You are on page 1of 6

Hologram Sanat

Modern çağın ve teknolojinin getirdiği yeniliklerle hem sanat alanında hem de diğer
alanlarda, devinim sürecinde olan devrim niteliğinde yeni teknikler var olmaya başlamıştır.
Gerek sanat alanında gerekse diğer alanlarda da hologram/holografi bu yeniliklerden birisi
olmuştur. Dünya çapında tarihsel sürecinin başlangıcı 1960’lar olsa da sanat alanında
varlığını hissetmemiz 1980’leri bulmuştur. Fakat bu sanat alanındaki tarihsel süreç tıpkı diğer
birkaç yeniliklerde olduğu gibi kabul görme olayında sancılı bir zaman dilimi geçirmiştir.
Hologram tarihindeki ilk örnekler ticari amaçlarla yapılmış olsa da, zamanla sanatla da iç içe
geçmeyi başarmıştır.
Öncelikle hologram ve holografinin ne olduğu ile alakalı tanım ve açıklama, bu dalı iyi
anlamamıza bir temel oluşturacaktır.
Hologram, köken olarak Yunanca holos (bütün, tam) ve gramma (harf, yazı) kelimelerinin
birleştirilmesiyle oluşturulmuş, tam kayıt, tam haber ya da eksiksiz mesaj anlamlarına gelen
bir sözcüktür.
Bir diğer tanımlama ise;
“Hologram herhangi bir nesnenin, objenin lazer fotoğrafıdır. Hologramların en güzel özelliği
sadece çok güzel ve etkileyici olmaları değil, aynı zamanda da ileri teknoloji ürünü
olmalarıdır. Hologramlar her biri ışığı farklı şekilde yansıtan bir görüntünün katmanlara
ayrılmış halleridir. Hologram iki ayrı lazer ışınının bir araya gelerek oluşturduğu üç boyutlu bir
fotoğraftır.”
“Hologram elde edilmesini sağlayan işlemler dizisine holografi denmektedir. Özellikle ışık,
ses, elektronlar ve lazer üzerine yapılan araştırmalar sonucu geliştirilen holografi; fizik,
kimya, mühendislik gibi pek çok alanı içinde barındıran bir tekniktir. Bu teknik ile ortamdaki
sesin ya da ışığın tüm fiziksel özelliklerinin kaydedilmesi, depolanması ve yeniden yapımı
yani başka bir zamanda veya yerde tıpatıp tekrar oluşturulması amaçlanmaktadır”
1947 yılında, tekniği ilk bulan ve holografi (holography) adını veren, elektrik mühendisi ve
fizikçi Macar bilimci Dennis Gabor (1900-1979)’dur.
Bir çok çeşidi bulunan hologramın, kullanım alanları da değişiklik gösterir. Bu makale
hologramın sanatsal ifade biçimini konu almaktadır.
Holografi, sanatsal açıdan büyük bir potansiyele sahip olsa da başlangıçta büyük bir kesim
tarafından bir optik merak, bir göz yanılması ya da bir hile aracı olarak nitelendirilmiş ve
sanat dünyasında kabul görmemiştir. Ayrıca lazerin askeri bir silah, güç ve propaganda aracı
niteliğinin olması da üretiminde lazeri kullanan holografinin sanatsal bir araç olarak
değerlendirilmemesinde etkili olmuştur. Bilim kurgu romanlarında, televizyon gösterilerinde
ve popüler filmlerde lazerin yok edici bir silah olarak gösterilmesi yolu ile holografinin şiddet
ve baskı ile olan birliğinin propagandası yapılmıştır. Bununla birlikte şirketlerin silah üretmesi
ve askeri endüstrinin gücünün artarak büyümesi de bu teknolojiye sanatsal açıdan kuşkuyla
bakılmasını sağlamıştır. 1990’lı yıllara gelindiğinde bile hâlâ doğru olmayan bağlantılar
kurulmaktadır. Sara Selwood 1991’de yazdığı bir yazıda, holografinin çıkış noktasının askeri
araştırmalar olduğunu ve bu sebeple askeri eylemlerdeki malzemeyi ima ettiğini yazmaktadır.
Diğer yandan holografi çoğu zaman fotoğrafçılığın bir dalı ya da ışık sanatı kapsamında ele
alınmıştır. Bu sebeplerden ayrı bir sanat dalı olarak görülmesinde tereddütler olmuştur.
Holografinin hangi sanatsal kategoride değerlendirilmesi gerektiği hususunda 1970’li yıllar
boyunca bir belirsizlik yaşanmıştır. Bu yıllarda özellikle resim, heykel, fotoğraf ve holografi
arasında çekinik bir durum ortaya çıkmış yalnızca halk değil sanat eleştirmenleri de bu dört
alanın estetik içerikleri ve kullanım alanları hususunda kararsız kalmıştır. Hologramın fotoğraf
ile büyük benzerlikleri olsa da, büyük farkları da mevcuttur. Graham Saxby, bu farkı şu
sözlerle ifade etmektedir:
“Kuşkusuz, hem fotografi hem de holografi, fotografik film veya plakalardan yararlansa da
her ikisinde de görüntü tamamen farklı bir şekilde üretilmektedir. Bir kamera objektifinin basit
ışın şeması ve temel geometriyi kullanarak optik görüntüyü nasıl ürettiği gösterilebilir ama bir
holografik görüntü, kırınım ve girişim kavramlarını ve dalga olayını açıklamak zorundadır.”
Girişim: Ahenkli iki dalganın üst üste binmesi. Aydınlık ve karanlık alanlardan oluşan bir
desen ortaya çıkar.
Koherans (Ahenk): İki dalganın faz farkının zamandan bağımsızlığı. Dalgaların girişim
yapabilme özellikleri.
Kırınım: Işığın bir engeli geçerken yön sapmasına uğraması, öyle ki; ışık engelin geometrik
gölgesi bölgesine geçebilir ve engelin geri tarafına konulmuş bir ekranda girişim
oluşturulabilir : Kırınım desenleri oluşur.
