You are on page 1of 13

FARABI'NİN FELSEFESiNDE SİVASETiN YERİ*

The Role of Politics in the Philosophy of al-Farabi

Erwin I. J. ROSENTHAL••
Çev. Bayram Ali ÇETİNKAYA***
Özet Abstract

Farabi'nin siyasi dü~üncesi, Eflatun, Aristo ve İslami fikirle- Farabi's political thought represents a blend of Platonic,
rin bir sentezini temsil eder. D~ünce yapısını sağlam Farabici Arislotelian and lslamic notions. Averroes, by buiJeling the struc-
ternetler üzerinde kuran İbn R~. büyük selefinin teorilerine ture of his thought on strong Farabian foundations, he brings
kesinlik, açıklık ve sistem getirir. Daha da önemlisi, o, pratik tec- precision, clarity and system to the theories of his great prede-
n1besini, bu teoriler ve onlann Eflatuncu - Aristocu kaynaklan cessor. Even more importantly, he brings his practical experi-
üz.erine kuUanır ve siyasi realizmini, çağd~ Müslüman devletle- ence to bear on these theories and their Platonic-Aristotelian
re el~el bir bakış açısıyla uygular. Onun bu eleştirisinin kök- sourCe.s, and applies his political realism to the contemporary
leri, Eflatun'un Politics'deki fikirlerine dayanır ve prensiplerini Muslim States in a critica! perspeclive, which has its roots in and
ondan alır. takes its principles from Plato's ideas on Politics.

Anahtar Kelimeler Keywor~s

Farabi, Felsefe, Siyaset, Eflatun, İbn Rüşd. Farabi, Philosophy, Politics, Plato, Averroes.

Son yıllarda, İslam felsefesi öğrencileri, "İkinci Öğ­ Bunun nedenleri, araştırılmaktan uzak değildir. Şim­
rebnen" Farabi'ye gittikçe daha fazla ilgi göstermek- diye kadar Efiotun'un Felsefesi Üzerine2 ve Telhisu
tedir; zaten onun önemli bir konuma sahip olduğu Neuômls-i Eflatun3 gibi bilinmeyen ve basılmaıruş me-
genel olarak kabul edilmektedir. 1 Ancak, onun felse- tinler, onun edebi veriminin bilgisini bize ulaşmasına
fesinin eleştirel değeri üzerine ve filozoflar arasındaki rağmen, büyük kapsamlı çalışmalarının yeterli edis-
talkipçileriyle ilgili olduğu kadar kaynaklarıyla da ilgili yon kritikleri mevcut değildir. Bundan dolayı, onun
olarak hemen hemen hiçbir çalışma yapılmaıruştır. katkısının eleştirel bir değeri için metin dayanakları
hala eksiktir. Daha ciddi bir handikap, Farabi'nin ça-
• Rosenlhai,Eıwini.J., "ThePiaceofPoUticsinThePhilosophyofAI-Fa- lışmalarının doğasıdır. Çünkü çalı§malarının çoğu ay-
rabi", lstamic Cullure, V: XXIX/3, July 1955, s. rıntılı, tekrarlarta dolu, açıklıktan uzak ve kesinlik ifade
•• Dr. Eıwin I. J ..Rosenlhal, Londra Üniversitesi İbranice Bölümü ~­ eder. Aynca Helenizm'in son temsilcileri ile ilk Arap
kanbğı ve Cambridge Üniversitesi İbranice Bölümü üyeliginde (1955)
bulunm~.
mozofu el-Kindi arasındaki bağlanbyı sağlayacak
••• Doç.Dr.. Cumhuriyet Üniversitesi ilahiyat Fakültesi. eserlerin yokluğu, çok defa Farabi'nin eserlerindeki
ı bk. örneğin; lbrahim Madkour, La Place d'ai-Fanıbi dans Pecole philo- kaynağı tespit ebne işini ve somutlaştınlan fikirterin
sophique, Paris 1935; L Strauss, Philosophie und Gesetz, Berlin 1935; gelişiı:ıini engeller. Onun peygamberlik (prophecy)
Eıwin 1. J. Rosenlhal, Maimonides Conception of State and Society-
(M), Moses Maimonides, ed. 1. Epstein, London 1935; H. K Sheıwani,
aJ-Farabi's Political Theories in lslamic Culture, July 1938, s. 288-305.
2 De Plııtonis Philosophia, ed. Fr. Rosenlhal ve R. Walıer, vol. ll of Plato
Arııbus, London 1943.
Bir siyaset d~ünüİü olarak Farabi'nin özgürlüğünOn bu ilginç değeri­
nin benıer ba§lığı karşısında, benim bu çali§mamın, problemi tama- 3 Alfıı.rabius Compenrdium Legun Platonis, ed. F. Gabrieli, vol. lll, of
men farklı bir bakış açısından ele aldı~ı söylenebilir. Bundan dolayı, Plato Arııbus, London 1952.
tekrardan kaı;ınmak için, okuyucı.ı, lslamic Culture'da daha önce ya- "Fusülu'I-Medeni•nin §imdiye kadar yayımlanmamış metninin, D. M.
yımlanml§ makalelerime müracaat edebilir.: Some Aspects of İslamic Dunlop taıafından yapılm~§ baskısı mevcı.ııtur. Okuyucu, ııynı yaza-
Political Thought (SAIPT) ( XXU, i, 1940) ve The Place of Politics in nn ~AI-Farabi's Aphorisms of the Statesman" (IRAQ, XJV, 2. 1952,
the Philosophy of İbn Bajja (XXV, Part 1, 1951) (PIB); The Place of 93-117), ııdlı eserinin ingilizce.çevirisine (tre. Bodleian Fragment) mü-
Politic in the Philophy of lbn Rushd (PIR) in BSOAS, ·XV; 2, 1953; racaat edebilir. Bu çeviri, bu makalenin son bölOmunde aldanlmakta-
aynı zamanda kış: R. Walzer, lslamic Philosophy in: The Histoıy of dır. Çalı§mayı, bir bölümünun çevirisiyle yargılamak zordu fakat, bazı
Philosopny Eastem and Westem, London 1953. Dave eseıler, zikredi- önemli detaylarda. Farabi'nin siyaset felsefesini ele ali§ tamna vakıf
len makalelerimde aktanldı. M. Steinscneider, ai-Farabi, Sl Petersburg olduğumuz (da) ortadadır. Bununla birlikte, doğru bir değerlendione
1869, bu mükemmel bllgiye ait öncOI ÇAlışma, hali.i, eşsizdir. için kitabın tamamlanml§ basımı beklenmelidir.

ISLAM( ARAŞTIRMALAR DERGISI, CİLT: 18, SAYI: 2, 2005, Sayfa: .169-181. ISSN !300-0373, TEK-DAV
ERWİN 1. ). ROSENTHAL

teorisi, yerinde bir meseledir. Bu meselede Plotinus, olgunudur. Bununla birlikte bu eser, nazari anlamda,
Proclus ve Porphyry'e yönelmek, bize hermetik dü- siyasete dair isirnlendirmeye diğer ikisinden daha la-
şünceden ve İran tesirinden daha yararlıdır. Bununla yıktır. Tahsil, bu dünyada ve öte dünyada insanın iki-
birlikte, Farabi'nin imkan dahilindeki kaynaklanna yönlü mutluluğu hakkında bir ifadeyle başlar. Bana
yönelik gerçekleştirdiğim bu araştırınarn ba§anya ula- göre bu insan, bir site devletinde veya bir millet içe-
şırsa, en erken kaleme alınmış çalışmanın konusu için, risinde siyasi bir organizasyoncia ya§arsa, mutluluğu
bu teori fevkalade önemlidir. Şimdilik teorinin ayrın­ yalnızca bu yolla kazanabilir. Eser, mükemmeli (ide-
tılannı araştırma umudunu bir tarafa bıra.kmalıyım. al) arayan insanın hayat felsefesini tasvir ederken,
Helenistik ve Grek felsefesi ve bu felsefelerin Doğulu mutluluğu, kendi gayesi5 için en yüksek iyiyi aramak
Gnostik ve Hermetik yanıyla ilgilenen uzmanlar, bu olarak ifade eder. Devletlerde siyasi bir birlik (cemi-
konuda bir çözüm ortaya koyacaklardır. Bana göre, yet) içinde yaşayan insanın düşündükleriyle ilgilenen
suclur (emanation) diye adlandırdığımız kavramı orta- siyaset bilimi, insanı doğal tabiabna göre mutluluğa
ya koyan, sözde Aristo teolojisi olarak farz ettiğimizin ulaştınr. 6 Her iki tanımlama ve onlann temelini teş­
dışında, Farabi, kendi kendine peygamberliğin (prop- kil eden bu felsefe, Aristo'dan alınmıştır. 7 Bu durum,
hecy) psikolojik izahını ortaya koymuştur. Bu konuya, Farabi'nin Tanrı ve evren ilişkisinde, insanın kaderi
son bölümde yeri geldiğinde temas edeceğim. ve tabiatla daha çok ilgilenmesinden ve onun kendi
Farabi'nin, siyasi düşüncesinin, aşağıdaki şekil­ siyasetle ilgili çall§malarında psikoloji ve epistemoloji
de ele alınış tarzının sadece bir deneme olabileceği, için geniş bir alan bırakmasından kaynaklanmakta-
daha önceki değerlendirmelerden anlaşılabilir. Bu dır. Bundan dolayı biz, onun, Tahsil'de niçin zannın
noktada daha ileri bir anlayış gereklidir: Farabi'nin (zann) karşıb olarak kesin bilgi (haqq yakini) ve ik-
siyasi düşüncesi soyutlandığında, şunu aklımııda tut- nayı (iqna') incelediğini, eğitim (ta'dip) ve öğretimin
malıyız: Eflatun ve Aristo'dan çıkanlan, sadece tüm (ta'lim) üzerinde durduğunu ve insanın varlığını ve
felsefenin bir bölümüdür; geri kalan bir Müslüman insanın amacını tanımlamada psikolojiden daha çok
tarafından ortaya konulmuştur. Birbiriyle uzla§hnna epistemoloji üzerinde yoğunlaşbğını anlarız. Bu amaç,
girişimi s~nucunda ortaya çıkan, İslami prensiplerle mutluluktur: Mutluluk, ahlaki mükemmelliği tesiste en
Grek- Helenistik düşü_ncesinin bir harmanıdır. Genel yüksek mükemmelliktir, yani, zihni (entellechlal) mü-
olarak siyasetin, felsefeyle özellikle metafızik, ahlak kemmelliktir. Siyaset felsefesi alanında Eflatun8 ve
ve psikolojiyle birlikte nasıl yakından ilişkili olduğu, Aristo9, Farabi için güçlü bir dayanak teşkil ederler.
Farabi'nin eserlerinden anlaşılmaktadır. Bu çalışma­ Fakat bu, onlarla sınıriandınidığı anlamına gelmez.
nın dayandığı Farabi'ye ait üç önemli siyasi eser: Çünkü Farabi'nin iki filozofun -Eflatun-u · İlahi ve
ei-Medfnetü'I-Fadıla, es-Siyôsetü'I-Medeniye ve Tah- Aristo- fikirlerini uzlaştırma eseri (The Book of Agree-
silii's-Sa'ade'dir.4 Bu eserlerden birincisinin başlığı ment Between the İdeas of the Two Phi/osophers, the
tamamen felsefenin bu siyasete bağlılığını göstermek- Plato and Aristotle), bunu açıkça göstermektedir. Bu
tedir. Eserin ismi tam olarak Risdle fi Ard'i ehli-1 Me- eser, sadece onların (iki filozofun) görüşlerini uzlaşbr­
dineti-1-Fadılati'dir. "TClrı_n" ve "Bir" hakkında uzun ma teşebbüsü değil, aynı zamanda vahiy ile felsefeyi
bir tetkikle başlayan kozmolojik bir çalışmayla devam uzlaşbrina çabasıdır. Felsefe öğrenmenin amaci, Ya-
eden bu eser,.bütün nazari, felsefi disiplinlerin alanını ratıcı'yı idraktir. Ve filozof, Tanrı'yı taklit etmeye (veya
kapsamaktadır. İlk otuz dört bölümün yansını teşkil ona benzemeye) çalışmalıdır. ıo Bu, nihai mutluluktur
eden ilk kısmının son dokuz bölümünde konu siyasi- ve Farabi'nin siyaset felsefesinde asıl çaba, ilk olarak
dir. Es-Siydsetü'I-Medeniye'nin ilk yansı, Farabi'nin Eflatun'a dayanmaktır. ·
ruh ve akıl teorilerini ve göğe ait cisimlere (töz) ilişkin Bundan dolayı biz, güç ve onun sınırı ile-ilgili ola-
görü§lerini içerirken, ikinci yansı insan ve mükemmel rak bir yönetim teorisi bulmayı umut etmeliyiz. Eğer
(ideal) devlete temas eder. Farabi'nin her iki ·eseri de Farabi, ideal (mükemmel) ve kusurlu (cahil) devletle-
Eflatun'un Devlet ve Timaios'una ve Aristo'nun Ni- rin farklı siyasal yapılaoru (constitutions) tanırnlarsa,
komakos'a Ahlak'ına dayanmaktadır. Bu eserlerin si- 5 .
yasetle ilgili bölümlerinin düzen ve yapısı, Eflatun'un Mad. Fad., s. 46, st. 14; Mutluluk, a.g.e., s. 46, st. 7 vd. sayfalarda
tanımlanmaktadır.
bir model olarak mükemmel (ideal) devlet ve kusur-
Tahsil, s. 16, st. 4 vd. sayfalar. Ayrıca bkz. PIB, s. 197 n.35 ile birlikte
6
lu (cahil) devlet tartışmasını içermektedir. Tahsil, si- . 7
N(icomachean) E(thlcs) 1, ii, 1094 ab.
yasetle ilgili üç eserin en önemlisi, en özgünü ve en 8
bk. PIB, 189 n. 10'Ia birlikte.
9
4 Şu baskılar kullan~dt: Maciina Fadıla, ed. F. Dietrici, Leiden 1895; Ellalun ve Aristo. MOslümanlara "Şeriat' in ~u ifadelerinin nas~ anla-
Philosophische Abhandlungen, ed. F. Dietrici, Leiden 1890; K aJ. ~~acağının bir yolunu göstenn~ (yani, yoktan yaratma, Tann'nın
Siyasa, ai-Madaniya. ed. Hyderabad, 1346 H.; K Tahsil al-Sa'ada, hakimiyeti) ve benzerleri açıkça olur. Ve o (Şeriat), tamamen doğrudur
Hyderabad, 1345 H.; K AI-Tanbih 'ala sabıli 1-sa'ada, mevzumuz için ve gerçektir." bk. Abhandlungen, s. 25.
önemli değildir. Üstelik bu ~şıin Farabi'ye isnad edilmesinin doğru 10
a.g.e., s. 53 ve PIB 197 n. 37 ile birlikte, Farabi'nin "al-tashabbuhu
olup olmadığından ~pheliyim. Ne eserin oldukça basit doğası ne de bi-1-khaliq"ı için kaynaklık eden yer, Ellalun'un Theatetus'da aynnb-
Os!up ve ifade tanı (diclion), Farabi'nin diğer çall§malanna yakl~abUir lanyla lanımianarak göslerildi. Fakat, bu ııyııı derecede (~it) olabilir
(approııch). Fakat bu aynnbh (gen!§) bir a~rma konusudu:r. veya Plolinus olması daha da muhtemeldir (Enneadlar. 1, 2).

