You are on page 1of 20

Osman KESKİN

Teknoloji ve Tasarım Öğretmeni


Sevgili Öğrenciler;

 Bu sunum sizlerin hayal gücünüzü, düşünme ve kurgu


yetilerinizi geliştirmek amacıyla hazırlanmıştır.

 Bu sunum sizi teknoloji ve tasarım dersinde yapacağınız


çalışmalara hazırlayacaktır.

 Sunumdaki her haber ile ilgili düşünmenizi ve o alanda


hangi gelişmelere yol açılabileceği , bugünden farklı
nelerin olabileceği konularını tartışacağız.

 Şimdi arkamıza yaslanıp sunumu izleyelim…


BİYOMİMİKRİ - BİYOMİMETİK

Doğal yaşamın kendisine özgü, daha verimli, daha sessiz ve aynı zamanda sürdürülebilir
teknolojileri varken biz neden bu bilgilerden faydalanmayalım?

İşte bu soruyu kendine soran Amerikan doğa bilimleri yazarı Janine Benyus, “Biyomimikri”
kavramını ortaya attı. Eski Yunancada yaşam anlamına gelen “bios” ve taklit etmek
anlamına gelen “mimesis” kelimelerinden türetilen biyomimikri, en basit deyişle insanların
karşılaştıkları sorunları çözmek için doğayı örnek alması ya da isim babası Benyus’un
deyişiyle “doğadan esinlenen buluş” anlamına geliyor. Terminolojiye daha yeni girmiş olsa
da, biyomimikrinin geçmişi çok da yeni değil. Bir elektrik mühendisi olan George de
Mestral 1941 yılında Alpler’de çıktığı avdan dönerken köpeğinin tüylerine ve kendi
kıyafetine yapışan “dulavratotu” tohumlarından esinlenerek çok kullanışlı bir icat geliştirdi.
Bu icat hâlâ günlük hayatta sıkça kullandığımız, ayakkabılarımızdaki, çantalarımızdaki
cırt bantlardan başkası değil.
Mikrop Tutmayan Yüzeyler

Hepimiz hastaneye gittiğimizde bir yerlere dokunurken çekinir ve huzursuz oluruz. Bilim
insanlarının ve köpek balıklarının yardımıyla artık bu korkularımız azalacak. Tony Brennan isimli
mühendis, gemiler için kabuklu deniz hayvanlarının yapışamayacağı bir kaplama malzemesi
üretmeye çalışırken, köpek balıklarının derilerine, diğer tüm büyük deniz canlılarından farklı
olarak, hiçbir alg ve bakteri türünün yapışamadığını öğrendi. Daha sonra köpek balığı derisini
inceleyen Brennan, derinin mikro boyutlardaki dişlerden oluşmuş bir halı gibi olduğunu fark etti
ve bu yapısı sayesinde hiçbir kabuklu deniz hayvanının, algin ve hatta bakterinin bile köpek
balığının derisine yapışamadığını gördü. Bunun üzerine kurduğu şirketle hastane
enfeksiyonlarının yayılmasını önleyecek, köpek balığı derisi yapısına benzer bir kaplama
malzemesi üretmenin yollarını aramaya başladı. Şirket, 21 gün boyunca bakteri barındırmayan
bir kaplama malzemesi geliştirdi. Hastanelerde en çok temas edilen lamba anahtarları, kapı
kolları ve musluklar gibi yerlerde kullanılacak olan malzemenin kullanım alanlarını çoğaltmak ve
ömrünü uzatmak için çalışmalar da devam ediyor.
Tüberkül Teknolojisi

Balinaların yüzgeçlerinden esinlenen bilim insanları, çok önemli bir buluşa imza attılar:
tüberkül teknolojisi. Balinaların yüzgeçlerini inceleyen bilim insanları, yüzgeçlerinin
aerodinamik yapısının düz pervanelerin aerodinamik yapısından çok daha üstün olduğunu
fark ettiler ve böylece tüberkül teknolojisi ortaya çıktı. Tüberkül, balinaların
yüzgeçlerindeki küçük yumru şeklindeki çıkıntılardan esinlenilerek konulmuş bir ad.
Balinanın yüzgecinin aerodinamik testlerini yapan araştırmacılar normalde daha az etkin
bir aerodinamiğinin olmasını bekledikleri bu çıkıntıların daha etkin aerodinamik bir yapı
sağladığını ve bunun yanı sıra perdövitesi önlemeye de yardımcı olduğunu gördüler. Bir
havacılık terimi olan perdövites, uçağın kanatlarının açısı ve uçağın hızının yavaş
olmasıyla uçağın havada tutunamayacak duruma gelmesi durumudur.
Balinanın bu özelliğinden yararlanılarak üretilen pervaneli fanlar, normal pervaneli fanlara
göre %20 daha az enerji harcıyor ve ayrıca çok daha az ses çıkarıyor. Bunun yanında
araştırmacılar asıl hedefleri olduğunu söyledikleri daha verimli rüzgâr türbinlerini
üretmek için çalışmaya da devam ediyorlar.
Kimyasal Kullanmadan
Temizlenen Boya

