You are on page 1of 11

İran Türkleri tir. (Heyet, 2008:282).

İran üzerine yapılan


en son çalışmalardan biri olan “Türklerin
İran’ı” adlı eserde ise toplam Türk nüfusu
30.855.205 olarak kaydedilirken, 2006 yılın-
daki 70.049.262 olarak tespit edilen nüfus
esas alınmıştır.(Albayrak, 2013:370). Yalçın
Sarıkaya İran Türklerinin oranını genel nü-
fusun içinde üçte bir olarak verir. (Sarıkaya,
2007:135). Bradley’e göre İran’daki Azer-
baycan Türkleri, nüfusun dörtte birini oluş-
Bilgehan Atsız Gökdağ* turmaktadır. (Bradley, 2007:187). Brenda
Shaffer İran’da Sadece Azerbaycan Türklü-
ğünü genel nüfusun üçte bir veya dörtte biri-
ni oluşturduğunu belirtir.( Shaffer, 2002:225)
2011 yılında İran Dışişleri Bakanı olarak Tür-
kiye’ye gelen Ali Ekber Salihi, “Türk milleti
bizim kardeşimizdir. Karşılıklı ilişkilerimizin
gelişmesinden mutluluk duyuyoruz. Kültürel
benzerliklerimiz bu iki toplumu bir araya getir-
Tarih boyunca Türklerin yönetimi al-
mek için önemli bir etken. Neredeyse aynı dili
tında olan İran coğrafyası M.Ö.3000’lerde
konuşuyoruz. İran’ın yüzde kırkı Türkçe konu-
Türkler tarafından kurulan “Kuti” Devletinin
şuyor. Bu zaten büyük bir bağ” diyerek İran’da
de üzerinde yer aldığı bir toprak parçasıdır.
30 milyonluk Türk varlığına işaret etmiştir.
Türklerin ana yurdunun bu bölge olduğuna 1
(Salihi, 2011)
dair araştırmalar günden güne artmaktadır.
(Celilov, 2000:34). İran’da Fars-Med-Sasanî İran’da yaşayan Türklerin büyük bir
egemenliği ise yaklaşık 500 yıl sürmüştür. Bu çoğunluğu, ülkenin resmî mezhebi olan Şiî-
tarihî gerçeklerden yola çıkıldığında İran’ın liği benimsemiştir. Ülkede Sünnîlik, Muse-
çok eski bir Türk yurdu olduğunu apaçık vilik, Hıristiyanlık ve Zerdüştlük de yasaldır.
görmek mümkündür. Başta Azerbaycan Türkler ve Kürtler arasında mensupları bulu-
Türkleri olmak üzere Türkmenler, Kaşkay- nan Şiîliğin Heterodoksi yorumu da sayılan
lar, Horasan Türkleri, Halaçlar, Sungurlar, Alevîlik, Kızılbaşlık, Bektaşîlik diye de adlan-
Ebiverdiler, Kazaklar ve Özbekler gibi Türk dırılan anlayışlar ise yasadışı sayılarak tanın-
grupları İran’ın belirli bölgelerinde yaşamak- mamaktadır. İran’da Türkmen Sahra olarak
tadır.(Blega, 1997:272). İran İstatistik Mer- adlandırılan ve Gülistan ile Kuzey Horasan
kezine göre ülke nüfusu 2011 yılında yapılan eyaletlerini içine alan geniş bir coğrafi alanda
sayımda 75.149.669 olarak tespit edilmiştir. 2 milyon civarında Türkmen Türk’ü yaşamak-
(http://www.amar.org.ir/Portals/1/Iran/90. tadır. Sünnî anlayışa sahip olan Türkmenler,
pdf) İran’da yaşayan Türklerin nüfusu ile bundan dolayı zaman zaman ayrımcılığa da
ilgili kesin bir rakam bulunmamaktadır. Ali tabii tutulmaktadır. İran’da en kalabalık Türk
Rıza Sarrafi İran Türklerinin 2005 yılındaki Topluluğu olan Azerbaycan Türkleri ile bir-
sayısını yaklaşık 30-33 milyon olarak ver- likte Kaşkay, Halaç, Sungur, Ebiverdi ve Ho-
YENİ TÜRKİYE 53/2013

mektedir.(Sarrafi, 2005:2). Aygün Attar sayı rasan Türkleri Şiî dairesi içinde bulunan Türk
belirtmeyip Türklerin ülke nüfusunun en az topluluklarıdır. Sünnî İran Türkmenlerinin
dışında kalan İran Türklüğünün sayısı 29 mil-
%40’lık oranına sahip olduğunu zikreder.
(Attar, 2006:223). Cevat Heyet, 2008 yılı için (*) Prof. Dr., Kırıkkale Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi. Karadeniz Araştırmaları Merkezi
30 milyon Türkün İran’da yaşadığını belir- Başkanı.
yondur. Bu rakam aynı zamanda İran’daki Şiî sını oluşturan İran Türklerinin siyasi durumu
Türklerin de sayısını göstermektedir. oldukça ilginçtir. Kaçarlar döneminde Türk-
lerin İran’daki konumunu anlatan Mehmet
Türk nüfus İran’ın hemen her yerin- Emin Resulzade; İran Türklerinin ne Rus-
de dağınık olarak görülebilir. Ancak, İran’ın
ya’da olduğu gibi mahkûm, ne de Türkiye’de
kuzeybatı, kuzeydoğu ve güney toprakları
olduğu gibi hâkim bir millet olmadıklarını ve
Türk soylular için sıkışık, yoğun hayat alanı-
Farslarla hukukta eşit vatandaş hâlinde olup
dır. “Azerbaycan Türkleri bugün Doğu Azer-
aynı haklara, aynı imtiyazlara sahip olduk-
baycan (hepsi), Erdebil, Zencan, Batı Azer-
baycan (alanının yarısı), Hemedan (alanının larını belirtiyor. Resulzade’ye göre İran hü-
çoğu), Gilan, Merkezi Tahran (az bir kısmı), kümdarlarının Türk olması Türklere özel bir
Kürdistan (az bir kısmı), Kazvin (hepsi), ayrıcalık bahşetmediği gibi, Fars milletinin
Kum (az bir kısmı) ‘ostan’larına bölünmüş tazyikine de sebep olmamıştır. (Resulzade,
olan “Azerbaycan” toprakları ile Horasan 1993:17). Fakat ne yazık ki, Kaçarların hâki-
Ostanının kuzeyi Elburz dağlarından Basra miyetinin sona ermesi ve Pehlevi sülalesinin
körfezine, Afganistan’dan Irak sınırına dek iş başına gelmesiyle İran Türkleri, ikinci de-
uzanan Güney Merkezi İran’da Türkmen- receli vatandaş düzeyine düşerek üvey evlat
ler, Horasan ve Mazendaran Ostanlarında muamelesi gördüler.
yani Türkmen Sahrada–Yomut boyu Ben-
dere Türkmen, Gamıştepe, Akkale, Ecemli, 20. yüzyılda İran Türkleri arasında
Hocanefes, Ayderviş, Gombet ve çevresi, bazı millî hareketlerin vuku bulduğunu gör-
Peyker, Deveci, Aksahne, Daşlıburun, Ga- mekteyiz. Rusya’da 1905 ihtilalinden sonra
mışan, Dügüncü, Yılga vd., Göklen boyu, Azerbaycan’da özgürlük ve millî hükümet
Kalele, Cergelan, Ayderviş, Gildağı, Karabal- kurma fikirleri kuvvetlenmiş ve bu gibi fikir-
2 lerin yarattığı hareketler İran’da Meşrutiyet
kan, Muravetepe, Hisarce, Göklen, Gombet
yakınları, Bocnurd kentinin kuzeybatı dağlık inkılâbına sebep olmuştur. Meşrutiyet tarihi-
kesimine uzanan alanlar, 1.Dünya Savaşı sı- nin de gösterdiği gibi, İran’da Meşrutiyet in-
rasında gelip yerleşen Nohilli, Miçerli ve Te- kılâbı hem düşünce hem de hayata geçirilme-
keler ise, Cergelan, Gombet yakınları ve Boc- si bakımından en çok Azerbaycanlı yazar ve
nurd’un batısı, Tekeler Türkmen Sahra’nın şairlere borçludur. O dönemde, Settar Han
uzak doğusunda Hesarçe’de. Türkmenler önderliğinde Tebriz merkez olmak üzere baş-
son yıllarda Gombedi Kavus’da yoğunlaş- layan özgürlük hareketi başarıyla ilerlemiş,
mışlardır. Deregez ve Serahs bölgelerinde 1907’den itibaren Rus-İngiliz anlaşmaları
de Türkmenler vardır. Halaçlar, Save, Kum, karşısında sıkıntıyla karşılaşılmıştır. Rıza Han
Erak, Tefreş kentleri arasında serpilmiş 40-50 döneminde etnik gruplara uygulanan asimi-
köyde, Halacistan’da yaşarlar. Halacistan’ın lasyon politikası İran’da millî hareketlerin
önemli bölümü Caferabad ve Kohek ilçeleri biçimlenmesine yol açtı. 1945’te Seyid Cafer
ile birlikte Merkezi Ostan’dan ayrılıp Kum Pişeveri önderliğinde kurulan Azerbaycan
Ostan’ına bağlanmıştır. Kazaklar Horasan ve Özerk Hükümeti Tahran yönetiminin kanlı
Mazendaran Ostanlarında, Gorgan’da Ben- müdahelesi sonucu bir yılsonunda yıkılma-
deri Türkmen’de Gombedi Kavus’da (Çay sına rağmen onun taraftarları düşüncelerini
boyunda); Özbekler Afganistan iç savaşı sı-
devam ettirdiler. 1945-1946 yılları arasında
rasında gelip yerleşenler Gorgan’da Kuçan,
Pişeveri önderliğindeki Azerbaycan Özerk
YENİ TÜRKİYE 53/2013

