You are on page 1of 4

Güzel Sözler Şiirler ve Facebook

Edebiyatının Kişiye Zararı

Tüm gün Facebook başında güzel sözler, anlamlı şiirler gibi günü birlik
çıkan yazılara ve manilere bakıyorsun değil mi? Resimli, kısa ve anlamlı
yazılar seni mest ediyor. “Of be ne kadar da haklıyım, benim
düşündüğümü söylemiş Mevlana.” diyorsun. Bu yazılardan bazılarını
Facebook profilinde paylaşıyorsun ki “O” görsün. Peşinden koşturtup seni
reddetmişti hani.

(bkz: Reddedilmek )

Belki şimdi paylaşımını görüp kendinden utanır. Sana kazık atan iş


arkadaşın da öyle. Paylaşımını görüp boyunları bükülür. Kendilerinden
utanırlar. “Meğer sen nasıl biriymişsin, kıymetini bilememişiz” derler.
Evet, arada bir gözlerini kısıp böyle hayallere dalıyorsun çünkü bir
yaptırımın yok. Asıl problem şu ki; ne oldu da sen bu içeriklere bağımlı
oldun? Neden böyle bir hayatı seçtin? Neden kendini avutup duruyorsun?
Neden hiç bitmeyecek savaşları iki üç paylaşımla bastırıyorsun? Bu
davranışının hangisinden verimli bir sonuç aldın?

Haklı olup olmaman kimsenin umurunda değil. Hayatındaki


başarısızlıkları anlattığın kişiler kendi hallerine şükreder. Bu tür
paylaşımlar dolaylı yoldan yakarıştır ve bu tür insanları mutlu etmekten
öteye gitmez.

(bkz: Eziklik )

Neden Hala İstemediğin Şeyleri Yapıyorsun?


Çünkü tüm hayatın istemediğin şeyleri yapmakla geçiyor. Sabahın
köründe kalkıyorsun, hiç istemediğin insanların arasında, hiç istemediğin
bir işte minimum paraya çalışıyorsun. İşe geldiğin saat belli ama akşam
çıkış saatin belli değil. Bu hep böyledir. Esnek çalışma saatleri dendiğinde
o hep ileri esner. Hiç kısaldığını görmedim.

Bu kadar içini kararttığım yeter. Bu yazıyı senin moralini bozmak için


yazmadım. Öncelikle seni bu derin uykundan uyandırmamız gerek. Çünkü
bu öyle tatlı, öyle huzurlu, öyle sıcak bir uyku ki aynı kışın sıcak
battaniyene sarılıp dışarıyı seyretmek gibi. O paylaştığın saçmalığa
beğeniler yağması, haklı çıkma hissi, içeriklerin inançlarınla uyumlu
olması ve de tamamen kaderci olan bu paylaşımların seni hiçbir iş
yapmaya itmemesi. Paylaştığın özlü sözlerin çoğu köle hayatında zihnin
hep rahat olsun ki hiçbir şeye karşı çıkma diye yazıldı. Peki ben size ne
öneriyorum?

Bu Kötü Alışkanlıktan Kurtulmamız İçin Sen Ne Önerirsin?

Peki sen ne önerirsin diyorsun. O okuduğun şekil yazıları sen üretsen


nasıl olur acaba? Yani işin özü şu: Bu anlamlı sözlerin yararını görmek
istiyor musun? Bilgiyi uyandırman için orada okuduğunu hayatına entegre
etmen gerekir. Onun için sende de biraz bilgi kırıntısı olması gerekir.
Güzel sözler sayfalarındaki süslü tek cümlelik çerezler sana anca gaz
verir. Aldığın gaz beyninde biraz dopamin salgılatır. Keyiflenirsin. Sanki
yapman gereken şeyi biliyorsun da yapabilecekmişsin hissi yaşatır. Onun
verdiği aptal bir mutluluk ruhunu sarmaya başlar. Bu hisler tanıdık geldi
mi? Evet, bu her gün yaşadığın şey. Peki ya sonra? Patron ve onun
arkadaşlarına çay servisi…

Dediğim gibi bunlar hep geçici hormon hareketleriyle vücudunun sana


yaşattığı başarı hissi, asla yaşamadığın başarı. Aynı bir tiryakinin
sigarasından çektiği ilk nefes gibi, anlık yaşayacağın bir haz. Evet, bu tür
özlü sözlerin, sevimli resimlerin, devamlı akan içeriklerin bağımlılık
olduğu aşikar. Sıra geldi bu durumdan kurtulmaya.