Nilüfer, Hindistan ve Vietnam’ın ulusal bitkisi olarak anılır ve nilüfer yaprağı doğu
inançlarında önemli bir maneviyata sahiptir. Bunun sebebiyse Çinli şair Zhou Dunyi’nin
deyişiyle nilüferin çamurun içinde doğduğu halde bir kaç su damlasıyla tamamen
temizlenmesi. İşte nilüferin bu özelliğini inceleyen bir Alman firması su geçirmeyen ve hiçbir
kimyasal madde kullanılmadan temizlenebilen bir dış cephe boyası geliştirdi.
Bu boyanın üzerine kir ve toz da yapışamıyor ve üzerinden sadece su akması tüm kirin
temizlenmesi için yeterli oluyor
Pasif Soğutma

Normalin üzerinde sıcak bir iklime sahip olan Zimbabwe’nin Harare kentinde bulunan
Eastgate Complex binasının ofisler ve alışveriş merkezinden oluşan 31.000 kapalı alanının
soğutma işinin çok büyük kısmını doğal havalandırma sistemi yapıyor. Bu doğal havalandırma
sistemini yapan mühendisler termit yuvalarından esinlendiler.

Termitler yuvalarının içerisinde ana besin kaynakları olan bir mantar üretirler. Bu mantarın
yetişebilmesi için termit yuvasının içinin 30,5 °C sıcaklıkta sabit kalması gerekir ve yuvanın
mükemmel havalandırma sistemi sayesinde dışarının sıcaklığı gün içerisinde 1,6 °C ile 40°C
arasında değişirken yuvanın sıcaklığında değişim olmaz. Bu, binadaki özel tasarlanmış
havalandırma deliklerinin gün içerisinde açılıp kapanmasıyla, çeşitli kalınlıklardaki duvarlarla
ve ısı emilimini azaltan açık renkli boyalar kullanılarak sağlanıyor. Bu binanın ısıtma ve
soğutma için harcadığı elektrik enerjisi, kendi boyutlarındaki diğer binalardan %90 daha az.
Biyonik Araba

Mercedes firmasının mühendislerince geliştirilen araç, sınıfının en düşük sürtünme


katsayısına sahip olanı. Bu aerodinamik özelliklerini kime borçlu dersiniz? Aracın
tasarımını üstlenen mühendisler, aerodinamiği iyi ve aynı zamanda geniş ve güvenli bir
araç yapmak için doğaya baktıklarında sandık balığına ulaştılar. Bu balık, baş ve
vücudunu koruyan iskelet sistemi sayesinde kutu gibi olan şekline rağmen, suda hızlı
yüzebilmesiyle mühendislerin dikkatini çekmişti. Balığı inceleyen mühendisler,
aerodinamik yapısının çok etkili olduğunu fark ettiler ve bu hem sağlam hem de
aerodinamiği müthiş olan canlıdan yararlanmaya karar verdiler. Sandık balığının
aerodinamiğini ve kemik yapısını taklit ederek ürettikleri otomobil, o boydaki araçlar
arasında elde edilen en düşük hava sürtünme katsayısına ulaştı.
Araç yalnızca aerodinamik yapısı sayesinde %20’ye yakın yakıt tasarrufu sağlayabiliyor.
Geko Bandı