170
FARABi'NIN FELSEFESiNDE SiYASETiN YERi

o, insanın nihai mükemmelliği ve ı:nutluluğu ilişkisin­ mektedir. Mükemmelliği elde etme ihtiyacı çerçeve-
de böyle yapar. Çünkü o bunlan, Eflatun'un Devlet'i sinde, hareket ve alışkanlıklarında insanın araştırdığı
ve Aristo'nun Nikomokos'a Ahlak'ında tartışılmış bu- bilim, bu nedenle, insan ve siyaset bilimidir.13
lur. Fakat bir Müslüman olarak Farabi, ahirette, ceza
ve mükafabn olduW:ına inanır ve mutluluğun bu ve Bu düşünceler, tabü ki Eflatun ve Aristo'dan çıka­
gelecek hayatta iki yönlü olacağını bilir. Bu mutluluk, rılmıştır. Eflatun'un bir kişinin bir işten (sanat) daha
yalnızca şeriat tarafından garanti edilmiştir. Şerlatin fazlasına sahip olmaması hakkındaki görüşü,. kendi
yoktan yaratma, her bir insan 'için Tanrı'nın ilahi ina- gerekliliklerini karşılamak için karşılıklı i§ birliği yap-
yetinin genişliği, Yaratıcı'nın bütün alem üzerindeki mak zorunda olan birçok kişinin ihtiyaçlan üzerine
hakimiyeti gibi bazı iddiaları, insanlar arasında zihin- Farabi'nin yaptığı vurgucia yankılanır. İlave olarak,
sel bulanıklığa sebep olmuştur. Fakat Eflatun ve Aristo Farabi'nin büyüklüğüne göre yaptığı ideal (mükem-
felsefesi, ilahi kanunların doğruluk ve gerçekliği için mel) devlet taksimi, Grek siyasi düşüncesinin etkisiy-
kesin deliller getirmiştir. Bu iki filozof, inancın yolunu le ortaya çıkmıştır. Mükemmele ulaşabilen insanların
göstermiştir. Fizikten başlayarak, siyasi ve dini huku- içinde bulunduğu en küçük siyasi birlik olarak şehir
kun meselelerini ele almayı sürdürüyoruz. Akıl ve id- (Medine), Efl~tun'un polisidir. Bütün medeni dünyayı
raki kullanan insanlar, ispat!~ ilgili meselelerle; kanun- kapsayan büyük cemiyet, tam olarak Farabi'nin İs­
lan kullanan insanlar, siyasi meselelerle; ruhi ilhamı lami birikimine14 uy~bilir. Vf? bu durum şüphesiz bir
(ilhamat ruhaniya) kullanan insanlar, dinle ilgilenir- , hayat tarzı şeklinde Islam'ın bu yoldaki inancıyla, çok
ler.11 Farabi, metotta ispat yöntemini kullanan filozof- geniş topraklar üzerindeki hakimiyet talepleri arasında
la, vahiy ve ilhama güvenen din bilginin arasındaki bir mutabakat sağlamaktadır. Fakat ben, İslami kav-
farkı kesin bir şekilde ortaya koyar. Bu fark, sonradan ramla, Helenizm'in Oikoumene kavramı arasındaki
gelen bütün filozoflan (felasifa) meşgul etmiştir. . bir sentez düşüncesini tercih etmek istiyorum. Büyük-
lüğünden dolayı mükemmellik ile nitelendiği için mü-
Şimdiye kadar tartışılan üç eserinden çıkanmda kemmellik ayırt edilmeyebilir. Bu, gerçek mutluluğa
buiunulabileceği gibi, Eflatun ve Aristo taraftan bir kendisiyle ulaşılabilen şeyleri elde etme noktasında,
Müslüman olan Farabi'nin sergilediği genel tutumu- yurttaşlannın birbirlerine yardım etmekte olduğu Fa-
nun sebebini .belirtmemiz, onun siyasi düşüncesinin rabfnin ideal devlet tanımından anlaşılabilir. ıs Fara-
daha aynnblı bir tanımlaması için, arka plan işlevi bi, gerçek mutluluğu, maddeden bağımsız var olan bir
görmektedir. ruh hali olarak tasavvur eder ve bedenen var oluştan
Farabi, siyasi birliğin gerçekliğinden başlar. İnsan, bağımsız saf cevherlere doğru yönelir.ı6 Siyaset bili-
hayatın gerekliliklerini veya idealini gerçekleştirmek mi, metafıziğin yardımıyla insana fıziki bir dünyayı ve
için ihtiyaç duyduğu her şeyi, her ihtiyacını kendi onun idrak edebilirliğinin algılanmasında, var olan
türdeşi diğer insaniann yardımı olmaksızın tek başına şeylerin, yani gerçekliğin prensiplerinin araştırılma­
sağlayamaz. Onun için insanın mükemmelliği, yalnız­ sında, ruhani dünyaya tedrici bir yükselişle yol gös-
ca mükemmel veya kusurlu toplumlarda diğer insan- terir. O. (siyaset bilimi), insanın amacı için iyinin ve
larla birlikte cemiyet içinde gerçekleştirilebilir. Geçmiş kötünün ne olduğunu, Tanrı'yı araştırınayı ve Şeyta­
toplumlar üç çeşittir: Büyük ölçekli, orta ölçekli, küçük n'dan sakınınayı insana öğretir. Spekülatif bilimlerin
ölçekli. Büyük ölçekli toplum, medeni dünyanın yer- · içinden, fikri {speculative) erdemierin kazanılmasına
leşmiş sakinlerini (ma'mura) kapsar. Orta ölçekli top- ins~nı hazırladığından dolayı ahlaki erdernlere, akil
lum, medeni dünyanın bir parçasında tek bir milleti erdemler ve praJ:ik sanatlar katılmalıdır. SpekÜlatif bi-
kapsar. Küçük ölçekli toplum, bir milletin topraklan- limler tek başına, insanın gerçekliği idrak etmesine ve
nın bir parçasındaki bir şehrin insanlarını kapsar. Bir böylece en yüksek mükem.melliğe ve nihai mutluluğa
şehirden daha küçük bir cemiyet ideal (mükemmel) ulaşmasına imkan verirP Insan, kendisini tek başına
bir devlet değildir. Siyasi birliğin - ei-Medinetü'l- Fa- mutluluğfl ulaştıran bir devlette yaşar; bundan dolayı,.
dıla ve Siyôse12'nin her ikisinde de benzer kavram- bu erdemler ve ~atlar, siyasi veya şehre aittir (yurt-
larla tanımlanmıştı- Tahsifde daha az ve öz (kısaca) taşlıkla ilgilidir). Insana uygulanan şeyler, aynı zaman-
bir şekilde ifade edildiğine dikkat edilmelidir. Burada, da 'şehirlere' ve milletiere de uygulanır. Erdemler ve
Farabi basit olarak şunu izah eder: İnsanın doğal mi- sanatlar, iki yolla elöe edilir: öğretim ve eğitim. İlki,
zacı başkalarına muhtaç olmasıdır. İnsan yalnız bıra­ yani öğretim, sadece sözü kullanır ve fıkri erdemle-
kıldığında (tecrit), mükemmellik hissesine ulaşamadığı 13 Tahsil, s. 14, sl 9 vd.
için, siyasi birlikte diğer insanlara katılmalıdır. Bundan
Bu surede Madkour, op. cil., s.l83, Cana de Vaux'un Avicenna'sın·
14
_dq!~yı, Farabi, Aristo'nun zoon polikon'unu, haya- dan aktanlm~br. Aynca bk. PIR, s. 265, orada, İbn Sina ve Galen
van-ı insf veya hayavan-ı medeni olarak isimlendir- il~kisinde, bu oikoumene meselesini tartışıyonım.
15 Mad. Fad., s. 54, sl S vd.
11 Abdhandlg, s. 25 vd. 16 Mad. Fad., s. 46, sL 7 vd.
12
Mad. Fad., s. 53, sl 7 vd.; Siyase! s. 39, sl 10 vd. 17 Tahsil, s. 2.

