Professional Documents
Culture Documents
Alevilik
Alevilik
KISACA ALEVİLİK
ALEVİLİKTE CEM
İnsan ve insanlığın mutluluğunu her şeyin üstünde tutar, insana zulüm edilmesine
karşı çıkarız.
Gerçekleri hayal dünyasında aramayız. Hakkı (Tanrıyı) âlem de tüm varlığın birliğinde
ve en mükemmel varlık olan İNSANDA biliriz.
Tüm insan ve canlıları kutsal kabul eder, doğanın kuralları içinde özgürce ve barış
içinde yaşama ve gelişme hakkını savunur, doğanın (çevrenin) korunması için
mücadele ederiz.
İnsanları fiziksel ve ruhsal olarak zehirleyen uyuşturucu maddeler ve insanlık dışı
düşüncelere karşı çıkarız.
Donmuş düşünce ve fikirleri kabul etmez, insanın her çağda her şeyin daha güzelini
yaratabileceğine KÂMİLİ (Olgun, Bilgin) İNSAN olabileceğine inanırız.
Kadınlara yapılan baskıya karşı çıkar. Kadınlarında eğitim alıp, hayatın her alanında
erkeklerle eşit olması, tüm kurum ve organlarımızda kadınlara öncelik tanırız..
‘Hiçbir şey yoktan var olmaz, var olan ebediyen yok edilemez'.
Âlem de var olan hiçbir şeyin veya düşüncenin yüzde yüz doğru olamayacağı ve her
şey her zaman hareket edip, değişip geliştiğini ve her şeyin aslına döndüğü ilkesini
kabul ederiz. Değişmez kuralları kabul etmez.
Sevgi için, barış için, insanca yaşamak için, her zaman, her dinden, düşünceden,
politikadan, kültürden, insan için en iyisini seçip almayı, en doğru ve evrimsel bir ilke
kabul eder. 'Her çiçekten öz alıp, bal yapmayı '. Dünü bugüne, bugünü yarına
bağlamayı kendine görev edinir. EVRİM: hareket ve değişimdir; Âlemi, doğayı
değiştiren ışıktır (enerjidir) eylemdir. Toplumu ve insanı değiştiren doğal ihtiyaçlar,
muhabbet ve sevgidir /aşktır. ( Aşk ile gelir, Aşk ile yaşar, gideceğimiz yere aşk ile
gideriz Her daim aşk ateşi ile yanarız.)
8. CEM OLUR BİRLEŞİR, MUSAHİP OLUR ACI TATLI LOKMAYI, YARİN
YANAĞINDAN GAYRİSİNİ PAYLAŞIRIZ.
CEM olmak, BİR olmak, birleşmek, musahip olmak 'acı-tatlı lokmayı, yarin
yanağından gayrısını paylaşmaktır.
İnsanların, maddi, manevi birlik, dayanışma yardımlaşma, kişisel ve toplumsal
musahipliğini ve kardeşliğini savunuruz.
Aleviliği benimseyenler, Alevi kimlikli derneklere üye olmalı ve CEM kurumu etrafında
birleşmelidir. Alevilerin yeni baskılara ve katliamlara maruz kalmamaları için
mücadele etmelidir. Alevi kurumları (dernekleri) inançsal, sosyal, kültürel, eğitimsel,
ekonomik ve siyasal bütünlük içinde örgütlenir faaliyet yürütür.
Aleviler tüm insanlarla toplumsal BİRLİĞİ, CEMİ; bir üst düzeyde, tüm demokratik
bilim ve sevgi yanlısı insanları kapsayacak şekilde, Aleviliğin ilkeleri ile uyum içinde
olan demokratik derneklerde, sendikalarda, genel kitle örgütleri ve partilerde birliği
sağlamayı hedefler.
Aleviliğin ebedi amacı; Dünyada CEM, 'Dünyada cennettir' Sınırsız, sınıfsız,
sömürüsüz, insanın insanca, birlikte yaşayacağı bir düzendir. Sonuçta, bu amaç için
çalışırız.
Bizce lâiklik: din ve devlet işlerinin tamamen (birbirlerinden) ayrılmasıdır. Devletin dini
olmaz, herhangi
bir inancın, ideolojinin temsilcisi olamaz, her hangi bir mezhebi/inancı
destekleyemez.
İnsanların, din ve tanrı inancını: İnsanların insanca yaşama özleminin bir sonucudur.
Devletin, hâkim sınıfların, ideolojilerin veya bazı gözü açık sahte (ana, dede, hacı
hocaların) insanların inançlarını kendi çıkarları için kullanmalarına, insanların
inançlarını sömürmelerine karşıyız.
Din, inanç kurumlan içinde de demokrasi ve eşitliği savunuruz.
Din ve inançlar, halkımızın modern demokratik eşit ve uygar bir toplum haline
gelmesine engel değil destek olmalıdır. Dinin devlet idaresi, hukuk ve eğitimi, bu
kurumlarında dini baskı altına almasını kabul etmeyiz.
Din ve inanç kurumlan özerk olmalıdır, zorunlu din dersleri ve devlet altındaki Diyanet
İşleri kurumu kaldırılmalıdır. Bir inancın diğer bir inanç üzerinde egemenlik kurması
kabul edilemez. Bütün din ve inançlardaki insanlık için güzel olan yanları, insanlığın
ortak dini, ahlâki değerleridir. Sevgi bizim dinimizdir, başka dine inanmayız..
Alevilik birçok din, kültür ve düşüncelerin insanlık için olumlu yönlerini kapsayan
bağımsız bir inanç sistemidir. İnsanı iyiye güzele doğruya götüren bir yoldur.
Alevilik Asya, Avrupa, Afrika kıtalarından, çeşitli inanç ve kültürlerin Anadolu'da
Hünkâr Hacı Bektaşi Veli ocağında kaynayıp pişen bir "Aşure tatlısı" tatlıdır.
İ İslam dinini. Kuranı ve bütün dinleri ve kutsal kitapları (batini),
öz anlamda yorumlar.
Her çağda insanlara doğru güzel iyiyi, haklıyı gösteren ve insanlığa faydası olan
yanlarına sahip çıkarız. İslam içinde Ehli-Beyte, Hz. Ali’den, Hüseyin’e ve sonradan
gelen Eba-Müslüm, Babailer, Mansur, Nesimi. Hünkâr Hacı Bektaşi Veli, Yunus Emre,
Pir Sultan, Bedreddin'lere ve onlar gibi olan her uluya sahip çıkar sevgi besleriz ve
insanlık yolunda pir olmuşların peşinden gideriz.
