You are on page 1of 49

c   c  


c   cc c      


Posted by: Fuat Ercan on: April 9, 2009

°p 2n: 1 | Doktora | Lisans | Sunumlar | Yüksek Lisans


°p ºomment!

Referans:
  
       
   ! " ## $ #%  &'  
()  *(·

Referans:
Ercan,F(2003a) ³Türkiye¶nin Kalkınma Seçeneklerinin Eleştirisi ve Alternatif Bir Çerçeve´, Ekonomik
Yaklaşım, Kongreler Dizisi 3, sayı 49, cilt 14·

I-Giriş
Türkiye¶nin kalkınma seçeneklerine ilişkin düşüncelerimi üç bölümde geliştireceğim· İlk olarak
kalkınmaya ilişkin seçenekler sunabilmek için oldukça farklı çevrelerce kullanılan ve bu haliyle artık iyice
belirsizleşen ve belirsizleştiği ölçüde de belirli kesimler için manevra olanağı sağlayan ³kalkınma´
kavramı üzerinde durulacak· Kalkınma kavramına ilişkin farklılaşan açıklamalar yada örtük tanımlamalar
aynı zamanda kalkınma için belirli eylemlilik hallerini yani kalkınma seçeneklerini de belirliyor·
Kalkınma stratejileri yada seçenekleri ikinci bölümde ele alınacak· Kalkınma kelimesi yada kavramının
çeşitliliğine rağmen, kalkınma seçenekleri yada alternatifleri genel olarak daha sınırlı sayıda yada
dönemsel olarak belirli seçeneklerin yoğunlaşarak önem kazandığını söyleyebiliriz· Üçüncü bölümde
özellikle günümüzde geçerli olan devlet-piyasa ikilemine dayalı kalkınma seçenekleri yada son
zamanlarda oldukça belirleyicilik kazanan piyasa yönelimli devlet müdahalesi temelli seçenekler
sorgulanacak·
Bu bölümde olanaklar iki boyutlu bir düzlemde ele alınacak·
İlk olarak
-devlet ve piyasa yönelimli ele alışlar,
-son zamanlarda belirleyici olan piyasa temelli devlet yönelimli seçenekler için alternatif kalkınma
seçenekleri sunulmayacak fakat alternatif bir analiz tarzının olabilirliği ele alınacak·
İkinci olarak alternatif bir analizin olanakları içinde alternatif pratiklerin neler olabileceğine cevap
verilecek·

II-Kalkınma Kavramı ve Çağrıştırdıkları

Kalkınma sözcüğünün bir kavram mı yoksa bir sözcük mü olduğunu belirlemek günümüzde daha da bir
zorlaştı· Bir sözcüğün kavram düzeyine çıkabilmesi için işaret ettiği olguları kendi içinde tutarlı bir
şekilde tanımlayabilmesi gerekiyor· Oysa bazı sözcükler ve dolayısıyla bazı kavramlar, toplumsal
ilişkilere içkin olan farklılıklar ve dolayısıyla güç donanımı tarafından deforme ediliyor, yada daha doğru
bir değişle sözcük yada kavram kullananın kendi öznelliğince içi dolduruluyor ve böylece anlam
kazanıyor· Karşılıklı iletişimde en çok zorlandığımız kavramlar/kelimeler ³ortak iyiyi´ işaret eden kavram
yada kelimelerdir· Alman edebiyat eleştirmeni ve dilbilimci, Uwe Poerksen¶ın Plastik Kelimeler:Günlük
Dilin Tiranlığı adlı kitabında ³Kalkınma, proje, strateji problem gibi kelimelerin zararsız gibi
göründüklerini ama bu kelimelerin aslında gerçekten zararsız olup-olmadıklarının sorgulanması
gerektiğini belirtir· Poerksen günlük dilde kullandığımız bu kelimelerin, bir noktadan sonra lego
oyunundaki plastik kalıplara benzediğini ve her yere girip çıkabildiğini işaret ediyor· Bu tarz kelimeler
sıkça farklı zamanlarda uzmanların yada politikacıların ağzında kendi plan ve projelerini açıklamak ve
doğrulamak için kullanılıyor· Bu tür kelimeler bilim dünyası ile günlük dil arasında bir dizi mekanizma
aracılığı ile farklılaşarak farklı beklentileri karşılayacak şekilde kullanıma açılıyor· Bu tarz bir dil medya
ve günlük tartışmalarda oldukça belirleyici oluyor· Kalkınma yada azgelişmişlik kelime yada kavramların
deforme edilen ve zaman içinde oldukça farklı amaçlar için kullanılan kelimeler olduğunu Poerksen¶de
çalışmasında tesbit ediyor·
Kelimler yada kavramlar üzerinden gerçekleştirilen egemenlik tarzını daha duyarlı bir noktadan ele alarak
eleştiren Ë  ! tüm tiranlıkların aslında dil üzerinde belirli bir egemenliğe yol açtığını ve bu
egemenliğin de dilin deforme edilmesine neden olduğunu belirtecektir·

Kalkınma kavramı kapitalizmin dünya ölçeğinde önemli bir dizi değişim geçirdiği günümüz koşullarında
çok daha sorunlu bir kavram olmuştur· Dünya Bankası ³kapsamlı kalkınma stratejilerinden´ bahsederken
OEºD ³kalkınma kavramının yeniden dönüşten´ bahsetmekte, teorik olduğu ölçüde pratik süreci
etkileyen bu düşünce/pratiklere karşılık küreselleşmeye karşı ³küreselleşmeye karşı alternatif bir strateji
olarak kalkınma´ kavramı yada yaklaşımları geliştiriliyor·

Kalkınma kavramı yada sözcüğü ilerleme yada yetişme anlamında genellikle olumlu bir içeriğe sahip
olmakla birlikte, kapitalizmin tarihsel gelişimine bağlı olarak özellikle hızlı birikim koşullarının yıkıcı
etkilerinin daha bir açığa çıktığı dönemlerde, olumsuz bir dizi içerik dolayında tanımlanmıştır·
Kalkınmanın doğal ortamı, kültürel özellikleri ortadan kaldıran meta yönelimli bir içeriğe sahip olduğu
işaret edilecek, feminist yazında ise kalkınmanın erkek egemen dolayısıyla cinsiyetçi bir özelliği olduğu
için yoğun bir şekilde eleştirilecektir· Özellikle de Türkiye gerçeğinde de belirleyici olan açıklama da ise
kavram, gelişmiş ³kapitalist ülkelerin´ başka bir ifade tarzı ile ³emperyalist ülkelerin´ belirleyici olduğu
bir ideoloji olarak açıklanacaktır· Bu tarz açıklamalarda ulusalcı sol muhalefet, milliyetçi-ulusal muhalefet
ile anti-kapitalist islami muhalefet oldukça farklı çerçevelerden hareket etmekle birlikte, aralarındaki öze
ilişkin anlamlandırma tarzlarını unutturacak ortak bir dil kullanabiliyorlar··

Diğer yandan olumlu yada olumsuz tanımlarla ifade edilse bile kalkınma kavramı genellikle de sisteme
eklemlenen yada sisteme eklemlenmede yol almak isteyen kesimler için bir ³yakalama´ yada ³yetişme´
anlamında kullanılıyor· Kavramın bu yöndeki kullanımı, sistemin tanımladığı rekabetçi hiyerarşik
düzenek içinde yukarıya doğru bir yerlere çıkma/tırmanma anlamına geliyor· Sistemin tanımladığı
hiyerarşi içinde tırmanma için devletin mi, piyasanın mı belirleyici olduğu ve bir adım daha atacak olursak
yetişme sürecinde devlet ve piyasanın teknoloji yada eğitime mi önem verecekleri son zamanlarda
kalkınma üzerine gerçekleştirilen tartışmaların temel belirleyenlerini oluşturuyor· Kalkınmayı ³yetişme´
sorununa indirgeyen bir içerikle algılanması, örtük olarak yetişilecek olanın ne olduğu, ve yetişecek
olanların nerede olduğu ve neden orada olduklarına dair bir dizi varsayımı da içeriyor· Bu tarz bir içerik
hiç kuşkusuz sistem içinde oldukça farklı konumda olan kesimler/sınıflar için kendi konumlarının
ilerlemesi ve gelişmesi anlamında yada olumsuz bir konuma düşme anlamında kalkınma kavramına bir
dizi özel anlam atfetmeye yol açıyor· Kalkınma kavramı ³yakalama´ ve ³yetişme´ anlamında bir içerikle
dolayında tanımlandığı anda, kavram politik bir dizi strateji ve taktiği en azından kitlelerle iletişimi
kolaylaştıracak politik pratikleri yada bu pratikleri harekete geçirecek bir dilin üretilmesine neden oluyor·
Yetişme ve yakalama metaforu içinde son zamanlarda belirleyici olan eğilimler yetişme ve yakalama için
dünya ölçeğinde kaynakların etkin üretimi ve paylaşılmasına olanak sağlayan piyasa koşullarının
gereklerini yerine (ev ödevi yada kapının önünü temizleme yönündeki elitist açıklamalara ne kadar çok sık
rastlar olduk)getirme öne çıkarken, ulusalcı-kalkınmacı anti-emperyalist çevreler için kavram sistemden
³kopuş´ anlamında önem kazanıyor· Bu tarz bir analizin son zamanlarda önde gelen isimlerinden Ha-Joon
ºhang, erken kapitalistleşmiş ülkelerin kendilerinden sonra gelen ülkelerin gelişmelerini engellemeye
çalıştıklarını belirtirken, bu tarz bir ele alışın ülkemizde önde gelen isimlerinden ºem Somel için ise
³dünya ekonomisi ile bütünleşerek kalkınmak mümkün´ değildir· Bu açıklama tarzı bağımlılık okulunun
yaklaşık otuz yılı aşan teorik pratiklerinde işaret ettikleri ³azgelişmişlik gelişmişliğin ürünü olduğu ölçüde
³kalkınma´ ancak dünya ekonomisinden ³kopuş´ ile mümkün olacağı´ yönündeki vurguyu yeniden öne
çıkarıyor·

Diğer yandan direkt olarak kalkınma kavramının kendisinin sorunlu olduğunu işaret eden bir başka analiz
tarzında ³kalkınma´ kavramına doğrudan kavramın işaret ettiği içerikten dolayı eleştirel
yaklaşılıyor(Literatürde post-kalkınmacı yaklaşım olarak tanımlanıyor)· Romantik-heyecan yönelimli bir
dizi kaynaktan beslenen bu tarz el alışlar, kavramın geleneksel algılama tarzlarını oldukça farklı açılardan
deşifre ederek kalkınma kavramının işaret ettiği ³üreticici´ yada ³tüketici yönelimli´ ele alışlarını eleştirel
bir dil ile analiz ediyorlar· Özellikle kalkınmanın meta merkezli yöneliminin insanı, kadını ve doğayı ve
çok sık olarak işaret edilen azgelişmiş ülkeleri (güney ülkelerini-çevre ülkeleri-uydu ülkeleri-sömürge
ülkeleri) olumsuz yönde etkilediği belirtilecek ve 1800¶lü yıllardan sonra, belki ilk defa 1970¶li yıllarda
kalkınma kavramı ilerlemeci içeriği dışında ele alınarak analiz edilecektir·

Kalkınma kavramına ilişkin temel sorunlardan bir diğeri ise kalkınma sorunsalına içkin olan aktörlerin
tanımlanmasında açığa çıkıyor· Belki de ³kalkınma´ kavramını en sorunlu kılan özelliklerinden biri de
kalkınma kavramında işaret edilen ³ortak iyinin´ farklı aktörleri içermesidir· Bu ortak iyi teması özellikle
içe yönelik sermaye birikim döneminde belirleyicilik kazanmıştır· Genellikle ³ortak iyi´ olarak ulusal
ekonomilerin tanımladığı genel çerçeveyi işaret eden bu tarz açıklamalarda, herkesin ortak iyisine
belirlemede ve belirlenen bu ortak iyiye ulaşmada öncelikle ³devlet´e (A·Gerschenkron¶ı temel referans
olarak burada gösterebiliriz) verilecektir· Yani temel aktör olarak devlet öne çıkartılcaktır· Kapitalizmin
tarihsel olarak belirli bir aşamasına tekabül eden bu tarz bir kavramlaştırma, iyiye doğru etkinlik gösteren
kaynaşmış ve dayanışmacı bir devlet ve toplum ilişkilerini öne çıkarır· Bu tarz bir dil ve bir analizin
oldukça farklı kaynakları olduğunu belirtmemiz gerekiyor· Geç kapitalistleşen ve geç-ulus devlet
formasyonunda bu tarz bir dayanışmacı dilin özel anlamı olduğunu söyleyebiliriz· Yada ticari sermayeden
üretken sermayeye geçiş aşamasında, yerel pazar olanaklarını kullanmak isteyen gelişme halindeki
sermaye için kalkınma kavramı ³korunmacı´ bir içerik kazandığı oranda belirleyici oluyor· Diğer yandan
kapitalist toplumsal ilişkilerin geliştiği bir aşmada, bu ilişkilerin oluşumuna paralel olarak çağdaş yaşam,
batılılaşma, uygarlaşma gibi yaşam tarzlarına yapılan referanslar da, kalkınma kavramının bu anlamda
³ortak iyiyi´ işaret eden bir içerikle doldurulmasına neden oluyor· Hiç kuşkusuz oldukça farklı bir pratik
içinde açığa çıkan Keynesyen analizlerde bu tarz ele alışlar oldukça önemli referans olmuştur· Tüm bu
kaynaklardan beslenen ve ortak iyi için hareket edilmekle sorunlu kılınan yada kendilerini bu konumda
görmek isteyen planlamacı elitist grubun bu kavramın güçlenip gelişmesinde oldukça önemli işlevler
yüklenmişlerdir· Aslında abartılı bir paralellik olsa bile, bu gün neo-liberal teknokratlar analizlerinde nötr-
teknik bir dil kullanıyorlarsa, elitist planlamacı uzman kadroların da analizlerinde fetişizme varacak
ölçüde nötr-teknik bir dil kullandıklarını söyleyebiliriz·

Kalkınma kavramının bu plastize hâli, yani her duruma, her koşula uyan bir başka değişle her öznenin her
kesim ve sınıfın çıkar ve stratejilerine uygun bir şekilde içini doldurduğu kavram, böyle olduğu için de iki
tane farklı özellik arz ediyor· Kavram sosyal bilimlerde özellikle de iktisat disiplininde fetişistik bir
karakter arz ediyor· Kalkınma kavramı genellikle sosyal ilişkilerden, sosyal ilişkilere içkin olan bütün güç
ve eşitsizlik ilişkilerinden arınmış ³ortak bir iyiye´ atfen kullanılıyor· Kalkınma kavramı kapitalizmin
belirli aşamalarında, belirli dönemlerde daha bir fetişistik hal alıyor· Örnek olarak Keynesyen gelişmiş
kapitalist ülkelerde ama çok daha belirgin bir şekilde sermaye birikiminin başlarında olan ve dahası ulus-
devletin başlarındaki ülkelerde kavram, sınıf-güç ilişkilerinden arınmış bir ortak iyi dolayında
tanımlanıyor· Kalkınma ilerleme ve büyüme özellikle metaların niceliksel artışı ile ifade edilecek bir
biçimde tanımlanıyor· Bu tarz bir ele alış yada anlamlandırma dünyasında sisteme içkin olan güç
ilişkilerini ve sınıfsal değişkenleri göremiyoruz·

Kalkınma kavramının fetişistik niteliği özellikle de yukarıda işaret edilen yakalama yetişme ve zenginlik
yaratma ile sıkça emperyalizm olarak tanımlanan dışsal müdahalelerden kurtulacak bir içerikle
donatılmıştır· Türkiye¶nin yakın geçmişine baktığımızda kalkınma kavramının işaret ettiği bu tarz
tanımlamalarla karşılaşırız· 1930¶lar, 1960¶lar ve 2000¶ler Türkiye¶sinde kalkınma kavramı özellikle de
muhalif olanların neredeyse temel kavramı kalkınma olmuştur· Diğer yandan Türkiye gerçeğinde
kalkınmacı söylem ve dili kullananlar sürekli olarak elitist bir yönelim içinde ortak iyiyi işaret ettiklerini
belirten bir dil kullanımına yönelmişlerdir· Bu elitist dil, aslında gerek planlamacı gelenek, gerek
Keynesyen döneminin, gerekse de içe yönelik sermaye birikim tarzına yönelen geç kapitalistleşen
ülkelerdeki planlama geleneğinden hareketle sanki sosyal gerçeklik, siyaset bilimcinin ya da
planlamacının elini uzattığında dönüştürebileceği bir şeymiş gibi algılıyor·

"c  

‘ ‘‘ 
  ‘  ‘ ‘


Kalkınma sözcüğü her zaman için bir eylemliliğe referansla kullanılıyor· Ulaşma, yetişme, gelişme,
kopma, aşma gibi eylemlilik hallerine ilişkin tüm bu çağrışımlar aslında bir konumdan diğer konuma
geçme yada var olan konumu sürdürmemeyi çağrıştırdığı ölçüde politik açılımları, stratejileri içeriyor·
Toplumsal ilişkiler alanı oldukça farklı işlev ve donanıma sahip olan kesim ve sınıfları içerdiği için aynı
zamanda bu farklılıklara sahip olanların işaret ve ifade ettikleri bir dizi kalkınma yada kalkınmayı
çağrıştıran kavramlar kullanılacaktır· Diğer yandan kavramın içerenlerinin farklı referanslarla
tanımlayanların kendilerini ifade edebilmeleri her zaman güç ilişkilerinin ulaştığı aşamaya bağlı olacaktır·
Hiç kuşkusuz burada ifade edilen güç ilişkileri, içinde yaşanılan toplumsal yapıya özgü dinamiklerin
zaman içinde geçirdiği dönüşümlere bağlı olacaktır·
Bu anlamda 1970¶lerin sonlarında belirleyicilik kazanan piyasa yönelimli analizler, gelişmiş ve azgelişmiş
ülkeleri içerecek bir kalkınma stratejisi öneriyordu· Kalkınma iktisadının bittiği, tükendiği yönündeki
vurguların yanı sıra, kalkınma kavramının çağrıştırdığı gelişme, ilerleme ve yakalama için ³piyasanın´
gereklerine uymanın gerekliliği ısrarla işaret ediliyordu· Öyle ki bu yıllarda ³T2 A formülasyonu´-There
is no alternative- olarak tanımlanan yani başka bir alternatifiniz yok ´ denecek bir piyasa yönelimli
anlayış-uygulama belirleyici konuma geçti· İngiltere, Amerika, Şili¶de belirleyici olan bu eğilim
Türkiye¶de de Turgut Özal ve ekibi tarafından ³büyük transformasyon´ olarak tanımlanacak bir ideoloji
ve bir dizi uygulama yaşama geçirilecektir· Bir çok ülkede hayata geçirilen piyasa yönelimli uygulamalar
için belirleyici olan temel yönelim piyasa ve düzen ilkesinin eş zamanlı olarak yaşama geçirilmesidir·
Piyasa yönelimli uygulamalar sermaye-sermaye ve sermaye-emek arasındaki ilişkileri önemli ölçüde
dönüştürecek bir dizi uygulamayı başlatmıştır· İlerleme ve gelişmenin piyasanın gereklerini yerine getirme
olarak tanımlandığı anda piyasaya ilişkin sınırlamaları ortadan kaldıracak uygulamalara başvurulmuştur·
Kuralsızlaştırma, özelleştirme, uluslararasılaşmayı sağlayacak ticari ve mali liberalizasyonlar dönemi
tanımlayan en önemli gelişmeler oldu· İlerleme adına piyasanın orman yasalarının harekete geçirilmesi
gerçekten de piyasanın tanımladığı güç donanımına sahip olanlar için bir dizi olanak, ilerleme, bir şeylere
yetişme anlamına geliyordu· Diğer yandan donanıma sahip olmayan kesimler için ise tam anlamıyla
piyasanın orman yasaları anlamına geliyordu·
Bireysel sermaye sahipleri yada firmaların kendi kısa erimli çıkarlarının olabildiğine etkinleştiği bu
dönemde öncelikle sermaye dışı kesimler ama bir aşamadan sonra ise genel olarak sermayenin ortak
çıkarlarını tehlikeye sokacak bir dizi gelişme olmaya başladı· Özellikle ard arda çıkan krizler ama çok
daha önemlisi piyasa yönelimli analizlerin mitleştirdiği Asya Kaplanlarını vuran kriz sonrasında, pür
piyasacı analizlere şüphe ile yaklaşılmaya başlandı·

="#Piyasa Yönelimli Devlet Müdahaleleri yada Piyasayı Yeniden Düzenleme Çabalarına Dayalı
Kalkınma Stratejileri

Asya Krizi sonrası eleştirel olmayan burjuva iktisatçıları içinden bazı eleştirel eğilimler açığa çıkmaya
başlamıştır· Özellikle Dünya Bankası baş iktisatçısı olarak çalışan Joseph Stiglitz yıllardır süren
kuralsızlaştırma politikalarına karşı, ³bizim amacımız kuralsızlaştırma politikaları olmamalı tam tersine
düzenlilik ve kendine güveni sağlayıcı yeni düzenleyicilerin bulunması gerektiğini işaret edecektir·
Özellikle pür piyasacı analizlerin önemli ölçüde donanımsız kaldıkları bu dönemde Joseph Stiglitz,
piyasanın her zaman için her problemi çözme yeteneği olmayacağını belirtecek ve bu anlamda devletin
bazı problemleri çözmede kendine özgü bir dizi olanağı olacağı belirtilecek· Aslında piyasadaki sermaye
sahiplerin kısa erimli çıkar yönelimli kararlarının yarattığı yıkıma karşı kolektif akılı temsil etmek üzere
devlet yeniden göreve çağrılacaktır· Joseph Stiglitz piyasanın orman yasalarını harekete geçiren ve bu
anlamda gelişme, ilerleme yetişmenin olabileceğini ileri süren Washington Uzlaşmasına karşılık yeni tarz
bir kalkınmanın olanaklılığını açıkça ifade edecektir· Sol yönelimli bir dizi muhalif kesim için anlam ve
önem kazanmış olan bu çağrı aslında piyasa için uygun kurumlar oluşturmaya yönelik bir çağrıdır·
Aslında bu çağrı her ne kadar Stiglitz¶i DB¶ndaki görevinden olmasına neden olmuşsa da, özellikle 1998
ve sonraki yıllarda tüm dünyada uygulamaya sokulan yeni yapısal uyum programlarının temel belirleyeni
bu anlayış dolayında belirlenmiştir· Etkin devletin müdahaleleri ile piyasa için gerekli kurumsal
değişimler ve yasal çerçevenin oluşturulmasına ilişkin düzenekler daha sonra 2F ve Dünya Bankası ile
OEºD tarafından İkinci Kuşak Yapısal Reformlar olarak tanımlanacaktır· Bu son yıllarda ülkemizde de
sıkça dile getirilen ³ev ödevinin yapılması´ yada ³herkesin kendi kapısının önünü temizlemesi´ yönündeki
açıklamalar ve ³15 günde 15 yasa´ espirisi ile gündemimizi belirleyecektir·
Stiglitz diğer yandan ³yeni kalkınma paradigması´ olarak tanımladığı analizinde kalkınma kavramının bir
şeyleri yakalama bir şeylere ulaşma anlamında kullanmış ve kalkınmanın sadece büyüme olarak ele
alınmasının hatalı olduğunu belirtmiştir· Kalkınmayı toplumun dönüşümü olarak analiz eden Stiglitz,
dönüşümün geleneksel ilişkilerden, geleneksel düşünme biçimlerinden, eğitim, sağlık ve üretimin
geleneksel biçimde gerçekleşmesinden modern biçimde gerçekleşmesine geçiş olarak tanımlar·
Stiglitz¶in kalkınmaya ilişkin işaret ettiği tüm bu çerçeve, gelişmeyi yeniden yakalama yetişme anlamında
ele almanın sadece üretim yada sadece doğru fiyatlama ile gerçekleşemeyeceği çok daha farklı yapısal-
kurumsal dönüşümlerin gerçekleşmesi gerekliliği işaret edilecektir· edir bu yapısal kurumsal dönüşümler
denirse ilk elden teknolojinin önemine ve daha sonra eğitime, ülkenin eğitim sistemine, bilişim sektörüne
bakarak karar verilecektir· Aslında pür piyasacı analizlerin bir adım geri çekildiği bu aşamada, yetişme,
yakalamanın teknoloji, eğitim, bilişim gibi tekil örnekler dolayında gerçekleşeceği yönünde örtük bir
uzlaşma sağlanmıştır· Ülkemiz açısından liberalinden, islamcısına, ulusalcısından, sosyal demokratına
³yetişme´ adına bu alanlara müdahale yapmanın gerekliliği konusunda örtük bir uzlaşma sağlanmış
gibidir· Sorunlu olan bu alanlara yapılacak müdahalenin yani kolektif aklın gereklerini hangi aktör yerine
getireceğidir· Aktör olarak öne çıkan iki aktör devlet ve piyasa ve bu iki aktörün arasında oluşan
yelpazede farklı yerlerde duran açıklamalar ve analizler yer alıyor· Gerschenkron¶un yetişme ve kalkınma
için tek ve en önemli aktörün devlet politikası olduğunu söyleyecektir· 1940¶ların ruhuna uygun olan bu
açıklama 1980^¶li yıllarda özellikle de oses Abromotivz¶in çalışmalarında açık bir şekilde ifade edilen
şey, yetişme yada kalkınmanın devlet politikaları değil de rekabetçi piyasa güçleri olacağını
belirtecektir·16 ülkeyi içeren çalışmasında üretkenlik anlamında geri kalmışlığın hızlı gelişme için
olanaklar sağlayacağını belirtmekte· Abromitz bir ülkenin teknolojik olarak geri olması ile o ülkenin var
olan sorunları aşabilmesini sağlayacak sosyal kapasitesinin olması arasında bir ayrım yapıyor· Sosyal
olarak sahip olunan donanım aslında teknolojide rekabet yeteneğine sahip olması ve bu yeteneği
geliştirecek bir eğitim sistemine sahip olması ve bu yeteneğini daha da geliştirecek bir piyasa
serbestliğinin olması gerekiyor· Sosyal kapasitenin yeterliliği yetişme potansiyelini artıracaktır ama diğer
yandan bu potansiyelin gerçekleştirilmesi gerekiyor·
Tüm bu açıklamalar günümüz Türkiye¶sinde düşünülen kalkınma seçeneklerinin hemen hemen bir
çoğunun temel belirleyeni durumdur· Sosyal kapasiteyi arttırma ve yetişme potansiyelini gerçekleştirmek
için teknolojiye, bilgiye, eğitime önem verme ile belirleyicilik kazanıyor·
Bu belirleyiciliğin özellikle de son döneme özgü egemen yapılanma biçimi devletin müdahaleleri
dolayında piyasanın gereklerini yerine getirmek biçiminde gerçekleşiyor· Piyasalar karşılaştığımız her
problemi çözmüyor, devletin çözebildiği bazı alanlar var´ deniyor· Devlet içinde yaşadığımız tüm
ilişkileri ve bu ilişkiler üzerinde belirleyici olan bizzat kendi içsel mimarisini büyük bir hızla
dönüştürüyor·
Dönüşüm sürecini tanımlayan en önemli açılım Dünya Bankası tarafından gerçekleştiriliyor· Kapsamlı
Kalkınma İçin Çerçeve olarak tanımlanan yeni kalkınma anlayışında piyasanın gereklerine göre
tanımlanan bir siyaset yapma tarzı ve bu tarzı zorunlu kılan emir kipi dolu tanımlamalar var· Hiç kuşkusuz
bu yeni emir kipi işlev ve tanımlamalarda amaçlanan dünya ölçeğinde biçimlenmeye başlayan
kapitalizmin sosyal evrenine uygun bir dizi düzeneğin gerçekleşmesidir· Yetişilecek olan ve katılacak
olanları olumlu düzeylere taşıyacak olan bu yeni kapsayıcı kalkınma için çerçeve, piyasa için piyasanın
kurallarının geçerliliği için devletin etkinliği dolayında kurumlar ve kurallar oluşturulmak amaçlanmakta·
OEºD ise kalkınmayı yeniden düşünürken düzenleyici reformlardan bahsetmekte, gelişmiş dünya
piyasasında rekabet etmek ve etkin bir konuma ulaşmak için bu düzenleyici reformların gerçekleştirilmesi
gerekiyor· Türkiye¶de bu gerçekleştirme işinde önemli bir dizi aşama kaydediyor·
Piyasa yönelimli düzenlemeler için devlet, yeniden kapitalizmin kolektif aklı olarak göreve çağrıldığında
bu çağrıyı meşrulaştıracak bir dil de geliştiriliyor· Rant kollayıcı toplu, rüşvet, yolsuzluk, hortumlama,
çürüme, eş-dost kapitalizmi gibi tanımlamalar ile bir yandan yeni düzenlemeler için önemli bir kitlesel
destek sağlanırken, diğer yandan siyaset yada siyasal hareketler önemli ölçüde gözden düşürülmekte·
Zaten düzenleyici reformlar yada ikinci kuşak yapısal reformlar kamusal alanı özellikle daralmasına neden
olduğu gibi, siyasi alana katılımı önemli ölçüde sınırlıyor·

