You are on page 1of 65

SAYI 176

ISSN 1300-2740
Yapı Kredi
Kültür Sanat Yayıncılık A.Ş.
adına sahibi: İ Ç İ N D E K İ L E R M A Y I S - H A Z İ R A N 2 0 2 0
Levent Altunbek
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Aslıhan Dinç
3 64
Genel Müdür
Tülay Güngen
Editörden Dokunarak Duymak
Fisun Yalçınkaya Nergis Abıyeva - Evrim Kavcar -
Dergi Editörü
Fisun Yalçınkaya Elif Öner
Yayın Danıflmanları
4
Güven Turan Ajandada Ne Var? 72
Ali Akay MİAM Dr. Erol Üçer
Levent Çalıkoğlu
Emre Baykal
6 Müzik Kütüphanesi
Başak Şenova İki Yönlü Bir Hafıza Hikâyesi Yücel Manyas - Özlem Gürkan
Dergi Format Tasarımı Fisun Yalçınkaya - Cevdet Erek
Esen Karol 78
Sayfa Tasarımı 18 Her Seferinde Farklı Mekân,
İlknur Efe Bir Kenti Seslendirmek Farklı Deneyim
Düzelti Özlem Altunok Rana Kelleci - Nursaç Sargon
Filiz Özkan
24 84
Yapı Kredi Yayınları - 5598
John Cage, Bir Balkonda, Bir Akşamüzeri
Reklam ve Halkla İlişkiler Ses ve Dinlemek Üzerine Süreyyya Evren
Derya Soğuk
Semih Fırıncıoğlu
Renk Ayrımı / Baskı 94
Promat Basım Yayım San. ve Tic. A.Ş.
Orhangazi Mahallesi, 1673. Sokak, No: 34
30 Müzeleri Yeniden Düşünmek:
Esenyurt / İstanbul “Başkayer”den Büyüklere Çevrimiçi Dünyada Bilgi
T: (0 212) 622 63 63 Masallar Hatice Utkan
E: info@promat.com.tr
Sertifika No: 12039 Nermin Saybaşılı
100
Yazışma Adresi
Pandemik Bir Gezegende
Sanat Dünyamız
Direnmenin Estetiği
Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Çelenk Bafra
Ticaret ve Sanayi A.Ş.
İstiklal Caddesi No: 161 Beyoğlu 34433
İstanbul 110
Telefon: (0 212) 252 47 00 Bilge Yolcu Hayal Gücünde
Faks: (0 212) 293 07 23
http://www.ykykultur.com.tr Seyahat Eder
e-posta: ykykultur@ykykultur.com.tr Yasemin Elçi
facebook.com/yapikrediyayinlari
twitter.com/YKYHaber
twitter.com/sanat_dunyamiz
118
instagram.com/yapikrediyayinlari Karanlık Zamanların Getirdiği
instagram.com/sanatdunyamiz Tuhaf Bir Macera
e-posta: fisun.yalcinkaya@ykykultur.com.tr 44
Kulaklarımızın Kapağı Yok! Ezgi Yakın
Sanat Dünyamız, iki ayda bir yayımlanır. Merve Ünsal
Dergide yayımlanan tüm yazıların 126
sorumluluğu yazarına aittir. Gönderilen
yazılar iade edilmez. Sanat Dünyamız’da 50 Sağlık Çalışanlarına
yayımlanan yazılardan alıntı yapmak, Ses Sanatında Gürültü: Teşekkürlerimizle
kaynak belirtmek koşuluyla serbesttir.
Teknoloji ve Makine
Yayın Türü: Yerel, süreli yayın Nesli Gül Durukan
Subscription / Abonelik
idealdergi@idealkultur.com 56
Bir Görsel Sanat Olarak Müzik:
Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık
PEN International Publishers Circle
Fluxus
üyesidir. Fırat Arapoğlu
KAPAK EDİTÖRDEN SANAT DÜNYAMIZ 176 3

BAĞLAR, SESLER VE DİNLEYİŞLER

BU YIL BAHAR HAVASI, ONU DOYA DOYA KUCAKLAYAMAYACAĞIMIZ


BİR VAKİTTE GELDİ. BAĞLARIMIZI, BAĞLILIKLARIMIZI, YAKINLIKLARI,
UZAKLIKLARI, GÜZEL HAVALARI, YAZ MEVSİMİNİ BAŞTAN TANIYORUZ.
NERELERE GİDEBİLİRİZ, NERELERE GİDEMEYİZ, NELERE BAĞLIYIZ, KİMLERE
YAKINIZ?
YARALANABİLİRLİĞİMİZİ, KIRILGANLIĞIMIZI APAÇIK ORTADA
GÖRÜYORUZ. KENDİMİZE, BİRBİRİMİZE VE DÜNYAYA DAHA DİKKATLİ, DAHA
NAZİK YAKLAŞMAYI ÖĞRENİYORUZ... ÇOK SORU VAR AKLIMIZDA AMA
AYNI ZAMANDA GEZEGENİMİZDEN GELEN BÜYÜK YANITLARIN DA İÇİNDEN
GEÇİYORUZ... GELECEK GÜNLERE HAZIRLANMAYA ÇALIŞIRKEN, BAKIŞ AÇIMIZI
ZENGİNLEŞTİRMEK İÇİN OKUYOR, BAKIYOR VE DİNLİYORUZ.
KAPAK DOSYAMIZ OLAN “SESLİ İŞLER”, DİNLEMEK, DUYMAK VE
SES ÜZERİNE YAZILAR VE SÖYLEŞİLERDEN OLUŞUYOR. ‘SES’İ SANATINDA
KULLANANLARA, ‘SES’TEN İBARET İŞLER ÜRETENLERE VE ‘SES’LE ESER

Cevdet Erek “Sol - Sağ, stereo” ismini verdiği bu dijital kolajı, ÜRETMENİN TARİHİNE BAKMAYA ÇALIŞIYORUZ.
Sanat Dünyamız’ın 176. sayısı için Bergama Stereo ve Bergama Stereotip işleri ELBETTE, PANDEMİ GÜNDEMİNE DAİR YAZILARA YER VERİYORUZ;
üzerine ürettiği taslak, diyagram ve mimari çizimleri kullanarak yapmıştır.
DİRENÇ KAZANMAK İÇİN, SANATIN ÖNERDİĞİ YÖNTEMLERİN NELER
Sanatçının izniyle, 2020.
OLABİLECEĞİNE HEM GÜNCEL TEPKİLER ÜZERİNDEN HEM DE SANAT
TARİHİNDEN ÖRNEK OLUŞTURABİLECEK YAKLAŞIMLARLA BAKIYORUZ.
YENİDEN BULUŞACAĞIMIZ GÜNLERİ BEKLERKEN SİZLERİ, RÜŞTÜ
ONUR’UN BİR ŞİİRİYLE SELAMLIYORUZ:
“...
Sebepsiz gülüşüm caddelerde
Memnuniyetimden;
Ve bu çılgınlık delicesine
İçimden geliyor.
Dilsiz değilim susamam
Öyle ölüler gibi
Bu güzel dünya ortasında”

FİSUN YALÇINKAYA
4 SANAT DÜNYAMIZ 176 AJANDA AJANDA SANAT DÜNYAMIZ 176 5

Kitap Film Sergi Müzik


Ajandada Ne Var?
Son iki yıldır YouTube Toz Bezi (2015) Jean Tinguely Onnik Dinkjian &
üzerinden sesli kitap Yönetmen: Ahu Öztürk Jean Tinguely’nin kinetik Ara Dinkjian
dinliyorum. Sesli kitapları Görünmez emek, toz heykelleri çevrimiçi olarak Her ikisi de kendine özgü
keşfetmek hayatıma büyük gibidir. Her gün sil baştan izlenebilir. ifade tarzları olan efsane
HER SAYI BİR SANATÇININ AJANDASININ YER ALDIĞI BÖLÜMÜMÜZDE BU SAYI bir güzellik ve boyut kattı. aynı mücadeleyi vermeleri müzisyenler. Baba oğul
https://www.tinguely.ch/
NECLA RÜZGAR VAR. İZLEME, DİNLEME VE OKUMA ÖNERİLERİNİN YER ALDIĞI Bazı sesli kitapları defalarca gerekir. Dinkjian’lar hakkında
meta/en
dinliyorum. Örneğin en yapılmış olan bir belgesel
AJANDA, BU SAYIDA BAMBAŞKA BİR ANLAMA BÜRÜNDÜ. ÇÜNKÜ EVLERE sevdiğim kitaplardan biri
Ev içi halleri, kadınlar
var; Gorod/Hasret.
arasındaki iletişim
KAPANILAN SÜREÇTE EN ÇOK KONUŞULAN KONULARDAN BİRİ DE BENZERİ Carlos Maria Dominguez,
biçimlerini benzersiz Treibsand
TAVSİYELERDİ. SANATÇI NECLA RÜZGAR OKUDUKLARINI, DİNLEDİKLERİNİ VE Kâğıt Ev’i, Stefan Zweig’ın
bir biçimde aktaran film Türkiye, İran, Batı Asya
Satranç’ı. Sesli kitap Mohsen Namjoo &
TAKİP ETTİKLERİNİ OKURLARIMIZ İÇİN PAYLAŞTI. arkadaşlık ve aile hakkında ve daha birçok ülkeden
dünyasına girince arkası Nederlands Blazers
bir hikâye dinlemek çağdaş sanatçıların
kendiliğinden geliyor. Ensemble
isteyenler için. videoları bu adresten
Edebiyat eserlerinden Birlikte verdikleri
izlenebiliyor. Sayfanın
uyarlanmış radyo konserlerde söyledikleri
küratörü Susann Wintsch.
tiyatroları mesela... Ya parçalar: Daf, Zolf,
Kız Kardeşler (2019) Hem eserleri izleyip hem
da klasikler. Gogol’ün Sanama. Özellikle Daf
Yönetmen: Emin Alper
de eserler hakkında yazılan
hiç okuyamadığım ve ve Zolf adlı şarkıların
metinler okunabilir.
muhtemelen okumaya vakit Filmin adının tersine düzenlemesi onları birer
bulamayacağım kitapları kadınlardan çok erkekleri, https://www.treibsand.ch/ başyapıta dönüştürmüş.
vardı. Bazılarını sesli erkekler dünyasının
kitaplar sayesinde dinlemiş hiyerarşisini, gizli Wim Mertens: Wound to
oldum. hukukunu, erkeklerin Guggenheim Müzesi Wound, The Fosse, Irıs,
diğer erkeklerin kusurunu/ Guggenheim Müzesi’nde Struggle For Pleasure,
Kâğıt Ev suçunu görmezden çevrimiçi izlenebilecek Maximizing The Audience
Carlos Maria Dominguez gelmelerini anlatan bir film sergiler da diğer tavsiyeler.
Çev: Seda Ersavcı olduğunu düşündüm. https://artsandculture.google.
Jaguar Kitap , 94 s.
com/partner/solomon-r-
guggenheim-museum?hl=en
-But a Storm Is Blowing From
İsimsiz bir coğrafyada, Nocturnal Animals /
Paradise: Contemporary Art
bilinmeyen bir savaşın Gece Hayvanları (2016) of the Middle East and North
ortasında anneannelerinin Yönetmen: Tom Ford Africa
yanına bırakılan ikizlerin Film, bir galeri açılışında -Under the Same Sun: Art
hikâyesi, Macar yazar çıplak olarak dans from Latin America Today
Kristof’un son derece eden şişman kadınların -No Country: Contemporary
özgün dünyasına okurları performansıyla başlar. Art for South and Southeast
davet ediyor. Unutulmaz bir sahnedir. Asia Mohsen Namjoo &
Nederlands Blazers Ensemble
Ve gerisi ise vefa ile
Büyük Defter-Kanıt- ilgili... Ne uğruna nelerden
Üçüncü Yalan vazgeçeriz? Vazgeçme Rijkmuseum
Agota Kristof tarzımızın merhametten Rijkmuseum’da
Çev: Ayşe İnce Kurşunlu ve vefadan uzak olması izlenebilecek sergiler
Yapı Kredi Yayınları, 372 s. geride bıraktıklarımıza
Sanatçı Necla Rüzgar. https://artsandculture.google.
Fotoğraf: Ahmet Sel nasıl hissettirir. İhanet com/streetview/rijksmuseum/
bir metafor olarak neye iwH5aYGoPwSf7g?hl=en&sv_
benzer... Filmin bana lng=4.885223847541195&sv_
verdiği hissi uzun süre lat=52.36037428857789&sv_
üstümde taşıdım. Sonra h=34.09997211000608&sv_
p=-9.580653872495219&sv
adını kolaj ve mürekkeple
pid=uLpkkvpmY6h0w52uR_
yaptığım bir resim dizime 0c6g&sv_
Necla Rüzgar,
isim olarak kullandım. z=0.23277495918068603
Neysem oyum /I am what I am, kâğıt
üzerine suluboya ve akrilik, 70x100cm, 2019
6 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 7

İki Yönlü Bir versiyonunun mirasına işaret ediyor.


Eser, Mart ayında alınan sağlık ted-
birleri sebebiyle müzenin fiziki faali-
2016’dan biraz farklı. Üretim, her
türlü devam eder, zaten üretim ço-
ğumuz için de doğal bir etkinlik. Fi-

Hafıza Hikâyesi
yetlerine ara vermesiyle beraber, zi- kirsel üretim, sanatsal üretim sade-
yaretçilerden uzak kaldı. “Sesli İşler” ce bir eser yaratmak değil; kararlar
dosyamız kapsamında Cevdet Erek’le üretmek, gözlemler üretmek, yeni
2017’de Venedik Bienali Türkiye sentezler yapmak notlar almak anla-
Pavyonu’nda sergilenen ÇIN eserin- mına da geliyor. Üretimin ‘her tür-
den Bergama Stereo’ya, şimdilerde lü’ devam ediyor olmasının dışında
kapalı olan Bergama Stereotip’e uza- da o üretimleri paylaşmak için çeşit-
nan bir söyleşi yaptık. li organizasyonlar yapıyoruz doğal
SANATÇI CEVDET EREK’İN ARTER’DEKİ GALERİ MEKÂNINA ÖZEL OLARAK olarak. Bizim için sergiler, konser-
TASARLADIĞI SESLİ BİR MİMARİ YERLEŞTIRMEDEN OLUŞAN BERGAMA Fisun Yalçınkaya: İçinden geçti- ler, bir araya gelişler... Üretim devam
STEREOTIP BAŞLIKLI KİŞİSEL SERGİSİ ŞUBAT AYI SONUNDA AÇILDI. SAĞLIK ğimiz son derece tuhaf zaman hakkın- etse de, hangi organizasyonun nasıl
da bir soru sorarak başlamak istiyo- yapılacağı her gün, her sabah tekrar
TEDBİRLERİ KAPSAMINDA FİZİKİ FAALİYETLERİNE ARA VEREN MÜZEDE YER
rum. Daha önceki söyleşilerinde her tekrar sormamız gereken sorular gibi
ALAN ESERDEN YOLA ÇIKARAK SESİ VE SESLE KURULAN İLİŞKİLERİ KONUŞTUK. koşula rağmen üretime devam etmek geliyor. Üretim, elinde kalem varsa
ve birlikte üretmek vurguladığın kav- devam ediyor zaten. Ben geçtiğimiz
ramlar olmuştu. Şimdi bugünlerde on günde evde iki tane ritimcik prog- Cevder Erek,
Bergama Stereotip,
nasıl devam ediyorsun üretime bu ramladım. Dışarıdan hiçbir neden, Mimari konstrüksiyon ve 13 kanal ses
Hoparlörler, amfiler, bilgisayar, ses arayüzü,
FİSUN YALÇINKAYA - Almanya’da politik tiyatroyla bir- hiç dile getirmeseler de, kanatlı tan- süreç senin için nasıl geçiyor? ihtiyaç veya işbirliği olmadan ürete- ahşap, metal, molton perde
CEVDET EREK likte anılan teorisyen Peter Weiss, rıları ve kapıya dayanmış olan tehdit Cevdet Erek: Bugün biraz bildiğim şeylerden biri, ritim prog- Değişken boyutlar ve süreler,
Arter, 2019-2020,
Direnmenin Estetiği’nde 1937-1944 edici gücün imhasını, iyinin kötüye farklı bakıyorum, bugünün şartları ramlamak. Doğal bir akış şeklindeki Fotoğraf: flufoto
Görseller: Arter’in ve sanatçının
izniyle yılları arasında Almanya’daki direni- karşı mücadelesi olarak değil de, sınıf
şi ve tarihe uzanan bağlarını anlatır. mücadelesi olarak anlamışlardı. Ama
Şöyle yazar Pergamon için, “Perga- sunağın keşfini sağlayan da yine zen-
mon Bizans İmparatorluğu’nun yük- ginlerin girişimci ruhu olmuştu.”
selmesiyle birlikte yok olup gitmeden Bu satırlarla birlikte, emekle, za-
önceki parlak dönemini yaşıyordu, manla, yapılarla, mimari oluşumlara
bilginleri, okulları, kütüphaneleriy- dönük kavramlarla ilişki kurarak Cev-
le ünlüydü, tabaklanmış, inceltilmiş, det Erek, 2019’da, Berlin’deki Perga-
perdahlanmış dana derisinden elde mon Müzesi’nde sergilenen Büyük
edilen parlak kâğıtlarıysa edebi yara- Sunak’tan yola çıkan Bergama Stereo
tıcılıkla bilimsel araştırmaları kalıcı adlı bir yapıt hazırlar. Cevdet Erek,
kılıyordu. Kaderi ayaklar altına alın- bu yapıtı önce Almanya’nın Boc-
mak olanların suskunluğu ve atıllığı hum şehrindeki Turbinenhalle’de
da her zamanki gibi devam ediyordu. Ruhrtriennale kapsamında, ardın-
Onlara, yani İyon devletinin okuması dan Berlin’deki Hamburger Bahnhof
yazması olmayan asıl taşıyıcılarına Müzesi’nin tarihi holünde sergilen-
düşen, ayrıcalıklı küçük bir gruba zen- mek üzere bu iki mekâna özgü bir
ginlik sağlamaktan, seçkinlerin ihti- çalışma olarak üretir. 2020’nin Şubat
yaç duyduğu bol zamanı sağlamaktan ayı sonunda ise Arter’de bu yapıtın
ibaretti. Göksel dünyayı temsil eden- bir devamı ve varyasyonu niteliğin-
ler onlar için erişilmezdi ama dizleri deki Bergama Stereotip adlı yerleş-
üstüne çökmüş bu hayvansılaşmış tirme, hareket noktası olarak aldığı
yaratıklarda kendilerini görebiliyor- Büyük Bergama Sunağı’nı yeniden
lardı. Kaba sabalıklarıyla aşağılanmış yorumlar. Selen Ansen’in küratörlü-
ve ezilmişlikleriyle bu yaratıklar ken- ğünde Arter’de yer alan ve Bergama
dilerine benziyordu. Bugünkü bakış Stereo’nun bir bölümünü de içinde
açımızla sadece bizler değil, belki o barındıran Bergama Stereotip, Büyük
dönemin köleleri arasında da birileri, Bergama Sunağı’nın ve yapıtın önceki
8 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 9

bir üretim... Bu üretim, dört ay sonra değerlendirmenin çok önemli oldu-


bir parça olabilir, bir yerde kullanıla- ğunu düşünüyorum. Diğer yandan,
bilir ya da çoğu benzeri gibi dijital bir ağır çalışma ile geçen son yıllardan
dosya olarak bir kenarda durur, sonra sonra, becerebilirsem biraz daha fazla
muhtemelen kaybolur. Böyle dışa- nefes alma ve toparlanma vakti.
rıdan bağımsız, salt dürtüyle yapılan
ayrı, diğer işlerin şartları bambaşka, F.Y.: Sesin imkânlarından bah-
yapılacak şeylerin belli programları ve setmeye başlarken şu sıralarda her
işbirlikleri var, onları gerçekleştirmek zamankinden boş ve sakin olan Ve-
gerekiyor. Ama bunun dışında üretti- nedik ’e uzanmak istiyorum. 2017’de
ğimizin içinden neyi nasıl gösterme- Venedik Bienali Türkiye Pavyonu’nda
liyiz kısmını sorgulamak için tekrar yer alan ÇIN, bir rampayla tekerlekli
çok önemli bir zamandayız. Her sabah sandalye kullanan yaşlıların ve engel-
bu işi neden yapıyoruz ne olursa iptal lilerin rahatça çıkacağı şekilde hazır-
ederiz gibi sorgulamalara devam et- lanmıştı. O dönemle ilgili notlarımda
mek şartıyla, tek bir kural olduğunu görsel estetiğin yazılı kurallarından
düşünmüyorum. Şekil değiştiriyor, arınmış bir proje olduğu var ÇIN’ın.
yöntem değiştiriyor üretimler. İki Acaba görsel olanın hegemonya-
haftadır evdeyim, yurtdışından geldi- sından çıkan bir yapıtta ses daha mı
ğim için okula gelme dendi, çevrimiçi özenli davranıyor?
okul başladı, yeni bir dönem, baka- C.E.: Hafif bir yerinden başlaya-
lım şu an söylediklerimiz bize altı ay yım bu sorunun, ben tekerlekli san-
sonra nasıl gelecek? Şu an sakinlik ve dalye kullananların rahatça eserin
10 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 11

değiller birbirlerinden. ÇIN’da bu kendi derdini anlatmaktan, salt fikri ona ismi veriliyor, burası bir müze
müdahale işin fizikselliğine çok şey temsilden ziyade işin bütünü bir alan oluyor, o müzenin en önemli eseri de
ekledi, o rampalar, dramatik olarak yaratarak izleyiciye hizmet etmeye bu frizler oluyor. Ben de o müzedeki
değiştirdiler mekânı, açıkçası biraz da çalışıyor. Bunun gibi şeyler deniyo- sunağı, çocukluğumda, gazetelerden
çirkinleştirdiler, mimari programın rum, diyelim. okuduğum kadarıyla, buradan çalı-
içinde insanları güvenli şekilde yuka- nan büyük bina olarak tanıyordum.
rıya ulaştırmak ve bu esnada seslerle F.Y.: Mekânların iç içe geçmesi Ancak bu çalışmada anladım ki, o
ilişkilerini adım adım belirlemek işin ve mekân yaratmak meselesine geç- heybetli yapının büyük bölümü bu-
mühim bir parçası. Bu arada bizim mek istiyorum. Pergamon bir coğra- radan götürülmüş değil aslında, bura-
rampaların dışarıdaki yaya köprüle- fi mekân ve Büyük Bergama Sunağı dan götürülenleri göstermek için bir
rine Venedik maratonu için eklenen anıtı onun bir parçası. Büyük Berga- yapı yapılmış. Diğer yandan Diren-
geçici rampalardan “örneklenmiş” ol- ma Sunağı onun için özel olarak kur- menin Estetiği kitabı da etkili oldu, bir
ması ile mimari yapı başka bir açıdan gulanmış ve 2023’e dek restorasyon bakış açısı oluşturmak bakımından.
da ekleniyor görselliğe. sebebiyle kapalı olan bir müzede ve O kitapta, İkinci Dünya Savaşı’ndan
ÇIN’da da Bergama’da da sesin Berlin’de sergileniyor. Senin pro- önceki dönemde Berlin’deki direniş-
mekânları hatırlatabilme becerisi jende de ilk olarak Bochum’da son- çilerin faşizme karşı mücadelelerini,
kullanılıyor. Mekânları ve olayları, ra Berlin’de yer alan Bergama Stereo birbirleriyle farklılıklarını, frizi, suna-
durumları, zamanları... Bu hatırlatı- isimli eserinin devamı ve versiyonu ğın yapılışı ve müzedeki hali ile bir-
lanlar bir film sahnesi gibi, başka bir Bergama Stereotip ismiyle İstanbul’da likte konuştukları kısımlar özellikle.
yapıttan gelen anlar, sahneler de ola- yer alıyor. Bu kapsamda mekânın ye- Bu kitapla birlikte düşününce, sergi
bilir. O kadar büyük bir becerisi var ki niden üretilmesi mekânların yeni- için proje önermeye davet edildiğim
sesin, bu bahsettiğim işlerde hafızayla den üretilerek yaşaması devam etmesi zaman Pergamon’u tekrar düşündüm
kurduğu iki tip ilişkiden bahsetmek üzerine neler söylemek istersin? ve galiba bu işten kaçış yok dedim.
istiyorum: İşi ziyarete geldiğin zaman C.E.: Bize anlatılan tarihle, bildi- Sonra da “işi buraya getirelim ama
ondan önceki hayatın ve hatırladık- ğimiz kadarıyla, Pergamon’un büyük nasıl?” sorusunu cevaplamaya çalı-
Cevdet Erek, içinde dolaşabilmesi durumunun
Bergama Stereo’nun önünde,
larının arasından bilemediğimiz bir sunağı, Avrupa’dan Balkanlar üzerin- şarak, Arter’deki küratörümüz Selen
Hamburger Bahnhof, Berlin 2019. yaşlılara ve engellilere hizmet ede- sürü şeyi, yapıt seslerle geri çekebili- den gelen Kelt kökenli Galatlar veya (Ansen) ve ekipteki diğer kişilerle
Fotoğraf: Mathias Voelzke
ceğini düşünürken aslında ilk olarak yor, hatırlatabiliyor. Müziğin dilini, Galyalılarla yapılan savaşın sonucu. uğraşarak da Bergama Stereotip orta-
başka bir gruba daha hizmet etmiş- iletişimde kullandığımız kelimeleri, Uzun süren bu savaşları nihayet ka- ya çıktı.
ti. Bundan da çok memnun oldum, sesleri, doğa seslerini, çevresel sesleri zandıktan sonra da bir sunak yapı- Bir de binalardan, tarihteki bel-
çünkü ilk ziyaretçimiz komşumuz kullanarak... İkincisi de sen işi gördük- yorlar. Nasıl hissediyorlardı, nasıl li dönemlerdeki baskın mimarinin
Peru Pavyonu’ndan bir anne ve be- ten sonra başlıyor, mekândan çıktık- görüyorlardı, nasıl ilişki kuruyorlardı simetrisi, işitselliğin sol-sağ panora-
bek arabasında yeni doğmuş bebeği tan sonra iş sana kendini hatırlatmaya tam bilmiyoruz. Ama o anıtın dışın- ması ve politik spektrumun gelenek-
olmuştu. İlk onlar çıktı işin üzerine o devam ediyor... İşin mekânından çıkı- daki frizin –Gigantomakhia– üzerine, sel sol-sağ siyasi algısını, parçalarını/
rampalardan, bizde bunu hayra yor- yorsun, bu deneyimi yaşadıktan sonra tanrılarla yeraltı devlerinin savaşını fraksiyonlarını ilişkilendirme dene-
duk (gülücük)... Tekerlekler ve ağır dışarıda hayatına devam ediyorsun, resmettiklerini kabul ediyoruz. Bir mesi var. O dönemde ve tarihteki ba-
bir yük var elbette orada da... Gör- bu sırada iş hafızanda bir yerde ve bir savaşı anıtlaştırmak için, başka bir sa- zı dönemlerde uçlar beraber hareket
sellik demişken, ÇIN’da da Bergama anda bir itki ile seni geri çağırıyor. Bu- vaşı resmediyorlar. Bir de içeride friz ediyorlar. Bir de bir 1 Mayıs korteji
Stereotip’te de, Bergama Stereo’da da, rada işitselliğin bayağı bir etkisi var var, Telephos, orada kralın soyunu gibi: Kendin yürürsen farklı grupları
yaptığım işlerin çoğunda, sesi izole gibi gözüküyor. Sen, sana ne kaldıysa tanrıların soyuna bağlayan bir hikâye duyabiliyorsun görebiliyorsun, bazen
etmemeye çalışıyorum. Ses ne kadar o sesten, sana ne düşündürdüyse onu, yerleşiyor ve böylece kralın ve ha- algılayamasan da, anlamasan da, bir
mühim bir role sahip olsa da, orada başka yere taşıyorsun. Bu bana, kişi- nedanın soyu da garantiye alınıyor. grubun içinde isen genelde oranın
öncelikle bir mekân ile baskın bir mi- nin yapıtla kendi kurduğu ilişki açı- Aradan zaman geçiyor, bir sürü şey toplu ve tekrar eden sesini duyuyor-
mari var. Seslerin nasıl dinleneceğini sından özgürleştirici geliyor. Genelde oluyor, meraklılar için çok kaynak sun. Bazen sadece duyuyoruz, bir şey
nasıl algılanacağını mimari program sanatçının kendini ifade etmesinden var, burada sıralamaya çalışmıyorum, anlamak zorunda olmadan.
belirliyor. Yani sadece seslerin nite- de daha öncelikli geliyor. Sesle kuru- ve nihayetinde bu frizlerin dağılmış
likleri veya hoparlörlerin yöneltilmiş- lan iletişimin, müzik sanatının ya da parçaları topraktan veya duvarlardan F.Y.: Anlamak zihnin işlevlerin-
lik özelliği ile değil, mimarinin senin deneysel ses sanatının bir sürü yö- çıkarılıyor, Berlin’de bir tahayyül den sadece biri diyor, Ulus Baker.
hareketlerini, zamanını yönlendirme- nünü veya bunları tartışan, yadsıyan üzerinden bir araya getiriliyor ve yapı C.E.: Bana uyar. Çünkü çoğun-
siyle de. Bu anlamda ÇIN ile Bergama denemelerini, insanlara bir mekân da ortaya çıkıyor. Şimdiden bir sürü lukla herkes, işi tamamen açıklama-
Stereo ve Bergama Stereotip çok uzak hazırlayarak kullanıyorsun, insanlara mekân yeniden üretildi bile. Sonra mızı istiyor ve insanların ne anlama-
12 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 13

Cevdet Erek, sı gerektiğini soruyor. Ben yaptığım F.Y.: Bu anlamak, bilmek, bilme- başka bir haritalama yapma imkânı buna üzülüyordum. Bundan dolayı,
Bergama Stereo,
Hamburger Bahnhof sergi görünümü, 2019. işlere salt deneyimsel demiyorum, mek meseleleri üzerinden, Büyük tanıyor. yeni işler için genelde direkt gale-
Fotoğraf: Mathias Voelzke
çünkü o zaman bir etki ile de salt bir Bergama Sunağı’nı hiç görmemiş ol- ri/gösterme mekânı üzerinde çalış-
zevk yaratmak anlaşılıyor. Sezgisel, mak bu projeye neler kattı? F.Y.: Bergama Stereotip için maya başlayan biri olarak, bu sefer
düşünsel belki... Her insanın o kadar C.E.: Müzeyi gördüm aslında Arter’de düzenlenen basın toplantı- Arter’de direkt Bergama çalışmasını
büyük yetenekleri var ki kendi di- ama sunak bölümü binanın yeni- sında bu eseri İstanbul’da paylaşma- nasıl getiririz nasıl devam ederiz di-
mağıyla, kendi tecrübesiyle kim bilir leme işinden dolayı kapalıydı, ha- nın, yakınlarımızın, hemşerilerimi- ye düşündüm. Sonra bunu Arter’de
nerelere dokunacak benim yaptıkla- len de kapalı, ama oraya gitmişken zin bunu görebilmesinin öneminden gerçekleştirebildik. Sonra da bu süreç
rım. Sonra, ilk deneyimin ardından müzenin başka yerlerini görmüş bahsetmiştin. İstanbul’da bu eserini oldu, İstanbul’da işi yaptık, açtık, bir
bazı insanlar buraya nasıl geldiniz oldum. Görememek iyi oldu, şuna göstermek, paylaşmak üzerine neler hafta on gün durdu, şimdi de kapan-
veya bu konularla nasıl ilişki kur- karar verdim, yıllardır sunağın imaj- söylemek istersin? dı. Fotoğrafları kayıtları üzerinden
dunuz diye soruyor. Bazen, “Kitap- larını görmüş olmak, hakkında oku- C.E.: Benim için büyük bir dilek- hakkında başka bir söylence yaratı-
çıkta, bültende, kitapta yazdık ama mak ama kendisini görmemiş olmak ti, son zamanlarda yurtdışında ger- labilir bile... Yerinden koparılmış,
okumak zorunda değilsiniz, okumak şuna yol açtı: Algılanan, akılda kalan çekleşen bu çaptaki işleri İstanbul’da görülemeyen ve sanatçının görme-
Sonraki sayfa:
zorunda olsaydınız bu işi yapmaz, imaj ya da başka sanat eserlerinin eşe dosta çevreye gösteremedim, diğini üstüne bastıra bastıra söyle- Pergamon Antik Kenti’nde
Büyük Sunağın konumu ve
tek başına kocaman bir yazı asardım” ona bakışı üzerine çalıştım. Aracı bir sadece çeşitli görsel sesli temsilleri- diği bir eserden yani sunaktan yola geride kalan yapı elemanları.
diyorum. bakış, çok şey kazandırıyor insana, ne sınırlı olarak ulaşılabiliyordu ve çıkarak bir iş üretiliyor, Almanya’da Bergama, Mayıs 2019.
14 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 15
16 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 17

sergiliyoruz, buradakilere nasıl ne- ladık. Çünkü ondan önce üretmek tanlığını yapan doğal bir grubun ve-
yini gösterebiliriz diye yeni işi şekil- anlamında ses yoktu hayatta, mü- ya jenerasyonun parçası oldum. Bu,
lendiriyoruz, şimdi de o, bu acayip zikseverlik vardı. Sonra güzel sanat- çok hoşuma gidiyor. Çünkü, sesler,
dönemden dolayı görülemiyor. Bu lar okulunda mimarlık okurken bu müzikler, ritimler çok güzel (gülü-
durumu işin bir parçası haline mi ge- gruba devam etmek, bir yandan da cük)... Bunun militanlık dediğim et-
lecek, ama duruyor iş orada, Arter’de, grubun kapakçısı postercisi de ol- kinliğini yapmaya da ben okuldan
ama şu anda sessiz. mak... Ses üretmek artık öyle ya da Mimar Sinan’dan alışkınım. Şu anda
böyle hep devam ediyor. Eğitim bu konuşmayı yaptığımız anne baba
F.Y.: ‘Ses’in çalışmalarında ha- kadrosunun içindeyim, çok tipik bir evinde kasetlerini sattığımız grubun
yatında, Nekropsi’yle, akademisyen akademisyenlik yapmasam da onun ürettiklerinin nasıl paylaşılacağını
olarak yaptıklarınla ve işlerini düşün- dilini arıyorum hâlâ, nasıl olabilir düşünmek söz konusuydu liseden
düğümüzde nasıl bir yeri olduğunu diye... Ses hayatımda artık sessizlik itibaren. Bir de şu var ki çağdaş ya da
söylersin? olsun diyebileceğim kadar var. En görsel sanatlar sadece olası alanlar-
C.E.: Sesle çalışmak, hayatın bü- zor zamanlarda bile iki tane ritim dan biri, o yüzden tek bir alandan bu
yük bir bölümü oldu, kim bilir belki programlamak ve çalmak zevkle yap- durumu geri çekerek yanıt vermeye
fazla bile oldu. Üniversitede çalışı- tığım için, benim doğal zanaatıma çalışıyorum. Şu anda seninle kur-
yorum, üniversitede de ses ve müzik dönüştü belki. Görsel alandaki bir duğumuz iletişimimiz de öncelikle
bölümünde. Mimariye veya başka bö- işte, mimari mekânda, sesin bu ka- sesle ve ses çok yerde çok alanda var.
lümlere de pek gitmiyorum bir süre- dar öne atılmasının bir nevi militan- Çok önemli bir şey: Sürekli ses üre-
dir. Genelde yaptıklarımın çoğunun lığını yapmak da hoşuma gidiyor. tiyoruz kişiler olarak. Sonra bütün
salt ses işleri olmadıklarını, sesli işler Her ne kadar 20. yüzyılla birlikte, bunların içinde de ses temsil tekno-
olduklarını düşünsem ve sıkça ifade özellikle enstalasyonlarla birlikte di- lojileri var, daha çok okulda üzerine

etsem de, ses ile bayağı vakit geçiyor. ğer duyuların alanların görsellikle çalıştığımız. Dolayısıyla, benim için
Grafik tarafıyla da uğraşmayı çok se- başatlığından bahsedilebilse de, esas sonsuz bir alan, kendimce yenilikler
viyorum, bugünlerde biraz o da var. olarak hâlâ görsel sanatların hâkim de yapmaya çalışıyorum, sadece tek-
Ses nasıl bu kadar önem kazandı olduğu bir alanda, yayınlarda, basın- rara düşmemek için.
Cevdet Erek, dersen önce Nekropsi’ye dönerim, da temsil hâlâ baskın olarak görsel-
ÇIN, 57. Venedik Bienali Türkiye Pavyonu, 2017,
Fotoğraf: RMphotostudio,
Nekropsi’yle birlikte ses deneme- lik üzerinden gidiyor doğal olarak.
IKSV’nin izniyle ye, üretmeye ve yayımlamaya baş- Ben bu alanda, bir nevi sesin mili-
18 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 19

Bir Kenti Seslendirmek eğitimden gelen forma ve nesneye


dair sorgulayıcı refleksleri gösterile-
bilir. Sanat pratiğinin de nesnelerin
anlamı, potansiyeli, biçimiyle oyna-
çocuklar için yapılmış sallanan atla-
rın arasına konuşlanmış akordeon,
tahta at hareket ettikçe tuhaf sesler
çıkarıyor. Bendir daha başı boş, top-
dığı; kavramlar arasındaki sınırlara, rak yollardan, demir merdivenler-
geçişliliklere vurgu yaptığı, normları den savuruyor kendini gürültüyle,
sorguladığı işler bütününden oluştu- atlı karıncanın üzerinde dönüp duran
ğu söylenebilir. keman ise yere sabitlenmiş bir yayla
Aladağ’ın üretimlerine “İzler” kısa çığlıklar atıyor... Üç kanaldan aynı
KOLEKSİYONUNDA SESLE BAĞ KURAN YAPITLARA AYRICALIKLI BİR YER üzerinden baktığımızda da bulaşık teli anda akan görüntüler ve sesler kâh
VEREN ARTER, NEVİN ALADAĞ’IN ÜÇ KANALLI VİDEO YERLEŞTİRMESİ “İZLER”İ metaforunu karşılayacak yoğun ilişki anlamlı bir geçişkenlik yakalıyor, kâh
SERGİLEMEYE BAŞLADI. TÜM SANAT KURUMLARI GİBİ ETKİNLİKLERİNE BİR trafiği dikkat çekiyor. kakafoniye dönüşüp dağılıyor.
İşlerinde işitsel öğeleri perfor- “İzler”den iki yıl kadar önce Shar-
SÜRELİĞİNE ARA VEREN MÜZEYİ ZİYARET ETMEK ŞU GÜNLERDE MÜMKÜN
matif bir yapıda kullanan, hareket- jah Bienali için hazırladığı Session
DEĞİL AMA 2015 TARİHLİ YAPITIN GERİDE BIRAKTIĞI ‘İZLER’İ SÜREBİLİRİZ... li/geçirgen ve geçişli sahneler kuran (2013) isimli video yerleştirmede de
Aladağ, “İzler”de kenti performansın Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki farklı
hem sahnesi olarak kullanıyor hem de göçmen toplumların kullandığı mü-
öznesi olarak harekete geçiriyor. zik aletlerine başrolü vererek çölle
ÖZLEM ALTUNOK Sokaklara sessizliğin hâkim ol- Akordeon, flüt, bendir, keman Gökyüzünde süzülen sarı bir ba- kentsel alanlar arasında bir yolculuk Nevin Aladağ
İzler, 2015
duğu; kaygı, kayıp, yıkım, ölüm gibi gibi müzik aletlerinin bir meydan, lonun ağzına tutunan flüt, balonun yaptırmıştı Aladağ. 3 kanallı video yerleştirmesi;
Görseller: Arter’in ve sanatçının kavramların neredeyse elle tutulur; sokak lambası, merdiven, rüzgâr ya içindeki havayı tüketerek yükseldik- Pakistan, Hindistan, Irak gibi HD video, 3 kanallı mono ses
izniyle. Her biri 6’
gelecek tasavvurunun ise her zaman- da atlıkarınca vesilesiyle dile geldiği çe sesi tizleşiyor; sokak lambası ile Emirlikler’deki göçmen işgücüne de Arter Koleksiyonu

kinden daha karanlık olduğu şu gün- üç kanallı video yerleştirmede başrol,


lerde Oscar Wilde’ın “Hayat sanatı özgürleşip özneleşen müzik aletleri-
taklit eder” sözü daha bir manidar nindi. Bir başka deyişle enstrüman-
sanki. Sinema, çağdaş sanat ya da ede- ların icracısı insanlar değil, kentin
biyat tarihinde yer edinmiş distopik kendisiydi. Kent, kendi melodisini
yapıtlar kaçınılmaz olarak kendilerini üretiyordu.
hatırlatıyorlar bir bir. İnsanın yokluğunda bir kenti ve
Şimdi gerçekle kurgunun sınırları- çevresini dolaşarak iz bırakan, kente
nın eridiği yerde insan yüzyılların bil- “eşlikçilik” eden bu müzik enstrü-
gisine, deneyimine sil baştan yeniden manlarının yolculuklarını dinleyip
bakabilir mi? Kavramların içini yeni- izlemek o “sessizlikte” zihin esnetici
den doldurabilir, kaybettiği sesi bula- bir deneyimdi.
bilir mi? Ya da sessizliğin içindeki ses Geleneksel normlar, yerleşik ku-
ve eylem yükünü dönüştürebilir mi? rallar, bireylere giydirilmiş standart
Nevin Aladağ’ın “İzler”ini 14 rollerin, ezber modellerin izini sü-
Mart’ta, pek çok sanat kurumu gibi rüyor başından beri Nevin Aladağ.
kapılarını kapatmadan hemen önce Kavramların içini genişletiyor, nesne-
Arter’de görmeye gittiğimde koca lerin işlevlerini sorgulayıp sınırlarını
müzenin neredeyse tek ziyaretçisiy- esnetiyor. Oyunsu ve performatif ya-
dim. Kentin hayaletleşeceği, haya- pılarıyla da dikkat çeken işlerinde ses;
tın büyük oranda duracağı günlerde özellikle müzik, buna ek olarak dans
insanların göremeyeceği bir sergiyi da önemli bir yere sahip.
yazacak olma durumunun tuhaflığı Aladağ’ın birbirinin içinden çoğa-
düştü önce aklıma. lan, karakterlerinin her sahnede farklı
Nevin Aladağ’ın çocukluk yıllarını roller ve işlevler üstlendiği yapıtları,
geçirdiği Stuttgart’ın müzik enstrü- bir bulaşık telinin olağan karmaşası
manları aracılığıyla görsel-işitsel bir gibi birbirine iç bağlarla tutunuyor.
portresini çizdiği “İzler”de de insan- Bu bağların köklerinden biri ola-
dan arındırılmış bir kent kadrajı vardı. rak rahatlıkla Aladağ’ın heykeltıraşlık
20 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 21
22 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 23

