You are on page 1of 8

Türkiye’deki görsel

sanatlar eğitimi 1883’te kurulan


Sanayi-i Nefise Mektebi plastik
sanatlardan resim, heykel ve
mimarlık alanında eğitim
vermekteydi. Bu kurumda 1923’te
cumhuriyet rejimiyle beraber
kurulan Tezyinat (Süsleme) sanatı
da açıldı. 1928 de güzel sanatlar
akademisine dönüşen kurumda,
var olan bölümlerin yanı sıra 1929-
32 yılları arasında seramik, iç
mimari, grafik ve afiş, tezyinat
bölümü içerisinde uzmanlık
dalları olarak kurulmuştur. 1982
yılında ise Mimar Sinan
Üniversitesi olarak adını
değiştirmiştir.
İstanbul’da başka bir sanat okulu 1957 yılında, Bauhaus ekolünü
izleyerek “Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu” adıyla kurulmuştur. Bu
okulun önde gelen amacının, işlevsel sanat yapıtları da üretebilecek çok yönlü
sanatçılar, tasarımcılar yetiştirmek olduğu bilinmektedir.

Okul; Dekoratif Resim, Grafik


Sanatları, Seramik Sanatları, Tekstil
Sanatları, Mobilya ve İç Mimarlık adlı beş
bölümle öğretime başlamıştır. Bauhaus
Okulu ilkeleri doğrultusunda hazırlanmış
olan programlar zaman içinde bu ilkeleri
koruyarak, gelişen koşullara uymayı
başarmıştır. Almanya ve Türkiye’den
seçilen öğretim elemanlarıyla kuruluştaki
çekirdek kadrosu oluşturulmuş olan okul,
1960-61 döneminde ilk mezunlarını
vermiştir. 1966 yılına kadar 2+2 yıl olarak
biçimlenmiş olan eğitim bu yıldan itibaren
dört yıllık yükseköğretim programına
dönüşmüştür.
Milli Eğitim Bakanlığına
bağlı Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar
Yüksek Okulu, 20 Temmuz 1982
tarihinde, Güzel Sanatlar Fakültesi
adıyla Marmara Üniversitesine
bağlanmıştır. 1986 yılından
itibaren fakültede Sinema-TV,
Endüstri Ürünleri Tasarımı,
Heykel, Geleneksel Türk El
Sanatları, Fotoğraf ve Temel
Eğitim Bölümleri açılmıştır. Bu
bölümler dışında 1988 yılında
“Geleneksel Türk El Sanatları ve
Tasarım Araştırma Geliştirme
Merkezi”, 1993 yılında “Grafoloji
Araştırma ve Uygulama Merkezi”
kurulmuştur
Cuhuriyet döneminde ilk defa
olarak Güzel Sanatlar Akademisi
bünyesinde 1927 yılında “Resim
Öğretmenliği Kursu” düzenlenmiştir.
Açılan kursa, bu okul öğrencilerinden
resim öğretmeni olmak isteyenler
katılmış ve İsmail Hakkı
Baltacıoğlu’nun verdiği “Resmin
Öğretim Yöntemi (Resim Usulü
Tedrisi)” derslerini izlemekle yükümlü
olmuşlardır. Bir sene süren bu dersler
sonunda sınavı başarıyla
tamamlayanlar öğretmenlik hakkını
elde etmişlerdir.
Resim öğretmeni yetiştirecek ayrı bir bölümün kurulması, 1925 ve 1926
yıllarında yeni Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin davetiyle Türkiye’ye gelen
ünlü eğitimcilerden John Dewey, G. Stiekler gibi yabancı ve yerli eğitimcilerin
raporları ve çabalarıyla kararlaştırılmıştır. Bu amaçla 1926 yılında kurulan Gazi
Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü bünyesinde 1932 yılında resim
bölümü açılmıştır
Batılı eğitimcilerle yapılan
ortak çalışmalar sonucu hazırlanan
ilkeler doğrultusunda çıkarılan
kanunlarla, resim öğretmenlerinin
gezici öğretmenlik statüleri
kaldırılmış, onlara da diğer
meslektaşların hakları tanınmıştır.
Yine bu dönemde bir Sanayi-i Nefise
Talimatnamesi (Güzel Sanatlar
Yönergesi) hazırlanmış ve bir kurul
(Encümen) oluşturulmuştur. Bu
kurulun görevi, ülkedeki güzel
sanatlar eğitiminin yerleştirilmesi ve
geliştirilmesinin sağlanması olarak
belirlenmiştir. 1926’da hazırlanan yeni
müfredat programları çerçevesinde,
resim ve elişleri derslerinin kolaylıkla
uygulanması için ilk ve ortaokul
öğretmenlerine yönelik kurslar
düzenlenmiştir.
Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş
Bölümüne ilk öğretmenler olarak İsmail Hakkı
Tonguç, Malik Aksel, Hayrullah Örs, İsmail
Hakkı Uludağ, Şinasi Barutçu ve Mehmet Ali
Atademir atanmışlardır. Daha sonra da 1934
yılında Almanya’da seramik ve heykel eğitimi
gören Hakkı İzzet, Fransa’da resim eğitimi
gören Refik Ekipman’ın katılmasıyla bölümün
öğretim kadrosu tamamlanmıştır. Resim-İş
bölümünün ilk programları bu kadro
tarafından hazırlanmıştır .
1938’de başlayan geleneksel disiplinlere dönüş eğilimi sonucu, resim
ders saati azaltılmış ve programlarda ağırlık sosyal bilgilere verilmiştir. Resim
dersinde yöntem açısından bu dönemde değişiklik görülmemektedir. 1949’a
kadar ortaokul programlarındaki bir saatlik resim dersi devam ederken Atölye,
Elişi veya İş Bilgisi gibi dersler yer almıştır. Yazı dersine ise Türkçe içinde yer
verilmeye başlanmıştır. Ancak resim dersine ayrılan sürenin kısıtlanmasına,
öğretmen sayısındaki yetersizlik de eklenince, istenen başarının elde edilmediği
tespit edilmiştir .

You might also like