ð"Devlet yönelimli kalkınmaya yeniden dönüş

Kapitalizmi tanımlayan özelliklerin dünya ölçeğinde belirleyiciliğinin arttığı oranda, sisteme ait tüm
olumsuzluklar da iyice açığa çıktı· Kapitalizme içkin özelliklerden biri olan sermayenin
uluslararasılaşması özellikle 1980¶lerden sonra dünya ölçeğinde belirleyici olduğu için, olumsuzlukların
temel nedeni dışsal faktörlere bağlanarak açıklanıyordu· Piyasanın azgın-sınırsız gelişimini ya ABD ya
2F yada Dünya Bankası istiyor vurgusu öne çıktı· Piyasanın sınırsız gelişimini zorunlu kılan ve adına
küreselleşme denen olgu-ideoloji esas problem olarak tanımlandı· Zincirlerinden kopmuş ve azgın bir hal
almış piyasaya karşı tek alternatif devlet olarak gösterilecek· Devlet özellikle ³yakalama´ ³yetişme´ için
gerekli teknolojik gelişmeyi, eğitimi sağlayarak endüstrileşmeyi sağlayabilir· Bu anlamda hiç kuşkusuz
Asya Kaplanları temel referans olarak gösterilecektir· Endüstrileşme için gerekli etkinliği gösteremeyen
devletin, küresel dışsal müdahaleler dışında akılıcı kararlar alamayan siyasiler ve bürokrasiler de tıpkı
piyasa yönelimli devlet müdahalesini savunanlar gibi eleştiriye tabii tutulacaktır· Gerçekleştirilen tüm
düzenlemeler toplumsal ilişkiye taraf olan sınıflar üzerindeki farklılaşan etkilerini değil de genellikle
ulusal kalkınma, halk, millet gibi farklılaşan kavramlar dolayında analiz ediliyor· G·Kore¶den eksika¶ya
oradan Arjantin, Brezilya ve Türkiye¶ye dünyanın dört bir yanında milliyetçilikten, sosyalizmin
farklılaşan kesimlerine uzanan farklı renk ve özelliklerdeki muhalif oluşumları ortak payda da birleştiren
olgu, küreselleşmeye karşı tek özne devletin gösterilmesidir· Korunacak olunan devlet aynı zamanda
koruyucu olarak tanımlandığı için bir dizi problem açığa çıkıyor· Özellikle ulusal ekonomilerin dünya
ekonomisindeki bağımlı yapısından hareketle, yaratılan kaynakların dışarıya aktarılması kalkınamamanın
temel nedeni olarak gösterilmekte· Burada hiç kuşkusuz çözümler farklılaşıyor· Dünya kapitalist
sisteminden kesin olarak kopuş ile dünya ekonomisinde tanımlanan hiyeraşik rekabetçi yapıda daha üst
düzeylere ulaşma önem kazanıyor· Her iki strateji de kalkınmayı amaçlamakta ve her iki yaklaşımda
kalkınma için devletin güç donanımını işaret etmekte·Kopuşçu ulusal temelli açıklamalarda devlet kopuşu
sağlayacak temel güç olarak gösterilirken, rekabette olumlu bir aşamaya ulaşma diğer bir değişle sistemin
kurallarını daha iyi yerine getirmek yada için ulusal ölçekte tanımlanan ortak iyiye ulaşmak için devlete
ihtiyaç duyuluyor· Devlet teknoloji, eğitim yada bilişim temelli gelişmelerde ve dahası bir fiil ekonomik
alanda gerekli yatırımlarla, kredi kullanım politikaları ile sürece müdahale edecek ve böylece uluslar arası
rekabette üstünlük sağlamanın temellerini hazırlayacaktır· Bu tarz bir kalkınma stratejisinin önemli
temsilcilerinden Alice Amsden¶in işaret ettiği gibi hükümet sadece Gerschenkon¶un işaret ettiği anlamda
kaynakları en uygun alanlara dağıtma anlamında banker olarak etkinlik değil, aynı zamanda kaynakların
ne kadarının, ne zaman ve nereye aktarılacağına karar veren bir girişimci olarak da etkinlik göstermesi
gerekiyor·
Kalkınma ve gelişme için devlete verilen bu görevlerin daha etkin kılınabilmesi için bu tarz ele alışların
işaret ettiği temel kalkınma seçeneklerinin açık bir şekilde Birleşmiş illetlerin (U RİSD) düzenlediği
Kalkınma Ekonomisini Yeniden Düşünme İhtiyacı adlı tartışma ortamına sunulan tebliğlerde görebiliriz,
-İlk olarak dış dünyanın belirsizliklerinden korunmak gerekiyor· Dış dünyanın ülke ekonomileri için esas
tehlike arz eden sermaye kaçışlarını önlemek için sermaye hesaplarını ve kısa süreli sermaye hareketlerini
sınırlamak ya da hızını azaltmanın gerekli olduğu işaret ediliyor·
-İkinci olarak ülke içi pazar ve kaynaklara güven verecek üretken yatırımlara yönelmek, ülkenin kendine
güven duymasını sağlayacak üretken gelişmeyi sağlamalı·
-Üçüncü olarak özellikle yetişme veya yakalama için teknolojiye, sosyal potansiyelleri değerlendirecek bir
dizi kurumsal gelişmeye olanak sağlayan katalizor olarak devlet kavramına özel bir önem atfediliyor·Son
zamanlarda Schumpeteryan özellikler dolayında biçimlenen ve ulusal teknolojik gelişmenin sosyal yönleri
ve teknoloji üretme için ulusal ölçekli atılım programları öne çıkartılıyor· Ulusal 2nnavasyon tarzı
gelişmelere alt yapı sağlayarak yetişme veya kalkınmanın mümkün olacağı belirtiliyor·
Kopuş ve yakalama mantığından yapılan bu tarz ele alışlarda ulusal ekonomi kaynaşmış bir bütün olarak
ele alınırken, yada öyle olması yönünde bir istek duyarken, kapitalizmin birikimli yapısal dinamikleri ve
bu dinamikleri harekete geçiren farklı nesnel konumları paylaşan sınıf yada grupları temiz modelleri
bozan sevimsiz gerçeklikler oldukları ölçüde analiz dışında tutuluyor·

"    

u u 
 ‘u ‘  




 "#     $ %&


   
Yukarıda zaman sınırlılığı dolayında yaptığım sınıflandırma ve sınıflandırmanın işaret ettiği kalkınma
seçenekleri günümüz Türkiyeµsinin de gündemini oluşturuyor· Özellikle piyasa yada piyasayı geliştirecek
devlet yönelimli piyasacı analizler Türkiye gerçeğinde hegemonik konumda olduğunu belirtmemize gerek
yok· Ama diğer yandan ulusalcı-devlet temelli analizlerin ise muhalif analizler içinde egemen ve
belirleyici olduğunu söyleyebiliriz· Günlük pratikler dolayında ele alındığında bu yaklaşımların
birbirleriyle oldukça tartışmalı olduklarını da söyleyebiliriz· Ama piyasa-devlet ikilemleri üzerinden
yapılan analizlerin aynı bilgi kuramsal kaynaklardan beslendiğini söyleyebiliriz· Her iki yaklaşımda
aslında sosyal gerçekliğe devlet merkezli bir açıdan yaklaşmakta ve kalkınma stratejileri devlete göre
konumlanmakta· Yani daha az devlet daha çok piyasa ile daha çok devlet daha az piyasa gibi ayrımlar bu
tarz ele alışların belirleyeni oluyor· Devlet merkezli bu ele alışlarda işin ilginç yanı detaylandırılmış bir
³devlet´ analizi de yapılmaz· Devlet tüm toplumsal ilişkiler dışında ontolojik olarak kendi içinde bir
gerçeklik olarak analiz ediliyor· Ama kendi için devletin neler içerdiği hakkında da bizlere yeterli kadar
bilgi verilmiyor· Devlet temelli yada piyasa yönelimli devlet yönelimli analizler için kalkınma kavramının
temel bileşeni olan ³ortak iyi´ kolektif aklı temsil ettiği ölçüde devlet özel bir önem kazanıyor· Piyasacı
yaklaşımlarda devlete ilişkin analizlerde bireysel sermayelerin özellikle sermaye birikim sürecinin krize
girdiği dönemlerde yeni istek ve talepleri önünde verili düzenlemeleri yeniden üreten ve kontrol eden
devlet engel oluşturuyor· Ama bu engelleri kaldıracak olan da bizzat devlet olacağı için devlet hem
değiştirilmek istenen hem de değişimi sağlayan aktör olarak liberal analizlerde şizofrenik bir algılama
olarak kendini gösterir· Bu tarz şizofrenik algılamaların temelinde devleti tamamen toplumsal ilişkilerin
dışında dahası sınıf ilişkilerinin dışında gösterme/algılama yatmakta· Oysa devlet ve piyasa kapitalist
toplumda sermaye birikim süreci ve bu sürece içkin olan nesnel sınıfsal konumlarca belirlenir· Bu
anlamda orada/uzakta bir DEVLET yoktur, devlet sınıfların çatışma/yüzleşme alanı olduğu ölçüde vardır,
bu çatışma ve uzlaşma sürecinde biçimlenir· Sermaye yada sermayenin farklı bileşenleri devlete karşı
yaptığı her çıkışta birazcık devleti dönüştürmekte ve dolayısıyla kendisini de dönüştürmekte, devlete karşı
derken de devletin temsil ettiği alanda aslında ya işçi sınıfına yada diğer sermaye yada sermaye dışı
kesimlere karşı kendi çıkarını temsil etmesi anlamında bir gerçeklikten bahsettiğimi belirtmek istiyorum·

u ‘‘ 

‘ ‘ 
‘‘‘   

 
 ‘‘‘‘    ‘ 

Geç kapitalistleşen ülke aydın, politikacı ve uzman kadrosu ülke ekonomisi üzerine yaptıkları analizlerde -
ister liberal ister ulusal kalkınmacı olsun genellikle dışarıdan içeri (outside in) olarak tanımlayacağımız bir
yöntem izliyorlar· Yukarıda işaret ettiğimiz devlet temelli bilgi kuramının da etkisi ile Türkiye¶deki her
hangi bir olgu-olayın temel belirleyeni genellikle dışsal değişkenler dolayında açıklanıyor· Özellikle
³bağımlılık okulu´ yada anti-emperyalist söylem içinde kapitalizmi hep dışarıdan içeri sızan bir gerçeklik
olarak analiz ediliyor· Piyasacı analizlerde ise dışarının içeriye sızması Türkiye ekonomisinin gelişmesi ve
ilerlemesi için temel bir önem arz ediyor·
Hiç kuşkusuz dışarının içeriye etkisi var, ama gerçeklik sadece bu etkiye indirgendiğinde eksik yarım
kalmış bir tablo ile karşılaşırız· Dışarısı dediğimiz zaman aynı zamanda bir içerisi ve örtük olarak içeriyi
tanımlayan bir dizi özelliğin varlığından söz ediyoruz· Hiç kuşkusuz ilişki eşitsiz bir ilişkidir· Ama bir
ilişkidir ve kapitalizmin dünya ölçeğinde gelişim sürecine bağlı olarak ilişkiye taraf olanların özellikleri
farklılaşmakta, farklılaşma süreci ilişkinin niteliği üzerinde önemli etkiler yaratmakta· Bu anlamda
dışarıdan içeriye yönelik analizlerin, içeriden dışarıya yönelik analizlerle zenginleştirilmesi gerekiyor· Bir
adım daha atacak olursak, içeri ile dışarıyı etkileşimci bir varoluş haline sokan kapitalizmin eşitsiz ve
bileşik gelişimine ilişkin teorik açılımın yeniden düşünülmesi anlamlı olacaktır· Bunun temel yararı her
şeyden önce kapitalizmin ve dolayısıyla kapitalizme içkin olan sınıfların geç kapitalist ülkelerde de var
olduğunu hatırlayarak, bu sınıfların tercih ve mücadelelerini analize katacağız·
Bu konuda bir örnek vermek anlamlı olacak iki gündür konuşmalarda ve sunuşlarda Türkiye¶nin 1980
sonrası gelişmesi genellikle ihracata yönelik sanayileşme olarak tanımlanıyor ve bu kararın temel nedeni
ise dışsal değişkenler dolayında yani 2F ve Dünya Bankasının isteklerinden hareketle açıklanıyor· Oysa
eğer içsel dinamiklere önem vererek analiz yapacak olursak, 1980 sonrası iktisat politikalarının temel
belirleyeninin Türkiye¶deki sermaye birikiminin geldiği aşamada az sayıda sermaye grubunun istek ve
zorunluluğu olduğunu görürüz· 1979-1980 TÜSİAD ve Devlet Planlama Teşkilatı raporlarına
baktığımızda bu yöndeki açıklamaları görüyoruz·

ð#'(   

Diğer yandan son zamanlarda çıkartılan yasalara baktığımızda yerel sermaye aktörleri ile uluslar arası
sermaye arasındaki çok düzeyli çatışma ve uzlaşma süreçlerinin nasıl işlediğini daha açık bir şekilde
gözlemleyebiliriz·

Böyle bir çerçeve dolayında baktığımızda kalkınma yazında göz ardı edilen aktörlere yani sınıflara
ulaşıyoruz· Sınıflar kapitalizme özgü uzun erimli bir süreç içinde üstlendikleri işlevlere göre farklı nesnel
konumları paylaşırlar, bu konumlar kapitalizmin gelişme dinamikleri dolayında farklı aşamalardan
geçerek sürekli farklı talep-istekleri ile kendilerini yeniden üretirler· Geç kapitalistleşen Türkiye için
belirleyici dönemlendirme, sermaye birikiminin sosyal toplam döngüsünün oluşum sürecinde gerçekleşen
farklılaşmalarla, sermayenin ulusal ve uluslar arası yönelimli olma aşama/zamanları olarak tanımlanırsa,
her bir dönem içinde sınıflar ve sınıf içi talep ve isteklerin farklılaşacağını göreceğiz· Yukarıda işaret
ettiğimiz devletin değişen görünümleri ise tam da bu dönemler arasında açığa çıkıyor·

$#c  c  )(  *+,-

Kalkınma kavramı kalkınma olgusunu sınıflar dolayısıyla toplumsal ilişkiler dolayında ele almadığı
ölçüde ³refah artışı´ ve ³zenginliğin´, ³millet´, ³halk´, ³ulus´ gibi homojen kabul edilen topluluklara
atfen ³ortak bir iyi´ üzerinden gerçeklik analiz edilmekte, yada doğrusu edilememekte· Örnek olarak
yetişme, ulaşma mantığı içinde işaret edilen teknoloji yada eğitim olguları, sosyal ilişkilerden bağımsız
nötr olgular olarak analiz ediliyor· Oysa özellikle de teknolojik gelişme, toplumsal ilişkilere taraf olanlar
üzerinde muazzam etkileri olan bir sosyal gerçekliktir· Bir adım daha atacak olursak, teknolojik gelişme
bir fiil sosyal ilişkilerde emek-sermaye ve sermaye içi bileşenler arası rekabet dolayında biçimlenir·
Teknolojiyi sosyal ilişkilerin dışında tanımlamayı tamamlayan bir diğer olgu ise kalkınmayı teknolojik
gelişmeye indirgeme biçiminde açığa çıkmakta·Özellikle sermaye birikiminin yoğunlaşıp-hız kazandıkça
ve dolayısıyla sermaye birikimi dünya ölçeğinde ağ tarzı bir dizi iç içe geçmiş ilişkiler dolayında
biçimlendiği ölçüde, içe yönelik sermaye birikiminin görece homojen sınıf konumları daha bir
farklılaşarak artmakta· Bu ise genellikle işaret edilen ortak iyi başka bir ifade ile halk için, ulus için, vatan
için vurguları dünya ölçeğinde hareket eden sınıf yada grupların kısa erimli çıkar eğilimlerini daha bir
güçlendirmektedir· Böyle bir aşamada ³ortak iyi kurgusu romantik bir analiz ve algılamanın ötesinde
anlam taşımaz·

#  *.*.

Sermaye birikim süreci hızlandıkça her kesimin çıkarları farklılaşıyor· Bu gün Türkiye¶de faiz, döviz
kur¶u, ücretler üzerindeki en küçük iktisat politikası karar yada uygulaması toplumun farklı kesimlerini
oldukça farklı ölçüde etkiliyor· asıl siz bu kesimlerin çıkarlarını ortak bir yerde toplayacaksınız?
Zamanım sınırlı olduğu için bu konuyu çok fazla detaylandıramayacağım, ama günümüzde özellikle de
eleştirel olmayan iktisatçıların sıkça ifade ettikleri optimumları yakalamamız mümkün görünmüyor· Kriz
süreci ile rekabetin artan acımasızlığı çıkarların dile geliş biçimini hayatta kalma stratejisine
dönüştürdüğünde, çelişkiler daha bir önem kazanıyor· Burada artık kapitalizmin yapısal özellikleri ile
karşı karşıyayız demek· Gerçekliğe ilişkin bu yakıcı olgunun analize katılması gerekiyor·
Af)Diğer yandan ³çıkar´ dediğimizde ve ayakta kalma mücadelesi dediğimizde güç meselesi belirleyici
bir gerçeklik olarak önem kazanıyor· İktisat teorisi nedense analizlerinde bu güç olgusuna pek yer
vermiyor, kalkınma yazınında işaret edilen tek güç var o da dışarıdan içeriye esen ve ortalığı karıştıran
güç· Oysa kapitalist toplumda sermaye birikim sürecinde güç, sınıfların kendi çıkarlarını harekete
geçirecek stratejiler oluşmasına neden olur· Güç derken uluslar arası yada büyük sermaye değil, bilfiil
küçük üreticiler-sermayelerle sermayeler yada işçi sınıfı arasında, yada para sermaye sahipleri ile küçük
üreticiler arasında açığa çıkan güçten bahsediyorum· Özellikle de kriz dönemlerinde ayakta kalma
stratejileri geliştiren her kesim donanımı dolayında gerçekliğe müdahale ettiği oranda gücün önemi daha
bir çıplak gözlemlenebilmiştir·
Güçle ilgili bir başka boyut son dönem bir gerçeklik olarak karşımıza çıkan ³politika yapmaya karşı
politikalar´ olarak tanımlayacağımız düzeneklerin geliştiriliyor olmasıdır· Yukarıda işaret ettiğimiz gibi
bu sürece katılmak isteyen tarafların/sınıfların bir kısmının kendilerine ilişkin çıkar ve talepleri açığa
çıkaramamalarına yol açıyor· Bunun en iyi ifadesi üst kurullar, uluslararası yasalar, uluslararası yargıların
oluşturulması sürecinde aldığımız mesafedir··
Gerçekliği oluşturan bu temel özellikleri saydıktan sonra vurgulanması gereken temel yönelim hiç
kuşkusuz eleştirel sosyal bilimcinin analizlerinde bu özelliklere yer vermesidir· Bu tarz eleştirel analiz
bize hazır cevap olarak kalkınma seçeneklerimiz ne olacak yönünde kolay açıklamalara götürmese bile
bazı alternatif pratikleri işaret edecektir·Peki, alternatif pratikler ne/neler olacak?

 u 
 ‘‘
 ‘ ‘

Ba)Eleştirel Analiz ve Eleştirel Olmayan İktisadın Sosyalizasyonunu Önlemek


Bir aydın/akademisyen olarak yapabileceğimiz en büyük şey, yapacağımız analizleri daha gerçekçi
kılmak· Gerçekçi kıldığımız zaman da, öğrenci arkadaşlarımıza ders sürecinde verdiğimiz ve
antidemokratik iktisat disiplinine ilişkin kurguyu aynen öğrencilere aktararak güç ilişkilerinin
belirlemesinde gerçekleşen bilginin sosyalizasyonunu sağlamamamız gerekiyor· Gerçekliği anlamaya
ilişkin alternatif anlama-açıklama tarzları geliştirip öğrencilere sunulması gerekiyor· Örnek olarak Adam
Smith¶in D·Ricardo¶nun ders kitaplarındaki kafaları, kolları kırılmış hallerinden kurtarılması gerekiyor·

=#%/
 01 %  % 1.  $/ 
  (  c$

e yapılacağına ilişkin temel politik açıklamaları sadece bürokrasiye ve devletin yetkilerine açıklamak
değil, esas olarak süreçten etkilenen kesimlere değişimin gerçek öznelerine aktarmak, iletmek gerekiyor·
Değişimin gerçek öznelerini işaret etmeden bürokrasiye yönelik bilgilendirme ve suçlama atın önüne
arabayı koşmanın dışında bir anlam ifade etmeyecektir·
Bc)Bir önceki vurgudan hareketle yeniden ve ısrarla politika yapmanın gerekli ve hatta zorunlu olduğunu
işaret etmemiz gerekiyor·Politika yapmanın önemini dört boyutta dile getirebiliriz·
"#2   3. 
Haklar politikası bir dizi unsuru içermekle birlikte iki temel hakkı burada işaret etmek anlamlı olacaktır·
-Herkesin politika yapma hakkı ve dolayısıyla çıkarlarını işaret edecek örgütlenme hakkı ısrarla
belirtilmeli
# 4*   3. 
Kalkınma kavramının işaret ettiği genel ortak iyi adına değil, insan olarak insanca yaşamak için gerekli
olan şeylerin talebi politik bir dile dönüşerek ihtiyaçlar temelli istemlerin harekete geçirilmesi
gerekiyor·Beslenme, barınma, sağlık, eğitim,ulaşım gibi ihtiyaçları bu dünyadaki üretim rahatlıkla
karşılayacağı halde, istek ile ihtiyaç arasındaki ilişkinin bozulması bu temel ihtiyaçların karşılanmamasına
neden olmakta· İstekle ihtiyaç arasındaki ilişkiyi bozan değişim değerinin egemenliğini sorgulayacak
ihtiyaçlar politikası geliştirilmesi gerekiyor·
#c 3.  
ºinsiyet, din ve dilin tanımladığı kültürl konumlar kimlik politikaları olarak herkesin kendini ifade etme
ve var etme hakkı olmalı ve bu olanağı elde etmenin politik kanalları yaratılmalı··
#56    % *  *  / *  3 
Yukarıda işaret edilen tüm etkinlik-pratiklerin ulusal sınırlar içinde kalmadan dünya ölçeğinde
gerçekleşebilmesi gerekiyor·
Tüm bu etkinlik halleri gerçekleştiğinde ancak insanın mutluluğunu içeren bir kalkınma, doğal
zorunluluklardan kurtulan insanlığın toplumsal zorunluluklardan kurtulması ve toplumsal baskılardan
özgürleşmesi anlamında kalkınma, kendisini gerçekleştirme anlamında kalkınma kavramlarından
bahsedebiliriz· Doğayı yok ederek, kadınları baskı altına alarak, diğer ulusal-toplumsal var oluşları rekabet
sürecinde arkada bırakarak, kalkınma için her şeyi denetleyen gözetleyen bir devleti yücelten kalkınmanın
kalkınma olacağından şüphe duymaktayım·
Kusura bakmayın sabrınızı taşırdım ama·
OTURU BAŞKA 2- Efendim, Fuat Bey tabii biraz süresini aştı ama, tebliğinin entelektüel cazibesi
dolayısıyla ben Başkan olarak kendisini tolere ettim fark ettiyseniz·
Teşekkür ediyorum tebliği için·
Bu arada hatırlatayım, değerli öğrenci arkadaşlarımızdan ve izleyicilerden panelist arkadaşlarımıza soru
yöneltmek isteyenler olursa o soruları alabiliriz, daha sonra soruları cevaplamak için kendilerine bir ek
süre daha vereceğiz·
O yüzden ben, bu bilgileri verdikten sonra sözü soruları cevaplamak üzere Ercan Beye veriyorum·
Buyurun Sayın Fuat Ercan·
FUAT ERºA - Teşekkürler·
Bana gelen soruları cevaplamam mümkün değil, zaten bir önceki konuşmamda zamanımı epey aştığım
için bana sorulan 17-18 soruya cevap vermem mümkün görünmüyor·
Soruların önemli bir kısmı Türkiye ekonomisinin başarısızlığı üzerine·
Sunuşumda benim her hâlde içkin olarak vardı· 1980¶den itibaren gerçekleşen süreç aslında bugünlerde
hem başarılı oldu, hem de başarısız oldu diyebiliriz· 1980¶li yıllarda dışarıya açılmak isteyen kesimler
açısından bakıldığında ³ihracata yönelik sanayileşme deniyordu´ dünya piyasalarına açılma süreci adım
adım gerçekleşen bir proje oldu· Bu anlamda yukarıda işaret ettiğimiz sınıfsal bakış açısından toplumun
belirli bir kesimi için süreç başarılı oldu· Ama uluslararasılaşma sürecini başaramayan sermaye grupları
ile sermaye dışı toplumsal kesimler bu anlamda başarılı olanların maliyetini son yirmi yıldır ha bire
ödüyor· Burada ikinci tarz sorulara yöneliyoruz; ³peki devlet Türkiye¶de sermaye birikimini, kalkınmayı
desteklemiyor mu?´
Bana kalırsa Türkiye¶de devlet 1979¶dan sonra uluslararasılaşmak isteyen az sayıda grubun istek ve
beklentileri doğrultusunda zaten birçok şeyi gerçekleştirdi· Diğer bir arkadaşın sorusu kaynak aktarma
özellikle kamu borçlanma gereği kaynak aktarma bu anlamda özel bir önem kazanıyor· Türkiye¶de kamu
açıkları« Liberal arkadaşlar olsun, diğer arkadaşlar olsun kamu açıklarını ifade ederken hep sorunu siyasî
karar alıcıların problemi olarak gösterdi· Ama şunu düşünebiliyor musunuz? Burada tam anlamıyla
aktörlerin ya da sınıfların belirleyici olduğu bir alan· İşte özelleştirme pratiği devletin sermaye birikimini
destekleme ve kaynak aktarma anlamından başka ne anlam içeriyor· Kamusal alanda birikmiş toplumsal
zenginliği, toplumun bir kesimine sermayesini değerlendirsin diye aktarıyorsun· Diğer yandan sermayenin
etkinliğini ve yatırım kararlarını olumsuz etkiler diye vergi almıyorsun yada Huricihan hocanın vurgusu
ile sermaye devlete karşı vergi vermeme yönünde bayrak kaldırıyor, isyan ediyor·· Sermaye vergi
vermeyecek, elindeki parayla kamusal servet ve işletmeleri satın alacak ve sonunda devletin kendisini
yeniden üretmek için tek çare olarak borçlanma kalıyor· Bu sınıfsal bir tercihtir·
Diğer yandan kısa süreli sermaye hareketleri de bu kesimlere dışsal finans yaratmaktadır· Bu anlamda
negatif, sıfır toplamlı bir oyun değildir· Burada da bir kaynak aktarma mekanizması var· Kaynağın
maliyeti toplumsallaştırılırken, aynı zamanda toplumsal denetime dönüşürken, bu kaynaklar özellikle
bankalar kanalı ile yine az sayıda süreci denetleyen yerel ve uluslar arası kesime aktarılmakta· Ama,
aktarılan kaynağın bilfiil aktörü de, o mekanizmaları sağlayan da bizim etkin olmadığını düşündüğümüz
devlet, devlet kurumu, bürokratik yapılanma·
Olaylara bu şekilde bakıldığında başka vurgulanması gereken bir diğer olgu, Türkiye ve diğer geç
kapitalistleşen ülkelerde gerçekleşen dünya piyasasına açılma yönündeki eğilim ülke içinde belirli bir
aşamaya ulaşan sermaye gruplarının yani ithal ikamecinin zor denen aşamasında kendini yeniden
üretebilmek için bazı durumlarda dışarıya açılmak ama genellikle de içerideki kaynağı kullanmak için
dışarıdan enerji toplamak zorundaydı ve bunu gerçekleştiriyorlar·

p
p

 c  ..