171
ERwl N 1. J. ROSENTHAL

re götürür. İkincisi, yani eğitim ise, söz ve fiili '?irlikte tü'/-Fôdı/a'da -daha açıkbr. Tann, .ilk yöneticinjn, onu
kullanır. Böylece ahlaki erdemleri ve pratik sanatlan bir filozof yapan teorik ve pratik aklına vahyeder ve
meydana getirir. 18 Aristo, yönetenler ile yönetilenleri sonra onu insanlan mutluluğa yöneltınede kabiliyet-
ve ana sanatlar (Eflatun'un siyaset bilimini, krala ait li kılan, bir peygamber ve bir uyancı yapan tahayyül
sanatlar olarak isimlendirmiş olduğu gibi19) ile aşığı melekesine vahyeder. Bu adam insanlığın en mükem-
(ikincil) sanatlan ayınr. Farabl, benzeri ayırım ve tanı­ mel safhasına ve mutluluğun en yüksek derecesine
mı devlet ve insan bedeni arasındaki bir benzetmey- ulaşmıştır: "0, imam'dır, ideal şehir devleti üzerinde
le ~rtaya koyar. Bedende bir hiyerar§i vardır: Kalp, ilk yöneticidir, İdeal millet ve bütün mederu dünya
baştadır, reistir. Bedenin aşağı, en aşağı ve en küçük üzerinde yöneticidir.23 Bunlann yönettiği insanlar, "en
organlarının derecesi, kalbe yakınlık veya uzaklıklany­ mükemmel, en iyi ve mutlu vatandaşlardır"~4
la belirlenir. Kalbeyakın olan organlar, yönetir ve yö-
netilir. Başa en uzak olanlar ise, sadece hizmet eder. Yukandaki pasajdan hemen sonra, ei-Medinetü-
Fakat kalbin amacına hizmette hepsi birleşirler. Bu '1-Fôdıla'da sınırlan belirtildiği gibi, ilk yönetici için
durum, devlette de aynıdır. Ve devletin bütün kısımla­ gerekli olan vasıfları tartışmadan önce, mutluluğa
n, başkanın veya yöneticinin amacı ve maksadına hiz- ulaşmak için dört yönlü mükemmellik gerektiği bağ­
met ettiğinde, biz, ei-Medinetü'I-Fôdılaya, ideal devle- lamında, yönetici ve onun görevleri ile daha geniş bir
te sahip oluruz. Fakat bedenin organları, doğal olarak izahı için Tahsire yönelmeliyiz.
kendi görevlerini düzenlerken, insanlar devlette irade İmam ve kral, spekülatif (fıkri) bilimler okumalı­
ve tercihle idare edilir. Uderlik veya yöneticilik sadece dır.25 Kral, ev halkının efendisi ile gönüllü veya-gö-
iki durumla mümkündür: doğal mizacın uygunluğu,
nülsüz öğretilen ve eğitilen genç insaniann lideriyle
iradi nitelik ve huy. Sanatlara gelince, bazı sanatl<!f,
karşılaştınlabilir. Eğitim olmazsa şehirdeki veya millet-
hem yönetir hem de hiZmet eder; diğerleri ise sadece
teki hiç Wmse mükemmeUik ve mutluluğa ulaşamaz.
birinin emri altında olurlar. Fakat en yüksek sanat, sa·
•:ikri erdemlerdeki eğitim kesin deliller yoluyla olur-
dece yöneticiliktir (hükümdarlıkbr). Bu ise kendisine
ken, erdemler ve sanatlar, ikna etme yoluyla elde edi- •
kimsenin tahakküm etmediği yöneticinin (hükümda-
!ir. Kralın mükemmellikte sahip olması zorurilu olan
on) uyguladığı yönetim sanabdır. 20
ikna etme ve tahayyül niteliklerinin her ikisi de sadece
' .
Bu yönetici Farabi tarcrlmdan ei-Medineiü'I-Fôdı-
la ve Siyôse'de, er-: Re'is el-euuel, ilk yönetici olarak
sanatlan ve meslekleriyle devlete hizmet eden halk
Wtlesinin (avam) eğitimine uygundur. Siyasi liderlik,
isimlendirilir. Ki o (yönetici), "Tahsi/'de filozof, kral, yalnız seçWnlere aittir. Bu durum Eflatun'un eğitim
kanun koyucu ve imam olarak hüviyet kazanır. Adı ve üç sınıf hakkında Devlet'teki fikirlerine tamamen
geçen ilk iki eserde, ilk yönetici vahiy almaya uygun uygundur. Gerçekten Farabl, Tahsil'inde vatandaş­
yaratıhştadır. Bu da Siyôse'de, aracılık eden pasif ve Iann eğitimi ve ona .bağlı olarak mutluluk hakkında,
kazanılmış akıllar vasıtasıyla, ruhun faal akıl ile tema- kendi fikirlerini geliştirmede, Eflatun'a göndermelerde
sı olarak daha kısa bir şekilde tanımlanmışbr. Farabi, bulunur. Eflatun'un Kanunlar'ı26 ile ilg~i olan Özet'i-
KitôbU'n-Nefs'de, tahminen Alexander of Aphrodisia- nin girişinde, Eflatun'üıi genelo!araınum.ıernnsanla­
s'in yorumladığı ve Aristo'nun DeAnima'sının değişti­ ra açmak ve izah etmekten s·akınmasını överek ifade
riimiş şeklinde buna açıkça işaret eder. O, bu insanın,
eder. Fakat Farabt, bilgi kendi içinde saklı kalsın diye,
kadim fılozoflarca 'gerçekte bir melek (angel)' olarak
anlaşıldığını söyler. 2ı Sudur, mutluluk .doğrultusunda 23
Biı, Mad. Fad. s. 57, sl 17- s. 59, sl 13'0n bir özetidir.
vasıtasız şeyleri ve faaliyetleri tanımlamak için verilen 24
Siyflse, s. 50, sl 7 vd. al- nasu-1-fadilun wa-1-ııkhyarwa-1-su'ada.
şeyi almaya muktedir olan birvahiy şeklindedir.22 Bu- 25 Takip edilen ~eyler, Tahsil'in 29-38 sayfalanna dayandırılmaktadır;
nunla beraber siyasi vurgu, Farabi'nirı ilk yöneticinin özellikle s. 29, sl 18 vd., s. 31, sl 8 vd. ve s. 36, sl 8- s. 38, sl 9.
tahayyül ve aklı arasında bir ayrım yaptığı ei-Medine-
26
Op. cil, 4. Yine ıa,. seçkin alal sahipleri Ue avarn arasındaki ayırun
için M. Asin Pıılııdos; La Tesis de la Nı=ssidad de la Revelacion, y
18 Tahsil, s. 29. en Islam en la Escolastic:al (AI-Andalus m. 1935, 345-389. Sayfalar.
BOtün bölüm. sayfa 22'den itibaren erdemler ve sanat- O, Cahlz, Gazali ve Fadıbi'den lbn Rüş:! ve lbn Hazm'a kadar isıarn
lann aynnblı 12ınımlanru kapsar. Bu durum, siyaset ile ilgjli konulaıda
filozoftannda akıl ve vahiy sorununu tartışır. O, "zamanın önde gelen
ilın Bacce ve ilın Rüş:l için bir temel hazırlamıştır.
din felsefesi" etkisini, Tahsil'in s. 41, sl 1l'den aktarır. Bu çalşna
19 NE, ı, ü, 1094 b; Politikos, s. 304. bilgi sahibi olmadan önce Kudils'te ibrani Üniversitesi'nde Prof. O. H.
20
Bu pasaj, Mad. Fadıla'nın 54-57. Sayfalanndaki ilgili hususu kısaca Boneth'le birlikte ikna ebne ve tahayyOie karşı ispat deliDeri hakkında
özetler. Farabi'nin bOtün bu aıgiimanlannı (tartışnıalannı) milzakere eelineeye
21 Siyase, s. 49, sl 19 vd. Bu, Farabi'nin ifade ettiği (a.g.e., s. 3, sl kadar, bu pasaj uzun bir siire beni hayrete dOşO.rdO (şaşırtlı). Sonuç
olarak 'al-falsafata tııtııqaddamu biz-zanıani-1-millata' deyimindeki
19) gö~ oldukça şaşırtıcıdır ki, al-ruh al-amin wanıi al~uds olarak son kelime, religion (din), al·malaka'nın (hexis, meleke) bir basım ha-
isimlendilen faal akıl, ~nlukla (hz.) Muhammed'e Tann'nın vahyi- tası olduğunu dCışOnmeye yöneldim. Bundan dolayı, bu s: 41,st. 1,
ne aracılık eden (melek) Cebrail olarak tanıblır (identify). Bizim, ör- konteksten malakanın kullanıldığı ve ifade edildiği s. 40, sl l l ve s.
neğin lbn RCışd'On Tatıaruı al-Tahafut, ed. Bouyges, s. 516, sl 10'da
44, sl 7'de kullanıldığı gibi açıktır. Eğer bu tashih (d!lzeltme), sağlam
bildiğimiz gibi. Bununla beraber Faıabi, eğer böyle bir (melek) insan
ise, yukanda nakledilen pasaj (s. 41, sl 11), vahiy akıl sorunu hak-
ile faıılakıl anı.sında bir aracılık eden yoksa, bunun sadece bir mesele kında sOrdürOien tartışmada, bir argOman (delil) olarak kullanılamaz.
(case) olduğunu söylemeye devarn eder.
Bu nokta, Fadıbi'nin eserlerinin edisyon laitiklerinln ne kadar gereldi
22 Siyase, s. 49, st 4- s. 50, sı. 2. olduğunu gösteren örneklerden biridir.

172
FARABi'NİN FELSEFESiNDE SiYASETIN YERI

mecaz ve muamma yolunu takip etmiştir. 'İlk yöneti- · cusu varsayımından hareketle yargılarsak, Farabi'ni n,
ci, seçkinlerin en seçkinidir....ki o, amaç ve maksadını ilk çalışmalarında tamamen belirli konulara degırıd!!Ii
tam olarak yerine getirmeyi hedefler. O, kesin deliller suçlamasına, Tahsil'de özlü bir tarzda cevap verihn~~­
ve ona uyarak gerçeklik (hakikat) yoluyla akledilebilir tedir. İmamın, kral ve kanun koyucudan farklı ç:Jarak,
bilgiye sahip olur ve bu suretle gerçekliği idrak eder. içinde "ilk yönetici" kavramının takdim vı::: ıarif yapı!·
Bu ilimler, yönetimi dikkate alan, başta gelen ve en maksızın zikredildiği usul, tahminimi destekliyor. "Ilk
mükemmel ilimlerdir. Diğerleri ise, bu ilimierin tahak- yönetici" kavramı, Tahsil'de daha başlangıçta tanım­
kümü albndadır... Onun amacı, ihsanların ulaşabildiği lanmaktadır.
en büyük mutluluk ve nihai mükemmelliktir.'
Aksine, Farabl, Tahsil'de imam ve filozof olarak ta-
Hikmet veya felsefe olarak isimlendirilen bu ilim, rif ettiği hukuk koyucuyu (vadi'u-1-nevômfs), önceden
Irak'ta Keldanüerle birlikte ortaya çıkmış, sonra Mısır'a ilk yöneticiyle eşit tuttuğundan bahseder. Bir anlamda
ta§ınmış daha sonra ise Grek ve Süryaniler kanalıyla hukuk koyucu, diğer iki eserinde zikredilmemektedir.
Araplara kadar gelmiştir. Felsefeyi hararetle övdükten İnsanlığa mesaj getiren bir peygamberlikle getirilen ve
sonra, Farabl, 'filozof ile ilk yönetici arasında hiçbir ilham yoluyla bildirilen hukuk, sadece imayla çıkanla­
farkın olmadığını' söyler. 27 Kesin bir anlayışla birlik- maz anlamindadır. Yani, eğer ilk yönetici, Tahsil'deki
te ilk olarak teorik erdemlere, daha sonra da pratik Farabi'nin anladığıyla anla§ılırsa, e/-Medfnetü'/-Fô-
erdemiere sahip olur ve sonradan bütün milletlerde dı/a'daki Farabi'nin anladığı şey açıkça filozof- pey-
ve şehir devletlerinde yaşayan vatandaşların her bi- gamber olarak şart koşulmaktadır. Tahsil'de, kanun
rini imkanı nispetinde, sevk etme gücüne malik olur. koyucu, en başta filozof olarak vasıflandınlmaktadır
Felsefenin siyasi ehemmiyeti, daha kesin bir şekilde Kanun koyucu, 'düşüncesinin mükemmelliğiyle , ka-
vurgulanılamamaktadır. nunların ruhunda var olan nihai mutluluğu kazanma
şartlarını ortaya koyma gücüne sahiptir.' Kanunian
Farabi'nin Tahsil'de vahiy ve peygamberliği zik-
koymadan önce o, hizmette değil felsefede ve haki-
retmemesinin özel bir anlamının olup olmadığına,
miyet vasfında yetenekli olmalıdır. Fikri erdemler ve
aşağıdaki düşünce, olumsuz bir şekilde, belki de en
gerçek varlığın bulunmasıyla idrak edilen irade için
iyi cevap niteliğindedir. Makalenin başlangıcında jfa-
durum ve şartlan meydana getirme kabiliyetine sahip
de edildiği gibi, e/-Medinetü'l-Fôdıla, uygun politika
olmalıdır. O, aynı zamanda akli ve pratik erdemlere,
için (politics proper), ~ aynntılı süper yapıyı kap-
mükemmel (kusursuz) ikna etme ve muhayyile (ha-
sadığından dolayı ilk olarak yazılması konjonktürel
yal gücü) yeteneğini kazanmalıdır. 28 Kanun koyucu
olabilir. Hayal gücü melekesi, suclur sÜreci üstüne iş­
için felsefe neyse, kitleler için de meleke odur; kanun
letilmediği için, Siyôse, içinde "peygamber" kavramı
koyucunun bilgisindeki kesin anlayış, kitleler için ikna
bulunmayan vahyin çok kısa bir değerlendirmesine
etme ve hayal gücüdür.29
sahiptir. Fakat hayal gücü, e/-Medinetü'/-Fôdı/a'da
açıkça belirtildiği gibi, peygamberlik için temeldir ve İmam, filozof ve kanun koyucunun anlamının bir
zorunludur. e/-Medinetü'/-Fôdı/a'nın sadece sonuç ve aynı olması,30 böylece açıkbr.
kısmının Siyôse'deki vahyi ele alış tarzında bunun şe­
Filozof, ilk yönetici, kral, kanun koyucu ve imam
killendirilmesi Farabi'nin, tam bir izahı gereksiz oldu-
ifadesiyle birlikte, 'kral, nihai bilgi düşüncesiyle bir-
ğunu düşünmesinden dolayıdır. Siyôse'nin metninde
likte hakimiyet ve kudretini gösterir... .'! ' O, zabnda
bir açıklık bulunduğunu farz etmek durumundayız.
bir fılozof ve kanun koyucudur' 3 ı ifadesi, Eflatun'un
Diğer taraftan bir kimse, karşıt fikri kabul edebilir ve
filozof - kralının İslam'la adaptasyonunun (uygunlu-
bunun daha kısa versiyonunu ilk teşebbüs ve daha
ğunun) aynı olması32 ile tamamlanmış olur. Eflatuncu
doğru, daha olgun, en son gelişmiş hali olduğunu farz
·felsefeyle, İslam'ın .ideal devletin yöneticisi için gerek-
edebilir. Fakat bu görüşe karşı ben daha büyük bir
kesinliğe ulaşmak istedim ve Tahsil' deki mutluluk me-
li olan şartlarının bu sentezi, Maymonides'e kalırsa,
selesinin takdimini kısq. bir şekilde müzakere ettim. Farabi'nin İslam ve aynı zamanda ortaçağ Yahudili-
Diğer iki eserin tersine, bu eser, Eflatun'un Dev/efinin
ğindeki siyaset felsefesine önemli bir katkısıdır. Başka
modelini aynen takip etmemekte, bilakis kendisine ait bir çalışmamda belirttiğim gibi, hukuk (law) kavramı,
bir plan ve düzen çizmektedjr. Devlette mutluluğun iki medeniyet arasında şekillenen fiW.rlerin birleşmesi
kazanılabilirliği meselesi, Farabi'nin eserlerinde temel
için gerekli ortak zemini sağlamıştır. Fakat akla cia-
yanılması zorunlu olan peygambere ait vahyedilmiş
konudur. Diğer eserlerine müracaat etmeksizin, belirt-
tiğimiz nedenlerden dolayı, Tahsil'i, üç eserin sonun-
hukuk olarak Şeriat, her iki hayattaki (bu hayat ve
28 Tahsil, s.41, st. 17 -s. 42, st. ll.
21- Tahsil, s. 39, st. 13. İbn Rü§d, Devlet 435e 436a'ya dayanarak Yu-
29 .
nanistan'a yakın ülkeler İspanya, Suriye, Jrak ve Mısır'ın insanlan a.g.e., s. 44, st. 7 vd.
arasında, Allah'ın doğal bir hediyesi (natural gift) olarak karşdanabi­ 30 a.g.e., s. 42, st. ll.
len felsefe için benzer sözleri, kendi kendine ifade eder. Ön un iddiası,
Ellalun'un Yunanlılan, düşUnce (speculation) hususunda en yetenekli
31
s.
a.g.e., 42, st. 19- s. 43, st 8.
insanlar olarak kabul elmesi fikrine karşı koyar. 32 a.g.e., s. 43, st. 18.
ERwiN 1. J. ROSENTHAL

