini,
para akışını, risk derecesini belirleyen en önemli faktörlerden biri olarak kritik
bir öneme sahiptir. Buna bağlı olarak gerçekleştirilecek projelerin teknik, eko-
nomik ve finansal kriterlerce değerlendirilmesi ve ekonomiye kazandırılmaları
gerekmektedir. Bu temel yaklaşım ihmal edildiği ve bilimsel kurallar yeterince
uygulanmadığı sürece, gerçekleştirilecek yatırımın işletmeye ve dolayısıyla ülke
ekonomisine faydadan çok zararı olacaktır.
184 Finansal Yönetim
Yenileme Yatırımı
Yenileme yatırımı, görevini yapamaz duruma gelen bir tesisin yerine, aynı işi ya-
pacak yeni bir tesisin satın alınması için yapılan yatırımdır. Başka bir deyişle, tek-
nik ömrü sona eren bir yatırım yerine, yeni bir yatırımın yapılmasıdır.
Genişleme Yatırımı
Söz konusu yatırımlar, tesislerin genişletilmesini ve satışların artma olasılığına
karşı yeni pazarların ele geçirilmesi için yapılan yatırımlardır. Kapasitenin artırıl-
ması, gelişmiş teknolojilerin kullanımı ile maliyetlerin düşürülmesini ve geliştiril-
mesini mümkün kılar.
Mamul Yatırımları
Mamul yatırımları iki grupta sınıflanabilir:
• Mevcut mamullerin geliştirilmesi,
• Mamul dizisine yeni mamullerin eklenmesi.
Mevcut mamullerin kullanılabilirliğinin geliştirilmesi için yapılan yatırımlar,
araştırma faaliyeti, mühendislik dizaynı, tanıtım giderleri veya sadece üretimde
kalitenin daha iyi denetlenmesi şeklinde olabilir.
Stratejik Yatırım
Bu tür yatırımlar, işletmeye dolaylı yararları olan yatırımlardır. Risk azaltıcı yatı-
rımlar ve iş görenlerin refahı için yapılan yatırımlar bu gruba girer. Risk azaltıcı
yatırımlara örnek olarak, teknik araştırma yatırımları ve işletmenin hammadde
kaynaklarının denetimini ele geçirmek amacıyla, işletmeye hammadde sağlayan
işletmelere iştirak amacıyla yapılan yatırımlar verilebilir. İş gören refahını artır-
mak veya çalışma koşullarını iyileştirmek amacıyla yapılan yatırımlara örnek ola-
rak da kafeterya, kulüp tesisleri, güvenlik araçları ve sağlık merkezi verilebilir.
Modernizasyon Yatırımları
Modernizasyon yatırımları, işletmelerin, daha çok maliyet tasarrufu sağlamak,
üretim kalitesini yükseltmek amacıyla yaptıkları yatırımları kapsar. Modernizas-
yon yatırımlarını bazı hâllerde yenileme yatırımlarından ayırmak çok güç olabilir.
Yenileme yatırımlarında amaç, mevcut üretim kapasitesini devam ettirmek ol-
duğu halde, modernizasyon yatırımlarında amaç, maliyet tasarrufu sağlamak ve
üretim kalitesini yükseltmektir.
8. Ünite - Yatırım Kararları 185
Yatırım kararının verilmesi yatırım ile ilgili birtakım ekonomik, teknik, finan-
sal ve yasal verilerin bilinmesini ve tahminini gerektirmektedir. Bu veriler yatırım
karar modeli unsurları olarak da adlandırılmaktadır. Bir yatırım kararı modelinde
genel olarak aşağıda belirtilen finansal unsurlar yer almaktadır:
• İlk yatırım: İşletmenin söz konusu projeye ayırdığı fonlara ait tüm nakit çı-
kışlarını kapsamaktadır. Burada her türlü nakit çıkışı, ilk yatırım miktarına
dâhil edilmektedir.
• Hurda değer: Makine veya teçhizata yapılan yatırımda, proje ömrü sona
erdiğinde hâlâ bir satış değeri varsa söz konusu makine veya teçhizatın sa-
tışından elde edilecek paralar yatırımın hurda değerini oluşturmaktadır.
Hurda değerin sağlayacağı nakit girişi, yatırımın ekonomik ömrü sonunda
sağlayacağı nakit girişine ilave edilmelidir.
• Yatırımın ekonomik ömrü: Projenin ekonomik ömrü en az bir yıl olarak
varsayılır. Bir yıldan daha kısa dönemler duran varlık yatırımı konusu dı-
şında kalmaktadır. Duran varlık yatırımlarının ekonomik ömrü genel ola-
rak 5-10 yıl arasında değişmektedir.
• Net nakit akışı: Projenin ekonomik ömrü boyunca sağlayacağı nakit akış-
larıdır. İşletmenin piyasa değerine doğrudan etkide bulunabileceğinden
doğru tahmini oldukça önem arz etmektedir.
• Nakit akışlarının zamanlaması: Yatırımın sağlayacağı yararların nakit
akışları şeklinde ifade edilmesi ve bu nakit akışlarının yıllara dağılımının
bilinmesi gerekmektedir. Bir yatırımın ekonomik ömrü boyunca işletmeye
sağlayacağı nakit akışlarının yıllar itibarıyla sabit kalacağı varsayımı, yatı-
rım projesinin değerlendirilmesinde hatalı bir basitleştirmedir. Yatırımdan
sağlanacak nakit akışları teknik ve/veya ekonomik nedenlerle yıllar itiba-
riyle farklılık gösterecektir.
• Projeden beklenen verim oranı: İşletmenin yapacağı yatırımlardan ka-
zanmayı istediği asgari getiri oranı olarak ifade edilmektedir. Diğer bir
ifadeyle bu oran işletmenin kullandığı fonların ağırlıklı ortalama sermaye
maliyetidir.
Ayrıca, yönetici, yatırım alternatiflerini değerlerken yatırımın büyüklüğünü,
yerini ve türünü, vergi etkisini ve farklı finansman türlerini dikkate almalıdır.
Finans yöneticileri, yatırım projeleri arasından seçim yaparken, alternatif pro-
jeler hakkında tam bilgiye sahip olup olmamalarına göre farklı değerleme yön-
temlerini kullanırlar.
Statik Yöntemler
Statik değerlendirme yöntemlerinin temel özellikleri, değerlendirmenin bir dö-
nemlik muhasebe kayıtları ile sınırlandırılması ve değerlendirmenin maliyet ve
gelirlere dayandırılması olarak özetlenebilir. Bu yöntemler paranın zaman değe-
rini hesaba katmadıklarından tek dönemlik zaman boyutunda kullanılabilirler.