Alevi kültürünü, edep erkânını, yaşam biçimini, felsefesini, müziğini, bütün insanlığa
tanıtmak onlarla paylaşmak için çalışır ve bütün kültürlerden ÖZ alarak Aleviliğin
sürekli gelişmesi için çalışırız. Bugün Türkiye"de ve dünyada Aleviliğin amaç ve
ilkeleri doğrultusunda, mazlum ezilen halklar için mücadele vermiş ve veren ilerici
devrimci demokrat kişi ve kuruluşlara sahip çıkar, destekleriz. Alevilerin varlığını
tanıyan, insan hak ve özgürlüklerini savunan, bütün kurumları doğal müttefik sayar,
yobaz, faşist, emperyalist ve tüm gerici güçlere karşı mücadele ederiz.
KISACA ALEVİLİK
Aleviler ve Alevilik:
Aleviler özelikle Türkiye ve az miktarda komşu ülkelerde yaşayan inançsal bir
topluluktur. Yaklaşık 20 milyonluk bir nüfusla, Türk, Kürt, Zaza ve diğer halklardan
oluşan Aleviler Türkiye nüfusunun üçte birini oluşturmaktadır. Danimarka'da yaşayan
Türkiyeli göçmenlerin de yaklaşık 1/3 Alevidir. Aleviler, inanç, yaşam şekli ve
kültürleriyle, Türkiye nüfusunun diğer kesiminden önemli oranda farklıdırlar
Alevilik Nedir?
Alevilik inanç, kültür ve toplumsal yaşamı kapsayan, 3 boyutlu bir öğreti, birçok
inancın kaynaşmasından oluşan kendine özgü bir inançtır. Aleviler öğreti ve
inançlarını Hak-Muhammed-Ali, Hünkâr Hacı Bektaşi Veli, kâmili insanlık yolu, kısaca
'YOL' olarak tanımlarlar.
Alevi-Bektaşi inancın temel ilke ve ikrarnamesi: Eline Diline Beline (EDEBE) sahip
olmaktır.
Alevi öğretisi.
Doğada olduğu gibi, her şeyin değiştiği ilkesinden hareket eder. Kurallar, sınırlar ve
yasaklar topluluk tarafından konulur ve kaldırılabilir. Alevi toplumunda 72 millete bir
bakılır, toplumda herkes (ırk, milliyet, cinsiyet (kadın-erkek), eşit, aynı hak ve
sorumluluklara sahip olmalıdır. Aleviler tüm dinlerin temel/öz buyruklarına saygı
duyarlar. Irkçılığın, milliyetçiliğin, fanatikliğin Alevi dünya görüşünde (felsefesinde)
yeri yoktur.
ALEVİLİĞİN TARİHİ
Millattan Sonra 800–1100 yıllarında Orta Asya da göçebe halinde yasayan Türkler
Ortadoğu ve Anadolu'ya gelirken 'bavullarında' kendi inançları (Şamanizm) dışında
Budizm ve diğer inançlardan da bir şeyler getirmişlerdir. Anadolu'da bu inançlar, eski
İran, Kürt inançları (Zerdüşt vs.) Ve ayrıca, Yahudililik, Hıristiyanlık, İslam ve eski
Yunan doğa felsefesinden unsurlarla karışmış ve daha sonraları.(Batınilik Kızılbaşlık,
Bektaşilik) ve sonuçta Alevilik olarak ortaya çıkmıştır.
Alevilik: Anadolu'da yaşayan çeşitli halk ve kültürlerden oluşmuş ve o tarihte var olan
hâkim din ve toplumsal düzene karşı bir muhalefet hareketi olarak ortaya çıkmış ve
gelişmiştir.
'ALEVİ' kelimesi:
Alevi kelimesinin çeşitli sembolik anlamları vardır: Felsefî anlamda alevi kelimesi; her
şeyin 'alevi' öz kaynağı, 'nur' kutsal yaratıcı güce bağlanır. Doğada her şeyi hareket
ettiren enerji ve canlılarda yaşam gücü olarak kabul edilen aşk/sevgiye bağlanır.
Diğer inançsal ve toplumsal yönüyle de; İslam peygamberi Muhammed'in amcaoğlu
ve damadı Hz. Ali'ye bağlanır. İslam’ın o zaman ki Arap toplumunda ki hâkim güçlere
karşı bir devrim olarak ortaya çıkmasında büyük emeği geçen fakat İslam dini iktidar
olduktan sonra ailece, (Ehli-Beyt olarak) haksızlık ve zulme maruz kalıp katledilen
Hz. Ali ve yandaşlarına sevgi ve düşüncesine bağlılığı simgeler.
Alevilik ve İslam
Aleviler bütün dinlerin olduğu gibi, İslam'ında temel/öz buyruğuna inanır/saygı
duyarlar, fakat oruç, namaz, haç vb. gibi ibadet ve birçok yüzeysel kural ve Kuran
yorumlarına uymazlar. Ayrıca Aleviliğin teme! inanç ve ibadet kurumu olan CEM ve
cemde olan hiç bir uygulama bilinen İslam kuralları içinde yoktur.
Alevilik öğretisi (4 Kapı - 40 Makam):
1200 yıllarında yaşamış ve Alevilerce Pir kabul edilen "Hünkâr Hacı Bektaşi Veli"
tarafından kurulmuştur. Hünkâr Hacı Bektaşi Veli'nin öğretisi, 4 kapı–40 Makam
üzerine kurulmuştur. Sırayla Şeriat, Tarikat, Marifet, Hakikat, olarak isimlendirilen 4
Kapı, yine sırayla; Yasa - yol - eylem - Hakikat anlamındadır. Ve Hünkâr Hacı Bektaşi
Veli, bu 4 kapıyı, uzayda bulunan ve her zaman hareket halinde olan 4 ana maddeye
hava, ateş (enerji) su, toprağa ve bunları da CANA bağlamaktadır. Buna 5 unsur
denir. Hünkâr Hacı Bektaşi' ismi de bu beş unsur (beş-taş) tan gelir. Burada hareket
ettirici güç ateş/enerjidir. 'Her şeyin bir yüzü, bin özü vardır' önemli olan bu özleri
bilmek öğrenmektir.
40 Makam:
İlk makamı iman (inanmaktır): Hünkar Hacı Bektaşi Velinin: 'İnanmak akıl, mantık,
bilim üzeredir, akla mantığa sığana kalbinden sahip çık' ve 'İlimden gidilmeyen yolun
sonu karanlıktır diyor. Kırkıncı son makam ise: Kâmili-insan, Enel-Hak olmak (Kendini
tanrı yerine koyabilecek, bilgi ve olgunluğa ulaşma) makamıdır. Kısaca insan, bilim
ve sevgi yolundan 4 kapı–40 makamdan geçerek (tanrıya) tanrısal bir olgunluğa
ulaşabilir.
