You are on page 1of 15

Sonuç: Somut Kurallar ve Soyut Makineler1

Gilles Deleuze & Félix Guattari

Çeviren: Oğuz Karayemiş

Tabaka, Tabakalaşma

[fr. “strate, stratification”; ing. “strata, stratification”]

Tabakalar yeryüzünün Bedeninin yoğunlaşma fenomenleridir, eş zamanlı olarak moleküler ve


molar: birikimler, katılaşmalar, tortullaşmalar, kıvrılmalar. Bunlar Kuşaklar, Kıskaçlar ya da
Eklemlerdir. Özetle ve alışkanlıkla, üç majör tabaka ayırt ediyoruz: fizyo-kimyasal, organik ve
antropomorfik (ya da “alloplastik”). Her tabaka ya da eklem, kodlanmış ortamlar ve
biçimlendirilmiş tözlerden meydana gelir. Biçim ve tözler, kodlar ve ortamlar gerçekte
ayrılmazlar. Onlar, her eklemlemenin soyut unsurlarıdır.

Bir tabaka açık ki çok farklı biçim ve tözler, kod ve ortamların bir çeşitliliğini sunar. O böylece,
hem farklı biçimsel örgütlenme Tiplerine, hem de farklı tözsel gelişme Tarzlarına sahip olur. Bu
da onu, ötetabakalara [parastrata] ve üsttabakalara [epistrata] bölmektedir, örneğin, organik
tabakanın bölümleri. Bir tabakayı bir kez daha bölen ötetabakalar ve üsttabakaların kendileri
de tabaka olarak dikkate alınabilir (yani, liste tüketilemezdir). Verili bir tabaka, kendi
örgütlenmesindeki ve gelişimindeki farklılığa rağmen, bileşimin bir birliğini muhafaza eder.
Bileşimin birliği, bir tabakanın biçim ya da kodlarının tamamında ve tözsel unsurlarında ortak

1
Gilles Deleuze ve Félix Guattari, A Thousand Plateaux, çev. Brian Massumi, University of Minnesota Press, 2005,
s. 501-517’den çevrilmiştir.

1
olan biçimsel özelliklerle, tabakanın tözlerinin ya da ortamlarının tamamında ortak olan
maddelerle ilgilidir.

Tabakalar aşırı derecede hareketlidir. Bir tabaka her zaman bir diğerinin alttabakası
[substratum] olarak hizmet edebilir ya da her tür evrimsel düzenden bağımsız olarak, diğeriyle
çarpışabilir. Özellikle iki tabaka ya da iki tabakasal bölünme arasında, aratabakasal
[interstratic] fenomenler vardır: ortamlar arasındaki kodçevrimleri ve geçişler, karışmalar.
Ritimler, aynı zamanda tabakalaşma edimi de olan bu tabakalar arası hareketlere mahsustur.
Tabakalaşma, dünyanın kaostan yaratılmasına, kesintisiz, yinelenen bir yaratıma benzer. Ve
tabakalar Tanrının Yargısını oluşturur. Klasik sanatçılar Tanrı gibidir, onlar, biçimleri ve tözleri,
kodları ve ortamları, ayrıca ritimleri örgütleyerek dünyayı yaparlar.

Bir tabakanın oluşumu olan eklemleme, her zaman için bir ikili eklemlemedir (ikili kıskaç).
Eklemlenen şey bir içerik ve bir ifadedir. Oysa biçim ve töz, içerik ve ifade gibi gerçekten
ayrılmaz. Hjemslev’in ağı tabakalara uygulanabilir: içeriğin eklemlenmesi ve ifadenin
eklemlenmesi, ayrıca içerik ve ifadenin her biri kendi biçim ve tözüne sahip olur. Onlar
arasında, içerik ve ifade arasında, ne bir karşılıklılık, ne neden-sonuç ilişkisi ne de bir gösterilen-
gösteren ilişkisi kurulabilir: gerçek ayrım, mütekabil varsayım ve yalnızca eşbiçimlilik
[isomorphy] vardır. Fakat içerik ve ifadenin biri diğerinden her tabakada aynı tarzda ayırt
edilmez: İçerik ve ifadenin dağılımı üç majör tabakada aynı değildir (örneğin, organik tabakada
ifadenin bir “doğrusallaşması” vardır ve antropomorfik tabakanın bir “üstdoğrusallığı” vardır).
Bu durum, molar ve moleküler olanın göz önüne alınan tabakaya bağlı olarak çok farklı
kombinasyonlara sahip olmasının nedenidir.

Hangi hareket, hangi itki bizi tabakanın (tabaka-ötesinin) dışına sürüklemektedir? Elbette,
bütün meselenin fizyokimyasal tabakaya özgü olduğunu düşünmek için hiçbir neden yoktur:
orada altmoleküler [submolecular], biçimlenmemiş bir Madde bulunur. Benzer bir şekilde,
organik tabakaya özgü olan şey bütün Yaşam değildir: daha ziyade, organizma, yaşamın
kendini sınırlamak amacıyla kendine karşı koyduğu şeydir ve organik-olmayan olması
nedeniyle bütünüyle daha yoğun, bütünüyle daha kudretli bir yaşam vardır. Ayrıca,
antropomorfik tabakayı bütün yönlerde aşan, insanın insani-olmayan oluşları vardır. Fakat bu
“düzlemi” nasıl keşfedebilir ya da daha ziyade nasıl inşa edebiliriz? Ve nasıl bize orada yol

2
gösterecek “çizgiyi” çizebiliriz? Zira tabakanın dışarısında ya da tabakanın yokluğunda artık
biçimlere ya da tözlere, örgütlenmeye ya da gelişime, içerik ya da ifadeye sahip değilizdir.
Eklemlemelerden ayrılmışızdır [eklemsizleşmişizdir, disarticulated]; hatta artık ritimler
tarafından uzatıldığımızı bile görmeyiz. Biçim almamış madde, organik-olmayan yaşam, insani-
olmayan oluş, saf ve basitçe kaos değil de herhangi bir şey nasıl olur? Her tabakasızlaş(tır)ma
girişimi (örneğin, organizmanın ötesine geçiş, bir oluşun içine dalış) bu nedenle aşırı dikkatin
somut kurallarına riayet etmelidir: aşırı hızlı bir tabakasızlaşma belki de intihara doğru
gidiyordur ya da kansere dönüşecektir. Diğer bir deyişle, bazen kaosta, boşlukta ve yıkımda
sona erecektir ya da bazen bizi gerisin geriye, daha bile katı hale gelen, çeşitlilik, farklılaşma ve
hareketlilik derecelerini kaybeden tabakada kıstıracaktır.