Statik yöntemler aşağıdaki gibi sayılabilir:
• Denetim yoluyla sıralama yöntemi,
• Toplam net nakit girişinin yatırım tutarına oranı yöntemi,
• Yıllık ortalama net nakit girişinin yatırım tutarına oranı yöntemi,
• Ortalama yıllık gelirin ortalama yatırım tutarına oranı yöntemi,
• Geri ödeme dönemi yöntemi,
• Ortalama muhasebe getirisi yöntemi.
Çözüm: Her iki projenin yatırım tutarı aynı olmasına rağmen, B projesi 2. yılın
sonunda T200.000’lik daha fazla net nakit girişi sağlayacağından, tercih edilecektir.
ÖRNEK Aşağıda verilen C ve D yatırımları için harcamaların eşit ve T150.000, ekonomik
ömrün iki yıl ve toplam nakit girişlerinin ikinci yılsonunda eşit olacağını varsaya-
lım. Böyle bir durumda hangi proje tercih edilecektir?
Net Nakit Girişi (T)
Yatırım Projesi Yatırım Tutarı (T) 1. Yıl 2. Yıl
C 150.000 900.000 700.000
D 150.000 700.000 900.000
Yatırım kârlılığı yöntemine göre, aşağıda verilen 5 yatırım projesinin tercih sırala- ÖRNEK
ması nasıl olmalıdır?
Projenin Sağladığı
Yatırım Toplam Net Yatırım Toplam Net Nakit
Projesi Nakit Girişi (T) Tutarı (T) Girişi / Yatırım Tutarı Sıra
A 1.000.000 1.000.000 1,00 4
B 2.000.000 1.000.000 2,00 3
C 2.000.000 1.000.000 2,00 3
D 3.000.000 1.000.000 3,00 2
E 3.220.000 1.000.000 3,22 1
Yıllık ortalama net nakit girişinin yatırım tutarına oranı yöntemi göre, aşağıda ve- ÖRNEK
rilen 5 yatırım projesinin tercih sıralaması nasıl olmalıdır?
Yatırım Projenin Sağladığı Projelerin Yıllık Ortalama Yatırım Yıllık Ortalama Net
Projesi Toplam Net Nakit Ekonomik Net Nakit Tutarı Nakit Girişi /
Girişi (T) Ömrü Girişi (T) (T) Yatırım Tutarı Sıra
Burada;
A = Yıllık net nakit girişi ortalamasını
C = Yatırım tutarını
ia = Yatırım teklifinin beklenen kârlılık oranını
D = Yıllık amortismanı
n = Makinenin beklenen ömrünü göstermektedir.
Formülde hurda değer yoktur. D = C/n olduğu için, D yerine C/n koyarsak
olarak bulunur.
Çözüm:
Ortalama Yıllık Net Gelir: 92.000= [(1.210.000 / 5) - (150.000) ya da (460.000/5)]
Yatırım Tutarı : 750.000
Hurda Değer : 0
Amortisman Yöntemi: Sabit oranlı amortisman
8. Ünite - Yatırım Kararları 189
(B) PROJESİ
Çözüm:
Ortalama Yıllık Net Gelir: 98.000= [(1.240.000 / 5) - (150.000) ya da (490.000/5)]
Yatırım Tutarı : 750.000
Hurda Değer : 0
Amortisman Yöntemi: Sabit oranlı amortisman
Maliyeti T4.200.000 olan bir yatırım, her yıl T1.260.000 net nakit girişi sağlamakta- ÖRNEK
dır. Bu yatırımın geri ödeme süresi ne kadardır?
Çözüm:
2. Yatırım projesinden sağlanacak net nakit girişleri yıllar itibariyle farklı ise,
net nakit girişleri, ilk yıldan başlayarak, proje maliyetine eşit olduğu andaki yıl
sayısı, yatırımın geri ödeme süresini verir.
ÖRNEK
Bir yatırımın maliyeti T10.000.000’dir. Yatırımın yıllara göre aşağıdaki net nakit giriş-
lerini yaratması beklenmektedir. Bu yatırımın geri ödeme dönemini bulunuz.
190 Finansal Yönetim
ÖRNEK Bir yatırımın maliyeti T10.000.000 ‘dir. Yatırımın yıllara göre aşağıdaki net nakit
girişlerini yaratması beklenmektedir. Bu yatırımın geri ödeme dönemini bulunuz.
Yatırımın tutarı T2.000.000, ekonomik ömrü 4 yıl olan bir yatırım projesinden sıra- ÖRNEK
sıyla, birinci yılda T800.000, ikinci yılda T650.000, üçüncü yılda T500.000 ve dör-
düncü yılda T450.000 net kâr beklenmektedir. Bu verilere göre projenin ortalama
muhasebe getirisini hesaplayınız.
Çözüm:
Dinamik Yöntemler
Dinamik proje değerlendirme yöntemleri statik yöntemlerin eksikliklerini orta-
dan kaldırmaktadır. Diğer bir ifadeyle, dinamik yöntemler gelecekteki nakit giriş
ve çıkışlarının şimdiki değere indirgenmesini esas almaktadır. Dinamik yöntem-
ler paranın zaman değerini dikkate alan yöntemlerdir. Paranın zaman değerini
dikkate aldığı için proje değerlendirmelerinde statik yöntemlere göre daha çok
tercih edilmektedir.
Burada;
R1, R2, R3, ... Rn = Net nakit girişlerini
k = Sermaye maliyetini veya iskonto oranını
C = Yatırım tutarını
n = Yatırımın ekonomik ömrünü göstermektedir.
Ekonomik ömür sonundaki hurda değer (H), dikkate alındığında, NBD for-
mülü şu şekilde yazılabilir. Başka bir ifadeyle, yatırımın ekonomik ömrü sonun-
daki hurda değeri de nakit girişi olarak düşünülmelidir.
Yatırım tutarı T80.000.000’dir. Söz konusu yatırımın bir yıl içerisinde faaliyete ge- ÖRNEK
çeceği varsayılmıştır. Daha sonraki yıllarda bu yatırımdan beklenen nakit akışları
aşağıdaki gibi tahmin edilmiş ve %10’dan iskonto edilmesi kararlaştırılmıştır. Buna
göre yatırımın net bugünkü değerini hesaplayınız.
Yıl Yıllık Net
Nakit Girişleri (T)
1 60.000.000
2 70.000.000
3 -20.000.000
Çözüm:
Ekonomik ömrü boyunca, her yıl sabit bir net nakit girişi sağlayan bu yatırım pro- ÖRNEK
jesinin net bugünkü değerini bulunuz.
Yatırım tutarı: T1.350.000
Yatırım tesis süresi: 1 yıldan kısa
Yatırımın sağlayacağı yıllık net nakit girişi: T250.000
Yatırımın ekonomik ömrü: 10 yıl
Ekonomik ömür sonundaki hurda değeri: T0
İskonto oranı %14’tür.