Aleviler tarih boyu ezilmişler:
Aleviler tarih boyu, hâkim güçlerin baskı sömürü sistemlerine karşı (inançsal, kültürel
ve politik) yönden muhalefet olmuşlardır. Aleviler inançları yüzünden, yüzyıllarca
iktidarlar, cahil kitleler ve fanatik dinciler tarafından baskı altında tutulmuş, katliamlara
maruz kalmıştır. Buna karşı Aleviler örneğin Osmanlılar döneminde 200"ün üzerinde
halk ayaklanmasına öncülük etmiştir. Alevilere ve aydın lâik insanlara yönelik bu
iktidar destekli, fanatik-dinci saldırıların en son örneklerinden biri 2 Temmuz 1993"te
Sivas'ta olmuştur. Pir Sultan'ı anma şenlikleri altında yapılan etkinliklere katılan 33
aydın, sanatçı ve semahçı genç, güvenlik güçlerinin göz yumması nedeniyle, cahil
fanatik kitlelerce kaldıkları Madımak Otelinde, yakılarak katledilmiştir. Yüzlerce yaralı
arasında, uluslararası alanda tanınmış, yazar Aziz Nesil'de vardı.
Alevilikte Semah ve Cem;
Semah Alevilerin geleneksel 'dansıdır', bir çeşit ibadet biçimidir. Semah kelimesi;
gökyüzü/uzay da dönmeyi,müzik ve sözle öğrenme anlamına gelir. Ayrıca evrende ki
her şeyin hareket ettiğini, bir dönüşümden geçtiğini sembolize eder. Semahta insan
duygusal bir dünyada uzayı/âlemi dolanıp, aradığını yine kendinde bulması sergilenir.
Semah normal olarak Alevilerin CEM dedikleri özel toplantılarında dönülür.
ALEVİLİKTE CEM:
CEM 'birlik' demektir. Burada ki birlik hem insanin kendini bilmesi, toplumsal
dayanışma, âlemdeki varlıkların birliğini kapsar. Cem, derneklerde yapılan genel
kurullara benzetilebilir. Cem'de tüm üyeler kendilerini görgüye/ toplum içinde sorguya
(dara) çektirirler. Bu yönüyle Cem, bir tür halk mahkemesidir. Alevilerin kişisel sabit,
belirli, yer ve zamanda yapılan ibadet şekilleri yoktur. Önemli olan her an (ibadetli) iyi
insan olmaya çalışmaktır.
Aleviliğin en önemli kurumlarının ve ibadetlerinin başında Cem gelir ve topluluk
istediği zaman, uygun herhangi bir yerde yapılabilir.
Cem in kaynağı İslam öncesi eski Türk ve İran inanç ve kültürlerinin İslam la
birleştirildiği KIRKLAR MECLİSİ (CEMİ) inancına dayanır. 19 Kadın, 21 erkeğin ve
Hz. Ali'nin de olduğu bu Ceme/meclise, Hz. Muhammed Peygamber olarak değil,
Hadümül-fukara, fakirlerin hizmetçisi olarak girebilmiştir. Hizmet Alevilikte en
önemli unsurlardan biridir, yola hizmet için girilir, halka hizmet, hakka hizmet olarak
kabul edilir..
Bir kaç çeşit Cem vardır. Fakat hepsinin gündeminde, 12 hizmet vardır. 12 hizmetin;
sosyal, kültürel, politik, ahlaksal, pratik ve inançsal anlamları vardır. Cem'de kadın
erkek, yaşlı, çocuk eşit sayılır, herkes birbirine CAN veya bacı kardeş diye hitap eder.
Cem'de 12 hizmetten birisi de semahtır.
Alevilikte Semah ve sembolik anlamları:
*Semah normalde Cem'de dönülür (dönmek hiçbir şeyin durmadığını ölmediğini
hareket edip değiştiğini sembolize der. * Semah, Cem dışında ayrıca; toplumsal
içeriği olan toplantılarda ve tanıtmak amacı için dönülebilir. Başka yerlerde düğün,
eğlencelerde vs. kurallarına uyulamayacağı için, semah dönülmesi uygun görülmez.
Yüzün üzerinde semah çeşidi vardır, hepsi için geçerli olan, ağır tempoyla başlar,
hızlanır ve yavaşlayarak durur. Duyguların/ruhun uçuş ve geri dönüşünü sembolize
eder.
*Cemde ve Semah dönülürken normalde çırağ/mum yakılır. Bu ışık, bütün
âlemi hareket ettiren/yaratan ilâhî NUR olarak kabul edilir. Ayrıca alevi/enerjiyi,
bilim ve sevgiyi-aşkı sembolize eder.
*Semahta kadın ve erkek şarttır, bununda birlik, eşitlik, yaradılış, sevgi,
karşıtların birliği gibi çok derin anlamları vardır.
*Semah yalın ayak dönülür, duygular dünyasında uçulsa da gerçeğe.
Doğaya/toprağa bağlılığı sembolize eder. ( benim sadık yârim kara topraktır.
A.Veysel)
Semah günlük, fakat temiz elbiseyle dönülebilir, bazı semahlar dışında (üryan
semahı) özel elbise gerekmez. Genelde bele, kendini kontrol etmeyi (Eline
Diline Beline sahip olmayı) ve sevdiğine (yola) bağlılığı sembolize eden bir
kuşak (kemerbest) bağlanır.
*Bazı semahlarda avuçlar yer ve gökyüzüne döndürülür, yerle gök arasında (1.
kapı hava ve 4 kapı toprak / tanrı ve insan) arasında bağ kurulur.
*Gözler genellikle el/avuç içine bakar, bu da aynada kendini (insanda tanrıyı)
görmeyi, sembolize eder. (Aynayı tuttum yüzüme Ali göründü gözüme. Nazar
eyledim özüme Ali göründü gözüme)
*Semahta kalbe, (döşe) götürülen eller, Alevilerin bir tür selamıdır. İçten ve
kalpten sevgi ve yola bağlılığı sembolize eder.
*Bazı semahlarda eller dairenin dışından içine uzatılır. Bu Haktan, hakkıyla,
helâl alıp, halkla 'yârin yanağından gayrisini paylaşmayı' sembolize eder.
*Bazı semahlardaki figürlerde doğadaki canlı varlıkların (hayvanların, bitkilerin)
özeliklerini, emek, sevgi, birlik vb. çeşitli konulan sembolize eder.
