Professional Documents
Culture Documents
SosyalGuvenlikSistemineBakis TUSIAD PDF
SosyalGuvenlikSistemineBakis TUSIAD PDF
NÜFUSBÝLÝM VE YÖNETÝM:
SOSYAL GÜVENLÝK (EMEKLÝLÝK)
SÝSTEMÝNE BAKIÞ
Kasým 2012
Yayýn No: TÜSÝAD-T/2012-11/535
ISBN: 978-9944-405-89-8
Kasým 2012
ÖZGEÇMÝÞLER
Prof. Dr. Yusuf ALPER
1959 yýlýnda Konya'da doðan Yusuf Alper, lisans eðitimini Bursa (Uludað) Üniversitesi, Ýktisadi
ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Ýktisat Bölümü'nde tamamladý (1981) ve ayný yýl sosyal siyaset
kürsüsünde asistan olarak göreve baþladý. "Sosyal Güvenliðin Tasarruf Eðilimine Tesirleri" konulu
tezi ile 1986 yýlýnda doktora derecesini aldý. Genel sosyal politika, özelleþtirme ve özellikle sosyal
güvenlikle ilgili çalýþmalarý ile Çalýþma Ekonomisi bilim dalýnda 1988 yýlýnda doçent, 1995 yýlýnda
profesör ünvanlarýný aldý. Halen, Uludað Üniversitesi, Ýktisadi ve Ýdari Bilimler Fakültesi, Çalýþma
Ekonomisi ve Endüstri Ýliþkileri Bölümü öðretim üyesi olarak akademik hayatýný sürdürmektedir.
Yusuf Alper, özellikle doçentlik sonrasý dönemde çalýþmalarýný sosyal güvenlik üzerine
yoðunlaþtýrmýþ, 1997 ve 2004 yýllarýnda TÜSÝAD'ýn; 1999 yýlýnda ÝTO'nun sosyal güvenlik
raporlarýnýn hazýrlanmasýnda görev almýþtýr. VII, VIII, IX ve X. Kalkýnma Planlarý, Sosyal Güvenlik
Özel Ýhtisas Komisyonlarýnda görev almýþtýr. 1997 yýlýndan itibaren Çalýþma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlýðý Resmi Arabulucusu olarak görev yapmaktadýr. Prof. Dr. Alper'in sosyal güvenlik
üzerine yazýlmýþ çeþitli makale, kitap ve araþtýrmalarý bulunmaktadýr.
Yard. Doç. Dr. Çaðaçan Deðer 2001 yýlýnda Orta Doðu Teknik Üniversitesi Ýktisat Bölümü'nden
mezun oldu. Mezuniyetini takiben Ege Üniversitesi Ýktisat Bölümü'nde yüksek lisans düzeyinde
çalýþmalarýna baþladý, ayný yýl araþtýrma görevlisi olarak görev yapmaya baþladý. 2004 yýlýnda Ege
Üniversitesi Ýktisat Bölümü'nde yüksek lisans programýný tamamladý, 2011 yýlýnda ise Orta Doðu
Teknik Üniversitesi Ýktisat Bölümü'nden doktora derecesini aldý. Doktora çalýþmasý, Türkiye'de
sosyal güvenlik reformunun ardýþýk nesiller modeli ile incelenmesine yöneliktir. 2011 Kasým ayý
itibariyle Ege Üniversitesi Ýktisat Bölümü'nde Yardýmcý Doçent olarak çalýþmalarýna devam
etmektedir.
Prof. Dr. Serdar SAYAN
Serdar Sayan, 1985'te ODTÜ Ekonomi'den mezun oldu. Yüksek lisans ve doktorasýný ABD'de,
Ohio State University'de yaptýktan sonra 1992'de Türkiye'ye dönerek Bilkent Üniversitesi Ýktisat
Bölümü'nde öðretim üyesi olarak göreve baþladý. Ohio State University'de bu kez Misafir Profesör
olarak yüksek lisans ve doktora dersleri vermek üzere davet edildiði 2003-04 öðretim yýlý ile 2005
kýþýnda Uluslararasý Para Fonu'nda (IMF) Ziyaretçi Akademisyen olarak çalýþýrken Washington'da
geçirdiði dönem dýþýnda, 2006'ya kadar bu üniversitede kaldý.
2006 sonrasý TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nde çalýþmaya baþlayan Prof. Dr. Serdar
Sayan, halen bu üniversitede dersler vermenin dýþýnda, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüðü ve
Sosyal Politikalar Araþtýrma ve Uygulama Merkezi Direktörlüðü görevlerini de yürütmektedir.
Ayrýca 2008'den beri Türkiye Ekonomi Politikalarý Araþtýrma Vakfý (TEPAV) Giriþimcilik Enstitüsü'nün
Direktörlüðünü üstlenmiþ; 2006-09 arasýnda da Baþbakanlýk Dýþ Ticaret Müsteþarlýðý'na danýþmanlýk
yapmýþtýr.
Yayýnlanmýþ çok sayýda ulusal ve uluslararasý hakemli akademik dergi makalesi ve kitap
bölümüne ek olarak, yurtdýþý ve yurtiçinde yayýnlanmýþ derleme kitaplarý ve monografileri de
bulunan Sayan, çeþitli yerli ve yabancý bilimsel yayýnlarda baþ editörlük, misafir editörlük ve
yardýmcý editörlük görevleri üstlendi. Halen uluslararasý araþtýrma aðý Economic Research Forum'un
Þeref Üyesi olan ve bugüne dek aralarýnda Parlar Vakfý 2002 Teþvik Ödülü'nün de bulunduðu
çeþitli araþtýrma, öðretim ve hizmet ödülleri de almýþ olan Sayan'a 2004'te, ABD'de mezun olduðu
fakültece "Yýlýn Uluslararasý Mezunu Ödülü" verildi.
2001-03 arasýnda Türkiye Ekonomi Kurumu'nun Yönetim Kurulu üyeliðinde bulunan Serdar
Sayan, uluslararasý bir profesyonel kuruluþ olan Middle East Economic Association'a da 2004-
06 arasý yönetim kurulu üyesi, 2007-09 arasý da Genel Sekreter olarak hizmet etti; 2010-12
döneminde birliðin ABD dýþýnda yerleþik ilk Baþkaný olarak görev yaptý.
ÝÇÝNDEKÝLER
1. GÝRÝÞ ................................................................................................................. 17
GÝRÝÞ
1. GÝRÝÞ
Bireyleri ve bakmakla yükümlü olduklarý yakýnlarýný, yaþlýlýk, sakatlanma, ölüm, iþ
kazasý ve meslek hastalýklarý, hastalýk, analýk ve iþsizliðe baðlý olarak ortaya çýkan gelir
kaybý risklerine karþý korumayý amaçlayan her çeþit sosyal sigorta, sosyal yardým ve
sosyal hizmetlerin kamusal sunumu sosyal güvenlik kavramý içinde yer almaktadýr.
Toplumu oluþturan herkes için temel bir hak olma niteliði artýk evrensel olarak kabul
gören sosyal güvenlik için geliþmiþ ülkelerde bireyler ve kamu tarafýndan yapýlan sosyal
güvenlik harcamalarý GSYÝH'nýn % 20-30'una denk gelen büyüklüklere ulaþmýþtýr.
Beklentiler sadece geliþmiþ ülkelerde deðil, diðer ülkelerde de bu amaçla yapýlan
harcamalarýn artarak devam edeceði yönündedir.
Gerek Türkiye'de, gerekse diðer ülkelerde, toplam sosyal güvenlik harcamalarý içinde
en büyük harcama kalemini de, tipik olarak % 60-70 arasýnda deðiþen paylarla yaþlýlýk
(emeklilik) sigortasý oluþturmaktadýr. Dolayýsýyla, yaþlýlýk sigortasýnýn sunumuyla ilgili
her türlü geliþme, bütün sosyal güvenlik sistemini etkilemektedir. Nitekim Türkiye'de
de kamusal olarak sunulan ve bireyleri çeþitli gelir kaybý risklerine karþý korumayý
amaçlayan sigortacýlýk faaliyetleri arasýnda, toplam sosyal güvenlik gelirleri ve harcamalarý
içinde en yüksek paya sahip olan faaliyet kolu yaþlýlýk (emeklilik) sigortasýdýr.
Belli bir yaþa ulaþtýktan sonra emekli olarak çalýþmayý býrakmalarýna baðlý olarak
kazanç kaybý yaþayan bireylerin, asgari bir yaþam standardýný, bu kazanç kaybýna raðmen
sürdürmesini saðlamak üzere dünyanýn pek çok ülkesinde yapýlan tipik düzenleme,
devletin çalýþanlarý zorunlu bir kamu yaþlýlýk sigortasý kapsamýna almasýdýr. Bu sigorta
kapsamýnda hak kazananlara, çalýþma yaþamlarýndaki kazançlarýnýn belli bir oraný
üzerinden baðlanan yaþlýlýk (emeklilik) aylýklarý, yaþlanmaya baðlý olarak yaþadýklarý
kazanç kaybýný kýsmen telafi ederek; yaþam standartlarýnýn hedeflenen asgari düzeyin
altýna düþmesini engeller. Türkiye'de de sosyal güvenlik sisteminin kamu eliyle yürütülen
zorunlu ayaðýndaki en önemli faaliyet alaný olan ve toplam sosyal güvenlik harcamalarý
içinde % 70'i aþan bir paya sahip olan yaþlýlýk sigortasý, pek çok baþka ülkedeki uygulamaya
benzer biçimde, daðýtým esaslý finansman sistemi temelinde sunulmaktadýr.
Daðýtým esaslý sosyal güvenlik sistemlerinin iþleyiþi, kuþaklar arasý dayanýþma ilkesine
ve gelir transferine dayanýr: Çalýþtýklarý süre boyunca (zorunlu) yaþlýlýk sigortasý primlerini
ödeyerek emekliliðe hak kazananlara, çalýþma yaþamýnda elde ettikleri prime esas kazanç
ortalamasýnýn belli bir yüzdesi (baðlama oraný) üzerinden baðlanan yaþlýlýk aylýklarý, o
sýrada aktif olarak çalýþmaya devam edenler ve onlarýn iþverenlerinden toplanan zorunlu
katkýlar (prim ödemeleri) yoluyla karþýlanýr. Bir baþka deyiþle, bugün çalýþan ve prim
ödeyenler, halen emekli olanlarýn aylýklarýný finanse ederken; bunlarýn gelecekte emekli
olduklarýnda alacaklarý aylýklarý da o günün çalýþanlarý olan, gelecek kuþaklar finanse
edecektir. Bu yüzden de, prim oranlarý ve aylýk baðlama oranlarý sabitken, daðýtým
sistemi temelinde çalýþan bir sosyal güvenlik kuruluþunun toplam gelirleri, aktif çalýþan
17
ve prim ödeyenlerin sayýsý arttýkça; toplam giderleri de, emekli aylýðý baðlananlarýn (pasif
emekli) sayýsý arttýkça artar. Dolayýsýyla nüfusun yaþlanmasý yönündeki bir demografik
dönüþüm, kuþaklar arasý gelir transferi yükünü deðiþtirir.
Nispeten genç nüfuslu bir toplumda, çalýþan ve prim ödeyenler görece çok, aylýk
alanlar görece az sayýda olduðu için, çalýþan kuþaklarýn prim yükünü daha düþük tutmak
mümkünken, nüfusun zaman içinde yaþlanmasý, çalýþanlar üzerindeki prim yükünü bu
düþük seviyede tutmayý zorlaþtýrýr. Her ülkenin er veya geç geçirdiði ve nüfusun zaman
içinde yaþlanmasýna, dolayýsýyla da aylýk ödenen toplam emekli sayýsýnýn (emekli
stokunun) prim ödeyen çalýþan sayýsýndan daha süratle büyümesine yol açan demografik
geçiþ süreçleri, daðýtým esasýna göre çalýþan sosyal güvenlik kuruluþlarýnýn emeklilik
sigortasý sunumunda karþýlaþtýklarý gelir-gider dengelerinin zaman içinde bozulmasýna
yol açar. 60 (ya da 65) yaþý geçen nüfusun toplam nüfusa oranýnýn artmasýný ifade eden
nüfus yaþlanmasý, bir yandan maaþ alan emekli stokunun büyümesine yol açmak suretiyle
toplam giderleri artýrýrken; diðer yandan, çalýþma ve dolayýsýyla prim ödeme yaþýndaki
nüfusun payýný azaltmak suretiyle gelirlerin artýþ hýzýný düþüren bir etki yapar.
Emekli aylýklarýný azaltýcý adýmlar atýlmamasý halinde, nüfus yaþlanmasýna baðlý olarak
artan giderler çalýþan nüfus üzerindeki prim yükünün artýrýlmasýný ya da giderek büyüyen
finansman açýklarýnýn bütçeden yapýlacak transferler ya da borçlanma yoluyla karþýlanmasýný
zorunlu kýlar. Bir sosyal güvenlik sisteminin yaþlýlýk (emeklilik) sigortasýnýn sunumundan
kaynaklanan gelir-gider dengesizliklerini yeniden kurmak ya da bu sunum sýrasýnda
karþýlaþýlan açýklarý kabul edilebilir seviyelere çekmek için yapýlmasý gereken, sistem
parametrelerinde toplam gelirleri artýrma ve/veya toplam giderleri azaltma yönünde
deðiþiklikler yapmaktýr. Bunlardan gelirleri artýrmak üzere yapýlabilecek deðiþiklikler
arasýnda;
ile sosyal güvenlik kuruluþlarýnýn açýk vermelerinden önce edinmiþ olabileceði varlýklarýn
getirisini artýrmak gibi önlemler yer almaktadýr. Giderleri azaltmak üzere alýnabilecek
önlemler arasýnda ise;
Emeklilik yaþýný yükseltmek suretiyle hem emekli stokunun büyüme hýzýný düþürmek
hem de emeklilere maaþ ödenen ortalama süreyi kýsaltmak,
Emekli aylýðý baðlama oranlarýný düþürmek
gibileri sýralanabilir.
18
Yaþlýlýk (emeklilik) sigortasýnýn maaþ ödeme giderleri ile prim gelirleri arasýndaki
farktan kaynaklanan açýklarý kontrol altýna almayý saðlayacak tedbirlerin hangileri
olabileceðini teorik olarak saptamak kolaysa da hangi tedbirden hangi oranda
yararlanýlmasýnýn uygun olacaðýna ya da yeni parametrelerin hangi tarihten itibaren,
kime uygulanacaðýna karar vermek, yeni parametrelere tabi olanlarla olmayanlar arasýnda
gözlenecek farklarýn yaratacaðý hukuki sorunlarý çözmek gibi pratik sorunlar bir parametrik
reformu yürürlüðe sokmayý güçleþtiren faktörlerdir. Bu tür bir reformun zorluðunu artýran
bir baþka önemli husus da politikacýlarýn, reformun halen aktif çalýþanlar ve/veya
emeklilerden oluþan geniþ seçmen kitlelerini kaçýnýlmaz biçimde mutsuz etmesinin
doðuracaðý siyasi riskleri göðüsleme konusunda gösterdikleri isteksizliktir. Yine de OECD
üyesi geliþmiþ ülkeler baþta olmak üzere pek çok ülke, kýsmi ya da kapsamlý parametrik
reformlarý gündemine almýþ ya da yürürlüðe sokarak emeklilik rejimlerinin tabi olduðu
kurallarý deðiþtirmiþ durumdadýr. Peki o zaman bu ülkelerdeki hükümetleri, söz konusu
reformlarý hayata geçirmenin getirdiði siyasi risklere ve teknik güçlükleri göðüslemeye
iten nedir? Bu sorunun cevabý, geliþmiþ ülkeleri diðerlerinden daha önce baþladýklarý
demografik geçiþ sürecinde vardýklarý noktada karþýlaþtýklarý nüfus yaþlanmasýnýn
boyutlarýdýr. Nitekim, demografik deðiþim daðýtým esaslý sosyal güvenlik sistemlerinin
finansal sürdürülebilirliðini bütün dünyada, ama özellikle nüfusu hýzla yaþlanan ülkelerde
ciddi biçimde tehdit etmektedir. Bu tehdit, nüfusu en hýzlý yaþlanan Japonya, Ýtalya ve
diðerleri baþta olmak üzere geliþmiþ ülkelerin bugün; aralarýnda Türkiye'nin de bulunduðu
geliþmekte olan ülkelerin ise, önlem almadýklarý takdirde önümüzdeki 20-50 yýllýk bir
dönem içinde karþýlaþmalarý kaçýnýlmaz olan bir tehdittir. Nitekim Türkiye gibi demografik
geçiþini henüz tamamlamamýþ; dolayýsýyla, halen nispeten genç bir nüfusa sahip olan
ve çalýþma çaðýndaki nüfusun toplam nüfus içindeki payýnýn artmaya devam ettiði
(demografik fýrsat penceresi henüz açýk olan) ülkeler gelecek on yýllarda daðýtým esaslý
sosyal güvenlik sistemlerinin finansal sürdürülebilirliðini saðlayacak tedbirleri alma
þansýna sahip ülkelerdir.
Toplumu bir sosyal güvenlik sisteminin koruma saðlamasý beklenecek bütün risklere
karþý koruma kapsamýna almada yetersiz kalmasý,
Yoksulluða karþý yeterli koruma saðlayamamasý ve kaynak israfýna yol açmasý,
Mevcut sosyal güvenlik kurumlarýnýn örgütlenme, yönetim ve alt yapý yetersizlikleri
ve
Farklý sosyal sigorta kurumlarýnýn mevzuatýna tabi olanlar arasýnda haklar ve
yükümlülükler bakýmýndan norm ve standart birliðinin saðlanamamasý
19
gibi her biri diðeri ile yakýndan ilgili, çok yönlü ve çok boyutlu sorunlarý vardýr. Ancak,
gelir-gider dengelerinin ilerlemekte olan demografik deðiþim sürecindeki seyrinin
incelenmesi, sistemin sürdürülebilirliðinin (ve dolayýsýyla diðer sorunlarýn çözülebilirliðinin)
saðlýklý biçimde deðerlendirilmesi açýsýndan önemlidir.
20
18
2
B Ö L Ü M
Nüfus, sosyal güvenliðin varlýk sebebi olduðu ölçüde, demografik yapýda meydana
gelen (nüfusun büyüklüðü, artýþ hýzý, yaþ gruplarýna göre daðýlýmý gibi) deðiþiklikler de
sosyal güvenlik sistemlerinin iþleyiþini, mali dengesini ve sürdürülebilirliðini etkiler
(Hoþgör, Tansel, 2010). Özellikle, günümüz daðýtým esaslý sosyal güvenlik sistemlerinin
mali dengesi ve sürdürülebilirliði büyük ölçüde nüfusun yaþ gruplarýna göre daðýlýmýna
baðlý hale gelmiþtir. Demografik geçiþ sürecini tamamlamýþ ya da bu sürecin ileri
aþamalarýna varmýþ olan toplumlarda yaþanan temel demografik yapý deðiþikliði, sosyal
1
Bu Yayýnlardan Bazýlarý Þunlardýr: ILO, "Employment And Social Protection In The New Demographic Context"
ILO, Geneva, 2010,; ISSA; Demographic Changes And Social Security: Challenges And Opportunities, World Social
Security Forum, Cape Town, 2010; ISSA, Demographic Change In The World Of Work: Challenges And Prevention"
ISSA, World Social Security Forum, Cape Town, 2010; OECD, Long Term Global Demographics Trends: Reshaping
And Geopolitical Landscape, OECD, July 2001, IMF, The Global Impact Of Demographic Change' Working Paper,.
January 2006, UNFPA, "Ageing In The Twenty First Century:A Celebration And Challenge", United Nations Population
Fund, New York, 2012.
23
güvenlik sistemlerinin geleceðini de tehdit eden nüfus yaþlanmasý problemidir. Gerçekten
de dünya yaþlandýkça, "daha az çalýþma, daha az üretim ve daha az kazanç sarmalý ile
birlikte artan gelir güvensizliði ve yoksulluk tehlikesi" ortaya çýkmaktadýr (WB, 1994).
Toplam nüfus: Sosyal güvenlik sistemlerinin kapsama almak istediði hedef kitleyi
oluþturur. Toplam nüfus, toplam sosyal güvenlik talebinin büyüklüðünü ve buna
baðlý olarak yapýlacak harcamalarla bu harcamalar için tahsis edilecek kaynaðýn
büyüklüðünü belirler. Toplam nüfusun ne oranda kapsama alýndýðý, sosyal güvenlik
sistemleri için bir baþarý ölçütüdür ve nihai hedef, nüfusun tamamýný kapsama
alacak bir sosyal güvenlik sistemi kurmaktýr.
Türkiye için Temmuz 2012 tarihi itibarýyla sosyal sigorta programlarý bakýmýndan
sosyal güvenlik kapsamýna alýnan nüfus, toplam nüfusun % 86'sýna ulaþmýþtýr. Bu
gösterge, Türk sosyal güvenlik sistemi için kapsam dýþýnda kalan % 14'lük kesime
yönelik politikalar belirlenmesi gereðini ortaya koyar. Demografi ve kapsam iliþkisini
bütün sosyal güvenlik sistemi için olduðu gibi sosyal risklerin her biri için de
yapmak mümkündür. Mesela, yaþlýlýk sigortasý bakýmýndan, emekli olma yaþýný
geçen ancak emekli aylýðý alabilen nüfusun yaþ grubuna oranýnýn dünya ortalamasý
% 40,2 mertebesinde iken, bu oran Batý Avrupa'da % 92; Kuzey Amerika'da % 75,6;
Kuzey Afrika'da % 28,4'tür. Türkiye'de % 87'ye ulaþmýþ olan ayný oran, Batý
Avrupa'nýn gerisinde kalmakla birlikte dünya standartlarýnda oldukça yüksek bir
deðeri temsil etmektedir (ILO, 2011a).
24
Nüfus piramidi: Nüfusun, klasik 0-14, 15-64 ve 65 + yaþ gruplarýna göre ayýrýmý
nüfus biliminin gelecek dönemlere iliþkin nüfus projeksiyonlarýnda yetersiz
kalmaktadýr. Daha saðlýklý nüfus projeksiyonlarý yapabilmek, doðum ve ölüm
hýzlarýndaki deðiþme ile ortalama hayat beklentisinin uzamasýnýn nüfusun yaþ
daðýlýmýna etkisini tespit edebilmek için nüfusun 4'lü yaþ gruplarýna bölünmesiyle
oluþturulan grafik daðýlým, nüfus piramidi olarak adlandýrýlýr. Nüfus piramitleri yaþ
gruplarý yanýnda cinsiyet bakýmýndan da oluþturulabilir.
Baðýmlýlýk oraný: 0-14 yaþ grubundaki nüfus ile 65+ yaþ grubunun 15-64 yaþ
grubundaki nüfusa oranýný gösterir. Eðitim dolayýsýyla 0-14 yaþ grubunun uzamasý,
artan ortalama hayat süresi dolayýsýyla da 65+ yaþ grubunda bulunanlarýn artmasý,
baðýmlýlýk oranýný yükseltir. Türkiye'de 2000'li yýllara kadar 0-14 yaþ grubu (genç
nüfus) baðýmlýlýk oranýnýn yükselten faktör iken, bu yýllardan sonra 65+ yaþ grubunun
artýþý baðýmlýlýk oranýný yükseltecektir.
25
Tablo 2.1. Yaþ Gruplarýna Göre Nüfusun Daðýlýmý ve Yaþ Baðýmlýlýk Oraný
Nüfus artýþ hýzý: Belirli bir dönemde, nüfus büyüklüðünün ortalama yýllýk artýþýný
ifade eder. Nüfus artýþ hýzý, doðum hýzý ile ölüm hýzý arasýndaki fark ve ortalama
hayat ümidinin uzamasý dolayýsýyla ortaya çýkar. Nüfus artýþ hýzý, toplam nüfusun
miktarý, nüfusun yaþ gruplarýna göre daðýlýmý ve baðýmlýlýk oranlarýný ve nüfusun
kendini yenileme süresini belirlediði ölçüde sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliði
ile doðrudan ilgilidir.
26
gruplarý için ve her insan için hesaplanabilir. Esas olarak (x) yaþýndaki bireylerin
ortalama olarak kaç yýl daha yaþayacaðýný gösterir. Sigortacýlýk tekniði üzerine
oluþturulan sosyal sigorta kurumlarý için hayati öneme sahip göstergelerden biridir.
2000 yýlýnda kadýnlar için 74,15; erkekler için 67,58 yýl olan doðuþtaki yaþam ümidi,
TÜÝK 2010 yýlý projeksiyonlarýna göre kadýnlar için 76,30; erkekler için ise 71,60
yýla yükselmiþtir (Hoþgör, Tansel, 2010, 36-37).
