Işkazalarımeslekhastalıkları

You might also like

You are on page 1of 5

AHMET YESEVİ ÜNİVERSİTESİ

İŞ KAZALARI VE MESLEK HASTALIKLARI DERSİ DÖNEM ÖDEVİ

İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIKLARINDAN DOĞAN HUKUKİ SONUÇLAR


NELERDİR?

Hazırlayan

H.Özgür TERİM

Öğretim Üyesi

Prof. Dr. Olgun Kadir ARIBAŞ

Çalışma hayatındaki gelişmeler ve sanayileşmenin ilerlemesi ile iş hayatında kendine


özgü sağlık sorunları da ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu sağlık sorunlarının bazıları yapılan
işle yakından ilgili olup çalışanların sağlıklı olma durumunu bozarak genel kamu sağlığını da
tehdit eder boyutlara ulaşmasını sağlamıştır. Bu durum çeşitli meslek hatalıklarının ortaya
çıkmasına ve bunların tanımlanarak mümkün olduğunca çalışanın sağlığı bozulmadan önce
teşhis ve tedavisinin yapılması ihtiyacını doğurmuştur. Bundan dolayı da meslek hastalıkları
ile ilgili olarak küresel ve ulusal düzeyde oluşturulan hukuksal düzenlemelerin bu ihtiyacı
karşılamaya yönelik olması büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada ulusal ve uluslararası
mevzuat araştırılarak iş kazası ve meslek hastalıklarından doğan hukuki sonuçlar hakkında
bilgi verilecektir.

Ülkemizce kabul edilerek iç hukukumuzun bir parçası haline gelen 155 ve 161 nolu
ILO sözleşmeleriyle devletimiz iş sağlığı ve güvenliğini koruyacağına ilişin uluslararası
toplum nezdinde mevzuata imza atmıştır.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa göre ;

İş Kazası: İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen ölüme sebebiyet
veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen özre uğratan olay

Meslek Hastalığı: Mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalık olarak
tanımlanmıştır. Dünyada her yıl 2.200.000 insan işle bağlantılı kaza ve hastalıklar nedeniyle
ölmekte. 270.000.000 insan en az 3 gün iş görmemezlikle sonuçlanan kazalara maruz
kalmakta, 160.000.000 insan işle bağlantılı hastalıklara yakalanmaktadır. SGK istatistiklerine
göre Türkiye’de her yıl 77.000 iş kazası yaşanmakta 500 insan meslek hastalığına
yakalanmaktadır.

Konuya ilişkin 1982 Anayasanının ilgili maddelerine bakacak olursak;

Madde 49 – Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet, çalışanların hayat seviyesini


yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı
desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını
sağlamak için gerekli tedbirleri alır. (Mülga fıkra: 3/10/2001-4709/19 md.)
B. Çalışma şartları ve dinlenme hakkı

Madde 50 – Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz. Küçükler ve


kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak
korunurlar. Dinlenmek, çalışanların hakkıdır. Ücretli hafta ve bayram tatili ile ücretli yıllık
izin hakları ve şartları kanunla düzenlenir

Madde 56 – Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi
geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların
ödevidir. Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan
ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık
kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Devlet, bu görevini kamu ve özel
kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir.
Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası
kurulabilir.

Madde 60 – Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli
tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.

Maddeleri ile çalışma hakkı düzenlenmiştir.

Ülkemizce kabul edilerek iç hukukumuzun bir parçası haline gelen 155 ve 161 nolu
ILO sözleşmeleriyle devletimiz iş sağlığı ve güvenliğini koruyacağına ilişin uluslararası
toplum nezdinde mevzuata imza atmıştır.

6098 sayılı Borçlar Kanununda kurulan sözleşmeden sonucu uğranılabilecek kaza ve


hastalıklara hususlara doğabilecek zararın taznine ilişkin hususlara değinilmiştir.

A. Sorumluluk
I. Genel olarak
MADDE 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı
gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille
başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
II. Zararın ve kusurun ispatı
MADDE 50- Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.
Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını
ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun
olarak belirler.

 
III. Tazminat
1. Belirlenmesi
MADDE 51- Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve
özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.
Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu güvence göstermekle
yükümlüdür.
2. İndirilmesi
MADDE 52- Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya
da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise
hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.
Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa
düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.
IV. Özel durumlar
1. Ölüm ve bedensel zarar
a. Ölüm
MADDE 53- Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:
1. Cenaze giderleri.
2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya
da yitirilmesinden doğan kayıplar.
3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.
b. Bedensel zarar
MADDE 54- Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
c. Belirlenmesi
MADDE 55- Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun
hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu
edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların
belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat,
miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.
Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer
sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kişinin
ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır.
d. Manevi tazminat
MADDE 56- Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda,
olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi
tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.
Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi
tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.