Çözüm: 10 yıl süre ile her yıl elde edilecek T1’er’nin %14 iskonto oranı üze-
rinden bugünkü değerleri toplamı T5,216’dir. Her yıl eşit tutarda net nakit girişi
sağlaması beklenen bir yatırım projesi için iskonto oranlarının da yatırımın eko-
nomik ömrü boyunca değişmeyeceği varsayımında anüitenin bugünkü değer tab-
losu kullanılabilir. Her dönem alınacak T1’nin bugünkü değeri tablosu kitabın
eklerinde verilmiştir. Bu durumda;
NBD = (250.000 x 5,216) - 1.350.000
= 1.304.000 - 1.350.000 = T- 46.000 olacaktır.
Yatırımın net bugünkü değeri %14 iskonto oranı üzerinden negatif olduğu
için, yatırım projesi kabul edilmeyecektir.
Net bugünkü değer yönteminin uygulanışında en önemli husus iskonto oranı-
nın doğru belirlenmiş olmasıdır. Bir işletmede, yatırımlara uygulanacak iskonto
oranı saptanırken farklı faktörler göz önünde bulundurulmaktadır. Bu faktörler
aşağıdaki gibi sıralanabilir:
• İşletmenin sermaye maliyeti,
• Benzer yatırımların kârlılık oranı,
• Sermayenin alternatif kullanış alanlarındaki kârlılık oranı,
• Yatırımın taşıdığı risk,
• Ortakların yatırımlardan bekledikleri en düşük kârlılık oranı.
Diğer faktörler de önemli olmakla birlikte, sermaye maliyetinin, diğer bir de-
yişle yatırıma sevkedilecek parayı kullanmak için ödenmesi gereken minimum
bedelin, iskonto oranı için alt sınırı oluşturması kaçınılmazdır. Dolayısıyla iskon-
to oranının sermaye maliyetine eşit veya daha fazla olması beklenir.
194 Finansal Yönetim
ÖRNEK Ekonomik ömrü boyunca her yıl farklı net nakit girişi sağlayan bu yatırım projesinin
net bugünkü değerini hesaplayarak projenin kabul edilip edilmeyeceğini belirtiniz.
Yatırım tutarı: T520.000
Yatırımın tesis süresi 1 yıldan kısa
İskonto oranı: %12
Tahmini yıllık net nakit girişi:
Çözüm:
Yıllar Net Nakit T1’nin Bugünkü Nakit Girişinin
Girişi (T) Değeri (%12) Bugünkü Değeri (T)
1 200.000 0,893 178.600
2 170.000 0,797 135.490
3 160.000 0,712 113.920
4 130.000 0,636 82.680
5 90.000 0,567 51.030
Hurda Değer 60.000 0,567 34.020
T595.740
ÖRNEK Tesis dönemi bir yıldan fazla olan yatırım projesinin net bugünkü değerini hesapla-
yarak, projenin kabul edilip edilmeyeceğini belirtiniz.
Yatırım tutarı: T3.000.000
Tesis süresi: 2 yıl
Yatırım Harcamaları:
1. Yıl T1.800.000
2. Yıl T1.200.000
Yatırım tutarı T600.000 Yatırımın tesis süresi 1 yıldan kısa, iskonto oranı ise %15’tir.
Tahmini yıllık net nakit girişleri aşağıda verilmiştir. Net bugünkü değer yöntemine 1
göre bu proje kabul edilecek midir?
Burada;
C = Yatırım tutarını
n = Projenin ekonomik ömrünü
R1, R2 = Dönemler itibariyle projenin sağlayacağı net nakit girişini
r = İç kârlılık oranını göstermektedir.
Yatırımın tesis süresi 1 yıldan fazla olduğu zaman, iç kârlılık oranı yöntemi
aşağıdaki gibi yazılır.
Yatırım projelerinde iç kârlılık oranı, peşin değer ve n yıl süre ile her yılsonun-
da elde edilecek 1’er liraların değerini veren tablolardan yararlanılarak, sınama
yanılma yöntemiyle bulunur. Gerekirse enterpolasyon yapılır.
Sınama yanılma yönteminde önce tahmini bir “r” iskonto oranı alınmakta ve
formülde yerine konularak NBD sıfıra eşitlenmeye çalışılmaktadır. Bulunan NBD
pozitif ise “r” değeri arttırılarak denemeye devam edilir. Eğer değer negatif çıkarsa
o zaman “r” iskonto oranı azaltılmalıdır. Sonuç olarak NBD = 0 oluncaya kadar
denemeye devam edilmektedir.
Elde edilen “r” iskonto oranı yatırımcının projeden beklediği getiri oranından
büyük ise proje kabul edilir. Aksi hâlde proje reddedilir. Eğer birden fazla pro-
je varsa ve iç kârlılık oranı ile seçim yapılacaksa o zaman sermaye maliyetinden
büyük olanlardan iç kârlılık oranı değeri yüksek olan proje tercih edilmelidir. Bu
duruma örnek olarak aşağıdaki durum gösterilebilir.
Bir işletmenin T400.000 değerinde yatırım yapması ve bu yatırımın işletmeye
sağlayacağı net nakit akışlarının 5 yıl boyunca her yıl T100.000 olması durumun-
da İKO %7,931 olarak hesaplanacaktır. Dolayısıyla, işletme yöneticileri eğer yatı-
rımdan %5 seviyesinde getiri bekliyorlar ise bu durumda proje kabul edilecektir.
Eğer yöneticilerin projeden bekledikleri getiri oranı %7,931’in üzerinde ise bu
proje kabul edilmeyecektir.
Şekil 8.1
Yatırımın İç Kârlılık
Oranı Yönteminde
Karar Kuralı
Kaynak:
Küçüksavaş N.
(2006); Yönetim
Açısından Maliyet
Muhasebesi,
2. Baskı, Kare
Yayınları, İstanbul,
s. 792.
8. Ünite - Yatırım Kararları 197
ABC İşletmesinin yapmayı planladığı yatırımın tutarı T200.000’dir. İşletmenin ağır- ÖRNEK
lıklı ortalama sermaye maliyeti %20’dir. Yıllar itibariyle beklenen net nakit girişleri
aşağıdaki gibi olduğu varsayımında projenin iç kârlılık oranı ne olacaktır? Bulunan
iç kârlılık oranına göre, yatırım kabul edilecek midir?
şeklinde gösterebiliriz.
Burada;
Rt = t döneminde yatırımdan sağlanan nakit girişlerini
Ct = t döneminde yatırımın gerektirdiği nakit çıkışını
Co = Tesis döneminde yatırımın gerektirdiği nakit çıkışını
H = Hurda değeri
r = İskonto oranını göstermektedir.
Projenin kabul edilebilmesi için kârlılık endeksinin 1’den büyük olması ge-
rekmektedir. Almaşık projelerde, birden fazla projenin değerlendirilmesinde ise
projelerin kârlılık endeksleri büyükten küçüğe doğru sıralanmakta ve 1’den büyük
en yüksek kârlılık endeksine sahip olan proje tercih edilmektedir.