Posted by: Fuat Ercan on: July 9, 2006

°p 2n: Sunumlar
°p ºomment!

 c  .. c   $..7.* - *.6(  c  
%c 8 9

Fuat Ercan ve Özgün Biçer**

D 
  
 
  
‘  ‘‘  ‘  
 ‘‘ ‘ !



 

 "


# ## ‘ 
 ‘$%P·Samuelson)D‘

  
‘ ‘"
 ‘#!‘  
‘ ‘ ‘ ‘ # #&#


‘ ‘ 


&$(Ekonomik Yaklaşım Kongresi¶nde Bir Öğrencinin Sorusu)

D 

‘ 
  

‘‘ ‘‘" 


 ‘‘‘ 





‘ '
‘ ‘ ‘ 

 (‘ 

"  ‘ !


'

 

‘   
‘‘!
"  ‘

'

‘(‘‘
‘ (




(



 ‘(‘‘‘ · (·Gandhi¶den aktaran Kumar,1988,452)·

I-Giriş: Bir önceki   ‘ ‘   "


) 
alternatif kalkınma seçeneklerinin eleştirel
dökümünü yaptıktan sonra, alternatifleri sıralarken iktisat ideolojisinin sosyalizasyonunun önüne
geçilmesinin önemi üzerinde durmuştum[1]· Eleştirel-alternatif bir çerçevenin geliştirilmesi
açısından iktisadın işaret ettiği bilgilerin toplumsallaştırılma yol-yöntemlerinin analize dahil
edilmesi gerekiyor· Genel olarak tüm sosyal bilimlerin, ama bizim açımızdan iktisat disiplinin
işaret ettiği bilgilerin toplumsallaşmasının bir çok kanalı olmakla birlikte (gazeteler, TV,
konferanslar vs), belirleyici ve organize olan kanalın eğitimin sistematik olarak gerçekleştiği
iktisat bölümleri ve bu bölümlerde okutulan 
‘ ‘olduğunu belirtmemiz gerekiyor· Ders
kitaplarında var olan bilgi ve bilme biçimleri, disipline eden ve hiyerarşik bir yapıya sahip olan
okul aracılığı ile öğrencilere aktarılıyor· Bu hiç kuşkusuz iktisat disiplinin işaret ettiği bilgiler için
de geçerlidir· Genel geçer iktisat ve onun işaret ettiği bilgiler, ders kitapları sayesinde seri bir
şekilde toplumsallaştırılıyor· Bilginin niteliğine ve nasıllığına ilişkin sorunlar ne kadar önemli ise,
bilginin belirli bir biçiminin sosyalizasyonunun yol ve yöntemleri bu anlamda bir o kadar
önemlidir· Ama ne yazık ki bu konu üzerinde pek fazla durulmuyor· Yapacağımız bu sunuşta ise
aslında genel geçer algılamaya göre genel-geçer iktisattan oldukça farklı olan kalkınma
iktisadının bir yandan nasıl iktisadı tanımlayan temellerden uzaklaşamadığını işaret edeceğiz,
diğer yandan ise bu farklılaşmama halinin nasıl kalkınma iktisadı adı altında ve farklı bir bilgi
biçimi olarak ders kitapları aracılığı ile sosyalizasyonun sağlandığını göstermeye çalışacağız·
Böyle bir çaba birbiryle ilişkili iki soruyu gündemimize taşıyor; ± kalkınma iktisadının ne olduğu
veya nasıl tanımlandığı (burada temel de iktisat disiplininden farklılığı yada benzerliklerini açığa
çıkarmak gerekiyor) ve , -diğer yandan kalkınma iktisadının bir bilgi olarak yeniden üretimi ve
dolayısıyla sosyalizasyonunu sağlayan kalkınma ders kitaplarının niteliği önem taşıyor· Birbiri ile
ilişkili bu iki sorunun ders kitapları açısından oldukça önem kazanan bir diğer özelliği ise;
kalkınma iktisadı ya da düşüncesinin tarihsel süreç içinde geçirdiği değişimleri, ya da belirli bir
zaman içindeki farklı açıklamaları ders kitaplarında bulabiliyor muyuz? Yukarıda işaret ettiğimiz
sorulara cevap verebilmek için öncelikle ³ders kitaplarının´ işlevlerini ele alıp tanımlamaya
çalışacağız, daha sonra kalkınma kavramının iktisat disiplini ile olan ilişkisini ele aldıktan sonra
tarihsel süreç içinde iktisat disiplini içinde süreklilik ve kopuş olarak kalkınma yazının
gelişimini ve kalkınma olgusunun nasıl tanımlanacağına ilişkin kısa bilgiler vermeye çalışacağız·
Son bölümde ise Türkiye gerçeğinde kalkınma ders kitaplarını yukarıda elde ettiğimiz çerçeve
içinde değerlendireceğiz· Bu bölümü gerçekleştirmek için üniversitelerde iktisat bölümlerine
baktık· Bölümlerdeki kalkınma iktisadı derslerinin içeriklerini (Tablo:2) ve bulabildiğimiz
kalkınma iktisadı ders kitaplarını (Tablo:3) inceledik·

II-Disiplin ve İktidarın Araçları Olarak Ders Kitapları Normal yada W.L.Hansen¶in ifadesi ile
µgerçek¶ kitaplar ile ders kitapları arasındaki fark, ders kitabının ders kitabı olmasıdır ve esas
problem de budur.(Hansen,1988,271). Ders kitapları ilk elden belirli bir disiplinin bilgisini,
disiplinli bir şekilde standartlaştırarak aktarma amacını taşır. Bu anlamda ders kitapları
sadece yardımcı bir araç değil, disipline ilişkin müfredatın çerçevesini belirleyen bir özellik
taşır (Crossley ve Murby,1994,99). Detaya girmeden önce kısaca şunu ifade etmemiz gerekiyor,
bilginin niteliği ve özellikle toplumsal işleyişle ilişkisi ve güç donanımı ile bağlantılarının
detaylı olarak ele alınmasına karşılık, bilimin sosyalizasyonunu sağlayan temel yollardan biri
olan ders kitaplarının işlevi çok fazla ele alınmamıştır. Oysa D.Seers¶in özellikle de kalkınma
ekonomisini eleştiren önemli çalışmalarından birinde, ders kitaplarının öğrencilerin zihnini
belirli bir kalıba sokma işlevini diğer tüm alanlardan daha etkin bir şekilde yerine getirdiğini
işaret edecektir. Öğrenciler ders kitaplarını sadece tekrar tekrar okumaz, ama ders kitaplarını
³doğrunun kaynağı olarak´ görürler.´ (Seers, 1967,14). Aslında bir adım daha atarak
öğrenciler hemen hemen hiç sevmeseler bile, ders kitaplarından dolayı şartlı refleks tarzı bir
içerilme süreci yaşıyorlar. Bu ifadeyi hemen hemen her yıl gerçekleştirdiğimiz küçük bir
gözlemle daha açıklanabilir hale getirebiliriz. İktisat bölümüne gelen ve henüz ilk aylarını
yaşayan öğrencilere ve son sınıf öğrencilerine ³Neden Türkiye bu tarz ekonomik sorunlarla
karşılaşıyor?´ yönünde bir soruyu yönelttiğimizde, birinci sınıf öğrencileri henüz iktisat
disiplinin belirlenmiş ³gizli ajandasınca´ içerilmediği için doğru olmazsa bile oldukça farklı ve
kendilerinin akıl yürütmelerinin ürünü olan zenginlik içeren cevaplar verebiliyorlar, oysa
son sınıftaki öğrenci arkadaşlar ise indirgemeci ve genellikle aynılaşan cevaplar veriyorlar.
Aynılaşan cevapların kaynağını araştırdığımızda, kaynağın ilk yıllardan itibaren aldıkları ve
genel çerçevesini neo-klasik iktisadın çizdiği ders kitapları.$6/66 01*.6- %
 8  $11ð-   $ 0ð!$ 8 =*
. .* == 0-/   . ð   .  4
41.* ==* $ $* $/.* .   $ 
=!$/* $ .* = $$1
=-.* 66$.86 .6668   .$6/66
0**=-:.!;<=># .* $!.* =66.  
 /1$1)=/!+.86 . . /
*.86 $*  $/.86 =./6.$/=
$-*  .* =$=$/.86 !.* 
= =*  !.* ==$8.  
$$   .$ 4 04=$8araştırma nesnesini $
= .* =$ $  *$   =
*01$!.86 . güç-iktidar $= /-=
$ - 1-*1- .$6/6.86 $!
.  $.  8 .86 : 6!;<<?#$ 4 
0ð.86 $6-   )0- 1$8+-   /
=1ð=    $.66 =$    $ 
. 6 *  ,.6ð 6!$ ==$ 4 4  1
 -   $ -.666= /   /   *  :,.6ð 6!
@??A# )% 8 + .6.6 =6= /  $     =
 = . ð  % 8 $ 1/ / * ð $   $ 
=.    * =- 6.6$ = 8B")$ gerçek söylemin bir
birikmesi!=$. !=*!=1. -*=!*=!
$ *$= 6$ $!=6$ $ *.   =6$ *.6* 
*belirli bir gerçeklik ekonomisi . $ $ 6* 6  . -  $ 
  $ 4  1= /- ð 4  1*.6* $ 
6* 6 * =- +:,.6ð 6!@??A!C># '0*=$   $ 
4  1= / 4 !ð.  )gerçeklik arayışı kurumsallaştırılır,
meslekleştirilir.:,.6ð 6!@??A!C>!6 6 =   # "   *
$   $ 66  8"toplumun normalleştirilmesi
:. - .ð*# -.66$6 6 /=*. 
$8    )$8) *-  $ )= *  !=  *-
=   $ +*  ð$ :,.6ð 6!@??A!C># . .$6/6
 8 .86$ $8ð$ ! $ð.86 . $/!  .86 . 
$8$ðbilme biçimlerini de $8    =$8
   1ð$ayıklama, normalleştirme, hiyerarşileştirme merkezileştirme
6 $ ,.6ð 66$/)=$)=$+=1 .= 
 * $  .= $8$4==$8.  $1-* 8$!
*ð =0*ð$8=6=* *$!   $ = /  66$6!
$ /* 8$!       *$+:,.6ð 6!@??A!;<;# '  *
66  8!$/01$!.*   8     *8!4
8  $ =$8.66.  /  .* . 6*6$* $/.* 
=6 4.  .66$6/6* 8 0-==11.  
 -$!$8    1ð0.6 $ =.66 
,  ==1-$$8=6   $ . -!$8 $ 4
$8*!  $ð/*  ! $=61==
 sosyalizasyonu  /  ð /  *.*0$= (6.6$ 
.66 ð $ 8 !$$   ==ayıklayarak,
normalleştirilerek, hiyerarşileştirilerek merkezileştirilerek =6  $ 4  = 
.86   ð /= 3 - .6   * bilimlerin sosyalizasyonu
sorunu! $ $ *$1 /  $ 0=
1 D-/ $0=!/ $
. .ð6  $ 4 . -   6* 6"*  = *1!
  $/$1-$/ *$1=8  4 
 $ * 8  = !=.= .  0/ð=    
-!/ $.664* $  7 .666* 0=6 $ 
4   * =- D/ $.6!$  ð*$1ð
=  ! 0$$ .* =$0-    
=*. iktisadın $*$1$. **  /= 
.* $!$ 8 .$6 0.$6/660*- *. 
 $.$6/6 .$6 *./6   $ $ 4 .0. =.6
  !.$ . * * $  $ =01$  *
 * "$ 8 $. *$  $  Ë  .E% ( ð4$
* 8    $ .* =$ $$ 4 .$ =:F=..#
1-$0/$/ $  -  * $ 8 
. - *.6$ ==-*===  *$ 4 .
==$-.$ 4 .   =$1-$ $$/=:.E
ð4$!;<>?# $  $ 8 $ .66 .*6* $ 
   . $/!.*6  -  1-$* 8 
.$6/66 $=- .*6   /./6$1*    . $ 
4 $$!*.  /-  .666 0- $$
   - 3 6 6.6ð..ð $$ ==6.666 /   *
0 $   =0$*. @G. *  $ 
 4    =6*  *  =-=0- -$
 6.6 =!$ =.  .$6  1$$**  
=-  $$6  $ =.66 Ë  - $ 8
 8  $  $. tekelci rekabet  1-=0
$*.: -!;<>>#  .6.66    $  / = 8
= $/ $ = ! 4! ð $.! 4  8 $   =
=  * 6  c 8A;$!;H= * 8$0*. $  
 .6 $ 8.$6 0$/:   !=  ! *.!
$ *.!-#  *    *=   = :.6!;<<I!;CI# 211
.6$  *     6.6 = *     / * .6 
$JCG6.6* ð 8  ! $ð 6.6=  $ 4 
$*-   0=*$=! =/$ 
 8/= -6*66. $ %0/ $ 
$ 4  =6$=. $  6.$ 8 $ =0-*=
$ = !  =6=   ð =.$6/66=$/-$
 4   K ð' E =ð*$ * 8/.6 $  6.6
=  = $*  .  = /  )60*=$$1$1* $ 
4 4  .6 = +:ð' E!;<<<!CH=# ,  $/* $ ;<=? = $ 
3   6.
4ð ð..ð E K E* -$/00-$ 
../.66$6/656 ../c.  ð66 
  $ ..*$11ð *   $/..*
6$1-*$    *-  $ *  $     $/= 
c.*  $  =   $ *6 $ . * -  
 $ $./6..=  * /$ =:F=..#.$6/66=
.0/ 0$/ = ..0/$ =$  *
*ð/ $ð+:E 6.!;<=C#  $
 8  /* -  /-$  .  $ $=
.*$ * .  6    $ *  $ =
4    $ 8 ð* K 2=6! $ 8 
0/ð*."  $  $/ $   / *  /
.   =6$=$     *.  =$66$6/66
=*.:2=.6$    K !;<>I# 6  $ 4666-$ 8 
  .$6 .8.  = $/$  *.  
$ 4 $ 0.8 / *0ð/$ $*.: 
K$ !;<>I# 6=0*ð=* $ 0/ð*6-  * / * ð 
=$. 6/ - *.  $/* $  $ð. 6   
  *8!.6= $   / * ð    $ 66*. 6
 $  $ 8  . ! .$6/6 =$  / * ð =
/ 48.$6/66==-:K !;<>I# %/* $     *
 /= *6  0$1/1*6 $ $  /- =!
 6.6 = =-$ 8 .$6  .86 *  $/
*$$6  c 8 1! 8 1.
*011$ 4   $  $84 $$ $   $8
4 $$/ $ = .61$ 1$  *0$ 8 $ 
4 $ 2c=ð $ /1ð$$*
  /=$* . =6  $ 0 c= $ 1
* .$6 . *$ $ == $/=  =6$ 8 $ 
 $*.6  444== =66 $/ 
$ 6.6*6=0/1*.$6/6$ ) *0=$ =  
. $/!..*1$1* $ =-.$6/6+   * 8
:c=!;<=<!I;C# $  $  /$ $=6/!=  =
$1-$*  0/ 8 1 $0/ð$
  /=. *.$6/66=  = . Ë.  .=.6
 $$$ */=6 -.  c    $0/* 8 =
.  .6 Ë .=.! - 1$ 0/ð == 
*-.66*0 L =  )( 0/$= ð 8
*- ( *08.  G) 4  *.6JM 6
$66$ 1 $8$* 8  * $ * 8   0***- (  
 $4$66$ $./6. 48.  6* 6  ð . =
0/*- +: .=.!;<=I!;A<# ' ' $$* 8/- 2$ 
/$c c6 $ *=$  2$ $ =. * 
/$!.$.6-6ð6*1-*$ !  0-%./62N
1$ 4 *!$ =-/ / $c6 !;>HA*$ 
L4 K..$6$. *$ /$=1. * 8*ð= ==
$/= /0-= $/ð$$1-=6
$1-$=*ð. 4 - .   !$ 8 $:c6 !;<>># 
($6  .86    $ 8 0=0-/!
  .*  / $ð $  $/=  $ 4   -
$$ 6 .  *   1ð 8.     *   $ 4 $ 
011$ 4$    $    * .    
  $  =01$.66 $ 8 ! /   *
0*   $ $ 4 $./6= $ $ð $.   =6$
. 6   -.6$ 60-/.66-.6ð6 $.     
$1* $*  =. 6 $/$ !.. 61-$=66 $/
$/  -$$ = *. '1!1   1* =
$  $  $=*ð. $/   -$ 4$- 
6  $  /-.=$8     * $ 8 ! *-  $ 
= . *   $   *0!   
1ð$ 
4=.*6!-.*6    .6ð6$ 
 -$$ =  0*ð$ 8 $8$   $ 4 
$* /=11* .666  -$$ = .6 6
$   *-  $  /=11"=  .O  -$
$  !$ 8  .6   $.6 %/* $   
$$=   $ =4* .6666 % 8 $ =*./66/6
  / $ 4* 11$.      -$/!=
$  =ð0 48.   - =6 01 0*ð-  
*dışlama mekanizmaları, 4   -= .* - *. .$6/6   
 %   - = -=* - * $     $ =
$$ 6 :0.  
&=* $  "$/  #!= -$* - * $ 
==  $ = 6*664  ð$!  
.6:0.  % ð $.6=11- / * /.$6/6 
 $* $ =0111-$   -#$ = .66 AG
1=6
6 6 $ . $ 8 8 $/. $/!$1* *==
$1-$  $/01$$10/ð0/  
1/=- *. % 8  *0$..7   *-
 *.!11$ 8  $. 6*6       -  
/$./6 7!$..7  $  / = -  =6
işaretler ve düzenekler  66 ð / 0 6 /==
$*$1.   / $/0$  .$ 4 0 
.   $ 8  $ð /*$18  -!
.$ 4 0*$1.6   $/.6  /01$=
lehimci mühendislik $ 01   $8*0.  $
=66 * :8$ð.#0HG.$ 4 0 iktisat politikaları
üzerinde *./6  !01=. olması gereken $/$olan 1-$=$
.66 =G $$  . =6 /  $/0*
0- 0 $ 1=60- $ 8 =  $ /
  * *0 ,$ Pozitif Ekonominin Metodolojisi $  !$
 8 * 8 0-$ /   ð =$.6 =   $ 
8.- $  ð!==$66$  /  ð $/0ð$$./6
$=66 ð  * 8 .$6/66=   $8. $ 
$./66/60=- 6  $  $-= =$11-
/ $ð:,$ !;<HC# 6 $ /  *.  ð 
411). + $  -$  *.=0*ð =4ð14$
  *. c 8 =.      $ / 
-$ 8 !*  $!.      
1$. $ =0*ð$6- = .     
/$$ K   $ =. =)    * $ 
$11ð$/!şeyler  $ ð$*./6   /! 
 * =  * 6  =    .1. $ 
 $ gerektiğini´ vurgular· Walras¶a göre ³iktisadın saf teorisinin her yönüyle fiziko"
matematiksel olması gerekir·´ Eleştirel olmayan iktisadın tanımladığı bu dünya, iktisatçı için
oldukça uygun bir dünyadır, çelişkilerden arınmış bu dünyada, iktisatçı sistemin arada bir
işlemeyen parçalarını işaret ederek tamir edilmesini istemek ve sisteme içkin çelişkileri gizleme
gibi işlevlerle tanımlanmıştır· İktisadın dünyası ile iktisatçının bu dünyada üstleneceği işlevler,
ders kitaplarının içeriğini de belirliyor· İktidarın genel işleyişi ile uyumlu olan bu dinamik
etkileşim iktisadın bir alt disiplini olan kalkınma iktisadında oldukça kompleks bir biçim alıyor·
Belki daha doğru bir değimle alması gerekiyor demeliyiz, özellikle Türkiye¶de kalkınma iktisadı
dersi için yazılan µkalkınma iktisadı¶ ders kitaplarını incelediğimizde bir ‘ ‘ ‘ halinin
olduğunu söyleyebiliriz· Taşlaşma hali oldukça eleştirel bir ifade olarak kabul edilse bile, bir
yandan gerçekliğin muazzam değişimine karşı direnen kalkınma ders kitapları ve daha da kötüsü
bu alanda oldukça sınırlı sayıda çalışmanın yapılmış olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız· Okulda,
sokakta, evlerde ve içki sofralarında ³bu ülke nasıl kalkınır sorusu´, ya da ³ne olacak bu halimiz´
türü ifadeler dile getirilmesine karşılık, bu alanda yeterli kadar çalışma yapılamadığını
görüyoruz· Kalkınma iktisadının özellikle son elli yılına baktığımızda hemen hemen tüm Latin
Amerika ülkeleri ve Hindistan, G·Kore gibi ülkelerde oldukça farklı eleştiri ve çalışmaların
yapıldığını görüyoruz, fakat bu zenginliğin Türkiye¶de gerçekleşmediğini üzülerek söylememiz
gerekiyor· Bunun Türkiye¶ye özgü nedenlerinin incelenmesi bu çalışmanın konusu değil, ama bir
çalışmanın konusu da olması gerekiyor· Bu aşamada kalkınma ders kitaplarının neleri içerdiği
sorusuna cevap verebilmek için kalkınma iktisadı olarak tanımlanan disiplinin ne tür
tanımlamalara konu olduğunu ve zamanla nasıl değiştiğini kısaca göstermeye çalışacağız· Bu bir
yandan kalkınma konusunun gittikçe zenginleşen dünyasını açığa çıkarırken, aynı zamanda ³ders
kitaplarının´ bu değişimlere pek açık olmadığını da bizlere göstermiş olacak·

