You are on page 1of 2

KİBİR

1 1 56); aynı anlamda sekiz yerde değişik isim hm satanlar Allah'ın ilgi ve merhametini
KİBİR
ve fiil kalıplarında tekebbür (el-A'raf 7/ kaybedeceklerdir (Buhar!. "Libas", ı. 2.
(_r.J:Jf) 13, 146; en-Nah! 16/29; el-Mü'min 40/27). 5; Müslim. "Libas", 42-48). Kalbinde zerre
L _J kırk dokuz yerde de istikbar kavramları kadar kibir bulunan kimse cennete gire-
yer almıştır. Ayrıca izzet, muhtaJ, fahur, meyecektir (Müslim. "İman", 147; Ebu
Sözlükte "büyüklük" anlamına gelen fehhar ve tefahür, cebbar, ali ve ulüv, Davud. "Libas'', 26). özellikle son hadis,
kibir (kibr). tevazuun karşıtı olarak "kişi­ tagi ve tuğyan gibi kavramlar da kibir ve kibrin ne kadar kötü bir huy olduğunu
nin kendini üstün görmesi ve bu duyguy- ucbun farklı tezahürleri olarak kullanıl­ gösteren bir delil olarak konuyla ilgili bü-
la başkalarını aşağılayıcı davranışlarda mıştır. Kur'an'da bu tür kavramların ge- tün kaynaklarda zikredilir. Gazzali bu ha-
bulunması" demektir; ancak kelimenin nelde Cahiliye dönemi anlayışıyla benzer disi açıklarken özetle şu görüşlere yer ve-
daha çok birinci anlamda kullanıldığı, bü- topluluklara özgü olup sefeh, hamiyet, rir: Kibir cennete girmeye engeldir; çün-
yüklenme ve böbürlenme şeklindeki dav- asabiyet gibi terimlerle ifade edilen; soy- kü insanın müminlere yaraşır huylar ka-
ranışların ise bu huyların dışa yansıma­ luluk, zenginlik, siyasi-içtimai statü üs- zanmasını önler; halbuki bu huylar cenne-
sından ibaret olduğu belirtilir. Aynı kök- tünlüğü gibi motiflerle beslenen zorbalık tin kapıları demektir. Kibir cennetin bü-
ten gelen tekebbür ve istikbar kibre ya- ve barbarlık ruhunun yansımaları olarak tün kapılarını kapabr; zira kibirli kişi ken-
kın anlamlara gelmekle birlikte kibri bü- ortaya konulduğu görülür. Yalnız bir ayet- disi için istediğini başkaları için isteye-
yüklük duygusu, tekebbürü ise bu duygu- te (el-Haşr 59/23) mütekebbir kelimesi mez (Gazzall. ııı. 344). Söz konusu hadiste
nun· eyleme dönüşmesi şeklinde yorum- Allah'ın isimleri arasında, bir ayette de ifadenin hayli ağır olmasını dikkate alan
layanlar da vardır(mesela bk. Gazzali, ııı. (el-Casiye45/37) kibriya Allah'ın sıfab ola- bazı alimler, buradaki kibirle "Allah'a kar-
343-344; Ferid Vecdi, Vlll. 43). Kaynaklar- rak geçmektedir. Son ayette mutlak an- şı büyüklenme ve O'na boyun eğip kulluk
da, tekebbürün en ileri derecesinin ger- lamda büyüklüğün Allah'a mahsus oldu- etmeyi kendine yedirememe" anlamının
çeği kabule yanaşmayarak Allah'a karşı ğu bildirilir. Ayetlerin bazısında tekebbür kastedildiğini belirtmişlerdir. Aynı hadis,
büyüklenmek ve O'na boyun eğip kulluk ve istikbar, kendisinin Adem'den daha "Kıyamet gününde müminler kalpleri ki-
etmeyi kendine yedirememek olduğu ifa- üstün olduğunu ileri süren İblis'in büyük- birden arındırıldıktan sonra cennete gire-
de edilir. İstikbarın iyi ve kötü olanı vardır. lenme duygusuna kapılarakAdem'e sec- bileceklerdir" şeklinde de yorumlanmıştır
İyi olanı insanın büyük ve değerli bir kişi de etmesini isteyen ilahi buyruğa karşı (ibnü'l-Eslr. ıv. 5).
olmayı istemesi, bunun için gerektiği şe­ çıkışını anlatır(el-Bakara 2/34; el-A'raf7/ Kibir, erken dönemlerden itibaren ts-
kilde davranması. gerekli niteliklerle do- 12-13;Sad 38/74). Diğer ayetlerde ise aynı Iam ahlak ve tasawuf kitaplarıyla edep
nanması; kötü olanı ise kişinin sahip ol- kavramlar inkarcıların Allah'ın ayetleri, ve hikemiyata dair mecmuaların önemli
madığı meziyetlerle övünerek kendini ol- kitabı ve dini, Peygamber ve onun tebliğ­ konularından biri olmuş; bu kaynaklarda
duğundan farklı göstermeye çalışmasıdır. leriyle müslüman topluluk karşısındaki kibrin anlamı ve mahiyeti, sebepleri, be-