Fotoğraf ve holografi teknikleri arasında prensip bakımından çok büyük bir fark
bulunmaktadır. Fotoğraf tekniğinde, görüntü iki boyutlu bir dağılım olarak kaydedilir, optik bir
mercek yardımı ile cismin görüntüsü elde edilir. Hologram tekniğinde ise cismin optik olarak
meydana getirilmiş görüntüsü değil, cisim dalgasının kendisi kaydedilir. Bu kayıt uygun
şekilde yeniden aydınlatıldığı zaman orijinal cisim dalgasını tekrar meydana getirmek
mümkündür.
Holografi, cisimlerden gelen dalgalardaki bilgi belirli bir şekilde depo edip bu bilgide hiçbir
kayıp olmadan tekrar ortaya çıkartmayı sağlayan bir tekniktir.
Işık kaynağından çıkan ışık demeti yarısaydam bir aynayla ikiye bölünür. Bir bölümü
aynadan yansıyarak doğrudan fotoğraf filmine ulaşır. Öbürü de aynanın içinden geçerek
nesneyi aydınlattıktan sonra gene filmin üzerine düşer. Ama nesnenin çeşitli noktalarından
yansıyarak ve kırılarak gelen bu ışık demeti ile doğrudan aynı anda ulaşamayacağı için, bu
iki demet arasında faz farkı ortaya çıkar. Bu ışık demetlerinin fotoğraf filmi üzerindeki girişimi,
iç içe geçmiş parlak be karanlık çizgilerden oluşan çok karmaşık bir ağ çizer. Girişim
saçakları denen bu çizgiler ne çıplak gözler görülebilir ne de film banyo edildiğinde bildiğimiz
bir fotoğraf görüntüsü oluşturur. Hologram bu aşamadayken yalnızca gri renktedir ama
hologramı eş fazlı bir ışıkla arkadan aydınlatıp karşıdan baktığımızda aynı nesneyi 3 boyutlu
olarak görürüz. Hologramın fizikteki kullanım alanı çok küçük noktalara odaklanabilen lazer
ışınlarını kullanarak pek çok basılı belgenin son derece küçük yüzeylere kaydedilebilmesini
sağlamasıdır.
Beyaz ışık hologramını bulan ve geliştiren kişi A.B.D’li elektrik mühendisi Prof. Stephen A.
Benton, Benton Holografisi olarak adlandırılan çalışmaları gerek bilimsel gerek sanatsal
gerekse ticari alanda önemli gelişmeleri beraberinde getirmiştir. Geçirgen beyaz ışık
hologramları da sanatçı ve tasarımcıların dikkatini çekmiştir. Özellikle geçirgen beyaz ışık
hologramları günışığında görülebilir ve duvara asılabilir olması sebebiyle holografinin
sanatsal potansiyelinin artmasında önemli bir rol oynamıştır. Böylelikle sanatçılar, sadece
lazerle görülebilen hologramları yapmak yerine günışığında görülebilen hologramları
sanatsal bir araç olarak kullanabilmeye başlamıştır.
Holografinin çok derin imaları olan potansiyel bir sanat malzemesi olduğunu keşfetmeye
başlayan küçük bir grubun içinde yer alan isimlerden biri İngiliz holografi sanatçısı Margaret
Benyon’dır. Benyon’ın, 1963-1964 yılları arasındaki erken dönem resimlerinde holografiye
dayalı girişim desenleri yer almaktadır. Ona göre bu resimler; Rönesans perspektifi ve
geleneksel yanılsaması dışındaki bir teknikle yapılmıştır. Sanatçı o yıllarda holografinin iki
boyutlu yüzeyin üç boyutlu yeniden yapımına sahip olmasından ötürü resim ve heykel
arasındaki bağlantı ile de ilgilenmeye başladığını söylemektedir.
Benyon, 1969-70 yıllarında holografiyi geniş bir halk kesimine tanıtmak amacıyla sıradan
nesne, meyve ve yiyeceklerden holografik ölü doğa serisi üretmiştir.
Margaret Benyon, erken dönem holografi çalışmalarını tanımladığı makalesi; Bir Sanat
Malzemesi Olarak Holografi başlığı ile 1973’te Leonardo’da yayımlanmıştır. Benyon bu
makalede holografinin sanatta kullanılabilecek yeni bir malzeme olduğunu, holografiyi
kullanarak yaptığı çalışmaları ve hologramların sanatsal bir çalışma olarak kabul edilmesi için
galeri ve enstitüleri ikna etme çabalarını anlatmaktadır.
Holografi sanatçısı olmayan ancak sanatsal üretimlerinde bir malzeme çeşitliliği olarak
hologramı kullanan sanatçılar da vardır. Bu sanatçılardan ilki A.B.D.’li sanatçı Bruce
Nauman’dır (d.1941). Nauman, 1968-69 yıllarında iki hologram serisi üretmiştir. Kendi
yüzünü ve bedenini de kullandığı bu seriler:
- A’dan K’ye on hologramdan oluşan İlk Hologram Serisi: Yüz Yapımı (A-K) ve
- A’dan J’ye onbir hologramdan oluşan İkinci Hologram Serisi: Tam Figür Pozları (A-J)’dır.
Holografinin bir çok çeşidi olmasına rağmen holografik sanatta sıklıkla kullanılan hologram
çeşitleri - yansıma, Denisyuk, geçirgen, gökkuşağı, geçirgen beyaz ışık, atımlı lazer, çok
kanallı, 3600 hologram ile holografik stereogram ve interferogram - ile bu sanata özgü
üretilen terimler ortaya çıkmıştır.
Bunlar ;
1. Holografik portre (holographic portraiture)
2. Bileşik hologram (composite hologram)
3. Holomontaj (holomontage)
4. Çevresel holografi (environmental holography)
5. Holografik yerleştirme (holographic installation)
6. Gölgekayıt (shadowgram) = holofotogram (holophotogram)
7. Holoresim (holopainting)
8. Resimsel holografi (pictorialist holography)
9. Holoheykel (holosculpture)

