You are on page 1of 7

KEYSANiYYE

ken diğer bir grup kardeşi Ali b. Muham- terdiği İbrahim b. Muhammed ve daha 1
med'e. ondan da oğlu Hasan'a intikal et- sonra Ebü Müslim'e. bir başka rivayete
KEYYAf.iwE
tiğini ve İbnü'l-Hanefıyye'nin evladından göre ise önce Seffah'a, ardından Ebü
( a;ıı:;s::ıı)
başkasının imam olamayacağını ileri sür- Müslim'e geçmiştir. Horasan'da ortaya Allah'ın
müştür. imametin ve Ebü Haşim'in ruhu- çıkan ve Ebü Müslim ile sıkı bağlantısı insanı Ahmed isminin şekline
nun Abdullah b. Amr b. Harb el-Kindi'ye bulunan bu fırkanın mensupları onun uygun olarak yarattığını
ve kendisinin "kaim" olduğunu
geçtiğini kabul eden Harbiyye adlı grup imamette hak sahibi olduğunu. Allah'ın
ileri süren Ahmed b. Keyyfil'e
içinde bazıları benimsedikleri imamın ya- ruhunun kendisine hulül ettiğini ve ruh- (111./IX. yüzyıl)
lancılık ve hıyanetini tesbit edince ondan ların tenasühünü iddia etmişlerdir. Ebü bağlı aşın Şii bir grup
vazgeçip Abdullah b. Muaviye'yi imam ka- Müslim-i Horasani'nin ölmediğini ileri sü- (bk. GA.tlYYE).
bul ettiler. Tunasühe inanan veAllah'ın ren Ebü Müslimiyye ile özdeşleşen bu fır­ L _J

imamlarda tecelli etmiş bir nur olduğunu ka daha sonra ortaya çıkan. dini imamı
kabul edip Cenahiyye diye de anılan bu bilmek ve emaneti yerine getirmek sure- 1 1
KEYYALiYYE
grup ilahi ruhun tenasüh yoluyla imamla- tiyle kemale ermek diye anlayan, kemale ( a;ı Çs::ı 1)
ra geçtiğini. Abdullah b. Muaviye'nin hem erildiğinde ise yükümlülüklerin ortadan
nebi hem ilah olduğunu ve gaybı bildiği­ kalkacağını söyleyen Horasan ve Mavera- Riffüyye tarikatının İsmail er-Rifai'ye
ni söyleyerek kendisine ibadet etmiştir (ö. 656/1258)
ünnehir bölgeleri Mukannaiyye ve Mü-
nisbet edilen bir kolu
(Sa'd b. Abdullah el-Kum mi. s. 39; Şehris­ beyyiza gruplarının kaynağını teşkil et-
(bk. RiFAİYYE).
tanl. ı. ı 5 ı-ı 52). Abdullah b. Muaviye'nin miştir. L _J
Horasan'da ölümü üzerine (129/747) Emeviler devrinde çeşitli fırkalarıyla
mensuplarından bir kısmı onun ölmedi- Şia'nın aşırı bir kolunu oluşturan Keysa-
ğini. geri döneceğini. diğerleri de öldü-
KEzzAB
niyye'deki mehdi, gaybet. hulul ve tena-
ğünü, ruhunun hiçbir dini yükümlülüğü süh gibi anlayışların Irak mevfüisinde gö- (bk. KİZB).
kabul etmeyen. her şeyi mubah sayan ve L _J
rülen Arami-hıristiyan tesiriyle iran'da-
Harisiyye diye anılan grubun başı olan İs­ ki bazı eski inanışların uzantıları olduğu
hak b. Zeyd el-Haris el-Ensari'ye geçtiğini belirtilmiştir (Watt. s. 53-56). Mezhep il. KIBLE
ileri sürmüştür. imametin Ebü Haşim'­ (Vlll.) yüzyılın ortalarından itibarım sü- ( :i.1#1)
den Beyan b. Sem'an et-Temimi'ye inti- ratle kaybolmaya başlamış. m. (IX.) yüzyıl Başta namaz olmak üzere
kal ettiğini ileri süren bir gruba da Beya- başlarında varlığını sürdüren herhangi bir bazı ibadet ve davranışlarda
niyye denilmiştir (bk. BEYAN b. SEM'AN). grubu kalmamıştır. imamete dair bazı yönelinen taraf, Kabe.
L _J
Kerbiyye. Kerlbiyye ve Küreybiyye diye görüşleriyle beda' ve rec'at konusundaki
de anılan. ancak Kummi ve Nevbahti gibi düşünceleri bir kısım düzenlemelerle
Sözlükte "yön, yönelinen cihet veya şey"
ilk dönem Şii fırka tarihçilerine göre (el- imamiyye tarafından benimsenmiş. di-
anlamına gelen kıble terim olarak müs-
Ma/s.alat ve'l-fıraJs_, s. 27; FıraJs_ü'ş-Şl<a, s. ğer fikirleri ve doktrinleri de imamı çiz-
lümanların namazda yönelmeleri gereken
25) Kerbiyye olarak bilinen ve Ebü Kerb gide bulunduklarını iddia eden gali fırka­
ed-Darir adlı şahsa bağlı olan bu fırkaya lara intikal etmiştir. istikameti. Kabe'yi ifade eder. Kabe'ye
göre Muhammed b. Hanefıyye ölmemiş­ yönelmek ayrıca ezan, ikamet (kamet).
BİBLİYOGRAFYA :
tir. O, Medine'nin batısındaki Radva da- cenazenin defni. hayvan kesimi, dua gibi
Naşi el-Ekber. Mesa'ilü'L-imame (nşr. J. van
ğında yaşamakta, yanındaki bir aslan ve hususlarda da söz konusudur.
Ess). Beyrut 1971, s. 24-41; Sa'd b. Abdullah el-
kaplan tarafından korunmakta, sabah ak- Kummi. el-Ma~alat ue'L-fıra~ (nşr. M. Cevad İslam'dan Önceki Dinlerde Kıble. Ge-
şam yiyeceği kendisine ulaştırılmaktadır. Meşkur). Tahran 1963, s. 21-23, 25-46, 48- rek semavi dinlerde gerekse diğer dinler-
Bu durum Allah'ın takdir ettiği zamana 50, 60, 64- 70; Nevbahti, Fıra~u 'ş-Şi'a, s. 20- de inananların özellikle bazı bedeni iba-
37, 41-47; Eş'ari. Ma~alat(Ritter).-s. 18-23;
kadar devam edecek, vakti geldiğinde Muhammed b. Ahmed el-Harizmi. Mefatf/J.u'L- detleri yerine getirirken belli bir istika-
mehdi olarak ortaya çıkıp hakimiyetini 'ulüm (nşr. İbrahim el-Ebyari). Beyrut 1409/ mete doğru yönelmeleri gerekli görül-
kuracaktır. Bu düşünce Küseyyir ve Sey- 1989, s. 49; Bağdadi, el-Far~ (Abdülhamid). s. müştür. Kutsala doğru olan bu yöneliş.
yid el-Himyeri'nin şiirlerinde de işlenmek­ 38-53; İbn Hazm. el-Faşl (Umeyre). V, 35-36, bütün ferdi ve içtimai alanları kapsama-
tedir (Sa'd b. Abdullah el-Kumml, s. 28-29; 40, 41, 43; Şehristani. el-Milel(Ktlani). 1, 147-
sına rağmen bir varlığı kendisinden baş­
154; Neşvan el-Himyeri, el-l;fürü'L-'in (nşr. Ke-
Eş'arl. s. 19). Medine'de bulunan ve ken- ka bir gerçeklikle ilişkilendirmeyi hedef-
mal Mustafa). Kahire 1367/1948, s. 157-161;
disinin imam ve peygamber, İbnü'l-Ha­ Nüveyri, Nihayetü'L-ereb, XXll, 81-82; Ali Sami lediğinden bütün hakikatlerin bir araya
nefıyye'nin de ilah olduğunu iddia eden en-Neşşar, Neş'etü 'L-fikri'L-felsefi fi'L-İsliim, Ka- geleceği bir merkez meydana getirir.
ibahi düşünceye sahip Hamza b. Umare hire 1977, il, 46-81; W. Montgomery Watt, ls- Kutsalla bir şekilde irtibatlandırılan yer
el-Berberi de bu gruba mensuptur. lamDüşüncesinin TeşekküLDeuri(trc. E. Ruhi
veya yönler insanlar tarafından seçilme-
Fığlalı). Ankara 1981, s. 53-56; B. Lewis, "Ha-
Rizamiyye. Rizam b. Rezm'e mensup miş, sadece keşfedilmiştir. Çünkü kutsal
§himiyya", El2 (İng.). 111, 265; A. A. Di_ckson, ·
olmakla birlikte Ravendiyye bünyesinde "Kaysan", a.e., IV, 836;W. Madelung, "Kaysa- mekanlar ilahi bir işaretle belirlenmiştir.
mütalaa edilen ve Ebü Müslim-i Horasa- niyya", a.e., iV, 836-838; a.mlf.. "Kuraybiyya", Nitekim Kabe'nin yeri Hz. İbrahim'e Al-
ni'ye sevgi ve bağlılık konusunda aşırılık a.e., V, 433-434; E. Kohlberg, "al-Rawandiy- lah tarafından gösterilmiş (el-Hac 22126),
gösteren bu gruba göre imamet Ali b. ya", a.e., Vlll, 461-462; Vedad el-Kadi, "el- Kudüs'teki mabedin yeri de Davüd'a Tanrı
Keysaniyye", Meusü'atü 'L-1).açlareti'L-İslamiy­
Ebü Talib'den Muhammed b. Hanefıyye, tarafından melek aracılığıyla bildirilmiş­
ye, Amman 1989, s. 178-184; Mustafa Öz, "Ga-
Ebü Haşim, Ali b. Abdullah, Muhammed liyye", DİA, XllI, 335-336. r,;:ı .. tir (il. Samuel, 24116-25). Ayrıca hemen
b. Ali, Ebü Müslim'in adına faaliyet gös- (!llJ MUSTAFA ÜZ bütün dinlerde kutsal kabul edilerek iba-