Net Bugünkü Değer yönteminde olduğu gibi, bu yöntemde de iskonto oranı-
nın seçimi ve büyüklüğü oldukça önem taşımaktadır. Yöntemin amacı; yapılacak
olan yatırımlarda kârlılık endeksi en büyük olan projeye öncelik tanımaktır. Bu
sayede yatırımcının kârlılık endeksi maksimum olmaktadır.
Kârlılık endeksi, net bugünkü değer yönteminin değiştirilmiş bir şeklidir. Net
bugünkü değere göre üstünlüğü, yatırım tutarı farklı büyüklükteki projelere uy-
gulanabilmesidir.
ÖRNEK A projesinin yatırım tutarı T5.250.000, nakit girişlerinin bugünkü değerlerinin top-
lamı T12.000.000’dir. B projesinin yatırım tutarı T950.000, nakit girişlerinin bugün-
kü değerlerinin toplamı T2.000.000’dir. Kârlılık endeksi yöntemine göre hangi proje
tercih edilecektir?
Çözüm:
Her iki projede kârlılık endeksi 1’den büyük olduğu için her iki projede kabul
edilebilir. Ancak, A projesinin kârlılık endeksi, B projesinden daha büyük olduğu
için A projesi tercih edilmelidir.
8. Ünite - Yatırım Kararları 199
Maliyeti T150.000 olan bir projenin ekonomik ömrü 5 yıldır. Projenin ekonomik ÖRNEK
ömrü boyunca sağlayacağı net nakit girişleri T30.000, T60.000, T90.000, T50.000
ve T30.000’dir. İskonto oranı %20 olduğuna göre, kârlılık endeksine göre projeyi de-
ğerlendiriniz.
Çözüm:
Yıl Net Nakit Girişi %20’den T1’nin Bugünkü
(T) Bugünkü Değeri Değer (T)
1 30.000 0,833 24.990
2 60.000 0,694 41.640
3 90.000 0,579 52.110
4 50.000 0,482 24.100
5 30.000 0,402 12.060
154.900
Formülde; YGP yatırımın bir yıla düşen gider payını, YT toplam yatırım tuta-
rını, n yatırımın faydalı ömrünü, r faiz oranını ifade etmektedir.
Bir projenin yıllık eşdeğer gideri ise aşağıdaki gibi hesaplanabilir:
YEG = [Yıllık işletme gideri] + [Yatırımın bir yıla düşen gider payı]
Bir işletme, iki yatırım projesini değerlendirmektedir. Her iki proje ile ilgili bilgiler ÖRNEK
aşağıda yer almaktadır.
A projesi B projesi
Yatırım tutarı T200.000 T180.000
Yıllık işletme gideri T5.000 T7.000
Projenin ekonomik ömrü 15 yıl 10 yıl
İşletmenin sermaye maliyeti %20 olduğuna göre yıllık eşdeğer gider yöntemini
kullanarak iki projeden hangisinin seçilmesi gerektiğini belirtiniz.
200 Finansal Yönetim
Çözüm:
Yatırım projelerinin planlanması ve analizi ile ilgili daha detaylı bilgi edinmek için
http://www2.dpt.gov.tr/dptweb/ekutup96/prjplan/prj-oku.html adresini ziyaret
edebilirsiniz.
uyarlama faktörü artırılmaktadır. Riske göre düzeltilen iskonto oranına çeşitli fak-
törler etki etmektedir. Bunlar:
• Yatırımcının riske karşı tutumu,
• Sermaye maliyeti,
• Faiz oranı riski,
• Projeden beklenen getirinin algılan riski,
• Projenin nakit akımlarının belirsizliği olarak sıralanmaktadır.
Riske göre düzeltilmiş iskonto oranı yöntemi, risk arttıkça yatırımcıların yap-
tıkları yatırımdan daha fazla getiri bekleyecekleri, diğer bir ifadeyle, daha fazla
getiri için daha yüksek riski göze alacakları varsayımına dayanmaktadır.
Bir işletme, yatırım projesi için iskonto oranını %20 olarak kabul ediyorsa, yatırım ÖRNEK
tutarı T220.000, ekonomik ömrü 3 yıl ve nakit girişleri sırasıyla T100.000, T120.000
ve T130.000 olarak tahmin edildiğinde, yatırımın net bugünkü değerini hesaplayınız.
Çözüm:
NBD = [100.000 (0.833) + 120.000 (0.694) + 130.000 (0.579)] - 220.000
= [83.300 + 83.280 + 75.270] - 220.000 = 241.850 - 220.000
= T21.850 olur. Böyle bir durumda, yatırım kabul edilecektir. Hesapla-
mada kullanılan T1’nin bugünkü değerleri, Ek 1’den alınmıştır. T1’nin bugünkü
değerleri 1/(1+i)t formülü yardımıyla da doğrudan hesaplanabilir.
Ancak işletme yöneticilerinin yatırım projesini mevcut yatırım projelerine göre daha ÖRNEK
riskli bulmaları halinde, projeyi değerlerken daha yüksek iskonto oranı uygulama-
ları söz konusu olacaktır. Uygulanması düşünülen iskonto oranının %30 olduğunu
varsayarsak projenin net bugünkü değerini hesaplayınız.
Çözüm:
NBD = [100.000 (0,769) + 120.000 (0,592) + 130.000 (0,455)] - 220.000
= [76.900 + 71.040 + 59.150] - 220.000
= 207.090 - 220.000 = T-12.910’dir.
Örnekte de görüldüğü gibi, iskonto oranının %20’den, %30’a çıkması duru-
munda, yatırımın net bugünkü değeri negatif olmakta ve yatırım projesi redde-
dilmektedir.
Bu yöntem, çeşitli şekillerde eleştirilmektedir. Eleştirileri şöyle özetlemek
mümkündür:
• Her projenin risk derecesine göre, iskonto oranının farklılaştırılması objek-
tif bir yaklaşım değildir. Yöneticilerin subjektif değerlendirmeleri iskonto
oranının saptanmasında önemli rol oynar.
• Yatırım projelerinin değerlendirilmesinde nakit girişlerinin olasılık dağılı-
mı önem taşır. Oysa bu yöntemde nakit girişlerinin olasılık dağılımı ihmal
edilmektedir.
• İskonto oranının risk derecesine göre saptanması, riski zaman içinde gittik-
çe artan projeler için uygulanabilir. Risk, zaman içinde azalıyorsa bu yönte-
min uygulanması sıhhatli sonuçlar vermez.
belli bir nakit akışıyla beraber riskli nakit akışının da belirlenmesi gerekmektedir.
Bu yöntemde, yatırımın net bugünkü değerini veren formül şöyle yazılır.
Burada;
at = t dönemi için belirlilik eşitliği katsayısını
rf = risksiz yatırımlar için uygulanabilir iskonto oranını (risksiz faiz oranı)
Rt = t dönemindeki beklenen nakit akımını
C = Yatırım tutarını göstermektedir.