Tekebbürün de benzer şekilde iki farklı aşağılayıcı ve reddedici tutumlarını, ken- lirtileri, dini, ahlaki ve içtimai zararları
anlama geldiği görülür. A'raf süresinin dini beğenmişliklerini ifade eder. önceki gibi konular üzerinde durulmuştur. Bun-
146. ayetinde kibir taslayanlar eleştirilir­ peygamberlerin tebliğ faaliyetlerinin lar arasında GazzaJi'nin İl).yô.'ü 1.ılümi'd­
ken "haksız olarak" kaydının konması dik- açıklandığı ayetlerde onların da benzer din'inin özel bir yeri vardır. Eserin "Kita-
kate alınarak bir kimsenin sahip olduğu tepkilerle karşılaştığı anlatılarak bu tu- bü Zemmi'l-kibr ve'I-ucb" başlıklı bölü-
gerçek meziyet ve erdemleri ölçüsünde tumun her devirdeki inkarcıların ortak münde konuyla ilgili başlıca ayet ve ha-
kendi değerinin farkına varmasında bir tavrı olup bunun bir ahlak hastalığı sayıl­ dislerle seleften intikal eden açıklamalar
sakıncanın bulunmadığı belirtilmiştir (Ra- dığı belirtilir. Bazı ayetlerde istikbar, in- aktarılmıştır. Tevazu, kibir kavramının an-
gıb el-isfahanl. el-Müfredat, "kbr" md.; Li- karcılar arasından özellikle varlıklı ve aris- lamı ve mahiyeti, kibirlenmenin zararları,
sanü'l-'Arab, "kbr" md.; Tacü't-<arüs, "kbr" tokrat kesimin yoksul ve zayıf çoğunluğa çeşitleri ve dereceleri; ilim, amel ve iba-
md.). Ucb (kendini beğenme), ihtiyaJ ve karşı takındığı aşağılayıcı ve baskıcı tu- det. soyluluk, güzellik, zenginlik ve güç
huyela (büyüklenme), fahr, tefahur (övün- tumu ifade etmek üzere kullanılır ve bu şeklinde sıralanan kibir sebeplerinin ger-
me). tahkir (başkasını aşağılama), teceb- sosyal problemle ilgili olarak çeşitli pey- çek anlamı ve değeri; alçak gönüllü insan-
bür (zorbalık). tuğyan (taşkınlık) gibi kib- gamberlerin kavimlerinden örnekler ve- ların karakter yapıları, kibir hastalığının
re yakın anlamlarda kullanılan başka kav- rilir (mesela bk. el-A'raf 7175-76; Sebe' 34/ tedavisi ve tevazu erdemini kazanmanın
ramlar da bulunmakla birlikte bunlardan 31-33). yollarıyla ucb kavramı dini, ahlaki, psiko-
yalnız ucb kelimesi kibir gibi literatüre Gerek kibir gerekse ilgili diğer kavram- lojik, pedagojik vb. yönlerden incelenmiş­
ahlak terimi olarak girmiştir. Kaynaklar- lar hadislerde de geçmektedir. Bu hadis- tir. Eser, gerek sistematik gerekse içerik
da genellikle ucbun kibirden farklı olduğu lere göre kibir gerçeği inkar etmek. hak- yönünden konuyla ilgili sonraki literatür
belirtilir. Buna göre kişinin kendini büyük. kı kabul etmemek ve insanları küçüm- için bir model oluşturmuştur.
başkalarını küçük görmesine kibir, baş­ semek. hor görmektir (Müslim. "İman", BİBLİYOGRAFYA :
kasını küçük görmeden kendini ve yapbk- 147; Ebu Davud, "Libas", 26; Tirmizf, Ragıb el-İsfahani, el-Müfredat, "kbr" md.;
larını beğenerek böbürlenmesine de ucb "Birr", 61 ). Kibir insanı zalimler arasına a.mlf.• e?·Zen-<a ila mekarimi'ş·şerra (nşr. Ebü'l-
denilir. "Kişinin geçici değerlere aldanıp sokar (Tirmizl, "Birr", 6 ı ); cehennemlik- Yezid el-Acemi). Kahire 1405/1985, s. 299-307;
onlarla avunması" anlamına gelen gurur lere mahsus başlıca kötü huylardan biri- Lisanü'l-'Arab, "kbr" md.; Tacü'l-'arüs, "kbr"
da Türkçe'de "kendini beğenme, böbür- dir (Buhar!. "Edeb", 61; Müslim. "Cennet", md.; Wensinck, el-Mu'cem, "kbr" md.; M. E Ab-
lenme" manasında kullanılmaktadır. dülbaki, el-Mu'cem, "kbr" md.; Buhiiri, "Libas",
4 7). Kıyamet gününde kendini beğenmiş l, 2, 5, "Edeb", 61; Müslim. "iman", 147, "Cen-
Kur'an' da kibir kelimesi terim anlamıy­ kimseler Hz. Peygamber' den uzak kala- net", 47, "Libas", 42-48; Ebü Davüd, "Libas",
la bir ayette geçmektedir (el-Mü'min 40/ caklar (Tirmizl. "Birr", 71 ). böbürlenip ça- 26; Tırmizi. "Birr", 61, 71; Haris el-Muhasibi,