Düzenlemeler

[fr. “agencements”; ing. “assemblages”]

Düzenlemeler tabakalardan halihazırda farklıdır. Tabakalarda üretilirler, fakat ortamların


kodsuzlaştığı bölgelerde işlerler. Her düzenleme, temelde yerliyurdludur. Düzenlemelerin ilk
somut kuralı, kuşattığı yeryurdun hangisi olduğunu keşfetmektir, zira daima bir tane vardır:
çöp kovasında ya da bankta. Beckett’ın karakterleri, bir yeryurdun sınırını belirler. Birinin
yerliyurdlu düzenlemelerini keşfet, insan ya da hayvan: “yuva”. Bir yeryurd, ortamlardan
ödünç alınmış fakat öbür yandan “hususiyetlerini” değerini varsayan her türden kodsuzlaşmış
parçadan üretilir: ritimler bile yeni bir anlam üstlenir (nakarat). Yeryurd, düzenlemeyi üretir.
Yeryurd, organizmadan da ortamdan da fazlasıdır ve ikisiyle de ilişki içerisindedir: bu,
düzenlemelerin saf olarak “davranışın” ötesine geçmesinin nedenidir (bundan dolayı,
yerliyurdlu hayvanlar ile ortam hayvanları arasındaki göreli ayrım önemlidir).

Madem ki düzenlemeler yerliyurdludur, onlar hâlâ tabakaya aittirler. En azından yönlerinin


birinde ona aittirler ve her düzenlemede içeriği ifadeden ayırt ettiğimiz yön, bu yöndür. Her

3
bir düzenlemenin içerik ve ifadesini soruşturmak, onların gerçek ayrımlarını, mütekabil
varsayımlarını, bölük pörçük ilavelerini değerlendirmek zorunludur. Düzenlemenin katmana
mahkum olmamasının sebebi, ondaki ifadenin bir semiyotik sistem, bir gösterge rejimi haline
ve içeriğin bir pragmatik sistem, eylemler ve tutkular haline gelmesidir. Bu, yüz-elin, jest-
kelimenin ikili eklemlemesi ve ikisi arasındaki mütekabil varsayımdır. Bu her düzenlemenin ilk
bölünüşüdür: Bu bölünme, eş zamanlı olarak ve ayrıştırılamaz bir biçimde makinesel bir
düzenleme ile bir sözcelem düzenlemesi arasındadır. Her durumda, ne söylendiğini ve ne
yapıldığını soruşturmak zorunludur. İçerik ve ifade arasında, tabakada henüz bulunmayan yeni
bir ilişki vardır: sözceler veya ifadeler, bedenlere/cisimlere veya içeriklere böyle (hususiyetler)
olarak “atfedilen” cisimsiz dönüşümleri ifade eder. Tabakada, ifadeler göstergeleri
biçimlendirmez ne de pragmatayı içeriklendirir, bu yüzden, ilki tarafından ifade edilen ve
ikincisine atfedilen bu otonom cisimsiz dönüşümler bölgesi ortaya çıkmaz. Elbette, gösterge
rejimleri (yerliyurdlulaştırılmış hayvanları da içeren) alloplastik ya da antropomorfik tabakada
gelişir yalnızca. Fakat bu onların tabakanın tamamına sızmadığı ve her birine taşmadığı
anlamına gelmez. Düzenlemeler tabakaya, içerik ile ifade arasındaki ayrım hâlâ muhafaza
edildiği ölçüde aittir. Aynı zamanda, gösterge rejimlerini ve pragmatik sistemleri kendi
adlarına, önceden bahsedilen geniş anlamında tabaka olarak düşünebiliriz. Fakat içerik-ifade
ayrımının yeni bir figür varsayması nedeniyle, halihazırda dar anlamında tabakanınkinden
farklı bir unsurdayız.

Düzenleme başka bir eksen boyunca da bölünür. İçerik ve ifadenin içerildiği yerliyurdluluğu
yalnızca ilk yöndür. Diğer yön, onu çapraz kesen ve onu alıp götüren yersizyurdsuzlaşma
çizgileri tarafından kurulur. Bu çizgiler çok çeşitlidir: bazıları yerliyurdlu düzenlemeleri diğer
düzenlemelere açar (örneğin, hayvanların yerliyurdlu nakaratı bir kura ya da grup nakaratına
dönüşür). Diğerleri doğrudan düzenlemenin yerliyurdluluğunun üzerinde işler ve onu, tuhaf,
hatırlanması zor ya da daha henüz görünen bir toprağa açar (örneğin, şarkıda yeryurdun ve
yeryüzünün oyunu veya genel olarak romantik sanatçı). Yine de diğerleri düzenlemeleri, oluşan
soyut ve kozmik makinelere açarlar. Düzenlemeynn yerliyurdluluğu belirli bir ortamın
kodsuzlaşmasından kaynaklanır ve zorunluymuşçasına yersizyurdsuzlaşma çizgileri tarafından
yayılır. Yerliyurdluluk, tıpkı kodun kodsuzlaşmadan ayrılamaması gibi, yersizyurdsuzlaşmadan
ayrılamaz. Bu çizgileri izleyerek, düzenleme artık içerikten ayrı bir ifade sunmaz, yalnızca biçim

4
almamış maddeler, tabakasızlaşmış güçler ve işlevler sunar. Düzenlemenin somut kuralları
böylece bu iki eksen boyunca işler: Bir yandan, düzenlemenin yerliyurdluluğu, gösterge rejimi
ve pragmatik sistem nedir? Diğer yandan, yersizyurdsuzlaşmanın kesici uçları nelerdir ve soyut
makineler neyi meydana getirir? Düzenleme dört değerlidir: (1) içerik ve ifade; (2)
yerliyurdluluk ve yersizyurdsuzlaşma. Bu Kafka’nın düzenlemelerinin ayrıcalıklı örneğinde dört
yanın bulunmasının nedenidir.