III-Kalkınma İktisadının Tarihsel Değişimi ve Bilgi Tarzının Niteliği

Kalkınma iktisadı, kapitalizmin eşitsiz gelişimi sonucunda açığa çıkan iktisadın bir alt
disiplinidir· Bu anlamda bu disiplinin ontolojik nedeni, kapitalizmin eşitsiz gelişim dinamikleri
iken bilgi kuramsal kaynağı farklı donanıma sahip toplumsal ilişkiler ve yapılar arasında
‘ ‘ ‘‘dayanır· Karşılaştırmaya dayalı analiz tarzı, sadece kapitalizmin yapısal ve eşitsiz
gelişimine ilişkin gerçekliği göz ardı edilmesine neden olmaz, aynı zamanda bizzat bu eşitsiz
donanım farklılığı karşılaştırmanın kriterlerini de tanımlamış olur· Karşılaştırma bir anda
farklılıkları ölçmeye ve farklılıkları ölçüldükçe hiyerarşik bir sınıflandırmaya yol açar· Hiyerarşik
sınıflandırma da kapitalist toplumsal ilişkileri belirli bir düzeyde yaşayan erken kapitalistlerin
toplumsal özellikleri idealize edilirken, geç kapitalistlerin ne kadar geri, azgelişmiş olduğu da
tanımlanmış olur· Sınıflandırma örtük olarak rasyonel-rasyonel olmayan, ileri-geri, normal-
anormal, sağlıklı ± sağlıksız olan biçiminde tanımlandığı ölçüde, rasyonel olmayan, sağlıklı
olmayan, normal olmayan üzerinde rasyonelleştirilmesi, sağlıklı hale getirilmesi yani
normalleştirilmesi için gerekli müdahaleleri de meşrulaştırır· üdahalenin meşrulaştırması ve
bunun için hazırlanan reçetelerin uygulanması, verili eşitsizliğin önemli sonuçlarından biridir
ama esas ve daha önemli olan ise bu sınıflandırmanın kendisinin kapitalizmin idealize edilmesine
yol açmasıdır· Böylece bir yandan kapitalizm idealize edilirken, diğer yandan ise azgelişmiş, geri
kalmış ülkelerin idealize edilen konuma ulaşması, yetişmesinin gerekliliği işaret edilir· Bilgi
içerikli bu gereklilik, aynı zamanda verili toplumsal ilişkilerin idealize edilen kapitalist toplumsal
ilişkilere yöneltilmesi için yapılması gereken ‘(‘

 işaret eder· Kalkınma teorisi aslında
örtük ya da açık olarak her zaman için kapitalist gelişmeyi işaret eder· Kapitalistleşme için
gerekli müdahalelerin yol ve yöntemini işaret eder· Böylece müdahale meşrulaştırılmış olur·
Kalkınma iktisadı, iktisadın ³oluşa değil de varlığa yönlenmiş´ yöntemini kullanır ama önemli bir
farkla· ³Oluşa değil de varlığa yönelmiş´ yöntemde, ax Horkheimer¶in ifadesi ile ³verili
toplum biçimini kendini yineleyen hep aynı süreçlerden oluşan bir mekanizma olarak görme´
eğilimi vardır (Horkheimer, 2005,11)· Bu önemli fark, iktisadın mantığı içinde biçimlenen
kalkınma iktisadı belirli bir varoluşu, diğer tüm varoluşların yerini alacak biçimde tanımlıyor·
İktisadın temel yönelimi kapitalizmin verili ilişkilerini mutlaklaştırmak iken, kalkınma iktisadı
ise iktisadın verili kabul edilen bir varoluşu başka toplumlarda kurgulama işlevini üstlenmiştir·
Kalkınma iktisadı ve dolayısıyla kalkınma ders kitapları yaşama müdahalenin belirleyeni olan
‘  ‘‘

ile kendi içsel mantığını oluşturur· İktisat disiplinin kapitalist toplumlarda
işaret ettiği iktisat politikaları, verili işleyişteki olası aksamaları işaret etmesi ya da verili
mekanizmanın güçlenmesine yönelik
(  (
  azgelişmiş toplumlarda ‘  ‘
‘

ile birlikte  ‘‘‘ 

dönüşür· İnşa süreci genellikle de modernleşme,
batılılaşma, kalkınma, çağdaşlaşma ifadeleriyle gerçekleşir/tirilir· Kalkınma iktisadı gerçekliğe
müdahale etme yol ve yöntemlerini işaret ettiği oranda, topluma içkin olan egemen sınıf ve bu
sınıfın stratejileri, dolayısıyla güç ilişkileri ile birlikte işleyen bir süreçtir· İnşa süreci emek-para
ve meta piyasasının oluşturulması anlamına geldiği ölçüde, aslında sınıfların oluşumu/gelişimi
anlamına gelir· Ama çok daha önemlisi, bu inşa süreci sadece sınıfların oluşumu anlamına
gelmeyecek, bu oluşumu hayata geçirecek teknokratların/bürokratların oluşmasına da yol
açacaktır· Kalkınma stratejileri kapitalizmin yapısal özelliklerinin ve sınıfsal oluşumunu/inşasını
sağlarken, bunu sağlayacak bir grubunda gelişmesine yol açar· Özellikle planlama teşkilatının
kurulması, toplumsal gerçekliği sınıfsal ve kapitalizmin yapısal özelliklerinin ötesinde daha çok
³ortak iyi´ adına hareket eden bir kesimin oluşmasına yol açar· Aslında bu açıklamaları biraz
daha detaylandırırsak, kalkınma iktisadının varoluş koşullarını da açığa çıkarmış oluruz·
Kalkınma iktisadı diğer sosyal bilimlerden farklı olarak, oldukça eşitsiz donanımda olan
toplumsal gerçekliklerin varlığında ve özellikle bu farklı donanıma sahip olan toplumsal
varoluşlar arasındaki ilişkiler sonucu oluşan bir disiplin olarak gelişmiş/geliştirilmiştir· Bir
disiplin olarak kalkınma iktisadını tanımlayan bu temel özellikler ve bilgiler, ‘  ‘

‘ ‘‘ ‘  ‘toplumsallaştırılarak yeniden üretilir· Özellikle sanayileşme, endüstrileşme,
gelişme gibi bir dizi çok ortak kabul gören kavramlar üzerinden kalkınma olgusu, zamanla geç
kapitalistleşen toplumlarda, sınıf ve kesimlerin farklı taleplerini karşılayan büyülü bir sözcüğe
dönüşmüştür· Kalkınma iktisadı ders kitapları için önemle belirtilmesi gereken bir şey varsa, o da
kalkınma iktisat disiplininin nüfuz ettiği her alanın çeşitli ve yoğun eleştirilere maruz kalmış
olmasına rağmen, bu eleştiriler genellikle ders kitaplarına girememiştir·Kalkınma iktisadını işaret
ettiği bilginin nasıl bir bilgi olduğu konusunda farklı açıklamalar yapılmıştır· Genellikle yine
ders kitaplarına girmemiş olsa bile, beş farklı tanımlamanın yapıldığını söyleyebiliriz;i-
)Kalkınma olgusu bir"

  ve temel varoluş koşulunu, kapitalizmin farklı hızda gelişen
toplumlar arasındaki ilişkiden alır· Kapitalizmin tarihsel gelişiminin mekansal olarak eşitsiz
gelişimi, sermaye birikimi ve dolayısıyla güç donanımına daha fazla sahip olan erken
kapitalistleşen kesimlerle, kapitalistleşmeye daha geç başlayan/sokulan geç kapitalistleşen
toplumlar arasındaki ‘      
  tanımlandığı bir gerçeklik dolayında
kalkınma yazını biçimlenmiştir· Ama bu gerçeklik özellikle geç kapitalistleşen toplumlar için
başlangıçta 

olarak ‘ olan iki toplum arasındaki ilişkileri tanımlarken, zamanla geç
kapitalistleşen toplumlarda sermaye birikimi ve birikimin temel sınıfsal aktörleri olan iç
burjuvazi geliştiğinde, farklılık niceliksel bir biçime dönüşmüştür· Kalkınma yazını da hiç
kuşkusuz bu yapısal/sınıfsal dönüşümlerden etkilenmiştir· Örnek olarak kalkınma yazını ilk önce
kapitalistleşmenin gereklerini yerine getirme, bu anlamda geleneksel olan ilişki ve kurumsal
yapılarda dönüşüm anlamına gelirken, günümüzde artık kapitalistleşen toplumsal koşulların
içeriden dışarıya doğru uluslararasılaşması talepleri, kalkınmanın temel belirleyeni olmuştur·
1940¶larda bir gerçeklik olarak azgelişmişlik kalkınma disiplinin varlığına yol açmıştır, ama aynı
kalkınma disiplini kapitalizmin gereklerini yerine getirdiği oranda kendisinin krizini yaratmıştır·
Kriz aslında tekil yada eleştirel olmayan iktisadın tekrar egemen olmasına yol açmıştır· Ama aynı
gerçeklik, 1990¶ların ortalarından itibaren bir yandan kapitalizmin açığa çıkardığı olumsuz
sonuçlar, diğer yandan geç kapitalistleşen toplumların dünya kapitalizmi ile bütünleşme
kaygıları, kalkınma iktisadının farklı biçimlerde yeniden varlığına ya da yükselmesine neden
olmuştur· Bu anlamda ³kalkınma iktisadının´ kapitalizmin dinamik eşitsiz ve bileşik gelişiminin
ürünü ve bu eğilimin temel belirleyenlerden biri olduğunu söyleyebiliriz· ii-) Fakat kalkınma
iktisadı aynı zamanda güç ilişkilerinden dolayı 
 bir içeriğe sahiptir· İdeoloji kavramını
burada, kalkınma iktisadının amacının ³ortak iyi´yi sağlamak olduğu yönündeki ifadede
bulabiliriz· Kalkınma süreci kapitalist toplumsal ilişkilerin oluşturulması ve dahası sermaye
birikiminin sağlanması gibi mekanizmaları neden olduğu ölçüde, bu mekanizmalar toplumsal
olarak farklı kesimleri, farklı düzeyde etkiler· Ama kalkınma iktisadı ve kalkınma stratejileri her
zaman için tüm toplumun yararına olacağı ifadesinden hareketle tanımlanır· Bu tanımlamalar
gerçekliği örttüğü ölçüde, kalkınma iktisadı ideolojik bir içerik kazanır· Açlığın, yoksulluğun,
işsizliğin azaltılacağı, yaşam düzeyinin yükseleceği ifadeleri bu ortak iyi kavramı dolayında
işaret edilecek birkaç değişkendir· iii-)Kalkınma kavramı ortak iyiyi işaret etmek için
sanayileşme ve sermaye birikimi gibi kavramları genellikle toplumsal ilişkilerden arındırılarak
daha çok üretim güçlerinin gelişmesini işaret ettiği ölçüde kalkınma ‘
bir özellik
kazanır· Oysa üretim güçlerinin gelişimi, ister istemez kalkınma sürecinde aynı zamanda sermaye
sahipleri, işçiler, işsizler ve daha da önemlisi farklı donanımlarda olan erkek-kadın konumlarının
varlığına yol açar· iv-) Kalkınma iktisadı sadece ideoloji değil ama bilgi biçimi olarak bir
söylem olduğunu söyleyebiliriz· Bu anlamda kalkınma iktisadı geç kapitalistleşen toplumlara ait
bir ³doğrular rejimi´ yaratır (Foucault, 1980,131)· Son yirmi-otuz yılda belirleyici olan kalkınma
karşıtı ya da kalkınma sonrası analizler, kalkınma sorununa kalkınmacı söylem üzerinden analiz
ederler· Bu tarz ele alışlar, ichel Foucault¶un çalışmalarından etkilenerek iktidar ve bilgi
ilişkileri üzerinden söylem yönelimli analizler yaparlar· Kalkınma olgusu ya da ifadesi bu tarz
analizlere göre iktidarın disipline edici teknikleri ve pratiklerinden bağımsız analiz edilmez·
Kalkınma söylemi, birey yada kolektif etkinliklere dışsal olan ve genellikle uygulanan iktidarın
disipline edici gücü olarak tanımlanıyor· Kalkınma iktisadının ideoloji olduğu vurgusuyla
kalkınma iktisadının bir söylem olduğu gerçekliğini birbiriyle karıştırmamamız gerekir·
Escobar¶ın işaret ettiği gibi kalkınma söylemi sadece gerçekleri gizleme anlamında bir ideoloji ya
da iktidarda olanların gerçek doğruyu gizlemek için ürettikleri bir araç değildir· Kalkınma
söylemi üçüncü dünyadaki insanların günübirlik yaşamlarını düzenleyici pratikler dolayında
biçimlenir´(Escobar, 1995,104)·[7] Bu anlamda kalkınma iktisadı sadece bilgiyi işaret etmez,
işaret ettiği bilgi ile yaşam üzerinde etkide bulunur· Bu anlamda da kalkınma söylemi iktidarla
ilişkilidir, iktidarın pratik etkinliğini işaret eder· Bu anlamda kalkınmaya ilişkin düşünceler
boşlukta gerçekleşmez· Jonathan ºrush¶un ifade ettiği gibi ³kalkınma endüstrisi´ oldukça
hiyerarşik yapıya sahip kalkınmaya ilişkin bilgi üretim ve tüketim mekanizması içinde
biçimlenir· Bu anlamda bilgi iktidar, fakat iktidar da bilgidir· İktidar bilginin ne olup olmadığını
tanımlar (ºrush,1995,5-6)·v-) Kalkınma ekonomisinin temel belirleyeni, kapitalistleşme sürecine
farklı zamanlarda yaşayan farklı donanımlar arası ilişki olduğu için ‘‘ ‘ ‘‘‘‘ 
bir yöntem, dolayısıyla modernleşme yaklaşımının özelliklerine sahiptir (Ercan,1995)· Bu
anlamda kalkınma ekonomisi kapitalist yapısal özellikler ve kapitalizmin açığa çıkardığı günlük
yaşam tarzlarını idealize ederek, daha geç kapitalistleşen toplumların kendileri gibi olmalarını
dayatır· Bu yüzden erken kapitalistleşen ülke pratikleri, geç kapitalistleşen ülkeler için sürekli
yenilenen ³reçetelere´ dönüşür· Bu anlamda aslında kalkınma iktisadına ilişkin her bilgi aynı
zamanda bir müdahale ve dolayısıyla kalkınma stratejilerini içerir· Kalkınma iktisadını, kurum ve
örgütleriyle hareket eden ve pratiğe müdahale eden ‘  ‘‘

olarak tanımlayabiliriz·
IV-Kalkınma İktisadının Süreklilik İçinde Kırılmaları: İktisattan Kalkınma İktisadına ve
Kalkınmadan Kalkınma Karşıtlığına c   8  *== /=
.$6/61ð!   $=4-$.  = /.  
$/ 0 6 $  /-   7 *-  $ = 
1ð. !  .6   $      / *.
 ð  $ 0 =--    $$*= $8 / 
 $ c   $= $8.   ! $1.86 
.6  6* 6  ð =$8.$6/6$11ð$=.866 $$ð 
D- %1*   . .6 $ = $ $1* =1*1=
- .$6/68$ 68 * /*6 $  /-   
1-$    $  6!*  !1  =
  .$4     !  0-  6 
$8 *   1-$!1$$ $1-*
0= $ * 8 2666-$/ $8.   .*..7
 8.  $ $0$4 =64*  $ * 
 $ =666  6 -= $  *-  $ nedenniçin.6 
   $ .6.6 4 -  Azgelişmişliğin nedenlerinin açıklanması
azgelişmişlikten kurtulma 7=!   $ $ð
O    *  $. -!   *-  $  - .86  
*04 -     $   6  $    $
$ * /  !-   *  1ð /  .6 =6
 *   0ð       $.66 c  
 $* $    $ * - * /!=--  8 - 1ð
!1$..7!0*!  .$ 4 =*ð.   
 7.  $ /   1ð  - $ 1=6 .64 
  .$6 =1*10 48 110** $ $..7    !
 . *  $    !*$* 8    *.    .6 =6
$/4 =$011   -. * $/!  
 $ð0.  0*  -$* $ * =  $ $..7$
 $/-$  /   --. $/0**=-   - $ 
  * -$  =6$0111 !$ 4 . 
  $ 8 $ =6     .68. $/. 6  - .  
 /   $ 0 *. '"  1/==  
$ .8 * =- 2666-1=61  =6 $ 
$ * $  *-!=6 $   . ð =$/  .66. = 6 $ 
 $ð. =$0$* 8 ð /- 6 - 1/  -$
$2ð4 :;<>;#2ð4 $ 4 :;<>C#* 8/  -!
  *    $1.. .$6/6$11ð*!
=6   $11ð* -   **. %/* $ c6-*"
'1*  $ ..*  .   . ð /* 
. * ð / $$==   * $*. 6ð *gelişme* - 
 azgelişmişlik* -.  $  $*.:!;<<@# '* - 
  - * -0=$- =! $ 4
* -$    =$4 ! * -  * *
$.1$ = / ! - * -    
$.    8 .. 0ð   - * -
$  $     O /. 6  $ !   . ð /*.
*0  :ð !;<<H# (*  8 -  8 1$
   7$./666$  $! / 6* 6.  
=!$..7.   $). **+*0. $/ /  
.66-/  ! $ =  *  ! $
1-$.66-.6     !   
:8.$.O "$.8#=* -.6  $.66 ;<I?
.6$ =  * ."= *01ð  -   $
-/ $$1* 8 - =111   ). *+
   ð/6 6660  >G66 6= =$=11
 -  * " 8  8*    8 -$1* 
0/$*6* 64  *!$   -  * 81
8*   /$..78 .   1$=*ð c1
."= 8.  .$6/6=$0$)  ð+/!0-$
1 *  /  !..7*$
0  *.66-*$ 4$..*".866.6 
1-$=$ *=   $ ' c.$*=6 -  -
 .6!4   =6$81 4  -  .
0    1 .  c 8 -0-;<<? $ = $1* 
=.*$    * -*1-!)8*  4*.$6/6+
=* =66  $.6 K 4 .. 5- .     
 -!$*$* 0  *  1ð   
0=  !8*  =$/6*666  $ =$
   $ 6  $ .-   $ küreselleşmeye karşı kalkınmacı
analizler küreselleşme için devletin etkin kılındığı piyasa yönelimli kalkınmacı analizlerin
=*ð.$6/6=$0$ *.6-$*=- c   * - $ 
0. =$/!     -$0-=*. 
   * $ ð   4 8*  -$
*$8 $ %/* $  8 -$1* 0/$/
$/.86 1-$  /6$6/6=6$0$!$
*$$ /ð8.  $ 0 *   ! **./6
..7$* !  6$1. - *.   $
 .    *=$6 -- = / *.  6
yeniden paylaşımcı anti-küreselleşmeci kalkınma $11ð
*0*. 
=.$  /-1"  $01
   7!   7$$1ð/ =.$6 
 $. *$ $$=$-  - =66 = ,  =-
 ð- $  $ð=6$/ *. ð  %/* $ 
  * -$ 1!  $01*6 $  /-!
 8 -**  $1-*=$..7!0* =
$/$. *$ *$$ 4 - =.6 *  =66 =  1=6
.6   ð    $ .  .66 .$ *
=.6 .66. =  ð-
1*$  $ 8 ) 
* - /    8"$/. 6  .$6/6! $ð1
   0* *.6- 6 -=  -. -* $ 011-1
 F2.4   / $. ð  2.4 0 
).6 $/$ / *0+=$8$ 6 $   ).86
=$**48 *1$.6 = - .   0+=
=  -  * *- c  $01=6= -  * $ .6
$  6  ð /- 
.$6-   * *0 =  .86
.   *.6- 2666-=6.86!.=11* 80-==
 .66*1ð.11  =     *. 
c   $ .6$. ) 8 .86 $  . .86 +!
 8 .86 *0$ * =-- $!)  +
.866=*ð4   
 $.   =6/1ð
1ð!  .$6 "8   8*   $     6* 6   
.6/ /!  $=*.  *. 
 *.$   .66$6/6denge koşulları :8  " 8*  =6
8*   $   $ #ð6/ .6*. 
1=6*4.86 
6* 6.$6/660*.6/ .6*.<G c   $ $  $ 4
16/ .0!   =*ð. .6/    *. 
6 = .     6/ /0 6 $$ 4 .  *.
 $   piyasanın 6 .$6/6 $**$/ð  
- 111-$$ 4 =1. *  $66$ c   $
 .66! *. $ .6 $1* 40$4.86$ 
. $/ $= *.  .**0=6 -   *  
* $ .866=-- $6   *..$6/6 =6$= .66
4* .  *6 $./6!$/.86  *.. * !. 
. * $*. *-  $    $    
müdahale1$ 4 * / * ð . - 1.  devleti de 0 .6*. 
$ müdahale$11ð*0=-. * =-.  
$011 7ð     $1$ 4   
= /  * $c* $ 1$ 4   ;<@<'
- *-  $    $8$-.66 c-=denge
. 6  * =   ,  -   = /   =;<C?6
* $  8 -= -  $ -1ð/ .  *=  
   * $c*=6*0$.66 .64   
$8 $ **=$.      c* 8 
1$ 1*ð/ $  $=6$ - $
8*  * 1$ 4 $=ð/4   8 -*  -.66
.$6/666 6  )N6.6ð  *.6-!* ð  $1-!
 ð -.  !0- =   -+:c*!;<>?!CC=# c**  -
$..*   1$ 4  /   $8
.$ =  *   .6*.6- c*$ 4 . c**
 !$! 8 -*  / *.- =..4   
1$ ð=$-     48 c* *.- =. 6 
 == /*. $.8  =*1$=66*.$6:L !;<>>!
@I?"IH# ;<@<c-.  !    =16* 6 $ 
..8.  ð*6-   0$/ =B0  .  
=  =61$$ =18.   64 ð   
..-  *01$=$-8    $ekonomiye
müdahalesi .*.6*.$6 c  * -$ 1$ 4 *6 $  
/- == -   * *  4ð14$.  $1-
   *.!0-=    = *$*     ð *0*.$6 
c  * -.    - * --   !1$ 
 *==*.  $ . $$ değişkenlere entegre etme* $ 
$ $/$koruma$4 *$   *.66 
$ =6$11ðO   $11ð$     $   
 - *. 
=.* = /-$ c** * devleti etkin kılmanın
  * -$  $ð&   :   -  
- 
#!&   :( *   $ '%01"K 4 .
5-  #&   $ :3."$.8 ""  ð*   #
$./6$ =*ð. $/ 01*.6- c**    
$  *$0.6 $$/$- *. %0
  * 0=$/ .$ .*/6* 6  * .6/6
8   .66 .*/8   ..=  !  
 $:."  #.$=6*6*.$6
:3.!;<>H!A?# %66     *01$8 1$ 4 =
$/=*ð.66 1$ 4 %66     $  / 
 8.* 8   ! *-  $  "68 ..$
 3.  $ :ð..ð ð.*.K6.8# *.$6 0*ð
1$ 4   66   $1-* .6*.$6 3  $0
=. 3. *.62 !=68.   c**=
- :3.!;<>H!A># 68  $ 0    4 * $
.66  4 * $) 68 * *   4- $ 
 .. $ =68 *   +   
 *.$6 :L !;<>>!@H=# c  * -$ 1$ 4  !=$
1$ 4    $ 0 1  $11ð $=$/
!c*.8  8.6=$./666$ * 8/   -!
$ 6-6$0 $  .66  1$2 .$"
%. .     .$$!=1*16-6$0=*  -$ 4
$ 1*1=*.   0*  !   $
- .86  - .  $=*.66 
  c**  -$4    $./ .  !  8
$/0    $. ** 1 !.86$ 
*1$. ** .8  =*1. $ c*
$ =6.$=* $ 1$ 4 *6 !$/* $ 
..=1*1   $ =.6*.  24 .  
6 6 $/ =1=6$/!  $11ð .$
.66:2!;<<?!H?# 6=- $11ð$   $= 
$8.   =6  $  * $*. c   $=
$8.   .666.$=6.6!=6$0. 6  
 $$ 4 == 4  $.66 6. * $ %
66   $1-*$* 8 *   $/ /     
6 
.6 $   .6 $ 8* -* $/  01
$8  $ *. $/$     $.  $=$1* 
*   .$6/660* 6  ð* .666 8.  $ !) 48
.$6 $1* ..7$. $1* azgelişmiş bölgelerin
=1*1*06  ð  + $ð :
6 $    
!;<<I!I;# ' 
6 .6 * =    keşfedildiğini
= c  =6  $ $  =$$.     $..7* $ 
0*.   - .    4-  011ð/ $! - * 
$   .   .  $  *** ölçü .666 1$
 6.6666   $1-$...* 
c.* 1$  =   ).. +.  
- 6$ =   - $..   =6
..  .6 .$6/66=.66 
;<H;*$ .$6 11=6-  6=6 4 - /Azgelişmiş Ülkelerin
Kalkınması İçin Ölçüler $ 8.$ ! - 1   ülke içi tasarruf
oranlarına $  '1$1  6.  P;?
$. *$ ! - * $   1=6. PH* $ $ 4  $ 
.$6/6= 
  * $. **  $ * *  * 0.66!
*-  $ .6$ 66 *.66$ =0*ð 0.6*.  1
  6.     ð /1-$$6666 
 6  
1$ 4 $. ** 1$ 4 ** 8 ð . $66   666 0
 .6*. 1$ 4  = 8.!0-planlamanın
/0  3    *  .  6 =$
*=.     :3.!;<>H!=A# BirleşmişMilletler 8.6$ 
- / 0 $ $  6.  $111/1 $ 
 *=*-/    *.  *=.6 
 8 - 8 -* 8  1ð11 *  8*  
.666 ! 1ð11711ð$  *     
8*  .66 1 *6 $/. $/$ 1
  $/8  8*  .666 * *6 $  /-
== 1ð0*. c   $.6661-$.$66*.6-!
11 ð =6 1ð.6$  $/$ $/       ð *
ð =6 1ð 0$/$.$ .86==     
* -=  *- $/ $. ð  Azgelişmiş Ülkelerin Kalkınması
İçin Ölçüler   $   0ð1. * -   /$1* 
6*6$$ / - /=*ð*- *=!
 *=   .6 4 -  !  8. 
. ð  6$11ð - = $$
'c.*.6 66 11   !K  E  $ 
 3.6     EB)c*11ð1$1* * 
4  +K  EB)..  .8.=!$ 4 0ð
66  PA* H* $ 4  -  6$=.86$ ! 011
  6 P;@* $ ;H* $ $ 4 *1=.     +$   6
 $*    * -  $  . 66)= 
*$4- *=$+:E!;<==!A;=# *=
  6 1-$6 6=E!;<HC-   * 8/
66 ! .   - .   $  *=*=$/666* 
8*  =1*1* $ 11. 1-$*./6   - )=.1$
$101$ !18 - 11. $+:E!;<HC# 

