You are on page 1of 8

Mayın bilmecesi!

Bölgede 10 trilyon dolarlık petrol efsane mi yoksa


gerçekten var mı? Haritası kimin elinde? İsrail'siz bu
iş olmaz mı?
BARIŞ ERKAYA
HABERTURK.COM EKONOMİ SERVİSİ
berkaya@haberturk.com

2002 yılından bu yana defalarca kolların sıvandığı fakat bir türlü araziye adım
atılamayan Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi hikayesinde yeni bir
perde daha açılıyor. 
Her girişimin “Bir varmış bir yokmuş” şeklinde ilerlediği mayın temizleme
ihalesinde CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne götürmesiyle kesilen süreç 3-4
hafta önce sessiz sedasız yeniden başladı.

Daha önce birçok kez verilen tekliflerin revize edilmesi istendi ve ek klasörlerin
talep edilmesiyle bu işe girmeye niyetli firmalar yeniden seferber edildi.
Kısa bir süre içerisinde de tekrar ihale aşamasına gelmesi kaçınılmaz
görülüyor.

Aslında Türkiye’nin de imza atarak tarafı olduğu Ottawa Sözleşmesi nedeniyle


zamanının giderek daraldığı mayınların temizlenmesi sürecinde 2002 yılından
bu yana neler olduğuna kısaca bir göz atmakta fayda var. 
 Mayın temizleme ihalesine ilk kez 2002 yılında çıkıldı. 2004’te ise teklifler
yenilendi. 2007’de CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne götürme süreci başladı.
Fakat süreç Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla dondu. 

NEDİR BU ACELECİLİK?
Türkiye neden bu işi bir an önce yapmak istiyor? Ve neden bir türlü
yapamıyor? Gerçekten mayınlı bölgenin altında bir petrol deryası mı var?
Yoksa bunlar bir şehir efsanesi mi? Bölgedeki petrol varlığına ilişkin haritalar
olduğu iddialarının bir dayanağı ve bilimsel bir temeli var mı? En önemlisi de
eğer petrol varsa, çıkarılabilir özellikte mi? 

SON 33 AY
Öncelikle Türkiye Ottawa Sözleşmesi’ne 25 Eylül 2003’te katıldı fakat anlaşma
Türkiye için 1 Mart 2004’te yürürlüğe girdi. 10 yıllık bir sürenin sonunda ise
yani Mart 2014’te Türkiye’nin bölgesindeki bütün mayınları temizlemek,
elindeki bütün mayın varlığını imha etmek gibi bir yükümlülüğü bulunuyor. İşte
mayın temizleme ihalesinde yaşanan git-gellerin en önemli sebebini bu tarih
oluşturuyor. Yani Türkiye’nin mayınlı arazilerini temizlemek için önünde 33 ayı
bulunuyor. 
Hükümetin yarım kalan girişimleri, CHP’nin ise “Oradaki arazi temizlenip
oranın köylüsüne tarım arazisi olarak verilecek” diyerek seçim kampanyasına
dahil ettiği mayınlı arazinin temizlenmesi için yarışan Türk firması Pekkan
Şirketler Grubu Başkan Yardımcısı Adnan Volkan Pekkan
HABERTURK.COM’un kafaları karıştıran süreçle ilgili tüm sorularını yanıtladı.

SÜREÇ SESSİZ SEDASIZ YENİDEN BAŞLADI


3-4 hafta önce mayın temizleme ihalesine yönelik süreç yeniden başladı diyen
Pekkan, ihaleye ilgili gösteren tek Türk firmasının yine kendileri olduğunu
söylüyor. Bu dönem içerisinde Alman ortaklı bir Türk firmasının Nusaybin
bölgesini mayından arındırdığı, başka Türk firmalarının da ihaleye katılma
niyetini açıkladığı düşünülünce diğer firmaları soruyoruz Pekkan’a.