Köksap

[fr. “rhizome”; ing. “rhizome”]

Yalnızca tabaka değil, düzenlemeler da çizgiler kompleksidir. Çizginin ilk durumunu ya da ilk
türünü tanıyabiliriz: çizgi, noktaya tâbi kılınmıştır; çapraz olan, dikey ve yatay olana
bağlanmıştır; çizgi, ister figüratif olsun ister olmasın bir kenar biçimlendirir; kurduğu mekân,
pürtüklü bir mekândır; onun kurduğu sayılabilir çokluk, bir üst ya da bütünleyici boyutta Bire
bağlı olmayı sürdürür. Bu tarz çizgiler molardır ve bölümlenmiş, dairesel, ikili, ağaç tipli bir
sistem biçimlendirir.

İkinci tür çok farklıdır, molekülerdir ve “köksap” tipine aittir. Çapraz olan kendini özgürleştirir,
kırılır veya bükülür. Çizgi artık bir kenar biçimlendirmez ve onun yerine şeyler arasından,
noktalar arasından geçer. Kaygan bir mekâna aittir. Kendisini çapraz kesen boyutlardan
başkasına sahip olmayan bir düzlem çizer; bundan dolayı kurduğu çokluk artık Bire tâbi
değildir, aksine bizzat kendi kendisinin tutarlılığını üstlenir. Bunlar kitlelerin ya da sürülerin
çokluğudur, sınıflarınki değil; aykırı ve göçebe çokluklar, normal ya da hukuki olanlar değil;
oluşun çoklukları ya da dönüşümsel çokluklar, sayılabilir unsurlar ve hiyerarşik olarak
düzenlenmiş [ordered] ilişkiler değil; uçucu, kati olmayan kümeler, vb. Pathos düzeyinde, bu
çokluklar psikozlar ve özellikle şizofreni tarafından ifade edilmişlerdir. Pragmatik düzeyde,
onlardan büyücülük tarafından yararlanılmıştır. Teori düzeyinde, çoklukların statüsü

5
mekânınkilere bağlıdır ve tersi; çöl, step ya da deniz tipinin kaygan mekânı insansız değildir;
onlar yerleşimciler tarafından terk edilmemişlerdir [depopulated] fakat daha ziyade onlara bu
ikinci tür çokluklar tarafından yerleşilmiştir [populated] (matematik ve müzik, bu çokluklar
teorisinin ayrıntılandırılmasında son derece uzağa gitmişlerdir).

Buna rağmen, çoklukların tipleri arasındaki ayrımla birlikte Bir ve çok arasında bir karşıtlık
yerleştirmek yeterli değildir. Zira çokluğun iki tipi arasındaki ayrım, onların birbirine içkinliğini,
kendi tarzını izleyerek diğerinden her bir “ihracı” önlemez. Pek de, bazı çokluklar ağaç
biçimlidir ve diğerleri değildir denemez, daha ziyade çoklukların ağaçsılaşması [arborification]
vardır. Yani karadelik bir köksap boyunca birlikte yankılanmak için dağıldığında ya da gövdeler
mekânı bütün yönlerde, onu kıyaslanabilir, bölünebilir, homojen kılarak pürtüklendiren
bölümleri biçimlendirdiğinde olan şey (özellikle Yüz mevzusunda gördüğümüz gibi). Yani ayrıca
“kitle” hareketleri ya da moleküler akımlar, onları bölümleyen ve tasfiye eden yığılma ya da
tıkanma noktalarında karşılaştığında olan şey. Fakat aksine ve simetrik olmayan bir şekilde,
köksapın gövdeleri her zaman ağaçlardan ayrılır, kitleler ve akımlar sık sık, ağaçtan ağaca
sıçrayan ve onları köksüzleştiren bağlantılar icat ederek kaçarlar: sırasıyla, pürtüklendirilmiş
mekân üzerinde tepkiyen, mekânın bütün bir kayganlaştırılması. Hatta ve özellikle, yeryurdlar
bu dip hareketler tarafından huzursuz edilirler. Ya da dil: dilin ağaçları, tomurcuklanmalar ve
köksaplar tarafından sallanırlar. Öyle ki köksap çizgileri, onları bölümleyen ve hatta
pürtüklendiren ağaç çizgileri ile onları alıp götüren kaçış ya da kopuş çizgileri arasında sarkaç
gibi sallanır.

Bizler bu nedenle üç çizgeden yapılmışızdır, fakat her tür çizgi kendi tehlikelerine sahiptir.
Yalnızca, bizi yaran ve üzerimizde homojen bir mekânın pürtüklendirmelerini tatbik eden
bölümlenmiş çizgiler değil, moleküler çizgiler de, hâlihazırda kendi mikro-karadeliklerini
işletirler ve nihayet, kendi yaratıcı potansiyellerini terk etme ve bir ölüm çizgisine dönüşme
riski taşıyan kaçış çizgilerinin kendisi, saf ve basit bir yıkım çizgisine dönüşmüş olabilir (faşizm).