Belirlilik eşitliği katsayısı at, 0 ile +1 arasında, risk ile ters orantılı bir değerdir.
Daha açık bir deyimle, gelecekteki nakit girişlerinin risk derecesi arttıkça at kü-
çülür, risk azaldıkça at büyür ve +1’e yaklaşır. Riskin olmaması durumunda at =
+1 olmaktadır.
Belirlilik eşitliği katsayısı,
NBD=[0,81x110.000(0,833)+0,78x140.000(0,694)+0,73x150.000(0,579)+0,85x
140.000(0,482)]-300.000
= [74.220 + 75.785 + 63.401 + 57.358] -300.000
= 270.764 - 300.000
= T- 29.236.
Projenin NBD’i negatif çıktığı için proje kabul edilmeyecektir.
Bu yönteme de çeşitli eleştiriler yapılmaktadır. Bu eleştirilere göre, öncelikle,
asgari veya belirli net nakit girişlerini saptamak oldukça zordur. Yöneticiler, bu
saptamayı yaparken genellikle subjektif yargılarına ağırlık vermektedirler.
Belirlilik eşitliği yöntemi ile net bugünkü değer yöntemi arasındaki farklılıklar
nelerdir? 2
formülüyle gösterilir.
Burada;
σt = t döneminde beklenen nakit girişlerinin standart sapmasını
σNBD = Beklenen nakit girişlerinin bugünkü değerlerinin standart sapmasını
k = Risksiz yatırım kârlılığını göstermektedir.
Yatırımın bugünkü değerinin yüzde kaç olasılıkla pozitif veya negatif olduğu-
nu bulmak için, normal olasılık dağılımının standardize edilmesi gerekir. “Z de-
ğeri” olarak ifade edilen bu değer aşağıdaki formül yardımıyla hesaplanmaktadır.
Yatırım harcaması T60.000 olan bir projenin ekonomik ömrü 2 yıldır. Nakit girişleri ÖRNEK
olasılık dağılımı aşağıda verildiği gibidir. İskonto oranı %20 olduğuna göre, projenin
net bugünkü değerinin pozitif olma olasılığı nedir?
Yıl 1 Yıl 2
Olasılık Net Nakit Olasılık Net Nakit
(Pi) % Girişi (T) (Pi) % Girişi (T)
20 20.000 5 10.000
30 40.000 40 50.000
40 50.000 50 40.000
10 30.000 5 20.000
204 Finansal Yönetim
Çözüm: Önce projenin NBD’sini bulalım. Bunun için her yılın net nakit giriş-
lerinin beklenen değerlerini bulmak gerekir.
(1) (2) (3) (4)
Pi (%) Net Nakit Pi (%) Net Nakit
Girişi (T) 1x2 Girişi (T) 3x4
20 20.000 4.000 5 10.000 500
30 40.000 12.000 40 50.000 20.000
40 50.000 20.000 50 40.000 20.000
10 30.000 3.000 5 20.000 1.000
= 39.000 = 41.500
NBD = 39.000 (0,833) + 41.500 (0,694) - 60.000
= 32.487 + 28.801 - 60.000
= T1.288
Yıllık nakit girişlerinin standart sapmasının belirlenmesi:
1. Yıl
(R- ) (R - )2 Pi (%) (R - )2xPi
20.000 - 39.000 = -19.000 361.000.000 20 72.200.000
40.000 - 39.000 = 1.000 1.000.000 30 300.000
50.000 - 39.000 = 11.000 121.000.000 40 48.400.000
30.000 - 39.000 = -9.000 81.000.000 10 8.100.000
(R - )2xPi = 129.000.000
2. Yıl
(R - ) (R - )2 Pi (%) (R - )2xPi
10.000 - 41.500 = -31.500 992.250.000 5 49.612.500
50.000 - 41.500 = 8.500 72.250.000 40 28.900.000
40.000 - 41.500 = -1.500 2.250.000 50 1.125.000
20.000 - 41.500 = -21.500 462.250.000 5 23.112.500
2
(R - ) xPi = 102.750.000
Birinci yıl nakit girişlerinin standart sapması 11.358 ve ikinci yıl nakit girişle-
rinin standart sapması 10.137 olarak bulunmuştur.
Projenin değişim katsayısı σNBD / NBD formülüyle hesaplanabilir. Buna göre,
Değişim Katsayısı = 11.792 / 1.288 = 9.16 olarak bulunur.
8. Ünite - Yatırım Kararları 205
Yatırım projesinin sıfır veya sıfırdan küçük olma, yani zarar etme (NBD’sinin
negatif olma) olasılığı;
Yatırım projeleri için söz konusu olabilecek risk nedir? Riskin ölçülmesi nasıl ger-
çekleştirilir? 3
A projesi için her yıl beklenen nakit girişleri ve gerçekleşme olasılıkları şöyledir:
Beklenen Nakit
Net Bugünkü
Değer (T) Olasılık Beklenen Değer (T)
- 35.900 x 0,09 = - 3.231
- 11.120 x 0,15 = - 1.668
30.180 x 0,06 = 1.811
-8.630 x 0,15 = -1.295
16.150 x 0,25 = 4.038
57.450 x 0,10 = 5.745
36.820 x 0,06 = 2.209
61.600 x 0,10 = 6.160
102.900 x 0,04 = 4.116
T17.885
Simülasyon
Deneysel nitelikli bir matematiksel model geliştirme tekniği olarak simülasyon,
sistemlerin davranışını inceleme ve tanımlama, sistemlerdeki değişmelerin etki-
lerini belirleme ve bu sayede gelecekteki davranışları tahmin etme amacı taşıyan
deneysel ve uygulamalı bir metodolojidir.
Çok geniş bir uygulama alanına sahip olan simülasyon tekniği, bilgisayar kul-
lanımını gerekli kılan matematiksel bir model olarak ekonomik hayatta var olan
risk ve belirsizlik içeren olaylara stokastik açıdan yaklaşarak olayların daha ger-
çekçi bir biçimde analizine imkân sağlamaktadır.
Simülasyonla, hem risk, hem de olasılık dağılımları dikkate alınmaktadır. Bu
yönteme göre, projeler değerlendirilirken, pazarın büyüklüğü, satış fiyatları, pa-
zarın büyüme oranı, gerekli yatırım, yatırımın hurda değeri, varlıkların ekonomik
208 Finansal Yönetim
ömürleri, sabit ve değişken giderler gibi faktörler de gözönüne alınır. Ayrıca gele-
cekte seçilecek bir değer üzerinden projelerin kârlılıkları hesaplanır. Simülasyon
yöntemi, tesisin genişletilmesi ve yeni mamul kararları gibi pahalı projeler dışında
pek uygulanmaz. Simülasyon yöntemine göre, gerçek problemi yansıtan bir mo-
del kurulur ve modelin çözümü araştırılır.