TEKNOLOJİYİ SAĞLAYAN İSRAİLLİ DE TALİP


İhaleye ilgi gösteren başka Türk firmasının olmadığını iddia ediyor Pekkan.
Pekkan’ın anlattıklarına göre diğer talipler ise Amerikalılar, İsrailliler. Hatta
Pekkan Grubu’na mayın temizleme teknolojisini sağlayan İsrailli firma da
ihaleye katılmak isteğini iletmiş. 

Buradan da Pekkan Grubu’nun teknolojiyi İsrail’den sağladığını öğreniyoruz. 

YA İSRAİLLE YA DA HİÇ Mİ?


Anayasa Mahkemesi’nde tıkanan ihale sırasında en çok tartışılan konulardan
biri de zaten bu konuydu. Halkın ve bazı siyasilerin bu işe İsrail’in
karıştırılmaması gerektiğini yönündeki eleştirilerine karşılık Pekkan oldukça
ilginç bir bilgi paylaşıyor: Bu işi yapan firmaların teknolojisi yüzde 100
İsrail’den. Çünkü İsrail’in izni olmadan o aletleri kullanamıyorsunuz. Aynen F-
16 gibi. Uçağı istediğiniz yere taşırsınız. Fakat ateşleme kodları Amerika’da.
Dedektörler, patlatma işlemi sırasında kullandığınız tüm çelik bariyerler hep
İsrail’in malzemesi. İsrailsiz bu iş yapılamaz. Yaparım diyenle de tartışmaya
hazırım.

Elbette ilginç noktalardan birisi de Pekkan Grubu’na teknolojiyi satan İsrailli


firmanın kendisinin de ihaleye girmek istemesi. Yani basit bir bakış açısıyla
niyet, ihaleyi eğer kendisi kazanamazsa malzemesinin kazanması.

Pekkan’a soruyoruz:
 
HTEkonomi: Peki siz bu işe tek başınıza mı giriyorsunuz?
Pekkan: Hayır, İngilizlerle ortağız. Ortağımız Specialist Ghurka Services. 60
yıldır bu işleri yapan dünyadaki tekel firma. Bu firmanın Kıbrıs ve Türkiye
temsilcisiyiz.
“MAYIN “TEMİZLEMENİN FİYATI YOK”

Teknik yeterliliğiniz var fakat bu ihale neden bir türlü gerçekleşmiyor?


Aslında baktığınız zaman mayınlı arazi temizlenmek zorunda. Bugün başlasak
dört yıl sürer bu iş. Hadi diyelim ki çok hızlı yaptık o zaman da üç sene en az.
Kağıdın, kalemin, her şeyin bir fiyatı vardır. Fakat mayın temizlemenin bir fiyatı
yok. Mayının çeşidi, büyüklüğü, toprağın çeşidi, temizlediğiniz zamandaki
hava koşulları, tuzaklı olup olmadığı, kullandığınız teknoloji, o kadar çok dış
etken var ki bunun fiyatı yok.

Ne kadar diye sorsam orada mayının temizleme bedeli?


Kesin bir rakam veremem ama şunu söyleyebilirim: 2 milyar doların üzerinde.
Bir mayını temizleme maliyeti 50 sentle 150 dolar arasında değişir.

“EN AZ 12 KIBRIS BÜYÜKLÜĞÜNDE”

Temizlenecek bölgenin büyüklüğü nedir?


Bazıları diyor ki, en az iki Kıbrıs adası büyüklüğünde. Fakat bunu neye
dayanarak söylüyorlar bilmiyorum. Geçin üzerinden helikopterle, göreceksiniz
ki en az 12 Kıbrıs adası büyüklüğünde. Çok zor bir arazi. Biz hayatımızda öyle
bir yer temizlemedik bugüne kadar. O büyüklükte yerler temizledik fakat o
kadar zor koşullardaki bir araziyi temizlemedik.

Peki bir harita yok mu elinizde? Mayınlı bölgeyi gösteren haritalar


olduğu söyleniyor?
Hayrı öyle bir harita yok. Bize koordinatları verecekler. GPS’le koordinatlarını
bulacağız. Ve sonra patlatacağız. O haritayı biz çıkaracağız. 