Borçlar Kanunda iş kazası ve meslek hastalığı sonucu oluşan maddi ve manevi zararın
tazmini konusu ile ilgilenirken kusuru nedeniyle iş kazası ve meslek hastalığı yol açan kişinin
cezai sorumlulukları Türk Ceza Kanununda belirlenmiştir. İlgili maddelere bakılacak olursa;

 Taksir
            Madde 22- (1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır.
            (2) Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun
kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.
            (3) Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi
halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar
artırılır.
            (4) Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.
            (5) Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı
sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir.

  Taksirle öldürme
            Madde 85- (1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır.
            (2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile
birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2)

Taksirle yaralama
            Madde 89- (1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama
yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası
ile cezalandırılır.
            (2) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
            a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
            b) Vücudunda kemik kırılmasına,
            c) Konuşmasında sürekli zorluğa,
            d) Yüzünde sabit ize,
            e) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
            f) Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına,
            Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır.
            (3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
            a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
            b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
            c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
            d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
            e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine,
            Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.
            (4) Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla
kadar hapis cezasına hükmolunur.
            (5) (Değişik: 6/12/2006 – 5560/5 md.) Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve
kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun
bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.

Buradaki kavramlar açıklanacak olursa;

Kast: Suçun bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.

Olası kast: Öngörülen neticeyi kabullenmektir.

Taksir: Neticeyi öngörmemektir.

Bilinçli taksir: Öngörülen neticeyi istememektir.

Yukarıdaki mevzuata göre gerçekleşen iş kazası ve meslek hastalığının vahametine göre


aşağıdaki hukuki sonuçları doğuracaktır.
İş kazası ya da meslek hastalığı sonucunda, kazanma gücü kaybının oranı ne olursa
olsun, beden canlılığının korunması ilkesi nedeniyle, sigortalının işvereni hakkında maddi ve
manevî tazminat davası açması hakkı mevcuttur. Açılacak davanın Borçlar Kanunu
hükümlerine göre, akde muhalefetten doğan davalarda olduğu gibi, 10 yıllık zaman aşımı
süresi içinde, İş Mahkemelerine başvurularak açılması gerekmektedir.

Manevi Tazminat : İşçinin, işverenden isteyebileceği manevi tazminat, 818 sayılı Borçlar
Kanununun 47. maddesine göre, cismani zarara uğrayan kişiye veya bu nedenle vefat eden
kişinin ailesine, çekilen acı, elem ve ıstırapları hafifletmek amacıyla, hakimin takdir edeceği
uygun bir miktar paradan ibaret olup, matematiksel yönden herhangi bir hesabı
gerektirmemektedir.

Maddi Tazminat : İşçinin, işverenden isteyebileceği maddi tazminat ise, daima matematiksel
yönden hesaplamayı gerektiren ve zararın gerçek miktarını bulmaya ve karşılamaya yönelik
bir tazminat çeşididir. Maddi tazminat üç çeşittir.

Rücu Tazminatı : Sosyal Güvenlik Kurumunun da, işveren ve üçüncü şahıslar hakkında, 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 21. ve 23.maddelerine göre
rücu tazminatı davası açma hakkı bulunmaktadır.

İş Göremezlik Tazminatı : Bu tazminat Borçlar Kanununun 46. maddesi ile tanımlanmıştır.


Buna göre, cismani bir zarara uğrayan kimsenin, iş göremezliği ölçüsünde çalışmasının
aksayacağı ve bu nedenle maruz kalacağı zarar ve ziyanın, kendisini çalıştırandan
isteyebileceği prensip olarak kabul edilmiştir.

Buna göre, iş kazası veya meslek hastalığı sonucunda, meslekte kazanma gücünü az veya çok
kaybeden bir işçinin, kaybı ile ilgili gerçek zararını, kendisinin olayda tam kusurlu olması
dışında, İşverenden talep etmeye hakkı bulunmaktadır.

Destekten Yoksunluk Tazminatı : Bu tazminat, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu


ölümlerde, ölen kimsenin destek olduğu kişiler tarafından işverenden istenebilecek bir
tazminat türüdür. Bu kişiler tarafından, işverenden tazminat işlenebilmesi için, destek
durumundaki işçinin ölümü ile yardım gören kişilerin para ile ölçülebilecek bir zarara uğramış
olmaları gerekmektedir.

You might also like