Göç: Demografik yapýyý etkilen deðiþkenlerden biri olarak göç, en basit tarifi ile
çalýþma ve yaþama yerinin deðiþtirilmesidir. Hem ülke içi, hem de ülkelerarasý
boyutu vardýr. Ülke içi göç, kýrsal kesimden kentlere insan, tarým sektöründen
sanayi ve hizmet sektörüne iþgücü göçünü ifade eder. Ülkeler arasýnda ise geri
kalmýþ ülke ve bölgelerden geliþmiþ ülke ve bölgelere doðru olan insan ve iþgücü
göçü için kullanýlýr. Ýnsan ve iþgücü göçü, belirli bir süre sonra geriye dönecek
þekilde geçici olabileceði gibi, göç edilen yerde kalmayý amaçlayan süreklilik niteliði
de gösterebilir. Göç, göç veren ve alan ülkeler bakýmýndan demografik yapýyý
deðiþtirdiði ölçüde sosyal güvenlik sistemlerinin finansman dengesini etkilemesi
yanýnda, birikmiþ haklarýn taþýnmasý ve transferi gibi önemli hukuki sorunlarý da
beraberinde getiren bir süreçtir.
Demografik yapýnýn sosyal güvenlik sistemleri üzerindeki etkisi bütün bir sosyal
güvenlik sistemi ve bütün sosyal riskler bakýmýndan ayný derecede önemli ve belirleyici
deðildir. Bu etkinin en fazla olduðu iki sosyal risk, yaþlýlýk ve saðlýk riskleridir. Zaten
sosyal güvenlik sistemlerinin en fazla harcama yaptýðý iki sigorta kolu da yaþlýlýk ve
saðlýk sigortalarýdýr. Toplam sosyal güvenlik harcamalarýnýn kabaca % 60'ý yaþlýlýk, %
30'u da saðlýk sigortasý ile ilgili harcamalardýr. Demografik yapý deðiþikliklerinin bu iki
sigorta kolunun yaný sýra iþsizlik ve analýk sigortalarý üzerinde de belirleyici etkileri
olmakla birlikte bu etkinin baskýn olduðu sosyal risk yaþlýlýktýr ve sosyal güvenlik
sistemlerine yönelik etkisi de en fazla bu sigorta kolu ile ilgilidir.
Sosyal sigorta programlarý, sosyal güvenlik sisteminin iþleyiþi bakýmýndan uzun vadeli
sosyal riskler olarak kabul edilen malullük, yaþlýlýk ve ölüm riskleri ile ilgili sosyal sigorta
hak ve yükümlülüklerini ayrý ayrý belirlerler. Ancak bu üç sigorta kolu finansman
27
bakýmýndan tek primle finanse edilirler. Bu sebeple bu üç sigorta kolunun finansmaný
tek kalem üzerinden yürütülür. Bu durum sosyal sigorta istatistiklerine de yansýr ve çok
zaman "gelir veya aylýk alanlar" ile ilgili istatistikler bu üç sigorta kolu için birlikte verilir.
Ancak bu çalýþmada demografik yapý ve sosyal güvenlik iliþkisi bütünüyle yaþlýlýk
(emeklilik) sigortasý bakýmýndan ele alýnmýþ, sadece raporun ilk bölümlerinde baðýmlý
nüfus tarifi yapýlýrken malullük ve ölüm sigortalarýndan aylýk alanlar da istatistiklere dahil
edilmiþtir.
Sosyal güvenlik sistemleri ile nüfus ve demografik yapý arasýnda çok yönlü ve karmaþýk
bir iliþki vardýr. Bu iliþki, bir çok çalýþmada ileri sürüldüðü gibi tek yönlü deðildir.
Demografik yapý deðiþiklikleri sosyal güvenlik sistemlerini etkilediði ölçüde sosyal
güvenlik sistemleri de demografik yapýyý etkilemektedir (Ehrlich-Kim, 2005). Demografik
yapýnýn sosyal güvenlik sistemlerine etkisi, her sosyal güvenlik rejimi için ayný deðildir.
Bu etki, sosyal güvenlik programlarýnýn kurumsal yapýlanmasý, kapsamý, finansman
kaynaklarý, finansman yöntemleri, sosyal güvenlik haklarýný kazanma þartlarý, saðlanan
haklarýn seviyesi ve süresine baðlý olarak deðiþir.
28
temel demografik yapý deðiþikliði, nüfusun yaþlanmasý dolayýsýyla prim ödeyenler ile
aylýk alanlar arasýndaki nüfus dengesinin prim ödeyenler aleyhine deðiþmesidir. Bu
raporda yapýlan projeksiyonlarda demografik yapý deðiþikliklerinin daðýtým esaslý sosyal
güvenlik sistemlerine etkisi alýnmýþtýr.
Primle finanse edilen, daðýtým esaslý sosyal güvenlik sistemlerinde yaþlýlýk sigortasý
bakýmýndan demografik yapý-sosyal güvenlik iliþkisini belirleyen diðer faktör prim ödeme
süresi ile aylýk baðlama süreleridir. Asgari prim ödeme süresi aktüeryal hesaplara
dayandýrýlarak belirlenmekle birlikte demografik yapýnýn sistem üzerine etkisini belirleyen
emeklilik yaþýdýr. Emekli olma yaþý, kiþilerin çalýþma hayatýndan ayrýlarak prim ödeme
yükümlülüklerinin sona erdiði ve aylýk almaya baþladýklarý dönemin baþlangýcýný ifade
eder. Bu bakýmdan emeklilik yaþýnýn belirlenmesi daðýtým esaslý sosyal güvenlik rejimleri
için hayati öneme sahiptir. Emeklilik yaþýnýn belirlenmesinde ise ortalama yaþam süresi
belirleyicidir. Ülkeler arasýnda farklýlýklar olmakla birlikte birçok ülkede 60-65 yaþ civarý
emekli olma yaþý olarak belirlenmiþtir. Nüfus yaþlandýkça ve ortalama hayat süresi arttýkça
emeklilik yaþýnýn da kademeli olarak yükseltilmesini gerektirecektir. Ortalama
hayat süresinin uzamasý yaþlý nüfus içinde daha yaþlý olan 75 yaþ ve hatta 80 yaþ ve
üzerindekilerin toplam yaþlý nüfus içindeki oranlarýný yükseltecektir. Bu da sosyal güvenlik
sistemlerinin hem daha çok kiþiye hem de daha uzun süre yaþlýlýk aylýðý ödemesi anlamýna
gelmektedir.
2.4.1. Yaþlanma
Yaþlanma, geliþme seviyesi ne olursa olsun bütün ülkelerin karþýlaþtýðý ortak bir
problemdir. 2010 yýlýnda dünyada ortalama yaþ 29 iken 2050 yýlýnda 38 olacaktýr (ISSA,
2010; 6). 2050 yýlýnda ortalama yaþ Afrika için 29 iken, Latin Amerika'da 42, Asya'da 40
29
ve Avrupa'da 47 olacaktýr. Yaþlanma, bir yandan sosyal güvenlik sistemlerinin baþta
saðlýk olmak üzere ortalama hayat ümidini artýrmasý, diðer yandan doðum oranlarýndaki
düþme dolayýsýyla ortaya çýkacaktýr.
Bölgeler,
Ülkeler
Dünya 9,9 10,2 11,0 16,5 21,9 1,1 1,3 1,5 2,3 4,3
Geliþmiþ
bölgeler/Ülkeler
Az geliþmiþ
bölgeler/Ülkeler
Kaynak: ILO (2011). World Social Security Report 2010/11: Providing Coverage in Times of Crisis and Beyond.
ILO, Geneva, 139-143.
Nüfusun yaþlanma problemi bütün dünyayý ilgilendiren ortak bir problem olmakla
birlikte bazý ülkeler için daha acil bir problem olma niteliði taþýmaktadýr. Nitekim, 2050
yýlýnda Japonya'da 60 yaþýný geçenlerin toplam nüfusa oraný % 44,2; 80 yaþýný geçenlerin
oraný ise % 15,6'ya ulaþacaktýr. Japonya ile birlikte Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda,
Ýsviçre, Avusturya, Danimarka, Ýsveç ve Norveç gibi geliþmiþ ülkeler ve Ýtalya, Yunanistan
ve Portekiz gibi orta seviyede geliþmiþ ülkeler için de nüfus yaþlanmasý ciddi bir problem
olacaktýr (ILO, 2011:141-142). Uluslararasý istatistiklerde yaygýn olarak kullanýlan 65+
yaþ grubu esas alýnarak yapýlacak projeksiyonlarda da benzer sonuçlar ortaya çýkmakta,
yaþlý nüfus 21. yüzyýlýn en önemli sosyo-ekonomik problemi olacak görünmektedir.
Nüfusun yaþlanmasý baþta yaþlýlýk ve saðlýk sigortalarý olmak üzere sosyal güvenlik
sistemlerinin harcamalarýný artýracak, yaþlýlýk sigortasý bakýmýndan sistemin temel
parametreleri olan prim ödeyen aktif nüfus/aylýk alan pasif nüfus dengesini deðiþtirecektir.
Nüfusun yaþlanmasý ile birlikte artan baðýmlýlýk oraný primli sosyal güvenlik sistemlerinin
aktüeryal hesap dengesini saðlayacak orta ve uzun dönem projeksiyonlar yapmalarýný
zorunlu kýlar. Emeklilik yaþýnýn yeniden belirlenmesi yanýnda prim oranlarý ile aylýk
baðlama oranlarý ile ilgili temel sosyal güvenlik parametrelerinin yeniden belirlenmesi
bunlardan bazýlarýdýr.
Global demografik yapý deðiþiklikleri, yaþlanma ile birlikte geleneksel aile yapýlarýný
da deðiþtirmekte, çekirdek aileden de küçük ve istikrarsýz yeni aile yapýlarý ortaya
çýkmaktadýr. Bu ailelerin dikkat çeken özellikleri; boþanma ve ayrýlmalarla ortaya çýkan
tek ebeveynli küçük aileler; çekirdek veya tek ebeveynli aile ile birlikte yaþayan büyük
anne ve büyük babalý aileler; resmi evlilik baðý olmaksýzýn birlikte yaþayan eþ ve
çocuklardan oluþan ailelerden oluþmalarýdýr. Aile yapýsýnýn deðiþmesi, geleneksel ailedeki
30
aile reisi, kadýn ve ev iþleri/kadýnýn çalýþmasý, çocuk-ebeveyn iliþkileri ve bunlarla ilgili
geleneksel rolleri deðiþtirmekte, çok doðal olarak ailenin sosyal güvenlik fonksiyonlarý
ve sosyal güvenlik ihtiyaçlarý da deðiþmektedir. Deðiþen aile yapýsý ve artan yoksulluk
özellikle, ayný hanede yaþayan yaþlý, özürlü ve çocuklarýn bakýmý ile çocuklarýn eðitimi,
gençlerin, kadýnlarýn ve özürlülerin istihdamýna yönelik yeni sosyal güvenlik politikalarýný
gerekli kýlmaktadýr.
2008 yýlý itibarýyla, dünya nüfusunun yarýdan fazlasý þehirlerde yaþamaktadýr (ISSA,
2010, 11). Þehirleþme, saðlýk ve konut baþta olmak üzere insana yönelik refah hizmetlerinde
ciddi bir talep artýþýný beraberinde getirmektedir. Sosyal güvenlik açýsýndan þehirleþme,
sosyal güvenlik sistemlerinin örgütlenme ve kurumsal yapýsýnda deðiþime yol açabilmektedir.
Nüfus yoðunluðu arttýðý ölçüde sosyal güvenlik sistemlerinin hizmet götürme maliyeti
düþmekte, sigortalýlarýn hizmetlere eriþimi kolaylaþmaktadýr. Þehirleþme, aile yapýsýný,
geleneksel yardýmlaþma þekillerini deðiþtirdiði ölçüde sosyal güvenlik talebini de
deðiþtirmektedir. Ancak þehirleþme, kayýt dýþý çalýþmayý kayýtlý çalýþmaya dönüþtürdüðü,
hizmet sektöründe esnek zamanlý yeni istihdam þekilleri yarattýðý ölçüde dezavantajlý
gruplarýn iþgücüne katýlma oranlarýný yükseltmekte, demografik yapýyý çalýþanlar ve prim
ödeyenler lehine deðiþtirmektedir.
31
2.4.5. Düzensizleþen Hayat Devreleri (The unequal desynchronisation
of life cycles)
Yaþlanma ve ortalama hayat ümidinin uzamasý, nüfusu; daha az genç, daha fazla yaþlý
ve daha fazla baðýmlý bir nüfus haline dönüþtürürken, insan hayatýnýn gençlik, çalýþma
ve yaþlýlýktan oluþan klasik üç dönemli yapýsýný deðiþtirerek iç içe geçmiþ döngüler haline
getirmektedir. Uzayan eðitim ve artan genç iþsizliði gençlik dönemini; ortalama hayat
ümidinin uzamasý da yaþlýlýk dönemini uzatmaktadýr. Öte yandan klasik üçlü hayat
döngüsüne, her gruptaki insanýn baðýmlýlýk oranýný artýran; genç ancak eðitim dolayýsýyla
iþgücüne geç girilen dönem; çalýþma çaðý içinde olan ancak iþsiz kalýnan dönem; yaþlý
ancak çalýþma gücü olan fakat uygun iþ bulunamayan dönem ve nihayet 75+ ve 80+ yaþ
grubunu ifade etmek üzere kýdemli yaþlýlýk gibi yeni dönemler ilave edilerek çok dönemli
bir hayat döngüsüne geçilmektedir. Ancak bu deðiþim, iþgücü ve istihdam piyasasýna
da yönelik düzenlemelerle; (gençlerin istihdam piyasasýna giriþlerini teþvik, örgün eðitim
yanýnda çalýþma hayatý içine dahil edilen hayat boyu eðitimin yaygýnlaþtýrýlmasý, yaþlý
ancak çalýþma hayatýna devam etmek isteyen yaþlýlarýn çalýþma hayatlarýnýn uzatýlmasý)
çalýþan ve prim ödeyenlerin sayýsýný artýrdýðý ölçüde sosyal güvenlik sistemlerine yeni
fýrsatlar getirecektir.
2.4.6. Göç
Küreselleþme ile ülkeler ve bölgeler arasýnda artan karþýlýklý baðýmlýlýk uluslar arasý
insan ve emek göçünü de yoðunlaþtýrmýþtýr. Uluslararasý göçle yer deðiþtiren insan sayýsý
dünya nüfusunun % 3'üne tekabül eden 200 milyon civarýna ulaþmýþtýr (ISSA, 2010, 14).
Ülke içi göçle yer deðiþtirenlerin sayýsý 740 milyon civarýndadýr. Genellikle geri kalmýþ
bölge ve ülkelerden geliþmiþ bölge ve ülkelere doðru olan göçe, 14 milyon mülteci ve
500 bin sýðýnmacý da dahil olmuþtur. Göç, demografik yapýyý deðiþtirdiði ölçüde sosyal
güvenlik sistemlerini de etkilemektedir.
Bir demografik olgu olarak göçün getirdiði sosyal güvenlik sorunlarý, kimlerin, hangi
þartlarda, nasýl ve nereden nereye göç ettiðine baðlý olarak deðiþmektedir. Uluslar arasý
göç, göç veren ülke ile alan ülke bakýmýndan sosyal güvenlik sistemi ile ilgili farklý
sonuçlar vermektedir. Birçok geliþmekte olan ülke, kontrollü bir göç politikasý ile nüfusun
üretim gücünü korumayý, kendisini yenilemesini saðlamaktadýr. Genç ve eðitimli insan
göçü geliþmekte olan ülkelerin insangücü yatýrýmýný oluþturmaktadýr. Göçün kýsa ve
orta dönemde yarattýðý en önemli sosyal güvenlik sorunu, farklý ülkelerde elde edilen
sosyal güvenlik haklarýnýn transferi ile ilgilidir.
32
2.4.7. Sosyal Yapýda Deðiþme
Demografik yapý deðiþiklikleri mevcut sosyal güvenlik sistemleri için bir tehdit olduðu
kadar yeni fýrsatlar da sunmaktadýr. ISSA'nýn sosyal güvenlik sistemlerinde deðiþim ve
dönüþümü zorunlu kýlan, daha dinamik bir sosyal güvenlik sistemi yapýlanmasýný gerekli
kýlan 7 temel deðiþim alaný ve bunlarla ilgili olarak alýnacak tedbirler ve uygulanacak
stratejileri aþaðýdaki tabloda bir bütün olarak sunmuþtur.
Tablo 2.3. Demografik Yapýdaki Temel Deðiþim-Dönüþüm Alanlarý
ve Sosyal Güvenlik
33
Tablo 2.3. Demografik Yapýdaki Temel Deðiþim-Dönüþüm Alanlarý
ve Sosyal Güvenlik (devamý)
Kaynak: ISSA, (2010) Demographic Changes and Social Security: Challenges and Opportunities, World Social
Security Reform, 4 December 2010, Cape-Town.
34
3
B Ö L Ü M
Primsiz rejimler olarak bilinen, yeterli çalýþma ve gelire sahip olmayanlara finansmaný
vergilerden karþýlanmak üzere karþýlýksýz olarak yapýlan nakdi yardýmlar, sosyal
yardýmlar ve hizmetlerden oluþan kamu sosyal güvenlik harcamalarýdýr.
Sanayi toplumu sosyal güvenlik sistemi içinde bu iki rejim birbirinin alternatifi deðil
tamamlayýcýsýdýr. Çalýþan ve geliri olanlar primli rejimlerle sosyal güvenlik garantisine
kavuþturulurken, çalýþamayan veya yeterli geliri olmayanlarýn sosyal güvenlik garantisi
primsiz ödemelerle karþýlanýr. Ancak birçok geliþmiþ ülkede olduðu gibi sanayi toplumu
sosyal güvenlik sisteminin aðýrlýklý ayaðýný primli rejimler (sosyal sigortalar) oluþturmuþ,
sosyal güvenlik sistemi sorunlarý da daha çok primli rejimler sorunu olarak ortaya
çýkmýþtýr.
Sanayi toplumu sosyal güvenlik sistemleri, Ýkinci Dünya Savaþý sonrasý, sosyal güvenliðin
altýn çaðý olarak da adlandýrýlan 1950-1975 yýllarý arasýnda en parlak dönemini yaþamýþtýr.
Özellikle Ýnsan Haklarý Evrensel Bildirgesinde "sosyal güvenliðin temel ve vazgeçilmez
bir insan hakký" olarak tanýmlanmasý ve ILO'nun sosyal güvenliðin asgari normlarýný
belirleyen 102 sayýlý sözleþmesi ile sosyal güvenlik hakkýnýn saðlanmasýna yönelik
standartlarýn belirlenmesi, kapsam ve sosyal güvenlik garantisinin standartlarý bakýmýndan
önemli geliþmeler saðlamýþtýr. Bu baþarýlar (ILO, 1984, Alper, 2009):
Sosyal güvenlik için milli gelirden ayrýlan, 1950'li yýllarda GSYÝH'nýn % 3-12'si
arasýnda olan pay 1970'li yýllarda bir çok ülkede % 20'lerin üzerine çýkmýþtýr.
Baþlangýçta yalnýzca sanayi sektöründe baðýmlý çalýþanlarý kapsama alan sistemler
zaman içinde bütün sektörleri ve her statüdeki çalýþaný kapsama almýþtýr.
Sosyal güvenlikte koruma birimi olarak ailenin kabul edilmesi ile sosyal güvenlik
sistemlerinin bütün nüfusu kapsama alma hedefine çok yaklaþýlmýþtýr.
37
Giderek artan sayýda ülkede ILO sözleþmelerinde belirtilen bütün sosyal risklere
karþý sosyal güvenlik garantisi saðlama amacýna yaklaþýlmýþtýr.
Saðlanan sosyal güvenlik garantisinin gelir olarak seviyesi, hizmet olarak standardý
yükselmiþ, kiþilere yaþadýðý toplum içinde insan haysiyetine yaraþýr bir sosyal
güvenlik garantisi saðlama amacýna yaklaþýlmýþtýr.
Saðlanan bütün olumlu geliþmeler raðmen, özellikle 1970'li yýllarýn ikinci yarýsýnda
yaþanan ve "refah devleti krizi" olarak da adlandýrýlan dönemdeki geliþmelere baðlý
olarak sosyal güvenlik sistemleri çok yönlü eleþtirilerin odaðý haline gelmiþtir. 1980'li
yýllarýn baþý itibarýyla sanayi toplumu sosyal güvenlik sistemlerine yönelik eleþtirilerin
kaynaðý aþaðýdaki hususlar olmuþtur (ILO, 1984, Alper, 2009):
Milli gelirden sosyal güvenlik için ayrýlan pay artmasýna raðmen yoksulluk problemi
çözülememiþtir.
Çalýþmayan veya sosyal sigortalardan hak kazanmaya yetecek kadar prim ödemeyenler
sosyal güvenlik garantisi dýþýnda kalmýþlardýr.
Hizmet toplumunun yeni çalýþma þekillerine (kýsa çalýþma, tam gün çalýþmayanlar
vb) göre çalýþan gruplar koruma kapsamý dýþýnda kalmýþtýr.
Kadýn-erkek, vatandaþ olanla olmayan arasýnda ortaya çýkan farklýlýklar giderilememiþtir.
Uluslararasý insan ve emek göçünün sosyal güvenlik ihtiyacýný karþýlayacak deðiþim
ve dönüþümü gerçekleþtirilememiþtir.
Cömert sosyal yardýmlar ve ödemeler çalýþanla çalýþmayan arasýndaki farký ortadan
kaldýrdýðý ölçüde sosyal dayanýþmayý zedelemiþ, adeta tembelliði ve tedbirsizliði
teþvik eden bir sistem ortaya çýkmýþtýr.
Artan sosyal güvenlik harcamalarý kamu harcamalarýný artýrdýðý ölçüde bütçe
açýklarýnýn artýþýný, bütçe açýklarýný kapamaya yönelik borçlanmanýn artýþý da
ekonominin temel göstergelerini olumsuz etkilemiþtir.
ILO'nun ifadesi ile sosyal güvenlik sistemlerinin "gelecek endiþesi taþýmayan bir toplum
yaratma" amacý öne çýktýkça, bireyi ve bireysel sorumluluðu geri planda býrakan
uygulamalarý verimsizliði ve çalýþmamayý teþvik eden bir etki yaratmaya baþlamýþtýr.
Sanayi toplumu sosyal güvenlik sistemi, hizmet toplumunun sosyal güvenlik ihtiyacýný
karþýlama bakýmýndan gösterdiði yetersizlikler yanýnda "sürdürülebilirliðini" gündeme
getiren olumsuz geliþmelerin de etkisi altýnda kalmýþtýr. Çok sayýda yazara göre finansal
yetersizlikler sistem için bir krizdir ve sosyal güvenlik sistemlerini temel fonksiyonlarýný
yerine getiremeyecekleri bir noktaya götürmektedir. 1980'li yýllar itibarýyla geliþmiþ
ülkelerde:
38
Demografik yapýdaki deðiþmeler ve nüfusun yaþlanmasý,
Yaþlý nüfusa yönelik sosyal güvenlik ödemelerinin artýþý dolayýsýyla giderlerin artýþý,
Saðlýk harcamalarýndaki artýþ,
Uzun süreli, kronik iþsizliðin iþsizlik sigortasý giderlerini artýran, sosyal sigorta
gelirlerini azaltan etkisi,
Aile yapýsýndaki deðiþme dolayýsýyla (tek ebeveynli ailelerin artýþý gibi) artan sosyal
güvenlik ihtiyacý,
Ekonomik krizler ve yüksek oranlý ve sürekli enflasyonun sosyal güvenlik kurumlarýnýn
fonlarýný eritmesi,
sosyal güvenlik sistemlerini krize götüren belli baþlý problem alanlarýný oluþturmuþtur.
Özellikle ILO'nun da tavsiyeleri doðrultusunda 1960'lý yýllardan sonra kendi sosyal
güvenlik sistemlerini geliþmiþ ülke sosyal güvenlik sistemlerini örnek alarak oluþturan
geliþmekte olan ülkeler, geliþmiþ ülkelerdeki sorunlara ilaveten;
Sosyal güvenlik için ayrýlan kaynaklarýn yetersiz kalmasý, birçok ülkede milli gelirin
% 10'unu aþamamasý,
Kayýt dýþý çalýþmanýn yaygýnlaþmasý dolayýsýyla kamu sosyal güvenlik programlarýnýn
kapsamýnýn yetersiz kalmasý,
Ýþsizlik ve aile ödenekleri sigorta kollarýnýn oluþturulamamasý,
Saðlýk harcamalarýndaki artýþ dolayýsýyla da saðlýk sigortasýnýn kapsamýnýn yetersiz
kalmasý,
Saðlanan sosyal güvenlik garantisinin gelir olarak seviyesinin, hizmet olarak da
standardýnýn düþük kalmasý,
Etkin çalýþmayan bir kurumsal yapýnýn varlýðý ve alt yapý yetersizlikleri,
Politik gerekçelerle sigortacýlýk ilkelerine aykýrý uygulamalarýn yaygýnlýðý,
Yaygýn suiistimal ve istismarlarýn varlýðý,
gibi sebeplerle, geliþmiþ ülke sosyal güvenlik sistemlerinden çok daha önce ve aðýr
sorunlarla karþýlaþmýþtýr.