Manchester Üniversitesi’ndeki araştırmacılar tek ayaklarıyla cam yüzeyde asılı kalabilen


gekoları taklit eden yeni bir çeşit yapışkan bant geliştirdiler. Geko bantının yüzeyi, gekoların
ayaklarındaki gibi mikroskobik boyutlarda, elektrodinamik yapışkanlık sağlayan milyarlarca
küçük kılla kaplı. Geko bantının bir santimetre karesinde bu kıllardan 100 milyon adet var ve
bu kadarlık geko bantı bir kilogramlık yük taşıyabiliyor.
Ayrıca bant tek kullanımlık değil ve normal yapışkan bantlarda kullanılan zararlı kimyasal
maddelerden içermiyor. Tüm bu özelliklerinin yanında bantın diğer bir özelliği de kontrol
edilebilir yapışkanlık özelliği. Geko bantı normal yapışkan bantlar gibi üzerine bastırıldığında
değil, belli bir yönde kaydırıldığında yapışıyor ve tersi yönde kaydırıldığında da yüzeyden
ayrılıyor. Bu özelliği bantın istenildiği zaman kolayca yapıştığı yüzeyden ayrılmasını sağlıyor.
Hızlı Tren

Dünyanın en hızlı trenlerinden biri de Japonya’daki Tokyo-Hakata arası sefer yapan


hızlı tren. Ancak bu tren çok hızlandığında çıkardığı ses çok yüksek oluyor ve tünellerden
hızla çıktığında ses patlaması meydana geliyordu. Trenin tasarımcılarına bu problemleri
çözmeleri söylendi. Tasarımcılar trenin giderken çıkardığı sesi azaltmak için doğada
bunun nasıl yapıldığını araştırmaya başladılar ve en sessiz uçan kuşun baykuşlar
olduğunu öğrendiler. Daha sonra baykuşların nasıl bu kadar sessiz uçabildikleri üzerine
çalışmaya başlayan araştırmacılar, baykuşun sessiz uçabilmesinin sırrının kanatlarındaki
tüylerin tasarımında gizli olduğunu fark ettiler. Baykuşların kanatlarında büyük tüylerin
arasında, diğer kuş türlerinde olmayan, “tırtıklı tüyler” var ve bu tüyler havada ufak
girdaplar meydana getirerek, gürültü çıkmasına neden olan büyük girdapların
bölünmelerini sağlıyorlar. Dört yıl süren yoğun çabalar sonunda tasarımcılar bu prensibi
pratik uygulamaya geçirebildiler. Bu tırtıklar trenin üzerindeki kablolardan elektrik
alan toplayıcılarda kullanıldı ve trenin çıkardığı ses en katı standartları dahi karşılayacak
kadar azaldı. Bu teknoloji şimdi “girdap üreteci” adıyla anılıyor ve uçaklardan profesyonel
kayakçıların botlarına kadar birçok yerde kullanılıyor.
Mendile Değil Telefona Öksüreceğiz

Cep telefonlarının hızla yaygınlaşması, oldukça ilginç kullanım şekillerini de beraberinde


getiriyor. Bunlardan biri de sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılmasına yönelik uygulamalar.
Bundan kısa bir süre önce, cep telefonu kameralarına eklenen mikroskop benzeri aygıtlar
sayesinde içme suyuna karışan bakterilerin veya kandaki akyuvar sayısının tespit edilmesine
yönelik çalışmaların haberi gelmişti (Hatta bunlardan biri de Kaliforniya Üniversitesi Nanosistem
Enstitüsü’nden Aydoğan Özcan’ın çalışmasıydı. Şimdiyse Star Analytical Services adlı şirket,
cep telefonlarının kamerasından öte mikrofonunu da bir teşhis cihazı haline getirmek için
uğraşıyor. Fikrin özünü, cep telefonunun mikrofonuna öksürdüğünüzde çıkan sesin analiz
edilerek öksürüğün herhangi bir akciğer enfeksiyonuna işaret edip etmediğini ayırt edebilmek
oluşturuyor. Doktorlar bu sesleri ayırmakta tecrübeli oldukları için öksürüğü bir teşhis yöntemi
olarak zaten kullanıyorlardı.
Star Analytical’ın yapmaya çalıştığı şeyse, benzer bir yeteneği özel bir yazılım yardımıyla cep
telefonlarına da kazandırmak. Yazılım, bunun için durumu daha önce teşhis edilmiş binlerce
kişinin öksürüğünden elde ettiği ses parmak izlerini kullanacak ve bu sesleri cep telefonuna
kaydettiğiniz öksürük sesiyle akustik analiz yöntemiyle kıyaslayacak. Sistem elbet bir doktorun
yerini tutamaz. Fakat düzgün bir şekilde hayata geçirilebilirse, sağlık hizmetlerine erişimin kısıtlı
olduğu bölgelerde en azından insanlara akciğer enfeksiyonunun başlangıcı veya durumun
aciliyeti konusunda bir fikir verebilir.
Temizliğin Bir Bedeli Var