Kurulan modelde, değişkenlere olasılıklar dâhilinde çeşitli veriler verilerek bü-
tün olası sonuçlar araştırılmaktadır. Buna bağlı olarak, yatırım projelerinin değer-
lendirilmesinde simülasyon yöntemi kullanılırken olasılık dağılımları, dolayısıyla
risk faktörü göz önünde bulundurulmaktadır.
ÖRNEK Yatırım harcaması T14.000, ekonomik ömrü 2 yıl, birinci yıl nakit girişi 7.000, ikinci
yıl nakit girişi T12.000 tahmin edilen bir projede %10 iskonto oranı uygulanacaktır.
Nakit akımları ve enflasyon oranı gerçekleşme olasılıkları aşağıda verildiği gibidir.
Söz konusu projeyi değerlendiriniz.
1. Yıl
Nakit Akımları Enflasyon Peşin Normal Nakit Enflasyon Sonrası
Gerçekleşme Oranı (2) Değeri Akımı (T) (3) Nakit Akımı (T)
Olasılığı (1) (4) (1x4)
0,10 % 0 (1,00) X 7.000 = 7.000 700
0,20 % 2 (0,980) X 7.000 = 6.860 1.372
0,30 % 3 (0,971) X 7.000 = 6.797 2.039
0,25 % 4 (0,962) X 7.000 = 6.734 1.684
0,15 % 5 (0,952) X 7.000 = 6.664 1.000
6.795
sonrası nakit akımları olarak bulunur. Enflasyon sonrası nakit akımları, nakit
akımları gerçekleşme olasılıkları ile çarpılıp toplandığında T6.795 bulunacaktır.
Aynı şekilde ikinci yılın net nakit girişi de T11.246 olarak hesaplanır.
2. Yıl
Nakit Akımları Enflasyon Sonrası
Gerçekleşme Enflasyon Normal Nakit Nakit Akımı (T)
Olasılığı (1) Oranı (2) Peşin Değer Akımı (T) (3) (4) (1x4)
Özet
Duran varlıklar yatırımın işletmeler açısından Belirlilik koşulu altında yatırım projelerini
1 önemini açıklamak değerlemede kullanılan yöntemler statik ve
Uluslararası rekabet ortamı ve kısıtlı kaynak- dinamik yöntemler olmak üzere iki gruba ay-
lar, işletmeleri sahip oldukları yatırım fırsatla- rılmaktadır. Statik yöntemler, denetim yoluyla
rını değerlendirmede oldukça dikkatli olmaya sıralama yöntemi, toplam net nakit girişinin
itmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde yatırım tutarına oranı yöntemi, yıllık ortalama
kıt olan kaynakların, ülke ekonomisine en fazla net nakit girişinin yatırım tutarına oranı yön-
katkıda bulunacak projelere tahsisi büyük önem temi, ortalama yıllık gelirin ortalama yatırım
taşımaktadır. Dolayısıyla işletme yöneticileri- tutarına oranı yöntemi, geri ödeme dönemi
nin, yeni yatırım olanaklarını etkin bir şekilde yöntemi ve ortalama muhasebe getirisi yönte-
değerlendirerek mümkün olan en kısa sürede mi olarak sıralanabilir.
karara bağlaması bir zorunluluktur. Statik değerlendirme yöntemlerinin temel özel-
Yatırım kararları bir işletmenin gelecekteki ba- likleri, değerlemenin bir dönemlik muhasebe
şarısını, kârlılığını, verimliliğini, para akışını, kayıtları ile sınırlandırılması ve değerlendirme-
risk derecesini belirleyen en önemli faktörler- nin maliyet ve gelirlere dayandırılmasıdır. Bu
den biri olarak kritik bir öneme sahiptir. Buna yöntemler, paranın zaman değerini hesaba kat-
bağlı olarak gerçekleştirilecek projelerin teknik madıklarından tek dönemlik zaman boyutunda
ve ekonomik kriterlerce değerlendirilmesi ve kullanılabilir.
ekonomiye kazandırılmaları gerekmektedir. Dinamik proje değerleme yöntemleri statik yön-
temlerin eksikliklerini ortadan kaldırmaktadır.
Duran varlıklara yatırım çeşitlerini açıklamak Diğer bir ifadeyle, dinamik yöntemler gelecek-
2
İşletmelerde yatırım kararlarının önemli bir teki nakit giriş ve çıkışlarının şimdiki değere
kısmı duran varlık yatırımları için verilmekte- indirgenmesini esas almaktadır. Net bugünkü
dir. Duran varlık yatırımı genellikle, makine ve değer yöntemi, iç kârlılık oranı yöntemi, kârlılık
tesisler gibi işletmelerde uzun süre üretim faa- endeksi yöntemi ve yılık eşdeğer gider yöntemi
liyetinde kullanılan yatırımı ifade eder. Duran proje değerlemesinde kullanılan dinamik yön-
varlık yatırımları yenileme yatırımı, genişleme temleri oluşturmaktadır.
yatırımı, mamul yatırımları, stratejik yatırımlar
ve modernizasyon yatırımları olmak üzere beş Belirsizlik koşulu altında, yatırım projelerini de-
bölümde incelenmektedir. 4 ğerlemede kullanılan yöntemleri açıklamak
Geleceğin değişkenliği, yatırım projelerini de-
Yatırım projelerinin değerlemesinde kullanılan ğerlemede statik ve dinamik yöntemlerin dışın-
3 statik ve dinamik yöntemleri özetlemek da, başka yöntemlerin kullanılmasını zorunlu
Finans yöneticileri, yatırım projeleri arasından kılmıştır. Proje seçiminde riskin derecesinin
seçim yaparken, alternatif projeler hakkında azaltılması amacıyla riske göre düzeltilmiş is-
tam bilgiye sahip olup olmamalarına göre farklı konto oranı yöntemi, belirlilik eşitliği yöntemi,
değerleme yöntemlerini kullanırlar. Söz konusu olasılık dağılımı yöntemi, karar ağacı yöntemi ve
yöntemler belirlilik ve belirsizlik durumlarına simülasyon yöntemi kullanılmaktadır.
göre farklılıklar sergilemektedir.
Yatırım projeleri açısından belirlilik durumu,
yatırım projelerinin nakit girişlerinin ve nakit
çıkışlarının tek bir rakam olarak ifade edilmesi-
ni belirtmektedir. Belirlilik koşulu ifadesi ile ya-
tırım projelerinin riskinin olmadığı veya bütün
yatırım projelerinin aynı risk seviyesinde olduğu
varsayılmaktadır.