NASIL TEMİZLENECEK?

Nasıl yapacaksınız?
Uzaktan kumandalı helikopterleri arazinin üzerinde uçuracağız. Üzerindeki
ultraviyole ışınlarla yer altındaki parçacıklar önce tespit edilecek. Daha sonra
ikinci bir teknoloji helikopter aynı yerde uçurulacak. Bu helikopter ise o
parçacıkların ne olduğunu söyleyecek: Yani mayın mı değil mi? O
helikopterler haritayı çıkaracak. Harita çıktıktan sonra araziye makinalarla
girilecek. Bu makinalar dev zırhlı traktörler ve önlerinde zincirleri var. 2007
yılında bunların hızı saatte 40-50 kilometre civarındaydı. Şimdi ise saatte 80
kilometreye ulaştı hız. Toprağa basınç uygulayan bu yeni teknoloji zincirlerde
titanyum zincir kullanılıyor. Çelik zincirlere göre çok daha pahalı bir malzeme
bu. Alternatifi çelik zincirler. Onlar da her bir antitank mayınla birlikte
parçalanacak. Parçalandığında durup onu tamir etmek 3-5 dakika. 
Diyelim ki arazi tamamen temizlendi. 
Arazinin tamamen temizlendiğimizden emin olmak zorundayız. Orada bir
köpeğin ölümü bile bizim NATO belgemizde eksi puan demektir. 60 senedir
bugüne kadar bir tane köpek dahi ölmedi. 

Bundan emin olduktan sonra dedektörlerle insanlar ve köpekler devreye


girecek. Zaten süreci yavaşlatan da bu aşama. Ama bunu yapmak
zorundayız. Buna harita kontrol diyoruz. Patladı mı patlamadı mı tüm mayınlar
bu şekilde bir kez daha kontrol edilecek. İnsanlar ve köpekler patlayan ve
dağılan parçacıkları bulup toplayacaklar. Daha sonra ise yine makinalar
araziye girecek. Bu defa toprak filtre aşamasından geçecek. Yani elenecek.
Bundan sonra tekrar helikopterler uçurulacak ve yeniden mayın olup olmadığı
kontrol edilecek.
Eğer bu son taramadan da onay gelirse arazi tamamen mayından temizlenmiş
olacak.
Dünyada böyle bir projenin eşi benzeri yok.
Fakat bu işin maliyeti olan 2 milyar dolardan fazla rakam arazinin altındakiler
düşünüldüğünde çerez parası. Çünkü arazinin altında korkunç petrol varlıkları
var.

“PETROL HARİTASI İNGİLİZLERİN ELİNDE”

Uzun zamandır bir efsane dolaşır bununla ilgili. Fakat elbette efsaneden
farklı bir şey olması lazım elinizde. Elinizde bir harita mı var? Jeofizik
çalışmaların yapıldığını ve sonucunda böyle bir rezervin tespit edildiğini
gösteren bilimsel çalışmalar mı var? Neye göre söylüyorsunuz orada
büyük petrol yatakları olduğunu? Yani bunun bir şehir efsanesi
olmadığını gösterecek ne var elinizde?
İngiliz ortaklarım aynı zamanda petrol işi yapıyor. Bu bilginin kaynağı ben
değilim. Onlar. Bu haritaları bize sundular.

Siz bu haritayı gördünüz mü?


Elbette gördüm. Harita bir efsane değil. Yoksa kim böyle bir teklif yapar ki?

“MAYINI BEDAVA TEMİZLEYELİM ALTINDAKİNİ BİZ İŞLETELİM DEDİK


AMA”

Nasıl bir tekliften bahsediyorsunuz?


Muhataplarımıza yaptığımız teklif şu: Mayın temizleme bedelini biz kendi
cebimizden karşılayalım fakat toprağın altındaki petrolü biz işleteceğiz.