Her gün parmaklarınızın bir aşağı bir yukarı turlayıp durduğu klavyeler, doğası gereği
bilgisayar parçaları arasında en kirli halka. Hatta yıllar önce yapılan bir araştırmayla, bir
klavyenin bir klozet oturağından daha fazla bakteri barındırdığı ortaya koyulmuştu. İşte
Vioguard adlı şirket, hele de H1N1 virüsünün ortalığı kırıp geçirdiği bu günlerde klavyelerdeki
hijyen konusuna çözüm getirmek için, kendi kendini temizleyen klavye olarak nitelendirdiği
ilginç bir ürüne imza atmış. Kullanılmadığı zaman kapalı bir kutu içinde duran klavye, elinizi
kutunun önündeki kızılötesi algılayıcının önüne getirdiğinizde kayarak yuvasından çıkıyor.
Klavyeyle işiniz bittiğinde de tekrar yuvasına giriyor. Klavyenin yerleştiği kutunun içinde iki
adet 25 watt gücünde ultraviyole lamba yer alıyor. Bu lambalar sayesinde 90 saniye içinde
klavye üzerindeki virüs ve bakterilerin % 99,99’unun ortadan kaldırılabildiği belirtiliyor.
Fikir güzel, uygulama da gayet başarılı ama klavyenin fiyatı biraz tuzlu. Böylesine temiz bir
klavyeye sahip olmanın maliyeti 899 dolar. Yine de doğrudan son kullanıcıya hitap etmese de
hastane, laboratuvar ve benzeri ortamlarda kullanım için büyük potansiyel vaat ediyor.
Intel Okuyucu

Intel tarafından geliştirilen Intel Reader, yazılı metinleri seslendirerek hem


görme engellilerin hem de herhangi bir nedenle okuma güçlüğü çekenlerin
bilgiye daha kolay erişimini mümkün kılıyor. Üzerinde bulunan 5 megapiksel
dijital fotoğraf makinesini kullanarak resmi çekilen herhangi bir metin,
okuyucu tarafından algılanıp ses dosyasına
dönüştürülebiliyor. Bu cihaz ile beraber alabileceğiniz kitap tarama aksesuarı
kullanıldığında çok sayfalı metinleri cihazın hafızasına depolamak çok kolay.
Cihazın hafızasına fotoğrafı çekilmiş yaklaşık 600 sayfa doküman
depolanabilirken, e-kitap okumak isteyen kullanıcılar sadece metin içerikli
olan 500.000 sayfayı sığdırabiliyorlar.
Yakıt Pilleri Hayatımızda

Yakıt pilleri üzerine yapılan uzun çalışmalar meyvelerini vermeye başladı. En


son Toshiba tarafından geliştirilen ve avucumuza sığacak büyüklükteki şarj
cihazı yakıt pili ile çalışıyor. Metanol kullanarak elektrik enerjisi üreten cihaz,
cep telefonlarını şarj etmek için tasarlanmış. İlk aşamada sadece 3000 ürün
Japonya’da piyasaya sürülmüş. Müşteri talep durumuna göre yeni modellerin
geliştirilmesi gündemde.
http://tinyurl.com/ty-cells
1000 Yıl Sağlam Kalabilen DVD

Dijital fotoğraf makinelerinin yaygınlaşması ile birlikte artık pek çoğumuz


çektiğimiz resimleri fotoğraf albümleri yerine bilgisayarımızda saklıyoruz. Sabit
disklerin bozulması ihtimaline karşın yedek olarak DVD’lere kaydedenlerimiz de
çoktur. Fakat kullandığımız sıradan DVD’lerin ortalama ömrünün bazı kaynaklara
göre 5-10 yıl, üretici firmaların iddialarına göre ise en fazla 100 sene olduğu çok
fazla bilinmeyen bir gerçek. Buna karşın Cranberry şirketi tarafından üretilen
DVD’lerin ömrünün 1000 sene olduğu iddia ediliyor. Eğer çektiğiniz fotoğrafların
ve videoların 3009 yılına kadar görülebilmesini arzu ediyorsanız böyle bir DVD
yazıcısı için yaklaşık 5000 doları gözden çıkarmanız gerekiyor. DVD’lerin ömrünün
iddia edildiği gibi 1000 yıl olup olmadığını da ancak gelecek kuşaklar test
edebilecekler.
Endüstriyel Cırt Bant