Raise the Roof’ta kadınların dans dikkat çekerek izleyiciyi ‘öznesini kır-
ettiği stiletto ayakkabıların vurmalı maya’ davet eden sanatçının bu işi
bir çalgıya ya da bir çekice, Session’da vesilesiyle nesneler, kavramlar ve öz-
darbukayı çalan çöl kumunun bir icra- neler arasında kurduğu ve kopardığı
cıya dönüştüğü gibi... bağları farklı sahnelerde çoğalttığını
Aladağ’ın bu sürekli bozma eyle- da görüyoruz.
mi, işlerinde kullandığı ya da ürettiği Öte yandan bu müdahaleleriy-
müzik için de geçerli. İşlerinde gele- le farklı kentlerin ve sakinlerinin az
neksel müziğin normlarını da masa- çok birbirine benzeyen kimliklerini,
ya yatırıyor. Enstrümanların kültürel kentle kurduğumuz ilişkiyi ritmik ve
kodlarından müziğin nerede ve nasıl sürekli değişen bir biçimde yeniden
çalındığına, doğaçlama seslerle müda- yorumluyor.
hale edilmiş sesler arasındaki geçişle- Son olarak “İzler”de ‘gizli öz-
re, bir anlamda müziğin de akordunu ne’ nin Nevin Aladağ olduğunu be-
bozuyor Aladağ. lirtmek gerek, büyüdüğü kenti bize
“İzler”de kent nasıl enstrüman- kişisel/öznel deneyimi üzerinden
lar için bir performans alanı olduysa gösterdiği bu işi, rahatlıkla bireyselle
Arter’in Beyoğlu’ndaki mekânında toplumsal olan arasında yine bir sınır
2012’de açılan “Sahne” sergisinde de ihlali olarak okunabilir.
galeri, izleyici için performans ala- Ev içlerinde sınırlandırılmışken
nına dönüştürülmüştü. Yapay saçla- her tür sınırı önce zihinde esnetmeye,
rı kullanarak aynı zamanda farklı saç zihni yeni çağrışımlara, yeni söylem-
modellerini çağrıştıran sahne perde- lere, yeni ilişkilenme ve dayanışma
lerine dönüştürdüğü bu mekâna özgü biçimlerine açık tutmaya dair aynı za-
dikkat çektiği bu çalışmada kullandığı ne dönüştürdüğü Müzik Odası ad- yerleştirmede cinsiyet kimliklerine manda “İzler”.
davul, tef, darbuka, zil gibi vurmalı lı yerleştirmesini ise önce 2014’te
çalgılar kentin farklı toplumsal ya- Rampa’da açtığı “Diyapazon” sergi-
pılarına ait alanlarda ve kum, deniz, sinde sergilemişti Aladağ. Sandalye-
rüzgâr gibi doğal unsurlarla temasa gitar ya da tuval-arp gibi çalınabilir
geçerek kültürel mirasa, kimlik ve heykeller ürettiği bu işinde kullandığı
belleğe atıfta bulunuyor; sosyokül- tüm malzemeler, “İzler”de ve diğer
türel referanslarla bir kent senfonisi pek çok işinde olduğu gibi o kent-
oluşturuyordu. ten edinilmiş, o kente ait nesnelerdi.
Biraz daha geriye gidip 2009 ta- 2017’de Documenta’nın Atina aya-
rihli Şehir Sesi/City Language üçle- ğında farklı bir versiyonunu uyarla-
mesini, özellikle de Şehir Sesi I’i ha- dığı aynı adlı işinde ise performans
tırlamak yerinde olur. İstanbul’un sanatçıları bu çalınabilir nesneleri icra
çeşitli kamusal alanlarında, flüt, tef ve ediyordu.
saz gibi müzik aletlerinin rüzgâr, su, Yine İstanbul’daki “Diyapazon”
sokak ve güvercinlerle etkileşimini sergisinde Mozart’ın Türk Marşı’nı
yansıtan Şehir Sesi I’de, enstrümanlar galerinin nota sayfasına dönüştürül-
tuhaf yollarla ortaya çıkan ama tanıdık müş duvarında farklı boyutlardaki top
birtakım sesler yayarken müzisyene, güllelerle notalara dökmüştü.
duyduklarımızsa şehrin sesine dönü- 2. Viyana Kuşatması sonrasına it-
şüyordu (bir meydanda güvercinlerin hafen bestelenmiş bu eser, militarist
üstüne yem dökülmüş bağlamayı ga- bir obje aracılığıyla vücuda gelirken
galayarak çıkardıkları ses, Boğaz sula- de Aladağ’ın biraz önce bahsettiğimiz
rında bir deniz hayvanı gibi çırpınan işlerinde olduğu gibi nesne, gelenek-
tefin sesi gibi). sel anlamından ve işlevinden kopup
Koltuk, sehpa gibi mobilyaları ve özerkleşiyor, olası potansiyeller yük-
çeşitli ev içi objeleri müzik aletleri- leniyordu.
24 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 25

John Cage,
Ses ve Dinlemek Üzerine
SEMİH FIRINCIOĞLU’NDAN DİNLEMEK, SESLER, RASTLANTILAR VE JOHN CAGE
ÜZERİNE.

SEMİH FIRINCIOĞLU John Cage dümdüz ve ‘konsant- yediğimi düşünüp terler bastığını ha-
re’ davranan biriydi: Yani, Türkçe- tırlıyorum ama sonradan düşündükçe
de “oturmaksa oturmak, kalkmaksa söylediğinin azar değil, benim gibi
kalkmak, dinlemekse dinlemek, bak- gençlere her fırsat bulduğunda (bazen
maksa bakmak” diye betimleyebile- damdan düşer gibi) verdiği öğüt ya da
ceğimiz türden biri. Kimle konuşuyor derslerden biri olduğuna karar ver-
olursa olsun, söyleneni tek kelime dim. İçinde bulunduğumuz bağlamı
kaçırmadan dinleyen ve söylediğini kullanarak ömrünü adadığı “görüş”ü
karşıdakinin gözünün içine bakarak, bir cümlede ifade edebileceğini keş-
dikkatle, anlaşılmaya özen göstere- fetti ve o cümleyi bana iletti. Bu anla-
rek söyleyen biri. “Ben şimdi şu taşa yışın kafama “dank” edebilmesi için
bakacağım” diyebilen ve oturup bir de mükemmel bir iletiydi bence.
yerden bulduğu taşın yüzeyindeki Cage, bir konserin ya da herhangi
biçimleri uzun uzun, dikkatle incele- bir gösterinin öncesinde ve sonrasın-
yebilen birinden söz ediyorum. da da izlenebilecek hareketler ve din-
1980’lerin ortalarında New lenebilecek sesler olduğuna dikkatimi
York’taki Cooper Union salonunda çekiyordu. Bunlar tasarlanmamış, dü-
Cage’in bestelerinin de seslendirile- zenlenmemiş, çerçeveye alınmamış
ceği bir konsere gitmiştim. Yerime oldukları için umursanmazlar: Zil sesi
oturduktan kısa bir süre sonra Cage ya da ışıkların sönmesi gibisinden bir
salona girdi, gelip önümdeki koltuğa “komut”, dikkate değmez olayların
oturdu, etrafa bakınmaya başladı. Öne bitip dikkate değerlerin başladığını
uzanıp merhaba dedim, bana döndü, duyurur. Genellikle gişede para verip
kısa tarafından hal hatır sorduk, sonra satın aldığımız bir zaman dilimini iz-
o önüne döndü, ben de arkama yas- leyip dinleyerek “tüketme” vaktinin
landım. geldiğini bildiren sinyaldir bu – pizza- John Cage, Seçme Yazılar,
Az sonra Cage başını çevirip bana cıdan aldığımız bir dilim pizzayı “ye” Çev: Semih Fırıncıoğlu, Pan Yayıncılık, 2012, 208 s.

eliyle “yaklaş” işareti yaptı, yaklaştım, komutuyla birlikte yemeye başlamak


gözünü gözüme dikip “Ben izlemeye gibi.
başlamak için zilin çalmasını bekle- Hareketi bir kenara bırakıp sese
mem” (I don’t wait for the bell to begin odaklanalım: (1) Çevremizde sürek-
to watch) dedi ve tekrar döndü. O li yer alan sesleri (gürültüler) müzik
anda adamı rahatsız ettiğim için azar dinler gibi dinleyebilmemiz mümkün
26 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 27

mü? (2) Mümkünse de, bunlar dinle- kapatırken kronometreye basıp bu


meye değer mi? kez 2 dakika 23 saniye bekler. Üçüncü
John Cage bu iki sorunun ikisine ve son bölüm de 1 dakika 40 saniye
de “evet” dediği için yalnızca müzikte sürer ve sonunda Tudor piyanodan
değil, sanat genelinde de çığır açıyor: hiçbir ses çıkarmamış olarak kalkar.
(1) Her ses, dikkatini odakladığın sü- Parçanın bölümleri toplam 4 da-
rece, dinlenebilir: Bir odada oturmuş kika 33 saniye sürmüştür ve adı da
müzik dinliyorsan sokaktan gelen budur: Dört Dakika Otuz Üç Saniye
sesler “gürültü” olur, sokaktaki ses- (genellikle İngilizcedeki dakika ve sa-
leri dinliyorsan da önündeki müzik niyeyi gösteren kesme işaretleri kul-
gürültü olur. (2) Kişilerin bilinçli se- lanılarak 4’33” yazılır, “Dört Otuz
çimleriyle düzenlenmemiş, doğadaki Üç” diye anılır). Ücra bir yerde bir
hareketler gibi rastlantılarla biçim- avuç insana sunulan bu yapıt, Cage’in
lenen ses trafikleri, öngörülemez ve en bilinen, en çok tartışılan işi olma-
sürprizlerle dolu oldukları için daha nın ötesinde, estetik gelenekle bağını
ilginç, dolayısıyla da daha dinlemeye en radikal biçimde koparmış birkaç
değerdir. sanat yapıtından biri ve müzikte or-
John Cage’in bu görüşlerinin ilk taya konmuş en çarpıcı ve düşündü-
ve en “ses getiren” manifestolaşması rücü soru işaretidir. (Görsel sanatlar-
29 Ağustos 1952, Cuma günü, saat daki karşılığı olarak öncelikle Mar-
20:15’te başlayan bir piyano konse- cel Duchamp’ın 1917’de sergilediği
rinde gerçekleşir. Konser, Woodstock çöpten bulunma pisuvarı ve Robert
(New York) yakınlarındaki Maverick Rauschenberg’in bütünüyle beyaza
Concert Hall’da düzenlenir. Hâlâ kul- boyadığı panoları (1951) sayabiliriz.)
lanımda olan salon ağaçlar arasında, Dört Otuz Üç’ün geniş çapta
ambara benzeyen ahşap bir binadır. duyulması ve ana fikrin anlaşılma-
Hava uygun olduğu zaman arka du- sı oldukça uzun bir zaman alır (hâlâ
vardaki kapılar açılabilir ve isteyenler birçoğunca tam kavranamadığını dü-
konseri açık havada da oturup dinle- şünürüm). Yapıtın “sessiz parça” ola-
yebilirler. rak anılması yanlış anlamanın başlıca
Bu konserde o yılların modern pi- nedenidir: Cage’in sessizliği bestele-
yano müziğinin önde gelen virtüozla- miş olduğu söylenir. Gerçekte, parça
rından David Tudor, aralarında bir sü- sessizlik diye bir şey olmadığına işaret
redir birlikte çalıştığı John Cage’in de etmek üzere akıl edilmiştir. Cage, her
olduğu “ultra-modern” bestecilerin anımızda seslerle kuşatılmış olduğu-
yapıtlarını seslendirecektir. Üstünkö- muza ve bunları duymazdan gelmek
rü hazırlanmış program sayfasından yerine dinlediğimizde rastlantılarla
da anlaşılabileceği gibi civardaki tatil- biçimlenen bir müziğin ortasında
cilerin öylesine geldiği, küçük çaplı yaşadığımızı fark edeceğimize işaret
bir “yaz konseri”dir bu. eder. Başka bir deyişle, her zaman
Sıra adı programda yanlışlıkla “4 duyduğumuz ama dinlemediğimiz
parça” diye yazılmış, bestesi Cage’e sesleri zamansal bir çerçeveye almış-
ait parçaya gelince David Tudor pi- tır, sokaktan bulunma bir nesneyi
yanoya oturur, önüne birkaç sayfalık çerçeveleyip bir galeride sergiler gibi.
notayı koyar, tuşlara vurmak yerine Cage söz konusu konserle ilgili şun-
klavyenin kapağını sessizce kapatır- ları söyler:
ken elinde tuttuğu kronometreye ba- “Dinlemeyi bilmedikleri için ses-
sar ve 30 saniye kronometreyi ve boş sizlik diye düşündüler; her yan rast-
ölçülerden oluşan notayı izler, son- gele seslerle doluydu. İlk bölümde
David Tudor ve John Cage’in ra kronometreyi durdurur ve kapağı dışardaki rüzgârın sesi duyuluyordu.
yer aldığı konserin programı. açar. Kısa bir süre sonra kapağı yine İkinci bölüm sırasında çatıda yağmur
HER YERDE HAYATIN İÇİNDEYİZ
28 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER

damlaları pıtırdamaya başladı. Üçün- çeklikleri dünyayla paylaştığını ve bu


cü bölümde de insanların konuşma- keşiflerini keyifle “yaşadığını” bilir-
ları ya da kalkıp çıkmaları bir yığın ler. Örneğin, New York’taki 18’inci
ilginç ses çıkardı.”1 Sokak’la Altıncı Cadde’nin köşesinde, 300’Ü AŞKIN
John Cage’in kariyerini iki döne- Merce Cunningham’la birlikte otur-
TANKER
me ayırabiliriz: Birincisi, “müzik te- duğu büyük dairede tek bir çalgının
melde sestir ve her türlü ses müzikte da, herhangi bir müzik dinleme apa-
kullanılabilmelidir” dediği dönemdir. ratının da bulunmadığı bilinirdi (bir
İkinci dönemde ise her sesin müzik odada bir televizyon olduğu söyle-
olarak algılanabileceğini ve çevremiz- nirdi). Onun yerine, Altıncı Cadde TÜRKİYE’NİN DENİZ LOJİSTİK
EN BÜYÜK
de yer alan seslerin akıp giden sonsuz trafiğinin yirmi dört saat süren sesi OPERASYONU
bir kompozisyonun anlık birimleri doldururdu daireyi: LPG
olduğunu savunur. “Bu dairede olduğumdan daha 50 4 BİNİN
ÜLKEYE
Cage, eğer sesleri düzenlemek, bir mutlu olamazdım, Altıncı Cadde’nin BASINÇLI KAP ÜZERİNDE BAYİ İLE

VE AKSESUAR TÜRKİYE’NİN
“müzik parçası” haline sokmak isti- sesleri sürekli şaşırtıyor beni, bir HER YERİNDEYİZ
İHRACATI
yorsak, bu düzenlemenin doğanın kez olsun kendini tekrarlamıyor.
rastlantısal “işleyiş biçimini” taklit ... Londra’ya giden Afrikalı prensin
ederek yapılabileceği fikrini ortaya öyküsünü bilirsin, bütün bir müzik GÜNDE
atar. Bunu yapabilmek için de kom- programı sunmuşlar, orkestra müzi- C
200 BİN
ARACA ENERJİ
pozisyondaki seçimlerini “rastlantı ği. Prens ‘Niye hep tekrar tekrar aynı M
SAĞLIYORUZ
işlemleri” diye adlandırdığı birbirin- parçayı çalıyorsunuz?’ demiş”. Cage Y

den farklı “şansa bırakma” yöntemle- güldü, gözleri parladı, başıyla pence-
John Cage, CM

Fotoğraf: Lütfi Özkök rine başvurarak yapar. 1950 sonrasın- reyi işaret etti. “Onu Altıncı Cadde’de
LPG SEKTÖRÜNÜN
52 BİN M
MY
HER GÜN
da akıl ettiği bu yöntemlerin uygulan- hiç yapmıyorlar.”2 2
İLK AR-GE
ÜRETİM TESİSİ 60 BİN
masında da, sonuçta ortaya çıkan no- CY
EV ZİYARETİ MERKEZİ
tanın icrasında da alabildiğine ciddi, CMY

titiz ve disiplinlidir: “Disiplinsizliğin NOTLAR K

disiplinli biçimde aktarımı” denebilir. 1

John Cage’in yapıtlarını kayda değer Kyle Gann, No Such Thing as Silence: John 7 200
Cage’s 4’33”, New Haven ve Londra: Yale DAĞITIM TÜPGAZ
kılan, ayakta tutan, arka planda ciddi University Press, 2010, s. 4. MERKEZİ KAMYONU
bir sav, ayrıntılı bir yöntem ve yoğun
emek olmasıdır.
Peki, nasıl dinleyeceğiz bu sesle-
2
178 BİN M 3
TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK LPG
Alex Ross, “Searching for Silence: John
Cage’s art of noise.” The New Yorker, 4 DEPOLAMA KAPASİTESİ 36 İLDE
ri? “Dinlemeyi bilmek” nasıl oluyor?
İnsanların çok büyük çoğunluğu için
Ekim 2010 (52-61), s. 61. 400
PÜRSU BAYİSİ
yarım saatliğine durup caddenin tra-
Bu yazıda söylenenlerin kaynakları için:
fiğini (ya da Cage’in Europera’sını) Semih Fırıncıoğlu, John Cage: Seçme
dinlemek, çıldırmışlığa denk gelen, Yazılar, İstanbul: Pan Yayıncılık, 2011.
aklı başında birinin yapmayacağı bir 5 6
DENİZ DOLUM
eylem sayılır. Böyle sıradışı eylemler Semih Fırıncıoğlu, internet sitesi: TERMİNALİ TESİSİ
“Gösteri Sanatları Üzerine Notlar”, www.
genelde meditasyon ya da mistiklik
performansfikri.com
gibi kurumsallaşmış kılıflar uydu- KARA
rularak gerekçelendirilir – toplum- TAŞIMACILIĞI
da “anormal” damgasını yememek
için. Cage’in söylediği, gerçekte, son
derece basit ve ayağı yere basan bir
önermedir: “Dikkatini ver ve dinle”,
o kadar.
John Cage’i tanımış kişiler fikir-
lerini eksantriklik olsun diye ortaya
atmadığını, keşfettiği birtakım ger-
30 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 31

“Başkayer”den
Büyüklere Masallar
HALE TENGER’İN ALTINDA, HAYAT, ÖLÜM, AŞK VE ADALET İLE SURET, ZUHUR,
TEZAHÜR BAŞLIKLI ÜÇ FARKLI SESLİ YERLEŞTİRMESİNDE KARŞIMIZA ÇIKAN
KADIN SESİNİN YANKISI ÜZERİNE...

NERMİN SAYBAŞILI Doğanın sükûnetiyle kültürün Adalet (2018) ile Suret, Zuhur, Teza-
gürültüsünü buluşturacak bir cennet hür (2019) başlıklı üç farklı mekâna
Görseller: Sanatçının, Galeri Nev
İstanbul ve Green Art Gallery’nin vaadinin arketipi olan Orpheus miti- özgü sesli yerleştirmesinde karşımıza
izniyle. nin en can alıcı noktalarından biri, çal- çıkan fısıldayan kadın sesinin, işit-
gısıyla kaplanları büyüleyen, ezgisiyle sel bir fazlalık, sözsel bir tortu olarak
taşı ve meşe ağaçlarını dans ettiren, yeryüzünde yerini aramakta olan “is-
sadece kralları değil ölü ruhları bile tisnai bir ses (dil)”, “artık bir beden”
cezbeden şiirin ve müziğin yalvacı olduğu fikri üzerinden yola çıkaca-
Orpheus’un gözlerine yenik düştü- ğım. Her üç çalışmada da geleneksel
ğü andır. O tek bir an doğa ile kültür sinemada yaygın bir kullanım alanı
arasındaki kapanmaz yarığın sonsuz bulmuş olan erkek anlatıcı yerine
olacağının sarsılmaz işaretidir çünkü. kadın anlatıcı vardır. Sesi yankılı bir
Mite göre Orpheus, Hades’in tut- fısıltı şeklinde çıkan bu anlatıcı, görü-
sağı olan karısı Eurydike’yi yeraltın- nür olana tümüyle hâkim bir konumu
dan yer üstüne çıkarmak üzereyken mesken edinmiş erkek anlatıcı gibi
çok sevdiği eşine kavuşmanın heye- sözü/bilgiyi kalın ve tok, kimliksiz
canıyla yeraltı tanrısı Hades’e verdiği sesiyle aktarmaya yeltenmez. Ter-
sözü bir an için unutur ve arkasından sine farkın duyulmasına imkân ve-
gelip gelmediğinden emin olabilmek ren bu yankılı ses, Pascal Bonitzer’in
için gerisindeki Eurydike’ye bakar. sözcükleriyle ifade edecek olursak,
Bir gümbürtüdür kopar. Orpheus’un “pürüzlü”dür: “Şive –çünkü eleştirel
tek bir bakışı sevdiği kadını ölüler di- dinlemenin takıldığı sesin bu pürü-
yarına geri göndermiş, onu sonsuza züdür (sıyırarak geçen ışığın bir yü-
kadar yeraltının karanlık dehlizlerine zeyin pürüzüne, boyanmış bir tuva-
mahkûm etmiştir. Ondan geriye ise lin ‘maddesi’ne takılması gibi)– evet,
Orpheus’un ağzından düşürmediği şive de algılanır... Söylemin pürüzle-
ağıdı ve bu ağıdın yankısı kalır. Fik- rinden, hakikatten sıyrılmak müm-
rimce bu kadim ağıt, Hale Tenger’in kün değildir (‘düz’lükte bile).”1
son dönemde gerçekleştirdiği mekâna Daha genel olarak bakıldığında
özgü sesli yerleştirmelerinde fısılda- ise bu çalışmalar bir ölçüde bizzat in-
Hale Tenger’in Altında, Suret,
Zuhur, Tezahür, ve Hayat, yan kadın sesinde yankılanmaktadır. sanoğlunun yarattığı ekolojik krizin
Ölüm, Aşk ve Adalet eserlerinin Hale Tenger, Altında, 2018. Ses içeren açık hava yerleştirmesi,
videolarını izlemek için QR kodu
Bu yazıda Tenger’in Altın- aşılması için gerekli olan “ontolojik çelik konstrüksiyon, oluklu demir saç, marin kontrplak, ağaç, ses sistemi, 670 x 450 x 590 cm.
okutabilirsiniz. Sanatçının izniyle. da (2018), Hayat, Ölüm, Aşk ve dönüş”ün yalnızca benlik ile öte- Yerleştirme görüntüsü: The Yard, Alserkal Programming, Dubai.
32 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 33

önemlidir; başka hikâyeleri anlatmak insan ve insan-olmayan sığınmacı- dayanan kurgusal bir hikâyeyle kanat
için hangi hikâyeleri anlattığımız larla dolu”dur, içinde bulunduğumuz seslerinin birbirinin üzerine bindiği
önemlidir; düğümleri hangi düğüm- Antroposen çağında insanlar ve diğer bir ses asamblajının tellerine takılır.
lerin düğümlediği, düşünceleri han- canlılar için barınma ya da sığınma Altında çevresiyle ve izleyicisiyle
gi düşüncelerin düşündüğü, bağları mekânları yok edilmiştir.4 bir (b)ağ kurar. Sessizce onaylanmış
hangi bağların bağladığı önemlidir. Öyle ki sınırları geçmek ister- ve kabullenilmiş iktidar ilişkilerinin
Hangi hikâyelerin dünyalar ürettiği, ken sularda boğulan göçmenler, limitleriyle bu limitleri aşma arasın-
hangi dünyaların hikâyeler ürettiği Avustralya’da çıkan orman yangını- da süregiden gerilimli ilişki iki farklı
önemlidir.”2 nın kül ettiği hayvanlar ve bitkiler, ses öğesiyle verilmiştir. Bir yandan
Tenger’in çalışmalarında kar- Kuzey Kutbu’nda hızla eriyen buzul- başımızın üzerinde uçan görünmez
şımıza çıkan kadın sesi Haraway’in lar ve bu yazıya son şeklini verdiğim kuşun kanat seslerini duyarken diğer
kavramsallaştırdığı anlamda “başka- şu günlerde dünya üzerindeki tüm di- yandan da bir kadının fısıltıyla anlat-
yer” den (elsewhere) bir nefestir: “Ku- ğer insanlar gibi beni de evimde top- tığı hikâyeye kulak misafiri oluruz:
ramdan beklediğimiz, doğayı doğru- lumsal karantinaya mahkûm etmiş
dan görmeyi ve yerleştirmeyi [si(gh) olan küresel tehdit koronavirüs gibi Avcılık ve toplayıcılıktan çok sonra,
ting] yasaklayan amansız bir yapaycı- sayısız kültürel, toplumsal ve doğal hâlâ bolluk ve bereket zamanı iken.
lığın içinden hareket ederek, bizi adını felaket insanlığın hem kendisini hem Ateş etmek diyorlardı artık adına,
basitçe “başkayer” [elsewhere] koya- de insan-olmayanı yerinden ettiğinin avlanmak değil,
bileceğimiz bilimkurgusal, spekülatif ve dünyada gidecek başka bir yeri kal- bir tür vakit geçirmenin.
olgusal bir BK mekânına yöneltmesi, madığının acı ve acil göstergeleridir.
Oyunun bildik kuralları altında,
en kabasından da olsa bir yolculuk Tenger, bu son dönem sesli yerleştir-
bazıları yer, bazıları hizmet eder.
planı çıkarabilmesidir.”3 Tenger’in ça- melerinde ses ve sesin yankısı, imge
Ormana ağlar kurdu adamlar.
lışmasında “başkayer”den gelen bu ve imgenin yansıması üzerinden bu
Aşağıda hapis kalan kuşlar,
ses, bir yankı olarak, başka bir deyiş- acı ve acil göstergeleri masallaştırır,
bundan böyle yükseğe uçamaz oldular.
le, bir fazlalık, “istisnai bir ses”olarak ona yeni bir dil ve farklı bir form verir,
geleceğin namevcudiyetlerle ve gö- verir ki dünyada olan değil ama olma- Söktüler ağları daha sonra,
rünmezliklerle, sessizlikle ve ölüm- sı gereken tahayyül edilebilsin. Böyle- av partisi başlamadan önce.
le bağlantılı olduğunu hatırlatır; bi- ce, bir bakıma, her masalın ilk sözün- Artık sadece alçaktan
zi yakın ya da uzak geçmişteki eksik de taşınan vaat yankılanmış olur: “Bir uçmaya alışmış kuşlar,
ya da kayıp hikâyelerin geometrisi- varmış, bir yokmuş Allah’ın kulu çok- yükseğe uçmayı unuttuklarını
Hale Tenger, ki, erkek ile kadın, doğa ile kültür, ğallaştırılmasını da sorgulamamıza ne ekleyerek hakikat ve adalet için muş. Çok söylemesi günah, söyleneni bile anlayamadan,
Suret, Zuhur, Tezahür, 2019.
Ses yerleştirmesi; ultrason yönlü ayna ile göz, köle ile efendi, beden ile imkân verecek masallar anlatır bizlere. geleceğe doğru atar. Tenger’in yal- dinlememek çok ayıpmış.”5 insana yem oldular.
ses hoparlörü, 1’02’’. akıl gibi ikili karşıtlıkların aşılmasıyla nızca sesini duyabildiğimiz kadın Sözkonusu çalışmaların en erken
Yerleştirme Görüntüsü: Ağaçta bir kuş gibi olabilir misin?
16. İstanbul Bienali, Sofronios Köşkü değil, “insan” ile “insan-olmayan” Masallaştırma kahramanlarının Haraway’in son dö- tarihli örneği Altında’da (2018) do-
(Taş Mektep), Büyükada
arasındaki ikiliğin bertaraf edilmesiy- Tenger’in performatif ka- nem çalışmalarında karşımıza çıkan ğa ile kültürün kapanmaz gediğin- Yapmadan olabilir misin?
le mümkün olabileceğini düşündü- dın sesinde cismanileşen kurgusal ve korku edebiyatının kült isimle- de konumlanırken gerçekte her tür
rür. İnsan-merkezci ve insanbiçimci hikâyeleri, Donna J. Haraway’in “spe- rinden H. P. Lovecraft’ın The Call of doğanın, aynı zamanda bir kültür Tenger, okuduğu bir kitaptan bel-
dünyanın dayandığı eril tahakküm külatif masallaştırma” olarak tarifle- Cthulhu (1928) başlıklı bilim kur- olduğunun farkına varırız. Tenger, leğinde kalmış, aristokratların düzen-
doğayı/kadını çifte öteki olarak işa- diği anlatım modeli bağlamında de- gu hikâyesinden yola çıkarak geliş- Dubai’deki ambarlardan meydana ge- lediği bir kuş avı partisine dayanan ta-
retlemişken Tenger, çeşitli sömürge- ğerlendirilebilinir. Haraway, bilimsel tirdiği Chthulusen kavramı üzerine len Alserkal Avenue’nun merkezine, rihi bir bilgiden ilhamla yazmıştır bu
cilik, ırkçılık, cinsiyet ayrımcılığı ve olan ile kurgusal olan, dilsel (söz) ile oturduğu da düşünülebilir. Haraway, çevresindeki diğer binaların küçük metni. Buna göre av vaktinden belli
sınıf tahakkümü tarihlerinde doğanın dilsel-olmayan (ses) arasındaki sı- kadın düşmanı ve ırkçı bir kâbus fi- bir kopyası olan metal bir yapı inşa bir süre önce kuşları alçaktan uçmaya
“öteki” olarak araçsallaştırılmasını nırları reddederken bilimkurgunun gürü olan “Cthulhu”nun yazılışını etmiştir. Bu metal konstrüksiyonun alıştırmak için ormandaki ağaçların
sorgular. “Öteki”nin sahiplik ilişki- (sciencefiction) kısaltılmışı olarak “Chthulu”ya dönüştürürken kökten içine saksı içinde dikilen bir ağacın – arasına bir ağ çekilir ve av vakti bu ağ
sinden kopma imkânını ararken de kullanılan SF (ya da Türkçesi BK, Bi- farklı bir mitik kurgu oluşturur. Ayrıca sergi bitiminde Abdelmonem Bin Ei- kaldırıldığında kuşlar alçaktan uçmayı
başkahraman olarak karşımıza kadın limKurgu) ibaresini “spekülatif ma- “Chthulusen’, mitolojide yer altın- sa Alserkal’ın Dubai’deki çiftliğinin sürdürürler. Daha yüksekten uçtukla-
Sonraki sayfa:
sesi çıkar. Başkahramanımız kendisi sallaştırma” (speculative fabulation) da yaşayan tanrıların yeri anlamında- bahçesine dikilmiştir– yeşil yapraklı rını, uçabildiklerini çoktan unutmuş-
Hale Tenger,
Hayat, Ölüm, Aşk ve Adalet, 2018. görülmeyen ama duyulan bedensiz olarak yeniden tanımlar. Bu yönteme ki chthonic sıfatıyla da bağlantılıdır. dalları üstü açık çatıdan masmavi gök- lar, yeni doğal/kültürel düzene ayak
Ses yerleştirmesi; ultrason
yönlü ses hoparlörü, 1’02’’. bir ses, daha doğru bir ifadeyle, bir ilişkin olarak şu ifadeleri dikkat çe- Haraway bu kurguyu özellikle seçmiş- yüzüne doğru uzanırken mekâna ge- uydurmuşlardır. Avcılara av olurlar.
Yerleştirme Görüntüsü: “Sessizlik”,
yankı olarak doğanın kültürleştiril- kicidir: “Başka meseleleri düşünmek tir, çünkü kendi ifadesiyle “(t)am şu rilmiş ağlar gözümüze ve bedenimize Söz konusu yöntem günümüzde av
Cappadox, Balkandere Vadisi,
Kapadokya. mesini olduğu kadar kültürün do- için hangi meseleleri kullandığımız anda yeryüzü barınacak yeri olmayan sınır olurlar. Kulağımızsa kuş avına kuşu yetiştirme çiftliklerinde “yaşatı-
34 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 35
36 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 37

lan” kanatlı hayvanların hareketlerini yani en yalın haliyle “yapmak” ve “ol- layısıyla, “[d]iğer başka canlıların bizi
düzenlemek ve kontrol etmek için mak” üzerinden düşünmeye davet nasıl gördüğü önem arz eder,” diye
halen uygulanmaktadır. ederek yaparlar. yazar Kohn.7
Michel Foucault’nun adlandırıp Toplumsal ve kültürel dünyamı- Tenger’in Altında’da inşa ettiği,
tanımladığı şekilde biyo-politik ik- zın dışındaki varoluşlar bakmanın ve baskıcı ve kontrolcü küresel sistemin
tidarın hükmettiği bir yaşamda doğ- dinlemenin –ve tabii koklama, tatma, başat sembolü olarak okunabilecek
mak ve yaşamak doğal bir olay ya da dokunma da bu duyumlara dahildir kimliksiz, hücre benzeri mimarisi
bir kader değildir. “Biyo-politika” ve olmalıdır– yeni biçimlerini gün- içindeki izleyici/dinleyici kendisini
tüm doğal ritimleri ve insan aktivite- deme getirerek ahlaki dünyamızın doğanın efendisi olarak gören ve öy-
lerini biçimlendirir; doğa(mız) da bu- dışındaki dünyayla ve tüm kainat- le konumlandıran insanın “Ben” (I)
na dahildir. Altında, kuşun kanadı ile la bütünleşmemize imkân sağlaya- perspektifinin, kainatta yaşayan diğer
bizim (potansiyel) hareketlerimiz ara- caktır. Biraz önce sözünü ettiğimiz canlıların ve organizmaların perspek-
sında kurduğu analojiyle, kadının sesi Haraway’in önerdiği SF bir ölçüde tifiyle sürekli bir biçimde yer değiş-
ve bizim bedenimiz arasında ortaya formlarla düşünme ve düşündürt- tirdiğine tanık olur. Kainat üzerinde
koyduğu geçişli ilişkiyle sorar: Kuşlar me, algılama ve algılatma, hissetme farklı doğalar mevcuttur, canlı ve can-
yüksekten uçmayı unuttularsa eğer, ve hissettirrme, bilme ve bildirme sız varoluşların çok çeşitli bedensel
biz insanlar neleri unutmuş, toplum- modeli sunan sanat pratiği için de ve konumsal tabiatları vardır. Dola-
sal yaşam için neleri feda etmişizdir? uygun bir araçtır. Ancak burada kas- yısıyla insan ya da insan-olmayan her
Buz gibi soğuk metal konstrüksiyo- tettiğimiz form ne tümüyle akıl (us) şeyin bir “Ben” perspektifi vardır ve
nun içinde yankılanan ses, yüzyıllara ne de dünyadaki somut bir nesnenin kültürün bu perspektiflerden örülü
dayanan bir azimle ve maharetle tıpkı karşılığıdır. Ayrıca sadece insan değil ilişkisel ve hareketli bir (b)ağ olarak
doğadaki canlılar gibi kadının bedeni- tüm kainat düşünür. Tenger’in masal- düşünülmesi gerekir. Form dedi-
nin ve dilinin yok sayılmış olduğunu laştırması da kainatın düşündüğü ve ğimiz şey ise bir ağacın gökyüzüne
hatırlatır, maviliğe doğru uzanan genç bildiği üzerinden işlemektedir. uzanan dalları ya da bir kuşun kanat
ve uzun ince ağaçsa bir şekilde umudu “Kainat düşünür” derken özel- sesi misali bu karşılıklı etkileşimden
yeşertir. likle antropolog Eduardo Kohn’un, ortaya çıkan cismani ve/veya soyut
Tenger’in çalışmalarının doğa ve Amazon ormanlarında gerçekleştirdi- bir motif, esnek ve geçici, uçucu bir
kültür arasındaki ikiliğin ötesine geç- ği dört yıllık etnografik araştırmasına oluşumdur. Dolayısıyla sanatsal form
mekten ziyade bu ikiliğin “doğa” tara- dayanan önemli kitabı How Forests da yukarıdan bir yerlerden yükle(t)
fında konumlanır gibi göründüğünü Think: Toward an Anthropology Be- meden geliverir, oluverir. Görünür
belirtmek gerekir. Farklı bir “biz”in yond the Human’a (2013) atıfta bu- ya da görünmez olsun, su gibi akar
nasıl ortaya çıkabileceğini düşünmeye lunuyorum. Kitabında Kohn şu te- form, rüzgâr gibi eser, ağaç gibi salınır.
sevk etmekle birlikte Haraway’in ön- mel soruyu sorar: “Peki nasıl ormanla İzleyicide / dinleyicide hareket eder
gördüğü biçimde insandan radikal bi- birlikte düşüneceğiz? İnsan-olmayan form, onda yaşar; o da kendisini sa-
çimde farklı olan çoklu-türlerle karşı- dünyada konumlanıp o dünyanın dü- rıp sarmalayan bu akışkan form dün-
laşmaların gerçekleşebileceği ilişkisel şüncelerinin kendi düşünce biçimi- yası içinde “gerçeğin” ne olduğunu
bir yeryüzü modeli biçebilmenin ta- mizi özgürleştirmesine nasıl imkân yeniden düşünmeye sevk edilir. Bir
hayyülünü sanatçının çalışmalarında vereceğiz? Ormanlar, düşünmek için başka deyişle, sabit veya geçirgen ol-
gördüklerimiz ve duyduklarımız üze- uygunlar çünkü kendileri düşünü- sun form yalnızca belli durumlar ve
rinden kurabilmek tümüyle mümkün yorlar.”6 Hatta Avila’daki Runa top- koşullar altında ortaya çıkar.
değildir, ancak bizim gibi olmadıkları, luluğu üzerine gerçekleştirdiği etnog-
insan olmadıkları için (toplumsal) di- rafik araştırmasını ele aldığı kitabına,
lin dışına atılan, dolayısıyla sembolik kamıştan yapılmış kamp mekânında Fısıldayan Çifte-Ötekilik 
canlılar olmayan diğer varoluşlara, uyumaya hazırlandığı sırada kendi- Tenger’in kadın sesi kullanması ve
başka mahluklara karşı alınacak etik sine yapılmış bir uyarıyla başlaması bu sesi bir fısıltı şeklinde yorumlama-
tavrın, her şeyin yeni baştan filizlen- da bundandır. Juanicu kendisine şu sı boşuna değildir. Dilin “öteki”sidir
meye başlayacağı an olduğunu dü- elzem bilgiyi vermiştir: “Sırtüstü yat! fısıltı, mahremiyetin dilidir, bir iç-ses
şünmemize olanak sağlarlar, çünkü Eğer bir jaguar gelirse senin ona ge- ve/veya dış-ses olarak bir hayalet-ko-
bu çalışmalar izleyicisini/insanı bu ri bakabildiğini bilir ve seni rahatsız nuşmadır. Sanatçının çalışmalarında
tahayyül alanının eşiğine getirip bıra- etmez. Eğer yüzükoyun yatarsan sen bu hayalet-konuşma rüzgârlar gibi
Can Serrat’ın bahçesindeki “ay yüz”, El Bruc, Katalonya.
kırlar. Bunu da yapmadan olabilmek, bir etsindir artık ve sana saldırır.” Do- eserek ansızın ve hırsızlama kulakla- (foto: Nermin Saybaşılı)
38 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 39