364
KIBLE

det anında kendilerine yönelinen bu tür rilen ve camilerdeki mihraba benzeyen !eri doğuda olmak üzere kıbleleri batıyı
mekanlarda mabedler yapılmak suretiyle özel bölümler de Kudüs'e yönelik yapıl­ gösterecek tarzda inşa edilmiştir. V. yüz-
kutsallıkları teyit edilmiştir. öte yandan mıştır. Yahudiler sinagoglarda olduğu gi- yılla birlikte bu plan, kiliselerin girişleri
bu mekanların doğu-batı, kuzey-güney bi evlerinde de ibadet ederken Kudüs'e batıda ve çoğunlukla yarım daire şeklin­
gibi ana yönlerle ilişkileri bulunduğu gibi doğru yönelmektedirler. deki "altar" denilen çıkıntılı kısımları do-
dünyanın her yerinden insanların bura- Diğer Sami milletler gibi İbraniler'in te- ğuda olacak şekilde düzenlenmiştir. Bu-
lara yönelmeleri sebebiyle bizzat kendi- mel yönünü tesbitte güneşin doğuşu be- na rağmen altarın doğuda bulunması,
leri de bir yön oluşturmuştur. lirleyici bir rol oynamış, günlük hayatların­ ibadet eden her hıristiyanın yüzünü do-
Mayalar ibadetlerinde güneşe doğru da da doğu yönü onlar için önemli ol- ğuya döndürmüş olduğu anlamına gel-
yönelirlerdi. Sabiller, Işık kralının ve Işık muştur. Ahd-i Atik'te bu yöne "mizrah" memektedir. Çünkü modern uygulamaya
aleminin mekanı olduğuna ve nurla kap- (Yeşu, 4/19). "mizrah şemeş" (gün doğusu) göre bir kilisede bulunan oturaklar iba-
lı bulunduğuna inandıkları için diğer iba- (Sayılar. 21/I ı; Hakimler. ı I/I 8) veya sa- dete katılanların farklı yönlere dönecek-
detlerinde olduğu gibi namazlarında da dece maşa (yükselmek) (Mezmurlar, 75/6) leri şekilde yerleştirilebilmektedir.
kuzeye dönmektedirler. Maniheistler de şeklinde atıflarda bulunulmuştur. Diğer Manevi bir sebebe bağlı olmamakla bir-
kainatın en yüksek ve gök kubbenin orta yönler de tanımlarını doğuya nisbetle al- likte daha sonraki dönemlerde kiliselerin
kısmı kabul ettikleri için ibadetlerinde Ku- mışlardır. Buna göre batı "arka" (Yoel. 21 doğuya döndürülmesine eskatolojik bir
zey kutbuna yönelmişlerdir. HarranTier'in 20). kuzey"sol"(Tekvin. 14/15) ve güneyde anlam da yüklenmiştir.1sa'nın tekrar dö-
ise Güney kutbuna yöneldikleri bilinmek- "sağ" (l. Samuel. 23/24) olarak nitelendiril- nüşünün doğudan olacağı Matta İncili'n­
tedir. Hinduizm'de tanrılara nisbet edilen miştir. Kuzey yönü daha çok mitolojik te- de ifade edildiğinden (24/27) hıristiyan­
özel mekanlar ve coğrafi yönlere yükleni- malarla ilişkilendirilmiştir (Yeremya, 4/6; lar ibadetlerinde doğuya dönmüşlerdir.
len mitolojik anlamlar sebebiyle tapınak­ Yoel. 2/20). Güneşin doğuş yönü "ön" ola- İlk bazilikalarda yarım daire şeklindeki
lar farklı istikametlere doğru inşa edil- rak kabul edilmiş, Kudüs Mabedi'nin doğu çıkıntılı kısımda bulunan ve "insanoğlu­
miştir. Ancak bir Hindu sabah kalktığın­ kapısı, güneş ışıkları ilkbaharda ve gün- nun işareti" sayılan geniş bir haç dualar-
da güneşe doğru eğilir ve yüzünü doğu­ dönümünde mabedin iç mekanlarına gi- da odak noktası olmuştur.
ya çevirerek sabah ibadetini yapar. recek şekilde yapılmıştır. Nitekim Heze- Modern insanın belirli bir tarafa yönel-
Yahudilik'te ibadetler Kudüs'e dönüle- kiel'in rü'yetlerinde bu kapıdan "doğuya me sembolizmini zayıf bulabileceği, ayrı­
rek yapılmakta olup bu yön "mizra" (do- bakan kapı" ifadesiyle bahsedilmektedir ca yer darlığı sebebiyle şehirlerde gelene-
ğu yönü) olarak adlandırılmaktadır. Ku- (Hezekiel, 43/1-5). ğe uygun kilise inşa etmenin zorluğu dik-
düs'ün Davüd tarafından Yebüsiler'den Hıristiyanlar ibadetlerini doğuya yöne- kate alınarak son zamanlarda kiliselerin
alınışından sonra Rab Yahova, Davfıd'a lerek yapmaktadırlar. Çünkü Isa Mesih pusulasız inşa edilmesi adet olmuştur.
mabedi inşa edeceği yeri melek aracılığıy­ doğuda, Beytlehem'de doğmuş (Matta. BİBLİYOGRAFYA :
la bildirmiş (il. Samuel, 24/16-25). oğlu 211 ). onun doğumu üzerine müneccimler H. Lesetre, "Orient". DB, iV /il, s. 1866; J.
Süleyman tarafından milattan önce yak- doğudan gelmişler, doğumuna işaret Soustelle. "Les religions du Mexique", Histoire
laşık 9SO'lerde şetiya taşı üzerine mabe- eden yıldızları· da doğuda görmüşlerdir de religions (ed. M. Brillant). Paris, ts., V, 48;
din inşa edilmesinden itibaren Kudüs Ya- (Matta, 211-2). Matta İncili'nde 1sa'nın tek- Shmuel Himelstein, "Mizrah", The Oxford Dic-
hudiliğin dini merkezi haline gelmiştir (1. rar gelişinin de doğudan olacağına işaret tionary of the Jewish Religion ( ed. Zwi Wer-
blowsky-G. Wigoder). Oxford 1997, s. 474; Elif
Krallar. 8/28-49). Süleyman döneminde edilmektedir (Matta. 24/27). Bizans İmpa­ Keser. Tur Abdin: Süryani Ortodoks Dini Mi-
başlayan bu uygulamaya Daniel'in kita- ratorluğu döneminde Kudüs hıristiyan­ marisi, İstanbul 2002, s. 97, 119; A. Bride,
bında da rastlanmaktadır. Onun Babil ların eline geçmesine ve onlara göre de "Eglises", Catholicisme, ili, 1443-1444; B. S.
sürgününde dahi odasının pencerelerini kutsal sayılmasına rağmen ilk Kıpti ve Childs. "Orientation", /DB, 111, 608-609;C. Vogel.
Kudüs'e doğru açtığı ve önceleri yaptığı Doğu kiliseleriyle daha sonraki dönem- "Orientation of Churches", New Catholic En-
cyclopedia, Washington 1967, X, 766-767; L.
gibi günde üç defa diz çökerek Tanrı'nın lerde Batı kiliseleri doğuya dönük olarak
Levy. "Eglise'', EUn .• v. 990; M. Eliade - L. E.
huzurunda dua edip şükrettiği kaydedil- yapılmıştır. Süryani mimarisinde de bü- Sullivan, "Ofientation", ER, XI, 105-108; J. P.
mektedir (Daniel. 6/1 O). Kudüs'ü işgal tün kiliseler 1sa'nın doğudan geri dönece- Brereton. "Sacred Space", a.e., Xll, 526-535.
eden Romalılar'ın mabedi yıkmasından,
hatta başka milletlerinKudüs'ü ele ge-
ği inancı gereği bu yöne doğru inşa edil-
~ AHMETGüç
miş, mezbahın orta bölümünde "kduş­
çirmesinden ve yahudilerin dünyanın de- kudşin" olarak adlandırılan niş şeklindeki
ğişik bölgelerine sürgün edilerek dağıl­ kısım da 1sa'ya taç olarak süslenmiştir. İslam' da Kıble. Diğer semavi dinlerdeki
masından sonra da bütün dönemlerde
Beytlehem'de inşa edilen Doğuş Kilisesi gibi İslam inancına göre de Allah mekan-
Kudüs onların ibadet ederken yöneldik- doğuda bulunduğundan kilise binaların­ dan münezzeh olmakla birlikte özellikle
leri dini bir merkez olma özelliğini koru- daki yön geleneği kökenlerini, yahudi si- sembolik birtakım bedeni hareketlerin
muştur. nagoglarının Kudüs Mabedi'ne doğru şek­ ~öz konusu olduğu bazı ibadetlerde yön
Kudüs Mabedi'nin yıkılışından sonra lindeki coğrafi yönlendirilişinden ziyade_ tasavvuru, ibadetin belli bir yöne dönmek
dünyanın farklı bölgelerindeki sinagoglar Greko-Romen mabedlerinin doğuya doğ­ suretiyle ifası, gerek ibadet disiplini ge-
(beyt ha-kneset) önceleri giriş kısımları, ru şeklindeki evrensel yönlendirilişinden rekse kişinin manevi bir merkezle bütün-
sonradan kıbleleri Kudüs'e gelecek şekil­ alır. Genellikle ilk kiliseler bir doğu - batı leşmesi açısından gerekli görülmüştür.
de inşa edilmiştir. Sinagoglarda rulo ekseni üzerinde yönlendirilmiştir. Bunun- Bu durum, insanın mutlak ve aşkın olan
halindeki el yazması Tuvrat tomarlarının la birlikte en eski kiliseler ve iV. yüzyılda­ Allah'la içte ve manevi planda bütünleş­
muhafaza edildiği, Aran ha-kodeş adı ve- ki büyük Konstantin bazilikalarının giriş- mesi için önemli bir vasıta olduğu gibi bu