Sanayi toplumu sosyal güvenlik sisteminde deðiþim ihtiyacý yalnýzca krize baðlý
sebeplerle ortaya çýkmamýþtýr. Yukarýda bahsedilen olumsuz geliþmeler olmasaydý bile,
sosyal güvenlik sistemlerinin dinamik yapýsý dolayýsýyla sistemde bazý deðiþiklikler
yapýlmasý gerekiyordu (Alper, 2009). Kriz, bu deðiþim ve yeniden yapýlanma ihtiyacýný
hýzlandýran bir faktör olmuþ ve yeniden yapýlanma için gerekli olan geçiþ dönemi zaman
aralýðýný daraltmýþtýr. Kriz dýþýnda sanayi toplumu sosyal güvenlik sistemlerinde deðiþim
ve yeniden yapýlanmayý zorunlu kýlan geliþmeleri aþaðýdaki baþlýklar altýnda toplamak
mümkündür:
39
esnek ve a-tipik çalýþma þekillerinin artmasý, bu kesimlerin sosyal güvenlik ihtiyacýnýn
karþýlanmasýnda sanayi toplumu sosyal güvenlik sistemlerini yetersiz kýlmýþtýr.
ILO, bir yandan sanayi toplumu sosyal güvenlik sistemlerine yönelik eleþtirilere cevap
vermek, diðer yandan yeni toplumsal yapýnýn ihtiyaçlarýna cevap verecek bir sosyal
güvenlik sisteminin iþleyiþ esaslarýný belirlemek üzere 1984 yýlýnda çok sayýda uzmana
21. Yüzyýla Doðru Sosyal Güvenlik (Into the twenty-first century: The development of
social security) baþlýklý bir rapor hazýrlatmýþtýr. ILO, bu rapordaki görüþlerle; sanayi
toplumu sosyal güvenlik sistemlerinin sil-baþtan deðiþtirilmesine karþý çýkmakla birlikte
40
mevcut sistemde deðiþen ekonomik ve sosyal þartlarýn gereklerine uygun olarak
deðiþiklikler yapýlmasý gerektiðini kabul etmiþtir (Alper, 2009). Sosyal güvenlik alanýnda
yapýlmasý gerekenler (ILO, 1984):
Primli rejimlerin a-tipik ve esnek çalýþma þekillerini kapsama alacak þekilde yeniden
düzenlenmesi,
Kadýn iþgücünün ev-iþyeri sorumluluklarýný baðdaþtýracak þekilde hak ve
yükümlülüklerin düzenlenmesi, kadýnlar lehine pozitif ayýrýmcýlýk anlamýna gelecek
uygulamalara yer verilmesi,
Deðiþen aile yapýsýnýn ihtiyaçlarýna cevap verecek deðiþiklikler yapýlmasý,
Primli rejimlerin saðladýðý sosyal güvenlik korumasýnýn yoksullukla mücadele
amacýna hizmet edecek þekilde belirlenmesi,
Sosyal güvenlik kurumlarýnýn finansmanýnýn istihdam, tasarruf eðilimi, sermaye
birikimi ve büyüme gibi temel iktisadi deðiþkenler üzerinde olumsuz etkiler
yaratmayacak þekilde oluþturulmasý ve sürdürülebilir bir finansman sisteminin
oluþturulmasý,
Sosyal güvenlik kurumlarýnýn halkla iliþkilerinin geliþtirilmesi ve dezavantajlý gruplarýn
özel ihtiyaçlarýna cevap verebilecek bir örgütlenme yapýsýnýn ve hizmet aðýnýn
oluþturulmasý.
olarak sýralanmýþtýr. ILO'nun önerileri doðru olmakla birlikte, sistemle ilgili temel
sorunlarýn tespitindeki eksiklikler dolayýsýyla yetersiz kalmýþtýr.
Dünya Bankasý'nýn çok sayýda uzmana hazýrlattýðý 1994 tarihli "Yaþlýlýk Krizinden
Kaçýnmak- Averting the Old-Age Crisis" baþlýklý rapor sanayi toplumu sosyal güvenlik
sistemi krizi ile demografik yapýdaki deðiþiklikler arasýnda çok yönlü ve güçlü bir bað
kurmuþ, nüfusun yaþlanmasýnýn primle finanse edilen sosyal sigorta tekniði üzerine
kurulmuþ mevcut sosyal güvenlik sistemlerini sürdürülemez hale getireceðini ileri
sürmüþtür. (WB, 1994). Öte yandan rapor, 1980'li yýllarýn baþýnda Þili'de hayata geçirilen
"tamamen liberalleþtirilmiþ-özelleþtirilmiþ" bir sosyal güvenlik sisteminin, güçlü bir sosyal
refah devleti geleneðine sahip ülkelerde hayata geçirilmesinin mümkün olmayacaðýndan
hareketle, çok ayaklý (multi-pillar) bir sistem önermiþtir.
Rapora göre, hangi kurumsal yapý ve tercihlerle oluþturulmuþ olursa olsun bütün
sosyal güvenlik sistemleri;
olarak sayýlan 3 temel fonksiyonu yerine getirmek durumundadýr (WB, 1994). Sanayi
toplumu sosyal güvenlik sistemleri tek ayaklýdýr ve bu 3 fonksiyonu birlikte gerçekleþtirmesi
mümkün deðildir. Benzer eleþtiri tamamen özelleþtirilmiþ Þili modeli için de geçerlidir.
41
Kamu programlarý sosyal güvenliðin gelir daðýlýmý ve sigorta fonksiyonlarýný karþýlarken
tasarruf fonksiyonu zayýf kalmakta, özelleþtirilmiþ sistemlerde ise tasarruf fonksiyonu
öne çýkarken sosyal güvenliðin gelirin yeniden daðýlýmý ve sigorta fonksiyonu zayýf
kalmaktadýr.
Birinci ayak sosyal güvenlik kurumlarý: Aðýrlýklý olarak sosyal güvenliðin gelirin
yeniden daðýlýmýný saðlama fonksiyonunu gerçekleþtirecek olan bu ayakta, kýsmen
prim ve vergilerle finanse edilen, daðýtým esaslý finansman yapýsýna zorunlu
sigortalýlýðýn esas olduðu bir iþleyiþ söz konusu olacaktýr. Herkese asgari bir gelir
garantisi saðlama amacý öne çýkacaktýr.
Ýkinci ayak sosyal güvenlik kurumlarý: Kurumsal yapý ve yönetimde özel sektör
inisiyatifi hakim olmakla birlikte çok yönlü bir kamu müdahalesi vardýr. Kapsamýn
zorunlu veya gönüllü olmasý bakýmýndan tartýþmalar söz konusudur. Ancak sosyal
güvenliðin sigorta ve tasarruf fonksiyonlarýný öne çýkaran, primle finansmanýn
aðýrlýklý olduðu, finansman yapýsý fon yöntemine dayanan bir iþleyiþ hakim olacaktýr.
Ödenen primlerle saðlanan haklar arasýnda, sigortacýlýk ilkesinin izin verdiði ölçüde
güçlü bir bað kurulacaktýr.
Üçüncü ayak sosyal güvenlik kurumlarý: Gönüllü katýlýmýn esas olduðu, özel
sektör giriþimi ile oluþturulan ve tamamen fon esaslý bir finansman yapýsýna sahip
olan, sosyal güvenliðin tasarruf fonksiyonunu yerine getirecek ayaktýr. Tanýmlanmýþ-
belirli (defined) prim esasýna göre çalýþan sistem ödenen primler ve getirileri
oranýnda gelir garantisi saðlayacaktýr.
42
Dünya Bankasý Raporunda önerilen çok ayaklý sisteme geçiþ, geliþmiþ ülkelerde zaman
içinde, daha yavaþ ve kademeli þekilde gerçekleþtirilmeye çalýþýlýrken, 1990'lý yýllarýn
baþýnda geçiþ ekonomileri olarak adlandýrýlan eski Doðu Bloku ülkelerinde ve bazý Latin
Amerika ülkelerinde hýzla gerçekleþtirilmek istenmiþ ancak bazý geri adýmlar atýlmak
zorunda kalýnmýþtýr. Aralarýnda Türkiye'nin de olduðu, sosyal güvenlik sistemlerinde
radikal dönüþümler yapmak isteyen çok sayýda geliþmekte olan ülkede çok ayaklý sisteme
geçiþ arayýþlarý hýzlanmýþtýr.
Sosyal güvenlik sistemleri, bütün nüfusu hedefleyen; herkesi, her tehlikeye karþý
koruma kapsamýna alma gibi kapsamlý bir amaca ve onlara insan haysiyetine yaraþýr
hayat standardý saðlama idealine sahip sistemlerdir. Bu amaç ve ideali gerçekleþtirme
yolunda karþýlaþtýðý darboðazlar ve sorunlar vardýr. Bu sorunlarýn bir kýsmý, yalnýzca
belirli bir dönemi ilgilendiren dönemsel nitelikte sorunlar iken bir kýsmý süreklilik arz
eden kronik hale gelmiþ sorunlar niteliðindedir. Öte yandan, sorunlarýn bir kýsmý belirli
ülke ve bölge gruplarýný ilgilendirirken, bir kýsmý da mekan faktöründen baðýmsýz,
evrensel nitelikte sorunlardýr. Sosyal güvenlik sisteminin dinamik yapýsý, sorunlarýný da
deðiþken ve içi içe geçmiþ, birbirinden ayrýþtýrýlamayan karmaþýk sorunlar haline
getirmektedir. 21. yüzyýlýn ilk yýllarýndan itibaren gündeme gelen, tartýþýlan ve çözüm
bulunmaya çalýþýlan sosyal güvenlikle ilgili temel sorun alanlarý aþaðýdadýr.
Günümüz sosyal güvenlik sistemleri "herkesi, her tehlikeye karþý koruma kapsamýna
alma" hedefini gerçekleþtirmede baþarýsýz olmuþtur. Bugün gelinen noktada sosyal
güvenlik, dünya nüfusunun yalnýzca sýnýrlý kesiminin faydalanabildiði bir imtiyaz haline
gelmiþtir. ILO verilerine göre, dünya nüfusunun yalnýzca % 20'si uluslararasý standartlara
uygun seviyede ve yeterlilikte sosyal güvenlik hakkýna sahipken dünya nüfusunun %
75'ini oluþturan 5,1 milyar kiþinin yeterli sosyal güvenlik garantisi yoktur (ILO, 2011b).
Bunlardan % 40'ýnýn hiç sosyal güvenlik garantisi yoktur. Dünyada çalýþan nüfusun ancak
% 40'ý kamu tarafýndan kurulan primli sosyal sigorta rejimlerinin kapsamýna alýnabilmiþtir.
Ancak bu oran bazý Asya ve Ortadoðu ülkelerinde % 20'lere, Sahra Altý Afrika ülkelerinde
ise % 5'lere kadar düþebilmektedir.
Tablo 3.2, bu çalýþmanýn konusunu oluþturan yaþlýlýk sigortasý ile ilgili olarak; dünyanýn
çeþitli bölgelerinde ve bazý ülkelerde emekli aylýðý alma yaþýna gelmiþ olanlardan ne
kadarýnýn emekli aylýðý almaya hak kazandýðýný göstermektedir. Ýkinci sütunda ise yaþlýlýk
sigortasýnýn aktüeryal dengesi bakýmýndan önem taþýyan bir gösterge olarak prim
ödeyenlerin çalýþma çaðýndaki nüfusa oraný verilmiþtir.
43
Tablo 3.2. Emekli Olma Yaþýný Geçen Nüfus Ýçinde
Yaþlýlýk Sigortasýndan Aylýk Alanlar
Kaynak: ILO. (2011a), World Social Security Report 2010/11: Providing Coverage in Times of Crisis and Beyond,
International Labour Organisation, Geneva.s.230.
Emekli olma yaþýna gelenlerden aylýk almaya hak kazananlarýn oraný dünya ortalamasý
% 42 iken, bu oran Afrika, Sahra Altý Afrika, Ortadoðu ve Asya-Pasifik ülkelerinde
ortalamanýn çok altýndadýr. Türkiye % 87'1 ile geliþmiþ ülkeler seviyesine çok yakýndýr.
Ancak, çalýþma çaðýndaki nüfusun yalnýzca % 29,2'sinin prim ödemesi sistemin geleceði
bakýmýndan alarm vermektedir.
Benzer durum diðer sigorta kollarýnýn kapsamýna aldýðý nüfus bakýmýndan da geçerlidir.
Nitekim, iþ kazalarý ve meslek hastalýklarý bakýmýndan sosyal güvenlik garantisine sahip
olanlarýn iþgücüne oraný dünya ortalamasý % 30.3 iken çeþitli bölgelerde % 17,1 ile 67,1
arasýnda deðiþmektedir. Benzer þekilde iþsizlik sigortasý kapsamýnda olanlarýn toplam
iþgücüne oraný dünya ortalamasý % 18.4 iken ülkeler çeþitli bölgeler arasýnda % 1.1 ile
60.3 arasýnda deðiþmektedir (ILO, 2011a, 231). Türkiye'de iþsizlik sigortasýndan
faydalananlarýn toplam iþsizlere oraný, ÝÞKUR'a kayýtlý iþsizler esas alýnmasýna raðmen
2011-2012 yýllarý için % % 9-11 arasýnda, çok düþük bir oran olarak çýkmaktadýr. TÜÝK
iþsizlik verileri dikkate alýnýrsa bu oran ayný dönem için % 4-7 arasýnda deðiþmektedir
(TÜÝK, Ekim 2012).
Kiþi olarak kapsam yanýnda, sosyal güvenlik korumasý saðlanan sosyal risklerle ilgili
olarak da kapsam problemi vardýr. Herhangi bir sosyal güvenlik programý olan 172
ülkeden 171'inde malullük, yaþlýlýk ve ölüm; 167'sinde ÝKMH; 129'unda saðlýk riskine
karþý koruma saðlanmýþken iþsizlik sigortasý olan ülke sayýsý yalnýzca 85'tir (SSA, 2011-
2012).
44
3.2.2. Kayýt Dýþý Ýstihdam Sorunu
ILO, enformel sektör ve kayýt dýþý çalýþmayý 1970'li yýllarda; geliþmekte olan ülkelerde
hýzlý þehirleþmeye baðlý olarak formel istihdamýn yaratýldýðý sanayi ve hizmetler sektörünün
iþ yaratma kapasitesinin yetersizliðine baðlý olarak ortaya çýkan geçici bir durum olarak
deðerlendiriyordu. Ancak geliþmeler kayýt dýþý istihdamýn geçici deðil kalýcý olduðunu,
hatta bazý ülkelerde temel çalýþma þekli haline geldiðini göstermektedir. Nitekim, ILO'nun
bir araþtýrmasýna göre araþtýrma kapsamýndaki 54 ülkenin 42'sinde kayýt dýþý çalýþma
vardýr ve bu 42 ülkede iþgücünün yarýdan fazlasý kayýt dýþý statüde çalýþmaktadýr (ILO,
2002; 59 ve UN 2008, 62). Kayýt dýþý çalýþmanýn en yaygýn olduðu kýta Afrika'dýr. Afrika'da
tarým dýþý istihdamýn yaklaþýk olarak % 80'i; þehirlerdeki istihdamýn % 60'ý ve nihayet
son yýllarda yaratýlan bütün iþlerin % 90'dan fazlasý kayýt dýþý sektördedir (ILO, 2002; 5).
Kayýt dýþý istihdamla ilgili beklenmeyen geliþme olarak, küresel rekabetle birlikte kaçak
insan ve emek göçünün artýþý geliþmiþ ülkelerde de kayýt dýþý çalýþmayý artýrmýþtýr. Kayýt
dýþý çalýþma primli sosyal güvenlik rejimlerinde bir yandan prim ödeyen aktif sigortalý
sayýsýný azaltýrken, diðer yandan prim ödeyenler üzerinden baðýmlý nüfus olarak kapsama
girdikleri için sistemin giderlerini artýrýrlar.
Sosyal güvenliðin finansmaný çok yönlü bir sorun alanýný oluþturmaktadýr. Sürdürülebilir
bir sosyal güvenlik sistemi ile ilgili olarak (Alper, 2009);
sorularý temel finansman sorunlarýný oluþturur. Bunlar içinde GSYÝH'dan sosyal güvenlik
harcamalarý için ayrýlan payýn büyüklüðü, sistemin sürdürülebilirliði ve sosyal güvenlik
garantisinin seviyesi bakýmýndan belirleyici olduðu için finansman sorununun öne çýkan
boyutunu oluþturur. Ülkelerin iktisadi geliþme seviyeleri ile sosyal güvenlik için tahsis
edilen kaynaklarýn büyüklüðü arasýnda yakýn bir iliþki vardýr.
45
Tablo 3.3. Bölgeler ve Ülke Gruplarýna Göre Sosyal Güvenlik Harcamalarý
(GSYÝH'nýn Yüzdesi Olarak) (2005-2009)
Kaynak: ILO (2011). World Social Security Report 2010/11: Providing Coverage in Times of Crisis and Beyond. ILO,
Geneva, 258-261.
Beklendiði gibi, Sahra Altý Afrika ve Asya-Pasifik ülkeleri dünya ortalamasýnýn altýnda
bir sosyal güvenlik harcamasý gerçekleþtirirken, en yüksek sosyal güvenlik harcamalarý
geliþmiþ Batý Avrupa ülkelerinde gerçekleþmektedir. Ülkeler bazýnda ele alýndýðý zaman
sosyal güvenlik harcamalarýnýn GSYÝH'na oraný Ýsveç, Fransa, Almanya, Belçika ve
Danimarka gibi sosyal devlet anlayýþýnýn güçlü olduðu ülkelerde % 27-29 civarýnda iken
ABD, Japonya, Ýngiltere ve Ýsveç gibi daha liberal ekonomik politika izleyen ülkelerde
bu oran % 15-22 arasýnda deðiþmektedir. OECD üyesi 30 ülke ortalamasý ise % 20,6
seviyesinde gerçekleþmiþtir. Bugün gelinen noktada, %10'un altýnda bir oran kabul
edilebilir görülmemektedir. Türkiye, dünya ortalamasýnýn üzerinde ancak referans olarak
aldýðý AB ülkelerinin hala çok gerisinde bir harcama seviyesindedir.
46
Yaþlý nüfus içinde de daha yaþlý nüfusun oluþturduðu 75+ ve 80+ yaþ grubunun artýþý
sosyal güvenlik kurumlarý bakýmýndan problemi daha da vahim hale getirmektedir.
Nüfusun yaþlanmasý, primli sosyal güvenlik sistemlerinin ikinci büyük harcama kalemini
oluþturan saðlýk harcamalarýný da yükseltecektir. Yaþlý nüfus saðlýk hizmet talebi en
yüksek olan gruptur ve toplam saðlýk harcamalarý içindeki payý, yaþlý nüfusun toplam
nüfustaki payýndan daha yüksektir. Sosyal güvenlik sistemlerinin saðlýk harcamalarý
yaþlý nüfusun artan saðlýk hizmet talebi yanýnda, saðlýk hakkýnýn temel bir insan hakký
olarak kabul edilmesi ile birlikte maliyet-endiþesi ile hizmetten faydalanmaya getirilen
sýnýrlamalarýn kaldýrýlmasý saðlýk harcamalarýný daha da artýrmýþtýr.
47
48
4
B Ö L Ü M
Tanzimat sonrasý dönemde çeþitli kamu görevlileri için ayrý tekaüt sandýklarý oluþturma
geleneði Cumhuriyet döneminde de devam etmiþ, gümrük çalýþanlarý, belediye çalýþanlarý,
devlet demiryollarý ve limanlarý çalýþanlarý, Ziraat Bankasý ve Merkez Bankasý çalýþanlarý
için ayrý kurumlar oluþturulmuþtur. Kamu görevlileri için farklý sosyal sigorta sandýklarýnýn
oluþturulmasýnýn yarattýðý sakýncalarý gidermek üzere 1949 yýlýnda 5434 sayýlý Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandýðý Kanunu ile sivil ve asker bütün kamu görevlileri tek çatý
ve sosyal sigorta mevzuatý altýnda toplanmýþtýr.
Üçüncü büyük sosyal sigorta kuruluþu, kendi adýna baðýmsýz çalýþanlar için 1479 sayýlý
Kanunla 1971 yýlýnda Bað-Kur kýsa adýyla kurulmuþtur. Bað-Kur'la birlikte Türk sosyal
güvenlik sisteminin sosyal sigorta ayaðýnýn kurumsal yapýsý büyük ölçüde tamamlanmýþtýr
(TÜSÝAD, 2004). Kurumsal yapýnýn tamamlanmasýný takiben kapsam geniþlemesini
saðlayacak düzenlemeler yapýlmýþ, bu çerçevede 1983 yýlýnda 2925 ve 2916 sayýlý
Kanunlarla tarým kesiminde çalýþan mevsimlik iþçiler ile çiftçiler de sosyal sigorta
kapsamýna alýnmýþtýr.
Sosyal sigorta mevzuatýnda zaman içinde yapýlan çok sayýda deðiþiklikle hem kiþi
hem de koruma kapsamý olarak sosyal güvenlik kapsamý geniþletilmiþ, özellikle isteðe
baðlý sigortalýlýk uygulamasý ile çalýþma hayatýna ara veren veya ayrýlanlara primlerini
kendileri ödemeleri kaydýyla sosyal sigortalar kapsamýnda olmalarýna imkan tanýnmýþtýr.
1990'lý yýllara gelindiðinde, Türkiye'de kim hangi sektörde ve hangi statüde çalýþýrsa
çalýþsýn bütün çalýþanlarýn sosyal sigortalarla sosyal güvenlik kapsamýna alýnmasýna imkan
veren yasal ve kurumsal altyapý tamamlanmýþtýr.
Türk sosyal güvenlik sisteminin zayýf ayaðýný vergi gelirleri ile finanse edilen ve primsiz
ödemeler olarak adlandýrýlan kamu sosyal güvenlik harcamalarý oluþturmuþtur. Ancak,
bu kapsamda da bir kýsmý geniþ toplum kesimlerine sosyal yardým ve hizmet götürülmesine
51
imkan veren yasal ve kurumsal düzenlemeler yapýlmýþtýr. Vatani hizmet tertibinden
ödenen aylýklar, muhtaç asker ailelerine yardým, askeri ve sivil personele yönelik tazminat
niteliðindeki ödemeler, 65 yaþýný geçmiþ muhtaç Türk vatandaþlarýna aylýk baðlanmasý
ve madalya alan sporculara aylýk baðlanmasý primsiz ödemeler kapsamýndaki parasal
ödemeleri oluþturmuþtur. Öte yandan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ile
kimsesiz ve muhtaç çocuklar, engelliler ve yaþlýlara yönelik bakým ve eðitim hizmetleri,
Yeþil Kart uygulamasý ile yoksul vatandaþlara saðlýk hizmeti sunulmasý ve Sosyal
Yardýmlaþma ve Dayanýþma Vakýflarý aracýlýðýyla yoksul kiþilere yapýlan ayni veya nakdi
yardýmlar ile geniþ toplum kesimlerine yönelik gelir transferi yapýlmýþtýr.
Türk sosyal güvenlik sisteminin temel kurumlarý sosyal sigortalar olduðu için, sosyal
sigorta kurumlarýnýn sorunlarý ve yaþadýðý krizler Türk sosyal güvenlik sisteminin de
sorunlarý ve krizleri haline gelmiþtir. Özellikle sosyal sigortalarýn finansman açýklarýný
kapatmaya yönelik olarak Hazine'den yapýlan transferler bütçe açýklarýnýn en önemli
kalemini oluþturmaya baþlayýnca, zaten kýsa aralýklarla mali krizler yaþayan Türk ekonomisi
için sosyal güvenlik açýklarý ekonomik krizleri tetikleyen bir faktör olarak kabul edilmeye2
baþlamýþtýr.
1990'lý yýllar Türk sosyal güvenlik sisteminde reform arayýþlarý ile geçmiþtir. Bu yýllarda
çoðu koalisyon iktidarý olan hemen hemen her siyasi iktidar çözüme yönelik çalýþmalar
yapmýþtýr. Siyasi iktidarýn yaný sýra bütün sosyal taraflar ve meslek kuruluþlarýnýn da
sosyal güvenlik sisteminin yeniden yapýlandýrýlmasýna yönelik çalýþmalarý olmuþtur3.