 6. $111/18 - 11. $ - /  * 


E! - 66 0$/B) - /  * =
$/0-.  - 6  *01$$ 6 $ $ 1$
*  1ð11==$ * =8*  
.6666 0 $ 0 *. & .  8 
6   !=ð*    $  /1$1  -.  
  $  1$   -  $) *$./  *   
  $/$ 166 - .$6/61$- 1ð1=66$6/66=6
 $ ..=1*1==011$/ 7 1/! 
*  0-01   * ð . $ .$6/66+= ..$ =*
 8 * 1=66  = - /$ )*$1*
.   44  =   $  ð/
= :E!;<HC A?=# E1. * $8.66 / 
01 .$.$$! ".$
*) 8 +) +.  *$  :E!;<==!A?=#  - 
8*  *     8  8*  !* 8   *
.666 $ $  
 6 . *$  8   $ 
* 8 =ð/!11.866  . -.$6/6= 
'/  6* 8  * ð $66$ ! * 0- - 
1$ -/8  $  6* 8 =11=  6 
* !*  **$011 *. ,   - 1$!
 8   *  *. $/$66$ !$$
1$ 4 *  * *    .$6/6$  61$ 4 
*   ð  *  8  =  * $ 6ð6-=  $$! 
.  .* *   **   * $  *..6 *    ! 8 
 *.  $ /   =*06  ð /=:E!
;<HC!@?# c$* -   0    * *   $ $ 4 0$!11!
$=! =0111$1* 8 4! *
=4- $ð$=66 ð   *= * *   
.6 $ 1  6 ð$$  !*  - 1
$ $ =.  $ 6$.  ! 8 1  * $  8 0-
ð   = K  E*6 $   $/=  
.6 4 -  !8    /$= 4$ 3   * -  
0!)8*  =$/ 01-.* ..1!$   011=$
1$ 4   +3*  *  /=$-=0*ð$!
8     $. $  $ 6  $ 8   $8*  
1 .6.6 4 - * =   :E!;<A<!@># E
* 8/-=6 0-=-   $    $ 
0 6   ! - =..$"#1$ 4  /!"#
 *=8*  8  8*   "#1=6 
8 =$  / $.6 E4 
-$/-   $!= -   =6$0$/  ð $
.$6/660**=- ,   $ð 1ð$4  
   =  * ð /.66$  / *. D.    * - 0ð11
$  * -*0$/.6 $ 4  $ 3 6  ."
.$ ;<AC 4  )Doğu ve Güney Doğu Avrupa¶nın Sanayileşme Sorunları+
adlı çalışmasında azgelişmişlik probleminin kendinin deyimi ile sadece çöküntü bölgeler
(depressed areas) ile sınırlı olmadığını ve fakat ³bir bütün olarak dünyayı ilgilendiren genel bir
sorun olduğunu belirtmiştir· Gerçektende savaş sonrası dünya ekonomisinin yeniden yapılanma
ihtiyacı ile örtüşen bu açıklama tarzı, Rodan¶ın ele alışında bir dizi teorik öncülle birleşmiştir· İlki
azgelişmiş denen ekonomilerin temel sorununun, bu ekonomilerin hareket alanını sınırlayan
olgunun, piyasanın yetersiz büyüklükte olmasıdır· Oysa piyasanın yetersiz gelişimi sadece
azgelişmişliğin ön koşulu olmakla kalmamakta, fakat dünya ölçeğinde kapitalist pazarın
genişleme potansiyelini de sınırlamakta· Bu öncülden hareketle dünya ekonomisinin, kapitalist
ilişkilerin daha da gelişmesinin yolu, azgelişmiş denen ülke ekonomilerinin hareket alanını
sınırlayan piyasalarının büyütülmesi/genişletilmesidir· Yazara göre azgelişmiş ülke pazarlarını
genişletebilmenin temel yolu endüstrileşmeden geçer· Yazar endüstrileşme vurgusunu yaparken
özenle endüstrileşmeyi sağlayacak girişimin (kapitalistin) maksimum noktaya ulaşması
gerektiğini vurgular· Bu nasıl gerçekleşecek? Yazara göre, her şeyden önce bu çöküntü
bölgelerinde endüstrileşme için izlenecek yol, kesinlikle Sovyetler Birliğinde izlenen ve kendi
deyimi ile ³Rus odeli´ olmamalı· Rus modeli özünde içe kapanık bir endüstrileşmeyi temel
aldığı için kendi kendisinin mezarını kazacak bir dizi dezavantaja sahip olduğunu belirtir· Bu
dezavantajlar; i-) Gelişme oldukça yavaştır, çünkü sadece ülke içi sermaye kaynakları kullanılır
ve bu nedenden dolayı tüketim düzeyi ve yaşam standardı oldukça düşüktür· ii-) Bu model
ülkenin kullanabileceği uygun doğal kaynaklarının varlığıyla ilişkili olarak dünya ekonomisinden
bağımsız bir ekonomik birim olmasına neden olacaktır ki, bu da sonuçta uluslararası
işbölümünün düşük bir düzeyde kalmasına neden olacaktır· Uluslararası işbölümünün düzeyinin
düşmesine paralel olarak dünya ölçeğinde meta üretim kapasitesi daha düşük seviyede kalarak,
dünya meta çıktı miktarında fakirleşmesine neden olacaktır· iii-) Son olarak dünya ekonomisinde
varolan farklılıklar daha çok ağır sanayinde görülecek ve bu ise dünya üzerinde varolan
kaynakların verimsiz ya da gereksiz kullanımına neden olacaktır (Rodan, 1967, 246)· Rodan
açıkça azgelişmiş ülkeler için geleceğin, kapitalist ülkelerin yanında yer almakta ya da kapitalist
ilişkileri seçmekte yattığını belirtmekte· Bu yöndeki seçeneği ikinci ve seçilmesi gereken
alternatif olarak tanımlayan yazar; ³Doğu ve Güney Doğu Avrupa ülkeleri için alternatif
endüstrileşme biçiminin dünya ekonomisi´ ile bütünleşmeden geçtiğini belirtmekte ve devamla;
³ ‘
   

‘ ‘  # # ‘‘‘     ‘!‘ ‘ ‘ # ‘ ‘ 

 ‘ ‘
  

  ## ‘(

 
‘( ‘‘‘ $belirtmiştir (Rodan, 1968,
247, vurgu bana ait)· Rodan¶ın yukarıdaki açıklaması bugünkü neo-liberallerin gelişme yazınının
eleştirisi ve dahası sanki kalkınma yazının çerçevesini çizdiği dünyanın kapitalizm ve pazar
ilişkilerine karşı imiş gibi gösterilmesinin ne kadar anlamsız olduğunu gösterir nitelikte· R·Rodan
daha sonraki bir çalışmasında, ³*+
,

- ‘+ ( otes on The Theory of the
Big Push) ekonominin gelişmesi için yapılacak küçük ölçekli katkıların bir bütün olarak
ekonomide pek de anlamlı olmayacağını ve bundan hareketle ekonomik gelişmenin başarılı
olması için, kaynakların belirli bir kısmının gelişme programına ayrılmasının gerekli olduğunu
vurgular· Yazar dönemin kalkınma yazını içinde çok kullanılan bir örnekle kalkınma ile uçağın
kalkışa geçmesi arasında bir paralellik kurar· asıl bir uçak uçuşa geçmek için kalkmadan önce
yerde gerekli bir hıza ulaşması gerekiyorsa, ekonominin de kalkınmasının sürekliliği için belirli
bir miktar kaynağın aynı anda kullanılması gerekir· Böylece azar azar yapılan yatırımlar toplam
ekonomiye gerekli hızı vermezken, ani ve tüm sektörleri içerecek planlı yatırımların ekonomide
sıçrama etkisi yaratarak gelişmeyi sağlayacağı belirtilmiştir (Rodan,1971,395)· R· urkse¶in
³kısır döngü teorisi´, Gerschenkron¶un devleti öne çıkaran analizleri ve tarihsel gelişmeyi
evrimci bir şekilde analiz eden Rostow, dengesiz kalkınma ile Hirschman¶ın analizlerini
azgelişmişliği bir gerçeklik olarak kabul eden ama onun kabul edilen bir gerçekliğe dönüştürme
siyaseti olduğunu belirtmemiz gerekiyor· Bu anlamda tabloda işaret ettiğimiz gibi kalkınma
yazını bu evresinde üretimci, sınıf ve cinsiyet körü olma haline devam ediyor, dolayısıyla
ideolojik, söylemsel, fetişistik, iktisat politikası temelli bir dizi özelliği taşıyor· Bu yönüyle
kalkınma stratejileri kapitalizmin bir bütün olarak inşa edilmesinin araçlarını sağlasa bile,
kalkınma yazını gerçekliğin yapısal-sınıfsal cinsiyetçi özelliklerini açığa vurmuyor· Bu anlamda
ilk kırılma tam bir kırılma değildir· 1960¶larda Dudley Seers¶in +(
. ‘ (

‘ 
/‘
 başlıklı çalışması kalkınma yazınında önemli bir farklılaşmayı ve gerçekliğe ait bazı
ipuçları veriyor· Bizim yapmaya çalıştığımız gibi Seers çok önceleri genel olarak iktisat ve
kalkınma ders kitaplarını eleştirerek kendi teorik çerçevesini oluşturuyor· Dudley Seers, Paul
Samuelson¶un kitabı ³Ekonomi´yi ele alarak eleştirir· Eleştirisini kitabın ekonominin genel
ilkelerini öğretmek için kullanıldığını, oysa bu kitabın ele aldığı konular ve bu konular
hakkındaki tüm bilgilerin Amerika gerçekliğinden hareket ettiğini ve bu anlamda azgelişmiş bir
ülkenin, dış ticaret, gelir ve yatırım gibi konularının bu kitaba referans yapılarak
anlaşılamayacağını belirtir· Seers¶e göre aslında Samuelson¶un kitabının başlığı ³Ekonomi´ değil
de ³Yirminci Yüzyılda Birleşmiş Devletler Ekonomisi´ olması gerektiğini belirtir· Seers devam
eden yazısında aynı şekilde arksist ekonominin de azgelişmiş ekonomilerinin anlaşılması için
yetersiz olduğunu belirtir· arksist yazın azgelişmiş ekonomileri bir dizi aşırı soyut kavramlarla
anlamaya çalıştığını ve bu yüzden de gerçekliği yakalayamadığını ifade eder· Seers yazısının
sonunda ³Ekonominin yeniden yapılanması için yararlı bir başlangıcın alçak gönüllü ve fakat
devrimci bir sloganla başlatıldığını belirtmiş;   
  

 
‘ ‘     ´
(Seers, 1967,27,vurgular bana ait)· Seers¶in devrimci bir slogana ihtiyaç duymasının nedenleri,
aynı zamanda kalkınma teorisinin yöneleceği yeni aşamayı da işaret etmiş oluyor· Seers, iktisadın
yaşanan gerçeğe çok yavaş adapte olduğunu ve gerçekliğin gerisinde kaldığını belirtiyor· Daha
önce yaşanan krizin gerisinde kalan iktisat şimdi de Afrika, Asya ve Latin Amerika¶da süreklilik
arz eden yoksulluk sorununu çözmede yetersiz kaldığını belirtir (Seers, 1967,1)· Bu eleştirilerden
sonra kalkınma yazınında gerçekleşen gelişmeler kalkınma sorunun kapitalizmle ilişkili
problemlerini açığa çıkarmaktan daha çok, kapitalizmin açığa çıkardığı bazı problemlere özel ilgi
gösterme belirgin bir biçim alıyor· A·Sen¶in sağladığı açılım burada önemli A·Sen, gelişme
kavramını sadece milli gelirde meydana gelecek artış ile ele alınamayacağını bu tarz alışların
gelişme ile büyüme kavramlarını karıştırdığını ifade ederek, gelişmenin aslında ³güzel bir
yaşam´la ilgilendiğini belirtir· Gelişme sorunu dendiğinde üretilen metaları değil, insanın
merkeze konması gerektiğine işaret eder· Gelişme yazını ‘ ‘ ‘‘‘ 
(life expectancy)
ile ilgilenmeli· Ortalama yaşam süresi ise diğer bir değişken yani ‘‘ ‘ ‘ (living
standart) ile ilişkilidir· Bu değişkenleri tanımlayan şey ise hiç kuşkusuz bir kişinin varolması
(being) ve bir şeyleri yapması (doing) ile ilgilidir· Sen¶in deyimi ile birinin oldukça iyi bir
durumda varolması için, kişinin varolma ya da yapma fonksiyonlarının gelişmesi gerekir·
Fonksiyonların gelişmesi ise farklı değişkenler arasında birey " 
 yapabilmesi gerekli·
Özgürlük aynı zamanda bireyin 



  "

(capabilities)ile yakından ilgilidir
(Sen,1988,16-18)· Özgürlük ile yeteneklerin gelişmesi arasındaki ilişki sonuç olarak insanların ne
yapıp yapamayacağı ya da ne olup olmayacağını belirler· A·Sen gelişme kavramını ³koşulların ve
şansın bireyler üzerindeki egemenliğini, bireylerin şans ve koşullar üzerindeki egemenliği ile yer
değiştirme´ olarak tanımlar (Sen, 1983, 497)·[10] Gelişme kavramında insana verilen önem,
kalkınma anlayışın da yeni bir dizi açılım sağlamıştır· Temel ihtiyaçlar yaklaşımından (basic
needs), eşitlikçi gelişmeye (egalitarian development) ve kendi-kendine güvene dayanan gelişme
(self-reliant development) ile doğayı da içine alan ekolojik gelişmeye bir dizi önemli açılım
sağlamıştır· Fakat bu açıklamalarda sorunlar kısmi ve izole gerçeklikler olarak ele alınmış ve
insan merkezli kalkınma ifadesi sınıf körü ve daha çok yine sorunların çözümü uluslararası ya da
ulusal kısa erimli politikalar dolayında gerçekleştirilmeye çalışılmış·1980¶li yıllardan itibaren
özellikle devletlerin yeniden dağıtımcı politikalardan çekilmesiyle bu tarz kalkınmacı
yaklaşımların daha çok sivil toplum kavramlaştırması üzerinden bir dil geliştirdiğini görüyoruz·
Türkiye¶de, muhalif dünyada oldukça önemli yeri olan ama ders kitaplarına neredeyse girmeyen
bir diğer önemli kırılma ³azgelişmişlik teorileri´ diye adlandırdığımız teorilerden geliyor·
Azgelişmişlik teorileri oldukça farklı kaynaklardan besleniyor· Ama temel belirleyenlerden biri
kalkınma iktisadı aracılığıyla geç kapitalist ülkelere verilen sözlerin bir kısmının gerçekleşmiş,
diğer kısmının gerçekleşmemiş olmasıdır· Gerçekleşen kısımlar daha çok emek-para ve meta
piyasalarının gelişmesi iken, gerçekleşmeyen kısım ise bu toplumlarda yoksulluk, işsizlik ve
askeri baskıların ortadan kalkmaması ve daha da kötüsü artarak devam etmesi olmuştur· Aslında
azgelişmişlik teorileri, kapitalizmin geç kapitalistleşen ülkelerde inşa edilme sürecinin
sonuçlarını sistematik hale getirmiştir· Bu anlamda temel vurgu kapitalizmin görünen yüzü olan
emperyalizm karşıtlığı olmuştur· Bu karşıtlık bazen yapısalcı okulda olduğu gibi daha iktisat içi
bir dille, dış ticaret ve fiyat mekanizmasını gündeme alınmasına neden olmuş, bazen bir bütün
olarak emperyalist dünya sistemi olmuş, bazen de ve genellikle kabul gören ise, kültürel
yönelimli azgelişmişlik teorileri olmuştur· Aslında bu teorik açılım aynı zamanda egemen olan
sosyal bilimin de tartışılmasına neden olmuştur· ³Sosyal bilimler çerçevesinde yer alan gelişmeci
düşünce tamamıyla Batı¶ya aittir· Bu düşünce gelip bizi sömürgeleştirenler kadar bize
yabancıdır´ (Goonahlake¶den aktaran, Hettne, 1990,74)·[11] Bilme tarzı ve kültürel farklılıkları
işaret etmenin yanı sıra azgelişmişlik yazını ve onun öncülleri gelişme yazınından farklı olarak
azgelişmişlik sorununu " 
dolayında analiz eder· Azgelişmişliğin kullandığı ‘  
kavramı, eleştirel bir kavramdır· Ve gelişmiş ülkelerle azgelişmiş ülkeler arasındaki ilişkilerin
doğasını karakterize etmektedir· (Wallerstein,1989,s·66)· Bağımlılık okulu, içinde birbiri ile
tamamen farklı düşünceleri taşısa bile, tüm bu okulu tanımlayan temel özellik; azgelişmiş denen
ülkeler ile gelişmiş ülkeler arasında süregelen ilişki üzerinde yoğunlaşmaları ve bu ilişkiyi
‘   ilişkisi olarak ele almalarıdır· Okul için merkezi öneme sahip bağımlılık kavramını
Dos Santos şöyle açıklıyor; ³Bağımlılık, bir grup ülke ekonomilerinin, diğer ülkelerin büyüme ve
yayılmaları tarafından belirlendiği, bir belirleme durumudur· İki veya daha fazla ekonomi
arasında veya bu ekonomilerle dünya ticaret sistemleri arasındaki karşılıklı-bağımlılık ilişkisi,
bazı ülkelerin kendi itici güçleri ile büyüyebilirken, bağımlı durumda olan diğer ülkelerin, kendi
gelişmelerine olumlu veya olumsuz etkide bulunabilecek biçimde, ancak başat ülkelerdeki
genişlemenin bir yansıması olarak genişleyebilmeleri durumunda, bağımlılık ilişkisine dönüşür´
(O·Brien, 1992, 28)· Birçok konuda düşünceler üretmesine rağmen, bağımlılık okulunu önemli
kılan tam da bu noktadır· Yani azgelişmişliği açıklarken azgelişmişliğin gelişmişlikle ilişkisini
göstermek· A·G·Frank¶ın değimiyle ³azgelişmişlik ile gelişmişlik bir paranın iki yüzü gibidir,
gelişmişliğin kaynağı gelişme, azgelişmişliğin kaynağı da gelişmedir´· Azgelişmişlik yazını
yukarıda kalkınma kavramına ilişkin işaret ettiğimiz ideoloji olma halini açığa çıkarmıştır·
P·Baran¶a göre kalkınma iktisadı sömürünün gizlenmesine yardımcı olan ideolojik bir araçtır·[12]
P·Baran¶ın temel kitabında: ³azgelişmiş ülkelerin ekonomik kalkınması, gelişmiş kapitalist
ülkelerin egemen çıkarlarına kesinlikle ve temelinden ters düştüğünü işaret´ eder· ³Sanayileşmiş
ülkelere bir çok önemli hammaddeyi gönderen, bu ülkelerin şirketlerine büyük kârlar ve yatırım
alanları sağlayan geri kalmış dünya, çok gelişmiş kapitalist Batı için her zaman vazgeçilmez bir
dayanak, ( 
 ‘ olmuştur´ (Baran,1974,85)· Azgelişmişlik yazını kapitalizmin eşitsiz gelişim
özelliklerini açığa çıkarmakla birlikte, kapitalizmin çevre ülkelerde kalkınmayı sağlamadığı
yönündeki kötümser düşünceye sahip olduğu için, bağımlılığı ortadan kaldıracak kalkınma
stratejileri önermekte· Ama dikkat edilirse burada kalkınma yada üretimci mantığın kendisi
eleştirilmeden daha çok kalkınmayı engelleyen dışsal değişkenler ve dışsal değişkenlerin taşıyıcı
unsuru olan komprador ya da asalak burjuvazi olumsuz değişkenler olarak eleştirilerek
kalkınmacı bir dil oluşturuluyor· Azgelişmişlik yazını genellikle 
!
 ve (‘ kavramları
üzerinden oluşturuluyor·[13] Azgelişmişlik yazını, kalkınma yazını açısından oldukça önemli bir
kopuşu ifade etmekle birlikte ‘  ‘ ‘!‘  kapitalist toplumsal ilişkiler içinde analiz
ederek eleştirmeye yönelmez, kalkınma ‘üzerinden tanımlanır· Azgelişmişlik yazını bu
anlamda kalkınma kavramının fetişistik karakterini işaret etmiyor, bu yüzden de sınıf ve cinsiyet
körlüğü devam ediyor· Azgelişmiş yazınının fetişistik olma hali kapitalizmin yapısal ve
dolayısıyla sınıfsal boyutlarını göz ardı ettiği ölçüde, arksist üretim tarzları yönelimli üretim
tarzları temelli kalkınma yazınının 1970¶lerin ortalarında kalkınma sorununu analiz ettiklerini
görüyoruz· Kalkınma yazını için oldukça önemli bir kırılma olan arksist gelişme yazınının
kapitalizmin yapısal özelliklerini işaret ettikten sonra, bu özelliklerin farklı toplumsal
formasyonda somut olarak nasıl biçimlendiği konusunda çalışmalar yapılmıştır (E·Laclau,
J·Weeks, H·Wolpe, J·G·Taylor, Kay, Brenner, erken dönem unck, J·Petras)·[14] Kavramsal bir
dil kullanılması nedeniyle, genellikle azgelişmişliğe ve daha da özel olarak tekil ülkelerin
sermayenin uluslararasılaşması sürecine kendi koşullarında nasıl eklemlendikleri sorunu boşlukta
kalıyor· Aynı şekilde üretim tarzı ve fiyat üzerinden analizler kadınların piyasa ve fiyat biçimine
dönüşmeyen yeniden üretim koşulları göz önüne alınmıyor, bu anlamda cinsiyet körlüğü devam
ediyor· Aynı şekilde çevre sorunlarına da çok fazla eğilmediklerini görüyoruz· arksist yazın
kalkınma yazınından kopuşunun temel belirleyeni, olanın mutlaklaştırılmasına karşılık, olanın
eleştirilmesine yönelmiş olmasıdır· Bu anlamda lehimci mühendislik ve sistem içi kalkınma
stratejileri ya da iktisat politikaları yerine, kapitalizmi aşma yönelimli analizler yapılıyor·
Kalkınma iktisadının azgelişmiş denen ülkeleri dünya kapitalist ilişkileri içine çekme anlamında
inşa sürecinin dili olduğunu belirtmiştik· İnşa sürecinin başlangıcında kapitalist toplumlarla geri
kalmış toplumlar arasındaki farklılık, daha çok niteliksel bir farklılıktı· Ama inşa süreci başarıya
ulaştığı ölçüde hem nitel farklılık daha nicel bir farklılığa dönüşmüş, hem de kapitalizmin açığa
çıkardığı toplumsal sorunlar orta yere yayılmıştır· Bu sorunlar azgelişmişlik yazının gelişmesine
neden olmakla birlikte, aynı zamanda gerek erken kapitalistleşen ülke sermayeleri gerekse geç
kapitalistleşen ülke sermayelerinin ihtiyaçlarındaki yapısal ihtiyaçlarına karşılık gelecek
taleplerin güçlü bir şekilde dile getirilmesine neden olmuştur· Bu talepler kalkınma yazınında
yeniden, egemen tek iktisat anlayışına dönüşe neden olmuştur· eo-liberal politikalar olarak da
tanımlanan bu yeni stratejiler, piyasanın mutlak egemenliği üzerinden geliştirilmiştir· eo-liberal
politikalar düşünüldüğünün aksine müdahaleyi ve devleti analizin dışında bırakmaz ama
"‘
‘(‘
diyeceğimiz bir dizi müdahale ile devleti tanımlar· Devlet yüceltilen pazarın
ihtiyaçlarına göre emek-meta ve para üzerinde siyasal olanın kurumsallaşmış eski biçimleri yani
inşa dönemine ait biçimlerini kaldırıp, sermayenin işleyişini daha bir hızlandıracak yasal
düzeneklerin ve kurumsal oluşumları gündeme alır· Pazar dolayısıyla daha çok üretim, daha çok
üretim için daha çok emek ve daha çok tüketim üzerinden yaşam yeniden biçimlenmektedir·
Kalkınma iktisadının iç piyasayı inşa etmesi gibi, neo-liberal yazın da iç piyasanın dünya
piyasasına katılmasının gereklerini yerine getirmektedir· Burada devlet ve devletin bürokratik
mekanizmasının karar alıcı konumlarının yerini, sermayenin doğrudan örgütleri, ulus ötesi
kurumlar ve her iki mekanizma arasında aktif işlev gören piyasa teknokratları almıştır· eo-
liberal kalkınmacı dil ve pratikler, kalkınma olarak yüceltilen endüstrileşme ve sanayileşmenin
toplumsal yıkımlarını açığa çıkardığı ölçüde, kalkınma yazınında bir başka kopuşu ama önemli
bir kopuşu gündeme taşımıştır· Kalkınma sonrası ya da kalkınma karşıtı yazın olarak
tanımlayacağımız bu tarz ele alış, yöntemi gereği kendi içinde oldukça farklı açılımlar içermekle
birlikte temel yönelimi doğrudan kalkınma kavramının kendisini eleştirmek olmuştur· Kalkınma
sonrası ya da kalkınma karşıtı çalışmalar özellikle post-modern, post-kolonyal ve feminist
çalışmaların biçimlenmiştir (ºrush,1995,3)· Batı-merkezli analizlerin disipline edici bilme halleri
ve bu halleri pratiğe dönüştüren mekanizmalarına yönelik analizler, ideoloji kavramından daha
çok söylem kavramına yöneldiklerini görüyoruz· Yani kalkınma yazını ve kalkınma kavramının
işaret ettikleri sadece bir şeyleri gizlemek, örtmekle sınırlı kalmıyor tam tersine işaret ettiği şeyi
dönüştürecek bir özelliğe sahip olduğu belirtiliyor· Bu anlamda Foucault¶nun güç ve bilgi ile
ilintili söylem kavramı öne çıkıyor· Kalkınma yazını Batı merkezli disiplinin Üçüncü Dünya¶yı
içine alacak şekilde genişlemesi ve farklılıkları kendine benzeterek dönüştürmesine yönelik bir
söylem olarak analiz ediliyor· (Escobar, 1984-5: 377)· Kalkınma karşıtı yazın, kalkınmaya
yönelik her tür bilme halinin ve pratiğin ekonomik büyüme değil, bağımlılık ve egemenlikle
sonuçlandığı belirtiyor· Bu anlamda yine ekonomik gelişmenin, ülkenin tümünün gelişmesine
neden olduğu yönündeki düşüncenin aksine, ülke içinde mekansal eşitsizliklere, geri kalmış,
çöküntü bölgelerin varlığına neden olduğu bildiriliyor· Kalkınmanın modernleşmeci boyutunun
yerel kültür ve değerleri tahrip edip, ortadan kaldırdığına işaret ediliyor· Kalkınma yazının ikinci
aşaması ya da kırılmasında ileri sürülen kalkınmanın temel ihtiyaçları karşılamasına ilişkin
yaklaşımların tersine, kalkınmanın sürekli olarak daha fazla yoksulluk ve her geçen gün
kötüleşen çalışma koşullarına yol açtığı ve aynı şekilde çevre dostu kendi kendine yeterli
gelişmenin aksine ekolojik olarak yıkım süreci anlamına geldiği işaret ediliyor· Son olarak
gelişmenin demokrasi ve yönetime katılımı arttıracağı düşüncesine karşı da kalkınmanın insan
hakları ve demokrasiyi tahrip ettiği işaret ediliyor·[15] Kalkınmanın ifade edilişinin yöntemsel
olarak, çizgisel (linear), teleological, ethnosentric ve statik karşılaştırmalı analizlere dayandığı
belirtilmiştir· ( ederveen Pieterse 1991)·Kalkınma karşıtı yazının önemli katkılarından biri,
bağımlılık ya da azgelişmişlik yazının alternatif olarak geliştirdiği dilin aslında kalkınmacı ve
modernleşmeci söyleme içkin olduğunu belirtmiş olması (anzo,1995); diğeri de ve kalkınmacı
yaklaşımların göz ardı ettiği etik, kadın, yerel oluşumlar, çevre gibi değişkenleri gündeme
alınmasına neden olmasıdır· Fakat önemli bir kopuş gerçekleştirmesine rağmen bu yazının temel
problemi ise gerçekliği gündemine almaması yani çalışmalarında Batı, Birinci Dünya gibi
kavramları ve özellikle de kültürel içerikli tanımlamalara rağmen kapitalizmin yapısal-sınıfsal
özelliklerini işaret etmekten özellikle kaçınmasıdır· Aslında Ray Kiely¶in işaret ettiği gibi
kalkınma karşıtı yazın, Batıyı, 2F¶yi göstermesi ve Batının Üçüncü Dünya ile ilgilenmesini de
piyasa, ucuz emek ve hammaddeye bağlaması asalında, bu tarz ele alışları azgelişmişlik
teorilerine yaklaştırmaktadır· (Kiely,1999,35)· Diğer yandan bağımlılık okulundan farklı olarak
bütünsel ve devlet merkezli bir kopuş yerine daha lokal ve sivil toplum yönelimli stratejileri öne
çıkartıyorlar· Fakat R·Kiely¶den farklı olarak her iki yaklaşımda yaşanan olumsuzluklar
(kalkınamama ya da kalkınma) dışsal değişkenlerden hareketle açıklanıyor· Aslında kapitalizmin
ülke içinde gelişmesi ve bu gelişmeye paralel olarak bir iç burjuvazi oluştuğunu, analizlerine pek
fazla konu etmiyorlar· Bu iç burjuvazilerin piyasa yönelimli kültürel yönelimleri ve yine kar
amacına yönelik pratikleri analizlerinin dışında tutuluyor· Kiely¶in ifadesi ile söylem işaret
ediliyor ama söylemin arkasındaki aktörlere dikkat çekilmiyor·Kalkınma sonrası ve kalkınma
karşıtı çalışmalar akademik dünyada oldukça etkin olmalarına karşılık, geç kapitalist ülke
pratiklerinde pek belirleyici olamadıklarını ifade edebiliriz· Ama özellikle 1990¶ların ikinci
yarısında kalkınmacı analizlerde iki önemli gelişme olduğunu görüyoruz· Gelişmelerden biri
küreselleşme ve neo-liberal politikalara karşı yeniden devlet merkezli ve halkı öne çıkaran,
üretken sermaye ile uluslararası arenada rekabet etmenin gereklerine vurgu yapan bir anti-
küreselleşmeci kalkınmacı muhalif bir yakarmayla karşılaştık· Günümüzde daha çok Ha-Joon
ºhang¶ın öncülüğünü yaptığı bu tarz analizler daha çok Alice H·Amsden¶in çalışmalarından
[16]hareketle ulusalcı-kalkınmacı bir strateji öneriyorlar· ·Khor¶dan, D· ayyar¶a,
J·A·Ocompo¶ya , L·Taylor¶a ve buradan da J·Toye gibi kalkınma yazının önemli isimlerini içeren
bu yaklaşımın şu anda oldukça etkili olduklarını ve aynı zamanda bilimsel çalışma üretme
konusunda çok da verimli olduklarını söyleyebiliriz·[17] Bu tarz analizler için aslında bir
kırılmadan bahsetmekten daha çok kalkınma düşüncesine geri dönüşten bahsedebiliriz· Analiz,
Bağımlılık okulu ile kalkınma yazını arasında bir yerde duruyor ve kalkınma isteniyor ama bu
dönemde ulusal burjuvaziden daha çok üretken sermaye destekleniyor· Üretken sermayeyi
olumsuz etkileyen küreselleşmenin dışsal dinamikleri ama özellikle uluslararası spekülatif
paranın hızını kesecek iktisat politikaları öne çıkıyor· Sınıf kavramından özellikle ülke içi
sınıflardan pek fazla bahsedilmiyor[18]· Tıpkı kalkınmacı yaklaşımın fetişistik dilinde olduğu
gibi üretim ve halk gibi ortak bölen ifadeler kullanılıyor· Günümüzde belirleyici ve belirleyici
olduğu ölçüde yaşamı dönüştüren temel kalkınma yazınının ve pratiğinin ³piyasa merkezli ve
devlet destekli kalkınmacılık´ olduğunu söyleyebiliriz· Bu yaklaşımın temel kaynağı
konjonktürel olarak arka arkaya patlak veren krizler olurken, geç kapitalistleşen ülkelerde birinci
kuşak reformların sona erdiği ve bu reformların devamı niteliğinde dünya kapitalizmiyle yapısal
bütünleşmeyi sağlayacak düzeneklerin oluşturulduğu döneme karşılık geliyor· Krizlerle birlikte
eleştirel olmayan burjuva iktisatçıları arasında eleştirel eğilimler açığa çıkmaya başlamıştır· Bu
tartışmalarda öne çıkan ve aynı zamanda kalkınma yazınında yeni bir dönemi başlatan Dünya
Bankası baş iktisatçısı Joseph Stiglitz olmuştur· Krizin açığa çıkardığı tehlikeleri yakından
izleyen Stiglitz, pür piyasacı analizler ve bu analizlerin kuralsızlaştırma politikalarına karşı,
³bizim amacımız kuralsızlaştırma politikaları olmamalı tam tersine düzenlilik ve kendine güveni
sağlayıcı yeni düzenleyicilerin bulunması´ gerektiğini işaret edecektir· Özellikle pür piyasacı
analizlerin önemli ölçüde donanımsız kaldıkları bu dönemde Joseph Stiglitz, piyasanın her zaman
için her problemi çözme yeteneği olmayacağını belirtecek ve bu anlamda devletin bazı
problemleri çözmede kendine özgü bir dizi olanağı olduğunu belirtilecektir· Aslında piyasadaki
sermaye sahiplerin ‘
 ‘
 kararlarının yarattığı yıkıma karşı 
‘ 
temsil etmek üzere 
!
yenidengöreve çağrılacaktır· Joseph Stiglitz piyasanın orman
yasalarını harekete geçiren ve bu anlamda gelişme, ilerleme, yetişmenin olabileceğini ileri süren
Washington Uzlaşmasına karşılık, yeni tarz bir kalkınmanın olanaklılığını açıkça ifade edecektir·
Sol yönelimli bir dizi muhalif kesim için anlam ve önem kazanmış olan bu çağrı aslında ‘‘
 #"# ## ‘ ## ‘‘yönelik bir çağrıdır· Etkin devletin müdahaleleri ile piyasa için
gerekli kurumsal değişimler ve yasal çerçevenin oluşturulmasına ilişkin düzenekler daha sonra
2F ve Dünya Bankası ile OEºD tarafından İkinci Kuşak Yapısal Reformlar olarak
tanımlanacaktır· Stiglitz diğer yandan ³yeni kalkınma paradigması´ olarak tanımladığı analizinde
kalkınma kavramının bir şeyleri yakalama bir şeylere ulaşma anlamında kullanmış ve
kalkınmanın sadece büyüme olarak ele alınmasının hatalı olduğunu belirtmiştir· Kalkınmayı
toplumun dönüşümü olarak analiz eden Stiglitz, dönüşümün geleneksel ilişkilerden, geleneksel
düşünme biçimlerinden, eğitim, sağlık ve üretimin geleneksel biçimde gerçekleşmesinden
modern biçimde gerçekleşmesine geçiş olarak tanımlar· Stiglitz¶in kalkınmaya ilişkin işaret ettiği
tüm bu çerçeve, gelişmeyi yeniden yakalama yetişme anlamında ele almanın sadece üretim yada
sadece doğru fiyatlama ile gerçekleşemeyeceği çok daha farklı yapısal-kurumsal dönüşümlerin
gerçekleşmesi gerekliliği ifade eder· ³ edir bu yapısal kurumsal dönüşümler?´ diye sorulursa, ilk
elden teknolojinin önemine ve daha sonra eğitime, ülkenin eğitim sistemine, bilişim sektörüne
bakılarak yanıt verilecektir· Aslında pür piyasacı analizlerin bir adım geri çekildiği bu aşamada,
yetişme, yakalamanın teknoloji, eğitim, bilişim gibi tekil örnekler dolayında gerçekleşeceği
yönünde örtük bir uzlaşma sağlanmıştır (Stiglitz,2001)[19]· Stiglitz¶in işaret ettiği yeni anlayış
günümüzde hegemonik bir biçim almıştır· Verimlilik, rekabet, bilgi toplumu, nitelikli emek,
yönetişim, yerel kaynakları harekete geçirecek bölgesel kalkınma ajansları, eğitim ile istihdam
politikalarını eş zamanlı yürütme, etkin devlet ve bu anlamda kamu harcamalarının kesildiği
hayati önem taşıyan alanlarda sivil toplumun devreye girmesi bu egemen söylemin temel
bileşenlerinden sadece bir kaçıdır· Dünya Bankası, OEºD, TUSİAD¶ın raporlarına bakmak bu
alanda yazılmış teorik çalışmalardan daha anlamlı olacaktır· Sermayenin kendi kafasında
tasarladığı bir dünyanın eşiğindeyiz, bu anlamda tarihin bir anlamda da sonu olduğunu da
söyleyebiliriz· Kalkınma iktisadının halleri ve zaman içindeki değişimlerini verdikten sonra,
Türkiye¶de kalkınma ders kitaplarına yönelik düşüncelerimizi artık daha bir rahatlıkla dile
getirebiliriz·