365
KIBLE

bütünleşme ve birliğin (tevhid) dışta ve ğu. hangi tarafa dönülürse dönülsün AJ- Mekke'ye doğru namaz kılarken diğer
sosyal alandaki tezahürü de aynı maneVi lah 'ın zatıyla karşılaşılacağı ifade edil- müslümanlar Hz. Peygamber'in Kudüs'e
merkeze yönelen insanların (ümmet) bir- mektedir. Bakara süresindeki diğer ayet- yöneldiğini ileri sürerek ona uymadılar.
liğini temsil aracı olarak büyük önem ta- ler ise ( 142-150) kıblenin nihai olarak Ku- Mekke'ye geldiklerinde Bera durumu Re-
şır. Hz. Peygamber'in. "Sizden biri kıbleye düs'ten Kabe istikametine çevrilişini ve sülullah'a anlatınca böyle yapmamasını ve
yöneldiği zaman Allah'a yönelmiş olur" bu konuda meydana gelen polemiklere bulunduğu kıble üzerine sabretmesini is-
(Müsned, ııı. 24; Ebu Davud. "Şalat", 22) verilen ilahi cevabı konu edinmektedir. temiş, o da Kudüs'e yönelerek namaz kıl­
ve. "Kim bizim namazımızı kılar, kıblemi­ Namaz dışındaki diğer bazı ibadet ve dav- mıştır (İbn Hişam. ıı. 439-440). Bununla
ze yönelir. kestiğimiz hayvanın etini yer- ranışlarda kıbleye dönülmesiyle ilgili fıkhi birlikte Bera b. Ma'rür, hicretten bir ay
se o Allah'ın ve resulünün güvencesi altın­ ahkam ise daha çok bu konudaki hadis- kadar önce vefat edeceğini hissedince Ka-
daki müslümandır; Allah'ın verdiği gü- lere dayanır. be 'ye doğru defnedilmesini vasiyet et-
venceyi bozmayın" (Buharı. "Şalat", 28) Kıblenin Tahvili. İslam kaynaklarına miştir (DİA, V. 470).
mealindeki hadislerinden ilki kıblenin iç göre Kabe Hz. İbrahim'den beri kıble idi. Mekke dönemiyle ilgili rivayetlerin fark-
ve manevi, diğeri de dış ve maddi alan- Kıblenin Kabe'ye çevrilmesi üzerine yahu- lılığına karşılık hicretten
sonra belli bir sü-
daki işlev ve önemini ortaya koymakta- dilerin takındığı tutumu kınayan ayetler- re Kudüs'ün kıble olduğu hususunda gö-
dır. Son hadis ve aynı muhtevadaki diğer de (el-Bakara 2/144-146) Ehl-i kitabın rüş birliği vardır. Hz. Peygamber Medi-
bazı hadisler (bk. Buhar!. a.y.), ResOl-i Ek- gerçeği bilmekte, fakat gizlemekte oldu- ne'ye geldiğinde Tevrat'ta kendisi hak-
rem'in davetini kabul eden müslümanla- ğunun ifade edilmesi müfessirlerce bu kında bilgi sahibi olan yahudilerin çoğun­
rı diğer din bağlılarından ayıran ve İslam hususun onlara gönderilen ilahi kitaplar- lukta bulunduğunu görünce onlarla iyi
ümmetine mensubiyetin görünürdeki da da teyit edildiği şeklinde yorumlanır ilişkiler kurup kendisine tabi olmalarını
işaretleri olan belli başlı davranışları açık­ (Mukatil b. Süleyman, 1, 148;Taberl. II. 15, umarak namazda yine kutsal bir mabe-
lamakta, namazın bir şartı ve parçası ol- 16-17; Kurtubl, il. 151 ). İslamiyet'in zuhu- din (Mescid-i Aksa) yer aldığı Kudüs'e yö-
duğu halde kıblenin ayrıca zikredilmesi rundan önce Hanifler de Kabe'ye saygı neldi. Bu uygulamanın dayanağı konusun-
de ona atfedilen önemi göstermektedir gösteriyor ve ona doğru yönelerek na- da Resül-i Ekrem'in muhayyer bırakıldığı
(İbn Hacer. ııı. 52-53 ). maz kılıyorlardı (Cevad Ali. ııı. 4 72-4 75; ve onun da belirtilen amaçla tercihini Ku-
Her maneVi oluş temelde ferdi bir ma- Shtober. V/1119991. s. 85-86). Putlara tap- düs yönünde kullandığı yahut bunu_Al-
hiyet taşır. Aynı ruhi ve maneVi temayül- mayan ve ilk müslümanlardan olduğu lah'ın emriyle yaptığı şeklinde ulema ara-
lere sahip bulunan insanlar arasında bir- bilinen Ebu Zer el-Gıfari'nin belirttiğine sında iki farklı yaklaşım mevcuttur. Bu
lik ve bütünleşme de ancak ortak maddi göre müslüman olmadan iki veya üç yıl iki yaklaşım. aynı zamanda Kur'an'ın sün-
ve içtimai tezahürlerle mümkün olur. önce namaz kılmaya başlamış. hangi ta- neti neshedip etmeyeceği konusundaki