Bütün bu çalýþmalarýn ortak özelliði, mevcut sistemde köklü deðiþiklikler yapmaya gerek
kalmadan çözüm saðlamaya yönelik önerilerin dile getirilmiþ olmasýdýr.
Türk sosyal güvenlik sisteminin yeniden yapýlanmasýna yönelik en radikal öneriler,
Hükümet tarafýndan, Dünya Bankasý'ndan saðlanan 1.8 milyon dolarlýk kredi ile ILO
sosyal güvenlik uzmanlarýna hazýrlatýlan sosyal güvenlik raporunda yer almýþ4, 1995
yýlýnda kamuoyuna sunulan raporda dile getirilen öneriler sonraki yýllarda yapýlan
çalýþmalar için de önemli bir referans olmuþtur. 2050 yýlýna kadar olan dönem için yapýlan
projeksiyonlara göre mevcut sistemle devam edilirse sosyal güvenlik sistemi sürdürülebilir
olmaktan çýkacaktýr. Rapora göre 2050 yýlý itibarýyla;
2
Bu dönemde, sosyal sigorta kurumlarýnýn finansman açýklarý için sýklýkla "kara delik" ifadesinin kullanýlmasý
bu sebep-sonuç iliþkisine dayandýrýlmýþtýr.
3
Türk-Ýþ, Hak-Ýþ, Disk gibi iþçi konfederasyonlarýnýn yaný sýra TÝSK gibi iþveren konfederasyonlarý, TOBB, Tabibler
Odasý ve TÜSÝAD gibi sivil toplum kuruluþlarý ve akademisyenler çok sayýda yayýn, rapor ve bültenle sistemin yeniden
yapýlandýrýlmasýna yönelik görüþ ve önerilerini dile getirmiþlerdir. Devlet de 5 yýllýk kalkýnma planlarýnýn yaný sýra
TBMM' de kurulan Meclis Araþtýrma Komisyonu vasýtasýyla sosyal güvenlik sisteminin sorunlarýna yönelik çalýþmalar
gerçekleþtirmiþtir.
4
T.C. Baþbakanlýk (1995), Sosyal Güvenlik Reform Raporu, Mayýs 1995. Ankara.
52
Üç sosyal sigorta kurumunun finansman açýðý, GSYÝH'nýn yüzdesi olarak yýllýk %
10,1, birikimli olarak ise % 316'sý kadar olacaktýr.
Prim ödeyen 1 sigortalýya karþý aylýk alanlarýn oraný SSK için 1,15; Emekli Sandýðý
için 1,29 ve Bað-Kur için 1,40 olacaktýr.
Sosyal sigorta kurumlarýnýn finansman açýðýnýn kapanmasý için alýnmasý gereken
prim oranlarý ücretin yüzdesi olarak SSK için % 117; Emekli Sandýðý için % 107;
Bað-Kur için % 84 ve toplam olarak % 111 olmasý gerekecektir.
Raporda sistemin yeniden yapýlandýrýlmasý ile ilgili olarak 4 farklý seçenek (model,
yeniden yapýlanma senaryosu) önerilmiþ ve her bir modelin uygulamaya geçiþi sürecinde
yaþanacak problemler, çözülmesi gereken sorunlar, avantaj ve dezavantajlarý ile belirtilmiþtir
(TÜSÝAD, 2004).
53
olarak belirlenmiþtir. 2003 yýlý sonunda tamamlanmasý ve 2004 yýlý baþýnda yürürlüðe
girmesi beklenen reform çalýþmalarý ile ilgili olarak kamuoyunda yapýlacak tartýþmalara
esas teþkil etmek üzere reform sürecinin gerekçeleri, yapýlacak düzenlemeler ve
beklentilerle ilgili olarak sosyal güvenlik reformunun stratejisini ortaya koyan "Beyaz
Kitap" yayýnlanmýþtýr.
Sosyal güvenlik reform mevzuatý ile ilgili süreç problemli geçmiþtir. Nisan 2005 tarihinde
"Sosyal Sigortalar ve Genel Saðlýk Sigortasý Kanun Tasarýsýnýn" TBMM'ne sevki ile baþlayan
reform süreci, 19.4.2006'da kabul edilen 5489 sayýlý Kanunun Cumhurbaþkaný tarafýndan
veto edilmesi üzerine 31.5.2006 tarih ve 5510 Kanun numarasý ile 1 Ocak 2007'de
yürürlüðe girmek üzere yeniden kabul edilmiþtir. Ancak 5510 sayýlý Sosyal Sigortalar ve
Genel Saðlýk Sigortasý Kanunu (SSGSSK)'nun bazý maddelerinin Anayasa Mahkemesi
tarafýndan iptali üzerine yürürlük tarihi önce 1.7.2007, sonra 1.1.2008, 1.6.2008 ve son
olarak 1.10.2008 olarak deðiþtirilmiþtir. Reformun ikinci ayaðýný oluþturan kurumsal yapý
ile ilgili düzenleme 5502 sayýlý Kanunla gerçekleþtirilmiþ ve SSK, Bað-Kur ve Emekli
Sandýðý Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) çatýsý altýnda toplanmýþtýr.
Reformun dördüncü ve son ayaðýný oluþturacak sosyal yardýmlar ve hizmetlerle ilgili
yasal düzenleme henüz hayata geçirilememiþ, ancak 3.6.2011 tarih ve 633 sayýlý KHK
ile oluþturulan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlýðý bütün sosyal yardým ve hizmetlerden
sorumlu kamu birimi olarak görevlendirilmiþtir.
21 Ocak 1946 tarih ve 4837 sayýlý Kanunla istihdam hizmetleri vermekle görevli bir
kamu kurumu olarak Çalýþma Bakanlýðý'na baðlý olarak kurulan Ýþ ve Ýþçi Bulma Kurumu,
önce 31.10.2000 tarih ve 617 sayýlý KHK, daha sonra 5.7.2003 tarih ve 4904 sayýlý Kanunla
Türkiye Ýþ Kurumu (ÝÞKUR) adýyla faaliyetlerine devam etmiþtir. ÝÞKUR'un bir sosyal
54
sigorta kurumu olarak kabul edilmesi, aktif istihdam piyasasýnýn düzenlenmesi ile ilgili
görevlerinin yaný sýra 4447 sayýlý Kanunla hayata geçirilen iþsizlik sigortasýnýn yürütülmesinden
sorumlu olmasýndandýr.
Tamamlayýcý (ilave, ek) sosyal güvenlik kurumlarý, Türk sosyal güvenlik sisteminin
henüz beklenen geliþmeyi gösteremeyen ayaðýný oluþturmaktadýr. Bu alanda en baþarýlý
örnek, 1961 yýlýnda 205 sayýlý Kanunla Türk Silahlý Kuvvetleri mensuplarýna ilave sosyal
güvenlik garantisi saðlama amacýyla kurulan, Milli Savunma Bakanlýðý'na baðlý olan ancak
mali ve idari özerkliði bulunan Ordu Yardýmlaþma Kurumu'dur (OYAK). 1961 yýlýnda
65 bin üye ile kurulan OYAK'ýn 2011 yýlý itibarýyla üye sayýsý 268.112 kiþiye ulaþmýþtýr
(www.oyak.com.tr). Kuruluþ tarihi itibarýyla en eski tamamlayýcý sosyal güvenlik kurumu
1921 yýlýnda Ereðli Kömür Havzasýnda çalýþan iþçiler için oluþturulan Amele Birliði'dir.
Ýþçilere yönelik ilk sosyal sigorta kuruluþu olarak da kabul edilen Amele Birliði, saðlýk
hizmetlerinin SSK bünyesine alýnmasýyla 1975 yýlýndan sonra tam bir tamamlayýcý sosyal
güvenlik kurumu haline gelmiþtir.
Türk sosyal güvenlik sisteminin beklenen geliþmeyi gösteremeyen bir diðer ayaðý da
özel sigortacýlýktýr. Zaman zaman yapýlan teþvikler ve zorunlu uygulamalarla kapsamý
geniþleyen özel sigortalarýn hayat, kaza ve saðlýk branþlarý tamamlayýcý sosyal güvenlik
55
fonksiyonu görmektedir. Aðustos 2011 tarihi itibarýyla toplam 59 sigorta þirketi faaliyet
göstermekte olup, bunlardan 7'si hayat, 16'sý hayat/emeklilik ve 36'sý hayat dýþý branþlarda
faaliyet gösteren þirketlerdir. 2012 yýlý haziran ayý sonu verilerine göre 6.452 bin kiþi
kaza sigortasý, 2.647 bin kiþi de saðlýk sigortasý yaptýrmýþtýr. (www.tsrsb.org.tr/istatistikler).
Bireysel emeklilik sisteminin tamamlayýcý sosyal güvenlik kurumlarý içinde ayrý bir yeri
vardýr. 7 Nisan 2001 tarih ve 4632 sayýlý "Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatýrým Sistemi
Kanunu" ile sistemin temel esaslarý belirlenmiþ, 2003 yýlý ekim ayýndan itibaren de
katýlýmlar baþlamýþtýr. Ekim 2012 tarihi itibarýyla Türkiye'de 17 bireysel emeklilik þirketi
faaliyet göstermekte olup, katýlýmcý sayýsý 2.979 bine, katýlýmcýlarýn fon tutarý ise 18,7
milyar TL'ye ulaþmýþtýr.
Çok saðlýklý ve kapsamlý veriler olmamakla birlikte, baþta Merkez Bankasý olmak üzere
kamu kesiminde sayýlarý 173'e ulaþan sosyal güvenlik ve yardýmlaþma sandýklarý vardýr.
Bu sandýklar arasýnda Merkez Bankasý Vakfý, THY Vakfý, TBMM Vakfý, TCDD Vakfý,
Diyanet Vakfý ve kamu bankalarý vakýflarý bulunmaktadýr. Özellikle bu vakýflardan
bazýlarýnýn sosyal sigorta kurumlarýnca baðlanan aylýklardan daha yüksek aylýk baðladýklarý
ve tamamlayýcý sosyal güvenlik müessesesi olmaktan öte bir fonksiyon taþýdýklarý
belirtilmektedir (Alper, 2009). Özel sektörde daha çok holding düzeyinde kurulan
sandýklara ise Koç Holding ve Yaþar Holding yardýmlaþma sandýklarý örnek verilebilir.
4.3.2. Kapsam
Türkiye'de sosyal güvenlik kapsamýný esas olarak sosyal sigortalar belirler. Sosyal
güvenlik reformu ile 5510 sayýlý Kanun öncesinde 5 ayrý sosyal sigorta kanunu5 ile 3 ayrý
kurum tarafýndan sigortalý olarak kapsama alýnanlar, 5510 sayýlý Kanun kapsamýnda
sigortalý sayýlmýþtýr. Nitekim;
Kamu ve özel sektörde bir hizmet akdine baðlý olarak çalýþanlar (4/a'lýlar- eski
SSK'lýlar)
Sanayi ve hizmetler kesiminde kendi adýna baðýmsýz çalýþanlar (4/b'liler- eski Bað-
Kur'lular)
Kamu kesiminde kadro karþýlýðý veya sözleþmeli olarak çalýþanlar (4/c'liler- eski
Emekli Sandýðý mensuplarý),
5510 sayýlý Kanun kapsamýnda sigortalý sayýlmýþlardýr. Kanun deðiþik çalýþan gruplarýný
kapsama aldýðý için sigortalýlar kapsamla ilgili düzenlemenin yapýldýðý 4. madde esas
alýnarak 4/a'lýlar, 4/b'liler ve 4/c'liler olarak tanýmlanmaktadýr. 5510 sayýlý Kanun bu ana
gruplarýn yaný sýra sendikacýlar, mevsimlik çalýþanlar, þirket ortaklarý, TBMM üyeleri,
sanatçýlar, güzel sanatlarla uðraþanlar, yabancýlar, stajyerler ve kursiyerler gibi gruplarý
da kapsama almýþtýr.
5
506 Sayýlý Sosyal Sigortalar Kanunu; 1479 Sayýlý Esnaf ve Sanatkarlar ve Diðer Baðýmsýz Çalýþanlar Sosyal
Sigortalar Kurumu (Bað-Kur) Kanunu, 5434 sayýlý Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandýðý Kanunu, 2925 sayýlý Tarým
Ýþçileri Sosyal Sigortalar Kanunu ve 2926 sayýlý Tarýmda Kendi Adýna ve Hesabýna Çalýþanlar Sosyal Sigortalar
Kanunu (Tarým Bað-Kur'u).
56
5510 sayýlý Kanun GSS kapsamýnda farklý bir sigortalý tarifi yaparak, Türkiye'de yaþayan
herkesi, yabancýlar dahil olmak üzere, zorunlu olarak GSS kapsamýna almýþtýr. GSS
kapsamýnda;
Türk sosyal güvenlik sisteminin uygulama olarak zengin ve çeþitli ancak kapsam
olarak dar bir kamu sosyal güvenlik harcamalarý (primsiz ödemeler) uygulamasý vardýr.
ASPB oluþturuluncaya kadar çeþitli kanunlar7 kapsamýnda ve farklý kurumlar tarafýndan
deðiþik topluluk kesimlerine ayni yardýmlar ve nakdi gelir transferinin yaný sýra sosyal
hizmet olarak çeþitli yardýmlar yapýlmýþtýr. 65 yaþýný geçen muhtaç Türk vatandaþlarýna
aylýk baðlanmasý, Ýstiklal, Kore ve Kýbrýs harbine katýlanlara madalya aylýðý baðlanmasý,
madalya almýþ sporculara aylýk baðlanmasý, terörle mücadelede maðdur olan kamu
görevlilerine tazminat ödenmesi, köy korucularýna aylýk baðlanmasý, SYDT Vakýflarý
kapsamýnda giyim, gýda ve yakacak yardýmý yapýlmasý, öðrenci burslarý, SHÇEK tarafýndan
kimsesiz çocuklar, özürlüler ve muhtaçlara yönelik bakým ve eðitim hizmetleri, ödeme
gücü olmayanlarýn saðlýk harcamalarýnýn karþýlanmasý primsiz ödemeler kapsamýndaki
sosyal güvenlik uygulamalarýný oluþturmaktadýr.
Türk sosyal sigorta sistemi, ILO tarafýndan belirlenen 9 sosyal güvenlik riskinden
8'ine karþý sosyal güvenlik garantisi saðlamaktadýr. Kapsam dýþýnda kalan tek sigorta
kolu aile ödenekleri sigortasýdýr. Öte yandan 8 sosyal riskten iþsizlik sigortasý dýþýndaki
bütün sosyal riskler 5510 sayýlý Kanun içinde düzenlenmiþtir. Sigorta kollarý itibarýyla
kapsam, saðlanan haklar ve faydalanma þartlarý kýsaca aþaðýda özetlenmiþtir.
5510 sayýlý Kanun kapsamýnda sigortalý sayýlanlardan kamu görevlileri dýþýndaki bütün
sigortalýlara, Kanunda kýsa vadeli sigorta kollarý olarak tanýmlanan iþ kazalarý ve meslek
hastalýklarý (ÝKMH), hastalýk ve analýk sigortasý ile parasal ödemeler yapýlmaktadýr. Buna
6
Yapýlacak gelir testi uygulamasýna göre, ayný hane içinde yaþayanlardan fert baþýna aylýk geliri yürürlükteki
16 yaþýndan büyükler için belirlenmiþ asgari ücretin üçte birinden az olanlarýn primleri devlet tarafýndan ödenecektir.
Ancak gelir testi sonucunda;
fert baþýna aylýk geliri asgari ücretin üçte biri ile bir katý arasýnda olanlar asgari ücretin üçte biri üzerinden,
asgari ücretin bir katý ile iki katý arasýnda olanlar asgari ücretin bir katý üzerinden,
asgari ücretin iki katý üzerinde olanlar ise asgari ücretin iki katý üzerinden,
genel saðlýk sigortasý primi ödeyeceklerdir.
7
Bu kapsamda saðlanan haklardan faydalananlar ve ilgili kanunlar: Madalya aylýðý baðlanmasý (1005); 65
yaþýný geçmiþ muhtaç vatandaþlara ve özürlülere aylýk baðlanmasý (2022); Türk vatanýna hizmet edenlere aylýk
baðlanmasý (3292); dünya, olimpiyat ve Avrupa þampiyonalarýnda madalya alanlara aylýk baðlanmasý (5774);
terörle mücadele eden güvenlik görevlilerine tazminat ödenmesi (2330), TSK mensuplarýna tazminat ödenmesi
(2969), Emniyet Genel Müdürlüðü mensuplarýna tazminat ödenmesi (3160), terör eylemlerinden zarar görenlere
aylýk baðlanmasý ve tazminat ödenmesi (3713); köy korucularýna aylýk baðlanmasý ve saðlýk yardýmý yapýlmasý
(442).
57
göre ÝKMH, hastalýk ve analýk hallerinde sigortalýlarýn çalýþamadýklarý günler için geçici
iþ göremezlik ödeneði verilmekte, ayrýca ÝKMH halinde sürekli iþ göremezlik geliri veya
sigortalýnýn ölümü halinde hak sahiplerine aylýk baðlanmaktadýr. Öte yandan ÝKMH
sonucu ölüm halinde cenaze masrafý karþýlýðý verilmesi, doðum halinde emzirme yardým
parasý verilmesi de bu sigorta kolundan saðlanan haklardýr. ÝKMH kapsamýndaki haklar
için sigortalý olmak yeterli iken hastalýk ve analýk sigortasý ile ilgili haklardan faydalanmak
için 90 gün prim ödemiþ olmak gerekmektedir.
Uzun vadeli sigorta kollarý olarak tanýmlanan malullük, yaþlýlýk ve ölüm (MYÖ) sigorta
kollarýndan esas olarak sigortalýnýn kendisine, ölümü halinde hak sahiplerine aylýk
baðlanýr. Eðer aylýk baðlama þartlarý yerine gelmemiþ ise ödenen primlerin iadesi anlamýna
gelen toptan ödeme yapýlýr. Malullük ve ölüm sigortalarý için 1800 gün (5 yýl) prim
ödemiþ olmak aylýða hak kazanmak için yeterli iken yaþlýlýk sigortasýnda sigortalý gruplarýna
göre deðiþik hak kazanma þartlarý belirlenmiþtir.
En fazla sayýda kiþinin aylýk aldýðý ve en fazla sosyal güvenlik harcamasý yapýlan
yaþlýlýk sigortasýndan aylýk alma þartlarý, 1999 yýlýnda 4447 sayýlý Kanunla belirlenen
emekli olma yaþlarý esas alýnarak düzenlenmiþtir. Buna göre kadýnlar 58, erkekler 60
yaþýna gelmeleri ve bu sürede 4/a kapsamýndaki sigortalýlarýn 7200 gün (20 yýl), 4/b ve
4/c kapsamýndaki sigortalýlarýn ise 9000 gün (25 tam yýl) prim ödemeleri halinde aylýða
hak kazanacaklardýr. 5510 sayýlý Kanunla getirilen en önemli deðiþiklik, aylýða hak
kazanma (emekli olma) yaþýnýn 2036 yýlýndan itibaren kademeli olarak yükseltilerek 2048
yýlýnda kadýnlar ve erkekler için 65 olarak belirlenmesidir. Bu, uzun dönemde Türk
sosyal sigorta sisteminin aktüeryal hesaplarýný etkileyecek bir düzenlemedir.
2007-2035 58 60
2036-2037 59 61
2038-2039 60 62
2040-2041 61 63
2042-2043 62 64
2044-2045 63 65
2046-2047 64 65
2048 65 65
Kaynak: 5510 Sayýlý SSGSSK, Md.28
58
Öte yandan, daha önce olduðu gibi, yukarýda belirtilen genel þartlar yanýnda
kolaylaþtýrýlmýþ þartlarla yaþlýlýk aylýðý baðlanan gruplar da vardýr. Nitekim % 40 ve daha
fazla özürlü olan gruplar özür derecesine göre 15, 16 ve 18 yýl sigortalý olarak ve 3960-
4680 gün arasýnda prim ödeyerek; maden iþyerlerinde çalýþanlar 20 yýl sigortalý olarak,
erken yaþlananlar 55 yaþýna geldikleri zaman aylýða hak kazanabilirler.
5510 sayýlý Kanun, MYÖ sigorta kollarýndan aylýk baðlanmasý ile ilgili temel parametreleri
deðiþtirmiþtir. Aylýk hesaplama formülü þöyledir:
Yaþlýlýk Aylýðý = Ortalama Aylýk Kazanç (OAK) x Aylýk Baðlama Oraný (ABO)
Bütün çocuklar 18 yaþýna kadar, diðerleri de 30 gün GSS primi ödemiþ olmak þartýyla
GSS kapsamýnda saðlýk hizmetlerinden faydalanýrlar. GSS kapsamýnda iþ kazalarý ve
meslek hastalýklarý, hastalýk ve analýk halleri ile ilgili saðlýk hizmetleri sunulur. 5510 sayýlý
Kanun, önceki sosyal sigorta mevzuatýndan farklý olarak koruyucu saðlýk hizmetlerini
de GSS kapsamýna almýþtýr. GSS kapsamýnda; acil saðlýk hizmetleri, klinik muayene ve
laboratuar tetkik ve tahlilleri, týbbi müdahaleler, rehabilitasyon hizmetleri, aðýþ ve diþ
saðlýðý tedavileri, ilaç ve iyileþtirme araçlarýnýn temini ile yurt içi ve yurt dýþý sevk ile
hizmetleri saðlanýr. Saðlýk hizmeti talebinde bulunanlar ilaç ve iyileþtirme araçlarý ile
protez araç ve gereçleri için ve saðlýk hizmeti alýmýnda katký payý öderler.
Ýþsizlik sigortasý, 4447 sayýlý Kanunda belirtilen hallerde iþsiz kalan sigortalýlara, son
3 yýlda en az 600 gün prim ödemiþ olmak þartýyla, son dört aylýk prime esas kazançlarý
dikkate alýnarak hesaplanan günlük ortalama net kazancýnýn % 40'ý oranýnda iþsizlik
ödeneði öder. Ýþsizlik ödeneði, 16 yaþýndan büyükler için belirlenmiþ asgari ücretin %
80'inden fazla olamaz. Eðer sigortalý 600 gün prim ödemiþse 6 ay; 900 gün prim ödemiþse
8 ay; 1080 gün prim ödemiþse 10 ay süre ile iþsizlik ödeneði alýr.
8
Güncelleme Katsayýsý: Yýllýk TÜFE deðiþim oranýnýn % 100'ü ile yýllýk GSYÝH geliþme hýzýnýn % 30'unun toplamýna
1 tam sayýsýnýn ilavesi ile bulunan deðeri ifade eder.
9
Nitekim, 5510 sayýlý Kanun öncesi dönemde 25 tam yýl sigortalý olan kiþinin ABO % 65 iken, yeni sistemde bu
oran % 50'ye düþmüþtür.
59
4.4. Türk Sosyal Güvenlik Sisteminin Genel Görünümü
4.4.1. Kapsamla Ýlgili Geliþmeler: Sosyal Sigortalar ve Primsiz Ödemeler
Türk sosyal sigorta sistemi, geniþ toplum kesimlerini kapsama alma konusunda önemli
baþarýlar saðlamýþtýr. Tablo 4.2, 1990 yýlýndan bugüne sosyal sigortalar aracýlýðý ile kapsama
alýnan nüfusu göstermektedir. Tablo verileri 2008 yýlýna kadar SSK, Bað-Kur ve Emekli
Sandýðý, 2008 yýlýndan sonra 5510 sayýlý Kanun kapsamýnda SGK bünyesinde sigortalý
olanlar esas alýnarak hazýrlanmýþtýr.
Tablo 4.2. Sosyal Sigorta Kuruluþlarý ve Kapsama Aldýklarý Nüfus (Bin Kiþi)
(2+3/1)
(2+3/1)
(2+3/1)
(2+3/1)
(2+3/1)
60
Tablo 4.2, Türk sosyal sigorta sisteminin problem alanlarý ve potansiyel geliþme alanlarý
konusunda önemli bilgiler vermektedir. 1990-2012 arasýnda geçen 22 yýllýk dönemde
aktif sigortalý sayýsý 1.62 kat, yani % 162 artarken, aylýk alan pasif sigortalý sayýsýndaki
artýþ % 233 olarak gerçekleþmiþtir. 4/a'lý sigortalýlar bakýmýndan bu iki oran birbirine çok
yakýn gerçekleþirken (% 261-270); 4/b'lilerde % 65-310 ve 4/c'lilerde % 67-121 olarak
gerçekleþmiþtir. Bu da aktif/pasif sigortalý dengesine yansýmaktadýr.
