You are on page 1of 5

Sosyoloji Notları, Sayı: 6, 2008, s.

51-55

51
Sosyoloji Notları
KÜLTÜREL FEMİNİST TEORİ ve
FEMİNİST TEORİLERE GİRİŞ
Cihat Özsöz*

Giriş
Feminizm, 18. yüzyılda İngiltere’de kadınların uğradığı siyasal ve ekonomik
cinsiyet ayrımcılığına karşı çıkarak, cinsler haksızlıkların bir uygulaması olarak kabul
arasındaki siyasal toplumsal ekonomik eşitliği, edilmektedir (Steeves, 1999: 137).
kadın haklarının genişletilmesiyle sağlamaya Aydınlanmacı Liberal Feministlerin temel
çalışan bir toplumsal harekettir. Feminizm 1789 ortak düşünceleri şu şekilde özetlenebilir;
Fransız devriminin gerçekleşmesi ve devrimin 1- Akla inanç. Wollstonecraft gibi bazı
devam eden süreci içerisinde kadın özgürlüğünün, düşünürlere göre Akıl ve Tanrı neredeyse
kadınların seçme-seçilme, mülkiyet haklarının eşanlamlıdır. Birey, aklı içinde Tanrısal
savunulması biçiminde kendini gösterdi. bir kıvılcım barındırır, bu kişinin
Feminizm kavramı 1890’larda özellikle vicdanıdır. Frances Wright ve Sarah
kadınlara oy hakkı verilmesi, kadınların eğitim ve Grimké gibi feministler, gerçeğin en
çalışma haklarına sahip olmaları için kampanya güvenilir kaynağının herhangi bir yerleşik
yürüten kadınlar ve erkekler için kullanılıyordu. kurum ve gelenek değil, bireysel vicdan
Feminist teori içinde bu dönemden 1968 sonrasına olduğunun göz önünde tutulması
kadar olan dönem “birinci dalga” 1968 sonrası gerektiğini belirtirler.
dönem ise “ikinci dalga” olarak 2- Kadının ve erkeğin ruhları ile akılcı
adlandırılmaktadır. Özellikle ikinci dalga yeteneklerinin aynı olduğu inancı. Başka
feminizm geniş bir tabana yayılmış ve sosyoloji yi bir deyişle kadınların ve erkeklerin
de önemli şekilde etkilemiştir. Bu süreçte ontolojik olarak benzer oldukları inancı.
kadınların yaşamlarına eğilen araştırmalar artış 3- Toplumsal değişme ve toplumun
göstermiş, toplumsal cinsiyet, ataerkillik ve dönüşümüne etki etmenin en iyi yolunun
cinsiyet rolleri gibi kavramlardan yararlanılarak eğitim –özellikle eleştirel düşünebilmek
cinsiyetlerin eşitsizliği hakkında kuramlar için eğitilmek- olduğuna inanç.
geliştirilmiştir (Olgun, 2003: 4). Kültürel 4- Bireyin diğer bireylerden ayrı olarak
Feminizme geçmeden önce, karşılaştırmalı bir gerçeği arayan, akılcı ve bağımsız bir
değerlendirme yapılabilmesi için diğer feminizm aktör olarak hareket eden ve haysiyeti
türlerini kısaca özetlemek faydalı olacaktır. bağımsızlığına bağlı olan yalnız bir varlık
olduğu görüşü.
Aydınlanmacı Liberal Feminizm 5- Sonuç olarak aydınlanma kuramcıları,
Mary Wollstonecraft, Frances Wright ve “doğal haklar doktrini”ne bağlı
Sarah Grimké gibi feminist düşünürlerin kalmışlardır. Önemli birçok kuramcı
eserleriyle adını duyuran Aydınlanmacı Liberal kendilerini siyasi haklarla ilgili taleplerle
geleneğin problem olarak gördüğü şey siyasal sınırlandırmamakla birlikte, 19. yüzyıl
sistemlerdir. Locke, Kant, Mills ve Rawls gibi kadın hareketi esas olarak bu talepler
isimler tarafından açıklanan siyasal felsefe, özellikle de oy verme hakkı üzerinde
durmuştur (Donovan, 2005: 27-28).