Şirvan, Deregez, Kelat, Dugai ve Lenger’de


Hükümeti özellikle kültür ve eğitim alanında
10-30.000 kişi civarında bulunurlar.” (Barut-
önemli reformlar gerçekleştirmiştir. Bu kısa
çu-Özönder, 2002:102-103).
sürede Türkçe, Azerbaycan Özerk Hüküme-
Bin yıla yakın İran yönetimini elinde ti sınırları içinde resmî dil olarak ilan edilmiş,
bulunduran ve ülke nüfusunun yaklaşık yarı- okullarda ve devlet kurumlarında kullanıl-
maya başlamış ve ilkokul öğrencileri için Ana millî şuurun artmasında edebiyatın büyük ro-
Dili adlı altı ciltlik ders kitabı yayınlanmıştır. lünü dikkate alarak, Türkçe edebî eserlerin
Tebriz Üniversitesi’nde Türkçe eğitim ve öğ- neşrine izin vermiyordu. Azerbaycan edebi-
retim; Tebriz radyosunda ise Türkçe yayın ya- yatının büyük zorluklarla yayımlanmış (bazı-
pılmaya başlandı. Azerbaycan gazetesi Azer- ları gizli) eserlerinin sayısı çok azdır. (Nesib-
baycan Demokrat Partisi’nin (Fırkasının) zade1997:93-94).
resmî organı olarak siyasî, edebî ve sosyal ko-
1979’da İran İslam Cumhuriyeti kuru-
nularda makaleler neşretti. Onlarca Türkçe
lana kadar çok az sayıda Türkçe eserin ba-
kitap, dergi ve gazete yayımlandı. Tebriz’de
sılmasına izin verilmiştir. Bu eserler arasında
Güney ve Kuzey Azerbaycan şairlerinden
M. A. Ferzane’nin Mebani-yi Destur-i Zeban-i
ibaret bir şairler meclisi oluşturuldu. Sahir,
Azerbaycan (Azerbaycan Dili Gramerinin Te-
Sehend, Balaş Azeroğlu, Medine Gülgün, H.
mel Kuralları) adlı eseri önemlidir. Pehlevi
Biluri, Y. Şeyda ve birçok ünlü şair ilk Türkçe
rejiminin Farslaştırma siyaseti sonucunda,
şiirlerini orada okudular. Şairler meclisinde
ruhsuz ve sönük bir hâle gelip resmî kullanı-
okunan şiirler toplanarak 1945 yılında Şairler
lışı yasaklanmış olan Türk dili ve edebiyatının
Meclisi adlı 80’den fazla şairin şiirlerini içe-
yeniden canlanmasında Şehriyar’ın Héyder
ren bir antoloji şeklinde neşredilmiştir. 1941- Baba’ya Selam şiirinin büyük rolü olmuştur.
1946 yılları arasında ülkenin yabancı güçler Muhammed Hüseyin Şehriyar 1953’te anne-
tarafından işgali sırasında ve merkezî hükü- sinin tavsiye ve isteği üzerine ana dilinde şiir
metin zayıfladığı bir dönemde Azerbaycan yazmaya başlamış; ilk yazdığı Héyder Baba’ya
sosyal ve siyasal mücadelelerin odak noktası Selam manzumesi, kendisinin de beklemedi-
hâline geldiği gibi Azerbaycan Türk edebiyatı ği bir şekilde bir şaheser olmuş ve şaire yalnız
da canlanmaya başlamıştır. O zamana kadar İran’da değil, bütün Türk ülkelerinde ün ka- 3
daha çok gazel ve hiciv türünde şiirler yazan zandırmıştır. Héyder Baba’ya Selam manzu-
Ali Fitret, M. Biriya, H. Sahaf ve Mahzun mesi yayınlandıktan sonra kısa bir zamanda
gibi şairler artık millî ve içtimaî konularda şiir halk tarafından sevilerek okunup ezberlen-
yazmaya başladılar. Uzun yıllar yasaklı ve sı- miş ve İran’daki Türk edebiyatında bir dö-
kıntılı ortamda yaşadığından dolayı Farsça şiir nüm noktası olmuş ve Güney Azerbaycan şii-
yazan Habip Sahir’in Türkçe şiir yazması için rinde de yeni bir dönem başlatmıştır. İran’da
güzel bir ortam sağlandı. Azerbaycan Özerk Türkçe yazma temayülünün güçlenmesiyle
Hükümetinin 1946 yılında kanlı şekilde orta- Türkçe bazı kitaplar yayımlanmıştır. Pehle-
dan kaldırılmasından sonra Türkçe yayınlan- viler döneminde yayımlanmış olan Türkçe
mış olan bütün kitaplar toplatılıp imha edildi kitapların büyük kısmını şiir ve halk edebiya-
ve Türkçe yeniden yasaklandı. tına ait eserler oluşturmaktadır
1960’lı yıllarda rejim millî azınlıkların İran’da Fars milliyetçiliği 19. yüzyıldan
tarihine, diline, edebiyatına, folklor ve etnog- günümüze kadar ideolojik biçim ile gelmiş-
rafyasına ait bazı eserlerin neşrine imkan ta- tir. Fikrî temellerini daha çok Fars olmayan
nıyordu. Azerbaycan’ın ayrı ayrı şehirlerinin grupların attığı Modern Fars Milliyetçiliği
etnografyası hakkında monografi ve makale- 1924’te Kaçar Hanedanının devrilmesiyle
ler de yayımlandı. Azerbaycan Türk folkloru- iktidara gelmiş ve Pehlevîler döneminde hâ-
na ait kitapçıklar neşredildi. Bu yıllarda Teb- kim ideoloji olmuştur Pehlevî rejiminin Pan-
YENİ TÜRKİYE 53/2013