rımıza giriverir. Kadim bir sestir bu ve dilin ötesinde anlamları, kendine lirleyecektir. Gerçekte tarihi prehisto- ğı şekilde “bir canavarın karnı”ndan yansıtır hem de emerler, hem gösterir
ses, çok şey bilir, bilir ve ‘eyler’. Daha özgü güçleri vardır. rik dönemlere uzanan Kapadokya’nın değil de peri bacalarının mit ve tarihi hem de gizlerler, hem ikiler hem de
da önemlisi bu bilme ve eyleme halini Tenger’in Cappadox “Sessizlik” volkanik ve doğal oluşumlar netice- buluşturan bilim kurgu filmden çık- silerler.
bize, biz izleyicilerine/dinleyicilerine etkinliği kapsamında Nevşehir’in sinde meydana gelmiş coğrafyası do- mış evreninde “başkayer”ler konuşur, Arkeolojik buluntulara göre insan
de geçirirler. Görülen ve görülmeye- Balkan Deresi vadisinde sergilen- ğanın da fazlalıklar üreterek varlığını başka zamanlar yankılanır. ilk aynalarını obsidyenin de dahil ol-
ne, işitilene ve işitilemeyene ortaktır miş olan Hayat, Ölüm, Aşk ve Ada- sürdürdüğünü hatırlatır. Peribacaları duğu taş parçalarını cilalayarak elde
masal. Anlatılanlar anlatıl(a)mayan- let (2018) başlıklı ses çalışmasın- oluşmuş, insanlar da bu peribacaları- etmiştir. Siyah obsidyen taşından ya-
lara da yol verir. “Benim olacak kadar da “çifte-öteki” kadının/doğanın fı- na evler, kiliseler oymuş, bu mağara Aynanın Sihri, Sesin Büyüsü pılmış en eski ayna, eldeki verilere gö-
eski, Kendiliğinden Olan eski dünya.” 8 sıldayan sesini duyarız. Öyle ki tarihle benzeri oyukları fresklerle süsleyerek Tenger’in bu son dönem ses yer- re Anadolu’da MÖ 7000 dolaylarında
Tarihsel olarak bakıldığında, göz- yoğrulmuş geniş bir vadide, masmavi doğanın yeni formlarına yerleşmiş, leştirmeleri sanatçının külliyatındaki Çatalhöyük’teki kadın mezarlarında
merkezci olduğu kadar söz-merkezci bir gökyüzü altında kayalar, ağaçlar, orada barınmışlardır. Bir fazlalık bir diğer çalışmalarında olduğu gibi te- bulunmuştur. Tenger de gerçekleş-
Batı bilim ve felsefesinin dayandığı bitkiler ve hayvanlar, Orpheus mi- başka fazlalıkla ahenkli bir biçimde melinde iktidarın sorgulanmasıyla tirdiği bir söyleşisinde ilk aynaların
Antik Yunan’dan beri söz-edimi er- tini yankılarcasına izleyiciye/din- doğal/kültürel bir etkileşime girmiş, ilgilidir. Dünyada farklı ve çoğunlukla Çatalhöyük evlerinin duvarlarındaki
keğin kullanımına ayrılmışken, pa- leyiciye hep bir ağızdan “yapmadan insan ve insan-olmayan birlikte bir eşitsiz konumlara sahip değişik va- leopar tasviri kabartmalarla birlikte
yına şarkı söylemek düşen kadın sesi olabilme”nin ne anlama gelebileceği- tarih yapmışlardır. İşte Hayat, Ölüm, roluşlar arasındaki yasanın yeniden bulunduğunu belirttikten sonra vur-
bir yandan cezbedici bir yandan ise ni düşündürür. Kapadokya’nın anıt- Aşk ve Adalet’te bu tarihin taşıyıcılığı kurulmasına ilişkin bilinç, sanatçının gular: «Leoparlar Anadolu’da yok ola-
tehditkâr, hatta ölümcül olarak işa- sal kaya oluşumlarına yaklaşıldığında rüzgârlar gibi esen bir kadın sesinde 16. İstanbul Bienali için gerçekleş- lı çok oldu. Aynaların soyu ise hâlâ
retlenerek dilin dışına atılmıştır.9 Ka- fısıltı halinde çıkan bir kadın sesinden yankılanmaktadır. tirdiği Suret, Zuhur, Tezahür (2019) tükenmedi.» 12 Ayrıca tarih öncesi
dının ağzından erkeğin kulağına aka- şu sözler bize doğru uzanır, geliverir. Her ses bir yankıdır ve bu yankıda başlıklı ses yerleştirmesinde bu kez zamanlarda ok ucu, mızrak ucu ve
cak olan logos değil, sözsüz yatıştırıcı Medeniyetlerin kurulup yıkıldığı, do- geçmiş ile şimdi diğer başka seslerin, doğa-kültür arasındaki çatışmanın alet yapımında keskin kenarlı olarak
sesler, arzu iniltileri ve diğer dilsel ğa ile kültürün benzersiz bir biçimde sözlerin ve gürültülerin arasına giz- kökeninde yatan ayna ve aynalama- işlenebilmesi dolayısıyla bu taşa çok
olmayan bedensel seslerdir. Yazıya buluştuğu bir coğrafya bir kadının se- lenir, çünkü ses gider ve geri gelir, nın mantığı üzerinden kültürün arke- önem verildiği ve başlıca takas mal-
Orpheus ile başladım, ölmüş karısı sinde dile gelmiş, geçmiş ile şimdiyi, geri gelense tınısı, titreşimi ve hac- olojisine girişilerek ele alınır. zemelerinden biri olduğu bilinmek-
Eurydike’yi yankılıyordu. Peki, ama canlı ile cansızı, ölü ile diriyi şimdide miyle aynı ses değildir. Dağlardan, Büyükadada’ki Patrik III. Sofro- tedir. Sanatçı insanlık tarihinin bu en
Eurydike konuşsaydı ne söylerdi, ne yaşatmaya yeltenmiştir: tepelerden, ağaçlardan otlardan hışır nios (1798-1899) için inşa edilen eski ve en kıymetli doğal malzemele-
söyleyecekti? Bunu hiç bilemeye- hışır ve fısır fısır peyda olur ses. Ha- ve 1922-1979 yılları arasında okul rinden obsidyeni kullanarak yalnızca
ceğiz, çünkü tıpkı “bakış” gibi insan “Su çatlağını bulur” dedi yat, Ölüm, Aşk ve Adalet’in bu yankılı olarak kullanıldıktan sonra terk edi- öznelliğimizin yapı taşı olan narsisiz-
sesi de daha en başından cinsiyet- Su gibi çatlağını bulabilir misin? varoluşunda tüm bastırılanların, şid- len Sofronios Köşkü’nün (Taş Mek- min kökenine işaret etmekle kalmaz,
leştirilmiştir. Sirenler örneğinde bu dete uğrayanların ya da yok edilenle- tep) bahçesinde sergilenen sesli yer- aynı zamanda doğadan yabancılaşma-
Ağaçta bir kuş gibi olabilir misin?
çok net bir biçimde çıkar karşımıza. rin dilinin ve bedeninin gizlendiği/ leştirme, odağına “bakma” ve “yap- mızın ilk izlerini sürer.
Sirenler’in sesi de Orpheus’un liri, “Her şeyin içinde bir çatlak, baskılandığı yerin sırrı ve ifşası tınlar. ma” eylemlerini alarak doğanın araç- Işığı emip ondan bir dünya ya-
şiiri ve sesi gibi cezbedicidir ama bir- bir çatlak var” dedi Tenger’in jeolojik katmanlarıyla ve sallaştırılmasını, Antik dönemden ratan su, doğanın gözüdür. Bu göz
birinden çok farklı hatta zıt anlam ve Çatlaktan giren ışık olabilir misin? tarihi zenginliğiyle doğaların ve me- günümüze botanik alanında kullanı- aynı zamanda suya yansıyan man-
biçimlerde: Orpheus’un sesi yatıştı- deniyetlerin beşiği Kapadokya için lagelen ‘bilezik alma’ yönteminden zara ile evrenin kendisini algıladığı
Yapmadan olabilir misin?
rıcı ve ehlileştiricidir, Sirenler’in sesi özel olarak ürettiği sesli yerleştirmede esinle şiirsel bir dille sorgular. Yerleş- ilk görüntü olarak kökensel bir ayna-
ise tehditkâr ve ölümcül. Sembolik Eurydike’den Anadolu’nun Ana Tan- tirmenin görünür parçaları izleyiciyi dır da. Sanatçının bahçedeki toprağa
patriarkal düzen, erkeği akılla, kadı- Tenger bu yazıya konu olan her rıça’sına, oradan Kapadokyalı Azize evrenin ilk aynası olan sudan insan gömdüğü içi su dolu yuvarlak metal
nıysa bedenle işaretleyerek bu iki- üç ses çalışmasında da karşımıza çı- Nino’ya ve daha türlü mitik hikâyeye üretimi aynaya doğru yönlendirirken, kaplar suyun gözünün ve aynasının
li karşıtlıkta huzura ermiştir. Oysa kan “Yapmadan Olabilir misin?” (b)ağlanabileceğimiz fısıltılı ses, in- işitsel formları da doğaya verilen ha- bir metaforudur. Bakma ve bakılma
Homeros, Sirenler’in söyledikleri her dizesini Ursula K. Le Guin yorumu sanın ve insan-olmayanın hakikati- sarı dillenen bir meyve ağacının hü- arasındaki asimetrik ilişkiyi tersyüz
şeyi bildiklerini yazmıştı; farklı bir lo- olan Lao Tzu’nun Tao Te Ching’inden ni akustik bir ihtimal olarak kendisin- zünlü ama bilgelik dolu hikâyesiyle eden Tenger’in su dolu metal kapları
gos’ları olan Sirenler “her şeyi biliyo- esinlenerek kaleme almıştır. Ancak de barındırır. Göze yenik düşülerek anlatır. yansıtıcı oldukları kadar kapsayıcı-
ruz,”10 diye söylüyorlardı şarkılarını. bu şiirin haricinde Hrant Dink’in bi- bakılanın kaybedildiğinin hazin bir Suret, Zuhur, Tezahür’de düzleş- dırlar: Sergi boyunca doğa parçaları-
Hem bedenin içinde hem de dı- linen “Su çatlağını bulur” sözüne ve hikâyesi olan Orpheus mitinin ak- tirilmiş yüzeyleri yukarı bakacak şe- nı ve suretlerimizi birer imge olarak
şında olup bitiveren fısıldama eyle- Leonard Cohen’in Anthem şarkısında sine, Tenger, kadına sesini geri iade kilde Büyükada’daki köşkün bahçesi- yansıtmakla kalmamış, rüzgârla ve
mi, bir yandan bir söz-edimidir öte geçen “Her şeyde, her şeyde bir çatlak eder, bir göz-kulak, bir ses-yankı sar- ne yerleştirilmiş ince metal çubuklar yağmurla savrulan bahçenin yap-
yandansa değil. Çokça nefes içeren vardır / Böyle girer ışık içeriye” dize- malı içinde kaybın sesi daim kılınır ve üzerinde yükselen volkanik obsidyen raklarını ve otlarını, tarihi binanın
fısıltının Antik dönemden itibaren sine de atıf vardır. yeryüzünde çınlar durur. Haraway’in taşlar, gölgeli yansımalarında gerçekte küçük doğa parçasındaki ağaçların-
söz-ediminde bulunan bir ses olarak Yapmak bir fazlalıktır, doğaya bir sözünü ettiği, ne doğa ne de kültürün taşıdıkları ikiliği açık ederler: Bu “si- dan düşen meyveleri kendi akışkan
görülmemesi dikkat çekicidir.11 Oysa ek, yeryüzüne bir eklentidir. Bu fazla- alanı olan “başkayeri” tınlatır ve orada yah ayna”lar bulutları ve bedenleri, mekânlarında ağırlamışlardır. Böylece
tüm sesler biçimlendirilmiş nefestir lıkla ne yapacağımız ise dünyamızı be- tınlar. Bu kez Haraway’in tanımladı- kuşları ve yüzleri, dalları ve elleri hem temsili ile gerçek arasındaki karşıtlık
40 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 41

sözcüğün gerçek anlamıyla “su yüzü- hayali “Ben” imgesi) aynanın ötesi-
ne çıkmış”tır. ne, dünyaya yönlendirmiş ve oralarda
Birer iletken gibi izleyiciyi yön- “yaparak” yansımaya devam etmiştir.
lendiren bu yuvarlak obsidyen taş- Yaparken yaralamış ve hatta öldür-
lara ve birer köşe taşı gibi izleyicinin müştür. Oysa aynadaki imgemiz ger-
yolunu işaretleyen bu içi su dolu çekte nasıl bir fazlalıksa, “yapmak” da
metal kaplara, sanatçının diğer iki bir fazlalıktır. Yukarıda belirttiğimiz
çalışmasında olduğu gibi fısıldayan gibi, bu fazlalıkla ne yapacağımız ise-
bir kadın sesi eşlik eder. Kadın sesi dünyamızı değiştirecektir.
tüm bu körleştiren aynalar ve akis- Bununla beraber, Tenger sadece
ler arasında izleyicinin yolunu bul- formlarla –nesne ya da imge– ilgi-
masına olanak veren bir öğe, Kaja lenmez. Aynı zamanda onlarla “ne
Silverman’ın sözcükleriyle söyleye- yaptığımız”ı, nasıl “eylediğimiz”i de
cek olursak, bir “akustik ayna”dır. Bu dert edinir, çünkü sanatçının yazdığı
“akustikayna”da kendini görmeden şiirsel metne esin kaynağı olan ve dil-
olan ve meyve veren bir ağaç dillen- lenen meyve ağacının konuşmasının
miş, öznelliğimizde kapanamayacak ilerleyen bölümlerinde “gövdesine
bir gediği gecikmiş bir işitsel yansıma demir mıhlamak” olarak tarif ettiği
olarak bize geri iade etmektedir: ‘bilezik alma’ (girdling) yöntemi bi-
ze bir kez daha “yapma”nın ne ol-
Yansırdı sulara suretim, duğunu düşündürür... ‘Bilezik alma
nereye düştüğünü bilmeden. yöntemi’ doğanın kültürleştirilmesi-
Görmeden kendimi, nin ve kültürün doğallaştırılmasının
olurdum. sembol eylemi olduğu kadar kadının
bedeninin ve dilinin zapturapt altına
Silverman, Jacques Lacan’ın bakış alınmasının, sesinin ve sözünün yu-
bağlamında “ayna evresi” olarak çö- tulmasının da işaretidir.
zümlediği körleşmeye (narsisizm ya Tarihi Antik döneme dayanan,
da kendini bilemeyen bir hayali ‘Ben’ ağacın gövdesine, bitkinin damar do-
imgesi) “akustik ayna”yı eklemiş- kusuna yüzeysel ya da derinden ke-
tir: Lacan’ın görsel aynasına karşılık, sik atılan “bilezik alma” yönteminde
Silverman’ın aynası seslidir. Toplum- amaç ya ağacın meyvelerinin oldu-
sal dilin sembolik dünyasına ait bu ğundan hızlı büyümesi, daha büyük
sesli aynada narsisizm sağır ve güdük ve tatlı meyveler vermesi ya da ağa- kontrol altına alınıp (yeniden) üretil- ri, gölgeli akisleri hem çok hem de Hale Tenger, Altında, 2018.
Ses içeren açık hava yerleştirmesi,
bir “Ben” olarak yankılanacaktır. Fı- cın tümüyle kurutulmasıdır. Bunun- mesidir. az kılar. Ama anlamları gediklerine çelik konstrüksiyon, oluklu demir saç,
sıldayan kadın sesinden de insanoğlu- la birlikte, botaniğin dışında bu teri- Oysa aynadan medet umulsa bile oturtur, imgelerin ve yansımaların, marin kontrplak, ağaç, ses sistemi,
670 x 450 x 590 cm.
nun açmazını duymaya devam ederiz: min toplumsal cinsiyetle ilintili bir bu dünyada her türlü “Ben” (I), her sesin ve sessizliğin, sözün ve yankı- Yerleştirme görüntüsü:
The Yard, Alserkal Programming, Dubai.
başka anlamı daha vardır: 1940’lar ve zaman kendisi açısından bir görün- nın asimetrisini düzeltir. Bu noktada
Onlar ki, 1950’lerde Avrupa ve ABD’de moda mezlik içerir. Onu gören gerçekte her masallardan aşina olduğumuz üzere
önce sularda gördüler suretlerini dünyasına giren vücut şekillendirici zaman “öteki”dir. Bu tüm canlıların aynanın sihirle, yansımanın büyüyle
sonra aynalarda, yeni korse tipinin de adıdır (girdle). hem gücü hem de güçsüzlüğüdür. kurulan kadim ilişkisi de akla gele-
ve bundan böyle yapmanın büyüsüne Dönemin öngördüğü ideal ölçülere İnsan-biçimci dünyanın aynaların- bilir.
kapıldılar. sahip olması dayatılan kadının bedeni daki akisleri ve insan-merkezci dün- Suret, Zuhur, Tezahür’ün bize tut-
Yaparak oldular. biyolojik ve kültürel formların ünik yanın yankılarını düzeltecek olan tuğu “akustik ayna”, bu “yersiz yer”
Ve böylece bir bileşimi ve mekanizmasıyla tıp- “öteki”dir, bu “öteki” cansız bir form kişinin kendi eksik ve kusurlu imge-
gözlerinin değdiği her şeyde kı doğadaki ağaç gibi “yapmaya” ve olsa bile. Aynadaki gölgeli akisleri ve sini dönüştürebileceği, kör ve sağır
kaldı izleri. “olmaya” maruz bırakılmıştır.13 Kor- suretleri yalayan fısıldayan ses mah- bedenine bir dizi yer değişimiyle in-
se de tıpkı aynadaki yansıma gibi bir remiyetin, sırrın ve kehanetin diliy- sani ve vicdani bir yön verebileceği
Önce suda, sonra aynada aksini gerçeklik değildir, kadınlığın beden- le, bir iç-ses ya da dış-ses olarak yine başka bir ihtimalin aracısıdır. Temsil-
gören insan, kendilik-özdeşleşmesini deki nişanesi olarak bedenin şablon ve yeniden sorar: “Yapmadan olabi- de yansımalardan değil, kırılmalardan
(narsisizm ya da kendini bilmeyen bir bir formla, bir imgeyle kıstırılması, lir misin?” Kadının tane tane sözle- söz etmek gerekecektir artık. Bundan
42 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER

böyle benlik ile öteki’nin tarihinin ön- cünün ve güçsüzlüğünün masalını Ölüyü”, https://www.birartibir.org/
kultur-sanat/571-cikarmadik-su-
ce inşa edilip sonra da dönüşü olmaz anlatıyor. Bize aya bakmayı öğretiyor. altindaki-oluyu?fbclid=IwAR0BW
bir kadere eşitlendiği dizi dizi maske- EmywK6TYGWHhVyJpcstVIFfyJv
leri, verili ilişkiler ağını ve benzerlikler Od_p5sNLUoH5WIEYOY7OuJn4pB9M#.
NOTLAR XiQJrO3_MRp.facebook (Erişim Tarihi: 15
silsilesini yansıtan aynaların değil far- 1 Nisan 2020)
kın ve farklılığın optik ve sonik, geo- Pascal Bonitzer, Bakış ve Ses, çev. İzzet 13
metrik ilişkisel ihtimaller alanında bu- Yaşar, Metis Kitap, İstanbul, 2007, s. 36. Terimin İngilizcede taşıdığı bu ikinci
luruz kendimizi. Burada“aynı”yı yer 2 anlama dikkatimi çeken sanat tarihçisi
ve kuramcısı Lewis Johnson’la teşekkür
değiştirmiş olarak yeniden üretmek Donna J. Haraway, “SF: Science Fiction,
ederim.
Speculative Fabulation, String Figures, So
yoktur. İç içe geçişlerin, melezlenme- 14
Far” (Bilimkurgu, Spekülatif Maallaştırma,
lerin alanında “farklılıkların görünür Sicim Figürleri), ada: A Journal of Gender, Haraway, “Ucubelerin Vaatleri: Uygunsuz/
olduğu yerlerin değil, farklılıkların et- New Media &Technology, Issue No.3, laşmış Ötekiler İçin Bir Yenilenme
2013. https://adanewmedia.org/2013/11/ Politikası”, s. 136.
kilerinin görünür olduğu yerlerin hari- issue3-haraway/ (Erişim Tarihi: 12 Ocak 15
tası”14 çizilir. 2020).
Trinh T. Minh-ha, Woman, Native,
3 Other, s. 2.
Bilmenin Buğusu Donna J. Haraway, “Ucubelerin Vaatleri: “İtalikler yazara ait.”
Uygunsuz/laşmış Ötekiler için Bir
Biraz önce sözünü ettiğim gücün Yenilenme Politikası”, Başka Yer içinde,
ve güçsüzlüğün anlamını bu yazı- çev. Güçsal Pusar, Metis Kitap İstanbul,
2009, s. 121.
ya başladığım Can Serrat Residency
4
Programı’nın bulunduğu, tarihi üç
Donna J. Haraway, “Anthropocene,
yüzyıl öncesine kadar uzanan eski Capitalocene, Plantationocene,
konağın geniş bahçesindeki küçük Chthulucene: Making Kin,” Environmental
Humanities 6 (2015), s. 160.
bir bayırın yamacına nakşedilmiş
5
“ay yüz”e bakarken düşünüyorum.
Çocukken dinlemekten en çok zevk
Öğrendiğime göre, en az beş-altı yıl aldığım “Üç Turunçlar” masalı böyle
öncesinde Norveç’ten Can Serrat’a başlardı, bu masalı anlatan teyzemin sesi
kulaklarımdan hiç silinmedi. Bkz. Nebahat
gelen sanat öğrencilerinin döne- Çetin (der), “Üç Turunçlar”, Türk Folklor
minden kalma, tarihini, yaratıcısını Araştırmaları Dergisi, Sayı 227, 1968.
kimselerin hatırlamadığı bir portre, 6
daha doğrusu bir portrenin izi bu. Eduardo Kohn, How Forests Think: Toward
an Anthropology Beyond the Human,
Doğaların, kültürlerin, tarihlerin ve
University of California Press: Berkeley,
hayaletlerin buluştuğu Katalonya’nın Los Angeles, Londra, 2013, s. 21-22.
El Bruc kasabasındaki bu “ay yüz”, 7
masaldan kopup gelmiş bir kahraman Agy, s.1.
gibi orada öylece, gözleri yarı açık-ya- 8
rı kapalı dünyayı ve bizi izliyor. Bil- “As old as my me, Old Spontaneous me,
the world.” Trinh T. Minh-ha, Woman,
gisizlikten hırpalanmış, cahillikten Native, Other: Writing Postcoloniality
örselenmiş ama yine de dirayetli; ora- and Feminism, Indiana University Press:
da duruyor, durmaya devam ediyor. Bloomington ve Indianapolis, 1989, s.1.

Ve edecek. 9
Bkz Adriana Cavarero, For More than
One Voice Toward a Philosophy of Vocal
... bilginin iyiliği adına bilgi bir hasta- Expression, Stanford: Stanford University
lık formudur. Hastalıktan hasta olmuş Press, 2005.

onun [she] hikâyeyi aktarmasına izin 10

ver, ayışığının koca kesesinde beklen- Agy., s.105.


11
meyen bir hediye. İşte şimdi renkli gök-
David Appelbaum, Voice, State University
yüzünde, siyah üzerinde yıldızlar beyaz
of New York Press, New York, 1990, s. 30.
ışıyor. 15
12
Ayşegül Oğuz ve Anıl Olcan, “Hale
Bu silik yüz, toprağın göğsünde Tenger’le Yeni Sergisi Rüzgârların
Dinlendiği Yer: Çıkarmadık Su Altındaki
kapanmayan bir yara gibi kainatın gü-
44 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 45

Kulaklarımızın bir mekân, şehrin neoliberalizmle


yoğrulduğu kararların verildiği, şim-
di tam anlamıyla bir kabuk olarak

Kapağı Yok!
kalmış bir bina, ismindeki Euro’nun
sembolize ettiği Avrupailik fikri za-
ten çatırdıyor, o yüzden Euro Plaza
hep ambalajların üzerindeki yüzey-
sel cümleleri tekrar ediyor, bize bir
faydası yok bu karakterin, ilk andan
itibaren bunu hissediyoruz. SALT
Beyoğlu’nun cümleleri büyük bir
SANATÇI KENDİ PRATİĞİNDEN YOLA ÇIKARAK SES ÜZERİNE NASIL DÜŞÜNÜR? şevkle zikredilen, başkalarını dahil
DİNLEME VE DUYMA ARASINDAKİ MUĞLAKLIKTA BİTMEYEN ‘SES İŞLERİ’ ÜZERİNE etmeye, inandırmaya çalışan laflar,
BİR DENEME. en çok o konuşuyor, en çok o ikna
etmek istiyor dinleyicileri, sanatsal
üretimin kendisiyle ilişkili bu ka-
rakter, gösterme, anlatma, aktarma,
temsil etme kaygılarıyla sesini yük-
MERVE ÜNSAL Geçen hafta bitiremediğim bir işle meyen şeyden korkmanın tetikledi- selten biri. Ana karakter ise bilinme-
ilgili yazıştığım bir meslektaşım, bana ği şiddeti anlatmak için kullandığım yen biri. Ben hep bu binanın yıkılmış
Görseller: Sanatçının izniyle Paul Valéry’den şöyle bir alıntı yol- ses, Tophane’nin ortasında yapılan bu olduğunu ve temellerinin yer altında
ladı: “Bir işin bitmesi ancak yorgun- çağrının âcizliğine dikkat çekerken, kalarak konuşmaya devam ettiğini mış Olayım ismi de aslında röntgen- Merve Ünsal,
Duymamış Olayım ve Sahne Yüzeyleri,
luk, tatmin, teslim etme ihtiyacı ya da aynı zamanda nerede olduğumuzun, hayal ettim. Kadınların kurduğu bir ciliğin temelinde yatan, duydukları- 2018. “Evrenin Titreşen Işıkları”
sergisinden (SALT Beyoğlu, İstanbul)
ölüm gibi kazalar sonucu olur; yapan orada o an ne yaptığımızın da farkına bina olduğunu düşündüm, bir ara- nı, gördüklerini duymama görmeme yerleştirme görüntüsü, 2018.
kişi ya da şey için, iş sadece bir seri iç vardıran, mevcudiyetle ilişkilenmeyi ya gelmek için yapılmış sonra da iş- şansının imkânsızlığıyla ilişkileni-
dönüşümün aşamalarından biridir.” belki de bir anlığına kolaylaştırabile- levini yitirdiğinde yine kadınların yor: Kulaklarımızın kapağı yok!
Bu dönüşümlerin aşamalı olması ve cek bir jest olma amacını taşıyordu. kararıyla yok edilmiş. Paratext kav- İletilmiş Bir Diyalog (2019) ile
birbirini takip etmelerinin, ses işle- Duymamış Olayım (2018), 17 ramından bahsediyor ki bu da zaten görenin görmeyene gördüklerini ak-
rinde özellikle geçerli olduğunu dü- dakikalık bir radyo oyunu. 11 Ey- kendinin farkında bir metin, met- tardığı, saha araştırması kayıtlarından
şünüyorum: Dinleme ve duymanın lül 2018’de Açık Radyo’nun “Açık nin yorumlanmasını etkileyen diğer oluşturulmuş ses kolajında, aktarı-
arasındaki muğlaklık, işlerin bitmez- Dergi” programında yayımlan- metinlerden oluştuğunu anlatan bir mın işlevini kaybedişini araştırdım.
liğinde farklı bir anlam kazanıyor. dıktan sonra yolculuğuna SALT fikir. Radyo oyunundaki görmediği- NASA’nın halihazırda editlenmiş
Pratiğinde fotoğrafı çıkış nokta- Beyoğlu’nda bir ses yerleştirmesi miz ama duyduğumuz bir mizanse- olan ses kayıtlarındaki ‘karşılaşma’
sı olarak kullanan biri olarak ilk ses olarak devam etti. Taksim Camisi’nin ni hayal etme fikri aslında sanattaki anlarındaki aktaramamazlık, anlata-
işim, hissettiğim ama temsil ede- ölçeği, AKM’nin yıkım süreci birbi- temsil konusunun temellerini de- mazlık ilgimi çekti. Bu cümleciklerin
meyeceğim bir korku ve karşılaşma riyle sembolik bağlamda ilişkili. Biri şifre ediyor benim için. Birçok insa- ve aktarım biçimlerinin altında ya-
anını, bir ihtimali aktarmaktı. 2017 yükselirken diğeri yıkıldı ama yıkı- nın her gün gördüğü binaların dil- tan o ilk defa karşılaşıyor olmanın
yılında gerçekleştirdiğim Anadolu lanın temelleri hâlâ yerin altında du- lenmesi fikri, binaların yer altındaki getirdiği çaresizlik, heyecan ve bilin-
Kaplanı’nı Çağırırken adı kadar basit ruyor ve radyo oyununda AKM’nin konuşmalarını röntgenleyen benim mezliği abartarak yeniden düzenle-
bir iş: Sergi mekânına yerleştirilen “Rutin tüm korkuları köreltir” di- radyoyu dinleyenleri kendime suç dim. Birbirlerinden farklı zamanlarda
bir hoparlörden, Anadolu kaplanla- ye haykırmaya devam ettiğini hayal ortağı almam, titreşim dilinin bizim farklı misyonlarla uzaya gitmiş olan
rının birbirini çağırırken çıkardığı ses eden bir röntgen-dinleyici, konuş- dilimize dönüştürülmesi gibi fikirler, kişilerin arasında ürettiğim diyalogla
sürekli olarak tekrar ediyor (yaklaşık mayı aktaran. Benim seslendirdiğim bu işin oluşum süreciyle ilgili altını aslında bir taraftan da vurguyu keş-
olarak 30 saniyelik bir kayıt). Sesin Taksim Camisi, Thoreau’nun Wal- çizebileceğim noktalar. 25 Haziran fetmekten çok keşfediyor olabilme
geldiği nişin yanında gösterilen ve den’ının kadınsılaştırılmış ve biraz 2018 tarihi tabii ki mikro-ölçekte tecrübesine çekmeye çalıştım.
sesin kendisi kadar işin parçası olan daha uç noktalara gitmiş hali. Naif olan bir ‘sonraki gün’den bahsediyor; Sesle ilgili çalışırken hâlâ en çok
metinde de, bu çağrının ne olduğuyla ve ideallerden bahseden bir hali var Türkiye özelinde süreçlerin bir ge- ilgimi çeken sanırım sesin iz sürme
birlikte en son Anadolu kaplanının ama bir taraftan da tam da empati celikmiş gibi o günlerin tarihleriyle potansiyelleri. 2018’de Atay İlgün’le
ondan korkan kişiler tarafından öldü- kuramıyoruz bu karakterle. Oyu- anılması fikrini de tuhaf buluyorum. işbirliğimiz sonucunda ortaya çıkan
rüldüğü güne referansta bulunuluyor. nun karakterlerinden biri olan Eu- Bu yüzden de 25 Haziran’ı bu şekilde Salt Beyoğlu’nu Dinlerken, binanın zi-
Tanınmayan ya da tanınmak isten- ro Plaza İstanbul tarihinde önemli sahiplenmek bana iyi geldi. Duyma- yarete açık ve kapalı olduğu günlerde,
46 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 47

farklı mekânlarından, borularından, çıkarmak, mekânın içini dışarı çıkarıp Solda:


Merve Ünsal,
duvarlarından, tavanından aldığı- göstermekten daha iyi geldi. Bu da as- Pencereye Bakarken, 2019. Fotoğraf.
mız ses kayıtlarını İlgün’ün 5-kanallı lında etik bir röntgenci olunabilir mi
bir besteye dönüştürmesiyle orta- sorusuna dönüşüyor benim için: Eğer
ya çıkmıştı. Fikrin ilk çıktığı nokta, iz sürmek, temsil etmekle röntgen-
mekânı o anda dinleyerek sesi içeri ciliğin arasında ilişkiler kurulabilirse
geri vermekti: Yani, o anda kulağı- (bakmakla izlemek arasındaki fark ne-
mızın duymadığı şeyleri manipüle dir?), o zaman bu eylemi de bilinçli ve

ederek dinleyici-izleyiciyi gerçek za- merak etmenin ötesinde nedenlerle Merve Ünsal, Gezen Bir Pencereden, 2019.
Video görüntüsü.
manlı bir tecrübe yaratmaktı. Daha destekleyerek eylemek elzem bir hale Kamera ve montaj: Ali Taptık.
sonra bunun mekânı da izleyicileri geliyor.
de suistimal edeceğine karar verdik: Ümraniye’deki Anel Plaza’da yer
Asıl yapmak istediğimiz, mekândaki alan Galeri 5’teki Devir sergisi süre-
titreşimleri ve başka duyularımızla cinde 90’lardaki Ümraniye çöp pat-
hissedemediğimiz hareketleri dönüş- laması üzerinden düşünerek yaşanan
türerek bir kompozisyon yaratmaktı. zulmün kuşaktan kuşağa aktarılması,
Diğer bir deyişle, mekânın bir izini ifade ve temsil edememe, imgenin
48 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER

zaafları, genel olarak acıyı temsil ede-


meme, dilsizlik gibi konulara bakar-
ken ‘teremin’e vardım. Teremin bir
enstrüman; çalan kişi havayı çalıyor-
muş gibi gözüküyor; elektroman-
yetik alanın manipüle edilmesiyle
çalışan bu enstrüman, ilk elektronik
enstrüman olarak da biliniyor. Léon
Theremin’in efektif bir hırsız alarmı
üretmeye çalışırken teremini icat et-
mesi manidar; bedenlerin olmamaları
gereken yerleri sesli kılan bir tekno-
lojinin ürünü teremin. Kendileri var
olamayan bütün bedenleri düşünmek
için teremin bir metafor olabilir mi?
Arazi, zaman, yer, mekân, alan tere-
minleşebilir mi? Anel İş Merkezi’ne
bıraktığım-yerleştirdiğim iki araba
anteninin mekânı tereminleştirme-
ye başladığı, orada var olmayan ve
Merve Ünsal, Duymamış Olayım, 2018. olamayacak bedenlerin ima edildiği
“Evrenin Titreşen Işıkları” sergisinden (SALT Beyoğlu, İstanbul)
yerleştirme görüntüsü, 2018. Araçsallaştırılmış (2019) işine kadar
uzanan müzakerelerin ortak noktası,
halihazırda var olan durumlar için-
de mevcudiyet, hareket, dillendirme
alanları yaratmak. Bu alanların ancak
öznel tecrübeler ve durumlar üze-
rinden tartışılabileceğini düşünüyo-
rum. İçinde bulunduğumuz, iştirak
ettiğimiz, temsil etmeye çalıştığımız
her yer aslında birçok farklı bedene
ev sahipliği yapıyor: Zamanın bede-
ni, mekânın, coğrafyanın, kimlikle-
rin bedenleri. Bu yüzden de teremin
enstrümanının dokunulmadan ha-
reketi yorumlayan elektromanyetik
halini bir mecra olarak görüyorum:
Mekânlarla kurulan ilişkilerin beden-
leri ima eden ve öncesine, sonrasına
uzanan bir halde işlediğinde bir şeyle-
re dokunulabileceğini düşünüyorum.

Aktarılmış Bir Diyalog (2019) için eskiz.


50 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 51

Ses Sanatında Gürültü: ların örnekleri mercek altına alınıyor.