(bkz: Hayattan Zevk  Alamamak )

Güzel Sözler ile Fatalist Toplum Yaratma


İstemeyerek de olsa bu tür fatalist paylaşımlar yapan Facebook
sayfalarından bir bir ayrılıyoruz. İnatla güzel sözler, özlü sözler
paylaşmaya devam eden, sizi etiketleyen arkadaşlarınızı acıyarak
siliyoruz ve etiket atmasını kısıtlıyoruz. Artık derin uykudan uyanarak
kendimize gelmiş biri olarak hayatımıza devam ediyoruz. Ama nereye
kadar Bizi devamlı mutlu eden sayfalar artık yok! Davamda çok haklı
olduğumu ispatlayan yazılar bitti. Çok abarttığımı düşünüyorsun değil mi?
Çok yanılıyorsun. Buradaki asıl amacım hayatını ziyan etmen değildi.
Hayatını boşa avutmaya devam ederken beyninde üst üste yığılan fatalist
düşüncelerdi. Bu kaderci düşünceler hem seni mutlu ediyor, hem de
ilerideki uyanışını daha da imkansız hale getiriyor.

Bu bilgileri saçma bir Facebook sayfasında gördün ama hayatının bir


parçası haline geldiler. Senin üzerinden çıkar elde etmeyi amaçlayan bir
sayfanın hayatındaki önemi nasıl bu kadar büyüdü? İster inan ister
inanma ama beyin her şeyi saklayıp, sonra kullanılmak üzere pasif
durumda bekletir. Yarın birgün alacağın bir kararda, bilinçaltında bekleyen
bu bilgiler öne sürülür.

Örneğin: “Babasına karşı gelen evlattan ne baba olur ne eş” gibi saçma
sapan bir laf gördün ve o günkü saflığınla bu lafa inandın. Çünkü bu lafı
eleştirecek bir temelin yoktu ve bu laf bilinçaltına işledi. Şuan belki sen de
bu lafa çok saçma bakıyorsun. Ama ileride karar alırken beynin hep bu
zehri referans alacak. Şimdi anlamışsındır neden bu kadar çırpındığımı.
Bu tür güzel sözler sayfaları, izlediğin filmler, diziler aslında sen öyle
düşün diye varlar. Dizide hoşuna giden bir baba karakteri sen öyle bir
baba ol diye var. Bunları takipte kalırsan belki başka baba figürü
görmeyeceksin bile. Oğluyla şakalaşan bir baba ya da onunla oynayan bir
baba. Hayır! Öyle baba olmaz. Baba dediğin sert olur! Sorarım sana, bunu
nereden öğrendin? İzlediğin kalitesiz dizilerden mi? Yoksa takip ettiğin
saçma sapan Facebook sayfalarından mı? Bu dayatmalar seçimlerini
etkiler. Yapacağın işin ve seçeceğin eşe kadar alacağın önemli kararları
etkiler.

(bkz: Ruh Eşi Arama  Hastalığı )

Umut Tiryakiliğinden Kurtulmak

Beni buraya kadar dinlediysen senden umutlu olduğumu bilmeni isterim.


Ruhun şuan uyanmış, etrafa bakınıp silkelenmeyi bekliyor. Çat diye çıkar
at hayatından demiyorum. Ama bilincinde olman zaten otomatik tiksinme
etkisi yapacaktır. Hani şu sigarayı bıraktırma hapları vardır ya. Sigara
tiryakisini dumanından tiksindirtir. Onun gibi.

“Kolay güzelin düşmanıdır”


Ben de sana güzel bir söz söyleyeyim ve kapatayım konuyu. “Kolay
güzelin düşmanıdır.” Yani kolayca ulaşılmış yenilir yutulur basit bilginin
değeri yoktur. Herkese yayılır ve ayağa düşer. Ayağa düştükten sonra da
tüm önemini kaybedip yok olur gider.

Haklı Çıkmak Zorunda Değilsin

Her ne kadar haklı olsan da haklı çıkmak zorunda değilsin. Sen bu tür
gereksiz duygulardan arındığın zaman, laf sokma ihtiyacı
hissetmeyeceksin. Zaten diğer insanlar için varlığın küfür gibi olacak.

Herkes sana düşman olsa bile mutlu olmayı, eğlenmeyi bil. Yoksa o
kusursuz kişiliğini korumaktan başka bir şeye enerjin kalmayacak.

Diyet yaparken seninle dalga geçenlere “En güzel laf sokmalar” paylaşımı
mı daha etkili olur yoksa fit ve kaslı vücuda kavuşmaya başladığında
suratlarının aldığı şekil mi? Sana bunu nasıl başardığını sorduklarında
zaten bol bol eğleneceksin.

Bırakın siyasi ve dini öğretilerini insanlara empoze etmeye çalışsınlar.


Kendileri gibi olmayanlara nefretlerini kussunlar. Birbirlerine tüm gün laf
değdirsinler. Biz böyle şeylere enerjimizi harcamayıp kendimizi
geliştirelim

У тебя мания величия, Хамоватые кобылы вроде тебя не в моём вкусе. Вас таких на каждом
углу как насрано.

You might also like