Professional Documents
Culture Documents
KiBiR c.25
KiBiR c.25
1 1 56); aynı anlamda sekiz yerde değişik isim hm satanlar Allah'ın ilgi ve merhametini
KİBİR
ve fiil kalıplarında tekebbür (el-A'raf 7/ kaybedeceklerdir (Buhar!. "Libas", ı. 2.
(_r.J:Jf) 13, 146; en-Nah! 16/29; el-Mü'min 40/27). 5; Müslim. "Libas", 42-48). Kalbinde zerre
L _J kırk dokuz yerde de istikbar kavramları kadar kibir bulunan kimse cennete gire-
yer almıştır. Ayrıca izzet, muhtaJ, fahur, meyecektir (Müslim. "İman", 147; Ebu
Sözlükte "büyüklük" anlamına gelen fehhar ve tefahür, cebbar, ali ve ulüv, Davud. "Libas'', 26). özellikle son hadis,
kibir (kibr). tevazuun karşıtı olarak "kişi tagi ve tuğyan gibi kavramlar da kibir ve kibrin ne kadar kötü bir huy olduğunu
nin kendini üstün görmesi ve bu duyguy- ucbun farklı tezahürleri olarak kullanıl gösteren bir delil olarak konuyla ilgili bü-
la başkalarını aşağılayıcı davranışlarda mıştır. Kur'an'da bu tür kavramların ge- tün kaynaklarda zikredilir. Gazzali bu ha-
bulunması" demektir; ancak kelimenin nelde Cahiliye dönemi anlayışıyla benzer disi açıklarken özetle şu görüşlere yer ve-
daha çok birinci anlamda kullanıldığı, bü- topluluklara özgü olup sefeh, hamiyet, rir: Kibir cennete girmeye engeldir; çün-
yüklenme ve böbürlenme şeklindeki dav- asabiyet gibi terimlerle ifade edilen; soy- kü insanın müminlere yaraşır huylar ka-
ranışların ise bu huyların dışa yansıma luluk, zenginlik, siyasi-içtimai statü üs- zanmasını önler; halbuki bu huylar cenne-
sından ibaret olduğu belirtilir. Aynı kök- tünlüğü gibi motiflerle beslenen zorbalık tin kapıları demektir. Kibir cennetin bü-
ten gelen tekebbür ve istikbar kibre ya- ve barbarlık ruhunun yansımaları olarak tün kapılarını kapabr; zira kibirli kişi ken-
kın anlamlara gelmekle birlikte kibri bü- ortaya konulduğu görülür. Yalnız bir ayet- disi için istediğini başkaları için isteye-
yüklük duygusu, tekebbürü ise bu duygu- te (el-Haşr 59/23) mütekebbir kelimesi mez (Gazzall. ııı. 344). Söz konusu hadiste
nun· eyleme dönüşmesi şeklinde yorum- Allah'ın isimleri arasında, bir ayette de ifadenin hayli ağır olmasını dikkate alan
layanlar da vardır(mesela bk. Gazzali, ııı. (el-Casiye45/37) kibriya Allah'ın sıfab ola- bazı alimler, buradaki kibirle "Allah'a kar-
343-344; Ferid Vecdi, Vlll. 43). Kaynaklar- rak geçmektedir. Son ayette mutlak an- şı büyüklenme ve O'na boyun eğip kulluk
da, tekebbürün en ileri derecesinin ger- lamda büyüklüğün Allah'a mahsus oldu- etmeyi kendine yedirememe" anlamının
çeği kabule yanaşmayarak Allah'a karşı ğu bildirilir. Ayetlerin bazısında tekebbür kastedildiğini belirtmişlerdir. Aynı hadis,
büyüklenmek ve O'na boyun eğip kulluk ve istikbar, kendisinin Adem'den daha "Kıyamet gününde müminler kalpleri ki-
etmeyi kendine yedirememek olduğu ifa- üstün olduğunu ileri süren İblis'in büyük- birden arındırıldıktan sonra cennete gire-
de edilir. İstikbarın iyi ve kötü olanı vardır. lenme duygusuna kapılarakAdem'e sec- bileceklerdir" şeklinde de yorumlanmıştır
İyi olanı insanın büyük ve değerli bir kişi de etmesini isteyen ilahi buyruğa karşı (ibnü'l-Eslr. ıv. 5).