Karmaşık yapılara dayanan ses ensta-
lasyonları, politik söylemli ses per-
timisation (Optimizasyon Pavyonu)
isimli çalışması duş başlığından yarı
dolu bir kovaya düşen suyu göste-

Teknoloji ve Makine
formansları, biyofiziksel teknolojinin rir. Kovaya düşen su tekrar kovadan
kullanıldığı heykelleşen sesler ve DIY pompalanarak içeri döner ve bu dön-
mantığıyla görünür olan etkileşimli gü durmadan devam eder. Su sesinin/
ses üretimleri bedenin birer uzantısı gürültüsünün başında yer alan bir
olarak karşımıza çıkıyor. mikrofon bunu kaydederek beyaz bir
Sesin ve müziğin sınırlarını zor- odaya LED şeridinden gelen bir ışık
layarak gürültüyü yeniden yorum- olarak aktarır. Odadaki ışık periyodik
layan, provokatif sesler üreten ve olarak azalır ve oda karanlıklaştıkça
GÜRÜLTÜYÜ SANAT PRATİĞİNİN PARÇASI OLARAK KURGULAYAN SANATÇILARI bunu sanat pratiğine enstalasyon ve duş başlığındaki kayıtlardan oluşan
MERCEK ALTINA ALDIK. ‘asamblaj’dan faydalanarak aktaran beyaz gürültü hacim olarak artarak
Haroon Mirzada bu sanatçılardan bi- yükselir ve son bulur. Bu sürekli bir
ri. Çalışmalarının merkezinde ses, döngü içinde tekrar eder.
müzik ve gürültü arasındaki değişim- Sanatçıların gürültüyü kullanım-
ler ve çakışmalar yer alıyor. Karma- ları ya da yapılandırmaları, belli bir
şık enstrümanlar yaratan Mirza’nın, sistemin ya da söylemin içine dahil
Görkem Arıkan, ARMonic, 2019,
NESLİ GÜL DURUKAN 1900’lü yılların başında fütürist- hatsız, bozuk, birinin ya da bir şeyin 2013 yılında ürettiği Pavilion for Op- etmeleri –ki Mirza’nın çalışmalarında Fotoğraf: Hejoon Kwak
lerin yegâne derdi makineleşmeyi, sü- çıkardığı sesler olarak bildiğimiz ‘gü-
Görseller: Sanatçıların izniyle. rati, dinamizmi, teknolojiyi ve gençli- rültü’, ritim, melodi, harmoni yerine
ği vurgulayan yeni bir estetik sanat al- kakofoni, doğaçlama veya uyumsuz-
gısı/dili yaratmaktı ve gürültü, müzik luğu ifade eder.1 Gürültü sesin kendi-
kapsamında bunun bir parçası olarak si olarak, bir ortamı, atmosferi sunar.
görünür oldu. Sanayi endüstrisinden Kuşkusuz sesi ileten her şey gürültü
Endüstri 4.0’a uzanan İtalya menşeli müziği için bir araçtır: Makinelerin
gürültü müziğinin, kendini dönemin ya da nesnelerin sesi gibi... Disiplin-
teknolojisiyle güncelleyen ve zama- lerarası yönü olan ses sanatı, gürül-
nın ruhunu yansıtan bir yönü var. tüyü bir sanat pratiği olarak sunar.
1913’ten beri var olan gürültü yapma Görsel sanatlarla karşılaştırıldığında
makineleri bugün farklı şekillerde her ses sanatı olarak gürültü, diğer sanat
yerde. Luigi Russolo’nun Gürültü Sa- formlarıyla buluştuğunda ya da kay-
natı manifestosu ve gürültü makine- naştığında (etkileşimli sanat, ensta-
lerinden (Intonarumori) John Cage’in lasyon gibi) daha fazla duyuya hitap
ortamın sesine/sessizliğine kulak ederek sanat deneyimini güçlendirir.
verdiğimiz 4´33´´ine, Merzbow’un Sesi birincil medyum olarak karşıla-
kariyeri içinde dönüm noktası olan yan gürültü, sanat formu olarak sanat
Gürültü Projesi’nden Christian deneyimini teknoloji, makine ve be-
Marclay’in ses yerleştirmesi Guitar den arasında bir yerde kurgulayan ya
Drag 2000’ına Bruce Nauman’ın Raw da bunlardan birine doğrudan bağla-
Materials’ından Marina Rosenfeld’in nan bir konumda... Bunu güncel sanat
Music Stands’ına sayısız üretimin ol- pratiğine aktaran, makine ve teknoloji
duğu zamanın, mekânın, makinenin ile ilişkisinden yola çıkan gündelik ve
ve bedenin sesini, dönüşümünü içine buluntu nesneleri sanat üretiminde
alarak bir taraftan birleştiren diğer ta- kullanan ya da DIY (Do it Yourself /
raftan dağıtan bir janra ‘gürültü’. Yeni Kendin Yap) mantığıyla hareket eden
medya, video, film, performans ve sanatçılar da bir hayli çok. Bu bakım-
enstalasyon gibi farklı sanat pratikle- dan bu yazıda, teknoloji ve makine
riyle de bağlantı kuran güncel sanatın ekseninde gürültüyü doğrudan ya da
Görkem Arıkan’ın çalışmasını
bu QR kodu okutarak gözdesi... dolaylı olarak sanat pratiğinin bir par-
izleyebilirsiniz. Hoş olmayan, yüksek, dağınık, ra- çası olarak kurgulayan güncel sanatçı-
52 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 53

da gözlemlenebilir– gürültünün varo- beslenerek bedenin sınırlarını zor-


luşuna dair sorgulamaları da berabe- lar ve yeni deneyimlere olanak tanır.
rinde getirir. Yazar ve müzisyen Paul Hollandalı besteci Michel Waisvisz
Hegarty, gürültünün tıpkı kaos teo- da bu deneyim üzerine örnek ve belki
risinde olduğu gibi belli bir mantık, de öncü gösterilebilecek bir sanat-
biçim, doğrusallık ile olan ilişkisini çı. 1960’ların sonlarından itibaren
yapılandırmaya yönelik bir girişim elektronik müzik enstrümanlarıyla
olduğunu sadece gürültü olmadığını fiziksel bir dokunuş elde etmek için
bu sebepten de bu girişimin başarı- yepyeni yollar geliştirdi. Dokunmatik
sız olması gerektiğini aksi takdirde etkileşime dayalı enstrümanlar üre-
artık ortada gürültü olamayacağını ten sanatçı sahnede ilk kez synthe-
savunur.2 Ancak, bu Hegarty için gü- sizer kullananlardan biri. Waisvisz,
rültünün müzik olmadığı anlamına Amsterdam’daki Elektro Enstrüman-
gelmez, gürültüyü avangard bir giri- tal Müzik Stüdyosu STEIM vakfında
şim olarak görür. Bu noktada Mirza geliştirdiği The Hands (bir hareket
ile Hegarty’nin düşünceleri birleş- sensörü aleti) kullanarak son derece
mektedir. Mirza için “Tüm müzikler hassas ve fiziksel elektronik müzik
organize ses veya organize gürültü- performansı ile tanınıyor.6
dür. Akustik malzeme düzenlediğiniz Günümüz ses sanatında bu tür
sürece, onu sadece müzik, gürültü, ses deneyimlerin daha ileri bir noktaya
veya sadece rahatsızlık olarak tanım- taşındığını sanatçıların üretimlerin-
layan algı ve bağlamdır” der.3 den görüyoruz. Beden, politika, tek-
Sesin yerleşik anlayışına mey- noloji ve ses ekseninde çalışmalarını
dan okuyan besteci ve sanatçı Tarek gerçekleştiren sanatçı Marco Donna-
Atoui’nin 2009 yılında gerçekleştir- rumma biyofiziksel teknolojiye daya-
miş olduğu performansı Un-drum/ nan 2012’de ‘dünyanın en yenilikçi
strategies of survivingnoise (Un- müzik enstrümanı’ seçilen Xth Sense
drum/gürültüden kurtulma strateji- isimli enstrümanı ile vücudun sesine
leri) bu duruma işaret edebilir mi? 9. kulak verir. Xth Sense, kalp, kan ve
Sharjah Bienali’nin desteğiyle üreti- kaslardan gelen sesleri yakalar ve bun-
len performans, Temmuz 2006’daki ları, insan vücudunu ses ve video üre-
Lübnan savaşı sırasında yaşadığı üç timi için dijital bir interaktif sistemle
günlük tutuklama ve işkenceye daya- entegre etmek için kullanır.7
nıyor. Performans’ta, fiziksel ve psi- Xth Sense, bireyler tarafından
kolojik alıkoyma ve kuşatma durum- başlatılan ve dünya çapında bir toplu-
larını kırma girişimleriyle, müzik per- luk tarafından gelişmeye devam eden
formansı sınırları, dizüstü bilgisayar ücretsiz ve açık bir proje olması ba-
sanatı ve elektronik müziğin çöküşü kımından dikkat çekicidir. Bu proje
arasındaki paralelliğe vurgu yapılı- katılımcıların kendi Xth Sense biyo-
yor.4 Atoui’nin müzik kompozisyo- fiziksel sensörlerini sıfırdan oluştura-
nu bilgisayar, beden, performans ve bilmelerine olanak tanır.8 si heykelleştiriyor. Çalışma, Alberto Müzikal bir yapıya sahip olmayan Marco Donnarumma, Ominous, 2014,
Fotoğraf: Ugo Dalla Porta
elektronik mühendisliğini harmanlı- Çağdaş performans ve yeni med- Giacometti’nin Boşluğu tutan eller gürültü, belirsizlik üzerinden ilerler.
yor. Bu bir aradalık içinde Atoui’nin yayı iç içe kullanan sanatçının Xth heykelinden esinlenmiş ve bilinme- Bu belirsizlik, etkileşimli bir üreti-
çalışmasının, gürültü’nün kendisini Sense müzik enstrümanından fay- yen bir nesne sanatçının elinde kasla- me tabii olduğunda ortamla birlik-
var etmeye çalıştığını görmek müm- dalanarak ortaya çıkardığı çalışması rının doğal ve yapay sesiyle şekilleni- te dönüşür. Disiplinlerarası çalışan,
kün. Ominous ise sanat deneyimine fark- yor.9 İzleyiciler sanatçının hareketini etkileşimli enstalasyonlar üreten ve
Makine nasıl ki 19. yüzyıldan lı bir perspektif kazandırıyor. Bu- izleyerek nesnenin şeklini hayal eder- teknolojiden yararlanarak bedeni bir
bu yana gürültüyü ortaya çıkaran nu sadece sanat deneyimi olarak da ken, sonik uyaranlar algısal bir bağ- müzik enstrümanı olarak kullanan
hammaddeyse teknoloji de gürültü görmemek lazım sanat nesnesinin lantıya olanak tanıyor ve görüşlerinin sanatçı Görkem Arıkan’ın ARMonik
müziği için daimi bir işbirlikçidir. 5 kendisini okuma biçimimizi de sor- algılayamadığı heykeli sesle görmeye isimli doğaçlama performansı da belli
Gürültü, günümüzde teknolojiden gulatıyor. Donnarumma, adeta se- başlanıyor. bir ses kompozisyonu üzerinden ge-
SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 55

çip, onu aşarak, belirsizliğin ortamla 4


değişiminin doğaçlaması olur). Gü- Tarek Atoui, (Erişim Tarihi: 16 Mart
2020), Un-drum/strategies of surviving
rültü çıkaran bu performans, sanatçı-
nose, sound/noise performance, http://
nın DIY mantığıyla kendi yaptığı mi- daratalfunun.org/?event=un-drum-
mik tabanlı bir sisteme dayanıyor ve strategies-of-surviving-noise

bu yüzden oluşturduğu sistem (ya da 5

enstrüman) kendisine özel ve sadece Doug Van Nort, “Noise/


musicandrepresentationsystems,”
kendisi çalabiliyor. Sanatçı için zaman Organised Sound 11, 2, (2006):173.
içinde değişen dönüşen malzemeler 6
de oluyor daha pratik, daha dayanıklı Michel Waisvisz, https://v2.nl/archive/
ya da daha makul olması gibi. Arıkan people/michel-waisvisz (Erişim Tarihi: 16
Mart 2020)
bu süreci “yaptığın işi yaşamak” ola-
7
rak tanımlıyor ve oluşturduğu siste-
Marco Donnarumma, Xth Sense, (Erişim
min ihtiyaçlara göre şekillendiğini bir Tarihi: 16 Mart 2020), http://res.
noktadan sonra ‘kendisinin bir parça- marcodonnarumma.com/projects/xth-
sense/
sı’ olduğunu ifade ediyor.10
8
Birbirleriyle sürekli etkileşim
Daha fazla bilgi için bkz. http://res.
içinde olan insan bedeni, makine, tek- marcodonnarumma.com/projects/xth-
noloji ve ses birlikteliği gün geçtikçe sense/ (Erişim Tarihi: 16 Mart 2020)
beklenmedik formlar ya da kavram- 9

lar ortaya çıkarıyor. Heykelleşen ses, Marco Donnarumma, Ominous, 2012,


(Erişim Tarihi: 16 Mart 2020) https://
enstrümanlaşan beden gibi... Bu tarz marcodonnarumma.com/works/ominous/
etkileşimler her ne kadar güncel sa- 10
nat eserlerinde bir şekilde varlığını Görkem Arıkan’la görüşme, 22 Mart 2020.
hissettirse de bizim vücudumuza bir
anda oturmuyor, akla kolay yatmı-
yor. Bu sanatçılar, günümüzde pek
de yaygın olmayan hatta az bulunur
yenilikçi bir ‘sanat disiplini’ni dile
getirmeleriyle, üzerine düşündükleri,
ürettikleri ve bağlı oldukları alana dair
adanmışlıklarını gözler önüne seri-
yorlar. Ortaya çıkan üretimler, teknik
olduğu kadar söylem olarak da dolu
ve yeniliklere yol açmaya hazır.

NOTLAR

1
Gürültü tanımı için bkz. “Noise”, Collins
(Erişim Tarihi: 15 Mart 2020) https://www.
collinsdictionary.com/dictionary/english/
noise
2
Bkz. Paul Hegarty, Noise Music, 2006,
(Erişim Tarihi: 16 Mart 2020) http://
projects.chass.utoronto.ca/semiotics/srb/
vol%2016.1.pdf
3
Haroon Mirza, Lisson Gallery, (Erişim
Tarihi: 16 Mart 2020), https://www.
lissongallery.com/artists/haroon-mirza
56 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 57

Bir Görsel Sanat resim değil. Fakat bizim yaptığımız


müzikler şiir, şiirler resim, resimler...
bir şey, uzmanlık gerektirmeyen bir

Olarak Müzik: Fluxus


fantezi, bir mutluluğun keyfini sür-
mek için bize şans veren bir şey.”
Ses sanatının tarihsel öncülle-
ri olan sanat akımları ve sanatçılar,
aslında Fluxus’un da öncülleri-
dir. Fütürizm, Dadaizm ve Sovyet
Avangardı’nın 20. yüzyıl başlarında
ortaya koyduğu dil, ses ve görsellik
“BİZİM YAPTIĞIMIZ MÜZİK, MÜZİK DEĞİL; ŞİİRLERİMİZ ŞİİR, RESİMLERİMİZ RESİM arasındaki sınırlarda salınan işleri,
DEĞİL. FAKAT BİZİM YAPTIĞIMIZ MÜZİKLER ŞİİR, ŞİİRLER RESİM, RESİMLER...” İkinci Dünya Savaşı sonrası sanatın-
DİYEN FLUXUS AKIMINA SES SANATINA YÖNELİK KATKILARI VE SINIR İHLALLERİ daki bazı eğilimleri derinden etkile-
mişti. Dadacıların Zürih’te Cabaret
KAPSAMINDA BAKTIK.
Voltaire’deki performansları, Kurt
Schwitters’ın 1924 tarihli Ursonate’ı,
Aleksei Kruchyonykh’in librettosunu
FIRAT ARAPOĞLU Ses ve ses sanatı terimleri, tıpkı lin materyal olarak kullanımı. Bu üç yazdığı fütürist opera Victory Over
performans, performans sanatı ya da nedenden hareketle ortaya konulan Sun ve bizzat İtalyan fütürizminin
Görseller: Smithsonian Institution
arşivi izniyle. performatif sanatlar kavramlarında çalışmalar sanat, edebiyat ve müziğe lideri Filippo Tommaso Marinetti’nin
olduğu gibi oldukça muğlak. Bir sanat çizilen sınırları biteviye aşındırma- dil oyunları bu erken dönemin önem-
üretim stilini ve biçimini, görsel ya ya çalışmaktadır. Dilin, sesin ve gör- li avangard girişimleri arasında sayı-
da sessel bir işi ve tüm bunları kapsa- selliğin bir arada kullanımıyla ortaya labilir. Öte yandan müzik dışı sesler
yan bir bağlamsallaştırmayı içerebilir. çıkan sanat yapıtları limitli edisyon- ve gürültülerin sanata dahil edilmesi
Bundan dolayı ‘ses sanatı’ başlığını lara dayalı üretim pratiği ve kamu- konusunda Luigi Russolo ve Arse- Charlotte Moorman,
Bomba Çello, 1965-1990
atarak bir konuya dair tüm paramet- sal gösterilerle izleyicisiyle/dinleyi- niy Avraamov önayak olmuşlardı ve
releri içerdiğini iddia etmek olanak- cisiyle/katılımcısıyla buluşmuştur. örneğin Avraamov, fabrika sirenle-
sızdır. Fakat, bu çekinceyi ifade etmek Yapıtların üretiminde teknik olarak ri ve buharlı düdükler için konçerto gının konulmasına olanak vermekte-
üretimi devam eden ‘ses sanatı’nın radyo, televizyon, amfiler ve ses kayıt yazmıştı. Bu öncü isimlerin ardından dir: Fluxus ses sanatına dair avangard
tarihindeki belirli ve önemli tarihsel cihazları gibi medya araçları kullanı- 1937 gibi erken bir tarihte John Cage akımların görece yetersiz ve geç kalın-
dönüm noktalarına, sanatsal eğilim- lırken, profesyonel müziğin kaçındığı bu konu üzerine Müziğin Geleceği: mış düşünsel boşluğundan yararlan-
lere, sanat akımlarına ve sanatçılara kitlesel medya araçları ve özgünlüğün Credo başlıklı bir yazı kaleme almış ve mıştır. Fluxus hareketindeki sanatçı-
dair tarihsel ve teorik bir önermede aşındırılması gibi olgular işe koyul- bunu Seattle Sanat Derneği’nde Bon- ların çoğunluğu performans ve kom-
bulunmamıza engel teşkil etmez. Bu muştur. Böylece 1960’lardan bu yana nie Bird’ün düzenlediği bir toplantı- pozisyon konusuyla ilgiliydi ve ses
bağlamda Fluxus’un ses sanatı kap- çağdaş sanatçılar, müzisyen, kompo- da okumuştu. Böylece müzikal gele- sanatı bağlamında La Monte Young,
samındaki konumunu ve bunun bo- zitör ve yazarlar Ses Sanatı başlığı al- nekleri ve müzikteki kuralları aşmak Nam June Paik ve Benjamin Patterson
yutlarını kısaca anımsatmaya çalışa- tında intermedyal (araçlararası) işler için edimlerde bulunanlar arasında gibi önemli isimler oldukça iyi müzik
cağım. üretmektedirler. Burada kastedilen Erik Satie, Alexander Scriabin, Edgard eğitimine sahiplerdi. Zaten akımın
Öncelikle ses sanatını tanımlama- müzik notasyonlarının resme dönüş- Varèse, atonal müziği, yani anahtarı erken dönem etkinlikleri ve böyle-
daki zorluk, sadece müzik alanındaki mesi, müzikal olmayan sesin şiire ve olmayan müziği ortaya koyan Arnold ce tanınırlıklarını yaratan edimlerin
sesle ilgili değil sesselliğe dair feno- sanatsal performans pratiğinin müzi- Schoenberg ve John Cage’i sayabili- birçoğu müzik üst başlığı altında su-
menler ve bunların algısıyla alakalı ğe veya konsere dönüşmesidir ve işte riz. Peki bu tarihsel gelişimin üzerine nulmuştur. John Cage’in 1950’lerin
bir konu olması ve bu açıdan çağdaş bu bağlamda Fluxus sanat hareketi Fluxus’u nasıl inşa edebiliriz? sonunda New York School for Social
sanat şemsiyesi altında yeni dene- önemli bir dönüm noktasını teşkil Fluxus’un müzikaliteye en fazla Research’te verdiği deneysel kom-
yimlere açık olmasına dayanır. Anne etmektedir. Nitekim Fluxus grubu dayanan avangard sanat akımı oldu- pozisyon dersleri, Yoko Ono’nun
Thurman-Jajes, Ses Sanatı’nın ortaya sanatçılarının katıldığı 1962 yılın- ğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Soho’daki atölyesinde düzenlenen
çıkışını üç temel nedene indirir: Ses da Londra’daki Festival of Misfits’te İtalyan fütürizmi bir yana, avangard etkinlikler, Fluxus grubunun empre-
olgusunu profesyonel müziğin alanı izleyicilere şu sözcükler anons edili- akımlarda müzikal alandaki deneyim- saryosu George Maciunas’ın AG Ga-
dışında düşünme, sanatın alışılagel- yordu: “Bizim yaptığımız müzik, mü- ler ve olası kazanımlara yeterince de- Milan Knizak,
leri’sindeki etkinlikler bunlar arasın- Plak ve 5 Müzisyen için Kompozisyon,
dik tanımlarının reddedilmesi ve di- zik değil; şiirlerimiz şiir, resimlerimiz ğer atfedilmediği görülür. Bu şu yar- da sayılabilir. Grubun Wiesbaden’da, 1985-1988
58 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 59

Horseal Stadtischen Museum’da di; çünkü Batı müziği sınırlı bir ses malarına izin vermek” olarak formüle
1962 yılında düzenlediği etkinlik çantası ve o seslerden sınırlı sayıda etmiştir ve kültürel ve toplumsal ola-
Fluxus Internationale Festspiele Ne- enstrümandan yararlanarak üretilen rak inşa edilen “duyulur” sesin sınır-
uster Musik (Fluxus Uluslararası En müzikal kompozisyonlardan oluş- larını tariflemekte, diğer bir deyişle
Yeni Müzik Festivali) adını taşımak- maktaydı ve kompozisyonlar uzunca sesin ilintili olduğu kültürle olan ba-
taydı. bir süre çok değişiklik göstermemiş- ğını kesmeye çalışmaktadır.
Fluxus elbette sadece müzikle ti. Burada temel soru şudur aslında: Fluxus’un şekillenmeye başladığı
açıklanamaz: Aksine müzik, perfor- Müzikal kompozisyondaki sesleri, di- 1950’lerin sonları sinema ve radyo-
mans ve edebiyat arasındaki sınırları ğer seslerden ayrıcalıklı kılan nedir? nun etkisinin devam ettiği ve yeni
flulaştırarak, kolay kategorize edile- Müziğin materyali konusundaki sor- yeni televizyonun yükselişte olduğu
meyen işler üretmişlerdir. Öte yan- gulama İtalyan Fütürist kompozitör bir dönemdi ve akustik ve elektronik
dan belirli bir kategoride iş üretme- Luigi Russolo’yla başlar ve Gürültü medya gelişmekteydi. La Monte Yo-
meleri ve deneyime dayalı bir pratiği Sanatı Manifestosu’nda yaklaşımlarını ung ve Nam June Paik gibi isimler de
sistemli bir biçimde üretmeleri bir iyice açımlandırır. Doğadaki geçici ve facto Cage’i biliyor ve üretimlerinde
tür anti-art, anti-müzik ya da anti- küçük seslerle kentteki fabrika ve si- ondan esintiler taşıyorlardı. Fluxus
pratik zeminde iş görebilmelerini ren seslerinin gürültüleri dahil olmak grubu da müzikal avangard ile ken-
sağlamıştır. Peki, ilk elden müziğin üzere tüm sesleri müziğe dahil etme dileri arasındaki köprünün John Ca-
tanımlanmış ve sınırlandırılmış alanı- stratejisinin barındırdığı avangardiz- ge olduğunun farkındaydı. Nitekim
nın dışında ama yine de bir ‘ses’ olan mi oldukça etkili olmuştur ama bunu Cage’in New School for Social Re-
bir çalışma üretmek nasıl mümkün müziğin işaret sistemi içerisinde tut- search’teki sınıfında derse katılanlar
olmuştur? Ve Fluxus buradan nasıl bir maya çalıştığı görülür. Yani diğer bir arasında Fluxus’un, Happenings’in
strateji geliştirerek özgün bir yaklaşım deyişle müziğin sınırları içerisinde ve ilintili aktivitelerin yaratılmasında
sergilemiştir? kalarak ve müziğin sınırlı dilini kulla- kurucu rol oynayan George Brecht, Al
Müzik-dışı seslerin müziğe da- narak ses ve müzik arasındaki gerilime Hansen, Dick Higgins, Allan Kaprow
hil edilmesi tarihsel avangardın ilk dair bir otonom alan yaratmamıştır. ve Jackson MacLow gibi isimler bu-
önemli hamlesiydi – “Müzik-dışı Bu gelecek kuşaklar tarafından olsa lunmaktaydı. herhangi bir düzen ve kombinasyon- Emmett Williams,
Duyu-Ses, 1955
hangi sesler?” sorusu da ayrıca akıl- olsa müziğe bazı öğeler katmak ola- Fluxus sese dair tüm bileşenle- da çalınabilecek biçimde piyano ta-
da tutulmalıdır. Müzik-dışı bir sesin rak görülebilirdi ve Nitekim Edgard ri içermekten ziyade, ses üretimi ve buresi piyanoya yaslanır, piyanonun
müzikaliteye dahil edilmesi, bugün Varèse ve Pierre Schaeffer’i bu bağ- işitmenin sınırlarını sorgulamaktay- içine ahşap küpler birbiri üzerine ge-
için artık alışıldık bir edim olarak lamda değerlendirmek gerekir. dı. Bu aşamada avangardist bir “Ses lecek biçimde düşene kadar dizilir,
görülebilir ama 20. yüzyılın erken Bu teorik ve pratik gerilimi sa- nedir?” sorusundansa, “Hangi ses?” piyanonun fotoğrafı çekilir, piyano
Ben Vautier,
Bütüncül Sanat-Kibrit Kutusu, 1965 dönemleri için radikal bir önermey- deleştirerek ikna edici bir önermeye ve “Zaman ve mekânda ses, üretildiği tuşları üzerine üç adet nohut tanesi
ulaştıran John Cage olacaktır. Öyle ki araç ve pratiklere bağlı olarak nere- düşürülür ve düştüğü yere en yakın
John Cage’e göre müzik yapmak için de bulunur?” sorularını gündemine tuşa bir bantla yapıştırılır. Görülebi-
müzik yapmayı amaçlamaya dahi ge- almıştı. Diğer bir deyişle sorgulanan leceği gibi burada amaçlanan artık bir
rek yoktur, yapılacak şey işitsel feno- artık gürültü ve atonalite değil, müzik nota sesi çıkarmak değil, örneğin sa-
menlerle ilgilenmektir. Yani müziği ve sesin artık birbirlerine yaklaştıkları dece nohut tanelerini tuşlara yapıştır-
duyulabilir veya duyulabilme potan- pratiklerdi, yani Fluxus sesin psikolo- maktır, yani ses üretmek bir görev de-
siyeline sahip ham seslerin malzeme- jik ve kinestetik süreçleriyle ilgilen- ğildir. Bu tesadüfilik konusunda Mie-
sini oluşturduğu bir pratik olarak ta- mekte ve teori ve pratikte yeni öner- ko (Chieko) Sihomi’nin 1963 tarihli
nımlarsanız, müzik olan ve müzik-dışı melerden ziyade, mevcut üretimlerin Boundary Music (Sınır Müziği) isimli
olan arasındaki fark anlamsız hale ge- süreçlerini ve olasılıklarını genişlet- çalışmasıysa şu şekildedir: Amaç sı-
lir ve böylece bir ses müzikal sesin kü- mekteydi. Örneğin George Brecht’in nırlı bir alanda olabilecek en küçük
mesi içerisine girer. Bu noktada sesleri Tesadüfi Müzik (1961) çalışmasında sesi çıkarmaktır ve bu performans için
nasıl manipüle ederek kullandığına ses ya da sessizlik bir görev üzerine insan bedeni, elektronik aygıtlar veya
dair üç çalışması örneklendirilebilir: –yani sesin çıkması için gerekli bir herhangi bir şey kullanılabilir.
William Mix, Variations IV ve 4’33’’. yönerge ile– değil, tesadüfen üretil- Fluxus müziğinin farklı bir yoru-
İlk ikisinde seslerin anlaşılabilirliğini mekteydi. Artık, orkestrasyonda ses mu La Monte Young’dan gelmiştir.
manipüle ederken, sonuncusunda ar- üretmek hatta işitilebilir ses üretmek 1960 tarihli David Tudor için Piyano
tık çevresel sesleri müzikleştirmiştir. bir zorunluluk değildi; çalışmadaki Parçası #2 çalışmasında, piyano klav-
Cage bunu “Seslerin kendileri gibi ol- yönerge şu şekildedir: Her bir bölüm yesinin kapağının ses üretmeden açıl-
60 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 61

ması istenir. Parça icracının kendisini ler, elektronik sesler, manuel üretil- (Her şey akar) düşüncesini ve Fluxus bütünü, Fluxus açısından dünyasal-
parçanın gerçekleştirildiği konusunda miş sesler ve rüzgâr seslerinin yanında adının “akma/akış” anlamlarını refe- lıklarıyla sesler dünyasına dahil edi-
başarılı addetmesi ya da denemeyi “yükseltilmesi gereken küçük sesler” re etmektedir. lebilir ve bunun için müziği amaçla-
bırakmasıyla sona erer ve icracı bu- kategorisi bulunmaktadır. Cage küçük Takehisha Kosugi’nin Tiyatro mak dahi gerekmez, belki de gereken
nu izleyiciye belirtmek zorunda da seslerin yükseltilmesiyle işitilebilir Müziği isimli 1964 tarihli çalışma- sesi sadece yükseltmektir. Bu bakış
değildir. Fluxus grubunda önemli bir olacağını ve bu sayede de müzik ola- sındaki “Bir amaca sahip olarak yürü- açısına göre bir Fluxus işi üretmek için
konumu olan La Monte Young, Com- bileceğini öne sürmüştü. La Monte meye devam et” yönergesiyse, Fluxus öncelikle geleneksel müzikal pratiğin
position 1960 #5 işinde, ses üretimi Young’a göreyse sesin varoluşunun etkinliklerindeki sessel özelliklerin belirli unsurlarını kesip, bu yeni ham
ve ses algısını ikiye ayırmıştı ve bu düşünebilir olduğu her durumda ses performansı nasıl etkilediğini örnek- malzemeyi şiir, eleştiri, parodi ve ko-
çalışma bağlamında dinleyici sesin bir müzikti (Kelebek Parçası’nda ol- lendirir. South No.1 to Anthony Cox medi içerisine sürüklemek gerekir. Bu
işitilmese dahi var olduğunu hesa- duğu gibi). Buna benzer bir iş Milan çalışmasında ‘South’ (güney) sözcüğü yöntemde Fluxorkestra işleri farklı ve
ba katmalıydı. Kelebek Parçası ola- Knizak’ın “Flux-audio” parçasıdır ve önceden belirlenen ya da belirlen- mizahi davranışlar önermişti. Emmet
rak da bilinen çalışmada, bir kelebek çalışma rüzgâr sesinden oluşur, rüzgâr meyen bir sürede tekrar edilir. So- Williams’ın 1962 tarihli La Monte
performans alanında serbest bırakılır olmadığında sessizlik duyulacaktır. uth No.2 to Nam June Paik ise per- Young için Sayma Parçası, icracıyı
ve kompozisyon bittiğinde kelebe- Alison Knowles’ın 1962 tarihli Oscar formansçının sözcüğü minimum 15 izleyicileri sayması için parmağını
(Emmett) Williams için Nivea Krem dakika süre söyleme izniyle sınırlan- kullanmaya teşvik ederken, Mieko
Parçası ise şu şekildedir: “İlk perfor- dırır. Mieko Shiomi’nin Disappearing (Chieko) Shiomi’nin Düşüş Etkinliği
mansçı sahneye elinde bir şişe Nivea Music for Face (1964) çalışmasıysa bir konser programının balkondan kâğıt
Krem ya da, eğer olmaması durumun- gülümsemenin sona ermesini işaret uçak ya da buruşturulmuş kâğıtlar
da, üzeri Nivea Krem etiketli bir şişe eden bir performans (ayrıca bir kısa olarak dağıtılmasını içerir. George
el kremi ile gelir. Kremden eline alır film ve flip-book) çalışmasıdır. Brecht’in 1964 tarihli Symphony
ve mikrofonun önünde ellerine sürer. Böylece şunu söylemek olasıdır: No.3, Fluxversion I çalışmasında or-
Diğer performansçılar da birer birer Fluxus’un performans ve konserlerin- kestra kondüktörün işaretiyle san-
sahneye gelirler ve aynı şeyi yapar- de, müziği oluşturan sessel unsurların dalyelerinden ayrılır ve Symphony
lar. Sonrasında sahnede mikrofonun sorgulanmasının ötesinde müziğin No.1, Fluxversion I’de ise, başka bir
önünde bir araya gelerek ellerine krem diğer tüm unsurlarının dahil edilmesi orkestranın reel ölçekteki fotoğra-
sürme işlemini birlikte sürdürürler. İlk görülür. Dolayısıyla performans, nes- fındaki kesikler arasından müzik icra
performansçının bir işaretiyle sahneye ne, teknoloji ve metin gibi üretimler ederler. George Maciunas’ın 1965
girdikleri sıranın tersi biçimde sahneyi çeşitli dolayımlarla Fluxus işlerinde tarihli Kondüktör için Solo çalışma-
terk ederler.” İşte sesin geçiciliği der- yer almışlardır. Bu perspektiften ba- sında kondüktör uzun bir reverans
ken kastettiğim budur. Problem, sesi kılırsa Nam June Paik, müzisyenden yaparken zeminle ve ayakkabılarıyla
elde etme ve ardından bunu işitebi- ziyade, performansçı olarak görülür. ilgilenir ve daha sonra reveransını
lir kılacak kadar tutabilmektir. Geçici İkinci olarak bu yöntemin kökleri, bitirirken performans da biter. Ben
olanı derin olana dönüştürmek ya da Cage üzerinden Duchamp’a kadar Vautier’nin Gizli Oda çalışması kon-
gündelik yaşamın sanata dönüşmesi uzanır. Duchamp’ın gündelik haya- ser sonunda izleyicileri gizli bir alana
de diyebiliriz buna. ta dair bir nesneyi ilgili olduğu ya- götürür, aslında bu alan sokağa açı-
Sesin müzikalliği konusunda di- şamdaki işlevinden kopararak sanata lan bir çıkış kapısıdır. Bunu bir üst
Burning Fluxus, ğin dışarı çıktığından emin olunması ğer bir üretim yöntemiyse sesin tek- dahil etmesi gibi, Fluxus’un müzikal aşamaya götüren Tomas Schmit iz-
Konser, 2010
gerekir. Parçanın uzunluğu icracının rara dayalılığıdır. La Monte Young’ın işlerinde kullanılan sesler de varoluş leyicinin salona girmesine dahi izin
dilediği kadardır ve limitli bir zaman Henry Flynt için X isimli 1960 ta- ortamından koparılarak, müziğe dahil vermez; 1963 tarihli önermesinde
içerisinde bitmesi istenirse kapı ve rihli işi, yüksek bir sesin sürekli bir edilir. Bunu öyle örneklendirebiliriz: tiyatronun kapıları kapalıdır ve izle-
pencereler bu karara göre açılacaktır. ya da iki saniye içinde defaatle tekrar Performans bir müzik değildir ama yici ancak içerden gelen kaydedilmiş
Bu bağlamda John Cage etkisinin edilmesine dayalıdır ve böylece bir performans müzikal pratiğin içine da- alkışlama, müzik ve bağırış gibi sesle-
ne kadar önemli olduğu görülmek- sesi tekrar etmede hakiki bir tekrarın hil edilmiştir. Bunu şöyle örneklen- ri duymaktadır.
tedir ve aslında işitilmesi zor küçük aslında imkânsız olduğunu gösterir. direbiliriz: Geleneksel müzikal eylemleri sa-
seslerin yükseltilmesiyle ilgili Cage’in Çünkü perform etme ödevinin un- Klasik Batı müziğinde perfor- bote etme önermesini de burada not
çağrısı 1937 gibi erken bir tarihe, surları, enstrümanın fiziki durumu, mansçının ya da izleyicinin öksürüğü olarak düşmek gerekmektedir. Ge-
“Müziğin Geleceği: Credo” bildirisine mekânın akustiği, dinlemenin değiş- dahi baskılanması gereken bir edim orge Maciunas Fluxus-News-Policy
kadar geri gitmektedir. Cage, yukarıda kenliği ve seçilen sesin kendisinin olarak düşünülür ama normalde bir- Letter dergisinin 6 Nisan 1963 tarihli
değinilen 1952 tarihli “William Mix” çınlaması aynı üretimin tekrarını en- çok vokalist icrasında boğazını te- altıncı sayısında koku bombaları ve
çalışmasında şehir sesleri, kırsal ses- geller. Bu Herakletios’un “Panta rei” mizlemek zorundadır. İşte seslerin hapşırık tozları kullanarak kültürel
62 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER

hayatı etkilemek, yalan ihbarlarda bu- 1964 tarihli Nam June Paik için Pi-
lunmak ve acil servisi arayıp, bunları yano Parçası No.13 (Carpenter’ın Pi-
galalarda galerilere, müzelere yolla- yano Parçası olarak da bilinmektedir)
mak gibi politik eylemleri önermişti. işleridir. İlkinde bir gitar sahneden
Bu bildiriye farklı sanatçılardan çeşit- tekmelenerek dışarı çıkarılır bir blok
li tepkiler gelmiştir. George Brecht, etrafında dönüldükten sonra yine
Jackson Mac Low, Dick Higgins, Nam tekmelerle sahneye geri getirilirken,
June Paik ve Tomas Schmit bu eylem ikincisindeyse bir piyanonun bütün
önerilerini eleştiren mektuplar yaz- tuşları çiviyle bulundukları yere sa-
mışlardır. bitlenmektedir.
Eklememiz gereken diğer önem- Böylece Fluxus’un sese dayalı iş-
li bir olguysa ‘su’dur. Fluxus içeri- lerinde herhangi bir performans mü-
sinde su ile üretilen işlerin başında zik olabilmektedir ve böylece Fluxus
George Brecht’in 1959 tarihli Dam- sanatçıları performansı açıklamak
latma Müziği gelir. Çalışma tek ve adına müzikte çeşitli olasılıklar ara-
çoğul bir performans olarak suyun mıştır. Elbette hâlâ bu girişimlerin
bir kaba damlatılmasıyla gerçekleş- geleneksel müzik içerisinde katego-
tirilir ve mikrofon kullanılarak sesin rize edilme problematiği devam et-
yükseltilmesiyle müzikalitenin da- mektedir ve belki de müzikle hiç ala- C

ha da işitilebilir olması sağlanır. Bu kaları olmadıkları ileri sürülmektedir. M

yaklaşımın ilginç bir versiyonu Nam Müzikal avangardizmin limitlerini Y

June Paik’in 1962 tarihli Fiziki Mü- gösteren bu girişimler, işitilebilir her CM

zik: Fluxus Şampiyonluk Yarışması şeyin müzikal olabileceğini gösterir


MY
çalışmasıdır. Çalışmada sahnedeki ve isterse müzik tarihi bunu antolo-
bir leğen ya da kova etrafında topla- jisine katmasın, başka bir isim altında CY

nan performansçıların, bu nesnenin bu işlerin tarihteki önemli yerlerini CMY

içine işerken kendi ulusal marşları- aldıkları gayet açıktır. Yazının başın- K

nı söylemesi istenir. İşemesi biten, da belirtildiği gibi müziğin şiire, şi-


marş söylemeyi keser, en uzun süre irin resme ve resmin bir başka şeye
marş söyleyen kazanacaktır. Paik’in dönüştüğü ve uzmanlık gerektirme-
beslendiği avangard kaynağı Dadacı yen bir keyif, herhangi bir banal ve
Tristan Tzara’nın “Farklı renklerde standart kategorizasyonu daha baştan
işeme hakkımızı talep ediyoruz” söy- reddetmektedir. Zaten sanat tarihi de
leminde bulmak mümkündür. Dada bir tür sınır ihlallerinin tarihi değil
kökenine dair diğer bir çalışma ise midir?
müzikte kullanılan şiddet üzerinedir.
Philip Corner’ın yaklaşık 1962 tarihli
Piyano Parçası işini farklı bir yoru-
ma doğru genişleten Fluxus grubu,
Wiesbaden’daki konserlerinde bir
piyanoyu çekiç, testere gibi aletler
kullanarak parçalamışlardı. Nam Ju-
ne Paik’in 1961 tarihli Keman Solo-
su ise bir performansçının başının
üzerine kaldırdığı kemanı neredeyse
görünemez bir noktaya ulaşacağı ka-
dar geriye doğru kıvrıldıktan sonra
şiddetli bir şekilde parçalanmasıyla
gerçekleştirilir. Bu çalışmaya benzer
iki örnek Robin Page’in 1962 tarihli
Blok Gitar İşi ve George Maciunas’ın
64 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 65

Dokunarak Duymak

DUYMANIN, SESSİZLİĞİN VE SESİN İMKÂNLARINA BAKAN SERGİLERİ “KABA


GÜNÜ YONTTUĞUMUZ İNCE BIÇAK” VE “HASSAS SESLER SÖZLÜĞÜ” İLE EVRİM
KAVCAR VE ELİF ÖNER ‘SES’E DAİR BİR ARAŞTIRMA SÜRECİNİ PAYLAŞMIŞLARDI.
İKİ SANATÇIYLA ÜRETİM SÜREÇLERİNİ VE SESİN İFADE ARAÇLARINI KONUŞTUK.