Kur'an-ı Kerlm'de her ümmetin yöneldi-
rafa döndüğü sorulduğunda da "rabbi- görüş ayrılığının da gerekçelerinden biri-
ği bir kıblesi bulunduğuna yapılan vurgu
min beni döndürdüğü tarafa" cevabını ve- dir (Mukatil b. Süleyman. I. 144; Taberi, ı.
(el-Bakara 2/148), maddi ve maneVi alan- rerek (Müslim. "Feza'ilü'ş-şaJ::ıabe", 132) 400; il, 4, 13; Nevevl, V. 9; İbn Hacer, III.
belirli bir istikamet aramadığını ifade et-
da ortak şuura bağlı bir toplumun teşek­ 59).
miş, Mekke'ye geldiğinde de Kabe'nin ya-
külünde kıblenin son derece önemli rol Medine döneminde Kudüs'ün ne kadar
nına gidip Müslümanlığını ilan etmiştiL
oynadığını göstermektedir (Elmalılı, ı. süreyle kıble olarak kaldığı hususuna ge-
533). Gerek manevi ferdi derinlik ve ol- Hz. Peygamber'in hicretten önce on yıl
boyunca kıble olarak hangi tarafa yönel- lince dokuz. on, on üç. on sekiz. on dokuz
gunluk gerekse ortak toplumsal kimlik ay veya iki yıl gibi isnadı zayıf rivayetler
diği konusunda kesin bir bilgi bulunma-
bakımından namaz ve kıblenin sahip ol- (Şam!. Ill. 541) bir tarafa bırakılırsa ge-
makta, bu hususta üç farklı rivayet zikre-
duğu merkezi rol sebebiyle İslam ümme- nel olarak hicretten on altı veya on yedi
dilmektedir. Katade'den nakledilen riva-
tine mensubiyet ehl-i salat veya daha ay sonra kıblenin Kabe'ye çevrildiği kabul
yete göre Resül-i Ekrem Mekke dönemin-
yaygın olarak ehl-i kıble şeklinde ifade edilir (Buhar!, "Şalat", 3 ı. "Tefsir", 18;
de Kudüs'e yönelerek namaz kılmıştır. İbn
edilmiş, din yorumları ne kadar farklı ve Müslim. "Mesacid", 11-12). Bu süre içinde
Cüreyc, Resülullah'ın önceleri Kabe'ye,
aşırı olursa olsun temel çerçevenin dışı­ Hz. Peygamber Kudüs'e yönelerek namaz
daha sonra Kudüs'e yönelerek namaz kıl­
na çıkmadıkça bütün mezhep ve fırkalar kılmakla birlikte ilgili ayette de, "Biz se-
dığını kaydeder. Bu iki rivayet çerçevesin-
ehl-i kıble olarak müslüman sayılmıştır nin yüzünü gökyüzüne çevirdiğini biliyo-
de ensarın da hicretten önce iki veya üç
(bk. EHL-i KIBLE). ruz. Şimdi seni hoşnut olacağın kıbleye
yıl boyunca Kudüs'e doğru namaz kıldığı
Kur'an-ı Kerim'de kıble kelimesi beş belirtilir. İbn Abbas'tan nakledilen ve bu döndüreceğiz" (el-Bakara 2/144) denilerek
ayette yedi defa tekrarlanmakta (el-Ba- iki görüşü telif eden rivayete göre ise Hz. işaret edildiği üzere Kabe'nin kıble yapıl­
kara 2/142-145; Yunus 10/87). konuyla il- Peygamber Kabe'yi önüne alarak Kudüs'e masını arzulamakta ve bu hususta bir
gili hükümler ayrıca muhtelif ayetlerde doğru namaz kılmaktaydı (İbn Sa'd, ı. vahiy beklemekteydi. Bu arzunun, yahu-
(el-Bakara 21115. 146-150) ve birçok hadis- 243; Taberi. I. 400; ıı. 4. 8; Fahreddin er-Ra- dilerin, "O ve ashabı kıblelerinin neresi ol-
te (Wensinck, el-Mu'cem, "l}bl" md.) yer zi. ıv. 11 O; Kurtubl. ıı. 150). İbn Abbaş, na- duğunu bilmiyorlardı. biz öğrettik" (Ta-
almaktadır. Yün us süresindeki ayette kıb­ mazın mi'rac gecesi Kudüs'e doğru farz beri, ı. 400; il, 13) veya, "O bize muhalefet
le çeşitli yorumlara göre namazda yöne- kılındığını kaydeder (İbn Seyyidünnas, ı. ediyor. ama kıblemize uyuyor" (İbn Hacer,
linecek taraf şeklindeki terim anlamıyla 367). Medineli müslümanlardan olup İkin­ ııı. 59) şeklindeki sözlerinden duyduğu
veya mecazen mescid manasında geç- ci Akabe Biatı'na katılan ve Resül-i Ek- üzüntüden kaynaklandığı yahut yahudi-
mekte. Bakara süresinin 11 S. ayetinde rem'e ilk biat eden Bera b. Ma'rür. Ka- lerin İslam'a girmesinden ümidini kes-
doğunun da batının da Allah'a ait oldu- be'ye arkasını dönmeyeceğini belirterek mesi, Kabe'nin Hz. İbrahim'in kıblesi ol-