562
KIEPERT

er-Ri'tı.ye U-l;ui):üfı:ılltı.h (nşr. Abdülkadir Ahmed rafiyle (haritacılık) ilgilenmeye başladı,


Ata). Beyrut 1405/1985, s. 335-426; İbn Kutey- Anadolu, Aşağı Mısır ve Filistin'e bu açı­
be, 'Uy ünü '1-ai)btı.r(TavTI). 1, 381-388; İbn Hib-
dan incelemelerde bulunmak üzere bir-
ban, Ravzatü '1-'ufı:altı.' ve nüzhetü'L-fuzaltı.'
(nşr. M. Muhyiddin Abdülhamid v.dğr.). Beyrut çok ilmi seyahat yaptı. 1845-1852 yılları
1397/1977, s. 59-63; İbn Miskeveyh. Tefııibü '1- arasında Weimar'da Coğrafya Enstitüsü
ai)Liı.k (nşr. İbnü'l-HatTb). Kahire 1398, s. 165- müdürlüğünde bulundu. 1853'te Berlin'e
167; Maverdi. Edebü'd-dünytı. ve'd-din, Beyrut döndü ve mezun olduğu okulda bir süre
1398/1978, s. 231-236; İbnAbdülber, Behce-
çalıştı; 1859 yılında burada profesörlüğe
tü '1-mectı.lis, I, 437-448; Gazzali, İl;ytı.' (Beyrut).
ili, 336-377; İbn Atıyye el-Endelüsi, el-Mul;arre- yükseldi. 21 Nisan 1899·da Berlin 'de öldü.
rü'L-veciz (nşr. Abdüsselam AbdüşşafT Muham- Heinrich Kiepert'in en başta gelen ha-
med). Beyrut 1413/1993, iV, 563; İbnü'J-Esir, rita çalışması 1843-1845 yıllarında yap-
en-f'lihtı.ye, Kahire 1323, iV, 5; Ferid Vecdi. DM,
Kicik Mescidi - Ankara tığı 1: 1.000.000 ölçekli Karte von Klein-
Vlll,43.
~ MUSTAFA ÇAGRICI asien' dir. H. Kiepert bu haritayı, XIX.
yüzyılın başlarında çeşitli Batılı seyyahla-
r rın Anadolu topografyasına ait topladık­
KİÇİK MESCİDİ ları malzemeyi (askeri maksatlı gizli bil-
Ankara'daXV. yüzyıla ait cami. giler hariç) Anadolu'ya yaptığı seyahatle-
L _J nişi çokgendir ve bugün süslemeleri belli rinde elde ettiği malzeme ile birleştirerek
olmayacak derecede boyalıdır. Stalaktitli meydana getirmiş. daha sonra da ömrü-
Gecik J Keçik I Gicik Mescidi olarak da nişin iki yanında küp başlıklı sütunçeler nün büyük kısmını bu haritayı geliştirme­
bilinir. Ulucanlar caddesinde yer alan ma- bulunmaktadır. Mihrap iki bordürle ku- ye ve bundan yararlanarakAnadolu'ya ait
halle mescidi karakterinde küçük bir ca- şatılmış olup dıştakinde sülüs hatlı keli- başka haritalar yapmaya hasretmiştir.
midir ve bu sebeple yapıldığı dönemde me-i tevhid, ikinci bordürde ise geomet- Haritayı tamamlayıp yayımladığı 1845 yı­
Orta Anadolu'da keçik/ gecik şeklinde de rik bir desen tekrarlanmaktadır; nişin kö- lında Generalkarte von Kleinasien ad-
telaffuz edilen kiçik / gicik "küçük" sıfatıy­ şeliklerinde de aynı desenin devam ettiği lı ve 1:1.500.000 ölçekli bir harita daha
la tanınmış olmalıdır. 847 (1443-44) ta- görülür. Boya yüzünden motifleri pek an- neşretti. 1846'da Ege denizi çevresinin ve_
rihli kitabesinden banisinin Hacı İsmail b. laşılamayan nişin en önemli süslemeleri Yunan dünyasının (eski Grek kolonilerinin)
İbrahim adlı bir zat olduğu öğrenilmek­ beş ve on köşeli yıldızlar meydana getiren bir atlasını hazırladı; Atlas von Hellas
tedir. Orijinal halini büyük ölçüde kaybet- geçmelerdir. Kare kaide ve sütun başlık­ und den hellenischen Kolonien adını