NERGİS ABIYEVA - Evrim Kavcar ve Elif Öner’in 4 nerva Han’da yerin altında konum-
EVRİM KAVCAR - Aralık 2019 - 3 Ocak 2020 tarihleri lanması ileserginin bilinçdışı, hafıza,
ELİF ÖNER arasında Kasa Galeri’de gerçekleştir- psikanaliz sularında yüzmesi arasında
dikleri, Gülten Akın’ın “Kaba Günü organik bir ilişki de söz konusuydu.
Görseller: Sanatçıların izniyle
Yonttuğumuz İnce Bıçak” dizesini Ses, Öner ve Kavcar’ın ortak ve kişisel
serginin başlığına taşıyan ortak pro- üretimlerinde hem metafor hem de
jesi 2019’un en ayrıksı ve öne çıkan malzeme olarak ele alınıyor.
sergilerinden biriydi. “Kaba Günü
Yonttuğumuz İnce Bıçak” sergisini, Nergis Abıyeva: Sizi bu proje-
sanatçıların 2019 Nisan’da Pasaj’da lerde buluşturan ortaklık nedir? Nasıl
gerçekleştirdikleri “Hassas Sesler çıktı birlikte üretmek fikri?
Sözlüğü” sergisinin devamı olarak Evrim Kavcar: 2010’da Borusan
düşünebiliriz. Kasa Galeri’nin Mi- Sanat Merkezi’nin Beyoğlu’ndaki sa-

natçı misafir programından beri bir- benim de misafir sanatçı programı Evrim Kavcar, İç Ses, 2019,
birimizi tanıyoruz. ArtCenter’daki vesilesiyle bulunduğum Berlin’de stop motion döngü animasyon, 1’30’’
1920X1080, HC.264
atölye komşuluğumuz, birlikte üret- parklardan çıkarttığım toprakla çalı- Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz

mesek de gerek bireysel çalışmaları- şıyor olmam sanırım bu ikili çalışma


mızın içeriği, gerekse sanat ve hayat pratiğimizi başlattı. Bu malzeme or-
ilişkisi üzerine bir tartışma zemini taklığı ve toprağı tanıklıkla, hafızayla,
oluşturdu. bireysel ve toplumsal yas süreçleriyle
Elif Öner: Hayata yaklaşımımız- ilişkilendirmemiz birlikte çalışmamı-
da, sezgisel bir yerden benzeştiğimiz zı tetikledi. Saldırılar, kayıplar, yayın
çok şey vardı. Daha çok işlerimiz üze- yasakları, gözaltılar...
rinden gelişen diyaloğumuz zaman E.Ö.: Toplumsal ve bireysel olarak
içinde kuvvetlendi. ciddi bir baskı döneminden geçiyor-
E.K.: 2018’e geldiğimizde diyalo- duk. Sanat mekânlarının da kapandı-
ğumuz kullandığımız malzemede bir ğı, sanatçıların atölyelerine çekildiği,
ortaklık keşfetmemizle daha ilginç bir kayıplar ve saldırılar karşısında sus-
Evrim Kavcar & Elif Öner,
hale geldi. Elif İstanbul’da atölyesinin mak zorunda kaldığımız ya da öyle
Beyhude Çaba, 2019, video, 9’42’’ arka bahçesinde toprakla çalışıyorken, hissettiğimiz bir zamandı. Bu ortam-
1920X1080, HC.264, AAC (video still)
66 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 67

Elif Öner, Çentik, 2019, da sanatçı olarak pozisyonumuzu ve kulağımıza çarpınca da duyulur hale
kadife üzerine elle müdahale,
160 x 350 cm. sorumluluğumuzu sorguluyorduk. gelen titreşimler. Ses bir çağrı da aynı
Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz
zamanda; seni şimdiki zamana çeken
N.A.: Sesin sizin için hem malze- sesler. Kapı gıcırtısı mesela, gıcırda-
me hem de metafor olmasının sebebi dığında “beni yağla” diyor aslında,
bu sanırım. Gülten Akın’dan ödünç dinlemek istersen.
aldığınız dizenin öncesinde ‘sustuk-
ça köreldi’ diyordu Akın. “Sustukça N.A.: Sesi daha önceki işlerinizde
köreldi kaba günü yonttuğumuz ince de kullandınız bildiğim kadarıyla.
bıçak”. Peki, topraktan bahsediyoruz E.K.: Elif video ve ses ağırlıklı ça-
hâlâ, sizi sese getiren neydi? lışıyor; sesi bir malzeme olarak kul-
E.K.: Toprağa dokunarak, malze- lanmak benim işlerim için de geçer-
meyi dinleyerek çalışmanın düşünsel liydi.
olarak bizi götürdüğü yerler var. Ses- E.Ö.: Pasaj’daki sergide ise doğ-
siz tanıklık kavramı mesela. Pasaj’dan rudan ses meselesini irdeledik. Hatta
davet geldiğinde toprağın hafızası başka disiplinlerden katılımcılarla ses
üzerine çalışıyorduk. Ses; ki bu sessiz- meselesini evirip çevirdik. Soruları-
lik diye de düşünülebilir, sürece hep mız oluştu. Örneğin psikoloji ve si-
dahildi. Ağır süreçlere tanıklık etme nirbilim üzerinden düşündüğümüz-
halleri sonrasında kendine gelme, ölü de iç sesimizi dinlemenin, duyma/
toprağını üstünden atma, ses çıkarma, dinleme eyleminden farkı neydi? Dı-
iyileşme çabası... Dinleme, duyma, şardan bir uyaran olmaksızın, düşün-
duyamama, maruz kalma hallerini celerimizin sesi beyinde hangi nok-
dert edinmiştik. Bir yandan özgür- taları harekete geçiriyor? Dışardan
ce konuşmaya ihtiyaç duyarken, bir gelen sesler beynin hangi kısımlarını
yandan da “biz dinliyor muyuz, din- uyarıyor?
lemek istiyor muyuz, neyi duymak E.K.: Mani dönemindeki yüksek
istiyoruz, neyi duymak istemiyoruz” ses duyarlılığı karşısında depresyon
sorularını soruyorduk. dönemindeki durgunluk. İç sesini du-
E.Ö.: Nefesimiz, iç sesimiz, ka- yuyor musun meselesi. Ciddi bir dep-
famızdaki sesler, neyi dinleyip neyi resyonda iç sesle bağlantı da kopuyor.
dinlemediğimiz... Ne kadar dinliyo- Sağlıklı olmak o dengeyle de ilgili.
ruz ve dinlemek istiyoruz? İlk önce
kendimizle iletişimimizden yola çık- N.A.: Bir yandan da rasyonel dün-
tık. Kendimiz ve çevremizle iletişimi- ya, aslında sana iç sesini dinlememe-
mizdeki aksaklıkları, bu aksaklıkların ni, duyduğunun bir sanrı ya da para-
dinleme, duyma, iyi ifade etmeyle noya olabileceğini dikte ediyor.
ilgisini konuştuk. E.Ö.: Sergiyle eşzamanlı gerçekleş-
E.K.: Ayrıca maruz kaldığımız ses- tirdiğimiz konuşmalarda davet ettiği-
ler çok baskın olabiliyor. İktidarın sesi miz araştırmacılarla bu konuları da ko-
öyle bir şey. Ve bazı seslerin diğer tüm nuştuk. Paranoyayla iç sesi ayıran ne?
sesleri bastırdığı ortamlarda, kendi
sesini duyabilmek, bulabilmek, dinle- N.A.: Sergide seslerin tanımları-
yebilmek çaba gerektiriyor. Yani ken- nın yer aldığı “Hassas Sesler Sözlü-
dinle ve çevrenle bağı koruyabilmek. ğü” adlı video da çok ilgi çekiciydi.
Bağ üzerine Elif’le çok konuştuk. Ve Ses yok, sesin tanımı var. O sesin bir
ses dediğimiz şey aslında temas de- kimliği var ki okurken, okuduğumuz
mek. Birbirine az değenler, hızla çar- şeyin sesini duymaya başlıyoruz. Bir
panlar, bir arada durmaya çalışanlar, dış ses olarak değil, zihnimizdeki bir
sürtünenler, aşınanlar, zorlananlar. iç ses olarak. Merak ediyorum, bu işi
Türlü temas halleri sonucunda çıkan, ortaya çıkarırken etrafınızdaki seslere
68 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 69

kulak verip, kimliği olduğunu düşün- hafızada yer alan sesleri detaylı bir demir zincirlerin çıkardığı sesleri
düğünüz sesleri yazıyla kayıt altına mı şekilde tarif etmek, hatırlamaya ve kullanmayı tercih ettik. Tedirginlik-
almaya başladınız, nasıl gelişti? hayal etmeye yer açıyor. Metin kul- le karışık bir ıstırap vardı bu seste.
E.Ö.: Yazılamayan, yazıya döküle- lanma tercihi edebiyata yakın durma Ayrıca zincirler, deniz dalgalandıkça,
meyen sesleri düşünüyorduk. Oradan tercihi aynı zamanda. Her okuyucu görüntü olarak da nefes alıp veren
tarife, seslerin, ses çıkaran jestlerin kendi hatırladığı şekliyle tarif edilen bir organizmayı andırıyordu. Baş-
tanımına geldik. sesi zihninde duyuyor. kalarıyla, kendimizle ya da devletle
E.K.: “Cık cık” diye yazılan bir E.Ö.: Bir sesi yazıyla tarif etmek, ilişkilerimizin, bağların zorlandığı
sesle, sesin kendisi arasında bayağı bir o sesi teknik yetersizliklerden dolayı bir halin cisimleşmiş şekli gibiydi.
boşluk var. Yansıma seslerden farklı. kaydedememek gibi bir engeli de or- Tutunmaya çalışmak, karar vermeye
Bu sesi çıkartıyoruz. Ama duyduğu- tadan kaldırıyor. Artık var olmayan çalışmak...
muz o dil - damak - diş - hava ilişki- seslere de yer açıyor.
sinden çıkan sesi harflere dökemi- E.K.: İlginç olan, başka malzeme- N.A.: Beyhude Çaba adlı video na-
yoruz. Bir yandan da, duyduğumuz, lerle o sesi çıkardığında, o seslerin sıl ortaya çıktı?
hayatın akışına ait oldukları için en kaydından çok daha gerçekçi bir şekil- E.K.: Malzemeye dokunmak,
iyi kayıt yolunun hatırlamak olduğu de o sesi temsil etmeleri. Kurgu olan onun havasına bürünerek sesini tak-
sesler var. Duygulanımlar ya da dene- sanki gerçeği anlatmada daha başarılı. lit etme isteği vardı orada. Objelerle
yimin ortaklığı eşlik ediyor bu seslere. Yine edebiyata, tanıklık ve hayal gücü çıkardığımız sesleri taklit ediyorduk;
Buğulu cama parmağını bastırıp aşağı ilişkisine dönüyoruz böylece. birbirimizi de sözsüz bir şekilde doğ-
doğru çekerken çıkan ses gibi. Bir sesi ru tınıyı bulmak için yönlendiriyor-
deneyimlemek söz konusu. Gıcırtı N.A.: Pasaj’daki “Hassas Sesler duk. Beden dili devreye giriyordu.
deyince karşılamıyor. Sözlükteki has- Sözlüğü” serginizde yola çıktığınız Bilmediğimiz bir dilde konuşmak gi-
sas sesler böyle bir yerden çıktı. halat sesinden bahseder misiniz? biydi. Hem malzemeyle, hem birbi-
E.Ö.: Sesin izinin peşindeyiz. Ve E.K.: Pasaj’ın Karaköy’de olması rimizle. Eşyanın çıkardığı sesi vokal
uçuyor. Sesleri dinleyip, duyup, vo- bizi yönlendirdi; Karaköy’ü ses üze- olarak taklit etmek aslında imkânsız.
kal olarak tekrar etmeye çalıştığımız rinden deneyimlediğimiz çalışmalar Bu performansı KASA Galeri’de, sergi
Beyhude Çaba adlı videomuzda da o yapmaya başladık. Lodosta yaylı çal- açılmadan önce gerçekleştirdik. Bey-
var; hafızada yer alan seslerin tarifin- gılar gibi sesler çıkaran eski iskelenin hude Çaba’yı göstermek konusunda
de de o var. Hassas Sesler Sözlüğü’nde hafızamızdaki izi yönlendirici oldu. ben tereddütteydim ama o noktada
gündelik yaşamda anların deneyimle- TMMOB’un zamanında yapmış ol- Elif’e inandım sanırım.
rine dönüp hatırladığımız sesleri not duğu açıklamalar iskelenin özelleş-
ettik. Bir ses listesi gibi. Sonrasında tirme sonrası ihmaller sonucu bat- N.A.: İyi ki sergiye dahil etmiş-
günlerce onları doğru kelimelerle tarif tığı yönündeydi. İskeleyi ana karaya siniz, sergide bulunması önemliydi.
etmeye çalıştık. bağlayan demir zincirlerin çıkardığı Videoyu izlerken, görsel bir şeyi alım-
sesler iskelenin batışını da hatırlatı- lamama rağmen, sese odaklandığımı
N.A.: Videodaki seslerin tarifini yordu. İçinde bulunduğumuz döne- anımsıyorum. Videoda bedenleriniz
ve kaydını aynı zamanda jestlerin ta- min ruh haline denk düşen bu sese var ama ön planda ve önemli değiller, rum. Biraz daha dinlemek istediğim yani dokunarak duyduğumda. Kasa Evrim Kavcar, Geçiş Nesnesi, 2019,
çelik para kasası içine yerleştirilmiş heykel,
rifi ve kaydı olarak da düşündüm. Ses- yöneldik. odak noktası ses. Bu yanıyla da baş- anlar oldu. Galeri’nin ilk odasında, sürecimizin pişmemiş toprak, metal çubuk, mıknatıs,
E.Ö.: Sese odaklanmıştık. Beden- başlangıcındaki ve sonundaki iki iş 4 x 6 x 6 cm
leri yazıyla tarif etmenizin nedeni de E.Ö.: Aslında ilk odaklandığımız ka soruları ve düşünceleri akla getiri- Fotoğraf: Cevahir Akbaş
bu sanırım. ve kaydettiğimiz sesler, şehir hatları yor: Sanat nerdeyse 20. yüzyıla kadar lerimiz dediğin gibi ön planda değil- birlikte yer alıyordu. Sözlü tarifler ta-
E.K.: Listelediğimiz sesleri dijital vapurlarındaki halatların sesleriydi. görme duyusunun ve görselliğin ön di. Biz şimdi videodaki performatif mamen okumaya dayalıydı; perfor-
olarak kaydedip bu kayıtları paylaş- Vapuru iskeleye bağlarken kullanı- planda olduğu, başka duyuların ar- süreci davetlerle devam ettirmek, o mans videosu ise daha çocuksu ve dil
mak yerine yazılı tariflerini kullanma- lan yeşil halatların çıkardığı gıcırtılar. ka planda kaldığı bir alan oldu. Sese (beyhude) çabayı kolektifleştirmek öncesiyle bağlantılıydı.
yı tercih ettik. Nereden geldiğini gör- Koskoca gemiyi sadece iki halat bağlı- odaklanan ilk sanatçılardan biri olarak niyetindeyiz. Dile dökülemeyenin ça-
mediğimiz bir sesi anlamlandırmak yor. Ve bir arada tutarkenki o zorlan- Luigi Russolo’nun gürültü resitalle- basını başka katılımcılarla birlikte eg- N.A.: Serginizde ses ve duyma dı-
zor. Sesi duyuyorsun; eğer kaynağını mayı fark ettiren bir ses bu. rini düşünüyorum. Bir anlamda me- zersiz etmek gibi bir düşüncemiz var. şında, dokunma duyusu da vardı. Oto-
görmüyorsan tam olarak neye ait ol- E.K.: Vapuru iskeleye bağlayan rakımı da tetikledi, acaba ben yapsam E.K.: Beyhude Çaba’da dinledi- mat kolun kadife üzerinde gidip geldi-
duğunu bilmiyorsun. Kaynağını gö- halatların geriliminden çıkan türlü ne kadarını yapabilirim sorusunu sor- ğim sesi taklit etmekte daha çok zor- ği ortak işiniz gibi. Kadife dokunması
remediğimiz ses, her zaman yoruma sesler, ilişki ya da bağ kurma halle- dum kendime. landım. Elimde tuttuğum nesneyle en zevkli kumaşlardan biri, dokununca
açık. Yapmaya çalıştığımız hafızadan rimize de denk düşüyor. Pasaj’da ise E.K.: Bunları yapmak çok öğreti- özdeşleştiğimde onun çıkardığı sesi verdiği his de ilginç. İz bırakması da.
o sesi çağırmak ve tanımlamak. Ortak Karaköy İskelesi’ni karaya bağlayan ciydi. Duyduklarımı çok iyi hatırlıyo- daha iyi taklit edebildiğimi fark ettim; Kadifeyi seçmenizin sebepleri neydi?
70 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SESLİ İŞLER SANAT DÜNYAMIZ 176 71

E.Ö.: Bir süredir kâğıt ya da tuval


yerine kadife üzerine toprakla resim
yapıyordum. Sergimizde de kadife-
yi kullanma biçimimiz toprağa deği-
şimiz gibi; dokunsallıkla ilgili. Do-
kunsallık ve ses ilişkisinin peşinden
gidiyorduk sergide. Kasa Galeri’den
önce atölyede yaptığımız denemeler-
de kadifeyi kullanacağımızdan emin
olduktan sonra İMÇ’ye (İstanbul Ma-
nifaturacılar Çarşısı) gittik.
E.K.: Kadife kumaşın ortak hafıza-
da bir yeri var, küçükken gidilen mi-
safirlikler mesela. Ekonomik durumu
daha iyi olan evlerde kadife koltuklar
olurdu; kadifeye dokunduğunda çı-
kan izlerle oynardık. Bu dokunuşun
bir sesi de var. Kadifenin rengi ko-
nusundaysa sergi mekânının eski bir
kasa dairesi oluşu, altın varaklı beze-
meleri bizi yönlendirdi.
Elif Öner & Evrim Kavcar, Tekrar Tekrar, 2019,
kinetik heykel, kadife kumaş, DC motor, 160 x 270 cm E.Ö.: Kasa Galeri, banka olarak ya-
Fotoğraflar: Kayhan Kaygusuz
pılmış bir yer.

N.A.: Bir yandan altın rengi, altın E.K.: Animasyonu, çamurdan bir araya geldiğinde güzel bir diyalog Elif Öner & Evrim Kavcar,
Hassas Sesler Sözlüğü, 2019 video,
varak Hıristiyan ikonografisi temelli modle ettiğim heykelciğin dokusunu oluşturduysa, bu izleyiciye geçtiyse 5’19’’ 1280 x 720, H.264
dişçi aletleriyle kazıya kazıya; yani ne mutlu. Bu hissin sebebi Kasa’nın Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz
resim tarihinde kutsal bir renk.
E.Ö.: Evet, dinle de ilişkileniyor, dokusunu değiştire değiştire oluştur- mekânını atölye olarak kullanmamız
gösterişle de, parayla da... dum. Heykelciğin formunun 14 defa bence.
E.K.: Şıklık, renk, doku önemliy- minik dokunuşlarla değiştirilmesi ve E.Ö.: Bütün işler Kasa’nın
di. İzi görünür kılması önemliydi. Ses fotoğraflanması, animasyonun bir sa- mekânında ve birlikte çalışırken or-
de bir iz çünkü. Dokunmanın bırak- niyesini oluşturuyor. Yani on dört taya çıktı. Bu süreçte Derya Yücel’in
tığı izle sesin bıraktığı iz arasında bir kare bir saniyeyi oluşturuyor. Elif de desteği çok değerliydi.
ilişki var. işini dokuyu değiştirerek yaptı. İşin
anlam boyutu dışında, jest olarak bir N.A.: Sergiye paralel gerçekleş-
N.A.: Elif senin kadife kumaşın örtüşme de var. tirdiğiniz konuşmalardan bahseder
üstüne iğnenin ucuyla tersine hare- misiniz?
ketlerle oluşturduğun desen çok et- N.A.: Sergideki çalışmalarda, ko- E.Ö.: Sesi dinlediğimiz, birbirimi-
kileyiciydi. lektif üretimde çok sevdiğim iç içe zi dinlediğimiz, başka insanların da
E.Ö.: Toprak rengi bir kadifeyi geçme durumu söz konusuydu; iş- birbirini dinlemesine alan açtığımız
seçtim o iş için. Tekniğin bu derece lerin bir kısmı da ortak üretilmişti konuşmalardı. Farklı disiplinlerin bir
emek ve zaman gerektirdiğini öngö- zaten. Aklıma Hans Arp ve Sophie araya gelmesini istedik. Çağdaş sana-
rememiştim. Tahminimden çok daha Taeuber geldi, birlikte üretip kimin tın içine kapanmaya meyilli halinin
uzun bir süre aldı. Doğaçlama bir de- neyi yaptığını çok da önemsemeyen dışına çıkma arzusundaydık.
sendi. Ve deseni oluşturduktan sonra bir ikili; bu tavır sanatçı olmaya, sa- E.K.: Merak duygusu önemliy-
kumaşa değmemek gerekiyordu; do- natçının kimliğine, sanatçı imgesine di, konuşmalar ve konuşma sonrası
kunduğun anda desen siliniyordu. dair bir şey söylüyor aslında. Buna sohbetler yeni bir aradalıklara, yeni
dair ne söylemek istersiniz? diyaloglara ve gerçekten disiplinlera-
N.A.: Evrim senin Çatalhöyük’ün E.K.: Evet, ayrı ayrı Elif ve Ev- rası olan sorulara, paslaşmalara vesile
Oturan Kadını’nı hareketlendirdiğin rim olarak yaptığımız işler var, bir oldu.
İç Ses isimli videon nasıl gerçekleşti? de birlikte ürettiklerimiz var. Hepsi
72 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SA N AT K Ü T Ü P H A N E L E R İ SANAT DÜNYAMIZ 176 73

MİAM Dr. Erol Üçer bulabildikleri sosyal bir merkez. Bu


çalışmalardan çıkan ürünlerin kütüp-
hanemizde yer bulması da yine bizim
karşılamak amacıyla düzenlenmekte.
Kütüphanemiz İstanbul Teknik Üni-
versitesi Maçka Kampüsü’nde Yaban-

Müzik Kütüphanesi
için özel durum oluşturmakta. cı Diller Binası olarak bilinen yapının
en üst katında hizmet vermekte, şe-
Y.M.: MİAM’ın içindeki oluşum- hir merkezine yakınlığı açısından da
lardan biri olan kütüphanenizin ku- konuyla ilgili araştırmacılara erişim
rulma serüveni nasıl gerçekleşti, bu kolaylığı sağlamakta. Kitap, nota ve
süreçte vurgulamak istediğiniz nok- basılı dergilerin bulunduğu giriş katı
talar neler? ve CD, DVD ve diğer kitap dışı mater-
Ö.G.: MİAM Dr. Erol Üçer Mü- yallerimizin bulunduğu asma kattan
SANAT KÜTÜPHANELERİ’NDE SES KONULU DOSYAMIZ KAPSAMINDA İSTANBUL zik Kütüphanesi, 2000 yılının Mayıs oluşan kütüphanemizde öğrencile-
TEKNİK ÜNİVERSİTESİ MAÇKA KAMPÜSÜ’NDE BULUNAN MİAM KÜTÜPHANESİ’NİN ayında kurulmuş. Kütüphane kolek- rin ve araştırmacıların kullanımına
SORUMLUSU ÖZLEM GÜRKAN’LA GÖRÜŞTÜK. siyonu müzikle ilgili çok çeşitli ki- açık altı adet masaüstü bilgisayar ve
taplar, notalar, işitsel-görsel içerikten sekiz adet müzik dinleme sistemiy-
(CD, DVD vs) oluşmakta ve koleksi- le hizmet vermekteyiz. Kurulduğu
yon gün geçtikçe yeni materyallerin yıldan bugüne kütüphaneye yapılan
eklenmesiyle genişlemekte. Kütüp- çeşitli bireysel ve kurumsal bağışlar
YÜCEL MANYAS - Yücel Manyas: İTÜ Dr. Erol Üçer önemli yaratımlar ortaya koymuş, hane kataloğunun çeşitliliği lisansüs- sayesinde kütüphane koleksiyonunda
ÖZLEM GÜRKAN Müzik İleri Araştırmalar Merkezi tartışma ve heyecan yaratmış çoğu tü öğrencilerimizin ve merkezimizin önemli ölçüde zenginleşme ve çeşit-
(MİAM) hakkında bizleri kısaca bilgi- müzik insanı mevcut olanın, kendi- çeşitli alanlarında çalışmalar yapan lilik sağlanmış durumda. Özellikle
Görseller: MİAM’ın izniyle.
lendirebilir misiniz? sinden önce gelenin bilincinde. Mİ- araştırmacıların bilimsel ihtiyaçlarını Borusan Müzik Kütüphanesi’nin ka-
Özlem Gürkan: Müzik İleri Araş- AM bu yaratıcı potansiyelin ortaya
tırmalar Merkezi, kendisi de İstanbul çıkabilmesi için gerekli farkındalığın
Teknik Üniversitesi’nin eski bir me- oluşturulduğu ve müzik donanımı-
zunu olan Dr. Erol Üçer tarafından nın sağlandığı özgür ve paylaşımcı bir
kurucu ve destekçiliği üstlenilerek müzik okulu.
1999 yılında kurulmuş. Bu merkez, Merkezimiz müzik alanında
araştırmacı müzik uzmanları yetiş- yüksek lisans ve doktora düzeyin-
tirmek, müzikal araştırmalar yapmak de eğitim veren bir kurum. MİAM’da
ve sonuçlarını yaymak amacıyla çalış- verilmekte olan eğitim kapsamında
malar yürütmekte. Modern lisansüstü Müzikoloji, Müzik Teorisi, Etno-
müzik eğitimini sağlamak hedefiy- müzikoloji, İcra, Kompozisyon, Ses
le gelecek nesillere müzikal mirasın Mühendisliği ve Tasarımı, Sonik Sa-
aktarımını teşvik etmekte, yurtiçi ve natlar, Müzik Yöneticiliği ve İşlet-
yurtdışındaki üniversitelerle koordi- meciliği uzmanlık alanlarına yönelik
nasyon halinde benzer programları eğitimler yer almakta.
başlatmakta ve öğrenci değişim prog- Eğitim dili İngilizce olan MİAM’ın
ramları uygulamakta. akademisyen kadrosu Türk ve yaban-
MİAM yaratıcı müzik insanları ye- cı öğretim üyelerinden oluşmakta.
tiştirmeyi amaçlayan çalışmalarıyla MİAM’ın ulusal ve uluslararası birçok
dikkat çekmekte ve farklılığını ortaya kurumla bağlantısı mevcut. Bu çok-
koymakta. Yaratıcılık; farklılaşmak, kültürlü ortamda yetişen öğrenciler
yenilik ve özgün yaratımlar ortaya yurtiçinde olduğu kadar yurtdışın-
koymakla mümkün. Bu süreçte kişi- da da araştırma faaliyetlerine kolayca
nin heyecan duyulan yaratımlar or- devam edebilmekteler. MİAM aynı
taya koyabilmesi özgür ve cesur bir zamanda yerli ve yabancı müzisyen,
düşünce yapısına sahip olabilmesi ile akademisyen ve araştırmacıların hem
birlikte öncüllerinden ne derece fark- Türk müziğini hem de dünya mü-
lı olabildiğinin bilincinde olmasını ziğini ayrı ayrı, eşzamanlı ve de bü-
da gerektiriyor. Müzik dünyasında tünleşik olarak deneyimleme fırsatı
74 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SA N AT K Ü T Ü P H A N E L E R İ SANAT DÜNYAMIZ 176 75

panması sonrasında bu koleksiyonun mümkün olmayan bütün bu çalışma- alanda gelişme göstermektedir. Ko- kaybını en az düzeyde tutarak ulaş-
da MİAM Müzik Kütüphanesi’ne ak- ların içeriklerinin bulunduğu çeşitli leksiyon çeşitliliğimiz kitap, dergi, malarını sağlamak öncelikli amacı-
tarımıyla birlikte kütüphane kolek- kayıtları, notaları ve yayınları bulma- ansiklopedi, nota vb. basılı yayınlar mız. Okulumuzda eğitim alan öğren-
siyonumuz daha da zenginleşmiş ve ları mümkün. Osmanlı dönemine ait dışında müzik kayıtlarında taşıyıcı- ci arkadaşlarımıza yapacağımız bilgi
büyümüş olarak müzik araştırmacıla- notalarımız ve ünlü bestekâr Cemal lığı üstlenen CD, DVD, kaset, VHS desteği konusunda eldeki imkânlar
rına hizmet sunmakta. Reşit Rey’in hayatta olduğu döne- video kasetler, plaklar gibi kitap dışı doğrultusunda her türlü faydayı sağ-
me ait bizzat kendi kütüphanesinde, çeşitli malzemeden oluşmaktadır. lamayı hedefleyerek hizmet vermek-
Y.M.: Kütüphane koleksiyonu- kendi kullanımında olan bir miktar Tüm bu basılı ve kitap dışı mater- teyiz. Bunun yanı sıra kütüphanelerin
nuzu geliştirme politikanız var mı? notayı koleksiyonumuzda bulundur- yaller toplamı 41 bin kayıtlık bir bilgiye erişim mekânları olma özellik-
Yayın seçimini hangi kriterlere göre maktan da memnuniyet duyuyoruz. derme olarak karşımıza çıkmakta- leriyle birlikte, sosyalleşme ve kültü-
gerçekleştiriyorsunuz? Çağdaş bestecilerimizden bazılarına dır. rel paylaşım ortamları olmalarını da
Ö.G.: İTÜ Dr. Erol Üçer Mü- ait notalarımız da konunun ilgilileri Y.M.: Kütüphanenizde kullanıcı amaçlayarak, kütüphanemizde ger-
zik Kütüphanesi İstanbul Teknik için kütüphanemizde hazır bulun- memnuniyetini artırıcı uygulamaları- çekleştirdiğimiz panel ve konserlerle
Üniversitesi’ne bağlı bir oluşum ve makta. nız var mı? Varsa bu uygulamalardan kullanıcılarımıza keyifli zamanlar ya-
yayın bütçesi de yine üst kurumumuz bahsedebilir misiniz? şatmaya çalışıyoruz.
olan üniversitemiz tarafından karşı- Y.M.: Borusan Müzik Kütüphane- Ö.G.: Kütüphanemizden fayda-
lanmakta. Kütüphane koleksiyonu- si ’nin arşivini de bünyenizde bulun- lanmaya gelen tüm araştırmacılara Y.M.: MİAM Kütüphanesi elekt-
muzu geliştirmede dikkat ettiğimiz durmaktasınız. Bu süreç nasıl gerçek- yaptıkları araştırmalarda kaynak sağ- ronik kaynaklardan nasıl etkilendi,
husus; öğretim görevlilerimiz ve öğ- leşti, kütüphane açısından kazanımla- lama, nitelikli bilgiye, zaman ve emek avantaj ve dezavantajları neler oldu?
rencilerimizin araştırmalarına kaynak rı neler oldu?
teşkil edecek ve onları bu konularda Ö.G.: 2014 yılında Borusan Mü-
destekleyecek yayınlara öncelik ver- zik Kütüphanesi kapanma kararı alı-
mek oluyor. Bu doğrultuda öğretim yor, bu kapanmanın ardından Boru-
görevlilerimiz ve öğrencilerimizden san Müzik Kütüphanesi’ne ait yayın-
gelen talepler doğrultusunda yayın ların MİAM’a bağışlanmasına karar
alımlarımızı gerçekleştirme yoluna veriliyor. Kütüphanemiz açısından
gidiyoruz. Zaman zaman kütüpha- bu birleşme büyük kazanımlar sağla-
nemizin içeriğine uygun olarak kabul mıştır. Yayın sayımız ikiye katlanır-
ettiğimiz bağışlar da koleksiyonumu- ken, nitelik ve içerik olarak da büyük
zun gelişmesinde hatırı sayılır fayda gelişme göstermiş bulunmaktayız.
sağlamakta. Bu vesileyle bizlere bağış- Diğer yandan değerli ve tanınmış
ta bulunmuş olan tüm bağışçılarımıza bir kütüphane olan Borusan Müzik
bir kez daha buradan teşekkürü bir Kütüphanesi’nin materyallerinin kul-
borç bilirim. lanıcıları tarafından yine erişilebilir
olması sağlanmış, bu değerli biriki-
Y.M.: Kütüphanenizde vurgula- min kullanıcılarına bir başka çatı al-
mak istediğiniz araştırmacılar tarafın- tında da olsa hizmet vermeye devam
dan rağbet gören eser ya da eserleriniz etmesi mümkün kılınmış oluyor. Bo-
hangileri? rusan Kütüphanesi’nden gelen tüm
Ö.G.: MİAM’da müziğin her ala- kayıtların İTÜ Kütüphaneleri katalog
nında üretim mevcut, yeni bir beste, sistemine girişlerinin yapılmasıyla
icra tarzı, kayıt tekniği, ses tasarımı, birlikte dünya üniversite kütüphane-
miks, alan çalışması, analiz, araştırma, lerinin bağlı olduğu sistem dahilinde
tez, teori, enstrüman vb. MİAM’da tüm bu yayınların görünürlüğü sağ-
değişik uzmanlık alanlarında eğitim lanıyor.
gören öğrenciler kendi alanlarındaki
çalışmalar dışında diğer alanlarla da Y.M.: Sayılarla MİAM Kütüpha-
disiplinlerarası çalışmalar içinde bu- nes i’nden bahsedecek olursak neler
lunabilecekleri bir ortama sahipler. söylemek istersiniz?
MİAM Müzik Kütüphanesi’nde baş- Ö.G.: Koleksiyonumuz müzik
ka herhangi bir yerde bulunması pek konusu çerçevesinde oluşmuş ve bu
76 SANAT DÜNYAMIZ 176 SESLİ İŞLER SA N AT K Ü T Ü P H A N E L E R İ SANAT DÜNYAMIZ 176 77

yınları elinde bulundurma hakkına kitle tarafından kullanılmakta. Ben


sahip. Dışarıdan gelen İTÜ mensubu kendi adıma şunu ifade etmek iste-
olmayan araştırmacılarımız ise kü- rim; bir arada olmaktan büyük mut-
tüphane dahilinde ihtiyaç duydukları luluk duyduğum, aramızda zaman
yayınlardan faydalanma hakkına sa- içinde güzel tanışıklıklar ve dostluk-
hip bulunmaktalar, bununla birlikte ların oluştuğu güzel bir toplulukla
dışarı yayın çıkartma hakları bulun- çalışmanın keyfini yaşamaktayım.
mamakta.

Y.M.: Kütüphane kullanıcı pro-


filinizin çoğunluğunu kimler oluş-
turuyor? Bu profili değerlendirecek
olursanız neler söylersiniz?
Ö.G.: MİAM Müzik Kütüphane-
si ’nin doğal kullanıcılarını öncelikle
MİAM öğrencileri ve tüm İTÜ öğren-
cileri oluşturmaktadır. Bunun dışında
MİAM Kütüphanesi daha çok müzik
konusuyla ilgili araştırma yapmayı
amaçlayan, yeni yetişmekte olan genç
müzisyenler, müzik camiasına emeği
geçmiş ve kütüphanemizden çeşitli
vesilelerle haberdar olmuş belli bir

Araştırmacılardan, kullanıcılardan dan işlerine yarayan makalelerin tam


dönüşler nasıldı? metinlerine erişme imkânına ulaşa-
Ö.G.: MİAM Kütüphanesi, İstan- bilmektedirler. Uluslararası camiada
bul Teknik Üniversitesi Kütüphane yapılan çalışmaları yakından ve hızla
sistemine bağlı olarak üniversitenin takip edebilme olanakları olmakta,
abone olduğu tüm elektronik kaynak bu sağlanan kolaylıklar ve faydalar da
aboneliklerine ulaşabilme imkânını beraberinde olumlu dönüşleri bizlere
kullanmaktadır. Sahip olduğumuz yansıtmaktadır.
elektronik kaynak abonelikleri saye-
sinde güncel bilimsel bilgiye hızlı ula- Y.M.: Araştırmacılar MİAM Dr.
şabilmemiz mümkün olmaktadır. Erol Üçer Müzik Kütüphanesi’nden
Elektronik kaynaklar, her kütüp- nasıl yararlanabilirler?
hanede olduğu gibi bizim kullanıcıla- Ö.G.: MİAM Müzik Kütüphanesi
rımıza da yapmakta oldukları araştır- İstanbul Teknik Üniversitesi’ne bağlı
malarda ve bilgi taramalarında zaman olması sebebiyle, İTÜ Kütüphanele-
ve emek konusunda büyük kaza- rinde geçerli olan bütün yararlanma
nımlar sağlamaktadır. Araştırmacılar kuralları kütüphanemizde de aynen
tek bir taramada binlerce elektronik uygulanmakta. İTÜ öğrencisi ve men-
dergi ve kitaptan sadece konularıyla subu olup (akademik, idari) kütüp-
ilgili olan alanları süzerek bir iki da- hanede kaydı bulunan herkes ödünç
kika içinde binlerce kaynak arasın- yayın alma ve kurallar gereği bu ya-
78 SANAT DÜNYAMIZ 176 SA N AT İ N İ S İ YAT İ F L E R İ S ÖY L E Ş İ L E R İ I I S A N AT İ N İ S İ YAT İ F L E R İ S ÖY L E Ş İ L E R İ I I SANAT DÜNYAMIZ 176 79

Her Seferinde Farklı Mekân, leri ve oluşumlarına bakarak İzmir’de


güncel sanatın geçirdiği değişim in-
celendikten sonra ortaya çıktı. Bu sü-

Farklı Deneyim
reçte İzmir’de 1986-1995 arasında
düzenlenen açılım yaratan sergiler,
ardından gelen sessiz dönem, 2000’li
yıllarda ortaya çıkan fakat varlıkları-
nı sürdüremeyen sanatçı oluşumları
ve bunları etkileyen faktörler değer-
lendirildi. Böylelikle İzmir’e güncel
sanat alanında canlılık kazandıracak,
SANAT İNİSİYATİFLERİ SÖYLEŞİLERİ’NDE BU SAYIDA MEKÂNSIZ KALAN hem uluslararası bağlamı olacak hem
GÜNDEMİMİZE PARALEL, MEKÂNI OLMAYAN BİR SANAT İNİSİYATİFİ, İZMİR de sürdürülebilir olabilecek bir proje
MERKEZLİ GÖÇEBE OLUŞUM ‘MONİTOR’ VE KURUCUSU NURSAÇ SARGON VAR. düşüncesi bu inisiyatifi doğurdu. Vi-
deo, güçlü bir görsel dile sahip olması
ve izleyiciyle kurduğu diyaloğun ya-
nı sıra lojistik bağlamında erişiminin
maliyetsiz olması sebebiyle odaklan-
RANA KELLECİ- Geçtiğimiz sayıda İzmir’den Hayy li dönemler haricinde İzmir dışarıya dığımız üretim alanı olarak belirlendi.
NURSAÇ SARGON Açık Alan ile başlattığımız ‘Sanat İni- bağımlı olmaya alışmış bir kent. Son Video mecrası aynı zamanda çeşit-
siyatifleri Söyleşileri’ serisinde ikinci yıllarda görülen tersine göçle birlik- li mekânlara adapte edilebildiği için
Görseller: Monitor’un izniyle. konuğumuz yine İzmir merkezli fa- te kentte sanatsal faaliyet talebinin kentte farklı mekânlarla kurduğumuz
kat göçebe bir oluşum olan Monitor. arttığını gözlemek mümkün. Çoğu iş birliklerine imkân tanıyor.
Güncel sanat odaklı video ve film gös- sanatçı, izleyici ve öğrencinin hareket
terimlerinden yapan Monitor proje- halinin kısıtlı olduğu düşünüldüğün- R.K.: Sanat İnisiyatifleri Serisi’nin
lerini farklı mekân ve oluşumlarla iş- de, bulundukları şehirde güncel sanatı ilkini geçtiğimiz sayıda Hayy Açık
birlikleri aracılığıyla gerçekleştiriyor. takip etmeleri oldukça zor. Herkesin Alan ile başlatmıştık. Hayy’ın ilk
Oluşumun kurucu direktörü Nursaç eşit koşullarda ulaşabileceği kültürel sergisi “Aynada Görülen Nesneler,
Sargon ile Monitor vizyonunu, İz- bir proje olan Monitor, toplumsal ve Göründüğünden Daha Yakındır” da
mir’deki güncel sanat ve kent ilişki- küresel meselelere odaklanmayı ve Monitor küratörlüğünde gerçekleş-
sini, oluşumun sürdürülebilirliği ve eleştirel düşünceyi geliştirerek talep- mişti. Bu işbirliğinden biraz bahseder
gerçekleştirdikleri projeleri konuştuk. lerin niteliğini arttırmayı, yeni bakış misin?
açılarının gelişmesine katkı sağlamayı N.S.: Bu sergi görünürlük çağın-
Rana Kelleci: Monitor kelimesi hedefliyor. Bunu yaparken ele aldığı da ortadan kaybolan insanlarla ilgi-
hem odaklandığınız video sanatını iz- küresel konuları, yerelde kurguladığı li sessizliğe, şiddetin, mağdurların,
lediğimiz ekranı hem de İngilizce’de- mekânlar üzerinden izleyiciyle buluş- azınlıkların medyadaki temsiline,
ki to monitor-izlemek, gözlemek fii- turuyor. ardışık sunulan içeriğin anlamını
lini akla getiriyor. 2018’in Nisan Ma- yitirip kitlenin duygu ve tepkisinin
yıs aylarında gerçekleşen ve mülteci- R.K.: Güncel olanla ilişkimizi mo- yönetilmesine tepki olarak kurgu-
liği irdeleyen ilk serginizden bu yana, nitörler, ekranlar üzerinden kuruyo- lanmıştı. Sergide Hayy Açık Alan
güncel jeopolitiğe dair etkin ifadeler ruz, medya güncelliği anlamlandırdı- ve Loading’in önerdikleri sanatçılar R.K.: Şimdiye kadarki projeleriniz Nursaç Sargon,
fotoğraf: Y. Emre Çetin
üreten sergi ve etkinlikler düzenledi- ğımız görsel kültürü yoğun bir şekilde Barış Eviz ve Adem Bulut, Monitor arasından özellikle anmak istediklerin
niz. Bu oluşumu kurarken aklınızdaki etkiliyor ve inşa ediyor. İnisiyatifin küratörlüğünde Hito Steyerl ile bir var mı?
amaçlar doğrultusunda güncel olanla özellikle video sanatına odaklanma- araya getirilmişti. Bir arada üretme N.S.: Ali Kazma ve Slovenyalı sa-
bağınızı nasıl açıklarsın? sının bu durumla bir bağlantısı var mı ve birbirine destek olma pratiği İzmir natçı ikilisi Platearesidue’nun çalış-
Nursaç Sargon: Monitor, düzen- merak ediyorum. Neden diğer mecra- kültür sanat alanındaki dinamikler malarının bir araya getirildiği “Bağışla
lediği sergi ve sergilerdeki kavramla- lar değil de özellikle video? sonucu gelişen bir yapı. Bu birlik- Beni, Daha Yüksek Sesle Konuşa-
dan yola çıkarak belirlediği başlıklar N.S.: Monitor, 1980’lerin orta- teliğin getirdiği alternatif arayışlar mam” sergisi iklim krizini konu edi-
altında yapılan konuşmalarla farklı sından günümüze İzmir’de kültür kentte bu alanda bulunmayan müze niyordu. Ali Kazma’nın 2013 yılında
disiplinlerden aktörleri bir araya ge- ortamı, kültür politikası ve kentte ve galeri gibi kurumların yerini dol- ilk kez 55. Venedik Bienali Türkiye
tiriyor. Kültür sanat yaşamında belir- gerçekleştirilen güncel sanat etkinlik- duruyor. Pavyonu’nda gösterilen video seri-
80 SANAT DÜNYAMIZ 176 S A N AT İ N İ S İ YAT İ F L E R İ S ÖY L E Ş İ L E R İ I I S A N AT İ N İ S İ YAT İ F L E R İ S ÖY L E Ş İ L E R İ I I SANAT DÜNYAMIZ 176 81

isimli bir diğer sergide, Gülsün Kara- olarak görülebilir. Göçebeliği yerleşik
mustafa ve Chto Delat’nın çalışmala- sistemleri olan, rasyonalist örgütlen-
rını göstermiştik. İzmir Fuarı döne- melere sahip modern kurumlara kar-
minde, 1938’de inşa edilip günümü- şı bir alternatif olarak görmek ya da
ze kadar ayakta kalan ve kentin hafıza sembolik olarak hareketin bereketi ile
merkezi olarak da tanımlayabileceği- ilişkilendirmek mümkün. Sen bu gö-
miz Kültürpark’ta bulunan Pakistan çebeliği, fiziksel bir mekânı olmama
Pavyonu’nu mekân olarak kullanmış- durumunu nasıl değerlendiriyorsun?
tık. Büyük İzmir Yangını’ndan önce N.S.: Göçebe yapıyı sürdürülebi-
Ermeni Mahallesi olan Kültürpark’ın lirlik açısından avantaj sağlayacağını
bulunduğu alan, seneler içinde kat- düşünerek tasarladık. Bu yapı sergi-
man katman kentsel hafızanın işlen- nin odaklanacağı konuya göre mekân
diği bir alana dönüşmüştü. Son ola- seçebilme özgürlüğünü de yanında
rak ise yapılması planlanan kentsel getirdi. İzmir’de, kentin farklı bölge-
dönüşüm projeleriyle var olan bellek lerinde farklı amaçlarla kullanılan veya
yerinden edilmek üzereydi. “Burada kullanımdan düşmüş birçok yer sergi
Hiçbir Şey Olmadı”, iktidarın, top- alanına dönüştü. Monitor sergilerinin
luma hükmetme aracı olarak kullan- ardından daha önce bu amaçla kulla-
dığı mekânda yaptığı dönüşümlerle nılmamış yerler başkaları tarafından
şekillendirdiği kentsel hafıza üze- da kullanılmaya başlandı ve İzmir yeni
rinden, hatırladıklarımız ve henüz sergi mekânları kazanmış oldu. Göçe-
duymadıklarımız arasındaki mesafeyi be yapı, izleyici geliştirme konusunda
kat etmemiz için çağrıda bulunan bir da katkı sağladı. 2018’den bugüne, 10
sergiydi. farklı mekânda, 15 ülkeden 30 sanatçı
ve sanatçı grubunu bir araya getirdiği-
R.K.: Monitor fiziksel bir mekâna miz 13 sergi gerçekleştirdik. Bazıları Basir Mahmood,
All Voices are Mine, video, 20’13’’, 2018,
bağlı olmayışıyla göçebe bir oluşum merkezde bazıları merkez dışında bu- “Benden Sonra Tekrar Et” sergisinden