riz, Erdebil ve Urmiye şehirlerinde aralıklarla farsizm uygulamalarına dayanak yaptığı Azerî
çıkan Farsça 7 adet haftalık dergi, bir adet de Yâ Zebân-e Bâstân-e Azerbaycan (Azeri veya-
günlük (Azerbaycan) gazete vardı. 1970’ler- hut Azerbaycan’ın Eski Dili) adlı eser 1921
de ise bu sayı beşe düştü. Tarih ilmi tamamen yılında Ahmet Kesrevî tarafından yazılmıştır.
siyasî polisin nezareti altındaydı. Şah rejimi Kesrevî bu eserinde Türklerin Arî ırkından
olduğunu ispatlamaya çalışmıştır. Azerbay- ile aynı doğrultuda yayın yapmaktaydı. 1979
canlıların Türk olmadıkları, Azerî adlı ayrı bir Nisan’ında Tahran’da kurulan Azerbaycan
ulus oluşturduklarını ifade eden Kesrevi’ye Şairler ve Yazarlar Cemiyeti 1981 Şubat’ında
göre Azeriler, Selçukluların İran’a gelmesiyle Güneş mecmuasını çıkarmıştır. 1979 Mart’ın-
özellikle de Safevîler zamanında Türkleşmiş- da Tahran’da faaliyete başlayan Azerbaycan
lerdir. Medeniyeti Cemiyeti ünlü şair Habib Sahir’in
öncülüğünde kurulmuştur. Yoldaş, İnkılâp
Modern Fars milliyetçilerinin esas Yolunda, Yeni Yol gibi birçok dergi İran Türk-
amacı diğer etnik grupların Farslaşmasına lerinin sorunlarını ve taleplerini ele alan ya-
yöneliktir. Fars milliyetçilerine göre Azerbay- zıların yanı sıra Marksist görüşlere yer verdi-
can Türkleri sonradan Türkleşmiş olan Türk- ğinden zaman zaman rejim tarafından kapa-
çe konuşan bir halktır. Sovyetler Birliğinin tılmıştır. Adı geçen dergilerin çıkarılmasında
“Türk Dilli Halklar” görüşü ile İran Pehlevî Hüseyin Düzgün’ün hizmetleri büyüktür.
idaresinin bakışının benzerliği dikkat çek-
mektedir. İran’da Fars şovenistleri, özellikle Tahran’da Azerbaycan meselelerini
Pehlevi zulüm döneminde “Azerbaycan” ta- araştıran bir grup Çenlibel gazetesini çıkar-
birinin sadece Güney Azerbaycan’a ait oldu- mıştır. Hiçbir grup ve partiyle ilgisi olmayan
ğunu, İslam’dan önce bu coğrafyada “Azeri bazı dergiler de bu dönemde yayımlanmaya
Farisi” lehçesini konuşan bir halkın bulun- başlamıştır. Cevat Heyet’in öncülüğünde çı-
duğunu, bunların “Türkleştirildiklerini” iddia kan Varlık, Tebriz’de yayınlanan Dede Korkut
ederek tıpkı Ruslar gibi Azerbaycan’ı Türk dergileri ve Furûg-i Azadi gazetesinin ünlü
dünyasından koparmağa, ona uydurma bir şair Yahya Şeyda’nın denetimindeki Türkçe
tarih yamamağa çalışıyorlar. Fars şovenistle- bölümü Türk kültürü yolunda önemli gö-
4 rinin bu tavrı “İran İslam Inkılabı” dönemin- revler görmüşlerdir. 50 yıllık Pehlevî idaresi
de biraz zayıflamışsa da günümüzde yeniden yayın yapmanın açlığı içinde onlarca dergi,
daha güçlü bir şekilde ortaya çıkmıştır. (Akpı- yüzlerce kitap neşrini devrimin ilk yıllarında
nar, 1997:3-10) gerçekleştirdiler. Yukarıda ismini saydığımız
dergi ve gazetelerin dışında bir kısım Türk-
12 Şubat 1979’da kurulan İran İslam çe ve Farsça çıkan bazı dergi ve gazeteler ise
Cumhuriyeti geçmişte Şah yönetiminin et- Tebriz’de Odlar Yurdu, Ulduz, Araz gazete-
nik ve kültürel asimilasyonuna uğrayan başta si, Molla Nesreddin, Dede Korkut dergileri;
Türkler olmak üzere, Fars olmayan halkların Sarab’da Veten Uğrunda gazetesi; Tahran’da
talepleriyle karşılaştı. İlk dönemlerde bu halk- Azadlık, Köroğlu, Azerbaycan’ın Sesi dergileri-
lara bazı idarî ve kültürel hakların verileceği dir. Bu dergilerin tamamına yakını 1979-1980
yönetim tarafından ifade edilmiştir. 1979’da yılları arasında neşredilmiş bir çoğu birkaç
Şah rejiminin devrilmesi ve İran İslam Cum- sayı çıkabilmiş, bazıları maddî sıkıntılardan
huriyeti’nin kurulmasından sonra Türklerin yayın hayatına son vermiş, bir kısmı ise İran
sahip olduğu nispî hürriyet ortamında birden yönetimi tarafından çeşitli bahanelerle kapa-
bire Türkçe matbuat ve kitapta bir patlama tılmıştır. Varlık dergisi ise zamanımıza kadar
yaşanır. Onlarca gazete ve dergi ana dili ile yayınını sürdüren yegane dergidir.
yayın yapmanın heyecanı ile ilk yıllarda millî
şuuru kuvvetlendirici yazılara ağırlık vermiş- 1980 yılından itibaren Türk aydınları
tir. Devrimden hemen sonra kurulan Tebriz arasında kullanılan Arap alfabesi ıslah edi-
YENİ TÜRKİYE 53/2013

Şairler ve Yazarlar Cemiyeti 1980’li yılların lerek Türkçeye uygunluğunun sağlanması