miş bulunan yapı. uzun süre Kızılay'ın de-
ları rozet motifleriyle bezenmiştir. Mihrap taşıyan bu eser 1867 ve 1872'de tekrar
posu olarak kullanıldıktan sonra 1963 yı­ alınlığında ve tacında üç şerit halinde sü- basıldı. 1854'te Berlin'de yayımladığı
lında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafın­
lüs hatla yazılmış Kur'an'dan ayetler göze Memoire über die Konstruktion der
dan onarılarak ibadete açılmıştır. çarpmaktadır. Kaba ahşaptan yapılmış Karte von Kleinasien adlı kitapta, Ana-
Halen mevcut örtüsü sivri çatı şeklin­ sade görünümlü minber orijinal değildir. dolu haritalarını hazırlarken eski seyyah-
dedir ve kiremit kaplıdır; duvarları kerpiç- Müezzin mahalli önünde mavi zemin üze- lara ait malzemeyle bu iş için çıktığı ilmi
le örülmüş. subasmanına kadar moloz ol- rine dörde bölünmüş bir çerçeve içinde seyahatlerde kendi topladıklarını nasıl
duğu görülen alt bölüm çimento ile sıvan­ beyaz boya ile yazılmış. caminin 1175 birleştirdiğini anlatarak bir anlamda ha-
mıştır. Kareye yakın dikdörtgen planlı olan (1761-62) tarihinde tamir edildiğini bil- ritacılığın metodolojisini yaptı. Eser, aynı
mescid doğu yönünde pencere içinden diren ahşap bir kitabe bulunmaktadır. zamanda Anadolu'ya ait o dönemin bilgi-
ulaşılan bir minareye sahiptir. 1963'teki BİBLİYOGRAFYA : lerini de içerdiğinden Türk coğrafyacıları
onarımdan önce tavandaki ahşap kirişler Mübarek Galib. Ankara il: Kitabeler; İstanbul
üzerinde görülen yeşil ve kırmızı bitkisel 1928, s. 29; Nurettin Can Gülekli. Ankara: Ta-
bezemeler bugün artık mevcut değildir. rih-Arkeoloji.Ankara 1948, s. 123; a.mlf., An-
Dört ahşap direkle taşınan ve halen bir kara Rehberi, İstanbul 1949, s. 82; Gönül Öney,
Ankara'da Türk Devri Yapıları, Ankara 1971,
tahta perdeyle kapatılmış olan kuzeyde-
s. 44-46; Ayverdi, Osmanlı Mi'mtı.risi il, s. 253;
ki kadınlar mahfili tamamen yenilenmiş İbrahim Hakkı Konyalı. Ankara Camileri, An- Yirmi dört paftadan oluşan R. Kiepert haritasının unvan
durumdadır; buraya doğudaki basit bir kara 1978, s. 37; Yıldız Demiriz. Osmanlı Mi- paftası

merdivenle çıkılmakta, ortasında ise bal- marisinde Süsleme, İstanbul 1979, I, 185-186.
kon şeklinde müezzin mahalli bulunmak- i ÖZKAN ERTUGRUL
tadır. Yapının doğusundaki üzerinde kita-
benin de yer aldığı kapı onarım sırasında r
kapatılarak batı tarafından yeni bir kapı KIEPERT
açılmıştır. Dokuz pencereden sekizi ta- Yaptıkları Türkiye haritalarıyla tanman
mamen yenilenmiş. yalnız kadınlar mah- baba-oğul iki Alman coğrafya
filinin batısında yer alan alçı pencere ori- ve kartografı uzmanı.
L _J
jinal haliyle bırakılmıştır.
Mescidin tavanına kadar yükselen mih- Johann Samuel Heinrich Kiepert. 31
rap orijinaldir ve sadece alt kısmı onarım Temmuz 1818 tarihinde Berlin'de doğdu.
görmüştür. Alçıdan kalıplama tekniğiyle Aynı şehirdeki Sami diller okulunu bitirdi.
alçak kabartma olarak yapılan mihrabın Daha sonra coğrafya, özellikle de kartog-

563

You might also like