Alevilik insanlık yoludur.
CEM:
Cem: özgürlük, eşitlik, ibadet ve sevgi yeridir. Cem yargı ve karar yeridir. Birlik ve
dirliğin korunup sergilendiği yerdir. Cemde sunulan can, söylenen söz, sergilenen
özdür. Hizmet ve sohbet muhabbet yeridir. Kul-Köle, efendi-beyin olmadığı eşit ve hür
canların buluştuğu yerdir. Şaşmasın, yoldan düşmesin diye el ele verilen yerdir cem.
Cemde Yol taşı, yol kuşuna atılmaz. Af, şefaat, rıza meydanıdır cem. İnsan aşılanır,
kötülüklerden kesilir. Çiğ olan pişer cemde. Asi (kötü) olan düşer cemde. Güvenin,
sevenin yeri, bacı- kardeşin meydanıdır Cem. Saklar Cem erenleri seni, serini
(başını) verir sırını vermez. İkrar iman
(inanma) yeridir, ölçü ve hükmün yeridir. Edep ve erkân yeridir cem. Cemde bir ulu
divandır meydan. Nur kuşaklının yerine, kil kuşaklı sorgu sual yapar, cem erenleri
sözünü söyler. Hak adına, halk adına Pirindir
ferman. Cemde dünya işleri görülür, halk senden razı ise, Hak'ta razıdır Bu yolda
yolcu olan kendini kanıtlamalı, Ceme girmeye layık olmalıdır, canların mutluluğu
esastır. Kurallar sadece inanmak, tekrarlamak için değil, uygulamak, bir yaşam
biçimine dönüştürmek içindir. Temel kurallar korunur, saklanır, akıl her şeye
kılavuzdur. Günü gelir korur kendini, gizlenir. Günü gelir Işık, çiçek saçar âleme.
Âlemi her yönü ile bilmeden, değiştirmek mümkün değildir. Öz değişmez, ama don
zamana çağa uyar değişir zenginleşir. Cennet, cehennem Cem'dedir. Cemde can ile
cemaat dengesi kurulur. Mala, güzelliğe, hatıra, zora yer yoktur meydanda. CANLAR
Cem’de biri kırk, kırkı bir olur.
CEM’de 1 2 HİZMET:
Pir (1), (Mürşit-Dede) hem mülkün hem gönüllerin sultanıdır, Hak Muhammet Ali
Postunda oturur, Cemi yönetir. Cemden önce Pir, Rehberle (2) (yardımcı yol gösterici
ile) beraber, bir "danışık toplantısı" yapar. Sapkınlar düşkünler belirlenir, dargınlar
barıştırılır, borçlar ödenir. Hak belli olur, sorgusu yapılacaklar seçilir. Haberci, Peyk
(3) haber verir, 12 hizmet sahipleri belirlenir. İznikçi (4) temizlikten sorumludur, hem
cem evinin, hem gönüllerin. Cem evi hazırlanır, canlar davet edilir. Layık olan geçer
eşikten. Bekçi (5) bekler kapıyı dışarıyı, içeriyi. Canlar, canını teslim eder ona, su
uyur düşman uyumaz, gelip bir edepsiz muhabbeti bozmasın aman. İman kuzu,
şeytan kurt, akil bekçidir. Bekçi olmazsa kurt kuzuyu ne eder. Cemde elinde asası ile
Gözcü (6) düzen ve sükûneti sağlar. Gözcünün elindeki "asa" Edepli durana, doğru
söze; "göz, kulak, gönül verene" değmez. Çerağcı (7), delili (mum - ışık) uyandırır,
cem evi bilim ve sevgi nuruyla aydınlanır. Rehber talibi (yola girmek isteyen canları)
getirir Pir'in ve canların huzuruna. Talip el alır, dil alır, öz bulur meydanda. Kılavuzsuz
kus uçmaz, rehber yolcunun kılavuzudur. Haz. Ali Postunda oturur. Talip olan can
dardadır. Boynunda tigbent bağlı, Enel-Hak dediği için asılan, baş eğik eller yanda,
Hallacı MANSUR’UN darıdır bu. Ve diz üstü oturur talip, Nesimi darına, inancı için
derisi yüzülen Seyit Nesimi gibi, kendi derisi, post (minder) olur kendine. Ve talip
'kamında hançer', elleri göğsünde, gövde eğilmiştir yere, Fazlı darındadır. Ve talibin
ayakta, ayakları mühürlüdür. Hz. Hüseyin gibi, kanayan yarasını göstermemek için
kapatır, sol ayak başparmağını, sağ ayak başparmağıyla. Ve böyle ikrar (söz) verir
talip. Pirin sesi kulağında iniler, "gelme gelme,dönme dönme, gördüğünü ört,
görmediğini söyleme, eline beline diline sahip ol. Ol söz verme öl sözünden dönme.
"Seni senden aldık sana geri verdik, kendine sahip ol. İkrarın kadim olsun der.
Kendini bilen Hakkı da bilir, yalın ayak, baş açık, semaha kalkar, Semahçı (8) canlar.
Kendinden kendini bulmak için, Enel-Hak olmak için, yürürler gerçeğe doğru, pervane
olup uçarlar, turnalar gibi, kendinden kendine, gönülden gönüle ve yanıktır sazın
namesi Zakir (9) (ozan) elinde. Gönüllere coşku verir, dile hikmet verir. Zakire imam
Cafer ilmi, Pir Sultan deyişi söyletir, telli kuran (saz). Zakir sözün ateşi, telin alevi ile
pişirir çiğ canları. Siper olur, haber olur, dil olur, gönül olur, Hak olur, halk olur, soran
olur, veli olur, saz Zakirin elinde. Söyler Hak-Muhammet-Ali'den, Sah Hatayi'den Pir
Sultandan, yiğitlerden, Kerbela’dan, imamlardan, dünden bu günden, insandan
insana. 12 Hizmet ehli çağrılır meydana. Hizmet kuşağı bağlanır bellerine. Üzüm
tanesi gelir dem olur, Pir elinden içen mihman olur. Nefsini yenen ona hükmedendir.
Halk ile iyi olan hak ile iyi olandır. Dört kapı selâmını verilir; şeriat, tarikat, marifet,
hakikat nedir bilesin, yol ıssız değildir her kapının sualini verip, ancak öyle geçersin.