8. Ünite - Yatırım Kararları 211
Enflasyonun, proje değerlemesinde etkisini he-
5 saplamak
Tüm bu proje değerleme yöntemleri için enflas-
yon önemli bir unsuru oluşturmaktadır. Genel
fiyat düzeyinin devamlı olarak yükselmesi olan
enflasyon, yatırım kararlarını etkilemektedir. Bu
etkileme, değişen fiyatlar ve maliyetlerle yatırım
projelerinin seçimini zorlaştırmaktadır. Yatı-
rım projelerinde, fiyat ve maliyet değişmeleri-
ne konu olması nedeniyle, enflasyonu, özel bir
risk türü olarak kabul etmek gerekir. Söz konusu
risk, yatırım projelerinin hem nakit çıkışlarına,
hem nakit girişlerine uygulanmalıdır. Çünkü
yatırım harcamaları genellikle bir yıldan fazla
bir döneme yayılmaktadır. Bu nedenle, mal ve
hizmet fiyatlarında enflasyon etkisiyle meyda-
na gelecek artışlar önceden tahmin edilemezse,
fazla fon gereksinimi ortaya çıktığında, fonun
bulunamaması veya maliyetlerin yüksek olması
söz konusu olacaktır.
212 Finansal Yönetim
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi işletmelerin risk azaltıcı ve 5. X işletmesi aşağıdaki iki yatırım projesinden birine
iş görenlerin refahı için yaptıkları yatırımları ifade eder? yatırım yapmak istemektedir. Her iki yatırım projesi-
a. Yenileme yatırımı nin de maliyeti T70.000’dir. Projelerin sağlayacağı net
b. Modernizasyon yatırımı nakit girişleri ise aşağıdaki tablodaki gibidir? Buna
c. Genişleme yatırımı göre, aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
d. Stratejik yatırım
Yıllar A B
e. Mamül yatırımları
1 20.000 30.000
2. Aşağıdakilerden hangisi statik proje değerlendirme 2 30.000 20.000
yöntemlerinden biri değildir? 3 20.000 10.000
a. Toplam net nakit girişinin yatırım tutarına ora- 4 10.000 10.000
nı yöntemi
b. Net bugünkü değer yöntemi a. A projesinin geri ödeme dönemi = 3 yıldır
c. Geri ödeme dönemi yöntemi b. B projesinin geri ödeme dönemi = 2 yıldır
d. Ortalama yıllık gelirin ortalama yatırım tutarı- c. A projesine göre kendini daha çabuk geri öde-
na oranı yöntemi yen B projesine yatırım yapılır
e. Ortalama muhasebe getirisi yöntemi d. A ve B projelerini değerlendirirken paranın za-
man değeri dikkate alınır
3. İlk yatırım maliyeti T400.000 olan bir yatırım, her e. A ve B projelerinin ekonomik ömürleri farklıdır
yıl T80.000 net nakit girişi sağlamaktadır. Bu yatırımın
geri ödeme dönemi ne kadardır? 6. “Projenin nakit giriş ve çıkışlarını birbirine eşitle-
a. 10 yıl yen iskonto oranıdır” şeklinde tanımlanan yöntem aşa-
b. 7 yıl ğıdakilerden hangisidir?
c. 8 yıl a. Net bugünkü değer
d. 6 yıl b. Karar ağacı
e. 5 yıl c. İç kârlılık oranı
d. Ortalama muhasebe getirisi yöntemi
4. Toplam Net Nakit Girişinin Yatırım Tutarına Ora- e. Geri ödeme dönemi
nı Yöntemi’ne göre, aşağıda bilgileri yer alan projelerin
tercih sıralaması ne olacaktır? 7. Net bugünkü değer ile ilgili aşağıdaki ifadelerden
Pojenin Sağladığı hangisi yanlıştır?
Yatırım Toplam Net Nakit Yatırım a. Net bugünkü değer yönteminde, nakit girişi ve
Projesi Girişi (T) Tutarı (T) çıkışları önceden indirgenmektedir.
A 4.000.000 2.000.000 b. Yatırım projelerinde net bugünkü değer, peşin
B 5.000.000 2.000.000 değer ve n yıl süre ile her yıl sonunda elde edile-
cek 1’er liraların değerini veren tablolardan yarar-
C 6.000.000 4.000.000
lanılarak, sınama yanılma yöntemiyle bulunur.
c. Net bugünkü değer yöntemi, iskonto edilmiş
a. A-B-C
nakit akımı yöntemidir.
b. A-C-B
d. Net bugünkü değer pozitif ise, yatırım yapılır,
c. B-A-C
negatif ise yatırımdan vazgeçilir.
d. B-C-A
e. Projenin hurda değeri varsa hesaplamalara
e. C-A-B
dâhil edilir.
8. Ünite - Yatırım Kararları 213
Yaşamın İçinden
8. Net nakit girişlerinin bugünkü değeri T40.000, net
nakit çıkışlarının bugünkü değeri de T45.000 olan pro-
jeyle ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
a. Net bugünkü değeri T-5.000, kârlılık endeksi
1,06 dır.
b. Net bugünkü değeri T5.000, kârlılık endeksi
Petkim Rafineri Temelini Yarın Atacak
0,50 dir.
Türkiye’de tek noktaya yapılacak en büyük özel sek-
c. Net bugünkü değeri T-10.000, kârlılık endeksi
tör yatırımı olan Petkim’in yeni petrokimya rafine-
1,06 dır.
risi, cari açığı, faaliyete geçeceği 2015’te, 2 milyar
d. Net bugünkü değeri T10.000, kârlılık endeksi
dolar azaltacak.
0,88 dır.
Türkiye’nin net ithalatçı olduğu pek çok petrokim-
e. Net bugünkü değeri T-5.000, kârlılık endeksi
ya ürününü Türkiye’de üretebilmek üzere kurulacak
0,88 dir.
Petkim’in yeni petrokimya rafinerisi, 5 milyar dolarlık
yatırım bedelini 10 yıldan önce amorti edecek. Yarın
9. Aşağıdakilerden hangisi belirlilik eşitliği katsayısı
temeli atılacak rafinerinin, sadece Petkim’in global bir
için geçerli olan bir durum değildir?
dev olmasını sağlayacak entegrasyonu sağlamakla kal-
a. En düşük 0 değerini alır
mayacağı, Türkiye’nin cari açığını ilk yıldan itibaren 2
b. Risk arttıkça katsayı küçülür
milyar dolar azaltacağı belirtildi. Star adı verilen yeni
c. Risk ile ters orantılıdır
rafinerinin, faaliyete geçmesiyle birlikte, tüm sektörler-
d. Riskin olmaması halinde katsayı 0 değerini alır
de kullanılan ara mallarında da rekabetçi bir yapı yara-
e. En yüksek +1 değerini alır
tacağı ve belirgin bir fiyat düşüşü sağlayacağı bildirildi.