başında yayın organı Ülker dergisinde dev- yolunda bazı adımlar atılmıştır. Bu konuda
rimi öven yazılara Türk dilinde yer veriyor- Hamit Nutki alfabe üzerinde çalışan diğer
du. Yine bu yıllarda Tebriz’de Genç Şair ve âlimlerin (K. Meşruteçi, H. M. Savalan, M. T.
Yazarlar Cemiyeti Genclik adlı yayın organı Zehtabi, B. Behzadi vs.) de görüşlerini dikka-
te alarak Arap alfabesini Türkçeye uygunlaş- nin ardınca yayımlanmaya başlamıştır. İran
tırmaya çalışmış, Farsça ve Arapçada olmayan Türkleri Farsça eğitim aldıklarından ve bazı
ö, ı, ü gibi sesler için bazı harfler ve işaretler konuların Türk olmayan İranlılar tarafından
ekleyerek, tespit ettiği yazı kurallarını Varlık okunmasını istediklerinden dolayı gazete
dergisinde uygulamıştır. Hamit Nutki’nin bu ve dergileri iki dilli Türkçe ve Farsça olarak
çalışmaları İmla Kılavuzu veya Yazı Kâideleri yayımlamışlardır. Bazı dergilerin tamamen
adıyla hem Varlık’ta hem de ayrıca kitap şek- Farsça (örneğin Yaprak dergisi), bazılarının
linde yayımlanmıştır. 2000-2001 yıllarında da tamamen Türkçe çıktığı (örneğin Yurt der-
Arap alfabesinin yeniden gözden geçirilmesi gisi) görülmektedir. Bu tip yayın organlarının
ihtiyacı duyulunca Tahran’da iki ayrı Ortog- sayısı azdır. İran Türklerinin çıkardığı dergi
rafi Semineri gerçekleşmiştir. ve gazeteler genellikle iki dillidir. Öyrenci
adlı dergi Türkçe, Farsça ve İngilizce çıkar-
Güney Azerbaycan’da Türkçe yayın ya-
pan radyo ve televizyon bulunmasına rağmen ken Arap alfabesinin yanında bazen Lâtin
tüm okullarda eğitim Farsça yapılmaktadır ve alfabesini de kullanmaktadır. İran resmî dai-
tüm resmî işler resmî dilde gerçekleştirilmek- relerinin denetimi altında Kuzey Azerbaycan-
tedir. İran’ın içinde bulunan etnik grupların lılar için yayımlanan Körpü adlı gazete Kuzey
komşu devletlerdeki soydaşlarıyla yakın kan Azerbaycan yazı dilini ve Kiril (son zamanlar-
ve dil bağları bulunmaktadır. 1991’de bağım- da Lâtin) alfabesini kullanır. Türkmen Türk-
sızlığını kazanan Azerbaycan Cumhuriyeti ile lerinin Yaprak adlı dergisi ve Türkmen Türk-
İran arasında ilişkiler sorunludur. Güney ve çesiyle çıkan Sahra gazetesi bulunmaktadır.
Kuzey Azerbaycan arasındaki ilişkilerin ge- Özellikle son beş yıldır İran’da üniversite
nişlemesi ve dolayısıyla da İran’da Türklük ve öğrencilerinin çıkardığı dergiler dikkati çek-
Azerbaycanlılık şuurunun artması iki devlet mektedir. Günümüzde hemen hepsi yönetim
5
arasındaki münasebetleri etkileyen en önemli tarafından kapatılsa da Tahran, Tebriz, Erde-
faktördür. bil, Hoy, İsfahan, Zencan, Merend, Heme-
dan gibi şehirlerde bulunan üniversite öğren-
İran’ın bünyesinde yer alan ve özellikle cileri millî şuuru yükseltmek, Türk kültürünü
Azerbaycan ve Türkmen Türklerinden oluşan araştırmak ve yaşatmak amacıyla otuz civa-
Türk unsurları, bu ülkenin Türk Cumhuriyet- rında dergi çıkarmışlardır. Araz, Bakış, Bay-
lerine yönelik tutumunda sorunlar meydana kuş, Birlik, Çağrı, Çiçek, Dan Ulduzu, Erdem,
getirmektedir. (Erol, 2002:66-75). Kafkas- Heyder Baba, Kimlik, Kopuz, Koroğlu, Nesim,
larda İran’ın politikasını belirleyen hususlar Öyrenci, Sav, Seher, Toprak, Ulduz, Yurt, Işık,
Türkiye ve Rusya’nın bölge politikalarıyla Ildırım, Barış, Ulkam adlarını taşıyan dergi-
Azerbaycan’ın yönelimleri olagelmiştir. Kaf- lerin ad olarak seçtikleri kelimelerin Türkçe
kaslarda İran’ın Türkiye’nin lehine olacak ge- olması ve sembolik anlam taşımaları da dik-
lişmelerden kaygılandığı, bunun aynı kaygıyı
kati çekmektedir. Öğrencilerin çıkardığı der-
taşıyan Rusya ile konjonktürel bir uzlaşmaya
gilerde kullanılan dilin Türkiye Türkçesinden
yol açtığı ifade edilebilir. İran’da nüfusun bü-
bir hayli etkilendiği görülmektedir. Öğrenci,
yük bir bölümünü oluşturan Güney Azerbay-
öğretmen, uçak, özel, olay gibi onlarca keli-
can’ı Kafkaslar konusunda belirleyici kılan,
me Türkiye Türkçesinden geçmiştir. Bunda
Güney Azerbaycan meselesinin gelecekte
bölgede seyredilen Türkiye televizyonlarının
alacağı boyuttur. (Sarıkaya, 2002). Bu geliş-
ve Türkçe kitapların payı olduğu kadar, Tür-
YENİ TÜRKİYE 53/2013

meler başta Azerbaycan Cumhuriyeti olmak


kiye üniversitelerinde okuyan İran Türkleri-
üzere İran, Türkiye ABD ve Rusya’nın bölge-
ne ait öğrencilerin de önemli katkısı olmuş-
sel politikalarını şekillendirmektedir.
tur. Ayrıca Güney Azerbaycan öğrencilerinin
1997’de Hâtemi döneminin başla- yeni Türkçe kelime türetme eğilimlerinin
masıyla Türkçe dergi ve gazeteler bir biri- güçlenmesi de dikkati çekmektedir. Eskiden
dârülfünun ve medrese-ye âli denilen kelime- ta olup bunlar arasında Halaççanın diğer-
ye karşılık olarak İran’da Farsça dâneşgah ve lerinden ayrı bir gelişim çizgisi takip ettiği
Kuzey Azerbaycan ve Türkiye’de üniversite bilinmektedir. Halaçça dışında kalan diğer
kelimesi kullanılmaktayken Güney Azerbay- varyantlar arasında farklılıklar çok azdır.
can’da Özbek Türkçesinde enstitü anlamına Özellikle Kaşkay ve Sungur Türkçeleri Azer-
gelen bilim yurti kelimesinden türeyen bili- baycan Türkçesinin bir ağzı olarak da değer-
yurt terimini kullanmaya başlamışlardır. lendirilebilir.

Azerbaycanlı “biliyurtlular” topluluğu- İran’da Farsça’dan sonra en fazla ko-


nun teşebbüsü ile hazırlanan öğrenci dergile- nuşanı olan dil Azerbaycan Türkçesidir. X.
rinin ortak sayısında Dr. M. A. Çehregani öğ- Asırdan itibaren bölgeyi yurt tutan Oğuz
rencilere hitaben yazdığı “Yolunuz Milletçilik Türkleri aynı zamanda 1924 yılına kadar
yoludur, tepeden tırnağa kadar milletçi olmalı- burada devletler kurarak yönetici sınıfı da
yız” diyerek onların yayın politikalarını şekil- oluşturmuşlardır. Azerbaycan bir coğrafyanın
lendirmektedir. Aslında öğrenci dergilerinin adıdır. Bu coğrafî addan hareketle burada
hepsi Türk milliyetçiliği, Türkçenin İran’da yaşayan Türklere Sovyetler Birliği ve İran’ın
hakim kılınması, sözlü ve yazılı edebiyatın siyasetlerine de uygun düşecek biçimde Azerî
örneklerinin halka ulaştırılması, Azerbaycan- adı verilmiş, bu yanlış isimlendirme ne yazık
lılık şuurunun uyandırılması gibi konulara ki günümüzde etnik kimliğin şekillenmesin-
yönelmişlerdir. Örneğin, Araz dergisi kendi- de kullanılır olmuştur. Azerî terimi Ahmet
sine, geçmişi tanıtmak ve anayasanın 15. ve Kesrevî ve onun gibi Panfarsizmin ideologları
19. maddelerinin uygulanmasını sağlamayı tarafından sonradan Türkleştirilmiş topluluk-
en önemli hedef olarak seçmiştir. Barış der- ları işaret etmektedir. Bu propaganda İran’da
6 gisi “seninle barışmak, seninle sevişmek, seninle yaşayan Türkler üzerinde çok etkili olmamış-
öpüşmek ebedî borcumdur menim, anayurdum: tır. İran’ın Azerbaycan bölgesinde yaşayanlar
Azerbaycan” parolasıyla çıkmaktadır. Çağrı kendilerini Türk, dillerini Türkî diye adlan-
dergisinin ortak sayıda yer alan sayfalarında dırmaktadırlar. İran’da Türkler her ne kadar
onun yayın politikası hakkında çok açık bir bin yıldan beridir yönetici olsalar da devletin
fikir edinmek mümkündür: “Çağrı’nın geniş resmî dili her zaman Farsça olmuştur. Türkçe
kitleler tarafından alkışlanması tuttuğu siyaset- Sokak, ev, folklor dili olarak varlığını sürdür-
te, yani milletçilik ve milletleşme sürecimizi ele müş, yazı dili hâline gelememiştir. İlmî litera-
alan yazılara yer vermesindedir... Bugün hangi türde kendisine kullanım alanı bulan ve bizim
ideolojiye sahip olursak olalım siyasî çizgimizin de kullanmak zorunda kaldığımız Azerî veya
esas istikameti Türkolog ağırlığı ile Azerbaycan- Azerbaycan Türkçesi İran’ın Azerbaycan ve
cılık olmalıdır”. Şehriyar dergisi çıkış gayesi- Erdebil eyaletinde konuşulmaktadır. Bunun
ni “Biz yalnız öz dilimizi seviyoruz, onun yok dışında Tahran, Save, Hamedan gibi İran’ın
olmaması için bir millî vazife olarak dilimizi değişik bölgelerinde de çok sayıda konuşucu-
hıfzetmek kararına vardık. Şehriyar dergisi bu su bulunmaktadır. 14. yüzyıldan itibaren Eski
yolda ilk adımdır” diyerek açıklamaktadırlar Anadolu Türkçesi içerisinde ayrı bir kol ola-
(Öğrencisel Dergilerin Özel Sayısı, 7 Mart rak ortaya çıkan Azerî Türkçesi, Hasanoğlu
1380). adlı bir şairin birkaç şiiri ile ilk mahsullerini
vermiş, 19. yüzyılda Mirza Fethali Ahundza-
İran’da konuşulan Türkçenin değişik
YENİ TÜRKİYE 53/2013