gelecek hayat) çift taraflı ideal (mükemmel) mutluluğu d_evletin gerekliliğini tavsif etmesini" ifade eder. 37
insana garanti ettiğinden dolayı, kadim Yunanlıların
Tahsil, devlette y~ayan vatand~lann mutluluğu­
Kanunlan'ndan (Nomos) üstündür. Felsefe, inanç için
nun anlamı ve mizaçlan üzerinde durur. Bununla bir-
Şeriat'ın en derin amaçlannı (anlamlarını, meaning)
likte yöneticinin e_ğitimde en yüksek otorite olarak rol
anlamada en iyi rehberdir.33 .
alması gerektiğini ve vatand~lann siyaset biliminin
Elimizde mevcut bulunan Tahsil'in son sayfala- amaç ve maksadı olan en yüksek iyilik olarak mut-
nnda, Farabi, filozof, kanun koyucu, imam ve kralla luluğu elde etme hedefi doğrultusunda rehberliğini
irtibatlandırdığı gerçek ve sahte filozofun mizacını tar- vurgular. Bütün vatand~larının mutl~uk ve mükem-
bşmaktadır. O şöyle der: 'Düşünce içinde araşhrma melliği elde etmesi için, onlann doğal mizaçianna uy-
yapan bir kimsenin yolu, fikri bilimler için olan (doğal) gun olarak ideal siyasi toplumu yönetmede, teorik ve
düzen tarafından hazırlanmalıdır; bunlar ise, Eflatun'- pratik sanatlara sahip olması gereken devlet b~kanı,
un Politikaya dair kitabında belirttiği şartlardır.. .'34 bunu ancak felsefe öğrenmekle elde edebilir. Farabl,
kuwetle şunu teyid eder: Felsefe, temelde amaçlan
Farabi, Devlet VI, 484a- 487a'yı özetierne usulü- ..
bir olan Eflatun ve Aristo felsefesidir. Bundan dolayı
nü takip eder. Bu özet, e/-Medfnetü'I-Fddı/a'daki ideal
maksadının b~langıçtan sona kadar ilk önce Eflatun
devletin ilk yöneticisi için her temelde şart koşulan on
felsefesi, sonrada, Aristo felsefesini tanımlamak oldu-
. iki duruma yönelmeye muvafakat eder. Her iki tanım­
ğunu, Tahsil'in son bölümünde bildirir. Onun De Pla-
lama, Devlet'te tam olarak aktanlan pasaja dayandı­
tonis Philosophia eserinde, Eflatun'un Diyaloglar' ının
ğı için, bu durum şaşırbcı değildir. Eflq_tun'ıin 'para
siyasi doğası üzerinde önemle durması bundandır.
aşkı' yerine "dirhemler ve dinarlar ~kı", veya açıklığa
(De Aristotelis Philosophia'nın eş eserine (the com-
kavuşturma yerine bedenin zevkleri adına ve 'kumar
panion treatise), henüz ulaşdamamışhr.)
oynama'ya kahlma gibi böyle sathi uyarlamalar, hiç
şüphesiz, Devlet'in Arapça çevirisine (veya onun Ale- Bu nedenle, mükemmel (ideal) ve mükemmel ol-
xandrian Özeti'ne) ve Farabi'ye dönmektedir; onlar, mayan yöneticiler ve onlann devletlerinin bir müzake-·
Maverdi'ye göre imam (devlet başkanı) için istenen resi için, diğer iki eser e/-Medinetü'l- Fddıla ve Siydse-
yedi vasıf gibi İslami şartlara tam olarak uymazlar. Bu 'ye bakmalıyız. Şimdi, her iki eserdeki ilgili bölümleri
şartiann birkaçının adalet, ilim ve sıhhat (sa/ama) gibi özetleyelim.
aynı veya benzer olması, tesadüfi (anzi) ve her iki hal-
Daha önce ifade edildiği gibi; Farabl, ideal devle-
de de sadece iyi yönetimin menfaati için aynı siyasi
tin "ilk yöneticisi"ndeki on iki şarb, birer birer sayar.
gerçekliğin sonucudur. Burada on iki şarta gelince, İs­
Böyle ideal bir insanı bulmanın ve bundan dolayı yö-
lami şartlarla Eflatun'a ait fikirlerio sentezi, yani, fıkhın
neten insan olarak, şahsında on iki niteliğin beş veya
veya Farabi'nin kendi fikirlerinin çok daha az olarak
altısını toplamaya (birleştiren) imkan veren potansiye-
Devlet'in yerine geçmesi gibi bir durum söz konusu
lin zor olabileceğinin farkındadır.38 İkinci yönetici de,
değildir. 35
alh şarh yerine getirmelidir. İlk olarak, akıllı olmalı ki,
Bununla birlikte, Tahsil'de öriemli ve anlamiı bir o· da filozoftur; ikinci olarak ilk imamfann (yönetici-
ek buluruz. Gerçek filozof, sağlam dini inanca sahip lerin) kanun ve kurallarını bilmeli ve korumalıdır; bir
olmalıdır: "Dininde (emredilen) erdemli fiilieri ya- numune ve bir görev olarak kendi eylemlerinde onla-
parak, içinde yaşadığı dinin fikirlerinde mükemmel rın tümünü yerine getirmelidir. Daha sonra, o (devlet
inancı benimsemelidir.36 Kıfti, Farabi'nin siyaset bilimi b~kanı), ilk imamlar (devlet başkanlan) tarafından or-
konusundaki kitaplarının sadece Siydse ve el-Medf- taya konan örnekleri takip etmekle, daha önce ortaya
netü'l-Fddıla'dan (al-sira al-Fardbi gibi) ibaret oldu- ~ıkmamış kanuniann amaçlarını kararlaşhrabilmelidir.
ğunu belirtir ve bu kısa (özet) nitelendirme esnasında Ikinci yönetici, buna ilaveten devletin en yüce men-
Farabi'nin "ideal ve kusurlu devletin çeşitli türlerini, faatierinin yol gösterdiği ilk yöneticilerin karşılaşhğı
krallığa ait hayat tarzı ve nebevi kanunlar için (ideal?) beklenmeô.ik yeni meseleleriyle tamamen b~a çıkma
anlayış ve bilgisine sahip olmalıdır. Bununla birlikte o,
33 bk. Benim M. 197 vd; SAIPT, s. 6 vd; PIB; s. 193 ve özellikle PIR, s. İlk imamlann kanunlan ve bu kanunlardan onlann çı­
261; 273 vd.
kardığı sonuçları için yol ve yön gösterir. Sonunda o,
34 Tahsil, s, 44, sl 16. Siyaset. önceden Devlet'te kullanılan bir kavram-
dır. Aynı ~ekilde Devlet 487b-497b'de, sahte filozoftar tanımlamasın­ itaat etmede ve sav~ yönetme sanalında usta olma-
da Farabi'ye bir model olarak yardım eder. _!ıdır. Burada (bu noktada), halifenin muhteviyat ve
3S bk. Mad. Fad. s. 59, st.14 - s. 60, sl ll. Diğer bir ifadeYle, Farabi, terminolojide yerine getirmesi gereken şartlarla ilgili
Devlet' i takip ederek, Ellalun'un filozof-kralım, ilk yönetici, imam, filo- daha fazla eğilim vardır. Fakat burada dikkat edilmesi
zof ve peygamber arasında önceden öıd~lik (identy) kurarak tanun-
lar. (a. g. e., s. 57, sll7 - s. 59, st. 13). Bu ideal (mükemmel) y~nelici, gereken şey şudur: Yönetici için savaş sanalı mahare-
"akl bi'l-fiil wama'qul bi'l-fl'l'dir (s. 58, st. 1).
3 6 Tahsil, s. 45, sl 6 vd. Eflatun, gerçek inanç ve ilikatlan talep eder, fa- 37 Tıırihu'I-Hukema, ed. Uppert, s. 116.
kat özellikle Hakikalin Bilgisi, inanç (belief) için daha üstündür. (Dev- 38
Müteakip özet, Mııd. Fadılanın s. €0, st. 11- s. 61, sl 15'ine dayaı;dı­
let, 474a - 480.) nlmııktadır. Siyase'de buna mukabil hiçbir §ey yoktur

