You are on page 1of 13

Erkeğin Baştan Çıkarma Rehberi

Bir erkek taktiklerle nereye kadar gidebilir? On yıl önce bu sorunun cevabı “sonuna kadar”dı. Fakat şimdi değişen
şeyler var...

24 Ocak 2016

Kafasını skorla bozmuş bar çapkınlarının cevabı buydu en azından. Tuhaf bir hikaye bu.
Tha New York Times’ta, Rolling Stone’da çalışan gazeteci-yazar Neil Strauss, gönül
ilişkilerinde başarısız olunca, kendini düze çıkaracak bir formül arayıp bulmuştu. Önce
internet ortamında tanıştığı “baştan çıkarma sanatçılarının” arasına karıştı, sonra onlardan
biri oldu ve nihayet bu alanda “dünyanın en iyisi, en hızlısı” haline geldi. Anılarını yazdığı
kitap şimdi on yaşında. Ama değişen bir şeyler var: yazarı tövbe etti, okurlar suça karıştı…
The Game’in sıradışı hikayesine buyurun.
2004 yazı. Los Angeles’ta bir bar. Dizi yapımcılarının asistanları orada. Radyo şöhretleri
orada. Başaltı komedyenler, bir dönemin esas oğlanları, esas kızları orada. “Zamane
ünlüleriyle eğlenmek nasıl bir şey” merakıyla Amerikan taşrasından kalkıp gelen kalantor
para babaları, yeniyetme-yeni zengin Ruslar, Çinliler orada. Şansını bir de Hollywood’da
denemek isteyen Teksaslı, Oklahomalı, Arizonalı genç kadınlar (bir zamanlar bizde olsa
“ünlü olmak için evden kaçan” denirdi), Los Angeles’ın namlı striptiz kulüplerinde çalışan
güzeller orada… Esas ünlüler, yani Brad Pitt, George Clooney, Bradley Cooper, Jennifer
Lawrence, Scarlett Johansson klasmanındakilerse o gün oradakilerin hiçbirinin
giremeyeceği özel Hollywood partilerindeler. Ya da Avrupa’dalar…

Yani herkes birbiriyle yetinmek zorunda. Aradıkları her neyse, onun için birbirlerine
muhtaçlar. Sadece network, sadece ilişki, sadece seks… Ya da hepsi birden. Prototipler
en çok kimsenin kimseyi tanımadığı bu gibi yerlerde kendini gösteriyor. Eski şöhretler,
güzel buldukları genç kadınların masasına yanaşmaya başladı bile. Ya da tam tersi;
kadınlar gözlerine kestirdiği adamlara yaklaşıyor. Çinliler cesaret edemiyor, içkilerine
odaklanıyor. Ruslar zaten çoktan içmiş. Para babaları kokteyller ısmarlayarak, kaba saba
espriler yaparak girişimlerde bulunuyor.

Bazıları da tüm bu hareketleri uzaktan izliyor. Gördüklerine gülüp geçiyor, kendi sıralarının
gelmesini bekliyor. Ne zaman gelecek bu sıra? İlgilerini çeken birisi nihayet belirdiğinde. O
da olmazsa, canları ne zaman isterse…

Kendilerine “BÇS” adını veren insanlar bunlar. Yani “baştan çıkarma sanatçıları”.
Gözlerine kestirdikleri herkesi istedikleri an baştan çıkaracaklarını, elde edebileceklerini
iddia ediyorlar. Bunu da kimseyi zorlamadan, sadece konuşarak, anlaşarak, eğlenceli
davranarak yaptıklarını… Hepsi erkek. Heteroseksüeller; sadece kadınlarla ilgileniyorlar.
Bu işe bir “oyun” olarak yaklaşıyorlar. Her oyunun olduğu gibi bunun da kuralları var.

Bir kadına nasıl, ne zaman yaklaşmalı? Onu ne şekilde, ne söyleyerek etkilemeli?


Ortamdaki diğer erkekleri, hele “alpha male”leri nasıl sindirmeli? Ne zaman pas geçmeli?
Ne zaman ısrar etmeli? (Bu yazının konusu “oyun”u oynayanlar; kendi teorileri, hayat
görüşleri vs. var ama bir yandan da az sonra göreceğiniz başka tür bir sefalet de mevcut.
Her şeyden öte mesele şu: En azından bu satırların yazarı olarak önerim, “ne zaman ısrar
etmeli” sorusuna cevap “hiçbir zaman”dır).