* Aydınlanmacı Liberal gelenek, siyasal ve
Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Yüksek Lisans
Öğrencisi
sosyal düzendeki ataerkil kabullerin kadınları çok
52
Sosyoloji Notları
özel bir alana hapsedip onları işlevsiz hale görünen bütün metotlar temelde erkeğin çıkarını
getirdiğini, yasal düzenlemeler ve eğitim yoluyla daha fazla gözetmektedir (Olgun, 2003: 5).
kadınların, ontolojik olarak eşit oldukları Tüm bu eşitsizliklerden dolayı kadınlar
erkeklerle aynı haklara sahip hale getirilmesi kendilerini bastırılmış bir sınıf ya da kast olarak
gerektiğini söylemektedir. Kadınlar eğitim görmeli ve erkeklere karşı, kadınların tarzında bir
hakkını elde ederek ilk olarak kendi konumlarına toplum oluşturmak için, birlikte savaşmalıdır
eleştirel bakabilme yeteneklerini geliştirmeli ve (Donovan, 2005: 268-269).
seçme-seçilme hakkını da kazanıp hem kendi Dorothy Smith özelde sosyal bilimler,
özgürleşmelerini hem de sistemin ataerkil genelde yaşamın tüm alanlarında varolan ataerkil
eğilimlerinin yıkılmasını sağlamalıdırlar. İkincil eğilime çözüm olarak ‘kadınların sosyolojisi’ni
konumdan kurtulma yolundaki bu fikirler tüm (women’s sociology) önermektedir. Radikal
Aydınlanmacı Liberal Feministlerin buluştuğu eleştirinin türlerinden olan bu yaklaşım üç temel
noktadır (Demir, 2003: 8). amaç içerir;
Bu gelenek toplumsal cinsiyet 1- Varolan metodolojik kabulleri ve
farklılıklarının psikolojik kökenlerine pratikleri, yerlerine feminist metodolojiyi
eğilmemekte, rasyonel argümanlar yoluyla koyacak şekilde eleştirmek.
çözülebilecek bir irrasyonel önyargı meselesinin 2- Pozitivist bilimin, epistemolojik
varolduğuna inanmaktadırlar (Steeves, 1999: varsayımlarını sorgulamak.
137). Aydınlanmacı Liberal Feminizmin bu tavrı 3- Ataerkil ve pozitivist yaklaşımlardan
çözümün incelenen her birimi eşitmiş gibi kabul soyutlanmış özgür bir feminist bakış açısı
eden geleneksel toplumbilimi araştırma (standpoint) inşa etmek.
metotlarını kabul etmelerine yol açar. Radikal Bu amaçlar doğrultusunda yapılması
feministler ise bu metotların da eril önyargılarla gereken şey bilginin üretimindeki epistemolojik
şekillendiği eleştirisini getirmektedirler (Steeves, bağlantıları ayıklamak, pozitivist yaklaşımın inkar
1999: 138). ettiği gündelik deneyimleri ve siyasal
uygulamaları hesaba katmaktır (Turner, 2003:
Radikal Feminizm 255-259).
Radikal Feminizm, Liberal geleneğin Radikal Feminizmin medya çalışmaları
“ontolojik eşitlik” kabulüne taban tabana zıt bir bağlamındaki görüşü ise evrensel erkek
iddiayla konuya yaklaşır. Bu geleneğe göre kadın tahakkümünü varsayması ve bir çözüm olarak
ve erkek doğuştan farklıdır. Erkek her zaman ayrılıkçılığı amaçlamasıyla doğru orantılı olarak
kadını boyunduruğu altına almaya çalışır. Bu ayrı işlemcilere, kanallara ve izleyicilere sahip
durum karşısında kadınların yapması gereken şey feminist bir basına ihtiyaç olduğudur (Steeves,
erkeğe ihtiyaç duyulmayan bir dünya için her 1999: 135).