olmayı istemesi, bunun için gerektiği şe çıkışını anlatır(el-Bakara 2/34; el-A'raf7/ Kibir, erken dönemlerden itibaren ts-
kilde davranması. gerekli niteliklerle do- 12-13;Sad 38/74). Diğer ayetlerde ise aynı Iam ahlak ve tasawuf kitaplarıyla edep
nanması; kötü olanı ise kişinin sahip ol- kavramlar inkarcıların Allah'ın ayetleri, ve hikemiyata dair mecmuaların önemli
madığı meziyetlerle övünerek kendini ol- kitabı ve dini, Peygamber ve onun tebliğ konularından biri olmuş; bu kaynaklarda
duğundan farklı göstermeye çalışmasıdır. leriyle müslüman topluluk karşısındaki kibrin anlamı ve mahiyeti, sebepleri, be-
Tekebbürün de benzer şekilde iki farklı aşağılayıcı ve reddedici tutumlarını, ken- lirtileri, dini, ahlaki ve içtimai zararları
anlama geldiği görülür. A'raf süresinin dini beğenmişliklerini ifade eder. önceki gibi konular üzerinde durulmuştur. Bun-
146. ayetinde kibir taslayanlar eleştirilir peygamberlerin tebliğ faaliyetlerinin lar arasında GazzaJi'nin İl).yô.'ü 1.ılümi'd
ken "haksız olarak" kaydının konması dik- açıklandığı ayetlerde onların da benzer din'inin özel bir yeri vardır. Eserin "Kita-
kate alınarak bir kimsenin sahip olduğu tepkilerle karşılaştığı anlatılarak bu tu- bü Zemmi'l-kibr ve'I-ucb" başlıklı bölü-
gerçek meziyet ve erdemleri ölçüsünde tumun her devirdeki inkarcıların ortak münde konuyla ilgili başlıca ayet ve ha-
kendi değerinin farkına varmasında bir tavrı olup bunun bir ahlak hastalığı sayıl dislerle seleften intikal eden açıklamalar
sakıncanın bulunmadığı belirtilmiştir (Ra- dığı belirtilir. Bazı ayetlerde istikbar, in- aktarılmıştır. Tevazu, kibir kavramının an-
gıb el-isfahanl. el-Müfredat, "kbr" md.; Li- karcılar arasından özellikle varlıklı ve aris- lamı ve mahiyeti, kibirlenmenin zararları,
sanü'l-'Arab, "kbr" md.; Tacü't-<arüs, "kbr" tokrat kesimin yoksul ve zayıf çoğunluğa çeşitleri ve dereceleri; ilim, amel ve iba-
md.). Ucb (kendini beğenme), ihtiyaJ ve karşı takındığı aşağılayıcı ve baskıcı tu- det. soyluluk, güzellik, zenginlik ve güç
huyela (büyüklenme), fahr, tefahur (övün- tumu ifade etmek üzere kullanılır ve bu şeklinde sıralanan kibir sebeplerinin ger-
me). tahkir (başkasını aşağılama), teceb- sosyal problemle ilgili olarak çeşitli pey- çek anlamı ve değeri; alçak gönüllü insan-
bür (zorbalık). tuğyan (taşkınlık) gibi kib- gamberlerin kavimlerinden örnekler ve- ların karakter yapıları, kibir hastalığının
re yakın anlamlarda kullanılan başka kav- rilir (mesela bk. el-A'raf 7175-76; Sebe' 34/ tedavisi ve tevazu erdemini kazanmanın
ramlar da bulunmakla birlikte bunlardan 31-33). yollarıyla ucb kavramı dini, ahlaki, psiko-
yalnız ucb kelimesi kibir gibi literatüre Gerek kibir gerekse ilgili diğer kavram- lojik, pedagojik vb. yönlerden incelenmiş
ahlak terimi olarak girmiştir. Kaynaklar- lar hadislerde de geçmektedir. Bu hadis- tir. Eser, gerek sistematik gerekse içerik
da genellikle ucbun kibirden farklı olduğu lere göre kibir gerçeği inkar etmek. hak- yönünden konuyla ilgili sonraki literatür
belirtilir. Buna göre kişinin kendini büyük. kı kabul etmemek ve insanları küçüm- için bir model oluşturmuştur.
