You are on page 1of 8

Anadolulu Tanrıça Kybele’nin Roma Pantheonuna Girişi

Yazar:
Alper CAN
-
25 Mart 2018
84

 Alper Can
Giriş

İnsanoğlunun yerleşik hayata geçtikten sonra kurduğu ilk kentler “Bereketli Hilal” denilen
bölgede yer alır. Anadolu Yarımadası bu bölgeye olan komşuluğu nedeniyle kentlerin ve
kültlerin doğuşuna, gelişimine ve değişimine sahne olmuştur. En erken dönemlerde
başlayan ana tanrıça kültü zamanla çeşitli toplumlarda değişik biçimlere bürünmüştür ve
etkilerini günümüze değin sürdürmüştür. Bu inancın görünümlerinden biri de Kybele
kültüdür. Antik çağda Yunan ve Roma dünyasında “Anadolulu Tanrıça” olarak tanınan
Kybele M.Ö. 1. binde Anadolu’da ortaya çıkmış, değişik toplumlara etki etmiş, onların
ilahları arasına girmiştir. Bu çalışmada Kybele kültünün Roma inanç sistemine girişi
incelenecektir.

Kybele Kültünün Gelişimi

Kybele tarih boyunca pek çok toplulukta gözlemlenmiş olan Ana Tanrıça inancının bir
yansımasıdır. Yunan tanrıçalarından Gaia ile, Minos tanrıçalarından Rhea ile özdeştir.
Strabon Kybele kültünün Thrak kavimleri arasında yaygın olan Kotyto ve Bendis kültleri ile
Kybele kültü arasındaki benzerliklere dikkat çeker[1]. En önemli özelliği evrensel analığı
ve bereketi simgelemesidir. Aynı zamanda vahşi doğanın da hakimidir. Bu özelliği
yüzünden tasvirlerinde sıkça yanında iki aslan ile betimlenir. Ana tanrıça kültünü M.Ö. 8.
yüzyılda benimseyen Frigler Geç Hitit döneminde Anadolu’daki krallıkların ana tanrıçası
olan Kubaba’dan esinlenerek kendi tanrıçalarına Kybele dediler. Tanrıçanın en önemli kült
merkezi Gordion yakınlarındaki Pessinus’ta bulunuyordu. Burada bulunan bir siyah gök
taşı parçası tanrıçanın simgesiydi. Pesinus’taki tapınak hadım rahipler tarafından yönetilir
ve bölgeye hakim olan devletin sağladığı ayrıcalık ile varlığını sürdürürdü. Friglerin
Kimmerler tarafından yıkılmasından sonra Kybele kültü Batı Anadolu’da, Lidya krallığı
sınırlarında yayıldı. Bu krallığın yıkılmasından sonra ise Kybele kültü dilenci rahipler
aracılığıyla tüm Akdeniz dünyasına yayıldı. Her yıl bahar başlangıcında (15
mart),efsanedeki sevgilisi Attis ile buluşmasını kutlamak için Kybele onuruna Megalesia
Festivali düzenlenirdi. Roma dininde Kybele adına düzenlenen en dikkat çekici tören
Taurobolium adını alırdı. Bu törende bir boğa tanrıça adına kesilir, boğanın kesildiği
bölümün altına ise akan kanların sızabileceği şekilde bir çukur kazılırdı. Günahlarından
arınmak isteyen bir gönüllü çukura girer, boğanın akan kanları ile tüm vücudunu yıkardı
(Bkz. Şekil 1-2). Bilinen en eski taurobolium töreni M.S. 134’te Puteoli’de yapılmıştır.

Kybele’den bahseden pek çok antik kaynak vardır. Bunların bir kısmında sadece adı
geçerken bir kısmında da Phrygia’lı olduğuna vurgu yapılmaktadır. Tanınmış yazarların
Phrygia’lı Kybele’den bahsettikleri satırlardan bazıları aşağıda verilmiştir:

-Pseudo-Apollodorus :Yunan destan yazarı, y. M.S. 2. yy, eseri: Bibliotheca 3. 33

-Apollonios: Rodoslu şair, M.Ö. 3. yy, Argonotlar Destanı yazarı

-Diodoros Scilus: Sicilyalı tarihçi, M.Ö. 1. yy, Bibliotheke Historike (Tarih Kitaplığı)5.49.1-6