=. ;   c    $ !c    $$ c  c / 
1!c  '%01
c  1
Q"3*  -% Kırılmadan daha çok piyasa Piyasa merkezli, düzenleyici
%Oc66 ð merkezli bir devlet analizini devlet, sınıf ve cinsiyet körü,
 - içerme J· Stiglitz fetişistik
Q"c1ð Kırılma yok· Kalkınmaya geri Kalkınmacı- sınıf körü,
c  ð %- dönüşHa-ºhong, fetişistik, kalkınma stratejileri
   yönelimli analizler·
&"ðc 3." Kalkınma teorilerini diskur Fakat kalkınma sorunun bir
$.8 "" olarak analiz ediyor ve gerçeklik olarak kapitalizme
  ð*    kalkınma denen üretimci ilişkin olduğu gerçeği göz ardı
mantığın kadın, çevre ve dahası ediliyor ve bu anlamda
bir bütün olarak Üçüncü kapitalizmin Üçüncü Dünya¶da
Dünyayı egemenlik altına içsel dinamiklerle bağlantısı
almaya yönelik bilgi- kurulmadan dışsal bir olgu
uygulamalar olduğunu işaret olarak analiz ediliyor· Yerel
ediliyor· (Escobar, Esteva, olana dönüş tarzı bir romantik
Rahnema, Kothari, geç unck alternatif geliştiriliyor·
)
&"( *   $ Kırılma Yok Tek İktisada Geri Dünya piyasası ve dolayısıyla
'%01:
  # Dönüş(Williamson, Bauer, piyasa mekanizması
K 4 .5-   Little, Krueger, Barro, Lukas) anlaşılması gereken tek
:;<>?# değişken, yapısal uyum ve
reformlarla piyasanın
işlemesine yönelik teori ve
stratejiler·
&"%0$1ð1 Gerçekliğin özellikle yapısal ve Fakat azgelişmişliğe ilişkin
c    sınıfsal dolayısıyla tarihsel özellikleri analize katılmıyor,
 -  
-  boyutunu işaret ediyor Laclau, cinsiyet ve çevre sorunlarına
 Weeks, Wople, Taylor, Kay, duyarlı değil,
Brenner, erken dönem unck,
J·Petras)
&" 1ð1c  Kalkınma ideolojisinin Fakat, sınıf ve cinsiyet körü
- . özellikle gerçekliğe uymayan olma haline devam, dolaşım
: /.66! 8 ð ülkeler arası eşitsiz güç alanın belirleyici olması,
.6!."  ilişkileri açığa çıkarılıyor fetişistik·
*   # (Prebisch, Baran, Frank,Amin,
Emmanuel, Wallerstein,
Furtado, Sunkel)
&" ðc c   İktisat disiplini azgelişmiş ülke Fakat, sınıf ve cinsiyet körü
- 
.86 .*  gerçekliklerini açıklamak için olma haline devam, dolayısıyla
'/ yetersiz kalmakta, ekonomi ideolojik, söylemsel, fetişistik,
ekonomileri izleyen bir bilimdir iktisat politikası temelli·
(Seers, Streeten, Hirschman)
" c c   Gelişmiş kapitalist toplumlara Fakat bütüncülleştirilmiş,
 $ benzemeyen toplumların var üretimci, sınıf ve cinsiyet körü
olduğu gerçeği ve aşılması için olma haline devam, dolayısıyla
öneriler( urkse, Rodan, Lewis, ideolojik, söylemsel, fetişistik,
Gerschenkron, Rostow) iktisat politikası temelli·
" ' c**Bırakınız yapsınlar anlayışı Fakat bütüncülleştirilmiş,
 - değişiyor ve Kalkınma üretimci, sınıf ve cinsiyet körü
İktisadında müdahale ve devlet olma haline devam·
önem kazanıyor·
"   :  $ /= 1.. $!= -
* 8 != - !
3! *. 0!$ #

V-Türkiye¶de Kalkınma Ders Kitaplarına Yönelik Kısa Eleştirel Bir İnceleme 


Türkiye geç kapitalistleşen bir ülkenin bütün problemlerini yaşarken iktisat eğitimi alan
öğrenciler, eğitimlerinin son yıllarına kadar neo-klasik iktisadın bütün donanımlarını yüklenmiş
olurlar· Daha sonra sözde ülke problemlerini ele alacak olan Kalkınma İktisadı dersiyle
karşılaşırlar· Tam da bu noktada, ders kitaplarının bilginin sosyalizasyonunu sağlayan temel
araçlar olduğunu düşündüğümüzden dolayı, Türkiye¶de okutulan Kalkınma İktisadı ders
içeriklerini ve kitaplarını analiz etmenin bir gereklilik olduğunu söyleyebiliriz· Kalkınma ders
kitaplarına yönelik belirlemelerimizi işaret etmeden önce ilk elden şunu belirtmemiz gerekiyor,
işadamından, politikacısına ve öğrencisine her kesin diline dolanan ³ne olacak bizim bu
halimiz?´ ifadesi, bu topraklar için kalkınma ya da kalkınmamanın ne kadar önemli olduğunu
açığa çıkarsa bile, iktisat bölümlerinde kalkınma ya da kalkınmamaya ilişkin derslerin
çeşitlenmediğini ve daha da kötüsü µkalkınma iktisadı´ dersi iktisat bölümlerinin son sınıfına
konduğunu görüyoruz· Yani üç yıl boyunca mikro, makro ve uluslar arası iktisat gibi egemen
iktisat anlayışın tezgahından geçen, bu bilgileri içselleştiren öğrenciler kalkınma dersine
giriyorlar· Öğrenciler bu aşamada kalkınmaya ilişkin dili aşırı sosyolojik ya da okul bittiğinde işe
yaramayacak bir bilgi olarak görüyorlar· Ama diğer yandan son sınıfta okutulan kalkınma iktisadı
dersinde, yukarıda işaret ettiğimiz gelişmeleri içerecek malzemenin yeteri kadar olmadığını
görüyoruz· Çok az sayıda olan kalkınma ders kitaplarının ise ilk elden kalkınma sorununun
tarihsel ve yapısal özelliklerden kaynaklandığını açıklamadan genellikle nasıl sorusuna
yöneldiklerini görüyoruz· Bu anlamda kalkınma stratejisi teknik bir dil olarak, kapitalizmin inşası
için gerekli olanlar işaret ediliyor, ama işaret edilirken buna kapitalizm değil de fetişistik bir dil
ile kalkınma adı veriliyor·Çalışmanın hazırlanma sürecinde Türkiye¶de iktisadi idari bilimler
fakültesi olan hemen hemen her üniversite de Kalkınma İktisadı dersinin okutulmakta olduğunu
gördük· (Bakınız Tablo:2)· Kalkınma İktisadı dersi bazı üniversitelerde temel ders olarak
programda yer alırken, bazılarında yarı dönemli ders ya da seçmeli ders statüsündedir· Vakıf
üniversitelerinde ise birkaç tane istisna hariç, Kalkınma İktisadı dersi programa dahil
edilmemiştir· Bu çalışmada bizim amacımız, tek tek araştırmasını yaptığımız üniversitelerde
Kalkınma İktisadı dersinin, içeriği ve kullandığı materyaller üzerinden, analizini yapmaya
çalışmaktır·Hemen hemen tüm kamu üniversitelerde okutulan Kalkınma İktisadı dersinin kaynak
kitap sayısının az olduğunu gördük· evcut kitapların bir kısmı, aynı yazarların yenilenmiş
baskılarından oluşmakta· (Tablo 222¶de araştırılan kitapların listesi sunulmaktadır·) Bu azlığı ders
kitapları yerine diğer materyallerin kullanıldığını düşünmemize yol açıyor, bu anlamda ilk elden
ders kitabının egemenliğinden uzaklaşma eğilimi olduğunu söyleyebiliriz· Fakat üzücü olan bir
diğer olgu ise, kalkınma ders kitapları dışında kalkınma sorununu farklı açılardan ele alan
materyal-çalışmaların da çok az olmasıdır· Teorik çerçevelerin Türkiye gerçeğini anlamak
üzerine pek fazla kullanılmadığını söyleyebiliriz· Çalışmaya yoğunlaştığımızda ³Kalkınma
Sorununu´ yoğun bir şekilde yaşayan Türkiye¶de, bilimsel yazın olarak bu sorunu ele alan
uygulamaların, çevirilerin ve derlemelerin az sayıdadır·olduğunu gördük·[20] Ulaşabildiğimiz
kaynaklar üzerinden ders içeriklerini ve kitaplarını incelediğimizde, kalkınma iktisadı ders
kitaplarının daha çok kalkınma iktisadının oluşum sürecine ait teorilerden hareketle
oluşturulduğunu tespit ettik· Yani ilk kırılma diye tanımladığımız dönemin kuramcıları ve bu
kuramcıların kavramsal çerçeveleri genellikle kullanılıyor· Bu anlamda kalkınma disiplinine
ilişkin Tablo-1¶de işaret ettiğimiz diğer kırılmalar ve sürekliliğin ders kitaplarına dahil
edilmediğini görüyoruz· Yani kalkınma sorunu daha çok iktisadın işaret ettiği ve mutlak ve
egemen kabul ettiği kapitalizmin yapısal bilgisinden hareketle analiz edilmektedir ancak ders
kitabı olduğu için bu bilginin de kapitalizmle bağlantısı kurulmamaktadır· Bu anlamda kalkınma
iktisadının tümü için genel bir yargıya varamazsak bile, ders kitapları için genel bir taşlaşma
eğilimi olduğunu söyleyebiliriz· Verili kalkınma disiplinin ilk dönemine ait bilgiler ithal
edilirken, bu bilgilere eleştirel bakılmadığını ve hatta ithal edilen kuramların güncel gelişmelere
de pek fazla uygulanmadığını söyleyebiliriz· Çalışmamızın ilk aşamasında yukarıda ifade
ettiğimiz gibi, ders kitaplarına sosyalizasyonunun aracı olarak bakılmalıdır· Toplumsal gerçeklik,
bilginin niteliğini belirlerken, ders kitapları bu bilginin tanımlanıp, kurumsallaştığı gizli
acendalardır (artin, 1967, 4)·Kalkınma hem ortak faydayı gösteren ideoloji hem uygulama
düzeyine taşındığı için söylem hem de gerçekliktir· Bu anlamda Kalkınma meselesinin her
aşamasının farklılaşan dilinin ve kırılma noktalarının ders kitaplarında görülebilmesi gerekir·
Araştırmamız sürecinde ders kitaplarının içeriğine baktığımızda genel olarak üç bölüm başlığıyla
karşılaşılmaktadır[21]· ‡ 2· Bölüm: Az gelişmiş ülkeleri tanımlayan kriterler,
‡ 22· Bölüm: Kuram ve teoriler ‡ 222· Bölüm: Kalkınma Stratejileri¶nden
oluşmaktadır·Birinci bölümden başlayarak değerlendirdiğimizde ilk aşamada az gelişmişliğin ne
olduğuna dair ifadeleri görmekteyiz· Genel olarak konu başlıkları: -Az gelişmiş ülkelerin
özellikleri -Gelişmekte olan ülkelerin özellikleri-Azgelişmişliği tanımlama sorunu-Az gelişme
kriterleri ya da -Fakirlikten kurtulma yolları gibi çeşitli şekiller alsa da içerğin özünde ilk
kırılmaya ait yani literatürde ortodoks kalkınma yazını olarak tanımlanan analizlerden oluştuğunu
görmekteyiz· Diğer yandan örtük olarak kitaplarda modernleşme kuramının karşılaştırmacı
yönteminin belirleyici olduğunu da söyleyebiliriz· Bu metodoloji üzerinden bir nevi Batı¶ya göre
geri kalmışlık hastalığının belirtileri ortaya konulmaktadır· Yazarların ifade ettiği bu hastalığın
belirtilerine bakacak olursak,"=  $11 · ³Kişi başına milli gelirin düşük
olması, azgelişmişlik tanımının en önemli unsuruydu· Bu gösterge, Birleşmiş illetler¶in konuyla
ilgili uzmanlar raporunda da yapılan azgelişmiş ülke tanımının belirleyici öğesidir (Han,
Kaya,2002,14)·´³Kişi başına düşen gelir ölçütü, Dünya Bankasının ülke sınıflandırmasında temel
kriter olarak kullanılmaktadır (Taban, Kar, 2004,9)·´ - * .  -   6.  
³Azgelişmiş ülkelerde gelirin kullanımıyla ilgili olarak tasarruf eğiliminin düşük olması, gelirin
dağılımı ile ilgili olarak da tasarrufların dengesiz dağılımı ve halkın büyük bir bölümünün hiç
tasarrufta bulunmaması önemli bir özelliktir (Han, Kaya,2002, 16)·´-4-16 " 
$16³Tarım kesiminde yaşayan nüfus toplam nüfusun %65 ve daha fazlasını
kapsıyor· ormal olarak gelişmiş ülkelerde bu oran tarım kesimi için %15¶in altındadır
(Dülgeroğlu, 1997, 11)·´-  ** 8"..7*-/" ð/*0
=ð. /³«geleneksel yapılara sahip azgelişmiş ülkelerde bu türden insan sayısı azdır
(Kaynak, 2005, 10)·´"-*..7$./6 "*101. "=$1-*
$111/1³Gelişmekte olan ülkelerde beslenme düzeyi düşüktür, bu olay çalışma kudretini ve
verimliliğini olumsuz yönde etkiler· İnsanlar çok çalışmak isteseler bile bunda başarılı olamazlar·
(Hatiboğlu,1993, 22)·´" -71".6 "* - . !/$1-*
$111/1!başlıklarıyla ifade edildiğini görmekteyiz·22· Dünya Savaşından sonra ekonomik
gelişmeye atfen kullanılan gelişme kavramı ancak yukarıda sıralanan az gelişmiş ülkelere özgü
olarak belirlenen içsel dinamiklere müdahale ile çözüme ulaşacaktır· 22· Dünya savaşından
sonraki değişen uluslararası dinamikler doğrultusunda bu ülkelerin sisteme içerilmesinin ve hem
de sistemi beslemesinin bir ön koşulu olarak önerilen çözümler, sosyal bilimlerde yeni kuram ve
modeller şeklinde görülür· odernleşme kuramının evrim ve ilerlemeci nitelikleri üst kuram
olarak sosyal bilimlerin batılı olmayan azgelişmiş ülkelere çözüm önerilerinde, temel referans
olarak ortaya çıkmaktadır· Azgelişmişliği tanımlama çabalarında µkarşılaştırma¶ yönteminin
belirgin bir yer tuttuğunu söyleyebiliriz· Ders kitaplarında bir ülkenin geri kalmışlığının ya da
gelişmişliğinin düzeyinin diğer toplumlarla karşılaştırıldığında belirleneceği ifade edilmektedir·
İkinci olarak analizlerde ampirik bazı kriterler de belirtilmiştir· Bu kriterler ise genellikler ikinci
bölümde Kalkınma Teorilerinden hareketle geliştirilmiş olan kriterlerdir· Ders içeriklerinden de
görülen oldukça dar kapsamda tutulan ve ana akımla sınırlanan teorilerde Bağımlılık okulu ve
Frank¶ın alternatif tanımlamasına yani µgelişmeden önce azgelişmişlik yoktur´ vurgusuna birçok
kitapta yer verilmemiş ya da özet olarak geçilmiştir· Azgelişmişliği tanımlama ölçütleri statik
olarak ele alınmıştır· Oysa yazımızın başında açıklıkla ifade ettiğimiz gibi mutlak gelişme
ölçütlerinden bahsedemeyiz·Kalkınma İktisadı ders kitaplarının 22· Bölümü Kalkınma Teorilerine
ayrılmıştır· Bu bölümde dikkatimizi çeken önemli nokta, teorilerin daha çok µazgelişmişlik
nedir?¶ sorusuna cevap veren çalışmalardan oluşmasıdır· Daha çok içsel dinamikler üzerinden
gerçekleştirilen tanımlar da yukarıda işaret ettiğimiz ³iktisat teorisinin´ var olanı mutlak ve
evrensel kabul eden yapısal dilinin belirleyici olduğunu söyleyebiliriz·· ³Geleneksel kalkınma
literatüründe azgelişmiş ülkelerin kalkınamamış olmalarının nedeni, bu ülke ekonomilerinde
çeşitli alanlarda arz ve talepten kaynaklanan kimi önemli yetersizliklere, üretim faktörlerinin
dağılımında görülen aksamalara, girişimci eksikliğine, piyasaların darlığına, verimliliğin düşük
olmasına, kıt ekonomik kaynakların yanlış dağılımına, gerekli üretim teknolojisinin yokluğuna,
insan sermayesindeki eksikliklere vb· etkenlere bağlanmaktadır· (Han, Kaya, 2002, 35)·´
Kalkınma teorileri başlıklı bölümde ikinci bölümde, kalkınma kavramına, sisteme dahil olmak
isteyen kesimler için yakalama, yetişme anlamı yükleyen Ortodoks teoriler sırasıyla ele
alınmaktadır· Aynı zamanda bu düşünürler, literatürde ilk kırılmayı temsil eden, gelişme sürecini
iktisat biliminin sınırları içinde algılayan kuramcılardır· Yukarıda özellikle Lewis örneğinde
detaylandırdığımız bu ele alışlar aslında karşılaştırma üzerinden farklılıkları işaret ettikten sonra
iyimser bir yaklaşımla azgelişmiş denen toplumların da gelişmişler gibi kalkınacakları vurgusunu
öne çıkartan düşünürlere öncelik veriliyor· Kitaplarda kalkınma teorileri derken bu anlamda ilk
kırılmanın düşünürleri olan Rostow¶un Büyümenin Aşamaları teorisi, Rosenstein-Rodan¶ın
Büyük İtiş teorisi, Lewis¶in İkili Yapı kuramı, urkse¶un Fakirliğin Kısır döngüsü, Abrowitz¶in
Yakalama tezi ve Gershenkron, genel olarak bütün kitaplarda gelişme teorileri bölümünün temel
konu başlıklarıdır· Teorilerin analizi bu noktada kesilmektedir· 1960¶ların sonlarında belirleyici
olan ve bizim üçüncü kırılma olarak ifade ettiğimiz mono iktisat anlayışına karşı durarak,
iktisadın azgelişmiş ülkeleri açıklamakta yetersizliğini ve µekonominin, ekonomileri inceleyen bir
disiplin¶ olduğunu vurgulayan Seers[22] ve Streeten¶ın analizleri kitaplarda ya da ders
içeriklerinde yer almamaktadır· Bununla birlikte kalkınma tartışmalarının diğer açılımları ya da
eleştirileri de ders kitaplarında yer almamaktadır· Dördüncü kırılma, gelişmiş ve az gelişmiş
olarak adlandırılan ülkeler arasındaki ilişkinin eşitsizliği üzerinden analiz eden Bağımlılık
yaklaşımı ve Yapısalcılar ve en son olarak gelişme iktisadını meta merkezli ele alışının insan,
cinsiyet ve çevre üzerinde yarattığı etkileri içkinleştirmemesini bütünüyle eleştiri getiren 1990¶lı
yılların Post- developmentalist ya da kalkınma karşıtı analizlerini de ders kitaplarında
görememekteyiz· Sadece Ortodoks teorilerin varsayımları tartışılmaktadır ve Azgelişmişlikte
kurtulmak için tasarruf- yatırım oranları yükseltilmeli, sanayi yatırımları yapılmalı, gelir-
tüketim artmalı, ticaret geliştirilmeli eğitim ve teknoloji harcamaları ve bu sistemin işlerliğini
sağlayacak kurumsal düzenlemeler yapılmalı gibi çözüm önerileri sunulmaktadır· Ev ödevini iyi
yapan, idealize edilen sisteme eklenebilecektir· Özellikle üzerinde tartışılması gereken önemli bir
nokta, Türkiye gerçeği bütün bu çalışmalarda genellikle ya tartışma dışında tutuluyor ya da
yukarıda işaret ettiğimiz kavramların sınırları içinde ele alınıyor· Sadece ortodoks teorilerin
sınırları içinde kalsa dahi, gelişme iktisadında ilk kırılmasını işaret eden kuramların Türkiye ile
ilişkilendirilmesini görememekteyiz· Örneğin Lewis¶ın µikili yapı¶, Rodan¶ın µbüyük itiş´,ya da
Rostow¶un µkalkınma aşamaları¶ kuramlarının Türkiye pratiğindeanalizi yapılmadığını da
söyleyebiliriz· Türkiye gerçeğini analiz etme demişken, ders kitaplarında Türkiye gerçeğini
anlamaya çalışan Türk aydının çabalarını da yani Türkiye¶deki kalkınma sorununu ele alan Kadro
ve Yön gibi analizlere ya da hareketlere de ders kitaplarında yer
verilmemektedir[23]İncelemesini yaptığımız µkalkınma iktisadı¶ ders kitaplarının üçüncü bölümü
µkalkınma stratejilerinden¶ oluşmaktadır· Kalkınma Stratejileri¶ne baktığımızda günlük yaşama
müdahale eden politik pratiklerin neler olması gerektiğini işaret ederken, genel olarak
kapitalizmin ama özel de ise Türkiye¶nin kendine özgü toplumsal gerçekliğinin dikkate
alınmadığını görüyoruz· Yaşanan yapısal-toplumsal ilişkileri neredeyse dışlayan çerçeveler ile
karşılaşıyoruz· Teknoloji, finansman, ihracat gibi bir dizi olgu değerlendirilirken, devlet
kendinden menkul bir gerçeklik olarak yer alıyor· Devletin neleri kapsadığı ve onu belirleyen
toplumsal ve sınıf ya da cinsiyet konumlarından bahsedilmiyor· Devlet kalkınma stratejileri ile
sanki yapısal gerçekliğin tek mimarı gibi· Bu anlamda kalkınma stratejileri ya da kalkınma
politikaları üzerinden bir dil geliştiriliyor· Böylece devlet dolayında tüm kalkınma iktisadı ders
kitaplarında örtük ³ortak iyi´ arayışı vardır· Sonuçta bu tarz ele alışlar da, sınıf konumları,
cinsiyet ve etnik farklılıkların olmadığı homojen bir dünya karşımıza çıkar İncelediğimiz
Kalkınma iktisadı ders kitaplarına bütüncül baktığımızda, yukarıda işaret ettiğimiz farklı
tanımlamaları ya da farklı dönemlendirmeleri görememekteyiz· Belki de ³Bu sahte dostlara
inanmamak için, kendimizi Avrupa kategorilerinden çıkartmamız ve onları «··yabancı ve
yapılandırılmış saymayı öğrenmemiz gerekir´ (Burke, 2001, 83)· Pek çoğu yabancı
benzerlerinin[24] kopyası gibi hazırlanmış ders kitaplarındaki kategorilerin ne kadar keyfi
olduğunu görebilmemiz gerekmektedir· Seers¶ın yukarıda da belirttiğimiz iktisadın yaşanan
gerçekliği anlamaktan ona uyum göstermekte geç kaldığı düşüncesi, kalkınma iktisat ders
kitapları için de aynen kullanılabilir· Bu noktada farklı bir eğilimden bahsedilmesi gerekmektedir·
Egemen iktisadın tüm ekonomileri aynı mantıktan ele alınması gerektiğini söyleyen analizlerin
başat olduğu yeni bir döneme girilmiştir· Bazen kalkınma iktisadı adı altında büyüme teorileri
anlatılıyor, bazen ise tamamen büyüme teorisi başlıklı dersler programa konuluyor· Bir başka
eğilim daha karşımıza çıkmaktadır· O da genellikle ders kitabı olmayan ama yardımcı
materyallerle sürdürülen küreselleşmeye karşı kalkınmanın gerekliliğini savunan eğilimdir· Ders
içerikleri ve yüz yüze yaptığımız konuşmalardan kalkınmayı küreselleşmeye karşı alternatif
olarak ele alan bir eğilimin de olduğunu söyleyebiliriz· Fakat bu derslerde kullanılan yardımcı
materyallerin de genellikle fetişistik, sınıf ve cinsiyet körü içeriklerle donatıldığını söyleyebiliriz·
Kalkınamamayı küresel dinamiklere bağlayan bu yaklaşımlar, devleti kutsayacak bir strateji ile
sorunların üstesinden gelineceği vurgusu belirleyici vurgu olarak öne çıkıyor· .6 -
.6 Kalkınma ders kitaplarına ilişkin çalışmamızın ilk elden bulgularını kısaca aktardıktan
sonra, iktisat eğitiminin genel işleyişinin olumsuzluklarının yanı sıra, kalkınma iktisadının tekil
egemen iktisadın öncüllerden çok uzaklaşmadığını söyleyebiliriz· Aslında daha detaylı olarak ele
alınması gereken Türkiye¶nin kapitalistleşme sürecine ilişkin eksik ve hatalı algılanmasının
kalkınma iktisadı ve kalkınma iktisadı ders kitaplarından kaynaklanıp-kaynaklanmadığının
sorgulanması özel bir önem taşıyor· Türkiye¶nin kalkınması gerektiğine ilişkin ifadelerin
kapitalistleşme ile eş anlama geldiği gerçekliği nasıl göz ardı edilmiştir· Türkiye¶de kapitalist
anlamda sınıfların yokluğu ya da yeterince gelişememesi ile yine kalkınma düşüncesi arasında
bağlantı kurmak olası mı acaba? Türkiye¶nin kapitalistleşme sürecini göz önüne almadan
kalkınamıyoruz vurgusu ile birlikte açığa çıkan ısrarlı ‘ 