Türk sosyal güvenlik sisteminin "Ýkinci Ayaðýný" oluþturan kamu sosyal güvenlik
harcamalarý kapsamýnda, deðiþik kurum ve kuruluþlarca saðlanan sosyal yardým ve
hizmetlerle ilgili veriler Tablo 4.3.'tedir.
Kaynak: Kalkýnma Bakanlýðý, 2013 Yýlý Programý, Dokuzuncu Kalkýnma Planý (2007-2013), Ankara, 2012, s.229.
61
(1) 2009 ve 2010 yýllarýnda kullanýlan Yardým Bilgi Bankasýnýn kullanýmdan kalkýp Bütünleþik Sosyal Yardým
Hizmetleri Projesinin kullanýma geçildiði yýl olan 2011 yýlýnda sosyal yardým alan kiþi sayýsý hakkýnda saðlýklý bilgi
bulunmadýðýndan, 2012 yýlý ilk 9 aylýk bölümü fayda sahibi kiþilerin (3.787.462 kiþi) 12 aya tamamlanarak 2010
yýlý ile ortalamasý alýnmasý yoluyla 2011 yýlý tahmin edilmiþtir.
(2) Vakýf Gureba Hastanesi tüm eklentileriyle birlikte 25 Ekim 2010 tarihinde Bezmialem Vakýf Üniversitesi Týp
Fakültesi Hastanesine devrolduðu için 2011 yýlý rakamlarýna yer verilmemiþtir.
(3) Kiþi sayýsý, Yeþil Kartý aktif olan kiþi sayýsýný göstermektedir.
(4) Üniversitelerin kendi bütçelerinden öðrencilerine verdikleri yardýmlar bu rakama dahil deðildir.
(5) Maliye Bakanlýðý Muhasebat Genel Müdürlüðü tarafýndan açýklanan Belediyelerin Bütçe Giderlerinin EKod
4'e göre tasnifindeki Hanehalkýna Yapýlan Transferler kalemindeki rakamlar alýnmýþtýr. Yararlanan kiþi sayýsýna
iliþkin bilgi mevcut deðildir.
2012 yýlý temmuz ayý itibarýyla Türkiye'nin en kapsamlý primsiz ödemesini oluþturan
2022 sayýlý Kanun kapsamýnda ödenen muhtaç aylýðýndan faydalanan kiþi sayýsý 1.322
bin kiþidir. Bunun 768 bini yaþlýlýk, 198 bini malullük, 295 bini sakatlýk aylýðýdýr. Malul
derecede sakat olan 18 yaþ altý 18 bin 59 çocuða da özürlü aylýðý baðlanmýþtýr. Vatani
hizmet tertibinden Ýstiklal savaþý, Kore harbi ve Kýbrýs harekatýna katýlanlara ve hak
sahiplerine baðlanan aylýklardan faydalanan kiþi sayýsý 49 bindir. Ayrýca çeþitli kanunlar
kapsamýnda vazife ve harp malulü, köy korucusu, madalya olan sporcular ve er olarak
aylýk baðlananlarýn sayýsý 70 bin civarýndadýr. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlýðý bünyesine
alýnan SHÇEK yurt, yuva ve çocuk evlerinde 17.322 kimsesiz muhtaç çocuða bakým ve
eðitim, huzur evlerinde 9.608 yaþlýya bakým, 5.807 özürlüye de rehabilitasyon hizmetleri
verilmektedir (ASPB, 2012, 22). 2011 yýlý içinde evde bakým hizmetlerinden faydalanan
kiþi sayýsý 339 bine ulaþmýþtýr.
62
sisteminin finansman açýklarýný makul bir seviyeye düþürmek ve sürdürülebilir bir sistem
oluþturmaktý. Geçen 4 yýllýk süreye raðmen beklenen sonuçlar alýnamamýþtýr. Tablo 4.4;
2010 ve 2011 yýlýnda gerçekleþen, 2012 yýlýnda ise tahmin edilen SGK bütçe gerçekleþmelerini
vermektedir.
Tablo 4.4. 2010-2012 SGK Gelir ve Giderleri (Milyon TL)
63
Yýllar itibarýyla finansman açýklarý ve gelirlerin giderleri karþýlama oraný ve finansman
açýklarýnýn artýþý mali sorunlarýn devam ettiðini göstermektedir. Burada dikkat çekilmesi
gereken nokta, süreç içinde çýkan prim aflarý veya borçlarýn yeniden yapýlandýrýlmasý
ile elde edilen ilave gelirlere raðmen beklenen iyileþmenin saðlanamamýþ olmasýdýr.
Nitekim, 6111 sayýlý Kanun kapsamýnda borçlarýn yeniden yapýlandýrýlmasý ile ortaya
çýkan ilave gelir artýþý 2011 yýlý için gelirlerin giderleri karþýlama oranýný yükseltmiþ, bütçe
transferlerinin GSYÝH'na oranýný düþürmüþ olsa da bu geçici olmuþ, 2012 yýlýnýn ilk 5
aylýk döneminde kötüye gidiþ devam etmiþtir.
Tablo 4.5. SGK Gelir- Gider Dengesi ve Açýklarýn GSYÝH'ya Oraný (%)
2001 75 2,30
2002 71 2,76
2003 67 3,49
2004 68 3,37
2005 68 3,59
2006 75 3,02
2007 69 3,92
2008 72 3,68
2009 73 5,52
2010 78 5,01
2011 88 4,12
2012 (Haziran) 77 -
Kaynak: www.sgk.gov.tr/istatistikler (Eylül 20120)
64
Bu büyüklükler, finansman sorununun çözümüne yönelik tedbirlerin hangi alanlarda
alýnacaðýnýn belirlenmesi bakýmýndan bir gösterge fonksiyonu görmektedir.
Toplam
Prim Oranlarý
(4/a ve 4c'li
sigortalýlar için)
(1) - - -
(3)
(4)
- -
(5)
Tablo 4.6, toplam prim oranlarýnýn prime esas kazançlarýn % 35,5-43üne ulaþtýðýný
göstermektedir. Tablodaki oranlara 4/alý sigortalýlar için % 1-3; 4/cli sigortalýlar için de
% 3,33-10 arasýnda deðiþen fiili hizmet zammý primleri dahil deðildir. Kýsaca belirtmek
gerekirse, Türkiyede prim oranlarýný yükselterek gelirleri artýrma imkaný kalmamýþtýr
(Alper, 2011).
65
Tablo 4.7. Çeþitli Ülkelerde Toplam Prim Oranlarý (%)
Kaynak: SSA (2010), "Social Security Programs Throughout the World", (SSA, 2008-2009), SSA Publication,
May 2010.
Nitekim, 172 ülkede fert baþýna milli gelir ile sosyal sigortalara ödenen prim oranlarý
arasýndaki iliþkiyi gösteren Tablo 4.7'ye göre, FBMG'i 10 bin dolar civarýnda olan
Türkiye'nin de bulunduðu 34 ülkenin 18'inde prim oranlarý % 20'nin altýnda, 8'inde %
21-30 arasýnda, 6'sýnda ise % 31-40 arasýndadýr. Bu grupta prim oraný % 40'ý geçen ülke
sayýsý yalnýzca 2'dir. Bütün ülkeler bakýmýndan bir deðerlendirme yapmak gerekirse, 172
ülkeden yalnýzca 9'unda prim oranlarý % 40'ýn üzerinde, 23'ünde ise % 31-40 arasýndadýr.
Türkiye, prim oranlarýnýn artýrýlmasý gereken deðil, azaltýlmasý gereken bir ülke
konumundadýr. Nitekim, bu gerçekten hareketle iþveren primlerinin 5 puanlýk kýsmýnýn
devlet tarafýndan ödenmesine ilaveten istihdamý teþvik kapsamýnda çeþitli çalýþan
gruplarýnýn primlerinin devlet tarafýndan ödenmesi yaygýnlaþmaktadýr.
4447 sayýlý Kanun ve sonrasýnda prime esas kazançlar hem kapsam hem de tavan
olarak yükseltilmiþtir. 16 yaþýndan büyükler için belirlenmiþ olan asgari ücret alt sýnýr,
alt sýnýrýn 6,5 katý ise üst sýnýr olarak uygulanmaktadýr. Üst sýnýrý daha fazla artýrmak
gerçekçi deðildir. 5510 sayýlý Kanun özellikle 4/a'lý sigortalýlar bakýmýndan prime esas
kazanç tanýmýný geniþleterek her türlü kazançtan prim almayý, hatta ikramiye benzeri
ödemelerde tavaný aþan kýsmýndan sonraki aylarda prim kesilmesini öngörmüþtür. 4/c'li
sigortalýlar içinse uzun vadeli sigorta kollarý bakýmýndan tavan uygulamasý yoktur. 5510
sayýlý Kanun, yalnýzca 4/b'li sigortalýlar için beyana baðlý prime esas kazanç belirleme
uygulamasýný getirmiþtir. Prime esas kazançlarýn tavanýný yükseltmek anlamsýz olmakla
66
birlikte beyan edilen prime esas kazançlar düþüktür ve kayýt dýþýlýk söz konusudur (Alper,
2011). Kurumun kamuya açýk verilerinden hareketle yapýlan hesaplamalar, 4/b'li
sigortalýlarýn neredeyse tamamýna yakýnýnýn alt sýnýrdan prim ödediðini göstermektedir.
Tablo verileri bütün çalýþan gruplarý bakýmýndan prime esas kazançlarýn yükseltilebileceðini
göstermektedir. 4/b'li sigortalýlar bakýmýndan vergi beyanlarýnýn esas alýnmasý (Oðuz,
2012) önemli bir denetim saðlayabilir. 4/c'li sigortalýlar için prime esas tutulmayan
kazançlarla ilgili istisnalarýn azaltýlmasý mümkündür. 4/a'lý sigortalýlara yönelik olarak
Kurum tarafýndan son dönemlerde alýnan meslek kodlamasý gibi uygulamalarýn etkinliði
artýrýlabilir. Nitekim, asgari ücret üzerinden prim ödeyenlerin oranýnýn % 63'den % 42'lere
düþmesi bu alandaki potansiyeli ortaya koymaktadýr. 2013 yýlý bütçe çalýþmalarý esnasýnda
dile getirilen "sigortalýlarýn % 47'si prime esas kazançlarý en alt sýnýrdan bildiriyor"
açýklamasý olumsuz bir tabloyu ortaya koymakla birlikte potansiyel gelir yaratma alanýnýn
geniþliðini de göstermektedir.
Daðýtým esaslý sosyal güvenlik programlarýnýn temel gelir kaynaðýný prim ödeyen aktif
sigortalýlar belirler. Türkiye'de temel problem aktif sigortalýlarýn kaynaðýný oluþturan
iþgücüne katýlma oranýnýn düþük olmasý yanýnda, iþgücü içinde bulunanlardan da kayýtlý
prim ödeyenlerin sayýsýnýn azlýðýdýr. Ancak bu durum Türk sosyal sigorta sistemine, bu
nüfusun kayýt altýna alýnmasý halinde problemin çözülebileceði yönünde potansiyel bir
avantaj, bir fýrsat da yaratmaktadýr.
67
Toplam nüfusun % 86'sýný sosyal sigortalarla sosyal güvenlik kapsamýna alan Türk
sosyal güvenlik sisteminin bu olumlu görünümü yanýltýcýdýr. Çalýþan ve prim ödeyenler
üzerinden saðlanan bu yüksek oran ancak yüksek baðýmlýlýk oranlarý ile saðlanabilmektedir.
Nitekim TÜÝK Haziran 2012 Hane halký iþgücü istatistiklerine göre; 15-64 yaþ grubunda
bulunanlarýn iþgücüne katýlma oraný yalnýzca % 50,8'dir ve diðer ülkelerle karþýlaþtýrýldýðý
zaman bu oran son derecede düþüktür (bkz, Þekil 4.2). Bu oranýn düþüklüðüne raðmen
27.803 binlik toplam iþgücünden de ancak 18.514 bini (% 66,5) kayýt altýna alýnabilmiþ
ve prim ödeyen aktif sigortalý yapýlabilmiþtir. Bir baþka ifade ile 18.514 bin kiþinin prim
ödediði bir sosyal sigorta sistemi, yüksek baðýmlýlýk oranlarý dolayýsýyla 64,4 milyon
kiþiye sosyal güvenlik garantisi saðlamaktadýr. Bütün teþvik tedbirlerine ve cezalandýrýcý
düzenlemelere raðmen kayýt dýþý istihdam ancak % 40,4'e geriletebilmiþtir (TÜÝK; Haziran
2012). Bir hesaplamaya göre de 2010 yýlý itibarýyla 5510 sayýlý Kanun kapsamýnda prim
tahsil edilebilecek ancak kayýt altýna alýnamayan kiþi sayýsý 6,2 milyon civarýndadýr
(Oðuz, 2012).
Kýsa ve orta dönemde Türk sosyal sigorta sisteminin genel dengelerinin iyileþmesi
aktif sigortalý sayýsýndaki artýþa baðlýdýr. 4447 sayýlý Kanunla emekli olma yaþýnýn kademeli
olarak yükseltilmesine ve 20 yýllýk sürede tamamlanacak olan sürecin, süre olarak yarýsýna
gelinmesine raðmen pasif sigortalý sayýsýnda beklenen düþüþ saðlanamamýþtýr. Bu süreç
devam ederken emeklilik yaþýnýn yeniden yükseltilmesi mümkün görünmemektedir. Bu
durumda bütün beklentiler aktif sigortalý sayýsýnýn artýþýna baðlý kalmaktadýr.
Tablo 4.9. Yýllar Ýtibarýyla Aktif ve Pasif Sigortalý Geliþme Seyri ve Oraný
Tablo 4.9, ele alýnan 2003-2012 yýllarý arasýnda pasif sigortalý sayýsýndaki artýþýn aktif
sigortalý sayýsýndaki artýþtan daha fazla olduðu (149-142), kriz dönemlerinde emekli
sayýsýnýn daha hýzlý arttýðý ve aktif/pasif sigortalý oranýnda iyileþme deðil, kötüye gidiþin
devam ettiðini göstermektedir. 2008 krizi sonrasýnda özellikle 6111 sayýlý Kanunla saðlanan
istihdamý teþvik tedbirlerinin de etkisi ile aktif sigortalý sayýsýnda dikkat çeken dönemsel
68
bir artýþ olmuþtur. Ancak bu artýþ kýsa dönemde aktif/pasif sigortalý oranýnda beklenen
iyileþmeyi saðlamaktan uzaktýr. Türkiye tecrübesi, sosyal güvenlik sisteminde reform
çalýþmalarýnýn baþlatýldýðý dönemlerde, emekli sayýsýnýn da hýzla arttýðýný, çok sayýda
kiþinin yeni sistemin olumsuz etkilerinden kurtulmak için çalýþma hayatýndan ayrýlmayý
tercih ettiðini göstermiþtir.
2,8
2,6
2,4
2,2
1,8
1,6
1,4
2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011
Kaynak:www.sgk.gov.tr/istatistikler-haziran 2012
69
4.4.3.4. Giderleri azaltmaya yönelik tedbirler
4447 sayýlý Kanun emeklilik yaþýný yükselterek orta ve uzun dönemde sosyal sigortalarýn
en önemli gider kalemini oluþturan emekli aylýðý ödemelerini azaltacak en kapsamlý
tedbiri getirmiþtir. 5510 sayýlý Kanun ise, 2036 yýlýndan sonra emekli olma yaþýný tekrar
ve kademeli olarak yükselten hükmü getirmiþtir. Daha önce belirtildiði gibi, yakýn
zamanda emekli olma yaþý ile ilgili baþkaca bir deðiþiklik beklenmemelidir. Kademeli
geçiþ dolayýsýyla 2012 yýlý itibarýyla kadýnlar 45, erkekler 49 yaþýndan önce emekli
olamamaktadýrlar ve ortalama emekli olma yaþý da 2011'de 48 iken 2012'de 49'a
yükselmiþtir. Bir önceki baþlýkta belirtilen veriler de dikkate alýnýnca emeklilik yaþýnýn
yükseltilmesinin gider azaltýcý etkisi çok belirleyici olmayacaktýr.
4447 sayýlý Kanun ödenen primlerle alýnan aylýklar arasýnda güçlü bir iliþki kurmuþ
ve daha uzun süre çalýþan ve fazla prim ödeyenin yüksek aylýk almasýný amaçlamýþtý.
5510 sayýlý Kanun aylýk hesaplama sistemi ile ilgili parametrelerde (güncelleme katsayýsý
ve aylýk baðlama oraný) köklü deðiþiklikler yapmýþ ve orta ve uzun dönemde aylýklarýn
düþmesini beraberinde getirecek bir formülü hayata geçirmiþtir. Nitekim, bazý çalýþan
gruplarý bakýmýndan yoksulluk yaratan bir sosyal sigorta sisteminin ortaya çýkmasý söz
konusu olabilecektir.
Kaynak: Rabihan Yüksel Arabacý-Yusuf Alper. (2010), "Sosyal Güvenlik Reformunun Yaþlýlýk
Aylýklarýna Etkisi: Yoksulluk Yaratan Bir Sosyal Güvenlik Sistemi, Amme Ýdaresi Dergisi, Cilt:43,
Sayý:2, Haziran 2010. s.111. PÖGS: Prim Ödeme Gün Sayýsý
Tablo 4.11 deki verilere göre 5510 sayýlý Kanunla getirilen yeni aylýk hesaplama
sistemi tamamen yürürlüðe girdiði zaman 33 yýl (11880 gün) prim ödeyen sigortalý
bile 4447 sayýlý Kanun kapsamýnda sigortalý olsa idi alacaðý aylýðýn ancak % 89-91'ini
alabilecektir. Birçok sigortalý için bu oran % 65'e kadar düþmektedir. Hatta 7200 gün
prim ödeyerek emekli olan iki sigortalýdan primlerini asgari ücretten ödeyen ile asgari
ücretin 6,5 katýndan (tavandan) ödeyen arasýnda emekli aylýðý bakýmýndan bir fark
olmayacaktýr. Bir diðer örnek olarak, 33 yýl asgari ücretten (taban) prim ödeyen
sigortalýnýn, 33 yýl tavandan prim ödeyen sigortalýdan daha yüksek aylýk almasý gibi
bir sonuç ortaya çýkabilecektir. Ancak bu etkinin ortaya çýkmasý sigortalýnýn bütün
70
sigortalýlýk süresini yeni sistemde geçirmesi ile söz konusu olacaktýr.
Sosyal sigorta giderlerini azaltacak bir baþka deðiþiklik, gelir ve aylýklarýn yalnýzca TÜFE
oranýnda artýrýlmasýnýn öngörülmesi, büyüme hýzýnýn (refah payý) dýþarýda býrakýlmasýdýr.
Yeni aylýk hesaplama sisteminde ortalama aylýk baðlama oranýnýn da daha düþük olduðu
dikkate alýnýrsa orta ve uzun dönemde emekli aylýklarý ödemelerinin azalmasý beklenmelidir.
Ancak özellikle güncelleme katsayýsýnda yer alan büyüme hýzýnýn 0,30 olarak alýnmasý,
emeklilerin milli gelirden aldýðý payý azalttýðý ölçüde politik müdahale ihtimali de artacak,
özellikle seçim dönemlerinde aktüeryal endiþeleri göz ardý eden aylýk artýþlarý söz konusu
olabilecektir.
Türkiye'nin 2012 yýlý itibarýyla iþgücüne katýlma oraný % 50,8'dir (TÜÝK, 2012). Þekil
4.2 dünyanýn çeþitli bölgelerinde ve ülkelerde iþgücünün 15-64 yaþ grubuna oranýný
vermektedir. Türkiye en az geliþmiþ ülkelerden bile daha düþük oranda bir iþgücüne
katýlým oranýna sahiptir. Bugün için son derecede olumsuz görünen bu tablo, ayný
zamanda Türkiye için bir fýrsattýr. Ýþgücüne katýlým oraný ve istihdam seviyesini yükseltecek
her geliþme prim ödeyen aktif sigortalý sayýsýný artýrdýðý ölçüde Türk sosyal sigorta
sisteminin gelir-gider dengesini olumlu yönde etkileyecektir.
71
Þekil 4.2. Çeþitli Ülke ve Bölgelerde 15-64 Yaþ Grubunda
Ýþgücüne Katýlma Oraný (2010)
90
80
70
60
50
40
30
20
10
0
ler
a
r
a
Ja D
Po n
ya
n
re
ya
E
le
nd
ny
ny
ny
sta
ÝY
Çi
AB
lte
ke
us
ün
ke
po
pa
lo
RK
la
ni
gi
Ül
R
D
Ül
ol
na
Ýs
Ýn
TÜ
iþ
H
iþ
Yu
m
iþm
liþ
Ge
el
G
Az
Kaynak: ILO (2012), "World Social Security Report: Providing Coverage in Times of Crisis and Beyond-2010-2011"
ILO, Geneva. S. 173-179.
2012 yýlý Temmuz ayý itibarýyla SGK'dan pasif sigortalý olarak aylýk olan toplam 10.246
bin kiþinin % 67,7'si yaþlýlýk, % 29,3'ü ölüm (dul-yetim) aylýðý almaktadýr. Bu oranlar
4/a'lý sigortalýlar için % 69,5-26,2; 4/b'li sigortalýlar için % 61,7-37,4 ve % 4/c'li sigortalýlar
için ise % 67,5-30,7'dir.
2010 yýlýnda yaþlýlýk aylýðý baðlanan 4/a'lý sigortalýlardan % 21 kadýn, % 79'u erkek
sigortalýdýr. 2010 yýlý itibarýyla 4/b kapsamýnda yaþlýlýk aylýðý alan toplam 1.086 bin
sigortalýdan % 15,5i kadýn; % 74,5i erkek sigortalýdýr. Tarým Bað-Kur'u kapsamýnda
yaþlýlýk aylýðý alan kadýn sigortalý sayýsý yalnýzca % 1,8'dir. Kadýn sigortalýlýk oranýnýn en
yüksek olduðu 4/c'liler grubunda ise 2010 yýlý itibarýyla yaþlýlýk aylýðý alan kadýn
sigortalýlarýn oraný % 27,6'dýr.
1999 yýlýnda yürürlüðe giren ve emekli olma yaþýný kademeli olarak yükselten 4447
sayýlý Kanuna raðmen 2010 yýlý itibarýyla 4/a kapsamýnda sigortalý olanlardan yaþlýlýk
aylýðý baðlananlardan % 55'i 50 yaþýn; % 71'i 55 yaþýn ve % 84'ü 60 yaþýn altýndadýr. 2010
yýlý itibarýyla 39 yaþýn altýnda olan ve emekli aylýðý alan 5656 kiþi vardýr.
72
Þekil 4.3. 2010 Yýlýnda Yaþlýlýk Aylýðý Baðlanan 4/a'lý Sigortalýlarýn
Yaþ Gruplarýna Göre Daðýlýmý
Emekli Sandýðý mensubu 4/c'li sigortalýlar bakýmýndan durum oldukça farklýdýr. Halen
aylýk almakta olan 1.306 bin kiþiden yalnýzca % 2'si 45 yaþýn altýndadýr. 55 yaþýn altýnda
emekli aylýðý alanlarýn toplam aylýk alanlara oraný sadece % 16'dýr.
2010 yýlýnda 4/a'lý sigortalýlarýn aðýrlýklý emekli aylýðý baðlama yaþý 51'dir. 4/a kapsamýnda
halen yaþlýlýk aylýðý almakta olan toplam 3,850 bin kiþinin aðýrlýklý yaþ ortalamasý 60'týr.
Yaþlýlýk aylýðý almakta iken yýl içinde ölen sigortalýlarýn aðýrlýklý yaþ ortalamasý kadýnlarda
72, erkeklerde 69 ve genel toplamda 70'tir.
4/b'li sigortalýlardan yaþlýlýk aylýðý alýrken ölenlerin aðýrlýklý yaþ ortalamasý kadýnlarda
72, erkeklerde 73 ve toplamda 73'tür. Tarým Bað-Kur'u kapsamýnda aylýk alanlardan
aylýk alýrken ölenlerin aðýrlýklý yaþ ortalamasý kadýnlarda 72, erkeklerde 71 ve toplamda
71'dir.