6
T

Tutarlılık Düzlemi, Organsız Beden

[fr. “plan de consistance, corps sans organes”;

ing. “plane of consistency, body without organs”]

Tutarlılık ya da bileşim [composition] (planomenon) düzlemi, örgütlenme [organization] ve


gelişim düzlemine karşıttır. Örgütlenme ve gelişim biçim ve töze aittir; ilk elde biçimin
gelişmesi ve tözün ya da bir öznenin biçimlenmesi. Fakat tutarlılık düzlemi töz ve biçime dair
hiçbir şey bilmez: bu düzlemde kaydedilenler vakalar [haecceities]2, kesinlikle ne biçim ne de
özne tarafından işletilmeyen bireyleşme tarzlarıdır. Düzlem soyut fakat gerçek olarak,
biçimlenmemiş unsurların hız ile yavaşlık ilişkilerinde ve karşılık gelen yoğun etkilerin
bileşiminden oluşur (düzlemin “enlem” ve “boylamı). Başka bir anlamda, tutarlılık aşikar bir
biçimde heterojenlikle, benzeşmeyen unsurlara vb. birbirine bağlanır: uçucu kümelerin, diğer
bir deyişle, köksap tipli çoklukların sağlama alınmasını garanti eder. Gerçekte, tutarlılık
sağlamlaştırma tarafından sürdürülür, zorunlu olarak ortada ve orta tarafından eyler ve ilke ya
da ereklilik düzlemlerine karşı durur. Spinoza, Holderlin, Kleist, Nietzsche böyle bir tutarlılık
düzleminin araştırmacılarıdır. Hiçbir şekilde birleştirmeler veya bütünselleştirmeler değil,
fakat aksine tutarlılıklar veya sağlamlaştırmalar.

Tutarlılık düzleminde kaydedilenler, kendilerinde kavranan vakalar, olaylar, cisimsiz


dönüşümlerdir; göçebe özler, belirsiz ancak şiddetli olan; sabitelerin ve değişkenlerin ötesine
geçen yeğinliklerin sürekliliği ya da sürekli çeşitlemeler; doruk noktasına ya da özneye sahip
olmayan, fakat birbirini yakınlık ya da karar verilemezlik bölgelerinin içine çeken oluşlar;
pürtüklü mekânın içinden meydana getirilen kaygan mekânlar. Bir organsız bedenin ya da

2 Asıl olarak Ortaçağ felsefesinden gelen haecceity kavramı, “işte, burada” anlamına gelen Latince “ecce”
kelimesinden türemiştir. Dolayısıyla haecceity kavramının kabaca, “buradalık”, “buluk” gibi bir anlamı vardır.
Deleuze felsefesindeki çalışma tarzı, bir edimselleşmenin, meydana gelişin, zuhurun vs. tekilliğini tanımlamaktır.
Ben de onu, bu biricikliği, benzersizliği ve tekilliği karşılamaya yatkın olması bakımından vaka olarak çevirmeyi
tercih ettim (ç.n.).

7
organsız bedenlerin (yaylalar) vaka yoluyla bireyleşmede, sıfır derecede başlayan yeğinliklerin
üretiminde, çeşitleme hususunda, oluş ya da dönüşüm ortamında ve mekânın
kayganlaştırılmasında devreye girdiğini söyleyeceğiz. Tabakadan kaçan güçlü bir organik-
olmayan yaşam, düzenlemeleri çapraz keser ve kontursuz bir soyut çizgi, göçebe bir sanat ve
seyyar bir metalürji çizgisi çeker.

Tutarlılık düzlemi bir organsız beden inşa eder mi ya da organsız beden bu düzlemi oluşturur
mu? Organsız bedenler ve bu Düzlem aynı şeyler mi? Herhangi bir olayda, oluşturan ve
oluşturulan aynı kudrete sahiptir: çizgi noktanınkine üstün bir boyuta sahip değildir, ne
çizgininkine göre yüzey, ne de yüzeyinkine göre hacim sahiptir, fakat daima boyutların kesin
olmayan, sürekli artan ya da azalan kesirli bir adedine, onların belli bir sayıdaki parçalarıyla
birlikte sahiptir. Düzlem, değişken boyutların çokluklarını kısımlara ayırır. Sorun, bu nedenle,
düzlemin farklı parçaları arasındaki bağlantıların tarzıdır: Organsız bedenler ne ölçüde
bağlantılıdır? Yeğinliklerin sürekliliği ne kadar yaygındır? Dönüşümsel dizilerin düzeni nasıldır?
Düzlemin parça parça inşa edildiği artan ve alçalan kesirli düzen boyunca, daima ortasından
etkide bulunan bu eklemler nelerdir? Düzlem, bir kapı sırası gibidir. Ve bir düzlemin inşa
edilmesinin somut kuralları, seçici bir rolü yerine getirdiği ölçüde geçerlidi. İşte bu düzlemdir,
başka bir deyişle, organsız bedenle rekabet eden yoksun ve kanserli bedenlerin elenmesinin,
kaygan mekânın üzerini kaplayan homojen yüzeylerin reddedilmesinin araçlarını sağlayan ve
kaçış çizgilerini saptıran ölüm ve yıkım çizgilerini etkisizleştiren bağlantı tarzıdır. Elde tutulan
ve muhafaza edilen, bu yüzden yaratılan şey, oluşan şey, yalnızca bölümleme veya bileşimin
her düzeyinde bağlantı sayısını arttıran, böylece azalan ve artan düzende olan şeydir (doğasını
değiştirmeksizin bölünmeyen ya da yeni bir karşılaştırma kriteri gerektirmeksizin daha büyük
bir bileşime giremeyen şeydir.)

8
Y

Yersizyurdsuzlaşma

[fr. “déterritorialisation”; eng. “deterritorialization”]

Yersizyurdsuzlaşma işlevi: Yersizyurdsuzlaşma “birinin” içinde yeryurdu terk ettiği harekettir.