başkalarını küçük görmesine kibir, baş semek. hor görmektir (Müslim. "İman", BİBLİYOGRAFYA :
kasını küçük görmeden kendini ve yapbk- 147; Ebu Davud, "Libas", 26; Tirmizf, Ragıb el-İsfahani, el-Müfredat, "kbr" md.;
larını beğenerek böbürlenmesine de ucb "Birr", 61 ). Kibir insanı zalimler arasına a.mlf.• e?·Zen-<a ila mekarimi'ş·şerra (nşr. Ebü'l-
denilir. "Kişinin geçici değerlere aldanıp sokar (Tirmizl, "Birr", 6 ı ); cehennemlik- Yezid el-Acemi). Kahire 1405/1985, s. 299-307;
onlarla avunması" anlamına gelen gurur lere mahsus başlıca kötü huylardan biri- Lisanü'l-'Arab, "kbr" md.; Tacü'l-'arüs, "kbr"
da Türkçe'de "kendini beğenme, böbür- dir (Buhar!. "Edeb", 61; Müslim. "Cennet", md.; Wensinck, el-Mu'cem, "kbr" md.; M. E Ab-
lenme" manasında kullanılmaktadır. dülbaki, el-Mu'cem, "kbr" md.; Buhiiri, "Libas",
4 7). Kıyamet gününde kendini beğenmiş l, 2, 5, "Edeb", 61; Müslim. "iman", 147, "Cen-
Kur'an' da kibir kelimesi terim anlamıy kimseler Hz. Peygamber' den uzak kala- net", 47, "Libas", 42-48; Ebü Davüd, "Libas",
la bir ayette geçmektedir (el-Mü'min 40/ caklar (Tirmizl. "Birr", 71 ). böbürlenip ça- 26; Tırmizi. "Birr", 61, 71; Haris el-Muhasibi,
562
KIEPERT
merdivenle çıkılmakta, ortasında ise bal- marisinde Süsleme, İstanbul 1979, I, 185-186.
kon şeklinde müezzin mahalli bulunmak- i ÖZKAN ERTUGRUL
tadır. Yapının doğusundaki üzerinde kita-
benin de yer aldığı kapı onarım sırasında r
kapatılarak batı tarafından yeni bir kapı KIEPERT
açılmıştır. Dokuz pencereden sekizi ta- Yaptıkları Türkiye haritalarıyla tanman
mamen yenilenmiş. yalnız kadınlar mah- baba-oğul iki Alman coğrafya
filinin batısında yer alan alçı pencere ori- ve kartografı uzmanı.
L _J
jinal haliyle bırakılmıştır.
Mescidin tavanına kadar yükselen mih- Johann Samuel Heinrich Kiepert. 31
rap orijinaldir ve sadece alt kısmı onarım Temmuz 1818 tarihinde Berlin'de doğdu.
görmüştür. Alçıdan kalıplama tekniğiyle Aynı şehirdeki Sami diller okulunu bitirdi.
alçak kabartma olarak yapılan mihrabın Daha sonra coğrafya, özellikle de kartog-
563