-Strabon: Amaseia’lı coğrafyacı, M.Ö.1- M.S.1. yy, Geographika Kitap 10 Kısım 3


Bölümler:7-9-10-12-13-15-18-21-22, Kitap 12 Kısım 5 Bölüm 33

-Ovidius, Latin şair, M.Ö. 1-M.S. 1.yy, Fasti 4.181

-Plinius(yaşlı) Romalı bilgin, M.S.1. yy, Naturalis Historia (Doğa Tarihi) 5.147

-Statius: Romalı şair, M.S. 1. yy, Thebaid, 10.170 ve 12.144

Kybele Kültünün Roma’ya Geçişi

Kybele kültünün Roma’ya geçmesinden ilk bahseden kaynak Titus Livius’tur. Roma
Tarihiadlı eserinde şöyle anlatır[2] : II. Pön Savaşı’nın sürdüğü günlerde Sibyl kehanet
kitaplarında yer alan bir bölüm yeninde keşfedilir. Buna göre bir yabancı düşman eğer
İtalya içlerine kadar ilerlerse onu ülkeden çıkarmanın yolu Pessinus’taki Magna Mater’i
Roma’ya getirmek olacaktır. Romalılar Dephi’deki kahine danışıp ondan da aynı kehaneti
dinleyince yola çıkarlar. MÖ 204’te Pergamon yakınlarında karaya çıkan Romalılara
Pergamon kralı Attalos I yardımcı olur. Pessinus’ta bulunan ve tanrıçayı simgeleyen siyah
taş aynı yol ile Roma’ya götürülür. 4 Nisan 204’te Roma’ya büyük törenler eşliğinde giren
Kybele Palatinus Tepesi’nde inşa edilen tapınağa yerleştirilir. Olayın gerçekleştiği tarihte
her sene tanrıça adına festival düzenlenir. Tanrıçanın Roma’ya getirilmesinin yarattığı
coşku ile olsa gerek, Romalılar II. Pön Savaşını kazanırlar. Aynı olayları İskenderiyeli tarihçi
Appianus da aktarır[3].

İmparatorluk döneminde Kybele kültü Roma’da daha da önem kazanır. Augustus kendi
ağzından Palatinus tepesinde tanrıçaya yeni bir tapınak yaptırdığını söyler[4]. İmparator
Claudius ise Kybele kültünün hamiliğini üstlenir, tanrıça adına yeni bir festival başlatır[5].
Roma’daki Kybele tapınağının baş rahibine Roma vatandaşı olma hakkı tanınır. Geç
imparatorluk döneminde Kybele kültü Galya’ya, Kuzey Afrika’da Mauretania’ya kadar
yayılmış, önemini M.S. 4. Yüzyıla değin korumuştur. Kybele kültünün özellikle tarımla
uğraşan yerleşik toplumlarda ve kadınlar arasında yaygın olduğu görülmektedir.

Sonuç

Heredotos Etrüsklerin İtalya Yarımadası’na Anadolu’dan göç ettiklerini yazar[6]. II. Pön
Savaşı sırasında Kartaca baskısından bunalan Romalılar çareyi Sibyl kitaplarına
başvurmakta bulurlar. Bu kitaplar, Aeneas’ın Troia’dan gelirken yanında getirdiğine
inanılan kitaplardır. Kybele kütünün Anadolu’dan Roma’ya ithali bu iki olgunun ışığında
değerlendirilince ortaya bir sonuç çıkmaktadır. Bir toplumun kendisinden daha yüksek
kültüre sahip bir toplumdan kültürel unsurları alması ve içselleştirmesi uygarlık tarihinde
sık görülen bir durumdur. Roma uygarlığı da Anadolu ve Yunanistan uygarlıklarını
ışığından yararlanabileceği bir lamba gibi görmekte, sıkıştığında, ihtiyaç duyduğunda
çeşitli kültür ögelerini almaktan çekinmemektedir. Antik çağ dünyasında toplumlar
arasındaki kültürel etkileşimin bu denli yoğun ve yakın iken hangi uygarlığın daha üstün
olduğu ya da medeniyetin hangi topraklarda doğduğu şeklindeki kısır tartışmalar olsa olsa
ideolojik sebepler ile yapılabilir.

KAYNAKÇA:

-Ando C., “Exporting Roman Religion”, A Companion to Roman Religion, Rüpke J. (ed.),
Blackwell Publishing, 1. bs., 2007

-Beard M., “The Roman and the Foreign: The Cult of the Great Mother in Imperial
Rome”, Shamanism, History and the State, Thomas N ve C. Humphrey (ed.), University of
Michigan State Press, 4. bs. 1999

-Bruce F. F., “Babylon and Rome”, The Evangelical Quarterly 13(1941): 241-261
-Hançerlioğlu O., Dünya İnançları Sözlüğü, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2000

-Hornblower S. Ve A. Spawforth (ed.), The Oxford Classical Dictionary, Oxford University


Press, Gözden geçirilmiş 3. baskı, New York, 2003

– Shipley G. vd.(ed.), Cambridge Dictionary of Classical Civilazation, Cambridge University


Press, 2006, Cambridge

-Smith W.LL.D.(ed.), Dictionary of Greek and Roman Biography and Mythology, Brown
and Company, Boston, 1867

[1] Strabon, Geographika, X.3.15-16

[2] Livius, Roma Tarihi, XXIX.10-11

[3] Appianus, Roma Tarihi, VII.9

[4] Res Gestae Divi Augusti, iv. 8

[5] Bruce F. F., “Babylon and Rome”, The Evangelical Quarterly 13, s.251

[6] Herodotos, Historiai I.94


EKLER

Resim 1: İznik’te bulunmuş Kybele heykeli- İstanbul Arkeoloji Müzesi


Şekil 1 ve 2: Taurobolium: Tanrıça için kesilen boğanın akan kanı platformun altında duran
gönüllülerin günahlarını yıkıyor.(altta:Bernhard Rode tarafından yapılmış gravür – y.
1780)
Madrid – Kibele Meydanındaki çeşme
Kybele Roma yolunda- M.S. 1. yy – ayna süslemesi – Neapolis

You might also like