366
KIBLE

ması ve Araplar'ı İslam'a davet için daha Bizim kıblemiz üzere kalsaydı beklediği­ saflar iyice belirgin hale geldi, kıblenin
uygun bulması sebebiyle bunu arzuladığı miz peygamber olmasını umardık"; mü- tahviliyle ilgili son ayette de (el-Bakara 2/
kaydedilir (KurtubT. il. 150). Ayetin deva- nafıklar"Doğum yerini özlediği için kıb­ ı 50) işaret edildiği üzere inkar ehlinin
mında yer alan, "Artık yüzünü Mescid-i lesini değiştirdi. Bir zaman bir kıble, son- kıble konusunda müslümanlar aleyhine
Haram tarafına çevir. Siz de -ey inananlar- ra başkası. ne oluyorlar?"; müşrikler ise ileri sürebilecekleri tutarlı bir gerekçeleri
nerede olursanız olun yüzlerinizi ona doğ­ kendi yandaşlarına yönelik, "Dinini şaşır­ kalmadı. Böylece "Allah'ın evi" (beytullah)
ru çevirin" hükmü bu dua ve beklentinin dı, doğru yolda olduğunuzu görerek size diye nitelenen Kabe, Allah'ın huzurunda
ilahi irade tarafından onaylandığını ve yöneldi, sizin dininize girebilir" şeklindeki duruşun ve O'na yönelişin en derin ve so-
kalıcı bir ilke olarak vazedildiğini bildir- sözlerle müslümanları tereddüde sürük- mut ifadesi sayılan namaz başta olmak
mekte, müteakip ayetler de Ehl-i kitap leyip tahrik etmeye çalıştılar (Mukatil b. üzere çeşitli ibadet ve davranışlarda yö-
ile müslümanların kıblelerinin kesin bir Süleyman. ı. 144-145;Taberl. I. 399-400; il, nelinen, bu bakımdan İslam ümmetinin
şekilde ayrıldığını vurgulayarak Kabe'ye 2-3, 5, 9). Kur'an, "süfeha (dar kafalı, be- birliğinin en önemli tezahür ve sembolü
dönme hükmünü pekiştirmektedir (el- yinsiz) kimseler" olarak nitelendirdiği bu olarak nihai kıble yapılmıştır.
Bakara 2/145. 148-150). grupların giriştiği fesat ve dedikodu kam-
Fıkhi Hükümler. İster farz ister nafile
panyasını sert bir dille eleştirerek doğu­
Kıblenin Kudüs'ten Kabe yönüne çev- olsun namaz kılarken kıbleye yönelmek
nun da batının da Allah'a ait olduğunu
rilişinin öğle veya ikindi namazı sırasında (istikbal-i kıble) namazın geçerlilik şartla­
ve Allah'ın dilediğini doğru yola iletece-
gerçekleştiği ve namazın iki rek'atınınKu­ rından biri olup bazı zorunluluk ve ruh-
ğini, müslümanların başlı başına seçkin
düs'e, son iki rek'atının Mekke'ye yönelik sat halleri dışında bu şarta uyulmazsa na-
bir ümmet kılındığını, kıble değişikliğinin
kılındığı, yahut vahyin namaz dışında in- maz sahih olmaz (aş. bk.). Dört mezhebe
de Hz. Peygamber'e içten bağlı olanlarla
diği ve ilk olarak ikindi namazının Kabe'- göre de Mescid-i Haram'da namaz kılan
iki yüzlüleri ayırt etmek için yapıldığını, bu
ye yönelik kılındığı şeklinde farklı rivayet- kimsenin yüzünü ve yönünü bizzat Kabe
sebeple kıble tahvilinin inanmayanlara
ler nakledilmektedir. Ayrıca Hz. Peygam- binasına çevirmesi şarttır. Bu sebeple
ağır geleceğini bildirdi (el-Bakara 2/142-
ber'in Mescid-i Nebevl'de öğle namazını Mescid-i Haram'da cemaatle namaz kılı­
143). Bu açıklama muhaliflere bir cevap,
kılarken kıblenin değiştiğine dair bir ri- nırken saflar Kabe'yi çevreler; düz bir saf
müslümanlar için de moral kaynağı oldu.
vayet nakledilirse de Bişr b. Bera b. Ma'- oluşması halinde Kabe hizasında olma-
Çünkü herhangi bir yön bizzat kendinden
rür'un annesini ziyarete gittiğinde Beni yanların namazı geçersizdir. Hicr'in Ka-
dolayı kıble olamaz. Allah kulları için bir
Selime Mescidi'nde öğle namazı kıldığı be'den olup olmadığı konusundaki görüş
yönü kıble olarak belirlediği için o yön kıb­
sırada kıblenin değiştiği ve bundan dolayı ayrılığına bağlı olarak Hanefiler, Maliki-
le olur (Fahreddin er-Razi. iV, 18, 93). On-
da buranın Mescidü'l-kıbleteyn diye anıl­ ler'in çoğunluğu ve Şafü mezhebinde sa-
ların, eğer Kabe gerçek kıble ise daha ön-
dığı rivayeti daha sağlam kabul edilmek- hih kabul edilen görüş sadece Hicr'e yö-
ce kılınan namazların geçersiz olacağı ve
tedir (İbn Sa'd, ı. 242; KurtubT, il, 148-149; nelmeyi yeterli bulmazken Hanbeliler, ba-
o durumda ölenlerin sapıklık üzere öl-
ibn Hacer. ııı. 60; Şam!. ııı. 538). İkindiyle zı Maliki alimleri ve Şafü mezhebinde bir
müş olacakları şeklindeki iddiaları ve bazı
ilgili rivayet de Kabe'ye doğru tam olarak görüşe göre sadece Hicr'e yönelerek kılı­
müslümanların da zihinlerinin bu soru-
kılınan ilk namaz olarak yorumlanabilir nan namaz da geçerlidir. Kabe'den uzak-
larla meşgul olması üzerine Bakara sü-
(ŞevkanT. Neylü'l-evtar, il. 187). Bu sırada ta olan kimselerin ise Kabe'nin bizzat ken-
resinin 143. ayetinde müminlerin amel-
Resül-i Ekrem ile birlikte namaz kılan bir lerinin asla zayi edilmeyeceği belirtilerek disine değil bulunduğu tarafa yönelmesi
kişinin ensardan ikindi namazını kılmak­ yeterlidir. Fakihler, bu yönelişte küçük
şüpheler ortadan kaldırılmış ve inkarcı­
ta olan bir grubun yanına geldiği ve ken- lar susturulmuş oldu. kaymaları kıbleden sapma telakki etme-
dilerine kıblenin değiştiğini söylemesi mekte ve genel olarak Kabe'nin bulundu-
Kıblenin önce Kudüs'e, ardından Ka-
üzerine onların da dönerek Kabe'y.e yö- ğu noktadan 45 dereceye kadar sağa ve
be'ye çevrilmesi hem geleneksel olarak
neldikleri (Buhar!, "Şalat", 3 ı ), aynı du- sola sapmalar bu çerçevede düşünülmek­
Kabe'ye bağlı olan Arap müslümanları,
rumun ertesi gün Kuba'da sabah nama- tedir. Ayrıca kıble olarak Kabe'nin yeri
hem kutsal kitaplarında Hz. Peygamber
zı sırasında gerçekleştiği ve kıblenin de- esas teşkil ettiğinden binanın alt ve üst
hakkında bilgi sahibi olan ve onun kendi-
ğiştiğini öğrenen müslümanların namaz- istikametleri de kıble sayılır (Kabe'nin
lerine muhalefetini inkarları için bahane
da Kabe'ye döndükleri rivayet edilir (Bu- içinde veya üstünde kılınacak namazlar-
olarak kullanmaya hazır yahudiler açısın­
harı. "Şalat", 32, "Tefsir", ı 4. ı 6-17; Müs- da kıble için bk. KABE).
dan önemli bir sınavdı. Nitekim bu olay
lim, "Mesacid", ı 3). Her iki yerde de kıb­ Kabe'ye uzak bölgelerde kıblenin nasıl
üzerine yukarıda işaret edilen tepkileri ve
lenin değiştiğini haber veren sahablnin tayin edileceği hususu öteden beri fakih-
inananları tereddüde sevkedecek tavırla­
Abbad b. Bişr olduğu kaydedilir (İbn Ha- leri fazlasıyla meşgul etmiş bir konudur.
rıyla münafıklar inkarlarını açığa vurmuş­
cer. 1, 169; Şam!, ııı. 538). Müslümanların namaz kılageldiği cami
lar, yahudiler ve müşrikler de küfürlerin-
İlgili ayetlere de yansıdığı üzere kıble­ de ısrar etmişlerdir (a.g.e., iV, 104-105). ve mescidlerin kıblesi hakkında ilave bir
nin bu şekilde tahvili yahudiler, münafık­ Hicret sonrasında Medine' de siyasi ve hu- araştırma yapmaya gerek kalmaksızın
lar ve müşrikler tarafından önemli bir po- kuki kimliğiyle oluşan yeni İslam toplumu~. onların kıblelerine tabi olmak yeterli sa-
lemik konusu yapılmış, müslümanların nun sağlam temellere dayanması açısın­ yılır. Bunun dışında yön tayiniyle ilgili bil-
kendileriyle paylaştıkları kıblenin değiş­ dan dini mensubiyetin en esaslı tezahür- gi ve tecrübelerden hareketle araştırma
mesine yahudiler tenkit ve alayla tepki lerinin başında gelen kıble konusu son yapılarak kıble tesbit edilir. Bu konuda
göstererek, "O (peygamber) bizim kıble­ derece önemli bir işlev gördü. Bu suretle zann-ı galib yeterli olup bizzat Kabe'ye
mizi hasetten dolayı terketti, çünkü bi- İslam toplumuna gönülden bağlı olanlarla isabet zorunluluğu yoktur. Yabancı bir ül-
zim kıblemiz peygamberlerin kıblesidir. olmayanlar kesin şekilde ortaya çıkarak ke veya şehirde bulunan kimse kıble isti-