Kaçış çizgisinin işlemesidir. Son derece farklı durumlar vardır. Yersizyurdsuzlaşma belki, kaçış
çizgisini tıkayan telafi edici bir yeniden-yerliyurdlulaşma tarafından kaplanmış olabilir: O
zaman, yersizyurdsuzlaşmanın olumsuz olduğu söylenir. Herhangi bir şey, yeniden-
yerliyurdlulaşma olarak hizmet edebilir, başka bir deyişle, kayıp bir yeryurdu “ikame edebilir”;
bir şey bir varlıkta, bir nesnede, bir kitapta, bir aygıt ya da sistemde yeniden-
yerliyurdlulaşabilir. Örneğin, Devlet aygıtının yerliyurdlu olduğunu söylemek hatalıdır: o
gerçekte bir yersizyurdsuzlaşma icra eder, fakat bu yersizyurdsuzlaşma doğrudan doğruya,
mülkiyet, iş ve paradaki yeniden-yerliyurdlulaşmalar tarafından kaplanmış bir
yersizyurdsuzlaşmadır (açıkçası, toprak sahipliği, kamusal ya da özel, yeryliyurdlu değil ama
yeniden-yerliyurdlulaşmıştır). Gösterge rejimleri arasında, gösteren rejim kuşkusuz üst derece
bir yersizyurdsuzlaşmaya erişir; fakat tam da eşzamanlı olarak bütün bir yeniden-
yerliyurdlulaşma sistemini gösterende kurduğu ve gösterenin kendisinde, kaçış çizgilerini
engellediği için, yalnızca olumsuz bir yersizyurdsuzlaşmayı sürdürmeye izin verir. Başka bir
durum yersizyurdsuzlaşmanın olumlu hale gelmesi -başka bir deyişle, yalnızca ikincil bir rol
oynayan yeniden-yerliyurdlulaşmalar üzerinde galip gelmesi- fakat buna rağmen, çekilen kaçış
çizgisinin parçalanması, tekrar eden işlemlere ayrılması, kara deliklere dalması ya da hatta
genelleştirilmiş bir kara delikte sona ermesi (felâket) yüzünden göreli kalmayı sürdürmesidir.
Bu, kendi tutkulu ve bilince-göreli yersizyurdsuzlaşmasıyla, yalnızca göreli bir anlamda olumlu
olan öznel göstergeler rejiminin durumudur. Şu hemen not edilmelidir ki,
yersizyurdsuzlaşmanın bu iki majör biçimi birbirleriyle basit bir evrimsel ilişkide değillerdir:
ikincisi birincisinden kaçabilir ya da ona sürüklenebilir (özellikle yakınlaşan kaçış çizgilerinin
bölümlenmesi tam bir yeniden-yerliyurdlulaşmaya neden olabilir ya da biri, kısmi bir

9
bölümden faydalanır, böylece kaçış hareketini önler). Yüksek oranda çeşitlenmiş
yersiyurdsuzlaşma biçimlerini varsayan her türden karışmış figürler bulunur.

Mutlak yersizyurdsuzlaşma bulunur mu ve “mutlak” ne anlama gelir? Öncelikle


yersizyurdsuzlaşma, yeryurd, yeniden-yerliyurdlulaşma ve yeryüzü arasındaki ilişkileri daha iyi
anlamalıyız. Her şeyden önce, yeryurdun kendisi onun içinde işleyen yersizyurdsuzlaşma
vektörlerinden ayrılamazdır: ya yerliyurdluluk esnek ve “marjinal” olduğu, başka bir deyişle,
seyyar olduğu için ya da yerliyurdlu düzenlemeyin kendisi başka tipteki düzenlemelere açıldığı
ve onlar tarafından kaçırıldığı için. İkincisi, yersizyudsuzlaşma da karşılık gelen yeniden-
yerliyurdlulaşmalardan ayrılamazdır. Yersizyurdsuzlaşma asla basit değildir, fakat daima çoklu
ve bileşiktir: yalnızca aynı anda çeşitli biçimlere iştirak ettiği için değil, fakat ayrıca, verili bir
anda saptanan “yersizyurdsuzlaşmış bir unsur” ile “yersizyurdsuzlaşan bir unsur” temelinde
farklı hızlara ve hareketlere yaklaştığı için. Şimdi, kökensel bir işleyiş olarak yeniden-
yerliyurdlulaşma yeryurda bir dönüşü ifade etmez, fakat bilakis bu farklılaşmış ilişkiler
yersizyurdsuzlaşmanın kendisine, bu çokluk da kaçış çizgisine içseldir (karşılaştırınız:
“yersizyurdsuzlaşma teoremleri”). Nihayet, yeryüzü yersizyurdsuzlaşmaya hiç de karşıt
değildir: Bu, ışıl ışıl, alışıldık ya da şiddetli odak noktası olarak yeryüzünün, yeryurdun dışında
olduğu ve yalnızca yersizyurdsuzlaşma hareketinin içinde var olduğu “doğuşun” gizeminde
hâlihazırda görülebilir. Dahası, yeryüzü, buzul, mükemmel bir Yersizyurdsuzlaşmadır: bunun
nedeni onun Kozmosa ait olması ve kendini insanların temas ettikleri kozmik güçler boyunca
maddi olan olarak sunmasındandır. Yersizyurdsuzlaşmış olarak yeryüzünün,
yersizyurdsuzlaşmanın bizzat katı karşılık geleni olduğunu söyleyebilirdik. Mesele şu ki,
yersizyurdsuzlaşma, yalnızca bir yeniden-yerliyurdlulaşmanın değil, yeryüzünün, yeni bir
toprağın, bir evrenin yaratıcısı olarak adlandırılabilir.