Uzakta değil, içimizden biri


Bu oyunun oyuncusu çok. Bir yeraltı topluluğu gibiler. Değillerse de kendilerini böyle
nitelemeyi seviyorlar. “Mystery”, “Juggler” gibi lakaplar kullanıyorlar. ABD’de, Avrupa’da,
Avustralya’da, hatta Türkiye’de (çevrenize daha iyi bakın, “Otisabi” karakteri hiç yoktan
çıkmadı herhalde) iş tutuyorlar (kendi deyimleriyle “operasyon yapıyorlar”). Bazen buluşup,
bazen tek başına gecelere akıyorlar. Önceden ezberledikleri sözlerle, davranış kalıplarıyla,
eğitildikleri biçimde kadınlara yaklaşıyorlar. “Guru”larının sözünden çıkmıyorlar.

Bir yerde “motivasyon” varsa, hemen yakınında bir guru da vardır. Elbette barlarda da var.
Karşı cinsin nasıl tavlanacağını, dikey pozisyondan yataya nasıl geçileceğini çok iyi, en iyi
bildiğini iddia eden gurular bunlar.
Bu yazıda da var bir guru… Hem de aramızdan, basından biri; bir meslektaş. Bir gazeteci-
yazar. Bu alana bir çaylak olarak girmiş, sonra “en yüksek mertebelere erişmiş” bir baştan
çıkarma sanatçısı. Dünyanın dört yanından bar çapkınları tarafından örnek alınan,
metotları kopyalanan, açılış cümleleri Tokyo’dan Londra’ya kadar tekrarlanan bir çapkın:
Neil Strauss. Ortamlardaki adıyla “Style”… 

Kimse kendini güvende hissetmesin


Bir başka BÇS’nın ifadesiyle, dünyanın bu alandaki en iyisi (di’li geçmiş zamandan
bahsediyoruz elbette, 2005’te olduğumuzu hatırlatalım ama “oyun” her yerde devam
ediyor) Style. Onu Thundercat lakaplı “sanatçı” anlatıyor:

“Style denen adam, oyundaki en iyi kişi. O muhtemelen gördüğüm en kötü, en sinsi, en
manipülatif pislik. Esas özelliği hiç fark edilmeden hareket etmesi; bu yüzden de bu kadar
tehlikeli. O kadar zeki ki ne olduğunu anlamadan kendinizi ona beğendirmeye çalışırken
buluyorsunuz ama o, sizi nasıl istiyorsa öyle elde ediyor. Üstelik bunu erkek-kadın
ayırmadan yapıyor. Kimse kendini güvende hissetmesin. Style’ın ne kadar muazzam
olduğunu anlatmak için şu kadarını söyleyeyim: O, en iyilerin kullanıp öğrettiği birçok
taktiği icat eden kişi. Doğası gereği Makyavelist. Ondan hem korkuyor hem de ona saygı
duyuyorum. Bu adamın tipinin de gayet sıradan olduğunu düşünürseniz, gelmiş geçmiş en
kuvvetli Jedi’ın kim olduğunu anlarsınız.”

Sözcüklerin gücü adına


Bu tip laflar çok kişi için söylendi. Oyuncular, bankerler, modeller…Neil Strauss, bu tür bir
“övgüyü” alan ilk ve son gazeteci muhtemelen. Üstelik bu sözlere neden muhatap olduğu
da 2005’te yayımlandığında sansasyon yaratan, uzun süre çoksatan listelerinin bir
numarasından inmeyen, Türkçe dahil onlarca dile çevrilen kitabı “The Game: Penetrating
the Secret Society of Pickup Artists” (Türkçede Goa Yayınları’ndan “Oyun: Kadın
Avcılarının Gizli Dünyasına Giriş” adıyla çıktı) kayıt altına alınmıştı. Geçen günlerde
onuncu yaşını kutlayan kitap, yazarının yaşamı bugün çok farklı bir noktada seyretse de,
hâlâ çok etkili. Üstelik sadece kafelerde, barlarda değil. Suç ortamlarında da… Hem de bu
konunun kıyısından köşesinden geçeceğini düşünmeyeceğiniz suç ortamlarında.