Bu yatırım olmasa Türkiye’nin petrokimya sektörün-
10. Aşağıdakilerden hangisi yatırımın ekonomik ömrü
de kalmasının mümkün olamayacağını söyleyen CEO
boyunca sağlayacağı nakit girişlerini risk derecesine
Kenan Yavuz, “Bu rafineri yapılmasa, bu entegrasyon
göre düzeltmekte olan yöntemdir?
sağlanmasa Petkim’in 2015’ten sonra ayakta kalması
a. Riske göre düzeltilmiş iskonto oranı yöntemi
mümkün olmazdı. Çünkü hammaddesini yüzde yüz
b. Simülasyon yöntemi
ithal ederek hiçbir petrokimya şirketi ayakta kalamaz”
c. Karar ağacı yöntemi
dedi. Hammadde, rafineri, petrokimya, enerji, lojis-
d. Belirlilik eşitliği yöntemi
tik ve dağıtım olarak saydığı zincirin tüm ayaklarında
e. Geri ödeme dönemi yöntemi
olacaklarını söyleyen CEO Yavuz, “Bu sektöre girmek
isteyen tüm bu alanlara yatırım yapmak zorunda.
Bunu biz yapmasak kimse yapamazdı. Türkiye’de yerli
üretimin olmadığı ara malların dünya ortalamasının
üzerinde fiyatla satıldığını vurgulayan Yavuz, “Petkim
aynı zamanda Türkiye’nin üretim maliyetini belirliyor.
Piyasayı regüle ediyor. Ne kadar az üretiyor olsak bile
herkes Petkim’in fiyatına bakarak fiyat belirliyor. Ama
yerel üretim olmadığında fiyatlar artıyor. Petkim’in
üretim yapmadığı her petrokimya ürünü dünya fiyat-
larından pahalı satılır” dedi.
Petkim’in ürettiği her ürün ise dünya fiyatlarının al-
tında satılıyor çünkü “Cazip Türkiye pazarına her
girmek isteyen Petkim’in fiyatlarının altına düşmek
zorunda kalıyor”. Yavuz bu nedenle yeni yatırımlarıyla
Türkiye sanayisine görünmeyen bir rekabet gücü ka-
zandıracaklarının altını çizdi. Böylece 2015’ten sonra
214 Finansal Yönetim
Sıra Sizde 2
Net bugünkü değer yöntemi, proje değerlemesinde na-
kit akımlarının zaman itibariyle değerini dikkate alan bir
değerleme yöntemidir. Bir yatırımın net bugünkü değeri,
ekonomik ömrü boyunca sağlayacağı nakit giriş ve çıkış-
larının önceden saptanmış belli bir iskonto oranı üzerin-
den bugünkü değere çevrilmiş tutarlarının toplamıdır.
8. Ünite - Yatırım Kararları 215
Yararlanılan Kaynaklar
Belirlilik eşitliği yöntemi ise yatırımın faydalı olduğu Abdelsamad, M. H. (1973). A Guide to Capital Expen-
ömrü boyunca sağlayacağı nakit akışlarını risk derece- diture Analysis, Amacom, New York.
sine göre düzeltmektedir. Dolayısıyla belirlilik eşdeğeri Akgüç, Ö. (1998). Finansal Yönetim, Muhasebe Ensti-
yönteminde belli bir nakit akışıyla beraber riskli nakit tüsü Eğitim ve Araştırma Yayınları, İstanbul.
akışının da belirlenmesi gerekmektedir. Belirli nakit Anbar, A. ve Değer A. (2009). Yatırım Projeleri Anali-
girişinin riskli nakit girişine oranlanmasıyla elde edi- zi, Ekin Kitabevi, Bursa.
len belirlilik eşitliği katsayısı, 0 ile +1 arasında değer al- Aydın, N., M. Başar M., Coşkun M. (2006). Finansal Yö-
makta ve risk ile ters orantılı bir ilişki sergilemektedir. netim, Aktüel Tanıtım ve Ofset Hizmetleri, Eskişehir.
Bendrey, M., Hussey R., West C. (2003). Essentials of
Sıra Sizde 3 Management Accounting in Business, Continu-
Gelecekle ilgili olarak koşulların değişmesi, nakit giriş- um International Publishing Group, London.
lerinin beklenen değerlerden farklılık göstermesi olası- Beninga, S. (2000). Financial Modeling, The MIT
lığını doğurur. Söz konusu değişiklik olasılığı, projenin Press, Massachusetts.
riskini belirler. Berk, N. (2003). Finansal Yönetim, Türkmen Kitabevi,
Yatırım projelerin risklerinin ölçülmesinde ise stan- 7. Baskı, İstanbul.
dart sapmadan yararlanılır. Standart sapma ne kadar Bierman, H., Smidt S. (1971). The Capital Budgeting
küçük çıkarsa, projenin riski o kadar az demektir. Decision, The McMillan Comp., New York.
Bolak, M. (2005). İşletme Finansı, Birsen Yayınevi, İs-
Sıra Sizde 4 tanbul.
Enflasyon dikkate alınmadığı zaman, projenin nakit Ceylan A., Korkmaz T. (2010). İşletmelerde Finansal
girişleri ile ilgili tahminler gerçeği yansıtmayacaktır. Yönetim, Ekin Kitabevi, 11. Baskı, Bursa.
Bu durumda yatırım kararlarının alınması zorlaşacak- Dean, J. (1969). Capital Budgeting: Top-Management
tır. Enflasyonist ortamda, mal ve hizmet fiyatlarında Policy on Plant, Equipment and Product Deve-
meydana gelecek artışlar, nakit girişlerini arttırabilece- lopment, Colombia University Press, New York.
ğinden, kabul edilemeyecek bir projenin kabul edilme Ercan, M. K., Ban Ü. (2005). Değere Dayalı İşletme
olasılığı da artacaktır. Finansı: Finansal Yönetim, Gazi Kitabevi, Ankara.
Gallagher, T. J., Andrew J. (2006). Financial Mana-
gement: Principles and Practice, Freeload Press,
London.
Gedik, T., Akyüz K. C., Akyüz İ. (2005). “Yatırım Pro-
jelerinin Hazırlanması ve Değerlendirilmesi (İç
Kârlılık Oranı ve Net Bugünkü Değer Yöntemleri-
nin İncelenmesi)”. ZKÜ Bartın Orman Fakültesi
Dergisi, Cilt 7, Sayı 7.
Gordon, M. (1959). The Pay of Period and the Rate
of Profit, Der: Ezra Salomon, The Management of
Corporate Capital, The Free Press, Illinois.
Groppelli, A. A., Nikbakht E. (2006). Finance, Barron’s
Business Review Series, New York.
Hacıoğlu, Ü., Dinçer H. (2009). Finansa Giriş, Beta Ya-
yıncılık, İstanbul.
Karaşin, G. (1986). Sermaye Piyasası Analizleri, Ser-
maye Piyasası Kurulu Yayın No:4, Ankara.
Korkmaz, T., Pekkaya M. (2009). Excel Uygulamalı Fi-
nans Matematiği, Ekin Kitabevi, Bursa.
Küçüksavaş, N. (2006). Yönetim Açısından Maliyet
Muhasebesi, Kare Yayınları, İstanbul.
216 Finansal Yönetim