Bu “mutlağın” anlamıdır. Mutlak, aşkın ya da farklılaşmamış hiçbir şeyi ifade etmez. Bütün
verili (göreli) nicelikleri aşan bir niceliği hiç mi hiç ifade etmez. O yalnızca göreli hareketten
niteliksel olarak farklı tipteki bir hareketi ifade eder. Bir hareket mutlak olduğu zaman, onun
niceliği ve hızı ne olursa olsun, çoklu olarak düşünülmüş “herhangi bir” bedene, bir anafor
şeklinde işgal ettiği bir kaygan mekâna bağlanır. Bir hareket, niceliği ve hızı ne olursa olsun, Bir
olarak düşünülen bir bedene, bir uçtan bir uca hareket ettiği ve yalnızca virtüelse düz çizgilerle
ölçüldüğü pürtüklü bir mekâna bağlı olduğunda, görelidir. Yersizyurdsuzlaşma, ikinci duruma
10
uyduğunda ve, ya kaçış çizgisini tıkayan birincil bir yeniden-yerliyurdlulaşma tarafından
işletildiğinde ya da onu bölümlemek ve kısa kesmek için çalışan ikincil bir yeniden-
yerliyurdlulaşma tarafından işletildiğinde olumsuz ya da görelidir (yine de etkindir).
Yersizyurdsuzlaşma, birinci duruma uyduğunda ve yeni bir yeryüzünün yaratılmasına neden
olduğunda, diğer bir deyişle, kaçış çizgileri arasında ilişki kurduğunda, onları soyut bir yaşamsal
çizginin gücüne yükselttiğinde ya da bir tutarlılık düzlemi çizdiğinde mutlaktır. Şimdi, her şeyi
karmaşıklaştıran şey şu ki, bu mutlak yersizyurdsuzlaşma, zorunlulukla göreli
yersizyurdsuzlaşma aracılığıyla ilerler, tamı tamına böyle, zira mutlak yersizyurdsuzlaşma aşkın
değildir. Tersine, göreli ya da olumsuz yersizyurdsuzlaşmanın kendisi kendi işleyişi için bir
mutlağa gereksinir: o, mutlakı, yeryüzünü üstkodlayan kuşatılan bir şey, bütünselleştirilen bir
şey kılar ve bundan sonra kaçış çizgilerini, onları durdurmak amacıyla birleştirir, onlara zarar
verir -onları yaratmak amacıyla bağlamaktansa (mesele şu ki, bu anlamda biz birleştirmeyi
bağlamanın karşısına koyuyoruz, sıklıkla bunları, çok genel bir bakış açısından eş anlamlıymış
gibi ele almış olsak da). Bu yüzden burada, tamamen olumsuz ya da göreli
yersizyurdsuzlaşmalarda bile, halihâzırda sınırlı bir mutlak iş başındadır. Özellikle bu dönüm
noktasında, kaçış çizgisi yalnızca tıkanmamış ya da bölümlenmemiş, ayrıca yıkım ya da ölüm
çizgilerine dönüştürülmüştür. Zira burada bahsedilenler, mutlakta gerçekten olumsuz ya da
olumlu olandır: yeryüzü, onu her bir yandan saran ölümcül ve intihar ile ilgili bir örgütlenmenin
nesnesi olarak kuşatılmış, sarılmış, üstkodlanmış, birleştirilmiştir. Ya da yeryüzü takviye
edilmiş, Kozmos ile ilişkilendirilmiş, Kozmosa, onu pek çok oluş olarak çapraz kesen yaratım
çizgilerini izleyerek getirilmiştir (Nietzsche’nin ifadesi: Bırakın yeryüzü hafiflik haline gelsin…).
Bu yüzden karşılaştırılan ve bir araya getirilen yersizyurdsuzlaşmanın en az dört biçimi vardır
ve biri bir diğerinden somut kuralları izleyerek ayırt edilmelidir.

11
M

Soyut Makineler (Diyagram ve Filum)

[fr. “machines abstraites (diagramme et phylum)”;

ing. “abstract machines (diagram and phylum)”]

Bir Platoncu İdea, aşkın, evrensel, sonsuz anlamında hiçbir soyut makine ya da makineler
yoktur. Soyut makineler somut düzenlemelerin içinde işler: Onlar düzenlemelerin dördüncü
boyutu olarak tanımlanırlar, başka bir deyişle, kodçözümünün ve yersizyurdsuzlaşmanın
keskin uçları olarak. Soyut makineler bu keskin uçları çizerler. Bu yüzden soyut makineler
yerliyurdlu düzenlemelerin başka bir şeye, başka tip bir düzenlemeye, moleküler olana, kozmik
olana açılmasını sağlarlar; oluşlar teşkil ederler. Böylece onlar daima tekil ve içkindirler.
Tabakanın ve diğer boyutları altında dikkate alınmış düzenlemelerin aksine, soyut makineler
hiçbir biçim ve töz tanımazlar. Bu onları soyut yapan ve keza makine kavramını bu katı
anlamında tanımlayan şeydir. Soyut makineler makinelerin her türüne baskındır. Onlar
alışılmış anlamında soyut olana karşıttır. Soyut makineler, biçimlenmemiş maddelerden ve
biçimsel-olmayan işlevlerden oluşurlar. Her soyut makine madde ve işlevlerin tutarlı kılınmış
bir toplamıdır (filum ve diyagram). Bu, teknolojik bir “düzlem”de açıktır: böyle bir düzlem
basitçe biçimlenmiş tözlerden (alüminyum, plastik, elektrik kablosu vs.) ya da örgütlenmiş
biçimlerden (program, prototipler vs.) üretilmemiştir, bilakis yalnızca yeğinlik derecelerini
ortaya koyan biçimlenmemiş maddelerin bir alaşımından (direnç, iletkenlik, ısınma, gerilim, hız
ya da gecikme, indüksiyon, transdüksiyon…) ve yalnızca diferansiyel denklemler ya da daha
genel olarak “tensorlar” ortaya koyan diyagramatik işlevlerden üretilmişlerdir. Elbette,
düzenlemenin boyutları içerisinde soyut makine ya da makineler biçim ve tözlerde, çeşitli
özgürlük durumlarında yürürlüğe koyulmuşlardır. Fakat soyut makine öncelikle kendini ve
eşzamanlı olarak bir tutarlılık düzlemini oluşturmuş olmalıdır. Soyut, tekil ve yaratıcı, burada
ve şimdi, somut olmaksızın gerçek, yürürlüğe koyulmaksızın edimsel -bu, soyut makinenin
tarihlendirilmesinin ve isimlendirilmesinin nedenidir (Einstein soyut makinesi, Webern soyut
makinesi fakat ayrıca Galileo, Bach ya da Beethoven soyut makinesi vs…). İnsanlara ya da