Geçen yılın sonlarına gidelim. Kasım ayında Londra polisi, 40 yaşlarında bir İngiliz kadını
dolandıran bir internet çetesini yakaladığını ilan etti. Olay hem biraz tanıdık hem de biraz
karışık…

Kendilerini Benin’de iş yapan Christian Anderson adlı bir işadamı olarak tanıtan bu çete,
zengin kadına kur yapıyordu. Sonrası, bu tür dolandırıcılık faaliyetlerinin tipik istekleriyle
ilerledi. “Paramı şuraya kaptırdım, bana yardım et”, “Malları gümrükten çıkarmam lazım”,
“Şu ödemeyi de yaparsam, kazanacağımı kazanır hemen sana gelirim; birazcık kredi
açsan”… Olayın, genelde Afrika kaynaklı bu sahtekarlık faaliyetiyle tek farkı, işin içinde
romantizmin de olmasıydı. Christian Anderson, zengin kadının kalbine girmiş, ona ne
istiyorsa yaptırıyordu. Hatta açıklanan bazı yazışmalara göre, kadının güveninin kırıldığı,
“Yok artık” dediği anlarda yeni taktiklerle devreye giriyor, kurbanını kendine bağlamayı
yine beceriyordu. Bunu nasıl yapıyordu peki? İngiliz basını, polisin, “becerikli Bay
Anderson”un evinde bulup sergilediği bir kitapla özellikle ilgilendi. Hangisi olduğunu tahmin
ediyorsunuzdur: The Game…

Kitabın delil poşeti içindeki fotoğrafları gazeteleri süslüyordu. Londra polisi, özellikle
“İçindekiler” bölümünü göstermeyi seçmişti: Bir Hedef Seç. Yaklaş ve Aç. Değerini Kanıtla.
Engelleri Etkisiz Hale Getir. Hedefi İzole Et. Duygusal Bir Bağ Kur… 
Bir erkeğin iki temel güdüsü vardır
Paralel okuyunca, “sıkıntı var” gibi geliyor ama Strauss’un kitabı erkek ve kadın arasında
mesafeyi kısaltmayı amaçladığını, bunu yaparken bir insanın birçok başka alanda da
gelişim gösterebileceğini söylüyordu. Kitabın, bu tür bir “suç” için kullanılması sürpriz. Ama
yayımlandıktan on yıl sonra bile hâlâ dünyanın dört yanından insanları etkilemesi sürpriz
değil. Çünkü en temel meseleden, kadınlara ulaşamayan erkeklerden bahsediyor. Yazarın
kitaptaki sözleriyle: “Yetişkinliğinin ilk yıllarında, bir erkeğin iki temel güdüsü vardır. Biri
güç, başarı ve yetenek üzerinedir, diğeri de aşk, dostluk ve seks üzerine.” Strauss’un
kitabı da zaten, en ilkel biçimiyle, bu güdülerin üzerine. Doğrusu, biraz da ilkel bir kitap bu.
Belki de sırrı budur. Yani en ilkel mesajları doğrudan vermek işe yarıyordur.

Bu mesajlara Strauss’un kendisi de ihtiyaç duymuş. Baştan çıkarma sanatında


ustalaştıkça özgüven kazandığını, insanlarla daha kolay iletişim kurduğunu, duruşunun
değiştiğini, daha rahat ve akıcı hareket ettiğini hem kitabında hem de daha sonra verdiği
onlarca röportajda anlatıyor. Bunlar normal belki; tuhaf olan, onun gibi birinin bu tür bir
motivasyona ihtiyaç duyması. 
Barda “canlı canlı” ders
Nedenini anlamak için biraz Strauss’un kariyerinden bahsedelim: Genç yaşında The New
York Times’ta müzik yazarlığı yapan Strauss, oradan Rolling Stone dergisine geçti ve Kurt
Cobain, Madonna, Tom Cruise gibi yıldızlarla kapak röportajları yapmaya, dosyalar
hazırlamaya başladı. Yazdı, çizdi, ödüller kazandı. Gün geçtikçe çevresi genişliyor, sinema
ve müzik dünyasından kendine yeni ve ünlü arkadaşlar ediniyordu. O kadar ki, müzik
videolarında, dizilerde bile konuk oyuncu olarak yer almıştı.