Yüreklerde ateş sönmez ki, yezit bir semboldür, zalimler unutulmaz ki. Kerbela
çölünde Saki (10) su ile şehitlere varmaz ki. Sivas ta da aynı, yanar canlar ateş,
duman, kan içinde susuz. Sakka suyu Şah Hüseyin aşkınadır, içene, göçene
rahmettir, yere bereket, yüreklere şefkattir, o zem-zemdir, anlayanın, inananın
derdine dermandır.
Sofra Halil İbrahim sofrası, lokma herkesin lokması. 'Elimde yoktur terazi, canlar
hakkına oldu mu razı' diye sorulur. Destursuz lokma yiyene, kurban kestirilir bir
sonraki cemde. Bu da sofranın cilvesidir. Kurbana Kurbancı (11) ya, sofraya,
sofracıya, çalışıp kazanana, pişirene getirip, götürene - gülbank çekilir. Cem'de,
Musahip olur yol kardeşi evli canlar, sonsuza dek. Üstlerine kefen örtülür, bu 4 can
böylece, ölmeden ölürler, ölmez olurlar. Ölüm ölür biz ölmeyiz. Yoktan var olmadık ki
yok olalım, her şey Hakkın varlığın birliğinden oldu. Yoktan var olmak, Hakkı (varlığı
gerçeği) yok saymaktır. Ve Musahiplerin eşlerinden gayri her şeyleri ortaktır,
sevabına günahına, bir birinden sorumludurlar, topluma karsı. Ferraş (12) meydana
çaldığı süpürgeyle temizler, kötülüklerden pisliklerden hem meydanı hem gönülleri.
Acı ızdırap ta vardır Cem'de. "Bizde hata, sizler ata " "Gönül kalsın, yol kalmasın"
"Gelin canlar bir olalım." Kısa çöpün hakkını, uzun çöpten alalım. Yoldan düşenin yeri
düşkünler meydanıdır. "Izdırap bir bedenin, yara tüm gönüllerindir". Suçluyu
bağışlamak, ancak mazlumun hakkıdır. Bazen olur, bir can geçse de hakkından, yol
geçmez, bu kamu hakkıdır, cem erenleri sorar hesabı, keser cezayı. Herkes için Acı
olsa da, sitemi zülfü kâr, düşküne değecek, hak yerini bulacaktır. Mala, cana, sana,
güzelliğe, güvenme. Nefsini, dizgin tut, yoksa sorar erenler. Sen mi ulusun, yol mu
ulu? Diye. İnsanlık yolu uludur. Öyleyse, Hele bir yol Cem'e varalım, dost cemalini
görelim. - Bilelim, birleşelim, - Diyelim söyleşelim. " Sevelim, sevilelim" GELİN
CANLAR BİR OLALIM.
Eğer bir can Hakka hastane gibi yerlerde yürümüş ise, yukarıdaki işlemler oradaki
görevliler tarafından yapılır.
YIKAMA İŞLEMLERİ
Yine bir can hastane gibi yerlerde Hakka yürümüş ise, o mekânda yıkama işlemleri
yapılmakta ve o canın yakınları da orada yıkanmasını istiyorlar ise, o can oradaki
görevliler tarafından yıkanır.
Eğer can evi ya da Cem evleri gibi mekânlarda yıkanacak ise, öncelikle teneşirin
temiz olmasına dikkat edilir ve Hakka yürüyen can özenle teneşire taşınır. Kafasının
altına bir yastık konur. Edep yerleri uygun bir bezle örtülür. Cenaze kadın ise, kadın;
erkek ise, erkek tarafından yıkanır. Yıkamaya başlarken görevli kişi şu sözleri söyler:
‘Yüce Tanrım niyet ettik önümüze gelen bu canı dünya kirlerinden temizlemeye,
noksan ve eksiklerimizi olursa sen yüce katında bağışla. Bu canın ruhunu şad eyle.
Boz Atlı Hızır yardımcımız olsun’ der.
Yıkama işlemleri için önceden sabun, sünger ve eldivenler hazırlanır. Cenazeye
abdest aldırma diye bir kural, Alevi geleneğinde yoktur. Yıkama işlemleri ile görevli
kişi eldivenlerini taktıktan sonra yıkama işine öncelikle "avret" yerlerinden başlar.
Daha sonra vücudunun üst kısmından başlayarak, vücudunun her tarafı iyice yıkanır.
Yıkama işlemi bittikten sonra, cenazenin yakınları, eşi, dostu cenazeye "helallik suyu"
dökebilirler. Bundan sonra cenaze temiz havlularla kurulanır. Kurulama işleminden
sonra, önceden hazırlanan kefene sarılır. Erkek kefeni üç parçadır: Ahiret gömleği,
eteklik ve sargıdan oluşur. Kadın kefeni ise beş parçadır: Gömlek, eteklik, sargı,
başörtüsü ve göğüs örtüsünden ibarettir. Bu işlemler yapıldıktan sonra cenaze tören
alanında uygun bir yere konur. Bu arada orada bulunan canlardan konuşmak
isteyenler Hakka yürüyen can için özel olarak söylenecek sözleri var ise onları
söyledikten sonra, görevli kişi şunları söyler:’ Değerli canlar: Haktan geldik, Hakka
dönüyoruz. Bütün nefisler ölümü tadar. Ölüm ansızın bizi bir yerde yakalıyor. Bizler
zamanı fırsat bilmeliyiz. Ölmeden önce asli görevlerimiz olan sevgi, saygı, merhamet
duygularımızı yeniden geliştirip; birbirini seven, sayan ve birbirinin hakkına, hukukuna
sahip çıkan bir noktada olmamız gerekiyor. Kimliğimize, kültürümüze, öğretimize
sahip çıkmalıyız’. (Buna benzer başka şeyler de söyleyebilir.)
(Hakka yürüyen kişinin ismini söyleyerek) ......... Can bugün Hakka yürüdü. Haktan
rahmet diliyoruz. Yüce Hakk onu 12 İmamların şefaatine eriştirsin. Eşine ve
çocuklarına sağlık ve afiyet versin.
-Bismi Şah.
Hakkı, hakikati özünde gören ve bu yüzden Enel Hak diyen 72 millete bir nazarla
bakıp; eline, diline, beline sahip çıkmayı kendisine ilke edinen; dini, sevgi, Kâbesi
insan, kitabı bilim; mazlumun yanında, zalimin karşısında yer alan ve şimdi Hakka
yürüyen bu can, sizin içinizde yaşadı, Yedi-içti ve şimdi Hakka yürüdü. Bu cam
yaşamı süresince nasıl bilirsiniz? Bütün maddi-manevi haklarınızı helal ediyor
musunuz? (Altı çizili cümle üç kere tekrarlanır.)