anlamda birbirlerine yönelmeleridir. Kadınların
her alanda ikinci konuma itildiğini söyleyen Marksist Feminizm
Radikal Feministler, özel olarak pornografi Marksist Feminizm, kadınların
konusuna önem vermişlerdir. Pornografinin ezilmesiyle ilgili olarak maddi bir temel
kadının ikincil konumda tutulması için önemli bir saptamaya, üretim tarzları ya da kapitalizm ile
araç olduğunu iddia etmektedirler. kadınların statüsü arasında bir ilişki bulmaya
Bu gelenek erkek egemenliğinin, çalışmaktadır. Bir başka deyişle üretim alanları ile
kapitalizmin doğurduğu bir problem olmadığını, yeniden üretim alanı Marksist düşüncede sadece
yukarıda da belirttiğimiz gibi erkeğin doğuştan biyolojik üretmeyi değil, esas olarak kadınlar
itibaren kadını kendine hizmet etmeye zorlaması tarafından yapılan işlerle, işçilerin işlevsel
sonucu ortaya çıktığını (yani her zaman kalmalarını sağlayan tüm işler arasında bağlar
varolduğunu) belirtmektedir. belirlemeye çalışır (Donovan, 2005: 147-148).
Çözüm olarak kadın kadına ilişkiler, Sorunun kaynağını sınıfsal baskıda gören
erkeksiz üreme yollarının araştırılması ve bu gelenek yönetici sınıfın dayattığı hakim
erkeklerin hormonlarına yapılacak bir ideolojiye vurgu yapar. Aydınlanmacı Liberal ve
müdahaleyle çocuk emzirebilecek hale gelmeleri (Sosyalist gelenekten farklı olarak) Radikal
gibi argümanlar sunan Radikal gelenek, kadın geleneğe muhalefet niteliğinde belirlemeler içerir
erkek eşitliğini sağlamaya çalışan bütün (Steeves, 1999: 149). Özellikle Engels’in
toplumbilimsel metotların eril önyargılar “Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni”
içerdiğini düşünür. Yani bu uzlaşma sağlayıcı gibi eserinde, Marx’ın görüşleri çerçevesinde
şekillendirdiği aile olgusu, bu geleneğin önemli
53
Sosyoloji Notları
argümanlarındandır. “Tek eşlilik, önemli gerektiğini ve bu alandaki davranışlarıyla kadının
servetlerin bir elde –bir erkek elinde- farklılaştığını söyler. Bu anlamda kadın ne
toplanmasından ve bu servetlerin başka hiç aşağılık, ne de üstündür, yalnızca farklıdır
kimseye değil, bu adamın çocuklarına kalması (Donovan, 2005: 239).
isteğinden doğdu” diyen Engels, iktisadi Mary Daly ise kadınların ilk olarak
üstünlüğü elinde bulunduran erkeğin, kadına karşı içselleştirdikleri ötekilik ideolojisinden
da üstün konuma geldiğini belirtir (Akt: Demir, kurtulmaları gerektiğine vurgu yapar. Bu uğurda
2003: 9). “görme” ve “olma” cesareti gösteremeyip, hiç
Marksist Feminizm bu noktada (Sosyalist olma riskini göze almayıp, kötü kaderi kabullenen
feminizmle birlikte) sınıfsız toplumun, kadının kadınların zaten varolamadıklarını, evdeki role
özgürleşmesi için vazgeçilmez olduğunu savunur saplanarak, yaratıcılığa giden geçide
ve praxis olarak da “bilinç yükseltme” nosyonuna ulaşamadıklarını belirtmektedir (Donovan, 2005:
(yani devrimci bilince ulaşmaya) vurgu yapar. 244).

Sosyalist Feminizm Freudcu Feminizm


Marksist teoriyle aynı kaynaktan beslenen Freud’un toplumsal olarak belirlenmiş
bu gelenek, Radikal Feminizmin toplumsal yetişkinlik rolüne doğru gelişim süreciyle ilgili
cinsiyet eşitsizliği vurgusunu paylaşır. İdeoloji belirlemeleri ve aile içinde kadın ve erkek
noktasında Marksist Feminizmden farklı olarak rollerini irdelediği aykırı çalışmaları feminist
kitle kültüründeki ideolojik dışavurumların görece çalışmalar için önemli bir kaynak olmuştur.
özerkliğini varsayar (Steeves, 1999: 149). Ancak bu gelenek kadını erkek için varolan bir
Sınıfsal baskının önemini yineleyen bu nesne konumuna getiren Freud’a ciddi eleştiriler
gelenek ataerkilliğin de en az sınıfsal baskı kadar getirmiştir.