Ne yanıt aldınız?
“Hayır” dediler. Eğer orada o petrol yoksa nasıl “hayır” dediler? Kim böyle bir
kumar oynar? En az 2 milyar dolardan bahsediyoruz. 

“YAKIN COĞRAFYANIN EN BÜYÜK 5’İNCİ PETROL REZERVİ”

2009 yılı için bahsettiğiniz rakamın (4 trilyon dolar) karşılığı o zamanki


varil fiyatı üzerinden bakarsanız 65 milyar varilin üzerinde. Yani sizin
iddianız mayınlı arazinin altında Türkiye’yi yakın coğrafyasında en büyük
5’inci petrol rezervine sahip ülke yapacak mı?

Evet öyle.

VARSA DA O PETROL ÇIKARILABİLİR PETROL MÜ?

Türkiye’de petrolün olduğuyla ilgili çoktandır bazı rivayetler var. Zaman


zaman Enerji Bakanlığı, devlet yetkilileri veya bilim adamları bununla
ilgili rivayetlere yanıt da veriyor. Genellikle de bu yanıtlar şu noktada
birleşiyor: bahsedilen petrol çıkarılabilir mi? Yani çıkarma maliyeti
petrolün kendi değerinden fazlaysa o zaman bu petrolü çıkarmanın
hiçbir mantığı yok noktasında. Bu da fizibilite etüdü sonuçta.
Bahsettiğiniz rezervin çıkarılması fizibıl mıdır?
Her petrol fizibıldır. Petrolü hangi teknolojiyle çıkaracağınız size fizibıl olup
olmadığın gösterir. Bir petrolü 1 senede kazıp, bilmem ne kadar maliyet
çıkarıp üretseniz mi daha fizibıldır? Yoksa en gelişmiş teknolojiyi kullanıp üç
ayda çıkarsanız mı? Yani fizibilite hangi teknolojiyi ne zaman ve hangi
şartlarda kullanacağınızla alakalı bir şey.
Fakat bizde genellikle işler uzay çağındaki teknolojiyi taş devrindeki fiyat
ödeyerek elde etme hevesi var. 

6-7 BİN METREDEN PETROL ÇIKARILIR MI?

Yani örneğin 6-7 bin metreden petrol çıkarmanın mantıklı olduğunu mu


düşünüyorsunuz?
Şu anda Güney Kıbrıs’ta ortağımızın da dahil olduğu bir projede Güney Kıbrıs
ve İsrailişbirliğiyle 8 bin 700 metreden petrol çıkarılıyor. Ama o teknolojiyi siz
isterseniz zaten size vermezler.

“8 BİN METREDE RAFİNE PETROL VAR”

Peki mayınlı arazideki petrolün ne kadar derinlikte olduğunu iddia


ediyorsunuz?
7-8 bin metre derinlikte. Belki 5 bin metrede de petrole ulaşılabilir. Bu konuda
bir iddiam yok. Fakat şunu iddia ediyorum: 8 bin metrede rafine petrol var.
Yani rafine edilmiş temizlikte bir petrol bulunuyor orada.

Bu harita ne zaman hazırlanmış bir harita?


1980’lerin sonlarına doğru hazırlanmış.

“BİR YETKİLİ DE ÇIKSIN ORADA PETROL OLMADIĞINI SÖYLESİN”

Güvenilirliğinden nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?


Size şu anda bir nokta gösteririm ve derim ki, “Burada petrol var”. Kazalım,
göreceksiniz olup olmadığını. Eğer çıkmazsa orada petrol ben de bu işi
bırakacağım. Bu kadar iddialı konuşuyorum. Üstelik biz açık açık da teklif
ediyoruz: Bölgeyi bedava temizleyelim ama petrolü biz işletelim.Bir yetkili de
çıksın desin ki, “Hayır orada petrol yok”. 

Suriye’nin kuzey sınırında petrol arama faaliyeti var mı?