de’nin eserleriyle yazı dili olarak formalaşmış


varyantları vardır. Bu varyantlar daha çok ve Azerbaycan Cumhuriyetinin yazı dili ol-
fonetik farklılıklarla meydana gelmiştir. İlmî muştur.
literatürde söz konusu varyantlar için Azerî,
Sungur (Sonkur), Horasan, Kaşkay, Halaç, Doerfer ve Hesche, İran’dan derlenen
Türkmen Türkçesi gibi isimler kullanılmak- Kaşkay ve Sungur Türkçesine ait materyallerle
Afganistan Kabil Afşar ağzını fonetik ve mor- yılda Anadolu’ya yapılan göçlerin esas mer-
folojik açıdan inceledikleri araştırmada Gü- kezinin burası sayılması bu sorunun esasını
ney Oğuzca olarak adlandırdıkları dil bölgesi oluşturmaktadır. (Akar, 2005:243). Horasan
için İran’da Songor, Qal’a-ye Farhad-Xan, Türkçesi hem Oğuzların tarihindeki kimi
Qorwa, Qal’a-ye Soleymān-ābād, ‘Ali-Qurči/ boşlukları kapatmakta hem de şimdiye kadar
Aräk, Şahrak, Paradomba, Hoseyn-ābādwe yorumlanamamış eski Osmanlıca kimi ögele-
Sarmaşad ve Firūz-ābād; Afganistan’da ise ri aydınlatmaktadır. Doerfer’e göre Horasan
Afşar-e Nānakçi/Kābol alanını kaydetmiş- Türkçesi aslında 14. yüzyılda Anadolu’da bir
lerdir. Dil malzemesinin derlendiği bölgede edebî dil olarak bulunmaktaydı. Şimdi ise sa-
Kaşkay, Sungur ve Afşar Türkleri yaşamakta- dece Horasan’daki Türk şivelerinde yaşamak-
dır. Bunların dili de Güney Oğuzca içinde ele tadır. (Doerfer, 1999:304) Dört Oğuz dilinin
alınmıştır. (Doerfer-Hesche, 1989). İran’ın tarihsel gelişimi şöyle olmalıdır: Selçukça X.
Fars eyaletinde konar-göçer olarak yaşayan Yüzyılda bölünür. Horasan, Azerî ve Ana-
Kaşkay Türklerinin nüfusu hakkında farklı ra- dolu Türkleri topluca bir öbek oluştururlar.
kamlar zikredilmektedir. Kaşkay Türklerinin Türkmenlerden ayrılırlar. Horasan Türkleri
nüfusu 570.000 ilâ (Boeschoten,1998:1-15) batıya yolculuklarını sürdürürler. Horasanca
yaklaşık 1,5 milyon(Çelik, 2002:658) olarak Türkmencedeki kimi özellikleri korur. XVI.
gösterilmektedir. Bugüne kadar yazılı bir dile Yüzyılda Türkmen yayılması sonunda Hora-
sahip olamadıkları için dillerinde bir standart- san ikiye bölünür. Oğuz Özbekçesi adı veri-
laşmadan söz edilemez. Muhittin Çelik tara- len Kuzey Horasanca Güney Horasancadan
fından Kaşkay Türkçesi üzerine bir doktora ayrılır. Kuzey Horasanca Kıpçak ve Özbek et-
tezi hazırlanmıştır. (Çelik, 1997) İran’ın batı kileri ile gelişir. Merv ve Belh ağızları oluşur.
sınırlarına yakın olan Kirmanşah şehrinin 70 Batıda ise Azerîce ile Osmanlıca birbirinden
km kuzeydoğusundaki Sungur şehrinde ko- ayrılır. Azerîce kimi noktalarda Doğu Oğuz- 7
nuşulan Türkçeye Sungur Türkçesi denmek- caya bağlı kalır. Bu noktalar Azerîceyi Hora-
tedir. Sungur Türkleri, Moğollar döneminde sancaya yaklaştırır. Horasanca Oğuz dilleri
bölgeye gelip yerleşmiştir. Türkçe, Farsça ve arasında Türkmence, Horasanca, Azerîce ve
Kürtçe arasında sıkışmış olup yok olma teh- Türkiye Türkçesi dizilişi içindedir. (Bozkurt,
1999:420).
likesiyle karşı karşıyadır. Azerbaycan ve Ey-
nallu lehçeleri arasında kalan ve Azerbaycan Horasan Türkçesi İran’ın kuzeydoğu-
Türkçesinin bir ağzı sayılabilecek derecede sunda, Horasan eyaletinde, güneye doğru
benzerlikler gösteren Sungur Türkçesi ile il- daha az Türkmenistan sınırında ve Özbekis-
gili G. Doerfer ve C. Heyet birer makale yaz- tan sınırındaki Amu Derya’nın biraz doğu-
mıştır. (Doerfer,1977; Heyet,2002) sunda, takriben 1,5 milyon insan tarafından
konuşulmaktadır. Lehçe olarak Oğuz dil gru-
Kaşkay Türkleri ile iç içe yaşayan Ebi
bu içinde Türkmence ve Azerbaycan Türkçe-
Verdilerin sayısı 40.000 civarındadır. Osman
si arasında yer alır. (Tulu, 2005:1-2).
Nedim Tuna tek bir konuşucunun dilinden
hareketle bu diyalektin özelliklerini ve Kaş- İran Türkmenlerine yaşadıkları böl-
kay Türkçesinden farklı durumlarını ortaya genin adından dolayı Horasan Türkmenleri
koymuştur. (Tuna,1984:215-245). de denilmektedir. (Özkan,2006:80). Ancak
Gürgen ve Günbet gibi yerlerde yaşayan
Horasan Türkçesi, Eski Anadolu
YENİ TÜRKİYE 53/2013