Onlar da "Helal ediyoruz" deyince;
Helal olsun diyen dillerden Hak, Muhammet, Ali razı olsun, geçmişlerinizin ruhu şad
olsun, denilir. Yukarıdaki işlemler yapıldıktan sonra Cenaze Meydanı törenine geçilir.
2- Cenaze Meydanı
Cenazenin musalla taşına konmasına Cenaze Meydanı denir. Eğer Cem ve Kültür
Merkezi bulunan Alevi kurumlarında, Hakka yürüyen can kefenlendikten sonra, defin
işleminden önceki bütün işlemler burada yapılacaksa, genellikle Helallik Meydanı ile
Cenaze Meydanı aynı yerlerdir. Bu nedenle yukarıdaki Helallik Meydanı'nda söylenen
sözlerin arkasından aşağıdaki sözler söylenir. Kırsal kesimlerde ise genellikle Helallik
Meydanı ile Cenaze Meydanı aynı olabilir. Alevi edep ve erkânında kolları dirseklere
kadar sıvayıp, bazı inançlarda olduğu gibi abdest alma gibi bir kural yoktur. Yalnız
cenaze törenine katılacak kişiler, önceden tertemiz yıkanmış ve üst başlarını düzgün
bir şekilde giyinerek gelmeleri gerekir. Cenazeyi kaldıran görevli kişi, cenazenin
uygun bir yerine durur. Orada bulunan kadın ve erkekler hep birlikte, yarım ay
şeklinde toplanırlar.
Görevli kişi:
"Bismi şah: Hakk, Muhammet, Ya Ali. Ey canlar; niyet ettik Hakk için duaya, Yönümüz
kıbleye. Kıblemiz kâmil insana. Durduk divana, uyduk Hakk, Muhammet, Ali ve 12
İmam'a. Bilenler bildikleri bir duayı okusun. Bilmeyenler Allah, Muhammet, Ali desin."
"Ey yüceler yücesi Allah'ım, Hakka yürüyen can kişi için durduk sana duaya; uyduk
Üçlere, Beşlere, Yedilere, On iki İmamlara ve Kırklara.
Cenaze töreni: "Bismi Şah: Hakk, Muhammet, Ali" tekbiriyle başlar.
Bu esnada eller açık bir şekilde, dua eder gibi yukarı bakacak şekilde kaldırılır ve sağ
el, sol elin üzerine gelecek şekilde göbekte birleştirilir.
Görevli kişi: "Hakk, Muhammet, ya Ali" der. Bu sözler söylenirken başlar hafifçe
yukarıya doğru kaldırılır. Eller, bağlı bir şekilde durmaya devam eder. Herkes bildiği
bir duayı okur veya içinden geçen sözleri söyler.
Görevli kişi tekrar: "Bismi Şah: Hakk, Muhammet, Ali" diyerek tekbir getirir. Bu
işlem dört defa tekrarlanır. Dördüncü defadan sonra selamlama faslına geçilir.
Selamlama: Dördüncü tekbirden sonra, sağa dönülerek: "Selam olsun Hakka
yürüyenlere." der, sağ el aşağıya sarkıtılır.
Sola dönerek:
"Selam olsun Hakkı hakikati özünde görenlere. Ey yüceler yücesi Allah'ım divana
geldik, darına durduk. Dualarımızı Muhammet Mustafa aşkına, Aliyyel Mürteza
aşkına, 12 İmamlar aşkına kabul et. Hakka yürüyen bu canımızın yürüyen ruhunu
şad, kusurlarını af eyle. Hak Muhammed Ali.
Demi Ali, Sırrı Nebi, Hünkâr Hacı Bektaşi Veli, gerçek erenlerin, ermişlerin demine
Hüü diyelim, verelim candan salavat.
Gerçeğe Hu." der. Böylelikle oradaki cenaze töreni sona erer ve cenaze defnedilecek
mezara götürülür.
Cenaze mezarlıkta defnedildikten sonra, mezar başında görevli kişi şu sözleri söyler:
"Erenler, canlar, dostlar, yarenler
yüzümüz yerde, özümüz dâr'da.
Elimiz bağlı, yüreğimiz dağlı.
Gözümüz yaşlı, bağrımız ateşli.
Yaşam bitimli, acılar bitimsiz.
Sevgi acı ile kardeş, yaşam, ölümle
eş.
Yer anamız, gök atamız
Doğada doğduk, topraktan var olduk
Bir tende can bulduk, bir bilinçle özgür olduk
Yaşam koşusu engebeli, yaşam yolu dikenli
Taş taşa değmeden duvar olamaz,
Birbirini üzmeyen insan olamaz.
Kimileyin insan yükü ağır,
Kimileyin duyguların dili sağır
An olur öfke kabarır,
Öfke geçer yüz kararır
Dünya işi dünyada kalır
Kişi kötü demeyelim, işi kötü diyelim
Ağrınan incinen kötü geçmişi unutsun
Giden yolcuya gönül çiçeklerini sunsun!
Sevgi en güzel çiçek,
Bağışlamak en büyük emek
Emeğiniz varsa bağışlayın
Toprak ana bir canı bağrına basıyor
Ölüm vadisinin gölgeli yolu
Tümümüzü bekliyor yaratılmışların sonu
Tanrı yaşam için sabır, umut sundu.
Ateş külde söner, acı yürekte diner.
Acı paylaşıldıkça azalır,
Sevgi paylaşıldıkça çoğalır.
Acılar azalsın, sevgiler artsın.
Kinler bitsin, dostluklar pekişsin.
Yeni yaşamlarda yeni çiçekler yeşersin.
Tanrı kalanlara uzun esenlik dolu yaşam versin.
Erenlerin, evliyaların ruhu sinsin.
Hacı Bektaşi Veli, Hatayi Sultan, Pir Sultan ruhunu pak
etsin Gerçeğin demine Hu! Ya Ali."
Not: Yukarıdaki sözlere isteyenler başkada söz veya dualar katabilir. Fakat asla
Arapça hiçbir şey katılmamalıdır.
Alevi geleneklerinde Kuran okuma diye bir şey yoktur. Eğer, bazı yörelerde cenazede
Kuran okunuyorsa, bu sonradan başka inançlardan geçmedir.
ENVER CEMAL ŞAHİN
PSAKD MYK ÜYESİ. BASIN – YAYIN SEKRETERİ.
ALEVİ-BEKTAŞİ İNANCINDA CENAZE HİZMETLERİ
1- HAK DÖŞEĞİNE KONULMASI
Bir can ruhunu Hakk'a teslim ettiğinde o an en yakınında bulunan bir kimse, " Ya Hak,
Muhammet, Ali Şefaatinden mahrum eyleme " diye tekbir getirerek Hakk'a yürüyen
Can'ın gözlerini kapatır.