174
FARABi'NİN FELSEFESINDE SiYASETiN YERİ

tini şart koşan Farabi, cihaddan bahsebnez.39 O, ge- kullanılır. Fakat ek olarak, İslam'daki cahiliyenin anla-
nelde İslam devleti içindeki yöneticiden bahseder. mımda ihtiva edebilir. Cahil devletin halkı, mutluluğu
ideal (mükemmel) devlette anlaşıldığı gibi bilmezler.
Ayrıca, Farabi şu ifadeleriyle Eflatun'un modeline
Onlar beden sağlığı, zenginlik, duygulara (şehevi)
göndermelerde bulunur: Eğer bir kimsede gerekli şart­
zevk verme gibi maddi güzellikleri hedeflerler. Bu
lar bulunmazsa iki kiş!den birisi hakim, fılozof iken, devlet, biraz önce zikredilen çeşitli amaçlara göre bir
diğeri var olan niteliklere haizdir. Her ikisi de yönetici
· devletler birliği içinde ayrılır.
olabilecektir. Eğer nitelikler {quality), altı farklı insan
arasında dağılmışsa, altı kişi birlikte, ''en mükemmel Birincisi, Zarüret Devletidir (daruriye); bu devletin
yöneticiler", yani Eflatun'un aristoisi olarak yönetir- halkı,yiyecek, içecek, giyecek, ev, cinsel zevkler gibi
ler. hayatın ihtiyaçlarını amaçlar ve kendi hedeflerini ger-
çekleştirmede birbirlerine yardım ederler. 44
Fakat eğer, yönetirnde bilgelik (veya felsefe-hik-
met) yoksa diğer şartlar yerine getirilse bile, devlet Ondan sonra gelen devlet, Siyôse'de aşağılık dev-
kralsızdır. Devletin sorurriluluğunu taşıyan yöneticinin let (nadhala) diye isimlendirilir. Bu devletin halkı, ken-
mahiyetinde bir filozof~yoksa, o devlet tedricen yok di arzulan için servet ve zenginliği amaçlar. 45 Alçak ve
olacaktır..w hakir devlet, halkının amaçlarından kendi seçtiğini
kabul eder. Bu halk duyularla ilgili şeylerden zevk alır,
Bu şu anlama gelir: Tekrar ebnek gerekirse, filo- oyun ve diğer eğlenceleri amaçlar.46
zof, peygamber, kral, kanun koyucu ve imamdan biri .
olan ilk yönetici tarafından kurulan ideal (mükemmel) Farabi'nin ifade ettiği diğer devlet, Timokrasi47dir.
devletin .yaşamasını (bek.asını), yalnız filozof garanti Bu devletin halkı şeref, şan ve şöhret için çabalamada
eder. birbirlerine yardım ederler. Şeref iki türlüdür; birincisi
kendisinde bulunan bazı erdemlerden dolayı şereflen­
İdeal devletin karşısındaki devletler, el-Medinetü- dirilrneye layık olan bir kimse ile, bu adamı kendi-
'1-Fadıla'da ve bütünüyle Siyôse'de tartışılmaktadır. sinden üstün kabul ettiği için onu şerefli görüp saygı
Eflatun'un Devlet41 'ine dayandırılan bu siyasal yapı- · gösteren diğer bir insan arasındadır. İkinci tür şeref,
lan başka·bir yerde değerlendirdiğim için, burada on- zenginlik, zafer, otorite ve benzer şey sahibi olanlarla
lardan kısaca bahsedeceğim. Şu noktaya bir kez daha uyum sağlayan şereftir. Bu şerefi seven devlet, cahil
dikkat edilmelidir: Farabi, mükemmel olmayan {ku- devletlerin en iyisidir. Farabt, Aristo'nun Timokrasiye
surlu) devletleri, kendi insanlarının amacı, mutluluk karşı tutumundan etkilenmiş olabilir.48 Buradaki gibi
fikirleri ile yargılar. O, devletlerin siyasal yapılanndan aynı usulde olmasa da, İbn Rüşd'ün cahil devletleri
kaynaklanan· bir durumla ilgili değildir. Onların (dev- ele alış tarzında Siyase'yl yakından takip eder:
letlerin) sayılan arttıkça, Farabi onları, Eflatun'dan Tiranlık (taghallub), vatandaşları, başkalan üze-
daha fazla ayırır ve onların isimleri kısmen Eflatun'- rinde zafer kazanmak için kendi aralannda işbirlfğini
dan çıkarılır ve kısmen de İslami olgulan temsil eder amaçladıklanndan bu ismi almıştır. Fakat onlar kendi-
(represent). Daha sonra görüleceği gibi, tüm bu dev- ' lerinin İnağlup edilmesine razı olmazlar. Zaferle sonuç-
letler, Eflatun'dan ayrı siyasal yapılar (constitutions) lanan mutlak hakimiyet ve zevk, onların gayretlerinin
olmamasına rağmen, daha çok Eflatun'un alt bölü- amacıdır.49 Farabi, Siyase'de en yüksek derecede yö-
mü tarzında (metodunda) birkaç devlet veya toplum netecek olan tiranın isteğine (hırsı) göre, şerefi seven
içinde tekrar bölünen, ortak bir adla "cahil devletler"42 devletler içinde baskın çıkan tiranlığın çeşitli türlerini
olarak isimlendirilir. tafsilata girişir. Bu, vatandaşlan üzerinde efendi ola-
Bilginin karşıtı olarak 'cehalet', tıpkı Eflatun'un 44 bk. Mad. Fad., s. 62, sl 4 vd; Siyase, s. 58, sl 11- s. 59, sl 2 (tanm,
Devlet:43'indeki gibi Farabitarafından daaynıanlamda av~ık vb.) elde edilen hayahn ihtiyaçlan vasıtasıyla aynnblı bir an·
lamlar tanımayla birlikte. ·
39 bk. Dunlop, op. cil, s. 53 C " Ki o, Cihada devam edebilmektedir."Fu- 45
Siyase, s. 59, sl 3 - 12, bu devletin yöneticisinin niteliklerini ihtiva
sUJ, iki insanın idaresini birleştirme hakkında' bir şey söylemez. Fakat eder. Dieterici, (Mad. Fad.s. 62, sl 6) naclhala'dan dönüştürülmüş
A'da ilk yöneticiye, B'de aristoinin bir gurubuna ve C'de bizim ikinci olarak baddala okur. Ben, PIB adlı eserimde, hem mubaddala hem
yöneöciye temas eder; bu yöneöcinin ilk niteliği, yani f~ozof olmasın­ de mutabaddala anlamlan karşısında, belki naclhalanın baddaladan
dan mahrum edilmesine değinir. Öyle görünüyor ki, Fusül'daki yö· bozulmuş olup olmadığı sorusunu ortaya athm. Gerçekten baddala,
netici, Eflatunci.ı modelden daha çok Müslüman modelinde şekillen­ doğru şekli naclhalanın sadeoe yaruış okunmuş halidir.
miştir. Fusül'daki bu pasaj, son bölümde İbn Rüşd'le ile ilgili hususta 46 Mad. Fad. s. 62, sl 8 vd. Hisse ve şekva Siyase, s.59, st. 12-19 hasisa
yorumlanılabilecektir.
tenrrueri kuUanılır:. Siyase'nin İbranioe çevirisinin 'hasisa' kavramına,
40
Mad. Fad., s. 61, sl ll - s. 15. 'hamudah' karşılığı verdiği gibi İbn Rüşd, "Commentary" adlı eserin·
41
Baskıda.olan ve Cambridge Oriental PubUcaöons'da (Cambridge Üni- de 'hirnud' kavramını kuUanır.
versity Press) ortaya çıkacak olan Ellalun'un "Devlet"i Hakkında İbn 47 Maci. Fad. s. 62, sl 10-14 el-Madinetü'l·kerame; Siyase, s. 59, sl 20
- RüŞCI'üı'ı Yorurruan" adlı yayınım için PIB ve notlara bak. - s. 60, sl15. Onurun çe.şitU türleri a.g.e. s. 60, sl 16 - s. 64, sl2'de
tamamıyla tartış~aktadır.
42
EI·Medinetü'J.fadıla içinde Madina Jahiliya veya ahi al- jahi!iya (Siya-
se içinde cahiliye) 48 NE, VIII. s. 10, 1160 b.
43 bk. Mad. Fad. s. 61; Siyase, s.SS, sl 7 vd. 49 Mad. Fad. s. 62, sll4 vdi Siyase, s. 64, sl3- s. 69, sl3.

175
ERwiN I.J. ROSENTHAL

rak bulunan tiran ve yardımcıJan tarafından yürütülen Yoldan sapmış devlet (ddlle) 57, bütün yönleriyle
tiranlıkla, dışanda başkaları üzerinde hüküm süren bir görünüşte ideal devlet gibidir; fakatvatandaşlan, Allah,
tiran arasındaki geniş bir açıklığın içindeki bir farklı­ faal akıl ve mutluluk hakkında doğru inançlara sahip
laşmadır. olduklan düşünüise bUe, gerçekte onlar bozuk inanç
taşırlar. Aynı şekUde onların "ilk yöneticileri", bazen
Demokratik (jamô'iya) devlet, vatandaşlannın is- vahiy aldıklarını tahayyül ederler, fakat onlar sahte-
tedikleri şeyi yapma özgürlüğüyle karakterize edilen kardır. Gerçek mutluluk, onlar için elde edUemezdir.
(tanımlanan) devlettir. Bu devlette tüm v~tandaşlar Çünkü yanlış fikirler ve uygunsuz davranışlar, yoldan
eşittir ve hiç kimsenin bir b~§kası üzerine hakimiyeti çıkmış yöneticileri tarafından emredUmektedir.
yoktur. Onları yöneten kimse, ancak yönetilenlerin
Bu üç kavrarnın Kur'an'da bulunması, önemlidir.
rızasına uygun hareket eder.50
Bununla beraber her inanan için bu kavramlar, belir-
Şimdiye kadar Farabi'nin tartıştığı 'devletler', Ef- li bir anlam taşımalıdır. Bu terim, el-Medinetü'l- Fô-
latun'un dört kusurlu devletine karşılık gelir; timokra- dıla'da (s.80, st.S) tashih edUirse, aynısı cahiliye ve
si, oligarşi, demokrasi ve tiranlık Nadhala ve onun sakrta kavramiarına uygulanır. Zihinde onları Kur'ani
muadilleri hisse (hasisa) ve §ekva (shaqwa) kavramları konteksine taşıyarak, Eflatun'un mükemmel olmayan
hariç tutulursa, kullanılan Arapça kavramlar, Yunan- dört kusurlu devletinin İslam ve Müslüman tasavvur-
ca kavrarnlara kar§ılık gelir. İbn Rüşd'ün Efiotun'un lanna dönüştürülmesini sağlamak için Farabi'nin bu
D~ulet'i Üzerine Şerh adlı eserinde, bu kusurlu dev- kavramları kasten kullanması, daha muhtemeldir.
letlerin, oligarşiy~ plutokrasiyi51• ve onun benzerlerini Müslüman filozofun (Farabi) doğru inançlar ve ili-
temsil ettiği aÇ1kbr. 52 İbn Rüşd, "birkaç ki§inin yöne- katlar ve onların kar§ıtlarını hem Eflatuncu hem de
timinin" veya "zenginler sınıfı (plutokratik} birliği"­ İslami bir anlayış içerisinde anlaması muhtemel gozu-
küyor; çünkü Farabi, ideal devletin vatandaşlarında
nin kötülüğünü karakterize ebnek için, Farabi'nin üç
istenilen bUgiyi, el-Medinetü'l- Fôdıla'da bu cahU dev-
kavramını kullanır; yukanda geÇen ilk kavramlar, Ef-
letleri tanımiayarak takip eder. Bu konu daha önce
latun'a aittir; sonrakiler ise Xenophon'a kadar geriye
özetlenen Tahsil'deki detaylı tartı§maya benzer. İdeal ·
gider. İbn RÖşd, bu devleti aynı zamanda zevk düş­
devletin filozofları, bUgUerini ispat ve kavrayış yoluyla
künü, hazcı devlet olarak isimlendirir.53 Diğer taraftan, elde ederler. Sonra bUgUerini·aynı şekUde takipçUerine
Farabi, zenginliği (nadhala) amaçlayan devletle, zevki öğretirler: Fakat, diğer insanlara ki.nayeler yöntemiy-
(hisse ve şekva) amaçlayan devletin arasını ayırır. le öğretilmelidir. İdeal (mükemmel) devletin. amacı,
Farabi, bu dört devlete üç "kusurlu devlet" daha gerçek mutluluktur. CahU devletlerin çeşitli türl~rinin
ekleı-S'I: Bozuk devlet (/asıqa), değişmiş devlet (mübed- amacı ise, sadece kendi krallannın mutluluğudur. Ku-