Türkmenlerin dili, Türkmenistan Türkmen-


Türkçesi döneminde karşımıza çıkan “olga- lerinin diline Horasan Türkçesinden daha
bolga sorunu”nu da çözecek olan bir anah- yakındır.
tar şive durumundadır. Horasan Türkçesinin
bir alt diyalekti olarak kabul edilen Özbek Batı İran’da Hemedan ve Save ara-
Oğuzcasındaki dilsel karışıklıklar ve 13. yüz- sındaki dağlık bölgede bulunan, Türkçenin
konuşulduğu bir bölge olarak anılan Baya- verilmiştir. Bu karar Azerbaycan Türkçesi,
distan’da daha çok Afşar, Bayat, Halaç ve Türkmence, Kürtçe ve Beluççayı kapsamak-
Şahsevenler yaşamaktadır. Bu bölgede yaşa- tadır. (Deveci, 2009:51-60).
yan Türklerin dil kullanımı yaş ortalamasına
İran Türkmenlerinde basın yayın faa-
göre değişmektedir. Altmış yaşın üzerindeki
liyetleri pek gelişmemiştir. 1998 yılında yayın
kadınlar sadece Türkçe bilmektedir. Aynı
hayatına başlayan ve 8 sayfadan oluşan “Sah-
yaş grubunun erkekleri ise İran dilini konuş-
ra” adlı gazete Farsça-Türkmence iki dilli ola-
malarına rağmen daha çok Türkçeyi tercih
rak çıkmaktadır. 1998 yılında “Yaprak”, 2000
ederler. Otuz ile altmış yaş arası iki dilli olup
yılında ise “Fıragi” dergileri Farsça-Türkmen-
yaşlılarla Türkçe konuşurlarken, çocuklarıyla
ce olarak neşredilmişlerdir. 1958 yılında ku-
Farsça ile iletişim kurmaktadırlar. Otuz yaşın
rulan Türkmen radyosu ile; Gülistan vilaye-
altındaki gruplarda eğitimin de tesiriyle artık
tinin merkezi Gürgen’de haftada yarım saat
Türkçenin yerini Farsçanın aldığı gözlenmek-
Türkmence yayın yapan televizyon programı
tedir. (Bulut,2002:679-692).
anadildeki etkinlikler olarak sıralanabilir.
İran’da Türkmensahra olarak adlan-
Eftalitlerden itibaren Afganistan, Pa-
dırılan ve Gülistan ile Kuzey Horasan eya-
kistan, Hindistan ve İran coğrafyasında görü-
letlerini içine alan geniş bir coğrafi alanda 2 len Halaçlar, Gazne ve Delhi Türk sultanlığı
milyon civarında Türkmen Türk’ü yaşamak- devletleri içinde önemli roller üstlenmişlerdir.
tadır. Sünni anlayışa sahip olan Türkmenler 8.-9. asırda Halaç kızlarının saraya gelin geti-
bundan dolayı zaman zaman ayrımcılığa da rilmesi ile ilgili kayıtlarda Halaç adının geç-
tabii tutulmaktadır. Yazı dili olarak Türkme- mesi önemlidir. Afganistan’da Türklerin var-
nistan’da kullanılan edebi dil benimsenmiş lığı Bahterce yazılmış belgelerle de tanıklan-
8 olup, konuşmada farklı ağızlar mevcuttur. maktadır. Türkçe ad ve unvanlarının geçtiği
Türkmenistan’da olduğu gibi Türkmensah- en eski belge 630 tarihlidir. Belgelerin birin-
ra’da da Yomut, Teke, Gölken, Nohurlu, Sa- de bir Halaç prensesinden bahsedilmektedir.
lır gibi boyların ağızları ayırt edilmektedir. (Sims-Williams, 2001) 9.-10. yüzyıllarda Arap
İran Anayasası’nın 15. maddesine göre seyyahlarının eserlerinde Halaçlardan bahse-
İran vatandaşları anadilde eğitim hakkına sa- dilmektedir. Harezmî’nin Mefâtihu’l-Ulûm
hiptir. Ancak bu madde Ermeniler gibi gay- adlı eserinde Halaç ve Kencine Türkleri, Ef-
talitlere dayandırılmaktadır. (Ölmez1995:15)
rımüslimler için uygulanırken Türkler gibi
Müslüman toplumlarda işletilmemektedir. Afganistan’da yaşayan Halaçların bir
Anayasanın 15. maddesi uyarınca devletin kısmı 10. yy.dan itibaren İran’a göç etmiş-
anadil eğitimi için bütçe oluşturması, öğret- lerdir. Khilji-Khalji-Khalaj-Ghilji-Ghilzai ad-
menler yetiştirmesi, azınlık dillerinde kitap larıyla Afganistan’da kalanlar ise Peştunlaş-
basması gerekmektedir. Ayrıca azınlıkların mıştır. Khilji-Gılzay adıyla Peştunlar içinde
kendi dillerinde kendi bütçeleriyle kitap bas- önemli bir grubu oluşturan Afganistan Halaç-
ma hakları vardır. İran Türkmenleri için ne ları, Sünnîdir. İran’da Halacistan bölgesinde
devlet tarafından ne de Türkmenlerin kendi yaşayan Halaç Türkleri, kendi özgünlüklerini
katkılarıyla kurulmuş bir dil öğretim merkezi koruyabilmiş; Afganistan, Pakistan ve Hin-
bulunmamaktadır. Türkmen çocukları Türk- distan’dakiler yerli etnik gruplara karışarak
menceyi aile ortamında öğrenmektedirler. asimile olmuşlardır. Türkmenistan, İran,
YENİ TÜRKİYE 53/2013

Anadil eğitimindeki kısıtlamalar sebebiyle Azerbaycan, Irak, Anadolu ve Balkanlar’da