Böyle birisinin ne gönül ne de çapkınlık işlerinde sıkıntı yaşamasını beklersiniz. Ama


Strauss yaşıyordu… Beri yandan pratik de bir insan olduğundan bu işleri çözmek için
kendine bir formül arıyordu. O formülü birtakım internet sitelerinde buldu. Kendilerine tuhaf
isimler takan bazı “gurularla” yazıştı. Bunlardan biriyle, Mystery ile yıllar boyu arkadaş
olacak, onunla hem ortak çapkınlıklara hem de ortak işlere imza atacaktı. İlk dersini de
ondan “canlı canlı” aldı. Strauss ve kadınlarla (ayrıca hayatla) ilişkisi ondan daha vahim
olan üç diğer öğrenci, guru Mystery ve yardımcısı Sin tarafından üç gece üst üste Los
Angeles barlarına götürüldü. Öğrenciler bu gecelerde rastgele “baştan çıkarmalara” tanık
oldu. Bir de kendi isimlerinin birdenbire değiştiğine…

Eğitiminin hemen başında Style ismini alan Strauss (bu işler lakapsız olmuyormuş) yıllar
içinde bu alanda guru olduğunu iddia eden başka insanlarla da görüşecek, hepsinden bir
başka teknik öğrenecekti. En azından kendisi böyle söylüyor… 

Taktikler kitabı
Gurusu Mystery’den ilk öğrendiği, kendi gibi olmamaktı. Eski Neil Strauss renksiz,
kokusuz, pek ilgi çekmeyen, hatta bir ortamda olduğu bile fark edilmeyen bir adamdı.
Mystery ise tam aksine tavuskuşu gibiydi. Bir ortama girdiğinde, topuklu çizmeleri, siyah
ojeli tırnakları ve renkli fularları kendini hemen gösteriyor, tüm gözler hemen ona
çevriliyordu. Guru, eski Strauss-yeni Style’ı da bu yönde değiştirecekti. Renkli giyinmesini
ve kafasını kazıtmasını salık verecekti. Style bu tavsiyeye uydu.

Sonra “açılış cümlelerine” çalıştılar. İncitmeyen, rahatsız etmeyen, hatta eğlendiren,


düşündüren cümleler… Örneğin: “Arkadaşım iki köpek aldı; onlara 80’lerden popçu ismi
koymak istiyor, ne koysun?” Bir zaman kısıtlamasıyla hareket etmesini gerektiğini de
öğrendi Style: “Beş dakika sonra, arkadaşıma katılmam gerekiyor, o arada size şunu
sorabilir miyim?” Eh, beş dakika… Bir barda herkese bu kadar katlanılabilir. 

Oturup el yazısı çalıştı


Sonrası bir sızma harekatı… Bunun için insanların gerçekten ilgisini çekebilecek, onları
eğlendirebilecek şeyler bilmek gerekiyordu. Örneğin küçük (hatta gerekirse iddialı) ilüzyon
numaraları, el falı, burçlar, el yazısı okuma sanatı; bunun gibi ıvır zıvır… Her şeyden
önemlisi de vücut dili. Style’ın bir numaralı uzmanlık alanı, iki insan arasında yaptığı küçük
testlerdi (“birbirinizin en iyi arkadaşı mısınız” testi gibi). Bunlar ufak tefek manevralarla
geçiştirilebilen şeyler değildi, gerçekten bilmek gerekiyordu. Style günlerce, aylarca
uğraşarak öğrendiğini anlatıyor (bir başka gurudan NLP, bir başkasından da özgüven
dersi alacaktı daha sonra).

Mystery’nin ve diğer guruların, bir ilişkinin tesis edilmesinin her aşamasında, doğal yolların
yerine ikame edilebilen bir taktiği bulunuyordu. En ufak detaya kadar. Ortamda birbirini
kıskanan iki kadın mı var? İki iyi arkadaş mı var? Bilinen bir erkek arkadaş mevcut mu?
Yakınlarda bir “alpha male” mi var? Taktik taktik taktik… En bilineni, bir kadını aynı anda
hem öven hem de eleştiren cümleler kurup (“Bu soğuk görünüşün altında altın gibi bir
kalbin olduğuna eminim”) onları ikileme düşürmekti. Mystery, bu laflara maruz kalan bir
insanın, muhatabının takdirini kazanmak için çabalayacağına inanıyordu. Bunun gibi
şeyler… Ertesi güne kadar devam eden, bazen çekilmeyi, beklemeyi, hatta soğuk
davranmayı bile içeren, bazısı “hastalıklı” görünen taktikler… 
Çok kadın, hiç kadındır oğlum
Style bu işlerde başarılı olmakla kalmadı, sonradan katıldığı bu ortamın bir numarası
konumuna yükseldi. Ders alırken ders verir hale geldiğini fark etti. Artık öğrenecek hiçbir
şeyi kalmadığında da hayat ona öğretti. Tatmin olamama, doymuşluk hissi, depresyon…
Yıkım…