dele) ve yoldan sapmış devlet (dôlle). Fasık devletin surlu devletler, dinleri bozuk fikirlere dayandığı" için
fikirleri, ideal (mükemmel) devletin fikirleridir, yani, ortaya çıkarlar.58
halkı, doğru inanç ve kanaatler sahibidir. Bu insanlar, Farabt, nauabit (bitkiler) diye isirnlendirdiği diğer
mutluluğun ne olduğunu bilirler; fakat eylemlerinde sımfı, cahU_devletleriTLargşı_na dahil eder. ~u dJıvletin
cahU devletin vatandaşlan gibidirler. 55 Bundan dolayı, insanları, Devlet'te tecrit ediimiş (te~ başına kalmış)
onlar hiçbir zaman mutluluğa ulaşamazlar. bireyler olarak yaşarlar ve bunun sebebi onların ger-
çek mutluluğa ulaşmaianna engel olunmasından kay-
Değişmiş devlet, sadece el-Medinetü'l-Fôdıla'da
naklanmaktadır. Farabi'nin ayırdığı alh türden birisi
ifade edilmektedir.56 Esasında bu devletin halkının var ki, en azından o, ideal (mükemmel) devlete aykırı
fikir ve eylemleri, ·ideal devletin vatandaşlarının fikir değUdir, doğru yolu takip eder ve hakikati arar. Bu
ve eylemleridir; fakat d~a sonra başka fikirler, halkın fertler, İbn Bacce'de önemli bir rol oynar. Ki o, bu
doğru fikirlerini dönüştürmesi ve eylemlerini değiştir­ fertleri tamamen olumlu bir duygu (düşünce, sense)
mesi vasıtasıyla bu devlete bir giriş fırsah buldu. olarak anlar ve onları yabancılarla59 ve kendisinin mü-
teuahhidiyle özdeşleştirir.
50 Mad. Fad. .s. 62, st. 16 vd; Siyase, s. 69, sl 4 .:_s. 71, sl 5.
sı · Plüıokıasi: Zenginler hakimiyeti, servet sahipleri sınıfı (çev.) İbn Bacce ve Farabi arasında yegane. bağlan h
S2 İbn Rü.§d., bu devleti, "kusurlu siyasal yapı", "paraya dayamın plukra- ·noktası, bu değildir. Öncelikle bunu göstermeye ça-
tik birlik", "seçkin ki§üerin yönelimi" ol!ırak isimlendirir, ve bu devieli lı§acağım.
"alçak ve adi yönetim" olarak tanımlDr.
53 Bu, onun laksün ettiği sekiz kurumun (devletin) yedincisidir. ".....zevlô 57
Mad. Fad., s. 63, sl 3 - 16; Siyııse, s. 74, sl 4-7, burada daha lasa
(hazzı) arayaniann yönelimi. Bu, yOneticilerin yalnızca ze"i<i (hazzı) ~kilde bahsedilrnŞir.
amaçladığı devlettir (kurumdur).
54 Mad. Fad. s. 61, st. 17 vd; Fasık, mütebeddele (mütebeddele, s. 63,
58
Bu bir Ellalun cu filai yöneliştir. bk. Mad. Fad.,s. 69. sl6- s. 73, sll6;
daha fazla de.tay için bk. Siyase, s. 71, sl 6- s. 73, st. 15.
sl 1) ve dalle; saluta, s. 80, st 5; Siyase, sadece fasık ve dalleyi ifade 59 Guraba, (Siyııse, s. 50, sl 12), 'Guraba' hakkı~da bk. L Massignon,
eder ve tanımlar.
La Passian d' Al Hallaj, Paris 1914/21. s. 740 ve 751. Ve aynı za.
55 Mad. Fad., s. 62, sl 21 vd; Siyase, s . 73, st. 16- s. 74, st 3. manda H. Corbin, as·Suhrawardi's Opera Metaphysica et Mystica ll,
56 Mad. Fad., s. 63, st 1 vd. Tehran 1952, s. 86 ve 97 vd. (Kıssatü'l-Gurbeti'I-Garbiye). ·

176
FARABi'NIN FELSEFESiNDE Sİ\'ASETiN YERİ

İbn Bacce'nin sufiler için doğru bir şekilde ayım­ İbn Rüşd'ün detaylarda Farabi'yle hem fikir oldu-
blan ile tammlayamadığı yabancılar, sadece Farabi ğu yerde, Farabi'nin kendine ait katkısı ve Eflatun'un
ile tasawuf arasında bir bağlantı şekli değil, aynı za- Deulet'i ve Aristo'nun Nikomakos'a Ahlak'ının başta
manda mutluluk ve en yüksek mükemmellik ancak geldiği kendi kaynaklarının yeri üzerine, arada bir fark
peygamber ·fılozof -kralın yönettiği ideal devlette aktif çizilebilir. Bu durum, çoğunlukla Grek kaynaklannın
bir rol oynayan bu ~tandaşlar içiı:ı mümkündür fik- Arapça versiyonunu veya aniann özetleri şeklinde ge-
rinin destekleyici delilini de sağlar. Ideal millette veya riye giden yaygın bir terminoloji içinde zihne taşınmış
devlette mükemmel, en iyi ve mutlu kimseler olan bu olabilir. İbn Rüşd'ün genellikle kendi kaynaklanna
insanlar, eğer böyle ideal bir yönetim allında olmayan daha yakın olması, Farabi ve kendisinin yazdığı farklı
farklı yerlerin biri üzerinde dağıtılmışlarsa, sadece 'en kitap türlerinden dolayıdır: İbn Rüşd, çoğu kez Eflatu-
mükemmel' yabanc~ardır. İbn Rüşd, aslında Eflatun n'un ileri sürdüğü hususları edebi olarak yeniden or-
ve Aristo'ya ait olan Farabi'nin düşüncelerini· onay- taya koyma esnasında şerh olarak yazarken; Farabi,
lar, fakat mükemmel olmayan (kusurlu~ devlette bile Eflatun'un Devlet'ini temel alan kendi kitabını yazar.
tek başına kalarak mutluluğa ulaşabilen Ibn Bacce'nin
muteuahhidini kabul etrnez.60 Fakat Ibn Rüşd, özellikle Eflatun'un ileri sürdü-
ğü fikirleri peşin olarak özetleyen kitap önsözlerinde,
Zira, İbn Rüşd'ün kanıtı ile ilgili Farabi'nin siyasi
sık sık Farabi'nin yorum ve uygulamasını takip eder;
düşüncesi, önemine binaen pek çok kez zikredilmiş­
sonra detaylarda o fikirleri yorumlar. Bu durum, aynı
tir.6ı Bundan dolayı bu noktaya kısaca temas edilirse,
zamanda daha az derecede olsa da, İbn Rüşd'ün na-
yeterli olacaktır.
zari sözlerinde de uygulanır. Bu sözler, başka yerden
Bu iki düşünürün arasında, insanın amacı, mut- alındığı farzedilen fikirler altındaki siyasetle ilgili araş­
luluk ve ona nas~ ulaş~acağı konulannda açık bir uz- hrmalardaki benzer tarhşmalarda çok yakın bir şekilde
laşma vardır. Her iki filozof da fikri (spekülatif), akli uyuşan sayfalar hariç, genellikle Aristo'nun Fizik, Me-
ve ahlaki erdemler ve pratik sanatlara sahip olmayı tafizik, De An ima ve bilhassa Nikomakos'a Ahlak'ına
içine alan bu dört erdemi takip eder. Qnlar, Aristo'- ve başlıca İbn Rüşd'ün çalışmalanna dayanır. Böyle
nun Nikomakos'a Ahlak'ına dönerken, Ibn Rüşd, bu. bir tahminin, İbn Rüşd'ün Siyôse'ye ve şu ana kadar
erdemleri Farabi'nin ifadelerinde buldu. 62 İki öğretme ortaya çıkanlamamış Nikomakos'a Ahlak Üzerine
metodu: ispat eden de~ille.ri seçmek ve halkı ikna et- ' Şerh'ine işaret ettiği için haklı görünmektedir.
rnek, sadece Farabi ve Ibn Rüşd'de farkhlaşmaz; aynı
zamanda Cahiz ve Gazali gibi bütün felasifede de be- Her iki müeUifte ortak olan siyasel biliminin tanımı
lirginlik kazanır. 63 Her iki düşünür Müslüman olduğu ve ana sanatlar içinde sanatiann taksimi ve yardırncı
için, antann gerçek bir fllozofun güçlü ve sağlam dini sanatlar konulan, N ikomakos'a Ahlak ve Politika'ya
inançlar taşıması gerektiği konusuryda ısrarlan doğal­ dayanabilir veya dayanmayabilir. İbn Rüşd'ün ihti-
dır. Şeriatla daha fazla ilgili olan Ibn Rüşd ve onun ' · Y.ar (seçme-seçilme) tanırnını, Siydse (s. 42, st7)'den
bir filozofun peygamberi hukukun gizli (ruhant) anla- veya Nikomakos'a Ahlak (VI, 2 11396)'dan kopya-
mının yetkili yorumcusu olması hususunda bir talebi layıp kopyalam~dığına aynı ~erecede karar vermek
tespit etmesinde, kendi döneminin keyfiyeti ve mu- güçtür. Fakat, diğer taraftan Ibn Rüşd' ün iyiye, ei-
vahhidlerin yön~timi (Almohads) allında kendi hayat Medineta'l- Fadıla'dan (s. 52, st. 2) çıkanlan en kü-
ve faaliyetinden kaynaklanmasından şüphe yoktur. çük topluluk olarak site-devletinde ilk olarak tercih ve
Bu daha bilinçli Müslüman tutum, çeşitli devletlerin özgür iradeyle ulaş~abilir ifadesidir. İbn Rüşd'ün akli
karakterini belirleyen mutluluk taı:tışmasını ve çeşitli erdemler' yorumu, Tahsifin (s. 26, st. ll,· s. 27, st.
insanlar tarafından kabul edilen düşünceleri baştan 27'nin soiıu)'26.- 27. sayfalannın kısa bir özeti gibi
sona gözden geçirir. Zira, İbn Rüşd, şeriahn peygam- okunmaktadır. İbn Rüşd'ün "cahil devletleri" tanımın­
berlikle bildirilen Tann'nın iradesinin toplamından da, Farabi'yi yakından takip etmesi, daha önce ifade
ibaret olduğu şeklindeki yaygın iddia üzerinde ısrar edilmiştir. Fakat, İbn Rüşd'ün Eflatun'un ileri sürdüğü
eder. İbn Rüşd'ün kendisini sorumlu !tJttuğu siyasi
fikirleri ve zamanın problemleri anlayışı ışığındaki ve
realizmiyle yeniden güçlendirilmiş bu Islami tutum,
onun Aristo'nun çözümlemelerine dayandırmalardaki
çağdaş Müslüman devletler için öğretme uygulama-
kısaltmalar ve değişikliklerden başka, böyle bir mese-
sıyla devam etmektedir. Bu ise, tamamıyla Farabi'de
olmayan bir özelliktir.6; lede asla körü körüne kopya etmediği hahrlan~alı­
dır;!), daha vecizdir ve Eflatun'un siyasal kurumlan-
60 bk. PIB, s. 205 n. 63'1e birlikte. nı ve aniann dönüşümlerini önemini kabul eder. Bu
6l bk. benim M, SAJPT, PIB, PIR ve benim "Averroe!! Commentary on nokfada İbn Rüşd, şadece Grek siyasi düşüncesindeki
Plato's Republic" adlı yayınıının nollan. olağanüstü kavrayışını göstermez; aynı zamanda bun-
62 NE ı, vii, 109&; 1. xiii, 1103a (akli ve moral erdemler); X, vii, 1177a
dan başka, zamanındaki Eflatun ve Aristo'nun siyaset
- ·(düşünme); 1177b (pratik erdemler).
felsefesinin İslam'la ilişkisini ispatlar . Bu makalenin
63 Madkur'un . op. cil, s. 22'yi önerdiği gibi, mullaka Çic;ero'ya gitmeye
başında, Farabi'nin kullanmadığı bir terim. olan oli-
gere.k yoktur. bk. n. s. 25, daha yukansı na.
64
bk. PIR, s. 247 vd; 270 vd.
. gat§i ile ilgili bir ömt;ık verildi. Diğer taraftan Ibn Rüşd,