1940’lı yıllarda İsviçreli bir mucit tarafından bir av dönüşü köpeğinin ve


kendisinin üzerinde bulduğu pıtrak ismi verilen bitkinin dikenlerinden
esinlenerek icat edilen cırt bant, günlük yaşantımızda genellikle
ayakkabılarımızda kullandığımız bir teknolojidir. Alman mühendisler
tarafından geliştirilen çelik cırt bant ise bildiğimiz cırt bant teknolojisini
kullanıyor ama onlardan biraz daha güçlü: 1 m2’si 35 ton yük kaldırabiliyor.
Özellikle otomotiv endüstrisinde kullanılabileceği belirtilen bu cırt bantların
en önemli ayırt edici özelliği ise 800 °C sıcaklıkta bile bu performansı
gösterebiliyor olması.
Kısa Mesaj Atan İlaç Şişeleri

İlaçları vaktinde ve düzenli olarak içmek bazılarımız için problem olabiliyor.


Günün yoğunluğunda veya akşamın yorgunluğunda almayı unuttuğumuz bir
ilaç, telafisi güç sağlık sorunları doğurabiliyor. Bunu engellemek için Amerika
Birleşik Devletleri merkezli Vitality isimli bir şirket ile AT&T tarafından ilacını
içmediği zaman sahibini uyaran ilaç şişeleri geliştirilmiş.
Bu ilaç şişelerinin kapakları, daha önce sisteme tanıtılan saatlerde kullanıcı
tarafından açılmadığında, elektrik prizine takılı olan ve içinde sim kart
bulunduran sistem üzerinden kısa mesaj göndererek sahibini uyarıyor.
Mesaja rağmen kullanıcının ilacı içmeme riski varsa, bu durumda kısa mesaj
ilaç kullanıcısının bir yakınına gönderilebiliyor
Güneş Gözlükleri

Neden filmlerde ajanların sürekli güneş gözlüğü taktığını hiç merak ettiniz
mi? Çok farklı sebepleri olabilir tabii ama gözlerini saatte 150 km hızla gelen
6 mm büyüklüğündeki sert bir cisme karşı korumanın bunlar arasında
olmadığı kesin. Japon ordusu tarafından da test edilip onaylanan bu güneş
gözlükleri ise böyle bir cisme karşı gözlerinizi koruyabiliyor.
Her ne kadar resimde görüldüğü gibi saatte 1000 km hızla gelen 9 mm’lik bir
kurşuna karşı etkisiz kalacağı kesin olsa da (ayrıca etkili olsa bile, gözleriniz
sağlam kalacaktır ama büyük ihtimalle darbenin etkisiyle boynunuz
kırılacaktır) değişik iş sahalarında çalışanların gözlerini uçan cisimlere karşı
korumakta faydalı. Futbol sahalarında hakemlerin gözlerini atılan bozuk
paralara karşı koruması ilk aklımıza gelen muhtemel kullanım alanlarından
biri.
Cep Telefonu Büyüklüğünde Ultrason
Cihazı

Resimde gördüğünüz cep telefonuna benzeyen alet bir ultrason cihazı.


General Electrics tarafından üretilen ve Vscan adı verilen bu ultrason cihazı
doktorların ve acil yardım ekiplerinin hızlı ve basit bir şekilde ultrason
sonuçlarını almasını hedefliyor. Cep boyutuna indirilmiş bu görüntüleme
sistemi sayesinde artık doktorlar acil durumlara müdahele ederken
stetoskop taşıma kolaylığında ultrason cihazlarını da yanlarında
götürebilecekler. Vscan ile görüntüyü kaydetmek mümkün ama kablosuz
dosya aktarımı imkânı bulunmuyor.
Osman KESKİN
Teknoloji ve Tasarım Öğretmeni

keskinoo@hotmail.com

Teknoloji ve Tasarım Öğretmenlerinin buluşma


noktası:
Teknoloji ve Tasarımcılar Facebook sayfası

You might also like