73
5
B Ö L Ü M
DEMOGRAFÝK DÖNÜÞÜM VE
DAÐITIM ESASLI YAÞLILIK
(EMEKL ÝL ÝK) SÝGORTA
SÝSTEMLERÝNE YANSIMALARI
5. DEMOGRAFÝK DÖNÜÞÜM VE DAÐITIM ESASLI
YAÞLILIK (EMEKLÝLÝK) SÝGORTA SÝSTEMLERÝNE
YANSIMALARI
5.1. Emeklilik Sigorta Sistemlerinin Finansman Dengeleri
ve Demografik Deðiþkenler: Kavramsal ve Analitik Çerçeve
Yukarýda ayrýntýlý biçimde tartýþýldýðý gibi, Türkiye'de yaþlýlýk (emeklilik) sigortasý
sistemi, devletçe daðýtým ("pay as you go") esasýna göre sunulan zorunlu bir ayak ile
özel þirketlerce sunulan isteðe baðlý bireysel emeklilik planlarýndan oluþmaktadýr. Daðýtým
esasýnda, emeklilerin aldýklarý aylýklar, halen çalýþmakta olanlarýn ödemeye devam ettikleri
zorunlu sosyal sigorta primleri yoluyla finanse edilirler. Bir baþka deyiþle daðýtým sistemi,
çalýþýrken prim katkýlarýný ödemiþ olan ama artýk çalýþmayan (pasif) sigortalýlara ve onlarýn
hak sahibi olan aile bireylerine (baðýmlýlara) yapýlan ödemelerin, çalýþanlar (aktif
sigortalýlar) ve onlarýn iþverenlerince yapýlan prim ödemeleri yoluyla finanse edilmesini
öngörmektedir. Dolayýsýyla, çalýþýrken ödedikleri primlerle o sýrada emekli olanlarýn
yaþlýlýk aylýðýný finanse eden kuþaklar, kendileri emekli olduktan sonra alacaklarý yaþlýlýk
aylýðýnýn finansmaný için de halen çalýþmakta olan kuþaðýn ödedikleri primlere güvenmek
durumundadýr. Bu yüzden, daðýtým esasýna göre çalýþan sosyal sigorta kuruluþlarýnýn
gelir-gider dengeleri, nüfusun büyüklüðü ve yaþ bileþimi ile çok yakýndan iliþkili olan
aktif-pasif sigortalý oranlarý ve baðýmlýlarýn sayýsýna çok duyarlýdýr. Her ülkede er ya da
geç yaþanan ve düþen doðurganlýk oranlarý/nüfus artýþ hýzlarý ile karakterize edilen
demografik dönüþüm süreci boyunca yaþlanan nüfus, daðýtým esaslý olarak sunulan
yaþlýlýk sigortasý operasyonlarýnýn gelir-gider dengelerini kaçýnýlmaz (ve olumsuz) biçimde
etkiler.
(1)
77
Burada Ç prim ödeyen çalýþanlarýn (aktif sigortalýlarýn) sayýsýný ve E de emekli ve
dul/yetim aylýðý vb. alanlarýn (pasif sigortalýlarýn) sayýsýný gösterir. A, hak edenlere ödenen
ortalama aylýk miktarýný ve Ü prime esas ortalama ücreti gösterdiðinden, eþitsizliðin sol
tarafý aslýnda aylýk baðlama oraný olarak bilinen sosyal sigorta parametresini ifade eder.
Aylýk baðlama oraný için b kullanarak ve b=A/Ü olduðunu hatýrlayarak, (1) numaralý
eþitsizlik
(2)
þeklinde yazýlabilir. Eþitsizliðin sað tarafýndaki, aktif-pasif oraný denilen (Ç/E) terimi,
demografik dönüþüm süreci sýrasýnda gözlenen nüfus yaþlanmasýna baðlý olarak azalýr.
Demografik dönüþüm süreci boyunca düþen nüfus artýþ hýzý, zaman içinde belli bir yaþýn
üstündeki kesimin toplam nüfus içindeki payýnýn artmasýna yol açar. Týptaki ilerleme
ve saðlýk hizmetlerinin kalitesindeki geliþmelere baðlý olarak artan yaþam beklentisi de
bu etkiyi güçlendirir. Sonuçta, E ile gösterilen emekli stokunun büyüme hýzý, Ç ile
gösterilen prim ödeyen çalýþan kesimin büyüme hýzýný geçer ve aktif-pasif oraný düþmeye
baþlar. Prim ve aylýk baðlama oranlarý sabitken, azalan bir (Ç/E) oraný ise sistemin gelir
gider dengesinin bozulmasý anlamýna gelir. Gerçekten de, aylýk baðlama ve prim oranlarý
sabitken, (Ç/E)'deki düþüþün yeterince uzun sürmesi halinde, (2) no.lu eþitsizlik tersine
dönerek
(3)
(4)
olmasý, yani çalýþanlardan toplanan primler toplamýnýn, emekli aylýklarý ve buna baðlý
diðer ödemelerin toplam tutarýnýn altýnda kalmasý anlamýna gelir. Yani sistem açýk
vermeye baþlar. (2) no.lu eþitsizliðin korunabilmesi için ya (A/Ü) oranýnýn (yani b'nin)
azaltýlmasý ya da prim oraný p'nin artýrýlmasý gerekir. Aksi takdirde, (Ç/E) oranýnda nüfus
yaþlanmasýna baðlý olarak gözlenen düþme yaþlýlýk sigortasý sisteminin giderek büyüyen
açýklarla karþýlaþmasý sonucunu doðurarak, bunlarý finanse etme yükümlülüðü altýndaki
Hazine'nin üzerinde artan bir baský yaratýr.
Halen demografik geçiþ sürecinin tamamlamamýþ olsa da Türkiye'de nüfus artýþ hýzý
istikrarlý biçimde düþüþe ve ortalama yaþam beklentisi de istikrarlý biçimde yükseliþe
geçmiþtir (Hoþgör ve Tansel, 2010). Bir yandan iþgücüne katýlým hýzýnýn düþmesi, diðer
yandan sistemden yaþlýlýk aylýðý alýnan (pasif sigortalýlýk) sürenin uzamasý, dolayýsýyla
da nüfusun Ç/E oraný üzerinde aþaðý yönlü baský yapacak biçimde yaþlanmaya baþlamasý
anlamýna gelen bu geliþmeler, mevcut Ç/E oranlarýnýn düþük seviyesini daha da kaygý
verici hale getirmektedir.
78
Türkiye'nin hala nispeten genç olan nüfus profili sayesinde, toplam nüfus içinde
yaklaþýk yedi çalýþabilir yaþtaki bireye karþý bir yaþlý düþmektedir. Ç/E'nin yüksek olmasýný
saðlayabilecek bu çok avantajlý demografik orana karþýn, sosyal güvenlik sistemimizde
yaklaþýk 1,8 çalýþana karþý bir emekli maaþý alan vardýr (SGK, 2011). Genel nüfusun yaþ
bileþimi ile sosyal güvenlik sistemindeki aktif-pasif oranlarý arasýndaki bu uyumsuzluk,
hem aktif sigortalý sayýsýnýn olmasý gerekenin altýnda kalmasýna yol açan nedenlerden,
hem de pasif sigortalý sayýsýnýn olmasý gerekenin üstüne çýkmasýna yol açan nedenlerden
kaynaklanmaktadýr. Sistemdeki aktif sigortalý sayýsýnýn nispeten düþük olmasýnýn baþlýca
nedenleri çalýþabilir nüfusun yarýsýnýn iþgücüne katýlmamasý, katýlanlarýn yarýsýna yakýnýn
da kayýt dýþý çalýþmasýdýr. Pasif sayýsýnýn demografik göstergelerin ima ettiðinden yüksek
olmasýnýn temel nedeni ise, geçmiþte yürürlüðe konan popülist politikalarýn çok genç
yaþlarda emekli aylýðý baðlatmayý mümkün kýlmasýna baðlý olarak emekli aylýðý alanlarýn
önemli bir bölümünün yaþlý olmamasýdýr (Sayan ve Kiracý, 2001a ve 2001b. Grafik 4.3
ve 4.4).
Buradaki analizde kullanilan 15-yaþ üstü kurumsal olmayan nüfusun yýllara göre seyri,
Hoþgör ve Tansel (2010) tarafýndan yapýlan projeksiyonlara dayalýdýr. c cinsiyetindeki,
15 yaþ üstü kurumsal olmayan nüfus, Nt,c, Hoþgör ve Tansel (2010)'de verilen yýllara ve
cinsiyete göre nüfus (Pt,c,) içerisinden (5) no.lu denklemde gösterildiði gibi elde edilir:
79
(5)
Burada t,c katsayýsý, c cinsiyeti için, kurumsal olmayan nüfusun 15 yaþ üstü nüfus
içindeki payýný gösterir. Bu oran Tansel (2012)'den hem erkekler, hem de kadýnlar için
zamana göre sabit olacak þekilde t,c = = 0.9742 olarak alýnmýþtýr. Ýkinci aþama, her
bir cinsiyet için hesaplanmýþ olan 15 yaþ üstü kurumsal olmayan nüfusun yine cinsiyet
temelinde yaþ gruplarýna göre daðýtýlmasýný içerir. Nt,c,y t yýlýnda, c cinsiyetinden, y
yaþýnda olanlarý göstermek kaydýyla;
(6)
yazýlabilir. Burada t,c,y parametresi, TÜÝK'in Hanehalký Ýþgücü Anketi'nden 2010 yýlý
daðýlýmýna eþit olarak ( t,c,y = 2010,c,y olacak þekilde) alýnmýþtýr. 15 yaþ üstü kurumsal
olmayan erkek ve kadýn nüfusunun yaþ gruplarýna göre 2050'ye kadarki seyri, Ek Þekil
1'den Ek Þekil 6'ya kadar olan çizimlerle sunulmuþtur.
Sosyal güvenlik sistemine kayýtlý olan bireylerin sayýsýnýn hesaplanmasýnda bir sonraki
aþama, yaþ gruplarý ve cinsiyete göre iþgücünün (Lt,c,y) hesaplanmasýdýr. Bu hesaplama,
yaþ grubu ve cinsiyete göre iþgücüne katýlým oranlarý, lfprt,c,y, kullanýlarak yapýlabilir:
lfprt,c,y (7)
(8a)
þeklinde olan bir denklemde katsayý vektörünün elemanlarýnýn tahminini içerir. Burada
z açýklanan baðýmlý deðiþkeni, x ilgili deðiþkeni açýkladýðý düþünülen baðýmsýz deðiþkenleri,
ise standart varsayýmlara uygun hata terimini gösterir.
80
(8b)
Bu denklemde, g(.) fonksiyonel formu ile ilgili yapýlan farklý varsayýmlar, z deðiþkeni
üzerinde kýsýtlarýn oluþturulmasýna imkân verir. Bu çalýþmada, 2010-2050 dönemi için
tahmin edilen iþgücüne katýlým oranlarý deðerlerinin 0-1 aralýðýnda kalmasý için, g(.)
fonksiyonu lojistik olarak tanýmlanmýþtýr.
Yapýlan analizde, erkekler için iþgücüne katýlým davranýþýnda son yýllarda gözlenen
trendin önemli bir yapýsal deðiþime uðramayacaðý varsayýlmýþtýr. Erkeklerin iþgücüne
katýlým oranlarýnýn 2010-2020 dönemi için, ILO (2011)'da yaþ gruplarýna göre sunulan
tahminlere uygun seyredeceði varsayýlmýþtýr. Bu deðerlere ek olarak, 2025 ve 2030 yýllarý
için yaþ gruplarý bazýnda tahmin edilen iþgücüne katýlým oranlarý Ercan (2007)'dan, 2040
ve 2050 yýllarý için tahmin edilen oranlar da Güner (2011)'den alýnmýþtýr. Farklý yaþ
gruplarýndaki erkekler için gözlenmesi beklenen iþgücüne katýlým oranlarýnýn 2010-2020,
2025, 2030, 2040 ve 2050 için tahmin edilen deðerlerini baðýmsýz deðiþken, zaman
trendini ise baðýmlý deðiþken olarak almak suretiyle, her bir yaþ grubu için ayrý olarak
yapýlan regresyon analizlerinden elde edilen katsayýlar, 2010-2050 dönemindeki tüm
yýllarda, tüm yaþ gruplarýndaki erkeklerin iþgücüne katýlým oranlarýnýn hesaplanmasýnda
kullanýlmýþtýr. Erkekler için bu þekilde hesaplanan iþgücüne katýlým oranlarý kullanýlarak
elde edilen iþgücü deðerleri Þekil 5.1'den Þekil 5.3'e kadar olan çizimlerle görselleþtirilmiþtir.
Þekil 5.1. 15-34 Yaþ Erkek Ýþgücü
81
Þekil 5.2. 35-54 Yaþ Erkek Ýþgücü
10
Kadýnlarýn iþgücüne katýlýmýnýn seyrinde eðitim ve gelir düzeyi deðiþikliklerinin etkisi, kullanýlan ILO (2011),
Ercan (2007) ve Güner (2011) çalýþmalarýnda göz önüne alýnmýþtýr. Dolayýsýyla, kadýnlarýn iþgücüne katýlým oraný
ile ilgili yapýlan hesaplamalar bu etkilerin yaratabileceði yapýsal deðiþmeleri örtük olarak içermektedir.
82
Þekil 5.4. 15-34 Yaþ Kadýn Ýþgücü
83
Þekil 5.6. 55-65+ Yaþ Kadýn Ýþgücü
5.2.3. Ýstihdam
Ýstihdam rakamlarýnýn 2050'ye kadar seyrini, istihdamý ilgili dönem için öngörülen
ekonomik büyüme oranlarýyla iliþkilendiren bir denklemin parametrelerini tahmin etmek
suretiyle hesaplamak mümkündür. Ancak bu çalýþmanýn amaçlarý açýsýndan istihdamýn
seyrinin sadece toplam itibarýyla deðil, yaþ gruplarý ve cinsiyete göre de kestirilmesi
gereklidir. Bunu yapmak, yukarýda yaþ gruplarý ve cinsiyete göre hesaplanan iþgücü
rakamlarý içinden istihdam edilenleri ayýrmayý gerektirir. Bu da, M'nin istihdamý, L'nin
iþgücüne katýlan bireyleri ve t, c, y endekslerinin de sýrasýyla zaman, cinsiyet ve yaþý
gösterdiði
(9)
84
Tahmin edilen zaman trendi katsayýsý yardýmýyla 2010-2050 dönemi için her bir yaþ
grubu ve cinsiyet için istihdam miktarlarý hesaplanmýþtýr. Erkekler için elde edilen istihdam
rakamlarý Þekil 5.7'den Þekil 5.9'a kadarki çizimlerle görselleþtirilmiþtir.
85
Þekil 5.9. 55-65+ Yaþ Erkek Ýstihdamý
Kadýnlar için benzer biçimde yapýlan yaþa göre istihdam tahminleri de Þekil 5.10- 5.12
arasýndaki þekillerde gösterildiði gibidir.
86
Þekil 5.11. 35-54 Yaþ Kadýn Ýstihdamý
Sosyal güvenlik sistemine prim ödeyen aktif sigortalýlarýn sayýsýnýn zaman içindeki
seyrini belirlemek için, Bölüm 5.2'de tarif edildiði biçimde hesaplanan istihdamýn ne
kadarýnýn sosyal güvenlik kapsamýnda kayýtlý istihdam olduðunun kestirimini yapmak
gereklidir. Sosyal güvenlik sistemine kayýtlý olarak çalýþanlar yine Ç ile ve istihdam
87
edilenler de M ile gösterilecek olursa, yaþ gruplarý ve cinsiyete göre kayýtlý istihdamýn
yýllar üzerindeki seyri
(10)
TÜÝK'in 2000-2010 Hanehalký Ýþgücü Anketinde cinsiyet ve yaþ gruplarýna göre istihdam
bilgisi sosyal güvenlik kayýtlýlýðý bilgisini de içerecek þekilde mevcuttur. Ýstihdam edilen
farklý yaþ grubundan çalýþanlarýn ne kadarýnýn sosyal güvenlik kaydý olduðunu gösteren
oranlar, 2000-2010 dönemi için TÜÝK'ten elde edilmiþtir. Yine lojistik fonksiyonuna
dayanan bir genelleþtirilmiþ doðrusal model tahmini ile sosyal güvenlik kayýtlýlýk oranlarýnýn
2010-2050 dönemi için tahmini yapýlmýþtýr. Yapýlan regresyon analizinde, çalýþanlar içinde
sosyal güvenliðe kayýtlý olanlarýn her bir cinsiyet ve yaþ grubu için farklýlaþan oranlarý
baðýmlý deðiþken, zaman trendi ise baðýmsýz deðiþken olarak alýnmýþtýr. Bu oranlar
yardýmýyla türetilen sosyal güvenlik kapsamýndaki kayýtlý istihdam edilen erkek çalýþanlarýn
(formel erkek istihdamýnýn), zaman içerisindeki yaþ daðýlýmý Þekil 5.13, Þekil 5.14 ve
Þekil 5.15'te gösterilmiþtir. Þekil 5.13'te yer alan 2007 yýlý deðeri SGK Ýstatistik Yýllýklarý'ndan
alýnmýþtýr ve karþýlaþtýrmaya imkan vermek üzere çizimlere eklenmiþtir.
88
Þekil 5.14. Sosyal Güvenlik Sistemine Kayýtlý Erkek Ýstihdamýnýn
Yaþ Daðýlýmý: 2010-2040
Þekil 5.16, 5.17 ve 5.18'de yine sosyal güvenliðe kayýtlý olarak çalýþan kadýnlarýn benzer
biçimde elde edilen sayýsýnýn yýllar içindeki seyri yaþ gruplarýna göre sunulmuþtur. Þekil
5.16'da yer alan 2007 yýlý deðeri SGK Ýstatistik Yýllýklarý'ndan alýnmýþtýr ve karþýlaþtýrmaya
imkan vermek üzere çizimlere eklenmiþtir.
Þekil 5.13-5.18 arasý çizimlerin tümünde ortak olan husus, kayýtlý çalýþma oranýnýn
hem erkeklerde hem de kadýnlarda yaþ ilerledikçe düþmesidir. Bunun nedenleri arasýnda
son düzenlemeler öncesi erken yaþta emekli olarak maaþ almaya baþlayanlarýn daha
sonra kayýtsýz çalýþmayý seçmelerinin yaygýn olmasý da bulunmaktadýr.
89
Þekil 5.16, 5.17 ve 5.18'de yine sosyal güvenliðe kayýtlý olarak çalýþan kadýnlarýn benzer
biçimde elde edilen sayýsýnýn yýllar içindeki seyri yaþ gruplarýna göre sunulmuþtur. Þekil
5.16'da yer alan 2007 yýlý deðeri SGK Ýstatistik Yýllýklarý'ndan alýnmýþtýr ve karþýlaþtýrmaya
imkan vermek üzere çizimlere eklenmiþtir.
Þekil 5.13-5.18 arasý çizimlerin tümünde ortak olan husus, kayýtlý çalýþma oranýnýn
hem erkeklerde hem de kadýnlarda yaþ ilerledikçe düþmesidir. Bunun nedenleri arasýnda
son düzenlemeler öncesi erken yaþta emekli olarak maaþ almaya baþlayanlarýn daha
sonra kayýtsýz çalýþmayý seçmelerinin yaygýn olmasý da bulunmaktadýr.
90
Þekil 5.18. Sosyal Güvenlik Sistemine Kayýtlý Kadýn Ýstihdamýnýn
Yaþ Daðýlýmý: 2030-2050
Sosyal güvenlik sistemi giderlerinin yýllara göre seyrinin hesaplanmasý için yaþ gruplarýna
göre emekli sayýsýnýn 2050'ye kadar gidiþatý kestirilmelidir. Burada göz önüne alýnmasý
gereken kritik husus, emeklilik yaþýnda yapýlan kademeli artýþ düzenlemeleridir. Gerek
1999 reformu, gerekse son sosyal güvenlik reformu çerçevesinde, emekliliðe hak kazanmak
için gereken asgari yaþta, zaman içerisinde kademeli biçimde yapýlan artýþlar, bazý yaþ
gruplarýndaki pasif sayýsýnýn belli yýllardan itibaren sýfýra düþeceðini ima eder. Aþaðýda
da açýklandýðý üzere, herhangi bir yýldan itibaren en düþük emeklilik hak ediþ yaþýnýn
yasal olarak, söz gelimi 50'ye çýkartýlmasý, belli bir süre sonra emekli maaþý alan 50 yaþ
altý hiçbir bireyin kalmamasý anlamýna gelecektir.
Bu nedenle, bu bölümde ilk olarak ilgili mevzuattan emeklilik yaþýnýn nasýl seyrettiði
ve bu yaþ seyrinin emekli sayýlarý ile ilgili olarak ne ima ettiði tartýþýlmýþtýr. Farklý yaþ
gruplarýndaki pasif sayýlarýnýn hangi yýllarda sýfýra düþtüðü tartýþýldýktan sonra, bu yaþ
gruplarý için emekli sayýlarýnýn 2050 yýlýna kadar olan seyri hesaplanmýþtýr.
1999 reformundan önceki Türk sosyal güvenlik mevzuatýnda, emekli maaþý baðlatmak
için belirli bir asgari yaþý geçmeyi zorunlu kýlan bir hüküm yer almýyordu. Emekliliði
hak etmek için gerekli ve yeterli olan koþul, erkekler için asgari 25 yýl, kadýnlar için ise
20 yýl prim ödemiþ olmaktý. Dolayýsýyla sisteme giriþini 18 yaþýnda yapmýþ bir bireyin,
prim ödemelerinde kesinti olmadýðý varsayýmý altýnda, kadýn ise 38, erkek ise 43 yaþýnda
emekli olma ve maaþ almaya baþlamasý mümkündü. 1999'da çýkan 4447 Sayýlý Kanun,
emekliliði hak etmek için belirli bir yaþta olma zorunluluðunu Türk sosyal güvenlik
91
mevzuatýna soktu. Anayasa Mahkemesi'nin 4447 sayýlý Kanunla düzenlenen yaþ artýþ
þemasýna yapýlan itirazlarý haklý bulmasýna baðlý olarak, yaþ hususu 2002'den itibaren
yürürlüðe giren 4759 Sayýlý Kanun ile yeniden düzenlendi. 4759 Sayýlý Kanun, asgari
prim ödeme süresini dolduran sigortalýlarýn emekli maaþý baðlatmak için doldurmasý
gereken asgari yaþýn zaman içinde nasýl yükseltileceðini belirleyen yeni bir kademeli
artýþ þemasýný uygulamaya koydu (Sayan, 2006 ve 2009). Bu yasa, farklý sosyal güvenlik
kurumlarýndan sisteme giriþ yapmýþ erkek ve kadýnlarýn emekli olabilecekleri yaþ ve
yýllarý Ek Tablo 1'den Ek Tablo 8'e kadar olan tablolarda olduðu gibi düzenlemiþtir. Bu
aþamalý geçiþ sistemi uyarýnca, belli yaþ gruplarýndaki pasif sayýsýnýn belirli yýllardan
itibaren sýfýrlanmasý gerekmektedir (Sayan, 2002). Hangi yaþ grubunda pasif sayýsýnýn,
hangi yýl sýfýra ineceði Ek Tablo 1'den Ek Tablo 8'e kadar olan tablolardan izlenebilir.
Her yaþ grubu ve cinsiyet için, pasif sayýsýnýn hangi yýldan itibaren sýfýra ineceði Tablo
5.1'de gösterilmektedir. Örneðin, 45-49 yaþ grubunda olup emekli maaþý almakta olan
pasif erkek sayýsýnýn 2018'de, pasif kadýn sayýsýnýn ise 2024'te sýfýra düþmesi beklenmektedir.
Emekli sayýsýnýn 2010-2050 dönemi boyunca izleyeceði seyri saptamak için ilk olarak,
SGK'nýn 2007, 2008 ve 2009 yýllýklarý ile SGK'ya devredilen BaðKur, Emekli Sandýðý ve
SSK istatistiklerinden derlenen 1999-2009 yýllarý için cinsiyet ve yaþ gruplarýna göre
emekli sayýlarý kullanýlmýþtýr. Yukarýda söz edilen yaþ artýþ düzenlemeleri çerçevesinde,
45 yaþ altý erkek emekli sayýsýnýn, Tablo 5.1'de de gösterildiði gibi 2010'dan itibaren
sýfýra düþmesi beklenmektedir. 45-49 yaþ grubundaki erkek emekli sayýsýnýn da, 2009
deðerinden doðrusal olarak düþerek 2018'de sýfýra ineceði varsayýlmýþtýr. Ayný yaklaþým
ile 50-54 yaþ grubundaki emekli sayýsýnýn 2031'de; 55-59 grubundakilerin ise 2039'da
sýfýra düþeceði varsayýlmýþtýr. 60-64, 65-69, 70-74 ve 75 üstü yaþ gruplarýndaki emekli
sayýsýnýn artýþýnýn, ayný yaþ gruplarýndaki erkek nüfusu ile ayný oranda olacaðý varsayýlmýþtýr.
Bu varsayýmlar altýnda elde edilen emekli erkek sayýsýnýn yaþ gruplarýna göre daðýlýmý,
seçilen yýllar için Þekil 5.19, Þekil 5.20 ve Þekil 5.21'den görülebilir.
