You are on page 1of 34

ATATÜRK İLKELERİ VE

İNKILAP TARİHİ I
HAFTA I

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP DERSİNİN TARİHİ VE VERİLİŞ


AMACI

HAZIRLAYAN
ÖĞR. GÖR. UMUT C. KARADOĞAN
ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP
TARİHİ’NİN VERİLME SEBEBİ
 Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi dersi, 06.11.1981

tarih ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 4. ve


5. maddeleri uyarınca tüm üniversitelerde en az iki
yarıyıl olarak okutulmaktadır.
 Dersin gelişimine bakacak olursak, ilk olarak 1925’te

Adliye Hukuk Mektebi’nde Türk inkılabının


özellikleri ile önceki ihtilâl süreçleriyle
karşılaştırmasını temel alan “İhtilaller Tarihi”
dersiyle verilmeye başlandığı söylenebilir.
 1933’te – adı sonradan İstanbul Üniversitesi’ne
dönüşecek olan – Darülfünun bünyesinde bir İnkılap
Tarihi Enstitüsü açılması ve “İnkılap Tarihi” adı
altında 1934’te Milli Eğitim Bakanı Yusuf Hikmet
Bayur’un verdiği konferanslarla başlanmıştır.
 1942’ye gelindiğinde ise çıkartılan 4204 sayılı
kanunla dersin sorumluluğu Ankara Üniversitesi Dil
ve Tarih Coğrafya Fakültesi’ne bağlı olarak kurulan
“Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü “ne verilmiştir.
 Dersin adı da “İnkılap Tarihi ve Türkiye Cumhuriyeti” olarak

DEĞİŞTİRİLMİŞTİR. 1968’e gelindiğinde yapılan


düzenlemeyle dersin adı “Türk Devrim Tarihi “ne
çevrilmiştir. 1980’den sonra “Devrim” sözcüğü yerine
“İnkılap” kelimesi getirilmiştir. Günümüzde ise dersin adı
“Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi” şeklini almıştır.
ATATÜRK İLKELERİ VE
İNKILAP TARİHİ DERSİNİN
AMAÇLARI
 Nesillere Türk Devriminin ruhunu ve hedeflerini
öğretmek.
 İstiklal Savaşı’nın önemini kavratmak.

 Atatürk’ün askeri, idari ve inkılapçı kişiliğini tanıtmak.

 Millet olgusu yaratmak, devletin ve milletin bölünmez


bütünlüğünü ortaya koyarak tüm Gençleri Türkiye
Cumhuriyeti etrafında bütünleştirmek.
 Türkiye Cumhuriyeti döneminde gerçekleştirilen inkılapları

daha iyi anlayabilmek için bazı kavramların bilinmesi


gerekir. Kaldı ki bu kavramlar günümüzde yanlış̧ anlamlarda
da kullanılabilmektedir. Özellikle ihtilâl, devrim ve inkılap
kavramları en çok karıştırılanıdır.
ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ
DERSİNDEKİ BAZI KAVRAMLAR
 Atatürk'ün milli mücadele zaferi ile birlikte Türkiye'nin yönetim

şeklini değiştirmesi bir devrimdir. Bu devrim sonrasında, çağdaş


uygarlık seviyesini yakalama amacı ile getirdiği yenilikler ise
inkılaplar olarak geçer. Kılık kıyafet alanında, eğitim alanında,
toplumsal yaşamda ve diğer tüm konularda getirdiği yenilikler
devrimin devamlılığını sağlayacak temel parçalardır.
 Arapça =klb=kalb kökünden türetilmiş bir kelimedir. Bir
halden başka bir hale dönüşme, biçim değiştirme anlamına
gelir. İnkılâplar, sanayi, bilim, kültür, sosyal, v.b. alanlarda
olabilir. Etimolojik anlam olarak değiştirmeyi ifade eder.
İnkılâp, evrim veya tekâmül (évolution) ve ıslahattan farklıdır.
İnkılâp, hükümet darbesinden de farklı anlamlar ifade eder.
 İnkılâp üç aşamada gerçekleşir: Birinci aşamayı oluşturan fikrî
cephe, cemiyette değişiklik fikrinin, yeni fikir tohumlarının
atıldığı ve geliştirildiği evredir. İkinci aşama, hazırlık
aşamasının tamamlanmasından sonra gelir ve aksiyon
dönemidir. Basit şekilde bir ihtilâli ifade eder. Üçüncü aşama
da yıkılan, bozulan düzenin yerine bir yenisini kurma
aşamasıdır. İşte bu yeniden kurma ile inkılâp başarılmış olur.
DEVRİM
 Devrimin “devirmek”ten geldiğini iddia edenler vardır. Halk hareketi