Temiz bir bez, mendil ya da tülbent ile çenesini bağlar. Elbiseleri çıkarılarak, bir
çarşafa sarılıp "Rahat döşeğe-Hak döşeğine" bırakılır. Elleri yanlarına düzgün bir
şekilde uzatılır. Her iki ayak başparmakları bir bezle birbirine bağlanır. Sırt üstü
yatırılan mevtanın üzeri tamamen kapanacak şekilde temiz bir çarşafla ya da bezle
örtülür.
2-YIKAMA
Hakk'a yürüyen can, teneşire büyük bir dikkat, saygı ve özenle taşınır. Bu sırada bir
gülbank okunur. " Ber Cemal-i Muhammed, Şah-ı velayet, İmam Ali, İmam Hasan,
Şah Hüseyini Pir bilene verelim candan salâvat.
( Bu sırada orada bulunan canlar salâvat getirirler)
DEDE " Hakk'tan geldik, Hakk’a gidiyoruz. Can kıblesine döndük, Yüce Tanrım
Hakk'a yürüyen Can senin aşığındır. Sen Canansın O da Can'dır. Şimdi Can bedeni
terk etti. Bedeni toprağa dönecek don değiştirecek. Canı ruhu ise sana dönecek.
Mürşidimiz Muhammed, Pirimiz Ali, Ehl-i Beyt'in yüzü suyu hürmetine sana dönen bu
Canı sancağının altına alasın, saklayasın, bekleyesin. GERÇEĞE HÜÜ." diye
gülbank verir.
Bu dualar, gülbanklar verilirken mevtanın üzerine iki kat ya da kalın bir "stil bezi"
örtülür. Bu bezin kalın ya da iki kat örtülmesinin sebebi vücudun iç kısmını ve avret
yerlerini göstermemesi amaçlıdır. Önce avret yerleri yıkanır ve bir pamuk ya da bezle
tıkanır. Yıkama esnasında akıntı olmasına karşı tedbir olarak öncelikle bu işlem
yapılmalıdır. Sonra vücudunun üst kısmından başlayarak, vücudunun her bölümünde
ayrı eldiven ve sünger kullanarak bol sabunlu ılık suyla iyice yıkanır. ( 4 takım eldiven
ve sünger gereklidir!) Yıkama esnasında mevtanın erkek ise erkek musahibi, kadın
ise bayan musahibi yıkamaya yardımcı olur.
Bu aşamadan sonra musahibi varsa öncelikle musahibinden başlamak üzere en
yakın akraba ve arkadaş dost, komşular sırası ile mevtayı ziyaret eder, bir miktar su
dökerler. ( Can suyu)
Yıkama bittikten sonra mevta üst tarafı temiz bir havlu ile, alt tarafı ayrı bir havlu ile
başı da ayrı bir havlu ile kurulanır. Cenazenin sarılacağı kefen bezinin altına sargı
bezleri (ayaklarına, beline ve boynuna gelecek şekilde) önceden yerleştirilir. Üzerine
sargı bezi açılır. Cenaze bu sargı bezinin üzerine sırt üstü yatırılır.
Erkek kefeni üç parçadır. Ahiret gömleği, eteklik ve sargıdan oluşur. Kadın kefen ise 4
parçadır, gömlek, eteklik, sargıya ilaveten başörtüsü ve göğüs örtüsü bezi bulunur.
Sargı bezinin üzerine yatırılmış olan mevtaya Ahiret gömleği giydirilir, ardından
eteklik sarılır. Sonra sargı bezi her iki taraftan vücudu iyice saracak şekilde, baş ve
ayaklar görünmeyecek şekilde sarılır. Baş ve ayak uçlarından ve belinden bağlanır.
Bu bağlar mevta kabire konulduğunda çözülür.
Kefenleme işleminde önemli bir kural ise kefen bezinin mevtanın kendi kazancından
sağlanması ilkesidir. Mevta kefene konulduktan sonra yüzü açılır. Akraba, komşu ve
yolcu etmeye gelenler isteğe bağlı olmak üzere, Hakk'a yürüyen Can'ı son kez
görürler. Ziyaret esnasında gözyaşı dökülmez, ziyaret sonucu kefenin başı da
kapatılır.
3- HELALLİK ALINMASI
Hakk'a yürüyen Çan'ı uğurlamaya gelenlerden "Helallik" alınır. Bu Helallik töreni hem
Hakk'a yürüyen Can 'ın evinin önünde, hem de Cenaze töreninin yapılacağı yerde
alınır. Buna Alevi- Bektaşi inancında " Helallik Meydanı" da denir.
Hakk'a yürüyen can, evinin önünde uygun yükseklikte bir yere konur. Dede helallik
isterken diğer canlar cemlerde olduğu gibi yarım ay biçiminde ayaklar mühürlenerek
ve eller göğüste çapraz bir vaziyette dar duruşuna geçerler. Çünkü dar duruşu bir
teslimiyettir.
DEDE " Hakk'a yürüyen ( erkek ya da bayan adı ile anılarak) ……….Can'ı nasıl
bilirdiniz?" diye sorar. Canlar " İyi bilirdik, Hak Muhammed Ali, dondan dona, Candan
Cana taşısın." derler.
Ardından Dede " Ey canlar, Hakk'ı hakikati özünde gören, bu yüzden En-el hak diyen,
72 millete bir nazarla bakıp, eline, diline, beline sahip olmayı kendisine ilke edinen,
dini sevgi, kabesi insan, kitabı bilim,
mazlumun yanında, zalimin karşısında yer alan ve şimdi Hakk'a yürüyen bu can (bu
yol eri, ya da bacısı) sizin içinizde yiyip içti, sizlerle yaşadı. Belki de hak yedi, şimdi
göçtü, Hakk’a yürüdü.
Bu can üzerinde maddi, manevi hakkınız olabilir, varsa helal ediyor musunuz? Diye
sorar. Canlar "Helal ediyoruz" derler.
Bu soru üç kez tekrarlanır. Her defasında Helal ediyoruz cevabı alınır. Ardından
Dede " Hakkımız varsa helal ediyoruz diyen canlardan Hak Muhammed Ali razı olsun
der. Sonra Dede duaya başlar...
"Ya Hakk, ya Muhammed, ya Ali. Yücelerden yüce Tanrım. Can kıblesine döndük,
sana yalvarıyoruz, sana yakarıyoruz. Hepimiz senden geldik, sana döneceğiz. Hakk'a
yürüyen bu………… Can, yönünü sana çevirmiş, sana dönüyor. Seni Hakk bilen, Hz.