367

·_.
KIBLE

kametini bilmiyorsa öncelikle o yöre hal- diğerinin namazının geçerli olduğuna tır.Ancak mümkünse mola sırasında kıl­
kından kimselere sorarak ona göre hare- inanması sebebiyle ona uyabileceği gö- mak daha uygundur. Dört mezhebe göre
ket eder. Doğru söyledikleri hususunda rüşündedir. Yön konusunda ittifak olup imkan dahilinde olması sebebiyle gemi-
ağırlıklı kanaate ulaşmadıkça bu konuda da sağa veya sola hafif dönme hususun- de farz namaz·kılan kimsenin bütün na-
şahitlikleri geçerli sayılmayan kafir. fasık da farklı kanaat bulunması uymaya en- maz boyunca kıbleye yönelmesi gerekir.
ve çocukların verdiği habere itibar edil- gel değildir. Hanefiler'e göre imama uyan Gemi döndükçe namaz kılan kimse de yö-
mez. Ayrıca yanında soracak kimse yoksa kimse namaz sırasında farklı bir kanaate nünü kıbleye doğru sabit tutmak için dö-
kapı çalıp sorması da gerekmez. Soracak varırsa o tarafa dönemez; zira kasten ner.
kimse bulunmaması halinde pusula, yıl­ imama uymadığı için cemaatle namazı
Hz. Peygamber'in uygulamasından ha-
dızlar. güneş ve ay gibi işaretlerden ha- bozulur. imama uyarak namazı tamamla-
reketle fakihler. yolculuk sırasında her-
reketle gerekli araştırmayı yapar ve kıb­ ması halinde de kendince kıble sayılma­
hangi bir özür bulunmasa da binek üze-
le olduğuna kanaat getirdiği tarafa yö- yan bir tarafa yönelerek kıldığı için nama-
rinde kıbleden başka tarafa yönelerek
nelerek namaz kılar. Kıble yönünü tesbit zı geçersiz olduğundan daha sonra nama-
ima ile nafile namaz (farz dışındaki sün-
ehliyeti dini bilgiyle değil çeşitli araç ve zı yeniden kılması gerekir. Diğer üç mez-
netler ve vitir dahil) kılınabileceği husu-
gereçler yahut tabii işaretlerle yön tayini hebe göre ise imamdan ayrılmaya niyet
sunda görüş birliği içindedir. Şafiiler ve
konusunda bilgi sahibi olmakla elde edi- ederek namazını ayrı olarak tamamlar.
bazı Hanbeliler. yaya yolcuların da kıble­
lir. Fukaha bu hususta bilgi ve yetenek Kıble tesbiti konusunda bilgi sahibi ye yönelerek başladıktan sonra bu şekil­
sahibi olan kimsenin dini konularda müc- olan bir kişi havanın bulutlu veya karan-
de nafile namaz kılabileceklerini belirtir-
tehid gibi başkalarının kanaatine uyma- lık olması. bulunduğu yerden dışarı çıka­
ler. Ayrıca diğer üç mezhebin aksine Ma-
sının, yani başkasını taklit etmesinin caiz maması yahut belirtilerin çelişmesi se-
likiler, ancak namazın kısa şekliyle kılına­
olmadığını belirtir. Kıble tesbiti hususun- bebiyle değerlendirmesinde kesin bir so-
bileceği (kasr) bir yolculukta bunun yapı­
da bilgi sahibi olmayanların ise başkası­ nuca varamaması durumunda gönlünün
labileceği görüşündedir.
na uymaları gerekir. Uymadan kendi ar- yattığı tarafa yönelerek namazını kılar.
Kıbleye yönelmek namaz dışında diğer
zusuna göre kılması halinde Hanefi ve Kabe'ye yönelmenin nasıl gerçekleşe­
Malikller'e göre hatalı olduğu bilinmedik- bazı ibadetler veya ibadet anlamı taşıyan
ceği hususunda fakihler arasında görüş
çe namazı geçerlidir. Şafii ve Hanbeliler'e davranışlarda da söz konusudur. Hatta
ayrılığı bulunmaktadır. Hanefi ve Şafü­
göre ise kıbleye isabet etse bile namazı bazı alimler bunu. "Aksine delil bulunma-
ler'e göre bunda esas yüz değil göğsün
yeniden kılması gerekir. dıkça her taatte kıbleye dönülür" şeklinde
kıble yönüne dönük olmasıdır. Maliki ve
bir kural olarak ifade etmişlerdir (Şem­
Bir kimse, kendi araştırma ve görüşü­ Hanbeliler'e göre ise ayakların o tarafa
seddin İbn Müflih. 1, 152). Hz. Peygam-
ne göre kıble belirleyip ona göre namaz yönelmesi esastır. Yüzün kıbleye yönelik
ber'in ve sahabenin uygulamaları ile tav-
kıldıktan sonra kıbleyi kesin olarak bilen olması dört mezhebe göre de sünnet olup
siyelerinden hareketle ezan, ikamet, dua.
birisi doğru yönü haber verecek veya ken- terki mekruhtur. Bu hükümler ayakta ve
abdest. teyemmüm, Kur'an okuma. zem-
di ictihadıyla hata ettiğini anlayıp görüş oturarak namaz kılanlar için söz konusu-
zem suyu içme, uyuma. hayvan kesme sı­
değiştirecek olursa Hanefi. Şafii ve Han- dur. Hastalık vb. sebeplerle sırt üstü veya
rasında kıbleye yönelme ve ayrıca ölmek
bell mezheplerine göre namaz tamam- yan yatarak namaz kılmak zorunda olan-
lanmışsa iade etmez. ancak yeni kılacağı ların güçleri yetiyorsa yüzlerini kıble ta-
üzere olan kimseyi kıbleye doğru çevir-
namazı ikinci yöne doğru eda eder. Na- rafına çevirmeleri gerekir.
mek ve ölüyü kıbleye yönelik olarak göm-
maz sırasında haber verilmiş veya kana- mek müstehap kabul edilmiştir. Gerek
Dört mezhep imamı hasta, bağlı gibi
ati değişmişse o tarafa dönerek namazını namazla ilgisi gerekse başlı başına dini
fiziki bir engeli olan kimsenin kıbleye dö-
tamamlar. Malikiler'e göre namaz sırasın­ bir sembol olması sebebiyle ezan sırasın­
nememesi halinde kolayına gelecek şe­
da görüşü değişmişse namazı keserek da kıbleye yönelmek özellikle önem taşı­
kilde namaz kılacağı hususunda görüş
yeniden kılması gerekir. Namazı tamam- makta. bu sırada kıbleye yönelmemek
birliği içindedir. Şafiiler ile Hanefi mezhe-
lamışsa iade etmesi gerekli değilse de mütevatir sünneti terkten dolayı mekruh
binden Ebfı Yfısufve İmam Muhammed,
menduptur. Kıble konusunda herhangi kabul edilmektedir. Ancak sesin daha iyi
kıble şartının ancak o kişiyi kıbleye yönel-
bir şüphe duymadan ve araştırmaya ge- duyulabilmesi için belli durumlarda sağa
tecek birinin bulunmaması halinde düşe­
rek görmeden namaz kılan kimse daha sola yönelmek veya minarede dönmek
ceğini belirtirler. Kıbleye yönelmeye düş­
sonra hata ettiğini anlarsa Hanefi ve Ma- meşru sayılmıştır.
man veya yırtıcı hayvan korkusu, sel ve
likı1er' e göre henüz tamamlamamışsa na- yangın gibi dini bakımdan geçerli sayılan Açık arazide tuvalet ihtiyacı giderilir-
mazı bozulur. Hanbeliler'e ve Şafii mez- bir engel varsa kişi yönelebildiği tarafa ken kıbleye ön veya arkanın dönülmesini
hebinde bir görüşe göre ise bununla bir doğru ve gerekirse ima ile namaz kılar. fakihlerin çoğunluğunun caiz görmeme-
önceki durum arasında fark yoktur. Şafii Ayrıca çeşitli mezheplere göre kafile ar- si, İmam Malik ve Şafifnin kapalı mekan-
mezhebinde kuwetli görüş namazın iade kadaşlarından geri kalma endişesi. bine- da bulunulduğunda, Ahmed b. Hanbel'in
edileceği yönündedir. ğinden inmesi halinde malının çalınması ise iki durumda da caiz görmesi, bu ko-
Kıble tayini konusunda farklı görüşlere veya elbisesinin çamura bulanması:-yahut nuda birbiriyle çelişen hadis rivayetleri-
sahip iki kişi birbirine imamlık yapamaz. yalnız başına kalma veya kendi kendine nin bulunmasından (Buhar!, "Vuc;lfr'", 14;
Çünkü her biri diğerinin hatalı olduğu ka- tekrar binememe korkusu da geçerli bir Müslim. "Taharet", 57, 59-60, 62; İbn Ma-
naatindedir. Bu hüküm dört mezhep fa- özür sayılmıştır. Bu çerçevede günümüz- ce, "Taharet", 17-18) ve bunlarla ilgili yo-
kihlerinin genel görüşü olup Ebfı Sevr ve deki nakil vasıtalarıyla yolculuk sırasında rumların farklılığından kaynaklanmakta-
İbn Kudame gibi bazı alimler, her birinin da bu şekilde namaz kılınabileceği açık- dır.