177
ERWİN I. J. ROSENTHAL

Farabi'nin icat ettiği, fakat Efianın'un Deu/et'te siya- yan İbn Rüşd'ün tiranlığı ele alışıyla, Farabi'nin daha
sal yapı isimleri olarak kullanmadığı 'ihtiyaç devleti' karmaşık olan , el-medinetü'l-teğal/ub olarak isimlen-
ve 'cahil devletler' gibi kavramları benimser. Fakat o, dirdiği bir melez (karma) devlet tarifini karşılaştırma,
Eflatun'la doğrudan ilişkilendirilmedikleri için bozuk İbn Rüşd'ün zihninin berraklığını ve ifade tarzının ke-
deu/et (el-medinetü'l- fôsıka), değişmiş deu/et (el-me- sinliğini gösterir. Yarumcu İbn Rüşd, bir amaçta ve
denetü'l-mubaddala) ve yoldan sapmış deu/etten (el- kendisinin tamamlanmış işinde, nazari argümanları
medinetü'l- dôlle) bahsebnez. düşünmekle birlikte, sayfa 587'e kadar Eflatun'u izler.
O, doğruluğu tespit edilemeyene önem vermez fakat
Verilebilecek birkaç örnek, onun Eflahın ve Fara- ona göre ispat edilen şey doğrudur (geçerlidir) ve si-
bi'den kopyaladığı malzemeyi izah eder. yasi gerçekliğe uygulanabilir.
Tiranlık, Farabi için basit, kusurlu bir devletten
Bu böyle olmakla birlikte, sadece mutabık olma-
ziyade karma bir devlettir. Bu devlet timokrasi ve oli- da değil, aynı zamanda bu bölümün başlangıcındaki
garşi öğelerini kapsar. İbn Rüşd ikincisini, ilave ola-
ortaya konan birkaç örneğin aktanldığı gibi, .Farabi'-
rak plütokrasi veya hazza dayanan devlet olarak tarif den gerçek ödünç alınanlarda da, hala geniş bir alaıi
eder. Farabi zaten zenginliği içine alan şeref ve hazzı vardır. Bunun için İbn Rüşd, mükemmel (ideal) yö-
birleştirir, fakat tiranlıkta maksatlan bir şeref türü ola-
neticide peygamberliğin gerekliliği hususunda bir şart
rak zenginlik, oyun veya duyularla ilgili şeylerle zevk koyarak Farabi'nin kral, kanun koyucu, imam ve bu
almaya yönelenleri uzlaşbnr. 65 Sonra bağlanb kur- üçüyle birlikte onun fılozofunun kimliğini teşhis ebue-
maksızın demokrasiden bahseder.
sini kabul eder. Tekrar her iki düşünür, filozof olmak-
İbn Rüşd, Eflatun'un timokrasiden oligarşiye ge- sızın mükemmel (ideal) devletin olamayacağı fıkrinde
çiş tarhşmasını takip eder, oligarşiye ait insan tarifi- anlaşırlar .
ne hazcılığı ilave eder. O şöyle der: 'Şeref aşkı, para Dikkate değer bir uzlaşhrma örneği şudur: İbn
kazanmaya tercih eden insanın ruhundan kowlmuş­ Rüşd, Efiahin'un fılozof ile ikinci yöneticiden istenilen
tur ve bundan dolayı bu kimse, bütün arzulanndary 'başka niteliklere' sahip olması şeklinde anladıgı gibi,
vazgeçecektir... Genel olarak tirnokratik insanın ister Farabi'nin monarşi ve aristokrasi arasındaki orta mer-
paradan ister diğer zevklerden haz alsın hedonistik tebeyi kabulünde değişiklik yapb.66 İbn Rüşd, manalı
insana dönüşümü açıkbr. Aynı şey timokratik ve he- bir şekilde, Farabi'nin ei-Medinetü'I-Fadıla'da yapbğı
donistik devlete uygulanabilir. Pülütokratik ve hazza gibi, felsefi yetenek hususunda ısrar ebnez. Fakat o,
dayalı (hedonistic) devlet de aynı kategoriye aittir.' Farabi'nin Fusıisu'I-Medenideki ifadesini (açıklama­
İbn Rüşd daha sonra, Eflatun'un tarhşma metodu- stnı) takip eder.67 İbn Rüşd, bizim Deulet'in bir bölü-
nu takip eder: mü üzerinde tafsilatlı bir şerhinin takdiminde ve konu
dışı sözlerinde sık sık karşılaşbğırnız gibi, Eflatun'u
'Biz, sık sık böyle insanlar arasında baştan çıkan Farabi'yle uzlaşbrır. Ancak büyük Şanh'in eserleri-
kralları görürüz. Bunun gibi biz\m zamanımızcia Mu- nin İbranice çevirilerini çözümlernek zordur ve Fusıi-
rabıtlar (Almoravids) olarak bilinen insanların krallığı 1'a rağmen, · buôurürnôa""""in'etinleYsaôece- Farabi'yle
vardır. Onda, aşın bir para aşkı da varken, onlar ilk
mukayese yapılarak anlaşılabilir. ilgili P.asajlar burada
önce kanuna dayalı -bu onlann ilk krallannın ege- tercümeyi takip eder. Bu durum bizim lbn Rüşd'ü ça-
menliği albndaydı- nizarnı takip ediyorlardı. Sonra
lışmada görmemizi ve Şerh'inin karekteristik özellikle-
onlar onun oğlunun hükümranlığında, bunu timokra- rinden birini gözlemlernemizi mümkün kılacakbr. O,
tik nizama çevirdiler. Nitekim onun oğlunda da aşırı elindeki materyali sağgörülü kullanmayı ve uzlaştırma
bir para sevgisi vardı. Ardından onun torununun hü- yöntemini Farabi'den ödünç alm~br.
kümranlığı döneminde bu nizarn hedonistlerin bütün
ihtişamıyla birlikte hedonistik nizama dönüştü ve yine Eflatun'un beş siyasal yapısını birer birer saydık­
onun döneminde yıkıldı. Bunun sebebi şuydu: Onun tan sonra İbn Rüşd, ilk mükemmel lideri başta olan
dönemindeki bu döneme karşıt olan niiam, kanuna kimse (kral) ve en iyi (aristoi) içinde -ki alb sınıf var-
dayalı nizarnla eş değerdeydi.' dır- taksim edip edemeyeceğimizi söyler. O şöyle de-
vam eder:
Bunun için biz, İbn Rüşd'ün Murabıt!arın (Almô-
ravids) yıkılışıiu, ahlaki çürüklüğe, onu takip eden ik- (A) "Beş şarta sahip olmakla, akıl, mükemmel
tidarsızlığa ve onlann İslam'ın şeriabna itaat ebnek ve zeka, iyi ikna ebne kabiliyeti, iyi hayal gücü, cihad
onun haJisliğini yenilernek için dini şevkle hayat dolu için yetenek ve cihadla ilgili faaliyetleri yerine getir-
olan muvahhidlere (Almohads) karşı koymalanna mek için fiziksel engelin olmaması şartlannı bir arada
bağlamasına önem veririz. toplayan kimse, bu yönetim üzerine yerleştirilmiştir.

Eflatun'un fikrini doğru olarak tekrar ortaya ko- 66 bk. Mad. Fad. s. 61, st. S.
67 bk. Dunlop, op. cil. s. 53 C. ileri sOrdO§ilm fıkirlerle ilgili Arapça
65 bk. Siyase, s. 62, sl 5, 9 vd., 16: s. 68, st. 2- s. 69, sl3. kavramlan bana vermesinden dolayı Mr. Dunlop'a minnettanm.

178
FARABi'NİN FELSEFESiNDE SİYASETİN YERİ

Daha sonra bu kişi, kesin olarak kraldır ve onun yö- hukuk ilmi sanalı hakkındaki cümleyi ilave eder. Bu
netimi, gerçekten bu krala ait (krala yakışır) bir yöne- durum, FusQI (s. 53)'ün (a)- (e)'sinin ve ikinci olarak
tim olabilecektir." el-Medinetü'l-Fddıla'da işaret edilen pasajın beşinci
şartını ifade eden dayyan kavramında yöneticinin hu-
(B) "Bu nltelikh~r, (insanlardan) bir grup içinde
kuki niteliklerini açıklamada ona imkan verir.
ayn ayrı olursa, birinci yönetici kendi aklı vasıtasıyla
devletin amacına yardim eder; ikinci yönetici, kendi İbn Rüşd şöyle der: D "Bununla birlikte, bu ·iki ni-
zekasıyla (aynı) amaca götürmeye iştirak eder; üçün- telik bir insanda değil de, cihad yeteneğine sahip bir
cü yonetici, iyi ikna etme yeteneğine sahip olur; dör- insanda ve bir hukuk uzmanında bulunabilir.68 Gerek-
düncü yönetici, iyi bir hayal gücüne, beşinci yönetici li bu iki özelliğin bulunmarnası halinde, bir çok Müs-
cihad için yeteneğe sahip olur. Fakat bu kimseler, bu lüman kralın durumu gibi yönetirnde paylaşılacakbr."
yapıyı meydana getirme ve korumada birbirine yar-
Farabi ve İbn Rüşd' deki bu pasajlan yorumlama-
dım eder. Daha sonra onlar, seçilmiş prensler (yani,
dan önce, cihad ve hukuk uzmanı kavramlarının anla-
Eflatun'un aristoisi) olarak isimlendirilecek; bunun mını, kısaca tartışmalıyız. Fusul'un temelleri üzerinde
sonucunda onların yönetimi, soylu ve mükemmel yö- ve İbn Rüşd'ün FusQI ile ilgili metninde kabul ettiği
netim (yani, aristokrasi) olarak tanımlanabilecektir." kelime için yaklaşık kelimenin karşısında, İbn Rüşd'ün
(C) "Bazen de şöyle olur: Bu devletin yöneticisi, cihad kavramını kullandığım farzetmek zorundayız.
bu durumlara, yani kralın payesine ulaşamayan bir İbrani çevirmen, cihad kavramının teknik anlamı ve
kimse olabilecektir. İlk yöneticinin her basit hukuki -. meşru (uygunY çağnşımı ve cihad kelimesinin kökü-
karan (?) ve her basit hukuki olay için açıklamadığı nün esas anlamını, basit olarak İbranice 'shaqah' ke-
şeylerden· sonuç çıkardığı gibi, nihayet o, kanunlar lime kökü ile karşılayarak tercüme ettiğinin farkında
konusunda uzmandır. Ve iyi bir tahmin etme gücüne değildi. 'Shaqah' kelimesinin kökeni, 'Sheqidah' ke-