önemli olduğunu vurgular. Marksist yaklaşımın Freud’un “anatomi kaderdir” anlayışına
kadını hem evde hem de işyerinde baskı altına saplanan biyolojik determinizmi en çok eleştiri
alan ataerkilliği ve ücret karşılığı olmayan kadın alan noktadır. Buradan yola çıkarak Freud kadını
emeğini açıklamada yetersiz olduğunu savunur. boyun eğmesi gereken olarak tanımlamıştır.
Ayrıca Aydınlanmacı Liberal geleneği kendini Freud’a getirilen eleştirilerin dayandığı temel
gerçekleştirme kisvesi altındaki bireyselcilikten nokta, Radikal feministlerin de işaret ettiği, eril
dolayı eleştirir ve kolektif yararlara yönelir. önyargılara dayalı bilimsel yöntem eleştirisidir.
Sosyalist Feminizm kadınların özgürleşme Freud’un belirlemelerini biyolojik
yolunda (sosyalist sol gruplar gibi) destekçi gerekçelere değil de toplumsal baskı ve
siyasal gruplara ihtiyacı olduğunu, bu anlamda yönlendirme mekanizmalarına dayandırdığımızda
ayrılıkçı olmamak gerektiğini savunur. Toplumsal daha sağlıklı sonuçlara ulaşırız. Kate Millet,
cinsiyete dayalı eşitsizliklerin çözümü için de Freud’un tam da bu noktada tıkandığını iddia
psikanalitik teorinin yeniden formüle edilmesi etmektedir (Donovan, 2005: 198).
gerekliliği Sosyalist geleneğin önemli
argümanlarındandır (Steeves, 1999: 150-151). Kültürel Feminizm
Kadını “farklı” olarak tanımlayan
Varoluşçu Feminizm teorilerden olan Kültürel Feminizm, kadına kişisel
Hegel ve Sartre’dan beslenen Varoluşçu güç, gurur ve kamusal yenilenme kaynağı olarak
Feminizm ilk olarak Simon de Beauvoir’in bakar. Siyasal değişimden ziyade kültürel
belirlemeleriyle dikkat çekmiştir. Ataerkil düzenin dönüşüme odaklanan bu gelenek, dönüşümün
erkeği özne ve mutlak, kadını da öteki konumuna anaerkil bir yapıya doğru gerçekleşmesi
iten tavrı de Beauvoir tarafından eleştirilmektedir. gerektiğini savunur, yani; dişil etki ve değerler
Bu anlamda düşünür, ataerkil toplumda kadının aracılığıyla yönlendirilen kadın toplumu görüşü
yegane alanı olan evi ve ev işlerini eleştirir. Ona (Donovan, 2005; 70).
göre kadın bu (sözde) sorumlulukları yerine Margaret Fuller’in 1845’te yazdığı “19.
getirerek öteki kimliğini yeniden üretir. Kendi Yüzyılda Kadın” eseriyle şekillenen Kültürel
sınırlı alanındaki davranışlarıyla özne olduklarını Feminizm, aydınlanmanın mekanik bakışının
düşünen kadınlar, kendilerini “erkeklerin onları yerine duygusal, sezgisel bilgiye vurgu yapar
öteki konumunu benimsemeye zorladığı bir (Donovan, 2005: 71). Kadını bu bilgiye ulaşmada
dünyada yaşar bulurlar” (Donovan, 2005: 233). doğal yeteneği olan bir varlık olarak tanımlayan
Kathryn Allen Rabuzzi ise bu sınırlı alanı Fuller, kadınlığın gelişmesinin, toplumu da
süregelen dişil kültürün alanı olarak görmek radikal olarak değiştireceğini iddia etmektedir.