Bu, ince bir nokta. Strauss’un açık yüreklilikle yazdığı kitaptan, çapkınlık ortamlarında çok
ileriye gitmenin de kendine göre tehlikeleri olduğunu öğreniyoruz. Hele mevzu “öğrenilmiş
çapkınlık” ise… Doğal yolla gelişmeyen ilişkiler bir noktadan sonra kabak tadı veriyor.
İnsan gerçek ilişki sıcaklığının yoksunluğunu çekmeye başlıyor. Sonrası bol bol online
porno, uyku ve depresyon hapları, sefalet… En azından başta Mystery olmak üzere,
kendini bu ortamdan çekip alamayan guruların yaşadığı bu. Kitaptan anladığımız; âşık
olup “bu dünyadan” kurtulanlar, yırtıyor. Teoman’ın şarkısındaki gibi hani: “Çok kadın hiç
kadındır oğlum, yalnızlıktır sonu…”
Neil Strauss’un hayatı ne hale geldi peki? O da bu kasımda çıkardığı son kitabının
konusuydu. “The Truth: An Uncomfortable Book About Relationships” (Gerçek: İlişkiler
Hakkında Huzur Bozucu Bir Kitap) isimli eserinde, yıllarca ekmeğini yediği bu alanda (şaka
değil; kitaptan sonra bir “randevu tavsiyeleri” şirketi kurdu, oyun çıkardı vs…) iş tutmaya
nasıl tövbe ettiğini anlatıyor. Nedamet getirip uzun ilişki adamı olmaya nasıl çalıştığını,
model eşi Ingrid De La O’yla nasıl evlendiğini, çocuk sahibi olmanın neden en önemli
amaçlarından olduğunu ve nihayet hayatına o çocuk girince neler hissettiğini… Bu kitap
da bestseller.

Yalnız, öyle görünüyor ki, Neil Strauss her türlü kazanıyor… Gerçek taktik bu olmalı.
 ANASAYFA
 

 
 ARGÜMAN
 

 
 HAYAT REHBERİ
 

 
 WHATSAPP’TA HAYATTA KALMA SANATI

WhatsApp’ta Hayatta Kalma Sanatı


O WhatsApp grubu artık size dert olmayacak…

17 Temmuz 2019
Aile grupları bir yana, ofis arkadaşlarınınki diğer yana; cevap bekleyen bir dolu arkadaş,
numaranızı nereden bulduğunu bilmediğiniz kişilerden gelen mesajlar, mavi tik hala açıksa
artan stres… WhatsApp bugün, birincil ve kesinlikle en hızlı sonuç alabildiğimiz iletişim
kanalımız. Ancak bazen ona haddinden fazla yükleniyoruz ve iş çığırından çıkabiliyor.
Şimdi bu zorlu arenada işinizi kolaylaştıracak önerileri sıralayalım.
 

1. Fotoğrafları cevapsız bırakmayın


Genellikle gruplara gelen fotoğraflar, üstelik altında açıklayıcı bir metinden yoksunsa, tek
bir soru anlamı taşır: “Ne düşünüyorsun?” O yüzden hem nezaketten hem de biraz iyi
niyetle düşüncenizi yazın, sevdiklerinizi yanıtsız bırakmayın.
 

2. Konuyu dağıtmayın
Bazı WhatsApp gruplarının hacmi öyle seviyelere çıkabiliyor ki zaman zaman gelen
mesajların kime ait olduğunu çıkaramayabiliyor, kendimizi “Bunun bu grupta işi ne..?”
sorusunu sorarken bulabiliyoruz. Bu durumlarda en iyisi konudan sapmamak. Ekstra
sorulara ihtiyacınız yok, eğer ortada doğrudan size yöneltilen bir soru ya da çağırıldığınız
bir davet yoksa bir süre bekleyin, fırtına dindiğinde okuyun ve konuyla ilgili olduğu
müddetçe cevabınızı yazın.
 

3. Emoji sevdanızını dizginleyin


Şöyle düşünün, yan yana sekiz tane gözünden yaş gelen emoji yollamanın sanal dünya
dışındaki eşi, birkaç dakika kahkahalarla gülmek. Gerçekten de karşınızdaki sekiz emojiyi
hak edecek bir mesaj mı? Emojileri tadında kullanmak en iyisi. Bir de söz konusu grupta
onlarca kişi varsa, sizinle belki sadece birkaç kez yüz yüze görüşmüş kişiler üzerinde
doğru izlenim bırakmanız önemli.
 