sahip olur. Bu bilgi kategorisine ait olan bilim, bizim limesinden belki de 'sebat, azim' kavrarnından çıka­
aramızda hukuk ilmi sanalı olarak isimlendirildi. Ayrı­ rıldı. Aynı şey, onun savaş işleri (umur-u cihadiye),
ca o, cihad yeteneğine sahiptir. Ve o, kanunların kralı ma'asim shoqedim ile tercüme etmesinde uygulanır.
olarak isimlendirildi." Daha önce söylendiği gibi69 Farabi'nin el-Medinetü-
'1- Fôdıla'da cihad veya cihadiye kelimelerini kullan-
A, B ve C, Dunlop'un İngilizce çevirisinde s. 53'deki maktan kaçınması enteresandır. Fakat o, harb işlerini
A, B ve C'ye büyük ölçüde uymaktadır. Fusul' daki altı (a'môl al-harb) ve harb sanatını (sina'a harbiye) (s.
şarb, Farabi'nin "(e) cihad yeteneğine sahip kimsesi- 61, st. 5 vd.) birleştirmede, bu kelimelerin yerine har-
ni, her yönüyle mantıklı olarak ele alan İbn Rüşd, beş bi kullanır. Bu durum, iki eserin maksadındaki farkla
şarta indirir; :ve (f) burada cihada ait hususlara, onun . açıklanabilir. el-Medinetü'l-Fôdıla, Farabi'nin siyaset
kablmasını engellemek için onun insanında hiçbir şey felsefesini ifade etmesi olarak tasarlandı. Bunun için,
olmamalıdır." İbn Rüşd'de A'nın amacı, Farabi'nin şu bu eser, daha önce ifade edildiği gibi, erdemli şehrin
kısa özetiyle iyi tanımlanmıştır: "Tüm bunlan birleş­ felsefi üst yapısını· özenle meydana getirmekle önce-
tinnede; o;·kendi tısullerinde ve çalışmalannda·taklid den hazırlarnayı amaç edinir. Farabt, kendi siyasi fi-
edilen bir modeldir ve onun sözleri ve nasihatlan ka- kirlerini bu arka plana (zemin) karşı geliştirir ve onlara
bul edilebilirdi.r. Bu, onun herkesi yönetmeye gelmesi genel bir uygulama alanı tayin eder. Buna göre, Müs-
ve dilediği gibi yönetmesi ayrıcalığıdır." lüman yöneticiler, tabii şekilde bu uygulamaya dahil
İbn Rü§d'ün bundan başka, Fusu/'daki ilk iki du-
aimaianna rağmen, Müslüman olmayan yöneticiler,
özellikle ideal evrensel devletin ideal yöneticileri, dı­
ruma nazaran daha özel olrriası hariç tutulursa, B
şanda bırakılan kimseler değildir. Üstelik, Farabt, hem
pratik olarak B'yle aynıdır: " ...onlardan biri, arnacı
İslam'ın evrenselliğini söyleyen bir Müslüman olarak
gerçekleştirir; bir ikincisi ise, amaca götüren şeyi ger-
hem de Hellenistik Ekümenin {Oikoumene) esaslan
çekleştirir."
hususunda bir filozof olafak konuşur.
C'de, İbn Rüşd,. daha keskin ve isabetlidir. O, ger-
Diğer taraftan, Fusul, bir parçanın tercümesiyle
çekten ikinci yönetici tanımını yaparken, e/-Medinetü-
yargılanabilen bir kimse kadar, daha dar bir görüşle
'1-Fddıla'daki (s. 60, st. 19- s. 61, st. 6) ile FusQI'daki
anlaşıldı. Onlan yazdığı zaman, Farabi'nin kafasında,
pasajı birleştirir; fakat C gibi, altı şarbn birincisini dışı­
hamisi Seyfüddevle'nin olması mümkündür. Bu du-
nda bırakır:" o (yönetici), filozof olmalıdır. " ve el-Me-
rum herhalde, Farabi'nin yöneticinin şartları arasına
dinetü'l-Fddıla'nın harbi, bizim C' de şakidah şeklinde
niçin cihad görevini dahil ettiğini açıklar. Elbette Sey-
değil de milhamah olarak tercüme edilmesi gerektiği
içln,_qihad kavramını kullanınada C'yi takip eder gö- 68 Mr. Dunlop, ~u konuda bana bilg) verir: Onun tercümesini dayandırdı·
rünür. Sadece basitleştirilmiş değil, aynı zamanda Fa- ğı MS, 'cihad' ve 'um ür-u cihadiyeye', İbranice 'sheqidah' ve 'shoqe-
dim' olarak okur. 'Shoqedih', tahminen kayıp Arapça asıl nüshasında
rab!' nin tarifini çokça açıklayan iki es~rdeki benzeyen 'mücahide' döner.
pasajlann kısaltılmalan bir tarafa bırakılırsa, İbn Rüşd, tn bk. Yukanda zikTedildi, s. 167- n. 2 ile birlikte.

179
ERWİN 1. J. ROSENTiiAL

füddevle, cihad konulannda mükemmelciL Bu prensipler üzerinde Farabi'nin FusCı/'da Müs-


İbn Rüşd'le ilgilenildiği kadar, Şerhi'nin Aiapça lüman bir yönetici niyetinde olduğu muhtemel gözük-
asıl nüshalannın yokluğunda, bizim sheqidahı, cihad mektedir. Daha önce ifade ettiğim sebeplerden dolayı
. manasma açıklamamızın doğru olup olmadığından bu durum, ei-Medinetü'I-Fôdıla'da biraz farklıdır.
emin olamayız. Fakat bu en azından mümkün görün- Fakat, hikmet (hikma) mükemmel bir devlet ve
mektedir. onun devamı için her hususta ilk ve tamamen zorunlu
İbranice dayyan kelimesinin hukuk uzmanı (/ega/ bir §art olmasına rağmen, içtihad özelliği de istenmek-
expert) olarak çevirisi, daha az farazidir. Çünkü Fara- tedir. Burada Fa_rabi, Eflatun'un filozof- kral idealine
bi'de D'yi tamamen karşılayan bir pasaj yoktur. Fakat sadıktır.

literal olarak "hükmetmek" anlamına gelen dayyan İçtihadı cihadla birleştirme, devletin ve yöneticinin
ile "cihad etme yeteneği" anlamına gelen shoqedin İslami karakterini garanti eder; özellikle felsefe olmak-
karşılığı Arapça terimin, Farabi'nin yöneticisinden is- sızın ne devlet ne de yönetici, Devlet'te ifade edildiği
tenen ~eşru özellikleri yansıtması gereken "dayyan" anlamda mükemmel olarak düşünülebilir. Politikos'-
ile tercüme edilmesini daha muhtemel ye;ıpar. Bu kon- un doğrudan doğruya veya dalaylı olarak Fusıil'un
teks bunu daha makul hale getirir. Biz, Fusü/'un ışığı kaynaklarından biri olması imkansızdır.72 Fakat, onun
altında, ei-Medinetü'I-Fôdıla'da yönetime kablmak
Farabi'nin tanımlan ve formülasyonlan üzerindeki et-
konusunda İbn Rüşd'ün ifade uygunluğuna önceden kisinin var olduğunu kabul etmeden önce, onun diğer
işaret etmi§tik. ei-Medinetü'I-Fôdıla'da, ikinci yöneti-
felôsife gibi, özellikle İbn Rüşd gibi, ilk ve başta gelen
cinin yerine filozof ile hukuk bilgisi uzmanı ve cihada
aydın bir Müslüman olduğunu habrlamalıyız. Bu, fık­
kabiliyeili şıibi bağımsız irade sahibi olan iki kişi geç-
hın feldsifenin eğitiminin aynlmaz bir parçası olduğu
mektedir. lbn Rüşd, Fusü/'un 'kanunlann kralı' (king
ve aniann genel görüşlerini şekillendirdiği anlamına
of the law) yerine, ikinci yöneticiyi koyar. O böylece
gelir. Onlar (felasife), Grek - HeUenistik felsefesine
el-Medinetü'I-Fôdıla'nın felsefi özelliğini bırakır ve bir
Müslümanlar olarak yaklaştılar ve kendi eser, özet
insandaki kanuni uzmanlık içinde -~unların kralı­
ve şerhlerinde onlan takdim ettikleri için, Eflatun ve
nın geriye kalan özelliklerini ve diğerinde~ cihad etme
yeteneğini taksim eder. Bundan dolayı, lbn Rü_şd'ün
Aristo'dan kendi düşünce ve yaşamianna yakın olan
şeyleri aldılar. Fe/ôsi/enin Eflatun ve Aristo'ya karşı
ei-Medinetü'I-Fôdıla ile Fusü/'u birleştirmesi, Islami
tutumunu anlamak istiyorsak, amaçlar göz önünde
şartlar için önceden düşünülmüş bir uzlaşbrma oldu~
bulundurulması gerekli olan hukuk kavramı üzerine
kadar onun Müslüman krallar arasında bu ortak yo-
netimin sık sık vuku bulmasının açık olarak gözükınesi dayandınlmalıdır. Bu ise, iyi yönetimin adil kanunlara
bağlı olma inancıdır ki bir insan, ancak böyle bir iyi
hakkındaki sözleri olarak kabul edilmelidir. Fusıi/'da,
filozof olması gereken mükemmel yönetici, başlı başı- yönetirnde gerçek mutluluğa ulaşabilir. 73
na ilk yönetici olarak da habrlanabilir. . : Gereğinden fazla göstermeye çalışbğım gibi, İbn
Bu iki özellik, yani fıkıhta araşbrma ile elde edilen Rüşd'ün, Farabi tesirinde kaynaklannı ele alış tarzı,
bilginin esasJan hususunda bağımsız'karar yeteneği ve aynı şekilde onun İslami bakış açısıyla belirlenebilir.
cihad etme yeteneğinin, - halifeliğin gerekliliklerinden Genellikle İbn Hazni'ın.teolojisinden etkilendiği görü-
olduğunu biliyoruz. Bundan başka, adalete uygunluk nen İbn Rüşd, onun izinden giderek tak/ide şiddetle
ve içtihad "görevi, tak/idi reddetmek ve onunla müca- karşı çıkb. 74

dele etmek - otoriteye sorgusuz itaat etmek-, ilk za- Son söz olarak, Farabi'nin siyasi düşüncesi, be-
manlardan beri, Müslüman teolojisinde70 önernli bir nim tekrar tekrar söylediğim bu arnaçiann te~elleri
yer tutmaktadır. 71 üzerinde ' Eflatun 1 Aristo ve İslami fikirterin bir sente-
zini temsil eder.
70 FusOI'un büton metni elde mevcut olduğunda, bunun Farabi'nin ken-
di kendine fikirlerini taclil etmesi (de~ildik yapması) ve bu 'FusQJ'un,
'Maclina Fadıla'dan sonra ortaya çıkması, (if at all) anlamına gelip 12 Bir konuşmasında, Mr. Dunlop, 'Fusül' ile 'Politikos' arasında bağlanb
geirnediğine karar verilebilir: Bir an için, 'Maclina Fadıla'nın ikinci yö- kurulduğu d!lşünoesini ifade etti. O, bu eserin (279e) Farabi'nin 'ka·
ne6cisi, filozof ve 'kanunlar(ın) kralı' ile 'FusQJ'daki üı;üncü sa/ha, yani nunlann kıalı' için muhtemel kaynak olabileceğini d!lşünür. Bununla
'kanunlar(ın) kralı' arasındaki ayrılık, sadece iki eserin farldı maksadı beraber, bu d!lşünce, Farabfnin eniann ibn R!lşd olayında (in the
ve heıkese (halka, public) okunmasından dolayı olabili~. · case} yapbklan gibi, hiç şüpheşiz kendi fikirlerinin formülasyonuna
Tek bD§ına, 'Maciina Fadıla'ya baktığımızda, ben ilk önce Ibrani materei- katkıila bulunan Eflatun'un 'Kanunlar'ını yorumladığını akla ge6r-
min lbn R!lşd'ün 'Madina Fadıla'nın pasajını tekrar ortaya koymasını mektedir. Kanunlar (710), daha yakın benzerlik (parallel) sağlamıştır:
sağl:ınıada 'hakim'i hakim olarak yanlış okumuş olabileceği zehabı­ özellikle, (710d), kanun yapan kimse ile diktatöTÜ (autocrat) birleştir­
na (assum~) yöneldi~. Fakat, 'hakim', ' idare eden kimse' (govemor) mede ve aynı zamanda Farabi'nin 'Telhis'ln 709c- 7llb özetinde,
gibi bir arılama da geldiği için ihranice çevirmenin ibn R!lşd'ün Arapça ed. Gabrieli (bkz. n: 3 ve yukansı), Arapça metnin 22. Sayfası, özellikle
metninde 'faqih'i bulması, 'daha muhtemeldir. Ellatun'un 'Devlet'in 19. satır (ilahi kanunlar). ibn R~d'e gelince, onun ortak yöne6minin
(405a) "hakimler"i, muhtemelen ibn R~ §eıhlerinde 'qudat' olarak islfuni kamlderi, zıtlıkta daha açık olsa bile, 'FusQJ' ve 'el-Medineto'l-
çevrilen 'shofe6m'le tercüme edildi. Üstelik, 'shoqed', mücahid olarak Fadıla'nın etkisi albnda olmasında şüphe yoktur. ·
tercüme ediliıse, benim faızettiğim gıbi, tahminen 'dayyan' , daha bü- 73 bk. yukanda zikrecli, s. 165 - n: 32 jJe birlikte D§ağıdaki referanslar
yük ihtimalle 'faqih'le ifade eclilir. eklenebilir: M, s. 192 vd., s. 204 vd. ; SAIPT, s. 6; PIR; s. 255, 259
7! bk. ı, Goldziher, Streilschrift des Gazali gegen die Batinijja - Sekte, vd.
L.eiden, 1916, Einleitung, özellikle, s. 1-22. 74
bk. PIR. s. 257 vd.

180
FARABi'NİN FELSEFESINDE SiYASETiN YERI

Yapısını sağlam Farablci temeller üzerinde kuran üzerine kullanır ve siyasi realizmini, çağd?iŞ Müslüman
İbn Rüşd, büyük selefin!!1 teorilerine kesinli~, açıklık ve devletlere eleştirel bir bakış açısıyla uygular. Onun bu
sistem getirir. Daha da önemlisi, o, pratik tecrübesini, eleştirisinin kökleri, Eflatun'un Politics'deki fikirlerine
bu teoriler v.e onlann Eflatuncu - Aristocu kaynakları dayanır ve prensiplerini ondan alır.

: ('1

You might also like