54
Sosyoloji Notları
tavırlarını despotizm olarak tanımlayan Gilman
“Kadınların sezgileri daha hızlı ve doğrudur. şunları söylemektedir;
Genellikle normal kadınların tüm bunları
şaşmaz bir muhakeme ile kavrayıp tasvir Erkek ‘ailenin reisi’ sayılır, ev ona aittir, onu
ettiklerini görürsünüz. Çok akıllı erkeklerin korur ve geri kalan dünya, eskiden olduğu gibi
ortamdaki değişiklikler karşısında tamamen diğer erkeklerle rekabet edeceği geniş av ve
aptallaştıklarını ve çevrelerindeki hayat savaş alanıdır(Akt: Donovan, 2005: 97).
tarzlarını birbirine bağlayan görünmez
bağları fark edemediklerini görürsünüz.” Gilman’ın ‘Yuva’ (The Home) eserinde
(Akt: Kayhan, 1999: 38) derinlemesine ele aldığı ve eleştirdiği bu aile
anlayışının özellikleri şu şekilde sıralanabilir;
Kadın ve erkeği iki kutup olarak kabul • Kadınlar hane içinde erkeğin malıdır, ilk
eden bu gelenek, bu iki kutbun uyumlu bir iç içe ve tek amaçları erkeğe haz vermektir
geçiş yaşamaları halinde, kadınlığın doğal olarak (yani nesneden daha az değerlidirler).
kültürleri kadınlaştıracağını iddia eder. Bu, “bitki
• Aile ilişkilerine ilişkin her kanun ve
benzeri letafetin” uyumlu, huzurlu kuralının
gelenek eril bakış açısından düzenlenir.
geçerli olması, alkol ve uyuşturucu kullanarak öze
• Aynı bakış açısından kadınların erkeklere
karşı uygulanan şiddet ile yiyecek için hayvanları
hizmet etmesi gerektiği fikri doğar.
katletmek de dahil olmak üzere her alanda
uygulanan şiddete son vermek anlamına • Kadını bir mal gibi sahiplenen ve vahşice
gelmektedir (Donovan, 2005: 77). Görüldüğü gibi kıskanan erkek onu bin türlü kuralla
Fuller (ve dolayısıyla Kültürel Feminizm) kuşatır.
dünyadaki iyileşmeyle kadının özgürleşmesi • Erkek her türlü sosyal ilişki ve hayata
arasında doğrusal bir ilişki olduğunu sahipken, kadın o kadar sakınılmıştır ki
söylemektedir. bu onun insanca gelişmesini
Kültürel Feminizmin en önemli çıkışı, engellemiştir.
Hıristiyanlığın ataerkilliğine sert eleştiriler getiren Gilman tüm bu sorunların çözülmesi için
Matilda Joslyn Gage’in “Kadın, Kilise ve Devlet” ev hayatında radikal bir değişimin gerçekleşmesi
eseri ile Stanton’ın “Kadının İncili” ve gerektiğini belirtmektedir. Bu değişim ev içi
“Anaerkillik” eserleridir. Stanton bu eserlerinde işlerin meslekleştirilmesiyle mümkündür
dinin eril olmadığını, kutsal kitaplarda Tanrı’nın (Donovan, 2005: 98-102). Gilman ‘Herland’
iki cinsiyetli olduğunu iddia etmektedir. Stanton isimli romanında çocuk yetiştirmek de dahil her
ayrıca antropolojik verilere dayanarak geçmişte işin mesleğe dönüştüğü, tüm atıkların geri
dünyada anaerkil bir yaşam sürüldüğünü, şu an dönüştüğü ve anaerkilliğin hakim olduğu bir
ataerkil evrenin yaşandığını ve varılacak yerin ütopya kurarak bu teorisini bir nevi pratiğe
“amfiarki” (iki cinsiyetli), yani eşitlikçi bir dökmüştür.
yönetim biçimi olduğunu belirtir. Matilda Joslyn Bunların yanı sıra Gilman, erkeklerin
Gage de, Fuller gibi, kadınların kendilerine has yarattığı ‘ölüm ve öteki dünya’ temelli din
sezgisel bir yeteneği olduğuna inanmaktadır anlayışının karşısına, kadınların yarattığı
(Donovan, 2005: 81-89). ‘olumlayıcı’ din anlayışını koyar. Ona göre;
Darwin’in evrim teorisinden yola çıkarak doğurma özelliğine sahip olan kadınlar, daha
Kültürel Feminizmi devam ettiren Charlotte olumlu ve farklı bir dünya görüşüne olanak
Perkins Gilman bu teorinin eril yönlerine sağlarlar.