368
KIBLE

BİBUYOGRAFYA : ferde rastlanan bu bilgiler genellikle gün" ve nisbeten bu usulle de yapılan kıble ta-
Wensinck, el-Mu'cem, "l):bl" md.; a.mlf., düzleri güneşin doğuşu veya batışıyla, ge- yinleri ancak yaklaşık bir yön belirleyebil-
"15ibla", EI2 (İng.). V, 82-83; Müsned, lll, 24; celeri ise bazı yıldızların bulunduğu nok- mekte, asıl kesin çözüme ise trigonô-
Buhfıri. "Şa!at", 28, 31-32, "Tefsir", 14, 16-18,
talarla ilgilidir. Mesela Afrika'nın kuzey- metrik hesaplarla ulaşılabilmektedir.
"Vudü,", 14; Müslim. "Fe-Za,ilü'ş-şaJ:ıabe", 132,
batısında geceyle gündüzün eşit olduğu
"Me.sacid", 11-13, "Taharet", 57, 59-60, 62; Matematiksel ifade ile herhangi bir
Ebü Davüd. "Şa!at", 22; İbn Mace. "Taharet", günlerde güneşin doğduğu. Yemen'de yerin kıblesi. Mekke ile o yerin enlem ve
17-18; Mukatil b. Süleyman. Tefsfru Mu~atil b. kutup yıldızının bulunduğu, Suriye'de Sü-
boylamlarının trigonometrik fonksiyonu-
Süleyman (nşr. Abdullah Mahmüd Şehhate). heyl (Canopus) yıldızının doğduğu, Irak'ta
Kahire 1979, ı, 143-149; İbn Hişam, es-Sfre, il, dur.
kış ortasında güneşin battığı ve Hindis-
439-440; İbn Sa'd, et-Taba~at, 1, 241-243; Ta-
tan 'da geceyle gündüzün eşit olduğu
beri. Cami'u'l-beyan (Bulak). I, 399-403; il, 2-
21; Kasani. Beda'i',I, 107-110, 117-121; Fah- günlerde güneşin battığı yönler kıbledir.
reddin er-Razi. Mefatil).u'l-gayb, ıv, 18-19, 90- Yine kaynaklarda yer alan bazı şekillerde
140; XVll, 14 7-148; İbn Kudame. el-Muğnf ( nşr. de rüzgarlara göre kıble tayini yapıldığı
Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türki-Abdülfettah görülmektedir.
M. el-Hulv), Kahire 1412/1992, il, 92-121; Ab-
Kuzey
dülkerim b. Muhammed er-Rafii, el-'AzfZ şer- Si mal \
1).u 'l-VecfZ (nşr. Ali M. Muavvaz-Adil Ahmed !kuzey ruzganı \ \ \
Abdülmevcı'.id). Beyrut 1417/1997, 1, 428-459; Şekildeki P herhangi bir yeri. M
Kurtubi. el-CTımi', il, 79-83, 148-163; Vlll, 371; Mekke'yi, N kuzey kutbunu ve AB ekva-
Nevevi, Şerl).u Müslim, V, 8-11; Karafı. e?;-Zahire
toru göstersin. P ve M'den geçen merid-
(nşr. Said A'rab). Beyrut 1994, il, 113-134; İbn
Seyyidünnas. 'Uyünü'l-eşer(nşr. Muhammed el- yenler sırasıyla NPA ve NMB'dir. Mate-
ldü'l-Hatravi-Muhyiddin Müstfı). Medine 1413/ Debür ıbab rüzganl matiksel terimlerle P'ye göre kıble P ve
1992, 1, 363-372; Şemseddin İbn Müflih, Kita- M boyunca çizilen hat ile tanımlanır. PM
ba 'l-Fürü' (nşr. Abdüssettar Ahmed Ferrac). hattı ile NPA meridyeni arasındaki q açısı
Beyrut 1405/1985, I, 152, 380-389; İbn Hacer, Güney
kıble inhirafı (sapması) olarak adlandırılır.
Fetl).u'l-bi'ı.ri(Sa'd). I, 166-170; 111, 52-64; XVll,
24-27; Şami. Sübülü'l-hüda, ili, 537-544; Şir­ 2. Bilimsel Metotlarla Kıble Tayini. Bi- qı bulunulan yerin el}lemini (PA yayı). qım
bini. Muğni'l-mul).tac, 1, 142-147; Buhüti, Keş­ limsel metotların en basiti Mekke mer- Mekke'nin enlemini (MB yayı) ve ô.L de
şafü'l-~ına' (nşr. M. Emin ed-Dannavl). Beyrut kezli haritalardan faydalanmaktır. Bir us- boylamlar arasındaki farkı (AB yayı) gös-
1417/1997, 1, 281-291; Muhammed b. Ahmed turlab gibi tahta üzerine çizilen bu tip tersin. Bu durumda q açısı qı. qım ve ô.L'nin
ed-Desüki. f}aşiye 'ale'ş-Şerl).i'l-kebir, Kahire bir fonksiyonudur ve küresel trigonomet-
1328, ı, 222-230; Şevkanl, Neylü'l-eu(fı.r, il, 185- haritalarda Mekke dünyanın merkezi ola-
193; a.mlf.. Fetl).u'l-~adir, Beyrut 1403/1983, I, rak gösterilmekte ve ortasından buraya ri ile tesbit edilir. Buna göre modern for-
_1 - I d" _ sinqıcosM.-cosqıtanqı. .
150-158; İbn Abidin, Reddü'l-mul).tar(Kahire), tesbit edilen hareketli bir ibre yardımıyla mu şoye ır: q-cot 1 sinM. 1s-
1, 427-436; Elmalılı. Hak Dini, 1, 477, 521-540; (döndürülmek suretiyle) istenilen yerin Iam astronomları tarafından verilmiş olan
Cevad Ali. el-Mufaşşa~ 111, 472-475; J. Burton. kıblesi kolaylıkla bulunabilmektedir. çözümler bu değere çok yakındır.
The Sources of lslamic Law, Edinburgh 1990,
s. 173-183; S. M. Zwemer, "Retum to the Old Oldukça basit bir usul de coğrafi koor- Kıble yönünün tayini için kesin çözüm-
Qibla", MW.XXVll(l968). s.13-19;AkbarMasih, dinatlar yardımıyla kıble tayinidir. Önce lerin genelde trigonometri ağırlıklı olma-
"Quibla and Namaz", The Bulletin, 1/3, Hydera- kıblesi araştırılan yerin boylam ve enlemi sına karşılık bazı astronomlar çözümlerin-
bad 1978, s. 14-23; Bili A. Musk. "Muslirn Qiblah belirlenir, ardından bir daire ve bu daire-
Orientation: Toward and Beyond Mecca", ae., de Menelaus teoremini kullanmışlardır.
IX/1-2 ( 1986). s. 36-53; Shimon Shtober. "La nin kuzey-güney (KG) ve doğu-batı (DB) Bunlardan Biruni, Ta]].didü nihdyô.ti'l-
Yajüz an Yakün fı a[-<AJarn li-llahi Qiblatayn: çapları çizilir. Çaplar üzerinde merkezden emô.kin adlı eserinde diğerlerinden farklı
Judeo-Islarnic Polernics Conceming the Qibla itibaren doğuya doğru söz konusu yerle bir medet önermekte ve önerdiği ilginç
(625- 1O1 O)", Medieual Encounters, V/1, Leiden Mekke'nin boylam ve güneye doğru en- çözüm küresel trigonometri alanında İs­
1999, s. 85-98; "İstikbfil", Mv.F, iV, 61-77; Ah- lem farkları alınıp bu noktalardan çapla-
met Önkal, "Bera b. Ma'rür", DİA, V, 470. lam bilim adamlarının ne kadar ilerlemiş
ra paralel birer çizgi çekilir. Paralel çizgi- olduğunu göstermektedir. Birünfnin yön-
!il AHMET ÖZEL lerin kesiştiği nokta ile merkez birleştiril­ temi dört yardımcı yay ile (8 1 • 82 • 83 , 84 ) q
diğinde elde edilen doğru kıbleyi gösterir. değerinin bulunmasıdır. 8 1 gündüz daire-
Kıble Tayini. Namaz kılarken Kabe'ye
K H sine olan uzaklık yayı, e2 Mekke'nin utkuna
yönelmek farz olduğundan kıblenin tayini gpre düzeltilmiş bölgesel enlem, e3 enlem
büyük önem taşır. Bu sebeple İslam ast- e
düzeltimi, 4 iki yer arasındaki mesafedir.
ronomlarının çoğu konu üzerinde çalış­ Buna göre e1=sin ô.L cos em, e2-:.~- , e3
mış, hazırlanan zlc. usturlab ve rubu' tah-
B ı-------"-k,..-ı-----ı D = j - e2 • e4 = cos e3 cos e1 olur ve buradan
talarına kıble cetvelleri eklenmiştir. Kıble
E r-------ı---'1.,-----ı A
q şu f ormu"lle buIunur: smq=
. sinO,. cosO,
8
tayini genelde pratik ve bilimsel metot- B sın "

larla olmak üzere ikiye ayrılır.