Elbette var. Sınır boylarında aktif kuyular var. Sınırdan baktığınızda 2 bin
metre ötede kuyuları görürsünüz. Ayrıca Suriye’deki o kuyulardan çıkan ham
petrolün yüzde 85’i de İsrail’e ait. Yani AMOCO’nun.

Bu arada Suriye Türkiye’yle yaptığı ikili görüşmelerin ardından kendi


sınır bölgesinde yer alan mayınlı bölgeyi temizledi. Hangi bölge burası?
Sadece bir bölümünü temizledi Suriye. Zaten temizlediği bölüm de haritada
görünen petrol yataklarının çevresi. 

“KİMSEYİ KANDIRMAYALIM, O ARAZİ TARIM ARAZİ OLAMAZ”

Kemal Kılıçdaroğlu’nun da mayınlı araziyle ilgili vaatleri var. Bu vaat


gerçekleştirilebilir mi sizce?
Kemal Bey bu işi bir yerden yakalamaya çalışıyor ama yakalayamıyor
maalesef. “Burayı temizleyip halka dağıtacağız” diyor. Halka dağıtamazsınız
ki. O toprağı işleyemezsiniz.

Fakat oraların organik tarım arazisi olarak kullanılması hükümetin de


projeleri arasındaydı. Neden işleyemezler o araziyi?
Kimse kimseyi kandırmasın. Bize “Araziyi temizleyip organik hale getirilmiş
şekilde teslim edin” diyorlar. Edemem. “Artık arazi organik” diyerek teslim
edersem seni kandırırım. O arazi hiçbir zaman organik olmayacak. Dibinde o
kadar çok fosil atık var ki, o arazide tarım yapılması imkansız.   

Halkın da bu konuda bazı endişeleri var. Mesela insanlar diyor ki, mayın
temizlenecekse bu işin içerisinde yabancılar olmasın. Siz halkın bu
kaygılarına hiç katılmıyor musunuz?
Kesinlikle katılmıyorum. Bakın yaptığımız işte çark nasıl dönüyor biliyor
musunuz? Parayla da dönmüyor. Lobilerle dönüyor. Bu işi yapacaksanız
kesinlikle lobiye ihtiyacınız var. Bazen para hiçbir şey ifade etmiyor. 

“OTTAWAYA UYMAZSAK ERMENİLERİN İSTEDİĞİ TAZMİNATI BİLE


ARARIZ”

Peki 10 yıldır neden bu proje iptal edilmiyor da sürekli olarak gündeme


geliyor?
Çünkü Kyoto Protokolü’nün Ottawa Sözleşmesi’ne göre 2014’e kadar bütün
ülkeler mayınlı arazilerini temizlemek zorunda. Şu anda da zaten mayın
ekmek bir insanlık suçu aynı sözleşmeye göre. Yani 3 yılımız kalmış bunu
yapmak için. Eğer buna uymazsak Ermeni’lerin hak iddia ettikleri tazminat
ödeyeceğimiz tazminatın yanında çok küçük kalır.

Peki bu mayınları bölgeye Türkiye mi ekti?


Hayır biz ekmedik o mayınları.

Kim ekti?
Orada Rus mayınından tutun, İngiliz, Fransız, İtalyan, İsrail mayınlarına kadar
inanılmaz bir mayın yelpazesi var. Bölgede bizim hesaplarımıza göre 3
milyona yakın mayın var. Bunun yarısı da anti-tank mayını. Anti-personel
mayınlar yerin 15 santim altına kadar ekilir. Anti-tanklar ise 35-50 santim altına
kadar ekilir. Hiçbir dedektör ne kadar güvenilir deseniz de anti-tank
mayınlarını tespit edemez. En gelişmiş el dedektörleri yerin 25 santim altını
gösterir. Halen elde dedektörle mayın araması yapılıyor. Ben olsam o araziye
dedektörle kimseyi sürmem. Alın bahsettiğim helikopterlerden. Bu
helikopterlerin maliyeti 10-12 milyon dolar. Ama şu anda İsrail ile Türkiye
arasındaki durum nedeniyle o helikopterleri vermeyecektir İsrail.