Aslı Çavuşoğlu, Üç Perdelik Cinayet, si Rezistans’a 2015’te eklediği Kasa Angelopoulos’un arşivi yok olmuştu.
Sesli HD film – 3 Bölüm, 1. Bölüm: 8’15’’,
2. Bölüm: 7’47’’, 3. Bölüm: 6’30’’, 2012, adlı çalışması, olası bir nükleer saldı- Alma Mater’de de içinde yeryüzü-
“Karanlığı Taramak” sergisinden rı, deprem ve küresel ısınma sonu- nün hikayesinin gizli olduğu buzul-
cu suların yükselmesi durumunda, ların erimesiyle dünya için benzer bir
bitki genetik çeşitliliğini bir sonraki şey yaşanıyordu. Bu sergiyi, sergiden
nesle aktarmak üzere tüm felaketlere yaklaşık bir yıl sonra yıkılan Austro-
dirençli şekilde tasarlanan Svalbard Turk Tütün Deposu’nda yapmıştık.
Adası’ndaki küresel tohum deposu- O dönem, kent merkezinde bulunan
nu izledik. Çalışmalarının temelini bu binanın yıkılıp yerine gökdelen
insanlığın tamahkâr ve ihmalkâr dav- inşa edileceği söylentileri vardı. Bu-
ranışları sonucu dengesi bozulan do- rayı sergi mekânı olarak seçmemizin
ğaya yönelik pasifliğe karşı mücade- sebebi de buydu. 250 metre yüksek-
lenin oluşturduğu Platearesidue’nun, liğinin olacağı söylenen ve mimarlar
Alma Mater başlıklı video çalışması tarafından kent suçu olarak tanımla-
ise Slovenya’da varlığını sürdüren nan gökdelen projesi, Mimarlar Odası
birkaç buz mağarasından birinde ge- İzmir Şubesi ve Şehir Plancıları Odası
çiyordu. Çalışmanın odak noktasını, İzmir Şubesi’nin açtığı dava sonucun-
küresel ısınma sonucu hızla erimek- da iptal edildi.
te olan buz katmanı oluşturuyordu. Kentsel mekânın dönüşümü üze-
Serginin yapılacağı dönem, Atina’nın rinden toplumun hafızasını sorgu-
Mati kasabasında çıkan yangında ladığı “Burada Hiçbir Şey Olmadı”
82 SANAT DÜNYAMIZ 176 S A N AT İ N İ S İ YAT İ F L E R İ S ÖY L E Ş İ L E R İ I I S A N AT İ N İ S İ YAT İ F L E R İ S ÖY L E Ş İ L E R İ I I SANAT DÜNYAMIZ 176 83

Sağ üst: lunan bu mekânlarda izleyiciyle bu- ve konuşmacıların konaklaması için


Ali Kazma,
Rezistans Serisi / Kasa, luştuk. Kullandığımız mekânlar için- sponsorluk aldı. İnisiyatifin göçebe
tek kanallı video, 3’18’’, 2015
de belediye binası, oto tamir atölyesi, yapısı ve odaklandığı mecra da sür-
depo, matbaa, sanatçı atölyesi, ortak dürülebilirlik konusunda ona avantaj
Sağ alt:
Francis Alÿs, çalışma alanı gibi farklı yapılar vardı. sağlıyor.
Paradox of Praxis 5, video,
7’ 49’’, 2013, Julien Devaux,
Farklı mekânlar için oluşturulan sergi
Felix Blume, Alejandro tasarımıyla dönüştürülen yerler, izle- R.K.: Son olarak Monitor’un 2020
Morales & Rafael Ortega iş
birliğiyle “Perdenin Arkasında” yici için de her sergide farklı bir dene- yılı programında neler var?
sergisinden
yime dönüşüyordu. N.S.: Monitor, 2020 yılı progra-
mı için de Kültür için Alan’dan fon
R.K.: Sürdürülebilirlik açısından almaya hak kazandı. Bu doğrultuda,
nasıl bir işleyişi var? Örneğin destek- 2020’de gerçekleştirilmesi planlanan
çilerinizden biri Kültür için Alan, bu programda zıt kavramların birbiri-
destek programı nasıl işliyor? ni tamamlayan varoluşu ile geçmi-
N.S.: Monitor olarak Kültür için şimizden bağlar ve bunların henüz
Alan’a yıllık programımızı hazırlaya- yaşamadığımız günlere aktarılışı üze-
rak başvuruda bulunuyoruz. Kültür rine odaklanılacak. Buna ek olarak,
için Alan desteği sayesinde Monitor İzmir’in görsel sanatlar tarihine dair
ilk sene profesyonel ekipmanlara ve verilerin kayıt altına alınmamasından
kurumsal kimlik tasarımına sahip ol- dolayı yaşanan eksiklikleri göz önün-
du. Bundan sonra 2019 yılında tekrar de bulundurarak üç yıllık çalışmaları-
almaya hak kazandığı bu fon sayesin- mızı bir kitapta toplamayı hedefliyo-
Burak Delier,
Songs of The Possessed, video, de sanatçılara ve konuşmacılara şe- ruz. Yaşadığımız bu pandemi döne-
14’25’’, 2014, refiye verebilme imkânı buldu. Aynı minde Monitor, sergilerini çevrimiçi
“Platon’un Mağarasından Kaçış”
sergisinden zamanda çeşitli otellerden sanatçılar platformda izleyiciyle buluşturacak.
84 SANAT DÜNYAMIZ 176 AÇI K L AYA AÇI K L AYA SANAT I AÇ I K L AYA AÇ I K L AYA S A N AT I SANAT DÜNYAMIZ 176 85

Bir Balkonda, nin açıklama gerektirmeyeceği, eserin


kendisinin kendi açıklaması olduğu,
olması gerektiği yaygın kabulü var.
rimden kalktıktan sonra, veya izle-
yici eseri deneyimledikten sonra da
izleyiciye (artık zaten ziyaretçi değil-

Bir Akşamüzeri
‘Bu yaygın kabul ile sanatın deneyi- dir) ulaştırılmaya devam eden ‘sanat’
minin pek çok bilgi biçiminden ge- olarak sanat enformasyonu, eserle
çen teoriyle koşullanmış deneyimlere birlikte yaşayan, ortakyaşarlık ilişkisi
dayanması arasındaki gerilime bak- içinde olan, eserle birlikte bir yumak
mak acaba bize ne söyler’i kurcalamak oluşturan, sanat eseri var olmasa veya
istiyorum. Dolayısıyla da daha çok hiç görülmese de var olabilen ‘sanat’,
sanat hakkında metinlere, reprodük- sanat eseriyle bir ortakyaşarlığa (sim-
siyonlara, ‘metaveri’ye, sanatçı bil- biosis) sahipler ve yapıtın bir obje ol-
SOKAĞA ÇIKMA YASAĞINDA, BİR BALKONDA, BİR AKŞAMÜZERİ dirilerine, manifestolara, söyleşilerle maktan ziyade bir süreç, tutum, jest,
OTURUP 2011’DEN BİR OPERA TEMSİLİNİ ‘CANLI’ İZLEMEK VE SANATIN üretilen bilgiye, fotokopiyle mekâna ima, yönergeler serisi vb olabildiği
AÇIKLANAMAZLIĞINDAN BAHSETMEK. bırakılan kâğıttaki veya duvar etike- güncel sanat çağında iyice sınırların
tindeki bilgiye, basın bildirisine, sanat yokluğuyla ele avuca gelmezleşen sa-
eserinin üzerine sanatçı tarafından nat eserine artık tümüyle dahiller.
yazılan eserin bir parçası olan ve illa ki “Biz yapıtları müzelerde görerek
bir şey açıklamayan ama gayet açıkla- büyüyemedik, kitaplarda reprodük-
SÜREYYYA EVREN Sanatçı Marisa Merz ile söyleşi sergi gezerken duyguların yerine ba- ya da bilen sözlere, eşlik eden videola- siyonlarına bakarak sanat tarihini
yapma denemelerinde Hans Ulrich karak Sanat Dünyamız’daki bu yazı ra, podcast’lere, radyo programlarına, öğrendik” diyen sanatçıları anımsı-
Obrist’in başına iki ilginç şey geliyor. dizilerine başlamıştım, sergi dene- (profesyonel) rehberli sergi turlarına, yorum söyleşilerde bir zamanlar ve
İlki özellikle tuhaf: Sözleşiyorlar, bu- yimlerine bakarak devam etmişlerdi, sanatçı, küratör, galerici veya eleştir- içinde bulunduğumuz koronavirüs
luşuyorlar, tam söyleşiye başlayacak- şimdi de bu deneyimlere eşlik eden men rehberliğindeki sergi turlarına, günlerinde iyice görünür hale geldi-
lar Merz masadan kalkıp gidiyor! An- açıklamalara yüzümü dönmek isti- internet sayfalarındaki içeriğe, sa- ğini düşünmeden edemiyorum bu
sızın. Geri de gelmiyor. O söyleşi giri- yorum. Ve bu çabanın yüzümü fiili- natçıların soruşturmalara verdikleri mesafe ile öğrenmelerin de zaten her
şimi o şekilde bir jest ile iptal oluyor. yatta sanatın sadece e-versiyonlarına yanıtlarda yaptıkları göndermelere, zaman –belki farklı ama dahil– birer
İkincisinde bu kez kalkıp gitmiyor dönebildiğim günlere denk gelmesi seminer veya webinar’larda iş ile ilgi- öğrenme olduğunun.
Merz, ancak tam söyleşi başlamadan söz konusu sadeleşmeyi kuvvetlen- li söylenenlere, en az da sanat tarihi Hiçbir sanat tarihçisi bir yapı-
önce teybi kapattırıyor, Obrist’e “Ta- diriyor. Hiçbir sanat yapıtına bir sa- yazımında işin nasıl temsil edildiğine tı daha üretilmeden sanat tarihine
mam sen iyisin güzelsin, konuşalım nat mekânında bakmadan, türlü sanat bakmak istiyorum. yerleştirmeye cesaret edemiyor ama
edelim de, makine sevmiyorum ben, yapıtı temsillerine evimden bakarak, Peki, neden sanat eşlikçisi sözlere ‘sanat’ın kendisi, yani eseri sarmala-
istemiyorum” diyor ve ekliyor: “Ses sanat ve açıklamaları üzerine konuş- daha çok, sanat tarihsel sözlere daha yan enformasyon üretimi, daha eser “Art into Society – Society into Art”,
dediğin yitip gider, yitip gitmesi de manın düzlemine sızıyorum. az bakmaktan söz ediyorum? Londra, ICA, 1974
ortaya çıkmadan bilgiyi kurmaya da
gerekir.”1 Açıklama ifadesini biraz da bir Sanat eserine eşlik eden neredeyse başlıyor ve tabii konumlandırma için
Aslında yitip gitmesi gereken ses- suçlamayı baştan kabullenen muzır eşzamanlı ve eserle birlikte bir yumak ön hazırlığı da yapıyor.
leri kaydetmek, yazmak ve sonra da refleksle üstleniyorum, sanat hakkın- oluşturan, birlikte ‘sanat’ı oluşturan Daha sonra, daha önce değil, bir
okumak, okutmak üzerine düşünü- da sanat eserinin kendisi olmayan (fo- enformasyon kümesini sanat tarihi sanat tarihi yazımı tarafından bir an-
yorum... toğraf, video, söz veya başka formlar yazımıyla üretilen bloktan ayırıyo- latıda bir görev verilecek olan şey, ya-
almış) bütün bilgi biçimlerine, ama rum çünkü ister kanona dayanarak pıtın kendisi, illa ki veya hiçbir zaman
Sanat/ı Açık’lamak özellikle söz/yazı ile biçimlenenlere ister dayanmadan yazılmış olsun, şe- değil ama bu ‘sanat’ıyla yapıt, sözüyle,
Bu yazıyı ‘koronavirüs günle- açıklama gözüyle bakmak mümkün. bekede, kanon dışında ya da kanonda, açıklamasıyla, açıklanamazlığını açık-
ri’ nde, hatta sokağa çıkma yasağının Açıklama sıklıkla hor görülen bir ifade yapılmış sanat tarihi kurgusunda bir lamasıyla isterseniz, yumağıyla, si-
uygulandığı bir cumartesi sabahı yaz- çünkü gerek iyi, yüksek, saygın, in- işin nereye yerleştirildiği o iş ile çok siyle, uydularıyla ama bazen yapıt mı
maya başlıyorum. Dolayısıyla sokağı, celikli, kaliteli, yeni, kapsamlı –hangi az ilgiliyken ve daha çok kurgu hak- açıklamalarının etrafında dönüyordu
dışarıyı hâkimiyeti altına alan olağan sanatsal övgü muteberse bugün artık– kında, inşa edilen sanat tarihi hikâyesi açıklamalar mı yapıtın etrafında diye
ve olağanüstünün yeni ilan edilmiş bir sanatın, gerekse doğrudan kalbe hakkında bir şey söylerken diğer say- sordurtan, bu ‘sanat olayı’, veya ‘sanat
ritmi kendi iç olağan ve olağanüstüye işleyen ve belki daha az kentli folk- dıklarımız, tüm o üretimin bir parça- yumağı’ üzerine düşünmek istiyorum
dair ritimlerimle karışıyor, birbirine lorik bir sanatın, ister sahici ve haki- sı olan enformasyon tipleri, eserden bu yazı dizisinde... Gerçi ‘sanat yuma-
geçiyor. Kendi iç ritmim, zaten çok ki olsun ister teorik ve araştırmaya önce, daha eser fiilen üretilmeden ba- ğı’ her zaman biraz gevezelik ve boş-
karmaşık değildi, daha da sadeleşiyor, dayansın giderek herhangi bir sanat zen, kendileri üretilmeye ve izleyiciye boğazlık içerir. Ketum zamanlarında
yapıtının, sürecinin veya hatta jesti- ulaştırılmaya başlanan ve eser göste- bile bu kez sessizliğiyle doldurmaya,
86 SANAT DÜNYAMIZ 176 AÇ I K L AYA AÇ I K L AYA S A N AT I AÇ I K L AYA AÇ I K L AYA S A N AT I SANAT DÜNYAMIZ 176 87

hareket alanlarını kodlamaya, boş- Sergiyi Metzger’in sergideki ‘iş’i formist karakterde kalacaktır. Gerçek- gösteri değil bir eğitim olur – veya sıradışı bir kesişme sunuyor. Perfor-
luk bırakmamaya çalışır. Dolayısıyla dolayısıyla hatırlıyorum şu anda. ten de politik faaliyet sıklıkla mevcut belki bir seminer. Sanatın açıklama mansa başlamadan önce Cage işin is-
bu kadar çok sesi düşünmeyi dene- Çünkü şunu merak etmeden edemi- düzeni sağlamlaştırmaya yarar hem ile bitmek bir yana tersine açıklaması minin neden Su Yürüyüşü olduğunu
mek için şu an içinde bulunduğumuz yorum, ICA’deki sergi korona gün- Batı’da hem de Doğu’da.” Ve devam ile başlayacağı düşünülmez. Halbuki, şöyle açıklar: “Çünkü iş su içeriyor ve
sessizlik günleri, şu an hatta yazıya lerine rastlasaydı ve ICA bir e-sergi ediyor Metzger: “Toplumsal değişim mesela John Cage’in böyle düşündü- çünkü performansı gerçekleştirirken
başlamamın üzerinden bir gün geçti olarak açmaya karar vermiş olsaydı için sanatı kullanmak sanatın ve top- ğü performansları olmuş olabilir mi? yürüyorum.”5
ve şimdi sokağa çıkma yasaklı pazar Art into Society – Society into Art’ı, lumun yakın entegrasyonuyla zora gi- John Cage’in performansından önce
sabahı balkonundaki sessizlikteyim, Metzger’in işi ne form alırdı? (Ya riyor. Devlet sanatı destekliyor, kor- sahneye çıkıp yapacağı şeyi önden E-sanatta Eksikliği Hissedilen
sessizlik mükemmel (Cagevari?) bir Beuys’un işi ne olurdu da denebilir kunç gerçekliğini örtecek kozmetik açıkladığı çoğu sunum, performansın Shimeji Dostlar
bağlam değil de nedir? Neden mü- çünkü Beuys tümüyle sergiye gelen- bir paravana ihtiyaç duyuyor ve sanatı anlamına dair değil ama direkt neler Korona günlerinde, evde ken-
kemmel: Belki, bazı sesleri anlamak lerle etkileşime dair bir karatahta işiy- büyük insan kitlelerini eğlendirmek, içerdiğine dairdir. Ama bazen konuş- di özelleştirilmiş istasyonumdan
için burada şu anda var olan sessizlik le katılmıştı ama bunu çok kurcala- kafalarını karıştırmak, dikkatlerini malar ile sesler ve müzik birbirine do- e-sanat gelişmelerini takip ederken
bazı imkânlar açacak. Deneyelim. Ses- mıyorum çünkü kolayca internet or- dağıtmak için kullanıyor. Devletin lanır, bir yapı kurarlar. aklıma gelen bir diğer eser de Ryan
sizlik ve konuşma üzerinde duralım. tamına tercüme edilebilirmiş gibi gö- çıkarları aleyhine olduğunda dahi, sa- Açıklamadan anlamı açan sö- Gander’ın Looking for something that
rünüyor, hatta belki de karatahtadan nat devletle göbek bağını kesemez. zü anlarsanız sanata eşlik etmesini has already found you (The Invisib-
Sergiye Vermediğin İşin çok bir akıllı tahtada daha bile keyifle Devrimin hizmetindeki sanat tatmin anlayışla karşılarsınız, açıklamadan le Push)6 başlıklı yerleştirmesi. İşin
Açıklamasıyla Katılmak çalışabilirmiş Beuys gibi. Dolayısıyla edicilikten uzaktır ve güvenilmezdir anlamı sabitleyen, paketleyen, kod- başlığını Türkçeye şöyle çevirebiliriz:
Veya 1974 tarihli bir sergiye geri ilk aklıma takılan soruya dönüyorum, çünkü sanatın devlet ve kapitalizm- layan bir şey anlarsanız –pratikte yo- Seni çoktan bulmuş bir şeyi, aramaya
gidelim. Londra’da, ICA’de (Institute ya Metzger, o ne yapardı, onun işi ne le çok fazla bağı mevcuttur.” Sanat ğun olarak kullanır ama– kendinizden çalışmak (Görünmez İtme). İş temelde
of Contemporary Arts), ICA küra- olurdu, nasıl çalışırdı?) grevi döneminde insanların aksine uzak tutarsınız. Ve Cage’in 1956’da şu hisse dayanıyor, bir galeriye giri-
törü Norman Rosenthal ile yazar ve Öğreniyoruz ki 1974’te Metzger sanatı kuşatan sayısız tarihsel, estetik Merce Cunningham ile ortak bir per- yor ve sanat eseri nerede diye bakını-
küratör Christos M. Joachimides’in sanatın radikal politik dönüşümde ve toplumsal meselelere odaklana- formanslarından önce yaptığı konuş- yorsun, etrafta bir şey göremiyorsun,
organizasyonunda gerçekleşen ve bir oynayabileceği rol konusunda şüphe- bileceklerini söylüyordu. Kapitalizm mada söylediklerini artık o günkü sanat eseri yok ama bir etiket var, bir
aydan az süren bir sergi, 29 Ekim’de lerle doluydu. Sanat dünyasının kapi- sanatı boğdu diyordu 20. yüzyılda ve anlamını taşımadan biraz ezbere bir enformasyon ile karşılaşıyorsun, en-
açılmış 24 Kasım’da kapanmış. Amaç talizmle ilişkileri üzerinde durmak- “sanatsız geçecek yıllar sanata yeni bir şekilde, bugün anlamı yönetme bi- formasyonu okuyorsun ve işin ismini
dönemin Alman sanatçılarını Londra taydı. (Sergideki Haacke işi de tahmin şans verebilir.” çimlerimizin sanat dünyasında daha görünce hissettiğin hafif rüzgârın sen
sanat ortamına tanıtmak sanki... Ama edilebileceği gibi bu alanı sorguluyor- Metzger belki de sergi e-sergiye da örtük hale geldiğini hatırlatmak işi ararken seni çoktan bulmuş olan
son derece de politik bir sergi: Başlı- du Guggenheim Müzesi üzerinden dönüşünce hayal ettiği sanat grevi- üzere alıntılarsınız: “Biz bu danslarda ‘şey’ olduğunu anlıyorsun. Sanat bu
ğını (Art into Society – Society into ama o hâlâ bir sergide yer alan iş idi) nin ansızın –o daha deklarasyonunu ve müzikte bir şey söylemiyoruz. Bir bulduğun şey mi yoksa hissine eti-
Art) Sanattan Topluma – Toplumdan hal böyle olunca Metzger fiziki bir iş yapamadan, bir sürprizle– gerçekleş- şey söylüyor olsaydık kelimeleri kul- kette okuduğun cümleler de dahil mi
Sanata olarak Türkçeleştirebiliriz. 2 ile katılmamaya karar verdi sergiye ve mesi üzerine yazmak durumunda ka- lanırdık diyecek kadar basit kafalıyız. sorusunu şimdilik bir kenara bırakı-
‘Sanat toplum içindir’in bir çeşitleme- onun yerine tam üç sayfalık bir açık- lacaktı. Veya böyle mi değerlendire- Söylemek yerine bir şey yapıyoruz. yorum ve e-sanat ile ilgili başka bir
si gibi geliyor kulağa – sanat toplum lama gönderdi! Serginin yedi sanat- cekti? Sanatın toplumsal dönüşüme Yaptığımızın ne olduğuna gören ve eksiklik hissine geliyorum. Her şey
için ve toplum da sanat için ve hep- çısından biri olan, posterlerde ve her katkı potansiyeline dair varsayımları duyan kişilerin her biri kendi karar biraz fazla kontrolünde izleyicinin...
si politik olarak daha dolu dolu bir yerde görebileceğiniz gibi, bir eserle protesto etmek ve bunların hiçliğine veriyor.”3 Karşıdan kimse gelmiyor. Ansızın
Valie Export, Tapp und Tastkino,
yerden sanat ile hayat ve toplum ara- değil de esersizlikle ama esersizliğin vurgu yapmak için Metzger eser ye- E-sanat günlerinde açıklamaların (1968, 1969, 1989) içeriye bir rehberli tur grubu dolmu-
sındaki bağları sıkılaştırmaya dönük aynı zamanda açıklamasıyla sergiye rine ama yine de eser olarak üç sayfa bazen pandomim gibi işlediğini de yor. Bir görevli yanaşıp “Ayağımızı
gibi. Katılan sanatçılar Albrecht D. katılan Metzger’in sergi kataloğunda açıklama göndermişti. düşünsek mi: Yukarıda sihir/tavşan o çizgiye basmıyoruz yalnız” demi-
(1944-2013), Joseph Beuys (1921- yayımlanan metni maddi varlıksız- Bu jestin kendisini de sergiye dair analojisi yaptığım için aklıma gel- yor. Shimeji7 denilen internet tarayıcı
86), KP Brehmer (1938-97), Hans lığını anlamlandırıyordu. Burada bir başka metinlerin açıklamakta oluşuna di. Ünlü sihirbaz ve kaçış sanatçısı eklentisini anımsıyorum. Shimeji’yi
Haacke (d. 1936), Dieter Hacker (d. sanatçı grevi de öneriyor, üç yıl sü- ne demeli acaba? Harry Houdini ‘yanlış şeyleri doğru yüklediğinizde, ekranınıza birtakım
1942), Gustav Metzger (1926-2017), receğini öngördüğü bu grevle sanat yapmak’tan bahsettiği kitabında iz- küçük canlılar konuk oluyor ve bunlar
Klaus Staeck (d. 1938) ve Michael sisteminde devrimci bir dönüşüme Basit Kafalı Olabilmek leyicinin göstericiden uzakta olduğu ekranda kendi kafalarına göre gezi-
Ruetz (d. 1940). Londra’daki sergi, yol açmaktan söz ediyordu. “Politik Açıklama ifadesi sanat dünyasında durumlarda pandomimin epey işe ya- yorlar. Hatta bazen sizin bakmakta
küratörlüğü gene Joachimides tarafın- mücadeleye angaje olmuş sanatçılar evet sıklıkla hor görülür çünkü basit- rayacağını söylüyordu.4 olduğunuz bir resmi tarayıcıdan çalıp
dan üstlenilmiş, bir yıl kadar önce (31 iki kilit alanda faaliyet gösteriyorlar: leştirme ima eder. Açıklanabilen bir Cage’in 1960’ta bir popüler tele- götürüyorlar. Bakamıyorsunuz. Siz
Mart – 13 Mayıs 1973) Kunstverein Sanatlarını doğrudan toplumsal deği- sanat eseri deşifre olan bir sihir numa- vizyon programına, I’ve Got a Secret’a bir şey alırken sizi bulan o diğer şeyi
Hannover’de gerçekleşmiş Kunst im şim için kullanmak ve sanat dünyası- rası gibidir. Bitmiş olur. Şapkadan na- çıkıp Su Yürüyüşü’nü (Water Walk) düşündürüyorlar.
Politischen Kampf (Politik Mücadele- nın yapılarını değiştirmek amaçlı ey- sıl tavşan çıkarılacağını söyleyip sonra sahnelemesini düşünelim. Ortam sa- Engeller her oyunun kurucu öğe-
de Sanat) başlıklı serginin bir devamı. lemlerde bulunmak. Şu anlaşılmalı ki da şapkadan tavşan çıkarırsan bu bir nat ortamı olmadığı için, gösteri dün- sidir sonuçta. Elle oynamak yasak ol-
bu faaliyet illa ki devrimci değil de re- yası ortamı olduğu için bu karşılaşma madan futboldan zevk alınamaz.
88 SANAT DÜNYAMIZ 176 AÇ I K L AYA AÇ I K L AYA S A N AT I AÇ I K L AYA AÇ I K L AYA S A N AT I SANAT DÜNYAMIZ 176 89

Bir Şiirin Anlamı Hiçbir Şey Hissetmemek şey hissetmemek aslında mümkün9 nüp daha fazla bilgi arıyorum bu işle
Edebiyat eleştirmeni Harold Sanatçı bildirileri (artist’s state- ancak esere eşlik eden açıklamalar yu- ilgili ama pek bir şey bulamıyorum.
Bloom’un bir sözü var: “Bir şiirin an- ment) deklarasyon ile beyan/açıklama mağı hislerini doğurmak, düzenle- Tıbbi raporun hamileliği onayladığını
lamı ancak gene bir şiir olabilir ama arasında salınır. Açıklama apolojetik, mek, kışkırtmak veya yüceltmekte öğreniyorum.
ancak başka bir şiir olabilir” diyor. 8 ziyadesiyle mütevazı bulunabilir, iş fazlasıyla iddialı olabiliyor. Susana Pilar Delahante Matien-
İlk bakışta bu güçlü söz açıklamaya sanki zayıfmış, kendi anlamı üzerin- Bloom’un andığı şiirin anlamını zo’nun deneyinin yaşamın nerede baş-
karşıt gibidir. Ancak şunu da fark de duramıyormuş da bir açıklamaya gösteren/tutan bir diğer şiiri şebeke- layıp nerede bittiğini belirsizleştirdiği-
edersiniz, şiirin anlamı şiirin kendi- muhtaçmış gibi durmasına yol açabi- nin bir diğer öğesi diye görebilece- ni okuyorum. Tıpkı sanatın nerede bi-
sindedir, şiir kendi başına orada du- lirken sanatçı bildirisi işin açıklamalar ğimiz gibi bir rekabet unsuru olarak tip nerede başladığının belirsizliği gibi
rur ve anlamını açık etmek için baş- üstü olduğunu bağırır bazen ve böyle- görmek de mümkün. Sanatta sanata diye düşünüyorum. Ve şimdi özellikle
ka herhangi bir şeyi de gereksinmez ce sanatçı kendi kendini sanat tarihsel içkin bir başarı olmasa da neyin ya- pek çok sergi açıldıktan çok kısa bir
demiyor. Eğer şiirin anlamı sadece olarak hızla konumlandırmaya gayret pılası olduğuna dair bir tartışma izle- süre sonra korona salgını yüzünden
şiirde olacaksa bu ancak bir diğer şiir edebilir. Bir poetika da sunar sanatçı yicinin neyin izlenesi olduğuna dair kesilmişken, ansızın kapanmak zo-
olabilir diyor. Haliyle bir şiirler akışı, bildirisi ve sanatın nasıllığına dair tar- arayışına müdahale edebilir. runda kalmışken bu hissi hatırlamak
şiirler evreni içinde şiirin anlamını tışmayı eserin içine alır. Piyasanın çok daha kolay. Bir sergi bittikten sonra
egemen olduğu sanat momentlerinde Mecra ve Rekabet de Açıklar dolaşımdaki enformasyon ölü ada-
poetika geriye çekilir ve açıklamalar mın Pilar’ı dölleyen canlı spermi gibi
Korona günlerinde bütün sanatın
değer biçme odaklı olur (bu anlamda, başlangıcı ve sonu karmaşıklaştırıyor
e-sanat olması sanat eserinin bir imaj
gene, hızlı sanat tarihsel konumlan- belki de, biraz düz bakarsak. Daha çet-
olarak çevrimiçi içeriğe dönüşmesi-
dırma denemeleridir). refil bakmak da istiyorum ama e-sanat
ne de yol açtı yer yer. Sanat eseri bir
Açıklamayan, gizemde kalan, ile- avcılığında daha derine gidemiyorum.
imaj olarak çevrimiçi olduğunda diğer
tişmeyen, örneklemeyen sanat havalı Pilar’ın kendine ölü süsü verip çektir-
binlerce e-imajın rekabetinde bulur
görünür – bu da temelde mistik bir diği fotoğrafları içeren başka bir işine
kendini. Bütün telefonlarla çekilen
alanda, büyülü bir alanda bir ayağını rastlıyorum. Pilar ölü mü, canlı mı, ha-
fotoğrafların, görselleri işleyen, üze-
tutma ihtiyacıdır ki anlaşılır bir ihti- mile mi, doğurdu mu, çocuk dünyaya
rinde oynamaya imkân tanıyan plat-
yaç kabul edilebilir. gerçekten geldi mi, ölen adam kimdi?
formların, yazılımların, ekran kalite-
Fakat günümüzde ilginç olan şey- lerinin, teknolojilerin ve bunları kul-
lerden biri de şu: Tam da açıklama- E-sanat Tüketmek İçin Gereken
lanma taktik, strateji ve hünerlerinin
nın kendisi sanat eserini büyülü yere E-emek
rekabetinin içindedir. Galerideyken,
özenle ve sarsılmaz biçimde koyuyor. bunların tümünü kullanıp kendini Hemen bütün sanatın e-sanat ol-
Bakınca sanat yapıtında bir açıklana- başka bir mecraya, beyaz kübe atabi- ması sanatı ilk bakışta daha kolay erişi-
mazlık görmen için gerekli hikâyeyi liyor, ayrı bir şey olarak rekabetten lebilir yapmış gibi göründü pek çokla-
baştan veren ve seni açıklanamazla azade olabiliyordu. Rekabeti sadece rına. Ama daha kolay gerçekleşen şey
karşı karşıya olduğuna dair koşullayan kendisi ve anlamı arasında, kendisi ve kapıdan içeri girmek sadece... E-sanat
şey olma rolünü açıklama üstleniyor; yansıması arasında, kendisi ve ekosu, tüketmek için de gereken bir zihinsel
tam da işin iletişimi işin standart bil- kendisi ve gölgesi arasında tutabili- e-emek söz konusu ve bu gayret de
Shimeji internet tarayıcı bulduğunu anlıyoruz. Bunu sanat ya- gi kiplerinden taştığını, hiçbir kalıba yor ve bir Red Kit gibi gölgesinden izleyiciye güç gelebiliyor. Mesele sa-
eklentisinin karakterleri.
pıtıyla birlikte düşündüğümüzde de girmediğini sana düşündürüyor; tam hızlı silah çekebiliyordu. Öte yandan natın erişilebilir olmaması değil, zor
yapıtların yapıtları anlamlandırması da işin örneklenişi, sunumu, kadrajla- e-sanat dünyasında gölge Red Kit’ten içerikler önermesiymiş. Kısa zamanda
ile karşılaşırız. Ve bu durumda sanat nışı, resmedilişi, hakkında edilen söz- hızlı silah çekmektedir. o ya da bu bahaneyle bunların yerine
tarihsel yorum tüm bu şebekeyi oku- lerle kurgulanışı normalde sana hiçbir daha az zihinsel emek gerektiren baş-
maya dönük bir şey iken yapıta eş- şey hissettirmeyebilecek bir eserden Ölü Adamın Canlı Spermleri ka pencerelere göz çevrildiğinde her
lik eden açıklamalar, tıpkı yapıtların duygulanımlar icat etmek için seni zaman iyi bir açıklama takip ediyor,
Susana Pilar’ın El escandalo de
kendileri gibi, birbirlerini açıklar, bir- teşvik eden, cesaretlendiren, kim bi- ya ‘et mundar’, değmiyor, ya da ‘üzme
lo real10 (Gerçeğin skandalı) başlıklı
birlerini anlamlandırır. Açıklama bir lir bazen de aklını çelen kuvvet olu- kendini zaten yorgunsun’, değmez.
tuhaf performansına bakalım bir de.
başka eser olarak da düşünüldüğünde yor... Susanne von Falkenhausen’ın
Pilar 72 saat önce hayatını kaybetmiş
bütün o şebeke, bütün o birbirini do- ‘duygulanım teorisi’ (affect theory) Sanal Olanın İkame Olmaktan
bir adamın hâlâ hayatta olan sperm-
ğuran eserler silsilesi göz önüne gelir. üzerine zihin açıcı yazısında dediği Çıkması
leriyle kendini dölletiyor. Kendini
Şarkıdan çıkan şarkıdan çıkan şarkı, gibi, Olafur Eliasson’un Londra’da Deneyim ile açıklama arasındaki
hamile bıraktırıyor gerçekten ölü ada-
şiirden çıkan şiirden çıkan şiir birbi- Tate Modern önüne koyduğu eriyen gerilim E-sanat günlerinde yepyeni
mın spermleriyle. İnternette dört dö-
rini bulur. arktik buz bloklarını görmek ve hiçbir
90 SANAT DÜNYAMIZ 176 AÇ I K L AYA AÇ I K L AYA S A N AT I AÇ I K L AYA AÇ I K L AYA S A N AT I SANAT DÜNYAMIZ 176 91