Bu çeşitleri Türkçeye çeviren kişi de hologram sanatçısı Vildan Işık’tır. Kendisi çeşitleri
Türkçeye çevirmiş ve uygunluğunu Bilkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Levent Onural’le teyit
etmiştir.
Holografik Portre

Sürekli dalga lazeri ile holografik stereogram portreler ya da atımlı lazerle holografik portreler
elde edilmesi mümkündür. Özellikle canlı ve hareketli nesnelerin kaydında kullanılan atımlı
lazerin geliştirilmesi ile canlı modelden holografik portre kaydı artmıştır.

Bileşik Hologram
Muhtelif şekillerde sıralanarak veya bir şeye ilave edilerek biçimlendirme yoluyla meydana
getirilen , duvara asılabilen ya da üç boyutlu hologram çeşidine denir.

Holomontaj

Holografik üretim sürecinde yapılan çeşitli müdahalelere verilen ad. Fotomontajdan


esinlenilip üretilmiş bir ad olan holomontaj, holografinin üretim sürecindeyken çeşitli
müdahale ve manipülasyonlarla sanatsal işlevi olan bir esere dönüştürme sürecidir.

Holografik Yerleştirme

İçine yerleştirilen holografik görüntülerle alanın bütünleştirildiği sanat yapıtlarını ifade


etmektedir.

Çevresel Holografi

Halka açık ve peyzaj ürünü olan çalışmalardır. Görsel görünüşü ve uzamsal duruşundan
ötürü çevresel holografi, holografik yerleştirme olarak da düşünülebilir.