1. Pratik Metotlarla Kıble Tayini. Kay-
naklarda güneş, yıldızlar ve rüzgar yardı­ G C
mıyla kıblenin nasıl bulunacağına dair çe-
şitli bilgiler yer almakta ve bunların ge- Bu yöntem Bettani, Ebü'l-Hasan İbn
leneksel-folklorik nitelikte olduğu görül- Yunus. Ali Şah el-Buhar! el-Müneccim.
mektedir. Astronomi kitaplarından çok Ali Kuşçu ve Mirim Çelebi gibi alimler ta-
dua mecmualarıyla tarihi ve coğrafi eser- rafından kullanılmıştır. Pratik metotlarla Kıble yönü

369
KIBLE

Şekilde Z. kıblesi bulunacak yerin zeniti dan 70 km. kadar açıktadır ve 9251 km 2
(baş ucu) ve SZPN meridyeni, P kutup, M yüzölçümüne sahiptir. Kuzey sahillerinden
Mekke'nin zeniti, GU ufuk, MPL Mekke'- Toros dağlarının rahatlıkla görülebileceği
nin meridyeni, ZMK M'nin yükseklik dai- kadar Anadolu yarımadasına yakın bulu-
Hamı bu formülle kırk dört önemli yer
resi, MHJ kutbu P olan büyük daire, PN = nan Kıbrıs adasıjeolojikyapı bakımından
için kıble tayini yapmış ve bunları tablo-
cp. PL = cpm ve LMPZ = &'dir; bulunmak is- buraya bağlıdır. Antalya ve Mersin kör-
lar halinde vermiştir.
tenen ise SK = q'dur. Menelaus teoremi fezleri arasında yer alan Taşeli çıkıntısının
yardımıyla aşağıdaki eşitlik elde edilir:
Günümüzde pratik ve bilimsel metot- hemen güneyinde onun adeta denizin or-
sinMP sinLMHP • ccscp sin90° F ların dışında -aslında bilimsel metotların tasından çıkmış bir parçası gibidir ve şa­
sinMH o~ yanı -;;;;LF sinıl.L BuradaL
0

pratik sonucu olarak- en kolay ve en ha- hadet parmağı İskenderun körfezini gös-
bilinir. 8 1 , LF açısının tamlayanıdır. Böyle- tasız kıble tayini, namaz vakitlerini gös- teren bir eli andırır. Birçok ilim adamı
·tı·k sin LF sinPL • cosll 1 sinıp teren duvar takvimlerindeki "kıble saa-
ce eşı 1 sinLPLF = sinPF yanı sin90° = sinPF Kıbrıs'ı, yapı ve üçüncü zamanın genç
ti"nde gölgelerin uzandığı yöne dönmek- kıvrımlarına ait olan yeryüzü şekilleri ba-
haljne gelir. PF bilinir 82 = PF'dir. FN =
le yapılmaktadır. kımından Anadolu'nun güney kenarı bo-
PN - PF = cp - 8 2 olduğundan 8 3 , FN'yi
BİBLİYOGRAFYA : yunca uzanan ve yine üçüncü zamana ait
verir. Yine Menelaus teoreminden aşa­ Birüni, The Determination of the Coordinates olan Toros dağ sistemi içerisinde müta-
- d ki oran Iar eld e e d.ı 1.ır: --;;;
gı a
sinFZ =-=-jjj
sinHF ofCWes (trc. )amil Ali). Beirut 1967, s. 12-13,
laa etmektedir. İlmi araştırmalar, Hatay
199, 241-263; J. B. Delambre. Historie de l'as-
. cosll, siıı90° sinLG c~inFN sın . ilindeki dağ ve ovaların 130 km. güneyba-
yanı cosLG = cosll, ve sinLF = sinGN yanı tronomie du moyen age, Paris 1819, s. 57-60;
L: A. Sedillot. Prolegomenes des tables astro- tıda Kıbrıs'ta deniz seviyesi üzerine çıka­
sini!, siııll,
--=-.--ve b urad anq= SK = 90° - GN
cosll, srnGN nomiques d'Oloug-Beg: Traduction et com- rak aynı vasıflarla devam ettiğini göster-
olarak bulunur. mentaire, Paris 1853; E. S. Kennedy, A Com- miştir. Mesela Amanoslar'ın devamı Beş­
mentary upon Birüni's Kitab Tahdid al-Ama.-
parmak (Girne) dağlarını, AşağıAsi oluğu
Kıble tayini konusunda Şemseddin el- kin, Beyrut 1973, tür.yer.; G. Rudloff-A. Hoch-
heim. "Die Astronomie des Mahmüd ibn Mu- çöküntü alanının devamı Orta Çukur'u
Halili'nin (ö. 800/1397 l?IJyaptığı çalışma
da büyük önem taşımaktadır. Halill, 10°'-
hammed ibn 'Omar al-GagrninI", ZDMG, XLVII (Mesarya ovası) ve Keldağ'ın devamı 1952
( 1893). s. 213-275; C. Schoy. "Abhandlung des m. yüksekliğindeki Karlıdağ'ı (Trodos)
den 56°'ye kadar cp'nin ve 1°'den 60°' - al-Hasan ibn al-Hasan ibn al-Haitam (Alhazen)
ye kadar ô.L'nin her derecesi için q {cp. meydana getirir. Bu durum, Kıbrıs'ınjeo­
über die Bestimmung der Richtung der Qibla",
cpm, ô.L) değerini ölçerek bir tablo hazır­ a.e., LXXV ( 192 ı ). s. 242-253; a.mlf., "Abhan- lojik açıdan Anadolu'nun bir parçası oldu-
dlung von al-Fadl b. Hatim al-Nairizi über elle ğu görüşüne kuwet kazandırmakta, bu-
lamıştır. Bu tabloyu nasıl oluşturdu­
ğundan bahsetmez; ancak tabloyu ver-
Richtung der Qibla", SBAW ( 1922). s. 55-68; rada bir zamanlar ana kıtada yaşayan cü-
a.mlf., "Kıble", IA, Vl, 668-671; D. A. King. ce fillerle cüce su aygırlarının fosillerine ve
meden önce Hasan b. Ali el-Merrakü- "Ibn Yünus' Very Useful Tables for Reckoning
şi'nin (ö. 660/1262 !?il metodunun uy- halen Türkiye' de yaşayan yabani koyunla
Tune by the Sun", Archive for History of Exact
gunluğundan söz eder. Bu yönteme gö- Science, X, Heidelberg 1973, s. 342-394; a.mlf.. yaban kedisine rastlanması da bunu des-
/:;L cosıp cos ıp teklemektedir.
- inh . (-
re once s =sın ıp +ıp. - ers
) V.
R' "Al-Khallll's Qibla Table", JNES(I975). s. 81-
122; a.mlf.. "[5:ibla", E/2(İng.), V, 83-88;a.mlf., Kıbrıs yazları sıcak
ve kurak, kışları ılık
bulunur, sonra aşağıdaki formül yar- "Astronomy and Islamic Society: Qibla, Gno-
dımıyla q değeri tesbit edilir: ve yağışlıbir Akdeniz iklimine sahiptir.
monics and 'Timekeeping", Encyclopedia of the
History ofArabic Selence (ed. Roshdi Rashed). Kasım ve mart ayları arasındaki beş aylık
London 1996, 1, 128-184; E. S. Kennedy '.... Y. kış mevsiminde bol yağış alır. Yağışlar,
ld .. "A Letter. of al-Biruni: Habash al-Hasib's yıllık ortalama değerleriyle adanın kuzey
Analemma for the Qibla", Historia Mathemat- ve güney kenar bölgelerinde 600 mm. ci-
ica, 1, Califomia 1974, s. 3-11; E. M. Bruins,
"Ptolemaic au Islarnic 1ligonometry: The Prob- varın da ve daha fazla (Girne 540 mm ..
XVI. yüzyılda yapılan bir deniz atlasında kıble diyagramı lem ofQibla", MTUA, IX/1-2(1991). s. 45-68; dağlarda 1000 milimetreye yakın), iç ke-
(Paıis Bibliotheque Nationale, MS, Arabe, nr. 2278) Ahmad S. Dalla!. "Ibn al-Haytham's Universal simlerde ise400 milimetreden azdır (Lef-
Solution for Finding the Directicin of the Qibla", koşe 290 mm .. Magosa 310 mm.); güney-
Arabic Sciences and Philosoph, V, Cambridge
doğuda Larnaka'nın güneyine rastlayan
1995, s. 145-193.
liJ YAvuz UNAT sahillerde de yağışlar az görülür (300-
400 mm.). Adanın kış ve yaz ortalaması­
r caklık değerleri otuz beş yıllık gözlem
KIBLE TAŞI
sonuçlarına göre Girne'de ocak 12°.4,
(bk. NAMAZGAH). ağustos 27".7, Lefkoşe'de ocak 10°.2 ve
L _J

r KIBRIS
,. ağustos 28°.9'dur. Yıllık sıcaklık farkları
ise Girne'de 15°.3 ve Lefkoşe'de 18°.7'dir.
İç kısımlarda ve dağlarda zaman zaman
Akdeniz'in gerçekleşen don olaylarına kıyılarda he-
Sicilya ve Sardinya'dan sonra men hiç rastlanmaz. Adanın yarısına ya-
üçüncü büyük adası. · kın bir kısmını kaplayan Trodos dağlık
L _J
alanının 1000 metreden yüksek kısımla­
Adını en önemli yer altı zenginliklerin- rında kar yağışlarına da rastlanır; bun-
den olan bakır madeninden (Lat. cyprum / dan dolayı adanın yegane kar tutan bu
cuprum) alır. Doğu Akdeniz'in kuzeydoğu arızalarına Karlıdağ adı verilmektedir.
köşesinde bulunan ada Türkiye kıyıların- Yüksek yerlerde kar ocaktan marta kadar

370

You might also like