12
yürürlüğe girdikleri anlara değil; tam tersine, bunlar makinenin tekilliklerine ve yürürlüğe
soktukları şeye gönderen isimler ve tarihlerdir.

Fakat eğer soyut makineler biçim ve tözün hiçbirini tanımıyorsa, tabakanın ya da hatta
düzenlemenin diğer boyutlarının -içerik ve ifadenin- başına ne gelmektedir? Belirli bir
anlamda, şu söylenebilir ki, bu ayrım soyut makine için yersizdir, kesinlikle, zira o artık bu
ayrımın gerektirdiği biçimlere ve tözlere sahip değildir. Tutarlılık düzlemi, kesintisiz
çeşitlenmelerin düzlemidir; her soyut makine, kesintisiz biçimde içerik ve ifade çeşitlemesi
yerleştiren bir çeşitleme “yaylası” oluşturmuş olabilir. İçerik ve ifade bu yüzden, göreliliğinin
en üst düzeyine erişir, “bir ve aynı işlevin fonktifleri” ya da tekil bir maddenin materyalleri
haline gelir. Fakat başka bir anlamda, bu ayrımın özellik düzeyinde mevcut olduğu ve hatta
canlandırıldığı söylenebilir: içeriğin özellikleri (biçimlenmemiş maddeler ya da yeğinlikler) ve
ifadenin özellikleri (biçimsel olmayan işlevler ya da tensorlar) vardır. Burada, ayrım tamamen
yerinden edilmiş olur ya da dahası başka bir ayrım haline gelir, zira o artık
yersizyurdsuzlaşmanın keskin uçları ile ilgilidir. Mutlak yersizyurdsuzlaşma bir
“yersizyurdsuzlaşan unsur” ve bir “yersizyurdsuzlaşmış unsur” içerir; bunlardan biri her
durumda ifadeye, diğeri de içeriğe ayrılmıştır ya da tam tersi, fakat daima ikisi arasında göreli
bir ayrımı sürdürecek şekilde böyle bir tarzda. Bu yüzden hem içerik hem de ifade zorunlu
olarak kesintisiz çeşitlemeden etkilenirler, fakat o hâlâ onlara tekil bir oluşun unsurları ya da
tekil bir akımın quantaları (paketçikleri) olarak simetrik olmayan iki rol tahsis eder. Bu, hem
içeriği hem de ifadeyi, ayırt edilemez hale gelen şeyin akıcı ve göreli kutuplarına yönlendirerek
eşzamanlı olarak biri ya da diğeri tarafından işletilirken onları ayırt edilemezliğine geri vererek
kavramayacak, kesintisiz bir çeşitlemeyi tanımlamanın imkânsız olmasının nedenidir. Bu
nedenle, birbirine yol göstererek tutarlılık düzlemi boyunca nöbetleşen içeriğin özellikleri ya
da yeğinlikleri ile ifadenin özellikleri ya da tensörleri (belgisiz sıfat, özel ad, mastar ya da tarih)
mutlaka tanımlanmalıdır. Biçimlenmemiş madde, filum, ölü, yaban, homojen madde değil
fakat tekillikleri ya da vakaları, nitelikleri ve hatta işleyişleri (seyyar teknolojik soyları) içeren
bir maddedir; ve biçimsel olmayan işlev, diyagram, sentakstan azade ifadesel olmayan bir
metadil değil fakat, her dilin içinde yabancı bir dili ve bütün olarak dilin içinde dilbilimsel-
olmayan kategorileri üstlenen bir ifadesellik-hareketidir (göçebe poetik soylar). Bundan sonra
biçimlenmemiş bir maddenin gerçekliği ile aynı düzeyde, bu maddenin biçimsel olmayan dilin

13
tamamını çaprazlamasına kesmesi ve genişletmesi ile aynı zamanda yazılır: Kafka’nın faresi gibi
bir hayvan-oluş, Hofmannsthal’ın sıçanları, Moitz’in danaları? Bir devrimci makine, gerçek
olmak amacıyla giderek daha da soyut. Artık, gösteren ya da öznel olan tarafından işletilmeyen
bir rejim.

O tekil ve içkin soyut makineleri bastırır. Son derece belirli koşullar altında aşkın bir model
olarak hizmet eden “belirli bir” soyut makinenin imkânının önlemeyeceğini söylemekteyiz. Bu
defa somut düzenlemeler, soyut Makine idesine bağlanmışlardır ve onun etkide bulunuşuna
tabii olup, potansiyelleri ve yaratıcılıkları hesaba katılan tahsis edilmiş ortak etkenlerdir.
Düzenlemeleri “ölçen/nicelikleştiren” bu ortak etkenler, çeşitlenen düzenleme bileşenleriyle
(yeryurd, yersizyurdsuzlaşma, yeniden-yerliyurdlulaşma, yeryüzü, Kozmos), bir düzenlemenin
“haritasını” teşkil eden çeşitli bükümlü çizgilerle (moler çizgiler, moleküler çizgiler, kaçış
çizgileri) ve düzenleme ile tutarlılık düzlemi arasındaki farklı ilişkiler (filum ve diyagram) ile
ilgilidir. Örneğin, “çimen gövdesi” bileşeni, yine de yakından ilişkili hayvan türleri
düzenlemelerinde farklı katsayılara sahiptir. Genel bir kural olarak, bir düzenleme soyut
makineye, şeyler arasından geçen kontursuz çizgilerin sahip olduğundan ve madde-işleve
karşılık gelen dönüşüm (biçim değiştirme ve öte- ve alt-mesafe alış [trans- and substantiation])
kudretinin nail olduğundan daha yakındır.