şeklinde mevcut düzeni zor kullanarak yıkmayı ve sonra da yıkılan


düzen yerine yeni kurulan düzeni de ifade eder. Devrim, bir halden,
başka bir hale gelişi değil bu geçişin sadece ilk ve başlangıç safhasını,
yıkıcı olan yanını da karşılamaktadır. Devrim, mevcut olan kavram,
kurum ve teşkilâtları kaldırıp bunların yerine yenilerini getirmek
olarak da ifade edilebilir. Bu anlamda ele alınırsa Türkiye’de,
Cumhuriyet rejimine geçiş bir devrimdir.
 Devrim, sadece siyasal anlamda düşünüldüğü zaman

“ihtilal” toplumsal, ekonomik ve siyasal bağlamda

düşünüldüğünde ise “inkılâp” karşılığıdır. Demek ki devrim

terimi hem ihtilâl, hem de inkılâp anlamında kullanılabilir.

Siyasal anlamda devrim, iktidarın kökeninde değişme yaratan

bir olaydır.
 Türk devriminde de, Atatürk, dinsel-geleneksel kökenli iktidarı,

millete ya da halka dayalı, laik bir niteliğe dayandırmıştır. İktidarın


kökeninde, yani dayandığı güçlerde değişiklik yapmayan siyasal
olaylar, bu anlamda devrim sayılamaz. Hükümet değişikliği, hükümet
darbesi, isyan, iç savaş, vs. gibi farklı nitelikte olan olayların devrim
ile karıştırılmaması gerekir.
 Demokratik yolla yapılan bütün değişiklikler de, aynı kökene,
halk kökenine dayandığı için devrim diye nitelenemez. Fakat -
Türkiye için düşünecek olursak- demokratik dönemin
başlaması bir devrimdir. Örneğin, bizde 1950 seçimleriyle,
Demokrat Parti'nin iktidara gelmesi millet egemenliğini ve
demokrasiyi kuramdan uygulamaya aktardığı için, uygulama
açısından bir devrim olarak düşünülebilir.
 Öte yandan, bir grubu siyasal iktidardan uzaklaştırıp, başka

bir grubu iktidara getiren hükümet darbesi, siyasal iktidarın


kökeninde değişiklik yapmadığı takdirde, devrim olarak
nitelenemez. Ancak, siyasal iktidarın dayandığı güçlerde
değişiklik sonucunu doğuran hükümet darbeleri, devrim diye
nitelenebilirler.
 Ekonomik ve toplumsal anlamda devrim; siyasal, toplumsal,

ekonomik ilişkiler düzeninde hızlı değişmeye yol açan


olaydır. Sonuç olarak, Türk Devrimi, Türkiye'nin siyasal,
toplumsal ve ekonomik yapısında hızlı ve kapsamlı bir
değişme yaratma olayıdır.
İHTİLAL

 Arapça, =hal’ kökünden türemiştir. İhtilâl, bir devletin var


olan siyasî düzenini ortadan kaldırmak için, hukuk
kurallarına baş-vurmadan, zor kullanarak yapılan geniş bir
harekettir. Genellikle, halk arasındaki siyasî, sosyal ve
ekonomik dengesizliklerin büyümesi sonucunda meydana
gelir. İhtilâl, inkılâbın eylem safhasıdır.
ASKERÎ DARBE VEYA HÜKÜMET DARBESİ

 Askerî darbelerle, ihtilâl karıştırılmamalıdır. Askerî darbe kısa süreli fiili

durumdur. Genellikle, sosyal düzen içinde aksayanı değiştirmek yerine,


aksaklığı doğuran sebepleri ortadan kaldırmak için yapılır. Türkiye için
örnekler vermek gerekirse, 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 tarihinde
rejimin tehlikeye düştüğünü iddia eden askerî yetkililer, amacı
“cumhuriyeti koruma ve kollama” şeklinde özetlenebilecek olan darbeler
yaptılar.
 Bu darbelerin ardından yeni inkılâplar yapılmak yerine, var olan
inkılâpların işlerliğine kavuşması için çaba gösterildi ve gösterilen bu
çabaların sonuç verdiğine inanıldığı yerde de yeniden çok partili
demokratik düzene geçiş sağlandı.
 Bu yönüyle Türkiye Cumhuriyeti’nde meydana gelen askerî darbeler,
özellikle geri kalmış Afrika devletlerindeki askerî darbelerden farklıdır.
Orada amaç diktatörlük oluşturmak olarak görülürken, Türkiye’de her
defasında demokrasiye yeniden dönüş sağlanabilmiştir.
ISLAHAT