92
Þekil 5.19. Emekli Erkeklerin Yaþ Daðýlýmý: 2000-2020
93
Þekil 5.21. Emekli Erkeklerin Yaþ Daðýlýmý: 2030-2050
94
Þekil 5.23. Emekli Kadýnlarýn Yaþ Daðýlýmý: 2010-2040
Þekil 5.25 hemen yukarýda hesaplanan kadýn-erkek emekli sayýlarýný, daha önce
hesaplanan kayýtlý çalýþan sayýlarýyla birlikte göstermektedir.
95
Þekil 5.25. Kadýn ve Erkek Aktiflerin ve Pasiflerin Seyri: 2010-2050
Þekil 5.26, kýsa ve orta vadede artan asgari emeklilik yaþýnýn olumlu etkileri olabileceðine
iþaret etmektedir. Emeklilik yaþý artýþý, maaþ alan emekli baþýna prim ödeyen çalýþan
sayýsýný gösteren aktif/pasif oranýnýn kýsa ve orta vadede yükseleceðini göstermektedir.
Ancak uzun vadede yaþlanan nüfusun etkisi ortaya çýkmakta ve aktif/pasif oraný tekrar
düþmektedir. Demografik olarak, sosyal güvenlik sistemi için kýsa ve orta vadede olumlu
bir tablo gözükse de uzun vadede sistemin sorunlarý devam etmektedir.
96
Þekil 5.26. Kadýnlar, Erkekler ve Toplam Ýçin Aktif/Pasif Oranlarý: 2010-2050
97
98
6
B Ö L Ü M
Sosyal güvenlik sisteminin prim geliri, farklý yaþ gruplarýnda çalýþanlardan ve iþverenlerden
alýnan yasal katkýlara dayanmaktadýr. Dolayýsýyla prim gelirleri, çalýþanlarýn ücretlerinin
bir oraný olarak aþaðýdaki gibi hesaplanabilir:
(11)
(11) no.lu denklemde tanýmlanan prim gelirlerinin zaman içinde alacaðý deðerleri
hesaplamanýn ilk adýmý olarak, ücretin yaþa göre daðýlýmýný gösteren yaþ etkinlik endeksi
ey hesaplanmýþtýr. Bunu yaparken, Deaton (1985) tarafýndan önerilen düzmece panel
(pseudo panel) yapýsý benimsenmiþtir. Elde detaylý panel verisi olmadýðý durumlarda,
kesit verilerden oluþturulan gruplar aracýlýðýyla panel veri setine benzeyen bir yapýnýn
oluþturulabileceðini öneren Deaton'ý (1985) izleyerek, ücretin yaþ gruplarýna göre nasýl
farklýlaþtýðý, 2003, 2004 ve 2005 yýllarý için Hanehalký Bütçe Anketi verileri kullanýlarak
incelenmiþtir. Yaþ gruplarý için ücret gelirleri kesit anket veri setlerinden derlenerek,
farklý yýllarda yaþ gruplarýna göre ücret geliri düzeyi yaþ grubunun ortalamasý olarak
hesaplanmýþtýr. Ortalama ücretin baðýmlý deðiþken; yaþ, yaþýn karesi, yaþýn üçüncü kuvveti
(kübü) ve yýl kukla deðiþkeninin açýklayýcý deðiþkenler olduðu bir en küçük kareler
(EKK) regresyonu ile ücret üzerindeki saf yaþ etkileri polinom olarak elde edilmiþtir.
Elde edilen yaþ endeksi polinomunun grafiði, Þekil 6.1'de sunulmuþtur. Þekil, Türkiye'de
ücretlerin Cilasun (2009)'da ve Yaþar (2010)'da da vurgulandýðý gibi kambur bir yaþ
profiline sahip olduðunu göstermektedir.
101
Þekil 6.1. Yaþa Göre Ücret Deðiþimini Gösteren Yaþ Etkinlik Endeksi
Gelirlerin (11) no.lu denklemle ifade edilen seyri, 2010-2050 dönemi için, Bölüm
4.2.1'de tarif edildiði gibi hesaplanan deðiþik yaþtaki aktiflerin sayýsý (Çt,,y) ile bu bölümde
hesaplanan yaþ etkinlik endeksi (ey) deðerlerini kullanmak suretiyle hesaplanabilir.
Analizimizin baz yýlý olan 2010'da sosyal güvenlik sistemi gelirinin 100 birim olarak
alýnmasý ve 2010-2050 arasý ortalama ücretin her yýl için 1 birime normalize edilmesi
durumunda, (11) no.lu denklemdeki prim oraný, 0,0084 olarak hesaplanmaktadýr.
Gerçekte toplanan primlerin oranýndan farklý olan bu oran, ortalama ücrette zaman
içinde gözlenecek deðiþikliklerin sistemin prim gelirleri üzerinde yapacaðý etkileri
bastýrarak hesaplanan ve böylece, sadece ve sadece demografik deðiþimin etkilerine
odaklanmayý mümkün kýlan teorik bir orandýr.
Açýktýr ki, bir sosyal güvenlik sisteminin yaþlýlýk sigortasý (emeklilik) prim gelirlerinin,
bugünden 40 yýla uzanan bir gelecekte gözlenmesi beklenen seyrine iliþkin kestirimlerde
sapmalar olmasýný mümkün kýlan çok sayýda neden vardýr. Bu çalýþmada etkilerine
odaklandýðýmýz demografik deðiþimin bizzat kendisi, mükemmelen öngörülmesi son
derece güç bir süreçtir. Ayrýca iþgücüne katýlým oranlarýnda ve sosyal güvenlik sistemine
kayýtlý istihdamda gözlenebilecek dalgalanmalar ile bunlarýn, kestirimlerde kullandýðýmýz
varsayýmlarda yol açacaðý mükemmelen öngörülemeyecek sapmalar da, sosyal güvenlik
102
sistemi kapsamýndaki nüfusun ve dolayýsýyla sosyal güvenlik büyüklüklerinin seyri için
önemli imalara sahiptir. Bu yüzden, sosyal güvenlik kurumu gelir ve gider büyüklüklerini
hesaplarken, kritik deðiþkenlerin içinde yer almasý olasý bantlarý ya da deðer aralýklarýný
göz önüne almakta yarar vardýr.
lfprt,c,y (12)
Ýþgücüne katýlým oraný, lfpr, ile sosyal güvenlik kayýtlýlýk oraný, , deðerlerindeki
dalgalanmalar sosyal güvenliðe kayýtlý istihdamda da dalgalanmalara yol açacaktýr. Toplam
kayýtlý çalýþan sayýsýnýn, sosyal güvenliðe kayýtlý çalýþanlarýn toplam istihdam içindeki
payý ile iþgücüne katýlým oranlarýnda olabilecek deðiþikliklere tepkisini, denklem (12)'nin
iki tarafýndaki toplam deðiþimin matematiksel ifadesi yardýmýyla hesaplamak mümkündür12:
(13)
Denklem (13), yaþ ve cinsiyete göre iþgücüne katýlým oraný lfprt,c,y ile yine yaþ ve
cinsiyete göre sosyal güvenliðe kayýtlý istihdam oraný t,c,y'nin alabileceði farklý deðerlerin
alt ve üst-sýnýrlarý yardýmýyla sosyal güvenlik kapsamýndaki çalýþan aktiflerin içinde
seyredebileceði bir bant bulunmasýna izin verir. Bu bantýn hesaplanmasý için, yüksek
katýlým ve kayýtlýlýk oranlarýna dayalý bir iyimser senaryo ile düþük katýlým ve kayýtlýlýk
oranlarýna dayalý bir kötümser senaryo kurgulanmýþtýr.
12
Denklemde dN terimini içeren bir ifadenin yer almamasý nüfusun sabit olduðu izlenimi verse de, buradaki
analiz nüfusun zaman içerisindeki olaðan seyrine (kullanýlan projeksiyonlarda öngörüldüðü biçimde) devam
ettiðini reddetmemektedir. Denklem nüfusun projekte edilen seyrini veri alýrken, iþgücüne katýlým oraný ve sosyal
güvenliðe kayýtlý istihdam oranýndaki deðiþmelerin, aktif çalýþan sayýsýnýn zaman içinde izleyeceði patikalarý nasýl
farklýlaþtýracaðýný göstermektedir. Bir baþka deyiþle buradaki toplam türev zamana göre deðil, demografik yapýnýn
altýnda yatan parametre deðerlerine göredir.
103
Yüksek oranlara dayalý iyimser senaryo için þu varsayýmlar yapýlmýþtýr:
Erkeklerde iþgücüne katýlým oraný, lfprt,c,y, ile sosyal güvenlik kayýtlýlýk oraný, t,c,y
tüm yaþ gruplarý için 2010 yýlýndan 2050 yýlýna kadar doðrusal bir biçimde toplamda
% 2,5 artmaktadýr. Yani her bir yaþ grubundaki erkek çalýþanlar için baz senaryodaki
katýlým oraný, her yýl sabit bir oranda ve 2010=100 (indeks) deðerinden baþlayarak
2050=102,5 deðerine ulaþacak þekilde yavaþ yavaþ artýrýlmaktadýr. Dolayýsýyla iþgücü,
baz senaryoya kýyasla, daha yukarýda ve eðimi yavaþ yavaþ artan bir patika
izlemektedir.
Kadýnlarda, iþgücüne katýlým oraný, lfprt,c,y tüm yaþ gruplarý için 2010 yýlýndan
2050 yýlýna kadar doðrusal bir biçimde toplamda % 5 artmaktadýr.
Sosyal güvenlik kayýtlýlýk oraný t,c,y ise hem kadýnlar hem de erkekler için % 2,5
artýrýlmaktadýr.
Erkeklerde iþgücüne katýlým oraný, lfprt,c,y, ve sosyal güvenlik kayýtlýlýk oraný, t,c,y
tüm yaþ gruplarý için 2010 yýlýndan 2050 yýlýna kadar doðrusal bir biçimde toplamda
% 2,5 düþmektedir. Yani her bir yaþ grubundaki erkek çalýþanlar için baz senaryodaki
katýlým oraný, 2010=100 (indeks) deðerinden baþlayarak 2050=97,5 deðerine ulaþacak
þekilde yavaþ yavaþ azaltýlmaktadýr.
Kadýnlarda ise iþgücüne katýlým oraný, lfprt,c,y, zaten çok düþük olduðundan bu
senaryoda ele alýnan indirim düþük tutulmuþtur. Bu senaryoya göre, kadýnlarda
iþgücüne katýlým oraný, lfprt,c,y, ve sosyal güvenlik kayýtlýlýk oraný, t,c,y tüm yaþ
gruplarý için 2010 yýlýndan 2050 yýlýna kadar doðrusal bir biçimde toplamda % 1
düþmektedir.
104
Ýyimser ve kötümser senaryolar çerçevesinde hesaplanan prim ödeyen (aktif) çalýþan
sayýlarý ýþýðýnda, emeklilik sistemi gelirlerinin 2010-2050 dönemi boyunca içinde seyretmesi
beklenen bandý oluþturmak da mümkündür. Aktif çalýþan sayýlarýnýn içinde seyretmesi
beklenen Þekil 6.2'deki aralýðý tanýmlayan deðerlerin, gelirlerin hesabýnda kullanýlan (11)
no.lu denkleme yerleþtirilmesi suretiyle bulunan prim gelirleri aralýðý Þekil 6.3'de
sunulmuþtur.
Þekil 6.3. Alt ve Üst Senaryolarda Sosyal Güvenlik Prim Gelirleri Seyri
105
6.2. Emeklilere Yapýlan Ödemelerin Seyri
6.2.1. Ödeme Giderlerinin Seyrine Ýliþkin Baz Senaryo
Türkiye'de sosyal güvenlik sistemindeki önemli bir sorun, sistemin verdiði ciddi
boyutlardaki açýklardýr. Bu bakýmdan, mevcut çalýþma benzeri bir çalýþma açýsýndan
açýklarýn seyri, ele alýnmasý gereken önemli bir sorudur. Bunun yapýlabilmesi yani sistemin
açýklarýnýn 2010-2050 dönemindeki gidiþatýnýn kestirilebilmesi için, sistemin gelirlerine
ek olarak, giderlerinin de öngörülmesi gereklidir.
Bu yapýlýrken ilk olarak, analizin baz yýlý olan 2010'da sistemin prim gelirlerinin
emeklilere yapýlan ödemeleri karþýlama oranlarýna bakýlmalýdýr. SGK 2010 Yýllýðýnýn Mali
Ýstatistikler kýsmýnda 2010 yýlý için devlet katkýsý hariç prim gelirlerinin, emekli aylýðý ve
saðlýk ödemelerini karþýlama oraný % 60 olarak verilmiþtir. Diðer bir deyiþle ödemeler,
gelirlerin yaklaþýk 1,66 katýdýr. Buradaki analizde göz önüne alýnan giderlere dair yapýlan
hesaplamalarýn, gelir hesaplamalarý ile tutarlý olmasý için, gelirlerin 100'e normalize edilen
baz yýlý deðerine karþýlýk, 2010 yýlýndaki giderleri de 166'ya eþitlenmiþtir13.
Ýkinci olarak, 2010-2050 dönemi için oluþturulan demografik dinamikler ile sistemin
giderleri birbirine baðlanmalýdýr. 2010-2050 dönemi giderleri bu çerçevede incelenirken
iki grup bireyin varlýðýna dikkat edilmelidir. Birinci gruptaki kiþiler, 2010 öncesinde
emekli olan ve bu çalýþmanýn kapsadýðý 2010-2050 döneminin baþý itibarýyla emekli
stokuna dahil olup, maaþ almakta olan kiþilerdir (pasifler). Bu birinci grupta yer alan
pasiflerin emekli maaþlarý, 2010 öncesinde geçerli olan sosyal güvenlik mevzuatý
çerçevesinde hesaplanarak ilgili kiþilere baðlanmýþ olan maaþlardýr. Ýkinci grup ise, 2010
ve sonrasýnda emekli olanlarý içerir. Giderlerinin 2010-2050 dönemindeki seyri incelenirken
bu ikinci gruptaki kiþilerin emekli maaþlarýnýn hesaplanmasý da yapýlmalýdýr.
106
Baðlama oraný, 2010 yýlýnda ödenen toplam emekli maaþ tutarý ve emekli maaþý
hesaplama yöntemi kullanýlarak hesaplanabilir. 2010 yýlýndaki emekli maaþ giderleri þu
þekilde hesaplanabilir:
(14)
Denklem (14), 2010 yýlýnda SGK tarafýndan yapýlan toplam emekli maaþý (EM) ödeme
giderlerini (X); o yýl y yaþ grubunda olan emeklilerin sayýsý, E2010,y, ile bu kiþilerin
maaþlarýnýn (EM2010,y) çarpýmýnýn tüm yaþ gruplarý üzerinde toplamý olarak ifade
etmektedir. Burada yaþ gruplarýna göre emekli sayýlarý, Bölüm 4.2.2'de açýklandýðý biçimde
hesaplanmýþtýr. 2010 yýlýnda sistemin giderlerinin, prim gelirlerinin 1,66 katý olmasýndan
hareketle, giderlerin baz tutarý 166 deðerinde sabitlenmiþtir. Baðlama oranýna ulaþmak
için gereken diðer bilgi, 2010 yýlýnda emekli maaþýnýn nasýl hesaplandýðýdýr.
Çalýþmada, 2010 yýlýndan önce ve sonra baðlanan emekli maaþlarýnýn farklý yöntemlerle
hesaplandýðýndan hareket edilmiþtir. 2010 yýlýnda y yaþýnda olup, bu tarihten önce
emekliye ayrýlmýþ olan bir kiþinin emekli maaþý, son çalýþtýðý dönemde eline geçen gelirin
ortalama baðlama oraný ile çarpýlmasý suretiyle hesaplanýr:
(15)
Denklem (15)'e göre, 2010 yýlýnda y yaþýnda olan bir emeklinin emekli olurken baðlanan
maaþý, (y-R) yýl önce R yaþýnda iken emekli olmasýndan hemen önce eline geçen gelirin
baðlama oraný, b, ile çarpýlmasý ile elde edilir. (14) ve (15) birlikte kullanýlarak
(16)
eþitliði yazýlabilir. Sistemin emeklilik maaþ giderleri, yaþ etkinlik endeksleri, ücretler ve
emekli birey sayýlarý veri iken, ortalama baðlama oranýnýn 2010 yýlý deðeri (16) yardýmýyla
hesaplanabilir. Ancak bu hesaplamanýn tamamlanmasý için ek bir bilgiye daha ihtiyaç
vardýr. 2010 yýlýnda emekli statüsünde olan farklý yaþlardaki bireyler, geçmiþte farklý
yýllarda emekli olmuþlardýr. Dolayýsýyla bu kiþilerin emekli maaþý hesabýna esas teþkil
eden ücret gelirleri ve dolayýsýyla da emekli maaþlarý farklýlaþmalýdýr. 2010 yýlýnda farklý
yaþlardaki emeklilerin emekli maaþlarýndaki farklýlaþmayý yansýtmak için, Dünya Bankasý
WDI veri tabanýndan Türkiye'de 1987-2011 dönemi kiþi baþý reel gelir artýþý hesaplanmýþtýr.
1987-2011 döneminde kiþi baþý reel gelir yýlda ortalama % 2,72 artmýþtýr. Dolayýsýyla 2010
yýlýnda emekli maaþý almakta olan farklý yaþlardaki bireylerin maaþlarýnýn bu oranda
farklýlaþtýðý varsayýlmýþtýr. Bu büyüme varsayýmý ve (16) kullanýlarak, 2010 yýlýnda baðlama
oraný 0,03 olarak hesaplanmýþtýr.
Baðlama oraný ve gelirin seyri veri iken 2010-2050 döneminde sosyal güvenlik sisteminin
giderlerinin nasýl seyredeceði hesaplanabilir. Fakat bu seyrin hesaplanýlmasýndan önce,
iki ek noktayý daha vurgulamak gereklidir.
107
Ýlk olarak; 2010 sonrasýnda emekli maaþý hesaplama yönteminin deðiþtiði varsayýlmýþtýr.
Baðlama oraný hesaplamasýna esas teþkil eden (15), emekli maaþýnýn emekli olmadan
hemen önceki gelirin bir oraný olduðunu varsayar. Fakat bu yaklaþým, yakýn geçmiþte
tamamlanmýþ olan sosyal güvenlik sistemi reformu ile deðiþmiþtir. Yürürlükteki mevzuata
göre, emekli maaþýnýn hesaplanmasýnda emekli olan bireyin prim ödeyerek çalýþtýðý tüm
süre ya da bütün çalýþma yaþamýndaki kazançlarý esas olarak alýnmaktadýr. Bu çerçevede,
ilk önce bireyin yaþam boyu ortalama geliri, prim ödenen dönemlerdeki gelirin aðýrlýklý
ortalamasý olarak hesaplanýr. Söz konusu ortalama bu çalýþmada
(17)
eþitliði ile hesaplanmaktadýr. (17) d yýlýnda doðup, A yaþýnda (yani t=d+A yýlýnda)
çalýþmaya baþlayan ve R yaþýnda (yani t=d+R yýlýnda) emekli olan, dolayýsýyla R-A dönem
çalýþan bir bireyin yaþam boyu ortalama gelirinin (YBOG) yaþ etkinlik endeksleri ve
ücretlerin yýllara göre seyri veri iken nasýl hesaplanacaðýný göstermektedir. 2010 sonrasýnda
emekli olan kiþilerin emekli maaþlarýnýn hesaplanmasýnda (17) no.lu denklem esas
alýnacaktýr.
Vurgulanmasý gereken ikinci nokta, baðlanan emekli maaþlarýnýn reel olarak sabit
kalacaðý varsayýmýdýr. Diðer bir ifadeyle, t zamanýnda hesaplanýp baðlanan emekli maaþý,
yaþ ve zaman ilerlese de reel olarak sabit kalacaktýr. Sözgelimi 2015 yýlýnda emekli olan
bir bireye, emekli olduðunda 1 TL'lik maaþ baðlanmýþ ise 2016 yýlýnda, bu birey bir yaþ
daha yaþlandýðýnda, aldýðý emekli maaþýnýn reel deðeri hala 1 TL olacaktýr.
Hiç kuþkusuz, yaþlýlýk sigortasý (emeklilik) prim gelirlerinin seyrine benzer biçimde,
giderlerin bugünden 40 yýla uzanan bir gelecekte gözlenmesi beklenen seyrine iliþkin
kestirimlerde de sapmalar olmasýna yol açabilecek çok sayýda neden vardýr. Yukarýda
da vurgulandýðý gibi, bu çalýþmanýn etkilerine odaklandýðý demografik deðiþimin bizzat
kendisi, mükemmelen öngörülmesi son derece güç bir süreçtir. Bunun yaný sýra iþgücüne
katýlým oranlarý ya da sosyal güvenlik sistemine kayýtlý istihdamda gözlenebilecek
dalgalanmalar ile bunlarýn, kestirimlerde kullanýlan varsayýmsal deðerlerde yol açacaðý
sapmalar da, sosyal güvenlik sistemi kapsamýndaki nüfusun ve dolayýsýyla giderlerin
seyri için de önemli imalara sahiptir. Bu yüzden, kritik deðiþkenlerin içinde yer almasý
olasý bantlar ya da deðer aralýklarý, sosyal güvenlik kurumu gider büyüklüklerini
hesaplarken de göz önüne alýnmalýdýr.
Emekli olup emekli maaþý almakta olan nüfusun (pasif sayýlarýnýn) seyrine iliþkin
bantlarýn alt ve üst deðerlerinin hesaplanmasýnda, prim ödeyen aktiflerin seyrine iliþkin
108
iyimser ve kötümser senaryolar esas alýnmýþtýr. Hesaplamalarda yapýlan temel varsayým,
t zamanýnda c cinsiyetinde ve y yaþýndaki pasiflerin sayýsýnýn, t-1 zamanýnda c cinsiyetinde,
y-1 yaþýndaki aktiflerle orantýlý olduðudur. Dolayýsýyla, alt ve üst senaryolarda pasiflerin
sayýsý hesaplanýrken þu eþitliðe baþvurulmuþtur:
(18)
Bu denklemde Et,c,y belli bir t yýlýnda y yaþýnda olan c cinsiyetinden emekli (pasif)
sayýlarýný, Çt-1,c,y-1 ise bir yýl önce, bir yaþ daha genç olan c cinsiyetinden prim ödeyenleri
(aktifleri) göstermektedir. Denklem belli bir yýlda, asgari prim ödeme süresini doldurmaya
izin veren belli bir yaþtaki aktif çalýþanlarýn bir kýsmýnýn ertesi yýlda emekliye ayrýldýklarýný
göstermektedir. 0 ile 1 arasýnda deðerler almasý gereken t,c,y parametreleri emekli olmaya
hak kazanmýþ olan ve çalýþmaya devam etmesi mümkün olan çalýþanlardan ne kadarýnýn
emekli olmayý seçtiðini belirlemektedir. Denklemdeki t,c,y parametrelerinin deðerleri,
alt ve üst senaryolara esas teþkil eden orta senaryodaki kadýn ve erkek aktif ve pasif
sayýlarý kullanýlarak 2010-2050 dönemi için hesaplanmýþtýr. Maaþ alan emeklilerin
(pasiflerin) alt ve üst senaryolarda alacaðý deðerler, hesaplanan t,c,y parametreleri ile
prim ödeyen çalýþan (aktif) sayýlarýný tanýmlayan bant deðerlerini (18) no.lu denkleme
yerleþtirmek suretiyle hesaplanmýþtýr. Emekli sayýsýnýn alt ve üst senaryolar altýnda
beklenen seyri Þekil 6.4'te görülebilir. Þekle göre, 2010'da 6,173 milyon olan pasif sayýsý,
2050'ye dek 16,862 milyona eþit olan baz senaryo deðerini de kapsayan 16,299 milyon
- 17,913 milyon aralýðý içinde bir deðere ulaþacaktýr.
109
Þekil 6.5'de de, giderlerin (maaþ ödemelerinin) 2010-2050 dönemi boyunca, yukarýda
verilen emekli sayýsý aralýklarýyla uyumlu olmak üzere izlediði bant sunulmuþtur. Bantlarýn
hesaplanmasýnda baðlama oraný, 2010 dönemi düzeyinde sabit alýnmýþtýr. Üst bantta
iþgücüne katýlým ve sosyal güvenlik sistemine kayýtlýlýk oranýndaki artýþ, yaþlanan nüfus
etkisi ile birleþmektedir. Dolayýsýyla giderler üst sýnýrý 2050'de 449 birim düzeyine
çýkmaktadýr. Emeklilik yaþýndaki artýþlara raðmen, emekli maaþ ödemelerindeki artýþlarýn
yaþlanan nüfusla birlikte artacaðý görülmektedir.