bir boyut aldı. Küresel eve kapanma temsili değildi. Ve dahası artık onun de elitizm sıfır. Sanal sanat turlarına aslında daha fazla öne çıkması. Sa-
dalgası Mart ayında çok büyük yay- sunduğu deneyim tek deneyimdi, asla gitmekte zorlanmamızın bir sebebi nat eseri daha mühim hale geliyor.
gınlık kazanınca dünyanın hemen he- başka bir deneyimin açıklaması, kay- de bu – inkâr edebileceğimiz kadar bi- Malzeme önemsizleşiyor, mekânsal
men bütün sanat kurumları kapılarını dı, röprodüksiyonu değildi. le elitizm ödülü yok. “Ben şuraday- düzenleme önemsizleşiyor, edis-
kapattılar. Sanatı artık fiilen deneyim- Hatta en güzeli, canlı tadı verilmiş dım, ben buradaydım” diyemiyorsun, yon meselesi önemsizleşiyor, dijital
leyemeyecektik, sanat mekânlarında banttan yayınlarda, sözgelimi bant- içinden bile. “Yoruldum ama koskoca imajlarla rekabet edebildiği ölçüde
göremeyecektik. Bunu çok çok kısa tan opera yayınlarında yaşandı. 2011 bilmem ne müzesini gezdim, buralara sanatsal imaj ve eserin ne yaptığına
bir sürede sanat kurumlarının yoğun tarihli bir operanın kaydının 2020 kadar gelip yollarda helak oldum ama dair daha kolay sorgulanabilir hale
e-sanat içerik sunumları izledi. Sanal yılında 17 Nisan gecesi canlı yayım- X sanatçının bu unutulmuş enteresan gelen hikâyesi kalıyor. İşçilik, emek,
turlar, 360 dereceler, bilgilendirme- lanması, sınırlı süre için erişilebilir sergisini kapanmadan yetişip görmeyi ince iş önemsizleşiyor, algı yanıltma
ler, kurslar, seminerler, incelemeler, tutulacağının ilan edilmesi, izlerken becerdim. İyi oldu.” Ve mesela galeri işleri, optik illüzyonlar önemsizleşi-
hepsi aktı. YouTube’da sağda sürekli binlerce de boşsa ve siz zile basıp tek görevlinin yor, kaliteli detay, iyi uygulama, gü-
Sanat kurumlarının ezelden beri yorum yazmamız, canlı efektini hepsi gelip kapıyı açmasıyla içeri girdiyseniz. zel yan yana getirmeler, arka plana ve
çevrimiçi içerikleri zaten vardı. Yeni çok başarıyla verdiler ve canlı yayının Deneyim maksimum. Siz ve mekân mekânsal deneyime küratoryal özen
olan neydi? Sanat kurumlarının bazı- aslında canlı muamelesi yapılan yayın ve eser. Belki elinizde bir açıklama fo- önemsizleşiyor.
ları sanal etkinliğe daha fazla bazıları demek olduğunu da tanıma eklediler. tokopisi. Bir iki söz eden kibar bir gö- Biraz avangard sanat dönemlerin-
daha az önem veriyordu ama hepsi O anda gerçekleşen olayın gene o an- revli... Belki şans o ki sanatçının veya deki gibi belki. Avangard sanat da so-
elzem bir ayak görüyorlardı sanal va- da gösterilmesi demek değildi canlı galericinin kendisi. Özel bir an. Orada nuçta her zaman açıklaması ile el ele
roluşu. Fakat sanal varoluş mekândaki yayın – aynı anda bulunması gereken- olmak için tek gerekçe eser kesinlikle gitmiştir; manifestolarda olduğu gibi
varoluşun bir destekçisi, bazen bir ler gösteri ile izleyici değil izleyici ile değil – tüm bunların toplamı zaten de- kolaylaştırmak için bazen ama bazen
temsili bazen bir hazırlayıcısıydı; hal- diğer izleyicilerdi. neyimlemeye değer bir yekûn. de keskinleştirmek için. Bir sanatsal
buki korona günlerinde sanal varoluş Canlı banttan yayınlar güçlü bir Ama şimdi e-sanat çağında bir manifesto mutlak açıklama değilse
ana ve tek varoluş oldu sanat kurum- birliktelik hissi de verdi ve ihtiyaç du- esere doğru yola çıkmak için –yani bir nedir? Bir grubun manifestosu gru-
ları için. Artık bir şeyin temsili değil- yulan, tüketilmek istenen şeylerden iki parmak ve göz hareketiyle doğru bun sadece kendi işlerini değil işle-
di, mekândaki bir şeyi ikame etmeye başlıcasının bu olduğu da görüldü. yerlere seri şekilde yönelmek için– rinin konumlandırılmasını da açık-
kalkışan ve bunda başarıya ulaşan ve- Deneyimler ortaklığı ile sanat dene- fazla bir uğraşa gerek olmaması bunu ladıkları bir mutlak açıklama metni
ya başarısızlığa uğradığı söylenebile- yimi eşzamanlılık ve eşmekânlılık bir ayrıcalık olmaktan da çıkarıyor. gibi işler. Yıkıcı metin jestiyle yapılır
cek bir şey değildi sanal sergi turu. Var istiyor. Mekânın sahici mi sanal mı Ulaşılanın sanat eserinin kendisi olup ama ilk işlevi kanona kendini mon-
olan tek şeydi. O sergi o anda sadece o olduğu zamanın gerçekten canlı mı olmaması da tabii ayrı bir tema... te etmektir, kanonun, sanatın ve ha-
sanal tur ile vardı. yoksa canlı süsü verilmiş banttan mı Louvre e-müzesine gittim, Gö- yatın neliğini yorumlar manifestolar
Bu şu da demek: Sanat kurumu- olduğu o kadar önemli değil. İkinci beklitepe e-müzesine gittim diye ve kendilerini bu toplam içinde nasıl
nun esas sunduğu ve yönettiği orada bunlar. Birincil olan eşzamanlılık ve arkadaşına anlatabilirsin ama bunu okuyacağımızı açıklarlar. Hem de pek
bir yerde var olan fiili bir mekân ve bu eşmekânlılık ‘deneyimi’ belli ki. gerçekten ilginç ve yapılası bulursa bir itiraz dinlemezcesine ve ikna etmek-
mekânı dolduran uygun bulunmuş Evden sanatın önemli özelliği dakika içinde o da e-Louvre’da olabi- ten çok etki altına almak üzere. Yani
düzenlemeyle objeler ve hareketler özelleştirilebilirliği ise bir diğer özel- lir. Senden dinlemeye devam etmek bir anlamda sanat tarihi kurgusuna
iken e-mekân da bu fiili mekânda ya- liği de tabii disiplini zorlaştırması. zorunda değil. Sen ama yorumun- ekleme çıkarma yapmak yerine her
pıp edilenlerin temsili sunumu, tanı- Mekânsal ve sürüsel hiçbir dayatma la fark yaratabilirsin – açıklamanla. seferinde onu bir ucundan kapmayı
tımı, belgelenmesi, röprodüksiyonu, olmadan bir e-sanat mekânından içeri Deneyiminle değil –orada olabilmek deneyerek.11
açıklaması, ‘metaveri’si idi, ama eve girmek ve bir sanat eserine elektronik süper kolaylaştırılmış durumda ve Dönüp dolaşıp Joseph Beuys
kapanma sonrası e-sanat günlerinde ortamda yaklaşıp onu incelemek için kendi başına değerli değil– ama açık- 1965 tarihli Ölü Bir Tavşana Resim-
ansızın internet eldeki çalışan, işleyen gerekli enerjiyi ve kuvveti bulmak her lamanla –deneyimi nasıl anlamlan- ler Nasıl Açıklanır12 performansında Harry Houdini
tek mekân oldu. Ve hal böyle olunca an herkes için kolay olmadı. dırdığınla– kendi ‘açıklanamaz’ de- ölü bir tavşana resimleri nasıl açıkladı
ana içerik e-içerik oldu. Bazı müze- Ekstra motivasyona ihtiyaç du- neyimini inşa edebilirsin. Dolayısıyla diye sormalıyız belki de... Beuys ne
lerin, galerilerin, kurumların korona yulduğu görüldü. Özellikle de diğer- eser röprodüksiyonuyla öne çıkmakla açıklıyor? Açıklanamazlığı mı? Alıcı
günleri e-sanat sloganları bunu özel- leriyle birlikte içeri girme diye bir ih- kalmıyor izleyici deneyimi de röpro- neden ölü olmak zorundaydı? Ve bir
likle vurguladı. timalin kayıp olduğu durumlarda. düksiyonla öne çıkıyor. hayvan? Resimleri neye anlatıyoruz
Uzun süredir kendi kulvarında Sanal sanat turuna gitmek için ge- –imkânsıza mı?
var olan sanal sanat içeriği yapısal bir rekli motivasyonu bulmayı zorlaştı- E-eserlere Yaklaşmak, Biraz Daha E-sanatta hikâyenin önemi artıyor
değişikliğe uğradı böylece çok kısa ran birincil sebep herhalde sanal sanat Yaklaşmak dedik. Hikâye dışında bir şey yok. Ne
bir sürede: Artık o ana içerikti ve tek müzesi gezmenin ayrıcalık duygusunu Bu durumda bir başka mesele sa- yapmış? Bu bir ne? Müzik internet
sunulabilen içerikti, başka bir şeyin baştan iptal etmesi. E-sanat evrenin- nat eserinin mekânda olduğundan üzerinden geldiğinde –nicedir– çok
92 SANAT DÜNYAMIZ 176 AÇ I K L AYA AÇ I K L AYA S A N AT I AÇ I K L AYA AÇ I K L AYA S A N AT I SANAT DÜNYAMIZ 176 93

güzel olabiliyor, söz/yazı çok güzel dünya insanının büyük kentlerdeki zel bir eş alır. Ancak yeni kraliçeye 4

olabiliyor, görsel sanatlar nasıl çok büyük modern müzelere aktığı yıllar kral aşırı hayrandır. Onun güzelliği Harry Houdini, The Right Way to do
Wrong, Melville House Publishing,
güzel olabilir? Ya güncel sanat? doğduğunda o kitlelerin hem eğitil- dışında gözü hiçbir şey görmez. Varsa Brooklyn ve Londra, 2012, s. 13.
Mekânsızlaşma yerleştirmeyi, vi- mesi hem de büyülenmesi gerekiyor yoksa büyük kraliçenin muhteşem 5
deo sanatını, ses sanatını ve benzerle- ve objeleşme geri dönüyor böylece. güzelliği. Böylece Büyük Kraliçe, kra- Bkz. https://www.youtube.com/
rini tümden dönüştürüyor. lın yaydığı bu aura ile iki kat önemli watch?v=SSulycqZH-U

Burada obje karşıtı süreç ile hikâye Deneyim ve E-orjiler bir güzelliğe sahip olur herkesin gö- 6

ve jest yanlısı avangard atılımla ilginç zünde. Fakat Büyük Kraliçe’nin bir de Bkz. https://www.estherschipper.com/
Daha da deneyime dayanan alan- exhibitions/747-museum-with-ryan-
bir kesişme var, sanat hayat, hayat da lar var. Sözgelimi tensel temasın ve kusuru vardır. Sevilmek istemekte, gander/
sanat oluyor çünkü hayat sanal, sanat diğerinin bedeninin kaybolduğu bir halkın kendisini çok sevmesini arzu- 7
da sanal oluyor – sanalda herkes birle- zamanda en az 70 kişinin katıldığı lamakta, bunu çok önemsemektedir. Bkz. http://shimejis.xyz/
şebildiğinde sanat ile hayat birleşebil- çevrimiçi orjilerin organizasyonu bu Bu amaçla sık sık halkla bir araya gelir 8
miş gibi hissettiriyor. gibi boşlukları kapatmak için düzen- ve her seferinde büyük kalabalıklar “The meaning of a poem can only be a
poem, but another poem — a poem not
lenmişe benziyor. Koronavirüsten onu görmeye akın edince ne çok se-
itself.” Harold Bloom, The Anxiety of
E-objeler ölüm korkusuna karşı yaşam ifadesi viliyorum diye düşünerek kendinden Influence: A Theory of Poetry, Oxford
Bir başka şeffaflık da şu ki elitizm olarak bakılabiliyor bu etkinliklere.13 geçer. Halbuki, sonradan öğreniriz ki, University Press, New York, 1997, s. 70.

kraliçe halkın onu sevdiğini görmeyi 9


diye kodlanan şeyle uğraş vermekten Valie Export’un 1960’lar feminist
arzularken, bu sevgi aslında gerçek https://frieze.com/article/trouble-affect-
imtina etmek arasındaki bağ da bi- sanatı deyince akla gelen temel per- theory-our-age-outrage
raz görünürleşiyor. Yani müze orada, formanslarında Tapp und Tastkino değilmiş, “Kraliçe’yi gördükleri za-
10
opera orada, iyi filmler, iyi tiyatrolar, adlı işini anımsıyorum. Gene, e-sanat man sevinç çığlıkları atanları, coşkuy- Bkz. http://www06.zkm.de/zkmarchive/
iyi kitaplar, hepsi erişilebilir olarak günlerinde olsa ne anlama gelirdi, na- la bağıranları aslında büyüleyen şey www02_religion/mediumreligion/index_
görebilmek, seyredebilmekmiş”. com_content_article_69_susana-pilar-
orada ama erişmiyorsun. Çünkü fiziki sıl çalışırdı diye düşünerek. Valie Ex- delahante-matienzo_53-4.html
emek değilse de zihinsel emek istiyor. port, 1968-1971 arasında Avrupa’da Bunu korona öncesi sanat dene-
11
Üşeniyorsun, eriniyorsun ve artık 10 kentte göğsünde bir sinema kutu- yimlerimizde çok yaşıyorduk, şimdi
Barış Acar Ters Dönmüş Bir Kaplumbağa
ona elit de diyemiyorsun çünkü hepsi su ile bu performansı gerçekleştirmiş. de e-sanata uyarlamaya çalışıyoruz. ile Sanat Üzerine Konuşmalar’da çok iyi
orada, el altında. Sıkıcı diyorsun. Temelde performans izleyicilere el- Sevgilisine çok hayran kralın yerini tartışıyor bunu. Sel Yayıncılık, İstanbul,
2016, s. 15, d. 2.
Ve internet göstermiyor belki ama lerini göğsündeki kutuya sokmalarını sanatsal açıklamalarımız tutuyor, fo-
12
gayet başarıyla ‘objeleştirebiliyor’. söylemesi ile başlıyor ve sonra izleyi- toğraflarımız, videolarımız, sözleri-
wie man dem toten Hasen die Bilder
Obje sanalda da daha az yoruyor. ciler bir noktada başlarını kaldırıp illa miz, imzalarımız, hepsi ve o açıkla- erklär, 26 Kasım 1965, Galerie Schmela,
Hayatla sanatın ilişkisi tartışması- ki sanatçıya bakıyorlar.14 maların etkisiyle sergiye gittiğimizde Düsseldorf, Almanya.

nı hep diri tutmuş avangardın yıkımı O anın bir karşılığı e-sanatta var sergi onu seviyoruz diye sevinirken 13

biz aslında sergiyi görebilmeyi seviyo- Bkz. https://www.playboy.com/read/rise-


öncü fikrinin askeri bir terim ve lineer mı acaba? O baş kaldırıp sanatçı ile of-the-online-orgy Playboy dergisinin de
bir terim olarak değersizleştirilme- göz göze gelme ve mimiklerin karma- ruz, seyredebilmeyi seviyoruz. korona günlerinde basılı dergiyi kapatıp
siyle büyük ölçüde yaygınlaştı. Ön- şıklaşması anının? çevrimiçi faaliyetlere ağırlık verdiği,
Instagram takeover’lardan egzersiz
cünün yokluğunda sanat da hayata Sanal çağda ellerimiz daha da de- programlarına çeşitli ikamelere yöneldiği
doğru gitmek için bir neden bulamadı rinlemesine kutunun içinde. Ama ga- NOTLAR okunabiliyor:
ve objeye doğru gidişini hızlandırdı. liba kutu kimsenin göğsünde değil... https://designtaxi.com/news/409448/
1 Playboy-Brings-Playmates-Adult-Stars-
Öyle ki performans sanatının kendisi Online-After-Suspending-Print-Magazine/
Hans Ulrich Obrist, “I Learned Enormous
bir fikir, bir konsept olarak objeleş- Güzelliği Değil Güzelliğe Things”, Frieze, Ekim 2019, Sayı 206. 14
ti. Büyük bir performans sergisinde Erişebilirliğini Sevmek https://frieze.com/article/i-learned- Bkz. https://www.moma.org/collection/
enormous-things-hans-ulrich-obrist-
yaşadığın deneyim temelde o per- László Krasznahorkai, Seiobo Ora- works/159727
remembers-marisa-merz-1931-2019
formansta olmak deneyimi – perfor- 15
da, Aşağıdaydı romanında, ki sanat 2
mansın amaçladığını metinleştirdiği László Krasznahorkai, Seiobo Orada,
işçiliği, tutkusu, ince işçilik, özen, Sergi hakkında bilgi için bkz. https:// Aşağıdaydı, çev. Gün Benderli, Can
deneyim değil. Instagram ve benzeri yaratıcılık, deha, takıntılılık, beceri, archive.ica.art/whats-on/art- Yayınları, İstanbul, 2019, s. 31.
platformlar da objeleştiriyor. society-society-art ve https://www.
azim, ısrar, odaklanma, istidat vb gi- studiointernational.com/index.php/art- 16
Objeleşmiş iki boyutlu sanatı bi sanatsal temaları her sanat okuru into-society-seven-german-artists-review- Tüm notlardaki bağlantılar için erişim
geçmişe dair bir şey olarak kodluyor institute-of-contemporary-arts-ica-london tarihi: 23.04.2020
için heyecan verici olabilecek pasajlar
güncel sanat alanı ama sonra küresel 3
içere içere katederken, bir yerde bir
piyasa geri alıyor objeyi, büyük kitle- “Günümüzde...”, John Cage, Seçme Yazılar
Büyük Kraliçe hikâyesi anlatıyor. 15 içinde, haz. ve çev. Semih Fırıncıoğlu, Pan
lerin daha da büyüdüğü, milyonlarca Anlatıya göre bir gün bir kral çok gü- Yayıncılık, İstanbul, 2012, s. 105-106.
94 SANAT DÜNYAMIZ 176 İZ ÇEVRİMİÇİ MÜZELER SANAT DÜNYAMIZ 176 95

Müzeleri Yeniden Düşünmek: lanan müzelerin görevleri, topluma


karşı sorumlulukları krizler sırasında
da var. Bu tanım, Covid-19 esnasın-
lu etki bırakan bir görev görüyor. Bu
bilginin kolay ulaşılabilirliği de bu
yüzden önem taşıyor...

Çevrimiçi Dünyada Bilgi


da, Museum Next internet sitesinin ICOM’un da tanımına bakılacak
de belirttiği gibi, daha çok çevrimiçi olursa, içine girdiğimiz dijital içerik-
içerik, anlaşılır sanat içerikleri, sosyal lerden oluşan yeni dönemde, bilgiyi
hayata daha yakın sanatsal içerikler doğru dağıtma, sanat eserlerine dair
paylaşmak demek. farkındalığı yükseltme konusu gittik-
çe önem kazanıyor. Müzelerin birer
Bilgiyi yeniden tanımlamak eğitim alanı olarak algılanması, üni-
İÇİNDEN GEÇTİĞİMİZ PANDEMİ SÜRECİNDE SAĞLIK ÖNEMLERİ KAPSAMINDA Tüm toplumsal krizlerde endişeyi versitelerin ve okulların da çevrimiçi
TÜM DÜNYADA MÜZELER FİZİKİ MEKÂNLARINI KAPADI, DİJİTAL FAALİYETLERİNİ yaratan ana unsur, bilginin nasıl ve eğitime geçmesiyle belki de her za-
nereden alındığı ve bilginin doğru- mankinden daha çok düşünülmesi
ARTIRDI. MESELENİN BOYUTLARINI, NELERE YOL AÇABİLECEĞİNİ VE ŞİMDİYE
luğu... Bu yüzden, günümüzde Co- gereken bir konu. Bilgi, kendimizle
KADAR NELER YAPILDIĞINI İNCELEDİK. baş başa kaldığımız her dönemde ba-
vid-19 virüsünden kaynaklanan krizi
düşündüğümüzde de her alandaki kış açımızı değiştirebilecek, yaşantı-
endişenin, henüz bu virüs üzerine bil- mızı zenginleştirecek en önemli un-
ginin yeterli olmamasından kaynak- sur. Bu nedenle, müze uzmanlarına
HATİCE UTKAN Çok değil, bundan birkaç ay önce, zesi Google Arts and Culture’da çev- landığını görebiliyoruz. Müzelerde ve küratörlere göre, çevrimiçi alanda
Art Newspaper dergisi, her yılın so- rimiçi koleksiyon seçkisini genişletti, depolanan sanat ve onun dönüştüğü da müzeler aracılığıyla elde edebile-
Görseller: Müzelerin izniyle.
nunda yaptığı müze araştırmalarının Arter ise farklı bir çevrimiçi uygula- bilgi kaynakları hayatımıza olumlu ceğimiz sanatsal bilgi, bize sanatsal Şimdilerde salonları boş olan
yenisini yayımladı. 2019’un en çok madan (Sketchfab) sergi paylaşımla- şeyler katacak kişinin yaşantısını tec- farkındalık sağlamakla kalmayacak, Metropolitan Müzesi özellikle
eğitim programlarıyla izleyicileriyle
gezilen müze sergileri haberinde mü- rı yapmaya başladı. Arkas Müzesi de rübe sonrasında iyileştiren ve olum- hayatı anlamlandırmamızda da önü- buluşmaya devam etti.
zelerin farklı incelemeleri yer alıyor- geçmiş sergilerini ‘sanal müze’ bö-
du. Bu araştırmalara bakılacak olursa lümüne aktardı. Yapı Kredi Kültür
birçok müze müdürü tek bir konu Sanat, “Bir Zamanlar Toroslar’da: Sa-
üzerinde hemfikirdi: Müze dünyasın- galassos” sergisinin 360 derece sanal
da her şey sayılar üzerine dönüyordu. turunu erişime açtı ve geçmiş tarihli
Hangi sergiyi kaç ziyaretçi gezmiş, sergilerini internet sitesinde 360 de-
hangi sergi ne kadar ziyaretçi çekmiş rece sanal turla gezilebilen bir hale
gibi sayılar özellikle de çağdaş sanat getirdi.
müzelerinin sürdürülebilirliği için Bu çok hızlı gerçekleşti ve şimdi
vazgeçilmez kriterler haline gelmişti. müzeler belirsiz bir geleceğe bakıyor.
Bu konuda başı çeken ise Ai WeiWei Söz konusu şartlar altında toplum,
sergileriydi. Yıldız sanatçının sergisi sanatı ne kadar düşünebilir ya da top-
Brezilya’da önce Sao Paulo’da başla- lumsal bir kriz sanatsal aktiviteleri ne
mıştı ve Rio De Janeiro’nun Centro kadar etkiler sorusunun cevabı herke-
Cultural Banco do Brasil’de (CCBB) sin kafasını kurcalıyor. Diğer yandan,
sona ermişti. Toplamda 1.1 milyon müzelerin, ziyaretçilerin keşfetme
insan bu sergileri ziyaret etti.1 Bu ra- ihtiyacını canlı tutmaya ve çalışma-
kamlar, Brezilya’da bulunan sanat ku- ya devam etmesinin de gerekçeleri
rumlarını ve müze müdürlerini mut- var. Uluslararası Müzeler Konseyi’nin
lu etmişti. Bu haber yayımlandıktan (ICOM) 2019 yılında yenilediği
birkaç gün sonra ise Covid-19 virü- müze tanımında bu kurumların sa-
sünün önlenemez yayılışı nedeniyle, dece sanatsal aktivitelerin olduğu
öncelikle Avrupa müzeleri, sonra da mekânlar değil, bilgi akışının sağlan-
dünyanın diğer bölgelerindeki mü- dığı, eğitim açısından zengin ve de-
zeler belirsiz bir tarihe kadar kapıları- mokratik ortamlar olduğu yazması bu
nı kapamak zorunda kaldı. Bu arada, sebeplerden biri. Demokratik ortam,
Türkiye’de de İstanbul Modern sanal zengin sosyal aktiviteler ve herkesi
müze uygulamasına geçti, Pera Mü- dahil eden kurumlar olarak tanım-
96 SANAT DÜNYAMIZ 176 İZ ÇEVRİMİÇİ MÜZELER SANAT DÜNYAMIZ 176 97

İstanbul Modern’in müze yeni alanlar açacak. Ancak, bu- nasıl getiririz sorusu müzelerde sü- zeleri ve Avrupa müzeleri de bu ha- yıtlarıyla ulaşmaya çalışıyor. Tüm Guggenheim Müzesi neredeyse
“Sanatçı ve Zamanı” sergisi her gün her saate farklı bir çevrimiçi
sanal turundan bir görünüm. nun olması için önce çevrimiçi sanat rekli tartışılıyor. Ne zor zamanlarda rekete dahil oldu. (Ziyaretçiye ulaşma müzeyi sanal olarak internet sitesin- program hazırlayarak bu deneyimi
eğitim doğrultusunda farklı bir
içeriklerini doğru değerlendirmek ge- yaşıyoruz söyleminin yerine yeni bir ve dahil etme bağlamında da İngilte- de sunmadan, farklı koleksiyonları boyuta taşıdı.
rekiyor. şeyler söylemek, hayatı canlı tutmak re müzelerini, Avrupa müzelerinden sanal olarak gezme imkânı sunuyor.
ve sanatın verdiği yaratıcılık, sorgula- ayırmak gerekiyor, İngiltere müzele- Çünkü tüm müzeyi sanal olarak öl-
Yapay zekâ ve artırılmış gerçeklik ma ve iletişim fırsatlarını doğru kul- rinin asıl amacı her zaman ziyaretçiyi çekleyerek tek bir alanda göstermek
Bir şeyi doğru bilmek, bir şeyin lanmak. sosyal alanda müzeye ve aktivitele- etkisiz olabiliyor.
doğrusunu öğrenmek, bir konu üze- 1990’larda internet sitelerini etkin re dahil etmek ve öğrenim üzerine Şimdi ise müzeler artırılmış ger-
rine gerçek bilgiye sahip olmak, bu kullanan ilk müzeler aralarında virüs- yoğunlaşırken, Avrupa müzelerinin çeklik ve yapay zekâyla sergileme ve
kadar çok çevrimiçi ve dijital ortamda ten en çok etkilenen şehirlerden New çevrimiçi alanları daha çok sanatı ve sunum tekniklerini geliştirmeye ça-
tartışılan konu varken zorlaşıyor. Bu York’un Guggenheim Müzesi ve The sanatçıyı tanıtmayla sınırlı kalıyor). lışıyorlar. Artırılmış gerçeklik, ens-
konuda, sanat müzelerine büyük gö- Metropolitan Müzesi’nin bulundu- Çevrimiçi ya da sanal olarak bir talasyon ve heykel eserler üzerinde
revler düşüyor. ğu ABD’deki müzelerdi, bu nedenle müzeyi keşfetmek fiziksel olarak oldukça sık denenmiş ve etkili bir
Sadece nasıl ayakta kalacaklarını çevrimiçi alanda da ilk varlık göste- keşfetmekle çok farklı ve birçok sa- yöntem, editör Lauren Styx, Museum
değil, ziyaretçinin dikkatini nasıl çe- ren müzeler Amerikan müzeleri oldu. nal müze örneği, maalesef, genel Next’te yayımladığı yazısında bundan
keceklerini yeni bir beş yıllık planla- Yine yenilikleri en iyi uygulayabilen yapısı ve altyapısı bakımından geri sonra, bu teknolojiyi iyi kullanabi-
ma ile hayata geçirmeleri gerekiyor. müzeler olarak da Museumfromhome kalıyor. Bu konunun farkında olan len müzelerin bir adım öne çıkacağını
Her ne kadar virüs hayatın her ala- (evden müze) hashtag’iyle, ilk onlar Metropolitan Müzesi ise sanal tur- söylüyor.2
nına sızmış olsa da hayat durmuyor ziyaretçileri çevrimiçi alanlara dahil lar yerine farklı içerikleri bir araya Diğer yandan, yapay zekâ tekno-
ve sanatı toplumlara daha yakın hale etmeye başladı. Ardından İngiliz mü- getirerek ziyaretçiye video ve ses ka- lojisinin de müzelerin altyapısında
98 SANAT DÜNYAMIZ 176 İZ ÇEVRİMİÇİ MÜZELER SANAT DÜNYAMIZ 176 99

Müzeler izlenme ve izleme alanları daha çok etki alanına sahip olacağı ke- İstanbul Modern’in en çok konuşulan
uygulamalarından bir tanesi de
olabilir mi? sin. Artık, eskisi gibi sayılar konuşul- Sarkis’in Gökkuşak yerleştirmesinden
mayacak ama onun yerine çevrimiçi ilhamla çocukları gökkuşağı çizmeye
Gücü elinde tutmanın, tecrübeyi davet etmesi oldu.
ziyaretçinin ayağına getirmenin ve bu alanda müze ziyaretçilerinin özellik-
şekilde ziyaretçiyle iletişime geçme- leri, ne gibi seçimler yaptıkları, hangi
nin bir bedeli var. Her müze, kullan- sergilerin çevrimiçi olarak nasıl tecrü-
dığı çevrimiçi içerikle, (özellikle de be edildiği konuşulacak.
yapay zekâyı kullananlar) siteye giren Önümüzdeki dönemde de, çevre-
ziyaretçilerle ilgili detaylı bilgi sahibi mizdeki her şey farklılaşırken, müze-
olacağa benziyor. Böylece, bir müze, ler de bilgi akışının sağlandığı ve bilgi-
bir ziyaretçinin nelerden hoşlandığı- nin paylaşıldığı gerçek izlenim alanları
nı, neleri tercih etmediğini hatta onu olmaya doğru yol alacağa benziyor.
nelerin güldürdüğünü ve duygulan-
dırdığını bile bilebilecek duruma ge-
NOTLAR
lecek. Elinde böyle bir ‘izleme’ bilgisi
olan müzelerin ayakta kalmak için bu 1
bilgiyi kullanmaları kaçınılmaz bir Emily Sharpe, Jose Da Silva, “Most Popular
Exhibitions of 2019”, Artnewspaper.com,
durum olabilir. Mart 2020, https://www.theartnewspaper.
Bu durumda, müzeler sadece ken- com/analysis/art-s-most-popular-here-
di ülkelerindeki ziyaretçisini değil, are-2019-s-most-visited-shows-and-
museums (Erişim tarihi: 17.04.2020)
dünya müze ziyaretçisini kendilerine
çekerek daha değerli bilgiler edinme-
2
ye çalışacak. Müzeler de bir izleme ve LaurenStyx, Artificial Intellegence and
izlenme alanı olacak. Future of Museums, Museumnext.com,
Yaşantımızı, sanatsal alanda bilgi Mart 2020, https://www.museumnext.
com/article/artificial-intelligence-and-
ve tecrübe yönetmeye devam edecek. the-future-of-museums/ (Erişim tarihi:
Burada elbette, yine büyük müzelerin 17.04.2020)

Arkas Müzesi sergilerini yer edindiği biliniyor. Amerika Mü- şekilde özel uygulamalar hazırlanır-
‘sanal müze’ye hızla
aktaranlardan oldu. zeler Topluluğu Merkezi (American ken yapay zekâdan da yararlanılabilir.
Alliance of Museums’ Center) yöne- Londra’nın National Gallery, dijital
ticisi Elizabeth Merritt, yapay zekânın direktörü Chris Michaels’a göre bu
ziyaretçiyi müzelere çekebilecek en tür uygulamalar müzelere para kazan-
önemli unsur olduğunu, bir ziyaret- dırabilir. Müzelerin büyük sponsor
çinin bu sayede en sevdiği sanatçıları ödemelerini ünlü markalardan aldı-
seçerek onlarla çevrimiçi alanda soh- ğı düşünülünce, gelecekte büyük bir
bet edebileceğini, hatta onlar hakkın- markanın sponsor olduğu bir ensta-
da alınabileceği bilginin en yüksek ve lasyon ve enstalasyonu anlatan ünlü
en doğru halini bulabileceğini söy- bir sanatçının VR görüntüsüyle ziya-
lüyor. retçiyle konuştuğu hayal edilebilir.
Yapay zekâ sayesinde ziyaretçile- Bazı müzelerin bu sistemi uygulamak
rin ne tür sanatçılardan, hangi sanat için halihazırda sistemleri bulunuyor.
akımlarından hoşlandığı ve hangi sa- Böylece, müzeler yine büyük bir gücü
nat içeriklerini tercih ettiği bile öğre- elinde tutacak gibi görünüyor. Çün-
nilebilecek. Birçok müzede, sanatsal kü, yine bilgiyle edinilen tecrübe ve
bilgiyi ziyaretçiye kolaylıkla ulaşı- tecrübenin öne çıkması kaçınılmaz İstanbul Modern’in
“Sanatçı ve Zamanı” sergisi
labilir bir durumda ifade edebilecek olacak. sanal turundan bir görünüm.
100 SANAT DÜNYAMIZ 176 İZ PA N D E M İ S Ü R EC İ N D E SA N AT Ü R E Tİ M İ SANAT DÜNYAMIZ 176 101

Pandemik Bir Gezegende mız bekleniyor. Bize “normal” olarak


kabul ettirilen pandemik kriz öncesi
düzene ne zaman geri döneriz (dö-

Direnmenin Estetiği
nebilir miyiz) kaygısını bu belirsizlik
içinde bir kenara bırakırsak güncel ve
yakın vadede doğması beklenebile-
cek pek çok meseleye yönelebiliriz.
Zira, sanat adına ve sanat aracılığıyla
ele alınabilecek yeni sorunsallar or-
taya konması gereken yeni soruları
doğurmaya başladı bile. Sanatçı ve
İÇİNDEN GEÇTİĞİMİZ PANDEMİ SÜRECİNDE BANKSY’DEN AHMET ÖĞÜT’E düşünürlerin bu süreci çok verimli
TÜRKİYE’DEN VE DÜNYADAN SANATÇILARIN ÜRETİM SÜREÇLERİ VE BU geçirdiğini ve hepimizden önce bu-
günü yorumlayıp geleceği duyumsa- Dan Perjovschi, Disinfect, 2020, sanatçının ve L’internationale’in izniyle.
SÜREÇLERE NASIL BAKACAĞIMIZA DAİR SORULAR EN BAŞTA DURUYOR.
yacaklarını düşünmek şaşırtıcı olmaz.
Elbette öncelikle kendi güvenliklerini
sağladıkları sürece ve kendi ruhlarını
üretmeye ve paylaşmaya geçebilecek
ÇELENK BAFRA Bizim sorunumuz sanatta bir üs- direnmeye ihtiyaç duymuyormuşuz kadar sağaltabildikleri ölçüde.
luptan diğerine geçişin nasıl olduğu gibi görünebilir. Nitekim ilk bakışta
Görseller: Sanatçıların izniyle
değil, hasta geçirilen bir günü güçsüz bir savaşta, terör ortamında ya da si- Sanatım olmasaydı uzun zaman önce
düşülen ertesi gün izlediğinde ne ola- yasal baskı rejiminde yaşamıyoruz. intihar etmiştim ben
cağıydı, çünkü üçüncü gün perişan Oysa, tam da Weiss’ın odaklandığı II. Yayoi Kusama
durumda olunabilirdi. Hastalık, çalış- Dünya Savaşı bittiğinden bu yana bir
maktan canları çıkanları buluyordu sonraki dünya savaşının biyolojik ya 1929 doğumlu olmasıyla geze-
daha çok, onların bilgilenmeye fırsat- da ekonomik olacağına dair teorileri genimizin sayısız trajedisine tanıklık
ları yoktu, bakışları parmaklarıyla okuyarak yetişmedik mi? Herhangi ederken kendini sanatla iyileştirme-
izledikleri satırlarda takılıp kalıyor, bir komplo teorisi ya da spekülasyo- yi şiar edinmiş Japon sanatçı Yayoi
dudakları beyinlerinin bir saniye son- na kapılmadan geçmekte olduğumuz Kusama, umut aşılamaya çalıştığı bir
ra unuttuğu bir şeyler mırıldanıyordu. dönemin ilan edilmediği halde kü- şiirle karşıladı olan biteni. Galerisi-
Felaket artık kirası ödenemeyen odala- resel bir savaş, silahlı terör olmadan nin sitesinde “tüm dünyaya mesaj” Dan Perjovschi, Virus Diary (Panic), 2020, sanatçının izniyle.
ra sızıyor ve ev sahipleri kapıyı çalma- ölüm korkusu ve endişe, baskı rejimi başlığıyla yayımladığı bu şiirde dün-
ya gerek bile duymadan içeri dalıyor- gelmeden toplumsal ve ekonomik yayı COVID-19 ile toplu mücadele
du. Bir zamanlar hayranlıkla izlenen baskı yarattığını teslim etmek gere- ve dayanışmaya çağırırken “canavar”
Antik tiyatronun o yüce eserlerinin kir. Belki bir “dünya savaşı”nda de- ve “tarihi tehdit” ilan ettiği virüsle sa-
başvurduğu katharsis araçları şimdi ğiliz ama bir tür “büyük buhran”dan vaşan sağlık görevlilerine şükranlarını
artık oyunun parçası olmaktan çıkıp geçmekte olduğumuz aşikâr. Sığınak sundu.
alçakgönüllü bir gizlilikle, gündelik ya- yerine internetli evlere çekilip cephe
şam pratiğinin içine acımasızca yer- yerine sokağa çıkıp iş veya hastaneye Uzakta ve kesik kesik alevlense de
leşmişti. Ara verdikten sonra işe gitmek gittiğimiz süreç nerdeyse şizofrenik Umut için dua etmeye devam ediyorum
daha da zor olur, dedi Coppi’nin anne- gerçeklik kırılmaları ya da algı sıçra- Işıltısı yolumuzu göstersin diye
si. Her şeye rağmen bıkıp usanmadan malarıyla dolu. Sosyoekonomik ve Bu uzun zamandır beklenen büyük
görevimizin ne olduğunu sorgulamalı- politik paradigma değişirken genel kozmik parıltının2
yız, diye yanıtladı Coppi, kendimizden itibariyle evren, uzam ve mekân kav-
başka hiç kimse içine sıkıştırıldığımız ramlarıyla ilgili farkındalığımızın ve Sanatı zor zamanlara dayanma
ilişkileri açıklayamaz bize.1 zaman algımızın dönüştüğü günler- ve bir umut aracı olarak sunan diğer
den geçiyoruz. Tıpkı devrim ya da kanaat önderleri arasında ışık ve al-
Bugün artık 20. yüzyılın antifa- buhran dönemlerinde olduğu gibi gı sihirbazı Olafur Eliasson ve sokak
şist direnişine ve direnen gerçek kişi- sadece gündelik hayat değil kültür sanatçıların en medyatiği Banksy de
lerin öykülerine başvuran teorisyen sanat alanında da alıştığımız pek çok var. Eliasson daha pandeminin ilk
Dan Perjovschi, Virus Diary (still life), 2020, sanatçının izniyle.
Peter Weiss’ın kurduğu biçimde bir şeyi yeniden düşünüp tanımlama- günlerinde sanatının sofistike gö-
102 SANAT DÜNYAMIZ 176 İZ PA N D E M İ S Ü R EC İ N D E SA N AT Ü R E Tİ M İ SANAT DÜNYAMIZ 176 103

yadaki gibi kolayca uygulanabilen bu yordum; yaşamak hayattır, çok de-


önerileri, evde insanları sanatla oya- ğerlidir.5
larken kolektif deneyimlerle umut
yeşertmeyi başaran örnekler arasın- Pandeminin ilk ayında not, me-
da saymak gerekir. Keza, Brüksel’de tin, ses, görsel ve görüntülerle günlük
yaşayan sanatçı Ali Cabbar’ın Bahar tutmaya başlayan çok sayıda sanat-
Maskeleri’ni de. Maskenin varlığının çı oldu ya da günlük formatını sanat
ayrı yokluğunun ayrı endişe yarattığı alanı olarak kullanan. Çabuk üreti-
bir dönemde “kendi maskeni kendin lebilmeleri bakımından telefon gö-
yap” sloganıyla topladığı kır çiçek- rüntüleri ve çizimleri oldukça öne
lerini maskesine iliştirerek “geçici” çıkarken pek çok karikatürist ve çizer
eserler ortaya koyuyor. Böylece pay- gibi güncel sanatçı Dan Perjovschide
laştığı fotoğraflarla ilkbaharla doğanın panik günlerini kelime oyunlarına
yeniden canlanışının yarattığı olumlu dayanan eleştirel üslubuyla yorumlu-
enerjiyi virüse karşı mücadeleye ka- yordu. Sosyal medyada gördüğümüz
nalize ediyor. sayısız günce denemesi içinde Tracey
Emin’inki elbette sert üslubu ve siya-
Bugün, varolanı resmetmeye çalışmak seten doğruculuktan uzak cesaretiyle
umudu teşvik eden bir direniş eyle- ayrılacaktı. Anksiyete bozukluğundan
midir.4 uyuşukluğa, kendini resme vermek-
John Berger ten yeme krizine kadar değişken ruh
halini görmek kendi dalgalanmaları-
Zamanı kaydını tutarak anlam- mızla paralellikleri adına bizi rahatla-
landırmak, sürece şahitlik ederken tırken belki de dilimizin ucuna gelip
eleştirmek ve dönemin ruhunu yan- de söyleyemediğimiz bazı şeyleri ale-