eleştiriler getirerek kadının bağımlı kılınmasına 1918’de Zürih’te düzenlenen Uluslararası
(yani ayrımcılığa) karşı çıkmıştır. Bu anlamda, Kadın Konferansı, Kültürel Feminizmin sesinin
örneğin; kadın aklı diye bir şeyin olmadığını, iyiden iyiye duyulduğu ve sürekli savaşan eril
beynin cinsel bir organ olmadığını vurgular. Diğer yapıya karşı ortak kadın çıkarları ve değerleri
feministlerin, kültürün ataerkil bir yapıyı altında birleşen kadınların gövde gösterisi yaptığı
yansıttığı fikrini paylaşan Gilman, sürecin yer olmuştur. Bundan sonra Kültürel Feministler
anaerkil bir yapıya doğru evirildiğini iddia eder siyasal alandaki kararlarla ilgili mücadelelere de
(Donovan, 2005: 90-95). girişmişlerdir (Donovan, 2005: 121-122). Bu
Gilman ayrıca ailenin ekonomik bir birim doğrultuda kadınların eğitim seviyelerini
olarak kabul edilmesini eleştirmiş ve kadınların bu yükseltmeleri, kamusal alana dahil olmaları ve
kabuller doğrultusunda özel alandan yoksun böylece mücadele güçlerini arttırmaları
bırakıldığını belirtmiştir. Erkeğin evdeki gerekmektedir (Yüksel, 2003: 97).
55
Sosyoloji Notları
Ancak Kültürel Feministler, Liberal
Feministlerle önemli bir noktada ayrılırlar.
Liberaller askerlik hizmetini, kadınların kamusal
hayata eşit olarak ortak olmaları bağlamında, Kaynakça
kadınlar için de uygun görmektedirler. Ancak DEMİR, İsa (2003) Liberal, Marksist ve Radikal Feminist
Söylemler, Sosyologos, Sayı 2, Sayfa 7-10, Konya
savaşan ataerkil yapıya tepki koyan Kültürel DONOVAN, Josephine (2005) Feminist Teoriler, Çev. Aksu
Feministler bu fikre karşı çıkar. Onlara göre Bora-Meltem Ağduk Gevrek-Fevziye Sayılan, İletişim
feminizm kadınların değerler sisteminin Yayınları, İstanbul
barışsever karakterinden köklenir (Donovan, KAYHAN, Fatma (1999) Feminizm, İZM’ler Dizisi, BDS
Yayınları, İstanbul
2005: 127). OLGUN, Cem Koray (2003) Feminist Teoriler, Sosyologos,
Cinsel özgürlük kavramı, Kültürel Sayı 2, Sayfa 4-6, Konya
Feministlerin ele aldığı bir diğer önemli STEEVES, Leslie (1999) Feminist Teoriler ve Medya
kavramdır. Kültürel geleneğe göre; ataerkil Çalışmaları, Medya İktidar İdeoloji, Der. ve Çev. Mehmet
dünyada cinsel bir meta olarak görülen kadının Küçük, Ark Yayınları, Ankara
TURNER, Jonathan H. (2003) The Structure of Sociological
kendi vücudu üzerinde tamamen tasarrufta Theory, Thomson-Wadsworth, Belmont/California
bulunabilme hakkı olmalı ve doğum kontrolü, YÜKSEL, Murat (2003) Feminist Hukuk Kuramı ve Feminist
kürtaj gibi uygulamaların kullanımı tamamen Düşünce Teorileri, Beta Basım Yayım Dağıtım, İstanbul
kadınların isteğine bağlanmalıdır. Eşcinselliğin
doğal bir olgu olarak kabul edilmesi ve serbest
bırakılması gerektiğini savunan ilk gelenek
Kültürel Feminizmdir (Yüksel, 2003: 93).
Çağdaş Kültürel Feministler ise anaerkil
yapının, otomatik olarak iyileşme getireceği
fikrine katılmazlar. Seleflerinden farklı olarak
kadınlar arasındaki barış yanlısı ve reformcu
yapının sistemleştirilip öğretilmesi gerektiğini
söylerler (Donovan, 2005: 126).
Bugün, 19. yüzyıldan daha karmaşık bir
biçime ve politik bilince sahip olmasına rağmen
Kültürel Feminizm kuram olarak en önemli
geleneklerden birisidir (Kayhan, 1999: 39).

You might also like