Nasıl vermez? Yani Türkiye’den bir şirket gitti ve dedi ki bu


helikopterlerden istiyorum. Vermeyecek mi?
Verir ama operatörü de sizin yanınıza verir. Şifreler de o operatörde olur.
Zaten işiniz yaptıktan sonra operatör sizden helikopteri almıyorlar bile.
Helikopter sizde kalıyor. Fakat ben alırım o helikopteri. 

Peki yanınızda İngilizler olmasa alabilir misiniz?


Hayır o zaman ben de alamam.

Neden ekildi bu mayınlar?


Arazi rezerve edildi. Dünya üzerinde böyle rezerve edilen bir yer kalmadı.
Daha önce Vietnam’da vardı. Rusya’da bir yer vardı. Şimdi sadece Türkiye’de
böyle bir bölge kaldı. 
Bu teklifiniz yetkili kurumlar için bir samimiyet testi mi?
Böyle bir kumar olamaz. “Tamam” derse yapacaksınız. Böyle bir kumar olabilir
mi? 

Peki sizin petrol arama lisansınız var mı? Bir araziyi tarım arazisi olarak
işletmek için bir izin gerekmeyebilir fakat petrol arama çalışması yapmak
için gerekir. 
Bir yanlış anlaşılma olmasın. Biz petrol arama çalışması yapmayacağız.
Lokasyonlar belli bizim için. Kuyuyu kazacağız ve çıkacak.
2-3 yıl petrol çalışması olmayacak bu iş bir an önce yapılırsa.

“İSRAİLLİLER 2 HAFTADA BİR ARAZİYİ İZLEYEN UYDU GÖNDERİYOR”

Bahsettiğiniz 10 trilyon dolardan fazla rezervden Türkiye’nin kazancı ne


kadar olacak? 
Benim bahsettiğim 10 trilyon dolarlık rakam Türkiye Cumhuriyeti’ne bedelsiz
olarak girecek rakamdır. Yani oradaki toplam rezerv çok daha fazla. 10 trilyon
dolar, aracıların ve işletmecilerin masrafları ve payları düşüldükten sonraki
rakam.

Son altı aydır ortaklarımın bütün enerjisi mayınlı bölgenin altındaki petrol
rezervlerini belirlemeye odaklanmış durumda. 2 haftada bir uzaya bunun için
uydu gönderiyorlar. 
Ve sonuç olarak iki hafta önce mayın temizleme ihalesine yönelik süreç
yeniden canlandı.

Diyelim Türkiye Cumhuriyeti size dedi ki, “Boşver bu teklifi gel, sadece
mayınlı araziyi temizle, sonra da kenara çekil”. O zaman ne olacak?
Bence devlet öyle yaparsa da en güzelini yapar. Ben ortaklarımı ikna ederim o
konuda. Gelir, temizler ve gideriz hiç sorun değil. Biz zaten petrol ihalesine
girmiyoruz ki, mayın temizleme ihalesine giriyoruz. 

“BU İŞ MARTTA BAŞLAMAK ZORUNDA”

Şu anda hâlâ ön başvuru sürecinde. Ben iki hafta önce 100-150 sayfalık bir
dosya hazırlayıp verdim. Dördüncü aşama başvurusu geldi. Önceden
verdiklerimizin hepsi bir köşeye konuldu ve aynılarına ilave şu belgeleri de
verin dendi. Aynılarını hazırlayıp artı bir 50 sayfa daha verdik geçen hafta.
Kim alırsa alsın ihaleyi bu iş martta başlamak zorunda. Yoksa yetişmeyecek.
Hızla yapılacak fakat normal bedelinin 3-4 misli fazla bir fiyatla. Çünkü o hızı
ancak yeni teknolojiyle yakalayabilirsiniz.

You might also like