4. Usulca terk edin


WhatsApp dünyasında duyulabilecek en büyük hazlardan biri: Bir gruptan çıkmak. Ancak
bunun da bir adabı, üslubu olmalı. Önerimiz, gündemin yoğun olmadığı, grubun sessizliğe
gömüldüğü bir saatte çaktırmadan çıkmanız. Onlar fark ettiğinde siz çok uzaklarda
olacaksınız…

Bir Kadın Nasıl Baştan Çıkarılır?


Yazar bilgileri | Referans
Bu Makalede: 

Gerekli Hazırlığı Yapmak 

Atmosferi Yaratmak 

Tensel Temasa Geçmek 

İlgili Makaleler 

Referanslar

Baştan çıkarma, bir başkasının ihtiyaçlarına önem vermek ve bu yönde hareket etmek üzerine
kuruludur. Bir kadını baştan çıkarmak istiyorsan, onu tanımak için zaman ayır, uygun bir
atmosfer oluştur ve tensel temasa geçerken acele etme.
Kısım 1
Gerekli Hazırlığı Yapmak
1.

1
Acele etme. Baştan çıkarmada zamanlama çok önemlidir. Bir başkasını arzulamamızın en
önemli nedenlerinden biri beklentidir. İlgilendiğin bir kadınla tanıştığında, acele etme. Ona
yaklaşmak için biraz bekle ve konuştuğun süreden daha fazlasını onu dinlemeye ayırarak ilk
adımı at. Niyetini hemen en başta açığa vurma, zira bu şekilde davranmak karşı taraf için
rahatsız edici olabilir. En azından en başta çok aceleci davranma.[1]
2.

2
Şık Giyin. Bir kadının seni fark etmesini istiyorsan, en iyi şekilde giyinmelisin. Bir barda,
partide ya da başka bir etkinlikte görmeyi beklediğin ve kendisinden etkilendiğin birisi varsa, şık
bir şekilde giyinmeye çalış.

Güzel, sana yakışan kıyafetler seç. Gardırobundaki kıyafetlerin çok sıkıcı
olduğunu düşünüyorsan, bir mağazaya git. Üzerinde güzel duran bir kıyafet seçmek için,
satış danışmanından sana yardım etmesini isteyebilirsin.

Unutma, kendin olmak seksidir. Kendi sevdiğin tarzda en iyi şekilde görünmeye
çalış. Örneğin, sakalının olmasından hoşlanıyorsan tıraş olma ya da yakası düğmeli
giysiler giyen birisiysen öyle giyin. Kendin gibi davranamazsan asla rahat
hissedemezsin. Buluşmaya çıktığın kişi de nasıl hissettiğini rahatlıkla anlayabilir.
Kendine güven duymak, baştan çıkarmanın anahtarıdır.[2]

Dışarı çıkmadan önce duş al ve biraz parfüm sür. Fazla parfüm rahatsız edici
olabilir, bu yüzden güzel kokulu bir parfümden biraz sürmek yeterli olacaktır.
3.

3
Onu dinle. Bir kadına yaklaştığında onu mutlaka dinle. İnsanlar kendileriyle ilgilenen kişilerden
daha çok etkilenir. Kendi başarılarından övünmek ve hep kendi hikâyelerinden bahsetmek
yerine, onu dinle.

Cevapladığından daha fazla soru sormaya çalış. Aranızdaki yakınlığı artırabilecek
basit sorular önemlidir. "Ne iş yapıyorsun?" ve "Nerede büyüdün?" gibi soruları
deneyebilirsin.[3]

Dinlemekte olduğunu her zaman belli et. Gülümse, başını salla ve arada sırada
"Hı-hı" ya da "Evet" gibi yorumlar yap. Konuştuğu konu hakkında sorular da sor.
Anlattığı hikâyeler ve vermiş olduğu kişisel bilgiler hakkında daha fazla açıklama ya da
ayrıntı iste.

Cinsel çekicilik, kişilikle yakından ilişkilidir. Bir insanı daha iyi tanımak, o kişi
için hissedilen cinsel duyguları daha da artırabiliyor. Baştan çıkardığın kadını daha iyi
tanıdığında, yaşadığınız cinsel ilişkiden daha çok zevk alabilirsin.[4]
4.
4
Kendine güven. Birçok insan özgüvenden etkilenir. Özgüvenli olmak, diğer insanların sana ilgi
göstermesini sağlayacaktır. Arzuladığın kadınla iletişim kurduğunda kendine güvenerek
ilerlemeye çalış.