Türkmence Farsça karşısında gittikçe gerile- çok sayıda Halaç adlı Türk grubuna ve yerle-
mektedir. Temmuz 2009’da alınan bir kararla şim yerine rastlanmaktadır. Ancak bunlar da
milli azınlık dillerinin üniversitelerde 2 kre- Oğuz Türkleri arasında karışmış olup dilleri
dilik seçmeli ders olarak okutulmasına karar Oğuzcalaşmıştır.
İran’da yaşayan Halaçlar, Tahran’ın Türk lehçesi gibi (Karay, Tuva, Şor, Altay vd.)
160 km. güneybatısında Save, Kum, Erak ve tehlikede olan diller arasındadır. Genç neslin
Tefriş illeri arasında yer alan bölgede mes- bilmediği, yaşlı nüfusun konuştuğu bu dilde
kûndurlar. Yaklaşık elli bin nüfusa sahip olan bu zamana kadar (Cemrasi’nin Qarşu Ba-
Halaçlar, kendi aralarında iki gruba ayrılmak- luqqa Selam adlı şiir kitabı hariç) yazılı her-
tadırlar. Helec-i Sava veya Kahır adlı ilk grup, hangi bir eserin bulunmayışı, Halaç Türkçe-
Save, Herekan ve Novberan bölgesinde bu- sini gittikçe geriletmektedir. (Gökdağ, 2012).
lunmaktadır. Kum, Erak bölgesindekiler ise
Halaçça, Türkçenin eskicil özeliklerini
Helec-i Emir Hüseynli olarak adlandırılmak-
koruyan bir dil olması bakımından önemlidir.
tadır.
Ana Altayca */p/ sesini /h/ ’ye değiştirerek sis-
Halaç Türkçesi Telhab ve Herrab ağzı temli olarak koruyan Halaççada Eski Türk-
olmak üzere iki ana kola ayrılır. Telhab ağzın- çe söz içi ve söz sonu /d/ sesi değişmeden
daki ö ve ü sesleri, Herrab ağzında ė’ye dönü- kalmıştır. Ana Altaycada *padak, Halaççada
şür. Telhab ağzı köz, kün, söz, öz; Herrab ağzı hadak, Halaçça udan- “uyan-”, aslî uzun ün-
kez, ken, sez, ez. Halaç Türkleri arasında Ha- lülerin varlığı, ayrılma hâli eki olarak –dA’nın
laççanın durumu, Farsçanın karşısında geri- kullanılması, sıfat-fiil eki -gIlI’nın (Eski Türk-
lemiş durumdadır. İran’da ülkenin resmî dili çe –glI) yaygınlığı (kelgili “gelen” gibi örnek-
olan Farsça karşısında Türkçenin hemen bü- ler), Halaççanın, Eski Türkçe özellikleri en
tün yörelerde dilsel gerileme içinde olduğu; iyi barındıran Türk dili olduğunun bir göster-
ses, şekil, söz dizimi ve kelime hazinesi bakı- gesidir. Ayrıca kendine has söz varlığı, diğer
mından Farslaşmaya başladığı görülmektedir. Türk lehçelerinde bulunmayan sözler, Halaç-
Resmî dilin sıkıştırması sonucu, İran’da Ho- çayı ilgi çekici kılmaktadır. Doerfer, qudghu
rasan, Halacistan gibi bölgelerde Türkçenin “uçuş” kelimesini hapax legomenon olarak işa- 9
tamamen ortadan kalkacağı söylenmektedir. retlemektedir. (Doerfer, 2005:429-431)
(Doerfer,1999 ; Menz,2003). Dil ölümlerinin Halaç Türklerini Argu olarak adlan-
çok çeşitli sebepleri bulunmaktadır. Bunlar- dıran Kaşgarlı Mahmud, Argulara ait bazı
dan biri kültürel asimilasyondur. İnsanların kelimeleri de sıralamıştır. “Bu kelimelerin
üzerindeki siyasî, sosyal ve ekonomik baskı- bugünkü Halaççada yer alması, Argu-Halaç
lar sonucu iki dillilik ortaya çıkar. İnsanlar paralelliğini gösterir.” diyen Doerfer’e Cevat
eski dillerini anlarken yeni dillerini gittikçe Heyet karşı çıkmaktadır. Heyet’e göre Sogd-
daha iyi kullanmaya başlar. Sonra genelde, ol- luların Türkleşmesinden meydana gelmiş
dukça hızlı şekilde bu iki dillilik düşüşe geçer olan Argularla Halaçları birleştirmek yan-
ve eski dil yerini yenisine bırakmaya başlar. lıştır; Halaçça, Ana Türkçenin özelliklerini
Bu, üçüncü aşamaya götürür ki bu aşamada günümüze taşıyan bir dildir; Sogdlular ise
genç nesil, yeni dilinde iyice ustalaşır, ken- miladi 7. yüzyıldan sonra Türk hâkimiyeti
dini onunla tanımlar ve ihtiyaçlarını karşı- ve nüfuzu altına girerek Türkleşmeye başla-
lamak için birinci dilinin gereksiz olduğunu mışlardır. (Heyet, 2008:378). Gürer Gülse-
fark eder. Anne babalar, çocuklarıyla konu- vin Kaşgarlı Mahmud’un Argu dili hakkında
şurken veya onların yanında eski dili daha az verdiği izahatlardan hareketle Argu dili ile
kullanmaya başlar ve çocuklar yeni toplum- Halaççayı karşılaştırmış ve Doerfer’in ileri
da doğdukça yetişkinler onlarla dillerini ko- sürdüğü Halaçça-Argu paralelliğini bilimsel
YENİ TÜRKİYE 53/2013

nuşabilecek daha az fırsat bulurlar. Bir nesil olarak çürütmüştür. Divan u Lugat-it Türk
içinde bazen 10 yıllık bir sürede aile içindeki adlı eserinde Kaşgarlı Mahmud Arguların
sağlıklı iki dillilik durumu, tek dilliliğe kayıp, d’leri y’ye çevirdiğini zikreder. Çiğil Türkle-
dili ölüme bir adım daha yaklaştırır. (Crystal, ri “karın doydu” anlamına olarak “karın tod-
2007:98-99). Halaç Türkçesi, diğer birçok tı”, yukarıda söylemiş olduğumuz boylar buna
“tozdı” derler. İsim ve fiillerin geri kalanlarını Ülkenin resmi dili olan Farsça karşısın-
buna göre ölçümle. Sözün kısası, Çiğil dilinde da Türkçenin hemen bütün yörelerde dilsel
bulunan zad( ) harfi Rum diyarına kadar olan gerileme içinde olduğu ses, şekil, sözdizimi
Yağma, Toxsı, Oğuz boylarıyla Argulardan bir ve kelime hazinesi bakımından Farslaşmaya
takımlarının dilinde –Çin’e doğru gidilerek bü- başladığı gözden uzak tutulmamalıdır. Yoğun
tün boylarda y olur. Yani, Kaşgarlı Mahmud, bir Türk nüfusunun yaşadığı Tebriz şehrinde
Argucayı Eski Türkçedeki d/ sesini XI. Yüz- Farsça tesirinin yöre ağzındaki etkileri bir
yılda korumuş olan lehçeler arasında değil hayli fazladır. (Kıral, 2001). Resmi dilin sıkış-
de, y/ haline getirenler arasında zikretmiştir. tırması sonucu İran’da Horasan, Halacistan
Gülsevin’e göre Kaşgarlı kelime başı h/ sesi- gibi bölgelerde Türkçenin tamamen ortadan
ni Hotan ve Kençeklilerden duyup diyalekt kalkacağı öngörülmektedir.
tasnifinde ayırıcı bir özellik olarak kaydeder-
Nüfusunun yarısından fazlası Fars ol-
ken Argucada duymaması düşünülemez. Ha-
mayan etnik gruplardan oluşan İran’da kültü-
laççanın en karakteristik özelliklerinden biri
rel kimlik ve anadil haklarını savunan Türkler
olan sözbaşı asli h/ sesinin Argucada olsaydı
“Pan-Türkizm yayılmacılığı yaparak ülke gü-
mutlaka Kaşgarlı tarafından tespit edileceği
venliğine karşı eylemlerde bulunmak” suçla-
fikri de Gülsevin’in Halaççanın Argu köke-
malarıyla karşılaşmaktadırlar. Ülkede Farsça
nine getirdiği en önemli itiraz noktalarından
olmayan dillerin kullanımına büyük zorluk-
biridir. (Gülsevin: 2008; 286-292).Halaç
lar çıkarılmaktadır. Kültürel hakları savunan
Türklerinin Argu kökeninden ziyade Eftalit,
çok sayıda Türk aydını, gazeteci, yazar İran
Akhun, Kuşan Türkleriyle bağları daha açık
hapishanelerinde çeşitli işkencelere maruz
olarak görülmektedir. Tarihi kaynaklarda Ef-
kalmıştır. Küreselleşen dünya’da İran’ın daha
talitlerin ilgili olduğu Türkler arasında Kar-
açık politikalar izlemesi Türk topluluklarını
10 luklar, Abdallar ve Halaçlar da belirtilmekte-
da gelecekte rahatlatacaktır.
dir. (Kurbanov, 2010: 239-242)
Halaç dil malzemesini bilim âlemine Kaynakça
tanıtan V. Minorsky olmuş; ancak O, Halaç-
Akar, Ali; (2005), Türk Dili Tarihi, İstanbul,
çayı, Azerbaycan Türkçesinin bir ağzı olarak
görmüştür.(Minorsky, 1940). Ferhad Zeyne- Akpınar, Yavuz; (1997), “Türkçülük ve Azer-
baycancılık Kavramları Hakkında Bazı Düşünceler”,
lov da Minorsky ile aynı paralelde düşün- Kardaş Edebiyatlar, Sayı 39, s.3-10.
mektedir. M. Mukaddem, Gûyişha-yı Vefs Albayrak, Recep; (2012), Türklerin İranı, Beri-
ve Aştiyan ve Tefriş, İran Kunde Tahran 1318 kan Yayınları, Ankara.
(1939) adlı eserinde Vefs, Aştiyan ve Tefriş Attar, Aygün; (2006), İran’ın Etnik Yapısı, Di-
bölgesindeki Azerbaycan ve Halaç Türkçesi van Yayıncılık, Ankara
dil malzemelerini derlemiş ve incelemiştir. Barutçu-Özönder, F.Sema; “İran ve Türkler”,
Halaç Türkçesinin gerçek anlamda bilimsel KÖK Araştırmalar, C. IV, s. 2, Güz 2002, s.102-103.
keşfi Gerhard Doerfer, W. Hesche ve Semih Blaga, Rafael; (1997), İran Halkları El Kitabı.
Tezcan tarafından yapılmıştır. 1968 yılında Boeschoten, H.; (1998),“The Speakers of Tur-
Halaçların yaşadığı bölgede derlemeler yapan kic Languages”, The Turkic Languages,( Editörler: L.
Johanson, Eva A. Csató), London, New York, s. 1-15.
ekip daha sonra bu dil malzemesini işleyerek
Bozkurt, Fuat; (1999), Türklerin Dili, Ankara,
neşretmiştir. Halaçça malzemeler, gramer,
Bradley, John R.;(2007) “Iran‟s Ethnic Tinder-
sözlük, folklor metinleri; kitap olarak Doerfer
YENİ TÜRKİYE 53/2013