110
Þekil 6.6a. Aktif/Pasif Oranlarýnýn Alternatif Senaryolarda Seyri
Þekil 6.6a'da görüldüðü gibi, ele alýnan senaryolardaki aktif/pasif oranlarý birbirine
çok yakýn seyretmektedir. Bu oranýn alternatif senaryolar altýndaki seyrini orta ya da baz
senaryodan sapmalar biçiminde tanýmlamak farklarý görmeyi kolaylaþtýrmaktadýr. Þekil
6.6b, iyimser ve kötümser senaryolarýn betimlediði alt ve üst bantlardaki aktif/pasif
oranlarýnýn orta senaryodan sapmalarýný yüzde olarak göstermektedir.
111
Þekil 6.7 emeklilik sistemi gelirlerinin giderlerine oranýný (bir baþka deyiþle, gelirlerin
giderleri karþýlama oranýný) göstermektedir. Alternatif senaryolarda gözlemlenen ortak
nokta, gelirlerin 2018 yýlýna kadar giderlerden daha hýzlý arttýðýdýr. Gelirler giderleri hiçbir
zaman yakalayamasa da, emekliliði hak ediþ yaþý artýþlarý sayesinde gelirlerin giderleri
karþýlama oranýnda 2018 yýlýna dek sürecek bir düzelme beklenmektedir. Fakat ilerleyen
dönemlerde, yaþlanan nüfus ve artan pasif sayýsý ile birlikte, giderlerin artýþ hýzý daha
yüksek olmaktadýr. Nitekim Þekil 6.7, 2010-2050 döneminin baþýnda yükselen gelir-gider
oranýnýn dönemin son yýllarýna kadar kararlý biçimde düþeceðine, dönem sonunda tekrar
toparlanmaya baþlayacaðýna iþaret etmektedir. 2043'ten sonra ortaya çýkan bu toparlanma,
2000'lerin baþýnda yürürlüðe giren emeklilik hak ediþ yaþý artýþlarýnýn etkilerinin de artýk
tam olarak görülmesinin bir sonucudur. Nitekim Tablo 5.1'den görülebileceði üzere,
2043 sonundan itibaren 60 yaþ altýnda emekli kalmayacaktýr. Ayrýca artan emeklilik yaþý
ile birlikte 2034 sonrasýnda yaþ etkinlik endeksi ve dolayýsýyla ücret geliri nispeten düþük
50-54 yaþ grubunun da çalýþmaya devam etmesi, yaþam boyu ortalama gelirin düþmesine
ve dolayýsýyla baðlanan emekli maaþlarýnýn düþmesine yol açacaktýr. Bu nedenlerle,
gelirlerin giderleri karþýlama oranýnda 2018'e kadar gözlenen düzelmenin, 2018 yýlýndan
2043 yýlýna dek sürecek bir dönem boyunca tersine döndükten sonra, 2050'ye doðru
tekrar yukarý yönlü bir trende dönmesi beklenmelidir. Bu geç yükselmeden sonra, prim
gelirlerinin giderleri karþýlama oranýnýn 2050 deðeri, 2010'dakinden 2 puan kadar yüksek
olacaktýr.
112
7
B Ö L Ü M
SONUÇ
VE
DEÐERLENDÝRME
7. SONUÇ VE DEÐERLENDÝRME
Bir ülkenin demografik geçiþ süreci boyunca nüfusunun yaþ profilinde gözlenen
deðiþim, aktif/pasif oranlarýnýn seyri üzerine yaptýðý, zamana yayýlan etki yoluyla sosyal
güvenlik sisteminin gelir-gider dengelerini de etkilemektedir. Bu çalýþmada yapýlan analiz,
Türkiye için bu dengelerin zaman içindeki evrimini, diðer ekonomik etkileri susturmak
(ya da kontrol etmek) ve sadece demografik faktörlerin etkilerine yoðunlaþmak suretiyle
ele almýþtýr. Yapýlan hesaplamalar, önümüzdeki dönemde Türkiye'yi bekleyen nüfus
yaþlanmasýnýn, zorunlu emeklilik sigortasýnda zaten bozuk olan gelir-gider dengelerini
daha da kötüleþtirmeye aday olduðunu göstermektedir. Nitekim emeklilerin dul ve
yetimlerine yapýlan ödemeler hiç hesaba katýlmaksýzýn bile, yaþlanmakta olan nüfusun,
devletçe daðýtým esaslý olarak sunulan zorunlu yaþlýlýk (emeklik) sigortasýnýn yükünü
gözle görülür biçimde artýracaðý anlaþýlmaktadýr.
Öte yandan, emekli maaþý baðlatmayý yaþa baðlý olmaktan çýkartmak baþta olmak
üzere 1970'lerde baþlayan ve 1990'lara kadar uygulanan popülist politikalarýn vahim
sonuçlarýndan alýnan derslerle, (1999'dan baþlayarak) yürürlüðe sokulan bir dizi reform
sayesinde Türkiye, nüfus yaþlanmasýnýn etkilerine daha hazýrlýklý hale gelmiþtir. Gerçekten
de bu çalýþmanýn 5. ve 6. bölümlerindeki analizden, özellikle emekli maaþý baðlatma
yaþýna iliþkin olarak halen yürürlükte olan ve gelecekte girmesi karar baðlanmýþ olan
artýþlarýn, nüfus yaþlanmasýnýn emeklilik sistemi üzerinde yaratacaðý ek yükü karþýlama
yönünde atýlmýþ çok isabetli adýmlar olduðu anlaþýlmaktadýr. Þöyle ki,
Emekli maaþýný hak etmek için yasal olarak gereken asgari yaþýn artmasý, çalýþmayý
býrakýp fiilen emekli olanlarýn yaþ ortalamasýný bu asgari yaþ ve üstüne doðru
çekmek suretiyle aktif/pasif oranýnýn ve dolayýsýyla gelirlerin giderleri karþýlama
oranýnýn iyileþmesine katkýda bulunmaktadýr. Gerçekten de bireylerin asgari prim
ödeme süresini doldurur doldurmaz çalýþmayý býrakmalarý halinde, yaþlarýndan
baðýmsýz olarak maaþ almaya baþlamalarý garanti olmaktan çýktýðý için, emeklilik
kararýnýn ertelenmesi eðilimi güçlenmektedir. Bu eðilimin sonucu olarak fiili
115
emeklilik, asgari çalýþma (ve prim ödeme) süresinin dolduðu yaþtan, maaþ almaya
baþlayabilmek için gereken asgari yaþa ve ötesine doðru kaymaktadýr. Bu da hem
prim ödeme süresinin uzamasýna hem de emeklinin kendisine yapýlacak maaþ
ödeme süresinin kýsalmasýna yardým etmek suretiyle, sistem gelirlerinin giderleri
karþýlama oranýnda bir iyileþme saðlamaktadýr.
Emeklilik maaþý baðlatmak için yasal olarak gereken asgari yaþ arttýkça artan fiili
emeklilik yaþý, emeklilerin toplam nüfus içindeki oranýnýn artmasýný yavaþlatan bir rol
oynarken, bu sürece paralel olarak ilerleyen nüfus yaþlanmasý sürecinin ters yönde bir
etki yaratmasý aktif/pasif oranýnýn seyri açýsýndan ilginç bir dinamik yaratmaktadýr.
Aktif/pasif oranýnýn hem iyimser hem de kötümser senaryolar altýndaki 2010-2050 dönemi
seyrine bakýldýðýnda (Þekil 6.7.), oranýn 2020'lerin baþýna kadar artýþ göstereceði, ardýndan
tekrar düþmeye baþlayacaðý anlaþýlmaktadýr. Baþlangýçtaki yükselme, artan emeklilik
yaþýnýn etkilerinin nüfus yaþlanmasý sürecinin etkilerine baskýn gelmesi sonucudur.
Ýzleyen dönemde ise, nüfus yaþlanmasýnýn etkilerinin emeklilik yaþý artýþlarýnýn etkisini
bastýracaðý; baþlangýçta sayýsý hýzla artan aktif çalýþanlarýn ilerleyen zaman içinde emekliye
ayrýlmaya baþlamalarýyla aktif/pasif oranýnýn da tekrar düþmeye baþlayacaðý anlaþýlmaktadýr.
Bir baþka deyiþle, mevcut mevzuata ek düzenlemeler yapýlmadýðý takdirde, emeklilik
yaþ artýþlarýnýn sistemin gelir-gider dengesi üzerinde kýsa vadede yaratacaðý olumlu
etkiler, nüfus yaþlanmasýnýn orta ve uzun vadede ivme kazanmasýný takiben kaybolmaya
baþlayacak ve sistemin finansman sorunlarý tekrar baþ gösterecektir. Daha somut belirtmek
gerekirse, prim gelirlerinin emekli maaþ ödemelerini karþýlama oranýnda 2018'e kadar
gözlenmesi beklenen düzelmeyi, 2018'den 2040'larýn baþýna kadar sürecek bir bozulma
dönemi izleyecektir. Prim gelirlerinin emeklilere yapýlacak ödemeleri karþýlama oranýndaki
bu bozulmanýn, 2050'ye doðru tekrar düzelmeye baþlamasý beklenmektedir14. Analizin
ufuk yýlý olan 2050'ye gelindiðinde, gelirlerin giderlere oraný tekrar, aþaðý yukarý, baz
yýlý olan 2010'daki deðerine dönmüþ olacaktýr.
14
Bu düzelme, 2050'ye doðru emekli maaþlarýnýn seyrinin deðiþmesinden kaynaklanmaktadýr. 2010-2050
döneminde, emekli maaþlarýnýn hesaplanmasýna yaþam boyu ortalama gelirin esas teþkil ettiði varsayýlmýþtýr.
2050'ye yaklaþtýkça, emeklilik yaþýnýn artmasý ile, yaþam boyu ortalama gelir düþmektedir. Bu düþüþ, emekli
maaþlarýna düþüþ olarak yansýmaktadýr. Dolayýsýyla 2040 sonrasýnda sosyal güvenlik sistemi gelir/gider oranýndaki
trendin tersine dönmesi ihtimali mevcuttur. Fakat bu trendin, emeklilerin bütçelerinde bir daralma çerçevesinde
ortaya çýktýðýna, dolayýsýyla yaþlanmýþ bir toplumda olumsuz refah etkilerine sahip olabileceðine dikkat edilmelidir.
116
Bu noktada iki husus gözden kaçýrýlmamalýdýr. Bunlardan birincisi, analizimizin
emeklilerin dul ve yetimlerine yapýlan ödemeleri hesaba katmadýðýdýr. Oysa ki Türk
emeklilik sistemi geleneksel olarak, bu yönden hep cömert olmuþ; emekli olduktan
sonra vefat edenlerin geride býraktýklarý baðýmlýlara özellikle (evlenmemiþ ya da dul
kalmýþ kýz çocuklara) aktüeryal dengeleri bozacak kadar uzun sürelerle maaþ ödenmiþtir.
5510 sayýlý Kanunda yapýlan düzenlemelerle bu harcamalarý kýsmen kýsma yönünde
atýlan kimi adýmlara raðmen, Kanunun yürürlük öncesi döneme ait istisnalarý dolayýsýyla
sistemin bu anlamda cömertliði sürmektedir. Ýkinci nokta, gelirlerin giderleri karþýlama
oranýnýn 2020'lere doðru yükseldikten sonra, Türkiye'nin önündeki demografik fýrsat
penceresinin kapanmaya ve nüfusun yaþlanmaya baþlamasý ile tekrar düþerek 2050'lerde
2010'lar seviyesine geri dönmesinin imalarý ile ilgilidir. Gelirlerin giderleri karþýlama
oranýnýn 2050'de 2010'lardaki seviyesine dönmesi, 2050'deki açýk miktarýnýn da 2010
deðerine döndüðü anlamýna gelmemektedir. Böyle olmasý halinde aradan geçen sürede
gözlenecek milli gelir artýþýnýn açýðý daha katlanýlabilir kýlacaðý düþünülebileceðinden,
bu yanýlgýdan kaçýnmak açýsýndan, gelirlerin giderleri karþýlama oranýnda baþa dönülmesinin
açýk miktarýnýn da ayný deðere dönmesi demek olmadýðý not edilmelidir. Buradaki
analizden çýkan sonuçlardan anlaþýlan, gelirlerin giderleri karþýlama oraný itibarýyla,
2050'de gelinen noktanýn 2010'larýn baþýndakine benzer olacaðýdýr. Yoksa açýðýn kendisi
büyümeye devam edecektir. Dolayýsýyla emeklilik maaþ baðlatma yaþlarýndaki yükseltmelere
raðmen, nüfus yaþlanmasýnýn baskýsýyla artma eðiliminde olan açýk miktarýný kontrol
altýna almak için ek önlemler alýnmasý gerekecektir.
Bu þartlar altýnda, önümüzdeki dönemde ivmesi artarak devam edecek olan nüfus
yaþlanmasý sürecine iliþkin yapýlacak en önemli iki hazýrlýk; prim gelirlerini, kayýt dýþýlýkla
mücadele (Sayan, 1999) ve kadýnlar baþta olmak üzere, çalýþma yaþýndaki nüfusun
iþgücüne katýlým oranlarýný artýrmak suretiyle (bkz. Þekil 4.2) yükseltmek olarak
gözükmektedir. Kayýt dýþýlýkla topyekûn ve uzun vadeli bir mücadelenin kararlýlýkla
sürdürülmesi þarttýr. Ancak bu mücadeleden kastedilenin zabýta önlemlerinden ibaret
olmadýðý açýktýr. Kayýt dýþýlýðý besleyen faktörler arasýnda, muhtemelen kayýtlý istihdamýn
117
maliyetlerinin yüksekliðinden bile daha önemli olup, daha üst sýrlarda yer alan iki
tanesinden birincisinin çalýþma yaþýndaki nüfusun eðitim düzeyinin çok düþük olmasý;
ikincisinin ise baþta imalat sanayi olmak üzere, yaygýn iþletme ölçeðinin küçüklüðü
olduðu unutulmamalýdýr. Bu iki sorunun da giderilmelerinin uzun zamana yayýlacaðý,
ancak ikisinde de mesafe kat edilmesinin sadece kayýt dýþýlýkla mücadele ve o yolla
emeklilik sigortasý sunumunun açýklarýný kapatmak için deðil; Türkiye'nin orta gelir
tuzaðýna düþmeksizin büyümeye devam etmesi için de gerekli olduðu açýktýr.
Ýþgücüne katýlýmýn artýrýlmasý konusundaki adýmlarýn ise belli yaþ gruplarýný hedef
alarak atýlmasý gerekmektedir. Örneðin, buradaki hesaplamalara esas projeksiyonlarda
gözlenen bir eðilim, 15-19 yaþ grubunda iþgücüne katýlýmýn hem erkekler hem de kadýnlar
için düþmekte olduðudur. Emeklilik için ödenen primleri artýrmak amacýyla iþgücüne
katýlým oranýnýn yükseltilmesini teþvik etme yönündeki yukarýda zikredilen önermeyle
çeliþir gözükse de, bu yaþ grubunun iþgücüne katýlýmýnýn azalmasý, eðitime devam
118
nedeniyle olduðu sürece daha da özendirilmesi gereken bir davranýþtýr. Öte yandan
Türkiye'nin, 15-19 ve yine eðitim yaþlarýný kapsayan 20-24 yaþ grubunun dýþýnda kalan
diðer tüm yaþ gruplarýndaki bireylerin, özellikle de kadýnlarýn iþgücüne katýlým oranlarýný
arttýrmak için aktif çaba göstermesi gerekmektedir. % 25'lerde gezen iþgücüne katýlým
oranlarýyla, çalýþma yaþýndaki nüfusunun yarýsýndan etkin biçimde yararlanamayan
Türkiye'nin bu nüfusu atýl býrakma lüksü yoktur. Bu çerçevede, ekonomik açýdan
eriþilebilir ve kaliteli çocuk bakým hizmetleri sunumunun teþvik edici düzenlemelerle
yurt çapýnda yaygýnlaþtýrýlmasý gibi önlemlerin yaný sýra daha ileri yaþlardaki kadýnlarýn
iþgücüne katýlýmýný olumsuz etkileyen baðýmlý ödemelerini, vefat eden eþlerden baðlanan
aylýklarýn düzeyi gibi konularý yeniden düþünmekte fayda vardýr. Kadýnlara eþlerinden
baðlanacak miktarlarý ve çalýþmaya baþladýklarý takdirde yapýlacak kesintileri, onlarý
çalýþmaktan caydýrmayacak düzeylerde tutmak, çalýþtýklarý takdirde kendileri ve iþverenlerinin
ödeyecekleri primleri de hesaba katarak saptamak gerekmektedir.
Sonuç olarak, emekli maaþ baðlatma yaþýna iliþkin olarak halen yürürlükte olan ve
gelecekte girmesi karara baðlanmýþ olan artýþlar, nüfus yaþlanmasýnýn emeklilik sistemi
üzerinde yaratacaðý ek yükü karþýlama yönünde atýlmýþ çok isabetli adýmlar olsa da,
bunlarýn emeklilik sigortasý sunumundan kaynaklanacak açýklarý önlemekte tek baþlarýna
yeterli olmayacaðý anlaþýlmaktadýr. Ancak Türkiye'nin, 1999'u izleyen süreçte, emeklilik
sistemi açýklarýyla mücadele etmek üzere denenebilecek parametrik reform alternatiflerini
büyük ölçüde devreye soktuðu düþünülürse, açýklarý kabul edilebilir seviyede tutmak
üzere kullanýlabilecek ek politikalarýn daha yaratýcý biçimde tasarlanmasý gerekmektedir.
Bunlar arasýnda, sonuç alýnmasý uzun döneme yayýlacak olsa da hem ek prim geliri
yaratma potansiyellerinin büyüklükleri itibarýyla hem de ekonomik ve sosyal geliþmenin
diðer amaçlarýyla da uyumlu olmalarý itibarýyla öncelik verilmesi gereken iki politikadan
birincisinin, kayýt dýþý istihdam ile ciddi, kapsamlý ve sorunun temel nedenlerinin
farkýndalýðýna dayalý bir mücadele yürütülmesi; ikincisinin ise, kadýnlar baþta olmak
üzere eðitim yaþý dýþýndaki gruplarýn iþgücüne katýlma oranlarýnýn yükseltilmesi olacaðý
düþünülmektedir.
119
KAYNAKLAR
Alper, Y (1999). " Yeni Bir Yüzyýla Girerken, Yeniden Yapýlanmanýn Eþiðindeki Sosyal
Güvenlik" ÇÝMENTO -ÝÞVEREN, cilt:13, Sayý:2-3; Mart-Mayýs-1999.
Alper, Y. (2009). Sosyal Güvenlik, Uludað Üniversitesi, Ýktisadi ve Ýdari Bilimler Fakültesi,
Bursa.
Deaton, A. (1985). "Panel Data from Time Series of Cross-sections," Journal of Econometrics,
30(1-2): 109-126.
DPT (2000). VIII. BYKP, Sosyal Güvenlik Özel Ýhtisas Komisyonu Raporu, Ankara-2000.
EHRLÝCH, I.; KIM J. (2005). " Social Security, Demographic Trends and Economic Growth:
Theory and Evidence From The International Experience" NBER, Working Paper, 11121.
120
Ercan, H. (2007). Demographic Trends and Rural-to-Urban Migration in Turkey: Implications
for the Labor Market and Education. Background paper prepared for the World Bank
Youth Employment Study. Eriþim Tarihi: 1 Eylül 2012.
Güner, E. (2011). Sosyal Güvenlik Emeklilik Sisteminde Karar Almaya Yönelik Model
Önerisi. Hazine Müsteþarlýðý Hazine Uzmanlýðý Yeterlik Tezi. Hazine Müsteþarlýðý: Ankara.
ILO (2004b). A Fair Globalisation: Creating Opportunities For All. International Labour
Organisation, First Edition, ILO: Geneva.
ILO (2006). "Social Security for all: Investing in Global Social and Economic Development:
a consultation", Issues In Social Protection, Discussion Paper 16, Geneva,
http://www.globalaging.org/pension/world/2007/ssforall.pdf
ILO (2010), Extending Social Security To All: A Guide Through Challenges and Options,
International Labour Office, Social Security Department, Geneva.
ILO (2011). Economically Active Population Estimates and Projections 1990-2020 (6th
Ed.) http://laborsta.ilo.org/applv8/data/EAPEP/eapep_E.html Eriþim Tarihi: 1 Eylül 2012.
ILO (2011c). Social Protection Flor For a Fair and Inclusive Globalisation, International
Labour Office, Geneva.
ILO (2005). "Social Protection as a Productive Factor", For Debate and Guidance,
Committee on Employment and Social Policy, ILO, Geneva.
http://www.ilo.org/public/english/standards/relm/gb/docs/gb294/pdf/esp-4.pdf
ILO (2011a). World Social Security Report 2010/11: Providing Coverage in Times of Crisis
and Beyond, International Labour Organisation, Geneva.
121
ILO (1989). From Pyramid To Pillar: Population Change and Social Security In Europe,
ILO, Geneva, 1989.
ISSA (2010). "Demographic Changes and Social Security: Challenges and Opportunities",
World Social Security Forum. 30.th ISSA General Assembly, December, 2010.
Sayan, S. (2002). "Turning Potential Retirees into Workers: Pension Reform Act of 1999
and Beyond in Turkey," Middle East Business and Economic Review 38(5): 54-70.
Sayan, S. ve A. Kiracý (2001a). "Parametric Pension Reform with Higher Retirement Ages:
A Computational Investigation of Alternatives for a Pay-As-You-Go Based Pension
System," Journal of Economic Dynamics and Control, 25(6-7): 951-966.
SGK (2010). Ýstatistik Yýllýðý 2010, www.sgk.gov.tr (eriþim tarihi Aðustos 2012)
SGK (2011). Sosyal Güvenlik Kurumu 2011 Ýstatistik Yýllýðý, Sosyal Güvenlik Kurumu,
Ankara.
T.C. HÜKÜMETÝ; ILO, Sosyal Güvenlik Reformu: Özet Raporu, Hizmete Özel, Ankara-
1996.
122
Tansel, A. (2012). 2050'ye Doðru Nüfusbilim ve Yönetim: Ýþgücü Piyasasýna Bakýþ. Türk
Sanayicileri ve Ýþadamlarý Derneði-Birleþmiþ Milletler Nüfus Fonu. TÜSÝAD Yayýn No:
TÜSÝAD-T/2012/11/536, Ýstanbul.
United Nations (2001). "World Public Sector Report: Globalization and The State:2001",
Economic and Social Affairs", New York.
United Nations (2008). Development and Globalisation: Facts and Figures. United Nations
Conference on Trade and Development,
World Bank (1994). Averting The Old Age Crisis: Policies to Protect The Old and Promote
Growth, World Bank Policy Research Report, Oxford University Press (Summary).
123
EKLER
EK-1 Tablolar
124
Ek Tablo 2: 506 Sayýlý Kanuna Göre Sigortalý Olan (SSK'lý) Erkeklerin
4759 Sayýlý Kanuna Göre Emekli Olma Yaþ Sýnýrý ve Zamaný
125
Ek Tablo 3: 5434 Sayýlý Kanuna Göre Sigortalý Olan (ES'li) Kadýnlarýn
4759 Sayýlý Kanuna Göre Emekli Olma Yaþ Sýnýrý ve Zamaný
126
Ek Tablo 4: 5434 Sayýlý Kanuna Göre Sigortalý Olan (ES'li) Erkeklerin
4759 Sayýlý Kanuna Göre Emekli Olma Yaþ Sýnýrý ve Zamaný
127
Ek Tablo 5: 1479 Sayýlý Kanuna Göre Sigortalý Olan (Bað-Kur'lu) Kadýnlarýn
4759 Sayýlý Kanuna Göre Emekli Olma Yaþ Sýnýrý ve Zamaný
128
Ek Tablo 6: 1479 Sayýlý Kanuna Göre Sigortalý Olan (Bað-Kur'lu) Erkeklerin
4759 Sayýlý Kanuna Göre Emekli Olma Yaþ Sýnýrý ve Zamaný
129
Ek Tablo 7: 2926 Sayýlý Kanuna Göre Sigortalý Olan (Bað-Kur'lu) Kadýnlarýn
4759 Sayýlý Kanuna Göre Emekli Olma Yaþ Sýnýrý ve Zamaný
130
Ek Tablo 8: 2926 Sayýlý Kanuna Göre Sigortalý Olan (Bað-Kur'lu) Erkeklerin
4759 Sayýlý Kanuna Göre Emekli Olma Yaþ Sýnýrý ve Zamaný
131
EK-2 Þekiller
132
Ek Þekil 3: 15+ Kurumsal Olmayan Erkek Nüfusu: 55-65+ Yaþ
133
Ek Þekil 5: 15+ Kurumsal Olmayan Kadýn Nüfusu: 35-54 Yaþ
134