Özgüven ile bencillik arasında çok ufak bir fark olduğunu unutma. Sohbeti
kendini övmek için domine etmek itici bir davranıştır. Ancak çalıştığın iş, memleketin
ve kendinle ilgili diğer ayrıntılar gibi sorabileceği konular hakkında kendinle gurur
duyduğunu göstermen sorun yaratmaz.[5]

Onu güldür. Birçok insan iyi bir espri anlayışı olan kişilerden etkilenir. Mizahi
yönünün onu etkileyip etkilemediğini anlamak için, doğru zamanda uygun bir espri
yapmaya çalış.[6]
5.

5
Flört etmek için beden dilini kullan. Beden dilinin doğrudan ve özgüvenli olması, ilgi
gösterdiğini belli edecektir. Etkilendiğin ve tensel temasa geçmek istediğin bir kadına, beden
dilinle işaret göndermeye çalış.

Dik dur. Başını yukarı kaldır ve omuzların da geride olsun. Kollarını kenetlemek
ya da göğüs hizasında içecek tutmak gibi davranışlardan kaçın. Kendine güvendiğini her
hareketinle belli et.[7]

Bedenleriniz arasındaki mesafeyi flört ederek aşmaya çalış. Onun elini tutarak
barda ya da gittiğiniz başka bir mekânda onun kılavuzu ol. Elini sırtının alt kısmına
koyarak ona eşlik et. Dokunduğun zaman rahat hissetmesi için çaba göster.[8]
6.

6
Onu tavlayabilecek uygun bir söz bulmaya çalış. Tavlamak için sarf edilen sözlerin kötü bir
şöhreti vardır. Ancak çok kullanılmamış ve bayağı olmayan bir söz seçersen, caziben ön plana
çıkabilir ve böylece onun seni çekici bulmasını sağlayabilirsin.

Tavlamak için sarf edilen sözler üzerine yapılan araştırmaya göre, iyi niteliklerin
öne çıkarılması -- bir diğer deyişle, biraz övünmek -- olumlu etki sağlıyor. Kadınlar, boş
iltifatlar içeren ya da cinsel içerikli tavlama sözlerine karşı daha olumsuz tepki veriyor.
Olası birçok aday arasından öne çıkmasını sağlayan ve baştan çıkaran kişiyi tanımaya
olanak veren tavlama sözleri, kadınlar arasında daha çok tercih ediliyor.[9] Örneğin, bir
hemşireysen, şöyle bir şey deneyebilirsin: "Bu parti gerçekten de çok cansız, değil mi?
Bir hemşire olarak şunu söyleyebilirim: Sanki hasta bize ölü olarak getirilmiş ve bizden
hâlâ bir şey yapmamız bekleniyor." Ya da, bir itfaiyeciysen, şunu deneyebilirsin: "Ben
mi böyle hissediyorum yoksa burası çok mu sıcak? Bir itfaiyeci olarak şunu
söyleyebilirim: Bence buradaki yangının kaynağı sensin."

Bir tavlama sözü seçmek istiyorsan, kendi kişiliğini ve hayatını yansıtabilecek
zekice bir söz düşünmelisin. Eğer mesleğin ilginçse mesleğin üzerine düşün ya da
kullanacağın söz bazı hobilerin ya da olumlu niteliklerin hakkında da olabilir. Ancak
tavlama sözünü söyleyip öyle bırakma. Araştırmaya göre tavlama sözleri, bir sohbetin
yaşanmasına vesile olduğunda daha etkili oluyor.[10]
Kısım 2
Atmosferi Yaratmak
1.

1
Kokudan yararlan. Bir kadını davet ettiğinde, baştan çıkarmanın başarılı olması için hoş bir
koku oldukça önemlidir. O eve gelmeden önce birkaç saat pencereleri aç ve içerde kalmış kötü
kokulardan kurtulmaya çalış. Biraz tütsü yak. Çok baskın olmayan güzel bir koku seç. Örneğin
hafif bir vanilya kokusu ya da sandal ağacı gibi bir koku kullan. Onun neleri sevdiği hakkında
önceden araştırma yap. Sohbetin içine koku ile ilgili sorular eklemeye çalış. Ona ne tür parfüm
ya da duş jeli sevdiğini sorarak hangi kokuları tercih ettiği hakkında bir fikir edin.[11]
2.

2
Müziği dene. Biraz müzik onu havaya sokabilir. Unutma, müzik senden çok onunla ilgili olmalı.
Onun sevdiği tür müziği seç ama şarkılar aynı zamanda sakin, dinlendirici ve duygusal olsun.