Gölgekayıt

Arkadan aydınlatmalı holografilerin kaydının alınmasıdır. Benyon’un 1970’de yaptığı Sıcak


Hava isimli çalışması; arkadan ışıklandırmanın kullanıldığı ilk hologramlardan biridir. Bu
hologram, bir elin ‘gölge’sini üç boyutlu siluet olarak bir vazo ve içinde sıcak bir sıvı olan
buharlı bir kap ile birlikte göstermektedir. 1973’te Benyon bu çalışmasını; hologram olmayan
(non-hologram) olarak tanımlamıştır. Ancak Amerikalı holografçı Rick Silberman bu tekniği
yeniden isimlendirerek gölgekayıt (shadowgram) demiş ve sanatçılar tarafından bu isim
yaygın olarak kullanılmaya başlamıştır.
Holoresim

Resim, desen, kolaj v.b. gibi biçimsel resim çalışmalarda, holografik görüntülerin resim gibi
kullanılmasına holoresim denmektedir.

Resimsel Holografi

Holografik çalışmanın her türlü görünüşü değiştiren el ile müdahale etme olayına verilen ad.
Resimsel terimi, 20.yy’da başlayan resimsel fotoğrafi’yi kaynak almaktadır.

Holoheykel

Hologram ve heykelin bütünleştirildiği ya da bir heykel formu olarak hologramların ve


hologramatik ışık alanlarının kullanıldığı sanat çalışmalarını ifade etmektedir.

Sonuç ;
Dünya çapında 1960’larda ortaya çıkan, 1980’lerde ise sanatsal bir ifade biçimi olarak kabul
gören hologram, ülkemize 1990’larda adım atmıştır. Fakat çok az sanatçı tarafından bilinen
bu sanat dalı, ülkemizde hala varlığını sürdürememektedir. Çünkü bu uygulama için ne bir
laboratuvar ne de Türkçe bir kaynak vardır. Ülkemizdeki sanatın disiplinlerarası varlığı bu
haliyle, “ klasik “ bir tavırdan öteye gidememektedir böylece. Teknoloji çağının gelişimi ile
sanat da uzay ve uzayötesi ile hızla gelişim göstermektedir. Sonuç olarak, bir teknoloji
unsuru halinde olan hologram, sanat içerisinde devrim niteliğinde bir dal olarak karşımıza
çıkmaktadır.

Vildan Işık
Hologram sanatını ülkemizde icra eden ve bu alanla ilgili çalışmalar yapan sanatçılarımızdan
birisi Vildan Işık’tır. 1973 yılında Osmaniye’de doğmuştur. 2000 yılında Dokuz Eylül
Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’den 20. yy’da Rastlantı ve
Rastlantısallık Sorunsalı isimli tezi ve Yapı Kredi Sanat ve Kültür Merkezi’nde açtığı kişisel
resim sergisi ile mezun olmuştur. 2006 yılında Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü Güzel Eğitimi Resim Bölümü’nden 1930-1970 Tarihleri Arasında Türk Resminde
Sanat Tartışmaları ve Tartışmaların Odağındaki Sanatçı: Bedri Rahmi Eyüboğlu tezi ile
yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır.
2012 yılında Güney Kore’de holografi üzerine araştırma ve uygulamalar yaparak 2013 yılında
Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Bölümü’nden Sanatsal İfade Aracı Olarak
Holografi isimli tezi ve Holografi-Resim-Fotoğraf İlişkisi Üzerine isimli yaptığı hologramlardan
oluşan sergisi ile sanatta yeterliliğini tamamlamıştır.
1999 - 2014 yılları arasında farklı kurum ve kuruluşlarda görev yapan IŞIK, halen Düzce
Üniversitesi, Sanat Tasarım ve Mimarlık Fakültesi’nde yardımcı doçent olarak resim ve
holografik sanat çalışmalarına devam etmektedir.

Vildan Işık’a sonsuz teşekkürler…

KAYNAKÇA

IŞIK, Vildan, Sanatsal İfade Biçimi olarak Holografi


IŞIK, Vildan, Holografik Sanat Jargonu
https://www.sanatvebilgi.com/holografi-nedir/
IŞIK, Vildan, Holografik Sanat
http://vildani.blogspot.com/p/holografik-sanatta-bilesik-hologram.html
http://bilimselfotograf.blogspot.com/2014/05/32-fizik.html
http://www.yildiz.edu.tr/~oscg/dersnotlari/holografi/D1.pdf
Vildan Işık – birebir görüşme-

You might also like