Ali Cabbar, rünen yapısını bir kenara bırakıp sağlığımızı ve iyimserliğimizi yaratıcı
Bahar Maskeleri, 2020,
fotoğraf serisi İtalyan dostlarına hitaben basit bir aktivitelerle korumayı önerdi. Çok
illüstrasyonla ortaya çıktı. Amacı in- katmanlı ve tekniği güçlü işler üret-
sanları tecrit günlerinde mesafelere mesine alıştığımız bu sanatçılar, ya-
rağmen birbirine sevgi ve şefkatle tak odasını sergiye çevirmek ya da
bağlanmaya teşvik etmekti. Banksy, kendi elini tüm ayrıntılarıyla çizip
tam da kendinden beklenebilecek bir çizimi pencereye asarak dış dünyaya
tavırla karantinada sanatını sokakta el sallamak, hatta tuvalet kâğıdından
değil evinin tuvaletinde icra etme- ilhamla şarkı sözü yazıp bestelemek
yi seçti. Sanatçının alameti farikası gibi Joseph Beuys’un “Her insan sa-
sayılan sıçanların banyo duvarında natçıdır” şiarına referans verircesine
yarattığı tekinsizliğin esprisi hayata basit ve herkesin deneyebileceği ya-
(ve sanata) devam etmenin neşesini ratıcı süreçler önerdi. “Ev neredeyse sıtarak direnmek sanatçıların mezi- nen Instagram güncesinden bağıra- Borga Kantürk, Balkon, 2020,
fotoğraf serisi
hepimize hatırlattı. Antony Gormley, sanat oradadır” olarak çevrilebilecek yetleri arasında her zaman... Kavram- caktı: “Get between the lines, you fuc-
Grayson Perry, Gillian Wearing, Idris “Art is Where the Home is” başlığı al- sal sanatçı Cengiz Çekil’in 1976’da king idiot!” (Sana sıraya gir diyorum, “Balkon: Ne evde ne dışarıda, ara-zemin, içeride
gergin dışarıda tedirgin ve yasaklı olduğun bu
Khan, Annie Morris, Ryan Gander, tında toplanan sanatçı aktivite kitleri ülke darbe sürecine giderken her gün s... dangalağı!)6 günlerde en huzurlu kısa bir çizgi bir kuşun
aniden konduğu soluklandığı ince ağaç dalı...
Mark Wallinger, Sarah Lucas, Richard bu yazı hazırlanırken en az 20 bin kişi aynı çiçekli deftere “Bu gün de ya- Anı defterine dönüşen sosyal Küçük arka balkonlar iyi ki varlar.”
Wentworth, Cornelia Parker, Micheal tarafından indirilip denenmişti bile.3 şıyorum” yazdığı Günce’sini nasıl medya hesapları, sanat medyasında
Landy ve Jeremy Deller’ın aralarında İstanbul Modern’in çocukları sanat- unutabiliriz. [...] çok kasvetli, ölümün yayımlanan açık mektuplar, canlı ya-
bulunduğu bir grup Britanyalı güncel çı Sarkis’in Gökkuşak adlı eserinden kutsandığı, korku ortamının olduğu yınlar ya da çevrimiçi sunum ve per-
sanat yıldızı ise önceliği bu dönemde yola çıkan bir gökkuşağı çizip fotoğ- bir dönemde tepki olarak “Yaşamak formanslarla sanatçıların bu sürede
evde uygulanabilecek sanat fikirleri- rafını paylaşmaya ya da evin pence- en önemli şeydir”i vermek istedim. ne yapıp ne düşündüğünü, ne sordu-
ne vererek karantina döneminde akıl resine asmaya davet ettiği kampan- Kendi öğrencilerime de onu söylü- ğunu ya da nasıl yanıt aradığını takip
104 SANAT DÜNYAMIZ 176 İZ PA N D E M İ S Ü R EC İ N D E SA N AT Ü R E Tİ M İ SANAT DÜNYAMIZ 176 105

rekir. Örneğin, 27 Mart 2020’de ken-


di evinde açtığı #BirazVaktinVarMı
adlı sergisini sonradan çizdikleriyle
güncellemeye devam ederken başka
dertleri var Nâzım Dikbaş’ın... Sanat-
çının çizim ağırlıklı sergisinde hayatta
söyleyecek sözü olan bazı karakter-
ler bakışları, duruşları ve konuşma
balonlarında bize ulaşan sözleriyle
zihnimizi açıyor, belleğimizi besli-
yor. Belki de önceden beri bilinçaltına
ittiğimiz ve susturmaya çalıştığımız
karakterleri resmediyor sanatçı, zira
sadece pandeminin değil travması ve
derdi hiç bitmeyen coğrafyamızın in-
san tipolojisine ışık tutuyor. Örneğin
maskeli bir adama “Ölümden sonra
ukalalığın devam ettiğini saptadık”
dedirtiveriyor; ya da bir başkasına
“Zorunlu olmayan bütün düşünceleri
durdurun”. Uzun süredir yaşamadığı
İstanbul’da tam bir ay mecburen kalan
Ahmet Öğüt, bir yandan meditatif
çizimler yapsa da esasen güncel sa-
nat tarihinden bu dönem için farklı
açılardan anlamlı olabilecek işleri bu-
lup çıkartıp yayımlıyor hesabından.
Uzunca süren “Evde yapılan sanat
işleri” serisini “görsel sanatçılar mü-
zik yapınca” paylaşımları takip edi-
yor. Muğlaklıktan labirente dönüşen
bugünü anlamlandırmak için geçmiş
dönemin hatırı sayılır işlerini kerteriz
Ahmet Öğüt, etmek besleyici görünse de sorun- almaktan daha anlamlı ne olabilir? Bir
Çizimler, 2020.
suz sayılmaz. Bazı sanatçıların sos- başka sanatçı Borga Kantürk ise her
yal medya günlüklerini de işleri ya da zamanki sanat pratiğine eklemlene-
özel hayatları gibi gösteri ve gösteriş bilecek nitelikte fotografik imgelerle
odağına kayarken izleyici kendini pa- İzmir’deki evinden Balcony (Balkon)
sif bir gözetleyici konumuna indirge- adlı bir seri paylaşıyor. Evi (bizi) dışa-
yecekti. Ya da tam tersine, sanatçıları- rıya (dünyaya) bağlayan yegâne arake-
nı ve kendini görünür tutma telaşına sit olan balkondan sistematik olarak
düşen galeri ve kurumların da etkisiy- bir detay ya da manzara kadrajlayıp
le sosyal medyada paylaşmak üzere paylaşmak derdi tasası hayatın içe-
durmaksızın bir şeyler üretmeye ya da risinden parça ve kesitler alarak sıra-
evini, hayatını ve sanatını herkese aç- danlığın içinde olağanüstü olanı yaka-
maya yanaşmayan sanatçılara yokmuş lamak olan bir sanatçı için iyi egzersiz
muamelesi yapılacaktı. Bu bağlamda, olabilir şu günlerde.
paylaşırken bağırmayan ve günümü- Pandemik krizde sanat, zamanın
ze cevap verip yeni sorularla katkıda kaydını tutmak, günü yorumlamak
bulunmayı başaran sanatçılar arasında veya iyileştirici / destekleyici olmaya
Türkiye’den birkaç ismi de anmak ge- çalışmanın ötesinde neye evrilebilir?
106 SANAT DÜNYAMIZ 176 İZ PA N D E M İ S Ü R EC İ N D E SA N AT Ü R E Tİ M İ SANAT DÜNYAMIZ 176 107

Bu vesileyle sanatı üretme, sunma ve


deneyimleme önceliklerimizi fark-
lılaştırıp daha adil ve demokratik kı-
labilir miyiz? Dünya Sağlık Örgütü
pandemi ilan edeli henüz bir ayı yeni
geçmişken sanattan da sanatçılardan
da beklentimizi orantılı tutmak daha
doğru. Bu bağlamda, sadece sanatçıla-
rın değil hepimizin sığındığı alternatif
bir deneyim alanı olarak sunulan sanal
ve çevrimiçi mecralar erişim ve görü-
nürlük adına kolaylaştırıcı görünüyor.
Elbette, sanat ve sanatçı adına asıl be-
lirleyici olanın mecra değil, bağlam ve
içerik arasındaki ilişkisellik olduğunu
unutmamak kaydıyla. Belirsizliklerle
dolu olsa da önümüzdeki dönemde
en az çevrimiçi ve dijital kadar kamu-
sal alanın da belirleyici olacağını ise
öngörmek zor değil. Sosyal temas ve
hatta sokağa çıkmak bir sonraki karara
dek yasaklanmışken kamusal alanı
tüm bileşenleri ve problematikleriyle
yeniden tanımlamak gerekecek. Sade-
ce kamusal alanın değil, kriz sırasında
(ve sonrasında) pek çok kabulün ye-
niden ele alınması aciliyet kazanacak.
Örneğin ortak alan nedir, özel alan
nedir, ev kimindir, işyeri neresidir,
kültür sanat mekânı veya sosyalleşme
yeri nasıl olmalıdır? Bunlar hakkında
sanatçıların ve küratörlerin soracağı

Banksy,
My wife hates it when I work from home,
(Eşim evden çalışmamdan nefret ediyor), 2020

Cengiz Çekil, Nâzım Dikbaş,


Bugün de Yaşıyorum, 1976 Biraz Vaktin Var mı?, 2020
108 SANAT DÜNYAMIZ 176 İZ PA N D E M İ S Ü R EC İ N D E SA N AT Ü R E Tİ M İ SANAT DÜNYAMIZ 176 109

Nâzım Dikbaş,
Biraz Vaktin Var mı?, 2020

daha derin sorular ve yapacağı proje-


NOTLAR
ler olmalı. Keza, doğa hakkında da...
Bize yuva olmuş bir gezegeni bu kadar 1 5
manipüle etmiş ve şimdi de (sınıfsal Peter Weiss, Direnmenin Estetiği, çev. Vahap Avşar’ın, sanatçıyla söyleşilerini
imkânlarımız ölçüsünde) kendimizi Çağlar Tanyeri, Turgay Kurultay, YKY, içeren “Cengiz Çekil Okulu” (1995-2016)
İstanbul, 1. Baskı, 2005, s. 57. işinden alıntılanmıştır. Saltonline açık
ondan izole ederken insan olarak bu kaynağından erişim https://www.flickr.
Victoria Miro’nun internet sitesinden
ekosistemin neresindeyiz? Pandemi- (Erişim tarihi: 18.04.2020), çev. Çelenk com/photos/saltonline/37353815394
de bile eşit olamadığımız bir düzende Bafra. (Erişim tarihi: 18.04.2020)

işimiz ne? Sanat hissettirip düşün- https://www.victoria-miro.com/a- 6


message-from-yayoi-kusama-to-the- The Guardian internet sitesinden erişim
dürebildiği ve tavır alabildiği sürece
whole-world?fbclid=IwAR0Zg2sgq_ 19.04.2020 https://www.theguardian.
varsa sanatın ölüm kalım mücadele- JJzuqFwiTFPGXUbq5Gjet5C6q5Xiwu_ com/artanddesign/2020/apr/06/
si veren pandemik gezegenimiz için b4LuVrbXmtiqtVl2rQ bathtime-and-black-paint-tracey-emin-
3 posts-lockdown-diary?CMP=twt_a-
vazgeçilmez olduğunu unutmadan culture_b-gdnculture (Erişim tarihi:
son sözü yine bir sanatçıya bırakmak First Site internet sitesinden (Erişim tarihi: 18.04.2020)
18.04.2020) https://firstsite.uk/art-is-
lazım. where-the-home-is/
4
Sanat bir enformasyon türü değil, ölü-
John Berger, Sanatla Direniş, çev. Aslı
me karşı bir dirençtir. Biçen, Metis Kitap, İstanbul, 2017.
Akira Kurosawa
110 SANAT DÜNYAMIZ 176 İZ FOTOĞRAFIN KARANTİNASI SANAT DÜNYAMIZ 176 111

Bilge Yolcu Hayal Gücünde ham, “Bilge yolcu yalnızca hayal gü-
cünde seyahat eder”1 derken, 42 gün
boyunca ev hapsine mahkûm edilen
leminde bulunmaktadır. Doğu-batı
istikametindedir. Tam duvar dibin-
den dolanarak, çevresi otuz altı adım

Seyahat Eder
18. yüzyılda yaşamış yazar Xavier de olan uzun bir dikdörtgen şeklindedir.
Maistre’yi kastediyordu. 1790 yılın- Ama benim yolculuğum daha fazla
da tutsak edildiği odanın içerisindeki mesafe kapsayacaktır; çünkü odamı
gündelik hayatını seyahat güncesi tu- çoğu zaman boydan ve enden ya da
tar gibi anlattığı Odamda Yolculuk’u çaprazlamasına; herhangi bir kurala ya
yazdığında Xavier de Maistre 27 ya- da yönteme uymadan kat edeceğim...
şındaydı. Sophie Calle’nin başkaları- Benim ruhum her türlü fikre, zevk ve
nın otel odalarını incelediği gibi, De duyguya son derece açıktır; kendini
FOTOĞRAF SANATI TARİHİ BİZLERE KARANTİNA SÜRECİNDE NASIL YOL Maistre de kendi odasındaki eşyalar gösteren her şeyi açgözlülükle kabul
GÖSTERİYOR VE DAHA ÖNCE İNZİVAYA ÇEKİLEN, TEK MEKÂNDA KALAN ve mobilyalar arasındaki yürüyüşle- eder.”2
rini olağanüstü bir yolculuğun parça- Xavier de Maistre’den ilham alan
SANATÇILAR FOTOĞRAFA NASIL DEVAM ETTİ SORULARINA YANIT ARADIK.
sıymış gibi kaydetti. Hapis cezasına Beril Gür, 2013 yılında yeni taşındığı
katlanırken, esareti zihninde özgür- beşinci kat dairesinden, binanın fark-
lük fikrine dönüştürerek hafifletmeye lı cephelerini günlerce izleyerek bir
çalışıyordu. görsel günlük oluşturur. Evden Sokak
“‘Eğer çok hasta isen ismini ve ad- Belki de uzun zamandır ilk kez ‘içe “Odam Peder Beccaria’nın öl- Fotoğrafları isimli serisinde evinin Beril Gür,
YASEMİN ELÇİ Evden Sokak Fotoğrafları,
resini değiştir’ Kabala öğretisine ait- dönük’ler ödüllendiriliyor. çümlerine göre kırk beş derece en- penceresinden görünen İstanbul so- 2013
Görseller: Sanatçıların izniyle.
miş bu yöntem. Kaybet, diyor aslında. L’Hotel serisinde Sophie Calle
Savaştığın kişi kendinsen, kaybet. Ye- kendini başkalarının hayatına davet-
niden başla.” siz misafir ederek, onların rutinlerini,
Alp Sime bu cümleleri düşünür- en sıradan ve en mahrem alışkanlık-
ken Adana’nın dışında göl kıyısında larını takibe alıyor. Fransız yazar ve
bir evde, mecbur kalmadıkça kim- sanatçı Calle, 16 Şubat 1981’te Ve-
seyle görüşmediği bir hayat idame nedik’teki bir otelde oda temizlik-
ediyordu. 2013 yılında başlayan bu çisi olarak çalışmaya başlar. Üç hafta
inziva yaklaşık üç yıl sürdü. Oldukça boyunca otelin dördüncü katındaki
az fotoğraf üretti. Doğayı, hayvanları 16 odadan sorumludur. Bu odalarda
gözlemledi... kalan misafirlerin günlüklerini okur,
“İşlerine hayranlık duyduğum bir çekmecelerini karıştırır, parfümlerini
arkadaşım üretme sürecinin artık an- koklar, kapıların ardından özel ko-
nesiyle cinsel ilişkiye girdiği duygu- nuşmaları dinler. Odalarındaki her
sunu verdiğini söyledi. İşlerinizden detayı, örtünün altındaki saç telleri-
uzun süre benzer sonuçlar aldığınızda ne, çöpteki yemek artıklarına kadar
size güven veren şeyler aynı zamanda bir dedektif gibi gözlem altına alır ve
sizi boğmaya başlıyor.” onların yaşamlarıyla ilgili notlar tutar.
İnzivaya çekilmenin değerli bir Daha sonra bu notlar ve çektiği fo-
süreç olduğunu tekrar düzenli üret- toğraflar L’Hotel başlığı altında New
meye başladığında daha net görüyor York’ta Guggenheim Müzesi, Mo-
Sime. O, bu ihtiyacının farkında, sa- MA P.S. 1 Çağdaş Sanat Merkezi ve
natını ve hayatını kendi doğal ritmin- Metropolitan Müzesi’nin aralarında
de sürdürüyor. Fakat birçok kişi dün- bulunduğu dünyanın en önemli sanat
yadan izole yaşama hissini ilk defa kurumlarında sergilenecektir. İzle-
içinde bulunduğumuz bu dönemde yenle izleneni bir araya getirdiği bu
bir parça tattı. Gündelik ve gösterişsiz serisinde Calle, birkaç duvar arasında
olanla baş başa kaldık. Sürekli dışarı- yaşanan sıradan anlara şahit olarak
ya bağlı (ya da bağımlı) olmadan her onları belgeler, yüceltir ve hayal gücü-
gün aynı odaların arasında dolaşırken nün yorumuna açar.
kendimizi daha yakından izler olduk. İngiliz yazar W. Somerset Maug-
112 SANAT DÜNYAMIZ 176 İZ FOTOĞRAFIN KARANTİNASI SANAT DÜNYAMIZ 176 113
114 SANAT DÜNYAMIZ 176 İZ FOTOĞRAFIN KARANTİNASI SANAT DÜNYAMIZ 176 115

işgalindeki Vietnam’da bir kara mayı- kalmıştı, yeni evi göçmen kampıydı.
nına basarak hayatını kaybeder. Faroq bu kampta belirsizlik içerisin-
Bugün hem savaşı hem de inziva- de tek başına yaşarken bir yandan da
yı yakından deneyimlemiş foto-mu- her gün Yemen’deki savaşı, ailesinin
habirlerinden biri ise 1990 doğum- sağ olup olmadığını takip ediyordu.
lu Thana Faroq. Yemenli fotoğrafçı Oda arkadaşları sürekli değişiyor,
ülkesindeki savaş başladığı sıralarda bazıları ülkesine geri gönderiliyor,
Londra’ya yüksek lisans eğitimi için ümidi tükenenler depresyona giriyor
gidiyordu. Evine döndüğünde bu ya da fiziksel olarak hastalanıyordu.
çatışmaların dineceğinden, ‘normal Hayata tutunmasını sağlayan, eskiyi,
hayat’ın onu beklediğinden emin- ‘normal’ olanı hatırlatan tek eşyası
di. Ancak eğitimi, ardından da vizesi fotoğraf makinesiydi. Kampta kaldığı
bitti, fakat savaş halen devam ediyor- süre boyunca yediği ekmeğin, por-
du. Ailesi ise Yemen’den ayrılamı- takalın, su bardağının, yerdeki kırın-
yordu. Hollanda’ya sığınmacı olarak tıların, camının önündeki boşluğun
başvurmak zorunda kaldı. Ülkesiz fotoğraflarını çekti. Fotoğraf maki-

kaklarının gündelik ve absürd halle- rının hayatlarını gözleyen bir fotoğ- Arka Pencere (1954)
rini sanki bir kurgunun parçasıymış rafçının şahit oldukları üzerinden şe-
gibi fotoğraflar. “En yakınımı ve hatta killenir. Ana karakter olan L. B. “Jeff”
en iyi bildiğimi (zannettiğimi) tekrar Jefferies adlı bu fotoğrafçının aslında
tekrar keşfetmeye çalışmak ilgimi çe- Macar asıllı ünlü savaş fotoğrafçısı
kiyor. Bunun mekânsal olarak en pro- Robert Capa’dan esinlendiği söylenir.
vokatif olanı, evden çıkmadan pen- 1947 yılında Henri Cartier-Bresson,
cerelerden çekeceğim fotoğraflardan David Seymour ve George Rodger ile
oluşan bu seri. Daha önce görmedi- birlikte dünyanın en önemli fotoğraf
ğim bir şehirdeymiş gibi, her şeyi ilk ajanslarından Magnum Photos’u ku-
defa görüyor gibi bakma denemeleri” ran Capa, özellikle İspanya İç Savaşı
diyen Beril Gür’ün kuşbakışı fotoğraf- ve İkinci Dünya Savaşı Normandiye
ları ne kadar kamusal alana ait olsa da Çıkarması’ndaki fotoğraflarıyla tanı-
sanki takip ettiği anonim karakterle- nır. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından
rin mahremiyetine sızıyormuş hissini oyuncu Ingrid Bergman ile ilişki ya-
de barındırıyor. şayan Robert Capa, Bergman’ın rol
Evinin camından dışarıyı izle- aldığı Hitchcock’un bir diğer meşhur
yen fotoğrafçılardan bahsederken filmi 1946 yapımı Notorious / Aşk-
Hitchcock’un Arka Pencere filmine tan da Üstün setinde de fotoğraflar
değinmemek mümkün değil. Jimmy çekmiştir. Bu ilişkiye şahit olan Hitc-
Stewart ve Grace Kelly’nin başrolde hcock birkaç sene sonra foto-muha-
olduğu film, geçirdiği bir kazada baca- biri Capa’dan esinlenerek Arka Pence-
ğını kırdığı için New York’taki apart- re’deki fotoğrafçı karakterini kurgula-
man dairesinden çıkamayan ve arka mıştır. Fakat tam da filmin yayımlan-
penceresinden teleskopla komşula- dığı yıl, 1954’te, Robert Capa, Fransız
116 SANAT DÜNYAMIZ 176 İZ

Alp Sime, nesi alınmasın, çalınmasın diye onu rından. Artık kendi hikâyesinin en zor
Bukalemun, 2015
sımsıkı sakladı, korudu. Fotoğraf ona kısmının geride kaldığını düşünüyor
nefes aldırıyor, her 24 saate tutun- ve içi rahat. Bir evi olduğu sürece izole
masını sağlıyor, hatta bir nevi iyileş- yaşamak pek de korkunç değil, çün-
tiriyordu. Neyi fotoğrafladığı ise pek kü hayal kurmak ve ümit etmek hâlâ
de önem taşımıyordu. Faroq bugün mümkün.
Hollanda’da yaşıyor ve göçmen kam-
pında yalnızca altı ay kaldığı için ken-
dini şanslı hissediyor. NOTLAR
1
Yarın sabah çok erken kalkmalıyız, 5 W. Somerset Maugham, The Trembling of
gibi. Kuzeyde Budel diye bir kampa a Leaf, William Heinemann, The Floating
Press, Londra, 1921.
doğru yola çıkacağız. Hepimizi almaya
2
büyük bir otobüs gelecek. Aklım Eritrea
Xavier de Maistre, Voyage autour de ma
isimli o genç kıza takılıyor, buraya tek chambre, Torino, 1794.
başına gelmişti. Sonra da ülkesine geri
gönderildi. Ne olduğunu hiç bilmiyo-
rum. O da anlamamıştı, kabullenemi-
yordu. Yollar bitmek bilmiyor, otobüs-
teki sessizlik beni öldürüyor.

Bu satırlar Faroq’un göçmen kam-


pında tuttuğu günlüğün ilk sayfala-
118 SANAT DÜNYAMIZ 176 İZ NEREDE DURUYORSUN? SANAT DÜNYAMIZ 176 119

Karanlık Zamanların yılında Sanatorium’da gerçekleşen ilk


kişisel sergisi “ve yolun her adımı”yla
başladı. Sanatçının üslubunun ana
yanında geyiklerin ve balıkların yaşa-
dığı el değmemiş bir doğanın hatırası
göze çarpıyordu. İnsanın çevresiyle

Getirdiği Tuhaf Bir Macera


malzemesi haline gelen siyah beyaz, kurduğu ilişkide büyüleyici güce ve
karakalem ve kömürle biçimlendi- ‘nimetlere’ sahip doğanın arkaik izleri
rilmiş işleri, bir hayali karakterin za- ise hayvan imgelerinde karşılık bulu-
mansız yolculuğundan geriye kalan yordu.
kesitleri taşıyordu. Ayrıca sanatçının “Nerede Duruyorsun?” sergisinde
daimi eşlikçisi olan defterlerin bu ha- ise yolculuk, bireyin veya insanlığın
yali karakterin bir tür günlüğü olabi- başı ve sonu kestirilemeyen “arada
leceğini düşündürüyordu. Resimler kalma” durumunu, çeşitli sınavlardan
“NEREDE DURUYORSUN?” SERGİSİ NEREDE VAR OLDUĞUNA, BULUNDUĞUN tanımsız bir coğrafyanın doğasında geçeceği bir deneyim olarak yaşatır.
KONUMUN SORGULANMASINA VEYA BİR YER TAYİN ETMEYE DAİR örtük olan kimi sembolik ifadelerle İçsel sorgulamalar yoğun karanlığın
FARKINDALIĞI SALIK VEREN BİR SORU CÜMLESİ ETRAFINDA DÖNÜYOR. DOĞA birlikte post-apokaliptik bir manza- arasından değip geçen ışığın göster-
ra deneyimi sunuyordu. Günümüz diği işaretlerle derinleşir. Sergi ala-
VE İNSAN ARASINDAKİ DURUŞUN TEKRAR DÜŞÜNÜLDÜĞÜ BUGÜNLERDE
dünyasına çok da yabancı gelmeyen nına girildiğinde sadece resimlerin
GİZEM AKKOYUNOĞLU’NUN SANATORIUM’DA YER ALAN SERGİSİNE DAİR BİR ıskartaya çıkmış post-endüstriyel ya- görünebileceği ölçüde lokal aydınlat- Gizem Akkoyunoğlu,
The Sun Already Has Down, 2019,
KAPSAMLI DEĞERLENDİRME. pıların ve ot bitmemiş geniş ovaların maların olduğu tamamen siyaha bo- kâğıt üzerine füzen, 47 x 67 cm

EZGİ YAKIN Bu yazı, belirsizlik içinde geçen dikkat çeker. Genel kabullenişler ye-
endişeli günlere neden olacak pan- rine bu soruya verilecek her cevabın
Görseller: Görseller:
Sanatorium’un ve sanatçının demi zamanlarının arifesinde yazıldı. kişinin kendini tanımladığı ifadelerde
izniyle. Evlerde dışarıdan ve sosyal ortamdan ne kadar karşılık bulup bulamayacağı-
izole olurken, kendimize dönmek ve nı akla getirir. Gerçekten neredeyim
yaşadığımız dünyaya dair çeşitli sor- ben? Durduğum yer beni ve etrafımı
gulamalara girmek için bir serginin nasıl etkiliyor? Bulunmadığım/ika-
içine düşmek çok manidar olabilir. met etmediğim yer ile durduğum yer
Doğada baskın insan türünün virüs arasındaki fark ne?
karşısında çaresizliğini yaşadığımız Bu soruları düşünürken genel an-
böylesi bir zamanda, yeryüzünde lamıyla akla gelen şey, en temelde bu
müşterek yaşadığımız türlerle kur- evrende bir dünyalı olarak yaşamak ve
duğumuz ilişki içinde “Nerede Du- insan/human/homo sapiens sıfatıy-
ruyorsun?” sorusu insan olma du- la zaman-mekânı deneyimlemektir.
rumunu düşünmek için iyi bir baş- Yeryüzüyle kurduğumuz ilişki, insan
langıç. Gizem Akkoyunoğlu’nun olarak tanımlanma/tanınma biçim-
24 Ocak – 1 Mart tarihleri arasında lerimizle şekillenirken, doğa ve canlı
Sanatorium’da gerçekleşen “Nerede türleri ben-öteki karşıtlıklarıyla ifade
Duruyorsun?” isimli ikinci kişisel kazanır. Sergi, “ben” olarak kendimle
sergisine yakından bakalım. ilgili içsel yolculuğumda yaşam-ölüm
“Nerede Duruyorsun?” sergisi gerilimiyle kendimi arama hikâyesi
nerede var olduğuna, bulunduğun sunar. Ayrıca ötekinin alanıyla ilgili
konumun sorgulanmasına veya bir başka bir ilişkilenme biçimini düşün-
yer tayin etmeye dair farkındalığı sa- meye davet eder. Fakat bu deneyim
lık veren bir soru cümlesi etrafında bilinenin ve hâkimiyet kurulan bir
döner. Hatta açık biçimde tehditkâr alanın aksine imgelerde ve serginin
bir sorudur bu. Tercihlerin varlığı- fiziki mekânında gizemli, ürkütücü
nı hatırlatır; orada veya burada ola- “karanlığın” içinden geçerek yaşanır.
bileceğine dair özgürlük fikrine ve Böylesi bir yolculuğa çıkma serü-
kurduğun aidiyetin sorumluluğuna veni Gizem Akkoyunoğlu’nun 2015
120 SANAT DÜNYAMIZ 176 İZ NEREDE DURUYORSUN? SANAT DÜNYAMIZ 176 121

da tedirgin bir seyir bizi bekler. “Ja- laşır. Engeli aşmak, eşiği geçmek için
guar-catastrophe” resmi, ormandaki mücadele etmen gereken adımların,
sık ağaçların gövdeleri ve dallarıyla geçmen gereken sınavların gösteril-
örülmüş derinliklerinde ilerisini gör- meyişi kendi iç dünyamızda edine-
menin mümkün olmadığı bir yere ko- ceğimiz sorgulama ve cevap biçimini
numlandırır bizi. Işığın yatay ve cılız koşullar. Bilinçdışı çağrışımlar, geç-
dokunuşu aydınlatıcı olmaktan çok mişin izleri, dogmatik öğretiler veya
soğukluk ve güvensizlik verir. Karan- bilimsel tespitlerin içinden geçen zi-
lığın körlüğü içinde seçilemeyen bir hinsel taramanın sonucunda insan ol-
gölge hayvan silueti vardır. Jaguar tam manın derinlerine dalarız. Günümüz
görünmeyişiyle izleyiciyi gafil avlar. dünyasında benlik temsilleri içinde
Resmin atmosferine girdikçe karmaşık hezeyanlar yaşarken bu du-
çeşitli düşünceler belirir: Gece hay- rum, bizi çevreleyen doğayı görme
vanları / gölge hayvanlar karşısında biçimimizi de etkiler.
insanlar savunmasız hissedebilir. Ja- Karanlığın yarattığı bilinmez
guar, betimlenen doğanın karmaşası aralıklar içinde tereddütlü adımlarla
içinde bulunduğu mekâna aşina, sak- galeri mekânında turlarken derinlik
lanabilir ve saldırabilir özelliklere sa- sağlayan boşlukları fark ederiz. Sergi
hipken aynı mekânda insan, yabancı mekânında çalışmalara vuran loş ışık
ve tehlikeye açıktır. Tüyleri, postları dışındaki bu siyah boşluk, izleyicinin
ve derilerinin rengi karanlıkta seçi- duygu dünyasını besleyecek çağrı-
lemeyen canlılar hâkim olunamayan şımlara sahne olur. Aydınlıkla karan-
alanda daha da ürkütücü bir hal alır. lık arasındaki ilişkide karanlığa çekiliş
Yabansı yaratıklar imgesi, ehlileştiril- dünyevi sonu veya hiçliği çağrıştırdığı
memiş doğada insanın yaşamı anla- gibi kötücül anlamda cezalandırıcı ve
ma çabası sonucunda mitsel değerler felaketlere gebe, beklenen bir kao-
kazanmıştır. Tanrısal özellikler taşı- sun habercisi de olabilir. Fakat aynı
Gizem Akkoyunoğlu, yanmış bir mekânda atmosferin içine bir yaklaşıma sahiptir. Ufku örten bu yan mitsel hayvan imgesinde insa- zamanda bu karanlık, mağara veya
The Catastrophe, 2019,
kâğıt üzerine füzen, 67 x 120 cm çekiliriz. Keza resimlerin bütününde manzarada, gökyüzünde korkuluk gi- nın erdemleri ve zaafları sembolize yeraltı geçitleri gibi değişimin, farklı-
de görülen yoğun karanlıktan seçilen bi yükselen yapraksız meşelerin yatay edilirken buradaki imgede farklı bir lığın ya da farkındalığın, yani kendini
kimi formların hâkim olmayı güçleş- ışıkla siluet biçimindeki tasviri ve ön- durumla yüz yüzeyizdir. Sanatçının bulma hikâyesinin mekânına dönü-
tiren yarı-bilinmezliği bu etkiyi iyice de karanlığın içine gömülü üç köpek, resimlerinde hayvanlar, insanın va- şebilir. 3
pekiştirir. bir eşiğin iki uç nöbetçisi gibidir. Ta- roluşsal ve etik değerler üzerinden Bu doğrultuda “The coat that
İzleyiciyi ilk karşılayan resim “The nıdık ama bilinmez bir doğaya doğru farklı bir yorumlanışında yol gösteren holds a mountain” resmi bir sonraki
Sun has Already Gone Down”dır. Yu- çekildiğimiz bu ilk karşılaşmada, uy- olurlar.2 uğrağımız olur. Sergi mekânının mer-
nan mitolojisinde üç başlı köpek ola- garlığın artık koruyuculuğunu yitir- Mitolojik veya teolojik yargıların kezinde yer alan büyük boyutlu bu ça-
rak bilinen Cerberus’un yeraltı dün- miş geçici yapıntılarından uzak, aşikâr belirlediği sembolik tasvirlerdeki iyi lışmada başı ve kuyruğu görülmeyen,
yasına geçilen kapıda bekçilik etmesi bir sorgunun muhatabı olacağımızı ve kötünün ötesinde, apaçık olmayan, sayısını kestiremediğimiz yılanların
gibi resimdeki köpekler de mesafeli fark ederiz: Doğanın sonsuz olasılığı korku, tedirginlik gibi olumsuz duy- düzensiz kıvrımları resmedilir. Adeta
ve şüpheci bir tavır içindedir. Yıkın- içinde kendine yarattığın ayrıcalıklı gu uyandıran bir imgenin bize işaret bulunduğu yeri boğan ve yutan yı-
tının önünde yüzü bize dönük be- konumu sarsmaya var mısın?1 ettiği şey nedir? Müdahil olamadığı- lanlar yayılmacı ve anarşisttir. Gizem
denleri birbirine yakın bekleyen üç mız bu tanıdık ama başka tasvir içinde Akkoyunoğlu bizi yine gördüğümüz
köpek, görkemli ama metruk yapı ile Gizli Saklı Bir Jaguar içedönük bir bakış geliştirmek gere- manzara karşısında egemenlik kura-
durduğumuz yer arasında geçit ver- Bu soruya yaklaşmak için resim- kebilir. madığımız ve fakat bu sefer dar alana
meyecek gibidir. Harabe yapı ve onu lerin bizi sürüklediği “arada kalma” Sergideki resimler bizi içine aldığı sıkıştığımız bir bakışa yerleştirir; im-
çevreleyen manzara bize fazlasıyla ta- halinde; eşikte veya geçitteki sorguda, duygulanımdan bir anlam arayışına gelemindeki çoklu ve düzensiz tek-
nıdık gelebilir. Çünkü Caspar David insan yaşamının son bulacak olma sürükler ve durduğumuz yeri yeniden rarlarla endişeli bakışımızı kışkırtır.
Friedrich’in “The Abbey in the Oak- gerçekliğini de hesaba katmak gerekir. düşünmeye sevk eder. Önümüzdeki Genele hâkim koyu gri tonların
wood” (1809-1810) adlı eserindeki Dünya üzerindeki hâkimiyetin yitimi manzaranın zamansız ve mekânsızlığı kadifemsi hissi, yüzeydeki dokunun Sonraki sayfa:
bu betimlemeden esinle oluşturulan Gizem Akkoyunoğlu,
karşısında sanatçının imgelemindeki karşısında yoğun karanlık ve örtük kurşuni parlaklığı içinde göz dolanır. İsimsiz, 2019-2020, kâğıt üzerine grafit,
resim romantik duyarlılığı miras alan balta girmemiş karanlık ormanların- uzamda yerimizi bulmak iyice zor- Doğal kaya oyuklarını andıran küt- 13,5 x 127 x 11,5 cm
122 SANAT DÜNYAMIZ 176 İZ NEREDE DURUYORSUN? SANAT DÜNYAMIZ 176 123
124 SANAT DÜNYAMIZ 176 İZ NEREDE DURUYORSUN? SANAT DÜNYAMIZ 176 125

arasında dönüşüm hikâyesini içerir. Distopyavari bu betimlemede uygar-


Bu tahayyül kesişmeler ve karşılaşma- lık denen inşanın sonuna atıf vardır.
lar aracılığıyla kendisi olmayanla me- Sağır duvarların sürüklediği kimsesiz
lez varoluş geliştirmeye teşvik eder.5 siyah bir boşluk. Öbür yandan ise def-
Bu bağlamda sanatçının imgelemin- terin diğer yüzünde sanatçının ilk ser-
den beliren çalışmalar sadece alego- gisindeki “kusursuz doğa” hatırasına
riden beslenmez, özgün bir yorumla işaret eden resimlerle ilişki kurulabi-
açığa çıkar. Bu yolculuğun uğrak yer- lecek bir cennet tasviri görünür. Do-
leri ve eşlikçileri unutulan, es geçilen ğanın değişmez güzellikte barışçıl ve
doğayla kurulan canlı bağların, ben ile huzurlu çağrışımlarıyla örülü olduğu
ilgili günümüz modern toplumunun bu ütopyanın maalesef bugünün ce-
yargılarına karşı kendinle olan sancılı hennemi kadar güçlü biçimde içinde
keşfin karizmatik öğreticileri gibidir. hissedemeyiz. Nerede durduğumu-
zun gerçekliğini sorgulayan yolculuk,
Distopik Bir Sona Giderken Öne kabuğundan yeni çıkanların talepkâr
Çıkan Yol Ayrımı açlığıyla; “The edge of the silence”
Çıplak doğanın korku nesnesine resmiyle son bulur. “Nerede Duru-
dönüşmesi fikriyle birlikte, gecenin yorsun?” sorusuyla sergi, tekinsizlik
açık tehdidini hissedebileceğimiz re- içinde arafta kalan bizlerin farklı bir
simlerde gotik karamsarlık ilk elden değer sistemiyle bakabilmek adına
fark edilir. Fakat bunun yanı sıra Gi- cesaret isteyen yolculuğunda, hem
zem Akkoyunoğlu, romantik eğili- kendimize hem de yaşadığımız dün-
min kırılgan temaslarından da geri yaya dair taze ve yeni isteklere aç bakı-
kalmaz. “Blind light deaf darkness” şımızı muştular. Yine de bu açlıktaki
çalışması yaşayıp yaşamadığını bile- ürkütücü coşkunluk, yararcı ve çıkarcı
meyeceğimiz örümceğin arkasında “ben” nedeniyle insan olma duru-
bıraktığı örülmüş ağların şiirselliğiyle muyla ilgili temkini elden bırakma-
içine çeker. Bir ev formu olarak örüm- mayı öğütler gibidir.
cek ağı, canlısından geriye kalan ve
dağılmasıyla görünmez olabilecekken
NOTLAR
bozulmamış miras gibidir. O bölgeye
henüz girilmemiş, dokunulmamıştır. 1
Gizem Akkoyunoğlu, lelere sarmalanmış yılanların boğu- Aslında sergideki muğlak tüm Etkili ve incelikli bir çalışmadır. Her Bkz. Derek Ryan, Hayvan Kuramı: Eleştirel
At the Edge of the Silence, 2019, Bir Bakış, çev. Ayten Alkan, İletişim
kâğıt üzerine füzen, 33,5 cm x 41,5 cm cu hareketi, şimdiki zamanın sonsuz alanlarda görünür olan hayvan im- an etrafına zarar vermeden yok ola-
Yayınları, 2019 ve Oxana Timofeeva,
tekerrüründe ruh halimizin sarsıcı gelerinin güçlü sunumu, semboller bilir bir formun gösterdiği şey çarpıcı Hayvanların Tarihi: Felsefi Bir Deneme,
imgesi gibidir: Belirsiz ve beyhude bulmacası4 arasında kendine özel bir gelir; dar alanda ve zamanda bile olsa, çev. Barış Engin Aksoy, Kolektif Kitap,
İstanbul, 2018.
bir çabayla var olabilmek. Fakat diğer yer açar. Bu yaklaşım, insan olma du- yaşamda olduğu gibi, bize yol katet-
2
çalışmalarla bağını göz önüne alırsak, rumunun kendini olumlama, diğer menin dokunaklı çabasının izlerini
Margaret Atwood, Başka Dünyalar:
kati bir yön çizen ve sabit bir kimlik canlı türlerini ise olumsuzlama bi- gösterir. Bilimkurgu ve Hayal Gücü, çev. Selin Siral,
tahayyülü yerine değişimin ve dön- çimiyle idrak edilmesine mesafeyle Bu incelikli var oluş ve yok oluş Kolektif Kitap, İstanbul, 2014, s. 62-66.
günün habercisidir bu çalışma. Dişil bakar. Doğa-insan arasındaki ilişkiyi biçiminin aksine defterdeki iki yüze- 3

bir güce benzetebiliriz bu durumu. ontolojik fark üzerine inşa etmeninin yin bir tarafında görülen cehennem Michel Pastoureau, Siyah, çev. Mesut
Tufan, Sel Yayınları, İstanbul, 2016, s. 26.
Arayış içindeyken kendinden çıkıp yerine yakınlığın ve uzaklığın içsel tasvirinde insanın evi olan yeryüzüne
4
kendine varma yani kabuk değiştirme belirtileriyle ilgilenir. Batı metafizi- bıraktığı miras can sıkıcıdır. Yangın-
Rosi Bradidotti, İnsan Sonrası, çev. Öznur
potansiyelini barındırır. Korkularla ğinin ortaya sürdüğü karşıt ikililikler lar, patlamalar ile korunaklı çatının Karakaş, , Kolektif Kitap, İstanbul, 2014,
yüzleşme ve yaşamla yeniden bağ ku- özneyi kurucu bir varlık olarak tayin çöküşü... Felaketler dizisini hatırlata- s. 81.

rup adapte olmaktır. Zehre karşı pan- ederken, bu durum iktidar biçim- cak şekilde resmedilen olaylarda şid- 5

zehir gibi, zamanın ortak yaşamdaki lerini oluşturur. Felsefede farklı bir dete maruz kalan yeryüzü formunun Claire Colebrook, Gilles Deleuze, Doğu
Batı Yayınları, İstanbul, 2013, s. 166-179.
etkilerine maruz kalmamıza rağmen önermeyle hayvan-oluş ise, fethetme, insan için sonu görülmeyen karanlık
gelişimsel bir değişim umududur. hükmetme ve alt etme yerine oluşlar bir tünele dönüşmesi boşuna değildir.
126 SANAT DÜNYAMIZ 176 PORTRELER PORTRELER SANAT DÜNYAMIZ 176 127

Sağlık Çalışanlarına
Teşekkürlerimizle
YAŞANAN PANDEMİ SÜRECİNDE , EN ÇOK ÖNE ÇIKAN BAŞLIKLARDAN
BİRİ DE SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ÖZVERİLERİYDİ. TÜM DÜNYADA
SANATÇILAR ONLARI ESERLERİYLE ÖLÜMSÜZLEŞTİRİRKEN TÜRKİYE’DE
İLLÜSTRATÖR ZEYNEP ÖZATALAY #SAĞLIKÇALIŞANLARINATEŞEKKÜRLER
BAŞLIKLI BİR HAREKET BAŞLATTI. BÖYLECE ÇOK SAYIDA ÇİZER, RESSAM
KENDİLERİNE FOTOĞRAF GÖNDEREN VE RESMİNİN ÇİZİLMESİNİ İSTEYEN
SAĞLIK ÇALIŞANLARINI RESMETTİ. BİZ BU DERGİYİ BASTIĞIMIZ SIRADA Berrin Simavioğlu Berrin Simavioğlu
BUNLARA BENZER AMAÇLA PEK ÇOK RESSAM TARAFINDAN RESİMLER
ÇİZİLMEYE DEVAM EDİYORDU, BURADA YER VEREMEDİĞİMİZ ÇOK SAYIDA
İSİM BU HAREKETE KATKI SAĞLADI. ULAŞABİLDİKLERİMİZ ARASINDAN
DERLEDİKLERİMİZİ, TEŞEKKÜRLERLE SUNUYORUZ.

Görseller: Sanatçıların izniyle.

Füsun Turcan Zeynep Özatalay Halil Yavuz Ertürk Şiva Ertürk


128 SANAT DÜNYAMIZ 176 PORTRELER

Fulya Çetin Zulal

Zulal

You might also like