box”, The Washington Quarterly, 30, 1, ( 2006-2007),


ve öğrencilerinin gayretli çalışmalarıyla bilim s.181-190.
âleminin önüne konulmuştur. Ayrıca Halaçça Bulut, Christiane; (2002), “Bayadistan
malzemelerin ışığı altında Türk dili tarihine (İran)’daki Türk Kavimleri”, Türkler, (Editörler: H.C.
ışık tutacak birçok makale, aynı ekip tarafın- Güzel, K. Çiçek, S. Koca), Cilt 20, Ankara, s. 679-692.
dan yazılmıştır.(Tezcan, 1999:203-212). Celilov, Feridun; (2000), Azer Halkı, Bakı
Crystal, David; (2007), Dillerin Katli (çev. Menz, Astrid; (2003), “Endangered Turkic
Gökhan Cansız), İstanbul, Profil Yay. Languages: The case of Gagauz In”, Language death
Çelik, Muhittin; (1997), Kaşgay Türkçesi (Giriş, and language maintenance: theoretical, practical and desc-
İnceleme, Metinler, Sözlük), İnönü Üniversitesi Sosyal riptive approaches (ed. Mark Janse & Sijmen Tol), Ams-
Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ma- terdam: Benjamins, s. 143-155.
latya. Minorsky, V., (1940), “The Turkish Dialect of
Çelik, Muhittin;( 2002) “Kaşkay Türkleri”, the Khalaj”, Bulletin of the School of Oriental Studies, V.
Türkler,(Editörler: H.C. Güzel, K. Çiçek, S. Koca), 10.2: 417-439. (Türkçesi: F. Güley, “Halaç Türk Diya-
Cilt 20, Ankara, s. 658-674. lekti”, TDED, C. 4.1-2,1950: 83-106).
Deveci, Abdurrahman; (2009), “İran Türk- Nesibzade, Nesib; (1997), İran’da Azerbaycan
menleri: Türkmensahra “, Ortadoğu Analiz, Ekim 2009, Meselesi, Bakı,
Cilt I, Sayı 10, s.51-60 Ölmez, Mehmet; (1995), “Halaçlar ve Halaç-
Doerfer, G.;(1997), “Das Songortürkische”, ça”, Çağdaş Türk Dili, S. 84, s. 15-22.
Studia Orientalia, Vol. 47, Helsinki, s. 43-56; Özkan, Nevzat; (2006), Türk Dilinin Yurtları,
Doerfer, G.;(1999) “İrandaki Türk Dil ve Leh- Akçağ Yay.,Ankara,
çeleri ile Bunların Hayatta Kalma Şansı”, 3. Uluslar Resulzade, M.Emin;(1993), İran Türkleri, (Ha-
Arası Türk Dil Kurultayı 1996, Ankara, s. 303–310 zırlayanlar: Y.Akpınar, İ. M. Yıldırım, S. Çağın), İstan-
Doerfer, G., (2005), “Khalaj”, Encyclopadedic bul, 1993,
Ethnography of Middle East and Central Asia I (ed. R.
Salihi, Ali Ekber;(2011) http://www.dha.com.tr/
Khanam), Nev Delhi: Global Vision Publishing House,
dunya/iran-disisleri-bakani-ali-ekber-salihiden-muzakere-
s. 429-431.
aciklamasi-son-dakika-haberleri-_259918.html)
Doerfer , G. – W. Hesche; (1989), Südoghusisc-
Sarıkaya, Yalçın;(2002) “Hatemi Döneminde
he Materialien aus Afghanistan und Iran, Wiesbaden,
İran’ın Dış Politikası, Geleneksel Dış Politika İçin Atı-
Erol, M. Seyfettin;(2002), “İran’ın Orta Asya lım İmkanı mı?” 2023, Sayı 14.
Politikası. Deneyimli Aktörün Güvenlik Sorunu Ya Da
Sarıkaya, Yalçın; (2007), İran’da Milliyetçilik Ve
Ava Giden Avlanır”, Stratejik Analiz, Sayı 28: s. 66-75.
Bölgeye Yansımaları, Gazi Ü. Sos.Bil. Enst. Yayımlan-
Gökdağ, Bilgehan Atsız; (2012), Ali Asqer Cem- 11
mamış Doktora Tezi, Ankara.
rasi, Qarşu Balıqqa Selam, Ankara Vizyon Yay., Ankara
Sarrafi, Ali Rıza; (1383/2005), “İran’da Türkle-
Gülsevin, Gürer; (2008), “Kaşgarlı Mahmut’un rin Coğrafiya ve Ahali Sayısı”, Dilmaç, S.2, Tebriz
Verdiği Bilgilere Göre Arguca Eski Halaçça Olabilir
mi?”, Doğumunun 1000. Yılı Dolayısıyla Uluslararası Shaffer, Brenda; (2002), Borders and Brethren:
Kaşgarlı Mahmud Sempozyumu, Bildiri Metinleri, Edi- Iran and the Challenge of Azerbaijani Identity, The MIT
tör: Muhsin Kalkışım, Rize, s.286-294 Pres Cambridge, Massachusetts,
Heyet, Cevat; (2002), “Sungur Türkleri”, Türk- Sims-Williams, Nicholas, 2001, Bactrian Docu-
ler,( Editörler: H.C. Güzel, K. Çiçek, S. Koca ),C. 20, ments from Northern Afghanistan I, USA: Oxford Uni-
Ankara, s. 675-678. versity Press.
Heyet, Cevat; (2008), Türk Dilinin ve Lehçele- Tezcan, Semih; (1999),“Halaççanın Önemi
rinin Tarihî Seyri (çev. Mürsel Öztürk), Ankara: TDK ve Halaçça Araştırmalarının Sürdürülmesi Gereklili-
Yay. ği”, Issues in Turkic Languages description and language
Kıral, Filiz;(2001), Das gesprochene Aserbaidsc- Contact (ed. S. Fujishiro, M. Shogzito), Kyoto, 1999,
hanisch Von Iran, Eine Studie zu den syntaktischen Einf- s. 203-212.
lüssen des Persischen, Wiesbaden, Tulu, Sultan;(2005), Horasandan Masallar ve
Kurbanov, Aydogdy; (2010),TheHephthalıtes:Ar Halk Hikâyeleri, Ankara,
chaeologicalandHistoricalAnalysis ; PhD thesis submit- Tuna, Osman Nedim; (1987), “ Ebi Verdi:
ted to the Department of History and Cultural Studies İran’da Bir Türk Diyalekti”, TDAY-Belleten 1984, An-
of theFree University, Berlin. kara, s. 215-245.
YENİ TÜRKİYE 53/2013

You might also like