 Islahat kelimesi de, Arapça = salâh kökünden gelir. Aynı kök-

ten türeyen ıslah = ise, iyileştirme, düzeltme, eksikleri gider-


me anlamlarında kullanılmaktadır. Islah kelimesinin çoğulu
olan “ıslahat” kelimesi ise düzeltmeler, iyileştirmeler, yoluna
koymalar anlamındadır. Batı dillerindeki karşılığı
“reform”dur. Islahatta, inkılâpdan farklı olarak yeni bir unsur
getirme yoktur.
 Mevcut düzen korunurken, düzenin aksayan
yönlerinin düzeltilmesi için çalışmalar yapılır. Bir
örnek vermek gerekirse; II. Osman, düzeni bozulan
orduyu ıslaha çalışmıştır .
MEŞRUTİYET
 Hükümdarın yetkilerinin anayasa ve meclisle sınırlandırıldığı yönetim
şeklidir. Bu yönetim şeklinde halk, seçtiği temsilcilerden oluşan bir
meclisle hükümdarın yanında yönetime katılır. Bu sisteme “Meşruti
Monarşi” de denilir. Meşruti Monarşi, ilk kez 1215’te İngiltere’de Magna
Carta ile kurulan siyasi düzenle oluşturulmuştur. Meşrutiyet yönetimine
Osmanlı’da da ilk olarak 1876’da I. Meşrutiyetin ilânıyla geçilmiş ancak bu
durum 1878’de son bulmuştur. İkinci kez meşrutiyet yönetimine 1908’de
geçilmiştir.
OLİGARŞİ

 Siyasal gücün bir grubun elinde olduğu yönetim

tarzıdır. İktidarın birkaç kişinin, birkaç ailenin, bir


grubun ya da bir sınıfın elinde bulunduğu idare
şeklidir. Üyesi veya destekçisi olan kişiler “Oligark”
olarak tanımlanır.
DEMOKRASİ

 Halk idaresi anlamına gelen Grekçe “demos” (halk) ve

“kratein” (idare) kelimelerinin birleşiminden oluşan


“demokratia” kelimesinden gelir. Ülkeyi yönetme
hakkının tüm millete ait olduğu sistemdir. Siyasal güç
çoğunluğun idaresine dayanır.
DEMOKRASİNİN
ÇEŞİTLERİ

 Doğrudan Demokrasi: Tüm halkın doğrudan ülke

yönetimine katılmasıdır. Alınan kararların tamamında


halk etkilidir. Bu yönetimde meclis yoktur. Kalabalık
ülkelerde bu tarz bir demokrasi mümkün değildir.
 Temsili Demokrasi: Halkın, seçtiği vekiller aracılığı idare
edilmesidir. Seçilen temsilciler tarafından oluşturulan bir
meclisle ülke yönetilir.
 Yarı Doğrudan Demokrasi: Halkın seçtiği temsilciler
aracılığıyla ülke yönetilmekle birlikte bazı kararların tüm
halkın katılımıyla alındığı sistemdir. Referandum buna örnek
gösterilebilir.
 Büyük bir topluluğun mevcut yönetime karşı gerçekleştirdiği

başkaldırış başarıya ulaştır ve siyasal anlamda bir değişim


getirirse isyan, ihtilâle dönüşür. İhtilali gerçekleştirenler
sadece siyasal anlamda değil de sosyal, ekonomik gibi farklı
alanlarda pek çok köklü değişime girişirlerse bu sefer ihtilâl,
inkılap olur.
 İhtilali ya da inkılabı gerçekleştirmek için yola çıkanlar

bunu başaramazlarsa isyancı olarak adlandırılırlar ve ağır bir


şekilde cezalandırılırlar.
KAYNAKLAR

 Emre Kongar, Devrim Tarihi ve Toplumbilim Açısından Atatürk, Remzi


Kitabevi, İstanbul 19832, s. 8
 6 Kasım 1981 Tarih ve 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu
Azak, N. K.
vd. (2006).
 Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi. İstanbul Bozkurt, M. E. (2005),

 Atatürk İhtilâli I‐II, İstanbul, Devellioğlu, F. (1997).

 Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat. Ankara


 Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi – I. Eskişehir Semiz, Y. vd.

(2012).
 Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi. Konya

 Turan, R. vd. (1994). Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi.

Ankara.
 Turan, Ş. (2004). Türk Devrim Tarihi. Ankara

You might also like