Muhammedi mürşit bilen, Hz. Ali'yi Pir bilip, Ehl-i Beyte gönülden bağlı olan bu Canı,
İmam Hasan, İmam Hüseyin aşkına bağışla.
Bismi şah... Allah Allah... Hakk Muhammed Ali, On iki İmam, Pirimiz, Üçler, beşler
yediler, On dört masum-u Paklar, On yedi kemerbestler, Kırklar, Hünkâr Hacı Bektaşi
Veli aşkına bağışla. Hakk'a yürüyen, Çan'ın geride kalan yakınlarına, yol
kardeşlerine, sabretme gücü ve sağlıklar ihsan eyle, Burada bulunan bütün canların
geçmişlerinin ruhu şad eyle.
‘Ya Hakk.. Hepimize Hakk Muhammed Ali diyerek don değiştirme nasip eyle. Hakkın
huzurunda Dem-i Ali, Sırr-ı Nebi, Pirimiz üstadımız Hünkâr Hacı Bektaşi Veli ve tüm
yol erenlerinin ve gerçeklerin demine devranına hüü diyelim, verelim candan
salâvat’... Der.
Salâvat: (Allahume salli ala seyyidina Muhammed ve ala Ali seyyidina Muhammed.
La ilahe illallah, Muhammed ün Resulullah, Aliyyül Veliyullah, Mürşidi Kamilullah,)
Bu gülbank ile HELALLİK alınmış olur. Helallik meydanı töreni biter.
DEDE:
"Ya Hakk, Ya Muhammed, Ya Ali " der. Bu söz söylenirken başlar yukarıya doğru
kaldırılır.
" Hakikat abdestini aldık. Günahımız sevabımız boynumuzda niyaza geldik. Medet
Mürvet Şahım darına durmaya geldik.
Ezelden seyrettik biz bu âlemi, Güneş doğmadan, ay doğmadan, Aydan günden
ezelden. Bu mülke biz gelmiş gitmiş idik ezelden. Günahlarımızı, sevaplarımızı bir
mizanda tartmış idik ezelden. Konağımız ışıktır, handan ezelden. Cananı gördük hoş
olduk, Özümüzü tanıdık yol olduk. Ana rahmine düştük kandan ezelden.
SELAMLAMA
Tekbirden sonra sağa dönerek SELAM OLSUN HAKKIN HUZURUNA VARANLAR,
denir. Bu esnada sol el aşağıya sarkıtılır. Sonra sola dönerek " SELAM OLSUN
GERÇEĞE HÜ DİYE DUA EDENLER" der ve sağ el de aşağıya sarkıtılır.
Sağa sola selam verildikten sonra dede " Rıza-i Lillah için Hakk'a yürüyen bu can
için, bildiğiniz bir duayı yapın der. ( Bilenler bildikleri bir duayı, bilmeyenler Hak
Muhammed Ali'ye salâvat getirir.) Böylece Cenaze töreni sona erer.
5- MEZARA KOYMA
Daha sonra Hakk'a yürüyen can mezara konur. Üzeri yarım çatı şeklinde kapatılır. Bu
sırada DEDE GÜLBANK VERİR.
" Ey sonsuz keremli Yüce tanrım. Divanına geldik, darına durduk. Ya Hakk...
Dualarımızı, Muhammed Mustafa aşkına, Aliyyel Murteza aşkına, On İki İmamlar
aşkına kabul eyle...
Ya Hakk... Kusurlarımıza bakma, Gönlümüze kin, kibir, gammazlık, garezlik,
hasetlik sokma. Kalbimizi kara, yüzümüzü yara etme. Hastalarımıza şifa, dertlerimize
deva eyle.
Ya Hakk... Görünür, görünmez kazadan, beladan, serden, münkirden, nursuzdan,
pirsizden, yolsuzdan bizleri koru. Bizlerden doğacak zümreyi İnsan-ı Kamil eyle Ehli-
beyt davasının gönül erlerinden eyle. Ya Hakk... Evlat isteyene evlat, nimet isteyene
nimet, kısmet isteyene kısmet nasip eyle. Ya Hakk... Gökten hayırlı rahmet, yerden
hayırlı bereket ihsan eyle.
Ya Hakk... Don değiştiren, Hakk'a yürüyen ana - baba, konu - komşu, çoluk - çocuk,
kimsesi olmayan, mezar taşı dahi belli olmayanların gönül defterine kaydeyle ya
Hakk...
Yücelerden yüce Ya Hakk...
Okuduğumuz gülbankları, duaları Nebilerin, Velilerin Muhammed Ali'nin gönül
defterine kaydeyle ya Hakk. Ya Hakk, Kerbela'da biat etmeden canını verenlerin
ruhlarına hediye eyledik, kabul eyle ya Hakk. On İki İmamın, Ehl-i Beyt'in gönül
defterine kaydeyle ya Hakk. Ya Hakk... Muhammed Ali yolunda can verenlerin,
çilesini çekenlerin aziz ruhlarına hediye eyledik gönül defterlerine kaydeyle ya Hakk...
İnsanlığa ışık tutanların, Hallac-ı Mansurların, Seyyit Nesimilerin, Pir Sultanların ve
insanlık yolunda, hak yolunda, halk yolunda can veren şehitlerin ruhuna hediye
eyledik, gönül defterine kaydeyle ya Hakk...
Hakk'a yürüyen, sana doğru uçan, sana doğru yolcu ettiğimiz Can'ın gönül
defterine
kaydeyle ya Hakk...
Bu gülbanktan soma Dede, son olarak hazırda bulunan canlara bildikleri bir duayı
okumalarım öğütler ve cenaze töreni biter.( Cenaze törenlerinde Fatiha okunması
mecburiyeti yoktur. İmam Cafer Buyruğu, bilinen bir duayı, genellikle salâvat
getirmeyi ve On İki İmam'ların adını sayıp bilinen bir dua ile söylenmesini öğütler.)
DEDE bu tören sonrasında Hakk'a yürüyen Can'ın evine hane halkı ve yakın
akrabalarını toplar. Hakk'a yürüyen Can'ın vasiyeti var mıdır? Diye sorar. Borcu var
mıdır? Diye sorar. Var ise dedenin huzurunda açıklanır. Borcu varsa ödeme şekli
kararlaştırılır. Rızalık alınır. Cenaze töreni ardından katılanlara lokma verilir. Cenaze
evine birkaç gün komşular tarafından yemek verilir, ev işleri yapılır.