Onun müzik zevkini önceden öğren. Sevdiği bir grubu çal, ancak sakin şarkılar
olmasına dikkat et. Hızlı pop parçaları kişiyi romantik bir havaya sokmak yerine dans
etme havasına sokabilir.[12]

Barry White gibi klasik seçimler ters tepebilir. Geleneksel olmayan tercihlere
yönel. Böylece çıktığın kişi seçtiğin şarkıyı sorgulamak zorunda kalmaz.[13]
3.
3
Süsle. Baştan çıkarma söz konusu olduğunda ortam oldukça önemlidir. Havaya sokmak için
etrafı biraz süsle.

Mumlar ve ortamın aydınlatılması çok fayda sağlayabilir. Birlikte olduğun kişiyle
ilk kez yalnız kalacaksanız, kendini çok rahat hissetmeyebilir. Işıkları kısmak ve mum
kullanmak, kendisini daha rahat hissetmesine yardımcı olabilir. Mumlar ayrıca birçok
kişi için romantik ve heyecan verici bir öğedir.[14]

O gelmeden önce evi biraz toparlamaya çalış. Güzel, temiz bir ev seni düzenli ve
sorumluluk sahibi birisi olarak gösterebilir ki bu da birçok insan için cinsel istek
uyandıran bir özelliktir.
Kısım 3
Tensel Temasa Geçmek
1.

1
Dokunmayı sen başlat. Dokunarak başla. Harekete geçmek istediğin zaman acele etme.
Yakınında oturarak dokunmayı başlat, elini onun dizine ya da omuzuna koy. Baştan çıkarma her
şeyden önce hız denetimidir. Çok hızlı hareket etmek birçok kişinin hoşuna gitmeyebilir.

İlk öpücük nazik olmalı, aşırıya kaçmamalıdır. Daha fazlasını istemesini sağla.
Onun öpüş tarzını da anlamaya çalış. Öpüşüne nasıl karşılık verdi? Verdiği karşılık
neden hoşlandığına dair sana ipucu verebilir.[15]

Uzun zamandır birlikte olduğun birisini baştan çıkarmaya çalışıyorsan, harekete
geçmek için hiç umulmadık yerleri seç. İnsanlar uzun süreli ilişkilerinde rutinin bir
parçasına dönüşür, bu da sıkıcı olabilir. Karınla ya da sevgilinle tensel temasa geçmek
için mutfağı kullanabilir ya da birlikte duşun altına girebilirsin.[16]
2.

2
Erojen bölgelerine odaklan. Erojen bölgeler dokunulduğunda, öpüldüğünde, yalandığında ya
da okşandığında cinsel arzuyu canlandıran vücut bölümleridir. Herkesin erojen bölgesi aynı
değildir, ancak vücudun bazı bölümleri birçok kadın için daha hassastır.

Boyun ve kulaklar birçok sinir ucuna sahiptir ve genelde gün boyunca bu
bölgelere dokunulmaz. Öperek, emerek, yalayarak ya da nazik bir şekilde ısırarak boyun
ve kulaklar uyarılabilir.

Baş ve ayaklar da birçok kişi için önemli erojen bölgelerdir. Hafif bir baş ya da
ayak masajı, aranızdaki yakınlığı artırabilir.

Öpüşme sırasında onun dudaklarına odaklan. Dudaklarını yalamayı, ısırmayı ve
emmeyi dene.

Karın bölgesi, sırtın alt kısmı ve iç uyluklar da dokunmaya duyarlıdır. Birçok
kadın, bu bölgelere dokunulduğunda cinsel zevk almaktadır.[17]
3.

3
Harekete geçtiğinde acele etme. Baştan çıkarma, yakalanan ivmeyi sürdürmekle ilgilidir. Hızlı
hareket etmek karşı tarafın rahatsız olmasına neden olabilir. Harekete geçişin yavaş olsun. Onun
ne istediğini ve onu neyin mutlu ettiğini öğrenmeye çalış. Yaşadığınız deneyimin karşılıklı
olarak iyi geçmesi için, onun ihtiyaçlarıyla uyum içinde ol. Arada sırada dur ve yaptığın
hareketin iyi hissettirip hissettirmediğini sor. Verdiği cevabı dikkatle dinle.
Uyarılar
 Her zaman birlikte olduğun kişinin rahat hissettiğinden ve daha ileri aşamaya geçmek
istediğinden emin ol. Arada sırada durup, yaptığın şeyin onun için uygun olup olmadığını sor.
 Güvenli seks yapın. Prezervatif ve/veya başka doğum kontrol yöntemlerini kullanın.

You might also like