Biz özellikle iki büyük alloplastik ve antropomorfik düzenlemeyi, savaş makinesi ile Devlet
aygıtını göz önüne aldık. Bu iki düzenleme yalnızca doğa bakımından farklılaşmaz fakat “belirli
bir” soyut makineye farklı şekillerde bağlı olarak ölçülebilirdir de. Onlar filumla, diyagramla
aynı ilişkiye sahip değildir; aynı çizgilere ya da aynı bileşenlere sahip değildir. İki düzenlemenin
ve onların ortak etkenlerinin bu analizi, savaş makinesinin kendisinde bir nesne olarak savaşa
sahip olmadığını, fakat, kendisinin Devlet aygıtı tarafından temellük edilmesine izin verdiğinde,
ister istemez savaşı kendi nesnesi olarak benimsediğini öne sürer. Bu apaçık noktada, meydana
gelen kaçış çizgisi ve soyut yaşamsal [vital] çizgi ölüm ve yıkım çizgisine dönüşür. Bu yüzden
savaş “makinesi” ismi, soyut makineye, onun dönüşüm gücünün savaş makinesinden yoksun
olan Devlet aygıtınınkinden daha yakındır. Yazı ve müzik savaş makinesi olabilir. Dahası bir
düzenleme bağlantılarını açıp, çoklaştırdıkça, yeğinlik ile dayanıklılık niceleyicileri ile birlikte bir
tutarlılık düzlemi çizdikçe, yaşayan bir soyut makine olmaya daha yakın olur. Fakat bu savaş
makinesini, engellemeleri (aksiyomatikler), tabaka biçimlendiren örgütlenmeleri
14
(stratometreler), kara delikler teşkil eden yeniden-yerliyurdlulaştırmaları (segmentometreler)
ve ölüm çizgilerine (deleometreler) dönüşmeleri yaratıcı bağlantılarla değiştirdiği oranda
Devlet aygıtından ayırır. Bu yüzden, düzenlemelerin artan bir bağlantı sayısına sahip bir
tutarlılık düzlemi çizme kudretine uygun, tüm bir seçilim süreci bulunur. Şizoanaliz yalnızca
soyut makinelerin düzenlemelerle ilişkisinde niteliksel bir analizi değil, fakat ayrıca
düzenlemelerin muhtemelen saf soyut makineyle ilişkisinde niceliksel bir analizidir.

Geriye son bir bakış açısı, tipolojik analizin bakış açısı kaldı. Zira soyut makinelerin genel tipleri
vardır. Tutarlılık düzleminin soyut makine ya da makineleri, tabakayı ve hatta düzenlemeleri
inşa eden işleyişlerin bütünlüğünü tüketemez ya da ona baskın gelemez. Tabaka, yoğunlaşma,
katılaşma ve örgütlenmiş kuşakların bölgelerini biçimlendirerek ve başka bir düzlemin
eksenleri (töz-biçim, içerik-ifade) boyunca gelişerek tutarlılık düzleminin kendisini üzerine
“alır”. Bu şu anlama gelir ki, her bir tabaka bir tutarlılığın ya da bileşimin birliğine, özellikle de
tözsel unsurlar ve biçimsel özelliklere bağlanarak ve uygun bir şekilde bu öteki düzlemi
yöneten bir tabakasal soyut makinenin var oluşunu doğrulayarak sahip olmaktadır. Ve üçüncü
bir tip vardır: özellikle düzenlemeler için elverişli olan alloplastik tabakada,
yersizyurdsuzlaşmaları yeniden-yerliyurdlulaşmalarla ve bilhassa kodsuzlaşmaları
üstkodlamalar ya da üstkodlama eşdeğerlikleriyle telafi eden soyut makineler yükselir.
Özellikle görmekteyiz ki, soyut makineler, düzenlemeleri açtıkları gibi kapayabilirler de. Bir
komut-söz makinesi dili üstkodlar, bir yüzsellik makinesi bedeni ve hatta kafayı üstkodlar, bir
köleleştirme makinesi yeryüzünü üstkodlar ya da aksiyomlaştırır: bunlar hiçbir şekilde
yanılsamalar değil aksine makinesel etkilerdir. Biz artık düzenlemeleri, tutarlılık düzlemine ne
kadar yakın ya da ondan ne kadar uzak olduklarını ölçerek niceliksel bir yelpazeye
yerleştiremeyiz. Soyut makinelerin, onların işleyişlerini işgal eden ve düzenlemeleri niteleyen
farklı türleri vardır: tekil ve mutant, çoklu bağlantılarıyla tutarlılığın soyut makineleri; başka bir
düzlemle tutarlılık düzlemini çeviren tabakalaşmanın soyut makineleri; bütünleştirmeler,
homojenleştirmeler ve kapatıcı birleşmeler icra eden aksiyomatik ya da üstkodlayan soyut
makineler. Her soyut makine diğer soyut makinelere bağlıdır, yalnızca politik olandan,
ekonomik olandan, bilimsel olandan, sanatsal olandan, ekolojik olandan, kozmik olandan —
algısal, edimsel, etkin, düşünsel, fiziksel ve semiyotik— ayrılamaz olduğu için değil, fakat çeşitli
soyut makine tipleri, işleyişleri birbirine geçtikçe yakınsadığı için. Makinosfer.

15

You might also like