yapılan vurgular
arasında bağlantı kurulabilir mi? Tüm bu soruların kaynağında kapitalizmin Türkiye¶de inşa
sürecini kalkınma kavramı ve bu kavramı fetişleştiren kalkınma anlayışı olduğunu söyleyebiliriz·
Kalkınma yazını aslında bir fiil kalkınma sorunsalının yapısal-sınıfsal-cinsel özelliklerini açığa
çıkaracak ve fetişizmi ortadan kaldıracak bir işlev de görebilir· Sonuç olarak, kalkınma iktisadı
ders kitaplarında geliştirilen bu tutumları sadece yeni bilgiye karşı takınılan tutum olarak
değerlendiremeyiz· Hiç kuşkusuz yeni bilgi her zaman endişeleri de beraberinde getiriyor· Ama
esas sorun yeni bilgiyi açığa çıkaran gerçekliği gündeme almama da açığa çıkıyor· Bu noktada da
uluslararası iktidar ilişkileri ile bu ilişkilere yapısal olarak bağlanmış akademi arasındaki ilişkiler
yani iktidar ile bilgi arasındaki derin içsel bağlantıların bu disiplin ve Türkiye açısından
sorgulanması gerekiyor· Diğer yandan bilim dünyasının özneleri olan bilim insanlarının süreç
içindeki konumlarını da yeniden gündeme almaları gerekiyor· Ludwik Fleck dediği gibi ³Bilinen
herhangi bir şey, onu bilene, her zaman sistemli, kanıtlanmış, uygulanabilir ve doğruluğu besbelli
gibi görünmüştür· Her yabancı bilgi sistemi de, aynı biçimde, çelişkili, kanıtlanmamış,
uygulanamaz nitelikte, hayali ya da gizemli görünmüştür (aktaran Burke, 2001,2)·

=. @  01c    $% 


Ü İVERSİTE AD2 KALK2 A İKTİSAD2 DERS İÇERİKLERİ
1 
 RR
 Yöntem ve temel kavramlar, gelişme- az gelişme çelişkisi, kalkınma
 iktisadında yeni konular, kalkınma iktisadının yükselişi ve düşüşü,
 & 
 geleneksel kalkınma teorileri: büyük itiş, dualite problemi ve
kalkınmanın aşamaları, dengeli ve dengesiz kalkınma, büyüme
kutupları, kalkınmanın ekonomi politiği, kalkınma iktisadında yeni
perspektifler: yeni kurumcu iktisat, evrimci iktisat ve kalkınma,
küreselleşme ve kalkınma, sanayileşmenin ve kalkınmanın yeni
boyutları, fordizmin krizi, post fordist teoriler: düzenleme okulu,
tekno-ekonomik paradigma, esnek uzmanlaşma ve kalkınma, geç
sanayileşen ülkeler, sürdürülebilir kalkınma, dünya sanayi
coğrafyasında yeni eğilimler, bölgesel kalkınma, sanayileşme ve
kalkınma stratejileri·
2 % İktisat Ana bilim Dalının yüksek lisans dersleri arasında Büyüme Ve
%  Kalkınma Teorileri var· Büyüme Teorisi, odern Büyüme Teorisi,
 & 
 İçsel Büyüme Teorisi, üfus, Teknoloji , Doğal Kaynaklar ,
Sermaye Birikimi Klasik büyüme modelleri: Keynezyen
büyüme modeli, eo-Klasik ve Post-Keynezyen büyüme modelleri,
parasal büyüme modelleri, alternatif büyüme modelleri: eo-
Keynezyen büyüme ve yapısalcı makroekonomi, modern teoriler:
Reel İktisadi dalgalanma teorileri·
3 ,( 2nternet sitesinde ders kaydı bulunamadı·
c(L
3
 & 

5 %(5 Kalkınma ve Azgelişmişlik, Azgelişmişlik Ülkelerin Özellikleri, Az
 & 
 Gelişmişlik Teorileri, Ekonomik yaklaşımlar· Sosyo-kültürel
yaklaşımlar, Sermaye Birikimi ve Teknoloji: Kalkınma ve sermaye,
Kalkınma ve teknoloji, Kalkınmanın Finansmanı, İç finansman, Dış
finansman· Kalkınma ve İnsan Unsuru, üfus, İnsana yatırım,
İstihdam, Kalkınma ve Dış Ticaret: Kalkınma ve uluslararası
işbölümü, Koruyucu dış ticaret· Kaynak Dağılımı: Teorik temeller,
Azgelişmiş ülkelerde kaynak dağılımı; Sanayileşme Stratejileri: İçe ve
Dışa Dönük Sanayileşme; Sürdürülebilir kalkınma: Doğal kaynaklar,
Çevre·Dersin tanımı: Azgelişmişliğin nedenlerini, gelişmeyi
engelleyen faktörleri ve gelişmenin temel unsurlarını ortaya koyarak
çözüm yollarını göstermektir·
6 c  Siyasal Bilimler fakültesine bağlı İktisat Bölümü İktisadi Gelişme Ve
 & 
 Uluslar arası İktisat kürsüsü· Kalkınma İktisadı 222· Sınıf dersi·
7 

c İktisadi Büyüme ve Kalkınma illi gelir, büyüme ve kalkınma
 & 
 kavramları, az gelişmiş ülkeler ve özellikleri, ekonomik kalkınmanın
genel analizi ve belirleyicileri, sermaye birikimi ve ekonomik
kalkınma, kaynak dağılımı, ekonomik kalkınma ve teknoloji seçimi,
ekonomik kalkınma ve dış ticaret, ekonomi kalkınma ve nüfus,
kalkınma ve büyüme teorileri: klasik model, Harrod-Domar modeli,
eo-klasik model, modern teoriler·
8 c  Kalkınma ekonomisinin kavramsal çerçevesi· Kalkınma-Büyüme
 & 
 olgusu· Azgelişmişliğin tanımı ve ölçümü· Azgelişmiş ülkelerin
ekonomik ve yapısal özellikleri· Azgelişmişliğin ekonomik,
demografik, sosyo-kültürel ve coğrafi yönleri· İktisadi kalkınma,
sermaye birikimi ve teknoloji· İktisadi kalkınmanın iç ve dış
finansman boyutları· İktisadi kalkınma ve beşeri sermaye· İktisadi
kalkınma ve dış ekonomik ilişkiler· İktisadi kalkınma ve korumacılık
olgusu· İktisadi kalkınma ve kaynak dağılımı· İktisadi kalkınma ve
sanayileşme stratejileri· Sürdürülebilir kalkınma (kavram ve
stratejiler)· İktisadi kalkınma ve Küreselleşme·
9 (SR   Growth and Development Survey of classical and contemporary
 & 
 theories of growth and development, and identification of major
problems of economic development and structural change·Topics in
Growth and DevelopmentThe analysis of development policy
process, alternative strategies of growth and industrialization, and the
survey of leading issues in economic development·
10 L 
 & 

11 L525 
 İktisadi Gelişme ve Uluslararası İktisat kürsüsü var ders programını
 & 
 göremiyoruz
12 cc Tüm dünya ekonomilerinin otomatik ekonomi mekanizması inancının
(c R
 kayboluşu ile organik bir gelişme sağlanamayacağının anlaşılması
 & 
 sonunda kalkınma hamlelerinin çoğaldığı ortamlarda uygulamaya
alınan Kalkınma Ekonomisi pratikselinin, tarihsel gelişimi
anlatılmaktadır· Devlet¶in iktisadi ve sosyal hayata bilinçli biçimde
müdahale etme gereği ortaya konmaktadır· Azgelişmiş ülkelerin
kalkınma yöntemlerini ³daha ılımlı ve kısmen emredici´ bir planlama
anlayışı ile kalkınma ekonomisi deneyimlerine geçmelerindeki ana
nedenler ortaya konmaktadır· Farklı yapısal gerçekliklerin yanısıra
farklı birikimlerin ve yorumlamalarında ortaya koyduğu farklı
sonuçlar irdelenmektedir· Türkiye Ekonomisi¶nin özellikleri ön plana
çekilerek yapılanlar ve yapılması gerekenler kıyaslamalı bir şekilde
incelenmektedir· Öğretim etodu:İstatistik veriler, konu ile ilgili
yazılmış yerli yabancı yayınlar· Öğrenciye araştırabilecekleri
konularda ödevler hazırlattırılarak dersin dinamizmini sağlamak·
13 5c5 (& Klasik ve günümüz Büyüme ve Kalkınma Teorilerinin işlenmesi ve
 & 
 ekonomik kalkınma ve yapısal değişiklik ile ilgili başlıca sorunların
tanımlanması·
14 % L 
 & 

15 %(c5R  Dönemlik (bahar dönemi) kalkınma iktisadı dersi okutulmaktadır·
 & 

16 %553  İktisadi Büyüme ve Uluslararası İktisat Kürsüsü var, ancak gelişme
 & 
 iktisadı dersi göremiyoruz· Ders programı pazarlama ve işletme
dersleri ağırlıklı·
17 ' Dersin Amacı ve Hedefi Kalkınmanın anlamı, kapsamı ve hüküm
 & 
 süren politikaların içeriği konunun 1950¶lerde literatüre girişinden
itibaren çeşitli değişimlere uğramıştır· Bu derste birbirleriyle rekabet
halinde olan kalkınma paradigmaları ile kalkınma ile ilgili konuların
küreselleşme bağlamında tartışılması amaçlanmaktadır· Dersin
İçeriği° Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler ve bölgelerin mukayeseli
analizi° Büyüme ve kalkınma modelleri° Yatırım ve kaynak dağılımı
kriterleri° Ar-Ge faaliyetlerinin ve beşeri kaynakların kalitesinin
kalkınma üzerine etkileri° Kalkınma sürecinde teknolojinin yayılması
ve içselleştirilmesi ( Dönemlik)
18  L  Kalkınma İktisadı dersi okutulmakta·
 & 

19 '
  Kalkınma Teorileri dersi var açıklama yok·
 & 

20 'R  Kalkınma İktisadı ve Politikası
 & 
 Tarım ve ekonomik kalkınma, dengeli ve dengesiz büyüme stratejileri,
dışsal ekonomiler ve azgelişmiş ülkeler, azgelişmiş ülkelerde dış
ticaretin yapısı ve Kalkınma, sanayileşme ve dış ticaret politikaları;
yeni sanayileşen ülkelerde ve Türkiye¶de sanayileşme, teknolojik
gelişme ve ihracat·
21 'R 
3 İktisadi Gelişme ve Uluslararası İktisat anabilim dalı var ama
 & 
 Kalkınma İktisadı dersi bulunmamakta·
22 'R (3NKalkınma ve Büyüme Azgelişmişlik kavramı ve kalkınma· Kalkınma
 & 
 teorileri· Kalkınmanın finansmanı· Yabancı tasarruflar, dış yardım, dış
borç, yabancı sermaye· Çokuluslu şirketler· Kalkınma sürecinde
teknoloji seçimi ve teknoloji transferi· Kalkınma stratejileri· Klasik
büyüme modelleri· Keynesyen büyüme modelleri· eo-klasik ve post
Keynesyen büyüme modelleri· Parasal büyüme modelleri·
23 'R cc

c((Ë 



24 2L

3 Dersin Amacı: Öğrenciye kalkınma modellerini anlatmak ve bu


 & 
 modeller ışığında az gelişmiş ülkelerin çeşitli problemlerini
tartışmak·KALK2 A İKTİSAD2 2Dersin İçeriği: Bölüm 2: Giriş-
Kalkınma İktisadının ve Düşüncesinin Gelişimi- Kalkınma
ve Azgelişmişliğin Tanımlanmasında kullanılan Ölçütler·-
Azgelişmiş Ülkelerin Temel Özellikleri Bölüm 22: Kalkınma ve
Azgelişmişlik Kuramları- Azgelişmiş Ülkelerin Dinamiği ve
Kısır Döngü Tezleri: urkse- Kısır Döngüden Çıkış veya
Kalkınma Kuramlarına Giriş- Dengeli Kalkınma Kuramları:
Rosenstein-Rodan, urkse, Leibenstein- Dengesiz Kalkınma
Kuramı ve Büyük İtiş: Hirschman- İkili Yapı ve Piyasa
Ekonomisi Şartlarının Sınırlılığı : Boeke, urkse, Lewis-
Kalkınma İçin Yatırımların Önemi:- W·W· Rostow¶un
Aşamalar Kuramı- Harrod-Domar odeli- Yabancı
Yatırımlar ve Azgelişmiş Ülkeler: Singer- Dış Ticaret Hadleri ve
Azgelişmiş Ülkeler: Prebisch- Latin Amerika Kökenli Yapısalcı
Tezler- Kalkınma İktisadında arksist ve eo-arsist
Kuramlar: arx, Baran, Frank, Amin, EmmanuelBölüm 222: Kalkınma
ve Yurtiçi Kaynakların Harekete Geçirilmesi- Tasarruflar ile
İktisadi Büyüme - Finansal Serbestleşme ve İktisadi Büyüme-
Enflasyon ve Kalkınma İlişkisiKALK2 A İKTİSAD2 22
Dersin Amacı: Azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin gelişme
sürecinde ekonomik faaliyetlerin yerine getirilmesinde karşı karşıya
kaldığı temel sorunların ve bu süreçte diğer ülkeler ve ülke grupları ile
olan ilişkiler ile bu yapıların bilinen iktisadi teoriler çerçevesinde
analiz edilmesi·Dersin İçeriği: Bölüm 2· Kalkınma ve Yurtiçi
Kaynakların Harekete Geçirilmesi- Sermaye İhtiyacı ve Sermaye
birikimi- Kaynakların DağılımıBölüm 22· Kalkınma ve Dış ali
Kaynak Akımı- Dış Yardım - Dış Borç ve Borç Krizinin
İncelenmesi- Dorudan Yabancı YatırımBölüm 222· Çok
Uluslu Şirketler- Gelişim ve Özellikleri- Ulusal Ekonomi
Üzerine EtkileriBölüm 2V· Kalkınma ve Teknoloji İlişkisi-
Teknoloji Kavramı ve AGܶlerde Teknoloji Seçimi-
Teknoloji TransferiBölüm V· Kalkınma ve Dış Ticaret
İlişkisi- Kalkınmada Dış Ticaretin Yeri ve Önemi-
AGܶler Açısından Dış Ticaret Hadlerinin Önemi- Kalkınmada
Dış Ticaret Politikası Seçimi: İçe Dönük ve Dışa Açık Politikalar

c *  Abramovitz, (1986) ³ºatching-Up, Forging Ahead and Falling Behind·´ Ë# ‘ 
  0 cilt46, sayı· 2··Alavi, H ·, 1972, The state in post-colonial society, -
1.

à
!
1, 1974Alvares, º (1992b) Science, in W Sachs (ed), +(

!

 ‘2u
3#
 1
"
‘1
 Zed Yayınevi, 
LondonAmin, S (1989) #
 4
# 'London·Amsden, A· (1990)
Third World industrialization: µglobal fordism¶ or a new model?¶, -
1.
à
!
1, 182,Amsden,
A· (2001) +(
à
(

,
Oxford
University Press,
ew York·Balassa, B (1982) 
!

‘
"
 
  #‘ 
   
(
Baltimore, D: Johns

Hopkins
University Press)·Balassa, B (1988) ³The lessons of East Asian development: an overview´,
  
!

‘ /# #‘ /(‘ "
, 36 (3), pp S273±S290·Balassa, B (1989) ³Outward
orientation´, (eds: H ºhenery & T Srinivasan), 0‘    
!

   , Vol 2
Amsterdam·Banuri,T(1990)´Development and the Politics of Knowledge: A ºritical
2nterpretation of The Social Role of odernization´·,  ‘  " 1
"
 
!

 
/# #

‘ 
·, (ed:F·A·arglin ve S·A·arglin)·, ºlarendon Press, OxfordBaran,P(1976)

      ! çev; E,Günçe, ay Yayınları, İstanbul·Bartlett,R·L ve
D·J·Weidenaar (1988) ³Am 2ntroduction to the Proceedings of the 1987 2nvitational ºonference
on the Principles of Economic Textbook´, +(
 Ë# ‘      #‘ , cilt 19, sayı 2,
sayfa: 109-112Başkaya,F(1994) ‘  ‘ *‘   
 !
 , İmge Yayınevi,
İstanbul·Bernstein·H(1992)´Gelişme Toplumbilimine Karşılık Azgelişmişlikl Toplumbilim mi?·,
ed:·Ersoy·, 
‘   3

 !
 ‘   ,

·, V Yayınları·, AnkaraBello,W,
S·ºunningham veB·Rau(1998) ‘‘  4‘
, (çev:F·Başkaya),İmge Yayınları,
Ankara·Blömström, & Hettne,B·(1987) 
!

 +(
   +‘  ! London·Booth,D
(1985) ³arxism and Development Sociology´ š 
!

 Vol·13/7·Booth, D (1994)
à
(  " ‘  
!

  Longman, Londra·Booth, D· (1994) Rethinking social
development: an overview, in: D· Booth (Ed·) Rethinking Social Development: Theory, Research
and Practice Longman,
London·Brenner,R(1986)´Kapitalist Gelişmenin Tarihsel Kökenleri´, 55'+
! sayı 3Brigg 
(2002) ³Post-development, Foucault and the ºolonisation etaphor´·
+( š  6#‘
  3(3):421±436Brohman,J (1995) ³Economism and ºritical Silences in
Development Studies: A Theoretical ºritique of eoliberalism´, +(š 6#‘
 , cilt 16,
sayı 2, sayfa 297-318·Brown,·J ve D·O·Scneider(1980) ³The Economics Textbook: A Learning
Tool or Source of Frustration?´, 
‘ Ë# ‘  #‘ cilt 57, sayı 3, isan sayfa:172-
177Burket,P ve ·Hart-Landsberg(2000)
!

 / ‘  / ‘
#""
,acmillan,Londra·Buttel, F· and P· cichael (1994) µReconsidering the
Explanandum and scope of development studies: toward a comparative sociology of state
economy relations¶, (ed:D· Booth ), Rethinking Social Development· Longman,
Londra·ºan,B·B(1998) ³İktisat Ders Kitaplarının İktisadı´, *‘ 
"  sayfa 18-20·ºhang
Ha-Joon ve Grabel 2lene· (2005) ‘  ‘ 

 u 
 ‘ *‘  ‘ ‘  ‘ ,
Çeviren: Emre Özçelik, Ankara, İmge Kitabevi· ºardoso,F·H(1990) ³Dependency and
Development in Latin America´·, ed:H·Alavi ve T·Shanin·,  "  
!
 " 

·,
ac illan·, Londanºarter,A·F(1984)´EklemlenmeninEklenmesi´·,Haz;H·Ç·Keskinok ve
·Ersoy·, ,
  +‘ ‘   

 ! Birey ve Toplum Yayınları·, Ankaraºhilcote, R ve
D·L·Johnson(1983) +(

  
!

 7
  #  



&,Sage,Publ·,London· ºhilcote, R· (1990) µPost-arxism: The Retreat from ºlass in
Latin America¶, .‘  u
‘  

!
 cilt 17 sayı 2·ºlarke,S(1988)

‘   ‘ 
7
‘ ‘ +(
/+(
‘
1‘ "‘ .  'ºrossley, ve ·urby(1994)
³Textbook Provision and The Quality of The School ºurriculum in Developing
ºontries´,/ ‘‘!
 #‘ , cilt 30, sayı 2, sayfa 99-104·ºorbridge,S·(1991)´ Post
arxism and Development Studies: Beyond The 2mpasse´, š  
!

!
Vol·18/5·ºorbridge,S·(1994) µPost-arxism and Post-ºolonialism: The eeds and Rights of
Distant Strangers¶, in D· Booth [ed·] (1994) Rethinking Social Development· Longman,
Londra·ºowen,  P & Shenton, R W (1995) The invention of development, in: J ºrush (ed),
1
  
!

, Routledge,
Londonºowen,  P & Shenton, R W (1996) 
  
!

 Routledge,
Londonºrush, J (1995) 1
  
!

 (
London: Routledge)·Dutt,A·K ve K·P·Jameson(1992)-
1 
    
!


   Edward Elgar,
Vermont·Edwards,  (1989) ³The 2rrelevance of Development Studies´, +(š 6#‘
 ,
cilt 11, sayı 1·Ercan,F (1995)3

‘ u ‘  ‘‘  7
  !
u"
  ,
Sarmal Yayınları· 1995·Ercan, F (2001) ³Ders Kitaplarına Girmeyen İktisatçılar, İktisatçı
Olarak Kabul Edilmeyen Sosyal Bilimciler´, *‘  ‘ ‘ +‘ ‘ 5, İFº Yayınları,
İstanbul, s·249-270Ercan,F(2003) ³Türkiye¶nin Kalkınma Seçeneklerinin Eleştirisi ve Alternatif
Bir Çerçeve´,    ‘ ‘  Kongreler Dizisi 3, sayı 49, cilt 14·Escobar, A (1984)
Discourse and power in development: ichel Foucault and the relevance of his workto the
Third World, u 
 ‘!
 , cilt 10, sayı 3·Escobar, A (1995) # 
 " 
!

' +(

7‘ " ‘  8 ‘ "  (

+( š 
Princeton
University Press ,
Princeton·Escobar, A· (2004) Beyond the
Third World: 2mperial globality, Global ºoloniality and Anti-globalisation Social ovements´,
+(š 6#‘
 , 25·Esteva, G (1995) Development, in: W Sachs (ed), +(

!


 ‘2 u 3#
  1
"
‘ 1
, pp 6±25 (
London: Zed Books)·Evans, P· (1989) ³Predatory, Developmental, and Other Apparatuses: A
ºomparative Political Economy Perspective on the Third World State´  "‘  9# ,
Vol·4, o·4· Evans, P· (1995)

 u#  , Princeton University Press·
Everett,  (1997) ³The Ghost in the achine: Agency in µpoststructural¶ ºritiques of
Development´, u ( "‘  6#‘
 , cilt 70, sayı 3·Ferguson, J (1994) +(
 u   
7‘(
2 :
!

 ) 
 ‘  ‘  #
‘#‘ 1
   .
( 
ºambridge
University Press,
ºambridge·Fine· B (2002)D-
(
 (
 š‘( "  - (
  š‘( "  / 
#2 u
; # $  www·networkideas·orgFrank, A· G(1967), ´ Development Sociology and
Underdevelopment of Sociology´, /‘‘ ! Summer·Frank, AG (1967) /‘‘   ‘ 
8 

!

   .‘  u
‘  onthly Review,
ew York·Frank, AG (1969) .‘ u
‘28 

!

à
! # onthly Review,
ew York·Frank, AG (1972) .# 
#"

 <.# 

!

  onthly Review,
ew York·Frank·A·G(1975)´Azgelişmişliğin Gelişmesi´ ed: ·Ersoy·, 
‘  3

!

‘   ,

·, V Yayınları·, AnkaraFrank,A·G(1982) =  /‘‘  8 

!

,
Oxford University Press, BombayFrank,A·G·(1982a) 


 u# # ‘  ‘ 
8 

!

! London·Friedman,(1953) ³The ethodology of Positive Economics´,
içind ‘   
!    University of ºhicago Pres,
ºhicago·Foucault,·(1980)´Truth and Power´·, 1
 1
"
'  


 ; 
!
1 ‘ 
=(
š "5>?@ 5>??:ed;º·Gordon),Harvester Wheatsheaf, ew YorkFoucault,·(1985)
 
‘ # (!London·Foucault,·(1994)


!
A

·, çev· ·A· Kılıçbay·, İmge
Yayınları, AnkaraFocault,(2004) + # # ‘!# ‘ 3

  %
!2'u‘    
*‘ # Frobel, F·, J· Heinrichs and O· Kreye (1980) The ew 2nternational Division of Labour·
ºambridge University Press, ºambridge·Furtado, º (1970)    
!

  .‘ 
u
‘
ºambridge
University Press,
ºambridge·Furtado,º (1983) u# # ‘  ‘  
!

! artin Robertson,
OxfordGerschenkron, Alexander (1966)    ‘1‘
   0‘  

!
' u
  ‘  , a:
Harvard
University Press
ºambridge·Gülalp,H(1983) 3

 ‘

 !
 3

 *
 
  Yurt Yayınları;
Ankara·Hansen,L (1988) ³Real Boks and Textbooks´, +(
 Ë# ‘      #‘ , cilt
19, sayı 3, sayfa 271-274·Hettne,B·(1990) 
!

 +(
 ‘  +(

 š ,
London·Higgins, B (1968)    
!

2 
  
 ‘   
! W·W·
norton and ºompany 2nc·, ew YorkHirschman,A·O(1981)´The Rise and Decline of
Development Economics´ ‘ +
‘ "    ‘ 
 !ºambridge
University Press, ºambridgeHorkheimer,(2005)3



 !


 #‘ ,
(çev:·Tuz<el), YKY yayınları, İstanbul2ngham,B(1993) ³The eaning od Development:
2nteractions Between ³ ew´ and ³Old´ 2deas´·, š  
!

·, cilt 21, sayı 4İşgüden,T
(1995) ³Kalkınma Kuramları´, 3

 *‘ #‘ 
  # ´ (der:T·İşgüden,
F·Ercan,· Türkay), Beta Yayınları·İstanbulKay, K (1989) .‘  u
‘  +(

 

!

 ‘  8 

!

, London, Routledge·Khor,(2003) ³Globalization,Global
Governance and Dillemas of Development´, (ed:Ha-Joon ºhang), à
(  " 
!


    Anthem Pres·Kiely,R(1995) ³Third Worldist Relativism: A new Form of
2mperialism´·, Ë# ‘ / 
‘u‘·, vol 25 sayı 2Kiely,R(1999) ³The Last Refuge of
The oble Savage? A ºritical Assesment of Post-Development Theory´, +(
 #
‘ Ë# ‘ 
 
!

 à

‘(, cilt 11, sayı 1, sayfa 30-55Kimble, H(1969) ³On The Teaching of
Economics in Africa´, +(
 Ë# ‘   7
  u‘  #
, cilt 7, sayı 4, sayfa 713-
741·Keskinok,ÇH ve ·Ersoy(ed·)(1984) ,
  +‘ ‘   


 ,

Birey ve
Toplum Yayınları, Ankara· Krueger, A (1978) 9
"  +‘
 à
"
 ‘    

!

2 .
‘ ‘  u
 ‘  / 
B#

  Ballinger Press,
ºambridgeKrueger, A (1985) The experience and lessons of Asia¶s super-exporters, in: V ºorbo,
A Krueger & F Ossa (eds),  

 
!

 ‘
"
  Westview Press,
Boulder·Krueger, A O, Schiff,  & Valdés, A (eds) (1991) +(
  ‘     
u"# #‘  " , Vol 1, .‘ u
‘ Baltimore, Press for the World Bank, Johns
Hopkins University·Kumar,K(1988) ³Origins of 2ndia¶s ³Textbook ºulture´, / ‘‘!

#‘  à
!
1 ºilt 32, sayı 4, sayfa 452-464·Laclau,E(1984)´Latin Amerika¶da Feodalizm
ve Kapitalizm´·, Hazırlayanlar: H·Ç·Keskinok ve ·Ersoy·,,
 +‘ ‘   

i !Birey
ve Toplum Yayınları·, Ankara·Laclau,E(1985)*
  !
  ‘,(çev:H·Sarıca),Belge
Yayınevi,İstanbul·Lal, D (1983) +(
!

!

    2nstitute of Economic
Affairs,
London·Lehmann, D· (1997) µAn Opportunity Lost: Escobar¶s Deconstruction of
Development¶,Ë# ‘ 
!

#
cilt 33, sayı 4·Lewis,W,A(1949)+(
 

    ‘  ", George Allen&Unwin Ltd·LondonLewis,W,A(1953)u
 
; #‘ ‘ , ational bank of Egypt,ºairoLewis,W·A(1967) ³Economic development with
Unlimited Supplies of Labour´·, eds; A· ·Agarvala ve S·P·Sing içinde·, +(
    

!

 A GalaxyLewis, W· Arthur;(1984), ³The State of Development Theory´; +(

u
‘     à
!
1B ewyork, Vol·74, o·1,Lewis, B·W ve P·A·Samuelson (1963)
³Foreward´ +(
 u
‘     à
!
1, cilt 53, sayı 1, anzo,K(1991)´odernist
Discourse´·, #
   / ‘‘!
 ; 
 ‘ ‘  #
 ! cilt 26, sayı
2arglin,S·A,(1990)´Towards The Decolonization of The ind´·,  ‘  " 1
"


!

  /# #
 à
‘ 
·, ed: F·A· arglin ve S·A·arglin·,ºlarendon Press,
Oxfordarglin,S·A,(1990a)´Lousing Touch:The ºultural ºonditions of Worker Accomodition
and Resistance´·, ‘  " 1
"

!

 /# #

‘ 
·, ed:F·A·arglin ve
S·A·arglin·,ºlarendon Press,Oxfordarglin,F,A,(1990b) ³Smallpox in Two Systems of
Knowledge´·, ‘  " 1
"

!

 /# #

‘ 
·, ed: F·A · arglin ve
S·A·arglin·,ºlarendon Press, Oxfordcºloskey,D· ·(1985)+(
 à(
    ,
Universitry of WQisconsin Pres, Wisconsin·PrestoncGraw,H·W(1999) ³Samuelson¶s
³Economics´ at Fifty: Remarks on The Occasion of the Anniversary of Publication´, +(
Ë# ‘ 
    #‘ cilt 30, sayı 4, sayfa 355-359·eier· G ve -Baldvin R (1957),
   
!

 2 +(
  0   , ºhapman&Hall , Londonerton,K (1968)
‘  +(
 ‘  ‘  ##
 The Free Pres, ew York·unck, R· (1985a)   ‘ 



   +(
 +( š , Zed Boks, London·unck, R· (1985b) ³Bağımlı Toplumsal
Oluşumlarda Siyasal Yapı ve Sermaye: Brezilya Örneği´,   !
#"  


 ‘
# ‘  @2 .‘  u
‘)‘ 7 ‘  !
 
‘, İstanbul: Alan
Yayıncılıkunck,R ve D·O·Hearn(1999) /‘  
!

 +(
2/  #   ‘ -
1
‘‘" , Sed Boks,Londra ayyar,D(2003) ³Globalization and Development´, (ed:Ha-Joon
ºhang), à
(  " 
!

     Anthem Pres· ederveen Pieterse , J· 1998, ³y
Paradigm or Yours? Alternative Development, Post-Development, Reflexive Development´,

!

‘ /(‘ "
 29, sayı 2 ederveen Pieterse, J (1991) Dilemmas of Development
Discourse: The ºrisis of Developmentalism and the ºomparative ethod, 
!

 ‘ 
/(‘ "
, cilt 22, sayı 1· ederveen Pieterse, J (1998) y paradigm or yours? Alternative
development, post-development, reflexive development, 
!

‘ /(‘ "
, cilt 29, sayı
2 ederveen Pieterse, J (2000) After post-development,
+( š  6#‘
 , cilt 21, sayı 2· urkse, R·(1964)u 3
  , 


 
 ‘

+

 C %çev: Ş· Adalı), İstanbul Yayınları, İstanbul urkse,R(1966)´Azgelişmiş
Ülkelerde Büyüme´, *‘ 
 !
 3

 :ed) Sermet atbaası,
İstanbul urkse,R(1967)´Some 2nternal Aspects of The Problem of Economic Development´
eds;A· ·Agarvala ve S·P·Sing içinde·, +(
     
!

  A Galaxy Book,
OxfordO¶Brien·P:J(1992)´Latin Amerika Bağımlılık Kuramlarının Eleştirisi´·, ed:·Ersoy·,

‘   3

 !
 ‘   ,

·, V Yayınları·, AnkaraOcompo,J·A(2003)
³Development and Global Order´, (ed:Ha-Joon ºhang), à
(  " 
!

    
Anthem Pres·Patnaik,P(2005) ³Yeni Emperyalizm´, 
 
‘      ,Yeni Hayat
Kütüphanesi, İstanbul·Petras, J·(1970)  ‘ ‘ ##
 .‘ u
‘, ew York:
onthly Review· Petras, J· ve H· Veltmeyer (1999) ³Latin America at the end of the
millennium´, 7 (  à
!
1, 51 (3)·Petras, J· (2004) ³yths and Realities: President ºhavez
and the Referendum,´ /# 
# (, 2 September· Pieterse,J· (1991)´Dilemmas of
Developmenty Discourse; The ºrisis of Developmentalism and The ºomperative ethod´·,

!

 ‘  /(‘ "
! sayı 22Preston,R·W(1982)+(

  
!

·, Routledge-
Kegan·, LondonPreston,R·W(1985)-
1 +
   
!

 +(
 ! Routledge- Kegan·,
LondonPreston,P·W(1986)7‘ " 

  
!

, Routledge, LondonRahnema,  ve
V·Bawtree(ed) (1997) +(
  
!

 à
‘
 (
London: Zed Books)·Rist, G· (1997) +(
 0  
!


London: Zed Books·Robinson,J(1967) ³Opening Remarks´, Eds; K·artin &J·Knapp, +(

+
‘( "  
!

    ! Aldine Publishing ºompany,
ºhicagoRobbins,L(1979)³The ature of Economic Generalization´, (ed: F· Hahn ve ·Hollis),
( (‘    +(
, Oxford Un·Pres,OxfordRosentein Rodan· P· (1968)³Problems
of 2ndustrialization of Eastern and South-Eastern Europe´·, (ed·) A· ·Agarwala ve S·P·Singh·,
+(
     8 

!

 ! A Galaxy Books·, ew YorkRostow, W·W·; (1971),
  ‘  +(
 ‘"
  31(! ºambridge University Press,LondonRuccio, D·F· (1991)
³When Failure Becomes Success: ºlass and the Debate over Stabilization and Adjustment´,
š  
!

 28 (9)·Sachs, W (ed) (1992) +(
 
!

  ‘' u 3#
 
1
"
 ‘ 1
  4
  
London·Samuelson,A·P(1999) ³Samuelson¶s ³Economics´ at Fifty: Remarks on The Occasion of
the Anniversary of Publication´, +(
Ë# ‘     #‘ cilt 30, sayı 4, sayfa 352-
355·Santos, T (1975) ´Bağımlılığın Yapısı´·, der; A·Aksoy·, u"
   !
 
‘  
Gözlem Yayınları ! İstanbulSchuurman F J (1993) 
  (
 ; ‘
2 -
1 
   

!

 +(
·
London: Zed BooksSchuurman, F J (2000) ³‘‘" . ‘‘" à
"‘
&
!


#
 (
+1
 /
#$, +(š 6#‘
 , cilt 21, sayı 1·Seers,D(1967) ³The
Limits of The Special ºase´· Eds; K·artin &J·Knapp, +(
 +
‘( "  
!


    Aldine Publishing ºompany, ºhicagoSeers, D(1979)´The Birth, Life and Death of
Development Economics´; 
!

 ‘  /(‘ "
! London,Vol·10Sen, A (1983),
³Development: Which Way ow ?´ ,    Ë# ‘  ,Vol·93,Skousen,  (1997) ³The
Perseverance of Paul Sanuelson¶s Economics´,+(
 Ë# ‘      

!
, cilt 11,
sayı 2, sayfa 137-152·Stiglitz,J·E(1988) ³On The arket for Principles of Economics Textbooks:
2nnovation and Product Differentiatition´, +(
 Ë# ‘      #‘ , cilt 19, sayı 2,
sayfa: 171-177 Streeten, P(1983)´Development Dichotomies´, š 
!

, Vol· 11, o·
10,Streeten, P (1984), ´ Basic eeds: Some Unsettled Questions´, š 
!

, Vol·12,
o·Şenses,F(ed:)(1996) ‘  ‘ *‘ 
 !
 3


, İletişim Yayınları, İstanbul·
Taylor;J·G(1984a)´Üçüncü Dünya Formasyonlarının Çözümlenmesi İçin Kuramsal Öngerekler´·,
Hazırlayanlar:H·Ç·Keskinok ve ·Ersoy., ,
  +‘ ‘   

i ! Birey ve Toplum
Yayınları·, AnkaraTaylor,J(1979)9  7
 ‘  + 7
  # , ac illan,
London Thirwall, A·P· (1989), 31(‘ 
!

, acmillan Education Todaro,·(1985)
  
!

 (
+(š , Longman, Y·Toye,J(2003) ³ºhanging Perspectives
in Development Economics´,(ed:Ha-Joon ºhang), à
(  "
!

    Anthem
Pres·Vandengeast·P ve H·F·Buttel (1988)´arx,Weber, and Development Sociology: Beyond
The 2mpasse´·, š  
!

'  cilt 16, sayı 6Wade, R (1990) 3!
  " (
 7‘
2
   +(
 ‘  (
 à
  3!

   ‘ u‘  ; #‘ ‘
Princeton
University Press,
Princeton·Wallerstein,2(1989)´Kavram ve Gerçeklik Olarak Burjuvazi´, Defter, sayı
8·Wallerstein,2(1992)+‘(
 ‘‘  !(çev; ·Alpay), etis Yayınevi, İstanbul· Warren, B·
(1973) µ2mperialism and ºapitalist 2ndustrialisation¶, in ew Left Review 81: 9±
44Watts,·(1987) ³;
 "  +
  ‘  (
+
‘( "    $  +(
   ‘

cilt 26, sayı 3, sayfa 190-197· Weeks, J and E· Dore (1979) ³2nternational exchange and the
causes of backwardness´, .‘ u
‘ 

!
 6 (21)·Weeks, J· (1981) ³The Differences
Between aterialist Theory and Dependency Theory and Why They atter´, .‘  u
‘ 


!
 8 (3-4)·Weeks, J· (1985) ³Epochs of capitalism and the progressiveness of capital¶s
expansion´, 

 D 
  49 (4)· Williamson, (1993) ³Democracy and the µ
Washington ºonsensus¶·´ š 
!

 cilt 21, sayı 8Wolpe,H(ed)(1980)+(
u# ‘ 
 7
  # , Routledge and Kegan Poul,London·World Bank (1997#+(
 ‘
 ;  u
/(‘ " "š , World Development Report, Washington Dº: World Bank Press·World Bank
(2002) #  "; # 97‘
, World Development Report, Oxford University Pres·

Tablo: 222 Ele Alınan Kalkınma İktisadı Ders Kitapları Listesi


1 Vural Savaş ‘  ‘   , Bursa İkt· Ve Tic· İlimler Akademisi
Yayınları,1974·
2 Selahattin Birkan u"
 , 

 ‘ !
    ‘  ‘, Hamle
atbaası,1960·
3 uhteşem Kaynak    ‘  ‘, Ankara,1988·
4 Zeyyat Hatiboğlu *‘ ‘  ‘, Hamle atbaası,1967·
5 Erol anisalı 3

   , İ·Ü· Yayınları, 1975·
6 Zeyyat Hatiboğlu 3

!
+
*‘, Beta, 1993·
7 Ergül Han, Ayten Ayşen ‘  ‘    +
!
 ‘, Birlik Ofset, 1997·
Kaya
8 Ercan Dülgeroğlu ‘  ‘    Uludağ Üniversitesi Yayınları, 1997·
9 Sami Taban, uhsin Kar ‘  ‘    

  # ‘, Ekin Kitabevi,2004·
10 Ergül Han, Ayten Ayşen ‘  ‘    +
!
 ‘, Eskişehir, 2002·
Kaya
11 uhteşem Kaynak ‘  ‘*‘, Gazi Kitabevi, 2005
12 Ömer Gürkan   
E
 ‘  ‘ +
 7
‘
 Derya
Kitabevi, 1989·
13 Ergül Han, Ayten Ayşe ³Kalkınma Ekonomisi, Teori ve Politika´, Eskişehir, 1999·
Kaya
14 uhsin Kar, Sami Taban *‘ ‘  ‘‘‘   
!
‘‘ 9‘
 à ,
Ekin Kitabevi, 2005·
15 Tamer İşgüden, Fuat 3

*‘ #‘ 
 # ´, Beta
Ercan, ehmet Türkay Yayınları·İstanbul
(ed)

D-  $..7  $  /    *0=$-  
 
1=60=$-  /   =!=
$11ð -.   $ /$O *  8 - 
. 6      $ .  $..7 *  $ 
=! /$   / $..7 *  $ =$ 
 $..7.* - *.66 / * $/! /. 
1$ =61$ $*$ 8 $   $..7 
 8 * $  - .86 $ .* - *.66 /   ð 0
  $ =kalkınma iktisadıdır c   $=$8.  mono iktisat
 *$ 0- 1666.   $.  =!= 6  
.   $8  * 1-$.1$ c  
 $ 1ð / . !ð*01. ! 1
0$ 4 $ 0 =  -.  $
 .$..7  * $ $ 6**$ /   ð 
. 6!  $$6  $ 8 $ 

* Çalışmayı son anda zaman ayırarak okuyan, dil ve içeriğe ilişkin önerilerde bulunan ehmet Türkay¶a, yazıyı son
ana kadar bekleyen ve yazılacağına dair umudunu yitirmeyerek bize sorumluluğumuzu hissettiren sevgili Gülen
Elmas Aslan¶a teşekkür ederiz·

** · Ü·- İktisat Bölümü

[1]Bakınız: F· Ercan(2003)

[2] İktisat ders kitaplarının iktisadı ve özellikle Samuelson için kısa ve anlamlı bir çalışma için bak: B·B·ºan(1998)·

[3]Samuelson kendi başarısını kitabın ellinci yılı toplantısında kısaca açıklamıştır· Bu konuşmasında Beyaz Saray¶ın
girişindeki düdüklü polisin bile kendi kitabını okuduğunu belirtir (Samuelson,1999)·

[4] Daha önceki bir çalışmamızda iktisat ders kitaplarının içeriğinin oluşmasında sosyal
bilimcilerle ne tarz bir ilişki kurduğunu sorgulamıştık· Çalışmamızda kurulan ilişkileri birkaç
başlık altında toplamıştık; i) İktisat ders kitaplarına giren, ama kanadı kolu kırılan iktisatçılar·
Yani eleştirel olmayan ve egemen olan açıklama tarzlarına uygun hale getirilen iktisatçılar, ii-
)İktisatçı olup da hemen hemen hiçbir ders kitabına giremeyenler, iii) iktisadın araştırdığı
nesneye dair çalışması olup da iktisatçı olarak kabul edilmeyen sosyal bilimciler· (Ercan, 2001)

[5] Kestirim ile resmi iktisat arasındaki ilişkiler için bak: D· ·cºloskey(1985,15-16)·

[6]Eleştirel olmayan iktisadın ve ders kitaplarının olması gereken (what should be) yerine olan ile (what is) meşgul
olması, özellikle Friedman¶la bağlantılı yorum için bak: ·Watts(1987)·

[7] Bu tarz bir ele alışın Lesetho örneğinde gösterilmesi için bak: J· Ferguson(1994)

[8] Bu yazının kalkınma iktisadını eleştiren temel çalışma Lall(1983), B·Balassa¶nın çalışmaları
(1982),(1988) ve (1989) ve A· Krueger (1978), (1985) ve (1981)·

[9] Bu ifadenin klasikleşen genel çerçevesi için bak L·Robbins(1979) ve çerçevenin kalkınma yazınındaki sessiz
kabulünün eleştiri için J·Brohman(1995)·

[10] İnsan merkezli gelişme kavramı için detaylı bilgi bak: F·Ercan(1995)

[11] Bu konuda detaylı bir çerçeve için bak: º· Alvares(1992)

[12] Kalkınma iktisadını ideoloji içinde değerlendiren Türkiye¶den çalışma için bak:F·Başkaya(1995)·
[13]Azgelişmişlik yazını ya da bağımlılık okulunun eleştirisi için oldukça uzun bir liste verebiliriz· Ama artık
klasikleşmiş çalışmalar olarak R· Brenner (1986), E·Laclau

[14] Üretim tarzı ile bağımlılık teorileri arasındaki ilişki ve bağımlılık teorilerinin eleştirisi için anlamlı bir derleme
R·H·ºhilcote ve D·L·Johnson(1983), ayrıca H·Wolpe(1980) bu tartışma ve ekolun önemli metinlerinin Türkçe
derlemesi H·Ç·Keskinok ve ·Ersoy(1984)·

[15]Kalkınma karşıtı ya da kalkınma sonrası analizler için oldukça önemli bir çalışma W·Sachs¶ın hazırladığı
3

 ¶dür (Sachs,1996), bu yönde yazılardan oluşan iki derleme ·Rahnema ve V· Bawttree (1997) ile
J·ºrush(1995)· Ayrıca Escobar (1995), Esteva (1987), ederveen Pieterse (2001) R· unck ve D·O¶Hearn (2000)

[16]Amsden¶in u‘)-
3‘ adlı çalışmasından sonra yazdığı kitabın ismi The Rise of ³The Rest´ ºhallenges
To the West from Late-2ndustrializing Economies(2001) bu anlamda önemli·

[17]Bu ekol dediğimiz gibi zengin bir literatüre sahip· Bu yönde anlamlı bir derleme için bak :Ha-Joon
ºhang(2003a)diğer bir derleme için ise A·K·Dutt ve K·P·Jameson(1992),· Ha-Joon ºhang¶un kendi yazılarından
oluşan çalışması (2003),· Ha-Joon ºhang ve Grabel 2lene (2005) yi ilk elden örnek verebiliriz·

[18] Bu okulun sınıf körü analizleri örneklerle ele alan ve eleştiren bir çalışma için bak: D·F·Ruccio (1991)

[19] Piyasa merkezli ve devlet destekli yaklaşımların eleştirisi için B·Fine(2002)·

[20] Kalkınma iktisadının süreç içinde işaret ettiği araştırma alanlarının Türkiye gerçeğine uygulanmasına yönelik
çalışmamız bir başka çalışmanın konusu ve aynı zamanda çalışmanın başlangıcında olduğumuz için burada detaylı
ele almadığımızı belirtmek isteriz·

[21] Bu genelleme Tablo 222¶de sunulan ders kitaplarının incelenmesi sonucu yapılmıştır·

[22] Seers¶ın kalkınma iktisadına katkısıyla ilgili bkz· D·Seers(1967)·

[23] Tamer İşgüden¶in bu konudaki katkısı ihmal etmemek gerekir· Bkz· İşgüden T, Ercan F, Türkay , (1995)
³Gelişme İktisadı Kuram- Eleştiri- Yorum´ içinde Beta Yayınları·

[24]Dünya ölçeğinde G· eier ve -Baldvin (1957), B·Higgins(1968),· Todaro,·(1985) ve A·P· Thirwall¶ın


(1989) çalışmaları kalkınma ders kitabı olarak dünya ölçeğinde etkili olduklarını söyleyebiliriz·

You might also like